Türkiye’nin tüm aileyi kucaklayan ilk online dergisi
FAMILY HUG www.familyhug.us
Vajİnİsmus nedİr?
AŞKIN TEK SIRRI
3.YIL İLK SAYI
Çocuklar hayal etti BSH hayata geçirdi
Biradambirbebek Şubat 2015 Yıl 3 Sayı 1
sağlıklı bİr İlişKİ İÇİN
10
ALTIN KURAL 14 Şubat’a günler kala bu PARİS
başka PARİS
Tuluhan Tekelİoğlu “Aslolan Yaşamaktır”
“Hayallerim çizgide saklı”
2 | FAMILY HUG
Family Hug Biradambirbebek
İMTİYAZ SAHİBİ Turcreative adına Cesur Doruk GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cesur Doruk
Cesur Doruk Geldik Şubat sayısına. Bu sayı bizim için çok önemli. Üçüncü yılın ilk sayısı. İki yılı geride bırakmış Family Hug. Bu hafta bir araştırma şirketi 2014 dergi tirajları ile ilgili bir dosya hazırladıklarını, bu sebeple Family Hug’ın tirajını öğrenmek istedi. Bize de bahane oldu baktık, 2014 yılında 12 milyondan fazla sayfa gösterimi yapmışız. 314.000 tiraj rakamını yakalamışız toplamda. Harika. Geçen iki yılda emeği geçen tüm yazarlarımıza, editörlerimize, röportajları ile dergimize konuk olan değerli misafirlerimize, bizi tercih eden markalarımıza tek tek teşekkürler. Tüm bunlar daha coşkulu daha heyecenlı bir yıl geçirmemiz için inanılmaz taşfik ediyor beni inanın. Güzel bir yıl olması dileğiyle Sevgiler, cesur d.
REKLAM Turcreative BÖLÜM EDİTÖRÜ Pemra Uğural BÖLÜM EDİTÖRÜ Görkem Pamukçu YAZARLAR Pemra Uğural Ali Koç Ayşegül İşlekeller Bozca Özge Kelebek Nilsu Emre İrem Doruk Melis Durasi Süheda İmamoğlu Gani Eser Elif Şandan Doygun
Op.Dr.Saygın Micozkadıoğlu Tuluhan Tekelioğlu Derya Pabuç Seniha Naşit Gürçağ
Eğitim Bölümü İçin Özel Sezin Okulları’na Teşekkürler ONLİNE DAĞITIM familyhug.us Turkcell Dergilik REKLAM VE İLETİŞİM bilgi@turcreative.com
FAMILY HUG | 3
4 | FAMILY HUG
FAMILY HUG | 5
familyhugatolye.com AtaĹ&#x;ehir
6 | FAMILY HUG
RENKLi ZEBRA Farklı Tarz Arayan Anne ve Çocukların Adresi: Renklizebra.com “Çocuklarınızın hayal gücünü mutlulukla renklendirin” mottosuyla yola çıkan Renklizebra.com, çocuklar için kendine özgü, eğlenceli ve heyecanlandırıcı yaşam ve giyim tarzları tasarlayan markaları bir araya getiriyor. Canlı, yaratıcı, retro, vintage ve sıradışı tasarımlarla, çocuklara sonsuz hayal gücü yolculuklarında arkadaşlık eden
Renklizebra.com’da; rengarenk tasarımlar, dayanıklı, yüksek kaliteli ürünler yer alıyor. Çocukların yatak odalarındaki eşyalardan, günlük yaşamlarında kullandıkları kıyafet, çanta ve aksesuarlara kadar geniş ürün yelpazesi sunan Renklizebra.com, dünyaca ünlü Oilily ve Room Seven markalarının ürünlerini dünya ile aynı anda ve aynı fiyata sunuyor. Müşterilerine; aynı gün kargo, koşulsuz değişim, ücretsiz iade gönderimi, anne-çocuk stil
FAMILY HUG | 7
Çocuklarınızın hayal gücünü mutlulukla renklendirin
danışmanlığı ve yüzde 100 güvenli alışveriş imkanı sunan Renklizebra.com, maksimum müşteri memnuyeti sloganı ile müşterilerine güvenli alışveriş keyfini yaşatmakta. Canlı, neşeli renklerde retro tarz elbiseler, rahat kesimler, yumuşacık kumaşlar, cool işlemelere sahip etekler, vintage atkılar, yüzde yüz deri-el yapımı bebek patikleri, yüzde yüz pamuktan üretilen hırka, çorap ve paltolar ile tasarımlarında hayal gücü ve yaratıcılığı harmanlayan Renklizebra.com, sunduğu avan-
tajlı fiyatlarlarla çocuk modasının tarzını belirliyor. “Oilily Garden of Eden ve Room Seven’ın yepyeni koleksiyonlarını farklı tarz arayan anneler ve çocuklara avantajlı fiyatlarla sunan Renklizebra.com, masalsı bir dünyanın kapılarını aralayan yepyeni koleksiyonundan seçtiği ürünleri yüzde 50’ye varan indirimli fiyatlarıyla anne ve çocukların beğenisine sunmakta.
8 | FAMILY HUG
FAMILY HUG | 9
10 | FAMILY HUG
Vajinismus nedir? Belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? Vajinismus nedir? Vajinismus, kadının tamamen kendi iradesi dışında istemsiz kasılmaları sonucu cinsel ilişkiye girememe durumudur. Vajinanın etrafındaki vajen kaslarının refleks olarak, istem dışı kasılması, bununla birlikte vücutta kasılma, katılaşma, endişe, korku, titreme panik ruh haliyle kadının bacaklarını kapatması, eşini itmesi ve eşiyle cinsel ilişkiye girmeye izin verememesidir. Bu durumda kasılmalar vajenin giriş bölümündeki düz kaslarda olur ve vajene penis giremez.
Ön sevişmede genelde bir sorun yoktur, vajinal ıslanma olmasına ve eşiyle cinsel birliktelik istenmesine rağmen, sorun ilişki anında ortaya çıkmakta olup, zaman içinde cinsel isteksizliğe, soğumaya yol açabilmektedir.
Vajinal kasılmalar refleks olarak, cinsel ilişkinin dışında, jinekolojik kadın doğum muayenesinde ya da vajinal fitil/ krem kullanılması gerektiğinde, vajinal tampon kullanılması gerektiğinde de ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda kişi Bu durum kadının tamamen iradesi hiçbir şekilde ilaç veya tamponu dışında olmaktadır.. kullanamaz.
FAMILY HUG | 11
Vajinismus muyum testi Aşağıdaki bulguların var olması vajinismusla yüz yüze olunduğunu gösteren bir tablodur. • Cinsel ilişkinin sıkıntılı, acılı ve ağrılı olması, • Partneri ile cinsel ilişkiye girmekten çekinme, korkma ve bunun sonucunda da cinsel ilişkiye girememe, • Cinsel ilişkinin kısmi olması (penisin bir bölümünün vajen içine girmesi), • Vajina içine parmak yerleştirememe, • Vajina içine tampon sokamama, • Kadın doğum muayenesinde vajinal ultrason yaptıramama, • Kadın doğum muayenelerinden endişe duyma, jinekolojik masaya çıkamama, • Vajinal fitil veya vajinal kremi kullanamama.
12 | FAMILY HUG Vajinismus tanısının konması için öncelikle güvenilir bir kadın doğum uzmanına gitmek, jinekolojik muayene yaptırmak, vajinismus ya da anatomik bir problem olup olmadığını belirlemek önemlidir. Vajinismus tedavisi Vajinismus bir hastalık değil çözümü olan bir problemdir. Vajinismus tedavisinin başarılı olabilmesi için kişinin niye, niçin ve neden vajinismus olduğunu iyi bilmek, iyi anlamak son derece önemlidir. Her kişinin vajinismusla ilgili hikayesi, korkusu, endişesi, eşiyle olan durumu, eğitim durumu farklı olabilmektedir. Bu sebeple de vajinismus tedavisi kişiye yönelik planlanmalıdır. Vajinismus tedavisi hem hasta için hem eşi için, hem de doktoru için son derece önemlidir. Çünkü vajinismus nedeni ile çiftler sıkıntılı bir periyoddadır ve umutsuzluk içindedirler. Bunun yanı sıra başarısız vajinismus tedavileri çiftlerin içinde bulundukları ruh durumunu daha da kötüleşebilmektedir. Vajinismus problemi çeken çiftler diğer çiftlerden hiçbir farklarının olmadığını, uygun bir vajinismus tedavisi ile diğer çiftler gibi sağlıklı cinsel ilişkiye girebileceklerini, anne ve baba olabileceklerini bilmelidirler. Uygun olmayan vajinismus tedavileri ile başarısızlık yaşayanların umutlarını yitirmelerine hiç gerek toktur çünkü vajinismus kişiye uygun tedavi ile çözülebilir bir problemdir. Ayrıca tedavideki en önemli unsur kişinin vajinismus problemini çözmek istemesidir. Eğer eşinizi seviyor ve çözmek istiyorsanız önünüzde bir engel yoktur çünkü diğer kadınlardan farkınız yok, doğaya karşı gelme lüksünüz yok. anneysen.com uzmanlarından Op. Dr. Saygın Micozkadıoğlu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı www.vajinismusklinik.com
FAMILY HUG | 13
14 | FAMILY HUG
www.yesilanne.com
FAMILY HUG | 15
16 | FAMILY HUG
‘Hayallerim Çizgide Saklı’ Buzdolabı Tasarım Projesi’nde çocukların hayal ettikleri ürünler gerçeğe dönüşüyor.
Çocuklar klasik buzdolabını sıkıcı buluyor; internete bağlanan ve konuşabilen eşyalar hayal ediyor… Çocuklar hayal etti, BSH hayata geçirdi Avrupa’nın bir numaralı ve dünyanın üçüncü en büyük beyaz eşya üreticisi BSH, hazırlık aşaması bir yıl süren ‘Hayallerim Çizgide Saklı’ adlı sosyal sorumluluk projesinde, öğrencilerin hayal gücünün sınırsızlığını keşfetti. BSH’nin İstanbul Özel Sezin Okulu öğrencileri desteğiyle gerçekleştirdiği ‘Hayallerim Çizgide Saklı’ projesinde öğrenciler, özel tasarımlarıyla geleceğin buzdolabını tasarladılar. Öğrencilerin hayal gücünün sınırlarını zorlayan çizimleri, 1718 Ocak tarihlerinde Galata Rum İlkokulu’nda sergilendi. BSH ve İstanbul Özel Sezin Okulu işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Hayallerim Çizgide Saklı’ adlı teknoloji ve tasarım projesi, 3. ve 12. sınıflar arasındaki 139 öğrencinin tasarladıkları buzdolaplarının sergilenmesiyle son buldu. ‘Tasarım odaklı düşünme’ modeliyle gerçekleştirilen proje kapsamında öğrenciler, kendi ihtiyaçlarını da gözeterek yaratıcılıklarını sergiledi. Bugünün buzdolapları, çocukların hayal gücüyle geleceğe dönük olarak yeniden tasarlandı.
