Family Hug Mart 2013

Page 1

Türkiye’nin tüm aileyi kucaklayan ilk online dergisi

FAMILY HUG www.familyhug.us

Biradambirbebek

Mart 2013 Yıl 1 Sayı 2

ATEŞİ DÜŞÜRMEK MARİFET DEĞİL

DİDA KAYMAZ

İLK TEŞHİSTE BİZ

TAN SAĞTÜRK “...BARBİ KARAKTERİ YARATMAK İSTEMEDİK”

Süt BAŞAK PELİSTER ŞAKİR BİR ANNENİN KAYAK TATİLİ GÜNLÜĞÜ COURCHEVEL

AYŞE TOLGA

DOĞANIN MUCİZELERİNİ CİLDİNİZLE PAYLAŞIN


NELER VAR BAŞKA NE VAR KISA KISA

Buz pateni, fazla yemek yemek, kundak geri mi dönüyor?

SÜT Süt çocuğun gelişimini de başarısını da arttırıyor.

KİTAP/FİLM/GÖSTERİ

Mart ayınde ne okumalı? Ne izlemeli? Ne dinlemeli? İşte detaylar

YAZARLAR ANNEDEN

Bana bir masal anlat anne...

DİDA KAYMAZ

Karanlık ve kötülük olarak adlandırdığım “kanser” teşhisi ilk anda hayatımızdaki her şeyi değiştirir ya da o an biz böyle olduğuna inanırız.

AYŞEGÜL İŞLEKELLER BOZCA

Üstün zekalı ve yetenekli olsun olmasın bunlara benzer konuşmaları yapıyorsanız, bunlar zamanla soruna dönüşebilir. Peki nasıl?

DOSYALAR/PEMRA UĞURAL

06 10 12 14

YENİ SEZON MİNİK AYAKKABILAR İşte size çocuk ayakkabılarında yeni sezon modellerden bazı örnekler

ORİGAMİ

Dünyanın ilk teknolojik puseti

mamaRoo

Siz hiç bebeğini titreterek sallayan ebeveyn gördünüz mü?

U-TIME

‘Bugün kendim için birşey yapmalıyım’ diye uyandıysanız...

RÖPORTAJ

18 26 30

TAN SAĞTÜRK

Tan Sağtürk ile Tan Sağtürk, kendi koreograflığında Ada Bale Gösterisinde dizisi ve bale üzerine keyifli bir sohbet

DERYA İŞÇİOĞLU

Lansinoh’un yeni ürünlerini Derya İşçioğlu ile konuştık

PINAR DAYANIKLI

Uzm. Dr. Pınar Dayanıklıya Çocuğunuzun grip mi nezle mi olduğunu nasıl ayırt edersiniz? diye sorduk, bakın neler anlattı

AYŞE TOLGA

Doğanın mücizelerini cildinizle paylaşın.

ŞULE PASİN HOGBURN

Teknoloji tüketimi çocuklarımızın düşünme ve odaklanmasını nasıl etkiliyor?

BAŞAK PELİSTER ŞAKİR Bir annenin kayak tatili günlüğü

ERKAN SARIYILDIZ

Hayat ne kadar koşturmacalı, zaman çabuk gelip geçmekte. Hergün önündeki diğer güne yapışmış bir şekilde koşturuyor duruyor.

24 28 48 05 08 22 36 40 42 46


Family Hug Biradambirbebek

İMTİYAZ SAHİBİ Turcreative adına Cesur Doruk GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cesur Doruk

Cesur Doruk

T

eşekkürler!!!

İlk sayımıza gösterdiğiniz ilgi için tüm ekip adına öncelikle teşekkür ederek başlamak istiyorum yeni sayıya. İlk sayımız 270.000 sayfa gösterimi ile Türkiye’nin en fazla okunan online dergilerinden birisi oldu. Bu hem sevindirdi hem de üzerimdeki sorumluluğu açıkçası biraz arttırdı daha iyisini yapmak adına. Bu sayıda neler var peki; Tan Sağtürk ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kitapları, bale eğitimi ve Ada ile ilgili keyifle okuyacağınıza inandığım samimi bir röportaj çıktı ortaya. Ayrıca bu sayıdan itibaren sevgili Dida Kaymaz ve Erkan Sarıyıldız yazar kadromuza katıldı. Yine bu aydan itibaren her ay bir konuk yazarımız olacak. Bu ay ki konuk yazarımız sevgili Başak Pelister Şakir Sağlıktan, spora, beslenmeden, eğitime dopdolu bir Mart sayısı hazırladık sizlere.

REKLAM Turcreative GENEL EDİTÖR İrem Gürel BÖLÜM EDİTÖRÜ Pemra Uğural BÖLÜM EDİTÖRÜ Görkem Pamukçu YAZARLAR Dida Kaymaz Şule Pasin Hogburn Ayşe Tolga Pemra Uğural Bengü Önel Pınar D. Ayşegül İşlekeller Bozca Erkan Sarıyıldız KONUK YAZAR Başak Pelister Şakir ONLİNE DAĞITIM familyhug.us biradambirbebek.com issue.com PR PR Atölyesi

Keyifle okumanız dileğiyle sevgiler cesur d.

İLETİŞİM dergi@familyhug.us


4 | FAMILY HUG

B


B

FAMILY HUG | 5

BANA BİR MASAL ANLAT ANNE

Çocukluk yıllarımdan hatırlarım; annem, geceleri bin bir zorlukla uyuyan kardeşime kendi uydurduğu masalları anlatırdı.

En çok aklımda kalan bu konudaki “best seller”ı olan “Burun” masalıydı. Küçük çocuklar bir mağaranın içine girerler, başlarına olaylar gelir de sonra onun bir devin burnu olduğu ortaya çıkardı. Böyle bir masal varsa telif hakkı annemindir, benden söylemesi.

Öyle böyle değil, hemen uykuya dalabilsin diye bir an önce masal anlatmak gerekirken, bir yandan da Keloğlan Hayvanat Bahçesinde ne yapsa acaba diye bir dert kaplar içimi. Ali ne tür yaramazlıklar yapsa da bize ders verse ya da sevimli kuzucuk nerelere gitse de sonra evine dönerken yolunu kaybetse…

Yıllar geçti, bizim küçük kuzu İşte o birkaç dakika içinde tüm hayal da geceleri genelde kısa sürede uykuya dalsa Masal konusunda tercihim da bazı uyku rituelleri geliştirdi. Rapunzel, Pinokyo, Pijamalar giyilip Külkedisi gibi bilindik yatağa yatılır, klasiklerden birini hemen ben de yanındaki anlatıvermektir. mindere oturup elini tutar bazen kurma yeteneğimi kullanarak en de sırtını okşarım. Birkaç dakika yaratıcı anne olma ünvanını elden geçmeden “anne susadım” der ve ben gidip suyunu getiririm. Sonra bırakmamaya çalışırım. Genelde bazen ninni ister bazen de masal. Bu öğretici bir masal uydurmaya arada fonda ışıklı ninni makinesinin çalışsam da masal bitince “anne bu çok kısa oldu” yakınmalarını işitirim. sesi duyulur. Masal konusunda Bu masallar kayıt altına alsa kitap tercihim Rapunzel, Pinokyo, Külkedisi gibi bilindik klasiklerden olur, o da ayrı. birini hemen anlatıvermektir. Ama gel gör ki küçük hanım bazen Yeri geldiğinde oyuncakları konuştur, yeri geldiğinde masal özel istek yapar. uydur, salonun ortasında kutu “Anne! Kuzu ile kurbağayı anlat. Yaramaz Ali’yi anlat. Sokak kedilerini kutu pense oyna ya da odalarda anlat. Bu akşam Keloğlan Hayvanat saklambaç, bir insanın çocuğu ile geçirdiği her an çok özel ve çok Bahçesindeyi anlat…” güzel, yeter ki onun gönlü olsun…


Y 6 | FAMILY HUG

YENİ SEZON MİNİK AYAKKABILAR

Bazı markalar hala kışın soğuk günlerinde içimizi ısıtırken, bazıları bahar/yaz koleksiyonları ile vitrinlerde çiçek açtı. İşte size çocuk ayakkabılarında yeni sezon modellerden bazı örnekler….

camper

129 TL

muda

49,95 TL

camper

199 TL

muda

49,95 TL

miki house

385 TL

puma

99,50TL

miki house

385 TL

puma

104 TL


FAMILY HUG | 7


8 | FAMILY HUG

İlk teşhiste biz

DİDA KAYMA

Karanlık ve kötülük olarak adlandırdığım “kanser” teşhisi ilk anda hayatımızdaki her şeyi değiştirir ya da o an biz böyle olduğuna inanırız. Kendimiz hakkında düşüncelerimizi, sağlığımızı, ilişkilerimizi, canlılığımızı, ailemize katkılarımızı, geleceğimizi sorgulamaya,geleceğe dair yaşamayı hayal ettiğimiz hayat içerisinde bu sorgulamaya yer vermeye çalışırız. Bu yeni ve yabancı ve çok da kabullenilmek istenmeyen manzara karşısında, artık o dinç, ne istediğini bilen ve herşeye yetebileceğimize inandığımız insan değilizdir. Günümüzde bu denli işerlemiş modern ve tamamlayıcı tıp seçeneklerine rağmen halen yalnız adıyla bile çevremizdeki birçok insanı gelecek hakkında uyandırdığı ürkütücü düşünceler nedeniyle, dehşete düşüren, korkutan, münkünse ağza alınmaması gereken bir hastalığın pençesindeki, kuvvetten düşmüş, kırılgan ölümlülerizdir.


z...

AZ

FAMILY HUG | 9 Bir yandan bana göre her türlü hastalık sürecinde başa gelen,en tehlikeli sınır olan kabullenememe başlar ve kişi durmadan sessizce kendi ile konuşur. Kanser olamam sanırdım. Ailemde yok. Bula bula beni mi buldu? Aslında her zaman kendimede baktım. Benim başıma gelemez bu... Hayatım boyunca bir sigara bile içmedim, alkol kullanmam.. Neden ben?

Bakın hastalığı duyduğu ilk anda gelen tepkiler nasıl oluyor; “Doktor konuşmaya devam ediyordu, ama ben ‘kanser’ kelimesini duyunca, öylesine bir şoka girmiştim kî ağzından çıkan kelimeleri duymuyordum artık” “Bir insanın hayatı sadece bir dakika içinde sonsuza dek değişebilir mi?. Kendimi uzun, çok uzun bir süre yıkılmış hissettim.” Kanser hastalığına birinci evrede yakalanmşsanız sizi genelde “şanslı şanssız” olarak etiketleyeceklerdir. Bu da tamamen iyileşebilme umuduna sahip olunabilecek bir evredir. Fakat her ne olur ise olsun başınızdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissedersiniz. KANSER, KANSER, KANSER diye beyninizin içinde davullar çalıyordur sanki; uyanık olduğunuz her dakikayı ve hatta rüyalarınızı istila ederek bir dakikalığına bile unutturmazlar size acı gerçeği. Bu aşina olmadığınız duyguların kasırgasına kapılan, fırtınanın içinde kalan sadece siz değilsinizdir. Fırtınanın merkezine yakın olanlar, bazen bu dönemi duygusal açıdan öylesine çalkantılı geçirirler ki size yardımcı dahi olamazlar. Aldığım maillerde “kocam aslında harika bir insan” diye başlayan o kadar çok cümle var ki; ve malesef bu harikalıklar sadece teşhis konana kadar devam ediyor ve eş çoğunlukla kanser söz konusu olduğunda dökülüyor. Çok korkup itiraf edememe, duyguları konusunda dürüst olamama ve malesef ihtiyacı olan desteği istemenin eşe zor gelmesi... bu liste uzayıp gidiyor. Tek sorun karşımızdaki eşte mi peki? ya biz kanser hastaları? Tüm yardım önerilerine, “Hayır, iyiyim ben,” diye karşılık vermemiz. Yalnızlık, korku ve taşıyor olduğumuzu hissettiğimiz ağır yük ve bunlarla başa çıkamamamız. Tedavi başlangıcından sonra genelde artık ilişkiye kendimizi verecek bir “biz” olmuyor ortada.Düşünün bu baştan bir ilişkinin bitişi değil mi zaten?

Bu noktada ise devreye genellikle çok yakınımızdakiler çaresiz kaldığında, belli bir me-safeyi koruyabilecek, daha uzaktan arkadaşlarımız giriyor. Aradaki köprüyü oluşturup, dengeyi sağlıyorlar. Öte yandan arkadaşlarının ve ailenin sevgisini, daha önce hissetmediğin bir şekilde hissediyorsun. Bu dönemlerde etrafınızdaki arkadaşlarını kilit rol oynuyor. Ve nasıl bir arkadaş oldukları konusunda bir fikriniz beliriveriyoruz. Adeta izliyorsunuz.. Bir grup çaresiz bir şekilde. “Keşke yapabileceğim bir şeyler olsaydı diyenler ve masanıza bir tencere yemek koyanlar, kemoterapi almak için çıktığınız yolculukta size eşlik edenler, her gece eve dönüş zahmetine katlanmamanız için evlerinin kapılarını size açanlar. Ve burada enteresan olan ve farkına vardığınız şey ise bunu yapanların ne kadar yakın arkadaşlarınız olup olmamasıyla ilgisi yok; bu işte iyi olup, olmadikları ile ilgisi var. Yemek, parti veya tatil konusunda iyi olan insanlar vardır veya sevecenlik ve şefkatte. Onlar empati kurabilenlerdir. Acıyanlar değil. Acımaya, acınmaya hiç ama hiç ihtiyacınız yok. İhtiyacınız olan, kendini yerinize koyup gereksinimlerin neler olduğunu gören, siz durmadan kan pıhtı hücrelerinden ve kan sayımlarından söz ederken gazeteye uzanmayıp sizi dinleyen birileridir. Bunu o kadar çok yaşadım ki, doktordan henüz eve gelip, hastalığımla ile ilgili son değerlerimi paylaşmaya çalıştığım, heyecanla anlatmaya başladığım zamanlarda karşımdaki kişiler ya ellerinden düşürmedikleri telefonları, ya bir tv kumandası ya da bir kitap ile meşgul olurlardı. Ve inanın sizin bunun farkında olduğunuzun farkında değillerdir. Kannser teşhisim konduğundan beri, hiçbir zaman bu kadar kötü uyumamıştım, kuaförde bu kadar zaman harcamamıştım ve bu kadar popüler olmamıştım. Herkesin sevdiği sakat, ölümü bekleyen arkadaşı olmaktan bezdiğim çok fazla gün var; aniden en iyi arkadaşınız olmak isteyen ve düzenli olarak duygusal ve psikolojik durumunuz konusunda kendilerine rapor verilmesi gerektiğini düşünen tanıdıkların sayısına inanamazsınız. İmalı bir şekilde sana “Dida, NASILSIN?” diye sorarlar. Ve cevabını almak için inanın meraktan çatlarlar. Peki sizin ihtiyacınız olan bu mudur ?

NE İSTEDİĞİMİZİ ANLAMAYA NE DERSİNİZ ??


10 | FAMILY HUG

Dünyanın ilk teknolojik puseti 4moms firmasının ürettiği Origami adlı puset, sınırları zorlayarak bir

anne babanın hayallerinden fazlasını yaratmayı başardı. Tamamıyla teknolojik, pratik ve şık. Bir düğmeye basmanız yeterli; kendi katlanıyor, kendi açılıyor.

