basit Hayat zaten basit, zorlaştırmasak ya?
n i z fan
“3
e
k
i
m
/
2
0
1
6
“3
4 10
3 an’sızım
manolya
16
14 kirpik
8
kış
6
nafile
“kadın” (çizim)
12
atilla ilhan caddesi
bir at, kızılderilisinden
18
kırılma
Ücretsizdir. Kafamız rahat olduğunda çıkar. Kafa boşaltmak için kullanılan dijital neşriyat, bazen de basılı neşriyat. Yazıları üstünüze ve ciddiye almayın lütfen. Basitçe okuyalım. Fotoğraflar ve çizgiler her yerden olabilir. Yazdıklarınızı ve çizdiklerinizi yollayabilirsiniz. basitfanzin@gmail.com
kış Bak yine yaşlılığa giderken bir kış daha geldi önümüze. Bilirsin buralarda 7 aydır kış. Isınmak için çok neden arar insan. Bir kere düştü mü hüzün içimize, ısıtmak zordur, biliyorsun. Güven kayboldu mu kara kış çalar kapıyı. Kendimde ararım son yazdan kalma sıcak düşleri. Güneş sanki umursamaz eskisi gibi, bakmaz o derin anlamlarıyla gözlerime. Bir kuş götürür beni geçmişe. Kanat çırpışlarından gelir aşkın heyecanı aklıma. Kalbime dokunan her söz, her hareket seni yaşatır içimde. Unutmak öldürmektir ama ruhlar ölmez asla. O yüzden unutamayız hiçbir zaman. Unutmaya çalışmak da nafile bir çaba. Olgunlaşmak gerek, kabul etmek gerek. Rüzgar esiyor diye arkanı dönmek niye? Kar yağmaya başlayınca kaçmak niye? Bile bile soğuğa gireceğim, bile bile karşına çıkacağım. Her şeyimle soracağım sana beni. Ya gidecek ruhlarımız birlikte yaşlılığa ya da üşüyecek tek başına bu kış da.
kış
Ve sonraki kışlarda.
editörümsü izade
del 3
an’sızım
Anılar... Onlar bizim en güzel yaralarımız. Kimsenin dokunmasına izin vermediğimiz ama her seferinde ucundan köşesinden tutup kanattığımız... Katilinizin size bıraktığı acı ama güzel yaralar... Bazen bir şarkıyla,bazen bir yemekle, bazen bir objeyle hatırlarsınız. Belkide zamanında veremediğiniz kıymeti, artık anılarına sahip çıkarak veriyorsunuzdur... Zamanında değer vermediğiniz bir yüzük artık sizin en kıymetliniz olmuştur, o da sizinle birlikte yolculuk eder, her gitiğiniz yerde sizinledir. Çünkü o artık kanamayan bir yara,bir iz, o ‘anınız’ olmuştur. Her baktığında bir şeyler hatırlatır bir olay, bir gülüş,bir öpüş... İçinde acısıyla tatlısıyla çok şey barındırır. Anıların ihtiyacı olan tek şey zamandır aslında. Zamanla değer kazanır. Onu değerli kılan zamandır. Anılar şarap gibidir yıllandıkça değerlenir. Bir bakarsınız hayatınız anılar oluvermiş. Anılarınızı saklayın, anılarınız olabilecek güzel şeyler biriktirin çünkü onlar bizi biz yapan değerlerdir aslında. Bazılarımız anılara kıymet vermeyen insanlar olarak gözükürüz dışardan oysa birçok insandan daha çok kıymet veririz. Çok değer verdiğim bir arkadaşımla anılar üzerinden bir sohbet geçmişti. Onun anılara inancı olduğunu ve değer verdiğini düşünmezdim ama hatta benden bile daha çok değer verdiğini gördüm. Bir sohbetimizde bana şöyle demişti: “Önemli olan iyi insanlar biriktirebilmek.” Ben de o zamanlar onun bu sözünü doğrulamıştım ama zaman geçtikçe anladım ki iyi insanlar biriktirmek anılarının olması içinmiş. Sanırım onu da hep bu sözüyle hatırlayıp daha da çok seveceğim. İyi ki diyeceğiniz “iyi ki”niz olan insanlar biriktirin.
