EKOYAPI YAPI VE YERLEŞİMLER DERGİSİ 42. SAYI

Page 1

ARALIK 2018

YIL 8 - SAYI 42

15 TL

DEFNE KOZ

OFİSLERDE YENI NESIL

ZEMINSISTEMLERİ

HER FORMUN BİR DİLİ VARDIR

EKODİZAYN

DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

DURMUŞ DİLEKCİ

Yapı ve Yerleşimler Dergisi


YAPI KATALOĞU

2019

ONLINE YEŞİL YAPI KATALOĞU

Ürün ve hizmetleriniz ile yıl boyunca yer alabilirsiniz. Dilediğiniz sayıda ürün ve hizmetinizin ilgili profesyonel çevreye detaylı tanıtımını yapabilir, teknik özellikleriniz ile rakipleriniz arasından sıyrılabilirsiniz.

www.yesilyapikatalogu.com İnternet sitesi günlük ortalama 10.000 ziyaret alarak, yeşil bina üretiminde görev alan teknik kadroya rehberlik etmektedir.



İÇİNDEKİLER

32 54

58

44 38

17

22

Aralık 2018, 42.Sayı

?

6 haberiniz var mı 14

MERCEK KENTSEL ENERJIYI YENIDEN TANIMLAMAK Rahmi Aydemir

16

DOSYA

30

DİLEKCİ ARCHITECTS DURMUŞ DİLEKCİ METEX DESIGN GROU SİNAN KAFADAR SABRİ PAŞAYİĞİT ARCH. SABRİ PAŞAYİĞİT

PROJE SATIŞ OFİSLERİ

TASARIM ATLAS MİMARLIK BURÇİN GÜRBÜZ

ARKİTEAM MİMARLIK SATIŞ OFISI MÜŞTERININ KARAR VERMESINDE ETKIN ROL OYNUYOR

YOO MİMARLIK ALPARSLAN ÖZARPAT

STUDIO VERTEBRA SATIŞ OFISLERI, PROJE ILE SON KULLANICI ARASINDAKI EN SOMUT BAĞ

GÖNYE TASARIM SATIŞ OFISLERI IÇIN EN KALICI TREND, ANA PROJENIN TARZINI YANSITMASIDIR...

RSG İÇ MİMARLIK SATIŞ OFISLERI DAVETKÂR VE SAMIMI BIR ATMOSFER ALGISIYLA TASARLANMALIDIR

MİMARİ BAKIŞ

66

PROJELER FOLKART BLU RESIDENCES DİLEKCİ ARCHITECTS

VOLUME İSTANBUL STUDIO VERTEBRA


100

95 178

82 76

3

74 80

MERCEK YAPILARDA AHŞABIN KULLANIM ALANLARI

94

MERCEK ORGATEC FUARI ARDINDAN MALZEME/ YÖNTEM/ UYGULAMA OFİSLERDE YENI NESIL ZEMIN SISTEMLERI

106 MERCEK EPD SERTİFİKASI; ZORUNLU DEĞİL ANCAK GEREKLİ

SEKTÖRDEN YURTBAY SERAMİK MELIS YURTBAY

EKODİZAYN DEFNE KOZ DESIGN STUDIO DEFNE KOZ “Türkiye’de tasarım konusunda yaratıcılık dönemine girdik...”

88

132

ÇATIDER ADIL BAŞTANOĞLU

Reklam İndeksi AGT 81

PULVER 33

BRAAS 7

REYNAERS 73

BÜROTİME 89

RHEINZINK 9

ÇUHADAROĞLU 11

SARAY 111

FORBO 43

ŞİŞECAM DÜZCAM 27

KALEBODUR 37

UNIGEN 78-79

KARAOĞLU PEYZAJ 68-69 YEŞİL YAPI KATALOĞU Ö.K. İÇİ KİLSAN 5

YTONG ARKA KAPAK

KLEIDCO 51

YURTBAY SERAMİK 1

PALMİYE 63

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


E KO LO J İ K YA P I V E Y E R L E Ş İ M L E R D E R G İ S İ ISSN NO 2146 - 9636

Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3 Daire:2 Ataşehir, İSTANBUL 0216 291 2520 SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Eren Cerciz GENEL YAYIN YÖNETMENİ Sevda Yayla EDİTÖR Esra Baykara Berivan Eren REKLAM SATIŞ Deniz Yılmaz Ayfer Ayyüce WEB EDİTÖRÜ Gülşah Karakaya GÖRSEL TASARIM Nilsu Canberk

4

‘‘Düşüncenin doğasında iletilmek vardır, yazılmak, konuşulmak, gerçekleştirilmek. Düşünce çimen gibidir, ışığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar, üzerine basıldıkça daha iyi büyür.’’ Ursula K. Le Guin

editör’den

İMTIYAZ SAHIBI Sevda Yayla

REKLAM REZERVASYON bilgi@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 HABER MERKEZİ haber@ekoyapidergisi.org 0216 2912520 KAPAK GÖRSELİ Azulik Uh Mayıs Jorge Eduardo Neira Sterkel YAYINCI ,TASARIM VE YAYINA HAZIRLIK Grapido Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri Libadiye Cad. Bakü Sok. No:3/1 Daire:3 Ataşehir, İSTANBUL www.ekoyapidergisi.org BASKI Kültür Sanat Basımevi Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi ZB7-ZB11 Topkapı / Zeytinburnu / İstanbul +90 212 674 00 21 - 29 - 46 +90 212 674 00 61 info@kulturbasim.com

Zemheri soğukları başladı, soğuklarla birlikte doğa takvimi de buna işaret ediyor… Güzel şeylerin olması için yeni bir yıl değil yeni bir dünya gerekiyor diye düşünenlerdenseniz öncelikle umudun sonsuz teorileri ile umut etmeyi elden bırakmamalıyız. Ki her şey onunla başlıyor. 2018’e veda etmenin mi 2019’a merhaba demenin mi daha heyecan verici olduğu şüphesiz tartışmaya çok açık. Öyle ya yeni yıl şansı en çok dilediğimiz, tekrar ve tekrar tüm dünyaya barışın, güzelliklerin ve sevginin egemen olmasını temenni ettiğimiz bir dönüm her zaman… Dileriz hayatlarımızda yıldız ışıltıları ile dolu bir yılı selamlamış olalım… Biz her yıl bu vakitlerde karın yağmasını arzularken, zemherinin bile gelişini geciktiren bir büyük problemimiz var. Bu problem bizleri hayıflanmaktan öteye gitmediğimiz bir pasif eleştiriye itse de, Polonya’nın Katowice kentinde gerçekleştirilen COP 24’ de konuşan, 15 yaşındaki İsveçli İklim aktivisti Greta, iklim değişikliğini durdurabilecek son nesil olduğuna dikkat çekerek tüm dünyadaki gençleri iklim için harekete geçmeye çağırıyor… Kimimiz yeryüzünü kurtaracak büyük hareketler beklerken Greta’nın bu seslenişi her yerde yankılanması gereken bir çağrı olma özelliğinde. Yeryüzünü bu tehlikeyle baş başa iken, bir başka yerde ama aynı zamanda insanoğlu başka bir gezegenin seslerini dünyamıza taşıdı. Insight farklı olarak Mars’ta yaşam belirtisi olup olmadığını değil gezegenin nasıl oluştuğunu ve nasıl değiştiğini anlamaya çalışacak. Peki biz Dünya’nın nasıl oluştuğunu, en önemlisi nasıl değiştiğini anlayabildik mi? Bu iki haberin varlığı bu noktada çok değerli; bıraktığımız izlere dair bize bir sorgulama ve düşünme fırsatı tanıyor. Dünya’da böyle melezlenmek için can atan güzel hareketler olurken İstanbul’da da ‘‘Yedinci Kıta’’ başlığıyla yola çıkacak olan 16. İstanbul Bienali, odağına insanlığın yarattığı doğal ve kültürel atıkları alarak, sanatçılar, düşünürler, antropologlar ve çevrecilerle birlikte sanatın güncel durumunu inceleyecekler… Düşüncenin, bilimin ve doğanın kurgularına bir de sanatçılar tepki verecekler bu çalışmalarla. Bizler basım yayın sektörü ve bir dergi olarak, tüm bu organize yaşam döngülerinde belki dünyayı değiştiremeyeceğiz; ama ilham olma çabasındayız... Bu yüzden elinize aldığınız 42. Sayımızda yeryüzüne fırlatılmış çimen tohumları gibi ışığı aramaya devam ediyoruz… Bu sayımızda; Yenilikçi ve inovatif zemin kaplama çözümlerini Malzeme / Yöntem / Uygulama bölümünde Unigen Sponsorluğunda hazırladık. Kurum ve projeyle ilk buluşma noktası olan ve projelerinin hikâyelerinin başladığı yer olan Satış Ofisi dosyasını Arkiteam Mimarlık, Studio Vertebra, Gönye Tasarım ve RSG İç Mimarlık’ın değerli katkılarıyla hazırladık. Mimari Bakış Bölümünde; Dilekci Architects (Durmuş Dilekci), Metex Design (Sinan Kafadar), Sabri Paşayiğit Architects (Sabri Paşayiğit), Tasarım Atlas Mimarlık (Burçin

YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli - İki ayda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların yayıncı izni alınmadan ve kaynak belirtmeden kısmen veya tamamı alınamaz. Dergide yayınlanan yazılardan yazarlar, reklamlardaki haksız rekabet ve yanıltıcı unsurlardan reklam veren sorumludur.

Gürbüz) ve Yoo Mimarlık (Alparslan Özarpat) oldukça farklı ve keyifli söyleşilerle yer aldılar. Ekodizayn bölümünde ise ünlü tasarımcı Defne Koz’un Koz Susani Design markası ve AGT için tasarladığı yeni ürün hakkında yaptığımız röportaj bulunmakta. Mercek altına aldığımız ‘Yapılada Ahşabın Kullanım Alanları’ bölümünde Pulver farklı bir malzemeye işaret ediyor ve bizi Ahşap kapılarda kullanılan Powcoat ile tanıştırıyor. Daha fazlası sayfalarımızda sizi bekliyor. Keyifli okumalar…

Aralık 2018, 42.Sayı



?

haberiniz var mı

TÜRK YTONG 55.YILINI GURURLA KUTLADI Yapı malzemesi sektörünün lider kuruluşu, gazbeton üretimde dünya lideri Türk Ytong, kuruluşunun 55. yıldönümünü yönetim merkezinde ve fabrikalarında düzenlediği törenlerle kutladı.

66

Şirket kurucuları, ortakları, yönetici ve çalışanlarının bir araya geldiği etkinliklerde uzun yıllar Ytong’a hizmet veren çalışanlar kıdem ödülleri ile onurlandırıldı. İstanbul’daki Yönetim Merkezi’nde düzenlenen törende konuşma yapan Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar ve Türk Ytong Genel Müdürü Gökhan Erel gerçekleştirilen faaliyetler hakkında bilgi vererek, değerlendirmelerde bulundu. 2018 yılında büyük atılımlara,

önemli değişikliklere imza attıklarının altını çizen F. Fethi Hinginar, geride bırakılan 55 yılın özveri, emek ve başarılarla dolu olduğunu belirtti. “Geleceğe emin adımlar ile yürüyoruz…” Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar törende yaptığı konuşmada “Türk Ytong olarak bundan 55 yıl önce Pendik fabrikamızda başlayan ve bazen sevinç, bazen hüzünle, bazen zorluklar ama çoğunlukla başarılarla dolu yolculuğumuzun bugün geldiği nokta hepimizde ayrı bir heyecan yaratıyor. Bildiğiniz gibi 55’inci yılımızı dünyanın en büyük Ytong üretim merkezi olan Dilovası tesisimiz ile taçlandırdık. Türk Ytong ailesi

büyük bir ailedir. Geleceğe doğru attığımız emin adımların, Türk Ytong’u daha da yücelteceğini ve nice başarılar kazandıracağına inanıyorum”’ dedi. “Başarılarımız yükselerek devam edecek…’’ Törende konuşan Türk Ytong

Genel Müdürü Gökhan Erel, “Türk Ytong 55 yıldan bu yana köklü kültür oluşturmuş ve bu kültürü inovatif ürünleri ile birleştirmiştir. Yeniliklerimiz, sektöre kattığımız değerler bu köklü kültürün ürünüdür. Bu durumun 2019 yılında da yükselerek devam edeceğine inanıyorum” dedi.q

ŞIŞECAM DÜZCAM “MIMARCA CAM” ETKINLIKLERININ DÖRDÜNCÜSÜNÜ DÜZENLEDI mimar, mühendis, cephe danışmanı, inşaat firmaları, kamu ve sektör profesyonelleri buluştu.

Şişecam Düzcam, Türk Serbest Mimarlar Derneği iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Mimarca CAM” etkinliğinin dördüncüsünü gerçekleştirdi. “Mimarca Aralık 2018, 42.Sayı

CAM” başlıklı etkinlik serisinin dördüncüsü, Ankara’da bulunan TSMD Mimarlık Merkezi’nde düzenlendi. Mimarlık ve cama dair sunumların yapıldığı etkinlikte

Şişecam Düzcam, Türk Serbest Mimarlar Derneği işbirliğiyle Ankara TSMD Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen “Mimarca CAM” etkinlik serisinin dördüncüsünde yapı sektörü profesyonelleriyle buluştu. Yaklaşık 400 mimar, mühendis, cephe danışmanı, kamu ve sektör profesyoneli ile akademisyen ve öğrencilerin bir araya geldiği etkinlik, Türk Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez ve Şişecam Düzcam Pazarlama Grup Müdürü Tansu Kumru’nun açılış konuşmalarıyla başladı. Etkinliğin ilk bölümünde camın mimarideki yeri, kullanımı

ve önemine değinilirken, ikinci bölümünde ise aynı konuyla ilgili olarak Pecha Kucha sunumları yer aldı. Etkinlikte, Nevzat Sayın (Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri) camın mimaride doğru kullanımının önemine değinirken, Pecha Kucha sunumlarında; Ali Hızıroğlu (ERA Mimarlık Şehircilik), Ayşin Sevgi Karakurt (Ayşin Sevgi Mimarlık), Görkem Volkan (Görkem Volkan Tasarım Stüdyosu) ve Fatih Yavuz (FREA Mimarlık) camın mimarideki yeri ve önemine yönelik düşüncelerini aktardılar. Sunumların ardından düzenlenen kokteylde katılımcılar, Sibel Köse ve caz orkestrasıyla keyifli anlar yaşadılar.q



?

haberiniz var mı

İZODER, ‘YALITIM SEMİNERLERİ’NİN FİNALİNİ İSTANBUL’DA YAPTI İZODER’in ülke genelinde yalıtım bilincini artırmak, kamu ile sektör temsilcilerini buluşturmak ve vatandaşlara çözüm önerileri sunmak amacıyla gerçekleştirdiği ‘Tüm Yönleriyle Yalıtım Seminerleri’nin sekizincisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın himayesinde İstanbul’da düzenlendi. İZODER Başkanı Levent Pelesen, “Türkiye’de, enerjide dışa bağımlılığı azaltma imkânı yaratan yalıtım uygulamalarının stratejik önemi her geçen gün artıyor. Anadolu’da başlattığımız ve finalini İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz seminer dizisiyle yalıtım konusunda farkındalık yaratan

8 8

İZODER olarak, kamuoyunda bilinçlenmenin hızla arttığını görmek mutluluk verici” dedi. İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen’in açılış konuşmasını yaptığı, Ekonomist Mahfi Eğilmez’in ekonomiyi ve sektörü değerlendirdiği zirvede; kamu ve sektör temsilcileri ile alanında uzman isimler konuşmacı olarak katıldı. Yalıtım, ülkemiz için stratejik öneme sahip bir konu Sektörün çatı örgütü olarak, yalıtım bilincini ülkenin dört bir yanında yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten İZODER

REYNAERS, AURA İSTANBUL’DA ‘’CEPHE SOHBETLERİ’’ NİN İLKİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Reynaers öncülüğünde düzenlenen ve ilki 19 Aralık 2018 Çarşamba günü Aura İstanbul’da gerçekleşen “Cephe Sohbetleri” konferansı Prof. Dr. Mustafa Özgünler’i ağırladı. Yaklaşık 2 saat süren “Yapıda Arayüz: Cephe”paneline sektör temsilcisi Aralık 2018, 42.Sayı

mimarlar, cephe danışmanları, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Mimar ve tasarımcıları, yapı ürünleri ve üreticileri ile ortak bir platformda buluşturan

Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “İZODER olarak, 25 yıl önce çıktığımız yolculuğumuza, sektörümüzde standartları oluşturmak ve yalıtım konusunda bilinci geliştirmek amacıyla çalışmalarımıza süratle devam ediyoruz. Ekim 2017’de İzmir’den başlayıp, 2018 yılı boyunca Ankara, Adana, Kayseri, Elazığ, Trabzon ve Antalya’da düzenlediğimiz ‘Tüm Yönleriyle Yalıtım Semineri’ dizisiyle; ülkemiz için stratejik öneme sahip

bir konuda önemli farkındalık yarattığımıza inanıyoruz. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz seminerlerin gördüğü yoğun ilgi, Anadolu’ya açılma stratejisinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Toplumun yalıtım konusunda doğru bilgilere sahip olması çok önemli çünkü binalarımızı yalıtım uygulamalarının tümüyle donatmamız halinde güvenli, sağlıklı ve konforlu yaşam alanlarına sahip olabiliriz” dedi.q

AURA-Focus konferans dizisi, cephe sistemi firması Reynaers Alüminyum Türkiye iş birliğinde cephe teknolojileri üzerine yeni bir etkinlik serisine başladı. Cephenin bir yapı elemanı olarak tarihsel perspektifle gelişiminin ele alınması ile başlayan seri, mimari tasarım sürecinden uygulama tekniklerine, farklı coğrafyalardaki mimari çözümlerden enerji üreten teknolojilere kadar tüm yönleri ile uzmanlar tarafından incelenecek.

korunaklı bir kabuk olarak var oldu. Bu kabuk biçim itibariyle insanın gelişimiyle birlikte kendini güncelledi. Kabukla kurulan ilişkinin irdelenmesi adına ilkel insanın yaptığı barınağın gelişim biçimleri ve hayvanların yaptığı yuva arasında benzerlik ilişkisi kuruldu. Arıların geometrik biçim içerisinde, termitlerin toprağı üst üste yığarak, karıncaların toprağın altında, su samurlarının kanallar açarak inşa ettiği yuva üzerine görseller ve inşa teknikleri sunuldu.

Üç konferanstan oluşan serinin ilki “Yapıda Arayüz: Cephe” 19 Aralık’ta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mustafa Özgünler’i ağırladı. Herkesin katılımına açık ve ücretsiz olan etkinliğe, sektör temsilcisi mimarlar, cephe danışmanları, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Konferansta cephenin köken incelemesi insanın doğa ile mücadelesi üzerinden ele alındı: Cephe ilkel çağlardan beri dışarısı ile beden arasında çözümlenen

Günümüzde cepheyi belirleyen doğal etkenleri ışık; açıklık ve kapalılıklar üzerinden, ısı; kaba inşaat üzerine gelen katmanların yoğunluğu, yangın; korunmamız gereken felaketlerle birlikte düşünülen dinamik bir öğe oluşuna dikkat çekecek biçimde zenginleştirildi. Geleceğin cephelerinin çevrenin uyarılarına eş zamanlı olarak cevap verebilecek dinamizme ulaşacağına dair bir gidişatta olduğumuzu işaret ederek sonlandırıldı.q


TİTANYUMLU ÇİNKO ÇATI KAPLAMALARI dolayı müze, villa, dağ evi gibi farklı yapılara hem modern ve estetik zenginlik kazandırıyor hem de geleneksel yönde uygunluk gösteriyor. Baca, kuşluk (güvercinlik) ve kalkan duvarları gibi mimari bileşenler RHEINZINK ile birer yapı unsuru haline geliyor. Tamamı sızdırmazlık garantisi sunan sistem alternatiflerine sahip olan RHEINZINK, CLASSIC bright rolled, prePATINA blue-grey ve prePATINA graphitegrey olarak sunduğu yüzey alternatifleri

ile çinkonun benzersiz doğal estetiğini sektörün kullanımına sunuyor. Uzun kullanım ömrü, bakım gerektirmemesi, yanmaz – paslanmaz yapısı, ısıya dayanıklılığı, çevreye duyarlılığı ve estetik değerleri sebebiyle geleceğin malzemesi olarak nitelendirilen RHEINZINK-Titanyumlu Çinko, mükemmel şekillendirme, kıvırma ve sistem teknikleri ile iddialı ve karmaşık yapı tiplerinde bile uygun çözümler sağlıyor.

RHEINZINK Türkiye İrtibat Bürosu · Esentepe Mah. Cevizli · D 100 Güney Yanyol · Lapishan No: 25/108 Kat 4 · 34870 Kartal-İstanbul · Türkiye Tel: +90 216 5506292 · Faks: +90 216 5506293 · info@rheinzink.com.tr

www.rheinzink.com.tr

RZ_4912-4C-TR

Çinko, bakır ve titanyumdan oluşan % 99,995 saflıkta bir çinko alaşımı olan RHEINZINK, tasarıma özgü pek çok farklı sistem sunuyor. RHEINZINK-Titanyumlu Çinko ürünleri ile kaplanmış bir çatı, yapıyı tam anlamıyla korumanın yanı sıra, tasarıma sağladığı avantajlar ve detaylarda sunduğu estetik zenginlik sebebiyle yapıların ayrılmaz bir bileşeni oluyor. RHEINZINKTitanyumlu Çinko sistemleri ile yapılan çatı kaplamaları, çok yönlü kullanımlarından


ürün haber DÜNYANIN EN BÜYÜK, EN İNCE VE ESNEYEBİLEN SERAMİK KAROSU: KALESİNTERFLEX Türkiye’de adı seramik karo ile özdeşleşen Kalebodur, mimariye özgürlük ve özgünlük sağlayan Kalesinterflex ile yeni fikirlerin uygulanmasına ve modern yaşam alanları yaratılmasına imkan sağlıyor. Büyük ebatta maksimum performans sunan Kalesinterflex, dekoratif unsurlara sahip konsept serileri ile beklentilerin ötesine geçiyor. Geliştirdiği ürün ve teknolojilerle mimarların yaratıcılıklarına hitap eden Kalebodur, dünyanın en büyük boyutlu, en ince ve esneyebilen seramik karolarından Kalesinterflex ile mimari tasarımlara ve inşaat teknolojilerine yeni bir bakış kazandırıyor.

10 10

Mimari projelerin vazgeçilmez ürünü haline gelen Kalesinterflex, boyutları, uygulama kolaylığı ve esnekliği itibariyla tasarımcının yaratıcılığını beslerken; renk ve doku çeşitliliği ile yalın ve yapının tektonik değerlerini öne çıkaran bir mimarlık diline olanak sağlıyor. Tasarım özgürlüğü ve esnekliği sağlayan Kalesinterflex, büyük fikirler için sınırsız

ebatlar sunuyor. 100x300 cm ve 120x360 cm ebatlı olarak ve sadece 3-5 mm incelikle porselen seramik levha olarak üretilen Kalesinterflex, aynı zamanda isteğe göre projeye en uygun özel ebatlarda da üretilebiliyor. Kalesinterflex, mat ve parlak yüzeylerde 18 düz renk ve dijital üretim teknolojisi ile gerçeğe en yakın metalik, ahşap, beton ve doğal taş dokulu alternatifleriyle de kullanıcıların beğenisini kazanıyor. Çevreye karşı duyarlı En büyük ve en ince özelliklerinin yanı sıra çevreye karşı duyarlı bir teknoloji

ürünü olan Kalesinterflex, Ecospecifer belgesine sahip. Geleneksel seramik üretim süreçleriyle karşılaştırıldığında gaz ve toz emisyonu 20 kat, CO2 emisyonu ise 1000 kat daha az olan Kalesinterflex, aynı hammaddeyle 4 kat daha fazla zemin kaplıyor. Bir metrekare Kalesinterflex üretmek için sadece 8 litre suya ihtiyaç varken bir metrekare standart karo üretiminde 50 litre suya ihtiyaç duyuluyor. Standart karoya göre enerji tüketimi 3 kat, elektrik tüketimi ise 4 kat daha düşük olan Kalesinterflex’in çevreye yaydığı karbon emisyonu, geleneksel seramik üretimine göre bin kat daha az.q

KALE, ÖDÜLLÜ ‘SMARTYIKAMA KLOZET’ ILE DAHA HIJYENIK VE KULLANIŞLI ÇÖZÜMLER SUNUYOR Kale, ‘Smart’ felsefesiyle hayata geçirdiği yenilikçi ürünü ‘SmartYıkama Klozet’ ile standart kanallı klozetlere göre yüzde 100 daha hijyenik ve kolay temizlenen bir sistem sunuyor. Seramik sağlık gereçleri sektörünün deneyimli markası Kale, bir yıllık Ar-Ge ve tasarım uygulama çalışmasıyla ortaya çıkardığı ‘SmartYıkama Klozet’ ile banyolarda akılcı çözümler sunuyor. Kanalsız yapısıyla temizliği kolaylaştıran sistem Kale’nin su tasarrufu sağlayan ‘AquaSmart’ grubunda yer alan ‘SmartYıkama Klozet’, hijyenik kanalsız yapısıyla kusursuz çalışıyor. Kanalsız tasarımı sayesinde kir ve bakterilere karşı koruma sağlayan sistem, aynı zamanda Kale patentli özel jet tipi yıkama sistemiyle Aralık 2018, 42.Sayı

suyu dışarı sıçratmadan her yere eşit şekilde yayarak yıkama sağlıyor. ‘Altın Çekül’ ödüllü ‘SmartYıkama Klozet’ Yapı-Endüstri Merkezi tarafından verilen, Türk yapı sektörünün en önemli ödüllerinden biri olan Altın Çekül’ü almaya hak kazanarak 2014 yılının en iyi ürünü seçilen ‘Kale SmartYıkama Sistemli Asma Klozet’ tasarrufa yönelik, çevreci ve yenilikçi tasarımıyla öne çıkıyor. ‘SmartYıkama Klozet’, kolay temizlenebilen iç hazneye sahip olması, suyun kendi hacimsel ağırlığını kullanarak küçük bir dağıtım noktasından tüm yüzeyi yıkaması, kanalsız yapısı, daha az temizlik malzemesi kullanılmasından dolayı çevreye verilen zararı azaltması ve yalın tasarımı ile tüketici ve profesyonellerin özellikle ilgisini çekiyor.q



KAPAK PROJESİ Azulik Uh May

Proje Adı:Azulik Uh May Mimari & Tasarım: Jorge Eduardo Neira Sterkel Bölge: Meksika Yıl:2018

ÇOK YÖNLÜ VE ESNEK BIR KOMPLEKS; AZULIK

12

A ÇEVRE BİLİNCİNE SAHİP OLAN VE HER BİRİNİN KARBON AYAK İZİ BIRAKMADAN İNŞA EDİLDİĞİ BU MEKÂNLARIN BÜYÜLEYİCİ MİMARİSİ DİKKAT ÇEKMEKTEDİR.

ZULIK Uh May, Meksika’nın Yucatan yarımadasının kalbinde yer alan, çevre dostu ve çok yönlü bir sanat kompleksidir.

Doğal habitat ve yerel Maya kültürünün zengin mirasından ilham alan, bir moda ve tasarım laboratuvarı, sanat - el sanatları okulu, kayıt stüdyosu ve bir sanat galerisinden oluşan çok yönlü ve esnek mekân, aynı zamanda yaratıcı yetenekler için konaklama alanları da içermekte. AZULIK, Roth olarak bilinen sosyal girişimci Eduardo Neira tarafından kurulmuştur ve çevre bilincine sahip olan, karbon ayak izi bırakmadan inşa edilen bu mekân büyüleyici mimarisi ile dikkat çekiyor. Yapının kendisi, yüzer köprüler ve kıvrımlı yollar aracılığıyla birbirine bağlanmış bir dizi antropomorf yapıdan meydana gelir ve bu yapısı sayesinde yeryüzünden

Aralık 2018, 42.Sayı

yükselen doğal bir oluşum gibi görünür. Mekânlar, yerden tavana kadar dalgalanan cilalı çimento yüzeyleri ve bölgeye özgü, asma benzeri bir bitki olan ham ‘Bejuco’ ahşap ile yerel kaynaklı malzemelerin canlandırıcı ve yaratıcı bir kombinasyonuyla oluşturulmuştur. 16 metre yüksekliğindeki beton ve bejuco damın tepesi, yaşam çiçekleriyle taçlanan bir kubbe şeklini andırırken, organik biçimli yapının zemini ise Fibonacci dizisinin oranlarına göre yayılım göstermektedir. Çok yönlü ve esnek bir kompleks olan AZULIK Uh May, yenilikçi bir sanat alanı, modaya adanmış bir laboratuvar ve bir dizi yaratıcı alanı da içine almıştır. Evrensel sanat ve zanaat diline odaklanan bu sanat merkezinin; halk, sanatçı, uluslararası öğrenci ve akademisyenleri bir araya getirmesi planlanmaktadır.q


13

Boş Stüdyo, 2017 © James Casebere E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MERCEK

KENTSEL ENERJIYI YENIDEN TANIMLAMAK SÜREKLİ KENTSEL BÜYÜME İLE BAŞA ÇIKMAK ADINA ŞEHİRLERİ YÖNETMENİN VE ONLARI DAHA ETKİLİ HALE GETİRMENİN YENİ YOLLARI UZUN YILLARDIR ARAŞTIRILIYOR. DİJİTAL TEKNOLOJİ VE ENERJİ DÜNYASI YA DA ENERJİ 3.0 ARASINDAKİ YAKINLAŞMA, HEM DAHA İYİ BİR YAŞAM KALİTESİ HEM DE DAHA AZ ENERJİ TÜKETİMİ SAĞLAYACAK YENİ BİR EKOSİSTEMİN ÖNÜNÜ AÇABİLİR.

B

14

ugün dünya nüfusu yaklaşık 8 milyar ve Dünya Kentleşme Olasılıkları Raporuna* göre nüfusun yaklaşık %50’sinden fazlası şehirlerde yaşıyor. 2030 yılına kadar bu oranın %60’ın üzerine çıkacağı öngörülüyor.

maliyet-etkin bina hedefleri ve çevresel gerekçeler gibi sorunlara; enerji kaynaklarını çeşitlendirmeyi başararak, elektrik alyapısını ekonomik büyümeyi ve yüksek yaşam kalitesini destekleyecek şekilde geliştirerek çözüm getirebiliriz.

Öyle ki kentleşme denilen toplum bilim terimi bundan birkaç yüzyıl önce literatürümüzde yoktu. Endüstrileşmeyle birlikte Batı Avrupa ve Birleşik Devletler’de 4 kişiden 3’ünün şehirlerde yaşamaya başladığı dönemin kapıları açıldı. Geleneksel toplumdan modern topluma geçiş ivme kazandı.

Bu anlamda şehirler, geleceğin enerjisine yön verebilirler.

Endüstri üretim demekti ve üretim için enerjiye ihtiyaç vardı, salt insan emekyoğun ilişkisinden daha fazla ve farklı bir enerjiye… Yirminci yüzyılda artık şehirler genişlemeye , kentleşme kavramı kendi tanımını oturtmaya ve mega şehirler gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Yeni yüzyılda ticaret ve finansın merkezi olan büyük şehirler için; alt yapı, ekonomi, iletişim ve ulaşım gibi birçok ihtiyaç ve sorunu konuşur olduk. Bu ihtiyaçların temelini oluşturan enerji son otuz yıl içerisinde bir güvenlik sorunu haline geldi.

-

Rahmi Aydemir Aydemirler Proje A.Ş. İş Geliştirme Yöneticisi rahmiaydemir@gmail.com

Aralık 2018, 42.Sayı

Bugün geldiğimiz noktada nüfus yoğun şehirler, genel enerji talebinin üçte ikisini oluşturuyorlar ve küresel karbon emisyonunda da başrolü paylaşıyorlar. İklim değişikliği tartışmalarının merkezinde yer alan şehirlerimiz için yarına dair arz,

Altyapı ve Enerji Krizine Karşılık: Akıllı Şehirler ve Şebekeler Sürekli kentsel büyüme ile başa çıkmak adına şehirleri yönetmenin ve onları daha etkili hale getirmenin yeni yolları uzun yıllardır araştırılıyor. Dijital teknoloji ve enerji dünyası ya da Enerji 3.0 arasındaki yakınlaşma, hem daha iyi bir yaşam kalitesi hem de daha az enerji tüketimi sağlayacak yeni bir ekosistemin önünü açabilir. Bu konuda son yıllarda karşımıza ‘akıllı şehir’

Öncelikli Hedef Entegrasyon ve Depolama Güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretiminde özellikle bu kaynakların sürekli olmaması diğer bir deyişle günün belirli saatlerinde değişkenlik göstermesi ayrıca bir diğer faktör olan tüketici talebi; bizi depolama sorunuyla karşı karşıya getiriyor. Ultrakapasitörler, süperiletkenlik mucizesi ve yakıt hücreleri depolama çözümüne alternatif yaklaşımlar olarak karşımıza çıkıyor.


GÜNÜMÜZDE, UZUN SÜRELİ ELEKTRİK KESİNTİSİNİN NASIL DOMINO ETKİSİ YARATABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜN - BANKACILIK, İLETİŞİM, TRAFİK VE GÜVENLİĞİ ETKİLEYEBİLECEK BİR DİZİ TEHLİKE...

(Akıllı Şehir sürdürülebilir enerji yönetimi de dahil olmak üzere temel işlevlerini geliştirmek için veri ve dijital bağlantıdan yararlanıyor) konsepti çıkıyor. Akıllı şehirler israfın önüne geçerek güvenilir, temiz ve ekonomik çözümler sunuyorlar. Akıllı şebeke projeleri ile de kentsel enerji ikilemlerine uzun vadeli katkı amaçlanıyor. Akıllı Şebeke, enerji sektörünü ekonomik ve çevresel sağlığımıza katkıda bulunacak yeni bir güvenilirlik, kullanılabilirlik ve verimlilik çağına taşımak için benzeri görülmemiş bir fırsat! Dağıtım sistemlerinin; rüzgâr ve güneş gibi aralıklı yenilenebilir enerjilerin, daha derin entegrasyonuna ayak uydurmasına yardımcı olabilir. Ayrıca bağlı yerel enerji depolama sistemlerinin şebekede daha fazla yenilenebilir enerjiyi nasıl destekleyebileceği konusunda da alternatif çözümler geliştirilebilir. (Şekil 1)

Günümüzde, uzun süreli elektrik kesintisinin nasıl domino etkisi yaratabileceğini düşünün - bankacılık, iletişim, trafik ve güvenliği etkileyebilecek bir dizi tehlike... Akıllı şebeke (smart grid), elektrik sistemimize esneklik katarak, şehrin; şiddetli fırtınalar, depremler veya saldırılar gibi acil durumlara daha iyi hazırlanmasını sağlayan bir iletişim ağı görevini de üstlenecektir. Akıllı dönüşüm çok kısa sürede gerçekleşecek bir devrim olmasa da, en azından şehirleri bu dönüşüme hazırlayacak sürecin başladığını belirtmekte fayda var. Dünyada belli başlı

pilot şehirler altyapısal yatırımlarına hız verirken; özel finansman kaynakları veya fonlarla geleceğin şehir modelleri oluşturuluyor. Bu anlamda kendi kendine yeten enerjiyi bina içerisinde üretipdöndüren ve bunu yaparken tüm çevreselsosyal-etik değerleri düşünen bir gelecek hayali çok da uzak değil! Özellikle kullandığı enerji kaynakları ve yaptıkları tasarrufla New York, Oslo, Boston ve karbonsuz havaya geçiş planı yapan Reykjavik gibi şehirler yerel politikalarını bu konuda birer lokomotif olma yolunda şekillendirirken; akıllı şehir dönüşümünde başrolü oynamaları da muhtemel görünüyor.q

* https://population.un.org/wup/ (Güncel verilere ulaşılabilir)

Akıllı Şehir ve Şebeke için kaynak tavsiyeleri: Smart and Sustainable Power Systems: Operations, Planning, and Economics of Insular Electricity Grids, João P. S. Catalão ve Smart Grid Analytics for Sustainability and Urbanization, Zbigniew H. Gontar (SGH Warsaw School of Economics, Poland) Şekil 1: Akıllı Şehir Bileşenleri E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

15


16

Aralık 2018, 42.Sayı

Yaman Evler Satış Ofisi


ARKİTEAM MİMARLIK

SATIŞ MÜŞTERININ KARAR VERMESINDE

OFISI

ETKIN ROL OYNUYOR

KURUM VE PROJEYLE ILK BULUŞMA NOKTASI OLAN SATIŞ OFISLERI, PROJENIN HIKÂYESININ BAŞLADIĞI VE GÖRSEL OLARAK ŞEKILLENDIĞI BIR ŞOV ALANI OLARAK DÜŞÜNÜLMELI. ÜLKEMIZ GENELINDE SÜREKLI ARTAN GAYRIMENKUL PROJELERI TÜKETICILERIN KARAR VERME SÜREÇLERINI DE AYNI ORANDA ZORLAŞTIRIYOR. BU NEDENLE FIRMANIN VIZYONUNU VE TARZINI YANSITAN SATIŞ OFISLERI DE MÜŞTERININ KARAR VERME SÜRECINDE ETKIN BIR ROL OYNUYOR...

