Family Hug Subat 2014

Page 1

Türkiye’nin tüm aileyi kucaklayan ilk online dergisi

FAMILY HUG Biradambirbebek

www.familyhug.us

HAMİLELİK TAVSİYELERİ Çocuklarda depresyon

KAPİ

“Award for innovation in childrens of media” Yılın çocuk teknoloji ürünleri Oscar’ı Kapi sahiplerini buldu.

Mart 2014 Yıl 2 Sayı 2

Yanıbaşımızdaki Avrupa başkenti

BÜKREŞ

Anaokulu seçimi... Sevgi dediğimiz, aşk dediğimiz tam olarak nedir?

Hayallerinin peşini bırakmayan bir kadın...

AYŞE TOLGA


NELER VAR BAŞKA NE VAR HAFTA HAFTA HAMİLELİK Çoğumuz için grip ve soğuk algınlığı aynı hastalıktır. Oysa ikisi benzer belirtiler gösterselerde farklı hastalıklardır.

KİTAP/FİLM/GÖSTERİ Ocak ayınde ne okumalı? Ne izlemeli? Ne dinlemeli? İşte detaylar

DOSYALAR

Yılın Çocuk Teknoloji Ürünleri Oscar’ı KAPI Ödülleri Sahiplerini Buldu YENİ ÜRÜNLER

Pemra Uğural’dan yeni çıkan ürünler...

YAZARLAR AYŞEGÜL İŞLEKELLER BOZCA Çocuklarda depresyon

NİHAN KAYALIOĞLU

Sevgi dediğimiz aşk dediğimiz tam olarak nedir?

NİLSU EMRE Yanıbaşımızdaki Avrupa başkenti:Bükreş

TUĞÇE ACARÖZ OĞUZ Anaokulu nasıl seçilir?

RÖPORTAJ

08

AYŞE TOLGA Ayşe Tolga. yaratıcı, yetenekli, üretken, hayallerinin peşini bırakmayan, kendini seven ve sayan bir kadın, bir sanatçı, bir şifacı, bir girişimci ve bir anne.

52 56

16 24 40 46


Family Hug Biradambirbebek

İMTİYAZ SAHİBİ Turcreative adına Cesur Doruk

Cesur Doruk Bak bu benim, büyüyünce sen de kendine seninkini bulacaksın... Özellikle ufakken erkek çocuklar anneye kız çocuklarda babaya daha düşkün olur derler, çoğu zaman doğrudur. Geçenlerde bir aile dostumuz ile yemekte iken bana oğlu ile başından geçen bir anısını anlattı çok hoşuma gitti. İlk ergenlik yaşlarında özellikle erkek çocuklarda anneye düşkünlük hat safhaya çıkabiliyor, bu durum babayı kıskanmaya hatta anneyi baba ile paylaşmak istememeye kadar gidebiliyor. Tam da bu zamanlarda bir gün arkadaşım eşine sarıldığında ufaklık aradan başını sokup babayı ittirmiş, arkadaşım hiç kıpırdamamış. Ufaklık yine itelemiş, yine tık yok. Önce miniği elinden tutup kapıdaki boy aynasının karşısına götürmüş. Yan yana durup aradaki boy farkını ve ittirerek babayı yerinden oynatmasının çok da mümkün olmadığını anlamasını sağlamış. Sonrasında ise şu şok cümle babadan gelmiş anneyi eliyle göstererek. “Bak oğlum bu benim, büyüyünce sende kendine seninkini bulacaksın.” Çok hoşuma gitti duyar duymaz. Ufaklıkların sorularına net ve açık cevap vermek gerekiyor der konunun uzmanları. Bundan daha açık ve net bir ifade olabilir mi? Teşekkürler Kadir:) Yeni sayıyı keyifle okumanız dileğiyle sevgiler cesur d.

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cesur Doruk REKLAM Turcreative GENEL EDİTÖR İrem Gürel BÖLÜM EDİTÖRÜ Pemra Uğural BÖLÜM EDİTÖRÜ Görkem Pamukçu YAZARLAR Pemra Uğural Tuğçe Acaröz Oğuz Ayşegül İşlekeller Bozca Nihan Kayalıoğlu ONLİNE DAĞITIM familyhug.us biradambirbebek.com issue.com İLETİŞİM bilgi@turcreative.com


4 | FAMILY HUG


FAMILY HUG | 5


6 | FAMILY HUG Chicco, sektörün buluşma noktası Anne Bebek Fuarı’na bu yıl da yüksek kalitesini yansıtan tüm ürün grupları ile katıldı. Sektör lideri Chicco’nun özellikle 3 yeni ürünü ön plana çıktı: Next to me bebek yatağı, Urban bebek arabası ve Arctic bebek arabası. Next to me bebek yatağı ile anne ve bebeği ilk 6 ay beraber rahatça uyuyabiliyor; böylece aralarındaki bağ güçleniyor. Ürün, yatağa sıfır yaklaştırılabildiği için ise konforlu uyku sağlıyor. Arctic bebek arabası soğuk havalar için özel olarak geliştirilmiş özel kumaşı ve iddialı dizaynı ile fark yaratıyor. Urban bebek arabası ise değiştirilebilir 4 farklı renk seçeneği ile yeni nesil annelere değişiklik ve pratiklik sunuyor. Ürün ayrıca katlanabiliyor ve port-bebeye dönüştürülebiliyor. 16-19 Ocak tarihleri arası gerçekleşen fuarda tekstilden oyuncağa, araç gereçten kozmetiğe çok kapsamlı ürün grupları ile markalar yer aldı.

CHICCO ANNE-BEBEK FUARI’NDAYDI


FAMILY HUG | 7


8 | FAMILY HUG

Yarat覺c覺, 繹zg羹n, kendini ifade edebilen


FAMILY HUG | 9

Röportaj NUUBA & THE GANG ‘in sahibesi sevgili Yonca, Ayşe Tolga ile harika bir röportaj yaptı. Bize de yayınlaması kaldı. Yaratıcı, özgün, kendini ifade edebilen, kendi seçimlerini yapabilen, kendine güvenen, kendilerini ve dolayısıyla başkalarını da seven, farklılıklara öteki gibi bakmayan doğal çocuklar yetişsin istiyoruz. Kendi değer sistemlerini, önceki jenerasyonların değerleriyle zenginleştirmeyi bilen, toplum baskısını bertaraf edip, kendi öz değerlerine sahip çıkan nesiller hayal ediyoruz. Hayatta hiç birşey kendi kendine olmadığına göre bu ideanın gerçekleşmesi, ilk etapta bugünün anne babalarına bağlı. Onların kendilerine ve çocuklarına nasıl yaklaştıklarıyla direk ilintili.

Biz Nuuba&theGang ekibi, bize bu alanda umut ve ilham veren annelerin peşine düştük. Sembolik bir isim olarak da Mamanuuba’lar dedik bu annelere. Her ay bir Mamanuuba’yı sizlerle bir araya getireceğiz. Hem Nuuba&theGang koleksiyonundan en sevdikleri tasarımları sizlerle paylaşacaklar, hem de kendilerine, çocuklarına ve hayata bakışlarını… Ocak 2014’ün Mamanuuba’sı Ayşe Tolga. yaratıcı, yetenekli, üretken, hayallerinin peşini bırakmayan, kendini seven ve sayan bir kadın, bir sanatçı, bir şifacı, bir girişimci ve bir anne. Ayşe nasıl bir çocuktu? Çocukluğunuzu nasıl hatırlıyorsunuz? Sosyal bir çocuk değildim. Diğer çocuklarla çok kolay arkadaş olamaz, uyum sağlayamazdım. Daha çok hayvanlar ve doğada huzur buluyordum. İki yaşımdan beri resim çiziyorum konuşmaktan çok kendimi çizerek anlatıyordum. Çocukluğum Acıbadem’de geçti. Çitlembik ağaçlarının altında kediler, papatyalar ve çimenlerle oturduğumu hatırlıyorum Hayalci bir çocuktum. Kitap okumayı çok severdim. Bana hediye edilen İlk kitabın Küçük Prens olmasını büyük şans olarak görüyorum. Küçük Prens kitabımın sayfalarını kendi çizdiğim resimlerle doldurmuştum.

Tarzım Chic- Boho o zamanlardan bu zamana hala da öyle. Ayakkabı konusunda da çok cesurdum.


10 | FAMILY HUG En çok ne oynamayı severdiniz? Çok hızlı koşan atletik bir çocuktum. Acıbademde yokuşlar vardı. Yokuşlardan aşağıya çok hızlı koşmayı severdim. Neler giymeyi severdiniz? Nasıl kıyafetler içinde kendinizi iyi ve rahat hissederdiniz? Hep orjinal şeyler iddialı zamanının ötesinde bir zevkim vardı. 12 – 13 yaşımda en çirkin çağımızda Vintage keşfettim Annemin ve Babaannemin Wrangler pantolonları, İpekli gömleklerini, Babamın twet ceketlerini giyiyordum Tarzım Chic- Boho o zamanlardan bu zamana hala da öyle . Ayakkabı konusunda da çok cesurdum.

Resim çizerek kendimi anlatıyordum kariyer planım belliydi ben hep güzel sanatlara girererek bu alanda eğitim almak istiyordum Liseyi resim bölümünde okudum. Sonrasında Marmara Güzel sanatlar seramik bölümüne girdim ancak hayalkırıklığı yaşadım. Hayalimdeki sanat ortamını ve gelecekte olacağım şeyi görünce pek de memnun değildim. Fiziğim hep ilgi çekiyordu bana mankenlik yapmamı teklif ediyorlardı ancak bunu da istemiyordum. Sonra tiyatro sevdalısı bir arkaşım sayesinde Şahika Tekand ile tanıştım . Onun tiyatro okulunda eğitim almaya başladım. Kendimi böyle anlatabilir miyim diye düşünüyordum. 1994 senesinde başladığım oyunculuk serüvenim böyle başladı.

