1964’ten bugüne Car Of The Year dosyası
Gerçek kasırga
LAMBORGHINI HURACAN Cenevre Otomobil Fuarı’nın yıldızları
4
Yeni BMW X5 Avusturya’da denedik
SÜPER TEST
Mercedes-Benz G350 Bluetec › Skoda Yeti 1.6 TDI Citroen C4 Picasso 1.6 e-HDi › Peugeot 308 1.6 e-HDi
HERŞEY ZAMANLA ESKİR. AMORTİSÖRLERİNİZ DE. AMORTİSÖRLERİNİZİ HER 20.000 KM DE BİR KONTROL ETTİRİNİZ! YIPRANMIŞ AMORTİSÖRLER ARACINIZIN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKAR. AŞINMIŞ AMORTİSÖRLERİNİZİ 80.000 KM’DE MUTLAKA DEĞİŞTİRİNİZ* AMORTİSÖRLERİNİZİ YENİLERKEN ARABA ÜRETİCİLERİNİN DÜNYANIN HER YERİNDE EN GÜVENDİĞİ MARKAYI SEÇİNİZ. * Sürücünün kullanımına göre araç tipi, sürüş tarzı ve yol koşullarına bağlı olarak farklı km ve sonuçlar elde edilebilir.
“
Otomotiv tekliyor e işler hiç de iyi Ülkemizde yılbaşından itibaren otomotivd irilen sınırlamalara gitmiyor. Dövizdeki artış ve kredilere get ciddi şekilde etek olarak artırılan ÖTV oranı, satışların gun geçerdi, bu kilenmesine neden oldu. Ocak ayı hep dur a Şubat ayında faktörlerin etkileri çok net anlaşılmadı am ı. Gerçek fiyatlar otomobil satışlarında şok düşüş yaşand ışlar daha da azayansımaya başladıkça görüyoruz ki sat ediliyor! Durumun lacak. Toplamda %35 daralmadan söz planlanan 2014 ciddiyeti Kasım ayında düzenlenmesi na ertelenmesiyle İstanbul Autoshow Fuarı’nın 2015 yılı artık iyice netleşti. ı sayfalarımızda Buna karşılık Mart başında, detayların Fuarı kapılarını inceleyebileceğiniz Cenevre Otomobil del lanse edildi. açmıştı. Bu fuarda yüzden fazla yeni mo eminden dolayı Ülkemizin ekonomik koşulları ve vergi sist tanışamayacağız. bu modellerin önemli bir bölümüyle hiç arın alıcısı etkilenPahalı modellerden söz etmiyorum, onl ır. Ama örneğin, mez ve istedikleri modelleri zaten alacaklard göremeyeceğiz. yeni Twingo gibi birçok küçük modeli hiç inanılmaz fiyatlara Dövizin yüksekliği minicik otomobilleri taşıyacak. len rağbet eden Distribütörler ithal etse bile muhteme da. Belki döviz çıkmayacak. Zor bir dönem olacağı orta ullarda çok gerkurlarının sakinleşmesini ummak şu koş gi düzenlemesinin çekçi olmaz ama yıllardır beklenen ver model zenginliği kısa vadede gerçekleşmesi, Türkiye’nin layabilir. konusunda önemli mesafe almasını sağ
YAYIN YÖNETMENİ Süreyya İZGİ MOTORSPORLARI EDİTÖRÜ Fatih YURDATAPAN FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Ali AKSIN GÖRSEL YÖNETMEN Metin YILMAZ YAZARLAR M.Ali SADE, Oytun IŞLAR PHP Developer Emin ZEYBEK Yıl: 2 Sayı: 14 Ofis: Çayırbaşı Caddesi Kırklar Sokak No: 15 Büyükdere, Sarıyer / İSTANBUL 212 218 10 89
Gelecek ay görüşmek üzere. Süreyya İZGİ sizgi@e-motoring.com
http://www.e-motoring.com https://www.facebook.com/uniqdergi http://twitter.com/emotoring
e-motoring magazine › mart 2014
HOT NEWS
Yenilenen Elantra Türkiye’de Markanın değişen karakteristik çizgileri ile sportif ve şık bir tasarıma ulaşan Elantra satışa sunuldu. Donanım ve şanzıman kombinasyonları ile toplam 3 farklı alternatif sunan Elantra’nın fiyatları 59 bin 990 TL ile 83 bin 990 TL arasında değişiyor. Otomobilin 2014 model yılında benzinli motoruyla birlikte artık dizel motora da yer veriliyor. Artık 1.6 litre 132 HP’lik benzinli ve 128 HP’lik dizel motorlara sahip yeni Elantra, tüketicilere Style ve Elite olmak üzere yine iki farklı donanım tercihi sunuyor. Elantra’da sürücü ve yolcu hava yastıkları ile yan ve perde hava yastıkları hem Style hem de Elite donanım seviyesinde standart olarak sunuluyor. ABS, ESP, BAS, VSM (Araç stabilite yönetim programı) ve soğutmalı fren disklerinin tüm donanım paketlerinde standart olarak sunulduğu Yenilenen Elantra’da ayrıca Immobilizer ve hıza duyarlı olarak otomatik kilitlenen ve kaza anında otomatik açılan kapı kilitleri de standart.
Satışlarda şok düşüş Döviz kurlarındaki artış ve yılbaşındaki şok ÖTV zammının ardından 1 Şubat’ta devreye giren kredi sınırlamasının etkileri Şubat ayı otomotiv pazarında ortaya çıktı. Stoktaki 2013 model araçların satışına bağlı olarak kampanyaların devam etmesine rağmen Şubatta toplam otomobil ve hafif ticari araç satışları bir önceki yıla göre yüzde 28 oranında düştü. 2014 modellerin tümünün devreye girmesiyle fiyat artışlarının net olarak yansıyacağı Mart ayında ise pazarın en az yüzde 35 daralması bekleniyor.
2008 yüzbini buldu Peugeot’nun yeni şehirli crossover modeli 2008, lansmanının üzerinden bir yıl geçmeden 100.000 adet üretim barajını geçti. Mulhouse Fabrikası’nda üretilen 100 bininci Peugeot 2008, Mulhouse Fabrika Müdürü Corinne Spilios ve Peugeot Fransa Direktörü Xavier Duchemin katılımıyla düzenlene bir törenle müşterisine teslim edildi. Geçtiğimiz Cenevre Otomobil Fuarı’nda dünya prömiyeri yapılan ve Peugeot’nun B segmentindeki ürün arzını taçlandıran Peugeot 2008 100 binin üzerinde siparişle 2013 yılının en çok satılan modellerinden biri oldu. e-motoring magazine › mart 2014
HOT NEWS HOT NEWS
Autoshow 2014 ertelendi
Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyüğü Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük Porsche merkezi İstanbul’da açıldı. Maslak’ta bulunan Doğuş Center’da hizmete giren Maslak Doğuş Oto Porsche Showroom açılışı için düzenlenen basın toplantısına Porsche A.G Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Bernhard Meier, Doğuş Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, Porsche Genel Müdürü Anıl Gürsoy ve Doğuş Oto Genel Müdürü Zafer Başar katıldı. Basın toplantısında, ayrıca Porsche’nin yeni kompakt SUV modeli Macan’ın Türkiye ön gösterimi de gerçekleştirildi. Doğuş Center’da hizmete giren Doğuş Oto Porsche Showroom’u, iç mekan ve kapasite olarak Avrupa’nın sayılı Porsche Merkezleri’nden biri oldu. 1400 metrekare satış ve 750 metrekare servis alanıyla 14 Porsche aracın aynı anda sergilenebildiği Showroom, 10 milyon TL yatırım ile açıldı. Açılış için düzenlenen basın toplantısında aynı zamanda Porsche’nin yeni kompakt SUV modeli Macan, Türkiye’de ilk kez görücüye çıktı.
Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin 25 Şubat 2014 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında, 2014 yılı Autoshow Fuarı’nın yapılmayacağı açıklandı. 15. Autoshow Fuarı’nın 2015 yılının ilkbahar aylarında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenmesine karar verildi. ODD’nin yaptığı basın açıklaması şöyle: “Geçtiğimiz yıllarda Ağustos ayında uygulanan Model Yılı değişimi nedeniyle Ekim-Kasım aylarında gerçekleştirilen İstanbul Autoshow’un tarihleri, 25 Şubat 2014 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında tekrar değerlendirilerek, Autoshow’un 2015 yılı ilkbaharında gerçekleştirilmesine karar verildi. Otomotiv sektöründe Model Yılı uygulamasının artık Ocak ayında gerçekleşmesi nedeniyle, senenin ilk yarısında düzenlenecek olan fuarın gerek otomotiv sektörü gerekse otomobil tutkunları açısından çok daha faydalı olacağı düşüncesiyle, 15. Uluslararası İstanbul Autoshow’un, 2015 yılı itibariyle ilkbaharda düzenlenmesine karar verildi. Kesin tarih önümüzdeki günlerde belirlenerek kamuoyu ile paylaşılacaktır.”
İkinci elde Mercedes güvencesi Mercedes-Benz Türk, bayileri üzerinden 6 yaş ve 120.000 km altındaki ikinci el otomobilleri “EL2 Sertifikalı” olarak satışa sunuyor. Ayrıca Mercedes-Benz Türk’teki “2. El Otomobil Onarım Güvencesi Hizmeti”, 2. El pazarında bir “İLK” olarak, arada bir acenta olmaksızın, direkt şirket tarafından ve ücretsiz olarak sunuluyor. Bu yeni uygulama ile birlikte, “EL2 Sertifikalı” tüm 2. El Mercedes-Benz otomobillerde oluşabilecek tüm mekanik arızalar, araç satın alındıktan sonraki 6 aylık dönemde kilometre sınırı olmaksızın yetkili Mercedes-Benz Türk bayilerinde ücretsiz olarak onarılabilecek.
e-motoring magazine › mart 2014
SON VİTESİ DÜNYADA İLK. 9 İLERİ. Cesur tasarımı, fütüristik çizgileri ve %10 oranında iyileştirilmiş yakıt ekonomisiyle Range Rover Evoque, Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda sizleri bekliyor.
Resimdeki araç opsiyonel donanım içermektedir.
www.landrover.com.tr / 0850 252 30 30 Borusan Otomotiv tarafından ithal edilen Land Rover’lara 3 yıl ya da 100.000 km (hangisi önce dolarsa) olmak üzere özel garanti verilmektedir. Bu özel garanti, yasal garantiyi aşan süre ve km bakımından bedelsiz onarım için olup, yasal mevzuatın garanti içinde tüketicilere tanıdığı diğer seçimlik hakların doğumuna neden olmaz. 2014 Range Rover Evoque 2.0 Si4 yakıt tüketimi (lt/100 km): Şehir içi: 10,3 - Şehir dışı: 6,4 - Karma: 7,8. Ortalama CO2 emisyonu: 181 gr/km’dir. Land Rover Türkiye Distribütörü Borusan Otomotiv
HOT NEWS
Volvo ve Apple işbirliği
Volvo Car Group (Volvo Cars) ve Apple Inc. (Apple), Apple’ın yaygın bir şekilde kullanılan ve geniş kitlelerce beğenilen işletim sistemini sürücülere sunmak için güçlerini birleştiriyor. Bu işbirliği sayesinde dünyanın en yenilikçi otomobil şirketlerinden birisi ile dünyanın en tanınmış teknoloji şirketi bir araya geliyor. Söz konusu işbirliği, araç içi deneyimini yeniden tanımlayacak özellikler vaat ediyor. Apple CarPlay olarak adlandırılan yeni hizmet, Volvo Cars’ın orta konsoldaki büyük dokunmatik ekranlı göstergesiyle; iPad, iPhone ve iPod kullanıcılarının yakından tanıdığı bütün özellik ve hizmetleri doğrudan araç içindekilere sunacak.
Mixx Awards’ta Ford’a 4 ödül Ford Otosan, Türkiye’nin en prestijli dijital pazarlama yarışmalarından biri olan “Mixx Awards Türkiye 2013”te otomotiv sektörünün en çok ödül alan şirketi oldu. Reklam ajansıyla reklamvereni birlikte ödüllendirerek, benzer organizasyonlardan farklılaşan ve bu yıl 596 başvurunun yapıldığı yarışmada Ford Otosan, dijital pazarlama uygulamalarıyla 4 ödül birden kazandı. Projelerin performanslarıyla birlikte değerlendirildiği organizasyonda Ford Otosan dijital PR ajansı Tick Tock Boom tarafından hazırlanan “Acemi Spiker” uygulaması ile Sosyal Medya Aplikasyonları kategorisinde Altın Mixx ödülünü kazandı. “Belki herkes çok iyi futbol oynayamaz ama herkes maç anlatabilir” düşüncesinden yola çıkan projeye 58 gün içerisinde 268 bin kullanıcı katılmıştı.
Hyundai i10 LPG piyasada Hyundai Assan İzmit Fabrikası’nda üretilen i10’un LPG’li versiyonu da satışa sunuldu. Özel tasarımıyla İzmit Fabrikası bantlarından LPG’li olarak çıkan araç, kilometrede sadece 19 kuruş (13.02.2014 tarihi itibariyle LPG litresi 2,97 TL olarak hesaplanmış) tüketiyor ve 104 g/km’lik CO2 emisyon değeriyle çevreyi en az kirleten modellerden biri olarak öne çıkıyor. Hyundai’nin en ekonomik ve en çevre dostu modeli olan Hyundai i10 LPG, 37 bin 200 TL’lik fiyat etiketi taşıyor. 1.0 lt motor ve 5 ileri manuel şanzıman seçeneğiyle alınabilen i10 LPG, tüm Hyundai modelleri gibi 5 yıl/100.000 km üretici firma mekanik garantiye sahip. e-motoring magazine › mart 2014
FUAR
Cenevre’de şov zamanı
e-motoring magazine › mart 2014
İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen 84. Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı kapılarını açtı. 6-16 Mart tarihlerinde 700 binden fazla otomobil meraklısı tarafından ziyaret edilmesi beklenen fuarda yüze yakın yeni model vitrine çıktı. Her yıl olduğu gibi Avrupa’da otomotiv sektörünün yenilik sezonunu açan Cenevre Otomobil Fuarı, bu yıl uzun süredir kriz içindeki Avrupa’ya artık kötü günlerin geçtiği mesajını veriyor. En öne çıkan otomobilleri inceledik.
e-motoring magazine › mart 2014
FUAR
Huracan Gerçek bir kasırga
Fuarın en güçlü yıldız adayı Lamborghini Huracan, Gallardo’nun veliahtı durumunda. Huracan LP 610-4, 610 HP gücünde 5.2 litrelik V10 motoruyla 325 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Huracan 0-100 km/s hızlanmasını 3.2 saniyede, 0-200 km/s hızlanmasınıysa 9.9 saniyede tamamlıyor. Karbon fiber-alüminyum karışımı hibrid bir şasi üzerinde yükselen otomobilin gövdesi de alüminyum ve kompozit malzemeden oluşuyor. Otomobilin çift kavramalı 7-ileri vitesli LDF şanzımanı, direksiyondan da kumanda edilebiliyor. 4459 mm uzunluğundaki Huracan, 1165 mm yüksekliğe sahip. Karma kullanımda 100 km’de 12.5 litre yakıt tüketne Hurracan, şehir içinde 17.8 litrelik ortalama sağlayabiliyor! Lamborghini, Huracan’da önde 245/30 R20, arkadaysa 305/30 R20 ebatlı Pirelli lastikler sunuyor. Otomobil, dünya çapında VIP müşterileri kapsayan bir aylık özel tanıtım turu daha tamamlanmadan şimdiden 700 sipariş almayı başardı. Bu siparişin bugüne kadar en çok satan Lamborghini modeli olma unvanına sahip Gallardo’nun veliahtı için mükemmel bir başlangıç olduğu belirtiliyor. Lamborghini’nin Başkanı ve CEO’su Stephan Winkelmann, Huracan LP 610-4 için gelen siparişlerin daha fuar öncesi 700’e adede ulaştığını belirtmişti. e-motoring magazine › mart 2014
İşte yeni TT Üçüncü nesil Audi TT için geri sayım başladı. Fuarda Audi TT quattro sport concept adı altında sergilenen otomobilde 2.0 litre 420 HP’lik TFSI motor yer alıyor. Sürekli dört tekerlekten çekiş sistemi quattro’ya sahip yeni Audi TT, 450 Nm’lik maksimum torkunu 2400 d/d-6300 d/d arasında sürekli sürekli üretiyor. Otomobilin ağırlığı ise 1344 kg. Audi standında ayrıca dünya lansmanı yapılan S1 de otomobilseverlerle buluştu. Böylece minik Audi, yollara çıkışının üçüncü yılında en güçlü motor versiyonuna ulaşmış oldu.
