15 TL • TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020 / SAYI:14 • www.airworldturkiye.com.tr
SANAYİCİNİN FATURASINDAKİ YEKDEM KAMBURU KATLANDI YAVUZ EROĞLU
ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE KARTLAR YENİDEN KARILIYOR
TÜRKİYE
SEKTÖREL DERGİ
ÜLKENDE SATMADAN DÜNYADA BAŞARILI OLAMAZSIN ADNAN DALGAKIRAN
MÜSİAD SALGIN SONRASI ÜRETİM HAMLESİ İÇİN KOLLARI SIVADI
MUSTAFA USLU
SPONSOR
ÜRETICILER İÇIN BASINÇLI HAVADAN TASARRUF YÖNTEMLERI
Bilgi ve teknolojiye dayalı
40 YIL
www.filsan.com.tr
SİZ İSTEYİN BİZ YAPALIM! Dalma Tip Separatörler Spin On Tip Separatörler Hava Filtreleri Yağ Filtreleri Kurutucu Hat Filtreleri Endüstriyel Filtreler Vakum Pompası Filtreleri
TRADE MARK
+90 (262) 722 93 90
info@filsan.com.tr
HABER
İÇİNDEKİLER 14 14
BAKAN VARANK: "MADE IN TÜRKİYE" YAZISINI GÖRMEK SİZCE DE GURUR VERİCİ DEĞİL Mİ?
ÜLKENDE SATMADAN DÜNYADA 16 "BAŞARILI OLAMAZSIN"
ADNAN DALGAKIRAN
SANAYİCİNİN FATURASINDAKİ YEKDEM 22 "KAMBURU KATLANDI" YAVUZ EROĞLU
DESTEK VERECEK 26 SANAYİCİLERE RADİKAL ADIMLARIN ATILMASINI BEKLİYORUZ HİLMİ UĞURTAŞ
28 DENGELİ BİR BÜYÜMEYE GİDİLMELİDİR HÜSEYİN KUTSİ TUNCAY
29 YEKDEM MALİYETİNİN ETKİLERİ NURETTİN ÖZDEBİR
MASRAFLARI ABONENİN 30 YEKDEM FATURASINI KABARTIYOR AV. M. HAKAN ÇINAR
32
MÜSİAD SALGIN SONRASI ÜRETİM HAMLESİ İÇİN KOLLARI SIVADI
ÖNERİ: TÜCCARA 36 BARANDAN VERGİSİNE GÖRE ÇEK DEFTERİ İÇİN BASINÇLI HAVADAN 38 ÜRETİCİLER TASARRUF YÖNTEMLERİ 2 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
44 UYGULAMANIZ İÇİN DOĞRU 42 BİYOPROSES FİLTREYİ NASIL SEÇERSİNİZ? VERİMLİLİĞİNDE KARTLAR YENİDEN 44 ENERJİ KARILIYOR MUSTAFA USLU
52 ATEX YÖNETMELİKLERİ VE AMACI NEDİR? İLKER ERDİNÇ ELİNÇ
KOMPRESÖR TEKSTİL SEKTÖRÜNDE 58 LUPAMAT FARK YARATMAYA DEVAM EDİYOR
60 SOLUNABİLİR MEDİKAL HAVA SİSTEMLERİ TUĞBA MEMİLİ
GÖRÜNTÜLEME NEDİR? ELEKTRİKLE 72 TERMAL KULLANIMI NASILDIR? ALÜMİNYUM TESİSİNİN BASINÇLI 74 BİR HAVA SİSTEMİNDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN SAĞLANMASI GÖKAY ÇOMOĞLU
78 KOMPRESÖRLERDE SOĞUTMA SİSTEMLERİ DİNÇER TOPÇU
KOMPRESÖRLERDE SAHİP OLMA 88 VİDALI MALİYET ANALİZİ VE VERİMLİLİK ARTTIRICI ÖNERİLER TUNA CAN İŞCAN HAVA KAÇAKLARININ MİNİMİZE 96 BASINÇLI EDİLMESİ
Islak zeminde sınıfının en iyisi!
Nielsen tarafından, 18-55 yaş arasında 4099 tüketici ile Şubat – Mart 2020 tarihlerinde bağımsız olarak yapılan yenilikçi ürünler anketi sonucunda yaz lastiği kategorisinde seçilmiştir. www.yilinurunu.com.tr
HABER
Editörden
İmtiyaz Sahibi Murat ALİŞİROĞLU Yazı İşleri Müdürü Murat ALİŞİROĞLU GÖRSEL YÖNETMEN Eda ÇELİK DADALI Haber MUHABİRİ Canan ALİŞİROĞLU hukuk müşaviri Av. Hakan ÇINAR - Çınar Hukuk Bürosu - Kolejli İş İnsanları Derneği (KİD) Başkanı Yayın İdare Merkezi İvedik OSB 1468.Cad. KA-CL İş Merkezi No:165/59 Yenimahalle / ANKARA Tel: +90 (312) 385 84 17 Fax:+90 (312) 385 84 18 Yayın KURULU Altuğ Karataş-Genel Müdür/VAT ENERJİ Enver KAYA-Yön.Krl.Bşk./SMS-TORK İbrahim ÖZEN-Genel Müdür/MEHMET ÖZEN MAK.SAN. Nuri KARA Yön.Kur.Üyesi/DALGAKIRAN KOMPRESÖR Özen TÜJÜMET Genel Müdür/ALKIN KOMPRESÖR DANIŞMA KURULU Ahmet Vatansever-Makine Yüksek Mühendisi TERCİH ISI Bülent BULUT-Çimento Fabrikaları Enerji Verimliliği Uzmanı Cengiz ATEŞ-Kimya Yüksek Mühendisi /PENTA GAZ SİSTEMLERİ Emre TÜJÜMET-Yön.Krl.Bşk./AYDIN TRAFO KOMPRESÖR Hüseyin GENÇ-Genel Müdür/GENSA İlker AKÇAY- Yüksek Uçak Müh./ DELTA FİLTRE MURAT ÇİMEN- Genel Müdür/FİLSAN FİLTRE Murat TÜYLÜOĞLU Genel Müdür/ TÜYLÜOĞLU BLOWER Şakir Çakın- Genel Müdür / BURCKHARDT COMPRESSION Yakup TÜFEKÇİ- Genel Müdür / IHI DALGAKIRAN TURBO KOMPRESÖR FAB. Yusuf İLHAN -Genel Müdür/ CS İNSTRUMENS Baskı ANKAMAT MATBAACILIK SAN. LTD. ŞTİ. 30. Cadde 538. Sokak No.: 60 İvedik Organize Sanayi Bölgesi / ANKARA Tel: 0312 394 54 94 - 394 54 95 E-mail: hakan@ankamat.com.tr Reklam ve Abonelik İletişim murat@airworldturkiye.com.tr • (0543) 217 71 71 ISSN No.: 2564-6540 Basım Tarihi: 01.07.2020 Yayının Türü: Yaygın-Süreli Yayın Üç Ayda Bir Yayınlanır Bu Dergide yayınlanan yazılardaki sorumluluk yazarlarına, ilanlardaki sorumluluk ilan veren kurum ve kişilere aittir. Yayınlanan yazılar için yazarlara ücret ödenmez.
www.seyad.org.tr
ÜYESİDİR.
4 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
KAMUDA YERLİ VE MİLLİ ÜRÜNLERE DİRENEN MEMURLAR VAR Saygıdeğer Okurlar, 2020 yılı salgın hastalıklar, afetler, savaşlar, ülkelerarası sıkıntılar ile başladı ve ilk yarıda tüm sektörler gibi basınçlı hava sektörü de bundan ciddi şekilde etkilendi. ABD - ÇİN ticaret savaşının etkileri derken, Covid-19’un getirdiği ekonomik daralma ticareti olumsuz etkiledi. Koronavirüs sonrasında dünyayı bekleyen esas sıkıntılı sürecin ise gelişmekte olan ülkelerin küçük ve orta ölçekli firmalarında meydana gelecek ekonomik sıkıntılar olacağı dile getirilmekte. Ülkelerin hızlı ve kararlı bir şekilde kendi ülkelerindeki üreticileri korumacı tedbirleri aldığı ve bu süreçte ithalatı kıstığı görülüyor. Artık ülkeler yerli üretimlerine ağırlık vererek pandemi süreci gibi süreçleri en az zararla atlatmanın yolunu arıyor. Üretmezsen, üretenden yeri geldiğinde paran ile ürün dahi alamayacağının en büyük kanıtı oldu pandemi süreci. Burada çözümün her ülkenin üretim ekonomisine yönelmesi ve kendi ürettiği ürünü önce kendi kurumlarında kullanması, üretimi yüzde 100 desteklemesi gerektiği net bir şekilde ortaya çıktı. 2002 yılından bu güne Cumhurbaşkanımızın mücadelesini verdiği “Kamuda Yerli ve Milli Ürün Kullanımı” ile ilgili kararnameler, bakanlıkların yayınladığı genelgeler ortada iken bunu baltalamaya çalışan kamudaki memurların sayısı azınsanmayacak kadar fazla. Yerli malını dışlayan şartnameleri yazanların ise tüm uğraşlara rağmen değiştirmek istemeyip direndikleri bir gerçek. Kamuda yerli malı ürün alımının önünde engel çıkartan şartnameleri yazan bu memurların bunu bilinçsizce ve hata ile yaptığını düşünmüyoruz. Artık bu şartnameler konusu pandemi süreci ile birlikte herhangi bir sektör meselesi olarak değil, milli mesele olarak ele alınmalıdır. Dergimizin bu sayısında MAKFED Başkanımız sayın Adnan Dalgakıran'ın konuyla ilgili görüşlerinin olduğu makalesini mutlaka okumak gerekiyor. Tübitak Sage’nin Barutsan’da ki bir projesinde, taşeronu olan MKE’nin kompresör, Vakum, Filtre, Kurutucu, Azot Gazı Jeneratörü ve Kimyasal Kurutucu alımında alenen “İngiltere ve AB Üyesi ülkelerde imal edilmiş olmalıdır” maddesini koyması, bu ihalede yerli imalat yapan tüm firmaları maalesef saf dışı bırakmıştır. Dergi sahibi olarak yaptığım müracaatlar, haberler, MAKFED ve MİB ile görüşerek onlar üzerinden yaptığımız bu şartnamelerin değiştirilmesi husundaki çalışmalar henüz sonuç vermedi. Derginin basıma girmesine iki gün kala hala ihale şartnamesi değişmemişti. En son gelen bilgi Tübitak Sage’den bu yönde istek olduğu ve bu maddelerin o nedenle yazıldığıdır. Yozgat Şeker Fabrikası'nın kompresör alımında şartnameye “Kompresörü yapacak olan firma filtreyi ve kurutucuyu da yapacak” gibi bir madde eklemiştir. Bu madde ile ülkemizdeki sektör firmaları saf dışı bırakılmaktadır. Bu şekilde hazırlanan şartname ile, üretim yapan tek bir ithal firma işaret edilmektedir. Bu arabayı yapacak olanın lastiğini, camını veya aküsünü de üretmelidir demek ile eş anlamlıdır. Sahil Güvenlik Komutanlığı; Direk ithal bir marka adı ve marka koduyla üstelik Türkiye’de bunu üreten bir firma varken İstisnai alım ilanı ile bunu yapmış, astronomik fiyatlarla bu alım gerçekleşmiştir. Basınçlı hava sektörü firmalarımız tüm dünyada ülkemizin bayrağını gururla ve şerefle taşırken kendi ülkemizde, kamu kurumlarında dışlandıkları için umudunu yitirmek üzere. Sanayicilerimiz ürettiği kompresör, filtre ve tüm basınçlı hava ekipmanlarını dünyada 170’den fazla ülkeye hatırı sayılır adetlerle ihraç ederken; kendi kamu kurumlarımızda şartnamelere eklenen maddelerle ihalelere bile giremiyor ve bundan şikayetçiler. Kapak konumuzu bu sayımızda tüm sanayicilerimizin canını yakan YEKDEM konusu olarak seçtik. Bu konuda farkındalık yaratan PAGEV’in başarılı başkanı Sayın Yavuz Eroğlu'na söz hakkı verdik. Konu hakkında, Sanayi Odalarından ve OSB başkanlarından görüş aldık. Keyifle okunacak önemli bir haber oldu. Değer verdiğim Dirin ailesinden Can Dirin’in, dergimizi destekleme kararı alması ve sektörümüzün köklü firmalarından LUPAMAT’ın dergimize desteği çok önemli bir gelişmedir. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere iyi okumalar.
Murat ALİŞİROĞLU murat@airworldturkiye.com.tr
www.aemmotors.com
YERLİ VE MİLLİ
VARANK: 11 Bin Km Ötede bir hastanede “Made in TÜRKİYE” Yazısını görmek sizce de gurur verici değil mi? Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'de üretilip Brezilya'ya ihraç edilen yerli solunum cihazlarının fotoğrafını paylaşarak, "Türkiye'den 11 bin kilometre ötede bir hastanede, 'Made in TÜRKİYE' yazısını görmek sizce de gurur verici değil mi?" ifadelerini kullandı.
S
anayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Sao Paulo Valisi Joao Doria'nın eyaletin kamu hastanelerine dağıtılan Türkiye üretimli solunum cihazlarını içeren görselli mesajını paylaştı. 'MilliTeknolojiHamlesi' etiketiyle paylaşımda bulunan Varank, "Türkiye'den 11 bin kilometre ötede bir hastanede, 'Made in TÜRKİYE' yazısını görmek; Yabancı bir devlet adamının bizim ürünlerimizi paylaştığını görmek; Sizce de gurur verici değil mi?" değerlendirmesinde bulundu. Sao Paulo Valisi Joao Doria, 'Made in Türkiye' baskılı
14 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
solunum cihazlarının fotoğraflarına yer verdiği mesajında, 2 bin 72 solunum cihazının Sao Paulo eyaletindeki farklı kamu hastanelerine dağıtıldığını aktardı. Doria, solunum cihazlarının Taubate, Registro ve Bauru bölgelerine ulaştığı ve hastanelerde hizmete sunulduğunu belirtti. Türkiye'den tedarik ettikleri solunum cihazlarıyla yoğun bakım ünitelerindeki yatak sayısını ikiye katladıklarına işaret eden Doria, "Böylelikle Sao Paulo'da hiçbir yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastası tedaviden mahrum kalmayacak" açıklamasında bulundu.
YERLİ VE MİLLİ
"Yaşadığımız gurur ve mutluluk malesef kursağımızda kalıyor"
ÖZEL HABER
"Yurt dışına satılan ürünlerin üzerindeki “Made in TÜRKİYE “ yazısı her Türk vatandaşını gururlandırmaktadır" diyen sanayiciler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'a çağrı bulundular. “Bakan Varank gibi bizlerde Sao Paulo ve diğer ülkelere sattığımız ürünlerimizle gurur duyuyoruz. Fakat geri dönüp Türkiye’ye geldiğimizde, kamu kuruluşlarına üretiğimiz ürünleri satmakta zorlanıyoruz” dediler.
K
amu kurumlarında yerli kompresör ve basınçlı hava sistemleri tercih edilen bir ürün olmayınca yaşadığımız gurur ve mutluluk kursağımızda kalıyor diyen kompresör üreticisi olan bir sanayici ise şunları kaydetti; "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yayınladığı Kararnameler, Bakanlıkların yayınladığı genelgeler son noktada kamu kurum ve kuruluşları tarafından anlaşılmıyor mu? Neden uyulmuyor bu kararnamelere bizde bilmiyoruz. Öyle şartnameler var ki! Değil teklif vermek yazılanları görünce bir sanayici olarak işi gücü bırakasım geliyor. Sayın bakanımız çığlığımızı duysun; biz bu şartnamelerle ihalelere giremiyoruz. Bu kamudaki şartnameler öyle içler acısı bir hal aldıki; basit filtreyi bile veremiyoruz. Oysa ülkemizin değil dünyanın en büyük ilk beş filtre üreticisinden birisi Türk firması. Bu şartnameleri yazan memurlar ne derece bu işe hakimler? Hazır şartnameleri kimlerden, hangi firmalardan tedarik ediyorlar araştırılması lazım. Geriye dönük son on yılda hangi kurum hangi marka kompresör almış. Ne kadar döviz yurt içinde kalması gerekirken yurt dışına çıkmış? Bunların ortaya
MKE Barutsan Mekanik Şartname
Murat Alişiroğlu konması gerekiyor. Yoksa devletimizin bize verdiği onlarca belge, bu şartnameleri yazan memurlar yüzünden anlamını yitiriyor. Cumhurbaşkanı’mızın kati talimatı ve kararnamesi ortada iken bizler yerli malını dışlayan bu şartnameleri geçebilmek ve zeyilname ile düzeltmek için uğraşıyoruz. Bunu yaparken kamu kuruluşlarında ciddi bir direnç ile karşılaşıyoruz. Sektör olarak yurtdışında 170'den fazla ülkeye sattığımız ürünler oralarda kabül görmüşken, kendi ülkemizdeki şartnamelerde "Avrupa Birliği üyesi ülkelerde üretilmiş olmalıdır" ibaresini görünce biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz diyoruz. Cumhurbaşkanımız hangi bir işe yetişecek bilmiyoruz, şartnamelerde herşeyi yerliyi elemek için yazıyorlar artık. “Kompresör yapan vidayı da yapacak”, “kompresörü yapan kurutucuyu yada filtresinide üretecek” gibi zorlayıcı ve anlamsız maddeler var. Bu şekilde belli bir markanın, yada markaların işaret edilmesi moral ve motivasyonumuzu bozuyor. Bizler kamu kuruluşlarında basınçlı hava sistemlerinde Türk malının olduğu yada eşit şartlarda yarışabileceğimiz şartnameleri görmek istiyoruz. Sayın Bakanımıza Sanayiciler olarak çağrımız yılda 10.000 adet vidalı kompresörün satıldığı sektörün sorunları ile ilgili sektörü temsilen MİB ve MAKFED‘i de dinlerse seviniriz” dedi.
Sahil Güvenlik Komutanlığı İstisnai Yüksek Basınç Kompresörü alımı İkmal Merkezi K.lığının 20.04.2020 Tarihli ve 2020/3CD00000086 Sayılı Onay Belgesinin Ek-A’sıdır. İHTİYAÇ LİSTESİ SIRA NO
STOK NU :
PARÇA NU :
FİRMA KODU
FİRMA ADI
MALZEME ADI :
TEDARİK MIKTARI
DB:
1
27SG03147
MARINER 320-E
FA2T6
BAUER COMPRESSEURS S.A.S
KOMPRESÖR BALIKADAM SABİT (180200 KG)
4
AD.
2
123771157
JUNIOR II W
D9135
BAUER KOMPRESSOREN GMBH SYSTEMWERK
COMPRESSOR UNIT REC (40-65 KG)
2
AD.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 15
YERLİ VE MİLLİ
'ÜLKENDE SATMADAN DÜNYADA BAŞARILI OLAMAZSIN'
Adnan Dalgakıran MAKFED Başkanı 16 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
YERLİ VE MİLLİ
M
AKFED, Makine Federasyonu, ülkemizin üretim ve konfor teknoloji ve gereçlerini imal eden makine sektörünün tepe örgütüdür. Sektörümüz, ülkemiz sanayi üretiminin %5’ini, istihdamı ve katma değerinin %6’sını sağlamaktadır. Bütün dünyada olduğu üzere KOBİ yapısında olup, genel ve özel maksatlı makine dallarıyla uyumlu olarak, büyük, orta, küçük bütün ölçeklerden üyeleri bulunmaktadır. Makine sektörü 17.400’ü Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makineler (NACE28) alanında olmak üzere Harmonize Sistem HS84-858790 kapsamında sınıflandırılan 30.000 kadar imalatçıdan oluşan ve 400.000’in üzerinde kişiye istihdam sağlamaktadır. Sektörümüz son 20 yılda büyük atılım göstermiştir. İhracatta %15 gibi bir büyüme ortalaması ile dünyanın ancak 2 kat büyüdüğü dönemde Çin’den sonraki ikinci ivmeyi yakalayarak 10 kat büyüdük. 2019’da 17,9 milyar dolarlık ihracata eriştik; serbest bölgelerden yapılanları da dahil ettiğinizde bu rakam 19 milyar dolara çıkıyor. İhracatı karşılama oranımız ise iç pazarındaki daralmaya da bağlı olarak %76 gibi rekor bir düzeye ulaştı. Tabi ki hedefimiz bu alanda da dış ticaret fazlası verir duruma gelmek. Ancak enerjiden sonra hala en fazla dış ticaret açığı verilen bu alanda yakaladığımız iç pazar payımızı arttırarak korumak bu dönemde atılacak doğru adımlara bağlı olacak. Bu konuda kamu alımları politika ve uygulamaları büyük önem arz ediyor. Yani ürünlerimizi önce ülkemizde kullanalım ki sonra göğsümüzü gererek dünya arenasına çıkalım. Ama maalesef durum bugün pek böyle değil. Esasen kamu karar alıcıları bu alanda önemli adımlar attılar, önemli düzenlemeler yapıldı ancak bunlar istendiği şekilde sahaya yansımıyor. Öncelikle kamu alımı nedir? Kamu alımını, kamu idarelerinin görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları yapım işleri ile mal ve hizmetleri dışarıdan temin etmeleri süreci olarak tanımlayabiliriz. Kamu alım süreci, ihtiyaç tespiti ile gerekli kaynağın sağlanması dahil alımın planlanmasıyla başlar ve ilgili usul ve yöntemlerle ilerler. Ülkemizde bu uygulamalar 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na
İçinde olduğumuz virüse karşı mücadele döneminde, medikal makine ve ekipman üretimi gibi kritik dallara olan ihtiyaç, stratejik bir sektör olan makinede yerlileşmenin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu doğrultuda oluşturulan “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamle Programı” gibi uygulamalara konu olan ürünler için eş zamanlı kamu alım uygulamaları geliştirilmesi, programın başarısına büyük katkı sağlayacaktır. göre yapılırken bundan istisna olarak çeşitli kamu alımları uygulamaları da bulunmaktadır. Kamu alımlarına dair istatistiki veriler bu konuda düzenleyici ve denetleyici otorite olan Kamu İhale Kurumu tarafından oluşturulmakta ve 6 aylık dönemler halinde yayımlanmaktadır. Buna göre, 2019 yılında 142,7 milyar TL’lik kamu alımı olmuştur. Bunun 117 milyar TL’si 4734 sayılı Kanun kapsamında iken 18 milyar TL’si ise Kanundan istisna olarak gerçekleştirilmiş ve 7,6 milyar TL karşılığında da doğrudan alım yapılmıştır. 117 milyarlık Kanun kapsamı kamu alımı ise 34,8 milyar TL mal alımı, 50,2 milyar TL yapım işi, 31,6 milyar TL hizmet alımı ve yaklaşık 300 milyon TL danışmanlıktan ibarettir. Dolayısıyla kamu tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en büyük müşteri konumundadır. Kamu alımları yolu ile yerli sanayinin desteklenmesi yöntemi tüm gelişmiş ülkelerde görülen çağdaş bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım bazen doğrudan yerli malın alımının teşvik edilmesi, bazen de yine yerli sanayinin dahil olması koşuluyla, Ar&Ge - inovasyon ve yeşil/verimli ürün destek politikaları olarak karşımıza çıkmaktadır. ABD’de “Buy American” uygulaması mevcutken, AB projelerinde üye ülke firmaları önceliği bulunmaktadır. Benzer uygulamalar Japonya, G. Kore ve Çin gibi diğer birçok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde de geçmişte “Taşıt Kanunu” gibi bazı yasal düzenlemelerde bu politikanın dikkate alındığı görülmüştür. Ancak 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 63. Maddesinde yapılan değişiklik ile yerli malı sunan isteklilere fiyat avantajı sağlanabilmesi yanı sıra yapım işlerinde kullanılan bazı malzeme ve makinelerin yerli olma şartı getirilmesi önemli bir adımdır. Fakat bu hükmün pratiğe yansıması maalesef olması gerektiği düzeyde değildir. Karar alıcının ortaya
koyduğu iradeye karşın idareler bunu yerine getirmeyebilmektedir. Öyle teknik şartnameler görüyoruz ki doğrudan ithal ürüne ve hatta belirli bir markaya yönlendirme yapıyor. Bunlar şüphesiz uygunsuz davranışlar ve mevzuata aykırı. Bu konuda denetim ve yaptırımların artırılması gerekiyor. Hatta bir ürün yerli alınamıyorsa ilgili idare bunun gerekçesini ortaya koyarak raporlamalıdır. 10 Haziran 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının İhtiyaçlarının Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünce Karşılanması Hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararını” çok önemli buluyoruz. Burada Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen ürünleri kamu kurumları sadece DMO kanalı ile tedarik edebilecek. Bu ürünleri uygun rekabet şartları dahilinde yerli ürünler olarak kılabilirsek bahsedilen politikalara büyük katkısı olacaktır. Yapım işlerinde kullanılan bazı tanımlanmış malzeme ve makinelerin yerli olma şartın da takibi olmayıp buna da sağlam bir mekanizma geliştirilmelidir. Aynı zamanda yapım işinin inşasında kullanılan iş makineleri gibi makine ve ekipmanda da yerliyi tercih edecek düzenlemelerin geliştirilmesi faydalı olacaktır. Diğer önemli bir konu ise Kamu İhale Mevzuatı kapsamında olmayan kamu alımları durumu, yani istisnalar. Burada yerli malı tercihine dair bir düzenleme bulunmuyor. Öncelikle bu konudaki yasal boşluk doldurulmalıdır. Ayrıca ülkemizde havaalanı, şehir hastaneleri, otoyol ve köprüler gibi kamu-özel sektör işbirliği (PPP) uygulamalarında da benzer bir prensip ortaya konmalı; projelerdeki yerli malı kullanım oranları net istatistiki bilgiler olarak paylaşılmalı ve yüklenicilere bu yönde hedefler konmalıdır. Aynı zamanda dünyada önemli bir başarısı bunulan müteahhitlik şirketlerimizin uluslararası işlerinde de yerli makine ve malzemelerimizi kullanmaları teşvik edilmelidir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 17
YERLİ VE MİLLİ
TCDD ve BAĞLI ORTAKLIKLARININ AKSAMDAN ARACA, MAKASTAN SİNYALİZASYONA TÜM RAYLI SİSTEMLERDE
MİLLİ MARKALARA YOLCULUĞUNA GENEL BİR BAKIŞ Murat SAFA Makine Yüksek Mühendisi TCDD 2. Bölge Müdürlüğü Teftiş Kurulu Kontrolörü
18 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
S
ultan II. Abdülhamit’in tahta çıktığı andan itibaren başlayan imparatorluk sınırları içerisinde, ulaşım ağını özellikle demiryollarını geliştirme ve yaygınlaştırma çabaları; Atatürk‘ün “Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan” dizelerine uygun olarak, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, tüm imkânsızlıklara karşın 1950’li yıllardaki Marshall yardımına kadar hızlıca devam etmiş; bundan sonra duraklamaya geçen demiryollarımız 2003 yılından sonra devletimizin / hükümetimizin desteğini arkasına alarak atılıma geçmiştir. Bu uzun yolculuk esnasında, Demiryollarına gönül vermiş her demiryolcu veya Özel Sektörde demiryollarımıza gönül vermiş her paydaşımız, bazen buharlı trenlerimiz gibi ağır ağır; bazen de son yıllarda görüleceği üzere, YHT setlerimiz gibi, büyük bir hızla, demiryolu sektörüne, milli markalarını yaratmak için çalışmıştır. Tüm bu yolculuk boyunca, idealist ve hırslı mühendislerimizin yanı sıra her kademedeki işçilerimizin, ustalarımızın, yöneticilerimizin, tüm kalbiyle demiryoluna gönül vermiş özel sektörümüzün karşısına; bazen mevzuat, bazen beceriksiz yöneticiler, bazen çantacı lobisi diye tabir edilen şahıslar, bazen de demiryoluna hizmet vermeye çalışan özel sektörün özensiz / standarda uymayan üretimleri çıkmıştır. Bu engeller; geçici de olsa, millileşme çabalarına tırpan vurmuş gibi gözükmekle beraber, kısıtlı hammadde, nerdeyse imkansız ithalat dahi özel sektörümüzü ve demiryolcularımızı yıldırmamış, başarma inancı ve heyecanı en ufak bir kayıp yaşamadan imkanlar dahilinde Ankara’dan Eskişehir’e; Eskişehir’den Sivas’a; Adapazarı’na demiryolunun ulaştığı her yerde devam etmiştir ve dahi etmektedir. Bu çalışmalar esnasında, bazen özel sektörümüz Ar-Ge departmanlarını herhangi bir ücret olmadan demiryolcularımızın emrine vermiş; TCDD için doğru çözüm üretmek adına özel bir parçanın kullanım yeri, tasarımı, teknik açıdan uygunluğu ile ilgili destek vermiştir. Lastik akşamlardan, mühendislik plastiklerine; güvenlik
YERLİ VE MİLLİ
Öncelikle son günlerde yaptığı haberlerle gündem olan derginiz AIR WORLD TÜRKİYE'nin çalışmalarının ülkemizin 2023 hedefleri için çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Demiryollarının vazgeçilmez ana unsuru olan basınçlı hava ve pnömatik sistemler konusunun bu kadar yüksek sesle dile getirilmesi esasen bizlerin de bu sese kulak vermesi, bir ucundan tutması ve desteklemesi gerekmektedir. Halihazırda ve bundan sonrada TCDD-Tren İşletmeciliği'nin ihtiyaçlarına hitap edebilecek, bu konudaki gelişmeleri açık yüreklilikle takip ederek hayata geçirilmesinde kurum içi bilgilendirme ve eğitime katkı için AIR WORLD TÜRKİYE dergisi büyük bir rol oynayacaktır. sistemlerinden sinyalizasyona; araç üstü ekipmanlardan simülatöre; sabodan tekerleğe; araç kapılarından peronlardaki kapılara; makas elemanlarından raylara; pnomatik ekipmanlardan tersinir mühendislikle çözümlenen elektronik kartlara; kablolardan aydınlatma ekipmanlarına ve daha sayamadığımız birçok konuda geniş bir yelpazede yapılan bu çalışmalardan birçoğu bize sevinç zerk etmiş, bazı çalışmalarımız da eksikliklerimiz görülmüş tamamlamak için ayrı çalışmalar gerektirmiş bazıları da maalesef şu an için ekonomik bulunmamış geriye ötelenmiştir. Ama tüm bu uğraşlar, insanların Demiryoluna olan bakışını değiştirmiş ilk başlarda bir ya da iki firmadan öte geçmeyen demiryolu aşıkları yüzlerle ifade edilen irili ufaklı bir çok firmaya dönüşmüş; bu firmaların bazıları kendi aralarında kümeler (ARUS, RSC…vb) oluşturmuştur . Demiryollarımızdaki gizli kahramanlarımızın verdikleri uğraşlarla bir çığ gibi büyüyen bu çalışmalar, 2017 yılında “Kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve il özel idarelerin yapacağı metro, hafif raylı sistem, tramvay ile benzeri araçların üretiminde en az %51 yerli ürün kullanılacağına” dair yayınlanan Başbakanlık Genelgesinin Resmi Gazete'de yayımlanması ile taçlanmıştır. Maalesef hala, Sektörümüzün temel eksikliklerinden biri, üretimi destekleyen teknik alt yapımızın yetersizliği ve üretilen ürünlerimizin sertifiye edilmesine yönelik makine
ve teçhizat parkımızın yetersizliğidir. Bu konuda TCDD bünyesinde, 2023 vizyonu kapsamında çalışmalar başlatılmış olmakla birlikte geliştirilerek sürdürülebilir olması temin edilmelidir. Teknik alt yapının, uzman personel olmadan kullanılamayacağı gerçeği göz ardı edilmemeli; uzman personeller kaybedilmemelidir. Sertifikasyon çalışmalarında, bağımsızlığı kuruluş aşamasında garanti altına alınan Üniversite veya TÜBİTAK ile desteklenen çok ortaklı özel kurumlar görevlendirilmelidir. Bunca millileştirme çalışmalarımız arasında, maalesef çok fazla Atölyelerimizdeki tezgâh parkımıza eğilemediğimize de vurgu yapmak istiyorum. Özünde tasarım ve başarıyla gerçekleştirilen bir sistem entegrasyon projesi olan Yerli Sinyal Projemizin geliştirilerek dünya pazarlarına açılması temennisiyle Sinyal, Elektrifikasyon Ve Yol (Ray) ile ilgili millileştirme çalışmalarını konunun uzmanlarına bırakıyorum. Son günlerde yaşadığımız, Pandemi süreci nedeniyle, kendi kendine yeter bir ülke olmanın önemini anlamış olmamızdan hareketle demiryolu konusundaki yerli üretimin yaygınlaşması ve ülke genelinde ihtiyaç duyulan Raylı Sistem Araçlarının millileşmesi için çalışmalar yapılması gerektiğinin bir kez daha altını çizme gereğini duyuyorum. Orta ve uzun vadede raylı sistem araçlarına yapılacak yatırımlar ülkemizde yerli ve milli raylı sistem
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 19
YERLİ VE MİLLİ araç sanayisinin gelişmesine katkı sağlayacak ve diğer sektörler açısından kaldıraç etkisi yaratacaktır. Bu bağlamda sürdürülebilir raylı sistem araç sektörü için Ar-Ge faaliyetleri ivedilikle planlanmalı, desteklenmeli, takip edilmelidir. Tüm bu çalışmalar ülke ekonomisine, istihdama, sanayinin çalışmasına, ihracat ile dış ticaret açığının kapanmasına katkı sağlayacaktır. Biraz da, araç ve araç komponentleri ile ilgili son yıllardaki Bağlı Ortaklıklar ve Özel Sektörümüzün TCDD koordinesinde Millileştirme ile ilgili çalışmalardan kısa örnekler vererek sözümü sonlandırmak istiyor, ancak tüm bu çalışmalarında sürdürebilir olması için çalışmaların her daim geliştirilerek dünya pazarlarına açılmamız gerektiğini; dolayısıyla çok çalışmamız gerektiğini de biliyorum 1) E 1000 Elektrikli Manevra Lokomotifi: TCDD’nin manevra ve kısa mesafe yük taşıma ihtiyaçlarını karşılamak üzere AC cer sistemine sahip 1 MW gücünde ve prototip olarak bir adet üretilen elektrikli manevra lokomotifi, TÜLOMSAŞ ve TÜBİTAK MAM işbirliği ile geliştirilmiştir. Bu kapsamda, cer konvertörü, tren kontrol ve yönetim sistemi, cer trafosu ve çekiş algoritmaları milli imkânlarla özgün bir şekilde geliştirilmiştir.
2) Hibrit Manevra Lokomotifi: 2017 yılının ikinci yarısında TÜLOMSAŞ ile ASELSAN işbirliği başlamış olup çalışmalar devam etmektedir. Hibrit manevra lokomotiflerinin 2020 yılı sonu itibarıyla TCDD Taşımacılık A.Ş envanterine dâhil edilmesi hedeflenmektedir. 3) E 5000 Elektrikli Ana Hat Lokomotifi: Tren Kontrol ve Yönetim Sistemi (TKYS), Cer Sistemi, Yardımcı Güç Ünitesi ve bu bileşenlerin kullanıldığı özgün bir Elektrikli Ana hat Lokomotifinin tasarım ve prototip imalatının TSI kriterlerini sağlayacak şekilde yerli imkanlarla gerçekleştirilmesi amacıyla yola çıkılmış olup TÜLOMSAŞ’ın “Tübitak MAM, Savronik - Sönmez Transformatör - Medel Mühendislik – İTÜ” Konsorsiyumu ile birlikte çalışması sonucunda 4 yıl içerisinde
tasarlanıp bir adet prototipin üretilmesi hedeflenmektedir. TSI standartlarına uygun olarak sertifikasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra söz konusu lokomotifler seri üretim çıktıları olarak TCDD Taşımacılık AŞ’ye teslim edilecektir. 4) Yeni Nesil Milli Yük Vagonu: TÜDEMSAŞ tarafından Yeni Nesil Milli Yük Vagonu olarak bojiye entegre kompakt fren sistemli, H tipi yeni nesil 3 bojili, ortadan mafsallı, Sggmrs tipi yük vagonu geliştirilmiştir. Başlangıçta vagonun H tipi yeni nesil bojisi üretilmiş ve Almanya Dresden’deki IMA test merkezinde 6 ay süren ömür testleri başarı ile tamamlanmıştır. Vagonun konsept, tasarım, projelendirme aşamasından sonra, prototip üretimleri yapılarak NoBo gözetiminde TSI sertifikasyonu tamamlanıp, tip onayı alınmış ve prototipler 23.03.2017 tarihinde düzenlenen törenle raylara indirilmiştir. Sonrasındaki süreçte ise vagonun seri üretimine geçilmiştir. 5) Milli EMU Tren Seti: Proje ile ilgili çalışmalara 26.12.2012 tarihinde başlanılmış; 2017 yılı Yatırım Programına 20 adet olarak dahil edilmiştir. İlk etapta 2 prototip + 1 seri üretim için olmak üzere başlayan çalışmalar sonucunda gazetelerde yer alan haberler çerçevesinde 30 Ağustos 2020 tarihinde raya inmesinin planlandığı anlaşılmaktadır. Beşli vagonlardan oluşan tren setleri 160 km/s ticari hıza uygun olarak tasarlanmıştır. 6) Milli YHT Tren Seti: Milli Yüksek Hızlı Tren Seti ile ilgili çalışmaların yürütücüsü olarak TÜLOMSAŞ görevlendirilmiş olmakla birlikte TÜRASAŞ’ın kurulmasıyla birlikte projenin nasıl sürdürüleceği tarafımca da merakla beklenmektedir. 7) DE 6000 TİPİ MANEVRA LOKOMOTİFİ: Yerli ve Milli deyince TÜLOMSAŞ’ın KARDEMİR için ürettiği ve yaklaşık 20 gün içerisinde 2650 km yol yapan DE 6000 tipi lokomotiflerden söz etmeden geçmek doğru olmazdı. DE 6000 tipi lokomotifler tamamen TÜLOMSAŞ elemanlarınca tasarlanmış olup lokomotifte yerli cer motoru, yerli cer konvertörü, yerli tren kontrol sistemi kullanılmıştır.