Bugüne kadar onlarca ünlü marka, yüzlerce değişik model puset tasarladı. Her yeni model; bambaşka yenilikler, pratik özellikler, şık tasarımlar içerdi. Anneler kullanım alanlarına, zevklerine ve bütçelerine göre alacakları pusetleri birbirleriyle kıyasladılar. Origami, öyle bir ilkle dünyamıza girdi ki, hiçbir pusetle karşılaştırmak mümkün değil. Dünyanın ilk teknolojik puseti Origami, puset kullanımında süregelmiş birçok alışkanlığı da yıkıp geçti. En çarpıcı özelliği bir düğme dokunuşuyla kendi kendine katlanması ve açılması. Hani ayakla pusetin gövdesindeki paneli kaldırıp, puseti yukarı itip, kendinize çekip bastırarak kapama hareketleri vardır ya. İşte o devir bitti. Pusetin tutma yerinde yer alan ergonomik düğmesine basmanız ve kendi kendine katlanışını seyretmeniz yeterli. Birkaç saniye içerisinde katlanan Origami’yi sadece eğilip almanız kalıyor geriye.

P

usetin ön panelinde bir LCD ekran bulunmakta. Bebeğinizin oturup oturmadığını, hava durumunu, hızınızı, pilin ömrünü gösteren dijital ekran animasyonlarla dolu. Pusetle gezerken Iphone’ununuzu şarj edebileceğiniz bir ünite bile mevcut. Siz pusetle yürürken, Origami arka tekerleklerindeki dinamolar sayesinde ilerlerken kendi kendini şarj ediyor. Şarjı bittiğinde kısa süreliğine fişe takıp doldurduktan sonra tekrar yollara düşebiliyorsunuz. Dedim ya herşey teknolojik. Hava karardıktan sonra otomatik olarak yanan çevre aydınlatma ışıkları sizi ve bebeğinizi her zaman görünür kılıyor. Teknoloji harikası Origami’de eşya koyma bölmeleri de oldukça zengin. Dört adet bardak ve içecek tutacağı mevcut. Eşya cepleri ve çıkarılabilir geniş sepet, hem küçük aksesuarlarınız için hem de elinizde taşımak istemeyeceğiniz yükünüz için fazlasıyla yeterli. Markanın pusete uyumlu çıkardığı aksesuarlar da pek bir havalı.


videosu var. Seyretmek için.

tık tık Pusetin Türkiye’deki satış noktaları : Joker, Ayhan Çocuk, Nar Bebe, Bebeğim Mağazaları, Aktif Bebek, Bebek101, Bebeçeyiz Sarayı

Or iga mi

enkli değiştirilebilir kılıflar, tutma kolu çantası, cep telefonu şarjının yanısıra portbebe, oto koltuğu adaptörü aksesuarları arasından zevkinize ve tercihinize göre seçim yapabilme şansınız var. Gelelim bebeğinizin güvenliğine. Güneşliği açtığınızda bebeğinizi görmekte zorlanacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Geliştirilmiş ebeveyn penceresi sayesinde miniğinizi istediğiniz an kontrol etme şansınız var. Tek hareketle zorlanmadan puseti frenleyebiliyorsunuz. Ayrıca dört tekerlek süspansiyon sistemi pürüzlü yollarda bebeğinizin minimumda etkilenmesini sağlıyor. Çocuk güvenlik kilidi ve sensörleri, pusetin istenildiği zaman manuel olarak kapatılıp açılması, ayarlanabilir sırt dayanağı, katlandıktan sonra bagaj çekme yöntemi ile pusetin çekilebilmesi diğer özelliklerinden bazıları. Oturma kılıfları birbirinden canlı 5 renkte geliyor. Kırmızı, pembe, mavi, yeşil ve siyah. Her biri makinada yıkamaya elverişli. Kılıfların fiyatı 250 tl. Pusetin fiyatı 2,800 tl. Telefon kiti 100 tl, portbebe 500 tl. Origami’nin kendi anlatan muhteşem bir

ak se su ar lar ı

R

FAMILY HUG | 11


12 | FAMILY HUG

mamaRoo ana kucağı gibisi yok Siz hiç bebeğini titreterek sallayan ebeveyn gördünüz mü? Bebeğiniz mamaRoo ana kucağında aynı sizin kollarınızda gibi, nazik bir ritimle sallanıyor! Sırtınızı yaslayın ve rahatlayın. Salıncak gibi sağa sola veya aynı hızda sallanan mekanik koltuklar gibi yukarı aşağı hareket etmek yerine, daha doğal bir ritmi vardır anne babaların. Daha çok buna yaylanarak sallamak da diyebiliriz. 4Moms firması, her ürününde olduğu gibi, Mamaroo’yu tasarlarken birçok detayı gözden geçirmiş, bebeğe anne kucağı hissi ve rahatlığı verebilmek için ürüne birçok fonksiyon eklemiş. Hareket sensörleri aracılığıyla anne ve babanın hareketlerini ölçerek bu hareketleri MamaRoo’ya uyarlamış. Planlamadan üretim aşamasına kadar ürün; uzman tasarımcılar, doktorlar ve en önemlisi de yüzlerce aile sayesinde yapılanmış. Kullanımı çok basit, 5 çeşit hareket olanağı var. Güzel tarafı, kontrol paneli tabanda. Seçilen her hareketin hızı ayarlanabiliyor. Dolayısıyla bebeğiniz kucağınızdayken de ayağınızla ayarlarını yapabiliyor, ardından bebeğinizi koltuğa oturtabiliyorsunuz.

IPhone veya herhangi bir MP3 çalarınızı panelin üzerine yerleştirdiğinizde, iki yandaki hoparlörlerden istediğiniz müziği dinleyerek sallanıyor bebeğiniz. Işıklı panel, karanlıkta da görebilmenize yardımcı oluyor. Kendi içerisinde de doğadan alınan sesler kullanılmış. Koltuğun üzerindeki tersi çevrilebilen renkli oyuncaklar mevcut. Koltuğu istediğiniz şekilde yatırabildiğiniz gibi, bebeği rahat yatırıp kaldırabilmeniz için oyuncakları da sağa sola döndürebilirsiniz. 6 adet renk ve desen arasından seçebileceğiniz koltuk kumaşları, yerinden çıkartılabiliyor ve rahatlıkla makinada yıkanıyor. MamaRoo’nun oyuncakları, yumuşak, iç kılıfı da oldukça rahat. Çift yönlü oyuncak topları makinada yıkanabilir ve kolayca çıkartılıp takılabilir. Bir tarafı sadece renkleri seçebilen 4 aylık bebekler için, diğer tarafı ise daha büyük bebekler için tasarlanmış. Yeni doğan bebekler gözlerini sadece 20-25 cm. ötesine odaklayabildikleri için Mamaroo’nun dönencesi de bu mesafede konumlandırılmıştır.

Oyuncak topların bebeğin görsel becerilerini arttırdığını savunuyor firma. Çevre dostu mamaRoo pille değil, elektrikle çalışıyor. Ürünün ağırlığı 6kg. Doğumdan itibaren 12 kiloya kadar bebek taşıma kapasitesine sahip. Herbiri farklı amaca hitap eden sallanma programları ise şöyle : Araba yolculuğu :Kendi çevresinde sekiz şeklini çizerek sallanma Kanguru : Aşağıdan yukarıya doğru sallanma Tree Swing : Yanlarda yükselerek, ortada alçalarak sallanma Rock-A-Bye : Yanlarda alçalarak, ortada yükselerek sallanma Okyanus Dalgası : Büyük bir daire çizerek sallanma Ana kucağının fiyatı 600 tl. Yeni doğan destek pedi ekstra alınmak istendiğinde ücreti 100 tl.


FAMILY HUG | 13

mamaRoo’yu daha yakından tanımak istiyorsanız videosunu izlemenizi tavsiye ederim :

video için tık tık Origami ve mamaRoo ürünlerininin satış noktaları : Joker, Ayhan Çocuk, Nar Bebe, Bebeğim Mağazaları, Aktif Bebek, Bebek101, Bebeçeyiz Sarayı

Pemra Uğural


14 | FAMILY HUG

U-TIME Wellness’da kendimizi şımarta zamanı Yoğun iş hayatımız, çocuklu dünyamızın koşturmaları, bitmek bilmeyen sorumluluklarımızdan biraz mola almak için yapılacak en etkili yatırım kendimize vakit ayırmak, spor ve bakımla canlanmak, rahatlamak ve arasıra bile olsa küçük terapi kaçamakları yapmak derim. Unutmayın spor ve güzellik içiçedir. U-Time'da da aynen öyle…….

Ç

ok yoğun çalışıp kendimi ve sağlığımı yabana attığım dönemlerde, buna bir DUR deyip, koşarak kendimi bakıma aldığım, üzerimdeki tüm yüklerden kurtulduğum, kendimi iyi hissederek kapısından çıktığım yerlerden biridir U-TIME Wellness. Tercihlerimizi belirlememize fayda sağlayan ve yaşam kalitemizi yükseltmemize dair bize pek çok şey söyleyen bir kavramdır Wellness. Ruhumuzu, bedenimizi hayatın sorumluluklarından, koşturmacasından biraz da olsa uzaklaştırmayı, kendimizi şımartmayı başarabiliyor, sağlığımıza katkıda bulunuyorsak, evimizde veya iş yerimizde daha verimli bireyler oluyoruz şüphesiz. U-Time 300 m2lik bir alanda, sizlere kendinizi iyi hissetmeniz için tasarlanmış her bir odasında ayrı dünyalar sunan bir merkez. Cilt ve vücut bakımından, çeşit çeşit masajlara, pilatesten knesis’e, bölgesel incelmeden aromaterapiye kadar profesyönel eğitmenlerin ve uzmanların ellerine bırakılıyorsunuz kendinizi U-Time’da.

‘Bugün kendim için birşey yapmalıyım’ diye uyandıysanız, düzenli aralıklarla devam edeceğiniz kişisel bakım; veya ‘Sporu hayat tarzım yapmak istiyorum’ diyorsanız alacağınız pilates dersleri için bulabileceğiniz en kişiye özel ve butik adres U-Time. Kendim için birçok şeyi ertelesem de, masaj her fırsatta deneyimlediğim en güzel kaçamaktır benim için. Yıllar evvel U-Time’a ilk gittiğimde hiç duymadığım birşeyi öğrenmiştim. Bu kadar burçlarla ilgili bir insanımdır, burca göre masaj olduğunu bilmiyordum açıkcası. Meğerse her bitkinin, kökün, çiçeğin aromasının kişinin karakteri üzerinde bir etkisi varmış. Duygusal, hassas ve anlayışlı Yengeç burcunun enerjisine lavanta, adaçayı, çilek ve kavun esanslarından üretilen masaj yağı, kusursuzluğun ve mükemmelliyetçiliğin peşinde koşan Başak burcuna zambak, fındık, nane; güçlü, karmaşık ve derin bir yapısı olan Akrep’e aloe vera, menekşe, papatya ve defne aromalı yağlar ile masaj uygulanmasının rahatlamalarında büyük katkıları varmış. Aroma yağlarının molekülleri çok küçük olduğundan 20 saniyede cilde nüfuz edip kan ile karışıyormuş.

Kokusunun beyine yolladığı sinyallerle bu etki birleşince kişi daha sağlıklı düşünebilmeye ve vücuttaki eksik oksijeni dengelmeye başlıyormuş. Masajı rahatlamak değil, belli bölgelerdeki fiziksel problemleri çözmek için tercih edenlerdenseniz, 30 dakika süren Bölgesel Masaj terapisi, Ba-Guan, Hot Stones veya Herbal Siam masajlarından birini de seçebiliyorsunuz. Masaja gideceğiniz terapi süresinden biraz daha fazla vakti ayırmanızı tavsiye ederim kendinize. Terapi bittiğinde kısa bir süre yattığınız yerden kalkmayın, kulağınıza fısıldayan harika müzikle birlikte arzunuza göre ikram edilen taze bitki çayınızı yudumlayın. U-Time personelinin en beğendiğim yanlarından biri de, sizi aceleye getirmemeleri. Kendinizi sanki sadece size özel bir mekanda ağırlanıyor, iyileştiriliyor gibi hissediyorsunuz. Odada birazcık kestirseniz bile, kimse gelip size ‘gitme zamanı’ sinyalleri vermiyor. U-Time’ın bir ilke imza attığı, en popüler ve iddialı bölümü pilates dersleri.


FAMILY HUG | 15

U-TIME aynı zamanda bir karyopraktik uzman ile paralel çalışıyor. Yüz kişiden 80’inde duruş bozukluğu tespit edilmiş. Bu bozukluklar, doğru basmama ile başlıyor, sonra kalça, omuz ve boyuna kadar ilerliyor. Duruşta herhangi bir aksaklık var ise, öğrenci karyopraktik uzmana yönlendiriliyor ve öğrencinin programı uzman ile beraber çalışılarak çıkartılıyor.

Amaç; mümkün olduğu kadar ekleme yük bindirmeden, vücut Spor kulüplerinde veya pilates merkezlerinde en çok rastlanan ve direncini kuvvetli tutabilmek. Dirence karşı hareket yaptığınız spor uygulanan ikili veya çoklu grup pilates dallarında eklemlere mikro seviyelerde yük biner. dersleridir. Kişi hocadan tek başına özel ders alıyordur, ancak 2 veya daha çok kişi ile Fiziksel yapıyı kuvvetlendirmek Peki ya hamilik ve sonrası? bir arada uygulamaları gerçekleştiriyordur. amaçlı ortaya çıkan pilates Hamilelikte 3 ila 8 ay arasında Burada durum farklı. 4 ayrı pilates odası hakkında yanlış olan bir kanıyı da dozajında ve bilinçli bir eğitmenin mevcut. Herbirinde 1 hoca 1 müşteri. Teke düzelmek istiyor Serkan Hoca : yönlendirmesi ile, pilates tek. Kalabalık çalışmanın konsantrasyonu Aletli pilates yapmak daha iyidir. İki yapılmasının hiçbir sakınca çok etkilediğini ve özel bir odada öğrencinin türün de vücuda sağladığı faydalar yok aksine büyük faydaları kendini çok daha rahat hissettiğini göz arasında bir fark yok. Sadece vardır. Doğumdan bir ay sonra önüne alırsak, gerçekten herşeyi ile kişiye aletle yaptığınız pilateste hareket başlanabilir. Vücut doğumdan özel U-Time, bunu pilates’te de vurgulamayı seçenekleri daha farklı. Hatta son sonra 6 içinde eski haline adapte ihmal etmemiş. 5 yılda daha çok vücut ağırlığı ile oluyor. O süreye varmadan evvel yapılan pilatese dönüldüğünü birşeyler yapılması gerekir. 6 aydan İçeriyi dolaşırken pilates uzmanı Serkan ekliyor kendisi. Vücuda çok yük sonra onarması daha da zorlaşıyor. Hoca’ya rastlıyorum; bulmuşken bırakır bindirmeden hedef kası verimli Kişi, 1 ay içinde egzersize başlarsa, mıyım? Bir sürü soru var aklımda, hemen çalıştırabilmek önemli. Teorikte toparlanma hızı çok daha yüksek sohbeti koyuyorum. Aldığım cevaplardan mat ile makina arasında sonuç oluyor. Düzenli kardiolarını bunun derlediklerimi kısa bir özet olarak geçmek alma bazında bir fark yok. Pilates içine uygulayabiliyorlarsa en ile gerçekten zayıflayamazsınız. istiyorum. Daha önce düzenli spor güzeli. Pilatesten verimli sonuç Günlük yaktığınız kalori miktarı yapmamış bir kişinin teke tek ders alarak almak için haftada 3 gün en ideali. artacaktır evet, ama öyle kardioda başlamasını öneriyor Serkan Hoca, en yaktığınız kadar değil. Pilates azından bir süre. Ancak daha evvelden U-Time'da aynı zamanda kardio kaslarınızı sıkılaştırır, eklem yapınız ciddi spor geçmişi olanlar grup derslerine imkanı da var. Kişinin başka bir çabuk adapte olabileceklerinden, bu kişinin geliştirir, sakatlıklara karşı sizi yere gitmesi gerekmiyor. Masaj ile korur, böylece daha koordine tercihine kalıyor. U-Time’da zaten iki sporun da beraber müthiş etkili öğrencinin üzerine çıkmamaya çalışıyorlar. olmuş bir vücuda kavuşursunuz. olduğunu düşünürsek, kişinin Nerede çalışırsanız çalışın pilatese Maksimum 2 öğrenci, bir hoca. Daha istediği şekile girmesi için herşey kalabalık gruplarda verim düşüyor, kontrol başlamadan önceki ile sonraki bir arada, herşey daha etkili. arasındaki vücut farkınızı günlük sıfıra iniyor. Pilates hep kontrol gerektiren hayatta bile çok net hissedersiniz. bir spor.