Aisha neden ve nasıl doğdu? Hayatınızdaki anlaÇocukluğunuza ait özlemleriniz, hayal kırıklıkla- mı ve yeri nedir? rınız var mı? Türkiye’de böyle bir marka yok. Türkiye spanın ve Çok olmaz olur mu? Evimizi, Siyah- beyaz tele- hamamın beşiği. Bitkiler, bütün tıp buradan doğvizyonda yayınlanana Flipper’in jenerik müziğini muş. Bu ülkede aktar kültürü var. İnsanlar hala duyduğum andaki heyecan ve sevincimi. Şu an çocuğunun gazı olduğunda aktardan yağ alıyor. hayatta olmayan çocukluğumun en kuvvetli ak- Bunları birleştirmek istedim. Aisha o anlamda törleri Sevgili Babam, Babaannem ve küçük am- çok öncü bir marka. Doğal sağlık bilinci, bütüncam Alp’i çok özlüyorum. sel sağlık bilinci, anne ve çocuk sağlığı, kadın doğumu ve emzirme süreci gibi birçok misyonu Ailenizle ilişkinizi, iletişimizi nasıl tanımlarsınız? var. Doğaya saygılı olması gibi kendi etik değerleri var. Aisha’yı tüm bu değerlerin üzerine inşa Çok erken yaşımdan beri çalışıyorum ve kendi ettim. Ben aslında Aisha’yı bu topraklardan bir ayaklarımın üstündeyim. Bu anlamda ailemden kadın olarak gördüm, sadece kendi ismim olarak biraz bağımsız yetiştim, ki babam çok demok- düşünmedim. İsmin anlamına baktığınızda bolrat ve açık görüşlü biri olduğu için kararlarımın luk bereket getiren şifacı kadın demektir. İstandesteklendiği ve güven duyulduğum bir evde bü- bul’dan çıkan dünyaya açılan bir marka olmasını yüdüm. Babamı 98’de kaybettik. Ailemizin geri diledim ve altına da İstanbul yazdık. O hayalim kalan kısmıyla çok yoğun görüşemesek de özel hala devam ediyor. Tabii ki çok zor ama neden günlerde mutlaka bir araya getiririm. Evimde aile olmasın. Bu macera bir yemekleri düzenlemeyi aileyi bir araya toplamayı hayalden bir vizyondan başladı. Öncelikle kendisi severim. güzellik sağlık konularına çok meraklı biri olarak iyi bir tüketici ve müşteri idim. Spa, aromaterapi Neden oyuncu olsunuz? Bu kararı nasıl verdiniz? ve doğal kozmetik dükkanları ve markaları beni hem çok heyecanlandırıyor hem de inanılmaz bir Ben kendimi bildim bileli çiziyorum. 3 yaşımmerak içindeydim. Hali hazırda varolan işim fida elimde renkli kalemlerle resimler çizerken ziksel ve zihinsel olarak beni çok yoruyordu. Arfotoğraflarım var. tık set şartlarından çok yorulmamdan ve kendi işimi kurma isteğinden başladı.


FAMILY HUG | 11


12 | FAMILY HUG Ancak kişiliğime en uygun şey; karışımlar hazırlamak ve hizmet etmek olduğu için doğal terapiler ve spa’lar ile ilgileniyordum. Araştırmalarım ve çalışmalarım beni aromaterapiye oradan da ‘aisha’ya getirdi. Aromalara,güzel kokulara merakım ve sevgim yasemin, kekik, hanım eli kokan bir evde yaşayan Ayvalıklı babaannemden geçmiştir. Ancak en büyük ivmeyi bir Yunanistan markasının ürünlerini görmem verdi. Kapı komşumuzda böyle bir markanın olup tüm hamam ve spa kültürünün yeşerdiği ve tüm dünyanın bu yüzüyle tanıdığı bu topraklardan böyle bir markanın olmaması hem önemli bir kazanç getirebilecek bir yatırım ve iyi bir yenilik olarak gördüm. Onun dışında küçük ev yapımı ürünler ile ticarete başlayan Dame Anita Roddick ( Body Shop) kişisel hikayesi ve markasının başarısı ile, Neal’s Yard Remedy, Le Carres De Samples markaları da bana çok ilham vermiştir Aisha İzmir’li kökenlerimden ve detaycı kişiliğimden ortaya çıktı. Ancak kişiliğime en uygun şey; karışımlar hazırlamak ve hizmet etmek olduğu için doğal terapiler ve spa’lar ile ilgileniyordum. Araştırmalarım ve çalışmalarım beni aromaterapiye oradan da ‘aisha’ya getirdi. Aisha İzmir’li kökenlerimden ve detaycı kişiliğimden ortaya çıktı. Ben aromaterapi ile şifayı birleştiren bir marka yaratmak istedim. Ve bu niyetle yolculuğuma çıktım. Bu yolculuk uzun, oldukça stresliydi. Tüm olumsuzluklar ve zorluklar beni daha da kararlı kıldı. Bu süreç kendimi tanımama yardımcı oldu. Aromaterapi üzerine çalışmaya 3 sene önce başladım. Öncelikle kitaplardan okuyor ve okuduklarımı uyguluyordum. Aromaterapi çok ilgimi çekiyordu. Beğendiğim markaların uluslarası girişimcileriyle kontaklar kuruyor, onların serüvenlerini dinliyor, tavsiyeler alıyordum. Sonra okul aramaya başladım, Londra İTHMA isimli aromaterapi okuluna devam ettim. Hocam Gabriel Mojay aromaterapi konusunda dünyanın sayılı otoritelerinden birisidir. Kitaplarını okuduğum bir hoca ile çalışmak da ayrıca bir heyecan ve onur oldu. Okula başladım, gerçekten oldukça titiz ve detaylı bir eğitimdi. Anatomi, fizyonomi, Çin tıbbı, aromaterapi organik kimya, çeşitli ekollerden masaj eğitimleri, cilt ve vücut bakımı eğitimleri aldım. Aisha’nın en değer verdigi bölüm anne ve bebeklere ayırdıgı bolum. Bunun nedeni bu hassas donem için hazırlanmış doğal urunun azlıgı. Anne adaylarının hamilelik, dogum sırasında ve dogum sonrasında kullanabilecekleri çok spesifik ürünler var. Koleksiyonda. Ayrıca sadece saf aromaterapi yağları ile kokulandırdıgımız bebek banyo ve bakım ürünleri var. Pişik kremi, masaj yağı, talk içermeyen sadece kil ve teatree yagı içeren bebek pudrası, gibi piyasadaki genel geçer ve zararlı içeriklere sahip bebek ve anne markalarından bu anlamda sıyrılıyor marka-

Anne olarak Can Yael’e vermek isteğin ne söyleyebilirsiniz?

Kendini doğru tanıyan ve ifade ede Kendini seven, özgüvenli, öz saygısı insanlara ve hayvanlara sevgi dolu ve koyan Sosyal sorumluluk ve işbirliği b Benim insan olarak bu dünyada ne m cak kızımın hayat amacı benimki ile tanıyarak misyonunu bulmasına yard


niz başlıca değerler ve kavramlar için

en biri olarak yetişmesini istiyorum. olan Çevresindeki her şeye doğaya, e saygılı, yaratıcılığını özgürce ortaya bilincinden bir çocuk olması dileğim. misyonum var buna bakıyorum Ane aynı olmayacaktır. Onun kendisini dımcı olmak asıl hedefim.

FAMILY HUG | 13 Anne olmaya nasıl karar verdiniz? Hayalinizdeki annelik deneyimi ile gerçeği birbirine benziyor mu? Tabi ki hayır. Hayat sizin planladığınız gibi değil zaten. Özellikle ebeveynlik konularında planlama yapılamıyor. Annelik hiç kolay değil. Sizin en zorlandığınız zamanlar, konular…? Çıkışı nasıl buluyorsunuz? Kariyer de yaparım çocuk da söylemi şu an biz anneleri çok yoruyor. Bu yeni bir söylem. Ancak üzülerek gözlemledigim bebek sahibi olup bir süreligine islerinden uzaklaşan annelerin, kendilerini boslukta hissetmeleri değersiz hissetmeleri. Halbuki bu geçici bir sureç ve tam teslim olarak bebeklerine kanalize olmaları gereken bir süreç. Bu anlamda anneler bu egolarını bir yana bırakıp güncel hayattan da kopmadan kendilerini yenileyerek bu süreci geçirirlerse özellikle bebeklerine ama sonrada kendilerine faydaları olur. Ben doğurduğum günün sabahı masaj yağı hazırlıyor, doğumumun ertesi günü maillerime cevap veriyordum. Aisha’da hizmet verdiğim çoğu iş ortagim benim doğum yaptığımı bilmeden işler devam etti. Tabi ki annelerin hem işlerini hem de anneliklerini devam ettirebilmeleri bunun yanı sıra ev kadınlıgı eş olarak kocalarına karşı varlıkları, kendi entellektuel ve insani gelişimlerine harcadıkları mesai vb vb pek çok farklı sorumluluk da var işin içinde . Bunların hepsini kendini hırpalamadan ve sukünetle yapabilmek başarı. Panikle, pişmanlıkla, öfke ile bu süreci geçiren anneler de görüyorum. Ben de dönem dönem kendime çok yüklendiğimi gördüm. Can Yael ilk zamanlarında genel hayat düzenine ilişkin durumlarda zorlandım Uyku özellikle. Bu süreçlerdeki tutumunuz da sizin kim olduğunuz görmenizi sağlıyor. Şimdilerde ise genel olarak otorite ve sınır koyma konularında biraz zorlanıyorum. Can Yael nasıl bir çocuk? Ona bakınca ne görüyorsunuz? Sizce o size bakınca kimi görüyor? Can Yael sezgileri ve duygusal zekası çok yüksek bir çocuk. Tabi ki yaşının normali davranışları sergiliyor. Bazen beni zorluyor. Babasıyla ben dominant karakterleriz Can Yael de dominant biri. İnanılmaz karizmatik bir çocuk aynı zamanda. Girdiği her ortamda kendini sevdirmeyi başaran, ilgi çekmeyi seven sevecen bir çocuk.


Eşinizle ayrıldınız. Genelde hep bu durumun zorluklarından bahsederiz. Oysaki, her zorluğun insana, hayata kattığı bir artı değer vardır. Yeter ki bakmayı ve bulmayı bilelim. Size ve Can Yael’e ne kattı, ne öğretti bu deneyim? Aynı evde anlaşamayan ve birbirini sevmeyen bir kadın ve bir erkek ile büyümesinden ise kendi hayatlarında mutlu , çocuklarına iyi birer ebeveyn olarak hayata devam eden insanlar olmak istedik. Olmadığını anladığımız noktada uzatmanın gereği yoktu. Ayrılma sürecinde pedagod ve psikologlarla çalıştık. Bu anlamda onların önerileriyle devam ettik. Şu ana kadar kızımda bir sorun görmedim Babasıyla da hem okul hem özel hayatlarımızdaki dengeyi iyi sağladığımızı düşünüyorum. Son olarak, Can Yael kendini nasıl giysilerle rahat ve mutlu hissediyor? Kıyafetlerini kendi seçiyor mu? Can Yael bu konuda çok seçici değil. Ben de ona çok bırakmadım. Giydiği her şeyi sever. İyi hisseder. Ama tabi ki bir kız çocuğu olarak prenses kostümleri veya kostüm giymeye bayılıyor. Samimiyetiniz ve doğallığınız için tekrar çok teşekkür ederiz. Kendinize, inancınız, güveniniz, sevginiz her daim sizinle ve Can Yael’le olsun. Girişiminizi ve tavrınızı ben de çok beğeniyorum Kopyacı olmaktan uzak, karakterli ve cool bir marka duruşu sergileyerek ufkumuzu açtığınız için, ayrıca hiç bir basın mensubundan bile böylesini almadığım özgünlükte harika sorularınız için ben size teşekkür ediyorum.



16 | FAMILY HUG


FAMILY HUG | 17

Çocuklarda depresyon Son yılların sık rastlanan hastalıklarından biri olan depresyon çocuklarımızı da tehdit ediyor. Daha çocuk ne depresyonu? Üzülecek ne var sen daha çocuksun, oyna arkadaşlarınla? Ben senin yaşında olsam... gibi cümlelerle çoğumuzun bir türlü çocukluk çağına yakıştıramadığı bu durum neden ve nasıl ortaya çıkıyor?