Cenevre’de bir rekortmen SEAT, Cenevre Motor Show’da yeni bir rekortmeni, Leon CUPRA modelini sergiliyor. İspanyol üretici fuarda ayrıca, Leon CUPRA’yı temel alan yeni yarış aracı SEAT Leon Cup Racer’ı da sergiliyor. Dünyanın en zorlu yarış pistlerinden biri olarak kabul edilen Nürburgring’de yer alan ünlü Nordschleife’de önden çeker seri üretim bir modele ait en iyi tur zamanını, 10 saniye geliştirerek yeni bir rekora imza atan Yeni SEAT Leon CUPRA, fuarda sergilenen bu sınıftaki en hızlı modellerden biri. SEAT fuarda ayrıca, Mayıs ayında başlayacak Leon Eurocup’da mücadele edecek olan ve SEAT Sport tarafından geliştirilen Leon Cup Racer da sergiliyor. e-motoring magazine › mart 2014
FUAR
Ferrari çılgınlığı 560 HP’lik V8 Turbo motoruyla dikkat çeken California T’nin dünya lansmanı Cenevre Otomobil Fuarı’nda gerçekleşti. Tamamen yeni bir motor ünitesine sahip California T, dünyada ilk defa performans, tork ve Ferrari’nin geleneksel motor sesini, turboşarj teknolojisinin sağladığı yakıt tasarrufu avantajıyla birleştiriyor. Direkt enjeksiyonlu 3855 cc’lik turbo 8 silindirli motor, aracın şasisinde oldukça alçak bir noktada, ön-orta bölümde konumlanıyor. 7500 devirde 560 HP güç sağlayan motor, maksimum 755 Nm tork ile birlikte, litre başına 145 HP’lik güç çıkışıyla, kategorisinin en yüksek güç seviyesini de sunuyor. Bu değerler, eşsiz bir yakıt verimliliğinin yanında, California T modeline sıfırdan 100 kilometreye sadece 3.6 saniyede olağanüstü bir hızlanma özelliği kazandırıyor. Frenler, sadece 34 metrelik 100-0 km/s frenleme mesafesi sağlamak için, yüksek performanslı ABS’yi kontrol eden ESP 8.0 ile entegre çalışıyor. Araç katlanabilir metal tavanı (RHT) ve 2+ konseptinin sağladığı değişkenlikle kabinde daha fazla alan sunuyor. Ferrari standında California T’nin yanı sıra V12 motora sahip Siyah-Bej iç tasarımıyla bir F12 Berlinetta ile 458 Spider modeli de otomobil tutkunlarının beğenisine sunuldu.
İlk İtalyan Jeep Fiat’ın Chrysler Group’u almasının ardından Amerika’da tasarlanan ve İtalya’da üretilen Jeep Renegade, 70’in üzerinde gelişmiş güvenlik özelliğiyle 2014’ün son çeyreğinde tüm Avrupa yollarında yerini alacak. Jeep Renegade Türkiye pazarına ilk etapta, 1.4 litre benzinli 140 HP ve 1.6 litre dizel 120 HP motor seçenekleriyle sunulacak. Aracın 1.4 lt benzinli versiyonunda yer alan otomatik vites seçeneği ise 2015 yılının Mart ayında çıkacak.
e-motoring magazine › mart 2014
Alfieri göz kamaştırdı Maserati’nin, markanın 100. yılını temsilen tasarlanan 2+2 kişilik konsept model Alfieri, markanın gelecekteki modellerinin tasarım yaklaşımı hakkında detaylı bilgi veriyor. Maserati’nin Torino’daki tasarım merkezinde, Lorenzo Ramaciotti yönetimindeki genç bir tasarımcı grubu tarafından yaratılan Alfieri konsept adını, Maserati ailesinin en tanınan yüzü olan ve 100 yıl önce Bologna’da “Officine Alfieri Maserati” şirketini kuran Alfieri Maserati’den alıyor.
4C’nin üstü açıldı Alfa Romeo, süper spor otomobili 4C’nin üstsüz kardeşi 4C Spider Konsepti, 2015 yılının ilk çeyreğinde seri üretime alınacak. Alfa Romeo 4C Spider konsepti, hafif gövde yapısı ve yürüyen aksamının yanında, arka orta konumlu motoru ve arkadan itişli yapısıyla sol şeride ağırlığını koyacak. e-motoring magazine › mart 2014
FUAR
300 HP’lik Astra OPC Opel, Cenevre Motorshow’da 1.6 lt 136 HP’lik dizel motora sahip Astra ailesini, 2.0 lt 300 HP’lik direkt enjeksiyonlu turbo benzinli motora sahip Astra OPC EXTREME’i ve 1.0 lt 114 HP’’lik ECOTEC motorlu Adam ROCKS modellerini lanse etti. Nürburgring Nordschleife’de geliştirilen Astra OPC EXTREME, 2.0 lt 300 HP’lik turbo motoru ile Cenevre’de dikkatleri üzerine çekti. 2.0 lt.’lik direkt enjeksiyonlu turbo benzinli, Opel’in şimdiye kadar ürettiği en güçlü dört silindirli motor olma özelliğine sahip. Tavan spoyleri, sportif ve gösterişli ön ve arka tamponları da OPC’ye göz kamaştırıcı bir görünüm veriyor.
VIZIV 2 bir kez daha Avrupa’da Subaru “VIZIV 2 CONCEPT”, bir önceki Cenevre Otomobil Fuarında görücüye çıkarılan selefi “VIZIV CONCEPT” ve 2013 Tokyo Otomobil Fuarı’nda sergilenen “VIZIV EVOLUTION CONCEPT”in ayak izlerini takip ediyor. Plug-in Hibrid teknolojisini Boxer DIT motor ile buluşturan VIZIV 2’de önde 1.6 litrelik direkt injeksiyonlu Turbo Boxer (DIT) motor yer alırken, arka terkerleklere yerleştirilmiş iki elektrikli motor CVT şanzıman eşliğinde sisteme dahil oluyor. Simetrik dört çeker (AWD) düzeni korunurken arka motorların bağımsız olması sürekli simetrik dört çeker kavramına yeni bir boyut kazandırıyor. Subaru fuarla birlikte, AWD teknolojisinin en sportif halini, yansıtan WRX STI modelinin de Avrupa prömiyerini gerçekleştirdi.
e-motoring magazine › mart 2014
Twingo ile yeniden
Yollarda bir yarışçı Honda, yeni Civic Type R konseptini Cenevre’de ‘yollardaki yarışçı” olarak tanıttı. 280 HP’lik motora sahip otomobil, Avrupa’da 2015’te satışa sunulacak. Honda standında ayrıca yeni NSX ve FCEV (Fuel Cell Electric Vehicle) konsepti de yer alıyor. Bu konsept 2016’da Avrupa’da yola çıkacak.
Cenevre’de yapılan lansmanla anlaşıldı ki Renault, Twingo’ya yeniden, üstelik daha cesur bir gözle bakıyor. İlk lansmanından yirmi yıl sonra, küçük şehir otomobilinin üçüncü kuşağı sahne aldı. Mercedes ile olan ortaklığın meyvesi olan otomobil, gelecekteki Smart ForFour ile aynı platformu taşıdığı için arkadan motorlu ve arkadan itişli olacak. Neşeli görünümüne ek olarak, Yeni Twingo dört renk seçeneği ve yeniliklerle birlikte sunuluyor. Yoğun kişiselleştirme fırsatları doğal olarak bu programın bir parçasını oluşturuyor. Renault standında Yeni Twingo’nun yanısıra sınırlı sayıda üretilecek Clio RS 200 EDC Monaco GP de yer alıyor. Fransız üretici ayrıca dünyanın çift turbolu ilk 1.6 litrelik dizel motoru Energy dCi 160 Twin Turbo downsizing’in de dünya lansmanını yaptı.
Geleceğin Mazda2’si Mazda fuarda gelecek nesil Mazda2 olacak Hazumi’yi sergiledi. Daha premium seviyeyi işaret eden Hazumi konsepti, ismiyle yeniden yükseliş ve sıçramayı simgeliyor. Mazda yeni nesil modelleriyle dört temel alana odaklanıyor: KODO-Hareketin Ruhu tasarımı, SKYACTIV Teknolojisi, Mazda Proaktif Güvenlik ve MZD Connect isimli yeni araç içi bağlantı sistemi. Bu yılın Cenevre Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkan Mazda HAZUMI bu dört unsuru bir araya getiriyor ve Mazda’nın yeni nesil subkompakt’ına dair ipuçları veriyor.Kabinin yüksek kaliteli hissi, segmentin standartlarını aşarken, subkompakt bir modele yaraşan hafif ve gençlik dolu bir izlenim veriyor. Mazda standında ayrıca MX-5’in 25. yılı da kutlanıyor. Bu arada Mazda, yeni bir 1.5 SKYACTIVE dizel motoru ilk kez tanıttı. e-motoring magazine › mart 2014
FUAR
BMW’nin güçlü ve ekonomik modelleri Alman üretici Cenevre Otomobil Fuarı’nda 2 Serisi Active Tourer’ı dünya lansmanını yaparken otomobil Coupe’nin ardından 2 Serisi’nde ikinci üye kimliğini aldı. Bir diğer dünya prömyeri de 4 Serisi Gran Coupe’ye aitti. Otomobilde 143 HP’lik 418’den 306 HP’lik 435’e 5 motor versiyonu sunulacak. Makyaj operasyonunda geçen X3 de o tomobilseverlerle buluşturulurken 2 Serisi Coupe, M3 Sedan, M4 Coupe ve elektrikli modeller i3 ve i8 de BMW standında yer aldı. Standının yıldızlarından biri de Pininfarina ile geliştirilen -geleceğin 8 Serisi- Gran Lusso oldu.
e-motoring magazine › mart 2014
Clubman’in geri dönüşü MINI Clubman artık 5 kapılı bir hatchback olarak hitap ettiği kitleyi genişletmeye hazır. Güncel Clubman’in “buçuklu kapısından” kurtulan yeni Clubman Concept, 26 cm daha uzun ve 17 cm daha geniş. Zarif ve dinamik bir görüntü içindeki otomobilde diğer MINI versiyonlarının motor ve şanzımanları yer alacak. Ön çamurluklarında MINI ailesinde bir ilk olarak AirBreather adlı solungaçlar bulunan konseptin çift seviyeli bagajına da yanlara açılan iki kapıyla ulaşılıyor. MINI standında ayrıca yeni MINI versiyonlarıyla beraber ALL4 Racing ralli aracı da sergilendi.
e-motoring magazine › mart 2014
Mercedes’ten yıldız geçişi Mercedes-Benz, fuarda hem yeni servis markası “Mercedes me” ve Apple’in otomobil eğlence ve bilgi sistemi olan “CarPlay”in lansmanını yaptı hem de merakla beklenen yeni S-Serisi Coupé modelini dünyaya tanıttı. Mercedes-Benz’in 84. kez katıldığı Cenevre Otomobil Fuarı kapsamında yeni C-Serisi, S 600 ve S 65 AMG modellerinin ise Avrupa lansmanı gerçekleşti. Yeni nesil C-Serisi Nisan ayında, yeni S-Serisi Coupé ise Temmuz ayında Türkiye’de satışa sunulacak. Standda kompakt SUV modeli GLA da yer aldı.
e-motoring magazine › mart 2014
Peugeot’nun yeni aslanları Fransız üretici fuarda 308’in station wagon versiyonuyla beraber tamamen yeni 108’i de ilk kez tanıttı. Yeni 108, dört farklı siluet (hatchback ve üstü açılan, 3 ve 5 kapılı), yedi kişiselleştirme teması, üç ambiyans, üç tente rengi, vb. geniş kişiselleştirme gamı sayesinde alıcısına aracını kendi kimliğiyle özdeşleştirme özgürlüğü sunuyor. Peugeot standında 308R da yerini almıştı.