G

ayrimenkul projelerini kullanıcıya tanıtmak ve inşaat firmaları ile kullanıcıyı bir araya getirmek için yapılan satış ofisleri günümüzde çok önemli bir tasarım ve yatırım alanı haline geldi. Pazarlama algısını oluşturan ilk ve temel noktalardan biri olan satış ofisleri; firmanın vizyonunu, projenin konseptini ve kalitesini yansıtarak müşterinin karar verme sürecinde etkin bir rol alıyor. Kullanıcıya sunulan avantajlar, projenin vadettiği yaşam stili, kentsel ölçekte projenin konumlanması ile ilgili ipuçlarının, kullanıcıyla üç boyutlu şekilde tanıştığı bu mekânların pazar payındaki etkisi günümüz koşullarında artarak devam ediyor.

- ARKİTEAM MİMARLIK KURUCU ORTAĞI MİMAR SEDA DÜNDAR

Kurum ve projeyle ilk buluşma noktası olan satış ofisleri, projenin hikâyesinin başladığı ve görsel olarak şekillendiği bir şov alanı olarak düşünülmeli. Ülkemiz genelinde sürekli artan gayrimenkul projeleri tüketicilerin karar verme süreçlerini de aynı oranda zorlaştırıyor. Bu nedenle firmanın vizyonunu ve tarzını yansıtan satış ofisleri de müşterinin karar verme sürecinde etkin bir rol oynuyor. Yine satış ofisi tasarımı projenin hedef kitlesini belirlemek ve nihai kullanıcıya ulaşmak adına da belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Pazar payında bu kadar etkin bir rol oynayan satış ofisi tasarımları da bu anlamda kendi içinde birçok tasarım kriteri bulundurmaktadır. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

17


DOSYA YENİ NESİL ÖĞRENCİ YURTLARI

Arkiteam Ödüller

ARKITEAM MIMARLIK OLARAK ÇALIŞTIĞIMIZ HER SATIŞ OFISINDE, PROJENIN KONSEPTIYLE ÖRTÜŞEN VE PROJEYI EN DOĞRU ŞEKILDE ANLATABILECEĞIMIZ BIR HIKAYE OLUŞTURARAK TASARIM SÜRECINE BAŞLIYORUZ.

18

SATIŞ OFİSİNİN İKİ TEMEL UNSURU ‘İKNA’ VE ‘GÜVEN’DİR Projenin yeri, hitap ettiği sosyal sınıf, mimarisi ile iç mimari ve vadettiği ayrıcalıklar satış ofisinin tasarımını etkileyen en önemli etkenlerdendir. Bu doğrultuda oluşturulacak tasarımın iki temel unsuru ise müşteri nezdinde edinilecek ‘güven’ ve ‘ikna’dır. Pazarlama ve satış odaklı bu mekânlarda ihtiyaç ve çalışma düzenine göre bir akış şeması yani plan çözümlemesi mimari tasarım ile beraber ilk aşamada düşünülmesi gereken noktalardır. Bu konuda mimari ve iç mimari hizmet veren firma ile satış ve pazarlama ekibinin birlikte çalışması daha doğru bir sonuç için önem teşkil etmektedir. Plan düzlemi içine istenilen fonksiyonların çözümlenmesi ile projenin kimliğini yansıtacak dış mekân ve iç mekân tasarımlarının belirlenmesi gerekir. Projede ki tüm detayların ve kullanılacak olan malzemelerin, projenin mimarisi, sosyal olanakları, çevre şartları, konumu ve ya logosu gibi detaylara işaret etmesi ortak bir dil birliği açısından yararlı olacaktır. Her projede tahmini satış ofisi ziyaretçi sayısı, satış ofisinin yapılacağı arazinin konumu ve büyüklüğü binanın plan aşamasını şekillendiren unsurlardır. Plan çözümlemesi ve mimari kütlenin çalışılması ile beraber müşterilerin ziyaret edeceği binanın iç mimari konsept çalışmaları başlamaktadır. Projenin tasarım şekillendirmesinde gün ışığı ve bina kat yüksekliği önemli Aralık 2018, 42.Sayı

detaylardandır. Bina yüksekliğinin daire ölçeğinde olmaması minimum iki kat seviyesinde olması satış ofisi genel konseptini güçlendiren unsurlardır. Satış ofisi iç mekân detayları ise bizce bir kurgu üstünden oluşturulmalıdır ve bu kurgu mekanın her ayrı mahallinde kendini anlatabilmelidir. TASARIM SÜRECİNE BİR HİKAYEYLE BAŞLIYORUZ Arkiteam Mimarlık olarak çalıştığımız her satış ofisinde de bu doğrultuda, projenin konseptiyle örtüşen ve projeyi en doğru şekilde anlatabileceğimiz bir hikaye oluşturarak tasarım sürecine başlıyoruz. Projenin logosu, konumu, müşteri kitlesinin tarzı, sosyal yaşantısı veya bölgenin coğrafi koşulları bu hikayelerin çıkış noktasını oluşturabiliyor. SATIŞ OFİSLERİNE AYRILAN ÖNEM VE BÜTÇELER ARTTI Satış ofisi tasarım kimlikleri markalı konut sektörünün ilk çıkış sürecinden itibaren çok fazla değişime uğradı. Pazar payında satış ofislerinin ve örnek dairelerin öneminin fark edilmesiyle birlikte sektörde bu alana ayrılan bütçeler ve tasarım çizgileri de oldukça değişti ve gelişti. Bu değişim ve farklılaşma sürecinde mekânlarda tasarım çizgisi netleşti ve daha sıcak bir ruha sahip mekânlar tasarlanmaya başladı. Bu süreçte ziyaretçi sayısı ve mekânın büyüklüğüne göre, masa düzeni azalmaya veya bu düzen içinde satış bölümü veya masa düzeni olarak tanımlanan alanların


Karat 34 Satış Ofisi

etkisi zayıflamaya mekânın bütününde yardımcı bir tasarım objesi olarak düşünülmeye başlandı. Proje maketleri ise mekânın merkez noktasını işaret eden tasarım objesi olma özelliğini koruyor. Tasarladığımız her satış ofisinin bir tasarım dili olması ve mekânın bütününden bu dilin okunmasına önem veriyoruz. Çalıştığımız ofislerin bir ruhu olması bizim için olmazsa olmazlardandır. Deneyimlerimize göre alışılagelmiş satış ofisi konseptleri dışında, sıcak, konforlu, insanların kendilerini evlerinde hissettikleri gibi rahat bir ortam oluşturmak önemli bir nokta. Bu dil tabi ki daha önce bahsettiğimiz gibi; konum, proje ve sosyal yaşam şartları ile bütünleştiğinde en doğru etki yakalanmış olur. TASARIMDA BÜTÜNLÜK DUVARA ASILACAK BİR GÖRSELLE TAMAMLANAMAZ Projelerimizde mekânın büyüklüğü el verdiği sürece rahat oturma gruplarından oluşan, satış elemanı ve müşterinin daha yakın temasta olabileceği loca olarak tanımladığımız satış birimleri oluşturmaya çalışıyoruz. Yine masa düzleminde çalıştığımız ofislerde de mekânın genel konsepti içinde bu birimleri tasarım çizgimizle farklılaştırmaya özen gösteriyoruz. Bazen bir açı, bazen yarım bir separasyon veya yeşil bir alan bu bölümleri satış ofisi içerisinde işaretlediğimiz noktalara dönüştürüyor. Satış ofisi

içerisinde diğer önemli tasarım alanları ise giriş / danışma ve bekleme alanlarıdır. İlk günümüzden itibaren söylediğimiz gibi projenin ziyaretçilerine ‘Hoş geldiniz’ mesajını veren bu alanlar mekan içerisinde iyi çözümlenmeli, kullanılan malzemelerle ve konforuyla ziyaretçileri iyi hissettirmelidir. Bu alanlarda ziyaretçilerimiz iyi ağırlandığında satış ve maket alanları dediğimiz pazarlama alanlarına daha pozitif duygular içerisinde geçiyor. Bu nedenle buradaki metrekarelerin büyüklüğü, tasarımın bütünlüğünü ve projenin hikayesini bu alanlara yansıtmak projeyle ilgili ipuçları veren görseller, dijital ekranlar kullanmak önemli detaylardır. Satış ofisinde projenin görsellerini anlatan bir sunum yapılıyorsa, dijital veya basılı görseller şeklinde de olsa tasarımın izlerinin taşınması gerektiğini düşünüyoruz.

19

Sadece masalardan ve duvarlara asılmış proje görsellerinden oluşan bir satış ofisinin başarı göstereceğini düşünmüyoruz. Mekân içinde her noktada tasarımcının çalışması ve sunumların tasarımlarının da aynı incelikle işlenmesi gerekiyor. Genel olarak tüm mekânların ıslak hacimler, mutfak, çocuk oyun alanı, sinema odaları ve toplantı odaları gibi tüm birimlerin projenin kimliğini ve uygulama kalitesini yansıtan birimler olduğu göz önünde bulundurularak çözümlenmesi gerekiyor. Müşterilerimize sunduğumuz hayalin üç boyutlu hali yani maket alanı ise bizce satış ofislerinin merkezini oluşturuyor.

GENEL OLARAK TÜM MEKÂNLARIN ISLAK HACIMLER, MUTFAK, ÇOCUK OYUN ALANI, SINEMA ODALARI VE TOPLANTI ODALARI GIBI TÜM BIRIMLERIN PROJENIN KIMLIĞINI VE UYGULAMA KALITESINI YANSITAN BIRIMLER OLDUĞU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK ÇÖZÜMLENMESI GEREKIYOR. Zeytinburnu Satış Ofisi E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

geçiş koridorları veya alanları diye tanımladığımız mekânlarında satış ofisi içerisinde incelikle tasarlanması gerekiyor. Satış hikayesi bu mekânlarda da devam etmelidir. Müşteri bu çizgiyi, mekânın yaşanılırlığını ve estetiğini bu mahalde de hissetmeli, soğuk tanımlanmamış bir mekânda hikayesinden kopartılarak örnek dairelere yönlendirilmemelidir. Bu noktada örnek daire, oluşturulan hikayenin en önemli tamamlayıcı halkasıdır.

ÖRNEK DAİRE HİKAYEYİ TAMAMLAYAN EN ÖNEMLİ HALKADIR

SATIŞ OFİSİ TASARIMLARIMIZLA ULUSLARARASI ARENADA 6 ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜK

Satış ofisi içinde çözümlediğimiz veya satış ofisi ile bağlantılı binalarda çözümlediğimiz örnek daireler ise projenin müşteriye teslim edilecek olan kısmını anlattığı için satış ofisi tanımının içerisinde en önemli ve reel kısmı oluşturuyor. Müşteri örnek dairelerde projenin tüm iç mimari detaylarını ve malzeme seçimlerini göreceği için proje bütçesi , konumu ve hitap ettiği müşteri kitlesi tanımlaması açısından detaylıca çalışılması ve konuşulması gereken başka bir konuyu oluşturuyor. Örnek daire

Proje çeşitliliğinin çok fazla olduğu bu dönemde her satış ofisinde ayrı bir tasarım dili oluşturmak ve o projeye özgün bir çizgi yakalamak ise Arkiteam olarak bizim için en önemli kriterdir. Çalıştığımız her satış ofisinin cephe ve iç mekân tasarımında farklılık oluşturmaya büyük önem veriyoruz. Farklı bölgelerde farklı müşteri kitlelerine hitap ediyoruz ve bu anlamda tek bir dil üstünden konuşmayı doğru bulmuyoruz.

Tema Şehir Satış Ofisi

Merkez noktada bu fonksiyonun satış ofisi içinde devam eden tasarım çizgisi ile işaretlendirilmesi ve maket alanın doğru ışıklandırılması çok önemlidir. Mekânın genelinde doğal ışığın olması ve aydınlatma hesaplarının doğru çözülmesi ve estetiği de en az sabit ve hareketli mobilya çözümleri kadar önemlidir. Bina içinde doğru iklimlendirme yapılması da ziyaretçilerin konforu için dikkat edilmesi gereken detaylardandır.

20

MEKÂNIN GENELINDE DOĞAL IŞIĞIN OLMASI VE AYDINLATMA HESAPLARININ DOĞRU ÇÖZÜLMESI VE ESTETIĞI DE EN AZ SABIT VE HAREKETLI MOBILYA ÇÖZÜMLERI KADAR ÖNEMLIDIR.

Marmara 4 Satış Ofisi

Aralık 2018, 42.Sayı


Emlak Konut Satış Ofisi

21

Arıcılar Satış Ofisi

Carat 34 Satış Ofisi

Hayata geçirdiğimiz projelerden bunu örnekleyecek olursak; Konya‘da yaptığımız Temaşehir projesinde ünlü düşünürümüz Mevlana ve semazenlerden etkilenerek, İstanbul’da inşa edilen Karat 34 projesinde projenin logosundan yola çıkarak, Avrupa Konutları Yamanevler Projesinde ise binanın mimari formundan yola çıkarak farklı çizgiler oluşturmaya çalıştık. Bu farklı tasarım çizgilerimiz ise üçüncü yılımızda satış ofisi tasarımlarımızla bize uluslararası arenada altı ödül kazandırdı. Bu pozitif geri dönüşler de bize her satış ofisi için ayrı kurgulanmış ve her projede projenin hikayesine uygun bir tasarım dili oluşturmanın doğru olduğunu gösteriyor.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

22

SORU 3CEVAP

STUDIO VERTEBRA

Gencer Yalçın Kurucu Ortak / Baş Mimar

Dilşad Öktem Aslaner Kurucu Ortak / Yüksek Mimar

Bahar Yücel Kurucu Ortak / Yüksek Mimar

Efe Kağan Hızar Kurucu Ortak / İç Mimar

SATIŞ OFISLERI, PROJE ILE SON KULLANICI ARASINDAKI EN SOMUT BAĞ Satış ofisleri, proje ile son kullanıcı arasındaki en somut bağ olması nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. Kullanıcı, vadedilen kaliteyi ve konforu proje henüz inşa edilmediği için satış ofislerinde görmek istiyor. Bu aynı zamanda güven tesis etmek açısından da önemli bir nokta.

S

atış ofisi tasarımlarını, diğer proje tasarımlarına göre farklı kılan unsurlar nelerdir? Bir satış ofisi tasarımında yeni trendlerle birlikte üzerinde durulması gereken planlamalar ve tasarımlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Satış ofisleri, doğaları gereği kısa ömürlü yapılardır. Mimari bağlamdaki amacı; bulunduğu ortamda insanların dikkatini çekmek, insanları tasarımıyla etkileyip merak ettirmektir. Satış ofislerinin geçici yapılar olması, tasarımda uygulanabilecek esnekliği ve hayal gücünü de tetiklemektedir. Studio Vertebra olarak bir satış ofisi tasarlarken, yapının bulunduğu çevrede çekim etkisi yaratmasına ve yapıyı konut satın alma düşüncesiyle deneyimleyen bireyin bölgeyi ve mekânı aynı anda gözlemleyeAralık 2018, 42.Sayı

bilmesine dikkat ediyoruz. Böylelikle kullanıcı sadece konutu değil, aynı zamanda ikametgâhı da yaşayacaktır. Bir pazarlama yüzü ve algı oluşturan temel nokta olarak satış ofislerinin son tüketici üzerinde etkileri nelerdir? Bu projelerin son zamanlarda ön plana çıkmasını nasıl görüyorsunuz sektördeki kalite, pazarlama ve imaj gelişimine etkisi hakkında düşünceleriniz nelerdir? Satış ofisleri, proje ile son kullanıcı arasındaki en somut bağ olması nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. Kullanıcı, vadedilen kaliteyi ve konforu proje henüz inşa edilmediği için satış ofislerinde görmek istiyor. Bu aynı zamanda güven tesis etmek açısından da önemli bir nokta. Kullanıcı ihtiyaçlarından satış stratejilerine kadar birçok referanstan


Validebağ Konakları Satış Ofisi

23

SATIŞ OFISI TASARIMLARINDA AMAÇ HER ZAMAN MAKSIMUMU YAPMAK DEĞIL, PROJEDE HEDEFLENEN ALICI PROFILI VE ALIM GÜCÜ ILE SATIŞ OFISININ TASARIMI ARASINDA OPTIMUM BIR DENGE KURMAKTIR. beslenen satış ofisleri, bilinç düzeyi artan tüketicilerin ve rekabetin giderek arttığı sektörde sadece satışın bir parçası değil firmaların imaj göstergelerini de betimlemektedir. Satış ofisi tasarımlarında amaç her zaman maksimum yapmak değil, projede hedeflenen alıcı profili ve alım gücü ile satış ofisinin tasarımı arasında optimum bir denge kurmaktır. Bunun yanı sıra, yapılacak projenin bulunduğu bölge ile bağlamını kurmak ve bölgeye getireceği kaliteyi hayal ettirmek gibi bir işlevi de bulunmaktadır. Projeden kısmen bağımsız olan bu yapılar satış süreçleri tamamlandıktan sonra nasıl değerlendirilmekte, hangi fonksiyonlarda kullanılmaktalar? Projenin sürdürülebilirlik ayağında bu alanlar için geliştirdiğiniz çözümler var mıdır?

Çoğunlukla geçici yapılar olarak tasarlanan satış ofisleri; nispeten küçük ölçekli projelerde sonradan kaldırılabilecek bir sistemde tasarlanırken büyük ölçekli marka projelerde satış süreçlerinin ardından fonksiyon değişikliğine giderek projeye ait sosyal tesis, kafe restoran ya da idari yapı türünden varlığını sürdürebilmektedir. Bunun yanı sıra, bazı özel durumlarda inşaat süreçlerini etkilememek adına proje alanında değil, eğer imkân varsa yakında yer alan kamuya ait alanlarda tasarlanabilmektedir. Yapılan anlaşmaya bağlı şekilde de satış süreçlerinin tamamlanmasının ardından kamuya ait bir hizmet yapısı olarak varlığını sürdürebilmektedir.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

GÖNYE TASARIM Yelin Evcen, Gönül Ardal

SORU 3CEVAP

SATIŞ OFISLERI IÇIN EN KALICI TREND, ANA PROJENIN TARZINI YANSITMASIDIR...

24 24

Geçicilik satış ofislerinin doğasında var ama yine de ‘geçicilik’ faktörü tasarımlarımızın hiçbirine yansımıyor. Kullanım süresi içinde işlevini en iyi şekilde yerine getirecek şekilde, özenle tasarlanmış satış ofisleri talep edildiği için, tasarımlarımıza ana projenin konseptini en iyi şekilde aktarmaya çalışıyoruz. Satış ofisi tasarımlarını, diğer proje tasarımlarına göre farklı kılan unsurlar nelerdir? Bir satış ofisi tasarımında yeni trendlerle birlikte üzerinde durulması gereken planlamalar ve tasarımlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Geçicilik satış ofislerinin doğasında var ama yine de ‘geçicilik’ faktörü tasarımlarımızın hiçbirine yansımıyor. Kullanım süresi içinde işlevini en iyi şekilde yerine getirecek şekilde, özenle tasarlanmış satış ofisleri talep edildiği için, tasarımlarımıza ana projenin konseptini en iyi şekilde aktarmaya çalışıyoruz. Satış stratejileri değiştikçe, satış ofislerinin iç mekân düzenlemeleri de biçim değiştiriyor. Satış ofisleri için en kalıcı trend, ana projenin tarzını yansıtması olabilir. Onun dışında diğer her trend bu kısa ömürlü yapılar için geçici diyebiliriz. 8-10 yıl öncesine göre satış ofislerinde her anlamda büyük değişiklikler bulunuyor. Eskiden dizi dizi masalardan oluşan, soğuk ve ruhsuz mekânlarken son yıllardaki satış ofislerini yaşayan, canlı ve şık mekânlar olarak tanımlayabiliriz. Bu da rekabetin artması, müşterinin beklentisi ve gayrimenkul Aralık 2018, 42.Sayı

firmalarının farklılık arayışlarıyla gelen doğal bir değişim. Satış ofislerini, personelin ve müşterinin içinde bulunmaktan keyif alacağı, konforlu, rahat ve samimi mekânlar olarak aynı zamanda yatırımcı firmanın vizyonunu yansıtacak yenilikçi, tasarımı ön plana çıkartan ve güven verecek bir atmosfere sahip olmasını hedefleyerek tasarlıyoruz. Bir pazarlama yüzü ve algı oluşturan temel nokta olarak satış ofislerinin son tüketici üzerinde etkileri nelerdir? Bu projelerin son zamanlarda ön plana çıkmasını nasıl görüyorsunuz sektördeki kalite, pazarlama ve imaj gelişimine etkisi hakkında düşünceleriniz nelerdir? Satış ofislerinin yatırımcı firmanın vizyonunu ve ana projenin konseptini yansıtması, tasarımda dikkat edilmesi gereken kriterlerden. Ayrıca söz ve reklam gibi hayal gücüne dayalı anlatımlardan ziyade, satış ofisi içinde örnek daire bulunması, müşterinin mekânı görmesi ve yaşaması açısından önemli bir satış desteği sağlıyor. Son tüketici tarafından bakarsak satış ofisleri, konut arayışına girmiş kişiler için oldukça konforlu ve


SATIŞ OFISLERININ YATIRIMCI FIRMANIN VIZYONUNU VE ANA PROJENIN KONSEPTINI YANSITMASI, TASARIMDA DIKKAT EDILMESI GEREKEN KRITERLERDEN. AYRICA SÖZ VE REKLAM GIBI HAYAL GÜCÜNE DAYALI ANLATIMLARDAN ZIYADE, SATIŞ OFISI IÇINDE ÖRNEK DAIRE BULUNMASI, MÜŞTERININ MEKÂNI GÖRMESI VE YAŞAMASI AÇISINDAN ÖNEMLI BIR SATIŞ DESTEĞI SAĞLIYOR.

25 25

keyifli mekânlar oluyor. Belki haftalarca birçok proje gezmeleri gerektiğinden, ve her bir projede harcanılan zamanı düşünürsek bu konfor son tüketici için çok kıymetli. Satış, her şeyden çok psikolojik bir olgu ise, satış ofisi dizaynının müşteri üzerindeki etkisinin önemi azımsanmamalı. Satış ofisleri, hem projenin hem yatırımcı firmanın ön vitrini olmasından ötürü, tasarımda iddialı olması beklenen mekânlar oluyor. Bu da iç mimari olarak sektöre kaliteli ve estetik tasarıma sahip yeni mekânlar kazandırıyor diyebiliriz. Projeden kısmen bağımsız olan bu yapılar satış süreçleri tamamlandıktan sonra nasıl değerlendirilmekte, hangi fonksiyonlarda kullanılmaktalar? Projenin sürdürülebilirlik ayağında bu alanlar için geliştirdiğiniz çözümler var mıdır? Satış ofisleri planlanırken, bazen sonrasında o sitenin bir parçası olacak şekilde kalıcı ve kalıcı olacaksa genelde betonarme olarak yapılıyor. Sonrasında ticari alan, sosyal tesis ya da yönetim ofisine çevrilebiliyor. Bu durumda tabii kalıcı olan strüktür, cephe ve bazen mekanik tesisat olup iç mimari yeni fonksiyona göre yeniden düzenleniyor. Eğer böyle bir ihtiyaç yok ya da planlamaya uygun değilse çoğunlukla çelik yapılar oluyor ve zamanı dolunca kaldırılıyor. Komple çelik yapının yatırımcının yeni projesine taşındığı da olabiliyor.q E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

PROJE

NİDAPARK KÜÇÜKYALI SATIŞ OFİSİ

FERAH BIR MEKÂN HAYAL EDEREK YOLA ÇIKTIK... YOĞUN BİR ANAYOLUN HEMEN YANINDA KONUMLANAN NİDAPARK KÜÇÜKYALI SATIŞ OFİSİNDE, BETON GÖRÜNTÜDEN VE YOL GÜRÜLTÜSÜNDEN TAMAMEN UZAKLAŞTIĞINIZ, NEFES ALMANIZI SAĞLAYACAK, YOĞUN BİTKİLERİN ÖN PLANDA OLDUĞU FERAH BİR MEKÂN HAYAL EDİLEREK YOLA ÇIKILDI.

26

Y

oğun bir anayolun hemen yanında konumlanan satış ofisinde, beton görüntüden ve yol gürültüsünden tamamen uzaklaştığınız, nefes almanızı sağlayacak, yoğun bitkilerin ön planda olduğu ferah bir mekân hayal edilerek yola çıkıldı. İki cepheden de güneş ışığı alan ofiste, oluşturduğumuz peyzaj alanları ile birlikte malzemelerde doğal dokulara yer vermeye özen gösterdik. Zeminde açık renk mermer görünümlü seramikler kullanılırken duvarlarda dokulu boya ve açık toprak tonlarında duvar kağıtları kullanıldı. Satış birimlerine ayrı görüşme alanları oluşturularak aralarında bölücü kullanmak yerine yüksek bitkiler kullanarak birbirlerinden ayırdık. Böylelikle müşterilerin ağırlandığı mekanları üç tarafından bitkilerle çevreleyerek dış atmosferden uzak botanik, samimi mekânlar oluşturduk. Tavanlarda ise her satış birimine ayrı, neredeyse mekân büyüklüğünde aydınlatma şapkaları tasarlayıp tavandan sarkıtarak ikonik ve vurucu bir etki yaratmayı hedefledik. Aralık 2018, 42.Sayı


27

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


DOSYA PROJE SATIŞ OFİSLERİ

RSG İÇ MİMARLIK R. Semih Güven, Didem Güven

SORU 3CEVAP

SATIŞ OFISLERI DAVETKÂR VE SAMIMI BIR ATMOSFER ALGISIYLA TASARLANMALIDIR

28

Kullanıcıların ve çalışanların konforunun ön planda tutulduğu, davetkâr ve samimi bir atmosfer algısıyla müşteriye daha özenli bir hizmet anlayışı sunduğu için daha nitelikli bir pazarlama alanı oluşturmaktadır. Satış ofisi tasarımlarını, diğer proje tasarımlarına göre farklı kılan unsurlar nelerdir? Bir satış ofisi tasarımında yeni trendlerle birlikte üzerinde durulması gereken planlamalar ve tasarımlar hakkında bilgi verebilir misiniz? Müşterilerin memnuniyetini hedefleyen, projeleri öne çıkaran unsurların tanıtılması amacıyla kurgulanan satış ofisleri, kullanıcı odaklı, tanıtılan projeleriyle tutarlı ve bütünlük ilişkisi içinde olan, bazen de yer aldığı kentin mimari özelliklerini yansıtan, barındırdığı işlevlere göre şekillenen, seçilen renk, malzeme ve doku algısıyla dikkat çekici özellikler kazanarak, projeye göre öznel, etkileyici, işlevsel tasarım kriterlerinin dikkate alındığı mekânlar olmalıdır. Bir pazarlama yüzü ve algı oluşturan temel nokta olarak satış ofislerinin son tüketici üzerinde etkileri nelerdir? Bu projelerin son zamanlarda ön plana çıkmasını nasıl görüyorsunuz sektördeki kalite, pazarlama ve imaj gelişimine etkisi hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Aralık 2018, 42.Sayı

Projelerin özelliklerinin tanıtılması, müşteriyi memnun edebilmek ve etkileyebilmek açısından projelerin büyük bir parçası olarak günümüzde satış ofisleri önemli bir yer almıştır. Kullanıcıların ve çalışanların konforunun ön planda tutulduğu, davetkâr ve samimi bir atmosfer algısıyla müşteriye daha özenli bir hizmet anlayışı sunduğu için daha nitelikli bir pazarlama alanı oluşturmaktadır. Projeden kısmen bağımsız olan bu yapılar satış süreçleri tamamlandıktan sonra nasıl değerlendirilmekte, hangi fonksiyonlarda kullanılmaktalar? Projenin sürdürülebilirlik ayağında bu alanlar için geliştirdiğiniz çözümler var mıdır? İnşaat sektöründe yer alan bu yapılar, proje bazında işlevini tamamladıktan sonra, konteyner gibi taşınabilir şekilde düşünülenleri daha sonra başka bir projede aynı amaçla kullanılabilmesi hedeflenmektedir. Taşınamaz şekilde projeye özgü tasarlanan yapılar ise, belediyenin kamusal alanları olarak yeniden değerlendirilmektedir.q


PROJE

YENİTEPE KADIKÖY PROJESİ

29

ERİŞİLEBİLİR LÜKSÜN YANSIDIĞI SATIŞ OFİSİ PROJENİN VE DAİRELERİN KONSEPTİ ERİŞİLEBİLİR LÜKS BİR YAŞAM OLDUĞUNDAN; AYNI DETAYLARA SATIŞ OFİSİNDE DE DİKKAT EDİLDİ. Nuhoğlu firmasının Kadıköy’de ‘’YENİTEPE KADIKÖY’’ ismi ile yapımı devam eden projeleri için aynı alanda ilgili satış ofisinin iç mimari projelerini gerçekleştirdik. Projenin yuvarlak formundaki cephe çizgilerini içeri yansıttığımız projemizde; lobi, bekleme, çocuk oyun alanı ve maketin de bulunduğu ana satış alanı bulunmaktadır. Bekleme alanı ile ve çocuk oyunu camlı bölme ile entegre edilerek, ailelerin rahat etmesini hedefledik. Makete rahat erişim sağlamak için, satış grubuna ait çalışma gruplarını dairesel bir açık alanda topladık. Bir köşesinde ise satış müdürünün özel görüşmelerini yapabileceği ve tüm satış ekibini kontrol edebileceği odasını konumlandırdık.

Satış müdürünün odası ses geçirmezliği sağlamak üzere, tam kapalı iken; diğer satış ofislerini ‘’sıcak satış’’a imkân verebilecek şekilde açık bir sistem ve bölücülerle organize ettik. Projenin ve dairelerin konsepti erişilebilir lüks bir yaşam olduğundan; aynı detaylara satış ofisinde de dikkat edildi. Bu sebeple, zeminde yüksek trafiğe uygun ve leke tutmayan parlak seramikler tercih ettik. Duvar yüzerlerinde ise, mermer, deri ve bronz kaplamayı tamamlayıcı olarak kullandık. Ağırlıklı olarak mobilyalar özel üretim olarak bu projeye sağlanmıştır.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ



İllüstrasyon: Ezgi Beyazıt *Mimar röportajları ofis ismine göre alfabetik sıralanmıştır.


32

DİLEKCİ ARCHITECTS

DURMUŞ DİLEKCİ

Aralık 2018, 42.Sayı


Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

HER FORMUN BİR DİLİ VARDIR DİLEKCİ Architects için formların, kavramları destekleyici en önemli enstrümanlardan birisi olduğunu düşünüyoruz. Her formun bir dili vardır. Tek bir nesne küp, silindir veya küre şeklini alabilir. Ancak biz biçimin arkasında insan belleği ile kurduğu sözsüz dilin yarattığı anlamlarla ilgiliyiz. 33

Durmuş Dilekci olarak ve DİLEKCİ ARCHITECTS kurucusu olarak sizi tanımak, mimari olarak vizyonunuzu ve değerlerinizi öğrenmek isteriz. Mimarlık eğitimim sonrası, 1994 yılında Gökhan Avcıoğlu ile birlikte çalışmaya başladım. 1999 yılı itibariyle birlikte GAD mimarlık oluşumunu kurduk. 2003 yılında yollarımızı ayırarak Emir Uras ile birlikte Uras x Dilekci mimarlığı kurdum. 2014 yılı itibariyle aynı şirket, isim değişikliğiyle DİLEKCİ ARCHITECTS olarak mimarlık hayatına devam etmektedir. Mimarlık kariyerimde geçen 24 yıl boyunca farklı ölçek ve konuda birçok proje ortaya çıkarttım. Kazanılmış tecrübeleri geliştirerek, yeni keşiflere, meraklara adım atmaya çalışıyoruz diyebiliriz. Bugüne ait fikirlerden beslenen, odağında her zaman nitelikli proje üretmek olan, samimi, iyi niyetli, emek harcanmış bir ofisiz. Az ve nitelikli üretmeyi değerli buluyorum, sindirilmiş ve hazmedilmiş... Mimarlık, şimdiye kadar olmadığı kadar dinamik bir düzlemde ilerliyor. Mimari, malzemelerle vücut bulur ancak gerçekte insanla, toplumla, kentle kurduğu dil, daha çok hafızayla ilgilidir, geleceğe ve geçmişe dair fikrin bir parçasını içeren…Ben kurulan bu iletişimi önemsiyorum. DİLEKCİ ARCHITECTS’in odağında da bu var… Mimarlığı profesyonel iş hayatının yanı sıra akademisyenlik tarafında da tecrübe etmiş birisi olarak, bu farklı ekollerin mimarinizde ne gibi etkilerini yaşadınız?

Ben akademinin araştırmacı dünyası ile mimarlığın aktif hayatının ortalarında bir yerde hareket ediyorum. Bu süreç, benim için karşılıklı bir beslenme süreci. Bana göre 2000’li yıllara kadar mimaride ekollerden veya kavramlardan bahsetmek daha mümkündü. Bugün için ekol üzerinden kendimizi tariflemem zor gözüküyor. Teknolojide, bilimde, psikoloji gibi alanlarda günün potansiyellerini kullanmaya çalışıyoruz diyebilirim. Bunların yanında DİLEKCİ Architects olarak bir tasarım çalışmasına olanak sağlayacak veya sınırlayacak olan tasarım kaynaklarını inceleriz. Buradaki konu, en temel kavramları, en kendine özgü hali ve alışılageldik vasıtaları, çalışma prensipleri ile bir bütün haline gelmiş olan mimarlık öğretilerini eleştirel bir şekilde yansıtmaktır. Amaç 20. Yüzyılda görülen mimari çeşitliliğin farklı uzantılarını bilinçli bir şekilde göstermek, özellikle de son 20 yılda elde edilen kavramsal, biçimsel ve ölçülü çeşitliliklerin önemli derecede ilerlemesini sağlam temellere oturtmaktır. Biz mimariye bakışımızda bunu kavramsal, biçimsel ve araç-yöntem boyutlarında ele alıyoruz. Aynı zamanda biçim-form kurgusunun DİLEKCİ Architects için, kavramları destekleyici en önemli enstrümanlardan birisi olduğunu düşünüyoruz. Her formun bir dili vardır. Tek bir nesne küp, silindir veya küre şeklini alabilir. Ancak biz biçimin arkasında insan belleği ile kurduğu sözsüz dilin yarattığı anlamlarla ilgiliyiz. İnsan hayatı boyunca çevresinde gördüğü formlar-biçimler üzerinden hayatı anlamlandırır ve ona ifade edilmesi güç bir dil yükler. Bunlar kolektif bellekte yer etmiş hislerdir. Biz herkes için farklı şeyler anlatabilecek potansiyele sahip bu dil ile doğrudan ilgiliyiz. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


Fotoğraf: Özgür Arı

GÖRSEL Folkart Blu

DAHA IYIYE ULAŞABILECEĞIMIZE INANDIĞIMIZ BIR NOKTADA, ÖNÜMÜZDEKI KOŞULLARI ZORLAMAMIZ GEREKTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM.

