AdanZye EGITIM_SAYI03

Page 1

A Z EĞİTİM ’DAN

’YE

10 TL • MART 2018 / SAYI:3 • www.adanzyeegitim.com.tr

Teknoloji bağımlılık yapAr mı? Doç. Dr. ayfer alper

TEOG yerine Merkezi Sınav

5 yıl sonra 4+4+4 siStemi ne getirdi? AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU

Tablet yerine klavyeli bilgisayar

Aktüel

Akran zorbalığı gelişimi etkiliyor ÖZGECAn ÜÇER

Hiçbir öğrenci geride kalmayacak

Sendikadan çarpıcı rapor ALES’ten çıkan sonuç:

Erkekler sayısalda kadınlar eşit ağırlık ve sözelde güçlü

Eğitim yaklaşımları kariyeri etkiliyor DOÇ. DR. LEVENT ATALI



A Z EĞİTİM ’DAN

’YE

10 TL • MART 2018 / SAYI:3

Aktüel

İMTIYAZ SAHIBI Skylax İletişim Araçları Ticaret. Ltd. Şti. adına MUHAMMET AYDIN

GÖRSEL YÖNETMEN EDA ÇELİK MUHABİRLER Leman ALTUNTAŞ Tufan AKBAY Esra ÇETİNKAYA İlknur AY YAYIN İDARE MERKEZI Hobyar Mah. Hamidiye Cad. No:10 408 Fatih/İSTANBUL Tel: 0212 512 22 62 Cep: 0505 0212 212 KATKIDA BULUNANLAR Doç. Dr. Ayfer ALPER Ayşegül KAHVECIOĞLU Faruk Cüneyt PALOLU BASKI NAKIŞ OFSET Reklamcılık Tic.Ltd.Şti. Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi 2ND5 Blok 3, Topkapı - Z.Burnu 0212 613 87 37 - Sertifika 20238 İLETİŞİM reklam@adanzyeegitim.com.tr info@adanzyeegitim.com.tr ISSN No: 2602-5000 Basım Tarihi: 26.02.2018 Yayının Türü: Yaygın-Süreli Yayın Ayda Bir Yayınlanır Dağıtım: DOĞAN DAĞITIM

EDİTÖRDEN

GÜÇLÜ TÜRKIYE İÇIN GÜÇLÜ EĞITIM Medeniyet, dünya üzerinde yaşayan toplumların ortak ürünüdür. Bizde, bu ortak medeniyete 9. YY’dan 14. YY’a kadar baskın bir güçle katkı sağladık. Matematikçi Ali Kuşcu’dan, sistem mühendisliğinin öncüsü Ahmed Bin Musa’ya, Pasteur’dan önce mikrobu keşfeden Akşemseddin’den, cebiri batıya öğreten Harizmi’ye, tarihe psikolojik bakış açısıyla bakmış İbni Haldun’a ve daha niceleri ile yaşadıkları çağa damga vurmuş bilim insanlarımız ile... Övünüyoruz yukarıda ismini saydığımız sayamadığımız değerlerimizle... Lakin 14. Yüzyıldan sonra bu övüncümüz giderek azaldı. Parmak ile sayılacak değerlerimiz oldu. Gerilemeye başladık. Medeniyetin gelişmesindeki söz sahipliğimizi bırakmak zorunda kaldık. Bilim ve teknoloji alanındaki üreten, etken kimliğimizi durağan tüketen kimliğine dönüştürdük. Takip edilen değil takip eden olduk. Teknolojik gelişmelerin hep dışında kalıyoruz. Çin’in, Amerika’nın, Güney Kore’nin, Japonya’nın başını çektiği kodlama, yapay zeka çalışmalarıyla Endüstri 4.0 çağının kapısını açmışlarken biz de sadece o milletlerin ürettiği bilgiye, teknolojik araçlara bol bol para akıtıyor ve yine onların sunduğu hizmetlerle zaman geçiriyoruz. Onlar üretiyor biz tüketiyoruz. Onlar üretirken biz sadece tüketmekle kalmıyoruz onların bağımlısı da oluyoruz. Artık, ülkeler, topla tüfekle diğer ülkeleri hakimiyetine almıyor. Teknolojik gelişimde, bilgi üretmede ne kadar ilerideysen güç sende, hakimiyet sende oluyor. Enseyi de fazla karartmalıyım... Ülkemizde eğitim kurumları son aylarda bilinçlenmekte... Bazı okullarımız çağın gereksinimini geleceğin robotik kodlama, yapay zeka ve bilgi üretmede olduğunu gördü. Ve bu yarışta en önde olmak için başta kodlama ile ilgili yatırımlara ağırlık veriyorlar. Milli Eğitim Bakanlığımız, başlattığı Fatih Projesi ve diğer çalışmalarla çocuklarımıza bilgisayar ve teknolojisini sunmaya çalışıyor. Ama bu yetmez... Ülkemizin tekrar medeniyetin öncü gücü olması, neslimizin üretken ve çağın yapıcı bireylerinden oluşması, teknoloji ve bilim alanında söz sahipliğini kazanabilmesi, dünyayı şekillendirecek bilim insanları arasında yetiştirdiğimiz gururumuz Prof. Dr. Cahit Arf, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ve Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar gibi bilim insanlarımızın artması için çok çaba sarfetmeliyiz. Kaynaklarımızı doğru ve kaliteli kullanmalıyız. Güçlü Türkiye için üreten, gelişmeye, yeniliğe, sorgulamaya açık, hayali kuvvetli, çağı yöneten bireylere ihtiyaç var. Onun içinde Güçlü Bir Eğitime...

Bu dergide yayınlanan yazılardaki sorumluluk yazarlarına, ilanlardaki sorumluluk ilan veren kurum ve kişilere aittir. Yayınlanan yazılar için yazarlara ücret ödenmez.

Oğuz Büyükyıldırım oguz@adanzyeegitim.com.tr

EDİTÖR

A’DAN Z’YE EĞİTİM

YAZI İŞLERI MÜDÜRÜ OĞUZ BÜYÜKYILDIRIM

1


İÇİNDEKİLER

MART 2018

8

4

KYK’DAN ÖĞRENCİLERE E-DEVLET HİZMETİ

12

İŞTE TEOG’UN YERİNE GETİRİLEN SİSTEM

22

ÖSYM 2017 ALES’İ DEĞERLENDİRDİ

5

OYUNLARINI KODLAYACAKLAR

16

TABLET YERİNE KLAVYELİ BİLGİSAYAR

24

TÜRKİYE’NİN ‘KÜÇÜK KONFÜÇYÜS’LERİ

6

AKRAN ZORBALIĞI ÖZGECAN ÜÇER

17

ÖĞRENCİLER TEKNOLOJİYİ “GİYEREK” ÖĞRENECEK

26

8

HİÇBİR ÖĞRENCİ GERİDE KALMAYACAK

18

10

4+4+4 SONRASI AÇIK

LİSEYE GİDENLERİN ORANI YÜZDE 65 ARTTI AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU

A’DAN Z’YE EĞİTİM

20 2

18

20

ÇEVRE, SAĞLIK VE TEKNOLOJİ “ULUSAL BİLİM KAMPI”NDA MİNİKLER TEKNOLOJİDE PASİF Mİ AKTİF Mİ OLMALI? DOÇ.DR. AYFER ALPER

5

DOĞRU BİR KARİYER PLANLAMASI NASIL YAPILIR? ALPER AKSOY

28

TÜRK EĞİTİM-SEN’DEN ÇOK ÇARPICI ÇALIŞMA

30

EĞİTİM YAKLAŞIMLARI KARİYERİ ETKİLİYOR DOÇ.DR. LEVENT ATALI

10


HABER

BAŞARILI BILIM INSANLARI KÜRESEL GELIŞMELERI KONUŞTU

Y

ÖK’ten yapılan açıklamaya göre, YÖK’te gerçekleştirilen sohbet toplantısında, yükseköğretim alanındaki küresel gelişmeler ve Türk yükseköğretiminin bugünkü çalışmaları değerlendirildi. Saraç, yaptığı “Yükseköğretim Sistemimizdeki Yapısal Gelişmeler” başlıklı sunumunda, yükseköğretimdeki mevcut durumu ve YÖK’ün çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yükseköğretimde bundan böyle hedeflerinin dikey, yani nitelik, keyfiyet ve kalite yönünden büyüme olduğunu belirten

Yekta Saraç, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma” projesine ilişkin bilgiler de paylaştı. Tüm üniversitelerin “aynı” olmasını tasvip etmediklerinin altını çizen Saraç, “Bütün üniversitelerimiz uluslararası nitelikleri gözetmeli fakat farklı değerler üretmelidir. Bu kapsamda üniversitelerimizin bir kısmının eğitimde, bir kısmının araştırma ve teknoloji üretiminde, bazılarının da bölgesel kalkınmaya katkı sağlama konusunda farklılaşmasını istiyoruz. Bu doğrultuda bölgesel kalkınma odaklı

5 üniversite ve ihtisas alanı belirledik. Ayrıca 10 üniversiteyi de Araştırma Üniversitesi olarak belirledik. Cesaret vermesi açısından ise 5 üniversitemizi de Araştırma Üniversitesine aday olarak seçtik” ifadelerini kullandı. Sunumun ardından Saraç ile uluslararası platformlarda akademik alanlarda çeşitli görevlere seçilen ve ülkeyi başarı ile temsil eden öğretim üyeleri arasında Türkiye Yükseköğretim Sistemi’ne ilişkin görüş ve öneriler istişare edilerek, geleceğe yönelik atılacak adımlar ele alındı.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, farklı alanlarda başarılı akademik çalışmalarıyla uluslararası platformlarda çeşitli görevlere seçilen ve ülkeyi başarı ile temsil eden öğretim üyeleri ile bir araya geldi.

3


HABER

KYK’DAN ÖĞRENCILERE E-DEVLET HIZMETI Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) tarafından, gençlere daha kolay ve hızlı hizmet sunabilmek amacıyla yurt, burs ve kredi ile ilgili başvuru, onay ve iptal işlemlerinin e-Devlet’e taşındığı duyuruldu.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

B

4

aşvuru döneminde yurt, burs ve kredi başvuruları e-Devlet üzerinden alınıyor. Yıl içerisinde de burs/kredi nakil, iptal ve erteleme işlemleri dilekçe gerekmeksizin online yapılıyor. Öğretim kurumu değiştiren öğrencilerin burs/kredi nakil başvurusu e-Devlet’ten alınarak, gençlerin dilekçe gönderme yükümlülüğü de kaldırılıyor. Böylece durumu mevzuata uygun olan öğrencilerin nakil işlemleri vakit kaybedilmeden gerçekleştirilebiliyor. Burs/kredi nakil talebinde bulunan gençler, başvuru durumunu e-Devlet üzerinden takip edebiliyor. YÖKSİS’te yer alan öğrenim bilgilerine göre nakil işleminin gerçekleştirilmesi ve yurt dışında öğrenim gören öğrencilerin öğrenim bilgisinin YÖKSİS’te yer

almaması sebebiyle, yurt dışında öğrenim gören öğrencilerin gerekli belgeleri kuruma göndermeye devam etmesi gerekiyor.

Borç erteleme başvurusu e-Devlet’te Öğrencilerin mevcut burs/ kredi bilgilerinin görüntülenebildiği e-Devlet’te, burs/kredi almaktan vazgeçmek isteyen öğrenciler iptal başvurusunda da bulunabiliyor. KYK’den öğrenim/katkı kredisi kullanan öğrenciler, geri ödemeyle ilgili her tür bilgiye yine e-Devlet’te yer alan “geri ödeme sorgulama” bölümünden ulaşabiliyor. Öğrenciler, geri ödeme tarihi yaklaşan borçlar için dilekçe göndermeden

erteleme talebinde bulunulabiliyor ve mevcut taleplerinin durumunu görüntüleyebiliyor. Öğrencilerin e-Devlet kolaylığıyla başvuruda bulunabilecekleri borç erteleme işlemi, işsizlik, askerlik veya yüksek lisans olmak üzere 3 nedenle gerçekleştirilebiliyor. 2017-2018 eğitim öğretim yılı yedeği biten il/ilçeler için yerleştirme başvurusu ve kayıt işlemi de e-Devlet’ten tamamlanabiliyor. Ayrıca, yurtlarda barınan öğrencilere sunulan ücretsiz internet hizmetinden yararlanabilmek amacıyla taahhüt işlemi de yapılabiliyor. KYK yurtlarında barınan öğrencilerin izin işlemi gibi online hizmetlere de kolayca erişimin sağlandığı “GencizBiz” portalı için kimlik doğrulama işlemi de yine e-Devlet üzerinden gerçekleştirilebiliyor.


