8 minute read

Marketlerdeki fiyat artışlarının sebeplerinin

TPF Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün

"Marketlerdeki fiyat artışlarının sebeplerinin ortaya konması için tedarik zinciri denetlemesi şart"

Advertisement

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), pandemi sürecinin başından beri, market ürünlerinin fiyatlarına yapılan artışlar konusunda şeffaf ve detaylı denetleme yapılmasını talep ediyor. TPF Başkanı Ömer Düzgün yaptığı açıklamada, pandemi ilanından itibaren tüketiciye en uygun fiyatları sunmaya özen gösterdiklerini fakat özellikle ramazanda sebze meyvede görülen fiyat değişikliklerinin aracı firmaların uyguladıkları fiyatlardan kaynaklandığını belirtti. Düzgün, TPF olarak tedarik zincirinde yer alan tüm aracıların oluşan fiyatlardaki gerçek payının anlaşılması adına tedarik zincirinin detaylı şekilde denetlenmesi için başvuruda bulunduklarını hatırlatarak bu sayede tüketicinin hak ettiği fiyat politikasının sağlanabileceğini söyledi. Bu dönemde halkı mağdur etmeyecek bir fiyat politikası uygulamaya çalıştıklarını belirten TPF Başkanı Ömer Düzgün, üretim-satış zincirinin son halkası olarak tüketici karşısında üretici ve aracı firmaların uyguladıkları zamların sorumlusu olarak görüldüklerini, bu durumun incelenmesi için yetkili mercilerden araştırma talep ettiklerini söyledi. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Tedarik zincirinin ilk halkası olan üreticilerin, hallerin ve lojistik firmalarının ürün ve hizmet fiyatlarında artış gerçekleştirmesi, yerel marketlerimizi fiyat düzenlemesi yapmaya zorunlu olarak yönlendirmektedir. Bu nedenle perakende mağazaları, tüketicinin gözünde fiyat artışlarının sorumlusu olarak algılanmaktadır. Oluşan bu algının gerçeği yansıtmadığı tedarik zincirinin tüm aşamalarında gerçekleştirilecek denetimlerle tespit edilebilecektir." Keyfi fiyat artışı varsa biz bunun takipçisiyiz

Başkan Düzgün yaptığı açıklamada: “Topraktan ya da üretim hattından çıkan, bakliyat, ay çiçek yağı, taze sebze-meyve, gıda ve temizlik ürünleri dâhil herhangi bir ürün, bizim raflarımıza gelene kadar pek çok aracı kişi / kuruluştan geçmektedir. Özellikle, yerel perakendeciler olarak, bu zincirin her halkasında bulunan ve bu işten para kazanan hal ve dağıtım şirketleri gibi aracı kuruluşları hiçbir zaman göz ardı etmeden, direkt üreticiden satın alma yapmak yerine sistemin tüm paydaşlarının işlevselliğini koruması adına devamlılığını sağlamaya özen gösteriyoruz. Biz işimize bu kadar hassasiyetle yaklaşırken, keyfi şekilde gerçekleştirilen bir fiyat artışı varsa biz bunun takipçisiyiz. Ekonominin temel verilerinden biri olan arz-talep dengesine göre fiyatların oluştuğu, rekabetin en üst noktada olduğu, tüketici sadakatinin kalmadığı, alışkanlıkların hızla değiştiği bir dünyada hiçbir perakendeci durduk yere fiyat artısı yapmaz. Fiyat değişimlerinde tedarik zincirinin tamamına bakmak ve sebep-sonuç ilişkilerini incelemek lazım. Bizleri zor durumda bırakan ve kamuoyunda oluşabilecek “perakendecilerin krizi fırsata çevireceğine” yönelik olumsuz algının önüne geçmek adına, ürün fiyatlarına yönelik tedbir ve düzenlemelerin üretici ve lojistik sektörlerini de kapsayacak şekilde tedarik zincirinin tüm aşamalarında hayata geçirilmesini talep etmek üzere, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’na başvurularımızı yaptık. Yerel marketler olarak, üretici ve halden gelen fiyatları tolere etmek adına karlılığımızdan feragat edecek şekilde sebze ve meyveyi müşterilerimize en uygun fiyatla sunuyoruz ve sunmaya devam etmek için de elimizden geleni yapıyoruz.”