Citroën geleceğe göz kırptı C segmentinin gelecekteki öncüsü olacak C4 Cactus, Airbump hava kapsülleri ile dikkat çekti. Mirror Screen teknolojisi ile otomobil içi mobil iletişimde yeni bir çağ başlatacak olan C1 ise, akıllı cep telefonlarının sahip olduğu tüm uygulamaların ön konsolunda bulunan 7’’ lik dokunmatik tablet ekran üzerinden de kullanılabilmesini sağlayarak iletişimi kesintisiz kılıyor. Citroën fuarda ayrıca sınıfında tek Hydractive III+ süspansiyon özelliğini sunan C5 Cross Tourer, Çin pazarı için yine Çin’de üretimine başlayan DS 5LS ve DS3 Cabrio’nun Racing versiyonunu tanıttı.
e-motoring magazine › mart 2014
Cenevre’deki Ford timi Ford’un, “5 yılda 25 yeni araç” kapsamında yer alan Yeni Focus, 2014 yılının ikinci yarısından itibaren çeşitli pazarlarda satışa çıkacak. 2015 yılında Avrupalı tüketicilerle buluşacak olan Yeni Ford Mustang ve şirketin Avrupa’ya yönelik geliştirdiği yeni büyük SUV aracın, teknoloji, tasarım ve işçilik unsurlarına dair güçlü ipuçları veren Yeni Ford Edge Konsept de fuardaki yerini alıyor. Ford ayrıca dokunmatik bir ekran yardımıyla araç içindeki sistemlerin kontrol edilmesi imkanı tanıyan, SYNC 2 teknolojisini de Cenevre’de Avrupa’lı müşterilerin beğenisine ilk kez sunuyor.
e-motoring magazine › mart 2014
Nissan’ın yeni yüzleri Nissan’ın yenilikçi teknolojisi ile donatılmış modelleri Cenevre Motor Show’da gün yüzüne çıktı. Nissan, fuarda yeni X-Trail, yeni Qashqai, GT-R Nismo, makyajlanan Juke ve E-NV200 modellerinin yanı sıra BladeGlider konsepti ile yer alıyor. Nissan’ın ürettiği en hızlı otomobil ve en gelişmiş performans otomobili olan GT-R Nismo’nun Avrupa lansmanı ve sıfır emisyonlu E-NV 200 modelinin dünya lansmanı da gerçekleştirildi.
Cenevre’de Çek rüzgarı Tasarım felsefesindeki gelişimle kaydettiği başarıyı “VisionC” coupe konseptiyle bir sonraki aşamaya taşıyan Skoda, fuarda yeni Octavia Scout ve doğalgazlı Octavia G-TEC’in dünya lansmanları gerçekleştirdi. Ayrıca yeni Octavia’nın en üst donanım seviyesini oluşturan Laurin & Klement versiyonu da Cenevre’de ilk kez görücüye çıktı. Skoda, sportif donanımlara sahip Yeti, Rapid Spaceback ve Citigo’nun yeni Monte Carlo özel versiyonlarını da fuarda sergiledi. e-motoring magazine › mart 2014
Daha iyi ve eğlenceli Toyotalar Cenevre Motor Show’da A segmentine yeni bir soluk getirecek Yeni Aygo’yu beğenilere sunan Toyota ayrıca, geleneksel içten yanmalı motor performansına eşdeğer hidrojen yakıt hücreli araç teknolojisinin son ürünü FCV konseptinin Avrupa prömiyerini de gerçekleştirdi. Cenevre’de en yeni teknolojiler ile donatılmış otomobilleriyle göz dolduran Toyota, konsept araçlarıyla da otomobillerin yarınına ilişkin ipuçlarını verdi. “Yeniden Eğlenceli Sürüş” felsefesini yansıtan FV2 konsepti ile birlikte şehir içinde yakıt tüketimini yarı yarıya azaltan Toyota’nın hibrid ailesinden; Yaris Hybrid, Auris Hybrid ve Auris Hybrid Touring Sports da Cenevre’de sergilenen diğer Toyota modelleri arasındaki yerlerini aldılar.
Volvo’nun gelecek çizgisi: Concept Estate Volvo Car Group, Cenevre Otomobil Fuarı’nda konsept otomobil üçlemesinin sonuncusunu tanıtıyor. Concept Coupe ve Concept XC Coupe gibi Volvo Concept Estate’in yüzü de kaputtaki yeni topografi ve yeni T-şekilli DRL kılavuz ışıkları içeren farlarla çevrili ‘yüzen’ ızgara ile karakterize edilmiş. Concept Estate, ilk iki konsept otomobilde sergilenen ve çok beğenilen dış tasarım dilini devam ettirirken ilk kez Volvo’nun gelecekteki modellerinin iç tasarımlarının nasıl görüneceği ve işleyeceğini de gözler önüne seriyor. Geleneksel düğme ve kontrol seçeneklerinin yerini, kabini doğrudan 21. yüzyıla taşıyan, orta konsoldaki büyük, tablet benzeri dokunmatik kontrol paneli alıyor.
e-motoring magazine › mart 2014
Hyundai’nin dev adımları Hyundai, fuarda yeni i10, i20 başta olmak üzere i30, ix25, ix35, i40 ve Santa Fe gibi kaliteli modellerini sergileyip yeni Genesis’in Avrupa prömiyerini yaparken motorsporları fanatiklerini heyecanlandıran i20 WRC yarış otomobilini de meraklılarıyla buluşturdu. Markanın Peter Schreyer’in ilk Hyundai konsepti olarak öne çıkan Intrado, markanın gelecekte izleyeceği yol hakkında da ipuçları sunuyor. Turuncu PassoCorto konseptiyse gelecek nesil coupe hakkında ipuçları veriyor. Hyundai’nin ultra hafif otomobiller projesine göre şekillendirilen Intrado, en son teknoloji ışığı altında geliştirilmiş malzemeler kullanılarak üretildi. Yeni konsept, markanın gelişmiş tasarım dilinden esintiler sunarken aynı zamanda gelecekteki hidrojenle çalışan yakıt hücreli otomobillere de farklı bir bakış açısı getiriyor. Intrado’da kullanılacak olan yeni nesil sistemler, ayrıca seri üretim yakıt hücreli ix35 Fuel Cell’in geliştirilmesine de katkı sağlayacak. 0’dan 100 km/s hıza 8.0 saniyede çıkan Intrado’nun maksimum hızıysa 180 km/s. Intrado, geleceğin yakıt teknolojilerini bünyesinde barındırarak 36 kWh’lık Li-ion bir pil kullanıyor. Yeni nesil hidrojen yakıt hücreli konsept Intrado, deposundaki hidrojen sayesinde 700 kilometrelik bir menzile de sahip oluyor.
e-motoring magazine › mart 2014
LANSMAN BMW X5
Yeniliklerle Süreyya İzgi-Avusturya
daha d
BMW’nin geçen yıl tanıttığı üçüncü nesil X5 için Avusturya’da düzenlediği kış etkinliğine katıldık. Segmentinin liderini pistte, yolda ve off-road koşullarında denedik. 2.0 litre motorlu X5 ile de tanıştık. e-motoring magazine › mart 2014
da iyi
1
999 yılında yüksek ama hızlı, arazide de kullanılabilir lüks araç konseptiyle ortaya çıktığından beri BMW’nin bayrağını dorukta taşıyan X5’te üçüncü nesile 2013 yılı Eylül ayında Frankfurt Otomobil Fuarı’nda ulaşmıştık. Aracın kış marifetlerini görmek için geçen ay Avusturya’daydık. Almanya’da Münih kentinde teslim aldığımız araçlarla 200 km kadar otoyol/karayolu performansı sergiledikten sonra ulaştığımız Saalfelden’de BMW Kış Sürüş Etkinliği’ne katıldık. Buradaki iki günlük organizasyonda ADAC pistinde X5’in yeni teknolojilerini, ıslak ve kuru zeminde frenaj performansını, tırmanma ve iniş özelliklerini BMW sürüş eğitmenleriyle birlikte değerlendirdikten sonra küçük çaplı bir de off road parkuru aştık. Burada ülkemizdeki BMW alıcılarını yakından ilgilendirebilecek 2.0 litre motorlu X5 ile de tanıştık. Bu versiyonun Borusan Otomotiv bayilerinde satışa sunulduğunu belirtelim. BMW X5, ilk tanıtıldığı 1999’dan bu yana Sportif Aktivite Aracı kavramı, bu boyutta bir otomobil için alışılmadık sportif sürüş özelliklerinin, kaygan ve toprak yollarda üst düzey çekişin yanı sıra olağanüstü görüş, ferah bir kabin, üstün konfor ve elbette statüyü temsil ediyor. Bu konsept müşteriler arasında çabucak başarıya ulaştı. Yeni BMW X5, dış boyutlar ve kabin genişliği açısından önceki modele oldukça benziyor. Yeni cazip özellikler arasında Pure Excellence ve Pure Experience tasarım paketlerinin yanı sıra, öncü BMW ConnectedDrive özelliklerinden oluşan zengin bir ürün yelpazesi de yer alıyor. Fark yaratan aerodinamik oranlar ve yeni BMW EfficientDynamics özellikleri sayesinde yakıt tüketimi bir önceki nesile göre yüzde 17 oranında azaltılmış. Yeni BMW X5’in tasarımı, karakteristik X geleneğini klasik BMW modellerinin gücü, tavrı ve sportif duruşu ile birleştiriyor. Etkileyici bir ön kısım ile yanlarda ve arka bölümde yer alan canlı çizgiler çarpıcı bir vurgu oluşturuyor. BMW klasiği böbrek ızgaraya kadar uzanan ikiz farlara sahip güçlü, dikkat çekici ön tasarımda Bi-Xenon farlar standart olarak bulunuyor, Adaptif LED farlar ise opsiyonel olarak sunuluyor. Güçlü tekerlek bombelerine e-motoring magazine › mart 2014
LANSMAN BMW X5
yakın karakter çizgisi ile zarif biçimde uzatılmış siluet. Yatay çizgiler ve güçlü biçimde tasarlanmış yüzeyleriyle fark yaratan arka bölüm. Gözle görülebilen, uyumlu şekilde entegre edilmiş aerodinamik özellikler: Ön rüzgarlık için Hava Perdeleri, yan duvarlardaki Havalandırmalar ve arka bölümde sürüklenmeyi azaltan hava bıçakları. 0,31 oranıyla BMW X5 xDrive30d segmentindeki en iyi sürüklenme katsayısına sahip.
Çok yönlü ve pratik iç tasarım Yeni BMW X5’in premium iç tasarımı, zengin ferahlık ve konfor duygusunu sunuyor. Diğer güçlü yanları arasında, daha gelişmiş görüş ve tüm segmentteki en ileri çok yönlülük yer alıyor: 40/20/40 oranında bölümlenebilen arka koltuk ve çok daha büyük bagaj kapasitesi: 650 litre (+30 litre) - 1.870 litre (+120 litre). Tamamen bagaj bölümü zeminine katlanabilen iki ek koltuğa sahip opsiyonel üçüncü koltuk sırası. 1,5 litrelik şişeler için yere sahip ön kapı cepleri, 1 litrelik şişeler için arka kapı cepleri ile daha fazla saklama alanı. Yeni bir ilave: ayarlanabilir sırt dayaması açısına ve ön/ arka pozisyonuna sahip arka konfor koltuklar (opsiyonel). İki parçalı bagaj kapağı, üst parça için bagaj kapağının uzaktan kumanda aracılığıyla ve şimdi de sürücü e-motoring magazine › mart 2014
koltuğundan bir düğmeye basılarak otomatik olarak açılması ve kapatılması standart olarak sunulan bir özellik.
Daha yüksek performansa sahip, daha verimli motorlar BMW Twin Power Turbo teknolojisi ve ek BMW EfficientDynamics özellikleri, yeni BMW X5’in her zamankinden daha hızlı olmasını sağlarken, yakıt verimliliği ve CO2 emisyonu açısından da rakipleriyle arayı açmasını mümkün kılıyor. Buradaki en dikkate değer özellik, 2.0 litre hacimli yeni dizel seçeneği! BMW X5 sDrive25d, kendi sınıfında arkadan itişli ilk premium model kimliği taşıyor. Diğer özelliklerin yanında, 100 kilometrede ortalama 5,6 litrelik rakipsiz bir AB yakıt tüketimi sağlıyor (CO2: 149gr/km). Standart olarak sunulan Sürüş Deneyimi Kontrolü düğmesi aracılığıyla etkinleştirilebilen ECO-PRO modu günlük kullanım sırasında çok daha fazla yakıt tasarrufu sağlıyor. Böylelikle otomobil, hareketli aksamın devre dışı bırakılmasına gerek kalmadan boşta “süzülebiliyor”. Sürücüler opsiyonel Professional Navigation Sistemi ile birlikte Rota Asistanını da kullanabilirler. BMW X5 standart olarak sekiz ileri otomatik şanzımanla birlikte sunuluyor. Opsiyonel olarak direksiyon üzerinde vites değiştirme kanatçıklarına sahip bir
spor otomatik şanzıman da mevcuttur (BMW X5 M50d ile standart olarak sunulur). Yeni BMW X5’e ait tüm motor tipleri 2014 Eylül ayında yürürlüğe girecek EU6 egzoz emisyon standardıyla şimdiden uyumlu.
Olağanüstü dinamikler, son derece yüksek konfor İkinci nesil BMW X5 üstün sürüş dinamikleri ve sürüş konforunun iyi dengelenmiş bir kombinasyonunu sunarken, yeni BMW X5 çıtayı çok daha yükseğe çıkarıyor. Bu SAV otomobilin üçüncü nesli üzerinde çalışan BMW yürüyen aksam mühendisleri, olağanüstü sürüş dinamiklerinden ödün vermeksizin yolculara yönelik konforu artırmayı bir kez daha başardı. Akıllı BMW xDrive dört çeker sistemi şimdi daha hassas bir şekilde yanıt veriyor. Torkun dağıtılması sırasında ayarlamaların hızlı ve hassas şekilde geçekleştirilebilme becerisi, otomobilin önden savrulmasını etkin biçimde önlüyor. Böylece, üst düzey sürüş dinamiklerini sağlamanın yanı sıra kaygan yüzeylerde ve toprak yollarda da mümkün olan en iyi çekişi sağlıyor. Standart olarak sunulan yeni elektromekanik destekli direksiyonun etkisi sürücü tarafından hemen hissediliyor. Sistem yeni BMW X5’in zahmetsiz ve çevik sürüş deneyimine katkıda bulunuyor.
BMW’den bir ilk: Süspansiyon paketi seçenekleri Müşterilere çeşitli adaptif şasi sistemleri için kılavuzluk sunmak üzere, BMW şimdi Aktif Direksiyona ek olarak ilk kez yeni BMW X5 için bir dizi opsiyonel yürüyen aksam paketi sunuyor. Böylece, müşterilerin sürüş stiline ve/veya kişisel süspansiyon tercihine uygun özellikler bir araya getiriliyor. BMW X5 için bir diğer ilk de, bu iki yürüyen aksam paketinin bir parçası halinde opsiyonel olarak sunulan, BMW X6’ya özgü Dinamik Performans Kontrolü özelliği. Bu özellik arka aks üzerinde değişken bir güç dağılımı sağlarken, virajlarda çevikliği artırıyor. Adaptif Süspansiyon Paketi Comfort (opsiyonel): Dinamik Amortisör Kontrolü ve kendi kendine seviyelendirme özelliğine sahip hava tahrikli arka süspansiyon sürüş konforunu artırıyor. Adaptif Süspansiyon Paketi Dynamic (opsiyonel): Aktif Dinamik Sürüş anti-roll sistemi ve arka tekerlekler arasında değişken güç dağılımı sağlayan Dinamik Performans Kontrolü BMW X5’in sportif yol tutuşunu daha da optimize ediyor. Adaptif Süspansiyon Paketi Professional (opsiyonel): Bu seçenek Comfort ve Dynamic süspansiyon
e-motoring magazine › mart 2014
LANSMAN BMW X5
paketlerinde yer alan özellikleri bir araya getirerek üst düzeyde sportif özellikler ve sürüş konforu sunuyor. Adaptif M Süspansiyon (opsiyonel): BMW X5 M50d için standart, diğer modeller için opsiyonel M Sport paketinin bir parçası olarak, bu paket Dinamik Amortisör Kontrolü ve bilinçli olarak spor tipinde ayarlanmış hava tahrikli arka süspansiyonu bir araya getiriyor.