FAMILY HUG | 17 Ön hazırlıkları bir yıl süren proje dört aşamalı olarak gerçekleştirildi. Projede çocuklar öncelikle tasarımla ilgili çeşitli eğitici filmler izledi. Ardından BSH’nin Çorlu–Çerkezköy’deki üretim tesisini gezerek, buzdolabı üretim prosedürü ve aşamalarını yakından gördüler. Üçüncü aşamada ise BSH Grubu Bosch Baş Tasarımcısı Robert Sachon, İstanbul’a gelerek, çocuklara tasarımın altın kurallarını anlattı. Öğrenciler, Sachon eşliğinde yaş gruplarına ayrılarak, tasarım odaklı düşünme metodunu uygulayan atölye çalışmaları gerçekleştirdiler. Bu atölyelerde hayallerindeki buzdolabının ve ev aletlerinin tasarımlarını çizerek yorumladılar. Son aşamada ise 3-12. sınıf öğrencileri, Görsel Sanatlar dersinde sergide yer alacak iki ve üç boyutlu buzdolabı tasarımlarına son hallerini verdiler. BSH Ar- Ge ekibi, yapılan tasarımlar arasından seçtikleri fikirleri bir araya getirerek iki farklı buzdolabının prototipini ürettiler. Sachon: “Dizayn takımımla çocukların hayallerini gerçekleştireceğiz” Çocukların yaratıcılığının sınırının gerçekten çok şaşırtıcı olduğunu vurgulayan BSH Grubu Bosch Baş Tasarımcısı Robert Sachon, “Gelecek nesillerin bu potansiyelini görmek mutluluk verici. Tüm dünyadaki okulların programında böyle bir organizasyonun yer almasını ve bu uygulamanın da bizzat bir parçası olmayı isterim. Buradan söz veriyorum ki, dizayn takımımla birlikte çocuklarımızın bazı yaratıcı fikirlerini hayata geçireceğiz. Ayrıca projemize tasarımlarıyla katılan tüm öğrencileri tebrik ediyorum. Projede emeği geçen tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum” dedi.
Obitate nonsequ iberent unt la as alignati nulparuptur? Udi te repedi consequatem earum quis veleEviri, que aucia? Nam iam Romnihi lientis; hos hos, finequi deristi, co caperribus senatus.Efacre erides hossis; inihicae ipternis, Ti. Fui in Itam maionsum pri senic re, etilique quodiem diis prari pu
Çocukların hayali, kalori kontrolü yapan ve çöp öğütebilen buzdolabı… Öğrencilerin çizimlerinde öne çıkan tasarımlar arasında; kalori kontrolü yapabilen, çöp öğüten, şeffaf, tabletle sipariş verilebilen ve yiyeceklerin son kullanma tarihini hatırlatan tasarım fikirleri bulunuyor. BSH baş tasarımcısı Robert Sachon ile öğrencilerin gerçekleştirdikleri workshop sonrasında ortaya çıkan tasarımların yüzde 78,5’i internete bağlı, uyarı veren akıllı buzdolaplarıydı. Bunun yanı sıra grup çalışmalarında öne çıkan bir diğer özellik de buzdolaplarının yüzde 42,9’unun şeffaf cam kapaklı olmasıydı. Tasarımların yüzde 21’inde ise LED ışık, kapaktan sıcak ve soğuk içecek sağlama özelliği yer aldı. Tasarımsal farklılığın yaş küçüldükçe daha belirginleştiği projede; konuşabilen buzdolabı isteyenlerin yüzde 100’ü ve farklı şekillerde tasarımların yüzde 85,5’i de 8.sınıf ve altında okuyan öğrenciler tarafından yapıldı. Çocukların yüzde 21’i buzdolaplarının televizyon, fırın gibi çok fonksiyonlu olmasını isterken; buzdolabının çay, kahve, meyve suyu vermesini isteyenlerin oranı yüzde 12,9 oldu. Yemek pişirmesi ve ısıtmasını isteyen çocukların oranı yüzde 11,5 iken, buzdolabından müzik dinlemek isteyenlerin oranı yüzde 9,4 oldu. Tasarım 139 öğrencinin yüzde 49,6’sı ise klasik görünümlü beyaz ve dikdörtgen bir buzdolabı hayal etmiyor. Çocukların robot, yıldız, daire, kedi gibi farklı şekillerde tasarladıkları buzdolaplarından kendilerine arkadaşlık etmesini ve istedikleri yiyecekleri kendilerine sunmasını istiyor. Öğrencilerin yüzde 14’ü buzdolabının konuşabilmesini hayal ediyor. Şifreleme sistemi hayal eden çocukların oranı yüzde 8,6, renkli ve renk değiştirebilen olmasını isteyenlerin oranı yüzde 7,9 oldu.
BSH Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya, Afrika, Rusya, Ukrayna Kurumsal İletişim Direktörü Burçin Girit dünyanın, Türkiye’nin ve şirketin geleceği adına inovasyon ve Ar-Ge konusuna büyük önem verdiklerini belirterek, “Bu yolda ilerlerken gençlerin ve çocukların yaratıcılıklarından, hayal güçlerinden beslenmek, bizi son derece mutlu ediyor. Aynı zamanda bu yaratıcılığı desteklemeyi de sosyal sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Sosyal sorumluluk adına çocuklarımızı küçük yaşlardan Ar-Ge ve inovasyon konusunda geliştirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
20 | FAMILY HUG
ASLOLAN YAŞAMAKTIR! Bir an için su içmenin yasak olduğu bir hayat düşünün. Bu mümkün müdür? “İnsan su içmeden yaşayabilir mi? Dediğinizi duyuyorum. Oysa bir gün, bize çok uzak hissettiğimiz bir hayatın tam ortasında bulabiliriz kendimizi… Çocuğundan su şişelerini saklayan, musluklara kilit takan anneler gördüm. Sofraya su koymaktan kaçınan, çocuğu su içerken damlaları sayan anneler….Bir dakika içinde ölümle hayat çizgisi arasında gidip gelen ve sadece su içtiği için komaya giren çocuklar gördüm. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide, bir dakikanın neleri değiştirebileceğine tanık oldum. O bir dakika hayatımı değiştirdi ve “Yeni Hayat” belgeseli doğdu. Tıklım tıklım dolu, 6 stadyum dolusu insan düşünün. Bugün 60 bin insan, umut içinde böbrek bekliyor. Onlardan üçte biri çocuk. Her biri, birimizin kızı, oğlu, babası, annesi, eşi, kocası, karısı…Ve her biri için “kana kana, canı istediği kadar su içmek”, aslında intihar etmek demek. O pek ciddiye almadığımız, bedenimizdeki 10 cm karelik yeri kaplayan iki küçük organımız işlevini kaybettiğinde, su içmenin yasak olduğu bir dünyayla karşıya kalıyoruz. Haftada üç kez bedenimizdeki suyu süzecek diyaliz makinalarına bağlı, ölümü geciktirmeye yönelik bir tedaviye mahkum olarak, musluklarına kilit vurulmuş bir hayat yaşayarak… Bana olmaz diyorsanız, şu bilgiyi de ekleyeyim; Bugün 18 yaşından büyük her 6 yetişkinden biri, ağır böbrek hastası. Ama bilmiyor.
Çok sıradan bir şikayetle hastaneye gittiğinizde, “böbrekleriniz bitmiş, size organ bağışlayacak bir yakınınız var mı?” sorusunu duyduğunuz o bir dakika içinde hayatınız tepetaklak oluveriyor. Ansızın herşey değişebiliyor. Tek çözüm; organ nakli! Eğer iki böbreğinden birini size bağışlayacak yakınınız yoksa, diğer ihtimal, kadavra bekleme listesine yazılmak. Eğer şanslıysanız, milli piyangodan bugüne kadar bir ikramiye isabet etmişse size, belki bu listeden de size piyango vurabilir. Çünkü Türkiye’de bekleme listelerine kayıtlı 22 bin kişi var sırada. Bu listeden bir gün, size bir organ çıkma ihtimali ise 22 binde bir! O da pek nadir. Çünkü Türkiye’de organ bağışlayanların oranı sadece milyonda 3!
FAMILY HUG | 21
Bir hastanenin bir köşesinde, ölümle yaşam arasındaki çizgide, kendini kurtaracak kahramanı bekleyen insanlarla yaşamdan sonra hatırlanmak isteyenlerin buluşmasına tanıklık ettim. Başkaları için kendilerini unutan, en yakınlarına canlarından can veren insanların var olabileceğini gördüm. Ölümün soğuk yüzünün, bağışlanan bir organla, yeniden yaşamın sıcak yüzüne geçişini izledim. İnsanlığın güzel yüzüyle tanıştım. Hayatta iki mucize var. Biri doğmak, diğeri yeniden doğmak. Organ nakli fırsatını yakalayan hastalar, yeniden doğuyor. Kendine takılan organa isim veriyor ve hatta organlarının da doğum gününü kutluyorlar. Ameliyatlara girdim. 3 yaşındaki Hasan Hüseyin’in, babaannesinden aldığı böbrekle yeniden doğuşuna tanıklık ettim. Böbreğinden gelen ilk idrarı gördüm. Gözlerim yaşla doldu. Soluk, mor renkteki böbrek, Hasan Hüseyin’in bedeninde hayat bulduğu anda, pespembe oldu.b Bu mucizeye, organ nakli cerrahları “Yeni Hayat” diyor. “Başkaları için kendinizi unutursanız, o zaman sizi daima hatırlayacaklar. “ Türkiye’de pek farkında olmadığımız bir gerçeği, gizli ve görünen kahramanlarıyla önümüze seren “Yeni Hayat” belgeselim; Dostoyevski’nin bu cümlesiyle başlıyor.
