E-motoring | E-dergi 16.sayı

Page 1

RETROTEST

LANSMAN

1990 BMW 320i Convertible

Opel Astra 1.6 CDTi Mazda3 1.5 Hyundai Elantra 1.6 CRDi

MINI Paceman Adventure

6

SÜPER TEST

Unutulmaz İtalyan filmleri

Mercedes-Benz A180-B180 CDI › Dacia Logan MCV BMW 428i › Nissan Qashqai 1.2 DIG-T › Hyundai i10



Turn the steam Türkiye günler. Yıllardır Ülke açısından çok gergin ve karanlık yle niteliğini hızla ekilen eğitimsizlik tohumlarının yeşermesi dolandırıcılara, kaybeden bilgili kuşaklar yerlerini nitelikli kurucularının izleri imamlara hatiplere bırakıyor, ülkemizin ıyor. Bunlar izin silinmeye, isimleri unutturulmaya çalışıl ilen gelişmeler. 21. verildiği kadarıyla medyadan takip edileb kaybolan, öldürüyüzyılın Türkiye’sinde hala etek boyları, anayasal haklara len, tecavü z edilen çocuklar ön sırada, sonuncusu Datça koyulan yasaklar sokaklarda yer alırken yağmaya açılıyor. olmak üzere en güzel bölgelerimiz hızla aç basit otomotiv Buna karşılık dergimizde göreceğimiz birk n dünyada nelere haberi Atatürk’ün hedef koyduğu moder işemeyeceğimizi kafa yorulduğunu, onlara neden asla yet ın: net olarak ortaya koyuyor. Haberlere bak di kendini temizNissan, yıkanması gerekmeyen, ken yakında otomobil leyen boyayı denemeye başladı. Çok lobisinin tepkisini yıkamaya gerek kalmayacak. Yıkama ını en yakın rakibi merakla bekliyoruz! Mustang’in 50. yaş luyor, mantaliteye Camaro, gazetelere verdiği ilanlarla kut ’de çok yakında bakar mısınız? Land Rover ise Discovery nolojisini tanıtıyor. kullanmaya başlayacağı görünmezlik tek ıyorum dünyada Nasıl bu hale getirildik bilmem ama san in uzaya gittiğini bir tek biz Türklerin kaldığını, diğer herkes cak. Geri vitesten anlatır karikatürler yakında gerçek ola ya da Türkçe’ye bir an önce çıkmazsak. Turn the steam uyarlanmış haliyle tornistan şart.

YAYIN YÖNETMENİ Süreyya İZGİ MOTORSPORLARI EDİTÖRÜ Fatih YURDATAPAN FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Ali AKSIN GÖRSEL YÖNETMEN Metin YILMAZ YAZARLAR M.Ali SADE, Oytun IŞLAR PHP Developer Emin ZEYBEK Yıl: 2 Sayı: 16 Ofis: Çayırbaşı Caddesi Kırklar Sokak No: 15 Büyükdere, Sarıyer / İSTANBUL 212 218 10 89

Gelecek ay görüşmek üzere. Süreyya İZGİ sizgi@e-motoring.com

http://www.e-motoring.com https://www.facebook.com/uniqdergi http://twitter.com/emotoring

e-motoring magazine › mayıs 2014






HOT NEWS

Büyük MINI’lere küçük makyaj

+1 bonus

MINI’nin bonuslu makyaj günleri! Hatchback MINI’nin yeni jenerasyona geçmesinin ardından markanın diğer üyeleri de ardı ardına makyajlandı. Countryman ve Paceman’in taze makyajları beraberinde bir de sürpriz getirdi: Paceman Adventure Concept. Gerçi MINI yetkilileri Paceman Adventure Concept aracından sadece bir tane ürettiklerini ve devamını gelmeyeceğini söylüyor ama yapılmış detay çalışmalarına ve fotoğraf çekimlerine bakılırsa pek de inandırıcı görünmüyor. Tipik BMW stratejisi. Denilen ‘genç kuşakların BMW fabrikalarındaki çalışması’ olduğu! Sonbahardaki Paris Otomobil Fuarı’nda karşılaşırsanız şaşırmayın! Makyaj öncesi Paceman üzerinde geliştirilen bu mini pikap, 1.6 litre 184 HP’lik motora sahip. Sürekli dört tekerlekten çekiş sistemi ALL4’a sahip araçta off-road lastikleri ve su geçişleri için e-motoring magazine › mayıs 2014

şnorkel de yer alıyor. Gelelim, Countryman ve Paceman’de yapılan makyaj operasyonlarına. Geçen ay New York Otomobil Fuarı’nda tanıtılan makyajlı Countryman’de premium modelin başarısını sürdürecek küçük değişiklikler gerçekleştirilmiş. Countryman’in burnunda ızgara değiştirilirken LED’li gündüz farları ve yeni jant modelleri kullanılmaya başlanıyor. Önde sis farları da LED’li olacak yeni modellerde aracın altına gövde koruyucular eklenmiş. Kokpitte de düğmelerde çok küçük değişiklikler var. 1.6 litre 184 HP’lik motorun gücü 190 HP’ye yükseltilirken 0-100 km/s hızlanma da 0.1 saniye “geliştirilerek” 7.5 saniye olmuş. Makyajlı versiyonlar yaz aylarında Almanya’da satışa çıkıyor. Paceman’de de Countryman’e paralel küçücük değişiklikler var!


s

MINI premium crossover modellerinde yaptığı küçük değişikliklerle yoluna devam ediyor. Countryman ve Paceman makyaj tazelerken peşlerine bir de pikap konsepti takıldı!


HOT NEWS HOT NEWS

Honda S660 üretimine bașlıyor Japon üretici 2013 sonbaharında Tokyo Otomobil Fuarı’nda tanıttığı S660 roadster konseptini üretmeye başlıyor. Bantlardan 2015 yılında çıkması planlanan otomobil, Yokkaichi fabrikasında üretilecek. Genel hatlarıyla konsepte uygun kalacak otomobile sadece EV-STER konseptinden bazı stil uygulamaları aktarılacak. Yeni Honda roadsterinin Daihatsu’nun aynı dönemde üreteceği yeni Copen ile rekabet etmesi öngörülüyor.

Clarkson: “Montajdır montaj”… Top Gear programını en popüler “oyuncusu” Jeremy Clarkson, yıllardır ırkçılık suçlamalarının hedefinde. BMW modellerini Nazilerin görev otolarına benzettiği için yıllar once yerden yere vurulan, grev yapan işçileri eleştirmesiyle tepki toplayan ünlü programcı yine ırkçılık suçlamasıyla karşı karşıya. Daily Mirror gazetesi tarafından Toyota GT86 ve Subaru BRZ’nin arasında seçim yaparken söylediği çocuk tekerlemesine uydurduğu sözlerde “zenci tekmelemek”ten bahseden Jeremy Clarkson tepki toplamaya devam ediyor. “Böyle bir şey söylemediğini” açıklasa da çok tepki çeken Clarkson asıl darbeyi 21 yıllık eşinin boşanma kararıyla aldı. Patronun biraz sıkıntılı günler yaşadığı kesin. Çiftin yakında boşanacağı söyleniyor. Bu arada Jeremy Clarkson’ın “söylemediği” tekerlemeyi http://www.dailymail.co.uk/news/article-2617363/Jeremy-Clarkson-deniesmaking-racist-comments.html linkinden izlemek mümkün… e-motoring magazine › mayıs 2014


DTM’nin yeni güvenlik aracı BMW, geçen hafta Almanya Pist Şampiyonası DTM’nin güvenlik otomobilini tanıttı. M4’ün yol modelinden geliştirilen M4 Coupé DTM, ön tamponun altındaki aerodinamik alt spoyler, arka spoyler, siyah ızgara, yan etekler, karbon fiber ayna kapları, titanium egzoz, alçaltılmış süspansiyon ve tavanda acil durum ışıklarına sahip. 431 HP’lik 3.0 litre hacimli motora sahip güvenlik aracı, 0-100 km/s hızlanmasını 4.1 saniyede gerçekleştirebiliyor.

Ayrton Senna’yı özlemle anıyoruz:

“İkinci olmak, kaybedenlerin birincisi olmaktır” Efsanevi Formula 1 pilotu Ayrton Senna, aramızdan ayrılalı 20 yıl oldu. 1 Mayıs 1994′te gerçekleştirilen San Marino Grand Prix’sinde yaptığı kaza Senna’nın yaşamına son vermişti. 65’i pole pozisyonda olmak üzere 161 F1 yarışında start alan, 19 en hızlı tur gerçekleştirip 41’i birincilik olmak üzere 80 kez podyum gören, üç kez F1 dünya şampiyonu olan Brezilyalı pilot, gelmiş geçmiş en iyi F1 pilotu olarak anılıyor. Autodromo Enzo é Dino Ferrari ya da yaygın kullanılan adıyla Imola Pisti’nde yaptığı trajik kaza sonrası hayatını kaybetmişti. Senna’yı ve aynı pistte bir gün önce sıralama turlarında yaptığı kazada hayata veda eden Roland Ratzenberger’i saygıyla anıyoruz. e-motoring magazine › mayıs 2014


HOT NEWS

Corolla yoluna devam ediyor Üretilmeye başlandığı 1966 yılından bu yana 40 milyon 720 bin adetlik global satış adediyle “efsane” otomobil kimliğini koruyan Corolla, 2013 yılında da en çok satan otomobil modeli olarak kayıtlara geçti. Dünyada tüm zamanların en çok satılan otomobili ünvanını elinde bulunduran Toyota Corolla, 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5’lik artışla tüm dünyada 1 milyon 220 bin adetlik satış gerçekleştirdi.

Ibiza 30 yaşında SEAT, tarihindeki en çok satan modeli olan Ibiza’nın 30. yaşını kutluyor. Bugüne kadar geliştirilen 4 nesliyle, 5 milyon adetlik bir satış rakamına ulaşan Ibiza, genç ruhu, sportifliği, dinamizmi ve verimliliği ile 30 yıldır kullanıcıları ile buluşuyor. İlk kez 1984 Paris Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkan Ibiza, o günden bu yana SEAT markasının en popüler modeli oldu. Ibiza, İspanya’nın renkli ve heyecanlı ruhunu yansıtan bir model olarak, ilk yılında büyük ilgi gördü. Akdeniz’in partileri ve dinamizmiyle ünlü adasından ismini alan Ibiza, birkaç yıl içinde Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, Portekiz ve Meksika’da beğenilen bir model olmayı başardı.

Octavia RS’ler siparişle gelecek Skoda yeni Octavia RS ailesini Türkiye’de de satacak. Fiyatları 119.900 TL’den başlayan Octavia RS ve Octavia Combi RS, sadece sipariş üzerine ithal edilecek. Dış tasarımında yeni Octavia’nın temel karakteristiğini taşıyan RS ailesi, bununla birlikte sportif ve güçlü yönlerini ortaya çıkaracak farklılıklarla dikkat çekiyor. Siyah zeminli bi-Xenon ön farlar, RS serisine özel tamamen farklı tamponlar, özel hava girişleri, RS logosunun bulunduğu radyatör ızgarası, ilk etapta aracın göze çarpan özellikleri arasında. Özel krom kaplamalı çift egzoz çıkışı, siyah difüzör, karanlıkta bile ayırt edilmesini sağlayan arka tampondaki yansıtıcı şerit, sedan versiyonda bagaj üzerinde Combi’de ise arka camın üst bölümünde yer alan spoiler de, RS serisinin ayrıcalıklı diğer dış detaylarını oluşturuyor. Kırmızı veya gri renkli dekoratif dikişlere sahip bu koltuklardaki yan desteklerse, sürücü ve yolcuları sıkıca sarıyor, güvenliği artıyor. Koltuklar istenirse deri-kumaş, istenirse tamamen deri kaplamayla alınabiliyor. RS serisinin her iki modelinde de iç mekandaki pratik “simply clever” donanımlar, geniş diz ve baş mesafesi gibi unsurlar ise Octavia’dan geliyor. e-motoring magazine › mayıs 2014



Çin Rolls Royce’u! Çinli üretici FAW Group tarafından üretilen ilk sivil Hongqi L5, ismi açıklanmayan bir alıcı tarafından 5 milyon Yuan’a (801.000 dolar) satın alındı! Otomobil ilk başladığında lüks araç kullanımızı azaltmak için sadece devlet makamları için üretiliyordu. 5555 mm boyundaki Hongqi L5, 3435 mm’lik aks mesafesiyle tam bir makam aracı. 6.0 litre hacimli 402 HP’lik V12 motora sahip otomobil, hidro pnömatik “havalı süspansiyon” ve akıllı dört tekerlekten çekiş sistemine sahip.

Asimo Obama ile tanıştı Honda’nın insansı robotu Asimo, geçen ay Amerika başkanı Barack Obama ile tanıştı. Başkan’ın Tokyo ziyareti sırasında Ulusal Bilim Müzesi Miraikan’da gerçekleşen buluşmada Asimo “Sayın Başkan, ben insansı robot Asimo. Sizinle tanıştığıma memnun oldum” dedi ve ekledi “Gelecekte insanlara evlerinde yardımcı olabilmek için her gün kendimi geliştiriyorum” diye ekledi.

Araç yıkamaya son Nissan otomobil yıkamaya son verecek bir teknolojinin peşinde. Su ve yağdan oluşan özel bir boya ile araç sahipleri çok yakında yıkama derdinden tamamen kurtulacak. Özel olarak geliştirilen süper hidrofobik ve oleofobik içerikli boya ile kaplı ilk Nissan modeli olan Note oldu. Nissan Technical Centre Europe’taki geliştirme çalışmaları tamamlanınca bu teknoloji yakın gelecekte satışa sunulacak. Üzerinde çalışılan boya teknolojisiyle otomobilin gövdesi, yağmur, çamur, günlük toz gibi kirleri tutmuyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


Happy birthday... Land Rover’dan görünmezlik teknolojisi Land Rover, aracın önünü sanal olarak görünmez kılarak öndeki zemini sürücülere dijital formda gösteren öncü bir teknoloji geliştiriyor. Aracın ön ızgarasında bulunan ve Head-Up Display için data toplayan kameralar, ‘see-through’ görüntü sağlayarak kaputu ve motor alanını sanal olarak görünmez kılıyor. Transparan Kaput ismi verilen bu teknoloji Land Rover’ın rakip tanımayan yetenek yelpazesinin, gelişmiş yeni teknolojilerle nasıl bir üst seviyeye taşındığını gözler önüne seriyor. Bu teknoloji, dik bir rampa tırmanan ya da dar bir alanda manevra yapan sürücüye hem aracın önündeki zemini hem de ön tekerleklerin pozisyonunu ve açısını sunan geniş açılı bir görüntü sağlıyor. Land Rover Araştırma ve Teknoloji Direktörü Dr Wolfgang Epple: “Önümüzdeki 25 senenin otomotiv dünyası için en dinamik ve heyecanlı seneler olacağına inanıyoruz. Çevresel inovasyonlarda, güvenlikte ve yeteneklerde çok büyük adımlar atılacak. Araçlarımız daha yetenekli hale gelip off-road’da bağımsızlaştıkça, aracın her türlü zeminde ilerlemeye devam etmesi için sürücülere gereken güveni sağladığımızdan emin olacağız. Sürücülere her türlü zorlu yol koşullarında gelişmiş bir görüntü sağlayan yeni ve ileri teknolojiler geliştirmeye devam ediyoruz.” diyor.

Geride kalan ay otomotivin efsaneleri için tam bir yaşgünü festivaliydi. Önce Ford, Mustang’in 50. doğum gününü New York Otomobil Fuarı’nda kutladı. Ford, Mustang’in 50. yıl anısına sadece 1964 adet üretilecek “50 Year Limited Edition” özel serisini fuarda tanıttı. Bu arada otomobilin en önemli rakibi Chevrolet Camaro da verdiği bir reklamla Mustang’in 50. doğum gününü centilmence kutladı. Nisan ayında otomotiv endüstrisinin ilk önden çekişli otomobili Traction Avant’ın da 80. yılı kutlandı. Citroen, tamamı çelik monokok gövde, düşük ağırlık merkezi, düşük ağırlık, aerodinamik gövde gibi birçok teknolojik yenilik getiren bu “gangster otomobili”nin doğumunu yıl boyu çeşitli etkinliklerle kutlayacak.