34

Türkiye’ deki mimarlık eğitimini nasıl buluyorsunuz? Evrensel olarak bunu değerlendirmenizi istersek; mimariyi hem eğitim anlamında hem de bir iş disiplini olarak geldiğimiz nokta ile olmamız gereken yer arasında hangi konumda buluyorsunuz? Mimari eğitimde; soru sormayı bilmek, doğru cevaba ulaşabilmek için önemli bir başlangıçtır. Günümüzde birçok konuyla ilgili sorularımız var… Mimaride ilk önce durumu net olarak ortaya koymalısın... Mimarlık öğretisi, verilen bir problemi ve o problemle ilgili potansiyel olasılıkları değerlendirir ve mimar bu sorulara cevaplar arar. Bununla birlikte, üniversitede eleştirel ve entellektüel bir arka plan vermeye çalışıyorum. Mimariyi konuşabilmek için önce hayatı konuşmak gerekiyor. Dünyanın nereye gittiğini, sosyal olguları, küresel modelleri, tepkileri... Okuldaki; felsefe, bilim, mühendislik, üretim ve tarih gibi ders veren farklı disiplinlerden faydalanmalarını değerli buluyorum. Tüm bunlardan sonra öğrencilerin, kendi eleştirel ve entellektüel kapasitelerini oluşturacak yolu bulabileceklerini düşünüyorum. Bu eğitim süreci; benim için bir bakıma, günlük hayatında, üzerinde durup Aralık 2018, 42.Sayı

düşünemediğin, üstüne konuşmak için vakit bulamadığın, her zaman bir 3. seçeneğin varlığını hatırlatan fırsatlar dönemi… besleyen, geliştiren ve hep genç tutan… Mimarlığın tasarım süreci içinde bilgisayar yazılımlarının kullanımlarının getirdiği en önemli açılım disiplinler arası çalışma zorunluluğudur. Bunu iki karede ele alabiliriz. Birinci örnek olarak, özellikle taşıyıcı sistem ve mimari estetiğin tutarlı birlikteliği ile oluşturulmuş projelerde yapıyı oluşturan yapı elemanları artık parçalanamaz. Taşıyıcı eleman, cephe, döşeme, duvar gibi konvansiyonel yapı elemanları bütünleşmiş olarak ortaya çıkar. İkincisinde ise modernite tanımı içinde rasyonel olarak ele alınabilecek yapıların, artık F2F (File to Factory) yaklaşımı ile projelendirilmesi olarak görülür. Her iki yaklaşıma baklıdığında İnfrastrüktür sistem doğrudan tasarımın bir parçası haline gelmektedir. Bu da önümüzdeki dönemde ünivesitelerin, mimarlık ve mühendislik eğitimlerini gözden geçirmeleri anlamına gelmektedir. Mimarlığın sürdürülebilir ve ekoloji boyutuyla ilgili görüşlerinizi ve çalışmalarınızdaki pratiğini öğrenebilir miyiz? Yeşil sertifika sistemlerini bu anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sürdürülebilirlik üzerine düşünmek -içeriği hayli kabarık da olsa- bizim için çok çekici ve cazip bir konu hatta biraz da tahrik edici. tasarım sürecine doğrudan veya dolaylı katılan tüm tasarımcılar için de durum böyledir. Tüm projelerimizi yeşil yapı prensiplerine uygun olarak tasarlamaya çalışıyoruz. Ama bunun yanında son dönemde konuları sebebiyle diğer projelerimden farklılaşan Anaokulu ve Yaşlılar için yaşam köyü projemden bahsedebilirim. Bahriye Üçok Anaokulu projesi LEED Platin sertifikası alarak önemli bir belgelemeye sahip oldu. Dünyada en güzel 10 okul arasına girdi. WAF, German Design Award gibi önemli yarışmalarda ödüller aldı. Daha iyiye ulaşabileceğimize inandığımız bir noktada, önümüzdeki koşulları zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. Sosyal bir amaç olarak mahalle okulu ve sürdürülebilir olma niyetiyle yola çıkmak da tek başına yeterli bir neden. Yakın çevrede yaşayan anaokulu öğrencilerinin yürüyerek gelecekleri bir semt okulu... Türkiye’de modern eğitim olanakları ile donatılmış mahalle anaokullarından bahsetmek çok zor... Ya mevcut ilkokulların zemin katlarına sıkışmış ya da mahalle aralarında kalmış niteliksiz yapılar içindeler. Diğer projem ise Bahriye Üçok anaokulu’ na göre insan ömrünün son dönemi için hazırlanmış bir proje. Yaşlılıkta daha çok sosyalleşmeye ihtiyaç duyarız. Maalesef geleneksel aile yapısının sonucu olarak, yaşlılarımız, çocukların yanında yalnızlaşmış ve kopuk yaşamlar sürmekte. Bu sosyal olgunun, üzerinde düşünülmeye değer bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu dönemi üretken, paylaşımcı bir hale getirmek için, farklı meslek ve yaşa sahip bir demografi üzerine geliştirilmiş bir proje. Benim için bu projeyi özel yapan, bir kuruluş felsefesine sahip, üretken, paylaşımcı,


SÜRDÜRÜLEBILIRLIK KAVRAMI SADECE IKLIM, YER GIBI KRITERLERDEN OLUŞMAMAKTA. TÜKETECEĞIN KADAR ÜRETMEK, ÇEVRENLE ILIŞKI KURMAK, HATTA EĞITMEK VE GELIŞTIRMEK…

sürdürülebilir, ekolojik, sosyal bir yaşam modeli önermesidir. Bu modelin Daru’l Aceze gibi vakıfların, insan hayatınının bu döneminin üretken bir döneme dönüştürülmesine ilişkin adımlar atmasına da örnek teşkil etmesini umuyorum. Daha ötesi, önümüzdeki dönemlerde yatırım projelerinin konusu haline geleceğine de eminim. Bu projeyi değerli kılan diğer bir konu ise, lise mezunlarından oluşan yaklaşık 100 kişilik heterojen bir sosyal grubun, gerçek anlamda kooperatif oluşturması. Benim için değerli kılan üçüncü bir konu ise, kullanıcısı belli olmayan yatırım projeleri ile karşılaştırıldığında, ihtiyaç programına sahip, kullanıcısı belli, endişeleri olan bir müşterinin (hem de 100 kişilik bir müşterinin) projesi olması…

GÖRSEL Bahriye Üçok Anaokulu

yerleşim birimleri için bir öncü olması beklenmektedir.

Sadece daha iyiye ulaşmak ve rol model olma çabası.

Sürdürülebilirlik kavramı Seferihisar projemden de anlaşılacağı üzere sadece iklim, yer gibi kriterlerden oluşmamakta. Tüketeceğin kadar üretmek, çevrenle ilişki kurmak, hatta eğitmek ve geliştirmek… Yaşlılık dönemini üretken bir döneme dönüştürmek. Tüm bunlar sürdürülebilirlik kavramının içini dolduruyor. Sertifikalar ve etiketler yok. Bir yaşam modeli var. Bunun dışında anaokulu projem de, taşımalı eğitime bir alternatif olarak, okulun yakın çevresindeki mahalle çocuklarını hedeflemekte ayrıca sürdürülebilirlik farkındalığı, anaokulu eğitiminin bir parçası haline de getirilecek. Bu hedefin varlığını bir kamu projesi için değerli buluyorum. İçinde pazarlama benzeri endişeler barındırmıyor.

Yanında madalyaları takılı yatırım projelerine göre, sessiz ve iyi niyetli bu tip projeler gerçekten beni çok mutlu ediyor ve iyi hissettiriyor. Sizin için malzeme nedir? Yapı sektöründeki inovasyonları ve özellikle yeşil sertifikalı ürünler beklenen karşılığı buluyor mu?

35

Malzemenin bana hissettirdikleri ile ilgiliyim. Sayılamayan, ölçülemeyen, tanımlanamayan ifadeler bütünü, ironi olarak mimari ürünün gerçek ifadesini oluşturur. Örneğin yapıların geceleri daha çok kullanıldığı dikkate alındığında ve kent silüetlerini etkilediği düşünüldüğünde

Böyle bir yerleşim yeri kavramı “yazlık ev” ya da “ikinci konut” gibi bilindik ve sık rastlanan oluşumlardan tamamen farklı özellikler taşımakta. Köy, esas olarak 12 ay boyunca orada yaşanacak biçimde planlanacaktır. Bu nedenle köyün, kurulacağı yöredeki çevre yerleşim birimlerinden yalıtılmış olmaması, köyün ve köy sakinlerinin yöre halkı ile etkileşim içinde olması istenmektedir. Köy halkı farklı mesleki deneyimlere sahip kişilerden oluşmakta. Çevre halkın eğitimi de, bu “köy modeli”nin çevresini olumlu yönde etkilemesi açısından çok önemli… Bu proje hayata yeni bir bakış açısıyla, üretken paylaşımcı bir modeli önerirken çevreye verdikleri önem, enerji planlaması, suyun ve diğer kaynakların kullanımı, doğa ile etkileşimleri ile benzeri hususlarda gerek yöreye, gerekse ileride kurulacak benzeri

GÖRSEL 3. Bahar Yaşam Projesi E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


GÖRSEL Buyaka

HIÇBIR ŞEKILDE MIMARI YAPIYI KENTIN DINAMIKLERINDEN, INFRA-STRÜKTÜRLERINDEN BAĞIMSIZ BIR ŞEKILDE ELE ALAMAYIZ. YOKSA SADECE ÇIZELIM, ARKAMIZA YASLANALIM VE SEYREDELIM...

36

gece faktörü mimarinin bir parçası haline gelmektedir. Veya gece gibi illüzyon, azaltırken algıda çoğaltma, suyun ifade olarak kullanımı, yansıtırken yok etme, saydamlık, gösterirken peçeleme, ışık, gölge, doluluk boşluk, renk, malzemenin farklı ifade potansiyellerinin açığa çıkartılması, dönüştürme üzerine çok kafa yorduğumuz kavramlar. Global ve bölgesel ekonomik sorunlar, iklim değişikliği, güncel kent politikaları ve her gün esneyen imar planlarını göz önüne aldığınızda yaşanabilir kentlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Daha iyi bir kent, daha iyi bir dünya için ne gibi yenilikçi çözümlere ihtiyaç vardır? Hiçbir şekilde mimari yapıyı kentin dinamiklerinden, infra-strüktürlerinden bağımsız bir şekilde ele alamayız. Yoksa sadece çizelim, arkamıza yaslanalım ve seyredelim. Sürdürülebilirlik, şehirlerin Aralık 2018, 42.Sayı

doğal yapılarından ayrıştırılamaz. Politik kent planlamasına etki edecek sosyal eşitlikçi dağılım, yoğun ulaşım sistemi veya yakın erişimli çalışma alanları stratejilerinden de ayrıştırılamaz. Kentlerimiz çevre yolları ile daha çok yeşil alanı terk etmekte, ticari ve yerleşim alanları arasındaki donatımsal kopukluk giderek artmakta, daha da fazla yol daha da fazla tüketim olarak problemin bir parçasını oluşturmakta. “Sürdürülebilirlik” politik çevrenin, kent planlama sistemine yaklaşımını belirleyen anahtar kavram olarak; ekonomik, çevresel ve toplumsal gereksinmelerin, gelecek kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden karşılanmasını hedefleyen bir dünya görüşü olmalıdır. Kentsel sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda, kentin kaynak kullanımının ve katı atıklarının azalması, yaşanılabilirliğinin ise artması hedefine odaklanan bir yerleşim düşüncesi egemendir.

“Yaşanılabilirlik” ise anlam olarak çoklu bir kavramdır; dünyanın bir yerinde yaşanılabilir olarak nitelenebilen bir yaşam çevresi, bir başka yerinde bu şekilde algılanmayabilir. Kentsel yaşanılabilirliğin anlamı yere, zamana, değerlendirmenin amacına ve değerlendirmeyi yapanın değer sistemlerine göre değişir. Ne var ki, yaşanılabilirlik kavramı yine de tüm durumlarda gücünü korumakta ve farklı paydaş gruplarının ortak kamusal politika hedefi olabilmektedir. “Yaşanılabilir kent” kavramı Platon’dan beri bazı nüfus ve büyüklük ile, Yunan uygarlığı döneminde ise kent halkının tümünün yüz yüze gelebildiği etkin bir katılımla kenti yönetebilmesi ile ilişkilendirilmiştir. Yaşanılabilirliğin çağımızdaki anlamı ise genellikle sağlık, iş olanakları, gelir durumu, iyi konut alanları, okullar, alışveriş ve eğlence etkinlikleri, erişilebilirlik, kamusal mekânlar ve topluluk kavramları ile eşleşmektedir.q


TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK PORSELEN SERAMİĞİ; KALESINTERFLEx

ANCAK ONUNLA BOY ÖLÇÜŞÜR

120x360 Teknoloji ve inovasyonun eseri olan, Türkiye’nin en büyük porselen seramiği Kalesinterflex; üstün boyutu, esnek yapısı ve ince formuyla özgün mimariler için sınırsız özgürlükler sunuyor. kale.com.tr


38

METEX DESIGN GROUP

SİNAN KAFADAR

Aralık 2018, 42.Sayı


Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

ÜRÜNLERİN ÇEVRE İLE İLİŞKİSİNİ DEĞERLENDİRİYORUZ Neredeyse hepimizde asgari düzeyde bir çevre hassasiyeti oluşmuş durumda, bu konuya duyarsız bir tasarımcının da olması pek mümkün değil sanırım. Bir takım materyaller bize sunuluyor, bizler de seçim yaparken elbette o ürünün çevre ile arasındaki ilişkiyi değerlendiriyoruz.

Ulusal ve uluslararası birçok başarıya imza atmış Metex Design’ın kuruluş sürecini, gelişimini ve şu anki çalışma kapasitesini anlatabilir misiniz?

Yani yapmış olduğumuz tasarımın o binaya, o işletmeciye uygun olması bizim birinci önceliğimizdir. Ekip olarak bu konunun çok önemli olduğuna inanıyoruz.

Metex Design Group, aslen ortağım Cavit Sarıoğlu tarafından 1980’lerde kurulmuş bir mimarlık ofisi. Ben Metex’e 1990 yılında dahil oldum. Biz mimari ve iç mimari projeler yapan bir tasarım ofisiyiz. Ağırlıklı olarak da beş yıldızlı otel projelerinin üzerinde çalışıyoruz. Bunların mimari ve iç mimari projeleriyle ilgiliyiz. Diğer bir konumuz da alışveriş merkezleri, konut projeleri, eğitim yapıları, sağlık kuruluşları, ofis binaları, bankacılık yapıları. Bu tür konularda da çok sayıda proje hayata geçirdik.

2000 yılından sonra kentsel dönüşüm yasası gündeme geldi ve 2010 yılından sonra ise Türkiye’de yapı ve inşaat sektörü farklı bir boyuta geçti. İnşaat piyasasının hızla büyüdüğü bu dönemlerden günümüze Türkiye’deki bu değişimi ve yönelimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Metex Design olarak mimariye yaklaşımınızı ve tasarım felsefeleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Metex Design Group olarak üstlendiğimiz projelerde yaptığımız tasarımın kullanıcısıyla ve binayla uyumlu olmasına dikkat ederiz. Bizim en çok dikkat ettiğimiz konu budur. Binayı işletecek olan işletme markasıyla, otel zinciriyle veya binanın mimari tarzıyla uyumlu olmasına özen gösteririz.

İnşaat sektöründe gerçekten de ciddi bir büyüme yaşandı. Bundan belki 15 yıl öncesiyle karşılaştırırsak bugün mimar eliyle yapılmış konut projelerinde müthiş bir artışın söz konusu olduğu söylenebilir. Çünkü projelerin toplam bütçeleri arttığı için yatırımcının olaya bakış açısı da değişti doğal olarak. Yatırımcı artık yüksek bir bedel ödeyerek iyi bir mimarla çalışmanın kendisine sağlayacağı kazancı anladı. Ürününü pazarlarken mimarla çalışmış olmanın çok büyük artılar getireceğini, maddi ve estetik etkisi açısından bir fark olacağını artık herkes anladı. Bu sebeple iyi projenin iyi satış ve iyi gelir getirdiğini yatırımcının anlamış olduğu görülüyor. Bu durum yatırımcı açısından bu şekilde bir etki yaratırken, E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

39


40

GÖRSELLER Meydan İstanbul

BIZIM MIMARI VE IÇ MIMARI OLARAK IÇINDE OLDUĞUMUZ BIRÇOK PROJE SERTIFIKALARI ALABILECEK DÜZEYDE. ASLINDA BÜYÜK BIR ZINCIRIN ILK HALKASINDAN BAHSEDIYORUZ.

mimarlar için de etkileri oldu tabii. Yaşanan gelişmelerle bizler de vasıflı proje yapma imkânına daha fazla kavuşmuş olduk. Mimarlığın sürdürülebilir ve ekolojik boyutuyla ilgili görüşlerinizi ve çalışmalarınızdaki pratiğini öğrenebilir miyiz? Yeşil sertifika sistemlerini bu anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyanın tükenmek üzere olan kaynaklarını unutmamamız ve sürdürülebilir bina tasarlamanın yani yeşil binalar yapmanın, geri dönüşümlü malzeme kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Neredeyse hepimizde asgari düzeyde bir çevre hassasiyeti oluşmuş durumda, bu konuya duyarsız bir tasarımcının da olması pek mümkün değil sanırım. Bir takım materyaller bize sunuluyor, bizler de seçim yaparken elbette o ürünün çevre ile arasındaki ilişkiyi değerlendiriyoruz. Bir tasarımcı olarak yerli ve yabancı malzemeleri elimize aldığımızda sürdürülebilirlik konusunda bir endişe duyulmuş mu, duyulmamış mı hissediyorsunuz. Zaten hissettiğiniz durum sizin o ürüne yakınlaşmanızı sağlıyor Malzeme seçerken sanki kafamda birileri

Aralık 2018, 42.Sayı


bu malzemeyi kullan yada kullanma diyor... Bu bir hissiyat. Malzemeye dokunduğumda bir endişe taşımış mı, taşımamış mı hissediyorum. Taşıdığını hissedersem o malzemeye daha yakın duruyorum. Bizim mimari ve iç mimari olarak içinde olduğumuz birçok proje bu sertifikaları alabilecek düzeyde. Aslında büyük bir zincirin ilk halkasından bahsediyoruz. Belki bir süre sonra bu sertifikalara sahip olan işletmelere bir takım avantajlar da sağlanacak, örneğin sigorta primi daha düşük olacak ya da emlak vergisi daha düşük olacak. Örneğin, biz otel ve hastane projelerini gerçekleştirirken malzemeleri elemek zorundayız. O kadar çok malzeme var ki bunlar arasından en doğru olanı bulmak zorundayız. Sizin için malzeme nedir? Yapı sektöründeki inovasyonları ve özellikle yeşil sertifikalı ürünler beklenen karşılığı buluyor mu? Hızla gelişen teknoloji ve ona karşın en ekolojik, en sade ve en doğadan çıktığı haliyle kullanılabilecek malzemeler... Bu iki durum arasında dümdüz bir bağlantı yok aslında. İşin içine teknoloji girdikçe illaki doğal olana müdahale başlıyor. Başka türlü kaygılar işin içine giriyor. Kullanışlı olsun, uzun ömürlü olsun...Benim için malzeme bu anlama geliyor. Malzemeye yakınlığımı ise dokunduğumda verdiği his ve tasarım süreci belirliyor. Çoğunlukla ise mermer ve taş benim kullanmaktan keyif aldığım malzemeler. Mermere ve taşa kaynağında ulaşana kadar olan süreçten bahsetmiyorum ancak kullanımını ve ömrünü tamamladıktan sonraki sürecini değerlendirdiğimde bu malzemelerin ekolojik olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu malzeme kaynağında da taştı, alıp bir yerde uyguladığınızda da taş... Taş ve mermerin yanı sıra, projelerimizin gereksinimlerine göre sürdürülebilir ve doğal hammadeler içeren farklı zemin sistemlerine de yer veriyoruz. Yaptığımız yapılarda enerji kontrolü açısından, ısıtmanın, soğutmanın güneş kontrolünün elektronik bir sistemle yapılmasını olabildiğince projelerimizde uygulamaya çalışıyoruz. Maliyet faktörünü maalesef her projemizde insanlara ikna edemiyoruz, beklenen karşılığı bulamadağı oluyor .

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE GERÇEKTEN DE CIDDI BIR BÜYÜME YAŞANDI. BUNDAN BELKI 15 YIL ÖNCESIYLE KARŞILAŞTIRIRSAK BUGÜN MIMAR ELIYLE YAPILMIŞ KONUT PROJELERINDE MÜTHIŞ BIR ARTIŞIN SÖZ KONUSU OLDUĞU SÖYLENEBILIR.

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

41


GÖRSELLER Acıbadem Altunizade Hastanesi

YAPTIĞIMIZ YAPILARDA ENERJI KONTROLÜ AÇISINDAN, ISITMANIN, SOĞUTMANIN GÜNEŞ KONTROLÜNÜN ELEKTRONIK BIR SISTEMLE YAPILMASINI OLABILDIĞINCE PROJELERIMIZDE UYGULAMAYA ÇALIŞIYORUZ.

42

Yaşanabilir bir dünya ve yaşanabilir kentler için mimarinin sunacağı yenilikçi çözümler olacak mı?

Metex Design Mimarlık ofisi tarafından gerçekleştirilen Acıbadem Altunizade Hastanesi projesinde Forbo Flooring’in %100 yeşil enerji ile üretilen, sürdürülebilir ürünleri tercih edildi. Hastanenin Kemik İliği Transplantasyonu bölümünde, yapısındaki gümüş iyonlarla antibakteriyelliği sağlayan Sarlon Sparkling serisi uygulanırken, koridor ve hasta odalarında ise klasik hijyenik zemin anlayışının ötesinde bir tasarım sunan Eternal serisi kullanıldı. Ayrıca, kafeterya

Aralık 2018, 42.Sayı

bölümünde, Allura Wood lüks vinil zemin çözümleri ile yüksek trafiğe dayanıklılığı ve bakım kolaylığı ile ahşap sıcaklığı yakalandı. Forbo Flooring’in Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde kullanılan heterojen vinil ve lüks vinil koleksiyonu %50’nin üzerinde doğal kaynaklardan elde edilmiş malzeme içerir; enerji geri kazanımı ile %100 yenilenebilir özelliğe sahiptir.

Açıkcası bu konuda , mimarlık olgusunun ekoloji ile ters düştüğü yönler olduğunu düşünüyorum. Planladığınız herşey çok iyi niyetli olabilir ancak; işe önce binanın yapılacağı arazinin talan edilerek başlandığı bir süreçten başlıyoruz. Örneğin biz müşterilerimize temel için kazılan alandan çıkan toprağı hafriyatçıya bırakmamalarını öneriyoruz. Özellikle hiç inşaat yapılmamış bir arsanın yüzeyden 50 cm derinliğe kadar olan bölümü çok değerli bir toprak içeriyor. Bu toprak bir yerde muhafaza edilerek saklanabilirse inşaat bittiği zaman peyzaj alanlarında kullanılabiliyor. Eğer bu toprağı kaybedersek daha sonra para ödeyerek yeniden almak zorunda kalıyoruz. Maalesef ki bizim işimiz doğası gereği çevreyi tahriple başlıyor. Hafriyat toprağından şantiyenin organizasyonuna kadar... Sadece binanın bulunduğu alan değil onun çevresi de inşaat faaliyetlerinden etkileniyor. Bu nedenle mimarlığın ekolojik boyutunu gözardı ederek mimarlık yapmak mümkün değil. Yenilikçi çözümler başlangıç noktasında düşünülebilir.q



44

SABRİ PAŞAYİĞİT ARCH.

SABRİ PAŞAYİĞİT

Aralık 2018, 42.Sayı

KEREM YAZGAN


Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

ÇEVRE - İNSAN DENGESİ ÇOK ÖNEMLİ Tasarım anlayışımız “Yaşanabilir mekânlar yaratmak”. Bunu sağlarken ilk dikkat ettiğimiz konular, yapının çevre ile uyumu ve doğal yaşama minimum düzeyde müdahale etmesi. Bir tasarım çıkartabilmek ve yapıların insanları ezmemesi bizim için önemli. Bunu yaparken çevre ile insan arasındaki dengeyi de doğru kurmaya dikkat ediyoruz.

Ulusal ve uluslararası birçok başarılı projeye imza atmış olan Sabri Paşayiğit Mimarlık Ofisi nasıl bir konsepte sahip? Bize çalışmalarınızdan ve üretim süreçlerinizden bahsedebilir misiniz? Tasarım anlayışımız “Yaşanabilir mekânlar yaratmak”. Bunu sağlarken ilk dikkat ettiğimiz konular, yapının çevre ile uyumu ve doğal yaşama minimum düzeyde müdahale etmesi. Bu bağlamda, süreci farklı disiplinlerden danışmanlar ile beraber yürütüyor, müşteriler ile projenin konsept aşamasından uygulama aşamasına kadar sıkı bir iletişim halinde oluyor ve belirlenen zamanda verimli, yenilikçi, yüksek kalitede ve hayata geçebilir projeler üretmeye çalışıyoruz. Bu anlamda ofis olarak tamamen BIM Sistemine geçmemiz bizim için çok önemli oldu. Projelerimizi Revit ile üretiyor ve BIM Sistemi ile beraber tüm danışmanlarımızla ve ekibimizle koordineli çalışabiliyoruz. Bu sistem projenin inşaat aşamasında da oldukça hızlı ve doğru ilerlemesini sağlayarak işverenlerimiz açısından avantajlı oluyor. Bizler için iyi bir proje süreç yönetimi, tasarımın en az kendisi kadar önemli. Ofisimize bir proje geldiğinde öncelikle yaklaşık 2-3 hafta süren bir araştırma sürecimiz oluyor. Bölgenin ulaşım ağlarını, arazi kullanımını, doğal yapısını ve çevre projeleri inceliyoruz. Bölgeyi geziyoruz ve oranın

alışkanlıklarını öğreniyoruz. Hava fotoğrafları çektiriyoruz. Bu 2-3 haftalık yoğun süreçten sonra da mutlaka proje ekibinden bir kişi proje sonuna kadar araştırmalara devam ediyor. Tabii bu analizler projeye göre değişebiliyor. Örneğin şu an Kayseri Sur bölgesinde bizi çok heyecanlandıran bir projenin konseptini teslim ediyoruz. Bu bölgenin karakterinden dolayı analiz sürecimize, eski eserlerin projelerinin alınması, bölgenin tarihinin ortaya çıkartılması ve kurumlardan alınan evrakları da ekledik. Tüm bu veriler ışığında, elde ettiklerimizin bir sentezini yapıyoruz. Neleri dikkate almalıyız, neyi öne çıkarmalıyız buna bakıyoruz. Bu noktada insan odaklı bir tasarım çıkartabilmek ve yapıların insanları ezmemesi bizim için önemli. Yapılabilir projeler üretmek ve yaşanabilir mekânlar yaratmak öncelikli. Bunu yaparken çevre ile insan arasındaki dengeyi de doğru kurmaya dikkat ediyoruz. Tasarım aşamasının başlangıcı bizim için her zaman olabildiğince fazla örnek incelemek oluyor. Proje alanının kimliği çerçevesinde, dünyadan pek çok örnek inceleyip, yapılmış doğruları ve yanlışları görüyoruz. Bu, mimari vizyonu geliştirmek ve güncellemek için çok önemli. Daha sonra eskiz çalışmalarımızla beraber doğru bildiklerimizden başlayarak tasarıma geçiyoruz. Tasarımı sadece mimari E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

45


GÖRSEL Edirne Erasta AVM

46

olarak ele almamak gerek. Projeyi çevresi ve peyzajı ile beraber ele alıyoruz. Ekibimizde peyzaj mimarı ve şehir plancısı arkadaşlarımız bu süreçte aktif olarak yer alıyor. Kullanılacak malzemeler konusunda detay departmanımız konsept ekibine Ar-Ge çalışmaları ile destek oluyor. Tüm bunlar çerçevesinde kat planları, master plansa tasarım stratejileri ve hesaplar ile müşterilerimize işi teslim ediyoruz. Ve konsept aşamasında teslim ettiğimiz iş, uygulama kısmına gelindiğine bile kullanılacak bir tasarım rehberi niteliğinde oldukça detaylı bir iş oluyor. Karma yapı tipolojilerinin yanı sıra kentsel tasarım, master plan gibi kentsel ölçekte geniş bir portföyünüz bulunmakta. Tüm bu çoklu tasarım süreçlerinizde sürdürülebilirlik, ekoloji, yaşanabilirlik nasıl işleniyor? Uygulanmış projelerinize geri dönüp baktığınızda, bu yaklaşımlardan nitelikli verim aldığınızı düşünüyor musunuz? Dediğiniz gibi son yıllarda master plan projelerinin tasarımlarında sıkça yer almaya başladık. Bence kentsel ölçekte bir proje üretmek, gerçek mimarlığı tecrübe edebilmek açısından oldukça önemli. Aslında en küçük ölçekteki projelerde bile, yapının çevreye etkisini ve onu kullanacak kitleyi düşünmeden bir tasarıma başlamıyorsunuz. Ancak bu farkındalık Aralık 2018, 42.Sayı

BIZIM IÇIN ÖNCELIKLI KONU ÇEVREYE MINIMUM ETKIDE BULUNAN IYI BIR YAŞAM ALANI TASARLAMAK. BU NOKTADA BÜYÜK MASTER PLAN PROJELERIMIZDE GENELLIKLE ILK KARAR, ALANIN %50’SINE KESINLIKLE DOKUNULMAMASI OLUYOR. günümüzün mimarlık eğitiminde bile hala gençlere tam olarak aşılanamıyor. Oysa şehir planlama, mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı ve peyzaj mimarlığı, hepsi iç içe ve beraber yürütülmesi gereken süreçler. Bir mimarlık ofisi olarak yapmış olduğumuz master plan çalışmalarında tüm bu süreçleri tecrübe edebiliyor olmak bizi çok geliştirdi. Bu nedenle disiplinler arası çalışmanın iyileştiriciliğine inanıyorum. Bize işverenlerden master plan çalışmaları kapsamında genellikle imara yeni açılmış veya kent içerisinde işlevsiz kalmış araziler geliyor. Üzerlerinde yapı olmayan alanlar olmasına rağmen ben bu alanları boş alanlar olarak değerlendirmiyorum. O alanların da en basitinden sadece orada olmalarından kaynaklı kent belleğinde bir yerleri, belli bir habitatları, sulak ve ormanlık alanları var. Aslında üzerinde yapılaşma olmayan alanlara bir proje yapmak sanıldığından daha zor. Burada yol gösterici ilk olarak üst ölçekli çevre düzeni planları oluyor. İmara yeni açılmış alanlarda ise, o planın stratejisini bozmayacak şekilde en iyi kurguyu oluşturmaya

çalışıyoruz. Bizim için öncelikli konu çevreye minimum etkide bulunan iyi bir yaşam alanı tasarlamak. Bu noktada büyük master plan projelerimizde genellikle ilk karar alanın %50’sine kesinlikle dokunulmaması oluyor. Daha sonra tasarlanan yeşil alanlarla, parklarla bu yüzdeleri %80’lere çıkarıyoruz. Öncelikle çalışmaya alanın hakim rüzgar yönüne, toprak değerlerine ve korunması gereken yeşil alanlarına bakarak, müdahale edebileceğimiz alanları bir leke çalışması şeklinde belirleyerek başlıyoruz. Daha sonra da eğim izlerine oturarak ulaşım bağlantılarını çalışıyoruz. Kota oturduğunuzda, projenin inşaat aşamasında çıkan minimum hafriyat sayesinde hem çevresel hem de ekonomik anlamda verimli bir yaklaşım sergilemiş olduğunuzu anlıyorsunuz. Leke çalışmaları ve ana yol izlerinden sonra, sosyal donatılara göre mahalleler, meydanlar, odak noktaları oluşturuyorsunuz. Ve tasarımın geri kalan yapıları, açık alanları, parkları, bu ana noktalara eklemleniyor. Bu ölçeklere indiğinizde de enerji tasarruflu kararlar vermeye dikkat etmeniz aslında


resmin büyük hali için de çok önemli. Örneğin Oyakkent İstanbul projemizin tasarımında yaya köprülerinin üzerlerinde güneş panelleri önerdik. Bu gibi kentsel mobilyalardaki dokunuşlar da önemli. Bu anlamda henüz uygulaması tamamlanmış bir master plan projemiz yok. Fakat uygulanmış olan daha küçük ölçekli projelerimize dönüp baktığımızda bu sürdürülebilir kararların inanılmaz verimler sağladığını gördüm. Örneğin geçen sene açılan Park Adana Alışveriş Merkezi projemizin tüm ısıtma ve soğutma sistemlerinde yer altı suyunu kullandık. Çatı güneşliğini ise füme renk bir solar-e cam ile tamamladık. Bu gibi etkiler, bir sene sonunda alışveriş merkezinin enerji verimliliği açısından çok iyi sonuçlar elde edildiğini gösterdi. Yani aslında, uygulansa, çok iyi sonuçlar görülecek, hem çevresel hem sosyal hem de ekonomik anlamda. Önemli olan bizlerin mimarlar olarak bu çözümleri işverenlerimize kabul ettirebilmesi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından “Tasarım Merkezi’ unvanı kazandınız tebrik ederiz öncelikle. Bu uygulama süreci nasıl gelişti ve bu unvanın size getirileri ne olacaktır? Bu tarz teşvikler hakkında neler düşünüyorsunuz?

Öncelikle çok teşekkür ederiz. Bakanlık’ın tasarım firmalarına sağladığı bu teşvikler gerçekten sektör için çok değerli. Yine de bu teşviklerden hâlâ haberi olmayan birçok firma var. Ben de kendi adımıza, geç haberdar olduğumuzu söyleyebilirim. Haber alır almaz da çalışmalarımıza hızlıca başladık. Elbette bu unvanı alabilmek adına firmalardan beklenen bazı kriterler var. Bu anlamda tasarım merkezi olma yolundaki ilk adımımızı attığımızda; uzun yıllardır hizmet veren ve kendi içerisindeki sistemini oturtmuş , birçok konuda uluslararası standartlara erişmiş bir mimarlık ofisi olarak; ofis içi fiziki koşullarımızın, proje üretim süreçlerimizin, ISO standartlarımızın ve mimari tasarımlarımızın, tasarım merkezi kriterlerine zaten çok uygun olduğunu gördük. Süreç içerisinde Bakanlık tarafından üniversitelerden atanan değerli akademisyenlerimizin de görüşleri bu yönde oldu ve bizlere bu süreçte değerli tavsiyeler verdiler. Bu anlamda süreç bizler için hızlı işledi ve herhangi bir danışmanlık firmasından hizmet almamıza ihtiyaç olmadan ve yapılanmamızda fazla değişiklik yapmadan Tasarım Merkezi unvanına sahip olduk. Tasarım Merkezi olma sürecinde sanıyorum ki ofisimizi öne çıkartan konu ofis olarak mimari eğitime verdiğimiz önem. 2017 senesinde kendi

MALZEME SEÇIMINDE PROJEMIZIN SEGMENTININ YANI SIRA, KONUMU, MANZARASI VE IKLIM ŞARTLARI DA BIZIM IÇIN ÇOK ÖNEMLI.

bünyemizde kurduğumuz SPAcademy ile ofis bünyesinde eğitime ve gelişime çok önem veriyoruz ve bu anlamda ekibimizi mesleki, teknik ve kişisel gelişim eğitimleri ile de desteklemeye çalışıyoruz. SPAcademy, Revite geçme sürecimizde ekibimize program eğitimleri verme amacıyla çıktığımız bir yoldu. Bugün ise kendi içimizde yaptığımız birçok eğitime ek olarak her hafta farklı bir firmayı ağırladığımız oldukça büyük bir yapılanmaya dönüştü. Bunun yanı sıra, tasarım anlayışımızda projeye ne kadar detaylı bir bakış açısıyla başladığımızı belirtmiştim. Buna göre, projelerimizin konseptini tamamlar tamamlamaz, bunu tüm analizlerin, mimari kurguların, üç boyutlu görsellerin,

GÖRSEL Sahabiye Kentsel Dönüşüm Projesi

© Thomas Mayer

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

47


GÖRSEL Nef Bahçelievler

MODERN MIMARININ BUNDAN SONRAKI ANA AMACI, INSANA VE INSAN DOĞASINA EN YAKIN PROJELERI ÜRETMEYE YÖNELIK OLARAK ÖNE ÇIKIYOR. BURADA ÖNEMLI OLAN INSANI DA DOĞANIN BIR PARÇASI, ONUN BIR ELEMANI OLARAK GÖREBILMEK. 48

sürdürülebilir kararların, peyzaj, malzeme ve hesaplamaların yer aldığı bir kitaba dönüştürüyoruz. Ayrıca bazı projelerimizin sonucunda o bölgeye özgü çok kapsamlı uygulama detayları, doğal taş kullanımları gibi konularda bir arşivimiz oluşmuş oluyor. Tasarım Merkezi teşvikleriyle, bu kitaplarımızı bundan sonra kamuya açmak ve bunları tüm meslektaşlarımızın, öğrencilerin kullanabileceği kaynaklar haline getirmeyi hedefliyoruz. Tüm bunları önümüzdeki sene içerisinde üniversite sunumları ve sempozyumlar ile arttırarak, mimarlık eğitimine de katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bunlar gibi birçok yapıcı yönlendirme ile beraber daha inovatif ve ülkemize değer katacak projeler üretip, uluslararası pazarda ülkemizi temsil etmek en önemli gayemiz ve bunun için oldukça motiveyiz. Kentsel dönüşüm algısının çok farklı boyutlarda ele alındığı bir ileri şehirleşme süreci geçiriyoruz. Siz kentin dokusuna ve yerine temas ederken bu dönüşüm algısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aralık 2018, 42.Sayı

Kentsel dönüşüm, kentlerin sahip oldukları sorunlara çözüm bulabilmek için, değişime uğrayan bir bölgenin sosyal, fiziksel, ekonomik ve çevresel koşullarına köklü bir çözüm sağlamak amacıyla yapılan kapsamlı faaliyetler olarak geçiyor literatürde. Çok fazla dönüşüm gerektiren riskli yapı var. Ve ben bu dönüşümlerin yapılması gerektiğine inanıyorum. Ancak burada asıl üzerinde durulması gereken konu dönüşümlerin nasıl yapılması gerektiği. Zaten yerinde dönüşümler sonrasında genelde bölgedeki toplu bir değişimden bahsetmiyoruz. Hatta çoğu insan riskli yapıları düzelecek ve daha iyi evlerde oturacak diye seviniyor. Bu dönüşümlerde bir mimar olarak en büyük sıkıntı bence tasarımsal olarak var oluyor. Tüm dönüşümlerin bölgeye göre bence bir mimari altyapısı olmalı. Her müteahhit kendi seçimlerine göre malzeme kullanıp tasarım yapamamalı. Ancak ülkenin yarası sayılanlar genelde büyük ölçekli kentsel dönüşümler oluyor. Böyle yerlerde artık, yıllardır orada yaşayan, birbiriyle ilişkiler kuran büyük topluluklardan, mahallelerden bahsediyor oluyorsunuz. Sizin tasarımdan öte sosyal bir sorumluluğunuz oluyor. Başarılı bir kentsel dönüşüm için, adil ve şeffaf bir süreç

yürütmeniz gerekiyor. Burada belediyelere gerçekten çok büyük bir iş düşüyor. Burada, içinde bulunmaktan memnun olduğumuz Kayseri Sahabiye Kentsel Dönüşüm projesinden bahsetmek istiyorum. Sahabiye Kentsel Dönüşüm Projesi, işlevselliğini kaybetmiş, maddi değerini yitirmiş, güvenlik sorunları yaşayan, yol, otopark ve yeşil yetersizliğinin yanında ağır altyapı sorunlarıyla karşı karşıya kalan, eskiyen yapılarında nefes alınamayan, deprem ve afet riski taşıyan Sahabiye ve Fatih Mahalleleri’ni hak ettiği değere kavuşturmak için gerçekleştirilen, Kayseri’nin şimdiye kadarki en büyük projesi. Dönüşüm için belediye 10 mimarlık ofisi ile görüştü başta. Sayıyı üçe düşürdüklerinde bu projeleri halkın oylamasına sundular bir ay süreyle. Halk bizim projemizi seçti. Ve projenin ilk etabı için başlayan görüşmelerde 2 ay gibi kısa bir sürede %100 anlaşma sağlandı. Arsa alanı 515.000 m2 olan ve yaklaşık 1.112.000 m2 inşaat yapılacak kadar büyük bir alandan bahsediyorum. Bu kadar kısa sürede bu anlaşmaların sağlanmasındaki en büyük rol kesinlikle belediyenin orada yaşayanlara olan adil


yaklaşımı idi. 23 kişilik mimar, mühendis, şehir plancısı, harita müh.,bilgisayar müh. vs gibi farklı disiplinlerden kurulan ekip, evlerin değerlerini puanladı, sonra o puan değerinde hak sahiplerine ev, ofis ,ticari alan veya fazla puan ile farklı bir yapıyı satın alma / para karşılığında iade gibi halka seçme hakkı sundu. Bu yaklaşımın ülkemizdeki tüm büyük kentsel dönüşüm projelerinde örnek alınması gereken bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Bölgedeki sorunu, bölgeyi bir rant alanı haline getirmeden, orada yaşayanlarla beraber katılımcı bir süreç içerisinde yürütmek önemli. Malzeme seçimi süreçlerinizde rol alan kriterler nelerdir? Ülkemizdeki yapı malzemesi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretici firmaların AR-GE ve inovatif çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Malzeme seçiminde projemizin segmentinin yanı sıra, konumu, manzarası ve iklim şartları da bizim için çok önemli.

