Family Hug Mayıs 2013

Page 1

Türkiye’nin tüm aileyi kucaklayan ilk online dergisi

FAMILY HUG Biradambirbebek

www.familyhug.us

GENETİK OBEZİTE VE SAĞLIK İ.Melis DURASİ

Mayıs 2013 Yıl 1 Sayı 4

ANNELER GÜNÜ HEDİYE SEÇENEKLERİ

GASTRO İSTANBUL

DJ FUNKY C ÇOCUKLARINIZIN DİNLEDİĞİ ŞARKILARIN İÇERİKLERİNİN FARKINDA MISINIZ?

aç r a S r e d n E ı ile sıradış t bir sohbe

BİZİMLE KARAKTER EĞİTİMİ CARPE DIEM Erkan SARIYILDIZ HİSSEDER MİSİNİZ? Ayşegül İşlekeller Dida KAYMAZ

BOZCA


42

06

21

çocuk röportaj

06

Ben nereden geldim?/ anneysen

19

22

Karakter eğitimi/ ayşegül işlekeller bozca

2012 yılı TV Aile-Çocuk Etik Ödülü sahibi Dr.Ender Saraç ile bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış, sıradışı bir konu üzerinde sohbet ettik.

neyi ne kadar 36 Günde yemeli/ gurme bebek

Hızla geçiyor zaman. 4. sayıya geldik bile. Dergiye gösterdiğiniz ilginin her ay bir önceki aya göre arttığını görmek inanın çok mutlu ediyor tüm ekibi. Family Hug online bir dergi, online olmanın avantajlarını da tabiki kullanıyoruz. Nedir bunlar? Daha ölçülebilir olmak: Okunma ve erişilme rakamlarını netlikle

b

1 2 4 4 5


Family Hug Biradambirbebek

32

1 yazar

hisseder 10 Bizimle misiniz?/ dida kaymaz

16

Genetik, obezite ve sağlık/ i.melis durasi

Anneler günü

28

İstanbul kukla festivali başlıyor/ pemra uğural

Rahim ağzı kanseri aşısı Model uçakçılık

32

Çocuklarınızın dinlediği şarkıların farkında mısınız?/ DJ Funky C

42

Ayakları yere basan çılgın pilotlar/ burak suel

48

Carpe diem/ erkan sarıyıldız

büyük

14 24 42 46 50

Gastro istanbul İstanbul 2020

ortaya koyabiliyoruz. Daha canlı ve paylaşılabilir olmak: Okuyucu beğendiği bir içeriği paylaşmak istedikleri ile anında paylaşabiliyor. İçeriği gerekiyorsa internetten anında sorgulayabiliyor. Bu ay neler var peki derseniz yine yok yok. Konuk yazarımız bu ay DJ Funky C, çocukların dinledikleri müziklerle ilgili harika bir yazı yazdı. Bende model uçak almak istiyorum nasıl bir yol izlemeliyim diyenler sayfa 42 sizin için. Yazarlarımız ve farklı içeriğimiz ile mayıs sayısı huzurlarınızda...

İMTİYAZ SAHİBİ Turcreative adına Cesur Doruk GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cesur Doruk REKLAM Turcreative GENEL EDİTÖR İrem Gürel BÖLÜM EDİTÖRÜ Pemra Uğural BÖLÜM EDİTÖRÜ Görkem Pamukçu YAZARLAR Dida Kaymaz Şule Pasin Hogburn Pemra Uğural Pınar D. Ayşegül İşlekeller Bozca Erkan Sarıyıldız KONUK YAZAR DJ Funky C Burak Suel ONLİNE DAĞITIM familyhug.us biradambirbebek.com issue.com

İLETİŞİM dergi@familyhug.us



• ED DE

GICA LO

ATO RM

Y TEST LL

ÜST KULLANIM İÇİN

3. aydan itibaren kullanım için idealdir.

ALT KULLANIM İÇİN

3. aydan itibaren kullanım için idealdir.


FAMILY HUG

BEN NEREDEN GELDİM

Bu soruyu duyup da eli ayağına dolanıp ne cevap vereceğini şaşırmayan ebeveyn azdır. Vakti zamanında büyürken bize anlatılan “leylek getirdi”, “kapının önünde bulduk”, “bir sabah hop diye kucağımıza düşüverdin” hikâyelerinin şimdiki zamane çocuklarını kesmeyeceği aşikar olduğundan, çok şükür ki bu konuda da faydalanabileceğimiz kitaplar piyasada mevcut.

anneysen


FAMILY HUG Anneysen.com sitesinin Çocuk Kitapları Uzmanı Senem Temizcan ebeveynlere çocuklarına nasıl doğduklarını anlayabilmeleri için yol gösteren kitaplar hakkında önerilerde bulundu. Temizcan her şeyden önce, uzmanların önerdiği, çocuğun sormadığı hiçbir şeyi anlatmamak gerektiğini, fazla detaya girmemek, gereksiz bilgiden kaçınmak, ama bunu yaparken de dolandırmadan net bir şekilde doğruyu göstermenin önemini vurguladı. Bunun tabularla büyümüş bir toplum olarak bizim için kolay olmayacağını, o yüzden de utanıp sıkılmaktansa, açıp yaşına uygun bir kitaptan okumanın çok daha eğitici ve her iki taraf için de daha kolay olabildiğini söyleyen Senem Temizcan yine de karşımızdaki minik akıl toplarının sorabileceği sorulara da hazırlıklı olmamızı önerdi.

İşte Temizcan’ın hem çocuklara hem de ebeveynlere yönelik önerdiği kitaplar: Ben Nasıl Ben Oldum-Ayrıntı Yayınları: Dünyaya gelişini bir çocuğun gözünden ve dilinden anlatan kitap, hem gerektiği kadarını, hem de merak edilmesi olası soruların cevabını verdiğinden, seviye olarak 4 yaş üstü çocuklara rahatlıkla okunabilecek bir kitap. Renkli resimler ve esprili bir dil de okunmayı keyifli ve kolay bir hale getiriyor. Çocuklar için Cinsel Eğitim Öyküleri- Net Yayıncılık: Biri kız, biri erkek iki arkadaşın fiziksel farklılıklarını fark etmesi üzerine evin annesinin minik bir cinsel eğitim vermesi üzerine kurulu öykü, kısa ve net bilgilerle çocukların meraklarını gidermeyi hedefliyor. 4 yaş üstü çocuklar için uygun bir kitap. Bebek- Marsık Yayıncılık: Bir bebeği ve günlük yaşantısını anlatan kitap, şeffaf sayfalarıyla da anlatımı destekliyor. Yaşı çok küçük olan çocuklara, bebek ve gelişimi hakkında bilgi vermekte faydalı olacak bu kitabı aynı zamanda kardeş bekleyen minik abla ve ağabeyler için de kullanabilirsiniz. Çocuklar için Cinsel Bilgiler - Epsilon Yayınları: Bu seri 4-6 yaş, 7-9 yaş ve 10-13 yaş arası olmak üzere 3 kitaptan oluşuyor. İlk kitap, yine hayvanların yavrulamasından yola çıkarak, insanların nasıl çoğaldıklarına dair basit bilgileri, fazla detaya girmeden, bir öykü eşliğinde anlatırken, ikinci yaş grubu için olan kitapta pozisyonlara kadar detaylandırılıyor. Korunma yöntemlerinin ve doğumun da resimlendirildiği bu kitap oldukça detaylı bir anlatıma sahip. 10-13 yaş için olan kitapsa ergenlerin dile getirmekten kaçındıkları soruları da cevaplamayı hedeflediğinden, pek çok resimle de konuları destekliyor.


FAMILY HUG Beni Annem Yavruladı- Can Çocuk Yayınları: Hayvanların yavrulamasından yola çıkarak, kendisinin nasıl dünyaya geldiğini sorgulayan ve cevabı büyükannesinden öğrenen minik bir erkek çocuğun basit bir dille anlatılmış öyküsüyle öğreniyoruz dünyaya nasıl geldiğini. Çok fazla detaya girmediğinden, minik meraklınız size sorular sormaya başladığı anda elinize alıp ona okuyabileceğiniz bir kitap. Bana Bir şeyler Oluyor! Ergenlik Diyorlar- Sıfıraltı Yayıncılık: Kızlar ve erkekler için iki ayrı kitap olarak hazırlanan yayınlarda, ergenlerin fiziksel ve ruhsal değişimlerini, akıllarına takılabilecek soruların cevaplarını, eğlenceli çizimler ve detaylı anlatımlar eşliğinde bulabilirsiniz. Çocuğunuza rahatlıkla verip, her türlü sorununda danışması için elinin altında bulundurabilirsiniz. Ben Nereden Geldim?- Sistem Yayıncılık: Kitabın başında da yazdığı gibi “yüzü kızaran tüm anababalara; bu kitap hepiniz için”. 4 yaş üzeri çocuğunuzla beraber okuyup, içindeki komik ilustrasyonlarla ve eğlenceli anlatımla hem eğlenip, hem de “hayatın oluşum gerçeğini” öğretebileceğiniz keyifli bir kitap.

Bana Neler Oluyor?- Sistem Yayıncılık: Ön ergenlik (10-13 yaş) çocukları için hazırlanmış, çok eğlenceli bir dille ön ergenlikte yaşanabilecek deneyimleri anlatan ve bunu da bir o kadar eğlenceli çizimlerle destekleyen bir kitap. Cinsellikle İlgili Merak Ettikleriniz- Sistem Yayıncılık: Ergenlik sonrası çocukların karşılaşabileceği çok çeşitli sorulara ve sorunlara yönelik soru-cevap tarzı hazırlanmış bu kitapta, Cinsel ilişki nedir? Hamilelik nasıl önlenir? Homoseksüellik nedir? Cinsel yolla bulaşan hastalıklar nelerdir? gibi çeşitli soruların yanıtları tarafsız bir gözle anlatılıyor. Çocuklarımızla Cinsellik Hakkında Nasıl Konuşalım?- Alfa Yayınları: Prof.Dr. Bengi Semerci’nin yazdığı anne babalara yönelik bu kitapta, basit ama önemli konuların altı çizilerek, bu konuda net cevaplar veriliyor. Çizimlerle ve gündelik hayattan örneklerle desteklenen kitap, anne babalara cinselliği anlatmak konusunda başucu kitabı olmaya aday. Senem Temizcan’a Çocuk Kitapları konusunda sorularınızı iletmek için profil sayfasını ziyaret edebilirsiniz.


FAMILY HUG


10 | FAMILY HUG

(bize nasıl yardım edebilirsiniz başlıklı yazının devamı niteliğinde) Biri kansere yakalandığında, çoğu insan asıl ihtiyacın kalp kalbe bir iç dökme olduğunu düşünür. Oysa insanın dünyası altüst olduğu ve gidilmesi gereken doktor randevuları, danışma ve tedavi seansları olduğu zaman daha yararlı olan kendi kendinize “karşınızdaki kişiyi anlamayı teklif etmektir”. Bakın neler hissediyoruz ve siz bu gidişatın neresinde olabilirsiniz? İlk kemoterapiden bir hafta sonra, bütün tüyler dökülür. Bu, arkadaşların ve akrabaların geçmesi gereken ilk sınavdır. O zamana dek, kanser sadece korkunç bir gerçektir, ama kemoterapiden sonra bizler de uçuk

pembe kafatasımızla ve olmayan kirpiklerimizle görünür şekilde bir kanser kurbanıyızdır. özellikle erkekler bunu doğal karşılayamazlar, Gözlerini sizden kaçırırlar. Diğer yandan kadınlar, kendilerini bizim yerimize koymaya çaba gösterirler ve yüzlerinde şok ifadesini nadiren görürsünüz. Emin olunan bir şey vardır. “Zaman ölmek zamanı değildir.” Ameliyat, saç kaybı, kilo kaybı veya görülen teaviye bağlı olarak kilo alımı kendine bakışına darbe vurabilir. Mastektomi sonrasında beyninden vurulmuşa dönen arkadaşlarım oldu. Kemoterapi bizleri genellikle yıldıramıyor, mide bulantısı ve yorgunluğa aşina oluyoruz, hamilelik bulantısı ve lohusa hali gibi.

Morluklar ve hareket edememek korkutucu. Kendimizi engelli gibi hissettiriyor ve bildik bir durum değil. Giyinemiyor olabiliyoruz..Bu tip durumlarda ise size bir kıyafet önerim olabilir. Kollarınızı kaldıramasanız bile kolaylıkla giyilebilecek, lastikli, plili giysiler ya da boşlukları dolduracak şekilde üzerinizde kıvrılıp dalgalanan elbiseler.


FAMILY HUG | 11

“BİZİMLE HİSSEDER MİSİNİZ?” “Yaşadıklarınız unutulur, söyledikleriniz unutulur fakat hissettirdikleriniz asla unutulmaz..!” Adam Fawer Neden giysiler bu kadar önemli? Bana hastalığın benden aldığı şeyi geri verdiler; güzelliğimi. Bunun hissettirdiği duyguyu anlatacak kelimeleri bulamıyorum. Ben bu konuda çok şanslı bir kadınım. Eşim çok şefkatli, bedenimi, morluklarımı, ağrılarımı ve zaman zaman yaralarımı seven bir adam. O süreç içinde kendimi güzel ve arzulu hissetmemi sağladı. Hâlâ çekici olabilmek benim için çok önemliydi. En hasta zamanımda bile mümkün olduğunca güzel görünmeye gayret ediyordum. Saçlarım temiz ve fönlü, takma kirpiklerim gözümde ve dudaklarım rujlu olmalıydı. Arkadaşınızı hayata bağlamak için yapabileceğiniz tek şey güzel kıyafetler ve empati yapabilmek değildir.