OYUNLARINI KODLAYACAKLAR

HABER

Ankara Valiliği’nin desteğiyle Cebeci Ortaokulu tarafından geçtiğimiz yıl Ankara genelinde düzenlenen ortaokullar arası oyun kodlama yarışması “Oyunumu Kodluyorum”, bu yıl Türkiye genelinde düzenleniyor

Son katılım tarihi 16 Mart olan yarışmada oyunlar Scratch programı ile hazırlanacak. Yarışmada birinci olan ekibe 5 bin TL, danışman öğretmene 2 bin 500 TL, ikinci olan ekibe 4 bin TL, danışman

öğretmene 2 bin TL, üçüncü olan ekibe 3 bin TL, danışman öğretmene bin 500 TL ödül verilecek.

‘Çocuklara yatırım, geleceğe yatırımdır’ Yarışma hakkında konuşan Cebeci Ortaokulu Müdürü Murat Tekçe, çocuklara yatırımın geleceğe yatırım olduğunu alanında birçok kurum kuruluşla çalışma belirterek, şunları kaydetti: halindeyiz. Asıl amacımız öğrencilerimizi “Biz okul olarak sanatı, sporu, müziği gelecekte yazılım mühendisliğine önemsiyoruz. Bu konuda öğrencilerimizi yönlendirmek. Geleceğin önemli sürekli teşvik ediyoruz. Böyle bir yarışma yazılımcıları haline getirmek.” düzenleme fikri, çocukların sosyal medya bağımlısı olmaları ve ders çalışmamaları sonucunda velilerden bize gelen şikayetler üzerine oluştu. Biz de eğitimci öğretmen olarak bu konuda bir proje yapmak istedik. Özellikle bilişim alanında yetenekli olan çocuklarla ilgili bir proje başlattık. Okula bir robot ekibi ve bir de kodlama ekibi kurduk. Üreten çocukları tespit edelim diye düşündük. Bu projeden güzel sonuçlar Çocukların oyunlara ilgisinin elde ettik. Bu sonuçlar öncülüğünde bir yüksek olduğunu ifade eden Tekçe, yarışma düzenleyelim dedik. Geçen yıl “Ortaokul çağında insanlar oyun Ankara genelinde 2 ay gibi kısa bir sürede oynuyor. Çocuklar oyuna çok duyurusunu yaptığımız yarışmaya 100 meraklı, ilgili. Biz istedik ki çocuklar civarı eser geldi. Bu eserlerin 64 tanesi oyunları çok sevdiği için bu Ankara genelinden diğerleri ise konuda bir farkındalık olsun. farklı illerden geldi. Dışarıdan da Bu oyunları da kendileri çok talep gelince biz bu yarışmayı kodlasınlar. Dünyada, Türkiye genelinde yapmayı piyasada 76 milyar dolar düşündük. Ankara valiliği çapında bir oyun sektörü yarışmanın ana sponsorluğunu var. Siz basit bir oyun yapıp üstlendi. Bu anlamda da Vali Bey satarsanız ciddi paralar bizi ciddi manada destekledi. kazanırsınız. Bu anlamda MURAT TEKÇE Türkiye’nin göz bebeği yazılım Türkiye’nin uluslararası kurumları bize sponsor oldu. Bu sene jüri alanda pay sahibi olmasını istiyoruz. başkanımız ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Çocuklarda oyun yazarken ve Bölüm Başkanı olacak. Bu işin başında bir kodlarken daha istekli oluyorlar. Bu akademisyen olacak. Bizim şu anda bilişim anlamda çok ilgilerini çekti” dedi.

“Oyunları kendileri kodlasınlar”

A’DAN Z’YE EĞİTİM

M

illî Eğitim Bakanlığına bağlı özel ve devlet ortaokulları arasında düzenlenecek olan yarışmaya Ankara Valiliği ana sponsorluğunda EBA, TÜBİTAK, ROKETSAN, HAVELSAN, TAİ, ODTÜ, ODTÜ TEKNOKENT, Hacettepe STEM & MAKER LAB, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü danışmanlık desteği veriyor. Yarışmanın amacı öğrencilerin 21. yüzyılda temel beceriler olan yaratıcılık, eleştirel düşünme, iletişim ve işbirliği gibi beceriler etrafında birleşmesini sağlamak, teknolojiyi bir araç olarak kullanabilen, üreten bireylerin gelişmesini desteklemek, girişimci bireylerin önünü açmak olarak belirtiliyor. Ayrıca, öğrencilerin kod yazma becerilerini geliştirmek, avantajlı ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan öğrencilerin aynı fırsat noktasında birleştirilmesi, oyun adı ve karakterlerinde Türkçe kullanılmasını teşvik etmek, kodlamaya ilgi duyan ve kendisini geliştirmek isteyen öğrencileri yarışmaya destek olan kuruluşların keşfetmesini sağlamak da amaçlar arasında. Öğrencilerin teknoloji, oyun ve sosyal medya bağımlılığından kurtularak yazılım üretmelerini sağlamak, Türkiye geneli ortaokul öğrencileri arasında kodlama alanında farkındalık oluşturmak, dünyada sürekli büyüyen yazılım ve oyun pazarından ülkemizin pay almasına katkı sağlamak da hedefleniyor.

5


MAKALE

AKRAN ZORBALIĞI ÖZGECAN ÜÇER

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Psikolojik Danışman

6

Zorbalık Nedir? Zorbalık, güç eşitliliğinin olmadığı, süreklilik gösteren zarar verici veya rahatsız edici, maruz kalan kişi tarafından herhangi bir kışkırtma olmaksızın sergilenen tavır veya davranışların tümüdür. Zorbaca davranışlar, maruz kalan kişinin belirlenmiş alanlar içerisinde varoluşunun gerek fiziksel gerekse psikolojik açıdan engellemesi olarak tanımlanmaktadır.


MAKALE

Z

orbalık toplum içerisinde özellikle fiziksel bir boyut almadan yaptırım görememektedir. Oysa ki bir kişinin zorbalığa maruz kaldığının kanıtı olarak yalnızca fiziksel temas değil, sürekli tekrarlanan aşağılayıcı, yetersizlik ifade eden, söylenen kişi sindirmeye yönelik söylenen her türlü söz ve hatta kelimeler olmaksızın sürekli maruz kalınan bakış ve mimikler de geçmektedir. Bu nedenle hem toplum, hem de aileleri bilinçlendirmek adına zorbalık ve zorbalığın karşımıza çıkış şekilleri hakkında bilgilendirme çalışmaları yapmak son derece önem taşımaktadır.

Zorbalık sürecinde yer alan halkalar Zorbalık yalnızca zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan kişi arasında geçen bir süreç değildir. Bu halkada en az duruma tanık olanlar da maruz kalan kişi kadar önem taşımaktadır. Bir insanın zorbalık hakkında bilgilendirilmesi illa ki bir uyarı sonucu olmamalıdır. Aileler çocuklarını zorbalık konusunda bilinçlendirirken böyle bir duruma

tanıklık ettiklerinde neler yapabilecekleri, nasıl yardımcı olabilecekleri hakkında da bilgiler vermelidirler. Ülkemizde ve dünyada zorbalığın bu denli beslenmesinin en büyük sebeplerinden birisi de süreci bozabilecek gücü olan sessiz tanıklardır.

Zorbalığın bireylerin kimlik gelişimine olan etkileri Zorbalık kavramında öncelikle göze çarpan zorbalığa maruz kalan kişi gibi görünse de, aslında zorbalık her iki tarafı da uzun vadede olumsuz etkileyen bir durumdur. Aileler genelde, çocukları zorbalığa maruz kaldıklarında tepkisel davranmakta, zorbalık yaptığında görmezden gelmekte ve hatta bazen “kendisini savunuyor” adı altında içten içe bu davranışları onaylamaktadırlar. Oysa ki zorbalığı yapan kişi kısa zamanda güçlü gibi görünse de, uzun vadede iletişim yolları ve adalet duygusu zedelenmiş, ilişki kurmakta zorlanan, yaptığı davranışlara maruz kalmamak adına sürekli güvensiz ve güçlü görünmeye çalışan, başka bir dil bilmediğinden

şiddeti iletişim kurmak için kullanan ve onaylanma duygusundan mahrum kalmış öfkeli bireyler haline gelirler. Adalet duygusu ve empati becerisi yalnızca, çocuklarınız yanlışlarıyla yüzleştirildikleri zaman ve “bunu bir daha yapma” yerine, “bir sonraki sefer şu şekilde davran” yönergeleriyle geliştirilebilir. Bu nedenle çocuklarınıza kendilerine yapılmasını istemedikleri bir şeyi, başkalarına da yapmamaları konusunu öğretmelisiniz. Unutulmamalıdır ki zorbalık, taraflar arasında herhangi bir anlaşmazlık ve kışkırtma olmaksızın, tek taraflı olumsuz ve tekrarlayan davranışlar bütünüdür. Süreci sağduyulu değerlendirebilmek, ailelerin de adalet kavramlarını ortaya koymaktadır. Bilinmelidir ki iletişim, çocuklara aileleri tarafından küçük yaşlarda öğretilen bir dildir ve bu dili değiştirmek mümkündür. Varoluşunu ispatlayabilmek adına güçlünün güçsüzü ezmediği, adil ve bir arada yaşayabilmenin mümkün olduğu bir gelecek dilerim ..

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Aileler genelde, çocukları zorbalığa maruz kaldıklarında tepkisel davranmakta, zorbalık yaptığında görmezden gelmekte ve hatta bazen “kendisini savunuyor” adı altında içten içe bu davranışları onaylamaktadırlar. Oysa ki zorbalığı yapan kişi kısa zamanda güçlü gibi görünse de, uzun vadede iletişim yolları ve adalet duygusu zedelenmiş, ilişki kurmakta zorlanan, yaptığı davranışlara maruz kalmamak adına sürekli güvensiz ve güçlü görünmeye çalışan, başka bir dil bilmediğinden şiddeti iletişim kurmak için kullanan ve onaylanma duygusundan mahrum kalmış öfkeli bireyler haline gelirler.

7


HABER

HIÇBIR ÖĞRENCI GERIDE KALMAYACAK

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Milli Eğitim Bakanlığınca, ilkokullarda ihtiyacı olan öğrencilere matematik ve Türkçe derslerinde destek eğitim programlarının düzenlenmesi için 12 ilde pilot uygulama başlatıldı. Buna göre, sınıf öğretmenleri iki derste desteğe ihtiyaç duyan öğrencileri belirleyecek ve 2 ila 10 öğrenci arasında gruplar oluşturarak eğitim verecek.

8


HABER

MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu, her öğrenci için kaliteli ve erişilebilir eğitim hizmetinin sağlanmasının Bakanlığın öncelikli hedefleri arasında yer aldığını ifade etti. Üst politika belgelerinde eğitime erişimde önemli ilerlemeler kaydedildiğinin belirtildiğine işaret eden Gençoğlu, bu belgelerde risk oluşturabilecek durumların analiz edilerek, gerekli tedbirlerin alınması ihtiyacına vurgu yapıldığını hatırlattı. Gençoğlu, bu kapsamda ilkokulların 3’üncü ve 4’üncü sınıflarına devam eden, çeşitli nedenlerle okuma, yazma, okuduğunu anlama becerileri ve doğal sayılar, doğal sayılarla dört işlem öğrenme alanlarında yeterli kazanımlara ulaşamayan öğrenciler için İlkokullarda Yetiştirme Programı’nın (İYEP) hazırlandığını bildirdi. Pilot uygulamanın

12 ilde ikinci yarıyıl dönemi itibarıyla başlatıldığını belirten Gençoğlu, bu illerin Ağrı, Ankara, Bingöl, Edirne, Hatay, İstanbul, Konya, Mardin, Ordu, Siirt, Sivas, Şanlıurfa olarak belirlendiğini aktardı.

Psikososyal destek Gençoğlu, programın öğrencilerin akademik başarısının artırılmasını, temel becerilerin kazandırılmasını, erken tespit ve müdahale aşamalarını içerdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: “İYEP, öğrenci belirleme süreci, esnek program önerisi, modüler ve sarmal öğretim materyalleri, okuma becerileri ile matematik okuryazarlığı alanlarında ülkemize milli bir model sunmaktadır. Program, ilkokulların 3’üncü ve 4’üncü sınıflarına devam eden, önceki eğitim ve öğretim yılları içinde Türkçe ve matematik dersi programlarındaki öğrenme alanlarında yer alan ve belirlenmiş kazanımları yeterli düzeyde edinemeyen öğrencilerin bu kazanımlara ulaşmalarını sağlamak amacıyla geliştirilen bir programdır. Bu programla, akademik başarılarına engel olan temel beceri eksikliklerini giderecek etkinliklerle öğrenme yaşantılarını planlamanın yanı sıra psikososyal açıdan desteklenmesi de amaçlanmaktadır.”