20 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
8)Dizel Motor Modernizasyonu: TÜLOMSAŞ tarafından yerli olarak üretilmekte olan TLM16V185 tipi dizel motorların performans, verim, egzoz gazı ve gürültü emisyon değerlerini belirleyen Yanma Mekanizması 194050’li yıllarda geliştirilen Ön Yanma Oda yöntemiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yüzden TÜLOMSAŞ Motorları Uluslararası örnekleri ile karşılaştırıldığında etkin bir rekabete sahip değildir. Dünyada, özellikle Avrupa Birliğinde (AB) çevre koruma kurallarına uymak için üretilecek motorların emisyon değerlerini düzenleyen kurallar çok zorlayıcı hale gelmiştir. AB’nin yayınladığı direktiflerle önümüzdeki yıllarda Faz III A ve Faz III B standardına uymayan motorların kullanımı engellenecektir Planlanan bu Proje, Çift Türbülanslı Döngü ortamında “MR-Process” Yanma Mekanizması kullanılarak TÜLOMSAŞ 16 Silindirli PA4-185 / 2400PS Lokomotif ve Gemi Dizel Motorlarının mevcut üretim olanakları ve teknolojisini köklü değiştirmeden Performans, Yakıt Tüketimi, Gürültü ve Egzoz Gaz Emisyonları açısından AB Standartları seviyesinde Geliştirilmesini amaçlamaktadır. Bu proje ile yıllık yaklaşık 75.000.000TL yakıt tasarrufu sağlanacaktır. TÜLOMSAŞ tarafından üretilen TLM16V185 motorlarının, lokomotif dışındaki sektörlerde de daha geniş kapsamlı olarak kullanılabilmesi sağlanacaktır. Ortalama efektif basınç (M.E.P), güç ve tork değerleri ile efektif verim artacak, bunun sonucunda özgül yakıt tüketimi %10-15 oranında düşecektir. Bu oranın rakamsal karşılığı yaklaşık olarak özgül yakıt tüketiminde 1 kWh başına yaklaşık 40 gr.lık azalma şeklindedir. Gürültü emisyonu ve azot emisyonu azalacak ve Faz IIIA / Faz IIIB emisyon değerlerinin altına inilmiş olacaktır. Ülkemizin Basınçlı hava sektöründeki üretim yapan tüm firmalarının devlet politikamız olan Yerli ve Milli ürünleri yaygınlaştırması, yerlilik oranını ve kalitesini ithal muaddillerinden daha üstün yada en az onların kalitesinde sunmasını bekliyorum. Bu vesile ile AIR WORLD TÜRKİYE dergisine ve okurlarına teşekkür ediyorum.
KAPAK KONUSU / YEKDEM
SANAYİCİNİN FATURASINDAKİ YEKDEM KAMBURU KATLANDI
Koronavirüs çarkları yavaşlattı, tüketilen enerji miktarı geriledi ancak YEKDEM bedeli katlanınca faturalar uçtu. Daha az enerji kullanmasına rağmen daha yüklü fatura ödeyen sanayici, mücbir sebep kapsamında YEKDEM’in kaldırılmasını istiyor. 22 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
KAPAK KONUSU
D
evletin, hidroelektrik santralı ile güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji yatırımlarını desteklemek için sanayicinin faturasına yansıttığı Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) bedeli, şok etkisi yarattı. Covit-19, çarkları yavaşlatıp enerji tüketimini düşürse de YEKDEM bedelindeki artış faturaları uçurdu. Neredeyse kullandığı enerji miktarı kadar YEKDEM bedeli ödeyen sanayici, mart ayında 799 bin TL’lik enerji tükettiğinde 110 bin TL YEKDEM öderken, Nisan ayında 936 bin TL’lik enerji tüketimi için 316 Bin TL YEKDEM bedeli ödedi. Yani YEKDEM yüzde 100 arttı. Ancak astronomik faturalar mart ile sınırlı kalmadı ve yükselmeye devam etti. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Nisan 2020 için tahmini YEKDEM bedelini Aralık 2019’da 110,66 TL/MWh olarak açıklamıştı fakat daha sonra Nisan 2020 içerisinde faturalara yansıyacak tahmini bedel 228,12 TL/MWh’ye kadar yükseltildi. Ardından Nisan 2020 YEKDEM gerçekleşmesi 233,13 TL /MWh olarak belirlendi yani yüzde yüzlük artış tahmininin bile üzerine çıkıldı. Dolayısıyla Mayıs 2020’ye ait faturalarda, Nisan 2020 için ödenen YEKDEM bedeline ek olarak bir bedel daha (5,01 TL/MWh) yansıtıldı. Mayıs 2020 için de benzer durum söz konusu. Aralık 2019’da Mayıs 2020 için tahmin edilen YEKDEM bedeli 109,99 TL/MWh olarak belirlenmişken, (22 Mayıs 2020 tarihli kurul kararıyla) Mayıs 2020 dönemi için tahmini YEKDEM Bedeli 216,89 TL/MWh’ye kadar yükseltildi. Dolayısıyla dönem bitmeden yapılan revizyonla Mayıs 2020 faturalarında YEKDEM bedeli 216,89 TL /MWh olarak hesaplandı. Yani Mayıs faturaları da cep yakan cinsten. Artan HES kapasitesi ve mevsimsel artan HES üretimi (Enerji Bakanı’nın 24 Mayıs tarihli açıklamasına göre günlük üretimin %43,7’si HES kaynaklı olmak üzere toplam günlük üretimin %73,5’i yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiliyor) düşünüldüğünde Mayıs ayı YEKDEM gerçekleşmesinin 2 katına çıkartılan tahminin de üstünde olacağı öngörülüyor. Koronavirüs nedeniyle çarkların yavaşlaması ve düşen
enerji tüketimine rağmen sanayicinin ödeyeceği fatura kabarıyor. Mayıs 2020 elektrik faturalarındaki YEKDEM bedeli, kullanılan enerji bedelinin çok üstünde olacak. (27 Mayıs itibari ile ortalama PTF 201,10 TL/MWh. Dolayısıyla 216,89 TL/MWh olarak güncellenen tahmin edilen YEKDEM bedelinden daha düşük). Mevcut şartlar değiştirilmedikçe Haziran 2020 döneminde de YEKDEM bedeli nedeniyle sanayiciler, astronomik faturalarla karşı karşıya kalacak. NİSAN AYI YEKDEM TABLOSU: Nisan 2020 YEKDEM Üretim: 8.611.715,43 MW Nisan 2020 YEKDEM Toplam Ödeme: 5.132.582.397,10 TL Nisan 2020 Ortalama YEKDEM Fiyatı: 596 TL
Üretim ve istihdamı tehdit eden YEKDEM kaldırılsın
Enerji fiyatlarıyla, yatırım ve istihdam arasındaki ilişkiye dikkat çeken PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Belçika’da Leuven Üniversitesinin yaptığı Elektrik Fiyatlarının İmalat Sanayine Etkileri raporunda, elektrik fiyatları ile yatırımlar ve istihdam arasında bir ekonomik model oluşturulmuştur. Bu modele göre elektrik fiyatlarındaki yüzde 1’lik düşüş (diğer tüm koşullar aynı kalmak şartıyla) yüzde 0.30 ekstra istihdam yaratırken, yüzde 0.55 ekstra imalat
yatırımına sebep oluyor. Sanayide 5,4 milyon kişi istihdam edildiği düşünülürse döviz bazında yüzde 10’luk artış, yüzde 3’lük istihdam kaybı ve yüzde 5,5’lik yatırım kaybı anlamına geliyor” dedi. Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri içinde elektriği en pahalı kullanan ülke olduğuna dikkat çeken Eroğlu, sanayi elektriğinin konuttan daha pahalı olmasının yanlış olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Mevsimsel olarak artan HES üretimi ve buna bağlı olarak artan HES kapasitesi düşünüldüğünde iki katına çıkarılan Mayıs YEKDEM gerçekleşmesinin tahminlerin bile üstüne çıkacağı açık. Düşen tüketim ile ters orantılı olarak artan elektrik faturalarındaki YEKDEM bedeli, faturaların yükselmesine yol açıyor. Mevcut şartların değişmemesi durumunda Haziran faturaları da sanayiciye ağır yük olmaya devam edecek. PAGEV olarak görevimiz, sanayicilerimizin sesini duyurmaktır. Biz yenilenebilir enerjiye karşı değiliz ancak YEKDEM bedelinin sanayicinin elektrik faturasına yüklenmesine karşıyız. Hele ki sanayinin çarklarının yavaşladığı, sanayicinin üretimini ve istihdamını devam ettirmek için büyük çaba harcadığı şu günlerde yüksek enerji maliyetlerinin altında ezilmek istemiyoruz” dedi.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 23
Bilgi ve teknolojiye dayalı
40 YIL
SİZ İSTEYİN BİZ YAPALIM!
Çerkeşli O.S.B. Mah. İmes O.S.B. İmes Bulvarı 1. Cad. No:26 Dilovası-KOCAELİ/TÜRKİYE +90 (262) 722 93 90 info@filsan.com.tr
Dalma Tip Separatörler Spin On Tip Separatörler Hava Filtreleri Yağ Filtreleri Kurutucu Hat Filtreleri Endüstriyel Filtreler Vakum Pompası Filtreleri
www.filsan.com.tr
TRADE MARK
KAPAK KONUSU / YEKDEM
"Sanayicilere destek verecek radikal adımların atılmasını bekliyoruz" Hİlmİ UĞURTAŞ
İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı OSBDER Yönetim Kurulu Başkanı
P
andemi nedeniyle azalan üretim ile birlikte elektrik kullanımının da gerilemesine rağmen elektrik fatura bedelleri beklentilerin çok üzerinde geldi. Bu faturaların içeriğine baktığımızda, öngörülerin çok üstünde çıkan YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) rakamlarını görmekteyiz. Öyle ki son iki ayda yaşanan artış yüzde 46’lara ulaştı. Sanayicimiz bir yandan bu artışlarla şekillenen fatura bedellerini ödemek için kaynak arayışına girerken, diğer yandan bir sonraki ay karşılaşacağı elektrik faturası tutarını da öngöremediğinden, tam bir maliyet hesabı yapamadan, bir anlamda gözü kapalı çalışmaktadır. Böylesine kritik bir dönemde, normalleşme ile birlikte atağa kalkması beklenen Türk sanayisinin
temel girdileri olan elektrik ve doğalgazda sanayicilerin bu özveri ve çabalarına destek verecek radikal adımların atılmasını bekliyoruz. YEKDEM maliyetlerinin azaltılması, sabit tutulması, ötelenmesi, mümkünse kısa bir dönem için alınmaması gibi tedbirler, masaya yatırılarak, tartışılmalıdır. Bunun yanında TEİAŞ ile yapılan Sistem Kullanım Sözleşmeleri’nde yer alan ‘iletim bedellerinin’ de bu döneme
26 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
özel, güncellenmesini bekliyoruz. Düşüncemiz; bu bedelin fiili elektrik çekişimize göre düzenlenmesinin doğru olacağı şeklindedir.” Son dönemde küresel petrol piyasalarında yaşanan tarihi fiyat düşüşünü de değerlendiren Uğurtaş; “2019 yılında Brent petrolün ortalama fiyatı 65 dolar civarında gezinirken, bugün söz konusu maliyet 3035 dolar mertebesine inmiştir. Petrol fiyatlarında böylesine bir düşüş yaşanırken, kullandığımız doğalgaz fiyatlarında da bir indirime gidilmesini bekliyoruz. Bu salgın krizinden hep birlikte, daha güçlü bir şekilde çıkarak, istihdamımızı koruyup, yeni dünyadaki rekabetçi yerimizi almak istiyorsak, üretimin temel girdilerinde gerçekleştirilecek rekabet gücümüzü artırıcı uygulamalar için doğru çözümler üretmeliyiz.
HABER KONUSU / YEKDEM KAPAK
Tuncay, 'Dengeli bir büyümeye gidilmelidir' Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Yönetim Kurulu Üyesi ve Anadolu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, " Pandemi ile meydana gelen ekonomik daralmaların akut yükü üreticilerin omuzlarından alınarak dengeli bir büyümeye gidilmelidir. Devletimiz, bir an önce katma değerde en yüksek payı olan üretim sektörünü önceleyen ekonomi politikalarını uygulamaya almalıdır" dedi.
D
öviz kurunda ki dalgalanmalar, iç pazarın daralması, girdi maliyetlerinin artması derken sanayicilerin bir de enerji piyasasındaki hızlı artışla şok yaşadığını belirten Tuncay şunları kaydetti; "Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı verilerine göre; Türkiye’de enerjiyi en fazla tüketen kesimin başında yüzde 78,7 ile sanayi sektörü geliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre ise sanayi kollarında toplam üretimdeki enerjinin payı yüzde 10 ile yüzde 60 arasında seyrediyor. Kısacası üreticiler için enerji maliyetleri önemli bir pay oluşturuyor. EPDK tarafından tedarik edilen birim enerji miktarı başına Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maliyeti; mart 2020’de 96,83 TL/
28 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
MWh öngörülürken nisan 2020 döneminde 233,31 TL/MWh olarak gerçekleşmiştir. Buna göre; Enerji birim fiyatları içerisindeki YEKDEM maliyeti yüzde 141 artış göstermiştir. Bu nedenle örneğin Anadolu OSB’de yatırımcılarımıza yüzde 20 zamlı elektrik faturası yansıtmak zorunda kaldık” diye konuştu. Pandemi ile meydana gelen ekonomik daralmaların akut yükü üreticilerin omuzlarından alınarak dengeli bir büyümeye gidilmelidir. Devletimiz, bir an önce katma değerde en yüksek payı olan üretim sektörünü önceleyen ekonomi politikalarını uygulamaya almalıdır. Ekonomimiz bütçe açığı, kemikleşen işsizlik, batık kredi riski, cari açık büyümesi, çift haneli enflasyon gibi bir dizi sorun biriktirse de üretim politikalarında iyileştirme ile bunların da üstesinden gelebilecektir."
KAPAK KONUSU
NURETTİN ÖZDEBİR ANKARA SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
YEKDEM MALİYETİNİN ETKİLERİ Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat verilerine göre Avrupa ülkeleri içinde en pahalı elektriği Türkiye kullanıyor. Günümüz enerji maliyetlerinin belirsizliği ve fiyatlardaki değişkenlik, Türkiye sanayisinin rekabet gücünü olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
B
ilindiği üzere, Son Kaynak Tedarik Tarifesi’nin uygulamasında, her ayın sonunda EPİAŞ tarafından açıklanan PTF (Piyasa Takas Fiyatı) ile ilgili dönemde gerçekleşen YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) birim fiyatı esas alınmaktadır. Avrupa Birliği istatistik kurumu Eurostat verilerine göre Avrupa ülkeleri içinde en pahalı elektriği Türkiye kullanıyor. Günümüz enerji maliyetlerinin belirsizliği ve fiyatlardaki değişkenlik, Türkiye sanayisinin rekabet gücünü olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Ortaya çıkan bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak amacıyla değişken enerji maliyetinin önemli bileşeni olan
YEKDEM yükünün sanayiciye yansıtılmaması önem arz etmektedir. Yüksek maliyetli enerji fiyatlarında bir iyileştirme beklenirken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından 31.03.2020 tarih, 31085 sayılı kararı ile 2020 yılı için, aylık bazda tedarik edilen birim enerji miktarı başına öngörülen Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) maliyetleri revize edilmiştir. Nisan ayı tahmini 16.04.2020 tarih 9311 sayılı karar ile 110.66 TL/MWh’den, %106 artışla 228,12 TL/Mwh’e; Mayıs ayı tahmini 21.05.2020 tarih 9362 sayılı kararı ile 128,66 TL/ MWh’den, %69 artışla 216,89 TL/Mwh olarak revize edilmiştir. Nisan ayı
gerçekleşmesi EPDK’nın tahmininin bile üzerinde kalmıştır. Salgın nedeniyle üretimi azalan sanayici, yüksek enerji faturalarıyla başa çıkamamaktadır. Üstelik yenilenebilir enerji üretimini teşvik etmek için uygulanan YEKDEM tarifesinin yüksek maliyeti sanayicinin sırtındaki enerji yükünü daha da ağırlaştırmaktadır. Söz konusu yüksek orandaki artışlar sanayiciler için bu zor dönemde üretime olumsuz yansıyacak maliyet yükü getirdiğinden ilgili kesimlerden eleştiriler gelmektedir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz zor koşullarda ülke ekonomisine, üretimine, istihdamına, ihracatına katkı sunan sanayicilerin, taleplerinin öncelikle ve ivedilikle ele alınması ilgili kesimlerin ortak beklentisidir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 29
KAPAK KONUSU / YEKDEM
YEKDEM MASRAFLARI ABONENİN FATURASINI KABARTIYOR Yenilenebilir enerji kaynaklarının (“YEK”), elektrik üretiminde çok daha etkin ve verimli kullanılması, yenilenebilir enerji ile yapılacak üretim tesislerinin ülke genelinde çoğaltılması amacı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yatırımcılara birçok destek sağlamakta ve yatırımcılara teşvikler vermektedir. Anılan bu teşviklerin en başında, kısa adıyla “YEKDEM” olarak adlandırılan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması vardır.
Av. M. Hakan Çınar
çınar&çınar Hukuk Bürosu Kolejli İş İnsanları Derneği Başkanı
30 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
Y
EKDEM teşvikleri, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Geçici 4’üncü maddesi ve 5346 sayılı Yenilebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun ile getirilen hükümler ve ilgili mevzuat çerçevesinde yatırımcılara verilmektedir.
Bu teşviklerin başlıcaları şunlardır:
a) Alım ve sabit fiyat garantisi, b) Ar-Ge teşvikleri, c) Lisns almadan muafiyet, d) Lisans bedellerinde muafiyet, e) İletim sistemine bağlantı sırasında öncelik. Bunlardan alım garantisi, son derece iyi niyetli bir çaba ile yatırımcıya destek olması amacıyla verilmiş olsa da, sanayicileri oldukça olumsuz etkilemektedir. Alım garantisi, 5346 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 18/05/2005 tarihinden 31/12/2020 tarihine kadar işletmeye girmiş veya girecek olan ve kanun kapsamında YEKDEM Mekanizması altındaki üretim tesislerini kapsamaktadır. Bu garantiler hak edilmesinden itibaren 10 yıl süre ile uygulanır ve uygulanan fiyatlar Amerikan Doları kuru üzerinden hesaplanır. Her yenilenebilir enerji kaynağına göre Devlet’in verdiği garanti alım fiyatları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. YEK’e Dayalı Üretim Tesisi
Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri Hidroelektrik Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri Jeotermal Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri Biyokütle Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisleri
Alım fiyatlarının Amerikan Dolarına endekslenmesi Türkiye’de yaşanan döviz kuru dengesizlikleri sebebiyle bazı olumsuzluklar yaşatmaktadır. Olumsuzluklar, abonelere elektriği ulaştıran tedarik şirketlerinin üstlendiği YEKDEM maliyetlerini etkilemektedir. Tedarikçi şirket ise YEKDEM mevzuatı kapsamında üstlendiği bu maliyeti abonelerin faturalarına YEKDEM farkı olarak yansıtmaktadır. Her sene Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (“EPDK”)
bir sonraki sene için YEKDEM birim maliyet öngörüsünde bulunmakta ve Resmi Gazetede bu öngörüsünü yayınlamaktadır.
EPDK gerekli gördüğü takdirde bu öngörüleri dönemsel olarak revize etmektedir. Sonrasında öngörülen maliyet ile gerçekleşen maliyet arasındaki fark tedarikçi şirket tarafından aboneye yüklenmektedir. Öngörülenden çok daha fazla YEKDEM maliyeti ortaya çıkması durumunda ise bu, ihtiyaç nedeniyle elektrik tüketimi fazla olan sanayicilerin faturalarını kabartmaktadır. Bunlara ek olarak, dönemsel yağışların çok olduğu, rüzgarların estiği ve hidroelektrik santrallerini besleyen su kaynaklarının bol olduğu dönemlerde, yenilenebilir enerji üretim tesislerinin kapasitesinin artması ve yeni tesislerin kurulması da gerçekleşen YEKDEM maliyetini öngörülerin tersine arttıran etkenlerdir. YEKDEM maliyetlerinin artması üretim sırasında yüksek miktarda elektrik enerjisi kullanan sanayicileri etkilemektedir. Nisan 2019 senesinde 141 lira olan YEKDEM maliyetinin, Nisan 2020 senesinde 228 liraya çıkması COVID 19 salgını sebebi ile üretimi azaltan ve bu nedenle daha az elektrik tüketen sanayicileri olumsuz olarak etkilemektedir. Üretimlerinin azalmasına rağmen sanayicilerin faturaları YEKDEM Uygulanan Alım maliyeti sebebi ile Fiyatı kabarmaktadır. (USD Cent/kWh) YEKDEM’in 7,3 Cent teşvikleri bu hali ile 7,3 Cent elektrik piyasasını 10,5 Cent doğal gidişatından saptırmakta, elektrik 13,3 Cent piyasasının rekabetçi 13,3 Cent yapısını bozmakta ve dolar kuru ile paralel olarak artan alım garantisi teşvikinin yükünü tedarik şirketleri ve abonelere yüklemektedir. Ancak bahsi olumsuzluklar YEKDEM gibi ülkemizin temiz enerji kullanmasını amaçlayan önemli bir projeyi etkilememeli ve aboneleri YEKDEM’i bir yük gibi görmesinin önüne geçilmelidir. Bu sebeple gelecek dönemlerde yatırımcıların ve abonelerin haklarının korunacağı ortak bir çözüm bulunmalıdır.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 31
HABER
I S A R N O S N I G L A S N D İ A Ç İ İ S İ S E MÜ L M A H M İ T E I R D Ü A V I S I R A L L O K 32 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan eyaletinde başlayan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Koranavirüs (Covid-19) pandemisinin etkilerini bertaraf edebilmek amacıyla “üretim-ticaret-yatırım” üçgeninde üretim hamlesi başlattı
K
üresel iktisadi krize yol açan Koranavirüs salgınının birçok uzman ve ekonomist tarafından, dünya ekonomik sisteminde tarihi bir dönüm noktası olması öngörülüyor. Global düzeyde meydana gelen ekonomik krizin, salgından kaynaklanması, hastalık sorunun tamamen çözülmeden normalleşmenin olamayacağı düşüncesini de beraberinde getiriyor. Dünyada meydana gelen ekolojik değişimler ve küresel ısınma sorunu, gelecekte de koronavirüs benzeri salgınların tekrar yaşanabileceğinin habercisi olarak yorumlanıyor.
MÜSİAD korona sonrası süreç için harekete geçti
Bu bağlamda MÜSİAD, Koranavirüs salgının etkilerinin giderilmesi ve olası yeni salgın ve afetler karşısında üretim ve ticaret sisteminin sekteye uğramaması, tedarik ve yatırım hatlarının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir bir sistemin kurulabilmesi amacıyla “MÜSİAD Üretim ve Yatırım Üsleri” projesini hayata geçirdi. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Genel Başkan Abdurrahman
Kaan, Türkiye’nin salgın sonrası dönemde dünyanın yeni tedarik noktası haline geleceğini belirtti. Kaan, “Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle avantajlı bir konumda yer alıyor. Korona sonrası süreçte, dünya riskleri dağıtmanın ne kadar önemli olduğunu anladı. Çin’e bağımlılığın, kriz yönetiminde tüm yumurtaları aynı sepete koymakla aynı anlama geldiğini gördü. Ayrıca kriz bitse bile psikolojik etkilerinin tam olarak sona ermesi ve üretim-ticaret algısının normalleşmesi zaman alacaktır. Bu noktada Türkiye; hem Koronavirüs salgını sürecinde tüm dünyanın takdirini toplayan süreç yönetimi hem de steril ve güvenli üretim zinciri algısı ile dünyanın yeni tedarik noktası haline geldi” dedi.
Olumlu imaj avantaja çevirilmeli
Bundan sonraki süreçte dünya ihracatında Çin ile rekabet edilen kalemlerde Türkiye’nin avantajlı bir konuma geleceğini kaydeden Kaan, ”En fazla ihracat yaptığımız ülkelerde (Almanya, Irak, İngiltere, İtalya, ABD) üretimde yaşanacak kayıplar, yeni siparişlerin ithalat ile kompanse edilmesinin
8
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 33
HABER önünü açacaktır. Çin’in ekonomik toparlanma sürecine rağmen sosyal algının uzun vadede değişmeyecek olması Türkiye’yi düşük maliyetli yeni üretici olarak görme eğilimini artıracaktır. Çin, toparlanma sürecinde hızlı üretim ve stok ile fiyat kırma politikasına giderse bu kez ithalatta bağımlı olduğumuz girdi üzerinden yeni bir üretim politikasına gitmemiz mecburi olacaktır. Ayrıca düşük fiyattan piyasaya girecek Çin mamulleri ile rekabet edebilmek için ölçek büyüklüğünün yüksek oranda üretime hazır olması gerekecektir. Bilhassa gıda sektöründe yaşanacak talep artışında Türkiye’nin Çin’e nazaran dünya tüketim algısındaki olumlu imajını bu noktada iyi değerlendirmek gerekiyor” diye konuştu.
Her aşaması düşünülmüş kompak üretim ve yatırım üsleri
“MÜSİAD Üretim ve Yatırım Üsleri hakkında açıklamalarda bulunan MÜSİAD Üretim ve Ticaret Planlama Üst Kurulu Başkanı Oktay Dede, proje ile ülkemizin her yerinde her türlü olumsuz senaryonun hesaba katıldığı, kompleks üretim tesisleri kurulmasını amaçladıklarını belirtti. Dede, “Türkiye ekonomisinin lokomotif unsuru KOBİ’lerimiz istihdamın, üretimin ve dış̧ ticaretin taşıyıcı unsurlarıdır. Mikro ve küçük işletmeler Anadolu’da mekânsal manada çok sıkıntılı durumdadırlar. KOBİ’lerimiz genelde 30, 50, 80 ve 100 metrekare büyüklüğündeki dükkanlarda çalışmalarını sürdürüyor. KOBİ’lerin büyümesinin birincil şartı mekânsal düzenlemedir. Türkiye’de küçük sanayi siteleri ve Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) var. Ancak burada, bu küçük sanayi sitelerindeki işletmelerin OSB’lere geçişini kolaylaştıracak bir KOBİ yapılandırma üslerinin inşa edilmesi gerekiyor” dedi. Bu bağlamda Türkiye genelinde Orta Ölçekli Sanayi Bölgesi (OSB) projesini hayata geçirmeye başladıklarını belirten Dede, ilk tesisimizi Tekirdağ’da açtık. Şu an İstanbul Hadımköy’de ikinci prototipin inşasına başlandı. Biz bu projemize “MÜSİAD Üretim ve Yatırım Üsleri” projesi ismini verdik. İlgili Bakanlıklar ve kamu kuruluşlarından da izin ve
MÜSİAD Üretim ve Ticaret Planlama Üst Kurulu Başkanı Oktay Dede
desteklerimizi aldık. Yakın süreçte tüm ülke genelinde projelerimizi hayata geçiriyor olacağız.” diye konuştu.
Her türlü olumsuz senaryoya karşı önlem alındı
Tesislerin alt yapısı ve teknik detayları hakkında bilgi veren Dede,” Proje kapsamında lojistik sisteminde sanitasyon kökenli tıkanmaların önüne geçilmesi amacıyla hem lojistik merkezi hem de dışarıdan gelen ekipler için konaklama tesislerinin kurulması planlanlandı. Ayrıca, 14 günlük karantinalar da dahil olmak üzere her türlü izolasyonun sağlık tedbirleri alınmış konuk evlerinde sağlanacağı bir üretim ve taşıma hattı da kurgulandı. Site içinde kurulan gümrüklü antrepo ile ihracat işlemleri kolay ve hızlı hale gelecek. Ek olarak paketleme ve yükleme sırasında maksimum ürün güvenliği ve sanitasyon uygulanabilecek. Ayrıca ticarette güvenilirlik ve itibar yönetimin sağlanması amacıyla sipariş sahibi firmaların bağlı oldukları ülkelerden gelecek denetçiler tarafından işlemler sanitasyon ve sair denetimler için de açık olacak.” dedi.
İzole Yaşam Alanı
Site içindeki tasarlanan mağaza sistemleri sayesinde salgın ve afet dönemlerinde hasarın minimum düzeyde tutulmasını öngördüklerini belirten Dede, “Oluşturulması planlanan tesislerde üretim ve ticaretin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayacak üreticiler ve işgücü için yaşam kalitelerini
34 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
düşürmeden çalışabilecekleri ortamı hazırlayan her türlü mağaza yer alacak. Ayrıca, banka, kargo, PTT, yedek parça dükkanları, ıtriyat satış̧, market restoran gibi işletmelerin salgın ve afet dönemlerinde bu yapılar içinde devamlı çalışmasını sağlayacaktır.” diye konuştu.
Kendine yeten kompleks yapı
Oktay Dede,site içinde bulunan enerji tesisleri ve akaryakıt istasyonları sayesinde dışarıya bağımlı olmadan ve çevreci bir bakış açısıyla kendi enerjisini üreten ve enerji maliyetlerini sistem içindeki firmalar lehine düşüren sistemler oluşturduklarını kaydetti.
Öğrenen Bölgeler
“MÜSİAD Üretim ve Yatırım Üsleri” projesi kapsamında Akadem-KamuSanayi üçgeninde hareket edeceklerini vurgulayan Dede, tesisler içerisinde nitelikli iş gücünün karşılanması ve ara eleman ihtiyacının giderilmesi amacıyla meslek liseleri, yurtlar ve barınma alanlarının oluşturulacağını ifade etti. Öğrenciler için oluşturulan bu tesislerin kriz dönemlerinde de işçiler için kullanabileceğini belirten Dede, böylelikle üretimin aksamamasının önüne geçilmesini hedeflediklerini söyledi. Oktay Dede, çalışanların ailelerinin de huzurlu bir yaşam sunabilmesi amacıyla kompleks içerisinde ayrıca, eczane, sağlık ocağı, hastane, cami, kapalı ve açık spor alanları ile tiyatro ve sinema salonları gibi sosyal yapıların da olacağını belirtti.
ENGINEERING & REVAMP PROJECTS, COMPRESSOR MODERNIZATIONS FOR RECIPROCATING COMPRESSORS, COMPRESSOR SYSTEMS AND AUXILIARY EQUIPMENT
www.burckhardtcompression.com
İmes Sanayi Sitesi 404. Sokak No: 5 Ümraniye, İstanbul, Türkiye
HABER
BARAN’DAN ÖNERİ: TÜCCARA VERGİSİNE GÖRE ÇEK DEFTERİ Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, karşılıksız çek konusunda yasal düzenlemenin TBMM gündeminde olduğunu belirterek, keşideci, hamil ve banka şubesinin taraf olduğu bir ödeme aracı olan çekte yapılacak tüm düzenlemelerin ticaretin devamlılığına katkı sağlayacak ve tarafları mutlu edecek bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Baran, çek konusunda bankaların sorumluluğunun artırılarak mağduriyetlerin önüne geçilebileceğini kaydetti.
36 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
ATO BAŞKANI BARAN, “ÇEK YÜZÜNDEN KİMSE HAPSE DE, ALACAK DERDİNE DE DÜŞMESİN”
A
Gürsel Baran Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı
TO Başkanı Gürsel Baran, yazılı bir açıklama yaparak, çekin ticari yaşamda güvenilir bir ödeme aracı olarak yeniden konumlandırılacak şekilde yapılandırılması gerektiğini kaydetti. Karşılıksız çek nedeniyle cezaevine girenlerin cezalarının infazlarını durdurarak, tahliyelerinin önünü 3 ay içerisinde çek bedellerinin yüzde 10’unun ödenmesi şartıyla açan düzenlemede, 26 Haziran’da dolacak sürenin uzatılmasını öngören yasa teklifinin TBMM’de ele alındığını hatırlatan Baran, karşılıksız çek nedeniyle hapse düşerek mağdur olanlar kadar, alacağını tahsil edemeyerek ticari hayatı sekteye uğrayan, aynı şekilde alacaklı zincirindeki halkanın kopması nedeniyle ödemesini yapamayan tüccarların da mağdur olduğunu dile getirdi. “Çek yüzünden kimse hapse de alacak derdine de düşmesin” diyen Baran, keşideci, hamil ve banka şubesinin taraf olduğu bir ödeme aracı olan çekte yapılacak tüm düzenlemelerin ticaretin devamlılığına katkı sağlayacak ve tarafları mutlu edecek bir şekilde yapılması gerektiğini belirtti.
“Çek keşideci kadar bankanın da itibarıdır”
Türkiye’de yıllar itibariyle işletmelerin ticari hayata ilişkin görüş ve düşüncelerinin değiştiğini, işletme sahiplerinin, işletmecinin ticaret hacminin ötesinde taahhütler üstlenebildiğini anlatan Baran, “Ülkemizde, ticaret, konuyla ilgili olsun ya da olmasın her vatandaşın yapabildiği varsayılan bir faaliyet ve bunun bir anayasası, kuralı veya uyulması gereken yazılı maddeleri olmadığı için, ticari faaliyete başlayan bazı iş insanları işletmelerin ticaret hacminin ötesinde taahhütler üstlenebiliyor ve işletmesinin yapısına aykırı rakamlarla ticaret yapmaya çalışabiliyor ve bu doğrultuda çek yapraklarına imza atabiliyor. Çek, ticaret insanlarının itibarı olduğu kadar o çek defterini veren bankanın da itibarıdır. Bankalar bu sorumluluklarını dikkate alarak işlemlerini düzenlemelidir” dedi. Tüccarın itibari olan “çek”e ticari hayatın aldığı yön nedeniyle, çekinilerek
yaklaşıldığını belirten Baran, “Bankaların çek yaprağından sorumlu olduğu tutarı ödenen vergiyle uygun bir yapı oluşturarak, çeki hem tüccarın hem de bankanın itibarı haline getirmeliyiz” dedi.
“27 Milyarlık ticari aksama”
Baran, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Verilerine göre 2019 yılında 27 milyar 316 milyon TL’lik çeke karşılıksız işlemi yapıldığını belirterek, bu rakamın Ocak-Nisan 2020 döneminde 5 milyar TL’ye yaklaştığını söyledi. Baran, karşılıksız çeklerin bir kısmının daha sonra ödendiği halde, zamanında ödenmeyen çeklerin domino etkisiyle ticarette binlerce işletmenin üretim ve istihdamına olumsuz yansıdığını kaydetti. Baran, çek konusunda yapılan düzenlemelerin keşideci kadar çeki alan iş insanını da koruyacak şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Karşılıksız çek çok sayıda esnaf ve tüccarımızı mağdur etmişti. Biz de yaklaşık 8 yıl önce –ekonomik suça ekonomik ceza- ilkesini savunduk. Biz ticari faaliyetlerinden dolayı hiç kimsenin hapse girmesini istemiyoruz. Bunun savunulacak bir tarafı yok. Ancak bugüne kadar çek konusunda yapılan düzenlemeler suyu durultmaya yetmedi. Çünkü konuyla ilgili taraflardan biri olan bankalar bugüne kadar almaları gereken sorumluluğu üstlenmedi. Bankaların çekle yapılan ticarette, çek yaprağı nedeniyle sorumlu olduğu miktar dışında kalan rakamlarla da yakından ilgileniyor olması gerekiyor. Bankalar, verecekleri çek defteriyle gerçekleştirilecek ticareti, işletmenin vergisiyle orantılı bir düzenlemeyle gerçekleştirmeli ve her bir çek yaprağından sorumlu olduğu tutar limitini de 50 bin TL’ye yükseltmelidir. Vadeli ödeme aracı olarak kullanılan çek aynen kredilerde olduğu gibi titizlikle kullanılmalı, ticaret hevesi olan tüccarın işletmesinin hacmiyle uyuşmayan rakamlarla çek kesmesinin önüne geçilmelidir. Aksi halde karşılıksız çek konusu gündemimizden hiç eksilmeyecek bir konu olacaktır.”