Yeni Hayat, 3 yaşındaki Hasan Hüseyin’in, 53’ündeki Mustafa Kemal’in, 14 yaşındaki Elif ’in, 24 yaşındaki Hüseyin’in ve kendini kurtaracak kahramanı bekleyen daha onlarca, yüzlerce, binlerce insanın hikayesi bu. Ansızın ve bir anlığına birbirine yaklaşan, hayatın kıyısında, bitiş ve başlangıç çizgisinde bir karşılaşma hikayesi. “Hayat” denen mucizenin hikayesi. Hergün Türkiye’de 10 insan, organ nakli olamadığı için hayatını kaybediyor. Ve her yıl binlerce insana yenileri ekleniyor. Ve onlar, ümidini kaybetmeden, kendisine bulunacak organı bekliyor. Aile içinde bile konuşulmaya cesaret edilmeyen bir tabu bu!
22 | FAMILY HUG
15 gün, 12 saat boyunca, eş zamanlı olarak kameraya kaydettiğim görüntüler, bugüne kadar görmekten imtinayla kaçındığımız hayatın gerçekleri! Hiçbir kaygı duymadan büyük cesaretle organlarını sevdiklerine bağışlayan insanlar, hayatın kıyısındayken yaşama tutunabilen çocuklar, yetişkinler ve o insanların hayatta kalması için kendini adamış organ nakli hekimleri . Yeni Hayat, Türkiye’nin bir köşesinde, binlerce insanın yeniden hayat bulduğu bir kentte, Antalya’da çekildi! Evet Antalya! Uzun süredir bir turizm cazibe merkezi olmanın ötesine geçen Antalya, dünyada organ nakli ameliyatlarının gerçekleştiği sayılı merkezlerinden biri haline gelmiş durumda.
İnsanın insana verebileceği en büyük hediye yaşamdır! Maide Suresi’nin 32. ayetinde anlatıldığı gibi; Her kim ki bir insanı kurtarmışsa, bütün insanlığı kurtarmış demektir. İnsanın yaratılışında, aslında başkasını yaşatmak var. Bu belgeseli çektikten sonra, ben ve ekip arkadaşlarım organlarımızı bağışladık. Yeni Hayat’ı seyretme imkanı bulan birçok insanın da aynı şeyi yaptığını düşünüyorum. Bu yüzden dileğim Yeni Hayat’ı olabildiğince çok insanın izlemesi…Çünkü biliyorum ki, “Yeni Hayat” organlarının bir başka bedende hayat bulmasına ön yargılı yaklaşan Türk insanının zihnine hiç olmazsa bir soru düşürecek. Cevabı “hayat” olabilecek bir soru! Tuluhan Tekelioğlu
FAMILY HUG | 23
24 | FAMILY HUG
AŞKIN TEK SIRRI... Bir gün ona rastlarsınız. Gözleriniz kamaşır güzelliğinden ya da yakışıklılığından. “Bu o,” der iç sesiniz. Kalbiniz yerinden fırlayacak gibi olur heyecandan; boğazınız kurur, derin nefes alma ihtiyacı duyarsınız. Aşk kapınızı çalmıştır hiç beklemediğiniz bir anda. O da size bakar. Utanır bakışlarınızın kesişmesinden. Size olan ona da olsun istersiniz. Yanınıza yaklaştığında ya da siz gittiğinizde onun yamacına, tanıştırılırsınız bir şekilde. Elleriniz birbirine değdiğinde, teninin sıcaklığını hissettiğinizde tarifi imkânsız duygular sarar bedeninizi. Dünya durur, zaman durur, aşk kapıyı çaldığında. Onu görmeden geçmesin istersiniz zaman, dokunmadan duramazsınız birbirinize. Yaşama dair ne varsa önemsizleşir, tek gördüğünüz onun güzel gözleri olur.
Uzm.Hipnoterapist ve Sosyolog Gani Eser, günümüz ilişkileri ve çiftler üzerinde soru cevap yöntemleriyle yaptığı araştırma sonucunda ‘’ Aşkın Tek Sırrı, Kaybetme Korkusudur’’ dedi
“Bulduk birbirimizi,” dersiniz. Birlikte hayaller kurar, durmadan istemsizce gülümsersiniz. Etrafınızdakiler anlar size bir haller olduğunu; onsuz kaldığınız anlarda eksildiğinizi. Aşk çok fena yapar insanı; şakası yoktur, feleğinizi şaşırtır.
ünler geçer, belki aylar, bazen yıllar boyu sürebilir aşk, zamana yenik düşmeden. Bilim ve istatistik ne derse desin, olabilir böyle sevdalar. Her gördüğünde ilk kez görüyormuş gibi bakar gözler, her buluşma ilk buluşma gibi heyecan verir. Birbirlerinin yaşamını güzelleştirir âşıklar, güç verirler, kolaylaştırırlar her işi. Fedakârlık değildir yaptıkları, içgüdüseldir; sevdiğinin mutlu olmasından mutlu olur her âşık. Biri belki biraz fazla verici olur, diğeri az; biri daha koruyucu kollayıcı olur, diğeri daha eğlenceli. Kendi dengesini bulur her ilişki.
G
FAMILY HUG | 25
A
ma bir gün bir şey olur ve biter aşkın tesiri. Odak dışa kayar; belki batmaya, rahatsız etmeye başlar diğerinin ilgisi. Nefes alamaz olur insan. Uzaklaşmak, tek başına kalmak ister. Değişen bir şey yoktur aslında ama biter bir gün büyü. “Nasıl olsa benim, ne yaparsam yapayım beni bırakmaz” düşüncesine kapıldığı an önemsizleşir diğer taraf. “O olmadan da varım ben, onsuz da güzelim, güçlüyüm,” der insan. Başka bedenler tanımak, diğerleri de beni beğeniyor mu sorusuna yanıt aramak ister.
Ona âşık olduğunuz ilk günü hatırlayın
Güzelliğin bakan gözde saklı olduğunu unutur insan. Sahip olduklarının kıymetini kaybetmeden anlamaz. Önce kendisini aldatır sonra bir zamanlar sevdiğini. Bir yalana sürüklenir ilişki. Aldatılan kendini suçlar, sevgilisinin uzaklaşmasının nedenini kendinde arar ya da farkında olmaz olan bitenin, ahmaklaşır. Aldatan hem dengesizleşir, hem suçlu hisseder kendisini. Başka birisinin sevgisini garantiye almadan bitiremez ilişkiyi. Aşkın bittiğini düşünüyorsanız, sevgilinizi eskisi kadar değerli bulmuyorsanız ya da onun sizden uzaklaştığını hissediyorsanız ama ilişkinize son bir şans vermek istiyorsanız size tavsiyem şudur.
26 | FAMILY HUG Önce aldatmayı, ayrılmayı düşünenler için yazıyorum: Ona âşık olduğunuz ilk günü hatırlayın. Aynı insan var kaşınızda. Zamanla birbirinize alıştınız, kanıksadınız ama uzun zamandır bakmadığınız gözlere bir kez daha bakarsanız aynı biçimde parladıklarını göreceksiniz. O da bu ilişkiyi bitirebilecek, başka insanlara yönelebilecek, sizi terk edebilecek potansiyele sahip. Bunu yapmıyorsa acizliğinden değil; sizi hala sevdiğindendir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Kendinizi güzel buluyorsanız karşınızdakinin sizi güzel bulmasındandır. Onun da sizi bırakıp gidebileceğini düşünün. Böyle bir şey başınıza geldiğinde nasıl hissedersiniz? Terk edilme korkusu yaşayan, aldatıldığını hissedenler içinse tavsiyem şudur: Sizi çantada keklik sanmasına izin vermeyin. İlişkinin rehavetiyle kendinize özen göstermeyi bırakmış olabilirsiniz. Âşık olduğunuz ilk zamanları hatırlayın. Giyiminize, kişisel bakımınıza özen gösterin. Ondan aşk dilenmeyin. Kendinize acımayın. Güçlü olun. Sizin de onu terk edebileceğinizi anlarsa ilişkinize bir şans daha verebilir. Unutmayın; birazcık kaybetme korkusu her zaman işe yarar.
FAMILY HUG | 27
28 | FAMILY HUG
Hamileyim Ben: Hamilelik Döneminde Ağırlık Kazanımı Hamileliğe merhaba. Planladınız ya da planlamadınız ama artık siz hamilesiniz ve bu da hamileliğin gereklerini yerine getirmek için hazırsınız demektir.
D
aha siz hamile olduğunuzu anlamadan, henüz ilk haftalarında olan bebeğiniz hızlı bir şekilde gelişmeye başlar. Bu nedenle her daim sağlığınızın iyi olması ve iyi beslenme alışkanlıklarınız, bebeğinizin için sağlıklı bir ortam oluşturur. Hamile kalmadan önce mutlaka sigara ve alkollü içecekler tüketme ayrıca gereksiz ilaç kullanma benzeri bebeğinize zarar verebilecek davranışlardan sakınılmalısınız. Bebeğinizin gelişimindeki en önemli aşama tam olarak gebe kaldıktan sonra başlar. Gebe olduğunuzu anlayıncaya kadar bu davranışlar bebeğinize zararlı etkide bulunabilirler.
FAMILY HUG | 29 Hamilelik öncesinde formda kalmak veya zayıflamak için hiç kalori hesaplandınız mı? Eğer yaptıysanız önümüzdeki dokuz ay boyunca kalorileri bir kenara koyun. Özellikle hamilelik dönemi ağırlık kazanımını sınırlandırmak için yerinde bir zaman değildir. Bebeğinizin doğum ağırlığı sizin ağırlık kazanımınıza bağlıdır. Hamilelik döneminde ağırlık kısıtlaması yapmanız bebeğinizin düşük ağırlıklı (2,5 kg ve altı) doğmasına neden olabilirken onun hayatını da riske atabilir.Hamilelik döneminde bebeğinizin ile gelen 12,5-15 kg arasındaki ağırlık kazanımı normaldir. Bu ağırlık kazanımının içerisinde; plesanta, amniyotik sıvı (bebeğinizin içinde bulunduğu sıvı), fetus (anne karnındaki bebek) vb. ağırlıkları bulunmaktadır.