16 | FAMILY HUG

Kış mevsimlerinde yeme-içme ayarlarınızın ucunu biraz kaçırdıysanız doğru adres U-TIME

Gelelim kişisel bakıma. Cilt/vücut bakımı, toksinlerden arınma, yaşlanmaya karşı tedavi uygulama sizin için ön plandaysa sizi bir yan odaya alıyorum. Cilt bakımını sadece temizlik olarak düşünmemek lazım. Size uygun bakımın hangisi olduğunu bilmeseniz de, önce sorununuzun ne olduğu dinleniyor, cilt kontrol ediliyor, yeme-içme alışkanlıklarınızdan hayat tarzınıza kadar tüm bilgiler alınıyor. İhtiyaca hitap eden en uygun bakım seçilip tedavi başlıyor. Deneyimli ve bilinçli olanlar için çeşitleri sıralamak istiyorum ne var ne yok : Klapp, Phytomer, Bernard Cassiere (Nano Technology), Neostrata Kimyasal Peeling, cihazlı cilt bakımı, oksijen terapi, IPL ve cihazlı vücut bakımları. Kış mevsimlerinde yeme-içme ayarlarınızın ucunu biraz kaçırdıysanız ve yaza ince, sağlıklı girmek istiyorsanız, benim gibi her Mart ayında soluğu U-Time'da alabilirsiniz.

Bölgesel incelme denince birden fazla opsiyonu sunuyor uzman ekip, ama korkmayın kafanız karışmıyor. Her vücut tipine, ihtiyaca ve probleme bir çözüm var. Hangi programa girerseniz girin, uyarmak istediğim çok ama çok önemli bir nokta var. İncelme seanslarına başlayıp, akşama mantı yemiyorsunuz! Böyle bir çabaya baş koyup gönül verdiyseniz, zamanızı ve emekleri boşa harcamamak lazım. Bölgesel incelme yöntemleri her ne olursa olsun, sağlıklı beslenme ve sporla desteklendiğinde çok hızlı cevap veriyor, birbirlerini müthiş destekliyor. Kavitasyon, bunlar arasında en etkili yöntem. Radyo frekans, ultrasonik ses dalgaları ve içerdiği toparlama başlıkları ile istenilen bölgedeki yağları parçalıyor. Kullanılan 3 başlık sayesinde bölge toparlanıyor ve sıkılaşıyor.

Seansın tamamlayıcısı lenf drenaj o kadar keyifli ki, uykuya bile dalabilirsiniz. Elektroterapi, büyük kas gruplarını çalıştırmak isteyen ve bölgesel sıkılaşmayı arzu edenler için ideal. Quantum ise metabolizmayı %14 hızlandıran, kas tonusunu arttıran, sarkmaları düzelten bir program. Kendinizi daha iyi hissetmek, aldığınız fazla kiloları vermek için en popüler döneme girmiş durumdayız, zaman kendinizi şımartma zamanı… Yoğun iş hayatımız, çocuklu dünyamızın koşturmaları, bitmek bilmeyen sorumluluklarımızdan biraz mola almak için yapılacak en etkili yatırım kendimize vakit ayırmak, spor ve bakımla canlanmak, rahatlamak ve arasıra bile olsa küçük terapi kaçamakları yapmak derim. Unutmayın spor ve güzellik içiçedir. U-Time'da da aynen öyle…….

Pemra Uğural


FAMILY HUG | 17


18 | FAMILY HUG

Röportaj: Cesur Doruk

Tan Sağtürk

ile kitaplarını ve baleyi konuştuk Tan Sağtürk, kendi koreograflığında Ada Bale Gösterisinde dizisi, Fındıkkıran ve Uyuyan Güzel gibi klasik balenin büyülü eserleri ile miniklere baleyi sevdirmeye başlıyor. CD ile desteklenen kitaplar bir masal kitabından ziyade baleye ilk adım tadında. Kitapların hikayesini ve baleyi kendisine sordum, bakın neler anlattı...

Kitaplar tek kelime ile bir harika; çok ince düşünülmüş her şey. Ayak hareketleri gibi teknik kısımlarda çok fazla detaylı çalışma var. Bunun yanı sıra bizlerin göremediği diğer detaylardan bahseder misiniz? Öncelikle Ada karakterinden bahsedeyim. Ada karakterinin sempatik bir çocuk olmasına çalıştık. Ancak mükemmel bir barbi karakteri yaratmak istemedik. Sebebi ise hep çocukluğumuzda gördüğümüz çok iyi bir dansçı çokta güzel görünür mantığı üzerineydi. Eğer serimiz devam ederse ileriki yıllarda ada büyüyecek ve Ada bir balerin olacak. Bale yapan birisinin

mükemmel, plastik yüz hatlarına sahip olmasındansa herkesin her kesimin kendisiyle özdeş bir karakter olması konusunda kendi aramızda konuşarak bu çalışmayı oluşturduk. Diğer taraftan da ona bağlı bir Rüzgar karakteri yarattık. Rüzgar onun ablası. Anne ve babayı bir ebeveyn olarak onu taşıyan kişiler yapmadık. Rüzgar, klasik bale çok tercih ettiği danslar arasında olmasa da, rock müzikten hoşlanan ve ayrışan bir yapıda olsa da Ada’yı ablası olarak götürüyor. Kardeşi için iyi bir mihmandar. Bu tip detaylar da var işin içinde.

Yani o bulmuş olduğumuz kostümler var olan bir baleden alıntı değildi. Dekorlar ve kostümler tekrar tasarlandı gibi oldu. Tabi burada çizerimiz Zeynep’in müthiş bir hayal gücü var. Teknik detaylar bu hayal gücüyle birleşince ortaya çok özel bir iş çıkmış oldu. Yani Zeynep yeniden bir eser yaratmış oldu diyebilirim.

eser yaratıldı.

müzik ne kadar önemli?

Kitap içi CD özellikle yabancı dil öğreten kitaplarda sıkça gördüğümüz, ancak masal kitaplarında çok da rastlanan bir konsept değil. Aslında masalı ve özelDiğer taraftan da her defasında likle sizin kitapta çocuğun kafasında kostümleriyle ve dekoruyla yeniden bir kompozisyonu tamamlaması açısından


FAMILY HUG | 19

“Ada karakterinin sempatik bir çocuk olmasına çalıştık. Ancak mükemmel bir barbie karakteri yaratmak istemedik. ”

Size çok enteresan bir örnek vereyim. Tchaikovski Kuğu Gölü’nü yazdıktan sonra Beethoven ya da Mozart gibi birçok ünlü kompozitörün de Kuğu Gölü eseri vardır. Fakat aklımızda kalan Tchaikovsky ‘nin Kuğu Gölü’dür. Müzik ve bale mutlaka paralel gider. Bu yüzden müziğin yeniden tasarlanmış olması eğer amacınız çocuğa klasik balenin o eserini hızlı bir şekilde anlayıp ana belleğe atmasını sağlamaksa mutlaka müzikte olmalıydı. Benal Tanrısever’den yardım alarak yeniden kompozisyonu tasarladık. Bale Stüdyosu kitabının arkasında bir zarf içinde ebeveyne mektup var. Harika bir düşünce öncelikle onu belirtmek isterim.

Orada balenin, çocuğun hem ruhsal hem fiziksel gelişimine katkılarını kısaca yazmışsınız. Bunu açabilir misiniz biraz? Aslında işin enteresan tarafı çocuğunu bale ya da müzik kursuna vermiş olan insan bir süre sonra çocuğunun nasıl geliştiğini gördükçe kültürel açıdan ya da yorumlama açısından da kendi çocuğuna daha da fazla hayranlık duyar. İnsanın iyi bir sanatçı olmasını sağlayan ailesinin duyduğu

...amacınız çocuğa klasik balenin o eserini hızlı bir şekilde anlayıp ana belleğe atmasını sağlamaksa mutlaka müzikte olmalıydı.


20 | FAMILY HUG

Masal kitabından yola çıkarak ufaklığı baleye ısındırdık diyelim. Peki başlamak için en ideal yaş nedir? Bunda fiziki ve ruhsal yeterlilik yaklaşık aynı zamanlarda mı oluşuyor? Bana göre algılama sürelerinin biraz daha uzamasını beklemek gerekiyor. Özellikle kurs programlarında 3,5-4 yaşlarında almak lazım ki hazırlık 1 ve 2 olarak nitelendirdiğimiz teknik öncesi sınıflarda sıraya sokmayı ve aynı anda hareket etmeyi öğretiyoruz. Baleyle asıl tanıştırdığımız dönem ise 5-6 yaşlarındaki teknik sınıf seviyelerinde başlıyor. Fiziksel ve ruhsal gelişme ya da daha doğru ifadeyle algıların, konsantrasyon sürelerinin daha uzun olduğu zaman işte bu 4 yaştan sonra oluşuyor. Bir de fiziksel anlamda vücutta değişik oranlarda uzuyor. Bir bebeğin fiziğini bir yetişkinin vücuduna uyarlarsak komik bir vücut olurdu. Oranlar çok farklı çünkü. O oranların uzamasının belirli bir yerde oturmasını sağlamak lazım ki biz başlayabilelim. Çok daha erken başlatanlar var ancak doğru bir çalışma oluşturmuş olmuyor.

Dolayısıyla sorunuzun zamanı fiziksel ve ruhsal bir zamanlama var o da 4 yaş. Konservatuara girme yaşı ise 8 yaş. Her iyi eğitim alan iyi bale yapabilir mi? Bu işi spor, küçüklük aktivitesi ya da hobiden profesyonelliğe taşıyan etkenler nedir? İyi bale yapmak kavramı verilen işin iyi yapılması ise çok çalışan dediğiniz gibi verilen görevi yerine getirilebilir. Ama bunun koordinasyon haline gelebilmesi için yetenek faktörü devreye girer, yetenek faktörünün doğru oturtulabilmesi içinse öğretmen devreye girer. Bu yüzdendir ki konservatuvar bittikten sonra da hocayla çalışmaya her zaman devam edilir. Yani operada da başımızda duran bi hoca vardır. Profesyonelliğe taşıyan etkenler çocuğun fiziksel yapısının uygun olması gerekiyor ki konservatuvara girebilsin.

“...konsantrasyon sürelerinin daha uzun olduğu zaman 4 yaştan sonra oluşuyor”


FAMILY HUG | 21

“Bu konuda benim en ufak bir isteğim olsa ona farkında olmadan bir yol çizmem demek olacak bu.”

Erkek çocuklarında durum nasıl? Diyarbakır bunun güzel bir örneği aslında. Ailelerin yaklaşımı nasıl bu konuya? Erkek çocuklarıyla ilgili genel olarak bizim ülkemizde bir önyargı olduğunu düşünüyorum. Bu önyargıların kırılmasında bizim görevimiz olduğu kadar hükümetin, devletin kültür politikalarının da etkili olacağı inancındayım. Eğer öyle bir program var ise ki bunu bize bizzat gösteren bir çalışma şu ana kadar mevcut değildi. Sadece bu mevcut hükümetle ilgili olan bir şey değil diğer hükümetlerle de bu böyleydi. Demek ki hangi hükümet gelirse gelsin bu pek fark etmiyor. Aynı şekilde aynı şeyler gidiyor. O yüzden bir hükümete bağlamayacağım bu durumu. Ama Türkiye’de bu meselenin çok önemli olduğuna dair bir yargının oluşmasını siyasilerin aslında birazcıkta ortaya koyması lazım ki ona göre programlar yapılsın ve devlet opera balesi yönlendirilsin. Balenin gerekli olduğuna devlet opera balesinin kuvvetlendirilmesi gerektiğine, balenin tüm yanlış anlaşılmalarına ve önyargılarına karşı bir kamuoyunun tekrar oluşturulması ve çaba gösterilmesi lazım bu konuda. Bunu da birkaç yönünün olduğunu burada açıklamaya çalıştım. Eğer bu daha da artarsa baleye ve müziğe talep çok daha fazla artacaktır. Dahası erkek bale sanatçıları daha fazla bale yapmasını aileler isteyeceklerdir diye düşünüyorum.

Kitapların çıkış noktası aslında Ada. Ada ile ilişkiniz nasıl? Ada benim kızım her şeyden önce. Ada’nın benimle ilişkisi onun bana duyduğu ihtiyaç kadar. Onunla vakit geçiren, onu anlayan, onunla oyunlar oynayıp, onunla ciddi konuşmak isteyen bir baba arayışında bence baba. Her kız ve erkek çocuğu kadar. O ayaklardan bir tanesini eksik bırakmamaya çalışıyorum. Tiyatrocu babanın tiyatrocu oğlu, sinemacı annenin sinemacı kızı diye bir şey vardır ya. Peki balet babanın balerin kızı mı? Ada’nın vereceği karar olmalı bu diye düşünüyorum. Bu konuda benim en ufak bir isteğim olsa ona farkında olmadan bir yol çizmem demek olacak bu. Ben gidiyorum eğer peşimden gelirse. Ama başka bir yere de giderse çok daha memnun olurum. Çünkü o kadar güzel şeyler var ki hayatta. Fakat bale eğitimini almasını doğru olacağı inancındayım. Ona da fazla danışmadan hadi gel, gelir misin, çalışır mısın diyeceğim tabii ki.


22 | FAMILY HUG

Ayşegül İşlekeller Bozca Üstün zekalı ve yetenekli olsun olmasın bunlara benzer konuşmaları yapıyorsanız, bunlar zamanla soruna dönüşebilir. Peki nasıl? Geçtiğimiz ay üstün zekalı ve yetenekli çocukların düşünülenin aksine sürekli kitap okuyan, hiç arkadaşı olmayan, en zor soruları cevaplayan çocuklar olmalarının dışında farklı bir çok özelliğine değinmiştik. Bu sayımızda üstün zekalı ve yetenekli çocukların eğitimlerine ve yaşadıkları sorunlara kısaca değineceğiz. Üstün zeka ve yetenek kavramı ortaya atıldığından beri bu özelliklere sahip bireylerin eğitimi tartışılıyor. Ülkemizde ise konunun önemi henüz yeni yeni tekrar anlaşılmaya başladı. Türkiye’nin üstün zekalılar eğitimi geçmişi Enderun Mekteplerine dayanmaktadır. Küçük yaşta üstün potansiyeli tespit edilen çocuklar alınarak Enderun Mekteplerine yerleştirilir ve farklı bir çok eğitim almaya başlarlardı. Başarılı olduğu konular belirlenen çocuklar, başarıları ve ilgi alanları doğrultusunda daha derin eğitimlerle devletin üst kademelerinde çalışmak üzere özelleştirilirdi. Enderun mekteplerinden sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında da üstün zeka ve yetenekli çocukların desteklenmesi, ilgi alanları doğrultusunda ülkemizde ya da dış ülkelerde eğitim almasının sağlanması, eğitim giderlerinin devlet tarafından karşılanması kanunları ile bir çok üstün zekalı ve yetenekli çocuk dehasını gösterme fırsatı buldu. Sonrasında ise konu önemini ve güncelliğini kaybetti. Geçtiğimiz beş yıl içinde üstün zekalı ve yetenekli bireyler ile ilgili çalışmalar hız kazandı. Türkiye’de bir çok ulusal ve uluslararası kongreler düzenlendi, üstün zeka ve yetenek konusu gündeme alındı. Üstün zekalı ve yetenekli çocukların eğitimi ile yapılan her çalışmanın ortak bir noktası vardı. Seviyesine ve ilgi alanına göre eğitim... Her birey kendine özgü bir zeka seviyesi ve bazı yeteneklerle doğar. Bizim genetiğimizle getirdiğimiz fiziksel özelliklerimiz yanında zekamızın ve yeteneklerimizin de bir kısmının kalıtım ile aktarıldığı yapılan bir çok araştırmada kanıtlanmıştır.