Kanser hastası arkadaşınız için bu deneyim çerçevesinde bir proje hazırlayın, Bu proje arkadaşınızın kanser türü konusunda bilinç düzeyini artırmak olabilir ya da bir yardım kurumu için bağış toplamak ya da yerel bir hastaneye ekipman almak ya da arkadaşınızı deneyimi hakkında internete, hatta özel bir günlüğe (çok arındırıcı) yazmak veya bir destek grubu kurmak konularında cesaretlendirin. Tüm bu korkunç deneyimlerin içinden yapıcı bir şeylerin çıkma ihtimali insanın kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Eşim ve kardeşim Murat’tan sonra tüm hastalık sürecinde başıma gelen en iyi şey “Kansersiz Yaşam Derneği”, bu üçünü iyileşmeye giden yoldaki en önemli deneyim arkadaşlarım olarak adlandırabilirim.


12 | FAMILY HUG Güzel planları önceden yapın ki dört gözle beklenecek bir şey olsun Bu noktada arkadaşların fazlaca yardımı dokunabilir. İhtiyacımız olan iki tür hedeftir: Yakın gelecek için küçük hedefler (çocukları başka bir yere yatıya göndermek, mumlarla aydmlaülmış bir küvet hazırlamak ve erkenden yatmak; aromaterapi masaj seansı; akşam yemeği için taze kuşkonmaz) ve büyük hedefler ki bunlar tedavinin sonuna kadar ya da her şey biraz daha belirginleşinceye kadar bekleyebilir.

Ayak İşleri Yoğun radyoterapi pestilimi çıkarmıştı. O kadar yorgun ve bitkindim ki durup dururken gözyaşlarına boğulurdum, gürültüye tahammül edemezdim, beynim patlayacak kadar çok ağrırdı, vicdan azabı çekmeden, hırçınlaşmadan ve kendimi

DİKKAT! Hastalıktan önceki yaşamınıza dönece alanlarınızla ilgili hediyeler insanı old

aleti, dikmek için bitki soğanları (bahçe araçlarıyla beraber), meyve a yürüyüş ayakkabısı, kayak beresi, tatil br

Bahçeye birlikte ne dikebileceğinizi kararlaştırırı: Ağaçlar (gelecek için tam bir güvenoyu), güller ya da sebzeler. En kasvetli zamanda bile, arkadaşınızın her zaman gitmek istediği bir yeri görecek, önemli maçları seyredecek, çocukları ya da torunları ziyaret edecek kadar iyi hissedeceğini hayal edebilmek, moral yükseltici olabilir. Milano’da iken La Scala’da Aida nın gösterimde olacağını duyduğum zaman bir arkadaşımın kemoterapi tedavisi yeni bitmişti. Aylardan eylüldü, konser ise marttaydı, ben de ikimiz için bilet aldım. Zaman akıp geçti ve konsere gittik. Sonra, çok sonra, bana dedi ki: 'Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. O zaman sana o biletleri almanın benim için ne kadar önemli olduğunu söyleyememiştim, çünkü benim altı ay sonra yaşayacağımı düşündüğün anlamına geliyordu." Bu olay 6 sene önce oldu ve arkadaşım hâlâ sağlıklı.

Kalın bağırsak kanseri olan bir arkadaşım müzik ve seyahat konusunda tutkuluydu. Birkaç haftada bir arkadaşlarından biri ona dünyanın belli bir bölgesine ait bir müziğin Cd'sini ve videosunu gönderirdi. Kemoterapi sırasında Cd'lerini dinlerdi, vide¬oyu seyrederdi ve yolculuğunu planlardı. Bazılarını gerçekleştirmeyi başardı.

lmek

ya da tüyler tekrar çıküğmda kullanabi

asosyal hissetmeden dinlenemezdim. Yemek yapmam gerekirdi, ama elimden gelmezdi ve ne yiyeceğimiz konusunda endişelenirdim. Açık ve dürüst olabilmem, iyi olmadığımı itiraf edip çaresizce ihtiyacım olan yardımı talep etmem uzun zamanımı aldı. Ve o günden itibaren dünyanın en iyi kardeşi Murat yanımdan bir an olsun ayrılmadı. Adeta ablaya adanmış bir hayat yaşadık yıllarca. En değerli hediyem oydu. Yardımlarınızın "kontrolü ele geçirme" olarak algılanmamasına dikkat edin. Öncelikle her zaman sorun. Yardım teklifiniz hemen kabul edilmiyorsa, bu arkadaşınızın o an için işleri kendi yapmayı tercih ettiği anlamına gelebilir. Kanser olup da hayatımız elimizden kayıp gidiyormuş gibi hissettiğimizde, çoğumuz en azından hayatın bir kısmını kontrol ettiğimizi, işe yaramaz bir yatalaktan daha fazla şey ifade ettiğimizi bilmek ister. Özellikle zor olan zamanlarda o kontrolü yakın bir arkadaşa ya da akrabaya emanet etmek zorunda kalsak bile, kendimizi yeterince iyi hissettiğimizde sorumluluklarımızı tekrar üzerimize almak isteriz.

Tatil falan demeksizin, her gün düzenli olarak önerilen yardımdan daha iyi bir şey yoktur, ancak son dakikada hayal kırıklığına uğratılmak, kendimizi kötü hissederken işleri devralmak ya da başka birini bulmak zorunda k mak, bir dahaki sefere yardım isteme eğilimimizi ortadan kaldırırken, yıkıcı da olabilir. Bu yüzden yapabileceğinizden fazlasını vaat etmemek ve yardımın en çok tedaviden sonraki aylarda, iyi niyetli diğer yardım tekliflerinin uçup gittiği aylarda gerekli olduğunu bilmek hayati önem taşır bunlar kanser hastalarının kendilerini en zayıf hissettiği zamanlardır.


FAMILY HUG | 13 Sınırlarınızı Bilin Herhangi bir yardım için gönüllü olmadan önce kendinize sorun: Ne kadar makul ve güvenilir bir yardım vaat edebilirsiniz? Unutmayın ki büyük bir jest önerisinde bulunup arkadaşınızı hayal kırıklığına uğratmak, yardım sunmamaktan daha kötüdür. Hayatınızda başka neler var? Uzun vadeli yardımlar beklenecek biri misiniz, yoksa arada bir jestler mi yaparsınız?

Hangi konuda iyisiniz? Becerilerinizi tanımlayın. Yemek pişirebilir misiniz, temizlik yapabilir misiniz, araba kullanabilir misiniz? Internet dehası mısınız? Klavye becerileriniz nasıl? Hukuki ya da tıbbi konularda mı yanında olmak istersiniz? ağaçları, çiçek açan bitkiler, bir pusula ve sağlam bir çift "Her şeyi bir kenara bırakıp" arkadaşınızla ya da akrabanızla ilgilenme zorunluluğu roşürü, saç bakım ürünleri hissetmek yerine, yapabileceklerinizi zamanı geldiğinde yapmayı teklif edin. ti. ale Altından kalkabileceğinizden daha fazlasını k için kirpik kıvırma üstleneceğinize ve istekliliğiniz azaldığında arkadaşınızı hayal kırıklığına uğratacağınıza, neden dönüşümlü bir rota organize etmiyorsunuz? Bir işin ucundan tutabilmek için arkadaşınızın neye ihtiyacı olduğunu belirleyin Mutlaka bir "Yardıma ihtiyacın olursa, haber ver," tekliflerinden birini sunarak hasta insana düşünecek, organize edecek bir şey daha yüklemek yerine, hangi noktada yardımcı olabileceğinizi özenle belirleyin. Eğer arkadaşınızı iyi tanıyorsanız, en çok neyin makbule geçeceğini bileceksinizdir. Emin değilseniz, onlara en çok neyin yük olduğunu belirleyin: Biçilmeyi bekleyen çimler, ütülenecek kıyafetler, yardım edilmesi gereken ev ödevi, dolaştırılması gereken köpek, alışverişi takiben hazırlanması gereken akşam yemeği ya da finansal ve sigortaya ilişkin konularda gerekebilecek yardımlar olabilir. Bu arkadaşınızın kanserinden ziyade, ihtiyaç frekansına konsantre olabilmekle ilgili bir şey. Çıkış noktamız da onların en çok önemsediği ve her zaman da önemsemiş olduğu şeyler olmalı. Hastalıktan dolayı karakterleri değişmiyor, elbette onları rahatlatan şeyler de değişmiyor. İçgüdülerim işleve yönelik olmalıdır. Onları için düzen önemliyse, buzdolabını temizler, bulaşıkları yıkar ve çöpü boşaltırım. Evlerinin dağınık olmasını önemsemiyorlar, ama lüksü seviyorlarsa, onlara muhteşem banyo yağları ve kokulu mumlar alırım. Eğer ne yapacağınızı biliyorsanız, hemen işe koyulun, sessiz sedasız bitirin.Ortalığı birbirine katmadan, Allah aşkına nasıl yapılacağını sormadan, sadece hallederek yardım edeceksiniz. Kanser teşhisi konmuş bir arkadaşlayken yapılacak dört yararlı şey. • Gelmeden haber verin. • Belirli bir konuda yardımetmeyi teklif edin. • Uygun olduğunuz günleri ve saatleri belirtin. • Haber bekleyin. Bu dört basit kurala uymayı başaramıyorsanız, En Zayıf Halkasınız. Hoşça kalın. Unutmayın: Kanser tüm aileyi etkiliyor Yardım etmenin genellikle iyi bir yolu da ailenin diğer fertlerini desteklemek olabilir. Çocukları eğlenceli yerlere götürerek ve onları sevindirerek oyalamak, eşleri sinemaya, bara götürmek, işyerlerindeki yüklerini azaltmak... Bunların hepsi hasta olan kişinin kendisiyle ilgilenmesine fırsat tanıdığı için, özellikle bu hassas dönemde minnettarlıkla karşılanacaktır. Tedavi başladığında, bir arkadaş ağının desteği tüm aile için hayati önem taşır hale gelebiliyor. Eş ya da sevgili resmen yemek yemeyi unutacak hale gelebiliyor ya da sadece hamburger ve patates cipsi yiyerek yaşıyor. Çocuklar ebeveynlerini yormamak için soru soruyor olabilirler. Çoğu zaman genç insanların akrabalara ya da arkadaş çevresine soru sorması daha kolay oluyor. Ve geçen ay yazımı bitirdiğim cümleyi tekrar ederek bu aya ve bu konuya nokta koymak istiyorum. Bir arkadaşın “kanser hastası” arkadaşına ve yakınlarına dokunması inanın “cennetin kapılarını aralayabilir”

eğinizi vaat eden hobi veya ilgi dukça neşelendiriyor:

Dida Kaymaz Kansersiz Yaşam Derneği Başkanı


14 | FAMILY HUG

ANNELER GÜNÜ

1

3

Anneler günü yaklaşırken acaba ne hediye alacağım endişesi de artmaya başlıyor çoğumuzda . İşte size fikir verebilecek 10 anneler günü hediye alternatifi

2

4

Essie’den yepyeni 2013 bahar/ yaz renkleri Tırnaklarında yaz ışıltısı görmek isteyen anneler için Essie’den parlak renklerden oluşan yeni bir koleksiyon. Silk & Cashmere’den yazın eşarptan vazgeçemeyen anneler için : Dünyanın en zengin saf kaşmir ve saf ipek koleksiyonuna sahip Silk & Cashmere’in, yeni sezon eşarplarının renk ve desenleri arasından hangisini seçeceğinizi şaşıracaksınız.

BeeGoddess’tan seven ve besleyen tüm yaratıcı annelere özel tılsımlı takılar Gizli bahçenin tüm tılsımlarını bir araya getiren Tanrıça Talya’yı ve yaşam bahçemizin mucizevi güzelliğini ifade eden bu kolye tüm BeeGoddess mağazalarında… Blackberry’den şaşmayan teknolojik anneler için yeni 10 serisi: İster hem tuşlu, hem dokunmatik ekranlı; ister sadece full ekran dokunmatik Blackberry 10 serisi telefonuna tutkuyla bağlı anneler için ideal.

1

3

2

4

5


FAMILY HUG | 15

5

7

9

6

8

10

Esse’den Vitro seramik elektrikli ızgara ile davetlerde fark yaratmak isteyen annelere: Çizilmez, yapışmaz, kolaylıkla silinebilir Jata Vitro Grill ile evin şefinin yüzünü güldürmeye ne dersiniz?

Moschino’dan anne sevgisini en iyi anlatan parfüm : Pink Bouquet: Ahududu, ananas ve bergamut kokularının karışımından oluşan Pink Bouquet pembe kalp şişesiyle genç kokmak isteyen anneler için

Organik Çay Keyfi’nden çay saatini şıklaştırmak isteyen annelere: Şık sunum kutuları, porselen ve cam ürünleri, her damak zevkine uygun organik çay çeşitleri ile sıradışı bir hediyeye ne dersiniz?

Dyson’dan ev işinde pratikliğe önem veren anneler için şarjlı dikey el süpürgesi: Elektrikli süpürgede bir dünya devi Dyson, kablosuz, hafif ve hızlı el süpürgesi ile annenize vereceğiniz en kalıcı hediye

6

9 7

8

10

Yatak odalarını çiçek bahçesine dönüştürmek isteyen anneler için: Bu sezonun en gözde trendi olan çiçekleri yatak odalarında açtıran English Home’un yatak takımları ve tamamlayıcı aksesuarları çeşit çeşit. Beymen Club’tan moda takipçisi anneler için transparan çanta: Yılın modası olan içi gözüken çantalar hem çok şık, hem de çok modern Tüm Beymen mağazalarında ve Online’da…


16 | FAMILY HUG

GENETİK,OBEZİTE VESAĞLIK İ.MELİS DURASİ

“Obezİteyle mücadelede kaderİmİzİ belİrleyen bİz mİYİz, genlerİmİz mİ?” Hepimiz aslında genlerimizin bizler için belirlemiş olduğu kaderi mi yaşıyoruz? Vücut ağırlığımızı belirleyen genlerimizde yazılı olan şifremiz mi, yoksa bunu kontrol edebilmek bizim elimizde mi? Genlerimiz ve obezite arasındaki ilişkinin hangi düzeyde birbirlerini tetiklediğine dair son araştırmalar ne durumda? Genç nesli hızla yayılmakta olan bu salgından korumak için yetişkin olarak bize düşenler nelerdir? Obezite günümüzde en sık rastlanan ve her geçen gün bir salgın gibi yaygınlaşan sağlık problemlerinin başında gelmekte.