Önümüzdeki dokuz aylık sürede kendinize ve bebeğinizin gelişimine çok dikkat etmelisiniz. Bilinçli ve sağlıklı beslenerek, aktif olarak ve yeterli düzeyde dinlenmeye zaman ayırarak hem kendinizin hem de bebeğinizin sağlığını koruyabilirsin. İyi beslenen ve bilinen risklerden sakınan kadınlarda, gebelikleri süresince ve doğumda çok az komplikasyon görülmekte ve sağlıklı bebek dünyaya getirmektedirler. Bu nedenle doğmamış çocuğunuzun ve sizin gelecekteki sağlığınızın güvencesinin temel taşlarından biri dengeli ve besleyici bir diyettir.
30 | FAMILY HUG
Hamilelik döneminde artan yağ depoları da sizi korkutmasın sakın. Çünkü 9 ay sonra emziklilik dönemine geçtiğinizde bu yağ depoları oldukça işinize yarayacak. Doğum sonrasında süt üretimi için enerji gereksiniminiz artığında, gerekli enerji yağ depolarından sağlanacak. Hamilelikte ne kadar ağırlık kazanımı normaldir? 1) Gebelik öncesi ağırlığınıza göre değişebilir. Eğer ağırlığınız boyunuza göre normal ise ( BKI: 20-24,9) ağırlık kazanımınız 12,5- 15 kg, eğer zayıfsanız (19 ve altı) ağırlık kazanımı 14-20 kg, eğer şişmansanız (25 ve üstü) ağırlık kazanımınız 8-13 kg olması tavsiye edilmektedir. 7,5 kilodan az olan ağırlık kazanımı anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokabilir. 2) Yaşınıza göre değişebilir.18 yaş ve altında olan hamileler önerilen ağırlığın en üst düzeyinde ağırlık almalıdır. Çünkü kendileri de henüz gelişme dönemi içerisinde oldukları için hem kendi büyüme ve gelişmeleri hem de bebeklerinin büyüme ve gelişmeleri için ek kaynağa gerek vardır. Sağlıklı bir gebelik geçirmeleri için ek enerji ve besin öğeleri karşılanmalıdır. 3) Çoğul gebeliğe göre değişebilir. Eğer ikiz bekliyorsanız ağırlık kazanımınız 18-23 kilo arası önerilmektedir. Çoğul gebeliklerin türüne göre doktorunuza danışarak kilo kazanım ağırlınızı öğrenebilirsiniz. Sağlıklı bir gebelik için ağırlık kazanımının miktarı kadar hızı da önemlidir. Gebeliğin ilk 3 ayında kilo kazanımı ortalama 2 kilo ile sınırlanırken, ikinci 3 aydan itibaren her hafta 0,5 kg olarak beklenir.
FAMILY HUG | 31
Eğer ağırlık kazanımınız hızlı ise şu önerileri gözden geçirebilirsiniz: • Süt ve ürünlerinde tam yağlı türleri yerine yarım yağlı veya yağsız olanları tercih edebilirsiniz. • Et ve türevlerinin fazla yağlarından arındırarak tüketebilir, tavuk, hindi ve balık eti tercih edebilirsiniz. • Kızartma ve kavurma gibi hem fazla yağ fazla hem de besin öğelerinden eksik besinler yerine fırında ve sulu ısıda pişmiş besinleri tercih edin. • Şeker, şekerleme, kremalı yiyecekler, şerbetli yiyecekler size boş kaloriden başka bir şey getirmeyeceğini düşünerek bu tarz besinlerden uzak durun. • Doktorunuza danışarak hamilelik dönemine uygun fiziksel aktivitelere başlayabilirsiniz. Özge Kelebek Uzm.Dyt.
32 | FAMILY HUG
SİHİRLİ BİR ÖĞRETİ: ÇOCUK YOGASI “Bir çocuğun miras alabileceği en önemli şeyler, sevgi dolu anılardır” Frank Sonnenberg
G
ünümüzde stres faktörü s a d e c e yetişkinleri değil, çocukları da derinden ve olumsuz şekilde etkiliyor. İnsanlar arasında çok yaygın olarak görülen stres, korku, güvensizlik, endişe, umutsuzluk, baskı gibi duygular, vücuttaki dengeyi bozarak bedende ve ruh sağlında genel bir gerilim durumuna neden oluyor. Çocuklar da yetişkin insanlar gibi git gide hızlanan yaşam, anne-babaların yoğun iş tempoları, yoğun ve kapsamlı okul müfredatları, sınavlar gibi nedenlerden dolayı strese maruz kalıyorlar. Ve maalesef yetişkinlerde olduğu gibi, stres çocukların da fiziksel ve ruhsal dengelerini sarsıyor; duygusal ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Özellikle
çocukların okul dışında gittikleri yoğun kurslar ve aktiviteler de onları strese maruz bırakabiliyor. Çocuklar üzerlerinde fazla baskı ve beklenti hiss ediyorlar. Günümüzde çocuklar şartlar gereği, artık sokaklarda oynamak yerine, bilgisayar ve televizyon önünde daha fazla zaman geçiriyorlar, bu durağan yaşam şekli çocukların gün içindeki bedensel hareketliliğini azaltıyor. İşte bu sebeplerden ötürü çocukları bu durağan eylemlerin dışına çıkartarak, bedenlerini esnetmek, onları maruz kaldıkları bu stres duygusundan uzaklaştırmak ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak için “çocuk yogası” çok değerli bir öğreti.
FAMILY HUG | 33 Çocuklar yoga çalışmaları yardımıyla bedenlerinde ve zihinlerinde biriken stres, öfke, kaygı gibi olumsuz duyguları ve bu duyguların bedende fiziksel olarak yarattığı olumsuzlukları bırakabiliyorlar. Kendilerini rekabetin olmadığı bir ortamda özgürce ifade edebiliyorlar ve eğlenerek zaman geçirirken bir yandan da hayat boyu onlara gergin, üzgün ve kızgın anlarında iyi gelecek yöntemleri ve nefes tekniklerini öğreniyorlar. Çocuk Yogası nedir? Çocuk yogası, yoga hareketlerinin oyunlarla ve hikâyelerle süslendiği; çocuklara “eğlenerek öğrenme” imkânını sunan özel bir yoga türü. Yoga duruşlarının yanı sıra, nefes çalışmaları, rahatlama teknikleri, yaratıcı imgelerini geliştirme ve dinlenme tekniklerinden oluşuyor. Çocuk yogası temelde, çocuklara duruşlarla hayal güçlerini kullanmayı, doğru nefes almayı ve vücutlarını nasıl rahatlatabileceklerini öğretmeyi amaçlıyor. Çocuklar yogayı oyunlar ve eğlenceli hikâyeler eşliğinde deneyimliyorlar. Böylelikle eğlenerek öğreniyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki, ister çocuk olalım, ister yetişkin, bir konuyu öğrenmek söz konusu olduğunda, en iyi “eğlenerek” öğreniyoruz ve en kalıcı bilgiler de bu yolla edindiğimiz bilgiler oluyor. İşte çocuk yogasının çocuklarla kurduğu iletişim yöntemi de bu sistematiği izliyor.
34 | FAMILY HUG Çocuk yogası derslerinde kullanılan hikâyeler, çocuğun kendine olan öz saygısı ve güvenini geliştirmeye yarıyor ve çocuklardaki öz değer, birlik bilinci gibi olumlu duyguları da besliyor. Yogayı, çocuklarla yapılan pek çok aktiviteden ayıran en temel özellik ise, çocuklar yoga dersleri esnasında başka bir arkadaşı ile kıyaslanmadan; bedeni, düşünceleri sebebiyle yargılanmadan, rekabetsiz bir ortamda kendi kişiliklerini, düşüncelerini ve yaratıcılıklarını ifade ediyorlar. Bu yaklaşım da onların kişilik ve ruhsal gelişimleri üzerinde çok olumlu etkiler bırakıyor. Çocuklarda yoganın faydaları Yoganın çocuklara faydalarını fiziksel, davranışsal - duygusal ve zihinsel olarak 3 başlık altında toplamak mümkün: Fiziksel Faydaları • Çocuğun bedenini tanımasını ve bedensel farkındalık geliştirmesini sağlar. • Çocuğun bedeniyle barışık olmasını ve bununla bağlantılı olarak karşısındaki kişinin de bedenine saygı göstermesini, kendisine ve başkasına fiziksel olarak zarar vermekten kaçınmasını sağlar. • Doğru nefes almanın faydalarını erken yaşta öğrenme imkânı bulurlar ve derslerde öğrendikleri nefes teknikleri sayesinde fiziksel olarak oksijenden daha fazla beslenecekleri için, bu durum organ ve zihin sağlıklarına olumlu yönde yansır. • Günümüzde çocukların daha uzun süre bilgisayar ve televizyon karşılarında zaman geçirmelerinden kaynaklanan bedensel sorunlarını dengelemeye yardım eder; bedensel esnekliğin ve omurga sağlığının korunmasını sağlar ve bedensel denge kurmayı ve dengede kalmayı öğrenirler. • Sinir sistemini rahatlatır; çocuklarda uyumayı kolaylaştırır. • Kan dolaşımına olumlu etkisi vardır.
FAMILY HUG | 35 Zihinsel Faydaları • Derslerde uygulanan nefes teknikleri sayesinde çocuklarda odaklanma, konsantrasyon ve dikkati geliştirir. • Zihnin yoğun düşünce ve stresten kaynaklanan gerginliğini azaltır. • Stres, kaygı, öfke, üzüntü, korku gibi olumsuz duyguları yoga duruşları ve nefes çalışmaları sayesinde azaltır; sol beyin – sağ beyin dengesini kurmaya yardımcı olur. • Denge ve koordinasyon gelişimine yardımcı olur. • Olumlu düşünmeyi geliştirir ve çocuğa pozitif imgelemelerde bulunmayı öğretir. • Hafızayı geliştirir.
Davranışsal – Duygusal Faydaları • Günlük hayatta oluşan endişe, kaygı ve negatifliklerin üstesinden gelmeyi ve kendine güven duygusunun gelişmesine yardımcı olur. • Çocukların kendileriyle ve bedenleriyle barışık olmalarına yardımcı olur. • Özgüven, öz değer ve öz saygı gelişimine katkı sağlar. • Kendilerine ve çevrelerine karşı daha duyarlı ve barışçıl bireyler olmalarını sağlar. • Hayal gücü ve yaratıcılığı geliştirir. • Duygularını daha net anlamlandırabilirler ve ifade edebilirler.