Telafi destek mekanizması Gençoğlu, İYEP’in batılı ülkelerde birçok örneği olan bir telafi destek mekanizması olduğunu vurgulayarak, “Bir nevi sistemin kendisini kontrol edip her öğrencinin başarısını daha üst seviyeye çekme çabası da diyebiliriz. Program için öncelikle Türkçe ve matematik derslerini seçtik. Çünkü bu dersler telafi edildiğinde öğrenci diğer dersleri rahatlıkla toparlayabiliyor. Asıl amaç geride kalmışlık hissi ve başaramayacak olma korkusunu yenmek. Bu sayede inanıyoruz ki tüm öğrencilerimiz temel eğitim seviyesinde hedeflenen noktaya ulaşırlar” dedi. Program kapsamında, İYEP Uygulama Kılavuzu, Türkçe ve Matematik Öğrenci ve Öğretmen Kitapları, Türkçe ve Matematik Çalışma Sayfalarını kapsayan dokümanlar hazırlandığını anlatan Gençoğlu, bu dokümanların Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün internet sayfasında (tegm.meb.gov.tr) yayınlandığını belirtti. Yetiştirme programına devam eden öğrenci velilerinden ücret alınmayacağını bildiren Gençoğlu, programın haftada en az 2, en fazla 10 saat uygulanacağını, programın öğrencilerin kendi sınıf öğretmenlerince verileceğini dile getirdi.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

M

illi Eğitim Bakanlığınca (MEB), ilkokullarda ihtiyacı olan öğrencilere matematik ve Türkçe derslerinde destek eğitim programlarının düzenlenmesi için 12 ilde pilot uygulama başlatıldı. İYEP’in, 12 ilde yapılan pilot uygulama sürecinden sonra tüm detaylarının yeniden değerlendirileceği ve 2018-2019 eğitim öğretim döneminde ülke genelindeki tüm ilkokullara yaygınlaştırılmasının planlandığı bildirildi.

MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu, “İYEP, öğrenci belirleme süreci, esnek program önerisi, modüler ve sarmal öğretim materyalleri, okuma becerileri ile matematik okuryazarlığı alanlarında ülkemize milli bir model sunmaktadır” dedi.

9


MAKALE

A’DAN Z’YE EĞİTİM

4+4+4 SONRASI AÇIK LISEYE GIDENLERIN ORANI YÜZDE 65 ARTTI

10

TEDMEM’in, 2014’ten bu yana her yıl büyük bir titizlikle hazırladığı “eğitim değerlendime raporları”nda sistemin tüm problemli yanları bir bir eleştiriliyor. Raporda göze çarpan en önemli bölümlerden biri, ilkokul çağındaki her 100 çocuktan 9’u, ortaokul çağındaki her 100 çocuktan 5’i ve lise çağındaki her 100 çocuktan 18’i “zorunlu” olduğu halde okula gitmiyor.

AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU Gazeteci


MAKALE

Okullaşma oranına müspet bir etkisi olmayan 4+4+4’ün, “kesintili” yapısı nedeniyle örgün eğitim sisteminden ayrılan çocuk sayısını artırdığını ortaya koyan menfi çıktısı var raporun: 2011-2012 eğitim öğretim yılında açık öğretim lisesine kayıtlı toplam öğrenci sayısı 940 bin 268 iken 2016-2017 eğitim öğretim yılında bu sayı 1 milyon 554 bin 938’e ulaşmış.

Raporda göze çarpan en önemli bölümlerden biri, 2012 yılında, tüm eleştiri ve ikazlara rağmen Meclis’teki çoğunluğun kararıyla “getirildiği gibi” yasalaşan 4+4+4’ün çarpıcı bir yansımasını içeriyor. Belki de daha doğru bir anlatımla yansıyamamasını... Rapora göre 2016-2017 eğitim öğretim yılında net okullaşma oranı ilkokul için yüzde 91,16, ortaokul için yüzde 95,68, ortaöğretim için ise yüzde 82,57 olarak gerçekleşmiş. Yani tersten okumayla 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye’de hâlâ ilkokul çağındaki her 100 çocuktan 9’u, ortaokul çağındaki her 100 çocuktan 5’i ve lise çağındaki her 100 çocuktan 18’i “zorunlu” olduğu halde okula gitmiyor. “Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık” argümanıyla reklamı yapılan 4+4+4’ün okullaşma oranlarına katkısı pek olmamış anlaşıldığı kadarıyla.

İşte bu açıdan bakıldığında “2017” sayısı geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaşılan rapordaki konu başlıklarının her biri hakkında sayfalarca yazı yazılabilir; çözüm önerileri karşılıklı saatlerce tartışılabilir. Ama 4+4+4 eğitim sisteminin üzerinden 5 koca yıl geçmişken, bu sistemin hangi argümanlarla yürürlüğe sokulduğu ancak hangi sonuçları beraberinde getirdiğini göstermesi açısından iki başlığı çok önemsedim.

Bir de okullaşma oranına müspet bir etkisi olmayan 4+4+4’ün, “kesintili” yapısı nedeniyle örgün eğitim sisteminden ayrılan çocuk sayısını artırdığını ortaya koyan menfi çıktısı var raporun: 2011-2012 eğitim öğretim yılında açık öğretim lisesine kayıtlı toplam öğrenci sayısı 940 bin 268 iken 2016-2017 eğitim öğretim yılında bu sayı 1 milyon 554 bin 938’e ulaşmış. Yani 4+4+4’ten sonraki 5 yılda açık öğretim lisesine kayıtlı öğrenci sayısında yüzde 65 oranında bir artış kaydedilmiş. 2017-2018

eğitim öğretim yılında ise yaklaşık 84 bin öğrencinin açık öğretim lisesine kaydı yapıldığı biliniyormuş.

Hatırlayalım, 4+4+4 sistemi neydi, ne getirmişti? Kesintisiz ve tüm çocuklar için zorunlu olan 8 yıllık “ilköğretim” sistemi 2012 yılında çıkarılan bir yasa ile kaldırılmış yerine 4+4+4 düzenlemesi ile ilk ve orta eğitim 3 parçaya ayrılmıştı. Zorunlu eğitim kağıt üstünde 12 yıla çıkarılmış ancak “kesintililik” ilkesi ile isteyen velinin çocuğunu 4 yıllık ilkokul eğitiminin ardından açık ortaokula; isteyen velinin ise kendi okulunun bünyesindeki ortaokul yerine, imam hatip ortaokuluna kaydettirebilmesi sağlanmıştı. Hatta isterse “çocuğum okurken hafız da olabilsin” diyen veliler için çocuklarını okula alternatif hafızlık kurslarına gönderebilmesi imkânı sağlayan bir sistem bile kurgulanmıştı. O çocuklar okullarına döndüler mi bilinmez. Ama ortaokulu bitiren çocukların istemeleri halinde okulu bırakıp liseye “açık”tan devam edebilmelerinin “4+4+4”ün nimetlerinden sayıldığını biliyoruz. Sonuçta zorunlu eğitim 12 yıldı ama illa da okula gitmen gerekmiyordu yeni sistemde. Hâl böyle olunca Milli Eğitim Bakanlığı, liseye devam eden 5,5 milyon öğrencinin 4’te birinin eğitim hayatını “açık lise”de sürdürme kararı almasına söyleyecek söz bulamıyor tabi. Bakanlığa sormak gerek şimdi 4+4+4 oldu mu size dert+dert+dert?

A’DAN Z’YE EĞİTİM

B

u sene 90. yılını kutlayan Türk Eğitim Derneği’nin (TED) camiaya yaptığı en önemli katkılardan biri, şüphesiz 2012 yılında “düşünce kuruluşu” olarak hayata geçirdiği TEDMEM projesi. Kuruluş gayesi, “Çocuklarımızın mutlu olacağı bir eğitim sistemi inşasına hizmet etmek” olarak belirlenen TEDMEM’in, 2014’ten bu yana her yıl büyük bir titizlikle hazırladığı “eğitim değerlendime raporları” bu noktada önemli bir işlevi yerine getirebilecek türden bilgiler ihtiva ediyor, şayet dikkate alınıyorsa... Bu raporların şöyle bir özelliği var: içeriğinde sistemin tüm problemli yanları bir bir eleştirilirken bazı başlıklara da “yiğidi öldür hakkını ver” bakışıyla yaklaşılıyor. Bu da kabul edelim raporu objektif ve rasyonel bir zemine oturtuyor; yapılan eleştirileri daha “dikkate değer” hale getiriyor.

11


HABER

İŞTE TEOG’UN YERINE GETIRILEN SISTEM

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), liselere geçişte TEOG’un yerine getirilen sistemin ayrıntılarını düzenlediği Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelikte TEOG yerine yalnızca nitelikle okullara getirilen “merkezi sınav” tanımı ilk kez yapılırken, bundan sonraki süreç için okullar arası nakil ve geçişlerin detaylarına yer verildi.

12


HABER

İlk kez “merkezi sınav” tanımı yapıldı. Buna göre fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programlarına öğrenci yerleştirmek amacıyla MEB, merkezi bir sınav yapacak.

“Ortaöğretim kayıt alanı” n Yeni sistemle ilgili mahalli yerleştirme modeli ise yönetmelikte, “Ortaöğretim kayıt alanı” tanımıyla yer aldı. Tanımda, “Eğitimde süreklilik ve coğrafi bütünlük esasına dayalı olarak öğrenci sayısı, okul türü, kontenjan ve donanımları göz önünde bulundurularak il/ilçe millî eğitim müdürlüğünce ortaokul ve liselerin birbirleri ile eşleştirildiği ve tercihe bağlı olarak kayıt yapılabilecek farklı ortaöğretim kurumlarından oluşturulan alan” şeklinde yapıldı.

5 farklı geçiş şekli n Yeni yönetmeliğe göre ortaokulu veya imam hatip ortaokulunu bitiren öğrenciler, artık merkezi sınav puanıyla, ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara tercihe bağlı olarak, ortaöğretim kayıt alanı dışındaki pansiyonlu okullara tercihe bağlı olarak,

merkezi sınav ile birlikte yetenek sınavı puanıyla ya da yetenek sınav puanıyla olmak üzere 5 farklı şekilde liselere geçiş yapacak.

Puan üstünlüğüne, tercihe, uzaktan yakına göre... n Liselere yerleştirme ve kayıt işlemleri; merkezi sınav puanı ile öğrenci alan okullarda açık kontenjanlara puan üstünlüğüne göre; ortaöğretim kayıt alanı içindeki okulların açık kontenjanlarına ise tercihe bağlı olarak yapılacak. Pansiyonlu okullarda belirlenen pansiyon kontenjanı kadar, il içinde uzaktan yakına ilkesi gözetilerek tercihe göre yapılacak yerleştirmeler, merkezi sınav ile birlikte yetenek sınavı ile öğrenci alan okulların açık kontenjanlarına, puan üstünlüğüne göre gerçekleştirilecek. Güzel sanatlar liseleri, spor liselerine ise yetenek sınav puanı ve ortaöğretim başarı puanı kullanılarak puan üstünlüğüne göre yerleştirme yapılacak.

Tekrar tercih n Yönetmeliğin nakil komisyonları ile ilgili maddesine Eylül 2017’de eklenen “Komisyon, gerçekleştireceği nakil ve yerleştirmelerde; öğrencinin ikametgâh ve başarı durumu ile yerleştirileceği okulun yerleştirmeye esas puanını da dikkate alır” ifadesi yeni yapılan değişiklikle yönetmelikten çıkartıldı. Buna göre komisyon, nakil ve yerleştirmeleri, ortaöğretim kayıt alanı içinde tercihe bağlı olarak öğrenci alan okullara dengeli bir şekilde yapacak. Ancak, MEB ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara yerleşemeyen öğrencileri, aynı merkez ilçe/ilçedeki diğer ortaöğretim kayıt alanlarındaki boş kontenjanı bulunan okullara tercihe ve OBP üstünlüğüne bağlı olarak yerleştirecek. n Eski yönetmelikte, önceki yıllarda 8. sınıfı bitiren, herhangi bir ortaöğretim kurumunda kaydı bulunmayan ve kayıt şartlarını taşıyan öğrenciler artık ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara tercihe ve OBP üstünlüğüne bağlı olarak kayıtları yapılacak.

