OTOMOBİLLER ÜȘÜR MÜ?
ASTROLOJİ OTOMOBİLİNİZ HANGİ BURÇ
Mercedes-Benz F015 Luxury in Motion
5
RETROTEST RENAULT AVANTIME KULLANDIK
SÜPER TEST
MERCEDES-AMG GLA45 › CITROEN C1 1.0 VTi › BMW i3 › RENAULT ZOE › PEUGEOT 308 1.2L EAT
“
Yeni yılı olması gerektiği gibi bol yağışla, karla, kış gibi kışla karşıladık. Hava koşulları çalışma koşullarımızı epey güçleştirdi ve özellikle çekimlerde zorlandık. Otomobil yayıncılığının kaderi... Ama yine dopdolu ve şaşırtıcı içerikle karşınızdayız. İlginç bir sayı oldu. Önyargıyla yaklaştığım elektrikli otomobillerin en önde gelen iki örneği test otomobillerimiz arasında bu ay. BMW i3 ve Renault Zoe. Menzilleri yettiğince iki otomobille sessiz sedasız, “hayalet gibi” dolaştık kar ve yağmur altındaki İstanbul’da. İlginç deneyimdi. Tüm cazibelerine karşın daha uzun bir yol olduğunu gördük önlerinde. Şu akıllı telefonların şarj meselesi var ya, bunun hareket eden hali gibi elektrikli otomobiller. Alt yapı yaygınlaşmadan, menzil sorunsalı halledilmeden Türkiye’de butik kalmaları kaçınılmaz, markaların birer teknoloji gösterisi olmaktan öte geçmeleri zor görünüyor.
YAYIN YÖNETMENİ Süreyya İZGİ MOTORSPORLARI EDİTÖRÜ Fatih YURDATAPAN FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Ali AKSIN GÖRSEL YÖNETMEN Metin YILMAZ YAZARLAR M.Ali SADE, Oytun IŞLAR
Bence bizim açımızdan ayın olayı, toplamda 8557 adet üretilip Türkiye’ye sadece iki tane denk gelmiş bir otomobili kullanmış olmaktı. Renault’nun deneysel kalan modeli Avantime’ı Oytun Işlar ile birlikte detaylarıyla inceledik, hatta kullandık. Retrotest bölümümüzde devamlılık olacaksa böyle ilginç otomobillerle olmalı diye düşünüyoruz. 2015’ın herkese mutluluk, sağlık ve huzur getirmesini diliyorum. Tabii bir de dünyaya barış!.. Gelecek ay görüşmek üzere.
PHP Developer Emin ZEYBEK Yıl: 2 Sayı: 23 Ofis: Çayırbaşı Caddesi Kırklar Sokak No: 15 Büyükdere, Sarıyer / İSTANBUL 212 218 10 89
Süreyya İZGİ Yayın Yönetmeni sizgi@e-motoring.com
http://www.e-motoring.com https://www.facebook.com/uniqdergi http://twitter.com/emotoring
e-motoring magazine › ocak 2015
HOT NEWS
SÜRÜCÜ
e-motoring magazine › ocak 2015
ÜYE VEDA M
ercedes-Benz, “kendi kendini süren lüks sedan” olarak tanımladığı F015 Luxury in Motion konseptini Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektronikleri Fuarı’nda (CES) tanıttı. Bu otomobil ile otonom araçlara olan ilgisini ortaya koyan Daimler’in karbon fiberle güçlendirilmiş plastikten ürettiği yumurtaya benzer bir forma sahip konsept otomobili 5220 mm uzunluğunda, 2018 mm genişliğinde ve 1524 mm yüksekliğinde. Tekerlekleri köşelere yakın yerleştirilen F015 Luxury in Motion’ın aks mesafesiyse. 3610 mm. B sütunları bulunmayan otomobilin kapıları bu görevi üstleniyor. Ortadan öne ve arkaya doğru 90 derece açılan kapılar, iniş binişte yolcularına maksimum konfor sağlıyor. Kapıların açılması ile dışa doğru 30 dereceyle açılan dört koltuk, kabinin yerleşim planını oluşturuyor. Bunun yanı sıra otomobilin konsolunda dokunma, jest ve göz takibi ile çalışan altı ekran yer alıyor. Dört yolcusunun yüz yüze oturabildiği araçtaki ekranlar yolcuların otomobili kontrol edebilmelerini ve internet hizmetinden faydalanmalarını sağlıyor. Otomobilde bulunan LED alanlarının ışığı ise sürüş moduna göre değişiyor. Mercedes F 015 bir insan tarafından yönlendirildiğinde beyaz olan ışıklar, sürücüsüz sürüş modunda maviye dönüşüyor. Güç kaynağına gelince… 2011 yılında tanıtılan F125! keşif aracında yer alan plug-in hidrojen yakıt hücreli sistem, bazı değişikliklerle F015 Luxury in Motion konseptine enerji sağlıyor. F125! konseptinin lityum-sülfür pillerinin aksine lityum iyon pillere sahip olan F105 endüktif akım ile şarj olabiliyor ve 200 km’lik menzil sunuyor. Konsept otomobil 100 km’de sadece 0.6 kg hidrojen tüketiyor ve hidrojen ile üretilen elektrik ile 900 km menzil vaat ediyor. 700 bar basınçlı 5.4 kg’lik tanklarda depolanan hidrojenle birlikte toplam 1100 km’lik menzile sahip olan bu sistem gücünü, otomobilin arkasında yer alan iki adet 136 HP’lik motordan alıyor. 272’şer HP ve 398’er Nm tork üreten bu sistem otomobile 6.7 saniyelik 0-100 km/s hızlanma derecesi getiriyor. F015 Luxury in Motion konseptinin maksimum hızı 200 km/s’de sınırlanmış. Fütüristik konsept, LED ve lazer teknolojisini de kullanıyor. Otomobilin önündeki lazer ile yola görüntü yansıtabiliyor. Alman üretici önündeki yıldızı da aydınlatmayı ihmal etmemiş. e-motoring magazine › ocak 2015
HOT NEWS
BMW’nin yeni teknolojileri CES 2015 fuarında BMW, oldukça ilgi çekeceğe benzeyen yeni kumandasını tanıttı. Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalışılan dokunmatik kumanda şimdilik sadece BMW i8 modeli ile uyumlu. Dokunmatik olmayan hali ise i3’te deneniyor. 2.2 inçlik dokunmatik LCD ekrana sahip olan kumanda yakıt seviyesi, kapı ve camların durumu, hava sıcaklığı, servis durumu gibi bilgileri bu ekrandan sürücüye ulaştırıyor. Ekranda iPhone gibi parmağı sürükleyerek yaparak menüler arasında geçiş de yapılabiliyor. Kumanda aynı zamanda kablosuz bir tanımlama aygıtı olarak da işlev görüyor. Sürücü araca yaklaştığı zaman otomatik olarak kapı kilidi açılıyor ve araç çalışmaya başlıyor. Kumandanın Li-Ion bataryası kablosuz olarak vitesin yanına bırakıldığında şarj olmaya başlıyor. Ayrıca microUSB ile şarj etmek de mümkün. Kumanda tek şarj ile 3 aylık bir kullanım süresi sunuyor. Ürün sonbahar aylarında BMW i8 ile birlikte opsiyonel olarak satışa sunulacak. CES 2015 bünyesinde yapılan tanıtımda BMW’nin otomo-
billerinde yakın zamanda tablet bilgisayarlarla kumandaların kontrol edilebilmesini sağlayacak. Gelecek nesil 7 Serisi’nde kullanılması beklenen sistem, kokpitteki kumandaları tablet üzerinden yönetmeyi sağlayacak.
Yeni S60 Cross Country artık liftback
Volvo Cars, ünlü Cross Country vagonların tüm yeteneklerine ve sağlam tasarımlarına sahip S60 Cross Country ile bu kez liftback segmentinde meydan okuyor. Volvo Cars Ürün Stratejisi ve Araç Hattı Yönetimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Lex Kerssemakers, “Cross Country markamızla pazarı daha fazla sahiplenmek istiyoruz. 1997′de bunu V70 Cross Country ile başardık ve tümüyle yeni bir segmentin doğmasına yol açtık. Bu model ile oldukça spor ve stil sahibi bir paket içerisinde macera ve all-road özelliklerinin eşsiz bir ifadesini sunarken, aynı zamanda Cross Country markasının tüm yetkinliklerini de otomobile dahil ettik” diyor. BMW X4’e rakip S60 Cross Country, tıpkı geçtiğimiz günlerde sunulan V60 Cross Country gibi 65 mm’lik (2,5 inç) bir sürüş yüksekliğine sahip. Bu özellik, onu pazarın gerçekten yetenekli ve stil sahibi tek all-road liftback crossover’ı yapıyor. S60 Cross Country, Volvo’nun doğa sevgisini ve İskandinav mirasını yansıtan, daha fazla lastik koruması, konfor ve all road estetiği sunan, 18 ve 19 inçlik jantlara sahip yüksek profilli lastiklere sahip. S60 Cross Country, ABD, Kanada, Rusya ve Avrupa pazarlarına özel 250 HP güce sahip T5 Dört çeker benzinli motordan, Avrupa pazarları için sunulan verimlilik ve performansın benzersiz birleşimine sahip, Volvo’nun sınıfının lideri Drive-e, önden çekişli, 190 HP, dizel D4 motora kadar geniş bir motor yelpazesine sahip. S60 Cross Country’nin Türkiye’de 2015 sonuna doğru satışa hazır olması bekleniyor. e-motoring magazine › ocak 2015
ODD 2014 Gladyatörleri ödüllerini aldı Otomotiv sektörünün en kapsamlı ve prestijli organizasyonu olan “ODD Satış ve İletişim Ödülleri, 2014 Gladyatörleri” heyecanlı ve görkemli bir ödül töreniyle seçildi. Bu yıl 5. kez düzenlenen gecede, yılın en başarılı marka ve çalışmaları ödüle layık görüldü. Zorlu Raffles Otel’de gerçekleşen törene, ODD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, otomotiv dünyasının saygın temsilcileri, basın mensupları ve davetliler katıldı. Otomotiv sektörünün yakından takip ettiği ve heyecanla beklediği 2014 pazar rakamları da aynı gecede açıklandı. Buna göre 2014 yılında otomobil ve hafif ticari araç pazarı, bir önceki yıla göre %10,04 küçülerek 767.681 adetlik bir sonuçla tamamlandı. Bunun 180 bin 350 adedini %4,44 düşüşle hafif ticari araç, 587 bin 331 adedini ise %11,63 düşüşle otomobil satışları oluşturdu. Ödül Alan Gladyatörler SATIŞ ÖDÜLLERİ En Hızlı Büyüyen Hafif Ticari Araç Markası: KIA En Çok Satılan Hafif Ticari Araç Modeli: Fiat Doblo En Çok Satılan Hafif Ticari Araç Markası: Fiat En Hızlı Büyüyen Otomobil Markası: Maserati En Çok Satılan Otomobil Modeli: Renault Fluence En Çok Satılan Otomobil Markası: Renault En Çok Satılan Otomobil ve Hafif Ticari Araç Markası: Volkswagen
İLETİŞİM ÖDÜLLERİ Yılın Televizyon Uygulaması: Fiat / Yeni Fiat Ducato “Pişmanlar Korosu” Yılın Gazete Uygulaması: Jeep / “23 Nisan – 4×4 / Jeep” Yılın Radyo Uygulaması: Doğuş Otomotiv / “Trafik Hayattır” Yılın Dergi Uygulaması: Audi / “Audi A4” Yılın PR/Etkinlik Uygulaması: Ford / “Courierball” Yılın Dijital ve Sosyal Medya Uygulaması: Renault / “Bırak R-Link Cevaplasın” Yılın Outdoor Uygulaması: Opel / “Yeni Insignia” Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi: Renault / “Sizin Fikriniz Sizin Projeniz!” Yılın Entegre İletişim Kampanyası: MercedesBenz / Yeni GLA Yılın Basın Lansmanı: Renault Twizy Lansmanı Yılın Jüri Özel Ödülü: Ford / “Yeni Tourneo Courier’’ Yılın Turkcell Teknoloji Ödülü: Subaru
Kış lastiğini ihmal etmeyin
Goodyear, kar yağışının tüm Türkiye’yi etkisi altına aldığı bugünlerde karlı ve buzlu zeminlerde güvenli sürüş, kış lastiği seçiminde dikkat edilmesi gerekenler ve doğru bilinen yanlışlar hakkında sürücüleri bilgilendiriyor. Kış aylarında hava sıcaklıklarının düşmesi, gizli buzlanma ve kar yağışı gibi mevsimsel koşullar sebebiyle trafik kazaları yaklaşık yüzde
20 oranında artış gösteriyor. Goodyear Tüketici Lastikleri Direktörü Mahmut Sarıoğlu, hava sıcaklığında ciddi düşüşler yaşandığı ve kar yağışının hemen hemen tüm Türkiye’yi etkisi altına aldığı bugünlerde, trafik güvenliği açısından ticari araçlar için zorunlu kılınan kış lastiği uygulamasının tüm sürücüler tarafından tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Sarıoğlu, trafikte güvenli sürüş için kış lastiği seçiminin önemine dikkat çekerek, “Yaz lastiklerinde kullanılan kauçuk, +7 derecenin altında tutunma özelliğini kaybeder. Böylece, kış koşullarında performans düşüklüğü ortaya çıkar ve fren mesafesi uzar. Oysa, kış lastiklerinde kullanılan özel kauçuk sayesinde, +7 derecenin altında da lastiğin tutunma özelliği korunarak daha kısa fren mesafesi elde edilir. Aracınız ve hava koşullarına uygun doğru lastik kullanarak ve güvenli sürüş kurallarına uyarak zorlu kış koşullarının üstesinden gelmek mümkün” dedi. e-motoring magazine › ocak 2015
HOT NEWS
Audi Q7 tamamen yenilendi Yeni Q7, SUV segmentin yeni standartlarını belirleyecek. Eski ağırlığından 325 kg daha hafif ve ağırlık merkezinin de daha aşağıda konumlandığı çevik bir yapıya bürünen Yeni Q7 heyecan verici bir sportiflik ve dinamizm ile geri dönüyor. Yenilenen ölçüleri ile segmentinin en geniş hacimli otomobili Yeni Q7, dış boyutları küçülmüş olmasına rağmen yolcular ve bagaj için daha fazla iç alan sunuyor. İnovatif yardımcı sistemler ve bilgi-eğlence sistemleri bu SUV modelini benzerleri arasında aön plana çıkarıyor. Audi’nin Ultra felsefesi ile yenilen verimli motor, ortalama yüzde 26 daha az yakıt tüketerek, çevreci duruşun devam edeceğini kanıtlıyor. Büyük SUV’lar sınıfında en iyi değerlere sahip motorlarıyla da fark yaratan Yeni Q7’de ilk planda sunulacak olan 3.0 litre TDI quattro, 272 HP gücü ve 600 Nm torkuyla, 0’dan 100 kilometre hıza saatte 6,3 saniyede ulaşıyor. Dizel V6 motor 100 km’de sadece 5,7 lt tüketiyor ve bu da kilometre başına 149 gram CO2 emisyonuna denk geliyor. Yeni Q7’nin benzinli seçeneği 3.0 TFSI ise 333 HP gücüyle Audi Q7’yi 6,1 saniye sürede çıkarıyor. Yeni Audi Q7’, Türkiye’de 3.0 litre TDI 272 HP motor seçeneği ile e-motoring magazine › ocak 2015
2015 yılının 2. çeyreğinde satışa sunulacak. Yeni Audi Q7 işletim konsepti, bilgi-eğlence, bağlantı ve destek asistan sistemleri açısından da tamamen sürücü odaklı uygulamalarla daha önce SUV araçlarda sunulan standartları yeniden belirliyor. İkinci nesil modüler bilgi-eğlence platformunun yanı sıra Audi Sanal Kokpit Yeni Audi TT’den sonra bu modelde de yer alıyor. Her şeyin elinizin altında olduğu Yeni MMI kontrol birimi ve geniş dokunmatik yüzey, sistemin işletimini çocuk oyuncağı haline getiriyor.