36 | FAMILY HUG • Birbirlerine karşı daha saygılı olmayı; kendisini ve başkasını olduğu gibi kabul etmeyi öğrenirler. • Paylaşmayı, farklı anlayış ve fikirlere saygı duymayı öğrenirler. • Kendileri dışındaki canlıların, doğanın farkındalığına varırlar. Özetle; tüm bu saydığımız faydaların yanı sıra yoga, çocuklarda sevgi ve şefkat duygularını besler. Kendilerine, başka insanlara, doğaya, hayvanlara daha yumuşak ve sevgi dolu yaklaşmaları için onları destekler. Dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu da bu değil mi zaten günümüzde?..
Yazıya başlarken yer verdiğimiz Frank Sonnenberg’in o çok güzel cümlesi aslında “çocuklar ve yoga” başlığını özetler nitelikte. Yoga, bu sihirli öğreti, çocuklarda sevgi dolu anılar bırakır. Sevgi dolu anılarla büyüyen bir çocuk sağlıklı, kendisiyle barışık bir yetişkine dönüştüğünde, bu dünyaya bırakacağı çok güzel ve faydalı işler mutlaka olacaktır. Sevgiyle ve yogayla kalın Elif Şandan Doygun DB Positive Çocuk ve Ergen Yogası Eğitmeni Nefes Teknikleri Eğitmeni Yetişkin Yogası ve Kahkaha Yogası Eğitmeni
FAMILY HUG | 37
38 | FAMILY HUG
Sağlıklı bİr İlİşkİ İçİn 10 kural
Evliliğinizde ya da ilişkinizde sorun mu var? İlişkilerin mutlu ve sorunsuz sürmesi aslında çok da zor değil. Karmaşık bir yapıya ve hassas dengelere dayalı olan kadın-erkek ilişkisinin başarısı, tavsiye edilen birtakım basit ama önemli kurallara uymakla mümkün olabiliyor. Uzmanlar mutlu ve uzun süreli ilişkiler ruhen ve fiziksel olarak da insanları canlandırdığını belirtiyor. Sorunlu ilişkilerde nerede yanlış yapılıyor? Sağlıklı ilişkilerin püf noktaları neler? Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut merak edilen tüm soruları, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmaz 10 kuralını açıklıyor.
Günümüzde sorunlu ilişkiler kronikleşirse korkulan son kaçınılmaz oluyor Hemen hemen herkes yaşadığı ilişkinin ne kadar “sağlıklı” olduğunu merak eder durur. Dergilerde testler yapılır, eş dost ile kıyaslanır, çay sohbetlerinde hep ilişkiler konuşulur. Oysa ki bir ilişkinin ne kadar sağlıklı olup olmadığını o ilişkiyi yaşayan kişiler zaten bilir.
1
3
2
4
5
FAMILY HUG | 39 Hissedilen mutsuzluk, huzursuzluk, anlaşmazlıklar, çatışma ve endişeler, ilişkinin ne kadar “hastalandığına” işaret eder. İlişkideki “ben “ ve “sen”i kaybetmek, ilişkiyi enfekte eden en önemli unsurdur. Ben ve Sen olamayanlar, sağlıklı “biz”i oluşturamazlar. İlişkideki sağlıklı “sen, ben ve biz”i oluşturmak ve mutlu bir ilişki için gerekli 10 altın kuralı Uzman Psikolog Selin Karabulut açıklıyor; 1. Her konudaki duygu ve düşüncelerinizi onunla rahatlıkla paylaşabiliyor musunuz? 2. Evin işlerini ve sorumluluklarınızı, adil bir şekilde partnerinizle paylaşıyor musunuz? 3. Baş başa zaman geçiriyor musunuz? Buna hevesli misiniz? Geçirdiğiniz zamandan keyif alıyor musunuz? 4. Cinsel hayatınız sizi tatmin ediyor mu? 5. Bireysel ilgi alanlarınız ve hobileriniz var mı? Bunlara yeterince zaman ayırıyor musunuz? 6. Partnerinizden bağımsız bir sosyal hayatınız var mı? 7. Bir problemle karşılaşıldığında, ortak bir çözüme ulaşabiliyor musunuz? 8. Partnerinizle kısa ve/veya uzun vadeli ortak hedefleriniz var mı? 9. Partnerinizin yokluğunda onu özlüyor, yanındayken kendinizi iyi hissediyor musunuz? 10. Birbirinizin, birbirinizden ayrı bir özeli-mahremi olduğunu kabul ediyor ve buna saygı duyuyor musunuz?
6
9 7
8
10
40 | FAMILY HUG
HOMO LUDENS * " İnsan ancak çocukluğunda oyun oynarken sahip olduğu ciddiyeti yeniden keşfettiğinde olgunlaşır." Nietzche
*Oyun oynayan insan
FAMILY HUG | 41
Dikkat süresi “bir insanın dikkati dağılmadan bir iş üzerinde odaklandığı sürenin toplamı” olarak tanımlanıyor ve bugünün dünyasında dikkat dağıtıcı unsurların artması göz önüne alınarak bu sürenin ne yazık ki gittikçe azalmakta olduğu yaygın bir endişe kaynağı.
“Okul çağındaki bir çocuğun dikkat süresi en fazla 20 dakikadır” neredeyse tartışmasız bir şekilde tüm eğitimcilerin ve anne babaların üzerinde mutabık kaldıkları bir argüman. Okullar ve anne babalar sürekli olarak çocuklarla ilgili olarak birbirlerine ve odaklanma problemi yaşadığına inandıkları çocuklarına Çocuğa ve eğitime dair herhangi bir proble- geri bildirim veriyorlar. mi bir tek değişkene indirgeyerek açıklamaya çalışmanın doğru olmadığı ve çocuklara dair “dikkatini verebilsen çok başarılı olacaksın problemlerin fiziksel, duygusal, dönemsel, aslında” yetişkinden kaynaklı vb. pek çok nedeni ol- ”dikkatli dinle” duğu gerçeğini kabul ederek yazdığımı belirt- “dikkatli okusaydın o soruyu kaçırmazdın” mek isterim. Problemin olası kaynaklarından birine dikkat çekmek niyetindeyim : Yetişkin- Çocuk dünyaya dikkat süresi 20 dakika ile sılerin ciddiye aldığı şeyler ile çocukların cid- nırlı olarak mı geliyor ? Altın oran 20 dakika diye aldığı şeyler arasındaki fark. nasıl bulunmuş merak ettiğim konulardan aslında. Peki çocuğun dikkat süresinin kısalmasında yetişkinin rolü üzerine yapılan araştırmalar var mı?
42 | FAMILY HUG
- Saatlerdir bilgisayarın başındasın kalk artık. Küçük bir bebeği kendi halinde burnunu ka- Bebeklerini bırak ta biraz da derslerine bak rıştırırken, dakikalarca bir nesneyi yere atıp - Kaç kere diyeceğim televizyonu kapat diye tekrar alırken ya da ısrarla yapmaya çalıştığı bir şeyden kopararak kucakladığımızda diksürekli sesleniyoruz, dikkat dağınıklığı ol- kat eksikliği konusunda ilk adımı atmış oladuğuna inandığımız çocuğumuza. 20 dakika bilir miyiz? Bebekliğinden beri sürekli olarak sonra bırakacak nasılsa neden endişeleniyor- dikkatini verdiği işlerden kopardığımız çosunuz ki ☺ Bırakmıyor mu bir türlü, ne oldu cuğumuzda bir sure sonra dikkat dağınıklığı da dikkat süresi birden bire arttı. tespit ediyoruz. Galiba sorunumuz genel olarak çocuğun dik- Sonraki yıllarda hiç bir işi sonuna kadar götükat süresi değil dikkat etmesini istediğimiz remediği için kızdığımız çocuğumuza, kendi işlere verdiği dikkat süresi. “iş”ini bitirmesi için yeterli zamanı tanıdık mı? Kazanmasını istediğimiz beceri, işlerini dikkatini vererek sonuna kadar götürmesi mi Bütün canlıların yavruları oynayarak öğreni- yoksa bizim verdiğimiz işleri dikkatini vereyor. Çocuklar da bebekliklerinden başlayarak rek tamamlaması mı? Eğer tercihiniz ikinciy“zaman ve mekan olarak bazı sınırların içeri- se siz yoksanız dikkat ve bir işi sonuna kadar sinde sonuna kadar oynar ve oyunları kendi götürme de yoktur. İstediğiniz çocuğunuzun içerisinde bir akışa ve bizzat kendi anlamına kendi işine verdiği dikkat ve özense onun işisahiptir”. Oyundaki sonuna kadar kavramı nin oyun olduğunu kabul etmelisiniz öncedikkat süresi eksikliğinin işaret ettiği sonuna likle. Çocuğa saygı oyununa saygı ile başlar. kadar götürememe ve takip edememe soru- Serbest oyun bir çocuğun dikkatini toplama nunun çocuğun doğasında olmadığının gös- ve iş tamamlama konusunda becerisini geliştergesi aslında. tirdiği doğal bir öğrenme zamanıdır . Sürekli olarak oyundan kopardığımız çocuğun bir sure sonra herhangi bir işi sonuna kadar takip etmemesinden daha doğal bir şey olamaz.
FAMILY HUG | 43
Çocuğun dikkat süresinin eksikliği, dikkatini vermesini istediğimiz şeyin bizim için değerli olduğu kadar onun için de değerli olup olmadığı ve onun için değerli olan şeylere verdiği dikkate bizim yaklaşımımızdan bağımsız düşünülemez. Öncelikle yetişkin olarak bu alanlarda kendimizi geliştirirsek çocuğun dikkat süresi oyun oynarken olduğu gibi işi sonuna kadar götürecek süreye erişecektir.
Ali KOÇ Eğitim Danışmanı
44 | FAMILY HUG
Çocuklara sorumluluk almayı öğretmeli, sorun çözme becerileri geliştirmelerine yardım etmeliyiz. Çocuklarda sorumluluk duygusundan bahsettiğimiz zaman çoğu kez okul çağı çocuklarının ya da ergenlerin okul ile ilgili sorumlulukları akla gelir. Bu yanlış olmasa da eksiktir. Çünkü, sorumluluk duygusu sadece bir öğrencinin okuluna ve derslerine olan sorumluluğu ile yada belli bir yaş grubuyla ilişkilendirilmemelidir.