Son günlerde de sık sık, obezitede genetik şifremizin büyük rol oynadığına dair obezitenin bazı kişilerde görülme sebebinin genlerimize bağlı olduğunu savunan söylemlerle karşılaşmaya başladım. Ben de bu ayki yazımda benim de ilgimi çeken soruların cevaplarını sizlerle paylaşacağım. Kendi vücudumuzu ve metabolizmamızı tanımak, nelere ne şekilde cevap verdiğini bilmek ve neye sahip olup neye sahip olmadığının bilincinde olmak sadece obezite için değil, genel sağlığımız için de önem arzeden en önemli etken. Bu nedenle ilk olarak obezitenin ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini bilmenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Obezite nedir ve obezite’nin bir salgına dönüşmesinde genlerimizin rolü var mı? Vücut yağ oranımız günden güne günlük enerji tüketimi dengesizliğinden dolayı (tüketilen kalori miktarı ihtiyaç duyulan kalori miktarından fazla ise) kronik olarak artış gösteriyorsa, obeziteye doğru tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Obezite dünya genelinde temel sağlık problemlerinden bir tanesi haline geldi. Pek çok sağlık problemine davetiye çıkarması da tehlikeliliğini artıran en önemli sebeplerden bir tanesi.


FAMILY HUG | 17

Obeziteyle ilişkilendirilen hastalıkların başında diyabet, hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları ve bazı kanser çeşitleri gelmekte. Son 10 yılda, obezite “salgın” olarak nitelendirebileceğimiz bir yaygınlığa ulaştı. Obezitenin en sık görüldüğü populasyon ise kalori bakımından zengin yiyeceklerin bulunduğu, fiziksel aktiviteye ise fırsat vermeyen çevresel koşullara maruz kalanlar. Genlerimizin obezitedeki bu hızlı artışa bu kadar kısa sürede cevap verebilmesi ve değişim geçirmesi ve obeziteyi tetikleyecek hale gelmesi pek mümkün değil. Ancak şunu da gözardı etmemeliyiz ki genlerimiz vücudumuza giren enerjinin nasıl ele alındığını, depolandığını ve tekrar kullanılmak üzere nasıl serbest bırakıldığını kontrol etmekten sorumlular ve bu sorumluluklarını da aralarında oluştudukları belli bir düzene ve mekanizmaya göre gerşekleştirmekteler. Eğer bu mekanizmaları dolaylı yoldan etkileyecek bir faktör olursa, genlerimizin işleyişinde de ona göre değişiklikler meydana gelmesi olası. Genlerimiz obezitenin regülasyonunda hangi role sahip? Obezite salgınında genlerimizin ne kadar rolü olduğuna dair pek çok hipotez mevcut. Obezitenin bu kadar hızlı bir şekilde artış göstermesinin sebeplerinden biri olarak bahsedilen en genel ve kabul gören hipotez ise günümüz çevresel koşulları ile enerji tasarrufundan sorumlu genlerin çalışması arasındaki uyumsuzluk (enerji tasarrufundan sorumlu genler, geçmiş yıllarda farklı çevresel olanaklara özellikle de yiyecek kaynaklarına ulaşılabilirliğin belirsiz olduğu kıtlık dönemlerinde atalarımızın ortama adapte olup hayatta kalabilmelerini sağlamaları açısından büyük öneme sahipler). Obeziteyle ilgili olan genler hakkında ne biliyoruz? Obezitenin genetik sebeplerden dolayı tetikleneceği hakkındaki bulgular, daha çok aynı aileden olan veya ikiz bireyler arasındaki benzerlik ve farklılıklara dayanarak yapılan çalışmalardan elde edilmiş. Bir diğer kullanılmış olan yöntem “obez” tanısı konan hastaların genetik bilgilerinin birbirleriyle hangi noktalarda benzerlik gösterip göstermediğini incelemek. Yapılan bu araştırmaların sonuçlarından çıkarılan ise yetişkin bireylerin kütlelerinin belirlenmesinde genetik faktörlerin büyük rol oynadığı. Ancak bu faktörleri kesin olarak belirlemek sanıldığı kadar kolay değil.


18 | FAMILY HUG Genlerimiz kaderimiz mi? Bilim adamları, obeziteyi etkileyen çevresel faktörleri ve etken olma ihtimali olan genleri belirlemede büyük aşamalar kaydettiler ve çalışmalarının sonucunda temel amacın aslında obezite salgınının yayılmasına sebep olan bu çevresel faktörler ile genetik kodumuzda yazılı olan şifrenin arasındaki ilişkiyi kontrol edebilmek üzerine olması gerektiğini tespit ettiler. Yani bizim birey olarak farkında olmamız gereken, genlerimizi koşulsuz olarak kaderimizi belirleyen unsur olarak kabul etmemek. Obezite, genlerimiz ne söylerse söylesin doğru beslenme alışkanlıklarının kazanılması, doğru fiziksel aktivite ve doğru tedavi yöntemlerinin kombinasyonuyla önlenebilicek bir hastalık. Obezite yaşam boyu süren kronik bir süreç aslında ve bu duruma sebebiyet veren en temel unsurlar da daha önce bahsetmiş olduğum gibi enerji ihtiyacı ve tüketimini dengede tutacak olan sağlıklı beslenme alışkanlıklarının olmaması ve fiziksel olarak aktif olmamak. Eğer genlerimizi kontrol edemiyorsak ve seçmemizin de mümkünatı yoksa, bize bağlı olan kontrol mekanizmalarımız mevcut. İşte burada devreye giren ve şart olan bazı temel beslenme alışkanlıkların kazanılması ve hayat felsefesi olarak benimsenmesi. Çocukluk ve ergenlik dönemi obezitesini önlemek için de yetişkin bireylerin bilinçli olması gerekli ! Beslenme alışkanlıkları henüz erken yaşta edinilen ve bir ömür boyu da takip edilen, bireyin gelecekteki çevresel koşullarını oluşturan, yapılandıran yaşam kalitesini belirleyen faktörlerdir. Çocukluk ve ergenlik dönemi obezitesi, gençliğin fiziksel, mental ve sosyal sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle obezitenin artık çocukluk dönemine inen yaygınlığını azaltmak için herşeyden önemlisi bilinçli yetişkinler olmak gerekiyor. Peki çocukluk dönemi obezitesi nasıl ve ne zaman başladı ve neden içecek tüketimi temel sebeplerden bir tanesi? 1976-1980 ve 2007-2008 yılları arasında obezitenin, okul ve ergenlik dönemindeki çocuklarda görülme oranı 3 katına çıktı. 2009-2010 yılları arasında ise yaklaşık 5 okul-çağındaki çocuktan 1 tanesinin obez olduğu teşhis edildi. Çocukluk dönemindeki obeziteye paralel olarak, anlaşıldı ki tüketilen şekerli ve tatlandırılmış içeceklerde de artış söz konusu.

2003-2006 yıllarında ise şekerli ve tatlandırılımış içecekler, çocukların şeker tüketiminde listenin en başında yer alan kaynak olarak tespit edilmiş. Şekerli ve sonradan tatlandırılmış içecekler, aromalı ve tatlandırılmış süt ürünleri de dahil olmak üzere, çocukluk döneminde görülen obezitenin en temel sebeplerinden bir tanesi. En son yapılan araştırmalara göre, çocukların meşrubat ve içecek tüketim modeli, çocukluk obezitesine sebep olan etkenlerden bir tanesi. Özellikle şekerli ve tatlandırılmış içecekler, yani bir diğer tabirle kalitesiz ve boş kalori alımı çocukluk döneminde görülen obezitenin yayılmasında önemli rol oynamakta ve en dikkatimizi çekmesi gereken nokta ise popülerliğini koruyan aromalı, tatlandırılmış süt ve süt ürünlerinin de bu grup içeceklerin içerisinde yer almakta olduğu. Tabiki yeterli miktarda enerji ihtiyacı ve besin tüketimi genç çocukların büyüme ve gelişimi için önem arzetmekte ancak aşırı enerji alımının da uzun dönemde obezite ve şişmanlığa sebebiyet verdiğinin farkında olunması gerekiyor. Burada yetişkin bireylerin üzerinde durması gereken, çocukların beslenmesindeki enerji ihtiyacının kaliteli yiyecek ve içeceklerce karşılandığından emin olmak. Bu yüzden çocukların beslenme alışkanlıklarının ve düzenlerinin doğru ve sağlıklı şekillenebilmesi için etkili olan aile, okul ve medya üçgenini oluşturan faktörlerin dengesinin oturtulması gerekli. Sıradan bir günde, çocuklar ortalama günlük kalori tüketiminin %34’ünü okulda, %56’sını evde, %10’unu ise okul ve ev harici yerlerde karşılamaktalar. Bu nedenle aileler, evde hangi çeşit yiyecek ve içeceğin tüketilmesi ve sağlıklı yeme alışkanlığının modellenmesi için en büyük sorumluluğu taşımaktalar. Sonuç olarak genetik yatkınlığımız ve çevresel maruziyetimiz ne olursa olsun, obezite ve obezite ile ilişkili durumların ortaya çıkma riskini azaltmak için ve gelecek nesillerinde bu salgından korunabilmesini sağlamak için günlük rutinin içine sağlıklı beslenme alışkanlıklarını ve düzenli fiziksel aktiviteyi dahil etmemiz gerekmekte. Bu da başlı başına bir yaşam standardını benimsemekten ve uygulamaktan geçiyor. İ.Melis Durası m.durasi@gmail.com


FAMILY HUG | 19

ENDER SARAÇ

RÖPORTAJ: PEMRA UĞURAL HAMİLELİKTE ANNENİN BEBEKLE KABLOLU, BABANIN İSE BLUETOOTH BAĞLANTISI VAR… 2012 yılı TV Aile-Çocuk Etik Ödülü sahibi Dr.Ender Saraç ile bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış, sıradışı bir konu üzerinde sohbet ettik.

‘Evrende herşey makro ve mikro yapıda örneklenmiş. Bir küçük atomun içerisinde bütün bir evren var aslında. Tıpkı güneş sistemi ve onun etrafında dönen gezegenler de, galaksi de, nebulalar da büyük ve küçük modeller içerisinde. İşte aile de bir atom. Hatta öyle ki çocuk olduğunda, o bunun merkezi oluyor. Anne babalar da etrafında dönen protonlar ve elektronları oluşturuyor. Atomda inanılmaz bir enerji vardır ve herşeyin merkezidir. Atom da doğru bir enerji ile uygun moleküllere dönüştüğü zaman uygun dokular ve

cisimler ortaya çıkıyor. O yüzden aile çok kutsaldır, müthiş bir üçlü etkileşimdir.’ Sağlıklı yaşamı hayatımızın bir parçası haline getiren, bize sunulan bedenimize doğal beslenme ve takviyelerle yatırımlar yapmamız için insanlığı bilinçlendiren, bir o kadar da ruh ile beden arasındaki müthiş ilişkiyi ve yardımlaşmayı ön plana çıkartarak günümüz şartlarında daha sağlıklı ayakta durmamızı sağlayan Dr. Ender Saraç ile bu ay ilk bölümünü yayınlayacağım ‘Aile kurmanın temelini ve bu temelde babanın önemini’ konuştuk. Kendisini dinlerken birçok ‘keşke’lerim oldu. Bilmediğim, bilip de önemsemediğim o kadar çok detayla buluştum ki; bu geri dönüşü olmayan yolda yürüyecek anne babalar için bir kelimesini bile atlamadığım, hepimizin aslında bir yerlerde farkında olduğu ancak ciddiye almadığı sıradışı detayları taze bir başlangıç için okumanızı diliyorum… Bir atımlık kurşununuzu iyi değerlendirmenizi istiyorum...


20 | FAMILY HUG Bir bebeği dünyaya getirmeden evvel neler göz önüne alınmalı? Aile doğru, mutlu ve sağlıklı olduğu zaman toplum düzelir. Elbette ki okul eğitimi veya toplumsal eğitim çok önemli, ancak bir konuda bir işin mayası baştan doğru olursa ondan sonra gelenler biraz daha az katsayıda etkili gibi geliyor bana. Sağlıklı bir çocuk ve aile seçimi önce uygun ve olumlu bir evlilik ile başlar diye düşünüyorum. Hatalı bir evlilik negatif bir enerji yayar ve gergin, hastalıklı ve sorunlu çocukların üretimine dönüşebilir. Anne baba adayları çocuğun döllenme sürecinden önceki birkaç ay daha pozitif enerji yüklenip, iyi beslenip, toksinlerinden arınıp özellikle sevgi dolu bir ortam sağlayabilirlerse, %90 çok daha iyi bir üretim ortaya çıkar. Bu dönemde aşk ve sevginin yaşanması çok önemli. Bir o kadar da anne babanın ağır metallerden arınmış olması.