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 37
MAKALE
Üreticiler İçin Basınçlı Havadan Tasarruf Yöntemleri
Bu makale, Parker Hannifin Corporation Kuzey Amerika Pnömatik Divizyonu Pazar Geliştirme Yöneticisi Rich McDonnel tarafından düzenlenmiş, Parker Türkiye Otomasyon Grup Satış Müdürü Özgür Çalışkan tarafından Türkçeleştirilmiştir.
38 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
MAKALE
A
BD'de basınçlı hava sistemlerinin, enerji maliyetlerinde yıllık 1,5 milyar ABD dolarına ulaştığı açıklanmıştır. Basınçlı hava tasarruflarını geliştirecek stratejiler arasında bunlar yer alır:
Doğru seçilmiş kompresörler ve ekipmanlar Aşırı büyük valfler enerji kaybına neden olur, makine ve sistem tasarımlarında çok yer kaplar. Solenoid hava pilotlu valflerin ve düşük watt'lı bobin tasarımlarının kullanılması da elektrik maliyetlerini düşürebilir. Mümkün olan her durumda 45° veya 90° dirsek bağlantılar yerine düz bağlantıların kullanılması basınç kaybını minimize eder. Dış sızdırmazlık elemanının düzgün uygulanması da sızıntıyı ve sistemin kirlenmesini önleyebilir.
Uzun ömürlü aktüatörler seçme
Firmalar üretim tesislerini daha enerji tasarruflu hale getirmeye karar verdiğinde, maliyet düşürmeye yönelik ilk hedefleri elektrikli motorlar oluyor. Bir tesisin tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 10'u gibi büyük bir orana karşılık gelen basınçlı hava sistemleri nadiren ilgi alanlarına giriyor.
Onarılabilir aktüatörler daha uzun ömürlüdür, daha az sızıntı yapar ve bakım masraflarını azaltır. Genel olarak, güvenlik marjı sağlamak amacıyla silindirler 60 psig değerinde boyutlandırılabilir. Basıncın düşürülmesi amacıyla regülatör kullanılması hava maliyetlerini düşürebilir. Valfle silindir arasına ters akış regülatörlerinin takılması, uzatma ve geri çekme için bağımsız basınç kontrolü sağlar. Bu regülatörlerin basınç sınırlayıcı özellikte olmayan tasarımı havayı korumasının yanı sıra bileşenlerde ve mekanik cihazlarda aşınmayı önler.
Hava şartlandırma sistemlerini kullanma
Filtreleme ve basınç kontrolü amacıyla uygun hava akışını sağlayan akıllı hava hazırlama sistemleri özellikle proaktif bakım programları ya da kaynakları olmayan tesisler için önemlidir. Tahliye tertibatları (ekipmanı su ve kirlenmeye karşı korumak için), birincil ve birleştirme filtreleri, basınç düşürme göstergeleri ve sensörleri bakım programlarına tamamlayıcı ve destek olabilirler.
Görsel ve elektrikli sensörler filtre tıkandığında basınç düşüşlerini algılar. Tıkanmış filtreler, hem hava hem de bakım maliyetlerini artırarak hava akışını azaltır.
Doğru basıncı belirleme
Yüksek basınçlı hava sadece kesinlikle gerekli olduğunda şart koşulmalıdır. Basınçlı hava sistemlerinde uygun olduğunda basıncın düşürülmesi hava ve bakım maliyetlerinde genellikle büyük tasarruf sağlar. Uzatma ve geri çekmede aktüatörleri 80 psig (libre/inç kare ölçeği) değerinde çalıştırmak yerine, uzatmada 60 psig ve geri çekmede 40 psig değerinde çalıştırmak işinizi görürse ve bu her yıl aktüatör başına binlerce dolar tasarruf sağlar.
Daha az vakum
70 psig gereken vakum kaplarına çoğunlukla 100 psig uygulanır. Bu başlıca tasarruf fırsatıdır. Ayrıca, bazı üreticiler hava ekonomisi/ acil durum durdurma vakum çözümleri sunmaktadır, bunlar parça olmadığında vakumun kapanmasını sağlamaktadır. Ayrıca güvenliği artırıp çalışma alanındaki gürültüyü de azaltmaktadır.
Hava kaçakları
Kompresör çıkışının yüzde yirmiyle otuzu arasında kaçak nedeniyle kayıp yaşanmaktadır. Böyle bir dalgalı sistem basıncı ekipman veriminin düşmesine, ekstra döngü ve çalışma süresi nedeniyle de hizmet ömrünün azalmasına neden olur. Kaçakların en yaygın kaynakları yanlış kaplinler, mafsallar, hızlı bağlantılar, hortumlar veya borular, rakorlar, FRL'ler ve valflerdir. Ultrasonik ses dedektörü sistem sızıntılarını saptamaya yardımcı olabilir.
Kompresörünüzü yeniden değerlendirin
Talepte bir azalma varsa düzenli sistem denetimleri ve ilgili ayarlar kompresörün çalışma süresini azaltabilir. Bu gibi denetimlere en düşük sermaye gideri gerekir ve bu giderler düşük işletim maliyeti, daha fazla verim ve yüksek kalite ile karşılığını fazlasıyla verir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 39
HABER
Türkiye’nin İlk Yerli Hava Körüğü POSITIVE DISPLACEMENT BLOWERS
Q Series Blowers Flows up to 6200 m3/h Pressures up to 1000 mbar g Vacuums up to -920 mbar g
TÜYLÜOĞLU MAK. NAK. İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. 40 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
www.ruutblower.com
HABER
Pnömatik Taşımada Akılcı Çözümler
H Series Blowers Flows up to 8200 m3/h Pressures up to 1000 mbar g Vacuums up to -500 mbar g
Ostim Org. San. Böl. 1231. Sok. No:38-40 Yenimahalle – Ankara / TURKEY Tel: (+90) 312 354 19 11 • Faks: (+90) 312 385 13 97
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 41 ruutblower@ruutblower.com
MAKALE
Biyoproses uygulamanız için Doğru Filtreyi Nasıl Seçersiniz? Belirli bir biyoproses uygulamanız için uygun bir filtre seçimi kritiktir, spesifik safhalarda, özelliklere göre yanlış filtre seçiminin ekonomi, kalite ve güvenlik açısından önemli etkileri olabilir.
Bu makale, Parker domnick hunter Proses Filtrasyonu Divizyonu, Filtrasyon Ürün Müdürü Andrew Kelly tarafından kaleme alınmış, Parker Türkiye Filtrasyon Grup Müdürü Yahya Sahip ve Teknik Destek Uzmanı Nazan Hiçbezmez tarafından Türkçeleştirilmiştir.
42 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
MAKALE
U
ygulama ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılayan normal akış debili filtrasyon (TFF) ürünleri, membran türleri, sızdırmazlık dereceleri, gözenek çapı ve biçimleri ile geniş bir yelpazede tedarikçilerden temin edilebilir. Ne yazık ki bu çeşitlilik seçim işlemini aynı zamanda tecrübesizler için bir problem haline gelebilir.
Sonucu düşünerek başlamak
Sterilizasyonun gerekli olduğu bir uygulamada steril olmayan bir filtrenin takılması ciddi problemlere neden olacak potansiyeline sahiptir ve bu nedenle bir çok durumda sterilizasyon dereceli filtrasyon seçimi genellikle, öncelikli olarak seçilmesi muhakkak öngörülmektedir. Ancak, gerçekten gerekli olmayan bir uygulamada bir sterilizasyon dereceli filtre takılmasına karar verdiyseniz, bu sürecin verimliliğini önemli ölçüde etkileyecek ve işletmenin kaliteli operasyonu için önemli ölçüde ilave kaynak ve masraf gerektirecektir. Benzer şekilde uygun olmayan boyutta bir filtre seçimi yapılmışsa, filtre olması gereken boyutun altında ise kısa sürede tıkanmalarla öngörülmeyen sıklıkta değişim riskine, filtre gerçek boyutundan büyük seçilmiş ise ilave tutma hacminden dolayı ürün kaybı riskine sahiptir Doğru proses adımlarının iyi anlaşılması, ve en uygun filtre ürünü kullanımı ile en iyi sonucu elde etmek bundan dolayı çok önemlidir.
Veri odaklı seçim yaklaşımı
Gerekli filtrasyon konfigürasyonu seçmek genellikle basit bir proses olmakla birlikte, bir filtre ürünü için gözenek çapı, boyut, ve sonunda bir ticari parça kodu seçimi daha karmaşık hale gelebilir. Yeni bir filtrasyon prosesi geliştirilirken, ihtiyaç duyulan filtre seçimi, teknik alt yapıya sahip satış temsilcilerinin danışmanlığı altında tavsiye edilir. Uygulamanızdan gelen akışkan ürün steril bir sisteme girecekse (mesela bir biyoreaktör, küçük bir şişe / şırınga veya uzun süreli ara depolama) bu durumda bir steril dereceli filtre kullanımı gerekecektir. Proses solüsyonunun fiziksel özelliklerine bağlı olarak, PROPOR SG gibi bir filtre veya solüsyon için daha zorlayıcı
bir proses ise PROPOR HC gibi yüksek kapasiteli bir filtre kullanımı uygun olabilir. Eğer ki uygulamanız spesifik çok küçük (diminutive) organizmalarından olan Mikoplasma türlerinin uzaklaştırılması bu organizmaların tutulmasını gerektiriyorsa, bu durumda PROPOR MR gibi daha yüksek kapasiteli tutucu olan steril dereceli filtre kullanımı daha uygundur. Uygulamanızdan gelen akışkan steril olmayan bir sisteme girecekse (mesela kromatografi ya da kısa süreli ara depolama), bu durumda steril dereceli bir filtre gerekmeyebilir. Canlı organizma (bioburden) yükü azaltma filtresi olan PROPOR BR gibi, tipik genellikle yeterli mikrobiyal ve partikül yükünün proses içerisinde kontrolünü ve korumayı sağlayacaktır.
Gerekli filtre tipi tespit edildikten sonra, daha fazla test ile veya teknik destek ile proses parametreleri ve diğer kritik işletim gereksinimleri göz önüne alınarak bir filtre boyutu ve biçiminin seçim kararını yapabiliriz. Bu aşamada, laboratuvar ölçekli ek testler veya deneme çalışmaları yoluyla filtre seçimi için sahada pilot ölçekli test performans verilerini oluşturmak ve uygunluğunu teyit etmek en iyi yollardan biridir. Eğer uygun olduğu takdirde, filtre validasyon sürecinin bazı elemanları aynı zamanda projenizin tamamlanmasını hızlandırmak için bu çalışmaların içine dahil edilebilir. Filtrasyon konusunda deneyimli ve teknik destek sağlayabilecek kontağınız bu testlerin detaylı analizleri ile ve filtre tasarımının seçiminde yardımcı olma yeteneğine sahip olmaktadır.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 43
TEKNİK MAKALE
Enerji Verimliliğinde
Kartlar Yeniden Karılıyor! Mustafa USLU
Makine Yüksek Mühendisi Revindus Müh. San. Ve Tic. A.Ş. info@revindus.com
Son zamanlarda basınçlı hava ve gaz enstitüsü (CAGI- Compressed Air & Gas Institute) yoğun bir şekilde kompresör enerji verimliliklerinin hesabında ve ölçülmesinde detaylara indi ve yeni bir ölçüt daha getirme kararı aldı. Bu konu oldukça yeni olup açıklandığı ülke olan ABD’de bile tam olarak anlaşılmamış, farklı platformlarda anlatılmaya çalışılmaktadır. Daha anlaşılır şekilde nedenleri, etkileri ve karşılaştırmaları ile bu makalemizde yeni verimlilik ölçütünü inceleyeceğiz.
44 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
TEKNİK MAKALE
B
asınçlı hava sistemlerinin bir üretim tesisinde tükettiği toplam enerji miktarı göz önünde bulundurulduğunda oldukça önemli bir yere sahip olduğu (toplam maliyetin yaklaşık %75’i) artık birçok teknik personel, çalışan ve dergi makaleleri tarafından dile getirilmiştir. Bu nedenle basınçlı hava üreten kompresörlerin enerji verimlilikleri de ön plana çıkmakta, kurum ve kuruluşlar bu noktada oldukça sıkı çalışmaktadır. Ülkemizde de komiteler ve özel firmalar bu konuya eğilmeye başlamış, bazı yapıcı adımlar atmaya karar vermiştir.
Dünya genelinde neredeyse sadece spesifik güç verimlilik kriteri olarak ön plana çıksa da basınçlı hava sistemlerinin farklı basınçlarda çalışması göz önünde bulundurularak bunun çok da adil olmadığı tartışılmaya başlanmış ve sonucunda yeni bir ölçüm kriteri gündeme gelmiştir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi ise tabi ki yatırım geri dönüş (ROI) hesapları ile gerçekleşen arasında farklılıkların sürekli ön plana çıkması ve rekabet eden firmalar arası sürekli en iyi olduğu noktada test ettirme eğilimi olmuştur. Ülkemizde de kompresörlerin ve kurutucuların adil test edilmesine yönelik komiteler tarafından adımlar atılmaktadır. Sırası ile geçerli olan ölçütlere göz atalım.
kullanılabilir ve gerçekleşen gerçek tüketim de burada ölçülen değere yakın olması beklenmektedir. Burada en önemli 3 nokta var: 1. Kompresör 7.5 barg basınç dışında bir bantta çalıştırılıyorsa bu verimlilik değeri artık geçerli olmayabilir. 2. Yukarıda bahsi geçen kompresör gerçekten test edilerek (sadece etiket değerlerine bakılmadan) sonuçlara ulaşılmıştır, genelde paket güç ile etiket değerleri arasında farklılıklar görülmektedir bunu kesinlikle hesaba katılması gerekir. 3. Debi hesabı yapılırken çalışılan bölgenin en yüksek sıcaklıkları, deniz seviyesinden yüksekliği ve nem oranı debide etiket hatta test değerlerinden sapmaya sebep olabileceğini dikkate alarak tekrar gözden geçirilmelidir. Spesifik güçteki hassasiyet aslında basınçtan gelmektedir. İdeal koşullarda kompresörler (ve vidaları) aslında bir basınç noktasında en iyi verimi verecek şekilde tasarlanır ve kompresör imalatçıları da bu noktada test edilmesini talep eder. O nedenle CAGI veri sayfalarına bakıldığında benzer kompresör güçlerine sahip firmalar bazen farklı basınçlarda test ettirip sertifikasyona ulaşmıştır. Eğer farklı basınç bandında çalışılacaksa bu veri geçersiz olabilmekle birlikte bu detay ihmal edilebilir ve veri olmaması sebebiyle bulunan test verisi ile ilerlenmekteydi.
Spesifik Güç
Dünya genelinde verimlilik kriteri olarak en çok vurgulanan ölçüt genelde spesifik/özgül güçtür. Basitçe açıklamak gerekirse; belirtilen çıkış basıncında 1 m³/ dak hava üretmek için kaç kW güç harcanması hesabına dayanır. Yani: 1. Test basıncı belirtilmeli ve o basınç altında test gerçekleşmeli 2. Basınçlı hava debisi doğru şekilde ayarlanıp ölçülmeli 3. Çekilen güç doğru şekilde ölçülmeli 4. Birim debi başına düşen güç birbirine oranlanarak hesaplanmalı Örneğin: Etiket değeri 110 kW kompresör 7.5 barg basınçta 18.48 m³/dak (m³/dak →Gerçek m³dak) debi üretsin ve çektiği paket gücü 122 kW olarak ölçülsün. Bu kompresörün 7.5 barg basınç altında spesifik gücü 6.60 kW/m³/dak olmaktadır. Yani 1 gerçek m³/dak üretmek için 6.6 kW harcanacaktır. Eğer bu kompresör sürekli 7.5 barg basıncında çalıştırılıyorsa (ve tabi ki gerçek şartlar ile test kabul şartları benzerse) yukarıdaki 6.60 kW/m³/dak hesaplarda
Yukarıdaki grafikte bu konu ele alınmış, çıkış basıncına göre aynı basınç değerine sahip kompresörün spesifik gücünün nasıl değiştiği tarafımızca test edilip bu değerlere ulaşılmıştır. Dikkat edilirse bu kompresör 3 ayrı noktada çalışabilmekte fakat spesifik güçleri çok farklı seyretmektedir. Eğer bu kompresör için enerji hesapları 6,5 barg’e göre (SP=5.7 kW/m³/dak) uygulanıyor olursa ve kompresör 7.5 barg mertebesinde çalıştırılacaksa (SP=6.60 kW/m³/dak) hesaplarda hatalar olacak, yatırım sonrası faturaya yansıma benzer olmayacağından hesabı yapan, yatırımı yapan ve satan taraflar zorda kalacaktır. Bunu senelerdir tartışan CAGI komiteleri ve uzmanlar sonunda çalışma basıncının teste olan etkisini ortadan kaldıran yeni verimlilik ölçütünü 2020 senesinde bizlere tanıttı: İzentropik Verim
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 45
TEKNİK MAKALE
İzentropik Verim
Aslına bakılırsa kompresör tasarımında, hatta termodinamik çevrimlerinde sıklıkla anılan ve pratikte (kullanıcılar vb.) sahada gündeme gelmemiş bu verim oldukça köklü bir temele dayanmaktadır. Bu konu aşağıdaki sıcaklık-entropi grafiğinde aslında daha kolay anlaşılabilir.
referans ortam) sıcaklık, basınç, entalpi ve entropi değerleri alınır, entropi sabit olarak sonuç basıncına getirildiğinde gerçekleşecek güç elde edilir. Gerçekte yapılan testler sonucu elde edilen güç buna oranlanarak verim elde edilir. CAGI bunu basit katsayılar ile şöyle göstermiştir:
Bu denklemde aslında teorik entropi verim hesabındakinin birebir aynısı olup (hava için gerekli katsayılar yerleştirildiği hali ile) ilave olarak birim dönüşümleri (SI→US) içermektedir.
Kıyaslamayı nasıl yapacağız?
Yine yukarıdaki örneğe yakın makineler ile yapılmış testleri kıyaslayan aşağıdaki tabloya bakalım:
İdeal şartlarda gaz P1 basıncından P2 basıncına yükseltilmek istendiğinde, izentropik olarak sıkıştırılan gaz yeşil kesik çizgili hattı izler dolayısıyla basınç ve sıcaklık yükselirken entropisi sabit kalır. Gerçek hayatta kayıplar oluşmakta ve bu nedenle P2 basıncına yükselebilmek için gazın sıcaklığı ideal durumdan daha fazla artmakta, mavi hattı takip etmekte ve entropisi de yükselmektedir.
İdeal ile gerçek arasındaki bu farklılık kayıplardan ileri gelmektedir. Bu kayıpların bazılarını sıralayacak olursak: 1. Sıkıştırma sırasında sürtünme kayıpları 2. Sıkıştırma sırasında By-Pass yapan veya kaçan (vida içerisinde, scavenger hatları vb.) hava miktarı 3. Elektrik motor verimi ve gücü mile/şafta aktarma kayıpları 4. Pistonlu kompresörlerde karşıt ağırlığın hız değişiklikleri nedeniyle gerçekleştirdiği atalet kayıpları 5. Sıcaklığın yükselmesinden kaynaklı yoğunluk değişmesi sonucu kütle akışındaki kayıplar 6. Hatlarda bulunan kesit daralmaları, dirsekler, separatör vb. gözenekli yapılar, eşanjörler, vanalar vb. ilave basınç düşümüne sebep olan etkiler Yukarıda sayılı etkiler ne kadar azaltılırsa sistem ideal şartlara; dolayısıyla izentropik verim de %100’ e yaklaşmaktadır. Spesifik güçte ne kadar düşük olursa o kadar iyiyken izentropik verimi daha yüksek olan kompresörleri olan firmalar daha verimli bir sisteme sahip olacaklar. Daha önemlisi artık kıyas yapılırken spesifik güçteki gibi basıncın etkisi olmadığından daha objektif, dolayısıyla tüm çalışma koşullarında daha verimli olabilen sistemlere yatırım odaklanacaktır. Bu durum kompresör imalatçılarını başta düşündürse de sonucunda oldukça verimli paketler çıkarmaya odaklanacak ve teknolojik olarak gerçekten başarılı ve verimli firmalar bu konuyu avantajlarına çevirebilecektir.
İzentropik Verim Hesabı
Teoride bu verim, başlangıç şartında (emiş yapılan
46 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Bu tabloda dikkat çeken nokta tüm kompresörlerin en yüksek çalışma basınçları (3. Kolon) aynı olmasıdır. Yani bu kompresörler 13 barg’e kadar çalışabilmekte olduğu deklare edilmiştir. Fakat test basınçlarına (4. Kolon) dikkat edilirse farklılıklar söz konusudur. Bunun temel sebebi spesifik güç söz konusu olduğunda kompresör imalatçıları, vida ve/veya kompresör paketinin en iyi olduğu basınçta test ettirmek istemesidir.
Yukarıdaki tabloya göre spesifik güçte A kompresörü oldukça iyi görünmekte. Dikkat edilmesi gereken nokta test basıncıdır. B kompresörü her ne kadar spesifik güç anlamında A kompresöründen biraz daha kötü görünse de izentropik verimi tablodaki tüm kompresörlerden daha yüksektir. Bu ise şu anlama gelmektedir: B kompresörü basınçtan bağımsız olarak daha verimli kompresördür ve gerçek şartlarda farklı basınçlarda kullanılacaksa en verimli pakete sahiptir. Termodinamik açıdan konu çok eski olmasına rağmen daha spesifik gücün yeni yeni gündeme geldiği ülkemizde ilave bir kavramın da gelmesi konunun anlaşılmasında sıkıntılar yaratabilmektedir. CAGI verileri ile çalışan yurt dışındaki birçok basınçlı hava uzmanı hala izentropik verimliliği ve gerçek hayattaki kullanımını tartışmaktadır. Ötesinde, CAGI dahilinde olan imalatçı firmalar bu konu doğrultusunda tasarımlarını yeniden gözden geçirmeye ve yenilemeye odaklanmışlardır. Ülkemizde bu gruba dahil firmalar ve onlar ile rekabet halinde olacak diğer firmalar için bu konu kaçınılmaz olup kesinlikle önem arz etmektedir. Konunun daha detaylı bilgi ve görüş için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
TEKNİK MAKALE
YAĞSIZLAŞTIRMA SİSTEMİ KATALİTİK KONVERTÖR Tuğba MEMİLİ
Ar-Ge Takım Lideri Mikropor
Endüstride, pnömatik sistemlerin çalışması için gereken kaynak basınçlı havadır. Bu basınçlı hava, kompresörlerde hacim küçültme işlemine tabi tutularak üretilir ve sisteme gönderilir. Sanayide birçok alanda kullanılan basınçlı hava üreten kompresörler temelde yağlı ve yağsız olarak ikiye ayrılmaktadır.
48 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
TEKNİK MAKALE
Atmosferik Havada Bulunan VOC Kaynakları Yağlı kompresörlerde yağın havadan ayrılması için seperatör, yağ tankı, hat filtreleri gibi donanımlar kullanılır. İhtiyaç duyulan hava kalitesinin doğru belirlenmesi, özellikle yağ enjekteli veya yağsız kompresör alma kararının verilmesi bakımından çok önemlidir. Ayrıca, kompresörle birlikte kullanılacak filtre ve kurutucu gibi donanımların doğru seçilmesi bakımından da istenilen hava kalitesinin belirlenmesi gereklidir. Çok hassas uygulamalarda Oil-Free olarak bilinen yağsız kompresörler seçilse dahi, emilen atmosfer havasında bulunan hidrokarbon konsantrasyonu nedeniyle yağ ayrıştırılmasının yapılması gerekmektedir. Bu kompresörler ortamdan aldığı havayı basınçlandırdıklarından dolayı bastıkları havada mutlaka yağ bulundururlar. Ortamda özellikle Sanayi Bölgelerinde 0,5mg/m3 civarında bulunan yağ, yağsız kompresörde 7 bar basınca sıkıştırıldığında~ 4mg/m3 olmaktadır. Havada bulunan bu yağ-VOC (uçucu organik bileşen) kirliliği, kullandığımız arabaların egzozundan, fabrika bacalarından veya petrol, doğalgaz, odun gibi yakıtların yakılmasından kaynaklanır. Aşağıdaki tabloda hangi bileşiklerin havada bulunan yağ buharı kirliliğine yol açtığı listelenmiştir Havada yağ buharı oluşmasına neden olan bileşikler Bileşik 1, 2, 3-trimethylbenzene
o-xylene
1, 2, 4-trimethylbenzene
trans-2-pentene
1, 3, 5 -trimethylbenzene
1, 3-butadiene
1-pentene
1-butene
2-methylpentane
ethane
benzene
ethene
ethylbenzene
ethyne
toluene
isoprene
iso-octane
propane
iso-pentane
propene
m+p-xylene
cis-2-butene
n-heptane
iso-butane
n-hexane
n-butane
n-octane
trans-2-butene
n-pentane
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 49
TEKNİK MAKALE Kompresörlerden sonra kullanılan katalitik konvertörler, basınçlı havada bulunan yağ taneciklerini, içerisindeki katalizörler ve ısı yardımıyla H2O (Su) ve CO2 (Karbondioksit)’e parçalar. Bu sistemler düşük basınç kaybı ve yüksek kapasitesi ile birçok alanda yağdan arınmış hava kalitesini sağlar.
Atmosferdeki Yağ buharı kirliliği
Basınçlı Hava Standardı ISO 8573 – Yağ Konsantrasyonu
Basınçlı hava sistemlerinde uygulamaya göre, bulunması gereken minimum partikül, su ve yağ miktarları ISO8573.1:2010 (International Standard for Compressed Air Purity) standardına göre belirlenmiştir. Buna göre basınçlı havanın içerisindeki yağ oranının “Class 1” seviyesinde olması için konsantrasyonunun 0.01 mg/m3’e eşit veya daha düşük olması gerekmektedir. “Class 0” için ise, 0.01mg/m3 ten çok daha az olmak koşuluyla, tedarikçi ve kullanıcı arasında yapılacak anlaşmaya göre belirlenen yağ miktarı ortalamada 0,003 mg/m3 mertebelerinde olmalıdır. Basınçlı hava standardı ISO 8573
Yağsız hava standartlarında “Class 0” seviyesinde bir basınçlı hava üretebilmek için, tıpkı yağlı kompresörlerde olduğu gibi yağsız kompresörlerde de katalitik dönüştürücü kullanılmalıdır. Sistem içerisinde yer alan filtreler yardımıyla birçok kontaminasyon giderilse bile sistemden yağı uzaklaştırmak için katalitik dönüştürücüye ihtiyaç duyulmaktadır. Katalitik konvertörler, bakır ve manganez oksit karışımından oluşan katalizör sayesinde uzun zincirli hidrokarbonları havada bulunan oksijenle yakarak H2O ve CO2’e dönüştürür. Böylece sistemdeki yağı yok eder. Sonuç olarak kompresörden çıkan hava içerisindeki yağ miktarı 0.0025 ppm altına düşer.
Cn H(2n+2) + O2 → H2 O + CO2 (Katalitik konvertör reaksiyonu) Katalizör yüzeyinde tutunan oksijen molekülleri reaktif hale gelir ve hidrokarbon moleküllerini tutar. Reaktif haldeki oksijen atomları, hidrokarbon içerisindeki hidrojen atomlarıyla reaksiyona girerek su oluşturur. Aynı zamanda hidrokarbon içerisinde yer alan karbon atomları da oksijen atomları ile birleşerek karbon dioksit gazına dönüşür.
Katalitik Konvertör
Yağsız basınçlı hava, nihai ürün ve üretim süreci için hava kalitesinin önemli olduğu tüm endüstrilerde kullanılır. Islak tank (Receiver tank), su separatörü, ve hat filtreleri yardımıyla üretilen basınçlı hava içerisindeki bir çok VOC kontaminasyonu 0,01mg/m3’e kadar giderilmektedir, Ancak sistemden bu yağı ISO 8573 -Class 0 mertebesine kadar uzaklaştırmak için katalitik konventörlerin kullanımı en etkin uygulamadır. Yağlı Kompresörden çıkan hava sırasıyla su seperatörü, yağ filtresinden (Y filtre) geçtikten sonra katalitik konvertöre gönderilir. Katalitik konvertörler yüksek verimli tasarımı sayesinde, yağ aerosol içeriğini ≤0,0025ppm’e kadar düşürür.
Katalitik Konvertörler ile; • • • • • •
ISO-8573-1 “Class 0” Standardına uygun yağsız basınçlı hava (yağ miktarı ≤ 0.0025 mg/Nm³) üretimi sağlanır. Çevreye olan zarar azaltılarak, işletme için ekstra operasyon ve maliyet oluşumunun önüne geçer. Basınçlı hava sistemlerinde kullanılan ekipmanlarının yağlanması ve tesisatın korozyona karşı korunması gibi durumları ortadan kaldırır. Arızalardan kaynaklı zaman ve maliyet kayıpları azalır. Basınçlı hava hattındaki filtre değişimleri azalır. Düşük enerji tüketimine sahiptir.
Mikropor Katalitik Konvertörleri güvenilir ve kolay kullanım özellikleri sayesinde, gösterdiği yüksek performansın yanı sıra düşük bakım maliyeti ile de oldukça avantajlıdır. Farklı kapasitelerde (0,4 – 33Nm³/dk) üretimi gerçekleştirilebilmektedir. 50 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
RÖPORTAJ
tek konvertör ? midir atalitik K yeterli başına
ÖZEL RÖPORTAJ
ili, a Mem vertörler b ğ u T ri on m Lide e katalitik k cevapladı. ı k a T e v n ın Ar-G i avantajları Türkiye içi n ı s a m d l l or fir Wor in ma Mikrop sör seçimin soruları Air e n kompr merak edile li ile ilgi
n Atmosferik hava ‘yağsız’ olarak değerlendirilebilir mi?
Havada su buharına ek olarak, Yağ, NO2 (Azot Monoksit / Dioksit), SO2 (Kükürt Monoksit / Dioksit), CO2 (Karbon Monoksit / Dioksit) gibi çeşitli bileşikler bulunmaktadır. Bu nedenle Atmosferik Havanın yağsız olduğu söylenemez. n Atmosferik hava içerisinde ne kadar yağ bulunur? Havanın içerisindeki yağ buharı 0,05 mg/ m3 ve 0,5 mg/m3 değerleri arasında değişen miktarlarda bulunabilir. n Atmosferik hava içerisinde sadece yağ buharı mı bulunur?
Hava, kompresörde sıkıştırılırken içerisinde yağ ile beraber, Hidrokarbonlar (Yapılarında C veya H bulunduran bileşikler), dış ortam havasında bulunan Uçucu Organik Bileşenler (akaryakıt dumanı, boyayı oluşturan maddeler vb.) de hava ile birlikte sıkıştırılır.
n Yağsız kompresör kullanılması, basınçlı hatta gönderilen yağı yok etmek için yeterli midir?
Basınçlı Hava Hatlarında bulunan havanın yağ içermemesi için, ekstra yağ alıcı uygulamalara gerek duyulur. Su separatörü ve hat filtrelerinin yanı sıra, Class 0 seviyesinde (≤0,003mg/m3) yağsız hava üretmenin yolu Mist Eliminator ve Katalitik Konvertör kullanımıdır. n Yağsız kompresör seçimi maliyet avantajı oluşturur mu? Yağsız kompresör kullanımı, ilk kurulum ve
Murat Alişiroğlu bakım maliyeti olarak yüksek olmasının yanı sıra, sanıldığı gibi yağsız hava üretimi ihtiyacının ortadan kalkmasında yeterli değildir. Yağlı veya yağsız kompresörlerin her ikisi de hat devamında su, katı partikül ve yağ ayrıştırma ekipmanları gerektirir. Maliyet/ihtiyaç tablosu çıkartılırken bunlar göz önünde bulundurulmalı ve karar verilmelidir.
n Yağ enjekteli kompresör mü yağsız kompresör mü?
Bunun için öncelikle ihtiyaç duyulan hava kalitesi belirlenmelidir. İstenen hava kalitesine uygun ekipman seçimi ile en verimli ve ekonomik seçim yapılmalıdır. Yağ enjekteli kompresörler ile birlikte mist eliminatör ve katalitik konvertör kullanıldığında en ekonomik şekilde yağsız hava elde edilebilmektedir. İlk yatırım maliyeti, işletme ve bakım maliyetleri yağsız kompresörden çok daha düşüktür.
n Katalitik konvertör kullanımı sonrası yağ miktarı ne olur?
Katalitik konvertörün hat üzerinde doğru kullanımı ile yağ miktarı ISO8573.1:2010 standardına göre “Class 0” seviyesine düşürülür. n Katalitik konvertör tek başına yeterli midir?
Hayır değildir. Basınçlı hava katalitik konvertöre girmeden, öncelikle su separatörü, yağ filtresi ve mist eliminatörden geçirilmeli sonrasında katalitik konvertöre verilmelidir. Böylelikle katalitik konvertörün daha güvenli kullanımı sağlanmış olur.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 51
MAKALE
ATEX YÖNETMELİKLERİ VE AMACI NEDİR? İlker erdİnç elİnç szutest
ATEX aslında patlayıcı ortam sözünün Fransızca baş harflerinden kısaltılarak alınmıştır. “Atmospheres Explosibles" teriminden gelmektedir. Atex direktifinin ortaya çıkışı madenlere dayanmaktadır. Grizulu kömür madenleri ile başlayan “patlayıcı ortamların tehlikesi ve alınan önlemler” gelişen kimya ve petrol sanayisi ile diğer endüstri kollarına kadar uzanmıştır.
52 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
‘Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik’ olan ATEX 153 direktifi'nin amacı; muhtemel patlayıcı ortamda çalışan personelin patlamanın tehlikelerinden korunmasını sağlamaktır. Bu Yönetmelik, muhtemel patlayıcı ortamlarda çalışan tüm iş yerlerini kapsamaktadır.
MAKALE
A
tex direktifinin ortaya çıkışı madenlere dayanmaktadır. Maden sanayi bilinen en eski sanayi kollarından biridir ve patlayıcı ortamlarla ilk karşılaşma kömür madeni ocaklarında olmuştur. Bu nedenle patlayıcı ortamlarla ilgili tedbirlerin (exproof teknolojisinin) öncülüğünü maden sanayi yapmıştır. 1800’lerin sonlarına ve 1900’lerin başlarına doğru artan enerji ihtiyacı ile kömür ve petrol üretimi hızla artmaya başlamıştır. Madenlerdeki grizu nedeniyle birçok ölümlü iş kazaları meydana gelmeye başlamıştır. Madenlerde grizunun tespit edilebilmesi için en eski yöntem işçilerden birinin başının üstünde bir meşale ve ıslak battaniyelere sarılı olarak önden ilerlemesi şeklindedir. Bu genelde patlayıcı gaz bulunan alanla karşılaşınca bir işçinin yaralanması ya da ölümü ile sonuçlanır, birçok işçinin kurtulması ise yöntemi kabul edilir kılardı. Yine 19. Yüzyıl içerisinde sık kullanılan diğer bir yöntem, madenlere sürekli öten kuş türü olan kanaryaların götürülerek, zehirli / patlayıcı gaz sızması ya da oksijen azlığı durumunda, kanaryaların ötmesinin durması ya da ölmeleri bir alarm olarak değerlendirilip, bölge acilen boşaltılırdı. İşte bu tür insanlık dışı yöntemlerin sonucunda patlayıcı ortamların tehlikelerinden korunmak için Atex direktifi tüm Avrupa birliğine üye ve aday ülkelerde kabul görmüştür. Grizulu kömür madenleri ile başlayan “patlayıcı ortamların tehlikesi ve alınan önlemler” gelişen kimya ve petrol sanayisi ile diğer endüstri kollarına kadar uzanmıştır.
