25 TL • NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021 / SAYI:17 • www.airworldturkiye.com.tr
Hem Savunmamızı hem de ihracatımızı ciddi geliştirdik İLHAMİ KELEŞ/SAHA İstanbul Genel Sekreteri
KALKINMAMIZIN YOLU ÜRETMEKTEN GEÇİYOR İLKER AKÇAY
Havacılık endüstrisi ve savunma sanayinde azot kullanımı
SPONSOR
Cengiz Ateş
TÜRKİYE
SEKTÖREL DERGİ
Bilgi ve teknolojiye dayalı
40 YIL
www.filsan.com.tr
SİZ İSTEYİN BİZ YAPALIM! Dalma Tip Separatörler Spin On Tip Separatörler Hava Filtreleri Yağ Filtreleri Kurutucu Hat Filtreleri Endüstriyel Filtreler Vakum Pompası Filtreleri
TRADE MARK
+90 (262) 722 93 90
info@filsan.com.tr
38
58
İçindekiler NİSAN-MAYIS-HAZİRAN
25 TL • NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021 / SAYI:17 • www.airworldturkiye.com.tr
TÜRKİYE
SEKTÖREL DERGİ
Kamu Alımlarının Sanayinin Gelişimine Kaldıraç Etkisi / Zühtü Bakır......................16 Büyümenin İtici Gücü Sanayi Sektörü Oldu / Nurettin Özdebir..........................20
Hem Savunmamızı hem de ihracatımızı ciddi geliştirdik İLHAMİ KELEŞ/SAHA İstanbul Genel Sekreteri
KALKINMAMIZIN YOLU ÜRETMEKTEN GEÇİYOR İLKER AKÇAY
HavacılıK ENdÜsTRİsİ vE savuNMa saNaYİNdE AZOt KULLANIMI CEngİz AtEŞ
İnternette Yeni Devrim / Murat Sururi Özbülbül-Ekonomist/Yazar...................22 Gemi ve Denizaltılarda No-Manyetik Hava Kompresörleri.................................32 Havacılık Endüstrisi ve Savunma sanayinde Azot Kullanımı..............................36 7 Gün 24 Saat Enerjiyi İzlemek ve Yönetmek Mümkün / M.Altuğ Karataş.........38 Her Sektörde Yatırımcıların Güvencesi: TAHKİM / Onur Özkan-Avukat...........42 Sorbead Air İle Enerji Tasarrufu..........................................................................46
SPONSOR
Turbo Kompresörlerde Şaft Sızdırmazlığının Sağlanması.................................50 İşletmelerin Basınçlı Hava Hatlarının Dizaynı.....................................................54
26
KAPAK KONUSU
F-35 programından çıkarıldığımıza sevinecek duruma geldik İlhami Keleş SAHA İstanbul- Genel Sekreteri
"SAHA İstanbul, Türkiye'nin savunma, havacılık ve uzay sanayisinde yürüttüğü Milli Teknoloji Hamlesi’ne en etkin desteği sunan STK konumunda yer alıyor."
Türkiye Ürettiğinden Fazlasını Alan, Kazandığından Fazlasını Harcayan Bir Ülke...58 Hilmi Uğurtaş - İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Başkanı Azot Saflaştırıcı (Deoxo Sİstemi)..........................................................................66 Hidrojen Saflaştırıcılar.........................................................................................68 Çok Fonksiyonlu Bir Malzeme: Aktif Karbon.......................................................72 İnsan Sağlığını, Ekipman ve İşletme Güvenliğini Riste Atmayın!........................76 Basınçlı Hava Tanklarında Galvaniz Kaplamanın Önemi Ve Kalite Problemleri.......82 Basınçlı Hava Sistemlerinde Kullanılan Sıralı Hat(In-Line)Filtre Elementleri......86 E=mC2...................................................................................................................90 Kriyojenik Uygulamalarda Solenoid Valf Tasarımı.............................................98 Vidalı Hava Kompresörlerinde Topraklamanın Önemi.....................................102 Basınçlı Hava arıtma Efsaneleri........................................................................106 Pistonlu Kompresörler ve Rafineriler................................................................108 Kalkınmamızın Yolu Üretmekten Geçiyor..........................................................114 İlker Akçay - Airmaster Genel Müdürü/ RÖPORTAJ
HABER
Editörden
İmtiyaz Sahibi Murat ALİŞİROĞLU Yazı İşleri Müdürü Murat ALİŞİROĞLU GÖRSEL YÖNETMEN Eda ÇELİK DADALI Haber MUHABİRİ Canan ALİŞİROĞLU hukuk müşaviri Av. M. Hakan ÇINAR - Çınar Hukuk Bürosu - Kolejli İş İnsanları Derneği (KİD) Başkanı Yayın İdare Merkezi İvedik OSB 1468.Cad. KA-CL İş Merkezi No:165/59 Yenimahalle / ANKARA Tel: +90 (312) 385 84 17 Fax:+90 (312) 385 84 18 Yayın KURULU Altuğ Karataş-Genel Müdür/VAT ENERJİ Enver KAYA-Yön.Krl.Bşk./SMS-TORK İbrahim ÖZEN-Genel Müdür/MEHMET ÖZEN MAK.SAN. Nuri KARA Yön.Kur.Üyesi/DALGAKIRAN KOMPRESÖR Özen TÜJÜMET Genel Müdür/ALKIN KOMPRESÖR DANIŞMA KURULU Bülent BULUT-Çimento Fabrikaları Enerji Verimliliği Uzmanı Cengiz ATEŞ-Kimya Yüksek Mühendisi / PENTA GAZ SİSTEMLERİ Emre TÜJÜMET-Yön.Krl.Bşk. / AYDIN TRAFO KOMPRESÖR Hüseyin GENÇ-Genel Müdür / GENSA İlker AKÇAY- Yüksek Uçak Müh. / DELTA FİLTRE MURAT ÇİMEN- Genel Müdür / FİLSAN FİLTRE Murat TÜYLÜOĞLU Genel Müdür / TÜYLÜOĞLU BLOWER Şakir Çakın- Genel Müdür / BURCKHARDT COMPRESSION Yakup TÜFEKÇİ- Genel Müdür / IHI DALGAKIRAN TURBO KOMPRESÖR FAB. Yusuf İLHAN -Genel Müdür / CS İNSTRUMENS Baskı Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz.Ltd.Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15 Gimat / Yenimahalle / ANKARA Tel: 0312 397 16 17 info@basakmatbaa.com Reklam ve Abonelik İletişim murat@airworldturkiye.com.tr • (0543) 217 71 71 ISSN No.: 2564-6540 Basım Tarihi: 07.04.2021 Yayının Türü: Yaygın-Süreli Yayın Üç Ayda Bir Yayınlanır. Bu Dergide yayınlanan yazılardaki sorumluluk yazarlarına, ilanlardaki sorumluluk ilan veren kurum ve kişilere aittir. Yayınlanan yazılar için yazarlara ücret ödenmez.
KAPASİTE YETERSİZLİĞİ Çok Kıymetli okurlarımız.. Yeni bir sayımızla tekrar birlikteyiz. Bu dönemde sektörümüzde gözlemlediğim ciddi bir sorunu ele almak istiyorum. Bu sorun genel olarak firmaların kapasite yetersizliği ve ürün tedariğinde yaşanan sıkıntılar. Bir pistonlu kompresörde bile temrin süresinin 2-3 aya çıktığını görüyoruz. Burada kaliteli ve sertifikalı iş yapan sektör firmaları ciddi anlamda kendi tedariklerinde de sıkıntı yaşamaya başladı. Üreticiler öyle bir duruma geldi ki ne tank, ne kurutucu, ne filtre, ne de vida imalatçısı gelen siparişlere yetişemez oldu. Bu global firmalarda da, yerli kaliteli iş yapan firmalarda da böyle maalesef. Dolayısıyla tedarik sorununa farklı yollar bulunmadığı sürece üreticilerimizin canını sıkmaya devam edecek gibi. Bazı sektör firmalarımızın yakın zamanda iç pazarla beraber global pazar için de, tedarik sorununu çözecek yatırımlar yapması elzem gibi. Firmaların, hesaplamalarını ve hatta fabrikalarını yeniden revize ederek bazı üretimleri kendi bünyelerinde yapabileceklerini düşünüyorum. Bizler küresel ölçekteki tedarik zincirinin kırıldığını ve artık bu konuda kaliteli ve komplike iş yapan her markanın doğru adımlarla geleceği yakalayacağını düşünüyoruz. Tamda konu tedarik demişken Süveyş Kanalı'nın kapalı olduğu 7 günde hammadde sıkıntısı özellikle tüm dünyayı etkiledi. Bu kazanın meydana geldiği kanalın öneminden mi? Yoksa küresel tedarikçi kartellerin oyunlarından biri miydi bilemiyoruz. Görülüyor ki bu kaza, üretimi kısarak astronomik zam yapan, kimyasal hammadde üreten karteller başta olmak üzere birçok tedarikçi için de bir fırsat oldu. Özellikle PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu tarafından da bu konu gündeme getirildi. Astronomik şekilde artan fiyatların asıl sebebinin kartellerin fiyat yükseltmesi ve geminin bahane olduğu dile getirildi. Bizim sektörde de kullanılan hammaddelerden silikajel, aktif karbon, mineral yağ fiyatları bu nedenle tavan yaptı. Birilerinin cepleri dolarken üretim maliyetleri arttı. Sihirli eller devreye girdi ve artık hammadde karteli olan otuz-kırk şirket dünyada yaşanan bu krizde fiyatları, masa başında yaptıkları toplantılarla belirlemeye başladı. Tabiki konteyner konusu başlı başına ele alınması gereken bir konu. Nerede bu konteynerlar? Sahi plakası olan bu konteynerlar araştırılsa kimin dünya ticaretini olumsuz etkilediği bulunamaz mı? Bunlar derin konular… Dergimizin bu sayısında kapak konuğumuz, Savunma Sanayisi kümelenmesi olan SAHA İstanbul ve değerli Kurucu Genel Sekreteri Sayın İlhami Keleş. Basınçlı hava sektörünün her alanda olduğu gibi savunma sanayide de yoğun şekilde kullanıldığını düşünürsek, 607 üyeli SAHA İstanbul’a ve üyelerine dergimizi ileterek sektörümüzü tanıtma fırsatı bulacağız. Bu sayımızda Organize Sanayi Dernekleri Genel Başkanı ve İzmir Atatürk OSB Başkanı Sayın Hilmi Uğurtaş ile özellikle OSB’lerin genel anlamda sorunları ve İzmir Atatürk OSB’nin türk ekonomisine katkılarını konuştuğumuz röportajımızı bulacaksınız. Tüm firmalarımıza ve okurlarımıza keyifli okumalar ve hayırlı işler diliyorum.
Murat ALİŞİROĞLU www.seyad.org.tr
ÜYESİDİR.
4 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
murat@airworldturkiye.com.tr
KAMU ALIMLARININ
SANAYİNİN GELİŞİMİNE KALDIRAÇ ETKİSİ
16 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
HABER
Türkiye’de kamu alımlarının çerçevesini oluşturan ve başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere uluslararası normlar dikkate alınarak hazırlanmış olan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (Kanun) 22.01.2002 tarihli ve 24648 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanun kapsamındaki usullere göre gerçekleştirilen Kamu alımları, toplam kamu alımı devletin fonksiyonunu harcamalarının %27,54’ü düzgün şekilde mal alımı, %48,54’ü yapım yerine getirmesine ve işi, %23,51’i hizmet alımı vatandaşlarına hizmet ve %0,40’ı ise danışmanlık sunumuna yönelik tüm hizmet alımı olarak ihtiyaçları kapsayan gerçekleştirilmiştir. ekonomik faaliyetler Türkiye’nin son 10 dahilinde çok geniş bir yılda EKAP üzerinden alanı içermektedir. Kamu gerçekleştirilen toplam alımları, gelişmiş ülkeler kamu alımları tutarına kadar gelişmekte olan bakıldığında, 2017 yılında ülkeler için de önem arz 232,9 milyar TL alımla en etmektedir. Gelişmekte yüksek değeri görmekteyiz. » Zühtü Bakır olan ülkelerdeki devletin, Bu tutarın aynı yıl sağlanan MAKFED-Genel Sekreteri mal ve hizmetlerin cari fiyatlarla 3 trilyon önemli alıcısı olması 105 milyar TL olan GSYH’ye bakımından, söz konusu alım hacmi, oranı %7,5’tir. 2020 yılında ise yine cari rekabeti ve kalkınmayı artırmak için büyük fiyatlarla gerçekleşen 5 trilyon 48 milyar TL fırsatlar sunmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü GSYH ile 2020 toplam kamu alımları tutarı (DTÖ) Kamu Alımları Mukayese 2017 yılı olan 172,5 milyar TL oranladığında ise raporuna göre ülkelerin ortalamada, kamu karşımıza %3,4 oranı çıkmaktadır. Oysa, alımları harcamaları, GSYH’lerinin %13’üne ülkelerdeki kamu alımların GSYH’ye oranının karşılık gelmektedir. %13 civarında olduğu bilgisinden hareketle, Türkiye’de kamu alımlarının çerçevesini Türkiye’de 2020 yılında, 656 milyar TL civarında oluşturan ve başta Avrupa Birliği (AB) kamu alımından söz etmek mümkündür. olmak üzere uluslararası normlar dikkate Dolayısıyla, Kamu İhale Kanunu dışında alınarak hazırlanmış olan 4734 sayılı Kamu yer alan ve kamusal yatırımlarda önemli yer İhale Kanunu (Kanun) 22.01.2002 tarihli ve teşkil eden kamu özel işbirliği yatırımları 24648 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. gibi konular ile Devlet Malzeme Ofisi gibi İhtiyaçlar doğrultusunda yapılan kuruluşların doğrudan veya dolaylı olarak değişikliklerle yürürlüğünü sürdüren yaptıkları alımlar da dikkate alındığında kanuna bağlı olarak ilgili yönetmelikler, önemli bir ekonomik hacim karşımıza tebliğler ve genelgelerle uygulama esasları çıkmaktadır. Bu hacmin, bütünsel bir oluşturulmuştur. Söz konusu kanun hükmü politika dâhilinde kullanılması durumunda, gereği düzenleyici kuruluş olarak Kamu sanayinin gelişimine bağlı olarak ekonomik İhale Kurumu (KİK), 4734 sayılı Kamu kalkınmaya önemli derecede katkı İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale sağlayabileceği gerçeği, iyi uygulama Sözleşmeleri Kanunu ile öngörülen görevleri ülke örneklerinin verildiği, UNIDO’nun yerine getirmek üzere Hazine ve Maliye “Endüstriyel Kalkınmayı Sağlamada Kamu Bakanlığı ile ilişkili kılınarak kurulmuştur. Alımları Politikasının Rolü - 2017” adlı Kamu Alımlarının Ekonomik Hacmi raporunda ortaya konmaktadır. Genel itibariyle, kamu alımına harcanan 2020 yılında, Kamu İhale Kurumu büyük meblağlar göz önüne alındığında Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) her bir devlet pazarda önemli aktördür. üzerinden gerçekleştirilen toplam kamu Bu bağlamda, pazardaki kamu faaliyetleri alımları tutarı 172 milyar TL’dir. Bu tutarın bakımından mal ve hizmetlerin satın 143,4 milyar TL’si Kanunda belirtilen ihale alınması veya bazen pazarlanması piyasayı usulleri kapsamında, 19,6 milyar TL’si etkilemekte ve bazı durumlarda ise istisna kapsamında ve 9,4 milyar TL’si ise şekillendirmektedir. Bu nedenle devletler, doğrudan temin yoluyla gerçekleştirilen kamu alımlarını, yalnızca nüfusun farklı alımlara ilişkindir. İhaleler tutar bazında kesimleri arasında yeniden dağıtımı teşvik değerlendirildiğinde ise ilgili dönemde
Kamu Alımları
8
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 17
HABER
Türkiye’nin halihazırdaki uluslararası yükümlülükleri bakımından, kamu alımlarının ekonomik kalkınma açısından sanayinin gelişimine yönelik yaklaşımı önünde bir engel bulunmamaktadır. etmek için değil, aynı zamanda bir endüstriyel strateji geliştirmek, inovasyon teknolojilerini ortaya çıkarmak veya azaltılmış çevresel etkiye sahip ürünler veya hizmetler yoluyla çevrenin korunmasını teşvik etmek için de kullanma imkanlarını araştırmışlardır. Bu bakımdan, tedarik politikası, tipik olarak yerli üretimi ve tüketimi canlandırmak için meşru bir araç olarak görülmektedir.
Kamu Alımları Konusunda Küresel Yükümlülükler
Kamu alımlarının uygulanmasında ülkelerin küresel denge ve düzenlemeleri dikkate alma gereği de bulunmaktadır. Bu bağlamda, Dünya Ticaret Örgütü, Kamu Alımları Anlaşması (GPA) gibi küresel düzenlemeler ile AB Kamu Alımları yönetmelikleri gibi bölgesel düzenlemeler karşımıza çıkmaktadır. AB düzenlemeleri, kamu alımları süreçlerinde üyelerini doğrudan bağlayan bir entegrasyonu oluşturmaktadır. Buna karşın DTÖ üye ülkelerin DTÖ GPA’ya dahil olma şartı bulunmazken, anlaşmaya taraf olmanın yanı sıra gözlemci olarak çalışmaların izlenmesi de mümkün kılınmıştır. Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri, DTÖ GPA’ya taraf olurken, 1933 yılından beri yürürlükte tuttuğu ve kamu alımlarında yerli malını teşvik ettiği “Buy American Act” uygulamasını, anlaşma dışı tutmuştur. DTÖ üyesi olan Türkiye, DTÖ GPA’ya taraf olmamakla birlikte, gözlemci statüsünde çalışmaları takip etmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin AB’ye adaylık sürecinde, 2006 yılında başlayan müzakerelerin askıya alınmış fasılları nedeniyle üyelik durumu belirsiz bir döneme girerken, Kamu Alımları Faslı da müzakereye açılmamış fasıllar arasında kalmıştır. Sonuç olarak, Türkiye’nin halihazırdaki uluslararası yükümlülükleri bakımından, kamu alımlarının ekonomik kalkınma açısından sanayinin gelişimine yönelik yaklaşımı önünde bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte, DTÖ GPA tarafı olmakla birlikte Güney Kore’nin, inovasyon, yeşil ekonomi ve
KOBİ’lerin geliştirilmesi argümanları ile kamu alımlarındaki uygulamaları, bu alanda olabilecek hareket alanının tanımlanmasına güzel bir örnek oluşturmaktadır.
Kamu İhale Kanunu Kapsamında Yerli İstekli ve Malı Teşviki
Kamu alımlarında yerli istekli ve malının desteklemesi ve tercihine dair esaslar, Kanunun “Yerli istekliler ile ilgili düzenlemeler” başlığını taşıyan 63. Maddesinde ele alınmıştır. Buna göre, ihalelere sadece yerli isteklilerin katılması ile yerli istekliler ve yerli malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı tanınmasına ilişkin olarak aşağıdaki düzenlemeler esas alınmaktadır. a) Yaklaşık maliyeti eşik değerin altında kalan ihalelerde sadece yerli isteklilerin katılabileceğine ilişkin düzenleme yapılabilir. b) Hizmet alımı ve yapım işi ihalelerinde yerli istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. c) Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine, %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. Ancak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. Yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. d) Yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipman ile yazılımın tamamının veya belli bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilir. Ancak, malzemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, makinelere ve ekipmanlara ilişkin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknolojili makine, malzeme ve ekipman arasından belirlenen, Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan ve ihale konusu
18 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
işte kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanın yerli malı olması şarttır.
Kamu Alımları ile Sanayinin Desteklenmesine Dair Politikalar
Türkiye’nin kamu alanındaki en üst politika dokümanı olan On Birinci Kalkınma Planında (20192023), sanayinin, inovasyon ve yeşil ekonomi dikkate alınarak geliştirilerek desteklenmesi çerçevesinde yerlileştirme ve kamu alımlarının etkinleştirilmesini konu alan çok sayıda politika ve tedbir yer almaktadır. Bu konuda doğrudan makine ve elektrikli teçhizat sektörüne konu olan tedbirler aşağıda sıra numarasına göre yer almaktadır. 375. Yatırım teşviklerinde yerli makine alımını destekleyecek şekilde düzenlemeler yapılacaktır. 375.1. Yatırım teşvik sistemi kapsamında yerli makine tercih edilmesi halinde hibe veya ilave finansal destek sağlanacaktır. 375.2. Ar-Ge desteklerine konu olan makine ve ekipmanın yerli olması teşvik edilecektir. 377. Kamu alımları ve düzenlemeleri yoluyla yerli üretim geliştirilecektir. 377.1. Büyük ölçekli kamu ihalelerinde başta asansör ve iklimlendirme ürünleri olmak üzere yerli ürün kullanma şartı getirilecektir. 377.2. KÖİ projelerinde yerli makine kullanımı sağlanacaktır. 377.3. DMO’nun tedarik ettiği makine ve teçhizat ürünlerinde yerli ürünlerin payı artırılacaktır.
HABER
Ar-Ge dahil olmak üzere devlet desteklerinde yerli malını önceliklendiren politika ve programlar artırılarak sürdürülmelidir. Yatırım teşvik uygulamalarında yerli malı kullanımını cazip kılan unsurlar geliştirilmelidir.
378.4. Yenilenebilir enerji alanında; yerli ekipman kullanımı, Ar-Ge, teknoloji transferi, kamu alımları gibi hususları içerecek mekanizmalar ile yeni yatırım modelleri hayata geçirilecektir. Bununla birlikte, 18 Eylül 2019 tarihinde ilan edilen, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisinde Sanayileşme İcra Kurulu sayesinde, kamu alımlarının ülkemizde sanayi ve teknolojinin gelişimi için kaldıraç olarak kullanılması, kamu alımlarına ilişkin uzun dönemli planlamalar ve bu planlamalar ile uyumlu alım yöntemlerinin kurgulanması, yerli ArGe ve yatırımlara yönelik finansman kaynağı oluşturulması yer almaktadır. Aynı zamanda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde oluşturulan, Sanayi İşbirliği Projeleri (SİP) yapısıyla, kamu idarelerinin, yenilik, yerlileşme ve/veya teknoloji transferi içeren mal alımı, hizmet alımı veya yapım işlerini ihtiva eden ve ihalesi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3’üncü maddesinin (u) bendi kapsamında gerçekleştirilen projeler ele alınmaktadır. Sanayi İşbirliği Projeleri kavramsal kurgusunun oldukça iyi hazırlanması ve yasal alt yapının tamamlanmasına karşın, planlanan ihaleler olmakla birlikte, uygulama başladığından günümüze kadar ancak 3 proje sözleşmeye bağlanabilmiş durumdadır.
Genel Değerlendirme ve Sonuç Türkiye’de Kamu İhale Kanunu 63. Maddede yerli istekliler ve yerli malı
tercihine dair somut unsurlar olmasına rağmen, bu alanda uygulamanın etkinleştirilmesinde atılması gereken adımlar görülmektedir. Bu çerçevede, idarelerin bilinçli veya bilinçsiz olarak ithal ürünlere yönlenmesinin engellenerek, kaynak verimliliğini sağlamak için uygulanabilir alanlarda teknik şartname havuzu oluşturulmalıdır. EKAP üzerinde, 63. Madde hükmünün takibini sağlayan yeni gelişmeler yapılmalıdır. İdarenin, Kanun hükmüne rağmen ithal ürünle sonuçlanan satın alımları, bir standart form ile gerekçelendirilmelidir. Ar-Ge dahil olmak üzere devlet desteklerinde yerli malını önceliklendiren politika ve programlar artırılarak sürdürülmelidir. Yatırım teşvik uygulamalarında yerli malı kullanımını cazip kılan unsurlar geliştirilmelidir. Dünyada önemli yeri olan müteahhitlik sektörünün uluslararası işlerinde yerli malı kullanımını teşvik eden düzenleme ve uygulamalar oluşturulmalıdır. Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ve İller Bankası başta olmak üzere kamu bankaları yatırım finansmanında yerli malını destekleyen uygulamalar geliştirilmelidir. Kamu özel işbirliği projelerinde de yerli malı kullanımını teşvik eden düzenlemeler oluşturulmalı ve proje bazlı sonuç istatistikleri paylaşılmalıdır. Sanayi İşbirliği Projelerinin sayısının artırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Kamu alımları ile endüstriyel kalkınmada DMO fonksiyon ve faaliyetleri yeniden tanımlanarak süreçte etkinliği üst düzeye çıkarılmalıdır. 10. Kalkınma Planı kapsamında, öncelikli dönüşüm programları arasında, Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim Programı da yer almıştır. Ancak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda 5 bileşen altında oluşturulan tedbirler üzerine plan dönemi olan 2014-2018 aralığında, Sanayi İşbirliği Projeleri alt yapısının oluşturulması dışında yol kat edilmediği ve performans göstergelerine dair sonuçların da oluşturulmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, 11. Kalkınma Planı ve
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisindeki tedbirler oldukça kapsayıcı bulunurken, UNIDO çalışmasındaki iyi uygulama örneklerinde görüldüğü üzere, bütünsel bir politika dokümanın oluşturulması da faydalı görülmektedir. 11. Kalkınma Planı ve 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisindeki çoğu tedbir, kurulması öngörülen bir Sanayileşme İcra Kurulu ile ilişkilendirilmiştir. Bu doğrultuda, 14 Ekim 2020 tarihli ve 31274 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Sanayileşme İcra Komitesi” kurulmuştur. Cumhurbaşkanı başkanlığında ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sekretaryasında ilgili bakanlık ve kurumların en üst düzeyde katılımı ile teşkil olunan ve kısaca SAİK olarak adlandırılan komitenin amacı, Kararnamede, “kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda, yerli üretimin ve teknolojik kabiliyetlerin kamu alımları dahil farklı yollarla geliştirilmesini sağlamak, üreticilerin yatırım, üretim ve finansman süreçlerini kolaylaştırmak ve rekabetçiliklerini artırmak amacıyla karar almak” olarak ifade edilmiştir. Kararnamede kamu alımları tanımının “Kamu hukukuna tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan tüm mal ve hizmet alımları ile yapım, kiralama ve finansal kiralama işleri, özel sektör kuruluşlarını özel veya münhasır hak sahibi yapan kamu özel işbirliği, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi, imtiyaz, lisanslama ve yetkilendirme sözleşmelerini” şeklindeki ifadesi, 11. Kalkınma Planı ve 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisindeki tedbirler yanı sıra Komitenin görev ve yetkisi dahilindeki hareket alanının genişliğini göstermektedir. Bu doğrultuda 2019-2023 yıllarını kapsayan plan dahilindeki kamu alımlarını konu alan tedbirlerin hayata geçirilebilmesi, sanayinin ve dolayısıyla ekonominin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 19
HABER
Özdebir: Büyümenin İtici Gücü Sanayi Sektörü Oldu
20 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
HABER
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, dördüncü çeyrekte %5,9, 2020 yılında ise %1,8 büyüme rakamı ile pandemi sürecinde yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen ülke olarak pozitif bir büyüme performansı ortaya koymamızın oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Ö
zdebir, “Çin’den sonra dünyanın en yüksek büyüme rakamına ulaşılması, pandemi sürecinin en az etkiyle atlatıldığını göstermektedir. Bu da önümüzdeki döneme ilişkin pozitif beklentilerimizi güçlendirmektedir” dedi. Sanayi sektörünün dördüncü çeyrekte %10,3, yıl genelinde ise %2,0 artışla büyümeye önemli katkı sağladığına dikkat çeken Özdebir, “Bu rakamlar sanayi sektörünün büyümenin kalitesini arttırdığını göstermektedir. Öte yandan pandemi süreci ile zayıflayan hizmet sektörü, normalleşmenin başlanması ile kademeli olarak büyümeye katkı sağlayacaktır” diye konuştu. Özdebir, mevcut durumda sürdürülebilir sağlıklı bir büyümeye ulaşabilmek için öncelikli olarak enflasyon ve cari açıkla mücadele etmek gerektiğini de ifade ederek, “Önümüzdeki dönemde yavaş büyüme performansına razı olup,
gelecek dönemlerde kademeli bir büyüme rakamına ulaşmak daha sağlıklı sonuçlar verecektir” dedi. Büyümenin kaynaklarının reel sektörden ziyade dış borçlanma, finans ve hizmetler sektörüne dayandığını da vurgulayan Özdebir, “Ekonomimizin büyümesinin, doğası gereği volatil olan ve kriz nedeniyle daralmış bulunan küresel finansal sermaye akımlarına dayandırılması yerine, istikrarlı istihdam artışı ve ekonominin genelinde verimlilik artışı sağlayan üretim ekonomisine dönüşme zorunluluğu apaçık ortadadır. Türkiye ekonomisi ancak üretim odaklı, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ile sağlıklı bir büyümeye kavuşacaktır” diye konuştu. Özdebir, hazırlıkları son aşamaya gelen yapısal reform çalışmalarının bir an önce sonuçlanmasının, gelecek yıllarda sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için itici bir güç olabileceğini de sözlerine ekledi. 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 21
HABER
İNTERNETTE YENİ DEVRİM
İnternetin yaşamımıza girmesi zaten başlı başına bir devrimdi, 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren yaşamımıza giren internet, iş yapma biçimimizi tamamen ve kökten değiştirmiş tüm üreticilere ve iş insanlarına muazzam genişlikte bir ufuk açmıştı. » Murat Sururi Özbülbül Ekonomist - Yazar
22 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Telefon hatları üzerinden dialup modemler ile bağlandığımız ilk dönemleri, ADSL, fiber ve mobil bağlantılar takip etmişti.
B
ugün insanların toplu halde yaşadığı hemen her yerin internete erişimi bulunmaktadır. Çok yakın bir gelecekte ise dünyanın en ücra köşesinden bile son derecede yüksek bir hızla internete bağlanmak mümkün olacaktır. Uygulamaya konulan proje kapsamında tek bir şirket uzaya birbiri ile iletişim halinde olan ve bir ağ oluşturan 42 bin uydu gönderiyor ve bu uyduları yüksek hızlı interneti yeryüzünün her bir köşesine ulaştırmak üzere tahsis ediyor. İletişim ve internet sektöründe muazzam bir devrim değil mi? Bu gerçekleştiği andan itibaren devletlerin internet üzerindeki otoritesi tamamen bitecek ve tüm yerel iletişim sağlayan firmalar da havlu atacak. Bu devrime imza atan kişi çağımızın Edison’u olarak tanımlanan Elon Musk’tır. Projenin adı ise Starlink’tir. Starlink Amerikan uydu şirketi SpaceX tarafından uydu interneti erişimi sağlamak üzere inşa edilmekte olan bir uydu ağıdır. Bu uydu ağı, yer istasyonları ile birlikte çalışacak, seri olarak üretilen binlerce küçük uydudan oluşmaktadır. Bu uydular iyon motorlarının itki gücüyle hareket ediyor, manevra yapıyor, yörüngede yükselip alçalabiliyor. Uydular hizmet süreleri dolduktan sonra da atmosfere girip kendisini yakarak imha edecek. Ayrıca Starlink uyduları, iyon motorlarında kripton yakıtı kullanan ilk uzay aracı olarak da teknoloji tarihine geçmiş bulunuyor. Yaklaşık 250 kg ağırlığında ve bir masa ebatlarında olan uydularda güneş panelleri, antenler, kriptonla çalışan iyon motorları dışında yine bu uydular için özel olarak üretilmiş hassas bir navigasyon cihazı da yer alıyor. Bu cihaz sayesinde uydular uzayda konumlarını büyük bir kesinlikle tespit ederek çarpışmalardan kaçınabilecekler. Bilindiği üzere internet üzerindeki iletişim hızı ışık hızında dahi olsa yüksek irtifa uyduları kullanılınca özellikle hassas robotik cihazları olumsuz yönde etkileyen gecikmeler yaşanmaktaydı. Starlink, ABD’deki internet hizmeti sağlayıcılarının 600 milisaniyeye ulaşan gecikme süresini 25 milisaniyeye indirmeyi amaçlıyor. Bu da en hızlı fiber ağ bağlantılarını yakalayacağı anlamına geliyor. Yerkürenin her bir noktasına ulaşan erişilebilir, hızlı ve ucuz internet bağlantısı artık bir rüya olmaktan çıkıyor. Yeryüzündeki internet kullanıcıları bu yüksek hızdaki uydu ağına bağlanmak
EKONOMİ için yaklaşık 200 dolar değerinde olacağı öngörülen cihazlar kullanacaklar. Elon Musk’a göre bu cihazlar küçük bir pizza kutusu boyutlarında olacak bu terminal alıcılar; evlerde, arabalarda, uçaklarda, teknelerde ve hatta sırt çantalarında bile kullanılabilecek. Dünya’nın çevresini saracak uydular ile nerede olursak olalım, internet ağına bağlanmak mümkün olacak. Proje şöyle yürüyor; her fırlatmada bu uydulardan 60 tanesi yörüngeye taşınıyor. Bir kapsüle yerleşmiş olan 60 uydu yörüngeye ulaşınca kapsülün dış kapakları açılıyor ve uydular uzaya bırakılıyor. 60 tanesi üst üste bir zincir gibi dizilerek uzayda süzülüyor, sonra bu zincir yörüngede çözülüyor, her bir uydu kendi konumuna yerleşiyor. Tanesi 300.000 dolar olan toplamda 18 milyon dolarlık 60 uydu, 50 milyon dolarlık bir Falcon 9 roketiyle fırlatılıyor ve bu işlem önümüzdeki 10 yıl boyunca her on beş günde bir yapılacak. Proje kapsamında 42 bin uydu uzayda bir ağ oluşturacak. SpaceX 2030 yılına kadar bu projeye 10 milyar dolarlık bir yatırım yapacak. Çok büyük bir miktar gibi gözüküyor ama önümüzdeki 7 yıl boyunca optik kablo hatları için harcanacak para bunun 15 katı kadar yani, 150 milyar dolar bu durumda aslında yatırımdan çok ciddi manada bir tasarruf da sağlanmış olmaktadır. Açıkçası hem teknoloji ve hem de toplumsal manada heyecan verici bir proje. Bu teknoloji sayesinde bir özgürlük ortamı olması gereken internet, medya ve sosyal medya üzerinde sansüre hevesli otokrat yöneticilerin hiçbir otoritesi kalmayacak. Mesela bizim televizyon radyo denetçisi RTÜK ya da BTK gibi kurumlar tamamen işlevsiz kalacak, denetlemekle görevli oldukları medyayı denetleyemez hale gelecekler, otoriteleri sıfırlanacak. Bu teknolojinin yaşamımıza girmesi demokrasi, özgürlükler ve iletişim açısından son derecede hoş bir gelişme olacak, internet devriminin ikinci fazına girmiş bulunduğumuzu iddia etmek de sanırım yerinde olacaktır. Elbette bu teknoloji sadece özgürlükleri genişletmekle kalmayacak, bugüne kadar internet insanların iletişimini sağlamaya odaklanmıştı, bundan sonra ise nesnelerin interneti dediğimiz birbiri ile iletişim halinde olan makinelerin dönemi de başlayacak. Bundan sonra televizyon ve radyo yayıncılığının da büyük ölçüde internet üstüne kayacağını, internet bağlantısının ise uydular ile sağlanacağını öngörmek ise asla bir kehanet olmayacaktır. 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 23
BASINÇLI KAPLAR PRESSURE VESSELS
’GÜVEN VERİR DEĞER KATAR’ GIVES TRUST, ADDS VALUE...
| MERKEZ
| FABRİKA
İkitelli OSB Demirciler Sanayi Sitesi B-3 Blok No: 75-76 Başakşehir İSTANBUL / TÜRKİYE
Akçaburgaz Mah. 137. Sok. No: 11 Esenyurt İSTANBUL / TÜRKİYE
P | +90.212 549 60 36 F | +90.212 549 60 38 E | info@guvenbombe.com.tr
P | +90 212 407 08 08 F | +90 212 486 36 49 E | info@guvenbombe.com.tr
guvenbombe.com.tr
GBS İstanbul’da yerleşik; bombeler, basınçlı hava tankları çeşitli LPG depolama tankları, otogaz depolama tankları ve soğutucu gaz tankları üreten bir firmadır. GBS is a manufacturer of dished heads,compressed air tanks,pressure vessels such as small and large propane storage tanks, autogas filling tanks,transportation tanks and refrigeration tanks in Istanbul.
Ürünlerin detaylarına ve iletişim bilgilerine kısa yoldan ulaşın
HABER
"F-35 programından çıkarıldığımıza sevinecek duruma geldik" İlhami Keleş Saha İstanbul / Genel Sekreteri
ÖZEL RÖPORTAJ
Murat Alişiroğlu
"SAHA İstanbul, Türkiye'nin savunma, havacılık ve uzay sanayisinde yürüttüğü Milli Teknoloji Hamlesi’ne en etkin desteği sunan STK konumunda yer alıyor."
26 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
S
aha İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, "Türkiye'nin en büyük Savunma Sanayii Kümelenmesi SAHA İstanbul, yeni firmaların katılımıyla da büyümeye devam ediyor" dedi. İlhami Keleş, Türkiye'nin savunma sanayinde gösterdiği gelişmeler, Saha İstanbul'un kuruluş yolculuğu ve hedeflerini Air World Türkiye Dergisi'na anlattı. n İlhami bey öncelikle bizi misafir ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizi yakından takip eden birisi olarak uzun dönem kamu görevinden sonra, böylesine önemli bir derneğin yönetiminde ülkemize hizmet ediyorsunuz. Savunma sanayinde sıradışı işlerde sizin isminiz ön plana çıkıyor. Nedir sizi bu yolculuğa çıkartan? Murat bey öncelikle hoşgeldiniz SAHA İSTANBUL’a. Bu yolculuk vatani bir görev aslında, Ben bu ülkenin çocuklarına güzel ve güvenli bir gelecek bırakmak isteyenlerin yanında kendimce vatani görevime devam ediyorum. n Sıradışı bir görev sizinki sanırım, ilk nasıl başladı ülkemiz için birşeyler yapma isteği? Ben SAHA İstanbul’un kurucu Genel Sekreteriyim. Benim SAHA’ya başlamadan önceki safahatım da sıra dışı bir safahat. 1983 yılının temmuz ayında Siirt’te göreve başladım. Bir sene sonra da PKK’nın ilk silahlı eylemi Eruh-Şemdinli baskını oldu. Buna tedbir olarak başlatılan harekâtın Şırnak Sınır Alayı Kışlası'nda kurulan ilk harekât merkezinin (Güneş Harekât Merkezi) ilk plan subayıyım. Tabi o zaman Kara Kuvvetleri olarak biz iç güvenlik harekâtı diye birşey bilmiyoruz, terör nedir, terrörist nedir, gayrinizami harp nedir? Yani bunlar bildiğimiz terimler değildi. Baskın olmuş, geceden alarm verilmiş piyadelere, onlar gitmişler. Sabah içtimasında Tabur Harekat Subayı geldi ve tabura alarm verdi. Tabi alarm diyince herkes birbirine baktı. Alarm! Biz sanıyoruz Irak’a gireceğiz. Biz alarm hazırlıkları ile uğraşıyoruz, bu arada Kurmay başkanının beni aradığını söylediler. Ben teğmenim. Tugay Kurmay Başkanı çok büyük adam. Heyecandan titreyerek açtım telefonu. Bana “bir polis arabası gelecek şırnaka gideceksin. Hızlı hazırlan” dedi. "Emredersiniz" dedim. Fakat "hazırlan" dedi ama neye hazırlanalım,
RÖPORTAJ hazırlanmak ne demek? O zaman bir çelik başlık, bir Thomson silah aldım, bir beyaz reno station polis araba geldi. Biz atladık Şırnak'a gidiyoruz. Fakat biz Siirt'ten çıktık Eruh’a gidiyoruz. Siirt ve Eruh arası 50 km öyle çok uzak değil. Bizim geceden alarm verilen iki piyade taburunun birçok reo kamyonu yollarda kalmış kaputları kaldırmışlar. Askerler araçların başında bakım ekibi bekliyor. Kaldıki 15 Ağustos’ta basıldı Eruh/Şemdinli, biz temmuzda kuvvet denetlemesinden çıkmıştık. 80 küsür not almıştık kara kuvvetleri denetlemesinden. Ama gerçek manzara buydu o dönemde. Yanımızda 5 km bile ötesi ile görüşülemeyen 2. Dünya savaşından kalma Amerikan artığı lambalı telsizlerimiz vardı. Şoför kapısında stepnesi takılı ördek Dodge'ler muhabere, ateş idare ve ölçme araçlarımızdı. Botlarımızın miadı 6 aydı ve ayakkabıcı askerler bot tamir eder, askerlerden terzi olanlar terhis olan askerlerin eski elbiselerini pantolon ve dirsek yaması yaparlardı. Bu durumdayken başladık iç güvenlik harekâtına. 25’er kişilik 101 tim köylere dağıldı. Hepsi benim plan subayı olduğum tek harakât merkezinden yönetiliyordu. Başlangıçta Güneş Harekât Merkezi'nin tamamı 1 Komutan, 1 Hrk. Ş. Md. 1 Plan Sb. ve bir Muhabereci Astsubaydan oluşuyordu. Komutan ile Tabur Hareket Subayı sürekli bir yerlere gider bütün timler bana kalırdı. Kimi çatışmaya girer, ikmal helikopteri gider timi bulamaz, tim aç kalır, kimi katırı terörist zanneder sabaha kadar katırı etkisiz hale getirmeye çalışır. (Gece görüş dürbünü sadece Genel Kurmay Özel Hareket timlerinde vardı.) Hergün 24 saatin en az 18 saati çırpınırdık. Şehitler gelir, kazalar olur, baskınlar olur. Bu arada botları parçalanmış askere 6 aylık miadı dolmadı diye bot göndermekten, 5 km ötedeki timi ile görüşmek için telsiz gönderemeyen devlet yöneticileri, “Nasıl olurda koskoca bir tugay 3-5 çapulcunun üstesinden gelemez” diye bize hesap sormaya gelir, “ne kadar beceriksizsiniz” imalı tepeden sorularla brifingimizi dinlerler giderlerdi. Onca imkânsızlıklar içinde hem birliklerimiz hem biz adeta çırpınarak görev ifa etmeye çalışırdık. Aynı dönemde tim komutanı olarak Eruh ve Pervari'nin mezralarında da görev yaptım. Yani Türkiye henüz PKK'yı, terörle mücadeleyi hiç bilmezken
benim meslek hayatımın başlangıcı tam bu çırpınışın göbeğine denk geldi. O dönemden başlayarak meslek hayatımın hiç bir döneminde rahat bir görevim olmadı. n Aslında İlhami bey, bu terör örgütlerini başımıza bela edenler bugün Savunma Sanayimizin edindiği tecrübeye baktıklarında bundan pişmanlık duyabilirler. Yani Murat bey, başımıza terör belası musallat olmasaydı ve o dönemdeki gibi NATO’nun uysal çocuğu olarak kalsaydık, hala ördek Dodge'lerle Reo'larla idare ediyor olurduk muhtemelen. Herkeste gayet rahattı, arkamızda NATO vardı. Marshall yardımı ile Amerika'dan hibe toplarla, tanklarla tekrar eden, tecrübe edilmiş senaryolarla tatbikatlar, atışlar yapardık. Düşünün! yemek yediğimiz çatalların bile arkasında USA yazıyordu. Bir taraftan terörle mücadele mecburiyeti, diğer taraftan ambargolar bizi milli sistemler geliştirmeye mecbur etti. Her musibetten bir hayır doğarmış. Türkiye’yi tehdit olarak görmesine rağmen bizim gibi bir terör mücadelesi ile ve stratejik ortaklarının hainliği ile muhatap olmadığı için Yunanistan bizim gibi kendi savunma sistemlerini geliştiremedi. Kendi ihtiyaç duyduğumuz sistemleri geliştirdiğimiz gibi aynı zamanda ciddi bir ihracat rakamına da ulaşmış olduk. İhracat rakamlarımız ithalat rakamlarının üzerine çıktı. Kritik sistemlerde bağımlılığımız kalmadı. F-35 programından çıkarıldığımıza sevinecek duruma geldik şükürler olsun. İngiltere Başbakanına “Türkiye konvansiyonel harbin doktrinini değiştirdi.” cümlesini kurdurduk. n Aslında ordunun yokluk zamanını gördünüz, şahit oldunuz bu duruma. Aynen, ben iki dönemi de gördüm. Benim ikinci şark görevim ilkinden sadece 11 yıl sonra 1995’te Ağrı’daydı. Ağrı’dan Tunceli’ye geçtik. Ağrı’dan 120 araçla yola çıktık, Tunceli’de Ali Boğazı Operasyonu'na gittik ve orada da kaldık zaten. Ancak bu sefer Kriptolu 4014 Aselsan telsizleri ile çıktık yola, 120 araç Bingöl’de mola verdik. Ordan devam ettik, Tunceli’ye kadar geldik. Bir tane aracımız bile yolda kalmadan. Bahsetiğim o Eruh baskınından sonra sadece 11 yıl geçmişti ve ciddi bir yenilenme olmuştu ordu da.