Ne kadar süre evvel bu hazırlıklara başlanmasını tavsiye ediyorsunuz? Ben 2 ay diyorum. Nasıl ki hamile kalmadan önce folik asit alımına başlanıyor, aynı şekilde bu hazırlıklar da onun kadar gerekli. Çocuk o kadar önemli bir imalat ki, sağlam bir sperm ve sağlam bir yumurta ile uygun zamanda güzel bir tohum atılırsa, ondan sonra o iyi tohumdan hayat boyu sağlam bir üretim ortaya çıkmış oluyor. Hani baba adayları ‘ çocuğum olunca çok iyi bir baba olacağım, en iyi okullara yollayacağım, en iyi çocuk doktorlarına götüreceğim’ diyerek hayatlarını planlar veya onun için uğraşırlar ya. Ben de diyorum ki ondan önce sen spermlerini düzelt, sigara içme, spor yap, pozitif enerji teknikleri uygula, kan tahlillerini yaptır, bedenine iyi gelecek anti-oksidanları al. Herşey ilk döllediğin anda bitiyor, ondan sonra geri dönüşü yok. Çocuğunu bir okuldan alıp öbürüne verebilirsin, ancak onu bir kere dölleme şansın var. Atılan bu formatla çocuğun temeli ortaya çıkmış oluyor. Ondan sonra çocuğunun hangi okullarda okuyacağına bak, önünü aç, geleceğini planla. Çocuğunun zekası, beyin ve organ işlevlerinin bazı iyi atılmışsa bu detaylara çok takılmaya bile gerek kalmayacaktır.

Ağır metaller derken? Kurşun, civa, bakır, gümüş, altın gibi dişinizdeki dolgudan, iyi arıtılmamış içme sularına, yanlış tüketilen balıktan kimyasallara kadar vücudunuza giren ağır metaller birçok hastalığın anası. Aynı zamanda spermlerin kalitesini de bozuyor. Hamile kalınmadan önce anne baba adayının ağır metallerine baktırmasında müthiş fayda vardır. Kemik iliğinden tutun da üreme hücrelerine kadar çok büyük etkileri vardır ağır metallerin. Çocuk yapmadan önce kişilerin uygun bir kan tahlili yaptırmasını tavsiye ediyorum. Birkaç haftalık detoksa girmeleri, toksinlerden arınmaları, fazla yağlarından kurtulup, kanı temizlemeleri çok faydalıdır. Doğada geçirilecek zaman, hafif egzersiz, meditasyon, reiki, ibadet gibi yollarla negatif enerjilerinden arınarak ruhlarını da temizlemeleri zihin ve bilinç olarak bu döneme hazırlanmaları adına yapacakları en iyi yatırımdır.


FAMILY HUG | 21 Burada baba adaylarına çok iş düşüyor o halde… Spermlerini vermeden önceki 2 ay cep telefonlarını kasıklarına yakın taşımamaları, sigarayı alkolü bırakmaları, E vitamini almaları, anti-oksidanlar, üzüm çekirdekleri, Omega 3 almaları, egzersiz yapmaları; kısaca kendilerine iyi bakmaları ve iyi sperm vermeleri çok önemlidir. Erkek spermi 72 saatte bir yenilenir. Bir erkeğin spermi her zaman aynı değildir. Kendine iyi baktığı zaman başka, toksik içerdiği zaman başka. Kadın için bu yenilenme aynı şekilde geçerli değil, o yüzden böyle bir lükse sahip olan erkeklerin aile çekirdeklerine yapacakları en büyük yatırım kaliteli spermdir. Yapılan sperm testleri merak edilen tüm sonuçları verir mi? Bir erkek spermiogram yaptırır, bu test ile spermlerin hareketlilik oranı,spermlerin hareketlilik oranı, sperm sayısı kabaca bir fikir verir. Unutmamak gerekir ki spermlerin bir de görünmeyen özellikleri vardır.

Spermler tek bir 70 mikronluk hücre, müthiş bir hafıza arşivi bilgisine sahip. Yani sonuçta o da insan gibi. Bakıp da yüzbin kişilik ordum var diyebilirsiniz, ancak bunlar kimlerden oluşuyor? Süvari birliği mi, silahları iyi mi, 300 ıspartalı gibi mi, yoksa yorgun bitkin düşmüş güçsüz askerlerden oluşan bir ordudan mı bahsediyoruz? O yüzden sadece spermin sayısı veya hareketliliği değil, nasıl bir titreşim ve enerjiye sahip olduğu da önemli. Sperm kozmik bir zekadır. içinde milyarlarca özelliği barındıran kaç nesilin hafıza arşiv bilgisini içeren bir titreşimdir. Peki ya kadınlar? Kendine iyi bakmayan kadınlarda da gelişen sorunlar oluyor. Yumurtası çatlıyor, gelişmiyor, çikolata kisti oluşuyor. Artık kadınlar doğru dürüst yumurtlayamaz oldular. Doğum kontrol hapları, sigara, stress, elektro-manyetik kirlilik, ağır metaller derken onlar da ciddi sorunlar yaşamaya başladılar. Yumurta kaliteleri çok düşük bir hal aldı, sürekli tedavilerle hamile kalınmaya başlandı. En az 2 ay evvelden tıpkı baba gibi anne de kendini yenilemeye, arınmaya giderse faydalarını görecektir diye düşünüyorum.

Bebeği taşıyan anne olduğundan herşey annede biter zannediyoruz, değil mi? Uzun yıllardır hayatımı hekimliğe adamış ve hastalarımı çok iyi koklayan biri olarak gözlemlediğim, belki bugün bilimsel bir temeli olmayan ancak ileride çok konuşulacağına müthiş inandığım birşey var : Hamilelikte geçen sürede anneye yakın babanın da önemi büyük. Sadece 'Anneye iyi bakılsın, anne üzülmesin, anne iyi beslensin' yaklaşımına ben tam katılmıyorum. Bir bluetooth bağlantısı babada da var. Babanın da mutluluğu, mutsuzluğu, işi, enerjisi bizim şu an tespit edemediğimiz ancak ileride ispatlanacağına inandığım bir önem teşkil ediyor. O nedenle ben hep baba işten gelince ellerini yıkasın, enerjisini temizlesin, ellerini mutlaka annenin karnına koysun diyorum. Bluetooth'dan kablolu bağlantıya geçsin istiyorum. Hatta tıbbi açıdan sakıncalı bir durum yok ise, anneyle sağlıklı cinsel ilişkiye de devam etmesini öneriyorum. Erkeğin vereceği bu enerjiyi kadının alması lazım. Özellikle ilk 3 aydaki organ bölünmesi çok çok önemli. Evdeki sevgi, huzur, iyi beslenme ve sağlıklı cinsel ilişki bebeğin gelişimine katkıda bulunur inancındayım. İnsanın birkaç boyutu var. Biz şu an doğum sonrası gördüğümüz bu boyutu deneyimliyoruz, bunu reel görüyoruz. Bir bu kadar da 9 ay 10 gün süren bir rahim içi hayatımız vardı. Orada da bambaşkayız. Burada akciğerlerimiz var, orada akciğerlerimiz kapalı. Burada idrar yapıyoruz, orada ancak son aylara doğru sembolik bir idrar yapılıyor. Burada sesle iletişim kuruyoruz, orada başka bir şekilde. Bizim yanılgımız şu : Rahim içerisindeki canlıyı ilkel bir yaratık olarak görüyoruz. Aslında o daha meleki bir boyuttan geliyor. Bizden daha üst algılama düzeyindeki bir canlı. Algılayamadığımız enerjileri görüyor. Biz sanıyoruz ki o duymuyor görmüyor, tam tersi çok derin bir algılama gücüne sahip. Anne ile babanın kavga etmesi, hele fiziksel şiddet, annenin aç kalması, kötü beslenmesi, mutsuz olması bebeğe yapılan çok büyük haksızlık. Bizim yaşadığımız bu ufak dalgaları bebek bir tsunami olarak yaşıyor. Bebeğin ileride oluşacak karakterinde annenin yaşadığı travmaların çok büyük etkisi olduğuna inanıyorum ben.

Kendi ektiğimiz tohumumuzu nasıl biçmeliyiz diye merak ediyorsanız, bu ropörtajın devamını önümüzdeki ayki sayımızdan takip edebilirsiniz.


22 | FAMILY HUG

KARAKTER EĞİTİMİ

Dün izlediğim bir çizgi filmde şiddetin nasıl da pekiştirildiğini düşündüm. Peki bu çocuklarımızın hangi yönlerini etkiliyordu? Günümüz dünyasında artan şiddet ebeveynleri olduğu kadar eğitimcileri de korkutuyor ve konuyla ilgili önlemler almaya zorluyor. Bu ayki sayımızda hem sağlıklı çocuk yetiştirmede hem de şiddete karşı alınabilecek önlemlerin en önemlilerinden karakter eğitimi konusu üzerinde duracağız.

Okullarda öğrencilerin arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı saldırıları, öğretmenlerin disiplin sorunları ülkemizde de, dünyada da karakter eğitimi konusunu gündeme getirdi. Karakter eğitimi Türkiye’deki okullarda farklı isimlerle yerini almaya çalışsa da içerik genelde aynı. Karakter terim olarak; bir şeyi başka şeyden ayıran ana niteliktir. Hepimizin düşünceleri ve olaylara verdiğimiz tepkiler farklıdır. Bizler karakterimizi oluşturan değerlere doğumumuzla sahip olamayız.

Çocukluğumuzdan itibaren yaşadığımız olaylarla, çevremizdekilerin olaylara verdiği tepkileri gözlemleyerek, uygulayarak karakterimiz oluşmaya başlar. Karakter oluşumu iki süreçli düşünülebilir; çocuğun çevreyi gözlemlemesi, öğrenmesi, farklı karakter özelliklerini denemesi süreci, ikincisi ise kendi karakterini fark etmesi sürecidir.

“şİddete kar alınabilecek önlemlerİn en önemlİlerinden karakter eğitimi konusu


karşı ek en lerinden eğitimi konusu “

FAMILY HUG | 23

Karakter eğitimi çocukların davranışları bakımından iyi nitelikler geliştirmeleri olarak kabul edilebilir. Bu eğitimin küçük yaşlarda hem evde hem de okulda çocuklarımıza verilmesi gerekmektedir. Karakter eğitimini etkileyen, içinde büyüdüğümüz toplumun değer yargılarıdır; Hukuk kuralları, ahlak kuralları, gelenekler, medyanın verdikleri, okulun kültürü gibi. Karakter eğitiminde ilk beş yıl ailenin önemi büyüktür, sonrasında okul ve çevre çocuğu yoğun olarak etkilemeye başlar. İlk aşamasını evde örnek olunması oluşturur. İkinci aşama dünyayı tanımaya çalışan çocukların evdeki bireylerden gördüklerinin aynısını yapmaya çalışmalarıdır. Örnek olunması ve çocuğun doğru davranışlara maruz kalması önemlidir. Bu noktada uzman desteği alınabilir. Uzmanla belli bir program dahilinde karakter özelliklerinin kazandırılması, denetlenmesi ve değerlendirilmesi çalışmaları yapılabilir. Üçüncü aşama ise çocuğun okul hayatı ile başlar. Okumayı öğrenen ve bilişsel olarak gelişen çocuk konular üzerinde yargıya varma becerisine ulaşır. Okul dönemiyle aile, öğretmen ve uzman sürekli iletişim halinde olmalı, çocuğun özelliklerini, değişimini ve gelişimini paylaşmalıdırlar. Okulun rehberlik psikolojik danışmanlarından yardım alınabilir. Okulla başlayan süreçte duygusal ve düşünsel değerler ortaya çıkmaya başlar. Daha çok olay yaşanır, bu olaylara verilen tepkilerle çocuğu tanımaya başlarız.

“Okumayı öğrenen ve bİlİşsel olarak gelİşen çocuk konular üzerİnde yargıya varma becerİsİne ulaşır. “ Karakter eğitiminin sonucu olarak belli davranışların ortaya çıkması beklenir. Çocuğumuzun yalan söylememesi, canlıları koruması gibi. Biz anne babaların karakter eğitiminde dikkat etmemiz gereken asıl nokta örnek olduğumuzu bilmektir. Karakter eğitiminde hedefimiz, kendini tanıyan, özelliklerinin farkında, sağlam kişiliğe sahip bir birey yetiştirmektir. Çocuklarımıza adil, dürüst, çalışkan, kararlı, sabırlı, pozitif bireyler olmayı öğretmeliyiz. Sokaktaki hayvanlara zarar veren bir ebeveynin, çocuğuna “hayvanları sevmeliyiz” demesi pek bir şey ifade etmeyecektir.

Evde karakter eğitiminde nelere dikkat etmeliyiz? • Çocuğumuzla yeterli ve kaliteli zaman geçirmeliyiz. • Doğru model olmalıyız. • Çocukların küçük yaşlarında çevrede ve medyada doğru örnekleri görmesini sağlamalıyız. • Çocukların okulda ve çevrede yaşadıklarıyla ilgilenmeliyiz. Hayatlarından haberdar olmalıyız. Fakat onların da birer birey olduğunu unutmamalıyız. • Yaşadıkları sorunları kendi karakter özelliklerine göre çözümlemesine fırsat vermeliyiz. Çıkmaza girdiğinde yol gösterici olmalıyız. • Evrensel değerleri çocuklarımıza öğretmeliyiz. Küçük yaşlarda dürüstlük, güvenmek, saygı, sorumluluk gibi değerleri, ilerleyen yaşlarda (6-7 yaş) sabırlı olma, saygılı olma, adil olma, görgü kurallarına uyma, ölçülü olma, kendini yetiştirme değerlerini öğretmeliyiz. • Kazanılan değerleri ödüllendirmeliyiz. Ödül çok istediği pahalı bir hediye değil, çocuğunuzla gurur duyduğunuzu belirten kısa bir konuşma ya da istediği bir kitap olabilir. • Değerler konusunda çocukların kafasında soru işareti olmasına izin vermemeliyiz. • Çocuklarımızın kendini yetiştirmeleri gerektiğini öğretmeliyiz. • Çocuğumuzun öğretmeniyle sürekli diyalog halinde olmalıyız. • Çocuklarımızda varolan değerlerinin abartılı hal almamasına dikkat etmeliyiz. Yardımsever bir çocukla, yardımseverlik üzerine yapılan fazla çalışmalar, çocuğun her şeyini vermesini sağlayacak, çocuğa zarar verecek boyutlara gelmemelidir. Karakter eğitiminde bizi düşündüren noktalarda uzmandan destek alınmalıdır.