Ayşegül İŞLEKELLER BOZCA


• Çocuklar gerçekten depresyon geçirebilir mi? Ne yazık ki evet. Çocuklar anlamlandıramadıkları yoğun ya da karışık olaylar sonucu depresyon geçirebilirler. • Çocuğum mutsuz acaba depresyonda mı? Çocukların sürekli mutlu olması beklenemez, tabii ki üzgün ya da sessiz günler de geçireceklerdir. Sadece üzgün ya da sessiz durması depresyonda olduğunu göstermez. • İstediğini yapmadığımda çok üzülüp depresyona girmesinden korkuyorum. Ne yapmalıyım? Çocuklarımızı yönlendirmek ve onlara doğruları öğretmek bizlerin görevi. Mantıklı olmayan ya da yapılmaması gereken durumları sizler belirleyebilir ve açıklayabilirsiniz. Doğru olmayan ama sadece yapmak istediği için izin verilen konular çocuğunuzda davranış bozukluklarına ileride ise ciddi problemlere sebep olabilir. • Çocuğumun depresyonda olup olmadığını nasıl anlayabilirim? Çocukların fiziksel, hormonal hızlı gelişimleri duygu durumlarını da etkilemekte dalgalanmalara yol açmaktadır. Çocuğunuz duygularında ve davranışlarında normal olmayan değişiklikler ya da aşağıdaki belirtileri gözlemliyorsanız bir uzmana danışmalısınız. Genelde konuyla ilgili araştırmalar çocukların maskelenmiş depresyonuna odaklanmaktadır. Maskelenmiş depresyonda olan çocuklar depresyonunu gizler. Depresyonun bir çeşidi olarak kabul edilen maskelenmiş depresyondan doktorlar tarafından anlamlandırılamayan fiziksel belirtiler, vejetatif bozukluklar (baş ağrısı, uykusuzluk, kalp şikayetleri, mide, bağırsak şikayetleri, korku halleri, baş dönmesi, cinsel rahatsızlıklar, depresif sarsıntılar, solunum şikayetleri, bel kemiği şikayetleri) ve organ sorunları gözlemliyorsanız şüphelenebilirsiniz. Aşağıda bahsettiğim belirtilerin çoğu iki hafta boyunca devam ediyorsa konuyla ilgili bir uzmana başvurup bu durumu detaylarıyla konuşmalısınız.


• Sinirlilik • Ani sinir patlamaları (ani ağlama krizleri) • Aşırı yorgunluk • Konsantre olmada zorlanma • Sürekli üzgün olma • Sosyal olarak geride durma • Aşırı duygusallık ile kendine zarar verme • Ani ve keskin değişen duygular • Çok ya da az uyuma • Açıklanamayan ve geçmeyen karın ya da baş ağrıları • Sürekli suçluluk hissedilmesi • Okul başarısında eskisine göre belirgin düşüş yaşanması • Sürekli ölümü düşünmek ya da eğilimli davranışlar Tüm çocuklarda aynı belirtiler görülmese de önceki davranışları ve hayatı ile karşılaştırıldığında sayılan belirtiler bir süredir devam ediyorsa uzmana danışılmalıdır. Depresyondaki çocukların sosyal davranışlarında değişiklikler gözlenebilir. Sosyal olarak aktif çocuklar arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşamaya başlar. Ergenlik çağındaki gençlerde ise alkol ve uyuşturucu kullanımı depresyona eşlik edebilir. Hangi çocuklar depresyona girer? Bebeklikten itibaren çocuklar depresyon riski taşımaktadırlar. Okul öncesi ve okul çağındaki çocuklar farklı nedenlerle depresyona girebilir. Amerika’da yapılan araştırmalar genelde erkek çocuklarda 10 yaş ve altında, kız çocuklarda ise 16 yaşın kritik dönem olduğunu belirlemiştir. Türkiye de yapılan araştırmalar çocukların %4.2 belirli bir depresif bozukluğa, %1.5’inin klinik depresyona sahip olduğunu belirlemiştir. Çocuklar neden depresyona girer? Depresyonu etkileyen bir çok sebep vardır. Sevgisizlik, suçlama, ihtiyaçların karşılanmaması, fiziksel hastalık, yaşam koşullarını uygunsuzluğu, aile geçmişi, çevre, genetik faktörler depresyonu etkileyen başlıca sebeplerdir. Çocuk depresyonunun en sık rastlanan sebebinin suçluluk duygusu olduğu söylenebilir. Çocuğum depresyonda olabilir ne yapmalıyım? Bu konuda bir uzmandan yardım alınması şarttır. Uzmanın belirleyeceği şekilde tedavi aksatılmadan sonuna kadar devam edilmelidir.


Çocuklardaki depresyon ile büyüklerin depresyon tedavisi arasında ne farklar vardır? Çocuklar ile büyüklerin depresyon tedavileri benzerdir. Tedaviler psikoterapi ve ilaç tedavisinden oluşmaktadır. Çoğu zaman aile ve öğretmenden bu konuda destek istenmektedir. Depresyon tedavisi olan ve herkesin yaşayabileceği bir durumdur. Bu durumu erken fark etmek tedaviyi kolaylaştırır. En sağlıklısı ise durumu önlemek çocuklarımızı depresyona karşı korumaktır. Çocukları depresyondan nasıl koruyabiliriz? Yapılan araştırmalar depresyon yaşayan çocuklarının birçoğunun ailesinden bir bireyin depresyon deneyimi yaşadığını ortaya koyuyor. Çocuğumuza en büyük desteği bu konuda bizler verebiliriz. Öncelikle çocuğumuzu kendi duygu durumumuzu ve sağlığımıza dikkat ederek koruyabiliriz. Aile bireylerinin mutlu olması, sevgi ve ilgi ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarda birbirine destek olunması başlıca sayılabilecek depresyon önlemleridir. Çocuğumuzun hayatından, arkadaşlarından ve davranışlarından haberdar olmalıyız. Çocuğunuzun arkadaşlarının aileleri ile küçük organizasyonlar düzenleyebilirsiniz. Öğretmeniyle belirli aralıklarla görüşerek dersleri dışında da okulda neler yaptığı hakkında bilgi alabilirsiniz. Sevebileceği farklı sosyal ortamlar için fırsatlar yaratabilirsiniz. Sevip sevmediğine çocuğunuzun karar verebileceği bu seçenekler onu daha iyi tanımanıza da yardımcı olacaktır. Aile bireylerinin hoşlanacağı paylaşacağı planlar yapabilirsiniz. Mutlu, huzurlu bir hayatı zevkle paylaşarak depresyon karşısında durabiliriz. Neşe dolu bir Şubat diliyorum. Ayşegül İŞLEKELLER BOZCA Eğitim Uzmanı aysegul@aysegulislekeller.com



22 | FAMILY HUG

KENDİ KENDİNİ ISITAN BİBERON PAUL AND STELLA Bazen en derin uykunuzda, bazen en olmadık yerde, bazen de bebeğinizi beslemek için hazırlık yapılması en imkansız ortamlarda gelir açlık sinyalleri. Sütünüz hazır olsa bile uygun ısıya getirilmesi emek ve zaman alır. İçerisi tıklık tıklım bir restoranda nefes almaya vakti olmayan garsonlara utana sıkıla kaç kez ‘Rica etsem şu sütü ısıtır mısınız?’ dediğinizi hatırlayabiliyor musunuz? Ben hatırlıyorum. Hatta bir keresinde kendim mutfağa girip sütün başında beklediğimi bile bilirim. ‘Isıtma sendorumu’na son veren yenilikçi, dahiyane bir buluş eseri Paul and Stella bebek biberonu ile geçen haftalarda tanıştım. Hayatı kolaylaştırmak isteyen tüm annelerle bunu paylaşmak istiyorum. Gerçekten mucizevi bir işlevi var, dikkatli okuyun anlatıyorum : Sağmış olduğunuz anne sütünü dolaptan çıkartıyor ve biberona koyuyorsunuz. Hemen harekete geçmenize gerek yok, sütü içerisinde 8 saat muhafaza ediyor Paul and Stella bebek biberonu. Bebeğiniz açıktığında ve siz hazır olduğunuzda ufak bir dokunuşla prosedürü aktif hale getiriyorsunuz. Süt yaklaşık 4 dakika sonra sütü vücut ısısı (36-37 derece) ayarına geliyor. Biberonun üzerinde yer alan ısı göstergesi sayesinde sütün beslemeye uygun ısıya geldiğini biberon size bildiriyor. Kablo

Polution Air yok, pil yok, elektrik yok. Peki bu biberon nasıl ısınıyor? Anne sütünün veya bebek formülünün uygun ısıya test etmeden içiniz rahat bir şekilde gelebilmesinin sırrı içine yerleştirilen ıstıcı modülde. Modülün içerisinde sadece su ve tuz mevcut. Kullanımdan evvel şarj edilen ısıtıcı modül, biberonun içine yerleştiriliyor. Aktif edildikten sonra tuz ve su kristalleşip katılaşarak ısı üretiyor ve üzerinde yer alan ısı göstergesi sayesinde bebeğinizin beslenmesi için hazır olduğunu bildiriyor. Paul and Stella bebek biberonu sütün bebeğiniz için gerekli olan ısısını 1 saatten fazla korumaya devam ediyor. Tozla hazırlanan mamalar, çay ve diğer sıvılar için de aynı sistemle kullanılabilir. Bir Alman markası olan Paul and Stella BPA içermiyor. Modül 100-120 kerelik kullanıma uygun. Zamanını doldurduğunda sadece yeni modül satın almanız yeterli. Biberon TÜV Rheinland tarafından test edilip onaylanmış, Almanya`da üretilen bir ürün. Pratikliğinin yanısıra dahili anti-kolik havalandırma sistemi sayesinde bebekte gaz oluşumunu da engelliyor.

Biberonun aynı zamanda son derece şık neopren ‘biberon kılıfı’nı da ayrıca satın alınabilecek aksesuarları arasında. Zahmetsiz, pratik ve kimseye ihtiyaç duymadan kendi ısınan biberon Paul and Stella artık Türkiye’de. Ürünü detaylı incelemek veya satın almak için http://www.paulandstella.com.tr’ye tık tık..


FAMILY HUG | 23


Sevgi dediğimiz, aşk dedi


iÄ&#x;imiz tam olarak nedir?