Projenin özelliğine göre en doğru ve en sürdürülebilir malzemeyi seçmeye özen gösteriyoruz. Gelişmeleri takip etmek bu nedenle çok önemli. Bu amaçla SPAcademy etkinliklerimiz kapsamında her hafta ağırladığımız malzeme firmalarının sunumları bizler için çok değerli. Hem bizleri bir mimar olarak malzeme seçimlerimiz konusunda yönlendiriyorlar, hem kendi firmalarındaki gelişmeleri aktarabiliyorlar hem de bizler mimarlar olarak onlara taleplerimizi ve sektörün ihtiyacı olan konuları aktarabiliyoruz. Bu anlamda, çok da fazla proje yaptığımız için fazlaca tecrübemiz ve özgün bir estetik anlayışımız oluştu. Ayrıca beraber çalıştığımız birçok Türk firması var. Yeni yerli firmalarla da tanışmak ve onları da desteklemek istiyoruz. Bu anlamda ülkemizdeki yapı malzemesi sektöründe son 10 yıldır çok ciddi bir atılım olduğunu düşünüyorum. Bir araya geldiğimiz çoğu firmadan duyuyoruz ki artık Avrupalı inşaat firmalarının çoğu Türkiye’den malzeme tedarik ediyor. Bu oldukça umut verici. Bu gibi gelişmeler firmaları Ar-Ge ve inovatif çalışmalar konusunda da teşvik

ediyor bence. Birçok firma şu an BIM Sistemi altyapısını kendi bünyelerinde kurmaya başladı. Bizler de BIM Sistemi ile çalışan bir mimari ofis olarak bu firmaların malzemelerini kendi projelerimize çok daha kolay adapte edebiliyoruz ve bu nedenle kendilerini bu standartlarda geliştirmiş firmalarla çalışmayı tercih ediyoruz. Modern mimarlığı ve kentleri gelecekte neler bekliyor, sizin kentlerin geleceği hakkındaki senaryonuz nedir? Kentlerin doğal bir gelişimi var. Dolayısıyla kentin gelişimi, toplumun kültürel gelişimiyle direkt paralel giden bir olgu. İnsan yaşantısının, kültürel aktivitelerin ve kentin sosyal yaşantısının iyiye gitmesiyle birlikte kentlerin kendiliğinden daha iyiye gideceğine inanıyorum. Modern mimarinin ise bundan sonraki ana amacı, insana ve insan doğasına en yakın projeleri üretmeye yönelik olarak öne çıkıyor. Burada önemli olan insanı da doğanın bir parçası, onun bir elemanı olarak görebilmek. Fonksiyonların 49

AVRUPA OFFICE ATAŞEHİR PROJEMİZİN, DIŞARIYA KAPALI BIR OFIS ALANI DEĞIL, ÇEVRESINI DE GELIŞTIREN VE INSANLARI DAVET EDEN, SINIRLARI KALDIRARAK BÖLGENIN NIRENGI NOKTASI HALINE GELEN BIR PROJE OLMASINI ISTEDIK.

GÖRSELLER Avrupa Office Ataşehir


GÖRSELLER Avrupa Office Ataşehir

50

GÜNÜN BÜYÜK BIR BÖLÜMÜNÜ OFIS BINALARINDA GEÇIRENLER IÇIN BIR OFIS BINASININ DAHA YAŞANABILIR, FERAH VE YEŞIL OLMASI ÇOK ÖNEMLI.

insan ihtiyacına tam cevap verebildiği, kesinlikle çevreye zararı olmayan aksine çevreyle bir bütün olan projeler yaparak daha iyi bir mimari elde edilebilir. Bu anlamda teknoloji gerçekten çok gelişti. Bize doğru verileri kullandırtarak, projelerin daha inşa edilmeden çevreye olan etkilerini ölçmemizi sağlayabiliyor. Bu anlamda bizler de mimarlar olarak bu gelişimleri sabırla ve oldukça disiplinli bir şekilde takip etmeli ve kendimize adapte etmeliyiz. Bu iş sadece mimarlar ile de bitmiyor. Tüm yatırımcıların, geliştiricilerin ve hatta kullanıcıların, öğrencilerin, halkın, kısacası herkesin bu farkındalığa ve kafa yapısına sahip olması gerek. Şu an dünyaya baktığınızda bu konuda çok geriyiz. Bu konuda çoktan değişime gitmiş birçok şehrin bizlere örnek olmasını diliyor; kendi enerjisinin tamamını üreten, çevreye hiç zarar vermeyen ile sürdürülebilirlikte çok daha iyi olacağımızı umut ediyorum. Avrupa Office Ataşehir Projesi ile ilgili mimari tasarım yaklaşımlarını biraz anlatabilir misiniz? Projeye sürdürülebilirlik perspektifinden baktığımızda hangi kararlarla bu yaklaşımı güçlendirdiniz? Proje alanının bulunduğu Ataşehir Bölgesi, İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda Aralık 2018, 42.Sayı

Anadolu Yakası’nın İş ve Finans Merkezi olarak işaretlenmiştir. Bölge, birçok büyük şirketin merkezinin bulunduğu, ikamet edenlerin sosyo-ekonomik statüsünün giderek arttığı ve dikey mimarinin kademeli olarak geliştiği bir yer. Ancak, böyle bir büyümede, günümüzün en önemli teması olan sürdürülebilirlik unutulmamalı. Bu konu, sadece çevre için değil, aynı zamanda bu bölgedeki çalışanlar için de ele alınmalıdır. Günün büyük bir bölümünü ofis binalarında geçirenler için bir ofis binasının daha yaşanabilir, ferah ve yeşil olması çok önemli. Bu nedenle, hem kentin içinde hem de kentin karmaşasından ve stresinden kaçılabilecek ve gün boyu doğa ile çevrili olacak bir ofis binası tasarladık. Tasarımda, sade, hafif ama etkili bir tasarım yakalamak istedik. Kullanım olarak binada ve zeminde yaratılan kamusal alanlar sayesinde, çalışanların yanı sıra, herkesi davet eden bir bina tasarımı ile işe başladık. Bu kararla projenin, dışarıya kapalı bir ofis alanı değil, çevresini de geliştiren ve insanları davet eden, sınırları kaldırarak bölgenin nirengi noktası haline gelen bir proje olmasını istedik. Manzarayı kesmemek ve ofis binasına panoramik bir cephe vermek için binanın planını kalp formunda tasarladık ve

bu sayede gün ışığından faydalanma durumunu maksimuma çıkarmış olduk. Cam seçimlerimizde akustik değerlere fazlasıyla dikkat ettik. Ayrıca sosyal olarak da vermek durumunda olduğumuz bazı sürdürülebilir kararlar vardı. Binanın maksimum verimin sağlandığı bir üretim merkezi olabilmesi için, binada geniş teras alanları oluşturduk. Toplam 33 katta, kule tasarımı stratejisini, kamusal yeşil alanları binanın üst katında da kurgulayarak aktif ve dinamik bir çalışma alanı elde etmek istedik. Aynı zamanda projeyi, spa, fitness ve sergi salonu gibi sosyal aktivite alanları ile de destekledik. Projenin ana yüklenicisi Artaş İnşaat da verdiğimiz her kararı uygulama konusunda oldukça istekli. Umuyoruz ki verilen bu sürdürülebilir kararların getirilerini, proje yaşamaya başladıktan sonra da verimli bir şekilde görüyor oluruz. Ayrıca eklemek istediğiniz bir konu var mıdır? Bu röportaj için sizlere çok teşekkür ediyorum. Mimarlık dünyasında sizler gibi sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmak için çalışan her platforma ihtiyacımız var. Bir arada daha güzel bir dünya inşa etmek dileğiyle.q



advertorial

ÜRÜN

Iconova Gaziantep Projesi

Lotus Projesi

KLEIDCO GELECEĞİ BUGÜNDEN DÜŞÜNÜYOR

52

Tasarımcıların ve kullanıcıların cephe sistemlerinden beklentileri, daha büyük açıklıkların geçildiği, daha şeffaf yüzeylerin yaratıldığı, mekânların daha fazla doğal havalandırma yapmasına izin veren, enerji verimli çözümler yönünde gelişmiştir.

K

LEIDCO yapı sistemleri olarak olarak 2010 yılından bu yana tekil konutlardan kamu kullanımına açılan yüksek ve büyük ölçekli yapılar olmak üzere çok sayıda projede çözüm ortağı olarak yer alarak; işveren, tasarımcılar ve karar vericilerin hayallerine ulaşmalarına destek verdik. Bunu yaparken sadece elimizde bulunan mevcut çözümleri sunmayarak yurt içi ve dışında yer alan partnerlerimiz ile beraber çalışarak bu isteklerin maksimum oranda yerine getirilmesi için sınırları zorladık. KLEIDCO GELECEĞİ BUGÜNDEN DÜŞÜNÜYOR Tüm sistemlerimizde kullanılan profillerimiz için EPD (environmental product declaration) belgesi alınarak, isteklerin ve trendlerin değişimine bağlı olarak sistemlerimiz ve çözüm önerilerimizde çağa ayak uydurdu, yenilikçi, ekolojik, çevreye duyarlı ve dinamik şekilde değişikliğe uğradı.

Aralık 2018, 42.Sayı

Tasarımcıların ve kullanıcıların cephe sistemlerinden beklentileri, daha büyük açıklıkların geçildiği, daha şeffaf yüzeylerin yaratıldığı, mekânların daha fazla doğal havalandırma yapmasına izin veren, enerji verimli çözümler yönünde gelişmiştir. KLEIDCO’DAN YENİLİKÇİ ÜÇ ÜRÜN: SMARt SLIDE, NOVA SLIDE ve ICON 84 HI 2016 yılında yapılan Ar-Ge çalışmaları ile sürme prensibinde rayda hareket ederek iç mekânda alan kaybettirmeyen ama aynı zamanda pencere sistemleri gibi yüksek yalıtım performansı sağlayan bir sistem üzerinde çalışmalar yaptık. Bu konuda Almanya merkezli Roto firması ile paralel yürütülen tasarım çalışmaları 1500 Pa gibi hem Türkiye hem de global pazarda iddialı bir değerde su geçirimsizlik performansına sahip SMART SLIDE sürme sistemi sektöre kazandırıldı.


İkon Tower Projesi, İzmir

ISTEKLERIN MAKSIMUM ORANDA YERINE GETIRILMESI IÇIN SINIRLARI ZORLUYORUZ. Devam eden AR-GE çalışmalarımız sonucunda, 2018 senesinde de, farklı kalınlıklarda kenet alternatifleri olan, aynı kasa sistemi içinde doğrama, sineklik sistemleri gibi diğer sistemlerin adaptasyonuna olanak sağlayan, Lift&Slide ve Inline mekanizma alternatifleri bulunan NOVA SLIDE sürme sistemlerini pazara sunduk. Yine 2018 senesinde KLEIDCO olarak, enerji verimliliği konusunda yaptığımız çalışmalarlar sonucunda, düşük ısı geçirim katsayısı ve özel yalıtım sistemiyle enerji verimli binalar ve pasif ev projelerine katma değer sağlayacak ICON 84 HI kapı-pencere sistemi çözümlerimizi pazara sunduk. Kurulduğu günden günümüze değin, sürdürdüğü AR-GE çalışmaları ile pazarın ihtiyaçlarını hissederek, estetik, maliyet ve fonsiyon kriterlerinin tümünü optimum koşullarda değerlendiren KLEIDCO yapı sistemleri, yeni çözümleri ile projelerinize değer katmaya devam ediyor.q

53

SMART SLIDE

ICON 84 HI

NOVA SLIDE

Gizpa Marmarakule Projesi E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


54

TASARIM ATLAS MİMARLIK

BURÇİN GÜRBÜZ

Aralık 2018, 42.Sayı


DOĞAYA ’GERÇEKTEN’ SAYGILI OLMALIYIZ

Türkiye’de maalesef yeşil binaymış gibi olan çok yapımız var. Bu sistemleri pazarlama aracı olarak kullanmak istediler. Bu nedenle birçok yeşil bina inandırıcı gelmiyor bize. Artık biraz daha gerçekten doğaya saygılı olmalıyız ve gerçek bir şeyler yapmalıyız. Öncelikle sizi tanıyalım ve Tasarım Atlas Mimarlık hakkında kısaca bilgi alalım?

uygulamalar yapmaya çalıştık. Bulduğumuz her betonun üstünü bir şekilde bahçe yapmaya çalıştık.

Ben Ahmet Burçin Gürbüz. Kıbrıs mezunuyum. Mezun olmadan kendi şirketimi açmış ve çalışma hayatına başlamıştım ve şirketimi inovasyon üzerine kurmuştum. Ancak inovasyon konusu o zamanki imkânlarla çok zor ilerleyen bir süreçti ve bu nedenle o işlerimizi yavaşlatarak ağırlıklı olarak mimariyle devam ettik. O dönem Türkiye’nin içinde bulunduğu yapısal süreçde bizi buna yönlendirmişti aslında, çünkü Türkiye’de 2008’den sonra özellikle çok hızlı bir inşaat süreci başladı ve biz de tam onun ortasına düştük.

İnşaatta beton kullanmak zorundasınız elbette, başka şansınız yok Türkiye’de, bu nedenle de bulduğumuz her betonun üstünü bir şekilde yeşil alana dönüştürdük. Mevsimlik bitkileri uygulayabileceğimiz bahçeler yaptık ya da ağaçların büyüyebileceği daha derin topraklı alanlar yarattık. En azından yaşayacak insanlara nefes alabilecekleri alanlar bıraktık. Orayı tasarlarken ekosistemi çok ciddi şekilde kullandık. Future Park tam dere yatağının yanında o yüzden rüzgârı çok güzel kullandık. Doğa bize güzel bir nimet verdi. Esenyurt bölgesinde rüzgârı kullanmak zordur çünkü her yer betonarme ağaçlarla doludur. Ben öyle diyorum orası bir betonarme orman, elli katlı binalarla kaplı betonarme orman… Orada bir otel, hastahane ve altında küçük bir alışveriş merkezi var. Projenin 2019 Ağustos’ta açılması planlanıyor.

İlk yapımız Ankara’daki Maya Göz Hastahanesi idi. Türkiye, İngiltere ve Moğolistan gibi birçok ülkede projeler tasarladık. Tasarladığımız projelere müşavirlik ve danışmanlık hizmetleri verdik. Zaten tasarladığımız projelerde işverenler bizden genelde müşavirlik ve danışmanlık hizmeti istediler. Binayı da siz yapın diyen işverenlerimiz de oldu ve ilk olarak 2009 yılında tasarım dışında uygulama da yapmaya başladık. Bu proje Irak Erbil’ de 4 yıldızlı bir oteldi. Yine aynı yıllarda helikopter pistleri çizmeye başladım, Helikopter pisti çizmek mimarın işi değil ama gerekli akreditasyonları aldık ve devam ettik. 2016 yılına kadar birçok mimarlık hizmeti verdik. Yaptığımız en büyük iki işten birisi Türkmenistan’da yaptığımız Aqua Park idi… Dünya’nın ilk 10 Aqua Park’ı arasında olan bu projenin içinde bir tema park yer alıyor. 30 hektar alan üzerine kurulan proje 20 bin metrekarelik kapalı alana sahip. Orada özellikle bilim, inovasyon ve teknolojinin verdiği bütün hizmetlerden yararlandık. Sonrasında Esenyurt’ta Future Park’ı yaptık. Future Park 3800 metrekare büyüklükte kompleks bir proje. Hepimizin bildiği gibi o bölge maalesef beton yığını görüntüsünde, bizler projeyi geliştirirken mümkün olduğunca insanlara daha fazla yeşil alan kazandırma amacıyla bu yönde

Moğolistan’da bir iş yaptık, bizim için enteresan bir tecrübeydi. Türkmenistan, Kazakistan, İngiltere, Viyana, Frankfurt’ta işler yaptık. Çok geniş bir yelpazede çalıştık ve gördük ki coğrafya değiştikçe kültür de değişiyor, ahlak değişiyor ve işverenin kalitesi değişiyor. Bunların hepsine ayak uydurmak tabii ki zor oldu ama bir şekilde ayak uydurmaya çalıştık. Ve bu on yıllık zaman diliminde mimarın ana görevi olan; sosyal olmak ve insanı anlamak, bunu yerine getirmeyi çok güzel öğrendik. Tasarım Atlas irili ufaklı birçok proje yaptı, genel olarak tarzımız arsadan alıp anahtarı işverene teslim etmek. Mimari ve iç mimarinin birlikte çalışması gerektiğini düşünüyoruz. Yapılarımızı mümkün olduğu kadar doğal malzemeler ile yapmaya ve doğal ortamlar eklemeye çalışıyoruz. Bünyenizde bir de Garaj Atlas yapılanması olduğunu biliyoruz. Biraz da Garaj Atlas hakkında konuşalım mı? E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

55


olacak. İnteraktif tasarlanan bina ne demek: Biz oradaki işverenimize bir sanal gözlük ve bilgisayar programı kurduk. Bu programa kendi kullanıcı adı ve şifresiyle bağlandığı an bizim yaptığımız değişiklikleri görebiliyor. Dr. Ogün Bölük hastanenin sahibi. Kendisi çok vizyoner bir insan. Onun vizyoner yaklaşımını çok seviyoruz ama hepimiz gibi onun da zaman problemi var. Çözümümüzü sunduk ve çok beğendi. Bu sayede istediği zaman sisteme giriyor tasarımın içerisinde gezebiliyor ve bize not bırakıyor. Tasarım Atlas mimarlar ve iç mimarlardan oluşurken, Garaj Atlas’ta bilgisayar mühendisleri, yazılım mühendisleri ve işi hızlandırabilecek farklı mühendislik altyapısından arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız da binanın içerisine girerek rüzgâr analizleri ve diğer veri analizlerinde bize yardımcı oluyorlar. Onlar büyük datayı alıp okunabilir hale getiriyorlar, bu da çok önemli bir süreç zaten. Garaj Atlas şu an bütün mimarlık firmalarına bu destekleri verebilecek şekilde konumlandı. Birkaç mimari firma ile de çalışmaya başlıyoruz.

GÖRSELLER Post-Apocalyptic Colony

56 56

GÖRSEL Türkmenistan Aquapark Kompleksi (20 hektar toplam inşaat alanı). Görselde bulunan yapı Kapalı Aquapark yapısıdır (40m yükseklik, 40m yarıçap, çelik karkas).

BIZIM IÇIN TASARIM ATLAS IŞIN ABISI, GARAJ ATLAS ISE KÜÇÜK KARDEŞ. GARAJ ATLAS TEKNOLOJI GELIŞTIRIYOR, GELIŞTIRDIĞIMIZ TEKNOLOJIYI MIMARI BILGIMIZE ADAPTE EDIYORUZ.

Aralık 2018, 42.Sayı

Bizim için Tasarım Atlas işin abisi, Garaj Atlas ise küçük kardeş. Garaj Atlas teknoloji geliştiriyor, geliştirdiğimiz teknolojiyi mimari bilgimize adapte ediyoruz. Sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik ile karma gerçeklik geliştiriyoruz. IOT, nesnelerin interneti ve yapay zekâ geliştiriyoruz. Tasarladığımız bir cephenin nasıl modülerleşmesi, fabrikasyon haline gelmesi gerektiği üzerine çalışıyoruz. Ve tüm bunları yapay zekâ ile öğrenebilen bir yapı ile yapmaya çalışıyoruz. Garaj Atlas 2,5 yıldır resmi olarak var. Kendine dönük bir firma olarak Tasarım Atlas’ın bütün alt yapı işlerini yapıyor. Şu an Ankara’da Maya Göz Hastane’ sinin yeni bir binasını yapıyoruz, bu binayı 2 aya kadar bitirebilirsek Dünya’nın ilk interaktif tasarlanan binası

Sertifika sistemleri konusunda piyasada uzun süredir iş yapıyorsunuz. Hem yatırımcı anlamında hem kullanıcı anlamında bu yeşil, sürdürülebilirlik, sertifika sistemlerini nasıl değerlendirdiğinizi, sizin bakış açınızdan dinleyelim? Türkiye’de 2010 yılı itibariyle yeşil furya başladı. 2010’dan önce de vardı ama 2010 da bir giriş yaptık. Aslında yeşil binaya dünya genelinde baktığınız zaman yapılma zorunluluğu olan bir sistem. İngiltere çok güzel bir örnek; İngiltere’ de kamu binalarının hepsinde yeşil bina sertifikası olmak zorunda. Türkiye’de maalesef yeşil binaymış gibi olan çok yapımız var. Bu sistemleri pazarlama aracı olarak kullanmak istediler. Bu nedenle birçok yeşil bina inandırıcı gelmiyor bize. Artık biraz daha gerçekten doğaya saygılı olmalıyız ve gerçek bir şeyler yapmalıyız. Az önce bahsettiğim Future Park projemizde bile 40 cm boşluğu değerlendirip oraya nasıl toprak alabiliriz, çim veya mevsimlik bitkiyi nasıl dikebiliriz diye konuştuk. Ve biz orayı tasarlarken binanın kokusunun çok önemli olduğunu söyledik. O yüzden peyzaj mimarı arkadaşlarımızla kokulu bitki ve çiçekler


TÜRKIYE’DE MAALESEF YEŞIL BINAYMIŞ GIBI OLAN ÇOK YAPIMIZ VAR. BU SISTEMLERI PAZARLAMA ARACI OLARAK KULLANMAK ISTEDILER. BU NEDENLE BIRÇOK YEŞIL BINA INANDIRICI GELMIYOR BIZE... GÖRSEL Futurepark Konut Kompleksi

üzerine tartıştık, rüzgâr nereden girecek, nereden hortumlama yapacak ve nerelere bu çiçeklerin kokusu taşınacak konuları üzerine çalıştık. Bu incelikte çalışıldığı zaman aslında yeşil bina oluyor. Tabii bu mimari yaklaşım işverenin vizyonerliğine de bağlı. Yeşil binalarda işin enerji verimliliği boyutunun ötesinde konfor ve mutluluk boyutu var. Örneğin; bir hastanede bir doktora 5 personel düşüyor. Hastanede 20 doktor olduğunda 100 personel ediyor ve 120 kişi sadece tıbbi personel oluyor. 20 yönetim personeli, 30-40 da yardımcı personel olsun toplamda 200’e yakın kişi o yapının içinde uzun süreler geçiriyor… Bu 200 kişinin çalıştığı bir binada mutluluk oranının düştüğünü hayal edebiliyor musunuz? Mutluluk oranı düşerse memnuniyet sıfıra iner. Sağlık çok önemli, çünkü oraya gelen herkesi memnun etmek zorundasınız, oraya gelen insanlar bir sorunu olduğu için geliyor. Oraya gelenleri bir de memnun etmeden, mutsuz gönderirseniz, yaptığınız işi doğru yapmamamış olursunuz. Yeşil bina gerçekten insanları mutlu ediyor. Ankara’da yaptığımız Maya Göz Hastanesi’nde ameliyathane tarafının önünde çok güzel bir balıklı havuz ve Japon bahçesi var. Ameliyata girecek bir kişi o ortamdan geçtiğinde ya da yakını ameliyatta olan bir kişi o ortamda vakit geçirdiğinde biraz daha rahatlıyor.

da mutsuz oluyor. Ve hastanelerde sorunlar yaşanıyor. Genelde teknoloji ve çevre konuları birbirinden uzakmış gibi geliyor, teknoloji varsa yeşil değildir. Siz bu ikisini bir araya getirmiş gözüküyorsunuz... Yaptığımız tam da bu aslında. Geliştirdiğiniz teknolojik sistemler sayesinde yönetici şantiyeye gelmeden inşaat alanını gezebiliyor bu aslında hem zaman hem de enerji tasarrufu sağlıyor. Garaj Atlas’ın yaptığı işin mimari boyutta sürdürülebilirliğe yansımasına değinmemiz gerekirse… Sürdürülebilirliğe yansımak demek veriyi analiz ediyor olabilmek demek, en önemli bilgimiz bu veri. Biz çoğu zaman mimaride veriyi nasıl kullanacağımızı

bilemedik. Çünkü çok büyük bir veri var ama ihtiyacınız olanını göremiyorsunuz. Bir kitabın içerisinde size iki cümle gerekli ama o kitabı komple okumanız için zamanınız yok o yüzden iki cümleyi analiz edemiyoruz. Biz Garaj Atlas’la o iki cümleyi analiz etmenin yolunu arıyor ve bu yolu geliştiriyoruz. İşveren içeri girdiği ve havuzu gördüğü zaman, yeşili gördüğü zaman yüzündeki gülümseyişi hissettiğimde başardık diyorum. Garaj Atlas’ın yaptığı iş temelde insan. İnsanın verisini ölçmek. Verileri kullanabiliyor olmak önemli. Garaj Atlas bu verileri kullanma yetisine sahip olduğu için bir mimarlık ofisinin dışında çalışıyor. Biz sürdürülebilirliği anlatmanın böyle bir yolunu bulduk. q

GÖRSEL Esenyurt Camii Projesi (Etnik yapısından kopmayan ama form olarak çeşitlenmiş bir cami önerisi)

Özellikle devlet hastanelerine baktığımız zaman hep içeride bir kaos vardır. Bu kaosun sebebi mutsuzluktur. Çünkü çalışan mutlu değil, gelen hasta zaten mutlu değil daha E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

57


YOO MİMARLIK

ALPARSLAN ÖZARPAT

58

Aralık 2018, 42.Sayı


Sponsorluğunda hazırlanmıştır.

SANAT DEĞİL MATEMATİK YAPIYORUZ Ben mimarların sanatçı olduğunu düşünmüyorum, biz matematik yapıyoruz ve karşı tarafın amacına ulaşmasını sağlamayı hedefliyoruz. Tasarladığımız yerin sürdürülebilir olma hedefini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Müşterim kim? Müşterimin müşterisi kim? Marka nerede? Onun söylemi veya genetiği var mı? bunlar önemli. 59

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? YOO Mimarlık nasıl kuruldu? Nasıl bir çalışma işleyişiniz var? YOO Mimarlık 2007 yılında kuruldu. 2007 yılında bu işe başladığımız zaman üç ortaktık. Soy isimlerimiz olan Yıldız, Özkan, Özarpat ofisin adını oluşturmamızda belirleyici oldu. 4-5 sene önce de Mete Buyurgan aramıza katıldı, şimdi 4 ortak olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. İlk başlarda yabancı mağaza konsept uygulamalarını yapıyorduk. Bu süreçte çok fazla şey öğrendik, yabancıların düşünme şekli, dizayn süreci sonrasında uygulamadaki süreçler gibi... Perakende sektörü ile başladığımız yolculuğumuzda zaman içinde dikeyleştik özellikle de lüks perakendede… Bugün Türkiye’ye gelerek markasının tasarımını yaptırmak isteyen bir firmanın işini yapabilecek büyük ihtimalle üç firmadan birisi biziz. Uygulama yaparak başladık ama ilk hedefimiz proje ofisi olmak değildi. Halen de sadece proje ofisi olmak gibi bir amacımız yok. Bu aslında farklı bir bakış. Çünkü siz eğer sadece proje yapıyorsanız sadece yaptığınız projeleri biliyorsunuz, kendi stilinizi biliyorsunuz ve kendi çalışma şeklinizi sıfırdan siz oluşturuyorsunuz. İşinizi kurmadan önce 3-5 farklı ofiste çalıştıysanız onlardaki stilleri görüp oradan bir şeyleri kendinize örnek alıyorsunuz. Yoksa başkasının yapıp bitirdiği işin içine girip görerek, dışardan fotoğrafını çekerek veya onun hakkında bir şeyler okuyarak ancak çok limitli bir bilgiye sahip olabiliyorsunuz. Biz projeleri uyguladığımız için tasarımcıların neyi nasıl tasarladığını, ne

kadar zaman içinde gerekli verileri sağladığını, kaç fazlı dizayn teklifi verdiğini, hangi fazlarda neler yaptığını, bu sürecin yaklaşık ne kadar zaman aldığını, sonrasında uygulamaya nasıl geçildiğini ve uygulamanın nasıl kontrol edildiğini görüyoruz. İngiliz veya Japon bir mimarın tüm bu süreci nasıl geçirdiğini görüyorsunuz. Dolayısıyla hem farklı markaların, firmaların içini, hem de farklı kültürdeki mimari ofislerin neyi nasıl tasarladığını görmüş ve içinde yaşamış oluyorsunuz. Biz uygulama tarafında işverenle sürekli iç içeyiz bu nedenle işin ne kadara mal olduğunu, ne kadar cirosu olduğunu, tasarımın doğru çalışıp çalışmadığını görüyoruz, işe bakış açılarını ve gerçekten neye ihtiyaç duyduklarına tanıklık ediyoruz. Zaten eninde sonunda düzeltilmesi gereken şeyi işveren size düzelttiriyor. Bunların hepsi tabii ki çok uzun süreçler, yaşadıkça ve yaptıkça, üst üste koyarak geldiğimiz bir nokta. Ofis içerisinde projeye başlarken nasıl bir yol izliyorsunuz, kararlar nasıl alınıyor, görev paylaşımı nasıl oluyor? Projesine göre tabii bunların hepsi çok değişken. Bazı projeler oluyor ki sadece konsept yapıyorsunuz, bazı projeler oluyor tasarım yurtdışında yapılıyor. Tasarım işinin içine girdiğinizde müşteri çok belirleyici oluyor. İşin ne olduğu, nerede olduğu çok belirleyici. Ama genelde konsept bir proje ise ayrı bir ekiple başlıyoruz. Bazı projeler hiç konsept E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


60

olmadan sadece uygulama projesi ile karşımıza çıkıyor öyle durumlarda farklı arkadaşlarımız görev alıyor. Herkesin hem yeteneği, hem ilgi alanı hem de tecrübesiyle ayrışmış bir çalışma ekibimiz bulunuyor. Yaklaşık şantiye ekipleriyle birlikte 40 kişiyiz. Sadece iç mimari proje yapıyoruz. Yaptığımız işler hakkında bilgi vermem gerekirse, sadece konseptini yaptığımız uygulamasını yapmadığımız işler var. Yurtdışında uygulaması olan ve buradan

İÇ MIMARI MIMARIDEN ÇOK DAHA DETAYLI VE BIZ ASLINDA O YÜZDEN ÇOK SEVIYORUZ. İÇ MIMARLIK BANA DAHA ZEVKLI GELIYOR. FINALE DAHA HIZLI ULAŞIYORSUNUZ.

GÖRSEL İstanbul Büyükhanlı Plaza D.REAM OFIS

destek verdiğimiz projeler oluyor. Sadece uygulama projesini yaptığımız işler ise zaten işini çok iyi bilen, zincir markaların. Türk markalar da artık yurtdışına açılmakta bu markaların da konseptlerini daha belirleyici kılmak için Türk markalara yurtdışı tecrübelerimizi aktarıyoruz. Türkiye’de gittikçe büyüyen ve ne istediğini bilen markalar şu dönemde bile yatırım yaptıkları için daha dikkatli davranmak gerekiyor. Her ne kadar projeye vereceği bütçeyi azaltmak istese de biz işimizi iyi yapmak zorundayız ki işveren istediği verimliliği sağlayabilsin. Daha az yatırımla daha doğru bir mağaza elde etmek gibi talepler bir proje üzerinde daha çok çalışmayı gerektiriyor. Güvenilir bir partner olduğumuz için yatırımcı zaman sorunundan kaynaklı tüm projenin direksiyonunu bizlere bırakabiliyor ancak, bu aynı zamanda büyük bir sorumluluk demek. Bazen de, şöyle bir şey yapmak istiyorum, bütçem bu kadar diyerek sizi hür bırakıyor ama üründen de %100 sorumlu tutuyorlar. Bunu kimse istemez. Tüm bu yolları yürürken mimar olarak müşteri ile birlikte gitmek istersiniz ama buna zamanları olamıyor bazen maalesef...

GÖRSEL İstanbul Büyükhanlı Plaza D.REAM OFİS Aralık 2018, 42.Sayı

Sadece uygulamasını yaptığımız projelerde, biz hiç tasarım yapmasak bile gelen projeyi uygulama yapılabilir hale getirmek için çalışmamız gerekiyor. İşveren


GÖRSEL İstanbul Büyükhanlı Plaza D.REAM OFİS

ile işi yapan arasında köprü oluyoruz. İşverenin talepleri projede bazı detayların değişmesini gerektirebiliyor. Zaten işin lokalize edilme durumu var. Yabancı ofislerin en çok düştüğü hatalardan biri özellikle tekil bir mekânı tasarlayanlar için konuşuyorum; örneğin İngiltere’den bir ürün numunesi seçip ürünü size veriyorlar ancak o ürünü burada bulma imkânımız çok zor oluyor. Genelde Avrupalılarda şu vardır; projeyi yaparlar, projeyi yaptıktan ve kapağını kapattıktan sonra bir daha hiçbir şey değiştirmek istemezler. Dolayısıyla bizim değer mühendisliği yapıp projeyi lokalize etmemiz gerekiyor. Mimarlık eğitimi aldınız ancak iç mimari alanda üretiyorsunuz. Neden bu alanı tercih ettiniz? İç mimari mimariden çok daha detaylı ve biz aslında o yüzden çok seviyoruz. Biz mimariden geliyoruz ve iç mimariyi de ayırmıyoruz. İç mimarların nasıl bir eğitim aldıklarını bilmiyorum ama üniversitedeki eğitimle yaptığınız iş çok ayrışıyor. İç mimarlık bana daha zevkli geliyor. Finale daha hızlı ulaşıyorsunuz ve dolayısıyla süreçten kopmadan ne tasarladıysanız onu yaptırıyorsunuz yani sonunda tasarlanan ile yapılan arasındaki eşleşme mimariden çok daha fazla. Mimaride daha büyük ölçeklerle ve kaba işlerle uğraşıyorsunuz. Benim hep örnek verdiğim bir konu var; bir projede silindir bir kütle tasarladınız diyelim, çok zevkli bir çalışmadır okuldayken de yapardık. Ama sonuçta silindire benzeyen ve köşeleri kırıklı, boyası tam olmamış bambaşka bir şey çıkıyor. Ben öyle bir yapı gördüğümde ne yapılmak istendiğini ve sonucunun ne olduğunu iyi anlıyor ve

SEKTÖRDE SÜRDÜRÜLEBILIRLIK KONULARINA BIR YÖNELIM OLDUĞU TARTIŞILMAZ. KONU IÇ MIMARI OLUNCA IŞIN IÇINE MODA DA GIRIYOR. görüyorum. Mimaride bu şekilde kağıttaki ile gerçekteki arasındaki fark daha fazla ve üretim süreci uzun olduğu için süreçten kopuyorsunuz. Zaten aldığınız ücretler de o işi kontrol etmenize olanak tanımıyor. İç mimaride ise öyle değil, o işe yatırım yapan adam, o proje gerçekten yapılsın diye çaba harcıyor. Lüks ile sürdürülebilirlik ve ekoloji çok yan yana duramazmış gibi bir

algı var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

61

Sektörde sürdürülebilirlik konularına bir yönelim olduğu tartışılmaz. Konu iç mimari olunca işin içine moda da giriyor. Ve bu yüzden ekolojik, geri dönüşümlü, doğal malzemeler son zamanlarda çok tercih ediliyor. Mesela bizim yeni bitirdiğimiz bir proje olan Marmaris’teki bir otelin restorantında tüm çatılarda saz kullandık.