Hyundai’den üretim ve ihracatta rekor 2014 yılında tüm dünyada 8 milyon adetten fazla araç satan Hyundai’nin Avrupa ve tüm bölge için küçük otomobil üretim üssü olan Hyundai Assan, son yatırımla birlikte hem üretim hem de ihracat rakamlarını ikiye katladı. İzmit Fabrikası’nda 2014 yılında üretilen 203 bin 157 adet i10 ve i20 modelleriyle geçtiğimiz yılın üretimini iki katına çıkaran Hyundai Assan, ağırlığı Avrupa olmak üzere 30’dan fazla ülkeye tam 179 bin 793 adetlik ihracat gerçekleştirerek 2013’e göre rakamını yüzde 105 oranında artırdı ve Türkiye ekonomisine yaklaşık 1,5 milyar Euro seviyesinde ihracat katkısı sağlamış oldu.
Lastik Aşınması Tahmininde yeni teknoloji Bridgestone Corporation, lastik aşınması ve diş derinliğinin tahmin edilmesine yönelik yeni bir teknoloji geliştirdiğini duyurdu. Bridgestone’un CAIS (Temas Alanı Bilgi Algılaması) konseptine dayanan yenilikçi teknolojisi, güvenli bir sürüş sağlarken, tasarruf imkanı da sunuyor. CAIS standartlarına dayandırılan yeni teknolojide, normal sürüş sırasında lastiklerin diş derinliğindeki durum değişikliği verisinin toplanması için lastiklerin iç kısmına sensör yerleştiriliyor. Sensörler, bilgileri analiz ederek diş aşınması tahmini yapıyor ve sürücüye lastik durumu hakkında gerçek zamanlı takip imkanı sağlıyor.
Octavia 500 bini devirdi Teknolojisinin yanında insan hayatını kolaylaştıran pratikliği ve konforuyla dikkat çeken yeni jenerasyon Octavia’nın 500 binincisi üretim bandından indirildi. Mlada Boleslav fabrikasında üretilen bu otomobil, beyaz renkli bir Octavia GreenLine oldu. İlk kez 2012 yılında tanıtılan üçüncü jenerasyon Octavia, sınıfında fark yaratan özellikleriyle birlikte satıldığı pazarlarda güçlü satış rakamları elde etmeye devam ediyor. Üçüncü jenerasyon Octavia, konforlu, güvenli ve ferah kabiniyle sınıfında dikkat çeken bir otomobil olarak da çarpıcı özelliklere sahip. Bununla birlikte çok yönlü donanım özellikleriyle sınıfına rakipsiz bir pratiklik getiren Octavia, Combi ve Sedan versiyonlarının yanı sıra önden çekişli veya dört çeker seçenekleriyle de sunuluyor. Ayrıca tüm zamanların en hızlı Octavia’sı olan Octavia RS dizel (184 HP) veya benzinli (220 HP) olarak yollardaki yerini alıyor. e-motoring magazine › ocak 2015
HOT NEWS
Jeep® Renegade’ye 5 yıldız Jeep® markasının küçük SUV segmentinde yer alan modeli Renegade, Euro NCAP tarafından gerçekleştirilen çarpışma testlerinde 5 yıldız ile ödüllendirildi. Türkiye pazarına Ekim ayı sonunda sunulan Jeep® Renegade, Euro NCAP testlerinde toplamda 100 üzerinden 80 puan elde ederek, en yüksek skora ulaştı. İtalya’da üretilen ve Jeep markasının küçük SUV segmentinde yer alan ilk modeli olan Renegade’in kapsamlı güvenlik donanımında; Şerit İkaz Uyarı sistemi, 6 adet standart hava yastığı, ERM (Elektronik Devrilme Önleyici Sistem), ESC, gelişmiş kaza tepki sistemi, cruise control ve panik fren yardım sistemi standart sunuluyor. İsteğe bağlı güvenlik donanımları arasında Kör Nokta Uyarı Sistemi, kolay park etmeye yarayan paralel ve dikey park yardım sistemi ve geri görüş kamerası yer alıyor.
Pajero 3 milyonu aştı Mitsubishi Motors’un üstün arazi yeteneklerine sahip efsanevi modeli Pajero, onca engelin yanı sıra 3 milyon üretim adedini de aştı. Sportif amaçlı otomobillerin (SUV) yaygınlaştığı günümüzde, her daim yeniliğini koruyan Mitsubishi Pajero, 3 milyonuncu adedin üretilmesiyle yeni bir dönüm noktasına ulaştı. Otomobil tutkunlarıyla ilk kez buluştuğu 1982 yılından bu yana modern yaşam tarzının simgesi haline gelen SUV’ların öncüsü olan Pajero, üst üste dört neslinin ardından özellikle Avrupa’da büyük ilgi görüyor ve bu ilgi Avrupa’yı Pajero için bir numaralı pazar haline getiriyor. Mitsubishi Motors’un Japonya’nın Gifu şehrindeki fabrikasında üretilen Pajero, efsanevi Dakar Rallisi’nde 12 galibiyet ve Cross
Country Rallisi’nde 4 FIA Dünya Kupası olmak üzere mükemmel yarış performansıyla da başarısını ve üstün 4×4 teknolojisini kanıtlıyor.
Hyundai Assan’da Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gökpınar Hyundai Assan Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı görevine uzun yıllar sektöre hizmet eden Yeşim Gökpınar getirildi. 15 Aralık 2014 itibarıyla Hyundai Assan’a Genel Müdür Yardımcısı olarak terfi eden Yeşim Gökpınar, kreatif ve stratejik çalışmalara dahil olarak, kalite ve müşteri memnuniyeti odaklı markanın gelişimine ve pazardaki payını artırmasına katkılarda bulunacak. e-motoring magazine › ocak 2015
Petlas’tan Dört Dörtlük Kış Lastiği Petlas, 4×4 ve SUV sınıfı araçlar için özel olarak tasarlanan ürünü Explero Winter W671 ile zorlu kış koşullarında üstünlüğünü kanıtladı. FST ile geliştirilmiş tam silikalı sırt karışımı ile düşük sıcaklıklarda esnekliğini koruma ve karlı, buzlu zeminlerde yüksek tutunma yeteneğine sahip. Sırt desenindeki geniş yanal oluklar ve dönme yönüne optimize edilmiş bloklar karlı zeminlerde yüksek fren emniyeti sağlarken, bu bloklar üzerindeki Z biçimli lameller ise buzlu ve karlı zeminlerde performansı arttırıyor.
Yeni Vito Türkiye’de Yakıt ekonomisi ve yüksek kalite standartları ile segmentinin en iddialı markası olmaya hazırlanan yeni Mercedes-Benz Vito, 75.900 TL’den başlayan yepyeni fiyatlarıyla kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Yeni Mercedes-Benz Vito, düşük ilk satın alma maliyeti, yakıt ekonomisi, yüksek kalite standartları ve farklı kullanım alanlarına hitap eden geniş ürün yelpazesi ile kendi segmentinin en iddialı markası olmaya hazırlanıyor. Artırılan güvenlik donanımları, geliştirilen motor ve şanzımanları ile dikkat çeken yeni Vito, düşürülen emisyon değerleri ve 100 km’de 5.7 lt’ye varan yakıt tüketimi ile kendi segmentinin en ekonomik aracı ünvanını hak ediyor. Yeni 1.6 lt hacimli
motor tipi, 114 HP motor gücüne sahip olup 270 Nm tork üretiyor. Ayrıca 6 ileri manuel şanzıman ve 1.6 lt motora sahip araçlar önden çekişli olarak sunuluyor.
Airbump teknolojisine ödül “Yılın En İyi Otomobil Teknolojisi”ni belirleyen ‘’TECHNOBEST’’ oylamasında Citroën C4 Cactus, ‘Airbump®’ teknolojisi ile ödül almaya hak kazandı. Citroën Cactus’ün çevresini kaplayan Airbump teknolojisinde, hava kapsülleri amortisör görevi görerek otomobili dışarıdan gelebilecek çok ufak darbelere karşı koruma iddiası taşıyor. Airbump’da kullanılan TPU (termoplastik polüretan), adlı özel malzeme renk atmama özelliği de taşıyor. Tüm zorlu kullanım testlerinden geçen Airbump’lar özel bir bakıma ihtiyaçları olmadığı gibi aracın bakım ve onarım maliyetlerinin de düşmesine katkıda bulunuyor.
Alonso McLaren’e geri döndü Formula 1′de McLaren-Honda ekibi pilotları Alonsu ve Button oldu. Motorsporlarında köklü tarihiyle otomobilseverlerin gönlünde taht kuran Honda, 2015 yılında Formula 1’e bir başka köklü geçmişe sahip ekip olan McLaren’e geri dönüyor. 2015 yılında McLaren-Honda ekibi adına yarışacak olan pilotlar da Fernando Alonso ve Jenson Button olarak netleşti. Test ve yedek pilotluk görevini ise Kevin Magnussen yürütecek. Böylece Fernando Alonso çifte dünya şampiyonu McLaren’den ayrıldıktan yedi sene sonra tekrar takıma döndü. e-motoring magazine › ocak 2015
Automobile Insider
Otomotivin kış olimpiyatları Aslında bu ay ilk örnek (prototip) araçların yapılması konușacaktık. Ancak karlı yağmurlu kıș aylarına en uygun yazının kıș denemelerinden (Winter Test) bahsetmenin daha uygun olacağını düșündüm. Bu yüzden prototip araçların yapımlarını ve kullanımlarını daha sonraki yazılara bıraktım. Aslında hiçbir otomobil firması yöneticisi kıș denemesi yapmak istemez. Mümkün olduğu kadar denemeleri test kabinlerinin içinde yapmak isterler. Çünkü hem kıș yaz hem de yaz denemeleri çok pahalı denemelerdir. Neden pahalıdır sorusunun cevabını arayalım. Öncelikle bu iș için gerçekten pahalı olan prototip araçlardan bazılarını belli bir süreliğine kıș testi için rezerve etmeniz ve ardından bu aracı denemenin yapılacağı yere kadar kapalı kamyonlarla tașımanız gerekir. Diyelim ki deneyeceğimiz araç yeni gelecek olan çevre kirletme normlarına uygun olacak. Bu durumda aracınızda “o” normlara uygun yakıt kullanmalısınız. Yani yanınızda özel yakıtınızı da götüreceksiniz. Aracı ve yakıtı götürdük. Bu aracı geceleri saklayacak kapalı bir garajınızın da olması da lazım. Dünyada kıș denemelerinin yapıldığı birkaç șehir var. En iyisi o bölgede bir atölye kurmak. Hatırlayın biz Jetta’nın yerine geçecek bir araç yapacaktık, firmamızın diğer araç projelerinin de olduğunu unutmayalım, onlar da aynı zamanda orada olup deneme yapmak isteyeceklerdir. Denemeye gittik ama malum küresel ısınma var ve hava sıcaklıkları istediğimiz kadar soğuk gitmedi. Bu durumda proje yöneticinize ve bu arabayı soğuk testleri yapmadan çıkartalım ya da projeyi önümüzdeki seneye erteleyelim diyemeyeceğimize göre, atölyemizin içinde klimalı soğuk odalarımızın da olması gerekir. Bölgede bulunan birkaç basit otelin bütün odalarının da çok önceden dolduğunu ve bazı durumda odanızı bir bașka arkadașınızla paylașmak zorunda kalabileceğinizi de aklımızın bir köșesinde tutmak lazım. Anlatmak istediğim basitçe kar üzerinde aracınızı denemeye bașlayabilmek için sizin ya da sizin yerie-motoring magazine › ocak 2015
nize bașka kișilerin testler öncesinde birçok hazırlık ve planlama yapmanız gerektiğidir. Atölye sahibi olacak kadar gücü olmayan firmalar ise așağıda internet adresi bulunan test firmalarının deneme pistlerini ve altyapılarını kullanırlar. http://www. testworld.fi/, http://www.arcticfalls.se Yöneticileriniz istemiyor, hazırlıkları fazla ve pahalı, peki o zaman bu kıș denemeleri neden yapalım sorusunun cevabını bulmaya çalıșalım. Araçların motor ve otomatik vites kutuları, otomatik klima sistemlerinin içinde kalibrasyon / tuning dediğimiz yazılımlar vardır. Bu yazılımlar șirketinizin içindeki iklimlendirilmiș kabinlerde belli bir yere kadar getirile-
bilir, ancak ince (fine tuning) ayarlarının araç gerçek meteorolojik ve yol koșullarında koșturularak yapılması gerekir. Karlı buzlu yollara gerçekten ihtiyaç duyulan denemeler ise yol tutuș / ABS / ESP doğrulamalarıdır Bu denemeleri test merkezlerinde simule edilemez. Yol tutuș ESP denemeleri tehlikeli denemeler oldukları için trafiğe acık yollarda yapamayız. Buz kaplanmıș bir göl bu denemeler için ideal pistlerdir. Sizden önce bir temizleme aracı pistten geçerek aksamdan yağan karları temizler sonrasında da deneyeceğiniz araçla bu pistte ESP denersiniz. Havaalanı büyüklüğünde buz kaplı bir alan düșünün… Çok ama çok zevklidir. Kuzey ülkelerinde yapılan denemeler hemen hemen deniz seviyesi yüksekliğinde yapılırlar. Ama bizim arabalarımızı alıp Alplere de çıkacak müșterilerimiz
olduğu için yol tutuș denemesi dıșındaki denemeler bir kere de 1500 m üstündeki yüksekliklerde doğrulanırlar. Bir önce anlattığım bütün lojistik çalıșmalar orada da yapılırlar. Hem Türkiye’de hem de yurtdıșında soğuk denemelere katılmıș ve organize etmiș birisi olarak otomobil geliștirme projelerinin belki de en zevkli yeri bu denemelerdir diyebilirim. Kasabanın her köșesinden kamufle edilmiș bir rakip araç çıkması, siz onların fotoğraflarını çekerken onların da siz çekmesi enteresandır. Akșam o küçük otelde ayni lokantada birlikte yemek yersiniz, selamlașırsınız. Tabii ki aracınızın fotoğrafının çekilmesi çok muhtemeldir. İnternette yayınlanan “casus” fotoğraflarda acaba beni çekmișleri mi diye aramanın zevki bir bașkadır. e-motoring magazine › ocak 2015
TEKNiK KÄąs. ve otomobiller
e-motoring magazine › ocak 2015
Otomobiller
üşür mü? Şiddetli soğuk, otomobiller için de zorlu bir sınav anlamına geliyor: Bir yerlerinden esrarengiz sesler duyuluyor, hareketli parçalar sanki zor çalışıyormuş gibi hissettiriyor, bazen de olmadık arızalar çıkıyor. Peki aslında ne oluyor? Aralık ayı itibariyle bastıran kış, tek kelimeyle donduruyor. Özellikle kışın çetin geçtiği illerdeki araç sahipleri karların altındaki araçlarına bindiklerinde farklı bir karakteriyle tanışıyor. Daha kapıyı açmak için kumandanın düğmesine bastığında donmuş kilit zorluk çıkarıyor, marşa basıldığında yorgun sesler çıkıyor, motor ya zorla çalışıyor, ya da defalarca stop ediyor. Yoksa otomobiller üşüyor mu? Naziler yaptıkları testlerde 4 derece sıcaklıktaki buz su dolu havuzlara soktukları insanları 60 dakika beklettiklerinde 74. dakikada öldüklerini saptamıştı. Aşırı soğuk insan bedeninin reaksiyon süresini iki kat geciktiriyor, sinir ve kasların tepkilerini yavaşlatıyor. Otomobillerde durum şüphesiz çok farklı. İnsan gibi üşüyüp hasta olmadıkları kesin ama İstanbul’da yaşamadığımız kadar soğuklarda bazı sıkıntılara maruz kaldıkları da tartışılmaz. Sıcaklığın sıfırın altında 10 dereceye düştüğü durumlarda şoförün “ortama ısınana kadar” sürüşün ilk 15 dakikası içinde kaza yapma oranı belirgin şekilde artıyor. Otomobiller ise soğuğa karşı insana göre en az iki kat daha dayanıklı.
e-motoring magazine › ocak 2015
TEKNiK Kıs. ve otomobiller
Kilitler, silecekler -10 derecedesu donduğundan birikmiş olduğuyerlerde problemlere neden oluyor. Bunun en klasikörneğiyse kilitler ve silecekler. Kapı kilitlerinin donmaması için geceden yağlamak, sorun yaşamayı önler. Sileceklerin camlara yapışmasını önlemek içinse kaldırmak yeterli olacaktır.