Sosyal ağ, ingilizcede “social network” bireylerin birbirlerine çeşitli ilişkilerle bağlı olduğu bir yapıyı temsil eder... Hem de iyi, kötü, doğru yanlış, zayıf güçlü demeden, tam olduğu gibi, sevmek, tam olduğu haliyle. Mesela savaş kötüyse barış nedir? Savaş’ın olmadığı yerde barıştan söz edilebilir mi? Bunlar aslında dualite biliyor musunuz? Kötü de iyi, iyi de kötü diyebildiğimiz gün, aslında gerçek aşkla tanışacağız... Bunu diyebildiğimiz ender zamanlar ise kendi çocuğumuz söz konusu olduğunda. Ne kadar kötü de deseler başkaları onun için, ne kadar çirkin de olsa, ne kadar yorsa da bizi ister istemez yüzümüzde oluşan gülümseme mesela “aşk”, içine sokarcasına sevmek “aşk” her haline rağmen hiç vazgeçmemek “aşk”. Yetişmeye çalışmadan, doğru yanlış düşünmeden içinden gelen sesi duyabilmek durduğun noktada akışta olabilmek “aşk” . Aşk demişken; Kaçımız ismini Google’luyor, Google’lamıştır, kaçımız yeni tanıştığı birinin profilini Facebook’da aramıştır? Bu sorular bile artık standart bir düzene ulaştı çünkü

Biz gerçekten sevmeyi, olduğu gibi kabul etmeyi, tahammül etmeden yanında durmayı başarabiliyor muyuz, sevdiğimiz kişinin? Çocuğumuz olsun, eşimiz olsun, dostumuz olsun, yaptığı “yanlış bir harekette” bile bir iyi taraf bulabiliyor muyuz? Aşk aslında iki insan arasındaki aşk’tan öte, insan aşkından öte yaradandan ötürü aşk benim gözümde.

artık yeni tanıştığımız birini hemen Facebook’dan, Instagram’dan ve daha pek çok sosyal mecralardan takibe alıyoruz. İlişkiler artık sadece sanalda, sadece yüz yüze de kalmıyor anlayacağınız. Dolayısıyla hayatımıza yeni yeni mecralar, tanımadığımız ama aslında evindeki biblonun yerini bile bildiğimiz kişiler girmeye başladı, çok yakinen tanıdığımız dostlarımız ile eskisi kadar sık buluşamaz olduk ama sağ olsun internet uzakları yakın etti bize. Bir skype ile farklı kıtadaki kardeşimizin sesini duyar, görüntüsünü görebilir olduk. Akıllı telefonumuza yüklediğimiz küçük bir uygulama ile telefonuna cevap veremeyen arkadaşımızla anlık ileti aktarımı yapabilir olduk. Çektiğimiz fotoğrafları anında sosyal medyada paylaşırken, rehberimizde bulunan kişinin verilerini yine bu uygulamalar sayesinde ufak bir hareketle diğer arkadaşımızın telefonuna aktarabilir olduk! Hatta gruplar kurduk konuştuk...


anneler hala anne ama bir farkla artık sosyal medyayı, interneti aktif olarak kullanan anneler olarak!

Sosyal ağlar... Artık iletişimin sadece kahve buluşmalarında olmadığı, telefonda kalmadığı bir dönemdeyiz. Şecere döktürüyoruz! Falanca ile tanıştık hoşumuza gitti, bakalım Linkedin deki profiline ne iş yapıyormuş? Bakalım Facebook da ortak arkadaşımız var mıymış? Googlamak terimi girdi hayatımıza, Google’lıyoruz ki bilelim kiminle muhatap oluyoruz. Sosyal ağ, ingilizcede “social network” bireylerin birbirlerine çeşitli ilişkilerle bağlı olduğu bir yapıyı temsil eder, “Social Networking” günümüzde pek çok kişinin iş yapmasına, yatırım kazanmasına, iş bulmasına, tatile gitmesine, farklı iş teklifleri almasına, yeni oluşumlardan haberdar olmasına ve daha pek çok şey sağlar. Hemen hemen çoğumuz bu “social networking” in faydalarından nasibimizi alıyoruz, zira çoğunluğun internet kullanıcısı ve akıllı telefon sahibi olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Peki bunlardan kaçı kadın, kaçı anne? Kaç kadın smartphone kullanıyor, gebelik haftasını internetten takip ediyor yada kaç kişi sosyal medya platformlarında etkin? Kimler çocuğuna alacağı ürünü almadan önce internette araştırıyor? Kimler ebeveynlik ile ilgili kitaplar araştırıyor, makaleler takip ediyor, yazarlar keşfediyor internette? Her şey dijitalleşirken, ilişkiler bile dijitalleşirken anneler hala anne ama bir farkla artık sosyal medyayı, interneti aktif olarak kullanan anneler olarak!


Sosyal ağların hayatımızın içine bu denli girmesiyle bu alana yönelik araştırmalar da arttı. Son iki yılda mobil cihazlardan internete girenlerin sayısı yüzde 60.3 oranında artış gösterdi ve 818.4 milyona ulaştı. Bu da demek oluyor ki herkes önce internette arıyor! Kaçımız bir şarkının sözlerini yazarak şarkıyı bulmaya çalışmadık ki? Seyahat edeceğimiz şehri önce sanal olarak araştırmadık ki? Peki “arkadaşımızın” paylaşımda bulunduğu resimdeki kazak, mekan, hangimizin merak konusu olmadı ki? Artık ünlüler bile arkadaşımız, timeline’mızda tweetleri var, anlık ileti ve görselleri var. Bir adım öteye gittik ve bu paylaşımlarda gördüklerimizi satın alır, tercih eder ya da araştırır olduk. Trendleri takip ettik, trendsetter olduk, oyun olduk, oyuncu olduk oyunu kuran oldu, taklit ettik, edildik ama işin özünde artık Türk kadını da teknolojiden korkmadığını, kendini bu anlamda oldukça fazla geliştirdiğini ispat etti! - Facebook, şuanda 665 milyon günlük ve aktif kullanıcı sayısına sahip geniş bir ağ. Facebook dünya üzerindeki en değerli online reklam mecralarından biri. 1 milyarın üzerindeki aktif kullanıcısı ve milyarlarca sayfa gösterimi ile bu çapta rekabet ettiği site sayısı sınırlı. Türkiye’deki Facebook kullanım istatistiklerine göre, nüfusun yüzde 40.16’sı Facebook kullanıcısı. Nüfusun neredeyse yarısına yakınının Facebook kullandığı Türkiye’de internet kullanıcılarının Facebook kullanma oranı ise yüzde 89.28. Yani internet kullanan her 10 kişiden 9’unun mutlaka bir Facebook hesabı bulunuyor. Türkiye’de Facebook kullanıcı profilleri incelendiğinde ise ; En yaygın grup 18-24 yaş aralığı olarak dikkat çekiyor. Kullanıcılar arasında 18-24 yaş aralığında ki 10 milyon 311 bin 550 kişi yani yüzde 34’lük bir kesim Facebook kullanırken, 25-34 yaş aralığı yüzde 28, 35-44 yaş aralığı ise yüzde 12. Facebook kullanıcı profilleri arasında 55 yaş üzeri ise yüzde 1’lik bir dilimi oluşturuyor; ki bunların çoğu da “internet anneannesi”. Hangimizin annesi arkadaş toplantılarında çektikleri görselleri Facebook a koymuyor ki? Durum güncelleyen, özlü söz yazan, kızının oğlunun duvarına yazan, torun fotoğrafı paylaşanların sayısı hiç de az değil yüzde 1’lik bir dilim de olsa.

Rakamlarla Türkiye’de Twitter; Türkiye’de 7.9 milyon tekil Twitter üyesi bulunuyor, Üyelerin 5.3 milyonu aktif olarak Twitter kullanıyor, Günde 1.7 milyon Türkçe tweet atılıyor, Türkiye’deki Twitter kullanıcıları saniyede 20 tweet atıyor, Kullanıcılar en çok 21:00 – 22:00 saatleri arasında tweet atıyor, En fazla Tweet Cuma günü atılıyor, Türkiye’deki Twitter kullanıcılarının yüzde 53’ü erkek, yüzde 47’si ise kadın,


Türkiye’deki Facebook kullanım profilinin cinsiyete göre dağılımında ise erkeklerin bariz bir üstünlüğü bulunuyor, aslında bunun bir sebebi de sosyal ağların eskiden eş bulma, sevgili bulma mecraları olarak bilinmesinden kaynaklanıyor. Eskiden sevgili bulmak için bilinen sosyal ağlar artık insanların her sorusuna cevap bulduğu, iş, hobi, tatil beldesi, tavsiye kitap gibi pek çok şeyin öğrendildiği bir yer olmasına rağmen, malesef hala bazı evlerde kadınlar eşlerinin isimleriyle sosyal ağları kullanmak zorunda kalıyorlar. Kullanıcıların yüzde 63 gibi büyük bir çoğunluğunu erkekler oluştururken, Facebook kullanıcısı kadınlar yüzde 37 olarak görünüyor... İşte yukarıdaki saymış olduğum sebeplerle bu rakkamlar sizi yanıltmasın, kadınlar ve özellikle anneler aslında çok etkinler ve asıl maharet etkileşimlerinde! Ülkelere Göre Facebook Kullanım Verileri Aşağıdaki Tablo’da Yer Alıyor. Dünya’da ilk 5 1) ABD: 155.701.780 kullanıcı 2) Hindistan: 43.497.980 3) Endonezya: 43.060.360 4) Brezilya: 37.904.540 5) Meksika: 32.031.340 Avrupa’da ilk 5 1) Türkiye: 31.247.120 kullanıcı 2) Birleşik Krallık: 30.249.340 3) Fransa: 23.599.740 4) Almanya: 22.600.660 5) İtalya: 21.297.400 -Bir diğer ağ da, sektörün liderleri Facebook ve Google’dan gelen 4 milyar dolarlık teklifi kabul etmeyerek piyasada tek başına var olmaya devam eden ve yeni bir akıma neden olan Snapchat! -İnternet anneleri’ nin vazgeçilmezi haline gelen Twitter da son hızla büyümeye devam ediyor. Twitter’ın logosunda yer alan kuşun adı Larry. Yani, Kuş Larry. Bu isim, Boston Celtics’in efsane oyuncusu Larry Bird’den (kuş) geliyor. Bu adı kimin belirlediği bilinmiyor ama Twitter kurucularından Biz Stone’un adı öne çıkıyor. Aylık ortalama 231 milyon 700 Bin kullanıcıya sahip. Bu kullanıcıların yarısı sadece okuyor, hiç tweet atmıyor. . Twitter’da günümüzde artık her dizinin ve filmin etiketi (#) bulunuyor. Bu etiketler yapımcılar tarafından da destekleniyor. Bir çok TV kanalında dizi anında yada film anında bu etiketi ekranda görebiliyoruz. Tweetlemek, TT ve hastag gibi terimler artık bizim hayatımızın bir parçası!

Türkiye’deki ortalama takipçi sayısı 151, Türkler Saniyede 20 tweet Atıyor! Tweetlerin yüzde 58’i İstanbul’dan atılıyor, En fazla tweet atılan iller listesinde yüzde 13 ile Ankara ikinci, yüzde 11 ile İzmir ise üçüncü sırada, Türkiye’deki Twitter kullanıcılarının yüzde 59’u mobil cihazları, yüzde 41’i ise internet sitesini kullanıyor.


