Büt Dergisi Sayı 23 - Aylık Online Kültür-Sanat Dergisi

Page 1


- 20 -

KAPAK

Edebiyatın çınarı Yaşar Kemal’i kaybettik.


İçindekiler

-8-

- 28 -

Portre

Röportaj

Çok özel bir insan Celtic taraftarı Jay Beatty

Gitarı konuşturan sanatçı Tarkan Çallıoğlu

- 42 Çarpa Çarpa Astroloji

Burçları bir de böyle okuyun...

-6Haberler Kültür-Sanat’tan güncel haberler... Büt Dergisi

- 40 Tiyatro Uyanış nisanda da perde açmayı sürdürüyor...

- 14 Kadın

Hanımefendi müsait misiniz?

- 38 Film Öneri Keyifle izleyeceğiniz bir film önerimiz var: Kingsman

Dergimize her türlü haber ve yazı gönderebilirsiniz... info@butdergisi.com butdergisi@gmail.com

3


Siz hiç mucize gördünüz mü?

E d i t

ö

r

Anlık değişen ülke gündemimize, anlık değişen hava iklimimize ve buna maruz kalan tüm değişken ruhlu okurlarımıza selam olsun.

4

Ne tuhaftır şu değişim denen olgusal denklem. Ne değişiktir şu değişkenlik sarmalında kendine yer edinmeye çalışan birey. Ne değişiktir ki hayat denen şu monotonluk maratonu. Neden böyle konuyla başladığımızı inanın bende sizin gibi bilmiyorum. Sanırım kurduğum denklemimde eksilen bir sayı beni böyle başlangıca itti. Ya da sanırım ülkemizde olan olumsuzluklar ve aramızdan ayrılan çok değerli insanların yokluğu beni bu hale getirdi. Ve sizde maalesef ki bu fırtınanın içinde yer alan nesnelersiniz. Kaçış elbette vardır ama bunu istemek gerekli. Sizde bu isteğin oluşmamasının nedeni açık; bu yazının sonunun nereye bağlanacağı... *** Kaybedişlerimizin verdiği boşlukta bunlardan biri. Geçtiğimiz günlerde “Cumhuriyetin Divası” olarak anılan Klasik Türk Müziği sanatçısı sesi güzel gönlü güzel insan Müzeyyen Senar’ı ebediyete yolcu ettik. Yüzlerce şarkıya renk veren Cumhuriyetin Divası’nın aramızdan ayrılışı elbette bizleri çok üzdü. Ardından edebiyat dünyasının yaşan efsanelerinden İnce Mehmed’in babası koca yürekli adamı Yaşar Kemal’i kaybettik. Edebiyat dünyasına bambaşka bir soluk getiren Kemal, hem edebiyat dünyasını hem sanat

dünyasını hem de tüm okurlarını yasa boğdu. İki güzel insan iki çınar bedenen aramızdan ayrıldı ama geride bıraktıklarıyla hep yaşayacaklar. Yaşar Kemal’in cenazesinde bizlerde onu uğurlamak için ordaydık. *** Ülkemizin belki de en büyük sorunu kadına şiddet. Açıkçası hangi ruh hali, hangi zihin yapısı hangi sinir ucu bu olayı tetikler hala anlamış değilim. Anlayan varsa beri gelsin. Her gün farklı yerde farklı mekanda farklı seste kadına şiddet uygulanıyor. Buna engel olamamak da ayrı bir konu. En son tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran tanımını dahi yapamayacağım vahşetle şiddet kurbanı olan Özgecan Aslan’a ağladık. Özgecan’ın ölümünü babası “Siz hiç mucize gördünüz mü? Şu an bir mucize gerçekleşiyor. Olayın tüm Türkiye’ye mal olmasının bir hikmeti var” sözleriyle belki de Türkiye için kadına şiddette milat olacağı umudunu tüm yüreklere serpti. Biz de acılı babamızın dediğine yürekten katılıyoruz. Aramıza yeni katılan Türkan Yıldız kadın olmak ve kadına şiddeti yazdı. *** Her insan özeldir ama birileri var ki onlar dünyaya inen meleklerdir: Down Sendromlu çocuklar. Size çok özel bir insan olan down sendromlu Jay Beatty ile tanıştıracağız. O tam bir Celtic fanatiği. Hani derler ya “onun için her şeyi göze alırım” sözü, tam da Jay’in Celtic için


Künye:

Büt Dergisi

Aylık Online Kültür-Sanat Dergisi

duyduğu sevgiyi anlatıyor. Okuyunca bana hak vereceğinize inanıyorum. *** Bir de aldığımız ortak kararla bundan sonra sizinle her ayın 5’inde buluşacağız. Çok konuştum çok gevezelik yaptım yine farkındayım, susuyorum sizi dergiyle baş başa bırakıyorum. Son olarak dergimizin çıkacağı gün bir ölüm haberi daha aldık. Herkesin siyah-beyaz aşkını dillendiren Kayahan’ı kaybettik. Uzun süredir kanser tedavisi gören usta sanatçı daha önce atlattığı kansere bu sefer yenik düştü. Mekanı cennet olsun...

Yazı İşleri

Ulya Altıntaş Editör

Emir A. Yılmaz Katkıda bulunanlar

Siyami Ulya Altıntaş Aleyna Nur Yılmaz Türkan Yıldız Sosyal Medya

www.facebook.com/butdergisi www.twitter.com/butdergisi tr.linkedin.com/in/butdergisi www.instagram.com/butdergisi

www.plus.google.com/+BütDergisibütdergisi www.butdergisi.tumblr.com www.pinterest.com/butdergisi/ www. freelyshout.com/butdergisi

haber ve öneri info@butdergisi.com www.butdergisi.com Büt Dergisi

5


G

H A B E R

eçtiğimiz aylarda 3Adım Müzik etiketiyle yayınlanan Yelkovan adlı albümüyle büyük beğeni kazanan şarkıcı Bilge Nihan, albümün 2. video klibini Mutlu Son adlı parçasına çekti. Uzun bir hazırlık döneminin ardından hayata geçirilen klip projesinin büyük sürprizi ise Türk sinemasının önde gelen isimlerinden Nebahat Çehre. Tecrübeli oyuncu, Bilge Nihan’ın “Mutlu Son” klibinde izleyenlerin karşısına bir yazar rolünde çıkacak. Daha önce Yelkovan adlı ilk albümünde yer alan Kilit şarkısına çektiği kliple müzikseverlerin karşısına çıkan Bilge Nihan; ikinci klibin kendisi için özel bir önem taşıdığını vurguladı. Klipte Nebahat Çehre’nin rol alması fikrinin olgunlaşmasıyla çok heyecanlandığını anlatan Bilge Nihan; heyecanını şöyle dile getirdi: “Sevgili Nebahat Çehre aile dostumuz olmasının ötesinde hepimizin sevdiği ve saygı duyduğu tartışılmaz bir isim. Klip düşüncemizi desteklemesi ve bir saniye bile düşünmeden yanımda yer alması beni fazlasıyla mutlu etti. Mutlu Son şarkımız dinleyenler tarafından çok sevilmişti; şimdi de şarkımıza ilginç bir klip çektik. Müzikseverlerin Mutlu Son klibini de keyifle izleyeceklerine inanıyorum.”

Bilge Nihan’ın 2. Klibi Mutlu Son’a geldi…

Bilge Nihan’ın başarılı bir şarkıcı olduğunu vurgulayan ünlü oyuncu Nebahat Çehre de; fırsat buldukça sevdiği projeleri desteklemeye çalıştığını söyledi. Çehre; kliple ilgili görüşlerini “Benim için ilginç bir deneyim oldu. Yıllar sonra ilk kez; hem çok sevdiğim Bilge Nihan’ın, hem de çok güzel bir şarkının klibi için kamera karşısına geçmekten büyük keyif aldım. Bilge Nihan bundan sonra da müzik dünyasında çok başarılı işlere imza atacak” şeklinde dile getirdi. Mutlu Son klibinin yönetmenliğini Melih Bora üstlendi. Klipte Nebahat Çehre ve Bilge Nihan’a genç oyuncu Ulaş Sümer de eşlik etti.