S
orumluluk, bireyin kendisine verilen görevleri yerine getirmesi, yaptığı bir davranışın olumlu ya da olumsuz sonuçlarını kabullenmesi ve ona sorumluluklar vermeniz başkalarına saygı göstermesidir. gerekir. Çünkü sorumluluk zaman içinde deneyimleyerek Bu tanımdaki özelliklere, alışkanlık haline gelir. “Okul çocuklar hayatın her alanında, öncesi dönemde sorumluluk her daim ihtiyaç duyacağından, duygusu kazanmak bir sorumluluk bilinci anne çocuğun ne işine yarar?” babaların çocuklarına öğretmesi Diye düşünebilirsiniz. Ancak, gereken en temel unsurlardan üstlendiği her sorumluluk aynı biridir. zamanda çocuğun özgüvenini destekleyip sorun çözme Çocuğunuza sorumluluk becerisi geliştirebilmesi için bilinci kazandırabilmek için ortam sağlar. okul öncesi dönemden itibaren
Elbette ki, sorumluluk verirken çocuğunuzun yaşını ve gelişim özelliklerini göz önünde bulundurmanız oldukça önemlidir.
FAMILY HUG | 45 Çocuğun hem başarmanın hazzını yaşaması, hem de gelişimsel süreçlerini destekleyecek yeni çözümler üretmesini sağlayacak sorumluluklar vermeye özen etmelisiniz. Örneğin, 5 yaşında bir çocuğun kıyafetlerini kendi başına giyip çıkarmasını istemek yaşına uygun bir sorumluluktur. Kazağını tek başına çıkarması uzun sürse de, biraz zorlansa da hemen müdahale etmeyerek, onun yerine siz yapmayarak hem kendi kendine bir çözüm üretmesine fırsat tanımış, hem de bir sonraki girişimi için başarabileceğine olan inancını desteklemiş olursunuz. Çocuklar büyüyüp sosyalleştikçe, içinde bulundukları sosyal çevreye ve gelişim dönemine göre almaları beklenen sorumluluklar artar ve değişir. Örneğin, bir çocuk okulda arkadaşı ile bir anlaşmazlık yaşadığı zaman ona vurmak yerine dinleyerek, konuşarak, uzlaşabilmeyi sağlamak, gibi... Çocuğun bu tür sorun çözme becerilerini yaratabilmeleri için küçük yaşlardan itibaren aile içinde çözüm odaklı düşünebilmeyi öğrenmesi gerekir. Bu düşünce biçimi de, zaman içinde evde beklenen sorumluluklarla desteklenmelidir. Çocukların akademik hayatta, insan ilişkilerinde başarılı olabilmeleri ve problem çözme becerisi kazanabilmeleri için anne babaların çocuklarına sorumluluk almayı öğretmesi ve problemleri onlar için çözmek yerine, problem çözme becerisi kazanmalarına fırsat vermeleri gerekir. Çocuklar sorumluluk almayı bir anda öğrenemezler. Sorumlulukları alışkanlık haline getirmeleri zaman alır.
Bu süreçte; 1) Sorumlulukları ile ilgili somut bir şekilde bilgilendirme yapmalı, 2) Bir süre takip ettikten sonra çocuğunuza olumlu gelişimleriyle ilgili geri bildirim vermeli ve uygun şekilde ödüllendirerek davranışın artmasını ya da devamlılığını sağlamalı, 3) Zorlandığı alanlarla ilgili yeni çözümler üretmesi için desteklemelisiniz. Mutlu bir çocukluk dileğimizle, Seniha Naşit Gürçağ Uzman Danışman Psikolog ÇINAR DANISMANLIK www.cinarpsikoterapi.com telefon: 0216 330 94 98 cep: 0535 310 44 25
ÇOCUKLARDA DİL GELİŞİMİ 46 | FAMILY HUG
Şubat sayımızla tekrar merhabalar, Bu ayki sayımızda çocuklarda dil gelişimine değineceğiz. Geç mi konuştu, erken mi konuştu? Konuşmasının doğru gelişmesi için neler yapılabilir? Tüm bu sorulara cevap arayacağız. Çocukların dil gelişimini iki ana gruba ayırıyoruz.
Bunlardan ilki dil öncesi dönem, bebeklerin doğumu ile bir yaş arasındaki dönemdir. Çocuklar ilk 2-3 hafta genellikle ağlama sesinden başka ses çıkarmazlar. İkinci aylarında agulamaya, beşinci ve altıncı aylarda ise ünlü ve ünsüz sesleri birlikte “ba”,”da”,”ga”,”ma,”,”du”,”dü”,”mo” gibi heceleri çıkarmaya başlarlar. Bu dönem bizlerin ilk hecelerini ve bunların birleşimini heyecanla dinlediğimiz dönemdir.
İkinci dönem ise dilsel gelişim dönemi olarak adlandırılır. Adından da anlaşılacağı üzere artık anlamlı kelimeleri, cümleleri duyacağımız dönemdir. Bir yaş civarında ilk anlamlı sözcüklerini söylerler. Aylar ilerledikçe kelime öğrenme hızı da artar. 20 aylık çocuklarda yaklaşık 50 sözcüklük kelime dağarcığı vardır. Tam olarak cümle kuramazlarken, başkalarının kurdukları cümleleri anlayabilirler. İki yaşında özne, nesne, eylem üçlüsünden oluşan cümleler kurmaya başlarlar. Bu söz-
FAMILY HUG | 47
cükleri birbirine bağlayan, ekler ve bağlaçlar yoktur. 30. aydan sonra dili öğrenmeleri çok hızlanır ve kritik bir önem kazanır. Fiilleri, kökleriyle ve ekleriyle çekimlemeye başlarlar. İyelik eklerini kullanabilirler. Bir önceki evre de “Araba gitti” diyen çocuk “Arabam çok hızlı gidiyor” diyebilir. Bu dönemin en zor aşaması ise olumsuzluk ve soru takılarını kullanmaktır. Bu noktada komik karışıklıklar yaşanabilir. Saydığımız bu dönemler beklenen gelişimsel boyuttur.
Dilin öğrenilmesinin en önemli boyutlarından biri de kavram oluşumudur. Bunu ise kavramların adlarını tekrarlayarak bizler oluştururuz. “Bu bir kitap. Kitabın resimlerine bakalım. Kitabı sen tut istersen.” gibi. Bu noktada sizin verdiğiniz tepkiler örneğin “hayır ya da evet” derken kullanılan ses tonu, mimikleriniz, sosyal etkileşimlerin hepsi çocuğun bu kelimelerin anlamlandırılmasında ipucu sağlayacaktır.
48 | FAMILY HUG DİL GELİŞİMİNİ NELER ETKİLER? Bazı çocuklar geç bazıları ise daha erken konuşmaya başlarlar. Bu durumun zeka ile ilişkilendirildiği metinler olmasına rağmen bu kanıtlanmış değildir. Geç ya da erken konuşma bir zeka göstergesi değildir. Cümlelerini doğru yerde ve doğru şekilde kullanıp kullanmadığı, kelime dağarcığı ise dilsel yeteneğini göstermektedir.
Sosyal çevresinde kurulan iletişim tarzları çocuğu etkilemektedir. Ebeveyn ya da çocuğa bakan kişinin konuşması, çocukla iletişimi, çocukla oynanan oyunlar, oyun kurma ilkeleri de çocukların konuşmalarını etkilemektedir. Cinsiyet de çocukların konuşma gelişimini etkilemektedir. Kızların kurduğu oyunlarda genelde konuşma ve iletişim daha çok kullanılırken, erkek çocuklar oyunlarınYapılan bir çok araştırmada aile tarafından da konuşmaya çok gereksinim duymayabilir. küçük yaştan itibaren kitap okunan, eve gazete, dergi, kitap alınan çocukların dilsel Dil gelişimi ile ilgili yapılan araştırmalarda gelişimleri daha hızlı ilerlemektedir. Daha dil gelişiminde genetik faktörlerin, fiziksel ve çabuk okumayı öğrenmek, okumayı hayat- ruhsal durumun, sosyal çevrenin, ebeveyn ve larına geçirerek akademik olarak hızlı iler- çocuk ilişkisinin, cinsiyetin, kültürün, aile yalemelerini sağlayacaktır. pısının etkileri vardır.
FAMILY HUG | 49
BİZLER KONUŞMA GELİŞİMİ İÇİN NELER YAPABİLİRİZ? • Çocukların anne karnında sesleri duyduğu ve bu seslere göre tepkiler verdiği birçok araştırmada kanıtlanmıştır. Doğumdan önce bebeklere farklı müzikler dinletilerek tepkileri gözlenebilir. • Ebeveynin çocukla sık sık konuşması çocuğun konuşma gelişimini hızlandırır. Ninni söylerken çocuğun yüz mimikleri taklit edilebilir. Alt değiştirme ve banyo saatleri, konuşma saatlerine dönüştürülebilir. • Çocuğun farklı sosyal ortamlara girmesi desteklenmelidir. Bu ortamlarda çocuğa örnek olacak çocukların ya da yetişkinlerin bulunması ve çocuğun farklı insanlarla iletişim kurması sağlanabilir. Sosyal ortamda neler olduğunu ya da yapılacağını çocuğa anlatılabilir. “Şimdi teyzen bize çay getirecek, sana da süt getirecek, biz çay içeceğiz, sen de sütünü içeceksin” ya da “bak bu telefonun sesi hadi birlikte telefona bakalım. Alo!”. • “Dil olmadan düşünme olmaz” hipotezi ile daha üst düzey düşünme becerilerini küçük yaşta kazanmalarını desteklemek için evdeki kişilerin geniş kelime hazinesi ile çocukla konuşması önemlidir. • Edatları dilimizde konuşmanın öğrenilmeye başlanmasından yaklaşık 1,5 yıl sonra konuşmalarda yerleşmeye başlayan kurallara sahiptir. İki-üç kelimelik cümleler kuran ve istemediklerini reddedecek ifadeler kullanan çocuklarla edat çalışmaları yapılabilir. “Masanın üstünden topu at” gibi • Çocukların aile içinde konuşması konusunda yapılan ısrarlarda ebeveynler belli bir tutum sergilemelidirler. Çocuğun bu davranışının çok abartılmaması gereğini ve ailedeki diğer üyelerin nasıl davranmasını istediklerini dile getirmelidirler. Ayşegül İŞLEKELLER BOZCA Eğitim Danışmanı
50 | FAMILY HUG
Derya Babuç Konumuz yetişkin eğitimleri olunca en çok karşılaştığımız soru “zor değil mi?” oluyor. Yaş aralığı 20 ile 75 olan ( evet 75 yaşında bir katılımcım olmuştu ) katılımcılarımızla eğitim yapmak pek çok yönü ile zor olabilir. Yaşanmışlıklarımız, alışkanlıklarımız, önyargılarımız bir anda değişecek unsurlar değil. Hele de kişisel gelişim alanında verilen bir çok eğitimin içimizde bir yere dokunması, kendi gerçekliğimiz ile bizi yüzleştirmesinin söz konusu olduğu düşünülürse.