Bir diğer doğum günü de Rolls Royce’a ait. Bundan tam 110 yıl once Charles Rolls ve Henry Royce’un tanışıp şirketi kurmaya karar verdikleri 4 Mayıs günü, mükemmelliğin başlangıcı olarak kabul ediliyor ve her yıl kutlanıyor. Bu yılki kutlamalar Goodwood Pisti ve Manchester’da gerçekleştirildi.

e-motoring magazine › mayıs 2014


HOT NEWS

Maksimum Fiat: 500L Living Türkiye’de Fiat’ın, gelecek stratejisinde önemli yer tutan 500 Ailesi, büyümeye devam ediyor. Ailenin en büyük üyesi olan ve 3 koltuk sırasında, 7 kişiye varan oturma kapasitesi ile dikkatleri üzerine çeken Fiat 500L Living, Türkiye’de otomobilseverlerle buluşuyor. Geçtiğimiz yılın ortasında pazara sunulan ve kısa sürede kendi segmentinin satış lideri olan 500L modelinin 20 cm daha uzun versiyonu 500L Living, ülkemizde Popstar ve Lounge versiyonlarıyla sunuluyor.

e-motoring magazine › mayıs 2014

500L Living’in lansmanına özel sınırlı sayıda hazırlanan ve Lounge versiyonuna ek birçok özelliğe sahip Opening Edition versiyonunda, Bi-Color gövde rengi, navigasyon ve geri görüş kamerasını içeren Tanışma Paketi müşterilere hediye ediliyor. Fiat 500L Living, otomatik şanzımanlı 1.3 85 HP Multijet II Dualogic ile yeni 1.6 litre 120 HP Multijet II motor seçenekleri ve 70.640 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye pazarında yerini alıyor. Fiat 500L Living, 4350 mm uzunluğu, 1780 mm genişliği ve 1670 mm yüksekliğinin yanı sıra, ek üçüncü koltuk sırasıyla, kendi kategorisinde “5+2” koltuklu en kompakt MPV olduğunu da kanıtlıyor. 500L Living geniş iç kabiniyle 3 koltuk sırasında 7 yolcuyu taşıyabilirken, 3. koltuk sırasının katlanmasıyla sunduğu 493 litrelik bagajıyla da büyük ailelerin ihtiyaç duyabileceği rahat bir alan yaratıyor. İkinci sıra koltuklar katlandığında ise 1590 litreye varan malzeme taşıma alanı sağlıyor. 500L’den 20 cm daha uzun olan ve 38 litre daha fazla bagaj hacmi sunan 500L Living, kompakt ölçüleri sayesinde, şehir içi kullanımda da kolaylık ve pratikliği ile farkını ortaya koyuyor.


Fiyatı belli oldu Mercedes-Benz’in geçen yıl tanıttığı G63 AMG 6x6, 2014 modeli için yeterli talep alınca üretiminin süreceği kesinleşti. 1 Eylül’den itibaren satışa sunulacak 2015 modellerinin Almanya fiyatları 451.000 Euro’dan başlayacak. 3850 kg ağırlığındaki araçta 5.5 litrelik 544 HP gücünde V8 ikiz turbo motor yer alıyor. Gelecek yıl da bu yıl olduğu gibi 20-30 adet civarı satış öngörülüyor.

Duster’ın başarı hikayesi

Renault Group’un başarılı kompakt SUV modeli Duster, dört yılda 1 milyonluk üretim adedine ulaştı. Dünya çapında Dacia ve Renault markasıyla pazarlanan aracın 1 milyonuncusu, grubun Brezilya’daki Curitiba tesislerinde üretim bandından çıktı. Tarihi Duster, yine aynı şehirde bir alıcıya teslim edildi. Üretimi halen Pitesti (Romanya), Curitiba (Brezilya), Envigado (Kolombiya), Moskova (Rusya) ve Chennai (Hindistan) olmak üzere 5 fabrikada süren araç, dünya çapında 100′den fazla ülkede satılıyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


HOT NEWS

BMW Bosphorus Fest yapıldı Türkiye Yelken Federasyonu tarafından, Borusan Otomotiv ana sposorluğunda, 4 Mayıs Pazar günü İstanbul Boğazı’nda düzenlenen BMW Bosphorus Sailing Fest yelken yarışlarına katılım bu yıl da rekor seviyeye ulaştı. Her tip yelkenli teknenin katılımına açık olan yarışta toplam 122yelkenli kıyasıya mücadele etti. Yarışta Sinan Sümer komutasındaki Arçelik Alize IRC sınıflarında genel klasman birincisi oldu. Birinci olan ekip, 3-5 Eylül 2014 tarihlerinde Valencia İspanya’da düzenlenecek BMW Sail Racing Academy’e katılma hakkı kazandı. Amatör yelkencilerin yarıştığı Yelken Tutkunları sınıfında ise genel klasman birincisi Şükrü Sanus komutasındaki RUFFLES FARR 25 yatı oldu ve TYF trofesini kazandı.

Brezilya’da yeni yatırım Renault Başkanı Carlos Ghosn, Brezilya ile ilgili yeni yatırım planını açıkladı. 2014-2019 döneminde, 500 milyon Real’lik bir yatırım (162 milyon Euro) Curitiba fabrikasında iki yeni modelin üretimine ayrılacak. Carlos Ghosn: “Brezilya 2011’den bu yana Renault’nun Fransa’dan sonra en büyük ikinci pazarı ve uluslararası pazarlarda Grup Stratejisi açısından önceliğe sahip” şeklinde açıklamada bulundu ve ekledi “Önceki yatırım planı başarıyla tamamlandı, Renault Brezilya, artık ülkede pazar payını artırmayı hedefliyor”. Renault, Brezilya’da 15 yıldır araç üretimi yapıyor. Mart sonunda yüzde 6,7’lik pazar payı ile Renault, Brezilya’da otomobil markaları arasında beşinciliğini korudu ve 2016’ya kadar yüzde 8’lik bir pazar payı hedefliyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


Ford gitti Nissan geldi Nissan, Avrupa’nın en prestijli futbol şampiyonası olan UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Süper Kupa için dört yıl süreli global sponsorluk anlaşmasına imza attı. Japon üretici, UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Süper Kupa için imzaladığı anlaşma ile 2014-2015 sezonundan 2017-2018 sezonu sonuna kadar dört yıl boyunca dünya çapında resmi sponsor olacak. Nissan’a resmi sponsorluk anlaşması dahilinde maçlar, maç öncesi antrenmanlar, içerikler, medya, konaklama, etkinlik ve Final için kapsamlı ayrıcalıklar sunulacak. Nissan, UEFA ile olan işbirliğiyle hem futbolun hem de yenilikçi teknolojiyle üretilen modellerinin heyecanını dünyanın her yanından futbol meraklılarına yaşatacak.

Master güçlenerek geliyor Renault, geçen yıl Kangoo ailesinin, çok kısa bir süre önce de Trafic ailesinin yenilenmesini takiben Yeni Master’ı yeni motorlar, yeni teknolojiler ve yeni bir ön tasarım ile sunmaya hazırlanıyor. Araç, yeni Twin Turbo (çift turbolu) motorlar ile pazara sunuluyor olacak. Master’daki en büyük değişim, 110-165 HP gücündeki bir dizi 2.3 dCi motor. 110 ve 125 HP motor seçenekleri, fiyat ve yakıt ekonomisi arasında cazip bir uyum sunacak. 135 ve 165 HP motor versiyonları ise Twin Turbo teknolojisi ile daha performanslı olmalarının yanı sıra yakıt tüketimi açısından daha verimli.

Y kuşağı satın almıyor, kiralıyor Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’nin (OYDER), tüketici davranışlarındaki değişim konusunda KPMG ile beraber yaptığı araştırmada; 30 yaşa kadar olan kişilerin otomobil satın almak yerine dönemsel kiralama yoluna gittikleri belirlendi. OYDER araştırmasında, özellikle küresel çapta gelişmiş ülkelerdeki yeni trendlerin yakın gelecekte Türkiye pazarı için de geçerli olacağı vurgulandı. Buna göre “Y” kuşağı olarak adlandırılan genç tüketiciler, otomobil satın almak yerine artık otomobili gerektiğinde kiralama yöntemine başvuruyor. Gelişmiş ülkelerde geçerli olan bu yöntemin Türkiye için de oluşmaya başladığı gözlemleniyor” denildi. OYDER’in araştırmasında ayrıca yakın gelecekte otomobil satın alacakların ucuz finansman seçenekleri ve ücretsiz periyodik bakım seçeneklerine önem vereceği ve bu kriterlere bakarak alım kararı verecekleri belirtildi. “Y” kuşağı gençler otomobil alımında egzoz emisyon oranları düşük çevreci araçları tercih edeceklerini de belirtiyorlar. e-motoring magazine › mayıs 2014


Automobile Insider

Bir otomobilin doğușuna tanıklık etmeye devam ediyoruz, Pazarlama (marketing) bize nasıl bir araba istediğini söylemiști. Mesela, VW Jetta sınıfında bir araç istesin. Hedef müșterimiz; Erkek ve yaklașık 40 yaslarında (konforlu bir araç) muhtemelen iki çocuğu olan (rahat geniș arka koltuklar), orta gelir seviyesinde (araç fiyatı), genellikle șehir ve șehir içine araba kullanan (araziye çıkmayan), aracını görünümüyle kendini bütünleștiren (aracın görünüșü, durușu), yılda yaklașık 20.000 km yol yapan (yakıt ve bakım masrafları). Bu tarifin dıșında kalanlar bu aracı almazlar mı? Alırlar tabii ki, ama onlar hedef müșteri değillerdir, aracı beğenip alanlardır. Rakiplerimiz kim? Aracı satacağımız hedef ülkemizde (Türkiye, Rusya, Hindistan, Brezilya...) bir önceki sene satıș rakamlarına bakarak ilk beș rakibimizi seçiyoruz. Muhtemelen rakiplerimiz, Ford Focus, Renault Fluence, Opel Astra, Honda Civic, Hyundai Elantra, Toyota Corolla olacaktır. e-motoring magazine › mayıs 2014

Tabii ki bizim bir önceki modelimiz de doğal olarak listenin içinde. Rakipler ne yapmıșlar? Listeye giren rakiplerimizin, kuvvetli zayıf yönlerini ortaya çıkaracak karșılaștırmalı denemeler yaparak her bir aracın örnek alınacak konuları belirlenir. Örneğin akustik olarak Focus ilk sıradayken, konfor olarak Jetta ve Corolla, yakıt ekonomisi olarak Fluence, teknolojik yenilikler için Civic veya Astra örnek alınmak üzere listeye girebilir. Amacımız karșılaștırma yapmak, “șu ondan daha iyi”, “bu daha kötü” ile yapamayız derecelendirmeyi. Ama ölçülebilir ve ölçülemeyen değerler karsımız çıkar. Kilometrede yakılan yakıt miktarı ölçülür ve yazılabilir ama koltuk konforu ya da viraja girince ayağınızı gazdan çekince aracın arkasının kayması (Oversteer) kolayca ölçüye dökülemez. Bu sebeple bir puanlama cetveli kullanılır. Bazı firmalarda 10 tam puan, bazı firmalarda ise 5 tam puan üstünden puanlama yapılır. Sonuç olarak, bir “ișlevsel özellikler” șartnamesi (functional specifications) hazırlanır. Bu șartnamede dizayn


dıșında aracın tüm özelliklerini bulabilirsiniz ama “otomobilci lisanıyla” yazılmıștır. O da ne demek demeyin birkaç tercüme yapalım birlikte. Erzurum’da oturan bir memursunuz ve aracınızı hafta içi evinizle ișiniz arasında kullanıyorsunuz. Hafta sonu da aracınızı kullanmıyorsunuz. Bu müșterimizin beklentilerini “Otomobilci lisanına” tercümesi așağıdaki gibi:) - 1900 metre yükseklikte -20 derecede 12 saat bekledikten sonra motor çalıștırma. ◆ Akü boyutlandırılması: O soğukta hem ısıtma bujisini hem de marș motorunu çevirecek güçte olmalı. ->Elektrik sistemleri mühendisliği

basma kuvveti ne kadar olmalı, ön koltuğun yatırma ayarı nasıl olsun makaralı mı, kademeli mi? Sürücü tarafındaki güneș siperliğinin arkasındaki aynanın aydınlatması nasıl olmalı? Sürgülü mü, açılıp kapanan bir kapak mı? Kuvveti ne kadar olmalı…… Bulușlar: Marketing yeni yapılacak arabanın üstünde, o arabaya özel “bulușlar” olmasını ister. Bunlar görsel veya kullanıma yönelik olabilirler. Mesela anahtarsız araba çalıștırma sistemi, aracın kendi kendine park edebilmesi, full LED aydınlatma sistemi. Bu bulușlarla pazarda, arabanın kendine kolayca yer bulmasını sağlamaya çalıșırlar.

◆ Motor içi sürtünmeler: 12 saat beklemelerde motor yağ sıcaklığı -5 derecelere iner, ancak -20 C de 48 saatlik beklemelerde -18 derecelere kadar inen motor için öyle bir yağ sınıfını seçmeliyiz ki marș motorunun gücü o boza haline gelmiș yağın zorlamasını așabilsin. -> Motor set-up mühendisliği ◆ Isıtma bujisi: Kaç saniye devrede kalmalı. Kısa kalırsa ısıtmaz. Uzun kalırsa müșteri șikâyet eder. Kuvvetli seçsek, akü gücü yetmez pahalı olur. -> Motor setup mühendisliği + Elektrik sistemleri mühendisliği ◆ Araç içi ısıtma: Motoru çalıștırma ayarlarını (setup) yaptık aracımız çalıștı. Ama motor suyu hala çok soğuk. Dizel araçlar da kendi özellikleri gereği “soğuk” çalıșırlar. Ne yapalım da müșterimizi bir an önce ısıtalım. İki seçeneğimiz var. Ya motor suyunu rezistansla ısıtacağız ya da kalorifer grubunun içine havayı ısıtan rezistanslar koyacağız. -> Elektrik sistemleri + Motor set-up mühendisliği + Havalandırma ve ısıtma mühendisliği ◆ Araç otomatik klimalıysa önce nereyi ısıtsın? Çok üșüyen müșteriyi mi? Buz kaplanmıș olan ön camı mı? -> Havalandırma ve ısıtma mühendisliği Bu șartnamede yer alan bașka örnekler de verebiliriz, örneğin, el frenini çekme kuvveti ne kadar olmalı ve kaçıncı diște tutmalı (elektrikli olsun J), otoyolda 130 km/s giderken hava sesi ne kadar olmalı, debriyaja

Para meseleleri:) Bütün aktivitelerin sonunda aracı satıp kar etmemiz gerekir. O zaman “kar edebileceğimiz” bir araç tasarlamalıyız. Ve bu noktada paranın bekçileri olan “Finansman” devreye girer. “Çok pahalı, bu kadar kuvvetli akü koymasak” ya da “yeni koltuk tasarlamayalım, eski aracın koltuğunun kumașını değiștirip yeni arabaya takalım” derler. Orta yolu, yani, ürün mühendislerinin isteklerini, finansçıların itirazlarını, müșterilerin beklentilerine göre yöneten kiși de Proje Yöneticisi’dir. Tasarım așamasına hala gelemedik. Önümüzdeki ay: Dizayn, Satın alma e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Hyundai Elantra

Olgunluk çağı Kapsamlı bir makyaj operasyonuna alınan Elantra geçen ay satışa çıktı. Tasarımında yenilikler yapılan ve kokpiti elden geçirilen otomobil, artık yeni 1.6 litrelik dizel motor ile otomatik vites kombini de sunuluyor.