GÖRSEL ANGIE Bebek, İstanbul

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


62

GÖRSEL ANGIE Bebek, İstanbul

BAZI YAPILARDA ILK BAKIŞTA PROJENIN HANGI MIMARIN ELINDEN ÇIKTIĞINI ANLARSINIZ. BIZIM BÖYLE STANDART BIR STILIMIZ YOK...

Aralık 2018, 42.Sayı

Eski Kastamonu evlerinin cephelerini buraya taşıdık, evi komple satın alarak marangozlar yardımıyla cephelerin tahtalarını kullandık. Toplum olarak yukarı doğru gidip para kazandıkça ilk önce ulaşmayı çok isteyip de ulaşamadığınız şeyleri satın almaya başlıyorsunuz. Bir süre sonra bu sıkıcı hale geliyor. Önce evin her yerini eşyayla doldurursunuz ama on sene sonra yanlış tercihlerde bulunduğunuzu anlayarak evdeki eşya sayısını azaltırsınız. Bu da öyle bir şey. Önce çok lüks ve pahalı malzemeler kullanıldı ama şimdi düşünüldüğü gibi bir şey katmadığını gördük. Bizden de artık müşteriler bunu istiyor ancak konuyu çok önemsediklerinden ziyade trend olduğunu gördükleri için istediklerini düşünüyorum.

Ben mimarların sanatçı olduğunu düşünmüyorum, biz matematik yapıyoruz ve karşı tarafın amacına ulaşmasını sağlamayı hedefliyoruz. Tasarladığımız yerin sürdürülebilir olma hedefini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Müşterim kim? Müşterimin müşterisi kim? Marka nerede? Onun söylemi veya genetiği var mı? bunlar önemli. Bunların hepsini harmanlayarak sonuçta bir ürün çıkartıyorsunuz. Dolayısıyla ben ben mimarım ve tasarladıklarım uygulanmalı gibi bir algı çalışmaz. Elbette ki etik dışı davranalım demiyorum, bazı prensipleriniz olmalı bunu yatırımcıya anlatmalısınız. Çünkü biz heykel yapmıyoruz, matematiksel bir iş üretiyoruz.

Kullanmayı en çok sevdiğiniz malzemeler hangileridir?

Şu ana kadar mimari üzerine gerçekleri konuştuk. Bunlardan bağımsız bir şekilde müşteri olmadan, sınırsız bütçe ile bir yapı üretmeniz gerekseydi ne yapmak isterdiniz?

Bazı yapılarda ilk bakışta projenin hangi mimarın elinden çıktığını anlarsınız. Bizim böyle standart bir stilimiz yok... Bugün dünya zaten öyle bir dünya değil. Stil veya moda olan şeyin ömrü çok kısa… Tarzımızı belirlemekte müşteri ve onun talepleri belirleyici oluyor. Onlarla oturup konuşmamız mimar egomuzu bir kenara koymamız gerekiyor.

Müze yapmak çok keyifli olurdu sanırım. Dramatik mekânlar elde ederken bir yandan da arkada durarak eseri öne çıkarmanız gerekiyor, bu çok ilgi çekici olurdu benim için. Ama çoğu zaman işin sahibinin de projeyi sahiplenerek bizimle beraber olmasını tercih ediyoruz. İşin manevi tatminini o zaman sağlayabiliyorsunuz.q


Yaşam alanlarınızı dört mevsim

yaşanabilir hale getirin

Hayallerinizdeki dış yaşam alanlarınızı zengin ürün ve çözüm seçeneklerimiz ile gerçeğe dönüştürüyoruz. Açılır kapanır bir kış bahçesine sahip olmayı veya dış alanınızı dört mevsim kullanmayı istiyorsanız, profesyonel ekiplerimiz projelerinizde sizlere h i z m e t ve r m e k i ç i n h a z ı r.


advertorial

ÜRÜN

PALMİYE İLE DIŞ MEKÂNDA İÇ MEKÂN RAHATLIĞI Palmiye, dış mekânda iç mekân rahatlığını sağlayan ve 4 mevsim kullanılabilen pergola, cam, tente ve gölge sistemlerinin üretimi ve montajının yanı sıra yenilikçi mimari çözümler sunuyor.

64

H

avalar soğudu, kış bütün gerçekliğiyle yaşamımızın bir parçası artık. Bahar ve yaz aylarında açık havada geçirdiğimiz zamanlar hâlâ akılımzda. Fiziksel ve ruhsal sağlığımız açısından önemi tartışılmaz olan açık alanlar yaşam kalitemize doğrudan etki eden bir unsur. Dekoratif bir peyzaj ile nefes alabileceğimiz bir dinlenme alanına dönüştürebileceğimiz açık alanlar dört mevsim yaşam kalitemize değer katan estetik alanlar... Kış geldi diye açık alan keyfinden mahrum kalmak zorunda değiliz. Palmiye’nin ürün gamında yer alan sistemler ile kışın bile açık hava konforunu yaşabileceğimiz yaşam alanları oluşturulabilmekte.

Aralık 2018, 42.Sayı

1998 yılında yapı sektöründe faaliyetlerine başlayan Palmiye faaliyetlerini ağırlıklı olarak, İskandinavya, Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde yapmakta. 2002 yılında Norveç’te yapılan Dünya’nın en büyük tente projesi ihalesini alarak gölge sistemleri sektörüne “Palmiye” markası ile giriş yaptı. Palmiye, uluslararası ağı ve dünya çapındaki organizasyonu ile birçok ülkede temsil edilmekte. 2003 yılında tamamlanan projenin ardından, yaptığı AR-GE çalışmaları sonunda, 2004 yılında ilk Motorlu Pergola’yı üreten Palmiye, 2006 yılında 4 mevsim kullanılabilir özellikte pergolayı üretti. Palmiye, 2011 yılında İngiliz Courage Investments firmasının ortağı bulunduğu Lugano Glass A.Ş.’nin hisselerine ortak olarak iş sahasını daha da genişletti.


PALMIYE, DÜNYACA ÜNLÜ, BAŞARILI MIMARLARIN VE TASARIMCILARIN DÜŞÜNCE VE HISLERINI HAYATA GEÇIRDIKLERI EŞSIZ ÜRÜNLER ILE SIRA DIŞI ÇÖZÜMLERIN ADRESI OLUYOR.

65

Tasarım konusunda açık görüşlü ve yenilikçi bakış açısına sahip Palmiye dünyaca ünlü, başarılı mimarların ve tasarımcıların düşünce ve hislerini hayata geçirdikleri eşsiz ürünler ile sıra dışı çözümlerin adresi oluyor. Alanında birçok “ilk”e imza atan Palmiye, 6 kıtada kendi bölge müdürlükleri, ofisleri ve alternatif satış kanalları ile birçok ülkede faaliyet gösteriyor. Pergolada Yeni Dönem Palmiye Exclusive Kumaş Koleksiyonu, Branda tavan örtülerinin tekdüzeliğinden ve görüntüsünden sıkılanlara ve mekânlarında fark yaratmak isteyenlere çok özel seçenekler sunuyor. Palmiye Exclusive Kumaş Koleksiyonu, sadece Palmiye’ye özel doku, renk ve desenlerden oluşuyor. Palmiye pergola serileri için özel tasarlanan “kumaş profilleri” ve “3 eksenli” aydınlatmalar ise Palmiye Exclusive Kumaş koleksiyonundaki renk, doku ve desenlerde oluşturduğu yansımalar ve ışık hüzmeleri ile fark yaratıyor, bulunduğu mekânlara ayrıcalık katıyor. Palmiye Exclusive kumaş koleksiyonu ayrıca ısı ve ses yalıtımı özelliği taşıyor. Black out özelliği ile ise zararlı UV ışınları filtrelenirken, mekân serinliği

hedefleniyor. PVDF uygulaması ile özellikle metropollerdeki hava kirliliğinin getirdiği üst yüzey lekelenmeler, kirin dokuya işlemesi gibi sorunlar da çözülmüş oluyor. Palmiye Exclusive Kumaş Koleksiyonu, düzenli temizlik ve bakım ile yıllarca ilk günkü orijinal doku ve rengini muhafaza ediyor. Palmiye, dış mekânda iç mekân rahatlığını sağlayan ve 4 mevsim kullanılabilen pergola, cam, tente ve gölge sistemlerinin üretimi ve montajının yanı sıra yenilikçi mimari çözümler sunuyor. Palmiye

üretiminde tasarım, mühendislik ve mimari alana yoğunlaşırken ürünlerinde teknolojinin insanlara sağladığı tüm kolaylıkları kullanmaya özen gösteriyor. Palmiye, kendisine özel tasarlanan Apple Store’dan indirilen My Palmiye App aracılığıyla ürünlerini iPhone veya iPad ile kontrol etme lüksünü müşterilerine yaşatıyor. Sektörde yarattığı sinerji ile pazarda hızla genişleyen Palmiye birçok ülkede kendi ofisi ile hizmet verirken hizmet kalite standartlarından ödün vermiyor.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


PROJE

FOLKART BLU RESIDENCES

MİMARİ

DİLEKCİ ARCHITECTS

FOLKART BLU RESIDENCES

DENİZLE KESİNTİSİZ BİR İLİŞKİ SAĞLIYOR “HER PROJE; KONUSUYLA, TOPOĞRAFYASIYLA VE ÇEVRESİYLE BİRLİKTE BİR ŞEYLER ANLATIR. FORM, MALZEME VE IŞIĞIN BİRLİKTE YARATTIĞI BU DİL HER PROJENİN KENDİ RUHUNU OLUŞTURUR.”

66

Aralık 2018, 42.Sayı


MALZEME SEÇİMLERİ TASARIMI OLUŞTURAN DİNAMİK FORMUN İFADESİNDE ÖNEMLİ BİR YER TUTMAKTADIR.

H

er proje; konusuyla, topoğrafyasıyla ve çevresiyle birlikte bir şeyler anlatır. Form, malzeme ve ışığın birlikte yarattığı bu dil her projenin kendi ruhunu oluşturur. Folkart Blu projesinin de özgün dilini bunun üzerine oluşturduk.

izninin verdiği kütlesel yoğunluğu, çevre faktörlerini değerlendirerek yönetmeye çalışırken, silüetteki etkisi proje tasarımında önemli rol oynadı. Yapının bulunduğu koyla ilişkisinde, yükselen yapıyı, arsanın arkasına oturtarak, silüette çevresiyle daha mütevazi bir ilişki kurmasını sağladık.

Folkart Blu’nun bulunduğu arsa, konum olarak çeşmenin en güzel koylarından Paşalimanı Koyu’nda yer alıyor. Proje alanı çevresinin barındırdığı potansiyelleri açığa çıkartacak bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor. Proje alanı önündeki koyla, kenardan ve dar bir açıyla ilişki kurmakta. Bu ilişki denize doğru yönlenmede önemli bir kriter oldu

Bununla beraber, çevre yapılanmaya göre yüksek katlı yapı algısını azaltmak için kütleyi, yatayda ve düşeyde parçaladık, yapıyı üst üste binen, parçalı yatay bloklar halinde tasarladık ve bu parçalanmış blokları bir avlu etrafında konumlandırdık. Avluyu çevreleyen blokları ise çift cepheli olarak tasarladık. Bu yaklaşımımız kuzey rüzgârlarının yumuşatılarak ünitelerin içine alınması yoluyla önemli bir iklimlendirme potansiyeli sağladı. Ayrıca avlu ve içinde asılı duran merdivenler, farklı mekânsal tecrübeler yarattı.

Tasarım, bir taraftan doğrudan denizle ilişki kurarken diğer taraftan, Çeşme bölgesinin yaz döneminde kuzey yönünden gelen etkili rüzgârlarına sırtını dönerken, bir tarafıyla da bu rüzgârların (sıcak iklimde) serinletici etkilerini ortadaki avlu aracılığıyla projenin içine aldık. Bu uygulama yere özel bir tasarım dili oluşturdu. İmar

Yapıda büyük konsol alanlar ile ünitelere teras-bahçe kullanımı sağlarken diğer taraftan da etkin güneş yönünde gölgeli

67

alanlar yarattık. Bu şekilde daireler için kapalı alan ve açık alan sürekliliği de sağlanmış oldu. Proje içindeki tüm birimlerin bakış açılarını değiştirerek sürpriz manzara alanları yarattık. Malzeme seçimleri tasarımı oluşturan dinamik formun ifadesinde önemli bir yer tutmaktadır. Cam ve taş, beraberce formun boşluk - doluluk alanlarını tariflemekte ve kütle tasarımını doğrudan şekillendiren malzemeler olmaktadır. Cam metaforik olarak gölge ve boşluk yaratan, hafifleten, yansıtarak yok olan özellikleri ile kullanılırken, taş yüzey var olmayı, doluluğu ve gücü ifade etmektedir. Proje tasarımında kullanıcıya zengin iç ve dış mekân kalitesi yaratmaya çalıştık. Farklı bakışlar, sürpriz perspektifler ile dinamik ve iç içe geçen bir kurgu yarattık. Ayrıca yapı içi farklı fonksiyon alanlarına erişimin rahat ve kolay olması amacıyla tüm sosyal donatıları atrium aracılığıyla doğrudan açık havuz ve denize bağlandık.q E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


PROJE

marka

FOLKART BLU ÇEŞME

68

/ karaoglupeyzaj www.karaoglu.com.tr Haziran + Temmuz 2013


Peyzaj uygulamaları Karaoğlu Peyzaj imzası taşıyan Folkart Blu Çeşme projesi; Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde 2 ödüle, Alman Tasarım Ödülleri’nde “Özel Mansiyon” ödülüne layık görüldü.

69 69

/ karaoglupeyzaj &Y E R L E Ş İ M L E R D E R G İ S İ www.karaoglu.com.tr

E K O L O J İ K YA P I L A R


PROJE

VOLUME İSTANBUL

MİMARİ

STUDIO VERTEBRA

VOLUME İSTANBUL

ŞEHİRLE DİYALOĞU DOĞRU KURUYOR MODÜLER SİSTEM ÇÖZÜMLERİYLE TASARLANAN PROJEDE, AKSLARIN ŞAŞIRTILMASI İLE KÜTLE HAREKETLİLİĞİ SAĞLANARAK DİNAMİK BİR YAPILAŞMA ELDE EDİLMİŞ.

70

Proje Yeri: Pendik, İstanbul Proje Tipi: Ofis İşveren: Çalışkan Grup Ana Yüklenici: Ncore Mimarlık Mimari Grup: Studio Vertebra Proje Yöneticisi: Gencer Yalçın, Dilşad Aslaner, Bahar Yücel, Efe Kağan Hızar Aralık 2018, 42.Sayı

V

olume İstanbul projesi İstanbul Anadolu Yakası’nın en hızlı gelişen ve değerlenen Kurtköy bölgesinde konumlanmaktadır. Kurtköy, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan Pendik ilçesinin bir mahallesidir. Studio Vertebra’nın tasarladığı Volume İstanbul, Sabiha Gökçen

Havalimanı’na yakın olması sebebiyle ofis yapılarının yoğunlaştığı bir bölgede konumlanıyor. Komşu olduğu aynı işleve sahip yapıların önüne geçen, rekabetçi bir yaklaşımla tasarlanan projenin “hava mania” bölgesinde bulunması, farklı kotlara sahip bir arsada konumlanması, modüler bölünebilir kiralama


GİRİŞ AVLUSUNDA VURGULANAN PEYZAJ ALANININ ÜST KATLARDAKİ TERASLARA TAŞINMASIYLA, YAPININ NEFES ALMASI SAĞLANMIŞ.

71

alanlarının talep edilmesi gibi faktörler en önemli tasarım kriterleri olarak ele alınmış. Yükseklik kurgusu, arsanın havalimanı hattı üzerinde yer almasından dolayı tasarımda etkin rol oynamış. Yapının asimetrik parçalara sahip olacak şekilde tasarlanması, Studio Vertebra’nın diyagonal bir hat olan yükseklik limitini maksimum kullanmasını sağlamış. Modüler sistem çözümleriyle tasarlanan projede, aksların şaşırtılması ile kütle hareketliliği sağlanarak dinamik bir yapılaşma elde edilmiş. Bu esneklik, satış ve kiralama gibi süreçleri kolaylaştırarak günün ihtiyaçlarına göre şekillenebilecek bir ofis yapısı oluşmasını sağlamış. Zemin katlarda ticaret, üst katlarda ise ofis yapılarının yer aldığı proje, tüm birimlerde doğal aydınlatma ve iklimlendirmeye olanak sağlayan bir avluya sahiptir.

Giriş avlusunda vurgulanan peyzaj alanının üst katlardaki teraslara taşınmasıyla, yapının nefes alması sağlanmış. Kapalı cam kutu plazalar yerine, dışarıyla etkileşimi cesaretlendiren özel teraslar ve yeşil avluya sahip bir ofis projesi olan Volume İstanbul, giriş aksında yer alan avlunun hizmet ettiği tüm birimlere doğal aydınlatma ve iklimlendirme olanakları sağlamasıyla da öne çıkıyor. Bölgede kentsel ölçekte bir meydan bulunmadığından, Studio Vertebra vaziyet planında yapıyı geri çekerek ana caddedeki hareketliliği içeriye çekmeyi amaçlamış. Bu sayede çevresiyle dinamik ilişki kuran bir meydan tasarlamış. Buluşma, kesişme noktası olarak kurgulanan meydan;

kendine çekeceği insan trafiği sayesinde, çevresindeki ticari birimlere fayda sağlıyor. Studio Vertebra, böylelikle proje/kent ilişkisinde çift taraflı fayda sunan bir tasarıma imza atmış. Yapının bazı bölümlerine ait cephelerde mesh paneller uygulanarak çift cephe sistemi elde edilmiş; böylelikle hem yapı içinde güneş kontrolü sağlanmış, hem de tasarımdaki hacimsel farklılıklar belirginlik kazanmıştır. Tüm bu referanslardan beslenerek şekillenen Volume İstanbul; şehirle diyaloğunu doğru kurmuş bir proje olarak hayata geçiyor.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


PROJE

marka Advertorial

VOLUME İSTANBUL PROJESİNDE

REYNAERS ÇÖZÜMLERİ

STUDIO VERTEBRA TARAFINDAN TASARLANAN VOLUME İSTANBUL PROJESİNDE REYNAERS’İN REYNAERS CW50 SC SİLİKON GİYDİRME CEPHE SİSTEMİ VE REYNAERS CS68 ISI YALITIMLI DOĞRAMA SİSTEMİ KULLANILDI.

CS68

72

S

tudio Vertebra tarafından tasarlanan Volume İstanbul Projesi, Sabiha Gökçen Havalimanı’na yakın, birçok ofis bloğundan oluşan bir kompleks olarak konumlandırılmıştır. 2017 yılında World Architecture Festival (WAF) Ofis Projeleri kategorisinde finale kalan Volume İstanbul Projesi, projenin yöneticilerinden İç Mimar Efe Kağan Hızar’a göre projenin yarattığı dramatik etkiden öte, kullanıcısına sunduğu avantajlar ve kente kazandırdıklarıyla öne çıkıyor. Finale kalmalarının en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorlar. PROJEDE KULLANILAN REYNAERS ÜRÜNLERİ • Reynaers CW50 SC Silikon Giydirme Cephe Sistemi: - Curtain wall® 50 sınırsız tasarım özgürlüğü sunan ve maksimum şeffaflığa olanak veren bir cephe ve çatı sistemidir. CW 50 çeşitli tasarım ve cam varyantlarıyla sunulmaktadır; aynı zamanda, belirtilmiş yangın dayanımı ve ısı yalıtımı düzeylerine uygun farklı teknik varyantlar da içermektedir. Aralık 2018, 42.Sayı

- Tasarım varyantları binanın hem içi, hem de dışı için çözümler sunmaktadır. Cam varyantlar, standart baskı kapaklarından, strüktürel silikon kasetli ve strüktürel silikon mekanik bağlantılı çözümlere kadar değişiklik göstermektedir. - Kapsamlı CW 50 profil serisi çağdaş mimarinin tüm gereksinimlerini karşılamaktadır. Enerji performansı açısından, sistem, üçlü cam kullanımına olanak veren ve sistemi pasif ev ve düşük enerjili binalar için bile uygulanabilir hale getiren farklı düzeylerde çözümler sunmaktadır. Bunun yanı sıra, paralel açılan pencere, makaslarla dışa açılır pencere, gizli çift eksenli pencere gibi özel açılma tipleri kusursuz bir şekilde entegre edilebilir. Aynı zamanda CW 50’nin çatı uygulamalarında entegrasyon için düz çatı kanatları kullanılır. • Reynaers CS68 Isı Yalıtımlı Doğrama Sistemi: Concept System® 68 stabilite, ısı yalıtımı ve güvenlik açısından iyi performans gösteren çok amaçlı bir pencere sistemidir. Bu doğrama sisteminde fonksiyonel, Rönesans, Softline ve Hidden Vent olarak adlandırılan farklı estetik tarzlar mevcuttur.

CW50 SC

CW50 SC

Böylece farklı bina tarzlarına mükemmel uyum sağlar. Bu pencere sistemi içeri ve dışarı açılan pencereler için bir dizi çözüm sunar ve Ventalis havalandırma üniteleri ile uyumludur. CS 68 aynı zamanda hırsızlığa karşı WK2 ve WK3 sınıflarına uygun olup, üst düzey güvenlik sağlar.q


REYNAERS Ä°LAN


MERCEK

YAPIDA AHŞABIN

74

KULLANIM ALANLARI

KULLANIMI İLK ÇAĞLARDA BARINMA GEREKSİNİMİYLE BAŞLAYAN AHŞABIN YAPI MALZEMESİ OLARAK KULLANILMAYA BAŞLAMASI, BETON VE ÇELİĞE ORANLA ÇOK DAHA ESKİLERE DAYANIR. ENDÜSTRİNİN GELİŞMESİYLE AHŞAP MALZEMENİN KULLANIM ALANI DA GENİŞLEYEREK YENİ BOYUTLAR VE ESNEKLİK KAZANMIŞTIR.

D

oğal yenilenebilir yapı malzemelerinden bahsedilince ilk akla gelen ve en yaygın kullanılan malzemelerden birisi ahşaptır. Ahşap, teorik olarak inşaat sektörüne hâkim tüm eğilimleri karşılayabilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle ahşabın çok katlı konutların taşıyıcı sistemlerinde kullanılmasına yönelik teknolojik girişimler giderek artmaktadır. Ahşap, doğal kaynaklı, yenilenebilir, sürdürülebilir, yeniden kullanılabilir, atık oluşturmayan, çevre dostu ve tüm bunlarla birlikte tam bir mühendislik malzemesidir. Kullanımı ilk çağlarda barınma gereksinimiyle başlayan ahşabın yapı malzemesi olarak kullanılmaya başlaması, beton ve çeliğe oranla çok daha eskilere dayanır. Aralık 2018, 42.Sayı

Endüstrinin gelişmesiyle ahşap malzemenin kullanım alanı da genişleyerek yeni boyutlar ve esneklik kazanmıştır. Gelişen teknoloji ahşabın korunması konusunda da kendini göstererek doğal ahşap malzemenin rutubet deformasyonunu gidermek, yanmazlığını sağlamak ve mikroorganizmalara karşı direncini artırmak amacıyla yöntemler geliştirilmiştir. 1980’li yıllarda sürdürülebilirlik sorunlarıyla beraber doğaya dönüş başlamasıyla ahşabın cazibesi daha da arttı. Bu dönemde bozulmaz bir malzeme olduğu düşünülen betonarmenin de yenilenme ihtiyacının bulunduğu anlaşılınca ahşap yeniden keşfedildi.


SANATA VE MİMARİYE İLHAM KAYNAĞI OLAN AHŞAP; SADELİĞİ, ÖZGÜRLÜĞÜ VE DIŞAVURUMCULUĞUYLA, DOĞRU ELLERDE BAŞYAPITLAR YARATIRKEN, BİLİNÇSİZ KULLANIMI İSE ÇEVREYE KARŞI BÜYÜK BİR SORUN TEŞKİL ETMEKTEDİR.

Ahşap toksik kimyasallarla değil, su, güneş, toprak ve havayla üretilir... Doğal bir yapı malzemesi olarak da kullanılan ahşap, geçmişte ve günümüzde ustaların elinde işlenen, kullanımı en geniş olan malzemelerden biridir. Sanata ve mimariye ilham kaynağı olmuş bu malzeme; sadeliği, özgürlüğü ve dışavurumculuğuyla doğru ellerde başyapıtlar yaratırken, bilinçsiz kullanımı ise çevreye karşı büyük bir sorun teşkil etmektedir. Çevreyle uyumlu yaşam anlayışının gün geçtikçe artması, çevre dostu bir malzeme olan ahşabın önemini günümüzde daha da artırmakta. Yenilebilir doğal bir kaynak olduğu için çevre dostu malzeme olarak bilinen ahşap, zaman içerisinde yeni malzemelerin ortaya çıkması ve üretim aşamaları nedeniyle daha az talep edildiği dönemler geçirse de popülerliğini son dönemde tekrar kazanmaya başlamıştır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de iç ve dış mekân mimarisinde ahşap kullanılmakta. Bunun en önemli nedenlerinin başında; doğal dokuları, yaşam alanlarına kattığı estetik ve görsel değerler ile tabi ki güvenilir bir malzeme olması

geliyor. Doğal, sürdürülebilir, yenilenebilir, deprem ve yangın güvenli bir yapı malzemesi olması ile diğer yapı malzemelerinden hafif olması, ahşabın son dönemde mimarlar, inşaat mühendisleri ve bilinçli tüketiciler tarafından tercih edilmesini sağlıyor. Maliyeti çelik konstrüksiyona göre yüzde 30 oranında daha az olan ahşap yapılar, ‘kısa ömürlüdür’ kanısının aksine 60 ila 100 yıl arasında bir ömre sahip. Bunların yanı sıra hava ile dolu hücreleri sayesinde alternatifi olan malzemelerden daha yüksek ısı yalıtımı sağlayan ahşap için, vücut ısısına en yakın malzeme de diyebiliriz. Tüm bu özellikleriyle birlikte değişik doku ve renk çeşitliliğine sahip olan ahşap, dünyada mükemmel bir mühendislik malzemesi olarak tanımlanıyor. Yeni teknolojilerle ahşabı yeniden yorumlayıp onu doğru kullanmayı öğrenmek, son dönemde inşaat sektöründeki trendlerden birini oluşturuyor. AHŞABI CAZIP KILAN ÖZELLIKLER Bunların başında insan sağlığına zarar vermemesi, alternatifi olan malzemelerden daha yüksek ısı yalıtımı sağlaması, yaşam ömrünün uzun olması, ısıya karşı neredeyse hiç genleşmemesi tam tersine ısının etkisiyle kuruyup güç kazanması, eko ve gürültüyü emerek engel olması, ses izolasyonundaki üstünlüğü, üretiminde atık gaz olarak saf oksijen salınan tek yapı malzemesi olması geliyor. Ayrıca, betonarme yapılara nazaran depreme daha dayanıklı olduğu bilimsel bulgularla da kanıtlanan ahşap, hem estetik hem de güvenlik çözümü sunuyor. Ahşabın üretiminde kullanılan

fosil enerji miktarı düşüktür, bünyesinde CO2 depolar. Hammaddesi ahşap olan elemanlar ömürleri bitince yeniden kullanılabilir, biyolojik yolla yok edilebilir, enerji veya hammadde olarak değerlendirilebilirler. Ahşap yapıların üretimi hızlıdır, hafif olan parçalar kolayca depolanabilir, nakledilebilir. 75

Ahşap insanlara daha sağlıklı hissi veriyor Ahşap ve insan psikolojisi arasında, rakipsiz ve doğal bir uyum var. Ahşabın doğal ve sağlıklı bir yapı malzemesi olması ve dinlendirici etkisi kişilerin duygusal durumu üzerinde pozitif etkiler yaratıyor. Toz çekmeyen, mekândaki rutubeti emip salarak bir tür nem düzenleyici görevi gören ahşap, doğal ve sağlıklı bir yaşam ortamının sembolü. Yapılarında ve iç mekânlarında ahşap kullanılan evlerde yaşayan insanlar, fizyolojik ve psikolojik açıdan kendilerini çok daha sağlıklı hissetmetedirler. SÜRDÜRÜLEBILIR VE EKOLOJIK INŞAAT Gelecekte daha da fazla insanın kentlerde yaşayacağı gerçeği, “sürdürülebilir ve ekolojik inşaat” kavramını gündeme getiriyor. Ekolojik inşaat konusunda çoğunluğu gelişmiş ülkelerde olmak üzere çözüm üretmeye yönelik birçok araştırma yürütülmekte ve doğal bir yapı malzemesi olarak ahşabın konut alanında kullanımını yaygınlaştırmayı amaçlayan yeni yaklaşımlar geliştirilerek destekler sağlanmakta. Bunun sonucu olarak son yılların Avrupa inşaat teknolojisinde hammaddesi ahşaba dayalı yapı E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MERCEK 76

malzemelerinin yeniden önem kazandığı gözlenmekte.Doğal bir yüksek teknoloji ürünü olan ahşapla yapı inşa etmenin uzun bir geleneği olduğu gibi aynı zamanda bu maddenin geleceği de parlak. YAPILARDA KULLANIM ALANLARI Bir evi sadece ahşap kullanarak baştan sona inşa etmek mümkün. Diğer hiçbir yapı malzemesi bu kadar geniş bir kullanım alanı sunamaz. Cephe kaplaması olarak ahşabın kullanılmasının yanı sıra iç mekânlarda da kullanım alanı oldukça geniştir. Duvar, tavan ve zeminlerde, pencere, kapı, merdiven ve mutfak mobilyalarında çoğunlukla tercih edilir. Ahşap ayrıca dış yaşam alanlarında kullanılır. Havuz kenarları, veranda ve pergolalar ahşap malzemeler ile hem doğal bir görünüme bürünür hem de sağlıklı mekânlar olurlar. AHŞAP KORUMA YÖNTEMLERI Ahşap, insanların yüzyıllardan beri kullandığı en bilindik malzemelerden biridir. Biyolojik bir malzeme olan ahşap, biyotik Aralık 2018, 42.Sayı

(böcek, termit, küf ve çürüklük mantarları vb.) ve abiyotik faktörler (dış hava koşulları, yangın vb.) tarafından bozulabilmektedir. Doğal bir yapı malzemesi olan ahşabın varlığını uzun yıllar sağlam bir şekilde sürdürebilmesi için korunması gereklidir. Özellikle dış cephelerde; rüzgârın ve hava koşullarının sert olduğu yerlerde bu koruma daha çok önem kazanır. Güneşin zararlı ışınları, su, nem ve biyolojik zararlılar, ahşabın yıpranmasını hızlandırır. Bu nedenle, dış cephelerde kullanılacak ahşabın seçimi ve doğru konstrüksiyon kadar, uygun ürünler kullanılarak doğru uygulamayla korunması da çok önemlidir. Ayrıca doğru boya seçimi, macun kullanılmaması, kullanım yeri istekleri göz önüne alınarak ahşap malzemenin emprenye edilmesi (kimyasal maddelerin farklı metotlarla ahşaba nüfuz ettirilmesi ve kullanım ömrünün uzatılması) gerekmektedir. Ahşapta doğru boya seçimi yapmak için öncelikle ahşabı nelerden koruduğumuzu bilmeliyiz.

ÖZELLİKLE DIŞ CEPHELERDE; RÜZGÂRIN VE HAVA KOŞULLARININ SERT OLDUĞU YERLERDE KORUMA DAHA ÇOK ÖNEM KAZANIR. GÜNEŞİN ZARARLI IŞINLARI, SU, NEM VE BİYOLOJİK ZARARLILAR, AHŞABIN YIPRANMASINI HIZLANDIRIR. Dış cephelerde; güneşe ve dış ortam şartlarına dayanıklı, özellikle ahşabın doğrudan suyla temas ettiği yüzeylerde, suyun geçişine karşı koyan ancak içeriye girmiş olan su buharının da dışarı doğru çıkışına izin veren mikro gözenekli nefes alan boyalar kullanılmalıdır. Güneşten Koruma Ahşabın kimyasal yapısını oluşturan lignin yapısı gereği UV ışınlarını absorbe eder ve bozulur. Bu bozulma ahşabın suya karşı hassasiyetini arttırır. Bu olumsuzluğu önlemek için ahşap yüzeylere güneş ışığının ahşabın içine nüfuz etmeden yansımasını sağlayan boya ve verniklerin uygulanması gereklidir. Su ve Nemden Koruma Büyük ahşap yüzeylerde, gerek bağlantı noktalarında gerekse ahşabın mevsimsel çalışmasına bağlı olarak oluşan ufak çatlak-


lardan suyun girişini tamamen engellemek zordur. Bu nedenle, ahşap yüzeyin olası su girişine karşı, teneffüs kabiliyeti ve su iticilik özelliği olan bir boya veya vernikle korunması en iyi çözümdür.

ma veya genleşme sorunları net bir şekilde görülememekte gözden kaçan delik ya da çatlaklardan sızan su nefes alabilen bir ürünle daha kolay dışarı atılabilmektedir.

Biyolojik Zararlılardan Koruma Ahşabın bünyesindeki rutubet oranı %20’yi aştığında özellikle mantar, küf ve diğer biyolojik zararlıların ahşabı istila etmesi kolaylaşır. Bu tür zararlılara karşı yüksek koruma sağlamak için özel kimyasal koruyucular ile formüle edilmiş ürünler kullanılmalıdır.

Dış cephede kullanılan ahşaba, macun ve su buharı geçirgenliği düşük boyalar uygulanmamalıdır çünkü; geniş yüzeyli ahşapta oluşması engellenemeyen çatlaklardan içeri giren suyun, buharlaşıp dışarı çıkamaması nedeni ile mantarlar gelişir ve ahşabın çürümesine neden olur. Bu nedenle dış cephede ahşabın üzerine bezir yağı, dolgu malzemesi ve macun sürülmemelidir.

Stabil Yüzeyler Geniş yekpare yüzeyler için su bazlı nefes alan veya ince yapılı solvent bazlı bir ürün kullanılmalıdır. Çünkü geniş alanlarda çatla-

Toz Boya Yöntemi: Elektrostatik Toz Boya 1960’lardan itibaren Avrupa ve Amerika’da kullanılmaya başlanmış, 1980’lerin sonlarına doğru Türkiye’ye

gelmiş bir kaplama yöntemidir. Yaş boya uygulamalarına göre çok genç olmasına rağmen, kısa sürede geniş kullanım alanı bulmuş ve üretilen miktarlar açısından dikkate alınmaya değer rakamlara ulaşmıştır. Kaplama yöntemi özellikle metal yüzeyleri korumakta, dekoratif bir görünüm kazandırmakta kullanılır. Ayrıca, son yıllarda yapılan gelişmeler sonucu cam, seramik, ahşap ve hatta plastik yüzeylerin de kaplanmasında Toz Boya teknolojisine geçilmektedir. Çevresel açıdan ve uygulama açısından sağladığı avantajlar Toz Boya’yı kaplama sektörünün gözdesi haline getirmiştir. Toz Boya elektrostatik güç ile çalışan tabancalar sayesinde tatbik edilir ve ilgili fırınlama koşullarında pişirilir.q

77

ELEKTROSTATİK TOZ BOYA 1960’LARDAN İTİBAREN AVRUPA VE AMERİKA’DA KULLANILMAYA BAŞLANMIŞ, 1980’LERİN SONLARINA DOĞRU TÜRKİYE’YE GELMİŞ BİR KAPLAMA YÖNTEMİDİR.