BMW ConnectedDrive: Segmentte benzersiz özellikler BMW ConnectedDrive sayesinde, otomobil içerisinden dışarıyla bağlantı kurmaya yönelik yenilikler söz konusu olduğunda BMW yine öncü kimliğini ortaya koyuyor. BMW X5’in yeni özellikleri arasında şunlar yer alıyor: Sürüş Asistanı (opsiyonel): Bu seçenek Şerit Terk Uyarısı ve Yaklaşma Uyarısı gibi iki kamera tabanlı sistemi bir araya getiriyor. 70km/sa üzeri hızlarda, otomobilin şerit sınırlarının dışına kayması durumunda sistem sürücüyü uyarmak amacıyla direksiyona hafif bir titreşim iletiyor. Yaklaşma Uyarısı öndeki araçları tespit edip çarpışma riski olduğunda sürücüyü uyarıyor. Sistem aynı zamanda yayaları da algılayıp sürücüyü çarpışma tehdidine karşı uyarıyor ve gerekirse frenleri etkinleştiriyor. Sürüş Asistanı Plus (opsiyonel): Yaklaşma Uyarısı ve Şerit Terk Uyarısına ek olarak bu sistem aynı zamanda Dur/Kalk İşlevli Aktif Cruise Control ve Takip Asistanını da içeriyor. Sürüş Asistanı Plus otoyol yolculuklarında güvenlik ve konforu artırıyor. 40km/s’ e-motoring magazine › mart 2014
ye kadar hızlarda, Takip Asistanı da hızlanma ve fren yapma dahil olmak üzere mevcut şeritte kalmak için gerekli direksiyon hareketlerini uyguluyor. Park Asistanı (opsiyonel): Bu sistem paralel park etmeyi kolaylaştırıyor. Otomobil yanından geçerken uygun boşlukları ölçer (35km/sa’in altındaki hızlarda). Yeterli genişlikte bir yer bulunduğunda, yeni nesil Park Asistanı direksiyonu, vites seçimini, boşluğa park etmek için gereken hızlanmayı ve frenlemeyi üstleniyor. Online Eğlence (opsiyonel): Bu hizmet sayesinde, yeni BMW X5 sürücüleri on iki milyon parçaya doğrudan ve kesintisiz erişim imkanına sahip oluyor. Online Eğlence hizmeti, kullanıcıların aynı hesabı kullanarak akıllı telefonlarından da bağlanabilecekleri birçok BMW müzik ortağından birinde sabit fiyatlı bir hesap açılabilmesini mümkün kılıyor.
Başlıca BMW ConnectedDrive özellikleri: Ek görüntüleme seçenekleriyle BMW Head-Up Display, yaya ve hayvan algılama ve Dinamik Spot Işığı özelliğiyle BMW Gece Görüşü, Şerit Değiştirme Uyarısı, Hız Limit Bilgisi, Elektrokrom Uzun Far Fonksiyonu, 360° görünüm özellikli Çevre Görüş Kamera Sistemi, Gerçek Zamanlı Trafik Bilgisi, Facebook ve Twitter uygulamaları, Danışmanlık Hizmetleri (telefon sorgulama hizmeti), Uzak Hizmetler, e-postalar ve SMS mesajları için dikte fonksiyonu, Dikkat Asistanı içeren Aktif Koruma, otomobilin konumunu ve kazanın şiddetini otomatik olarak algılayan akıllı acil durum çağrısı.
LANSMAN Dacia Logan MCV
Logan MCV ile ikinci geliș Renault kanatları altında yeni bir kimlikle başarı üstüne başarı kazanan Dacia, model gamını giderek modernize ederek genişletiyor. “Kullanıcı dostu” Logan MCV önemli başarılar peşinde.
D
acia 2013 yılında ardı ardına lanse ettiği Yeni Sandero, Yeni Sandero Stepway, Lodgy, Dokker ve Yeni Duster’dan sonra fiyatı küçük, kendisi büyük bir station wagon olan Yeni Logan MCV (Multi Convivial Vehicle) ile başarısını sürdürmeye hazırlanıyor. Geniş ailelerin ekonomik çözümü olan Yeni Logan MCV, hem özel hem profesyonel kullanıma yönelik. Romanya’da Piteşti şehrinde üretilen Logan MCV’nin 1.2 litre 75 HP’lik benzinli versiyonu 33.800 TL, LPG’li versiyonu 36.600 ve 1.5 litre 75 HP’lik dCi dizel versiyonu 40.150 TL fiyatla satılacak. Dacia Logan MCV, ülkemizde sadece Ambiance donanımıyla sunuluyor. Bu donanımda çift hava yastığı, ABS, AFU, ESP, ASR, 7 inçlik dokunmatik ekranlı navigasyon ve multimedya sistemi olan Media Nav, yeni radyo CD MP3 ve Eco Mode fonksiyonu yer alıyor. Eski Logan MCV’de eşya saklama alanları, arka koltuklara erişme kolaylığı, bagaj hacmi, iç genişlik ve ön koltuklara erişim kolaylığı gibi özellikleri beğenilen
Logan’da ses yalıtımı, ses sistemi, ekipman seviyesi, fiyat/kalite oranıve ön konsolun tasarımı gibi özellikler beğenilmemiş. Bu veriler ışığında geliştirilen yeni Logan MCV, daha fazla beğeni toplayacak şekilde geliştirilmiş. Her ihtiyaca cevap veren, sağlam bir aile otomobili olan Yeni Logan MCV geniş bir iç hacim ve 573 litre ile sınıfının en geniş bagaj hacmine sahip. Aile otomobili Dacia, aile araçları sınıfını, Yeni Logan MCV ile genişletiyor. Modüler 5 ve 7 koltuklu Lodgy ve hafif ticari araç sınıfındaki Dokker’dan sonra, düşük fiyata sunulan büyük bir station wagon modeli olan Yeni Logan MCV de hem özel hem de ticari kullanıma uygun olarak tasarlandı. Dışarıdan bakıldığında Dacia Yeni Logan MCV, enerjik bir görünüme sahip. Yeni Logan MCV, çekici tasarımının yanı sıra sınıfının en geniş bagaj hacmi (573 litre) ve cömert boyutları ile (4.49 metre uzunluk, Yeni Sandero’dan 430 mm daha uzun), 2.7 m uzunluğunda olan malzemeleri taşıma olanağı sunuyor. Yeni Logan MCV konforlu, pratik, geniş 5 koltuklu bir station wagon otomobil arayan sürücüler için günlük kullanım ve keyifli bir sürüş için tasarlandı. Dizel versiyonu 100 km’de ortalama 3.9 litre gibi segmentinin en düşük yakıt tüketimini sunuyor. Aracın iç mekan düzenlemesi son derece modüler ve akılcı çözümler sunuyor: kapılardaki saklama gözleri, küçük cepler gibi detaylar sayesinde sürekli el altında olan, erişimi rahat, 16 litreden fazla saklama alanı mevcut. Tüm versiyonlarda standart olan kullanımı kolay 1/3-2/3 oranında katlanabilen arka koltuklar maksimum seviyede modülerlik sunuyor. e-motoring magazine › mart 2014
HOT NEWS
Yeni Qashqai Türkiye’de Crossover segmentinin lideri Nissan Qashqai’nin ikinci nesli, Türkiye’de satışa sunuldu. Yeni Qashqai, segmentinin en gelişmiş teknolojileri ile crossover standartlarını yeniden yaratıyor.
e-motoring magazine › mart 2014
N
issan Qashqai, tasarımı, konfordan ve hacimden ödün vermeyen kompakt ölçüleri, motor ve şanzıman seçenekleri ile crossover segmentine ilham verdi. 2007 yılından bugüne kadar dünya çapında 2 milyonun üzerinde satış başarısı gerçekleştiren Qashqai, Türkiye’de ise 45 binin üzerinde tüketicinin tercihi ile segmentinin tartışmasız lideri oldu. Crossover segmentinin standartlarını yeniden belirleyen yeni nesil Qashqai ile ilk jenerasyonun başarısını daha da yukarı çıkarmayı hedefleyen Nissan, Avrupa’dan sonra Türkiye’de de yeni Qashqai’yi satışa sundu. Premium teknoloji, ikinci nesil crossover dizaynı ve gelişmiş dinamikler, yeni Nissan Qashqai’nin omurgasını oluşturuyor. Nissan crossover ailesinin DNA’sını taşıyan yeni Qashqai, cesur ve sportif görünüşü ile mevcut modele göre 20 mm daha geniş, 47 mm daha uzun ve 15 mm daha alçak olarak tasarlandı. Yüksekliği 15 mm azalmasına rağmen, ön ve arka baş mesafesi 10 mm artırılarak hakim sürüş pozisyonu korundu. Üstün verimliliğe sahip gelişmiş benzinli ve dizel motor seçenekleri sunan yeni nesil Qashqai, hangi şanzıman seçeneği tercih edilirse edilsin sürücülerin beklentilerinin ötesine geçiyor. Seride biri benzinli, ikisi dizel olmak üzere üç motorun yanı sıra iki ve ya dört çeker seçeneği yer alıyor. Nissan Qashqai’de sunulan gelişmiş teknolojik özelliklerin oluşturduğu sürücü destek sistemleri güvenliğin yanı sıra kullanıcı için ilave faydalar sağlıyor. Araçta Otomatik Çarpışma Önleyici Sistem, Yorgunluk Algılama Sistemi, Trafik İşareti Tanıma Sistemi, Şerit Takip Uyarı Sistemi, Kör Nokta Uyarı Sistemi, Hareketli Nesne Algılama Sistemi, Otomatik Uzun Far Asistanı, Sürüş Kontrol Sistemi, Akıllı Park Asistanı ve Çevre Görüş Sistemi, Aktif Sürüş Kontrolü, Aktif Motor Freni, Aktif Yol Kontrolü gibi elektronik destek sistemleri de sunuluyor. Yeni Qashqai’nin 1.2 litre benzinli motor seçeneği altı vitesli manuel şanzımanla sunularak, gelişmiş turbo şarjlı motor 115 HP (85kW) güç ve 190Nm tork sağlıyor. Mütevazı ölçülerine rağmen 1.2 litre motor güçlü ve önceki 1.6 litre motora göre daha hızlı ivme ve esneklik sunuyor. 1.2 DIG-T motorun CO2 emisyonu 129g/km (önceki 1.6-litre benzinli modelden 10g/km daha az) ve yakıt tüketim değeri 5.6 l/100km (önceki 1.6-litreye göre 0.6 l/100 gelişme). 1.5 litre dizel motor seçeneği, geçirdiği evrim sonucu 99 g/km’lik CO2 emisyonuyla bir Qashqai’de sunulan en çevreci ve en etkin yakıt tüketimli motora dönüştü. Ciddi bir mühendislik programı sonucu 1.5 litre dCi motor, tork değerindeki 20Nm’lik artış sayesinde sürüş anında daha fazla esneklik sunuyor. Yakıt tüketimi açısından 1.5 dCi, 3.8 l/100km’lik AB kombine yakıt tüketimi değeriyle crossover segmentinde yeni bir standart belirliyor. 1.6 litre dizel motor seçeneği ise, Qashqai dizel serisinin en üst modeli olarak konumlandırılıyor. 1.6 dCi iki ve dört çeker seçenekleriyle sunuluyor. Alliance ortağı Renault ile birlikte geliştirilen 130PS (96kW) motor, segmentindeki en gelişmiş dizel motorlardan biri olup yakıt tüketimini minimize etmek ve CO2 emisyonunu azaltmak üzere tasarlanmış çeşitli teknik yenilikleri içeriyor. İki çekerli manuel seçenekte 1.6 dCi’nin CO2 emisyonu 115g/km ve AB ortalama yakıt tüketimi değeri 4.4 l/100km. İkinci nesil Qashqai için özel olarak geliştirilen yeni Xtronic şanzıman versiyonunda emisyon 119g/km ve tüketim 4.6 l/100km iken, dört çeker manuel seçenekte ise sırasıyla 129g/km ve 4.9 l/100km değerleri sağlanıyor. e-motoring magazine › mart 2014
LANSMAN Subaru Türkiye model gamı
Artık sadece SUV markası
Subaru Türkiye’de yoldan çıktı Ülkemizde artık sadece SUV modelleriyle yer alacak olan Subaru’nun Outback, Forester ve XV modellerini Uludağ’da inceledik. e-motoring magazine › mart 2014
Subaru Türkiye Genel Müdürü Halil Karagülle
S
ubaru Türkiye en güncel modellerini Uludağ’da basına tanıttı. Türkiye’de 2013’ten bu yana binek otomobili satışı gerçekleştirmeyen distribütör, Türkiye’de artık sadece SUV modelleriyle yer alacağını açıkladı. Efsanevi Impreza ve Legacy gibi premium sedan/station wagon modelleriyle hayli butik kalan Türkiye distribütörü, bu kararla yeni ama daha güçlü olacağı bir yola girmiş oluyor. Subaru’nun bundan sonraki ürün gamını oluşturan premium modelleri XV, Forester ve Outback, Mudanya’dan teslimle iki günlük Uudağ macerası için yola çıktı. On farklı otomobille üç yeni modeli yakından tanıma fırsatı bulduk. Subaru’nun ‘Heyecan Dorukta’ sloganı ile gerçekleştirilen test organizasyonunda, tamamı simetrik dört çeker
özelliğe sahip Subaru modelleri karlı arazide becerilerini sergiledi. Organizasyonda yer alan Subaru Türkiye Genel Müdürü Halil Karagülle, “‘Satışlarımızı bir önceki yıla göre yüzde 70 artırarak yeniden dört haneli satış rakamlarına ulaştığımız 2013 yılının ardından 2014 yılında da sektör genelinde beklenen olumsuz satış tahminlerine rağmen yüzde 20’lik bir büyüme öngörüyoruz. Bu büyümeyi hem var olan ürünlerimizin tanıtımlarına ağırlık vererek hem de, yetkili satıcı ağımızı nitelik ve nicelik açısından geliştirerek başarmayı planlıyoruz. Subaru kullanıcılarının araçları ile kurduğu duygusal bağı vurgulayan aktivitelere daha fazla ağırlık vereceğiz. Subaru olarak yeni yılda büyüyen Crossover ve SUV segmentlerinin önemli bir oyuncusu olmayı hedefli-
LANSMAN Subaru Türkiye model gamı
yoruz.” dedi. Tüketicilerin otomobil seçimlerinde artık daha fazla güvenlik ve sürüş kabiliyetlerine önem vermeye başladığını belirten Karagülle: “Tüm Subaru SUV modellerimiz versiyon ayrımı yapmaksızın standart olarak simetrik 4x4 özelliği ile donatılmış olarak tüketiciler ile buluşuyor. Bu markamızın en büyük farkını ortaya koyuyor. Tüm modellerimizin bağımsız çarpışma testlerinden aldığı tam puanlar Subaru olarak sürüş dinamikleri ve güvenliğe verdiğimiz önemi yansıtıyor. Otomobiller bugün ve gelecekte artık daha fazla özelliği bir arada sundukları müddetçe tercih edilir konuma geliyor. Özellikle Outback modelimiz üstün 4x4 özelliklerini dizel motor ve otomatik vites ile birleştirerek bir aile otomobilinin ne denli fonksiyonel özellikleri bir arada toplayabildiğinin en büyük kanıtı oldu’’ şeklinde konuştu. Dünya’da ilk kez Boxer dizel motor ve otomatik şanzımanı bir araya getiren Outback modeli ilk kez Türk gazeteciler tarafından hem otoban ve dağ çıkışında, hem de karlı yollarda test edildi.