e-motoring magazine › mayıs 2014


Hyundai’nin bugüne kadar en çok satılan modellerinden birisi olan ve markanın dünya çapındaki gelişiminin en temel örneği konumundaki Elantra, benzinli motoruna ek olarak dizel ve otomatik vites seçeneğiyle üstün konfor vadediyor. Segmentine taze bir soluk getirerek hem dizel, hem de otomatik vites kombinasyonuyla ekonomik ve konforlu kullanımı beraberinde getiren Yeni Elantra, özellikle sedan otomobil sevenleri etkileyecek. Markanın karakteristik çizgileri ile sportif ve şık bir tasarıma ulaşan Elantra, 1,6 litrelik 132 HP gücündeki benzinli motor seçeneğine sahip. 2014 model yılında benzinli motoruyla birlikte artık dizel motora da yer veriliyor. 128 beygir gücündeki dizel ünite, 6 kademeli düz veya yine 6 kademeli otomatik vites seçeneğine sahip. Elantra tüketicilere Style ve Elite olmak üzere yine iki farklı donanım tercihi sunuyor. Yeni Elantra’nın fiyatları 59.990 TL ile 83.990 TL arasında değişiyor. Müşterilerine ulaşılabilir modern premium otomobiller sunmaya odaklanan Hyundai, Elantra’da yüksek malzeme kalitesi ve gelişmiş teknolojisi ile sınıfının üstünde bir otomobil sunuyor. Daha fazla sportif ve daha fazla modern bir yapıya kavuşan Elantra, aile yaşantısında konforu,

e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Hyundai Elantra

özgürlüğünü sevenler için sportif karakteri, iş hayatında da prestiji ile tüm beklentilerin karşılığı niteliğinde bir otomobil olarak öne çıkıyor. Hyundai’nin akıcı tasarım felsefesi çerçevesinde geliştirilen Elantra, sportif sürüş karakterini güçlü benzinli ve dizel motorlarıyla birleştiriyor. Hyundai’nin yeni tasarım anlayışı çerçevesinde geliştirilen keskin bakışlı bir kartalın gözlerini andıran far tasarımı Elantra’nın gücünün ve sürüş dinamiklerinin bir diğer dışa vurumu. Yeni nesil LED teknolojisi kullanılan mercekli farlar, makyajlanan Elantra’nın en ilgi çekici bölümü. e-motoring magazine › mayıs 2014

Makyajlı arka kısımda siyah renkli difüzör, spoyler görünümlü yükselen bagaj kapağı ve gövdeye doğru uzanan yeni tasarım arka stop grubu ihtişamı ve sportif karakteri bir arada sunuyor. dış tasarıma ek olarak iç mekanda da bir takım değişiklikler söz konusu. Sadece Elite donanım paketinde sunulan internet bağlantılı gelişmiş multimedya ünitesi ise Elantra’nın rakiplerine göre üstünlük kurduğu noktalardan birisi. Radyo/CD/DVD/ MP3 çalarlı unite ayrıca navigasyon/Trafik Monitör Sistemi, USB, iPod bağlantısı, 1024 x 600 çözünürlüğe sahip HD ekran, kablosuz bağlantı üzerinden internete bağlanabilme


imkanı, MirrorLink ile dokunmatik ekranda telefon kontrolü ve Bluetooth ve Türkçe ses tanıma gibi özelliklere sahip. Baştan sona akıcı çizgilerin hakim olduğu iç mekan tasarımında da sportif ve prestijli bir alan sunan Elantra’nın mavi iç mekan aydınlatmaları da Hyundai markasının bir diğer karakteristik özelliği. Kapı cepleri, ön konsol, ön kol dayama ve geniş torpidosu ile kullanışlı saklama gözleri sunan Elantra’da ayrıca önde ve arkada bardak tutucuları yer alıyor. Elantra’nın direksiyon, orta konsol ve kapılardaki kumanda kolları ile kolay bir kontrol imkanı sunuyor. Kullanışlı olduğu

kadar geniş boyutları ile aynı zamanda ferah bir yaşam alanı sunan Elantra, 4550 mm’lik uzunluğa (20 mm daha uzun), 1775 mm’lik genişliğe ve 1445 mm’lik yüksekliğe sahip. Uzun dingil mesafesi ile iç mekanında geniş bir yaşam alanı sunan Elantra, ayrıca kalabalık ailelerin işini fazlasıyla görecek 485 litrelik bir bagaj hacmi sunuyor. Sınıfında aktif ve pasif güvenlik seviyesi ile öne çıkan Elantra’da önde sürücü ve yolcu hava yastıkları ile yan ve perde hava yastıkları hem Style hem de Elite donanım seviyesinde standart olarak sunuluyor. ABS, e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Hyundai Elantra

Artık daha tok sürüş hissi veren otomobil, konfor düzeyiyle orta yaş üstü kullanıcılarını memnun edecek. Sessiz çalışan dizel motorun tüketimi düşük, otomatik vites keyfi de eklenince geriye tadını çıkarmak kalıyor. ESP, BAS (Fren destek sistemi), VSM (Araç stabilite yönetim programı) ve soğutmalı fren disklerinin tüm donanım paketlerinde standart olarak sunulduğu Elantra’da ayrıca Immobilizer ve hıza duyarlı olarak otomatik kilitlenen ve kaza anında otomatik açılan kapı kilitleri de standart. Elantra’da standart olarak sunulan VSM (Vehicle Stability Management – Araç Stabilite Yönetim Programı) ile birlikte farklı e-motoring magazine › mayıs 2014

yüzeylerde meydana gelen, ani fren ve yön değişiklikleri esnasında aracın yön kontrolü sağlanmış oluyor. VSM, dört tekerlek üzerinde oluşan, birbirine eşit olmayan çekim kuvvet dağılımını dengelerken elektrik destekli direksiyon üzerinde ters yönde kuvvet uygulayarak sürücüyü de doğru yönde direksiyon hareketine yönlendirerek yardımcı oluyor. Bu sayede aracın yoldaki ve viraj içindeki çizgisi optimum seviyede korunmuş oluyor.


Yeni Dizel Motor Seçeneği Elantra Türkiye’de artık dizel motor seçeneğiyle de satışa sunuluyor. Şimdiye kadar 1.6 litrelik benzinli motor seçeneğiyle satışa sunulan Elantra, 1,6 litre ve 4000 devirde 128 HP güç üreten motorla öne çıkıyor. Otomatik vites seçeneğiyle 280 Nm, düz vites ile 260 Nm maksimum tork değerleri sunan yeni dizel motor, düz vites seçeneği ile 100 km’de ortalama 4,9 litre, otomatik vites seçeneğinde ise ortalama 5,8 litre yakıt tüketiyor. 1.6 litrelik CRDI dizel motorun emisyon değeri ise otomatik viteste 151 gr/kg. 190 km/s maksimum hız yapabilen dizel Elantra, otomatik vites seçeneğinde 0-100 km/s hızlanmasını 11.5 saniyede tamamlıyor. 1.6 litre benzinli seçenek ise 132 HP güç ve 158 Nm Tork değerlerine

sahip. Aynı motor ile 6 ileri otomatik ve yine 6 ileri düz vites seçeneklerine sahip yeni Elantra’nın benzinli motoru; düz vites seçeneği ile 100 km’de ortalama 6,5 litre, otomatik vites seçeneğinde ise ortalama 7,1 litre yakıt tüketiyor. Düz vites seçeneğinden 149 gr/km olan karbondioksit emisyonu otomatik vites seçeneğinde ise 165 gr/kg. Style ve Elite olmak üzere 2 farklı donanım paketi satılan Elantra’da isteğe bağlı olarak 6 kademeli manuel ya da 6 kademeli otomatik şanzıman tercih edilebilirken sadece benzinli motorda Style donanım seviyesi manuel olarak sunuluyor. Donanım ve şanzıman kombinasyonları ile toplam 3 farklı alternatif sunan Elantra’nın fiyatları 59.990 TL ile 83.990 TL arasında değişiyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Opel Astra 1.6 CDTi

Süreyya İzgi / BODRUM

Güçlü ve sessiz ASTRA’NIN YENİ GÜÇ PAKETİ BEKLEDİĞİNİZE DEĞECEK. SINIFININ EN SESSİZ VE EN GÜÇLÜ DİZEL MOTORU İDDİASINI TAŞIYAN YENİ 1.6 DİZEL, DİĞER MODELLERE DE UYGULANACAK. e-motoring magazine › mayıs 2014


Opel Türkiye Genel Müdürü Özcan Keklik:

“Motor portföyümüz tamamen yenileniyor” Otomobilin basın lansmanında konușan Opel Türkiye Genel Müdürü Özcan Keklik, “Zafira Tourer ve Meriva modellerinde sunulan yeni nesil 1.6 litre dizel motorumuz, Astra ile Opel’in tüm ürün gamına yayılmaya devam ediyor. 2016 yılına kadar 4,5 milyar Euro tutarındaki yatırım ile 13 yeni motoru pazara sunarak motor portföyümüzün %80’ini yenilemiș olacağız. Yeni ürün ve yeni nesil dizel motorlarımız, Opel tarafından geliștirilmiș tümüyle yeni bir nesle atılan adımları simgeliyor. Yeni nesil motorumuzun en dikkat çeken karakteristiği Opel ürün gamımızın en sessiz ve sınıfının en güçlü motoru olması. Türkiye pazarında yeni dizel motora sahip Astra modelimiz ile bu yıl içerisindeki satıș çıtamızı yükseltmeyi amaçlıyoruz” șeklinde konuștu. “1.6 litre dizel motorumuzu önümüzdeki yıl farklı modellerimizde otomatik șanzıman seçeneğiyle sunacağız. Dizel otomatik șanzıman seçeneğini segmentinin en çok tercih edilen otomobillerinden Astra modelimiz yanında Insignia ve geçen yıl en iyi dört çeker ödülü alan Mokka modelimizde sunacağız” diyen Keklik, yeni motor seçenekleriyle Astra modelinden Türkiye pazarında yıl sonuna kadar 7 bin adetlik satıș hedeflendiğini söyledi.


LANSMAN Opel Astra 1.6 CDTi

Altı ileri vitesli otomobilde 100 km ortalama yakıt tüketimi 3.9 litreye kadar düşebiliyor.

B

u kez İzmir’den yola çıktık, Bodrum yolundayız. Opel “Sınıfının En Sessiz ve En Kuvvetli” 1.6 litre hacimli dizel motoruna sahip Astra HB, Sedan ve Sports Tourer modellerini tanıtıyor. 250 km’ye yakın bir mesafede kompakt segmentinin en çok tercih edilen otomobillerinden Astra’yı deniyoruz. GM ürünü olan bu yeni motor iki farklı beygir ve farklı birçok ihtiyaca cevap veren donanım seçeneklerine sahip. 1.6 litrelik 136 HP ve 320 Nm tork üreten 6 ileri manuel şanzımanlı motor sakin çalışma karakteri ve düşük yakıt tüketimiyle dikkat çekiyor. 100 km’de 3,9 litre yakıt tüketimine ve 104g/km emisyon değerine e-motoring magazine › mayıs 2014


Yeni motorun özellikleri Opel Astra hatchback, notchback ve Sports Tourer modelleri için sunulan dizel, 1.7 litrelik motorun yerini aldı. Değişken geometrili direkt enjeksiyonlu turbo dizelin bloğu alüminyum. Euro 6 emisyon standartlarını karşılayan motor, şaşırtıcı derecede sessiz ve titreşimsiz çalışıyor. Yeni 1.6 litrelik CDTi, 136 HP maksimum gücü ve 320 Nm’lik maksimum torkuyla 130 HP’lik 1.7 litre motordan yüzde 7 daha güçlü. Ayrıca motorun yakıt verimliliği de geliştirilmiş ve CO2 emisyonları daha az. 100 km’de 3,9 litrelik tüketim sunabilen dizel motorda kilometrede sadece 104 gramlık karbon salımı, 1.7 litrelik motordan yüzde 8 daha az emisyon sağlıyor. Aynı motorun 110 HP’lik versiyonu da 1750 TL daha düşük fiyatla satılacak. Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılan bu versiyon da 110 HP maksimum güç ve 300 Nm maksimum tork üretiyor. Opel’in, 1.6 CDTI motora yönelik Avrupa’daki üretim tesislerine yaptığı yatırım 50 milyon Euro.

sahip. 110 HP ve 300 Nm tork üreten diğer manuel şanzımanlı diğer seçeneği ise 100 km’de 3,7 litre yakıt tüketimi ve 100 gramın altında CO2 emisyon değerine sahip. 1.6 litre 136 HP’lik dizel motor, Opel Astra HB modelinde Sport ve Cosmo donanım seçenekleriyle, Sports Tourer modelinde sadece Sport donanımıyla, Sedan modelinde Edition, Business, Sport ve Cosmo donanım seçenekleriyle satışa sunuldu. Astra’da 110 HP’lik dizel motorlu versiyonun başlangıç fiyatı 66 bin TL, 136 HP’lik dizel motorun başlangıç fiyatı ise 71 bin TL. Otomatik şanzıman opsiyonuysa 2015 yılında sunulacak.

Sürüş izlenimleri Yaklaşık 250 km boyunca kullandığımız yeni 1.6 CDTi motorlu Astra’da gözlediğimiz güçlü çekiş özelliği, akıcı sürüşü de beraberinde getirdi. Sık vites değiştirmeye gerek bırakmaksızın esnek sürüş sağlayan otomobil, düşük hızlardaki sessizliğiyle öne çıktı. Hız yükselince gürültü seviyesi zaten motorun karakterinden ayrılıp kabinin yalıtımına bağlı bir unsur haline geliyor ki Opel’in bu disiplinde kayda değer bir sıkıntısı yoktu. Bu arada söz edilmesi gereken bir titreşimsizlik avantajı var. Denge milleri sayesinde dizel titreşimi adeta yok edilmiş, motor huzurla çalışıyor. İzmir-Bodrum arasındaki mesafede çok özenmediğimiz halde elde ettiğimiz 4.7 litrelik ortalama tüketim değeri beğenimizi topladı. e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Mazda3

Mazda yeni bir çıkış arıyor 1980’lerin sonundaki Japon otomobili efsanesinin baş kahramanlarından Mazda, tamamen yenilediği kompakt Mazda3 ile Türkiye’de yeni bir sıçrama arıyor.

e-motoring magazine › mayıs 2014


Mazda Türkiye, 1980’lerin sonundaki müthiş 323 ve 626 dönemini yeniden yaşamak istiyor. Tabii ki koşullar ve distribütör başta, birçok şey değişti. Ama şu an da markanın elinde o modellerin takipçisi sayılabilecek çok iyi iki ürün var. Koşullar yüksek satışlara imkan vermiyorsa da markanın müşteri ilgisini yeniden inşa etmesi için elindeki modeller yeterli olabilir. Mazda Türkiye, Hareketin Ruhu tasarım felsefesi ve Mazda’nın ultra verimli hafif SKYACTIV teknolojilerinin kullanıldığı 6. nesil araçlarından üçüncüsü olan,yeni Mazda3’ün satışına 15 Nisan’dan itibaren başladı. Sedan versiyonu 55.600, hatchback versiyonu ise 60.600 TL başlangıç fiyatlarıyla satılacak otomobil, ilk etapta sadece 1.5 litrelik benzinli motorla sunuluyor. Otomobilin dizel motorlu seçeneği ise yılbaşından sonra gelecek. Mazda3’te 5 ileri manuel ya da 6 ileri otomatik şanzıman seçeneği mevcut. 4460 mm uzunluğundaki otomobilin yüksekliği 1450, genişliğiyse 1795 mm.