Triger kayışı Bu sıcaklıklarda en büyük tehlikeyi triger kayışı yaratır. İyice soğuyan, büzüşen ve esnekliğini yitiren kayışta çatlaklar oluşabilir. Eğer zaten yıpranmışsa kolayca kopabilir. Motorun can damarı olan triger kayışının kopması, hareketi bitirir, büyük masraflara yol açar.
e-motoring magazine › ocak 2015
Farlar ve stoplar Kutup soğuğu bile farlar ve stopların görev yapmasını engelleyemez. Çünkü halojen ve xenon farlarda yer alan asal gazların sıvı hale geçmesi için -110 derece gibi ekstrem değerlere ulaşmak gerekir ki bu kutuplarda bile imkansızdır.
Kış lastikleri Pek bilinmez ama eğer hava sıcaklığı sıfırın altında 10 derecenin de altına inerse kış lastikleri tüm avantajlarını kaybeder. Çünkü lastik hamuru bu kadar soğukta aşırı sertleşerek yaz lastikleriyle aynı kıvama gelir. Bunu bilerek temkinli ilerlemekte yarar var.
Akü ve motor yağı
Kabindeki riskler
Soğukta akışkanlığı azalan motor yağını silindire pompalayabilmek için marş motoru iki kat güce ihtiyaç duyuyor. Bu sırada iyice soğumuş olan akü, performansının sadece yüzde 40’ını verebiliyor. Bu şartlarda motorun çalışabilmesi için akünün iyi durumda olması ve mümkünse 0W motor yağı kullanılması gerekiyor.
-30 derecede motoru çalıştırmayı başaranlar, harekete geçtiklerinde ilginç sesler duymaya başlar. İç döşemelerden tıkırtı ve sürtünme benzeri sesler gelir, otomobil sarsıntılı çalışır. Aşırı soğukta büzüşmüş plastik aksamlar titrer, tıkırdar. LCD ekranlarınlikit kristallerinin donması, devre dışı kalmalarına yol açar.
Dizel
Amortisörler ve şanzıman
Benzinin bileğini büken dizel yakıt, soğuğa karşı oldukça hassas. Çünkü sıfırın altında 15 dereceden itibaren içerdiği parafinler katılaşmaya ve yakıt filtresini tıkamaya başlıyor. Bu nedenle akaryakıt üreticileri Ekim-Nisan arasında yakıtlarına katkılar koyarak mazotu kışlık hale getiriyor. Bu katkılarla mazot, -20 dereceye kadar sorun çıkarmıyor.
Düşen ısıyla birlikte yağlar akışkanlıklarını yitirseler de -40 dereceye kadar görevlerini yapabilirler. Ancak -45 dereceye ulaşıldığında amortisör ve şanzıman yağları için de donma riski başlar. Bu sıcaklıkta yağ, bıçakla kesilebilecek kıvama ulaşır ve kullanıldığı yerlerde randıman alınamaz. e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Mercedes-AMG GLA45 4MATIC
Fevkalade
Kozmetik olarak güzel görünüyor olabilir. Ama bu öyle bir otomobil değil. 360 HP’lik çılgın gücüyle bir gövde gösterisi GLA45 AMG. Gerçek bir yol roketi! e-motoring magazine › ocak 2015
nin fevki
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Mercedes-AMG GLA45 4MATIC
F
arkını görebilecek kadar durur halde yakalarsanız, tahrik edici ön ve arka tamponlarından anlarsınız GLA45 AMG’yi. Safkan bir performans çalışması. Küçük bir yol roketi bu elit crossover. Daha önce CLA 45 ve A45 kullandığım için neyle karşılaşacağımı biliyordum. Motor aynı motor, güç aynı güç, performans yine göz kamaştırıcı. Ama doğrusu bu kadar etkileyici bir SUV olabileceğini hiç beklemiyordum. Lüks bir ralli otomobili sanki. Bence A Ailesi’nin en e-motoring magazine › ocak 2015
iyi gövde formu olan GLA’nın en akıl almaz versiyonu A45 AMG. Neden? Kardeşlerinden daha yüksek olmasına karşın sunduğu tüm kompakt SUV avantajlarının yanısıra isminin sonuna aldığı üç kutsal harfle olağanüstü performans sunuyor. Bu bir fantazi otomobili. Ne ulaşım ne kullanışlılığı ne de HB kardeşinden 144 litre büyük bagajı için sahip olunmak istenmez. Sahip olduğu performansı yollarda değerlendirmek de -en azından Türkiye’dehayal! Ama verdiği zevk, tarifi zor türden. Range Rover Evoque ve Audi RS Q3 rakibi
Günlük kullanıma son derece uygun, “rahat” sertlikteki süspansiyon, yollarımızdaki yüzey bozukluklarını olgunlukla içine çekiyor, kabin huzurunu koruyor. Yüksekliği “artıran” spoyler, en az arkadaki 4 egzoz çıkışı kadar tahrik edici. İki yandaki Turbo ibareleri de marşbiyelerle beraber profil aksesuarları. Kabinde performans adına neredeyse tüm “süsler” abartılmadan kullanılmış. Kırmızı dikişli, nubuk görünümlü kumaşla kaplı bucket koltuklar, deri direksiyon simidi, kırmızı emniyet kemerleri ve üzerine AMG logosu işlenmiş minik vites kolu, kabine girer girmez sürücüyü ralli havasına sokan unsurlar. Koltuk kafalıklarının altına yerleştirilmiş cılız aydınlatmalar, karanlıkta ambiansa destek veriyor. Aslında bunlara çok da gerek yok, görmek isteyene sadece hız kadranını görmek yetiyor; 320 km/s’de sonlanan kaç tane tablo görür ki insan?
olan bu çılgın crossover, safkan sürüş keyfine adanmış bir otomobil. Uzak arayla segmentinin en güçlüsü, en hızlısı, şüphe yok. A Serisi hatchback ile aynı platform üzerinde geliştirilmiş olsa da 13 cm daha uzun olan GLA 45 AMG’nin 2700 mm’lik aks mesafesi kompakt boyutlarda. GLA 45 AMG, standart GLA versiyonlarından 20 mm daha alçaltılmış ama A45 AMG’den 46 mm daha yüksek. Buna karşın süspansiyon sisteminde yapılan iyileştirmelerle tutunma eğilimi muh-te-şem!
Mercedes-Benz’in “yeni” alt markası AMG’nin sihirli dokunuşlarıyla yaratılan giriş seviyesi modelleri, sadece paketten ibaret değil. Ardında çok ciddi performans var. 48 yıllık AMG tarihinin ilk dört silindirli motoru, plastik silindir kapağının üzerinde montajı yapan kişinin adını taşıyor. AMG’nin Tek Adam Tek Motor felsefesinin en küçük hacimli eseri. Montajı gerçekleştiren teknisyen Tobias Rickles’i onurlandıran, araç sahibini de özel hissettiren bir durum. İsmini şirketin kurucuları Aufrecht ile Melcher ve Aufrecht’in doğum yeri Großaspach’tan alan AMG, Mercedes modellerinin en ileri seviyesini anlatıyor. GLA45 AMG’nin 2.0 litrelik direkt benzin enjeksiyonlu ve çift turbolu motoru, 450 Nm gibi olağanüstü yüksek tork çıkışını 2250-5000 d/d arasında sürekli üretebiliyor. Bu her yüreğin zapt etmeye cesaret edebileceği bir değer değil. Tam bir yol roketi GLA45 AMG. Ve ona eşlik eden çift kavramalı AMG SPEEDSHIFT DCT vites kutusu, zaten yapılacak her atağa hazırlamış kendisini, emir bekliyor! Motoru e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Mercedes-AMG GLA45 4MATIC
BİR RALLİ OTOMOBİLİ GİBİ KÜKREYEREK İLERLERKEN ÇEVREYE DEHŞET SAÇIYOR, YOLUN ÇEVRESİNDE BİLDİĞİNİZ HER ŞEY NETLİĞİNİ KAYBEDİYOR. BU AKIL ALMAZ BİR FANTAZİ OTOMOBİLİ.
e-motoring magazine › ocak 2015
Mercedes AMG GLA45 4MATIC + Başdöndürücü performans + Ralli otomobili heyecanı + Umulmadık konforlu sürüş + Malzeme kalitesi ve zengin donanım + Büyük bagaj (!) - Kataloğa uymayan yakıt tüketimi (!) - Yüksek fiyat Yakıt tipi: Benzin Motor hacmi (cc): 1991 Motor gücü (HP): 360@6000 Maksimum tork (Nm): 450 @2250-5000 d/d Vites kutusu: AMG Speedshift DCT 7-ileri otomatik Maksimum hız (km/s): 250 0-100 km/s hızlanma (sn): 4.8 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 9.9/6.1/7.5 Ağırlık (kg): 1585 U/G/Y (mm): 4417/1804/1494 Aks mesafesi (mm): 2699 Bagaj hacmi (lt): 421/1235 Fiyat (TL): 303.000
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Mercedes-AMG GLA45 4MATIC
çalıştırdığınızda huzursuz homurtusundan anlıyorsunuz sıradışı bir durum olduğunu. Bir ralli otomobili gibi kükreyerek ilerlerken çevreye dehşet saçıyor, yolun çevresinde bildiğiniz her şey netliğini kaybediyor. Otomobil kombine virajlarda süzülürken akslar arasında müthiş bir denge olduğu seziliyor. Sanki bir bütünmüş gibi hareket eden dört tekerlek, body roll’a (sürüklenme) meydan vermeden, yolu kazıyarak ilerliyor. Hızlı ve keskin dönüşlerde arka tekerleklerin yerden kesilmesi ve yere inmesi kabinde hissedilmiyor bile. 4.8 saniyelik 0-100 akselerasyon derecesi, 30 kg hafif olan hatchback kardeşinden sadece 0.2 saniye daha fazla, duyacağınız seslerle fark etmezsiniz bile. Asıl tadı Sport moda alındığında duyulan patlamalarla artıyor. Tam gaz ilerlerken ayağınızı pedaldan çekince motor ture-motoring magazine › ocak 2015
boyu canlı tutmak için dekompresyon yapıyor, egzoz yolunda kalan benzini patlatıyor. Vitesler düştükçe patlamalar tarifsiz bir keyif vererek patlamaları sürdürüyor. Normal kullanımda düşük tüketim vaat eden katalog bilgileri var, aldanmayın. Tutturamazsınız. Bu öyle bir otomobil ki, insan sürücü koltuğuna oturduğunda kontrolünü kaybediyor. Ayağın altındaki gücün tadı alındığında ne tüketilen yakıt geliyor akla ne de hız limitleri. Otomobilin yakıt tüketimi genelde yüksek. Ama ekonomi için alındıysa zaten tamamen yanlış tercih GLA45 AMG! Uygun koşullarda bazen yoldan çıkmak iyidir. GLA45 AMG’nin fren performansı da AMG üretimi, böylesi performansın hakkını vermek zorunda. 235/45 R19 ebatlı lastiklerin 330’ar mm’lik hava kanalcıklı diskleri, dörder pistonlu kırmızı kaliperlere yakalandığı anda duruyor.
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Renault ZOE Zen
Electric
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN e-motoring magazine › ocak 2015
Barbarella Jane Fonda’nın başrolünde yer aldığı 1968’in kült filmi Barbarella yola indi, gerçek oldu. %100 elektrikli ZOE’yle mesafe hayli sınırlı olsa da şehirde bedava dolaştık.
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Renault ZOE Zen
ZOE ASLINDA BİR OTOMOBİLİN NASIL KULLANILMASI GEREKTİĞİNİ ÖĞRETİYOR. GAZ EMRİNİ ANCAK GEREKTİĞİ KADAR VERECEKSİNİZ, OTOMOBİLİ “AKITMAYI” BİLECEKSİNİZ, ADI NE OLURSA OLSUN BOŞA ENERJİ HARCAMAYACAKSINIZ. e-motoring magazine › ocak 2015
G
ayet normal bir otomobil gibi görünüyor, i3 ya da Twizy’yi düşününce.. Clio ile ortak platform üzerinde geliştirilmiş bir otomobil ZOE. Sadece biraz daha uzun ve tabana bataryayı yerleştirebilmek için zorunlu olarak 10 cm kadar daha yüksek. Yoksa genişlik ve aks mesafesi hemen hemen aynı. Fluence ZE, Twizy ve Kangoo ZE’den sonra Renault’nun dördüncü elektrikli modeli. Belli ki bu ürün gamı daha da genişleyecek.
nuda çilek kokan ilk Twingo’dan bu yana uzman olan Renault, son olarak Koreli modeli Latitude’da da benzer bir yöntem izlemişti. Şahsen kokudan çok memnun olmadığım için kolayca devre dışı bıraktım ama öndeki taksinin egzoz ya da LPG salımını koklamaktansa kabindeki ferah ambiansı desteklediği söylenebilir. Otomobilin minimalist kabini tabanı oluşturan batarya sayesinde eşiksiz düz zeminli. Kabin geneli gibi alt kısım da beyaz tonlarında. İyi görünüyor ama Türkiye gibi bir ülkede temiz tutmak zor olabilir.