Outback’in tadı bir başka Uludağ’da düzenlenen parkurda Subaru modelleriyle karda slalom, belirlenen parkurda sürüş gibi e-motoring magazine › mart 2014
etkinlikler gerçekleştirildi. Üç model arasında en fazla yabancısı olduğumuz model, ülkemize ithali yeni başlayan Outback’ti. 2.0 litrelik turbo dizel boxer motora sahip Outback, geniş gövdesi içinde olağanüstü yüksek konforu ve elit kabin özellikleriyle beğeni topladı. 350 Nm’lik maksimum torkunu 1600-2400 d/d arasında üretebilen otomobil, sürekli lineer simetrik dört tekerlekten çekiş sistemi sayesinde, kış lastikleri olmasa bile kar üzerinde kayıpsız ilerleyebilmesiyle dikkat çekti. Outback’in hacim odaklı kabin tasarımı ile toplam yüksekliğin, genişliğin ve dingil mesafesinin artırılması ile yolcu kabinin ferahlatılması, genişletilmesi sağlanırken; yolcuların daha rahat edebileceği geniş koltukların kullanılmasıyla da yolculuklar keyifli hale ge-tiriliyor. Hem yolcu bölümü hem de arka yükleme alanı genişleyen Outback iç hacimde sunduğu konforu manevra kabiliyeti ile de pekiştiriyor.
İdeal SUV: Forester Lansmanda 2.0 litrelik atmosferik ve turbo motor seçenekleriyle yer alan Forester, büyüyen boyutları, artan arazi kabiliyeti, sürekli simetrik dört çeker sistemi, 6 ya da 8 ileri Lineartronik otomatik şanzımanıyla dikkat çekti. Kompakt gövde boyutlarının korunduğu yeni Forester; konforlu kabini, geniş görüş açısı, araca kolayca gi riş çıkışı sağlayan kullanışlılık odaklı özellikleri ile ön plana çıkıyor. Yolcuların kolay erişebildiği parçalar, yumuşak dokulu malzemelerle döşenere k kalite hissi artırıldı. İki farklı cila birleştirilerek, orta panelin metalik çubukları ham maddeden kesilmiş gibi bir görünüm oluşturacak şekilde tasarlandı. Ferah bir atmosfere sahip olan
kabinde yumuşak materyaller kullanılarak kalite hissi vurgulanıyor.
Stratejik model XV 1.6 litrelik motor versiyonunda sürekli değişken oranlı CVT otomatik şanzımanla sunulan XV ise, Japon üreticinin başarılı crossover modeli olarak dikkat çekti. Sürekli dört tekerlekten çekiş sistemine sahip olan XV, Subaru’nun stratejik modeli olarak tanımlanıyor. Direksiyon başında sürüş keyfi, konfor ve üstün güvenlik arayan sürücülerin tüm isteklerine cevap verecek özelliklerle donatılan Subaru’nun XV modeli Euro NCAP Güvenlik testlerinden alınabilecek en yüksek 5 yıldız notunu, çocuk koruma testinden ise tüm rakiplerini geride bırakarak teste girdiği tarihe kadarki en yüksek notu almıştı. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Skoda Yeti 1.6 TDI DSG
Skoda 1200-1201-1202 Çek markanın 1952-1956 arasında ürettiği Ponton gövde formlu aile otomobilinin panel van, pikap ve ambulans versiyonları da çok rağbet görmüştü. 1213 cc hacimli 36 HP’lik motorla başlayan üretim sonraki dönemde 44 HP’ye kadar yükseltildi. Aracın maksimum hızı 105 km/s idi. Skoda’nın Mleda Boleslav tesislerinde üretilen 1200’e 1954’ten itibaren 1221 cc hacimli motora sahip 1201 modeli eşlik etti. 1961 yılında yerine 1202 modeli geldi. “Çarpık bacakları” alay konusu olsa da o dönemde aracın taşıdığı yük ve hızına bağlı olarak açılarak yola tutunma özelliklerini her koşulda üst düzeyde tutan körüklü arka diferansiyel teknolojisini Mercedes-Benz ve BMW ile aynı dönemde kullanan tek markaydı Skoda.
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN
e-motoring magazine › mart 2014
Beklenen kombin
Çek üreticinin adımları büyüdükçe rakiplerin gözü korkuyor. Makyajlı Yeti’yi kullanınca tedirginliklerinin nedenini anlamak zor değil. Dizel motor ve otomatik şanzıman kombini Yeti’ye çok yakışmış. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Skoda Yeti 1.6 TDI DSG
20.
yüzyılın başlarında MercedesBenz gibi bir teknoloji devi olarak uçaktan otobüse, kamyona ve nihayetinde “kral işi” otomobillere imzasını atan bir markaydı Skoda. İkinci Dünya Savaşı sonrası teknolojisiyle birlikte demirperdenin arkasında esir kalan endüstri devi, zekice faaliyetlerine Berlin Duvarı yıkılana kadar ara vermişti. Ama VW’nin uzattığı elle yeniden doğan Çek üretici, 1991’den bu yana “simply clever” mottosuyla fiyatına göre olağanüstü otomobile-motoring magazine › mart 2014
ler üretiyor. VW’nin sahiplenmesiyle ekilen tohumlar artık ortaya birbirinden iyi otomobiller çıkartıyor. Octavia’dan Rapid’e, Superb’den Citigo’ya her biri fiyatının karşılığını veren iddia yüklü otomobiller. İlk kez 2009’da tanıtılan crossover modeli Yeti de bu ekolün harikalarından. Geçen yıl makyaja tabii tutulan kompakt crossover, ölçülerini korurken teknoloji ve albenisini artırmıştı. Yeti makyaj öncesinde de yakışıklıydı, mantıklıydı. Crossoverlar yaygınlaşmadan öncüydü. Ama bu otomobildeki en önemli
Skoda Yeti
1.6 TDI DSG + Yeterli performans + Çok düşük yakıt tüketimi + Konforlu ve akıcı sürüş + Kabin ferahlığı + Malzeme kalitesi ve zengin donanım - USB port eksiği - Arka koltuk katlama mekanizması Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 1598 Motor gücü (HP): 105@4400 Maksimum tork (Nm): 250 @1500-2500 d/d Vites kutusu: 7-ileri DSG otomatik Maksimum hız (km/s): 176 0-100 km/s hızlanma (sn): 12.1 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 5.2/4.2/4.6 Ağırlık (kg): 1410 U/G/Y (mm): 4223/1793/1691 Aks mesafesi (mm): 2580
yenilik, Türk alıcısının beklentisine uygun dizel-otomatik kombinini sağlıyor olması. Nevi şahsına münhasırdır ya tüketicimiz, bir şeyi tutturdu mu olsun ister, bir ün kazanırsa “eniştem aldı çok memnun”, “komşumuzda var, az yakıyormuş” referansları (!) arasında bir bakmışsınız hit oluverir! Burunda yapılan değişiklikler, farlar, tampon ve ızgaranın yenilenmesinden ibaret. Arkada da aydınlatma grubunun lensleri renk değiştirmiş ama aynalardan tavan raylarına konsept korunmuş. Gülümseyen ilk Yeti’ye göre daha güçlü e-motoring magazine › mart 2014
TEST Skoda Yeti 1.6 TDI DSG
ve sert bakışlı bir ifade kazanmış. Gövdede en dikkat çekici unsurlardan biri, gizliliğini koruyor, kaputun içine gizlemiş silecek suyu fıskiyeleri, otomobilin ömrü boyunca tıkanmaya karşı korumalı! Skoda zekasından artistik bir örnek! Kabindeki iyileştirmeler, kokpitin geçirdiği revizyon, yenilenen gösterge tablosu gibi detaylardan ibaret. Test aracımızdaki dokunmatik ekran, en üst donanım versiyonuna özel bir ekipman, keşke her Yeti’de olsa ama pahalı bir hayal!.. Yeti’de USB port’u sunulmuyor. Akıllı telefonları şarj etmek için bunun yerine orta konsolda başka bir soket var, bağlantı için de her araca ücretsiz özel bağlantı kablosu veriliyor. Otomobilde ferah oturma alanı ve diz mesafesi sunan koltukların yüksekliği ve e-motoring magazine › mart 2014
oturma pozisyonu trafiğe yüksekten bakma şansı ve hakimiyet hissi veriyor. Ayar mekanizmaları da sorunsuz. Sadece arka koltukların arasındaki koltuğu yatırmak VW ergonomi anlayışının dışında kalmış, biraz zorluyor.
Hem otomatik hem ekonomik Yeti’nin kalbinde 1.6 litre hacimli direkt enjeksiyonlu turbo dizel motor yer alıyor. Sessiz çalışan ya da iyi yalıtılmış motor, 1.4 tonluk otomobili 250 Nm’lik torkla gayet akıcı bile sürüş sağlıyor. Bunda en önemli pay, 1500 d/d’den itibaren elde edilen torkla birlikte onu çok iyi yöneten DSG şanzımana ait. VW Grubu markalarının 10 yılı aşkın, Porsche’ninse 40 yılı aşkın süredir kullandığı çift
kavramalı (ama çift debriyajlı değil!) Direkt-Schalt-Getribe, pürüzsüz, sarsıntısız değişimlerle “akmayı” sağlıyor. Yolculuk sırasında sadece Start/Stop sistemi devreye girdiğinde bu pürüzsüzlük kesintiye uğruyor. Onun dışında ipeksi bir sürüş akıcılığı hakim. 7 vitesli şanzıman, yolun eğimini, aracın yükünü sürekli gözlüyor ve bocalamadan en doğru vitesi seçip akıcı sürüşe imkan veriyor. Bu şanzımanla Yeti’nin çok müşteri toplayacağı kesin. Otomobilin olağanüstü düşük yakıt tüketimi gözden kaçacak gibi değil. 5 günlük test sürüşüm süresince şehir içinde 100 km’de 6 litre düzeyinde gerçekleşen tüketim, trafik biraz tenhalaşınca özenli kullanımla 4.5 litre seviyesine kadar geriledi. Bundan iyisi Şam’da kayısı! Yeter ki
DSG şanzıman VW modellerinde yarattığı sorunları Skoda’da yaşatmasın. “Bu kadar yılda kronik problemler çözülmüştür” diye düşünmek istiyorum. Bir dönem VW’nin başı DSG ile epey dertteydi zira... Skoda Yeti, güncellenirken bazı yeni “simply clever” unsurlara daha kavuşmuş; çift taraflı kullanılabilen bagaj halısı, bagaj içinde bulunan ve çıkarılabilen LED aydınlatması, sürücü koltuğunun altında bulunan eşya saklama gözü ve kapı içinde bulunan atık kutusu, kullanıcı dostu ekipmanlar. Bu yeni unsurların yanı sıra Yeti’de sürüş lezzetini artıran panoramik sunroof, çift bölgeli otomatik klima, ısıtmalı ön koltuklar, hız sabitleyici, ısıtmalı ön cam veya elektrikli ayarlanabilen sürücü koltuğu yer alıyor. İç mekanın fonksiyonelliğini artıran ve üç arka koltuğun da bağımsız olarak katlanıp, istenirse de çıkartılabilmesine olanak tanıyan, Skoda’nın VarioFlex arka koltuk sistemi pek pratik kullanılamasa da sunduğu imkanlarla dikkat çekiyor. Skoda imajla yol almıyor, beklentileri karşılayan, kaliteli, mantıklı otomobillerle hesabını bilen alıcılara hitap ediyor. Simply Clever dedikleri tam da bu işte. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Peugeot 308 1.6 e-HDi
e-motoring magazine › mart 2014
Alman işgali! Adından başka her şeyi yeniden yaratılan Peugeot 308, artık Alman üretimi bir Fransız otomobili gibi. Yılın Otomobili seçilmesinin de desteğiyle C segmentinde ağırlığını iyice hissettirecek.