8
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 27
RÖPORTAJ n TSK'nın ciddi bir mesafe katetmesini, gerek insan kaynağı açısından gerekse techizat bakımından neye bağlıyorsunuz? 20 yaşında teğmen iken bölgeye gittim, şu an 59 yaşındayım. Ordumuzda bu yaştan aşağıya doğru neslin tamamı o bölgenin çarkından geçti. Oradaki stresi yaşadı, orada doğrudan çatışmalara girdi, ya tepesinden mermi geçti, ya arkadaşı yanında şehit oldu. Diğer taraftan bu şartlara bağlı olarakta silah sistemi ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların milli üretimle karşılanması, daha doğrusu savunma sanayimizin bu hale gelmesinde de; TSK'nın muhattap olduğu güçlükler ve uğradığı hainliklerin çok büyük katkısı oldu. Biz bu kadar hainliğe muhattap olmasaydık, Türkiye bu kadar gelişemezdi. Düşünebiliyormusunuz bu ülkede 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu. Darbeden çıkan ordu sadece 40 gün sonra sınır dışı Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yaptı ve 20 gün gibi kısa bir sürede zafer kazandı. Kaldıki bir taraftan o darbenin ordu içindeki kalıntıları temizlenmeye devam edilirken, diğer taraftan yurt dışı harekât yapıyor bu ordu. Bunun Dünya’da başka bir örneği yok. Benzeri başka bir ülkede olsa değil 2 ay, 2 yılda kendini toparlayamaz ordu. n Ve ardından SAHA İSTANBUL geldi. Evet, aslında bu ana kadar bahsettiklerim işin sahadaki kısmıydı. Bakın Hava Savunma Okulu kurulurken ben kurucu ekibin içine atandım ve okulun ilk Muhabere Elektronik Kurul Başkanı oldum. Henüz Hava Savunma Okulu kurulmadan önce Topçu ve Füze Okulu'na Hava Savunma Sistemi olarak Amerika’dan “FAAD” adında bir sistem alınmış. Testbed, henüz bütün fonsiyonları ile kurulmamış bir sistemdi ve ciddi eksikleri vardı. Muharebede kullanılacak durumda değildi. Bununla ilgili Kara Kuvvetleri Kurmay başkanına sunum yapmam istendi. Yeni atanan Kurmay Başkanına Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki bütün projeler arz ediliyordu. Bende 22 dakikalık bir sunum hazırladım. Sunumum; Parasıyla ABD'den alınan bu sistemlerin eksiklikleri tamamlansa bile bunu ihraç eden firmanın Senato’dan izin alırken bu sistemin ilerde ABD veya istemediklerine karşı kullanılmayacağına dair güvence vermesini gerektiriyor. Bunun yoluda
bu tip sistemlere arka kapı koymak suretiyle oluyor. Elektronik sistemler çünkü. Bu bir hava savunma erken ikaz ve komuta kontrol sistemi. Oldukça kompleks birşey aslında. Dolyısıyla bu bize satıldığına göre, mutlaka bunun içerisinde arka kapı var. Yani “Biz bunları ABD’ye ragmen kendi milli çıkarlarımız için kullanamayız. Bizim bunlarla değilde kendi milli sistemlerimizle ilerlememiz lazım. Bu hava savunmanın beyin ve sinir sistemi, bu yabancılara emanet edilemez” diye bitirdiğim bir sunum oldu. Yani orada ben şunu söylemiş oldum; kaldırıp bunları çöpe atalım, biz bunları milli yapalım. Tabi detayı çok uzun girmeyeyim fakat kabül gördü bu tezim. Bunun için Aselsan liderliğinde, Havelsan, STM, Aydın Yazılım ve Tübitak Bilgem’den oluşan bir konsorsyum kuruldu. O günden sonra ne gecem kaldı ne gündüzüm. Gerçektende Amerikalılar’ınkini kaldırıp çöpe atmak zorunda kaldık, hiçbir şeyinden faydalanamadık, radarlar hariç. Geceli gündüzlü sıfırdan ama herşeyi sıfırdan özgün olarak tasarladık. Aselsan, çokta güzel bir ekip oluşturdu. Konsorsyumda diğer ortaklardan kaynaklanan sıkıntıları da Aselsan gögüsledi. Günün sonunda bir yere kadar geldik ve bir yerde para
28 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
bitti. Çünkü proje sıfırdan olduğu için öngöremediğimiz şeyler oldu. Aselsan orayı takviye etti. Bir yere kadar geldik bu seferde zaman bitti. Aslında proje tam tamamlanmadı ama sona iyice yaklaştı. Yani inandığımız davada tünelin ucu gözükmüştü. Bu seferde ben insiyatif aldım. Bu ülkenin kendine özgün bir sistemi tam bitmeden onayı vererek süre sıkıntısını aştık. Şu anda 5.versiyon geçti ve 6.versiyon envantere girmek üzere. NATO'da 12 ülkede var o sistemden. Konsepti en gelişmiş sistem bizim sistemimiz. Böyle bir milli sistem çıktı ortaya. Bunun arkasından rahat durmadım yine, bu sefer o radarlar. Madem sistemi milli yaptık, sistem de kullanılan radarlar da milli olmak zorundadır diye çalışmalara başladık ve Kalkan Radarları böyle ortaya çıktı. Onun da uzun ve ibretlik bir hikayesi var aslında. Tüm bu sefahatimi bildiği için SAHA İstanbul kurulurken Sanayi Bakan Yardımcımız Hasan Büyükdede, buraya Genel Sekreter olmam için davet etti ve ilk Genel Kurulda oluşan Yönetim Kurulunu’nun ilk toplantısında Kurucu Genel Sekreter olarak görevlendirildim. n SAHA İSTANBUL'un kuruluşunda ya da fikir aşamasında var mıydınız? Aslında fikir aşamasında ben
8
HABER
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 29
RÖPORTAJ yoktum işin içinde. Cumhurbaşkanı TÜSİAD’ta bir babayiğit istiyorum diyince İTO'daki sanayiciler Sanayi İhtisas Komitesi'nde “Biz vaktiyle uçak yapmıştık, gelin biz uçağa yani havacılığa yönelelim” değerlendirmesi yapılmış. Türk Hava Yolları Teknik’i de katmışlar işin içine. Aslında başlangıçta şehirlerarası uçak üretmek için kurulan bir kümelenme. Daha sonra Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir hocamızın; “Siz buraya savunmayı da katın, sadece havacılıkta kalmayın” telkinleri oldu. SAHA'nın SA'sını Savunma Sanayi Başkanımız Sayın Prof. Dr. İsmail Demir hocam ekledi aslında. Sadece Havacılık iken Savunma da eklenince SAHA oldu. 21 firma ile 6 gerçek kişi üye ile başladık. Başlangıçta Kuzey Marmara diye kurulduk, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli gibi, şu an 27 şehirde varız. n SAHA İstanbul üye sayısı bakımından bir çok derneğin önünde. Baktığımızda basınçlı hava sektöründen de üyeler var fakat az. Doğru, basınçlı hava sektöründen Alkın bizim üyemiz, Dalgakıran bizim üyemiz, SMS-TORK bizim üyemiz. n Peki diğer sektör firmalarımız nasıl üye olacak, neler yapmaları gerekiyor? Murat bey, bizim bir web sayfamız var, sayfamıza girdiklerinde üyelik için on-line başvuruda bulunabiliyorlar. Orada bir takım sorular soruluyor. O soruların geri planında çalışan bir algoritma var. Puanlıyor firmayı, belli bir eşik değeri var. O eşik değeri aşan bir firmaysa devam ettiriyor sorulara. Eğer o eşik değer aşılamıyorsa “üye alamıyoruz” diye mesaj çıkıyor ve devam edilemiyor. Orada bir takım millilik kriterleri var. Eskiden %51%49'du bizim millilik oranımız, onu %55'e çıkarttık mesela. Sırf yerli firma kriterini getirmek için %51-%49 hülle firmalar çıkmaya başlayınca yerlilik kriterini %55'e çektik. n Azerbeycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ Savaşı'nın kazananlarından birisi de Türk Savunma Sanayi oldu değil mi? Savunma sanayi ürünlerinin muhattapları devletlerdir. Ama savunma sistemleri üretilirken gerekli olan sanayi ürünlerinin yani ham madde, ara ürün, alt sistem ve sistemlerin muhattapları ise firmalardır. Bir ara mamül satarsınız, hammadde satarsınız, savunma sanayi için bunlar tamam, bunları firmadan firmaya
satabilirsiniz. Fakat ortaya nihai bir ürün çıkartmışsanız, silahtı, sistemdi bir şey çıkartmışsanız mutlaka devletlerin kontrolünde bunlar gerçekleşir. Burada da Karabağ zaferinde bizim insansız sistemlerin etkileri çok belirleyici oldu ve hatta ben Azerbeycan savunma bakanının telegram gurubundayım canlı canlı herşeyi izledik. Sürekli videolar atıldı oraya. Orada pirincin içinden taş ayıklar gibi nokta atışlar yapıldı. Roket sistemlerini, tanklarını, Rus Hava Savunma Sistemleri'ni teker teker ayıkladılar yani. Çok net bir başarı vardı orda. Bunu bütün dünyada gördü. Geri dönüşleri de oluyor tabiki. n Peki TCG Anadolu gemimiz için sonradan bir değişiklik söz konusu. Gemi F35’ler verilmeyince ve bu net başarıların akabinde SİHA ve İHA'lar için dizayn edildi deniyor. Doğru mu? Aslında o üzerinde çalışılan ve düşünülen bir şeydi. Yani Karabağ’dan sonra geliştirilen bir şey değil. TCG Anadolu Gemisi'nde sadece helikopterlerin konaklaması israf olur fikri zaten işin başından beri var olan bir görüştü. Burada bu F35’lerin dikey inişli versiyonlarının orda kullanılabileceği vaktiyle hesap edilmişti ama F35‘ler devre dışı kalınca bu sefer milli muharip uçak (MMU) içinde şu aşamada dik iniş kalkış öngörülmediği için bunlara en adapte edilebilecek olanlar insansız sistemlerdi. Dolayısıyla o zaten gündeme girmiş olan birşeydi. n Bu F35’ lerde de bir belirsizlik söz konusu, İngiltere’nin 90 adet F35 alımını durdurduğu açıklandı. Türk Savunma Sanayisi'ni ve üyelerinizi nasıl etkiler? Murat bey, F35’lerin sonu Concord’un sonuna benzeyecek muhtemelen. Yani Türkiye’nin F35 projesinin dışında kalması ve F35’ler için yatırım yapmaması bir kaç açıdan çok kıymetli. Öncelikle; Türkiye bir Kanada gibi veya herhangi Avrupa ülkesi gibi yada Amerika ile aynı tehditi aynı şekilde algılayan bir ülke değil. Bizim bakış açımız ile onların bakış açıları arasında farklılıklar var. Ayrıca çıkar çatışmaları var. Onların oyun alanı olarak gördüğü coğrafyaların bir kısmı bize ait coğrafya. Durum böyleyken F35’lerin F16’ların yerine geçerek ana muharebe uçağı olması çok rahat verilecek bir karar değil. Çünkü bunlar çok akıllı sistemler, her bir ünitesine dışardan nüfus edilebilinir
30 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
alt sistemden oluşuyor. Elektronik sistemler ne kadar yoğunsa bir sistemde o kadar erişilebilir, yönetilebilinir veya müdahele edilebilinir bir hale geliyor. Bu bahsettiğimiz sistemler size ait değilse o uçakta size ait değil. Bu işin bir yönü, diğer yönü ise çok pahalı bir sistem. Bir tane uçak alıyorsunuz, sanırım 5 yılda onun bakım, onarım ve idame masrafları yeni bir uçak parasına geliyor. Ömür devir süreleri olan 40 yıl içerisinde 8 bakım. Yani 8 defa aynı uçağı satın almış oluyorsunuz. Bunun Türk savunma sanayiye yükleyeceği yükü düşünün. Buraya akan kaynaklarımız nedeniyle diğer tarafta fonlanamayacak milli sistemleri bir düşünün. Mesela şimdi 2030 yılında ABD’nin taarruzi hava gücünün %65’lik kısmı insansız olacak. Bu öngörülemeyen giderler aslında ABD içinde sorun olmaya başladı. Şimdi ABD Senatosu F35’lerin ABD ekonomisine getireceği yükü sorguluyor. Sadece ABD'de değil İngiltere ve diğer proje ortakları da sorguluyor. Çünkü buraya akan kaynaklar öbür tarafın yani insansız sistemlerin hızlı gelişimine engel oluyor. İnsansız sistemlerin insanlı sistemlere göre çok büyük avantajları var. Herşeyden önce uçan o cismin içinde insan yok. Ne manevra yaparken 9G’nin üzerine çıkamama
RÖPORTAJ
"SAHA İstanbul olarak 2021 yılında yoğun bir çalışma takvimimiz olacak. Pandemi dolayısıyla 2021 yılına ertelediğimiz SAHA EXPO Fuarı’nı 10-13 Kasım 2021 tarihleri İstanbul Fuar Merkezi 5, 6 ve 7. Salonlarda fiziki olarak gerçekleştireceğiz.'
derdin var, ne uyku derdin var, ne insani hata derdin var, ne dikkat dağınıklığı derdin var, vs. Bunların hiçbiri yok. Diğer taraftan, bugün pilot yetiştirmek başka birşeydir, savaş pilotu yetiştirmek bambaşka birşeydir. Mesela biz hava harp okulundan çıkan pilot adayını Çiğli'de yetiştirir pilot yaparız. Fakat savaş pilotu olması için Konya’da çok uzun yorucu ve maliyetli eğitimler gerekir. Yetişmiş bir savaş pilotunun nerden baksanız 3000 saat uçuşa ihtiyacı var. Bunun maliyetini düşünün. Diğer taraftan bütün bu masraflardan azade bir sistem gelişiyor artık. Burada F35 projesinin dışında kalmamız bu ülkenin çok hayrına olmuştur ve biz şu anda insansız sistemlerde dünyayı yakalamış durumdayız. n Bu durumda insansız uçak kaldırmanın maliyeti düşük olduğuna göre, karşı tarafta bu sistem yoksa ciddi zarar veriyoruz, doğru mu anladık? Deniz kuvvetlerinde de insansız hava araçları kullanılmaya başlayalı Yunanistan ciddi sıkıntıya girdi mesela. Bizim insansızlarımıza karşı insanlı uçak kaldırmaları ekonomik anlamda sıkıntı vermeye başladı. Biz burdan insansız bir uçak kaldırdığımızda 24 saat veya 48 saat indirmiyoruz. Onlarda buna karşılık insanlı uçak kaldırıyor. Bunu F16 ile yapmak, maliyetlerini
karşılamak kolay birşey değil. O yetmezmiş gibi birde deniz su üstü insansız sistemler çıkmaya başladı şimdi. Yarın su altı insansız sistemler çıkmaya başlayacak. n SAHA İSTANBUL bildiğimiz kadarıyla sadece sektörel bazda değil tüm sektörler ele alındığında Türkiye’nin en büyük kümelenmesi oldu. Üye sayısı olarak son durum nedir? Evet Murat bey, Türkiye'nin en büyük Savunma Sanayii Kümelenmesi SAHA İstanbul, yeni firmaların katılımıyla da büyümeye devam ediyor. Ocak ayında yapılan son yönetim kurulu toplantısında üyelik için başvuru yapan firmaların SAHA İstanbul'a katılım başvurularının onaylanmasıyla SAHA İstanbul’a üye firma sayısı 607'ye yükseldi. Kamu-sanayi-üniversite ekosistemini başarıyla hayat geçiren SAHA İstanbul, savunma sanayinin millileşmesinde etkin bir rol üstleniyor. ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN, BAYKAR, BMC, TÜMOSAN, MKEK, THY Teknik, STM ve ASFAT gibi sektörün öncü firmalarını da bünyesinde barındıran SAHA İstanbul, Türkiye'nin savunma, havacılık ve uzay sanayisinde yürüttüğü Milli Teknoloji Hamlesi’ne en etkin desteği sunan STK konumunda yer alıyor. n 2021 ile ilgili hedefleriniz nelerdir? Savunma Sanayide Yerlilik Çalışmaları Devam Edecek mi? Yaklaşık 20 yıldır sürdürülen ve artık Türkiye olarak sonuçlarını somut olarak görmeye başladığımız Milli Teknoloji Hamlesi’ne elbette 2021 yılında da yoğun bir şekilde devam edilecek. Türkiye’nin savunma sanayinde yerlilik oranın %20’lerden %70’lere ulaştı. Ancak bundan sonraki süreçte yüksek teknolojinin hâkim olduğu çok daha stratejik ürünlerde, sistemlerde yerli ve milli üretime geçiş devam edecek. “2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı” kapsamında yapılacak çalışmalarla savunma sanayisindeki yerlilik oranının yüzde 71'e, savunma ve havacılık yurt dışı satış gelirlerinin 6,2 milyar dolara, savunma ve havacılık sanayisi cirosunun 19,7 milyar dolara ve istihdamının 81,5 bine ulaşması hedefleniyor. Bu yönüyle, geçmişten bugüne Türkiye sanayisinin lokomotifi olan Savunma Sanayii, bu görevine 2021 yılında da başarısını arttırarak devam edecektir.
SAHA İstanbul olarak 2021 yılında yoğun bir çalışma takvimimiz olacak. Pandemi dolayısıyla 2021 yılına ertelediğimiz SAHA EXPO Fuarı’nı 10-13 Kasım 2021 tarihleri İstanbul Fuar Merkezi 5, 6 ve 7. Salonlarda fiziki olarak gerçekleştireceğiz. 2021 yılı içinde eğer pandemi koşulları izin verirse yine yurt dışı alım heyetleri ve ticaret heyetleri ile görüşme faaliyetlerimiz olacak. Her bir komite bünyesinde oluşturduğumuz UR-GE’lerle firmaların ihracatlarını geliştirmelerine yönelik çalışmalarımız devam ediyor olacak. Bahar döneminde yeni MBA programlarımızı başlatmış olacağız. Yine meslek iç eğitim ve kurs faaliyetleri devam edeceğiz. Milli Havacılık Endüstrisi Platformu (MİHENK) kapsamında Avrupa Havacılık Kalite Grubu (EAQG) denetimleri olacak. Ana yüklenici firmalarla yüklenicisi firmaların bir araya getirildiği etkinlikler veya doğrudan proje bazlı tedarikçi görüşmeleri yapıyor olacağız. n Son sorum SAHA EXPO 2021 ile ilgili olacak. İlhami bey SAHA EXPO 2021 tam olarak ne zaman ve nerede yapılacak? Hangi kurumlar ve şirketler destek verecek fuarınıza? SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı 10-13 Kasım 2021 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezinde düzenlenecek. SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı; Savunma Sanayii Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı katılım ve destekleriyle düzenlenen, Türkiye’nin yerli üretim potansiyelindeki artışın ve bağımsız üretim gücünün sergilendiği uluslararası bir platformdur. Yüksek teknolojiye sahip ürünlerin sergilendiği SAHA EXPO’da savunma, havacılık, denizcilik ve uzay sanayinde stratejik öneme sahip pek çok ürün ilk kez tanıtılacak. n İlhami bey bu kadar yoğun temponuz arasında, içten, samimi ve detaylı cevaplarınız için şahsınıza okurlarımız adına teşekkür ediyorum. Murat bey, sizleri gerek derginizle gerekse sosyal medyadan yapmış olduğunuz yoğun çalışmalarınızla takip ediyoruz. AIR WORLD TÜRKİYE’nin sektörel bir dergi olarak yarattığı farkındalığın tüm firmalarca saygı duyulan bir mücadeleye dönüşmesini hep beraber izliyoruz. Bu vesile ile AIR WORLD TÜRKİYE dergisine ve okurlarına teşekkür ediyorum.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 31
HABER
GEMİ VE DENİZALTILARDA
NO-MANYETİK HAVA KOMPRESÖRLERİ Muazzez KÜL
Ar-Ge Merkezi Uzmanı Alkın Kompresör
32 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Makale
Dünya, insan ve hayvanların günlük yaşamları üzerinde ölçülemeyen karmaşık etkiler üreten önemli bir manyetik alana sahiptir. Dünyanın manyetik alanı, özellikle aşırı ısıya sahip erimiş metaller içeren çekirdek yapısından kaynaklanır. Erimiş metaller birbirleriyle elektriksel temas halinde olduklarından aralarında akım oluşturur ve manyetik bir alan (manyetosfer) yaratır.
Resim 1. II. Dünya Savaşı Esnasında Kullanılan İlk Alman Manyetik Mayını
M
anyetik alan, teknik olarak manyetik bir cismin (mıknatısın) içindeki ve etrafındaki boşlukta manyetik kuvvetin nasıl dağıldığını tarif etmek için kullandığımız bir terimdir. Mıknatısın çevresinde oluşan çizgilere mıknatısın o bölgede oluşturduğu manyetik alan çizgileri denir. Dünyamızın manyetik alanı bizi güneş ve diğer yıldızlardan gelen zararlı ışınımlardan korurken gemi ve denizaltılarda tespit edilebilir düzensizliklere sebebiyet verebilir. Manyetik iz olarak adlandırılan bu düzensizlikler, gemiyi düşman savunma sistemlerine karşı savunmasız hale getirir. Bu nedenle özellikle savunma sanayii alanında geçtiğimiz yüzyıl içerisinde birçok çalışma, dünya’nın denizde oluşan manyetik distorsiyon seviyelerini azaltarak bir gemi ya da denizaltı’nın tespit edilebilirliğini azaltmak amacıyla manyetik imzayı azaltmaya odaklanmıştır. Bir denizaltının, yeryüzü manyetik alanı ile etkileşime girerek kendi çevresindeki doğal manyetik alan üzerinde sebep olduğu yerel değişimler manyetik sapma olarak adlandırılır. Manyetik sapmanın etkileri ilk olarak gemi ve denizaltıların çelikten inşa edilmesiyle başlamış ve kendilerine has göreceli kuvvetli manyetik alanlara sahip olarak seyir yapar hala gelmişlerdir. 1943 yılında başlayan II. Dünya Savaşı’na kadar da manyetik alanın göze batan tek etkisi sadece gemi pusulaları üzerinde oluşturduğu sapmalar olarak görülmüş ve sadece bu durumun düzeltilmesi üzerine çalışmalara ağırlık verilmiştir. Fakat 1943 yılında II. Dünya Savaşı’nın başladığı dönemde teknoloji alanındaki gelişmeler manyetik alan etkilerinden yararlanmaya yönelik çalışmalara hız kazandırmıştır. Alman bilim adamları II. Dünya Savaşı esnasında fizik bilimi temel alınarak geliştirdikleri demirleme cihazlarına bağlı, ucuz ve oldukça etkili bir silah olan manyetik
mayınları tanıtmışlardır (Resim 1). Deniz mayınları, etraflarındaki manyetik alan bozulduğunda tetiklenecek şekilde tasarlanmıştır. Tetiklenme, gemiler veya denizaltılar şeklindeki büyük miktarlarda ferromanyetik yapılar yukarıdan Resim 2. Alman Manyetik Mayınları ve geçtiğinde meydana Akustik Torpilleri Hakkındaki Örnek gelir. İstihbarat Raporu Savunma sanayii alanında yadsınamayacak bir tehdit unsuru olan bu konuyla ilgili olarak II. Dünya Savaşı sırasında Washington tarafından Moskova’ya gönderilmiş istihbarat raporları ve belgeler bulunmaktadır (Resim 2). Bu belgelerden de anlaşıldığı üzere Almanya tarafından geliştirilen bu teknolojinin oluşturduğu tehdide karşılık ABD tarafından da çeşitli önemler alınması yönünde çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmaların başında da gemi ve denizaltıların manyetik izlerinin azaltılması ve hatta mümkünse ortadan kaldırılması gelmektedir. Çünkü deniz mayınları, bu manyetik alanı algılayıp tetikleme mekanizmasını çalıştırarak, gemiye büyük ölçüde zararlar verebilmektedir. Manyetik iz, bilimsel olarak bir gemi ya da denizaltının hareketi sırasında anlık olarak yaratmış olduğu 3 boyutlu ve güçlü manyetik alan olarak düşünülmektedir ve teknik olarak bir geminin manyetik izinin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu bilgiler ışığında manyetik iz şiddetinin uygun yöntemler kullanılarak ciddi seviyede zayıflatılması ve böylece manyetik mayınların tespit edemeyeceği düzeye indirilebilmesi gereklidir. Bu alanda öncü kabul edilen Anglo-Amerikan milletinin temelini atmış olduğu gemi ve denizaltıların manyetik izlerinin azaltılmasına yönelik yöntemler günümüzde halen kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin başında gemiler üzerine sabit olarak yerleştirilen bakır esaslı kangallar ve istendiği zaman çalıştırılabilen aktif manyetik iz bastırma donanımları gelmektedir. Bu tedbirlere ilave, ağırlıklı olarak hava araçları tarafından geniş deniz sahalarının hızlı bir şekilde
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 33
makale
Resim 3. TCG Büyükada (Hayalet Savaş Gemisi) Gemisi F-512
taranabilmesi amacıyla kullanılan Manyetik Sapma Algılayıcı (MASA) donanımlarının mevcut tespit yöntemlerine karşı koyabilmek için günümüz denizaltılarında kullanılan üç temel çözüm yer almaktadır. Derin Dalış: Derinlik artışıyla manyetik sinyal zayıflar. Derin dalış yeteneği denizaltının tasarımına ve kullanılan mukavim tekne malzemesinin niteliklerine doğrudan bağlıdır ve bu yöntem sığ su hareketleri söz konusu olduğunda kullanılamaz. Manyetik İz Bastırma: Günümüz ihtiyaçları açısından denizaltıların üzerinde aktif manyetik iz bastırma donanımları taşımaları artık vazgeçilemez bir ihtiyaç olarak kabul edilmektedir. Bu alanda yapılan Süperiletken temelli ilk manyetik iz bastırma sistemi 2008'da Arleigh Burke Sınıfı bir muhrip olan Higgins (DDG-76) üzerine yerleştirilmiştir. No-manyetik Malzeme: En etkin çözüm gemi veya denizaltıyı tamamen manyetik alandan en az etkilenen no-manyetik malzeme(ler), ekipmanlar kullanarak inşa etmektir. Kullanılabilecek no-manyetik malzemelerinin başında bakır ve alüminyum gibi metallerle, cam ve plastik gibi malzemeler gelmektedir. Günümüzde bu teknolojiye hâkim durumda olup kullanmakta olan tek ülke Almanya'dır. Tip 212 sınıfı denizaltılar bu tür malzemeler ile inşa edilmektedir. Ülkemizde manyetik iz bastırma yöntemi ve no-manyetik malzemeler kullanılmasına dair ilk çalışmalar MİLLİ GEMİ (MİLGEM) PROJESİ kapsamında TÜBİTAK tarafından başlatılmıştır. MİLGEM kapsamında yapılan TCG BÜYÜKADA (Resim 3) gemisinin diğer adıyla hayalet geminin en büyük özelliği radarların tespit edememesidir. Çalışma kapsamında bu durumun sağlanabilmesi için akustik izi azaltmak üzere her cihazın altına "şok bant" denilen sistemler eklenmiştir. Bu şok bantları herhangi bir titreşimden dolayı oluşacak sesin aşağıya gönderilmesini engelleyerek gemilerin denizaltılar tarafından tespit edilmemelerini sağlamaktadır. 34 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Resim 4: Alkın Kompresör No-Manyetik Yüksek Basınç Hava Kompresörü
Aynı zamanda TÜBİTAK tarafından geliştirilen “degaussing” sistemi ile TCG BÜYÜKADA gemisinin manyetik iz şiddeti en aza indirilerek manyetik olarak bir eko yaymasının önüne geçilmiştir. Geminin infrared olarak görünmemesini sağlamak üzere bazı sistemler yapılmış ve bunun için ısı geçirmeyen izolasyon malzemeleri kullanılmıştır. Ayrıca denizaltılar, mayın avlama gemileri ve savaş gemileri gibi yüksek güvenlik içeren askeri gemilerin yapım aşamasında kullanılan malzemeler ve teknik ekipmanlar da diğer gemilere göre farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkların başında da gemi sevk ve idaresinde köprü üstü, makine dairesi ve yük operasyonlarında kullanılan makine, malzeme ve ekipmanların no-manyetik özelliklere sahip olması gelmektedir. Bu gemilerin inşasında manyetik sensörlü mayınlar tarafından tespit edilmeyi zorlaştırması ve riski düşürmesi maksadıyla, no-manyetik çelik, kompozit, ahşap malzemelerin kullanılması ya da kullanılacak makine ekipmanlarının bu şartlara uygun olarak tasarlanması istenmektedir. Bu sistemlerin en başında da gemi ve denizaltılarda ana makineye ve jeneratöre start verilmesi, servis ve solunum havası ihtiyacının karşılanması gibi uygulamalar için tedarik edilen basınçlı hava sistemleri yani hava kompresörleri gelmektedir. Ülkemizde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde kayıtlı Engin ve Aydın sınıfı olmak üzere toplam 11 adet mayın avlama gemisi bulunmaktadır. Burada bahsedilen her iki sınıfında ortak özelliği kullanılan malzemeler bakımından özgün olarak tasarlanmış olması ve kullanılan makine ekipmanlarının da bu standartları sağlamış olmasıdır. Örneğin mayın avlama gemilerimizde kullanılmak üzere seçilen hava kompresörleri bu standartlara uygun olarak yerli teknolojiler kullanılarak üretilen ve no-manyetik özelliklere sahip olarak özel tasarlanmış no-manyetik yüksek basınç hava kompresörleridir (Resim 4).
HAVACILIK ENDÜSTRİSİ VE SAVUNMA SANAYİNDE
AZOT KULLANIMI CENGİZ ATEŞ Kimya Yüksek Mühendisi Penta Gaz Sistemleri
Azot gazı inert olması nedeniyle pek çok sektörde olduğu gibi havacılık ve savunma sanayinde üretim aşamalarından kullanım, servis ve operasyon aşamalarına kadar pek çok noktada yaygın olarak kullanılır.
36 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
MAKALE
M
alzeme bilimindeki gelişmeler havacılık ve savunma sanayisindeki gelişmeler ve yenilikler hız kazandırmıştır. Kompozit malzemelerdeki yenilikler çok daha sert koşullara dayanan gövde kanat gibi parçaların üretime imkan sağlamıştır. Bu tür kritik parçaların üretiminde kullanılan dev endüstriyel otoklavlarda gerek ısıl işlem ve sertleştirme süreçlerinde gerekse otoklav içindeki parçanın basınç altında katmanların lamine edilmesi gibi proseslerde azot gazı tercih edilmektedir. Bu sayede oksijensiz bir ortam sağlanarak ısı etkisi altındaki malzemenin gerekli mekanik özellikler kazanması temin edilmiş, uzun ömürlü hafif ve dayanıklı parçalar üretilmiş olur. Azot atmosferi altında yapılan üretim yüksek sıcaklıklarda dahi yanma veya parlama olasılığını ortadan kaldırır. Çalışan güvenliği açısından basınçlı azot atmosferinde çalışmalar sonrasında proses atığı olan gazın ortamdan uygun bir biçimde uzaklaştırılması gerekmektedir. Aksi halde çalışma ortamında oksijen seviyesinin %18 ve altına düşülmesi durumunda çalışanlarda güçsüzlük, koordinasyon problemi; %15 in altında ise solunum ve nabız artışı; koordinasyon, algılama ve muhakeme bozukluğu gözlenir. Üretim güvenliği ve ürün performansı açısından son derece önemli olan azot gazı harici kaynaklardan temin edilebileceği gibi yerinde azot üretim sistemi kurularak daha ekonomik ve sürekli gaz tedariki sağlanabilir. Bu sistemler temel olarak kompresör, kurutucu, filtre elemanları, azot jeneratörü,
yüksek basınç kompresörü ve gerektiğinde ihtiyaç duyulan basınç ve debilerde kullanılmak azot tüp demetlerinden oluşmaktadır. Endüstride pek çok alandaki yenilik ve gelişmelere paralel olarak azot jeneratörü üretiminde de yüksek kaliteli ürünleri yerli üreticilerden temin etmek mümkündür. Yağdan nemden arındırılmış yüksek saflıkta azot üreten jeneratörler sayesinde tedarikte dolayısıyla üretimde kesintiye mahal vermeden üretim sağlanır. Büyük yapısal kompozit parçaların üretimine ilave olarak hava araçlarında kullanılan pek çok sızdırmazlık elemanın üretiminde de oksijenin aksine parça içine sızmadığı için azot gazı tercih edilmektedir. Azot gazı havacılık va savunma sanayisinde üretim alanlarının dışında güvenlik ve operasyonel amaçlarla da kullanılmaktadır. Havacılık endüstrisindeki en önemli risklerden biri jet yakıtının tutuşmasıdır. Bu maksatla tankerlerde veya stok tanklarında yakıt buharının oksijenle temasının kesilmesi için azot gazı ile yastıklama yapılmaktadır. Böylece yakıtın üstünde inert bir atmosfer oluşturulup tutuşma riski ortadan kaldırılır. İniş takımlarındaki darbe emici sistemde yağ mekanik elemanlar ve gaz kullanılır. İniş sırasında oluşan yüksek basınç oksijen varlığı durumunda yağın parlamasına neden olur; bunu önlemek için yine azot gazı kullanılır. Yanı sıra azot gazı performans ve güvenlik nedenleriyle uçak lastiklerinin şişirilmesinde ve acil durum yastıklarının açılmasında kullanılmaktadır.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 37
Enerji Verimliliği
7 GÜN 24 SAAT
ENERJİYİ İZLEMEK VE YÖNETMEK MÜMKÜN » M.Altuğ Karataş VAT Enerji Genel Müdürü
Tesislerde yapılan kısa süreli enerji etüdlerinin yerini artık, kesintisiz 7 gün 24 saat enerjiyi izleyen Enerji İzleme ve Yönetim sistemi alıyor.
38 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Geleceğe yetişmek ve şirketlerinizi rekabetçi yapmak istiyorsanız, enerjinizi izlemeli ve yönetmelisiniz.
E
nerji tüketimlerini azaltmak ve yönetmek için artık dijitalizasyon sürecine geçiş başladı ve Enerji izleme/ Yönetme yazılımları zorunluluk oldu. Kısa ölçümlerle uzun süreli senaryolara evrilen enerji etüdleri, Enerji izleme ve yönetme yazılımları desteği ve enerji verimliliği danışmanlık desteği ile 7 gün 24 saat anlık verilerin analiz edildiği gerçek senaryolara dönüşüyor. Endüstriyel tesisler ve ticari binaların enerji tüketimlerini gerçek zamanlı takip eden yazılım sayesinde elde edilen veriler, enerji verimliliği uzmanları tarafından işlenerek yorumlanıyor. Yapılan analizler sonucunda endüstriyel tesisler ve ticari binalarda enerji tasarrufu sağlanabilecek noktalar kullanıcılara iletiliyor. Ayrıca anlık, saatlik, günlük enerji verileri takip edilerek, enerji yoğunluğu haritaları oluşturulup birim ürün başına harcanan enerjinin makine ve proseslere göre maliyet kıyaslaması yapılıp fırsatlar saptanabiliyor.
Enerjiyi izlemek bir ihtiyaç Enerjiyi izlemenin günümüz
maliyetleri ve çevre duyarlılığı ile bir zorunluluk oldu. Tesislerde enerji tüketen sistemleri ve bu sistemlerin tüketimlerini etkileyen faktörleri izleyip sonuç çıkarmak verimlilik için önemli bir ihtiyaç. Enerji izleme ve yönetme yazılımı sayesinde; Elektrik, doğalgaz, kömür, ısıtma, soğutma, basınçlı hava, buhar ve sıcak su gibi tüketimleri anlık olarak izlenip raporlanıyor ve fırsatlar kullanıcılara sunulabilmekte. Sistem, tüketimdeki anormallikleri tespit ederek uyarıda bulunuyor. Gelecekteki enerji kullanımı ve maliyet tasarrufu için planlama yapılmasını sağlarken, tüm enerji tipleri tek platformdan izlenebiliyor. Kullanıcılar prosesleri faturalandırıp birbirleri ile ve daha önceki dönemlerle tüketimlerini karşılaştırma şansına sahip olabiliyor. Artık sadece ölçmekte yeterli olmuyor, aynı zamanda kontrol etmeniz ve yönetmeniz gerekiyor. Akıllarda kalan bir slogan olan “Kontrolsüz güç, güç değildir”. İzlemek, yönetmek ve tasarruf etmek gerekiyor. İzlemek yeterli değil, aynı zamanda enerji ve üretimle ilgili
minimum ve maksimum sınırlar belirlenmeli, bu sınırların dışına çıkıldığında sistem uyarmalı ve önlem almak konusunda harekete geçirmelidir. Bu sayede sürdürülebilir bir enerji politikası ve enerji verimliliği yönetimi sağlanabilir.
Minumum maliyetle kullanılıyor
Üreticiler, ürettikleri ürünlerin, basınçlı havanın birim maliyetlerinizi bilmezlerse nasıl karşılaştırma yapacaklar, yüksek verimliyi nasıl belirleyecekler? Ayrıca aldıkları makinelerin performans kontrollerini sağlamak içinde enerjiyi ve verimliliklerini sürekli izlemek zorundalar. Ürettiğiniz ürünün enerji maliyetini bilerek ürün maliyetlerini hesaplayabiliyorsanız bir adım ilerdesiniz demektir. Enerji izleme ve yönetme sistemleri maliyetlerinin son kullanıcıyı korkuttuğunu biliyoruz. Bu sebeple yepyeni bir dizayna ihtiyaç var. Mekanik ve elektrik altyapı maliyetleri düşük olmalı ki, kullanıcı minimum yatırımlar bir an önce kazanmaya başlamalı ve Enerji izleme/Yönetme yazılımı ve sistemi kullanıcıya sürekli tasarruf sağlamalıdır. Geliştirdiğimiz yazılımla verilerin bulut sistemi üzerinden yorumlamasını sağlayan sistemde kablolama altyapısı gerekmiyor. Sistem kullanımında gerekli olan sayaçlar istenirse yıllık anlaşmalar neticesinde aylık taksitler halinde faturalandırılabiliyor. Bu yönüyle minimum maliyetle maksimum kazanç sunuyor. Yani artık enerji izleme sistemleri kullanırken kazandırdıkları ile yatırımı ödüyor. Gelecek dijitalizasyonda, günümüz dünyasında rekabet izleme ve yönetmeye zorluyor. Geleceğe yetişmek ve şirketlerinizi rekabetçi yapmak istiyorsanız, enerjinizi izlemeli ve yönetmelisiniz.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 39
HABER
Türkiye’nin İlk Yerli Hava Körüğü POSITIVE DISPLACEMENT BLOWERS
Q Series Blowers Flows up to 6200 m3/h Pressures up to 1000 mbar g Vacuums up to -920 mbar g
TÜYLÜOĞLU MAK. NAK. İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. www.ruutblower.com
HABER
Pnömatik Taşımada Akılcı Çözümler
H Series Blowers Flows up to 8200 m3/h Pressures up to 1000 mbar g Vacuums up to -500 mbar g
Ostim Org. San. Böl. 1231. Sok. No:38-40 Yenimahalle – Ankara / TURKEY Tel: (+90) 312 354 19 11 • Faks: (+90) 312 385 13 97
ruutblower@ruutblower.com
HUKUK
HER SEKTÖRDE YATIRIMCILARIN GÜVENCESİ:
TAHKiM
Türk yatırımcılar uzun yıllardır birçok sektörde uluslararası anlamda faaliyet göstermeye, yatırımlar yapmaya başlamışlar ancak son yıllarda yapılan bu yatırımların sayısı ile hacmi de genişlemiştir. Hal böyle olunca yatırımcılar riskleri minimuma indirmek ve kendilerini hukuki anlamda koruma altına almak için arayış içerisine girmişlerdir. » Onur Özkan Avukat
42 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Ö
zellikle son dönemde Türk yatırımcıların yaşadıkları sorunlar (Libya’daki Türk yatırımcılarının zararları, ABD yaptırımları vb.) ve benzer şekilde devletimizin F-35 alımları ile ilgili yaşadığı sorunlar bu arayışı hızlandırmıştır. Zira yatırımcıların girdikleri hukuki ilişkilerde benzer sorunlar yaşama ihtimali endişe yaratmaktadır. Savunma sanayi gibi ülkemizde her geçen gün büyüyen ve diğer ülkelerle ilişki içerisinde olan sektörlerde yatırımcılara sağlanabilecek olan bütün güvencelerin sağlanması gerekmektedir. Bunun için yatırımcıların alabileceği önlemlerden bir tanesi de yabancı devletler
veya diğer şirketler ile yapacakları sözleşmelere tahkim şartı koymak veya uyuşmazlıkların çözümü için ayrı bir tahkim sözleşmesi yapmak olmalıdır. Yapılan yatırımlardan kaynaklanan olası bir uyuşmazlık halinde, yatırım yapılan ülkenin veya sözleşme ilişkisi içine girilen şirketin bulunduğu ülke mahkemelerine başvurmak her zaman istenilen sonucu vermeyebilir. Uluslararası tahkim ise yerel mahkemelerin yarattığı bu endişeyi taşımamasının yanında, dava yoluna göre çok daha etkili ve hızlı bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tahkim, özetle taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların devletin resmi yargı organları yerine, belirlenen
hakemlerce çözümlendiği bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Tahkim, kurumsal ve kurumsal olmayan “ad hoc” tahkim olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ad hoc tahkim taraflar arasındaki somut bir olay üzerinden ve taraflarına hakemleri, tahkim yerini, tahkim usulünü ve bu tahkim usulünde uygulanacak maddi hukuk kurallarını kendilerinin bizzat tayin ettiği ve hakemleri bu şekilde yetkili kıldıkları ve hiçbir örgütün aracılığı söz konusu olmayan tahkim türüdür. Kurumsal tahkim ise ad hoc tahkimin aksine tahkimin görüleceği kurumun önceden hazırlanmış kuralları mevcuttur. Kurumsal tahkime örnek olarak "Devletler ile Diğer Devletlerin Vatandaşları
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 43
HUKUK
tahkim, gerek yatırımcıların yerli veya yabancı diğer şirketlerle gerekse yabancı ülkelerle yapacakları sözleşmelerden, girdikleri hukuki ilişkilerden doğabilecek uyuşmazlıkların çözümü için tercih edilmesi gereken yöntemlerin başında gelmektedir. Gerek uluslararası alandaki geçerliliği gerekse hızlı ve etkili olması tahkimi, mahkemelere başvurmaktan daha tercih edilebilir bir yöntem haline getirmiştir.
Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Sözleşmesi" ile kurulmuş olan Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü için Uluslararası Merkez (“ICSID”) ve Paris Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Mahkemesi (“ICC”) verilebilir. Türkiye’de ise kurumsal tahkim merkezi olarak görev yapması amacıyla İstanbul Tahkim Merkezi (“ISTAC”) kurulmuştur. Tahkim yoluna uyuşmazlık ortaya çıktıktan kararlaştırılıp gidilebileceği gibi olası bir uyuşmazlıkta tahkim yoluna başvurulabileceği sözleşme kurulurken de kararlaştırılabilecektir. Genellikle uyuşmazlık çıkmadan önce tahkim anlaşması yapıldığı görülmektedir. Bunun sebebi ise uyuşmazlık çıktıktan sonra tarafların (özellikle yatırım uyuşmazlıklarında bir tarafın devlet olduğu düşünüldüğünde) tahkim konusunda anlaşması pek mümkün olmamaktadır. Zira iki taraf da kabul etmezse tahkim, uyuşmazlığın çözümünde kullanılamamaktadır. Ancak taraflar önceden anlaşmışsa, bir taraf mahkemeye başvurulduğu takdirde davalı tarafından mahkemeye önceden imzalanmış tahkim anlaşması sunulduğunda o mahkeme, uyuşmazlığı inceleyip karara bağlayamayacak, tarafları tahkime yönlendirmek durumda kalacaktır. Tarafların önceden tahkim konusunda anlaşması iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Birincisi, yapılan ana sözleşmeye bir tahkim maddesi eklenmesi, ikincisi ise sözleşme ilişkisi devam ederken veya yine sözleşme kurulurken ayrı bir tahkim sözleşmesi yapılmasıdır. Tahkim şartına örnek olarak ISTAC’ın sitesinde de yer
alan şu sözleşme maddesi örnek gösterilebilir: “Bu sözleşmeden kaynaklanan veya bu sözleşmeyle ilişkili olan tüm uyuşmazlıklar, İstanbul Tahkim Merkezi Tahkim Kuralları uyarınca nihai olarak tahkim yoluyla çözümlenecektir.” Bu tahkim şartına tahkim yeri, tahkim dili, hakem sayısı ve uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuk gibi belirlemeler de yapılması önerilmektedir. Görüldüğü üzere sözleşmeye eklenecek olan tahkim şartı oldukça kısa ve öz olabilmektedir. Güncel sorunlardan biri olan Libya örneğinde olduğu gibi Türk yatırımcıların yabancı devletlerle yaşadıkları sorunlar bakımından ise tahkim şartı için Türkiye ile yatırımı kabul eden devlet arasındaki ikili yatırım anlaşmalarına da bakılabilmektedir. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı hükümeti arasında yatırımların teşviki ve korunmasına ilişkin anlaşmanın “Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümünde Başvurulacak Uluslararası Merkez” başlıklı maddesi şu şekildedir : “Her bir Akit Taraf, bir Akit Tarafın ülkesindeki bir yatırım hususunda diğer Akit Tarafın vatandaş veya şirketiyle ilk Akit Taraf arasında bir hukuki uyuşmazlık ortaya çıktığında, 18 Mart 1965 tarihinde Washington'da imzaya açılan Devletler ile Başka Devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözümlenmesine ilişkin Konvansiyon (ICSID Konvansiyonu) çerçevesinde hakem marifetiyle çözümlenmesi için Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarını
44 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Çözüm Merkezine (ICSID) (bundan böyle "merkez" olarak anılacak) başvurmaya, burada muvafakat gösterir.” Buna benzer maddelerin yer aldığı ikili yatırım anlaşmaları Türkiye ile birçok ülke arasında yapılmış ve yürürlüktedir. Bu nedenle yabancı bir ülkeye yatırım yapacak Türk şirketlerin öncelikle iki ülke arasında bir yatırım anlaşması olup olmadığına, varsa yukarıda alıntılanan maddeye benzer bir madde olup olmadığına bakmaları gerekir. Eğer bir tahkim maddesi yoksa yapılacak tahkim maddesinin sözleşmeye eklenmesi tavsiye edilmektedir. Bu yazıda kısaca açıklanmaya çalıştığı üzere tahkim, gerek yatırımcıların yerli veya yabancı diğer şirketlerle gerekse yabancı ülkelerle yapacakları sözleşmelerden, girdikleri hukuki ilişkilerden doğabilecek uyuşmazlıkların çözümü için tercih edilmesi gereken yöntemlerin başında gelmektedir. Gerek uluslararası alandaki geçerliliği gerekse hızlı ve etkili olması tahkimi, mahkemelere başvurmaktan daha tercih edilebilir bir yöntem haline getirmiştir. Yatırımcıların sadece uluslararası alanda yaptıkları işler için değil aynı zamanda Türkiye içindeki işlerinde de tahkimi tercih etmeleri aynı hız ve etkililiğe ulaşmalarını sağlayacaktır. Bu yazıda genel hatları ile tanıtım niteliğinde açıklanmış olan tahkim aslında oldukça detaylı ve uzmanlık gerektiren hukuki bir alandır. Bu nedenle yatırımcıların sözleşmelerine tahkim şartı koymadan önce veya bir tahkim anlaşmasına onay vermeden önce mutlaka konunun uzmanı bir hukukçudan destek almaları tavsiye edilmektedir.
HABER
Sorbead® AIr ile Enerji Tasarrufu ÇAĞLAR ŞAHİN Makine Mühendisi DAMLANEM KİMYA A.Ş.
Bu makale, basınçlı hava kurutucularda kullanılan temel kurutucu madde türlerini incelemekte ve yüksek enerji verimliliği sağlayan hava dehidrasyonu için birinci sınıf adsorban olan Sorbead® Air’i tanıtmaktadır.
46 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
Basınçlı Hava Endüstrisi için Adsorbanlar:
Silikajel, Aktif Alümina, Moleküler Sieve
E
n pahalı enerji türlerinden biri olmasına rağmen, basınçlı hava çoğu endüstriyel uygulamada vazgeçilmezdir. Bu nedenle, yalnızca üretim ve basınçlı hava şebekesinde değil, aynı zamanda basınçlı hava kurutmada da olası tüm tasarruf potansiyellerinin gerçekleştirilmesi özellikle önemlidir. Isı rejenere basınçlı hava kurutucular, modern basınçlı hava tedarik sistemlerinin bir parçasıdır ve yaklaşık -40 ila -60 °C basınç çiğlenme noktaları gerekli olduğunda kullanılırlar. Dışarıdan ısıtmalı adsorpsiyonlu kurutucular alanında, piyasada müşterilere süreç akışları, yoğuşma noktaları ve enerji talebi açısından önemli esneklik sunan çok sayıda farklı sistem bulunmaktadır. Genellikle, ekonomik parametreler ve projeye özgü gereksinimler nihayetinde müşteriye özel bireysel çözümü belirler. Özellikle ısı rejenerasyonlu adsorpsiyonlu kurutucular segmentinde çok sayıda seçenek olmasına rağmen, müşterilerin makinenin kullanımı ile ilgili toplam maliyetlere dair algısı genellikle tutarsız ve bazen yanıltıcı olmaktadır. Bir basınçlı hava sistemi tarafından tüketilen enerji genellikle küçümsenir. Elektrik giderleri bir basınçlı hava tesisinin toplam maliyetlerinin %80’ini oluşturur ve en anlamlı maliyet tasarrufu imkanlarını beraberinde getirir. Operasyonel maliyetler kullanılan kurutucunun tipiyle (yani ısısız, ısıtmalı üfleyici temizleme, ısıtmalı temizlemesiz), güçlü bir şekilde ilişkili olsa da adsorbanın, enerji tüketimi optimizasyon sürecinde önemsiz bir rol oynadığına dair yaygın yanlış bir kanı vardır.
Aktif Alümina
Aktif alümina, basınçlı hava endüstrisinde kullanılan en popüler ve muhtemelen en köklü adsorbanlardan birisidir. Termal ayrışma ve ardından alüminyum trihidroksit (gibsit) aktivasyonu ile üretilen aktif alümina, yüksek yüzey alanı ve özellikle su olmak üzere polar bileşiklere karşı iyi afinite ile yüksek gözeneklilik matrisi sunar. Alüminanın yüzeyi, temel
oksijen atomlarından, asitik düşük koordine alüminyum (Lewis asit bölgeleri) atomlarından, hidroksillerden (ayrıştırılarak adsorbe edilmiş su molekülleri) ve fiziksel olarak soğurulmuş su moleküllerinden oluşur. Bağıl konsantrasyonları, esasen alüminanın sentez koşullarıyla, sıcaklık ve kısmi su basıncından etkilenen hidrasyon derecesine bağlıdır. Yüzeyinin yüksek hidrofilik yapısı sayesinde alümina, polar molekülleri ve özellikle suyu adsorbe etmek için mükemmel bir seçimdir. Aktif alümina adsorbanının dinamik kapasitesi, spesifik üretim sürecine, hidrasyon derecesine (yani ateşleme kaybı), kirliliğe bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle 7 barda %12-14 ağırlık civarında ve 35 ⁰C de doymuş durumdadır. Belirli koşullar altında (yani kuru hava ile rejenerasyon, düşük giriş havası sıcaklığı v.b) -50 ⁰C’ye kadar çiğlenme noktalarına ulaşmak mümkündür. Aktif alümina genellikle 170 ⁰C ile 230 ⁰C civarında rejenerasyon sıcaklıkları gerektirir [2]. Aktif alüminanın başlıca avantajları arasında, sıvı nem varlığında oldukça yüksek sağlamlık ve örneğin amonyak, aminler veya diğer yüksek bazik organik maddeler gibi alkali bileşenlere karşı yüksek stabilite yer alır. Kolay erişilebilirlikle beraber nispeten düşük maliyet, aktif alüminayı ısıyla yenilenen kurutucular için iyi bir muhafaza edici tercih haline getirir. Bununla birlikte su adsorpsiyon özelliklerini azaltarak bir yüzey üzerinde birikme eğiliminde olan ve alüminanın gözenek sistemini bloke eden uzun zincirli, ağır hidrokarbonlara (yani kompresör yağı buharlarına) karşı duyarlılığı içeren, aktif alüminayla ilişkili bazı dezavantajlar da vardır. Aktif alümina ile çalışırken sıklıkla karşılaşılan bir başka dezavantaj da aktif alüminanın rehidrasyon yoluyla bozulmasıdır. Rehidrasyon, genellikle buharlama koşulları olarak adlandırılan yüksek sıcaklıklarda nem olduğunda alüminyum oksidin bir kısmının alüminyum hidrokside (yani Boehmit) dönüştürüldüğü bir işlemdir. Alüminyum oksidin aksine alüminyum hidratlar, verimli su emilmesi için gereken yüksek yüzey alanı ve gözeneklilik göstermezler. Ağır hidrokarbonlarla rehidrasyon ve kontaminasyon, ısıtılmış basınçlı hava kurutucularda çalışırken alümina deaktivasyonunun birincil mekanizmalarıdır. Aktif alümina adsorbanlar çoğunlukla düz küreler olarak veya granüler bir şekilde sunulur. Küre şeklinde alümina, 40 yılı aşkın süredir basınçlı hava kurutucuları üreten şirketlerin çoğu için tercih edilen bir çözüm olmuştur. Aktif alümina, basınçlı hava sektöründe muhafaza edici standart olarak yer edinmiştir, ancak verimlilik açısından her zaman en ideal çözüm değildir. 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 47
TEKNİK MAKALE
Moleküler Sieve
Ticari moleküler sieveler genellikle zeolit mineral sınıfına, yani hidratlı alkali metal veya alkalin toprak alüminosilikatlara aittir. Kristaller, ısıtıldığında çökmeyen sağlam bir kübik yapıya sahiptirler. Böylece aktivasyon, gözeneklerle birbirine bağlanan geometrik bir boşluk ağıyla sonuçlanır. Gözenekler moleküler boyuttadır ve bu malzemelerin elenmesine sebep olurlar. Moleküler sieveler, alkali veya alkali toprak grubundan tek veya çok değerlikli katyonların yanı sıra sentezlendiği formdaki suyla stabilize edilmiş çerçevelere sahip kristal alüminosilikatlardır. Bu kristal su, su adsorpsiyonu/desorpsiyonu gibi tersine çevrilebilir bir işlem koşullarını yaratmak için kristal yapıya zarar vermeden ısıl işlemle ortadan kaldırılabilir. Yaklaşık 150 farklı zeolit yapısı keşfedilmiştir, ancak sadece Zeolit A ve Faujasit (X ve Y), gazların ve sıvıların dehidrasyonu ile ilgili ticari uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Zeolit A’nın gözenekleri, 8 üyeli oksijen halkaları ile sınırlandırılmıştır. Bu yapı için serbest açıklık (yani ölçülen gözenek boyutu) K+ formu (3A) için yaklaşık 3.3 Å, NA+ formu (4A) için 3.9 Å, ve Ca ++ formu (5A) için 4.3 Å ~ dir. Faujasit, 12 üyeli oksijen halkalarıyla sınırlanmış gözeneklerden oluşan iki türle -X ve Y- temsil edilir. Bu malzemelerin gözenekleri, yaklaşık 7.4-12.5 Å’lık bir serbest açıklıkla nispeten büyüktür. X ve Y zeolitleri, birbirlerinden yalnızca katyon yoğunluğunu kontrol eden ve bu nedenle adsorptif özellikleri [1,3] etkileyen Si/Al oranı açısından farklılık gösterirler. Ticari dehidrasyon uygulamalarında kullanılan en yaygın iki tür zeolit A ve zeolit X’tir. Zeolit A, dört kesik oktahedrondan oluşan, nispeten basit küp benzeri bir yapıya sahiptir. Zeolit X’te kesik oktahedronlar farklı bir uzamsal yapı ile sonuçlanan bir şekilde birbirine bağlanırlar. Moleküler sievelerin mikro gözenekli ve oldukça düzenli yapısı bu tür malzemelerde genellikle 700-900 m2/g aralığında çok yüksek yüzey alanları sağlar. Gözenekler adsorpsiyon yüzeyli bir boşluğa yol açar. Gözenek çapı tam olarak zeolitin sentezi ile tanımlanır. Gözenek açıklığının çapındaki bir değişiklik, zeolit A’nın sodyum iyonlarının bir kısmının diğer tek ve çok değerlikli alkali veya toprak alkali iyonları ile değiştirilmesiyle elde edilir. Moleküler sieveler, basınçlı havayla kurutmada standart kurutucu çözelti olmasa da, -100 ⁰C’ye kadar çok düşük yoğuşma noktalarının gerekli olduğu uygulamalar için kullanılır. Moleküler sieveler, kurutucu maddeler olarak son derece etkilidir. Statik su alımı normalde en yaygın kullanılan 4A tipi için ağırlıkça yaklaşık %21 iken (25 ⁰C’de denge kapasitesi ve bağıl nem %80), izotermin 48 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
şekli çok düşük yoğuşma noktalarına ulaşılmasını sağlar. Moleküler sieveler ve aktif alümina/silika jeller arasındaki diğer bir önemli fark, yüksek sıcaklıklarda ve düşük su kısmi basınçlarında su alımını sürdürme yetenekleridir. Örneğin, 93 ⁰C’de ağırlıkça ~ %12-14 su alımı 4A üzerinde uygulanabilirken, aktif alümina bu sıcaklıkta sadece artık su yüklemesini tutar. Nem için bu kadar yüksek afinitenin dezavantajı, suyu uzaklaştırmak için moleküler sieve yataklarını yüksek sıcaklıklara kadar ısıtma ihtiyacıdır. 230-287 ⁰C bölgesindeki rejenerasyon sıcaklıkları, genellikle verimli reaktivasyon için kullanılır. Gaz dehidrasyonu için moleküler sievelerin önemli bir dezavantajı, ağır hidrokarbonlar gibi gazdaki yabancı maddelere karşı nispeten yüksek hassasiyet, oldukça asidik (asit izleri, SOx, NOx vb.) veya oldukça bazik bileşenlerdir (yani aminler, NaOH vb.). Agresif ve reaktif kirletici maddelerin etkisi altında moleküler sievelerin yapısal parçalanması, adsorban katman boyunca toz oluşumuna ve basınç düşüşüne neden olur. Bir tampon tabakanın yerleştirilmesiyle kirlenme sorunları sıklıkla en aza indirilebilmesine rağmen gaz bileşiminin dikkatle izlenmesi gerekir. Moleküler sieveler sıvı suyu tolere etmezler ve maruz kaldıklarında kırılırlar. Bu nedenle yatakların, yatağa serbest su taşınmasına karşı korunması gerekir.
Sorbead® Air Silika jel
Silika jel, yüksek yüzey alanları ve elverişli su emme özellikleri sergileyen amorf ve oldukça gözenekli bir silikon dioksit formudur (SiO2). En yaygın üretim yöntemi, optimize edilmiş ve sıkı kontrollü koşullar altında Si- öncülünün çökeltilmesini içerir. Bu süreçte Si(OH) 4 molekülleri bir siloksan matrisi oluşturmak için yoğunlaşırlar. Hidroliz ve yoğuşma aynı anda meydana gelir ve üç boyutlu bir siloksan ağı oluşturur. Oluşturulan hidrojel, yüksek gözenek hacimli yüksek yüzey SiO-Si-OH matrisi veren bağlı suyu uzaklaştırmak için yaşlandırmaya ve kurutmaya tabi tutulur. Silika jel, çeşitli
TEKNİK MAKALE boyut aralıklarında granül ve küre şeklinde boncuk malzemesi olarak ticari amaçla mevcuttur ve 60 yılı aşkın süredir basınçlı hava endüstrisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Adsorbanın marjinal bir öneme sahip olduğu algısı, ısısız ve aynı zamanda ısı rejenerasyonlu basınçlı hava kurutucu kullanıcıları arasında sıklıkla görülmektedir. Maliyet optimizasyonu açısından dikkatler en çok, basınçlı hava sisteminde önemli bir maliyet faktörü olan bir kompresöre odaklanırken, basınçlı hava kullanıcıları adsorbanın rolünü, işlevini ve enerji tasarrufu potansiyelini tanımayı ihmal ederler. Kullanıcılar kurutucuyu yeniden doldurmak ve işletim maliyetlerini optimize etmek için daha ucuz, standartlaştırılmış adsorban aradıklarından, adsorban genellikle saf bir “emtia” ve maliyeti arttıran bir etmen olarak görülür. Kullanıcılar bir kurutucuya yüklenen kurutucu maddenin tam türü ve özellikleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmadıkları için bu değerlendirme yaygınlaşmıştır. Sorbead® Air piyasada bulunan basınçlı hava kurutması için ekonomik ve verimli absorbandır ve özellikle ısıyı yeniden üreten adsorpsiyonlu kurutucular için tasarlanmıştır. Yüksek dinamik kapasitesi ve daha düşük desorpsiyon sıcaklıkları sayesinde ürün, bir kurutucunun tüm çalışma ömrü boyunca önemli maliyet ve enerji tasarrufu sağlar. Olağanüstü yüksek gözenekli yüzeyler (850 m2/g ye kadar) ve büyük gözenek hacmi özelliklerine sahip olan Sorbead® Air, genellikle ağırlıkça %20’ye kadar (7 barda 35 ⁰C doymuş) olağanüstü dinamik adsorpsiyon kapasitelerine izin verir. Bu, 1 kg Sorbead® Air’in 200 grama kadar nemi adsorbe ettiği anlamına gelir. Bağlantılı muazzam nem alımı, bir kurutucunun daha uzun bir döngü süresinde çalıştırılmasına olanak sağlar. Bu da pratikte daha az sıklıkta yenileme ve dolayısıyla daha düşük ortalama Elektrik tüketimi anlamına gelir. Sorbead® Air’in bir diğer önemli avantajı, aktif alümina ve moleküler sievelere kıyasla, suyu ayrıştırmak için gereken önemli ölçüde daha düşük rejenerasyon sıcaklığıdır. Yeniden etkinleştirmenin - 40 ⁰C yoğuşma noktasına gelmesi için ~ 150 - 170 ⁰C’lik sıcaklıklar yeterlidir; bu da bu ürünleri sektördeki en az enerji gerektiren ürünler haline getirir. Sorbead® Air rutin olarak - 40 ⁰C basınçta yoğuşma noktası elde etmek için
kullanılırken, optimum çalışma koşulları altında - 60 ⁰C’ye kadar yoğuşma noktaları uygulanabilir [4]. Optimize edilmiş döngülerle birleştirilmiş yüksek dinamik kapasite ve düşük rejenerasyon sıcaklığı, kullanıcıların 1000 m3 sıkıştırılmış hava (36000 ft3 basınçlı hava) başına 1,8 kWh’ye kadar tasarruf etmelerini sağlar. 1250 scfm (2125 Nm3/h) değerine sahip standart bir ısı üretimli üflemeli temizlemeli kurutucu ve 8760 saatlik çalışma süresi 33,500 kwh tasarruf için yılda ve 16,12 tonluk CO2 emisyon azaltımı elde edilebilir. Elektrik maliyetine bağlı olarak bu rakam, standart bir adsorban hizmet döngüsü olan beş yılda gerçekleştirilen tasarrufta yaklaşık 20,000 ABD dolarına eşittir. Sorbead® Air adsorbanlar iki tipte sunulur: Normal Sorbead® Air R ve sıvı suya dayanıklı Sorbead® Air WS. Her iki tür de kurutucunun normal çalışma koşulları altında tamamen neme dayanıklı olsa da, Sorbead® Air WS genellikle Sorbead® Air R üstündeki sıvı suya karşı koruma için nemli hava girişinde bir koruma katmanı olarak kullanılır. Normalde 1:6 veya 1:5 (hacim oranı) bölme oranları kullanılır. Silika jel tipi adsorbanların kullanımıyla ilişkili basınçlı hava sektöründe sıklıkla görülen yaygın yanlış kanı, bunların çok düşük stabilitesi ve yüksek nem seviyeleri veya sıvı su olduğunda kısmen parçalanma eğilimidir. Bu kavram biraz yanıltıcıdır ve birtakım açıklamalar gerekir. Sıvı suyun yeni rejenere (yani kuru) silika jel boncuğa maruz kalması, küre bozulmasına yol açabilecek bir stres oluşturabilirken, bu tür koşullar ticari kurutucularda normal çalışmada nadiren görülür. Standart bir dehidrasyon işleminde nem, gaz fazından bir katıya aktarılır ve adsorpsiyon yoluyla iyi gelişmiş bir gözenek sisteminde biriktirilir. Bu tür “ıslatılmış” silika jeller stabildir ve normal olarak sıvı suya karşı bile dirençlidir. Sıvı suya dirençli bir türle ele alınan sıvı suya karşı kuru bir haldeki (yani rejenere edilmiş) stabilitedir. Piyasada bulunan standart, orta ve düşük dereceli silika jellere kıyasla Sorbead® Air’in başlıca avantajlarını vurgulamak da önemlidir. Normal silika jeller, daha düşük dayanıklılık ve çok daha düşük mekanik sağlamlık nedeniyle Sorbead® Air’e kıyasla düşük kalitededir. Bu malzemeler, bir kurutucudayken toz üretme eğilimindedir ve aynı zamanda azalan su alımlarında (yani yüzey alanı, gözenek hacmi) görülen ve gerekli hava yoğuşma noktasına ulaşmayı zorlaştıran belirgin hidrotermal yaşlanmaya maruz kalırlar.
Artem Vityuk , Global Market Manager, BASF Corporation Referanslar:
[1]. Handbook of Natural Gas Transmission and Processing. Principles and Practices. Third Edition. Saeid Mokhatab, William A. Poe, John Y. Mak, Gulf Professional Publishing 2015. [2]. Gas Purification, 5th Edition, Arthur L. Kohl and Richard B. Nielsen. Chapter 12 - Gas Dehydration and Purification by Adsorption, p. 1022, Gas Purification, Elsevier Inc 1997. [3]. Molecular sieves adsorbents, BASF, BF 9569 USL Rev. 09/15 [4]. Adsorbents solutions for compressed air drying, BASF, BF 10511, 08/2018 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 49
Turbo Kompresörlerde
Şaft Sızdırmazlığının Sağlanması Şaban Yılmaz Ar-Ge Müdürü IHI DALGAKIRAN
Muratcan Taşkın Ar-Ge Mühendisi IHI DALGAKIRAN
Endüstri içerisinde her sektörün ve hatta her kullanıcının ihtiyaçları farklıdır. Günümüz teknolojisinde demir-çelik, tekstil, gıda, ilaç ve benzeri birçok sektörde kullanılan ekipmanların da sektörün ihtiyaçlarına uygun olması gerekmektedir. Yüksek debi ve enerji verimliliği sağlayan turbo kompresörlerin bu çeşitli ihtiyaçlara uygun olması, kullanıcıların en doğal beklentisidir. Bu beklentilerden bir tanesi turbo kompresörlerde yüksek hızlarda dönen şaftların yağ sızdırmazlığının sağlanmasıdır.
IHI DALGAKIRAN 50 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİk MAKALE
Şekil 1: Temassız Keçe Örneği
Şekil 2: Temaslı Keçe Örneği
Temaslı ve Temassız Keçeler
Makinaların düşük devirli modellerinde bahsedilen sızdırmazlık doğrudan yumuşak dolgulu temaslı keçeler ile sağlanmaktadır. Ancak turbo kompresör gibi yüksek hızla dönen rotorların sızdırmazlığı için doğrudan temaslı elemanlar, sıcaklık ve mekanik kayıplar nedeniyle avantajlı bir çözüm değildir [1]. Bununla beraber, temaslı keçelerde zamana bağlı aşınmalar ile gerek yağ gerek hava sızdırmazlık keçelerin rotor ile arasındaki boşluğun büyüme sorunu ortaya çıkar. Temaslı keçelerde boşluğun artması keçelerin sızdırmazlık performanslarında düşmeye sebep olur. Bu durumda ideal çözümler temassız keçeler üzerinedir. 1970 lerde piyasaya sürülen ve kartel gövdelere sahip temassız keçeler zaman içerisinde tasarımları geliştirilmiş ve sonucunda bugünkü labirent keçeler halini almışlardır [1]. IHI DALGAKIRAN olarak turbo kompresörlerimizde sızdırmazlık için kullandığımız çözümlerimiz de labirent keçelerdir. Labirent keçeler statik elemanlardır ve statik elemanlar ile dinamik parçalar arasında boşluk olması kaçınılmazdır. Aradaki boşlukların fazla olması, keçelerin sızdırmazlık performansını etkilemekle beraber kompresörün verimliliğini de etkilemektedir [2]. Performans sorunlarının yanı sıra temassız keçelerin istenilen sızdırmazlığı sağlayabilmesi yağların, dişliler arasında yağ filmini oluşturması, rotor yataklarında rulmanların yağlanması ve dinamik metal parçaların uygun sıcaklıklara soğutulması gibi görevlerinden dolayı önem arz etmektedir. Yağ kaybının yüksek olması durumunda hassas yağ dengesinin bozulmasına ve olumsuz durumların ortaya çıkmasına sebep olur. Daha önce bahsedildiği gibi labirent keçeler ile dinamik parçalar arasında boşluk bulunmaktadır. Labirent keçelerin çalışma mantığı bu boşluklarda basınç farkı oluşturularak yağ sızıntısını önlemek üzerinedir. Basınç ve hızın ters orantılı olmasından yararlanarak, dönen dinamik parçalar labirent keçe boşluklarında havanın hızını arttırır ve böylelikle basınç düşümü sağlanmış olur. Labirent keçenin dışarısındaki havanın hızı daha yavaş olduğundan basıncı daha fazladır ve böylelikle yağın labirent keçe içerisinde kalması sağlanır. Bahsedilen bu durum Şekil 3 de görülebilir. Labirent keçe ile dinamik parçalar arasında boşluk ne kadar az ise, boşluklarda oluşan basınç o kadar düşer ve havanın hızı o
Şekil 3: Labirent keçelerde havanın akış çizgileri [4]
kadar artar [3]. Tasarımları sayesinde dinamik parça ile arasında basınç farkı oluşturabilen yağ keçeleri yine de tam sızdırmazlık sağlayamazlar [4]. Bu sızdırmazlığın tam anlamı ile sağlanabilmesi için labirent keçelerin dinamik parçalarla oluşturduğu basınç farkının desteklenmesi gerekir. IHI DALGAKIRAN olarak basınç farkını desteklemek için çözümümüz turbo kompresörlerin dişli gövdesine bağlanan yağ tankında vakum oluşturulmasıdır. Yağ tankında oluşturulan vakum, bağlı olduğu dişli gövdesinde de oluşur. Dişlilerde yağ filmi oluşturan ve kaymalı yataklarda kullanılan yağların, kütlesel debisi gereğinden fazla olması durumunda dahi yağın labirent keçelerden geçişine engel olur. Tablo 1: Temaslı ve temassız keçelerin karşılaştırması Temaslı Keçeler
Temassız Keçeler
+ Başlangıçta daha iyi sızdırmazlık sağlar.
+ Mekanik kayıp daha azdır. + Kompresör ömrü boyunca sabit performans gösterir. + Bakım ve değişim gerektirmez. + Soğutmak gerekmez.
Avantajları
- Aşınma durumlarında performansları temassız keçelerin altına düşer. - Mekanik kayıplar daha fazladır. Dezavantajları - Soğutmak için ayrıca yağ gerektirirler. - Bakım ve değişim isterler. - Değişimleri uzun ve maliyetlidir.
- İlk takıldıkları durumda temaslı keçelere göre performansları biraz daha düşüktür.
Vakum Oluşturma Çözümleri
İhtiyaç duyulan vakumu oluşturmanın test edilmiş, güvenilirliğini kanıtlanmış ve verimli iki yolu vardır: sürekli sabit vakum yaratabilecek ekipmanlar olarak bir ejektör sistemi veya bir elektrikli blower fan kullanılabilir. Ejektörler soğutma, enerji, denizcilik gibi birçok sektörde kullanılırlar. Hava pompası olarak da adlandırılan ejektörlerin çalışma prensibi Bernoulli Denklemine dayanmaktadır [5]. Daha önceden
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 51
TEKNİK MAKALE basınçlandırılmış bir havayı, ejektörün ana hatlarında daralan bir kesitten geçirerek hızının artması sağlanır. Havanın hızının artıp statik basıncın düşmesi ile ejektörün bağlandığı ikincil hatlarda dolaylı yoldan vakum oluşturması sağlanır. Temel Bernoulli denklemi aşağıda görülebilir. Ps+ 1 ρV2 + ρgh= ΣP 2
(1)
burada belirtilen Ps statik basıncı, ρ öz kütleyi, V hızı, h yüksekliği ve g yerçekimi ivmesini simgeler. Denklem 1' de gösterilen denklemin temel Bernoulli denklemi olduğu ve bu gösterimde sürtünmenin ve kayıpların hesaba katılmadığını ve akışın sıkıştırılamaz olduğu unutulmamalıdır [6]. Sıkıştırılabilir akış ve sürtünmelerin hesaba katılabilmesi Bernoulli denklemlerinin farklı türevleri kullanılmalıdır [6].
Şekil 4: Ejektör çalışma prensibi ve karakteristiği
Yukarıda belirtildiği gibi ejektör kullanımında, daha önceden basınçlandırılmış bir havayı yüksek hız ile ejektörden geçirerek yağ tankı ve bağlandığı dişli gövdesinde vakum yaratılır. Statik basınç, hız ile ters orantılı olduğundan statik basınç düşer ve yüksek hızlarda yağ tankına bağlanan hatlarda vakum oluşturmaya başlar [5]. Vakum oluşması sayesinde labirent keçelere gereken vakum desteği sağlanır ve yağın, sızdırmazlık ihlal edilmeden yağ tankına dönmesi sağlanır.
Şekil 5: Ejektörün kompresör üzerinde çalışma prensibinin gösterimi
52 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Burada yağ tankında oluşturulan vakum basıncı, hız ile doğru orantılıdır. Hızın olması gerekenden daha az olması vakum basıncını düşüreceği gibi aynı zamanda yağ tankına ters etki ederek yağ tankı içerisine hava girişine sebebiyet verebilir. İhtiyaç duyulan vakum basıncının oluşturulamadığı durumlarda, birden fazla ejektör paralel bağlanarak vakum gücü arttırılabilir [7]. Basınçlı havanın yüksek hızlarda vakum oluşturması yöntemi güvenilir ve avantajlı olsa da bazı gereksinimleri vardır. Bu gereksinimlerden en göze çarpanı ise basınçlı hava ihtiyacıdır ve bu basınçlı hava, turbo kompresörün ilk çalıştırma aşamasında kendisinden elde edilememektedir. Bunun en önemli sebebi, turbo kompresörlerin çalışmadan önce yardımcı yağ pompası sayesinde dişlilerin arasında ve rulmanların içerisinde yağ filmi oluşturma ihtiyacından kaynaklıdır. Turbo kompresör henüz çalıştırılmadığı için vakum sistemine basınçlı hava sağlayamamaktadır. Hazır basınçlı havası olmayan tesislerin ve kullanıcıların, harici bir basınçlı hava kaynağı kullanması bu yöntem için gereklidir. IHI DALGAKIRAN olarak tesisinde basınçlı hava olmayan veya basınçlı havayı kullanmayı tercih etmeyen kullanıcılarımız için vakum oluşturma adına diğer çözümümüz ise yeterli vakum yaratabilecek elektrikli blower fan kullanmaktır. Blower fanlar, vakum oluşturmak için uzun süredir farklı sektörlerde (elektrikli ev süpürgesi, havalandırma kanalları, tekstil, kâğıt üretim ve benzeri sektörler) kullanılan güvenilir hava basınçlandırma ekipmanlarıdır. Bunun bir örneği Almanya Krefeld-Uerdingen madenidir. Şekil 6: KrefeldUerdingen Maden hava blower fanı [8]
Blower fanının hava giriş tarafı yağ tankına bağlanarak ihtiyaç duyduğu debiyi yağ tankından çekmesi sağlanır. Blower fanın emiş gücü sayesinde dişli gövdesinin içerisinde vakum oluşturulmaktadır. Yağ tankında oluşturulacak vakum blower fanının çektiği debi ile doğru orantılıdır. Bu nedenle ürünlerin teknik özellik ve deneysel verilerine bakılarak havanın çekileceği hacim içerisinde vakum basıncı hesaplanmalıdır [9].
TEKNİK MAKALE
Şekil 7: Blower fanın çalışma prensibi gösterimi
Şekil 8: Blower fanın kompresör üzerinde çalışma prensibinin gösterimi
Blower fanların çark ve aksamları havaya göre tasarlanmaktadır [9]. Ancak yağ bilindiği üzere bir akışkandır ve akışkanlar genel özellikleri nedeni ile bulunduğu kabın hacmini kaplamaya çalışırlar [6] [10]. Bu durum kapalı yağ devresine ve yağ tankına sahip olan sistemlerde, yağ taneciklerinin havaya karışmasına sebebiyet verir. Burada yağ tanecikleri sıvı halindedir ve bu durum, atmosfer havası için tasarlanan blower fanları için sorun teşkil etmektedir. Hava içerisine karışmış yağ tanecikleri çarklardaki kanatlara çarparak veya zamanla içerisinde kalın bir yağ filmi oluşturarak kanatları aşındırıp mekanik sorunlara sebebiyet verebilir. Bu durum ile karşılaşılmaması için blower fanının kanat yapıları ve malzemesi irdelenmeli, yağ taneciklerinin tahliyesi sağlanmalıdır. Bu yağ tahliye hattının etkin olarak
[1] R. G. Albery, «Pumps&Systems,» 06 12 2019. [Çevrimiçi]. Available: https://www.pumpsandsystems.com/sealing-high-speedshafts-turbomachinery. [Erişildi: 22 03 2021]. [2] F. Aslan-zada, V. Mammadov ve F. Dohnal, «Brush Seals nad Labyrinth Seals in Gas Turbine Applications,» Sage Journals, cilt 227, no. 2, pp. 216-230, 2013. [3] J. Whalen, E. Alvarez ve L. Palliser, «THERMOPLASTIC LABYRINTH SEALS FOR CENTRIFUGAL COMPRESSORS,» %1 içinde PROCEEDINGS OF THE THIRTY-THIRD TURBOMACHINERY SYMPOSIUM, 2004. [4] G. Barros, C. Martinez, E. Viana, H. Diniz ve W. Duarte, «LABYRINTH SEALS - A LITERATURE REVIEW,» %1 içinde 17th Brazilian Congress of Thermal Sciences and Engineering, Brazil, 2018. [5] K. Chunnanond ve S. Aphornratana, «Ejectors: applications in refrigeration technology,» Renewable and Sustainable Energy Reviews,
tasarlanması, ancak mühendislik tecrübesi ve deneysel yöntemlerden elde edilen veriler ile mümkündür. Basıncın istenilenden fazla olması durumunda yağ tanecikleri yerine doğrudan sıvı yağ çekilebilir ve bu istenen bir durum değildir. Temassız labirent keçeler bakım gerektirmeyen, sabit performanslı ve güvenilir sızdırmazlık özellikleri için aynı derecede güvenilir vakum sistemlerine ihtiyaç duyarlar. Ejektör sistemlerinin, harici basınç kaynağı gerektirmesine rağmen sessiz olması ve bakım gerektirmemesi en göze çarpan faydalarıdır. Blower fan sistemlerinin ise elektrik ile tahrik mekanizması sayesinde harici basınç kaynağı gerektirmemesi pek çok kullanıcı için tercih sebebidir. Her iki vakum oluşturma yöntemi de uzun süredir kullanılan, kendini kanıtlamış ve güvenilir yöntemlerdir. Avantajları ve dezavantajları bulunmakla beraber bu tür sistemler kullanıcılarımızın ihtiyaç, fikir ve istekleri gözetilerek tasarlanmaktadır. Tablo 2: Ejektör ve blower fan vakum sisteminin karşılaştırılması
Avantajları
Dezavantajları
Ejektör sİstemİ
blower fan sİstemİ
+ Daha sessizdir. + Bakım gerektirmez. + Montajı daha kolaydır. + Daha az parça gerektirir. + Basınç kontrolü daha hassastır.
+ Harici enstrüman havası gerektirmez.
- Harici enstrüman havası gerektirir.
- Bakım gerektirir. - Daha gürültülüdür. - Elektrik ihtiyacından dolayı paket güç tüketimini artırır. - Sisteme daha çok dinamik parça eklenir.
cilt 8, no. 2, pp. 129-155, 2004. [6] B. Munson, T. Okiishi, W. Huebsch ve A. Rothmayer, Fundamentals of Fluid Mechanics, Denver: John Wiley & Sons, Inc., 2013. [7] Shutte & Koerting, «Selection of Air Ejectors,» [Çevrimiçi]. Available: https://www.s-k.com/technical-references.cfm. [Erişildi: 22 03 2021]. [8] B. Eck, FANS DESIGN AND OPERATION OF CENTRIFUGAL, AXIAL-FLOW AND CROSS-FLOW FANS, Braunschweig: Pergamon Press, 1972. [9] M. Turner, 29 10 2002. [Çevrimiçi]. Available: http://www. electronics-cooling.com/Resources/EC_Articles/MAY96/may96_01. htm. [Erişildi: 22 03 2021]. [10] Bureau of Energy Efficiency, «Fans and Blowers,» %1 içinde Energy Efficiency Guide Book, Goverment of India, 2004, pp. 93-112.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 53
HABER
İşletmelerin Basınçlı Hava Hatlarının Dizaynı Mehmet Cahİt ŞEN
Satış Koordinatörü - Mak. Yük. Müh.
Merkezi basınçlı hava sisteminin kullanıldığı durumlarda basınçlı hava gereksinimi duyan tüm noktalara bunu sağlayacak boru hatları kurulmalıdır. Boru hatlarının görevi basınçlı hava tüketim noktalarına • yeterli miktarda, • istenilen basınçta, • istenilen kalitede, • Mümkün olabilen en düşük basınç düşümü sağlayarak, • emniyetli biçimde, • ekonomik olarak basınçlı hava sağlamaktır. 54 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Branşman kullanımında, eşdeğer boru boyu (metre), nominal çaplar (DN) tablosunu dikkate alınız.
B
asınçlı hava hatları kurulurken aşagıdaki ayrımlara öncelikle dikkat edilmelidir :
A) RİNG HATLARI
Hava akışı her yönden olabildiği için, boru kesitlerini yarıya düşürebilmek mümkündür. Dikkat: Bağımsız yüklü miktarda hava tüketen noktalar için ikincil tank gibi uygulamalarla devredeki olası basınç dalgalanmasını engelleyici izolasyon yapılmalıdır.
TEKNİK MAKALE Seçilen borularda gözönünde bulundurulması gereken önemli bir hususta, seçilen boruların iç çapının hesaplamalarımız için gerekli olduğudur. Boru iç çapı seçimi, borudan geçen havanın hacimsel debisi (serbest hava verimi) ve havanın hızına bağlı olarak, aşağıdaki formül ile hesaplanır: V = A1 x v1 = A2 x v2 A1/ A2 =v2 /v1 V : Hacimsel debi v : Havanın hızı A1-A2 : Kesit alanı
B) YAN BRANŞMANLI DOĞRUSAL HATLAR
Basınçlı hava istasyonundan çıkan bir ana hat ve bunun üzerinden tüketim noktalarına dağıtım yapan branşmanlardan oluşur.Branşman kesitleri ana hatta göre daha küçüktür.
8 barlık bir hatta 1 bar’lık basınç düşümü,enerji tüketimini % 6 - 10 artırır.
C) BAĞIMSIZ LOKAL HAVA İSTASYONLARI
Basınçlı hava devrelerinin çok uzun olduğu ve birbirinden bağımsız yüklü enerji tüketimlerinin olduğu yerlerde ,herbir tüketim noktası için ayrı bir basınçlı hava istasyonu tercih edilebilir. Örneğin demir çelik tesisleri. Çok büyük boru çapları gerekliliğinin de böylece önüne geçilmiş olur.
Tüm bu hava tesisatı ile ilgili yapılan hesaplamalara rağmen pnömatik sistemin her bölümünde kaçaklar ve sürtünmeden dolayı kayıplar olur. Ekonomik olarak tolere edilebilecek kaçak seviyeleri şöyle belirlenebilir. 1- Küçük sistemler, maksimum %5 2- Orta büyüklükteki sistemler, maksimum %7 3- Büyük sistemler, maksimum %10 4- Çok büyük sistemlerde, maksimum %13-%15 Bu kayıplar gözönünde bulundurulduğunda, boru hatlarının belirlenmesinde bazı kriterler esas alınır. Bunlar: • Debi • İşletme basıncı • Hat boyu • Basınç düşümü Altta basınçlı hava tesisatında serbest hava verimi (debi), işletme basıncı,hat boyu ve basınç düşümü esas alınarak seçilmesi gerekli boru iç çapı bulunması çizgi grafiği görülmektedir.
Ayrıca braşman hatlarının boyutlandırılmasında da aşağıdaki değerler gözönünde bulundurulmalıdır.
Basınç kaybını artırıcı bağlantılardan kaçınılmalıdır: -Düz köşe rakorları -Düz T bağlantılar yerine,
-Geniş açılı bükülmüş köşe rakorları -T bağlantılar kullanınız.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 55
Bilgi ve teknolojiye dayalı
40 YIL
SİZ İSTEYİN BİZ YAPALIM!