Anadolu liselerinde şube nüfusu 40 olabilecek n Yeni yönetmelikle fen liseleri,

sosyal bilimler liseleri, spor liseleri, güzel sanatlar liseleri, özel program ve proje uygulayan eğitim kurumlarının yanı sıra artık Anadolu teknik programlarında da bir şubeye alınacak öğrenci sayısı 30 olarak belirlendi. Anadolu liselerinde, Anadolu imam hatip liselerinde ise bir şubeye alınacak öğrenci sayısı 34 oldu. Ancak öğrenci kayıt alanındaki öğrenci sayısının yoğunluğu ve zorunlu hâllerde okulun fiziki şartları da dikkate alınarak bu sayı 40’a kadar çıkarılabilecek. n Eski yönetmelikte fen, sosyal bilimler, özel program ve proje uygulayan eğitim kurumları ve spor liselerinde hazırlık sınıfı ve 9 uncu sınıfa her yıl alınacak öğrenci sayısı 5 şubeyi, güzel sanatlar liselerinde ise her bir alana alınacak öğrenci sayısı 2’şer şubeyi geçemiyordu. Yeni yönetmelikle artık sadece spor liselerinde 9. sınıfa her yıl alınacak öğrenci sayısı 5 şubeyi, güzel sanatlar liselerinde ise her bir alana alınacak öğrenci sayısı 2’şer şubeyi geçmeyecek. 8

Birden fazla nakil hakkı Anne veya babası ölen, hakkında koruma kararı verilen, koruyucu aile yanına yerleştirilen, evlatlık edinme öncesi bir yıllık geçici bakım sürecinde olan ve Çocuk Koruma Kanunu kapsamında eğitim veya bakım tedbiri kararı verilenlere birden fazla nakil hakkı getirildi. Şehit ve gazi çocukları, suç mağduru çocuklar, millî sporcu olan öğrenciler ile tutuklu ve hükümlü öğrencilerin nakil ve geçiş işlemleri ise zamana bağlı olmadan ve kontenjan şartı aranmaksızın bir defaya mahsus olmak üzere, ortaöğretim kayıt alanı içinde tercihe bağlı olarak öğrenci alan okullara; merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okullardan gelen öğrenciler ise aynı türden okullara dengeli bir şekilde yapılacak.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Y

önetmeliğe eklenen geçici maddede yer alan “Bu yönetmelikte yer alan yerleştirme, nakil ve geçişlere ilişkin hükümler, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılından itibaren ortaokul ile imam hatip ortaokullarının 8. sınıfını tamamlayıp ortaöğretim kurumlarına yerleşen öğrencileri kapsar” ifadesi ise tartışma yarattı. Sendikalar ve eğitim uzmanları, yasadaki maddenin yeni liselere geçiş sisteminin bu yıl yerine önümüzdeki yıl uygulanacağı anlamına geldiğini, yasa maddesinin öğrenciler için muğlaklık yarattığını kaydetti. MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ise tartışmalara twitter’dan, “Geçici madde nakil ve geçişleri düzenliyor. Daha açık yazayım: Yanlış arayanlar okuma yazma bilmiyor. Herhangi bir yanlışlık yok. Herkese hayırlı olsun” diye yanıt verdi. MEB’in TEOG yerine getirilen liselere geçiş sisteminin ayrıntıları, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile belli oldu. Yönetmelikte yer alan başlıklar özetle şöyle: n İlk kez “merkezi sınav” tanımı yapıldı. Buna göre fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programlarına öğrenci yerleştirmek amacıyla MEB, merkezi bir sınav yapacak.

13


HABER

Ortaöğretim kurumları arasında nakil ve geçişler, merkezi sınavla öğrenci alan okulların açık kontenjanlarına merkezi sınav puan üstünlüğüne göre yapılacak. Ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara tercihe bağlı olarak yapılacak.

Temel liseden geçişe TTK karar verecek

A’DAN Z’YE EĞİTİM

n Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları ile Anadolu teknik programlarına nakil ve geçişler; okul türlerinin her birinin kendi arasında her sınıf seviyesinde yapılabilecek. Ortaöğretim kayıt alanındaki okullar arasındaki nakil ve geçişler ise okul türlerinin her birinin kendi arasında her sınıf seviyesinde; okul türleri arasında 10. sınıf sonuna kadar yapılacak. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının yetenek, mülakat, mülakat ve beden yeterliliği sınavıyla öğrenci alınan alanlarına, diğer alan ve ortaöğretim kurumlarından ve akşam liselerinden nakil ve geçiş yapılamayacak. Özel ortaöğretim kurumlarından resmî ortaöğretim kurumlarına nakil ve geçişler program uyumuna ve okulların nakil şartlarına göre yapılacak. Özel temel lise öğrencilerinin ortaöğretim kurumlarına nakil ve geçişleri ise Talim ve Terbiye Kurulu’nun (TTK) ilgili kararlarına göre gerçekleştirilecek. n Ortaöğretim kurumları arasında nakil ve geçişler, merkezi sınavla öğrenci alan okulların açık kontenjanlarına merkezi sınav puan üstünlüğüne göre yapılacak. Ortaöğretim kayıt alanı içindeki okullara tercihe bağlı olarak yapılacak.

14

O madde kafaları karıştırdı Yönetmeliğe eklenen ve hangi maddelerin ne zaman yürürlüğe gireceğini belirten “geçici madde”

ise tartışma yarattı. Maddede, “Bu yönetmelikte yer alan yerleştirme, nakil ve geçişlere ilişkin hükümler, 20182019 eğitim ve öğretim yılından itibaren ortaokul ile imam hatip ortaokullarının 8 inci sınıfını tamamlayıp ortaöğretim kurumlarına yerleşen öğrencileri kapsar” ifadesi, sendikalar ve eğitim uzmanları tarafından yeni liselere geçiş sisteminin bu yıl yerine önümüzdeki yıl uygulanacağı şeklinde yorumlandı. Yasa maddesinin öğrenciler için muğlaklık yarattığı kaydedildi. Bunun üzerine MEB Müsteşarı Tekin, twitter üzerinden bir mesaj yayımladı. Tekin,

“Gene okuma yazma bilmeyenler yanlış yorumlarla kafa karıştırıyor. Hep kötü niyetten kaynaklanıyor. Düzeltme gereği hissettim. Yönetmelik şu an 8. sınıfta okuyup 9. sınıfa yerleşecek bütün öğrencileri kapsıyor. Geçici madde ise nakil ve geçişleri düzenliyor. 2018-2019 eğitim öğretim yılında 9. sınıfa başlayan öğrencilerin nakil ve geçişleri. Yani eski öğrenciler eski hükümlere göre nakil yaptıracaklar demek. Daha açık yazayım: Yanlış arayanlar okuma yazma bilmiyor. Herhangi bir yanlışlık yok. Herkese hayırlı olsun” dedi.

“Yerleştirme” ifadesi yer almasına rağmen Yönetmelik maddesinde yer alan “yerleştirme, nakil ve geçişlere ilişkin hükümler” ifadesine rağmen Tekin’in açıklamasında maddenin yalnızca “nakil ve geçişleri” kapsadığını söylemesi kafaları karıştırdı. Daha sonra MEB’den yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: “Bu konuya ilişkin yönetmelikte yer alan ifade açık olmasına rağmen bazı internet haber sitelerinde kamuoyunu yanıltacak şekilde ‘TEOG’un kaldırılmadığı, bu yıl da uygulanacağı ve bu yıl 8’inci sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencileri kapsamadığı’ şeklinde gerçeğe aykırı ve kamuoyunu yanıltıcı haberler

yer almaktadır. Temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi, adı geçen yönetmelik hükümleri ile yeniden düzenlenmiş olup, 20172018 eğitim ve öğretim yılı sonunda ortaokul ve imam hatip ortaokulunun 8’inci sınıfını tamamlayacak ve 20182019 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla ortaöğretim kurumlarına yerleşecek tüm öğrencileri kapsamaktadır. Ortaöğretime yeni geçiş, bakanlığımızın kamuoyu ile paylaştığı şekilde 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla uygulanacaktır. Buna ilişkin kılavuz hazırlama çalışmasına başlanmış olup, tamamlandığında kamuoyu ile paylaşılacaktır.”


A’DAN Z’YE EĞİTİM

HABER

15


KODLAMA

TABLET YERINE KLAVYELI BILGISAYAR Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, kodlama derslerinin uygulamalı işlenebilmesi için öğrencilere tablet yerine klavyeli bilgisayarlar dağıtmayı planladıklarını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz

Ö

ğrencilere, kişilik, yetenek ve kabiliyetlerinin en üst düzeyde geliştirmesi için fırsat eşitliği temelinde eğitim vermeye çalıştıklarını belirten Yılmaz, öğrencilerin iletişim becerisi yüksek, takım çalışmasına uyumlu, eleştirel ve analitik düşünceye sahip kişiler olmasını istediklerini söyledi. Yılmaz, eğitimin demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için de bir unsur olduğunu ifade ederek, “2018 yılında merkezi hükümet bütçesinden eğitime 134 milyar 727 milyon lira ayırdık. Bu miktar merkezi hükümet bütçesinin yüzde 18’inden fazladır. Milli gelirimizin yüzde 6,2’sinden fazlasını eğitime ayırıyoruz” dedi.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Kodlama dersleri

16

Bakan Yılmaz, önümüzdeki dönemde ilkokulları, mesleki eğitim ve özel eğitim kurumlarını da FATİH Projesi kapsamına alacaklarına işaret ederek, “Kodlama derslerinin uygulamalı işlenebilmesini teminen öğrencilerimize tablet yerine klavyeli bilgisayarlar dağıtmayı

Yılmaz, eğitimin demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için de bir unsur olduğunu ifade ederek, “2018 yılında merkezi hükümet bütçesinden eğitime 134 milyar 727 milyon lira ayırdık. Bu miktar merkezi hükümet bütçesinin yüzde 18’inden fazladır. planlıyoruz” şeklinde konuştu. Zorunlu eğitime başlamadan önce her çocuğun en az bir yıl okul öncesi eğitim almasını istediklerini dile getiren Yılmaz, 37 pilot ilde okul öncesi eğitimin materyalini ücretsiz karşıladıklarını anlattı.

“Annelerin hesabına 6 milyar lira aktardık”

Yılmaz, öğrencilerin düzenli olarak

okula devam etmesi için “Şartlı Eğitim Yardımı”nı başlattıklarını hatırlatarak, “Annelere şunu söylüyoruz, evlatlarınızı düzenli olarak okullara gönderirseniz, her gönderdiğiniz erkek evlat için ilkokulda 35 lira, kız evlatlar için 40 lira. Ortaöğretime, liselere gönderirseniz erkekler için 50 lira, kızlar için 60 lira ödeyeceğiz. Bu ana kadar annelerin hesabına yaklaşık 6 milyar lira para aktardık.” bilgisini paylaştı.


KODLAMA

ÖĞRENCILER TEKNOLOJIYI “GIYEREK” ÖĞRENECEK

F

arklı illerden kampa katılan Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü fen bilgisi öğretmenleri, sanat Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, ve teknolojiyi bir araya getiren MODAK’ın uzun zamandır üzerinde ürünler geliştiriyor. Öğretmenler, çalıştıkları bir proje olduğunu söyledi. keçe ve kumaştan tasarladıkları taç, Etkinliğin çocuklara daha motive edici ve bileklik, kolye ve tişört dersi sevdiren öğrenme ortamı gibi eşyaların üzerine hedeflenerek ortaya çıktığını dile yerleştirdikleri elektronik getiren Çağıltay, ODTÜ Görsel üniteleri programlıyor İşitsel Sistemler Araştırma ve ve estetik ürünlere Uygulama Merkezi kapsamında dönüştürüyor. Sanat ve projeyi hayata geçirdiklerini teknolojiyi bütünleştiren ifade etti. bu etkinlikle yaratıcı Farklı illerden öğretmenleri prototip ürünlerin ortaya kampa davet ettiklerini anlatan çıkması, fen, teknoloji, Çağıltay, şöyle devam etti: mühendislik, sanat ve “İlk kampı yaptık. Yaklaşık matematik yaklaşımı Prof. Dr. Kürşat Çağıltay 200 başvuru içinden 40 ile uygulamalı giyilebilir kişiyi seçtik. İkinci grup ile teknolojilerin geliştirilmesini hedefliyor. çalışmalarımız da tamamlandı. Amacımız, ODTÜ Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve öğretmenlerimizin sanatı, bilimi ve

bilgisayar teknolojisini bir araya getirip yaratıcı ürünler ortaya çıkarma yeteneği kazanmaları ve daha sonra okullarına gittiklerinde öğrendiklerini öğrencileri ve diğer öğretmenlerle paylaşmalarıdır. Bu kampta yapılan tüm etkinliklerin, Türkiye’nin her yerindeki öğretmenin internet üzerinden ulaşabileceği bir ortam tasarlamayı planlıyoruz. Aynı zamanda önümüzdeki dönemde değişik zamanlarda yine benzer kampları hayata geçirmeyi planlıyoruz. Kamp sonunda gözlemlediğimiz kadarıyla öğretmenlerimiz sadece fen alanında yetkinleşmiyor, aynı zamanda sanatı da alanlarına katıyorlar. Öğretmenlerimizden çok olumlu geri dönüşler aldık. Burada öğrendiklerini TÜBİTAK ya da AB Projeleri olarak sunmayı hedefliyorlar.”

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Modayı Kodluyoruz Kampı’na (MODAK) katılan fen bilgisi öğretmenleri, giyilebilir teknolojiler geliştirerek, öğrencilerin, konuları uygulamalı şekilde daha kolay ve kalıcı öğrenmelerini hedefliyor.