ŞOK DİYETLERİN 12 ÖNEMLİ ZARARI

COVID-19 pandemisinde kimi zaman stres kimi zamansa can sıkıntısı sebebiyle birçoğumuz mutfakta yemek işlerine ağırlık verdik. Ancak hazırladığımız hamur işleri, tatlılar, çeşit çeşit yemekler, ihtiyacımız olan enerjiden daha da fazlasını almamıza yol açtı. Buna azalan fiziksel aktivite ve değişen uyku saatleri de eklenince, kilo artışı kaçınılmaz oldu. Artık kontrollü sosyal hayat sürecinin başlaması ve havaların ısınmasıyla birlikte çoğumuz kendimize şu soruyu sorar olduk: ‘Aldığım kiloları nasıl hızlı verebilirim?’ Bilinçsizce yapılan şok diyetler, hesaplanmadan yapılan kalori kısıtlamaları, tek tip besine yönelik diyetler, gün boyu sadece sıvı gıda içeren diyetler hemen her gün sosyal medyada yer alıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz ancak bilinçsizce yapılan diyetlerin sağlığımızı ciddi boyutlarda tehdit ettiği uyarısında bulunarak, “Özellikle COVID-19 pandemisinde şok diyetler akıldan bile geçirilmemeli. Normalleşme süreci başlamış olsa da, corona virüs pandemisi devam ederken bağışıklık sisteminizi düşürebilecek davranışlardan kaçınmanız şart. Yaşınıza, kilonuza, boyunuza ve fiziksel aktivite durumunuza göre, yeterli ve dengeli bir öğün planlayarak haftada 0.5-1.0 kilo ağırlık kaybını destekleyecek şekilde gerçekçi hedefler koymalısınız” diyor. Peki şok diyetler hangi sağlık problemlerine neden olabiliyor? Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz şok diyetlerin yol açtığı 12 sağlık sorununu anlattı, önemli uyarılarda bulundu.

COVID-19 pandemisinde kilo aldınız ama… ‘Yaz geldi’ diye bu yöntemi aklınızdan bile geçirmeyin

● Kas kayıplarına neden olabiliyor ● Kalp kaslarını yıpratabiliyor ● Metabolizmayı yavaşlatıyor ● Bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor ● Depresyon riskini yükseltiyor ● Düzensiz bağırsak hareketlerine sebep olabiliyor ● İnsülin direncini arttırabiliyor ● Safra kesesinde taş oluşumunu tetikleyebiliyor ● Baş ağrısına neden olabiliyor ● Halsizlik, yorgunluk yapabiliyor ● Ciltte kuruma ve sarkmaya yol açabiliyor ● Saçları döküyor, matlaştırıyor

araştırma Türkiye’de ilk kez bu kapsamda esnafın nabzı tutuluyor… Esnaf desteklerden memnun tüketici salgında küçük esnafa döndü

Türkiye’de 2,5 milyon hane halkını geçindiren ve yaklaşık 300 bin küçük ölçekli işletmeden oluşan ’küçük esnaf’ın nabzını tutan ilk düzenli ve sürekli araştırmanın sonuçları açıklandı. Perakende analitiği kurumu REM People’ın Esnaf Barometresi Raporu, Ocak-Mayıs ayları arasında esnafın ticaret, güven ve politika alanlarındaki görüşlerini araştırdı. Salgın döneminde tüketicilerin bakkal, büfe, küçük market, şarküteri, tekel gibi geleneksel perakende kanallarına yöneliminde belirgin artışlar olduğu kaydedildi. Nisan ayına kadar temel gıda ve temizlik ihtiyaçlarına yönelen tüketici Mayıs’ta paket su, dondurma gibi mevsimlik ürünlere yöneldi. 43 ülkede hizmet veren REM People’ın CEO’su Bülent Peker, ekonominin dinamosu olan küçük esnafın nabzının ilk kez bu ka dar ayrıntılı tutulduğunu belirterek şöyle konuştu: “Şimdiye kadar çoğunlukla tüketiciler veya büyük işletmeler perspektifinde bazı araştırmalar yapılıyordu. Biz ilk kez, bu denli geniş bir kapsamda perakende ekonomisinin dinamosu olan küçük esnafın gündemini mercek altına aldık. 2020 Ocak’tan itibaren her ay düzenli olarak takip ettiğimiz Esnaf Barometre Paneliyle, geleneksel kanallardaki ticaretin röntgenini çekeceğiz.” Her ay Türkiye temsili sağlanacak şekilde 600 noktada yapılan ölçümlerle hazırlanan, Temmuz ayından itibaren ise ayda yak laşık 1.500 esnafa dokunacak olan “REM - TT Barometre: Türkiye Geleneksel Kanal Esnafının Nabzı” araştırma panelinin Mayıs’20 ayı sonuç raporunda öne çıkan başlıklar ise şöyle: TÜKETİCİ BAKKALA YÖNELDİ