e-motoring magazine › mayıs 2014


LANSMAN Mazda3 Ford Focus ile platform paylaşan Mazda3’ün aks mesafesi de 2700 mm. 365 litre bagaj hacmi sunabilen otomobilin arka koltuk sırtlıkları yatırılarak kapasitesi 1250 litreye kadar genişletilebiliyor. Yeni Mazda3’ün Türkiye’de yollara çıkması ile ilgili olarak Mazda Türkiye Genel Müdürü Nurkan Yurdakul: “Mazda’nın en çok satan modeli ünvanına sahip Mazda3, bizim için de her zaman lokomotif görevi görmektedir. Tamamıyla yenilenen modelimiz Mazda3’ü Türkiye’ye özel 120 HP’lik motor ve 5 farklı donanım seçeneği ile 55.500 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuyoruz. Türkiye’de Mazda3 ile tanışmak isteyenlerin kesinlikle beklentileri aşacağına inanıyorum” dedi. Mazda’nın yeni kabini güvenli ve ergonomik bir konfor sunuyor. Bir önceki modelinden daha geniş olan Yeni Mazda3’de otomobil ile sürücü arasındaki interaktif ilişkiyi güçlendiren özellikler arasında; sürücünün göz hizasına yerleştirilmiş olan Aktif Sürüş Ekranı, küçük bir göz hareketi ile görülebilen 7’’ dokunmatik renkli TFT ekran, bilgi-eğlence fonksiyonlarının gözle temas kurulmadan kullanılmasını sağlayan HMI kumandası bulunuyor. Tüm yenilikçi teknolojilerin yanısıra Yeni Mazda3’de Mazda’nın i-ACTIVSENSE adını verdiği zengin bir güvenlik donanımı da sunuluyor. i-ACTIVESENSE güvenlik sistemi yaklaşan tehlikeler hakkında sürücüyü uyararak güvenle yol alınmasını sağlıyor. i-ACTIVSENSE ile sunulan sensör bazlı ve radar destekli güvenlik teknolojileri arasında SCBS Akıllı şehir içi fren desteği, RVM Arka araç izleme sistemi, LDW Şerit değiştirme uyarı sistemi ve HBC Uzun far kontrol sistemi gibi sensör bazlı ve radar destekli güvenlik teknolojileri bulunuyor. e-motoring magazine › mayıs 2014

Ayrıca “MRCC + SBS” Mazda radar hız kontrol ve akıllı fren sistemi sayesinde uzun yolculuklar daha konforlu hale geliyor. Japonya’da Axela adıyla satılan Mazda3’te yer alan 1.5 litrelik direkt benzin enjeksiyonlu motor 6000 d/d’de 120 HP güç ve 4000 d/d’de 150 Nm maksimum tork üretiyor. 0-100 km/s hızlanmasını 10.8 saniyede tamamlayan otomobil, 182 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Otomobilin yakıt tüketim verileriyse şehir içinde 6.5, şehir dışında 4.3 ve karma kullanımda 5.1 litre olarak açıklanmış. İzmir-Ayvalık arasında düzenlenen basın organizasyonunda hem hatchback hem


de sedan gövde versiyonunda otomatik şanzımanlı modelini kullandığımız otomobil, tipik Japon standartlarından uzak, tok, Avrupalı bir otomobil gibi hissettirdi. Gerçi günümüzde küçük motor hacimlerinde turbo rağbette ama Mazda atmosferik besleme ile -trafik yoğunluğundan pek performanslı sürüş yapılamıyor olduğunu da destekleyip!hala yakıt tüketimine oynuyor. Sakin ama keyifli bir akıcılık sunabilen 1.5 litrelik Mazda tasarımı Skyactive G100 motor, düşük yakıt tüketimiyle ilgi görebilir. Ama otomobilin arzulanan satış performansını gelecek yıl dizel versiyon satışa sunulduğunda göreceğimiz bir gerçek. Benzinli versiyonun yılsonuna kadar ulaşması hedeflenen satış adedi 1000. e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST BMW 428i

Evcil M4! BMW’nin 2013’te yarattığı 4 Serisi’nin en ateşli versiyonlarından biri 428i. Yaklaşık 100 bin Euro ucuza M4 hisleri yaşamak için birebir!

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN

B

azı markalar vardır, mükemmel otomobiller üretir. Hatasızdır modelleri neredeyse. Özellikle Alman markalarının tartışmasız üstünlüğü vardır mükemmeliyetçi kimlik konusunda. Ama kimi markalar, malzeme ve işçilik hataları, performans eksikleri, kronik sorunları olsa da ismi hep sunduğu sürüş coşkusu ve ruhu ile anılır. Evet evet Alfa Romeo’dan söz ediyorum. Sorunlarıyla boğuştukça düşünürsünüz ki, markanın şanı sahte

e-motoring magazine › mayıs 2014

bir efsaneden ibaret. Ama bir kez kullandığınız zaman tadı hep damağınızdadır, hep Alfa Romeo’nuz olsun istersiniz. Bu “dertli” İtalyan’ın meşhur “sportif ruhunu” taşıyan Alman’a da BMW denir. Münih’in Milano’ya yakınlığından mıdır, her iki markanın da üst devirleri sevmesinden midir bilmem ama kusursuz Alfa Romeo’yu BMW’de bulursunuz! Tasarım, mühendislik, işçilik, stil ve tabii performans... Bu başlıkların her biri kusursuzdur BMW’de. Yeni 4 Serisi’nde de bu ekol


devam ediyor. 3 Serisi’ni dört kapılı sedanlarda bırakan BMW, coupélerini sportif ruha biraz daha fazla hizmet eden 4 Serisi’ne dahil etti. Birkaç sayı önce 420d kullanmış, iyi tanıdığımız dizel motorun bir coupéye ne kadar yakıştığından söz etmiştik. Ama bu kez gerçek bir performans modeliyle karşı karşıyayız. İsmine aldanmayın, eski günlerdekinden biraz farklı. Adı 428 ama kaputun altında 2.0 litrelik bir motor var. Ama çift turbo ile aşırı beslenmiş türden! Öyle böyle değil.

Fetiş bir kabin Gövdeden başlayayım. Tipik son dönem BMW çizgileri şekillendiriyor 4 Serisi’ni. Tek kapılı 3 Serisi değil, gövde daha alçak ve daha geniş. En hoşuma giden yanı da ön iz açıklığının arka akslardan az olması. Bana sanki otomobilin burnu daha sivriymiş gibi hissettiriyor! Otomobile dışardan baktığımda BMW’nin neden isim değişikliğine gerek duyduğunu anlıyorum. Sedanın iki yanda birer kapısı eksik spor versiyonu gibi değil de lüks coue-motoring magazine › mayıs 2014


TEST BMW 428i

428i’DE 3 SERİSİ’NE GÖRE DAHA ALÇAKTA OTURUYORSUNUZ. YOLA DAHA HAKİMSİNİZ VE OTOMOBİL DE ALTINIZDAN KAÇMIYOR!..

e-motoring magazine › mayıs 2014


pé olarak konumlandırmak istiyor artık. Burunda sinirli bakışlar, dev ağızlı M tipi bir tampon, üzerinde yayvan BMW böbreği, tavanda köpekbalığı yüzgeci, gergin bir siluet bu süper coupéyi yolda yıldız yapmaya yetiyor. Neredeyse ön çamurluklardaki solungaçlar bile güzel görünüyor! Ama aldanmayın, otomobilin en göz alıcı güzellikleri içeride. Kırmızı deri kaplı koltuklar, kapı içleri ve aynı tona boyalı kokpitin alt yarısı, son derece fetiş bir kabin yaratmış. BMW’lerin dış tasarımı gibi kabini de bir terzi işidir, bilirsiniz. Hatasız iç mekanda malzeme kalitesi de her zamanki gibi. Artık bütün modellerde aynı kokpit kullanılıyormuş gibiyse de üst donanım tercihleri görsel ve fonksiyonel farklılıkları yaratıyor. Büyük bilgi ekranı bunlardan biri. Hani maç seyretseniz seyredilir. Tabii bir de M logolu aksesuarlar! Üç kollu direksiyonun arkasındaki vites kolları 428i’nin sürüş zevkini manuel yaşamak isteyenler için. Ama seri üretim otomobillerdeki en gelişmiş otomatik şanzımanla kullanmanın tadı da ayrı. ZF-8HP, sadece 200 milisaniyede vites değiştirebiliyor. Bu arada 428i’de 3 Serisi versiyonlarına göre daha alçakta oturuyorsunuz. Yola daha hakimsiniz, otomobilde altınızdan kaçamıyor, hissediyorsunuz ki sizde. BMW 428i’nin kaputunun altında ikiz turbo ile beslenen 2.0 litrelik 4 silindirli bir motor yer alıyor. 245 HP güç üreten motor, otomobili olağanüstü bir

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST BMW 428i

performansla ivmelendiriyor. 1250-4800 d/d arası sürekli ürettiği 350 Nm’lik maksimum tork, otomobile pürüzsüz ve çok etkileyici bir hızlanma performansı kazandırıyor. Sakin kullanımda asaletle dönen tekerlekler, gaza basıldığında M3’e nazire yapar hale geliyor. 5.8 saniyelik 0-100 km/s hızlanma temposu, genele yayıldığında müthiş bir performans makinesiyle karşılaşıyoruz. Devir bandı öyle dolu ve otomobilin tüm silahları o kadar performans odaklı ki, yüksek hızlara ulaşmak kısacık e-motoring magazine › mayıs 2014

Terzi elinden çıkmışcasına kusursuz görünen kabinde renk seçimi kişisel tercihlere bağlı. Otomobilin turbo beslemeli 2.0 litrelik motoru harkalar yaratıyor.

anlar alıyor. Bu ben de öyle bir iştah uyandırıyor ki uzun süredir 250 km/s’ye ulaşmamıştım, o kadarını söyleyeyim! 200 km/s’ye 8. viteste 3500 d/d’de ulaşabilen otomobil, 4500 d/d’de 220 km/s’yle uçuyor. Sonrasını takip edemedim açıkçası! Motor ve şanzımanın olağanüstü uyumu, hızlanırken kickdown yaptığınızda duyulan sesler, hep geçtiğiniz kilometrelerin hakkını verdiğinizi düşündürtüyor. 225/50 R17 ebatlı lastikler üzerinde ilerleyen otomobilin sedan 3 Serisi’ne göre 10 mm daha alçak


süspansiyonu ilginç bir şekilde konfor da sunuyor. Kabin içindeki yeterli mesafelerde ağırladığı yolcularını 245 HP’lik bir coupé için fazlasıyla da rahat ettiren otomobil, Sport modu seçildiğinde biraz daha sertleşiyor ama eski 335i kadar sert olmuyor. Bu beklenmedik konfora karşın arka koltuk yolcularının görüşleri hayli sınırlı. Otomobilin yola tutunmayla ilgili olağanüstü becerileri var. 350 Nm’lik torkun sürekliliği 428i’nin arkadan kolayca kaydırılabilmesine olanak tanıyor. Direksiyonun hassasiyeti de düşünüldüğünde sürüş ziyafeti başlamış oluyor. Virajlarda yola sımsıkı tutunan otomobilin arkadan kayması için özel çaba ya da ıslak yüzey gerekiyor. Ama risk yaratabilecek durumlar için 72.000 Euro fiyatla satılan 428i’de DSC’den CBC’ye tüm elektronik destek sistemleri görev bekliyor. Ama şu kadarını söyleyebilirim, DSC’yi devreden çıkarsanız bile saçma sapan de-nemeler yapmadığınız sürece otomobil inatla tutunmaya devam ediyor. Bu otomobil, 431 HP’lik M4’ün gerekliliğini masaya yatırmanıza sebep olabilecek kadar tehditkar. Gidilebilecek yolların gün be gün azaldığı şehirde sunulan yol kadar otomobil almak, M4’e 428i’nin iki katından fazla ödemekten mantıklı olabilir!

BMW 428i + Başdöndürücü performans + Performansa göre makul tüketim + Mükemmel yol tutuş + Şanzıman özellikleri + Malzeme kalitesi ve zengin donanım - Fazla konforlu - Arka koltuk yolcularının görüşü sınırlı Yakıt tipi: Benzinli Motor hacmi (cc): 1997 Motor gücü (HP): 245@5000-6250 d/d Maksimum tork (Nm): 350@1250-4800 d/d Vites kutusu: 7-ileri DSG otomatik Maksimum hız (km/s): 250 0-100 km/s hızlanma (sn): 5.8 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 8.3/5.3/6.4 Ağırlık (kg): 1545 U/G/Y (mm): 4638/1825-2017/1377 Aks mesafesi (mm): 2810

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Hyundai i10 1.0 Otomatik

Hayatı kolaylaştırıyor Üç silindirli hırçın bir motora sahip i10, otomatik vites opsiyonuyla kadınları kalbinden vuracak. Bir gün renkler kişiselleştirilebilirse erkekleri de!

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN

e-motoring magazine › mayıs 2014


H

yundai model skalasında Atos’un yerini 2007 yılında alıp 2011’de makyajlanan Hyundai i10, ikinci neslinde çok büyümedi ama artık iyice olgunlaştı. Yeni jenerasyonda boyu 8 cm uzatılarak 3665 mm’ye ulaşan i10, 40 mm de alçaltılmış. Kesinlikle sevimli ama eskisinden daha sert görünen otomobilin kapıları sanki kağıttan yapılmışcasına hafif. Kabin kadınlar için festival alanı gibi. Kokpit ve döşeme renkleri, fonksiyonelliği unutturabilecek kadar cıvıl cıvıl. Bu renkler henüz kişiselleştirilemiyor ama Hyundai Assan’ın bunu düşünmesi gerekir, nasılsa üretim ellerinde. Ama bu renk festivalinin içinde fonksiyonelliği göz ardı etmemek gerek, her şey el altında ve kolayca kullanılıyor. Havalandırma kumandalarının altına yerleştirilmiş Aux ve USB girişleri, telefon koyulabilecek yere son derece yakın, yani ortalık e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Hyundai i10 1.0 Otomatik

gayet derli toplu. Koltukların oturma alanları ve diz mesafeleri otomobilin boyutları imkan verdiğince yeterli. Hedefin şehir içi ulaşım olduğunu akılda tutmak gerek. Otomobilin 252 litrelik bagajı, taşınacak malzemeler çoğaldığında oturma alanından vazgeçip koltukları yatırarak genişletilebiliyor.

Hırçın ama fonksiyonel Otomobilin 3 silindirli mütevazı motoru, hırçın ses eşliğinde kilometreleri yutuyor. Çapı belli, büyük mucizeler beklenecek bir durumu yok. Alçakgönüllüce görevie-motoring magazine › mayıs 2014

ni yapıyor, ulaştırıyor. Otomatik şanzımanla kombine edilince ateşli karakteri sanki biraz dizginlenmiş. Dört ileri vitesli H-Matic otomatik şanzıman, sakin, huzurlu sürüşlerde etkili bir komponent. Bununla yetinmeyip motordan haddini aşmasını bekleyecekler için otomatik şanzımanı manuel kullanım imkanı da var. Tabii bu kitlenin boyunun ölçüsünü almasından öte bir kazancı söz konusu değil, unutmamak gerek i10’un maksimum gücü sadece 65 HP!.. Ama vaat edilen yakıt ekonomisini, kıvrak kullanımı ve birincil rağbet gösterecek kesim olan kadınları ilgilendiren en önemli özelliği i10’da bulmak mümkün: yokuşlarda geri kaydırmıyor! Daracık sokak aralarından kolayca kıvrılan Hyundai i10, park ederken de tüy gibi hafif direksiyonuyla hiç zorluk çıkartmıyor. Zaten bu özellikleri onu ideal kadın otomobili yapmaya yetiyor. Otomobilin vites geçişleri sakin ve sarsıntısız, duruşları güvenli. Küçük bir şehir otomobilinde kusur aramak boşa. Ama şehirden çıktığınız zaman yanınından geçen kamyon ve otobüslerin sizi sallayacağını bilmelisiniz. Tabii hızınız arttıkça azalacak dengenizi de!


Virajlarda oyun oynamaksa bu otomobilin işi değil. Gücünüz zaten sınırlı, bir de otomatik şanzımanın getirdiği sakinliği de düşününce... Sağ şeridin huzuruna bırakın kendinizi, bu otomobille riskli sürüşlerden uzak durmakta yarar var. Öncelikli amacınız ulaşım olmalı. Üç silindirli deyince hiç tüketmeyecek diye geçirmeyin aklınızdan. Ama şehir trafiği içinde otomatik konforu yaşamanın bedeli pek de yüksek sayılmaz. Malum İstanbul trafiğinde 7.0 litrelik ortalama, beklendiği kadar düşük değil ama kabul edilebilir bir değer... Ülkemizde üretilip ve Avrupa’ya da ihraç edilen bu otomobilin önemli özelliklerinden biri de kabarık donanım listesi. Sadece Style donanım seviyesiyle satılan i10’da klima, lastik basınç sensörü, ESP, VSM, elektrikli ön ve arka camlar, USB-AUX girişleri, acil durum fren sinyali, yokuş kalkış destek sistemi, viraj içi aydınlatmalı farlar, direksiyondan kumandalı müzik sistemi, LED gündüz farları, sis farları ve 15 inç çift renkli alüminyum alaşımlı jantlar gibi bir üst segment araçlarda yer alan birçok donanımı sunuyor. Manuel versiyonu 34.700 TL olan i10’da otomatik vites istenirse 38.000 TL ödemek gerekiyor.