17


KODLAMA

ÇEVRE, SAĞLIK VE TEKNOLOJI “ULUSAL BILIM KAMPI”NDA

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle düzenlenen Ulusal Bilim Kampı’nın ikincisi bu yıl Maltepe Üniversitesi ve İstanbul Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşiyor.

18


KODLAMA

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci ve Ortaöğretim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Bölücek, konuşmalarında projeden duydukları memnuniyeti dile getirirken, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen öğrencilere, yakaladıkları bu fırsatı iyi değerlendirmelerini tavsiye etti.

Üniversitenin Marmara Eğitim Köyü Yerleşkesi’nde düzenlenen kampın açılış törenine Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Bölücek, Maltepe Üniversitesi Prof. Dr. Şahin Karasar, okul müdürleri ve öğrenciler katıldı. Ülke genelindeki 58 lisenin dahil olduğu bilim kampında öğrenciler bu yıl, Endüstri 4.0”, “Farmakoloji”, “Akıllı Şehir Planlaması” ve “Temiz ve Yenilenebilir Enerji konularında projeler üretecek.

“Endüstri 4.0’ı başardığımızda dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girebiliriz” Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, önceliklerinin, milletlerin gücü olan nitelikli insan gücü yetiştirmek olduğunu söyledi. Sayısı 58’e ulaşan proje okullarında öğrencilerin bilimsel yöntemleri kullanarak sorunlara çözüm ürettiğini, yeni proje ve fikirler ortaya attıklarını belirten Erdem, “Artık nesnelerin interneti, insansız fabrikaların konuşulduğu bir döneme girdik. Endüstri 1.0 su ve buhar teknolojisini, endüstri 2.0 elektrikle gelen aletlerin sisteme girişini anlatan dönemlerdi. Endüstri 3.0 ise yine teknolojik, dijital çağın başlamasıydı. Şimdi endüstri 4.0 başladı.

Bu sürece bir an önce dahil olmak, geç kalmamak gerekiyor. Bunu kaçırdığımız taktirde ülkece sıkıntılar yaşayabiliriz. Başardığımız zaman ise dünyanın ilk 10’u değil belki ilk 5 ülkesi arasında girebiliriz. Bunlar hayal değil. Bugün dünyadaki ilk 500 şirketin dağılımına baktığımızda son 5-10 yılda büyüyen yazılım şirketleri var. Yazılım veya bu endüstri 4.0’ın internet ağlarını kullanma adına oluşacak projeler aslında diğer endüstri devrimleri gibi direkt sermayeye de bağlı değil. Bağlı olduğu şey insan sermayesi. Biz de onun için böyle çalışmaların içindeyiz” diye konuştu.

“Fırsatı iyi değerlendirin” İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci ve Ortaöğretim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Bölücek, konuşmalarında projeden duydukları memnuniyeti dile getirirken, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen öğrencilere, yakaladıkları bu fırsatı iyi değerlendirmelerini tavsiye etti. Etkinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Maltepe Üniversitesi Prof. Dr. Şahin Karasar ise, “Öğrencilerimizin, gençlerimizin emekleriyle bu topraklara ecdadımız tarafından ekilen bilim ve sanat tohumlarının yeşereceğini, ülke sınırlarını aşacağını ve tüm dünyaya bilim ve sanat aşkıyla yayılacağına inanıyorum” dedi.

En iyi projeler Mayıs’ta ödüllendirilecek Bu buluşmaların Türkiye’nin 58 okulu ile bağlantılı olarak yapıldığını

dile getiren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Betül Çotuksöken, “Milli Eğitim Bakanlığı önderliğinde yapılan bu çalışmalarda ev sahibi olmamızın yanı sıra bütün akademik desteği de biz veriyoruz. Öğrenciler okullarına döndüklerinde bu konularda aldıkları ilhamla, esinle, bilgi kaynaklarıyla çalışmalarını projelendirecekler. 11 Mayıs’ta da projeler üniversitemizin akademisyenleri tarafından oluşturulan jüri üyelerince değerlendirilecek. Sonuçlar alındıktan sonra da proje sona erecek” diye konuştu.

Model oluşturma becerileri gelişiyor Öğrencileri çağın gerektirdiği şekilde yetiştirmeye katkı sağlamayı amaçlayan Bilim Kampı, özel program ve proje uygulayan eğitim kurumlarının yönetici, öğretmen ve öğrencileri arasındaki iletişimi ve etkileşimi artırmanın yanı sıra, öğrencilerin gözlem, keşif, sorgulama, problem çözme ve model oluşturma becerilerini geliştirmeyi de hedefliyor. Bilim Kampı çalışmalarının ilk bölümün ardından katılımcıların hazırlayacağı projeler, üniversitede oluşturulacak kurul tarafından değerlendirilecek. 10-11 Mayıs 2018 tarihlerinde her bir kategoride ilk üç dereceye giren projeler Maltepe Üniversitesi Marmara Eğitim Köyü yerleşkesi içinde yer alan Marma Otel İstanbulda sergilenecek ve ardından da düzenlenecek törenle öğrencilere ödülleri verilecek.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

T

ürkiye’nin 58 lisesinden kampa katılan öğrenciler bu yıl çevre, sağlık ve teknoloji temelli konuları kapsayan projeler üretecek.

19


HABER MAKALE

MINIKLER TEKNOLOJIDE PASIF MI AKTIF MI OLMALI

DOÇ.DR.AYFER ALPER

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi

20

Biz yetişkinlerin sokak oyunları olarak bildiği çocuklarımızın ise “çevrimdışı” oyun olarak adlandırdığı oyunlar hayalimizi süslerken günümüzde dijital oyunlar yerini almaya başlamıştır. Dijital yerli olarak doğan çocuklarımız daha çok dijital oyunları oynamakta ve teknolojiyle daha çok ilgilenmektedir.


MAKALE

S

Ülkemiz, youtube ve wikipedia gibi ortamların kapatılması gibi yasaklarla uğraşırken öte yandan minik ellerin bir dokunuşuyla ulaştıkları oyunlar hakkında acilen önlemler alınması gerekmektedir. dikkate almamış oyunlar çok kolaylıkla internette yerini alabilmektedir. Burada politikacıların alacağı önlemlerle birlikte ebeveynlerin ve öğretmenlerin de alması gereken önlemler bulunmaktadır. Ülkemiz, youtube ve wikipedia gibi ortamların kapatılması gibi yasaklarla uğraşırken öte yandan minik ellerin bir dokunuşuyla ulaştıkları oyunlar hakkında acilen önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemler sadece yasaklamak veya kapatmakla olmamalıdır. Çocukların oynayabileceği oyunların ve izleyeceği videoların yaş seviyelerine uygun eğitsel içeriklerle donatılması ve güvenli internet kullanımı konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Öte yandan gerek dijital oyunların gerekse videoların seçimi ebeveynlerin kontrolünde olmalıdır. Çocuğumuzun oyununu biz de oynamalı izleyeceği videoyu bizler de izlemeliyiz. Son zamanlarda yapılan araştırmalar öğretmenlerin ve / veya ebeveynlerin çocuğun teknoloji ile etkileşime geçtiğinde Bilişsel, Duygusal ve Teknik olmak üzere üç temel desteğin verilmesini önermektedir (Nuemann, 2017). Bilişisel olarak çocukların sorunlarını çözmesine, dünyaya ilişkin içerik bilgisi ve anlayış kazanmasına yardımcı olur ve sözcükleri anlamalarına destek olurlar. Duygusal olarak çocuklara olumlu ya da destekleyici geri bildirimlerin verilmesi teknik olarak ise çocukların karşılaşabilecekleri teknik sorunlara katkıda bulunması

beklenmektedir. Ebeveynler çocukların teknolojiyi kullanmalarını yasaklamak yerine doğru ve etkili kullanmaları konusunda destek olmaları gerekmektedir. Kreş ve okulöncesi çağlarında çocukların ve dolaylı olarak ebeveynlerin bilinçli teknoloji kullanımlarında okulöncesi öğretmenlerinin rolleri de oldukça önemlidir. Ancak öğretmenler lisans eğitimlerinde temel bilgi teknolojileri düzeyinde bilgi almakta, eğitimde teknolojiyi sadece bir araç olarak ( video izlemek, oyun oynamak, film izlemek vb.) kullanmaktadırlar. Oysa öğretmenler eğitim ortamını zenginleştirecek, yaratıcılığı destekleyecek teknolojik platformları yetkin bir biçimde tasarlar ve kullanabilirlerse çocukların ve ebeveynlerin bilinçlenmesine katkı sağlayacaklardır. Öğretmen ve ebeveynlerin bilinçlendirilmesiyle birlikte dijital oyun tasarımına da önem verilmelidir. Hem eğitsel hem eğlence amaçlı, çocukların yaşına ve amaca uygun, psiko-motor becerilerini de dikkate alan etkileşimli oyunların tasarlanması için gerekli desteklerin verilmesi gerekmektedir. Eğitsel oyun kriterleri geliştirilmeli, çocuğun aktif katılımının sağlandığı ortamlar çokça tasarlanmalı ve ebeveynlere önerilmelidir. Böylece hem çocuklar mutlu hem ebeveynler huzurlu olabilecektir. Amacına uygun eğlenceli oyunlarla büyüyen çocuklarımız olması dileğiyle…

KAYNAKÇA: Chaudron, S. (2015). JRC Science and Policy Reports: Young Children (0-8) and Digital Technology, European Commission Joint Research Centre Institute for the Protection and Security of the Citizen. Gorzig, A., & Holloway, D. (2017 forthcoming). Internet Use. In S. Hupp & J. Jewell (Eds.), The Encyclopedia of of Child and Adolescent Development. Hoboken NJ: Wiley. Holloway,D., Green, L. and Livingstone, S. (2013). Zero to eight. Young children and their internet use. LSE, London: EU Kids Online. Neumann, M. M. (2017). Parent scaffolding of young children’s use of touch screen tablets. Early Child Development and Care, 1-11.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

on 10 yılda, küçük çocukların (0-5), özellikle dokunmatik ekranların kullanımına bağlı olarak internet kullanımı önemli ölçüde artmıştır (Gorzig & Holloway, 2017). Henüz 10 aylık bir bebeğin işaret parmağını kullanmayı öğrenmesiyle birlikte dokunmatik ekrana dokunmaya ve sürüklemeye başladığını çevremizde gözlemlemekteyiz. Yapılan araştırmalar erken çocukluk döneminde özellikle sosyomateryal uygulamalar olarak da bilinen dokunmatik ekran teknolojileri hakkında çocuklara doğru yönlendirmelerin ve desteğin önemini vurgulamaktadır. Ancak buna karşın Avrupa Birliğinin “Küçük Çocuklar ve İnternet Kullanımı(0-8 yaş)” raporunda belirtildiği gibi aktif internet kullanıcıları olarak hala genç çocuklar tanımlanmakta ve eğitim politikaları bunlar üzerinde düzenlenmektedir. Yapılan araştırmalar 3-4 yaştan küçük çocukların daha çok internette video izlediği, 3-4 yaştan itibaren ise çevrimiçi oyunlar oynadığı gözlenmektedir. Avrupa komisyonunun küçük çocukların (0-8) ve ailelerinin akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve oyunlar gibi dijital teknolojilerle ilgili deneyimlerini araştıran raporda çocukların dijital yerli olduklarını ancak bunun sadece temel becerilerde kaldığını belirtmektedir. Bundan dolayı çocuklar ebeveynlerinden ve ileriki yaşlarda öğretmenlerinden bu konuda destek almalıdırlar. Eğer biz ebeveynler çocuklarımıza interneti nasıl kullanacağını göstermekten öteye gidemiyorsak çağın gerektirdiği ebeveyn profilinin dışında kalmış oluruz. Ebeveynler dijital okuryazar olabilmeli yani gerek internet ortamını gerekse bilgisayarı etkili olarak kullanabilmeli ve karşılaşılan sorunlarla nasıl üstesinden gelebileceğini bilmelidir. Bu konuda gerek okulların gerekse yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin bilinçlendirme eğitimlerine yer vermeleri gerekmektedir. Çocukların internet ortamında bilinçsizce ulaştıkları oyunların belirli bir standardı bulunmamakta, iyi veya kötü kalitede oyunlar piyasaya sürülebilmektedir. Oyunların eğitici özelliği belki de hiç düşünülmemiş, çocuk psikolojisine hiç

21


HABER

ÖSYM 2017 ALES’i değerlendirdi:

ERKEKLER SAYISALDA KADINLAR EŞIT AĞIRLIK VE SÖZELDE GÜÇLÜ

A’DAN Z’YE EĞİTİM

ÖSYM tarafından, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’na (ALES) ilişkin analizlerin yer aldığı ilk sınav değerlendirme raporu yayımlandı

22


HABER

ÖSYM’nin bu yıl ilk kez başlattığı “sınav değerlendirme raporları” çalışmasının ilki ALES ile yapıldı. ÖSYM Başkanı Mahmut Özer, “Bu analiz ve değerlendirmeler, sınavlara yönelik bulgu temelli iyileştirmelerin yapılmasına imkan vereceği gibi sınavları isteyen kurum, kuruluş ve politika yapıcılar için de yol gösterici olacaktır” dedi.