-Youtube ise en büyük 2. arama motoru ve en çok ziyaret edilen 3. web sitesi. Google tarafından satın alınan YouTube, 2005 yılının henüz başlarında 3 eski PayPal çalışanı tarafından hayata geçirilmişti. Yıllık tekil ziyaretçi sayısı ise 800 milyon iken dakikada tweet edilen YouTube videosu 700 adet. Facebook'ta günlük izlenen video süresi ise toplamda 500 yıl yapıyor. Youtube bu istatistikleri genelde kendi kurumsal bloğunda duyuruyor. http://youtube-global.blogspot.com.tr/ Youtube İngiltere, Fransa ve Almanya’da 60 İnternet televizyon kanalında deneme yayınları yapmaya başladı. Almanya’da yayına başlatılan kanalda spor, eğlence, komedi, sağlık gibi programlar yayınlanıyor. -Linkedin ise 2013 yılının yükselen yıldızı. 259 milyon kullanıcısı bulunuyor ek olarak bunların %40'ı Premium üyelik için para ödüyor. Türkiye 1,700,000 üye sayısı ile dünya sıralamasında 17. Sırada yer alıyor. Senior’lar, CEO’lar, Yöneticiler, Direktörler, Genel Müdürler, Kuruculardan oluşan 300,000’lik bir kesim Linkedin kullanıyor. Profesyonel yapısını bozmadan 24-36 yaş aralığında kullanıcısı bulunuyor. Yani çocuklar ve gençler tarafından değil iş sahibi olanlar tarafından tercih edilen bir ağ. -E-Ticaret sitelerine trafiğin %41'i Pinterest' ten , %37'si Facebook'tan geliyor. Pinterest' ten gelenler Facebook'a oranla çok daha fazla harcıyor. -İnsanlar yemek, manzara yada ayakkabılarını çekmek yerine Instagram' a 35 milyon adet '' Selfie '' yüklemesi yaptı. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında Instagram Direct özelliğini tanıtan Instagram, adeta uygulama içinde özel mesajlaşma mekanizmasını hayata geçirmişti. Instagram’ ı izlediğimizde diğer sosyal ağlardan farklılaşan bir kitlesi olduğunu görüyoruz. Güncel konuları dile getirmek yerine insanların bizzat şahit oldukları anları, izlediklerini, gördüklerini, yaşadıklarını, yediklerini, içtiklerini özetle hayatlarına dair etkinlikleri paylaşan bu kullanıcılar kendi çevrelerini de kullanıma davet ediyorlar.

Bu çerçeveden bakıldığında aktif kullanıcı bazında Instagram’ın Facebook ve Twitter’ı bile geride bırakan büyümesi sürpriz değil. Instagram’ ın önümüzdeki dönemde Facebook ve Twitter’ın sosyal ağdaki payından kendi hakkını alacağını ve markalar tarafından öncekinden daha fazla tercih edilip, daha etkin olacağı görülüyor. Popüler uygulamanın yeni kullanım kuralları var. Şu anda piyasada bulunan Instagram uygulamalarının çok büyük bir kısmını etkileyecek kadar geniş bir yasak içeriyor. Instagram’ın yeni kurallarına göre artık Instagram ekosisteminde yer alan uygulamalar, uygulama isminin içerisinde “Insta” veya “Gram” kullanamayacaklar. Instagram konuyla ilgili kullanım kurallarını güncellemesinin ardından bu kuralı ihlal eden uygulamaların sahiplerini e-posta ile tek tek uyarmaya başladı. Sosyal medya ve mobil uygulama analizleri ile bilinen Global Web Index, bugün fotoğraf paylaşma platformu Instagram’ın, diğer sosyal ağlarına göre kullanıcı sayısını daha fazla arttırdığını açıkladı. Global Web Index’in 2013 yılının 2. ve 4. çeyreğinde 20 sosyal platformun elde etmiş olduğu başarılar ile ilgili yaptığı bu araştırma sonucu; Instagram’ın 73.72 milyon kullanıcıdan 90.77 milyon kullanıcıya ulaşarak %23 artış yakaladığı ortaya çıktı. Resmi Instagram Blogundan (http://blog. instagram.com/) yapılan açıklamaya göre aylık aktıif kullanıcı sayısı 150 milyonu geride bıraktı. Aynı zamanda kullanıcıların %60′ı ABD dışından ve son 6 ay içerisinde yaklaşık 50 milyon yeni kullanıcı Instagram’a katıldı. Teknoloji ve Sosyal Medya bu denli hızla büyürken geleceğin teknoloji nasıl olacak diye merak etmiyor değiliz. Bloglar, gazeteciliği ve yayıncılık anlayışını büyük oranda değiştirdi. Kişisel bloglar bile büyük yayın grupları karşısında, tek başlarına yayın sahibi olmak konusunda cesaretlendirdi. Bloglar, sosyal ağların birer birer ortaya çıkmasından hemen önce sosyal ağlara arka çıkan bir yapıdaydı. 2010′lu yılların hemen başında Facebook ve Twitter’ın inanılmaz yükselişi, belki de biraz blogları unutturmuştu. İnsanlar her ne kadar artık daha minimal ve az şeyler yazmaya özense de blogların önemi hiçbir zaman kaybolmayacak bence.


Yukarıda ki istatistik verilerinde de görüldüğü gibi kadınlar hiç küçümsenmeyecek kadar social network’ten faydalanıyor ve bunu verimli olarak kullanmak istiyor. Kadınların ortak paydası olan pe çok konuda paylaşımda bulunurken, sevdiğine özen gösteren, ona alınacak hediyeden seçilecek doktora kadar bu sosyal ağlardan faydalanarak karar veriyor. Artık karar mekanizması haline geliyor “sosyal oyuncular”, kişiler, bloglar! Anne olunca her şeye başka bir gözle bakıyor insan. Bu denli güzel ve özel yarattığı için yaradana aşk daha önem kazanıyor. Annesine bir kez daha aşık oluyor her imdadına yetiştiği için mesela, babasına zaten küçüklükten beri aşık olan bir kez daha seviyor onu. Sevgiyi, aşkı aşılamak hiç zor olmuyor bu noktada. Sevgililer Günü'nü yaşamak istemeyenler olabilir, ama eğer siz istiyorsanız, tadını sonuna dek çıkarın. Hediye için düşünmeyin. Üzerine sevgi sözleri yazılmış bir kart, zevkle hazırlanmış bir yemek, içten bir söz veya öpücük bile yetecektir tüm sevdiklerinize ve sadece sevgilinize değil çünkü bugün aslında sevgili olduğunuz herkesle gününüz ve sadece bir gün değil her gün, bugün sadece ufak bir hatırlatma ve belki de her Pazartesi başlanan diyetler gibi sevgiyi daha da özümseyerek içten dışa giden ve geri dönen bir enerji olarak görmek için bir gün... Bu yazıyı okuduktan sonra, belki de bir önceki sayfada yine bir sevgililer günü hediye önerisi veya tavsiyesi bulabilirsiniz, hediyenizi internetten alabilir, sevdiklerinize sanal kartlar hazırlayabilirsiniz, artık sanalı yüzeysel bulmadığımız, her türlü sevgiye açık olduğumuz, iletişimin doruklarda olduğu bir çağdayız. Bütün bunlar olurken, kendimizi pek çok şeyden de korumayı ve hep sevgide kalmayı unutmamalıyız... sevgiyle geçireceğiniz nice harika günlere, aylara, yıllara... Not: Veriler yukarıda, asla yalnız kalacağım diye korkmayın...

www.loveisalluneed.com @nhnkyl www.internetanneleri.com Twittter: @internetannesi Facebook: https://www.facebook.com/internetanneleri İnstagram: internetanneleri www.internetanneleri.com


Yılın Çocuk Teknoloji Ürünleri Oscar’ı KAPI Ödülleri Sahiplerini Buldu

1

En İyi Video Oyunu : Disney Infinity

2

En İyi Teknolojik Oyuncak : Furby Boom

İkonlaşmış Disney figürlerini video oyunu ile birleştiren, sadece konsoldan değil, özel platformu üzerine yerleştirilen plastik figürlerle oyuna katılım sağlanabilecek yeni bir deneyim sunuyor Infinity. 40 interaktif parçanın yanısıra, 17 plastik figür toplanıyor.Oyunda ‘Pirates of Caribbean’ın Jack Sparrow’undan, Cars’ın Şimşek McQueen’ine kadar birçok Disney/Pixar ünlüleri yer alıyor. Figürler platforma yerleştirildiği anda, platform ile konsol arasındaki bağlantı sayesinde figür oyuncuyu temsilen ekran karşısında.

Hasbro, tablet uygulamalarının hareket eden bir oyuncakta da kullanılabileceğini göstererek yaşamla Furby arasında sıkı bir bağ kurmuş. Gıdıklayıp besleyince karakteri değişen, alıştırdığınız tepkilerinden memnun olmadığınızda farklı huylar edinmesini sağlayabileceğiniz Furby Boom’ların her rengi aynı yapıya sahip. Müzik duyduğunda danseden, uykusundan yüksek duyduğunda sinirlenerek uyanan ailenizin yeni üyesi Furby Boom dijital ve fiziksel oyuncak konseptinin en başarılı örneği olarak KAPI ödülünün bu yılki sahibi oldu.


3

En İyi Uygulama ( Büyük Çocuklar İçin ) : The Human Body, Tinybop

Beyin hücrelerinden damarlara, iç organlardan kemiklere kadar vücudumuza ait tüm detayların anime edilmiş fizik kanunları içerisinde oyun haline sokan yaratıcı bir uygulama. Kayıt modu sayesinde çocuklar ve ebeveynler birbirlerine sorular sorup cevaplıyor, bunları da arşivliyebiliyorlar. Çocuklar midenin sindirimine, akciğerlerin hava ile dolmasına yardımcı olurken karmaşık sistemin işleyişini çok daha iyi anlayabiliyorlar.

4

En İyi Uygulama ( Küçük Çocuklar İçin ) : Storybots, JibJab Media

Espri anlayışı ve öğrenmeyi birleştiren animasyon serisi uygulaması; dansları, şarkıları, karakterlerin birbirleriyle olan komik dialogları bir Hollywood filmi kıvamında çocuklar için eğlence dolu bir ansiklopedi halini almış. ‘Çocukların artık Susam Sokağı ile eğlenip öğrendiği devri geride bıraktık. Yetişkinlerin dünyasına yakın tabletli eğitim/eğlence döneminin gelmiş geçmiş en başarılı uygulaması’ diye yorumluyor jüri.’

5

En Yenilikçi Buluş : Neos, Playworld Systems

Dünyanın ilk dış mekanda oynanabilen dijital/elektronik oyun platformu. Öylesine hareketli ki futbol oynayan ve koşu yapan bir çocuktan daha fazla kalp atışını hızlandıran, ciddi ayak-el koordinasyonu gerektiren mega dinamik bir oyun. Baş döndüren, kalbinizi yerinden fırlatan bu eğlenceli oyun 2-12 yaş aralığındaki tüm çocuklar için uygun. Halka açık yerler için tasarlanan Neos, elektronik oyun deyince koltuğa yapışmış veya bir odada tıkalı kalmış çocuk eğlencesi imajını kırararak KAPI ödülünü evine gütürdü.