Bir kısmı kalıtımla aktarılmaktadır, peki ya diğer kısmı etkileyen nedir? Diğer kısmı ise çevremiz tamamlar. Genetiğinizle getirdiğiniz yeteneklerimizi eğitim alarak geliştirebiliriz ya da hiç kullanmayarak yok edebiliriz. Eline hiç keman almamış biri kemanda dahi olduğunu bilebilir mi? Zeka da yetenek gibi kalıtım ile birebir ilişkili ise, zeka eğitim ile gelişebilir mi? Zeka da yetenek gibi kalıtım ile birebir ilişkili ise, zeka eğitim ile gelişebilir mi? Zekanın ve yeteneğin keşfedilerek kişilerin keşfedilen alanlarda ilerlemesi sağlanmalıdır. Çocukların yeteneklerinin ve ilgi alanlarının erken keşfi ve bu alanlarda yapılacak çalışmalar eğitim ile ilgili yaşanan ve yaşanabilecek problemlerin önüne geçecektir.


FAMILY HUG | 23

İlgi alanlarına ya da zeka seviyesine göre düzenlenmemiş eğitim yukarıda da bahsettiğimiz problemleri oluşturacaktır. Çocukların yapabileceğinin çok üstünde ya da altında, monoton ders içerikleri ile hazırlanan bir eğitim sınıfta sıkıntılara yol açabilir. Sıkılan ve ders dışı konularla ilgilenen çocuklar, arkadaşlarının derse karşı tutumunu ve sınıf disiplinini de olumsuz etkileyebilir. İlgi alanlarına göre eğitim almalarının yanında, çocuklardan yetenekleri dışındaki çalışmalarda mükemmel olmaları beklenmemelidir. Tüm çocukların yapabileceği ortak etkinlikler mutlaka vardır fakat bunlar her çocuğun öğrenme ihtiyaçlarını karşılayacak mıdır?

ÜSTÜN ZEKALI VE YETENEKLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ Çocuğum her şeyi sorguluyor, öğretmeni bu konudan şikayetçi, Akranlarının ilgilenmediği konulara ilgi duyuyor ama bunları paylaşacağı arkadaşı yok, Çocuğum bildiği konuları tekrar etmeye karşı çıkıyor; öğretmeni de biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Adalet duygusu sürekli başına işler açıyor, arkadaşlarına yapılan haksızlara sanki kendisine yapılmış gibi karşı çıkıyor ve tepki gösteriyor, sonunda da üzülüyor. Bazı çocuklar hızlı öğrenebilir, öğrendiklerini uzun süre saklayabilir ve yeni bilgiler öğrenebilecekken, bazı çocuklar daha fazla tekrarla ve uzun sürede öğrenebilirler. Bu noktada okul idaresine ve sınıf öğretmenine iş düşmektedir. Farklı ihtiyaçları olan öğrenciler için derslerde farklılaştırmalar yapılabilir. Hızlı öğrenen öğrencilere ilgileri doğrultusunda araştırma ödevleri, sınıf içinde kolay soruları zaten yapabiliyorsa kendi seviyesinde sorularla devam edebilme özgürlüğü sağlanabilir. Üstün potansiyelli çocuklar ilgi alanları olan dersleri farklı sınıflarda işleyebilirler. Tekrar yerine yeni bilgiler öğrenmesi için öğrencilere fırsat verilebilir. Örneğin matematik dersinde arkadaşlarından önde olan çocuklar bir üst sınıftan dersler alabilirler. Yukarıda bahsi geçen sorunların çözümü eğitim sisteminin içinde olabilir. Öğrencilerin sorgulama ihtiyacı hissettiği, ilgi duyduğu konular üzerinden dersler işlenebilir. Farklı duygu durumları, hassas adalet duyguları için Sosyal Beceri dersleri düzenlenebilir. Normal sınıflarda bulunan üstün zekalı çocuklar ile yapılabilecekler konusunda sınıf öğretmenleri ve okul idareleri üstün zekalılar uzmanlarından ya da üstün zekalılar sınıf öğretmenlerinden yardım isteyebilirler. Konularla ilgili bize mail yazabilir, gelecek sayılarda işlenmesini istediğiniz konular konusunda fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Çocuklarımızla sağlıklı, mutlu bir ay diliyorum. Gelecek sayıda görüşmek üzere...

Ayşegül İŞLEKELLER BOZCA Üstün Zekalılar Uzmanı aysegul@aysegulislekeller.com


24 | FAMILY HUG

kısa kısa

1

B

UZ PATENİ DEYİP GEÇMEYİN!

Kış sporları arasında kayaktan sonra başı çeken buz pateninin popüleritesi ülkemizde her geçen yıl biraz daha artmakta. Zerafeti ve özgürlüğü simgeleyen bu sporun çocuklarımıza getirileri tahmin edilenden çok daha fazla. Buz pateni yapmanın en en önemli faydalarından biri hayat boyu yapılabilecek bir spor aktivitesi olması. Her yaşta öğrenilebilecek, her yaşta yapılabilecek bir spor. Her sporda olduğu gibi ne kadar küçük yaşta başlanırsa, yeteneklerini geliştirme o kadar kolay ve hızlı ilerlese de; yaşı olmayan

Buz pateni, kundak, obezite

sporların başında gelir. Diz arkasındaki kirişleri ve dört başlı kasları çalıştırarak, vücudun alt tarafını güçlendiren bir spordur. Doğru beslenme uygulandığı takdirde kemiklerin sıkılaşmasını sağlar, eklemlere esneklik kazandırır. Çocukların kendilerini artistik bir şekilde ifade etmelerinde müthiş bir özgürlük getirir. İster tek başlarına, ister grup hallinde yapılabilmesi de büyük bir artıdır. Çocuklar bir süre sonra düşeceklerini hissettiklerinde nasıl düşmeleri gerektiğini, düştükleri yerden nasıl kalkabileceklerini öğrenirler. Bu da diğer sporlarla uğraştıklarında onlarda vücutlarını otomatik olarak korumayı aşılar.

2

F

AZLA YEMEK İSTEYEN ÇOCUĞA NASIL DUR DEMELİ?

Çocuğu başka şeylere yönlendirmek, sofradan kaldırmak en doğru geçiştir. ‘Yeter çok yedin, çatlayacaksın’ deyip yemeği önünden alarak değil, ‘Yanıma gelsene, şu bulmacayı bitirelim’, ya da ‘Resminin bitmesine az kalmış, gelip bitirmek ister misin?’ gibi kafasını dağıtacak ve sofradan uzaklaştıracak aktiviteler bulunabilir. Oyunun bitsin, hala aç isen, yemeğine devam edersin’ teklifini sunup, daha sonra gerçekten sözde durulması da işe yarar bir yöntemdir. Çocuğun bu kadar yemek istemesinde aslında başka bir ihtiyacı karşılanamıyor olabilir. Ailenin çocuğunu iyi tanıyor olması gereklidir. Çocuk alamadığı başka bir ihtiyacını yemekle karşılıyor olabilir. Eğer çocuk iki tabak yemeğe takmışsa, o halde oyunlar yapacağız. Porsiyonları çok azaltacağız, yemekleri iki küçük tabakta vereceğiz. Yemek, yemek masasında yenir. Çocuğun arkasından koşarak yemek yedirilmez. Böyle olduğu takdirde düzensiz bir şekilde her an yemek yiyeceğini düşünür çocuk ve buna alışır. Yemeğin iyi bir atmosferde yenmesi, güzel şeylerin konuşulması çok önemlidir. Çocuk böylece yemek yemeği olumsuz ortamlarla bağdaştırmaz.


FAMILY HUG | 25

3

B

EN ÜŞÜYORUM PEKİ YA BEBEĞİM?

Devamlı elinizde termostatla gezinmeden veya bebeğinizi üşüyordur diye battaniye ile sarıp sarmalamadan evvel, gövdesini hissedin. Eğer sıcak ve pembe ise herşey normal, üşümüyor demektir. Unutmayın, bebeğinizin sirkülasyon sistemi hala gelişmekte. Kan daha çok hayati organlara ve sistemlere, en çok ve acil ihtiyaç olan yerlere pompalanıyor. Özellikle ilk 3 ay, elleri ve ayakları taze kan akışının ulaşacağı en son bölgelerdir. Bu yüzden mimik ellerinin ve ayaklarının solgun gözükmesi veya bazen soğuk olması çok normaldir. Bebeğiniz hareketlendikçe sirkülasyon da artacaktır.

4

B

EBEK KUNDAKLAMAK GERİ DÖNDÜ.

gözlenmiş. Kundağın sanıldığı gibi süre ve miktar açısından Ana rahimdeki güveni vermek ve emzirme sürecine de olumsuz herhangi bir etkisi olmadığı bebeğin uykusundaki kontrolsüz el ve kol da ortaya çıkmış. Önemli olan hareketlerini engellemek için Amerika’da ve bebeğin nasıl kundaklandığı. birçok Avrupa ülkesinde kundağa dönüş hızla Altı bol, üstü kavrayan yaygınlaşmış durumda. Bebekler uyurken bilinçsiz olarak kollarını , bacaklarını oynatırlar. kundaklar tercih edilmeli. Ne çok sıkı olmalı, ne çok gevşek. Uyku döngüsü sırasında 20.dakika itibarı ile Aşırı sıcak bir ortamda, kolunu atar ve bir yerine çarpıyorsa birden kundaklama yapılmamalı. uyanıverir. Böyle olunca uzun süre kesintisiz uyuması engellenmiş olur. Kundaklanan bebek, 4.aydan itibaren dönmeye kontrolsüz bacak- kol hareketleri yapamadıkları ve hareket etmeye başlayan bebeklerin kundaklanması için daha çok uyuyabiliyorlar. Prematüre bebeklerin, kundaklandıklarında daha az strese doğru değildir.


26 | FAMILY HUG

röportaj

Lansinoh Ürün Müdürü Derya İŞÇİOĞLU ile Lansinoh’un yeni ürünlerini konuştuk Derya hanım ilk olarak tasarım ve fonksiyonellik ürünlere nasıl yansıdı? mOmma ürünlerinin tümünde yuvarlak hatlı tasarımları görebilirsiniz. Bebekler ilk olarak annelerinin göğüsleri ile tanışıyorlar ve bu yuvarlak hatları çok seviyorlar. Buradan esinlenerek mOmma biberon ve suluk grubunun tamamı yuvarlak hatlı, hacı yatmaz özellikli tasarımlardan oluşuyor. Hacı yatmaz özelliği bebekleri beslenme saatlerinde eğlendirirken, ayrıca ekstra bir hijyen ve kullanım kolaylığı sağlıyor. Ürünlerin bebeklerin ağzına değen bölümleri yüzeylerle temas etmiyor. Bu renkli tasarımlar bebekleri eğlendirirken, anneler için de kullanım

mOmma markası hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? mOmma, yaklaşık 40 ülkede önemli satış rakamları kazanmış, yenilikçi tasarımlara sahip İtalyan bir bebek beslenme gereçleri markası. İki yıl önce Lansinoh tarafından satın alındı. Türkiye’de 2012 yılının son aylarında raflara girdi.

Aliquam varius adipiscing tempor.gelişim mOmma markası, bebeklerin süreçleri takip edilerek, değişen Vivamus id ihtiyaçlarına göre tasarlanmış, birçok yenilikçi üründen sit oluşuyor. ipsum mOmma ürünleri annelere kullanım kolaylığı sağlarkenFUSCE renkli ve eğlenceli tasarımları ile bebekleri eğlendiriyor. VESTI

Hangi yaş grubu kullanımına uygundur? Biberon kaşık, tabak gibi ürünlerimiz 4. aydan itibaren kullanılmaya başlanabilir. Damlatmaz bardak, pipetli pardak ise çocukların rahatça normal bardaktan içebildikleri süreye kadar rahatlıkla kullanılabilir. Özellikle momma gelişim takipçisi içecek seti, değişen başlıklarıyla biberon, damlatmaz bardak ve pipetli bardak olarak uzun süre kullanım imkanı sunuyor.

Lansinoh’un bünyesine kattığı Earth Friendly Baby Organik Bebek & Çocuk bakım ürünleri markasını bize anlatabilir misiniz? Earth Friendly Baby İngiltere başta olmak üzere Avrupa ve Amerika’da çok önemli bir pazara sahip olan organik bebek bakım ürünleri markasıdır. Sertifikalı organik içerikler ile hazırlanmış Earth Friendly Baby ürün grubunda bebeğinizin banyo ve cilt bakımı ile ilgili tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak geniş bir ürün yelpazesi bulabilirsiniz. arth Friendly Baby ürün grubu içerisinde; arometerapik etkili saç ve vücut şampuanları, bebeğinizin banyosunu eğlenceli bir zaman dilimine dönüştürecek banyo köpükleri ve lavanta özlü sabun bulabilirsiniz. Ayrıca Earth Friendly Baby vücut losyonları, günlük bakım kremleri, masaj yağları ve pişik kremleri ile bebeğinizin cildini besleyip bakımını yapabilirsiniz.


FAMILY HUG | 27

...organik papatya, lavanta ve mandalina bebeklerin ciltlerinin beslenmesine yardımcı olur

Ürünlerin özlerini bozmamak adına nasıl ve nerede saklamak doğrudur? Ürünlerin açıldıktan sonra 12 ay içerisinde tüketilmesi gerekmektedir. Direkt olarak güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

Her bir ürünü öne çıkartan özellikleri mevcut. Biraz bahseder misiniz bunlardan? mOmma kaşığının yuvarlak ergonomik tasarımı bebeklerin minik ellerinin kolayca kavrayabilmesi için özel olarak dizayn edilmiştir. Kaşığın eğlenceli hacı yatmaz hareketleri sayesinde ürünlerin bebeğin ağzına gelen kısımları asla masa yüzeyine değmiyor ve ekstra bir hijyen sağlanıyor. Yuvarlak tasarımları ve yumuşak materyalleri ise ekstra güvenlik sağlıyor. Pipetli mOmma bardağının yuvarlak ergonomik tasarımı anne göğsünden ilham alınarak, bebeklerin küçük ellerinin rahatça kavrayabilmesi için geliştirilmiştir. Eğlenceli hacı yatmaz hareketleri sayesinde pipeti yüzeylere değmiyor ve ekstra bir hijyen sağlanıyor. Kapağı çevirerek pipeti kolayca saklayabilir ve hijyenik bir şekilde çantanızda taşıyabilirsiniz. Hareketli tasarım bebeklerin beslenme saatlerini eğlenceli bir zaman dilimine dönüştürüyor. Sadece bebek emdiğinde sıvı akışı sağlanır, son derece güvenlidir.

Isıtıcılı mOmma tabağının üzerindeki özel delikten sıcak su konularak öğün boyunca yemeğin ısısının korunması sağlanıyor. Sıcak su tıpası; bebeklerin açamayacağı şekilde, sıcak suyun dışarıyı akışını engellemek üzere tasarlanmıştır. mOmma tabağının özel dizaynı stabil ve dengeli kalmasını sağlar. Tabağın altındaki özel kaydırmaz malzeme, tabağın masa ya da mama sandalyesi yüzeyinden kolay kaymamasını sağlar. Son derece güvenlidir. mOmma tabağı bebeğin damak tadını geliştirmek üzere iki farklı bölmeden oluşuyor. Böylece bebeğe farklı tatlar deneme imkanı sunuyor.