Kabin masaj stüdyosu kıvamında ferah. Seçilen renkler, küçük alanda geniş mesafeler, hepsinin üzerine bir de ferahlatıcı koku salımı... Alın işte Zen Budizmi! Camların küçük tutulmuş olması ısı izolasyonu amaçlı. Diğer bir deyişle elektrikle çalışan kaloriferin daha az kullanılması hedefleniyor. ZOE’de birçok unsur tasarruf üzerine kurulu. Kokpit, Clio’nun dijitalize edilmiş hali gibi. R-Link’ten başlamak üzere tüm unsurlar dijital olarak yer alıyor. Ama kullanımın biraz karmaşık olduğu söylenebilir. Özellikle hareket halindeyken... Kokpitteki en dikkat çekici donanımlardan biri kabini ferahlatan parfüm düzeneği. Bu ko-
Yüksek oturma pozisyonuyla otomobilden yola hakim olmak hiç zor değil. Kabin içi ölçüler Clio’dan biraz daha iyi. Yüksek oturma pozisyonuna karşın kafa boşluğu hala geniş kalıyor. Sürücü koltuğunda yükseklik ayarı yok. Şık otomatik vites koluna aldanmayın, aktarma direkt olduğu için o kolla sadece gidilecek yön seçiliyor. 338 litrelik bagaj hacmi, Clio’dan da Fiesta’dan da 208’den de büyük. Arka koltuk sırtlığı da tek parça halinde yatırılabiliyor. Ama sırtlık yatırıldığında dümdüz bir alan elde edilemiyor. Çünkü sırtlık, bataryanın üzerine katlanıyor. Bu da kullanışlılığı azaltıyor. e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Renault ZOE Zen
Renault
ZOE Zen + Akışkanlık + Ferah kabin + Konforlu ve akıcı sürüş + Kabin ferahlığı + Malzeme kalitesi ve zengin donanım - Yetersiz menzil - Feminen tasarım - Perdelenen ön çapraz görüş - Fiyat, batarya kirası Yakıt tipi: Elektrik Motor gücü (kW/HP): 65/88@3000-11.300 Maksimum tork (Nm): 220/250-2500 Maksimum hız (km/s): 135 0-100 km/s hızlanma (sn): 13.5 Tüketim/Menzil: 100 km Ağırlık (kg): 1503 Şarj süresi: 1 saat (trifaze 32A) 30 dk (trifaze 63A) Batarya ağırlığı 290 kg U/G/Y (mm): 4084/1511/1562 Aks mesafesi (mm): 2588 Bagaj hacmi (lt): 338/1225 Fiyat (TL): 66.500 (batarya hariç)
e-motoring magazine › ocak 2015
ZOE’nin ekonomi modunda 65 HP üreten elektrik motoru, normal modda 88 HP üretiyor. Elektrik motoru sürekli maksimum tork çıkışı olan 220 Nm’yi sağlayabildiği için ZOE çok çabuk hızlanıyor; 50 km/s’ye ulaşması 5 saniye sürmüyor. Ama 100 km/s ZOE için hayli yüksek bir hız, 13.5 saniyeyi buluyor. Çünkü 70 km/s civarında ZOE’nin nefesi tükenmiş gibi oluyor, gücü, ivmelenme isteği azalıyor. Viraj yetenekleridir, süspansiyondur, frendir, konfordur, Euro NCAP’ten 5 yıldızla tescilli güvenliktir, hepsi makul düzeyde mevcut... Direksiyon biraz oyuncak misali hissiz, ama yönlendiriyor. 205/45 R17 ebatlı
menzilini korumak için kalorifer, klima, silecek, radyo gibi ekipmanlardan tasarruf etmesini beklemek biraz hayal, farkındayız. Batarya teknolojisi Nissan Leaf ile aynı olan otomobile enerji nakli, burundaki iri logonun altından yapılıyor. Twizy’nin aksine ZOE şebekeden şarj edilemiyor. Ama ülkemizdeki elektrikli otomobil sayısı arttıkça şarj ünitelerinin başında oluşabilecek “muhabbetleri” hayal edemiyorum! Elektrikli otomobil konusunda daha alınması gereken ciddi bir mesafe var. Öncelikle otomobillerin sunduğu menzil ve tabii şarj istasyonları konusunda. Yüksek hıza ulaşma çabaları azalan şarj olarak göstergeye yansıyor. Zaten elektrikli otomobillerde sürücünün bir gözü daima şarj durumunda olmak ve buna paralel gaz pedalına sayılı basmak zorunda. Çünkü kalan menzil kritik düzeye indiğinde trafiğin tıkanmaması, yokuşlarla karşılaşılmaması, ani bir plan değişikliği olmaması için bilinen dualar okunmaya başlanıyor!
lastiklere ve tok ama konforlu süspansiyona sahip ZOE, Clio’dan daha iyi hissettiriyor. 290 kg’lık bataryanın zemini oluşturuyor olması zaten ağırlık merkezini neredeyse yere indiriyor, otomobilin bu nedenle yola sağlam bastığı hemen anlaşılıyor. Ama ZOE’de bunlar öncelikli konular değil. ZOE’nin önceliği bataryanın durumu. Bazı alışveriş merkezleri ve bazı Renault servislerinde şarj üniteleri kurulmuş olsa da İstanbul trafiğinde tedirgin olmamak -şimdilik- mümkün değil. Renault’nun vaadi 100 km olsa da 80 km’yi aşmak pek mümkün olmuyor. Soğuk havanın da payıyla azalan menzilin İstanbul şartlarında Türk insanından kabul görmesi için çok özel durumlara sahip olması gerekli. Yoksa insanımızdan ZOE’nin
ZOE aslında bir otomobilin nasıl kullanılması gerektiğini öğretiyor. Gaz emrini ancak gerektiği kadar vereceksiniz, otomobili “akıtmayı” bileceksiniz, adı ne olursa olsun boş yere enerji harcaması yapmayacaksınız. Yapınca zaten otomobilin bütün albenisi yok oluyor. Yerini kaygı alıyor. Gaz emri kesildiğinde dinamo mantığıyla deselerasyon sırasında şarj başlıyor ama bundan fazla medet ummamakta yarar var. 2 km kesintisiz yokuş inildiğinde kazanılan 1 km, 3-4 otomobilin arka arkaya geldiği ilk mini sıkışıklıkta kaybolup gidiyor. Tüm elektrikli otomobiller gibi ZOE de motor sesi yaymadan hayalet gibi sessiz sedasız ilerliyor. Kullanımı zevkli ama bambaşka bir ulaşım modeline modeline alışan için zaman ve en önemlisi altyapıyla gelecek güven gerekiyor. Maksat ekonomi ise otomobilin fiyatı Clio dizel ya da Clio 1.2 ile yaklaşık düzeyde. Ama ZOE’de fiyata ek olarak bir de ayda 100 Euro’luk batarya kirası var. Son söz: Henüz tam otomobil değil. e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Citroën C1 1.0 VTi ETG Shine
Mütevazı am
e-motoring magazine › ocak 2015
ma iddialı Ülkemizde otomobilin başlangıç seviyesine Citroën’den iddialı ısrar. Yeni C1’in neredeyse her şeyi var, uygun fiyatlı ve az tüketiyor. Sadece tanınmaya ihtiyacı var. Birlikte inceleyelim.
Yazı: Oytun IŞLAR Fotoğraflar: Süreyya İZGİ
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Citroën C1 1.0 VTi ETG Shine
A
slında ismi Haziran 2005’ten beri aynı olan, öncelikle Avrupa’da yeniden gelişmekte olan A giriş sınıfının parlak projesi B-Zero’nun Citroën temsilcisi C1. B-Zero’nun diğer üyeleri Peugeot 107 ve Toyota Aygo ile aynı karoseriyi paylaşan bu “eski toprağın”, geçen yıl tasarlanan bu yeni kasası ülkemize de ortaklarından daha hızlı bir şekilde giriş yaptı. Halefine oranla milimetrik bazda biraz daha genişleyen iç ve dış hacmi, kendisini çok kullanışlı bir şehir otomobili haline getirmiş. İlk jenerasyonda olduğu gibi PSA grubu ve Toyota ile ortak geliştirilen ve hatırı sayılır bir satış grafiği çizen üçlü, geçirdiği yaklaşık 10 yıllık e-motoring magazine › ocak 2015
dönemde haliyle yaşlanma eğilimine girdi ve klasik olmak üzere yeniden tasarlandı. Peugeot markasının 108 adıyla piyasaya sürdüğü birebir ortak kardeşi henüz ithal edilmedi, edilir mi o da meçhul. Üçlünün diğer üyesi Toyota Aygo ise üretimi boyunca hiçbir zaman Türkiye topraklarında dolaşımda olamadı. Muhtemelen Toyota Türkiye, Skoda Citigo ve Hyundai i10’un satış grafikleri ortadayken Yaris ile çakışmaması için yeni Aygo’yu da ithalat planlarına dahil etmeyecek. İlki Donato Coco adlı bir İtalyan tasarımcı tarafından yaratılan C1, bu kez Franco Sbarro adlı bir başka İtalyan tasarımcı tarafından
PSA grubu tarafından ETG olarak adlandırılan otomatikleştirilmiş şanzımanlı, orta donanım seviyesine sahip bu versiyonla, kalabalık şehir caddelerindeki sıvışma şansınızı kullanırken, otoyol kullanımlarında çok verimli değil. Üç silindir çabalıyor ama anlıyorsunuz ki gücü şehir sınırlarında geçerli. 2010’lu yılların donanım modasına uygun her türlü renkli oyuncağın kokpiti süslediği bu kullanışlı otomobilde, bu sınıf bir araç için eksik bir donanıma rastlamamız zor görünüyordu. Dokunmatik merkezi ekran, USB ve aux bağlantıları, Bluetooth telefon senkronizasyonu, manuel ve pratik bir iklimlendirme sistemi, direksiyondan da manuel kumanda olanağı veren ve otomotivciler arasında “F1” olarak adlandırılan vites kulakçıkları bile yerini almıştı. İddialı donanım... Üstelik muntazam bir ergonomiyle kolaylıkla istenilen şekle girebilen sürücü konumu, bu kadar ufak bir otomobilin içinde kendinizi emniyette hissettirdi. Ama kontak anahtarının konumu, diz yaralanmaları açısından biraz riskli olabilir. C1’in atmosferik beslemeli 3 silindirli motoru, dinamik kullanımda huysuz ve kaba bir ses eşliğinde hızlanıyor. Genç sürücüler bu sesten keyif alabilir. Sakin sürüşteyse rahatsız edici düzeye çıkmıyor. Zaten yalıtım çok iddialı olmadığından yol sesine karışıp gidiyor. tekrardan şekillendirilmiş ve 2014 Cenevre Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkmıştı. Citroën C Picasso tasarım etkilerinin ön kısmını oluşturduğu bu şirin otomobilin mekanik aksamları Toyota tarafından sağlanmış. Öyle ki, aracın birçok parçasında Toyota’nın dolaşımda olan modellerinden de esintiler buluyorsunuz. Radyatör kapağından kapı kollarına, cam açma düğmelerinden emniyet kemer kilitlerine kadar Toyota’nın yan sanayi tasarım öğelerini fazlasıyla hissediyorsunuz. Test sürüşünü gerçekleştirdiğimiz C1, pazara sunulan 3 ayrı versiyondan orta seviyede bulunan Shine donanımlısıydı. Toyota destekli 1 litrelik 3 silindirli esnek bir motorla bezeli,
Üzerinde yıllardır olumsuz konuşulan elektronik kontrollü debriyajsız vites sistemi ETG’ye gelince, sürücünün beklentilerine ve ekonomik kaygılarına göre şekillenebilecek ve algılanabilecek bir sistem olarak kaydetmek doğru olacaktır. Test aracımız benzinli olmasına rağmen şehir içinde bile tüketimin 5.0 litre civarında olması, gaz pedalının istenilenlere anında cevap vermesi ve “hill holder” desteği ile yokuşlardaki kalkışlarda hiçbir olumsuz sürprizle karşılaşılmaması, beklentilerin ötesine geçebilen bu şirin şehir otomobilinin hak ettiği değeri kazanmasına katkı sağlayabilir. Her öğenin pratiklik ve hayatı kolaylaştırma e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Citroën C1 1.0 VTi ETG Shine
Skoda Citigo’da olduğu gibi C1’de de arka camlar sadece aralanabiliyor. Dokunmatik ve geri görüş kameralı ekran şaşrtıcı donanımlar. Bagaj kapağında silecek kablosu fazla göz önünde. Kontak anahtarı kazalarda risk yaratabilecek kadar ortada.
e-motoring magazine › ocak 2015
amacı güttüğü düşünüldüğünde, tasarımcılar ve mühendisler epey başarılı olmuş diyebiliriz. Kendi açılarından da maliyet/fiyat/pazarlama unsurlarının gereklerini karşıladığı muhakkak. Uzak doğulu markaların düşük maliyetlerle yıllardır denediği A sınıfı araç maceralarının Avrupalı yorumu, belki Toyota’nın da etkisiyle makul kalite algısına neden olmuş. Yumuşak dokunma hissi veren bir kokpit malzemesi olmasa bile, işçiliğin yeterli seviyede olması görsel tatmini sağlıyor diyebiliriz. Olumsuzluk olarak düşünebileceğimiz tek neden, arka koltuklara 1.80 cm ve üzeri boya sahip yahut belirli bir kilonun üzerindeki insanların sığmakta zorluk yaşayabilme olasılığı. Bu bölgeye ancak çocukların rahatlıkla sığabileceği görülüyor. C1’in bagaj hacmi Citigo ve i10’dan küçük ama bu boyutlarda öenmli bir sorun olmayabilir. Avrupa pazarına sunulan 2 kapılı modelleri Citroën Türkiye ithal etme gereği duymamış. Malum bizim ülkemizde 2 kapılı araçlar ya “lüks” olarak adlandırılır (!), yahut “genç işi” diye tanımlanıp ikinci elde satılmaz algısıyla değersizleştirilirler. Oysa C1’in iki kapılı modeli çocuksuz bir çifte yahut evcil hayvan sahibi bir bekara fazla kapı taşıtmadan tam olarak cevap verebilir. Citroën’in açılmayan arka kapı camı ekolü C1’de de sürüyor. Arka bölümde havalandırma için camlar sadece tilt usulü aralanabiliyor. Arka cama sabit sileceğin kordonuysa fazla göz önünde.
Citroën C1 1.0 VTi ETG + Basit ve güzel + Çok pratik + Düşük yakıt tüketimi + Kullanışlı kabin - Yalıtım daha iyi olabilir - Şehir dışında yetersiz kalan güç - Rakiplerinden küçük bagaj - Kontağın konumu Yakıt tipi: Benzin Motor hacmi (cc): 998 Motor gücü (HP): 68@6000 Maksimum tork (Nm):
70’li yıllara gönderme yapan “integral” baş dayanaklı ortopedik koltukları, elektrik destekli, radyo ve telefon kontrollü çok fonksiyonlu direksiyonu, dekoratif alaşım jantları ve bol seçenekli kişiselleştirmeye olanak sağlayan gövde boyası seçenekleriyle Citroën C1, şehrin akıl almaz trafik kaosunda vites değiştirme sıkıntısı çekmeden eğlenceli bir şekilde istediğiniz yere ulaşmanızda etkin bir yol arkadaşı olmayı vaat ediyor. Gençlerimizin ve özellikle kadınlarımızın haddinden fazla iri ölçülerdeki SUV araçları prestij ve emniyet hissiyle özdeşleştirdikleri günümüzde, akıllı bir kent aracı seçimi için C1’i tercih listesine almalarını önerebilirim.