Obitate nonsequ iberent unt la as alignati nulparuptur? Udi te repedi consequatem earum quis veleEviri, que aucia? Nam iam Romnihi lientis; hos hos, finequi deristi, co caperribus senatus.Efacre erides hossis; inihicae ipternis, Ti. Fui in Itam maionsum pri senic re, etilique quodiem diis prari pu




Dünyanın En Popüler ‘İlk Bebek Oyuncağı’ Fransız Sophie Türkiye’de İstediği kadar çiğnesin, içim rahat’: Zürafa Sophie %100 doğal kauçuktan üretilir. Hevea ağacının özsuyundan elde edilen lateks içerir; hassas diş etleri için son derece güvenlidir. Kullanılan bu doğal malzeme oyuncağa sıradışı ve harika bir koku verir. Üretimde hiçbir şekilde vinil, fitalat ve toksik içeren madde bulunmamaktadır. Herbiri tek tek elle şekil verilen, rötuşlanan ve boyanan Zürafa Sophie’ler gerçek birer emek ürünü. Bir Sophie’nin kapınıza gelene kadar yaşadığı macerayı görmek istiyorsanız bu video’yu izlemenizi tavsiye ederim.

Kömür rengi gözleri, pembe yanakları, gülen sevimli suratı ile bebeğinizin en acılı diş çıkarma döneminde her zaman yanında olacak Zürafa Sophie ailenizin en sadık ve en hayat kurtaran dostu olacak; garanti ediyorum. Fransa’da her 10 bebekten 9’una verilen Zürafa Sophie ( Sophie La Girafe ), dünyada 50 yıldır 50 milyondan fazla bebeğin elinden düşürmediği ilk oyuncağı ünvanını korumaya devam ediyor.

..Sophie’ye Aşık Olmak İçin Birçok Nedeniniz Var ‘Diş etlerim kaşınıyor, imdaaaaattt!!! ‘ Herkesin bildiği gibi bebekler diş çıkarma evresine girdikleri andan itibaren buldukları herşeyi ağızlarına sokma ihtiyacını hissederler. Bunu biraz merakla da birleştirirsek, ağıza sokulan her maddenin içeriği, zararları ve tehlikesi biz anneleri tedirgin eder. Zürafa Sophie bir oyuncak olmaktan öte, çıkıntılı baş kısmı ile diş çıkartan bebeğinizin

diş etlerini rahatlatırken, bacakları ve ayakları sayesinde çiğnemek için idealdir. Uzun boynu ve bacakları minik ellerin tutma ve kavrama hakimiyetini kolaylaştırır. Ellendiğinde ve ağıza sokulduğunda yumuşacık bir his uyandıran Zürafa Sophie, tamamen doğal malzemeler kullanılarak hazırlanan el yapımı bir üründür.


'Tadı harika, sesi güzel…Başka?' : Sophie bebeğinizin beş duyusunun gelişimini destekler. Esnekliği ve çiğnemek için uygun bir çok bölümü olduğundan minik ağızların ilk algılayacağı tat duyusuna hitap eder. Hevea ağacının reçinesi sayesinde ağızda harika bir tat bırakır. Bedeninde yer alan zıt kontraslı noktalar ve siyah gözleri kolayca tanınmasını ve bebeğin görsel uyarılmasını sağlar. Çıkardığı ses bebeğinizi eğlendirir, işitmesini uyarır. Anne teni kadar yumuşacık oluşu dokunma arzusunu tetikler, uzun bacakları ve boynu kolay tutulmasına destek verir. Doğal kauçuk kokusu Sophie'yi tüm oyuncaklarından ayrı kılar, bebek onu kokusundan tanır. Harika Bir Doğum Hediyesi… Sevdiklerinizin aylardır bekledikleri bebeklerini dünyaya getirdiklerinin haberini aldığınızda ya koşarak hastanede ziyaret etmek ister, ya da eve çıkacağı günü iple çekersiniz. Eliniz boş gitmek istemediğinizden ilk işiniz yeni doğan bebeğe 'hoşgeldin' hediyesi düşünmek ve aramak değil midir? Zürafa Sophie hem bir anneye hem de bir bebeğe verilebilecek en anlamlı, kalıcı, fonksiyonel, uzun ömürlü ve sadık hediye olacaktır. Özenle hazırlanmış kutusunun sunumu ve detayları ilk bakışta onu size sıkı sıkı bağlayacaktır diyecek kadar Sophie ile 2 yılını geçirmiş bir anneyim aynı zamanda. Zürafa Sophie hayatımıza girdiğinde kızım iki aylıktı. Birgünde ailemizin ayrılmaz parçası olup, birkaç ay sonra kaybolduğunda onsuz kaldığımız iki gün değerini daha çok anladım. Hemen ilk gördüğüm eczanenin önünde durup yeni Sophie'mizi minik ellere teslim ettim. Sophie Avrupa'da eczanelerde satılacak kadar gerekli, 'olmazsa olmazların' başını çeken, bebek bakımının parçası bir oyuncak. Bebek dünyasında Hollywood yıldızlarından daha ünlü olsa da, onların da vazgeçemedikleri arasında olduğunu görüyoruz. Sandra Bullock, Sofia Coppola, Elton John, Kourtney Kardashian, Hillary Duff bu ünlülerden sadece ilk aklıma gelenleri. Paris doğumlu sevimli Sophie'yi Türkiye'de mağazalarda, eczanelerde, hastanelerde ve internette göreceğim için çok mutluyum. Artık doğuran arkadaşlarıma ne alacağım diye düşünmekten kurtulacağım demektir. :) Kapınıza kadar gelsin ve hemen sizin olsun istiyorsanız, http://sophieturkiye.com'u ziyaret edebilirsiniz. Ürün aynı zamanda Türkiye'nin seçkin bebek ve çocuk mağazalarında da satışa sunuluyor. Detaylı liste için http://sophieturkiye. com/satis-noktalarimiz.php


38 | FAMILY HUG


FAMILY HUG | 39

HEDİYE ALMANIN EN SIRADIŞI VE İLGİNÇ ADRESİ : ZUZU.COM

Sevdiklerinizi neşelendirmek, fark yaratmak istersiniz; ama bir türlü ne alacağınızı bilemezsiniz ya hani…Bulduğunuzda da markanın veya mağazanın bağımlısı olur, sürekli birşeyler satın almak için bahaneler yaratır durursunuz hatta. İhtiyaçlarınızı karşılamak için gittiğiniz alışveriş merkezlerinde bulamayacağınız cinsten sıradışı ve belki de kişiye özel, hatıralardan çıkmayacak hediyeler arasında seçim yapmakta zorlanacağınız yepyeni bir adres Zuzu.com. Farkedilmekten en çok hoşlananlar ise şüphesiz çocuklardır. İlgi çeken bir oyuncak, aksesuar veya kıyafete sahip olduklarında birçok arkadaşı onun gibi olmak, onun aldığını almak ister durur. Zuzu.com’da ‘Punk’ modasını okullara ve seyahatlere taşıyan ‘Madpax’ çantalardan, çeşitli karakterlere bürünen ‘Beard Head’ berelere, zombie görünümlü aksesuarlardan, esprili şaka oyuncaklarına kadar akıllara gelmeyen ürün yelpazesi mevcut.

Babalarına hediye almak isteyen çocukların mağaza mağaza dolaşmasına gerek kalmadan, bir tıkla ulaşabilecekleri; kendileri karar verecekleri ilginç ürünlere de yer veriyor Zuzu.com. Benim favorim tuvaletten çıkmak bilmeyen babalara için : ‘tuvalet oyunu golf seti’…Peki ya mutfakta ömrü geçen annelerimize ellerini ısıran ‘köpekbalığı fırın eldiveni’ hediye etmeye ne dersiniz? Dünyada trend olmuş birçok markayı lisanslı olarak bünyesine alan Zuzu. com’ a ücretsiz üye olabiliyorsunuz. Geliştirdikleri ‘alarm sistemi’ uygulamasıyla beğendiğiniz bir ürünün fiyatında indirim olduğunda email yoluyla haberdar olma şansına da sahipsiniz. Her an yenilenen ürün çeitlerini takip etmek ve yerinizden kalkmadan yüzlerce çılgın hediye fikirleri ile hem kendinizi hem sevdiklerinizi mutlu etmek istiyorsanız Zuzu.com’u takibe almanızı tavsiye ederim.


40 | FAMILY HUG

Yanıbaşımızdaki Avrupa Başkenti: Bükreş


FAMILY HUG | 41


42 | FAMILY HUG

Çekirdek ailemle Bükreş’i keşfimiz 2013’ün ilk günlerine rastlar: 2013’e “Merhaba” dediğimiz o yılbaşı için hatırlıyorum da; yılın son 2 haftasına kadar aslında pek de bir planımız yoktu...Uzun zamandır İstanbul’da yılbaşı gecesini dışarıda geçirmenin “tatsız”lığına karar vermiş bir çift olarak, önceki yıl yaptığımız gibi o sene de yeni yılı evimizde dostlarımızla falan karşılarız diye düşünüyorduk ki; eşim 2-3 günlük yılbaşı turlarına şöyle bir göz atma fikrini ortaya atıverdi. Turlara bakmaya başlayınca (ailecek seyahati de pek bir sevdiğimiz için) kafamızda “yaa acaba şöyle mi yapsak; böyle mi yapsak...” tarzı fikirlerin uçuşmaya başlaması da bir oldu. Ve birden çok yakınımızda bulunan ama daha önce hiç birlikte gidip de gezmediğimiz; ulaşımı kolay ve güzel bir başkent bizlere uzaktan göz kırpmaya başladı: “Bükreş” bizi çağırıyordu... Balkanlar’ın Paris’i... Yakın bir yer ve küçük bir değişiklik yapma hedefimiz dışında pek bir beklentiyle gitmediğimizden midir; Bükreş’te gördüğümüz herşey bizi fazlasıyla şaşırtmayı başardı ve beklentilerimizi kesinlikle aştı. Meğer böylesi güzel bir tatil destinasyonu bunca zamandır bu kadar yakınımızda (Bulgaristan’daki evimizden Bükreş’e ulaşmamız Silistre’den kalkan feribotla sadece 3,5 saat kadar sürdü) bizi bekliyordu. Gitmeden önce okuduğum bütün kaynaklarda


FAMILY HUG | 43 aynı ifade kullanılmıştı: “Balkanların Paris’i Bükreş...” diyordu. İlk önce bunun bir Doğu Avrupa şehri için abartılı bir iddia olduğunu düşünmüş olsak da; bu ifadenin çok sağlam temellere dayandığını şehri gezip gördükçe kabul etmemiz fazla uzun sürmedi. Bükreş, şehrin sembolü olan Zafer Takı’yla, keyifli cafeleriyle, heykelleri ve tarihi eserleriyle ailecek gezip görmek için hiç şüphesiz Avrupa’daki keyifli adreslerdendi...

Bükreş’te tarihi Athenee Palace Hilton Otel’deki yerlerimizi günler öncesinden ayırtmıştık... Romanya Üniversitesi’nin Kütüphane Binası ve bunun önünde de turistlerin uğrak noktalarından Kral 1.Carol’ın heykeli (1895) otelimizin hemen karşısında bulunmaktaydı. 1.Carol’ı arkamızda bırakıp meşhur Calea Victoriei Caddesi’nde yürümeye devam ettiğimizde ise güzel bir süpriz çıkıyordu karşımıza: Odeon Tiyatrosu önünde duran kocaman bir Atatürk Büstü!