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


Advertorial

MERCEK

SAĞLIKLI MİMARİ KAPILAR MEVCUT SIVI BOYAMA SİSTEMLERİNE ALTERNATİF OLARAK GELİŞTİRİLEN POWCOAT, ÇEVRE DOSTU, İŞÇİ VE İNSAN SAĞLIĞINI KORUYAN BİR ÜRÜN OLUP ÖZELLİKLE MDF ÜRÜNLERE UYGULANAN SOLVENT BAZLI SIVI BOYALARIN KULLANIMINI AZALTIR. POWCOAT ILE MDF VE PANEL KAPIYI NASIL KAPLADIK

78

İletken olmayan MDF ve panel kapı gibi malzemeler için on yıllık Ar-Ge çalışmalarının ardından uygulamaya konan Powcoat Kaplama Teknolojisi, kullanım alanı daha da arttıkça hızla yaygınlaşacaktır. Proje, ahşap endüstrisinde yaygın olarak kullanılan solvent esaslı boyaların yerine Ar-Ge çalışmaları sonucu yeni nesil çevre dostu elektrostatik toz boyama sistemlerinin kullanılmasını ve geliştirilmesini kapsamaktadır.

Aralık 2018, 42.Sayı

MDF, Panel Kapı Uygulama Projesi: w İlk kez toz boya ile kaplanan w Solvent ve su bazlı boyama sistemlerine alternatif w Çevre dostu Boyama işleminde; wİşçi sağlığı ve iş güvenliğini koruyan wMaliyeti azaltan wİşçilik süresini kısaltan wBoya atıkları oluşturmayan teknolojiye sahiptir.


NEDEN POWCOAT? Mevcut sıvı boyama sistemlerine alternatif olarak geliştirilen Powcoat; çevre dostu ve işçi sağlığını koruyan bir ürün olup, özellikle MDF ürünlere uygulanan solvent bazlı sıvı boyaların kullanımını azaltır. Buna bağlı olarak boyama işlerinde maliyeti düşürür ve boyama işlem süresini kısıtlar. Sıvı boya atıklarının oluşmasını engelleyerek çevrenin korunmasına katkı sağlayan Powcoat, işçi ve insan sağlığı konularında önemli avantajlara sahiptir. Powcoat kaplama, sıvı boyaların aksine (kuru) katı film oluşturan toz halinde bir üründür. Solvent ve uçucu organik bileşenler içermeyen Powcoat, bu özelliğiyle sağlıklı ve kullanıcı dostudur. ÖZELLIKLERI wEN71-3 insan sağlığı sertifikalıdır wAntialerjiktir wSağlığınızı korur wBakteri oluşturmaz wSolvent, cıva, kurşun içermez wKanserojen değildir wTehlikeli gaz salınımı yoktur wAlev geciktiricidir, (A2 yanmazlık) wAB direktifine uygun ham maddeden üretilir w%100 çevrecidir wAtık çıkarmaz

wRoHS kriterlerine uygundur. wAğır Metaller / kimyasallar içermez: Pb (Kurşun), Cd (Kadmiyum), Hg (Cıva), Cr+6 (Hexavalent Chromium), PBB (Polybrominated Biphenyl), PDBE (Polybrominated Diphenyl Ether) w İnsan sağlığına zarar verebilecek maddeler bulunmaz. w Tiner ve benzeri diğer solventler bulunmadığı için, yanıcılık ve parlayıcılık özelliği yoktur. wFırınlanması esnasında çıkan gazlar göz ardı edilecek kadar az ve çevreye zararsızdır. w Toz boyalı yüzeyler yaşamları boyunca çevreye radyoaktivite, koku ve gaz gibi zararlı maddeler yaymazlar. RENKLENDIRIYORUZ Kapı sistemlerinde yeni bir boyut Modern çizgilere sahip tasarımlar Özenle seçilmiş yüzey dokuları Ev ve iş yerleri için dekoratif çözümler Geniş ürün yelpazesi Model çeşitliliği

POWCOAT’UN AVANTAJLARI Üretim alanında %60 yer tasarrufu Dört mevsim çalışabilme RAL renk çeşitliliği Paketleme kolaylığı Hızlı üretim Hızlı renk değişimi Enerji tasarrufu Geri dönüşüm verimliliği Solvent içermez Yüksek nem dayanımı %100 çevreci Yüksek kimyasal dayanım Kokusuz Üstün kaliteli kaplama Yüksek mekanik dayanım 2N çizilme dayanımı 79

Yaşam alanlarınızda daha modern ve şık bir görünüm sağlıyoruz.

KULLANIM ALANLARI MDF Kapı Yüzeyleri Panel Kapı Yüzeyleri Mutfak ve Banyo Dolap Kapakları Bebek ve Çocuk Mobilyaları Ofis Mobilyaları Modüler Mobilyalar AR-GE ISO 9001:2008 kalite belgesine sahip olan PULVER KİMYA tarafından üretilen toz boya ürünlerinde Avrupa Kimyasallar Ajansı (ECHA) tarafından yayınlanan REACH tüzüğünün Yüksek Önem Arz Eden Maddeler (SVHC) listesinde belirtilen ham maddeler kullanılmamaktadır.tadır.

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


EKO DIZ AYN 80

Aralık 2018, 42.Sayı


Tasar ma yer aç n diye, AGT Design by Defne KOZ Spark Parke dĂźnyas nda bir ilk gerçekleĹ&#x;ti; dĂźnyaca ĂźnlĂź tasar mc Defne Koz, AGT için tasarlad . AGT Design by Defne Koz Â? Spark serisinde; mozaik gĂśrĂźnĂźm s rad Ĺ&#x; fakat doÄ&#x;al bir Ĺ&#x;ekilde yorumland .

/agtthinkwithus

agt.com.tr


EKO DİZAYN

DEFNE KOZ

Türkiye’de tasarım konusunda yaratıcılık dönemine girdik...

82

“YERİ GELDİĞİNDE BEYNİMİN ARKASINDAN, KÖKLERİMİN FIŞKIRMASINA BAYILIYORUM. AMA İNANIN Kİ BUNLAR HİÇBİR ZAMAN BİLİNÇLİ DEĞİL, HEPSİ BİLİNÇALTI. ” Aralık 2018, 42.Sayı


TASARIM YAPMAYA BAŞLADIĞIMDA YEREL ADETLERİ, SANATI, KÜLTÜRÜ VE KİMİN İÇİN TASARIM YAPTIĞIMI, GÜNLÜK YAŞAM KALİTELERİNİ NASIL ARTIRABİLECEĞİMİ İNCELİYORUM. Leucos Moai, Lamba

TED Koleji’ni bitirdikten sonra, İtalyan Dili ve Edebiyatı eğitimi aldım. 1987-88 yıllarında ODTÜ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde atölye çalışmalarına katıldım. 1989’da Milano’da Domus Academy Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’ne girdim. 1992 yılında Defne Koz Design Studio’yu kurdum ve çalışmalarımı Chicago’daki eş kurucusu ve ortağı olduğum Koz Susani Design merkezli olarak yürütüyorum. Çocukken –hemen her çocuk gibi- kendimin de bol resim yaptığımı biliyorum. Sanata ve sanata ilişkin dallara hep merakım oldu. Sanırım ya ilkokul ya da ortaokuldaydım; o zamanlar bizde pek de duyulmayan bu mesleğe ilişkin bilgileri daha sonradan sağdan soldan dolaylı olarak toplamaya başlamıştım. Ama okuduğum bir haber ile bu mesleğe olan merakım birden tutkuya dönüşüverdi. Anne ve babamın iç mimar olmaları ve mesleklerine, mimarlığa, sanata, tarihe olan saygı ve ilgileri, bu ilgilerini çocukları ile paylaşmaları, bilinçaltı da olsa herhalde biz çocuklarını küçük yaşlarda etkiledi. Okul sonrası zamanımın çoğunu geçirdiğim anne ve babamın iç mimari stüdyolarında Domus dergilerini karıştırırken,

İtalyan tasarımcı Giorgetto Giugaro’nun bir makarna tipi olan Marille’nin tasarlanmasının haberi -yani birilerinin, o zamanlarda, yediğimiz yemeği tasarlayabiliyor olmasıkafamda bir ışık yandırırken gönlümün bu mesleğe kucak açmasına ilk gerçek adımı attırmıştı.

83

Ettore Sottsass Stüdyosu ve Domus Academy gibi alışılagelmiş eğitim sistemlerinden farklı alanlarda çalışmak ve eğitim almak tasarım algınıza neler kazandırdı? Domus Academy’nin bilindik okullar gibi ‘okul’ olmaması, ayrıca “Milano ruhu”nu yaşamak kaçınılmaz deneyimlerdi benim için. Ufkumun açıldığını, ruhumun tazelendiğini, heyecanımın doruğa ulaştığını daha fazla hissedemezdim. Sadece tasarıma bakışımı değil dünyaya ve kendime bakış açımı da değiştirdi bu deneyimler. Domus Academy’deki eğitim, alışılagelmiş eğitim sisteminden (hele o zamanki diğer tüm okullardan) çok farklıydı. Klasikleşmiş akademik eğitimden ziyade, düşüncelerin ufkunun nasıl genişletilebileceği bilgisi veriliyordu. Orada ve İtalya’da tasarımın bir stil değil, kültürel ve endüstriyel bir gelenek olduğunu öğrendim. Okuldan

Defne Koz Solidair Sergisinden

Defne Koz’un tasarım dünyasına yolculuğu nasıl başladı, bu serüveni ve Koz Susani Design’ı anlatabilir misiniz?

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


Bernhardt Laine, Tabure

EKO DİZAYN

-kendinize göre doğru bulduğunuz- bu kadar çok veriyi bir arada toplayabilmek, ilişkiyi bu frekansa çekebilmek, biraz da tasarımcının işidir.

84

mezun olurken, bana hocalık yapan ve İtalyan tasarımının bugün ‘İtalyan Tasarımı’ olarak anılmasında büyük rol oynayan ‘baba’ İtalyan tasarımcıları muhakkak bir dönem Milano’da kalarak çalışmam gerektiğine karar verdiler. Beni orada bir dönem daha kalmaya ve iş aramaya sevk etmeleri, beni, kurtların dans ettiği, güçlükler, engebelerle dolu tasarım dünyasının ortasında hiçbir desteğe dayanmadan, sallana sallana dengemi bulmaya yöneltti. Hacıyatmaz olabilmeyi öğrendim.

sanırım ileriki dönemlerde tasarımcının konumu bir hayli farklı olacak.

Uluslararası platformda başarılı bir tasarımcı olarak Türkiye’deki ve dünyadaki tasarıma ve tasarımcıya bakış açılarını tasarımcılar ve müşteriler açısından değerlendirir misiniz?

Yabancı veya değil – ikisi arasında pek fark yok başka ülkelerde iş yapmanın. Ancak tasarım bilincinin başladığı ve tasarımcı enflasyonunun var olduğu bir memlekette iş yapmanın güç olduğunu söyleyebilirim. Burası öyle bir piyasa ki; endüstriler çok zor tasarım ürünleri beğenir, tasarımcılar diğer tasarımcıları zor sever… Ancak kendi kendinize ayakta durmaya çalışarak bu kolay olmayan koşullarda üretiminizi piyasada görebiliyorsanız ve bu zoru başarabiliyorsanız iyi firmalarla ve yaptığınız iş bu çerçevede pozitif kommentler alıyorsanız o zaman İtalya’da iş yapmanın yegane avantajını yaşıyorsunuz. O da manen duyduğunuz haz!

Bilinçli ve tasarımcı ile bütünleşmesi gerektiğini anlayan endüstriler ve bu değerleri taşımayan endüstriler diye ikiye ayırabiliriz belki endüstrileri... Ne yazık ki ikinci tipte yer alan endüstriler yani tasarımcıya verilmesi gereken değeri ve önemi tanımayanların varlığı çoğunlukta. Ancak zaman ilerledikçe endüstriler tasarımcının değerini, tasarımcı olmadan kendi üretimlerindeki kimlik farklılıklarını elde edemeyeceklerini daha iyi anladıklarından

Tasarımı, tasarımın değerini derinlemesine anlayamayan firmalar ile sanırım hiçbir tasarımcı çalışmak istemez… Müşteriniz ile aranızda oluşan komünikasyonda tasarıma bakış açısı, bilgi+deneyim alışverişi, kültürel değiş-tokuş, karşılıklı anlayış, özveri, istek, ilgi, profesyonellik gibi değerlerde, eğer aynı frekanslarda iseniz tatmin duygunuzun daha da yoğunlaştığına, ürünün daha da başarılı olacağına hiç şüphem yok. Bu da keyifli çalışmak/üretmek demek. Bu arada

Aralık 2018, 42.Sayı

Türkiye’de ise tasarım üzerinde gerçekten yaratıcılık dönemine girdik ve hızla ilerliyoruz; bu endüstrinin gelişmesine, büyümesine, modernleşmesine, global marketlere açılmasına elbette bağlı; bunun için de büyük bir heyecan, istek, ilgi ve dinamizm var ancak bununla birlikte yapılması gereken pek çok şey de var; bunun başında da tasarım bilincinin gelişmesi geliyor. Coğrafyalar arasında mekik dokuyarak geçen bir yaşam döngüsünde farklı coğrafyaların yaratıcı tasarımlarınıza olan etkilerinden bahsedebilir misiniz? Farklı kültürlere, çalışma ve yaşam biçimlerine karşı duyduğum ilgi işimin de merkezinde yer alıyor. Bunca yer değiştirdikten sonra da değişenin ne olduğunu tespit etmek pek kolay değil benim için. Bu kültürleri karşılaştırmamaya, daha ziyade anlamaya çalışıyorum. Hepsi farklı, hepsi ilginç ve sürekli olarak birinden diğerine taşınmaktan ziyade her birinde aynı anda yaşayabilecek kadar şanslıyım. Memleketimi ve kendi kültürümü severek büyüdüm ama yurt dışında yaşarken kendi kültürüme daha merakla yaklaşmaya başladım. Kendi kültürümün derinliğine hayranım. Avrupa’nın çağdaş ve önemli bir merkezinde, Milano`da, ve Amerika’da, Boston’da tasarımcı olarak çalışırken de kendi kültürümün hatırasını unutmamaya çalışıyorum. Bir obje tasarlarken geleneksel


YÜZYILLARDIR AYAKTA DURAN BİR BİNANIN İÇ MEKANINI TASARLAMAK HER ZAMAN HEYECAN VERİCİ.

dünya, antik kültür dünyası beni çok cezbediyor.

Tasarım konusuna; mimar, iç mimar ve endüstri ürünleri tasarımcısı olarak baktığımızda tasarım-teknolojimalzeme ilişkisini nasıl kuruyorsunuz? Tasarım ne bilim ne de sanattır. Tasarımcının işi duyulara hitap etmek ve insanların hissiyatına kulak vermektir. Ruh ve malzeme üst üste binen iki kavramdır. Her malzemeye ait olan gizemli kısmı ortaya çıkararak, malzemeye derinlik vermek çok önemli. Bu şekilde malzemenin ruhunu tasarlayabileceğimizi düşünüyorum. Teknoloji sayesinde de bugün Chicago’da yaşayıp Milano ve Tel Aviv’de çalışan asistanlarımı kontrol ederek İtalya, Almanya ve Türkiye’deki müşterilerim için çalışabiliyor; Çin’de, Türkiye’de ve İtalya’daki üretimleri kontrol edebiliyor ve bilgilerimi pekiştirebiliyorum.

Son olarak AGT ile bir parke koleksiyonu tasarımına imza attınız, bu tasarımınızdan ve AGT ile çalışma sürecinizdeki gözlemlerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

AGT Bliss Koleksiyonu

Kimi tasarımcılar ürünleriyle bağırarak iletişim kurarlar. Ben ise iki kelimeyle özetleyebilirim tasarımlarımı: modern, dingin / sakin bir güzellik diyebilirim onlar için.

85

AGT için tasarladığım ürünlere ulaşabilmek için de iki buçuk sene çalıştık. Kolay gibi gözüküp, ürünün fikirlerle doğması, onun geliştirilmesi, rafine edilmesi, tamamlanması üretmesi ve okunması ile devam eden gerçekten uzun bir süreç yaşadık. Ama bununla birlikte başka bir süreç daha yaşanıyor. Bizim üretimler için verdiğimiz yoğunluk gibi tüketici için de geçerli bir yoğunluk bu… Oluşturduğumuz kurgudaki doğanın iki dünyasını bir araya getirerek farklı dokular, organik desenler renkler ile kafamda bir şeyler yaratmaya çalışırken diğer yandan da teknolojiden faydalanarak parametrik programlarda bunu üst üste koyarak koleksiyona derinlik ve zenginlik katmaya çalıştık. İnsan üretimi ve doğal arasındaki dengeye duyduğumuz merak sürecinden ilham alarak başladığımız bir çalışma oldu. Parke koleksiyonu için ahşap desenlerini kullanmak yerine, insanın yaratıcılığı ile doğanın güzelliğini bir araya getirmek istedik. Ve doğal olanla tasarlanmış olanın en iyi yönlerini bir araya getirdik.q

Solidair Kaktüs, Işık Heykelleri

Yeri geldiğinde beynimin arkasından, köklerimin fışkırmasına bayılıyorum. Ama inanın ki bunlar hiçbir zaman bilinçli değil, hepsi bilinçaltı… Bakarak esinlenmeye çalışmıyorum… Deneyimlerim, bilgilerim, ilgim, beynimin bir yerlerinde birikmekte, kendi kültürüme ait katmanlarda… Günün birinde bilinçaltımdan çaktırmadan çıkıp bir şekilde karsıma çıkıveriyor…

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


Advertorial

EKO DİZAYN

AGT’DEN DEFNE KOZ İMZALI YENI PARKE SERISI; BLISS VE SPARK “AGT Design by Defne Koz” parke serisi, Tasarımcı Defne Koz’un insan üretimi ve doğal arasındaki dengeye duyduğu merak sürecinden ilham alarak başlayarak, doğal ahşap desenlerini kullanmak yerine, insanın yaratıcılığı ile doğanın güzelliğinin bir araya gelmesinden ortaya çıkmaktadır.

86 86 86

D

ünya markası vizyonu ile yoluna devam eden, Ağaç ve Orman Ürünleri sektörünün öncü markası AGT ve Tasarımcı Defne Koz işbirliğinden doğan “AGT Design by Defne Koz Parke Serisi” doğadan aldığı ilhamı, tasarımın yaratıcı gücüyle biçimlendiriyor.

Ulusal ve uluslararası pazarda mobilya, dekorasyon ve inşaat sektörlerine; MDF, MDF-LAM, panel, profil ve parke üreterek, 5 kıtada 70’ten fazla ülkede faaliyet gösteren AGT, Tasarımcı Defne Koz imzasını taşıyan “AGT Design by Defne Koz” parke serisini “Bliss” ve “Spark” adlı 2 farklı koleksiyon ile kullanıma sunuyor. Aralık 2018, 42.Sayı


TASARLANAN DESENLERİN ZENGİNLİK VE DERİNLİK HİSSİYLE BİÇİMLENEN “AGT DESIGN BY DEFNE KOZ” PARKE SERİSİ, DOĞADAN ALDIĞI İLHAMI TASARIMIN YARATICI GÜCÜYLE BİÇİMLENDİRİYOR.

87

“AGT Design by Defne Koz” parke serisi, Tasarımcı Defne Koz’un insan üretimi ve doğal arasındaki dengeye duyduğu merak sürecinden ilham alarak başlayarak, doğal ahşap desenlerini kullanmak yerine, insanın yaratıcılığı ile doğanın güzelliğinin bir araya gelmesinden ortaya çıkmaktadır.

ve sakin bir desenle tasarlanan koleksiyonda, damarların şekli ve yoğunluğu parametrik tasarımla biçimlendirilmiş. Bliss, ışığın yansımasıyla değişen ipeğin dokusuna benzerliği ile sakin ve huzurlu bir zihne hitap eden ve zengin bir zemin kaplama isteyen tasarımcı, mimar ve iç mimarlar için oldukça cazip bir tercih....

Doğal olanla tasarlanmış olanın en iyi yönlerini bir araya getirdiğini belirten Tasarımcı Defne Koz; koleksiyonunda sıcak renkleri, zengin dokuları, organik desenleri ve ahşaba ait doğal özellikleri, geniş yelpazedeki renk çeşitliliğiyle ve insan eliyle yapılmış olanın ayrıştırıcı nitelikleriyle buluşturmuş. Tasarlanan desenlerin zenginlik ve derinlik hissiyle biçimlenen “AGT Design by Defne Koz” parke serisi, doğadan aldığı ilhamı tasarımın yaratıcı gücüyle biçimlendiriyor.

Organik ve Düz Desenlerin Güçlü Dengesi: SPARK

Doğanın Parametrik Yansıması: BLISS İki koleksiyondan birincisi olan Bliss Parke Koleksiyonu, özel patentli kilit sistemine, 10 mm kalınlığa, AC4 aşınma sınıfına ve 15 yıl ürün garantisine sahip olup, 4 farklı renkten oluşuyor. Doğal damarlara benzeyen yumuşak

Üst yüzey dokusu ile birebir aynı tasarımıyla dikkat çeken Spark Parke Koleksiyonu ise, özel patentli kilit sistemine, 12 mm kalınlığa, AC4 aşınma sınıfına ve 15 yıl ürün garantisine sahip olup, 4 farklı renkten oluşuyor. Doğal ahşap damarların, geometrik çizgilerle bir araya getirilerek tasarlandığı zengin bir desen ile, bu deseni birebir takip eden yüzey dokusuna sahip olan üründe, organik ve düz desenlerin oluşturduğu bir dengeden söz etmek mümkün. Spark, mimarların güçlü kişiliğe sahip bir desen ve yüzey uygulamak istediği geniş mekanlarda ya da otel lobisi gibi ortak kullanım alanlarında, etkileyici bir zemin kaplama için mükemmel bir seçim.q

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MERCEK

ORGATEC FUARI ARDINDAN

ORGATEC FUARI ARDINDAN

88

O

OFİS MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN EN BÜYÜK KÜRESEL BULUŞMASI OLAN ORGATEC ULUSLARARASI OFİS YÖNETİM VE İÇ TASARIM FUARI, ALMANYA’NIN KÖLN KENTİNDE “CULTURE@WORK” MOTTOSUYLA 23-27 EKİM TARİHLERİ ARASINDA GERÇEKLEŞTİ

fis mobilya sektörünün en büyük küresel buluşması olan Orgatec Uluslararası Ofis Yönetim ve İç Tasarım Fuarı, Almanya’nın Köln kentinde “culture@ work”mottosuyla 23-27 Ekim tarihleri arasında 130’a yakın ülkeden gelen profesyonellerin katılımı ile düzenlendi. Köln fuar merkezinde 130 bin metrekare alanda kurulan ve 30 ülkeden 600’den fazla firmanın katıldığı fuarda Türkiye’yi 21 firmayla temsil etti. Geleceğin iş kültürünün ne tür bir çevreye ve mekâna ihtiyacı vardır? soruları üzerine culture@ work ana temasıyla düzenlenen ORGATEC 2018, tüm iş dünyası için vizyoner kavramlar sunma görevini başarıyla yerine getirdi. Çalışmaya ve yaratıcılığa ilham verilen, çeşitli motivasyon kaynaklarının teşvik edilerek kültür ortamında aktarılmasını ve gelişmesini sağlayan fuar dünyanın uluslararası ticaret fuarlarından biri olarak görülüyor. Çalışma ve yaşam alanları için genel konsept önerileri ve entegre çözümler sunan ofis mobilya sektörünün önde gelen üreticileri, ORGATEC bünyesinde yeni ürün ve hizmetlerini Aralık 2018, 42.Sayı

sergileme imkânına erişti. Fuara katılım gösteren ziyaretçiler; orta ölçekli işletmelerden bayilere, mimar ve iç mimarlardan karar verici ve kuruculara, büyük şirketlerin Tedarik ve İnsan Kaynakları departmanlarından emlak sektörünün temsilcileri ve yöneticilerine kadar geniş bir yelpazede dağılım gösterdi. Bu yıl ORGATEC’in bir parçası olarak gerçekleştirilen architectureworld // Deutscher Hoteltag; 15 yıldır mimarlık, tasarımcılar, mühendisler ve inşaat sektöründeki belirleyicilere yönelik yoğun kongre programları ile dikkat çekiyor. Etkinlik çerçevesinde dünyaca ünlü mimarlar modern bina ve yapılar hakkında fikirlerini paylaşırken; interaktif sunumlar gerçekleştirerek, profesyonel gayrimenkul ve ofislerin oluşturulması da dâhil olmak üzere yeni malzemeler ve tekniklerden bahsettiler. Orgatec Fuarı’na dokuzuncu kez katılan, tasarımlarıyla, mutlu ve verimli çalışma ortamları yaratmayı hedefleyen Bürotime; geleceğe yön veren tasarımlarını ‘Free Flow’ konseptiyle ziyaretçilerin beğenisine sundu.q



MERCEK

ORGATEC FUARI ARDINDAN

2019 OFIS TRENDLERI BÜTÜNSELLIĞE VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞE YÖNELIYOR Mikro tasarımlardan makro dizaynlara kadar 2019 ofislerindeki dekorasyon kaygıları, bütünselliğe ve sürdürülebilirliğe yöneliyor. Yeşil tasarımlar, çalışma mekânlarında önemli bir yer tutarken işlevsel mimari çözümler bireysel verimliliği artıracak yeni alanlar yaratmanın önünü açıyor

90

Uluslararası Orgatec Fuarı 2018’e dair genel izlenim ve düşünceleriniz nelerdir? Orgatec Uluslararası Ofis Yönetim ve Iç Tasarım Fuarı, ofis mobilyası sektöründeki profesyonelleri bir araya getiren dünya çapında önemli bir platform. Fuar, her yıl belirlenen konseptiyle firmalara; yenilikçi tasarımlarını dünya sahnesine sunma, yeni iş birlikleri oluşturma ve trendleri yerinde görme imkânı sunuyor. 39 ülkeden 753 markanın yer aldığı, 142 ülkeden 63.000 kişinin ziyaret ettiği bu fuar yaratıcı ve profesyonel diyaloglar ve global network kurmak için ideal bir ortam sunuyor. Aralık 2018, 42.Sayı

Bu yıl fuarın ana teması olan culture@work sloganına uygun olarak oluşturduğumuz Free Flow konsept çatısı altında, çalışma alanlarını mekânlardan bağımsız, daha özgür, kişisel ve esnek alanlara dönüştüren tasarımlarımızla katıldık. Fuarda ayrıca, giderek artan evden çalışma kültürüne cevap verecek, özel hayat ile iş hayatı arasındaki dengeyi hedefleyen Home Ofis ürün ailesinin lansmanını da gerçekleştirdik. Hem ziyaretçilerimizden aldığımız geri dönüşler doğrultusunda hem de fuara katılan firmaların ürünleri ile karşılaştırdığımızda tasarladığımız ürünlerin, üretkenliği en üst noktaya taşıyan, modern çalışma alanlarının tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde olduğunu görme şansı elde ettik.


Orgatec fuarı sadece yeni tasarımlarımızı ziyaretçilerle buluşturma anlamında değil aynı zamanda yeni iş ortaklıkları kurmak adına da önemli bir organizasyon. Yurt dışı satış noktalarımızı sadece Bürotime ürünleri satan mağazalar konumuna getirme stratejimize uygun olarak hedef ülkelerdeki yapılandırmayı tamamlayabilmek adına önemli iş görüşmeleri gerçekleştirdik. 2016 yılından itibaren yoğunlaştığımız ve yakın coğrafyada 20’yi bulan franchise sayımızı, önümüzdeki yıllarda Avrupa ülkelerini ekleyerek artırmayı hedefliyoruz. Bu anlamda 2018 Orgatec fuarı oldukça verimli geçti, Avrupa ve Afrika bölgesinde hedefimiz doğrultusunda yakın zamanda yeni mağazalarımız olacak. Geleceğin ofislerinde ön plana çıkan yenilikler neler olacaktır? Çalışma kültürünün masa başından sosyal mekânlara, insan odaklı tasarım anlayışına evrildiği günümüzde çalışanlar arasındaki iletişim, değişen trendler ve teknolojik gelişmelerdeki yenilikler de bu kavramla paralel doğrultuda şekilleniyor ve gelişiyor. Bir ofis ortamında artık bireysel çalışma alanı gereksinimi dışında yeni oluşumlara zemin hazırlayacak, çalışanlar arasındaki etkileşimi ve motivasyonu arttıracak ekip çalışmalarına, şirket içi toplantıların da yapılabildiği sıcak renklerle kurgulanan iletişime açık, sosyal alanlara ihtiyaç duyuluyor. Bugün geldiğimiz noktada modern çalışma alanlarının standardize kavramlar yerine yaratıcı alternatifler sunan ve kullanıcıyı bulunduğu çalışma ortamında rahat hissettirmeye ve aidiyet duygusu oluşturmaya yönelik geliştirilen tasarımların, beklentileri karşıladığı gözlemlenmektedir. Mikro tasarımlardan makro dizaynlara kadar 2019 ofislerindeki dekorasyon kaygıları, bü-

ORGATEC FUARI SADECE YENİ TASARIMLARIMIZI ZİYARETÇİLERLE BULUŞTURMA ANLAMINDA DEĞİL AYNI ZAMANDA YENİ İŞ ORTAKLIKLARI KURMAK ADINA DA ÖNEMLİ BİR ORGANİZASYON. tünselliğe ve sürdürülebilirliğe yöneliyor. Yeşil tasarımlar, çalışma mekânlarında önemli bir yer tutarken işlevsel mimari çözümler bireysel verimliliği artıracak yeni alanlar yaratmanın önünü açıyor. Doğaya duyulan özlem, en küçük malzeme detaylarından biyofilik tasarımlara kadar kendini anımsatarak ofislere yeni bir soluk getiriyor.

Fuarda lanse ettiğiniz tasarımlarınızdan ve özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

İşbirlikçi duruşlarıyla çalışanlar için eğlenceli ortamlar sunan yeni nesil modern ofisler; dinlenme alanları, çeşitli aktiviteler için tasarlanan özel alanlar, puflar, mobil masalar, dikkati artıran ve modernizmi simgeleyen çarpıcı renkler vb. tasarım elemanları ile ofis içi sinerjinin artmasını kolaylaştırıyor. “Sürekli ve üretken aktivite” şeklinde tanımlanabilen dinamik mekânlar ise yeni nesil çalışma alanlarında kendini gösteren bir diğer tasarım trendi olarak karşımıza çıkıyor. Akışkan, esnek, birleştirici ve dönüştürülebilir özelliklere sahip bu ofisler, geleneksel mekânların anında bir başka aktivite için değişebileceğini de gözler önüne seriyor.

Böylelikle çalışanlar arasındaki sinerji akışı ofis ekipmanlarıyla desteklenerek, verimli bir çalışma kültürü oluşturulmasına imkân tanıdığı gibi çalışma alanlarında günümüz ihtiyaçlarına çözüm sunuyor.

Bütün bunların yanı sıra teknolojinin gelişimiyle çalışma eyleminden mekânlardan bağımsızlaşması; özgür çalışma alanlarının artmasına olanak tanıyor. Değişen çalışma kültürüyle birlikte çalışma ortamları da değişiyor. Gelişen dünyanın yeni çalışma kültüründe mekanlardan bağımsız sürdürülebilen çalışma eylemi home ofislerin artışı olarak karşımıza çıkıyor.

2018 Orgatec Fuarı konseptimiz Free Flow for Success ile sınırları kaldırarak ofislerdeki çeşitli kullanım senaryolarına çözüm sunacak, farklı ihtiyaç ve beklentileri karşılayacak alanlar oluşturulması gerektiğine dikkat çektik.

Çok yönlü çalışma kültürü, çalışma ortamlarının da değişmesine etki ediyor. Geleceğin çalışma kültürlerine yön veren b.design team’in (Bürotime Tasarım Ekibi’nin) home ofisler için özel olarak tasarladığı Pi, Era ve Runner Home ürün ailelerinin lansmanını Orgatec Fuarı’nda gerçekleştirdik. Birbirinden bağımsız tasarım diliyle farklı kitle ve taleplere cevap verebilir nitelikte kurgulanan ürünler, ev sıcaklığını hissettirmesi ve ev dekorasyonuna uyum sağlamasıyla ortak bir noktada buluşuyor. iF Design, Reddot Design , German Design ve Design Turkey gibi dünyada bilinirliği en yüksek tasarım ödüllerini alan Note toplantı ve yönetici serisininin büyük ilgi gördüğü standımızda, Era workstation ve yönetici masası, Bliss, Ronin ve Foldit ofis koltukları, Focus akustik panel çözümleri gibi çok sayıda Bürotime ürünleri yer aldı.q E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

91


Advertorial

MERCEK

ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNE YÖN VEREN TASARIMLAR İş hayatının değişen koşullarına yönelik geliştirdiği tasarımlarla çalışanların motivasyon ve verimliliğini arttırmayı hedefleyen Bürotime, sınırları ortadan kaldıran, her ortama ve mekâna uyumlu, konforlu çalışma alanları sunan yeni nesil ürün aileleriyle çalışma alanlarında geleceğin ihtiyaçlarına yön veriyor.

92

Modern ve klasik çizgilerin buluşma noktası: Foldit

Yönetici, operasyonel ve lounge koltuk modellerinden oluşan Foldit ürün ailesi ofislerde farklı kullanım ihtiyaçlarına tam çözüm sunuyor. Modern ve klasik çizgileri ile güncelliğini hiçbir zaman

yitirmeyecek, kullanıcı odaklı bir tasarıma sahip olan Foldit; şıklığı ile kendine hayran bırakırken, insan sağlığına uygun olarak şekillendirilmiş akıcı formuyla da göz dolduruyor.

Yönetici odalarındaki gücün sembolü: Note Yönetici Zamana direnen tasarımların yıllar geçse de güncelliğini koruduğu ve kullanıldığı mekânlara işlevsellik dışında da değer kattığı düşüncesiyle kurgulanan Note Yönetici, yalın tasarım çizgilerini kalite algısıyla birleştiren benzersiz bir ürün. Ofislerin düzenlenmesinde prestije verilen önemi tek başına sergileyen Note Yönetici; bir mobilyadan daha öteye giderek özgün duruşuyla gücü simgeliyor. Alüminyum ayakların zeminden yükselerek masa yüzeyiyle birleştiği noktada oluşturduğu açıyla kendine özgü bir tasarım dili oluşturan Note; Design Turkey, Red Dot ve iF Design Ödülleri’nin ardından “başarıyı görünür kılan ödül” sloganıyla dünyanın en seçkin tasarım ödüllerinden biri olan German Design ödülünü de kazanarak başarının gücünü sembolize ediyor. Aralık 2018, 42.Sayı


Kişiliği betimleyen tasarım çizgileri: Pick Pick; modüler birimlerden oluşan yapısı ve değişen materyal ve renk alternatifleriyle ofislerde birçok kombinasyon yaratma imkânı sunuyor. Sosyalleșmeyi vücut dilinde taşıyan Pick, ofislere keyifli bir oturum ve bekleme alanı sunuyor. Form olarak zemine doğru genişleyen yapısıyla stabil bir duruş sergilerken; detay ve bitişlerindeki yumuşak ve kıvrımlı yüzeyleri ile kullanıcının zihinsel dinginliğe ulaşmasına yardımcı oluyor. Tekli, ikili, üçlü, sehpalı/sehpasız, oturum yüzeyi farklı yönlere bakan alternatifleri ile zengin bir ürün ailesi oluşturan Pick; çalışma alanlarında yaratıcılığı, sosyalliği ve fonksiyonelliği simgeliyor.

Ev sıcaklığında çalışma ortamı: Runner Home Fonksiyonelliğin tasarım ve estetikle olan ayrılmaz birlikteliğini vurgulayan Runner Home, çalışma alanlarında güçlü bir duruş sergilemek isteyen kullanıcılar için geliştirildi. Masa ile entegre keçe panel alternatifi, kullanıcısına sıcak ve samimi bir atmosfer sunarken; net çizgilere sahip metalin yorumlanmasıyla oluşturulan organik geçişler ve yumuşak hatlar, yeni bir form yaratarak zıtlıkları profesyonel bir denge ile birleştiriyor. Esnek depolama birimleri ve raf ünitesiyle; masaüstü aksesuarları da sergilemeyi mümkün kılan Runner Home, kullanıcısına sunduğu insan odaklı, fonksiyonel ve kalıcı çözümler ile hayal edilen kişiselleştirilebilir çalışma ortamlarının yaratılmasına olanak sağlıyor.


MALZEME

Yöntem

UYGULAMA

94

DB Schenker Arkas, İstanbul Kullanılan Ürünler: modulyss® Handcraft, Fashion&, Cambridge karo halı koleksiyonları, IVC Matrix Loose Lay PVC

Aralık 2018, 42.Sayı


OFİSLERDE YENI NESIL ZEMIN SISTEMLERI

ZEMİN KAPLAMA MALZEMELERİ BİR MEKÂNIN GENEL ATMOSFERİNİ, STİLİNİ YANSITAN EN ÖNEMLİ YAPI UNSURLARINDAN BİRİDİR. ÇALIŞAN SAĞLIĞINI VE MOTİVASYONUNU ODAĞINA ALAN TASARIMLARDA ZEMİN KAPLAMA SEÇİMİ BİRÇOK YÖNDEN ÖNEM KAZANMAKTADIR.