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN e-motoring magazine › mart 2014
TEST Peugeot 308 1.6 e-HDi
Peugeot 308 1.6 e-HDi + Geniş ve ferah kabin + Çok düşük yakıt tüketimi + Sürüş kalitesi ve performans + Premium malzeme ve işçilik kalitesi + Zengin donanım - Otomatik vites eksiği Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 1560 Motor gücü (HP): 115@3600 Maksimum tork (Nm): 270 @1750 d/d Vites kutusu: 6-ileri manuel Maksimum hız (km/s): 194 0-100 km/s hızlanma (sn): 10.2 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 4.3/3.5/3.8 Ağırlık (kg): 1160 U/G/Y (mm): 4253/1804/1457 Aks mesafesi (mm): 2622
e-motoring magazine › mart 2014
F
ransa İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yine Alman işgaliyle karşı karşıya! Peugeot’nun Sochaux Fabrikası’na Alman casusları sızmış olmalı! Yoksa 308’in bu kadar Almanlaşmasının başka açıklaması olamaz. 2007 yılında sahne alan ilk 308’in yerini alan Peugeot 308 II, çok önemli değilikliklerle bambaşka bir otomobil olarak yeniden karşımızda. Peugeot bakışları gitmiş çok daha oturaklı, herkesin kolayca beğenebileceği daha rafine bir tasarım gelmiş. Ama asıl yenilik sürüş olgunluğuyla ilgili. Fransız üreticinin yeni tasarım anlayışını Alman tokluğuyla birleştiren Peugeot 308’in yüzü, önde 62 adet led ile görev yapan gündüz farları ve son dönem modellerinde gördüğümüz marka ibaresiyle dikkat çekiyor. Arka tasarım ise Mercedes A Serisi’ni anımsatıyor. Burada da LED’ler iş başında; arka aydınlatma grubunda 48 adet led yer alıyor. Aydınlatma unsurlarının alengirli yapısına karşılık, gövdenin hayli sade
ve olgun bir tasarımı var. Boyu ilk 308′e göre 2 cm kısaltılarak 4253 mm’ye çekilen, yüksekliği 5 cm düşürülen, aks mesafesi ise 1.2 cm uzatılan otomobilin iz genişlikleri de 2.3 cm açılmış. Otomobilin ağırlığında ilk nesil 308’e göre 140 kg azalma sözkonusu. Bunun 70 kg’ı gövdeden, 70 kilogramı da EMP2 (Efficient Modular Platform 2) şasi üzerinde 10′ar gram 10′ar gramlık porsiyonlar halinde düşürülmüş. İç mekanda 208 ile başlayıp 2008 ile süren kokpit yapısı 308’de de tam gaz devam ediyor. Göstergeleri küçük direksiyonun içinden değil de üstünden görmeye yönlendiren tasarım herkesi çekmeyebilir ama biz de kullandıkça alıştık…i-Cockpit’te düğmelerin yerini dijital uygulamalar almış durumda. Citroen ile ortak kullanılan dijital ekranı C4 Picasso testimizde de görebilirsiniz. Tabii ortak anahtarı da! Alışana kadar bu üniteyi biraz çalışmak gerekiyor, konvansiyonel kumandalar kadar pratik değil. Kabindeki malzeme kalitesi, Peugeot’nun e-motoring magazine › mart 2014
TEST Peugeot 308 1.6 e-HDi
artık başka bir algı istediğini, “kaliteyle birlikte anılmayı” beklediğini gösteriyor. Otomobilde en dikkat çekici özelliklerden biri, gösterge tablosunda ters yönde çalışan devir saati. Sürüşte olumlu ya da olumsuz bir etkisini fark etmedik. Alışkın olmadığımız için ilk başta şaşırtıyor ama özel bir durum yok. Sadece değişik… “Sportif hissi artırmak” için tercih edilen bu tasarımı daha önce Aston Martin de denemişti. Bu modern kokpitin sadece ses kontrol düğmesini ağırlayan alt kısmında, 1970′lerin Saviem ya da Renault minibüslerinden hatırladığımız kabin içindeki motor kapağına benzer boş bir şişkin kapak yer alıyor. Ferahlık diyelim… Cam tavanın da katkısıyla kabinde ferahlık hakim. Kabinin üzerini kaplayan cam tavan, daha uzun olan ilk 308′e göre büyütülmüş ve 1.26 metrekareden 1.44 metrekaraye genişletilmiş. Omuz genişliği önde 1440 mm, arkada 1412 mm olan 308’in oturma yüksekliği önde 895 mm ve arkada 874 mm’ye ulaşıyor. Gerek e-motoring magazine › mart 2014
kafa boşlukları gerekse diz mesafeleri tüm yolcuları tatmin edecek kadar geniş. Yolcular özellikle 12 litrelik soğutmalı torpido gözü ve 1.5 litrelik su şişelerinin konabildiği 3.7 litrelik ön kapı cepleri başta olmak üzere, tüm iç mekana dağıtılmış 24 litre yerleştirme alanından yararlanabilir. Peugeot 308’in 420 litrelik bagaj hacmi, sınıf standartlarını hayli ileri taşıyor. Bagajın 691 mm’lik yükleme eşiği kullanıcıya zorluk çıkarmıyor ve istenirse bagaj hacmi koltuklar yatırılarak 1309 litreye kadar genişletilebiliyor. DV6 motorun evrimi Test otomobilimizde 1.6 litre hacimli 115 HP’lik e-HDi turbo dizel motor yer alıyordu. Bu motor, ilk olarak 2001 yılında Peugeot 307’de kullanılan DV6 motorun devamı. Gücü ve torku yükseltilen motor, değişken geometrili turbo ve tabii start/stop sistemiyle donatılınca özünden epey mesafe almış durumda. Değişmeyen tek bir şey var ki, yine çok ekonomik. 270
›
En dikkat çekici özelliklerden biri, ters yönde çalışan devir saati. Alışkın olmadığımız için ilk başta şaşırtıyor ama özel bir durum yok. Sadece değişik… “Sportif hissi artırmak” için tercih edilen bu tasarımı daha önce Aston Martin de denemişti.
Nm’lik maksimum torkuyla istekle hızlanan otomobil, diri tork bandı sayesinde sık vites değiştirmeye de gerek bırakmıyor. Bu da kıvrak sürüşlere imkan tanıyor. Diri kullanım için doğru hızda doğru viteste 1700-3000 d/d aralığında kullanılması gereken otomobil, motorun canlılığı sayesinde hatalı vites seçimlerini de tolore ediyor, sürücüsünü bozmuyor. Bu motor versiyonunda otomatik vites isteyenler, 2015’e kadar beklemek durumunda. Eğer o kadar sabrederlerse, robotize değil, gerçek otomatik vitesli olarak sahip olabilecekler. Şehir içinde 4.5 litre gibi tüketim ortalamasıyla
dolaşabildiğimiz otomobil, şehrin kalabalığından sıyrılınca 4.0 litrenin de altına göz kırpıyor. Motor haznesini izole eden malzeme, dizel sesinin neredeyse fark edilmemesini sağlamış. Göreceksiniz ki, Peugeot, hiç olmadığı kadar iyi bu sefer! Kabin yalıtımı o kadar başarılı ki yol ve rüzgar sesi gibi motor gürültüsü de dışarda bırakılabilmiş. Motorun ürettiği yüksek tork, ön aksları zorlasa da tork steer sıkıntısı yaşanmıyor. Hassas direksiyon, keskin manevralara imkan sağlarken bağımsız arka süspansiyonunda ş ekil değiştirebilir travers ve traverse entegre viraj çubuğu ile stabil sürüş sağlayan otomobil, mantık dışı sürüşler yapılmadığı sürece izini korumayı biliyor. 308’in genel sürüş dinamikleri oldukça olgun görüntüde. Bir bütün olarak iyi özelliklerin buluşturulduğu bir otomobil 308. Tüm özelliklerinin yanında Yılın Otomobili seçilmesinin de gücüyle rakiplerine büyük gözdağı vereceği kesin. Eğlenceli rekabet günlerini hep birlikte izleyeceğiz. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Mercedes-Benz G350 Bluetec SW Long
Arazinin G noktası 1979’dan bugüne değişmemiş kült bir tasarım ve geometri. Ve hala gidemeyeceği yer yok. Tıpkı rakibi olmadığı gibi.
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN
e-motoring magazine › mart 2014
e-motoring magazine › mart 2014
TEST Mercedes-Benz G350 Bluetec SW Long
Öyle bir araç ki reklama ihtiyacı yok. Savaşlar görmüş geçirmiş efsane Unimog deneyimlerinden sonra 1970’li yıllarda bir kez tasarlanmış ve 1979’da sahneye çıktığında konu kapanmış. Sonradan yıl yıl eklenen her şey, özüne zarar vermeden kolaylaştırıcılar olmuş. Artık üzerinde binbir elektronik ekipman var, artık konfordan (da!) yıkılıyor ama hala dünyanın en iyi arazi aracı, en çetin çeviz. Mercedes-Benz G Serisi’nin boyutlarını anlatmak istemiyorum. 1970’lerin tasarım anlayışından bahsederim ama. En sert halleriyle köşelerden oluşuyor bu yürüyen kale. Mercedes-Benz o köşelerden e-motoring magazine › mart 2014
zamansız bir tasarım yaratmış. 1972’de Stuttgart’ta geliştirilmeye başlanan araç, o dönemde kömür madenlerinden Kuzey Kutbuna, Büyük Sahra’ya her koşulda test edildi. Ve her yere gidebileceği fikrine varıldıktan sonra 1979’da Avusturya/Graz’daki Puch tesislerinde üretilmeye başlandı. İşte o günden bugüne G Serisi markanın -Unimog’dan sonra- en uzun süre üretilen modeli durumunda. Yaydığı güven hissi çok çabuk onay gördü, 1980’da Vatikan, Papalık için siparişini vermişti bile! Sonra yıl yıl, geormetrisi ve ruhu korunmak kaydıyla bütün teknolojik gelişmeler yıl yıl G Serisi’ne eklendi.
Bu içinde bulunduğum, en modern hali. Ama hiç kıyılamayacak bir durumu yok, o kadar eminim ki kırılmaz bir araç olduğuna. Tamam, inmesi binmesi her yerde “eziyet” ama tırmanınca tadından inmek gelmiyor içimden. Çamur arıyorum girmek için, kaya arıyorum tırmanmak için. Onlar kolay da şehir içinde başım dertte bu kamyonla! Daracık sokaklardaki dönüşleri mi söylesem, duble ücret isteyen yıkamacıyı ya da otoparkçıyı mı? Kabinde konfora dair ne biliyorsak sunulmuş neredeyse. E Serisi’nde kokpitte ne görüyorsam tümü aynı zarafetle yerini almış. Bağımsız
otomatik klima kontrollerinden LCD ekrana, koltuk ısıtmalarından yol bilgisayarına eksik yok. Fazlalıklar ise en çetin arazi koşullarına meydan okuyabilecek ruhuyla ilgili. Üç farklı diferansiyel kilidi uygulamasıyla arazi koşulları sertleştikçe modunu değiştirmek, cam açmak kadar kolay. Yani takım elbisenizi kırıştırmadan bataklıklardan geçip işe gidebilirsiniz! Üstelik bunları direksiyondan da kontrol edebileceğiniz otomatik vites konforuyla yaşayabilirsiniz. 7G-TRONIC otomatik şanzımanda low range’i (arazi vitesini) seçmek -40 km/s’ye kadar süratlerde olmak kaydıyla- tek e-motoring magazine › mart 2014
TEST Mercedes-Benz G350 Bluetec SW Long
Mercedes-Benz G350 Bluetec SW + Sınır tanımayan performans + Lüks hissi + Coğrafya değiştime yeteneği + Konfor, donanım, kalite - Yakıt tüketimi - İnme/binme zorluğu Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 2987 Motor gücü (HP): 211@3400 Maksimum tork (Nm): 540 @1600-2400 d/d Vites kutusu: 7G-TRONIC PLUS otomatik Maksimum hız (km/s): 175 0-100 km/s hızlanma (sn): 9.1 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 13.6/9.8/11.2 Ağırlık (kg): 2500 U/G/Y (mm): 4660/1930/1760 Aks mesafesi (mm): 2850
e-motoring magazine › mart 2014
›
Aksların rijitliği hep Unimog deneyimlerinden, belli. Yüzey düzeldiğinde eski haline gelemeyecekmiş gibi düşündüren korkunç artikilasyon mesafeleri, kusursuz aktarma yetenekleriyle birleştiğinde insan önünde sınır olmadığını hissediyor. Sadece varmak istediğiniz yeri hayal edin, o engel tanımadan gidiyor.
e-motoring magazine › mart 2014
TEST Mercedes-Benz G350 Bluetec SW Long
bir düğmeyle, sadece ön akslardaki diferansiyeli, merkezi ya da merkezi ve arka diferansiyeli kilitlemek yine sadece bir düğmeyle. Elektronik çekiş kontrol sistemi 4ETS’yle entegre çalışan mekanik kilitler, çekişi gerektiğinde sadece sağ ya da sol akslara, ön ya da arka akslara, özetle hareketliliği kesintiye uğratmamak için tutunan aksa aktarabilecek özellikte. 4ETS, motorun torkunu tereddütsüz en iyi tutunan aksa aktarıyor. Büyük bir mühendislik dehasıyla hareket ediyoruz. Zaman zaman G Serisi’nin canlı olup olmadığını düşündüren bir hassasiyet var. Rakamlarla konuşursak, %54 yanal eğimde dengesini koruyabilen G Serisi, 36 derece yaklaşma ve 27 derecelik uzaklaşma açılarına sahip. 60 cm’lik göletlerden geçebilen aracın karın açısı ise 21 derece. Ve 27 derecelik engel aşma yeteneğine de sahip. Tırmanma yeteneği ise tez konusu! Yüzee-motoring magazine › mart 2014
yin durumuna bağlı olarak %100’e kadar eğime tırmanabiliyor! G Serisi’nin bu en düşük motor versiyonu, 3.0 litre hacimli 211 HP gücünde V6 dizel. Piezo enjektörlerin dizel yakıtı 1600 bar basınçla beslediği motor, turbo desteğiyle 1600-2400 d/d arası 540 Nm gibi olağanüstü torku kullanıma açıyor. Motorun Bluetec’i, gelişkin katalitik konvertörünün egzoz gazındaki nitroksidin %80’e kadarını ya da karbondioksit salımını süzebilmesinden geliyor. Start/ Stop’u da ayrı! Sınır kabul etmediği çevreyle hep iç içe hep dost. Tabi zorlandığı yerde o coğrafyayı değiştirmesi hariç!.. Bir hız aracı değil, gerçek ama hüneri başka yerde. Onu da isteyenlerin G500 ya da diğer iki AMG versiyonlarına yönelmesi gerek. Otoyol denemelerinde 160 km/s civarında nefesinin tükendiğini hissettiren araç, dizel motoruna karşın yakıt tüketi-
›
Bu araçla Reina’ya gittiğinizde, kulübün en havalı kişisi olarak algılanacağınız şüphe taşımıyor. Şöyle ki bu vahşi araçta lüksten de geri kalınmamış. Ön koltukların lokal ayarlanabilir destekleri, hatta arazi ruhuna uygun bardaklık, mükemmel bir sentezin eseri. Sadece mini etekli eşiniz inip binerken düşünsün!
minde de pek kullanıcı dostu olmadığını söylüyor. Genelde 15 litre ve üstü ortalamaysa seyrediliyor ama deposu 96 litre olduğundan yakıtı kolay kolay bitmiyor. Zaten bitmesi ekonominin sarsılması demek!..:) Aksların rijitliği hep Unimog deneyimlerinden, belli. Yüzey düzeldiğinde eski haline gelemeyecekmiş gibi düşündüren korkunç artikilasyon mesafeleri, kusursuz aktarma yetenekleriyle birleştiğinde insan önünde sınır olmadığını hissediyor. Sadece varmak istediğiniz yeri hayal edin, o engel tanımadan gidiyor. Bu kadar yetenekle donatılmış olduğunuzdan valeler dahil kimsenin haberi olmadan Reina’ya gittiğinizde, kulübün en havalı kişisi olarak algılanacağınız da şüphe taşımıyor. Şöyle ki bu vahşi araçta lüksten de geri kalınmamış. Diz mesafeleri, kol dayanağı, açılır tavan, hız sabitleme
sistemi, ısıtmalı direksiyon simidi konularına girmeyeceğim, konu lüks ise ahşap kaplamaları bile var! Ön koltukların lokal ayarlanabilir destekleri, hatta arazi ruhuna uygun bardaklık, mükemmel bir sentezin eseri. Sadece mini etekli eşiniz inip binerken düşünsün! Arka zaten şart da önde bile park sensörü sunulan araçta bunların arazi performansında kısa ömürlü olacağını düşündüm. Ama şehir içinde onlar olmadan kullanım gerçekten çok zor. Önü ve arkası nerede bitiyor, hiç kolay algılanmıyor. Neyse ki geri görüş kamerasının detaylandırması da mükemmel. Eksik mi arıyorsunuz, açılır tavan camlı değil. Ama bir arazi aracından söz ettiğimizi unutmayalım da... Bütün bu coşkuyu yaşamanın bedeli, 620.000 TL’den başlıyor. Bu en düşük motor versiyonlu G Serisi’nin ucu daha da tırmanıyor. Ama yerini hiçbir aracın tutmayacağı da ortada. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Citroën C4 Picasso 1.6 e-HDi Intensive
Pablo’ya şa çıkarttırır
Yazı: Süreyya İZGİ Fotoğraflar: Ali AKSIN
e-motoring magazine › mart 2014
apka
C4 Picasso, geçmişten süregelen etkileyici tasarımı ve alışılagelmiş kabin değişkenliğinin yanı sıra modern teknolojileriyle adına layık bir otomobil.