Bulgaristan’daki evimizden Bükreş’e ulaşmamız Silistre’den kalkan feribotla sadece 3,5 saat kadar sürdü

...meşhur Calea Victoriei Caddesi’nde yürümeye devam ettiğimizde ise güzel bir süpriz çıkıyordu karşımıza: Odeon Tiyatrosu önünde duran kocaman bir Atatürk Büstü!


44 | FAMILY HUG Bu hoş rastlantı bizde gurbette bir akrabaya rastlama etkisi yapmış; ve üzerinde "Yurtta Barış Dünyada Barış" yazan büste baktıkça öyle çok sevinmiştik ki; o zaman 16 aylık olan oğlum Eren de "Atat tüüü" Atat tüüü" diyerek bizimle birlikte bağırmaya başlamıştı.

üzerinde buz pateni yapıp, kızaklarıyla çoşup oynayan çocuklarla dolu, meşhur ve büyük "Cișmigiu" yani Çeşmeci Parkı oldu. Bükreş’e minikleriyle birlikte gitmeyi planlayan ailelere bu büyük parkı kesinlikle es geçmemelerini öneririm.

Büst sevincini atlatmayı başarıp Calea Victoriei Caddesi'ndeki turumuza devam ettiğimizde ise; şimdilerde bir balo salonu olarak kullanılan "Cercul Militar National" yani Eski Askeri Klüp’ü görüyorduk. Buradan da Piata Unirii'ye yani Komunizm sonrası aldığı adıyla "Bütünleşme Meydanı"'na geçmiştik.

Romanya’da sarma, baklava gibi ortak lezzetlerimiz dışında bir de ülkede ün yapmış ve gidince mutlaka denenmesi gereken damak tatları var ki; bunlara birkaç örnek vermeden geçmemek lazım: Romanya’ya yolunuz düştüğünde meşhur yemeklerinden : tokiture, mititeu, mamaliga ve kozanak’ı mutlaka bir denemeden dönmeyin. Özellikle de Karadenizliler'in mıhlama sına az da olsa benzeyen mamaligayı mutlaka tatmalı ve bu kalsiyum dolu lezzeti sizinle seyahat edip yorgun düşmüş miniğinize de tattırmalısınız.

Komunizmden bahsetmişken Piata Revolutiei yani Devrim meydanı’nda yer alan ve Çavuşesku'nun ölümünü ve komunizmin bitişini simgeleyen anıtı da anmamak olmaz. Anlatılana göre, Çavuşesku burada halka son kez seslenip helikoptere binip kaçtıktan sonra şehrin biraz dışında yakalanmış...Bu Devrim Anıtı'nı halk "kürdana saplanmış bir zeytin tanesi"ne benzetiyormuş, (ki bu konuda çok da haksız olmadıklarını hemen belirteyim.) Bir şehri Aralık ayında gezmenin en güzel tarafı Noel ve Yeni Yıl için süslenen meydanların, çarşı pazarın tadını çıkartmak oluyor. İşte biz de Universitate Meydanı’ndaki Noel Pazarı’nı kaçırmadık. Burada biz sıcak şarabın tadına bakarken Eren de 16m’lik yılbaşı ağacını ve etraftaki binbir çeşit eğlenceyi gözlemleme şansı yakaladı. Zafer Takı gibi şehrin diğer bir sembolü de kesinlikle Parlamento Binası. Çavuşesku’nun inşaa ettirdiği bina Guinness Rekorlar Kitabı’na göre Pentagon’dan sonra dünyanın ikinci en büyük binasıymış. Bu binanın inşaatı, 1983 yılında başlamış ve tam da bu binada yaşamayı planlayan Ceauşescu’nun devrildiği ve kurşuna dizildiği 1989 yılında tamamlanmış. Biz tatillerimizde mutlaka Eren’in de seveceği şeylere vakit ayırmaya çalışırız. Bükreş’te bu adres bizim için; kardanadamları, donmuş minik gölleri

Biraz da yeme-içme...

“Peki hangi restoran?” diyecek olursanız Bükreş'e gider gitmez kesinlikle denenmesi gereken tarihi restoranlardan biri Caru' Cu Bere, bir diğeri ise (bizim malesef bir türlü açık yakalayamadığımız) Manuc's Inn... Bu 2 restoranın bulunduğu bölge turistik geziniz sırasında şöyle bir soluklanmak için (hem sizin hem de meraklı miniğiniz için) ideal. Bükreş’te gittiğimiz restoranların çoğunda mama sandalyesi ve menulerde çocuklar için uygun opsiyonların yer aldığını da son notlarımıza ekleyelim. Semester tatiliniz için de tercih edilebileceğiniz bu yakın ama bir o kadar da farklı şehirde sizlere şimdiden ailece iyi gezmeler ve en az bizimki kadar keyifli bir tatil dilerim. Nilsu Emre


FAMILY HUG | 45


46 | FAMILY HUG

ANAOKULU NASIL SEÇİLİR? nELERE DİKKAT EDİLİR?


FAMILY HUG | 47


Okul seçmek neden bu kadar zor? Okul öncesi eğitim eğitimin en alt basamağıdır ve ilk olması nedeniyle temellerin atıldığı bir dönemdir. Dolayısıyla okul öncesi eğitim kurumları çocukların gelişimine katkısı ve eğitsel işlevi nedeniyle çok önemli bir yere sahiptir. Peki çocuğumuzu göndereceğimiz, emanet edeceğimiz, güveneceğimiz okulu nasıl seçeceğiz? 1. Kişisel beklentiler: Her ailenin çocuğu ile ilgili az /çok beklentisi ve isteği vardır. Kendi seçimlerini yapabilecek olgunluğa gelene dek onlar için ‘’en iyi’’ olanı aileleri belirlemek durumundadır. Ebeveyn seçimini sadece kendi arzularına göre yapmamalıdır ama insan ne istediğine emin olmayabilir ama ne istemediğini de bilmelidir. ‘ Yarım gün okul istiyorum’’ ya da ‘’Televizyon izletilen bir okul istemiyorum’’ gibi tercihlerinin olması da seçenekleri belirlemek için gereklidir. Organik sebze/meyvelerle beslemek, forma giymek, okulun kurumsal ya da butik bir işletme olması tamamen ailenin tercihidir. Ve şu anda ülkemizde pek çok alternatif bulunmaktadır. Öncelikle aile olarak beklentiler belirlenmeli ve kurum bu beklentilere göre seçilmelidir.


2. Eğitim felsefesi: Her kurumun bir eğitim yaklaşımı vardır. Kurumlar öğretmenlerini bu yaklaşım doğrultusunda eğitmeyi tercih eder ya da bu kritere göre seçerler.. Montessori, High Scope, PYP gibi ekolleri izlemeleri ya da tamamen bağımsız olmaları mümkündür. Yani seçenek oldukça fazladır ancak tek Cum nat eria velit ambir quiiyi dio. bir doğru ya da tek yoktur. Ut plitate omni dolore comnÖnemli olan hangisinin kim için imp oreprat issimolene volupdaha doğru olduğudur? Bu setate possediate vel et ut ut et beple okul tanıtımlarına gitmek, laborem ventia corerovit autPerescre isuamquemus, kendi sistemlerini dinlemek gerekir. Bir iki gün misafir olmak, o kuruma gitmiş olan velilerden bilgi almak fikir verebilir ancak yine de herkesin memnuniyetini farklı bir niteliğin belirleyebildiği unutulmamalıdır. Sizin hoşnut olduğunuz bir yönden bir başkası memnun olmayabilir. Bu durum ne kurumun ‘’iyi’’ ya da ‘’kötü’’’lüğünü belirlemez. Sizi tatmin edip etmemesi önemlidir. 3. Fiziksel yapı; - Anaokulları çocukların ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olmalıdır. - Sınıfın havadar, aydınlık ve içindeki eşyaların temiz olması önemlidir. - Çocukların çok yönlü gelişimini destekleyecek şekilde kurumdaki materyal çeşitliliğinin zengin olması gereklidir. - 3 yaş grubu için 8 kişiyi aşmaması önerilen sınıflar hazırlık sınıflarında 15 -20 kişi arasında değişebilmektedir. Ancak tavsi-

ye edilen sayı 12 dir. -Her sınıfi için bir sınıf öğretmenin yanı sıra bir yardımcı öğretmen olması gereklidir. -Okulda öğrencilerin ulaşabileceği tüm alanlarda gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmış olması önemlidir. - Lavabo, klozet, mutfak gibi yerlerin ve ortak alanların hijyenin çocuklara zarar vermeyecek malzemelerle yapılması, sık sık kontrolünün sağlanması önemlidir.


50 | FAMILY HUG - Mutfağın ve yemeklerin yönetmelik gereği bir gün saklanması, beslenme listesinin denetlenmesi, mutfağa alınan gıdaların kalitesine ve raf ömrüne dikkat edilmesi gereklidir. Mutfak çalışanlarının düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasına dikkat edilmelidir. - Servis olarak kullanılan araçların konforuna, servis hostesinin bulunmasına, araçların şoförlerinin belgelerine özen gösterilmesi önemlidir. 4. Öğretmen özellikleri: Çocuğun gönderileceği okul seçilirken ederken sınıf öğretmeniyle de tanışılmalıdır. Elbette ‘’kusursuz’’ insan yoktur ve ‘’iyi’’ ancak okul öncesi öğretmeninde bulunması tercih edilecek bazı özellikleri belirtmek de fayda var; - Okul öncesi eğitimi konusunda eğitim almış olması terci edilmelidir. - Çocukları seven; Kimi zaman annenin bile sabrı azalırken çocuk sevmeyen birinin bu iş iyi yapamaz. Öğretmen altına kaçıran ya da istifrağ eden bir çocuğa çekinmeden sevgiyle yaklaşabilmelidir. - Sabırlı; Bir davranışı kazandırmak için bir dönem uğraşsa bile bıkmadan sebat etmeli, çocuklar için emek vermelidir. - Dikkatli ve gözlemci; Çocukların hem güvenliği hem de sınıf içindeki davranışlarıyla ilgili olarak öğretmen dikkatli olmalıdır. Çocukları iyi gözlemlemesi ve onların gelişimlerinin farkında olması gereklidir. - Esnek ve yaratıcı düşünen; Çocuklar çok hareketli ve enerjiktir. Öğretmenleri de onların enerjisi karşısında pasif kalmayacak ve organizasyon yeteneği, esnek ve yaratıcı düşünme becerisi ile durumları yönetmeyi başaracak bir kişi olmalıdır.