İçimdeki Çocuk : Her şeye “rağmen” GÜLÜMSÜYOR... Adı içinde “positive” olan bir kurumda odaklandığımız nokta tabi ki zorluklar değil. İnsanı mutlu ve motive eden unsur “rağmen” başarabilmek, “rağmen” devam edebilmek. Bakın o daha zor. Eğitim bunun sadece bir parçası. Ve gerekli. Yaşı? Yok. Şekli? Yok. Standardı? Söylenenin aksine bence o da yok. Bazen okuduğunuz bir kitap, bazen gittiğiniz film, bazen aldığınız bir sınıf eğitimi, bazen büyüklerinizin anlattığı hikayeler, bazen okullar, bazen geziler.Kimi bir gün sürer gibi günlerce.Ama hep bir şeyler katar bize ve gelişimimize. İşte benim hikayem de burada başlıyor. Yetişkin eğitimleri için yola çıktığım süreçte, çocuklardan ne çok şey öğrenebileceğimi keşfettiğim o ziyaretle. Birazdan anlatacağım örnek; beni derinden etkileyen, hayatı pek çok yönden sorgulamama neden olan, aklın, fikrin, mantığın yaşsız bir derinliği olduğu, herkesin herkesten ders alabileceği, öğrenmenin ve öğretmenin yaşı olmadığı ile alakalı.
FAMILY HUG | 51 Nasıl mı? Esas Kadın : Ebru Şenocak 30’larında rüzgar sörfü ile tanışan, yarışlara katılan, Türkiye Yelken Federasyonu’nda eğitmen olan, antrenörlük yapan bir isim o. 2007 de faaliyete geçen Beylikdüzü Rüzgar Sörfü okulunun kurucusu. Açık denizde kendisine yat çarpmasına rağmen sörfü bırakmayan, tedavi olduğu hastanenin asansörü düşünce vücudunu eskisi gibi kullanamayacağını öğrenmesine rağmen okulu açan özel bir kadın. Kahramanlar: Batu, Gülce ve diğerleri Çocuklar...Rüzgar sörfüne gönül veren çocuklar. Eksik malzemeler ile yarışlara katılan, yetişkinlerin spora gitme kararlılığının ortalama 7 gün sürdüğü günümüzde, onların yanında en profesyonel sporculara taş çıkartacak derecede profesyonel duran çocuklar. Ve o çocuklar benim içinde bir şeyleri fena sarstılar. Neden mi? Öğrendim ki; *Rüzgar sörfü sadece yazın yapılan bir spor değildir.Havalar soğuduğunda da antrenmanlara devam etmeniz gerekebilir. Okul olarak imkanlarınız size dört mevsim idare etmeyebilir. Çocuk aklınız “yok”u anlamaya çalışırken çocuk kalbiniz ile “olsun” deyip mücadeleyi öğrenebilirsiniz. Ben o mücadele eden çocukları gördüm. *Rüzgar sörfü bir doğa sporudur. Rüzgarla, dalgalarla, akıntılarla mücadele edersiniz. Önünüze engel çıkar, tıpkı henüz karşılaşmadığınız ama hayatınızda karşınıza çıkacak pek çok engel gibi. Bu engelleri aşmak için kararlılık gerekir, motivasyon gerekir, özgüven gerekir.Gerekli olması var olması anlamına gelmediği için; tüm bunlar olmadığında yetişkinlerin iş ve özel hayatlarında neler yaşadığını bilen bizler, o yaşta bu bilince eren çocukları görünce duygulanıyor, gurur duyuyor, çok seviniyor, biraz üzülüyor ( yetişkin olduklarında kendileri için uygun yeri bulabilecekler mi, şimdi yetişkinlerle sağlıklı iletişim kurabilmekteler mi gibi bir sürü soru aynı anda aklımızdan geçiyor.. )Bir anda bütün duygular iç içe geçebiliyor. Ya da bende geçti.
*Denize açılan çocuğun yanında ebeveyni yanında yoktur, o koca yelkeni kendi başına nasıl idare edecek diye düşünürken siz, o rotasını çoktan çizmiştir. Denizden çıkıp da ona hayranlıkla baktığınızı ve içten içe yapmak istediğinizi fark edince yanınızdan geçerken; yetişkinlerde göremediğiniz o empatiyi bir çocukta yakalamak sizi daha da sarsabilir. Çünkü en doğal hali ile size “bende başında biraz çekinmiştim hatta korkmuştum” demiştir. *Bazen her şeyin anahtarı sadece sevgi ve samimiyet olabilir. İster bir şirketin en üst düzey yöneticisi olun, ister bir ekibin en yeni üyesi, ister evin bir tek oğlu. İnsan olmak sadece değerli olduğunu hissetmektir, hissettirmektir. Yaşadığınız bir hayal kırıklığı anında takım arkadaşlarınızın sizi sarıp sarmalaması; her şeye “rağmen” mücadeleye devam etmenizi sağlar. Rekabetin, yarışın, baskıların yetişkinleri farklı farklı etkilediği bir dünyada o samimiyet, paylaşım, duygusal dürüstlük ayrı etkileyecektir sizi. Beni etkiledi. Peki beni en çok ne etkiledi? Konforlu bir araç içinde yolculuk yaparken rüzgar sörfü yapanları görüp “bende yapacağım” diye tutturan 6 yaşındaki oğlunu sörf okuluna getiren, Ebru Hoca “çok küçük” dese de deneme dersleri alması için onu ikna eden anne ile koca sörf tahtasının üzerinde kararlı duran “Kuzey” in çabası. Hayatta her şey olabilir. Benim gibi “neleri yapamayacağınızı” dinleyerek büyümüş ve özgüveninizi kazanmanız yıllarınızı almış ise; çocuklarını destekleyen, çabalarına eşlik eden, boş vaatler ile kandırmayan, yeteneklerini keşfeden her anne baba gözlerinizin yaşarmasına neden olacaktır. İşte tüm bu nedenlerle; “rağmen” yoluna devam edebilen herkes teşekkürü ve tebriki hak etmiştir. Bana bu deneyimi yaşatan herkese en içten sevgi, saygı ve teşekkürlerimle... Derya Babuç DB Positive
52 | FAMILY HUG
14 ŞUBAT’A GÜNLER KALA; BU PARİS BAŞKA PARİS: 2 ÇOCUKLU PARİS! Paris’te Çocuklarla Neler Yapılır, Nerelere Gidilir? Paris’e daha önce iş için yada güzel birkaç gün geçirmek için eşimle defalarca gitmiştik; ama, böylesini ilk kez deneyecektik: 2 çocukla Paris’te koca 1 hafta geçirecektik! Gitmeden önce dersimi çok iyi çalışmıştım ve çocukla Paris’te yapılabilecek şöyle harika şeyler keşfetmiştim: • Paris’in en büyük Parklarından Parc des Buttes Chaumont’u gezecek ve bu parkın içinde yer alan Rosa Bonheur adlı restoranda biz tapaslarımızı yerken minikler ise restoranın açık hava terasında yada oyun odasında oyunlar oynacaklardı; • Le Bal Café’ye gidip kahvemizi içecek; Eren ve Selin’in mekana ait açık oyun alanında eğlenmelerini izleyecektik;
• Yolumuzun üzerinde Hippopotamus zincirlerinden bir restorana rastlarsak bu çocuk dostu mekanda hem et yiyip proteinimizi ihmal etmemiş olacak hem de çocuklara mama sandalyesi ve boya kalemi servis eden bu restoranda ailece hoş vakit geçirebilecektik; • Yemek için diğer bir alternatifimiz ise L’étoile Montmartre olacak ve bu bistro tarzı restoranda hem tipik Fransız mutfağının tadını çıkartabilecek (Fransız mutfağı demişken burada hemen bir parantez açalım: Paris’in her yerinde acil durumlarda kolayca
bulabileceğiniz krep, kruvasan yada “croque monsieur” gibi kolay atıştırmalıklar çocuklu geziniz için büyük bir avantaj ve yemeği hızlıca geçiştirmeniz gereken durumlar için kesinlikle büyük bir kolaylık oluşturuyor.) hem de bıdıkları resim çizebildikleri, çocuk kitap ve oyunlarına göz atabildikleri “çocuk köşesi” ne yönlendirerek onların da hoşça vakit geçirmesini sağlayacaktık. • Hot Chocolate içmek için ise bu kez Une Mère, Une Fille à Paris’i ya da Café Grenadine’i tercih edecek ve oyuncak da satan bu cafelerde çocuklar için düzenlenen atölyelerden birine rastlamayı umacaktık;
Daha da çoook planımız vardı..Ne bileyim “Les 400 Coups” çocuklarla keşfedilmesi gereken bir Cafe’ye benziyordu yada adı üstünde “Le Pousette Café” vardı gidilmesi gereken çocuk dostu mekanlar arasında yada Berthillon’da dondurma yenmeliydi; Laduree’nin macaronlarının tadına bakmadan da olmazdı...