Bu doğa dostu bakım ürünlerinde hangi malzemelerin kullanımından kaçınılıyor? Earth Friendly Baby ürün grubundaki hiçbir ürün SLS (Sodyum Laurth Sülfat), paraben, yapay renklendirici ve sentetik parfüm içermez. Tüm ürünler bebeğinizin hassas cildine uygun olarak formüle edilmiştir.

Earth Friendly Baby ürünlerinde kullanılan aromaların bebek vücuduna faydaları nelerdir? Earth Friendly Baby ürünlerinin içeriğinde kullanılan organik papatya, lavanta ve mandalina bebeklerin ciltlerinin beslenmesine yardımcı olurken, aromaterapik etki ile bebekleri rahatlatır ya da enerji vererek güne hazırlar. Papatyalı bir şampuan ve banyo köpüğü ile yapılan ılık bir banyo bebeğinizi sakinleştirir ve rahatlatarak güzzel bir masaja hazırlar. Lavanta aromalı bir şampuan ve banyo köpüğü ile yapılan banyo ise bebeğinizi rahatlatarak derin bir uykuya hazırlar. Mandalina özlü şampuanla yapılan bir sabah banyosu ise bebeğinize enerji vererek onu güne hazırlar.


28 | FAMILY HUG

anneysen

SÜT

Süt çocuğun gelişimini de, başarısını da arttırıyor.

S

üt kuşkusuz bebeklik döneminin olmazsa olmaz en önemli gıdası. Bebeklik döneminde sütle tanışan çocuklar, özellikle kemik ve diş sağlığı içinde bebeklik sonrası dönemde muhakkak süt ve ürünlerinden almalıdırlar. İnsan vücudunun her yaşta ihtiyaç duyduğu süt, bebeklik dönemi ve sonrasında çok daha önemli bir hal alıyor. Bunun içindir ki sütün bebelikten sonraki dönemde de alınmaya devam edilmesi öneriliyor.

Çocuğunuza sütü sevdirin anneysen.com sitesinin uzmanlarından Diyetisyen Samet Yağlı, özellikle bebekler için ayrı bir önemi olan sütün

kullanımı, içeriğindeki vitaminler hakkında konuştuk. “İçeriğinde, yumurtadan sonra gelen en kaliteli protein, kan basıncı dengeleyici potasyum, yine diş ve kemik sağlığında önemli etkenlerden fosfor ve kalsiyum bulunmaktadır. Dolayısıyla bu `Küçük Sağlık Merkezi Süt`ü muhakkak evimizde bulundurmalıyız. Bazı çocuklar sütü kana kana içerken bazıları ise süt yerine daha farklı şeyleri içmek isterler. Bunların birçok sebebi olabilir. Yine en başında ailede süt içilmemesi veya bebeklik döneminde içildiğinden sadece bebeklerin içebileceği bir içecek düşüncesi bile onları sütten uzaklaştırabilir. Dolayısıyla çocuğunuzun önünde birkaç günde bir, bir bardak sütü doyasıya

Eğer annenin artık sütü gelmiyorsa ve ihtiyacı dışarıdan süt ile karşılamak istiyorlarsa o zaman alerjen etkisi düşük olan keçi sütü veya laktozsuz sütleri tercih etmelidirler.

içmeniz onun da hoşuna gidecektir. Sütü sevdirmek için sevdiği meyveleri süt ile iyice mikserden geçirerek doğal meyveli süt şeklinde sunmanızda hoşlarına gidecektir”

Güne kahvaltı ile başlayan çocuk daha başarılı oluyor Süt kadar kahvaltının da çok önemli olduğunun altını çiziyor Diyetisyen Samet Yağlı. Kahvaltı alışkanlığı yine çocuğa aileden geçen bir özelliktir. Yani çocuğu masada tek başına kahvaltıya zorlanan bir çocuk, kahvaltıdan elbette uzaklaşacaktır. Eğer beraber yemenize rağmen hala kahvaltı alışkanlığı yoksa zorlamadan ufak porsiyonlarla başlatmak en güzeli. İşte buna da en güzel örnek bir bardak sütle başlamak. New York’ta bir araştırma merkezinde yapılan araştırma göstermiş ki iyi bir kahvaltı yapan çocukların okul başarıların da ciddi oranda olumlu farklılıklar var. Gelişim çağındaki çocuklarımız süt içerek özellikle yoğun bir kemik sahip olacaklar.


FAMILY HUG | 29 Çünkü günde içeceği 2 bardak süt %75’lere varan kalsiyum ihtiyacını karşılayacaktır. Aynı zamanda hücre yenilenmesinden kas yapısı yoğunluğuna kadar faydası olan bu hayvansal protein kaynağı, muhakkak çocuklarınızın gelişimi için önemli yer sağlamaktadır. Yine yapılan birçok araştırma özellikle bebeklik ve çocukluk dönemlerinde dengeli beslenmenin ileri yaşlarda oluşabilecek hastalıklardan koruyucu etmen olduğunu göstermekte.

Günde 2 bardak pastorize süt içirin Yağlı, bebeklerde sütün yanı sıra ek besinlere başlama zamanı hakkında ise Samet Yağlı şu bilgilendirmeyi yapıyor: “Bazı çocuklarımız ise gaz, şişkinlik, ishal, mide bulantısı sebebiyle sütten uzak durabilirler. Özellikle bebeklik döneminde 6.aydan itibaren ek besinle beraber inek sütü de vermeye başlayan anneler, laktoz intöleransı konusunda dikkatli olmalıdırlar. Dolayısıyla 1 yaşına kadar mümkünse ek besinin yanında anne sütü olmalıdır. Eğer anne sütü artık gelmiyorsa ve süt ile karşılamak istiyorlarsa o zaman alerjen etkisi düşük olan keçi sütü veya laktozsuz sütleri tercih etmelidirler. Bu seçenek çocuklarda da geçerlidir. Yani keçi sütünü güvenle tercih edebilirsiniz. Çocuklarımız süt yerine asitli içecekler tercih ederler çünkü etraflarında süt içenlerden çok onları görmektedirler. Unutmayın ki çocuğunuza alacağınız asitli içecekler fosfor kalsiyum dengesini bozarak kemiklerden kalsiyum atılımına sebep olmaktadır. Bu da çocuğunuzun gelişiminde sorunlara yola açabilir. Hangi süt diyecek olursanız kesinlikle şişede günlük pastorize süt derim. Günde en azından 1 bardak süt kesinlikle içirin ama benim tavsiyem en ideali 2 bardak süt.” Diyetisyen Samet Yağlı’ya sormak istediğiniz her türlü soruyu www. anneysen.com/uzmanlar/beslenmeve-diyet/samet-yagli.aspx adresinden kendisine ulaşarak sorabilirsiniz.


30 | FAMILY HUG

Röportaj: Pemra Uğural

Ateşi düşürmek marifet değil Çocuğunuzun grip mi nezle mi olduğunu nasıl ayırt edersiniz? Gribe yakalanan çocuğa hemen ilaç verilmeli mi? Ateş yükselmesi neyin belirtisidir?


FAMILY HUG | 31

Soğuk ve kuru havanın grip virüsünün yaşama süresini uzattığı, soğuktan dolayı sığındığımız kapalı ortamların da bulaşma olasılığını arttırdığı göz önüne alınırsa, çocukların gripten kaçışı yok gibi kış aylarında. Madem kaçamıyoruz, peki nasıl kurtulacağız? Tedavide neler değişti, ilaçların rolü ne oldu? Anne babaların merak ettiği, bilse de bir türlü emin olamadığı birçok soru ile birlikte soluğu Türkiye’nin İlk ‘ Yalnızca Çocuklara Özel Kliniği’ KLİNİLK’te aldım. KLİNİLK’in kurucu ortaklarından Uzman Doktor Pınar Dayanıklı ile çocuk dostu, dinamik ve ışık dolu ofisinde önce kendisini tanıma, daha sonra da tüm sorularıma yürekten cevap alma fırsatı buldum.


32 | FAMILY HUG

Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra İstanbul Tıp Fakültesinde 6 senesini bitiren Uzm.Dr. Pınar Dayanıklı, 3 sene de Harvard Üniversitesi Eğitim Hastanesi’nde pediatri eğitimini tamamlamış. Bu da yetmemiş, California Üniversitesi’nde Neonatoloji (Yeni Doğan) Bölümü’nde üst ihtisasını bitirmiş. Amerikan Hastanesi’nde Pediatri Departman Direktörlüğü yaptıktan sonra, 2007 yılında Türkiye’nin ilk çocuklara özel kliniği KLİNİLK’in kurucu ortaklarından biri olarak biz ebeveynleri yönlendiremeye, çocuklarımızı iyileştirmeye devam ediyor Uzm.Dr. Pınar Dayanıklı. Kış aylarının vazgeçilmezleri, grip ve nezle…Nedir birbirlerinden farkı? Grip de nezle de solunum yolları enfeksiyonlarıdır. Grip dediğimiz zaman özellikle belli bir virüsün yarattığı hastalıktan bahsediyoruz, o da ‘influenza’ virüsü. Çocukların kışın yakalandığı solunum yolu hastalıklarının hastalıklarının %90’ına sebep, virüslerdir. İnfluenza, burun akması ve boğaz ağrısı yapabildiği gibi; kişiyi nezleye göre çok daha kötü hissettirir. Ateş yapabiliyor, baş ağrısı, beraberinde mide ve bağırsak ile ilgili şikayetler baş gösterebiliyor. 1-2 günde değil, bazen 1 hafta 10 güne yayılarak iyileşen bir hastalık haline dönüşebiliyor. Nezle ise, burun içinin şişmesi, genize akan salgıların çocuğu öksürtmesi, gözlerin yaşarması, bazen de östaki borusunun işlevini bozarak kulak tıkanıklığı ya da su toplamasıyla giden tablodur. Kışın havanın soğuması ve insanların beraber daha fazla kapalı mekanlarda vakit geçirmeleri değişik virüslerin etrafta cirit atmasına sebep oluyor. Kapalı mekanlarda içilen sigara solunum

Kış aylarının vazgeçilmezleri, grip ve nezle… Nedir birbirlerinden farkı? Grip de nezle de solunum yolları enfeksiyonlarıdır. Grip dediğimiz zaman özellikle belli bir virüsün yarattığı hastalıktan bahsediyoruz, o da ‘influenza’ virüsü. Çocukların kışın yakalandığı solunum yolu hastalıklarının hastalıklarının %90’ına sebep, virüslerdir. İnfluenza, burun akması ve boğaz ağrısı yapabildiği gibi; kişiyi nezleye göre çok daha kötü hissettirir. Ateş yapabiliyor, baş ağrısı, beraberinde mide ve bağırsak ile ilgili şikayetler baş gösterebiliyor. 1-2 günde değil, bazen 1 hafta 10 güne yayılarak iyileşen bir hastalık haline dönüşebiliyor. Nezle ise, burun içinin şişmesi, genize akan salgıların çocuğu öksürtmesi, gözlerin yaşarması, bazen de östaki borusunun işlevini bozarak kulak tıkanıklığı ya da su toplamasıyla giden tablodur. Kışın havanın soğuması ve insanların beraber daha fazla kapalı mekanlarda vakit geçirmeleri değişik virüslerin etrafta cirit atmasına sebep oluyor. Kapalı mekanlarda içilen sigara solunum

yolunun direncini çok olumsuz yönde etkiliyor. Nezle ve grip virüsleri birbirinden farklı olduğu gibi, tablo da bambaşka. Nezle yatak döşek olmadan, bol mendil tüketilerek ayakta geçirilirken; grip çocuğu şiddetli bir hastalık haline sokabilir.


FAMILY HUG | 33 İlerlediğinde sinüzite, ya da orta kulak enfeksiyonuna dönüşebilir. Altta yatan allerji, solunum yolu duyarlılığı gibi durumlarda astım ataklarını tetikleyebilir. Gribe sebep olan influenza virüsünün nezle virüsü ile bir bağlantısı olmadığından, aslında nezle sandığımız tabloyu başlatan şey grip virüsüdür. Sadece yanlış değerlendirilip nezle zannedilir. Grip ilerlerse bronşit, zatürre gibi ciddi hastalıklara dönüşebilir. Zatürrelerin çoğu bakteri mikrobu ile değil, virüs yolu ile oluşur.

Hastalık ateş ile birleştiğinde 3 gün beklenmesi önerilir. Neden? 3 gün bekleme çocuğun yaşına ve haline göre karar verilmesi gereken bir durum. Ateş çok çok sıradışı durumlar dışında kendi başına çıkmaz. Biz neden bekletiriz? Eğer çocuğun genel hali iyi ise, yemeden içmeden kesilmediyse, yataklara düşmediyse, etrafta dolanıyorsa 2-3 gün geçirmesi bizim belirtileri görmemiz için fırsat tanıyor. Çünkü peşinden boğaz veya kulak ağrısı, ishal veya döküntü gibi rahatsızlıklar gelebiliyor ve bunlar hemen ateşin çıktığı gün gerçekleşemeyebiliyor. Tablo bu zaman zarfında tamamlanıyor. Bazen de 2-3 günlük süreçte hiçbir şey olmuyor. Duruma göre biz yine çocuğun boğazından kültür alarak, bakterilerin yarattığı bir anjin olup olmadığını ya da kulağına bakarak orta kulak iltihabı varlığını tanıyabiliriz. Durumun ağırlaşması veya hafifleşmesine göre doğru ilacı vermek adına beklemeyi tercih ediyoruz. Bekleme süreci genel O halde ‘Çocuğumun nezlesi durum ve yaş ile alakalıdır. 2 aylık bir gribe dönüştü!’ diye birşey bebekte ateş olduğunda mutlaka yok? hemen görmek isteriz. Bebeklerde ancak kan ve idrar tahlilleriyle tanı Hayır, nezleye etken olan virüsün koyabileceğimiz genel enfeksiyonlar yapabilecekleri kısıtlıdır. Nezle, olabilir. Bebek ne kadar küçükse, burundan giren virüsün etkisiyle hastalığın yayılma hızı o kadar burun akıntısı ve ödemine neden olur. fazladır. Bebek büyüdükçe hem biz

doktorlar, hem de aileler ateşe daha rahat yaklaşmaya başlarlar. Genel durum değerlendirmesi daha kolay yapılır. Çocuk sıkıntısını anlatabilmeye başlar.

Ateşi ne zaman önemsemeli? Ateş korkulacak birşey değildir. Vücudun enfeksiyona karşı verdiği bir yanıttır. Çocukların ateşe direnci de farklı oluyor. Çok yüksek ateşle koşup oynayan olabildiği gibi, 37.5 derece ateşle kusan, iştahı giden çocuklar olabiliyor. Bu yüzden genel durum değerlendirmesi bizim için önemli. Çocuğunuz her zamanki halinde değilse, doktora gitmesi önemli. Çocuğunu tanıyan bir anne, onu bizlerden çok daha iyi gözlemleyebileceği için, farkı hemen anlayacaktır. 3 günü aşan ateşli bir durum ve bariz bir sebep yoksa yine doktora görünmek şart. Bazen idrar yolu enfeksiyonu olabiliyor ve çocuk bunu ifade edemediği için tanısı gecikebiliyor. İdrar testi yaparak tanıyı koyabiliriz.