Z

amanımızın çok büyük bir kısmını geçirdiğimiz iç mekânların havası ve konforu sağlığımızı ve hayat kalitemizi doğrudan etkiler. İnsanlar; barınma, çalışma, eğitim ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla günlerinin büyük bir kısmını binalar içerisinde geçirmektedirler. Bina içlerindeki havanın, insan sağlığına zarar verebilecek şekilde çeşitli gazlarla ve partikül ölçekli kirleticilerle kirlendiği bir çok araştırma ile kanıtlanmış bir gerçektir. Yine yapılan araştırmalar göstermektedir ki insanların dışarıda geçirdikleri vakit ortalama günde 2 saat civarındadır. Dolayısıyla insanların hava ile etkileşimi en fazla yapı içlerinde bulundukları zaman dilimde gerçekleşmektedir. Sağlıklı iç ortam hava kalitesi sağlamak amacıyla alınacak önlemler direkt olarak insan sağlığının korunmasına yönelik alınan iyileştirici önlemlerdir. İç ortam hava kirleticileri önemli sağlık problemlerine neden olabilecek parametrelerden oluşur. Dolayısıyla pek çok ticari bina ve konutta iç ortam hava kalitesine neden olacak birden fazla kaynak bulunmaktadır.

95

OFIS KONFORU NEDIR? Çalışma alanlarının üretimde verimliliği arttırmak ve insan sağlığını korumak açısından ergonomik yapıya uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Ergonomi; çalışanların biyolojik, psikolojik özelliklerini ve kapasitelerini göz önünde bulundurarak insan-makine-çevre uyumunun doğal ve teknolojik yasalarını ortaya koyan disiplinli bir bilim dalıdır. Ergonomik önlemler çalışanların fiziksel bütünlüğünün korunmasının yanı sıra onların fizyolojik ve psikolojik yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilecekleri çalışma ortamını sağlamayı amaçlamaktadır. Ofis tasarımlarında teknolojik gelişmeler, değişen genç nesil çalışan profilinin beklentileri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak değişim ve gelişim göstermektedir. Günümüzün neredeyse üçte ikisini geçirdiğimiz ofis ortamlarının konforu, mimari yaklaşımlarda tasarım ve malzeme seçimlerinde öncelik kazanmaktadır. Motivasyonun önemli bir kazanım haline geldiği iş modellerinde çalışan motivasyonunu politikalara yansıtmak olduğu kadar çalışma ortamına da taşımak yeni jenerasyon çalışan profilini kazanmak adına önemli bir adım olmaktadır. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MALZEME

Yöntem

UYGULAMA

96

ZEMİN KAPLAMALARI DÖŞEMEDE BİTİRME MALZEMESİ OLARAK KULLANILIR. ZEMİN KAPLAMADA KULLANILAN MALZEME NE KADAR YENİLİKÇİ VE KALİTELİYSE, İHTİYACA O KADAR İYİ YANIT VERİR. Döhler Genel Merkez, İstanbul Kullanılan Ürünler: Dickson® Örgü Vinil

Yeni nesil çalışma ofislerinde yemekhane/kafeteryaya dönüşmüş, hatta daha önce ofislerde hiç olmayan dinlenme alanları, oyun alanları gibi yeni fonksiyonlar eklenmiştir. Yeni tasarım yaklaşımlarında kapalı çalışma ortamını eğlenceli hale getirmek için iç mekânda yeşil alanlar oluşturulabilmekte, sirkülasyon alanları yürüyüş parkuruna dönüşebilmektedir. Ofis projelerindeki bu tasarım farklılıkları yapı malzemelerinde teknoloji ve dizayn kriterlerine de yansımaktadır. Küresel mimarlık devlerinden HOK, yaptığı araştırmalar sonucu çalışma alanlarını ve üretkenliği etkileyecek 10 temel tasarım unsurunu; Termal Konfor ve Sıcaklık, doğaya, manzaraya ve güneş ışığına erişim, algısal değişiklik, renk, gürültü kontrolü, kalabalıklık, insan faktörleri ve ergonomi, hava kalitesi, tercih, çalışan etkileşimi olarak belirlemiştir.

Aralık 2018, 42.Sayı

OFISLERDE ZEMIN SEÇIMI VE ZEMIN KAPLAMALARININ ÖNEMI? Zemin kaplama malzemeleri bir mekânın genel atmosferini, stilini yansıtan en önemli yapı unsurlarından biridir. Çalışan sağlığını ve motivasyonunu odağına alan tasarımlarda zemin kaplama seçimi birçok yönden önem kazanmaktadır. 3 Zemin kaplamalarında antistatik, antialerjik değerler, akustik performanslar, kolay kullanım ve bakım özellikleri ön plana çıkmaktadır. 3 Kalabalık ofis planlarında kullanıcı ihtiyaçlarına göre serbestlik sağlayan, değişim kabiliyeti olan ürünler tercih nedeni olmaktadır. 3 Üreticilerin çevre ve insan sağlığını gözeten politikalarının olması önem kazanmaktadır. 3 Mimari tasarımlardaki yenilikçi yaklaşımları karşılayan tasarım kriterlerinde olması, renk ve desen çeşitlilikleri ile uygulama kolaylıkları sunması gerekmektedir.


TASARIMLARDA HEDEFLENEN ALGIYA ULAŞMAK İÇİN RENKLER VE YAPI MALZEMELERİNİN BİRLİKTELİĞİ ÖNEMLİ BİR KRİTERTİR. Ofis ortamları çalışanların yanı sıra bilgisayar gibi teknolojik donanımların yoğun olarak kullanıldığı mekânlardır. Ofis içi düzenin ve disiplinin koordine edilebilmesi için bu tip teknolojilerin kablo, priz, fiş ve bağlantı elemanları olabildiğince zemin altı çözümlerde saklanmalıdır. Ticari tip zemin kaplamalarında tüm bu özellikleri bir arada barındıran 5 temel ürün kategorisi bulunmaktadır. 3Karo halı 3 Alternatif görünümlü PVC zemin kaplamaları 3 Örgü vinil 3 PVC zemin kaplamaları 3 Yükseltilmiş döşeme sistemleri Zemin kaplamada kullanılan malzeme ne kadar yenilikçi ve kaliteliyse, ihtiyaca o kadar iyi yanıt verir. Bu ihtiyaçlar arasında kolay temizlenebilirlik, mukavemet, akustik performans, yürüme konforu özellikleri başta gelir. Bunun yanında görsel olarak renk ve dokuya da dikkat edilmesi gerekir.

Shaba Fitness Center, İstanbul Kullanılan Ürünler: Moduleo® Moods PVC

HANGI MALZEMELER KULLANILMALIDIR? Genel mekân tasarımlarında hedeflenen algıya ulaşmak için renkleri ve yapı malzemelerinin birlikteliği önemli bir kritertir. Döşeme kaplamalarının yoğun trafiğe dayanıklı, bakımı kolay ve ses emiciliği yüksek özellikte ürünler olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra geniş ve dar alanlarda tercih edilecek döşeme tasarımları mekâna göre değişiklik gösterebilir. Mekânın fonksiyonu, kullanıcısı, bu mekânda oluşturmak istediğiniz algı seçim kriterlerini belirler. Ayrıca ürün içeriklerinin insan sağlığına zarar verecek kimyasalları içermemesi ve geri dönüştürülebilir olması tercih edilmelidir. Öncelikle malzeme hangi alanda kullanılacak, üzerinde ne tip faaliyetler yürütülecek, sirkülasyon hangi noktada yoğunlaşmaktadır gibi sorular seçimden önce ayrıntılı olarak cevaplanmalıdır. Buna göre malzemede istenilen özelliklere karar verilmelidir. Örneğin, resepsiyon, koridor vb. ağır trafiğe maruz kalan alanlarda yüksek dayanım gücüne sahip, temizlik ve bakım kolaylığı olan malzemeler tercih edilmelidir. Çeşitli alanlarda kullanılan döşeme ve kaplamaların insanlara fiziksel ve ruhsal açıdan fayda sağlayabilecek ölçüde konfora sahip olması istenir.

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ

97


MALZEME

Yöntem

UYGULAMA

98

Ramada Otel, Çağlayan İstanbul Kullanılan Ürünler: modulyss® Cambridge

YÜKSEK AKUSTİK PERFORMANS VE YÜRÜME KONFORU SUNAN ZEMİN KAPLAMA MALZEMLERİ RAHAT VE KONFORLU BİR ORTAM YARATILMASINDA TERCİH EDİLİR. Akustik performans, topuk sesi yutma özelliği, yürüme konforu, kaymazlık özelliği, iletkenlik değeri gibi bir takım kriterler mekanın fonksiyonuna bağlı olarak fiziksel iyileştirmelere etken olmaktadır ve malzeme seçimini yönlendirmektedir.

Ticari tip, iç mekân zemin kaplama seçimi yapılırken, kullanılan mahalin fonksiyonuna göre önceliği değişse de aranan temel özellikler genel olarak aşağıdaki gibidir : İç mekânlarda kaliteli hava : Solventsiz, kokusuz, toz tutucu özellikleri olan, anti-bakteriyel ve anti-alerjik malzemeler tercih edilmelidir. Antistatik özellik: Mekân içerisinde oluşabilecek statik elektriklenmenin önlenmesini sağlayan bir özelliktir. Uzun süre kullanılan mekânlardaki kaplama malzemelerinde bu özelliğin aranması insan sağlığı açısından önemlidir. Çevre ve toplum sağlığını gözeten politikalar: Sadece zemin kaplamaları için olmasa da bütün yapı malzemelerinde geri dönüştürülebilen, geri dönüşümlü malzemelerden üretilen, LEED Aralık 2018, 42.Sayı

Gold sertifikalarına sahip, atık yönetimi politikaları, kalite yönetim sertifikaları olan malzemelerin kullanımı çevre ve toplum sağlığı açısından bir gerekliliktir. Yürüme konforu ve akustik performans: Zemin kaplama malzemeleri mekânın akustiğine katkıda bulunması açısından önemli bir yapı elemanıdır. Topuk sesini yutan ve yürüme konforu sağlayan malzeme seçimi mekânın konforunu arttırmaktadır. Temizlik ve bakım kolaylığı: Kalabalık ofis ortamlarında kullanılan malzemelerin temizlik ve bakım kolaylığının olması kullanıcının bakım maliyetlerini düşürdüğü gibi malzemenin kullanım ömrünü de uzatmaktadır. Uygulama ve değişim kolaylığı: Yaşayan ofis ortamlarında değişen ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte değişim ve uygulama kolaylığı olan malzemeler tercih nedeni olmaktadır. Estetik değerler: Mimari projelerde zemin kaplamaları tasarımın önemli bir unsurudur. Üretim teknolojileri ile beraber değişen trendlere uyum gösterebilen ve çeşitlilik sunabilen alternatifler çözüm olmaktadır.


Kullanılan Ürünler: modulyss® Handcraft Leaf

99

KARO HALI YENİLENEN İPLİK TEKNOLOJİLERİ İLE KARO HALILAR KOLAY TEMİZLENEBİLDİĞİ İÇİN HAVAALANI GİBİ ÇOK YOĞUN SİRKÜLASYONLU ALANLARDA DAHİ KOLAYLIKLA KULLANILABİLMEKTEDİR. Karo halı, ticari iç mekânlarda kullanılan karo veya şerit parçalardan oluşan bir halı çeşididir. Ofis, otel, havaalanı, konferans salonu, sinema salonu, okul gibi ticari yapılarda kullanımı önceliklidir. Uygulanışı son derece pratik olmasının yanı sıra parçalı olmasından kaynaklı rulo malzemelere oranla çok daha az fire verir, aynı yönde döşendiğinde karolajını gizler yekpare halı efektini korur. Sert zemin kaplama malzemeleri tozun havalanmasını kolaylaştırmasına karşın, bilinenin aksine karo halı ürün grubu antistatik özellikleri ile tozu içine hapsederek iç mekân hava kalitesinin artmasına fayda sağlamaktadır. Yenilenen iplik teknolojileri ile karo halılar kolay temizlenebildiği için havaalanı gibi çok yoğun sirkülasyonlu alanlarda dahi kolaylıkla kullanılabilmektedir. Karo halılar yüksek akustik performansı ve yürüme konforu ile mekânın akustiğine katkı sağlayarak konforunu arttırmaktadır. Karo halı koleksiyonlarındaki desen ve renk alternatifleri, farklı beklentileri karşılayacak nitelikte çeşitlilik gösterebilmektedir.

Karo halılar sunduğu birçok avantaj ve konfor sebebi ile modern ve yenilikçi projelerde öncelikli tercih edilen yapı elemanı olmuştur; 3 Ofislerde diğer zemin kaplama malzemelerine göre sıcak bir ürün olması en çok tercih edilme sebebi olmuştur. 3 İç mekân hava kalitesi, 3 Sürdürülebilir zemin kaplama çözümü, 3 Her türlü iç mekânlarda kolayca uygulanabilir olması, 3 Kullanım açısından konforlu, pratik ve estetik görüntüye sahip olması, 3 Ses emme özelliği , ortam akustiğine katkı sağlaması, 3 Uygulama alanında fire oranının minimum seviyede olması, 3 Antistatik, leke tutmaz ve B1 sınıf-yanmaya karşı dirençli olması, (sertifikaları mevcut halılar için geçerlidir) 3 50cm x 50cm ebatlarında 5 m2’lik kutularda kolayca taşıma, uygulama ve saklanabilir olması, 3 Deforme olan parçanın diğer yedeği ile kolayca değişime elverişli olması. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MALZEME

Yöntem

UYGULAMA

modulyss® karo halı ürün grubu bitümen taban yapısı ve dokumalarında kullanılan %100 polyamid, ECONLY iplik yapısı sayesinde iç mekân hava kalitesine önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Karo halılarda desen ve renk seçenekleri projelerdeki tasarım zenginliğine cevap verecek nitelikte çeşitlilik sunmaktadır. Dinamik, durağan, modern, klasik istenilen tarz ne olursa olsun modulyss® ‘de mutlaka karşılığı bulunmaktadır.

MOTION-VISION modulyss® koleksiyonlarından Motion /// Vision hareketli desenleri ve canlı renk seçenekleri ile mekânın ritmini belirliyor. Hareketin akışkanlığını yansıtan Motion koleksiyonunu ister tek başına , ister mix&match sayesinde, sakin ve güçlü Vision koleksiyonuyla kombine edin. İki ürünün uyumuyla büyülenin, farklılığı kontrol altına alın ve kendi ritminizin etkisini mekânınıza yansıtın.

100

HANDCRAFT KOLEKSIYONU Konsept olarak doğadan esinlenen çizgileri taşıması ile birlikte döşendiği zaman rulo halı efektini koruyarak eski geleneksel rulo halı kullanımına alternatif olarak anlatılabilir. Aslında genel olarak karo halının en büyük avantajı karo formunda olması uygulama kolaylığı, değişim kolaylığı ile beraber az fire vermesi ile rulo halıya göre avantajlı bir alternatiftir. Doğadan ilham alınarak tasarlanan ve ECONYL® iplik teknolojisi kullanılan halılar, doğal ortamı hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz ofislere taşıyor. Okyanus derinliklerinden çıkartılan balık ağları ve diğer geri dönüştürülmüş materyaller, üstün ECONYL® geri dönüşüm sistemi ile ipliğe dönüştürülüp Handcraft koleksiyonu ile buluşturularak tekrar sizlerin kullanımına sunuyor. Aralık 2018, 42.Sayı

NEW SHAPES KOLEKSIYONU Karo halı karenin dışına çıkarak tasarımda yeni bir boyut açıyor. Farklı ebatları bir araya getirerek zemin tasarımını kolayca uygulayabileceğiniz şekilde zenginleştirmek mümkün. New Shapes koleksiyonunda 25x100 cm, 50x100 cm ve 100x100 cm boyutlarını farklı renk kullanımları ile bir araya getirerek tasarımınızı özgünleştirebilirsiniz.


101


MALZEME

Yöntem

UYGULAMA

YÜKSELTİLMİŞ DÖŞEME SİSTEMLERİ YÜKSELTİLMİŞ DÖŞEME SİSTEMLERİ KABLOLAMA, ISITMA, SOĞUTMA VE HAVALANDIRMA TESİSATLARININ ZEMİNDE YOĞUN KULLANILDIĞI MEKÂNLARDA ESTETİK VE FONKSİYONEL KOŞULLARI SAĞLAYAN SİSTEMLERDİR.

102

A Bank Genel Müdürlük, Kozyatağı İstanbul Kullanılan Ürünler: Beton Özlü Panel, modulyss® Karo Halı

Kalabalık ofis ortamlarında değişen ihtiyaçlara bağlı olarak yerleşim planlarında sık sık revizyon yapılabilmektedir. Bir departmanın kalabalıklaşması, bir mahalin bölünüp ilave toplantı odası ihtiyacının karşılanması gibi zaruri ihtiyaçlar geliştiğinde yaşayan bir ofis ortamında değişiklik yapmak çok zordur. Yükseltişmiş döşeme sistemlerinin modüler olması, gerek duyulduğunda defalarca müdahale imkânı sağladığı için yerleşim planında kullanıcıya serbestlik sağlamaktadır.

Aralık 2018, 42.Sayı

Allianz Kampüs, İzmir Kullanılan Ürünler: Onto® Enkapsüle Panel Decoria® Loose Lay PVC

Yükseltilmiş döşemeler, yangına ve korozyona dayanıklı, nemden etkilenmeyen, insan sağlığına zararlı maddeler içermeyen malzemelerden yapılırlar. İç dolgu malzemesi olarak yonga levha, kalsiyum sülfat veya beton kullanılmaktadır. Alt ve üst kaplama malzemesi olarak da standartlara uygun olarak üretilen alüminyum levha, alüminyum folyo ya da galvanize çelik kullanılmaktadır. İhtiyaç duyulması halinde yüzey kaplama malzemesi olarak halı, PVC, laminat (HPL), linolyum, seramik, doğal taş veya granit kullanılabilmektedir.


ONTO YÜKSELTILMIŞ DÖŞEME SISTEMLERI

Onto yükseltilmiş döşeme sistemi demonte plakalardan (60x60 cm / 50x50cm) oluşuğu için kabloları zemindeki boşluktan kolayca yürütebilir, zeminde kırma işlemi yapmadan uygulamayı sonlandırabilirsiniz. • Kalsiyum sülfat özlü panel, • Sunta özlü panel, • Onto Maru 3 katmanlı galvaniz panel, • Beton özlü panel, gibi çeşitlerden oluşan farklı sistem önerileri bulunmaktadır. Alt yapı sistemlerinde, taşıma kapasitesine ve yüksekliğe bağlı olarak ; • Kuşaklı, • Kuşaksız, • Sismik sistem çeşitleri üretilmektedir. Enkapsüle panellerde iç dolgu malzemesinin dört bir tarafı 0,5mm galvaniz çelik ile kaplanmaktadır. Bu yöntemle panelin taşıma kapasitesi, nem ve yangın dayanım performansı arttırılmaktadır. İç dolgu malzemesi olarak yüksek yoğunluklu yonga levha ve monoblok kalsiyum sülfat kullanılmaktadır. Enkapsüle panellerde Vidalı ( Corner Lock ) panel alternatifi bulunmaktadır. Beton özlü paneller özel olarak tasarlanmış çelik plakaların arasına beton dolgu yapılarak üretilmektedir. Bu sayede yük taşıma kapasitesi ve yangın dayanımı üst seviyeye ulaşmaktadır. ONTO® Maru 3 katmanlı galvaniz çelik panel, 3 farklı çelik katmanın tamamen robot sistem ile perçin ve kaynak kullanmadan özel bir metodla birleştirilmesinden oluşmaktadır. İç dolgu olarak sunta, beton veya kalsiyum sülfat gibi malzemelerin kullanımına gerek duyulmadan çok daha hafif ve mukavemetli bir panel modeli oluşturulmuştur.

103

TFKB Genel Müdürlüğü, İstanbul Kullanılan Ürünler: Onto® Maru 3 Katmanlı, Galvaniz Çelik Panel Dickson® Örgü Vinil, Kingdom Loose Lay PVC

%100 geri dönüştürülebilir, patentli özel bir tasarımdır. Taşıma kapasitesi yüksek olan üç katmanlı çelik panel 5kg/adet birim ağırlığı ile binaya ilave yük getirmeyen en hafif panel çeşididir.

BEKLENTINIZ NE OLURSA OLSUN, UNIGEN’DE SIZE GÖRE BIR ÇÖZÜM VAR. Aradığınız doğru çözümleri sunabilmek için ticari tip zemin kaplama ürün gruplarında birçok dünya markasını Unigen çatısı altında toplayarak, bunlara kendi üretimimizi ve deneyimlerimizi de ekleyerek, zemin yapı sektörüne yeni ve alternatif yapı malzemeleri sunuyoruz. Alanında bir öncü haline gelerek birçok projeye farklılık katıyoruz. Ürettiğimiz ürünlerde ve temsilciliğini yaptığımız markalarda sadece kaliteye ve estetiğe önem vermekle kalmıyor, tüm ürünlerimizin doğa ve çevre dostu olmalarına da özen gösteriyoruz. Böylece hem size hem de doğaya dost çözümler sunarak; nefes alan mekânlar yaratıyoruz. Sıra dışı, çarpıcı, geleneksel, enerjik veya doğal... Beklentiniz ne olursa olsun, Unigen’de size göre bir çözüm var. Farklı istekleri karşılamak amacıyla karo halıdan örgü vinil zemin kaplamalarına, karo ve şerit PVC zemin kaplamalarından yükseltilmiş döşeme sistemlerine kadar geniş ürün yelpazemiz; Onto®, modulyss, Dickson®, Moduleo® , Decoria®, Lg Hausys markalarımızla her zaman, her adımda yanınızdayız.




MERCEK

EPD SERTİFİKASI

EPD SERTİFİKASI

ZORUNLU DEĞİL ANCAK GEREKLİ 106

Aralık 2018, 42.Sayı

ÜRÜNLERİNİN EPD BELGELENDİRMESİNİ TAMAMLAYAN FİRMALAR, MÜŞTERİLERİNE YEŞİL BİNA SERTİFİKALANDIRMA SÜREÇLERİNDE KOLAYLIK SAĞLARKEN YENİ PAZAR FIRSATLARI YAKALAMAKTADIRLAR.


EPD NEDİR? HAZIRLIK SÜRECİ NASIL YAPILIR? Çevresel Ürün Beyanları (EPD), bir ürünün hammaddenin doğadan elde edilmesi, üretimi ve yaşam sonu bertarafına kadar olan tüm süreçlerin şeffaf ve nicel olarak bilimsel bir yaklaşımla değerlendirildikten sonra hesaplanan çevre performansının yayınlandığı belgelerdir. ISO 14040/44 Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (LCA) standartlarına uygun olarak yapılan hesaplamalar neticesinde Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) tarafından Tip III türü etiketleme olarak bilinen EPD’ler, ISO 14025 standartında tanımlanmışlardır. EPD’nin hazırlanışındaki adımlar aşağıdaki gibi 3 ana başlıkla özetlenebilir: 1. İnşaat Malzemesinin ve Yaşam Döngüsünün Tanımlanması: Malzemenin Sınıflandırılması, hazırlanmasında kullanılan malzemeler ve ürünler, imalat sürecinin açıklanması, işlenmesi, kullanım aşamasına dair bilgiler, yeniden kullanım seçenekleri 2. Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi: Söz konusu ürünün “yaşam döngüsü” boyunca, yani hammaddelerinin doğadan çıkartılıp, nihai atıklarının doğaya döndüğü ana kadar geçirdiği evrelerinin de ele alınacağı şekilde üretim ve kullanım faaliyetlerinin çevre üzerindeki toplam etkisinin değerlendirilmesidir. Bu bölümde sistemin sınır koşulları ve verilerle ilgili dokümanlar, Yaşam Döngüsü Analizi Sonuçları (Çevresel Etki Göstergeleri) yer almaktadır. 3.Doğrulama ve Onay: Doğrulama için bağımsız 3. şahısların verifikasyonunu ve EPD programının bilirkişi kurulundan dokümanların uygunluğunu içerir. EPD hazırlanmasında nasıl bir süreç izlenir? EPD’nin hazırlanması 5 aşamada özetlenebilir. 1.Aşama: Kapsam ve iş akışının belirlenmesi EPD’nin temeli ve sınırları oluşturulur:

• Fonksiyonel birim (Referans değeri LCA, ör: 1m3, 1m² vb.), • Ürün seçenekleri (ortalama, örnek ürün, farklı özellikte ürünler) • Veri toplama referans yılı belirlenir. • Hangi yaşam döngüsü evrelerinin tanımlanacağına karar verilir. • PCR’ların mevcut olup olmadığı kontrol edilerek yeni ürün sınıflandırma kuralları – PCR (Product Categorization Rules)’ların gerekliliği durumunda uygulanan EPD programı yöneticisiyle bağlantıya geçilir. 2.Aşama: Veri toplanması ve hazırlanması İlgili üretim süreci ve ürüne göre hazırlanan envanter veri toplamaya temel oluşturur. Gerekli veriler ve bilgiler şöyle sıralanabilir: Ham madde, yarı mamuller, karışımlar, enerji tüketimi, su tüketimi, emisyonlar, atıklar vb.

107

3. Aşama: Ürün ve üretim tanımlarının ve açıklayıcı metinlerin hazırlanması EPD metninin içeriği aşağıdaki konuları kapsar. • Ürün Tanımları (kullanımı, binanın fiziksel verileri…) • Kullanılan temel malzemeler (ham maddeleri, katkı maddeleri, malzemelerin kaynakları vb.) • Üretim süreci (İş güvenliği ve işçi sağlığı, çevre koruma vb.) • Ürünün İşlenmesi (çevre koruma, iş güvenliği, atıklar vb.) • Kullanım bilgileri (malzemenin içeriği, dayanıklılığı vb.) • İstisnai koşullar (ateş ve suya maruz kalma vb.) • Kullanım sonrası (geri kazanım, bertaraf vb.) • Verifikasyon (beyan edilen ürüne göre) 4.Aşama: Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi • Modelin hazırlanması •Hesaplamalar: Üreticinin kontrolünde kendi temin ettiği bilgiler paralelinde hazırlanan Tanımlar ve Yorumlar. •Yaşam Döngüsü Analizi Raporu: LCA Raporu 5.Aşama: Verifikasyon •En son olarak Çevresel Ürün Beyan (EPD) metnini ve Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (LCA) sonuçlarını birleştirilip EPD programının gereklerine uygun forma getirilir. • Son formunu alan doküman Verifkasyon için bağımsız 3. şahısların verifikasyonuna gönderilir. • EPD programının bilirkişi kurulundan dokümanların uygunluğu alınır. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MERCEK 108

EPD SERTİFİKASI

TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT YASAL DURUM ULUSAL YÖNETMELİKLER SEVİYESİNDE EPD’LERİN HAZIRLANMASI ZORUNLU DEĞİLDİR; ANCAK EPD’LER PAZARLAMA AMACIYLA KULLANILDIĞINDA YARARLI ARAÇLAR MEYDANA GETİRMEKTEDİR.

EPD UYGULAMALARI ZORUNLU MU? Avrupa’da yapı malzemesi üreticilerinin ürünleri için EPD temin etmeleri şu anda zorunlu değildir. Mevcut uygulamaya göre EPD’lerin hazırlanması gönüllülük esasına dayanmaktadır; ancak yakın gelecekte karbon ayak izi veya sürdürülebilir kaynak tüketiminin izlenebilmesinde kullanılacak göstergeler bakımından gerekli olacak güvenilir verilerin sağlanabilmesi için zorunluluk haline gelecektir. TÜRKIYE’DEKI YASAL DURUM NEDIR? Türkiye’deki mevcut yasal durum Avrupa’dakiyle aynı olup, ulusal yönetmelikler seviyesinde EPD’lerin hazırlanması zorunlu değildir; ancak EPD’ler pazarlama amacıyla kullanıldığında yararlı araçlar meydana getirmektedir. EPD’lerin hazırlanması şu an için gönüllülük esasına dayansa da inşaat malzemesi Aralık 2018, 42.Sayı

üreticileri, EPD’leri yalnızca yasal gerekliliklerle uyumlu olabilmek amacıyla değil; aynı zamanda yeşil pazarlara giriş sağlayacak bir araç olarak da kullanmalıdır. Ama en önemli gelişme sürdürülebilir yapılardan dolayı oluşan pazarın yapı malzemelerinde EPD belgelendirmesinin yapılması yönünde oluşmasıdır. Zira, sürdürülebilir yapı ya da yeşil bina sertifika sistemleri artık EPD belgeli yapı malzemelerinin kullanımını teşvik etmektedir. FARKLI ÜLKELER, FARKLI SİSTEMLER Avrupa’da hemen her ülkede bir EPD sistemi bulunmaktadır. İsveç International EPD System, Alman IBU, İngiliz BRE, İspanyol Aenor, Fransız INIES ve Norveç EPD Norway bunlardan sadece aklımıza ilk gelenleridir. EPD Türkiye, Türkiye’de yerleşik olup belgelendirme yapabilen tek EPD sistemidir. Yerel bir sistemin olması üreticilerimize yurtdışından belgelendirme yaparken hem maliyetleri düşürme hem de süreci kısaltma fırsatı sunmaktadır. Daha da önemlisi üreticilerimize ait üretim ile ilgili bilgilerin Avrupa ile paylaşılmasının önüne de geçilmiş oldu. EPD Türkiye, diğer EPD sistemlerinden ayrı olarak International EPD System ile olan anlaşmalarından dolayı yapı malzemeleri dışında da EPD belgelendirmesi yapabilmektedir. Bu

anlamda yapı malzemeleri dışında özellikle gıda, tekstil, enerji, kimya gibi EPD belgelerinin önemli olmaya başladığı sektörlerimizde bulunan firmaların da bu tür belgelendirme ihtiyaçları EPD Türkiye tarafından karşılanabilmektedir. EPD Türkiye 2013 yılında bir çalıştay şeklinde başlamıştır. Bugün EPD Türkiye, sanayi destekli Sürdürülebilir Üretim ArGe ve Tasarım Merkezi (SÜRATAM) tarafından yürütülen uluslararası belgelendirme sistemine dönüştürülmüştür. Yerleşik bir sistemin olması Türkiye’de sürdürülebilir yapılarda malzeme bilgisinin kullanılması açısından büyük önem arz etmektedir. SÜRATAM tarafından desteklenen bu altyapı ile yapıların sürdürülebilirlik değerlendirmelerinde kullanılabilecek veri tabanı da oluşturulmaktadır. Özellikle IBU Almanya’da DGNB ile bir veri tabanı geliştirirken, BRE İngiltere’de BREEAM işbirliği ile GreenBookLive gibi veri bankalarını EPD belgeli ürünler üzerine kurmaktadırlar. Bu sayede EPD belgeli yapı ürünlerinin binaların sürdürülebilirlik bina yaşam döngüsü değerlendirmelerinde kolaylık sağlayacağı açıktır. EPD’LI ÜRÜNLERIN YEŞIL BINA ÜRETIMINE KATKISI VE NEDEN EPD? İklim değişikliğine neden olan sera gazlarının %40’ı yaşadığımız mekânların yapımı ve kul-


YEŞİL BİNA SERTİFİKALANDIRMA SİSTEMLERİNDE YAPI MALZEMELERİ ÜRETİCİLERİNDEN TALEP EDİLEN EPD BELGELERİ, NİCEL ÇEVRESEL PERFORMANS BİLGİLERİNİ İÇERDİĞİNDEN SERA GAZLARININ AZALTILMASINA KATKI SAĞLAMAKTADIR

lanımı esnasında ortaya çıkıyor. Bina kaynaklı birçok çevresel etkinin azaltılması için tüm dünyada değerlendirme sistemleri geliştirilmiştir. Amerikan LEED, İngiliz BREEAM ve Alman DGNB sadece bunlardan birkaçıdır. Yeşil bina sertifikalandırma sistemlerinde yapı malzemeleri üreticilerinden talep edilen EPD belgeleri, nicel çevresel performans bilgilerini içerdiğinden sera gazlarının azaltılmasına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle tüm dünyadaki yeşil bina sertifika sistemleri EPD belgeli ürünlerin kullanımını teşvik etmekte ve bu amaçla değerlendirmelerde ilave puan katkısı sağlamaktadır.

EPD UYGULAMALARININ ŞIRKET IÇI VE ŞIRKET DIŞI GETIRILERI

EPD’LERIN HAZIRLANDIĞI ÜRÜN YELPAZESI

Şirket içi: w Üretim süreçlerindeki enerji ve malzeme akışlarında şeffaflık w Süreçlerdeki optimizasyon potansiyellerinin tespiti w Rekabetçi nedenlerle ürünlerin çevresel performansının sıralanabilmesi w Model parametrelerini değiştirerek senaryo geliştirme ve proses iyileştirme imkânı w Ürünün binanın yapısına toplam etkisinin incelemesi

EPD’ler çeşitli programlara göre hazırlanabilir. Örneğin, IBU EPD programında yayınlanmış EPD’lerin bağlı olduğu ürün grupları şöyledir: Banyo ve sıhhi tesisat malzemeleri, zemin kaplamaları, çeşitli kaplamalar, binalar için metaller, çatı ve cephe, çatı ve su yalıtım membranları, yalıtım malzemeleri, zemin kaplama yapıştırıcıları, fiber cam kafesler, ahşap malzemeler, duvar elemanları, sıva ve harç, lamine plastikler, kereste, masif ahşap, duvar ve tavan kaplamaları v.b.

Şirket dışı / Pazar stratejisi: w Pazarlama aracı w Doğrudan rekabet için avantaj w EPD ile seçkin EPD programları ile deklarasyon yapmak şirketin çevreci bilincini gösterir. w Sertifikasyon için yeterli veri tabanına erişim

Yine IBU EPD programında şu an için mevcut PCR’lar ise şöyle listelenebilir: Yapı metali, çatı döşemesi, kiremit, fiber (elyaflı) çimento, yer kaplaması, suni kereste, odun çimentosu, kireç kumu taşı, hafif beton, hafif destek malzemesi, metal kurulum malzemeleri, mineral izolasyon maddesi, mineral harç, hazır beton, köpük plastikler, laminant malzeme, fayans v.b.q

109

Bu gelişmeleri öngörerek ürünlerinin EPD belgelendirmesini tamamlayan firmalar, müşterilerine yeşil bina sertifikalandırma süreçlerinde kolaylık sağlarken yeni pazar fırsatları yakalamaktadırlar. Genel olarak ürünün çevre performansının bütünsel bir yaklaşımla şeffaflık politikası kapsamında ön plana çıkarılması üretici kuruluşların çevre bilincinin ileri düzeyde olduğunun göstergesidir. Ürün performansının açıklıkla beyan edilmesi, günümüzde öncelikli olan yeşil bina pazarlarında avantaj yaratmakla kalmayıp; Avrupa Birliği yasaları ve ihracat pazarı gereklilikleri ile uyum sağlar. Bütün bunların yanı sıra üretim ve ürün optimizasyonuna da destek sağlayan değerlendirmelerin oluşması ve inovasyon yönetimini desteklemesi önemlidir. E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


MERCEK

EPD SERTİFİKASI Advertorial

DAHA ‘YEŞİL BİNALAR’ YAPMAK ZORUNDAYIZ, BAŞKA BİR DÜNYA YOK! “YEŞİL BİNALAR’DA ENERJİ VERİMLİLİĞİNİ MAKSİMUM SAĞLAYAN, ÇEVRE DOSTU VE GERİ DÖNÜŞÜMÜ OLAN MALZEMELER TERCİH EDİLİYOR. KAPI, PENCERE, DIŞ CEPHE GİYDİRME VE KAPLAMASINDA TÜM BU KRİTERLERİ MAKSİMUM ÖLÇÜDE SAĞLAYAN ALÜMİNYUM İSE TÜM DÜNYANIN TERCİH ETTİĞİ BİRİNCİ MALZEME OLUYOR.”