4
Müge an Dum
5
nafile
Kırmızı güllerle kaplı bir bahar yaklaşır Topuklarını çıkmaz sokakların başına vuran kadınlar gibi. Serilip sere serpe ulu bir ağacın gövdesine Yeşillenir ölü zamanlarda tüm kır çiçekleri. Görürse bir akşamüstü eski bir ahbap Yaşamak gayesi peyda olur içinde Ve gittiğim her yere götürürüm Cebimden düşen sefil gölgemi. Sonsuzluğun gurbeti palazlanır sonraları kalbimde Bilirim; Sıla nafiledir, gurbet nafile…
6
man h a r u d b A Balta
7
8
a d r A l Ogu Biรงer
9
manolya
Bulutların en ücra köşelerinden gelen bir damla hüzün Kim bilir hangi acının gözyaşlarında kavruldu Oysa gökyüzü ne güzeldir maviyle çekilmiş perdenin izdüşümünde Kırılan yanlarıma sor manolya bir bakışın altında nelerin özlendiğini Yolun çetrefilli olduğuna bakma geçişimiz bir nesli yerle yeksan eder İnsan insana yapmaz dediler Kalbimle gördüm manolya İnsan insanı bıkmadan özlüyor Öğlen on ikiyi elli geçe orada hep bir özlemlik hasret duruşu Üzerimde ağırlık yapan ruh gün geçtikçe ölüme yaklaşıyor Kuşlarda olmasa hafiflemez bu acımasız yük Üstelik çocuklar yorulmaksızın umut dağıtıyor her köşe başında Elinden tutup insanın, dünyayı hatta seni bile unutturuyor bazen Açık konuşmak gerekirse açık konuşmak gerektiğinde hep yalan söyleniyor İyisi mi biz konuşmadan anlaşmaya çalışalım Hem gözlerin hiç yalan söylemediğine inanıyorum İnanç her şeyin başı değil mi? Sen de bana inanıyorsun manolya gözlerinden biliyorum Göğü griye boyadı ve saklandı kuşlar.. Henüz adını bile duymadığın birini sevmek Bilmediğin bir dilin şarkısını içselleştirmek gibidir Harfler kelimeyi, kelimeler cümleyi oluşturup dursun Bütün çığlıklar aynı familyadan değil midir? Gözlerin muhabbeti hüznü biriktirdi Hüznün açığa çıkması çığlığın şiddetini arttırdı Dönüp baktın ya arkana
10
Dönüp arkana baktığın zaman ki olduğum yerde Vasiyetim olsun olduğum o yerde gömülmektir son isteğim On ikiyi elli geçe nefretle özlem arası olan yer Her gün öğlen vakti dönüp baktığın o yer Artık silinsin istiyorum hafızamdan Çok değil yakında paranoyak olurum kesin Sanki her öğlen vakti orada dönüp bakacak gibi Hep o saatte orada olmak gelir içimden Ne kadar sürer bilmem bu paradoksal düşünce Fakat bilirim artık on ikiyi elli geçe ben hep oralıyım Şimdi sabahın beşinde acının tortusundan oluşan çığlık Çekinmeden dökülüyor deftere İnsan insana kıymaz dediler Kılcal damarlarımla duydum manolya İnsan insanı işliyor tenine Fonda doğadan yükselen seslerin uyumu Balkonda ruhuma eşlik eden bedenim Demiş kömürcünün biri; belki de üzgün üzgün bakmaktır dünya Dedim çok sonra manolya aslında bir çiçek değildir Orada on ikiyi elli geçtiği vakit sızlayan bir yaradır hala
n Hüseyi Kaymaz 11
atilla ilhan caddesi keşke geçmişin en hatırlanası anıdır keşkemi düşündüm ilkin keşkeni düşündüm bir şiir okudum fezalı ilk sayfaydı ilkimi ve ilkini deniz iyi gelecektir vücudumdaki su oranına belki çıplak bir martı öperim “keşke öpseydim ulan” dediklerim yerine belki düşünürüm biraz düşünmek vazifedir bazı eyaletlerde ve hep yavşaklık sezilir seçimlerinde o bazı eyaletlerin hani seni öpmek istediğim o sokak vardı ya kırmızı caddesinden gemiler geçerdi hep zaptı imkansız vahşi kaptanları hüküm giymiş pelerinli kahramanları bilmem kaçıncı baskısına ulaşmış kitaplarıyla mutlu ama pek mesut olmayan tanrıları ve sen de beraber az mı şiir okunurdu sosyete pazarında peynir ekmek gibi giderdi edip cansever (ve babalara kucak dolusu sevgiler) rakı içilecekse su karadeniz’den çekilirdi ve mayıs’ta iskender gelirdi akla uygun olmayan evrenlerden hani seni öpmek istediğim o sokak vardı ya kırmızı ADI DEĞİŞMİŞ.