İ
lk tanıtıldığı 1999 yılından bu yana dünyada, 4500 adedi ülkemizde olmak üzere 3 milyon adetten fazla satılan Citroën C4 Picasso’nun üçüncü jenerasyonuyla test sürüşündeyiz. İlk ikisi gençlik yıllarıma denk geldiğinden olsa gerek, çok iyi, çok da fonksiyonel otomobiller olduğu halde pek de ilgimi çekmemişti. Ama yeni Picasso, yaş mevhumundan bağımsız düşünülebilecek, şık ve teknolojik yüklü bir araç. Zaten yeni C4 Picasso’nun en önemli özelliği, ürünün pazardaki konumlandırmasının bir önceki nesline göre farklılaşmasından kaynaklanıyor. C4 Picasso’nun özellikle 5 kişilik versiyonu, sadece bir aile otomobili değil, aynı zamanda bireysel kullanıcıların da beğenerek kullanacakları bir otomobil olarak geliştirilmiş. Citroën C4 Picasso yepyeni bir bakış sağlayan ön tasarımı, dinamik yan çizgisi ve markanın konsept araçlarından esinlenilerek geliştirilen 3D LED arka farları ile oldukça güçlü ve etkileyici bir tasarıma sahip. LED gündüz farları alışılmışın
e-motoring magazine › mart 2014
TEST Citroën C4 Picasso 1.6 e-HDi Intensive
dışında ana farların üzerine konumlandırılarak ön ızgaraya zarif bir şekilde entegre edilmiş. Aracın ön tarafındaki LED’li gündüz farları normal farların üzerinde yerleştirilerek otomobile dinamik, hatta agresif bir görünüm kazandırıyor. Aracın arkasındaki, Audi modellerini anımsatan 3D LED aydınlatma grubu bu çizginin devamı olarak dikkat çekiyor. Citroën C4 Picasso; PSA gurubu içerisinde EMP 2 platformunu kullanan ilk model olma özelliğini taşıyor. Yeni platform 140 kg daha hafif olması sayesinde, rekor seviyede düşük karbondioksit salımı ve en az yakıt tüketimi değerlerine sahip olabilmekte. C4 Picasso, kompakt boyutlarına e-motoring magazine › mart 2014
rağmen geniş iç hacmi ile segmentinde referans model olma özelliğine devam ediyor. Yeni boyutları ve dingil mesafesinin genişlemesi sayesinde daha kompakt hale gelen Picasso, sınıfındaki en geniş 2. koltuk sırası diz mesafesini (159mm) sunuyor. C4 Picasso’nun bir diğer hacim başarısı da bagaj alanından geliyor. Rekor büyüklükteki 537 litrelik bagaj hacmi, arka koltukların ileriye doğru hareket etmesi ile 630 litreye ulaşarak farkını ortaya koyuyor.
Benzeri olmayan panoramik ön cam C4 Picasso’nun ferah yapısının temelini oluşturuyor. Cam tavanın eklenmesi ile elde edilen 5,30 m2
rakipsiz cam yüzeyler, yüksek oturma pozisyonu ile birlikte yolcuların bir SUV’daymışcasına konforlu seyahat etmelerini sağlıyor. Zaten alçak ayarlı koltukta oturmaya kalkarsanız aracın içine gömüldüğünüzü hissediyorsunuz! Olağanüstü geniş ve ferah kabindeki en dikkat çekici özellik, kullanılan tablet teknolojisi. Citroën C4 Picasso’nun iç mekanı her detayında özenle seçilmiş materyallerden oluşurken, konforun sağlanmasında en son dijital teknolojik unsurlar kullanılıyor. C4 Picasso’nun direksiyonunun başına oturulduğunda sürücü ve yolcunun aynı anda takip edebileceği 12’’ HD Panoramik ekran karşılıyor. Bu ekranı tüm araç
fonksiyonlarını parmağınızın ucuna taşıyan ikinci bir 7’’ dokunmatik tablet ekran tamamlıyor. Sürüş bilgilerinin görüntülenmesini sağlayan 12’’ HD panoramik ekrandan ihtiyaca göre tercihe göre kişiselleştirmek mümkün. Üç farklı tema barındıran ana ekranda hız göstergesinin yanında seçtiğiniz bir fotoğraf, navigasyon bilgileri ve yol bilgisayarı verileri ayrı ayrı seçilebiliyor. Özellike araç içinde, ön konsolda yakalanan sade şıklık tamamen 7” dokunmatik tablet ekranın aynı zamanda tüm araç fonksiyonlarının kumanda edildiği bir panel olması sayesinde gerçekleşiyor. Buna ek olarak 12” panoramik gösterge kullanıcının tercihleri doğrultusunda kişiselleştirme imkanı tanıyor. e-motoring magazine › mart 2014
TEST Citroën C4 Picasso 1.6 e-HDi Intensive Farklı grafik tasarımları ile farklı temaların seçilmesi mümkün olduğu ekrana istenilen bir fotoğraf da yerleştirilebiliyor. Bu tablet uygulamasının kullanımına alışmak için zaman ayırmak şart. Yoksa araçla hareket halindeyken ayar yapmaya çalışmak can sıkıcı sonuçlar doğurabilir! İkinci sırada birbirinin aynı ebatlarda 3 adet ayrı ayrı hareket edebilen koltuk C4 Picasso’ya farklı bir işlevsellik katıyor. Öne ve arkaya kayabilen koltuklar bagaj alanının büyümesini sağlarken, her bir koltuk sırtlığı belirli bir açı ile yatma özelliği göstererek arka sırada oturanlara farklı şekilde seyahat etme imkanı tanıyor. Ayrıca yol gürültülerini daha aza indirmek için özel olarak geliştirilen akustik cam yapısı da daha fazla konfor sunuyor. C4 Picasso’nun kabininde de çok sayıda saklama alanları bulunuyor. Ön koltukların arasındaki geniş saklama bölmesi, soğutma özelliği
e-motoring magazine › mart 2014
taşıyan büyük torpido gözü, ön koltukların alt kısımlarında bulunan saklama alanları ve tabandaki mini kapaklı gözler bunlardan birkaçını oluşturuyor.
Ağırbaşlı ekonomik performans Türkiye’ye sadece 1.6 litre 115 HP’lik e-HDi turbo dizel motor ile ithal edilen Citroën C4 Picasso, 1750 d/d’den itibaren kullanıma sunduğu 270 Nm’lik maksimum tork sayesinde akıcı sürüş kimliğine sahip. 0-100 km/s hızlanmasını 12.3 saniyede gerçekleştiren 1300 kg’lık otomobil, ara hızlanmalardaysa daha etkili. Geliştirildiği açıklansa da robotize ETG6 şanzımanda vites değişimlerinde kasılma ve sarsıntı hissedilmeye devam ediyor. Robotize şanzımanların tümü böyle, kasılmalara aldırmayan da olacaktır, bu yüzden tüm güzelliklerine karşın otomobilden tad alamayıp soğuyan da!.. Böylesi güzel otomobillerin kesinlikle konvansiyonel otomatik şanzımanlara
ihtiyacı var ki 2015’ten önce beklenmiyor. Ama neyse ki geri kaydırma sorunu yok! Test sürüşümüz süresince 100 km’deki ortalama yakıt tüketimi 5.2 lt olarak gerçekleşti. Otomobilin süspansiyon yapısından çok keyif almadım. Hem gürültülü çalışıyor hem de hızlı geçilen yol bozukluklarında zıplatıyor. Gövdenin bir otomobil kadar stabil olmaması da dikkat çekici. Virajlarda çapraz salınımlar bu otomobilin yüksek tempoyla kullanılmamasının daha iyi olacağını anlatıyor. Citroën gibi bir süspansiyon uzmanında daha iyi performans beklerdim. Ha bir de önemli not, frenajda hisler çok güçlü değil. Panik frende durmaya elbette ki duruyor ama sanki şasi durmuş, gövde devam ediyor gibi tuhaf hisler uyandırıyor! Geniş gövdenin dezavantajı! Panik frende katlanabilir koltuk mekanizmalarından gelen sesler, otomobil yaşlandıkça duyulacak tıkırtıların da habercisi! Bu arada geri viteste açı değiştirerek yolu gösteren yan aynaların değişen eğime göre açılarını yolla senkronize olarak yenilemeleri de ilginç bir özellik, sürücüye avantaj sağlıyor.
Zengin donanım C4 Picasso ailesi, Türkiye’de Dynamique ve Intensive olmak üzere iki donanım seçeneği ile satılıyor. Dynamique donanım seviyesinde ABS, REF, AFU, ESP, ön, yan ve perde hava yastıkları, yokuş kalkış desteği, akıllı çekiş sistemi, elektrik destekli direksiyon, elektrikli park freni, anahtarsız giriş, çift bölgeli klima, bluetooth, usb, priz jack, elektrikli ön ve arka camlar, hız sabitleme sistemi, Stop&Start, yol bilgisayarı, yağmur sensörü, arka park sensörü ve 16’’ alüminyum jant yer alıyor. 5200 TL farkla alınabilen Intensive versiyonunda ise bunlara ek olarak anahtarsız çalıştırma, arka koltuklarda klima kontrolü, navigasyon, elektrikli katlanır yan aynalar, deri direksiyon, yalıtımlı camlar, geri görüş kamerası, 12” panoramik ekran ve 17” alüminyum jant var. Yeni C4 Picasso, halen 80.600 TL’den başlayan fiyatı ve 8 renk seçeneğiyle satılıyor. Yüksek donanım seviyesine ait test aracımızın fiyatı ise 85.900 TL.
›
Otomobilin içi o kadar aydınlık o kadar ferah ki, insan kendisini yürüyen akvaryumun içinde zannedebiliyor. Görüş açıları da çok çok iyi.
Citroën C4 Picasso 1.6 e-HDi + Geniş ve aydınlık kabin + Düşük yakıt tüketimi + Malzeme kalitesi ve zengin donanım + Yalıtım - Alışana dek karmaşık kumandalar - Vites değişim sarsıntıları - Çapraz gövde salınımları Yakıt tipi: Dizel Motor hacmi (cc): 1560 Motor gücü (HP): 115@3600 Maksimum tork (Nm): 270 @1750 d/d Vites kutusu: 6-ileri robotize otomatik Maksimum hız (km/s): 189 0-100 km/s hızlanma (sn): 12.3 Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 4.4/3.8.2/4.0 Ağırlık (kg): 1295 U/G/Y (mm): 4428/1826/1625 Aks mesafesi (mm): 2785
e-motoring magazine › mart 2014
KÜLTÜREL Car of the Year
Düşenin dostu mu? Yazı: Oytun Işlar
Otomotiv dünyasının en prestijli ödülü Car of the Year ne kadar gerçek? Yoksa her şey ağız birliğiyle bir pazarlama takviyesi mi? COTY’nin 50 yılını analiz ediyoruz. Bu ay otomotiv dünyasındaki önemli bir etkinliğin 50.yılını kutluyoruz. “European Car of The Year” yani kısaca COTY olarak jargon edinen dünyanın en eski otomobil müsabakası birkaç gün önce 50. şampiyonunu açıkladı. Döneminde otomotiv devi bir ABD varken, nispeten küçük ve gösterişsiz otomobiller üreten Avrupa’dan çıkan bu müsabakayı ben Eurovision şarkı yarışmalarına benzetirim. Kendi içinden çıkan otomotiv devlerinin yeni modellerini seçerek son derece statükocu giden bu zihniyet, teknolojinin el değiştirdiği son yıllarda ise zoraki de olsa Japon ve Amerikan üretimi araçlara paye vermeye başlamıştır. Aslında kendi içlerinden çıkmayan bu diğer dünya markalarının araçları, kendi topraklarında üretilmiyor olsaydı eminim listelerine bile dahil etmezlerdi. European Car of the Year, yani dilimizdeki söylemiyle Avrupa’da Yılın Otomobili ödülleri ilk kez 1964 yılında Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki Otomobil Dergileri tarafından düzenlendi. Şu anda organizasyonun lider dergileri Auto (Italya), Autocar (UK), Autopista (İspanya), Autovisie (Hollanda), L’Automobile Magazine (Fransa), Stern (Almanya) and Vi Bilägare (İsveç) olarak güncel e-motoring magazine › mart 2014
kriter ve uzun süren eleme süreçlerine göre, bir yıl önce piyasaya verilen tüm modeller arasından seçimlerini yapmaktalar. Şu son 50 yıllık Avrupa otomotiv tarihine bir uzanırsak; teknolojinin, zevklerin ve kriterlerin nerelerden nerelere geldiğini çok daha iyi anlayabiliriz. Örneğin tam 40 yıl önceki birincinin (Mercedes-Benz S Serisi), teknoloji gemisi haline dönüşmüş güncel hali bu yılın güçlü adaylardan olmasına rağmen ilk üçe bile giremedi. Yahut 50 yıl önce birinci gelen markanın yerinde şu an yeller esiyor. Tam bir Eurovision yarışması gibi yani…geçen yıl 12 puanı toplayan şarkının ülkesi bir yıl sonra sonuncu olabiliyor. Yalnız çok ilginç bir ironi yakalayabilirsiniz. 1964 yılında ilk kez organize edilen bu müsabakada aynı yılın Eurovision şampiyonu İtalya’dır ve COTY geçmişinde de en fazla birincilik ödülü, başta ulusal firmaları Fiat olmak üzere hep İtalya’ya gitmiştir. Fiat 9, Alfa Romeo 2, Lancia ise 1 birincilikle toplam 50 yılın %24’lük payını kapmışlar. İtalyan tasarımıyla birinci gelmiş modelleri dahil etmiyorum bile… Bugün başka firmaların çatısı altına geçen veya tarihten silinen Rover, Chrysler ve Simca markalarının toplam 4 birin-
50. şampiyon Peugeot 308 Avrupa’nın en prestijli otomobil yarışması Car of The Year 2014′te zafer Peugeot 308′in oldu. Geçtiğimiz günlerde Cenevre Otomobil Fuarı’nda açıklanan sonuca göre Peugeot 308, 2014 yılının otomobili seçilmeyi başardı. 22 Avrupa ülkesinden 58 jüri üyesinin oylarıyla belirlenen yarışmada 30 yeni modeli geride bırakan Fransız temsilcisi Avrupa’nın en prestijli sticker’ını camında taşıyacak. Ödülü Jüri Başkanı Hakan Matson’un elinden alan Peugeot CEO’su Maxime Picat “Yeni PEUGEOT 308 ile yakında Avrupa’da bu sınıfta podyuma çıkmamızı sağlayacak tasarım, teknolojik ve kalite sıçraması yaptığımıza inanıyoruz. Bugün modelin geliştirilmesine ve lansmanına katkıda bulunan tüm arkadaşlarım adına aldığım prestijli 2014 “Car of the Year” (Yılın Otomobili) ödülü bunun en güzel kanıtlarından birini oluşturuyor” şeklinde beyanda bulundu. Yarışmada tasarım, motor/şanzıman özellikleri, sürüş nitelikleri,
çevre duyarlılığı, ergonomi, fayda/fiyat dengesi gibi başlıklar bir bütün olarak değerlendiriliyor. Bu kriterler doğrultusunda Peugeot 308′in ve geride bıraktığı finalist otomobillerin puan durumu ise şöyle sıralandı: Peugeot 308 (307), BMW i3 (223), Tesla Model S (216), Citroen C4 Picasso (182), Mazda3 (180), Skoda Octavia(172), Mercedes S Serisi (170). Bu yıl finalist olamayan diğer aday otomobiller ise şöyle idi: BMW 4-Series Coupe, BMW i3, BMW X5, Citroen C4 Picasso, Ford EcoSport, Ford Kuga, Hyundai i10, Jaguar F-Type, Kia Carens, Range Rover Sport, Lexus IS, Maserati Ghibli, Mazda3, Mercedes-Benz S-Class, Mitsubishi Space Star, Nissan Note, Opel Cascada, Peugeot 2008, Peugeot 308, Porsche Cayman, Renault Captur, Renault Zoe, Seat Leon, Skoda Octavia, Subaru Forester, Suzuki SX4, Tesla Model S, Toyota Auris, Toyota Corolla ve Toyota RAV4.