ATEX YÖNETMELİKLERİ
ATEX’i temelde ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki patlayıcı ortamlarda çalışanların ve iş yerlerinin güvenliği ile ilgili olan eski adı ATEX 137 (99/9/EC) direktifi yeni adı ATEX 153 olan direktiftir. Ülkemizde ilk olarak 2003 sonrasında ise 2013 tarihinde ‘Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik’ olarak girmiştir. Amaç; muhtemel
patlayıcı ortamda çalışan personelin patlamanın tehlikelerinden korunmasını sağlamaktır. Bu Yönetmelik, muhtemel patlayıcı ortamlarda çalışan tüm iş yerlerini kapsamaktadır. Atex kapsamındaki bir diğer yönetmelik ise 2014/34/AB direktifidir. Bu direktif, 30.06.2016 tarih ve 29758 sayılı resmi gazete ile ülkemizde ‘Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik ‘ olarak (2014/34/AB) yayınlanmıştır. Amaç; muhtemel patlayıcı ortamda kullanılan teçhizatın ve koruyucu sistemlerin güvenli olarak piyasaya arzına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Bu Yönetmelik, muhtemel patlayıcı ortamlarda kullanılacak teçhizat ve koruyucu sistemleri kapsamaktadır.
ATEX 153 DİREKTİFİ
Eski adıyla Atex 137 direktifi olarak bilinen ve yeni adı Atex 153 direktifi olan “Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik” daha çok işyeri güvenliğini esas alan ve muhtemel patlayıcı ortamda çalışan personelin patlamanın tehlikelerinden korunmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir direktiftir. Bu direktif kapsamına giren tüm işyerleri “Patlamadan Korunma Dokümanı” hazırlamak ve bu dokümanın nihai bir çıktısı olan Zone (Tehlikeli Bölge) belirlemesini yapmak zorundadır. Patlamadan korunma dokümanında yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı olan kimyasalların bulunduğu tüm alanlar değerlendirilmelidir. Peki bu direktif kapsamına giren işyerleri nerelerdir? Yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı kimyasalların kullanıldığı ve depolandığı birçok işyeri bu kapsama girmektedir. • •
Örnek vermek gerekirse; Tütün Fabrikaları Çimento Fabrikaları
8
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 53
MAKALE • • • • • • • • • • • •
Termik Santraller Un Fabrikaları Nişasta Fabrikaları Şeker Fabrikaları Yağ Fabrikaları Solvent Kullanılan Tüm Prosesler LPG Gaz Dolum, Depolama Ve Satış Akaryakıt ve LPG Rafinerileri Fuel Oil, Motorin Tankları Akü Odaları Doğal Gaz, LNG Hatları Propan Hatları En çok karıştırılan konu her patlamanın Atex kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir. Her patlama Atex patlaması olarak değerlendirilemez. Bu sebeple kapsam dışı alanları doğru bilmek gerekir. Atex patlaması, yanıcı gazların, buharların ya da tozların oksijen ile birleşip patlayıcı ortam oluşturması sonucu meydana gelen patlamalardır. Bu sebeple her patlamayı atex patlaması olarak tanımlayamayız. Yönetmelik gereği kapsama girmeyen alanlardan şunlardır; • Hastalara tıbbi tedavi uygulamak için ayrılan yerler ve tıbbi tedavi uygulanması, • 1/4/2011 tarihli ve 27892 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik (2009/142/AT) kapsamında yer alan cihazların kullanılması, • Patlayıcı maddelerin ve kimyasal olarak kararsız halde bulunan maddelerin üretilmesi, işlemlerden geçmesi, kullanımı, depolanması ve nakledilmesi, • Sondaj yöntemiyle maden çıkarma işleri ile yeraltı ve yerüstü maden çıkarma işleri, • Patlayıcı ortam oluşabilecek yerlerde kullanılan her türlü taşıma aracı hariç, uluslararası antlaşmaların ilgili hükümlerinin uygulandığı kara, hava ve su yolu taşıma araçlarının kullanılması, yönetmelik kapsamı dışındadır. Bir diğer Atex patlaması olup olmadığı karıştırılan konu ise basınçlı kaplarda meydana gelen patlamalardır. Atex direktifi kapsamında değerlendirip değerlendirilemeyeceği basınçlı kap içerisinde yanıcı bir kimyasalın olup olmadığına bağlıdır. Örneğin; içerisinde oksijen, nitrojen, argon, karbondioksit gibi yanıcı olmayan kimyasalların bulunduğu basınçlı kaplarda meydana gelen patlamalar bir valfin sıkışmasından kaynaklı oluşabilecek basınçtan kaynaklıdır. Bu sebeple oluşabilecek patlamalar Atex kapsamına girmemektedir. Fakat, eğer bir basınçlı kabın içerisinde yanıcı bir kimyasal var ise bunlarda oluşabilecek sızıntı nedeniyle patlayıcı ortam oluşma riskine karşı bu direktif kapsamında değerlendirilip önlem alınması gerekmektedir. Patlamadan korunma dokümanı hazırlamakla yükümlü işyerleri bu doküman sonucunda patlayıcı ortamlarda gerekli teknik ve organizasyonel önlemleri 54 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
almalıdır. Patlayıcı ortamlardaki teknik önlemlerden en önemlisi ise Exproof (Alev sızdırmaz) ekipman kullanımıdır. Exproof kelimesi, Explosion Proof kelimesinin kısaltılmış halidir. Belirlenen bu muhtemel patlayıcı ortamda kullanılacak ekipmanlar için gerekli emniyet kuralları ile uygunluk değerlendirme prosedürlerine ilişkin usul ve esasların belirlendiği yönetmelik ise 2014/34/AB direktifidir.
ATEX 2014/34/AB DİREKTİFİ
2014/34/AB Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile ilgili yönetmeliğin amacı, yönetmelik kapsamına giren muhtemel patlayıcı ortamda kullanılan teçhizatın ve koruyucu sistemlerin güvenli olarak piyasaya arzı için gerekli emniyet kuralları ile uygunluk değerlendirme prosedürlerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. 2014/34/AB Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile ilgili yönetmelik, bu teçhizat ve sistemlerin yanı sıra, patlayıcı ortamlar dışındaki amaçlar için kullanılan ancak patlama tehlikelerine karşı teçhizatın ve koruyucu sistemlerin emniyetli çalışması için gerekli olan veya buna katkı sağlayan cihazları, kumanda cihazları ve ayarlama donanımlarını da kapsamaktadır. Yönetmelik; ürünleri, kullanım yerindeki gaz, toz, buhar ve sis muhtevasına, ürünün kullanım şekli ve ürün özelliklerine göre farklı sınıflara ayırmaktadır. Örneğin, madenlerde kullanılan ekipmanlar ile maden dışında kullanılan ekipmanlar farklı, içten yanmalı ve elektrikli motorlar ile diğer teçhizatlar farklı sınıflara dâhil olmaktadır. Bu sınıflara da bağlı olmak kaydı ile ürünlere, Komisyon tarafından belirlenen Yeni Yaklaşım Çerçevesi kapsamında uygulanan Modüler sistem uygulanmak kaydı ile ürün uygunluğu değerlendirilmekte ve belgelendirilmektedir. 2014/34/AB Atex yönetmeliği aşağıdaki modülleri kapsamaktadır. • EK-3 Modül B: AB tip incelemesi • EK-4 Modül D: İmalat sürecinin kalite güvencesini esas alan tipe uygunluğu • EK-5 Modül F: Ürün doğrulamayı esas alan tipe uygunluk • EK-6 Modül C1: Denetimli ürün deneyi ve üretimin dahili kontrolünü esas alan tipe uygunluk • EK-7 Modül E: Ürün kalite güvencesini esas alan tipe uygunluk • EK-8 Modül A: Üretimin dahili kontrolü • EK-9 Modül G: Birim doğrulamasını esas alan uygunluk 2014/34/AB yönetmeliğindeki bu modüllerin hangisine ya da hangilerine göre uygunluk değerlendirme çalışmalarının yapılacağı imalatçının üreteceği ekipmanın
MAKALE hangi tehlikeli bölgede (zone) kullanılacağına, ürünün elektrikli ve elektriksiz ekipman özelliğine ve ürünün etiket bilgisine göre değişiklik göstermektedir.
ATEX UYGUNLUK DEĞERLENDİRME İŞLEMLERİ
2014/34/AB Atex yönetmeliği kapsamında uygunluğu değerlendirilecek olan ürün için hangi modül veya modüller kombinasyonunun uygulanacağı seçilir ve varsa uyumlaştırılmış standartlar belirlenmektedir. Süreç belirlendikten sonra üretici tarafından uygunluk beyanı ve teknik dosya gibi gerekli dokümanlar hazırlanmalıdır. Yapılacak uygunluk değerlendirme çalışmaları sonrasında atex belgesi düzenlenmektedir ve üretici ürünün üzerine CE işareti iliştirebilir ve piyasaya arz edebilir. Kısaca özetlemek gerekirse her iki direktifin de amacı; muhtemel patlayıcı ortamlar için mal ve cana zarar gelmesini önlemektir.
•Atex ürün belgelendirme kapsamında ürünlerin ilgili kategori ve Modül kapsamları aşağıdaki tabloya göre gerçekleşmektedir. I. Grup Teçhizat (Madenlerde)
II. Grup Teçhizat (Maden dışında)
M2 M1
İçten yanmalı Diğer motorlar teçhizatlarda ve elektrikli teçhizatlarda
Kategori 2 Kategori 1
Ek 3 Ek 3 (Modül Ek 8 (Modül Ek 8 (Modül (Modül B) B) A) incelenir A) incelenir ve Ek 8 ve Ek 8 Ek 4 Ek 4 Ek 6 (Modül Madde 2’deki Ek 6 (Modül Madde 2’deki (Modül D) (Modül D) C1) veya Ek 7 teknik dosya C1) veya Ek 7 teknik dosya veya Ek 5 veya Ek 5 onaylanmış onaylanmış (Modül E) (Modül E) (Modül F) (Modül F) kuruluşa kuruluşa sunulur. sunulur. İncelemeleri gerçekleştirilir. İncelemeleri gerçekleştirilir. Ek 3 (Modül B)
Kategori 3
İçten yanmalı motorlar Diğer ve elektrikli teçhizatlarda teçhizatlarda
Ek 3 (Modül B)
Ek 8 (Modül A) İç Üretim Kontrolü gerçekleştirilir.
• Atex belgelendirmesi kapsamında ürünlerde kullanılan teçhizatların kategorilerinin belirlenmesi aşağıdaki tabloya göre gerçekleşmetedir. I. Grup Teçhizat (Madenlerde)
II. Grup Teçhizat (Maden dışında)
M1
M2
Kategori 1
Çok yüksek seviyede koruma sağlayabilecek şekilde tasarımlanmış ekipmanlardır. (Gerekli olduğunda ilave koruma yöntemleri içerecek.)
Yüksek seviyede koruma sağlayabilecek şekilde tasarımlanmış ekipmanlardır.
Zone 0 (Gaz, buhar, sis) / Zone 20 (Toz) bölgelerinde kullanılan ekipmanlardır.
Teçhizat, madenlerin yeraltı bölümlerinde ve grizu ve/veya yanıcı toz tehlikesi altındaki yerüstü bölümlerinde kullanılır.
Teçhizat, madenlerin yeraltı bölümlerinde ve grizu ve/veya yanıcı toz tehlikesine maruz kalabilecek yerüstü bölümlerinde kullanılır.
Teçhizat, gerekli koruma seviyesini teçhizatla ilgili istisnai durumlarda bile sağlamalıdır.
Bir patlayıcı ortam oluşması halinde enerjisi kesilecek biçimde tasarlanmalıdır.
Kategori 2
Kategori 3
Zone 1 (Gaz, buhar, sis) / Zone 21 (Toz) bölgelerinde kullanılan ekipmanlardır.
Zone 2 (Gaz, buhar, sis) / Zone 22 (Toz) bölgelerinde kullanılan ekipmanlardır.
Hava ve gaz, buhar veya sis ya da hava/toz karışımlarından kaynaklanan patlayıcı ortamların uzun süreyle sürekli olarak bulunduğu alanlarda kullanılır.
Gaz, buhar, sis veya hava/ toz karışımlarının yol açtığı patlayıcı ortamların nadiren oluşabileceği alanlarda kullanılır.
Gaz, buhar, sis veya hava/ toz karışımlarının yol açtığı patlayıcı ortamların oluşma ihtimali olmayan veya seyrek olarak ve yalnızca kısa süreyle oluştuğu alanlarda kullanılır.
Çok yüksek seviyede koruma sağlayabilecek şekilde tasarımlanmış ekipmanlardır.
Yüksek seviyede koruma sağlayabilecek şekilde tasarımlanmış ekipmanlardır.
Normal seviyede koruma sağlayabilecek şekilde tasarımlanmış ekipmanlardır.
Teçhizat ve ilgili koruma araçları, sık sık oluşan bozulmalarda veya normal olarak dikkate alınması gereken teçhizat arızalarında gerekli koruma seviyesini sağlamalıdır.
Teçhizat, gerekli koruma seviyesini normal çalışma esnasında sağlamalıdır.
Teçhizat, Ek 2’nin 2.2’sinde belirtilen ilave şartlara uygun olmalıdır.
Teçhizat, Ek 2’nin 2.3’ünde belirtilen ilave şartlara uygun olmalıdır.
Bir koruyucu katman arıza yaptığında ikinci bir koruyucu katman olmalıdır. Koruyucu katmanlar birbirinden bağımsız olmalıdır.
Koruyucu katman normal şartlardan daha ağır çalışma koşulları olduğunda da koruma sağlayabilmelidir.
Teçhizat, gerekli koruma seviyesini teçhizatla ilgili istisnai durumlarda bile sağlamalıdır. - Bir koruyucu katman arıza yaptığında en az ikinci bir koruyucu katman olmalıdır. - Koruyucu katmanlar birbirinden bağımsız olmalıdır.
Ekipman, Ek 2 Madde 2.0.1’e uygun olmalıdır.
Ekipman, Ek 2 Madden 2.0.2’ye uygun olmadır.
Teçhizat, Ek 2’nin 2.2’sinde belirtilen ilave şartlara uygun olmalıdır.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 55
HABER
Lupamat Kompresör
tekstil sektöründe fark yaratmaya devam ediyor Köklü bir geçmiş ve güçlü bir AR-GE desteğiyle küresel pazara kompresör çözümleri sunan Lupamat Kompresör, tekstil endüstrisine özel ürünlere sahip. Bu çözümler Endüstri 4.0, dijitalleşme ve akıllı fabrikalar konseptiyle uyumlu olarak geliştiriliyor ve enerji verimliliğini yüksek seviyelere çıkarıyor.
Karbondioksit (CO2) Kompresörü
58 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
DHK PREMIUM
B
asınçlı hava çözümü olarak kompresörler endüstriyel bir üretimin olmazsa olmaz parçalarıdır. Farklı tiplerde ve özelliklerde üretilen kompresörler her sektörün kendine özgü talebine uygun olarak tasarlanıyor. 1968 yılında kurulan Lupamat, Türkiye’nin en güçlü ve verimli kompresör markalarından birisi olarak öne çıkıyor. Her sektöre uygun, farklı tipte ve kapasitede kompresörler üreten Lupamat, aynı zamanda yerli üretim gerçekleştirdiği için Türk ekonomisine önemli bir katma değer sunuyor. Lupamat Kompresör Yurt İçi ve Yurt Dışı Pazarlama Müdürü Tolga Kaynar, İzmir merkezli firmanın çalışmaları ve tekstil endüstrisine dönük çözümleri hakkında açıklamalarda bulundu. Basınçlı hava sektöründe 50 yılı aşkın bir deneyime sahip olduklarının altını çizen Kaynar, firmanın gelişim tarihini şöyle anlattı; “Uzun yıllardır kompresör imalatı yapan Lupamat Kompresör, 2000 yılında Dirinler Ailesi bünyesine katılarak hızlı bir gelişim dönemine girdi. Grup bünyesinde; 1952 yılında kurulan Dirinler Makine Sanayi (eksantrik ve hidrolik pres imalatı), Dirinler Sanayi Makinaları (CNC, torna, dik işlem tezgahı, çift kolonlu işleme/ freze imalatı) ve 1974 yılında kurulan Dirinler Döküm Sanayi (rüzgar enerji sanayi, gemi, inşa sanayi ve ağır sanayi için büyük ve ağır parçalar ile birlikte valf ve pompa imalatı) bulunuyor. Lupamat Kompresör, endüstriyel bir güç olan bu grup şirketlerinin sağladığı avantajları da kullanarak sektörde yeniliklerin öncüsü olmaya devam ediyor.” Lupamat’ın 60’dan fazla ülkeye ihracat yaptığı bilgisini veren Kaynar, çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olduklarını ve her sektöre özel çözümlerinin bulunduğunu söyledi. Kaynar; “Küçük işletmelere yönelik pistonlu kompresörler, orta ve büyük işletmeler için yüksek verimli vidalı ve pistonlu kompresörler, daha çok gıda, sağlık ve elektronik sektörlerinin tercih ettiği yağsız kompresörler çözümlerimiz arasında yer alıyor’’ diye konuştu. 2018 yılında AR-GE merkezi açtıklarını hatırlatan Kaynar, burada geliştirilen katma değeri yüksek ürünlerin portföyde önem kazandığını belirtti. Kaynar, Endüstri 4.0 uyumluluğu göz önünde bulundurularak geliştirilen ve üretilen
HABER yeni nesil kompresörlerin, enerji tasarruflu, yüksek verimli olduğunu, bunun yanı sıra 24 saat izleme, kontrol ve geri bildirim gibi akıllı özelliklere sahip olduğunu vurguladı.
Lupamat Kompresör tekstile özel çözümler sunuyor
Lupamat Kompresör’ün çözüm sağladığı ana sektörlerin başında tekstil geliyor. Kaynar, zengin ürün portföyleri ile tekstil üretim sürecindeki bütün uygulamalar için tercih edilen bir marka haline geldiklerini söyledi. “Kompresörlerimiz hem donanımları hem de uzun ömürlü oluşlarıyla tekstilcilerin ihtiyaçlarına net yanıt veriyor. Bu özellikleriyle sektörde fark yaratıyor” diyen Kaynar, özellikle tekstüre için geliştirilen yeni nesil düşük basınç yüksek verimli kompresörlerin müşterilerden tam not aldığını aktardı. Tekstüre işleminde sentetik ipliklerin doğal elyaflardan üretilmiş ipliklere benzetildiğini ve daha üstün özellikler kazandığını ifade eden Kaynar, sözlerine şöyle devam etti; “Kompresörlerimizin özellikle düşük basınçta maksimum verimlilik göstermesi tekstilciler için çok önemli. Tekstil sektörünün ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda geliştirdiğimiz bu kompresörler ortam koşulları ne kadar kötü olursa olsun maksimum performans gösteriyor.” Kompresör alım ve kurulum sürecinde müşteri ile direkt iletişim halinde olduklarını açıklayan Kaynar, öncelikle müşteri talebinin detaylı olarak ele alındığını belirtti. Kaynar ilerleyen süreci şöyle özetledi; “Hangi kompresör modelinin uygun olacağından, koyulacağı yere, hava tesisatından kullanım noktalarına, mevcut hava ihtiyacının analizi ile güç tüketimine kadar detaylı analizler yapıyoruz. Bu sayede müşterilerimizin basınçlı hava üretim maliyetlerini düşürüyoruz. Onlar için sürdürülebilir ve verimli basınçlı hava sistemi oluşturuyoruz. Her bir tesis diğerinden farklı olduğu için bu süreci her bir firma için ayrı ayrı yapıyoruz. Sonuçta müşteriye özel bir çözüm sunmuş oluyoruz. ”
İhracat katma değerli ürünlerle artıyor
Tolga Kaynar, AR-GE çalışmaları ile farklı sektörlere hitap eden katma değeri yüksek kompresörler üretmeyi başardıklarını dile getirdi. Kaynar
Tolga Kaynar Lupamat Kompresör Yurt İçi ve Yurt Dışı Pazarlama Müdürü
son dönemde özellikle gıda sektörü tarafından tercih edilen karbondioksit (C02) kompresörünü pazara sunduklarını aktardı. C02 kompresörü ile ambalajın içine bakteri girmesinin engellenerek ürünün uzun süre dayanmasının sağlandığını söyleyen Kaynar sözlerini şöyle sürdürdü. Bu ürün alkol, soda ve gazlı içecekler başta olmak üzere, gıda sektöründen yoğun talep görüyor. Böylece ürünlerin raf ömrü uzuyor ve ürün bozulmadan son kullanıcıya ulaşıyor. Bu kompresörün Türkiye’deki ilk ve tek üreticisi olan Lupamat, katma değerli ürünlerle yurtiçi ve yurtdışı pazarlarında gücünü arttırıyor. Bu ürünün ilk satışını Hindistan’a gerçekleştirdik.” 2017 yılında üretilen raylı sistem kompresörlerin başarısını kanıtladığını söyleyen Kaynar, bu ürünlerin vagonların kapılarının açılıp kapanmasında, pantograf cihazlarında, sileceklerde, frenleme sistemlerinde yoğun olarak kullanıldığını belirtti. “Yağsız raylı sistem kompresörlerinin Türkiye’deki ilk üreticisiyiz” diyen Kaynar, bu ürünün Japon iş ortaklarıyla birlikte geliştirildiğine değindi. AR-GE departmanının yeni uygulama alanlarına dönük çalışmalar yürüttüğünü aktaran Tolga Kaynar, elektrikli otobüs kompresörleri ile ilgili çalışmaların sürdüğü bilgisini paylaştı. Kaynar; “Bu kompresörler de kapıların açılıp kapanmasını sağlayan, küçük, kompakt, yağsız kompresörlerdir. 2020 yılının sonuna kadar pazara sunmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 59
TEKNİK MAKALE
SOLUNABİLİR MEDİKAL HAVA SİSTEMLERİ TUĞBA MEMİLİ Mİkropor Ar-Ge Takım Lideri
Solunabilir medikal hava nedir? Hava; içerisinde oksijen, azot gibi çeşitli gazlar, su buharı ve toz, polen gibi partiküller bulunduran, atmosferi dolduran renksiz ve kokusuz bir gazdır. Atmosferik hava; yaklaşık %78 Azot, %21 Oksijen gazı ve %1 oranında diğer gazlardan (CO, NOx, VOC, SO2 ve partiküller) oluşmaktadır. 60 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
TEKNİK MAKALE
S
olunabilir hava ise atmosferik kirler, su, yağ buharı, hidrokarbonlar, mikroorganizmalar ve tüm zararlı bileşenlerden arındırılmış temiz havadır. Solunabilir medikal hava özellikle solunumla ilgili uygulamalarda ve hava ile çalışan vantilatörde kullanılmaktadır.
Medikal hava standartları nedir?
Basınçlı havadan üretilen solunabilir medikal hava, sağlık sektöründe birçok hassas uygulamada kullanım alanına sahiptir. Medikal uygulamalarda kullanılacak solunabilir havanın ise medikal uygulamalarda kullanım alanı bulabilmesi için uluslararası standartlarla belirlenmiş bazı kriterleri sağlaması gerekmektedir. Avrupa ve Amerika (European ve US Pharmacopoeia) solunabilir medikal hava standartlarında oksijen, karbondioksit, karbon monoksit gibi bileşenler için olması gereken değer aralıkları Tablo 1’de yer almaktadır. Solunabilir medikal hava sistemleri ile üretilen havanın bu standartlara uygun nitelikte olması gerekmektedir. Tablo 1. Avrupa ve Amerika’da kabul görmüş solunabilir medikal hava standartları ve maksimum değerleri European
US
Pharmacopoeia
Pharmacopoeia
Avrupa Solunabilir Medikal Hava Standardı
Amerika Solunabilir Medikal Hava Standardı
20,4% ≤ O2 ≤ 21,4% (v/v)
19,5% ≤ O2 ≤ 23,5% (v/v)
≤ 500 ppm (v/v)
≤ 500 ppm (v/v)
Karbon Monoksit
≤ 5 ppm (v/v)
≤ 10 ppm (v/v)
Sülfür Dioksit
≤ 1 ppm (v/v)
≤ 5 ppm (v/v)
≤ 0,1 mg/m3
-
≤ 2 ppm
≤ 2,5 ppm (v/v)
≤ 67 ppm (v/v)
-
Bileşenler Oksijen Karbon Dioksit
Yağ Azot Oksitler (NOx) Su
Medikal havanın hastane içerisinde kullanıldığı alanlar nelerdir, nasıl kullanılır?
Sağlık sektöründe kullanılan hava genellikle medikal ve cerrahi hava olmak üzere iki ana başlık altında uygulamalarda kullanılmaktadır. Sağlık uygulamalarında cerrahi hava genellikle ameliyathanelerde ve cerrahi aletlerin çalıştırılmasında kullanılır. Bu hava; hastanelerde
acil servisler, ortopedi bölümleri, alçı odaları, ameliyathaneler, diş klinikleri ve operasyon odalarındaki cerrahi aletleri çalıştırmada ve pnömatik sistemle çalışan sterilizasyon tabancaları ve pendant kollarının hareketini sağlayan cihazlarda kullanılır. Cerrahi aletleri çalıştırmakta kullanılan hava; aletlere zarar verecek su ve buz oluşumundan kaçınmak için minimum düzeyde su buharı içermelidir. Medikal hava ise sağlık sektöründe çeşitli uygulama alanlarına sahiptir. Genel anlamda medikal hava, 4 bar basınçla özellikle solunumla ilgili uygulamalarda ve hava ile çalışan vantilatörlerde kullanılır. Birçok operasyon ve yoğun bakım hastalarında kullanılan medikal havanın başlıca uygulama alanları aşağıdaki gibidir; n Ameliyathaneler n Yoğun bakım üniteleri n Koroner yoğun bakım üniteleri n Acil servisler n Doğum salonları n Buhar aracılığıyla ilaç verme n Anestezi ve solunum aparatı sondaj tribünlerinde kullanılmaktadır.
Koronavirüs (COVID-19) ve medikal havanın önemi
Koronavirüs (COVID-19), içinde bulunduğumuz süreç içerisinde dünya genelinde ciddi can kayıplarına mal olmuş bir virüs olarak hayatımıza girmiş bulunmaktadır. Çeşitli tedavi yöntemleri üzerine çalışmaların devam ettiği bu süreçte; virüse yakalanan insanların tedavisi için sağlık çalışanlarımıza ve hastanelere önemli bir görev düşmektedir. COVID-19 virüsünün hastalar üzerinde yarattığı en büyük etkilerden biri solunum yollarında meydana gelen problemlerdir. Normal bir soğuk algınlığı şeklinde belirti veren hastalık ağır seyrettiği zaman akciğerde tutuluma neden olmaktadır. Bunun sonucunda ise solunum sıkıntısı hatta solunum yetmezliği meydana gelmektedir. Virüse yakalanan kişilerde ciddi boyutlarda solunum sıkıntısı yaşanmakta ve bu doğrultuda hastalarda özelikle de entübe hastalarda solunabilir medikal hava ihtiyacı doğmaktadır. Medikal hava kullanımı uygulamaları kapsamında; koronavirüsle (COVID-19) mücadele için koronavirüs test kiti kadar yapay solunum cihazı olarak adlandırılan ventilatörler de büyük önem taşımaktadır.
Ventilatör sistemleri ve önemi nedir?
Solunabilir medikal hava uygulamalarında ventilasyon tedavisi önemli bir yere sahiptir. Ventilasyon sağlık uygulamalarında bir yaşam destek
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 61
TEKNİK MAKALE
tedavisi olarak yer almaktadır. Mekanik ventilatör; bir anestezist veya solunum terapisti tarafından bir torba valfi maske cihazını sıkıştırarak elle desteklenerek uygulanmasının yanı sıra solunum maskesi olarak da adlandırılmaktadır. Ventilatör ile hasta insanların nefes almasının kolaylaştırılmasının yanında hastaların oksijen seviyeleri de ayarlanmaktadır.
Ventilasyon uygulamalarında kullanılan makinalar solunabilir medikal hava sistemine bağlı olarak çalışmaktadır. Uygun şartlarda üretilen medikal hava ventilasyon uygulaması yapılacak cihaza iletilir. Cihaz üzerinde filtreden geçirilen ve uygun nem seviyesine getirilen hava hastaya verilir. Bir ventilatör havayı akciğerlere iterek çalışır. Hava, önceden ayarlanmış bir hacme veya önceden ayarlanmış basınca ulaşana kadar içeri itilir. Akciğerler dolduğunda, havalandırma havayı akciğerlere doğru itmeyi durdurur. Hava daha sonra pasif olarak akciğerleri terk eder. Bu şekilde kendi kendine nefes almakta zorlanan hastanın ihtiyacı olan medikal hava ventilatör sayesinde sağlanır.
olarak mist eliminatör, kimyasal kurutucu, katalizör ünitesi ve partikül filtre içeren kompakt bir tasarımdan oluşmaktadır. Geliştirilen bu sistemlerde hava öncelikle mist eliminatörden geçirilmektedir. Solunabilir hava sistemlerinde bu kısımda çok düşük basınç kaybı ve yüksek kapasitesi ile yağdan arınmış hava kalitesi sağlanabilmekte ve bu ünite içerisinde su ve yağ/aerosol içeriği 0,01 ppm’e kadar düşürülebilmektedir. Mist eliminatör sonrasında ise gelen basınçlı hava içeriğindeki nemin solunabilir medikal hava standardında istenilen değere düşürülmesi için kimyasal tip kurutucudan geçirilmekte ve -40°C dew point kalitesinde hava üretilmektedir. Kurutucu sonrası hava, katalizör ünitesine gönderilerek, yağ buharı bu ünite içerisindeki aktif karbon ile birlikte 0,003 ppm’e kadar düşürülmektedir. Yine aynı ünite içerisinde yer alan özel tasarım katalizör ile de hava içerisindeki karbon monoksit gazı karbon dioksit gazına dönüştürülerek, 5 ppm altına düşürülmektedir. Katalizör ünitesi sonrasında ise partikül filtreden geçirilerek 5 µ’dan büyük partiküller giderilmektedir. Aşağıdaki şekilde yer alan Mikropor tarafından tasarlanan solunabilir hava sistemleri ile uluslararası farmakopya standartlarına uygun olarak solunabilir medikal hava kullanım süresi boyunca rahatlıkla sağlanabilmektedir. Hastane içerisine yeterli kapasitede kurulan solunabilir hava sistemleri ile ventilatör cihazlarının ihtiyaç duyduğu medikal hava devamlı olarak kullanıma hazır halde sağlanabilmektedir.
Hastanelerde solunabilir hava kullanımının önemi nedir?
Dünya genelinde tüm ülkelerdeki mevcut durumlar göz önüne alındığında; koronavirüs nedeniyle yoğun bakımdaki hasta sayısının çok olduğu ülkelerde, ventilatör sayısının ve solunabilir hava üretim kapasitesinin yetersiz kalması sebebiyle ölüm oranlarının arttığı görülmektedir. Bu noktada hastanelerde hastaların ihtiyacını karşılayacak kapasitede solunabilir hava sistemlerinin kurulması gerekmektedir.
Solunabilir hava sistemi hava hattı tasarımı ve komponentleri nelerdir?
Mikropor Solunabilir hava sistemleri temel
62 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Solunabilir Hava sistemleri
HABER AIR WORLD
KISA HABERLER
CS Instruments FAD Ölçümü için Debi Sensörü: VD500
Basınçlı hava debi ölçümü alanında pazar ve inovasyon lideri CS Instruments, ıslak basınçlı hava için yeni geliştirilen VD 500 debi sensörünü piyasaya sürdü. Entegre, hassas diferansiyel basınç sensörü, sensör ucundaki dinamik ve statik basınç farkını ve sistem basıncını ölçer. Bu ölçümler gaz hızına bağlıdır. Dolayısıyla debiyi, boru çapı vasıtasıyla tesbit etmek kolaydır. İlave sıcaklık ölçümü, mutlak basınç ve ilgili yoğunluğun hesaplanmasıyla çeşitli gazlar için aynı anda debi, basınç, tüketim ve sıcaklık bilgileri sensörden okunabilir. Uygulama Alanları: • Kompresör çıkışında debi ölçümü • Yüksek sıcaklıkta ölçüm • Hızlı tepki süresi gerektiren uygulamalar Avantajları: • Son derece yüksek debiler için özellikle uygundur • Çok hızlı tepki süresi: 100 ms • Debi, toplam tüketim, sıcaklık ve basınç • Yüksek sıcaklıkta ölçüm: max. 180 °C • İsteğe bağlı olarak çeşitli gaz tiplerinde ölçüm • DN 20 - DN 500 arası borularda kullanılabilir • Basınç altında, 1/2" küresel vana ile kurulum • Standart: RS 485 (ModbusRTU), 4...20 mA, pulse) Tipik uygulamalar: • Kompresörün FAD ölçümü • Basınçlı hava denetimleri • Basınçlı hava sisteminin verimli ölçümü
64 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Ertelenen KOSGEB kredilerinde faiz bilmecesi Pandemi sürecinde ertelenen KOSGEB kredilerine bazı özel bankalar faiz işleterek esnafı zor durumda bıraktı. Özellikle KOSGEB Başkanı Cevahir UZKURT’un bizzat üstüne basarak ertelenen kredilerin faizlerinin kurum tarafından ödeneceğini, esnafın bu konuda müsterih olsun demesine karşın Özel bankaların ertelenen KOSGEB kredilerine faiz işletmesi kafaları karıştırdı. Basınçlı hava sektöründe faaliyet gösteren satış ve servis firmalarından dergimize ulaşan istihbaratta; KOSGEB’ten aldıkları kredilerin faizsiz olarak ertelenmesiyle bir nebze olsa bile rahatlayan küçük esnaf bankaların faizli bildirim yapmasıyla ortada kaldı. Ankara Ostim OSB’den yaşadıklarını dergimize anlatan bir esnafın şikayeti üzerine görüştüğümüz Denizbank İvedik Şube Müdürü konuyla ilgileneceğini söyleyerek bahsi geçen faizi sildirdiğini belirtti. Esnafın bir çok özel bankada aynı durumu yaşadığı iddia ediliyor.
Vidalı Hava Kompresörlerinde
5 YIL GARANTİ Dönemi Başladı!
TÜRK
İYE’D E İLK
* Tüm yağ enjekteli vidalı seri kompresörlerimizde standart periyodik bakımların orijinal yedek parçalarla yetkili servisler yapılması koşuluyla geçerlidir.
dalgakiran.com
i n e isi
YR Ser A
Pistonlu ve vidalı kompresörler olmak üzere geniş bir ürün yelpazesine sahip Eccoair, az yatırımla mümkün olan en yüksek kalite ve performansı sunarak şirketinizin gelişiminde itici güç oluyor. Eccoair bir Dalgakıran Grup markasıdır. www.eccoair.com.tr
HABER
'Yerli katma değerin '130 ülkede kusursuz oluşturulabilmesi için çalıştığını görmek Ar-Ge çalışmalarımıza bizleri gururlandırıyor' devam edeceğiz' Bilindiği üzere pandemi sürecinde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bazı dengelerin değiştiğini gördük. İnsanların yaşam tarzı ve firmaların iş yapış şekilleri büyük ölçüde değişime uğradı. Bu salgının daha ne kadar süreceği, önlemlerin nasıl bir değişim göstereceği ve salgın sonrası ekonominin, üretimin, işletmelerin ve insan davranışlarının nasıl değişim ve dönüşüm göstereceği gibi birçok bilinmezi de tartışmamız gerekiyor. Ocak ayında İzmir Pancar Organize Sanayi Bölgesi'nde yer alan arazimize inşa edilecek yeni fabrikamız için T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yatırım teşvik ÖZEN TÜJÜMET Alkın Kompresör belgesi aldık. Son teknolojiyle donatılacak Genel Müdürü olan pistonlu kompresör fabrikamızı en geç 3 yıl içinde hizmete açacağız. Ancak Alkın Kompresör olarak değişen dengeleri daha iyi analiz edebilmek için yatırım projemize kısa bir süre ara verdik. Devletimizin desteği ile bu süreci ekonomik açıdan güvenli bir şekilde atlatacağımıza inanıyoruz. 2019 yılında Ar-Ge Merkezimiz kapsamında 5 adet proje tamamladık. Şu an devam eden 4 adet projemiz bulunmakta. Üniversite-Sanayi iş birliği kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ile birlikte TÜBİTAK 1501 Sanayi Ar-Ge projesi yürütüyoruz. Savunma Sanayinde yerli ve milli teknolojinin geliştirilmesi için yapılan çalışmaların içinde bulunmaktan büyük gurur duyuyoruz.