Hyundai i10 1.0 Otomatik + Canlı motor + Zengin donanım + Kullanışlı kabin + Pratik sürüş - Korna sesi! - Hız arttıkça azalan stabilite - Kişiselleştirilemeyen kabin renkleri Yakıt tipi: Benzin Motor hacmi (cc): 998 Motor gücü (HP): 65@5500 Maksimum tork (Nm): 94 @3500 Vites kutusu: 4 ileri otomatik Maksimum hız (km/s): 145 0-100 km/s hızlanma (sn): 16.8 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 7.5/5.0/6.0 Ağırlık (kg): 955 U/G/Y (mm): 3665/1660/1500 Aks mesafesi (mm): 2385

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Dacia Logan MCV 1.5 dCi

Şehir efsanesi 2013 yılında Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılan bu ikinci Logan MCV, Dacia’nın uygun fiyat politikasıyla yarattığı “şehir efsaneleri”nin amiral gemisi oldu.

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN e-motoring magazine › mayıs 2014


D

acia’nın Renault kanatları altına girdikten sonra izlediği yol, müşterinin nabzına ve krizlerle boğuşan ekonomilere uygun otomobil üretmek olmuştu. Bu ilke doğrultusunda Renault patronajındaki Romen üretici zamanın ruhuna uygun gerçekten çok iyi modeller geliştirdi. İlk kez 2006’da Logan’ın station wagon versiyonu olarak tanıtılan Logan MCV (Multi Convivial Vehicle-çoklu kullanışlı araç) artık daha çok maksimum kapasiteli araç olarak anılıyor. Gerçekçi bakınca, albenisi kullanıcılarda heyecan yaratacak düzeyde değil Logan MCV’nin. İddialı görünmeyen tasarım ve kullanılan malzeme kalitesiyle ikinci el otomobil almaktansa yeni bir otomobil tercih edecek parası sınırlı kesim öncelikli hedef gibi görünüyor. Ama hesabını bilen esnaf ya da küçük ticari işletmelerin daha fazla işine gelecek özellikleri var Logan MCV’nin. Çünkü iddiası fonksiyonelliğe yönelik. Geniş ve değişken iç mekan sayesinde kullanışlılık üst düzeyde. Bir de kendini ispatlamış motorun düşük tüketimini ekleyince geri kalan her şeyi detay sayabilecek ciddi bir müşteri profili var. Bu e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Dacia Logan MCV 1.5 dCi

Dacia Logan

MCV 1.5 dCi + Düşük yakıt tüketimi + Ferah ve değişken kabin + Geniş yükleme alanı - Sürüş dinamikleri - Düşük malzeme kalitesi - Zayıf yol tutuş - Hissiz frenler Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 1461 Motor gücü (HP): 75@4000 Maksimum tork (Nm): 180@1750 Vites kutusu: 5-ileri manuel Maksimum hız (km/s): 162 0-100 km/s hızlanma (sn): 14.2 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 4.3/3.5/3.8 Ağırlık (kg): 1065 U/G/Y (mm): 4490/1730/1520 Aks mesafesi (mm): 2630

e-motoring magazine › mayıs 2014

gözle bakarsanız sunduğu donanımlarla fayda ve fonksiyonelliğe odaklı alıcıların beklentilerini karşılayacak birçok özelliğe sahip bu iri station. Renault üretim disipliniyle muntazam kapı aralıkları, şık bakışlar, gövde rengi tamponlar ve tavan rayları otomobilin ilk imajını yüksek tutmayı başarıyor. Şaşırtıcı ama yollarda belli bir profil tarafından büyük ilgiyle karşılanıyor Logan MCV. Çift renkli de olsa plastik kokpitin sıkıcılığını kıran dokunmatik bilgi ekranı, kabini 1980’ lerden 2000’li yıllara kadar taşıyor. Renault’nun Symbol’de de kullandığı LCD ekranlardan. Sorun çıkartmadığı sürece de iyi görünü-yor. Ama nedense uzun ömürlü olacakmış hissi vermiyor. Havalandırma kumandaları fonksiyonel ve basit kullanımlı. Yine Clio ve Megane raflarından alınma. Tıpkı direksiyon kolonundaki radyo/CD kumandası gibi. Dert çıkartmayacağı belli. Kimi otomobillerde cam kumandaları kapı içlerinde değil de kokpitte yer alıyor. Dacia Logan MCV de bu araçlardan. Ama kumandaların pek kullanışlı olduğunu söyleyemeyeceğim. En azından camlar tek dokunuşla açılıp kapatılabilseydi daha kullanışlı olabilirdi. Otomobilin arka koltukları asimetrik katla-


nabiliyor. Böylece 575 litrelik büyük hacim, 1515 litreye kadar genişletilebiliyor. İşte Logan’ın asıl kazandığı bölüm! Alçak yükleme eşiği, koltuklar yatırıldığında elde edilen düz zemin, bu otomobilin müşteri kitlesinin en çok ilgilendiği yerler olacak. Otomobilin motoru, birçok Renault, Dacia, Lada, Mahindra ve Nissan modellerinde yıllardır kullanılıyor. Farklı güç düzeylerinde sorunsuz çalışan motor, en son Mercedes-Benz modellerinde de kendisine yer buldu. Kısaca “en üst düzey makamından” onaylı motor, güçlü çekişi ve düşük tüketimiyle puanları topluyor. 75 HP kimilerine düşük görünebilir, şöyle söyleyelim, öncelikle zaten bu gövde ve süspansiyon yapısı daha yüksek güçlere pek uygun değil. Çekiş yeterince güçlü , tüketim hayli düşük ve herhangi bir sıkıntı yok. Belki motor gürültüsünden yakınabilecekler olabilir ama hatırlatmakta fayda var, “ne ka ekmek, o ka köfte”... Aynı motorun 100 bin TL’ye satılan 109HP’lik versiyonuna sahip Mercedes-Benz A180 CDI’de o sesler duyulmuyor:) Motorun Eco Mode fonksiyonu belirli motor ve havalandırma/klima parametrelerini sürücüye ve yolcuya göre ayarlıyor. Alışılmış sürüş stili ve yol koşullarına bağlı olarak Eco Mode sayesinde hem yakıt hem de CO2 salımlarında yüzde 10’a varan tasarruf sağlanabiliyor. Yüksek yapılı otomobilin sürüş dinamikleri çok ileri seviyede değil. Hem alttan geçen hava hem de uzun gövde, keskin manevralar yapmadan bir daha düşünülmesini gerektiriyor. Direksiyon

Basit tarasımlı kokpitte orta konsolda yer alan cam kumandaları pek de kullanışlı değil.

tepkilerinin çok iyi olmadığı, fren hissinin de zayıf olduğu otomobil, sürüş performansıyla 1990’larda kalmış gibi. Yüksek hızlarda gezinmeye başlayan gövde, zorlandığında esnemeler de hissettiriyor. Ama yüklendiğinde bu esnemeler kaybolabilir, kullanım amacına uygun bilinçli toleranslar olduğu belli. Dacia Logan MCV, hitap ettiği kitle belli olan bir proje otomobili. Önemli eksikleri yok ama sanki 10 yıl öncesinin otomobili gibi. Fonksiyonelliği estetik kaygıların önünde. Gördüğü işle ilgilenmek gerek. e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Mercedes-Benz A180-B180 CDI

e-motoring magazine › mayĹs 2014


Pinti zenginler!

ALMAN ÜRETİCİ HALKLA BULUŞMANIN YOLUNU HALKIN İÇİNDEN BULDU! CİMRİ RENAULT MOTORLU PREMIUM MODELLER, HALKI ZENGİN OLMA KUYRUĞUNA SOKUYOR!

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Mercedes-Benz A180-B180 CDI

S

on on yılda zenginlere çalışan premium markaları bir meraktır aldı, biliyorsunuz. Otomotiv sektörü öyle büyüdü ki onlar da sınırlarını genişletmek, alt dilimden paylarını kapmak istedi. Bunun için amblemleri, prestijleri ve tabii yer yer teknolojileri için giriş modelleri yarattılar, halkla buluştular. Tabii ki alışık olmadıkları bu yöntemin faturasını en aza indirgeyerek. Azılı rakipler Audi ve BMW, A3 ve 1 Serisi için platform bile paylaştılar, Audi VW’nin motorlarını ödünç aldı, BMW kendi teknolojisini kullandı. Bu rekabete en son katılan Mercedes de hiç geri durmadı, bene-motoring magazine › mayıs 2014

zinlilerde en küçük motorlarını kullanması yetmedi, dizeller içinse masrafa girmedi, işin üstadı Renault’dan destek aldı. Her biri inanılmaz otomobiller yarattılar. Tabii bu halka inişi teknolojileri için de gösteri haline getirmekten de geri durmadılar. BMW’nin 135’i, Mercedes’in A45 AMG’si hep birer showcar oldu bu sahnede. Bu ay Mercedes-Benz’in bildiğim kadarıyla ilk kez yabancı bir motor kullandığı iki modeli test ettik. Benzer otomobiller oldukları ve aynı motor ve yürüyen aksamı, hatta aynı platformu kullandıkları için tek yazıda buluşturalım istedik. Her ikisine de benzinli


motor versiyonlarıyla daha önce dergimizde yer vermiştik. A Serisi, Alman üreticinin “gecikmeli keşfedebildiği” geleneksel formda bir hatchback. B Serisi ise onun kompakt van versiyonu. Çizgilerindeki tasarım ortaklığı aleni olan bu otomobillerin kabinlerinde de kokpit, klima ve müzik sistemleri dahi ortak. Koltukların formuysa modellerin kimlik ve kullanım amaçlarına göre ayrışıyor. Ne yalan söylemeli A Serisi’nin 1970’lerden kalma gibi görünen entegre kafalıkları çok güzel, çok sportif görünüyor. Ama B Serisi’nin A Serisi’ne göre bir avantajı var, tavanı daha yüksek olduğu için arka koltuk

yolcusu inip binerken kafasını çarpmıyor. Ama A Serisi’nde böyle bir risk var. Mercedes-Benz tasarımcıları bunu fark etmemiş olamaz ama dinamik hatchback gövde tasarımına bir bütün olarak baktıklarından yolcuların dikkatli olmasını istemişler. Kabine girildiğinde her iki otomobilde de vites konsolundaki boşluk dikkat çekiyor. Vites kolunun yerinde olmaması alışana dek sürüş sırasında da eksikliğini hissettiriyor. Otomatik vitesli her iki otomobilde de vitesler direksiyon kolonundaki kolla değiştiriliyor. Kokpitte geleneksel Mercedes-Benz ergonomisi hakim. Düğme sayısı fazla da olsa e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Mercedes-Benz A180-B180 CDI

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN

e-motoring magazine › mayıs 2014


Ortak platform üzerinde geliştirilen A ve B Serisi modellerinde aynı kokpiti kullanan Mercedes-Benz, koltukları ise araçların kullanım amaçlarına uygun olarak tercih etmiş.

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Mercedes-Benz A180-B180 CDI

aranılan her şey kolayca bulunuyor. Manuel radyo frekans ayarı dışında bir sıkıntı yok. Tavanın yüksekliği B180 yolcularına daha fazla ferahlık sunuyor. A180’deki basıklığı sportiflik olarak algılamak gerek. Bagaj konusunda avantaj yükseklik sayesinde tabii ki B Serisi’nde. 340/1155 litreye karşılık 485/1545 litre! Hatchback ve van arasında bırakın olsun bu fark. Yıldızın altındaki Fransız Motorlarının üzerlerinde Mercedes yıldızı taşımalarına aldanmayın, otomobillerin güç santralleri Renault depolarından alınma. Sıradaki sayfalarda göreceğiniz Dacia Logan MCV’de de yer alan 1.5 litrelik turbo dizel motorlar, bugün birçok markada farklı güç seviyelerinde sorunsuz olarak kullanılıyor. Maksimum gücü yazılım ve turbo basınç değişiklikleriyle 75 HP’den 90 ve 110 HP’ye ayarlanabilen motor, Mercedes-Benz modellerinde en güçlü haliyle görev yapıyor. Premium bir modelin artık bu saaten sonra e-motoring magazine › mayıs 2014

100 HP’nin altına inmesi de gerçekten tuhaf olur! Net ifademizle “o kadar da değil!”... Otomobile sağladığı son derece düşük yakıt tüketimiyle dikkat çeken motor, yüksek tork çıkışıyla kullanıldığı otomobilleri de sürükleyip götürüyor. 1750-2500 d/d arasında 260 Nm’lik maksimum tork değeri, hem A Serisi hem de B Serisi modellerine canlı sürüş karakteri getirmiş. Dinamik görünümlere rağmen sportif performans beklemeyin ama “keşke biraz daha...” ile başlayan cümleler sarf ettirmeyeceğine eminiz. Her iki otomobilde de 7 ileri vitesli çift kavramalı otomatik şanzıman yer alıyor. Vites değişimlerini hissettirmeyen sitem, pürüzsüz sürüşler sağlıyor. Start/Stop sistemli motorların yakıt tüketimi, hiçbir koşulda 100 km’de 5 litreyi aşmıyor. Otomobillerin süspansiyon sistemleri kaymak asfaltta sessiz ama bozuk yollarda sanki ralli otomobili kullanırmışcasına biraz gürültülü çalışıyor. O yüzden yolculuk güzergahlarını seçerken titiz davranmalı!


Mercedes-Benz

A180-B180 CDI + Çok düşük yakıt tüketimi + Akıcı sürüş karakteri + Kabin ferahlığı (B180 CDI) + Malzeme kalitesi ve zengin donanım + Kusursuz görüş açıları (B180 CDI) + Arka kısma iniş binişte kafa çarpma riski (A180 CDI) - Kısıtlı geri görüş (A180 CDI) - Bozuk yüzeylerde gürültülü süspansiyon

Sürüş dinamiklerini büyüteç altına aldığımızda tipik Mercedes dokunuşları öne çıkıyor. Olgu, darbeleri iyi absorbe eden süspansiyon sistemleri, hassas çalışan keskin ve net tepkili direksiyon, dozlaması güçlü frenler, premium otomobillerde olduğumuzu hissettiriyor. A180’de basık tavan ve küçük arka cam nedeniyle geri dönüş kısıtlı ama B180’de böyle bir sorun yok. Buna karşılık A Serisi ile virajlarda limitler B Serisi’ne göre daha yüksek. Gövdenin yüksekliği, virajlara A180 ile olduğu kadar gözü kara girilemeyeceğini düşündürüyor. Mercedes-Benz Türk, test ettiğimiz A180 CDI’yi 96.300 TL fiyatla satıyor. Otomobilde çarpışma önleme yardımcısından ön, yan, perde ve diz havayastıklarına, yarı otomatik klimadan geri görüş kamerasına kadar hayli zengin bir donanım premium otomobil ağırlığıyla sunulmuş. Çoğu donanımlar 115.000 TL etiketli B180 CDI’de de aynı. Ama ek olarak aktif park yardımcısı, deri kaplı direksiyon simidi, bi-xenon farlar, otomatik kararan ve elektrikli katlanan dış aynalar gibi ekstralar mevcuttu. Bu ekstra donanımlar A180 CDI’a da eklemek mümkün.