93 @3600 d/d Vites kutusu: 5-ileri EAT otomatik Maksimum hız (km/s): 158 0-100 km/s hızlanma (sn): 14.3 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 5.5/4.1/4.6 Ağırlık (kg): 850 U/G/Y (mm): 3470/1620/1468 Aks mesafesi (mm): 2340 Bagaj hacmi (lt): 196/780 Test aracı fiyatı (TL): 43.000
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST BMW i3
ÇARPICI
BİR KONSEPT OTOMOBİLLE YOLCULUK EDİYOR GİBİ. MODERN VE PREMIUM. AMA TAM ŞARJ İLE GİDİLEBİLECEK SADECE 100 KM’NİZ VAR. İYİ DEĞERLENDİRİN!
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Kaan ÇAKIN
e-motoring magazine › ocak 2015
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST BMW i3
Ç
ocukluğumda lunaparklarda kullandığım çarpışan otomobillerden sonra altıncı elektrikli otomobilimdeyim. İlk MINI E, ardından Renault Fluence ve Kangoo Z.E., smart EV ve son olarak Renault Zoe. Aslında fena bir portfolyo olmamış son derece önyargılı ve mesafeli başladığım bu yolda. Geldiğim noktada aynı hafta içinde iki farklı elektrikli otomobil kullanmışım! Düşünüyorum da hepsinde en çok hissettiğim duygu tedirginlik. BMW i3 İstanbul’u selin götürdüğü üç gün boyu bendeydi. Ama tedirginliğimin sebebi “kısa devre yapar da çarpılır gider miyim?” olmadı hiç. Trafiğin felç olduğu anlarda “acaba batarya boşalır da biçimsiz bir yerde yolda kalır mıyım, İstanbul’u kilitler miyim?” oldu. Tıpkı Zoe’de olduğu gibi. Hele hele gece şarj edebildiğim garajım olmasa tüm albenisine karşın i3 ile ilgili duygularım ne e-motoring magazine › ocak 2015
olurdu hayal edemedim. Diğerleri zaten sınırlı zamanda sınırlı mesafede programlanmış sürüşlerdi. Ama bir yandan uzay kapsülü benzeri füturistik bir otomobille bakışları üzerine toplarken “pil bitti” diye yolda kalıp alay konusu olmak da vardı. İlk kez 2012’de ortaya çıkan i3 Coupé Concept’i fuardan kaçırmış gibi hissediyorum. Karbonfiber, alüminyum ve plastikten oluşan bir gövdenin içindeyim. Bu ayki diğer elektrikli otomobilimiz Zoe’den fazla dikkat çektiği gerçek, onu elektrikli Clio zannedenler olmadı değil, ama i3’ün ne olduğunu anlamaya çalışan bakışlar yakalıyorum. Alışılmış BMW tasarımında değil evet. Önde BMW böbrekleri var ama kapalı, soğutma için hava girişi gerekmiyor çünkü. Lastikler motosiklet lastiği gibi incecik. Bir de BMW logosunun çevresi mavi, o da i
BMW i3 + Akselarasyon, genel sürüş + Ferah va rahat kabin + Malzeme kalitesi ve zengin donanım - Yetersiz menzil - Yüksek bagaj Yakıt tipi: Elektrik Motor gücü (kW/HP): 125/170 Maksimum tork (Nm): 250 Maksimum hız (km/s): 150 0-100 km/s hızlanma (sn): 7.2 Tüketim/Menzil: 100 km Ağırlık (kg): 1270 Şarj süresi: 6-8 saat (şehir elektriği) U/G/Y (mm): 3999/1578/1775 Aks mesafesi (mm): 2570 Bagaj hacmi (lt): 260/1200
markasının rengi. Evet, bazı farklar var bu en küçük BMW modelinde ama bilseler kullanımında tüm BMW hassasiyetleri var. Direksiyon tepkileri, arkadan itiş, oturaklılık, premium kalite ama yabancıladığım bir şey var, dışardaki gürültüler fazlasıyla içeride. Yalıtım bir Japon otomobili kadar zayıf. Motorun sessizliğinde çevresel gürültüler daha öne çıkıyor belli ki. Dar ama uzun boylu. İlk bakışta bir MPV gibi görünse de kabinde fazla değişkenlik yok, sadece rahatlık var. Ön kapılar açıldığında tersine açılabilen arka kapıların “intihar” modu böylece yok edilmiş. B sütunları olmadığından iniş biniş gayet rahat. Arkada sadece iki yolcu için yer var. Tabanda batarya olduğundan düz zemine sahip. Ama yine bu nedenle 260 litrelik bagajın zemini hayli yüksek! i3’ün tek değişkenliği koltuk sırtlıklarının yatırılabilmesi.
BMW titizliğizde tasarlanmış kokpitte iki büyük TFT ekranın yanı sıra Bavyera usulü ahşap görmek gülümsetse de ileri teknolojiyle buluşuyor olmanın heyecanı büyük. Kapı içleri ve kokpitin ön bölümünü kaplayan materyal ucuz görünüyor zannedilse de aslında geri dönüşümlü malzemeden üretilmiş... İlginç tasarımlı vites kolu, Zoe’de olduğu gibi sadece yön belirlemek için kullanılıyor, zira vites yok, aktarım direkt. Otomobilin anahtarı fark edilir şıklıkta. Testten birkaç gün sonra ortaya çıkan yeni BMW kumandasının görüntüsüz hali elimdeki... 170 HP’lik elektrik motoru, 1270 kg ağırlığındaki gövdeyi deyim yerindeyse “uçuruyor”. Elden kayan cıvayı hatırlatırcasına ivmelenen BMW i3’te sürücü ayağını gaz pedalından çektiği anda frenaj başlıyor ve arkadan gelen araçların sürücülerini uyarmak için stop e-motoring magazine › ocak 2015
TEST BMW i3
lambaları yanıyor. Bu sırada batarya da şarj sürecine geçiyor. Kalkıştan 100 km/s hıza 7 saniye civarında ulaşabilen otomobilin akış hızı tarifsiz. Öyle ya elektriğin, akaryakıt gibi ayarı yok, kesintisiz veriyor enerjiyi. Normal otomobillerde ani bir eğimle karşılıp vites büyük gelip motor tıkandığında, vites düşürmeyi düşünürsünüz, ne Zoe ne de i3’te böyle bir şey olmuyor, Her ikisi de hız kesmeden devam ediyor ama i3 kıyaslanmaz şekilde çok daha hızlı devam ediyor. e-motoring magazine › ocak 2015
Siz batarya ömründen haber verin! Ömür deyince, şarj ömrü kullanım tarzınızla uzuyor ya da kısalabiliyor ama sürekli açık farlar, klima, müzik sistemi vs. hep birer menzil düşmanı olunca sinyali idareli vermeye kadar uzuyor mevzu. Kalan menzili ve yolunuzu hesap etmekten yolculuğun son bölümü muhasebeyle geçiyor. Comfort, EcoPro ve EcoPro+ sürüş modlarında ismi Eco ile başlayanlar, bu fonksiyonları sürüşün sürdürülebilirliği için “optimize” ediyor! Ha, bir de kabinin zor ısınıp ça-
buk soğuduğunu notlarıma eklemişim. Tipik elektrikli ısıtıcı durumları. UFO ısıtıcıları düşünün... Sürüşe dair hiçbir olumsuzluk yok, bir BMW’den beklendiği üzere, zevkli, güvenli ve hızlı. İncecik lastiklerle iyi yol tutuyor, yeri geldiğinde arka lastikler patinaj çekiyor! Bu son yorum her iki otomobil için de gelsin, her ikisi de vaat ettiği menzili veremiyor. Çünkü İstanbul, Avrupa şehirleri gibi dümdüz değil, yedi tepeli. Ve yoğunluk 3-5 otomobili arka arkaya görmeye denmiyor, herkesin bildiği köprü yoğunluğu gibi durumlarda kelimenin hakkını veriyor. Her bir kalkış, akaryakıtta olduğu gibi elektrik enerjisinde de daha fazla sarfiyat anlamına geliyor. BMW’nin elektrikli otomobil proje-
sine yapmış olduğu yaklaşık 6 milyon dolar yatırım, diğer markaların birer birer yollara salıverdikleri modelleri gelip geçici bir heves uğrunda olamaz. BMW i3, Tarabya’da oturup Levent’te işyeri olan birine elinin altında şarj istasyonu da varsa yeni bir ulaşım modelini garanti edebilir ama plan biraz değişip rota uzadığında yaşadığım karın ağrılarını ben bilirim... Zoe’ye göre en önemli avantajıysa ev tipi prize takılarak şarj edilebilmesi. Tabii standart amperle şarj uzun sürüyor. Yüksek devir sesinden hoşlansak da sessizlik belki güzel, modern tasarımlar güzel, bedavaya yakın tüketimle yol almak güzel ama yine de menzil meselesi halledilmeden ben bu elektrikli otomobil işini tam sevemeyeceğim galiba. e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Peugeot 308 1.2L PureTech EAT6 Allure
Keyif seansı Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Kaan ÇAKIN
e-motoring magazine › ocak 2015
YENİ 3 SİLİNDİRLİ MOTORU VE OTOMATİK ŞANZIMANI EAT6, İLK KEZ YER BULDUĞU 308’İ ÇOK KEYİFLİ BİR OTOMOBİL HALİNE GETİRİYOR.
e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Peugeot 308 1.2L PureTech EAT6 Allure
Peugeot’nun ilk kez 308 ile kullanıma aldığı 3 silindirli benzinli motor ve yeni EAT6 otomatik vites teknolojileri, 2014’te “Yılın Otomobili” seçilmiş modelin satış grafiğini etkileyebilecek kadar önemli. Düşük hacimli üç silindirli motor, yakıt tüketiminde ve MTV’de belli avantajlar sağlıyor. Sürüş zevki de küçümsenemeyecek kadar iyi. Peugeot’nun belirgin kalite artışı sergilediği kabinde gösterge tablosu, 308’in en öne çıkan bölümlerinden biri. 208’den tanıdık olan göstergeleri küçük direksiyonun içinden değil de üstünden görmeye yönlendiren tasarım herkesi çekmeyebilir ama farklı Peugeot modellerinde kullandıkça biz de alıştık. Tabii avantaj e-motoring magazine › ocak 2015
ve dezavantajları hala tartışılabilir… Kokpitte düğme azlığıyla gelen yalınlık hakim. i-Cockpit’te düğmelerin yerini dijital uygulamalar almış. Bu uygulamalar her yaş grubuna hitap etmeyebilir. İçinde kaybolma riski yüksek menülerin çok da sürücü dostu olmadığı net. Ortak kullanılan dijital ekranı birçok Citroen modelinde de görüyoruz. Otomobilde en dikkat çekici özelliklerden biri, gösterge tablosunda geçmişte Aston Martin’in de kullandığı gibi ters yönde çalışan devir saati. Sürüşte olumlu ya da olumsuz bir etkisini fark etmedik. Alışkın olmadığımız için ilk başta şaşırtıyor ama özel bir durumu yok. Sadece değişik…
Peugeot 308 1.2 Puretech EAT6 Allure + Akıcı performans + Düşük yakıt tüketimi + Konforlu ve kaliteli iç mekan + Dengeli yol tutuş + Malzeme kalitesi ve zengin donanım - Dijital menü karmaşık gelebilir Yakıt tipi: Benzin Motor hacmi (cc): 1199 Motor gücü (HP): 130@5500 Maksimum tork (Nm): 230 @1750 d/d Vites kutusu: 6-ileri EAT6 otomatik Maksimum hız (km/s): 206 0-100 km/s hızlanma (sn): 9.1 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 6.3/4.9/4.1 Ağırlık (kg): 1150 U/G/Y (mm): 4253/1804/1457 Aks mesafesi (mm): 2620 Bagaj hacmi (lt): 428/1228 Test aracı fiyatı (TL): 72.100
308’in koltuklarında sunulan diz mesafeleri yeterince geniş, oturma alanları rahat. Koltuklarda Isofix çocuk koltuğu sabitleme kancaları da bulunuyor. Modern üç silindirli motor, küçük hacmine karşın turbo desteğiyle yüksek ve istikrarlı güç çıkışı sağlayabiliyor. Şehir içinde gayet dinamik ve atak görüntüde kombin edilmiş EAT6 (Efficient Automatic Transmission – Verimli Otomatik Şanzıman) otomatik vites kutusunun da payı büyük. Bu kombin Peugeot’nun Stop & Start sisteminin otomatik vitesli benzinli bir model ile ilk birlikteliğini oluşturuyor. Japon şanzıman üreticisi AISIN ile birlikte geliştirilen bu yeni nesil EAT6, geleneksel otomatik vites kutularına
benzerliğinden üst düzey kullanım konforu sunuyor. Şanzıman performansı kaymaları engellemek amacıyla iç sürtünmelerin azaltılması ve kilitli konvertisörlerin kullanımı ile geliştirilmiş. Quick Shift teknolojisi ile vites geçişlerinde sürat ve akıcılık, optimize konvertisör sayesinde hassas sürüklenme yönetimi özellikleri sunuyor. Çift kavramalı vites kutularına göre değişimleri büyüktürken de küçültürken de daha hızlı olan sistemin en önemli avantajı, yıllardır birçok marka gibi Peugeot kullanıcılarının da e-motoring magazine › ocak 2015
TEST Peugeot 308 1.2L PureTech EAT6 Allure
canını sıkan otomatikmiş taklidi yapan robotize manuel şanzımanların dezavantajlarını yaşatmaması. Yanisi şu, EAT6 vites kutusu ile vites seçiminde kararsız kalan, bocalayan, esnemeleriyle sürüş keyfini törpüleyen eski şanzımanlara veda ediliyor. Otomatik kullanım konforunun yanında sistemde sportif sürüşler için vites büyütmeyerek yüksek devir kullanımı sağlayan S modu ile karda ikinci viteste daha sakin kalkışlar ve hassas değişimler sağlayan kış modu sürücünün işini kolaylaştırıyor. Otomobilin bu gelişmiş şanzımanla yokuşlardaki kalkışlarda geri kaydırmadığını da eklemek gerek. Yeni motor ve şanzıman ikilisinin getirdiği en önemli kazançlardan biri de düşük yakıt tüketimi. 308 1.2 ile İstanbul trafiğinde saptadığımız 100 km/5.2 litrelik sarfiyat, sürüş keyfinin üzerine kaymak gibiydi. Uzun yolculuklardaki ekonomik portresi tek depoyla 1.800 km’leri bulabiliyor. Makul ve mantıklı bir otomobil. e-motoring magazine › ocak 2015
e-motoring magazine › ocak 2015
ASTROLOJi
Burçların otomobilleri Oytun IȘLAR
Astroloji kelimesini okuduğunuzda aklınıza öncelikle fal ve akıl dıșı fenomenleri temsil eden olumsuz bazı algıların geldiğini hissediyorum. Birçoğumuzun ki özellikle erkek okuyucularımızın ön yargı ve üzerinde konușmaya bile zaman ayırmak istemediği bir konu olarak karșınıza gelebileceği doğaldır. Çünkü ne yazık ki, önce dünya genelinde, sonra da ülkemizde çeșitli hurafeler manzumesi olarak insanlığa ulașmıș, incelenip ayrıntılara girildiğinde ise tanımlanabilir bir mühendislik mekanizmasına dayalı bir araç olarak kullanımına bașvurduğumuz bir bilim dalı olarak alanı genișletilmiștir. Astroloji dediğimizde hepinizin mensup olduğu bir burç olduğunu ve doğduğunuz anda güneș hangi burçtaysa onun özelliklerini tașıdığınız gibi bir kaba bilgiye sahip olduğunuzu var sayıyorum. Oysa astrolojide, her insanın kendine özgü bir doğum haritası mevcuttur. Birlikte doğan ikiz kardeșlerin bile harita dizilimleri farklılık gösterir. Toplam 12 burç, bu burçların haritalarda dizilebildiği 360 ayrı konfigürasyon, evler diye tanımladığımız 12 ayrı dilim, güneș ve ay dahil 12 gezegenin bu sınırsız konfigürasyonda dizilim șekliyle birlikte karșımıza binlerce ayrı tip doğum haritası çıkmaktadır. Doğumun, dünya üzerindeki konumlarına göre de dizilimleri çeșitlilik göstermektedir. Dolayısıyla “milyonlarca insan aynı burcun özelliğini tașımaz” (!) Sadece ortak özelliklerde birleșebilirler ve aynı eğilimlere sahip olabilirler. Astroloji biliminde olasılıklar mevcuttur ve olasılıkları da akıllı ve olumlu bir yorum șekliyle insanlara sunabilirsiniz. Yoğun trigonometri ve olasılık hesaplarının sembollere indirgendiği, yașanmıș olayların gerçekliği ıșığında modellemelerle e-motoring magazine › ocak 2015
insanlığa sunulduğu bu karmașık enstrümanın yalnızca “fal” olarak toplumda yargıya ulașmasının haksızlık olabileceği kanaatindeyim. Konuyu fazla karmașıklaștırmadan otomobillerle ne alakası olabileceğine geçelim isterseniz… Astrolojide 12 burç olduğunu ve bunların kendi aralarında niteliklerine göre sınıflandığını söyleyebiliriz. “Öncü, sabit ve değișken” karakterli burçlar olduğu gibi “ateș, hava, su, toprak” olarak da dört elementsel gruba ayrılmaktadır. Bir doğum yahut bir etkinliğin bașlangıç anındaki “horoscope” (astro chart – yıldız haritası) size genel hatlarıyla o haritanın ne özellikte olduğunu verebilmektedir. Bu kısımda kendi burcunuzun yalnızca güneșin konumu olması dıșında hiçbir șey ifade etmediğini anlıyor olmalısınız. Dolayısıyla söz gelimi boğa burcu olan bir insanın, doğum haritasında aslan burcunun ağırlığını tașıyabildiği çok daha fazla önem arz eder ve șașırtıcıdır. Yazımızın bundan sonraki bölü-
gücün sembolüdür. Sıra dıșı modifikasyonlarla Fiat destekçisi Abarth firması, sıra dıșılığın ve altından nasıl bir güç çıkacağı belli olmayan akrep burcu temasına sahip bir logoyu kullanmaktadır. GM firması 80’li yıllarda, markalarının arasına uzak doğulu bașarılı firmalarla baș edebilecek, zamanın ötesinde bir markaya “Satürn” gezegeninin adını vermeyi uygun bulmuștu. Astrolojide Satürn zaman kavramı ile özdeșleșir. Gelelim burçların otomobil seçimlerine…Burada doğum gününüze göre bildiğiniz burcun etkileri geçerli olmayabilir. Sentez burcunuzun niteliğine göre zevkleriniz yönelim gösterecektir. Bunu öğrenmek için de tılsım dağıtan modern falcı görünümündekilerden daha çok, konunun uzmanı bir astroloji danıșmanından yardım alabilirsiniz.