Uzm. Ayşegül İŞLEKELLER BOZCA Özel Eğitim Uzmanı


24 | FAMILY HUG

Rahİm ağzı kanserİ aşısı (Human Papilloma Vİrusu aşısı) Kız ve erkek çocuklarınızın aşı olması neden öneriliyor? ABD’de 2006 yılında lisans alan, ülkemize de 5 yıl önce gelen HPV aşısını yaptırmakla ilgili çekinceniz varsa, emin olun ki yalnız değilsiniz. Bunun en büyük sebebi, HPV’nin yakın zamana dek hakkında çok fazla konuşulan bir konu olmaması, bu yüzden de bir çok anne baba gibi bu konudaki bilginizi yetersiz bulmanız olabilir. İkinci büyük sebep i s e aşının diğer aşılara kıyasla daha yeni bir aşı olması ve bu yüzden de güvenilirliğine ilişkin kaygılarınızdır. Pediatrics dergisinde bu ay yayınlanan bir makalede, ABD deki ailelerin de bu aşıyı gerekli görmedikleri, ya da yan etkileri olabileceğine dair endişe taşıdıkları ortaya çıktı. Bu yazıyı, HPV virusunun neden olduğu hastalıkları açıklayabilmek ve aşılarla ilgili güncel bilgiyi paylaşmak amacıyla yazmayı istedim.

klinik


FAMILY HUG | 25

HPV enfeksiyonu nedir?

Aşı nasıl etkiliyor?

Aslında HPV, cinsel yolla bulaşan ve oldukça sık görülen bir hastalık etkeni. Yaşam boyunca erkek ve kadınların en az %80’inin bu virusu kaptıklarını biliyoruz. Diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklarda olduğu gibi, HPV de daha çok adolesan yaş grubunu ve genç kadınları etkiliyor.

Aşı üretilirken virusun etkili proteini rekombinan teknikle dışarıda üretildikten sonra, virusa benzer parçacıklar içine yerleştiriliyor. Bu parçacıklar, vücuda verildiğinde, bir bağışıklık yanıtı oluşturuyor: Ancak bu parçacıklar gerçek bir virus olmadığından, enfeksiyona ya da kansere yol açmıyor.

ABD’deki verilere göre 14-19 yaş grubundaki genç kızların dörtte biri, 20-24 yaşındakilerin ise %45’i en az bir HPV virusuyla enfekte olmuş. HPV, cinsel aktivitenin başlamasını takiben ilk ayda bile bulaşabilir. Cinsel partner sayısındaki artış, mikrobun bulaşma riskini arttırır. HPV virusunun bilinen 130 tipi vardır; bunlardan 40 tanesi genital bölge ve ağız-boğaz bölgesinde hastalık yapabilen türdendir. Virus, deri veya mukozadaki çizik ve çatlaklardan içeri girerek hastalığı başlatır ve komşu hücrelere yayılır. HPV enfeksiyonlarının çoğu sessiz seyreder. Ancak HPV-6 ve HPV-11 diye anılan özellikle iki türünde, genital bölgede siğiller, boğazda papillom denen bir cins tümörün oluşma olasılığı daha fazladır. HPV-16 ve HPV-18 tipleri ise, rahim ağzında kanser öncesi bazı deri değişiklikleri başlatarak, kansere dek ilerleyebilir. Rahim ağzı kanserlerinin %70 etkeni bu iki tip HPV dir.

ABD’de ve ülkemizde onaylanmış iki tip aşı var. 4’lü aşı; HPV tipleri 6-11-16-18 e karşı üretilmiş, 2’li aşı ise sadece 16-18’e karşı geliştirilmiştir. Hiçbirinin içinde cıva ya da antibiotik yoktur. Yaklaşık 50,000 genç kız ve kadında yapılan deneylerde (16-26 yaşında) bağışıklığın gerçekleştiği ve özellikle daha genç grupta bağışıklık düzeyinin (antikor miktarı) daha da yüksek seyrettiği bulunmuş. Bağışıklık yanıtının en az 5 yıl devam ettiği, sonrasında da virüsle karşılaşıldığında hatırlayıcı mekanizmanın devreye girerek, bağışıklığı aktifleştirdiği görülmüş. Aşıların ikisi de rahim ağzı kanserini önlemeden %90 etkin. 4’lü aşı, daha çok HPV tipi içerdiği için, rahim ağzı kanserinin yanısıra, genital ve ağız-boğaz bölgesi siğillerinin önlenmesinde de etkili. Henüz kızlardaki kadar kesinlik kazanmamış olsa da 4’lü aşı, 2009 yılında erkek çocuklarda kullanım için de onaylanmış ve genital siğillerin, penis ve anus bölgesi kanserlerinde de etkili olabileceği bildirilmiştir.

Önerİlen aşılama zamanı ve takvİmİ 11-12 yaşından İtİbaren tüm kız çocuklarına veya henüz hastalığı almamış olan 13-26 yaş grubundakİlere uygulanması önerİlmektedİr. 0-2-6 ay takvİmİyle 3 doz olarak uygulanabİlİr. Bİlİnen cİddİ bİr yan etkİsİ yoktur.


26 | FAMILY HUG AKILDA TUTULMASI GEREKEN NOKTALAR • Adolesan ve genç erişkinlerde HPV riski çok daha fazladır. • Çoğu kişi yaşamın bir noktasında HPV ile enfekte olabilir. • HPV enfeksiyonu rahim ağzı ve diğer genital bölge kanserlerine, erkek lerde ise anus kanserine neden olabilir. • HPV aşısı, kansere ilerleyecek olayları engellemede etkili olduğu gösterilmiştir. • Günümüze değin yapılan çalışmalar aşının güvenli olduğunu göstermiştir. • 11-12 yaşındaki çocukları aşılamak önemlidir çünkü; Enfeksiyon çok erken yaşlarda kapılabilmektedir. Bir kez enfeksiyon kapıldıktan sonra, aşı etkili olamaz. Evlilik öncesi cinsel ilişkiden kaçınılsa bile, evli olduğunuz kişiden de hastalık bulaşması olabilir. Erken aşılanma, daha mikropla karşılaşmadan korunma sağlar. • Aşılandıktan sonra da genç kadınların düzenli Pap smear yaptırmaları şarttır. Günümüz aşıları kanser yapan her tür HPV'yi henüz içermemektedir. (%90 etkili) HPV aşıları konusunda çalışmalar devam etmektedir. Tüm aşılarda olduğu gibi, HPV aşısını da çocuk doktorunuzla da görüşerek karar almanız en doğrusu olacaktır. Referanslar: • Contemporary Pediatrics June 2010 • WHO/ICO Information Center on HPV and Cervical Cancer. HPV and cervical cancer in the 2012 report. Vaccine 2012;25 • Paavonen J, Lancet 2007;369 (9580);2161-2170

Hazırlayan: DR. PINAR BONCUK DAYANIKLI / KLİNİK


FAMILY HUG | 27

Sağlıklı bİr yaşam İçİn ufak ama önemlİ not: Çöp poşetİ deyİp geçmeyİn!

Marketlerde, ihtiyacımız ve bütçemize uygun alışveriş yapmaya dikkat ederken, kasaya geldiğimizde ihtiyacımızdan fazla fazla poşet alanları görürüz. Kimi zaman kendimiz de alırız.. Ama market poşetleri; çöplerin atılması için üretilmedikleri için delinmeye ve dolayısıyla sızdırmaya daha müsait. Çoğu zaman, sızdırmayı kendimizce çözümlerle engellemeye çalışırken buluruz. Fazla fazla alınan poşetleri iç içe koyarak, evimizin içerisinde sızıntıyı engellediğimizi düşünürüz.. Hane içinde sızıntıdan kurtulduğumuzu düşünürken; kapımızın önüne koyduğumuz

andan itibaren çöpün atık toplama merkezine ulaşana kadarki mücadelesini biliyor musunuz? İç içe koyduğunuz poşetler, konteynırlara ulaşana kadar sızıntılara ve dolayısıyla sivrisinek, karasinek ve benzeri gibi mikrop içerisinde yaşayan canlıların konteynırların etrafında yaşamaya başlamasına vesile olur. Üstelik havalar da bu kadar ısınmaya başlamışken, bu sızıntıların hem kendiniz hem de geleceğinizi emanet ettiğiniz çocukların yaşadığı çevreye nasıl zarar vereceğini göz ardı etmemenizi öneririz.

Çöp deyip geçmeyin, çöplerinizi doğrudan bu ihtiyaç için üretilen çöp poşetlerine atmayı hele de yaz mevsimi bu kadar yaklaşmışken unutmayın…


28 | FAMILY HUG

İstanbul Kukla Festİvalİ Başlıyor! Pemra Uğural

Dünyanın en seçkin kuklalarını İstanbul’da buluşturan Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl 16’ncı yılını 15 farklı ülkeden seçkin grubun 30 değişik gösterisini ağırlayarak kutluyor. 8 - 19 Mayıs tarihleri arasında farklı mekanlarda düzenlenecek festival kapsamında sergi, konferans, workshop ve film gösterimleri de yer alıyor. Festival; masa kuklasından ipli kuklaya, Bunraku’dan el kuklasına, gölge oyunundan video performanslarına, gelenekselden moderne, zengin içeriğiyle seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor.

Festival bu yıl 15 Ülkeyi Konuk Ediyor Uluslararası Kukla Festivali Türkiye başta olmak üzere İngiltere, İspanya, İtalya, Avusturya, Meksika, Norveç, Romanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerin yanı sıra, Almanya-Fransa-İsviçre ortak yapımı prodüksiyonla birlikte 30 gösteriyi konuk ediyor. Fransız K.M. Caddebostan K.M., İBŞT Kadıköy-küçük Kemal-Gaziosmanpaşa sahneleri, Kukla Cafe, Lycee St. Pulcherie, Zağrofyan Lisesi tiyatro salonu, Oyuncak Müzesi, Terakki Lisesi tiyatro salonu, Doğa Koleji tiyatro salonu, Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi tiyatro salonu, Arkeopera, Ortaköy meydanı ve Şermola performans festivalin mekanları arasında.


FAMILY HUG | 29

Festival’in açılışı Almanya-Fransa-İsviçre ortak yapımı ‘Hotel De Rive’ adlı oyunla 10 Mayıs’ta Fransız Kültür Merkezi’nde yapılıyor. Gösteri, ünlü heykeltıraş Giometti’nin heykellerinden yola çıkılarak hazırlanmış kuklalarla, oyunculuk ve kukla oynatımıyla festivalin gözbebeği olmaya aday. Bu yıl birbirinden çok özel grupları ağırlayan festivalde; İngiltere’nin ipli kukla tekniğindeki varyete şovu ‘İpli Böcek Sirki’, İspanya’nın dünyanın en iyi ipli kukla oynatan kuklacısı kabul edilen Jordi Bertran’dan ‘Antoloji’, İtalya’nın hayal ve gerçek arasında fantastik ve büyülü çalışması ‘Talita Kum’, Meksika’nın Karagözü anımsatan gösterisi renkli gölge oyunu ‘Kaplan’, Hindistan’ın ipli kuklasının bütün renklerini taşıyan ‘Kathpuli’, Norveç’in kukla ve tiyatro dünyasını bir araya getiren ustalık çalışması ‘Açlık’, Romanya’nın 3D formatında ilginç kukla çalışması ‘Compagnon de route’, Avusturya’nın serbest kukla tekniğini kullanarak izleyenleri şaşırtacak gösterisi ‘Dünya İle İlgili Her Şey’ Bulgaristan’ın inanılmaz eğlenceli, sımsıcak halk kukla örneği ‘Halk Ezgileri’, Hollanda kuklacısının tüm hünerlerini sergilediği gösterisi ‘Mask, Kukla ve Pantomim’, Yunanistan’ın masa kuklası tekniğinde sürprizlerle dolu oyunu ‘Fakirismata’ ile bu yıl kukla severleri çok renkli bir festival bekliyor. Detaylar için www.kuklaistanbul.org


30 | FAMILY HUG

Çocuğunuzun Her Yaşında Kullanabileceğiniz Sandalye : Phil & Ted 'Poppy'

Stil sahibi, konforlu, kolay temizlenebilir ve güvenli yepyeni bir ürün. Geniş yemek tepsis sayesinde bebeğinizin ihtiyacından bile fazla yiyecek ve içeceği üzerine koyabilmeniz mümkün. Yumuşak ve süngerimsi hissiyatı ile Poppy, büyüyen çocuğunuzla masada ber yemek yeme keyfi için de bir hareketle demonte ediliyor. Anti-toksik, suya dayanıklı ve silinerek temizleniyor. Sıradan bebek mama sandalyelerine daha hafif, ağırlığı 4 kg.

Katlantığında incecik olan Poppy, kapı arkaları ve duvar boşluklarında saklamak için idea taşıması kolay. Mama ve masa sandalyesi olarak görevini tamamladıktan sonra; odaların balkonlarında, bahçelerinde kullanılabilir hale dönüşüyor. Mavi, kırmızı ve yeşil renkte g sandalyelerin videosu için TIK TIK


si

raber

al, nda, gelen

FAMILY HUG | 31

MAKEDO'dan Sade ve Basit Malzemelerle Yaratıcılığı Körükleyen Yeni Seri : Makedo Box Props Makedo yıllardır eğlenceyi çocuklar için yaratıcılık ve kişiselleştirmeyle sunan akıllı bir oyuncak markası oldu. Her ürün ayrı bir sette yer alıyor ve içlerinde Scru denen çocuklar için özel tasarlanmış vidaları bulunuyor. Box Props çocukların karton ile plastiği bir oyun objesi haline getirmelerini sağlıyor. Tüm parçaları oldukça sağlam ve tekrar kullanılabilir. Prop'lar hazır resimlenmiş ve kesilmiş parçalar, Scru'lar da onları karton kutulara monte edecek vidalar. Parçaları özel boyası ile renklendirebilir ve sonra yıkayarak tekrar eski haline döndürebilirsiniz. İki versiyonu var. Yüzler ve Araçlar. Yaratık, robot, evcil hayvan ve insan yüzleri yaratabilir; araba, uçak, iş makinesi ve itfaiye arabası kullanabilirsiniz. Ayrıca çeşitlie ev modelleri de koleksiyonun yeni parçalarından.