ÖSYM’nin bu yıl ilk kez başlattığı “Sınav değerlendirme raporları” çalışmasının ilki ALES ile yapıldı. ÖSYM Başkanı Mahmut Özer, sunuş bölümünde, “Bu analiz ve değerlendirmeler, sınavlara yönelik bulgu temelli iyileştirmelerin yapılmasına imkan vereceği gibi sınavları isteyen kurum, kuruluş ve politika yapıcılar için de yol gösterici olacaktır. Bu nedenle, 2018 yılından itibaren yaptığımız sınavlara yönelik analiz ve değerlendirmeler yapıp, bu raporları ilgili kurumlara sunma ve kamuoyuna açıklama kararı aldık” dedi. 2017-ALES Sonbahar Değerlendirme Raporu’nda özetle şu bilgiler yer aldı:

Sayısal daha zor n 2017 ALES Sonbahar Dönemi Sınavı’na 221 bin 660 aday katıldı. Bu adayların yüzde 52,2’si kadın, yüzde 47,8’i erkeklerden oluştu. n Adayların 50 soruluk sayısal testte ham puan ortalaması yüzde 18,59; yine

50 soruluk sözel testte ise yüzde 30,37 olarak gerçekleşti.

Ayırt edici sınav n Yüzde 0,40 ve üzerinde değeri olan soruların ayırt edici kabul edildiği sınavda, sayısal testin ayırt edici değeri yüzde 0,54; sözel testinin ayırt edicilik değeri ise yüzde 0,45 bulundu. Yani ALES’in, sayısal ve sözel akıl yürütme becerileri açısından yüksek ve düşük başarı gösteren adayları ayırt edebildiği belirtildi. Ayrıca har iki testten de elde edilen puanların yüksek derecede güvenilir olduğu, bu testlerde yer alan soruların bir bütün olarak tutarlı ve güvenilir ölçme yaptığına işaret ettiği kaydedildi.

20-29 puan aralığında sözel adayı n Sayısal, eşit ağırlık ve sözel puan türlerinin tümünde adayların en yoğun bulunduğu aralık 60-69 puan aralığı oldu. Eşit ağırlık ve sözel puanlarında aralığı 70-79; sayısal testinde ise 50-59 puan oluşturdu. 20-29 puan aralığında sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinde hiçbir aday bulunmazken, sözel puan türünde bu puan aralığında adayların olması dikkati çekti.

Erkekler sayısalda kadınlar sözelde güçlü n Erkek ve kadın adayların sayısal puan dağılımları tüm puan aralıklarında birbirine yakın bulundu. Sayısalda 50-59 ve 60-69 puan aralıklarında kadın adayların oranı daha yüksek iken, 70-79 ve üzerindeki puan aralıklarında erkek adayların oranları kısmen yüksek bulundu. Eşit ağırlıkta ise her iki cinsiyet grubunda da yoğunluk 60-69 puan aralığında yer aldı. Sözelde ise kadın adayların yüzde değeri erkek adaylarınkinden daha yüksek çıktı. n Sayısal puan türünde sayısal alan adayı, sözel puan türünde sözelen alan adayı en başarılı gruplar oldu. Eşit ağırlık puan türünde en başarılı grup ise sayısal

adayları oldu. n Tüm alanlarda kadın aday oranı daha yüksek olmakla birlikte cinsiyet grupları arasındaki yüzde farkının en dikkat çekici olduğu alan sözel alanı oldu. n Sınavda sayısal alandaki adaylar, hem sayısal hem de eşit ağırlık puan türünde en başarılı öğrenciler oldu. Sayısal adaylarının sayısal puan ortalaması 70,82; eşit ağırlık puan ortalaması 67,47 ve sözel puan ortalaması 62,02; eşit ağırlık alanındaki adayların ortalama sayısal puanı 63,26, eşit ağırlık puanı 65,29, sözel puanı 65,85; sözel alanı adaylarının ortalama puanı sayısalda 57,12, eşit ağırlıkta 62,91 ve sözelde 67,63 oldu.

Erkekler sadece sayısalda üstün n Sayısal puan türünde 70 ve üzeri alan adayların yüzde 51,2’si erkeklerden oluştu. Eşit ağırlıkta 70 puan ve üzeri alan adayların yüzde 56,8’i; sözel testinde 70 puan ve üzeri alan adayların oranı ise yüzde 53,2 oldu.

Mezuniyet sonrası ilk 10 yıl puanlar arttı n Adayların üniversiteden mezun olmalarının üzerinden geçen süre ile puan ortalamaları arasında doğrusal bir ilişki bulunamadı. Ortalamaların 2009-2012 yılları arasında artarken, 2013-2017 yılları arasında kısmen azaldığı, 2008 yılında ise dikkat çekici ölçüde azaldığı görüldü. Adayların sayısal ve sözel ALES puanlarının mezuniyetlerinin ardından 5-7 yıl kısmen artmaya devam ettiği ancak mezuniyetin üzerinden geçen süre 10 yılı bulduğunda puanların düşüşe geçtiği görüldü.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Ö

SYM tarafından, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’na (ALES) ilişkin analizlerin yer aldığı ilk sınav değerlendirme raporu yayımlandı. Buna göre, geçen yılki son ALES’te sayısal adaylarının sayısal puan ortalaması 70,82; eşit ağırlık puan ortalaması 67,47 ve sözel puan ortalaması 62,02; eşit ağırlık adaylarının ortalama sayısal puanı 63,26, eşit ağırlık puanı 65,29, sözel puanı 65,85; sözel adaylarının ortalama puanı ise sayısalda 57,12, eşit ağırlıkta 62,91 ve sözelde 67,63 oldu. Sayısal puan türünde 70 ve üzeri alan adayların yüzde 51,2’si erkeklerden oluştu. Kadınların ise yüzde 56,8’i eşit ağırlıkta, yüzde 53,2’si ise sözelde en az 70 puan aldı. Değerlendirmede, adayların sayısal ve sözel ALES puanlarının mezuniyetlerinin ardından 5-7 yıl süreyle kısmen artmaya devam ettiği ancak mezuniyetin üzerinden geçen süre 10 yılı bulduğunda puanların düşüşe geçtiği görüldü.

23


HABER

TÜRKIYENIN ‘KÜÇÜK KONFÜÇYÜS’LERI

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Anasınıfında Çince öğrenmeye başlayan minik öğrenciler, kısa sürede Çince şarkılar söylemeye, oyunlar oynamaya başlıyor. 7 yıldır öğrencilerine Çince eğitimi veren Okan Koleji’nde hedef, geleceğin süper güçleri arasında gösterilen Çin’in dili ve kültürünü öğrencilere öğretmek.

24


HABER

Çin’in potansiyeli çok büyük bir ülke olması sebebiyle ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyen Okan Koleji Kurucu Temsilcisi Işıl Okan Gülen, “Öğrenciler İngilizce’nin yanı sıra Çince, Rusça, İspanyolca veya Fransızca dillerinden birini, ikinci yabancı dil olarak seçiyorlar” dedi.

Yaşları 5 ile 17 arasında değişen öğrencilerden kimi Çince şarkı söylemeyi kimi konuşmayı kimi ise yazmayı seviyor. Çince’yi birinci sınıfta öğrenmeye başladığını söyleyen beşinci sınıf öğrencisi 9 yaşındaki Yağmur Ezgi Bak, şarkı söylemeyi en çok sevenlerden. Çin yapımı filmlerin hep ilgisini çektiğini söyleyen Bak, Çince’yi öğrenirken çok zorlanmadığını dile getirdi. Çin ile ilgili araştırmalar yaptığını söyleyen Bak’ın hayali ise

ilerde Çin’de eğitim almak ve Çin ile ilgili bir bölüm okumak. Üçüncü sınıf öğrencilerinden Ömer Selçuk Özaydın da birinci sınıftan bu yana Çince öğreniyor. Bazen zorlandığını ama Çince öğrenmenin çok da zor olmadığını söyleyen Özaydın, Çince şarkı söylemeyi ise çok seviyor.

ülke olması sebebiyle ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyen Okan Koleji Kurucu Temsilcisi Işıl Okan Gülen, “Öğrenciler İngilizce’nin yanı sıra Çince, Rusça, İspanyolca veya Fransızca dillerinden birini, ikinci yabancı dil olarak seçiyorlar. 5 yaşından yani anaokulundan başlayıp ilkokul, ortaokul ve lisede öğrenmeye devam Işıl Okan Gülen ediyorlar.3 yıl önce de Konfüçyüs sınıfımızı açtık. Amacımız Veliler de aynı sıralarda öğrencilere Çince’nin yanı sıra Çin Öğrencilerin yanı sıra velilere kültürünü de öğretmek. Eğitimin de ücretsiz Çince öğrenme fırsatı şekli yaş gruplarına göre değişkenlik sunan okulda ebeveynler de çocukları gösteriyor. Küçük yaş gruplarına şiir, gibi eğitim alabiliyor. 2 yıldır bu şarkı ve oyunlarla bu dili öğretiyoruz. kapsamdan verilen eğitimlere katılan Dilek Sevim altıncı sınıftaki oğlu Hakan Büyük sınıflarda ise daha akademik bir şekilde Çince’yi okuma, yazma Turan ile birlikte evde pratik yapma şeklinde öğretiyoruz. Öğrencilerin ilgi şansı bulduklarını ve değişik bir kültür alanlarını gözeterek onları sıkmadan, tanımanın hayatlarına renk kattığını bu dili sevdirerek öğretmeye söylüyor. Sevim, özellikle sınav çalışıyoruz” diye konuştu. zamanları oğluyla birlikte çalıştığını Okan son olarak, 2 yıldır belirtiyor. “Çin Kültürü ve Çince Festivali” düzenlediklerini ve bu etkinliği “Çin Kültürü ve Çince Festivali” geleneksel olarak devam Çin’in potansiyeli çok büyük bir ettireceklerini belirtti.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

A

nasınıfından liseye kadar tüm öğrencilerin Çince öğrenme fırsatı bulduğu okulda, 3 yıl önce Konfüçyüs Sınıfı da açıldı. Sınıf, Çince öğreniminin yanı sıra öğrencilerin, ülkenin kültürünü daha yakından tanımaları adına Okan Üniversitesi Konfüçyüs Enstitüsü işbirliğiyle açıldı. Eğitim konusunda üniversitenin akademik kadrosundan destek alan Okan Kolejinde 5 Çinli öğretmen bulunuyor. Her sınıfın seviyesine uygun şekilde düzenlenen ders programında küçük sınıflar şarkılarla, oyunlarla Çince’yi öğrenirken, ortaokul ve lise öğrencileri okuma ve yazma ağırlıklı bir eğitim görüyor.

25


MAKALE

DOĞRU R E Y I R A K BIR I S A M A L PLAN

R I L I P A NASIL Y ALPER AKSOY

A’DAN Z’YE EĞİTİM

TV Eğitim Program Yapımcısı / Eğitim ve Kariyer Danışmanı

26

Öğrenciler ne yazık ki eğitim sistemimizin akademik başarı ve sınav odaklı olmasından ötürü ortaöğretimden başlayarak yükseköğrenimin sonuna kadar kendilerini tanıyamamakta, gelecekte ne yapmak istediklerini ve nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini bilmemektedirler. Öğrencilik yıllarında kişisel özelliklerini, yetkinlik ve becerilerini keşfedemeyen öğrenciler doğal olarak bir anda kendilerini yanlış bir kariyer planlaması içerisinde bulmakta ve bu yüzden çalışma hayatlarının sonlarına kadar bir kariyer arayışı içerisine girmektedirler.


Ben kimim? (Varlıklarım)

Doğru bir kariyer ve gelecek planlamasının yapılabilmesi için öğrencilerin ilk önce kendilerini çok iyi tanımaları ve kendi kişisel özelliklerine uygun planları oluşturmaları gerekmektedir. Varlıklarım olarak nitelendirdiğim bu konu başlığının cevap bekleyen ana sorusu ‘’Ben Kimim?’’dir. Öğrencilerin doğru ve sağlıklı bir kariyer planlaması yapabilmeleri için kendilerine ilk önce bu soruyu sormaları ve bu soruya verdikleri rasyonel cevapları tarafsız bir gözle değerlendirmeleri gerekmektedir. ‘’Ben kimim?’’ sorusunda odaklanılması gereken ana nokta, öğrencilerin kendisi ile ilgili güçlü ve zayıf yönlerinin keşfedilmesidir. Öğrencilerin hangi kişisel özelliklerinin güçlü, hangi kişisel özelliklerinin zayıf olduğunu iyi analiz etmesi, doğru bir kariyer planlamasının ve meslek seçiminin belirlenmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Kısacası, öğrencilerin zayıf olduğunu düşündüğü yönleri ile uyuşmayan meslek gruplarını kariyer planlamalarında ve meslek seçimlerinde bulundurmamaları, aksine güçlü yönlerinin yetkinlik ve becerileriyle uyuştuğu meslek gruplarını tercih etmeleri oldukça önemlidir.