Türkiye'de martın ilk yarısında ilk Covid-19 vakası görülmesinin ardından salgının yayılmasını önlemeye yönelik birçok tedbiri hayata geçirdik. Çalışanlarımızın ve ailelerinin sağlığı için devletimizin tüm önerilerini dikkate alarak üretim faaliyetlerimize devam ettik. İhracatta yaşanan kaybı telafi edecek altyapıya sahip olduğumuz için iş geliştirme çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz. Ülkemizin savunma sanayisi dışında farklı ülkelerdeki donanmalarla şu an yoğun görüşme içindeyiz. İş geliştirme faaliyetlerimiz sonucunda farklı ülkelerin isteklerine cevap verebilecek altyapıya sahibiz. Her yıl bir önceki yıla göre hızla artan İSMAİL TETİK ihracat kapasitemizle ülkemizi Alkın Kompresör Satış yurtdışında temsil ediyor ve yeni ve Pazarlama Müdürü iş birlikleri için sağlam adımlar atıyoruz. Tamamen yerli ve milli kaynaklarla üretilen kompresörlerimizin 130 ülkede kusursuz çalıştığını görmek bizleri gururlandırıyor. Yerli ve milli üretimi benimsemiş bir firma olarak global pazarda rekabet şansımızı yükseltmeyi başardık. Yurt içinde başta savunma sanayi olmak üzere oldukça büyük bir pazar payına sahibiz. Aynı başarıyı şimdi de yurt dışında sürdüreceğiz. Hatta Amerikan Donanması’na ilk ürünümüzün teslimatını Mart ayında gerçekleştirdik. Ürünümüzün ABD Donanması tarafından kullanılmasına yönelik prosedürler başarıyla sürmektedir.
ACI KAYBIMIZ Ert Mühendislik firmasının sahibi ve uzun süredir kompresör sektöründe olan genç arkadaşımız
Barış ŞENÖZVEREN’İ (1979-2020)
yakalandığı amansız hastalık nedeniyle 3 ay gibi bir zaman içerisinde kaybettik. Filo Kompresör'ün de bayiliğini yapan Barış, 2006 yılında piyasadaki basınçlı hava ve kumlama sektöründeki arz açığını göz önünde bulundurarak sektöre girdi. Barış ŞENÖZVEREN ve ekibi kısa sürede özellikle Ege Bölgesi ve Türkiye’ye komşu ülkelerde endüstriyel soğutma ısıtma ve iklimlendirme basınçlı hava ve özel imalatlar konusunda çalışmalarını sürdürüyordu. Barış Şenözveren’in vefatı sektörde üzüntüyle karşılandı. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 65
MAKALE
YAN KANALLI SANTRİFÜJ BLOWER Ömer YETKİNER Çevre Mühendisi Proses Pompaları Satış Uzmanı
Yan kanallı santrifüj blower, düşük basınçlı hava sağlayıcılar arasında en yaygın kullanım alanına sahip endüstriyel ekipmanlardır.
S
antrifüj blower çalışma prensibi olarak, gövde içerisinde mil ile sabitlenmiş pervanenin, elektrik motoru ile tahrik edilerek yüksek devirlerde dönüşü sağlanır. Gövde ile pervane arasında temas olmaksızın meydana gelen dönüş esnasında, pervane kanatçıkları arasında kalan havanın sıkıştırılması ile prosesin ihtiyacı olan basınçlı hava veya vakum değerine ulaşılır. Santrifüj blowerler; yağlama gerektirmeyen yapısı, düşük sesli çalışmaları, titreşimsiz çalışma özelliği, doğrusal hava üretimi ve düşük bakım maliyetleri gibi özellikleri, prosesler için tercih sebebi olmaktadır. Blowerlar ortamda ki havayı alarak istenilen sisteme hava kazandırmak amacıyla kullanıldığı gibi sistemden havanın vakumlanması yoluyla sistemdeki havayı çekmek içinde kullanılabilir. Bu yönü ile blowerlar, vakum pompası olarak adlandırılabilir. Santrifüj blower dizayn olarak motor, motora bağlı fan ve giriş-çıkış hatlarından oluşmaktadır.
Emiş takımının yanı sıra basma takımı ve emniyet ventili gibi yardımcı ekipmanlar blowerı koruyarak daha uzun ömürlü kullanım sağlar. Santrifüj blowerlar jakuzilerden konfeksiyon makinelerine, pnömatik taşıma sistemlerinden kurutma makinelerine kadar bir çok alanda kullanılmaktadır. Motor gücü olarak 0.25 kw ile 25 kw arasındaki motorlar ile farklı kapasiteler sağlanmaktadır. Santrifüj blowerlar standart olarak trifaze olarak üretilmektedir. Bazı küçük modellerde alternatif olarak monofaze olarak da üretilmektedir. Montaj aşamasında opsiyonel olarak dikey veya yatay bir şekilde sabitlenebilir. Sisteme kolayca montajı yapılabildiği için yer konusunda ve sistem bağlantıları konusunda kullanıcı için
66 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
alternatif sağlamaktadır. Santrifüj blowerler kapasitebasınç değerlerine göre tek kademeli ve çift kademeli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aynı gövdede ki tek kademe blowerın debisi yüksek, basıncı düşük iken çift kademeli blowerın basıncı yüksek, debisi düşüktür. Bu da ihtiyaç duyulan kapasitelere göre kullanıcıya alternatif seçenekler sunmaktadır. Santrifüj blowerlar kuru hava transferinde kullanıldığı bilinmektedir. Yapılan ar-ge çalışmaları ile nemli hava veya su buharı transferinde verimli çalışması ile ilgili bazı veriler olsa da bu tip blowerların yalnızca kuru hava transferinde kullanıldığı bilgisi halen geçerliliğini korumaktadır.
BİZİMLE GÜVENDESİNİZ Uluslararası akreditasyonlara sahip test, muayene, denetim ve belgelendirme hizmetlerimizle yanınızdayız...
444 9 511 Szutest
Szutest
szutest.com.tr Szutest
Szutesttr
2014/68/EU Basınçlı Ekipmanlar | 2010/35/EU Taşınabilir Basınçlı Ekipmanlar | 2014/29/EU Basit Basınçlı Kaplar Onaylanmış Kuruluş Hizmetleri | Periyodik Muayene | İSG Ölçümleri | Akredite Üçüncü Taraf İmalat Gözetimleri | PQR/WPS Onayları | EN ISO 3834 |EN 15085 | Kaynakçı Sertifikasyonu | MYK Belgelendirme | ISO 9001 | ISO 10002 | ISO 14001 | ISO 13485 | ISO 45001 | ISO 22000 | ISO 27001 | ISO 50001 | Seveso | ATEX | Enerji Santralleri Uygunluk Değerlendirmesi | Gost R | EAC | UkrSepro | CE Belgelendirme | Tahribatsız Muayene Hizmetleri
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 67
HABER
n e d n i’ z e k r e M E G r AR& ö s e r p m o K o b r u T Türkiye’nin ilk
O B R U T K EN BÜYÜ R Ö S E R P KOM
Döner makine teknolojisiyle üretilen Turbo kompresörler, endüstriyel kompresörlerin en gelişmiş ürünleridir. Teknolojideki gelişmeler turbo kompresörlerin verimini arttırmış, özellikle yüksek debi ihtiyaçlarında diğer kompresör teknolojilerinin önüne geçmesini sağlamıştır. Sanayide turbo kompresör kullanım alanları sürekli genişlemekte, bu nedenle performansı daha yüksek, daha verimli ve daha uygun maliyetlerle bakım yapılabilen ürünler geliştirilmeye devam etmektedir.
68 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
T
urbo kompresör üretimi çoğunlukla Amerika ve Uzak Doğu ülkelerinde yoğunlaşmıştır. 2017 yılında kurulan IHI DALGAKIRAN Türkiye’nin ilk ve tek, yerli turbo kompresör üreticisidir. Önceki yıllarda ülkemizde dahil olmak üzere Avrupa pazarı talepleri genellikle Asya menşeili üreticilerden karşılanmaktaydı. Bununla birlikte, önemli lojistik ve bakım maliyetleri ortaya çıkmakta, arızalara dönüş yavaş olduğundan ciddi ek maliyetler yaşanabilmekteydi. Japon IHI Corporation ile Türk Dalgakıran Kompresörün ortaklığıyla kurulan IHI DALGAKIRAN piyasada dengeleri değiştirdi. IHI DALGAKIRAN, uluslararası ortaklık yapısı kapsamında başta Türkiye olmak üzere, Avrupa, Rusya, Ukrayna, Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu ve Afrika’ya satış ve servis ağını güçlendirmiştir. Türkiye’nin ilk Turbo Kompresör AR&GE Merkezi olma unvanını taşıyan, Türk ve Japon mühendislerden oluşan uzman AR&GE ekibiyle geniş yelpazeli turbo kompresörlerin tasarım ve geliştirme süreçleri devam etmekte, yerli üretim IHI DALGAKIRAN turbo kompresörler coğrafyasında hızla yayılmaktadır. Ürün geliştirme çalışmalarımız kapsamında IHI DALGAKIRAN turbo kompresör ürün yelpazesinin en yüksek kapasiteli TRX Serisi Turbo kompresör projesinde; ortağımız IHI Holding’in TRX Model kompresörü referans alınarak tasarımı geliştirilmektedir. Gelişen teknoloji, değişen makine parkurları ve sanayideki basınçlı hava ihtiyacının artması nedeniyle TRX Model Turbo Kompresörlerde iyileştirme yapılması elzem olmuştur. Yerlileştirme çalışmalarıyla birlikte ürün geliştirmesine de odaklanan IHI DALGAKIRAN AR&GE ekibimiz orjinalinden daha verimli turbo kompresörler üretiyor. IHI DALGAKIRAN olarak hedeflenen pazarımızdaki rakipler ve farklı kullanıcı taleplerinden dolayı Türkiye, Avrupa, Türki Cumhuriyetler, Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ve Afrika için ürün geliştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. IHI DALGAKIRAN TRX Turbo Kompresör, ülkemizde üretilecek en büyük kapasiteye sahip turbo kompresör özelliğine sahiptir. Bu proje kapsamında 3 kademeli 145-380 m³/dk debi aralığında ve 11 Bar(g)’a kadar basınçlı hava üretebilecek TRX turbo kompresör tasarım ve prototip üretimi çalışmaları sürdürülmektedir.
Hedef %85 yerlilik oranı
Türkiye’nin en büyük kapasiteli yağsız hava kompresörü olma özelliği taşıyan TRX Serisi Turbo Kompresörün üretimindeki ana hedefimiz yerlilik oranını %85’e ulaştırmaktır. Hali hazırda yerlilik oranı %70’e yaklaşan TRX özelinde, özenle tasarlanan her bir ekipmanı için birçok yerel tedarikçiyle ürün geliştirme faaliyetleri sürdürülmektedir. IHI DALGAKIRAN olarak ana hedeflerimizden olan tedarikçi eğitim programımız da yerlileştirme çalışmalarımızla paralel ilerlemektedir.
Fabrikasını kurduğu 2017 yılından bu yana en büyük yatırım kalemlerinden olan AR&GE çalışmalarına aralıksız devam eden IHI DALGAKIRAN, TRE serisinde yakaladığı %85’lik yerlilik oranıyla hem istihdama katkı sağlamakta hem de Turbo Kompresör ihtiyaçlarında daha rekabetçi fiyatlar sunmaktadır.
Kritik Komponontler Türkiye’den
Referans alınan IHI turbo kompresörleri gövde tasarımları AR&GE Mühendislerimiz tarafından daha dayanıklı ve daha mukavemetli olacak şekilde geliştirildi. “Key Part”ları Japonya’dan gelen ürünün ana gövdesi ve tüm döküm parçaları Türkiye’de dökülüp işlenmekte. Buna ek olarak, yeniden tasarlanan TRX Serisi Turbo Kompresör’ün kontrol sistemi, hava emiş sistemi, yağ tankı ve yağlama hattı, eşanjörleri, difüzör ve inlet scroll’ları gibi tüm kritik parçaları da Türkiye’de üretilmektedir. Kompresör ana gövdesi tek parça olarak tasarlanmış olup dayanıklı ve kompakt bir yapıdadır. Hava soğutucuları, dişliler, yataklama ve sızdırmazlık elemanları, aerodinamik ekipmanlar döküm gövde içerisine entegre edilmiştir. IHI DALGAKIRAN bu projede strafor kalıp yöntemi ile farklı bir döküm yöntemi üzerinde çalışarak prototip üretimini tamamlamıştır. Strafor kalıp döküm yöntemi hızlı prototip üretimine olanak sağlamaktadır. Kompresöre entegre olan sistemlerin CFD analiz ve iyileştirme çalışmaları devam etmektedir. Söz konusu bu AR&GE faaliyetleri partner tedarikçi firmalarla ortak yürütülmektedir. Bu sayede partner firmalarda da AR&GE kazanımları oluşmaktadır.
Özel filtre sistemi
TRX Turbo kompresör filtre sistemleri hedef satış coğrafyasında yer alan hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgeler de gözetilerek iki kademeli emiş hava filtresi sistemi tasarlanmıştır. Bu sistemde kullanılacak filtre elementi boyutları hava geçiş yüzey alanını arttırarak basınç düşümünü minimize edecek ve filtre kullanım ömrünü arttıracak şekilde tasarlanmıştır. Bu sayede IHI DALGAKIRAN TRX serisi turbo kompresörleri, üretim süreçleri nedeniyle tozlu ve partiküllü fabrika ortamlarında (Demir çelik tesisleri, Kimya tesisleri) enerji verimliliği ve uygun bakım maliyetleri ile göz doldurmakta.
Yerleşim Kolaylığı
IHI DALGAKIRAN satış alanının oldukça geniş olmasından dolayı makinanın kaldırma ve taşıma operasyonlarını güvenle sağlayabilmek için AR&GE faaliyetleri esnasında kompresör mekanik taşıyıcı ekipmanları, statik analizler ve mukavemet hesapları yapılarak dizayn edilmektedir. Kompresörlerin periyodik bakım yapılacak ekipmanları gözetilerek yapılan tasarımlar ile bakım kolaylıkları sağlanmaktadır.
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 69
HABER
Yerli üretim bakır eşanjörler
Su soğutmalı olarak tasarlanmakta olan kompresörlerimizde boru demeti eşanjör sistem tasarımı kullanılacaktır. Kompresör verimliliği açısından önemli rolü olan eşanjörler üzerinde CFD analiz çalışmaları yürütülmektedir. Yapılmakta olan bu analizlerde eşanjör performansını arttıracak ve basınç düşümünü minimize edecek şekilde tasarım yapılmaktadır. IHI DALGAKIRAN Dilovası’ndaki fabrikasında yaptığı yatırım ile tüm eşanjörleri kendi bünyesinde üretmektedir.
Intelligence Turbo Kontrol Sistemleri
Turbo kompresör üzerinde bulunan sıcaklık, basınç, titreşim sensörleri, elektriksel ekipmanlar ve elektromekanik ekipmanların tamamını kontrol edebilecek oldukça gelişmiş bir kontrol sistemi IHI DALGAKIRAN AR&GEmühendisleri tarafından tasarlanmaktadır. Yeni nesi kompresör kontrol sistemlerinin entegre edildiği “Intelligence Turbo PLC” sensörlerden gelen girdileri işleyerek makine üzerinde
TRX Serisi Özellikleri;
70 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
yer alan ekipmanlara çıkış göndererek, çalışan tüm sistemi kusursuz bir şekilde kontrol etmektedir.
Türkiye’nin ilk ve tek turbo kompresör test merkezi
Orta gerilimde 2 MW’a kadar güce çıkabilen TRX SeriOrta gerilimde 2 MW’a kadar güce çıkabilen TRX Serisi, Türkiye’nin ilk ve tek Turbo Kompresör TEST MERKEZİ’nde test edilecektir. IHI DALGAKIRAN’ın üretimini gerçekleştirdiği tüm turbo kompresörlerin testleri Dilovası fabrikasında gerçekleşmektedir. IHI DALGAKIRAN’ın hassas olarak kalibre edilmiş test odasında müşterilerin tesislerinin koşulları altında (rakım, sıcaklık, basınç, elektrik besleme, soğutma suyu parametleri… vb) performans testine tabi tutulur. Kompresörün tüm parametreleri farklı çalışma noktalarında (boşta, nominal yükte, tam yükte ve surge bölgesinde) test edilir ve sonuçları müşteriye raporlanır. Alçak gerilimde enerji beslemesi koşullarında 100 kW ile 1 MW, orta gerilimde ise 4 MW’ a kadar test olanağı sunan test merkezinde 50 Hz ve 60 Hz seçenekleriyle 400 V- 10,000 V arası test yapılabilir.
HABER
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 71
HABER
Termal Görüntüleme Nedir? Elektrikte Kullanımı Nasıldır? İnsan gözü elektromanyetik spektrumdaki görünür dalga boyundaki ışıkları görür. Halbuki bizim göremediğimiz farklı dalga boyları da vardır. Nesneler karanlık veya ışıktan etkilenmeyecek şekilde kızılötesi ışık yayarlar. Bu kızılötesi ışık nesnenin termal enerjisidir ve farklı durumlarına değişkenlik gösterir. Termal kamera, bu enerjiyi mercek vasıtasıyla detektörlere düşürür. Buradan da elektronik sensörlere gelerek işlenir ve gözün okuyup yorumlayabileceği verilere dönüşür. Bu olayın sonucunda oluşan fiile termal görüntüleme denir.
72 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
T
ermal görüntülemede nesneler sarı-turuncu gibi renk tonlarındadır. Isınma arttıkça daha parlak, soğukluk oldukça mavi veya mor görünürler. Aşağıdaki görselde bir insan elinin termal görüntüleme verisini inceleyebilirsiniz. Termal görüntüleme çok geniş kullanım alanına sahiptir. Elektrik sektörü en etkili kullanıldığı alanlardandır. Tesisatçılar, duvardaki sızıntıları herhangi bir kırma/ delme yapmadan kolaylıkla bulabilir. Belgesellerin gece çekimlerinde hayvanları görüntülemek için, ısı yalıtımında sızıntı olup olmaması, sağlıkta ateş ve anormal ısı artışlarını hızlı tespit etmek için kullanılabiliyor. Bunların haricinde ulaşımda, itfaiyede, güvenlik alanında, bilim ve teknik alanında da termal görüntülemeden yararlanılır.
Elektrik sektöründe termal görüntüleme nasıl kullanılır?
Elektrik devresinde bir akım akması sonucunda, enerjinin bir kısmı ısı enerjisi olarak kayıp olur. Normal değerlerde olan bu ısı kaybı için yapacak bir şey yoktur. Olağan kabul edilir. Fakat arıza meydana gelen, problemli çalışan, yanlış yükleme yapılan devrelerde normal olmayan bir ısı üretimi oluşur. Termal kameralar sayesinde bu zararlı ısının tespiti sayesinde, problemler kolayca belirlenebilir. Özellikle büyük devrelerde, cihazlarda bir sorun varsa; sorunu tespit etmek oldukça zordur. Termal kamera ile hızlı ve doğru şekilde tespit edilmesi sağlanır. Uzman bir elektrik personeli termal kamerayı söz konusu ekipmana yönlendirir. Beklenmedik sıcak noktaları tespit etmek amacıyla çevreyi arar. Kamera, ekipmandan yayılan ısının canlı görüntüsünü üretir ve tetiğin hızlı bir şekilde sıkıştırılmasıyla termal bir görüntü yakalanır. İnceleme tamamlandığında, daha yakın analiz, raporlama ve gelecekteki planlar için görüntüler bilgisayar vb. cihaza aktarılır. İnceleme yapılırken sistemin yüklü çalışması önemlidir. NFPA 70B’ye göre (Amerikan Yangından Korunma Kurumu) en az %40 ve üstü yükleme ile çalışan sistemde doğru ve etkili arıza tespiti yapılabilir. Soğutma koşulları normalin dışındaysa bunun da görüntülemeyi etkileyeceği unutulmamalıdır.
Devredeki hangi durumlarda ısı artışı olur?
Isı artışı genel olarak iki kalıbın farklı varyasyonlarından meydana gelir. Bunlar; düşük yüzey teması ile meydana gelen yüksek direnç ve aşırı yüklü/dengesiz devrelerdir. Kısaca ohm kanuna göre ısı P=I2.R olduğuna göre akım veya dirence bağlıdır. Aşağıdaki görsellerde sırasıyla tespit edilen arızalar belirtilmiştir:
Motor kontrolöründeki bağlantı gevşekliği, Bir sigortada zayıf bağlantı, Bir sigorta bağlantısında diğerine göre hata tespiti,
Bir prizdeki bağlantı gevşekliği,
5. ve 6. Görsel bir devre panelinin aşırı yüklemeden ısınması, Bir kontrolörün bir bağlantısının aşırı ısınması, Akım trafosunda ısınma,
Termal görüntüleme kameralarının dolap veya metal içlerini doğru görüntülemesi için açılması gerekir. Yukarıdaki görsellerde busbarlardaki aşırı sıcaklık tespitleri vardır.
Soğutma yağı sızdıran trafonun bobinler üzerindeki yüksek sıcaklık etkisi, Servis trafosunda aşırı ısınmış bir bağlantı, Trafo üzerinde ısınmış ana bağlantı, Yine trafo üstten görünümünde ısınmış bağlantılar. Tüm bu görsellerden çıkarılan sonuca bakıldığında her sıcaklık tespiti arızanın sebebi hemen bulup çözmemize yaramıyor. Bazen gevşek bir bağlantının sağlamlaştırması problemi çözse de kimi zaman nedeni bilinmiyor. Bunun için de uzman elektrik profesyonelleri bu konuda araştırma yaparak çözüm üretirler. Termal görüntüleme kameraları teknolojinin getirdiği nimetlerden biridir. Özellikle elektrik gözle görülmeyen, hissedilen bir enerji olduğu için bu gibi çalışma metotları daha güvenli ve hızlı sonuçlar verir. 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 73
TEKNİK MAKALE
BİR ALÜMİNYUM TESİSİNİN BASINÇLI HAVA SİSTEMİNDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN SAĞLANMASI Gökay Çomoğlu Satış Müdürü Vat Enerji Hizmetleri
Endüstriyel işletmelerde basınçlı hava, yoğun olarak kullanılan bir enerji türüdür. Enerji maliyeti bakımından ele alındığında oldukça pahalı olan basınçlı havanın, ekipman verimlerine (kompresör, kurutucu, filtre) ve kayıp kaçak oranlarına bağlı tasarruf potansiyeli de oldukça yüksektir. Bir alüminyum tesisi için yapılan etüt çalışmasında, basınçlı hava sistemi ele alınmış, verim analizlerine bağlı tasarruf potansiyelleri ortaya çıkartılmıştır. Bunun akabinde uygulaması yapılan projenin çıktıları bilgilerinize sunulmuştur.
74 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Teknik Makale
E
nerji etütleri, enerji verimliliği açısından mevcut durumu görebilme adına oldukça önem arz eden çalışmalardır. Birçok sistemin incelendiği ve ölçüldüğü bu çalışmalarda basınçlı hava sistemleri de ele alınmakta ve detaylı olarak incelenmektedir. İşletmede yapılan incelemelerde, tüm kompresörlerin tek tek debi ölçümleri ve eş zamanlı olarak güç ölçümleri yapılmış ve verim değerleri ortaya çıkartılmıştır. Bunun yanında, işletmenin toplam hava tüketim miktarı da ölçülmüş ve tüm kompresörlerde eş zamanlı güç ölçümü de yapılmıştır. Böylece sistemin toplam verimi de ortaya konulmuştur.
düşük olan kompresörlerin olması • Basınçlı hava kaçaklarının oldukça fazla olması • Yük yönetim sisteminin olmaması ve buna bağlı olarak kompresörlerin çalışma senaryolarının belirlenememesi Sistem içinde verimi çok düşük olan iki kompresörün ölçüm değerleri aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Kompresör 1 Ortalama Debi : 9,72 m3/dk Ortalama Güç : 82 kw SET : 8,43 Kompresör 2 Ortalama Debi : Ortalama Güç : SET :
5,79 46,8 8,08
m3/dk kw
Kompresörlerdeki verimsizliklerin yanı sıra basınçlı hava kaçaklarında da ciddi oranda kayıp söz konusudur. Bu durumun temel nedeni, işletmenin tüketim hatları için izleme sisteminin olmaması, hava tüketiminin takip edilmemesi ve dönemsel olarak kaçak tespiti yapılmamasıdır. Enerji etüdünde tespit edilen hava kaçaklarının listesi aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Grafik 1 : İşletmenin Toplam Hava Tüketimi (1 Günlük)
1
Grafik 2 : Kompresörlerin Toplam Güç Tüketimi (1 Günlük)
Yukarıdaki grafikler incelendiğinde, işletmenin toplam hava tüketimi ortalama 58 m3/dk, buna karşılık harcanan toplam güç değeri ise ortalama 500 kw’dır. Bu durumda sistemin spesifik enerji tüketimi 8,6’dır. Bu değer basınçlı hava sistemi için oldukça yüksek bir değerdir. Verimsizliği oluşturan nedenler incelendiğinde aşağıdaki bulgular ortaya çıkmıştır : • Sistemi oluşturan kompresörlerde verimleri
Ölçüm
Kaçak No.
Bölüm
(dB)
Enerji Kaybı (kW)
Basınç
Tespit Edilen Kaçak Maliyeti
8 m Eloksal
7
36
2.497
999 ¨ 1.783 ¨
2
8 m Eloksal
7
53
4.457
3
8 m Eloksal
7
34
2.292
917 ¨
4
8 m Eloksal
7
34
2.292
917 ¨
5
8 m Eloksal
7
44
3.373
1.349 ¨
6
Eloksal, Ön İşleme Bölgesi
7
50
4.085
1.634 ¨
7
Eloksal, Satinaj Ön İşlemeler
7
60
5.367
2.147 ¨
8
Paketleme-Sevkiyat Alanı
7
62
5.638
2.255 ¨
9
Eski Folyo, Eski Sarma
7
63
5.774
2.310 ¨
10
Şartlandırıcı
7
59
5.234
2.094 ¨
11
Savma
7
47
3.723
1.489 ¨
12
Savma
7
50
4.085
1.634 ¨
13
Elle Paketleme
7
51
4.208
1.683 ¨
14
Toz-Boya
7
46
3.605
1.442 ¨
15
Mekanik İşlem
7
63
5.774
2.310 ¨
16
Polisaj Makinesi Tarafı
7
40
2.924
1.170 ¨
17
Guaf
7
67
6.332
2.533 ¨
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 75
TEKNİK MAKALE
18
Kalıphane
7
55
4.712
1.885 ¨
19
Kalıphane
7
53
4.457
1.783 ¨
20
Kalıphane
7
47
3.723
1.489 ¨
21
Tesviye
7
63
5.774
2.310 ¨
22
Pnömatik, Kalıphane
7
52
4.332
1.733 ¨ 2.041 ¨
23
Pnömatik, Kalıphane
7
58
5.102
24
Kalıphane
7
60
5.367
2.147 ¨
25
CNC 4
7
50
4.085
1.634 ¨
26
CNC 5
7
61
5.502
2.201 ¨ 2.365 ¨
27
CNC 3
7
64
5.912
28
Mekanik İşlemler
7
58
5.102
2.041 ¨
29
Mekanik İşlemler
7
66
6.191
2.476 ¨
30
Mekanik İşlemler
7
56
4.840
1.936 ¨ 1.683 ¨
31
Kompozit Bölümü
7
51
4.208
32
Kompozit Bölümü
7
54
4.584
1.833 ¨
33
1.Hat
7
67
6.332
2.533 ¨
34
1.Hat Extruder Hız Alma Hattı
7
67
6.332
2.533 ¨
35
2.Hat Hurda Ezme
7
57
4.970
1.988 ¨
36
Kompozit Panel
7
63
5.774
2.310 ¨
37
3.Hat Isıtma Fırını
7
64
5.912
2.365 ¨
38
4.Hat
7
64
5.912
2.365 ¨
Basınçlı hava kaçak tespiti, ultrasonik kaçak dedektörü ile yapılmıştır. Kaçakların desibel değerlerinden delik çapını ve buradan enerji kaybını hesaplayan özel bir program ile kaçak maliyetleri hesaplanmıştır. İşletmedeki tüm kaçakları tespit etmek oldukça zordur lakin belirli periyotlarda yapılan kaçak taramaları ile bu kaçakları azaltmak mümkündür.
3. YAPILAN ÇALIŞMALAR
Verimsiz olarak çalıştığı tespit edilen iki adet kompresör yerine daha verimli bir kompresör alınmıştır. Böylece hem enerji hem de bakım maliyetlerinde tasarruf sağlanmıştır. 2018 yılında yapılan bu projenin tasarrufu aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. REVİZE SONRASI DURUM Kompresör 1 Kompresör 2 Yeni Kompresör MEVCUT DURUM
Kompresör Debi, m3/dk Güç Tüketimi, kw Toplam Güç Tüketimi
9,72
5,79
16
82
48,6
102
130,6
102
39
Panel Çekme Önü
7
62
5.638
2.255 ¨
Çalışma saati, h/yıl
7920
40
3-4 Hat Çember Sıkma
7
68
6.474
2.590 ¨
Saatlik Tasarruf, kwh
28,6
41
4.Hat
7
52
4.332
1.733 ¨
Elektrik Birim Fiyatı
0,20 TL/ kwh
42
Kompozit Panel
7
63
5.774
2.310 ¨
43
3.Hat
7
68
6.474
2.590 ¨
Yıllık Parasal Tasarruf
45.302,4 TL
44
3.Hat
7
62
5.638
2.255 ¨
Yatırım Bedeli
108.000 TL
45
4.Hat
7
58
5.102
2.041 ¨
46
4.Hat
7
60
5.367
2.147 ¨
47
Sevkiyat Kısmı
7
64
5.912
2.365 ¨
48
Dökümhane
7
65
6.051
2.420 ¨
49
Dökümhane
7
47
3.723
1.489 ¨
50
15 metre
7
47
3.723
1.489 ¨
51
15 metre
7
47
3.723
1.489 ¨
52
Mazak 1
7
54
4.584
1.833 ¨
53
Mazak 3
7
54
4.584
1.833 ¨
54
Mazak 3
7
61
5.502
2.201 ¨
55
Mazak 7
7
49
3.963
1.585 ¨
56
Mazak 5
7
54
4.584
1.834 ¨
57
Brother-2
7
41
3.034
1.214 ¨
58
Eksantrik Press
7
58
4.251
2.126 ¨
59
Abkant Press
7
76
6.373
3.186 ¨
60
Mekanik İşlemler
7
60
4.473
2.236 ¨
61
Mekanik İşlemler
7
53
3.714
1.857 ¨
62
Kalıp Ar-Ge
7
61
4.585
2.292 ¨
63
Yatay Toz Boya
7
63
4.812
2.405 ¨
64
16 MN Hurda
7
67
5.277
2.638 ¨
76 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Geri Ödeme Süresi
2,3 Yıl
Kompresör sayısının fazla olması ve çalışma senaryolarının belirlenememesi de verimsizlik oluşturan bir başka nedendir. Özellikle değişken yükler için hız sürücülü kompresör kullanılmaması, sabit devirli kompresörlerin boşta çalışma sürelerinin optimize edilmemesi de enerji maliyetlerini arttırmaktadır. Bu durumu daha verimli hale getirmek için yük yönetim sistemi kurulmuştur. İşletmenin sabit tüketimleri için verim değerlerine göre sabit devirli kompresörler sıra ile devreye girmektedir. Böylece verimi yüksek olan kompresör daha çok çalışmakta ve boşta çalışma süresi azaltılmaktadır. Değişken yükler için de hız sürücülü kompresör devreye girmektedir. Bu uygulama sonrasındaki basınçlı hava üretim ve güç tüketim verileri aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
Yük Yönetim ve İzleme Sistemi ile Sağlanan Tasarruf
Mevcut Durumda 58 m3/dk Hava İçin Harcanan Güç: 500 kw Yeni Durumda 58 m3/dk Hava İçin Harcanan Güç:
TEKNİK MAKALE
410 kw Toplam Tasarruf (SET’e bağlı): 90 kwh 90 kw’lık tasarrufun 28,8 kw’lık kısmı kompresör değişiminden gelmektedir. Bu sebeple yük yönetim sistemi için sağlanan net tasarruf 61,2 kw’dır. Yük Yönetim Sistemi Tasarruf: 61,2 kw Elektrik Birim Fiyatı: 0,20 TL/kwh Çalışma Süresi: 7920 h/yıl Yıllık Parasal Tasarruf: 96.696 TL/yıl Yatırım Bedeli: 88.500 TL Geri Ödeme Süresi: 0,9 Yıl Endüstriyel işletmelerde enerji izleme sistemlerinin yaygın olarak kullanılmadığı bilinmektedir. Bu durumun neden olduğu olumsuz durumlar aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. • Sistemlerin enerji üretim ve tüketim değerlerinin belirlenememesi • Sistem verimlerinin belirlenememesi • Gereğinden fazla tüketimlerin önüne geçilememesi • Genel maliyetler içinde enerji kalemlerinin belirlenememesi Tesiste yapılan incelemede, basınçlı havayı kullanan bölüm sayısının fazla olduğu ve hangi bölümün ne kadar hava tükettiğinin belli olmadığı tespit edilmiştir. Bu durum için işletmeye basınçlı hava izleme sistemi önerilmiştir. Basınçlı hava izleme sistemi ile, her bir bölümün ne kadar hava tükettiği, maksimum şartlarda ne kadar hava tüketeceği ve tüketilen enerjinin maliyeti belli olmaktadır. Yapılan bu uygulama ile, basınçlı hava kaçaklarının önüne geçilmiş, sürekli iyileştirme hedefi ile tüketimlerin de azaltılması sağlanmıştır.
Basınçlı hava izleme sistemi ile her kompresörün debisi ve güç tüketimi ölçülmektedir. Böylece kompresörlerin verim analizi yapılmakta ve yük yönetim sistemi de bu verim değerlerine göre çalışmaktadır. Bunun yanında üretim bölümündeki debimetreler ile de her bir bölümün hava tüketimi sürekli olarak izlenmekte, minimum- maksimum değerler belirlenmektedir. Bölümlerin belirlenen hava tüketimlerini geçmesi durumunda kaçak tespit çalışması yapılmakta ya da tüketimi arttıran neden araştırılmaktadır.
4. SONUÇ
Enerji maliyetlerindeki artış, işletmeleri enerjinin verimli kullanılmasına yönlendirmektedir. En ucuz enerji tasarruf edilen enerjidir mantığından yola çıkarak, her işletme kendi verimlilik potansiyellerini belirlemelidir. Enerji etütleri bu noktada oldukça önem arz etmektedir. Yapılan her etüt çalışması, işletmenin birim ürün başına harcadığı enerjiyi azaltmaya yönelik olacaktır. Alüminyum tesisinde yapılan enerji etüdünün basınçlı hava sistemleri bölümündeki çıktıları bu yazıda bilgilerinize sunulmuştur. Tüm proje ve iyileştirme çalışmalarından çıkan sonuç, enerjinin etkin ve verimli kullanılmasında ölçme ve izlemenin çok önemli olduğu yönündedir. Bu sebeple , basınçlı hava sistemleri için: n Kompresör debi ölçümü n Kompresör güç ölçümü n Kompresör çalışma basıncı n Kurutucu güç tüketimi n Kurutucu dew point noktası n Filtre basınç farkları n Üretim hatları debi ölçümü n Üretim hattı basınçlarının ölçümü ve izlenmesi verimlilik adına oldukça önemlidir. Tüm işletmelerin sadece basınçlı hava sistemi değil, tüm enerji sistemlerini ölçmeleri ve izlemeleri tavsiye edilmektedir. Bu şekilde olası verimsizliklerin ve kayıpların önüne geçmek mümkündür.
Resim 1 : Basınçlı Hava İzleme Sistemi Ekran Görüntüsü
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 77
TEKNİK MAKALE
KOMPRESÖRLERDE SOĞUTMA SİSTEMLERİ DİNÇER TOPÇU
Dalgakıran Kompresör
Kompresör en basit ifade ile bir gazın hacmini düşürmek veya hızını artırarak basıncını artırmayı amaçlayan makinelerdir. Kompresör ilaç sanayinden otomotiv sektörüne, endüstriyel tesislerden, en küçük işletmelere kadar hayatımızın birçok alanında karşımıza çıkar.