Çerkeşli O.S.B. Mah. İmes O.S.B. İmes Bulvarı 1. Cad. No:26 Dilovası-KOCAELİ/TÜRKİYE › AIR WORLD 56+90 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021 (262)TÜRKİYE 722 /93 90 info@filsan.com.tr
Dalma Tip Separatörler Spin On Tip Separatörler Hava Filtreleri Yağ Filtreleri Kurutucu Hat Filtreleri Endüstriyel Filtreler Vakum Pompası Filtreleri
www.filsan.com.tr
TRADE MARK
HABER
"Türkiye ürettiğinden fazlasını alan, kazandığından fazlasını harcayan bir ülke konumundadır"
ş a t r u ğ U Hilmi si
ayi Bölge Organize San İzmir Atatürk OSB) Başkanı (İA
ÖZEL RÖPORTAJ
Türkiye’nin en önemli ekonomik göstergeleri içinde yer alan cari açık çok uzun yıllardır içinde bulunduğu olumsuz tablodan çıkamamıştır diyen İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Başkanı Hilmi Uğurtaş, "Bu durumdan çıkışın tek yolunun da üretmek olduğu hususunda herkes hemfikirdir. Üretmek denince akla gelen iki şey, üretimin nitelik ve nicelik problemleridir" dedi. Murat Alişiroğlu 58 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Röportaj
Ü
lkemizin istihdam sorununu ve nitelikli eleman ihtiyacını, sektörün de içinde yer aldığı “kaliteli ve ihtiyaçlara göre düzenlenen mesleki eğitim”in çözeceğini belirten Başkan Hilmi Uğurtaş, Air World Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Alişiroğlu'nun sorularını yanıtladı. n Sayın Başkanım, Öncelikle bizleri kabul ettiğiniz için okurlarımız adına teşekkür ederim. Sizin İzmir Atatürk OSB Başkanlığınız dışında kendi işiniz ve OSBDER başkanlığını da başarı ile yürüttüğünüzü biliyoruz. Okurlarımızın sizi tanıması açısından Hilmi Uğurtaş kimdir? Kısaca bahsedebilir misiniz? İzmir’de doğdum. İlk, orta, lise eğitimimi İzmir’de tamamladım. 1978 yılında Ege Üniversitesi Tekstil Fakültesi Boya Terbiye Bölümü’nden mezun oldum. İş hayatım, mezun olduğum yıl Bursa Merinos Fabrikası’nda başladı. 1984 yılında ise İzmir Yün Fabrikası’nda İşletme Müdürü, 1985’de ise Genel Müdür Yardımcısı oldum. 1987 yılında tekstil yan sanayinde yıkama ve boyama alanlarında hizmet veren kendi işimi, Özgün Boya San. Ve Tic. Ltd. Şti. adı ile kurdum. Şirketimiz tamamen ihracata gönderilen denim giysilerin yıkanması ve boyanmasını gerçekleştirmektedir. 1994 yılında ise duyduğumuz daha geniş bir yerde çalışma ihtiyacı neticesinde, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) içindeki 8 bin metrekarelik yeni tesisimize taşındık. İAOSB’nin 2003 yılında gerçekleştirilen ilk Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu Başkanı seçildim. O günden bugüne tüm Genel Kurul’larda katılımcılarımızın güvenine mazhar olarak bu görevi sürdürmekteyim. İAOSB’de geçen yıllar içinde arkadaşlarım ile birlikte çok anlamlı, değerli hizmetler verdiğimize inanıyorum. Ancak, Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lise’mizin Kurucu Temsilcisi olmak ve bu okulumuzda gençlerimizi yüzde 100 burslu olarak, sanayimize nitelik kazandıracak insanlar olarak yetiştirmek beni en çok mutlu eden hizmetimiz olmuştur. n İzmir Atatürk OSB’yi diğer OSB’lerden farklı kılan özelliği nedir? OSB'nizde bulunan firmaların Türkiye
"Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemizin Kurucu Temsilcisi olmak ve bu okulumuzda gençlerimizi yüzde 100 burslu olarak, sanayimize nitelik kazandıracak insanlar olarak yetiştirmek beni en çok mutlu eden hizmetimiz olmuştur." Sanayisindeki yeri ve katkılarından bahsedebilir misiniz? İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi alan olarak belki Türkiye’nin en büyük OSB’si değil. Ancak organizasyonu, yapısı, yönetim ve hizmet anlayışı ve bugüne değin yaptıkları ile Türkiye’nin gözbebeği olan, örnek alınan, takip edilen OSB’lerinden biridir. Bir OSB’nin yapısını şekillendirirken, gidilecek yolu belirleyecek olan unsurlardan ilki; “Yatırımcı bir OSB’de yatırım yapmak için ne ister?”, diğeri ise “Bir OSB’de üretim yapan sanayici ne bekler?” sorularının cevaplarıdır. OSB’lerde mevzuatın sağladığı avantajların yanında, hammaddeye ve pazara ulaşım ağına (kara, hava, deniz, demir yolu) olan yakınlığı ve işletmelerin temel girdileri olan elektrik, su, doğalgaz, atık, iletişim, çevre vb. hususlardaki yeterliliği ilk sorgulanacak başlıklardır. İstenilen nitelikte ve sayıda mavi ve beyaz yakalı çalışan bulabilme olanakları çok önemlidir. O bölgede arsaya yapacağınız yatırımın size geri
dönüş süreci ve elde edilebilecek katma değer, diğer bir önemli noktadır. Eğer, yatırım yapılacak OSB geçmişi olan bir OSB ise o zamanda o OSB’nin vizyonuna, çevre, eğitim, sağlık, spor, sanat gibi alanlardaki yapılanmalarına bakılır. Tüm bu boyutlar doğrultusunda İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, pek çok sektör için ideal yatırım ve çalışma ortamı sunmaktadır. Bölgemiz 8 milyar dolara varan iş hacmi, yarattığı ihracat kapasitesi, 50 bine yaklaşan çalışanı, sektörlerinde çok başarılı olan ve pazarlarında güçlü katılımcı firmaları ile de her yatırımcının içinde bulunmak istediği bir bölgedir. n OSB’nizin gelecekte genişleme planı var mı? Yeni yatırımcı çekebilmek adına neleri yapıyorsunuz? İAOSB olarak en çok üzüntü duyduğumuz konulardan biri, bölgemize gelmek, yatırım yapmak isteyen yerli yada yabancı yatırımcılara sunacak arsamız olmamasıdır. Bölgemiz tam doluluk ile Türkiye Sanayisine hizmet vermektedir. Bu nedenle yeni
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 59
RÖPORTAJ
"İAOSB olarak en çok üzüntü duyduğumuz konulardan biri, bölgemize gelmek, yatırım yapmak isteyen yerli yada yabancı yatırımcılara sunacak arsamız olmamasıdır." yatırımcı çekmek ile ilgili yapılabilecek çalışmaları uzun yıllar önce bırakmak zorunda kaldık. n Yerel yönetimlerin OSB’lerin genişlemesindeki payı nedir? Bu konuda İzmir Valisi başta olmak üzere Büyükşehir belediyesi ve Çiğli Belediyesi'nin katkılarından bahsedebilir misiniz? Eğer OSB’niz İzmir gibi büyük bir metropolün içinde kaldıysa, kent-sanayi barışı için yerel yönetimlerle karşılıklı saygı ve anlayış içinde çalışmak çok önemlidir. Biz İAOSB olarak Valiliğimiz, Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ve Çiğli Belediye Başkanlığımız ile uzun yıllardır karşılıklı güven içinde çalışmaktayız. Özellikle lojistik, çevre gibi ortak yaşam konularında birlikte hareket etme kabiliyetimiz çok yüksektir. Genişleme hususuna gelince de, bölgemiz artık şehir ile entegre olmuş durumdadır. Bu nedenle genişleme imkanı ne yazık ki yoktur. İzmir’in genel sıkıntılarından biri de büyük yüz ölçümlerde sanayiye tahsis edilecek alan kıtlığıdır. n İzmir’in bir liman kenti olması OSB’nizin firmalarına olan uluslararası ilgiyi mutlaka arttırıyordur. Fakat bunun getirdiği şehir içi ulaşım sıkıntısı da oluyordur. Atatürk OSB başta olmak üzere sanayicinin İzmir’deki sıkıntılarından ve bu sıkıntılarla ilgili çözüm önerilerinizden bahsedebilir misiniz? İzmir lojistik anlamda Ege Bölgesi’nin başkenti görevini üstlenmiştir. Tarihten gelen liman kenti olma özelliği, şehrin Türkiye’nin en büyük üçüncü kenti olması ile birlikte kara, hava ve demir yolu ulaşımı bakımından da yoğunluğun oluştuğu bir alandır. İzmir’in coğrafi yapısına bakıldığında, İzmir Körfezi çevresinde çanak şeklinde bir yapılanma görmekteyiz. Bu yapılanma ancak coğrafi şartların elverdiği alanlarda genişleme ve büyüme şansı vermektedir. Son yıllarda Kuzey aksında Menemen tarafına ve Güney Batı aksında, Seferihisar tarafından yarımadaya yönelen bir 60 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
yapılaşma başlamıştır. Ayrıca, İzmir’in sahip olduğu ve sürdürdüğü bazı kültürel değerler nedeniyle de ciddi göç almasına neden olmaktadır. Tüm bu olguların var olması neticesinde yaşanan en büyük sıkıntı, bu kentleşme planına uygun ve artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak altyapı olup olmadığıdır. Bu sorunun en büyük yansıması da şehir içi ulaşımda gözükmektedir. Artık şehrin içinde kalan çevre yolunun alternatifinin devreye girmemesi, körfezde deniz taşımacılığını istenilen düzeye gelmemesi, Körfez geçişi veya trafik sorununu çözecek alternatif projelerin uygulamaya alınamaması nedeni ile bu sorun gün geçtikçe büyümektedir. İzmir, sahip olduğu pek çok özellikle yabancı yatırımcılar için uygun bir kenttir. n Son dönemde artarak ivme kazanan bir diger konuda ülke genelinde sanayicilerin yetişmiş ara eleman ve beyaz yaka personele ulaşamama sorunu. İzmir bir eğitim kenti. Organize Sanayi bölgenizde bir personel sıkıntısı var mı? Bölge içinde açmış olduğunuz veya açılmasını planladığınız bir mesleki eğitim kurumu var mı? Ülke bu durumdan nasıl çıkacak? Türkiye’nin en önemli ekonomik göstergeleri içinde yer alan cari açık çok uzun yıllardır içinde bulunduğu olumsuz tablodan çıkamamıştır. Türkiye ürettiğinden fazlasını alan, kazandığından fazlasını harcayan bir ülke konumundadır. Bu durumdan çıkışın tek yolunun da üretmek olduğu hususunda herkes hemfikirdir. Üretmek denince akla gelen iki şey, üretimin nitelik ve nicelik problemleridir. Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesi sadece kendi iç pazarına odaklı bir üretim yapısı ile mümkün değildir. Büyümek için gereken en büyük itici güçlerin başlarında ihracat gelmektedir. Ülkemiz, ihracatının büyük çoğunluğunu sanayi ürünleri ile gerçekleştirmektedir. Ancak sanayi sektörünü destekleyecek yeterli sayıda ve nitelikte insan kaynağı mevcut değildir. İhtiyaç ve beklentileri sürekli olarak değişen sektörün, bu ihtiyaç ve beklentilerine uygun bir mesleki eğitim verilemediği için; mevcut eğitim modeli zamanında ve hızlı çözümler üretmekte yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle işsizlik artarken, işverenler de iyi yetişmiş nitelikli eleman sıkıntısı çekmektedir. Ülkemizin istihdam sorununu ve nitelikli eleman ihtiyacını, sektörün de içinde yer aldığı “kaliteli ve ihtiyaçlara göre düzenlenen mesleki eğitim” çözecektir Bu sorunun çözümünü sadece devletten beklemenin de yanlış olduğu artık çok iyi anlaşılmıştır. Bu nedenle sanayicilerimiz ellerini taşın altına koyarak, kendi ihtiyaçları uygun sayıda ve donanımda çalışan yetiştirebilmek için, kendi okullarını kurmaya yönelmiştir.
Röportaj İAOSB’de bu nedenlerle Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni açmıştır. Okulumuz, çağdaş ve ileri teknolojiye göre donatılmış, 14 bin metrekare kapalı alan, 600 öğrenci kapasiteli, öğrencilerinin tamamı; eğitim öğretim, kıyafet, kitap ve kırtasiye, ulaşım, yemek dâhil olmak üzere yüzde yüz burslu. Okulumuzda gençlerimizin önüne iki yaşam alternatifi sunulmaktadır. Dilerler ise, okuldan mezuniyet sonrası üniversite eğitimine devam edebilirler. Okulumuzdaki aldıkları eğitim onlara üniversite kapılarını açacaktır. Ancak dilerlerse de, mezuniyet sonrası iş hayatına geçerek bir an evvel üretmeye ve hayatlarını kazanmaya başlayabilirler. Bu tercihte de okulumuzda aldıkları eğitim sayesinde gittikleri işletmelerde çok hızlı bir biçimde fark edileceklerdir. Halkımız mesleki eğitim sistemini tanımamaktadır. Geçmiş dönemlerde meslek liseleri ile ilgili bazı sistem hataları yapılmış, öğrenci ve velilerimiz bu okullar yerine akademik liseleri tercih etmiştir. Ancak hepimizin bildiği gibi bu durum ülkemizdeki işsizlik sorununu körüklemiştir. Toplumdaki “olumsuz meslek lisesi algısı“ nı değiştirmek için; öncelikle bu okulların özellikleri ile avantajları, öğrenci ve velilere anlatılmalıdır. Bu konuda her türlü iletişim aracından yararlanılmalıdır. Mesleki eğitim, ulusal ve uluslararası işgücü piyasalarının ihtiyaç ve talepleri dikkate alınarak yapılandırılmalı, eğitim-istihdam ilişkisi güçlendirilmelidir. Eğitimler; okul, sanayi/sektör iş birliği içerisinde, katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmelidir. Mesleki eğitim, hayat boyu öğrenme sistemi dikkate alınarak yapılandırılmalı ve kalitesinin sürekli olarak yükseltilmesine özen gösterilmelidir n Sayın başkanım, dergimizin önemli bir misyonu var ve bu konuda desteğinizi bekliyoruz. AIR WORLD TÜRKİYE dergisi olarak kamu kuruluşlarında Türkiye’de üretilen bir ürün ise yerli ve milli ürün kullanımı ile ilgili olarak bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz. Kamuda kaliteli yerli ve milli ürün kullanımı ise her ne kadar dillendirilse bile tavsiye kararı olmaktan öteye geçemiyor. Özellikle şartnamelerin “kopyalayapıştır” yöntemiyle hazırlandığı
"Toplumdaki “olumsuz meslek lisesi algısı“ nı değiştirmek için öncelikle bu okulların özellikleri ile avantajları, öğrenci ve velilere anlatılmalıdır. Bu konuda her türlü iletişim aracından yararlanılmalıdır." görülüyor. Yerli firmalar ise çok büyük alımlarda şartname engeliyle eleniyor. Bizler birçok kurumda bunun mücadelesini vererek en azından şartnameleri genele açma girişimlerinde bulunuyoruz. Başta bir sanayici, OSBDER başkanı ve İzmir Atatürk OSB Başkanı olarak sizden bu konudaki görüşlerinizi rica ediyoruz. Türkiye’de ulusal üretimin artması, gelişmesi için kullanılması gereken en değerli pazarlardan biri kamu alımlarıdır. Yani kendi devletimiz, devletimize bağlı tüm kurum ve kuruluşlar ihtiyaç duydukları her şeyi önce yurt içinden yani ulusal kaynaklardan aramalıdır. Bu noktada karşımızda iki sorun çıkmaktadır. İlki, mevzuat bu arayışı kolaylaştıracak, destekleyecek bir yapıda mıdır? İkincisi ise bu ihtiyaçların karşılanmasında ulusal üretim istenilen miktar ve kaliteye ulaşmış mıdır? İşin mevzuat yönünü siyasi erke bırakıyorum. Burada sadece yapılacak bu tür çalışmalara ilgili sektör temsilcilerinin de katılmasının önemini hatırlatmak istiyorum. Siyasi karar alıcılar, bürokrasi ve üretenler bir platformda buluşarak, samimi bir biçimde ulusal ürünlerin, kamu alımlarında nasıl öne çıkarılacağının formüllerini bulmalıdır. Burada
ulusal ürünlerin seçimi derken, kamu kaynaklarının yetersiz de olsa ulusal ürünlerle heba edilmesini kastetmiyorum. Eşitler ve alternatifler arasında ulusal ürünlerin tercih edilmesini sağlayacak düzenlemeler olmalıdır. Ancak iş üretimin miktar ve kalite olarak yabancı tedarikçilerin önünde geçmesi olunca da, ülkemizdeki üretimin Ar-Ge, inovasyon, teknoloji, katma değeri yüksek bir tabana sahip olup olmadığını irdelemeliyiz. Bu hususta da ulusal stratejiler belirlenerek, uygulanmalıdır. Özellikle cari açığı azaltacak ürün ve ara malların ülkede üretilmesini sağlayacak, cazip hale getirecek destekler yapılandırılmalıdır. Kamu istediği kalite ve miktarı bulduğu her yerli ürüne sahip çıkmalıdır. n 2021 yılı ve sonrasında İzmir Atatürk OSB'de kaç firmanın yatırım yapmasını planlıyorsunuz? OSB’nizin genişleme planı var mı? Bölgemiz tam dolulukta olduğu için, yeni yatırımdan söz edemiyoruz. Ancak, bölgemiz içindeki katılımcı firmalarımızın değişen piyasa ihtiyaçlarına, gelişen teknolojik gelişmelere göre ilave yatırımları, revize ve yenilenmeleri durmaksızın devam etmektedir.
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 61
RÖPORTAJ n İAOSB de yatırım yapan firmalar için herhangi bir teşvik veriliyor mu? OSB olarak genel ihtiyaçlarınız hakkında bilgi verir misiniz? İAOSB’de yatırım için sadece bizim bölgemize haiz özel bir teşvik yoktur. Güncel mevzuat içinde yer alan 1. Bölgede yer OSB’lere uygulanan muafiyet ve istisnalar vardır. İAOSB’de yatırım yapmak için en önemli motivasyon, bölgemiz içinde yer alındığında sağlanacak hizmet kalitesi ve çevredir. Daha önce bilgi verdiğim gibi İAOSB’de 8 milyar dolara dayanan bir üretim hacmi, bu hacmin yarısına yakını ihracat olup ihracatın yarısı kadar da ithalat hareketi vardır. Bölge 50 bine gelen istihdam sayısına sahiptir. Bu büyük organizasyonun topluma ve kamuya yarattığı kaynak gerçekten çok büyüktür. Ancak yaratılan bu kaynaktan bölgemiz hiçbir şekilde bir pay alamamaktadır. Oysa verilen hizmetler neredeyse belediye hizmetleri ile eşdeğerdir. Ayrıca İAOSB kendi genel kurulu ile kendini yönetebilen, katılımcısı olan sanayicilerin iradesi ile şekillenen bir yapıdır. Elbette gönlümüz bu yapının daha güçlü olmasıdır. İAOSB olarak bugüne kadar elde ettiğimiz kaynakları kenarda tutmak yerine sanayimize, bölgemize hizmet için kullandık. Daha fazla kaynağımızın olması demek daha fazla hizmet üretme şansıdır. Bu noktada OSB’lerimizin kaynak arayışını kısıtlayan bir hususu da değinmek istiyorum. Malumunuz, OSB’lerin gelir kaynaklarına bakıldığında verilen alt yapı hizmetlerinden her hangi bir kar elde etmek mevzuat gereği mümkün değildir. Düzenli gelir kaynağı olarak sayılabilecek tek unsur aidatlardır. Aidatların yanında eğer bölgenin yeri ve imkanı varsa, inşa ettiği gayrimenkullerden gelen kiralar sayılabilir. Ancak özellikle aidat gelirlerine bakıldığında sanayiciye ekstra bir finans yükü vermemek için rakamların sembolik olduğunu görebiliriz. Peki aidat gelirleri bütçeler içinde çok küçük bir yere sahipken, bir de OSB’nin kira geliri sağlayacak üniteleri yoksa, o OSB’ler hangi kaynaklar ile hizmet üreteceklerdir? İşte bu noktada yapılan arsa satışlarının hayatiyeti ortaya çıkmaktadır. Gelin görün ki, 2019 yılı başlarında çıkan yönetmelikle arsa satış fiyatlarının belirlenmesine bazı kısıtlar getirilmiştir. İAOSB gibi geçmişi uzun OSB’lerde o usullere göre tespit edilecek arsa
metrekare bedelleri ne yazık ki piyasa gerçekleri ile örtüşmemektedir. Bu durumdaki OSB’lerin arsa satışlarından elde edeceği gelirleri inanılmaz biçimde geriletecektir. Bu hususun çözümü için o günden bugüne temaslarımızı sürdürüyor, taleplerimizi iletiyoruz. Beklentimiz bu yanlış hesabın bir an önce düzeltilmesidir. n Yaşadığımız pandeminin olumlu veya olumsuz etkilediği bir çok sektör ve sanayi kuruluşu var. Gerek kendi OSB’niz için gerekse Türkiye ölçeğinde baktığımızda son bir yılı nasıl özetlersiniz? Küresel salgınının ekonomiye etkileri, salgının hissedilen gücü ve mevsimsel veriler ile değişkenlik göstermiştir. 2021 yılı Mart ayı ile Türkiye’de başlayan sürecin ilk döneminde insani ve temel ihtiyaçlarını sunan sektörler hariç, diğer tüm sektörler ciddi daralmalar ve hatta süreli kapanmalar yaşadı. İkincil ihtiyaçlar diyebileceğimiz ürünleri üreten firmalar da büyük bir üretim kaybı yaşarken, temel ihtiyaçları üreten firmalar kapasitelerinin üstüne çıktı. Panik ve korkunun şekillendirdiği bu dönemden sonra pandemi ile yaşamaya alışma dönemi içinde yavaş yavaş normalleşme adımları atıldı. Bu dönemde bazı sektörler için birkaç aylığına boşalan piyasaların tekrar talep yarattığını görüyoruz. Bu, sanayinin genelinde bir toparlanma trendi olarak yaşandı. İAOSB’de olduğu gibi ihracatı yüksek olan OSB’lerde ihraç için üretilen ürünlerin karşı tarafın kabulü
62 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
ya da lojistiği ile ilgili sorunlar da ortaya çıkmıştır. Ertelenen teslimatlar, vazgeçilen siparişler, karşı taraf beklediği halde ulaştırılamayan ürünler nedeniyle ya üretim durdurulmuş ya da stoğa çalışılmıştır. Ayrıca ithalata dayalı üretim süreçleri olan bazı işletmelerde hammadde temini ya da ara malı temininde de sıkıntılar yaşamıştır. n Hilmi bey, özellikle basınçlı hava sektöründe ve buna bağlı iş kollarında Çin’den Türkiye’ye kayan yüzde 2-3’ü geçmeyen siparişte firmalarımızın kilitlendiğini gördük. Emtia fiyatlarındaki artış, hammadde ve yarı mamule ulaşım sıkıntısı derken ülke olarak aslında bir çok sanayi kuruluşumuzun kapasite yetersizliğini de görmüş olduk. Özellikle İAOSB de Türkiye’nin sayılı büyük kuruluşlarının yatırımları mevcut. Sizde de bu sıkıntılar var mı? Yaşanan küresel salgın bugüne değin oluşturduğumuz pek çok ezberi bozdu. Bu dönemde insan kaynağı kullanımın dan tutunda, lojistik yapılanmalarına kadar pek çok sürecin tekrar yapılanması gerektiği ortaya çıktı. Firmalarımızdan bazıları kapanan pazarlar karşısında zor durumda kalırken, bazıları da pandemi ile sıçrayan talepleri karşılayamadılar. İhracat ve tedarik pazarlarında tek kanala bağımlı olmanın sıkıntıları yaşandı. Teknolojik altyapısı hazır olmayan firmalarda, sekteye uğrayan yüz yüze çalışma nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu gelişmelerin hepsini değerlendirdiğimizde tüm firmalarımızın ulusal ve küresel piyasalarda yaşayabilmesi için sürekli bir yenilenme, değişim ve gelişim içinde olmasının şart olduğu görüldü. Bu unsurların hepsini de yatırım olarak adlandırabiliriz. Bu yatırımların bazıları firma bünyesinde gerçekleştirilebilirken, bazıları da yeni sahalara gereksinim duymaktadır. Bu nokta da bölgemizde ne yazık ki, genişleme alanları yoktur. Genel anlamda İzmir’in sorunu olan büyük ölçeklerdeki arazi bulunamaması sorunu merkezi yönetimdeki hazine, milli emlak gibi kurumlarla, yerel yönetimlerin birlikte masaya yatırarak çözmesi gereken bir sorundur. n Hilmi bey, bizi İzmir AOSB'de ağırladığınız için tüm okurlarımız adına teşekkür ederiz. Ben de şahsım ve bölgemiz adına sağladığınız bu söyleşi imkânı için teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.
HABER
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 63
HABER AIR WORLD
KISA HABERLER
Eroğlu: Hammadde alımını durduruyoruz Türk ve Çinli üreticiler, çeşitli bahanelerle üretimlerinde kısıntıya giderek hammadde fiyatlarının yüzde 150’nin üzerinde zamlanmasına yol açan petrokimya karteline karşı ortak hareket etme kararı aldı.
A
stronomik seviyelerde zamlanan hammadde fiyatları nedeniyle 750 fabrikanın üretimini durdurarak şalter indirmek zorunda kaldığını açıklayan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “hammadde zamları istihdam ve ihracatı tehdit ediyor. Sanayiciyi zora sokan yüksek fiyat artışları, enflasyonu da körüklüyor. Gıda ambalajından plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına ve daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünler, hammaddedeki fiyat artışlarına bağlı olarak zamlandı. 0,5
litrelik PET su şişede maliyetin %80’i şişenin kendisi, rafine ayçiçek yağı fiyatının %11’i plastik şişeye ait, çarşı/ pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin %20’si dokundukları plastik ipliğin fiyatı, ayakkabı maliyetinin %50’sini yine plastik taban/kaplama maliyeti oluşturuyor. Dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan makarna fiyatının %16’sını da yine plastik ambalaj oluşturur” dedi. Çözüm olarak PETKİM’in üretimini ihracat yerine iç piyasaya kanalize etmesi gerektiğini belirten Eroğlu, devletten de vergilerden arındırılmış
64 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
hammadde ithalatının önünün açılmasını talep ettiklerini söyledi. İlgili Bakanlıklarla görüşmeler yaptıklarını ifade eden Eroğlu, çeşitli bahanelerle üretimlerini kısarak piyasadaki arzı daraltan ve böylece hammadde fiyatlarında çılgın yükselişlere yol açan petrokimya karteline karşı “Hammadde Güç Birliği Platformu” üzerinden ortak hareket etme kararı aldıklarını duyurdu. Çin’in dünyadaki en büyük hammadde ithalatçısı olduğunu hatırlatan Eroğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye bazı hammadde ithalatında ikinci diğerlerinde ise ilk 5’te. Örneğin polipropilen hammaddesinde dünyadaki toplam ithalatın %55’ten fazlasını Çin ve Türkiye gerçekleştiriyorlar. Dünyadaki toplam hammadde ithalatının yarısından fazlasını gerçekleştiren ve yılda yaklaşık 7 milyon tonluk alım yapan Çin ve Türkiye, üretimlerini kısarak hammadde fiyatlarının tavan yapmasına yol açan petrokimya karteline karşı iş birliğine giderse spekülatif şekilde artan hammadde fiyatlarını düşürebilir.”
nisii e Y er AR
S
Pistonlu ve vidalı kompresörler olmak üzere geniş bir ürün yelpazesine sahip Eccoair, az yatırımla mümkün olan en yüksek kalite ve performansı sunarak şirketinizin gelişiminde itici güç oluyor. Eccoair bir Dalgakıran Grup markasıdır. www.eccoair.com.tr
HABER AIR WORLD KISA HABERLER
Croycan'dan Irak petrolüne lojistik destek
D
ilovası'nda kurulu Cryocan firması tarafından Irak Demiryolları için üretilecek 400 vagon tanktan üretimi tamamlanan 50'sinin sevkiyatına başlandı. Firma 2021 sonuna kadar 100 tank vagonun daha üretimini tamamlayarak Irak'a teslim etmeyi hedefliyor. Bakan Varank, söz konusu tank vagonların üretildiği Dilovası'ndaki fabrikayı ziyaret etti. Ziyarette firmanın yönetim kurulu başkanı Tekin Urhan'dan bilgi alan Varank, daha sonra üretim tesislerini gezerek, üretimi tamamlanan vagon tanklarını inceledi. Irak'a gönderilmek üzere tırlara yüklenerek yola çıkan ilk vagonları uğurlayan Varank, Gebze'de 2009'da kurulan Cryocan'ın yüzde 70 büyüme ortalamasıyla Türkiye'nin en hızlı büyüyen firmaları arasına girdiğini söyledi. Varank, 1 metreküpten 5 bin metreküpe, 1 bardan 100 bara kadar yüksek basınçlı tank üreten şirketin bu alanda dünyanın saygın firmaları arasında yer aldığını kaydederek, "Ar-Ge ve inovasyonu önemseyen, bu alana yatırım yapan bir şirketimiz. Savunma sanayi, parçacık hızlandırıcı ve uzay teknolojilerinde kullanılan, nitrojen ve likit hidrojen tankı gibi yüksek teknolojili, katma değerli ürünler üretebiliyorlar. Türkiye'nin
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Irak Demiryolları için Kocaeli'de üretilen ve ilk parti teslimatı başlayan vagon tankları yolcu etti.
sahip olduğu kabiliyetleri bizzat yerinde görmek bizi gerçekten gururlandırıyor." şeklinde konuştu. Şirketin ihracat performansına değinen Varank, "Cryocan toplam satışlarının yaklaşık yüzde 80'ini 66 ülkeye ihraç etmektedir" dedi. Bakan Varank, şirketin Erciyes Teknopark'ta Ar-Ge Ofisi ve Tasarım Merkezi'nin projeleri ile sektöründe lider konumda olduğuna dikkati çekti. Firmanın, demir yolunda kullanılmak üzere Türkiye'nin ilk anahtar teslim Petrol ve LPG Vagon tankı imalatını da gerçekleştirdiğini vurgulayan Varank, "Kocaeli'de yüksek yerlilik oranıyla üretilen tank vagonlar, Irak petrol ve akaryakıt taşımacılığının karadan demir yoluna kaydırılmasında büyük rol oynayacak." değerlendirmesinde bulundu. Tekin Urhan'da 10 yıldır Dilovası'nda kriyojenik ve basınçlı kaplar imal ettiklerini söyledi. Ürünlerinin likit sanayi gazlarının depolanmasında kullanıldığını belirten Urhan, tasarım, Ar-Ge ve üretimi tamamen Dilovası'ndaki tesislerde gerçekleştirdiklerini kaydetti. Urhan, Irak'ın toplam 2 bin vagon tankla petrol taşımacılığını demir yoluna kaydırmayı planladığı bilgisini vererek şöyle devam etti:
"Irak Demiryolları şu anda petrol taşımacılığını kara yolundan demir yoluna kaydırmak üzere bir proje yürütüyor. Irak Demiryolları bu projede yoluna Cryocan ile yürümeye karar verdi. Şu anda 50 tankın ilkini gönderiyoruz. 400 adede kadar devam edecek bu üretim. 2022 yılının sonuna kadar teslimatlarımız devam edecek."
Yıl sonuna kadar 100 vagonun daha teslimatını yapacağız
Bu yıl sonuna kadar 100 vagonun daha teslimatını yapmayı hedeflediklerini aktaran Urhan, "Şu anda ilk vagon tanklarımızın teslimatını yapıyoruz. Sanayi Bakanımız bizimle beraber, bunun heyecanı içindeyiz. Bugün itibarıyla uğurluyoruz. Karşı tarafta da Irak Ulaştırma Bakanı karşılayacak." ifadelerini kullandı. Urhan, Irak için ürettikleri tank vagonlarda fuel-oil, crude oil veya LPG depolandığı bilgisini vererek, "Tamamen yine tasarımı bize ait. Kendi mühendislerimiz tarafından tasarlanıp üretiliyor. İkinci adım olarak LPG'nin demir yollarında taşınmasına yönelik projeler için LPG vagon tank üretimine başladık. İlk prototip hazır" dedi. Dünyanın her yerinde tank ve tankerlerinin çalıştığını vurgulayan Urhan, ürünlerini 66 ülkeye ihraç ettiklerini sözlerine ekledi.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 65
HABER
AZOT SAFLAŞTIRICI (DEOXO SİSTEMİ) TUĞBA MEMİLİ Ar-Ge Takım Lideri Mikropor
Soluduğumuz havanın ≈%78’ini oluşturan ve çoğunlukla saf halde bunan azot, gıda endüstrisinde, elektronik, kimya, metal sanayi vb. gibi sektörlerde geniş kullanım alanına sahiptir. Azot, inert özellikleri, atmosferdeki bolluğu ve üretim kolaylığı nedeniyle endüstriyel uygulamalar, bilimsel, tıbbi ve laboratuvar uygulamaları için sıklıkla kullanılan ideal bir gazdır.
66 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
K
Mikropor PSA tip azot jeneratörü
riyojenik azot üretim metodu ile sıvı veya gaz halde azot sağlamak yerine, kendi azotunuzu üretmek, uygulamaya göre %50 ila %90 arasında tasarruf sağlar. Havada bulunan gazların molekül çapı farklılıklarından faydalanarak azotun ayrıştırıldığı yönteme Basınç Salınımlı Adsorpsiyon (PSA) denir. PSA yöntemi ile azot ve oksijenin ayrıştırması için adsorplayıcı olarak karbon moleküler sieve (CMS) kullanılmaktadır. CMS’in özelliği, basınç altında havadaki azotun geçmesine izin verirken oksijen gazını tutuyor olmasıdır. Basınç düştüğünde CMS oksijeni serbest bırakır ve rejenerasyon gerçekleşir. Basınçlandırma ya da basınçsızlaştırma döngüsünde, azot jeneratörü ile birlikte kullanılan buffer tanklar sayesinde sabit azot saflığı ve debisi sağlanır. Bu yöntem ile, azot saflığı 95%’den 99,999%’a kadar geniş bir aralıkta sağlanabilmektedir. 99,999% saflıkta PSA yöntemi ile azot üretiminde Hava:Azot oranı ortalama 8 – 9 aralığında olmaktadır. Yüksek saflıkta (99,999%) azot istenen lazer kesim uygulaması, laboratuvarlar, gıda ve ilaç gibi sektörler için gerekli azot gazı, PSA azot jeneratörleriyle veya PSA azot jeneratörlerine ilaveten azot saflaştırıcı deoxo üniteleri ile karşılanabilir. Azot saflaştırıcı sistemler PSA yöntemi ile üretilen 99,5% veya 99,9% saflıktaki azotu minimum 99,999% saflığa çıkartabilirler. Bu işlemi yaparken üretilen azot gazının %0,2’si kadar hidrojen gazı tüketirler. Sistem içinde yer alan yüksek yüzey alanına sahip katalizör ünitesi içerisinde gerçekleşen reaksiyon sonucu, PSA azot jeneratöründen çıkan 99,5% veya 99,9% saflıktaki azot içerisindeki oksijen safsızlığının tamamı yok edilir. Azot jeneratörleri devamına kurulan bu sistemler ile, Hava:Azot oranı 3,0 ile 99,999% saflıkta azot üretimi sağlanabilmektedir. Hava azot oranının çok düşük olması kompresör seçimi, filtre, separatör, kurutucu ve azot jeneratörü seçimini de bu oranda küçültmek demektir. Yatırım ve enerji masrafları azot saflaştırıcı ünitelerin kullanılmasıyla çok ciddi oranda azalmaktadır. Sistemde bulunan katalizör ünitesinde gerçekleşen reaksiyon genel tanımıyla su oluşum reaksiyonudur. Bu reaksiyon ile, minimum 99,999% saflıkta azot ve azot içerisinde safsızlık olarak bulunan oksijenin, hidrojen gazı ile reaksiyonu sonucu su oluşur. %99,50 azot saflığında azot jeneratörü çıkışı+Gaz tankından gelen hidrojen→Su+%99,999 saflıkta azot
Deoxo katalizör ünitesi
Mikropor’un kompakt tasarıma sahip azot saflaştırıcı üniteleri ile, hem azot saflaştırma işlemi gerçekleştirilir, hem de reaksiyon sonucu oluşan ısı ve nem uzaklaştırılır. Böylece, tek bir saflaştırıcı ünite çıkışında 99,999% saflıkta ve <3°C dew point'te azot gazı üretilir. Kolay kurulumu, kompakt yapısı, düşük enerji tüketimi ve yüksek saflıklarda azot üretimi (min. 99,999%) özellikleri ile azot saflaştırıcı-deoxo üniteleri, azot saflaştırmada çok avantajlı olmaktadır. Yüksek verim sağlamasının yanı sıra, 10 yıldan fazla katalizör ömrü, düşük Hava: Azot oranı (3,0) sayesinde daha az enerji tüketen kurutucu ve kompresör seçimi ile maliyetleri düşürmektedir. Sistem kolaylıklarından birisi de, deoxo ünitesi (MDX) ve azot jeneratörü (MNG) kontrol parametrelerinin tek bir ekran üzerinden takip edilebilir olmasıdır.
Mikropor Azot Saflaştırıcı (Deoxo Sistemi)
<3°C dew point ve ultra yüksek saflıkta azot 99,999..% bir çok yüksek saflıktaki azot ihtiyacı olan uygulama için yeterlidir. Hem 99,999..% hem de -40°C dew point kalitesinde azot ihtiyacı olan bazı yüksek teknoloji uygulamalar mevcuttur. Bu uygulamalar için deoxo sisteminden üretilen azot (<3°C dP), azot kurutucu ünitesine gönderilir. Bu ünite sonucu azot dew pointi minimum -40°C olmaktadır ve en önemlisi Mikropor’un patentli kurutucu tasarımı sayesinde rejenerasyon sırasında azot kaybı yaşanmaz. PSA azot jeneratöründen üretilen azot debisi azalmadan sistem sonunda 99,999..% saflık ve -40°C dew pointte uygulamaya verilebilir. Mikropor Azot Kurutucu Sistemixo Sistemi) 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 67
HİDROJEN TEKNOLOJİLERİ:
HİDROJEN SAFLAŞTIRICILAR Nİhal ÇIRPAN Kimya Mühendisi YEDİC Mühendislik
Karbon salınımının artması, özellikle sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir problem haline gelmiştir. Hidrojen, düşük emisyonlu, temiz ve sürdürülebilir bir enerji açısından büyük önem arz etmektedir. Hidrojene olan ilgi, tüm sektörlerin karbondan arındırılması gerekliliği ve fosil yakıt rezervlerinin azalmasına karşın alınacak önlemler çerçevesinde artmıştır. Ayrıca, hidrojen hava kalitesini artırmaya ve enerji güvenliğini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır
68 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
H
idrojen gazı, ısı transfer uygulamalarından bilimsel analize kadar değişen ihtiyaçlara uyacak şekilde çeşitli saflık derecelerinde sağlanır. Basınç salınımlı adsorpsiyon (PSA), bazı gaz türlerini bir gaz karışımından ayırmak için yaygın olarak kullanılan bir teknolojidir. Özellikle hidrojenin saflaştırılmasında konvansiyonel olarak PSA sistemleri kullanılmaktadır. PSA sistemi endüstrilerde SMR çıkış gazı, rafineri çıkış gazları, kok fırını gazı ve kömür gazından H2 geri kazanımı için kullanılmaktadır. Mol olarak %60-90 hidrojen içeren bir gaz karışımından saf hidrojen üretimi kimya ve petrokimya endüstrilerinde en son teknoloji haline gelmiştir. [1] Hidrojen saflaştırılması gerektiren çıkış gaz bileşenleri proseslere göre Tablo 1.1’de gösterilmiştir. Tablo 1.1. Gaz ayırma ve saflaştırma uygulamaları [2] Uygulama (Ayırma)
Gaz Bileşenleri
Buhar-metan dönüştürücüsünden (SMR) çıkış gazından (SMR çıkış gazı ayrımı) CO2, CO ve H2 üretimi
CO2,CO,H2, CH4,N2, H2O
Rafineri çıkış gazından (ROG) H2 üretimi
H2,H2O, C1~C5 alkanlar, alkenler
Sentez gazından H2 üretimi (CO / H2 ayrımı)
H2 ve CO
Adsorpsiyon yöntemiyle ayrıştırma endüstride önemlidir. Hidrojenin saflaştırılmasında da adsorpsiyon yöntemiyle ayrıştırma yöntemi kullanılmaktadır. Adsorpsiyon işlemi, bir gaz fazından veya bir sıvı fazdan bir bileşen veya bileşenlerin, katı fazla temas ettirildiğinde katı yüzeyine bağlandığı bir işlemdir ve bu sürecin tersi ise desorpsiyon olarak tanımlanır. Katı yüzeyinde konsantrasyonu artan maddeye adsorplanmış madde (adsorbat), adsorplayan maddeye de adsorban denir. Resim 1.1’de adsorpsiyon işlemi gösterilmiştir.
Resim 1.1. Katı adsorban yüzeyinde gerçekleşen adsorpsiyon [3]
Adsorpsiyon işlemi, adsorplanan moleküller ile adsorban malzeme arasında oluşan bağ kuvvetlerine bağlı olarak kimyasal veya fiziksel olarak sınıflandırılabilir. Fiziksel adsorpsiyonda, adsorplanan moleküller ile adsorban malzeme arasında oluşan bağlar zayıftır, bu yüzden fiziksel adsorpsiyon tersinirdir. Adsorban tarafından fiziksel olarak adsorbe edilen moleküller, adsorban malzemeye ısı uygulanarak veya basınç azaltılarak serbest bırakılabilirler. Fiziksel adsorpsiyon/ desorpsiyon çevriminin sıcaklık ve basınca bağlı adsorpsiyon/desorpsiyon izotermleri Şekil 1.1 ‘de gösterilmiştir.
Şekil 1.1 Basınç salınımı ve sıcaklık salınımı çevrimleri izoterm eğrileri (P: Basınç, nads ve ndes: Dengede adsorplanan ve desorplanan gaz miktarı)
Yüzey ile adsorplanan madde arasında kimyasal bağın oluşması sonucu meydana gelen adsorpsiyon olayına kimyasal adsorpsiyon denir. Kimyasal adsorpsiyon endotermiktir ve tersinmezdir. Kimyasal adsorpsiyon katının tüm yüzeyinde gerçekleşmez, adsorbat aktif merkezler yüzeylere bağlanır ve bu nedenle yüzey örtünmesi en fazla tek tabakalı olabilir ve diğer tabakalar ancak fiziksel adsorpsiyonla oluşabilir. [3] Adsorptif ayrıştırma işleminde genellikle adsorban olarak zeolitler, aktif karbonlar veya silika jeller gibi gözenekli katı malzemeler kullanılır. Bu adsorptif ayrıştırma yönteminde, gaz ayrıştırma, ayrıştırılmak istenen gazın adsorban üzerinde tutunma kapasitesine bağlı olarak gerçekleştirilir. Zeolitler, aktif karbon, moleküler elekler gibi adsorbanlar, yüksek basınçta yüksek afiniteli gaz türlerini adsorbe etmek için tercih edilir. PSA sistemi adsorbanların daha yüksek kısmi basınçta daha düşük kısmi basınca göre daha fazla safsızlığı adsorbe edebilme prensibine dayanmaktadır. PSA prosesleri genellikle sabit sıcaklıkta değişen basınç etkisinde adsorpsiyon ve desorpsiyon mekanizmasına dayanmaktadır. Sıcaklık değişimi bu sistemlerde çok istenmediğinden çevrim süreleri oldukça kısadır. Hidrojen saflaştırma işlemi birden fazla kirleticiden ayrılmak istendiğinde hedef kirletici gazı ya da grubu saflaştırmak adına çeşitli adsorbanlar kullanılmaktadır. Saflaştırma düzeyi katı adsorbanlar ile kirletici gaz moleküller arasındaki fiziksel etkileşimlere bağlıdır. Bir PSA döngüsünde desorpsiyon işlemi, gaz fazındaki adsorbe edilmiş bileşenlerin kısmi basınçlarının azaltılmasıyla gerçekleştirilir. Bileşenlerin kısmi basınçlarının azaltılması da toplam basınç azaltılarak veya ürün gazının bir kısmını adsorban üzerinden ısıtmadan akıtılmasıyla elde edilir. [2] Bu sayede, düşük basınçta adsorbe edilen gazlar, adsorbanlardan desorbe olur. Endüstriyel PSA üniteleri, bir adsorpsiyon/ rejenerasyon döngüsünde eşzamanlı olarak çalışan yataklardan oluşur. Bu yataklar çeşitli adsorban katmanlarından ve yerleşimlerinden oluşmaktadır. PSA sisteminde kullanılan adsorbanlar genellikle aktif karbon, silika jel, zeolitler veya bunların karışımı olabilmektedir. Şekil 1.2’de farklı kolon yerleşimleri görülmektedir.
8
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 69
TEKNİK MAKALE
Zeolitler
Şekil 1.2 Farklı Adsorpsiyon Kolon Yerleşimleri
Saflaştırıcılarda kullanılan adsorbanlar
Endüstride gaz ayırma ve saflaştırma için yaygın olarak kullanılan genellikle şu adsorbanlardır: silika jel, aktif karbon, moleküler elekler, zeolitler ve aktif alümina.
Silika Jeller
Zeolitler, sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi alkali veya toprak alkali elementlerin kristal alüminosilikatlarıdır. Zeolitlerin birincil yapısal birimleri silikon ve alüminyum tetrahedraları, SiO4 ve AlO4’tür. Bu birimler küpler, altıgen prizmalar, sekizyüzlüler ve kesik sekizyüzlüler gibi ikincil çok yüzlü yapı birimlerine birleştirilir. Nihai zeolit yapısı, üç boyutlu kristalin bir çerçeve içinde ikincil birimlerin birleşimlerinden oluşur. [4]
Moleküler Elekler
Moleküler elekler, farklı boyutlardaki moleküllerin oluşturduğu gaz karışımlarını ayıran, çok dar ve tekdüze gözenekliliğe sahip katılardır. Moleküler elekler (zeolitler) yapay olarak hazırlanmış alkali metal alüminosilikatlardır.
Silika jel, bileşiminde yüksek miktarda silisyum dioksit (SiO2) bulunduran bir adsorbent türüdür. Silika jel, geniş su tutma kapasitesi nedeniyle (ağırlıkça yaklaşık %40), en yaygın kullanılan kurutucudur. Ticari silika jel sorbentleri, mezogözeneklidir, yani gözenekleri çoğunlukla 20 A˚’ den büyüktür. [4]
Resim 1.2 Renksiz Silika Jel
Aktif Alümina
Aktif alümina, silika jelin sahip olduğu avantajlardan dolayı bir kurutucu olarak da yaygın olarak kullanılmaktadır. Amorf olan silika jelin aksine, aktive edilmiş alümina kristaldir.
Resim 1.3 Aktif Alümina
Resim 1.5 Moleküler Elek
SAFLAŞTIRICI TASARIMI
Hidrojen saflaştırma, giriş gazındaki safsızlıkların adsorbanlara fiziksel olarak bağlanmasıyla gerçekleşir. Böylece, safsızlıklar adsorbanlara tutunurken yüksek saflıkta hidrojen elde edilebilir. Saflaştırıcı sistemler genellikle iki ya da daha fazla kolon içermektedir. Üretim hacmi gereksinimlerine bağlı olarak, iki ya da daha fazla yatak eşzamanlı çalışır. Kolonların içerisine adsorbanlar belirli konfigürasyonlarda katmanlar şeklinde yüklenerek adsorpsiyon işlemi gerçekleştirilir. Yataklarda katmanlar şeklinde yerleştirilen çoklu adsorbanların kullanılması, hidrojen saflaştırma için şu anda kullanılan PSA teknolojisinin önemli bir özelliğidir. Adsorpsiyon basıncı, kolon hacmi, ürün akış hızı, kirletici gazın bileşimi, çalışma sıcaklığı ve atık gaz gibi değişkenler PSA sisteminin performansını etkileyen önemli faktörlerdir.
Aktif Karbon
Aktif karbon en yaygın kullanılan sorbentlerdendir. Aktif karbonun işlevselliği büyük mikro gözenekli ve mezogözenek hacimlerinden ve sonuçta ortaya çıkan yüksek yüzey alanından kaynaklanmaktadır. Aktif karbonlar, gaz karışımlarının ayrılması ve saflaştırılması için pratik basınç salınımı ve termal salınımlı adsorpsiyon işlemleri için kullanılır. Aktif karbonlar, desorpsiyon sürecini kolaylaştıran, gazlar için nispeten ılımlı adsorpsiyon kuvvetleri nedeniyle, genellikle bir gaz ayırma işleminde zeolitik adsorbanlara göre tercih edilir. [5]
Resim 1.4 Aktif Karbon
70 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Kaynakça
[1] SIRCAR, S., & GOLDEN, T. C. (2000). Purification of hydrogen by pressure swing adsorption. Separation Science and Technology, 35(5), 667-687. doi:10.1081/ss-100100183 [2] Li, J., Kuppler, R. J., & Zhou, H. (2009). Selective gas adsorption and separation in metal–organic frameworks. Chemical Society Reviews, 38(5), 1477. doi:10.1039/b802426j [3] Gönül, E. (2017, April 17). Adsorpsiyonlu ISI Pompalarında Kullanılan farklı Soğutucu AKIŞKANLARIN ÇEŞITLI ADSORBAN MADDELERCE Adsorblanma karakteristiklerinin belirlenmesi. Retrieved March 13, 2021, from https://acikerisim.uludag.edu.tr/ handle/11452/10720 [4] Yang, R. T. (2003). Adsorbents fundamentals and applications. Hoboken: Wiley-Interscience. [5] Sircar, S., Golden, T., & Rao, M. (1996). Activated carbon for gas separation and storage. Carbon, 34(1), 1-12. doi:10.1016/00086223(95)00128-x
HABER
ÇOK FONKSİYONLU BİR MALZEME:
AKTİF KARBON Onur Aydın Endüstri Mühendisi, Kurucu Inovista Aktif Karbon ve İleri Mal. Tek. Ltd Şti
Simsiyah hamburgerler, kömür görüntüsünde dondurma külahları, karbon çıtırtısıyla zenginleştirilmiş kahveler… Yaklaşık 3500 yıldır bilinen ve kullanılan aktif karbon, bu ürünler sayesinde dünyada yeniden konuşulmaya başlandı.
72 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
A Dünya çapında bir çok doktor cilt enfeksiyonları gibi yumuşak doku durumlarını tedavi etmek için aktif karbon tozu kullanır. Aktif karbonun diğer adıyla aktif kömürün, zararlı mikropları yaralardan uzaklaştıran antibakteriyel bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
ktif karbon imalatı odun, turba, hindistancevizi kabuğu, kuruyemiş kabukları veya talaş gibi karbon bakımından zengin malzemelerin çok yüksek sıcaklıklarda, düşük oksijenli ya da oksijensiz ortamda işlem görmesiyle elde edilir. Üretim sürecinde malzeme üzerinde istenilen ölçekte nano düzeyde gözenekler açılır. Bu gözenekler ihtiyaca göre büyütülür veya standart hale getirilir. Bir çay kaşığı aktif karbon, bir futbol sahasından daha geniş bir alana sahip olabilir. Aktif karbonun etkilerinin açıklanabilmesi için yeterince kesin ve geniş ölçekli araştırmaların sayısı azdır. Genelde, bu çok işlevsel malzemenin faydalarını savunmak için temel kimyasal ilkelerden yola çıkılmaktadır. Yüzlerce kullanım alanına sahip olan bu malzemenin bazı uygulamalarından bahsedeceğiz.
Sağlık Sektöründeki Yeri
Aktif karbonun sağlık alanında en yaygın bilinen hali, “Kül suyu” olarak adlandırılır. Özellikle acil servislerde, zehirlenme vakalarında, iyileştirici ve kurtarıcı bir malzeme olarak kullanılır. İnsan vücudu toksinlerin emilimine başlamadan, “Kül suyu”ndaki tanecikler, toksinleri tutar ve zararı bertaraf eder. Benzer şekilde aktif karbonun, protein sindiriminin ana yan ürünü olan üreden türetilen toksinlerin uzaklaştırılmasında özellikle etkili olduğu bilinmektedir. Bu malzemenin, kronik böbrek hastalığı olanlarda böbrek fonksiyonunu iyileştirmeye ve gastrointestinal hasarı azaltmaya yardımcı olabileceği bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.(1) Bağırsakta sıkışan sıvılar ve gazlar, aktif karbondaki milyonlarca küçük delikte tutulabilir ve bu işlem onları etkisiz hale getirebilir. (2) Dünya çapında bir çok doktor cilt enfeksiyonları gibi yumuşak doku durumlarını tedavi etmek için aktif karbon tozu kullanır. Aktif karbonun diğer adıyla aktif kömürün, zararlı mikropları yaralardan uzaklaştıran antibakteriyel bir
MAKALE etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Su ve Gaz Filtreleme
Basit anlamda filtreleme terimi kullanılsada, aktif karbonun temel mekanizmasını “Adsorpsiyon” terimiyle ifade etmek daha isabetli olacaktır. Farklı uygulamalar için uygun özelliklerde üretilen bu malzeme, sadece fiziksel bir filtreleme aracı değildir. Aktif karbon, gözenekli yapısı sayesinde temasta bulunduğu malzemeyle geçici veya kalıcı tutunma ile bağ kurar. İnsanlar yüzyıllar öncesinde aktif kömürü doğal su filtresi olarak kullanmaya başladılar. Ancak adsorpsiyon fenomeninin keşfi 1773 yılında gerçekleşti. Aktif kömür, bağırsaklarda ve midede olduğu gibi, suda bulunan bir dizi toksin, ilaç, virüs, bakteri, mantar ve kimyasallarla etkileşime girebilir ve bunları etkisiz hale getirebilir. Amerika’da bulunan çevre ajansı EPA (The Environmental Protection Agency) aktif karbonu, çok sayıda kirletici maddenin sudan uzaklaştırılabilmesi için kullanılabilecek tek malzeme olarak önermektedir. Bu özelliğiyle aktif karbon, bilinen 82 kimyasalı, 32 organik kirleticiyi ve 14 çeşit pestisiti tamamen etkisiz hale getirebilecek güce sahiptir. Aktif kömür, iklimlendirme, gaz saflaştırma, koku giderme, solvent tutma, baca gazı temizleme, desülfürleştirme gibi uygulamalarda da kritik bir öneme sahiptir. Yüksek fayda/maliyet oranıyla bir çok kurum ve kişi için eşsiz çözümler sunar. Savunma sanayisinde, kimyasal, biyolojik, nükleer ve radyoaktif saldırılara karşı maske ve tekstil ürünlerinde tercih edilir. Günlük hayatta ise araç klimalarından, hava temizleme cihazlarına kadar bir çok kullanım alanına sahiptir.
Basınç Salınımlı Adsorpsiyon:
Basınç salınımlı adsorpsiyon (PSA), bazı gaz türlerini, moleküler özelliklere ve bir adsorban malzemenin afinitesine göre basınç altındaki bir gaz karışımından ayırmak
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 73
MAKALE
Basınç salınımlı adsorpsiyon, küçük ve orta büyüklükteki tesislerde oksijen ve azot üretmek için havanın ayrıştırılmasında yaygın olarak kullanılır. için kullanılan bir teknolojidir. Genellikle oda sıcaklığında çalışmasıyla, kriyojenik damıtma tekniklerinden ayrışır. Spesifik adsorban malzemeler (Zeolitler, aktif karbon, moleküler elekler, vb.), Tercihen hedef gaz türlerini yüksek basınçta adsorbe eden bir tuzak olarak kullanılır. İşlem daha sonra emilen malzemeyi dezorbe etmek için düşük basınca geçer. Basınç salınımlı adsorpsiyon, küçük ve orta büyüklükteki tesislerde oksijen ve azot üretmek için havanın ayrıştırılmasında yaygın olarak kullanılır. Tercihen zeolitler oksijen üretimi için kullanılırken, azot üretimi için karbon moleküler elekler (CMS) tercih edilen adsorbanlardır.
Karbon Moleküler Elek
Karbon moleküler elekler (CMS), yüksek adsorpsiyon seçiciliğine sahip ve çok dar bir mikro gözeneklilik dağılımı ile karakterize edilen aktif karbon içerikli malzemelerdir. Bu malzemeler, gaz karışımlarının ayrıştırılmasında gösterdikleri başarı ve pratik kullanımları sayesinde artan bir ilgi görmektedirler. CMS zeolitlere göre bazı avantajlar sunar.(3) Oksitleyici olmayan atmosferlerde daha yüksek termal kararlılık, Yüksek kimyasal kararlılık Yarık şekilli mikro gözeneklerde daha fazla adsorbat tutma Düzlemsel moleküller için seçicilik Daha yüksek hidrofobi Alkali ve asit medyaya karşı direnç CMS'lerin hazırlanması için çok çeşitli yöntemler kullanılmaktadır: karbon içerikli malzemenin termal ve kimyasal aktivasyonu, pirolitik karbon birikimi ve kontrollü oksidasyon bunlardan bazılarıdır. CMS, oksijen ve azot arasındaki denge adsorpsiyon kapasitelerinde önemli bir fark göstermez. Bununla birlikte, oksijen azottan daha hızlı adsorbe edilir ve bu durum kinetik seçiciliğe yol açar ve % 99,999'a varan saflıkta azotun elde edilebilmesiyle sonuçlanır. Gaz tutulumunda 2 farklı mekanizma seçeneği söz konusudur. Bu seçenekler, mikropor yığınlarının içine difüzyonel moleküler taşıma mekanizmasına sahip Fickian elekler ve mikropor girişlerindeki yüzey bariyeri mekanizmasını ifade eden Fickian olmayan eleklerdir. Literatürde, oksijen ve azot alımını açıklamak için farklı denklemler önerilmiştir. Doğrusal tahrik kuvveti modeli, Fickian eleklerindeki difüzyon kontrollü hızları tahmin etmek için kullanılırken, Fickian olmayan eleklerde gerçek süreci temsil etmek için Langmuir tipi denklem veya bir yarık potansiyeli denklemi kullanılmıştır. Literatürde sunulan modeller deneysel sonuçlarla karşılaştırılarak doğrulanmıştır ve farklı süreç değişkenlerinin etkisinin tahmin edilmesi sağlanmıştır.
Azot Saflaştırmada CMS için Temel Parametrelerin Önemi:
Shirley ve Lemcoff (2001), hem deneysel hem de teorik
74 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
olarak yüksek saflık bölgesinde azot basıncı salınımlı adsorpsiyon sürecini incelediler ve döngü süresinin proses performansı üzerindeki etkisinin saflık arttıkça daha önemli hale geldiğini buldular. 2 grup halinde 3’er deney gerçekleştirdiler. Deneylerin sonuçları özetle şu şekildedir: Deney1 (uzun çevrim süresi ve adsorpsiyon hızı) ve deney2’de CMS tarafından adsorbe edilmiş oksijen konsantrasyonu, gaz fazı değeri ile hemen hemen dengededir, ancak azot gazı deney2 çok daha az adsorbe edilir. Bu nedenle, daha yavaş adsorpsiyon hızı için daha yüksek bir azot verimi ve adsorbe edilen oksijenin, azot tarafından daha düşük miktarda desorpsiyonu gözlemlenir. Bunun sonucunda daha yüksek azot saflığı elde edilir. (Tablo1) Deney3’te (kısa çevrim süresi ve adsorpsiyon hızı) hem oksijen hem azot, CMS tarafından deney4’e göre daha çok adsorbe edilir. Salınan azot oranı temel deneye göre daha düşük olsa da, adsorbe edilen oksijen miktarı yüksek olduğu için, azot saflığı deney4’e göre çok daha fazladır. Deney4’te azot salınım verimi daha yüksek olmasına rağmen, gaz fazındaki oksijen konsantrasyonu da yüksektir ve böylece adsorpsiyon oranı azaldıkça azot saflığı azalır. Uzun bir çevrim süresinde daha yüksek bir adsorpsiyon hızı, (hızlı kinetik) azot saflığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Öte yandan, kısa çevrim sürelerinde oksijen denge koşullarına yakın değildir ve daha hızlı bir kinetik sürecinde azot oksijenle rekabete girmeyeceği için, daha yüksek bir azot saflığı elde edilir. (4) Çevrim süresi
Azot adsorpsiyon hızı sabiti (cm3/mole s)
Oksijen adsorpsiyon hızı sabiti (cm3/mole s)
Oksijen konsantrasyonundaki değişim (%)
Azot salınım verimi (%)
Temel deney
360
kN
kO
…
…
Deney 1
360
2 x kN
2 x kO
34,5
-8,6
Deney 2
360
0,5 x kN
0,5 x kO
3,3
10
Temel deney
120
kN
kO
…
…
Deney 3
120
2 x kN
2 x kO
-81,5
-16
Deney 4
120
0,5 x kN
0,5 x kO
380
12,1
Tablo1: Konsantrasyon profillerinin detaylı analizi için parametreler
(P_ads = 7,8 atm, P_des = 1 atm, akış hızı = 112 N m3 /saat) 1-https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3777856/ 2-https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3565684/ 3-2005, Preparation of Carbon Molecular Sieves by Pyrolytic Carbon Deposition, CARLOTA GO´MEZ DE SALAZAR, ANTONIO SEPU´ LVEDA-ESCRIBANO AND FRANCISCO RODR´IGUEZ-REINOSO, Springer Science 4-2001, Air Separation by Carbon Molecular Sieves A.I. SHIRLEY AND N.O. LEMCOFF, Kluwer Academic Publishers
İNSAN SAĞLIĞINI, EKİPMAN ve İŞLETME GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATMAYIN! Mustafa Şen İş Geliştirme Elektrik Elektronik Mühendisi
Elektrik enerjisinin hayatımızın her alanında büyük kolaylıklar sağladığı ve onsuz bir yaşam düşünülemeyeceği şüphesizdir. Ancak dikkatsizlik, ihmal ve hata sonucu büyük felaketlere hatta ölümlere yol açabildiği bilinmektedir. Son istatistiklerde yangın kaynaklarına bakıldığında, elektrik kaynaklı yangınların oranı yüzde 20’nin üzerindedir.
76 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
Ü Kaçak akım koruma rölelerinin açma akımları, sigorta ve termik-manyetik şalterlere göre mukayese edilemeyecek kadar küçük olduğundan dolayı insan sağlığı ve ekipman korumasında etkili rol oynamaktadırlar.
lkemizde yaşanan iş kazalarının ve yangınların, elektrik temasıyla kaynaklanan bölümü hatırı sayılır derecede fazlayken, iş güvenliği için harcanan sermaye, olası bir kaza sonrası yaşanabilecek can ve mal kaybından hiçbir zaman daha değerli olmayacaktır. Elektrik kaynaklı yangınlar gündeme geldiğinde genellikle “elektrik kontağından çıktı” ifadesi görülür. Böyle bir durumda kısa devre akıllara gelebilir. Ancak gerçek böyle değildir. Meydana gelecek bir kısa devre hata durumunda, sistemdeki sigorta ve devre kesiciler korumayı sağlayarak enerjiyi kesecektir. Bu yangınların sebebi sistemdeki izolasyon hataları ve iletken yalıtımlarındaki deformasyonlar sonucunda oluşan toprak kaçak akımıdır. Bu kaçak akımlara karşı sistemdeki manyetik devre kesici ve sigortalar koruma sağlayamamaktadır. Uygulanan deneyler sonucunda tesisattaki bir yalıtım sorunu nedeniyle gözle görülmeyen, fark edilmeyen bir noktada oluşan 300mA akım değerine sahip bir toprak kaçağının, temas ettiği yüzeyin malzeme cinsine de bağlı olarak kısa bir sürede malzemeleri tutuşma sıcaklığına getirerek yangına neden olduğu gözlenmiştir.
Bir diğer nokta ve en önemlisi, kaçak temastan dolayı oluşacak gerilimin, bir cihazın gövdesinde ya da tesisatın dokunulabilecek herhangi bir noktasında olması durumunda insan temasıyla hayati risk taşıyabilmektedir. Kaçak temastan dolayı gerilim altındaki gövdeye dokunan bir kişi, kaçak akıma kapılabilir. Akım, dokunan kişi üzerinden dolaşarak en kısa yoldan toprağa temas edilen noktaya doğru akar. Akımın vücuttan geçişi ile meydana gelen tehlikenin önemi, akımın değeri, akımın geçiş süresi, vücutta izlediği yol gibi etkenlere bağlıdır. İnsan vücudu üzerinden devresini tamamlayan bir kaçak akımın, 30mA ve üzerinde olması durumunda, o kişi için hayati risk oluşturacağı bilinmektedir. Keşke demeden önce önlemlerimizi alalım!
Peki̇, nedi̇r bu kaçak akım?
Kaçak akım, elektrik enerjisi ile çalışan cihazların normalde enerji altında olan kısımlarının (iletken, bara) yalıtımlarının zamanla bozulması sonucunda, cihaz gövdesinde veya normalde akım taşımayan iletken kısımlarında oluşan istenmeyen akımlar olarak tanımlanmaktadır. Kaçak akım, elektrik tesisatının düzgün yapılmaması, topraklamanın uygun yapılmaması, alıcıların (yüklerin) yalıtımlarının uygun olmaması, nötr hattının yanlış kullanılması gibi durumlar neticesinde oluşabilmektedir. Elektrik sistemlerinde oluşan kaçak akımları algılamak ve sonrasında devreyi kesmek için, kaçak akım koruma röleleri, kaçak akım korumalı devre kesiciler veya toroidal trafo-kaçak akım algılama rölesi kombinasyonları gibi farklı çözümler sunulmaktadır.
Kaçak akım koruması neden önemlidir?
Kaçak akım koruma rölelerinin açma akımları, sigorta ve termik-manyetik şalterlere göre mukayese edilemeyecek kadar küçük olduğundan dolayı insan sağlığı ve ekipman korumasında etkili rol oynamaktadırlar. Kaçak akım koruma rölelerinin görevi, sistemde yalıtım hatasından kaynaklanan kaçak akımları algılamak ve algılanan kaçak akım değerinin belirlenen değerlerin (30mA, 300mA) üzerine çıkması durumunda bağlı bulunduğu devrenin enerjisini keserek güvenliği sağlamaktadır. 30mA’de hayat koruma (insan koruma), 300mA’de tesisat koruma (yangın koruma) fonksiyonları gerçekleştirilmektedir. Gözle görülemeyen, düşük amper (mA) değerlerinde olabildikleri için önemsenmeyen bu tehlikeli akımların algılanması ve eşik değerini geçmesi 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 77
TEKNİK MAKALE
durumunda sistemin enerjisi kesilerek can ve işletme güvenliğinin sağlanması önem arz etmektedir.
İş güvenliği kapsamında alınan önlemler ve kullanılan ekipmanlar, yönetmelikler gereği bir zorunluluk, maliyet ve iş yükü olarak görülmemelidir. Makine veya ekipmana bağlı bir kaçak akım koruma rölesinin atmasından dolayı rölelerin, enerji kabulü ya da iş güvenliği denetimlerinden sonra by-pass edilerek devre dışı bırakılması ya da eşik akımının yükseltilmesi bir çözüm yolu değildir. Kaçak akım koruma rölesi seçiminde öncelik maliyetten ziyade kalite ve güvenilirlik olmalıdır. Kullanılan yere ve işletmeye uygun özellikte ve gerekli standartları sağlayan kaçak akım koruma röleleri kullanılmalıdır.
Maki̇nelerde kaçak akım koruması zorunluluk mu, gerekli̇li̇k mi̇?
Elektrik sistemlerinde kaçak akım koruma rölelerinin kullanımı, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği, Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği, İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik kapsamında zorunlu tutulmuştur. Ayrıca çeşitli mevzuatlarda elektrikten kaynaklanan iş kazası ve yangınların engellenmesi için birçok hüküm mevcuttur. Kaçak akım röleleri elektrikten kaynaklanan iş kazaları ve yangınların engellenmesinde önemli rol oynaması nedeniyle bu hükümlerle dolaylı yoldan ilişkilendirilebilir. Endüstriyel makinelerde, topraklama hattı, devre kesici ya da sigorta bulunsa dahi hayat koruması için operatörlerin çalıştığı her makinenin güç devresinde uygun tipte 30mA kaçak akım koruma rölesi kullanılmalıdır. Makine üreticilerinin, imalatlarını kaçak akım rölelerinin çalışmasına uygun olacak sistemde yapması ve elektrik panolarında uygun tipte kaçak akım röleleri kullanmaları önem arz etmektedir. Bunun yanında, makine devrelerinde bağlı bulunan kaçak akım koruma rölelerinin çalışmasına engel teşkil edecek elektrik tesisatına sahip işletmelerde, gerekli tesisat revizyonu yapılarak uygun hale getirilmelidir. İnsan sağlığı için elektrik sistemlerinde kaçak akım koruması, gereklilikten doğan bir zorunluluktur. Endüstriyel makinelerin büyük çoğunluğunda 3 fazlı sistem olup, nötr hattı kullanılmamaktadır. Nötr hattına sahip olan sistemlerde 4 kutuplu kaçak akım röleleri standart şekilde bağlanabilir. Nötr hattına sahip olmayan 3 fazlı sistemlerde röle bağlantısı yapılabilir mi?
78 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
3 Fazlı nötr bulunmayan si̇stemlerde kaçak akım koruması yapılabi̇li̇r mi̇?
3 fazlı nötr ihtiyacı duymayan makine veya sistemlerde, gerilimden bağımsız olarak çalışan kaçak akım koruma rölelerinin nötr giriş ve çıkış hattının boş bırakılması suretiyle tesis edildiğinde, herhangi bir izolasyon problemi olmaması durumunda fonksiyonlarını yerine getirdiği bilinmektedir. Bu durum, nötr hattından akım akmayan dengeli bir 3 faz sistemle aynı işlevi görmektedir. Bu nedenle kaçak akım koruma rölelerinin nötr hattına ihtiyaç duymayan 3 fazlı sistemlerde kullanımı, yönetmeliklerin tuttuğu zorunlulukta bir muafiyet oluşturmamaktadır. Kaçak akım koruma rölelerinde bulunan toroidal nüve, içinden geçen kabloların taşıdığı akımların vektörel toplamlarına bakmaktadır. Vektörel toplam sıfır olduğu sürece ya da vektörel fark, eşik akım değerine ulaşmadığı sürece röle devreyi açmayacaktır. Nötr hattına ve dengeli yüke sahip 3 faz sistemlerde nötr hattında ölçülen akım sıfır yada sıfıra yakındır. Faz dönüşleri diğer fazlar üzerinden sağlanır ve vektörel toplamları sıfırdır. Nötr hattına ve dengesiz yüke sahip sistemlerde farklı olarak, dengesiz akımlar nötr hattı üzerinden dönüş sağlamaktadır. Bu durumda da nüve içerisinden geçen hatların vektörel toplamları sıfır olacaktır. Nötr hattı olmayan dengeli ya da dengesiz yüke sahip 3 faz sistemlerde de faz dönüşleri yine diğer faz hatları
TEKNİK MAKALE
üzerinden gerçekleşir ve herhangi bir yalıtım problemi olmaması durumunda nüve üzerinde vektörel toplam yine sıfır olacaktır. Kısacası, sistemde nötr hattının olup olmaması ya da sistemdeki yüklerin dengeli ya da dengesiz olması durumu, izolasyon problemi olmadığı sürece kaçak akım koruma rölelerinin çalışmasına engel olmamaktadır. 3 fazlı asenkron motorlara sahip endüstriyel makinelerin panolarında kullanılan kaçak akım koruma rölelerinin atması durumunda motor besleme devresinin ve motor izolasyon direncinin kontrol edilmesinde fayda olacaktır. Faz sargılarının her biri ile toprak terminali arasındaki izolasyon direnç değerinin 5-10 megaohm ve üzeri olması iyi bir yalıtım anlamına gelecektir. Aksi takdirde motor yüke bindiği zaman demeraj akımları sebebiyle faz sargılarında meydana gelebilecek kaçaklarda rölenin devre enerjisini kesmesi beklenebilmektedir. Bir kaçak akım koruma rölesine bağlanacak linye sayısı, kullanılacak yüklerin çekeceği akım miktarına, bağlanacak yüklerin kendisi ve kablo bağlantılarındaki izolasyon problemlerinden kaynaklı kaçak akımların toplamına göre belirlenir. Tek bir kaçak akım koruma rölesinin, birden fazla motor bulunan motor gruplarının ana enerji panosuna bağlanması ekonomik bir çözüm olarak görünmesine rağmen tercih edilmemelidir. Motor faz sargılarında olan doğal kaçak akımlardan dolayı birden fazla motorun tek bir röleye bağlanması, eşik
kaçak akımına ulaşılmasına ve rölenin açmasına neden olabilecektir. Ayrıca bu bağlantıda tek bir motor devresinin neden olabileceği hata yüzünden diğer sistemlerde devre dışı kalacak ve seçicilik sağlanamayacaktır. Nötr hattına ihtiyaç duymayan 3 fazlı makine veya ekipmanlarda kullanılacak röle de nötr hattı çekilmeyeceğinden dolayı yani faz-nötr gerilimi olmayacağından dolayı röle test butonunun çalışmayacağı da bilinmelidir. Test butonları normalde açık devredir. Butona basıldığında çıkış fazlarından bir tanesi ile giriş nötr hattı, direnç üzerinden cihaz içinde kısa devre edilerek toroidal nüve üzerinde suni kaçak akım oluşturulmaktadır. Elektrik tesisatında kaçak akım koruma rölesi bulunsa dahi can ve mal güvenliğinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için rölenin çalışıp çalışmadığı, üzerinde bulunan “ayda bir test butonu” yardımıyla kontrol edilmelidir. Nötr kullanılmayan 3 fazlı sisteme bağlanacak olan kaçak akım koruma rölesinin test butonunun aktif hale getirilmesi için aşağıda sıralanan yöntemler uygulanabilir: 1. Nötr kullanılmayan 3 fazlı sisteme bağlanacak olan rölenin sadece nötr giriş terminaline sistem nötr hattı çekilebilir ve test butonunun çalışması sağlanabilmektedir. Röle çıkışında ise nötr hattı olmadan 3 faz çıkışı alınarak yüke bağlanabilir. 2. Bir diğer yöntem olarak, eğer bağlantı devresinin fazları arasındaki gerilimi 110-250V arasında ise röleye 3 faz giriş ve çıkış bağlantılarının yapılmasının akabinde, giriş fazlarından birinden alınan köprü bağlantının rölenin giriş nötr terminaline bağlanmasıyla test devresi faz gerilimine bağlanmış olur. Bu durumda test butonu çalışacaktır. Ancak ülkemizde genelde fazlar arası gerilimin 380-400V, faznötr geriliminin 220-230V olduğu düşünüldüğünde bu köprü bağlantıyla test devresi 380-400V gerilime maruz kalarak zarar görecektir. 3. Madde-2 belirtilen köprü bağlantı yapılacaksa, gerekli gerilim düşümünün sağlanması için köprü bağlantı bir direnç üzerinden yapılmalıdır. 3 fazlı nötr bulunmayan ve fazlar arası gerilimin 400V olduğu bir şebekede röleye faz giriş ve çıkışlarının yapılmasının akabinde; giriş fazlarından biriyle nötr giriş terminali bir direnç üzerinden birleştirilmelidir. Bu direnç diğeri 30mA kaçak akım rölesi için 3300 ohm, 300mA kaçak akım rölesi için 330 ohm değerinde olmalıdır. Aşağıdaki konuların ele alındığı yazımızın tamamına www.federal.com.tr web sitemizde yer alan “TEKNİK BİLGİ PORTALI/Teknik Kütüphane” sekmesinden ulaşabilirsiniz. n Kaçak akım koruma rölelerinin çalışma prensibi n Kaçak akım koruma röleleri neden atar? n Endüstriyel uygulamalarda yapılan hatalar nelerdir? n Kaçak akım korumasında toprak ve nötr ilişkisi n Kaçak akım korumasında alınacak önlemler nelerdir? n Topraklama sistemleri ile kaçak akım ilişkisi
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 79
HABER AIR WORLD
KISA HABERLER
Abdullah Karban
Lupamat’ta
Lupamat Kompresör İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için sektörden önemli bir ismi bünyesine kattı. Kompresör sektöründe aktif olarak 27 yıllık bir tecrübeye sahip olan Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümü mezunu Abdullah Karban’ın sektör tecrübesi ile mühendislik bilgisinin de bu tercihte rol oynadığı düşünülüyor. Karban Türkiye’de TPAO başta olmak üzere bir çok kamu ve özel kurum ile yurt dışında özellikle Afganistan, Suudi Arabistan, Libya, Irak ve Rusya’da önemli askeri projeler için gerekli kompresörler konusunda çalışmalar yapmış bir isim. Karban, Esin Makine, Atlas Pnömatik, Asban Kompresör ve Ekosan’da 27 yıllık sektör tecrübesiyle sayısız projeye imza attı. Lupamat Kompresörün İç Anadolu da ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapmış olduğu bu transfer ile dengeleri değiştireceği öngörülüyor.
Atlas Copco Kompresör Tekniği Türkiye
Nuri Köse’ye Emanet Atlas Copco Global’in tecrübeli ismi Nuri Köse, Türkiye Atlas Copco Kompresör Tekniği Genel Müdürü olarak atandı. Atlas Copco Global tarafında yapılan duyuru ile 2007 yılından itibaren grup bünyesinden çeşitli kademelerde çalışmalarını sürdüren Nuri Köse’nin, Türkiye Atlas Copco Kompresör Tekniği’ne genel müdür olarak atandığı açıklandı. Nuri Köse, Türkiye’de 70 yıldır faaliyetlerini başarıyla sürdüren Türkiye Atlas Copco Kompresör Tekniği’nde 2007 yılında satış mühendisi olarak başlayan kariyerine, Kompresör Tekniği Servisi ve Endüstriyel Hava
80 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Kompresörleri satış birimlerinde devam etti. 2013 yılında Atlas Copco Airpower’da ürün müdürü olarak yurtdışı kariyerine başlayan Nuri Köse, 2016 yılında Atlas Copco Compressors Kanada’ya Endüstriyel Hava Kompresörleri İş Alanı Müdürü olarak atanan Köse, 2018 yılı şubat ayından itibaren Belçika’da Endüstriyel Hava Kompresörleri Pazarlama Başkan Yardımcılığı görevinde bulunuyordu. 1 Mart itibari ile Atlas Copco Türkiye’deki görevine başlayan Nuri Köse, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun. Nuri Köse, yeni göreviyle beraber Azerbaycan, Gürcistan ve Türkmenistan organizasyonlarının da genel müdürlüğünü yürütecek.
Ankara 1274. Cadde No:9 Ostim 06374 Yenimahalle / Ankara Tel: +90 312 395 20 30 ankara@dinamikmotor.com.tr
İstanbul İkitelli OSB Metal-İş San. Sit. 12. Blok No: 41 34490 Başakşehir / İstanbul Tel: +90 212 576 73 73 istanbul@dinamikmotor.com.tr
İzmİr Tire OSB 2. Yol Sk. No: 11 35900 İzmir izmir@dinamikmotor.com.tr
Ankara 1274. Cadde No:9 Ostim 06374 Yenimahalle / Ankara Tel: +90 312 395 20 30 ankara@dinamikmotor.com.tr
İstanbul İkitelli OSB Metal-İş San. Sit. 12. Blok No: 41 34490 Başakşehir / İstanbul Tel: +90 212 576 73 73 istanbul@dinamikmotor.com.tr
İzmİr Tire OSB 2. Yol Sk. No: 11 35900 İzmir izmir@dinamikmotor.com.tr
HABER AIR WORLD KISA HABERLER
Ingersoll Rand'dan Sullair'in yeni 1-15 HP Yağsız Kompresör serisi
Basınçlı hava ve gaz sistemleri ve hizmetlerinde dünya lideri olan Ingersoll Rand, 1-15 HP Yağsız Pistonlu Hava Kompresörünü tanıttı. Kompresör, hastanelerin, laboratuvarların, bira fabrikalarının, yiyecek ve içecek tesislerinin ve su ve atık yönetim tesislerinin güvenilir yağsız hava ve sürekli görev döngüleri gereksinimlerini karşılamasına katkı sağlayacak. Ingersoll Rand Endüstriyel Teknolojiler ve Hizmetler Ürün Müdürü Derek Davis, "% 100 yağsız havaya ihtiyaç duyan müşteriler için Ingersoll Rand Yağsız Pistonlu Hava Kompresörü, müşterilerin ulaşılabilir bulduğu, alışılmış bir ileri geri hareket eden formatta sağlam bir seçenektir" dedi. Yağsız pistonlu kompresör tasarımı, % 100 yağsız spesifikasyonuna ulaşmak için tamamen kuru bir kartere sahiptir. Yağlama için yağ yerine, sızdırmaz gresli rulmanlar 10.000 saate kadar yağsız çalışma sağlar. Yağsız hava gerektiren uygulamalar için, yağsız pistonlu kompresör uygun fiyatlı, güçlü bir çözüm sunuyor. Ingersoll Rand yağsız pistonlu hava kompresörleri, paslanmaz çelik valfleri ve uzun ömürlü yatakları ile kompresöre kolayca servis yapılabilir.
yeni CEO'su John Randall
1965'ten bu yana yenilikçi basınçlı hava çözümlerinde endüstri lideri olan Sullair, John Randall'ın 1 Nisan 2021'den itibaren Başkan ve İcra Kurulu Başkanı olarak atanacağını duyurdu. Şu anki Sullair Başkanı ve CEO'su Charlie Takeuchi, Hitachi, Ltd. tarafından terfi ettirilerek 1 Nisan 2021'den itibaren Tokyo merkezli Hitachi Industrial Equipment Systems'in (HIES) Başkanı oldu. Mr. Takeuchi, Sullair'e Temmuz 2017'de Operasyon Direktörü olarak katıldı ve 1 Nisan 2020'de Başkan ve İcra Kurulu Başkanlığına terfi etti. Takeuchi'nin liderliği, 2017'deki satın alımın ardından Sullair ve Hitachi arasındaki entegrasyon çabalarında etkili oldu. Sullair müşterilerine daha verimli ve daha iyi hizmet verebilmek için Sullair'in küresel operasyonlarını, sistemlerini ve süreçlerini optimize etmek için önemli çabalar sarf etti. Takeuchi, HIES'deki yeni görevi için Tokyo'ya geri dönecek. HIES, Hitachi Ltd.'nin bir yan kuruluşu ve endüstriyel ekipmanların üretimi, satışı ve servis hizmetleriyle ilgilenmektedir. Takeuchi, Hem Japonya'da hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde artan sorumluluk rollerine sahip olan Hitachi ile yaklaşık 30 yıl geçirdi. Randall, iki yıldan fazla Sullair Asya Başkanı olarak görev yaptıktan sonra Sullair'in Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı oldu. Çin'in Suzhou şehrinden Chicago bölgesine geri dönecek. Bu görevden önce, Randall, yaklaşık beş yıldır üstlendiği Sullair için Küresel Mühendislik Başkan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Sullair'e katılmadan önce, Navistar'da yeni bir ağır ticari araç platformu ve fabrika başlangıcını başlattığı üç yıllık bir görev dahil olmak üzere yaklaşık 24 yıl boyunca çeşitli liderlik rollerinde bulundu.
Ingersoll Rand Yağsız Pistonlu Hava Kompresörü. 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 81
HABER
BASINÇLI HAVA TANKLARINDA GALVANİZ KAPLAMANIN ÖNEMİ VE KALİTE PROBLEMLERİ Uğur karalı Makine Mühendisi & Kaynak Mühendisi URT MÜHENDİSLİK BASINÇLI KAPLAR CEO SU
Günümüz şartlarında basınçlı hava tankların korozyon süresini azaltmak için metal üzerinde kaplanan çinkoya galvanizleme işlemi demekteyiz. Sıcak daldırma galvaniz kaplama demir veya çelik ürünlerin korozyondan korunması amacı ile yüzey temizleme işleminden sonra 450°C civarında erimiş çinko banyosuna daldırılması ile oluşturulan metalik bir kaplama türüdür. Diğer metalik kaplamalarla karşılaştırıldığında, uygulama prosesi ve kaplama özellikleri açısından farklılıklar gösterir.
82 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
MAKALE
S
DG yöntemi ile elde edilen kaplamanın kalitesi, fiziksel, mekanik ve kimyasal tüm özellikleri, kaplanan ürünün; Çelik türüne, yüzey durumuna, ebadı ve kütlesine, tasarımına, imalat yöntemlerine ve galvanizleme şartlarına bağlıdır. Galvanizlemeye uygun malzemeler her türlü yapı çelikleri, düz karbon çelikleri, düşük alaşımlı çelikler, dövme, demir ve çelik dökümlerdir. Dökme demirler (gri, sfero) galvanizlenebilir; ancak yüzeylerindeki kum ve karbon kalıntılarını uzaklaştırmak, temiz ve pürüzsüz bir yüzey elde etmek için kumlama işlemine tabi tutulmalıdır. Lehimli, pirinç ve bronz kaynaklı, aluminyum perçinli ürünler galvanizlenmez. Galvaniz kaplama, çelik ve 450°C de sıvı haldeki çinko ile metalurjik reaksiyon sonucu oluşur. Çelik metalurjisi ve yüzey durumu, oluşan kaplamanın görünüm, kalınlık ve tokluk, bağlılık, kırılganlık ve sertlik gibi özelliklerine etki eder. Çoğu yapı çelikleri bünyesinde düşük seviyede alaşım elementleri içerir. Çinko - çelik reaksiyonunda kaplamayı oluşturan ana element demirdir. Saf demirin çinko ile reaksiyonu düşüktür. Bu nedenle çok düşük alaşımlı çeliklerde oluşan kaplama, standart kalınlık değerlerinin altındadır.
Galvaniz sonrası oluşan alaşım katmanları
Çeliğin galvaniz yolu ile koruma kararı her zaman tasarım ve imalat öncesi alınmalıdır. Tasarımcı, imalatçı ve galvanizcinin aralarında görüşmeleri galvaniz işlenminden iyi sonuçlar elde etmek için gereklidir. Kolay askılama ergimiş çinkonun serbestçe yüzeylerden akmasını sağlayan bir tasarım, teknik ve estetik açıdan kaplamanın kalitesini artırır. En iyi galvaniz sonucu için iyi bir tasarım yapılmalıdır ve basınçlı tanklar için çok kısıtlı bir durum söz konusudur. Kapalı kapların içten galvanizleme işlemi kolay olmayan bir işlemdir. Uygun bir galvaniz tesisi gerekmektedir. Galvaniz işlemi uygulayan firmalar her ürünü nerdeyse aynı havuzda çinko daldırma işlemi gerçekleştirdiğinden ürün kalitesi ülkemiz şartlarında birbirini tutmadığı gözlemlenmiştir. Sağlıklı galvanizlemede basınçlı tanklara uygun çinko havuzu ve çinko kalıplamaları gerekmektedir. İyi bir boğuma eğrisi tankları ve basınçlı tanklarda kullanılan malzemenin çinko emiş oranına göre işlem skalası uygulanmalıdır. Bunun uygulanabilmesi için ciddi bir galvanizli basınçlı hava tankı ihtiyacı olması gerekmektedir. Yani şöyle ifade etmek gerekirse ülkemizde kullanılan boyalı hava tank yerine galvanizle kullanılması her türlü kalite problemini çözecektir. Galvaniz firmaları buna uygun olarak yatırımlarını tamamlayacaklardır. Dünyada özellikle ithal edilen basınçlı galvanizli tankların görüntülerin çok iyi olması bu anlattıklarımla ilgili. Şöyle bir skalamız daha vardır; Galvanizleme işlemi sadece görselle ilgili değildir, iyi galvaniz iyi bir görsel anlamına gelmemektedir veya kötü galvaniz kötü görsel değildir. Fakat ülkemizde ve dünyada ürünün görselliği çok önem arz etmektedir, müşteriye bu bilgiler teknik olarak verilmekte ve garanti şartları sağlanmaktadır. Bazı elementler özellikle silikon (Si) ve fosfor (P) çelik yüzey üstünde sıcak daldırma ile galvanizlemeyi demir ile erimiş çinko arasındaki reaksiyonu uzatarak
etkileyebilir. Dolayısıyla bazı çelik kompozisyonları görüntü, kalınlık ve düzgünlük açısından daha istikrarlı kaplamalar meydana getirilebilir. Çeliğin önceki hikayesi (örn. sıcak haddelenmiş veya soğuk çekilmiş) erimiş çinko ileri reaksiyonunu etkileyebilir. Estetiğin önemli olduğu yerde veya belli kaplama kalınlığı veya yüzey düzgünlüğü kriteri bulunduğunda, çelik seçimiyle ilgili uzman görüşü nesnenin imalatı veya sıcak daldırma ile galvanizleme öncesi aranmalıdır.
Tablo 1: Galvanizlemenin 445 °C ila 460 °C ısıları arasında gerçekleşmesinden belli kaplama özellikleriyle bağlantılı olan çelik kompozisyonları hakkında basit bir yönlendirme sağlar.
Çelik komposizyonu ile bağlantılı kaplama karakteristikleri ISO 14713-2:2009 (E0) Kategori
Reaktif elementlerin tipik düzeyleri
İlave bilgi
Tipik kaplama özellikleri
A
≤0,004% ila <0,025%P
Bakınız not 1
Kaplamanın daha ince bir yapısı ve parlak bir görünümü vardır. Kaplama yapısı dış çinko katmanı içerir.
B
0,14 Si ila 0,25%Si
Fe/Zn alaşımı kaplamadan yüzeye kadar uzayabilir. Kaplama kalınlığı artan silikon içeriğiyle artar. Diğer elementlerde çelik reaktifliğini etkileyebilir. Bilhassa, %0,0035’ten fazla fosfor düzeyleri artan reaktiflik sağar.
Kaplamanın daha ince bir yapısı ve parlak bir görünümü vardır. Kaplama yapısı dış çinko katmanı içerir.
C
>0,004% Si ila ≤ 0,14 % Si
Son derece kalın kaplamalar oluşabilir
Kaplamanın daha koyu bir görünümü ve kaba bir dokusu vardır. Demir/çinko alaşımları kaplama yapısına hakimdir ve işlem yapmaya daha zayıf direnç ile çoğunlukla kaplama yüzeyine uzanır.
D
>0,25% Si
Kaplama kalınlığı artan silikon içeriğiyle artar.
Kaplamanın daha koyu bir görünümü ve kaba bir dokusu vardır. Demir/çinko alaşımları kaplama yapısına hakimdir ve işlem yapmaya daha zayıf direnç ile çoğunlukla kaplama yüzeyine uzanır.
Not 1: Si+ 2,5 P ≤ 0,09 % formülüne karşılık gelen çeliklerin bu özellikleri göstermesi gerekir. Soğuk haddelenmiş çelikler için, bu karakteristiklerin çelik formülü Si+2, P ≤ 0,04 % formülüne uygun olduğunda gözlemlenmesi gerekir. Not 2: Çinko eriyik içindeki alaşım öğelerinin mevcudiyetinin (örn. nikel) bu tabloda belirtilen çinko özellikleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu tablo yüksek dereceli galvanizleme için ilgili kılavuz sunmaz (örn. 530 °C ile 560 °C arasında erimiş çinko
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 83
MAKALE
GALVANİZLEME SONRASI GÖRÜNÜŞ
Görünüş konusundaki gereklilikler için genel olarak TS EN ISO 1461 standardı 3.1. maddesi esas alınmalıdır. Koyu veya gri alanların (hücre görüntüsü veya koyu gri alanlar gibi) veya yüzey düzgünlüklerinin oluşması ret sebebi sayılmamalıdır. Toplam kalınlığı belirtilen en küçük değerin altında olmamak kaydıyla, ıslak stoklama lekeleri (esas olarak sıcak daldırmalı galvanizleme sonrası nemli şartlarda oluşan çinko oksit) ret sebebi olmamalıdır. batırılma). Not 3: Bu tabloda belirtilen çelik kompozisyonları diğer faktörler etkisi altında değişecektir ve her erimin sınırları buna göre değişkenlik gösterecektir.
MALZEME KOMPOZİSYONU TASARIM
Son kat işlemi yapılacak olan nesnenin imalatı esnasında tasarımı değil aynı zamanda son katın gerektirdiği sınırlamalar da hesaba katmalıdır. ISO 14713-2 nolu yukarıda bahsedilen standart EK-A ‘’Sıcak daldırma nesnelerde tercih edilen tasarımlar’’ adlı bölüme bakılmalıdır. Galvanizlenecek olan nesnelerde ürünün kullanım amacına uyması açısından imalat esnasında imalatçı tarafından uygulanan bazı işlemler galvanizlenecek malzemelerde iç stres oluşturabilir. Bu iç stresler biçimlendirme, kaynak işlemi, oksijen ile kesme veya delik açma işlemi gibi imalatı tamamlama işlemlerinden ve hadde makinesinden kaynaklanan artık gerginliklerinden meydana gelir. Bu uygulamalar sonucu ortaya çıkan stresler kaplanan nesneye zarar verebilir veya deformasyona sebebiyet verebilir. Alıcı sıcak daldırma ile galvanizlenecek olan ürünün tasarımını yapmadan veya üretmeden önce galvaniz firmasının görüşünü almalıdır. Zira nesnenin yapısını sıcak daldırma süreci için adapte etmek gerekebilir. (Konuyla ilgili TS EN ISO 14713-1 / Madde 4.1).
GALVANİZLEME
Sıcak daldırmalı galvaniz banyosu öncelikle ergimiş çinko ihtiva eder. Galvanizleme işlemi demir ve çelikten imal edilmiş malzemelerin ortalama 450 °C'de erimiş halde bulunan bu çinko havuzuna daldırılmasıyla gerçekleşir. Erimiş çinko içindeki diğer elementlerin toplamı (ISO 752, EN 1179 veya EN13283'te tarif edildiği gibi, demir ve kalay dışında) kütlece %1,5'i geçmemelidir. (TS EN ISO 1461 / Madde 4.2). Sıcak daldırma ile galvanizeme süreci temiz, ön işlem yapılmış, mamül çelik nesnelerin erimiş çinko/ çinko alaşımı banyosunda yaklaşık 450 oC ısıda batırmayı ve bunları kaplamayı oluşturan metalürjik reaksiyon tamamlandığında çekmeği içerir. Daldırma sürecinde ısıdan dolayı daldırılan malzemelerde büyük ve dengesiz gerilimlerin boşalması meydana gelebilir.
84 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
BAKIM PROSEDÜRÜ
Galvanizleme esnasında malzeme yüzeyinde tutunan çinko kalıntı ve çapakları, hızlı soğuma neticesinde nesne yüzeyinde ve uç kısım ve köşelerde oluşan sivri kalıntıları yüzünden galvaniz kaplamalarına zarar verilmemelidir. Temizleme-bakım yöntemi için uygun yumuşaklıkta sünger ve benzeri malzemeler kullanılmalıdır.
YENİLEME
Galvanizci tarafından yenileme için kaplanmamış alanların toplamı bir bileşenin toplam yüzey alanının %0.5’ini geçmemelidir. Yenileme için kaplanmamış hiçbir alan 10 cm2’yi geçmemelidir. Kaplanmamış alanlar daha büyük olduğunda bu alanları müşteri ve galvanizci arasında aksi bir anlaşma yapılmadığı takdirde tekrar çinko kaplanmalıdır. Yenileme sıcak çinko püskürtme (Örneğin EN2063[2]) veya çinko pigmentleri böyle sistemlerin uygulama sınırları dahilinde ISO 3549’a uygun çinko bakımından zengin bir boya ile yada uygun çinko pulları veya çinko macunu ürünleri ile yapılmalıdır. Çinko alaşımı bir çubuk kullanılması da (bk. TS EN ISO 1461 Ek C) mümkündür. Yenilenmiş alanlardaki kaplama kalınlığı en az 100 µm olmalıdır.
KONTROL
Galvanizci tarafından yapılan kaplama işleminin görünüş olarak ilgili standardın 146.1 maddesine uygun olarak galvanizlenmesi gözle kontrol edilir. Galvanizci bakım prosedürünü tamamlanmış malzemelerin kaplama kalınlarının standartlarına uyup uymadığını tespit eder. Bunun için kaplama kalınları ve kalınlık ISO 1461 standardı 6.2’inci maddesi esas alınacaktır.
KAPLAMA KALINLIĞI
Kaplama kalınlıklarının ölçüm ve deneyleri (Ek D) daha yaygın olarak ISO 2808 ve ISO 2718'de (ayrıca ISO 3882'de belirtilmiştir) verilen manyetik metotlardan biriyle yapılır. Manyetik metotta kullanılan cihazlar sabit bir mıknatısla taban metal arasındaki, kaplamanın etkilediği çekimi veya kaplamanın ve taban metalin akı geçişine gösterdiği direnci ölçer. (TS EN ISO 1461 Madde 6.2.2) Basınçlı tank üreticileri galvanizli Basınçlı kap üretiminde, malzemenin yüzey pürüzlülüğüne ve malzeme üzerinde herhangi bir kalıcı kimyasalın olup olmamasına dikkat etmelidir.
HABER
Basınçlı Hava Sistemlerinde Kullanılan
Sıralı Hat(In-Line) Filtre Elementleri Onur ISIKCEVAHİR Makine Mühendisi Filsan Filtre
Kompresör sistemlerinde sıkıştırılan hava çeşitli filtrasyon aşamalarından geçerek depolanmak üzere hava tankına gönderilir. Kompresörde rotor kısmında ve sonrasında hava tankında basınca maruz kalan havanın içerisinde bulunan nem, sisteme zarar verebilecek düzeyde su partiküllerine dönüşebilmektedir. Filtreleme işlemi gerçekleştirilmeyen su partikülleri, özellikle basınçlı havanın kullanıldığı sistemlerde korozyona neden olmasından dolayı sistem verimliliğinin düşmesine ve aynı zamanda bakım masraflarının artmasına neden olmaktadır.
FiLTRE 86 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
İ
stenmeyen durumlardan oluşabilecek zararların önüne geçebilmek, sistem verimliliğinin arttırılması ve nemden oluşabilecek bakım masraflarını minimuma indirebilmek için üretilen özel filtrasyon özelliklerine ve düşük mikron değerlerine sahip Sıralı Hat(In-Line) filtreleri kullanılmaktadır.
1.Ön/Partikül Filtreleri
Hava tankı içerisinde depolanan hava,kurutucu sistemine gönderilmeden önce ön filtre olarak 3 mikrona kadar filtrasyon kabiliyetine sahip filtreden geçerek havada bulunabilecek kirleticiler coalescing filtrelerine gelmeden filtrelenmiş olur.
2.Coalescing(Kurutucu) Filtreleri
Şekil 1 : Sıralı Hat Filtrelerinin Filtreleme Aşamaları
Ön/Partikül filtrelerinden coalescing filtrelerin ömrünü ve verimliliğini düşürebilecek büyüklükteki kirleticilerden arındırılmış bir şekilde gelen hava coalescing giriş(mavi) filtresinde 1 mikrona kadar filtrelenerek kurutucu sistemine gönderilir. Kurutucu sisteminde özel gazlar sayesinde soğutularak havanın içerisinde bulunan nemin yoğunlaşması sağlanır ve 0,01 mikrona kadar hassas filtrasyon özelliğine sahip Çıkış(kırmızı) coalescing filtresinde filtrelenerek sisteme zarar vermeyecek oranda nem düzeyine getirilir.
2.1.Coalescing Filtrelerinde Kullanılan Dış Süngerler
Sıralı hat(In-line) filtrelerinin dış tarafına sarılan poliüretan köpük katkılı süngerleri ile filtrasyona zarar verebilecek pislikler coalescing hassas filtrasyon bölümüne gelmeden engellenir.
2.2.Coalescing Filtrelerinde Ek Materyal Seçimi
Filtrenin uzun ömürlü olması açısından özellikle korozyona karşı dirençli materyaller kullanılmasına dikkat edilmelidir. Bu materyallerin bulunduğu kapak kısımları ile beraber kullanılan ek materyallerin plastik veya alüminyumdan seçilmesine özen gösterilmelidir.
3.Aktif Karbon Filtreleri
Şekil 2 : Sıralı Hat Filtrelerinin Teknik Özellikleri
Aktif karbon filtreleri, kompresör sistemlerinde dışarıdan çekilen havanın içerisinde bulunan ve kötü kokuya neden olan gaz moleküllerini engellemek için kullanılan filtrelerdir. Kompresör
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 87
TEKNİK MAKALE
sistemlerinde In-line filtrelerden sonra nemden arındırılmış havanın içerisinde bulunan kokunun veya zararlı olabilecek herhangi bir gaz molekülünün arındırılmış bir şekilde sisteme verilmesini sağlaması açısından aktif karbon filtreler önem teşkil etmektedir. Bu filtreler, havada bulunan zararlı gaz moleküllerini filtrelerin yapısında bulunan aktif karbonun üzerine yapışması sonucu filtrasyon işlemini gerçekleştirmektedir.
Kullanım alanları
Filsan aktif karbon filtreleri özel tasarımı sayesinde hastane, yemek endüstrisi, medikal endüstri, tekstil endüstrisi ve temiz havanın gerekli olduğu birçok üretim tesisinde kullanılabilir.
3.1.Aktif Karbon Kağıtları
Filtreleme işleminin en önemli parametresi olan aktif karbon kağıtları, meltblown denilen ve püskürtme yöntemiyle üretilen elyafın arasına aktive edilmiş karbonun farklı yapıştırıcılar kullanılarak yerleştirilmesi sonucu üretilen kağıtlardır.
3.2.Aktif Karbonlar
Filtrelerin içerisinde bulunan aktif karbonlar, odun, hindistan cevizi kabuğu gibi karbon oranı yüksek malzemelerden elde edilen karbonun belli aşamalardan geçerek aktive edilmesi ile meydana gelmektedir. Karbonların aktive edilme işlemi sırasında yüzey alanları genişleterek filtrasyon alanı arttırılır. Bu sayede karbonlar daha
88 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
fazla gaz molekülü yakalayarak bünyesine hapseder.
4. Fİltre Seçİmİnİn Önemİ
Gerekli araştırma çalışmaları yapılmadan düşük kaliteli malzemeler kullanılarak üretilmiş filtreler, kullanılmaya başlandıktan kısa bir süre sonra partikül birikmelerinden dolayı tıkanmalar görülebilmektedir. Aynı zamanda bu filtreler basınç düşüşüne de neden olarak sistemin fazla elektrik tüketmesine ve yüksek enerji giderine sebebiyet verebilmektedir. Filsan Sıralı Hat Filtreleri kullanıcıların bu tarz durumlarla karşılaşmamaları için kompresörün basıncına ve istenilen mikron hassasiyetine göre seçilen yüksek filtrasyon kabiliyetine sahip coalescing kağıdı ile birlikte geliştirilen özel sarım teknolojisi sayesinde basınç düşüşü ve tıkanmaların önüne geçerek enerji tasarrufunu sağlamaktadır.
HABER
E=mC² İlker Akçay
Yüksek Uçak Mühendisi
Tüm matematikçileri ve fizikçileri kendisine hayran bırakan, dünyanın en basit ve aynı zamanda en karmaşık formülüdür E=mC². Ünlü fizikçi Albert Einstein tarafından 1905 yılında kaleme alındığı günden bugüne genel anlamda herkes için enerjiyi temsil eder. Enerji = Kütle x Işık Hızı nın karesi Bu formülün tanımladığı “enerjinin kütleye, kütlenin de enerjiye” dönüşebileceğini gerçek anlamda anlayabilmek ancak termonükleer reaksiyonları incelemekle mümkündür ancak biz bugün burada bu kadar derinlere inmeyeceğiz.
90 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
E
nerjiyi tam olarak tanımlamak fizik bilimindeki en zor şeylerden biri olsa da en basit tanımıyla enerji, etrafımızda olup biten her şeyin meydana gelmesini mümkün kılan şeydir. Daha teknik bir ifadeyle enerji, maddelerin iş yapabilme yeteneğine verilen isimdir. Karşımıza birçok farklı şekillerde çıkan enerjinin en çok gözlenebilen türleri; mekanik, elektrik, manyetik, kimyasal, ısı, ışık, nükleer gibi formlarıdır. Bizim ise bu yazımızda ağırlıkla ilgileneceğimiz türleri mekanik, elektrik ve ısı enerjisi olacak.
Basınçlı hava sistemlerinde enerji kullanımı ve verimlilik
Basınçlı Hava Sistemlerinde Enerji Verimliliği konusu basınçlı hava sisteminin kurulum aşamasıyla başlar. İşletmenin basınçlı hava ihtiyaç analizinin yapılması, analiz sonucu doğru sistem tasarımı oluşturulması, yüksek verimliliğe sahip sistem bileşenlerinin seçilmesi doğru başlangıç için ilk adımlardır. İkinci adım ise doğru tasarlanıp kurulmuş sistemi ilk günkü verimlilikte işletebilmek için gerekli bakım prosedürünün yürütülmesidir. Bu iki önemli başlığın birinin yapılmaması diğerinin de kıymetini yitirmesine sebep olacaktır. Dünyanın en mükemmel sistemini kurmanız doğru bakım ve kontrol yapılmadığı sürece bir anlam ifade etmeyecektir, hakeza yanlış tasarlanmış ve kurulmuş bir sisteme ne kadar iyi bakım yapsanız da verimliği belli bir seviyenin üzerine çıkarmanız mümkün olmayacaktır. Özetle sistemin kurulum aşaması da bakım aşaması da çok kıymetlidir ve maksimum enerji verimliliği ancak ikisinin de doğru yapılması sonucu elde edilebilecektir. Her ne kadar birçok avantaja sahip olsa da basınçlı hava yüksek maliyetli bir güç kaynağıdır. Basınçlı Hava Sistemlerinde maliyetlerinin büyük bir kısmını enerji tüketimi oluşturur. (Bkz Şekil 1) Bu nedenle, sistem tasarım aşamasında işletmenin nasıl bir basınçlı hava sistemine ihtiyacı olduğundan emin olunmalı ve gerekli hesaplamalar ve ekonomik analizler yapılmalıdır.
TEKNİK MAKALE kompresörler daha fazla tercih edilir hale gelmektedir. İlk yatırım maliyetleri %20 mertebesinde daha yüksek olmakla birlikte bu maliyet farkı kısa sürede amorti edilebilmektedir. Basınçlı hava sistemleri enerji tüketimi çok yoğun sistemler oldukları için verimlilik çok önemlidir. En uygun koşullarda bile, kompresörlere verilen enerjinin oldukça büyük bir bölümü zayi edilir. Bu atık enerjiyi faydalı enerjiye dönüştürmenin yolları sistem dizaynı sırasında belirlenmeli ve basınçlı hava sistemi olabilecek en verimli şekilde tasarlanmalıdır. Kompresörden atılan sıcak havadan enerji geri kazanım uygulaması (su veya ortam ısıtması gibi) en tipik geri kazanım yöntemidir. Ayrıca, kompresör verimini artırmak için giriş havasının mümkün olduğunca soğuk, temiz ve kuru olması gerekmektedir. Bu nedenle sistem yerleşiminde kuzey yönünde ve yağmurdan korunmuş bir hava girişi tercih edilmelidir. Giriş sıcaklığındaki her 5 °C’lik düşme enerji tüketiminde % 2 azalmaya neden olur. 7 bar çalışma basıncına göre dizayn edilmiş bir kompresörün basınç değerindeki her 150 milibarlık artış, enerji sarfiyatının %1 oranında artması anlamına gelmektedir.
Kurutucu Seçimi
Kompresörden çıkan yüksek sıcaklıktaki basınçlı hava yüksek miktarda su ve yağ ihtiva eder. Havadaki nem ve kompresör kaynaklı bu yağ ve su karışımının sistemden uzaklaştırılması şarttır zira aksi durumda bu bulamaç şeklindeki karışım tesisatlarda ve bağlı çalışan tüm makinalarda korozyon, aşınma ve tıkanmalara sebep olur ve ağır tamir-bakım masrafları gerektirir, ölçüm aletlerinin yanlış çalışmasına sebebiyet verir. ISO 8573-1 normları, işletmelerin ihtiyaç duydukları basınçlı hava kalitesi uyarınca soğutmalı veya kimyasal kurutucu tercih etmelerini ve farklı kombinasyonlarda filtreler kullanmalarını gerektirmektedir. Soğutmalı ve Kimyasal Kurutucu seçiminde de tıpkı kompresör seçiminde olduğu gibi yüksek verimli, basınç kaybına sebep olmayacak, bakım masrafları düşük ve uluslararası normlara uygun teknik özelliklere sahip ürünler tercih edilmelidir. Yeni soğutucu tipi hava kurutucusu yatırımında kurutucunun enerji tasarrufu çevrimi yapabilmesi önemlidir. İşletmenin uygulamalarında ihtiyaç duyduğu basınçlı hava çiğlenme noktasının altında bir çiğlenme noktasına sahip kurutucu kullanımından kaçınılmalıdır. Her tür rejeneratif adsorbsiyonlu kurutucu için enerji tasarrufu sağlayan çiğlenme noktası denetleyicisi, kurutucunun yapısında yer almalıdır.
Kompresör Seçimi
Basınçlı hava sistemlerinin kalbi olan ve enerji verimliliğine en yüksek miktarda ve kolaylıkta katkı sağlayacak ana komponent olan kompresörün seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, işletme ihtiyacının doğru tespiti sonrasında alınacak kompresörün harcadığı enerji ve buna karşılık üretmiş olduğu hava debisidir. Başka bir deyişle, birim hacim havayı belli bir basınca en az enerji harcayarak getirebilmesi yani verimliliğidir. Enerji verimliliği konusunda her geçen gün invertörlü ve direkt akuple tip
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 91
TEKNİK MAKALE
Basınçlı Hava Filtreleri
Genel anlamda enerji ve verimlilik üzerine hazırlık yapılmış olsa da uzmanlık alanımız gereği Basınçlı Hava Filtrelerine biraz daha fazla değineceğiz. Maksimum enerji verimliliğinin sağlanması basınçlı hava hatları üzerindeki tüm bileşenlerde minimum basınç kaybı oluşmasıyla mümkündür. Etkili bir filtreleme yapılmayan basınçlı hava hatları üzerindeki makinalar, cihazlar, aletler kısacası sistemler aşınmaya maruz kalıp ilave bakıma ihtiyaç duyarken, bu hatlarda üretilen ürünlerde kalite düşüklüğü gözlemlenir. Kaliteli filtre ve iç elementlerinin kullanılmasıyla sağlanan üstün filtreleme özellikleri sayesinde, basınçlı hava sistemlerinin sürekli, temiz ve yüksek kaliteli basınçlı hava sağlamasına olanak tanınır. Basınçlı hava hatlarında yaşanabilecek basınç kayıpları enerji verimliliğinde düşüşlere ve işletme maliyetlerinde artışlara neden olmaktadır. Sistem üzerindeki 0,1 barlık basınç kaybı toplam enerji sarfiyatında %1 mertebesinde bir artışa neden olabilmektedir. Basınçlı hava filtrelerinin iç elementlerinin düzenli olarak değiştirilmesi ve bakımların zamanında yapılması enerji verimliliğine ciddi katkı sağlamakta, basınç kayıplarını ve işletme giderlerini azalttığı gibi sisteme bağlı tüm cihaz makine ve aletlerinde ekonomik ömürlerini artırmakta ve bakım maliyetlerini düşürmektir. Filtre değişim aralıkları enerji verimliliğine doğrudan etki eder. İşletme çalışma saatlerinin yanı sıra basınçlı havanın sıcaklığı, hava debisi gibi parametrelere de bağlıdır. Filtre iç elemanlarının zamanında ve orijinal veya muadil parça ile değiştirilmesi kullandığınız basınçlı havanın kalitesinin güvencesidir. Filtre bakım zamanları sisteme giren basınçlı havanın kalitesine bağlı olarak ortalama 3.500 saat mertebesindedir. Bu bakımlar genelde Kompresör bakım dönemlerine denk getirilir ve birçok imalatçının periyodik servis programına dahil edilmiştir. 3.500 saatlik ortalama değişim süresi sisteme giren basınçlı havanın kalitesiyle doğru orantılıdır. Yani Kompresörde uygun yağ kullanılmış, separatör, hava ve yağ filtreleri zamanında değiştirilmiş ise sisteme giren hava kalitesi de daha yüksek seviyede olacaktır. Bu durumda filtrelerin element ömürleri uzayacak ve 3.500 saati aşacaktır. Tam tersi durumda ise optimum değişim süresi 3.500 saatin altına düşecektir. Ancak Kompresörün bakımını yaparken tankı ihmal ediyor ve düzenli tahliye edip periyodik bakımlarını yapmıyorsanız hava kaliteniz düşeceğinden filtre element ömürleriniz yine kısalacaktır. Filtre element ömürlerinin tespitinde ve takibinde Diferansiyel Basınç Kirlilik Göstergesi kullanılması manuel takibe gerek kalmadan değişim zamanlarının doğru tespitini yapmaya yarar.
ve sonrasındaki servis ve bakım faaliyetleri sırasında şu hususlara dikkat edilmelidir;
n İhtiyaç duyulan basınçlı hava kalitesi göz önünde bulundurularak filtre kombinasyonu oluşturulmalı, böylece sisteme gidecek havanın kalitesi güvence altına alınarak maksimum enerji verimliliği sağlanmalıdır. Filtre kombinasyonunu oluştururken farklı tipteki filtrelerin elementlerinin teknik özelliklerini göz önünde bulundurmalı ve seçimi bu doğrultuda yapılmalıdır. AIRMASTER Filtre Serisi
Tanım
Partikül Filtreleme
Yağ Buharı Filtreleme
Nom. Bas. Düşüşü (Temiz&Kuru)
OF Serisi
Ön Filtreleme
3 mikron
-
0.04 bar
SF Serisi
Su ve Yağ Tutucu
0.1 mikron
0.1 mg/m3
0.05 bar
PF Serisi
Partikül Tutucu
0.01 mikron
0.01 mg/m3
0.08 bar
CF Serisi
Yağ Buharı Tutucu
-
0.003 mg/m3
0.1 bar
Airmaster OF ve SF serisi filtreler kurutucu öncesinde monte edilmeli ve mutlaka içten dışa çalışır şekilde yani filtre bağlantısı havanın elementin içinden dışarıya doğru akacağı şekilde yapılmalıdır. Sıralama için yukarıdaki tablo veya bazı üreticilerin ambalaj üzerindeki şemalarına riayet edilmelidir. Montaj öncesinde ok işaretlerine dikkat edilmesi önemlidir. Kurutucu öncesinde monte edilecek SF serisi bir filtre, kurutucunun verimini artırarak daha iyi bir yoğuşma yapmasını, içerisinden geçen havanın filtre edilmiş olması sebebiyle kurutucunun komponentlerinin daha uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır. Airmaster CF serisi filtreler (aktif karbon) mutlaka Airmaster PF serisi (partikül tutucu) filtrelerden sonra
Daha Yüksek Enerji Verimliliği İçin Basınçlı Hava Filtresi Kullanım Önerileri Basınçlı Hava Filtrelerinin toplam enerji verimliliğine katkısını maksimize edebilmek için sistem tasarım aşaması 92 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
8
ENGINEERING & REVAMP PROJECTS, COMPRESSOR MODERNIZATIONS FOR RECIPROCATING COMPRESSORS, COMPRESSOR SYSTEMS AND AUXILIARY EQUIPMENT
www.burckhardtcompression.com
İmes Sanayi Sitesi 404. Sokak No: 5 Ümraniye, İstanbul, Türkiye
TEKNİK MAKALE monte edilmelidir. Her iki filtre türü de kurutucu çıkışına monte edilir. Bu tip filtreler yağ buharı filtrasyonu, koku filtrasyonu, bakteri filtrasyonu gibi konularda etkindir. Verimli çalışabilmeleri için öncesinde basınçlı havanın mutlaka filtre edilmiş olması gerekir. n Sistemi besleyen kompresörün gücü, ani kalkışlar, sistem kayıpları gibi unsurlar göz önünde bulundurulmalı yani sadece bağlantı ölçüleri değil kapasite hesabı yapılarak filtre seçimi yapılmalıdır. Bu sayede kısa sürede element tıkanması, kompresörde zorlanma ve yüksek enerji sarfiyatı gibi sorunların daha başlangıçta önüne geçilmelidir. n Filtrelerin ısı kaynaklarından uzağa yerleştirilmesi filtre verimini artıracak, filtre gövdelerinin ömrünü uzatacak ve filtre elementlerinin verimini artıracaktır. Özellikle CF serisi aktif karbon filtrelerin ısı kaynaklarına yakın monte edilmemesi, içerisinden geçen havanın sıcaklığının 35ºC yi geçmemesi sağlanmalıdır. n Filtre üzerindeki ok işaretlerine dikkat edilmeli ve ters montaj yapılmamalıdır. Aksi halde bu durum filtrasyon veriminin düşmesine neden olacak, şamandıralı otomatik tahliye veya selenoid valfli tahliyelerin kısa sürede arıza vermesine sebep olacaktır. n Filtrelerin zemine dik olarak değil de belli bir açıyla monte edilmesi, bu durumda filtre içerisinde biriken yağ ve su karışımının filtre dışına atılması mümkün olmayacak, bazı durumlarda filtre elementi bu karışımın içinde kalarak görevini yapamaz hale gelecektir. Şamandıralı otomatik tahliyeler ise bu tip bir
montajda görev yapamayacaktır. n Her şeyden önemlisi filtre elementleri 3.500 saatlik operasyon süresi veya maksimum 0.7 barlık basınç farkı oluşması halinde mutlaka orijinal veya kaliteli muadil filtre elementleriyle değiştirilmelidir.
Fi̇ltreleri̇n kullanımı sırasında yapılması gerekenler
Sistemdeki filtre ihtiyacının doğru tespit edildiğini, kaliteli ürünler kullanılarak sağlıklı bir tesisat kurulduğunu, ve sistemimizin kusursuz çalıştığını düşünelim. Zaman ilerledikçe basınçlı hava filtrelerinin, tıpkı otomobillerimizdeki hava ve yağ filtreleri gibi, içlerinde katı ve sıvı kirleticileri biriktirdiğini ve bir süre sonra verimlerinin düşerek “tıkanmaya” başladıklarını fark ederiz. Filtre giriş ve çıkışı arasındaki basınç farkının 0,3 bara ulaşması filtre veriminin düşmeye başladığını, 0,5 bara ulaşması filtre değişim zamanının yaklaştığını, 0,7 bara ulaşması ise filtre elementlerinin mutlaka değişmesi gerektiğini ifade etmektedir. Filtrelerin kullanımı sırasında; n Filtre üzerinde otomatik tahliye aksesuarları yok ise sistemden geçen havanın kirlilik durumuna göre azami haftada bir gövdenin altındaki vanası veya musluğu açılarak biriken kontaminasyon tahliye edilmelidir. Genellikle unutulan bu basit bakım, hava kalitesini çok etkilemektedir. Düzenli tahliyenin atlanacağı düşünülüyorsa filtrelerinizi, filtre üzerine monte edilen şamandıralı otomatik tahliye ile almanız tavsiye edilir. n Filtre üzerinde kirlilik göstergesi yok ise 3.500 saatlik çalışma süresi sonunda veya azami 12 ayda bir filtre iç elementi değiştirilmelidir. Olası büyük arızalar bu sayede çok düşük maliyetlerle önlenebilir. Çalışma saatlerinin takip edilemeyeceği düşünülüyorsa filtrelerinizi, filtre üzerine monte edilen diferansiyel basınç kirlilik göstergesi ile almanız tavsiye edilir.
Servis sırasındaki uygunsuzluklar ve yapılması gerekenler Filtrelerin giriş ve çıkışı arasındaki basınç farkı 0,7 bar seviyesine ulaştığında filtre elementlerinin değiştirilmesi gerektiği ve bakım zamanı geldiği aşikardır. Genelde kompresör bakım zamanlarına denk getirilen filtre bakımlarında şu konulara çok dikkat edilmelidir. n Filtre elementleri 3.500 saatlik operasyon süresi sonunda mutlaka orijinal veya muadili filtre elementleriyle değiştirilmelidir. n Filtre elementi değişimi sırasında, yağ ve su ile kirlenmiş filtre alt gövdesinin iç kısmı da mutlaka temiz bir bezle silinerek ve geride artık kalmayacak şekilde temizlenmelidir. Gövdenin kirli olarak monte edilmesi yeni filtre elementinin verimini düşürecektir. n Filtre alt gövde temizliği sırasında tahliye vanaları, şamandıralı tahliyeler ve selenoid valfler de mutlaka temizlenmeli, montaj öncesi olası bir pislik sıkışmasına ve hava kaçağına karşı tedbir alınmalıdır. n Değiştirilecek iç elementler yağlı ve kirli ellerle tutulmamalı, daha başlangıç aşamasında kirletilmemelidirler. Filtre gövdesinden çıkartılan kirlenmiş elementler “yağlı atıklar” kategorisinde değerlendirilerek çevreye zarar vermeyecek şekilde ortamdan uzaklaştırılmalıdır. n Uygun olmayan elementler altı delinerek veya oringi
94 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE çıkartılarak monte edilmemelidir. Mutlaka filtreye uygun orijinal veya muadil element kullanılmalı ve filtre elementinin üst boğaz noktasının yuvaya oturduğundan emin olunmalıdır. n Filtre alt kapağı takılmadan önce oring kontrol edilmeli, hafifçe yağlanmalı ve kapak kapatılmalıdır. Nihayetinde mutlaka kaçak testi yapılmalıdır.
Sistemdeki kaçak ve kayıpların tespiti ve giderilmesi:
Basınçlı hava sistemindeki kaçakların önlenmesi enerji tasarrufu için çok önemli bir fırsattır. İşletmelerdeki en büyük verim kayıpları kaçaklar ve kayıplar sebebiyle meydana gelir. Kaçaklar çoğunlukla emniyet valfleri, boru ve hortum bağlantı yerleri, kesici valfler, yol verme kaplinleri ile pnömatik aletlerde meydana gelir. Kaçakların asıl oluşma nedeni uygun olmayan tesisattan ziyade yetersiz ve eksik bakımdan kaynaklanır. Kullanılan ekipman ve cihazların teknik kapasiteleri elverdiği sürece işletme basıncı ne kadar düşürülür ise hava dağıtım hattındaki kaçaklardan oluşacak kayıplar da o oranda azalacaktır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere enerji verimliliğini artırabilmenin en kolay ve kazancı en yüksek yolu kurulum aşaması ve sonrasında bakım ve tamir sırasında bu kayıpların giderilmesidir.
hızlı bağlantı kaplinleri, filtreler, regülatörler ve yağlayıcılar gibi ara ekipmanlar sebebiyle dağıtım sistemi ile havalı aletler arasında bazı durumlarda 2-3 bara kadar ulaşabilen basınç kayıplarının tespiti ve bu kayıpları önleyici tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Böylece yüksek basınç farklılıklarının önüne geçilerek yararlı işe dönüşmesi gereken basınçlı havayı olumsuz etkileyen durumlar ortadan kaldırılarak maksimum verimlilik yakalanabilir. • Her kullanım noktasındaki basınç gereksinimi incelenerek sistemin üretmesi gereken en yüksek basınç seviyesi belirlenmelidir. Ekipmanların çalışabilirliğini etkilemeyecek kadar sistem basıncını azaltarak kompresörün gereksiz enerji tüketiminin önüne geçilmiş olunur. • Basınç regülatörü, yağlayıcılar, hava hortumları ve ara bağlantı ekipmanlarını mümkün olan en düşük basınç düşümü ve en iyi performans kriterlerine göre seçmek ve bu ekipmanlarını ortalama debiye göre değil de gerçek debi değerlerine göre boyutlandırmak sistem verimliliğini önemli ölçüde arttırır. • Büyük boyutta seçilmiş bağlantı kaplinleri daha düşük basınç kayıplarına sebep olur. Örnek olarak 1/4” hızlı bağlantı kaplininde oluşan basınç düşümü 1/8” hızlı bağlantı kaplinine göre yaklaşık %83 daha azdır.
Basınçlı hava tankları ve saklama kapasitesi tespiti
Basınçlı hava sistemlerinde basınç kayıplarını minimize etmek için izlenmesi gereken genel adımlar aşağıdaki gibidir: • Aftercooler, su seperatörü, kurutucu ve filtre gibi basınçlı hava iyileştirme ekipmanlarını seçerken maksimum çalışma basınçlarında minimum basınç kaybı sağlayan ürünler tercih edilmeli ve üreticinin bakım prosedürleri aksatılmadan gerçekleştirilip kayıt altına alınmalıdır. • Basınçlı havada bulunan su buharının boru ve tank paslanması gibi sistem verimliliğini ve hava kalitesini düşüren zararlı sonuçlarından korunmak için hava filtreleme ve hava kurutma ekipmanlarının sağlıklı çalışması sağlanmalıdır. • Basınçlı hava dağıtım sisteminin tasarımını yaparken uygun boru çapları seçimine ve mümkün olan yerlerde döngülü dağıtım sistemi uygulanmasına dikkat edilmelidir. • Sistemde dolaşan basınçlı havanın kat ettiği mesafeler olabildiğince düşük tutulmalıdır. • Son kullanım noktalarındaki ekipmanların düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğu basınç seviyeleri doğru hesaplanarak kompresörün gereğinden yüksek basınçlı hava üretmesi engellenmelidir • Basınçlı hava ile çalışan ekipmanların hava giriş noktalarındaki basınç seviyelerinin yeterli olup olmadığı kontrol edilerek yetersiz boyutta tasarlanmış hava hatları,
Basınçlı hava tankları basınçlı hava sistemlerinin daha verimli çalışmasını ve sistem basıncında oluşabilecek talep dalgalanmalarını dengelemeyi sağlar. Hava tanklarını sistemde sağlıklı bir şekilde kullanmak için aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekir: • Uygulamanın mümkün olduğu durumlarda, hava tankları kompresöre yakın konumlandırılmalıdır. • Yükte/boşta çalıştırma yapısıyla kontrol edilen vidalı hava kompresörü kullanan pek çok işletme için dakika bazında kompresör kapasitesinin her 1 m3’ü için yaklaşık 14 litrelik bir tank kapasitesi eklenmesi basınçlı hava sisteminin verimini maksimize eder. • Hava tanklarının dondurucu ortamlarda kullanılması durumunda kondensat tahliyelerinin donmaması için gerekli önlemler alınmalı, mümkünse daha düşük ortam sıcaklıklarına göre tasarlanmış tank tipleri tercih edilmelidir. • Hava tankı seçimi yaparken hesaplanan ihtiyaçtan biraz daha büyük tank tercih edilmesi, sistem basıncının dengelenmesine ve ani talep artışlarının karşılanmasına önemli katkılar yapar. • Basınçlı havanın kurutulması gerektiği durumlarda, biri kurutucudan önce biri de kurutucudan sonra olmak üzere iki hava tankı kullanılması ile kurutucu kaynakları debi ve basınç düşümleri gibi sıkıntıların ortadan kaldırılması açısından yararlıdır. Özetlemek gerekirse daha önceki yazılarımızda da hep vurguladığımız gibi bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Enerji verimliliğini maksimize edebilmek ve bunun sonucunda düşen maliyetlerle rekabet gücünü artırabilmek için tüm sistemin verimliliğini artırmak gerekir. Başlangıç aşamasında doğru sistem tasarımı ve kullanım aşamasında da bakım-onarım hayati önem arz etmektedir.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 95
HABER AIR WORLD
KISA HABERLER
Adnan Dalgakıran’dan küresel rekabet karşısında Türkiye’nin performans raporu İş dünyasının önde gelen isimlerinden Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşma yolunda üç yüzyıldır sürdürdüğü koşuyu sadece ekonomik bir perspektifle sınırlı kalmadan; eğitimden hukuka, yönetimden tarihe ve kültüre kadar vasatlık tuzağına sebep olan bütün faktörlere değinerek kapsamlı bir yordamla ele alıyor. Bunun yanı sıra hukuki, yapısal ve sistemsel bazı kronik açıklarımızın nasıl verimlilikten ve gelişmeden uzak kalmamıza sebep olduğunu grafiklerle, sayılarla gösteriyor ve iş dünyasının, sivil toplumun ve devlet kurumlarının son yıllardaki performansını oldukça anlaşılır biimde ve roman akıcılığında analiz ediyor. Dünyada vasatlık tuzağını aşmış ülkelerin neler yaptığına ayna tutarak sunduğu pek çok fikir ve çözüm önerisiyle
“YÜZLEŞME”
aslında Türkiye’yi bir an evvel kendisiyle yüzleşmeye davet ediyor. Yüzleşme, tarih boyunca hepimizin bildiği ama bir türlü üzerine kafa yormak istemediği gerçeklerle yüzleşmeksizin kurtuluş reçetelerine ihtiyaç duymuş ülkesine, ona sevdalı bir zihin tarafından yazılmış derin ve eksiksiz bir rapor…
CAGI, Basınçlı Hava ve Gaz El Kitabı'nın güncellenmiş bölümünü paylaştı Basınçlı Hava ve Gaz Enstitüsü (CAGI), Bölüm 4 - Basınçlı Hava ve Gaz El Kitabının Basınçlı Hava Sistemi Tasarımı'nın güncellenmiş bir versiyonunun artık CAGI web sitesinden indirilebileceğini duyurdu CAGI yönetimi 4. Bölümün, verimli bir güç kaynağı olmasını sağlamak için bir basınçlı hava sisteminin nasıl doğru şekilde tasarlanacağına, kurulacağına, çalıştırılacağına ve bakımının nasıl yapılacağına dair kapsamlı bir incelemenin sonucu olduğu 96 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
vurgulandı. Sekiz bölümlü Basınçlı Hava ve Gaz El Kitabı, içeriğini basınçlı hava ile ilgili mevcut teknoloji ve uygulama düzeylerine getirmek için kapsamlı bir düzeltmeden geçiyor. Bölüm 4, revize edilmekte olan Bölüm 1, 2, 3 ve 5'e katılıyor ve şu anda CAGI web sitesinde yayınlanan El Kitabının altıncı baskısının bölümlerinin yerini alıyor. Ek bölümler ise revize edildikçe duyurulacak ve CAGI web sitesinden ücretsiz olarak indirilebilecek.
HABER AIR WORLD KISA HABERLER
CompAir'in yeni CD serisi kurutucusu piyasada
B
asınçlı hava markası CompAir, yeni CD kurutucu serisini piyasaya sürdü. Şirketten yapılan açıklamada; Yeni CD serisinin basınçlı hava sistemlerinin çalışma ömürleri boyunca güvenilir ve enerji açısından verimli kalmasına yardımcı olduğu vurgulandı. Basınçlı hava sisteminde hayati bir rol üstlenen bir hava kurutucunun çalışma prensibi; Su buharının yoğunlaşmasına ve ardından havadan ayrışması için basınçlı havayı soğutarak bertarafını sağlar. Pnömatik sistemlerde temiz ve kuru basınçlı hava gereksinimi olduğu için kurutucu kullanılan sistemlerde sudan kaynaklı tehlikeler bertaraf edilmiş olur. Ayrıca, ISO8573-1: 2010'da tanımlanan hava kalitesi sınıflarına uygun olarak, yüksek kaliteli basınçlı hava gerektiren birçok modern üretim sistemi ve işlemi ile gazlı
kurutucular bunu başarmada kritik bir role sahiptir. Şirketlerin üretimlerinde sıkı basınçlı hava kurallarına ve mevzuata uymadığından ciddi sorunlar ve masraflar çıkmaktadır. CompAir'in yeni CD soğutmalı kurutucusu 191,67 m3 / dk'ya kadar debisi olan seri, yük seviyesi ne olursa olsun her zaman tutarlı çiğlenme noktaları sağlayacak şekilde tasarlanmış bir kurutucudur.