Covid-19 salgını sebebiyle uygulanan yasaklardan kaynaklı olarak geleneksel kanal satış noktalarından yapılan alışverişte Nisan ayına kadar en çok talep temel gıda ve temizlik ürünlerine yönelikti. Ancak Mayıs itibariyle en çok talep artışı paket su, dondurma ve gazlı / gazsız içecekler kategorisinde oldu. Esnafın Ticaret Endeksi, salgının etkisiyle Nisan ayına kadar 18 puan artarken kısmi normalleşmeyle birlikte Mayıs’ta 6 puan düştü ve 29,4 oldu. STOKÇULUK BİTTİ

Salgın nedeniyle Nisan ayına kadar satışı en fazla artan kategori 39,9 puanla meyve-sebze kategorisiydi. Ancak Mayıs itibariyle kademeli olarak normalleşme sürecine girildiği için panik havası ve stok yapma algısı yok oldu. İlk dönemde yaşanan talep patlaması yerini planlı alışverişe bıraktı. EKONOMİK DURUM VE SALGININ ETKİSİ:

Esnafın Ekonomiye Güven Endeksi bir önceki dönemle aynı seviyede kalarak 14,2 oldu. İçinde bulunulan ekonomik durgunluğun üstüne dünya genelinde yaşanan salgının da çarpan etkisiyle getirmiş olduğu endişe ve tedirginlik hali devam ediyor. ‘SALGIN EN AZ 6 AY DAHA SÜRER’

Esnafın yüzde 74’ü salgın nedeniyle endişeleniyor. Katılımcıların yüzde 22’si salgının etkilerinin 1-3 ay süresince devam edeceğini belirtirken yüzde 24’ü bu durumun 3-6 ay süreceğini söylüyor. Salgının 6 aydan daha fazla süreceğini düşünenlerin oranı da önceki döneme göre anlamlı seviyede artıyor. YÜZDE 85’İ ERKEK:

Türkiye geleneksel küçük esnaf demografik olarak incelendiğinde ise ortaya ilgi çekici sonuçlar çıkıyor. Türkiye’de esnafın yüzde 85’i erkeklerden oluşuyor. Yaş ortalaması büyük oranda 35-54 arasında olan esnafın yüzde 83’ü evli ve 2-3 çocuğa sahip. Çoğunlukla ortaokul ve lise mezunu olan esnafın ortalama deneyimi ise 15 yıl ve üzerinde. KÜÇÜK ESNAFIN YARISI BAKKAL:

Araştırmaya göre küçük esnaf olarak bilinen grubun yüzde 51’ini bakkallar oluşturuyor. Bakkalların ardından yüzde 22 ile küçük süpermarketler, yüzde 15 ile tekel bayiler, yüzde 6 ile büfe ve yüzde 5 ile kuruyemişçiler izliyor. Satış noktalarının büyüklüğü ise çoğunlukla 0-74 metrekare arasında. YÜZDE 29’U VERESİYE DEFTERİ TUTUYOR:

Kredi Kartı kullanımı yüzde 82 ile oldukça yaygın bir kullanıma sahip. Veresiye ile alışveriş ise genel olarak noktaların yüzde 29’unda yapılıyor. Veresiye ile alışverişlerin ciro içindeki payı ise yüzde 6 iken tüm noktalarda düşüş trendinde. Nakit ödeme ile yapılan alışverişlerin cirodaki payı da yüzde 62’ye ulaşıyor.

kısa...kısa...kısa Uluslararası Kanatlı Konseyi açıkladı: Tüketicilerin sağlıklı gıdalara ulaşması hayati önem taşıyor

Dünyada 23 üye ülke ve 52 asosiye üyesi ile kanatlı üretiminin %90’ından fazlasını temsil eden Uluslararası Kanatlı Konseyi (IPC); Coronavirüs Hastalığı (COVID-19) salgınından dolayı belirlediği ilkeleri dünya kamuoyuna açıkladı.