münde sentez burçlara göre marka ve tiplerin dağılımı hakkında modellemeler yapacağız. Otomotiv sektöründe astroloji zaman zaman tanıtımlarda ve reklamlarda ziyadesiyle kullanılmıștı. Örneğin bunun en çarpıcısı 1969 ekim ayında tanıtılan “dünya otomobili” Renault 12’nin astrolojik lansmanıydı. Duvarlara asılı burç sembolleri ve aynı tipte ve renkteki 12 adet Renault 12 TL’nin bașında, her biri ayrı giyim tarzına sahip ve temsil ettikleri burcun simgelerini tașıyan 12 ayrı manken (ikizler burcu için ikiz kızlar) eșliğinde tanıtılmıștı. Araç 1970’ten 2004’e kadar tüm dünyada milyonlarca insan tarafından kullanıldı. Algılara hitap eden çok güçlü bir tema hakimdi: “Bu otomobil, her eğilimden ve her nitelikten insana hitap eder!...” Keza, güçlü isveç markası Volvo ambleminde mars gezegenini simgeleyen bir logoya sahiptir. Mars savașçılığın, agresyonun, sağlamlığın, erkekliğin ve
Sentez burcu koç / element ateș / nitelik öncü: Güçlü, pratik, alengirli ve diğerlerinden farklı otomobil seçerler. Tüketimi önemserler, bütçeyi düșünürler. Trafikte göze batan renkleri tercih edebilirler. Yönetici gezegenleri marstır. Dolayısıyla kırmızı renk birinci tercihleri olabilir. Maço tasarımlara sahip otomobilleri sahiplenirler. Gereksiz aksesuarları önemsemezler. Yeter ki yolda kalmasınlar ve gaza bastıklarında motor anında tepki versin... Otomobilin boyutlarının yüksek olmasına önem vermezler. Koç burçlarının otomobilleri fazla bakımlı olmayabilir. Çocuk karakterli oldukları için otomobillerine de oyuncakları kadar önem gösterirler. Bütçeleri oranında Ferrari, Alfa Romeo, Volvo, Opel, Mazda, Hyundai, Lada gibi markalara yönelebilirler. Sentez burcu boğa / element toprak / nitelik sabit: Konforu seven, güvenliğe önem veren boğa burcunun tercihi öncelikle büyük araçlar olacaktır. Sedan veya SUV e-motoring magazine › ocak 2015
ASTROLOJi
araçlarıyla en çok değer verdikleri ailelerinin güvenliğini düșünürler. Kalabalık ailelere sahip olan boğalar station wagon ve MPV araçları severler. Eski Amerikan otomobillerini en çok onlar özler. Sahip oldukları mallarına çok düșkün oldukları için ikinci el araç satın alırken önceki sahibinin bu burcun mensubu olmasına dikkat edebilirsiniz. Para hesabı yaparlar ancak cimriliği sevmezler. Bütçeleri el verdiği oranda pastel renklere sahip, prestiji güçlü olan otomobil markalarına yönelirler. BMW, Rolls Royce, Cadillac, Porsche boğa burcunun tercihleri olabilir. Dünya tarihindeki diktatörler, krallar ve kraliçeler genelde bu burcun mensupları olmuștur. Sentez burcu ikizler / element hava / nitelik değișken: Zeki, çevik, pratik, yüksek enerjiye sahip bu burcun mensupları hayat tarzları gibi pratik, hızlı ve az bulunan otomobillere yönelirler. Teknolojik olarak fark yaratan bir otomobil ister cabrio, ister SUV, isterse üç tekerlekli olsun, ikizler burcunun yeter ki ilgisini çeksin ve kendine ilgiyi çektirsin… Zamanında gitmek istediği yere yolda kalmadan ulașsın, yakıt türü ve emniyet unsurları çok da fark etmeyebilir onlar için… Otomobillerine sahip olduktan sonra onlardan çabuk sıkılabilirler. Citroen, Lancia, Nissan, Saab, Daewoo gibi markaların ürünleri ilgilerini çekebilir. Yeter ki farklı bir teknoloji, kimsede bulunmayan özellikleri sunsun… Sentez burcu yengeç / element su / nitelik öncü: En milliyetçi ve ailesine düșkün burç yengeçtir. Emniyet onlar için olmazsa olmazdır. Bulundukları ülkede eğer otomobil üretiliyorsa onlara öncelik verirler. Sahip oldukları otomobili uzun süre kullanmayı tercih edebilirler. Çocuklarının güvenliğine azami özeni gösterirler ancak en büyük zaafları alkol olabilir. Ehliyeti kaptırma riskine sahiptirler. Hızlı gitmekten çok emniyetli gitmeyi seçerler. Klasik araç restorasyoncuları daha çok yengeç burçları arasından çıkabilir. Ön panjurlarında Türk bayrağı rozeti tașıyan Anadol ve Murat modellerini hala görüyorsanız sahipleri muhtemelen bu burca mensuptur. Ford, Tofaș, Mitsubishi, Kia gibi otomobil markalarını tercih edebilirler. e-motoring magazine › ocak 2015
Sentez burcu aslan / element ateș / nitelik sabit: Otomobil sporlarına düșkün olan aslan burçları, yüksek performanslı, tam tabiriyle șatafatlı ve öne çıkan otomobilleri tercih ederler. Cömert ve bütçeyi pek düșünmeyen bu burcun mensupları, benzin canavarlarını sırf o güce sahip olmak için tercih edebilirler. Trafikte soğuk kanlıdırlar ve güvenli otomobil kullanırlar. Çevrelerine de saygılıdırlar. Yeter ki sahip oldukları üstün özellikli otomobil saygı görsün. Jaguar, Aston Martin, Maybach gibi yüksek maliyetli otomobillere yönelip durumlarının gerçekliğine varıp, kendi figürlerini tașıyan Peugeot ile de yetinebilirler. Sentez burcu bașak / element toprak / nitelik değișken: Titiz, kuralcı ve düzenli olan bașak burcu mensupları için güncel ve kılı kırk yaran hesaplarla bir değere sahip olmak önemlidir. Zanaatkarlar ve usta yöneticiler genelde bu burca mensuptur. Dolayısı ile otomobillerinin de statülerini tașıyabilecek kapasiteye sahip olması beklenir. Bașak burcuna en uygun düșen marka Toyota olabilir. Yıllarca eskimeyen, saat gibi șașmadan çalıșan ve tüm gereksinimleri yeteri kadar sunan akılcı otomobiller onların ilgisi çekebilir. İșçilik kalitesi yüksek olan Mercedes de ekonomik durumu müsait olan bașak burçlarının tercihlerindendir.
Sentez burcu terazi / element hava / nitelik öncü: Denge timsali uzlașmacı terazi burçlarının trafikte kararsız davranıșlar sergilediği olağandır. Daha çok otomobilleri kendileri için bașkalarının kullanmasını tercih ederler. Konforu ve hayattan zevk almasını bilirler. Teknik özelliklerden çok estetiğe önem verdiklerinden dolayı herhangi bir markada odaklanmaktan çok hoșlarına en çok giden tasarıma yönelebilirler. Yine de terazi burcu insanlarının ilgilenebileceği markaların bașında Audi gelebilir. Gösterișten uzak, ancak estetik tasarımı güçlü, imajı yüksek ve değer ifade eden bir marka olarak yönelebilecekleri seçenekler çoğaltılabilir. Dacia da terazinin ekonomik seçeneklerinden biri olabilir.
Sentez burcu oğlak / element toprak / nitelik öncü: Oğlak burçları baș öğretmenlerdir. Satürn gezegeni bu burcun yöneticisidir. Dolayısıyla Satürn ile ilișkilendirilen bilgelik, ağırlık, dayanıklılık, sorumluluk, çalıșma ve zaman kavramlarını tașırlar. İlkelerine bağlı, inatçı, parayı doğru yöneten ve adil insanlar oğlak burçlarından çıkabilir. Otomobilleri güvenli, hesaplı, güncel ve akılcı olmalıdır. Oğlak burçlarının tercih edebileceği markalar Cadillac, Seat, Skoda gibi ekonomik imkanlara göre șekillenebilir. Bilhassa diesel motorlu araç seçmeye özen gösterirler. Ekonomi oğlak burçları için çok önemlidir.
Sentez burcu akrep / element su / nitelik sabit: Her ne kadar astrolojide kötülenen bir burç olarak hafızalara kazınsa da akrepler özel ve derin insanlardır. İnsan doğasına ters veya olağandıșı olan tüm gizli duyguları içlerinde barındırma potansiyeline sahip olsalar da dıșarıya verdikleri imaj sakin ve güçlü bir görüntüdür. Otomobil seçimleri de buna göre șekillenebilir. Öncelikle siyah rengi tercih ederler. Jeep ve türevi tüm SUV araçlara ilgileri büyüktür. Türkiye Cumhuriyeti’nin burcu akreptir ve genelin tercih ettiği otomobillerin de seçimleri barizdir. Cam filmi akrep burçlarının olmazsa olmazları arasında bulunabilir. Gizli ve derinden ilerlemeyi tercih ederler.
Sentez burcu kova / element hava / nitelik sabit: Uçuk ve yüksek bir zeka yapısına sahip kova burcu insanları için teknolojik üstünlükler çok önem tașır. Havacılık sektöründe aktif çalıșan insanların büyük yüzdesi kova burçlarından çıkmaktadır. İleri teknolojili jetlerin üstesinden kolaylıkla gelebilecek bir kova insanının otomobil tercihi çok çeșitli olabilir. Yașam alanında otomobilini kimlerle birlikte kullanacağı da önemlidir. Renault, Tesla ve Subaru bu burcun insanını tatmin edebilecek teknolojide ve eğilimde modeller sunabilen markalardır.
Sentez burcu yay / element ateș / nitelik değișken: Hayattan zevk almayı en iyi bilen burcun mensubu bu insanlar için kullanıșlılık, değișkenlik, pratiklik, ekonomi ve emniyet her șekilde harmanlanmalıdır. Coșkulu ve yayılmacı eğilimleriyle her türdeki otomobile uyum sağlayabilir ve tercih edebilirler. Toplum genelinin yöneldiği ve halk arabası tabir edilen markalara ilgi gösterirler. Volkswagen, Fiat, Mini gibi her modeli zaman içerisinde değer kazanacak yüksek yoğunluklu markalara yönelebilirler. Yay burcu insanı için yeter ki yolculuk hedefi olsun, șikayet etmeden her marka otomobille yer değiștirebilirler.