EFSANE SCAR

Al Pacino’nun Küba’da gerçekleşen devr face, beyazperdeye dönüyor. Yeni Scarfa olarak 1932 yılında çekilen ve 1983 yılın dünya çapında bir üne kavuşturan film,

6

Al Pacino’nun canlandırdığı Tony Mont film, The Hollywood Reporter’da yer ala Larraín’in yöneteceği ve Jonathan Herm hakkında resmi bir açıklama henüz yapı toplantı düzenlemesi bekleniyor.


Zonaro’nun Bayram’ı Londra’da satılıyor

Sotheby’s, 21 Nisan 2015 tarihinde Londra’da Sotheby’s Oryantalist ve İslam Eserleri Haftası kapsamında Oryantalist Eserler Müzayedesi düzenleyecek. Müzayedede içinde Fausto Zonaro ve Jean-Baptiste Vanmour’un yapıtlarının da bulunduğu önemli Avrupalı ressamların Türkiye konulu eserlerinden oluşan bir seçki yer alacak. Sotheby’s İstanbul Ofisi müdürü Oya Delahaye bu tür resimlerin yıllardır Batı’da çok ilgi gördüğünü son otuz yılda ise Türk, İslam ve Arap ülkelerinden de alıcılar çıkmaya başladığını söyledi. Hatta Delahaye’nin verdiği bilgiye göre artık bu coğrafyadan alıcılar müzayedelerde Oryantalist resimler için en yüksek teklifleri veriyor. Nisan’daki müzayedede İstanbul’da uzun yıllar kalmış ve çok güzel resimler yapmış Fausto Zonaro’nun ünlü bir tablosu, “Bayram” satışa çıkacak. Tabloya 350-450 bin Sterlin fiyat biçildi. Bu resmin eskizi niteliğinde bir detay yağlıboya da 40 – 60 bin Sterlin aralığında fiyatla müzayedeye çıkacak.

RFARE GERİ DÖNÜYOR

rimin ardından ABD’ye kaçan bir mülteciyi canlandırdığı Scarace filmi yapımcı firma Universal Pictures’tan onay aldı. İlk nda yeniden beyazperdeye uyarlanan versiyonu ile Al Pacino’yu 3’üncü defa hayranları ile buluşacak.

tana karakterinin hikayesinden farklı olacağı tahmin edilen an habere göre günümüz Los Angeles kentinde geçecek. Pablo man’ın yazacağı filmin oyuncu kadrosu ve vizyona gireceği tarih ılmadı. Universal Pictures’ın film hakkında yakın zamanda bir

LİNET’TEN YENİ ALBÜM Linet iki buçuk yıllık bir aradan sonra beklenen ‘’Yorum Farkı 2 ‘’ ile müzik severlerin huzuruna çıktı. Özel sesi ve yorumu ile benlikler de özel bir yeri olan Linet kendi yorumu ile bildiğimiz şarkıları tekrar yorumladı. Usta müzisyen Taşkın Sabah direktörlüğünde Yorum Farkı serisinin 2. albümü ile tekrar sevenleri buluşuyor. Toplamda 10 şarkıdan oluşan albümde prodüktörlüğünü Linet’in yapmış olduğu Yorum Farkı 2 albümü 2 yılda tamamlandı. Bir çok tarzı kendi yorumu ile birleştiren Linet, albümde Sil Baştan (Şebnem Ferah), Unuttun Mu Beni (Sezen Aksu), Ah Yalan Dünya (Neşet Ertaş), Arada Sırada (Sinan Akçıl), Aman Aman (Bora Duran), İncir (İskender Külekçi), Geçer (Sezen Aksu & Onno Tunç) Bu Şehirde Yaşanmaz (Orhan Akdeniz), Mor Salkım (Fatih & Şebnem Kısaparmak), Sen Hep Beni (Hikmet Şinasi Önal) gibi eserleri seslendirdi. Albümdeki ilk klip çalışmasını İncir şarkısına çeken sanatçı, albümden 4 parçaya daha klip çekeceğini söyledi.

7


P O R T R E

DÜNYANIN EN GÜZEL GOLÜNE İMZA ATAN ÖZEL İNSAN

JAY BEATTY

Aleyna Nur Yılmaz

»

“Futbol asla sadece futbol değildir” bu sözü mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. Ne var şu futbolda arkadaş; “22 futbolcu 4 hakem yeşil sahada 1 topun peşinde koşuyor, ne kadar saçma” diyenlerin yüzde 90’ı kadın olmakla birlikte erkekler de var. Yani demem o ki saçma görülen futbolun aslında sadece futbol olmadığı gerçeği açık bir şekilde görülen rengarenk gökkuşağı. Futbolun siyasi, ekonomi, sömürü, dizginleme, afyon, mutluluk ve daha sayamayacağım bir sürü özellikleri var. Ben sizlere bunları tek tek anlatmayacağım çünkü bunlar uzun ve tartışmalı konular.

8


B端t Dergisi

9


Biz gelelim 22 futbolcu 4 hakemin peşinden koştuğu topa. Bu peşinden ölesiye (bu cümle abartı geliyorsa bazılarına lütfen araştırsın, yeşil sahada ölen futbolcuları. Boşuna konuşmuyoruz burada, lütfen!) koşulan meşin yuvarlağın en önemli hatta tek marifeti 3 direk arasından geçip ağlarla buluşmak. Topun ağları koruyan kaleciyi mat ederek filelerle buluşturulması yani gol olması savaş başlatabilir, savaş bitirebilir düzeydedir. O kadar önemli yani. Gel gelelim biz bu gol savaşçılarına. Dünyada ve ülkemizde (biz bu dünyanın biraz dışında olduğumuz için ayrıca belirtmek istedim) gelmiş geçmiş çok fazla adını tarihe altın harflerle yazdırmış futbolcu vardır. Bunların arasında Pele, Maradona, Messi, Ronaldo, Metin Oktay ve daha çooook sayılabilecek isim var. Ben bir de bunların arasına ve bu yazımında asıl konusu olan ismi yazmak istiyorum: Jay Beatty. Bu kahramanımız sadece golcü olmamakla birlikte bu geniş evrenimize teşrif etmiş özel birisi çünkü o

Jay, Celtic takım antrenmanında onlara eşlik ediyor...

10

down sendromlu. Ben Jay’i adını altın harflerle yazdırmış futbolcular arasında verdim ama o koyu bir Celtic taraftarı. Gelin sizi bu özel çocukla tanıştırayım. KOYU BİR CELTİC TARAFTARI Jay Beatty 11 yaşında bir çocuk ama down sendromlu özel bir çocuk. Jay’ın en büyük tutkusu, en büyük keyfi Celtic takımı. Celtic, İskoçya Ligi’nde yer alan bir futbol kulübü. Jay ise bu takıma tam anlamıyla aşık bir taraftar. Beatty, Celtic’in hiçbir maçını kaçırmadan izleyen koyu bir taraftar. Bizi Jay ile tanıştıran kişi de daha önce takımın Yunan golcüsü olan Georgios Samaras. Zaten Celtic taraftarın yakından tanıdığı hatta yönetim gittiği bazı maçlarda takım otobüsüne aldığı Jay’i; Samaras, takımın lig şampiyonu olduktan sonra saha içindeki kutlamalarında omuzlarına alarak tüm sahayı gezmişti. Samaras’ın omuzlarında tur atan özel çocuk Beatty mutluluğunu hiçbir ama hiçbir kelime anlatamazdı.