- A180’de arkaya iniş/biniş Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 1461 Motor gücü (HP): 109@4000 Maksimum tork (Nm): 260@1750-2500 Vites kutusu: 7-ileri otomatik Maksimum hız (km/s): 190 0-100 km/s hızlanma (sn): 11.6 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/ karma) (lt/100 km): 4.6/3.6/4.0 B180: 4.9/3.7/4.1

U/G/Y (mm): 4290/1780/1435 B180: 4360/1785/1555

Aks mesafesi (mm): 2700 Ağırlık (kg): 1350 / B180: 1360

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Nissan Qashqai 1.2 DIG-T Tekna

Trendsette

Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN

e-motoring magazine › mayıs 2014


* er Crossover kavramının elebaşı, yaratıcısı, bestsellerı Qashqai, sadece resmini değiştirmedi. Önemli yeniliklerle geri dönen Qashqai, yine standartları belirliyor. * moda akımları belirleyen

e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Nissan Qashqai 1.2 DIG-T Tekna

Önden çekişli aracın toprak yollar dışında bozuk zeminlerle pek alakası yok. Zaten crossover milletinin 4x4 olanları da ıslak yüzeyde stabiliteyi artırmaktan fazlasını sunamıyor. Koşullar biraz diş gösterdiğinde off-road macerası son buluyor, traktör arıyorsunuz!..

e-motoring magazine › mayıs 2014


N

issan’ın Qashqai ile ülkemizde kazandığı başarı, kuvvetle muhtemel ki adını Güney İran’da yaşayan bir Türk boyundan alıyor olmasından değil. Muhafazakarlık bir yere kadar!.. Geride kalan 7 yılda crossover segmentinin en çok tutulan modeli haline gelen araç, sanıyorum Renault ile yapılan işbirliğinin de en başarılı modeli oldu. Markanın verdiği güven, beklentileri fazlasıyla karşılaması, ilk jenerasyonda 2 milyon adetten fazla üretilen Qashqai’yi en çok satılan crossover modeli yaptı. İlk kez 2007 yılında tanıtılan Qashqai, ülkemizin de içinde bulunduğu Avrupa pazarı için Nissan’ın İngiltere’deki Sunderland tesislerinde üretiliyor. Otomobil şimdilik sadece 6 ileri vitesli manuel şanzımanla sunuluyor. Agresif görünmeyen yumuşak hatları ve kullanım rahatlığıyla kolay sevilen yüzü ikinci nesilde de korunmuş. Tüm Nissan modellerinde hakim olmaya başlayan yeni yüz, aracın yine kolay kabul görmesini sağladı. Diyebilirim ki, son dönemde hakkında bu kadar konuşturan, merakla beklenen bir model olmamıştı. İkinci nesil Qashqai, ilkine göre 60 mm daha

uzun, 15 mm daha alçak. İlki gibi Nissan’ın C platformu üzerinde yapılandırılan gövdenin aks mesafesi ise 15 mm daha uzatılmış. Otomobilin kabini belirgin olarak sınıf atlamış. Ya da şöyle söylemeli, standartları yeniden belirlemiş. Kullanılan plastik kalitesinden göstergelere, LCD ekranlara, hatta halılara kadar kalite hissi yüksek. Geniş ve özellikle cam tavan sayesinde son derece ferah olan kabinde en beğendiğim aksamı yazmak isterim: elektronik park freni kumandasının yeri! Hemen her markada -sanki geleneksel el freni koluyla aynı yerde olması gerekiyormuş gibi!- vites kolunun gerisinde hiç de ergonomik olmayan bir noktada yer alan bu düğme, en kullanışlı yerini Qashqai’da bulmuş. Olduğundan büyükmüş gibi hissettiren kabin ölçüleri, önde ve arkada yolcularını rahat ettiriyor. Koltuk ayar kolları ve koltuk katlama mekanizması gayet pratik. Qashqai’in bagaj hacmi 410/1515 litreden 430/1585 litreye büyümüş. İki katlı zeminin yanısıra Tekna donanımda standart sunulan Karakuri isimli bölmelere sahip flexiboard, bagajda fonksiyonelliği artırıyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Nissan Qashqai 1.2 DIG-T Tekna

Nissan Qashqai 1.2 DIG-T Tekna + Yeterli performans + Ferah ve kullanışlı iç mekan + Konforlu sürüş + Makul yakıt tüketimi + Zengin donanım + Yüksek kalite - Rüzgar ve yol sesi Yakıt tipi: Benzin Motor hacmi (cc): 1197 Motor gücü (HP): 116@4500 Maksimum tork (Nm): 190@2000 d/d Vites kutusu: 6-ileri manuel Maksimum hız (km/s): 185 0-100 km/s hızlanma (sn): 10.9 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 6.9/4.9/5.6 Ağırlık (kg): 1245 U/G/Y (mm): 4375/1805/1590 Aks mesafesi (mm): 2645

e-motoring magazine › mayıs 2014


Çeker mi çekmez mi? Qashqai hareket gücünü Renault ile birlikte geliştirilen 1.2 litrelik benzinli motordan alıyor. Çoğu markanın benimsediği downsizing’in en iyi örneklerinden olan motor, turbo ile aşırı beslenerek boyundan büyük işler yapıyor. Renault’nun Clio’da TCe koduyla 120 HP güç çıkışı elde ettiği dört silindirli motor Nissan Qashqai’de 116 HP’lik maksimum çıkış sağlıyor. 4500 d/d’de elde edilen bu gücün ötesinde 190 Nm’lik maksimum torkun 2000 d/d’den itibaren alınabilmesi Qashqai cüssesinin kolay hareketlenmesini sağlıyor. Turbo desteği şüphesiz esnek kullanım avantajı sağlıyor ve sık vites değiştirmeye gerek olmadan ilerlenebiliyor. Ama yine de gövdenin ağırlığı kıvrak bir araç olmasını engelliyor. Hep iddia edilen manuel vitesli -hatta CVT şanzımanlı da benden olsun!- eski 1.6 litrelik motora göre daha canlı olduğu kesin ama çok da atak olduğunu hissettirmiyor, istikrarla hızlanıyor. Zaten 10.9 saniyelik 0-100 km/s hızlanma derecesi durumu netleştiriyor.

Genel kalitesi artırılmış kabinde sunulan mesafeler geniş. Aracın SKY PACK dahilindeki cam tavanı kabine ferahlık katıyor. Qashqai’in 430 litrelik bagajı, selefine göre 20 litre fazla kullanım alanı sunuyor.

Sonuç: akıcı kullanım için yeterli performans. Ama doğrusu aracın o kadar dinamik bir görüntüsü var ki daha çevik olmasını bekliyor insan. Maksimum hız da 185 km/s verilmişken... Bu yüzden hacme değil de turboya güvenip 2000-4000 d/d arasında maksimum torktan yararlamak daha çok sürüş keyfi veriyor. Zaten düşük yakıt tüketiminin anahtarı da burada saklı. Yoksa ayağınızın ayarını kaçırdığınızda turbo, 1.2 motorla da sizi kolayca 10 litrenin üzerine taşıyabilir! Gaz pedalının altındaki yumurta prensibi her otomobilde geçerli. 1.6 litre motorlu eski Qashqai, şehir içinde 10 litrelik 100 km tüketim ortalamasının altına inemezken bu minik hacimli motorla 8 litrenin altında kalabiliyor. Önemli gelişme. Evet çok sıkıcı ama sabit hızda yapılacak kontrollü uzun yol sürüşlerinde 6 litre’nin altını zorlamak bile e-motoring magazine › mayıs 2014


TEST Nissan Qashqai 1.2 DIG-T Tekna

mümkün olabilir. Ama biraz da otomobilin tadını çıkarmak gerek, pintilik yapmayalım... Performansa dair duymak istediğinizi en sona sakladım. 1992 yılında Toyota Corolla 1.3 çıktığında 1.6 litrelik motorundan çok memnun olan herkes merak, yeni müşteri adayları da tereddüt içindeydi. Auto Show dergisi Kasım 1992’de çıkan 1. sayısında kapaktan direkt vermişti mesajı: “Bu motor bu kasayı çeker!”... Başka sorusu olan? Yüksekte kendinden emin Crossoverlarla trafikten biraz yüksekte, yola hakim, keyifli sürüşler dışında riskli sürüşler çok e-motoring magazine › mayıs 2014

daha iyi sonuçlar vermeyebilir. Gövde ağırlığını, yüksek yapı ve alttan geçen hava gibi SUV dezavantajlarını da hesaba katmak gerek. Gerçi Qashqai orta sertlikteki süspansiyonlarıyla bu güveni veriyor ama otomobillerdeki kadar risk almamak fizik kuralları gereği şart. Sadece Qashqai için değil, bu tip her modelde zorlanacak limitler -tüm elektronik destek unsurlarına karşın- taklayla sonuçlanabiliyor. Otomobilin deri kaplı direksiyonu, kontrolü normal koşullarda verdiği yol hisleriyle kusursuz sağlıyor. Zaten Pure Drive ile kastedilen de bu ipeksi sürüş hissi. Eğer isterseniz, direksiyon


modunu Sport’a alarak tepkileri biraz daha keskinleştirmek de mümkün. Gerçi 120 km/ s’den itibaren rüzgar sesi duyulabiliyor ama bunda rüzgarın şiddeti ve geldiği yön de önemli. Yüzeye bağlı olarak zaman zaman yol sesi de duyulabiliyor. Önden çekişli otomobilin toprak yollar dışında bozuk zeminlerle pek alakası yok. Zaten crossover milletinin 4x4 olanları da ıslak yüzeyde stabiliteyi artırmaktan fazlasını sunamıyor. Koşullar biraz diş gösterdiğinde off-road macerası son buluyor, traktör arıyorsunuz!.. Nissan amblemiyle gerçek anlamda off-road yaşamak isteyenler için Patrol’den

X-Trail’e seçenek çok. Qashqai’ın frenleri hayli hassas, dozlama hissi de yüksek. Süspansiyon sistemiyse oldukça sessiz çalışıyor. Otomobilde hayli zengin özellikler göze çarpıyor. Aktif yol ve sürüş kontrolüyle riske girmek için o kadar da özgür olmadığınızı, otomobilin “güvenlik ruhunun” sizi her an gözlemlediğini anlıyorsunuz. Fiyatları 68 bin TL ile 115 bin TL arasında değişen Qashqai’ler arasında 1.2 DIG-T’nin fiyanı 75 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Tabii bu fiyata cam tavanı da kapsayan SKY PACK dahil değil. e-motoring magazine › mayıs 2014


KÜLTÜREL italyan polisiye filmleri

İTALYAN İŞİ ›

Bu ay orta yaş seviyesine ulaşmış otomobil meraklılarının hafızalarında hemen canlanacak inanılmaz kovalamaca sahnelerin bulunduğu İtalyan macera filmlerine göz atıyoruz.

1980’li yılların ilk yarısında hepimizin hatırlayabileceği video furyası ile evlerimize uzanan acımasız İtalyan polisiyeleri bir kuşağın gençliğinin rengiydi. Bu filmlerin diğerlerinden farkı, gerek araçlara, gerekse sokaklardaki masum vatandaşlara yönelik vicdansız saldırı ve şiddetin beylik sansür kurumlarınca pek de dikkate alınmaması diye düşünmüşümdür. “Milano Trema, La Polizia è Sconfitta”, “Con la Rabbia Agli Occhi”, “Italia a Mano Armata”, “Milano Violenta”, “La Polizia Incrimina La Legge Assolve”, “Napoli Spara”, “Milano Si Ribella”, “Genova a Mano Armata” ve “Milano Odia: La Polizia Non Può Sparare” gibi ve birkaç benzer örneği olan, aynı tornadan çıkmış bu filmlerin hepsinin ortak özelliği, benzer oyuncu kadroları ile çekilmiş senaryoda düşük, ortalığı yakıp yıkmada yüksek bütçelere sahip olmasıdır. Aralarından birçoğu Cüneyt Arkın e-motoring magazine › mayıs 2014


tarafından Yeşilçam Dünyası’na kazandırılmış adaptasyonlardır. Üstelik ünlü İtalyan besteciler tarafından hazırlanmış tema müziklerine varıncaya kadar bizimkiler adapte (!) etmişlerdir. Nasılsa o dönemler yayın hakkı gibi gereksiz yükümlülükler yoktu!..

Anlaşıldığı üzere terör ve soygun yuvasına dönüşmüş İtalyan şehirlerinde, birbirinden azılı katil ve haydutların masum vatandaşı gözünü kırpmadan katlettiği 70’li yıllar ortamında, kahraman polis şeflerinin ustalığı sayesinde tüm kötülerin canlı veya ölü olarak ele geçirilmesini anlatan filmlerdi bunlar… İşin ilginci, dönem olarak İstanbul’da aynı paralellikte ve görsellikte olduğundan ötürü, Yeşilçam’ın bu filmleri birebir kaynak olarak kullanması kaçınılmazdı. O dönemin İstanbul şehri, İtalya’nın tarihi şehirlerine gönderme yapabilecek kadar eşdeğer, sokaklarındaki araçlar (Amerikan arabalarını göz ardı edersek) İtalyan menşei troleybüsler, Murat’lar ve güncel Avrupa araçlarıyla doluydu. Taş binalar, parke kaldırım taşlı caddeler ve meydanlar da bu ilginç benzerliğe eşlik ediyordu. Eh malum, dönem anarşi devriydi ve birbirini gözünü kırpmadan katleden iç ve dış mihraklar sokaklarda cirit atıyordu. Bizim polisimiz o dönem Renault 12 veya devasa Amerikan araçları kullanırlardı. Ancak esin kaynağı İtalyan filmlerinde Alfa Romeo olmazsa olmaz bir film kahramanıydı.

Bu filmlerde kaç Alfa Romeo 1750 veya Giulia 1300 parçaladılar bilemiyorum, ancak her filmde kahraman bir “Carabinieri” ekibi bulunuyor ve bunlar sadece kalabalık şehir trafiğinde dakikalarca süren kovalamaca sahnelerinde kullanılmış. Milano’da haki renkli, Roma’da lacivert, Napoli ise Kahverengi veya beyaz; onlarca “Alfa Romeo Polizia” spinler ve taklalar atarak filmleri şenlendiriyor. İşin bir diğer ilginç tarafı; kötü adamların (!) asla ve de asla İtalyan üretimi bir marka kullanmıyor olmaları. Bu yazıyı hazırlarken sözü geçen filmlerin hepsini teker teker yeniden izledim ve bu ayrıntı çok tuhafıma gitti… Paralı ve mafyatik haydutlar mutlaka BMW, Opel, Ford Köln ve Mercedes, sıradan soyguncular Citroen DS; halk adamları ve kötülerin düşmanları ise Fiat Grubu tüm modelleri… Burada biraz milliyetçi davranmış İtalyan Yeşilçamı (!)...

e-motoring magazine › mayıs 2014


KÜLTÜREL italyan polisiye filmleri

Filmlerde masum halktan insanların hunharca öldürülmelerinin sansürsüzce gösterilmesinden bahsetmiştim; 1977 yapımı Napoli Spara’da Fiat TIR tarafından uçuruma itilen zavallı Fiat 600D’nin içindekilerle parçalanıp infilak etme sahnesi eminim hafızalarınızdan silinmemiştir.

İşin ilginç olan bir başka şekli de bir kovalamaca seansında arkadaki polis aracında hep 4 polis var. Herhangi bir kaza olduğunda veya haydutlar kovalamaca sırasında geriye ateş ettiklerinde hepsi hayatını kaybediyor. Lastik cıyaklamaları, motor homurdanmaları ve silah sesleri… arada çığlık atan kadın efektleri de cabası… Eski zamanlarda gangsterler hep siyah Citroen kullanırdı. İtalya’da bile… …ve bu sahnenin sonunda, DS’nin taklalar atarak parçalanması ve içindekilerin çığlıkları eşliğinde koca bir ağaç gövdesine tavanından

Polis arabaları demişken, Alfa Romeo’nun teneke kutusu gibi estetikten nasibini almamış ve birbirinin benzeri modellerle genellikle üst sınıf otomobillerle kapışması ve çoğunlukla alt etmesi herhalde İtalyan polislerinin başarısını ve kabiliyetini betimlemek üzerine kurgulanmış olmalı. Alfa Romeo GT Junior, 1300 motorluk cüssesine bakmadan Ford 25M modelini yoldan çıkartıp devirebiliyor sahnenin sonunda… Filmlerin tarihi geri gittikçe, polis teşkilatının 60’lı yıllardan kalma Alfa Romeo’nun tüm varyasyonlarını kullandığına da şahit oluyoruz. e-motoring magazine › mayıs 2014


Bunun dışında tabi ki ülkemizde birebir aynısı olan triportör, kamyonet ve minibüsler de bu kan gövdeyi götüren filmlerde oldukça fazla göze çarpıyor. Yabancılık çekmek yok...

bodoslama dalışı ayrı bir fenomendir herhalde… ve inanın iki ayrı tarihli, birbirinin devamı olan filmde aynı kovalamaca sahnesi kullanılmış. Buna bizzat izleyerek şahit oldum. 1970’lerin Avrupa’sında büyük ve eski şehirlerdeki envai çeşit Avrupa otomobilinin görüntüleri tabii ki bu ucuz avantür filmlerine bolca serpiştirilmişti. Özellikle bizim Hacı Murat dediğimiz Fiat 124’ler ve devamındaki 131’in orijinal örneklerinden bu filmlerde çok sık görebiliyordunuz. “Bu modellerin ülkemizdeki başarısının alt yapısını bu filmler hazırlamış desek” abartı sayılır mı? Şaka tabii...