Benden ne isteniyor? (Varlıklar)

Diğer taraftan sahip olunan ve bilinen

Hangi üniversiteyi, hangi bölümü bitirirseniz bitirin. Eğer kendinizi tanımıyor, gideceğiniz yolu ve bu yolda neler yapacağınızı bilmiyor ve geleceği tasarlayamıyorsanız, hangi üniversiteyi ya da hangi bölümü bitirdiğinizin hiçbir önemi olmayacaktır. güçlü yönler, yetkinlik ve beceriler de öğrencilerin doğru bir kariyer planlaması yapabilmeleri için tek başlarına bir anlam ifade etmemektedirler. Bu durumun analiz edilmesi için öğrencilerde bulunan güçlü yönlerin, yetkinlik ve becerilerin iş dünyasının talepleriyle de örtüşmesi gerekmektedir. Bu bağlamda varlıklar olarak nitelendirdiğim bu konu başlığının cevap bekleyen ana sorusu ise ‘’Benden ne isteniyor?’’ dur. Öğrenciler bu anlamda iş dünyasının çalışanlardan ne istediğini iyi bilmeleri ve bu konularda kendilerini iş hayatına hazırlamaları gerekmektedir. Yoksa iş dünyasının beklentilerine yanıt vermeyen kişisel özellikler çalışma hayatında hiçbir bir önem taşımayacak, karşılık bulmayacaktır. Peki, genel olarak iş dünyası öğrencilerden hangi özellik, yetkinlik ve becerileri beklemektedir? 21.yüzyıl iş dünyası öğrencilerden; yabancı dil bilgisi, küresel bilinç, heyecan, tutku, sorumluluk, yaratıcılık, sonuç odaklılık, takım çalışması, teknoloji ve bilişim yatkınlığı, iletişim yeteneği, inisiyatif alabilme, değişme açıklık, adaptasyon kabiliyeti, deneyim, vizyon, analiz ve sentez becerisi, üretkenlik, problem çözme gibi bir çok yetkinlik ve becerileri beklemektedir. Eğer öğrenciler kendilerini bu konularda geliştirmez ve yetiştirmez ise, iş dünyası ile ileride büyük sıkıntılar yaşayacağını şimdiden söyleyebiliriz. Unutmayın işi diploma değil, siz yapacaksınız!

Hedeflerim Neler? (Hedefler)

Kariyer ve gelecek planlamasının bir diğer önemli başlığı ise hedeflerdir. Çünkü hedefler kariyer planlamasının yolunu ve süreçlerini belirlemektedir. Bu bağlamda öğrenciler gelecek hayallerine gidebilmek için hangi yoldan nasıl gidilmesi gerektiğini yola çıkmadan önce şekillendirmelidirler. Ancak bu bağlamda öğrencilerin hedeflerini doğru bir şekilde belirlemeleri konusunda çok ciddi sorunlar ve etkenler olduğunu düşünüyorum. Öncelikle eğitim kurumları tarafından öğrencilere yol haritalarının belirlenmesi ve yönetilmesi konusunda profesyonel bir destek sağlanamadığını söylemem gerekir. Birde eğitim sisteminin tamamen başarı odaklılığa endeksli bir yapıda olması, öğrencilerin hedeflerinin şekillenmesinde, doğru kararlar vermesinde çok büyük hatalara yol açtığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan öğrencilerin maruz kaldıkları algı çalışmaları

ise, öğrencilerin odak noktalarını değiştirmekte ve şekillendirmektedir. Küresel sistem, iletişim araçları ve algı çalışmaları sayesinde öğrencilerin hedeflerini başarı odaklı bir yapıya dönüştürmektedir. Öğrencilerin çoğu gelecekte mutluluğun başarı ile birlikte geleceğine inandırılmaktadır. ‘’Başarılı ol ki mutlu ol’’ yaklaşımı ile öğrenciler hedeflerini şekillendirmekte ve belirlemektedir. Burada öğrencilerin çok dikkatli olmaları, hedeflerini ve kariyer planlamalarını mutluluk odaklı yaklaşıma dönüştürmeleri gerekmektedir. ‘’Yani mutlu ol ki başarılı ol’’ yaklaşımı ile hedeflerini şekillendirmeli ve belirlemelidirler. Bu açıdan her öğrencinin kendisine ‘’hedeflerim neler’’ diye sorması, hedeflerinin odak noktasını görmesi ve değerlendirmesi açısından büyük bir fırsat sunacaktır. Acaba vereceğiniz cevaplar gerçekten de kendi hedefleriniz mi yoksa sistemin sizden istediği hedefler mi olacak?

Dünya nereye gidiyor? (Dünya ve piyasa gerçekleri)

Kariyer planlamaları gelecek öngörüleri göz ardı edilerek oluşturulsa, sağlıklı bir plandan söz etmemiz mümkün olmayacaktır. Kendinizi ne kadar iyi tanırsanız tanıyın, hedeflerinizi ne kadar iyi belirlerseniz belirleyin, eğer geleceği doğru öngöremez ve dünyadaki gelişmelerle entegre halde analiz edemezseniz kariyer planlamanız hep eksik kalacak ve geleceğiniz olumsuz etkilenebilecektir. Bu yüzden öğrencilerin hangi konu olursa olsun, dünyanın nereye gittiğini iyi değerlendirmeleri ve öngörmeleri gerekmektedir. Örneğin, bugün popüler diye gözde olan mesleklerin 10 yıl sonra nasıl bir hal alacağını hesaplamaz, öngörmezseniz ileride bu mesleklerin yok olması durumu ile karşı karşıya kalmanız kaçınılmaz olabilir. Bilişim ve teknolojinin bu kadar baş döndürücü bir şekilde geliştiği bir dönemde, özellikle mesleki hedeflerinizi ve planlamalarınızı doğru öngörmeniz ve analiz etmeniz çok büyük bir önem arz etmektedir. Unutmayın, artık dünya eski dünya değil, sizlerde eski öğrenciler olmamalısınız! Son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Hangi üniversiteyi, hangi bölümü bitirirseniz bitirin. Eğer kendinizi tanımıyor, gideceğiniz yolu ve bu yolda neler yapacağınızı bilmiyor ve geleceği tasarlayamıyorsanız, hangi üniversiteyi ya da hangi bölümü bitirdiğinizin hiçbir önemi olmayacaktır.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

B

u eğitim sistemimizin ve kurumlarımızın ne yazık ki en önemli sorunlarından birisidir. Okullarda profesyonel kariyer ve mentör danışmanlarının veya uzmanlarının olmayışı, öğrencilerin geleceklerini doğru ve bilinçli bir şekilde şekillendirmelerini engellemektedir. Yani eğitim kurumlarımız öğrencileri kariyer ve gelecek planlaması konusunda yalnız bırakmakta ve/veya bu sürece yeterli katkıyı sağlayamayarak bütün sorumluluğu öğrencilerin sırtına yüklemektedirler. Kısacası, gelecek ve kariyer planlaması rasyonel ve planlı bir çalışma yerine, fizibilitesiz ve plansız bir geleceğe terk edilmiş durumdadır. Peki, durum böyleyken öğrenciler kariyer ve gelecek planlamalarını yaparken genel olarak hangi konulara dikkat etmelidirler? Doğru bir kariyer ve gelecek planlamasının yapılabilmesi için öğrencilerin temel olarak üç önemli soruya cevap bulmaları gerekmektedir. Bunlar; - Ben Kimim ve Benden Ne İsteniyor? (Varlıklarım - Varlıklar) - Hedeflerim Neler? (Hedeflerim) - Dünya nereye gidiyor? (Dünya ve Piyasa Gerçekleri) Bu üç temel soruya birbirleriyle bağlantılı verilen rasyonel cevaplar, aday öğrencilerin doğru bir kariyer planlaması yapabilmeleri için önemli adımları oluşturacaktır.

MAKALE

27


HABER

Türk Eğitim-Sen’den çok çarpıcı çalışma:

A’DAN Z’YE EĞİTİM

TÜRKIYE’DE 64 BIN ÜCRETLI ÖĞRETMEN VAR

28

5 bin ücretli öğretmenin sözleşmeli öğretmenliğe geçişleri için belirlenen şartların “torpilli atamaların önünü açacağına” yönelik tartışmalar sürerken, Türk Eğitim-Sen, çarpıcı bir “ücretli öğretmenlik” çalışması yaptı. Buna göre Türkiye’de en az 64 bin ücretli öğretmen görev yapıyor. Bazı illerde branş ya da sınıf öğretmeni olarak görev yapan ücretli öğretmenlerin çoğu, pedagojik formasyona sahip olmayan iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarından oluşuyor. Hatta birçok ilde özel uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler öğretmenleri iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu.


HABER

G

eçtiğimiz günlerde ücretli öğretmenlerin sözleşmeli öğretmenliğe geçişleri için bir kanun teklifi maddesi hazırlanmıştı. Teklifin yasalaşması halinde 5 bin kişilik kadro için adaylarda 2017-2018’de ücretli öğretmenlik yapmış olması, ücretli öğretmenlikte bugüne kadar 540 gün SGK primi ödenmiş olması, devlet memuru olma şartlarını taşıyor olması, öğretmenlik için gerekli şartları taşıyor olması, KPSS’den bakanlıkça belirlenecek taban puana sahip olması şartlarının aranacağı belirtilmişti. Bu şartları taşıyanların sözlü sınava alınacağı kaydedilmişti. Ancak başta sendikalar tarafından, belirlenen bu kriterlerin tümünün bir adayda biraraya gelmesinin zor olduğu ifade edilmiş, yasa teklifi “torpilli atama” tartışmasını başlatmıştı. Tartışmalar sürerken Türk EğitimSen, ücretli öğretmenlerle ilgili çok çarpıcı bir çalışmaya imza attı. Araştırma kapsamında hem Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) hem de 81 ilin valiliklerinden Türkiye’deki ücretli öğretmen sayısına ilişkin bilgi isteyen sendika, sadece 61 ilin valiliğinden cevap alabildi. MEB ise sendikaya dönüş yapmadı. Sendikanın, MEB’in 2016-2017 Eğitim-Öğretim yılı verileri ile 61 ilden gelen sonuçları kullanarak hazırladığı raporunda özetle şu bilgiler yer aldı:

63 bin 656 ücretli öğretmen n Türkiye’de ücretli öğretmen sayısı 63 bin 656. Bu öğretmenlerin 26 bin 276’sı eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 56’sı eğitim fakültesi hariç lisans mezunu, 8 bin 398’i ise ön lisans mezunu. Türkiye’de norm kadro ihtiyacı 103 bin 326. n En yüksek ücretli öğretmen sayısına sahip iller 7 bin 140 ile İstanbul, 3 bin 724 ile Diyarbakır, 2 bin 649 ile İzmir, 2 bin 162 ile Antalya, 2 bin 157 ile

Gaziantep, 2 bin 133 ile Van, 2 bin 127 ile Konya, bin 982 ile Kahramanmaraş, bin 847 ile Hatay.

Özel uzmanlık gerektiriyor ama... n Özel uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler sınıf öğretmenliğinde ön lisans mezunu ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılıyor. Zihinsel-görme-işitme engelliler sınıf öğretmeni olarak derslere giren ön lisans mezunu ücretli öğretmenlerin sayısı bazı illerde eğitim fakültesi mezunu ücretli öğretmenlerden fazla. n Branş öğretmeni olarak görev yapan ön lisans mezunu ücretli öğretmenlerin bazı illere göre dağılımı ise şöyle: İzmir 455, Antalya 330, Mersin 219, Sivas 90, Sakarya 86, Balıkesir ve Adana 79. n Sınıf öğretmeni olarak görev yapan ön lisans mezunu ücretli öğretmenlerin bazı illere göre dağılımı da şu şekilde: Van 186, Muş 173, Erzurum 43, Antalya 32, Kars 30. Hatta Muş’ta sınıf öğretmeni olarak görev yapan ön lisans mezunu öğretmenlerin sayısı eğitim fakültesi ve lisans mezunlarından fazla.

Ücretli öğretmenle bile açık kapanmıyor n Ücretli öğretmen sayısı bile norm kadro ihtiyacının altında. Mesela Adana’da norm kadro ihtiyacı 2 bin 227 iken, ücretli öğretmen sayısı bin 141. Denizli’de norm kadro ihtiyacı bin 343 iken, ücretli öğretmen sayısı 453. Kayseri’de norm kadro ihtiyacı bin 827 iken, ücretli öğretmen sayısı bin 151. Yani kadrolu ve sözleşmeli öğretmen istihdamının yanı sıra yapılan ücretli öğretmen görevlendirmesi bile öğretmen açığını kapatmaya yetmiyor. n Okullarda kadrolu branş öğretmenleri, branşları dışında ek ders karşılığı derslere giriyor.