- Hakkaniyetli, saygılı; Emeğe saygı duymalı ve kişisel özellikleri nedeniyle çocuk ayırmamalıdır. - Kendini geliştirebilen, öğrenmeyi seven; Öğrenmek hayat boyu devam eden bir süreçtir bu nedenle öğretmen de kendini sık sık eğitimlerle ve yeni bilgilerle geliştirmelidir. - Pozitif, güler yüzlü; Çocuklarla çalışan kişinin çocukların psikolojilerini iyi bilmesi gerektiği gibi onların öğrenecekleri ortamı hazırlama becerisi de olmalıdır. - Temiz, bakımlı; Öğretmenlerin rol model olmaları ve çocukların öğretmenlerini örnek almaları kaçınılmazdır. Bu nedenle öğretmen hem temiz ve düzenli biri olması önemlidir. Ayrıca güzellik/ yakışıklılık görecelidir ancak bakımlı olması, kendine özen göstermesi önemlidir. 5. Aile ile etkileşim/Aile Katılımı: Aile katılımı, eğitim okul-aile-çocuk arasında sağlanan bir süreçtir. Ve bunlardan herhangi birindeki bir aksaklık sürecin tümünü etkilemektedir. Dolayısıyla aileyi eğitimin dışında bırakmak söz konusu olamaz. Bu noktada aileye düşen ise çocukla paylaşımların ve okulda öğretilen becerilerin evde desteklenerek pekiştirilmesi, okul tarafından istenilen katkıların sağlanması, her konuda okulla işbirliğine açık olunmasıdır. Eğitim kurumu da aileye eğitimin ve sürecin içinde aktif olarak yer vermeli ve ihtiyaç duyduğu noktalarda bilgilendirmelidir. Tuğçe Acaröz Oğuz Çocuk Gelişim Uzmanı https://twitter.com/tugceacaroz https://www.facebook.com/tugce.acarozoguz www.10dakikamola.com


FAMILY HUG | 51


52 | FAMILY HUG

Hafta hafta hamilelik tavsiyeleri Her anne adayı için eşsiz bir tecrübe olan hamilelik döneminde cilt cilt kitaplar okunarak, internetten araştırmalar yapılarak bebeğin anne karnındaki gelişimi hafta hafta takip edilir. Anneysen.com da hafta hafta hamilelik sayfaları ile hamileliği keyifle takip etme olanağı sağlarken aynı zamanda pekçok anne adayının hamilelik sürecindeki hissettiklerinden, mutluluklarından, endişelerinden yola çıkarak tüm anne adaylarına küçük küçük tavsiyeler veriyor.


FAMILY HUG | 53


Sürpriz haftalar (5-13. hamilelik haftaları- 1. Trimester): Bir anne adayı anne olacağını çoğunlukla hamileliğinin 5-7. haftaları arasında öğrenir. Planlı da olsa plansız da şüphesiz hamilelik haberi büyük bir sürprizdir. Hamilelik haberi alındığı tarihten başlayarak günlük tutmak hem bebek hem de anne için değerli bir anı olacaktır. Hatta bu günlüğe baba adayının da bir şeyler yazmasını istemek iyi bir fikirdir. Bebeğin milim milim büyümeye devam ettiği bu haftalarda hamilelik haberi kadar mutlu anlardan biri de bebeğin kalp atışlarının duyulduğu andır. Özellikle kalp atışını duyduktan sonra anne adayı içinde bir canlı taşıdığını daha çok hissedecektir. Her ne kadar zaman zaman huzursuzluk, sinirlilik, alınganlık ya da bazı endişeler yaşasa da anne adayının duygularını paylaşması, fiziksel ya da psikolojik açıdan yardım istemekten çekinmemesi, sorularını bir kağıda yazarak doktoruna sorması önemlidir. Sürpriz haftaların sonlarına doğru düşük riski ve anne adayının varsa şikayetleri azalır. Artık hamileliğin en rahat haftaları başlayacaktır. Bu yüzden anne adayının küçük bir takı, çiçek gibi kendine bir hamilelik hediyesi alarak kendini şımartması harika olur! Rahat haftalar (14-28. hamilelik haftaları- 2. Trimester): Bu dönemin en heyecanlı bekleyişi cinsiyetin öğrenilmesidir ve cinsiyet belli olduktan hemen sonra bebeğin ilk hediyesini, pembe ya da mavi patikleri, almak sembolik olur. Ayrıca bebeğe isim düşünmek için de en uygun zamanlar bu haftalardır. İştahın geri gelmesi veya artması ile belirginleşen karnı esprili hamile bluzları ile ortaya çıkarmak eğlenceli olur. Bu dönemde belirli sürelerle profilden çekilmiş karın fotoğrafları da hamilelikte hafta hafta değişimi göstermesi açısından keyiflidir.


Doğumdan sonraki ilk aylarda arkadaşlarla eskisi kadar sık görüşülemeyeceğinden bu dönemde arkadaşlarla veya yakınlarla zaman geçirmek, yürüyüşler yapmak moral açısından da önemlidir. “İlk tekme” de bu haftalarda geleceğinden günlüğe not edilmesi unutulmamalıdır! İmkan varsa şehre yakın küçük tatil kaçamakları için de yine en uygun zaman bu haftalardır. Anne karnındaki bebeğe mümkünse yavaş veya klasik müzik dinletmek, ona kitap okumak, onunla konuşmak anne adayına da iyi gelecektir. Bebeğin bunlara tepki verdiği bile görülebilir! Bebeğin odası için araştırma yapmak da bu haftalarda iyi olabilir. Çünkü hem karar verme süreci hem de mobilyaların gelmesi vakit alacaktır. Ayrıca, mobilyalar geldikten sonra bebek eşyalarının da yıkanıp dolaba yerleşmesi doğumdan önce yapılsa iyi olur! Bu dönemin sonlarına doğru doğum yapılacak hastanenin seçilmesi, erken doğum ihtimali durumunda bebeğin yaşatılabilmesi için gereklidir. Hastane çantasında olması gerekenlerin öğrenilip satın alınması için de en doğru zaman yine bu dönemin son haftalarıdır. En heyecanlı haftalar (28. hamilelik haftaları- 3. Trimester): Bu haftalar bebekle tanışmak için en çok heyecan ve istek duyulan haftalardır ve son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan ve anne adayı için en keyifli kutlamalardan olan “baby shower” partileri için en uygun zamandır. Bu haftalarda çoğunlukla bebek doğduktan sonra yapılacaklara odaklanmak yani bebek bakım kitaplarını okumak, çocuk doktoruna karar vermek, doğumun haber verileceği yakınların listesini -telefon numaraları ve mail adresleri- çıkarmak, fotoğraf makinesi, yedek pilleri almak ya da pilini şarj etmek, buzluğa pratik ve sağlıklı yiyecekler depolamak, doğum sonrasındaki koşuşturmalı süreçte anneye çok yardımcı olacağından önemlidir. Doğum yaklaşırken bir diğer ve hatta en önemli nokta ise rahat olmak, olumlu düşünmek, güzel bir doğumun hayaline odaklanmak ve tebriklerin kabul edileceği en güzel gün için sakince geriye saymak olmalıdır! Anneysen.com


kİTAP / fİLM / mÜZİK

Lean In - Sınırlarını Sheryl Sandberg

Sınırlarını Zorla son sö açılış töreni, bir kutl eni… Genç yaşlı, seç değil, pek çok kadın iç teren, umut veren ve devrim yaratacak

bir kitap. -Anna Ho New Yorker

DOĞAN KİTAP

Sherlock, Lüpen Ve Ben 2. Kitap: OPERADA CİNAYET Sıradışı üç çocuk, birbirinden kopmayan üç arkadaş.Suçlular dünyasında iz bırakacak üç zihin. Nefes kesen bir macera serisi.

DİSNEY KARLAR ÜLKESİ Faaliyet Kitabı Eyvah! Elsa, Erindel Krallığı’nı yanlışlıkla sonsuz bir kışa mahkum etti! Anna ve dostları Elsa’yı bulmak ve krallığı kurtarmak için heyecan dolu bir yolculuğa çıktılar.

Irene, Sherlock ve Lüpen, Londra’da buluşmak için gün sayıyordu. Oysa acı bir haber, bu randevuya gölge düşürecekti.

Haydi kalemini al ve bulmacaları çözerek onlara yardım et!

DOĞAN EGMONT

DOĞAN EGMONT

KARLAR ÜLKESİ

23NİSAN FUNDAY ÇOCUK FESTİVALİ

24 yaşında genç ve hırslı bir adam olan Jordan Belfort, yatırımcıları aldatarak kısa zamanda köşeyi döner. Kısa zamanda tonla para kazanıp o parayı aynı zamanda çabucak harcayabilen birisi olur. Uyuşturucu kullanan, fahişeler ile ilişkiye giren pahalı ve pis bir hayatı vardır. Film, gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır ve Amerikan borsasında çalışan komisyoncu Jordan Belfort’un biyografisinden esinlenilmiştir.

Karlar Ülkesi kitapları seni bekliyor!

Birbirinden eğlenceli gösterilerin, eğitici atölyelerin ve heyecanlı oyun alanlarının yer alacağı 23 Nisan Çocuk Festivali, KüçükÇiftlik Park’ta sizleri bekliyor! Dev pop-up masal kitapları, masal labirenti, düşünce gücüyle araba yarışı gibi birbirinden çarpıcı ve sıradışı içeriklerin bulunduğu festival, unutulmaz bir 23 Nisan şöleni vadediyor.


ınırlarını Zorla

öz değil bir lama nedçkin ya da çin yol göse belki de

olmes, The

SABAH DENİZİ Margaret Mazzantini

TARIK ŞARA Çiğdem Tüzün- Sühan Muratlı

Margaret Mazzantini’den, masal gibi güçlü ve pırıltılı bir roman... İnsanın doğduğu yerde bir şeyler vardır. Herkes bilmez bunu. Ancak oradan zorla koparılan bilir. Libya’da, Sahra’nın son vahalarından birinde yaşayan Bedevi kadını Cemile ile oğlu Ferid, onlardan daha hızlı yol alan bir savaştan kaçıyorlar.

Şarık Tara’nın iş yaşamı ve uluslararası ilişkiler... “Neden Anlattım? Hayatım boyunca hem kurduğum şirketi bir dünya şirketi yapmak için, hem de ülkeme ve dünya barışına katkıda bulunmak için çok çalıştım. Hatalar da yaptım, ama onlardan öğrendim, yılmadım yine çalıştım.

DOĞAN KİTAP

DOĞAN KİTAP

...okumadan ayı bitirme



Hatırlatma Dergi içeriği sadece bilgilendirme amaçlı olup hiç bir şekilde tıbbi öneride bulunma amacı taşımaz. Derginin okuyucuları riski tamamen kendilerine ait olmak üzere dergi ve içeriğine erişmeyi kabul ederler. Derginin yazılması ve yayınlanmasında görev alan ve üçüncü kişiler erişimden ve/veya dergideki bilgilere güvenmelerinden kaynaklanan herhangi bir zarar ve/veya kayıptan sorumlu tutulamazlar. Dergi, diğer web sitelerine linkler ve köprüler içermektedir. Family Hug, söz konusu sitelerinin içeriklerinden ve bu sitelerden dolayı kaynaklanan herhangi maddi ve manevi zarar ve kayıplardan sorumlu tutulamaz. İçerikteki yazı ve resimlerin izin alınmadan, izin alındıktan sonra da kaynak gösterilmeden yayınlanması yasaktır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.