78 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
TEKNİK MAKALE
G
ünümüzde trend olarak kullanılan vidalı hava kompresörleri bir çok komponentin bir araya gelmesi ile oluşur. Vidalı kompresörlerde ana komponentler vida, motor ve soğutma grubudur. Bunların yanında seperatörler, filtreler ve kurutucular diğer ekipmanlar olarak düşünülebilir. Kompresörde vida tarafından basınçlandırılan ve haliyle ısıl yükü üzerine alan hava ve yağ karışımını soğutmak için kullanılan kompresör soğutma sistemleri, kompresörlerde mutlaka olması gereken bir sistemdir. Şekil 1 Kompresörlerde kullanılan Radyatör + Fan Soğutma Sistemi Kompresörlerde soğutma için kullanılan akışkanlar su ve havadır. Hava ile soğutulan sistemlerde kompakt ısı değiştiriciler ve borulu eşanjör sistemleri kullanılmaktadır. Günümüzde Vidalı kompresörlerde ise kompakt ısı değiştirici sınıfına giren fin and plate olarak adlandırılan kompakt ısı değiştiriciler kullanılmaktadır. Bu sistem günümüzde araba radyatörlerindeki kullanılan soğutma sistemine benzemektedir. Şekil 1’de örnek olarak kompresörde kullanılan bir radyatör-fan soğutma grubu gösterilmektedir. Hava soğutmalı soğutma sistemlerinin bir diğer ekipmanı ise fan grubudur. Fanlar, ortam havasını soğutucu radyatör üzerinden geçirerek, radyatör içerisindeki kanallardan geçen sıcak hava ve sıcak yağın ısısını alır. Kompresörlerde fanların seçimi ve konumlandırması çok önemlidir. Fanın çalışma prensibi gereği karşıladığı basınçta oluşturduğu hava debisi değeri sistem için seçilen fanın en kritik özelliğidir. Kompresör hava radyatörleri dar kanatlı kısımları, hava akışına direnç oluşturarak kompresör sisteminde ana basınç kayıplarından birini oluşturur. Yağ enjekteli kompresörlerde ısıl yükün yaklaşık %75’lik kısmı yağ, %14 grubu ise sıkıştırılmış hava tarafından üzerine alınır. Radyatörlerin büyük bölümü, bu oransal yaklaşım hesaba katılarak boyutlandırılır. Ayrıca radyatörlerdeki yağ kanalları hava kanallarına göre daha büyüktür. Bunun nedeni de yağdaki viskoz kuvvetlerdir. Şekil 2’de üst üste konumlandırılmış bir hava ve yağ radyatörü görülmektedir.
Şekil 2 Hava +Yağ Radyatörü Radyatörlerde kullanılan fanlara baktığımızda, kompresör gücü arttıkça eksenel fan kullanımından radyal fan kullanımına geçişi yapılmaktadır. Buradaki sebep radyatör boyutlarının büyümesi ve ortaya çıkan basınç değerlerinin artmasıdır. Eksenel fanlar yüksek basınç değerlerinde aynı büyüklükteki radyal fanların sağladığı hava debilerini sağlayamadığı için daha verimli olan radyal plug tip fanlar kullanılmaktadır. Bazı tasarımlarda ise motor milinden tahrik alan fan kanadı ile tüm sistemde hava akışını sağlayıp soğutmanın gerçekleşmesini sağlar. Bu tasarımlarda makine içerisi pozitif basınçta bırakılarak emilen ortam havasının soğutucu bloğunun üzerinden tekrar dış ortama verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kompresör kasa tasarımında hava kaçakları minimize edilmelidir. Bu yüzden soğutma sisteminin verimli çalışabilmesi için kapakları kapalı olarak çalışması gereklidir. Hava kompresörlerinde kullanılan bir diğer soğutma sistemi su ile soğutmadır. Bu sistem hava soğutmalı sistemlere göre daha maliyetlidir. Çünkü hava bedava ve her yerdedir. Fakat su ile soğutma yapılabilmesi için bir su dağıtım şebekesinin kompresör yanına kurulması gerekmektedir. Bu, sisteme ek olarak bir maliyet getirmektedir. Fakat su soğutmalı sistemler şebeke suyunu ısıtmak için kullanılabilmektedir. Isı geri kazanımı maliyet açısından avantajlı bir çözüm ortaya çıkarabilmektedir. Şekil 3’te su soğutmalı bir kompresörde kullanılan plakalı ısı değiştiricisi görülmektedir.
Şekil 3 Gövde Borulu Eşanjör Basınçlı hava sıcaklığının 120˚C’yi aştığı su soğutmalı sistemlerde Şekil3’de bir örneği gösterilen gövde borulu eşanjörler kullanılmaktadır. Gövde borulu eşanjörlerin gövdesinden su, boru demetini oluşturan borularından sıkıştırılmış hava geçmektedir. Kademeli kompresörlerde birden fazla gövde borulu eşanjör sistem içerisinde yer alabilir. Sistem tasarlanırken su sıcaklığının kaç derece artış yapacağı, su debisi, sistemin soğutma kulesine dönüş sıcaklığı gibi parametreler çok önemlidir
ve birbiri ile bağlantılıdır. Kompresör sistemlerinde sıcaklık artışı kulenin ΔT değeri ile bağlantılıdır. Bu değer sistemden uzaklaştırılacak ısıl yük ve debiye bağlı olarak 5°C-15 °C ‘ye kadar çıkabilir. Eşanjöre gönderilen su debisinin artması soğutma kulesi ΔT değerini düşürmektedir. Bu değerler ile yaz dönemi en kritik yaş termometre sıcaklığı göz önünde bulundurularak ideal soğutma kulesi seçimi yapılır. Hava veya su soğutmalı sistemlerde makine kW arttıkça opsiyonel olarak kabin soğutma fanı kullanımı da görülmektedir. Bu fan, kabin içerisinde hava dolaşımını sağlar ve böylece bölgesel sıcaklık artışını engeller. Ayrıca kabin soğutma fanı kompresör emiş sisteminin kabin içerisinde olduğu tasarımlarda, emiş havasının sıcaklığını artmasını önler. Şekil 43 Plakalı ısı değiştiricisi Kompresölerde soğutma sistemi olarak kullanılan bir diğer komponent ise plakalı eşanjörlerdir. Şekil 4’de bir örneği gösterilen Plakalı eşanjörler gövde borulu eşanjörlere göre daha az yer kaplayarak önemli bir avantajı elinde bulundurur. Sistemde su ile hava ve yağ soğutulur. Havayı ve yağı soğutmak için iki adet plakalı eşanjör kullanılır. Seri bağlantılı sistemlerde Soğutma suyu ilk olarak hava daha sonra ise yağ eşanjörüne girerek sistemdeki hava ve yağın soğutulmasını sağlar. Burada su debisi, yağ eşanjöründeki kapasiteye göre belirlenir. Plakalı eşanjörler, ısı geri kazanımlı makinelerde yağ eşanjörü olarak kullanılır. Bu işlemde soğutma suyunun sıcaklığı 70°C’lere kadar yükselir ve duş sistemi ve/veya ısıtma sistemlerinde bu ısıdan faydalanılır. Paralel hatlı sistemlerde ise soğutma suyu iki farklı eşanjöre birbirinden bağımsız olarak da gönderilebilir. Kompresörlerde soğutma sistemine ek olarak soğuk bölgelerde vida içerisindeki yağın kullanımında olumsuz bir durum oluşmaması için ısıtıcı kullanılır. Böylece yağın donması ve makinenin zarar görmesi engellenir. Bu uygulamanın yanında soğuk bölgelerde yine kabin içerisinde kullanılan ısıtıcılar radyatör ve borularda donmayı engelleyerek kompresörün düzgün çalışmasını sağlar. Günümüzde kompresörlerde soğutma, hem hava hem de su ile yapılmaktadır. Soğutma sisteminin ana alt elemanları radyatörler, eşanjörler ve fanlardır. Kompresörlerde kullanımı kaçınılmaz olan soğutma sisteminin havadan çektiği ısının geri kazanılması işletmeleri enerji verimliliği açısından avantajlı konuma getirir. Enerjiden tasarruf da işletme maliyetlerinin düşmesini sağlar.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 79
HABER AIR WORLD
KISA HABERLER
Sanayiciler ticari araçlarda ÖTV indirimi bekliyor! Ne Olmuştu?
İ
kinci el araba fiyatlarında ki yüksek artış, 2020 yılı ÖTV indirimi beklentisini arttırdı. Bazı ikinci el araba fiyatları sıfır araç fiyatlarını bile geçmiş durumda. Öte yandan pandemi sürecinde iş yapamayan fakat yeni dönemde araç değişimi ve yeni araç alımı planlayan sanayiciler zorda. Özellikle yetkili servislere ve satış mühendislerine araç almak isteyen sanayicilerin gözü Cumhurbaşkanı’nda. Şirketlerine araba almak isteyen firma sahipleri, işlerini geliştirmek için yatırım yapmak istediklerini fakat pandemi sürecinde iş yapamadıklarını ve gelirlerinin düştüğünü belirtti. Ankara Sincan'da faaliyet gösteren bir fabrika sahibi ise; "Ellerinde müşteri çeki veya bir alacak ta olmadığı için zor durumda kaldıklarını, bu yıl değiştirmeyi planladıkları üç aracı da değiştiremediklerini“ belirterek
“2020 de bu yaşadığımız sıkıntılar ve araç fiyatlarındaki artış nedeniyle araçları değiştirmekte zorlanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızdan bir müjde bekliyoruz” dedi. Birçok şirket son dönemde artan araç fiyatları nedeniyle 2. ele yönelmiş, devlet ise bundan dolayı vergi kaybı yaşamıştı. İzmir’de faaliyet gösteren bir şirket sahibi de şu açıklamalarda bulundu; “ÖTV indirimi konusu pandemi ile birlikte bizim için elzem bir hal aldı. Bu ÖTV'yi farklı amaçlarla kullanmak isteyenler de çıkabilir. Bunu engellemek için en az 2 yıllık bir Ltd. şirketi geçmişi olmasına bakmak gerekir, 5 yıllıksa 2 araç, 7 yıllıksa 3 araç alabilir gibi bir şart getirilirse iyi olur. En azından firma samimi ise zaten 1 araç da olsa bu hak verilirse kullanmak ister, bundan hem otomotiv firması, hem devletimiz hem de şirketler olumlu etkilenir”dedi.
80 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Otomobil fiyatlarının oldukça fazla artmasından sonra araç satışları bıçak gibi kesilmişti Bu bağlamda 2020 yılında vatandaşlar ve markalar ÖTV indirimi beklemeye başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, herkesin merakla beklediği 2020 ÖTV indirim kararı üzerinde çalışma yürütüldüğü müjdesini ise bir süre önce vermişti. Otomobil piyasasını büyük ölçüde canlandırması beklenen kararın bu yıl ortasına kadar çıkması bekleniyordu. ÖTV indiriminde ilk adım 2020 engelli indirimiyle başladı. Resmi gazetede yayınlanan haberde; Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde belirtilen yüzde 22.8'lik artış nedeniyle vatandaşların 247.000 kadar alınmayan ÖTV, 303.200 TL yükseltildi. ÖTV ve KDV dahil 303.200 TL'ye kadar ÖTV alınmayacak. Fakat daha önce taksici esnafı başta olmak üzere taşıma işi yapanlara da ÖTV indirimi bir defaya mahsus gelmişti. ÖTV indiriminden özellikle kompresör sektörü başta olmak üzere satış ve servis işleri yapan esnaf’ta 1 defaya mahsus istisna beklemeye başladı. Tüm sektörün gözü heyecanla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın alacağı kararda ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olur vermesinde.
MAKALE
Basınçlı havada ısı geri kazanımı ile yüksek enerji verimliliği
E
Damla BÜYÜKYILDIZ SUCU Proje ve Satış Destek Mühendisi
nerji maliyetlerinin artmasıyla, çoğu kompresör kullanıcısının tasarruf sağlayabilmek adına daha da bilinçlendiğini ve kompresörlerde potansiyel olarak bulunan ve kullanılmadan dışarıya atılan ısının farkına varmaya başladıklarını söyleyebiliriz. Basınçlı hava sektöründe, ısı geri kazanım sistemi ile işletmenizin enerji maliyetini önemli ölçüde düşürmek mümkün. Çünkü ısı geri kazanımı yoluyla ortama aktarılan ısı enerjisinin su ve ortam ısıtılmasında kullanılması, bir işletmenin ciddi anlamda enerji tasarrufu yapmasını sağlar. Bir kompresör istasyonunun yatırım ve 10 yıllık işletim maliyeti düşünüldüğünde, enerji maliyetleri toplam basınçlı hava üretim maliyetinin %70’ini oluşturmaktadır. Isı geri kazanımı kullanmanın, bu maliyetleri düşürmedeki etkisinin göz ardı edilemeyecek kadar büyük olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü basınçlı hava elde etmek için, kompresörlerin havayı sıkıştırma evresinde harcanan elektrik enerjisinin neredeyse tamamı ısıya dönüşür. Ve bu enerjinin yaklaşık olarak %96’sı geri
kazanılabilir ve ısıtma amacıyla tekrar kullanılabilir. Bu sayede birincil enerji tüketimini azaltmakla kalmaz, bunun yanı sıra toplam enerji dengesini de önemli ölçüde iyileştirmiş oluruz.
Sıcak hava ile ortamın ısıtılması
Sistemde hava kanalları yardımıyla, ısı nerede kullanılacaksa o bölgeye doğru yönlendirilir. Bu sayede, kompresör odasının yakınındaki atölyeler / çalışma alanları / depo alanları bu ısı sayesinde ısınırlar ve özellikle kış aylarında bu oldukça faydalı bir yöntemdir. Sıcak hava ihtiyacı bulunmadığı durumlarda (örn. yaz aylarında) açığa çıkacak ısı, bir havalandırma kapağı yardımıyla dışarıya atılabilir.
Sıcak su oluşturma
Farklı amaçlar için kullanılmak üzere plakalı sistem olarak belirttiğimiz KAESER PTG ısı eşanjörü sayesinde 70°
C’ye kadar sıcak su geri kazanılabilir. KAESER’in SM serisinden itibaren (5,5 kW ve üzeri) vidalı kompresörler bu PTG sistemleri ile donatılabilir. Kompresör sisteminin boyutuna bağlı olarak, PTG ısı eşanjörü üniteye entegre ya da harici olabilir. Atık ısıyı geri kazanmak için kullanılması gereken ekipmanların yatırım maliyeti düşünüldüğünde ise, yapılacak tasarrufla kendisini oldukça kısa sürede geri ödeyeceğini söyleyebiliriz. Kısacası iyi planlanmış bir enerji kazanım sistemi ile işletmenizin enerji maliyetini önemli ölçüde düşürmek mümkün. Ve aynı zamanda ısı geri kazanımı, enerjinizi daha verimli kullandığınız için işletmenizin CO2 emisyonlarını da azaltarak karbon ayak izi azaltma konusunda da destek sağlar. Kısacası hem çevre için hem de enerji tasarrufu için basınçlı hava sektöründe ısı geri kazanım sistemini kullanmanızı öneriyoruz.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 81
TEKNİK MAKALE
Vidalı Kompresörlerde, Elektrik Motorlarının İlk Kalkış Anında Oluşan Mekanik ve Elektriksel Stresin Önlenmesi İçin Uygulanan Yöntemler Mehmet Cahİt ŞEN Satış Koordinatörü Makine Yüksek Mühendisi
Bir alternatif akım motorun ilk kalkışta çektiği akım, nominal çektiği akımın 3 katı ile 7 katı arasında değişebilir. Bunun nedeni, durmakta olan sistem inerşiyasını yenebilecek enerjiyi motora verme gerekliliğidir. Bu esnada ana şebekeden çekilecek yüksek akım şu problemlere yol açabilir. Şebeke de voltaj düşümü, yüksek düzensizlikler hatta bazı durumlarda kontrolsüz kapanmalar. Yüksek start akımları aynı zamanda motor rotorları, sargıları üzerinde büyük mekanik streslere yol açar ve tahrik edilen malzemeyi ve zemini etkileyebilir.
82 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
B
ir çok start metodu vardır, bunların tümü bu stresleri azaltmayı amaç edinmiştir. Yük, motor ve şebekenin çektiği voltaj kapasitesi en uygun ilk çalıştırma metodunu belirler. İlk kalkış metodu için gerekli ekipmanı ve koruyucu cihazları seçerken aşağıdaki faktörler göz önüne alınmalıdır: * Motor ilk kalkış esnasında, şebekedeki voltaj düşümü * Motor ilk kalkışı için gerekli yük torku * Gerekli ilk kalkış süresi Bunun için alternatif akım motorlara uygulanan ilk kalkış yöntemleri aşağıda belirtilmiştir.
a) Doğrudan Çalıştırma(D.O.L.-direct on line)
En yaygın ilk çalıştırma yöntemidir. İlk kalkış ekipmanı sadece bir ana kontaktör ve termik veya elektronik aşırı akım rölesinden oluşur. Bu yöntemin dezavantajı, mümkün olan en yüksek ilk kalkış akımını vermesidir. Normal değeri, nominal akımın 6 ila 7 katı kadardır. Fakat 9-10 kata kadar çıkabilir. İlk kalkış akımının yanı sıra, nominal akımın 14 katı kadar olabilen ani akımlarda meydana gelebilir. Doğrudan çalıştırmada ilk kalkış torku da çok yüksektir.
TEKNİK MAKALE
d) Devir Ayarlı Sürücüler (Variable Speed Drive-VSD)
Bu tip Sürücüler,iki ana kısımdan oluşur.Birinci kısım AC-alternatif akımı (50 veya 60 Hz),DC‘ye(doğru akıma) dönüştürür.Fakat bu sefer değişken frekansla(0-250 Hz). Motorun hızı frekansa bağlı olduğundan;frekansı değiştirerek motor hızı değişebilir hale gelir. Frekans kontrolüyle, düşük hızda motor nominal torku mümkündür ve ilk kalkış akımı düşüktür.(Motor akımının 1-1.5 katı kadar ) Diğer bir avantaj ise yumuşak durmadır. ( Soft Stop) Bu özellik;kompresörün yumuşak durmasını ve bu sırada sistem basıncının tahliye edilmesini mümkün kılar. (Kompresör ilk kalkışının, sistemde var olacak bir basınca karşı olması önemlidir.
b) Yıldız – Üçgen Kalkış
Bu yöntemde, ilk çalıştırmada kalkış akımı ve torku azaltılır. Cihaz normalde üç kontaktör ve bir aşırı akım rölesi içerir. Kalkış akımı, doğrudan çalıştırma kalkış akımının yaklaşık % 30’u kadardır. İlk kalkış torku, doğrudan çalıştırma esnasında ki uygulamanın hafif yüklü veya yüksüz olduğu koşullarda ancak uygulanabilir. Motor ilk kalkış yükü ağırsa, motoru ivmelendirecek yeterli tork, üçgen fazına geçmeden önce elde edilemiyecektir. Nominal hıza ulaşabilmek için, üçgen fazına geçmek gereklidir. Bu da ani akım yükselmelerine yol açabilir. Bazı koşullarda akım ani değeri doğrudan çalıştırmadaki değerden de fazla olabilir. İlk kalkış yükü, motor nominal torkunun % 50 ve fazlası ise bu yöntem kullanılmaz.
c) Softstarter(yumuşak kalkış elemanı)
Softstarter yapısında thyristörler bulunur ve motor voltajı ayarlanabilir. Start esnasında motor voltajı, akımı ve torku aynı zamanda düşüktür. Kademeli olarak voltaj ve tork artar ve makine ivmelenmeye başlar. Bu ilk kalkış yöntemindeki en önemli fayda, uygulamadaki yüke göre ilk kalkış torkunun ayarlanabilmesidir. Softstarter‘in diğer bir özelliği yumuşak durma (soft stop)‘dur. Bu da hızlı duruşun yol açacağı zararların önlenmesi demektir.
Yağ enjekteli vidalı kompresörlerde tam yükte motordan çekilen güç ilk çalıştırma (start zamanı) grafiği incelendiğinde, devir ayarlı makinalarda, ilk kalkış esnasında oluşan mekanik ve elektriksel stresin, diğer yöntemlere nazaran çok daha düşük olduğu ve elektrik motorlarının daha uzun ömürlü olmasına ve şebekeye daha az zarar verdiği görülmektedir. Enerji verimliliği konusunda çok büyük artıları olduğu için günümüzde çok fazla tercih edilen devir ayarlı-frekans kontrollü-elektrik motorlarının, ilk çalıştırma esnasında oluşan mekanik ve elektriksel stresi önlemesi bakımından da faydaları gözönünde bulundurularak, mutlaka tercih edilmesi önemle tavsiye olunur. 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 83
TEKNİK MAKALE
Yüksek Basınç İstenen Lokal yerlerde Yeni bir Kompresör almak yerine Mevcut Kompresör hava hattında
Air Booster Kullanımı ile Enerji Tasarrufu BÜLENT BULUT Enerji Verimliliği Uzmanı Limak Çimento Anka Fabrikası
84 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
TEKNİK MAKALE
E
nerji Tasarrufun da en önemlisi bakış açımızı değiştirerek, basınçlı hava sistemini sorgulamamız ve devamlı 5N1K sorgulamasını yapmamız gerekmekte olup bunun sonucunda da enerji tasarrufuna gidecek yol bize açılacaktır. Basınçlı hava kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de kullandığımız ekipmanlarda bizim gerçekten kompresör basıncına kaç barda ihtiyacımız olduğu ve yüksek basınç gereken noktaları ekipmanları kayıt altına almamız gerekmektedir. Bu çalışmayı yaptıktan sonra hangi ekipmanlarda 8-10 bar, hangilerinde 4-6 bar ve hangi ekipmanlarda 2-3 bar basınç gerekmekte bunları tespit ederek listelememiz ve kapasitede hesabını tekrar gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bu tespitleri yaptıktan sonra kompresör çalışma basıncı için neden sorusunu sorarak, neden bu basınçta çalıştığını bilmiş olacağız ve çözüm önerimizi kolaylıkla sunarak enerji tasarrufunu yapabileceğiz. Örneğin Çimento fabrikası Klinker soğutma ünitesinde kullanılan air shocklar da 10 bar basınçta çalışması istenmekte, bu basınçta sistemin optimum verimlilikte çalışacağı belirtilmektedir. Bu durumda elimizde mevcut olan basınçlı hava kompresörleri incelendiğinde çalışma basıncının maksimum 7,5 bar olduğu ve klinker soğutma da kullanılacak airshock çalışma basıncını karşılamadığı görülmektedir. Bizimde airshock verimli çalışması için İlk aklımıza gelen 10 bar basınçta çalışan debisi hesaplanan değerde kompresör satın alınarak sistemin çalıştırılması düşünülmüştü ve öyle yapılarak EKOMAK 45 -10 bar basınçta çalışan kompresör sisteme entegre edilmiş ve bu şekilde uzun bir süre çalışılmıştır.
Şekil 1: Kompresör yerleşimi
Şekil 3: Kompresör Çalışma değerleri
Şekil 4: Kompresör Çalışma Grafiği
Enerji etüd yapıldığında Kompresör ün boşta yükte çalışma saatleri incelendiğinde de VFD sürücü ilave edilmesi kompresör enerji tüketimini azaltacağı görülmüştür. Detaylı enerji etüd yapıldığında Fabrika da sadece bu noktada yüksek basınç ihtiyacı olduğu tesbit edilip, enerji verimlilik dikkate alındığında enerji tasarrufu için farklı uygulama imkanı oluştu. Aklımıza gelen çözüm önerimiz, daha öncede Çimento Fabrikası Klinker soğutma air shock tüplerinde basınçlı hava ihtiyacını karşılamak için kullandığımız Air booster uygulaması olmuştur. Air booster kullanımı ile lokal olarak yüksek basınç istenen yerlerde bu uygulama ile yeni bir kompresör alımı veya lokal olarak yüksek basınç ihtiyacı giderilmiş olduğundan kompresör odasında bulunan kompresörlerinde yüksek basınçta çalışması önlenmiş olacağından kompresör çalışma basıncıda düşük basınçta çalıştırabilmektedir. 1 Bar basınç düşürdüğümüzde kompresör elektrik enerjisinden %7 tasarruf sağlanmış olacaktır.
Şekil 2: Kompresör çalışma performans verisi
Kompresör bakım masrafları ve elektrik enerjisi tüketiminden tasarruf sağlanmış olacaktır. Yine sürgülü klepe çalışmalarında kullandığımız pnömatik silindir uygulamalarında da uygulanan kuvveti artırmak için daha büyük pnömatik silindir uygulaması yerine Airbooster kullanımı ile aynı pnömatik silindir veya daha küçük pnömatik silindir uygulaması ile kullanılacak pnömatik ekipmanlarda elektrik enerjisinden da tasarruf sağlanmış olacaktır.
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 85
TEKNİK MAKALE •
Şekil 5: Air Booster Uygulaması
Yukarıdaki örnek işletme uygulamasında görüldüğü üzere fabrikanın işletme basıncı 6 bar’dır. Fakat fabrikada bulunan bir adet makinanın çalışabilmesi için 9 bar basınca ihtiyaç vardır. Burada kompresörün çıkışını 9 bar'a ayarlamak yerine lokal olarak ilgili makinanın basıncı VBA Booster sayesinde 9 bar’a yükseltilmiştir ve makinanın basınç yetersizliği problemi çözülmüştür. Kompresör çıkışının 9 bar yerine 6 bar’a ayarlanması kompresörün tüketmiş olduğu elektrik enerjisini azaltacaktır. Ayrıca işletmenin herhangi bir noktasında hava kaçakları varsa bu kaçaklar 9 bar yerine 6 bar’dan olduğu için kaçak miktarı da daha az olmuş olacaktır.
Elle ayarlanabilen ve hava uyarılı olan iki versiyonu bulunmaktadır.
Kullanırken dikkat edilmesi gereken faktörler ise şunlardır; -VBA Booster’ın ömrünün daha uzun olabilmesi (sık çalışmaması) için harici bir tank önerilir. -Ayrıca VBA Booster’ın çıkışından sabit basınç alabilmek ve yeterli debiyi sağlayabilmek için tank kullanımı çok önemli bir çözüm olacaktır. -VBA serisi basınç yükseltici regülatörü ile VBAT serisi hava tankının daha verimli ve uzun ömürlü bir şekilde çalışabilmesi için, besleme havasının önce 5 μm’lik ve sonra ise 0.3 μm’lik filtre ile filtrelenmesi gerekmektedir.
Şekil 8: Air Booster ve hava tesisatı yerleşimi
•
•
Boosterlar hava tüketerek çalışırlar, Booster kullanımın da da enerji tasarrufunu dikkate almamız gerekmektedir. SMC yeni çıkardığı booster modeli VBA-X3145 ile içerisinde dahili egzoz geri kazanım yöntemi sayesinde %40’lara varan oranda enerji tasarrufu sağlamaktadır.
Şekil 6:Pnömatik basınç yükseltici (booster) ve giriş-çıkış basınç ilişkisi
Şekil 7: Air booster ve tank üzeri yerleşimi
Air Booster Avantajları • • • •
Ana hat basıncını düşürerek sadece basıncın yetersiz olduğu bölgelere konarak gerekli basınç ihtiyacı karşılanmış olur. Lokal olarak basıncın sabit tutulması ya da belirli bir değere çıkarılması istenen yerlerde çözüm sunmak amacıyla kullanılmaktadır. Giriş basıncını, Max 20. bar olacak şekilde 2 ila 4 kat arttırma imkanı sunarlar. Sabit 5 bar’da 70 – 1900 L çıkış debisi sağlayabilmektedir.
86 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Şekil 9: Air booster tiplerine göre debi-basınç ilişkileri
Kaynaklar -SMC Pnömatik -Festo Pnömatik
TEKNİK MAKALE
VİDALI KOMPRESÖRLERDE Sahip Olma Maliyet Analizi ve Verimlilik Arttırıcı Öneriler Tuna Can İşcan Satış Mühendisi DHE Endüstriyel Basınçlı Hava ve Gaz Çözümleri
Sanayide geçmişten günümüze birçok farklı kompresör tipi üretilmiş ve kullanılmıştır. Kullanım tercihleri; kompresörlerin performanslarına, kapasite esnekliğine, bakım maliyetlerine, uygulama, kullanım-kontrol kolaylığına ve yatırım maliyetlerine göre yıllar içerisinde şekillenmiştir. Vidalı kompresörler ise, gerek ülkemizde, gerekse dünyada 150 m³/dk.’ya kadar basınçlı hava tüketimi olan işletmeler için en çok tercih edilen kompresör modelleri haline gelmişlerdir.
88 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
G
ünümüz dünyası rekabet koşulları gereği, artan işletme maliyetleri ve azalan kar marjları neticesinde, en pahalı enerji kaynaklarından olan basınçlı havanın üretimi ve vidalı kompresörlerin verimliliği son yıllarda daha da fazla önem kazanmıştır. Özellikle basınçlı hava üretimi için harcanan elektrik enerjisi oranının, endüstride tüketilen toplam elektrik kullanımının ortalama %15’i olduğu hesaba katıldığında, işletmeler için enerji tasarrufu potansiyeli listesinin ilk sıralarında olduğu mutlak bir gerçektir. Bu yazıda, vidalı kompresörler için sahip olma maliyet analizi ve mevcut sistemlerde ekipman yatırımı yapmadan verimlilik arttırma yöntemleri incelenecektir. Basınçlı hava ve vidalı kompresörlerdeki mevcut olan enerji tasarruf potansiyelini ortaya çıkarabilmek için, öncelikle, sistemi kurmadan önce yapılması gereken çalışma ve analizlerle başlamak gerekir. Ortalama bir işletmede, basınçlı hava sistemi yatırımı yapmak için tedarik edilmesi gereken ekipmanlar Resim 1.’de gösterilmiştir.
Resim 1. Basınçlı hava ekipmanları
Sahip Olma Maliyet Analizi
Tedarik süreci, yerleşim ve montajdan sonra; devreye alınan ekipmanlar için, işletme maliyetleri de giderlere eklenir. Ağırlıkta kompresör olmak üzere, kurutucular da enerji tüketirler ve işletmenin aylık elektrik giderinin ciddi bir oranını kapsarlar. Enerji tüketiminin yanı sıra, kompresörler, kurutucular ve filtreler için yapılması gereken periyodik bakım maliyetleri de sistemin düzenli giderleri arasındadır. Örneğin bir basınçlı hava sisteminin, – 8.000 saat/yıl – 30 m³/dk. tüketim – 0,50 TL/kWh birim enerji tutarı – 7 bar(g) çalışma basıncı – 5 yıl toplam çalışma süresi – Hava Soğutmalı – 2/4/2 basınçlı hava kalitesi şartlarında sahip olma maliyetleri incelendiğinde, işletmelerin karşısına Grafik 1.’deki başlıklar ve maliyetlerin dağılım oranları çıkmaktadır.
TEKNİK MAKALE
Grafik 1. Basınçlı hava sistemi sahip olma maliyet analizi
Kurulan ve 5 yıl boyunca çalıştırılan bir sistem için harcanan toplam tutarın % 73’ü enerji maliyeti ve bu oranın büyük bir kısmının da kompresör enerji tüketimi (% 67) olduğu göz önüne alındığında, satın alma sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; kompresör ve kurutucuların performans değerleri (Kapasite – Enerji Tüketim) olmalıdır. Her işletme, tedarik etmeyi planladığı ekipmanlar için, ilgili üreticilerden, yatırım maliyetleri, performans değerleri (yıllık enerji tüketimi hesaplama) ve periyodik bakım maliyetlerini eksiksiz ve sağlıklı bir şekilde temin ederek, en doğru tercihi yapmak adına bu analizi kolaylıkla yapabilir. Sahip olma maliyetindeki en önemli kalem “Enerji Maliyeti” olduğundan, bu konuda aşağıdaki noktalar hassasiyetle irdelenmelidir: n Yağ enjekteli ve yağsız (oil-free) vidalı kompresörlerde, vida bloğu elektrik motoru tarafından tahrik edilmektedir. Elektrik motorlarının, vida bloğunu belirli bir devirde döndürebilmek için şebekeden çekmiş oldukları belli bir akım (A) ve karşılığında bir güç (kW) değeri bulunmaktadır. Kompresörlerin enerji tüketimleri hesaplanırken ve farklı markalar kıyaslanırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, makinanın tüm enerji tüketiminin hesaba katılmasıdır. Kompresörlerin motor etiket güçleri (genelde kompresör isimlendirilmesi için kullanılır, 55 kW, 110 kW, 250 kW’lık kompresör gibi ve sabit değerlerdir) veya motor şaft gücü değerleri, kesinlikle kıyaslama yapmak için kullanılmamalıdır. Çünkü, kompresörün toplam tükettiği enerji bu iki kavramla sınırlı olmayıp; üzerinde soğutma amaçlı kullanılan fan, kontrol paneli, değişken devirli ise invertör kabini gibi bağımsız olarak enerji tüketen elemanlar da dâhil olmaktadır. En doğru hesap ve kıyaslama, tüm enerji tüketimlerinin dâhil edildiği “PAKET GÜCÜ” olarak ifade edilen değerin kullanmasıdır. Paket gücü, ilgili kompresörün belli bir basınçta hava üretirken, şebekeden çektiği ve tükettiği toplam gücü gösterir. Sadece şaft gücü veya motor etiket gücü değerlendirilirse eksik hesaplama yapılmış olur. Ayrıca, farklı markalar arasında kıyaslama yapılırken, her alternatifin mutlaka “aynı çalışma
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 89
TEKNİK MAKALE basıncındaki” performans değerleri kıyaslanmalıdır. Çünkü kompresörler, sensörlerden okunan basınç değerlerine göre çalışan makinalardır. “Basınçlandırılmış” hava ürettikleri için, dönmeye ve üretmeye devam ederken, karşılarındaki en büyük engel yine kendi ürettikleri basınçlı havanın oluşturduğu karşı dirençtir. Dolayısıyla kompresör ne kadar yüksek basınçta hava üretirse, o kadar fazla karşı dirençle karşılaşacağından; aynı hızda vidayı döndürmeye devam etmek için daha fazla enerji tüketmek durumunda kalmaktadır. Sonuç olarak, farklı basınçtaki performans değerleri ile kıyaslama yapmak yanıltıcı olacağından, aynı basınç değerinin baz alınması oldukça önemi bir noktadır. n Kıyaslamada kullanılan enerji tüketimi (Paket Gücü) ile değerlendirilmesi gereken bir diğer performans verisi de, kompresörün “Serbest Hava Verimi”dir (SHV / FAD). Genelde m³/dk., m³/saat, lt/sn. gibi debi birimleri ile ifade edilir. Özetlemek gerekirse, kıyaslanacak muadil kompresörler için değerlendirilecek iki değer; “Paket Gücü” ve “Serbest Hava Verimi”dir. Bu performans değerlerinin, aynı dilden konuşup, elma-elma kıyası yapabilmek adına, ISO 1217:2009 Ek C (Sabit devirli kompresörler için) ve Ek E’ye (İnvertörlü kompresörler için) göre, yani aynı şartlarda, ölçülmüş ve beyan edilmiş olması gerekmektedir. Bu standart dışındaki ölçülmüş veriler değerlendirilmemelidir. n Yukarıda belirtilen bu iki değeri tek başına değerlendirmek kıyaslamayı yanıltacaktır. Temel olarak, bir kompresörün daha verimli olduğunu gösteren parametre; ne tek başına daha fazla debi üretebilmesi, ne de tek başına daha az enerji tüketmesidir. Kompresörlerin verimliliğini belirlemek için bakılması gereken tek parametre, ilgili kompresörlerin aynı çalışma basıncındaki birim enerji tüketim değerleridir. “Spesifik Güç Değeri” veya “Spesifik Enerji Tüketimi / SET” olarak ifade edilir. Spesifik güç değeri; kompresör paket gücünün, ürettiği debiye oranlanmasıyla bulunur. Temelinde, ilgili kompresörün belirli bir basınçta 1 m³ basınçlı hava üretmek için ne kadar enerji tükettiğini gösterir (bkz Formül 1.)
Formül 1. Spesifik Güç değeri formülü
Spesifik Güç Değeri, sabit devirli kompresörler için yükteki performans verileri baz alınarak hesaplanırken; farklı devirlerde çalışarak tasarruf sağlayan değişken devirli (invertörlü) kompresörlerde ise, her devire özel olarak hesaplanmalıdır. Çünkü invertörlü kompresörler her devirde aynı verimlilikte çalışmaz; devir sayısı minimuma ve maksimuma yaklaştıkça, birim elektrik tüketimi artışa geçer. Genel olarak invertörlü kompresörlerin en verimli çalıştıkları aralık %50 ile %80 yük oranı arasındadır (bkz. Grafik 2.)