PORTRE Yunan golcünün omuzlarında sekerek sahayı dolaşma anı, benim gördüğüm ve belleğime kazınan en güzel manzaralardan biriydi. Böylece Samaras’la sahada turlayan Jay’i artık tüm dünyada tanımış oldu. EN GÜZEL HEDİYESİNİ ALDI Jay’in Celtic’e olan aşkına yönetimde sessiz kalmadı tabii ki. Zaten daha önce takım otobüsünde maçlara gitmesine ve soyunma odalarına girmesine izin verdiği Jay’a bir güzel sürpriz daha hazırladı. Ona belki de hayatının hediyesini verdi. Ligde oynayacakları Hamilton maçı öncesi Jay’e tribünleri tıklım tıklım dolduran taraftarların huzurunda sahaya çıkıp penaltı atışı attırdı. Jay’in kullandığı penaltıyı gole çevirdikten sonraki sevinci görülmeye değerdi. Penaltı atışıyla kalmayıp mikrofonu eline aldı ve takımı için tüm statta yankılanacak takım konuşmasını yaptı. Ve son olarak rakip takım oyuncularıyla selamlaşarak onlarla tanıştı. Sadece Celtic taraftarı değil tüm stat Jay’i ayakta alkışladı. Jay ise mutluluktan havalara uçuyordu. Dünyanın bence en güzel hediyesini yönetim bu özel taraftarına, bu güzel organizasyonu yaparak hediye etti. Celticli futbolcularda Hamilton’u 2-0 yenerek küçük kahramanımıza ikinci hediyeyi verdi. Takımının galibiyetini kutlamak için sahaya inen Beatty’i Hamilton taraftarları da ayakta alkışlayarak onun adına uzun süre tezahürat yaptı. Jay’in bu güzel günü elbette annesini de duygulandırdı ve çok mutlu etti. Beatty’nin annesi yaşadıklarını bir mesajla duyururken, “Jay, doğduğunda insanların ona saygı duymasını ummuş ve bunun için dua etmiştim. Dünyanın en büyük kulübünün bu sevgisi bir rüyanın gerçek olmasını sağladı. 2014 bizim için inanıl-

Büt Dergisi

Jay, çok sevdiği Celtic takımının maçlarından birinde yine her zaman ki yerinde....

maz geçmişti. Hamilton taraftarlarının oğlumuz için tezahürat etmesini ömrüm boyunca unutmayacağım. Taraftarlarıyla böyle bütünleşen bir takım yok ve bundan gurur duyuyoruz” dedi.

Annenin bu mutluluğuna elbette bizlerde katıldık. Hem Celtic takımının hem taraftarının hem de yönetimin Jay’i bağrına basması takdir edilecek bir şey ve tabi ki saygı duyulması gereken durum. Celtic’in yaptığı tüm dünyadaki takımlara örnek olur umarım. Yazının başında da dediğim gibi futbol sadece futbol değildir sözümün bu güzel olayla da kanıtlamış oluyor. He bir de sanırım futbolcu olmamasına rağmen dünyanın en güzel golünü atıp golcü unvanını yakıştırmakta haksız mıyım? Sizce de dünyanın en güzel golü değil mi?

11


12


Koyu bir Celtic taraftarı olan Jay’in odasında her şey yeşil beyaz. Beatty’in elindeki fotoğraf da çok sevdiği Yunan golcü Georgios Samaras

Büt Dergisi


HANIMEFENDİ

MÜSAİT MİSİNİZ BELKİ DE HARBİDEN ÖKÜZSÜNÜZDÜR!

Ç

?

Türkan YILDIZ

ocuklarımıza anlattığımız masallarda bile sevgiye ve korunmaya ihtiyacı olan narin varlıklar olarak nitelendirdiğimiz kadını; kafamızı çevirip medyada şiddet, taciz, tecavüz olgularıyla bulmak, bu ironiyi tüm gerçekliğiyle pekiştirmek ve bir gün o çocuğun büyüyüp: “Ama sen bana kadınlar sevgi dolu anılmalı, yaşamalı demiştin.” dediğinde, “Ne sanmıştın.” diyeceğimizi bilmek…

14


B端t Dergisi

15


HANIMEFENDİ MÜSAİT MİSİNİZ? Muazzam şeydir fedakar olmak. Kadın değilsen anne olmayacaksan kolay da değildir. En nihayetinde geleceği yetiştirmek fedakarlık ister. Sinan Yağmur: “Her kadın, kendisini annesiyle tartar, babasıyla çarpar, eşiyle böler ve çocuğuyla çıkartır. Eninde sonunda elinde kalan, karşılığı olmayan bir çektir.” der. Bu kadar fedakarlık kokan bir kadını sevebilmek, koruyabilmek de zor değildir. Elbette kadının kimse tarafından korunmaya ihtiyacı yoktur. Ona zarar verme potansiyelinizin daha az olmasına ihtiyacı vardır. Şiddeti çocukluğunuzda ya da bilinçaltınızda bırakmanıza ihtiyacı vardır. Tacizi, tecavüzü, sonu gelmeyen sapık fantezi dünyanızı, psikopat bilinçlerinizde bırakmanıza ihtiyaçları vardır. Güç gösterisinde bulunacaksanız eğer belirtmek isterim; kadının güzel alemine ve varlığına sakın zarar vermeyin. Yüreği sınır tanımayan insanlardır kadınlar... Sevgi ve zaman tanımlarını oldukça somutlaştırarak sunan harika varlıklar... Sevgiyi en elle tutulur hale getiren, zamanı yüzündeki kırışıklıklarla değil çocuklarının yaşlarıyla hesaplayan mükemmel insanlar.

16

Ne yazık ki cinsiyeti söz konusu olduğunda yaşadığı haksızlıklara ‘Kader’ demek zorunda kalıp boyun eğen kadınlar; güzel kadınlar... Çocuklarımıza anlattığımız masallarda bile sevgiye ve korunmaya ihtiyacı olan narin varlıklar olarak nitelendirdiğimiz kadını; kafamızı çevirip medyada şiddet, taciz, tecavüz olgularıyla bulmak, bu ironiyi tüm gerçekliğiyle pekiştirmek ve bir gün o çocuğun büyüyüp: “Ama sen bana kadınlar sevgi dolu anılmalı, yaşamalı demiştin.” dediğinde, “Ne sanmıştın.” diyeceğimizi bilmek… Güzeldir demiştik tüm kadınlar… Geçenlerde sık sık gittiğim kafede yine kitabımı okurken yanıma genç bir adam yaklaştı: -Hanımefendi müsait misiniz? dedi. Başımı kaldırdım. Yüzündeki tereddüt ve giyimindeki şıklıktan çok, kelimelerindeki vurgulara dikkat etmiştim. Daha önceki gün Türk Dil Kurumu’nun ‘Müsait’ kelimesinin anlamını “Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (Kadın)” olarak yorumladığını öğrenmiştim. Ne yani bu şık giyinimli hergele bana “Flört etmek için uygun bir kadın mısınız mı?” demek istiyordu. Güldüm. O kadar da değil canım.