IPC, salgından dolayı dünyanın her konuda zor bir dönemden geçtiği bu süreçte tüketicilere sağlıklı gıdanın ulaştırılmasının hayati önem taşıdığını belirtti. Bu amaçla; yaşanan salgında birinci önceliğinin çiftlikten çatala gelen süreçte; çalışanların, tedarikçilerin ve tüketicilerin sağlığını titizlike korunması olduğunu açıklayarak tüm önlemleri aldığını açıklamıştır. Dünya genelinde tüm kanatlı konsey üyelerinin biyogüvenlik önlemleri beraber salgın kapsamında alınan uluslararası güvenlik kurallarına uyduğunu belirtmiştir.

Uluslararası Kanatlı Konseyi (IPC), tüm üyelerinin dünya nüfusunun beslenmesinin sağlanabilmesi için güvenli, sürdürülebilir ve sağlıklı kanatlı ürünlerinin üretimini sağlamakla yükümlü olduğunu, bu çerçevede tüketicilerin dünya genelinde temel beslenme ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için ticari engellerin ortaya çıkmasını ve tedarik zincirinin sekteye uğramasını engellemek adına tüm çabayı sarf ettiğini ve edeceğini de belirtmiştir. Ayrıca gerek gıda gerekse sağlıkla ilgili zaman zaman bilim dışı açıklamaların yaşandığı bu zor süreçte IPC, bilimsel anlayışın ve bilginin gelişimini takip etmenin ve bilime dayalı risk analizi prensip ve işlemlere uyumlu tüm önlemleri güncellemenin önemini herkesin farkında olması gerektiğinin altını çizmiştir. Bu kapsamda; COVID-19’un bir gıda güvenliği konusu olmadığını. solunum yolları ile ilgili bir hastalık olup insandan insana temel bulaşma yolunun solunum ile ortaya çıkan damlacıklar olduğu vurgulamıştır. Mevcut bilgiler çerçevesinde SARS-CoV-2 virüsünün gıda ve gıda paketleri ile bulaştığına dair herhangi bir bulgunun mevcut olmadığını açıklamıştır. Buna rağmen sanayi gıda güvenliğinin sağlanması için son derece sıkı gıda güvenliği prosedürlerini hayata geçirmeye deva etmektedir. Uluslararası Kanatlı Konseyi üyesi olan ve Türkiye’de kanatlı eti sektörünü en üst düzeyde temsil eden Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) ise üyeleri ile beraber uluslararası güvenli üretim politikalarını ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm kriterlerini titizlikle uyguladıklarını açıklamıştır.

Artan talep sonrası Tukaş Gıda’dan 525 milyon TL değerinde yatırım

Konserve ve salça pazarının 58 yıllık en büyük oyuncularından biri olan Tukaş Gıda, Manyas, Torbalı ve Akhisar fabrikalarından sonra dördüncü üretim tesisini Niğde Bor Organize Sanayi Bölgesi’nde kurmak için kolları sıvadı. Okullu Ailesi tarafından 2014 yılında satın alınmasıyla hızla büyüyen Tukaş Gıda, Niğde’de 187.000m² arsa üzerine kurulacak yeni üretim tesislerinin 2021 yılında üretime başlaması hedefleniyor. Tukaş Gıda’ Gıda’dan alınan bilgiye göre Niğde’de kurulacak yeni üretim tesisinde salça, sebze konservesi ve dondurulmuş gıda üretimi yapılacak. 2021 yılı itibari ile ilk üretimini yapacak olan yeni tesis, yıllık olarak 300.000 ton domates, 100.000 ton patates ve 80.000 ton sebze işleme kapasitesine sahip olacak ve 700 kişiye istihdam sağlayacak. Tukaş Gıda, farklı ürün çeşitleri ile pazarını genişletmeyi ve mevcut ürünlerinin üretim kapasitesini arttırarak yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda büyümeyi hedefliyor.

C A T E R I N G g u i d e

This article is from: