KASIM, 2016
YIL 7 - SAYI 33 / 15 TL
Yapı ve Yerleşimler Dergisi
bir bakışta
DOĞADAN GELEN
PERFORMANS
POMZA TAŞI
BRİSTOL 2015’İN EN YEŞİL BAŞKENTİ SARI IŞIK
Kentsel Dönüşüm
Rehberi
YÜZEN EVLER SU ÜSTÜNDE HAYAL GİBİ BİR YAŞAM
KADIKÖY
kale.com.tr
facebook.com/kalebodur
34
42
94
102
130 108
İÇİNDEKİLER
6
2
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
6 32
SEKTÖREL GÜNDEM
MİNİ PORTFÖY
80
MİMARİ BAKIŞ EFEKTA MİMARLIK KAYHAN ÇAKANEL OFFICEPAN CİHAN SEVİNDİK ZEYNEP CANAN SEVİNDİK DOĞAN TÜRKKAN
94
ENERJİ VERİMLİLİĞİ & YENİLENEBİLİR ENERJİ ENERJİ ETKİN BİNA TASARIM STRATEJİSİ
TOP 10 Amerikan Mimari Enstitüsü (AIA) ve enstitünün Çevre Komitesi (COTE) çevreyi koruyup iyileştiren en iyi on sürdürülebilir mimari ve ekolojik tasarım örneğini bir araya getirdi. 20 yıl boyunca verilmiş 200 COTE “En İyi On” ödülünün neredeyse tamamının detaylı bir incelemesini yapan “En İleriden Alınan Dersler” (Lessons from the Leading Edge) adlı yakın zamanda yayınlanan rapor, bu program ile ödüllendirilen tasarım projelerinin endüstrinin neredeyse bütün performans standartlarını gerisinde bıraktığını gösteriyor.
40
68
DOSYA
bir bakışta
KADIKÖY
102
ÇAMOĞLU MİMARLIK ÖMER ÇAMOĞLU AE MİMARLIK AHMET ERKURTOĞLU
ŞEHİR, YAŞAM & İNSAN
BRİSTOL
2015’İN en yeşİl başkentİ
108
126
68
74
95 82 178
124
128
140
MALZEME/ YÖNTEM/ UYGULAMA DOĞADAN GEELEN PERFORMANS POMZA TAŞI
KALEBODUR
AKÇANSA 93
KALEBODUR Ö.K.İ VE KARŞISI, 73, 79
ASPEN 14, 22, 24
KİLSAN 40
AVİVASA 30
ODE YALITIM 99
BERKER 20
ORKA 53
BUDERUS 97
PETRA 26
BRAAS 107
PONCE BLOC 111
BTM 28
RHEINZINK 12
ÇUHADAROĞLU 34
SERANİT 6, 8
DURAVİT 68
ŞIŞECAM DÜZCAM 10
ERYAP GRUP 16
TAYF ÇATI 42
SIRA DIŞI YAŞAM ALANLARI
FİLLİ BOYA 87
WILO POMPA 55
SU ÜSTÜNDE HAYAL GİBİ BİR YAŞAM; YÜZEN EVLER…
HYUNDAI HMF 32
YEŞİL YAPI KATALOĞU A.K.İ
ISICAM ARKA KAPAK
YTONG 62
SEKTÖRDEN RÖPORTAJ
İNOVASYON YEŞİL BİNALARDA KULLANILAN 5 İNOVATİF ÜRÜN
132 140
3
ADDO 18
KİLSAN M.FUAT EKMEKÇİOĞLU
128
Reklam İndeksi
EKODİZAYN
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
E KO LO J İ K YA P I V E Y E R L E Ş İ M L E R D E R G İ S İ
İMTIYAZ SAHIBI Sevda Yayla Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3 Daire:2 Ataşehir, İSTANBUL 0216 291 2520 SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Eren Cerciz GENEL YAYIN YÖNETMENİ Neşe Jones EDİTÖRLER Esra Baykara Ezgi Beyazıt Seda Nur Çınar REKLAM SATIŞ Deniz Yılmaz Ayfer Ayyüce Esin İnce
4
editör’den
ISSN NO 2146 - 9636
Değerli Okurlarımız Geçtiğimiz iki ayda da ülkemizin hatta dünyanın gündemi yine son derece yoğundu... Baş döndüren hızla gerçekleşen gelişmeleri iletişim araçalarını kullanarak yakından takip ediyoruz. Hepimiz farkındayız iletişim imkanları artıkça bilgiye ulaşmak da kolaylaşıyor, avuç içi kadar telefonumuz ile okyanus ötesi Amerika’nın seçim sonuçlarını izleyebiliyor, sınırlarımızı aşan gündemler hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Artık dünya avucumuzun içinde... 2 Nisan 1993 tarihinde kiralık bir hat ile ODTÜ’den Türkiye’nin ilk internet bağlantısının gerçekleşmesinin üzerinden 23 yıl geçmiş. Bu çokta uzun olmayan süre zarfında internet önce evlerimize girdi şimdi ise ellerimizde... Merak ettik ve ülkemizde mobil internet abone sayısını araştırdık, sonuç şaşırtıcı...Yaklaşık 80 milyon insanın yaşadığı ülkemizde mobil internet aboneliği 74 milyona ulaşmış, neredeyse kundakdaki bebek bile mobil internet abonesi... Bilgiye kolay ulaşmanın keyfini sürüp rahatlığını yaşarken, iletişim ağı içerisinde bilgiden bilgiye akıyor, kah gündemi takip ediyor, kah sosyal medyada
WEB EDİTÖRÜ Gülşah Karakaya
kim? kiminle? nerede? ne yapıyor?... öğreniyoruz. Bu kadar çok dış uyarana maruz
GÖRSEL TASARIM Nilsu Canberk
işte size bir alternatif. Okurken bile mutlu olacağınızı tahmin ettiğimiz ‘Su üstünde,
REKLAM REZERVASYON bilgi@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 HABER MERKEZİ haber@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 ÇEVİRİ Halil Yiğit Beyoğlu (İngilizce - Türkçe Çeviri) YURTDIŞI TEMSILCISI Steven Alan Richard Jones KAPAK GÖRSELİ The Color Inside Overland Partners + James Turrell Skyspacei YAYINCI ,TASARIM VE YAYINA HAZIRLIK Grapido Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3/1 Daire:3 Ataşehir, İSTANBUL www.ekoyapidergisi.org BASKI Gezegen Basım San. ve Tic. Ltd. Şti. 100. Yıl Mah. Matbaacılar Sit. 2. Cad. No:202/A Bağcılar/İstanbul Tel: 0212 325 71 25 Fax: 0212 325 61 99 Sertifika No:12002 YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli - İki ayda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların yayıncı izni alınmadan ve kaynak belirtmeden kısmen veya tamamı alınamaz. Dergide yayınlanan yazılardan yazarlar, reklamlardaki haksız rekabet ve yanıltıcı unsurlardan reklam veren sorumludur.
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
kaldığımızda ise kafamız patlayacakmış gibi oluyor... Siz de böyle düşünüyorsanız hergün maviye ve huzura açılan, hayal gibi bir yaşam yüzen evler’... Bu sayımızda Kent, Yaşam & İnsan bölümüzde, 2010 yılından bu yana sırasıyla; Stockholm, Hamburg, Vitoria-Gasteiz, Nantes ve Kopenhag’ın ardından Avrupa’nın en yeşil başkenti ünvanını alan Bristol’ü konu aldık. Yüzyıllardır önemli liman kentleri arasında yerini koruyan Bristol, 20.yüzyılın başlarında uçak sanayisi ile öne çıkmış ve 100 yıl sonra önemli bir finans ve teknoloji merkezi haline gelmiş. Günümüzde ise; dijital üretim, yüksek teknoloji, enerji verimliliği politikaları ve uçak mühendisliği ile birinci sınıf dünya standartlarında bir sanayi devi olarak öne çıkan şehrin üçte biri yeşil alanlardan oluşuyor. İşlerine yürüyerek gidebilen Bristollüler’in yüzde 90’ı şehirde bulunan parklara ve yeşil alanlara 300 metre mesafede yaşıyor. Şehirde, 4 şehir çiftliği, 8 doğa koruma alanı ve 400’den fazla park alanı bulunuyor. Bristol şehri sanayi şehri olmak yeşil olmaya engel mi? sorusunu cevabını çok güzel vermemiş mi, ne dersiniz? Kuşkusuz sürdürülebilir binalar yapmak için sürdürülebilir yapı malzemeleri şart. Bu sayımızda da nefes alan, doğal, ısı yalıtımlı ve hafif olma özellikleriyle öne çıkan bir malzemeyi daha mercek altına aldık. Volkanik püskürme sonrası lavların ani olarak soğuması ile meydana gelen volkanik POMZA taşını daha yakından tanıyalım istedik. Sponsorumuz Ponce Bloc ile birlikte dosyamızı sizler için hazırladık. Bir sonraki sayımızda yani 2017 yılının ilk ayında tekrar buluşmak üzere keyifli okumalar diliyoruz. Ekoyapı Dergisi Ekibi
ŞİŞECAM 1
haberiniz var mı?
Yeşil Paradoks: Küresel Isınmaya Arz Yanlı Yaklaşım Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY), ekoloji ve ekonomi kategorisinde Yeşil Paradoks: Küresel Isınmaya Arz Yanlı Yaklaşım adlı kitabı yayımladı. Münih Üniversitesi’nde ekonomi ve kamusal finans profesörü, CESIfo Group’un başkanı Hans-Werner Sinn’in kaleme aldığı kitap, Mehmet Evren Dinçer tarafından Türkçeye kazandırıldı.
66
İklim değişiyor, dünya ısınıyor, artan enerji ihtiyacı daha fazla karbon salınımına neden oluyor. Bu gidişatı yavaşlatmak için dizel motor kullanımını, binaların yalıtımının güçlendirilmesini, güneş ve rüzgar gibi yeşil enerjilerden daha çok faydalanılmasını teşvik eden politikalar üretiliyor. Ancak Sinn’e göre, küresel ısınmayı azaltmaya yönelik mevcut politikalar etkisiz. Biyoyakıt
kullanımının teşvik edilmesi gibi bazı politikalarsa düpedüz zararlı. “Yeşil Paradoks” kitabın bu noktada çıktığına vurgu yapan Sinn’e göre fosil kaynaklı enerji tüketiminin azaltılacağı beklentisi, aslında iklim değişikliğini hızlandırıyor. Sinn, bu paradoksa kışkırtıcı bir çözüm öneriyor. Künye Bilgisi: Yeşil Paradoks: Küresel Isınmaya Arz Yanlı Yaklaşım Fiyat (KDV Dâhil): 26 TL ISBN: 978-605-9389-15-0 Barkod: 9786059389150 Ürün Sırası: 106 Ana Kategori: Ekoloji, Ekonomi Ebat: 13,5 x 20 cm Sayfa Sayısı: 217 Kapak Türü: Karton Kapak
Sürdürülebilir bir yaşam ancak hep birlikte mümkün! arasında gerçekleşecek. Dokuzuncu yılında da yaratıcı çözümler içeren, birbirinden etkileyici hikayeleri konu alan belgesellerden oluşan SYFF 2016 seçkisi, ücretsiz olarak izleyiciyle buluşacak. İçinde yaşadığımız gezegene şekil vermeye gücü yeten bir tür olarak yaşamın serpildiği bir dünya yaratmak bizim elimizde… Belki de tek ihtiyacımız bunun mümkün olduğunun topyekun bilincine ulaşmak. İşte bu bilincin yaygınlaşmasına ve ihtiyacımız olan yeni hikayenin yaratılmasına katkı vermek üzere, farklı ülkelerden özenle seçilmiş belgesel filmler yüzlerce gönüllünün desteği ile 9. yılında 19 şehirde izleyicisiyle buluşuyor. Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin gönüllü çabalarıyla gerçekleşen “Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali”, dokuzuncu yılında da, onlarca yönetmenin belgesel formatındaki filmleriyle bu hikayeleri görünür kılmayı amaçlıyor. Paylaşımcı, açık, adil, anlayışlı, çeşitliliği kucaklayan, gezegene ve üzerindeki yaşama değer veren bir toplum hayaliyle doğan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF), yıllar içerisinde 20 şehre yayılarak, katılımcılarına yaşamlarında değişim yaratmaları için ilham ve güç veren bir buluşma haline geldi. Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi öncülüğünde Surdurulebiliryasam.tv ve Sürdürülebilir Yaşam için Kelebek Etkisi Derneği işbirliği ile hayata geçen Festival, bu sene 18-20 Kasım tarihleri Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
YEPYENİ BİR HİKAYE YARATMAK İÇİN… 2016 film seçkisi atığın ne kadar değerli bir kaynak olduğunu, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretmek için işbirliğinin potansiyelini, ekonomik demokrasinin ve kooperatif iş modellerinin gücünü, gerçek gıdanın nasıl mümkün olduğunu, yerelin değerini ve birçok yaratıcı çözümü aktarırken bizi de harekete geçmeye çağırıyor: Değişebiliriz, yeni bir hikaye yaratabiliriz…
haberiniz var mı?
KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI’NIN YENILENEN YÖNETMELIĞI ILE ARTIK BIRÇOK ŞEY DEĞIŞECEK. 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yaşanan aksaklıklar yüzünden tam olarak hedefine ulaşamayan kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak olması nedeniyle inşaat sektöründe ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Uzmanlar İstanbul’un 7’nin üzerinde olması beklenen bir depremde çok büyük bir yıkıma uğrayacağını tekrar vurgulayarak alınan önlemlerin yetersizliğine dikkat çekti. Adım adım yaklaşan bu olumsuz tablo ile endişelerin arttığı bugünlerde, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yaşanan aksaklıklar yüzünden tam olarak hedefine ulaşamayan kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak olması nedeniyle inşaat sektöründe ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
8
Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yönetmelik değişikliğini yorumladı. Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinin 2012 yılında başladığını ve resmi rakamlara göre ilk etapta yaklaşık 6,5 milyon binanın yenilenmesinin hedeflendiğini hatırlatan Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, İstanbul Kentsel Dönüşüm Derneği’nin açıklamalarına göre 4 senede sadece 120 bin binanın kentsel dönüşüm sistemine girdiğine dikkat çekti. Bugüne kadar süreci tıkayan pek çok nedenden ötürü kentsel dönüşümün yavaş ilerlediğini belirten Tamer Son, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde yapılan radikal değişiklikler ile yatırımcıların ve konutunu yenilemek isteyen mülk sahiplerinin önündeki engellerin ortadan kalktığını söyledi. “Süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir hale getiriliyor” Bugüne kadar kapsamlı projeler yerine çoğunlukla bina bazında yenileme olarak ilerleyen kentsel dönüşümde artık kuralların değiştiğini vurgulayan Tamer Son, sözlerini şöyle sürdürdü; “Devletin çok doğru ve bütüncül bir anlayışla başlattığı kentsel dönüşüm sürecinin uygulamasında zaman içerisinde eksiklikler olduğu görüldü. Yapılan Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
son değişikliklerle bu süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir hale getiriliyor. Yeni yönetmelikle, yapı stoğunun yüzde 65’i depreme dayanıksız ve ruhsatsız olan bölgeler ‘riskli alan’ olarak belirlenecek. Bu sayede tek tek bina ile uğraşma dönemi bitti ve olması gerektiği gibi ada ve bölge bazlı dönüşümlerin önü açılmış oldu. Riskli alan ilanlarının en az 15 bin metrekare olması zorunluluğun kaldırılması da daha büyük alanlar için kapsamlı projeler geliştirilebilmesinin önünü açacak.
doğalgaz, elektrik, su hizmetleri de durdurulacak. Hak sahiplerinin vefat ettiği mülklerde mirasçıları bulmak için bazen bir seneyi bile bulabilen vakit kaybı yaşanıyor, mirasçı bulunamadığında ise süreç tıkanıyordu. Yeni yönetmelikle riskli yapılarda tapuda kayıtlı malik ölmüşse mirasçılık belgesi çıkarmaya, kayyum atamaya veya yine tapuda son kayıtlı malik adına işlem yapmaya bakanlığın yetkili olması süreci hızlandıracak bir başka önemli husus.”
Değişen yönetmelikle hızlı ve sağlıklı bir kentsel dönüşüm dönemine girildiğinin altını çizen Tamer “Kentsel dönüşümde yaşanan en büyük sorunlardan biri de 3’te 2 çoğunluğa ulaşılmasına rağmen binanın yıkılamaması nedeniyle sürecin bir çıkmaza dönüşmesiydi. Yeni yönetmelik sayesinde 3’te 2 çoğunluk ile yıkım şartı aranmadan karar alınabilecek. Çünkü karara katılmayan 3’te 1 arsa payının açık artırma ile satılması için binanın yıkılmış olması şartı da kaldırıldı. Ayrıca artık karara uymayıp binayı terk etmeyenlerin 60 günden az olmayan tahliye süreci sonunda
Kentsel dönüşüm, sürdürülebilirlik ve inovasyon üçgeni… İnşaat teknolojisinin hızla geliştiği günümüzde artık projelerde üretimin yanı sıra kullanım ve dönüşüm süreçlerinin de dikkate alınmaya başlandığına işaret eden Tamer Son, “Sektörde kalite standartlarının yükselmesinin yolu; kentsel dönüşüm, sürdürülebilirlik ve inovasyon üçgeninde ilerlenmesinden geçiyor” dedi.q
Sektörel Gündem
İTÜ SIRA DIŞI PROJELERIYLE ENERJI TASARRUFUNDA EZBER BOZUYOR Dünyanın sayılı laboratuvarlarından birini kuran İTÜ, Toprak Kaynaklı Isı Pompaları projesi ile soğutma ve ısıtma maliyetlerini yüzde 40’a varan oranda düşürüyor.
imkânı sunduğunu söyleyen Şişman, projenin aynı zamanda çok daha az gaz emisyonuna yol açması nedeni ile de çevre dostu bir teknolojiye sahip olduğunu kaydediyor. Sanayi ile yürütülen projelerle ilgili bilgi veren İTÜ Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sermin Onaygil, İTÜ olarak organize sanayi bölgelerinde, 15 farklı sanayi kuruluşunda tasarruf ve verimlilik ile ilgili etütler yaptıklarını, bu projeler sayesinde işletmelerin hibe alarak, özkaynaklarını kullanmadan, tasarrufa yönelik yatırım gerçekleştirebildiklerini belirtti.
10
Dünyanın sayılı laboratuvarlarından birini kuran İTÜ, Toprak Kaynaklı Isı Pompaları projesi ile soğutma ve ısıtma maliyetlerini yüzde 40’a varan oranda düşürüyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekli projeleriyle AR-GE ve teknoloji kullanımını yaygınlaştıran İTÜ, sanayide ideal enerji tasarrufu imkânı sunuyor. 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü dolayısıyla enerji verimliliğinde sıra dışı iki proje gün yüzüne çıktı. İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Altuğ Şişman ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sermin Onaygil, üniversitenin iki ses getirecek projesini anlattı. Isıtma ve soğutmada yüzde 40 tasarruf sağlayan sıra dışı proje İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Altuğ Şişman, ısıtma ve soğutmada yüksek enerji Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
tasarrufu sağlayan Türkiye’nin seri üretime hazır ilk “Toprak Kaynaklı Isı Pompası’nı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirdiklerini açıkladı. Proje, doğalgaz tüketimini yüzde 33 azaltırken, kışın doğalgaz ile ısınmaya kıyasla yüzde 40 daha ekonomik ısınma, yazın da klimalara kıyasla yüzde 40 daha ekonomik soğutma sağlıyor. Şişman proje ile ilgili “Avrupa ve Amerika’da uzun yıllardır devlet politikası olarak yasal mevzuatlarla teşvik edilen toprak kaynaklı ısı pompaları; hem son tüketicinin aylık harcamalarını hem de doğal gazda ülkelerin yurtdışı bağımlılığını ve çevreye olan zararlı gaz salınımlarını azaltıyor” dedi. Toprak Kaynaklı Isı Pompası’nın bu potansiyeli ile belirli koşullarda neredeyse bedelsiz ısıtma ve soğutma
Prof. Dr. Onaygil “Tasarruf denilince ilk akıllara enerji tasarrufu geliyor. Bilinçlendirme kampanyalarında “enerji verimliliği ve enerji tasarrufu” söylemleriyle son tüketici hedefleniyor. Hâlbuki enerji, üretiminden iletimine, dağıtımından aradaki kayıp kaçaklara ve son tüketiciye kadar bir sürü evreden geçiyor. Tasarruf ve verimlilik söz konusu olduğunda makine, kimya, elektrik, mimarlık, inşaat, maden gibi disiplinlerin de katkıları olmalı. Bunlara finansal analiz ve işletme boyutunu da eklemek gerekir” diyor. İTÜ’nün bu projeler sayesinde kendi kaynağını kendi ürettiğine değinen Prof. Dr. Onaygil, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca desteklenen projemizi bazı belediyelerde de uygulama imkânı bulduk. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Kâğıthane Cendere yolunda 500 metrelik bir mesafede bir pilot proje uygulayacağız. Bu projemizi de 2017 Şubat ayı sonunda tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.q
TİTANYUMLU ÇİNKO ÇATI VE CEPHE KAPLAMALARI oluşabilecek her türlü çiziğin kısa sürede kaybolmasını sağlamaktadır. Kaliteli görünümü ve birçok farklı işlenme olanağı ile RHEINZINK, çatı ve cephe kaplamalarında ideal bir malzemedir. Mükemmel şekillendirme, kıvırma ve sistem teknikleri ile iddialı ve karmaşık yapı tiplerinde bile uygun çözümler sağlamaktadır. Tamamı sızdırmazlık garantisi sunan sistem alternatiflerine sahip olan RHEINZINK, 3 farklı
yüzey alternatifi ile çinkonun benzersiz doğal estetiğini sektörün kullanımına sunmaktadır: prePATINA bright rolled, prePATINA blue-grey ve prePATINA graphite-grey Uzun kullanım ömrü, bakım gerektirmemesi, yanmaz – paslanmaz yapısı, ısıya dayanıklılığı, çevreye duyarlılığı ve estetik değerleri sebebiyle RHEINZINK-Titanyumlu Çinko, geleceğin malzemesi olarak nitelendirilmektedir.
RHEINZINK Türkiye İrtibat Bürosu · Bağdat Cad. No: 124 · 34726 Fenerbahçe – İstanbul · Türkiye · Tel: +90 216 5506292 · Faks: +90 216 5506293 · info@rheinzink.com.tr
www.rheinzink.com.tr
RZ_4795-4C-TR
RHEINZINK çinko, bakır ve titanyumdan oluşan % 99,995 saflıkta bir çinko alaşımı olup bu konuda bir dünya markasıdır. Atmosferik koşullardan etkilenerek doğal yollarla değişime uğrayan yüzeyde oluşan patina tabakası, sadece ürünü korozyona karşı korumakla kalmayıp aynı zamanda kendini nesiller boyu temizleyen bir yüzey meydana getirir. Malzemenin kendi kendini iyileştirme özelliği, malzeme üzerinde
Sektörel Gündem
ASPEN’den iki yeni EPD başarısı: Targa ve Sepia Aspen, EPD (Çevresel Ürün Deklarasyonu) belgeleri ile çevreci çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Targa Yükseltilmiş Döşeme Sistemleri ve Sepia Ahşap Asma Tavan ve Duvar Giydirme Sistemleri ile 2 yeni EPD belgesi alan Aspen, yetkili kuruluş olan IBU (Institut Bauen und Umwelt e.V.- Alman İnşaat ve Çevre Birliği) tarafından bu kategoride Türkiye’de belgeye layık görülen ilk kuruluş oldu. Daha önce de Bölme Duvar Sistemleri grubuna ait MBD, Sinova, Diversa, Vetrona, Sepera ve Asma Tavan Sistemleri grubuna ait Integra Metal Asma Tavan Sistemleri ürünleri ile EPD belgesi almaya hak kazanan Aspen, bu kategorilerde de Türkiye’de ilk kuruluş olmuştu.
Yeni nesil yönetici ofislerine Addo Furniture yorumu: CEO Estetik ve işlevselliği birleştiren tasarımlarıyla ofis yaşamına yeni bir soluk getiren Addo Furniture, fonksiyonelliği ile dikkat çeken CEO grubu ile modern ofislerin tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor.
12
Schréder, kentsel dönüşüm projelerinde aydınlatmada fark yaratan çözümler sunuyor Dış aydınlatma devi Schréder, İnka İmparatorluğu’nun Başkenti Cuzco ve Brüksel’deki Genval Kağıt Fabrikası’nı yeniden canlandırdığı projelerle modern ve tarihi her türlü mekana en uygun aydınlatma çözümleri sunduğunu bir kez daha gösterdi. Farklı projeler için en uygun aydınlatma çözümlerini uygulayan Schréder, kentsel dönüşüm projesine örnek olarak Brüksel’in dışındaki Rixensart bölgesinde yer alan Genval Kağıt Fabrikası’nı yaşlı insanlar için yepyeni bir yaşam alanına dönüştüren projesini tamamladı. Schréder’in bir diğer uygulaması ise turistik ve tarihi mekan projesine örnek olabilecek İnka İmparatorluğu’nun Başkenti Cuzco şehri için yaptığı aydınlatma çözümü oldu. İnka İmparatorluğu’nun başkenti olan ve And dağlarının yüksek rakımlarına gizlenmiş Cuzco şehri için geleneksel aydınlatma çözümü uygulayarak bu tarihi merkezi ziyaret edenlerin sayısının artmasına katkı sağladı. Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Günümüzün ofis trendlerini fonksiyonellik ve tasarım felsefesi ile buluşturan genç ve dinamik marka Addo Furniture, yönetici ofislerinin alışılagelmiş klasik görüntüsüne modern, çarpıcı ve şık bir yorum getiriyor. Zarif, şık ve kullanışlı formuyla dikkat çeken CEO, çalışırken ihtiyaç duyulabilecek bütün modülleri bir arada toparlayarak fonksiyonel kullanım sunuyor. Addo Design Team tasarımı olan CEO, kahverengi ve grinin klasik şıklığını ahşabın sıcak yüzeyi ile birleştiriyor. Yönetici ofislerine yeni bir alternatif getiren tasarım, asil formuyla kurumsal ifadeyi güçlendirerek prestij sağlıyor. Klasik ahşapla metal birlikteliğinde kendi tasarımını oluşturmak isteyenler için ayak, tabla ve çekmeceler istenilen renklerde dizayn edilebiliyor.
Sektörel Gündem
DESIGN TURKEY 2016 TASARIM ÖDÜLÜ KAZANAN ÜRÜNLERDEN BAZILARI... TURQUALITY® Programı kapsamında T.C. Ekonomi Bakanlığı, TİM ve ETMK işbirliği ile düzenlenen, inovasyon ve markalaşma alanında Türkiye’nin en büyük ödül organizasyonlarından biri olan ve bu yıl beşinci kez düzenlenen Design Turkey Endüstriyel Ödülleri, geçtiğimiz günlerde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen Türkiye Tasarım Haftası’nda sahiplerini buldu. 30’u aşkın tasarım otoritesinin yer aldığı uluslararası bir jüri tarafından değerlendirilen toplam 350 endüstriyel tasarımdan 7’si Üstün Tasarım, 36’sı İyi Tasarım, 7’si ise Konsept Tasarım Ödülü almaya hak kazandı.
14
alder iyon - C Koleks
13 sektörü kapsayan Design Turkey 2016’da toplam 50 tasarım ödüle layık görüldü. Ürünler, getirdikleri yenilik, sundukları farklılık, kullanıcının ihtiyacına cevap verebilme özellikleri, işlevsellikleri ve taşıdıkları estetik değerler gibi ölçütlerle değerlendirildi. Koleksiyon, Design Turkey 2016 Üstün Tasarım Ödülü kazananlarından...
Koleksiyon - Oblivion Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Koleksiyon, yaşam ve çalışma ünitesi olarak tasarlanan Oblivion ve modüler bir oturma sistemi olan Calder ile 2 adet Design Turkey Üstün Tasarım Ödülü kazandı. Koray Malhan imzası taşıyan Oblivion, çalışma alanlarında yaratıcı boşluklara izin vererek yeni iş kültürünün beklentilerini karşılamayı hedefleyen esnek alanlar sunuyor. Sosyalleşme için ideal boşluğu sunmayı amaçlayan modelden; akıllı telefon, tablet gibi elektronik cihazları uzaktan kontrol etme imkanı sunan modele veya çalışma sürecini destekleyen dinlenmeleri gözeten birçok farklı model seçeneği sunuyor. Studio Kairos imzası taşıyan Calder ise üç farklı puf ünitesinden oluşan ve kullanıcısının ihtiyacına göre 40’ın üzerinde farklı kombinasyonun oluşturulmasına olanak sağlayan modüler bir oturma sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Calder’in enerji prizi, USB, HDMI ve
Ethernet soketi gibi enerji ve güç donanımlarına sahip olması ürüne teknoloji yönünden fonksiyonel bir kimlik kazandırıyor. Ayrıca puf yüzeyinde yer alan tepsi aksesuar ve elektronik eşyaların kullanımını destekliyor. Design Turkey 2016 İyi Tasarım Ödülü kazananlar... Bürotime STAY kanepe grubu ve Note toplantı masası ile 2 İyi Tasarım Ödülü kazandı. Utkan Kızıltuğ ve Duygu Aslanel’in Bürotime için tasarladığı STAY adlı kanepe grubu, yönetici ofislerine alışılagelmiş çizgilerin dışında rahatlıktan ödün vermeden, spor ve dinamik çizgideki tasarımıyla yönetici ofislerinde aranan güç ve prestij algısını oluşturuyor. Yine Utkan Kızıltuğ ve Arif Akıllılar’ın tasarladığı NOTE toplantı ise grubu temiz detaylar ve yalın tasarım ile yoğrularak üst düzeyde şeffaf bir çalışma alanı vadediyor. Ece Yalım Design Studio tarafından Ersa Mobilya için tasarlanan Carnival koleksiyonunda yer alan Tambour Design Turkey 2016 İyi Tasarım Ödülü kazandı. Tambour, güçlü kontrast yaratan renkleriyle, çalışma ortamının stresli yapısına neşe katıyor. Düz ve tekerlekli ayaklara sahip alternatifleri bulunan
Sektörel Gündem Tambour, eğlenceli ve dinamik bir ortam yaratıyor, sehpa ve oturma sistemi olarak kullanılabiliyor.
Ersa Mobilya Carnival koleksiyonunda yer alan Tambour
Yönetici odaları için Ersa tasarım ekibi tarafından tasarlanan misafir koltuğu Neo, sade tasarımıyla, farklı tarza sahip mekânlara uyum sağlıyor. Neo, ofis mobilyası kategorisinde Design Turkey 2016 İyi Tasarım ödülü kazandı. Buket Hoşcan Bazman’ın Marbleous için tasarladığı Drop adlı mermer orta sehpa Design Turkey 2016 İyi Tasarım Ödülü kazandı. Drop orta sehpa, geleneksel tasarım anlayışına karşı, modernist ve yalın çizgileriyle minimal bir sadelik sunar. Mermerin kendine has dokusu, her ürünü birbirinden ayrıştırır. Drop orta seh-
Bürotime Note toplantı masası
faturasından %30’a ve elektrik faturasından %40’a kadar tasarruf sağlama gibi özelliklere sahip. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü öğretim üyesi Ataman Özdemir tarafından ODTÜ Teknopark’ta geliştirilen “Engelsiz Erişim Ve Yaşam Sistemleri” Design Turkey 2016 Kamu Alanı Ürünleri kategorisinde iyi tasarım ödülünün sahibi oldu. Engelli ve engelsiz bireylerin aynı yolda gitmesi için tasarlanan Engelsiz Erişim Sistemleri (EES), tekerlekli sandalye kullanan yürüme veya görme engellilerin kot/ yükseklik farkı nedeniyle yaşadıkları sorunları hareketli rampa sayesinde ortadan kaldırıyor.q
16
Bürotime STAY kanepe grubu
panın, boşluk bölgeleri küçük ev aksesuarlarını organize etmeye yardımcı olur. Tasarımın bir diğer önemli özelliği ise, gövdenin altında bulunan gizli tekerleklerin sağladığı hareket kolaylığıdır. Umut Demirel tarafından Nuvia Akıllı Enerji Teknolojileri için tasarlanan Cosa Kombi Kiti, Design Turkey 2016 İyi Tasarım Ödülü aldı. Cosa Kombi Kiti mobil ve web uygulamaları ile yönetim, fonksiyonel kullanımı ile doğalgaz
Buket Hoşcan Bazman’ın Marbleous için tasarladığı Drop adlı mermer orta sehpa
Cosa Kombi Kiti
Engelsiz Erişim Ve Yaşam Sistemleri Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Ofis hayatÄąna yeni boyut W O R K P L A C E
N E W
S E R I E S
DESIGNED BY
Silvia Suardi, Architekt. Sezgin Aksu, designer.
Sektörel Gündem
Elazığ’da yatırımı yapılan Türkiye’nin ilk lisanslı güneş enerjisi santrali Solentegre GES, enerji üretmeye başladı. Akfen Holding’in iştiraki Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş. tarafından Elazığ’da yatırımı yapılan Türkiye’nin ilk lisanslı güneş enerjisi santrali Solentegre GES, enerji üretmeye başladı. Enerji Bakanlığı tarafından 14 Ekim’de geçici kabulü yapılan 8 MW kurulu güç ve yıllık 15.7 GWs enerji üretim kapasitesine sahip olan santral, yaklaşık 10 bin hanenin enerji ihtiyacını temiz enerji ile karşılayacak.
18
“Ülkemiz adına yenilenebilir enerji sektöründe önemli bir adım” Konuya ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Kürşat Tezkan,“Elazığ’da yatırımını yaptığımız Solentegre GES
projemiz Türkiye’nin ilk lisanslı güneş enerji santrali olarak enerji üretmeye başladı. 49 yıllık işletme hakkımızın bulunduğu santral ile ülkemiz adına yenilenebilir enerji sektöründe önemli bir adım daha attık. Diğer lisanslı projelerimizin yatırımlarını tamamlayarak Türkiye’nin en büyük lisanslı güneş enerjisi yatırımcılarından biri olacağız. Hedefimiz, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı çeşitlendirerek dengeli bir portföy oluşturmak. Büyüme stratejimizi gerçekleştirme amacıyla bu yıl içinde EBRD ve IFC ile ortaklık sözleşmesi imzaladık. Ortaklık kapsamında yapacağımız yeni yatırımlar ile şirketimizin 219 MW olan mevcut yenilenebilir enerji üretim kapasitesini 1.000 MW’a yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda gerekli adımları atmayı sürdüreceğiz” dedi.
“Aydınlat” projesi ile kırsal toplulukların elektriğe erişimi sağlanacak
Schneider Electric, Asya’da enerjiye erişemeyen aileler için “Aydınlat” projesini başlattı. 12 ülkede kırsal bölgelerde yaşayan toplulukların elektriğe erişimini sağlamak amacıyla “Aydınlat” projesini hayata geçiren Schneider Electric, 1.800’ün üzerinde taşınabilir güneş enerjili LED lambası “Mobiya” dağıtıyor. Proje kapsamında Asya kıtasında bulunan 12 ülkede yaşayan toplamda 1.300 ailenin elektriğe ve aydınlatmaya erişimin sağlanması ile bu toplulukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi amaçlanıyor. Enerjiye erişimin temel bir insan hakkı olduğuna inanan Schneider Electric, Life is On mottosuyla, herkes için her yerde ve her an hayatın devam etmesini sağlamak amacıyla pek çok ha-
Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
nenin güvenli, güvenilir, verimli ve sürdürülebilir bir enerjiye ulaşabilmesi konusunda çalışmalar yürtüyor. Bu kapsamda, enerji yönetimi ve otomasyonda global uzman olan Schneider Electric, Asya Pasifik bölgesi genelindeki kırsal toplulukların elektriğe erişimini sağlamayı amaçlayan “Aydınlat” (Light It Up) programını başlattığını duyurdu. Schneider Electric çalışanları, 2016 yılının Eylül-Kasım ayları boyunca Asya Pasifik bölgesindeki 12 ülkede bulunan kırsal topluluklara 1.800’den fazla Mobiya güneş lambası dağıtacak. Aydınlatma ve mobil şarj amacıyla kullanılan taşınabilir Mobiya ürün yelpazesi, bir günlük güneş enerjisi ile 48 saate kadar aydınlatma sağlayan, enerji tasarruflu ve çevre dostu ödüllü LED lambalarından oluşuyor.
Berker KNX R.1 Touch Sensor Tek Bir Dokunuş Yeter
Yuvarlak hatlı cam yüzey üzerine teknolojinin en zarif yansıması R.1 Touch Sensor sayesinde tek bir dokunuşla evinizi kontrol altına almak mümkün. Berker R.1 Touch Sensor, ayrıcalıklı tasarımı ve sağladığı konfor ile hayatınızı kolaylaştıracak.
Berker Elektronik Ürünleri ve Akıllı Ev Otomasyon Sis.Tic.Ltd.Şti. T : 0090 216 386 64 16 F : 0090 216 478 64 24 E : info@hager.com.tr W: www.hager.com.tr
Sektörel Gündem
Arçelik, Karbon Saydamlık Projesi’nde bir kez daha A List’e girdi Arçelik A.Ş. dünyada CDP’de (Karbon Saydamlık Projesi) en yüksek performansa sahip şirketlerin yer aldığı “The A List: The CDP Climate Performance Leadership Index 2016”e girmeye ikinci kez hak kazandı. Arçelik A.Ş, sektöründe bu yıl da listeye girmeyi başaran tek Türk şirketi oldu.
20 20
“Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonu doğrultusunda çevre dostu ürünleri ve üretim faaliyetleri ile Arçelik A.Ş., karbon emisyonu salımını en aza indirmek için yaptığı çalışmalarla, dünyada CDP’de (Karbon Saydamlık Projesi) en yüksek performansa sahip şirketlerin yer aldığı “The A List: The CDP Climate Performance Leadership Index 2016”ya ikinci kez girmeye hak kazandı. Arçelik A.Ş., Türkiye’de bu başarıya imza atan kendi sektöründe tek şirket olma özelliğini taşıyor.
Dünyanın en büyük iklim değişikliği girişimi olan CDP’ye 2012 yılından bu yana katılan Arçelik A.Ş., CDP’de her yıl üst üste ödüller aldı. 2014 yılında olduğu gibi bu yıl da iklim değişikliğinde en iyi performansa sahip şirketlerin yer aldığı “The A List: The CDP Climate Performance Leadership Index 2016”e girmeyi başardı. Arçelik A.Ş.’nin bu listeye girmesine belirlediği iklim değişikliği uzun vadeli hedefleri arasında yer alan sıfır (0) emisyon hedefi, yeşil enerji kullanımına geçiş, karbon fiyatlandırma faaliyetleri ve ürün lojistiği emisyonlarının dış kuruluşlarca denetlenmesi ve belgelendirilmesi çalışmaları önemli katkı sağladı.
“Türkiye’nin Enerji Tasarrufu Potansiyeli 8 milyar Euro!” liliği sektöründe yaşanan gelişmeler, sorunlar ve atılması gereken adımlarla ilgili konuşma yaptı. Enervis, konferansta Türkiye’den katılım gösteren tek şirket oldu. Yeni teknolojiler, iş modelleri, finansman mekanizmaları, işbirliği fırsatları ve enerji sektörünün gelişiminin ele alındığı, Avrupa ve ABD’nin sektörde önde gelen devlet temsilcileri, STK’lar ve enerji verimliliği firmalarından temsilcilerin katılım gösterdiği konferansta Türkiye’yi Enervis temsil etti. Enervis İş Geliştirme Yöneticisi Yunus Emre İnciroğlu, Avrupa ve ABD’nin önde gelen uzmanlarına Enervis’in sektörel faaliyetleri ve Enervis’in geliştirdiği enerji performans sözleşmesi iş modeli “EnerVay” ve bu iş modeliyle gerçekleştirilen uygulamaların sonuçları hakkında da bilgi verdi. EWE Turkey Holding’in enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren iştirak firması Enervis, Enerji Verimli Ekonomi Avrupa Konseyi’nin (ECEEE) organize ettiği, “Endüstriyel Verimlilik 2016” konferansına katıldı. Berlin’de düzenlenen konferansta konuşmacı olarak katılan Enervis İş Geliştirme Yöneticisi Yunus Emre İnciroğlu, enerji verimEkim- Kasım 2016, 33. Sayı
Enerji faturaları yılda 11,5 milyon azaldı Konuşmasında Türkiye’nin enerji tasarrufu alanındaki büyüme potansiyelinden bahseden Enervis İş Geliştirme Yöneticisi Emre İnciroğlu, Türkiye’nin toplam enerji tasarrufu potansiyelinin yaklaşık 8 milyar Euro olduğu-
nu vurguladı. Enervis’in bir tekstil firmasıyla yaptığı “Basınçlı Hava Hatta Revizyonu” projesi hakkında da bilgiler veren İnciroğlu, bu projeyle yıllık 360.000 TL enerji tasarrufu sağladıklarını ve 2500 ağaca eşdeğer karbondioksit salımını engellediklerini belirtti. Bursa ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgelerinde EnerVay Plus ile gerçekleştirilen enerji verimliliği etüt projelerinde, toplamda 33 sanayi kuruluşunda yapılan çalışmalarla 187 altın fırsatın tespit edildiğine vurgu yapan Emre İnciroğlu; “Bu projelerin hayata geçirilmesi durumunda yıllık yaklaşık tasarruf potansiyeli 11,5 milyon TL. Gerçekleştirilen etüt çalışmalarının içerisinden EnerVay modeliyle yapılan enerji verimliliği uygulamalarının ortalama geri dönüşü 1 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşerek, ne kadar faydalı ve karlı yatırımlar olduklarını gösterdi. Enervis olarak, bu yatırımları anahtar teslim uygularken finansman desteği ve sistem enerji performans garantisini de ortaya koyarak, sektörün güvenilir ve güçlü bir oyuncusu olduğumuzu bir kez daha kanıtlamış olduk.” diye konuştu.
Sektörel Gündem
‘Güneşin Gözleri’ açılışı... Türkiye’de valilik binaları arasında ilk kez Edirne Valiliği bünyesinde kurulacak güneş enerjisi santrali ve panelini kapsayan ’Güneşin Gözleri’ isimli projenin açılış töreni gerçekleştirildi. Valilikten yapılan yazılı açıklamada, “Güneşin Gözleri” ismi verilen proje kapsamında valilik bahçesine kurulacak “güneş
Türkiye’nin ilk Millet Bahçesi’ni hayata geçiyor 22 22
Çevreyle ilgili faaliyetlerine hız veren Zeytinburnu Belediyesi, Zeytinburnu’ndaki askeri lojmanların yerine 90 bin metrekarelik Türkiye’nin ilk Millet Bahçesi’ni hayata geçirmeye hazırlanıyor. Sadece Zeytinburnu halkına değil, tüm çevre ilçe halkına İstanbul’un en geniş yeşil alanını sunmayı amaçladıklarını dile getiren Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, 90 bin
metrekarelik alanı yeşile dönüştüreceklerini ifade etti. İstanbul’un en büyük bahçelerinden biri olacak olan 90 bin metrekarelik Millet Bahçesi’nde biyolojik havuz, renkli bitki deresi, piknik alanı, koşu yolu, çocuk parkı, kültürel ve sosyal aktivitelerin yapılabileceği birçok merkez yer alacak.
8. Betonik Fikirler Proje Yarışması için başvurular başladı Akçansa, çimento ve betonun önemine vurgu yapmak ve hazır betondaki farkındalığı artırmak amacıyla ‘Betonik Fikirler Proje Yarışması’nı sekizinci kez gerçekleştiriyor. Üniversitelerin tüm fakültelerinden lisans ve yüksek lisans öğrencilerine açık olan yarışmanın bu yılki teması, ‘Yürü Fikir Yürü’ olarak belirlendi. Öğrenciler, sosyal sorumluluk, pazarlama, sürdürülebilirlik, ürün geliştirme, verimlilik alanlarında birçok disiplini barındıran inovatif ve uygulanabilir fikirlerini yarıştıracak. Akçansa’nın bu yıl 8. kez düzenlediği ‘Betonik Fikirler Proje Yarışması’nın başvuruları 1 Kasım Salı günü başladı. Türkiye’deki üniversitelerin tüm fakültelerinden lisans Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
ve yüksek lisans öğrencilerine açık olan yarışmanın son başvuru tarihi ise 31 Aralık. Son proje teslim tarihinin 28 Şubat 2017 olarak belirlendiği yarışmaya öğrenciler farklı fakülte ve bölümlerden en az 2, en çok ise 4 kişilik gruplar halinde katılabiliyor. Yarışma sonucunda birinci olan grubun üyelerine MacBook Air, ikinci grup üyelerine Apple Watch , üçüncü grup üyelerine ise Drone hediye edilecek. Akçansa, Betonik Fikirler Proje Yarışması ile üniversite öğrencilerini yaşadıkları şehirleri kendi sürdürülebilir fikirleriyle dönüştürmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Betonik Fikirler, geçtiğimiz yıl 104 farklı üniversiteden 880 kişi katılımıyla rekor kırdı.
ağacı” fotovoltaik sistemi ile elektrik üretileceği belirtildi. Edirne Valiliği’nde kullanılan elektrik enerjisinin 5’te 1’ini karşılaması beklenen sistem hakkında sunum yapan Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Bürosu Görevlisi Yalçın Yıldırım, TREDAŞ ile yapılan sözleşme gereği, üretilen elektrik enerjisinden gelir elde edileceğini ifade etti.
Sektörel Gündem
Dekorasyonda nostalji ve modernizim birlikteliği Güçlü tasarım yönüyle yaşam alanlarını konfor ve şıklık ile buluşturan Berker by Hager, nostaljik çevirmeli anahtarları teknoloji ile birleştiriyor. Klasik tarzda dekore edilen alanlara tam uyum sağlayan Serie R. Classic ve Serie 1930, nostaljik detayları sevenlerin tercihi oluyor. Geçmişin izlerini yansıtan ve birçok tasarım ödülü sahibi olan Serie R. Classic ve Serie 1930, ayrıca günümüzün teknolojisi KNX sistemi ile de uyumlu çalışarak, evin tüm kontrollerinin tek bir tuşla yönetilmesine imkan sağlıyor. Önceden tanımlanan senaryolar sayesinde tek dokunuşla panjur, ses sistemi, aydınlatma gibi birçok kontrol aynı anda yönetilebiliyor. Modern yaşam alanlarına nostaljik detaylar: Serie R. Classic Günümüzün gerekliliği olan teknolojiyi göz ardı etmeden nostaljiyi yeniden yorumlayan Serie R. Classic yaşam alanlarına klasik bir detay eklemek isteyenler için ideal… Berker by Hager’in German Design, IF, Reddot, Good Design gibi birçok ödüle sahip serisi Serie R. Classic, nostaljik dekorasyonun en özel parçası olmaya aday… Paslanmaz çelik, alüminyum, cam ve bakalit seçenekleri bulunan Serie R. Classic, siyah ve beyaz renklerde tasarlanabiliyor. 24 24
1930’ların klasik şıklığı ve bugünün teknolojisinin mükemmel birlikteliği: Serie 1930 Berker by Hager’in güçlü tasarım yönünü yansıtan Serie 1930’da porselen ve bakalitle buluşan klasik şıklık, aynı zamanda teknoloji ile bütünleşiyor. Serinin porselen tasarımı olan Serie 1930 Porselen Rosenthal, Almanya’nın en köklü porselen markası Rosenthal işbirliği ile geliştiriliyor. Klasik çevirmeli anahtarı üstün teknoloji ile birleştiren Serie 1930, özellikle eski mimari yapıyı bozmadan gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarında tercih ediliyor. Serinin Design Preis, Design Plus ve Good Design gibi birçok ödülü bulunuyor.
İzmir’in ilk ‘LEED’ sertifika adayı projesi ‘Varyant Karşıyaka Plus’ Gerçek anlamda doğayla dost, sürdürülebilir projeler üreten Kumko Yapı’nın İzmir’in ilk kez LEED sertifikasını almak için çalıştıklarını, dizayndan üretime kadar her detayda ine hesaplar yapılarak çalıştıklarını söyleyen Kumko Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Efe Kumova, “Varyant Karşıyaka Plus’ta güney cepheyi projede görüş hep açıktır ve net geometrisiyle kademeli olarak yükselen blokları; zeminden itibaren adım adım yükselen panoramik Körfez manzarasına sahiptir. ‘Varyant Karşıyaka Plus’, İzmir’in ilk ‘LEED Gold’ sertifikası adayı konut projesi. Yağmur suyunu toplayıp tekrar kullanabilen, güneş enerjisi ile ortak alanlara destek elektrik üretimi yapabilen altyapısı; küresel ısınmaya karşı yansıtıcı yüzeyleri ve komple porselen dış cephe kaplaması ile fark yaratıyor” diye konuştu. 140 milyon TL’lik yatırım
‘Varyant Karşıyaka Plus’, yüksek enerji tasarrufu, küresel ısınmanın etkilerini ortadan kaldıran porselen cephe kaplaması ve topladığı yağmur suyunu tekrar kullanma özelliği taşıyan sistemleriyle gerçek anlamda çevre dostu bir yaşam vaat ediyor. ‘Varyant Karşıyaka Plus’; 5 blokta 186 daire ve 15 farklı tipte daire seçeneği sunuyor. Endemik bitkilerle oluşturulan ve çeşitlemeleriyle fark yaratan özel peyzaj, binalardan bakıldığında grafik düzenine sahip bir görüntü oluşturuyor. ‘Varyant Karşıyaka Plus’, süs havuzları ve güneşlenme teraslarıyla da dikkat çekiyor. Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Geleneksel yöntemlerle inşa edilen binaların, enerjinin yüzde 70’ini, suyun yüzde 17’sini, kesilen ağaçların yüzde 25’ini tükettiğini söyleyen Efe Kumova, karbondioksit emisyonunun da yüzde 33’ü oluşturduğunu belirtti. Geleneksel yapı anlayışında geri dönüşümlü malzeme kullanım oranının ise yüzde 5’i geçmediğini kaydeden Kumova, “Oysa ‘Varyant Karşıyaka Plus’ta başta enerji ve su tasarrufu olmak üzere çevresel duyarlılık ön plana çıkıyor. Bu projede atıkların azaltılması, iç mekan hava kalitesinin artırılması, yaşayanların konforu, işletme ve bakım maliyetlerinin düşürülmesi gibi bir çok detayı göz önünde tuttuk. ‘Varyant Karşıyaka Plus’ı 140 milyon TL yatırımla hayata geçiriyoruz. Bu yatırım bize klasik binalara göre yüzde 15 ‘lik ek maliyet getirdi. Ancak bu yatırım, tasarrufla uzun vadede bize ve çevreye geri dönmüş olacak” dedi.
ARTISTIC LIBERTIES
by
+90 212 287 61 58 www.petratr.com
LE DOĞ RA İ RU ET İN RDES İZ YE
P
PETRA ile Türkiye’de
Sektörel Gündem
Soyak’tan Türkiye’nin en büyük ‘yeşil bina’ projelerinden biri Soyak Yapı, İstanbul’un yatırım değeri giderek yükselen bölgesi Bahçeşehir’in kuzeyinde, 5.000 konutluk Konforia projesine başladı. Soyak Konforia’nın 3. Havalimanı ve 3. Köprü bağlantı yolları ile, yapılacak metro durağına yakınlığı yatırımcıların dikkatini çekiyor. Geçtiğimiz günlerde temelleri atılan en nitelikli ve çevreye duyarlı sanayi bölgelerinden biri olacak olan Deliklikaya Sanayi Bölgesi, Soyak Konforia projesine oldukça yakın mesafede kuruluyor. Ayrıca Hadımköy-Çatalca arasındaki demiryolunun hafif metro haline getirileceğinin açıklanması, kolay ulaşım avantajlarıyla İstanbul’un yeni cazibe merkezi olacağını gösteriyor. Eylül 2017’de teslimlerin başlayacağı bölgenin dikkat çeken projesi Soyak Konforia LEED Yeşil Bina Sertifikası’na uygun bina kriterleriyle inşa ediliyor. Soyak Konforia, projenin tüm etapları tamamlandığında Türkiye’nin en büyük ‘yeşil bina’ projelerinden birine imza atmayı hedefliyor.
26 26
Gaziosmanpaşa ilçesindeki büyük dönüşüm hamlesini başlatan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta, ilçede riskli alan ilan edilen 430 hektarlık alanda kentsel dönüşüm yapılacağını belirtirken, dünyanın hiçbir yerinde bu ölçekte bir dönüşüm projesi gerçekleştirilmediğine işaret etti. Türkiye’nin Master Planı Olan İlk Kentsel Dönüşüm Projesi
Türkiye’nin ilk yeşil mahallesi kuruluyor Gaziosmanpaşa Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da desteğiyle ilçenin yüzde 40’ını yenileyecek olan kentsel dönüşüm projelerinden ilkinin temelini attı. Toplam 430 hektarlık alanı dönüştürmeye hazırlanan Gaziosmanpaşa Belediyesi, kentsel dönüşüm hamlesini hızlandırıyor. 58 bin 500 metrekarelik alanda yükselecek olan We Haliç Gaziosmanpaşa projesinin temeli 4 Ekim 2016 tarihinde gerçekleşen bir törenle atıldı. Yükleniciliğini Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Ilgın İnşaat firmasının üstlendiği, 140 milyon dolarlık projenin temel atma törenine Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci katıldı. Dünyada Bu Ölçekte Yapılan En Büyük Kentsel Dönüşüm Projesi
We Haliç projesinin Türkiye’nin master planı olan ilk kentsel dönüşüm projesi olduğuna işaret eden Hasan Tahsin Usta, “Kentsel dönüşüm sadece bina yıkıp yerine yeni bina yapmak değildir. Kentleri geleceğe taşıyacak hamlelerin yapılmasıdır. Alt yapısı, yolu, sosyal alanları, okulu, camisi olan planlı yeni mahalleler kurmaktır. Bu çerçevede We Haliç Projesi Türkiye’nin master planı olan ilk kentsel dönüşüm projesidir. Biz master planları ile ilçenin 10 yıl sonrasını planlıyoruz. Şu anda 500 bin olan nüfusun 10 yıl sonra 750 bine çıkmasını öngörüyoruz ve hazırlıklarımızı da buna göre yapıyoruz. Titizlikle yürüttüğümüz projelerin master planını, 5 binlik planını ve binlik planlarının hepsini 1,5 yıl gibi kısa bir süreçte tamamladık. İddia ediyoruz ki dönüşüm tamamlandığında Gaziosmanpaşa İstanbul’un en gelişmiş ilk 5 ilçesi arasında yerini alacak” dedi.
Sektörel Gündem
ANT Yapı projelerinden Anthill Residence BREEAM sertifikası aldı. ANT Yapı projelerinden Anthill Residence BREEAM sertifikası aldı. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay, ekolojik sisteme saygılı yeşil binaların, yakın bir gelecekte, gayrimenkul alırken asıl tercih sebebi olacağını; firma olarak bu alana yatırım yapmayı sürdüreceklerini söyledi. Ant Yapı olarak, sürdürülebilirliği bütünsel bir kavram olarak gördüklerini ve projelerini daha iyi bir geleceğe katkıda bulunacak şekilde tasarladıklarını dile getiren Okay, “Projelerimizin her aşamasında, yeşil bina kriterlerini dikkate alıyoruz. Sürdürülebilir yaklaşımlarımızın başarısı için projelerimizi ön tasarım aşamasından itibaren bu şekilde değerlendiriyor, stratejimizi proje özelinde ele alıyoruz. Yeşil bina sertifikasyonlarından herhangi biriyle değerlendirilmeyen
28
Hilton’un ilk LEED Platinum oteli Zeytinburnu’nda açıldı. Hilton Worldwide ailesinin ilk Leed Platinum oteli olan Hampton by Hilton İstanbul Zeytinburnu, asırlık Yedikule Zindanları’nın bulunduğu, tarihi açıdan en zengin bölgelerden birinde hizmet vermeye başladı. 162 odalı 5 toplantı salonuna sahip otel, Hampton Inn by Hilton and Hampton Inn & Suites by Hilton markalarının yer aldığı Hampton by Hilton ailesine katılarak, Hilton Worldwide’ın Türkiye’de halihazırda faaliyet gösteren 47. oteli arasında yerini aldı. İstanbul Atatürk Havalimanı’na 13 kilometre uzaklıkta bulunan Hampton by Hilton İstanbul Zeytinburnu, asırlık Yedikule Zindanları’nın bulunduğu, tarihi açıdan en zengin bölgelerden birinde yer alıyor. Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
ÇEVRE DOSTU VE LEED PLATİN SERTFİKALI Hampton by Hilton Marka Yönetimi Küresel Başkanı Phil Cordell Türkiye’deki yedinci Hampton by Hilton oteli olarak Hampton by Hilton İstanbul Zeytinburnu’nu açmaktan dolayı mutluluk duyduklarını belirterek, “Türkiye’deki portföyümüzü genişletirken, markamızın imzası ‘%100 Hampton® Memnuniyet Garantisi’ anlayışımızı sergilemek için sabırsızlanıyoruz” dedi. Hilton’un kurumsal sosyal sorumluluk stratejisi Travel with Purpose’un en önemli ayaklarından biri olan çevreyi koruma kapsamında, su ve enerji tasarrufu sağlayan çevre dostu “yeşil binasıyla otel LEED (Enerji ve Çevre Tasarımında Liderlik) platin sertifikasına sahip..
projelerimizde dahi çevresel etki ve enerji verimliliği önceliklendirdiğimiz konulardır. Çünkü herkes için yaşanabilir bir dünyanın, ancak çevre dostu bir zihniyetle inşa edilebileceğine inanıyoruz. Bundan sonraki projelerimizde de aynı duyarlılıkla hareket edeceğiz” diye konuştu. Yaptığı projelerde, küresel ısınma ve doğal kaynakların korunması hedefiyle hareket eden Ant Yapı, Antteras projesiyle Türkiye’nin ilk yerli yeşil bina sertifikası ÇEDBİK-Konut’a layık görülmüştü. Aynı zamanda devam eden Antplato projesiyle LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) Gold ve yine Antteras projesiyle BREEAM very good sertifikalarına aday oldu.
Sektörel Gündem
DOĞAYA UYUMLU YAPILAR YARINLARIMIZI ŞEKILLENDIRECEK Özellikle bina giydirmelerinde doğru malzeme ile sağlanabilecek doğru yalıtım ile enerji kaybı direkt olarak en aza indirgenebilir ve yeşil bina teknolojilerinin ilerlemesi için en önemli konu olan enerji kullanımı doğru ve nitelikli çözümlerle şekillenebilir. Doğaya uyumlu yapılar yarınlarımızı şekillendirecek. Bugün sürdürülebilir, yeşil, çevre dostu olarak adlandırılan doğayla uyumlu yapılar, arazi seçiminden başlayarak yaşam alanları oluşumuna kadar geçen süreç değerlendirildiğinde iyi tasarlanması gereken bir bütünün parçaları olarak tanımlanabilir. Sosyal ve çevresel sorumluluk anlayışıyla tasarlanan Yeşil binalar, bulunduğu yere özgü koşullara uygun, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı katılımı teşvik eden, ekosistemlere duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.
30 30
Enerji verimliliği için Bina giydirme çözümleri çok önemli Dünya’da desteklenen ve geleceği şekillendireceği öngörülen yeşil binalarda yapılaşmada kullanılan malzemelerde çok önemlidir. Ar-Ge yatırımlarını bu konuda yoğunlaştıran ve son 10 yıldır sürdüren ve enerji verimliliği gibi yapılaşmada doğru malzemeler kullanılarak sağlanabilecek teknolojiler geliştiren Türkiye’nin 62 yıllık sektör lideri firması Çuhadaroğlu; bu konuda yaptığı girişimlerle de öncü niteliğindedir. Özellikle bina giydirmelerinde doğru malzeme ile sağlanabilecek doğru yalıtım ile enerji kaybı direkt olarak en aza indirgenebilir ve yeşil bina teknolojilerinin ilerlemesi için en önemli konu olan enerji kullanımı doğru ve nitelikli çözümlerle şekillenebilir. Çuhadaroğlu LEED ve BRAEM sertifikasyon süreçlerinde ilgili belgeleri alan projelerde alüminyum profil sistemleriyle yer alıyor. İlgili sertifikalar yalnızla ürünlere tek tek verilmiyor. Ancak yapı hafriyat toprağının değerlendirilmesinden yağmur suyu ve atık suyun kazanılmasına, uçucu madde içeren bileşenler kullanılmasından yapıya alınan taze havaya kadar Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
pek çok kriter değerlendirilmeye alınıyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde alüminyumun geri dönüşümü mümkün bir malzeme olması yarışa diğer bazı malzemelerden önce başlamasını sağlıyor. Bu noktada ürünlerin asgari mesafelerden taşınarak uygulanması, geri dönüştürülmüş hammadde içermesi, yapının ömrünün tamamlandığında bertaraf edilmesi ya da geri dönüşüme tabi tutulabilmesi anlamında alüminyum çok yeterli parametreler veriyor. Bununla birlikte kullanılan yüzey işlem malzemelerin toksik madde içermemesi, üretim yapılan tesisin yeterli altyapıya haiz çevre değerlerine saygılı üretim yapması da ayrıca önemli kriterler arasında yer alıyor. Yapının bu sertifikasyon süreçlerinde tanımlanan yalıtım performansları sağlaması da ayrıca Çuhadaroğlu uzmanlarının yaptığı detaylandırma ve ısı hesapları ile teyid ediliyor. Yeşil yapılaşma bir sosyal sorumluluktur Çuhadaroğlu Grup yeşil yapılaşmayı aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak görmektedir. Gelecek nesillere bırakacağımız Dünya için doğaya uyumlu yapılar ve verimli enerji kullanımı çok önemlidir. 62 yıllık sektör tecrübesi ile Çuhadaroğlu,Doğaya uyumlu yapıların vazgeçilmezi 1954 yılından beri kalite ve güvenin temsilcisi, sektör duayeni, Çuhadaroğlu, yer aldığı önemli projelerde özellikle kullandığı malzemelerle doğaya uyumlu ve sürdürülebilir yeşil teknoloji destekli çalışmalarını devam ettirmektedir.62 yıllık sektör tecrübesi ile Çuhadaroğlu, Maslak 1453, Loft İncek, Bilkent ve Manisa Entegre Sağlık Kampüsleri, Kozapark, Dumankaya Ritim gibi önemli projeleri tüm bu geçmiş tecrübesi ve geleceğe dönük vizyonu ile şekillendirmiştir.q
Sektörel Gündem
The Box 22: Yenilenebilir İnovatif Bir Mekan’da Yaratıcı İngilizce Konuşma Eğitimi Ella’nın daha mobil ve geri dönüşebilecek bir yapı fikriyle kurguladığı ‘the box 22’ adından da anlaşıldığı gibi bir koyteyner ve Türkiye’de ilk defa bir konteynırda ingilizce konuşma eğitimi veriliyor. The Box 22’nin kurucusu, aynı zamanda bir tasarımcı ve İngilizce eğitmeni olan Ella’nın en büyük tutkularından biri ‘yaratıcılık’. Sidney’de bir hayal ile başlayan serüvenini İstanbul’da bir girişimci olarak devam ettiren Ella, yaratıcılığı tükenmeyen bir yenilenme enerjisi olarak görüyor ve her zaman birşeylerin geliştirilebileceğine, yeniden yaratılarak daha iyi hale getirilebileceğine inanıyor.
32 32
Bir İngilizce Eğitmeni olarak İngilizce öğretmenin ve öğrenmenin daha kolay ve eğlenceli bir yolunu bulmak için seneler süren bir serüvene çıkan Ella, bu süreçte eğitmenlik yaptığı üniversiteler, dil okulları ve çeşitli şirketlerde eğitimdeki açıkları keşfetmeye başladı. Bütün bu kurumlardan topladığı bilgilerin üzerine bir de, 2 yıl boyunca 3-4 yaş grubuna İngilizce öğrettiği bir ana okulu da eklenince, ‘Ella’s Style English’i şekillendirmeye başladı. Bu yaş grubunun İngilizce
öğrenmesini izlemeyi bütünüyle heyecan verici bulan Ella, hareket, şarkı ve oyunla ilerlettiği derslerinden yola çıkarak şu an kullandığı eğitim şekli olan “Ella’s Style English Kit”ini yarattı. “Öğrenciler öğrenmeye başladığında daha iyi öğretiyorum, ve öğrenciler daha iyi öğrenirken ben de daha iyi öğretmeye başlıyorum.” Öğrenmenin ve öğretmenin iki tarafın da nasıl hissettiği ile ilgili olduğunu keşfetmesiyle ihtiyacı olanı betonarme sınıflara sığdıramayacağını anladı. Daha rahat hareket edilebilen ve yaratıcı bir şekilde ifade edilebilen bir ortam yaratmak için klasik sınıf anlayışının dışına çıkması gerekiyordu. Yaratıcı ve inovatif bakış açısıyla oluşturduğu mekanın tasarımını da günümüzde doğru bir yapıda aranan özelliklerden biri olan ‘yenilenebilirlik’ çerçevesinde kurguladı. Ella’nın; daha mobil ve geri dönüşebilecek bir yapı fikriyle kurguladığı The Box 22 adından da anlaşıldığı gibi bir koyteyner ve Türkiye’de ilk defa bir konteynırda İngilizce konuşma eğitimi veriliyor.
Novawood’a, Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nden İki Prestijli Ödül
Novawood, European Property Awards’tan (Avrupa Gayrimenkul Ödülleri) Türkiye’ye iki ödül getirdi. Türkiye’nin ilk ve en büyük thermowood üreticisi Novawood, Kısıklı’daki showroom’u ile katıldığı yarışmada, Retail Architecture “Yapı Mimarisi” ve Retail Interior “Mekan İç Mimarisi ” kategorilerinde iki ödüle layık görüldü. Yapılarda doğal ve sürdürülebilir kaliteyi ön plana çıkaran thermowood’un dünyadaki 13 lisanslı üreticisinden biri olarak 54 ülkeye ihracat yapan Novawood, Londra ‘da düzenlenen ödül töreninde uluslararası başarılarına bir yenisini daha ekledi. Ürünlerinde sergilediği yenilikçi anlayışı, Kısıklı’daki genel merkezinde yer alan showroom’da da yansıtmayı amaçlayan
Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Novawood, Studio Vertebra tarafından tasarlanan alanı geçtiğimiz yıl içinde kullanıma açmıştı. Avrupa’nın sektördeki en prestijli ödüllerine layık görülmelerini değerlendiren Novawood Genel Müdürü Yakup Kayataş, “Müşterilerimizin yaşam alanları için ürün üreten bir firma olarak, bizim için de bir yaşam alanına dönüşen showroom’umuz ile bu ödülleri kazanmak çok gurur verici. Burası sadece bir satış alanından ziyade, uyguladığımız akustik çözümlerle aynı anda üç toplantı gerçekleştirebildiğimiz, bizim de günümüzün önemli bir bölümünü geçirdiğimiz bir alan. Müşterilerimizin yanı sıra iş ortaklarımızı da ağırladığımız showroom’umuzun en üst seviyede ödüllendirilmesi, gösterdiğimiz özenin karşılık bulması adına bizi çok mutlu etti.” ifadelerini kullandı.
TOP
TOP 10
10
SEÇİLMİŞ ÖRNEK
Amerikan Mimari Enstitüsü (AIA) ve enstitünün Çevre Komitesi (COTE) çevreyi koruyup iyileştiren en iyi on sürdürülebilir mimari ve ekolojik tasarım örneğini bir araya getirdi. 20 yıl boyunca verilmiş 200 COTE “En İyi On” ödülünün neredeyse tamamının detaylı bir incelemesini yapan “En İleriden Alınan Dersler” (Lessons from the Leading Edge) adlı yakın zamanda yayınlanan rapor, bu program ile ödüllendirilen tasarım projelerinin endüstrinin neredeyse bütün performans standartlarını gerisinde bıraktığını gösteriyor. Aşağıda projelerin kısa birer özetini sizler için derledik.
34
PIER 15 EXPLORATORIUM BILIM MÜZESI, Sanfransisko EHDD
Exploratorium, tasarımı ve inşası ile yenilik ve sürdürülebilirliği yansıtıyor. Etkileşimli bir bilim müzesi olan Exploratorium, tasarımı ve inşası ile yenilik ve sürdürülebilirliği yansıtıyor. Tarihi iskele barakasının doğal ışığından faydalanan yapının 250 metre uzunluğundaki çatısı 1.3 megavatlık fotovoltaik paneller ile kaplanmış. Körfezden gelen su, soğutma ve ısıtma için kullanılıyor. Zorlu kış şartlarına dayanıklı ve sürdürülebilir yapı malzemeleri kullanılmış. Proje LEED Platin sertifikası ile ödüllendirilmiş ve ülkenin en büyük “Sıfır enerji” müzesi olarak, endüstriye çağdaş müzelerde nelerin mümkün olduğunu gösterme gayesi yolunda hedefine ulaşmak üzere. Eylül -2015, Ekim Kasım 27.Sayı 2016, 33. Sayı
35
SÜRDÜRÜLEBILIR TABIAT MERKEZI (CSL), Pittsburgh CDESIGN ALLIANCE MIMARLARI
CSL, doğal ve yapılı çevre arasındaki önemli kesişime dikkat çekiyor. CSL, Phipps Sera ve Botanik Bahçesi’nde bulunan bir eğitim, araştırma ve idare tesisi. Yeşil bina olarak tasarlanan yapı tamamen kendi enerjisini üretiyor ve alanı üzerinde toplanan bütün yağmur suyu ve temiz suları arıtıyor. CSL dört en yüksek yeşil sertifika kategorisinde birden fazla başarı elde edebilmiş ilk ve tek bina; Yaşayan Binalar, LEED Platin, WELL Bina Platin ve Dört Yıldız Sustainable SITES. CSL doğal ve yapılı çevre arasındaki önemli kesişime dikkat çekiyor, insan ve çevre sağlığının ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğunu vurguluyor. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
TOP 10
J. CRAIG VENTER ENSTITÜSÜ, San Diego ZGF MIMARI LLP
Sıfır enerji harcayan bir laboratuvar binası…
Çevre yönetimine bağlılıkları mimarları ABD’de bir ilk olan sıfır-enerji harcayan, kar amacı gütmeyen bir laboratuvar binası tasarlatmaya itti. Sonuç; kimya analiz laboratuvar ve ofisi, merkezi bir avlu çevresinde laboratuvar, altında ise kısmen yeraltında bulunan 112 araçlık bir otoparkı olan, LEED Platin sertifikalı 4150 m2’lik bir yapı oldu. Tasarımın bütünselci yaklaşımı; enerji verimi, su muhafazası ve sürdürülebilir malzemeler etrafında ortaya çıktı.
MUELLER H-E-B, Austin, Teksas
36
LAKE|FLATO MIMARI, H-E-B TASARIM + İNŞAAT, SELSER SCHAEFER MIMARI
H-E-B, Austin’de yer alan sürdürülebilir, çok kullanımlı bir şehir yapısı. Mueller H-E-B, içinde eczane, kafe, sosyal merkez, açık hava toplanma alanları ve benzin istasyonu bulunan, LEED Altın ve Austin Energy 4 Yıldızlı Yeşil Bina sertifikalarına sahip 7800 m2’lik bir perakende satış ve taze besin marketi. Mueller’de çevresindeki 16 semte hizmet veren H-E-B, Austin’de yer alan sürdürülebilir, çok kullanımlı bir şehir yapısı. Ortak araştırma, hedef belirleme ve tasarım süreci ile ortaya çıkan stratejileri ise şöyle; entegre soğuk su HVAC ve soğutma sistemleri, ilk Kuzey Amerika süpermarket propan soğutma sistemi, optimize doğal aydınlatma, 169 kilovatlık çatı üzeri güneş enerjisi tertibatı, elektrikli araç şarj istasyonu, tamamen LED aydınlatma, peyzaj sulaması, tuvaletler soğutma kulesi ilave suyu için su kazanma sistemleri. Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
JACOBS TASARIMDA YENILIK ENSTITÜSÜ Berkeley, Kaliforniya LEDDY MAYTUM STACY MIMARI
Teknolojinin birleştiği noktada çalışan öğrenciler ve öğretmenler için yeni bir interdisipliner merkez sağlıyor. Toplumun yaşadığı en önemli zorlukların birkaçına cevap olabileceği inancıyla kurulan UC Berkeley Jacobs Tasarımda Yenilik Enstitüsü, üniversite yaşamının merkezinde sürdürülebilir tasarımda yenilikler katmaya adanmış. Proje, çeşitli yerlerden gelip tasarım ve teknolojinin birleştiği noktada çalışan öğrenciler ve öğretmenler için yeni bir interdisipliner merkez sağlıyor. Hem işbirlikçi, proje temelli bir eğitim alanı hem de üniversite bölgesinin sürdürülebilir yeniliğe sadakatinin bir sembolü olarak tasarlanan yapı, enerji kullanımını ülke ortalamasının %90’ının altına çekerek yüksek-yoğunluklu/ düşük-karbonlu bir yaşam ve eğitimin modeli haline geliyor.
RENE CAZENAVE APARTMANLARI; San Fransisko
37
LEDDY MAYTUM STACY MIMARI VE SAIDA + SULLIVAN TASARIM ORTAKLARI, ASSOCIATED ARCHITECTS
Filtreli havalandırma, düşük salınımlı malzemeler, bol ışık birçoğu ruhsal ve fiziksel sorunlar yaşayan yapı sakinlerine yardımcı olmakta.
Önceden evsiz olan bireyler için bir barınak olan bu yapı, eski bir araç otoparkı ve otoban çıkış yolu üzerine, yüksek yoğunluklu, geçiş odaklı ve sağlıklı bir yaşam alternatifi olarak yapılmış. Filtreli havalandırma, düşük salınımlı malzemeler, bol ışık birçoğu ruhsal ve fiziksel sorunlar yaşayan yapı sakinlerine yardımcı olmakta. Yüksek verimli ışıklandırma ve hidronik ısınma, aralıksız izole yağmur korumalı bina mantosu ve fotovoltaik paneller ile sıcak su depoları barındıran çatı üzeri güneş enerjisi sistemi, enerji masraflarını kâr gayesi gütmeyen mal sahibi ve bina sakinleri için en aşağı indirilmiş. Su yönetimi; yeşil çatı sistemi, akıllı sulama, avluda bulunan yağmur suyu deposu yoluyla dikkatlice idare ediliyor.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
TOP 10
DIXON SU VAKFI JOSEY KÖŞKÜ, Decatur, Teksas LAKE|FLATO MIMARI
Sağlıklı su havzaları elde etmeyi destekleyen çok fonksiyonlu bir eğitim ve toplantı merkezi. Josey Köşkü, Dixon Su Vakfı’nın sürdürülebilir arazi yönetimi teşviki yoluyla sağlıklı su havzaları elde etmeyi destekleyen çok fonksiyonlu bir eğitim ve toplantı merkezi. Bilindiği üzere besi hayvanları aşırı otlatma yoluyla yarardan çok zarar vererek çayırların doğal ortamda önemli bir rolü olan su havzalarını koruyabilmesini ve karbon sekestrasyonu engellemektedir. Sertifikalı bir ‘Yaşayan Bina’ olan Josey Köşkü, besi hayvanı otlağına daha derinden bir anlayış ile yaklaşmakta, yapılı çevrenin doğa ile birlikte çalışarak zarardan çok yarar verebilmesine olanak tanımakta. Adeta bölgeyi tanımlayan Heritage’ın yapraklarını dökmeyen Meşesi gibi, bina iklime uyum göstermekte, güneşi gölgeleyip, rüzgârı kesip, korunan manzaralar sağlamakta.
38
BERKELEY HALK KÜTÜPHANESI BATI ŞUBESI, Berkeley, Kaliforniya HARLEY ELLIS DEVEREAUX Kaliforniya’da “Yaşayan Bina” sertifikalı ilk sıfır enerji harcayan halk kütüphanesi. Berkeley Halk Kütüphanesi’nin 900 m2’lik yeni Batı Şubesi, Kaliforniya’da “Yaşayan Bina” sertifikalı ilk sıfır enerji harcayan halk kütüphanesi. Doğal aydınlatma (bina %97’ye kadar doğal aydınlanıyor), doğal havalandırma ve yüksek performanslı bina mantosu gibi entegre stratejiler yoluyla binanın enerji ayak izi en aza indirilmiştir. Yenilikçi rüzgâr bacası çapraz havalandırma sağlarken kütüphane içini sokak gürültüsünden korumaktadır. Alan içindeki yenilenebilir enerji stratejileri fotovoltaik paneller ile radyan ısıtma, soğutma ve sıcak su için ısıl güneş enerji panellerinden oluşmaktadır. Kütüphane 2030 beklentilerini geçmekte ve Berkeley’in yakın zamanda kabul edilen İklim Hareketi Planı’na uyum göstermektedir. Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
TOP 10
BIYOLOJIK BILIMLER ARAŞTIRMA BINASI (BRB); Galway, İrlanda PAYETTE VE REDDY MIMARI + ŞEHIRCILIK
Projenin %45’i mekanik havalandırmaya ihtiyaç duymadan işlev görüyor.
40
BRB’nin tasarımı İrlanda’nın ılımlı iklimine uyum sağlıyor. Proje binanın çevre uzunluğu boyunca düşük yüklü alanları tespit ederek yılın büyük bir kısmı boyunca kullanılacak tek havalandırma stratejisi olarak doğal havalandırmadan faydalanıyor, yıl boyunca %10’un altında radyan ısıma ile destekleniyor. Yöntem sayesinde bu yoğun araştırma
binasının %45’i mekanik havalandırmaya ihtiyaç duymadan işlev görüyor. Bu oldukça basit ve radikal yöntemin ABD’de benzer iklimlerde yer alan laboratuvarlarda nadiren uygulandığını görmekteyiz.
WYOMING ÜNIVERSITESI GÖRSEL SANATLAR TESISI; Laramie, WyomIng HACKER MIMARI VE MALONE BELTON ABLE PC Çevreyi kirleten maddelerin tahliyesine önem veren bir eğitim ve öğrenim ortamı… Görsel Sanatlar Tesisi (VAF) güzel sanatlar programını kampüs çevresine yayılmış dağınık konumlarından alıp bir araya getirmeyi amaçlıyor. Mesleki güvenlik açısından teknoloji harikası olan bina, çevreyi kirleten maddelerin tahliyesine önem veren bir eğitim ve öğrenim ortamı sağlamakta. Çatı alanı ABD’deki en büyük güneş enerjisi boşaltımlı tesisat sistemine sahip. Su, hapsedilmiş borulardan akarak hidronik ısıyan yerden ısıtma sistemi ile sıcak su sistemini destekliyor, aynı zamanda havalandırma amaçlı olarak dış havayı da işliyor. Güneşin iç alanlar ile etkileşiminin incelenmesi yoluyla tasarlanan bina, yönü ve şekli ile bir yandan yansıyan ışığı dağıtırken diğer yandan ısı birikiminin önüne geçmekte.q Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
bir bakışta
KADIKÖY
KADIKÖY, ANCAK 19. YÜZYIL’DA SÜREKLİ İSKAN SAHASI HALİNE GELİP İSTANBUL KENTİYLE BÜTÜNLEŞTİĞİNDEN, İSTANBUL’UN DİĞER TARİHİ SEMTLERİNE NAZARAN ŞEHİR TARİHİ İÇİNDE OLDUKÇA GENÇ BİR YERLEŞME OLARAK KABUL EDİLEBİLİR. BUNUNLA BİRLİKTE ANADOLU YAKASI’NIN EN ESKİ YERLEŞİM BİRİMLERİNDEN OLAN KADIKÖY BUGÜN DE YAKANIN EN İŞLEK NOKTASI DURUMUNDADIR.
Kadıköy, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yer alan, batı ve güneyde Marmara Denizi, kuzeyde Üsküdar, kuzeydoğuda Ataşehir ve doğuda Maltepe ilçeleriyle çevrilidir. Marmara sahilleri boyunca Haydarpaşa’dan Bostancı’ya dek kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda oldukça uzun bir sahil şeridine (yaklaşık 21 km) sahip olan Kadıköy’de kıyı şeridi ve buna paralel uzanan ana ulaşım güzergahları yerleşme yapısını belirlerken, daha geride yer alan D-100 Karayolu ilçenin kuzey sınırını oluşturur. Kadıköy’deki yerleşmenin başlangıcını oluşturan tarihsel çekirdek, Haydarpaşa Koyu ile Moda Burnu’nun oluşturduğu alanda yer
almaktadır. İlçeye adını veren yerleşme merkezi ve asıl Kadıköy semti kabaca kuzey ve kuzeydoğuda demiryolu, doğuda Kurbağalıdere ve Kalamış Koyu, batıda ise Marmara Denizi ve Haydarpaşa Koyu’nun sınırladığı bir alan olarak düşünülebilir. Bugün bu alan Kadıköy Çarşısı, Yeldeğirmeni ve Moda gibi tarihi yerleşme alanlarını da içeren Rasimpaşa, Osmanağa ve Caferağa mahallerinden oluşmaktadır. Kadıköy, ancak 19. yüzyıl’da sürekli iskan sahası haline gelip İstanbul kentiyle bütünleştiğinden, İstanbul’un diğer tarihi semtlerine nazaran şehir tarihi içinde oldukça genç bir yerleşme olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte Anadolu Yakası’nın en eski yerleşim
birimlerinden olan Kadıköy bugün de yakanın en işlek noktası durumundadır. Pek çok nezih semte ev sahipliği yapan Kadıköy’de Osmanlı döneminden kalma yapılara da rastlanır. Kadıköy ilçesi kent ulaşımı açısından önemli bir konuma sahiptir. İstanbul’un çeşitli semtlerini birbirine bağlayan bazı ana ulaşım yolları Kadıköy İlçesi’nden geçer. İstanbul’un ilçeleri arasında eğitim düzeyi, ekonomik gelişmişlik derecesi ve sosyal yaşam imkanlarıyla ön plana çıkan Kadıköy, 2015 yılında gerçekleştirilen “İstanbul’da Yaşam Kalitesi Araştırması”nda tüm ilçeler arasında 2. sırayı almıştır.
bir bakışta
KADIKÖY KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANI
AYKURT NUHOĞLU
DÖNÜŞÜM, RİSK HARITASINA GÖRE DEĞİL RANT HARITASINA GÖRE YAPILIYOR.
44 44
KADIKÖY’DE RANTIN YÜKSEK OLMASI NEDENİYLE BU KADAR FAZLA İNŞAAT VAR. “DÖNÜŞÜM YASASI RİSKLİ BİNALARIN DÖNÜŞMESİ İÇİN ÇIKTI. AMA GERÇEKTEN RİSKLİ İLÇELER DEĞİL RANTIN YÜKSEK OLDUĞU YERLERDE YIKIMLAR ARTIYOR. ÜSTELİK YAPILANLAR DÖNÜŞÜM DEĞİL BİNA YENİLEME ŞEKLİNDE, BELEDİYE OLARAK GEREKLİ DENETİMLERİ YAPIYORUZ.
Ağustos - Eylül 2016, 32. Sayı Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
RUHSAT VERMİYORUM, DURUN DİYEMEM Akşam 7’den sonra inşaat çalışmaları yasak. Cumartesi hafriyat yasak, pazar günü hiç çalışılmıyor. Her gün ekipler çıkıp çalışıyor. Cezalar kesiliyor. Ama ben belediye olarak insanlara ‘ruhsat vermiyorum, durun’ diyemem. Bu ilçe belediyesi değil hükümetin sorunu. Betona dayalı büyüme bizi bu noktaya getirdi ve vahşi bir tablo ortaya çıktı. Biz 2010 yılında 180 ruhsat veriyorduk, geçen yıl 900’ü buldu. Her inşaat için bir kamyon olsa 1000’e yakın kamyon her gün bu bölgede olacak demek. FİKİRTEPE BAŞTAN YANLIŞ BAŞLADI Bakanlık uygulama yapıyor, İBB avan projeleri onaylıyor, il çevre müdürlüğü de ruhsatları veriyor. Biz sadece yıkım izinlerini veriyoruz. Gelinen nokta çok yavaş işliyor. Ada bazında uygulama yapılıyor. Aslında Fikirtepe baştan yanlış başladı. Önce emsal vererek başladılar. Yüksek bir emsalle birlikte çözeceklerini düşündüler. Oysa önce oranın planlanması gerekiyordu. Yeşil ve sosyal donatı alanlarının ayrılması, bundan sonra yoğunluğun tartışılması gerekiyordu. Ama önce yoğunluk verildi. Vatandaşlarla müteahhitler o yoğunluk üzerinden anlaştı, 45-46 adada anlaşma sağlandı fakat şu anda 6 proje ruhsat aldı. Önce planla başlamamanın sıkıntısını yaşıyor Fikirtepe. YERİNDE DÖNÜŞÜM OLMAYACAK Fikirtepe’nin yüzde 15’i yıkıldı. 52 ada 25-30 bin daireye tekabül ediyor. 1400 dönüme yakın bir yer. Biz niye dönüşüm yapıyoruz? Önce bu soruyu sormamız gerekiyor. Hedef neydi? O insanlar için yapıyorsak şu anda
niye mağdurlar? Amaç sadece konut üretmek mi? Konut üretip başkalarına satmak mıydı yoksa amaç? Yerinde dönüşüm olmayacak. Bu sürecin çok uzayacağını düşünüyorum. Böyle bir projenin kamu denetiminde olması gerekiyordu. Siz şimdi vatandaşla müteahhitleri karşı karşıya bıraktınız, sözleşme yaptırdınız. Bu sözleşmeye müdahale etme şansınız yok. Bu sözleşmede aksayan yanları kim giderecek? Kim teminat verecek? Biz zaten olayların hiçbir yerinde yokuz. Bundan sonraki süreçte masada olmamız lazım ama hiçbir yerde yokuz. İnsanların o çevreden kopmalarından kaynaklanan sorunlar olacak. Zaten Fikirtepelilerin bir kısmı gitti, bir kısmı satıp gidecek, bir kısmı yüksek aidatları ödeyemeyecek. Burada lüks binalar yapılıyor. Bir kısmı da apartmanların arasında kaybolup gidecek. KENTSEL DÖNÜŞÜM RANT HARİTASINA GÖRE YAPILIYOR Mevcut demiryolu yenileniyor. Demiryolu Ayrılıkçeşme’ye geliyor. Bu hattı kullandığınız zaman Haydarpaşa by-pass edilmiş oluyor. Vatandaşın Haydarpaşa’ya uğraması gerekmiyor. Tarihi gar binasına restorasyon ruhsatı vermedim. Çünkü bana gelen projede orijinalliği bozulmuştu. Çatı genişletilmiş, asansör eklenmişti. Proje şu anda Anıtlar Kurulu’nda. Orijinal haliyle projesi geldiği takdirde onaylarım. Ama bu tarihi gar binasının bir de arkası var. Gar binası tarihi
eser sonuçta. Otel de yapılsa geri dönüştürme şansımız var. Peki garın arkasındaki bin dönüm arazi yapılaşırsa ne olur? Şu anda Kadıköy’de bir metrekare kamunun ihtiyacını karşılayacak arsa yok. Eminim Üsküdar’da da yok. Peki Kadıköy’de, Üsküdar’da yaşayan insanların kullanabileceği tek alan Haydarpaşa bir de Validebağ kaldı. Bu bin dönüm arazi 5 binlik planlarda imara açıldı. Şu anda davaları devam ediyor. 2 milyon metrekarenin üstünde inşaat yapılacak. Turizm, konut, ticaret alanları olacak. AVM de var bildiğim kadarıyla. Bu bin dönüm arazinin sosyal donatı, deprem toplanma alanı olarak düşünülmesi gerek. Bin dönümlük arazi için henüz proje gelmedi. Duyarlı davranılmalı. Haydarpaşa’nın imara açılmasına ruhsat vermem. Tarihi gar binasına orijinal haliyle ruhsat verilmesi gerekiyor çünkü 100 yıllık bina, çatı yandı, korunması gerekiyor. Otele dönüşmesi doğru değil. Kentsel dönüşüm denilen şeyin de aslında 100 binlik planlarda çözülmesi gerekir. Bağcılar, Güngören, Esenler’de buralar emsal değerler 7, 8, 9. Hiç oralara dokunmuyorlar. Para kazanacak yerlere geliyorlar. Bu şehirde en riskli yer neresi? Deprem haritası diye bir şey var ve bu haritaya göre en riskli yer Fikirtepe değil. En riskli bölge Güngören, Bağcılar, Esenler ve nüfusun yoğun olduğu yerler. Dokunulmuyor. Milyonlarca insan yaşıyor buralarda. Haritaya göre yapılmıyor dönüşüm. Rant yaratacak yerlerde yapılıyor. Rant haritasına göre yapılıyor.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
45 45
bir bakışta
KADIKÖY PANA YAPI
MAHİR ŞAŞMAZ
AVANTAJIMIZ; FIKIRTEPE’NIN IÇINDE OLMAMIZ...
İNSANLAR BIZİMLE TARTIŞABILIYOR.
PANA YAPI OLARAK FİKİRTEPE’DE ÖNEMLİ BİR AVANTAJIMIZ VAR; YÖNETİM KURULU BAŞKANIMIZ KÜRŞAT BEY DE DAHİL PANA YAPI BÜNYESİNDE BULUNAN HERKES FİKİRTEPE’NİN İÇİNDE. İNSANLAR BİZE DOKUNABİLİYOR, BİZİMLE TARTIŞABİLİYOR, GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞABİLİYOR. Pana Holding çatısı altında inşaat ve gayrimenkul geliştirme faaliyetlerini sürdüren Pana Yapı, Selimoğlu İnşaat’ı da satın alarak hızlı bir büyüme trendine girdi, şirketin yeniden yapılanması, çalışmaları ve hedefleriyle ilgili bilgi alabilir miyiz? Brooklyn Park Projesi ile bir buçuk sene önce Pana Yapı’ya katıldım. Pana Yapı olarak Fikirtepe’de şuanda beş tane projemiz var, ‘’Brooklyn’’ marka çatısı altında hayata geçirdiğimiz projelerimizden ilki ‘’Brooklyn Park’’. 112 bin metrekare inşaat alanı olan ve ciddi bir yapılanma gerektiren bir proje özelliğine sahip Brooklyn Park’ın satışlarını belirli bir süre önce tamamladık. Brooklyn Park, aynı zamanda bölgenin alt yapıya sahip nadir projelerinden olduğu için Fikirtepe’de özel bir yere sahip. Bu yıl sonunda teslimlerini gerçekleştireceğimiz projemizde yatırım yapanların aynı zamanda BrooklynLife’a da ilgi gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu da sektörde ve Fikirtepe’de ne kadar doğru bir çalışma gerçekleştirdiğimizi kanıtlıyor.
46
Mahir Şaşmaz, Pana Yapı İnşaat Grup Başkanı 1993 ODTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu
Pana Yapı olarak ayrıca Bağdat Caddesi’nde de devam eden projelerimiz bulunuyor. Bunlara ek olarak orta vadede yurtdışı hedeflerimiz var. Fikirtepe ve Bağdat Caddesi’nde devam eden projeleriniz olduğundan bahsettiniz, iki bölge arasında yaşadığınız farklılıklar neler? Süreçler ve işleyiş olarak küçük veya büyük metrekareli alanların iş gücü birbirinden
Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
çok farklı değil. Projenin çizilmesi, ruhsatın alınması, iş güvenlik tedbirleri vs. için harcadığınız zaman aynı, fakat bu emekler büyük bir projenin içinde eriyip gidebiliyor, küçük projelerde ise daha çok ön plana çıkıyor. Diğer taraftan Bağdat Caddesi’ndeki hedef kitle farklılığı nedeniyle kullandığınız malzeme maliyetleriniz dahil farklılık gösterebilir. Fikirtepe gibi kentsel dönüşüm sürecinin oldukça karmaşık yaşandığı bir bölgeden sektöre girdiniz ve oldukça büyük ölçekli projelerle devam ediyorsunuz, bu süreci nasıl yönettiğinizden bahsedebilir misiniz? Sürece dahil olmadan önce kamuoyundan takip ettiğim kadarıyla Fikirtepe’yi devlet tarafından kimin yöneteceği belli değildi, emsaller ile ilgili belirsizlikler vardı. Bu durum, bölgede oturan halkın kafasını karışmasına ve yatırımcıların da bölge özelinde temkinli davranmasına neden oldu. Son altı aydır bu sürecin aşıldığını düşünüyorum. Başta Brooklyn Park olmak üzere bölgede çalışmalar hızla devam eden konutların yükselmeye başlaması ile kamuoyu üzerindeki negatif algı pozitife çevrildi. Pana Yapı olarak Fikirtepe’de önemli bir avantajımız var; Yönetim Kurulu Başkanımız Kürşat Bey de dahil Pana Yapı bünyesinde bulunan herkes Fikirtepe’nin içinde. İnsanlar bize dokunabiliyor, bizimle tartışabiliyor, görüşlerini paylaşabiliyor. Bu durum hem inşaat sürecinde hem arsa sahipleri ile olan anlaşma sürecinde büyük avantaj sağladı. Ayrıca Brooklyn Park projemizde
KARŞILIKLI GÜVEN ÖNEMLİ, FİRMA DA ARSA SAHİPLERİNE GÜVENMELİ ARSA SAHİPLERİ DE NİSPETEN FİRMAYA GÜVENDİKTEN SONRA KENDİ İÇLERİNDE PROBLEMLERİ ÇÖZÜYORLAR. KARŞILIKLI GÜVEN OLUNCA ORTAYA GÜZEL ŞEYLER ÇIKIYOR. bölgedeki ilk teslimi biz yapacağız diye yola çıkmıştık, hedefimize ulaştık, yıl sonunda teslim gerçekleşmiş olacak. Türkiye’de, özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüm süreçlerinde uzlaşma ve güven eksikliği gibi sorunlar dikkat çekiyor. Projelerinizin yer aldığı Kadıköy’de durum nasıl, Fikirtepe Platformu sorunların çözülmesine katkı sağlıyor mu ?
47
Az önce de bahsettiğim gibi burada aslında karşılıklı güven önemli, firma da arsa sahiplerine güvenmeli çünkü aldıkları oranları sürekli yükseltmeye çalışan arsa sahipleri ile de karşılaşıyoruz, arsa sahipleri de nispeten firmaya güvendikten sonra kendi içlerinde problemleri çözüyorlar. Karşılıklı güven olunca ortaya güzel şeyler çıkıyor. Fikirtepe Platformu bizim de içinde bulunduğumuz bölgenin algısının olumlu yönde değiştirilmesine katkıları olan bir platform. Burada sorunları birlikte tartışıyorsunuz, çözüm önerilerini masaya yatırıyorsunuz, bürokratik ilişkileri de geliştirme fırsatı buluyorsunuz. Son dönemde gündemde olan çevre dostu/sertifikalı yeşil bina kavramları ile ilgili yaklaşımınız nedir, projelerinizde bu kapsamdaki uygulamalarınızdan bahsedebilir misiniz? Enerji konusu özellikle ülkemizin gündeminde önemli bir yere sahip. Türkiye parasının çoğunu ne yazık ki petrole, doğalgaza yatıran bir ülke. Gelişmiş modern
ülkelere baktığımızda çevre dostu/yeşil bina kavramlarını yıllar önce çözdüklerini görüyoruz. Bunu üzülerek söylüyorum, Türkiye bu konuda çok geri kaldı. Bırakın binalarımızdaki ısı yalıtımını, en gelişmiş şehirlerimizden İstanbul’da bile yüzde otuz sıvasız konut bulursunuz.
Yeşil bina kavramını önemsiyorum; ama LEED Sertifikası moda gibi oldu, zaten belli kriterleri sağladığınız zaman aslında siz o sertifikayı almasanızda gereklerini yapmış oluyorsunuz. Sektörde birçok projede olduğu gibi biz de projelerimizde ısı yalıtımına, gri su kullanımına dikkat ediyoruz, aslında projelerimiz sertifika alacak düzeyde.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY PANA YAPI
HAKAN GÜNEŞ
PROJE YÖNETIMI: MALIYET, ZAMAN, DOĞRU UYGULAMA... ŞANTİYE YOKTUR Kİ SABAH SAHAYA GİRDİĞİNIİZDE BİR SORUN OLMASIN. DOĞRU PLANLAMA İLE BU GÜÇLÜKLER MİNİMİZE EDİLEBİLİYOR. HER ŞANTİYE ASLINDA AYRI BİR HAYAT BANA GÖRE. BİZİM İŞİMİZİN BİR PARÇASI DA SORUN ÇÖZMEK. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? 1977 doğumluyum, Selçuk üniversitesi mimarlık bölümünden mezun mimarım. Son olarak Türkiye’de, 5 yıldızlı oteller, turizm tesisleri, üst segment konut inşaatlarında proje müdürlüğü görevlerinde bulundum. Yurtdışında Rusya ve Libya üst yapıda çalışmış olup, inşaat sektöründe 17 yıllık tecrübem bulunmaktadır. Şuan Pana Yapı da Proje koordinatörü olarak profesyonel iş hayatıma devam etmekteyim.
48 48
Genel anlamda Fikirtepe’de gerçekleşen kentsel dönüşüm projeleri hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Fikirtepe bölgesi Türkiye’nin, en büyük kentsel dönüşüm alanlarından bir tanesi. Kentsel dönüşümün ilk önceliği insanlarımızın güvenli yapılarda yaşamlarını sürdürebilmeleri. Deprem olduktan sonra değil, öncesinde güvenli yapılar yapabilmek önemli. İnsanlarımıza bu anlamda hizmet edebilmek bizim içinde çok önemli. Bundan beş yıl sonra Fikirtepe’nin çok farklı bir silueti olacaktır. Hakan Güneş, Proje Koord./ Pana Yapı
Pana Yapı’nın Fikirtepe’de kaç projesini yönetiyorsunuz? Projeler hakkında kısa bilgi alabilir miyiz? Pana Yapı’nın Fikirtepe’ de yapmış olduğu Brooklyn serisine ait dört projesini yönetiyorum. Bu projelerimiz BrooklynPARK, BrooklynLIFE, BrooklynDream, Brooklyn CITY dir. BrooklynPark ve BrooklynLIFE projelerimizin imalatları halihazırda devam
Haziran EkimKasım + Temmuz 2016, 33. 2013 Sayı
etmektedir. Park projemiz sona yaklaşmış durumdadır. 2016 yılı sonunda projeyi bitirmeyi hedefliyoruz. Life projemizde, temel aşamasındadır. Dream ve City projelerimizin, projelendirme ve inşaat ruhsatı alınması aşamaları devam etmektedir. Özetle, PARK’ta 731 adet konut, 13 adet ticari ünite LIFE’ta 431 adet konut 16 adet ticari ünite, DREAM’de 652 adet konut, 34 adet ticari ünite, CITY’ de 825 adet konut, 48 adet ticari ünite bulunmaktadır. CITY projemizde diğerlerinden farklı olarak sanat merkezi bulunmaktadır. Farklı fonksiyonlarda yapıyı içerisinde barındıran buprojelerin tasarım aşamasında da ekibe dahil oluyor musunuz? Hangi evrede çalışmalarınız başlıyor? Herhangi bir yapının planlanmasında, estetik, uygulanabilirlik, optimum seviyede ekonomikliği ve yapının fonksiyonel olması olmak üzere 4 ayağı çok önemlidir. Bu 4 kriter tasarım aşamasında başladığı için bizlerde en başından tasarıma dahil oluyoruz. Bizlerin çalışması tasarımdan da önce olmak üzere yapının fizibilite aşmasında başlıyor. Fizibilite aşmasını doğru yapamadıktan sonra , yatırımcı olarak projenin yapılması inşaat sektöründe yapılan en yanlış karardır çünkü. Bu anlamda bunun canlı örneklerini herkes görüyor. Proje başladıktan sonra , projelerin ilerlemeyişinin en büyük sebebi fizibilite ile az önce bahsettiğim 4 kriterin arasında ki köprünün sağlıklı olarak kurulamaması.
TÜRK İNŞAAT SEKTÖRÜ İNŞAAT KONUSUNDA OLDUKÇA TECRÜBELİ. BİLDİĞİNİZ ÜZERE TECRÜBE DE YAŞANMIŞLIKLAR İLE KAZANILIYOR. 17 AĞUSTOS DEPREMİNDEN SONRA YÖNETMELİKLERDE CİDDİ ADIMLAR ATILDI. 49 49 49 Çoklu detay ve uygulama faktörleriyle öne çıkan projelerinizin yönetimi ve organizasyonu, kısaca süreç yönetiminden bahsedebilir misiniz? Proje yönetiminde üç faktör önemlidir. Maliyet, zaman, doğru uygulama. Kendi ilerletmiş olduğum projelerde ilk master hedefimizi buna göre kuruyorum. Projenin doğru ilerlemesi için bu üç farktörün de eş zamanlı olarak takibini bizzat kendim yapıyorum. Uygulamayı ise hafriyat ile anahtar teslimi arasında ki bir iş yolculuğu olarak düşünürüm hep. Bizler uygulamayı yaparken zihnimizde arsa üzerinde yapının bitmiş halini canlandırarak işi ilerletiyoruz. Şantiye organizasyonlarında da, her aşamadan sorumlu teknik elemanlarımız var. Yönetmelikler kapsamında şantiyede uyguladığınız çevresel süreçler nelerdir?Deprem yönetmeliği hakkındaki düşünceleriniz neler? Türk inşaat sektörü inşaat konusunda oldukça tecrübeli. Bildiğiniz üzere tecrübe de yaşanmışlıklar ile kazanılıyor. 17 Ağustos depreminden sonra yönetmeliklerde ciddi adımlar atıldı. Bu gün yapılan kentsel dönü-
şümde bunun en güzel örneklerinden birisidir. İnşaat konusunda tecrübeli firmalar gerçekten güvenli yapılar inşa etmektedir. Uygulama sırasında ne gibi güçlüklerle karşılaşıyorsunuz? Nasıl çözümlüyorsunuz? Şantiye yoktur ki sabah sahaya girdiğinizde bir sorun olmasın. Doğru planlama ile bu güçlükler minimize edilebiliyor. Her şantiye aslında ayrı bir hayat bana göre. Bizim işimizin bir parçası da sorun çözmek. Eminim ki bu satırları okuyan meslektaşlarım kendilerine empati yapıyordur şuan. Uygulama sırasında yaşadığımız sorunları güçlükleri bir kitap olarak yazsak genelde hep aynı ya da benzer sorunlardır. Bir iş bitip yenisi başlayınca karşılaştığımız sorunların adı pek değişmiyor. Değişen tek ad projenin adı oluyor. Ayrıca projenin yapıldığı ülkeye, mevsim şartlarına, arazinin topoğrafyasına hatta yapıldığı mahalleye kadar kendine has sorunları olabiliyor. Kazanmış olduğumuz tecrübeler ile çözüyoruz bu sorunları. Malzeme seçimi ve detay yönetimi çok önemli. Bu bağlamda malzeme seçiminde öne çıkan kriterleriniz
neler? Çözüm ortaklarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? İnşaatta genel anlamda iki tür malzeme var. Görünen malzemeler ve arka planda olan malzemeler. Görünen malzemelerden kastım kullanıcının da görebildiği dokunabildiği malzemeler. Seramik, ahşap, doğal taş gibi. Bu malzeme seçimlerini projenin konseptine ve kullanıcının beğenisine göre seçiyoruz. Yine seçimlerde inşaat malzemeleri çok geniş bir yelpaze. Beğeni kadar kalitesi de önemli. Arka planda olan malzeme seçimlerinde ise en önemli kriterimiz ise doğru detay ve ilgili standartlara uygun malzeme olmuş olması. Örnek olarak betonu gösterebiliriz. Yapılar bittiği zaman bu malzeme genel olarak görülmez. Fakat uygulama sırasında gerekli teknik özelliklere haiz ve uygun beton sınıfını kullanmak önemli. Çözüm ortaklarımız olarak, uygulama ekiplerimiz alanında uzman ve yurtdışında da inşaat tecrübeleri olan firmalar. Kullandığımız malzemelerde marka olarak bilinirliği yüksek ve kendini alanında ispatlamış markalardan seçiyoruz.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY ARKAD YAPI
ORKAN ÖZTÜRK
KADIKÖY’DE DENEME - YANILMA AŞAMASININ SONUNA GELİNDİ... BİLİNÇLENME SAFHASINA GEÇİLDİ VE BU NEDENLE MALZEMENİN MARKASINDAN TUTUN KALİTESİNE KADAR ARTIK BİR ÇOK DETAY NİHAİ KULLANICI TARAFINDAN DA BİLİNİYOR, DOLAYISIYLA TALEPLERDE DAHA MAKUL DÜZEYLERDE GELİYOR. KADIKÖY’DE YAPILAN PROJELERİN BİR KISMINDA HALA HATALAR GÖRÜYORUZ AMA EN AZINDAN SONUNA GELİNDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.
50
Arkad Yapı olarak, “Yeşile saygı, yaşama saygı” sloganıyla 2013 yılında inşaat sektörüne hızlı bir giriş yaptınız, bu felsefenizden biraz bahsedebilir misiniz? İnşaat sektörüne girerken hedeflerimiz; kentsel dönüşüme katkıda bulunmak, kentsel dönüşümde yapılan hataların düzeltilmesini sağlamak, örnek teşkil etmek ve tüm projelerimizi LEED uygulamalarına göre yapabilmekti. Benim LEED kriterlerinde en önem verdiğim kısım yüzey alanları ve yüzey alanlarında kullanılan malzemeler ve bu malzemelerin tabiatta yansıma payı olan kısımlarıdır. Dolayısıyla yeşile saygıdaki ilk amacımız, ağaçların korunmasıdır. Yaptığımız tüm projelerde, eskiden yüzde yüz asfalt veya beton olan yerlerin dahi, yeşil alana dönüşmesi için çabalıyoruz. Örnek Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
vermek gerekirse yapmak istediklerimiz projenin çatısının yeşil çatı olması ya da otoparkın açık otoparkken yeşil otopark olması. Hatta gerekiyorsa otoparkın hiç olmaması. Bu konularda ısrarcı olmamız sebebiyle bir kaç projeyi de kaybettiğimizi söyleyebilirim. Sloganımızın ikinci kısmında bahsettiğimiz ise, sıradan bir proje yapmak yerine yapılan projenin, içinde yaşayacak olan kişiye katkıda bulunmasını sağlamak. LEED’in en önemli başlıklarından biri aslında budur. Yapılan projeler dışarıdan bazen gösterişli gözükmeyebilir, fakat yaşam alanı içerisinde insanların mutlu olmasına katkıda bulunur. Özetle; çok ışık alır, kullandığınız malzemelerle pozitif etki yaratır, insan sağlığına zarar vermez.
Yeşil mimari ve ülkemizin çevresel durumu ile alakalı nasıl hissediyorsunuz? Umutlu musunuz? Yeni nesillerin çevreye duyarlı olarak yetiştiğini görüyorum ve bu da beni oldukça mutlu ediyor. Bağdat Caddesi’ne gelecek olursak, inşaat anlamında şu ana kadar bir deneme yanılma dönemi geçirdiğini düşünüyorum. Maalesef istediğimiz detayları göremedik. Kısacası yeşil mimariye çok fazla dikkat edilmediğini söyleyebilirim. Burada atlanmaması gereken en önemli durum kentsel dönüşümün bir çevresel düzenleme olması. Kentsel dönüşümün menşei 1970’lerde Almanya’dır, burada kentsel dönüşüm yapılırken kentsel planlamalar da yapılmıştı. Ancak bizde bunun eksikliği yaşandı ve maalesef bireysel yenilemelere öncelik verildi. Fakat yeni nesiller, bu konuya çok daha fazla dikkat ediyor ve yaşam alanlarına çok değer veriyorlar. Oturdukları muhitte bir yeşil alan olmasını istiyorlar ve en önemlisi de bütün bunların yaşam kalitelerini artırdığının bilincindeler. Dolayısıyla biz Arkad yapı olarak “yeşilsel dönüşümün” yavaş yavaş hayatımıza gireceğine inanıyoruz. Yapı sektörü genelinde son yıllarda gündemimize oturan çevre dostu binalar ve bu binaların sürdürülebilirlik açısından önemi nedir? Bir binanın sürdürülebilirliği için sahip olması gereken özellikler nelerdir? Binaların sürdürülebilir olması için birinci olarak kullanılan malzemelere, malzemelerin içeriklerine, geri dönüşüm oranlarına çok dikkat edilmesi gerekir. Bu bağlamda malzemelerin bina içinde yaşayacak olan insanlara, ne kadar fayda sağladığının sorgulanması lazım. 1970’lerde Türkiye’de bir kentsel dönüşüm furyası yaşanmıştı
fakat binaların gün ışığı almasına özen gösterilmemişti. Bunun aksine yeni yapılan binalarda insan faktörü odaklı seçimlerin yapılması, sürdürülebilirlik açısından fayda sağlayacaktır. Binanın kendi içinde sürdürülebilir olması için su verimliliğine de dikkat edilmesi gerekiyor. Üstelik su tasarrufu sağlayabilmek için yüksek bütçeler harcamak gerekmiyor. Siyah su olmasa bile minimum maliyetlerle en azından gri su dönüşüm sistemleri kurulabiliyor. Her projenin bir yüklenici firması, mimarlık ofisi ve danışman grubu var. Ana iş kalemlerinin uygulaması genelde müteahhit firmada olsa da, bu gibi detayları söyleyen kişi hep danışmanlar ya da mimarlardır. Burada mimarlara ve danışmanlara büyük iş düşüyor, onlar sürekli araştırma yaptıkları için fikirler birikiyor ve bu fikirleri müttehitlerle paylaştıklarında da çok fazla yol alınıyor. Türkiye’de özellikle küçük inşaat projelerinde danışman firmalarla çalışmak çok alışılmış bir şey değil. Bağdat Caddesi projeleri gibi 1 ya da 2 bloklu yatırımlarda çoğu kez bunlar atlanıyor ama büyük projelere baktığınızda çoğunda danışman firmalar olduğunda görebiliyoruz. Dolayısıyla burada asıl sürdürülebilirliğe zararı olanlar küçük projeler, çünkü sayıları çok fazla. Bizim Bağdat Caddesi’ndeki projelerimizde çizim grubumuz ve cephe danışmanımız var, LEED ile ilgili detayları da LEED eğitimim olduğu için kendim sağlıyorum. Örneğin şu anda en büyük problemlerden birini cepheler oluşturuyor fakat birçok inşaat firmasının cephe danışmanı bile maalesef mevcut değil. İnşaat projeleri kapsamında sürdürülebilirlik için yapılması gereken bir diğer çalışma da, betonarme yüzeyler yerine yeşil yüzey uygulamalarının yapılmasıdır. Fakat maalesef Türkiye’de bir çok kişi yeşil alan yerine otopark alanı talep ediyor. İşte bu noktada
51
Orkan Öztürk, Arkad Yapı Yönetim Kurulu Üyesi
mülk sahiplerine büyük iş düşüyor. Toplum olarak yaşam alanı olmadan otopark alanının bir anlam ifade etmediğini bilmemiz gerekiyor. Artık yapılan tüm yeni projelerde otopark alanı için ciddi metrekareler ayırabiliyoruz. Mesela biz yeterli otopark alanı çıkıyorsa misafir otoparkına belki bir iki araçlık yer ayırıp, diğer kısımların yeşil alan olarak dizayn edilmesi konusundaki duruşumuzu her projemizde koruyoruz. Üçüncüsü ve benim için en önemlisi enerji verimliliği konusu. Kurulumu kolayca yapılan ısı istasyonları sistemleri var ve Türkiye’de de bir çok firma bu çalışmaları yapabiliyor. Merkezi sistemlerin ve ısı istasyonlarının enerji verimliliğine çok büyük katkısı var. Minimal olarak bunların yapılması sürdürülebilirlik için çok önemli adımlar.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY
ARKAD YAPI
ORKAN ÖZTÜRK
Türkiye’de yatırımcı firmaların yeşil bina projelerine bakış açısı nasıl? Bu projeler satış ve kiralama esnasında yeteri kadar etkili olabiliyor mu? Nihai kullanıcı konunun öneminin yeterince farkında mı? Bu yönde bir talep artışı yaşanıyor mu? Özellikle yurtdışı menşeli yatırımcı firmalar yeşil bina projelerine çok pozitif ve ısrarcı yaklaşıyorlar. Satış ve kiralamada ise hiç bir etkisini göremiyoruz. Talep olmaması, firmaların bu konuya eğilmesini zorunlu kılmıyor. Talep artarsa otomatik olarak sürdürülebilirliğe etki de artacak.
52
Nihai kullanıcı da henüz konun çok farkında değil maalesef. Bu konuya önem veren dergilerde yayınlanan söyleşiler ve fuarlar aracılığıyla tüketici bilinçlendikçe yavaş yavaş bu çalışmaların artacağına inanıyorum. Bu hemen oluşacak bir algı değil, bunun farkındayız. Amerika’da bile bu bilincin oluşması oldukça zaman almıştır. Kentsel dönüşüm son yıllarda oldukça hız kazandı, sizce dönüşüm çabaları deneme yanılma aşamasını geçti mi ve karmaşa çözülebildi mi? Projeleriniz yer aldığı Kadıköy’de durum nasıl? Kadıköy’de deneme yanılma aşamasının sonuna gelindi ve karmaşa da şimdi-
lik çözüldü gibi görünüyor. Az önce de bahsettiğimiz gibi bilinçlenme safhasına geçildi ve bu nedenle malzemenin markasından tutun kalitesine kadar artık bir çok detay nihai kullanıcı tarafından da biliniyor, dolayısıyla taleplerde daha makul düzeylerde geliyor. Kadıköy’de yapılan projelerin bir kısmında hala hatalar görüyoruz ama en azından sonuna gelindiğini düşünüyoruz. Ülke genelinde ise deneme yanılmayı henüz aşamadık, çünkü daha kentsel dönüşümün başlamadığı bölgeler var. Burada belediyelere çok büyük bir sorumluluk düşüyor, sadece imar emsalli alanlar değil, kentsel planlama yönünde çok büyük eksiklikler var. Gerçekleştirdiğiniz projeler, bu projelerde kullandığınız enerji verimli sistemler ve bu sistemlerin özellikleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Kentsel dönüşüm kendi yaptığınız standart yatırımdan biraz farklıdır, siz burada her şeyi en üst düzeyde LEED Platinum seviyesinde yapmak isteseniz de, süreç nihai kullanıcıda düğümlenebiliyor. Çoğu zaman konular ödeyecekleri aidata kadar gide-
biliyor, dolayısıyla her yapmak istediğiniz sisteme olanak verilmiyor. Örneğin solar panelleri ilk projemizden itibaren kullanmak istedik ama izin verilmedi, kurulum maliyeti büyük bir yük olmakla birlikte akabinde de bakım maliyetleri var. Bakım maliyetleri ile elektrik tasarrufu arasında kıyaslamanın net bir şekilde verilmesine rağmen kullanıcı emin olamıyor. Bu bağlamda da biz nihai kullanıcıya maliyeti çok külfet olamayan, onlara sormamızı gerektirmeyecek sistemlere yönelmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan biri ısı istasyonlarıdır. Ek maliyettir fakat kullanıcı bunu anlamaz, bizim için ise çok büyük bir önemi var, çünkü neredeyse binada yüzde 50 tasarruf sağlıyor. İkicisi ise gri su kullanım sistemi, burada tankların temizlenmesi gibi küçük faktörler var; fakat farklar çok açık gözlemlenebildiği için bu doğal olarak herkesin kabul ettiği hatta istediği bir sistem oluyor. Yeşilsel dönüşümdeki en büyük zorluk, Türk insanının alışık olmadığı sistemleri projeye entegre etmekte yaşanıyor. Diğer önemli faktörlerimiz ise yeşil çatı alanları, gün ışığına öncelik veren mimari ve son olarak da cephe sistemlerinde nefes alan malzemelere öncelik verilmesi. Biz her zaman projelerimizde taş yünü kullanırız, bu da cephenin nefes almasına ve binadaki insanların daha verimli bir ortamda yaşamasına olanak sağlar. Akıllı bina sistemleri de nihai kullanıcı tarafından istenilen ve bizim de projelerimizde tercih ettiğimiz sistemler. Şuanda Bağdat Caddesi’nde devam üç adet projemiz var, Bunlar Koru Park Residence, Nur Residence ve Yaprak Residence. Biten projelerimiz ÇelemLoft ve Çiğdem Residence, başlayacak olan projemiz ise Fenerbahçe’de Gürmen Residence.q
Haziran Ekim - Kasım + Temmuz 2016, 33. 2013 Sayı
bir bakışta
KADIKÖY
ŞEHRIN IÇINDE NEFES ALDIRAN ÇEVRECI YAŞAM ALANI KORU PARK RESIDENCE ; MODERN VE DİNAMİK MİMARİ ANLATIMIYLA, DİKKAT ÇEKİCİ DETAYLARIYLA BÖLGE DE ÖNCÜLÜK EDEN BİR PROJEDİR. KALİTE VE ESTETİĞİ BİR ARADA BULUNDURAN YAPISI, ŞEHRİN İÇİNDE NEFES ALDIRAN ÇEVRECİ YAŞAM ALANLARI İLE SAKİNLERİNE ARADIĞI HUZURU SAĞLAMAKTADIR.
54
Proje Adı: Koru Park Residence Proje Mimarı: Planac Mimarlık Cephe Mimarı: OC (Oğuz Cankan) Mimarlık & Arkad Yapı Peyzaj Mimarı: LandART Stüdyo
Anadolu yakasının gözbebeği Bağdat Caddesi’ne yürüme mesafesinde, Suadiye Yusuf Çavuş Sokak’ ta, yeşillikler içinde yer alan Koru Sitesi size şehir merkezine yakın, karmaşadan uzak bir yaşam imkanı sunmaktadır. Kadıköy belediye sınırları içinde 2.114 m² lik parsel üzerine yerleşen Koru Residence ; 2 Bodrum +Zemin + 17 katlı Blok da ; toplam 36 adet daire, 3+1 ve 4+1 kullanım seçenekleriyle kullanıcıya sunulmuştur. Konut, açık-kapalı otopark(82 Adet), depo ve sosyal tesis alanlarıyla birlikte yaklaşık 10.000 m²’lik inşaat alanıyla sakinlerine konforlu bir hizmet vermektedir. Planac Mimarlık tasarım ekibi tarafından en ince ayrıntısına kadar detaylandırılan Koru
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
Residence da ; blok etrafında açık havuz alanı ve rekreasyon alanları geniş sirkülasyon alanlarıyla beslenerek, insanlar için doğal yaşam alanları oluşturmayı hedeflemiştir.Zemin katta oluşturulan sosyal alanlar yapıyla doğrudan entegre edilmiştir. Yapı bünyesinde fitness merkezi, soyunma alanları ve çok amaçlı salon gibi mekanlar da tasarlanmıştır.Bu mekanlardan açık havuz ve güneşlenme alanlarına pergolalar ile erişim sağlanmıştır. Koru Park Residence ; Modern ve dinamik mimari anlatımıyla, dikkat çekici detaylarıyla bölge de öncülük eden bir projedir. Kalite ve estetiği bir arada bulunduran yapısı, şehrin içinde nefes aldıran çevreci yaşam alanları ile sakinlerine aradığı huzuru sağlamaktadır.q
WILO, yüksek WILO, ürünleriyle yüksek verimli verimli ürünleriyle geleceği bugünden geleceği bugünden tasarlıyor. tasarlıyor. Wilo ürünleriyle projelerinize çözüm ortağı oluyor, servis hizmetimizle de 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. Wilo ürünleriyle projelerinize çözüm ortağı oluyor, Yüksek verimli WILO ürünleriyle yasal yönetmeliklerle servis hizmetimizle dedevam 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. sorunsuz şekilde tanışmaya edecek ve enerjinizi boşa harcamak yerine tasarruf etmeye başlayacaksınız. Yüksek verimli WILO ürünleriyle yasal yönetmeliklerle sorunsuz şekilde tanışmaya devam edecek ve enerjinizi boşa harcamak yerine tasarruf etmeye başlayacaksınız.
www.wilo.com.tr www.wilo.com.tr
Advertorial
PROJE
marka
SUADİYE KORUPARK’IN TERCIHI WILO’NUN SİRKÜLASYON POMPASI YONOS-MAXO OLDU POMPA SİSTEMLERİNE İHTİYAÇ DUYULAN HER ALANDA PROFESYONEL ÇÖZÜMLER SUNAN WILO, KULLANICILARININ HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR. WILO’NUN FREKANS KONVERTÖRLÜ SİRKÜLASYON POMPASI YONOS-MAXO, BİRÇOK ÖZELLİĞİ BİR ARADA SUNARAK SEKTÖRÜN SON DÖNEMDEKİ GÖZDE PROJELERİNDEN BİRİ OLAN SUADİYE KORUPARK RESIDENCE’IN DA TERCİHİ OLDU.
56
Anadolu yakasının gözbebeği Bağdat Caddesi’ne yürüme mesafesinde, merkeze yakın karmaşadan uzak bir yaşam sunan koru evleri Wilo pompa seçimiyle de kalitesini gösteriyor. Apartmanlarda, sitelerde, endüstriyel tesislerde, hastanelerde, okullarda en çok tercih edilen sirkülasyon pompası olan Wilo-Yonos MAXO, sahip olduğu birçok özellikle beraber hem kolay kullanımı hem de ekonomik fiyatı ile kullanıcının kısa sürede gözdesi olmayı başardı. Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
Pompa sistemleri sektörünün öncü şirketi Wilo, modern dünyada müşterilerinin değişen ihtiyaçlarını karşılamak için yenilikçi teknolojiler üretiyor. Wilo’nun yenilikçi ürünlerinin en önemli örneklerinden biri olan Wilo-Yonos MAXO, güçlü performans sağlayan teknolojiler ile enerji verimliliğini bir arada sunuyor. Islak rotorlu sirkülasyon pompası Wilo-Yonos MAXO, kendi performans segmentinde tek ve çift pompa modeli olarak ilk kez P2=1300 Watt’lık nominal motor gücüyle piyasaya sürüldü. Yonos MAXO’da
FREKANS KONVERTÖRLÜ POMPAYA SAHİP OLMANIN EN ÖNEMLİ AVANTAJI POMPANIZIN İKLİM DEĞİŞİKLERİNDE OLUŞAN İHTİYAÇ FARKLILIKLARINI ANLAYIP SADECE SİZİN İHTİYACINIZ KADAR ELEKTRİK ENERJİSİ SARF ETMESİDİR. 57
kullanılan yüksek verimlilik teknolojisi sayesinde, konutlarda ve ticari binalardaki daha büyük ısıtma sistemlerinde, regülasyonsuz pompalara göre %80’e varan elektrik tasarrufu sağlanabiliyor. Yonos MAXO bu tasarrufu, basma yüksekliğinin 0,5 m adımlarla ayarlanabilmesi ile frekans konvertörlü pompaya sahip olmasıyla sağlarken, ekonomik ve kullanım rahatlığı avantajlarını da bir arada sunuyor. Frekans konvertörlü pompaya sahip olmanın en önemli avantajı pompanızın iklim değişiklerinde oluşan ihtiyaç farklılıklarını anlayıp sadece sizin ihtiyacınız kadar elektrik enerjisi sarf etmesidir. Pompanız, mevcut kapasite değerleri içinde üretici tarafından belirlenmiş birkaç eğriyle sınırlı kalmayıp sayısız devir hızı seçeneğiyle daha esnek ve daha verimli çalışma alanına sahip olmasıdır. Müşterilerin ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda geliştirilen Wilo-Yonos
MAXO, kompakt tasarımı sayesinde kolayca monte edilerek yerden de tasarruf sağlıyor. Müşteriler kurulumun yanı sıra işletme aşamasında da avantajlar kazanıyor. Sökülebilir Wilo fişi hızlı ve rahat bir elektrik bağlantısı sağlarken, “kırmızı düğme teknolojisi” ile pompa kolay bir şekilde kumanda edilebiliyor. Hedef pompalama yüksekliğini ayarlama işlemi, tesisatçı tarafından bir düğmeye basılarak rahatlıkla gerçekleştirilebiliyor. Regülasyon türleri olarak Wilo pompaları, yerden ısıtmalı sistemler için sabit fark basıncı ve radyatörler için değişken fark basıncı sunuyor.
motor koruması, pompayı her kumanda durumunda aşırı sıcaklık, aşırı akım ve blokaja karşı koruyor. Ayrıca sistem, bir arıza bildirim işleviyle güvence altına alınıyor. Opsiyonel olarak tekil pompalarda aksesuar şeklinde temin edilebilen ısı yalıtım ceketleri, pompa gövdesi üzerinden olan ısı kaybını azaltarak verimliliği daha da artırıyor.
Wilo Yonos-MAXO ayrıca LED ekranı ile kontrol modu seçimi, hedef basma yüksekliği ayarı, devir sayısı kademeler ve hata kodu görüntüleme özellikleri de taşıyor.
Wilo, yüksek performanslı ve verimli ürünlerinin yanı sıra, müşterilerine pompaların devreye alınmasındaki kurulum kontrolü, ayarların optimizasyonu ve test çalıştırmasının yapılması gibi konularda eşlik ediyor. Bireysel bakım paketlerinin yanında makine başında onarım veya orijinal yedek parçalarının yüzde 90’ından fazlasının 24 saat içinde dünyanın her noktasında hazır bulundurulmasıyla bir adım daha öteye gidiyor.
Wilo’nun bu ürününde ek güvenlik özellikleri de bulunuyor. Yonos MAXO’da standart olarak entegre edilmiş olan
WILO kullanıcılarının hayatına değer katan ürün ve hizmetleriyle sektörüne öncülük etmeye devam edecek.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY
BOYRAZOĞLU İNŞAAT
AHMET BOYRAZ
GÜNÜMÜZDE YAPILAN KENTSEL YENİLEME! BAĞDAT CADDESİNDE YAPILAN DÖNÜŞÜMÜ KENTSEL DÖNÜŞÜM OLARAK DEĞİL KENTSEL YENİLENME OLARAK NİTELENDİRİYORUM. SADECE BİNAYI YIKIP MUKAVEMETİNİ ARTIRIYORUZ VE TEKNOLOJİK OLARAK YENİ BİR BİNA YAPIYORUZ. Boyrazoğlu İnşaat nasıl kuruldu? Boyrazoğlu ailesinin 3. kuşak temsilcisi olarak Boyrazoğlu İnşaat’ı 2012 tarihinde kurdum. Kurulduğumuz günden beri Bağdat Caddesi üzerinde A plus kalitede, butik konut projeleri üretiyoruz. Şu anda hangi projeleri gerçekleştiriyorsunuz?
58 58
Kurulduğumuz günden beri Bağdat Caddesi’nde 2 tane kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Her ikisi de Feneryolu’nda bulunan projelerimiz, A plus kalitedeki inşaat özellikleri ve Bağdat Caddesi’ndeki diğer düşük metrekareli kentsel dönüşüm projelerinin aksine daha büyük metrekareleriyle dikkat çekmekte. Önümüzdeki günlerde Atatürk Caddesi üzerinde 21 konut ve 3 ticari alandan oluşan yeni projemize başlayacağız. Yeni projemiz için 8 milyon TL’lik bir yatırım gerçekleştireceğiz. 2017’nin ilk ayında başlayacağımız projemizin bitiş tarihi olarak Haziran 2018’i öngörüyoruz. Bağdat Caddesi’nde birçok oyuncu bulunuyor. Neredeyse 1000’in üzerinde şantiye var şu an. Cadde’deki oyuncuların bazıları da yıllardır burada konut geliştiren firmalar. Siz kendinizi bu firmalar içerisinde nasıl konumlandırıyorsunuz? Bağdat Caddesinde daha önce proje yapmadık; ama öz kaynak ve finans olarak güçlü bir firma olduğumuz için referanslarımız çok kuvvetliydi, piyasanın bizi kabullenmesi ve üste taşıması çabuk oldu. Çok kısa bir sürede Bağdat Caddesi’nin en kaliteli inşaat projesi üreten 3 inşaat firmasından biri konumuna geldik. En hassas olduğumuz nokta seçtiğimiz tüm inşaat malzemelerinin A plus kalitede olması. Kaliteden asla ödün vermiyoruz. Yeşil alanlara önem veriyoruz. İnşaat yaptığımız alan ne Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
kadar olursa olsun, inşaat alanının yüzdesel olarak çoğunluk kısmını yeşil alan olarak ayırıyoruz. Brüt net metrekare arasındaki oranlarımız çok az. Ayrıca giderek alçalan tavan yükseliğinin aksine biz hâlâ ürettiğimiz konutların tavanlarını yüksek yapıyoruz. En önemlisi de Bağdat Caddesi’nde yılda 800 daire üretiliyor. Bu üretilen dairelerin neredeyse yüzde 80’ninin metrekareleri 80-90 metrekare arasında değişiyor. Biz ise daha büyük metrekarelere sahip daireler üretmekten yanayız. Genel olarak metrekare bazında Bağdat Caddesi’nde yaptıklarımızda hep büyük konutlar ürettik. İhtiyaç olursa daha ufak alanlı yapılar da inşa edebiliriz. Kullanıcı ihtiyaçlarını ön planda tutuyoruz. Günümüzde gerekli olan kullanıcı memnuniyetini önemsiyoruz. O projede ne yapılmalı, bunu yerinde inceleyip dinamiklerine göre karar veriyoruz. Bölgede imar notları ne ise onu değerlendiriyor ve en maksimum uygulama ile peyzaj alanları yaratıyoruz. Örneğin; belediyenin verdiği ağaç listesi 5 tane biz 20 tane dikeriz. Bu yüzden de bizim hedef kitlemiz daha farklı. Kat malikleri de bize teslimat sonrasında teşekkür ediyor Kadıköy ve özellikle Bağdat Caddesi’ndeki dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bağdat Caddesinde yapılan dönüşümü kentsel dönüşümolarak değil kentsel yenilenme olarak nitelendiriyorum. Sadece binayı yıkıp mukavemetini artırıyoruz ve teknolojik olarak yeni bir bina yapıyoruz. Ada bazında değil parsel bazında dönüşüm yapıldığı için bu şekilde bir dönüşüm gerçekleşiyor, bunu ada bazına çevirebilsek peyzaj alanlarımız artar, sosyal tesislerimiz olur, altyapıyı yeniden oluşturur, yolları genişletebilirsiniz. Binalar yapılırken kentsel dönüşümün hangi kurallarına dikkat etmek gerekiyor?
Ahmet Boyraz, Boyrazoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Çevreye rahatsızlık vermeden, belediyenin kural ve yasaklarına uyarak ve çevreye duyarlı bir dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyor. Çevre, kalite yönetimi, iş sağlığı ve güvenliğine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.Bağdat caddesi trafiğin yoğun olduğu bir bölge olduğu için araçların geliş gidiş süresi çok iyi planlanmalı. İnşaat sektörünü devamlı meşgul eden iş kazalarına dair düşünceleriniz neler? Siz bu anlamda neler yapıyorsunuz? Gerekli önlemler alındıktan sonra iş kazalarının yaşanmayacağını düşünüyorum. Biz bütün önlemleri alıp bu konuda eğitimler veriyoruz, bunun ciddi manada denetlenmesi gerekiyor. Tüm inşaatlarımızda gerekli güvenlik tedbirlerini aldığımız gibi uluslararası standartlarda inşaat yaptığımızı gösteren, çevre, inşaat kalitesi, iş güvenliği gibi sürekli denetlendiğimizi gösteren, sürekli kontrolü yapılan ISO 14001, ISO 9001, OHSAS 18001 belgelerine de sahibiz.q
İSTANBUL SERBEST MIMARLAR DERNEĞI’NDEN KENTSEL DÖNÜŞÜM REHBERI “İstanbul Serbest Mimarlar Derneği ve Türk Ytong’un işbirliği ile geliştirilen ‘Sarı Işık: Kentsel Dönüşüme Hazırlan’ rehberi Türkiye’deki kentsel dönüşüm sürecine özellikle bina yenileme sürecindeki vatandaşlara yol göstererek ışık tutuyor. Mülk sahipleri, belediyeler, müteahhitler ve bakanlıklar arasındaki zorlu ve karmaşık kentsel dönüşüm sürecini aşama aşama anlatan bu rehber sayesinde vatandaşlar sorularına yanıt buluyor. 1999 yılında meydana gelen Adapazarı ve Gölcük depremlerinin neden olduğu büyük kayıpların ardından deprem yönetmeliği ve bina güvenliğinin sağlanması, ülke politikasında önemli bir madde haline geldi. Kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen 2012 yılında kabul edilen “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”la birlikte kentsel dönüşüm ülke gündemine girdi. Kentlerdeki nitelikli yapı stoğunun artırılması amacıyla yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte uygulanan kentsel dönüşüm sürecinde, güvenli olmayan yapıların yıkımının yanı sıra bu kanunun daha çok rant uğruna istismar edildiği de gözlemleniyor Kanunun amacının ötesine geçen, anlaşmazlıklar, görev suistimalleriyle birlikte vatandaşların aklında pek çok soru oluşuyor. İstanbul Serbest Mimarlık Derneği (İstanbulSMD) üyesi deneyimli mimarlar ve konusunda yetkin teknik uzmanların katkılarıyla hazırlanan bu rehber, dönüşüm sürecinde vatandaşların teknik konularla ilgili sorularına genel bir çerçevede yanıt vermeyi amaçlıyor. İstanbulSMD, İstanbul’da kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı Kadıköy’ü rehberde pilot bölge olarak belirleyerek, riskli yapılarda parsel bazında dönüşümleri ele aldığı rehberi, Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle vatandaşlara ulaştırıyor. Çalışma kapsamında yayınlanan ve vatandaşlara ücretsiz olarak dağıtılacak olan 97 sayfalık Sarı Işık: Kentsel Dönüşüme Hazırlan Rehberi, toplam 15 yıllık bir süreçte riskli yapı statüsündeki yaklaşık 12 bin binanın yenileneceği Kadıköy’de yaşayan vatandaşlardan alınan görüşler ışığında hazırlandı.
‘Sarı Işık: Kentsel Dönüşüme Hazırlan’ rehberinde, kentlerdeki nitelikli yapı stoğunun artırılmasını hedefleyen kentsel dönüşüm sürecinin sadece yapının yıkımı, yeniden yapımı ve bunun sonucunda elde edilecek rant olarak değil, bu süreçten etkilenen topluluğun, karşılıklı anlayış içerisinde ortak katma değer elde edebileceği bir sosyal dönüşüm süreci olduğuna dikkat çekiliyor. Vatandaşlara kentsel dönüşüm süreci aktörleriyle birlikte adım adım anlatıldıktan sonra teknik şartname ve sözleşme yazılması bölümünde plan, arsa payı ve şerefiye farkı ile ilgili dikkat edilecek hususlara vurgu yapılıyor. Soru-cevap bölümü ve terimler sözlüğüyle kentsel dönüşümle ilgili aklınıza takılabilecek pek çok konuya yanıt bulabildiğiniz ‘Sarı Işık:Kentsel Dönüşüme Hazırlan Rehberi’ni www. kentseldonusumehazirlan.com web sitesinden ücretsiz indirerek faydalanabilirsiniz. www.kentseldonusumehazirlan. com’da rehberdeki tüm bilgileri interaktif olarak sorgulayabilir, bu rehbere dahil edilmemiş ek bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Kadıköy’ün önemli yaşam merkezlerine belli günlerde kurulan “Sarı Işık” masalarından ise vatandaşlara bilgilendirme yapılıyor.q
6 bölümden oluşan rehberde kentsel dönüşüm sürecinin tanımı yapılarak, süreçteki aktörlerin açıklanmasının ardından bina yenileme süreciyle ilgili detaylı bilgiler aşama aşama anlatılıyor. Kentsel dönüşüm yasası kapsamında, bina yenileme süreci dönüşüme karar verme ve hak sahipleriyle anlaşma, en zorlu süreç olan harekete geçme, projelendirme süreçleri olarak 3 ana evreye ayrılıyor. Tarafların bina yıkımı ile ilgili anlaşamaması durumunda hangi yollara başvurabileceğini de rehberde detaylandırılıyor. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
59 59 59
bir bakışta
KADIKÖY AE MİMARLIK
MİMAR AHMET ERKURTOĞLU
BAĞDAT CADDESİ’NE KAMYON GİRİŞ, ÇIKIŞLARI YASAKLANMALI YANLIŞ KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI NEDENİYLE 50 SENE SONRA İSTANBUL’DA YENİDEN BİR KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ZORUNLULUK HALİNE GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. Konut alanında ağırlıklı olarak Bağdat caddesi ve çevresinde projeler geliştiren AE Mimarlık Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Ahmet Erkurtoğlu Kadıköy’de yapılan kentsel dönüşümü binasal dönüşüm olarak değerlendirdi ve EkoYapı Dergisi’ne şu açıklamalarda bulundu; “Kadıköy Modeli kötü ve örnek olmayan bir model, bunun sebebi de ada bazında değil parsel bazında dönüşümün yapılması. Şu an Türkiye’nin en önemli caddelerinden biri olan Bağdat Caddesi ivme kaybetmeye başladı, bunun en büyük nedeni ekonomik dengesizliğin yanında uygulanan kentsel dönüşüm modeli. Cadde’nin yeniden ivme kazanması için inşaat süreci tamamlanıncaya kadar buraya kamyon giriş ve çıkışlarının yasaklanması lazım.
60
Mimar Ahmet Erkurtoğlu
Kentsel dönüşüm dediğimiz binasal dönüşümün hız kazanmasının sebebi de bakanlığın çıkardığı merdivenler ve balkonlar emsale katılmayacak şeklindeki yüzde 20 artış kararıdır. Binaların yenilenmesi açısından böyle bir artışa ihtiyaç vardı ama uygulama bu şekilde olmamalıydı.Olması gereken; parsellerin birleşmesine teşvik eden bir dönüşümdü. Yani parseller birleştikçe emsal artmalıydı. Parsel bazında değil, ada bazında bir dönüşümün yapılması gerekiyordu.Parsel birleşmelerinin teşvik edilip yüzde 20 emsal ortadan kaldırılırsa sorun da çözülmüş olacak. Evet, kentsel dönüşüm çok doğru bir karar. Sonuçta insanlar deprem tehlikesine karşı sağlam konutlarda oturmuş olacaklar ancak yanlış uygulamalar yüzünden şehir elden gidiyor. Yenilenmenin bu kadar yoğun olduğu Kadıköy’de altyapı, yeşil alan, yol ile ilgili bir çalışma var mı? Hiçbirinde yok. Biz direkt arsadaki 10 katlı bir binayı yıkıp yerine 15 katlı bir bina yapıyoruz ve yoğunluğu artırıyoruz. İnsan ve trafik yoğunluğu hesaplandığı zaman kentsel dönüşümde bu yoğunluğu kaldıracak alt yapı, yol, yeşil alanlar ve rekreasyon alanları yaratılmıyor. Dolayısıyla İstanbul’un her tarafı maalesef beton yığını haline geliyor. Yazın camlarımızı açtığımızda bile bir rüzgar esintisi hissedemez hale geldik. Çocuklarımıza yeni oyun alanları yaratılmıyor, umarım mevcut alanları koruyabiliriz. Bunun için de imar yasasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Yanlış kentsel dönüşüm uygulamaları nedeniyle 50 sene sonra İstanbul’da yeniden bir kentsel dönüşümün zorunluluk haline geleceğini düşünüyorum. q
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
61 61
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY
Park Residence Cadde Projesine
HAKAN HELVACIOĞLUN,DAN
Genç Ve Dinamik Yorum SELAMİÇEŞME’DEKİ PARK RESIDENCE’DA İÇ MİMAR HAKAN HELVACIOĞLU’NUN TECRÜBELİ DOKUNUŞLARIYLA TASARIMLADIĞI ÖRNEK DAİREDEYİZ. TEK KİŞİLİK YAŞAM İÇİN KURGULANMIŞ EV, GENÇ, DİNAMİK VE ENERJİ DOLU BİR AMBİYANSA SAHİP... Yapım: Rana Korgül Fotoğraflar: Burak Teoman Mimar: OPA Açık Mimari Platformu Proje Yılı: 2015 Fotoğraflar: OPA Works
62
Hakan Helvacıoğlu tasarımı kütüphane önüne kurgulanan salondaki beyaz kanepe MyWallpaper’dan olup tüm oturmaların, yastıkların ve perdelerin kumaşları Tasarım’dan seçilmişler. Tavan aydınlatma ve aplikler Dr-Light’tan, baklava desenli sehpa Parete’den. Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
Beyaz kanepe üzerindeki Fornasetti yastıklar MyWallpaper’dan olup kütüphane raflarındaki Vintage oyuncaklar, cam vazolar ve çeşitli yine Vintage aksesuarlar Kadıköy Antikacılar Çarşısı’ndan toplanmışlar.
M
imaride mükemmelliğin yakalandığı Park Residence, Bağdat Caddesi üzerinde Meteoroloji’nin arazisine yapılandırılan ve adını aldığı dört rüzgarın kuvvetli formunu temsil eden, dört yüksek binanın birlikteliğinden oluşuyor. 45 katlı herbir binada farklı tiplerde çok sayıda daire yer alıyor. Residence yaşamının getirdiği konfor, atmosfer, mimari stil ve adalara uzanan geniş Kadıköy manzarasının hissedilebildiği bu projede iç mimar Hakan Helvacıoğlu’ndan bir örnek daire oluşturulması istenmiş. “Farklı seçenekler arasından seçilen yaklaşık 85m2’lik tek odalı daire, özellikle genç, uzun soluklu bir çizgide renkli, neşeli, sanat ve tasarım destekli bir stille çok oturacağı bilindiğinden tercih edildi,” diyerek anlatmaya başlıyor Helvacıoğlu ve “Normal tek odalı stüdyo daireler, daha küçük metrekarelerde iken, hem boyut açısından, hem de planlama açısından avantajlıydı.
63
Şeffaf orta sehpa Helvacıoğlu tasarımı olup özel imalat yaptılmış. Sarı Retro koltuk özel üretim olup yanındaki petrol rengi tabure Becara’dan.
Latin Amerika tarzı tekli koltuklar Amerika’dan ithal olup Helvacıoğlu tarafından her projesinde imzası gibi bu evde de yerini alırken, farklı döşeme ile farklı kimliğe bürünmüşler. Siyah-beyaz tabure Becara’dan alınmış. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
bir bakışta
KADIKÖY
Girişten salona geçilen sol duvar, dresuar ve destek verdiği fotoğraf koleksiyonuyla evin sanatsal kurgusunu tamamlıyor. Pirinç üstü mermer tablalı dresuar Parete’den, abajur Haaz’dan, yeşil cam vazo ve mumlar Ikea’dan. Yabancı fotoğrafçıların özel seri siyah-beyaz fotoğrafları iç mimar tarafından tek tek farklı çerçeveletilip asılmışlar.
64
Girişten salona geçilen sol duvar, dresuar ve destek verdiği fotoğraf koleksiyonuyla evin sanatsal kurgusunu tamamlıyor. Pirinç üstü mermer tablalı dresuar Parete’den, abajur Haaz’dan, yeşil cam vazo ve mumlar Ikea’dan. Yabancı fotoğrafçıların özel seri siyah-beyaz fotoğrafları iç mimar tarafından tek tek farklı çerçeveletilip asılmışlar.
Calacata mermerle özel yapılmış mutfak ve yemek bölümü tavanı gazete kağıdı efektli, MyWallpaper’dan seçilen duvar kağıdıyla kaplanmış. Yemek masası Becara’dan, sandalyeleri özel üretim olup iki başlı özel üretim aydınlatma DrLight’tan alınmış. Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
Salondaki kitaplığın bir devamı olan açık mutfak raflarında yine Vintage parçalara rastlıyoruz. Eski, teneke çay kutuları Vintage olup Kadıköy Antikacılar Çarşısı’ndan alınmışlar.
Hakan Helvacıoğlu tasarımı meşe kaplama özel üretim yatağın başında yabancı fotoğrafçı koleksiyonlarından toplanmış siyah – beyaz fotoğraflara yer verilmiş. Heineken yazısı aslında Vintage bir lamba olup yatağın iki başındaki lambadan Paris’ten, tavan sarkıt Diseno’dan alınmış. Yatak başı ve yastık kumaşları Tasarım’dan seçilirken, giysi odasının yatak odasına bakan yanları görsel kapı göbeği efektli duvar kağıdı ile panolanmış.
Stüdyo daire, orjinalinde açık mutfak, misafir tuvaleti, salon, yatak odası ve ebeveyn banyosuna sahipken, yeni planlamada oyunlarla yarı gizlenmiş mutfak, yemek alanı, salon, vestiyer, çamaşırlık, yatak odası içerisinden geçilen açık giysi odası ve buradan erişilen bir banyodan oluşuyor. Ayrıca banyoya ikinci bir kapı ile vestiyer bölümünden de ulaşmak mümkün. Böylece günlük yaşamda üst seviye konfora sahipken, konukların da ağırlanabildiği özel günlerde aynı konforu hissedebiliyorsunuz. Görsel oyun ve odaklar yardımı ile de daireyi loft gibi algılarken, tasarımın amacına da ulaşmış oluyorsunuz,” diye belirtiyor. Tasarımın görselliğinden önce Helvacıoğlu bize örnek daireyi kişiselleştirme ihtiyacından bahsediyor. “Daireyi ilk gördüğümde detayları çözülmüş ve iyi giydirilmiş bir ev yerine, hikayesi olan bir ev yaratmak istedim. Yani bir sahibi olmalıydı... 30’lu yaşlarında inşaat mühendisi, sık seyahat eden, sosyal, mesleğinin getirdiği katılığı sanat ile neşelendiren, özellikle Pop-art seven, renklere düşkün, neşeli, dinamik ama konfora da bağımlı, evde vakit geçirmeyi keyif olarak gören biri olarak hayal ettim, ev sahibimizi. Ayrıca, kapıdan girildiğinde hissedilen, mutfak ile engellenmiş salon alanı yerine, sağ duvarda boydan boya devam eden, kanepeyi de saran, mutfağa da
65
BU STÜDYO DAİREDE MEKANI BÜYÜK VE GÜNLÜK KULLANIM TRAFİĞİNDE BİLE STİL SAHİBİ BİR ÇİZGİYE KAVUŞTURMAK İÇİN PLANLAMA VE GÖRSEL DÜZENLEMELER YAPILDI...
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MESLEĞİMDE 27. YILI GERİDE BIRAKIRKEN, BİRİKİMLERİM DOĞRULTUSUNDA EV SAHİPLERİNE EN MUTLU VE HUZURLU OLABİLECEKLERİ, MİMAR ELİNDEN ÇIKMAMIŞ GİBİ HİSSETTİREN EVLER TASARIMLAMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUM... Kütüphanenin sardığı beyaz kanepenin üzerinde mekanın renklerinde yastıklar ve Fornasetti göz kırparken, hemen üzerinde siyah-beyaz mimari fotoğraf koleksiyonundan bir bölüm sergileniyor. Raflara serpiştirilmiş kişisel obje ve Vintage parçalar kütüphaneyi adeta bir sanatsal düzenleme gibi hissettiriyor. Cam sehpanın altından görünen ve kendi içinde bir duruş sergileyen Warhol ve sanat dergileri, yeşil Vintage cam objelerin sade vurgusuna eşlik ediyor. Pirinç küre aydınlatma ise tüm mekanın odak noktası olup mekanı bölen iki siyah koltuk, hem küreli hatları, hem de Pied e Poulé deseniyle salonun en kişilikli ögesi. Tüm pencereler beyaz jaluzinin geçirdiği gölgelerle giyinirken, yine siyah-beyaz desenler ile sınırlanıyor,” diye ekliyor.
66
İç mimar Hakan Helvacıoğlu.
uzanan, sıcak meşeden açık bir kütüphane olmalıydı. Yer yer mekana espri katan yeşil, sarı, beyaz ve siyah ile neşelendirilmiş, sanat eserleri, koleksiyonlar, kitaplar ve günlük tüm ihtiyaçları sorgusuz kabul edebilen ve onlarla beslenen bir daire kafamda canlandırdım,” diye açıklıyor, iç mimar. Evin geneli beyaz boya bırakılmışken, salon, kütüphane duvarı ve yatak odası duvarı gibi vurgulu alanlar beton sıva desenli, mutfak ve yemek bölümü tavanı da gazete efektli duvar kağıdıyla kaplanmış. Banyoda siyah-beyaz çizgili duvar kağıdı tercih edilmiş.
Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
Mutfak tezgahı Calacata mermer ile kaplanıp ön alnı yükseltilerek tüm bazı detaylar gizlenmiş. “Bu sayede salon tarafından bakıldığında, artık önünde yemek masası alanına fon olan bir doku elde edildi. Mutfak alanı dahil, girişin daha alçak olan tavanı avantaja dönüştürülerek görsel bir katkı sağlandı, tavanı ve alnı gazete ile kaplayarak. Siyah-beyazın evin her yerindeki farklı eşleşmesi burada da mekana özellik kattı,” diyen Helvacıoğlu, “Hem yemek masası, hem de yeri geldiğinde çalışma alanı olarak kullanılan cam masanın şeffaflığını arka duvardaki el pentürlü büyük yeşil pano vurguluyor. Duvarda devam eden kütüphanenin de soluk aldığı nokta burası oldu.
Televizyon bölümü, kütüphane ve depolama görevini alırken, ikinci katkısı da dar olan yatak odasındaki televizyon dolabı fonksiyonunu karşılamak olmuş. “O bölüm salon tarafındakinin içine gizlendi. Yatak odasında ise modern bohem bir çekim var. ‘Her şey elimin altında, tüm sevdiklerim benimle!’ duygusu söz konusu. Meşe yatak başı rafı, fotoğraf koleksiyonu sergiliyor. Siyah-beyaz desen vurgusu yatak üzerinde de enerji veriyor ama son noktayı sarı aydınlatma koyuyor. Bu arada giysi odası, beyaz gövdesi ve iyi aydınlatılmış dağılımıyla tüm dolap yükünü sahipleniyor. Banyo, siyah- beyazın vurgusunu sarıbeyazın esprili çıkışı ile kontrol ediyor. Daire girişinden banyoya yönelirken, çift taraflı Vintage ayna kaplı iki dolap arasından geçiliyor. Biri vestiyer olup diğeri çamaşır makinesi ve benzer gereçleri gizliyor,” diye detaylıca paylaşıyor iç mimar Hakan Helvacıoğlu.q
JUST ADD YOU.
Starck tarafından tasarlanan ME. Düzgün çizgiler, ikonik formlar, saf estetik, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık. Eşsiz kişiliğinize uyarlanabilen en ideal tasarım. Daha fazla bilgiye duravit.com.tr ve duravit.me‘den ulaşabilirsiniz.
. . KADIKÖY
MINI PORTFÖY ÖMER ÇAMOĞLU
68 68
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’ nden mezun olmuştur. Öğrencilik yıllarında başlayan çalışma hayatına çeşitli mimarlık atölyelerinde devam eden mimar, kısa süreli yurt dışı eğitiminden sonra 1978 yılında kurduğu Çamoğlu Mimarlık ofisiyle çalışmalarını sürdürmektedir. Otuz yılı aşkın bu yoğun süreç aynı çatı altında devam etmektedir. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli ölçeklerde; Villa, apartman, rezidans, toplu konut v.b. yaşam kompleksleri; otel, tatil köyleri, eğlenceturizm tesisleri; tematik parklar (Aquapark v.b.); hastane, ofis, AVM projeleri; karma fonksiyonlu (Konut, ofis, otel, ticaret v.d.); golf resort kompleksleri ile spor tesisleri, eğitim ve kültür tesisleri gibi değişik yapıların konsept tasarımlarından başlayarak uygulamadetay projelerinin komple projelendirilmesi, uygulama danışmanlık hizmetleri Çamoğlu Mimarlık şirketinin kuruluşundan itibaren faaliyetlerini oluşturmuştur. Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
KENTPLUS KADIKÖY
Proje Yeri: Fikirtepe, Kadıköy, İstanbul Proje Yılı: 2012 - 2015 Proje Alanı: 207.695 m2 İşveren: Emay İnşaat
Malzeme ve formun uyumu sonucu oluşan modern ve dinamik mimari anlatımıyla bölgede öne çıkan bir proje...
Kentplus Kadıköy Projesi, Anadolu yakası Fikirtepe bölgesinde, toplu ulaşım ağlarının odak noktasında iki parsel üzerine yerleşen, karma kullanıma yönelik bir komplekstir. Proje, yaygın ticaret podyumunun üzerinde yükselen üç konut bloğu olarak tasarlanmıştır. 6 bodrum kat üzerinde yükselen zemin + 23 ve 24 katlı bloklarda toplam 1276 adet daire olmak üzere, 1+0, 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 daireler düzenlenmiştir. Podyum üzerinde bloklar etrafında açık havuz alanı ile rekreasyon alanları düzenlenmiştir. Ticari alanların bulunduğu katlarda ise geniş sirkülasyon alanlarıyla beslenen bir meydan konsepti oluşturulmuştur. Burada farklı büyüklüklerdeki dükkanlar, geniş sirkülasyon alanları ve uygun yerlere yerleştirilmiş olan merdiven ve yürüyen merdivenlerle beslenmektedir.
69
Blokların zemin katlarında sosyal tesis alanları düzenlenmiştir. Bu alanlarda, fitness merkezi, kafeterya, vitamin bar, soyunma alanları ve çok amaçlı salon gibi mekanlar yer almaktadır. Sosyal tesis alanlarından doğrudan açık havuz ve güneşlenme alanları ile pergolalara erişim sağlanmıştır. Blokların üzerinde yapılan geri çekilmelerle teraslar oluşturulmuştur. Ayrıca yer yer oluşturulan geniş kat bahçeleriyle, bloklar dahilinde ortak yeşil alan kullanımı teşvik edilmiştir. Blok yerleşimleri birbirlerini engellemeyecek ve manzaraya en iyi şekilde yönelecek şekilde düzenlenmiştir. Kentplus Kadıköy, gerek malzeme ve formun uyumu sonucu oluşan modern ve dinamik mimari anlatımıyla, gerek arazinin akıllıca kullanımıyla öne çıkan planlama anlayışıyla bölgede öncü proje niteliğindedir.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
. . KADIKÖY
MINI PORTFÖY ÖMER ÇAMOĞLU
BROOKLYN PARK Yarattığı meydanla birlikte kentin hareketli dokusu ile bütünleşip, bütünüyle bir cazibe merkezi oluşturmayı hedefleyen proje…
Brooklyn Park Kadıköy Projesi, Anadolu yakası Fikirtepe bölgesinde, Kadıköy belediye sınırları içinde 14.458 m² ‘lik parsel üzerine yerleşen, karma kullanıma yönelik bir komplekstir.
70
Proje, çevreyolu, E-5 ve Minibüs Yolu’na olan yakınlığı ve metrobüs ile metro da dahil olmak üzere bir çok toplu ulaşım ağının odak noktasında bulunmasıyla tüm önemli merkezlere kolayca ulaşılabilecek güzergah üzerinde, Marmara Denizi ve Boğaz’a hakim manzarasıyla tercih edilecek cazip bir proje olmaktadır. Karma kullanımı oluşturan kompleks, konut ve ticaret fonksiyonları ile, otopark, servis, depo ve sosyal tesis alanlarıyla birlikte toplam 113.000 m²’lik inşaat alanına ve 67.789 m²’lik satılabilir alana sahip, ticaret podyumunun üzerinde yükselen A1, A2 ve B blok olmak üzere 3 adet bloktan oluşmaktadır. Proje; 6 adet bodrum kat üzerinde yükselen; A1 blok zemin+22 , A2 blok zemin+21 , B blok zemin+24 kattan meydana gelen konut bloğundan oluşmaktadır. Toplam 731 adet Podyumda yapılan geri çekilmelerle, farklı büyüklüklerde terasların oluşturulması, ek olarak podyumda oluşturulan bu alanlar blok dahilinde ortak yeşil alan kullanımı sağlanmıştır. Yapılan kütle hareketleri aynı zamanda binaların dinamik mimari dilini oluşturmaktadır. Blok yüksekliği maksimum 80 m olup, yerleşimleri birbirlerini rahatsız etmeyecek ve manzaraya en iyi şekilde yönelecek şekilde düzenlenmiştir. Hem manzara, hem mevcut park alanı, hem de ortak meydan ve yeşil teraslar bu konumlanma da belirleyici olmuştur. Toplam da 3 bloğun 2590.72 m²’lik bir bina oturum alanı söz konusu olup, geriye kalan Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Proje Yeri: Fikirtepe, Kadıköy, İstanbul Proje Yılı: 2012 - 2015 Proje Alanı: 113.000 m2 İşveren: Pana Konut İnşaat Taahhüt A.Ş.
alan podyumun üzerinde ve çevresinde açık rekreasyon alanları, yeşil alanlar ile dolaşım ve dinlenme alanları olarak düzenlenmiştir. Podyum üzerinde birinci bodrum katta yer alan açık havuz alanları da dahil olmak üzere, blok etrafında toplam 5241.75 m² yeşil ve dolaşım alanı oluşturulmuştur. Bu alanlar, konut kullanımı için düzenlenmiş olan yeşil alanlar, havuz, güneşlenme alanları, açık spor alanları ve ulaşım alanlarından oluşurken, ticari alanların bulunduğu katta 1046.52 m²’lik bir meydan konsepti oluşturulmuştur. Arazilerdeki kot farkı tasarıma en iyi şekilde entegre edilerek, hem ticaret kotunda, hem de konut kotunda yaya ve araç ulaşımı birlikte düşünülerek binaya erişim farklı kotlardan yaklaşımlarla kolaylıkla sağlanmıştır. Otopark giriş çıkışları ile binaya yaya yaklaşımlarının birbirleriyle çakışması engellenmiştir. Podyum altında yer alan ticaret ile podyum üstünde yer alan konut kullanımlarının birbi-
rinden ayrılmasıyla konut kullanıcıları, zemin katta ve 1.bodrum katta yer alan rekreasyon alanlarından çevreye üstün görsellik sağlamaktadır. Zemin ve 1.bodrum kattaki konut kullanıcılarının özel bahçe terasları kullanıcıya farklı ayrıcalıklar sağlamaktadır. Konut kullanıcıları, ticaret alanlarının görsel keyfini yaşarken, trafik ve hareketlilikten dolayı bu alanlardan kaynaklanan rahatsızlıktan asgari etkilenmektedir. Projede 1.bodrum katta 1570.00 m²’lik sosyal tesis alanı hizmet
etmektedir. Bu alanlarda, SPA ve fitness merkezi, hamam, sauna, masaj odaları,çok amaçlı salonlar gibi mekanlar yer almaktadır. 1.bodrum kattaki sosyal tesis alanlarından açık havuz ve güneşlenme alanlarına erişim sağlanmıştır. Arazilerdeki kot farklarından yararlanarak ortaya çıkarılan bodrum katta yer alan satılabilir ticari alanlar toplam 2528 m²’lik alandan oluşmaktadır.Toplamda 13 adet olan bu ticari alanlar, farklı büyüklüklerde dükkan alanlarına olanak verecek şekilde tasarlanmıştır ve meydana açılmaktadır.Meydan ile bütünleşen bu ticaret alanları kent yasamı ile iç içe bir birliktelik sağlamıştır. Sonuçta Brooklyn Park projesi, gerek malzeme ve formun uyumu sonucu oluşan modern ve dinamik mimari anlatımıyla, gerek arazinin akıllıca kullanımıyla öne çıkan planlama anlayışıyla bölgede öncü proje niteliğindedir. Farklı fonksiyonların birbirlerini olumsuz etkilemeyip, tam tersine birlikte olmaktan güçlendiği,farklı kullanıcılara hitap edebilecek esnek planlaması, yüksek kalitede sosyal imkanların ve yeşil kullanımının tasarımda amaçlandığı, yarattığı meydanla birlikte kentin hareketli dokusu ile bütünleşip, bütünüyle bir cazibe merkezi oluşturmayı hedefleyen bir proje olarak öne çıkmaktadır. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
71
. . KADIKÖY
MINI PORTFÖY ÖMER ÇAMOĞLU
PIRLANTA GÖZTEPE Yeşil kullanımı , modern ve dinamik mimarisiyle Göztepe bölgesinde pırlanta gibi parlamaya aday bir proje… Pırlanta Göztepe projesi; Anadolu yakasının Göztepe bölgesinde 12.590m² arsa üzerinde yer alan toplu ulaşım ağlarının, üniversite ve hastane bölgelerinin merkezinde bulunan lokasyonu ile karma kullanıma yönelik bir komplekstir.
72
Proje, ticaret podyumunun üzerinde yükselen farklı kat yüksekliklerine sahip 3 adet konut bloğu olarak tasarlanmıştır. 5 Bodrum kat +Zemin + 20-22 ve 24 katlı bloklarda toplam 446 adet daire 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 ve 5+1 kullanım seçenekleriyle kullanıcıya sunulmuştur. 4 adet bodrum katta her dairenin otopark ihtiyacı karşılanmıştır. Blok yükseklikleri max. 80m olup, blok yerleşimleri manzaraya en iyi şekilde yönlenip birbirlerini rahatsız etmeyecek biçimde düzenlenmiştir. Tüm bloklarda yer yer oluşturulmuş farklı büyüklüklerdeki kat bahçeleri ile ortak yesil alan kullanımı teşvik edilmiştir. Podyum üzerinde açık havuz alanı, güneşlenme terası ve yeşil alanlar düzenlenmiştir. Podyum altında ise; 34 adet farklı büyüklükte ticari alanın yer aldığı 2 kat bulunmaktadır.Ticari alanların önünde geri çekilmelerle oluşturulan teras alanları ve 1560m²’lik meydan alanı dükkanlara ayrı bir değer katmaktadır. 1.Bodrum katta düzenlenen sosyal tesis alanında; kapalı yüzme havuzu, fitness, çocuk oyun alanı, bay-bayan buhar banyosu, sauna ve soyunma odaları yer almaktadır. Sosyal tesis alanından direkt ulaşımla açık yüzme havuzu ve kafeterya alanına bağlantı sağlanmaktadır. Göztepe Pırlanta projesi; ticaret ve konut gibi farklı 2 fonksiyonu bünyesinde barındıran, kullanıcıya 1+1 daireden 5+1 daireye kadar esnek kullanım seçenekleri sunan sosyal alanları, yeşil kullanımı , modern ve dinamik mimarisiyle Göztepe bölgesinde pırlanta gibi parlamaya aday bir projedir.
Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
Proje Yeri:Fikirtepe, Kadıköy, İstanbul Proje Yılı: 2012 - 2015 Proje Alanı: 93.122 m2 İşveren : Erkan İnşaat
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
. . MINI PORTFÖY MİMAR AHMET ERKURTOĞLU
1959 yılında İnebolu’da doğdu ilk, orta, lise eğitimi İnebolu’da tamamladıktan sonra 1979 yılında Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne birincilikle girdi, 1983 yılından itibaren 1991 yılına kadar Kadıköy’de mimari bir ofiste çalıştıktan sonra 1991 yılında AE Mimarlığı kurmuştur. 2005-2010 yılların arasında İstanbul’da Yüksek Anıtlar Kurulunda da kurul üyesi olarak görev yapan Ahmet Erkurtoğlu, yurtiçi ve yurtdışında birçok konseptte milyonlarca metrekare projeye imza atmıştır.
74 74
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
EVİM KADIKÖY Yükseldikçe geri çekilen terasları ile narin bir bitiş sağlayan proje... Proje Yeri: Kadıköy / İstanbul Proje Yılı: 2015 Proje Alanı: 67,950m2 İşveren : ANKA Yapı
Evim Kadıköy, Fikirtepe kentsel dönüşüm alanının başlangıcında yer alan projedir. Yükseldikçe geri çekilen terasları ile narin bir bitiş sağlamaktadır. Yapı, manzaraya açılan terasları ile kullanıcılarına keyifli mekanlar oluştururken toplanan gri suların peyzajda kullanılması, yapı bloğunun konumlandırılması ve yapı bünyesinde kullanılan malzemeler ile yeşil bina statüsündedir. 38,600m2 Arsa alanının 17,400m2 si yeşil alan olarak tasarlanmakla birlikte 32,600m2 sosyal ortak alan yapılmıştır. 46m2 ile 696m2 arasında değişiklik gösteren 2500 adet konuttan oluşan projede, resepsiyon, concierge, housekeeping, daireye özel malzeme deposu, 24 saat güvenlik, businesscenter, Zen bahçeleri, toplantı odası,
kütüphane, sinema odası, salon lounge, sauna, fitness, squashcourt, çocuk oyun odası, SPA, açık-kapalı yüzme havuzu gibi imkanlar sunulmaktadır. Evim Kadıköy sadece konut ve ofisten oluşan bir proje değildir. Zemin katlarda cadde boyunca uzanan ünlü markaların mağazalarından oluşan ve sakinlerinin ihtiyacına cevap verecek bir de butik çarşısı vardır.EvimKadıköy’ün butik çarşısında bulunan restaurant-cafe, eczane, giyim-kozmetik-aksesuar, market, kuaför, banka şubeleri, GSM operatörleri, pastane, çiçekçi, seyahat acentasıvb… mağazaları bulunmaktadır. 75 Proje Yeri: Kadıköy / İstanbul Proje Yılı: 2016 Proje Alanı: 20.000m2 Arsa Alanı: 3.750m2 Yeşil Alana Ayrılan Alan: 3.100m2 İşveren: Asce&Kıral İnşaat
BÜYÜK KONAK Çevre yapılardan olabildiğince çekilen yüksek blok güneşten maksimum düzeyde yararlanmaktadır. Kadıköy Feneryolu’nda yer alan proje bir kentsel yenileme projesi olup mevcut 23 katlı yapı korunmuş, arsa bünyesinde 10 katlı ek yapı ile çözümlenmiştir. İki blok arasında yer alan peyzaj alanında sosyal mekanlar kurgulanmış olup bloklara giriş bu iç boşluktan sağlanmıştır. Bağdat Caddesinden yaya girişi ile çıkmaz sokak arasında yer alan alanda çevre yapılardan olabildiğince çekilen yüksek blok güneşten maksimum düzeyde yararlanmaktadır.
Yüksek blokta katta 3 daire yer almaktadır. Ön tarafa bakan ve panoramik deniz manzarasına sahip iki daire ve arka tarafta dubleks daireler ile fonksiyonel bir çözümlemeye gidilmiştir. Yapının giriş bölümü galeri boşluğu ile iki kat yüksekliğinde olup kullanıcılarına lobiden sosyal alana - peyzaja açılan geniş pencereleri ile keyifli bir mekan hissiyatı vermektedir. Giriş katında yer alan sosyal mekanlarında bu peyzaja açılması planlanmıştır.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
. . MINI PORTFÖY MİMAR AHMET ERKURTOĞLU
76 76
Proje Yeri: Kartal/Soğanlık Proje Yılı: 22 Eylül 2016, 22 Eylül 2019. Proje Alanı: 60,128 m2 Konut Sayısı: 2. Kattan 36. kata kadar 190 adet bağımsız bölüm konut olarak yer almaktadır. Dükkan Sayısı: Zemin katta 14 bağımsız bölüm dükkan olarak, zemin +1. katta ise ticaret alanı yer almaktadır.
BUMERANG KARTAL Yağmur sularının depolanması ve gri suların tekrar kullanılması hedeflenen proje, yeşil bina konseptinde tasarlanmıştır. Bumerang Kartal, konumu itibariyle geniş bir perspektifte manzaraya hakimdir. Kütlesel biçimini bu özelliğinden almakta olup inşaat sahibi ve arsa sahiplerinin paylaşım oranları doğrultusunda iki farklı kol uzunluğuna sahiptir. Bu formuyla bumerangı andıran yapı, kütlesi bünyesinde barındırdığı farklı işlevlere sahip her mekandan bu manzarayı kullanıcılarına sunmaktadır. Gün ışığından maksimum düzeyde yararlanılması düşünülmüş olup çekirdek ve koridorları dış mekanla ilişkilendirilmiştir. Yükselen blokta farklı işlevlere farklı alternatiflerde mekanlar oluşturulması planlanmış olup, dubleks, tripleks, 2+1, 3+1, 4+1 ve loft daireler olmak üzere alternatifli ve modüler bir sistem uygulanmıştır. Ofis katlarında olabildiğince yalın bir dilde farklı büyüklüklerde farklı işlevlere hizmet edecek mekanlar düşünülmüş olup, bu mekanları Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
besleyen toplantı salonları, bekleme alanları vb. gibi fonksiyonel alanlar proje bünyesine dahil edilmiştir. Zemin katta planlanan ticari yapılar yapının etrafıyla ilişki kurmasını sağlamakla beraber yapının bünyesinde bulunan kullanıcıların gündelik kullanımlarına hizmet edecek biçimde tasarlanmıştır. Peyzaj kararları ile yeşil alan kullanımı zemin kattan üst katlara da taşınmış olup yaratılan teras katlarının kullanımında kullanıcılarına alternatif mekanlar yaratmaktadır. Yağmur sularının depolanması ve gri suların tekrar kullanılması hedeflenen proje yeşil bina konseptinde tasarlanmış olup, aile ve iş yaşantılarının ihtiyaçlarını bünyesinde barındırmaktadır.
SANTEP Alışveriş kütlesi çevre sokak dokusu ile birleşerek yaya sirkülasyonunu proje bünyesine çekmesi hedeflenmiştir. Konsept proje olarak hazırlanan proje bünyesinde Holding yönetim yapısı, alışveriş merkezi, ofis ve konut işlevlerini barındıran proje, İpek yolu ile yeni yapılacak tramvay hattı arasında yer almaktadır. Arazinin kuzeyinde yer alan İpek Yolu, adalet yapısı ve yeni gelişen ofis bölgesi ile güneyinde konut bölgesi ve tramvay hattı yer almaktadır. Kuzey ve güneyde yer alan bu iki yapılaşmadan oluşan insan sirkülasyonunu projenin merkezine alarak oluşturulan mekanların sürekli aktif tutulması planlanmıştır. 15 katlı yönetim yapısında bölgenin iklimsel yapısı ve bölge insanının yaşantısı göz önüne alınarak tasarlanan balkonların ritmik bir dizide farklı konumlandırmaları ile yapının cephesi oluşmuştur.
77
Alışveriş kütlesi çevre sokak dokusu ile birleşerek yaya sirkülasyonunu projenin bünyesine çekmesi hedeflenmiştir. Alışveriş kütlesi için oluşturulan baza yükselen yapı bloklarının insan ölçeğine indirgenmesinde ana rolü üstlenmiş olup, arkadlı yapısı ile iklimsel özelliklerden kaynaklanan olumsuzlukları konforlu bir sokak olarak kullanıcılarına sunması hedeflenmiştir.
Proje Yeri: Gaziantep Proje Yılı: 2016 Proje Alanı: 154.200m2 İşveren: Sanko Holding
Projenin merkezinde yer alan modern yarı açık cam kubbe ile çökertilmiş bir meydan projenin merkezine konumlandırılmış olup, bu mekandan kapalı AVM’ye ulaşım sağlanmıştır. Yükselen konut ve ofis kütleleri arsa çeperlerine çekilmiş olup içeride farklı perspektifler yaratacak geniş bir iç boşluk sağlanmıştır. Bu yükselen blokların girişleri yol cephelerine alınarak minimum düzeyde özel güvenlikli alan oluşturulmuş, böylelikle maksimum düzeyde kamusal alan hedeflenmiştir. Arsanın güneybatısında yer alan tramvay durağına bakan kısım geri çekilerek bu iki yapı arasında meydan tasarlanmıştır. Bu meydana bakan kapalı AVM girişi ile farklı etkinliklerin yapılabileceği bir meydan hedeflenmiştir. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
. . MINI PORTFÖY MİMAR AHMET ERKURTOĞLU
STUDENTENWOHNHEIM HEILBRONN Sokağın sürekliliği bozulmadan davetkar bir avlu tasarlanmış olup restoran ve ticari yapılar bu avluda konumlandırılmıştır. Proje Yeri: Heilbronn / Almanya Proje Yılı: 2016 Proje Alanı: 24,820m2 İşveren : Topkar Grup
78 78
Heilbronn’un yeni dönüşen alanında yer alan proje, çevresinde yeni bir üniversite yapısı yer almakta olup öğrencilerin konaklayacağı ve vakit geçirebileceği mekanları bir avlu etrafında toplamayı hedeflemiştir. Beş katlı proje, arka sınırında tren yolu ile sınırlandırılmış olup, cadde tarafında mevcut yapı bloklarının kütlesel dizilimini bozmayacak şekilde parçalı bir kütle yapılanmasına gidilmiştir. Bu bağlamda sokağın sürekliliği
Ekim- Kasım 2016, 33. Sayı
bozulmadan davetkar bir avlu tasarlanmış olup restoran ve ticari yapılar bu avluda konumlandırılmıştır. Tren yolu cephesini mono blok bir yapı ile tutan projede tren yolu ile avlunun fiziksel ilişkisini keserek sakin bir mekan kurgulanmıştır. Sokak dokusunu bozmayacak biçimde 4 parçaya bölünen yapı, bloklar arasından insanları içine almakta olup öğrenci yurdunun girişi ile önde bulunan bağımsız
bloklara düşey erişimi sağlayan ana giriş ve çekirdek avlunun ortasında yer almaktadır. Mono blokta yer alan düşey sirkülasyondan uçan köprüler ile kopartılmış bloklara erişim sağlanmıştır. Mevcut sokak dokusunda yer alan malzemeler ile kaplanan bloklar çevre entegrasyonunu sağlamakla birlikte “orada her zaman varmış” hissiyatını uyandırmaktadır.
K A L E BO D U R H E R AÇ I DA N S E N İ YA N S I T I R . Silverstone 40x80 - 80x80
İllüstrasyon: Ezgi Beyazıt
*Mimar röportajları ofis ismine göre alfabetik sıralanmıştır.
KAYHAN ÇAKANEL
82 82
Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
EFEKTA MİMARLIK
Amacımız insanlığa değer katacak projelere imza atmak.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN DÖNÜŞÜM BAŞLIĞININ ÇOK İYİ İRDELENMESİ, İNSANLARIN GELİŞEN, DEĞİŞEN YAŞAM KOŞULLARINA UYGUN SOSYAL DONATI DEDİĞİMİZ ORTAK KULLANIM ALANLARININ EKLENDİĞİ PROJELERİ İÇİNDE BARINDIRMASI LAZIM. KENTSEL DÖNÜŞÜM ALTYAPISI İLE DOĞRU KURGULANIRSA TÜRKİYE İÇİN ÇOK DOĞRU BİR MODEL. Tasarımı kentsel bir bütünlük içinde ele alıyorsunuz ve mimariyi sadece estetik olarak değil aynı zamanda kültürel, sosyal ve psikolojik faktörleriyle birlikte değerlendiriyorsunuz. Öncelikle sizi ve Efekta Mimarlığı biraz tanıyabilir miyiz? 1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun oldum, altı yıllık profesyonel iş hayatı sonrası 2002 yılında Efekta Mimarlık’ı kurdum. Zamanla gelişen yapımızda bugün on sekiz kişilik bir mimari kadroya sahibiz. Farklı nitelik ve ölçekte projeler üretmeye her zaman özen gösteriyoruz. Bir zincirin halkası olan aynı nitelik ve türde proje üretmeyi mimarlık anlamında doğru bulmuyoruz; çünkü bizi beslemediğini düşünüyor, enerjimizi düşürdüğünü ve bizi motive etmediğini görüyoruz. Bu yüzden son üç dört yıldır ofisin rutini haline gelen bir durum söz konusu; bir taraftan müze, kültür merkezi projeleri yapılıyorken diğer taraftan da iki yüz bin, üç yüz bin metrekarelik kentsel dönüşüm projeleri yapılıyor. Bu durum hem kadromuzu hem yaratıcılığımızı güçlü tutuyor.
Efekta Mimarlık kendisini kentsel dönüşüm alanında geliştirirken yapısal anlamda da nitelikli binalar konusunda iyi projelerle var olmaya devam ediyor. Bu yapılardan birini kültür ve müze yapıları olarak adlandırırsak diğer başlığı da turizm yapıları olarak adlandırabiliriz. Turizm yapıları konusunda da gerek uluslararası gerek ulusal zincirlerle hem tamamladığımız hem devam etmekte olan birçok işimiz var. Çeşitli ölçekteki mimari ve iç mimari projelerden kentsel dönüşüm projelerine kadar farklı ölçeklerde özgün ve nitelikli tasarımlar yapıyorsunuz, son dönem projelerinizden ve farkınızdan bahsedebilir misiniz? Kentsel dönüşüm projelerinde Efekta Mimarlık olarak ilk başladığımız yerden çok farklı bir yerdeyiz. İlk baştaki gerekliliklerimiz yatırımcı ve hak sahiplerinin agresif metrekare isteklerine cevap veren projeler üretmekti; ancak gördük ki o zaman kentsel dönüşüm değil, sadece ruhsat alan projeler yapıyoruz. Dolayısıyla kentsel dönüşüm yönümüz ile sosyal donatılarıyla, yaşam E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
83
KAYHAN ÇAKANEL
84 84
Cihanbeyli Kültür Merkezi
ve ortak kullanım alanlarıyla, amacın sadece metrekare üretmek olmayan doğal kaynakları da verimli şekilde kullanarak, sürdürülebilirliği, enerji verimliliğini önemseyen projeleri desteklemeye çalışıyoruz. Şu anda kentsel dönüşüm projelerinde en büyük farkımızın bu olduğunu düşünüyorum. İşin matematik kısmını sağlayamadığınız zaman zaten mimar olarak hiç bir zaman tercih edilmiyorsunuz. Onun dışında yapılan kentsel dönüşümden etkilenecek her yaş grubuna kendi anahtarları dışında, kullanabilecekleri yaşam alanları çıkarmaya çalışıyoruz. Bu durum ilk başta yatırımcıların çok fazla hoşuna gitmese de, bir metrekare kaybı ve ekstra maliyet olarak gözükse de uzun vadede bunun daha kazançlı bir iş olduğunu yatırımcı da anlamış durumda. Bu konuda bizimle iş birliği yapan yatırımcılarla daha efektif daha ileriye dönük, uzun kullanımı olan kentsel dönüşüm projeleri üretmeye çalışıyoruz. Şu an gündemde olan projeleriniz neler? Şu an Fikirtepe’de devam eden kentsel dönüşüm projelerimiz var. Bunlardan ilki Fikirtepe’nin tek ofis projesi olan Business İstanbul Projesi. Proje iki etaplı ve şu an birinci Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
etabın inşaatı devam ediyor, ikinci etabı ise ruhsat aşamasında. Toplam üç yüz bin metrekare kullanım alanı ve altı kulesi ile tamamlandığında Türkiye’nin en büyük ofis kompleksi olacak. Fikirtepe’nin yoğun bir konut alanı olduğunu düşündüğümüzde bu proje bölgeye önemli bir dinamik kazandıracak. Onun dışında Pana Yapı ile devam eden Brooklyn City 1 ve 2 projelerimiz var, bu proje Fikirtepe’nin en üst kotunda, Mandıra Caddesi’ne denk gelen bir konumda. Proje kendi içinde açık hava meydanları, çarşısı olan ve bir kentsel dönüşüm projesinin ilk kez içinde barındırdığı Performans Sanatları Merkezine sahip. Pana Holding sinema ve dizi sektöründen gelen birikimini Fikirtepe’nin ilk Performans Sanatları Merkezi ile taçlandırmış durumda. Yine Pana Yapı ile Brooklyn Dream adında bir projeye devam ediyoruz, iki cephesi olan, çok yüksek kot farklarının olduğu bir arazide kot farklarının doğru kullanımı ile yine bir kültür merkezi donatısı ile desteklenmiş bir proje. Bir diğer Fikirtepe projemiz Barsan Yapı için hazırladığımız iki bloktan oluşan bir konut projesi, bu projede şu an ruhsat aşamasındayız. Bunların dışında devam eden kentsel dönüşüm projelerimiz içinde Pendik Yayalar
Mahallesi’nde yaklaşık yüz bin metrekarelik bir projeyi Satya Yapı için yapıyoruz. Tarabya, Halkalı ve Mecidiyeköy’de de projelerimiz var. Fikirtepe projeleriniz gibi kentsel dönüşüm kapsamında hayata geçirdiğiniz pek çok projeleriniz var. Sizce, kentsel dönüşüm kavramı ülkemizde doğru algılanıp, uygulanıyor mu? Kadıköy’de durum nasıl? . Kentsel dönüşüm altyapısı ile doğru kurgulanırsa Türkiye için çok doğru bir model. İki anlamda iyi bir model, birincisi; inşaat sektörünün dinamik olması ülkeyi çok güçlü kılıyor ve bir çok sektörü besliyor ama ondan önce çok daha konforlu, sağlıklı ortamlarda yaşayan insan topluluğu ülkemiz için en önemli girdimiz olur diye düşünüyorum. İkincisi; genç nesiller sağlıklı ve dönüşmüş alanlarda yetişirse bizlere gelecek için daha çok şey vadedebilirler. Kadıköy’ü kentsel dönüşüm açısından değerlendirecek olursak Kadıköy, İstanbul’un kalbi bir bölge, bugün Türkiye’nin birçok ilinden daha büyük bir ilçe. Kadıköy semtlerinden Fikirtepe ile Bağdat Caddesi’nde yapılan kentsel dönüşümü ayırt etmek lazım, ikisinin son kullanıcıları en azından şu an için kültürel ve ekonomik açıdan birbirinden farklı gözüküyor. Projelerin yapım maliyetleri arasında çok
BAĞDAT CADDESI’NIN BIR MARKA DEĞERI OLMASI ORAYI BIR CAZIBE MERKEZI HALINE GETIRIYOR; FAKAT BIZ ORALARDA BIR KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILDIĞINA KATILMIYORUZ, BINASAL DÖNÜŞÜM YAPILIYOR ASLINDA.
85 85 85 büyük farklılıklar olmasa da satış değerleri açısından şu anda çok büyük farklar var. Bağdat Caddesi’nin bir marka değeri olması orayı bir cazibe merkezi haline getiriyor; fakat biz oralarda bir kentsel dönüşüm yapıldığına katılmıyoruz, binasal dönüşüm yapılıyor aslında. Yüzde doksan eski binalar yıkılıyor ve yeni imarıyla yeni binalar yapılıyor. Bizim Bağdat Caddesi’nde de tamamlanan projelerimiz oldu; ancak şu an prensip olarak cadde projelerine çok sıcak bakmıyoruz. Çünkü sohbetimizin başında da belirttiğim gibi insanlığa değer katacak projelere imza atmak istiyoruz.
Business İstanbul
Kentseldönüşüm; sürdürülebilir ve yenilikçitasarımları hayata geçirmek için iyi bir fırsat diyebiliriz. Sizce bu fırsatı doğru değerlendirebiliyor muyuz? Doğru yoldayız; geçen zamanda en azından yanlışları görerek gerek yatırımcıların gerek hak sahiplerinin gerek teknik adamların yanlışların içinden doğruları belirlediğini düşünüyorum. Gerçekleştirdiğiniz projelerde sürdürülebilir ve enerji verimli sistemler kullanıyor musunuz? Kullanıcı ve yatırımcılar buna nasıl bakıyor?
Brooklyn City
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
BIZ PRENSIP OLARAK; DOĞAL VE GERI DÖNÜŞÜM ILKESIYLE ÜRETILMIŞ MALZEMELERI ÖNCELIKLE KULLANMAYI TERCIH EDIYORUZ. ÇELIK, AHŞAP, CAM, DOĞAL TAŞ KULLANMAKTAN VE SEÇMEKTEN ZEVK ALDIĞIMIZ ÜRÜNLER...
Pana Dream
vimizde hiç bir yapay malzemenin numunesini ya da kataloğunu barındırmıyoruz, hep doğal malzemeler kullanmaya çalışıyoruz. Doğal malzemelerde de geri dönüşüm esasına göre üretilen malzemeleri ve markaları tercih ediyoruz. Bu konuda yatırımcılarla maliyet ve bütçe sorunu yaşayabiliyoruz; ama mümkün olduğunca ısrarcı olmaya çalışıyoruz.
86 86
Peki sizin kullanmayı tercih ettiğiniz yapı malzemeleri hangileri?
Barsan
Türkiye’nin ilk yeşil bina sertifikalı binasını yapan firmayız aslında. Betek Filli Boya’nın içinde bulunan RMI Araştırma ve Geliştirme Merkezini 2006 yılında tamamlamıştık. Sürdürülebilirlik bizim en önemsediğimiz konulardan bir tanesi, çünkü mimar olmak bu konularda duyarlı olmayı gerektiyor. Bu konudaki liderliği biz yapamazsak bizden sonraki aşamalarda yer alan ne mühendisler ne de yatırımcılar bu konuda zaten duyarlı olamazlar. Dolayısıyla doğal kaynakları en yüksek verimde kullanmayı tasarımlarımızda bir ilke olarak benimsiyoruz. Projelerimizin bir çoğuna LEED ya da BREEAM gibi bir sertifikasyon programı ile devam ediyoruz, bu da bizi tasarım aşamasından Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
itibaren daha da disipline ediyor. Müşterilerimizle bütün çalışmalarımızı mutlaka danışmanlar eşliğinde yapmayı hedefliyoruz, bir çok projemizde cephe, aydınlatma, peyzaj, akustik, yeşil bina ve asansör danışmanı ile çalışıyoruz ve bunun gerçekten çok faydalı olduğunu görüyoruz. Şimdiye kadar bunların hepsini mimarlık ve mühendislik bilgilerimizle çözmeye çalışırken çok doğru kararlar alamadığımızı da farkettik. Yapı malzemeleri yaşam döngülerinin her evresinde farklı çevresel etkilere sebep olabiliyor. Bu bağlamda malzeme seçiminde öne çıkan kriterler neler olmalı? Doğru malzeme seçimi çok önemli, prensip olarak neredeyse ofisimizdeki malzeme arşi-
Biz prensip olarak; doğal ve geri dönüşüm ilkesiyle üretilmiş malzemeleri öncelikle kullanmayı tercih ediyoruz. Çelik, ahşap, cam, doğal taş kullanmaktan ve seçmekten zevk aldığımız ürünler... Onun dışında, cephe malzemesi olarak kompozit panel, alüminyum ve prekast malzemeleri tercih ediyoruz. Ülkemiz üreticilerinin büyük atılım yaptığı seramik sektörüne de kayıtsız kalmamız mümkün değil. Adeta doğal taşa meydan okuyan desen ve boyutları sebebiyle, projelerimizde öne çıkmaya başlayan bir malzeme oldu seramik.. Yatırımcı nasıl bakıyor doğal malzeme kullanımına? Yatırımcı ilk etapta tabiki maliyet odaklı bir hesaplama yöntemiyle karşımıza çıkarak tepki verebiliyor ama projeye gerek estetik olarak gerek sürdürülebilirlik olarak katkısını da anlatabildiğimizde bir çok alanda yatırımcıyı ikna ettiğimizi görüyoruz.q
Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
DOĞAN TÜRKKAN
ZEYNEP CANAN SEVİNDİK
88 88
CİHAN SEVİNDİK
Kentsel dönüşümde düzgün binalar yapmak kentin kaderini değiştirmeye yetmiyor…
89
OFFICEPAN
GÜZEL VE NITELIKLI BINALAR BIR ARAYA GELDIĞINDE GÜZEL VE NITELIKLI ŞEHIRLERE DÖNÜŞEMIYOR MAALESEF. NE KADAR GÜZEL BINA YAPARSANIZ YAPIN O BINA ÇEVRESI ILE BIRLIKTE BIR ANLAM TAŞIYOR. Genç kuşak mimarlar olarak önce sizi biraz tanıyabilir miyiz? Genel anlamda projelerinizden bahsedebilir misiniz? 2012 yılında Doğan Türkkan ile OfficePan’ı kurduk, sonrasında Zeynep Canan Sevindik ofisimize katıldı. Daha öğrencilik yıllarında yarışmalara girmeye başlamıştık ve TOKİ’nin 7 İklim 7 Bölge Yarışmasında üç bölgede iki birincilik almıştık. Genelde yarışmalar ve yarışma sonrası projeleri uygulama yolunda devam ediyoruz. Bu dönemde gerek ofisin bulunduğu konumdan dolayı gerek mimarların daha çok iş alanı olması sebebiyle Bağdat Caddesi ve çevresinde kentsel dönüşüm projeleri yapma fırsatı bulduk. Kentsel dönüşüm kapsamında Kadıköy Suadiye’de hayata geçirdiğiniz Çelem Loft projenizi yeşil bina kriterleri doğrultusunda tasarladınız. Bu bağlamda sürdürülebilir mimari ve çevre dostu bina kriterlerine göre uygulamalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Çelem Loft projesi bizim ilk uygulanan projemiz. Projeye başlarken mevcut bina Bağdat Caddesi’nin önemli ve nitelikli binalarından bir tanesiydi, binayı yıkmak açıkcası bizim içimizden gelmiyordu; ama çürük raporlarından dolayı yıkılması kararlaştırılmış bir kentsel dönüşüm projesi idi. Çelem Loft bir Arkad Yapı projesi olup ortaklarından Orkan Öztürk Amerika’da ekolojik yapılar ile ilgili çalışmalar yapmış, LEED AP olan bir inşaat mühendisi... Bu sebeple Arkad Yapı ile Bağdat Caddesi’nin ilk yeşil binasını yapmak ve Bağdat Caddesi’nde müteahhitler arasında fark yaratmak için bu fikri geliştirdik. Biz mevcut yapıyı ilk gezdiğimizde, cam yüzeylerin fazlalığı ve yüksek tavanlı olması göze çarpıyordu, bir loft havası vardı ve biz de mal sahiplerine bu şekilde çalışabileceğimiz konusunda yönlendirmelerde bulunduk. Loft çalışırken ekolojik anlamda nasıl göndermelerde bulunabiliriz, gün ışığından maksimum yararlanmayı, ortak mahallerin elektrik kullanımını, pis suyun geri dönüşümünü nasıl sağlayabiliriz, nasıl yeşil bina standartlarını karşılayabiliriz gibi başlıklar üzerinde fikirler yürüttük.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
CİHAN SEVİNDİK
Projeyi tasarlarken bir yandan geçirgen bir kabuk planlanırken bir yandan da gece olduğunda bina nasıl bir şeye dönüşür fikrini sorguladık ve binanın kepenk sistemleriyle bir anda siyah bir kara kutuya dönüşebildiğini gördük. İnşaa aşamasında yola çıktığımız kriterlerin bazıları yapılabildi, bazıları ise uygulanamadı maalesef. Bu projede gri su dönüşümü uygulandı, çatı üzerine güneş panelleri yapıldı ve ortak mahallerin aydınlatılması bu paneller ile sağlandı; Proje LEED seviyesine kadar çıkartılamadı ama Yeşil Bina konseptiyle yola çıkılıp inşaa edilen bir proje oldu. Çelem Loft yeşil bina konseptli ve aynı zamanda bizim uyguladığımız ilk projemiz olduğu için değer verdiğimiz bir proje...
90 90
Bundan sonraki projelerimizde buradan öğrendiklerimizi devam ettirmeye çalışıyoruz, Antalya’da kazandığımız kültür merkezi projesini de sertifikaya kadar taşıyabileceğimizden emin olmasak da yine de bir çok yeşil bina kriterini sağlamaya çalışıyoruz. Belediye çevredeki yüksek yapıların içerisinde bulunan bir parkta yapılacak olan bir kültür merkezi istiyor, yapı yükseklikleri genelde üç ya da dört kat, mahalle arasında kentin havalandığı bir nokta. Biz buraya daha yatayda ve sürüdürülebilir bir bina önerdik, park kısmına hiç dokunmadan yapıyı parktan olabildiğince geriye çektik. Yapı içerisinde bir kaç tane avlu yakalayarak burada yetişecek ağaçların ve gölgeliğin yapının pasif iklimlendirmesi ve enerji kaybını minimize etmesini sağlayacak şekilde yola çıktık ve projemiz birinci oldu. Şu an da idareyle uygulama projelerini çalışıyoruz; gölgelik alanlar, havalandırma ve iklimlendirme maliyetlerini nasıl minimize edebiliriz, Antalya’nın sıcak ikliminde güneşten bir yandan verim alırken bir yandan soğutma maliyetlerini nasıl düşürebilirizi planlamaya çalıştık. Kentsel dönüşüm kavramı altında gerçekleşen konut sektöründeki bu hızlı değişim hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
BIR YAPININ YIKILIP YERINE DAHA YOĞUNLUKLU BIR YAPININ YAPILMASI IÇIN BU BÖLGENIN ALTYAPISI VE DONATILARININ TEKRAR DÜZENLENMESI LAZIM.
Çok hızlı bir dönüşüm olması kentsel dönüşümün en büyük eksisi, örneğin; bir anda Bağdat Caddesi ve çevresi şantiye alanına döndü, ancak bir yapının yıkılıp yerine daha yoğunluklu bir yapının yapılması için bu bölgenin altyapısı ve donatılarının tekrar düzenlenmesi lazım. Parsel bazlı uygulamalar ise buna olanak sağlayamıyor. Bunun yerine işin uzmanlarının oluşturacağı bir planlama modeli ile çok daha iyi bir kentsel dönüşüm modeli uygulanabilir. Güzel ve nitelikli binalar bir araya geldiğinde güzel ve nitelikli şehirlere dönüşemiyor maalesef. Ne kadar güzel bina yaparsanız yapın o bina çevresi ile birlikte bir anlam taşıyor. Kentsel dönüşüme o noktadan baktığımız zaman düzgün binalar yapmak kentin kaderini değiştirmeye yetmiyor ne yazık ki; bu yüzden üst mercilerin daha çok sorumluluk alması ile daha güzel bir kentsel dönüşüm modeli geliştirebilinir bence.
91 91 91
Hayatın tüm alanlarında “engelsiz” yaşama uygun planlamalar ve erişim senaryoları geliştirilmesi önemli, ülkemizde engelliler için çalışmalar yapılıyor ama sizce yapılanlar yeterli mi, yeteri kadar yasalarla destekleniyor mu? Kentsel tasarım projelerinde bir çok önceliğimiz olduğu için engel teşkil etmeyecek, kot ilişkileriyle farklı çözümlemelere gidebiliyoruz. Kentsel dönüşüm projelerinde bununla ilgili şöyle bir eleştirim olabilir; ruhsat projelerinde su basman kotu ‘artı bir’ kotunda ise sadece ruhsat projesinde engellilerin kullanımına yönelik elli santim çıkan bir asansör çiziliyor ama proje yapıldıktan sonra gidip baktığınızda hiç birinin yapılmadığını görüyorsunuz. Bu noktada bence kağıtta kalan önlemler uygulamaya geçirilemiyor. Bununla ilgili İskan Müdürlüğü’nün yaptığı denetimlerle önlem alması çok kolay, ama nedense gözden kaçıyor...
Project Location: Antalya / Turkey Project Area: 5500 m2 Design Office: OfficePAN – Rasa Mimarlık
Biz Çelem Loft projesinde su basman kullanmadık, sokak kotundan yapıya yaklaşmayı tercih ettik, genelde engelsiz ulaşılabilir tasarım uyguluyoruz. Ekonomik kaygılar sebebiyle daha kullanışlı çözümler E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
CİHAN SEVİNDİK KULLANDIĞIMIZ MALZEMELERIN YAŞAYAN, BELKI BIZIMLE BIRLIKTE YAŞLANAN VE NEFES ALAN MALZEMELER OLMASINI TERCIH EDIYORUZ.
üretilebilecekken daha kolay bir su basman kotuyla durumu çözmek iş verenlerinde daha kolayına geliyor ve birinci önceliği oluyor.
92 92
Yapı malzemeleri yaşam döngülerinin her evresinde farklı çevresel etkilere sebep olabilir. Bu sebeple malzeme seçimi süreçlerinde çok boyutlu kriterler rol oynar. Bu bağlamda malzeme seçiminde öne çıkan kriterler neler olmalı? Sizin kullanmayı en çok tercih ettiğiniz yapı malzemeleri hangileri?
SANKO Holding
Daha çok projenin bulunduğu coğrafi ve iklimsel özellikelere uygun malzemeler kullanmayı tercih ediyoruz. Doğal malzemeler kullanmaya çalışıyoruz, yapıların yaşayan doğal organizmalar olduğunu kabul ediyoruz, bu doğrultuda kullandığımız malzemelerin yaşayan, belki bizimle birlikte yaşlanan ve nefes alan malzemeler olmasını tercih ediyoruz. Antalya’da yaptığımız projede şu anda tamamen brüt malzeme kullanıyoruz, daha az kimyasal malzeme ile yalın bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Çevreden bağımsız bir yapı tasarlamanın çok başarılı olduğunu düşünmediğimiz için çevreye ve bölgenin özeliklerine özgü malzeme seçimleri yapmaya çalışıyoruz. Son olarak, OfficePan önümüzdeki on yıllık süreçte yarışma projeleriyle mi yoksa uygulama projeleriyle mi devam edecek? Yarışmaları bırakmamız biraz zor gibi görünüyor, çünkü bu durum bir müddet Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
sonra tutkuya dönüşmeye başlıyor, giremediğimiz yarışmalarda vicdan azabı çekmeye başlıyorsunuz. Yarışmaları bırakmadan ama bu konuda da kendimizi ispatlayıp daha fazla proje uygulama şansı bulabilmeyi ümit ediyoruz. Yarışmalar kısmını belli bir noktaya getirebildik, bundan
sonraki aşamada yarışmayla uygulanabilecek yapılar elde etme arefesindeyiz, şuanda yarışmayla kazandığımız projelerin uygulama projeleriyle meşgulüz, bilmediğimiz detayları keşfediyoruz. q
enerji Verimliliği yenilenebilir
&
Makale
ENERJİ ETKİN BİNA TASARIM STRATEJİSİ Dünyada enerji tüketimi ve buna bağlı politikaların kaynağında iki temel konu/ sorun yer almaktadır. İlki mevcut yaygın tüketim biçimlerine yönelik enerji kaynaklarındaki azalmadır. Diğeri ise fosilbazlı enerji kaynaklarının çevre ile olan etkileşimidir.
94
Dünyada enerjinin temin edildiği kaynakların ortalama yarısını oluşturan fosil yakıtların önümüzdeki yüzyıl tükenmeye başlayacağı tahmin edilmektedir. Fosil tabanlı enerji kaynaklarının kullanımı ile karbon emisyonlarının atmosfere salınımının insan ve çevre üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde enerji tüketiminin sektörel dağılımına bakıldığında, sanayi ve ulaşımın ardından yapı sektörü üçüncü sırada gelmektedir. Bu iki noktadan hareketle bundan sonra çevreye verilecek en az zararı sağlamak için planlama, bina tasarımı, yapımı, kullanımı ve dönüşümü sürecinde yer alan tüm aktörlerin sorumluluğunu yerine getirmesi öngörülmektedir. Bu bağlamda, enerji etkin tasarım stratejisi ile amaç enerji etkin tasarım yaklaşımına yönelik genel bir algı geliştirmek olarak açıklanabilir. İnşa kararı verilen binanın planlama, tasarım, kullanım ve dönüşüm parametrelerinin enerji performansına olan etkisi planlama aşamasından itibaren hesaplanmalıdır. Mimari tasarım sürecinde örneğin iklim verilerini göz önüne alan bir yaklaşım yapının enerji verimliliğini yükseltecektir. Bina inşasında kullanılacak malzemelerin üretim sürecinde, hafriyat ve bina yapımında ve kullanım aşamasında ısıtma, havalandırma, aydınlatma ve donanım kullanımında tüketilen enerjinin yeniden kazanılması söz konusu değildir. Ancak malzemelerin seçimi, yapım sürecinin hızı ve kalitesi ile sistemlerin tasarımı ve seçimi doğrudan tasarım ekibinin sorumluluğundadır. Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
Tasarım sürecinin en başından itibaren alınan kararların binanın kullanım aşamasındaki enerji etkinliği profilini belirlemekte olduğunda açıktır. Bu nedenle, tasarımcının sürecinin en başından itibaren alacağı kararlarını bilinçlendirmek üzere, mimari tasarım süreci ve bunun enerji performansı üzerindeki etkisi incelemek önemlidir. Enerji etkin bina; • Tasarım aşamasında alınan önlemlerle daha az enerjiye ihtiyaç duyan, • İhtiyaç duyduğu enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan karşılayan, • Sağlanan enerjiyi en verimli şekilde kullanarak minimum salınım yapan bina olarak tanımlanabilir. Enerji performansı ve tasarımı bağlamında bakıldığında, bina dış çevresini saran mikroklimatik özellikler ve arazi koşulları, iç ortam konfor koşullarının belirleyicisi olan bina tipi ve kullanıcı profili yanı sıra, bina alt sistemleri olarak da sıralanabilecek kabuk ve servis sistemleri ile mekânsal organizasyon, çeşitli düzeylerdeki bina katmanları olarak değerlendirilmektedir.
Yerleşim Planlaması ve Mikroklima Denetimi Yerleşim planlaması ve mikroklima denetiminin enerji etkinliğini sağlamak bağlamında temel amacı, ısıtma, soğutma ve havalandırmanın pasif yöntemlerle sağlanmasına yardımcı olarak iklimlendirmede aktif enerji desteğine duyulacak ihtiyacı azaltmaktır. Yerleşim planlamasının iki temel öğesi, binanın konumlanacağı arazinin tasarımı ile birlikte binanın arazide yerleşeceği noktanın belirlenmesi ve bu sayede mevcut mikroklimanın denetlenmesidir. Mikroklima, aynı iklim bölgesinde, arazinin yakın çevresinin özgün iklimsel özellikleri ile ortaya çıkan lokal bir olgudur. Makroklimatik iklim bilgileri, örneğin, Ankara iline ait meteoroloji istasyonundan alınan ortalamalara dayalı bilgileri içerirken, Ankara’nın merkezinde bitişik nizam bir parselde tasarım yapmak ile, Elmadağ eteklerinde bir tasarım yapmak arasındaki farkı belirleyen mikroklimatik özelliklerdir. Bina tasarımı, makroklimatik iklim özelliklerinden çok, mikroklimatik özellikler bağlamında şekillenmelidir. Mikroklima denetiminin elemanları, iklim özellikleri; güneşlenme miktarı ve süresi, ortalama sıcaklık, rüzgar, nem, bitki örtüsü özellikleri (bitkilerin türü, sıklığı), yakın çevredeki coğrafi
Güneşten pasif anlamda ısıtma amaçlı yararlanabilmenin birincil yolu pencereleri güneş toplacı olarak kullanmaktır. Camların ısıl ışınımlara karşı gösterdiği davranışa dayalı, “sera etkisi”nden yararlanılarak pasif ısıtma gerçekleştirilebilir. elemanlar (tümsek ve çukurlar, su kütlesi) olarak sıralanabilir. Yerleşim ve mikroklima denetimini sağlayarak kullanılabilecek pasif tasarım dinamikleri doğal havalandırma ve güneş kontrolü/doğal aydınlatmadır.
%10-15’ini geçmemelidir. • Kullanılan cam tipi ve özellikleri (solar özellikleri, gölgelenme katsayısı, vb.) • Gölgelenme ve güneş kontrol elemanlarının tasarımı ve kullanımı
belirli dalga boylarına karşı seçici geçirgen camlar kullanılırsa, güneş ışığının verimliliği önemli oranda artar. İklimsel veriler dikkate alındığında, bina formunun ve en-boy oranlarının oldukça önem taşıdığı görülür.
Doğal havalandırma Dış ortam rüzgar akımının iç-dış ortam arasında yarattığı basınç farkı ve iç ortam ile dış ortam arasındaki sıcaklık farkının yarattığı basınç farkından yararlanarak sağlanır. Baca etkisi ile kot farkına dayalı basınç farkı ile de havalandırmanın (hava sürüklenmesinin) güçlendirilmesi mümkündür. Mimari tasarımda doğal havalandırmayı etkileyecek faktörler: Rüzgar yönüne göre pencerelerin konumu, Pencerelerin büyüklüğü, Pencerelerin düşeyde konumlanışı, Pencerelerin açılış biçimleri ve İç duvarların organizasyonu, olarak sıralanabilir. En basit şekli ile “ısınan hava yükselir” prensibi ile özetlenebilecek, sıcak ortam havasının soğuk ortam havasından daha hafif olması nedeniyle gerçekleşen konvektif akım yardımıyla mekanlar arasında yaz ve kış koşullarında olmak üzere hava dolanımı pasif ısıtma ve serinletme amaçlı kullanılabilir.
Bilindiği gibi, güneş dünyanın kuzey yarım küresinde kışın daha eğik bir açı ile ve doğunun güneyinden doğup, batının güneyinden batarak daha kısa bir yörünge izlemekte; yazın ise, daha dik bir açı ile ve doğunun kuzeyinden doğup, batının kuzeyinden batarak daha uzun bir yörünge izlemektedir. Bu durum, yaz ve kış koşullarında güneş kontrolü için önemli avantajlar sunmaktadır. Örneğin peyzaj tasarımında, kışın yapraklarını döken, yazın ise yapraklanan ağaçların binanın güneş/ gölge durumu da dikkate alınarak yerleştirilmesi halinde bina bileşenlerine ihtiyaç duymadan da kontrol sağlanabilecektir.
Türkiye’deki iklim özellikleri dikkate alındığında, farklılıklar gözlenmekle birlikte genel prensip, mümkün olduğunca binaların doğu-batı doğrultusunda uzanmasını sağlamak, güney cephesini genişleterek güneş kazançlarını ve kontrolü kolaylaştırmaktır.
Yazın rüzgar yönüne ve nispeten serin olan kuzey yönlerine açılan alt kotlardaki açıklıklardan havanın alınması, mekanlar arasında ve düşeyde doğal dolanımının sağlanması ve üst kotlardaki açıklıklardan ısınmış havanın dışarı bırakılması yolu ile doğal havalandırma mümkündür. Bu prensibe dayalı olarak havalandırmayı güçlendirmek üzere tasarlanmış özel güneş bacaları yardımı ile baca etkisinden yararlanarak serinletmeye yönelik daha güçlü bir hava akımı sağlanabilir. Kışın ise, sera etkisine dayalı olarak güneş bacası içinde ısınan havanın mekanlara yine doğal dolanım yolu ile ulaştırılması sağlanabilir. Hatta döşeme aralarında dolaştırılan serin veya ılık havanın ısıtma veya soğutmayı desteklemek amaçlı kullanılması de mümkündür. Güneş kontrolü/doğal aydınlatma ilkeleri de aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Sıcak dönemde güneş ışınımından korunup, soğuk dönemde faydalanarak binanın aktif enerji ihtiyacının azaltılması, • Bu bağlamda bina tasarımı ve peyzaj tasarımının dikkatle ‘birlikte’ ele alınması, • Tasarımda uygun aydınlık seviyesinin ve gün ışığının uygun dağılımının sağlanması ve kamaşmanın önlenmesi. Camlı yüzeylerde güneş kontrolünü destekleyici uygulamalar; • Uygun yönlenme: gölgelenme ve güneş kontrolü açısından önemlidir. • Camlı yüzeylerin alanı: toplam camlı yüzey alanı bina toplam alanının
Güneşten pasif anlamda ısıtma amaçlı yararlanabilmenin birincil yolu pencereleri güneş toplacı olarak kullanmaktır. Camların ısıl ışınımlara karşı gösterdiği davranışa dayalı, “sera etkisi”nden yararlanılarak pasif ısıtma gerçekleştirilebilir. Sera etkisi, güneşin kısa dalga kızıl ötesi ışınımlarına karşı tamamen geçirgen davranış gösteren camların, iç ortamda yüzeyler tarafından emildikten sonra, ortama uzun dalga olarak yayılan ışınımlara karşı geçirimsiz davranış göstermesidir. Bu durum camlardan içeri giren ışınımları içeride kilitleyerek sürekli bir ısıtma sağlamaktadır. Isıtma ihtiyacı gerektiren dönemler için oldukça yararlı olan bu durum, gereksiz ısı kazançlarını önleyebilmek için dikkatli bir kontrol gerektirir. Pasif güneş tasarımında camlı yüzeylerin yoğunluklu olarak güney ve güneye yakın yönlerde yer alması ile (güneş yörüngesi ve yaz-kış yüksekliği de dikkate alındığında) kontrolün kolay, kazançların yüksek olduğu olduğu görülür. Doğal aydınlatma ilkeleri 1. Yazın iç ortamda yeteri günışığı sağlayarak, elektrikli aydınlatmanın kapalı tutulması sağlanmalıdır. Günışığı iyi bir şekilde dağıtılarak alınırsa, iç ortamdaki aydınlık düzeyini gerekenden çok daha yükseltebilir. 2. Kışın, özellikle ısıtma gerektiren binalarda güneş ışığının mümkün olduğunca içeriye alınması sağlanmalıdır. İç ortamda parlama veya kamaşma oluşturmadığı sürece günışığında herhangi bir sınırlama gerekmez. 3. Isıtma gerektirmeyen binalarda ise, birinci sıradaki kural, yaz dönemi kadar kış dönemi için de geçerlidir. 4. Eğer pencerelerde güneş spekturumunun
Pasif güneş tasarımı Pasif güneş teknolojisine dayalı bina tasarımında öncelikle o binanın tasarlanacağı iklim bölgesinin özellikleri iyi bilinmeli ve tasarım o iklim bölgesinin özel koşullarına uygun olarak geliştirilmelidir. Pasif binanın, özel bina bileşenlerinin tasarımıyla, güneşten doğrudan kazanç (örn. camlı yüzeyler aracılığı ile), dolaylı kazanç (örn. güneş odası veya Tromb duvarı ile) ve ayrık kazanç (örn. termosifon sistem) sistemlerine dayalı olarak enerji tüketimini en aza indirecek oldukça etkin sonuçlara ulaşması sağlanabilir. Mekansal organizasyon kullanıcı gereksinimleri ve tercihleri ile estetik kararların bileşiminden oluşmaktadır. Bu bileşenlerin her biri bina enerji performansı ve çevresel etkisine yönelik önemli girdiler sağlamaktadır. Bu anlamda, açık, yarı açık ve kapalı alanların kullanımı, bu mekanların yönlenmeleri, mekanların sınırlarını belirleyen iç ve dış yüzeydeki ısı kayıp ve kazançları mekansal örgütlenmenin enerji kullanımına olan etkisini belirlemektedir. Enerji performansını yükseltmek amacıyla mimari program kurgulanırken; •Aynı tip aktiviteyi barındıran, gün içerisinde kullanım zamanları çakışan ve kullanıcı yoğunluğu birbirine yakın mekanların beraber düşünülmesi ile bina ısıl zonlara ayrılmalıdır. •Konfor sıcaklığının daha düşük olabildiği servis hacimlerinin kuzeye, yaşama mekanları güneye yerleştirilmelidir. •Kullanım şeması incelendiğinde yakın aktivitelerin mekanlarının yakın tipte ve boyutta olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. •Güneş ışığından optimum faydalanmak için doğru yönlendirilmiş geçiş mekanları (sera, limonluk, güneş evi gibi) tasarlanmalıdır. Bunun temel amaçları, ısıl tampon bölge elde etmek, doğal havalandırma için sıcaklık farkı yaratmak, iç kapıları açıp kapatarak gün içerisinde gerektiğinde iç ortamın sıcaklığını yükseltmek ve/veya gece iç ortam sıcaklığındaki düşüşü azaltmaktır.q Binalarda Enerji Verimliliğinin Arttırılması için Teknik Yardım projesi kapsamında hazırlanan ‘Enerji Verimli Bina Tasarım Stratejileri’ el kitabı kaynak olarak kullanılmıştır. E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
95
enerji Verimliliği yenilenebilir
&
BUDERUS KOMBİLER YOĞUŞMA TEKNOLOJİSİ İLE ENERJİ VERİMLİLİĞİ SAĞLIYOR... Buderus yoğuşmalı kombilerde bulunan tam modülasyonlu fan, mekânın ısı ihtiyacına göre hızını otomatik olarak artırıyor ya da azaltıyor. Bu sayede yanma verimi ile birlikte cihaz verimi de artıyor. Böylece Buderus, kullanıcılarına daha düşük faturalarla daha iyi ısınma fırsatı sunuyor. Yüksek enerji verimliliğine sahip ürünler geliştiren Buderus’un kombileri, atmosfere daha az karbondioksit salımı yaptığı için ‘çevre dostu’ olarak tanımlanıyor. Hem konfor hem ekonomi için; Buderus yoğuşmalı kombileri tercih edin… Yeni teknolojiye sahip cihazlar sayesinde yakıt tüketiminin azaldığını vurgulayan Buderus yetkilileri, “Hem konfor hem ekonomi için; Buderus yoğuşmalı kombileri tercih edin…” diyor. Yetkililer, eskiyen kombilerin yeni yoğuşmalı kombilerle değiştirilmesinin güvenlik açısından önemli olduğuna ve servis masraflarının en aza indirilmesi nedeniyle de ciddi kazanımlar sağladığına dikkat çekiyor.
96
www.buderus-tr.com
“Bu kış sert geçecek!” uyarılarını dert etmeyin! Buderus ile tasarruflu bir kış geçirin! Buderus kombiler, yoğuşma teknolojisinin getirdiği yüksek verim, hassas oda sıcaklığı kontrolü ve akıllı kumanda paneli sayesinde ‘tasarruflu bir kış’ın müjdesini şimdiden veriyor. Avrupa’nın önde gelen termoteknoloji markası Buderus, havaların soğumaya başladığı bugünlerde kombisini yenilemek isteyenlere son teknoloji ürünü yoğuşmalı kombilerini öneriyor. Isıtma sektöründe, konvansiyonel kombilerin yerini alan yoğuşmalı kombilerin pazar payı her geçen yıl artıyor. Yoğuşmalı kombiler, ısıtma yaparken bacadaki buharın yoğuşmasını sağlayarak, elde ettiği enerjiyi ısıtma sistemine aktarıyor. Böylece klasik ısıtma cihazlarına göre iklim, işletme ve bina şartlarına bağlı olarak önemli oranda tasarruf sağlanıyor. Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
Gelecek için hazırız. Buderus uzmanlığının yepyeni ürünü: Logamax plus GB172i Yoğuşmalı Kombi ve Kazan
Akıllı Kumanda
Üstün Yoğuşma Teknolojisi
Düşük Yakıt Tüketimi
Benzersiz Titanyum Cam Ön Panel ile Şık ve Sağlam Tasarım Yüksek Enerji Verimi 30 kW - 42 kW Kapasite Aralığı Estetik ve Modern Tasarım
Yüksek verim, düşük yakıt tüketimi, maksimum fiyat-performans avantajı! Yeni Logamax plus GB172i Yoğuşmalı Kombi ve Kazan, Buderus’un geliştirdiği yenilikçi teknoloji sayesinde farklı büyüklükteki yaşam alanları için 30 kW’tan 42 kW’a kadar ısıtma ve sıcak su kapasitesi sunuyor. Ayrıca 1:8 modülasyon aralığı ile yüksek performanslı ekonomik ısınma için ideal çözüm sağlıyor. En yakın Buderus Yetkili Bayisi’ne gelin, geleceğin teknolojisi ile bugünden tanışın. www.gelecekicinhaziriz.com
enerji Verimliliği yenilenebilir
&
YALITIM ENERJI TASARRUFUNDA KRITIK BIR ÖNEME SAHIP ODE, yalıtımın enerji tasarrufunda kritik bir öneme sahip olduğunun bilinciyle hareket ediyor ve tüm yatırımlarını da bu bilinç doğrultusunda hayata geçiriyor.
Global marka olma yolunda önemli bir adım daha atan ODE Yalıtım, sektöründe üretmiş olduğu tüm ürünlerine EPD belgesi alan tek firma oldu. EPD Belgesi ile çevreye olan duyarlılığını belgeleyen ODE, bu sayede Avrupa’daki sayılı üreticiler arasına girmeyi başardı. Yalıtım sektörünün yenilikçi lideri ODE, global marka olma yönünde emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Çorlu tesislerinde ürettiği ısı ve su yalıtımı ürünlerine tüm pazarlarda geçerli, uluslararası onaylı ve Avrupa standartlarına uyumlu Environmental Product Declaration (EPD-Çevresel Ürün Beyanı) belgesini alan ODE Yalıtım, sektöründe bir ilki gerçekleştirerek ürettiği tüm ürünlere EPD belgesi alan tek firma oldu. EPD belgesi ile çevreye olan duyarlılığını bir kez daha gösteren ODE, bu sayede Avrupa’daki sayılı üretici arasına da girmeyi başardı.
98
ODE Yalıtım Genel Müdürü Ali Türker: “ODE artık tescilli bir Avrupa markası” ODE Yalıtım olarak global bir marka olma
misyonuyla, Türkiye yalıtım sektöründe yenilikçi uygulamalarla ilklere imza atmaya devam ettiklerini belirten ODE Yalıtım Genel Müdürü Ali Türker “ODE için, çevre ve yalıtım iç içe konulardır. Bu bağlamda ODE, tedarikçi üretici olmanın çok ötesinde sürdürülebilir bir gelecek için çalışan, “Geleceği Yalıtır” söylemini üretimindeki yeniliklerle desteklemeye devam eden bir şirket. ODE olarak, yalıtımın enerji tasarrufunda kritik bir öneme sahip olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Tüm yatırımlarımızı da bu bilinç doğrultusunda yapıyoruz. Örneğin 2010 yılından itibaren geçiş yaptığımız yeni üretim sistemi sayesinde şu anda %100 Ozon Dostu köpük üretimi yapıyoruz. EPD belgeleriyle birlikte çevre duyarlılığımız ile artık tescilli bir Avrupa markası olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi. EPD süreci Mayıs 2015’te başladı Toplam 120.000 m² açık, 35.000 m² kapalı alana sahip 4 tesisinde üretim yapan ODE; ODE Isıpan XPS Extrüde Polistiren köpük, ODE Membran su yalıtımı ürünleri, ODE Starflex Cam yünü ve ODE R-Flex Elastomerik Kauçuk Köpüğü ısı yalıtımı ürünlerine detaylı bir çalışma sonucu EPD belgelerini aldı. Mayıs 2015’de başlayan proje sürecinde 4 ürün grubu için data toplanması, çevresel etkilerin hesaplanması, bağımsız denetleyiciler tarafından doğrulanması, her bir ürün için İklim Beyannamesi (Climate Declaration) hazırlanması gibi yoğun bir çalışma dönemi geçirildi. www.ode.com.tr
Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
99 99
E K O L O J İ K YA P I L A R
YERLEŞİMLER DERGİSİ
enerji Verimliliği yenilenebilir
&
HYUNDAI ELEVATOR TÜRKİYE’DEN “EN AZ ENERJİ TÜKETİMLİ EN YÜKSEK PERFORMANSLI” ÇÖZÜMLER Çevre dostu teknolojiler geliştirmeye devam eden Hyundai Elevator, A sınıfı enerji tüketimli yeşil asansörlerinin sahip olduğu özel LOWATT teknolojisi sayesinde harcanan enerjiyi geri dönüştürüyor. “En az enerji tüketimi ile en yüksek performans” ilkesini benimseyen Hyundai Elevator, enerjiyi geri dönüştürerek %60’a varan enerji tasarrufu sağlıyor.
100
Enerji tasarruflu çevre dostu yeşil teknolojilerin günden güne daha çok önem kazandığı dünyamızda yaşam alanlarının her noktasında bu teknolojilere rastlamak mümkün. Güvenlik ve performans başta olmak üzere enerji tüketiminin en önemli olduğu teknolojilerden biri de asansörler. Çevre dostu teknolojiler geliştirmeye devam eden Hyundai Elevator, A sınıfı enerji tüketimli yeşil asansörlerinin sahip olduğu özel LOWATT teknolojisi sayesinde harcanan enerjiyi geri dönüştürüyor. “En az enerji tüketimi ile en yüksek performans” ilkesini benimseyen Hyundai Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
Elevator, enerjiyi geri dönüştürerek %60’a varan enerji tasarrufu sağlıyor. 1984 yılında girdiği asansör pazarında günümüze kadar birçok akıllı bina çözümüne imza atan Hyundai, teknolojisini geliştirmeye devam ediyor. Hyundai Elevator’ın, binalarda işleyişin daha verimli ve etkili olabilmesi için tasarladığı akıllı teknolojiler hayata estetik ve konfor katıyor. Hyundai Elevator Türkiye, asansör teknolojilerindeki en verimli bu son ürünleri Türkiye ile buluşturuyor. İş ve alışveriş
HYUNDAI’NİN LOWATT SİSTEMİ SAYESİNDE, AÇIĞA ÇIKAN ENERJİ DEPOLANARAK DAHA SONRA KULLANILMAK ÜZERE ANA BİNA ŞEBEKESİNE GÖNDERİLİYOR. BU DA % 60’A VARAN BİR ENERJİ TASARRUFU SAĞLIYOR.
merkezleri, metro istasyonları, büyük konut projeleri ve çok katlı tüm binalar için akıllı çözümler sunan Hyundai Elevator, üst düzey güvenlik ve performans sunarken bir yandan da enerji tasarrufuna katkı sağlıyor. Hem elektrikle çalışıyor hem elektrik üretiyor Asansörün yukarı doğru hareket edebilmesi için enerji gerekirken alçalabilmesi için asansördeki enerjinin geri çekilmesi gerekiyor. İşte bu geri çekme işlemi sırasında açığa çıkan enerji genelde ısıya dönüşerek kayboluyor. Hyundai’nin LOWATT sistemi sayesinde, açığa çıkan enerji depolanarak daha sonra kullanılmak üzere ana bina şebekesine gönderiliyor. Bu da % 60’a varan bir enerji tasarrufu sağlıyor.
101
Akıllı asansörler Hyundai Elevator’ın kullanıcılara sunduğu HELIAS Akıllı Erişim Sistemi’nde yolcular, gidecekleri katı asansöre binmeden seçiyorlar. Sistem, yolcuları gidecekleri kata göre gruplayarak en uygun asansör kabinine yönlendiriyor. Akıllı Erişim Sistemi sayesinde katlardaki duraklama sayıları azaltılarak enerji verimliliği maksimuma çıkarılıyor. Yolculuk süresi ve bekleme süresi de en aza indiriliyor. Sadece ışıklandırmada %30 enerji tasarrufu Hyundai Elevator Türkiye CEO’su Hakan Ek, bir teknoloji markası olarak enerji tasarrufuna ve verimliliğine çok önem verdiklerini söyledi. Bu doğrultuda geliştirdikleri HELIAS isimli özel sistem ile asansöre binilmeden gidilecek katın seçilmesini sağladıklarını belirten Ek, “iF Design ödüllü bu sistem ile yolcular için en doğru yönlendirmeyi yapıyor, bekleme süresini minimize ediyoruz. Bu da dolayısıyla enerji verimliliğini arttırıyor. Ayrıca asansörlerimizde bulunan LED ışıklandırmalar sayesinde de %30’a varan enerji tasarrufu sağlıyoruz” diye konuştu.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
A
R
SI DIŞI Yaşam Alanları
BU SAYIMIZDA ‘SIRA DIŞI YAŞAM ALANLARI’ BÖLÜMÜMÜZÜN KONUK PORJESİ; YUNANİSTAN’IN SANTORINI CALDERA ADASINDA, TAMAMEN UÇURUMUN İÇİNE GÖMÜLÜ OLARAK İNŞA EDİLECEK OLAN İLGİNÇ BİR EV... CASA BRUTALE. EGE DENİZİ MANZARALI BİR YAMAÇTA YER ALAN BU ÇILGIN PROJE İSMİNİ, ACIMASIZ ANLAMINA GELEN BRUTAL KELİMESİNDEN ALIYOR.
Mimar: OPA Açık Mimari Platformu Proje Yılı: 2015 Fotoğraflar: OPA Works
102
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
BRİSTOL 2015’İN EN YEŞİL BAŞKENTİ
KENT YAŞAMINDAKİ ÇEVRESEL SORUNLARA KARŞI ÇABA SARF EDEN ŞEHİRLERİ ÖDÜLLENDİREN VE İYİ UYGULAMALARIN AVRUPA’DA YAYILMASINI SAĞLAMAK AMACIYLA VERİLEN AVRUPA YEŞİL BAŞKENT ÖDÜLÜ, 2015 YILINDA ÇEVRESİNDEKİ DOĞAL GÜZELLİKLERLE, YEŞİLLE İÇ İÇE YAPISIYLA DİKKAT ÇEKEN VE KENTSEL SORUNLARLA BAŞARIYLA MÜCADELE EDEN TEKNOLOJİ VE SANAYİ ŞEHRİ BRİSTOL’E VERİLDİ. 103
Ö
dülün ilk verildiği yıl olan 2010’dan bu yana sırasıyla; Stockholm, Hamburg, VitoriaGasteiz, Nantes ve Kopenhag’ın ardından Avrupa’nın en yeşil başkenti ünvanını alan Bristol, 440 bini aşan nüfusuyla Birleşik Krallık’ın 8.kalabalık şehri olarak ada ülkesinin güneybatısında yer alıyor. Atlantik Okyanusuyla Bristol Körfezi’nde buluşan Severn Nehri koyu ile Avon nehri kenarında konumlanan kent, Brecon Beacons Doğal Parkı gibi doğal güzelliklerle çevrili. 1542 yılında kentleşen Bristol, yüzyıllardır önemli liman kentleri arasında yerini koruyor. 20.yüzyılın başlarında uçak sanayisi ile öne çıkan şehir, 100 yıl sonra önemli bir finans ve teknoloji merkezi haline geldi. Günümüzde ise, dinamik araştırma ve geliştirmeyle desteklediği, dijital üretim, yüksek teknoloji, enerji verimliliği politikaları ve uçak mühendisliği ile birinci sınıf dünya standartlarında bir sanayi devi olarak öne çıkıyor. 2014 yılında İngiltere’de yaşanacak en iyi kent olmasıyla dikkat çeken Bristol’de
nüfusun beşte biri 16 yaşının altında ve yarıya yakını (yüzde 43) yüksek öğretim düzeyinde eğitime sahip. Bristol nüfusu aynı zamanda 50 farklı ülkeden insanı, 45 dini inancı, 91 dili bünyesinde barındırıyor. Gelişmiş sanayi şehri olarak öne çıkan liman kenti Bristol’un üçte biri yeşil alanlardan oluşuyor. İşlerine yürüyerek gidebilen Bristollüler’in yüzde 90’ı şehirde bulunan parklara ve yeşil alanlara 300 metre mesafede yaşıyor. Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’nü Birleşik Krallık’ta ilk kez alan şehirde, 4 şehir çiftliği, 8 doğa koruma alanı ve 400’den fazla park alanı bulunuyor. Enerji verimliliği ve karbon salınımı oranıyla Birleşik Krallık’ın en yeşil kentinde, 9 bin kişi düşük karbon ekonomisi sayesinde istihdam ediliyor. İNGİLTERE’NİN İLK YEŞİL BAŞKENTİ BRİSTOL Yaratıcı mimarisi, geniş yeşil alanları ve karbon salınımını azaltan politikasıyla İngiltere’nin ilk yeşil başkenti ünvanını almaya hak kazanan Bristol, kendi para birimine sahip. Bristol Pound’u kar amacı E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
gütmeyen, kentteki ekonomik, sosyal, çevresel sürdürülebilirliği simgeleyen dünyanın en iyi gönüllülük esasına dayanan yerel finansal sistemlerinin başarılı örneklerinden. Başkent Londra hariç İngiltere’deki en iyi ekonomik performansa sahip şehir olan Bristol, İklim Değişikliğine Karşı Koruma ve Sürdürülebilirlik Stratejisi, 2026 Yerel Ulaşım Planı ile 2000 yılından beri şehirdeki çevresel şartları iyileştirmeye ve iklim değişikliğine şehrin katkısını azaltmaya çabalıyor.
104
Bristol’ün yapısal planlama yaklaşımı toplu taşıma ve bisiklet kullanım oranlarını yükselterek, özel araç kullanımını azaltmayı başardı. Bristol’de 16-74 yaş arasındaki 56 bine yakın insan işine bisikletle veya yürüyerek ulaşıyor; 2011 ölçümlerine göre, İngiltere ve Galler’deki en yüksek oran yüzde 17,6 ile Bristol’de. Elektrikli araçlarla ilgili olarak da yatırımlarına devam eden Bristol 100’ün üstünde şarj istasyonuyla karbon salınımının çevresel etkileriyle savaşmaya devam ediyor. Avrupa için bir rol model olmaya çalışan Bristol, ulaşım iyileştirmeleri için 500 milyon Euro, 2020 yılına kadar yenilenebilir enerji yatırımları için ise 300 milyon Euro harcamayı planlıyor. 2005 yılından bu yana ekonomik olarak büyümeyi düzenli şekilde sürdüren Bristol, yapılan ölçümlerde karbon salınımını düzenli olarak azaltmayı başarmış durumda. 2030 yılına kadar dijital alanlarda ve düşük karbon salınımı sektöründe 17 bin yeni iş imkanı yaratarak Avrupa’nın düşük karbon salınımlı sanayi merkezi olma arzusunda olan şehir, 2012 yılında yeşil ekonomide yüzde 4.7 oranında büyüme kaydetti. EKO-YENİLEŞİM VE SÜRDÜRÜLEBİLİR İSTİHDAM Bristol Kent Meclisi, hareketleri inceleyen, karbondioksit salınımını haritalayan sürdürülebilir tedarik stratejisi Avrupa Birliği standartlarını dikkate alarak
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
AHŞAP, CAM VE ÇELİK GİBİ YALIN VE NET MATERYALLER İLE TASARLANAN BU KONUT NERESİNDEN BAKARSANIZ BAKIN HARİKA BİR MANZARA GARANTİSİ VERİYOR.
uyguluyor. Meclis yıllık sürdürülebilirlik raporu hazırlayarak çevresel hedeflere ne kadar ulaşıldığını değerlendiriyor. Aynı zamanda şehirdeki diğer kurumlar da çevresel faktörlerle ilgili kendi alanlarında raporlar yayınlıyorlar. Bu şekilde sanayinin çevreye etkileri kontrol altında tutulurken yeşil ekonomik büyüme güvence altına alınıyor. Bu yeşil ekonomik büyüme çevresel olarak su kaynaklarının da iyi şekilde değerlendirilmesini gerektiriyor. Bu bağlamda kendi elektriğini üreten Bristol Atık Su Dönüşüm Tesisi, Avrupa’nın enerji verimliliği en yüksek tesislerden biri olarak öne çıkıyor. Bristol, nehrin ekolojik durumunu iyileştirme amacıyla Severn Nehri Yatağı Planı’na da katkıda bulunuyor. DOĞALHAYATLA İÇ İÇE BİR KENT HAYATI
AVRUPA YEŞİL BAŞKENT ÖDÜLÜ’NÜ BİRLEŞİK KRALLIK’TA İLK KEZ ALAN ŞEHİRDE, 4 ŞEHİR ÇİFTLİĞİ, 8 DOĞA KORUMA ALANI VE 400’DEN FAZLA PARK ALANI BULUNUYOR.
Doğal hayatı da içinde barındıran liman kenti Bristol, hem insanlara hem de doğaya faydalı olması için bir doğa ağı oluşturmaya çabalıyor. Liman kenti olmasının yanı sıra Bristol, çok işlevli yeşil alanlara sahip ve bu alanlar arasında kurduğu vahşi doğa ağı sayesinde geniş bir doğal park izlenimi veren bir sanayi şehri. Şehirdeki doğa ağı bağladığı doğa yalnızca vahşi hayatın ayakta kalmasını sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda insanların doğayla temas edebileceği parklar, bahçeler ve etkin ulaşım yollarıyla da etkileşimli kent hayatını destekliyor.
2026 yılına kadar, Doğal Koruma Alanı Girişimi dahilinde pozitife geçiş hedefleniyor. Geleceğe yönelik çalışmalar arasında şehrin daha da vahşi hayatla bütünleşmesi, aradaki boşluklarının tanımlanıp kapatılabilmesi için efor sarf ediliyor. Bu şekilde şehrin yüzde 27’si vahşi hayatın tam bir parçası haline gelecek. Daha önceden imara açılmış alanları da değerlendirmek isteyen Bristol, bu alanlarda konuşlandırabilecek her türlü yeni bitki örtüsü üzerine çalışıyor.
105
KALİTELİ HAVA SOLUYAN ŞEHİR Birleşik Krallıktaki en kapsamlı hava kalite takip sistemini kullanan Bristol, hava kalitesinin ölçüm kalitesini artıracak birçok planla Hava Kalite Yönetim Alanı oluşturmuş durumda. Hava kirliliğinin en önemli sebeplerinden araç trafiğini azaltmak için harekete geçen Bristol, sürdürülebilir ulaşım araçlarını çeşitlendirerek şehir merkezinde trafik oranını azaltıp, daha az kirliliği teknolojileri devreye almayı hedefliyor. Şehirde hava kirliliği oranları internetten gerçek zamanlı olarak takip edilebiliyor. ENERJİ VERİMLİLİĞİ PROGRAMIYLA DAHA AZ ENERJİ TÜKETİMİ Bristol’deki 2005-2015 arası düşen enerji tüketimi yürürlükteki Enerji Verimliliği Programıyla sağlandı. Bu azalma oranları ulaşıma yüzde 11, ev kullanımına yüzde 21, endüstri ve iş kollarına ise yüzde 26 olarak
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
geri kazanımında ve atıkların sahadan alınmasında önemli pay sahibi oldu. TOPLUMUN KATILIMIYLA DAHA YEŞİL BRISTOL
106
yansıdı. İlk etapta ortaya konulan hedefin yüzde 10 olduğunu düşünürsek ortaya çıkan değerler gerçekten ilham verici. Birleşik Krallıktaki enerji verimliliği en yüksek yerel yönetim binalarını barındıran Bristol, bu noktalarda da 7 yıl içinde enerji tüketimini yüzde 28 azalttı. Yenilebilir enerjide var olan hızlı ilerleme aynı zamanda kaynak çeşitliliği açısında da gelecek vadediyor. Bu teknolojiler arasında kıyı şeridindeki rüzgar enerjisi, güneş panelleri, atık biyogazı, güneş kaynaklı termal enerji ve kanalizasyon kaynaklı biyogaz bulunuyor. Sürekli yenileri eklenen yenilenebilir enerji projeleri yıllar içinde katlanarak arttı ve 2012 yılında 24MW seviyeye ulaştı. Bunun paralelinde enerji tasarruf programı da 2020 yılına kadar yüzde 25 daha fazla enerji verimliliği sağlamayı hedefliyor. Son 10 yılda iş alanlarının yüzde 98 ve meskenlerin yüzde 94’ü şehir içi yeniden yapılanma planlarının ışığında, şehrin halihazırda iskanlı yerlerinde yüksek yoğunluklu mahallelerle oluşturuldu. Eski endüstriyel alanların ıslahı hem ulusal hükümet hem de Bristol tarafından desteklenerek temel altyapı planları ve finansmanında birlikte çalışıyorlar. Batı İngiltere Atık Stratejisiyle paralel olan Bristol İmar Planı ve Atık Stratejisi, son yıllarda geri dönüşüm ve katı atık sahalarının azaltılmasında, kalıntı atıkların ısıl işlem tesisiyle enerji olarak
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
YENİLENEBİLİR ENERJİDE VAR OLAN HIZLI İLERLEME AYNI ZAMANDA KAYNAK ÇEŞİTLİLİĞİ AÇISINDA DA GELECEK VADEDİYOR.
Bristol’de yaşayanlar çevreye duyarlılar ve tahminlere göre 50 binin üzerinde kişi yeşil etkinliklerde bilfiil yer alıyor. Mahalle düzeyinde başlatılan iletişim sosyal medya ile vatandaşların yaşadıkları şehirdeki hayat kalitelerini artırmayla ilgili etkinliklere katılımlarını da sağlıyor. Çok kültürlü bir şehir olmasının yanında toplumsal girişimlerin de çeşitlilik kattığı Bristol, farklı uygulamalarla dikkat çekiyor. The Walled Garden (Duvarlı Bahçe) projesi ile yerel bir bilinirlik oluşturan şehir bu sayede şehir içinde sürdürülebilir biçimde üretilebilen besin maddeleri konusunda iyi bir iş başarıyor. Bu sadece otuz civarı toplum temelli girişimden bir tanesi. Bristol Belediye Başkanı, şehrin çocuklar için de uygun bir ortam olduğunu vurguluyor ve şehirde yaşayan her ilkokul çağındaki çocuk şehrin ağaç örtüsünü ikiye katlama hedefine uygun biçimde bir ağaç dikmeye teşvik ediliyor. Bu şekilde çocukların çevre konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi hedefleniyor.q
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
DOĞADAN GELEN
PERFORMANS
108
POMZATAŞI
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
Sponsorluğunda hazırlanmıştır.
8 MİLYAR METREKÜPLÜK DÜNYA REZERVİNE SAHİP POMZA TAŞININ DÜNYA GENELİNDE EN BÜYÜK ÜRETİM PAYI AMERİKA’YA AİTKEN, TÜRKİYE’DE İSE YÜZDE 45’LİK BİR ÜRETİM PAYI BULUNMAKTADIR. TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN POMZA’NIN YÜZDE 90’I İNŞAAT SEKTÖRÜNDE KULLANILMAKTADIR.
- Seda Nur Çınar
T
ürkçe’de pomza taşı olarak bildiğimiz, ilk düşündüğümüzde kozmetik bir ürün olarak aklımıza gelen Pomza taşı aslında yaklaşık 2000 yıldır yapı sektörünün önemli temel taşları arasında yer almaktadır. Volkanik yapının doğal ürünü olan Pomza, volkanik püskürme sonrası lavların ani soğuması ile meydana gelen, bol gözenekli, hafif ve bu sayede ısı yalıtımı özelliği yüksek bir materyaldir. Pomza, yanardağların patlamasından sonra buharın hızla soğumasıyla oluşan bir kaya çeşidi olarak da tanımlanmaktadır. Volkanik yapının doğal ürünü olan Pomza taşının mimari alanda kullanımı Milattan Önce’sine dayanmaktadır. Pomza taşının dayanıklılığı ve kullanışlılığı M.Ö. 1. yüzyılda Vitruvio’ya ait mimari metinlerde ‘sudan hafif’, ‘yüzücü’, ‘hijyenik’ ve ‘suyu emmeyen’ özellikleriyle anlatılmıştır. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli yapıların ana malzemesi olarak kullanılan Pomza taşının kullanıldığı, günümüze ulaşmış yapıların en bilinen örnekleri arasında Roma’daki Pantheon ve İstanbul’daki Ayasofya yer almaktadır. İşlemesi kolay ve zamanla sertleşerek mukavemeti gittikçe artan yapısı ile bu eserlerin kalıcılığına katkıda bulunan Pomza, sürdürebilir ve yaşayan yapı malzemelerine en iyi örneklerdendir.
Yunanlılar tarafından da kullanılan Pomza taşı, ABD’de 1800’li yıllarda keşfedilmiş Türkiye’de ise ilk olarak 1988 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye, dünyanın en büyük pomza rezervine sahip ülkelerinden biridir. Ülkemizde özellikle Kayseri, Nevşehir ve Isparta’da rezervleri bulunan Pomza taşı, hafif ve sağlam yapısıyla dikkat çekmektedir. Hafifliğiyle birlikte ürün performansı ile dikkat çeken Pomza taşı, yüzde 92’si farklı derecelerde deprem bölgesinde yer alan ülkemizde depreme karşı da büyük avantaj sağlamaktadır. Pomza, duvar blokları binanın ağırlığını azaltarak, depreme karşı dayanım gücünü artırmaktadır.
109
Nefes alan, doğal, ısı yalıtımlı ve hafif duvarlarla sürdürülebilir binalar... 18 milyar metreküplük dünya rezervine sahip Pomza taşının dünya genelinde en büyük üretim payı Amerika’ya aitken, Türkiye’de ise yüzde 45’lik bir üretim payı bulunmaktadır. Türkiye’de üretilen Pomza’nın yüzde 90’ı inşaat sektöründe kullanılmaktadır. Teknolojinin ve çevre bilincinin gelişmesiyle birlikte yapı sektöründe tekrar gündeme gelen Pomza, Türkiye’de özellikle volkanik oluşumlarla dikkat çeken Kayseri ilinde yüksek rezervlere sahiptir. Binlerce yıl önce Erciyes E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
Dağı’nın volkanik hareketleriyle oluşan pomzadır. Kayseri dışında, Isparta, Nevşehir, Bitlis, Van, Kars, Ağrı, Ankara ve Sivas civarında da bulunmaktadır.
110
Pomza taşının magmatik yapısı, düşük ısı iletkenliği açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Yüksek yalıtım özelliği ile kullanıldığı binaların, ilave yalıtım ihtiyacı olmaksızın ısınma- soğutma giderlerini düşüren Pomza duvar blokları zaman tasarrufu sağlarken; asmolen ürünleri ile daha az beton tüketimi ile işçilik maliyetini de düşürmektedir. Pürüzlü yüzeye sahip Pomza sıva tutunmasını da kolaylaştırarak sıva sarfiyatını da azaltmaktadır. Diğer materyallerle de birlikte kullanılan Pomza duvar blokları, dünyanın en büyük Pomza rezervlerine sahip olan ABD’de özellikle New Mexico, Arizona, Kaliforniya, Oregon, Washington ve Ideho’da kullanılmaktadır. Nefes alabilen yapısı ve %100 doğal olma özelliği ile Pomza, inşaat ve tekstil sektörünün yanı sıra günümüzde su tasarruflu/ topraksız tarım, peyzaj, akaryakıt kaynaklı çevre kirlenmelerini temizleme gibi farklı çevresel amaçlar için de kullanılmaktadır. Poncebloc olarak, Kayseri pomzasını saflaştırarak dünyanın en hafif pomzasını elde ediyoruz. Üretiminde ısı ve buna bağlı olarak enerji gerektirmeyen PonceBloc; ülkemiz pomzasının üstün özellikleri olan hafiflik ve yalıtım performansını yapı
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
sektörüne kazandırmaktadır. Poncebloc, Fransız know-how’ı ve Alman üretim teknolojisiyle Kayseri’de üretilmektedir. Farklı sektörlerde 64 şirketi olan Arkas’ın inşaat malzemesi sektöründeki iştirakidir. Arkas’ın hizmet verdiği alanlardaki öncü ve yenilikçi kimliğine uygun olarak PonceBloc, Türkiye’nin sektörün yeni nesil, çevre dostu hafif yapı elemanı olmuştur.Poncebloc duvar blokları olarak inşa edilen yapılar geleneksel yöntemlerle inşa edilen binalara göre daha düşük maliyetle, sürdürülebilir ve konforlu binalarda yaşama imkanı sunduğundan tercih edilmektedir. Avantajları saymakla bitmeyen, Milattan Önce’sinde bile sağlam yapıların temel taşı olan Pomza’nın, günümüz teknolojisi ve bilgi birikimiyle birlikte geleceğin sürdürülebilir yapılarına yön vermeye devam edeceği çok net görülmektedir.q
NEFES ALABİLEN YAPISI VE %100 DOĞAL OLMA ÖZELLİĞİ SAYESİNDE POMZA, İNŞAAT VE TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN YANI SIRA GÜNÜMÜZDE SU TASARRUFLU/ TOPRAKSIZ TARIM, PEYZAJ, AKARYAKIT KAYNAKLI ÇEVRE KİRLENMELERİNİ TEMİZLEME GİBİ FARKLI ÇEVRESEL AMAÇLAR İÇİN DE KULLANILMAKTADIR.
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
GYOO BY PHILIPPE STARCK Cepheyi ve gün ışığını maksimize etmek amacıyla üçgen plan şemasında tasarlanan iki prizmatik kule... SİYAH CEPHE ÜZERİNDEKİ HER MEKAN ÜÇ FARKLI BOYUTTA BOŞLUKLAR İÇERİRKEN, BEYAZ CEPHE İSE TEK BİR MODÜL İÇERECEK ŞEKİLDE TASARLANMIŞ. BÖYLECE MEKANLARIN CEPHEYLE KURDUĞU İLİŞKİ DOLAYISIYLA, CEPHEDE RASTGELE KONUMLANMIŞ GİBİ GÖZÜKEN FAKAT ALTINDA MATEMATİĞİ OLAN BİR DOKU OLUŞTURULMUŞ.
Proje Yeri: Güneşli / İstanbul İşveren: Mar Yapı Mimari Proje: Suyabatmaz Demirel Architects İç Mimar: Philippe Starck
112
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
S
uyabatmaz Demirel mimarlık tarafından tasarlanan bu sıra dışı anıtsal kulelerin tüm ortak alanları ve yaşam birimlerinin tüm iç mimari tasarımları Yoo kurucu ortağı ve kreatif direktörü Philippe Starck ve ona bağlı tasarım ekibi tarafından yapıldı. Bir film yönetmeni gibi detaycı bir titizlikle tasarımlarını yaratan Starck, dünyada tek düzelikten uzak, hayal dünyasının sınırlarını zorlayan tasarımlarıyla tanınıyor. İki anıtsal kulede, en son teknolojilerle yaratılan, YOO Inspired by Starck rezidansları ve stillerini sunan G-Yoo projesinde cepheyi ve gün ışığını maksimize etmek amacıyla üçgen plan şemasındaki iki prizmatik kule tasarlayan Arif Suyabatmaz ve Hakan Demirel, arsanın batısından geçen mevcut trafik yoğunluğunu, bölgenin gelecekteki olası trafik yoğunluğunu ve doğal aydınlatmanın etkili biçimde kullanılması kaygısını biçim kararlarına doğrudan etki eden etmenler olarak ele alıyor. Yapıların tasarımında arsaya konumlanacak tek bir prizma söz edilen problemleri çözemeyeceği için diagonal bir kesimle iki parçaya ayrılmış üçgen plan şemasında iki kule tasarlayan mimarlar, yapı parçalarını arsanın karşıt sınırlarına dayandırarak iki yoldan da iyi bir şekilde algılanmasını sağlamışlar. Böylece yol taraflarına dayanan köşeler sayesinde mekanın gürültüden etkilenmesini minimuma indirmişler. Mekan çözümleri olarak birbirlerinden farklı olan iki alt parçadan oluşan tasarım sayesinde doğal ışık olabildiğince etkili kullanılarak pasif iklimlendirmeye yardımcı olunmuş. Suyabatmaz Demirel Mimarlık’ın cephelere yaptığı mimari tasarım sayesinde iki farklı bina olarak değil, bir bütün olarak algılanan G Yoo bloklarında oluşan kesim düzlemi,
113
Yeni nesil duvar bloğu PONCEBLOC ürünleri kullanılmıştır. zemin kotunda da devam ederek bir yarık oluşturmuş arsanın batı ve doğusundaki donatılar yarıktan ışık alacak şekilde konumlanmış. Projenin önerdiği fonksiyonel süreklilik, mekanların ve cephe boşluklarının modüler organizasyonuyla sağlanmış. Siyah cephe üzerindeki her mekan üç farklı boyutta boşluklar içerirken, beyaz cephe ise, tek bir modül içerecek şekilde tasarlanmış. Böylece mekanların cepheyle kurduğu ilişki dolayısıyla, cephede rastgele konumlanmış gibi gözüken fakat altında matematiği olan bir doku oluşturulmuş. Bu şekilde, gelecekte planların değişmesi durumunda dahi, cephede benzer bir dokunun oluşabilmesine imkan sağlanmış.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
FOLKART LIFE BORNOVA
Odağında insan olan bir tasarım
FONKSİYON, ESTETİK VE KALİTENİN ÖN PLANDA OLDUĞU, BULUNDUĞU ÇEVREYE DEĞER KATAN, YENİLİKÇİ BİR TASARIMI GÖZDE BİR YAŞAM MERKEZİ OLARAK İZMİR’E KAZANDIRAN PROJE.
Proje Yeri: İzmir Yapımcı Firma: Folkart Yapı Mimari Proje: Demirce Mimarlık
114
F
olkart Life Bornova, konumu itibariyle İzmir’in kalbinde, tüm ana akslara yakın konumda yer alıyor. Yaşamdan ilham alınarak tasarlanan, farklı karakteri ile dikkat çeken projenin mimari tasarımı Demirce Mimarlık tarafından yapılmış. Prestijli ve dinamik konuma hitap edebilecek bir proje tasarlamayı öncelikli amaç edinen mimar Alpay Demirci ve ekibinin amacı; yaptıkları fiziksel analizlerden de faydalanarak odağında insan olan bir proje geliştirmek olmuş. Güneş hareketlerinin izlenip, rüzgar analizlerinin yapılmasıyla ortaya çıkan veriler ile mevcut yeşil dokunun korunması kararı, projenin tasarımını etkileyen önemli unsurlar olmuş. Ayrıca; kat bazında yer yer yükselerek arazide yeşil alanlar ve sosyal yaşam
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
Yeni nesil duvar bloğu PONCEBLOC ürünleri kullanılmıştır. için daha fazla yer bırakılması amaçlanmış. Çeşitli sosyal ve ticari alanları, yeşil alanları ve havuzlu geniş iç avlusu sayesinde Folkart Life Bornova’nın kullanıcı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde karşılayabilecek bir sosyal yaşam merkezi olması kurgulanmış. Farklı kullanıcı tiplerinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek mekanlar tasarlamanın, yoğun bir kullanımla beraber kullanıcıların kendilerini özel hissedecekleri alanları en fazla seviyede oluşturmanın projenin önemli noktalarından bazıları olduğunu belirten Demirce Mimarlık’ın ana hedefi; fonksiyon, estetik ve kalitenin ön planda olduğu, bulunduğu çevreye değer katan, yenilikçi bir tasarımı gözde bir yaşam merkezi olarak İzmir’e kazandırmak olmuş...q
Proje Yeri: Zekeriyaköy / İstanbul İşveren: Emlak Konut GYO Yapımcı Firma: Siyahkalem Mühendislik İnşaat Mimari Proje: Hopkins Architects
115
KÖY PROJESİ Bir köy gibi yalın, şehir kadar şık...
TÜRK MİMARİSİNDE DİKKAT ÇEKEN BİNALARIN GENİŞLEYEN CEPHELERİ, CUMBALARI VE SAÇAKLARI İLE ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ MODÜLERLİK
S
iyahkalem’in Emlak Konut GYO güvencesiyle İstanbul Zekeriyaköy’de 467 bin metrekare alan üzerinde sürdürdüğü proje, dünyaca tanınmış ve pek çok ödül sahibi İngiliz mimari grup Hopkins Architects tarafından tasarlanmış. Hopkins Architects’in Türkiye’deki ilk projesi olan KÖY Projesi’nin başında, grubun mimarlarından Simon Fraser bulunuyor. Projede, Siyahkalem ekibiyle çalışan Fraser, Pars Kibarer ve Sinan Yöney ile tasarımlarını iyileştirme konusunda toplantılar yapmış ve KÖY’ün tasarımına başlamadan önce İstanbul’da Bebek ve Arnavutköy gibi semtlerdeki yalıları incelemiş ve bu semtlerdeki insan ölçeğindeki yapılaşmanın getirdiği doğal dinginliği projesinde yorumlamış.
Yeni nesil duvar bloğu PONCEBLOC ürünleri kullanılmıştır.
Fraser’in,Türk mimarisinde dikkatini çeken binaların genişleyen cepheleri, cumbaları ve saçakları ile zenginleştirilmiş modülerlik olmuş ve bu yaklaşımı KÖY Projesinde modern detay ve malzemeler ile devam ettirmiş. Modülerliğin son katmanında da 19. yy cam işleme sanatını kopyalayan küçük parçalı cephe giydirme elemanları ile ince bir dokunuş yapmış. Bir köy gibi yalın, şehir kadar şık tasarlanan KÖY Projesi, 430.000 m² alan üzerine inşa ediliyor. 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu’na yakın mesafede bulunan projede villa, apartman, çift dubleksler ve sıra evler gibi farklı konut tipleri yer almakta olup yaklaşık 1.167 konut, 15.000 m² açık çarşı, ana okulu, sağlık tesisi ve rekreasyon alanları bulunmaktadır.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
116
Proje Yeri: Kağıthane, İstanbul İşveren: Timur Gayrimenkul Mimari Proje: Dome+Partners
Yeni nesil duvar bloğu PONCEBLOC ürünleri kullanılmıştır.
NEF POINTS 04
Sokak işaretleri ve sokak mobilyalarına kadar her şey özel olarak tasarlanıyor. NEF’İN, KAĞITHANE BELEDİYESİ’YLE BİRLİKTE YÜRÜTTÜĞÜ KAĞITHANE MAHALLE REHBERİ PROJESİYLE, KAĞITHANE BÖLGESİ MAHALLE MAHALLE, SOKAK SOKAK YENİDEN TASARLANIYOR.
S
on yıllarda yapılan yatırımlarla yıldızı parlayan ve İstanbul’un en hızlı gelişen bölgesi olan Kağıthane’de yer alan Nef Points 04’ün mimari tasarımı Dünyaca ünlü mimarlık ofisi Dome+Partners’a ait. Gelişen ulaşım altyapısı ve “Maslak-Levent-Taksim” aksına yakınlığı nedeniyle Avrupa Yakası’nın yeni iş merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Kağıthane bölgesine değer katan NEF Points 04 projesi Timur Gayrimenkul tarafından inşa ediliyor.
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
Nef’in, Kağıthane Belediyesi’yle birlikte yürüttüğü Kağıthane Mahalle Rehberi projesiyle, Kağıthane bölgesi mahalle mahalle, sokak sokak yeniden tasarlanıyor. 10 ayrı mahallenin sıfırdan tasarlandığı projede bina kütleleleri, yollar, otoparklar, parklar, bina cepheleri, hatta sokak işaretleri ve sokak mobilyalarına kadar her şey özel olarak tasarlanıyor. Bu kapsamda hayata geçirilen ve 14 katlı konut bloğundan oluşan Nef Points 04 projesinde 137 adet konut yer almaktadır. 41 m2 ile 84 m2 arasında değişen suites, 1+1, 2+1 konutlar için farklı daire tipleri yer almaktadır.q
Yeni nesil duvar bloğu PONCEBLOC ürünleri kullanılmıştır.
Proje Yeri: Bayraklı, İzmir İşveren: Mistral Yapı Gayrimenkul Mimari Proje: DNA Mimarlık
MISTRAL İZMİR
Betonarme ve çeliğin aynı anda kullanıldığı kompozit bir yapı
117 117
ÇİFT CEPHE OLARAK TASARLANAN OFİS BİNASINDAKİ DÖNME EFEKTİ; AYNI ZAMANDA AKUSTİK BİR ENGEL OLARAK DÜŞÜNÜLEN ŞEFFAF CEPHEYLE, KONUTTAKİ İSE GÜNEŞİN EN DİK OLDUĞU ZAMANLARDA BİLE KONUTLARIN GÖLGEDE KALMASINA NEDEN OLAN TERASLARLA SAĞLAMIŞ.
M
imarisi, teknolojik alt yapısı, yeşil bina konsepti ile Türkiye’nin örnek projelerinden biri olan Mistral İzmir’in mimari tasarımı DNA Mimarlık’a ait. LEED Sertifikası’na uygun olarak tasarlanıp inşa edilen proje; İzmir körfezine hakim noktadaki konumu ve ikonik formu ile İzmir’de eksik olan, büyük çaplı şirketlerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek ofis yapılarına ve rezidanslara sahip. Betonarme ve çeliğin aynı anda kullanıldığı kompozit bir yapı olma özelliği taşıyan Mistral İzmir projesinde, temelden dış cepheye kadar, kullanılan her malzeme titizlikle seçilmiş. Çelik kompozit bina olması yatırım maliyetlerini artırmasına rağmen, hem daha dayanıklı hem de daha ikonik bir bina ortaya çıkarmış; ofis ve konut binalarında yaratılan dönme efekti de Mistral İzmir’e estetik bir görünüm kazandırmış. Çift cephe olarak tasarlanan ofis binasındaki dönme efekti; aynı zamanda akustik bir engel olarak düşünülen şeffaf cepheyle, güneşin en dik olduğu zamanlarda bile konutların gölgede kalmasına neden olan teraslarla sağlamış.
Projede ofis ile konut binalarını birbirine bağlayan podyum ise çarşı ve SPA olarak tasarlanmış. Yaklaşık 2 bin metrekarelik SPA alanında ev sahiplerinin yararlanacağı fitness salonu, sauna ve buhar odaları, havuz, güneşlenme terasları, masaj odaları bulunuyor. Yeşil bina olarak projelendirilen Mistral İzmir’in konut ve ofis kuleleri arasında kalan bu podyumun üzerine ise yeşil bir çatı oluşturulmuş, oluşturulan bu çatıda oyun alanı, peyzaj, havuz ve teras konumlandırılmış. Projenin peyzajında, arsanın sınırında bulunan dere de dikkate alınarak, dere çevresine çocuk oyun alanları, koşu parkurları, bisiklet yolları, yeşil alanlar, dinlenme bölümleri oluşturulmuş. İzmir’in yeni kent merkezi Bayraklı’da Manas Bulvarı ile Ankara Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alan Mistral İzmir’in çift cepheli ofis binası, İzmir Körfezi’nin güzelliğini doyasıya yaşatacak geniş teraslı konutları ve sokak konseptli çarşısıyla İzmir’in ilk çift cephe uygulamalı ofis binası olma özelliği taşıyor. q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
Proje Yeri: Shuhuda Park, Kuveyt Proje Mimari: Ricardo Camacho Proje Yılı: 2014
Yeni nesil duvar bloğu Poncebloc tedarikçisi Ekopons pomzası
AL SHAHEED PARK
Al Shaheed Parkı Kuveyt’in en büyük kent parkı
118 118
KUVEYT ŞEHİR MERKEZİNİN DIŞINDA KONUMLANAN AL SHAHEED PARKI KENDİ TARİH VE KÜLTÜRÜNÜN HİKAYESİNİ ANLATIYOR. BOTANİK BAHÇELERİYLE 200.000 M2 YEŞİL ALANA SAHİP OLAN KUVEYT’İN EN BÜYÜK KENT PARKI İÇİNDE; THEKRA MÜZESİ VE HABİTAT MÜZESİ, BİR ZİYARETÇİ MERKEZİ, BİR GÖL, YÜRÜYÜŞ YOLLARI VE KOŞU PARKURLARI BULUNUYOR.
2
012 yılında Al Shaheed Parkı’nın resmi kutlamalarda kullanılacağının açıklanmasının ardından inşasına başlanan parkın içindeki Kuveyt binasının altın jubilesini kutlamak için ilk olarak var olan eski yapı yenilendi. İki müze, otopark, ziyaretçi merkezi, göl ve eski parktaki kuşhaneyi de kapsayan bu kapsamlı projede, peyzajda kullanılan altyapı ve ağaçları içeren mevcut ada yapısı sayesinde bina gürültüden, tozdan ve güneş ışığından korunmuş oluyor.
pınarlardan, park boyunca Kuveyt’in bitki örtüsünün bir kısmını yeniden oluşturmak konusunda etkili oldu. Yeni gölün hemen yanında bulunan Ziyaretçi Merkezi ve İdari Bina, avlu bina tipinin örneklerinden.
Arapçada ‘Mathaf AlMavten’ olarak geçen Habitat Müzesi, bahçe yolunu, sergi alanını, kütüphaneyi, laboratuvarı, ofisleri, kafeteryayı, kitabevini, çocuk öğrenme merkezini de kapsayan yerli bitkilerle örtülü uzun kum tepeciğinden/kumuldan oluşuyor. Projenin peyzaj mimarı, ilk zamanlarından bu yana ülkenin doğal bitki örtüsü ve sürekliliğini göz önünde bulunduruyor. Eski Al Shaheed Parkı’nın temel elemanlarından amfitiyatro ve fıskiye, 12 bin metreküp kapasiteli gölle yer değiştirdi. Gölün su kapasitesi, Amiri Diwan’ın sulama suyu özerkliği yönündeki taleplerine bir cevap olarak bitki ve dikim kapasitesini belirlemede önemli rol oynuyor. Toprak hareketi, tuzlu çöküntü ve Akasya ormanlığı dahil olmak üzere güney vaha, kuzeydeki çöl platosu ve
Bahçenin diğer ucunda, eski Sha’ab Kapısı’na doğru yer alan Savaş Şehitleri Müzesi’nde, Kuveyt Bakanlık Ofisleri’nin kararıyla 1970’de yapılan çalışma sonucu kökleşmiş Kuveyt yapı kültürüne çağdaşlık katan ‘şehirde zemin seviyesinde gölgelik ‘vaha’ sağlama” girişiminin yeniden bir yansıması görülüyor.
Ocak + Şubat 2014
Ziyaretçi Merkezi’nde zemin bahçe seviyesinin de altında 80 cm alçaltılarak, iç avluyla birleştiğinde soğuk hava hareketi ve çapraz havalandırmaya izin verecek şekilde iki yönlü olarak tasarlandı.
Bahçenin en alçak ve serin bölgesi olan amfitiyatro altgeçidi ziyaretçileri hala seramiklerle döşeli bahçe surlarıyla çevrili olan, büyük gösteriler için geniş kapasiteli oturma alanına sahip ‘maidan’ denen eski şehrin kapısına yönlendiriyor. Ziyaretçiler alt sahnenin arasında oturarak, güneş ışığından ve parkı çevreleyen yolların gürültüsünden korunmuş oluyor.q
118
NİLÜFER KOZİKOĞLU’NDAN BİR TOTEM YERLEŞTİRMESİ
İstanbul Tasarım Bienali Yaratıcı Mahalleler Programı kapsamında hazırlanmıştır.
ALVETOT’TA POMZANIN PARÇACIL DOKUSU SAYESİNDE BÜTÜNÜN BOŞLUKLA BİRLİKTE ALGISI DENEYİMLENİYOR...
3
. İstanbul Tasarım Bienali Yaratıcı Mahalleler Programı kapsamında Poncebloc ve PETRA desteğiyle hazırlanan, Bienal sırasında ve sonrasında PETRA The Flooring Co.’nun çalışma mekanında sergilenecek olan yerleştirme projesi, Nilüfer Kozikoğlu’nun liderliğindeki Urban Atölye tarafından hazırlandı. Yerleştirmenin parçalarından alveTot heykelinde, çok heyecan verici ve doğal bir malzeme olan pomza kullandık. Bir totem yerleştirmesi olan alveTot’ta pomzanın parçacıl dokusu sayesinde bütünün boşlukla birlikte algısının ziyaretçiler tarafından da deneyimleneceğini düşündük.
119 119
Urban Atölye imzalı yerleştirme çalışmasının diğer bir parçası ise “Sarıyer’de bir hatırlatıcı: Renk” atölyesi sergisinin sunumu için pomza taşı kullanılarak hazırlanan kaideler. Bunlar beyaz çimento ve pomza oranları ile farklılaşarak hem taşınabilecek kadar hafif hem de devrilmeyecek kadar ağır olacak şekilde tasarlandı. Tüm bu işlerin bir arada eklemlenip yerleştirmeyi bir bütün haline getirmek, bir teknenin kıyıya gelip iskeleye demir atmasına ya da bir objenin kitaplıkta yer bulmasına benzetiliyor. Çalışmanın parçaları kentsel peyzaj öğeleri olarak tanımlanabilirken, yerleştirmenin zaman içinde mekan ve bölgeyle ilişkilenip çevresiyle ve kullanıcısıyla bağ kuracağı öngörülüyor.q Tasarım Bienali Yaratıcı Mahalleler Programı kapsamında sergi 20 Kasım 2016 tarihine kadar ziyaretçilerini bekliyor. Etkinlik Adresi: Cumhuriyet mah. Hacıosman Bayırı Cad. No: 19 Sarıyer İstanbul
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
MALZEME
Yöntem
UYGULAMA
YENI NESIL DUVAR BLOĞU PONCEBLOC ENERJİ TASARRUFLU YAPI ELEMANI İHTİYACINA CEVAP VEREN PONCEBLOC, FRANSIZ KNOW-HOW’I, ALMAN TEKNOLOJİSİ VE DİZAYNI İLE KAYSERİ’DE ÜRETİLİYOR. POMZADAN ÜRETİLEN, HAFİFLİĞİNİN YANI SIRA ÇEVRECİ, YÜZDE YÜZ GERİ DÖNÜŞEBİLİR DOĞAL ÜRÜN PONCEBLOC, ÜSTÜN SES VE ISI YALITIM PERFORMANSI VE SAĞLADIĞI KOLAY UYGULAMA İMKANI VE UZUN YAPI ÖMRÜYLE DE DİKKAT ÇEKİYOR.
120 120
P
onceBloc; ana iş kolları olan armatörlük, liman işletmeciliği ve lojistik sektörlerinin yanı sıra farklı sektörlerde 64 şirketi, Türkiye ve yurt dışında toplam 58 ofisi ve 6.500 çalışanı ile faaliyet gösteren Arkas Holding’in inşaat malzemesi sektöründeki iştirakidir. Arkas’ ın faaliyet gösterdiği sektörlerdeki yenilikçi ve öncü kimliğine uygun olarak PonceBloc, Türkiye’ nin yeni nesil, çevre dostu hafif yapı elemanı olmaya aday. Sönmüş yanardağların yıllar boyunca yer altında oluşumunu tamamladığı bölgelerden çıkarılan pomza, aslında lavların
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
taşlaşmış hali. Bu nedenle ana hammaddesi doğal pomza taşı olan PonceBloc’un üretimi sırasında ısıya ihtiyaç duyulmuyor. Minimum su tüketilerek, ozon tabakasına zarar veren gazlar açığa çıkarılmadan üretilen PonceBloc, geri dönüşümde de kimyasal maddeler kullanılmayan, her yönüyle doğal, sağlıklı ve ekolojik bir ürün. PonceBloc’un duvar malzemeleri içerisinde en çevreci sonuçlara sahip ürün olduğu Fransız Çevre ve Sağlık Birliği (FDES) tarafından onaylı olan Türkiye deki tek yapı bloğudur. Ayrıca EPD deklarasyon çalışmaları süren Poncebloc’un merkezinde insan sağlığı ve yaşam konforu bulunmaktadır.
Geri dönüşümlü olmasının yanında PonceBloc, • Yüksek oranda ısı yalıtımı sağlayarak enerji tasarrufuna olan katkısı, • İnsan odaklı , A1 sınıfında yanmaz malzeme olması, • Yapıda deprem güvenliğini maksimum seviyeye çıkarmaya yardımcı olan hafifliği, • Malzemenin kendi yapısından dolayı uzun ömürlü olması, zamanla performans değiştirmemesi bina ömrünü artırıyor. • Nefes alma özelliği sayesinde binalarda yaşam konforu sağlaması, • Uygulamada homojen yapısı sayesinde kolay işlenilebilmesi, •Hafifliği ve uygulama kolaylığı sayesinde hızlı uygulanabilirlik, •Yüzey tutunması sayesinde sıva ve harç miktarında tassarruf, •Ses yutuculuğu,
121
ile pomza taşının sağladığı tüm doğal avantajlara sahip. Ayrıca PonceBloc’un Fransız know-how’ı ve Alman teknolojisinin getirdiği özel üretim yöntemleri sayesinde ortaya çıkarılmasıyla pomza malzemesi, bu üretim tekniğine özel, pomza ile üretilen diğer malzemelerden farklı sonuçlar veriyor. Hafiflik özelliği ve ısı yalıtım performansı ile inşaat firmalarına ve son kullanıcılara tasarruf ettiren yeni nesil duvar bloğu Poncebloc, tercihe göre dış cephede brüt kullanım imkanı sunarak boya masraflarını da azaltabiliyor. PonceBloc’un duvar malzemesi olarak kullanılmasının yanı sıra, döşemeler için hem hafif hem de yanmaz bir alternatif sunan asmolen bloklar, kapı ve pencere üstü için hafif betonla donatılı şekilde üretilen lentolar ve binada kolon-kiriş betonarme detaylarında ısı yalıtımında kullanılmak üzere üretilen ısı panelleri, PonceBloc ürün gamını oluşturmakta.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
Advertorial
PROJE
marka
BOLU NARVEN TERMAL TESISLERI’NIN YEŞIL ÇATILARI BTM’YE EMANET GEÇMİŞTE AĞIRLIKLI OLARAK ARAZİ TOPRAĞI ÜZERİNDE YAPILAN PEYZAJ ÇALIŞMALARI BUGÜN ARTAN İHTIYAÇLAR VE PROJE ALANINDAKI HER BİR M²’NİN DEĞERLENDİRİLMESİ AMACIYLA YER ALTINA ALINAN OTOPARKLARIN ÜZERİNDE VEYA YİNE KAT BAHÇESİ OLARAK DİZAYN EDİLMİŞ; ALTTA YAŞAM VE KULLANIM ALANI OLAN BİNA TERASLARINDA BAHÇE ÇATILAR OLARAK KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR.
122
Kullanılan Yalıtım Malzemeleri: Teras alanları yalıtımında poliüretan su yalıtım malzemeleri uygulanmıştır. Mal Sahibi: Narven Turizm A.Ş. Proje Müellifi: Mimar Tuncay ÇAVDAR, Mimari Danışman Orhan ÖZMEN, Peyzaj Mimarı Turgay ATEŞ (Narven mimari proje yönetimi ). Binanın Teras Alanı: 5000m2 (Bahçe çatı yapılan alan).
Ekim - Kasım 2016 , 33. Sayı
Uygulama: Mevcut poliüretan su yalıtım üzerine öncelikle su yalıtımının bitki ve ağaç köklerinden dolayı zarar görmesini engelleyecek olan BTM Green kök tutucu folyo, FLL kurallarına uygun olarak binili serilmiştir. Su yalıtımının kök dayanımı sağlandıktan sonra nem tutucu olarak m²’de ortalama 3-4 lt su tutan, 500 gr’lık BTM Green sistem keçesi; kök tutucuların üzerine 10-15 cm binili olarak serilmiştir. Akabinde ortalama 7 lt su tutma kapasitesine sahip BTM Optigreen FKD 25 çift kademeli yeşil çatı drenaj levhaları binili olarak serilmiştir. Drenaj levhalarının üzerine bitkisel topraktan suyu süzecek şekilde 110 gr/m²’lik %100 poliproplenden imal edilmiş olan BTM Green sistem filtresi serilerek, genel yeşil çatı katmanı tamamlanmıştır. Bitkisel toprak karışımı olarak peyzaj grubunun belirlediği, bina teraslarında statik yük getirmeyecek, hafifletilmiş bahçe çatı toprağı serilerek sulama sistemi kurulmuş ve bölge iklimine uygun bitkilendirme yapılmıştır.
YEŞİL ÇATI UYGULAMALARINDA EN ÖNEMLİ KRITERİ YÜKSEK İZOLASYON DEĞERİ OLARAK TANIMLADIĞIMIZ SU YALITIM KATMANLARI TEŞKİL EDER.
YEŞİL ÇATI UYGULAMA KURALLARI VE FAYDALARI Günümüzde projelerin çevresel, görsel zenginliğini tamamlayan ve benzer yapılardan ayıran en önemli argümanlardan biri peyzaj alanlarındaki uygulamalardır. Geçmişte ağırlıklı olarak arazi toprağı üzerinde yapılan peyzaj çalışmaları bugün artan ihtiyaçlar ve proje alanındaki her bir m²’nin değerlendirilmesi amacıyla yer altına alınan otoparkların üzerinde veya yine kat bahçesi olarak dizayn edilmiş; altta yaşam ve kullanım alanı olan bina teraslarında bahçe çatılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde daha çok bir pazarlama argümanı olarak kullanılsa da, yeşil çatılar dünya üzerinde yatırımcı ve tüketicinin tercihinin ötesinde, bir kent politikası olarak benimsenmiştir. YEŞİL ÇATILARIN BİZE FAYDASI NEDİR, NEDEN TERCİH ETMELİYİZ? 3 Yağmur suyunu kullanarak yeşil örtüye dönüştürdüğünden, fazla drenaj yoğunluğunu azaltır, atık şebeke su yükü hafifler. 3 Hava kirliliğini ve havadaki toz partikülünü azaltır. Yeşil örtüsü daha az olan bölgelerde yapılan testlerde görülmüştür ki yeşili yoğun olan bölgelere oranla toz partikülü miktarı 3-7 kat arası daha fazladır. Oksijen üretimi artar, buhar geçirimi yüksektir. Nefes aldığımız hava kalitesini yükseltir, doğal olarak karbon salınımını azaltır. 3 Yüksek izolasyon değeri olan, ısı radyasyonu yapmayan yapısı ile şehirlerdeki ısı ada oluşumu etkisini azaltır. Bunun sonucu ısıtma ve soğutma giderlerini düşürür, kentsel konforu yükseltir. 3 Gürültüyü emerek, kentsel boyutta ses izolasyonu sağlar.
3 Sera gazlarını yok eder, yağmur suyuna havadan karışan ağır metalleri toprak içerinde tutarak arındırır. 3 Geri dönüşümlü bir malzemedir, uygulanmasında düşük enerji kullanılır ve insan gücü yeterlidir. 3 Hafriyat aşamasında kaybedilen doğal toprağı içeriğine katılan özel karışımlar ile bitki toprağı olarak geri kazandırır. 3 Dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliğin ve kentsel tarımın artmasına katkıda bulunur. 3 Tasarım ve estetik zenginliği yüksek, yeşil ile bütünleşmiş mimari konseptler oluşturur. 3 Yapıyı U.V. ışınlarından, çatıyı ve taşıyıcı konstrüksiyonu mekanik hasarlardan korur. 3 Yapının yangın korunumunu yeşil alanlar ile en üst düzeyde sağlar. Yeşil çatı uygulamalarında en önemli kriteri yüksek İzolasyon değeri olarak tanımladığımız su yalıtım katmanları teşkil eder. Üstteki tamamlayıcı yeşil çatı katmanları, bitkilendirme çeşitliliği ve toprak kalınlığı alttaki statik yükü etkileyeceği üzere değişkenlik gösterebilir. Kısacası yeşil çatı uygulamasında seçilecek yalıtım malz. için daha seçici ve bilinçli olmalıyız, 2 kere düşünmeliyiz. BTM olarak 90’lı yılların başından beri yeşil çatılar için ürettiğimiz kök tutma özelliğine sahip Botanik serisi bitümlü örtüleri, DIN 4062 belgesi ile uygulamacı bayilerimizle pek çok projede geleneksel yöntemle yani çakıl kullanarak uyguluyorduk. 2014 yılında BTM bir ilki daha gerçekleştirerek; ürettiği bitki köklerine dayanıklı su yalıtım örtüsü ile TS EN 13948 CE kalite belgesine sahip oldu. 2 yıl Almanya ‘da WEIHENSTEPHANTRIESDORF Üniversitesi’nde zorlu kök bitkilerine karşı yapılan testten zarar görmeden çıkan Elastobit PE4 Botanik ürünü ile BTM, Türkiye’de TS EN 13948 belgesine sahip olan ilk firma olarak prestijli projelerin tercihi olmuştur. Botanik
ürün grubumuzda ayrıca kök tutucu kullanmaya gerek olmadığı için malzeme ve işçilikten tasarruf sağlanmaktadır. Örtü tipi malzemeler ile su yalıtımı yapılmadığı yani likit, sürme, püskürtme su yalıtım malzemesi tercih edildiği takdirde; su yalıtımın hemen üzerine ve nem tutucu keçenin altına gelecek şekilde düşük yoğunluklu polietilenden ( LDPE ) imal edilen BTM Green kök tutucu folyo ile su yalıtım katmanı bitki köklerine karşı koruma altına alınır.
123
ÇATI BAHÇESİ UYGULAMALARINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR 3 Mimari proje aşamasında bahçe çatının bina statiğine getireceği yük miktarı hesaplanarak, detaya uygun bir katmanlaşma düşünülmelidir. 3 Projenin peyzaj danışmanlığını yapacak firmanın ön görüleri ile uygulama şartnamesi oluşturulmalıdır. 3 Yapılacak yeşillendirme türüne göre sistem bileşenleri seçilmelidir. 3 Malzeme tedarikçisi, üreticisi, uygulamayı yapacak yalıtım ekibi ve uzman peyzaj mimari ofisinin mutlaka koordineli çalışması gerekmektedir. *Uygulamada en önemli husus yalıtımın düzgün ve bitki köklerine dayanıklı sertifikalı ürünler ile standartlara uygun olarak yapılmasıdır. 3 BTM Optigreen sistem bileşenlerinde gerekli bindirme payları yapılarak ürünlerin düzgün serilmesi de sistemin doğru çalışması açısından önem taşımaktadır. 3 Sistem bileşenleri uygulandıktan sonra ürünler uzun süre açıkta bırakılmamalıdır. En azından hafifletilmiş toprak katmanı serilerek bitkilendirmeye hazır bir zemin oluşturulmalıdır.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
SEKTÖR’ DEN
KİLSAN
M. FUAT EKMEKÇİOĞLU
GELIŞMEK HIÇ BITMEYEN BIR HIKAYE TEKNOLOJİLERİMİZİ SÜREKLİ YENİLİYORUZ. BİZİM İÇİN ENERJİ TÜKETİMİ ÇOK ÖNEMLİ VE BUNUNLA İLGİLİ YATIRIMLARIMIZIN SONUÇLARINI DA SÜREKLİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ. GELİŞMEK HİÇ BİTMEYEN BİR HİKAYE OLDUĞU İÇİN, BİZ DE KENDİ HİKAYEMİZE YENİLİKLER KATMAYA GAYRET GÖSTERİYORUZ.
124
MIMARSIV YAPILMAYANI YAPMA, YAPTIĞINI FARKLI YAPMA FİKRİYLE KURULDU VE İLERLİYOR. BİREBİR İLETİŞİMİN GÜCÜNE İNANIYOR VE BUNA ÇOK YATIRIM YAPIYORUZ. MİMARIN ARADIĞI MALZEMEYE İHTIYACI OLDUĞU ANDA ULAŞMASI ÇOK KIYMETLİ. MALZEME FİRMASININ DA DOĞRU ZAMANLAMAYLA MİMARIN KAPISINI ÇALMASI ÖNEMLİ. Sürdürülebilir büyümeyi hedefleyen bir şirket için öncelikli konular neler olmalı? Ekmekçioğlu Grubu olarak nasıl bir süreç yaşadınız? Büyüme hedefleriniz kapsamında aldığınız kararlar ve aşamalar neler? Firmaların sürdürülebilir olması ve sürdürülebilir büyümeyi yakalaması için rekabet gücünün her zaman yüksek olması, olduğu pazardaki ve/veya geliştirdiği pazardaki payını sürekli artırmayı başarabilmesi ve bunlar için yarınını hatta yarından sonraki gününü iyi planlayabilmesi önemlidir. Biz de hem kendi sektörüEkim- Kasım 2016, 33. Sayı
müz hem de firmamız için bunları yapabilmeye gayret ediyoruz. Teknolojilerimizi sürekli yeniliyoruz. Sektörümüz için 2017 model teknoloji ne ise, biz de o teknolojiyi kullanıyoruz. Bizim için enerji tüketimi çok önemli ve bununla ilgili yatırımlarımızın sonuçlarını da sürekli dikkatle takip ediyoruz. Fabrikamızda şu anda 27 adet robot çalışıyor; ham maddenin girişinden tuğla çıkana kadar kalite kontrol haricinde hiç bir yerde ürünlere el değmiyor. Gelişmek hiç bitmeyen bir hikaye olduğu için, biz de kendi hikayemize yenilikler katmaya gayret gösteriyoruz.
TÜRKİYE’DE KULLANIM ŞEKLİ VE YÖNETMELİKLER İTİBARİYLE YASAK OLAN MALZEMELER KULLANILIYOR. BU DURUMUN TÜKETİCİ BİLİNCİNİN ARTMASIYLA DEĞİŞECEĞİNE İNANIYORUZ...
Firmaların güvenilir olmaları çok önemli, bu yüzden iyi bir ürün, iyi bir satışın yanında bu güveni kaybetmemek bizim önceliğimiz. Bir de bizim gibi aile şirketlerinin, sadece kurumsal sürdürülebilirliğini sağlıyor diye devamlılığı sağlayabileceğini düşünmek ciddi bir gaflet olur. Kurumsallaşmanın mutlaka aile içinde de aynı paralellikte sağlanabiliyor olması lazım. Uzun zamandır aile içi kurumsallaşmayı da sağlamak için bir yapı oluşturuyor ve bunu da dinamik bir şekilde devam ettirmeye çalışıyoruz. Ekmekçioğlu Grubu’na bağlı olarak kurulan Moyap, çatı kiremitleri ve çatı aksesuarlarını Tayf markası altında Türkiye pazarına sunuyor. Moyap’ın Türkiye’deki çatı kültürü ve pazarı ile ilgili 2016 hedefleri nelerdi, bu hedeflere ulaşabildiniz mi? Biz Ekmekçioğlu Grup olarak uzun zamandır çatı sektöründe olmayı planlıyorduk çünkü Türkiye’de -son yıllarda iyileri yapılsa da- çatılar son derece sağlıksız ve yanlış uygulamalarla yapılıyor. Ayrıca, gerek imar kuralları gerek yaşam tarzıyla ilgili olarak bizde çatı içi yaşam kültürü yok. Bütün bir binanın temelden başlayarak masrafını yapıyor, çatıyı ise sadece binanın üzerini kapatan bir bölümmüş gibi algılıyoruz. Halbuki sağlıklı planlanırsa çatılar da ciddi bir yaşam alanı olarak artı değerler kazandırabilirler. Böylece çatı sektörüne girişimiz, sadece planlama zamanımızı öne çekerek, program ve bütçemizin dışında 2016 senesinde gerçekleştirdiğimiz bir yatırım oldu. Bu yatırımımızla, İsveçlilerle birlikte TAYF
125
M. Fuat Ekmekçioğlu, KİLSAN Yön. Krl. Başkan Vekili, Genel Müdür markamızla beton kiremit üretimi yaptığımız sıfırdan bir fabrika kurduk. Ürettiğimiz beton kiremitlerde uzun süren Ar-Ge çalışmalarımız sonucu sadece Türkiye değil dünya çapında bir kalite yakaladık. Rengi, yüzeyi, yapısı ve sistemi ile çok iddialı bir ürün çıkardık ortaya. Çatıyı bir paket olarak sunmanın doğru bir pazarlama şekli olduğunu düşündüğümüz için de ürünlerimizi ithal ettiğimiz ve ürettiğimiz diğer çatı elemanlarıyla paket halinde müşterilerimize sunuyoruz. Ayrıca, dünyanın en iyi kiremiti olduğunu söyleyebileceğimiz Alman kökenli, çeşitli ülkelerde fabrikaları olan Creaton markasının kil kiremitlerini de Türkiye’ye ithal ediyor ve satıyoruz. Tüm ürünlerimizde ciddi bir stok seviyesi ile hareket ediyoruz; müşteri bir ürünü aradığı zaman süratli bir şeklide müşteriye ulaştırabileceğimiz stok seviyelerinde çalışıyoruz.
pazarda oyuncu olmaya gayret gösteriyoruz. Moyap’ın hedeflerinde biraz iyimser kaldığımızı görüyoruz. Çatı pazarı bizim için yeni bir pazar, bu nedenle Moyap 2016 yılını hedeflerini yakalayarak kapatmayacak ama arkadaşlarımızla birlikte yeni hedeflerimizi tutturmak için buradayız.
Türkiye’de kullanım şekli ve yönetmelikler itibariyle yasak olan malzemeler kullanılıyor. Tüm bu yasak malzeme ve yanlış uygulamaların tüketici bilincinin artmasıyla önümüzdeki süreçlerde değişeceğine inanıyoruz ve bu değişim içinde biz de bu
Kilsan’a geldiğimizde ise Kilsan bilindiği üzere tuğla ve asmolen üretiyor. Kil bazlı üretim yaptığımız için dünyanın en eski malzemesi olan pişmiş kili kullanıyoruz. Yüzde yüz doğal, geri dönüştürülebilir ve hiç bir toksik madde içermeyen bir ürün
Kilsan ve Moyap ürün gurupları hakkında bilgi alabilir miyiz? Ürünlerinizin çevresel etkileri nelerdir ve enerji verimliliğini sağlamak adına ne gibi çözümler sunuyor? Yeşil Bina Sertifika sistemlerine katkıları nelerdir? Az önce bahsettiğim gibi Moyap ile çatının tamamına hitap edecek ürünler ile pazarda olmaya çalışıyoruz, dolayısıyla biz kiremit satmanın değil, çatı ile alakalı ihtiyaçları karşılamanın peşindeyiz.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
SEKTÖR’ DEN
Yapıların tipine ve kullanım amacına göre ısı yalıtımı kadar, yangın ve ses yalıtımı da önem taşır. Bu bağlamda ürünlerinizin ısı-ses izolasyonu ve yangın dayanımı hakkında bilgi alabilir miyiz? Pişmiş kil A1 sınıfında kesinlikle yanmayan bir malzeme. Yangının her şeyi yok edebilen büyük bir felaket olduğunu düşündüğümüzde çok önemli bir yere sahip. Isı konusu, Türkiye’ye 1980’lerin başında ilgili yönetmeliklere girerek tanınan, son 15-20 yıl içerisinde de daha çok önem verilerek hızlı adımlarla gelişen bir konu. İlerleyen süreçlerde bu daha da hızlanacak ve hem ekonomik hem yaşam konforu açısından binalarda yaşayan insanlara artı değerler sunacak. Bunun için devlet ve ilgili kurumlar çok duyarlılar; sürekli olarak değişim ve gelişimini beraberinde getiriyorlar. Bu, bizim de katkımız olduğu zaman çok mutlu olduğumuz ve hedeflerini de çok doğru bulduğumuz bir gelişim. Tuğlaların çeşitli şekillerde kullanımı binalarda gerekli değerleri tutan duvarların yapılmasını sağlıyor. Gerisi teknik karar verici ve tabii ki mal sahibinin tercihine göre değişiyor. Biz bu konuda da doğru sonuçlar üretebilen malzemeler imal ediyoruz.
126
sağlıyoruz. Yeşil Bina sertifikaları açısından baktığımız zaman malzememizin üretim ve kullanım sırasında insan sağlına zarar vermeyen aşamalardan geçiyor olması bir çok artı sağlıyor. İstanbul pazarına malzeme sattığımız için buradaki şantiyelerin nakliye sırasındaki çevresel etkilerinin de minimumlarda olması sertifika açısından önemli. Yaşam alanlarındaki en büyük faktörlerden bir tanesi nemin dengelenmesi ve kötü şartların oluşmaması. Duvarlar nefes aldığı için yüzde yüz doğal malzemenin kullanılması ile homojen yapı oluşuyor; biz bu neEkim- Kasım 2016, 33. Sayı
denle duvarların ve döşemelerin aynı malzemeden olmasını çok önemsiyoruz. Ayrıca geri dönüştürülebilir olması tabiata zarar vermeden uyumlu bir şekilde yaşaması da çok önemli. Pişmiş kil aynı zamanda bir ısı kumbarası yani gece-gündüz arası oluşan ısı farklılıklarını dengeleyen bir özelliği var ve bu da ayrıca enerji tasarrufu sağlıyor. Binlerce yıldır kendini kanıtlamış, daha fazla kanıtlamaya ihtiyacı olmayan bir malzemenin önümüzdeki binlerce yılda da devam edeceğine inanarak biz de sektörde sürdürülebilir bir kurum olmaya gayret gösteriyoruz.
Ses izolasyonu ise hayatımıza yeni giriyor, bu konuda bizim kendi ürünlerimizle ilgili uzun zaman önce yaptığımız çalışmalarımız var. Ses iki şekilde izole edilmeye çalışılıyor; birincisi yutmak diğeri ise engellemek. Basit anlatımıyla, engellemek ağırlık ile, yutmak boşluklar ile sağlanıyor. Esasında birbirine ters iki durum. Tuğlaların delikli yapısı, ham maddemizden kaynaklanan tuğlamızın gözenekli yapısı, sesi yutma ile ilgili çok iyi sonuçlar veriyor. Son yıllarda gerçekleşen kentsel dönüşümün de etkisiyle inşaat sektörü Türkiye ekonomisinde lokomotif rol
üstleniyor. Kentsel dönüşüm kavramı altında gerçekleşen inşaat sektöründeki bu hızlı değişim hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? 99 Depremi, hiç bir zaman unutamayacağımız, içimizde derin yaralar bırakmış bir tabi afet. Bir daha bunu yaşamak ya da yaşamamak bizim elimizde değil ancak yaşandığı zaman minimum zararla atlatmak bizim elimizde... Bu doğrultuda da çok doğru alınmış bir kararla risk yaratan binaların yenilenmesi hakkındaki kanun hem güzel bir şekilde çıkarıldı hem de uygulaması çok süratli bir şekilde devam ediyor. Sizlerin de bildiği gibi yaklaşık yirmi milyona yakın bina var ve bunun üçte birinin de risk taşıyan binalar kategorisinde olduğu tespit edilmiş durumda. Yaklaşık yedi milyona yakın binanın değişimi söz konusu; bölgesel veya münferit tespitlerle süratli bir şekilde uygulamalar yapılıyor. Özellikle İstanbul’da bunu çok fazla araştırmadan bile gözlemlemek mümkün. 20 sene içerisinde riskli binaların dönüşümünün sağlanması hedeflenmişti, zaman içinde bu revize edilebilir, bu süre uzayabilir veya kısalabilir, ama ilk çıkış noktası bu oldu. Dolayısıyla bu aşağı yukarı yılda üç yüz elli bine yakın ‘yenilenecek konut’ demek, yani eski konutun yıkılıp yenisinin yapılması demek. Bu da; altı yüz, yedi yüz bin arasındaki yıllık konut ihtiyacını da düşünürsek bir anda bir milyon civarında yeni konut pazarı demek. Pazar açısından baktığımızda bu, tüm inşaat malzemesi üreticileri için uzun seneler devam edecek bir süreci ifade ediyor. Aslında yapılan tüm bu çalışmaların sonucunda yaşam konforu açısından çok daha iyi ve içinde yaşarken de herkesin kendini, eski konutlarına oranla, çok daha emniyet içinde hissettiği konutlar üretiliyor. Bunun tabii ki sosyal boyutları da var; özellikle İstanbul için düşünürsek mahalleler içinde inşaat alanları fazlalaştı ve kiralık evlere talep geçici bir süre de olsa arttı. Bölge-
HER ŞEYİN BAŞI GÜVEN OLDUĞU İÇİN, BAŞTA İDARECİLER OLMAK ÜZERE BÜTÜN TOPLUM BUNA ODAKLANMALIYIZ. BUGÜNE VE YARINA GÜVENLE BAKMAYI SAĞLARSAK, HER ŞEYİN DAHA GÜZEL OLACAĞINA İNANIYORUM. sel olarak bakarsak Kadıköy daha yoğun devam ediyor ve önce bitirilecek gibi ve ardından Üsküdar geliyor, İstanbul’da bir değişim yaşanıyor ve bunu tüm Türkiye yaşıyor. Ben bu değişimi doğru buluyorum çünkü Türkiye’nin geçmişte yaptığı yanlışlar vardı ve bu yanlışları düzeltmenin de tek bir yolu vardı; radikal bir karar almak... Alınan bu karar bence doğru bir karar ve pazar açısından baktığımızda da inşaat sektörüne rakamsal açıdan bir talep artışı getirdi ve ekonomiye de pozitif yansımaları oldu. Özellikle inşaat malzemesi üreticilerinin bu süreci doğru değerlendirmeleri lazım ve arz talep dengeleri değişmeye başlamadan da, özellikle ihraç edilebilen inşaat malzemelerimizle, dış pazarlarda kendimize pazar bulmayı şimdiden planlıyor olmamız lazım. Bizim tuğla üreticisi olarak bu konuda çok fazla şansımız yok çünkü tuğla ağırlığı ve hacmi itibariyle nakliyesi kısıtlı olan ve belli bir nakliyeden sonra -çok özel talepler yoksa- ekonomik olmayan bir malzeme ama biz inşaat malzemeleri sektörünün içinde olduğumuz için işin bu tarafının altını çizmek isteğimizi, bunu bir fırsat bilerek, belirtmek isteriz. Son olarak, 2016 yılı sektör değerlendirmelerinizi ve 2017 yılı ile ilgili öngörülerinizi alabilir miyiz?
2015 beklemediğimiz şekilde geçen bir seneydi, iki tane seçim yaşadık ve bir uçak krizi ile beraber bitirdik ki 2016 yılında çeşitli sektörler bu durumdan çok ciddi şekilde etkilendi. Yaşanan terör olayları beraberinde pek çok kaygılar getirdi. Yönetimdekiler ise çok dikkatli ve süratli bir şekilde kararlar alarak bu kararları uyguladılar. Bugüne kadar alınan ekonomik kararların hızlı ve iyi düşünerek yapıldığını gözlemliyoruz.
127
Biz yöneticiler iyiyi arzu ederiz ama kötüden de çok korkmayız. Tespitlerimiz ve tecrübelerimizle olan durumu yönetiriz; fakat belirsizlikleri yönetmek çok zordur. İyi bir süreci kötüymüş gibi yönetmeniz veya kötü bir süreci iyiymiş gibi yönetmeniz doğru değildir. Çünkü en kıymetli şey olan zamanı geriye almak mümkün değildir. Önümüzdeki sürecin toplumun tedirginlik ve kaygılarının yok olacağı bir süreç olacağını ümit ediyoruz. Her şeyin başı güven olduğu için, başta idareciler olmak üzere bütün toplum buna odaklanmalıyız. Bugüne ve yarına güvenle bakmayı sağlarsak, her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
inova syon
128 128
YEŞİL BİNALARDA KULLANILAN 5 İNOVATİF ÜRÜN SON YILLARDA OLDUKÇA POPÜLERLEŞEN ‘YEŞİL BİNA’ KAVRAMI İLE BİRLİKTE ÇEVRE DOSTU İNŞAAT YÖNTEMLERİ, ÜRÜN VE SİSTEMLERİ DE HAYATIMIZA HIZLICA GİRDİ. KULLANILDIĞI SÜRE BOYUNCA KAYNAKLARA SAYGILI OLAN BU ÜRÜN VE SİSTEMLERİN ÖZELLİKLE ÜLKEMİZDE HAKETTİĞİ NOKTADA OLDUĞUNU SÖYLEMEK PEK MÜMKÜN OLMASADA; YATIRIMCI, ÜRETİCİ VE HATTA KULLANICI BOYUTUNDA BELLİ BİR HASSASİYETİN OLUŞTUĞU DA BİR GERÇEK...ÖZELLİKLE YEŞİL BİNALARDA TERCİH EDİLEN BU UYGULAMALARDAN 5’İNİ SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ...
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
KOMPOST TUVALET Kompost tuvaletler aerobik bir yöntem ile sıfır ya da çok az enerji kullanarak atık arıtımı gerçekleştirmekte ve bu yolla konvansiyonel sifonlu tuvaletlere alternatif olarak kullanılabilmekte. Özellikle standardın altında kanalizasyon sistemine sahip olan dünyanın çeşitli bölgelerinde oldukça faydalı oldukları gibi, aynı zamanda hem konut hem de ticari yapılarda sürdürülebilir bir özellik olarak karşımıza çıkmaktalar. Geleneksel sifonlu tuvaletlerin toplam su kullanımının yaklaşık %30’unu oluşturduğu düşünüldüğünde bu durum hiç de şaşırtıcı değil. Çoğu kompost tuvalet; talaş, hindistan cevizi lifi ya da turba kömürü kullanarak atığı işliyor. İnsan dışkısı oksijenin bulunduğu yerlerde doğal olarak çözünür ve bu yolla bahçe kompostlama ya da gübreleme amaçlı kullanılabilir, insan idrarı ise sterildir ve nitrojen içerir. İkisini birbirinden ayırmak için kompost tuvaletlerin iki ayrı haznesi bulunur. Geleneksel bir tuvalet yararlı mikropları su ile akıtıp arkasında berbat bir koku bırakırken, kompost tuvalet iyi organizmaları kullanarak koku yaratmayan bir kompost yaratır.
129 129
A.B.D. Seattle, de bulunan Bullitt Centre’da kullanılan Kompost Tuvalet sistemi
YAĞMUR SUYU TOPLAMA Yağmur suyu toplama sistemleri yağmur suyunu toplayıp derin çukurlara ya da kuyulara sifonlayarak süzme yoluyla rezerve eder. Toplanan su ev içi içme suyundan bahçe ya da besi hayvanlarına yönelik kul-
lanımlara kadar çeşitli şekillerde değerlendirilir. Tuvalet sifonu ya da çamaşır yıkama amaçlı kullanıldığında yağmur suyu toplamanın su tasarrufuna gerçekten yardımcı olduğunu ve su kıtlığı yaşanan durumlarda
temel ihtiyaçlar için su sağlayabildiğini görüyoruz. Bir su sayacı ile birlikte kullanıldığında yağmur suyu toplama ayrıca su faturalarını azaltabilmektedir. Hatta dünyanın kurak bölgelerindeki bazı ülkeler bu sitemleri standart su rezervlerine ilave yapmak amaçlı olarak kullanmaktadır. Çoğu toplama sistemi kurulum için çok temel düzeyde bir bilgi gerektirmekte ve hâlihazırda var olan boru tesisatına yerleştirilebilmektedir. Depo bazlı bir sistem 6,500 litre kadar su toplayıp su kullanımında %40 civarında bir tasarruf sağlayabilmektedir. Var olan en iyi sistemlerden biri kendi kendini temizleyen bir filtreye sahip olan Graf yağmur suyu toplayıcısıdır.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
inova syon ARAÇ ŞARJI Her ne kadar ilk elektrikli araç bundan yaklaşık 130 yıl önce icat edilmiş olsa da, o dönemde petrol fiyatlarının düşük, elektrik fiyatlarının ise yüksek olmasında dolayı popüler olamamış yerini fosil yakıtlarla çalışan araçlara bırakmış. Günümüzde gelinen noktada ise fosil yakıt rezervinin azalması, enerjide dışa bağımlılık ve CO2 emisyonu gibi sorunlar, elektrikli araç teknolojilerinin gelişmesi gerekliliğinin başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Önümüzdeki 30 sene içerisinde; risk, emisyon, uygunluk, sürdürülebilirlik, verimlilik ve güvenilirlik gibi faktörler düşünüldüğünde elektrik enerjisinin, ulaşımın ana taşıyıcısı olması beklenmektedir.
130
Elektrikli araç pazar payının artması temel olarak; devlet teşvikleriyle araç fiyatlarının düşmesine, şarj istasyonu alt yapısının ve batarya teknolojilerinin gelişmesine ve şarj sürelerinin kısalmasına bağlıdır. Bu konuda yayınlanan istatistiki bir veri olmamasına rağmen ülkemizde 2015 yılı itibarıyla yollarda seyreden elektrikli araç sayısının 450-500 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Elektrikli araç sahipleri duvara takılan bir kutudan gelen 240 voltluk elektrik ile araçlarını ertesi güne hazır olması için gece boyunca şarj ettikleri ev içi araç şarj sistemlerinden faydalanabilmektedir. Bu sistemlerin popüler bir ismi Elektrikli Araç Servis Ekipmanı (EVSE) olsa da, şimdilerde çoğunlukla araç şarjı olarak biliniyorlar. Elektrikli araçlar satın alınırken verilen özel bir kablo yardımıyla duvar prizlerinden şarj edilebiliyor. Özel bir şarj aleti kullanmak doğrudan aracın bilgisayarlı sistemlerine bağlandığı için çok daha güvenli. Ek olarak, ev içi priz yönteminde kalifiye bir elektrikçi çağırıp evin elektrik tesisatının yeterli olup olmadığını kontrol edip gerekirse hat döşetmek tavsiye edilmekte. Özel araç şarjı bunun önüne geçmekte, aynı zamanda araç modeline göre şarj süresini %60’a kadar azaltabilmektedir.
Ekim - Kasım 2016, 33.Sayı
Bazı şarj aletleri Wi-Fi bağlanabilir, ancak bu zamanlayıcılar, sayaçlar ve dokunmatik ekranlar noktasında işleri gereğinden fazla karmaşık kılabilmektedir. Dahası, bağlantı kopması durumunda şarj aleti kapanabilmektedir. Bu tür bir sistemin fiyatı İngiltere’de 1000£ civarında olsa da, İngiltere hükümetinin evde şarj edilen elektrikli araçlara verdiği teşvik hibeleri maliyetin %75’ine kadarını karşıladığı için temel ev üniteleri çok daha uygun fiyatlara alınabilmektedir. Enerji Tasarrufu Kredisi (EST) ayrıca ekstra kredi vermektedir.
ELEKTRİKLİ ARAÇ PAZAR PAYININ ARTMASI TEMEL OLARAK; DEVLET TEŞVİKLERİYLE ARAÇ FİYATLARININ DÜŞMESİNE, ŞARJ İSTASYONU ALT YAPISININ VE BATARYA TEKNOLOJİLERİNİN GELİŞMESİNE VE ŞARJ SÜRELERİNİN KISALMASINA BAĞLIDIR.
AKILLI SAYAÇLAR VE TERMOSTATLAR Ev ve işyerleri için mükemmel bir enerji tasarruf yöntemi olan akıllı sayaçlar şimdilerde İngiltere dâhil olmak üzere çeşitli ülkelerde yaygınlaşıyor. Akıllı sayaçlar bunu enerji sağlayıcıları ile doğrudan iletişim kurup tahmini faturaların önüne geçip kullanıcıları tasarruf ettirerek sağlıyor. Akıllı termostatlar birkaç firma tarafından sensörler, uzaktan bilgi toplama, kablosuz iletişim ve HVAC kontrolü gibi çeşitli teknolojiler kullanarak geliştirildi. Şu an için İngiltere’de çok yaygın olmasa da teknoloji yine de gittikçe popülerleşiyor. Bunun sebeplerinden biri enerji maliyetinin gittikçe artması; son on yılda enerjiye gelen zam İngiltere’de neredeyse %170’e varmıştır. Evlerde enerji giderinin %60’ını ısınmanın oluşturduğu düşünüldüğünde bu önemli bir husus. Akıllı teknolojilerin artan popülaritesinin bir başka sebebi ise iyice yaygınlaşan akıllı telefonlar ve tabletler gibi akıllı cihazlara uyum sağlayarak ‘ev otomasyonunu’ oldukça düşük maliyetli bir hale getirmeleri. Yalnızca tek bir kadranı ya da paneli olan geleneksel termostatlara kıyasla akıllı termostatların en büyük avantajı ev ısınmasına uzaktan tam kontrol sağlayabiliyor olmaları. Akıllı termostatlar ücret bazında hâlâ biraz pahalı olsalar da, en iyileri Nest, Trane ve Honeywell tarafından yapılıyor.
131 131
LED IŞIKLANDIRMA Işık yayan diyotlar (LED) uzun ömürleri ve verimli yapıları ile mükemmel bir enerji tasarrufu aracı olarak hızla akkor telli ampullerin yerini alıyorlar. Floresan lambalara kıyasla önemli ölçüde daha iyi olan LED lambaların bazıları 1 vatlık bir enerjiyle 100 lümen üretebiliyor. Bu sebeple Lux Research’e göre 2014 yılında 2 milyar dolarlık olan LED piyasasının önümüzdeki on yıl içinde ciddi olarak büyümesi ve 2023 yılında ise 25 milyar doları bulması bekleniyor. LED ampuller çalışmadan önce ısınmaya ihtiyaç duymuyor ve geleneksel ampullere göre %85’e kadar daha verimli olabiliyorlar.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
EKO DİZAYN Advertorial
PETRA, MILLIKEN’IN ARTISTIC LIBERTIES SERISINI TÜRKIYE’YE GETIRIYOR... Milliken’in tasarım ekibinin elinden çıkma yeni koleksiyonu Artistic Liberties, geleneksel bir tasarım anlayışını çağdaş ve cüretkar hale getiriyor. Gösterişli desenlere sahip mücevherler, işlemeli ve sırmalı kumaşlar ile sokak sanatçılarının sprey boyalar kullanarak hayat verdiği çizimlerden ilham alan koleksiyonda karmaşık ve tesadüfi olanla, kontrollü ve zarif olan eşsiz bir uyumla bir araya geliyor.
132 132
Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
133
Milliken’in post-punk ve sokak sanatlarını tarihsel ve klasik tarzlarla buluşturan çarpıcı serisi Artistic Liberties, PETRA ile Türkiye’de! Milliken’in tasarım ekibinin elinden çıkma yeni koleksiyonu Artistic Liberties, geleneksel bir tasarım anlayışını çağdaş ve cüretkar hale getiriyor. Gösterişli desenlere sahip mücevherler, işlemeli ve sırmalı kumaşlar ile sokak sanatçılarının sprey boyalar kullanarak hayat verdiği çizimlerden ilham alan koleksiyonda karmaşık ve tesadüfi olanla, kontrollü ve zarif olan eşsiz bir uyumla bir araya geliyor. Koleksiyon dahilinde öne çıkan iki tasarım “Outspoken Tradition” ve “Historic Clashes”, maceracı ve hatta aşırıya kaçan güçlü bir kimliğe sahip. Üçüncü tasarım “Without Reserve” ise daha ölçülü ve ince. Bu üç alternatif, sunulan iki “köprü” tasarım ile bir araya getirilebiliyor. Otuzdan fazla renk seçeneği de denkleme eklenince kombinasyon ve olasılıklar neredeyse sonsuza ulaşıyor. Ticari, ofis ve çağdaş konaklama alanlarına yönelik tasarlanan Artistic Liberties, ev ve iş yeri arasındaki sınırların bulanıklaştırılması ihtiyacına da doğrudan cevap veriyor. İç mekan, baskın “Outspoken Tradition” veya avangart “Historic Clashes” tasarımları kaplanarak vurgulanabiliyor. Koleksiyon dahilindeki beş tasarım ve devasa renk yelpazesi, tasarımcıya tamamen cesur bir ürün ortaya çıkarması veya gerekli bulduğu yere renk ve desenle vurgu katması için seçenek sunuyor.
Artistic Liberties koleksiyonunda görülen yaratıcılığın bir sırrı da, Milliken’e özgü olan, son nesil Millitron® baskı teknolojisi. Millitron renklerin büyük bir keskinlikte yerleştirilmesini ve desenlerin tam olarak tasarımcının istediği şekilde ve yerde oluşturulmasını sağlıyor. Teknolojiyle yapılan denemeler ve sınırları zorlamak, tasarımcıların yeni alanlar keşfetme tutkusuyla birleşerek bu koleksiyonu mümkün kılıyor. Artistic Liberties, %100 geri dönüştürülmüş naylondan elde edilen yüksek performanslı ECONYL® ipliği kullanılarak üretiliyor. Sıfırdan üretilmiş polimerlerden elde edilen ipliklerle aynı dayanıklılığı ve yaşam döngüsünü sunan ECONYL®, minimum %50 kullanıcı öncesi ve %50 kullanıcı sonrası içeriğiyle kaynak tüketimini ve atık oluşumunu azaltıyor. Milliken’in modüler zemin kaplamalarına uygulanarak yüksek sürtünmeyle halıların yerlerinde kalmalarını, ama aynı zamanda kolayca taşınabilmelerini sağlayan TractionBack® teknolojisine sahip halıları, LEED sertifikası için mevcut diğer modüler halılara kıyasla daha fazla puan kazandırıyor. Artistic Liberties, İngiltere’de ISO14001 sertifikalı bir tesiste, etik yollarla elde edilmiş ve büyük ölçüde yerel materyallerle üretiliyor. Tüm Milliken ürünlerinde olduğu gibi “karbon nötr” sertifikalı olan koleksiyon, aynı zamanda CRI Green Label Plus/GuT sertifikasına sahip ve EPD tarafından onaylı. Yaşam döngüsünün sonunda güvenilir yolla geri dönüşüm işlemi, kullanıcılara Milliken’in “Carpet Take Back” uygulamasıyla bir seçenek olarak sunuluyor.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
EKO DİZAYN Advertorial
BANYODA KALİTENİN, KALİTEDE İLKLERİN ADRESİ: ® ORKA BANYO ORKA® Banyo, inovatif, estetik, birbirinden şık, fonksiyonel, ergonomik, kaliteli ve zengin çeşidi ile yepyeni ürünleri tüketicilerin beğenisine sunuyor. ORKA® Banyo 1992’den bugüne şık ve kullanışlı banyo mobilyaları üreterek kazandığı uzmanlığı, özgün tasarımları, zengin ürün çeşidi, son teknoloji üretim sistemleri, kalitesi ve satış sonrası hizmet anlayışı ile banyo mobilyaları alanında öncülük ediyor. Kurşun ve bakır içermeyen, kaliteli ekolojik aynalarında yer alan dekoratif detaylar ile salon havasında banyolara imza atan ORKA® Banyo, özellikle 2016 kreasyonlarında yer alan serilerinde aynalarda el işi oymalara ve işlemelere sıkça yer veriyor.
134 134
ORKA® Banyo sektöre adım attığı ilk günden bu yana “Her Aşamada Kalite” ilkesine uygun olarak, banyo dolabı üretiminde kalite açısından ilkleri gerçekleştirirken ürünlerinin sağlamlığını ve güvenliğini uluslararası alanda tanınmış olan akredite belgeler ile tescilliyor. Evrensel kalitede üretim yapan ORKA® Banyo, üretim süreçlerinde kullandığı hammadde ve yarımamulleri CE ve TSE kriterlerine uygun seçiyor. Dünya standartlarında kaliteye sahip şık, fonksiyonel ve modüler banyo mobilyaları üretmenin üst düzey teknoloji, eşsiz hizmet ve kaliteli
hammadde kullanımı gerektirdiği bilinciyle hareket eden ORKA® Banyo, banyo mobilyaları pazarına ilham verecek yenilikleri hayata geçiriyor. Tasarım + Kalite + Hizmet üçgeninde inovasyona dayalı üretimi ile ArGe ve Ür-Ge’ye önem veren bir kurum olarak, üretimin her aşamasının kalite kontrol mühendislerince denetlenmesi ile de ürün kalitesinde sürekliliği sağlıyor. Ayrıca ürün bazında CE deklarasyonu da yapan ORKA® Banyo, misyonunda yer alan “çevreye saygı duymak” ilkesi paralelinde, sürdürülebilir bir orman alanı oluşturmak adına da, üretim hatlarının FSC® standartlarına uygunluğunu FSC® Sertifikası ile belgeliyor. ORKA® Banyo’nun süreç ve ürün kalitesi, TÜV Rheinland tarafından verilen, üstün kalite, dayanıklılık ve güvenliğin sembolü olan GS Sertifikası ile bir kez daha tescillenmiş oluyor. Tüm Avrupa’da ve dünyada kabul gören ve alınabilecek en ileri ürün güvenliği ve kalite belgesi olan GS Sertifikası Türkiye banyo mobilyaları sektöründe bir ilk olarak sadece ORKA® Banyo’da bulunuyor.
BANYOLARA STİL KATAN TASARIMLAR... ORKA® SU ile SAFLIĞIN ÖTESİ... Duru tasarımı ile minimal bir algı yaratıyor... Köşeli ve lineer formu, parlak lake yüzeyi ve geniş iç hacmi ile ORKA® SU modern bir banyonun tüm özelliklerini taşıyor. Beyaz rengi ile SILVERLINE COLLECTION ürün grubunda yer alan SU, seramik lavabosu, frenli tam açılır çekmeceleri ve kapakları ve dolaplı ekolojik aynası ile banyolarda bol saklama alanı ve ferahlık vaad ediyor. 80 cm, 100 cm ve 121 cm ölçülerinde satışa sunulan ORKA® SU 2016 ORKA® Banyo Koleksiyonu’nda yer alıyor.
Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
ORKA® İKON ile GEÇMİŞİN İZİNDE MODERNİZM... Yuvarlak formların nostaljik motifler ile buluşması... Selçuklu’dan günümüze Kündekâri sanatının motiflerini ustalıkla işleyen ORKA® İKON beyazın saflığını ve yalınlığını modernizmin etkisinde banyolara getiriyor. Ayaklarındaki zarif kıvrımlar ile şıklığını tamamlıyor. CLASSICLINE COLLECTION ürün sınıfında bulunan ORKA® İKON seramik lavabosu, boy dolabı ve üst modülde yer alan dekoratif ahşap üzeri kabartmalı ekolojik aynası ile geleceğin banyosunu sunuyor. Kapaklarda yer alan Kündekâri deseni ile geçmişin izini banyolara getiren İKON, bas-aç sistemi ile bütünlüğü bozmadan modern bir banyo ortamı vaad ediyor. Tercihe göre Altın veya Gümüş Yaldız kabartma ya da Beyaz Lake olmak üzere üç renk alternatifinde ve 85 cm ve 105 cm ölçülerinde satışa sunulan ORKA® İKON 2016 ORKA® Banyo Koleksiyonu’nda yer alıyor.
ORKA® PRESTIGE ile GÜNEŞİN İHTİŞAMLA DANSI... Banyolara güneş gibi doğan, asil duruşu ile banyonun havasını değiştiren tasarımlar... CLASSICLINE COLLECTION ürün sınıfında bulunan ORKA® PRESTIGE altın varak kaplama gövdesi ve kapakları, İtalyan Carrara mermeri tezgahlı Hilton lavabosu, ve kristal taşlı kulbu ile banyolara ihtişamı getiriyor. ORKA® PRESTIGE’in ahşap çerçeveli altın varak kaplı dekoratif ekolojik oval formlu aynası ile asil duruşu banyosunda prestij arayanlara ayrıcalıklı düşler kurduruyor.
135
ORKA® OTEOS: ZARAFETİN GEOMETRİK DALGALARI... ORKA® Banyo’nun GOLDLINE COLLECTION ürün sınıfında bulunan ORKA® OTEOS, üçgen formlu italyan tasarımı tezgâh üstü özel seramik lavabosu ve gövdesi tercihe göre gri veya kahve renklerindeki taş desen üzeri melamin yonga levhası ile sunuluyor. Birinci sınıf mdf üzeri parlak lake frenli çekmeceler ve kapakları ile çocukların güvenliği de sağlanıyor. Avrupa standartlarında ithal IP44 normunda LED aydınlatmalı ve kendinden büyüteçli aynası ile ayrıntılar daha da yakın. Füme rengi ayna ve cam rafları ile sunulan tekli ve çiftli boydolap üniteleri ile de geniş saklama alanları sunuyor.
ORKA® ROSE ile NATUREL ESİNTİLER... Modanın banyodaki yansıması ROSE’nin yuvarlak hatlarında saklı. Seperatörlü üst çekmecesi, boy dolabı ve ayna yanı üst dolabı ile maksimum kullanım alanı sunan ROSE’nin içinde ise bir dünya saklı... Yenilikçi ürünleri ile ORKA® Banyo, tüm Türkiye’de 300’den fazla satış noktasında 1 milyondan fazla evde ve 44 ülkede banyolara stil kazandırıyor.q www.orkabanyo.com/tr
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
EKO DİZAYN Advertorial
YÜKSEK TEKNOLOJIK MALZEME VE YENI BIR TASARIM CAPE COD BANYO Duravit araştırma ekibi, yeni ve sıradışı mineral malzeme DuraSolid’i geliştirdi. Seçilen hammadde özellikle banyo ve duş tekneleri üretimi için yüksek teknoloji oluşturuyor. Bu dayanıklılık, yüksek stabilite ve kayma direncinin artması anlamına gelir. Buna ek olarak, bu özel malzeme sayesinde, yeni şekiller oluşturmak artık çok daha mümkün.
136 136
Duravit üretiminde çalışanlar Cape Cod banyolarının ikonik ve özel hatlarına ulaşması için elde özel bir taşlama yaparlar. Ürünler, özel tasarlanıp, tek tek elden geçerek sahnede yerlerini almaya hazırlanır. Duravit Fransa üretim tesisi başkanı Eric Mercier Cape Cod serisinin bu optimum nihai sonucu için titiz bir çalışma yapıldığını vurguluyor. 2015 yılından bu yana yüksek teknoloji ve el üretimi ile hayata geçirilen Cape Cod için Eric Mercier’in yorumu “Çok ses getiren ve rağbet gören bu serinin dikkat çekmesi tesadüf değil”oluyor. Teknoloji merkezi ile entegre olmuş tasarım atölyesi Alsace Bischwiller’da kurulmuş ve yeni mineral materyal Durasolid’e adanmıştır. Duravit yeni materyal geliştirme ve tasarım kombinasyonunda yeni bir standart belirlemiştir. Bu iki bileşen ve zamanın ruhunu yakalayan Philippe Starck sayesinde ortaya Cape Cod serisi çıkmıştır. Duravit CEO’su Frank Richter “Bizim için fizibilite çalışmaları kadar malzeme araştırma ve tasarım geliştirme çalışmaları mükemmel sonucu yakalayabilmek için önem taşıyor”. Banyoda göz alıcı öğe olarak Cape Cod küvet Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
Dizilmiş Cape Cod küvetler
Sıcak ve keyifli bir his: DuraSolid Cape Cod küvet
MALZEMENIN ESNEKLIĞI BANA ÜÇ BOYUTLU, HEYKEL GIBI BANYO YARATMAM IÇIN ILHAM KAYNAĞI OLDU. BANYO KENARLARI TAMAMEN BENZERSIZ BIR ETKI YARATMAK IÇIN LALE GIBI AÇILAN FORMLARDA TASARLANDI.
137
Philippe Starck
Duravit AG araştırma ekibi, yeni ve sıradışı mineral malzeme DuraSolid’i geliştirdi. Seçilen hammadde özellikle banyo ve duş tekneleri üretimi için yüksek teknoloji oluşturuyor. Bu dayanıklılık, yüksek stabilite ve kayma direncinin artması anlamına gelir.Buna ek olarak, bu özel malzeme sayesinde, yeni şekiller oluşturmak artık çok daha mümkün. Durasolid banyolar nasıl yapılır? DuraSolid esas olarak bağlayıcı madde ve renk pigmentleri gibi doğal malzemelerden oluşur. Bu bireysel hammaddeler bir bilgisayar kontrollü ile Bischwiller DuraSolid merkezinde karıştırılır ve döküm için hazırlanır. Elde edilen homojen döküm ana kalıp içine dökülür. Döküm, gerekli olan iki ayrı kurutma aşamasını takip eder. İlk aşamada, sıvı döküm kütlesi kurutma bölmesi bir ana kalıp içinde sertleştirilir. İkinci aşamada, kalıp katılaşmış kütlesi 70 derece sıcaklıkta bir kurutucu fırın içinde tavlanır. Nihai malzeme sertliği bu kuruma aşamalarında elde edilir. Karışım tamamen soğuyunca, parlatma standında son rotüşlar yapılır. Tüm parçaların boyanması ile eşsiz beyaz materyalin kullanılması ürünlere monolitik bir görünüm verir. DuraSolid malzeme aynı zamanda daha sonra yaşanacak herhangi bir hasar durumunda tamir edilebilir. Bu malzemenin diğer bir avantajı ise kaymaz yüzey yapısıdır.
DuraSolid banyo nasıl dizayn edilmiştir? Tasarımcı Philippe Starck bu yeni malzemenin yapısında yeni bir tasarım oluşturmak için ilham kaynağı oldu. Philippe Starck karakteristik ve oval küvet formu için: Malzemenin esnekliği ona üç boyutlu, heykel gibi banyo yaratmam için ilham kaynağı oldu. Banyo kenarları tamamen benzersiz bir etki yaratmak için lale gibi açılan formlarda tasarlandı. Ayrıca banyo aksesuarlarınız için değerlendirebileceğiniz kalın kenarlar ve nazik baş destek kısmı ile de benzersiz bir konfor sağlanıyor. Opsiyonel olarak, neredeyse görünmeyecek kadar küçük noktalardan hidro masaj sistemi ile de mükemmel banyo deneyimi tamamlanıyor. Duravit CEO’su Frank Richter: “Philip Starck ile yaptığımız Cape Cod tasarım çalışması akıllı tasarımın daha da geliştirilmesi adına önem temsil ediyor. Bizim için ürünün mükemmel olması, malzeme uzmanları, ürün geliştiriciler ve tasarımcılar ile birlikte mümkün. ISH 2015 fuarından piyasaya sürülecek yeni ürün gamı ile Durasolid banyolar tasarım ve ürün gamında yeni yollar açacak.”q
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
EKO DİZAYN Advertorial
FİLLİ BOYA YAŞAM ALANLARINDA FARK YARATIYOR.. Türkiye’nin renk otoritesi, renk trendlerinin öncüsü Filli Boya, farklı ürün ve renk seçenekleri ile mekânlarda yarattığı ufak dokunuşlarla yaratıcı, çarpıcı ve estetik alanların elde edilmesine katkı sağlıyor. Filli Boya geliştirdiği Renxmatik sistemi ile en güzel renkleri gözler önüne seriyor, iç cephede AlpinaSilan, dış cephede Amphisilan ile kusursuz yaşam alanları yaratıyor.
138 138
Renxmatik’ten Sonsuz Renk, Sonsuz Seçenek… Filli Boya, geliştirdiği Renxmatik sistemi ile farklı kimliklere, bakış açılarına ve zevklere seslenen en güzel renkleri yaşam alanlarına taşıyor. Trend belirleyen, tasarımı estetikle birleştiren bu özel sistem, insan gözünün algılayabildiği tüm renkleri eksiksiz ve kesin olarak tanımlayarak kişiye özel, sınırsız renk üretiyor. Filli Boya Renxmatik Sistemi ile bir kumaş, kağıt, perde ya da favori bir eşyanın rengi 2 saniye gibi kısa bir sürede elde edilebiliyor. Mimarlar, tasarımcılar, boya ustaları ve yaşam alanlarının dekorasyonuna, renklerine özen gösteren herkes bu sistem sayesinde mekânlarda renk kullanım seçeneklerini arttırarak özgün yaşam alanları oluşturabiliyor. Renxmatik sistemi istenilen miktarda ve renkte boyayı kişiye özel üretilmesine imkan sağlıyor. Yeni Renk Tonlarının Kullanımına İlham Veriyor Filli Boya’nın trend yaratacak yeni renk tonlarını deneyen kullanıcılar, Renxmatik ile daha cesur renk seçimleri yapıyor. Hazır renk kartelalarından renk seçmenin yanı sıra kişiye özel beğenilere de imkân tanıyan Renxmatik sistemi, yeni renk tonlarında renk kullanımını teşvik ederek yaşam alanlarına ilham veriyor.
Ekim- Kasım 2016, 33.Sayı
AmphiSilan Dış Cephelerde Canlı ve Estetik Görünüm Sağlıyor... Filli Boya dış cephelerin uzun yıllar korunmasında, kusursuz teknoloji ile üretilen, üstün nitelikli, silikonlu dış cephe boyası Amphisilan’I öneriyor. AmphiSilan, dış cephelerin daha canlı ve estetik bir görünüme kavuşmasını sağlıyor, kalıcı renkleriyle yıllara meydan okuyor. Dekorasyona dair kişisel zevklerin ayrımından esinlenerek hayata geçirilen Renxmatik ile Filli Boya, artık sadece bir mekânın dekorasyon ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik değil, daha bireysel renk çözümleri sunuyor. İç Cephede Göz Alıcı ve Çarpıcı Yaşam Alanları Yaratan AlpinaSilan… Filli Boya’nın iç cephe boyası AlpinaSilan, üstün performansı, kusursuz ipeksi mat dokusu ve “Renk ve Yüzey Koruma Teknolojisi’ özelliğiyle yaşam alanlarındaki renklerin uzun yıllar ilk günkü canlılığını korumasını sağlıyor. Su bazlı, dekoratif son kat iç cephe boyası AlpinaSilan, tam silinebilir ipeksi mat dokusunun yanı sıra renkleri daha da göz alıcı, daha da çarpıcı yansıtarak yaşam alanlarına temizlik ve ferahlık hissi taşıyor. Uygulama sonrasında koku bırakmaması ve çevre dostu olması özelliğiyle de ön plana çıkıyor.
ve ayrıcalıklı Filli Boya renk paleti mekanları kendine özgü kılıyor. Ülkemizdeki iç cephe boyaları arasında en çok tercih edilen AlpinaSilan, Filli Boya’nın deneyimi ve yüksek teknolojik altyapısı sayesinde Ar&Ge laboratuvarında geliştirilen “Renk ve Yüzey Koruma Teknolojisi” ile üst seviyede performans gösteriyor. Yeni nesil silikonlar, pigmentler, akrilik bağlayıcılar ve silisyum bazlı dolguların olağanüstü uyumu ve optimizasyonu sayesinde AlpinaSilan, yaşam alanlarına değer katıyor.
Günümüzde dış cephe ısı yalıtım sistemlerinden maksimum performans alınabilmesi için dış cephede son kat boya ve kaplamaların seçimi son derece önem taşıyor. Filli Boya, 2005 yılından bu güne fotokatalitik özelliği taşıyan, ısı yalıtım sistemin ideal koşulları için son kat boyadan beklenen performans kriterlerini bünyesinde toplayan AmphiSilan’ı en ideal dış cephe ısı yalıtım sistemleri boyası olma özelliği taşıyor.
139
Amphisilan ve AmphiSilan-W dış cephe ısı yalıtım sistemlerinin uzun ömürlü olabilmesi için son kat astar, kaplama ve boyaların 5 temel niteliği olan Nefes Alma, Su Geçirmezlik, Sistem ile bütünleşme, Üstün UV Dayanımı ve Cephelerin temiz kalması özelliklerin tamamını bünyesinde barındırıyor.q
Benzersiz yüzlerce renk seçeneği AlpinaSilan’da… Filli Boya’nın geniş renk yelpazesinden binlerce renk yaşam alanlarında hayat buluyor. Bej tonlarının vazgeçilmezi Kumru®, Lületaşı®, Peri Bacası® renkleri ile salonlar modern bir görünüme kavuşurken, Bej-i Pembe® ve Masal Pembesi® renkleriyle de yatak odaları pembe tonlarının ayrıcalığını yaşıyor. Özgün E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
A
R
SI DIŞI Yaşam Alanları
SU ÜSTÜNDE HAYAL GİBİ BİR YAŞAM; YÜZEN EVLER… ARADA SIRADA MANZARANIZI DEĞİŞTİRMEK HOŞUNUZA MI GİDİYOR? BİR YERE EV DEMEK İSTİYOR; ANCAK HERHANGİ BİR LOKASYONA DA BAĞLI KALMAK İSTEMİYOR MUSUNUZ? ÖYLEYSE YÜZEN BİR EV SİZİN İÇİN GÜZEL TERCİH OLABİLİR. BU SAYIMIZDA ‘SIRA DIŞI YAŞAM ALANLARI’ BÖLÜMÜMÜZÜN KONUK PROJELERİ HERGÜN MAVİLİĞE UYANABİLECEĞİNİZ YÜZEN EVLER; WATERLOVT HOUSEBOAT VE FLOATWING…
140
Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
ÇEVRE DOSTU, HAYRANLIK UYANDIRAN YÜZEN EV WATERLOVT HOUSEBOAT
KİŞİLEŞTİRİLEBİLİR DÖRT FARKLI MODEL İLE SATIŞA SUNULAN BU YÜZEN EVLER, KARADA SAHİP OLDUĞUNUZ HEMEN HEMEN TÜM DONANIMA SAHİP...
141
Kökleri Hollanda’ya uzanan bir teknesever olan Berend Lens van Rijn kurduğu ünlü tekne üreticisi Belevari Marines tarafından tasarlanan ve kişileştirilebilir dört farklı model ile satışa sunulan bu yüzen evler, karada sahip olduğunuz hemen hemen tüm donanıma sahip… Girişimci, pahalı kiralardan kurtulmak isteyenlere lüks yüzen evler sunarak, teknelere olan ilgisini konut piyasasında kendine özgü bu niş pazar ile birleştirmiş. Hollanda’da o kadar da sıra dışı olmayan yüzen evler, fikir olarak Abi Dabi’nin açık denizlerinde kendine rahatça yer bulmuş. Yüzen evlerde hayat, ciddi bir bakım ve minimalist yaşam şartını zorunlu kıldığından zorlu bir deneyim olabilecek olsa da, Rijn uzun vadede bunun bir avantaj olduğunu savunuyor. Waterlovt Houseboat’un en önemli özelliği, her modelinde bulunan off-grid sistemleri; GÜNEŞ SİSTEMİ VE YEDEK GÜÇ Waterlovt çeşitli güneş enerjisi sistemleri ile donatılabiliyor. Gündüz vakti şehir şebekelerinden bağımsız çalışan bir güç kaynağı da alabiliyor ve 24 saat boyunca kendine yeten tamamen bağımsız bir sistem haline de gelebiliyor (batarya paketleri ve beklemede kalan sessiz bir jeneratör ile). Yeni
eviniz standart olarak şebekeye bağlı hibrid bir sistem olarak size veriliyor. TEMİZ SU VE İÇME SUYU Deniz suyunun desalinasyonu için yüksek kalite bir cihaz takılabiliyor. Eğer kıyıda su temini mevcut ise hibrid bir sürüm de tercih edebiliyorsunuz. ATIK YÖNETİMİ Yüzen evlere, bütün atık suyu ekolojik yöntemlerle arıtan bir atık yönetim ünitesi takılabilmekte. Üniteden çıkan su açık denize ya da toplama hizmeti yapan bir firma tarafından alınabilecek nitelikte. EV OTOMASYONU Waterlovt klima ve ışık kontrolü ile güç kaynağı monitörü dâhil olmak üzere çok yönlü bir ev otomasyonu sistemine sahip. Ayrıca çok sayıda ileri düzey fonksiyonlar isteğe göre eklenebilmekte. EĞLENCE Waterlovt ev sinema sistemi, her odaya uydu televizyonu, internet müzik servisleriyle uyumlu ses sistemleri vs. gibi en yüksek kalitede eğlence sistemleri ile donatılabilmekte.q E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
A
R
SI DIŞI Yaşam Alanları
KENDİ KENDİNE YETEBİLEN BİR YÜZEN EV; FLOATWING FLOATWING’DE KULLANILAN EKİPMANLAR VE MOBİLYALAR TAMAMEN MODÜLER VE DOĞA DOSTU BİR TASARIMA SAHİP. AYRICA KARBON AYAK İZİ VE ENERJİ İHTİYAÇLARINI EN AZA İNDİRECEK TEKNOLOJİ İLE YAPILMIŞ.
142
Floatwing, Portekiz’deki Coimbra Üniversitesi’ne bağlı tasarım grubu Friday’in yeni modüler yüzen evleri serisi. Floatwing birden fazla boyda üretilebiliyor. Bütün çeşitlerin genişliği aynı olsa da uzunlukları değişiklik gösterebiliyor ve içinde üç adete kadar çift yataklı yatak odası barındırabiliyor. Çatı ve üst güverteyi destekleyen harici yapı iskeleti sayesinde duvarlar neredeyse tamamen camdan yapılıyor. Camdan yapılan duvar panelleri kızaklarla açılarak yaşam alanını tamamen esintiyle buluşturabiliyor. Ekim - Kasım 2016, 33. Sayı
143
Yüzen evin mutfağında her gün kullanabileceğiniz ekipmanlar bulunuyor. Isı pompası, alternatif akım jeneratörü, barbekü, şarap mahzeni ve soba gibi. Floatwing’de kullanılan ekipmanlar ve mobilyalar tamamen modüler ve doğa dostu bir tasarıma sahip. Ayrıca karbon ayak izi ve enerji ihtiyaçlarını en aza indirecek teknoloji ile yapılmış. Modüler Floatwing iki standart nakliye konteynerine sığabiliyor ve dünyanın neredeyse her yerine gönderilebiliyor. İki küçük motor, kullanıcıların yüzen evlerini yavaşça üç deniz mili hızda ilerletebilmelerini sağlıyor. (saatte yaklaşık 5 kilometre). Nisan ve Eylül ayları arasında yılın altı ayı boyunca yüzen ev herhangi bir yakıt ikmaline ya da bakıma ihtiyaç duynuyor, bu süre yakıt depolama ve pelet çuvalları yoluyla bir yıla kadar da uzayabiliyor.q
MODÜLER FLOATWING İKİ STANDART NAKLİYE KONTEYNERİNE SIĞABİLİYOR VE DÜNYANIN NEREDEYSE HER YERİNE GÖNDERİLEBİLİYOR.
E K O L O J İ K YA P I L A R
&Y E R L E Ş İ M L E R
DERGİSİ
YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN TAKİPÇİSİ OLUN ABONE BİLGİLERİ
ABONELİK KOŞULLARI P EKOYAPI Yeşil Yapı ve Yerleşimler Dergisi iki ayda bir olmak üzere yılda 6 sayı yayınlanır. P Abonelik bedeli nakit olarak veya aşağıda belirtilen hesap numaralarına ödenir. P Dergileriniz adresinize mesai saatleri içerisinde kargo ile imza karşılığı teslim edilir. P Dergi abonelik ücreti yıllık (6 sayı) bedeli KDV ve kargo dahil 60 TL dir. P Abone formu ve ödeme dekontu 0216 291 17 99 numaralı faksa yada abone@ekoyapidergisi.org adresine mail ile ulaştırıldığındaabonelik işlemi tamamlanmış olur.
HESAP BİLGİLERİ GİZMO İLETİŞİM HESABI
Grapido Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri - Sevgi Yayla AVM ŞUBESİ HESAP IBAN NAUTILUS TR15 00060006 4000 0011 154381 İŞ BANKASIŞube İşbankası No: 1264 Hesap (1209) No: 0105720 IBAN: TR45 40002090 0011 2640 1057 20
İLETİŞİM BİLGİLERİ Libadiye Cad. Bakü No:3 34704 Göztepe / İSTANBUL Libadiye Cad.Sok. Bakü SokD:2 No: Daire:3 Ataşehir / İSTANBUL Tel: 0216 291 25 20 (pbx) Faks: 0216 291 17 99
* Dergi Abonelerimiz herhangi bir sebeple aboneliklerine son vermek istediklerinde 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun 11/A maddesinde tanımlanan koşullar geçerlidir.
YAPI KATALOĞU
2016-17
YEŞİL YAPI KATALOĞU ONLINE & BASILI VERSİYON Ürün ve hizmetleriniz ile yıl boyunca yer alabilirsiniz. Dilediğiniz sayıda ürün ve hizmetinizin ilgili profesyonel çevreye detaylı tanıtımını yapabilir, teknik özellikleriniz ile rakipleriniz arasından sıyrılabilirsiniz.
Yeşil Yapı Kataloğu’nun online versiyonunda yer aldığınız takdirde yıl sonunda 15.000 adet basılacak olan almanak niteliğindeki katalogda da katılım şeklinize göre sayfalarınız rezerve edilmiş olur.
Böylece ayıracağınız tek bütçe ile iki farklı mecrada tanıtım imkanına sahip olursunuz.
www.yesilyapikatalogu.com internet sitesi günlük ortalama 4000 ziyaret alarak, yeşil bina üretiminde görev alan teknik kadroya rehberlik etmektedir.
Sıcacık kışlar, serin yazlar sizi bekliyor
444 9 872 0 850 222 9 872 isicam.com.tr sisecamduzcam.com
Isıcam Sistemleri K Serisi, Solar Low-E kaplamalı cam sayesinde, sıradan çift camlara kıyasla ısı kayıplarını %50 azaltarak kışın yakıt masraflarını, güneş ısısının içeriye girişini %40 azaltarak da yazın klima masraflarını düşürür ve enerji tasarrufu sağlar.