HANIMEFENDİ MÜSAİT MİSİNİZ? -Buyurun? -Telefonunuzu istesem çok mu kabalık etmiş olurum. Çok güzelsiniz de sizinle flört etmek istiyorum. -Hayır, teşekkürler. Lütfen gidin. Bir kaç saniyelik kararsızlıktan sonra ağır parfümünü arkada bırakıp gitmişti. Şunu aklınızdan çıkarmayın her kadının hisleri çok kuvvetlidir ve kendisi bile hislerine güvenmediği zaman çok pişman olur. Bunu neden söyledim? Doğrudan olmasa da, dolaylı olarak bu şık giyinimli adam TDK’nın ‘Müsait ‘ kelimesini: “Hanımefendi müsait misiniz?” diyerek, niyetiyle beraber doğruluyor ve benim sinirlerimi altüst ediyordu. Hislerim bunu doğrulamış ve TDK haklı çıkmıştı. Genç adam bunu bilmese de ben biliyordum. Tabii o, TDK’nın yorumladığı şekilde bir teklif sunmamıştı bana; şükürler olsun. BİR KADIN YALAN OLSA BİLE İLTİFATLARI ASLA ES GEÇMEZ Neyse ki çok güzelsiniz demişti. TDK’ya olan sinirimi toplamama yardımcı olacak bir iltifat. Bir kadın yalan olsa bile iltifatları asla es geçmez. Hem zaten güzeldir tüm kadınlar. Bir o kadar özel. Her strese girdiğinde kendi-

Büt Dergisi

ni alışverişe verip aldığı mini etekleri giyerek dolaşmayı hak edecek kadar özeldir. İlişkisi bittiğinde boğazı ya da vücudunun değil, saçlarının kesilmesi gereken hassas varlıktır kadın. Yüzündeki morlukları kapatmak için değil, kendini daha iyi hissetmek için makyaj yapmayı hak edecek kadar özeldir. Bütün acımasızlıklara rağmen umuttur kadın, umutludur. Kaybedeceği hiçbir şeyi kalmadığını bilse bile vazgeçmeyecek kadar umutludur. “NE YANİ, PAPATYADA BİR YAPRAK DAHA OLSA BENİ SEVECEK MİYDİN?” Sosyal medyalardan birinde bir paylaşımın altındaki yazışmalar dikkatimi çekmişti. Kadın, adama: “Ne yani papatyada bir yaprak daha olsa beni sevecek miydin?” yazmıştı. Karşısındakinin kendisinden elektrik alamamasından duyduğu rahatsızlığı bu kadar güzel ifade edebilmesine hayret ederken, aynı zamanda tüm umudunu bir yaprağa bağlamasının o harika ümit varlığını uzun uzun düşünmüştüm. Bir kadın asla ümidini yitirmez. Umut sabırsa eğer, 9 ay sabırla beklemeyi hesaba katıp ölene kadar çocuğunun

17


HANIMEFENDİ MÜSAİT MİSİNİZ? arkasını toplayan ve ondan sadece ‘Anne’ len ‘Bile’ye takar kafayı. Bilir ‘Karıncayı demesini bekleyen bu varlığın mütevazılığı, bile..’ derken inciteceğini karıncayı; küçük toprak gibi ol dediği şeydir Mevlana’nın... düşüreceğini. Sevgisi aşktır kadının, tepeden tırnağa aşk. “Sevgide güneş gibi ol, Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi Sevilmek ister hem. Sevdiği kadar sevol, ilmek. Annesi, kardeşi, eşi, çocuğu, babası, Hataları örtmede gece gibi ol, herkes tarafından sevilmek ve incinmemek. Tevazuda toprak gibi ol.” Şems’in Mevlana’ya “Ben ki ayağını bile öpecek olsam, kirpiklerim canını acıtır diye Bir papatyanın yaprağına duyduğu ihtikorkarım.” dediği gibi sevilmek… yaçtan, sanki bir fazla olsaydı yaşayacağı mutluluğa kadar, yaradılışından beri umut- ÜZÜLMEKTEN DEĞİL KIRILMAKTAN tur kadın. KORKAR KADIN Üzülmekten değil kırılmaktan korkar Sevgi ise kadının korkmadığı, korkmakadın. Hani filmlerde izleriz ya; sevgilisi makla kalmayıp silah olarak kullandığı en kadınının yüzüne tokat atar, kadın da çekip yüce histir. Çocuğunun gelecek vadeden gider. Aslında tokat değil, sevgilisinin onu ilgisizliği, eşinin sadık olmama şüphesi, en incitmeyi seçmesi kırar onu. Üzülmek başsevdiklerinin onu görmezden gelmesi, hat- ka bir şey, kırılmak başka. ta hayatının mutsuz sonla biteceğini bile bilmesi sevgisini azaltmaz, bir süreliğine “Çile dediğimiz şey, adam gibi sevmelertrip atar kendince. Sonra yine güneş gibi imizin nazlı çiçeği değil midir?” der Kimya olur sevgide. Hatun. İşte üzülmek Kimya’nın da dediği gibi tatlı bir esinti. Haşa! Kırıldığı zaman CENNET, CENNET GİBİ KADINLARI bile sevmekten vazgeçmeyen kadın elbette SEVEBİLMEKTE o tokatı hak etmez. Aşktır kadın. Aşkı en güzel yaşayan, en güzel yaşatandır. Demişti ya Efendimiz: Hani Anadolu kadını vardır; güçlü, “Cennet annelerin ayakları altındadır.” çalışkan, üretken, sevecen ve özellikle çileli Evrenin yaradılışı aşktan, aşkın yaradılışı dediğimiz analar. Öyle lafta değil, gerçekte Muhammed (S.A.S)’den ise; O’nun, cenneti de sabahtan akşama kadar çalışıp, ailesannelerin ayakları altında olduğunu söyle- ine ve kocasına bakan yorgun ama mutlu, mesi ne de güzel bir bilmece ve de açık bir tuttuğunu koparan ‘Anadolu’ gibi kadın. kapıdır. “Kadını dövme, görmezden gelme Çileyi dibine kadar yaşamış, akşam eve gedemiyor; kadının hayatını cehenneme çelen kocasından dayağını da, hakaretini de virme, cennet, cennet gibi kadınları seveyiyip “Kocamdır, döver de, sever de.” diyen bilmekte, hor görmemekte diyor.” kadın.

18

Sever kadın. Karşılık beklemeden canının istediğinden daha çok sever. Bir karıncayı bile incitmekten sakınan o klişe insanlar var ya; işte kadın karıncadan sonra ge-

Kadınların erkeklere yakıştırdığı bir kelime vardır: ’Öküz…’ İşte o ananın ‘Döver de, sever de.’ dediğine kocası mı denilir, öküz mü denilir çok da tartışılır değil.


Öküz demişken şunu da belirteyim: “Bir kadın size ‘öküz’ demişse sizi seviyor demektir, o başka bir şey. Hatta belki de aşıktır. Ya da hoşlanıyordur. Belki de hiçbiri; öküzsünüzdür harbiden. (Estağfurullah) Ayrıca kadınlar kendilerini güldürebilen erkekleri severler. Dikkatinizi çekerim komik erkekleri değil, güldürebilen erkekleri… Onu koruyup kollayan, her zaman yanında olan, samimiyetle seven, kıskanan, kıyamayan, ilgili olan ve aldatmayan erkekler kadının yüzünü güldürebilen erkeklerdir. Güldürün kadınları. Güldürebilin. Gülümseyin kadınlar! Vesselam… NOT: Şiddet gören kadınların sayısı gün geçtikçe artmakta, gün geçtikçe yeni şiddet haberleri gün yüzüne çıkmaktadır. Kadına şiddet bizce şizofrenik bir vakadır. Kadına şiddet uygulayan acizliğin dışa vurumudur. Bildiğimiz bir şey varsa o

da; SAPINA KADAR ERKEK DE OLSAN KADINA EL KALKMAZ...