32 | FAMILY HUG

DJ FUNKY C

ÇOCUKLARINIZIN DİNLEDİĞİ ŞARKILARIN İÇERİKLERİNİN FARKINDA MISINIZ? Bu etiketi birçok albüm ve single’ın üzerinde görürürüz. Sormak istiyorum ‘Sevgili Anne ve Babalar… Bu uyarıları ne kadar ciddiye alıyorsunuz, anlamını biliyor musunuz?’ Bizlerin çocukluğunda ve gençliğinde yazılan şarkılarla bugünü kıyaslayacak olursak içinde şiddet, küfür ve cinsellik içeren şarkıların müzik dünyasında bir trend haline geldiğinin farkında mısınız? Sanki bu şarkıların sözlerini yazarken bu cesareti göstermek bir özellik oldu demek doğru olur sanırım. Teknolojinin hayatımızdaki yerini artık hepimiz biliyoruz. 5 yaş itibarıyla çocuklarımızın ellerinde tabletler ve akıllı telefonlar görüyoruz. Kimi çocuklar bu cihazları ebeveynlerinden daha bile iyi kullanabiliyorlar.

Peki çocuklarımızın ne dinlediğinin, ne izlediğinin farkında mıyız? Cihazlara konan bazı güvenlik önlemleri, şifre ve kota onları ne kadar koruyor? Yeni nesil artık ne istediğini biliyor ve anında isteğine kavuşuyor. Müzik gruplarının yeni jenerasyon üzerindeki etkisi ise inanılmaz. One Direction, The Wanted, Justin Bieber gibi isimler sadece listelerde değil , sanal dünyada da fark yaratmaya devam ediyor. Milyonları bulan izleme rekorları ile dikkat çekiyorlar. Büyük isimler ve CHR dediğimiz yayın anlayışı dahilinde hiçbir sorun yok. Ancak istek üzerine internette tarama yapıldığında durum değişiyor. Yasal olmayan, isim benzerliğinden faydalanan, içerik ile oynanmış birçok şey çıkıyor karşımıza.

“One Direction The Wanted, Justin Bieber gİbİ İsİmler sadece lİstelerde değİl”


n, -

İ

e

FAMILY HUG | 33

“PARENTAL ADVISORY notu İle bİrlİkte gelEN ALBÜMLER”

Az önce saydığım isimler daha çok aşk üzerine şarkılar yapıyorlar ve TEENAGE dediğimiz kitleye hitap ediyorlar. Ancak 50 CENT , EMINEM gibi Hip Hop isimleri söz konusu olunca durum bihayli ciddileşiyor. Furya halinde trend olmaya devam eden farklı müzik akımları oluşuyor. Şu an 50 Cent ve Eminem yeni albüm hazırlığı içindeler. Çıktığı an yine olay olacaklar. Bu albümlerin üzerinde PARENTAL ADVISORY etiketleri var. İnanın bazı şarkılardaki sözleri okuduğumuzda ve Türkçeye tercüme ettiğimizde, biz bile utanabiliyoruz. Kadına olan saygı ve hitap, çekişme içinde oldukları diğer sanatçılara olan tavırları ve söyledikleri hiçbirimizin günlük hayatta kullanmayacağı sözler ve ifadeler ile dolu. Bu Türkçe yapılan işlerde de karşımıza çıkıyor. Sonuçta var olan bir tarzı taklit etmeye çalışanlar var. Çocuklarımızın bu videolara ve şarkılara ulaşamadığını nereden biliyorsunuz?

Gangnam Style ile olay yaratan PSY, yeni şarkısında centilmenlik temasını farklı bir mizah ile ele almış. Şarkının videosu iki gün içinde yüz milyon izleyiciye ulaştı, bir rekor daha kırmayı başardı. Şarkı eğlenceli ve hareketli gibi gözükse de hiç centilmence tavırlar sergilemiyor. Örneğin kız arkadaşı tam yemek için sandalyesine oturacakken, sandalyeyi altından çekip düşmesine neden oluyor. İtici ve kaba mesajlarla dolu şarkı kendi ülkesi Kore’de yasaklandı. Nedeni ise çocuklara kötü örnek oluyor olması. Genel anlamda bizim ayıp olarak nitelendireceğimiz birçok şey bu klipte var. Tabii haklısınız, kime göre, neye göre ayıp? İşte bu yüzden PARENTAL ADVISORY notu ile birlikte geliyor. Önce ailenin kontrolünden geçmesi gereken şarkı veya video klip; uygun görülürse, doğru bulunursa çocuklara izletilmedir demek istiyor bu uyarı…


34 | FAMILY HUG

Bir One Direction hayranı gencin sevdiği grubun şarkısını annesi ve babasıyla beraber söylemesi her ne kadar kulağa garip geliyor olsa da, bence çok güzel birşey. Biraz daha açık olalım, biraz daha bilinçli olalım. Onların neyi nerede ne zaman dileyip seyrettiğinin her zaman farkında olalım derim. Ben bu yazımda aslında çok genel bir konuya müzikal bir yaklaşım getirdim. İnternette müzik ve eğlence dışında o kadar çok tehlike var ki , bir yerden başlamak, konunun üzerinde olmak lazım derim. Müzik ruhun gıdasıdır derler. Çocuklarımıza kötü gıdalar yedirmek istemeyiz, değil mi? Yazan : Cem Nadiran (DJ Funky C)

Hayranı oldukları veya İdol olarak gördüklerİ şarkıcıların ne demek İstedİğİnİ anlamadan bu kötü ve yıkıcı sözlerİn hafızalarında yer etmelerİne İzİn vermemelİyİz

'Henüz yaşları küçük anlamazlar' veya 'yabancı dil bilmiyorlar ki' diye düşünmek ise aslında pek de doğru bir yaklaşım değil. O yaştaki çocukların ezber kabiliyeti inanılmaz. Yalan yanlış şarkı sözü ezberliyor oluşlarını küçümsemeyin derim. Ulaştırılmak istenen mesaj, şarkı sözlerinden anlaşılmadığı noktada, video klipler ve ifadeler verilmek istenen mesajlarla küçük beyinlerden asla çıkmıyor. Hayranı oldukları veya idol olarak gördükleri şarkıcıların ne demek istediğini anlamadan bu kötü ve yıkıcı sözlerin hafızalarında yer etmelerine izin vermememiz gerektiğini düşünüyorum. Unutmayalım ki çocuklar ve gençler çok çabuk etki altında kalıyorlar. Anneler ve babalar mutlaka çocuklarıyla beraber hareket etmeliler. Onlara daha yakın olmaları ve onların zevklerini paylaşmaları çocukların daha güvenli , daha sağlıklı dinletilerle büyümelerine yardımcı olacaktır.


FAMILY HUG | 35


FAMILY HUG

Gurme Bebek

Günde neyi ne kadar yemeli ? Bugün yumurta yemedi diye dertlenmeyin. Bir gün bol bol yoğurt, süt tüketen küçük gurmeniz ertesi gün meyveye iştah göstermiş olabilir. Genel resme baktığınızda bir denge varsa sorun yok.


FAMILY HUG

Dengeli ama esnek bir menü oluşturmanın yolları: • Çocuğunuz için her gün kafanızda belirli bir menü yapın. Ama menünüz esnek olsun. Gün içinde yediği ya da yemediği şeylere göre menüyü değiştirmeye hazırlıklı olun. Bir öğünde makarnayı yiyip köfteyi bırakmış olabilir. O zaman bir sonraki öğüne bir protein kaynağı eklemek gerekebilir. • Yapmanız gereken tek şey şu: Protein, süt ürünü, tahıl, meyve, sebze... Çoğunuzun tüm bu gruplardan gün içinde bir miktar tükettiğinden emin olmak. Kafanızda önceki öğünlerde ne yediğini tartın ve buna göre bir sonraki öğünün hangi gruptan olması gerektiğine karar verin. • Bir gün bol bol yoğurt, süt tüketen küçük gurmeniz ertesi gün meyveye iştah göstermiş olabilir. Genel resme baktığınızda bir denge varsa sorun yok. Ama önüne her sebze koyduğunuzda makarna ya da ekmek yiyip kalkıyorsa önlem almanız gerekir.


FAMILY HUG

“Çocuğunuz kahvaltıya dİrenİyor ve sabahları huysuz oluyorsa yeterİnce uyuduğundan emİn olun. “ • Seyahat ederken esnek olun ama ipin ucunu kaçırmayın. Besin gruplarını kafanızda saymaya devam edin. • Bazı çocuklar daha fazla ara öğün talep ederken, ara öğünler bazılarının iştahını kapatır. Çocuğunuzun ana öğün düzenini oturtmak ara öğünlere göre daha önemlidir. Ana öğünlerde iştahsızlık gösteren çocuğunuza daha az ara öğün vermeyi ve öğünlerin arasını açmayı deneyebilirsiniz. • Öğün aralıklarını 4 saatin üzerine çıkarmamaya çalışın. Ama küçük gurmeniz bir öğünü atladı diye panik olmayın. Unutmayın en iyi iştah şurubu açlık ve bol bol fiziksel aktivitedir. Bir sonraki öğünde daha istekli olacaktır. • Süt önemli bir besin kaynağı. Lakin küçük gurmeler çok süt tükettiklerinde başka yiyecekler için iştahları kalmayabiliyor. Küçük gurmenizin 12. aya kadar anne sütü ya da devam sütü tüketmesi çok önemli. 12. aydan sonra ise süt tüketimini kısarak katı gıdaya olan iştahını arttırmayı deneyebilirsiniz. 1-5 yaş arası çocukların günde 500ml’den fazla inek sütü tüketmesi önerilmiyor. • Çocukların porsiyonları bize göre çok daha küçüktür. İştahsız olduğuna karar vermeden önce beklentilerinizi gözden geçirin. Porsiyonları onun yaşına göre ayarlayın. • Çocuğunuz kahvaltıya direniyor ve sabahları huysuz oluyorsa yeterince uyuduğundan emin olun. • 12’nci aydan sonra çocuğunuz 10-12 saat aç kalabilr. Gece beslenmesi anlamsızdır. Uykusunu böler ve iştahını kapatır. • Çocuklar bizim çok sevdiğimiz geleneksel kahvaltıyı sevmeyebilir. Meyve ,yoğurt, ev yapımı tam tahıllı bisküvi gayet güzel kahvaltılardır. • Çocuklar genetik potansiyellerine göre yerler. Genetik olarak uzun boylu olacak bir çocuk, kısa boylu olacak bir çocuktan çok daha fazla yiyecektir. Diğer çocuğun onun kadar yemeye zorlamak, çocuğun boyunu uzatmaz, sadece obez yapar. • Çok haraketli bir çocuğunuz varsa elinizde kaşıkla peşinden koşmayın ama arada masan kalkıp daha sonra geri gelmesine izin verebilirsinzi. • Ve unutmayın çocuğunuzun yediği miktar kadar, ne yediği ve nasıl yediği de önemlidir.

1-3 yaş beslenmesi 1-3 yaş gurubu çocukların yiyeceği miktarlar günden güne çok değişir. Bir gün 2 kişinin yiyeceği kadar kahvaltı ederken ertesi gün oruç tutabilir! ‘Ne kadarı yeterli? Onu bilsem zorlamayacağım’ dediğinizi duyar gibiyiz. Bu yaş gurubu çocukların yediği miktarlar genellikle aile fertleri tarafından ‘AZ’ bulunur. Yiyeceği miktar onu büyütecek ve sağlığını devam ettirecek miktar olmalıdır. Genelde günlük 1000 kalori almaları yeterlidir. Her gün aynı kalori miktarını almasını beklememelisiniz. Her öğününün kalori içeriğini de hesaplamamalısınız. Çocukların kalori ihtiyaçları günlük aktivitelerine, büyüme hızlarına ve metabolizmalarına göre değişir. Eğer komşunun çocuğundan daha az yiyor ve büyüyorsa problem yok demektir.

HANGİ BESİNLER, NE KADAR? Genellikle 1-3 yaş çocuğu için her cm boya 15 kalori alması gerekir. Boyu 90 cm olan 2.5 yaşındaki bir çocuğun 1350 kalori alması günde yeterlidir. Örneğin ortalama bir yemekte erişkinin 1/3’ü kadar yemesi yeterlidir. Örneğin öğlen öğününde: • 30 gm et veya 2-3 çorba kaşığı mercimek, nohut gibi kuru bakliyat • 2 çorba kaşığı kadar sebze • ½ dilim ekmek • 2 çorba kaşığı kadar meyve


FAMILY HUG

GELİN 2 YAŞINDA ÇOCUĞUNUZ İÇİN BİR GÜNÜ PLANLAYALIM...