İtalyan Polis teşkilatında kullanılan yüzlerce Alfa Romeo’nun patlatıldığı, takla attırıldığını görünce insanın aklına gelmemesi imkansız: “Acaba İtalyanlar haddinden fazla mı düşük maliyetli otomobil üretiyor?” Oyuncak araba gibi bunları parçalamak için ya çok güçlü bir film bütçesi mevcut ki filmleri kovalamaca sahneleri dışında izleyip keyif alabilmeniz mümkün değil; ya da cidden otomobillerin maliyetleri o kadar düşük ki paldır küldür araçları pert edebiliyorlar… kaldı ki günümüzde artık bu tip filmler çekilmiyor. Günümüzde üzerinde “Carabinieri” veya “Polizia” yazan araçlar Alfa 159, Ferrari, Lamborghini, Renault Zoe gibi sofistike ve yüksek maliyetli araçlar. Küçük kasabalarda Fiat Brava’ya kadar inen bir yelpaze de mevcut. İtalyanlar ve onlara en yakın tarzda duran Fransızlar artık şiddet unsuru içeren, kovalamaca sahneleri bezeli, araçların paramparça olduğu ve insanların şiddetli biçimde hayatını kaybettiği filmleri mümkün olduğu kadar çekmemeye çalışıyorlar. Hem bu tip filmlerin devamında oynayacak bir Alain Delon, bir Franco Nero veya bir Cüneyt Arkın ne yazık ki yok… e-motoring magazine › mayıs 2014


sade’ce M. Ali Sade

Çekme halatı İbrahim garajda şoför odasında radyo dinliyordu. Haberlerden sonra hava ve yol durumunu da sunan spiker en son olarak “ Buzlu kesimlerde yavaş gidilmesi, trafik işaret ve işaretçilerine uyulması, araçlarda zincir, takoz ve çekme halatı bulundurulması önemle rica olunur” diyerek sözlerini bitirdi. Bu sırada bir arkadaşı gelerek “İbo, müdür bey seni çağırıyor” dedi. Müdürü şoför İbrahim’i asık bir suratla karşılayarak : “İbrahim, garajdaki damperli koyu yeşil BMC kamyonu Muş’a tertip ettiler. Şimdi hemen kamyonun bakımlarını yapmaya başla. Çalışmayan bir tarafı kalmasın. Yanına takım ve avadanlık al. On beş gün sonra yola çıkacaksın, bu da görevlendirme yazın.” dedi.“140 BMC’yi mi müdür bey?”diye sordu İbrahim. “Evet, evet. Plakası 685 olan.” dedi müdür. İbrahim müdürünü hiç sevmezdi, bu işin de ona eziyet olması için üzerine yıkıldığını çok iyi biliyordu. Ankara’dan tam bin kilometre çeken bu yolu dairenin pek çok arabasıyla nice zorluklarla defalarca gidip gelmişti. Hele ki her şeyi ile orijinal olmasına rağmen kütük gibi ağır direksiyonu sebebiyle dış görevlere pek gitmeyen 1976 model bu BMC ile o yol kış günü nasıl çekilirdi Allah bilirdi. Ama yine de müdürüne

bir şey diyemedi. Çünkü zaten müdürün tayini de Muş’a çıkmıştı. Belki de müdür temiz görünümünden dolayı BMC’yi kendisi tertip ettirmiş bile olabilirdi. Bu düşünceler eşliğinde odadan çıkınca “Allah senin belânı versin, pis herif” diye söylendi. Zafer Müdür de İbrahim’i hiç sevmezdi. Aynı bedduayı seslice o da İbrahim’e yaptı. Hatta koridordaki odacı sesini duyunca kapıyı çalıp ; “Bir şey mi istediniz müdür bey?” diye sordu. Zafer Ankara’daki bu müdürlüğü bırakıp da Muş’ta başka bir işletmede müdürlük yapacağı için aslında üzgündü. Ama devlet işlerinde itiraz olmazdı. Kaldı ki yeni görevi şimdikine göre daha üst kademe bir yöneticilikti. Hafta içerisinde ev eşyalarını bir kamyona yükleyip Muş’a yollayacak, kendisi de çocuklarını alıp Muş’ta kendisine tahsis edilen lojmana götürecek ama daha sonra dönerek Ankara’daki bir kursa katılacaktı. Yeni bir Renault Toros otomobil almıştı. Bu gidiş gelişleri de Toros’uyla yapmak istiyordu. Hafta sonunu ev eşyalarını toplamak ve Toros’una bakım yapmakla geçirdi. İlk otomobili de bir Renault 12 TS olduğu için Zafer yeni otomobil alırken de yine Renault’u tercih etmişti. Bu otomobil için önce peşinat yatırıp sıraya girmiş ve yaklaşık altı ay kadar bekledikten sonra alabilmişti. Hatta


rengini kırmızı tercih etmesine rağmen beyaz renkli bir otomobili kabullenmek durumunda kalmıştı. Toros modeli eski otomobiline göre gelişmiş bir modeldi. Hem motoru güçlenmiş ve hem de şanzımanı beş vitesli olmuştu. Dış görünümünde de ufak tefek değişiklikler vardı. Bir de direksiyon simidi, döşemeleri ve vites topuzu yeni modeldi. Evinin yanındaki çeşmede güzelce yıkayıp kuruladıktan sonra bembeyaz bir kuğu gibi pırıl pırıl duran Toros’una şöyle bir baktı: “Bu beni Muş’a rahatça götürür” diye aklından geçirdi. Eşyalarını pazartesi günü bir kamyona yükleyip gönderdi. Kendisi de ertesi gün sabah erkenden eşi ve kızıyla Muş’a doğru yola çıktı. Şansına çok güzel, güneşli bir kış günüydü ve Toros keyifle yol alıyordu. Mucur’a kadar hiç durmadan geldiler. Burada otobüslerin de mola verdiği bir yerde durdular, dinlendiler. Hatta biraz da ısındılar. Çünkü hava güneşli olmasına rağmen sıcaklık sıfır derece civarındaydı ve Toros’un içi pek de ısınmıyordu. Hâlbuki eski Renault TS otomobilinde ilave Çorum kaloriferi vardı ve buna göre daha iyi ısınıyordu. Zafer bu otomobile de ilave kalorifer düşünmüş ama yepyeni otomobilin orijinalliğini de bozmak istemediğinden vazgeçmişti. Tekrardan otomobile binip yola çıktılar. Kayseri’yi ve Pınarbaşı’nı geçip Uzunyayla bölgesine geldiklerinde hava iyice serinledi. Yer yer küçük buzlanmalar ve hata sisli

bölgeler de olmasına rağmen Toros hiç zorlanmadan yokuşları tırmandı, Ziyaret Geçidi’ni geçti. Mazıkıran Geçidi’ne geldiklerinde Zafer biraz da uykusunu dağıtmak için radyonun düğmesini çevirdi. “Burası yüksek bir mevki olduğu için belki radyo yayınını yakalayabilirim” diye düşündü. Gerçekten de orta dalgada hafiften cızırtılı da olsa bir TRT yayını yakaladı. Spiker “araçlarda zincir, takoz ve çekme halatı bulundurulması” derken yayın gitti, tamamen parazite döndü. Gürün’ü geçtikten sonra yeniden uzun rampalara geldiler. Toros bu rampalarda azıcık hararetini yükseltse de nazlanmadan gitti, Darende’yi geçip Malatya’ya vardıklarında hava kararmak üzereydi. Zafer buradaki misafirhaneden önceden yer ayırtmıştı. O geceyi Malatya’da geçirip ertesi sabah Muş’a devam edeceklerdi. İbrahim BMC’nin bütün bakımlarını bitirmişti. Yakıt sistemini elden geçirtmiş, filtreleri yenilemiş, motor yağını ve yağ filtresini henüz kilometreyi doldurmamasına rağmen değiştirmiş, hava filtresinin yağını bile temiz yağdan koydurtmuştu. Kademedeki ustalar bilyelere ve fren balatalarına varıncaya kadar kamyonu iyice kontrol etmişlerdi. İbrahim de yanında götüreceği bir takım sandığı ile beraber bir teneke antifriz, filtre, kayış gibi yedek parçaları hazırlayarak garaja bırakmış, hatta birkaç eski battaniye, patinaj zincirleri ve kendi yaptığı 20-25 metre uzunluğundaki çelik halattan bir çekme halatını dahi bu malzemelere dâhil etmişti.


sade’ce M. Ali Sade Ve beklenen gün gelmişti. İbrahim o gün erkenden yola çıkabilmek için BMC’yi akşamdan evinin yanındaki caddeye park etmişti. Sabah ezanından sonra da evdekilerle vedalaşıp kamyonun yanına geldi. Evden de üzerinde küçük bir katalitik ısıtıcısı olan piknik tüpünü yanına aldı. Yol halinde ne olacağı belli olmazdı. Hava oldukça soğuktu, ama BMC her zaman olduğu gibi yine nazlanmadan çalıştı. İbrahim azıcık rölantiyi yüksek tutarak havanın dolmasını bekledi. Hava tüpünden “dızzzt” sesini duyunca hareket etti. Bu sesi çok severdi. Hava aydınlanıncaya kadar da Ankara’nın dışına çıkmıştı. BMC boş olduğu için çok rahat gidiyor ama yine boş olduğu için çok da zıplıyordu. İbrahim de aynen müdürü Zafer gibi Mucur’a kadar hiç durmadan geldi. Kayseri’yi geçip Uzunyayla’ya ulaştığında BMC’nin kaloriferi camdaki buğuyu bile çözmeye yetmez olmuş, içerisi de iyice soğumuştu. Hatta camların köşelerinden başlayan incecik buzlanmalar camın tamamına yayılmaya başlamıştı. İbrahim evden aldığı piknik tüpünü de yaktı ve kendisine doğru yaklaştırdı. Yanına aldığı antifrizden bir beze dökerek camları bu bezle sildi. Biraz daha iyi bir görüş ve ısı elde edince hiç durmadan devam etmeye karar verdi. Ziyaret ve Mazıkıran geçitlerinde kar ve buz yoktu ama dondurucu bir soğuk vardı. Epey bir zaman sonra Gürün’e vardı. Buradaki kısa mola ve yakıt ikmalinden sonra zaman zaman soğuk ve yorgunluktan zorlansa da Elazığ’daki bölge müdürlüğüne kadar geldi. Kamyonu park edip dinlenmek için binaya yöneldiğinde saat gece 23.30’u gösteriyordu. İbrahim sabah uyandığında pırıl pırıl güneşli bir Elazığ sabahı onu karşıladı. Hava da yoldakine göre daha sıcaktı. Müdürlüğün misafirhanesinin mütevazı bir kafeteryasında kahvaltısını yaparken çalan radyoda haberleri dinledi. En son olarak da hava ve yol durumunu dinledi. Yol durumunda kendisini ilgilendiren bir şey yoktu. Spiker son olarak “araçlarda takoz, zincir ve çekme halatı…” derken dışarıya çıktı. Bu “çekme halatı” lafına nedense sinirleniyordu. BMC’nin yağını ve suyunu kontrol etti. Motorun sağına, soluna, altına sızan bir şey var mı diye baktı. Bütün lastikleri kontrol etti. Camları eski gazeteyle bir güzel sildi. Her şey tamamdı. BMC’nin marşına basıp çalıştırdı.

Aynı zamanlarda müdür Zafer de Ankara’ya gitmek üzere yola çıkmıştı. Bu defa çocuklarını Muş’a bıraktığı için yalnız başına yoldaydı. Hatta eşi kış şartlarını öne sürerek otobüsle gitmesi için çok ısrar etmesine rağmen otomobilinden vazgeçmemişti. Güzel bir havada kısık bir sesle çalan kasetçalarının müziği eşliğinde, yepyeni otomobilinin keyfini çıkararak Solhan virajlarından iniyordu. Zafer daha önceden bu bölgeye hiç gelmediği için bölgedeki manzara, arazi ve bitki yapısı çok ilgisini çekiyordu. Bingöl’e geldiğinde vakit öğleyi bulmuştu. Burada şehir merkezine girerek karnını doyurdu ve yoluna devam etti. İbrahim Kovancılar’da otobüslerin mola verdikleri dinlenme tesislerinde durup bir çay içti. Bundan sonra artık az bir yolu kalıyordu. ”Hava kararmadan rahatlıkla Muş’u bulurum” diye aklından geçirdi. Hareket etmeden kamyonunu yeniden muayene etti. Ön sol tekerlekte sanki bir sızıntı vardı. Elini uzatıp sızıntıya dokundu ve kokladı. Evet, hidrolik kokuyordu. Bir bezle sızıntıyı silip frenleri pompaladı. Pedalda herhangi bir düşme ve de tekerlekte yeni bir sızıntı göremedi. ”Herhalde geçen gün fren havalarını alırlarken bulaşmıştır” diye düşündü ve yola koyuldu. Başyurt köyünü geçti, ileride Ovacık köyü seçilir oldu. İbrahim ilerideki tatlı rampayı görünce gaza biraz daha yüklendi. BMC tozu dumana katarak ilerlemeye başladı. Kilometre saati tam 90 Km/h hızı gösteriyordu. Tam bu esnada yüz me-


tre ileride bir koyun sürüsü aniden yola çıkıverdi. İbrahim fren pedalına önce birkaç pompa yapıp sonra tamamen yüklendi. BMC önce yavaşlar gibi olduysa da sonra birden keskin bir sağ yapıp yüksek banketten aşağı, hendeğe düşüverdi. İbrahim’in direksiyona kuvvetle asılması bile bu gidişe etki etmedi. Kamyon biraz da yan yan gidip durdu. Neyse ki kendisine bir şey olmamıştı. Şoför mahallinde devrilen antifriz tenekesi ve piknik tüpünü düzeltti. Fren pedalına bir kez daha bastı. Pedal döşemeye kadar iniverdi. Muhtemelen az önce gördüğü hidrolik kaçağı doğruydu. Kamyon halen de çalışıyordu, geri vitese takıp çıkmayı denedi ama ne mümkün. Stop edip aşağı indi. Bu arada çoban ve yanındaki bir kişi de kamyonun yanına gelmişti. “Ağabey, geçmiş olsun. Sen kamyonu hiç zorlama. Biz gidip köydeki Veli dayıyı alıp gelelim. Onun dobak 65 traktörü var, o seni rahatça çıkarır” dediler. İbrahim çobana biraz kızsa da yapacak bir şey yoktu. Çaresiz beklemeye başladı. Bir saat kadar sonra karşıdan kırmızı renkli 165 modeli Massey-Ferguson traktör göründü. İbrahim de kasadan kendi yaptığı uzun çekme halatını bulup aşağıya attı. Çeki halatını traktöre ve BMC’nin tamponuna bağlayıp çekmeye başladılar. Bu arada trafik de durmuş ve araçlar birikmeye başlamıştı. Zafer ilerideki trafik sıkışıklığına bir anlam veremedi. Beklerken otomobilin radyosunu kurcalamayı denedi. Sadece cızırtı veren bir istasyon yakaladı. Hayal meyal bir şeyler çalıyordu. Bu arada uzaktan damperli BMC’yi ve onu çek-