Ü 110

retimini gerçekleştirdiği panel ve profil ürünleri sektöründe Türkiye’de ilk kez Çevresel Ürün Beyanı (EPD) belgesi alan Saray Alüminyum, ‘Yeşil Binalar’ın oluşturulmasına katkı sağlıyor. Saray Grup Yönetim Kurulu Üyesi Talin Saraylı Dikici, müşterilerine çevreye duyarlı, karbon salınımını azaltan, sürdürülebilir, verimli, yenilikçi çözüm ve hizmet sunduklarını belirtiyor. Yeşil binaların sayısının artması için öncü çalışmalar yürüttüklerini belirten Talin Saraylı Dikici, “Yeşil Binalar’da enerji verimliliğini maksimum sağlayan, çevre dostu ve geri dönüşümü olan malzemeler tercih ediliyor. Kapı, pencere, dış cephe giydirme ve kaplamasında tüm bu kriterleri maksimum ölçüde sağlayan alüminyum ise tüm dünyanın tercih ettiği birinci malzeme oluyor. Enerji tasarrufu bölge iklimine uygun ısı yalıtımlı alüminyum sistemlerini seçerek sağlanıyor. Isı yalıtımlı sistemlerde iç mekân ile dış mekân profilleri arasına polyamid yalıtım atkısı kullanılıyor. İki profil arasındaki mesafe iklime ya da tercihe göre Polyamid atkısı uzunluğu artırılarak yalıtım seviyesi arttırılıyor. Saray Grup bünyesinde 12 mm başlayarak 34 mm’ye kadar pek çok ısı yalıtım bariyerli sistem sunuyoruz. diyor. Dikici, “ Saray Alüminyum olarak, hem uluslararası pazarda hem de Türkiye’de farkındalık yaratma vizyonuyla hareket ediyoruz. Avrupa normlarına uygun üretimin yanı sıra, ürünlerimizin EPD ile sürdürülebilir bir bakış açısı ve sorumluluk anlayışı ile belgelendirilmesi bizim için oldukça önemli. Üretirken en az seviyede tüketmeyi amaç ediniyoruz. Bu alanda yoğunlaştırdığımız

Aralık 2018, 42.Sayı

EPD BELGELİ ÜRÜNLERİN KULLANIMI AYNI ZAMANDA TÜRKİYE’NİN DE GÜNDEMİNDE OLAN LEED, BREEAM, DGNB VE ÇEDBİK GİBİ YEŞİL BİNA SERTİFİKALANDIRMA SİSTEMLERİNDE İLAVE PUAN SAĞLIYOR. geliyor. EPD Belgeli ürünlerin kullanımı aynı zamanda Türkiye’nin de gündeminde olan LEED, BREEAM, DGNB ve ÇEDBİK gibi yeşil bina sertifikalandırma sistemlerinde ilave puan sağlıyor.

Talin Saraylı Dikici, Saray Grup Yönetim Kurulu Üyesi çalışmalar sonucunda Türkiye’de ilk kez alüminyum kompozit panel, alüminyum ekstrüzyon profil, PVC profil ürünleri için EN 15804-Sürdürülebilir Yapı Malzemeleri normu uyumlu EPD belgesine sahip olduk.” belirtti. PVC Kapı ve Pencere sistemlerinin ise yüzde 98’ini yurt dışına ihraç eden şirketin EPD belgeli ürünleri, inşaat sektöründen en fazla tercih edilen markalar arasında yerini alıyor. A2, B1 ve B2 yanmazlık sınıfında her biri inovatif birer ürün olan Saray Alüminyum Kompozit Panelleri, Alüminyum Ekstrüzyon Profilleri ve PVC Kapı & Pencere Profilleri bu ürünlerin başında

SARAYROLL Panjur ve Kepenk Sistemleri ile ısı ve ses yalıtımı sağlıyor Saray Alüminyum, mimari uygulamalara yönelik çözümlerine bir yenisini daha ekledi. Saray ailesine katılan en yeni ürün grubu SARAYROLL Panjur ve Kepenk Sistemleri, özellikle sağladıkları ısı ve ses yalıtımı, iç mekânın mahremiyetini korumaları ve güvenlik açısından caydırıcı bir rol oynamaları nedeniyle son dönemde yeni yapılan binalarda sıklıkla tercih ediliyor. Saray Alüminyum, çevre ile ilgili tüm mevzuatlara uymayı, doğal kaynakları optimum düzeyde kullanmayı, kullanılan hammadde ve yardımcı maddelerde çevre kriterlerine uymayı, atıkların azaltılmasını ve maksimum geri dönüşümünü sağlamayı ilke ediniyor. q



SEKTÖR’ DEN

MELIS YURTBAY

YURTBAY SERAMİK

‘‘SADECE EN IYISI‘‘ ANLAYIŞI ILE SEKTÖRÜNDE ÖNCÜ BIR YURTBAY ‘‘ ÖNCE KALİTE ‘’ ANLAYIŞIYLA SEKTÖRDE SAYGIN YER EDİNMİŞ OLAN YURTBAY SERAMİK, AYNI ZAMANDA LİDER MARKALARLA REKABET İÇERİSİNDE FAALİYETLERİNİ YÜRÜTMEKTE. FİRMA TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİNİN YANI SIRA, DÜNYANIN EN BÜYÜK SATIŞ ZİNCİRLERİNİN İŞ BİRLİĞİ YAPTIĞI, YAKLAŞIK 50 ÜLKEYE İHRACAT GERÇEKLEŞTİREN GEÇTİĞİMİZ YILI ISO 500 LİSTESİNDE YER ALARAK TAMAMLAYAN SEKTÖRÜNDE SAYGIN, ULUSLARARASI BİR MARKA KONUMUNDA. YURTBAY SERAMİK YÖNETİM KURULU ÜYESİ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ MELİS YURTBAY İLE KEYİFLİ BİR SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRDİK.

112

Aralık 2018, 42.Sayı


Şirketiniz bugün nasıl bir büyüklüğe sahip ve bugün hangi marka değerleriyle anılıyor? Yaptığımız çalışmalarda daima ileriye doğru hareket eden, tasarımdan aldığı gücü doğanın renkleri ve çarpıcı dokusuyla buluşturan sektöründe öncü ve yenilikçi bir markayız. Şuan 1000’den fazla bizimle aynı ortak payda ve değerlerde buluşan, Yurtbay’a değer katan ekip üyemizle yolumuza devam etmekteyiz. Umarım, istihdam kaynaklarımız gittikçe artacak bizlerde bu mutluluğumuzu daha çok bireylerin hanelerine bölüştürüp, paylaşacağız. Tek temennimiz ailemizden aldığımız iç disiplin ve öz kaynak yönetimi ile daha çok bireye istihdam sağlayabilmek. Her markanın kendini ileriye taşımak için hedeflediği sektörünün dinamiklerine uygun kaynak yönetimi yapması gerekliliğine inanıyoruz ve bu kaynak yönetimini de şirketimizin marka kültürü ve markasına anlam katan değerleri ile bir bütün olduğunun bilincindeyiz. Yoğun araştırmalar, sektörel analizler ve yönetim toplantılarımızdan sonra web sitemizi yenileme projemizin de gündeme alınmasıyla değerlerimizi daha öz bir hale getirmeye karar vererek, önemli bir yenilenme adımı attık. Ve dedik ki; Çağdaşız, Tutkuluyuz, İddaalıyız ve Güveniliriz. Bu değerlerin alt başlıklarını açtık ve uzun uzun münazarasını yaptık, çünkü bizler hem kamuoyunda, hem nihai tüketicinin gözünde hem de paydaş ve ekip üyelerimizle araştırmalarımızın sonucu bu değerler ve bu değerlerimizi besleyen alt kırılımlarla bir bütünüz. Yenilikçi, özgün, samimi, çağdaş, dinamik, işini takipte tutkulu & araştırmacı, öncü ve

yaşam alanlarına renk katmayı hedefleyen sektöründe saygın bir markayız. Bu değerlerimiz bizi biz yapıyor, Yurtbay Ailesi değerleriyle tam anlamıyla bir bütün. 2018’de ne tür yatırımlar yaptınız? 2019 için yatırım planlarınız neler? Kaliteli ve ürün çeşitliliğine dair duruşumuzu her zaman korumaya çalışıyoruz, geçtiğimiz yıl yeni üretim tesisimizin devreye alınmasıyla yurt içi ve yurt dışından gelen talepleri geniş ürün gamı ve yenilenen yüzümüz ile cevap vermeye çalışıyoruz. 140 bin metrekare kapalı alanda üretim faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 22 milyon metrekarenin 16 milyonunu yer, 6 milyonunu da duvar karosu kapasitesi oluşturuyor. Teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor, Ar-Ge’nin ürün geliştirmekteki yerini biliyor ve yatırım & kaynak yönetimi politikamızda öncelik tanıyoruz. Ürünlerimizi şuan 40’dan fazla ülkeye ihraç ediyoruz, farklı oluşan talepleri şuan karşılayabilmekteyiz, ancak Pazar payımız ve markamızın daha da büyümesi için birçok projeyi hayata almaya başlamış bulunmaktayız. Hem Marka yatırımları hem de teknolojik yatırımlar açısından bu farklılığımızı ve farkındalığımızı daha da sağlamlaştıracağımızın müjdesini verebilirim. Diğer şirketlerden hangi özelliklerinizle ayrışıyorsunuz? Yurtbay Seramik dinamik bir kurum kültürüne sahip. Bütün çalışanların aile sıcaklığı yakalayabildiği, fikirlerine saygı duyulduğu ve ilerleme göstermesine gerekli donanımlar ve imkânlar sunularak fırsat tanındığı değerli bir kurum kültüründen oluşuyor. Aslında hangi özelliklerle ayrışmak demek yerine Yurtbay Kültürü’nü iyi analiz etmek daha doğru ve

Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Üyesi & Pazarlama Direktörü , Melis Yurtbay

yapıcı bir yaklaşım olacaktır. Her markanın kendi içinde çok kıymetli yol haritaları ve markasını yukarıya taşıyan anahtar noktaları vardır, ama bir markada hayal ettiklerinizi yaptıran sizin içinizdeki tutku, çoşku ve hadi yapmalıyız bu işi başarabiliriz dediğinizde sizlerle aynı heyecanı ve arzuyu hisseden ekip arkadaşlarınızdır. Biz ekipçe öncü ve özgün olmayı çok seviyoruz. İşimizi takip ediyoruz, trendleri bilen, araştıran ve gerekli argümanlarla donanımlı yoluna devam eden güçlü bir markayız. Açık fikirli, yenilikçi bir kurum kültürüne de sahip olmamız her zaman bir adım önde olmamız için gerekli esneme payı bırakarak çok daha keyifli projelerin hayata geçmesine imkân tanımıştır. Bu yılla ilgili olarak hedeflerinizi paylaşır mısınız? Bizler Yurtbay olarak 2018 yılı için hedeflerimizi geniş ve keyifli bir yelpazede tutarak tüketicimizin beğenisine sunmaya devam ettik. Marka tarafında ve teknolojik yatırımlarda birçok gündem maddemiz

113


ve teşvik projelerimizden tutun da kurum içi sorumluluk anlayışımızdan birçok çalışma yaptığımızı görebilirsiniz. Örneğin, geleneksel hale gelen Zeki Yurtbay Tasarım Yarışmamız. Bu yıl 6.sını yapmakta olduğumuz yarışmamız hem öğrencileri seramik sektörü ile tanıştırıyor, hem de tasarım sanatçısı olacak birbirinden değerli genç arkadaşlarımızı tasarımın ve özgün düşünme gücünün ödüllendirildiği ve takdir edildiği bir platformla tanıştırıyor. Onlar bize ilham kaynağı biz onlara yol haritası oluyoruz. Sosyal medya kampanyalarımızı da hep bu incelik ve tutumla işlevsel ve farklı kılmaya çalışıyoruz. Dokunduğumuz hayatların olmasını arzuladığımız bir KSS anlayışımız olduğunu çok rahatlıkla dile getirebilirim. Bugüne kadar marka olarak ne tür ödüller aldınız? 114

mevcuttu ve hepsini birer, birer yapmaya başladığımız bir yılı geride bırakıyoruz. Yurtbay çağdaş & dinamik bir marka. Bunu daha yakından tanıma fırsatı bulacağımız günler bizleri bekliyor. Önemli olan ileriyi görerek yatırım yapabilmek, ve biz konuda alanında uzmanlaşmış bir ekip ile çalışıyoruz. Yurtbay ‘‘Sadece en iyisi’’ vizyon anlayışının arkasında durarak yepyeni projeleri ile şaşırtmaya ve öncü olmaya devam edecek. Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ve sürdürülebilirlik alanında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Yurtbay Seramik, sürdürülebilirlik yolunda gösterdiği hassasiyet ile sektöre ivme kazandırmaya devam edecek. MAS Certified Green ile de çevreye olan duyarlılığımızı belgelemiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu gelişmelerin yaşanması ileri de yapacağımız çalışmalarla ilgili bizleri yüreklendirip her geçen gün ‘‘ daha iyi ne yapabiliriz?’’ sorusunu sormamıza ve yöntemlerini araştırmaya sevk ediyor. MAS Certified Green’in, yapı sektörünün önde gelen yeşil bina sertifikalarından biri olma özelliği taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz ve Türkiye’de ilk çalışma olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Belge sürdürülebilirliğin daha geniş kitlelerce anlaşılabilmesi adına çok önem arz ediyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk dediğimizde ise; Sosyal medya hesap yönetimimizden, spora ve öğrenciye verdiğimiz değer Aralık 2018, 42.Sayı

Geçmişte aldığımız birçok ödülümüz mevcut, ancak geçtiğimiz yıla baktığımızda hem tasarım, hem de sosyal medya ile ilgili ödüller aldık. Gurur duyduk, işimizdeki tutkunun anlamını ve büyüklüğünü bir kez daha görme fırsatı yakaladık. Ekipçe bir olmanın, ortak değerlerle büyümenin keyfini sürüyor, projelerimizi değerli ekip arkadaşlarımızla günden güne ileriye taşıyoruz. The International Design & Architecture Awards 2017’de Cube mekân çalışmamız ile duvar karosu kategorisi ile almış olduğumuz tasarım ödülümüz ve BoomSonar & Marketing Türkiye iş birliği ile gerçekleştirilen Social Media Awards’da Seramik kategorisinde Gümüş ödüle layık görülmemiz bizlere güç kattı. Ayrıca bu yıl ISO 500’de yer alarak Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşları içindeki yerimizi bir kere daha yenilemiş olduk. Bu da bizleri ayrıca mutlu etti. Şirket olarak Endüstri 4.0’a bakışınız? Yurtbay, bilişim teknolojileri ve endüstri faaliyetlerini hızlı, sağlıklı ve donanımlı olması için elindeki tüm kaynakları en doğru şekilde yönetmeye çalışan bir marka kültürüne sahip. Yatırımlarımız hep bu yönde. Doğaya saygılı, az enerji harcayan, çevreci bir o kadarda güvenli ve hızlı olan alt yapıyı sağlamakla yükümlüyüz. Dijital bir çağdayız ve bizler de dijital değişimleri araştırıyor, daha az enerji ile daha çok iş yapabileceğimiz öncü ve farklı projeleri Bilgi Teknolojileri departmanımızla hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Ancak insan gücünün öneminin de farkındayız. Dengeyi iyi kurmak, dijitalleşmeyi ve siberfiziksel sistemlerin kullanımın doğru okunması gerektiğine inanıyoruz.q



SEKTÖR’ DEN

ADIL BAŞTANOĞLU

ÇATIDER

ÇATILAR KONSEPT OLARAK ÇOK VERIMLI ALANLAR... BİZ ÇATI, CEPHEDEN NELER ELDE EDEBİLİRİZ? ÖNCELİKLE GÜNEŞ IŞIKLARINDAN FOTOVOLTAİK MEMBRANLARLA VEYA PANOLARLA ENERJİ ELDE ETME ŞANSIMIZ VAR. AYRICA ÇEŞİTLİ MODÜLLER YAPIP BUNLARIN İÇİNE MİNİK FANLAR YERLEŞTİRİP BU FANLARI RÜZGÂR KAPANI GİBİ ÇATILARDA HAVALANDIRMA DEDİĞİMİZ BÖLÜMLERDEN ÇIKARTARAK TEKRAR ENERJİ ELDE EDEBİLİRİZ…

116

Aralık 2018, 42.Sayı


Öncelikle ÇATIDER hakkında bilgi alabilir miyiz? ÇATIDER 2002 yılında çatı sektöründe bulunan çatı malzemesi üreticilerinin önderliğiyle kuruldu. Genel olarak hem üreticileri, hem de uygulamacıları kapsayan bünyeye sahibiz. Bununla birlikte kurduğumuz ‘Yapı Kulübü’ aracılığıyla ustaları da içimize almaya çalışıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana üreten, monte eden, bunu sürdürebilen, sektörün her dalıyla ilişkiye geçip tüm sektör paydaşlarına ulaşmaya çalışıyoruz. ÇATIDER’i kurduğumuz dönemde CEPHEDER’i de kurmak istedik fakat cephe ve çatı yan yana geldiğinde biriken çok fazla ve ağır bir konu olması itibariyla öncelikli olarak ÇATIDER’i hayata geçirdik. Ama bu sene içerisinde kardeş dernek olarak gördüğümüz CEPHEDER’i de kurup faaliyete geçirdik ve beraber çalışmaktayız. ÇATIDER’ in genel faaliyetlerinin başında özellikle üzerine eğildiğimiz konu olan eğitim geliyor. Eğitimde neler yapabiliyoruz? Öncelikle bir kılavuz kitap yayınladık, hemen hemen her türlü malzemenin tipik detaylarını yani çatı detaylarını çizimleriyle içine ekledik. Amacımız hem öğrencileri, hem eğitimcileri, hem de ustaları ve teknikerleri bilgilendirebilmek. Onun dışında üniversitelerde eğitimler vermeye devam ediyoruz. Her sene yaklaşık 8 üniversiteye gidiyoruz. Bu etkinliklerimiz esasında üyelerimizin katkılarıyla oluşan çalışmalar. Bunların devamında 5 defa yaptığımız çatı ve cephe fuarı organizasyonları geliyor. Bu sene hazırlanıp seneye tekrar başlayıp yapmayı planlıyoruz.

117

ÇATIDER Başkanı, Adil Baştanoğlu

Ayrıca Çatı-Cephe Teknolojileri Sempozyumu var. Bu sempozyumları 9 kez düzenledik ve son olarak konferansa çevirdik. Çünkü kapsamı ve içeriği kendi kendine büyüyerek gelişti. Her düzenlememizde sempozyum içeriğinde yaklaşık 40-60 makale geliyor. Bugüne kadar yaklaşık olarak 450 makaleyi değerlendirdik. Onları da kitap haline getirip üniversitelerdeki kütüphanelere, yayınevlerine dağıtıyor ve satışını sağlıyoruz. 450 makalenin konularının içerisinde her şey oluyor. Yeşil çatı, fotovoltaik çatılar, çatı strüktürü gibi… Cepheler için de aynı şey geçerli. Cephelerde de cumhuriyet mimarisi, cumhuriyetten sonraki Türkiye de genel akımlar… Cephelerde bir akım ve moda tabi söz konusu. Genel cephelerin zafiyetleri veya bize uyumlu gelen cephelerin hepsi bu sempozyum kitaplarının içerisinde aslında yer alıyor. Onun dışında Avrupa Birliği ile beraber usta eğitimleri yaptık. Yaklaşık 850 usta eğittik. Bu da bizim için bir başarıdır.

Gaziantep’e, Mardin’e ve Türkiye’nin çeşitli yerlerine gidip çatıları, çatı sistemlerini anlattık.

SÜREKLİ MESLEKİ GELİŞİM programında derneğimiz önemli katkı verdi. Aynı kapsam içinde ben de ders verdim. Eskişehir’e,

Dünya geneline baktığımızda orada etkin bir rolümüz yok fakat belirli ana sektörlerimiz içindeki dallar örneğin seramik

ÇATIDER’in genel etkinlikleri kısaca; öncelikle eğitim, internet üzerinde yapı okulu, üniversitelerde uygulamalı dersler, kitaplar, fuar ve sergiler… Bizim devletle olan bağımız hiç bitmiyor. Onlardan da bize talep geliyor. Bizim teknik komitelerimiz bulunuyor. Teknik komiteleri İMSAD ile beraber koordineli kurduk. Orada çeşitli formatta çalışmalar yapıyoruz. Hem şartnameler, hem sertifika alt yapıları, hem de yönetmelikler var. Hepsinde ÇATIDER’in katkısı olmuştur. O anlamda bize gelen talepleri geri çevirmiyoruz. Çatı ve cephe sektörüne bugün baktığınızda ülkede ve dünya genelinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelecek yıl için öngörüleriniz nelerdir?

E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


SEKTÖR’ DEN

ADIL BAŞTANOĞLU

ÇATIDER

ÇATININ ENERJİ GERİ KAZANIM KONSEPTİ AÇISINDAN DİKKATE ALINMASI GEREKEN AVANTAJLARI VAR. AMA BUNLARIN HEPSİ HENÜZ MÜHENDİSLİK ANLAMINDA TAM GELİŞTİRİLDİ, BİTTİ DENEMİYOR...

118

sektörümüz bir dönem dünya birincisiydi. Üzgünüm ki biz de öyle bir pozisyon maalesef yok. Ama şunu söyleyebilirim ki bugün için gelişmiş ülke olarak gördüğümüz AB üyeleri ve diğer tarafta ABD gibi ülkelerde gelişen teknolojileri hızla Türkiye de alıyor. Ayrıca yurt dışındaki taahhütlerimizden dolayı iyi bir uygulama kadromuz bulunuyor. Orada çok mütevazi olmamak gerekiyor, birçok ülkeden daha iyi bir formattayız. Fakat kendimizi çok yukarı almadan anlatayım. Gelişmiş ülke olarak Almanya’yı baz alırsak tabii ki bir Almanya değiliz. Ne ustamız Almanya ustası ne de işçimiz Alman işçisi gibi. Onlarda mevcut eğitim düzeyini yakalayamadık… Bizim yurt dışına gidip çalışma kabiliyetimiz genelde işçilerin fedakarlıklarından kaynaklı bir tercih edilme durumumuz oluşuyor. Ne yapıyoruz o zaman işçiler bizden gidiyor fakat ustalar (master-workmen) farklı ülkelerden geliyor. Zaman içinde bu tip taahhütlerde dışarıdan yardıma gerek duymamak için usta eğitim faaliyetlerimizi artırmayı hedeflemeliyiz.

Aralık 2018, 42.Sayı

Bizim aslında derneğin amaçlarından birisi, ustalarımızı aynı formata kadar taşımak… Fakat önümüzde daha çok yol var. Şöyle bir örnek de verebilirim; geçen sene Türkiye Çatı Yarışması yaptık. Aslında bu Dünya Çatıcılar yarışması olarak 66 kere yapılmış. Ama biz daha ilkini gerçekleştirdik. Dolayısıyla biz henüz ustaların yetiştirilmesi konusunda onlarla aynı kategoride değiliz ama çabalıyoruz. Peki, biz neredeyiz? 150 ülke varsa biz belki 9. veya 10. sıradayızdır. Gelecek yıl için de en önemli etkinliğimiz, tekrarlayacağımız konferans yarışma ve fuar olacak. Ben her iş adamı gibi olumlu olmasını ümit ediyorum. ÇATIDER’in bu faaliyetleri geliştirmeye yönelik gelecek yıllarda bir planlaması olacak mı? Tabii ki derneğimiz sektörün ve devletimizin de katkısıyla tüm faaliyetlerini geliştirerek devam ettirecek. En yakın etkinliğimiz, 2019’da konferans-fuar-yarışma ve konsepte ‘yenilenme’ de katıldı.

Çatı ve Cephe Fuarı’nda üç grup etkinlik/ konferanslar var. Konferanslarımız aslında sizinle de ilişkili. Hem enerji üretimiyle hem ekolojik olmakla direkt bağlantılı. Konferanslar yoğunlukla onun üzerinde olacak. 2. grupta çatı yarışmalarını tekrarlamayı umuyoruz. 3. grupta bu malzemeleri üreten kimseler kendi yeni ürünlerini tanıtacak. Hatta yetiştirebilirsek belirli maketler yapıp almak istenilen malzemeyi görerek almalarını sağlamayı düşünüyoruz. Belki fotovoltaik panellerde satış imkânı sunalım istiyoruz. Tabii bunların hepsi organizasyon noktasında. Organizasyonu dernek olarak mı yapıyorsunuz, yoksa destek alıyor musunuz? ÇATIDER ve CEPHEDER olarak önderlik yapıyoruz, fuar firmasının katılımıyla yürütüyoruz. Demos Fuarcılık ve üyelerimizin koordinatörleri ile birlikte hepsinden destek alıyoruz. Bu tip etkinlikleri çok parçalarsanız hepsini koordine edip birleştirmek gerekiyor. Yalnız başına fuar konsepti Türkiye ve Dünya’da geriye giden bir konsept ama piyasaların talebi de çok önemli, onlar için de bir fırsat ve durağanlığı aşmak için bir eylem olmalı…


YEŞİL ÇATILARIN KATKILARINI HEPİMİZ ÖNGÖREBİLİYORUZ. BİTKİLENDİRDİĞİMİZ HER ŞEY GEREK HAVANIN TEMİZLENMESİ AÇISINDAN, GEREKSE DE BİTKİ VARLIĞI AÇISINDAN KIYMETLİ.

Çatı uygulamalarına baktığımızda son yıllarda gelişen enerji verimli yapılar üzerinde çatı uygulamaları ve malzemelerinin etkisi hakkında ne söyleyebilirsiniz? Çatılar konsept olarak bir hayli verimli bir alan. Çünkü solar enerjiyi tarlalardan çıkarttılar, tarlaların verimli alanlarında enerji üretiminde kullanılması herhalde yanlış olarak görüldü ve şu an anladığım kadarıyla en basit, en kolay yine insanların temizlik yapıp bakabileceği yerler çatılarımız gibi görülüyor üretim anlamında. O zaman bizim işimiz de biraz daha kompleksleşiyor. Normal olarak biz çatıyı kaplayalım, çeşitli konforları sağlayalım, bu sızdırmazlık, ses ve nem olabilir. Onların üstüne ekstra bir şey geldi. Bu hem iyi hem de doğru oldu. Hem de yapımlarını maliyet açısından pahalandırdı, geri kazanım açısından da bir noktaya getirdi. Yani pahalanıyor ama bir yandan da gelir elde etmeye başlıyorsunuz. Biz çatı, cepheden neler elde edebiliriz? Öncelikle güneş ışıklarından fotovoltaik membranlarla veya panolarla enerji elde etme şansınız var. Ayrıca çeşitli modüller yapıp bunların içine minik fanlar yerleştirip bu fanları rüzgâr kapanı gibi çatılarda havalandırma dediğimiz bölümlerden çıkartarak tekrar enerji elde edebiliriz… Özellikle saçaktan giren mahyadan çıkan bir hava akışı vardır.

var. Ama bunların hepsi henüz mühendislik anlamında tam geliştirildi bitti denemiyor. Dün bir arkadaşım geldi ve 160 metrekareden yıllık 8 mega-watt enerji elde edilebildiğini söylüyor. Onun önerdiği sistemde 160 metrekarelik bir çatı yaptığınızda hem kendi evinizde hem de bir eve daha ekstra enerji sağlıyorsunuz. Bütün bunlar yan yana gelince çatılar önemli bir değer kazandı. Bunlar son katmandan gelen veriler. Enerji verimliliğinde enerji kazanımı kadar korunmasına da bakıyoruz. Yani sadece son katmana değil aşağıdaki izolasyona da bakıyoruz. Bunlar ısı izolasyonu, su izolasyonu, nem bariyerleme gibi konular… Ses izolasyonu ile de ilgileniyoruz. Şu an için Türkiye için çok önemli bir noktada; otobanlar artıyor, nüfus kalabalıklaşıyor…

Ses- gürültü haritalarını bakanlığımızın istediği doğrultularla İMSAD çıkartacak. Ondan sonra da yine ses yönetmelikleri, şartnameler yenilenecektir. Yeşil çatı uygulamalarının ekolojik anlamda çevreye ve enerji verimliliğine katkısı nedir? Yeşil çatıların katkılarını hepimiz öngörebiliyoruz. Bitkilendirdiğimiz her şey gerek havanın temizlenmesi açısından, gerekse de bitki varlığı açısından kıymetli. Ayrıca yağmurda da suları toprak emdiği için ağır ağır veriyor. Bu önemli bir katkı… Şehirlerimizde çok hızlı gelen sular yolların alt yapıları yetersiz olduğu için, tüm yolları göl haline getiriyor. Bu tip formatlarda kesinlikle yeşil çatılar doğru uygulamalardır.

119

Ayrıca çatıda su ısıtabilirsiniz. Türkiye’de çok yaygın bir şekilde birçok yerde yapılıyor. Sıcak suyu da oradan elde edebiliyoruz. Onun dışında o kadar çok şey var ki… Mesela bacaların üstüne konulan havalandırmayı sağlayan çok yerde görmüşsünüzdür dönen bir çeşit fan vardır. Onlardan da enerji elde edilebilir. Onun dışında oluklardan gelen suların inişlerini azaltıp tek su borularına getirsek çok basınçlı su geçiyor, oradan bile enerji elde edilip suyu kullanabilirsiniz. Dolayısıyla çatının enerji geri kazanım konsepti açısından dikkate alınması gereken avantajları E K O L O J İ K YA P I L A R

&Y E R L E Ş İ M L E R

DERGİSİ


SEKTÖR’ DEN

ADIL BAŞTANOĞLU

ÇATIDER

BİZ DE DEPREM ÜLKESİYİZ, YUKARIYA KOYDUĞUNUZ HER ŞEY MOMENTDEN DOLAYI SIKINTI YARATABİLİR. ONU ÖNCEDEN ÖNGÖRÜP YEŞİL ÇATILARIN YAPILACAĞI YERLERİ STATİK OLARAK ÖNCEDEN DÜŞÜNMEK LAZIM.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşın çatı sektörünün alması gereken önlemler nelerdir?

120

Yeşil çatının yapılışın da dikkat edilmesi gereken konular da var. Birincisi yukarısındaki bitkiler çok gelişebilir. Onlarda hesabı doğru yapmak gerekebilir. İkincisi ağaçların kökleri yanlış formattaki uygulamalarda yalıtımı delebilir, tabii doğru formatta uygulanırsa hiçbir sıkıntı olmaz. Üçüncüsü de bunlar ya torfla ya toprakla yapılıyor. Torf olursa yoğunluğu biraz daha az, toprak olursa daha ağır büyük bir kütle oluyor. Biz de deprem ülkesiyiz, yukarıya koyduğunuz her şey momentden (yükseklikxağırlık) dolayı sıkıntı yaratabilir. Onu önceden öngörüp yeşil çatıların yapılacağı yerleri statik olarak önceden düşünmek lazım. Dolayısıyla bu dezavantajı yok etmek gerekiyor. Bence yeşil çatılar çok faydalı ve uzun vadede yeşil duvarlar, yeşil cepheler hepsi birden yan yana gelecek diye düşünüyorum. Çatılarda olması gerekli standartlar ve bunlar hakkındaki yasal yönetmelikleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce inşaat ve yapı sektöründe bu alanda en büyük sorun veya eksiklik nedir? Bazı firmalarımız her halleriyle iyi ve doğruyu arıyor fakat bu sefer üründe fiyatı yakalaması zor oluyor. Onları desteklemeliyiz. Haksız rekabet inşaat piyasasının her dalında bulunuyor bizde olduğu gibi.

Aralık 2018, 42.Sayı

Merdiven altı üretimler var. Merdiven altı üretimin sertifikasyonunun haksız şekilde yapılması var. Türkiye’deki bu sertifikaları veren kuruluşların tam kalibre olmamasından kaynaklı sıkıntılar var. Ayrıca KDV konusu var… Bazı konularda iyi niyetli kaliteli ürün geliştiren sanayiciler cezalandırılıyor gibi bir duyguya kapılıyorum... Ama şuna şükretmek lazım, eskiden bu tip üretim yapan arkadaşlarımız belli bir standardı alacağı zaman, yurt dışına gidip oradaki laboratuvarlarda test yaptırıyorlardı. Şimdi onları imtina ettik diyebilirim. Bunun dışında bir de şu formatta sıkıntılar vardı onlar da yok olmak üzere. Mesela çatıların veya cephelerin sızdırmazlık testleri. Onu yapabilecek firma sayısı da çok azdı Türkiye’de, kalibrasyonda artık ilerlemeler oluyor. Yoksa bir Türk firması gidip yurt dışında bir çatı veya cephe alıyor. Onu malum enternasyonal kodlara göre değerleri sağlanıp ispat etmeleri bekleniyor. Biz bunu burada ürettiğimiz için eskiden yurt dışına birer modül yaptırıp test ettirip geri dönüyorduk şimdi onları daha ekonomik bir şekilde çözebileceğiz. Yönetmeliklerimizin yazılımları için de katkı sağlamaya gayret ediyoruz ve dernekten görüş alınmasından memnuniyet duyuyoruz.

Öncelikle bu konularla uğraşan her kesimi eğitmek gerekiyor. Çünkü artık sadece yağmur çiselemiyor, bardaktan boşalırcasına kova kova atılıyor sanki. Eskiden yaptığımız her şey yanlış oldu olukların miktarları vs. alt yapılarımız kurtarmıyor. Yağmur biraz hızlandığında veya dolu yağdığında cephelerimiz ve çatılarımız hasar görüyor. Bu felaketler artık bence çoğalarak fazlalaşacak gibi duruyor. Yarı tropik iklimden tam tropiğe geçiyoruz. Gidişat onu gösteriyor. Şimdi bizim neler yapmamız lazım? Öncelikle konsept olarak daha sağlam strüktürler ve kaplamalar lazım. Kaplama formatındaki tüm elemanların daha doğru bağlanması lazım. Bütün su taşıyıcıların özellikle olukların ebatları tekrar kontrol edilmeli. Yüklere göre de kontrol etmek lazım. Bu tabii ki yalnızca çatı sektörünün problemi değil. Genel bir yapı problemi ve tüm uğraşanları bilgilendirmeli, yönetmelikleri de ona göre adapte etmeli uygulamaları denetlemeli… Şu an maalesef ki o noktada değiliz henüz. Sizin başka belirtmek istediğiniz bir konu varsa dinlemek isteriz. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz. Ekoloji konusunu mümkün olduğunca insanlara anlatmak lazım. Çok üstte kalıyor bu iş … Bunun biraz daha yaygınlaştırılıp insanların anlaması sağlanmalı. q


Mart 2018

INSAN ÖLÇEĞINE INDIRGIYOR

ENSTALASYONU

TINY HOUSE MINIK, SEVIMLI VE DÜNYA DOSTU

YIL 8 - SAYI 39 / 15 TL

YAŞANABİLİR MİMARİNİN AZAMİ EŞİĞİ

EDGE ILE HIZLI, KOLAY VE EKONOMIK

YEŞIL BINALAR

YAŞAM TARZLARININ YANSISI

MUTFAK & BANYO

BURAK PEKOĞLU

YEŞIL ÇATILAR

Mimari, şehirleri ve ekonomiyi canlandıracak bir potansiyel...

Yapı ve Yerleşimler Dergisi

Ekoyapı Dergisi 8 yıldır aralıksız yayınlanarak, yapı sektorünün yeşil dönüşümüne destek olmaktadır. Yayınlandığımız süre boyunca; onlarca dosya konusunu mercek altına aldık, ülkemizden ve yurtdışıdan yüzün üzerinde mimar röportajına yer verdik, birçok çevre duyarlı malzemenin sektöre tanıtımına katkı sağladık. Yayınladığımız makaleler ile yeni kavramların ülkemizde konuşulmasına neden olduk. Bunlardan daha fazlasını yapabilmek için istekliyiz... Siz de bu süreci takip edin...

GERÇEKLEŞTI!

MEKAN DÜZLEMLERİNDE

YAŞAMSAL IZLER

LAMİNE PARKE

BUZMİMARİSİ Tüm Ihtişamıyla

SARAYLAR

Koşullara adapte olabilen yapılar tasarlamalıyız...

ASANSÖR DIKEY YAPILI ÇEVREYI

ORGANIK BIR IŞIK

“3.YEŞIL BINALAR VE ÖTESI KONFERANSI” 8 KASIM’DA

BOB ALLIES

HIZ VE BÜYÜKLÜK YERİNE YAVAŞLIK VE YERELLİK

SEFERHİSAR

AYDINLATMA

Mimarlık, sosyal, ekonomik ve politik boyutları da olan bir meslek.

KİREMİT

TOP 1O “3.YEŞIL BINALAR VE ÖTESI KONFERANSI” 8 KASIM’DA!

YIL 8 - SAYI 38 / 15 TL

Yapı ve Yerleşimler Dergisi

PETER BARBER

İLK ENDÜSTRİYEL ÇATI ÖRTÜ MALZEMESİ

ENİS ÖNCÜOĞLU Kentsel adalet duygusunu güçlendirmeye odaklanmalıyız.

YENI NESIL

ÇATI& CEPHE ÇÖZÜMLERI

KLI

YIL 8 - SAYI 37 / 15 TL

Yapı ve Yerleşimler Dergisi

TOP1O

YIL 7 - SAYI 36 / 15 TL

Yapı ve Yerleşimler Dergisi

Aralık 2017

Eylül 2017

Mart 2017

Yeşil Dönüşümün Takipçisi Olun...


Isı yalıtımında tavan yaptık! Mineral esaslı Multipor ısı yalıtım levhası ile tavan yalıtımı artık çok kolay! Multipor, bodrum kat ve otopark tavanlarına yapıştırılarak uygulanıyor, işiniz kolaylaşıyor.

A1 Sınıfı Hiç Yanmaz


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.