90 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Grafik 2. İnvertörlü kompresörde yüke göre verimlilik
İnvertörlü kompresör tedarik sürecinde, farklı markaların performans verileri alınıp kıyaslama yapılırken, sadece %100 yükteki verilere bakmak yanıltıcı olur. Bununla birlikte minimum ile maksimum yük arasında en az 6 farklı devir noktalarındaki performans verileri temin edilip, ilgili devirlerde de kıyaslama yapılmalıdır. Çünkü invertörlü kompresörler, dalgalı bir basınçlı hava tüketim profili varsa tercih edilir ve kullanılacak kompresörün de farklı devirlerde çalışacağı kabul edilir. Dolayısıyla farklı devirlerde çalışacağı kabul edilen bir kompresörün, farklı devirlerdeki performans verilerini kıyaslamamak sağlıklı bir sonuç vermeyecektir. Seçilecek kompresörün sabit devirli veya invertörlü olmasına karar verebilmek için, işletmenin basınçlı hava tüketim profiline bakılması gerekmektedir. Tüketimin dalgalı veya sabit olup olmadığı incelenmeli ve buna göre seçim yapılmalıdır. Çünkü günümüzde kullanımı gittikçe yaygınlaşan invertörlü kompresörlerin, her şartta enerji tasarrufu sağladığının, irdelenmeden kabul edilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Yapılacak ölçümler neticesinde, eğer işletmede sabit veya sabite yakın bir hava tüketimi varsa (bkz. Grafik 3.), sabit devirli bir kompresör kullanmak, invertörlü bir kompresör kullanmaya kıyasla daha verimli olacak ve düşük enerji tüketimi ile daha verimli bir çalışma rejimi sağlanacaktır. Bunun sebebi şöyle açıklanabilir; sabit devirli ve invertörlü kompresörler tam yükte benzer kapasiteye sahiptir. Fakat invertörlü kompresörler, sabit devirli kompresörlere kıyasla, ilave olarak ek bir enerji tüketimi olan “invertör kabinine” sahip olduklarından, sürekli %95-100 oranındaki bir hava ihtiyacında, bu ek invertör tüketiminden dolayı, invertörlü kompresör daha fazla enerji çekmiş olacaktır. Ayrıca sabit devirli kompresörler ilk yatırım maliyeti olarak %25-30 daha ekonomik olduklarından, bu yönden de bir fayda sağlanmış olur.
Grafik 3. Sabit tüketim trendi
İnvertörlü kompresörlerin, sabit devirlilere kıyasla tasarruf sağlayacağı durumlar Grafik 4.’teki gibi bir tüketim trendi var ise gerçekleşir.
8
TEKNİK MAKALE HABER Tablo 2. 90 kW model için farklı basınç versiyonları
Grafik 4. Dalgalı tüketim trendi
Hem dalgalı, hem de farklı vardiyalardaki farklı hava tüketimi olması durumunda, sabit devirli kompresör çok fazla boşta çalışacağından (boşta çalışma, yaklaşık %25-30 enerji tüketimi karşılığında hava üretimi olmaması anlamına gelir ve verimsiz bir durumdur), invertörlü kompresör tercihi ciddi oranda enerji tasarrufu sağlayacaktır. Teknik bir yaklaşım yapabilmek ve en doğru kompresörü seçebilmek için, işletmenin hava tüketim profilinin en az 1 hafta – 10 günlük bir süre ile izlenmesi, ölçülmesi ve analiz edilerek bir mühendislik çalışması yapmak gerekir. Tüketim profiline ek olarak, mevcut kompresörlerin enerji ölçümünün yapılması, analizin daha kapsamlı ve net sonuçlar vermesi açısından önemlidir. Eğer mevcutta ölçüm yapılabilecek bir işletme veya sistem bulunmuyorsa; üretimde kurulması planlanan makinaların tüketim değerleri (debi ve basınç) teknik verilerinden incelenmeli ve tüm makinaların kullanım oranları ile eş zamanlı kullanım oranları ön görüsü yapılarak toplam tüketim miktarı ve olası dalgalanma aralığı belirlenmelidir. Ölçüm ve danışmanlık hizmeti kompresör üretici firmalardan alınabileceği gibi, bağımsız EVD firmalarından da alınabilir. n Kompresör yatırımı yapılmadan önce, enerji tüketimini etkileyen ve dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da, kompresörlerin farklı basınç versiyonlarıdır. Genelde üreticiler aynı kW motor gücüne sahip 3 ayrı basınç sınıfında üretim yaparlar. Tablo 2.’de 90 kW’lık sabit devirli yağlı vidalı bir kompresörün, farklı basınçlardaki debi tablosu örnek olarak verilmiştir. 7,5 Bar(g)’lık Versiyon Bar (g)
5
6
7
7,5
m³/dk.
18,06
18,04
18,02
18,0
90
96
102
105
kW
10 Bar(g)’lık Versiyon Bar (g)
8
9
10
m³/dk.
15,54
15,52
15,50
93
98
105
kW
13 Bar(g)’lık Versiyon Bar (g)
11
12
13
m³/dk.
13,54
13,52
13,5
98
104
110
kW
92 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Kompresör teknolojisi ve fizik kanunlarına göre, tablodan da görüldüğü üzere, basınç arttıkça debi düşmektedir. Dolayısıyla işletmeye en uygun ve verimlilik konusunda en optimum seçimi yapmak için; son noktadaki minimum basınç ihtiyacı referans alınarak, kompresörün basınç versiyonu belirlenir. Yani 3 model de farklı kompresörler olup, 7,5 bar(g)’lık olan model 8 bar(g)’da veya daha yüksek basınçta çalıştırılamaz. 10 bar(g)’lık ya da 13 bar(g)’lık model ise istenirse düşük basınçlarda çalıştırılabilirler, mesela, 7,5 bar(g)’a set edilebilirler ancak üretilebilecek debi 10 bar(g)’lık versiyon için 18 m³/dk. yerine, yaklaşık 15,55 m³/dk. civarında, 13 bar(g)’lık versiyon için ise 13,6 m³/dk. civarında olur. Son noktada ihtiyaç 6 bar(g) olup, 10 bar(g)’lık kompresör seçilirse, aynı güç tüketiminde ciddi oranda debi kaybı olacağından (~%15), oldukça yanlış ve verimsiz bir seçim olacaktır. Genelde karşılaşılan bu seçimlerin altında yatan mantık; yakın gelecekte artacağı planlanan hava ihtiyacından dolayı, kompresör yatırımı yapılırken daha yüksek basınçta kompresör alımı yapılmasıdır. Ancak gelecekte işletmenin kapasite ihtiyacı artacağı tahmin ediliyorsa, makine sayısı arttığında sistem basıncı yerine, ihtiyaç olan hava debisi miktarı artacaktır. Sonuç olarak, yüksek basınç kompresör yerine, daha büyük kapasiteli kompresör tedarik edilmelidir. En uygun seçim 6 bar(g)’a en yakın basınçta daha verimli çalışabilecek olan 7,5 bar(g)’lık kompresör seçilmeli ve son noktaya kadar hesaplanan basınç kayıpları ilave edilerek basınç set değeri belirlenmelidir. n Bahsedilen noktalar neticesinde; yukarıdaki 90 kW’lık kompresör örneğinden yola çıkarak yapılacak bir kıyaslama şu şekilde olacaktır: Tabloda performans verileri verilen kompresöre A markası denirse; 7 bar(g)’da bu kompresörün spesifik gücü: 102 / 18,02 = 5,66 kW/m³/dk.’dır. Farklı basınçlardaki spesifik güçlerin birbirleriyle kıyaslanamayacağı yukarıda belirtilmişti, bundan dolayı doğru tercih için, farklı markaların yine 7 bar(g)’deki verileri kıyaslanmalıdır. B markasının 90 kW’lık modelinin ise, 7 bar(g)’da 18,4 m³/dk. havayı 109 kW’a ürettiğini kabul edilirse, spesifik güç; 109 / 18,4 = 5,92 kW/ m³/dk. olarak hesaplanır ve 1 m³ havayı üretmek için B markasının daha fazla birim enerji tükettiği ortaya konmuş olur. Yani kompresörün sadece ürettiği havanın daha fazla olmasının, verimliliğinin de daha yüksek olduğu anlamına gelmediğini belirlenmiş olur. Aynı örneğe C markası da ilave edilebilir; 7 bar(g)’da 16,8 m³/dk. havayı 98 kW’a ürettiğini varsayarsak; 98 / 16,8 = 5,83 kW/m³/dk.’lık spesifik gücü olduğu hesaplanır. C markasının verisinden, A ve B markasına göre daha az enerji tüketmesinin, daha verimli olmadığı ortaya konmuş olur. Buna göre, 5,66 ile en düşük spesifik güç değeri (SET) olan A marka kompresör seçimi en verimli tercih olacaktır.
TEKNİK MAKALE n Son olarak dikkat edilmesi bir diğer konu, birden fazla kompresörün beraber çalıştığı çoklu kompresör sistemleridir. Bir basınçlı hava sisteminde toplam 2 kompresör de olsa, 10 kompresör de olsa; eğer dalgalı bir tüketimden dolayı invertörlü kompresör tercih edilecekse, sadece “1” adet kompresörün invertörlü olması yeterlidir. Örnek vermek gerekirse; 2 x 90 kW’lık invertörlü kompresörün bir işletmede beraber çalıştıklarını varsayılırsa; kompresörler basınç bandı ayarına göre çalışacaklarından, biri sürekli taban yükte %100’de çalışacak, diğeri ise istenen anlık hava ihtiyacına göre regülasyon yaparak, değişken devirli bir şekilde hava üretecektir. Bu sistemde sürekli %100 yükte ve taban yük olarak çalışan invertörlü kompresörün enerji tüketimi, yukarıdaki bölümlerde de belirtildiği üzere; ek invertör kabini enerji tüketiminden dolayı 7 bar(g)’da 109 kW olacaktır. Aynı kapasitede sabit devirli bir kompresörün yükte çektiği enerji (Tablo 2.’ye göre 7 bar(g)’da 102 kW) ise daha düşük olacaktır. Yani, sürekli yükte çalışması planlanan bir kompresör, invertörlü yerine sabit devirli olarak seçilirse; yaklaşık %6-7 daha verimli bir çalışma rejimi sağlanacaktır. Bu örnek 2 yerine 3, 6 veya 10 adet kompresör için de geçerlidir. Her zaman, tam yükte çalışacak kompresörler sabit devirli olarak tercih edilmeli ve nihai ihtiyacı regülasyon yaparak verimi sağlayacak olan “1” adet invertörlü kompresör kullanılması yeterli olacaktır (bkz Grafik 5.)
yapılması önerilen analizler ve çalışmalar uygulanmış olsa da olmasa da, mevcut basınçlı hava sistemlerinde, ilave ekipman yatırımı yapılmadan, verimliliği arttırmak için yapılabilecek ve dikkat edilecek birkaç önemli nokta bulunmaktadır: n Basınçlı hava sisteminin enerji tüketimini ve verimliliğini etkileyen ilk ve en önemli noktalardan biri, kompresörlerin set edilen çalışma basıncı değeridir. Set edilen değer; normal şartlarda, işletmede son kullanım noktasında gereken minimum basınç değerine, boru tesisatı ve şartlandırma ekipmanlarındaki basınç kayıplarının eklenmesi ile bulunur. Önerilen ideal basınç kayıpları ve set değeri ayarlama örneği:
Tablo 1. Kompresör set değeri hesabı
Grafik 5. İnvertörlü kompresör sistemi
n Sağladığı enerji tasarrufunun yanı sıra, invertörlü kompresörlerin sürekli %100 yükte çalışmaya mekanik olarak uygun olmamaları ciddi bir handikaptır. Orta ve uzun vadede sürekli %100’de çalışan invertörlü kompresörlerde bir takım vida, motor ve invertör arızaları oluşma riski ortaya çıkabilmektedir. n Sonuç olarak, bir basınçlı hava sistemi yatırımı yapılırken, toplam sahip olma maliyetlerinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi oldukça önemlidir. En az 5 yıllık bir kullanım ömrü üzerinden; ilk yatırım, bakım ve enerji maliyeleri hesaplanarak, sahip olma maliyet analizinde %67’lik oranı kapsayan enerji tüketimi, ilk olarak değerlendirilmesi gereken kriter olmalıdır.
Mevcut Sistemlerde Verimlilik Arttırıcı Öneriler Yazının ilk bölümündeki yatırım öncesinde
Tabloya göre son noktadaki basınç ihtiyacı minimum 6,0 bar(g) ve son noktaya kadar kompresör istasyon iç borulama, şartlandırma ekipmanları ve istasyon sonrası boru tesisatı basınç kayıpları göze alınarak kompresör set basıncı belirlenir. Sabit devirli kompresör yük/boş farkı sebebiyle, 6,6 ~ 7,1 bar arası; invertörlü kompresörlerde ise yük/boş farkı olmadığından, 6,6 ~ 6,7 bar değerine set edilmelidir. Ancak mevcuttaki basınç kayıpları bilinmediğinden, daha fazla basınç farkı ilave edilerek kompresörlerin set edildiği durumlar da olmaktadır. Örneğin; yukarıdaki basınç kaybı olduğu durumda, kompresörlerin 7,5 ~ 8 bar civarında set edildiği yapılan bazı saha ziyaretlerinde tespit edilmiştir. Basınç kayıpları tespit edilmeden, kompresörlerin set edildiği böyle durumlarda, deneme yanılma yoluyla optimum çalışma basıncı bulunmalıdır. Bunun için kompresör kontrol panelinden kademe kademe basınç set değeri, işletmede düşük basınç problemleri yaşanmayacağı minimum noktaya kadar çekilmelidir. Kompresörler, izin verilen işletme şartlarında, ne kadar düşük basınçta çalışırlarsa, o kadar az enerji tüketirler ve herhangi bir yatırım yapılmadan enerji tasarrufu sağlanmış olur. Bu tasarruf
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 93
TEKNİK MAKALE HABER potansiyelinin matematiksel karşılığı ise şöyledir: azaltılacak her 1 bar(g)’lık basınç set değeri için kompresörler %6~7 daha az enerji tüketirler. Örneğin, 160 kW motor etiket gücü olan bir kompresörün, 7 bar(g)’da 30 m³/dk. hava üretiyorken, paket gücünün 180 kW olduğu kabul edilir ve eğer kompresör çalışma set değeri, işletmede sorun yaratmayacak koşulda, 6 bar(g)’a ayarlanırsa; 30 m³/ dk. havayı üretmek için 168 kW enerji tüketecektir ve 12 kW’lık bir tasarruf sağlanmış olur. Grafik 1.’deki şartlar baz alınırsa yılda; 12 kW x 8.000 saat x 0,5 TL/ kWh = 48.000 TL civarında bir tutar, tek bir kompresör için, hiç yatırım yapılmadan tasarruf edilmiş olur. Bu sebeple, düşük enerji tüketimi için işletmenin son noktasındaki üretim makinalarının minimum basınç ihtiyaçları düşünülerek, kompresörün basıncı olabilecek en düşük basınca set edilmelidir. n Basınçlı hava sistemlerinde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, kompresör odasının havalandırılmasıdır. Hem kompresörler hem de kurutucular, ortam havasını kullanarak kendi soğutmalarını gerçekleştirirler. Bundan dolayı, sağlıklı bir soğutma ortamı oluşturabilmek için; üreticilerin belirlemiş olduğu taze hava emiş miktarları ve bu miktardaki havanın odaya dış ortamdan emilebilmesi için gereken pencere açıklık alanlarının sağlanmış olması gerekmektedir. Aksi durumlarda, yeterli taze hava sağlanamaz ve aşağıdaki olumsuz durumlar istasyondaki ekipmanları etkileyebilir: - Yükselen ortam sıcaklığı sebebiyle, kompresör içinde yeteri kadar soğuyamayan yağ ve vida bloğundan dolayı yüksek sıcaklık arızaları ile işletmeler plansız duruş yaşayabilir. - Bazı işletmelerde basınçlı hava ekipmanları için ayrı ve komple kapalı bir bölme yerine, dış ortamda, üzerinin sadece bir sundurma ile kapatılmış olarak konumlandırılıyor. Böyle uygulamalar için; etrafının kapatılıp, taze hava emiş pencereleri ve sıcak hava egzoz tahliye kanallarının yapılması önerilir. Ancak yapılamayan veya yapılmak istenmeyen durumlarda, en azından sundurma biraz uzatılarak, güneş ışığının direk ekipmanlarla teması engellenmelidir. - Elektrik motorları yüksek sıcaklıkta daha fazla enerji tükettiğinden, verimsizlik artacaktır. Her 5⁰C’lik sıcaklık düşüşü, kompresörde yaklaşık %2’lik bir tasarruf sağlayacaktır. Bu sebeple kompresör istasyonlarının mümkün olduğunca serin tutulması, taze hava emişin ise mümkün mertebe kuzey cepheden yapılmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca kompresör istasyonunun serin olmasının, kurutucuların kurutma kapasitesi üzerinde olumlu etkisi vardır. Bu bağlamda, özellikle kurutucuların istasyondaki en serin kısımda konumlandırılması önerilir. - İstasyon sıcaklığını arttırmamak adına, kompresörden atılan sıcak egzoz havasının istasyondan davlumbaz kanallar vasıtasıyla dış ortama atılması gerekmektedir (bkz Resim 2.).
94 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Ancak bu hususta, sıcak egzoz havasının tahliye edildiği cephe ile istasyona emilen taze hava cephesinin farklı yönlerden olmasına mutlaka dikkat edilmelidir. Aksi halde sıcak egzoz havası tekrar istasyona geri emilerek ortam sıcaklığını yükseltebilir (bkz Resim 3.)
Resim 3. Tek cephe / Egzoz havası kısa devre
Ancak bazı işletmelerde, kompresör istasyonunun dış ortama tek bir cephesi bulunduğundan, soğutma havası giriş ve çıkışının tek bir cepheden yapılması kaçınılmaz olmaktadır. Böyle durumlarda, duvarın alt kısmından taze hava giriş pencereleri yapılır, üst kısımlardan Resim 4. ve 5.’te gösterilen şekildeki gibi davlumbaz kanalları yapılırsa yaşanacak sorunların önüne geçilecektir.
Resim 4. Tek cephe egzoz davlumbaz tasarımı
TEKNİK MAKALE set basıncı yükseltildiği için enerji tüketimi artmış olur; hem de filtre elementi değiştirilmediğinden, aşınarak oluşacak delik ve yarıklardan dolayı havayı filtreleme özelliğini kaybeder.
Resim 5. Tek cephe egzoz davlumbaz tasarımı
Dış ortama atılan sıcak egzoz havasını tahliye eden davlumbaz kanallarının kesit alanları konusunda yine üreticilerin belirlemiş olduğu ölçülere riayet edilmesi önemlidir. - Bu kanalların dıştan izole edilerek, kanal sacından yayılan ısının, istasyonun ortam havasını ısıtmasını engellemek, yapılabilecek ilave önlemlerdendir. - Havalandırmayla ilgili son olarak uygulanabilecek öneri; sıcak egzoz havasının yazın dış ortama atılırken, kanal üzerinde yapılacak bir T ve klape vasıtasıyla, kışın kompresör istasyonunun limitlerin altına inmemesi sağlanabilir. Ortalama olarak, kompresör istasyonları için önerilen ortam sıcaklığı aralığı +1⁰C ~ +45⁰C’dir. Kışın ortam sıcaklığının +1⁰C’nin altına inmesi, kompresör yağının aşırı soğumasına ve arıza risklerinin oluşmasına sebep olabileceğinden, atık ısı ile ortam ısıtılabilir (bkz Resim 6.)
Grafik 6. Basınçlı hava filtresi basınç kaybı grafiği
Sonuç olarak sistem kirli havayla beslenmeye başlar (bkz Resim 7.) ve basınçlı havayla çalışan üretim makinalarında tıkanma, arıza ve problem oluşma riski artar. Dolayısıyla, gerek enerji verimliliği açısından, gerekse sağlıklı ve kaliteli bir basınçlı hava üretimi yapabilmek adına, üreticilerin beyan ettiği periyotlarda filtre elementlerinin mutlaka değiştirilmesi gerekmektedir.
Resim 6. Kompresör egzoz tahliye (yaz ve kış ayları)
n Kompresörlerin belirlenen optimum set basınç değerlerinde çalışmaya devam edebilmeleri için; kompresörden son kullanım noktasına kadar oluşan basınç kayıplarının olabildiğince sabit tutulması gerekmektedir. Basınç kaybının en çok değişmeye ve artmaya meyilli ekipmanı ise basınçlı hava filtreleridir. Kompresörde üretilen havada bulunan; toz, partikül, yağ ve yağ buharını ayrıştırarak, istenen hava kalitesini sağlayan filtrelerin elementleri düzenli değiştirmez ise, başlangıçta oldukça düşük olan basınç tutuş değerleri 1 bar(g)’a kadar artabilir (Parker|Domnick Hunter filtrelerde yılda bir değişim önerilir, basınç kaybı yeniyken 0,07 bar(g), doygunken 0,125 bar(g)’dır, bkz Grafik 6.). Basınç kaybının istenmeyen ve beklenmedik boyutlarda artması durumunda ise, son noktada istenen basıncın sağlanabilmesi için kompresör set basınç değerinin arttırılması gerekir. Ancak, hem kompresör
Resim 7. Elementi değiştirilmeyen filtre
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 95
TEKNİK MAKALE
Basınçlı Hava Kaçaklarının Minimize Edilmesi
Erdal Çalıkoğlu
Ulusal Proje Direktörü
Dr. Kubİlay Kavak
Proje Koordinatörü
Prof. Dr. Atİlla Bıyıkoğlu Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. İsmaİl Coşkun
Kaçaklar, basınçlı hava sistemindeki enerji israfının önemli kaynaklarından biridir; çoğunlukla kompresör çıktısının %20-30 kadarını israf eder.
96 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Gazi Üniversitesi
TEKNİK MAKALE
B
asınçlı hava kaçakları, aşağıdakiler de dâhil olmak üzere sistem işletim sorunlarına neden olur:
n Havalı aletlerin ve diğer havalı ekipmanın daha verimsiz çalışmasına neden olan, muhtemelen üretimi de etkileyen dalgalı sistem basıncı n Gerekenden yüksek maliyete yol açan aşırı kompresör kapasitesi n Gereksiz çevrim ve artmış çalışma zamanı nedeniyle azalmış hizmet ömrü ve besleme ekipmanının artmış bakımı (kompresör paketi dâhil olmak üzere) n Kaçaklar sistemin her parçasında olabilse de, en yaygın sorun alanları şunlardır: Kaplinler, hortumlar, borular, bağlantılar, boru mafsalları, hızlı kesiciler, FRL’ler (filtre, regülatör ve yağlayıcı), yoğuşma suyu kapanları, vanalar, flanşlar, salmastralar, boru sızdırmazlık maddeleri ve kullanım noktası cihazları. Kaçak hızı, kontrolsüz bir sistemde besleme basıncının bir fonksiyonudur ve daha yüksek sistem basınçlarında artış gösterir. Kaçak hızı, aynı zamanda orifis çapının karesiyle de orantılıdır. (Aşağıdaki tabloyu inceleyin.)
Tablo Ek-2. Farklı besleme basınçları ve yaklaşık eşit orifis boyutları için kaçak hızları
Farklı besleme basınçları ve yaklaşık eşit orifis boyutlarıb için kaçak hızlarıa (ft3/dk) Basınç
Orifis çapı (inç)
(psig) 1/64 1/32
1/16
1/8
1/4
3/8
70
0,3
1,2
4,8
19,2
76,7
173
80
0,33
1,3
5,4
21,4
85,7
193
90
0,37
1,5
5,9
23,8
94,8
213
100
0,41
1,6
6,5
26,0
104
234
125
0,49
2,0
7,9
31,6
126
284
a Düzgün yuvarlak orifislerde değerleri 0,97 ile, keskin kenarlı orifislerde ise değerleri 0,61 ile çarpın. b Compressed Air Challenge™‘nin izniyle, Basınçlı Hava Sistemlerinin Temelleri eğitiminden alınmıştır.
Kaçak Tespiti
Kaçakları tespit etmenin en iyi yolu, hava kaçaklarından gelen yüksek frekanslı tıslama sesle-rini tanıyabilen bir ultrasonik detektör kullanmaktır. Bu taşınabilir ünitelerin kullanımı çok kolay dır. Bunların maliyeti ve duyarlılık düzeyleri değişkenlik gösterir. Bu yüzden, satın almadan önce test edin. Daha basit bir yöntem ise, sabunlu suyu bir fırça yardımı ile şüphelenilen alanlara uygulamaktır. Güvenilir olsa da, bu yöntem, zaman alıcı ve kirli olabilir.
Örnek
Bir kimya tesisi, basınçlı hava etüdünden sonra, tesisinde bir kaçak önleme programını uygulamaya koymuştur. Yaklaşık olarak farklı orifis boyutlarına eşdeğer olan şu kaçaklar bulunmuştur: 90 psig’de 100 adet 1/32”lik kaçak, 90 psig’de 50 adet 1/16”lik kaçak ve 100 psig’de 10 adet 1/4”lik kaçak. Bu kaçaklar ortadan kaldırılsaydı, yıllık olarak elde edilecek maliyet tasarrufunu hesaplayın. Yıllık çalışmayı 7.000 saat, ortalama elektrik fiyatını 0,05$/kWh ve basınçlı hava üretim ihtiyacını yaklaşık 18 kW/100 ft3/dk kabul edin. Maliyet tasarrufu = kaçak sayısı x kaçak hızı (ft3/dk) x kW / ft3/dk x saat sayısı x $/kWh Kaçak oranları için yukarıdaki tablodaki değerleri kullanarak ve orifislerin keskin kenarlı olduğunu kabul ederek: 1/32”lik kaçaklarda maliyet tasarrufu = 100 x 1,5 x 0,61 x 0,18 x 7.000 x 0,05 = 5.765$ 1/16”lik kaçaklarda maliyet tasarrufu = 50 x 5,9 x 0,61 x 0,18 x 7.000 x 0,05 = 11.337$ 1/4”lik kaçaklarda maliyet tasarrufu = 10 x 104 x 0,61 x 0,18 x 7.000 x 0,05 = 39.967$ Bu kaçakları ortadan kaldırmakla elde edilen toplam maliyet tasarrufu = 57.069$ 1/4”lik 10 kaçağı ortadan kaldırarak elde edilen tasarrufun, toplam tasarrufun neredeyse %70’ine karşılık geldiğine dikkat edin. Kaçaklar belirlendikçe onları önceliklendirmek ve en büyük olanları önce onarmak önemlidir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 97
HABER
Covid-19 mücadelesine SMS-TORK firması Ar-Ge’si ile destek oluyor
Kurulduğu ilk günden itibaren yerli üretime ve Türk sanayisine emek veren SMSTORK, Covid-19 salgınında da hastaların sağlığında kritik öneme sahip solunum cihazlarında kullanılmak üzere oransal solenoid valf geliştirdi.
98 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
O
ransal valfler hastaya verilen vana debisi üzerinde direk etkisi olması sebebi ile büyük öneme sahip ürünlerdir. Ar-ge birimimizce %100 yerli olarak üretilerek, solunum cihazlarında kullanılmak üzere dağıtımına başlanmıştır.
Solunum Cihazı Nedir?
Bir solunum cihazı mekanik olarak solunuma uygun havayı akciğerlere gönderip/alabilen bir cihazdır. Hastanın kendi kendine nefes almakta zorluk yasadığı durumlarda veya solunum organlarına yapılan özel tedavi süreçlerinde solunum cihazı kullanılmaktadır. Solunum cihazlarında, hastanın fiziksel özellikleri ve tedavi sürecine bağlı olarak farklı basınç, debi ve oksijen oranlarında havanın hastaya aktarılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada hassas akış kontrolü bu cihazlarda ileri derecede önem arz etmektedir. Firmamız bu bağlamda akışkan kontrolü konusunda 35 yıla askın olan tecrübesiyle bu cihazlara hassas solenoid valfler üretmektedir.
Oransal Solenoid Vana Nedir?
Solenoid vanalar hızlı açma kapama yapmaları, kompakt, uygun maliyette ve uzun ömürlü olmaları için sanayide geniş bir şekilde kullanılmaktalar. Genelde solenoid valfler sanayide Aç/Kapa (On/Off) uygulamalarda kullanılmaktalar. Ancak
oransal bir şekilde, yani kontrol sinyalini değiştirerek debi kontrolünü sağlamak, solenoid valflerde de mümkündür. Özel hesaplamalar neticesinde tasarlanan TORK SP serisi oransal solenoid valfler gerilim değişikliğiyle debi kontrolünü sağlamaktadır. Örneğin 24VDC bobinle çalışan oransal bir solenoid valfe sıfırdan bşslayarak kademeli bir şekilde besleme gerilimini arttırdığınızda, valf kademeli olarak açılıp debisi artacaktır. Benzer bir şekilde 24VDC gerilimini kademeli olarak azalttığınız zaman, kademeli olarak valf kapanıp debisi azalacaktır. TORK SP serisi oransal solenoid valfler çok hassas bir şekilde (%3 hassasiyetinde) akış kontrolünü sağlayabilmektedirler.
Histerezis ve Tekrarlanabilirlik
Oransal akış kontrolünde önem arz eden kavramlardan biri Histerezis kavramıdır. Bir oransal solenoid valfin gerilimi yani kontrol sinyalini artarken belli debi değerlerini alıp, tam açık yani maksimum debisine ulaşmaktadır. Bu işlemin tersini yaptığımız zaman, yani gerilimi azaltırken, debi belli değerler alıp valf tam kapalı konumuna gelmektedir. Bu iki artış ve azalış değerleri her zaman aynı eğri üzerinde olmayabilir. Yani gerilim artısı esnasında x gerilimi y debisine karsı gelirse azalışta x değerinde gerilim y’ debi değerine denk gelmektedir. Bu durum oransal
akış kontrolünde Histerezis olarak tanımlanmaktadır. Histerezis olayı genelde hassas kontrol işlemini zorlaştırdığı için istenmeyen bir olaydır. TORK SP serisi oransal solenoid valflerinde yapılan özel tasarım ve testler sayesinde ürünler ortalama %4 Histerezis göstermektedirler. Bu sayede akış kontrolü işlemi daha kolay ve yüksek hassasiyetle yapılıyor olabilmektedir. Oransal akış kontrolü ekipmanlarında önem arz eden başka bir konu ise Tekrarlanabilirlik konusudur. Bir ürünü birkaç defa açıp kapattığınızda gerilim değişikliğine karsı gösterilen debi değişikliğinin aynı olması, ürünün iyi bir tekrarlanabilirlik gösterdiği anlamına gelmektedir. Kontrol hassasiyeti ve kolaylığı açısından bir ürünün tekrarlanabilir olması çok önem arz etmektedir. Solenoid valflerinin bobinleri, doğaları gereği uzun süre enerjide kaldıklarında sıcaklıkları artıyor. Sıcaklık artısı bobinlerde manyetik alan kuvvetinin düşmesi anlamına gelmektedir. Bu sebepten dolayı oransal solenoid valflerde kuvvet dengesini sürekli sabit tutmak ve ürünün tekrarlanabilirliğini sağlamak çok kolayı bir işlem değildir. Ancak TORK SP serisi solenoid valflerinde yapılan özel manyetik alan analizleri ve hassas elektro-mekanik tasarımı sayesinde rakiplerine göre çok iyi bir tekrarlanabilirlik davranışı (%3 sapma) göstermektedir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 99
TEKNİK MAKALE
Basınçlı Hava Sistemi Kontrolleri
Basınçlı hava sistemi kontrolleri, basınçlı hava beslemesi ile sistem talebini (her zaman gerçek zamanlı olmasa da) eşleştirir ve sistem toplam enerji veriminin en önemli belirleyicilerindendir. Bu kısımda, hem münferit kompresör kontrolü hem de birçok kompresörlü tesislerde toplam sistem kontrolü tartışılmaktadır. Verimli sistem işletimi ve yüksek performans için düzgün kontrol esastır. Aynı zamanda, her kontrol stratejisinin amacı, ihtiyaç duyulmayan kompresörleri kapatmak veya ilâve kompresörlerin kullanımını ihtiyaç duyulana kadar ertelemektir. Açık olan her ünite, ayar için olan bir ünite hariç, tam yükte çalışmalıdır.
Erdal Çalıkoğlu Ulusal Proje Direktörü
Dr. Kubilay Kavak Proje Koordinatörü
100 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Prof. Dr. Atilla Bıyıkoğlu Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. İsmail Coşkun Gazi Üniversitesi
TEKNİK MAKALE
K
ompresör sistemleri, genellikle, ortak bir tesis hava başlığına hava sağlayan çok sayıda kompresörden oluşur. Bu makinelerin birleşik kapasitesi, minimum olarak maksimum tesis ha-va talebini karşılayacak şekilde boyutlandırılır. Düşük talep zamanlarında, münferit kompresörlerin çıktılarında azalmayı düzenlemek için, sistem kontrollerine her zaman ihtiyaç duyulur. Ba-sınçlı hava sistemleri, genellikle sabit bir basınç aralığında çalışmak ve sistemdeki talep ile değişen hava hacmini sağlamak için tasarlanmıştır. Sistem basıncı izlenir ve basınç önceden belirlenmiş bir seviyeye ulaştığı zaman kontrol sistemi kompresör çıktısını azaltır. Basınç önceden belirlenmiş daha düşük bir seviyeye ulaştığı zaman ise kompresör çıktısı yeniden artırılır. Bu iki basınç seviyesi arasındaki fark, kontrol aralığı olarak adlandırılır. Hava sistem talebine bağlı olarak kontrol aralığı 2-20 psi aralığında herhangi bir değer olabilir. Geçmişte, münferit kompresör kontrolleri ve denetlenmeyen çoklu makine sistemleri yavaştı ve hassas değildi. Bu ise, geniş kontrol aralıklarına ve büyük basınç salınımlarına sebep oluyordu. Bu büyük salınımların bir sonucu olarak, ihtiyaç duyulandan daha yüksek basınçları muhafaza etmek için, münferit kompresör basınç kontrol ayar noktaları oluşturuluyordu. Bu, salınımların sistemin minimum ihtiyaçlarının altına düşmeyeceğini garanti altına alıyordu. Bugün daha hızlı ve daha doğru, mikroişlemci temelli, daha dar kontrol aralıklı sistem kontrolleri, sistem basınç ayar noktalarının düşürülmesine imkân tanımaktadır. Bu avantaj, Şekil Ek-3’de gösterilmektedir; buna göre, hassas kontrol sistemi, minimum sistem ihtiyaçlarının altına düşmeden, çok daha düşük bir ortalama basıncı muhafaza edebilmektedir. Her 2 psi’lik basınç farkı yaklaşık %1’lik bir enerji tüketimi değişimine eşittir. Basınçtaki daha küçük değişimler sadece daha az enerji kullanmakla kalmaz; aynı zamanda üretim kalite kontrolünün olumsuz etkilerini de önler. Ortalama sistem giriş basıncını
düşürürken önlem alınmalıdır. Çünkü, talepteki büyük ani değişiklikler, basıncın minimum ihtiyacın altına düşmesine neden olarak ekipmanın uygun olmayan işleyişine yol açabilir. Sistem kontrolleri ve depolama kapasitesinin dikkatli eşleştirilmesi ile bu sorunlar önlenebilir. Hava sistemlerinin çok azı, her zaman tam yükte çalışır. Kısmi yük performansı, bu anlamda kritiktir ve öncelikli olarak kompresör tipi ve stratejisi tarafından etkilenir.
Kontroller ve Sistem Performansı Belirli bir sistem için belirlenmiş kontrol tipi, büyük ölçüde kullanılmakta olan kompresör tipi ve tesisin talep profili tarafından belirlenir. Eğer, bir sistem, çok kararlı talebi olan tek bir kompresöre sahipse, basit bir kontrol sistemi uygun olabilir. Öte yandan, çoklu kompresörlü, değişken talepli ve birçok son kullanım tipli kompleks bir sistem daha karmaşık bir stratejiye ihtiyaç duyacaktır. Her durumda, hem kompresör hem de sistem kontrol seçimi dikkatle değerlendirilmelidir. Çünkü, bunlar sistem performansını ve verimliliğini etkileyen en önemli faktörler olabilir.
Münferit Kompresör Kontrolü
Stratejiler: Yıllar içinde kompresör üreticileri, bir dizi farklı kontrol strateji tipleri geliştirmişlerdir. Dur/kalk ve yüklü/yüksüz gibi kontroller, hava talebindeki azalmalara tepki verir; kompresörün belirli bir süre hava sağlamasını durduracak şekilde, kompresörü kapatmak veya yüksüzleştirmek suretiyle kompresör çıkış basıncını artırır. Modüle edici giriş ve çok kademeli kontroller, kompresörün kısmi yükte çalışmasına ve azalmış talep dönemlerinde azalmış miktarda hava sağlamasına imkân sağlar. Dur/Kalk: Dur/kalk mevcut en kolay kontroldür ve hem resiprokan hem de dönel vidalı kompresörlere uygulanabilir. Makinenin çıkış basıncına göre kompresörü süren motor açılır veya kapanır. Genellikle, motor dur/kalk sinyalini, basit bir basınç anahtarı sağlar. Bu tip bir kontrol, sık çevrimi olan bir uygulamada kullanılmamalıdır.