Sentez burcu balık / element su / nitelik değișken: Sanatsal eğilim, estetik, ruhani özellikler, derin duygular ve yardımseverlik bu burcun insanları ile anılır. Dünyevi zevklere düșkündürler ve hayalcidirler. Sakin otomobil sürerler ve sürdükleri otomobilin zevkli kullanıma sahip olmasını arzu ederler. Rahatlarına düșkün ancak ekonomiyi de önemseyen bir yapıdadırlar. Maserati gibi nadir bir mücevher veya Honda gibi butik bir marka hedeflerini süsleyebilir. Balık burcu insanı, ekonomik sınırlarına göre kendine en uygun modeli belirleyecektir. e-motoring magazine › ocak 2015
RETROTEST Renault Avantime 2.2 dCi
ZAMANIN ÖTESİNDE Üretime geçmesi ve jübilesi bir oldu. Çok az satıldı. Sayesinde Matra otomobil üretiminden çekildi. Çok eleştirildi. Ama ismi gibi zamanının ilerisinde, eşsiz bir otomobildi Avantime. Bulduk ve kullandık.
e-motoring magazine › ocak 2015
e-motoring magazine › ocak 2015
RETROTEST Renault Avantime 2.2 dCi
Gördüğümde gözlerime inanamadım. Uzaktan “olsa olsa Vel Satis’tir” dedim. İthalatı yapılmamıştı ki. Türkiye’de sadece Bursa’da, o da tabii ki Oyak-Renault’da olduğunu biliyordum ve uzun süredir de onun peşindeydim. Meğer Oyak-Renault dışında bir numune daha varmış. Park halinde gördüğünde camına yapışıp “kaç yapıyormuş” türünden inceleyip fotoğrafını çekerken meğer sahibi de beni izliyormuş. Komik oldu ama tanıştık, İbrahim Hakan Kunt, bir gümrük müşavirliği şirketinde görevli. Zaten bu vesileyle rastlamış araca ve satın almış. Çevresindekiler alay konusu yapmış olsa da eşsiz bir otomobil kullandığının bilincinde. Sağ olsun, çekim yapıp kullanma ricamızı geri çevirmedi de Renault’nun bu devrimci otomobilini sayfalarımıza taşıyabildik. Avantime, zamanın ilerisinde, sonrasında demek. Bence hala öyle. Renault, kendisi için tasarım devrimine bu otomobille başladı. Patrick Le Quément’in tasarladığı otomobil, yine Fransız marka Matra’nın tesislerinde üretildi. Yoğun seri üretim arasında Renault tesislerinin bu kadar butik bir otomobile ayıracak vardiyası da olmamış olabilir, hepi topu 8557 otomobil için vakti de! Matra’nın patronu Philippe Guédon, “Renault Espace sahiplerinin çocuklarının büyüyüp evden ayrıldıktan sonra bile arabalarına e-motoring magazine › ocak 2015
sadık kalacaklarını, Espace’ın genç işi coupé modeliyle yeni bir müşteri grubu kazandıklarını” düşünüyordu. Ne yazık ki olaylar öyle gelişmedi... B sütunları olmayan coupe formlu MPV (çok amaçlı araç) olarak tanımlanan Avantime, ilk kez Şubat 1999’da Paris’te Louvre Sarayı’nda gün ışığına çıkarılıp Mart ayında da Cenevre Otomobil Fuarı’nda konsept olarak tanıtıldı. İki sene sonra yollara çıktığında yine konsept gibi görünüyordu! Ne var ki tüm görkemli lansmana rağmen tam anlamıyla butik kaldı, sadece 20012003 arasında üretildi. Kimi otoriteler tarafından en çirkin otomobiller arasında gösterilse de çok nadide oldu ve öyle de kalacak. Tasarım aşamasında arzu edildiği gibi her yönüyle hayret ettiren bir otomobil Avantime. Oytun ile neresine baksak şaşırıyoruz, “bak burası da böyleymiş, şurasını da böyle yapmışlar” diyoruz. O dönemde bu kadar füturistik bir otomobile ancak konsept denilebilir ki, göz atarken de kullanırken de kendimi bir konseptin içinde zannettim. B sütunları olmayan otomobilin gövde panelleri alüminyum ama ön çamurlukları ve ördek poposu formlu bagajının kapağı plastik. Tıpkı Megane II’lerde olduğu gibi. Ama bu otomobil Megane II’den yıllar önce geliştirildi, yani öncüsüydü. Zaten kabinde onlarca aksam, son-
Sıradışı Avantime kabininde hiç bir şey yabancı değil ama hepsi hayret verici. Meğer Renault bo modelle sonraki yıllarının tasarım çizgisini belirlemiş. Çift menteşe sistemi ile gelen çift açılı “double kinematic” kapı, eşine ratlanır bir özellik değil.
e-motoring magazine › ocak 2015
RETROTEST Renault Avantime 2.2 dCi
raki yıllarda Renault modellerinde yer bulacak parçalar. Gördüklerime hayret ediyorum ama hiçbiri yabancı değil, neredeyse tümünü sonraki yıllarda gördüm! Gökyüzünü 1 metrekarelik alana sığdıran gördüğüm en büyük açılır cam tavan, Avantime’ı neredeyse cabrio haline getiriyor. Arka hariç görüş açıları mükemmel olan kabin aşırı ferah. Nasıl oluyor derseniz, B sütunu böyle büyük bir araçta olmayınca kavram farklı bir anlam kazanıyor, geniş geniş dört koltuklu otomobilde mesafeler de fazlasıyla cömert tutulmuş. Sütun olmayınca, tavan da cam olunca tam olarak evde gibi hissediyor insan. Çok geniş açılan kapılar aralanırken doublekinematic adı verilen sistemle kokpitten birer parçayı da beraberlerinde götürüyor! Kapılar iki açılı açılıyor. Böyle bir tasarımı ilk kez görüyorum, başka da görür müyüm bilemiyorum! Bu geniş açılma sayesinde arka koltuklara geçiş tamamen sorunsuz. Ön bölümde en dikkat çekici unsurlardan biri petekleri kokpiti boylu boyunca geçen havalandırma sisteminin sürücü kapısına yakın bir konumdan yönetiliyor olması. Kokpit olabildiğince sade tutulmuş. Ama kapakların ardında fonksiyonelliğe dair birçok şey var. e-motoring magazine › ocak 2015
Önde yerden bu kadar yüksek bir coupé’de sürüşün keyfini çıkarıyorum. Espace platformunda yapılandırıldığı için minibüs kadar yüksek. Ama coupé! Yola hakimiyet üst düzeyde. Ama sportif! Arkadaki iki koltuktaysa limuzin rahatlığı var. Tiyatro stili, önden yüksekte oturan yolcular yolu da daha rahat izleyebiliyor. Bagajda ise havuz tasarımı sayesinde çok geniş bir kapasite sunulmuş. Kısa bir gezinti yaptığımız Avantime, formunu korumuş, iyi kondisyonda bir numuneydi. 2.2 litrelik dCi motora sahip füturistik coupé, kullanırken bana bir Renault’da alışık olmadığımız derecede yüksek konforuyla Amerikan otomobili kullanıyormuş gibi konforlu geldi. Bence tek eksiği otomatik vites. Bu kadar konforlu bir araca manuel vites kutusu yakışmamış. Muhtemelen baz versiyon. Bir de 3.0 litre V6’ları var ki... Yaylanması, geniş koltukların rahatlığı ve tabii ferahlıkla eskilerin deyimiyle “yayla gibiydi”. Sürekli 4x4 olan otomobilin 2 tona yakın ağırlığıyla bir Renault üretim geleneği olarak önden çekişli olmasını beklemek fazla iyimserlik
olurdu zaten. Muhafazakar tüketicilere çok tuhaf gelen tasarımı bize hayli sıcak geliyor, bu kadar konforlu bir otomobille uzun yola çıkmanın hayallerini kuruyoruz. Avantime, çok başarısız satış
grafiğiyle üretimini yapan Matra’nın iflasında önemli rol oynadı. Renault da üretime devam etmek istemedi ama Avantime ile gelecek yıllarındaki tasarım dilini belirlemiş oldu.
e-motoring magazine › ocak 2015
sade’ce M. Ali Sade
Yıl 1992. Adem otomobilini satmak için, neredeyse bir aydır Cennet Mahallesi’ndeki oto pazarının yolunu aşındırır olmuştu. Bir kişi bile “bu en son kaça olur” diye sormamıştı. O pazar günü yine otomobilin içinde oturmuş müşteri beklerken iki kişi geldi, kendi aralarında konuşuyorlardı: ”İşte böyle bir şey olsa bizim işimizi fazlasıyla görür değil mi ağabey?”. Diğeri cevap verdi ama belli ki azıcık otomobillerden anlıyordu: “Bu ilk modellerin bagaj kapakları bulunmuyor. Orijinal İtalyan ya bunlar. Bak tekerleklere dört bijonludur. Hem de baksana bu nasıl kanser yaşamışsa cam altları bile çürümeye başlamış. Bunun her tarafında bu kanser vardır. Hele ki tabanında”. Adem cevap vermek istedi, ama adamlar hiçbir şey sormadılar, yürüyüp gittiler. Bu adam hangi camdan bahsediyor diye otomobilden indi. Hakikaten de arka camların alt kısımlarında, nikelajların hemen bitiminde kapı saçları küçük küçük kabarmıştı. Adem elindeki anahtarı biraz bastırınca anahtar içeri giriverdi. Saç tamamen çürümüştü. Diğer dört kapı da aynıydı üstelik. “Bir bu eksikti” diye geçirdi içinden. Sırtından soğuk bir ter boşandı. Otomobili zaten acil paraya ihtiyacı olduğundan dolayı satıyorken ve de parlak siyah boyası sebebiyle kolayca satabileceğini düşünürken bu çürük işi midesini bulandırıp onu korkutmuştu. Arabayı çalıştırıp pazardan çıktı. Zaten hava kararıyordu, eve doğru yollandı. Hâlbuki bu otomobili alırken ne zorluklarla almıştı. Bütün tanıdıklarından azar azar borç para almış, onları öderken de çok sıkıntı çekmişti. Satan fotoğrafçı ise arabayı öve öve bitirememiş, istediği zaman istediği
Polyester paraya satabileceğinden bahsetmişti. Al işte, bir aydır soran dahi yoktu. İki defa gazeteye küçük ilan vermiş, oturduğu ev yakınlarındaki kahveye bile ilan asmıştı. Müdür muavini Harun odacısından muhasebe servisinden Kenan’ı çağırmasını istedi. Kenan her ne kadar dairede muhasebe servisinde çalışsa da akşamları bir arkadaşının arabasında taksicilik yapan, neredeyse bir tamirciye yakın tamir işlerini bilen ve de özellikle de kullanılmış otomobillerin muayenesinden iyi anlayan birisiydi. Odacı gelince Kenan müdür muavininin ona bir angarya bulacağını anladı, elindeki işini bitirip Harun’un yanına gitti.“Gel otur”, dedi Harun ve hemen konuya girdi. “ Kenan ben ikinci el bir otomobil almak istiyorum. Ama piyasa malum, beni anında kandırırlar. Bu yüzden yardımına ihtiyacım var” derken cebinden çıkardığı Maltepe sigarasından Kenan’a ikram etti. Kenan: “Ne almayı düşünürsün müdürüm?” diye sorunca müdürüm hitabı hoşuna gitti. On beş yıldır burada muavin olmasına rağmen bir türlü terfi edememişti çünkü. “Bizim yandaki dairede müdür arkadaşım Talat var ya, işte onun makam arabasının aynısını istiyorum. Aynen öyle siyah olacak. Tabii azıcık da ondan temiz olmalı” Kenan: “ Müdürüm station arabayı ne yapacaksın, benim bildiğim birkaç tane temiz araba var, ben sana getiririm. Hem de hesaplı alırız” deyince Harun itiraz etti. “Hayır, ben aynen ondan istiyorum. Oto pazarına mı bakarsın, galerilere mi
bakarsın, bul bir tane getir.” Kenan “Tamam, nasıl istersen öyle olsun” dedi, lafı uzatmadan. Yine bir angarya sahibi olmuştu. Ertesi gün işyerinde konuşurken Adem arabasındaki çürükleri bir arkadaşı İlyas’a anlattı. Bu arkadaşının da babası eski otobüsçülerdendi. Arkadaşı :“Adem dert ettiğin şeye bak, onlar o kadar kolay yapılıyor ki para bile tutmaz. Akşam iş çıkışı babamın bir arkadaşı var, onun yanına beraberce gider, gösteririz” dedi. İş çıkışında arabaya binip doğruca Topkapı Anadolu Garajı’nın arka tarafına geldiler. Burada otobüs tamircileri vardı. Kimi dükkânda O302 Mercedes otobüsün motoru indiriliyor, kimi dükkânda şanzımanlar sökülüp dağıtılıyordu. Adem daha önceden hiç görmediği bu sanayi sitesine hayran olmuştu. İlyas onu tabelasında “polyester atölyesi” yazan küçük bir dükkânın önünde durdurdu. Adem :“Hani burası kaportacı değil ya” diyecek oldu. Arkadaşı onu susturdu.”Sen anlamazsın, buradaki Burhan usta bu işlerin piridir. Her şeyi halleder. Ses çıkarma, senin yerine pazarlığı da yapacağım” dedi. Burhan usta yaşlı ve nüktedan bir ustaydı. Çürüklere şöyle bir baktı. Sonra da elindeki tornavidayla kurcaladı, delikler iyice görünür oldu : “Sevgili kardeşim, aslında bu dört kapı sacının dördü de değişmeli. Fakat diğer taraflarındaki çürükler de yapılması gerektiğinden bu iş sana çok pahalıya patlar. Neredeyse bu arabanın ederi kadar masraf yaparsın, yine de bir şeye benzemez. Ama aslında bu çürükler olur. Ben bunları taşla iyice açarım. Sonra da üzerini polyester ile kapatırım. Renk Allah’tan siyah. Güzel bir işçilik sonunda sen bile buraların çürük olduğunu anlayamazsın. Ancaaak, bu otomobili polyester yapıldığı tarihten itibaren bir veya en çok iki ay içerisinde elden çıkartman lazım. Çünkü çürüklerin çok. Yamalarımız da büyük olunca çok uzun ömürlü olmaz. Polyesterler attıktan sonra ise tek çözüm bu kapı saclarının dördünün birden değişmesi. Bu arkadaşımın babasının hatırı için de senden sadece bir yemek parası alırım. Arabayı bıraktıktan iki gün sonra da gel, al” dedi. Teklif hesaplıydı. Ama bu bir ay işi Adem’in aklını kurcalamıştı. Zaten bir aydır kimse sormuyordu. Bir ay daha kimse
alıcı olmazsa da araba hepten rezil bir hale gelirse diye aklından geçirdi. Daha sonra beyninde bir şimşek daha çaktı. Hadi bir ay içerisinde sattı satmasına da polyesterler dökülüverince alan adam kapıya dayanıverse ne diyebilirdi. “Ustam teklifin mantıklı, bana da uyar. Ama bana bir gün müsaade et, yarın ben sana kararımı söyleyeyim” dedi. Arabaya bindiklerinde arkadaşı : “Adem neden çekindin anlamadım. Usta güzel bir teklifte bulundu değil mi?” diye sorunca Adem düşündüklerini arkadaşına anlattı ve “İçim çok rahat değil, azıcık düşünmem lazım, sattığım adama bu polyesterleri söylemem lazım. Yoksa onu kandırmış olurum” dedi. Arkadaşı: “Adem düşündüğün şeye bak. Millet ne arabaları satıyor. Hem satman için de ben sana yardımcı olurum. Benim İncirli’de oto galerisi işleten bir akrabam var. Onlar bu otomobili sana göre daha kolay satabilirler” dedi. Bu teklif de Adem’in hoşuna gitmişti. Evet, olabilirdi. Galericiye de cam altlarını polyester yaptırdığını açık açık söyleyerek onları kandırmamış olurdu. Hafta sonuna otomobili ustaya bırakmak üzere anlaştılar. Kenan o hafta sonu Cennet mahallesinde kurulan oto pazarına gitti. Hâlbuki bir sürü de işi vardı ama yine de müdür muavinine uygun bir şey düşürebilir miyim düşüncesi ağır bastı. Bütün pazarı gezdi ama onun istediği siyah station otomobili bulamadı. Hatta başka renk olanı bile yoktu. Pazartesi günü Harun Kenan’ı çağırıp “Ne oldu Kenan, bakabildin mi?” diye sordu. Kenan: “Müdürüm bütün oto pazarını tek tek dolaştım, senin istediğinden bir tane bile yoktu. İstersen başka marka siyah stationlar var. Hatta birkaçının telefon numaralarını da aldım, arar konuşuruz” deyince Harun sinirlendi. “Kenan, ben sana beğendiğini al demedim. Yan dairenin müdürünün siyah station otomobilinin aynısından istiyorum dedim” diyerek azarladı. Kenan gittikten sonra da kendi kendine “Bir halt bulacağı yok bunun” diye söylendi. Kenan da sinirlenmişti. Yerine gidince sessizce ”Bana ne ulan senin alacağın arabadan, git kendin bul bakalım o kadar biliyorsan” dedi. Burhan usta işi bitirmişti. Çürükleri polyesterle kapatmış, üzerlerine de hiç belli olmayacak şekilde siyah boya ile yamasını yaptırmış ve hatta otomobile ufak yollu bir cila bile attırmıştı.