FAMILY HUG | 53
Parklar ve Diğer Atraksiyonlar: • Ve Parklar...: Jardin du Luxemburg’da Carousel’e binip (işte Paris’e çocuksuz gittiğinizde asla farketmediğiniz bir şey daha: bu şehir köşe bucak atlı karıncalarla dolu! Her köşe başı, her park, her müze önünde...mutlaka bunlardan bir tane bulmak mümkün!) piknik yapılacak; Eren, Park’ın havuzundaki model teknelerden yüzdürecekti;
54 | FAMILY HUG
• Tuileries Parkı’nda Kukla Show’lar ve ponny’ler izlenecek ; bu parkta yer alan ve 1900'lerin başında inşa edilmiş olan dönme dolaba binilecekti. • Müzeden çok bir oyun merkezine benzeyen Science Museum’a giderken La Vilette Parkı’na mutlaka uğranacak; 12 temalı bahçesi bir bir ziyaret edilecekti... • Müze demişken çocuklar için ne müzeler ve atraksiyonlar yoktu ki listemde: Tüm sihiriyle Musée de la Magie’yi; yada oyuncak bebekleriyle Musee De La Popuee’yi gezmek gibi; Paris’in eski Hayvanat Bahçesi, akvaryumu ve Doğa Tarihi Müzesiyle Jardin des Plantes gibi; Paris’in çok da içinde yer almasa da çocukların bayılacaklarına emin olduğum Thoiry Safari Park’a da zaman ayırmak gibi; 1860 yılından kalma temalı parkı, lunaparkı, çocuk parkı ve daha birçok ilginç süpriziyle Jardin D’Acclimatation’u gezmek yada Aquaboulevard’ın havuzlarında ıslanmak; Asterix Theme Park’ta yada uçak meraklısı oğluşla Paris Air and Space Museum’da bir gün geçirmek gibi, bir Legoland’i andıran Playmobil Fun Park gibi, bizim Miniaturk’un Fransız versiyonu France Miniature’ü gidip de görmek gibi gibi gibi...
FAMILY HUG | 55 Peki Biz Neler Yaptık? Açıkçası bu mekanlar Paris’e daha önce yaptığımız onca ziyaret sırasında (Paris’e daha önce hiç çocuklarla birlikte gitmemiş olduğumuz için olsa gerek) hiç denemediğimiz ve hatta hiç farkına bile varmamış olduğumuz adreslerdi. Ne var ki, o gün gelip çattığında ve kendimizi bir minnoş bebek ve bir de yerinde durmaz oğluşla Paris’te bulduğumuzda; sanki o “Çocukla Paris’te Yapılabilecek Şeyler” listesini hiç hazırlamamışım gibi başladık güzel Paris’i en baştan turlamaya... Eiffel’in önünde resimleri olmazsa olmaz...”Aaaa..Notre Dame’a kadar gidivermeyecek miyiz...” “...E; buraya kadar da gelmişken ver elini Champs Elysees ve Zafer Takı...” falan demeye... Bu arada gelmeden önce okuduğum tüm kaynaklarda Paris'in hiç çocuk dostu bir şehir olmadığı yönünde birçok uyarı vardı. Özellikle de metro duraklarında asansör olmayışı bunun ilk nedenlerinden biriydi. Günlerimiz metrolarda bir aşağı bir yukarı 2 çocuğu ve 2 puseti yüklenip indirip bindirmelerle yorucu bir şekilde geçince; o yorumları hatırlamadan edemedik doğrusu... İşte biz bu kafayla Paris’in çocuk dostu yüzü yerine her zamanki olmazsa olmaz klasiklerini (tamam biraz minnoşlara uyarlanmış bir versiyonunu) St Germain’den; Opera’ya; funikülerli gidiş yoluyla, sokak ressamlarıyla, mini gezi treniyle ailecek kesinlikle çok büyük bir keyifle ziyaret edilen Sacre Coeur’dan –şehrin son zamanlarda aldığı göçler profilini epey bir değiştirmiş olsa da- Champ de Mars’a kadar.... gezdikten sonra o hafta çocuklar için planladıklarımız arasında sadece 2 maddeyi gerçekten hakkını vererek tamamlamış bulunuyorduk: Disneyland Paris ve Walt Disney World Theme Parkları ! (Bir dahaki sayıda : Disneyland Paris ve Walt Disney World Theme Parkları: 0-5 Yaş Grubu bu parklarda nelere binebilir; küçük çocukla onca yol gitmeye değer mi {kesinlikle evet!}; hangi mevsim gidilir; kaç gün ayrılmalıdır ... ve bunun gibi çevremden sıkça duyduğum birçok Disneyland sorusunun cevaplarıyla bir dahaki yazıda buluşmak üzere!) Nilsu Emre
56 | FAMILY HUG Paris’te, savaş yorgunu fotoğrafçı Robert Capa… Yıllarca dehşet ve şiddetin fotoğrafını çekmiş. Amerikan askerlerini eğlendirmek için Paris’e gelen aktris Ingrid Bergman, onu büyüleyecek. Ingrid, tutkudan yoksun evliliğinden, her hareketini kontrol eden film stüdyosundan bunalmış, özgürleşmek istiyor. Capa onu baştan çıkaracak.
Ingrid Bergman’ı Baştan Çıkarmak
Karşı konulmaz bir çekim. Pahalı kafelerde akşam yemekleri. Sen Nehri İhanet, mutlu sonla bitmez. boyunca yürüyüşler. Gece kulüplerinde çıplak ayakla Haziran 1945. Savaş bitti. danslar. Otel odalarında Aşk başlıyor… gizli randevular… İşgalden kurtulmuş
KURTARICI Çok sıkı bir polisiye! Oslo’nun en “cool” dedektifi yüzü olmayan katilin peşinde…
İ ş Bankası Müzesi’nde çocuklar, binlerce yıl öncesine uzanan bir yolculuğa çıkıyor ve paranın değiş tokuşla başlayan değişimini öğreniyorlar. Müzenin tarihi odalarında, eğitmenler eşliğinde gezerek İş Bankası’nın kuruluş öyküsünü dinliyor, bankanın
PARA ATÖLYESİ
cumhuriyet tarihinden başlayarak günümüze kadar yaptıklarının önemini anlıyorlar. Para ile ilgili oyunların, aktivitelerin yapılacağı atölyenin sonunda kendi hatıra paralarını
hazırlayıp, unutulmayacak bir müze anısı yaratıyorlar. Atölye Günleri Salı ve Perşembe Saatler 10.00-11.40 12.00-13.40 14.00-15.40
Kurtuluş Ordusu’nun yaz kamplarından birinde 14 yaşında bir kız tecavüze uğrar. On iki yıl sonra, Oslo’da Kurtuluş Ordusu’nun düzenlediği bir sokak konserinde, ordu mensuplarından genç bir adam alnından vurularak öldürülür. Ortada ne cinayet silahı vardır, ne de olası bir cinayet sebebi… Konser fotoğraflarında
kırmızı fular takmış bir adam dedektif Harry Hole’nin dikkatini çeker. Çeşitli açılardan çekilmiş fotoğrafları, yüzleri ayırt etmekte uzman Beate Lönn’e gösterdiklerinde, o bile adamın aynı kişi olduğundan emin olamaz. Yüzü olmayan bir adamdır Harry Hole’un kentin arka sokaklarında adım adım kovalayacağı. Katil ise henüz işini bitirmemiştir.
FAMILY HUG | 57
BUZ DEVRİ CANLI
TAVSİYE
“BUZ DEVRİ CANLI” GÖSTERİSİ HEYECANI ŞEHRİ SARDI
MESNEVİ’DEN CEVAPLAR Sorularınızın cevapları bu kitapta Buz Devri filminin birbirinden eğlenceli kahramanları, beyazperdeden buz pistine müthiş bir şovla taşınıyor. Prodüksiyonu, koreografisi, kostümleri, atmosferiyle seyircileri büyüleyen ve tüm dünyada milyonlarca izleyiciye ulaşan “Buz Devri Canlı” gösterisi, Pozitif Live imzası ile 6-7-8 Şubat tarihlerinde Volkswagen Arena’da çocuklarla buluşacak. Buz üzerinde, etkileyici kostümleri ve şovlarıyla Buz Devri karakterleri Many, Scrat, Diego, Peaches ve tabii ki Sid çocuklara etkileyici bir şov vaad ediyor. Dans, akrobasi ve eğlence dolu yepyeni maceralarıyla “Buz Devri Canlı” gösterisi, yalnızca 3 gün üst üste, 11:00, 15:00 ve 19:00 saatlerinde toplam 9
gösteri ile Volkswagen Arena’ya inşa edilecek özel buz pateni sahnesinde olacak. Animasyon film listelerinde üst sıralarda bulunan, en iyi film müziği, en iyi animasyon, en iyi seslendirme dallarında bol ödüllü “Buz Devri” filminin kahramanları, ilk defa 2012 yılında buz pistine çıktı. Twentieth Century, Fox ve Stage Entertainment Touring Production işbirliği ile hazırlanan ve Cirque du Soleil’in ilk artistik direktörü olan Guy Caron’un yaratıcısı olduğu müzikal şov, toplamda 40 sanatçı ile buz üstünde etkileyici bir gösteri vaad ediyor. Yekta Kopan’ın seslendireceği türkçe dublajlı gösteride çocuklar, yarıyıl tatilinde dev boyutlu karakterlerle unutamayacakları bir görsel şölen yaşayacaklar.
•Kitabı iki elinizin arasında, kalbinize yakın bir yerde tutun. •Sormak istediğiniz odaklanın.
soruya
•Derin bir nefes alın. •Nefes verirken içinizden sorunuzu tekrar ederek kitabın rastgele bir sayfasını açın. • Cevabınız karşınızda olacaktır. Mesnevi’den CEVAPLAR kitabı özel bir teknikle hazırlanmıştır. Aldığınız cevap üzerine düşünmek kitapla bağınızı güçlendirecektir. Aynı soruyu tekrar sormak ihtiyacı duyarsanız kitaba birkaç dakika süre vermeniz önerilmektedir.
58 | FAMILY HUG
Yapabileceklerini keşfetmeye hazır mısın?
FAMILY HUG | 59
familyhugatolye.com AtaĹ&#x;ehir
60 | FAMILY HUG
FAMILY HUG | 61
Hatırlatma Dergi içeriği sadece bilgilendirme amaçlı olup hiç bir şekilde tıbbi öneride bulunma amacı taşımaz. Derginin okuyucuları riski tamamen kendilerine ait olmak üzere dergi ve içeriğine erişmeyi kabul ederler. Derginin yazılması ve yayınlanmasında görev alan ve üçüncü kişiler erişimden ve/veya dergideki bilgilere güvenmelerinden kaynaklanan herhangi bir zarar ve/veya kayıptan sorumlu tutulamazlar. Dergi, diğer web sitelerine linkler ve köprüler içermektedir. Family Hug, söz konusu sitelerinin içeriklerinden ve bu sitelerden dolayı kaynakla-nan herhangi maddi ve manevi zarar ve kayıplardan sorumlu tutulamaz. İçerikteki yazı ve resimlerin izin alınmadan, izin alındıktan sonra da kaynak gösterilmeden yayınlanması yasaktır.