Çünkü, tekrarlanan durmalar motorun aşırı ısınmasına ve diğer kompresör bileşenlerinin daha sık bakım gerektirmesine ne-den olacaktır. Bu kontrol düzeni, genellikle, çok düşük görev çevrimi olan uygulamalarda kullanılır. Yüklü/Yüksüz: Aynı zamanda sabit hız kontrolü olarak da bilinen yüklü/yüksüz kontrol, motorun sürekli çalışmasını sağlar; fakat, çıkış basıncı yeterli olduğunda, kompresörü yüksüzleştirir. Kompresör üreticileri, kompresörü yüksüzleştirmek için farklı stratejiler kullanırlar; fakat, çoğu durumda yüksüz bir dönel vidalı kompresör hiçbir yararlı iş yapmazken tam yük beygir gücünün %15-35’ini tüketecektir. Sonuç olarak, bazı yüklü/ yüksüz kontrol düzenleri verimsiz olabilir. Modüle Edici Kontroller: Modüle edici (kısma) giriş kontrolü kompresörün çıktısının debi ihtiyaçlarının karşılanması için değiştirilmesine imkân sağlar. Kısma, genellikle giriş vanasının kapatılıp giriş havasının kompresörde sıkıştırılmasıyla sağlanır. Bu kontrol düzeni, santrifüj ve dönel vidalı kompresörlere uygulanır. Bu kontrol yöntemi, deplasmanlı kompresörlere uygulandığı zaman, kompresör çıktısını değiştirmenin verimsiz bir yoludur. Santrifüj kompresörlere, özellikle, havayı pervane girişiyle aynı yönde yönlendiren giriş kılavuz kanatlarının kullanımıyla uygulandığında, daha verimli sonuçlar elde edilir. Kapasite azaltma miktarı, taşma potansiyeli ve minimum kısma kapasitesiyle sınırlıdır. Çok Kademeli (Kısmi Yük) Kontrolleri: Bazı kompresörler iki veya daha fazla kısmi yüklü ko-şulda çalışmak için tasarlanmıştır. Böyle bir kontrol düzeni ile, çıkış basıncı, kompresörün dur/ kalk yapması veya yüklü/yüksüz çalışmasını gerektirmeden, yakından kontrol edilebilir. Resiprokan kompresörler, iki kademeli (dur/kalk veya yüklü/ yüksüz), üç kademeli (0%, 50%, 100%) veya beş kademeli (0%, 25%, 50%, 75%, 100%) kontrol olarak tasarlanmıştır. Bu kontrol düzenleri, genellikle, motor güç tüketimi ve yüklü kapasite ile neredeyse doğrudan ilişkiye sahiptir.
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 101
TEKNİK MAKALE
Bazı dönel vidalı kompresörlerin sıkıştırma hacimleri (oranları) sürgülü veya dönüşlü vanalar kullanılarak değiştirilebilir. Bunlar, genellikle, ayarlı giriş vanaları ile birlikte, yüksek kısmi yük verimine sahip daha doğru basınç kontrolü sağlamak için uygulanır. Değişken frekanslı sürücüler: Geçmişte değişken frekanslı sürücüler (VFD’ler) endüstriyel kompresörler için nadiren kullanılıyordu. Çünkü, kontrol düzenlerindeki verim kazancı, VFD’nin yüksek ilk maliyeti için yeterli gerekçe sağlayamıyordu. Maliyet artık büyük bir sorun değildir. VFD’ler tam yükte daha güvenilir ve verimli oldukça, kompresör uygulamalarında kabul kazanabilirler.
Sistem Kontrolleri
Tanımı gereği sistem kontrolleri, sisteme hava besleyen çok sayıda münferit kompresörün eylemlerini yönetir. Otomatik sistem kontrollerinin ortaya çıkmasından önce, kompresör sistemleri basamaklı ayar noktaları olarak bilinen bir yöntemle ayarlanırdı. Münferit kompresör çalışma basıncı ayar noktaları ise, sistem talebini karşılamak üzere kompresör kapasitesini artırmak ya da azaltmak için oluşturulmuştur. Bu stratejinin birbiri üzerine eklemeli doğası, bu bölümün ilk sayfasında yer alan şekilde gösterildiği üzere geniş kontrol aralıkları yaratır. Etkili bir otomatik kontrol stratejisinin amacı, sistem talebini maksimum verim seviyesinde veya bu seviye yakınında işletilen kompresörlerle eşleştirmektir. Bu, talepteki dalgalanmalara, mevcut depolamaya ve basınçlı havayı besleyen ve işleyen ekipmanın karakteristiklerine bağlı olarak birçok şekilde başarılabilir. Tek Ana Birimli (Sıralayıcı) Kontroller: Sıralayıcılar, isminden de anlaşıldığı üzere, münferit kompresör kapasitelerini sıralayarak veya kademelendirerek sistem talebini karşılamak için sistemleri regüle eden cihazlardır. Sıralayıcılardan tek ana birimli kontrol üniteleri olarak bahsedilir. Çünkü, tüm kompresör işletim kararları ana birimde verilir ve
yönlendirilir. Sıralayıcılar, kompresör sistemlerini, münferit kompresör kapasitelerini görüntülenen sistem basıncına (talep) göre çevrimiçi ve çevrimdışı yaparak kontrol eder. Kontrol sistemi, genellikle, daha yüksek verim sağlar. Çünkü, sistem hedef basıncı etrafındaki kontrol aralığı daha dardır. Bu dar aralık, ortalama sistem basıncında azalmaya imkân sağlar. Ortalama sistem giriş basıncını azaltırken yine önlem alınmalıdır. Çünkü, talepteki büyük, ani değişiklikler basıncın minimum ihtiyaçların altına düşmesine neden olarak ekipmanın uygun olmayan işleyişine yol açabilir. Sistem kontrolleri ve depolama kapasitesinin özenle eşleştirilmesi ile bu sorunlar önlenebilir (debi kontrolörünü de inceleyin). Çoklu Ana Birimli (Ağ) Kontroller: Ağ kontrolleri, sistem kontrolünde en son yenilikleri sunar. Bu kontrollerin gereksiz çalışan kompresörleri kapatmak için kullanılması önemlidir. Bu kontroller, aynı zamanda, çalışmakta olan kompresörlerin daha verimli bir modda işlemesine de imkân sağlar. Ağlarda kullanılan kontrolörler, birleşik kontrolörlerdir. Bunlar münferit kompresör kontrolüne ek olarak, sistem kontrol fonksiyonu da sağlar. Çoklu ana birimli terimi, her münferit kompresör kontrolörünün sınırları dâhilinde sistemin kontrol etme yeteneği olduğunu ifade eder. Bu münferit kontrolörler birbirine bağlanmış veya ağ haline getirilmiştir; böylece tüm işletme bilgisini ve durumunu paylaşırlar. Ağ haline getirilmiş kontrolörlerden biri lider olarak belirlenir. Bu kompresörler bilgi paylaştığı için değişen hava taleplerine karşılık kompresör işletme kararları daha hızlı ve kesin olarak verilebilir. Bunun sonucunda, hava sistemi hedef basıncında daha fazla azalmaya imkân veren dar kontrol aralığı elde edilir. Sistem kontrollerinde ilk maliyet genellikle yüksek olsa da, bu kontroller sonuçta işletim maliyetinde oluşan azalmalardan dolayı daha yaygınlaşmaktadır.
Debi Kontrolörleri
Debi kontrolörleri, yukarıda anlatılan münferit kompresörler
102 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
veya sistem kontrolleri ile birlikte kullanılan sistem basınç veya yoğunluk kontrolleridir. Debi kontrolörü, kompresörü doğrudan kontrol etmez ve genellikle kompresör paketinin parçası sayılmaz. Debi kontrolörü, kompresörün arz tarafını talep tarafından ayırma işine yarayan bir cihazdır. Bu, talep tara-fındaki basınç gerçek kullanım ihtiyaçlarını minimize etmek için azaltılabilirken, kompresörlerin maksimum verim için optimum veya optimuma yakın basınçlarda işletilmesine imkân sağlar. Talepteki beklenen dalgalanmaları karşılamak için boyutlandırılmış depolama, bu kontrol stratejisinin esas parçasıdır. Daha yüksek basınçlı besleme havası, kompresörlerden birincil depolama tanklarına girer. Sabit ve daha düşük bir basınç seviyesinde, talepteki dalgalan-maları güvenli bir şekilde karşılamak için hazır bulunur. İyi tasarlanan ve yönetilen bir sistem kontrol stratejisi, talep kontrolü, sinyal lokasyonları, basınç farkları, kompresör kontrolleri ve depolamayı birleştirir. Amaç, talebi olası en düşük basınçta işletmek, depolanmış hava ile geçici olayları mümkün olduğu kadar fazla desteklemek ve depoyu tekrar doldurmayı mümkün olduğunca uzun tutmaktır. Bu, olası en düşük enerji tüketimi ile sonuçlanmalıdır.
Hava Depolama ve Kontroller
Depolama, hem basınç düşüşünü hem de sönüm hızını azaltarak sistemde talep olaylarını (tepe talep periyodları) kontrol etmek için kullanılabilir. Depolama, kritik basınç uygulamalarını sistemdeki diğer olaylardan korumak için kullanılabilir. Depolama, aynı zamanda beslemeden iletim tepki hızını desteklerken talepteki basınç düşüşü hızını kontrol etmek için de kullanılabilir. Bazı sistemlerde, akış kontrol vanası gibi yeniden dolum kontrol yöntemini sağlamak önemlidir. Birçok sistem talep olaylarını desteklemek için modülasyonda çalışan bir kompresöre sahiptir ve bazen stratejik depolama çözümleri bu kompresörün kapatılmasına imkân sağlayabilir.
TEKNİK MAKALE
Yağ Enjeksiyonlu Bir Kompresör mü? yoksa Yağsız Kompresör mü? Mehmet İZ
Makine Mühendisi
104 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
Erkan AYKANAT
Teknik Hizmetler Sorumlusu
TEKNİK MAKALE
H
Hava kompresörleri müşteri talep/ihtiyaçları doğrultusunda çok çeşitli tip ve ebatlarda üretilebilmektedir. Kompresör tipi, kapasitesi, basıncı vb. teknik soruların hemen ardından kullanıcıların akıllarına takılan en önemli soru Yağlı mı? yoksa Yağsız mı? olmaktadır. Bu sorunun cevabı basınçlı havanın kullanılacağı uygulama ve amaca bağlı olmakla birlikte özellikle yağ enjeksiyonlu kompresörlerde karşılaşılan önemli problemler birçok kullanıcıyı son yıllarda yağsız kompresör kullanımına yönlendirmektedir.
ava kompresörlerinin düzgün ve verimli bir şekilde çalışması için yağlama gereklidir. Bu, önemli parçaların aşınmasını ve hasar görmesini en aza indirmeye yardımcı olur, planlanmamış duruş sürelerini azaltır. Yağlama sistemleri söz konusu olduğunda kompresörler sıçratma, basınçlı ve yağsız olmak üzere üç tipe ayrılabilir. Sıçratma yağlama sistemlerinde biyel kolunun altından aşağı doğru uzanan bir çubuk her dönüşte karterde bulunan yağın içine girer ve hızla çıkarken yağı sıçratır. Bu sayede yağ iç parçalara tamamen sıçrama ile verilir. Basınçlı yağlama kranka bağlı ve krank tarafından tahrik edilen bir yağ pompası ile sağlanmaktadır. Bu sistem de yağ pompası karterdeki yağı alır, yağ filtresi ve yağ çek valfinden geçirerek üstün bir yağlama sağlar. Yağ enjeksiyonlu hava kompresörleri yağsız tasarıma sahip kompresörlerden daha dayanıklı ve sessizdirler. Daha yüksek devirlerde daha yüksek kapasite ihtiyaçlarına kolaylıklar cevap verebilirler. Bununla birlikte, yağ enjeksiyonlu kompresörlerde basınçlandırılmış hava her zaman kirlenme riskiyle karşı karşıyadır. Basınçlı havadaki yağın miktarı, makinenin bakım durumu, yağ ayırıcı seperatör ve filtrelerin bakım ve üretici tavsiyesine bağlı olarak düzenli değişimi gibi bir dizi faktöre bağlıdır. Basınçlı hava üretiminde kalite problemlerine sebebiyet veren bu faktörler işletmeler ve kullanıcılar için ekstra maliyetler oluşturur. Sıkıştırma sürecinde hava-yağ karışımı ısınarak zaman içerisinde özelliğini kaybedeceğinden kompresör yağının uygunluğu ve yaşı diğer önemli risk faktörleri arasındadır. Bu bozulma kalıntı ve tortular oluşmasına yol açarak tesisata da zarar verebilir.
Pistonlu tip yağ enjeksiyonlu kompresörlerde karşılaşılan yağ kaynaklı başlıca problemler; 1-Pistonlu kompresörlerin tümünde segmanlardan karterin içine doğru bir kompresyon kaçağı olmaktadır. Karterde oluşan bu basıncı önlemek için solunum sistemi bulunmaktadır. Hava kompresörlerinde karter bir boruyla solunum yapılmasının mümkün olduğu yerinden emişe bağlanır ya da solunum aleti basıncı karterden tahliye etmek için karterin üzerine yerleştirilir. Bu esnada oluşan karter basıncı nedeniyle emiş filtresinde yağ kaçakları olabilmektedir. Buda sistemdeki yağ miktarının azalmasına sebebiyet verir.
2- Sıkıştırma sürecinde hava-yağ karışımı sürtünmeden dolayı ısınarak zaman içerisinde özelliğini kaybedeceğinden dolayı kompresör yağının uygunluğu ve kullanım süresi oldukça önemlidir. Özelliğini kaybeden yağ, birbiri üzerinden kayarak hareket eden piston-silindir sisteminde sürtünmeden dolayı aşırı ısınmaya, mekanik aşınmaya ve arıza oluşumuna neden olur. Aynı zamanda sıkıştırma veriminde ciddi düşüşlere sebebiyet vererek müşterilere pahalı bir bakım/ onarım masrafı olarak geri dönecektir. Bu nedenle sürtünme dirençlerinin en düşük düzeyde kalabilmesi için piston ve silindir gibi sürtünen yüzeylerin uygun kalite ve özellikte yağ ile yağlanması, kullanıcının da üreticinin tavsiye ettiği aralıklarda gerekli değişimleri yapması gereklidir. Üretim tavsiyesine uyulmadığı ve yağın belirli periyotlarla değiştirilmediği süreçlerde yüksek miktarlarda teknik bakım/ onarım masrafları müşterilere yansıyabilmekte, aynı zamanda bakım/onarımda kaybedilen süre içerisinde kompresörden faydalanılamadığı için iş kaybı da yaşanabilmektedir.
3- Kompresör durdurulduğunda tahliye sistemine karışan yağ diğer ekipmanlar üzerinde kirliliğe ve yağ filtrelerinin tıkanmasına sebebiyet verir. Tıkanan yağ, filtreleri ve doğrudan basınçlı hava kalitesini etkiler. 4- Yağ enjeksiyonlu kompresörlerde zaman içerisinde bütünsel bir kirlenme meydana gelmektedir.
8 2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 105
TEKNİK MAKALE Katı Partikül Parçacık Boyutuna Göre SINIF
(m3 başına maks. parçacık boyutu) 0,1-0,5μm
0
0,5-1μm
1-5μm
Su Kütleye Göre
mg/m3
Yağ
Buhar çiğlenme sıcaklığı
Sıvı
Toplam ağ (aerosol, sıvı ve buhar)
C
g/m3
mg/m3
o
Ekipman üreticisi veya müşteri tarafından belirlenen Sınıf 1’den daha sıkı standartlar
1
≤ 20,000
≤ 400
≤ 10
≤ -70oC
0,01
2
≤ 400,000
≤ 6,000
≤ 100
≤ -40 C
0,1
≤ 90,000
≤ 1,000
≤ -20oC
1
≤ 10,000
≤ +3 C
5
3 4
o
o
5- Yağın özelliğini kaybetmesi ve 5 ≤ 100,000 ≤ +7oC aşırı ısınmadan dolayı emme-basma 6 ≤5 ≤ +10oC valflerinde kurum oluşumu gözlemlenir. Bu durumda kompresör kade7 5-10 ≤ 0,5 melerinde istenilen çalışma verimi8 0,5-5 nin düşmesine sebebiyet verir. 9 5-10 6- Kompresör kademelerinde X kullanılan segman ve keçeler üretici > 10 > 10 > 10 tavsiyesine bağlı olarak uygun zaMİKROBİYOLOJİK KONTAMİNANTLAR GAZ KONTAMİNANTLAR manlarda değiştirilmez ise sistemde Saflık sınıfı tanımlanmamıştır. Saflık sınıfı tanımlanmamıştır. yağ kaçakları meydana gelecek ve Bahsedilen gazlar: C1 ile C5 aralığında kompresör ekipmanlarının zarar hidrokarbonlar, CO, CO2, SO2, NOX görmesine neden olacaktır. Aynı Tablo 1. ISO 8573-1:2010 standardına göre sıkıştırılmış hava sınıfları ve kirlilik miktarları zamanda yağ kaçakları standartlarda Gereken hava saflığı derecesi, herhangi bir endüstriyel belirtilen hava kalitesine ulaşmak için işlem için risk toleransına göre değişir. Yağ buharı/aerosol, kullanılan Purifierlar da yer alan CMS’lerin (Karbon Moleküyüksek çalışma sıcaklıklarının bir sonucu olarak basınçlı ler Sieve) yapısını bozar. havaya karışabilir ve tüketici sağlığı, refahını tehlikeye 7- Yağ enjeksiyonlu kompresörler genellikle eşdeğer atabilir. Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO), kompresör yağsız modellerden daha ağırdır. üreticilerine basınçlı hava sistemlerinde hava saflığına 8- Yağ enjeksiyonlu kompresörler, ürettikleri basınçlı tolerans seviyesini tanımlama yeteneği sağlamak için ISO havada her zaman eser miktarda yağ bulundururlar. Bu yağ 8573-1 standardını yayınlamıştır. ISO 8573-1, sıkıştırılmış miktarı, pnömatik ve basınçlı hava kullanan diğer değerli ekipmanlar üzerinde birikebilir ve bu da bakım ve değiştirme havanın kaynağına bakılmaksızın parçacık, su ve yağ saflık sınıflarını kapsar (Tablo 1). maliyetlerini artırır. Dünyanın dört bir yanındaki üreticiler, çevreye çok az 9- Kompresör ne kadar enerji verimli olursa, makinenin etkisi olan veya hiç etkisi olmayan tutarlı, yüksek kaliteli işletme giderlerini düşürme üzerinde o kadar doğrudan bir ürün sunarken, işletme maliyetlerini düşürmek için etkisi olacaktır. Enerji maliyetleri genellikle bir hava fırsatlar bulmakla görevlidir. Birçok endüstri için, ISO 8573-1 kompresörünün toplam yaşam döngüsü maliyetlerinin% Sınıf 0 sertifikalı yağsız hava sağlayan bir hava kompresörü 60-75'i olduğundan, yalnızca verimlilikten elde edilen toplam kullanmak, bu hedeflere ulaşmanın bir yoludur. maliyet tasarrufu, yaşam döngüsü tasarruflarında önemli bir Bu saflık ve çevresel faydalar yağsız kompresör paya sahip olabilir. Yağ enjeksiyonlu kompresörler, üretilen sisteminde birtakım ek maliyetler oluştursa da genellikle basınçlı havayı temizlemek için hava tesisatında yağ filtresi toplam sahip olma maliyetlerini düşürebilecek diğer ve yağ ayırıcıya ihtiyaç duyar. Bu parçaların her biri filtre tasarruflara dönüşecektir. Örneğin; boyunca bir basınç düşüşüne neden olacak ve bu da tesisten • Yağ dolu kondensatın toplanmasına veya atılmasına aşağı akış yönünde daha düşük hava basıncı iletimine gerek yoktur. neden olacaktır. Basınçtaki düşüş gereken talebi korumak • Filtre değiştirme ihtiyaçları azaltılmıştır. için kompresörün daha fazla çalışması gerektiği anlamına • Filtreleme nedeniyle basınç düşüşü olmadığı için enerji geldiğinden daha düşük verimlilik ve daha yüksek enerji maliyetleri en aza indirilir. maliyetleri ortaya çıkmış olur. • Yağ enjeksiyonlu kompresörlerdeki gibi kısa süreli Yağ enjeksiyonlu kompresörlerin bu dezavantajları ve periyotlarda yağ değişimi olmayacağından dolayı yağ karşılaşılan problemler üretici ve kullanıcılar açısından sağlık maliyetleri azalacaktır. tehlikeleri, geri çağırma, itibar hasarı ile maliyetli üretim Tüm bu gerekçeler neticesince kullanıcıların cevabını kesintileri sonuçlarını doğurabilmektedir. Tüm bu sebepler aradığı Yağ enjeksiyonlu bir kompresör mü ? yoksa Yağsız özellikle pet şişirme, gıda, medikal ve ambalajlama gibi kompresör mü? sorusu basınçlı havanın kullanılacağı sektörlerde yüksek kapasiteli yağsız pistonlu kompresörlerin uygulama, talepler ve maliyete bağlı olarak cevabını bulacaktır. talep/tercih edilmesinin ana nedenini oluşturmaktadır. 106 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
HABER
TÜRK
İYE’d
e İLK
TRAKYA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 107
HABER
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU'NUN amacı nedir? Av. M. Hakan Çınar
çınar&çınar Hukuk Bürosu Kolejli İş İnsanları Derneği Başkanı
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (bundan böyle “Kanun” olarak anılacaktır) 18 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ancak son derece önemli olan bu Kanun hakkında ülkemizde yeterli farkındalığa ulaşılmadığı düşünülmektedir. Kanun hakkında farkındalığa ulaşılması, kişisel verileri işleyenlerin Kanundan doğan yükümlülüklerine uyması ve buna bağlı olarak idari veya cezai yaptırımlardan kaçınması açısından oldukça önemlidir. Bu yazıda Kanun hakkında genel ve kısa bir bilgilendirme yapılacak ve Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun verdiği örnek kararlardan bahsedilecektir. 108 › AIR WORLD TÜRKİYE / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
K
anunun amacı, kişisel verilerin işlenme şartlarını, kişisel verilerin işlenmesinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir. Kişinin mahremiyetinin korunması ile veri güvenliğinin sağlanması da Kanunun temel amaçları arasındadır.
Kişisel veri nedir?
Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bu üç unsuru bir arada içeren bilgiler kişisel veri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda kişisel veri; kişinin kimlik, sağlık, iletişim, pasaport numarası gibi kişiye ilişkin bilgileri içeren verileri ifade eder. Bu veriler günümüzde birçok sektör tarafından toplanarak işlenmekte ve iletilmektedir. Bununla birlikte özel nitelikli (hassas) kişisel veriler kanunda ayrıca düzenlenmiştir. Özel nitelikli kişisel veriler, başkaları tarafından öğrenildiği takdirde ilgili kişinin mağdur olabilmesine veya ayrımcılığa maruz kalabilmesine neden olabilecek nitelikteki verilerdir. Örneğin, kişinin ırkı, dini ve siyasi düşüncesi gibi bilgiler o kişinin özel nitelikli kişisel verisi olarak kabul edilmiştir. Bu veriler niteliği gereği daha sıkı işleme şartlarına bağlanmıştır. Kişisel veriyi toplayan ve işleyen işletmelerin veya kişilerin yasadan kaynaklanan birtakım sorumlulukları ve yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler veri sorumlusu tarafından yerine getirilir. Veri sorumlusu, kişisel verilerin işlenme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişidir. Veri işleme faaliyetini bir örnekle açıklamak gerekirse, herhangi bir kişisel verinin hard diske kaydedilmesi veri işleme faaliyeti olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kapsamı oldukça geniştir. Veri sorumlularının veri işleme faaliyetlerinde Kanunun belirlediği sorumluluk ve yükümlülüklere uyması gerekmektedir. Bu kapsamda yükümlülüklerine uymayan veri sorumlularına veya Kanunu ihlal eden kişilere oldukça yüklü miktarlarda idari para cezaları ve eğer Türk Ceza Kanunu’nu ihlal eden bir suç varsa hapis cezaları öngörülmüştür. İdari ve
HABER cezai yaptırımlardan bahsetmeden önce, veri sorumlularının Kanun ile getirilen önemli yükümlülüklerinden olan Veri Sorumluları Sicili ve Sicile kayıt yükümlülüğüne kısaca değinmekte fayda görmekteyiz.
Veri Sorumluları Sicili
Veri Sorumluları Sicili, veri sorumlularının kaydedildiği, kamuya açık olarak tutulan sicildir. Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından altyapısı oluşturulmuş ve yine Kurum tarafından açık tutulmaktadır. Kural olarak, yıllık çalışan sayısı 50’den çok veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den çok olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının ve yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon TL’den az olup ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olan gerçek veya tüzel kişi sorumlularının sicile kayıt ve bildirim yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak Kurum tarafından Sicile kayıt zorunluluğundan istisna tutulacaklar bir karar ile belirlenmiştir. Buna göre; noterler, kimi dernek, vakıf ve sendikalar, siyasi partiler, avukatlar ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler sicile kayıt zorunluluğundan istisna tutulmuştur.
Yaptırımlar •
•
•
•
İdari Yaptırımlar
Kişisel verilerin elde edilmesi sırasında yapılması gereken aydınlatma yükümlülüğünün ihlal edilmesi halinde -> 9.013 TL – 180.264 TL, Veri sorumlusunun, Kanun kapsamında veri güvenliğine dair alması gereken idari ve teknik tedbirler ile ilgili yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde -> 27.040 TL – 1.802.641 TL, Veri sorumlusunun Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilen kararlara uyma yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde -> 45.066 TL – 1.802.641 TL, Yukarıda bahsedilen Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğünü ihlal eden veri sorumlularına ise -> 36.053 TL – 1.802.641 TL idari para cezası uygulanacağı Kanun’da öngörülmüştür.
Cezai Yaptırımlar • • •
Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi halinde -> 1-3 yıl, Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak yayma, başkasına verme ve ele geçirme ->2-4 yıl, Kişisel verileri süresi geçmesine rağmen yok etmeme -> 1-2 yıl suçları Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş ve yukarıda yazılı hapis cezaları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere cezaların miktarları oldukça yüksektir. Bu cezalarla, yazılan ihlallerin gerçekleşmesi halinde, bütün veri sorumluları karşılaşabilecektir. Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğünden istisna tutulan bazı veri sorumluları olsa da bunların hiçbiri Kanun’a uyma yükümlülüğünden istisna edilmemiştir. Yani bütün veri sorumluları Kanun hükümlerine uymakla yükümlüdür, aksi halde bu yaptırımlar Kurum tarafından uygulanabilecektir. Günlük hayatta ve iş hayatında veri sorumlusu olan her gerçek veya tüzel kişinin bu cezalarla karşılaşabileceğini bir Kişisel Verileri Koruma Kurulu kararı ile örneklendirmekte fayda görmekteyiz. Kurul 16/01/2020 tarihli kararıyla bir veri sorumlusu hakkında veri güvenliğine dair alması gereken tedbirlere ilişkin yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle 18.000 TL idari para cezasına hükmetmiştir. Karar, bir gıda şirketi tarafından aranan bir kişinin Kurula başvuruda bulunması üzerine verilmiştir. Özetle, aranan kişi numarasını bir spor dergisine abonelik amacıyla verdiği halde numarası bir sunucuya kaydedilerek o sunucudan gıda şirketi bu kişiye ulaşmıştır. Böylece kişinin verisi işleme amacına aykırı olarak başka bir şirket tarafından kullanılmıştır. Bununla birlikte kişi daha önce spor dergisiyle olan aboneliğini daha önce sonlandırmış olmasına rağmen kişisel verisi (telefon numarası) silinmemiştir. Bu da veri işleme amacı ortadan kalktığında verinin silinmesi gerektiği ilkesine aykırı bir eylemsizlik oluşturmuştur. Böylece Kurul da şikâyet üzerine, ilgili yükümlülüğü ihlal eden veri sorumlusuna idari yaptırım uygulamıştır. Görüldüğü üzere Kanun oldukça önemli bir konuyu düzenlerken bu öneme uygun idari yaptırımlar öngörmüştür. Henüz yeni sayılabilecek bir Kanun olması nedeniyle ülkemizde yeterli farkındalığa ulaşılmamış ve pek çok veri sorumlusu sicile kayıt zorunluluklarının bulunmaması nedeniyle Kanun’a uyum yükümlülükleri olmadığı yanılgısına düşmüştür. Bu nedenle birçok veri sorumlusunun idari hatta cezai yaptırım tehditleriyle karşı karşıya olduğu söylenebilir. Kanun birçok kişiyi kapsadığından konu ile ilgili farkındalığın yaptırımlardan kaçınmak açısından oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.
2020 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 109
TEKNİK
Vidalı Kompresör Hesapları ile ilgilİ
Formüller
Dairenin (Boru veya Silindir İç Çaplarının) Kesit Alanı: A = (Pi*d2)/4 = mm2 Pi = 3.14159265 D = Çap (mm) –İç ÇapA = Alan (mm2) –İç Kesit Alanı1 m2 = 100 dm2 = 10,000 cm2 = 1,000,000 mm2
A = Akışa Dik Kesit Alanı (m2 ) 1 m3/s = 60 m3/dk = 1000 litre/saniye (L/s) 1 m3/dk = 1/60 m3/s = 1000 litre/dakika (L/dk) 1 m3/h = 60 m3/dk = 1000 litre/saat (L/h)
Borunun (Uzunluğuna göre) veya Silindirin (Yüksekliğine göre) Hacmi:
Kasnak Çaplarına Göre (Yaklaşık) Motor ve Vida Devir Oranları:
V = A * h = mm3
Dm = Motor Kasnağı Çapı ( mm) Dv = Vida Kasnağı Çapı (mm) nm = Motor Devir Sayısı (d/dk) nv = Vida Devir Sayısı (d/dk) i= Vida/Motor devir oranı = Dm/Dv nv= nm * i = nm* (Dm/Dv)
A = Alan (mm2) –İç Kesit Alanı, İç çapa göre hesaplanmış alanh = Borunun uzunluğu veya silindirin yüksekliği (mm) V = Hacim (mm3) 1 dm3 = 1 litre = 1,000,000 mm3 = 1000 cm3 = 0.001 m3 1 m3 = 1000 dm3 = 1000 litre
Dişlikutusu (GearBox) Dişlilerinin Diş Sayısına Göre Devir Oranı:
v Dairenin (veya Çemberin) Çevresi (çevresel uzunluk) = Pi*d
Dm = Çeviren (Hareket veren) dişlinin diş sayısı Dv = Çevrilen (Hareket alan) dişlinin diş sayısı
Pi= 3.14159265 d= Çap
nm = Çeviren dişlinin Devir sayısı (d/dk) nv = Çevrilen dişlinin DevirSayısı (d/dk)
Dairenin Belli Bir Sarma açısına göre çevresel uzunluk=(Pi*∝ * d)/360
i= Çevrilen/Çeviren devir oranı = Dm/Dv nv= nm * i = nm* (Dm/Dv)
∝ = Sarma açısı (derece) => yarım daire için ∝ = 180º v Bir kesitten geçen (Boru içinden veya kanal içinden) geçen akışkanın hızı:
Motor Gücünün kW, HP (Beygir Gücü), kcal/h olarak farklı ifadeleri:
v = Q / A = m/s
1 HP (metrik) = 75*9.80665 kg*m/sn2 = 735.5 Watt = 0.7355 kW
Q = Akışkanın debisi (m3/s)
1 kW = 1/0.7355 HP = 1.3596 HP
110 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2020
TEKNİK
Yaklaşık değerler: 1 HP (metrik, PS) = 736 Watt, 1 kW= 1.36 HP (metrik sistem) İngiliz/Amerikan sistemindeki HP'ye göre: 1 kW = 1.34 HP, 1 HP = 746 Watt 1 kW = 860 kcal/h 1 kWh Enerji = 860 kcal ısı enerjisi (1 kWh elektrik enerjisi, 860 kcal’lik ısıya denktir.)
Hız ile güç ve kuvvet ile basınç arasındaki bağlantılar: Güç = P = Kuvvet * Hız = F * v = Newton * m/s = Watt = 9.81 kg * m/s (9.80665)
T1= Başlangıç Sıcaklığı (Kelvin) P2= Sonuç Basıncı V2= Sonuç Hacmi T2= Sonuç Sıcaklığı (Kelvin) Sabit Sıcaklıkta: V2= V1* (P1/P2) , P2= P1*(V1/V2) 1 ºC = 273 K , 100 ºC = 373 K (Kelvin) -273 ºC = 0 K Sabit Basınçta : V2 = V1*(T2/T1) , T2= T1*(V2/V1) P1*V1 = m*R*T1 P2*V2 = m*R*T2
P = Güç (Watt) = 860 cal/h
m = kütle (kg, yoğunluk= m/V = deniz seviyesinde standart atmosfer 1.255 kg/m3)
1 kilogram kuvvet (kg) = 9.80665 Newton (N)
R = gaz sabiti (hava için 287 J/kgK)
(1 kg kütlenin dünyadaki ağırlığı = 1 kg kuvvet = kütle * yerçekimi ivmesi = 9.81 N)
(P1*V1)/(P2*V2) = T1/T2
P = Güç (HP/PS metrik sistem) = 75 kg(kuvvet)*m/s = 75*9.80665 N*m/s = 735.5 Watt F = Kuvvet (Newton) = basınç * alan = p*A = (N/m2) * m2 1 bar = 100,000 N/m2 = 100 kN/m2 = 10 N/cm2 = 10/9.80665 kg/cm2 = 1.02 kg/ cm2 1 atmosfer = 1.013 bar (deniz seviyesinde) 1 atmosfer ~= 1 bar ~= 1 kg/ cm2 Efektif Basınç = Manometreden Okunan Basınç = Gerçek Basınç – Atmosfer Basıncı 1 atm = 0 bar (efektif) = 1 bar (mutlak) (Hassas hesaplarda 1 atm = 1 .013 bar)
Sıkıştırılabilir akışkanların (gazların) hacmi ile basıncı arasındaki ilişki: P1*V1/T1 = P2*V2/T2 P1= Başlangıç Basıncı V1= Başlangıç Hacmi
Vidalı Kompresörün Serbest Hava Debisinin İfadesi (FAD):
FAD, kompresörün bastığı havanın emdiği havanın miktarı cinsinden ifadesidir. Yani 20 ºC referans emiş sıcaklığına göre, atmosfer basıncında, 1 dakikada emilen hava miktarı (hacim olarak); m3/dk (metreküp/dakika). Başkaca bir ifade yok ise, Kompresörün FAD değeri, kompresörün 1 dakikada bastığı havanın, 20 ºC’de, 1 atmosfer basınçta (0 bar efektif, 1-1.013 bar mutlak basınçta) kaplayacağı hacim anlamına gelir. Bununla birlikte, basınçlı hava aygıtlarının kapasitesi 0 ºC'yi referans alan Nm3/dk (normal metreküp/ dakika) cinsinden ifade edilebilmektedir. (Hava soğudukça kompresörün bastığı havanın kütlesi artar, ısındıkça azalır. Kompresör çıkışındaki hava ısınmış olduğu için emdiğinden daha fazla hacime sahip olur. Burada asıl olan kompresörün emdiği hava miktarıdır, ki, aynı miktarı çıkışına taşıyarak, basar.) Gerçekte boru içinden geçen havanın miktarı, kompresörün FAD değerinin çalışma basıncının mutlak (barometre) değerine bölünmesiyle bulunan değerdir. (Örneğin: 8 m3/dk FAD değeri ölçülüyorsa, 7 bar efektif basınçta, bu kompresörün bastığı hava boru içinden 1 m3/dk olarak geçiyor demektir. Boru içindeki hava hızını hesaplarken bu durumu dikkate almak gerekir.) NOT: “Debi” birim zamanda akış miktarı demektir.
2020 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN / AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 111
MERMER OCAĞININ İNCELİKLERİNİ
EN İYİ O BİLİR
Bu ülkenin görünmez kahramanları operatörler, güçlerini yine bu topraklardan alıyor.
GÜCÜNÜZÜ HAREKETE GEÇİRİN towerhidrolikyaglari.com
YÜZBİNLERCE LİRALIK YATIRIMLARINIZI HANGİ YAĞA EMANET EDİYORSUNUZ?
www.sncoil.com.tr
Saray Mah. Saraykent San. Sit. 64 Cadde No:7 Saray-Kahramankazan/ANKARA