sade’ce M. Ali Sade Adem otomobilini görünce çok beğendi. Gerçekten işçilik çok güzeldi. Burhan usta Adem’e “Evladım, cam diplerini yaptım. Ama sol ön çamurluk ağzı ile bagaj kapağında da aynen bunlar gibi çürümüş kocaman yerler vardı. Onları da yaptım. Diğer taraflar için senden ayrıca para istemiyorum. ” dedi. Ve “Ayrıca bunu satacaksan şu ileride, Merter’de, çok ucuz oto koltuk kılıfı satan seyyarcılar var. Git onlara, şöyle rengârenk bir kılıf al. Paspas da var onlarda. Bir takım da paspas al, arabanın içi de dışı gibi gösterişli olsun” diye akıl da verdi. Adem oradan doğruca Merter’e yollandı. Ustanın tembihlediği gibi canlı renkler taşıyan hem güzel ve hem de ucuz bir kılıf beğendi. Bir takım da kauçuk paspas alınca otomobilin iç havası değişmişti. Artık ertesi gün İlyas ile galericiye gidip arabayı bırakabilirdi. Galeriden içeri girince Adem ile İlyas’ı orada görevli bir bayan eleman “Buyurun, hoş geldiniz” diyerek karşıladı. İlyas “Biz Şehmuz ağabeye bakmıştık” dedi ve üst kattaki yazıhaneye yöneldi. Şehmuz orta yaşlarda göbekli, şık giyimli birisiydi. Adem onu görünce “Bu gerçekten iyi bir galerici olmalı” diye aklından geçirdi. Şehmuz İlyas’ı çok sıcak karşıladı. Çay ve sigara faslından sonra konuya girdiler. İlyas: “Şehmuz ağabey, Adem’in 1982 model siyah renkte station bir arabası var. Aşağıda duruyor. Bunu satmak istiyormuş ama bir türlü müşterisini bulamamış. Biz de bu işlerin piri olman sebebiyle sana geldik. Bize bir yardım et” dedi. Şehmuz otomobilin anahtarlarını Adem’den aldıktan sonra onları karşılayan bayana uzatarak, “Kızım Hüseyin’e söyle, aşağıda İlyas beylerin bir arabası var, onu bir kontrol etsin” dedi. Adem: “Şehmuz ağabey ben arkadaşa şeyi söyleyeyim de “ diyerek polyesterleri söyleyecek oldu. Ama Şehmuz: “Arkadaşım, sen bizim işimize karışma. Hüseyin ne var ne yoksa bulur çıkarır” diyerek Adem’i susturdu. Adem İlyas’a baktı. İlyas da kaş göz işaretleriyle ona susmasını tembihledi. Yaklaşık on beş dakika sonra Hüseyin kapıda göründü. “Şehmuz Bey, kaporta ve boya iyi, motor da fena sayılmaz, şanzıman ve diferansiyelde ses yok, direksiyon iyi. Sadece sol ön amortisörde yağ sızıntısı var” diyerek anahtarı masanın
üzerine bıraktı ve gitti. Adem yine de polyesterleri söyleyerek kendi vicdanını rahatlatmak istedi. “Şehmuz Bey, ben bir şey söyleyeyim” derken Şehmuz “Söylenecekleri Hüseyin söyledi. Biz yıllardır bu işleri yapıyoruz, hayatta kül yutmayız” dedikten sonra İlyas’a dönerek “Bana geldiğinize göre paraya hemen ihtiyacınız var anladığım kadarıyla” dedi. İlyas da “Evet, onun için sana geldik ağabey” derken Adem’e baktı. Adem de başını sallayarak onayladı. Hâlbuki o arabayı buraya bırakıp satılınca parasını almayı umuyordu. Bu teklif hoşuna gitmişti. Şehmuz “Aklınızdan geçen bir para var mıydı sizin?” diye sordu. Adem otomobili iki yıl önce on bir milyona almıştı. Pazarda satmaya çalışırken de üzerine yirmi iki milyon yazmıştı. Bunun iki milyonunu pazarlık payı olarak bırakmıştı. Galerici birden soruverince bir şey diyemedi. “Siz ne uygun görüyorsunuz?” dedi. Şehmuz biraz düşündü ve sonra “ Araban temiz ama biraz hata da varmış, fakat seni İlyas yeğenim getirdiği için onun da hatırına binaen on milyonluk bir haftalık çek vereyim. Üzerine de şimdi yirmi milyon edecek kadar Mark vereyim anlaşalım” dedi. Adem hayal gördüğünü sandı ama gerçekti. Şaşkınlıktan elleri titremeye ve terlemeye başladı. Aralarında yalandan bir protokol yaptıktan sonra Marklarını da alıp galeriden çıkarken dönüp arkaya baktı. Otomobilini galerinin önüne çekmişlerdi bile. Çok da güzel duruyordu. Ertesi gün de noterden çıkarttığı satış vekâletini galeriye götürüp verdi. Birkaç gün sonrasında Kenan iş çıkışı çalıştığı taksiyi teslim almak üzere Tozkoparan’daki durağa gitti. Durağa geldiğinde arabasının işte olduğunu öğrendi, diğer arkadaşlarıyla sohbete başladı. Onlara müdür muavininin istediği otomobilden bahsetti. Otomobili oto pazarında bile aradığını, ama bulamadığını söyledi. Arkadaşları “Yahu senin müdürün esnaf mı, station arabayı ne yapacakmış?” deyince Kenan biraz da sitemle “Ben ne bileyim arkadaş, adam siyah station diye tutturdu. Beni orada idare ediyor. Onun sayesinde buralara kaçıp çalışabiliyorum. Yoksa çoktan terslerim ama” diye cevap verdi. Derken arabası işten döndü. Mal sahibinden taksiyi devraldı ve sırası gelince de Aksaray’a bir müşteri alıp duraktan ayrıldı. O gün şansı yerindeydi. Oradan bir de İncirli müşterisi çıkmıştı. Müşteriyi bırakınca gözü karşıdaki galeriye ilişti. O da ne, işte aradığı otomobil aynen oradaydı.
Aradan neredeyse bir yıl geçti. Adem bir gün arkadaşları ile konuşurken İlyas: “Adem, Şehmuz ağabey seni hiç aradı mı, otomobilin devrini sattığın adama vermişler mi?” diye sordu. Yanlarındaki diğer arkadaşı lafa girdi: “Aman kardeşim o işi takip et, senin araban bir suça karışır, birisini çarpar öldürür, ruhsat sahibi sensin, gelir seni bulurlar. Sorumlu sen olursun” dedi.
Hemen galerinin önüne taksiyi park edip içeriye girdi. Kenan’ı da Adem ve İlyas’ı karşılayan kadın karşıladı. Ondan station konusundaki bilgileri aldı. Otomobili bir anlattı ki Kenan bile hayret etti, sanki sıfır kilometre bir otomobili anlatıyordu. Kendisi de otomobili biraz inceledi, beğenmişti. Ertesi gün müdür muaviniyle beraber gelmek üzere anlaştılar. Hikâyenin devamı biraz uzun. O yüzden olayları bundan sonra birazcık kısaltarak anlatıyorum. Harun otomobili görünce bayıldı, çok hoşuna gitti. Hayallerini süsleyen otomobile kavuşmuştu. Şehmuz Bey ile çok sıkı bir pazarlık sonucu on milyon peşin ve kalanı da altı ay sonra olmak üzere elli milyon liraya anlaştılar. Bir buçuk ay sonra polyesterler Burhan ustanın dediği gibi patır patır dökülüp gitti. Cam dipleri neredeyse el girebilecek kadar delikti. Ayrıca arka bagaj kapağı ve çamurlukta da kocaman delikler ortaya çıkmıştı. Harun ve Kenan arabayı kaptıkları gibi galeriye götürüp attılar. Borçları olduğu için Şehmuz arabanın devrini onlara vermemişti zaten. Peşin verdikleri paranın ancak yarısını ve altı ay sonra ödeyecekleri senetlerini kavga-dövüş ve polis çağırma tehdidi ile geri alabildiler. Harun bir daha station otomobil almamaya ve Kenan’ı da aracı yapmamaya kendi kendine yemin etti. Adem bir hafta sonra çekini bozdurup parasını aldı. Oradan gelip geçtikçe galeriye de bakıyordu. Önceden birkaç defa otomobilini galeride görmüş olsa da daha sonra görmemişti. Herhalde satıldı diye düşündü. Üç dört ay geçti, galerinin önüne kırmızı renkte Adem’in otomobilinin aynısından bir otomobil geldi. O da birkaç ay kalıp kayboldu.
Adem galericilerle yüz yüze gelmekten çekindi. Telefon kulübesine gidip cebindeki kartvizitten galeriyi aradı. Şehmuz telefonda Adem’e ateş püskürdü : “Kardeşim sen bizi çok feci kazıkladın. O otomobilin her tarafının polyesterle kapatıldığını da biliyordun.” deyince Adem: “Ama Şehmuz ağabey ben sana iki defa polyesteri söyleyecek oldum, sen de bana sen bizim işimize karışma. Hüseyin ne var ne yoksa bulur çıkarır demedin mi? Ve hatta ben bir şey demeden bu araba şu kadar eder demedin mi?” deyince Şehmuz iyice sinirlendi. “O şerefsiz Hüseyin’i de kovdum zaten. Senin o rezalet arabana bir sürü masraf yaptım. Kırmızı renkli bir hurdasını bulup kapılarını, kaputunu ve bagaj kapağını değiştirdim, daha berbat oldu. Bir kaportacıya verip yaptırdım, çuvalla para ödedim, yine satılmadı. En sonunda da Küçükçekmece’de hanımın akrabası olan bir pazarcıya yok bahasına taksitle sattım” dedi. Adem, biraz sessiz kaldı ve :“Şehmuz Bey ben şu anda Zeytinburnu Polis Karakolu’nun tam önündeyim. Arabam çalındı diye dilekçe vereceğim. Bu işten sen zararlı çıkarsın. Sattığınız pazarcı her kimse yarın gelsin de arabanın devrini vereyim” dedi. Şehmuz muhtemelen okkalı bir küfür etti ama sinirden ne dediği anlaşılmadığından Adem de anlayamadı. “Tamam, kardeşim, pazarcı yarın senin yanına gelir, devri alır. Ben bunca yıllık galericiyim böyle kazık yemedim, lanet olsun” dedi. Bu hikâye karşılıklı uyanıklıklar üzerine yaşanmış gerçek bir hikâyedir. Teknik, kanuni ve vicdani olarak çıkarılacak dersleri siz değerlendiriniz. Özellikle ikinci el araç alım satımlarında gerçekten çok dikkatli ve tedbirli olmak gerekir. Dikkat ederseniz satılan otomobilin markasından da hiç bahsetmedim. Ama ipuçlarını kolayca tahmin edebilmeniz için verdim. Bu vesile ile yeni yılınızı da kutluyorum.
ETERNAL Chevrolet Camaro Z28
Chevy’nin Ford
e-motoring magazine › ocak 2015
d’a yanıtı
1960’lar biterken hala esmekte olan Mustang fırtınası, Chevrolet’in geliştirdiği Camaro ile dindi. Yetmişli yıllar Camaro’nun olacaktı. e-motoring magazine › ocak 2015
ETERNAL Chevrolet Camaro Z28
e-motoring magazine › ocak 2015
Ford’un Mustang ile yakaladığı inanılmaz başarısı, Amerikan otomotiv endüstrisinde muscle car dönemini başlatmıştı. Buna karşılık diğer üreticiler Ford’un atağına hazırlıksız yakalanmanın sıkıntısını yaşıyordu. Ama General Motors çok kısa zamanda Ford’a öyle bir yanıt verdi ki, Mustang fırtınasının sonu göründü. GM’nin Chevrolet için hızla geliştirdiği Camaro modeli, Mustang’in hızını kesecek kadar etkileyiciydi. Chevrolet’in Ford’a yanıtı, GM’nin “sanat ve dizayn” felsefesinden yola çıkan Bill Mitchels’in 1966 yılında tasarlamaya başladığı Camaro idi. Süper coupenin tasarımında ilk kez Mustang tarafından kullanılan küçük tavan, geniş en, dik açıyla inen ön ızgara, uzun ön kaput ve kısa arka kapak fark ediliyordu. Ama tasarım Mustang’den daha sportif ve göz alıcıydı. İlk üretim serisi, 140 ve 155 HP’lik sıralı 6 silindirli motorlarla üretildi. 1967 yılında üretilen baz modellerin maksimum gücü 155 HP’ydi ve otomobili sadece 165 km/s maksimum hıza ulaştırabiliyordu.
0-400 metreyi 18.5 saniyede kat edebilen otomobil bu sırada 130 km/s’ye ulaşmış oluyordu. Ardından 5.3 ve 5.7 litrelik iki V8 makine geldi. 5.7 litre V8 motorlu versiyon 200 km/s hıza ulaşabilirken 0-400 m. performansı 142 km/s hızla 15.8 saniyeydi. Bu iki V8, gelecek yıllarda farklı güç ve tork çıkışlarıyla GM bünyesindeki diğer markaların da güç santrali olarak kullanıldı. Bu motorlara ek olarak üçüncü bir V8 daha geliştirildi. Bu özel motor, Trans Am yarışları için FIA’nın o dönem belirlediği normlara uygun olmasına rağmen, General Motors 4.95 litrelik V8’e hiçbir yarışa katılmadı. Bu motora sahip modellerin üretimi çok fazla değildi. 1967 yılına kadar satılan 220.917 Camaro’dan 162 bin tanesi V8 motorluydu ve bunlardan sadece 602 tanesi Z28 motorluydu. Ama başlarda sadece 4.95 litrelik V8 motorun ismi olan Z28 markası o kadar tutuldu ki, Camaro’da performansı simgeledi ve o motora sahip olmasa bile kullanıldı. 4.95 litrelik motorun bloğu, 5.4 litrelik versiyon ile aynıydı. Dövme demirden bir krank mili, supapların açık kalma sürelerini geciktiren bir eksantrik mili ve Holley marka dört boğazlı bir karbüratörü vardı. Kilitli diferansiyele sahip otomobilde süspansiyon elemanları ve fren sistemi de performansa uygun yapıdaydı. Motor 5800 devirde 290 HP üretebiliyordu. Yapılan test sürüşlerinde Z28’lerin motorlarının 7500 d/d’ye kadar sorunsuz ulaşabildiği yazılıyordu. Gerçi otomobil esnek olmadığı, yol tutuş özelliklerinin zayıflığı başta olmak üzere birçok eleştiri topluyordu, “tek özelliği hızlı olması” olarak anlatılıyordu. Acımasız olduğu gerçek ama 225 km/s’lik maksimum hız ve 14 saniyelik 0-400 m performansı, 1960’lar biterken rüya sayılabilecek düzeyde yüksekti. Z28’ler 1968 ve 1969’da 25 Trans Am yarışının 18 tanesinde birincilik alarak şampiyon oldular. 1968 yılında 7.199 adede ulaşan satış rakamı, ayrışlarda kazanılan başarıların ardından1969’da 19.000’e yükselmişti. Bu özel makineler, 1985 yılında IROC-Z’ler ortaya çıkana kadar Z28 adıyla üretildi. Z28, Camaro adı kadar ünlendi, performansın sembolü oldu. e-motoring magazine › ocak 2015