Patentli ısı eşanjörü teknolojisi
Yeni CD gazlı kurutucu serisi, CompAir'in İtalya'daki Fogliano'daki özel hava işleme tesisinde tasarlanmış ve geliştirilmiş patentli ısı değiştirici teknolojisine sahiptir. Bu, yeni serinin mümkün olan en düşük basınç düşüşüyle en yüksek performans düzeylerini sağlayabileceği anlamına geliyor. Yeni ısı eşanjörleri ayrıca entegre bir yoğuşma ayırıcı içerir ve genellikle kısıtlı debiye katkıda
bulunabilen geleneksel giriş ve çıkış filtreleri yoktur. Bu performans seviyelerini etkileyen, havadan havaya ısı transferinin daha az verimli olmasına neden olabilir. Her kurutucu, operatörlerin çiğlenme noktası, yüksek / düşük sıcaklık ve yüksek ortam sıcaklığını izlemesine olanak tanıyan bir kontrol paneli ile donatılmıştır. Bunlar ayrıca, soğutucu akışkan devresinin soğutma tarafının sıcak tarafı aşırı güçlendirme tehdidinde bulunması halinde donmayı önlemek için kurutucuyu otomatik olarak kapatan bir antifriz moduna sahiptir. Alternatif modeller genellikle belirli basınç ve sıcaklık sensörlerinden vazgeçmeyi tercih ederken, donma potansiyel olarak bir kurutucuya onarımın ötesinde zarar verebilir. Bu nedenle CompAir, kurutucularına bu tür önleyici tedbirlerin uygulanmasının kritik olduğuna inanmaktadır. AB'de olanlar için, F-Gaz Yönetmeliği ve Montreal Protokolünün de dikkate alınması gereken talepler var. Bunlar, son kullanıcıları zararlı soğutucu gazları kullanmaktan daha sürdürülebilir seçeneklere taşımayı amaçlamaktadır. Bu talebe yanıt olarak, CompAir'in en son serisindeki daha küçük kurutucular, birçok karşılaştırmalı modelde hala kullanılan ve çevre dostu olmayan R134a gazı yerine yeni R513a gazı - düşük Küresel Isınma Potansiyeli (GWP) soğutucu akışkan karışımı - kullanıyor. Yeni CD serisi soğutmalı kurutucular, ürünler kullanım kılavuzuna uygun olarak muhafaza edildiği ve mal sahibi orijinal CompAir parçaları kullandığı sürece CompAir'in Garanti garantisi kapsamındadır.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 97
Kriyojenik Uygulamalarda
Solenoid Valf Tasarımı Dr. Yaşar Mutlu Fabrika Müdürü
Akışkan kontrolü ve otomasyonu, valf endüstrisindeki ana konulardan biridir. Taşınması ve kontrolünde bu sektörde büyük zorluklar yaşayan akışkanlardan biri Kriyojenik sıvılardır. Literatürde -150oC'den daha düşük sıcaklıktaki sıvılara Kriyojenik akışkanlar denir. Tıp sektörü (Kriyocerrahi), gıda endüstrisi (dondurulmuş gıdalar), biyoloji araştırmaları (Cryobiology), elektronik endüstrisi (Cryoelectronics), gaz üretimi (Fraksiyonel Damıtma), petrol ve doğal gaz endüstrisi (LNG üretimi), kriyojenik sıvıların ana alanlarından bazılarıdır.
98 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
B
u yazıda, kriyojenik solenoid valfın tasarımı ve düşük sıcaklığın solenoid valf verimi üzerindeki etkileri incelenecektir. Diğer proses otomasyon alanları gibi, solenoid valfler de kriyojenik sıvı kontrol endüstrilerinde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Kriyojenik uygulamalar için uygun bir solenoid valf tasarımının ana zorlukları şunlardır: Sızdırmazlık ana zorluklardan biridir. Kriyojenik vanalarda, düşük sıcaklıktan dolayı kauçuk tabanlı sızdırmazlık malzemesi kullanmak imkansızdır. Bu nedenle, uygun sızdırmazlık malzemesi bulma ve kullanma, kriyojenik sıvı kontrollerindeki ana sorunlardan biridir. İkinci konu gövde malzemesi seçimidir. Kriyojenik valflerde kriyojenik sıvı valf gövdesi ile temas halindedir. Kriyojenik akışkanların düşük sıcaklıkları, malzemelerin mekanik mukavemetini ve kırılganlığını değiştirebilir. Bu nedenle, uygun gövde malzemesi seçimi de kriyojenik solenoid valflerin tasarımında ana sorunlardan biridir.
Isı transferi
Isı transferi de bir diğer devreye giren zorluklardan biridir. Kriyojenik koşulların hazırlanması çok kolay değildir ve yüksek enerji değerlerine ihtiyaç duyar. Bu nedenle, kriyojenik ekipmandaki ısı transferinin en aza indirilmesi, kriyojenik solenoid valflerin tasarımında önemli bir konudur. Bu çalışmada, ısı transferinin en aza indirilmesi ana konulardan biridir. Dördüncü konu ise manyetik alan verimliliğidir. Solenoid valfler, bir bobin tarafından üretilen manyetik alan yardımıyla çalışır. Ayrıca, sıcaklık azaldığında, bobinlerin tel direnci de azalır ve iletkenlik artar. Öte yandan, düşük sıcaklık, solenoid valflerde kullanılan ferritik çeliklerin manyetik geçirgenliğini etkiler. Dolayısıyla, bu etkiler hakkında araştırma yapmak bu çalışmanın ana konularından biridir. Son olarak, baskı kaybı sorunu vardır. Diğer mekanik tesisatlarda olduğu gibi, basınç kaybı da vanalar için önemli bir konudur. Bu çalışmada, basınç kaybını en aza indirmek için CFD yazılımı kullanılarak vana tasarlanmaya çalışılmıştır.
Kapsamlı arama
Tasarım sürecimiz, kriyojenik koşullara uygun malzemeler ile ilgili kapsamlı arama ile başladı. Malzemeler, ısı genleşmelerine, ısı iletkenliklerine, özgül ısılarına ve elastisite modüllerine göre seçilir. Malzemeler için paslanmaz çelik düşünülmüştür. Paslanmaz çelik, düşük ısı iletkenliği ve iyi mekanik özellikleri nedeniyle kriyojenik uygulamalarda yaygın olarak kullanılır. Vana gövdesi için pirinç, kriyojenik sıcaklıklarda esneklik, dayanıklılık ve darbe direncini muhafaza etme yeteneklerinden dolayı da kullanılabilir
İki aşamalı akış
Sızdırmazlık elemanlarıyla ilgili olarak, daha önce de belirtildiği gibi, kauçuk bazlı sızdırmazlık malzemeleri kriyojenik uygulamalar için kullanılamaz. PTFE, fiziksel özelliklerini koruyan ve kriyojenik koşullarda stabil kalan malzemelerden biridir.
MAKALE Şekil 1: CAD yazılımı kullanılarak ilk tasarımlar
Direkt çekmeli solenoid valflerde, pistonun orifisi direkt olarak açıp kapadığı bilinmektedir. Ancak, pilot kumandalı vanalarda, diyaframlar orifis sızdırmazlığı için kullanılır. Öte yandan, daha önce bahsedildiği gibi, kauçuk bazlı malzemeler kriyojenik valflerde diyafram olarak kullanılamaz. Bu nedenle, özel grafit dolgulu teflon halkaları olan pistonlar, pilot kumandalı vana orifisilerin sızdırmazlığı için kullanılır. Kriyojenik valfler için önemli konulardan biri, iki fazlı akıştır. Kriyojenik uygulamalarda, akışkan basınç veya ısı transferindeki değişiklik nedeniyle kaynayabilir.
Şekil 2: Bir boru boyunca kaynamanın ilerlemesi
Isı transferini azaltmak için, kriyojenik vanaların tasarımı normal durum valfleri ile ilgili olarak değiştirilmiştir. Bunun için öncelikle ana ısı kaynağı olan tüm bobinler daha uzun tüpler yardımıyla gövdeden uzak tutulmuştur, böylece bobinlerin ısısının etkisi sıvının fazları üzerinde daha az etkiye sahip olacaktır. Şekil 1'de daha uzun tüp tasarımları görülebilir. İkinci adım olarak, basınç kayıplarını, toplam ısı transferlerini ve vanalardaki faz değişimlerini ve Kv değerlerini hesaplamak için hesaplamalı akış analizi kullanılmıştır. Sınır koşulları Tablo 1'de görülebilir. Şekil 3 statik ve toplam basınç konturlarını gösterir ve Şekil 4 hız konturlarını gösterir. Port Size
Fluid
G1/2
Liquid Nitrogen
Working Conditions (Domain)
Valve’s Results
Total Input Pressure (Pa)
Static Output Pressure (Pa)
Total ∆p (Pa)
Static ∆p (Pa)
Mass Flow (kg/ sec)
Velocity (m/s)
285000
0
199057
200475
1,42
6,9
Tablo 1: Hesaplamalı akış analizi için sınır koşulları
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 99
MAKALE
Düşük direnç değerleri
Temperature (°C)
Analizimiz, sıcaklık değişiminin, gaz ve sıvı arasındaki oranı azalttığını veya arttırdığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, orifis alanlarında hızın arttığı görülebilir. Artırılmış hız, basıncı azaltır ve bu, sıvının orifisten geçerken kaynamasına sebebiyet verir ki bu pek istenen bir durum değildir. Figure 3: Total Pressure contours.
Basınç kayıplarını en aza indirgemek için CFD analizinin bir sonucu olarak, orifis tasarımı optimize edilmiş ve daha yüksek Kv değerleri elde edilmiştir. Figure 4: Velocity contours.
Kriyojenik solenoid valflerdeki bir diğer zorluk hava neminin yoğuşmasıdır. Bu yoğunlaşma kısa devreye neden olabilir ve bobini yakabilir. Bu nedenle, valfi yoğun sudan korumak için, kriyojenik solenoid valflerde kullanılmak üzere IP68 bobinleri tercih edilir. Kriyojenik solenoid valflerde dikkate alınması gereken bir diğer konu düşük direnç değerleridir. Bilindiği üzere kriyojenik durumlarda tellerin direnci azalır. Azalmış direnç değeri, bobinlerin aşırı akım çekmesine neden olur. Bu durumu çözmek için analitik formüller kullanılır. -200°C'de çalışabilen bobinler ve test için üretilen numuneler için optimum sarım sayısı formüle edilmiştir.
Manyetik alan analizi
Yapılan testler, 3 saat sonra 230V AC ve 24V DC bobinlerin sıcaklıklarının sabit durum koşullarına ulaştığını gösterdi. Her sarmalın ani akımları ve zamanları osiloskop yardımı ile bulunur. Bu deneysel çalışmalar formüle edilmiş sonuçlarla korelasyon göstermektedir. Temperature (°C)
230V AC Coil Time (min)
100 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
24V DC Coil
Time (min)
Figure 5: Time-Temperature graph for 24V DC and 230VAC coils.
Ayrıca, manyetik akı yoğunluğu özelliklerini anlamak için bobinler için manyetik alan analizi yapılır. Sonlu elemanlar yazılımı kavrama ve çözme için kullanılır. Analiz 230V AC ve 24V DC bobinler için yapılır. Bobinlerin açık ve kapalı koşulları modellenmiştir ve Şekil 6'da görülebilir. Figure 6: Modelled coils for open and closed conditions.
Bobinin malzeme özellikleri yazılıma girilir. 230V AC bobin, 688277'ye ve 24V DC bobine sarılıdır ve 806303 sonlu elemanlara geçirilmiştir. Figure 7: Meshed 24V DC coil.
Zaman adımı 100 ms için 0,5 ms'ye ayarlanmıştır. Hesaplama hacminin boyutları, modele göre yüzde 100 uzaklıktadır ve vakumla doldurulmuştur. (Şekil 8). Figure 8: Coil’s calculation space.
Analiz sıcaklığı -200 °C'ye ayarlanmıştır. Analiz, 24V DC bobinin manyetik akı yoğunluğunun 70 milisaniyeden sonra sabit hale geldiğini göstermektedir. 230V AC bobin manyetik akı yoğunluğu, 10 milisaniyede maksimum ve minimum değerlere ulaşır. Parçalar için manyetik akı analizinin dikkate alınması gerektiği ve materyal seçiminin ilerlediği açıktır.
Sonuç
Kriyojenik uygulamaları geniş bir alandır, ancak kriyojenik ortamlar dikkatlice düşünülmeli ve vanalar dikkatlice tasarlanmalıdır. Malzemelerin seçimi, boyutları, bobin özellikleri, dikkatle seçilmiş ve tasarlanmış olması gerekir. CAD programı ve sıvı analizi, basınç kayıplarını azaltmak için farklı gövde parçalarının tasarlanmasına ve test edilmesine yardımcı olmuştur. Manyetik analiz, materyaller ve bobine göre boyutları hakkında daha iyi bir anlayış sağlar. Hesaplama analizi ve gerçek zamanlı sonuçlarla kanıtlanması, farklı boyutlu vanaların tasarlanması ve kapasitelerin daha da geliştirilmesi için büyük avantaj sağlar.
HABER
VİDALI HAVA KOMPRESÖRLERİNDE
TOPRAKLAMANIN ÖNEMİ Alİ GÜRBÜZ
Teknik & AR-GE Müdürü Sarmak Makina Kompresör
Vidalı kompresörlerde tüm ünite elemanlarının topraklanması büyük önem taşır. Ünite içinde, üreticinin tesis ettiği topraklama sistemine ek olarak, kompresörün kurulacağı firmanın topraklama sistemi de doğru olmalıdır.
102 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
F
irmaların tesis edeceği ve bakır plakalar (veya paslanmaz çelik) kullanılarak yapılacak topraklama sisteminin standartları ve özellikleri, bu makalede ele alınmayacaktır. Bizim burada ele alacağımız, kompresör ünitesi üzerinden alınacak ölçüm ve değerlendirmeler olacaktır. Sarmak Makine bünyesinde tesis edilmiş olan topraklama sistemi, standartlara göre yapılmış ve kullanıma hazır olduğundan; kompresör testleri sırasında ve aşağıdaki bölümlerde açıklanan ölçümler, doğru değerlere ulaşmamızı sağlayacaktır. Firmalarda tesis edilmiş hatalı veya yetersiz topraklama durumunu simüle edebilmek için; kompresör elektrik panosundaki bakır bara‘ya gelen toprak iletkeni çıkartılarak ölçümler yapılmıştır. Kompresör ünitesi içindeki toprak hattının durumunun kontrolü için; Fluke 1664 FC tipindeki cihaz kullanılarak çevrim empedansları ölçülmüştür. Çevrim (Döngü) empedansları ölçümünde baz alınan standart, TS EN 61557-3 standardıdır. (Alçak Gerilim Dağıtım Sistemlerinde Elektriksel Güvenlik – 1000V A.C ve 1500V D.C‘ye kadar, Koruyucu Düzenlerin Denenmesi, Ölçülmesi veya İzlenmesi ile İlgili Donanımlar – Bölüm-3: Döngü Empedansı). Bu standartta, çalışma belirsizliğine etki eden faktörlerin (Besleme gerilimi, sıcaklık, faz açısı gibi) sınır değerleri ve bu faktörlerde hesaplanan belirsizliğin ± %30‘u aşmaması bildirilmiştir. Yukarıda belirtilen ölçüm cihazı, bu standardın bildirdiği faktörler göz önüne alınarak kalibre edilmiş ve ölçüm doğruluğu sağlanmıştır. Ölçüm yapılırken; nötr, bakır bara ve istenilen faz bağlantıları yapılmıştır. Çevrim Empedansı testinde, referans alınacak değerin hesaplanması: U Z = ––L ; U =50V (max.) Ia L
Zmax : Çevrim Empedansı maksimum değeri. Bu değer, ünite içindeki devre kesici ve sigortaların, herhangi bir arıza durumunda görevlerini yapabilmeleri için; çevrim içindeki olması gereken maksimum empedansı (direnci) verir. Yukarıda belirtilen ölçüm cihazı ile yapılan ölçüm değeri, bu değerden düşük olmalıdır. UL: TS EN 61557-3 standardına göre, “Ölçme noktasında, 50V'u aşan ölçmeden ortaya çıkan arıza gerilimlerinin oluşmaması sağlanmalıdır.“ Bu değer, insan sağlığına zarar verememesi için, 50V‘un üzerinde gerilimlere izin verilmemesi gerçeği üzerine belirlenmiştir. Dolayısıyla, maksimum empedans
hesaplamasında kullanacağımız değer; UL=50V‘tur. Ia= Kompresör ünitesi içinde kullandığımız devre kesici veya sigortaların akım değerleridir. Bu hesaplama sonunda elde ettiğimiz Zmax. Değeri (bir arıza durumunda, devre kesicilerin görevini yerine getirebilmesi ve set edilmiş akım değerine ulaşılınca devreyi açarak insan sağlığını ve sistemi koruyabilmesi için) ölçülen Z L değeri ile karşılaştırılacaktır. Bu karşılaştırmanın yapılması ve sistemdeki topraklamanın durumunun belirlenmesi amacıyla, daha önce de belirtildiği gibi, toprak bağlantısı varken ve çıkarıldığında değerler alınacaktır. Aşağıdaki uygulamada, 37 kW ve invertörlü (frekans konvertörlü) bir vidalı kompresör üzerinde yapılan ölçümler gösterilmiştir. Kompresör çalışmıyor ve topraklama hattının muntazam olarak yapıldığı kompresör üzerinden alınan değerlerdir: L1 – PE = 0.15Ω PEFC IK = 1.5 kA L2 – PE = 0.07Ω PEFC IK = 3.3 kA L3 – PE = 0.15Ω PEFC IK = 1.5 kA Bu koşullarda, referans alınacak ve maksimum olması gereken çevrim empedansı değeri : U 50V Z(max.) = –––– = 0.50Ω Z(max.) = ––L → Ia 100A Bu kompresörde kullanılan sigortalar 100A kapasitesindedir. Yukarıdaki ölçüm sonuçlarına bakıldığında, topraklamanın muntazam şekilde yapıldığı konumdaki çevrim empedansı değerlerinin, maksimum kabul edilebilir değer olan 0.5 Ω'dan küçük olduğu ve topraklama sisteminin başarılı tesis edildiği görülmektedir. Çevrim empedansı değerinin yanındaki PEFC IK değeri, sistemdeki besleme geriliminin (220 V) çevrim empedansı değerine bölünmesiyle elde edilen ve olası toprak kısa devre akım değeridir. Örneğin; 220V / 0.15 Ω = 1466 A ≈ 1.5 kA Aynı kompresör üzerinde; topraklama hattının doğru şekilde yapılmadığı bir işletmeye kurulduğu veya ünite içinde doğru olarak tesis edilmediği durumdaki değerleri simüle edebilmek için, toprak hattı kablosu, bakır bara‘lardan sökülerek ölçümler yapılmıştır :
L1 – PE = 1.96 Ω PEFC IK = 117 A
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 103
TEKNİK MAKALE
L2 – PE = 2.05 Ω PEFC IK = 111 A L3 – PE = 2.04 Ω PEFC IK = 112 A
Açıkça görüldüğü gibi, tüm empedans değerleri, maksimum olması gereken 0.5 Ω ‘dan daha büyüktür, dolayısıyla bu yüksek değerler, olası bir arıza durumunda sigortaların koruyucu görevlerini yerine getirmesinde zorluklar yaşatacaktır. Aynı ölçümler kompresör çalışıyorken de yapılmış ve aşağıdaki değerler elde edilmiştir: Topraklama bağlı ve düzgün : L1 – PE = 0.06 Ω L2 – PE = 0.16 Ω L3 – PE = 0.15 Ω Topraklama kablosu bağlı değil : L1 – PE = 5.73 Ω L2 – PE = 4.75 Ω L3 – PE = 11.75 Ω Bu durumda, topraklamanın olmamasından kaynaklanan empedans değerinin, olması gerekenden çok daha fazla saptığı ölçülmüştür. 132 kW, invertörsüz (Yıldız-Üçgen) kompresör üzerinden alınan değerler aşağıdaki gibidir: Devre kesinin akım değeri = 320 A Dolayısıyla olması gereken maksimum çevrim empedans değeri = (50 V)/(320 A) = 0.16 Ω Kompresör Çalışmıyorken: L1 – PE = 0.12 Ω L2 – PE = 0.10 Ω
104 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
L3 – PE = 0.15 Ω Kompresör Çalışıyorken: L1 – PE = 0.12 Ω L2 – PE = 0.17 Ω L3 – PE = 0.11 Ω Toprak iletkeni, bakır bara'dan söküldüğünde elde edilen değerler : Kompresör Çalışmıyorken: L1 – PE = 2.64 Ω L2 – PE = 2.62 Ω L3 – PE = 2.50 Ω Kompresör Çalışıyorken: L1 – PE = 2.43 Ω L2 – PE = 2.65 Ω L3 – PE = 2.60 Ω Elde edilen ölçümler, cihaz hafızasına kaydedilebileceği gibi; ölçüm sırasında, cep telefonu ekranından da yansıtılabilmektedir. Sonuç olarak, kompresörlerde, insanları ve makinayı korumak için yapılan topraklama sisteminin, ünite içinde ve özellikle de kurulduğu işletmede çok iyi ve standartlara uygun olarak yapılması elzemdir. Aksi taktirde , konulan sigortalar, devre kesiciler, koruma görevlerini tam olarak yerine getiremeyecektir. Kompresör üreticilerinin, kompresör kurulumlarında, bu konuyu ciddi olarak ele alması ve kullanıcıya bildirmesi çok önemli ve gereklidir.
Kimyasal Hava Kurutucularında Adsorban Çözümleri www.akt falum na.com Malıköy Anadolu OSB 1. Cadde No:7 S ncan / ANKARA Tel: 0312 394 03 20 Fax: 0312 395 24 67 www.damlak mya.com damlak mya@damlak mya.com
HABER
BASINCLI . HAVA ARITMA
Efsaneleri
Efsane:
Filtre elemanları yalnızca diferansiyel basınç yüksek olduğunda değiştirilmelidir.
Gerçek:
Hava kalitesini iyileştirmek için basınçlı hava filtrelemesi uyguluyorsunuz. DP göstergeleri / göstergeleri tıkanma göstergeleridir, hava kalitesi göstergeleri değildir. Basınçlı hava kalitenizi sağlamak için, filtre elemanları üreticinin talimatları doğrultusunda yıllık olarak değiştirilmelidir.
Efsane:
Birleştirme filtreleri SADECE yağ çıkarmak içindir.
Gerçek:
Birleştirme filtreleri, katı kirleticilerle sıvılara göre daha yüksek bir yakalama oranına sahiptir.
Efsane:
Atmosferik havada yağ kirliliği yoktur.
Gerçek:
Atmosferik hava tipik olarak, araba egzozları ve endüstriyel işlemler gibi kaynaklardan gelen 0,05 mg / m3 ile 0,5 mg / m3 arasında yağ buharı içerir. Yağsız kompresörler büyük miktarlarda atmosferik hava kullandığından ve atmosferik hava, basınçlı hava sistemlerinde soğuyabilen ve yoğunlaşabilen yağ buharı içerdiğinden, yağsız kompresörlerin kullanılması yağsız havayı garanti etmez.
Efsane:
Sıvı yağ ve yağ aerosolü, basınçlı hava sisteminde bulunan tek kirletici maddelerdir.
Gerçek:
Genel olarak, tipik bir basınçlı hava sisteminde bulunan ve sistemin verimli bir şekilde çalışması için çıkarılması veya azaltılması gereken on kirletici vardır. Ön kirletici şunlardır: Su buharı, Sıvı Yağ, Yağ buharı, Pas Atmosferik Kir, Su Aerosolleri,
Mikroorganizmalar, Yağ Aerosolleri, Sıvı Su, Boru Ölçeği Bu kirletici maddelerden sadece ikisi, sıvı yağ ve yağ aerosolü bir yağlama kompresörü tarafından verilir. Çalışmaları sayesinde kalan kirleticileri azaltmak veya gidermek için gerekli arıtma ekipmanı ayrıca sıvı yağ ve yağ aerosollerini de çıkarır. Bu nedenle, kurulu kompresör tipine bakılmaksızın, arıtma ekipmanı gereklidir.
Efsane:
Basınçlı hava kirliliği bir kompresör sorunudur.
Gerçek:
Tipik bir basınçlı hava sisteminde, sıkıştırılmış kirlilik dört farklı kaynaktan gelir, bunlar: Kaynak 1 - Atmosferik Hava Hava kompresörleri, sistemi sürekli olarak su buharı, mikroorganizmalar, atmosferik kir ve yağ buharı gibi kirleticilerle dolduran büyük miktarda atmosferik hava çeker. Kaynak 2 - Hava Kompresörü Kompresör girişinden içeri çekilen kirletici maddelere ek olarak, kompresör ayrıca çalışmasından ek aşınma partikülleri de ekler. Ek olarak, yağla yağlanan kompresörler, sıkıştırma işleminden gelen sıvı yağ, yağ aerosolleri ve yağ buharını taşır. Sıkıştırma aşamasından geçtikten sonra, son soğutucu aynı zamanda su buharını yoğunlaştırarak hem sıvı hem de aerosol biçiminde sıkıştırılmış havaya sokar. Kaynak 3 - Basınçlı hava depolama cihazları Kaynak 4 - Basınçlı hava dağıtım boruları Hava alıcısı (depolama cihazı) ve basınçlı havayı tesisin etrafına dağıtan sistem boruları, büyük miktarlarda kirliliği depolar. Ek olarak, büyük ölçekte yoğuşmaya neden olan sıcak, doymuş basınçlı havayı soğutarak sisteme sıvı su eklerler. Bu doymuş hava ve sıvı su, ko-
106 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
rozyona, boru ölçeğine ve mikrobiyolojik büyümeye neden olur.
Efsane:
Statik Yağ Su Ayırıcıları sentetik yağlayıcılar / PAG'ler için uygun değildir. Bu bulanık çıkış suyu ile belirgindir.
Gerçek:
Yağ Su Separatörleri, su içindeki yağı kabul edilebilir sınırlara indirmek için tasarlanmıştır. Sentetikler / PAG'ler gibi bazı yağlayıcılar ayrıca kompresörün ömrünü uzatmak için deterjanlar ve katkı maddeleri içerir. Yağ su ayırıcılar, deterjanları ve katkı maddelerini çıkarmak için tasarlanmamıştır. Sudaki yağ içeriği, görsel muayeneden doğru bir şekilde belirlenemez ve laboratuar analizi kullanılmalıdır. Bulanık çıkış suyundaki laboratuar analizi, su içeriğindeki yağı doğru bir şekilde test etmenin tek yoludur ve kabul edilebilir sınırlar içinde olduğunu gösterecektir.
Efsane:
Herhangi bir kurutucu (soğutmalı veya kurutucu) dış mekana kurulabilir.
Gerçek:
Tüm standart kurutucular, dahili kurulum için tasarlanmıştır. Bununla birlikte, çoğu genellikle dışarıya monte edilir (bazı durumlarda eğimli ve bazı durumlarda eğimli çatı olmadan). Donma / kar korumalı eğimli çatı, yağmur korumalı ve sıcak hava sirkülasyonunu önleyecek kadar yüksek bir çatı / tavan olması koşuluyla, dış montaj kabul edilebilir. Çatısız standart kurutucuların dışarıya montajı tavsiye edilmez. Çatısız dış kurulumun bir zorunluluk olduğu durumlarda, donma koruması, boyada UV koruması, bağlantı elemanları ve elektronikler ve baştan sona Nema 4 bileşenlerini içeren bir dış mekan modifikasyon paketi talep edin. Tek başına bir Nema 4 elektrik muhafazası, çatısız bir dış mekan kurulumu için yeterli değildir.
HABER
Pistonlu kompresörler ve Rafineriler Şakİr ÇAKIN
Genel Müdür Burckhardt Kompresör
108 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
TEKNİK MAKALE
P
istonlu kompresörler, Hidro-işlem ve Hidrodesülfürizasyon tesislerindeki kirleticileri ortadan kaldıran Hidrojeni (H2) sıkıştırmaktan sorumlu oldukları için günümüzde benzin, dizel ve gazyağı gibi yakıtların üretiminde büyük rol oynamaktadır. Ancak bu tür tesisler bir rafineride tam olarak nerede bulunur? Ve bu tür kompresörler nasıl görünüyor?
Petrol arıtma hakkında kısa bir özet
Hepimiz rafinerilerin arabalar için benzin, kamyonlar için dizel, uçaklar için jet yakıtı vb. Üretmekten sorumlu olduğunu biliyoruz. Peki bu yakıtlar tam olarak nasıl üretiliyor? Başlangıçta yakıtlar üretilmiyor, sadece ayrılıyor, çünkü hepsi zaten ham petrolün parçası. Tüm rafineriler, Ham Damıtma Ünitesi adlı bir endüstriyel tesiste faaliyete başlar. Bu tesis, normalde bir petrol depoları sahasında stoklanan ham petrolü alacak ve öncelikle rafineri ekipmanlarında korozyonu önlemek için petrolden tuzu arındıracaktır. Bu adımdan sonra yağ, ısı eşanjörleri ve fırınlar kullanılarak damıtmayı teşvik edecek bir sıcaklığa kadar ısıtılır. Yağ daha sonra, her kaynama noktasına göre farklı ürünlerin farklı sıcaklıklarda çıkarılacağı bir sütuna yönlendirilebilir.
Bu sütundan sonra zaten dizel, benzin ve jet yakıtı var. Bununla birlikte, özellikle rafineriniz yalnızca ağır ham hamuru işlerken bitüm, akaryakıt ve kalıntılar gibi birçok düşük agrega değeri olan ürününüz var. Her bir petrol varilinden en iyi şekilde yararlanmak için, kalıntılardan daha fazla benzin, gazyağı ve dizel üretmek için sonraki işlemler geliştirildi. FCC'ler (Fluid Catalytic Cracking) ve Coke Üniteleri gibi tesisler, rafinerilerde esnekliği artıran ve farklı türleri işlemelerine olanak tanıyan, sıcaklık veya uygun bir katalizör kullanarak ucuz varil diplerindeki kalıntılardan yüksek katma değerli yakıtlara
dönüştürülüp onların farklı pazar ve mevsimlerde ham petrolün satışına izin verdi. Ancak son on yıllarda, petrol arıtma endüstrisini yeni bir faktör yeniden şekillendirdi. İnsanlar, hükümetler ve kuruluşlar, yaşam tarzımızın gezegenimiz üzerindeki etkisinin farkına vardılar. Örneğin, İstanbul, São Paulo ve Tokyo gibi büyük şehirlerdeki atmosfer kirliliği. Bu çevresel sorunun üstesinden gelmek için, özellikle sülfür olmak üzere kontamine atık için katı sınırlamalara sahip yakıtlar için yeni spesifikasyonlar gerçekleştirildi ve bu da rafinerileri kontamine atıkları nihai ürünlerden çıkarabilecek yeni tesisler inşa etmeye zorladı.
Hidro-Rafine
En yaygın kontamine atık olan kükürt, ham petrolde, özellikle Ham Damıtma Ünitesi'nde damıtılan ve FCC ve Coke Ünitelerini besleyen daha ağır petrol fraksiyonlarında mevcuttur. Bu kimyasal elementlerin düzgün bir şekilde uzaklaştırılması için kullanılan teknik, hidrokarbon (benzin, dizel, gazyağı…) ile katalizörle dolu uygun bir reaktörde
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 109
TEKNİK MAKALE
basınç altında gerçekleşen hidrojen arasında kimyasal bir reaksiyondur. Basitleştirmek için, aşağıdaki reaksiyonu görebiliriz, burada CnHm bizim yakıtımızdır (hidrokarbon): CnHm-S + H2 = CnHm + H2S
Gerçek kimyasal reaksiyonlar bundan çok daha karmaşıktır, ancak okuyucu Hidrojenin kükürdü yakıtı (hidrokarbon) "temizleyerek" yakaladığını anlamalıdır. Bu tür bir reaksiyonun etkinliği, katalizörün tipi ve durumu, reaktör ve tesisin boyutu, reaksiyonun sıcaklığı ve basıncı gibi birçok faktöre bağlı olacaktır. Bunun düzgün bir şekilde gerçekleşmesi için, tesisler ısı eşanjörleri, fırınlar, pompalar ve kompresörler ile donatılmıştır. Reaktörden sonra, akışı 2 akıma ayırmaktan sorumlu bir sistem vardır: sıvı (esas olarak temiz yakıtımızdan oluşur) ve gaz (temelde H2 ve H2S karışımı olan geri dönüşüm gazı olarak adlandırılır).
Bu tür tesislerde farklı işlevlere sahip iki tip kompresör vardır:
- Geri dönüşüm kompresörü: işlemdeki geri dönüşüm gazını yeniden enjekte etmekten sorumludur. Bu makine normalde santrifüjlüdür, çünkü buradaki delta P sadece tesis ekipmanlarındaki basınç kaybını telafi etmek içindir, ancak akış yüksektir. - Make up kompresörü: H2S'yi oluşturan ve yakıtımızdaki kirleticileri temizleyen kimyasal reaksiyonda tüketilen H2'yi telafi etmek için normalde bir PSA sisteminden gelen taze H2 enjekte etmekten sorumludur. Bu makine normalde pistonlu bir kompresördür, çünkü akış yüksek değildir, ancak sıkıştırma oranı yüksektir. Örneğin Güney Amerika'da kurulu dizel için HDT'de 20 bar'dan 130 bar'a kadar H2 basınçlandırılacaktır. Bu tip kompresör sonraki sayfaların odak noktası olacaktır.
Önemli gözlemler:
- Dünyadaki farklı tesisler için farklı konfigürasyonlar bulabilirsiniz ve bazı durumlarda hem geri dönüşüm hem de make up kompresörü ayrı
110 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
akışlara sahip tek bir makinede sağlanabilir, ancak bu yazarın son 10 yılda ziyaret ettiği tesislerde bulunan en yaygın konfigürasyondur.
- Hidro Kırma Ünitelerinde aynı kompresör konfigürasyonu kullanılır, ancak bu tesisler normal Hidrodesülfürizasyon ve Hidro Arıtma Tesislerinden daha esnektir, çünkü sadece kontamine atık maddeleri ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda daha fazla benzin, gazyağı ve dizel üretirler.
- Bu tür kompresörleri başka tesislerde de bulabilirsiniz, ancak buradaki odak noktamız pistonlu kompresör ve son yıllarda rafinaj endüstrisindeki ana uygulaması Hidro-rafine tesislerinin tamamlanmasıdır.
Pistonlu Kompresör: Tasarım, İmalat, Bakım ve Güvenilirlik
Pistonlu kompresör, normalde bir elektrik motorundan gelen enerjiyi, yataklarla desteklenen ve bağlantı çubukları vasıtasıyla çapraz kafalara bağlanan bir krank milini hareket ettirmek için kullanan güçlü bir makinedir. Çapraz kafalar daha sonra piston çubuklarına bağlanır ve pistonları doğrusal bir hareketle hareket ettirerek H2'yi reaktör çalışma basıncına göre sıkıştırır.
HCC, HDS ve HDT tesislerindeki zorlu proses koşullarına dayanmak için OEM'ler, her bir bileşen için malzeme, üretim süreci ve kalite kontrolünü dikkatlice seçmelidir: kimyasal analiz, çekme, sertlik ve darbe testleri, boyut kontrolü, ultrasonik ve boya penetranı veya manyetik parçacık Testler sadece orijinal kompresör için değil, aynı zamanda bakım faaliyetleri için pistonlar, piston çubukları, çapraz kafalar ve krank milleri gibi büyük parçalar satın alındığında da önerilir. Diğer önemli bileşenler, her bir sıkıştırma
TEKNİK MAKALE
çevriminde açılıp kapanan, kompresörün en zor kısmı olan kompresör valfleri ve krank karterine proses gazının girmesini önleyen ana paketleme olarak da adlandırılan stuffing boxdur. Valfler, çok sayıda döngüye ve yüksek sıcaklık, gaz kirliliği, korozyon, sürüklenen sıvılar vb. gibi çevresel streslere karşı dikkatli bir şekilde tasarlanmalıdır. Operatörler, bu bileşen için en yaygın hasar mekanizmalarına dikkat etmelidir: Aşınma, yorgunluk, yabancı maddelerden kaynaklanan hasarlar (sıvı taşınması, aşırı yağlama, kirli gaz) ve anormal mekanik hareket (normalde yanlış valf seçimiyle ilgilidir). Pistonlu kompresör çalıştıran şirketler için iyi bir tavsiye, valf onarımı için uzman bir ortağa güvenmektir. Burckhardt Compression gibi şirketler valfleri onarabilir, doğru yedek parçalar sağlayabilir ve kompresör performansını artırmak, enerji tasarrufu yapmak ve MTBF'yi iyileştirmek için iyileştirmeler önerebilir.
Salmastra kutusu ve piston segmanları da pistonlu kompresörler için önemli bir konudur. Piston ve piston çubuğunun ağırlığı, malzeme tasarımı ve geometrisi, proses gazı, sıcaklık, basınçlar, yağlama varlığı ve diğer faktörler bu bileşenlerin performansını etkiler. Son zamanlarda geliştirilen mühendislik plastikleri nedeniyle, herhangi bir yağlama olmadan 300 bara ulaşmak mümkündür. Ancak bu tür malzemeler, böyle bir mucizenin nasıl mümkün olduğunu açıklayan özel bir makaleyi hak ediyor!
Avrupa Pistonlu Kompresörler Forumu'na göre, kompresör arızalarının en sık görülen nedenlerinden biri, yeni tesis gereksinimleri nedeniyle tasarım dışı çalışma durumudur. Bu nedenle, güvenilir bir çalışmayı garanti etmek için, OEM'i olası tüm çalışma durumları hakkında bilgilendirmek önemlidir. Örneğin rafinerilerde, normal proses gazı H2 olsa bile, birçok kompresör de N2 için tasarlanmıştır, çünkü bu tür bir gazla çalışır tesis başlangıcı sırasında gereklidir. Tüm durumları göz önünde bulundurarak OEM, tasarımın en iyi uygulamalarına ve API 618'de önerilen yönergelere uyabilecek bir kompresör çerçevesi seçecektir. Tesisinizde değişiklik olması durumunda sadece kompresörünüzü yeniden boyutlandırmak için çalışma gerekli değildir, ama aynı zamanda şaft takımının bileşenleri değiştirildiğinde (motor, kaplin, volan, krank mili) burulma analizi veya boruların, desteklerin, titreşim sönümleyicilerin, orifis plakalarının ve ilgili bileşenlerin uygun boyutta olduğunu doğrulamak için bir titreşim ve titreşim revizyon kontrolü gerekmektedir. Diğer önemli hususlar, karter ve silindirler için yağlama üniteleri gibi kompresör yardımcılarıdır; soğutma suyu üniteleri, kompresör odasında tuz oluşumu ve korozyon olasılığını azaltacak ve proses gazının uygun şekilde soğutulmasını garanti edecek; elektrik motoru, bağlantılar, soğutucular, sönümleyiciler; Enstrümantasyon; kompresör kontrol sistemi. Tesisiniz için uygun basınç, sıcaklık ve debide gazı garantilemek için bu tür ekipmanlar kompresörünüz kadar önemlidir ve bu yardımcılar için de en iyi bakım periyotlarına uymanın önemi daha fazla vurgulanamaz. Son olarak, rafinerilere monte edilen bir pistonlu kompresörün her bir parçasının, bu tür ekipmanların önemi ve teknik karmaşıklığı göz önüne alındığında, uygun teknik ürünler adını hak ettiğini söylemek mümkündür. Son kullanıcılar için önemli olan, bakım programını periyodik olarak değerlendirmek, her zaman sorunların temel nedenine göre hareket etmek ve kompresörün çalışma sırasında üstesinden gelmek zorunda kalacağı gerçek zorlukları göz önünde bulundurarak proses mühendislerinin gereksinimlerini gözlemlemektir. Modernizasyon ve mühendislik projeleri için, Burckhardt Compression gibi OEM'ler, anahtar teslimi projelerde, fizibilite çalışmaları ve temel neden analizinden, kompresör ana parçalarının ve yardımcılarının kapasite artırımı, revizyonu ve değiştirilmesine kadar geniş bir çözüm yelpazesi ve uzun yıllara dayanan deneyim sunabilir.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 111
AIR WORLD KISA HABERLER
Tamsan Kompresör
Dalya dedi
Tamsan'ın Ankara Başkent OSB’deki fabrikasında 10.000. Vidalı kompresörün banttan çıkışını kutlayan Zafer Üdül, şirketin mühendisleri ve çalışanları ile biraraya gelerek teşekkür konuşması yaptı. Tamsan Kompresörün, ayrıca kompresör vidası imalatında 7311.vida grubunun hizmete alınışını da aynı organizasyonda kutlayan Üdül, hedeflerinin kısa süre içinde vida grubunda da 10.000 rakamına ulaşmak olduğunu açıkladı. Zafer Üdül’e 10.000.makina’nın anısına yapılan maket verildi. Kutlamada firmanın üst düzey yöneticileri de hazır bulundu. Tamsan Kompresör’ün son dönemde yaptığı yeni yatırımların sonucu olarak, özellikle yurt içi ve yurt dışında önemli gelişmelerin yaşadığı açıklanırken, moraller yerindeydi.
Topkapı Endüstriel Ankara Merkezli KMC Makina ile anlaştı Bayisi olduğu KEMROC altyapı ve kanal makinaları ile ismini son dönemde sıkça duyuran KMC Makine Sanayi, kompresör sektörüne Kaeser Seyyar dizel kompresörlerle girdi. Topkapı Endüstri firması ile anlaşarak KAESER’in seyyar dizel kompresörlerinin bayisi olan firma sahibi Ulaş Öktem’in özellikle kırıcı el tabancaları ve seyyar dizel kompresörde 10 yılı aşkın satış tecrübesinin bölgeye hareketlilik getireceği düşünülüyor. Kaeser Seyyar kompresörlerin özellikle İnşaat Sektörü firmalarının yoğunlaştığı başta Ankara ve çevresinde tanıtımlarına başlayan firmanın 2021 yılında göstereceği performans merak ediliyor. KAESER seyyar dizel kompresörler düşük yakıt sarfiyatı, servis ağı ve maliyetleri ile ön plana çıkıyor. 112 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
AIR WORLD KISA HABERLER
TÜYLÜOĞLU MAKİNA’DAN
YENİ YATIRIM Ruut Blower markasıyla 1997’den bugüne blower üretiminde sektör lideri olan Tüylüoğlu Makine, artan iş hacmi ve ihracat nedeniyle yeni makine ve ekipman yatırımı yaptı. Firma Roots tipi blower imalatında Türkiye’nin ilk yerli üretici firması olarak ön plana çıkıyor. Gerekli formasyonu yurtdışında alınan eğitimlerle tamamlayan teknik personeli ile özellikle yurt dışında da sektörün
günden güne artan taleplerine başarıyla cevap vermek için yapılan yatırımlarla talepleri karşılamayı hedefliyor Bugün itibarıyla üretiminin ana konusu haline gelmiş olan Blower çeşitleri, sanayinin ve günlük yaşamın ihtiyaç duyduğu, yüksek debili düşük basınçlı hava ve vakum uygulamalarında çok geniş bir sektöre hitap ediyor.