Büt Dergisi

19


H a b e r F o t o

EDEBİYAT TOPRAĞA VERİLDİ... Fotoğraflar: ULYA ALTINTAŞ Yaşar Kemal, pek çoğumuzun kitaplarıyla büyüdüğü, hayal dünyamızı şekillendiren sayısız betimlemelerin, uçsuz bucaksız diyarların esas kahramanıydı. Sayıp söven ama diline yerleşen bir güzel sözle roman kahramanını mest ettiği gibi bizi de bazen ağlatan, bazen güldüren o kağıttan sayfaların babası, abisi, emmisi...

20

İşte o baba adam, son yolculuk diye tabir edilen fakat diyar-ı muhteşemin en güzeline gittiğini umut ettiğimiz o yolların yalnız yolcusu oldu... Yalnız yapılır ya bu yolculuk o yüzden koca çınar da yalnız çıktı. Yoksa o da sevmezdi yalnızlığı, alırdı yanına İnce Memed’i, Anadolu köylerindeki Asiye’yi, Ahmet’i, Nazlı’yı, Zeynep’i... Yalan da değil ya hani, Anadolu bütün benliğiyle ağıt yaktı o gün. Biz de oradaydık helallik alıp, hak helal etmek için...


B端t Dergisi

21


Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban üstadı son yolculuğuna uğurlarken...

Sevenleri onu yalnız bırakmadı...

“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür” derdi Yaşar Kemal. O öldü ama bize bıraktığı düşler hala yaşamakta. Binlerce seveni usta edebiyatçının düşlerini yaşatmak için son yolcu luğunda onu yalnız bırakmadı. Herkes Yaşar Kemal’in bir düşünü elinde bayrak gibi taşıdı o gün...

22


ri u-

B端t Dergisi

23


Edebiyat çınarının son yolculuğunda ünlü i

24


isimlerde yaln覺z b覺rakmad覺... B羹t Dergisi

25


Dünya onbinlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur. - Yaşar Kemal -

26


Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar, bir an duraklayıp bir şeyler arayacak, bir şeyleri anımsamaya çalışacak, beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak, konacak bir yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler. -Yaşar Kemal-

Büt Dergisi

27


‘GİTARI KONUŞTURAN SANATÇI’

TARKAN

ÇALLIOĞLU

M

üzisyen Tarkan Çallıoğlu ünlü bestekar-sanatçı Baki Çallıoğlu’nun oğlu. Kendisinden gitarı dinlediğinizde enstrümanın dile geldiğine şahit olabilirsiniz. 2011 yılında ilk single albümünü çıkarıp, insanın dinledikçe dinleyesi gelen ‘Hayaller Vardı’ şarkısına klip çekmişti. Müzik öğretmenliği de yapan Çallıoğlu’yla, merakla beklenen yeni albüm serüvenini, öğrencilerini, hobi olarak yaptığı mankenliği ve hayata dair pek çok konuyu konuşma fırsatı yakaladık. Oldukça mütevazı ve beyefendi kişiliğiyle sorularımızı yanıtlarken, biz de gerçek bir sanatçının yaşayan halini karşımızda görüp gururlandık; çünkü sorulara verdiği cevaplarla ‘Gerçek sanatçı nasıl olur’u da yanıtlıyordu. Keyifli okumalar...

28


FOTOĞRAFLAR: SELÇUK ÇAKIROĞLU

Büt Dergisi

29


Röportaj

• Müzisyen bir ailede doğ-

dunuz, gitarı da çok iyi kullanıyorsunuz. Bu süreç nasıl başladı? Babam Baki Çallıoğlu ve annem Ümran Çallıoğlu müziğe olan sevgiyi en küçük yaşlarda içimizde yeşerttiler. Ben de müzisyen bir ailede doğan gitar sanatçısı olarak yola başladım. Marmara Üniversitesi’ndeki eğitimimi müzik üzerine tamamladım. Ama askerdeki arkadaşlarım ve üniversite hocalarım bas bir sesim olduğu için mutlaka onu kullanmam gerektiğini söylerdi. Zaten turnelerde büyüdüm. Çok küçükken dahi bebek sahilinde şarkılar söylerdik. Ama gönlüm hep gitardan yanaydı... Tabii şunu bilmiyorsun; dünyada enstrümantal müzik tek başına kullanıldığında çok sığ kalıyor. Ben de askerde yalnızca gitarla kendimi çok pasif hissettim. O süreçte biraz da mecbur kaldım. Sesim beğenildiği için beste yapmaya başladım. “Müziği, kendimiz için yapıyoruz” Ailenizin müzisyen olmasının artıları sizin hayatınızı ne yönde etkiledi? Çizilen bir yol var. Kendinizi keşfederek ilerliyorsunuz ama doğru adımları atabilmeniz lazım. Aileden dolayı en başta müziğe bir merak oluşuyor. Etrafınız enstrüman dolu. Aslında ben sporu ve resmi de çok seviyordum. Belki müzikle

30

çok küçük yaşlarda haşır neşir olmasaydım mutlaka spor akademisine girerdim. Müziği kendimiz için yapıyoruz. Katkısı da her zaman ruhumuza oluyor. Ben gitarımı her zaman kendim için çalarım. Yaptığım besteler de beğenilirse ne mutlu bana.

• Babanız Baki Çallıoğlu’ndan bahsederken gözleriniz ışıl ışıl oluyor, onu sizden dinlemek isteriz? Babamın hayatımda çok önemli bir yeri var. Hayatım boyunca bana öğütledikleri ile de tam bir örnek teşkil etmiş, sanat ve kişilik idolüm olmuştur. O çok büyük ve önemli bir sanatçıydı ama hak ettiği değeri görmediğine inanıyorum. Ardında bizleri ve çok güzel eserlerini bırakarak aramızdan ayrıldı; ama her zaman bizimle olduğunu her şarkısında ve her söylemini düşündüğümde çok net hissediyorum... TRT repertuarında da birçok eseri bulunuyor ancak en çok bilineni ‘Unut Sevme Beni’... Diğer yandan birçok filme de imzasını atmış. Geçtiğimiz günlerde oynadığı bir filmi izlediğimde gerçekten çok değişik duygular yaşadım. Boğazım düğümlendi, çok gururlandım. Onun ardında bıraktıklarıyla ölümsüz bir sanatçı olduğuna inanıyorum ve eserlerini ikiz kardeşim Melisa Çallıoğlu ile her projemizde ve her alanda yaşat-

mak için elimizden geleni yapıyoruz.

•Babanız için düzenlediğiniz anma geceleri bu yıl da olacak mı? Evet. Bu geceler bizim için çok özel oluyor. Her yıl çok güzel sanatçılarla sahneye çıkıp babamın eserlerini de seslendirerek onu anıyoruz. 9 Nisan’da da bir konserimiz olacak. Geliri Lösemili çocuklara bağışlanacak.

• Annenizin size yaklaşımı

nasıl? İkiz kardeşim Melisa ve ben icracıyız. Abim radyocu. Tabii birlikte sahne almamız onu çok sevindiriyor. Özellikle de babamı anma günlerinde daha duygusal oluyoruz.

Öğretmenlik de yapıyorsunuz, o süreç nasıl başladı? Üniversitede müzik okuduktan sonra biraz dinlenmek istedim. Sonra özel dersler vermeye başladım. Öğretmenliği bir meslek olarak düşünmüyordum. Sonra ailemin ısrarıyla sınava girdim ve kazandım. İyi ki o kararı vermişim. Müzik öğretmenliği benim için çok özel. Çocuklara sanatı-müziği sevdirmek gibi bir görevim var.

“Sıradan ilişkileri tasvip eden bir adam değilim”

• İlk albümünüz 2011’de çık-

mıştı. Yeni albüm ne zaman çıkacak?