FAMILY HUG Tahıl gurubu 4.5 (200 kalori), sebzeler 2 (75 kalori), meyveler 2 (75 kalori), süt ve yoğurt 2.5 (300 kalori), protein 2 (200 kalori), kuru bakliyat 2 sunum (200 kalori) olmak üzere toplam 1050 kalorilik bir günlük beslenme planlayabilirsiniz. Buna alıştıktan sonra eğlenceli bir egzersiz haline gelebilir çocuğunuzun günlük yemeklerinin planlaması. Siz çalışıyorsanız ve hazırlayamıyorsanız hiç değilse sağlıklı planlamayı yapabilirsiniz. KENDİ YESİN Mİ? Kesinlikle! 1 yaşından itibaren kendinin yemesine olanak sağlayın. Önce kaşık verin. Yemeğinin bir kısmını döke saça yesin. Sonrasında lokma batırılmış çatalı sunun, yemeye çalışsın. Becerilerine uygun yemek takımları kullanın! Tutuşu kolay kaşıklar, altı vantuzla yapışan tabaklar, sert plastik içme kapları (BPA içermeyen). Keskin bıçak kesinlikle vermeyin. Bıçakla kesmeyi en erken 3. Yaşın sonunda becerebilir. Aile sofrası artık büyüyen çocuğunuz için örnek bir ortam yaratır. Birlikte hiç değilse 1-2 öğün yemeniz çok önemlidir. Seçici ise sizi göre göre yemek seçeneklerini denemeyi öğrenecektir. 20 gün aynı köfteyi yedikten sonra 21. Gün YEMİCEMM! Diye başka bir yemeğe yönlenecektir. Not: Yazının 1-3 yaş beslenmesi başlıklı kısmı Dr. Gülnihal Şarman tarafından kaleme alınmıştır.

www.gurmebebek.com

Çocuklar ve aileler için beslenme ve tarif rehberi

Ev yapımı labne Malzemeler 1 kg süt 1 kibrit kutusu beyaz peynir Yapılışı: Süt kaynatılıp soğutulur. Eğer pastorize süt ise sadece ısıtmak yeterli. Beyaz peynir az miktarda ılık süt ile ezilerek homojen ve akışkan hale getirilir. 40-45 derece süt içerisine (sıcaklığı anlamak için parmağınızı süte batırın, 5 saniye boyunca tutabileceğiniz kadar sıcak olmalı) ezdiğiniz peyniri karıştırın. Ardından havlu, battaniye, vb sararak ılık muhafaza edin. 5-6 saat sonra buzdolabına kaldırın. Buraya kadar, maya olarak beyaz peynir kullanılması haricinde, yoğurt mayalamal ile aynı. Yaklaşık 12 saat sonra buzdolabından çıkararak, süzgeç üzerine serdiğiniz temiz bir tülbent üzerine dökün. Yoğurttan biraz daha kıvamlı olan bu peyniri 1 saat kadar süzülmeye bırakın. Labne peyniri hazır, dilerseniz mikserle 1-2 dk çırparak daha homojen ve kremsi bir hale getirebilirsiniz. Püf noktası: Sütün sıcaklığı önemli, daha sıcak ya da daha soğuk olduğunda tutmuyor. Ben yoğurt makinasında mayalıyorum, varsa kullanabilirsiniz. Aklınızda bulunsun: Süzdükten sonra geriye kalan suyu sakın dökmeyin, "peyniraltı suyu" denen bu sıvı hem vitaminler hem de mineraller açısından çok faydalıdır. Çorbalara kullanabilirsiniz, hatta tadını severse içirebilirsiniz de :)


FAMILY HUG


FAMILY HUG

AYAKLARI YERE BASAN ÇILGIN PİLOTLAR

Çağlar boyu İnsanoğlu uçma hayallerİ peşİnde koşmuştur. Kuşları taklİt etmek suretİ İle gerek İnsan kuvvetİ, gerekse çeşİtlİ vasıtalar tasarlayarak denemelerde bulunmuş ve kabul edİlen İlk başarılı uçuş olan Write Kardeşlerin uçan makinası ile havacılığın temelleri atılmıştır.


FAMILY HUG

Uçaklar 20. Yüzyıl içerisinde geliştirilmiş, daha kuvvetli motorlar ve malzeme biliminin de ilerlemesi ile daha mukavim ve hafiflemesi sonucu günümüz modern hallerini almışlardır. Tabi bu gelişmeler gerçekleştirilirken çok yüksek yatırımların gerekmesi, ve henüz bilgisayar desteği yok iken, dizaynlarda modellerin kullanılması da modelciliğin doğmasına ciddi katkıda bulunmuştur.

seviyeye gelmeme sebep olmuştur. Ailemin kösteği Hava Harp Okuluna girmek istemem de başlamış, Üniversiteyi bırakıp sivil havacılığa yönelme çabalarımda pik seviyeye ulaşmıştır. Destekleri ise gerçek uçakta yaşayabileceğim risklerden beni model uçaklara yönlendirmek sureti ile korumak ve Model uçak ve malzemelerine gereken yatırımlarda arka çıkmaları şeklinde olmuştur.

Benim modelcilik serüvenim ise çok küçük yaşlarda uçaklara olan tutkum ile başlamış, Reel olarak 1993 senesinde R/C uçak (Radyo çocukların meslek hayalleri arasında ön Kontrollü) uçurmaya başlamış olsam da ilk sıralarda yer alan pilot olma hevesi, ailemin modelimi kitten 1987 senesinde yaptım. desteği/kösteği ile bugünkü


FAMILY HUG

Model uçak uçurmaya ilgisi olan kişi ilk etapta internet üzerinden kolaylıkla bir araştırma yaparak ön bilgi edinebilir, ancak en doğrusu sayıları gittikçe artan hobby dükkanlarından birine uğrayarak başlangıç için doğru bir adım atılmasıdır. Doğru adım uygun bir trainer (başlangıç) modeli ile bir eğitmen eşliğinde olacaktır. Gerekli olan model, ekipman ve malzemeler bu hobby dükkanlarından elde edildikten sonra, kendilerine yakın olan bir piste gidilerek, eğitmen ile birlikte (body – öğrenci öğretmen bağlantılı) derslere başlayarak kısa sürede tek başına uçuş yapabilir hale gelinebilinir.

tarzına bağlı olarak sportif, akrobatik, fun veya scale (ölçekli) gibi bir tarza geçmek ve kazanılan tecrübe ile uçurması daha zor da olsa, daha keyif veren daha büyük ve eğlenceli modellere geçmek mümkündür. Bu modellerde nerede ise sınır yoktur. Yeryüzünde üretilmiş tüm uçakların modelleri olduğu gibi, üretilmemiş fantezi uçan modeller de mevcuttur ve sınırları hayal gücünüze bağlıdır.

Model uçururken olduğu kadar, modeli inşa ederken ve hatta tamir ederken, ki bu sıklıkla gerekir, hayatın omuzlarınıza yüklemiş olduğu yük ve stresten arınır, bir nevi dertlerden, sorumluluklardan uzaklaşır, amiyane Eğitim uçağı ile belli bir süre uçuş tabiri ile kafayı dağıtırsınız. yaptıktan sonra, keyif alınan uçuş

O yıllarda hem çok zor bulunmaları hem de plan dahilinde kitten yapılmaları sebebi ile uğraşısı bol, zaman ve parasal maliyetleri çok olan modeller, günümüzde seçeneklerin muazzam artması, plandan yapılan kitlerin yerini ARF (almost ready to fly) modellerin alması, hobby dükkanlarının sayılarının artarak rekabet ortamının oluşması ve Çin’in büyük üretim kapasitesi sayesinde, hem çok ulaşılabilir hem de kolayca ortaya çıkarılabilir hale gelmiştir.

yedek parçada ÇİN VAR


FAMILY HUG

1500 TL başlamak İçİn yeterlİ İniş takımlarını yerden kestiğim an, dünya ile olan tüm bağlarımı koparır, tamamen modelim üzerine yoğunlaşırım. Tam bir konsantrasyon ile uçak ile bütünleşir adeta kokpitte yerimi alır, dünyaya mavi semalardan bakarım. Tabi bu duygu anlatılmaz yaşanır denen cinsten, yani herkesin tadımı farklı olacaktır. Kimi R/C pilot bir kuğu gibi süzülmeyi tercih ederken, kimisi Kamikaze misali adrenalini bol uçuş karakteristiği sergiler. Model uçakçılığa gönül verdi mi bir kere, bir daha bırakması pek mümkün olmaz. Benim de çeşitli sebepler ile ara verdiğim olmuştur ancak dönüp dolaşıp geldiğim yine modelcilik olmuştur. Elim ayağım tuttuğu mühletçe de devam edeceğimi düşünüyorum. Modelciliğe başlama maliyeti : 1000-1500 TL Model ve Kumanda Trainer bir model uçak : 250 TL Uygun bir alkol motor : 170 TL 4-6 kanallı bir Radyo Kumanda seti: 250-350 TL Servo seti: 100 TL Ekipman Şarj Aleti, Buji ısıtıcı, Starter, Yakıt Pompası, başlangıç düzeyi alet edevat: 200-250 TL

BURAK SUEL


46 | FAMILY HUG

GASTRO İSTANBUL YEME – İÇME VE EĞLENCE DÜNYASI “GASTRO İSTANBUL” FESTİVALİ İLE BİR ARAYA GELİYOR!!!

T

ürkiye’nin yeme, içme ve eğlence kültürünü şehre yayan en büyük kent festivali Arçelik Gastro İstanbul, lezzet ve eğlence tutkunları ile buluşmaya hazırlanıyor… Yeme-içme ve eğlence sektörü temsilcileri, yerli ve yabancı şefler, yöresel tatların büyük ustaları, uzmanlar bu festivalde biraraya gelecek. Festival, Arçelik ana sponsorluğunda 7-12 Mayıs’ta gerçekleşecek. Arçelik Gastro İstanbul, Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmeleri Derneği (TURYİD), Dream Design Factory (DDF) işbirliğiyle, Türk Mutfağı Derneği (TMD)’nin içerik ortaklığı ve Arçelik’in ana sponsorluğuyla 7 – 12 Mayıs 2013 tarihleri arasında ilk kez

düzenleniyor. Türkiyenin en kapsamlı yemek festivali “Arçelik Gastro İstanbul“, TURYİD’in bünyesinde bulunan yaklaşık 300 restoran ve gece kulübünün katılımıyla, İstanbul’un en iyi kalite yiyecek ve içecek çeşitliliğini ve eğlencesini şenlik tadında sunmak amacıyla gerçekleşiyor. Arçelik Gastro İstanbul’da; şehrin popüler restoranları mekanlarında sundukları özel menüleri ve festival alanında açacakları lezzet standlarıyla damak tadını şehre

yayarken, mutfakların kahramanları, yerli ve yabancı şefler, yöresel tatların büyük ustaları ve sokak lezzetlerinin başarılı temsilcileri, yerli üreticiler, tedarikçiler, uzmanlar ve gurmeler de bir araya geliyor.


FAMILY HUG | 47


48 | FAMILY HUG

CARPE DIEM “Yaşlandığınızda pişmanlık duyduğunuz şeyler, sadece yapmamış olduklarınız olacak.”Zachary Scott

ERKAN SARIYILDIZ Bugün nedense çok eski bir film aklıma geldi. Dead Poets Society (Ölü Ozanlar Derneği). Bu filmi seyrettiğimde o çok genç yaşlarımın verdiği çılgınlıkla tam anlayamadığım bir deyim: Carpe Diem (Günü yakala). Bir öğretmen gelir okula ve çok farklıdır. Öğrencilere aşıladığı temel düşünce “Yaşadığınız günün her imkanını ve her dakikasını değerlendirin. Çünkü gerçek olan sadece şu andır.”

Tabii ki kendi korkularınız. “Benim şu anda buna ayıracak zamanım yok” En çok sunduğunuz bahane. Şunu unutmayın asla yeterli zamanınız olmayacak. Zaman istiyorsanız yaratacaksınız.

“Bu yoğunlukta ben nasıl zaman yaratacağım?” Aslında zaman her şey için yeterli, sadece bizler bu zamanı doğru kullanmıyoruz. Önceliklerinizi Günü yakalamak, yaşamın sunduğu belirleyip ona göre zamanı şeyleri sonuna kadar deneyimlemek yöneterek istediğiniz her şey fikri ne kadar heyecan veriyor değil mi? Dünya deneyimimizin temel gereği yapacak zamanı yaratabilirsiniz. Buna en büyük engel sadece öncelikle yaşamı onurlandırma ve sizsiniz. Gününüzün zaman yaşamı tam anlamıyla deneyimlemek. skalasını gözünüzden geçirin. Hayatın tüm sırrı şu anda saklı ve bu Harcadığınız zaman ve sizin sırrı ancak tam anlamıyla yaşayarak için önemlilik sıralamaları eş çözebiliriz. Çevreme ve kendime mi? Eğer bu iki liste arasında baktığımda ise en çok dikkatimi uyumsuzluk varsa demek ki çeken hep yaşamaya hazırız ama yaşamıyoruz? Hep bir sonraya öteleme, zamanımızı iyi yönetemiyoruz. hep bir beklenti, sürekli bir şart koşma Tekrar gözden geçirin ve önemli olana “Evet” önemsiz hali. Şu olursa, bu gelirse yapılacaklar olana “Hayır” demeyi öğrenin. listesi. Aslında hayata başlamak için Yaptığınız her şeyi %100’ünüzle hazırlığa gerek yok ki, neyi bekliyoruz. yapın . Elinizden gelenin en Benim görüşüm yaşayamamızın en iyisiyle, savsaklamadan. Bir önemli sebebi başlama korkusu. Yaşam şeyle uğraşırken yaptığınız şimdi var. Ne yaşlanınca, ne emekli anda olun ve neyi nerede olunca, ne evlenince, ne yaz gelsin kış yapıyorsanız tamamınızla orada gelsinler...... hepsi aslında erteleme bulunun. Sevdiğiniz kişilerle bahaneleri. “Bugün yapmayayım, ama olun ve onlara hislerinizi söz yarın yapacağım” dediğinizde yarın sunmaktan çekinmeyin. Özellikle zamanınız olmayacak.Hayatınızda büyüklerinizle iken onlara olan önemli gördüğünüz ve hep yapmayı tüm duygularınızı açık seçik ertelediğiniz herşeyi bugünden ifade edin. yapmanızı ne engelliyor?