“İnsanlık dışı uygulama Türkiye’ye yakışmıyor” Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk araştırmaya ilişkin şunları söyledi: “Araştırmamız hem ülkemizdeki ücretli öğretmen gerçeğini hem de norm kadro açığının ne boyutta olduğunu ortaya koyması bakımından çok önemli. Ücretli öğretmenlerin sözleşmeli öğretmenliğe geçişleri için hazırlıkların yapıldığı bugünlerde, ücretli öğretmenliği enine boyuna tartışmak çok önemlidir. Şunu söylemeliyiz ki; ücretli öğretmenlik insanlık dışı bir uygulamadır. Bakanlık girdiği ders başına ücret alan, hiçbir güvencesi, hakkı, hukuku olmayan ücretli öğretmenliği adeta bir istihdam modeli haline getirmiştir. Bakanlık öğretmen açığını ücretli İsmail Koncuk öğretmenler eliyle gidermeye çalışmaktadır ama rakamlara baktığımızda, norm kadro ihtiyacının ücretli öğretmen görevlendirmesinin çok çok üzerinde olduğunu da görüyoruz. Öte yandan ücretli öğretmenler eğitim fakültesi ya da lisans mezunu olabildiği gibi, pedagojik formasyona sahip olmayan, yani öğretmen yeterliliği taşımayan iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da olabilmektedir. Pedagojik formasyonu olmayan, öğretmenlikle uzaktan yakından ilgisi bulunmayanların dahi ücretli öğretmen olarak görevlendirilmesi eğitimde birçok soruna yol açmakla birlikte, okullarda başarıyı, verimi düşürmektedir. Bakınız uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler öğretmeni olarak bile iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları görevlendirilmektedir. Bu tablo Türkiye’ye yakışmamaktadır.”

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “Uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler öğretmeni olarak bile iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları görevlendirilmektedir. Bu tablo Türkiye’ye yakışmamaktadır.” dedi.

29


MAKALE HABER

EĞİTİM YAKLAŞIMLARI KARİYERİ ETKİLİYOR Spor alanına yönelik birçok üniversite lisans düzeyinde Antrenörlük Eğitimi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Rekreasyon ve Spor Yöneticiliği bölümlerinde geleceğin spor insan kaynaklarını yetiştirmektedir. Ayrıca lisans eğitimi sonrası yükseklisans ve doktora programları bilim alanında ilerlemek ve kendini özel bir alanda geliştirmek isteyenler için yükseköğretim sisteminde yeni bir çok program yer almaktadır. DOÇ. DR. LEVENT ATALI

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Kocaeli Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

30 30


MAKALE

Sporla ilgili süreçlerin başarısı, müşterileri ile doğrudan temas halinde olan personelin etkinliğine ve ikili ilişkilerdeki personelin başarısına büyük oranda bağlıdır. danışmanlar gibi faktörler, kariyer seçimleri üzerinde büyük etkiye sahiptir. (3) Karakaya ve ark.(2) öğrenciler için, becerileri ve kariyer değerleri hakkında bilgi ve bilgiye sahip olmanın, hayatları boyunca mutlu olacakları bir kariyer bulmalarına yardımcı olacağını ortaya koymuşlardır. İnsanlar kariyer yollarını değerlendirirken ve karar verirken kişisel becerilerini ve değerlerini karşılaştırarak kendileri için en iyi profesyonel tercihi yapmaya çalışmalıdır. Daha önce internet üzerinde yer alan iş bulma siteleri üzerinde gerçekleştirdiğimiz bir çalışma sonucunda aşağıda yer alan başvuru pozisyonlarının olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. • Fitness Eğitmeni • Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni • Antrenör • Sporcu • Spor Eğitmeni • Cankurtaran • Animatör • Masör • Pilates Eğitmeni • Spor Yöneticisi • Yüzme Eğitmeni • Üyelik / Abonelik İşlemleri • Jimnastik Eğitmeni • Spor Haber Editörü • Kişisel Antrenör • Spor Danışmanı • Spor Yazarı • Kondisyoner • Rekreasyon Uzmanı • Hakem • Spor İstatistiği • Spor Bilişim Uzmanı • Akademisyen Bu başvuru pozisyonları için bazılarına yönelik özel şartlar adaylarda aransada

bir çoğunda şu ortak özelllikler istenmiştir. • Spor ile ilgili lisans eğitimi almış olmak • Takım çalışması yeteneğine sahip olmak • Güçlü iletişim becerilerine sahip olmak • Esnek çalışma saatlerine uygun olmak • Saygılı olmak • Uzmanlığa yönelik sertifika sahibi olmak • Sorumluluk alabilmek • İyi bir yabancı dil bilmek • Deneyimli olmak • İleri düzeyde bilgisayar kullanabilmek • Askerlik engeli olmayan • Çocuklarla iyi ilişki kurabilen • Sigara kullanmayan • Farklı spor branşlarında uygulama bilgisine sahip olmak • Aerobik, fitness ve fiziksel aktivite konularında bilgi sahibi olmak Bunların yanında temel unsurlar arasında iş ahlakı, iletişim becerileri, motivasyon, olgunluk, düşünme yeteneği, karar verme becerileri, insan ilişkileri, teknik beceriler ve doğallık bulunmaktadır. Diğer unsurlar, tecrübe, liderlik becerileri, referanslar, lisans eğitimi, sertifikasyon, spor katılımı ve akademik başarıdır. Bu özelliklerin çoğunun iş ilanlarında önemli olduğu gözlemlenmiştir Yukarıda belirtilen yeni pozisyonların, spor alanında kariyer için yeni seçenekler oluşturduğu söylenebilir. Sonuç olarak güçlü iletişim becerilerine veya ayırt edici değerlere sahip olma gibi özellikler genel bir başlık altındaki tüm iş ilanlarında tipik olarak görülebilir. İş ilanlarında ortaya çıkan tüm özellikler için gerekli eğitim düzeyi dikkate alınmalıdır. Özellikle, öğrencilere deneyim sağlayan projeler ve öğrencilerin eğitim süreçlerinde bu projelerde yer almasının yolları geliştirilmelidir.

Kaynaklar 1)Basım, N., Argan., M. (2009) Spor Yönetimi. Ankara: Detay Yayıncılık 2) Karakaya Y, Karataş Ö, Özdenk Ç, Karataş F (2013). Üniversiteli öğrencilerin kariyer değeri algıları. Doğuş Üniversitesi Dergisi 14(1):86-94 3)Mathner RP, Martin, CLL (2012). Sport management graduate and undergraduate students’ perceptions of career choices in sport management. Sport Manag. Educ. J. 6(1):21-31 4)Serarslan Z, Kepoğlu A (2005). Spor örgütlerinde toplam kalite. İstanbul: Morpa Yayınları 5)Watt D (2005). Sports management and administration. London: Routledge 6)Yüksel Ö (2003). İnsan kaynakları yönetimi. Ankara: Gazi Kitapevi

A’DAN Z’YE EĞİTİM

S

porla ilgili istihdamda, personelin özellikleri spor hizmetlerinin etkililiğinde önemli bir rol oynamaktadır. Spor hizmetlerinde çalışan kişiler müşterilerin kalite değerlendirmelerini iki şekilde etkilemektedir. Müşteri ile birlikte spor hizmetleri üretip sunarak ve spor hizmetlerinin üretimi ve tüketimi sırasındaki davranışları yolu bu süreci etkilemektedir. Sporla ilgili süreçlerin başarısı, müşterileri ile doğrudan temas halinde olan personelin etkinliğine ve ikili ilişkilerdeki personelin başarısına büyük oranda bağlıdır.(4,5) Seçme süreci, nitelik açısından birçok başvuran arasından en uygun meslek adayının belirlenmesini içermektedir.(6) İnsan kaynakları yönetiminin en önemli alanlarından biri olan istihdam, yalnızca işin niteliklerini karşılamakla kalmayıp aynı zamanda işletmenin gelecekteki başarısına katkıda bulunacak bir işe alım işi olarak tanımlanabilir. İdeal olarak, personel seçimi aşamasında iş gereksinimleri ve aday niteliklerinin uyumlu olması beklenir. Başvuru sahiplerinin nitelikleri işin gereksinimlerinden az olduğunda, pozisyon için yanlış personel istihdam edilir. Bu gibi durumlarda, seçim sürecinin yeniden başlatılması, işletmelere ek zaman ve para maliyeti getirmesi muhtemeldir.(1) Çeşitli eğitim yaklaşımları, öğrencilerin iş bulmalarına ve kariyerlerinde başarılı olmalarına yardımcı olabilmektedir. Müfredatı iyileştirmek için akademisyenler, liderlik, yönetim, kişilik ve insan ilişkilerini kapsayan kurslar planlayabilirler. Staj, arkadaşlar, öğretmenler, aileler ve

31


KISA KISA

OKULLARDA EL YAZISI KARARINDA DEĞIŞIKLIK

DIPLOMA DENKLIKLERI IÇIN DIJITAL BAŞVURU Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, diploma denklik başvurularının, e-Devlet sistemi üzerinden online yapılacağını, elden başvuru kabul edilmeyeceğini söyledi. Saraç, yurt dışından alınan diplomaların denklik başvurularının e-Devlet üzerinden yapılabilmesine olanak tanıyan sisteme ilişkin YÖK’te tanıtım toplantısı düzenledi. 2018 Ocak ayı itibarıyla e-Devlet sistemi ve YÖK’ün web sayfası üzerinden online denklik başvuru hizmetine yönelik test çalışmalarının tamamlandığını bildiren Saraç, “Bugünden itibaren denklik başvuruları, e-Devlet sistemi üzerinden online yapılacaktır. e-Devlet şifresi olmayan yabancılar için ayrı bir başvuru portalı oluşturulmuş, yabancılar bu portaldan aynı şekilde online başvuracaklardır. 16 Şubat 2018 tarihinden sonra elden başvuru kabul edilmeyecektir. Sadece ülkelerinde savaş, işgal veya ilhak koşulları bulunan kişilere yönelik denklik başvurusu kurumumuzda elden kabul edilecektir. Yeni uygulama ile hem başvuru sahipleri hem de YÖK için bir zaman tasarrufu söz konusu olacak. Daha kısa talepler sürece dahil olacak. Başvuru sahipleri ve YÖK için maliyetler düşürülecek. Başvuru sahipleri denkliğin her safhasını e-Devlet üzerinden takip edebilecek. Sistem dijitalleştirildiği için de güçlü bir izleme sistemi oluşturulacak ve bürokrasi azaltılacak” dedi.

A’DAN Z’YE EĞİTİM

Başvuru sayısı 21 bini aştı

32

Son üç yılda denklik başvuru sayısının 21 bini aştığını bildiren Saraç, 17 bin 500’e yakın başvuruya denklik belgesi verildiğini, bin 605 başvurunun ise reddedildiğini, bazı başvurulara ise sınav ve ders kararı verildiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz dönem öğretmenin tercihine bıraktığı ilkokuldaki “el yazısı” uygulamasında değişiklik kararı aldı. Bu yıl sadece öğretmenlerin yüzde 5’inin el yazısını tercih etmesi ve aynı okulda farklı uygulamaların sorunlara neden olması üzerine illere genelge gönderen bakanlık, el yazısına “Okul içinde birlik” zorunluluğu getirdi. Okul zümrelerinin kararına bırakılan uygulama, önümüzde yıl başlayacak.

MEB, müfredat değişikliği çalışmaları kapsamında Türkçe dersine yöneltilen görüş ve önerilerin neredeyse tamamında yer alan “bitişik eğik yazının kaldırılması” talebi üzerine, geçtiğimiz yıl 12 yıl süreyle ilkokullarda zorunlu tutulan “el yazısı” uygulamasını kaldırmıştı. Ancak haziran ayında el yazısı kararının her öğretmenin kendi tercihine bırakıldığı açıklanmıştı. Edinilen bilgiye göre, tercihin öğretmene bırakılması, sahada sorun yaşanmasına neden oldu. Aynı okulda farklı yazı türlerinin seçilmesi, hem öğretmenlere hem de öğrencilere zorluk çıkardı. Uygulamada öğretmenlerin yüzde 95’inin dik temel harfleri seçtiği, yüzde 5’inin ise el yazısını tercih ettiği bildirildi.

Zümre kararına bırakıldı

Bunun üzerine MEB, el yazısı uygulamasında değişiklik kararı aldı. İllere gönderilen genelgeye göre önümüzdeki yıl, derslerde dik temel harf mi, el yazısı mı kullanılacağına her okulun Zümre Öğretmenler Kurulu karar verecek.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.