Tamturbo, Modüler Kompresör Odası'nı tanıttı
Tamturbo, yağmur, kar, ısı, kirlilik vb. gibi dış etkenlerden korunan modüler, hareketli ve esnek bir çözüme ihtiyaç duyan müşteriler için çok sayıda konteynerli basınçlı hava sistemi sunmuş bir firma. Firma büyük sanayi kuruluşlarının her şey dahil bir modüler kompresör odası talep etmesiyle, konteyner içerisinde herşey dahil sistemler yapmaya başladı. Tesis alanının önemli olduğu durumlarda, müşteriler kompresör odasını dışarıya yerleştirmeyi tercih edebiliyor.
Diğer zamanlarda müşteriler, üretim çalışma süresini güvence altına almak için daha anahtar teslimi bir işlem için bir kompresör kurulumunu yapılandırmak isteyebiliyor. Bu ihtiyaçları karşılamak için Tamturbo Modüler Kompresör Odası'nı MCR'yi piyasaya çıkarttığını duyurdu. MCR, çevresel eklentilerden akıllı bağlantı ve kontrol eklentilerine, ISO 8573-1: 2010 filtreleme sınıfı ile müşteri beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için güvenlik tedbirlerine kadar
çeşitli seçeneklerle sunuluyor. Ayrıca ön filtreleme, ön ısıtma, ön soğutma, kurutucu, basınçlı hava kalitesi yönetimi, son teknoloji verimlilik yönetim sistemi, kompresör için kapalı döngü soğutma ve diğer bileşenler için soğutma gibi basınçlı hava ön ve son işlemlerini de içeriyor. Bu kompakt dizaynda tek yapılması gereken güç kaynağına bağlamak, basınçlı hava borularını bağlamak ve en verimli ve en kaliteli basınçlı havanın keyfini çıkarmaya başlamak olarak görülüyor.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 113
HABER
y a ç k İlker A
yolu " r o "Kalkınmamızın geçiy en t mek t üre ÖZEL RÖPORTAJ
"Şirket olarak da ülke olarak da kalkınmamızın yolu üretmekten ve ihraç etmekten geçiyor. Dünyada ekonomi basamaklarını hızla tırmanan ülke ve şirketlerin ortak noktası bu…"
114 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Murat Alişiroğlu
RÖPORTAJ
"Basınçlı Hava Filtreleri konusunda pazarda son 4 yılda çok büyük yol kat ettik. Marka bilinirliğimiz şu anda son kullanıcı mertebesine ulaşmış durumda."
A
irmaster Firması'nın Genel Müdürü İlker Akçay, 2021 yılı hedeflerini, sektöre dair merak edilenleri ve geleceğe dair büyüme planlarını Air World Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Alişiroğlu'na anlattı. n Merhaba İlker bey, sizi dergimizin ilk sayılarından bugüne tanıyoruz. Fakat okurlarımızdan merak edenler için sormak istiyorum. İlker Akçay kimdir? Tahsiliniz, neden filtre sektöründesiniz kısaca anlatabilir misiniz? Murat Bey öncelikle basınçlı hava sektörünün yerli ve milli olması konusunda göstermiş olduğunuz büyük gayreti takdirle karşılıyor ve yerli bir üretici olarak hakkınızı ödeyemeyeceğimizi belirtmek istiyorum. Derginizin ve sizlerin ilk günden beri yanınızda olmamız, bu sektörün birleştirici bir güce ihtiyacı olduğuna ve sizin de bunu başaracağınıza olan inancımızdı. Bizleri haklı çıkardınız… Cefakâr ve fedakâr çalışmalarınızı ve başarılarınızı yakından takip ediyoruz. Hep yanınızdaydık, her zaman da yanınızda olacağız. 1972 yılında İstanbul'da memur bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. İlkokul eğitimim sonrasında girdiğim sınavlarda English High School, bugünkü adıyla Nişantaşı Anadolu Lisesi ni kazandım. 7 yıllık İngilizce eğitimin ardından 1990 yılında İTÜ Uçak Mühendisliği Fakültesini kazanarak 4 yıllık zorlu bir sürecin ardından mezun oldum. Üniversite yıllarında başladığım Almanca eğitimime üniversite sonrası Almanya da 1 yıl boyunca devam ettim. Stuttgart Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimine başlayacakken vatan
hasretine dayanamayarak yurda döndüm. Hemen askerlik vazifemi tamamlayarak çalışmaya başladım ve çalışırken Pazarlama konusunda Yüksek Lisansımı tamamlayarak “resmi eğitim hayatımı” tamamladım. Ancak hayat en büyük okul malumunuz, her gün farklı bir konuda öğrenmeye, gelişmeye ve eğitime devam ediyorum. Filtre sektörüne girişim tamamen tesadüf. Shell'de çalıştığım dönemde bir aile dostumuz çok küçük kapasitelerle ve eski yöntemlerle filtre imalatı yapıyor ancak sermaye sıkıntısı yaşıyordu ve bana ortaklık teklif etti. Belli bir miktar sermayeyi gerekirse kaybetmek riskini de göze alarak kabul ettim. 2010 yılına kadar neredeyse hiç ilgilenmedim. 2010 yılında profesyonel çalışmayı bıraktım ve kendime bir gayrimenkul danışmanlık şirketi kurdum. Bu dönemde de ortağımla yollarımız ayrıldı ve DELTA yı ben devir aldım. 2017 yılına kadar zamanımın yüzde 30'unu ayırdığım Delta Endüstriyel Makine Ürünleri Ltd ye, 2017 de danışmanlık şirketimi devir ettikten sonra yüzde 100 zaman ayırmaya başladım. O günden beri gözle görülür bir ivmeyle büyüyoruz… n AIRMASTER olarak filtre sektöründe her geçen gün pazarda ciddi bir ivme yakaladığınızı biliyoruz. DELTA ve AIRMASTER markasını okurlarımıza anlatır mısınız. Ürün gamınız nelerden oluşuyor? Şu anda kaç kişilik bir ekibiniz var? Şirketimizin resmi adı Delta Endüstriyel Makine Ürünleri ve Danışmanlık Ltd Şti, ancak ürünlerimizi AIRMASTER tescilli markamızla pazarlıyoruz. Basınçlı Hava Filtreleri konusunda pazarda son 4 yılda çok büyük yol kat ettik. Marka bilinirliğimiz şu anda son
kullanıcı mertebesine ulaşmış durumda. Gerek kamu gerekse özel sektörde satın almalarda markamızı teknik şartnamelerde görmek bize gurur veriyor. Kompresör üreticileri ve servisleri Hava Kurutucusu üreticileri, Azot ve Oksijen Jeneratörü üreticileri, Medikal Sistem üreticilerinin vazgeçilmez iş ortağıyız artık. Ürünlerimiz 6 ana gruptan oluşuyor; F Serisi Basınçlı Hava Filtrelerimiz, CND Serisi Su Separatörlerimiz, V Serisi Vakum Filtrelerimiz, FF Serisi Flanşlı Filtrelerimiz, HP Serisi ve SHP Serisi Yüksek Basınç Filtrelerimiz, Muadil Filtre Elementlerimiz. Şu anda 750 m2 alanda 10 kişilik bir ekiple faaliyet gösteriyoruz. Enjeksiyon döküm ve elektrostatik toz boya dışındaki tüm üretim faaliyetlerimizi firmamız bünyesinde yapıyoruz. n Birçok firma sektörde yaptığı işin de dışına çıkarak farklı branşlara da giriyor, sizin ise bu işin dışında farklı bir işiniz vardı orayı bırakıp buraya yoğunlaştığınızı biliyorum. Bunun sebebi neydi? İş hayatıma Borusan Otomotiv
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 115
RÖPORTAJ
"Babam koca bir çınar… Yorulduğumda ve bunaldığımda onun gölgesinde nefes alıyorum. Mücadele beni yıprattığında ve moralim bozulduğunda onun motive edici, bilgece konuşmalarıyla tekrar ayağa kalkıp kaldığım yerden devam ediyorum." de başladım, ardından Shell Türkiye şirketinde Satış Müdürlüğü, Proje Müdürlüğü ve İş Geliştirme Müdürlüğü yaptıktan sonra Alışan Uluslararası Lojistik'te İcra Kurulu Üyesi olarak çalıştım ve nihayetinde profesyonel iş hayatını bıraktım. Bu dönemde edindiğim dostluklar, iş hayatı bağlantıları ve varlıklı ağabeylerimin müthiş baskısıyla Gayrimenkul sektöründe uluslararası bir kuruluşun Broker/Acenteliğini yaptım ancak çok iyi bir kazanç elde etmeme rağmen Gayrimenkul Danışmanlığını bir türlü sevemedim. İçimde her zaman bir şeyler üretme, var etme, geliştirme ve satma isteği vardı. Çocukluğum saatleri, radyoları, fotoğraf makinelerini bozarak geçti… Esnaflığı da rahmetli dedemin bakkal dükkanında öğrendim. Zamanımın yüzde 30'unu ayırmama rağmen DELTA'nın küçük ama kararlı adımlarla büyümesi, yeni müşterilerin ve yeni ürünlerin ortaya çıkması beni mutlu etmeye yetti ve aradığım huzur ve mutluluğu üretimde buldum. Yaptığınız işi sevmeniz ve ona saygı duymanız gerektiğine gönülden inanıyorum… Nefret ettiğiniz, kendinize yakıştırmadığınız bir işte başarılı olamazsınız.
Farklı alanlarda yatırım konusuna gelince; Firmalar farklı alanlara yatırım yapabilirler. Burada önemli olan mevcut yürüyen işlerinin nakit akış disiplini ve sermaye yeterliliğinin tam olmasıdır. Ayrıca sermaye sahipleri yeni işlerine odaklandıklarında, mevcut şirketleri kendilerinden bağımsız yürüyebilecek kurumsal bir organizasyona ve insan gücüne sahip olmalıdır, aksi takdirde her iki işi de kaybetme riski doğabilir. İyi planlanmış, iyi analiz edilmiş ve fizibilitesi doğru yapılmış farklı branşlara yatırım yapmaya ben de sıcak bakabilirim. n İşinize ciddi yatırımlar yapıp makineleşmeye ağırlık veriyorsunuz, üretim yeriniz değişti hedefiniz nedir? Sürdürülebilir kalite yönetimi, sürekli ürün geliştirme, kapasite artırma, maliyet düşürme gibi şirketlerin vazgeçilmez hedefleri ancak makineleşmeyle olabiliyor. Bu da şirketinize sürekli yatırım yapmanızı gerektiriyor. 2020 bizim için çok önemli bir yıldı. Ekonomik durgunluk ve Covid 19 un gölgesinde İkitelli Organize Sanayi deki 750 m2 lik yeni tesisimize taşındık. 2 adet
Hadi Akçay
116 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
CNC Torna ve 2 adet Helis Makinesi ile 4 makinelik bir parkura sahip olduk. Personel sayımızı 10 a çıkardık. İlave alım yaparak kadromuzu genişletecek ve organizasyonumuzun temellerini sağlamlaştıracağız. 2021 yılı hedefimiz sadece Türkiye’de değil yakın coğrafyada pazarımızı genişletmek ve Türkiye'de olduğu gibi yakın coğrafyada da birçok güzide firmanın OEM tedarikçisi olabilmektir. Basınçlı Hava Filtreleri konusunda vazgeçilmez bir iş ortağı olmak ve gerek ürün portföyümüzü, gerekse müşteri portföyümüzü geliştirmek ve büyütmektir. n Yaklaşık dört yıldır sizi tanıyorum fakat sizinle beraber de babanız ile de görüşür olduk. Babanızın burada olmasının size verdiği manevi güçten hep bahsediyorsunuz. Fakat iyi bir mali müşavir olduğunu da biliyoruz. Tam bir bütçe disiplini kurduğunu anlatmıştınız. Tam olarak hangi konularda desteğini görüyorsunuz babanızın? Özellikle çok yoğun çalışma temponuz olduğunu bildiğim için onun bu tempoda sizinle olması kendisine sıkıntı yaratıyor mu? Babam Hadi Akçay, ortağımla yollarımızı ayırdığımda en büyük manevi dayanağım oldu, o olmasa şirketi 3.şahıslara devir edecek ve hayatıma devam edecektim. Babam koca bir çınar… Yorulduğumda ve bunaldığımda onun gölgesinde nefes alıyorum. Mücadele beni yıprattığında ve moralim bozulduğunda onun motive edici, bilgece konuşmalarıyla tekrar ayağa kalkıp kaldığım yerden devam ediyorum. Gözüm arkada kalmadan sonsuz bir güven ile sırtımı ona yasladım, tüm zorlukların üstesinden kolaylıkla geliyorum. Dile kolay 50 yıllık muhasebecidir babam Hadi Akçay ve iddia ediyorum ki şirketimin muhasebe ve finans
RÖPORTAJ
kontrolü “kurumsalım” diyen ve cirosu bizden kat be kat yüksek birçok şirketten daha düzgün işlemektedir. Ben forvette, babam defansta çok iyi bir takım oyunu sergiliyoruz. Yetki ve sorumluluk alanlarımızın çok net ve keskin bir şekilde belirlenmiş olması, çok samimi bir baba-oğul ilişkimiz olmasına rağmen iş konusundaki karşılıklı beklentilerimiz ve profesyonel diyaloğumuz sayesinde bugünlere geldik. Bitmez tükenmez enerjisi, sürekli pozitif olması, işine olan sadakati, harika bir hesap uzmanı olması ve filleri kıskandıracak hafızasıyla iş yerinde benim maddi-manevi en büyük desteğimdir babam. Yoğun iş temposu arada kendisini bunaltsa da, “ben artık yavaş yavaş emekli mi olsam” dese de, emekli olduğunda evde “annemle baş başa kalacağı” hatırlatmasından sonra motive olup işine tekrar 4 elle sarılıyor n AIRMASTER da da yoğun bir çalışma temponuz ve düzgün bir iş anlayışı politikanız var. Bu sektörde kendinize kalitesi ve iş ahlakı açısından örnek aldığınız bir marka var mı? Bire bir örnek aldığım tek bir marka yok ama doğrularını ve iyi uygulamalarını örnek aldığım marka ve insan çok… Her markanın, her insanın olumlu, ahlaklı ve etik hareketlerini gözlemliyor, analiz ediyor, adapte ediyor ve uyguluyorum. Olumsuz, etik ve ahlak dışı hareketlerinde ise “biz asla böyle yapmayacağız” diyorum. Profesyonel iş hayatımda Borusan Otomotiv, Shell Türkiye ve Alışan gibi sektöründe lider kuruluşlarda görev yaptım. Bunlardan Shell de geçirdiğim 8 yıllık dönemde, global şirketlerin iş etiğini, iş ahlakını ve iş yapış tarzını çok benimsedim. Merkezinde insan olan iş yapış şeklini çok seviyorum. Ben kendimi şirketimle çok
"Maksimum Kalite / Optimum Fiyat anlayışımız kurulduğumuz ilk günden beri devam ediyor, bundan sonra da devam edecek." bağdaştırıyorum Murat Bey. Kendimi insani değerlere ne kadar yaklaştırabilirsem bunun pozitif yansımasını çalışanlarımızda, iş ortaklarımızda ve tedarikçilerimizde doğrudan gözlemleyebiliyorum. Rahmetli dedemin sözü kulaklarımdan hiç gitmiyor; “insan olmak çok zor oğul” derdi. Eğer insan olmayı başarabilirsek iş ahlakı, iş etiği, kalite, çalışan mutluluğu, müşteri mutluluğu gibi kavramlara gerek kalmıyor. Her şeyden önemlisi bu anlayış başta ailenize ve çevrenize yansıyor ve her zaman pozitif, her zaman huzurlu olmanız garanti oluyor.
n Firmanızın 2020 yılı hedefi neydi? Ne oldu? İhracaat hedefiniz neydi? Ne oldu? Dersek vereceğiniz rakamlar ne olur? 2020 yılı ihracat durumunuz nedir? 2021 Yılı hedefiniz ne olacak? Rakam değil ama yüzdelerle
konuşmanın daha anlamlı olacağını düşünüyorum. 2020 yılında 2019 a göre TL bazında yüzde 100, Euro bazında yüzde 67 büyümeyi başardık. Hedeflerimizin üzerinde bir büyüme yakaladık. İhracatın ciromuz içindeki payı gün geçtikçe artıyor. Bu son derece olumlu bir gelişme bizim için. 2020 yılında ciromuzun yüzde 15 ini doğrudan ihracat oluşturdu. 2021 yılı hedefimiz bu oranı yüzde 25'e çıkartabilmek. Şirket olarak da ülke olarak da kalkınmamızın yolu üretmekten ve ihraç etmekten geçiyor. Dünyada ekonomi basamaklarını hızla tırmanan ülke ve şirketlerin ortak noktası bu… Yeni pazarlar bulmak, yeni ürünler geliştirmek, kalite odaklı çalışmak ve finansal disiplinle DELTA ya da piyasada bilinen markasıya AIRMASTER ın kısa sürede çok daha zorlu hedefleri yakalayacağına gönülden inanıyorum.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 117
k ı l ğ Sa
HABER
HEM
sağlığımızı dünyayı
Kirleten Maddelere Dikkat! Endokrin bozucular yani hormon bozucu maddeler artık hayatımızın her yerinde. Dünya otoriterleri bu maddelerin kullanımına izin verse de etkileri dünyamız ve sağlığımız açısından tehdit unsuru içeriyor. » Kardelen Ayten Diyetisyen 118 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
SAĞLIK
Hormonları Bozan Maddeler NELERDİR?
K
imyasal maddeler sağlığı pek çok yönden etkilemektedir. Bu maddelere maruz kalma sonucunda çeşitli hastalıklar meydana geldiği gibi, toksik kimyasallara maruziyet, gerek sinir sistemini etkileyerek gerekse akciğer oksijen kapasitesini azaltarak refleks ve dikkat kaybı ile kazalara da yol açabilir.
BPA (bisfenil a): Vücuda girdikten sonra hormon gibi hareket eder. Üreme sorunları, obezite, rahim, meme ilintili kanser ve diğer sağlık sorunları, kalp hastalıklarına neden olduğu gösterilmiştir. Bu maddenin çok fazla insanda kalıntısının biriktiği de bilinmektedir. Konserve kutularında, fiş ve benzeri kağıtlarda bulunur. Dokunma ile birkaç saniyede kana geçebilir. PC kodu olan plastiklerde tehlikelidir ve dikkat edilmelidir. Dioksin: Düşük dozlarda bile etkisi yüksektir. Bağışıklık ve üreme sistemini olumsuz etkiler. Kadın cinsiyet hormonlarının işleyişini bozar. Anne karnındaki bebeğin ileri yaşlarda kısır olmasına sebep olabilmektedir. Çok uzun süre bozulmadan kalabilmektedir. Tüm hayvansal kaynaklı besinlerde bulunabilmektedir. Bu nedenle organik/serbest gezen tüketilmelidir.
Atrazin: Prostat ilintili sorunlara yol açabildiği belirtilmektedir. Erkek kurbağaları dişileştirmesi hatta erkek kurbağalarının dişiler gibi yumurta üretmesine neden olmasıyla ün salmıştır. Doğaya salındığında içme sularına karışmaktadır bu nedenle filtre su tüketilmelidir.
Perklorat: Roket yakıtıdır. Genellikle süt ürünlerine karışmaktadır. Vücuda girdiğinde iyot ile yarıştığı için tiroit ilintili sorunlara yol açabilmektedir. Diyette yeterli miktarda iyot alınmalıdır. Alev geciktiriciler: Tiroit hormonlarının işleyişini bozarlar. Zeka geriliği, beynin işlevlerini tam yerine getirememesi gibi sorunlara yol açarlar. Doğada bozulmadan durabilirler. Korunması ise pek mümkün olmamakla birlikte, yasal düzenlemeleri gereklidir. Vücudu temizlemek için detoks yöntemleri uygulanabilir.
Kurşun: Zayıf hafıza, düşük akademik başarı, sinir sistemi ve böbrek sorunları, doğum kusurları, kaygı, yüksek tansiyon, diyabet, depresyon gibi sorunlarla
ilişkilidir. Doğada azalmıştır fakat hala kurşun testi yüksek çıkan bireyler bulunmaktadır.
Arsenik: Çoğunlukla sulara karışmaktadır. Cilt, mesane, akciğer kanserleri, obezite, diyabet, yüksek tansiyon, osteoporoz ile ilişkilidir. Korunmak için filtre su tüketilmelidir. Civa: Güçlü bir endokrin sistem bozucudur. Amalgam dolgular, cilt bakım ürünleri, çok büyük balıklar risklidir.
Perflorin kimyasallar: Doğada bozulmadan sağlam durabilen bir kimyasaldır. Sperm kalitesinin düşmesi, düşük doğum ağırlığı, böbrek ve tiroit hastalıkları, yüksek kolesterol gibi sorunlara yol açabilmektedir. Teflon tavalarda, mobilya ve halıların sudan etkilenmemesi için üretiminde kullanılır. Çelik tavalar tercih edilmelidir. Organofosfat pestisitler: Çoğunlukla tarımda kullanılmaktadır. Böceklenmeleri önlemek için kullanılsa da insan sağlığı üzerinde ciddi etkileri bulunmaktadır. Sinir sisteminin bozulması, kanser ve birçok hastalığa sebep olmaktadır. Olabildiğince organik beslenme, meyve ve sebzelerin iyi yıkanması gerekmektedir.
Glikol esterleri: Temizlik malzemelerinde kullanılır. Akciğer kanseri, üreme ve doğum kusurlarına neden olabilmektedir. Sağlıklı beslenme ve temizlik için saf su, sirke kullanımı önerilmektedir.
Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur. Sağlıklı beslenmede diyetin öncelikli görevi, metabolik gereksinimleri karşılayan ve vücudun çalışması için gerekli enerji ve besin ögelerini yeterli miktarda sağlamaktır. Beslenme sorunlarının önlenmesindeki en önemli ve etkili yöntem şüphesiz beslenme eğitimidir. Beslenme eğitimi, sağlıklı yaşam biçimi ve optimal beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesi, yanlış ve olumsuz beslenme uygulamalarının ortadan kaldırılması, besinlerin sağlık bozucu duruma gelmesinin önlemesi ve besin kaynaklarının daha etkin ve ekonomik kullanımı konularında toplumu eğiterek beslenme durumunun düzeltilmesini amaçlar. Eğitimin yaygın, etkin ve sürekli olması amaca ulaşabilmesi için kesinlikle gereklidir. 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 119
HABER
t a n a S KÜLTÜR
120 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
PANEL
Kültür Sanat Dünyası'nda Kadın Yöneticiler
K
» Merve Kılıç Gazeteci
mervekilic9214@gmail.com
Ankara Kent Konseyi düzenlediği etkinlikte Ankara'daki köklü müzelerin kadın yöneticilerini "Ankara'da Müzecilik, Kültür Sanat, Turizm Hayatında Kadın" panelinde buluşturdu
adın haklarını çiçekle böcekle bir günlüğüne sosyal medyalarda kutsayıp ertesi gün her alanda gaspına devam ettiğimiz bir 8 Mart'ı daha geride bıraktık. Ne yazık ki Mars'a indiğimiz bu yüzyılda hala kadınlar her alanda ötekileştiriliyor, iş yerlerinde mobbing yaşıyor, tacize uğruyor, şiddet görüyor, erkek egemen toplumun kısıtlamalarıyla boğuşuyor. Kadınları öldüren, tecavüz eden suçlular bir şekilde sokakta rahatça yürüyebilecek cesareti buluyorlar. Bu yüzden maalesef hala 8 Mart'larda bunları konuşmaktan başarıları ve kadınların güçlü konumda olduğu hikayeleri konuşamıyoruz. Bu sebeple 8 Mart'ta Ankara Kent Konseyi'nin düzenlediği farkındalık etkinliği çerçevesinde bu bölümde değerli okurlarımıza kültür sanat dünyasında var olan kadın yöneticilerin başarılarını aktaracağım. Ankara Kent Konseyi düzenlediği etkinlikte Ankara'daki köklü müzelerin kadın yöneticilerini "Ankara'da Müzecilik, Kültür Sanat, Turizm Hayatında Kadın" panelinde buluşturdu. Sanatçı Tohumluluk Başkanı Sanatçı Pınar Ayhan'ın moderetörlüğünde gerçekleşen panele Gökyay Satranç ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Birten Gökyay, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Müdürü Nazan Gezer, Rahmi M. Koç Müzesi Müdürü Özgür Ceren Can ve Mustafa Ayaz Müzesi Müdürü Nilay Ayaz katıldı.
Dünyanın En Büyük Satranç Koleksiyonu Kale'de
Ankara Sanayi Odası'nın da ilk kadın üyesi, Nurus Grup'un kurucu ortağı, IFUW (International Federation of University Women)' a 2004 - 2007 dönemi için Türkiye'den seçilen ilk Dünya başkan yardımcısı olan Gökyay Satranç ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Birten Gökyay; 8 Mart'ın kutlama değil anlama ve anlatma günü olduğunu söyleyerek toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin çok önemli
bir noktaya değindi. Gökyay'ın koleksiyoner olan eşiyle birlikte 1975'te Milano'da gördükleri satrançtan sonra satranç biriktirmeye başlamalarıyla devam eden satranç macerası 2012'de biriktirdikleri satrançların Guiness'te dünyanın en büyük satranç koleksiyonuna sahip olduklarına karar verilmesiyle taçlanır. Bu başarının ardından müze kurmaya karar veren Gökyay çifti, önce Gökyay Satranç Spor ve Kültür Vakfı kurar ve sonra da müzeyi açarlar. Meşhur bir İsviçre saat firmasının sıra dışı koleksiyonerlerle ilgili her sene çıkardıkları prestij kitabıyla ilgili 2 sene önce müzede yapılan çekimin kitabı bu yıl yayınlanır. Gökyay Vakfı Satranç Müzesinde şu an tam 716 satranç takımı sergileniyor. Ankara Kale'de bulunan 6 kadın ve 1 erkeğin çalıştığı müzenin içerisinde birçok ülkenin değerlerini yansıtan bir kültür barınıyor. Yaşayan Müzelere Hayat Veren Kadınlar
8 2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 121
PANEL
Rahmi M. Koç Müzesi
Koleksiyoner, sanatsever ve inşaat mühendisi olan Yüksel Erimtan'ın koleksiyonunun sergilendiği 2015 yılında ziyarete açılan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi açılışından 9 ay sonra Nazan Gezer'in müdürlüğüne emanet edilir. Yüksel Erimtan, Anadolu'nun kültür mirasına sahip çıkmak için 60 yılı aşkın süre boyunca arkeolojik eser koleksiyonu yapar ve koleksiyonerler derneği kurar. Koleksiyonu genişledikçe müze fikri gelişen Erimtan, Ankara'nın Kale bölgesinde Anadolu Medeniyetleri ve Rahmi Koç Müzesi'nin arasında kalan 3 metruk bina alınıp yeniden yapılır. Bu yeniden yapılma sürecinde ise yıllardır üstün katkı ve destek gösteren kadın Yüksel Erimtan'ın eşi Nurdan Erimtan'dan başka bir güçlü kadından daha bahsedilir: Prof. Ayşen Savaş. Müzenin mimarisini üstlenen 3 mimarın başında yine bir güçlü kadın vardır. Müzenin şimdiki müdürü ODTÜ Sosyoloji Mezunu Nazan Gezer, ayrıca yıllardır da gazetecilik mesleği icra etmiştir. Gezer, panelde yaptığı konuşmada çağdaş müzecilikte sosyolojiye duyulan ihtiyaç ve yaşayan müzelerin olması gerekliliğine değindi.
Tarihin Görgü Tanıkları Kadınlar
Mine Sofuoğlu'nun genel müdür olduğu Rahmi M. Koç Müzeleri'nin Ankara yönetiminde de bir güçlü kadın var. Seramik Sanatçısı ve Sanat Tarihçisi Özgür Ceren Can, ilk kişisel sergisini 2016 yılında bu müzede açar. Müzecilik çalışmalarının yöneticiliğinin hem endüstri hem de sanat alanında bir sektör olan seramiği beslediğini söyleyen Can, Rahmi M. Koç Müzesi'nin endüstri tarihimize ışık tuttuğundan bahsetti. Can, " Cumhuriyet kültürünün inşasında kadın aktörlerin ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ama bunu pratikte yaşamak bambaşka bir şey. Müthiş bir sorumluluk hissediyorsunuz. Müzede yapılan etkinliklerde kullandığımız dil, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hassasiyet çevrenizi sarmalıyor. Gündelik hayatta olduğundan çok daha fazla dikkat ediyoruz." cümlelerini kullandı. Ankara Rahmi Koç Müzesi'nin Koç ailesinin ticari ve sanayi hayatının başlangıcında çok önemli bir rolü olduğu için Ankara'nın ticari hayatına odaklanan bir koleksiyon sunar. 122 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
Mustafa Ayaz Müzesi
Gecekondudan Çağdaş Bir Müzeye
Mustafa Ayaz Müzesi, Mustafa Ayaz'ın gecekonduda başlayan 30 yıllık hayallerini çağdaş bir müzeye dönüştürme serüveni... 1974'de büyük bir mutlulukla Yenimahalle Şentepe'de bir gecekondusunu kuran Mustafa Ayaz, buranın bahçe duvarlarına kabartma yapar ve evin bodrumunu atölye olarak kullanır. Bu atölyede resimler çoğaldıkça çağdaş bir müze yapma gereksinimi duyan Ayaz, 2003 yılında işe koyulur ve Balgat'ta arsa satın alır. 2007'de inşaati biter ve 2009'da vakıf olarak faaliyete geçer. Mustafa Ayaz şöyle der: "Ben Mustafa, Atatürk ilke ve devrimleri sayesinde Mustafa Ayaz oldum. Atatürk'ün kurduğu Köy Enstitüleri olmasaydı bugün ne Ayaz ne de Mustafa Ayaz Müzesi vardı. Bu müzeyi kurarak başta Atatürk'e sonra Türk halkına olan borcumu ödemiş oldum. Sanattan kazandığımı yine sanat yoluyla halka geri vermiş oldum " Teması kadın olan Mustafa Ayaz Müzesi'nin Müdürü Nilay Ayaz, kadının müze için çok önemli olduğunu ve Mustafa Ayaz'ın ilk resimlerinde bol miktarda Kibele figürü olduğuna değindi.
MAKFED, Mesleki Yeterlilik Belgesi Sınav Ücretlerini karsılıyor Sektörde belgesiz çalısan kalmasın! MAKFED derneklerine üye firmaların sigortalı çalışanlarının Mesleki Yeterlilik belgesi zorunluluğu kapsamındaki tüm ulusal yeterliliklerin sınav ve belge ücretleri tek nokta başvurusu dahilinde karşılanacaktır.
HEMEN BASVURU IÇIN:
426 40 50
info@makfed.org
AKDER
AKIŞKAN GÜCÜ DERNEĞİ
Atatürk Bulvarı No:193 ASO Kule 7. Kat Kavaklıdere/ANKARA Tel: 0312 426 40 50 Faks: 0312 468 42 91 info@makfed.org
www.makfed.org
0312
HABER
“Satışta sadece ‘fiyat’ın gücüne inanan birine ‘fayda’yı sattıramazsınız!”
Neyi Satmaya Göre Programlandın » Baran Şimşek
Satış Eğitmeni info@baransimsek.com
Fiyatı mı Yoksa Değeri mi
124 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
SATIŞ EĞİTİMİ
M
üşterilerine sorduğun soruların yanıtı ‘değeri/fayda‘ yı ön plana çıkaran sorular mı, yoksa ‘fiyatı/ indirimi‘ ön plana çıkaran, akıllara getiren sorular mı? Cümlelerinin sonu gidip nereye dayanıyor fiyata mı, yoksa değere mi? İşte en önemlilerinden biri, sunumun ne odaklı ‘değer odaklı‘ mı yoksa ‘fiyat odaklı‘ mı? Sen müşteriyi fiyatçı diye suçlaya dur, belkide konu senden dolayı dönüp dolaşıp fiyata geliyor..! Olamaz mı?
Acaba, bir satıcı olarak, başkaları tarafından veya rakiplerinin etkisiyle ‘fiyatı satmaya’ göre mi programlandın, yoksa ‘değeri satmaya’ göre mi? İlk satış yaptığın günden bu güne kadar ‘yaşadığın tecrübeler‘ , ‘müşterilerden aldığın hayır yanıtları, ‘kaçırdığın satışlar‘ , ‘kazandığın satışlar‘ , ‘yaptığın gözlemler‘ , ‘duyduğun, öğrendiğin şeyler, seni nasıl bir satıcıya dönüştürdü, hangi ‘düşünce‘ ve ‘davranış‘larını pekiştirdi? Farkında olarak ya da farkında dahi olmadan ‘değeri ortaya koyma’ , ‘değer sunma’ , değer/ fayda odaklı bir satıcı olma yoluna mı girdin yoksa ‘fiyat satmaya çalışan’ bir satıcı olma yolunda mı kariyer yaptın? Bir çok satıcının hala, bir ‘ürünün veya hizmetin özellikleri’ ile sunduğu ‘fayda veya faydalar’ arasındaki farkı tam olarak, net bir biçimde ayırt edemediğini görmek, zaman zaman baltayı bilemenin ne kadar önemli ve ne kadar elzem olduğu konusunu tekrar aklıma getirdi. Baltayı bilemeden sürekli ağaç kesmeye devam edersen belli bir zaman sonra, ağzı körelen testerenle daha çok emek harcamana, daha çok ter akıtmana rağmen daha az ağaç kesersin. Tek kelimeyle, harika bir ifade.. “Bir ağacı devirmek için dokuz saatim olsaydı, ilk altı saatini baltamı bilemeye ayırırdım.” Abraham Lincoln. Yani… Daha çok, çaba göstermene ragmen daha az müşteri ile görüşebilirsin. Daha çok müşteri ziyaret edersin belki ama çok azını satışa dönüştüğünü görürsün. Daha çok satış görüşmesi yapmana rağmen daha az satış kapatırsın. Daha çok satış yapmana rağmen daha az kazanırsın,
evet… Zihinsel reflekslerinin ve bakış açının fiyat odaklı mı değer odaklımı olduğun anlamanın basit bir yolu. Kozmetik ürünleri satabilir misin? diye sorduğumda Zihnin hangi yönde çalışmaya, işlemeye başlıyor, genellikle ilk sorun veya ilk düşündüğün şey ne oluyor? “Acaba fiyatı ne, kaç para ya da en düşük kaçtan satabilirim, iskonto oranlarımız ne, acaba en ucuz firmayla aramızdaki fiyat farkı ne?” gibi fiyat endeksli sorular mı geliyor aklına, yoksa… Acaba bu ürünler müşterilerimin “Hayal ettikleri gibi çekici ve güzel görünmelerine nasıl katkı sağlayabilir?” diye mi düşünüyorsun? Farkı görebiliyor musun?
Peki o zaman, fiyatı satmaya inanan, sadece fiyatın gücüne inan, buna göre eğitilen (gerek piyasa tarafından gerek rakipler tarafından), donatılan hatta farkında dahi olmadan satış sunumlarını buna göre hazırlayan bir satıcının faydayı satmasını beklemek ne derece akıllıca, ne derece mümkün sence? ‘Satışla’, ‘satıcıyla’, ‘müşteriyle’, ‘fiyatla’, ‘değerle’, ‘müşterilerin satınalma nedenleri ile’ hangi yanlış inançların satış süreçlerini sabote ediyor? ‘Fiyatla’, ‘rekabetle’, ‘maliyetle’ ilgili hangi yanlış inançların, düşüncelerin satış süreçlerinde konunun, ‘fayda’yı bir kenara bırakarak hemen fiyata odaklanmasına ve kilitlenmesine neden oluyor? Satış, değer, fiyatla ilgili konularda gel-gitler yaşamak ve bocalamak yerine artık taşları yerli yerine oturtma zamanı gelmedi mi? Bozuk (yanlış) inançlar, yanlış düşünceler yanlış davranışlara, yanlış davranışlar müşteri kaybına ve satış kaybına dönüşür. Satışla ilgili düşünce, inanç ve yöntemlerini gözden geçirme zamanı gelmedi mi? Satıcılar şirketlerin, kârları, ciroları ve başarıları üzerinden ölümcül bir etkiye sahiptir. Satış eğitimleri de etkili, satıcıların yetişmesinde hayati bir öneme sahiptir. Satış konusunda daha eğitimli ve daha donanımlı olmak satıcıların, öz güvenlerini güçlenir, bu önce satıcıyı ve hemen ardından müşteriyi etkiler, sonra şirketin cirosunu ve kârlılığını. İyi bir satıcı, bir ürünün “geleceğini” dolayısı ile bir şirketin geleceğini etkiler, sencede öyle değil mi?
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 125
HABER
Vidalı Kompresör Hesapları ile ilgilİ
Formüller
Dairenin (Boru veya Silindir İç Çaplarının) Kesit Alanı: A = (Pi*d2)/4 = mm2 Pi = 3.14159265 D = Çap (mm) –İç ÇapA = Alan (mm2) –İç Kesit Alanı1 m2 = 100 dm2 = 10,000 cm2 = 1,000,000 mm2
A = Akışa Dik Kesit Alanı (m2 ) 1 m3/s = 60 m3/dk = 1000 litre/saniye (L/s) 1 m3/dk = 1/60 m3/s = 1000 litre/dakika (L/dk) 1 m3/h = 60 m3/dk = 1000 litre/saat (L/h)
Borunun (Uzunluğuna göre) veya Silindirin (Yüksekliğine göre) Hacmi:
Kasnak Çaplarına Göre (Yaklaşık) Motor ve Vida Devir Oranları:
V = A * h = mm3
Dm = Motor Kasnağı Çapı ( mm) Dv = Vida Kasnağı Çapı (mm) nm = Motor Devir Sayısı (d/dk) nv = Vida Devir Sayısı (d/dk) i= Vida/Motor devir oranı = Dm/Dv nv= nm * i = nm* (Dm/Dv)
A = Alan (mm2) –İç Kesit Alanı, İç çapa göre hesaplanmış alanh = Borunun uzunluğu veya silindirin yüksekliği (mm) V = Hacim (mm3) 1 dm3 = 1 litre = 1,000,000 mm3 = 1000 cm3 = 0.001 m3 1 m3 = 1000 dm3 = 1000 litre
Dişlikutusu (GearBox) Dişlilerinin Diş Sayısına Göre Devir Oranı:
v Dairenin (veya Çemberin) Çevresi (çevresel uzunluk) = Pi*d
Dm = Çeviren (Hareket veren) dişlinin diş sayısı Dv = Çevrilen (Hareket alan) dişlinin diş sayısı
Pi= 3.14159265 d= Çap
nm = Çeviren dişlinin Devir sayısı (d/dk) nv = Çevrilen dişlinin DevirSayısı (d/dk)
Dairenin Belli Bir Sarma açısına göre çevresel uzunluk=(Pi*∝ * d)/360
i= Çevrilen/Çeviren devir oranı = Dm/Dv nv= nm * i = nm* (Dm/Dv)
∝ = Sarma açısı (derece) => yarım daire için ∝ = 180º v Bir kesitten geçen (Boru içinden veya kanal içinden) geçen akışkanın hızı:
Motor Gücünün kW, HP (Beygir Gücü), kcal/h olarak farklı ifadeleri:
v = Q / A = m/s
1 HP (metrik) = 75*9.80665 kg*m/sn2 = 735.5 Watt = 0.7355 kW
Q = Akışkanın debisi (m3/s)
1 kW = 1/0.7355 HP = 1.3596 HP
126 › AIR WORLD TÜRKİYE / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2021
HABER
Yaklaşık değerler: 1 HP (metrik, PS) = 736 Watt, 1 kW= 1.36 HP (metrik sistem) İngiliz/Amerikan sistemindeki HP'ye göre: 1 kW = 1.34 HP, 1 HP = 746 Watt 1 kW = 860 kcal/h 1 kWh Enerji = 860 kcal ısı enerjisi (1 kWh elektrik enerjisi, 860 kcal’lik ısıya denktir.)
Hız ile güç ve kuvvet ile basınç arasındaki bağlantılar: Güç = P = Kuvvet * Hız = F * v = Newton * m/s = Watt = 9.81 kg * m/s (9.80665)
T1= Başlangıç Sıcaklığı (Kelvin) P2= Sonuç Basıncı V2= Sonuç Hacmi T2= Sonuç Sıcaklığı (Kelvin) Sabit Sıcaklıkta: V2= V1* (P1/P2) , P2= P1*(V1/V2) 1 ºC = 273 K , 100 ºC = 373 K (Kelvin) -273 ºC = 0 K Sabit Basınçta : V2 = V1*(T2/T1) , T2= T1*(V2/V1) P1*V1 = m*R*T1 P2*V2 = m*R*T2
P = Güç (Watt) = 860 cal/h
m = kütle (kg, yoğunluk= m/V = deniz seviyesinde standart atmosfer 1.255 kg/m3)
1 kilogram kuvvet (kg) = 9.80665 Newton (N)
R = gaz sabiti (hava için 287 J/kgK)
(1 kg kütlenin dünyadaki ağırlığı = 1 kg kuvvet = kütle * yerçekimi ivmesi = 9.81 N)
(P1*V1)/(P2*V2) = T1/T2
P = Güç (HP/PS metrik sistem) = 75 kg(kuvvet)*m/s = 75*9.80665 N*m/s = 735.5 Watt F = Kuvvet (Newton) = basınç * alan = p*A = (N/m2) * m2 1 bar = 100,000 N/m2 = 100 kN/m2 = 10 N/cm2 = 10/9.80665 kg/cm2 = 1.02 kg/ cm2 1 atmosfer = 1.013 bar (deniz seviyesinde) 1 atmosfer ~= 1 bar ~= 1 kg/ cm2 Efektif Basınç = Manometreden Okunan Basınç = Gerçek Basınç – Atmosfer Basıncı 1 atm = 0 bar (efektif) = 1 bar (mutlak) (Hassas hesaplarda 1 atm = 1 .013 bar)
Sıkıştırılabilir akışkanların (gazların) hacmi ile basıncı arasındaki ilişki: P1*V1/T1 = P2*V2/T2 P1= Başlangıç Basıncı V1= Başlangıç Hacmi
Vidalı Kompresörün Serbest Hava Debisinin İfadesi (FAD):
FAD, kompresörün bastığı havanın emdiği havanın miktarı cinsinden ifadesidir. Yani 20 ºC referans emiş sıcaklığına göre, atmosfer basıncında, 1 dakikada emilen hava miktarı (hacim olarak); m3/dk (metreküp/dakika). Başkaca bir ifade yok ise, Kompresörün FAD değeri, kompresörün 1 dakikada bastığı havanın, 20 ºC’de, 1 atmosfer basınçta (0 bar efektif, 1-1.013 bar mutlak basınçta) kaplayacağı hacim anlamına gelir. Bununla birlikte, basınçlı hava aygıtlarının kapasitesi 0 ºC'yi referans alan Nm3/dk (normal metreküp/ dakika) cinsinden ifade edilebilmektedir. (Hava soğudukça kompresörün bastığı havanın kütlesi artar, ısındıkça azalır. Kompresör çıkışındaki hava ısınmış olduğu için emdiğinden daha fazla hacime sahip olur. Burada asıl olan kompresörün emdiği hava miktarıdır, ki, aynı miktarı çıkışına taşıyarak, basar.) Gerçekte boru içinden geçen havanın miktarı, kompresörün FAD değerinin çalışma basıncının mutlak (barometre) değerine bölünmesiyle bulunan değerdir. (Örneğin: 8 m3/dk FAD değeri ölçülüyorsa, 7 bar efektif basınçta, bu kompresörün bastığı hava boru içinden 1 m3/dk olarak geçiyor demektir. Boru içindeki hava hızını hesaplarken bu durumu dikkate almak gerekir.) NOT: “Debi” birim zamanda akış miktarı demektir.
2021 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN AIR WORLD TÜRKİYE ‹ 127