Bekleme süresi içerisinde çıkan ateşi indirmek için hemen ateş düşürücülere mi başvurulmalı? Ateş, vücudun bir enfeksiyonla mücadele etmek için girdiği yeni bir durum. Vücudun termostatı başka bir ayara geçiyor, vücut kendini ısıtıyor ki mikroplarla savaşsın. O yüzden ateşi düşürmek bir marifet değil. Bizler ateşi kovalamamalıyız. Çocuk hasta, vücut bu yeni duruma adapte oluyor ve tedavi etmeye çalışıyor. Ama çok yükseldiği zaman, çocukların kolu kanadı kırılıyor, başları ağrımaya başlıyor, halsizleşiyor. Anlıyorsunuz, kendini iyi hissetmiyor. Bu tepkiler baş göstermeye başladığında ateş


34 | FAMILY HUG Biz doktorların artık şöyle bir yaklaşımı var : Minik vücutlara ne kadar az ilaç sokarsak, o kadar iyi. İlaçların en masumlarını kullanmaya çalışıyoruz ama en masum olanların bile yüksek dozda alındığında başka organlara yan etkileri olabiliyor. Dozaj çok önemli. Örneğin sık kullanılan parasetamol bile, önerilenden fazla dozda verildiğinde karaciğere hasar verebilir. Yeni jenerasyon doktorlar, parasetamol veya ibuprofen içeren ilaçları minimumda kullandırtarak hastalıkları geçirmeye çalışıyor.

Aralarındaki fark nedir?

P

arasetamol ağrı kesici ve ateş düşürücü. İbuprofen ise bu özelliklerinin yanısıra antienflamatuar etkiye sahip. Yani iltihabi reaksiyonları da iyileştiriyor. Bu yüzden de eklem, kemik yaralanmalarında, ödem yaratan durumlarda ibuprofeni bütün bu etkilerinden ötürü özellikle tercih ediyoruz. Vücuttan atılma mekanizmaları da biraz farklı. Parasetamol karaciğer, ibuprofen ağırlıklı olarak böbrek yolu ile atılıyor. Yüksek ateşli ve ateşin indirilmesi gerektiği durumlarda biz bu ilaçların dönüşümlü verilmesini öneriyoruz. Bir organı devamlı yormak yerine, ağırlığı ikiye bölmüş oluyoruz. Bir ilaç herkese aynı cevabı veremeyebiliyor. Herkesin aynı şekilde etkilenmesi de mümkün değil. Ben çok duyuyorum, 'Benim çocuğumda İbufen hiç yaramıyor'. Olabilir… Başka bir konu da kombinasyon ilaçlar. Biz ebeveynlerin çocukları için doktora danışmadan kombinasyon ilaçlar, ağrı kesicinin yanısıra aynı zamanda öksürüğü durdurucu, burun tıkanıklığını giderici çok içerikli ilaçlar kullanılmasını önermiyoruz. Bu ilaçlar tahmin edemediğimiz sorunlara yol açıyor, çok da masum değiller. İçinde iki üç madde olan nezle grip ilaçlarını ezbere kullanmamak lazım. Onun yerine hastalığı doğal yollarla geçirmeyi daha uygun buluyorum.

Tarhana, ezogelin çorbaları, sarımsak ile pişirilen yemekler en doğal şifadır.

Birçok ebeveyn ilaçların çocukları doğal yollara oranla daha hızlı toparladığı, ayağa kaldırdığını gözlemliyor. Bu doğru mudur? İnanın hiç de öyle değil. Doğal yöntemlerle iyileştirme ile ilaç kullanarak iyileştirme arasında süre olarak hiçbir fark yok. Belki anlık rahatlıklar sağlıyor olabilir. Örneğin o gece öksürmesini durduruyor, ama öksürüğü tedavi etmiyor. O çocuk 1 hafta daha öksürüyor zaten. Temiz hava solutarak, sağlıklı doğal besinler vererek, işlenmiş gıdalar yedirmeyerek, evde pişen yemekle büyüterek yetişen çocuklar, altta yatan başka rahatsızlıkları yok ise eğer, bu hastalıkları daha kolay yeniyorlar. Geçmeyecek hastalık inanın hangi yolu denerseniz deneyin sürecini tamamlamadan geçmiyor. Hafif başlayıp ilerleyen rahatsızlıklarda, komplikasyonlarda tabi ki ilaca başvuruyoruz, antibiyotiklere de hayatta her zaman yer var. Ancak şu anda aynı antibiyotikler bugünkü şekliyle kullanılmaya devam edilirse, bu antibiyotiklerden ölen hiçbir mikrop kalmayacak. Hepsi rezistans geliştirmiş olacak ve biz süper antibiyotikler kullanmaya başlayacağız.


FAMILY HUG | 35 Nezle ve gribi hangi doğal yöntemlerle iyileştirmeliyiz?

B

urun tıkanıklığı, çok basit bir sorunmuş gibi gözükse de çok fazla rahatsızlığa sebep olur. Çocuk doğru nefes alamadığı için kendini iyi hissetmiyor, iştahı kaçıyor. Östaki borularının tıkanmasına yol açabiliyor, bunun sonunda da kulak zarının arkasında sıvı toplanması oluşuyor. Burun tıkanıklığını açmanın ilk yolu nemi ve ısıyı uygun şartlara çekmek. Isıtıcıyı tamamen kapatmak, oda nemlendiricisi veya ıslak çamaşırlar kullanarak nemi arttırmak. Tuzlu su burnun içindeki ödemin çözülmesini sağlar, okyanus suyu içeren mini spreyler kullanılabilir. Enfeksiyonun en büyük ilacı C vitamini. Tazesi bulunabiliyorsa ananas, kiwi, portakal, karnıbahar, brokoli mandalina yedirilmeli bol bol. Boğaz yolları için bitkilerden faydalanmayı çok seviyorum. Ihlamuru kaynamış ve hafif ılınmış suda 10 -15 dakika bekletip içiriyoruz. Adaçayının boğazı, kronik bademcik iltihabını temizlemek gibi bir etkisi var. Tadı kötü geliyorsa, adaçayı ile gargara yapılabilir. Baharatlar çok önemli : zencefil, tere, turp, karabiber boğazı sterilize ediliyor. Tadı çocuklara cazip gelmediği noktada bal veya pekmez Bebeğini emziren bir anne nezle olduğunda emzirmeyi durdurmalı mı? atabilirsiniz içine. Tarhana, ezogelin çorbaları, sarımsak ile pişirilen yemekler en doğaş şifadır. Sarımsağın müthiş bir anti-inflamatuar etkisi var. Bunlarla iyileşemeyen çocuğun Hayır, tam tersi devam etmeli…Ancak bunu muhakkak altta yatan başka bir sorunu vardır. Örneğin yaparken el, kol temizliğine, maske takmaya, bebekle yakın teması minimumda tutmaya özen alerji, geniz eti veya bademciği büyük olması vb. göstermeli. İyileşene kadar öpüp koklamaktan vazgeçmeli. Biz anne emzirmeye devam etsin istiyoruz ki antikorlar bebeğe geçsin. Unutmayalım ki, mikroplar sütten bulaşmaz, sadece hava ve kirli elle temas yoluyla bulaşır. Pınar Dayanıklı'nın her seferinde üzerine basa basa değindiği kilit bir nokta ile yazımı noktalamak istiyorum. Çocuğunuzun nezle veya grip olması çok normal. Ateş ise onun düşmanı değil. Önemli olan çocuğunuzu iyi gözlemlemek. Normal haline göre farklı mı? Gündüz sadece burnu akıyor ancak geceleri uyuyamıyor mu? Konuşurken gözleri mi kayıyor? Nefes almakta zorlanıyor mu? Yoksa keyfi yerinde, evin içinde koşturuyor mu? Miniğinizin vücuduna yer etmiş virüsler onun hayat kalitesini bozmadığı sürece tedavide doğal yollardan şaşmayın. Hemen ilaca sarılmayın ki gerçekten vücudunun ilaçla tedaviye gerçekten ihtiyacı olduğu zaman, etkisi güçlü ve yerinde olsun. Hepinize bol şifalı bir Mart ayı diliyorum…..

Röportaj: Pemra Uğural


36 | FAMILY HUG

ayşe tolga

Doğanın Mucizelerini Cildinizle Paylaşın Pürüzsüz cilt, parlak saçlar,sağlam tırnaklar yalnızca bir düş müdür? Hayır! Doğanın bize sunduğu bitkiler, aromatik öz ve bitkisel yağlar ve mutfakta hazırlanabilen ürünler ve hafif etkili bileşimlerle, beden ve cildimiz sağlıklı ve göze hoş gelen bir görünüm kazanabilir.

G

ünümüzde modern kozmetiklerin içerdiği kimyasal maddeler, yapay koku maddeleri ve bir çok katkı maddesi, sürekli kullanıldıklarında insan sağlığına zarar verirler ve hastalıklara neden olurlar.. Kimyasal maddelerle ve esansları sürekli birlikteliğin duyarlı kişilerde ayrıca alerjilere yol açtığı da bilinen bir gerçektir. Ayrıca, kimyasal kozmetikler çok da pahalıdırlar. Doğal kozmetiklerle Cilt bakımında kullanmakistediğiniz malzemeleri kendiniz seçebilirsiniz.

Renk, koku ve dayanıklılık bakımından yapay madde kullanmanız gerekmez. Cilt dostu maddelerle cildin işlevlerini destekleyebilir ve cildin kendisini yenileyebilmesine(regenerasyon) yardımcı olabilirsiniz. Doğadaki Güçler Aslında kozmetiklerin ve farmosotiklerin ( ilaçlar) ana kaynağı ilk zamanlarda bitkiler, çiçekler idi. Onların etken maddelerinin vücuttaki kimyasal etkilerini fark eden modern bilim maliyetleri düşürmek için bu yapıları kimyasal olarak kopyaladı ve sentetik olarak üretti. Ancak doğada yer alan tüm ürünlerin bizim hücre yapısına birebir benzediğini ve beynimiz tarafından iyileşme sürecinin bu benzerliğin hızlandıracağını hatırlatmak isterim. Aşağıda benim de aromaterapi koleksiyonumda yer alan bitkisel yağlara yer verdim . Bu ürünleri dilerseniz tek olarak ya da faydalarına gore bir ya da iki tanesini karıştırarak kullanabilirsiniz.


FAMILY HUG | 37

Ekolojik Argan Yağı

Buğday Özü Baz Yağı

Cilt hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur. Anti-aging etkisiyle yaşlanmayı geciktirir. Cildi nemlendirerek yumuşatır, kuruma ve çatlaklara karşı korur. Kahverengi lekeler, sivilceler ve siyah noktalarla mücadeleye yardımcı olur. Saçlara parlaklık kazandırır. Selülit ve çatlak izlerini azaltır. Yağlı cildi dengeler. İçindekiler: Ekolojik argan (Argania spinosa) yağı. Menşei: Fas, Üretim Metodu: Soğuk Pres

Faydası: İçerdiği Lesitin, Linolenik asit ve diğer yağ asitleri ile cildi nemlendirir ve yumuşatır. Buğday özü, buğdayın rüşeymi denilen kısmından elde edildiği için çok yüksek düzeyde E vitamini, Folik Asit, Fosfor, Thiamin, Çinko, Demir ve Magnezyum içeren bu harika yağ, doğal bir anti oksidandır. Bebeklerde pişik kremlerinde ve yağlarında, çatlak ve yaralarda iyileşmeye yardımcı olarak, yaşlanma karşıtı ürünlerde kırışıklık önlemeye yardımcı, elastikiyet arttırıcı, cilt sıkılaştırıcı özelliklerinden dolayı kullanılır. İçindekiler: Buğday özü (Triticum vulgare) baz yağı. Menşei: Almanya, Üretim Metodu: Soğuk Pres

Ekolojik Avokado Baz Yağı Cilt bakımında etkin bir yağdır. Cildi besler, nem seviyesini artırır. Kırışıklıkları önlemeye yardımcı olur. Selülit probleminde de kullanılır. Hücrelerin yenilenmesine yardım eder. Egzama ve solar keratoz tedavisinde yardımcı olarak, bitkisel destek görevini üstlenebilir. İçindekiler: Ekolojik Avokado (Persea americana) baz yağı. Menşei: Yeni Zelanda, Üretim Metodu: Soğuk Pres

Ekolojik Çuha Çiçeği Yağı Faydası: İçerdiği yüksek oranda Gamma Linolenik Asit sayesinde cildi çok iyi nemlendirir. Güçlü bir antiaging etkisine sahiptir. Bir yandan ciltte yaşlanmayı geciktirirken diğer yandan cilt hatlarını ve sarkıklarını düzenlemeye yardımcı olur.

İçindekiler: Ekolojik çuha çiçeği (Oenothera biennis) yağı. Menşei: Fransa, Üretim Metodu: Soğuk Pres Havuç Tohumu Baz Yağı Faydası: Cildinizi nemlendirerek, yatıştırır ve yumuşatır. İçeriğinde A vitamini miktarı çok yüksektir. Bu da hücre yenileyici, yeni hücre oluşumunu tetikleyici ve onarıcı özelliğini sağlar. Havuç tohumu yağı içindeki Beta-karoten, B, C, D, E vitaminleriyle birlikte iyi bir anti oksidandır. Özellikle yaşlanma karşıtı özelliğiyle olgun cilt formüllerine eklenebilir, serumlarda kullanmak için idealdir. Cilt sıkılaştırıcıdır bu nedenle ciltteki sarkmalar, selülit ve çatlak problemlerinde yardımcı olur, saç ve kirpik bakımında mükemmel bir seçim, güneşli günlerde harika bir güneş yağı içeriğidir. İçindekiler: Havuç (Daucus carota) tohumu baz yağı. Menşei: Türkiye, Üretim Metodu: Soğuk Pres


38 | FAMILY HUG

Isırgan Tohumu Baz Yağı Faydası: Isırgan bitkisinin tohumlarından soğuk pres metoduyla elde edilen yağ, tüm sistemi özellikle kanı toksik maddelerden temizleyicidir, bağışıklık sistemi güçlendirir. Isırgan tohumunu yağı % 73 Linoleik Asit içeren yüksek onarıcı, temizleyici, yenileyici özeliğe sahip mucizevî bir yağdır. Isırgan tohumu hücre yenileyici, cilt yenileyici nitelikleriyle, yeni hücre oluşumunu tetikler, yaşlanma etkilerini azaltır. Çok ince yapısıyla cilde sürüldüğünde derhal emilir, bir süre sonra yumuşak ve taze bir doku oluşur. Düzenli kullanımda cildi sıkılaştırır. Isırganda bulunan Demir, Histenim, Seretonin, Formik asit, Asetilkolin, Potasyum, A ve C vitaminleri, hücre dokularının dayanıklılığını artırmada yardımcıdır. İçindekiler: Isırgan (Urtica dioica) tohumu baz yağı. Menşei: Türkiye, Üretim Metodu: Soğuk Pres Ekolojik Jojoba Baz Yağı

taşıyan ancak çok farklı faydaları olan bir yağdır. Jojoba, baz yağlar içerisinde raf ömrü ve dayanıklılığı en fazla olan yağlardandır. Besleyici niteliği nedeniyle, yaşlanmakta olan ciltler için kırışıklıklara karşı da iyi bir seçimdir. İçindekiler: Ekolojik jojoba (Simmondsia chinensis) baz yağı. Menşei: Peru, Üretim Metodu: Soğuk Pres

Faydası: Tüm cilt tiplerinde mükemmel nemlendirici olarak kullanabileceğiniz Jojoba yağı saç bakımında da en çok kullanılan yağdır. İltihaba karşı etkili olan miristik asit içeren Jojoba, kimyasal yapısıyla, diğer bitkisel yağlardan çok farklıdır. Bilinen bütün bitkisel yağlar, gliserol ile yağ asitlerinin bir esterleriyken, Jojoba yağı uzun zincirli dallanmış Ekolojik Kalendula bir alkol grubu ile yağ asitlerinden oluştuğu (Aynısafa) Baz Yağı için, bitkisel yağ özellikleri Faydası: Neşe saçan bu

sarı çiçek, ciltle ilgili tüm problemlerde etkilidir. Yüksek nemlendirme özelliğine sahiptir. Aynısafa, akne, yara, burkulma, iltihap, yara izleri ve çatlakların önlenmesinde de kullanılır. Dezenfektan yapısı nedeniyle iltihaplarda, yara temizliğindekullanılır. Egzama, mantar, pişik, isilik ve cilt döküntülerinde kullanılabilir. İçindekiler: Ekolojik kalendula (aynısafa) (Calendula officinalis) baz yağı. Menşei: Fransa, Üretim Metodu: Soğuk Pres

Kayısı Çekirdeği Yağı Faydası: Hem nemlendirici hem besleyici hem de canlandırıcıdır. İçerdiği yüksek A vitaminiyle, özellikle kuru, olgun ve hassas ciltler için önemli bir destektir. Zengin içeriğine rağmen son derece hafif olması sebebiyle, kolayca yayılıp cildi çok iyi kaplar. Bütün bu özellikleriyle, masajlarda en çok tercih edilen yağlardan biridir. A, C ve E vitaminleri bakımından zengindir. Bu vitaminler anti oksidandır ve serbest radikaller ile savaşır. Kayısı yağı aynı zamanda klinik çalışmalarla yaşlanmanın belirtilerini geciktirdiği kanıtlanan ve Retin A’nın bir formu olan Retinly Palmitate içerir. Kayısı çekirdeği yağı % 34 oranında Omega-6 ve % 62 oranında Omega-9 yağ asitleri içerir. Kayısı çekirdeği yağı harika özellikleri nedeniyle bebek masajlarında, hamileliğinizde ve emzirme aralarında meme ucuna uygulanabilir. Yüz bakım serumlarında da kullanılabilir.