en traktörü gördü. Bir an beyninde bir şimşek çaktı. Piyasada damperli BMC çok azdı. Hele ki koyu yeşil renk BMC çok nadirdi. Otomobili iyice sağa çekip telaştan radyoyu bile kapatmadan kapılarını kilitledi. Koşarak çekilen araçların yanına gitti. Evet, plakası da 685 olan bu BMC kendisinin görevlendirdiği kamyondu. Direksiyonda da İbrahim’i tanıdı. İbrahim traktörün zorlayarak çektiği kamyonunu asfalta çıkartmaya çalışırken oldukça zorlanıyordu. Asfalt oldukça yüksek, banket de o kadar düşüktü. Herhalde traktörle bu iş olmayacak diye aklından geçirdi. Bu arada karşıdan gelen müdürünü gördü ve “ulan hay Allah belanı versin, burada da mı karşıma çıktın münasebetsiz herif” diye söylendi. Zafer de bu işe sinirlenmişti. Elini İbrahim’e doğru sallayarak : “Kabiliyetsiz herif, senin böyle bir halt edeceğin belliydi” dedi. Bu arada traktör bir hamle daha yaptı. BMC birkaç metre daha ilerledi ama asfalta çıkamadı. Bu hamlede İbrahim’in çelik halatı bir lastik gibi gerildi, esnedi ve tam ortasından koptu ve adeta bir kırbaç gibi ıslık çalarak etraftaki başka hiçbir kimseye değmeden önce boyun kısmından Zafer’e vurdu ve onu yolun diğer tarafına yuvarlayıverdi. Oradan da dönerek BMC’nin yan aynasını ve şoför camını parçalayıp içeri girdi. Aynen Zafer gibi boyun kısmından İbrahim’e de vurdu. İbrahim BMC’nin koca direksiyonuna yaslanıp kalakaldı. Halatın gücü BMC’nin şoför mahallinde son bulmuştu. Ortalık bir anda kan gölüne dönüverdi. Bu esnada Zafer’in otomobilinin radyosu nedense birden çeker oldu. “Buzlu kesimlerde yavaş gidilmesi, trafik işaret ve işaretçilerine uyulması, araçlarda takoz, zincir ve çekme halatı bulundurulması…” anonsu bir kez daha duyuldu ve radyo tekrar cızırtıya geçti. M.Ali Sade’nin notu: Kazaya uğrayan ve çeşitli nedenlerle kurtarılması gereken araçlarınızın kurtarma işlemlerini mutlaka işin ehli, teknik servislere yaptırınız. Ağır araçların çekilmesinde halat değil mutlaka çeki demiri kullanınız. Mecburiyetten halatla yapılan çekme işlemlerinde kesinlikle iki araç arasına girmeyin ve halatın fırlama menzilinde durmayınız. Kazasız, belasız günler dilerim.


RETROTEST BMW 320i Convertible (1990)

HIZLI ŞEZLONG Erken klasik oldu gibime geliyor bu otomobil. Ama gerçek bu. Zaman kimse için beklemez. Artık ender rastlanan üstsüz bir E30 320i’deydik.

B

u ay çok güzel bir otomobil kullandım. Tam bir genç klasik. Yeni olduğu zamanlarda yollarda hayran hayran izlediğimi hatırlarım. Pahalıydı ama hala da ucuzlamış değil, çok para ediyor. Çekim yaptığımız o günse epey bir mesafe kat ettim bu genç klasikle. 25 yıl önce üstü açık otomobiller bugünküler kadar yaygın değildi. Hem olduğundan daha pahalıydı hem de az ithal edilirdi. Artık iyice ortadan

e-motoring magazine › mayıs 2014

kalktılar, rastlanınca klasik sayılacakları çağdalar artık. Bu çok iyi toplanmış bir E30. Maslak’ta MinAuto’nun eseri. Titiz çalışıldığı her yerinden belli. Eskiden sedan da coupe de station wagon (touring) da convertible da olsa E30 kodu yetiyormuş. Birkaç makyajla 1982-1994 arası üretilen ve bugün artık bir kült haline gelmiş 3 Serisi’nin zannederim ki M3’ten sonra en güzel modeli.


Bugünün üstsüzleri kadar çabuk olmasa da hızlı kuruma özellikli kumaş tavana sahip 320i, cabriolarda tercih edilen özel renklerden birine sahip BMW’nin adeta yeni “icat ettiği” renkleri ifade eden Individual serisinden bir mavi. Üstü açıldığında üç kutudan iki kutuya düşen otomobil, derhal yazlık havasına geçiyor. M Paketli 320i’nin tamponları M3 sanılmasını sağlıyor. Tabii bir de ızgaranın üzerinde M3 logosu var. En değerli parçalardan biri de 17 inçlik lastikleri saran Alpina jantlar. Dururken ayrı

güzel, dönerken ayrı... Otomobilin içinde kemerleri de gövde rengi. O yıllarda hayvanlara karşı biliç uyanmadığından olsa gerek gerçek deri kaplanmış olan koltukların yanal ve baldır destekleri fark edilmeyecek gibi değil. Bu arada ben otomobilde takla barları bulunmadığını fark ediyorum. Dört kafalık bulduğunuza şükredin! Hatırlıyorum ki, daha BMW’nin lansmanı sırasında üstü açık bir E46’nın ön cam çerçevesine bir başka 3 Serisi’ni göbekten yerleştirip dengelediği “gösteriye” yıllar var! Otomobilin sürücü odaklı kokpitinde tek sıra tarihi ışıklı uyarılar yer alıyor. O dönemde fren balatasının bitmekte olduğunu gösteren ışıklar en havalı donanımlardandı!

e-motoring magazine › mayıs 2014


RETROTEST BMW 320i Convertible (1990)

e-motoring magazine › mayıs 2014


O zamanlar şimdiki gibi ışıl ışıl değildi kokpitler. Bu, dönemin en gelişmişlerinden biri! Üstelik ortasında M Paket’ten dolayı bir M logosu var! En az 320 km/s’de biten hız göstergesi kadar sahte ama heyecan katıyor. Kokpite renk katan ise Pioneer’ın kızaklı radyo CD çaları! Farları yakmak için soldaki kolu kendinize çekmeniz gerekli. Uzadıkça uzuyor o da, teleskobik sanki! Ne de olsa 1980’lerden kalma... Otomatik far yükseklik ayarı yok, kademeli sizin seçmeniz gerekiyor! Manuel klima kumandaları bile sürgülü. Şık cabrionun camlarıysa joystick gibi görünen vites kolunun etrafına yerleştirilmiş düğmelerle açılabiliyor. Tavan mı, onu manuel açmak zorundasınız, biraz uğraşıyoruz ama arka koltukların arkasında yuvasına gizleniyor. Doğrusu son 20 yılda ergonomi anormal gelişmiş! Ama gözlediğim bir şey var, malzeme kalitesi o zaman da yüksekmiş. Şu kadarını söyleyeyim, 24 yıl öncesinin kalitesine hala yaklaşmayan birçok üretici var! e-motoring magazine › mayıs 2014


RETROTEST BMW 320i Convertible (1990)

150 HP’lik sıralı 6 silindirli motoru, 320i’yi uçurmuyor belki ama o klasik sesiyle geçtiği yerleri BMW’ye boyuyor: tok ve üst devirlerde yırtık!..

e-motoring magazine › mayıs 2014


Otomobilin etrafında çok zaman geçirdik, biraz dolaşalım. Marş basınca duymak istediğimiz ses geliyor önden. Şimdiki turbo destekli ekonomik çevreci motorlar gibi başka marka sesi değil, özlediğimiz tok BMW sesi! Bunda motorun 6 silindirli olmasının da payı büyük ama güzel işte... Yukarı asılı değil de tabana bağlı olan gaz pedalı, 150 HP’lik motoru canlandıran emirleri iletiyor. Motor saat gibi işliyor, bakımlı. Tabii 150 HP şimdiki 150 HP’den farklı değil, biraz ağırkanlı geliyor. Şimdiki 316 bile 136 HP güce sahip. Hiçbir elektronik desteği bulunmayan otomobil virajlarda oynamak isteyenlere kapıyı açık tutuyor. Arkadan itişin yanı sıra diferansiyel kilidi, viraj oyuncularına hazır. Otomobilin gaz tepkilerine ve motoruna

alışmak gerekli. Ama yine de diyebilirim ki virajları ip gibi dönüyor. Modern motorlar gibi yakıt ekonomisine yönelik sistemleri öne çıkmayan motoruyla 60 litrelik yakıt tankından geriye sayıyor 320i. Gerçi gösterge tablosunda insanı her an vicdani hesaplara sokan anlık yakıt tüketimi hakkında fikir veren “iptidai yol bilgisayarı” (!) var ama yine de sarfiyatın önüne geçmek kolay olmuyor. Yüksek sürüş zevki, cabrio keyfiyle birleşince tam bir sürüş ziyafeti yaşanıyor, umursamıyoruz. Yaşlı BMW yollarda hala ilgi odağı. Tok homurtusu, artistik tasarımı ve üstsüz cazibesiyle geçtiği yerlerde kafaları hala kendisine döndürüyor. e-motoring magazine › mayıs 2014


ETERNAL Cadillac Seville (1980-1985)

e-motoring magazine › mayıs 2014


İlk dizel

Cadillac 1950’lerin sonunda Mini’yi tasarlatan, 1970’lerde muscle car fırtınasını dindiren, Japon otomobillerini yücelten petrol krizi, Cadillac’a bile ekonomi yolunu seçtirmişti.

Otomobiller icat edildiğinden beri yakıt derdi hep var oldu. Petrolün tükenebilir bir enerji kanyağı olması, insanları hep yakıt ekonomisi ve alternatif yakıtların peşine taktı. Bu da ülkelerin politikalarına yön veren en önemli stratejik ürün olmasını sağladı. 1950’lerin ikinci yarısında Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı kapatmasıyla yaşanan petrol krizi, düşük tüketimle seyahat kavramını yaratan Mini’nin doğmasına yol açarken 1970’lerde özellikle Amerika’da daralan ekonomiyle artan petrol fiyatları, efsanevi Amerikan V8’lerinin köküne kibrit suyu ekmişti. Her dönem farklı seviyelerde yaşanan petrol ürünleri fiyatları sorunu, 1970’lerdeki dönemin mirası olarak 1980’lerde de kendisini hissettirecekti. Öyle ki, Amerika’da lüksün simgesi Cadillac bile tarihinde ilk kez dizel motor kullanma yolunu seçmişti.

Kambur bagajlı sedan! Cadillac’ın ilk olarak 1975 yılında piyasaya çıkardığı 5.7 litrelik motorlu Seville ailesi, geçmiş modellerinde dev kanatlarıyla ünlü bu prestij markasının son 50 yılda ürettiği en küçük modeliydi. Petrol krizinin dünyayı kasıp kavurduğu ve çevre bilincinin yükselmeye başladığı bir zamanda yollara çıkan bu otomobil, Cadillac’ın bile dünya konjonktüründen etkilendiğinin bir kanıtı olarak gösterildi. Lüks ile tasarruf bir arada olamazdı! Ama asıl darbeyi 1980’de tanıtılan ikinci nesli vuracaktı. Çünkü onun motor haznesinde dizel bir motor yer alacaktı! e-motoring magazine › mayıs 2014


ETERNAL Cadillac Seville (1980-1985)

İlk üretilen Seville’den ismi dışında her şeyiyle apayrı bir otomobil olan ikinci nesil Seville, kısa tutulmuş köşeli karoseri, efsanevi Eldorado’yu anımsatıyordu. Wayne Cady tarafından tasarlanan ve bir kamburu andıran çıkıntılı arka kısım, 1950’li yılların Hooper ya da Vanden-Plas tarafından tasarlanan özel üretim Rolls-Royce modellerini hatırlatıyordu. Seville’de Cadillac yazısı, bir prestij sembolü olarak ön ızgara ve onun

Teknik veriler Motor: V8 dizel Motor hacmi: 5736 cc Maksimum güç: 105 HP-3200 d/d Maksimum tork: 282 Nm-1600 d/d Şanzıman: 3 ileri otomatik Aktarma: Önden çekiş Maksimum hız: 150 km/s 0-100 km/s hızlanma: 15.6 sn Boyutlar (u/g/y-mm): 5182/1803/1372 Ağırlık: 1902 kg Üretim adedi: 204.125

e-motoring magazine › mayıs 2014

üzerindeki metal şeritte olmak üzere birbirine çok yakın iki ayrı yerde kullanılmıştı. Kromajlı çıtaların bolca kullanıldığı otomobilin üst versiyonu olan Elegante’deyse çift renk tercih ediliyordu. Kambur bagaj kısmı, 1950’lerde İngiliz otomotiv endüstrisinde yer etmiş klasik modelleri çağrıştırıyordu. Otomobilin teknolojisi Cadillac Eldorado ve Oldsmobile’in Toronado modelleriyle hemen hemen aynıydı. Cadillac Eldorado, Buick Riviera ve Oldsmobile Toronado gibi önden çekişli olan Seville’in aynı şemsiye altında oldukları bu General Motors markalarına göre en önemli farkıysa sahip olduğu dizel motordu.

Turbosuz 105 HP! Benzinli V8’den geliştirilen 5.7 litrelik dizel motor, ilk olarak 1978 yılında bir seçenek olarak Cadillac müşterilerinin karşısına çıktı. GM, bu motorla Amerika pazarında her geçen gün güçlenen Mercedes-Benz’e engel yaratmayı hedefliyordu. Bu motorun yanı sıra 5.7 litrelik ve 6.0 litrelik benzinli motorlar sunuluyordu. Her üç versiyonda da 3 ileri vitesli otomatik şanzıman yer alıyordu. Ön süspansiyonunda üçgen alt salıncak ve makasların kullanıldığı otomobilin arka aksında uzunlamasına sevk çubukları ve elektronik


kontrollü süspansiyon yükseklik ayar mekanizması görev yapıyordu. Otomobilin fren sistemiyse dört tekerlekte disklerden oluşuyordu. Dizel motorlu Seville, maksimum 145 km/s’lik hıza ulaşabilirken benzinli motora sahip versiyonların 180 km/s’nin üzerine çıkabilmeleri, apoletlerin biraz pas tutmasına neden oluyordu!.. Bu “yetersizlik” müşterileri benzinli motor seçeneklerine yöneltiyor, Cadillac dizeline talep yükselmiyordu. Dizel motorlarda turbo devrimi henüz yaşanmamıştı ve ortak yollu çok noktalı enjeksiyon sisteminin icadınaysa en az 15 yıl vardı! Durum böyle olunca kalkışlar da 1.9 tonluk bir otomobil için oldukça hantalca gerçekleşiyordu. Otomobilin 0-100 km/s hızlanması 15.6 saniye sürüyordu ki, bunlara sarsıntılı çalışan motor ve tıkırtılı sesini de eklediğimizde ortaya çekilmez bir

durum çıkıyordu. Dizel motor seçeneğine ilginin düşük olmasının geçen yıllara rağmen güvenilir olmaması gibi bir nedeni daha vardı! Bütün bunlara rağmen kurulduğundan beri öncü teknolojileriyle dikkat çeken Cadillac, geri adım atmadı ve dizel motor seçeneğini 1981 sonuna kadar ürün gamı içinde tutmaya devam etti. Ama Cadillac’ın da direnci 1982 yılında kırıldı ve Seville’in standart motor gamında çıkartıldı ve dizel motor opsiyon listesine alındı. Ne yazık ki Seville sıra dışı tasarım özelliklerine karşın üretim bantlarında kaldığı sürece çok iyi satan bir otomobil olamadı. Büyük hacimli benzinli motorlarının 1979’daki petrol krizinin tam ortasına düşmesi gibi dizel motor kavramının da Amerika gibi bir ülkede kabul edilmemesi Cadillac Seville’in satışlarını düşük seviyede tuttu…

e-motoring magazine › mayıs 2014


e-motoring magazine › mayĹs 2014


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.