12
Evren Aksahin
13
bir at, kızılderilisinden
Hissediyorum Bir Kızılderili’nin günah çıkartmasını Totemlerini hissediyorum Totemlerini Umutsuzluğum ise bir oturan boğanın altında Anlamsız kelimeler geçiyor kafamdanDiplomat yazıyorlar midemde harfler Anlayamıyorum karışıklığı Ve kelimeleri kusuyorum Dayanamıyorum genzimi yakan cümlelere Ejderha ile savaşmış bir at oluyorum Ejderha ile savaşmış bir at Verecek bir cevap bulana kadar koşuyorum kahverengi bozkır topraklarında Bütün fırtınalarım takip ediyor beni Kuşlarla yarışıyorum Sonra cümleler birikiyor şakağımda En bilinmedik kayaya gidiyorum Ve Haykırıyorum Haykırıyorum “Ben kaybetmiş mutsuz bir atım” Bitiyor diyeceklerim Ölüm çalıyor kapımı Dünya yabancılaşıyor Kaybetmiş bir atın ölümünü izliyorum Kaybetmiş bir at.
Batuhan
14
15
kirpik
Çok kadın astım kirpiklerimden İtiraf ediyorum Çok şiir sarkıttım gözlerimden Kaç gece ayyaş halde Ayaklarım kimlerin evine gitmemiş ki! Bakma dik dik kafana inen yağmura Gümbür gümbür kabaran bulutlara Aldanma, korkma. Süzme gözlerinin bir daha bana Her seferinde kaldırımda bir balık dans ediyor sonra Ben ne gecelerden çıktım onca sabaha, ağlamaklı Her sabah aynı kafayla uyandım, herkesten alacaklı Aldırma onlara. Bir sen, bir tabiat ana. Kimsesiz şiirlerin meşru sahipleri…
Volkan Sengel 16
17
kırılma
Ağır düştüm yere. Hayatın en güzel silahlarını hissettim çıplak tenimde. Düşünce kırıldı her bir yanım. Kalbimi hiç sorma. Sensizliğe dayanamazdı zaten. Biliyordum düşüp kırılacağımı. Unutmak kırıklarımı toplar zannettim ama unutamıyor ki insan. Sevdiğini bir kere bırakabilir mi yürek? Sensiz başladığım bir daha hayata. Bu sefer çocukluğum olmadı hiç. Evet, aptalca şeylerim oldu ama çocukça değildi hiçbiri. Sensizliğin acizliği bir çocuk kadardı belki ama çocukça saf değildim ben. Kirlettim ruhumu seni unutmak adına. Sana senden sonra kötülükler ettim, sana dokunmadan. Sen bilmeden. Duymadan beni. Duyamazsın belki de bundan sonra. Çünkü bıraktığın o yürek yok içimde. Çünkü bıraktığın o ben değilim. Sen, korkularını bıraktın bana. Hayatın sana çektirdiği acıları yükleyip düşürdün beni. Evet, ben korkmadım ama sen epey korktun benim sevgimden. Seni o hayat yolculuğundan tekrar geçirecektim ve sen güvenemedin o yolculukta bana. Çünkü belk ilk defa çıkacaktım o yola. Belki de inancımı göremedin gözlerimde. Belki de umutlanmak istemedin boş yere. Belki de beni düşündün. Beni de kendine benzetmemek için uğraştın. Senden daha kötü oldum ben. Düştüm, kırıldım, dağıldım.
18
19
üşümeden kışı geçmek basit mi?
“3