FAMILY HUG | 39

Kuşburnu Çekirdeği Yağı Faydası: Orijini Şili olan bu yüksek C vitamini içeren yağın, özellikle yaralarda, ameliyat izlerinin iyileşmesinde, ve yanıklarda yeni hücre oluşumunu tetikleyici özellikleri klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Yüksek C vitamini ve yağ asitleriyle, ciltteki mikro dolaşımı artırır, yaşlılık lekelerinin önlenmesine destek olur, cildin erken yaşlanmasını önler, kırışık oluşumunu azaltır. Cilt hücrelerini güçlendirerek, cildi korur. Yağ-su dengesini sağlar, bu sayede aşırı yağlanmayı engeller. Bu nedenle özellikle yağlı ve sivilceye yatkın ciltlerde kullanılması uygundur. Sarı Kantaron Yağı Faydası: Kantaron genel olarak nörolojik

faydalarıyla tanınır. Nörolojik etkisi kendini, nevralji gibi sinir ağrılarında, zona, romatizmal ağrı ve siyatik şikâyetlerinde de iyileştirici olarak gösterir. Güneş sonrasında aşırı hassaslaşmış cildi rahatlatır ve onarır. Tatlı Badem Yağı Faydası: Orta Doğu kökenli olan badem meyvesinden elde edilen badem yağı, tatlı ve acı olarak ikiye ayrılır. Terapotik özellikleri nedeniyle tatlı badem yağı aromaterapide yaygın olarak kullanılır. Tüm cilt tiplerinde cildi nemlendirir, özellikle kuru, hassas ve tahriş olmuş deride, cildin yenilenip beslenmesine yardımcı olur. Hamilelikte ciltteki çatlak ve izlerde etkilidir. Cilt tonundaki farklılıkları giderir

ve cildi parlatır. Koyu lekelenmeleri giderir. Cildi yumuşatır, dengeler. Özellikle kuru ciltlerde ve cilt kızarıklıklarında etkilidir. Pişik yağlarında ve bebek masajlarında özellikle önerilir. Üzüm Çekirdeği Yağı Faydası: Üzüm çekirdeği, son yılların en popüler yağlarından biridir. Nedeni piyasadaki en güçlü anti oksidanlardan olmasıdır. E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkan yağ, zayıflamış kan damarlarını güçlendirdiği için cildin elastikiyetini ve sıkılığını da artırır. Cildi nemlendirme özelliği çok kuvvetlidir; bariyer oluşturarak cildi nem kaybına karşı da korur. Aromaterapi yağlarını, masaj yağlarında, saç ve cilt serumlarında ve bakım yağlarında karışımlara dilediğiniz oranda katarak kullanabilirsiniz. Güneş ışığı görmeyen, serin ve kuru bir ortamda ağzı sıkıca kapalı olarak saklayınız. Tüm bu ürünleri satın almak isterseniz aisha’nın sitesinden on line olarak alabilirsiniz. www.aisha.com.tr Doğanın Mucizelerinden hayatınızın her alanında kullanmanız dileğiyle Sevgiyle Ayşe Tolga Aromaterapist Aisha Aromaterapi Ürünleri Kurucusu


40 | FAMILY HUG

ŞULE PASİN HOGBURN

Gün’ü yaşamak

Teknoloji tüketimi çocuklarımızın düşünme ve odaklanmasını nasıl etkiliyor? Bizler internet karşısında kaybolan zaman ve güvenlik konularında endişelenirken, asıl tehlikeyi gözden kaçırıyor muyuz? Sabah kahvaltısında Gün bize heyecanla ‘süper bir fikir’ bulduğunu anlatmaya çalışıyor. Hem eşim hem de ben teknoloji alanında çalışıyoruz ve özellikle internet ve mobil dünyadaki gelişmeleri ilgiyle takip ediyoruz. Dolayısıyla evimizde sık sık internet girişimleri sohbetleri gerçekleşiyor. Gün’ün en ilgisini çeken konulardan biri de işte böyle ‘süper bir fikir’ bulup genç yaşta patron olan girişimciler. Dolayısıyla birçok çocuk gibi o da problemleri sadece önündeki engeller olarak değil, birer fırsat olarak görme eğiliminde. Bize büyük bir hevesle fikrini anlatmaya başlıyor. Ödevleri için araştırma yaparken ne kadar zorlandığını, geçenlerde halojen lambayı kimin bulduğunu araştırırken bir sürü alakasız yazı okumak ‘zorunda kaldığını’ anlatıyor. - Keşke benim sorduğum sorulara kolayca cevap bulan bir arama motoru olsa. Örneğin ben ‘Ampulü kim buldu?’ diye sorayım, internet ‘Thomas Edison’ diye cevap versin. Böylece ödevler hızlıca biterdi. Ona bu bahsettiğini kısmen yapan bazı siteler olduğunu, bunu yapmak için gereken teknolojilerin neler olduğunu vs. anlatıyoruz. Ama bizim ilgimizi fikirden çok altında yatan düşünme şekli çekiyor. Eşim hemen ‘Bizim zamanımızda böyle miydi?’ konuşmalarından birine başlıyor heyecanla. Onun yaşındayken araştırma ödevleri yapmak için kütüphaneye gittiğini, en yakın kütüphaneye ulaşmak için bisikletle yarım saatten fazla yol gittiğini ballandırarak anlatıyor. (İngiltere’de büyüdüğü için çocukluğundan verdiği örnekler de filmlerden fırlamış gibi oluyor biraz, zamanla alıştık.) Kütüphanede nasıl araştırma yaptığını, ödünç aldığı kitapları nasıl gözü gibi koruduğunu anlatıyor. İnternet sayesinde tüm bu dertlerden kurtulan küçük kızımız, artık bu tip bir bilgiye ulaşmak için bilgisayarı açmaya bile üşenip hemen cep telefonundan arama yapabiliyor.

Yine de ‘daha hızlı’ olmak ve ‘daha az emek harcamak’ istiyor. Olayın nasihat verme kısmını bir kenara bırakırsak kendi kendimize düşündüğümüzde ona hak vermeden edemiyoruz maalesef. Bilgiye ulaşmanın problem olmaktan çıktığı dünyamızda artık çocuklarımızın üstesinden gelmesi gereken yeni sorun doğru bilgiye ulaşabilmek. Gün de bu sorunu günlük hayatında şimdiden hissetmeye başlamış bile. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken çocuklarımızın öğrenme şeklini de kökten değiştiriyor. Özellikle internet tabanlı teknolojileri kullanmaya başladığımızdan beri aslında hepimizin düşünme ve odaklanma tarzı değişti. Ancak bunun çocuklar üzerindeki etkisi daha farklı. Çünkü onların beyinleri hala gelişim aşamasında. Dolayısıyla bu farklı düşünme biçimi çocukların beyninin kendilerinden önceki nesillere göre faklı şekillenmesine de neden oluyor. Teknoloji konusunda yazıları ile bilinen Nicolas Carr 2007 yılında UCLA (University Of California Los Angeles) bünyesinde yaptığı bir araştırma sonucunda ilginç bulgular ortaya çıkarıyor. Kitap okuma eylemi beynin odaklanmasını ve yaratıcılığı teşvik ediyor. Dolayısıyla bilgiye kitap okuyarak erişebilen nesillerin beyninde odaklanma ve yaratıcılık özellikleri daha güçlüydü. Tam aksine internet kullanımı arttıkça artık beynin bilgiyi en hızlı ve en etkin şekilde tarayabilme yeteneği güçlenmek durumunda kaldı. Akla gelen ve asıl endişe verici nokta ise; bu şekilde düşünmeye henüz gelişme aşamasındayken zorlanan beyinler odaklanma ve yaratıcılık konusunda geri kalmaya mahkûm mu olacak? Bu iki özelliği önceki nesillere göre daha az gelişmiş yeni nesil nasıl bir gelecek inşa edecek? San Francisco Üniversitesi’nden Dr. Jim Taylor teknolojinin çocukların düşünme tarzının nasıl değiştiğini araştırıyor. Taylor’ın dikkat, aşırı bilgi yüklemesi, karar verme ve hafıza konularında paylaştıkları ise çok ilgi çekici.


FAMILY HUG | 41 Dikkat, düşünmek için en önemli bileşen. O olmadan düşünmenin diğer önemli bileşenleri yani hafıza, dil, öğrenme, karar verme, muhakeme, problem çözme tam gerçekleşemiyor. Çocuklarımızın öğrenebilme yeteneğinin olması için mutlaka dikkat ve odaklanma yeteneklerinin geliştirilmesi gerekiyor. Yani onları sağlıklı ve başarılı bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak dikkat eksikliğinin üstesinden gelmek zorundayız.

Bilgiye yazılı materyallerden değil de çevrimiçi mecralardan ulaşmak arasında büyük bir fark var Nicolas Carr bu farkı anlatmak için su altına dalmak ve jet ski kullanmak arasındaki farkı kullanıyor. İkisi de su sporu evet ama tamamen farklı tecrübeler katıyor bize. Kitap okuyan kişi tıpkı su altı dalgıçları gibi; sessiz, yavaş, dikkat dağıtıcı etkenlerden uzak şekilde sakince kendisine verilen az bilgiyle derin düşünebiliyor ve tam odaklanıyor. Tam tersine internet kullanıcısı ise tıpkı jet ski sürer gibi, yüzeyde, hızlı ve dikkat dağıtıcı birçok etkenle çepeçevre. Bir odak noktasından bir diğerine hızlı bir şekilde geçmek durumunda kalıyor. Zaten araştırma sonuçları da gösteriyor ki herhangi bir yazıyı çeşitli linkler ve sürekli hareket eden resimlerle dolu bir portalden okuyan kişiler onu düz bir ekrandan okuyanlara göre çok daha uzun sürede ve daha az anlıyor. Yıllardır herhangi bir hikâyenin kitabını okumak ile filmini izlemenin aynı şey olmadığını işitiyoruz, kendimiz de bunu gözlemliyoruz. Okumak sizi sayfaların arasındaki karakterleri, mekânları, renkleri beyninizde yaratmaya zorluyor. Oysa aynı hikâyenin filmini izlediğinizde bu iş zaten sizin yerinize yapılmış oluyor. Elbette ki teknoloji tamamen kötü etkilere sahip değil. Video oyunları, görsel medya birçok özelliğimizin gelişmesini de sağlıyor. Bunların arasında reaksiyon süresinin kısalması, kısa süreli odaklanmanın ve odak değiştirme süresinin hızlanması gösterilebilir.

Yani ekran karşısında geçirdikleri süre çocuklarımızın daha aptal olmasına değil, farklı olmasına neden oluyor. Artık çocuklar bilgiyi hatırlamak yerine, bilgiye nereden eriştiğini hatırlamak konusunda gelişiyorlar. Günümüzde bilgiye erişmenin ne kadar kolay olduğu düşünülürse bilmek artık “nereye bakacağını bilmek” anlamına geliyor. Asıl değişmeyen ve çocuklarımıza hangi çağda olursak olalım kazandırmamız gereken yetenek ise; o bilgiyi yorumlama ve kullanabilme becerisi. Yaratıcılığı ve odaklanmayı arttıracak teknik ve uygulamalara önümüzdeki ay değineceğim. Çocuklarınızla televizyon ve bilgisayar ekranları karşısında geçirdiğinizden daha uzun süre vakit geçirebileceğiniz mutlu bir ay dilerim.

Site tavsiyesi Lumosity Bu ay Gün’ün Dikkat ve Hafıza dersi öğretmeni sayesinde öğrendiğim ve 4 yıldır en az onun kadar keyifle kullandığım bir siteden bahsetmek istiyorum. www.lumosity.com adresinde her yaştan kullanıcı için dikkat, hafıza, hız, esneklik ve problem çözme kabiliyeti arttırıcı oyunlar bulabilirsiniz. Hangi yönlerinizi geliştirmek istiyorsanız, o konuya ağırlık verebileceğiniz kişiye özel geliştirme programınızı tasarlamanıza olanak sağlayan siteye aylık ve yıllık ücretli abonelik yapabilirsiniz. Deneme üyeliğinin ve bazı oyunların ücretsiz olduğu siteye göz atmanızı tavsiye ederim. Bazı oyunlar için yabancı dile bilmenize de gerek yok. Ama biliyorsanız Lumosity Blog’daki ilgi çekici yazılara da göz atabilirsiniz. www.lumosity.com/ blog


42 | FAMILY HUG

seyahat

BAŞAK PELİSTER ŞAKİR

COURCHEVEL Bir annenin kayak tatili günlüğü

A

nnemin tabiri ile ben alyuvarları fazla bir anneyim….Çok uzun süre yerimde duramıyorum. Seyahat dendiğinde maksimum yarım saat içinde tüm ailenin bavulunu hazırlayıp havaalanının yolunu tutabilirim. Kızım doğduğunda,(ki nispeten olgun bir yaştaydım) iki seçeneğim vardı: Ya ben ona uyacaktım, ya da o bana. Ben ikinci tercihimi kullandım. İlk seyahatine 32 günlükken başladı, ve o gündür ben nereye o oraya.