O kişiyi kaybettiğinizde, söylenmemiş sözler, sırtınızda tonlarca yük oluşturur ve yürümeniz zorlaşır. İkili ilişkilerde her zaman ilk adımı atan siz olun ve bir şey verdiğinizde sadece verin. Karşılık beklemeden ve koşulsuz. Sevgi istiyorsanız sevgi verin. Güven istiyorsanız güven verin ve güvenilir olun. Kaçırılmış fırsatlardan daha hüzün verici bir şey yoktur. Bir fırsat karşınıza çıktığında korkularınızı yenin ve cesur olun. Çünkü biliyorsunuz “Evren hareketi alkışlar”. Başarılamamış bir iş, kaçırılmış bir fırsattan daha iyidir. En azından denemişsinizdir. Yaşamda ne yapıyorsanız kendiniz olarak yapın. Maskesiz ve çıplak olarak. Çünkü yaşam sizin deneyiminiz için var. Siz olarak yaşayın. Attığınız her adımda orijinal imzanızla ilerleyin. Asla hayal kurmaktan çekinmeyin ve hayalinizi yaşayın. Hem de şimdi. Yaşam önümüzde sonsuz olasılıklarıyla dururken her anın kıymetini bilerek, yaşıyormuş gibi değil, yüzde yüzüyle yaşayın. Hayatı ötelemeyin. Hep gelecekte olacak hedeflerin peşinde günün değerini bilemeden zamanınızı tüketmeyin. Hayatta ulaştığınız hedeften çok, buna ulaşmak için geçtiğiniz yol önemlidir. “Biz zamanı boşa harcayamayız. Boşa harcadığımız şey sadece kendimiz.” George M. Adams Sevgiyle kalın


FAMILY HUG | 49


50 | FAMILY HUG


FAMILY HUG | 51


52 | FAMILY HUG

İSTANBUL 2020 Bridge Together Vizyon İstanbul 2020 vizyonu ile farklı kültürler, inançlar ve gelenekler spor yoluyla bir araya gelecek ve bu şekilde Olimpiyat Oyunları ve Paralimpik Oyunlar boyunca sürecek kalıcı bir ahenk oluşacak.

çapta geliştirilmesi için tam zamanında, güçlü bir katalizör görevi görecek. İstanbul, çeşitliliklerin bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı mozaiği, zengin tarihi ve dokusuna nüfuz etmiş hoşgörüsü ve anlayışıyla, bu rolü oynamak için ideal bir konumda yer alıyor.

İstanbul 2020, tarihte ilk defa laik, Müslüman, demokratik bir ülkenin Oyunlara ev sahipliği yapmasına ve Oyunların ilk kez bir şehirde aynı anda iki kıta üzerinde düzenlenmesine fırsat sunuyor. Oyunlara Türkiye’nin ev sahipliği yapması, hoşgörü, kapsayıcılık ve ahenk kavramlarının küresel

İstanbul 2020 ile dünyanın en özgün, modern ve çeşitliliklerle yoğrulmuş kentlerinden biri olan İstanbul’da yaşlılar ve gençler, Doğu ve Batı buluşacak, Olimpik değerler güçlenecek ve yeni bölgelere yayılacak. İstanbul’da düzenlenecek Olimpiyat Oyunları kentin tarihi, kültürel ve coğrafi varlıklarından

yararlanarak Olimpik Hareketi güçlendirecek ve şekillendirecek. Bu şekilde tüm dünyaya uzanan bir köprü kurulacak ve bütün kültürler arasında bir ahenk sağlanacak.

Olimpik Hareket Olimpik Hareket, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) yüksek yetkisi altında, Olimpizm değerlerinden ilham almış tüm kişi ve kurumlarca yürütülen ortak, organize, evrensel ve sürekli bir harekettir. Olimpik Hareket’in en önemli çalışması,

İstanbul’un adaylığı ile genel olarak Olimpik ve Paralimpik sporu gelişecek ve Türkiye’nin sporla ilgilenen tabanı genişleyecek.

dünyanın dört bir yanından sporcuları spor etkinliklerinin en muazzamı olan Olimpiyat Oyunları’nda bir araya getirmesidir. Sembolü, beş kıtayı temsil eden, iç içe geçmiş beş halkadır. Olimpik Hareket’in amacı, Olimpizm ve Olimpizm’in değerleri olan mükemmeliyet, dostluk ve saygı doğrultusunda yapılan spor faaliyetleri aracılığıyla gençleri eğiterek daha barışçıl ve daha iyi bir dünyanın inşa edilmesine katkıda bulunmaktır.

Paralimpik Hareket “Paralimpik” sözcüğü, Yunanca “para” (ile, yanında veya yanı sıra) eki ile “Olimpik” sözcüğü bir araya getirilerek türetilmiştir. Bu türemiş sözcük, Paralimpik Oyunları’nın Olimpiyat


FAMILY HUG | 53

Oyunları’na paralel oyunlar olduğu anlamına gelir ve bu iki Hareket’in birbirlerine dayandığını gösterir. Paralimpik sembol (üç Agitos), dünyadaki ülke bayraklarında en çok yer alan üç renk olan kırmızı, mavi ve yeşil renkte üç unsurdan oluşur. Merkezi bir noktanın etrafında yer alan üç Agitos (Latince anlamı “Hareket ediyorum”), hareketi sembolize eder ve Paralimpik Hareket’in dünyanın dört bir yanından sporcuları müsabakalara katılmak için bir araya getirmekte oynadığı rolü vurgular. Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC), kar amacı

gütmeyen uluslararası bir kuruluştur ve Paralimpik Hareket’in küresel yönetim organıdır. IPC, Paralimpik Oyunları’nı düzenler ve dokuz sporun uluslararası federasyonu olarak görev yapar. Vizyonu; Paralimpik sporcuların sporda mükemmeliyete ulaşmalarını ve tüm dünyayı heyecanlandırıp ilham kaynağı olmalarını sağlamaktır. IPC, Paralimpik Hareket’in büyümesini ve gelişmesini sağlamak, yeni başlayanlardan seçkin sporculara kadar tüm engelli bireyler için

spor yapma imkan ve fırsatlarını arttırmak ve Paralimpik değerler olan cesaret, kararlılık, ilham ve eşitlik değerlerinin öncülüğünü yapmak için çalışır.


54 | FAMILY HUG

kİTAP / fİLM / mÜZİK NEMESIS JO NESBO

Nemesis’te, bazı ku ama sempatik ve ze ry Hole’un gizemli heyecan dozu yüks poyla anlatılıyor. H eleştirmenler taraf yüzyılın yalnız ve e dektifl erinden b değerlendiriliyor. DOĞAN KİTAP

ŞİPŞAK HAYALLER DÜKKANI BACCALARIO

ÇEVRECİ DEDE HİKMET TEMEL AKARSU

Şipşak Hayaller Dükkanı.

“Çünkü biz dokuz arkadaş, inanıyorduk ki çocuklar dünyayı kurtarabilir. Bunu ancak çocuklar başarabilir.” Tuna

Her doksan dokuz yılda bir, yedi aile Şipşak Hayaller Dükkanı için aralarında çekişir. İçlerinden korkunç Askell ailesi, onu elde edebilmek için her şeyi yapmaya hazırdır.

DOĞAN EGMONT

BİR GEVREK, BİR BOYOZ, İKİDE KUMRU 55 yılında İzmir’i terk ederek Selanik’e gitmek zorunda kalan Hristo, ölen eşinin küllerini saat kulesi maketinin içine koyarak İzmir’e getirmek için uçağa biner. Uçakta sevdiği kızla evlenemediği için 15 yıl önce İzmir’den İstanbul’a giden Tan ile yan yana oturur.

Tuna, Deniz ve Yasemin, her yaz tatil yaptıkları Güzelçamlı’ya gittiklerinde, çevrelerinde garip olaylar yaşandığını fark ederler.

DOĞAN EGMONT

DEPECHE MODE Depeche Mode 17 Mayıs 2013’de İstanbul’da Küçükçiftlik Park’ta sahne alacak. Bu konserler Depeche Mode’un 2009-2010 sezonunda dünyada gerçekleşen en büyük turnelerinden biri olan ve 142 konserle, 2.5 milyondan fazla bilet satan “Tour of the Universe” turnesinden sonra gerçekleşecek ilk canlı gösterileri olacak.


usurları olan eki polis Hari maceraları sek bir temHarry Hole, fından “21. en kurt debiri” olarak

FAMILY HUG | 55

FATİH AKIN SİNEMA BENİM Fatih Akın’la sinematografik bir yolculuk Dünyaca ünlü yönetmen Fatih Akın, sinema yaşamının ve bugüne dek çektiği tüm filmlerin öyküsünü, “Sinema, Benim Memleketim” adlı otobiyografik kitabında anlatıyor.

DOĞAN KİTAP

Camilla Läckberg VAİZ Fransa’nın en saygın polisiye yazarlarına verilen Grand Prix de Littérature Policière Ödülü sahibi olan Läckberg’in romanları sadece ülkesi İsveç’te değil, Avrupa’nın birçok ülkesinde çok satanlar listelerinin en üst sıralarında yer aldı. Kitapları tüm dünyada 5 milyonun üzerinde satan yazarın romanları İsveç’te “Fjällbacka Cinayetleri” adıyla dizi film haline getirildi. DOĞAN KİTAP

...okumadan ayı bitirme


56 | FAMILY HUG

02

Bieber Fırtınası İstanbul’da!

03 David Guetta

Iron Man 3

“Believe” turnesi kapsamında 2 Mayıs 2013 günü İTÜ Stadyumu’nda konser verecek olan Justin Bieber dünya çapında 15 milyonun üzerinde albüm satışı ile 2 yıldan fazla zamandır pop kültürüne ve sosyal medyanın yeni yüzü olarak hükmetmektedir.

04

Tony Stark, Milyarder bir iş adamı, kahraman ve bir mucittir. Bu sefer daha güçlü bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Stark zorlu bir mücadeleye giriyor. Fakat en yakınlarını korumak içinsadece zeka ve cesarete değil, içgüdülerine de ihtiyacı var. Bu savaşta Stark’ın kafasındaki soru filmin en can alıcı yanı: “Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan?”

Dünya çapında on beş milyon albüm satışı ile dans müziğinin fenomeni olarak nitelendirilen David Guetta özlemi sona eriyor. Fransız DJ & prodüktör David Guetta, 4 Mayıs Cumartesi akşamı Unilife ve Volume Up Organizasyon iş ortaklığı ile Küçük Çiftlik Park’ta İstanbullu müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

10 Uzun Kuyruk

Muhabir Dan Geraldo (Alain Chabat) bir haber için Palombia’ya vardığında, kısa bir süre sonra inanılmaz bir keşif yapacağının henüz farkında değildir... Dan, becerikli yerli rehberi Pablito (Jamel Debbouze) ile muhteşem haberler yapmasını sağlayacak heyecan verici bir macera sırasında sürekli yeni sürprizlerle karşılaşır.

17

11 Bir Yaz Masalı

Ne zaman? Nerede?

Ali Poyrazoğlu Çocuk Tiyatrosu; öncelikle çocuklar sonra da içlerinde ki çocuğu koruyabilmiş herkes için yeni ve çok farklı bir oyunla sizlerin, siz tiyatro severlerin karşısına çıkıyor...

Ne var?

MAYIS

Gölgelerin dans ettiği, konuştuğu ve müzik aletlerinin görsel şölen ile eşlik ettiği “Bir Yaz Masalı”...

30

24

Depeche Mode

Ayhan Sicimoğlu ve Latin All Stars

Depeche Mode 17 Mayıs 2013’de İstanbul’da Küçükçiftlik Park’ta sahne alacak. Bu konserler Depeche Mode’un 2009-2010 sezonunda dünyada gerçekleşen en büyük turnelerinden biri olan ve 142 konserle, 2.5 milyondan fazla bilet satan “Tour of the Universe” turnesinden sonra gerçekleşecek ilk canlı gösterileri olacak.

Ayhan Sicimoğlu ve Latin All Stars konserler serisi Mayıs’ta da devam ediyor. Türkiye’de Küba müziği denince akla ilk gelen isimlerden, sadece yaptığı müzikle değil dünyayı dolaşıp farklı kültürleri tanıttığı televizyon programlarıyla da gönüllerde taht kurmuş müzisyen ve gurme Ayhan Sicimoğlu’nun bu konserinde yine rumba’lar, salsa’lar, reggaeton’lar, çaçaça’lar havada uçacak…

Hangover 3: Felekten Bir Gece

Bu sefer düğün yok. Bekarlığa veda partisi yok. Ters gidebilecek ne olabilir ki? Ancak Kurt Sürüsü yollara düştüğünde tüm bahisler kapanır.

Kaynak ve biletler Biletix / Sinemalar


FAMILY HUG | 57


Hatırlatma Dergi içeriği sadece bilgilendirme amaçlı olup hiç bir şekilde tıbbi öneride bulunma amacı taşımaz. Derginin okuyucuları riski tamamen kendilerine ait olmak üzere dergi ve içeriğine erişmeyi kabul ederler. Derginin yazılması ve yayınlanmasında görev alan ve üçüncü kişiler erişimden ve/veya dergideki bilgilere güvenmelerinden kaynaklanan herhangi bir zarar ve/veya kayıptan sorumlu tutulamazlar. Dergi, diğer web sitelerine linkler ve köprüler içermektedir. Family Hug, söz konusu sitelerinin içeriklerinden ve bu sitelerden dolayı kaynaklanan herhangi maddi ve manevi zarar ve kayıplardan sorumlu tutulamaz. İçerikteki yazı ve resimlerin izin alınmadan, izin alındıktan sonra da kaynak gösterilmeden yayınlanması yasaktır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.