•Bir blogunuz var ve orada modellik yapıyor-

sunuz, bu bir hobi mi? Şimdilik hobi diyebiliriz. Aslında modellik yapmak 10 yıl önce aklıma bile gelmezdi. Şu anda blogların varlığıyla kimseye bağlı olmadan bu işi yapabiliyorsunuz. Oradan takip edip oyunculuk için görüşmek isteyenler de oluyor. Ama benim işim beste yapıp gitarımla insanların duygularına hitap etmek. Oyunculuk, bence eğitimsiz yapılacak bir iş değil. Ben öğretmenlik de yaptığım için bu tarz şeyler benim için çok zor. Blogtaki fotoğrafları arkadaşım Selçuk Çakıroğlu çekiyor. Lifestyle dediğimiz bir mekanda günlük kombinlenmiş kıyafetler-

Büt Dergisi

le çekimler gerçekleştiriyoruz. Tabii belli bir tarzın olması lazım. Fit görünmek lazım. Önemli olan bu kıyafetleri taşıyabilmek. Pozları da ona göre doğru şekilde ve doğru açılarla verip seçtikten sonra bloga atıp takipçilerle paylaşıyoruz. Ayrıca Pendik’in esnafları onların ürünlerini de etiketlememi istiyor. Onları da kırmıyorum.

•Blogda müzisyen kimliğinize dair bir

bölümde olacak mı? Evet. Zaten açalı az zaman geçti. Görenler sadece manken desin istemiyoruz. Modelden müzisyen değil, müzisyenden modelim.

31


Röportaj Evet. 2011’de ilk single albümüm ‘Hayaller Vardı’yı çıkartmıştım. Sanatsal bir albümdü. Çok sevildi. Şimdi daha hareketli şarkılara yöneliyorum. Söz-müziğin bana ait olduğu tek şarkılık bir single çalışması olabilir. Yaz ortalarında çalışmalar biter ve albüm çıkar diye düşünüyoruz.

• Bestelerinizi ilk olarak kim-

lerle paylaşıyorsunuz? Kardeşim Melisa’da müzisyen olduğu için ondan ve annemden fikir alıyorum. Fotoğraf çekiminde bana her zaman destek olan arkadaşım Selçuk Çakıroğlu’nun görüşleri de çok önemlidir.

• Peki bu besteler nasıl orta-

ya çıkıyor, genelde duygusal ilişkilerden sonra mı? Evet, genelde bir ilişkinin sonucunda ortaya çıkıyor. İlişkiden kast ettiğim gerçekten aşkın olduğu duygusal bağlar. Ben sıradan ilişkileri tasvip eden bir adam değilim. Zaten beste yapmak için yakından tanımak gerekmiyor. Hoşlanmak bile yetiyor. Hatta karşınızdaki insanı tanıdıkça yazmak içinizden gelmeyebilir. Çünkü karakter olarak sana uymayan biri olabiliyor. Ama ilk aşamada dış görünüşte bir şey hoşuna gidiyor, yazıyorsun. Ve o ilk aşama beste yapmak için bir pratik oluyor. Yaşayınca da gerçekleri gözlemliyorsun.

32

“Müziklerimi, bestelerimi da görüntülenmek gibi ülkeinsanlarla buluşturmak mizde sıkça rastladığımız reklam yollarını önerenler istiyorum”

• Evlilikle ilgili ne düşünüyor-

oldu mu? Bu tarz yaklaşımlar ne yazık sunuz? ki oluyor ama o yolları bilmDaha müziklerimi şarkılarımı insanlara kavuşturup buluştur- iyorum ve hiç araştırmadım. Bazen arkadaşlar da bu konuamadan bir yola girmek isteda şaka yapıyorlar. Ama ben mem. Çünkü ikisi de büyük verdiğim emeklerle bir yerlere sorumluluk. Babamın ‘Çapgelmek istiyorum. Bu tarz kın’ şarkısını Candan Erçetin söylemişti. Ve bunun gibi daha sansasyonel haberlerle değil. Öğretmenlik de yaptığım birçok güzel bestesi var. O için bu kimlik çok önemli. güzel besteleri duyuramadan Öğrencilerime kötü örnek olevliliği düşünmüyorum. Zatamam. Dinleyicilerimle ortak en evlilik karşıtı bir adam da bağımızın yazdığım eserler, değilim. Zamanı gelince tabii söylediğim şarkılar olmasını ki evlenirim. isterim.

Aşksız bir hayat hayal dahi edilemez. Aşk her şeyde var. Giyinmek, sınıfa girip ders anlatmak da bir aşk. Ve aşk içinde vicdanı da barındırıyor.

•Yemek yapmayı sever mis-

iniz? Yaparım. Özellikle de et yemeklerini çok iyi yaparım.

• Bestelerinizi ulaştırmak için

daha fazla insan tarafından tanınmak istediğinizden bahsettiniz. Bunun için popüler bir isimle gece kulübü çıkışın-

“Aşk, içinde vicdanı da barındırıyor” Vakit buldukça kaçıp gittiğiniz bir yer var mı? Müzik benim hem mesleğim hem de en büyük mutluluğum. Fotoğraf çekmek ve çekilmek de çok sevdiğim şeyler. Kafelere gidip arkadaşlarımla sohbet etmeyi de severim. Ayrıca zaman oldukça hemen spora gidiyorum. Sosyal medyada öğrencilerim de takip ettiği için bu anlamda onlara örnek olmak istiyorum. Bana gelip spora başladığını söyleyen çok öğrencim oldu. Çünkü beni seviyorlar ve sevince de örnek alıyorlar. Bende küçükken abimi örnek alırdım. Ellerime bakıp ona benzediğini söylerdim.

• Gitarınızı çalarken aşkla


Büt Dergisi

yapmamışsın” dedim. “Duru müzik yapılmasından yanayım” Sizin müziğe bakışınız nasıl, nasıl müzikler yapmak istersiniz? Üzerine emek verilen müzik çok başka oluyor. Mesela önceden kayıtlar bile çok güzeldi çünkü analog kayıt vardı. Dijitale dönünce müziğin seviyesi düştü. O yüzden ben her zaman bir iki enstrümanla duru müzik yapılmasından yanayım. Mesela ‘Sevince’ isimli şarkımızı ben size burada tek gitarla çalıp söylesem aynı duyguyu alırsınız. Zaten amaç duyguyu geçirmek, gerisi önemli değil. Daha niye başka şeylerin arkasına düşelim.

Çok küçükken dahi bebek sahilinde şarkılar söylerdik. Ama gönlüm hep gitardan yanaydı... Tabii şunu bilmiyorsun; dünyada enstrümantal müzik tek başına kullanıldığında çok sığ kalıyor.

çaldığınızı ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınızı söylediniz, peki aşkın sizdeki karşılığı tam olarak nedir? Aşksız bir hayat hayal dahi edilemez. Aşk her şeyde var. Giyinmek, sınıfa girip ders anlatmak da bir aşk. Ve aşk içinde vicdanı da barındırıyor. Yoksa öğrencilerin önüne bir şeyler koyup köşede de oturabilirsiniz; ama ben beş dakikayı bile boş geçirmemeye çalışıyorum. Bunun içinde mesleğini dahi aşkla yapmak gerekiyor. Mesela ben kahve içmeyi çok severim. Geçen yine buraya geldiğimde kahvenin üstündeki soslar dağılmıştı. Garson arkadaş kahveyi getirince “Kusura bakmayın” dedi. Güldüm. “Aşkla

33


34


“Şimdi iki tweetle gündemden düşmeyenler var” Dım tıs dım tıs tarzı müzikleri hiçbir zaman sevmedim. Duyguyu öldürdüler. Ve bu tarz şarkılar da o kadar çoğaldı ki, insanlar birkaç gün dinliyor tüketiyor sonra yeni bir şey dinleme hevesine girip o şarkıyı unutuyor; çünkü ruhuna geçen bir şey yok.

• Sizin dinlediğiniz albümler var mı?

Mustafa Ceceli hem şarkıları hem de efendi duruşuyla dinlediğim bir isim.

• Sektörle ilgili düşünceleriniz neler?

Kendi adıma bu yolları kovalamak başlı başına bir emek. Hangi birini yapmalıyım bazen gerçekten bilemiyorum. Kendi müziğime mi konsantre olacağım okuluma mı, çekimlere mi yoksa organizasyonlara mı? Keşke babamı insanlar daha yakından tanıyabilseydi. Dürüst müzisyen, dürüst sanatçıydı. Ama böyle adamların devrinin yeniden geleceğine inanıyorum. Şimdi iki tweetle gündemden düşmeyen isimler var. Biz böyle yetişmedik. Böyle işler bana çok çirkin geliyor.

İnsanların sanatçıya ulaşması gerekirken sanatçı medyanın peşinden koşuyor.

Büt Dergisi

35


Fotoğraf: Fatih Yıldırım

36

Merhaba dünyalı, biz dostuz Ben göklerin hakimi Sen yerde koşan bir deli Merhaba dünyalı, biz aileyiz Ben göklerde yaşayan özgür sevi Sen yerde nefse tutsak leyli


B端t Dergisi

37


Fİ LM ÖN ER İ

38

KİNGSMAN Çizgi romandan beyaz perdeye uyarlanan ve Matthew Vaughn’un (Kick-Ass, X-Men First Class) yönettiği Kingsman : Gizli Servis kaba ancak gelecek vaad eden bir sokak serserisinin gizli servis eğitim programına dahil olmasını konu alıyor. Henüz beş yaşında iken Gary “Eggsy” Price, babasını gizli bir askeri görevde kaybeder. Ailesi alışılmadık bir madalyayla ödüllendirilir ve aileye sadece bir kere yardım istemeleri için bir telefon numarası verilir. On yedi yıl sonra Eggsy (TARON EGERTON) annesinin evinde yaşayan ve işi olmayan bir gençtir. Trafikte yarattığı kaos sebebiyle tutuklanınca Eggsy madalyayı buradan kurtulmak için kullanır. Onu kurtaran Harry Hart (COLIN FIRTH) kusursuz bir ajandır ve hayatını Eggsy’nin babasına borçludur. Eggsy, Harry’nin ona çalışanı olarak vaad ettiği kaliteli hayatı ve fırsatları öğrenmek için çok heycanlıdır. Bu pozisyon gizli bir bağımsız istihbarat servisi ajanıdır. Eggsy kendisini her Kingsman ajanının geçmek zorunda olduğu rekabetli ve tehlikeli bir dizi ciddi testin içerisinde bulur. Aynı zamanda çok eğitimli , iyi bağlantıları olan insanların yanında serseri kimliği ona zorluklar yaratır. Bu sırada Harry, birçok akademisyen, bilim adamı ve ünlü insanların gizemli yok oluşlarının peşindedir ve bunlardan sorumlu olduğuna inandığı kişi Richmond Valentine’dır (SAMUEL L. JACKSON). Bir ekosavunucu olan Richmond Valentine ne pahasına olursa olsun dünyayı kurtarmak ve sonuçlarına herkesin katlanmasını isteyen bir teknoloji milyarderidir. Harry’nin yardımıyla Eggsy hem bir centilmen hem de bir ajan olmayı öğrenir. Ancak rakiplerini geçip


Kingsman olmak tamamen onun elindedir. Acaba Harry ve Eggsy, Valentine’ın dahice planının arkasındaki rahatsız edici gerçeği öğrenebilecek mi? Kingsman: Gizli Servis sıradan çalışan bir gencin, bir centilmen tarafından kanatlarının altına alınmasını ve ona ajanlık sanatını öğretmesini konu alıyor. Film bir sokak serserisinin sıradan hayatını sonlandırıp, ölüm ve yaşam arasında olan bir sosyal sınıfa atlamasını anlatıyor. “Film daha önce yaptığım gangster filmleri(Lock Stock, Snatch, Layer Cake) ve çizgi roman uyarlamalarımın(Kick-Ass, X-Men: First Class) bir karışımı adeta” diye belirtiyor yönetmen Matthew Vaughn. “Matthew tam bir James Bond hayranı ve Kingsman: Gizli Servis tam da o jenerasyona uygun. Tabii ki yeniliklerle beraber. Matthew bir ajan filmi yapmaktan yıllardır bahsediyor ve bu fikrini ilk kez Stardust filmini çekerken duymuştum” diye ekliyor senarist Jane Goldman. Kick Ass filminin setinde grafiker Mark Millar ve Vaughn Kingsman: Gizli Servis konsepti üzerinde anlaşır. “ Bir ajanın kökenlerini keşfetmek konusunda hemfikirdik ancak bu aday alışılmadık olmalıydı” diyor Millar.

Büt Dergisi

Vizyon Tarihi 13 Mart 2015 (2s 8dk) Yönetmen Matthew Vaughn Oyuncular Colin Firth, Samuel L. Jackson, Michael Caine Tür Aksiyon , Casusluk , Gerilim Ülke ABD , İngiltere

39


TİYATRO

“UYANIŞ” NİSAN AYINDA DA PERDE AÇMAYI SÜRDÜRÜYOR!...

40

Yağmur Yağmur tarafından İstanbul’da kurulan tiyatro “OYUN BANDI’nın “UYANIŞ”ı verdiği “zorunlu” kısa aranın ardından Mart ve Nisan’da seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Ayla, genç bir kızdır. Hayatının ilk yarısını umutsuzlukla dolu, kendini suçlayarak ve yaşamdan kopuk olarak yaşamıştır. On dört yaşında, Adalar vapurundan denize düşmüş, onu kurtaran babası hayatını kaybetmiştir. Bu kazanın getirdiği acıyı yaşamının diğer yarısında da taşımış ve geçirdiği ağır travmanın etkisinden kurtulamamıştır. Yakup Almelek’in 1980 yılında Viyana’da yaşadığı dönemde bir gazete haberinden yola çıkarak yazdığı “kadın ve aile sorunlarına” dikkat çekerek bireysel bir hikayeyle temellendirdiği “Uyanış”, aradan onca yıl geçmesine rağmen güncelliğini koruyan bir metin olmasıyla da dikkat çekiyor. 11 Aralık 2014’te prömiyer yapan, sonraki temsillerinde de seyircisinin beğenisini toplayan “Uyanış”ı, deneyimli


yönetmen Saydam Yeniay yönetiyor. Proje Tasarımı’nı ve Proje Sanat Yönetmenliği’ni ise; aynı zamanda “Oyun Bandı”nın kurucusu ve Sanat Yönetmeni olan Yağmur Yağmur üstleniyor. Eserin dramaturjisi de Saydam Yeniay ve Yağmur Yağmur’a ait. Sade olmasına karşın dikkat çeken bir sahne plastiğine sahip olan oyunun, dekor tasarımı Şirin Dağtekin Yenen, ışık tasarımı Murat Özdemir, kostüm tasarımı Dilek Kaplan, müzikleriyse Orhan Enes Kuzu’nun imzasını taşıyor. Oyunda; Özlem Öçalmaz, Alayça Öztürk, Dikmen Seymen, Kubilay Karslıoğlu, Elçin Hanbay Kaya ve Batuhan Sezer rol alıyor. “Uyanış”, yeni kurgusuyla şizofren bir kadının gözünden; geçmiş, bellek, kadın erkek sorunları, aile çatışması, kaza, yazgı, bilinçaltı ve estetik gibi kavramlara değiniyor. İnsan psikolojisine ait önemli tahlillerin ve detayların öne çıktığı oyunda bir tür “masumiyet arayışı” da tiyatro yoluyla hayat buluyor...

Büt Dergisi

UYANIŞ; 10 NİSAN CUMA SAAT:20:30 PROFİLO KÜLTÜR MERKEZİ SALON 2’de!... 24 NİSAN CUMA SAAT:20:30’daysa MODA DURU TİYATRO’da!... Detaylı Bilgi İçin: Yağmur Yağmur GSM: 0 543 289 02 76 E-posta: yy.yagmuryagmur@gmail.com

41


Hazırlayan: Siyahi

Ç arpa Ç arpa A s t r o l o j i 42

Gerçek Kişi ve Kurumlardan Esinlenerek Oluşturulmuştur %100 Organiktir... İyi Hazımsamalar Bunlar nasıl burç yorumları dimi ahahahahha, amaç bu Sevgili Seyirciler... Amaç, üzgünüm ki içinde kendi burcumun da olduğu bu Astroloji ekini ayrım gayrım gözetmeden eleştirebildiğim kadar eleştirmek. Neden mi yapıyorum bunları, birincisi çok iyi bir gözlemciyimdir. İkincisi de her ay 12 tane elalemin burcunu burada saydıra saydıra yazmak vallahi de billahi de kolay değil, amaç hep beraber gülümsemek. Belki düzelirsiniz ahahah diğer ay görüşürüz canlarım.

Her ay her ay aynı şeyleri söylemekten dilimde tüy bitti hatta o tüylerden guguk kuşu meydana geliverdi. O guguk kuşu senin beynini oysun Koç. Keşke sana “Helal olsun koçum benim” tarzında yorumlar yapabilseydim ama bunun için senin de gayret göstermen gerekmez miydi? Ah be yafrukuş azcık iyi niyetle ne dağlar aşardık da hiç yanaşma sen. Bu boğalar azcık güzel giyinsin sanki kıyafeti kendileri icat etmiş gibi davranıyorlar. Bir iki parçalık marka bir şey aldılar mıydı hemen havalara girip caddelerde garip garip triplere girmeleri yok mu ahahaha insan nasıl bir şekle girerek güleceğini bilemiyor. O gözlüğü takınca sanırsın ki George Clooney geldi. Tamam, insan ayrımı yapmıyoruz ama sende Hollywood’da artist gibi davranma be Boğacan.

Belli ki tırlamışım kendimi zorlamışım, ismini yeni koydum uzaktan arkadaşım. Evet bir şarkıda böyle diyordu. Ama adı üstünde o bir şarkıydı. Sen ise ömür boyu sürecek ‘Çin İşkencesi’ gibisin. İnsanları tırlatmaya hatta sinirden beyinlerini çıkartıp fırlatmalarına sebep olacak kadar gamsız ve de vicdansızsın. Kendine gel ama gelirken diğer ikizinin de kendine gelmesi için birazcık uğraş ver, eee kolay değil iki karakter birden işliyor. Kasımpaşalı, eli maşalısın. Bu ay noldu da sana afra tafralarının biri bin para anlayamadım. Tribinde kolay yolunu bulmuşsun hep yakınlarındakilere atıyorsun. Artık insan gibi yaşamamızın zamanı gelmedi mi be kuzum. Her gün ki karamsarlığını bırak da azcık aynaya bak. Umutlu olmayan umut aşılayamaz.


Meraklanma bu ay temizlik hastalığından aman da titizliğinden bahsetmeyeceğim. Zaten senin titiz olduğunu gören yok da, ortaya atılmış bir dedikodunun peşinden giderek sana saydıracaklarımı kapatmayalım. Bak Başak, bana değil kızzzzz ben sanalım, sen aynaya bak. Kendini dünya güzeli-yakışıklısı sanıyorsun ya yanlış yapıyorsun, aynaya bak da temizliğine bakımına az daha dikkat et. Temizlik imandan gelir. Bir çeki düzen ver, önce bedenine sonra da ruhuna, böyle paspal gezmeye devam edersen çöp eve döneceksin. Ahahahahahah...

Bu ay da “Amannn ben evliliğe karşıyım, aman da çocuk bence en büyük sorumluluktur” dedin dedin yine gittin bir yakışıklıya gönlünü kaptırdın. Bu kadar da şıpsevdi olunmaz ki be Terazican. Hani sen çok iyi dengelerdin. Üç gün boyunca karşına çıkan yakışıklı çocuğun hayalini kuruyorsun sonra hemen soğuyup eyvallaha bağlıyorsun. Eeeee biliyorsun ondan sana yar olmaz ama illa hoppalık yapacaksın ya devam et.

Mıy mıy ortada dolaşıp durma. Evin olur barkın olur yemeğin olur aşkın olur sen yine de olmayan bir şey bulup kem küm etmeyi başarırsın. Nasıl beceriyorsun bilmiyorum ama bravo diyorum. Önüne eksiksiz sofra kursalar sağ olun ben tokum diye aç karnına caka satarsın. Birde sana faydası dokunan insanları kırmaktan vazgeçmezsen etrafında pek de kimse kalmayacak

Biraz ilgi görünce kendini dünya kralı sanan zavallı bir ufaklıksın. Keşke şu at gözlüklerini çıkartıp insanları oldukları gibi kabullenebilsen. Birilerini eleştirmek sende ticarete dönüşmüş gibi. Bu durumdan inanılmaz bir zevk alıyorsun. Ama gün gelir bir kayaya çarpınca işte o zaman bedensel olarak da hissettiğin şey ekmek arasında zeytin yerken çekirdeğinin dişini kırması gibi olur. Ahahahahha bu hafta beni çok güldürdün Dünyayı zevk-ü safa yeri bildin. Eğlen de eğlen. Ve hareketlerine bakınca sanırlar ki dünyada yaşayan tek canlı sensin. İki torba portakal n’olursun oğlak orda kal. Sessiz sakin durup durup keçi sürüleriyle gezmenden midir nedir aniden afra tafralara girişip karşındakini bozma triplerinde bulunuyorsun; ama genelde suratı düşen sen oluyorsun. O sahte gülüşlerini de al ve çekil karşımdan, bu ay sana fazla mı yüklendim, hayır bence az bile söyledim.

Sevgilisi olanlara gelsin bu sözüm. Ayrıl barış ayrıl barış n’olcak bu halin be Balık. Ayrılsan neyden ayrılacaksın ortada sevgili kalmadı ki. Evlensen n’olacak merak ediyorum. Evden ayrıl, eşten, Burcunun görüntüsel olarak da özelliğini taşıyan ender burçlardansın. işten güçten ayrıl. Sen bence Dışından bakan senin derin olduğunu düşünür ama içine giren de hamamda ayıl bayıl. Ayılana aslında ruh dünyanda dahil hiçbir derinliği barındırmadığını görür. gazoz bayılana limon var var Kendine verilen yetenekleri kullanmayan en man kafa burçlar grubu diye de orada nöbet tutmaya diye bir sayfa açılsa içine doğar valla ilk sen beğenirsin. Zuahahahkalkma beleşçilikte sınırları haah Allah iyiliğini versin git ve kendini keşfet hayat kısa kovakafa. zorlama. Noel Baba’nın hediye dağıtmayan versiyonusun. Bu benzetmeyi yapmamın sebebi aslında senin hediye yerine bol bol moral dağıtman yani insanların sevinçlerini neşelerini darmadağın etmen. Aman da hasta olursun etrafında sana ilgi gösterecek birçok insan ararsın ama sana o vefayı gösteren arkadaşlarından birinin başına bir şey gelirse salağa yatarsın. Yapma etme be Aslan, ortada ne orman kaldı ne de kral.

Büt Dergisi

43


SAYGI İLE ANIYORUZ...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.