Seyahat etmekten daha güzeli, meğerse çocuğunla beraber seyahat etmekmiş. Okula başladığından beri sömestr tatilimiz var artık. Bu sene çok keyifli bir grup ile “Courchevel”’e gitmeye karar verdik. Bilinenin aksine Fransa, Türkiye’deki kayak merkezlerine göre çok daha makul, düzenli ve geniş imkanlar sunuyor. En önemlisi farklı kültürler ile kaynaşmak

çocukların ufkunu açıyor. Her tatil dönüşü farklı bir ülkeden arkadaş ediniyor ve şimdi teknolojinin nimetlerinden yararlanarak onlar ile görüntülü ekranda gülüşüyor, dans ediyor, yeni oyuncaklarını paylaşıyor. Sadece bir anne değilim. Aynı zamanda ailenin organizasyon komite başkanlığını sürdürüyorum, biraz da ufak bir düzen hastalığına sahip


FAMILY HUG | 43 Durum bu iken her seyahat için bir excel tablosu hazırlar ve her günü planlarım. Biz seyahatlerimizde bakıcı/dadı/yardımcı tercih etmeyen bir aileyiz. O yüzden çok planlı ve programlı olmamız gerekiyor. Görev dağılımını akıllıca yapmak şart. Bence insanın enerjisi daha da artıyor çocuk ile. Çocukla tatile çıkmayı hiç gözümde büyütmedim, hiçbir yaşta hiçbir mesafede. Bu ne onun, ne de benim, bu BİZim tatilimiz. Onun iyi vakit geçirdiğine emin olurken, kocama ve kendime de vakit ayırmayı,

Seyahat öncesi minik çantamıza; boya kalemleri, resim defteri, yapıştırmalar, anaokulu kitapları, kulaklık, seyahatin 'şanslı' Barbie'si (yoksa bütün Barbie'leri taşıyabilir) ve minişlerini hazırlıyoruz. Yola koyuluyoruz. Sabahları zorla kaldırabildiğim minik prensesim seyahat dediğim andan itibaren kapıda. Havaalanı-Courchevel transferimiz iki saat. Bu da iki doğa ile bütünleştiğimiz zamana eşit : Annecy, Albertvile,Moutiers…. Beraber hikaye yazıyoruz, gölün kenarındaki evde kimler yaşıyor, buradaki çocuklar hangi okula gidiyor, buranın itfaiyesi, hastanesi, polisi…. Nerelerde yemek yiyorlar, postane nerede derken dağlardaki karlar, kayak kayan çocuklar ve otelimize varıyoruz.

keyif sürmeyi ihmal etmedim. Bence çocuklar ne kadar seyahat ederse, o kadar kurallarını benimsiyor, neyle karşılasabileceklerini biliyor, alışıyor ve doğal olarak ne isteyeceklerinin de bilincine varıyorlar. Eskiden anne-kız çabuk hazırlanalım diye, her günün ve akşamın komple ne giyileceğinin kafadan ayağa resmini de çeker koyardım. Artık bavulu hazırlarken takım halinde hazırladığım için gerek kalmıyor. Onun yerini bu sefer "sakın unutma liste"si aldı.

Otelin panoramik asansörüyle çıkarken ertesi sabah kayacağımız pistelere bakıyoruz. Gece kayağı yapanları görüyoruz. Yarın kızımın kayakda ilk günü. Çok heyacanlı. Otelin kayak odasına gidip kayaklarımızı kiraladık; yaşasın kırmızı ayakkabılar, pembe kayaklar ve kask. Gözü bir an Hello Kitty kayakları görünce parlasa da, çok iyi kayakçı olduğunda onların ödül olacağını söyleyerek küçük hanıma bir hedef belirliyoruz. Ertesi sabah bir Avrupalı gibi davranıp hemen ilk iş kendimizi “çocuk köyü”nde buluyoruz.


F

44 | FAMILY HUG

ransız kayak okulu, çocuklar için harika bir yer yapmış. Çocukken hatırlıyorum, kayağın en zor kısmı ayakkabılarıydı. Her kayağa çıkmadan önce ayakkabılar ile cebelleşirdim ve mutlaka en acıtanı bana düşerdi. İçimde bir heyecan, kızımdan gelen tepkileri bekledim. Yaşasınnnnn, minik ayakçıkları içinde çok mutlu. Gene uluslararası bir platformdayız. Birkaç memleketin 4-5 yaş grubu bebeleri. Ağlayan, annesini isteyen, uyuyan, sümüğü akan, yerinde duramayan, oturan, uzaklaşan çocuklar her yerde. Fakat öğretmenler müthişler. Her duruma alışkın, sakin ve anlayışlı. Gördüğüm en güzel kare ise ellerinde çektikleri bir kızak ve içindeki malzemeler: Kağıt mendil kutusu, kurabiyeler, yedek gözlükler, yedek eldivenler, kremler. Yarı yola kadar beraber indik veeeeee vedalaşdık. Ben vedalaşamazdım da uyarı aldım. Avrupalı gibi düşün mantığı az daha; önce kocam, sonra annem ve neredeyse babamın "çocuk köyü"nü basması ile bozuluyordu, kıyısından döndük.

Altı kayak gününün her sabahı, minik bebeğimi 09:30 da öğretmenine teslim edip, kendimi kayağa atmam arasında saniyeler geçmedi. Anne mutlu, çocuk mutlu, anneanne en mutlu……. Çocukla seyahat formülüme bir göz atarsak : 08.00'de uyan, yüzünü yıka, dişini fırçala, pijamasının üstüne poları giydir, kendi efoşmanını giy, saçını tara, biraz krem, parlatıcı. Kahvaltıya in, birkaç numara ile yedir, yukarı çık, duvarda asılı "kayağa çıkmadan evvel" başlıklı çocuğun excel tablosuna bak: Eldiven, maske,dudak kremi, 50 koruma krem, selpak,lift pası, kask, mont, çorap. Hooop kayak odasına. Ayakkabıları giydir ki, bu sefer şanslıydık ısıtılmış bir şekilde görevliler giydiriyordu çocukları. 09:30 da okula teslim et, geri dön kahvaltı et, giyin, 10:00’da pisttesin. Baba veya anneanne okuldan alsın, üstü değiştirilsin ki birkaç tanesi havada uçuşabilir. Yemekte buluşulsun, geri dede veya baba ile dönsün, biraz köyde keyif. Odaya gel, uyandır, banyo yaptır, giydir, hazırla, sen içki keyifi yaparken, bir yandan kendin hazırlan, makyajını yap, ona son model boya setini ver veya git bakalım anneannen ile deden Anneanne ve dedenin ne yapıyor de. Bir de anneanne olmadığı tatillerde ise, odanın hazırlanmış ve yemeğe indirmişse çeşitli yerlerine veya bahçesine offf süper. çadır kur, barbie seti hazırla…. Yemek yedir, çocuk arkadaşları ile oynar ve sen yemeğini yerken, anaokulu öğretmeni havasına girip çeşitli task'lar geliştir….Her şartta ve her yerde uyuyabilen bir çocuk yetiştir ki, senin yanında mışıl mışıl uyurken sen içkine ve kahvene toplum içinde devam et, odaya kapanma…….. Her öğlen ama her öğlen tepedeki restoranlarda buluştuk. Hergün farklı tatları


FAMILY HUG | 45

Ö

ğlen yemeğinin sonunda, gözünden akan uyku ile odayı zor buluyordu. Minik bir dinlenme ve günün sonundaki ödül ise bir başka keyif: Jacuzzi. Alı al moru mor odaya geldiğinde sanki tekrar uyuyacakmış gibi gelse de , mutlaka kasabaya “çok güzel kaydım” yapıştırma kitabı hediyesi bulmak için gitmek istedi. Kayak seyahatinin en önemli ödülü, son gün aldığı madalya ve yıldızdı. Bir yıldızı kaptı, bakalım karnemizi daha kaç kişiye göstereceğiz. Nasıl bir sevinçtir, mutluluktur,gururdur. Kayak tatili çocukla meşakkatli bir iş gibi gözükse de; biraz planlı, programlı, biraz da rahatsanız herkes için gerçek bir tatile dönüşebilir. Tatili sadece çocuklar için değil aileniz için bir fırsat olarak gördüğünüzde, kendinizi de şımarttığınızda, sizin de kendiniz için zamana ihtiyacınız olduğunu çocuğunuza öğrettiğinizde herkes kaliteli vakit geçirir. Seneye aynı yerden devam…

Başak Pelister Şakir


46 | FAMILY HUG

KOMPARTMANLI YAŞAM ERKAN SARIYILDIZ Ardında da ne olup bittiğini anlamayan bizler bakakalıyoruz. Yetişmek ne mümkün bu telaşlı döngüye; verilmiş sözler, olmalılar, beklenenler, gidenler, gelenler….. “Ben bu kadar işin altından nasıl kalkacağım” feryatlarınız, “Ben ne zaman kendime zaman ayıracağım” figanlarınız duyuluyor her tarafta. Zannetmeyin ben de sizden farklıyım. Science- fiction filmlerdeki insan klonlaması gerçekleşse de benden birkaç tane daha olsa diye düşünmüyor değilim bazen gerçekten. Yetiştirmek gereken yazılar, projeler, günlük yaşamın gereklilikleri, aranması gerekenler, söz verilenler derken, sadece 24 saat olan zamanımı bazen ne kadar cömertçe ipotek altına aldığıma ben bile şaşırıyorum. Öyle bir durum ki bu günden 1 aylık yapacaklarım edeceklerim programlı.

Hayat ne kadar koşturmacalı, zaman çabuk gelip geçmekte. Hergün önündeki diğer güne yapışmış bir şekilde koşturuyor duruyor. Artık birşey yapacağım zaman, nasıl yapacağım, yapabilirmiyim, yarına mı bıraksam, tüh be bu iş nerden çıktı demiyorum, sadece yapıyorum. Zamanınızın ne kadarının gerçekten yapılması gerekenle, ne kadarının bu işi nasıl yapacağınızı düşünmekle yani sızlanmakla geçtiğini bir gözlemleyin. Genelde sızlanmakla geçen süre, işi yapma süresinin 3-4 katı kadar yer işgal ediyor hayatınızda. Yani işi yapılması gerektiği o anda yapmakla bir sürü zaman kazanabilirsiniz.

Özellikle yapılması için bir zaman dilimi belirlenmiş bir işi ötelemeden henüz ilk karşılaştığınızda yaparsanız, son anda acil konumuna geldiğindeki zorlanma ve kriz yönetimine ihtiyaç duyulan sürece girmeden halletmiş olursunuz. Bu kadar laftan şunu anlıyabiliriz ki aslında yapılacak Benim gibi “Anda kalmalıyım, anın işler genel de kısa, bizim işe getirdiklerini kucaklamalıyım” yüklediğimiz hikaye uzun zaman söylemlerinin ışığında yaşayan bir alıyor. insanın, henüz gelmemiş “gelecek zamanının” tamamının belirlenmişliği İkinci çözüm önerim de içinde yaşaması biraz ironik gelebilir hayatınızı kompartmanlı yaşam dediğim şekle sokmanız. kulaklarınıza ama ne yazık ki böyle. Toplam sahip olduğunuz günlük enerjiyi 10 kabul edip bunu birer Buna bir çözüm olmalı, biri bir çözüm bulmalı derken kendime çok ikişer payetmeniz yerine her yaşam bölümünüze ayrı birer 10 sevdiğim iki adet çözüm ürettim.

Biraz karışık oldu ama anlatmaya çalışayım. Ev hayatınız, iş hayatınız, hobi alanınız gibi ayrı bölümler oluşturmanızı öneriyorum size. Buradaki temel kurallar şunlar: Bölüm ayırmanız derken her bölüm ayırdığınız yerde ve zaman bölümünde kalmak zorunda. Ev hayatınızın toplam enerji ve motivasyonu kendi içinde bir bütün, iş hayatınız kendi içinde. Aynı zamanda da her alanın hükmü kendi zamanının bitiminde bitirilmeli. İşten çıktığınızda oranın iç muhasebesi bitirilmeli eve öyle gelinmeli, evden çıktığınızda da evin muhasebesi bitip işe öyle gidilmeli. Böyle bir anlayışa geçildiğinde gerçekten mucizevi bir şekilde her alanda aynı tazelikte bulunabiliyorsunuz. Bulunduğunuz her alan kendi içinde bir bütün ve huzurlu olarak deneyimlenebilir hale geliyor Böylece her alanda ayrı birer iç motivasyon sağlamış oluyorsunuz. Bunlar benim naçizane önerilerim. Size söyleyebileceğim tek şey denenmiş oldukları ve benim zaman yönetimime yardımcı olabildikleri. Bundan ötesi size kalmış. Bu arada sizlerin de kendinize özgü ilginç yöntemleri varsa bilmek isterim. Sevgilerimle Erkan


FAMILY HUG | 47


48 | FAMILY HUG

kİTAP / fİLM / mÜZİK

Steve Jobs: Amerİkalı AMANDA ZILLER

İşte karşınızda t devrimcisi, mucit, dâhi Steve Jobs’un, değiştiren o adamı hikayesi. Genç k rol modeli olan bu hayata bakış açısı ve okuyanlara ilham ve

DOĞAN EGMONT

Önce Çocuklar JoAnne Pedro

Dönüş Yolculuğu Maeve Binchy

Her yaştaki çocuk, ayrılığın ilk başlarında “Bana ne olacak?” diye endişelenir. Küçük çocuklar kendilerine kimin bakacağı konusunda kaygılanırlar, daha büyük çocuklar ise boşanmadan nasıl etkileneceklerini düşünerek endişelenirler. Ayrıca ailede başka bölünmeler olup olmayacağından da endişelenirler.

“Valiziniz burada” dedi Annie. “Nasıl desem, biraz karışmış durumda. Nerede kaldığınızı bulabilir miyim diye altını üstüne getirdim de.”

DOĞAN KİTAP

DOĞAN KİTAP

COLOR TANGO

SEFİLLER

Color Tango Orkestrası, 1920’lerin ortalarında ortaya çıkan, daha sonralarında ise Alfedo Gobbi ve özellikle Osvaldo Pugliese gibi büyükustalarında katkılarıyla gelişimini sağlayan Decareana isimli ekolünen katıksız ustalarından oluşmaktadır.

19. Yüzyıl Fransa’sında geçen hikayeyi Tom Hooper yönetmenliğinde beyaz perdede izleme fırsatı bulacağız. Başrollerini Helena Bonham Carter, Russell Crowe, Hugh Jackman, Anne Hathaway, Amanda Seyfried ‘ın aldığı Sefiller 1 Mart’ta vizyonda

BİLETİX

“Sizinki de biraz karışmış durumda” dedi Alan gülümseyerek. “Ama o güzel giysilerden hiçbiri üzerime olmadı, hepsi olduğu gibi duruyor.”


kalı Dâhİ

teknoloji asi ve dünyayı ın, hayat kuşaklara u insanın e fi kirleri, erecek.

FAMILY HUG | 49

BİR Şapşalın Günlüğü RACHEL RENEE RUSSELL

BU KİTAP SİZE DOKUNUR PSEUDONYMOUS BOSCH

GÜNLÜĞÜNÜ ŞAPŞALOZLARKEN: 1. Tüyo: Günlük tutma tarzını keşfet! Bilgisayarda mı? Resim çizerek mi? 2. Tüyo: Gizli mesajlaşmalar için şifreli yazmayı öğren! GHP= Güzel, Havalı, Popüler 3. Tüyo (En önemlisi): GÜNLÜĞÜNÜ ASLA KAYBETME!

“BU KİTABIN ADI SIR” Kitabının Üçüncü Devam Kitabı FELAKETİN TARİFİ! Malzemeler: 1 kötü kalpli aşçıbaşı 2 rehine 3 çaresiz çocuk 6 vahşi aslan 100 maymun Ve 1 BÜYÜK sır

DOĞAN EGMONT

DOĞAN EGMONT

...okumadan ayı bitirme


50 | FAMILY HUG


FAMILY HUG | 51

Hatırlatma Dergi içeriği sadece bilgilendirme amaçlı olup hiç bir şekilde tıbbi öneride bulunma amacı taşımaz. Derginin okuyucuları riski tamamen kendilerine ait olmak üzere dergi ve içeriğine erişmeyi kabul ederler. Derginin yazılması ve yayınlanmasında görev alan ve üçüncü kişiler erişimden ve/veya dergideki bilgilere güvenmelerinden kaynaklanan herhangi bir zarar ve/veya kayıptan sorumlu tutulamazlar. Dergi, diğer web sitelerine linkler ve köprüler içermektedir. Family Hug, söz konusu sitelerinin içeriklerinden ve bu sitelerden dolayı kaynaklanan herhangi maddi ve manevi zarar ve kayıplardan sorumlu tutulamaz. İçerikteki yazı ve resimlerin izin alınmadan, izin alındıktan sonra da kaynak gösterilmeden yayınlanması yasaktır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.