e-motoring magazine › mart 2014
KÜLTÜREL Car of the Year
cilikleri yanında BMW ve Honda’dan bir tanecik bile birinci çıkamaması manidardır. Günümüzde abartı bir gelişme sağlamış Kore otomotiv firmalarına ise Avrupalılar kesinlikle yer vermekten kaçınmaktalar. Altmışlı ve yetmişli yıllar ayağında, dönemin “üzerinde güneş batmayan ülkesi” İngiltere’nin ağırlığında geçen müsabakada, tek tük ithal Amerikan markası üçüncülükle yetinirken (64,5 Mustang ve Oldsmobile Toronado) Rolls Royce Silver Shadow’un Renault 16 ardında ikinci geldiği 1966 yılında otomobil tutkunları bu yarışmada kesinlikle elmayla armudun aynı şartlarda test edilip onaylandığına şahit olmuşlardır. Düşünebiliyor musunuz, Fiat 124’ün (bizim meşhur Hacımurat) BMW 1600 ve gelmiş geçmiş en egzotik otomobillerden sayılan Jansen FF’i alt edebildiğini?
İsterseniz bu 50 yıllık tarihçeyi bir tabloda hatırlamaya çalışalım ve tablo üzerinden tarihi didiklemeye devam edelim.
Yarışmanın ilk birincisi Rover 2000 (P6), 1982 yılında kızı Stephanie ile uçuruma yuvarlanıp hayatını kaybeden Monaco Prensesi Grace Kelly’nin direksiyonunda olduğu otomobildi. 1963 yılı sonunda piyasaya çıkan otomobil, 1964 yılı Mart ayındaki ilk European Car Of the Year seçmelerinde ipi göğüslemişti.
e-motoring magazine › mart 2014
Fark ettiyseniz birbirinin devamı niteliğinde çıkan modeller illa ki başarı göstermiş. Örneğin VW Golf, çıkarttığı tüm yeni kasasıyla ya birinci olmuş ya da ilk üçte yer almış. Buna karşılık dünyanın en çok satan otomobili unvanını daima koruyan Toyota Corolla hiçbir zaman bu 50 yıllık listede yer alamamış. Simca Horizon ile rekabet yarışına başlayan PSA, Simca markası asimile edildikten sonra çıkarttığı c sınıfı modellerinde 307 ve 308 ile başarısını devam ettirmiş. Renault’nun B sınıfı araçları ilk R5 ikinciliği sonrasında iki kez Clio zaferi ile tarihe kazınmış.
Ülkemizde de 40 küsür senedir üretim yapan Renault, Bursa bandında 1982 ve 2003 birincisi R9 ve Mégane’ı üretmiş, 1970 yılı üçüncüsü R12 ise tam 18 yıl bantlarda kalmıştır. Müsabakanın geneline tarih tüneline baktığımızda, Fiat’ın her çıkarmış olduğu model neredeyse hep ilk üçte yer almış. Öyle ki, bazı yıllar üst üste birinci seçilmiş. Markanın ülkemizdeki temsilcisi Tofaş, ‘67 birincisi 124’ü 18 yıl, ’75 üçüncüsü 131’i 25 yıl, ’84 birincisi Uno’yu ve ’89 birincisi Tipo’yu 5’er yıl üretim bandında tuttu. ’96 birincisi Brava/ Bravo’nun ise sedan ve liftback modelini toplam 7 yıl üretmiş oldu. Fiat grubundan sonra
en başarılı COTY markası olan Renault, pratik çözümleri ve ilginç tasarımlı modelleri ile puan toplayıp başarılı sonuçlar almıştır. Teknoloji ve tasarım esintilerine göre ise ilk kazanım Wankel motor üzerine çalışmış. Günümüzde VW çatısı altında bulunan tarihi marka NSU, rotary motorlu Ro80 ile 1968 yılına hem ilerici tasarımı, hem de üstün motor özellikleriyle damgasını vurmuş. Keza hidropnömatik süspansiyon sistemli Citroen de GS, CX ve XM ile birinci olurken, benzin canavarı Maserati ortaklı SM ile dereceye girmiş. Gerçi Citroen de 1976’da Peugeot tarafından asimile edile-motoring magazine › mart 2014
KÜLTÜREL Car of the Year dikten sonra neredeyse her modeliyle ilk üçe girmeyi başarmış. Motor teknolojisi günümüze yaklaşırken yaşanan gelişmeler, Hibrid Prius ve tam elektrikli Nissan Leaf, Chevrolet Volt/ Opel Ampera birincilikleriyle bana hep fantastik gelmiştir. Benim bu listede ilk dikkatimi çeken, 20. yüzyılın kült otomobillerinden hiçbirinin olmayışı… Citroen 2CV, VW Beetle, Citroen DS, Morris Mini kıyısından bile geçmemiş buraların… Oysa 1965’teki Ford Mustang ilginç ve egzotik bir rastlantı olarak değerlendirilebilir. O da sanırım Belçika’da monte edildiğinden ve Avrupa tasarımı olduğundan dolayı bu kadar yukarılara taşınabilmiş. Pininfarina stüdyolarının İngilizler için 1967’de tasarladığı BMC 1800 konsepti hiçbir zaman üretime geçemedi ama 70’li yılların tüm Avrupa üretimlerine hakim oldu diyebiliriz. Bu tasarımın modellenmesi sayesinde Citroen GS (‘71) ve CX (‘75), Simca 1307/1308 (‘76) ve Rover 3500 (‘77) modellerinin herbiri COTY şampiyonu seçildi. Daha sonraları Liftback olarak adlandırılan bu tasarım akımına uyan Renault 20/30 ise ilk üçe girmekle yetindi. (’76) Özellikle CX bu esinlenmeyi abartmış gibi gözüküyor. 1967’nin hayali Austin 1100’ü 7 yıl sonraki CX’e hayat vermiş. Daha sonra da kendi hemşerisi Rover 3500 için tasarım kaynağı olup yılın birincisi olmasına destek olmuş. 1974 birincisinin devasa Mercedes-Benz S Serisi olduğunu hatırlayalım. Nasıl bir petrol kriziymiş anlayamadım (!)
1976 yılı Fransız ve İngiliz dayanışmasının meyvelerini verdiği bir yıldı. ’75 sonlarında piyasaya verilen Chrysler/Simca/Roote Motors/Talbot ortak ürünü 1307/1308 modeli ’76 COTY şampiyonu seçildiği günlerde ortaklığın havacılık ayağı olan Concorde ilk ticari uçuşunu gerçekleştiriyordu. 1978 ise en egzotik modellerin başarısı ile tarihe geçti. Porsche ilk ve son birinciliğini o yıl alırken, yılın ikincisi BMW 7 Serisi oldu. Ford’un amiral gemisi Granada ise üçüncülükle yetindi. Lada Samara’nın tasarımına ilham veren ’76 birincisinin başarısı, yine aynı ortaklığın çalışması olan Talbot Horizon ile 1979 yılında pekişti. Talbot/Simca Horizon; Dodge Omni ve Chrysler Horizon adıyla ABD’de çok yüksek satış adetlerine ulaştı ve tam bir dünya markası olarak pazarlandı. İki kere COTY ödülü alan bu çok başlı marka, 80’li yılların başlarında Peugeot tarafından satın alındı ve marka hakları dahil tüm varlığı, İngiltere fabrikaları dahil Peugeot mülkiyetine geçti. 1985 yılından bu yana C segmentinde üretilen her Peugeot, Horizon genleri taşımaktadır. 307 ve 308’in başarısının da buradan geldiği söylenmekte.
e-motoring magazine › mart 2014
Marka ailesinin yuvarlak hatlı tasarımı 1998 ve 2001 yılları COTY şampiyonları kardeş firma Alfa Romeo modellerinde de devam etti. Tabii bu yarışma, diğer birçoğu gibi hep spekülasyonlara açık oldu. Otomobiller için oy kullanan jüri üyelerinin yetkinliğinden tutun, oylamalarda
Car Of the Year birincileri arasında gördüğünüz Japon markaların İngiltere ve Fransa fabrikalarında üretildiğini hatırlatmakta fayda var. Dolayısıyla Micra ve Leaf İngiliz, Yaris Fransız, Prius melez(!) diyebiliriz. Aynı platform, ayrı model ve ayrı karoseri ile Fiat, Brava/Bravo modelleri ile 1996 birincisiydi…
dönen dolaplara, lafı sözü hep çok oldu. Fazla belli edilmemekle birlikte biraz inceleyince gözle görülen bir şey var, COTY’de ödül genelde sektörün istediği yöne doğru uzandı. Fiat krizdeydi, batacak deniyordu, Panda yılın otomobili oldu, Alfa Romeo batıyordu, neyse ki 156 gibi hakkını verebilen bir otomobil üretti de yılın otomobili oldu. Elektrikli otomobiller “itiliyordu”, ülkemizin tek COTY jüri üyesinden sıfır puan alsa da Ampera yılın otomobili oldu! Doğruya doğru, 308 iyi bir otomobil olabilir ama Peugeot’nun krizden çıkabilmesi için desteğe ihtiyacı vardı, bu da bir gerçek. Son söz: Yılın otomobili Peugeot 308!
Her şey bu sticker için! 50 yıllık bir geçmişe sahip bu eski ve geleneksel müsabakanın bu uzun süreçte kullanmış olduğu iki tip logosu mevcut. O yıl hangi model birinci seçilmişse, bir yıl süreyle üretilen ilgili modelin arka camının sol alt köşesinde mutlaka bu logolar geleneksel olarak yer alır. Bazen buna ek olarak markanın kendi reklam çıkartması da “Car of the Year”; “Voiture de l’année ”yahut “l’auto del anno” gibisinden yerini almakta.
e-motoring magazine › mart 2014
sade’ce M. Ali Sade
ARABA SEVDASI
›
Geçmişte internet yoktu, otomobil satın almak için semt semt, sokak sokak dolaşmak gerekliydi. 1970’li yıllardan bir ikinci el araç satın alma hatırası!
Yıl 1973. Murat ve ailesi İstanbul’da Çengelköy’de oturuyorlardı. Murat o zamanlar lisede okuyordu. Evleri hafif yamaçtaydı. Boğaz ve sahil yoluna hakimdi. Murat yaz aylarında balkonlarından, kışın da odasının camından bu cıvıl cıvıl yolu seyretmeye bayılıyordu. Üsküdar’dan Beykoz istikametine çalışan Leyland markalı belediye otobüsleri, yine bu hattaki eski püskü halk otobüsleri ile o yılların gözde markası Plymouth ve Dodge’lardan oluşan dolmuşlar çok ilgisini çekiyordu. Okula gidip gelirken yol kenarına terk edilmiş yeşil renkli eski Austin A40’a bile hayranlıkla bakar, bir gün kendilerinin de böyle bir otomobili olması hayali ile avunur giderdi. Murat’ın babası da otomobillere çok meraklı bir öğretmendi. İlerleyen günlerde Murat’ın babasına memleketlerindeki bir arazi satışından e-motoring magazine › mart 2014
yüklüce bir para kalıverince bir otomobil satın almaya karar verdi. Ancak kendisi otomobillere meraklı olmasına rağmen çok da anlamazdı. Bu yüzden evvelce Ankara Bahçelievler’de galericilik yapmış yaşlı dayısından teknik yardım almaya karar verdi. O yıllarda kullanılmış bir otomobil almak için iki yol vardı. Ya gazetelerin küçük ilanları takip edilerek uygun bir şey bulunacak veya Aksaray civarındaki oto galerileri daha da doğusu komisyoncular gezilecekti. Dayısı küçük ilanlardan daha uygun bir şeyler çıkabileceğini söyleyince her gün gazetelerin ilanlarını inceden inceye takip ettiler. İlk olarak Bostancı’da 1958 model bir Mercedes’e bakmaya gittiler. Otomobil bir evin bahçesindeydi. Koyu mavi renkli, kırmızı iç döşemeli ve dizel motorlu bu otomobili dayısı yakıtından dolayı tercih etmişti. Mal sahibi gençten birisiydi. Arabanın
özelliklerini ballandıra ballandıra anlatıp duruyordu. Dayısı ”siz konuşun, ben sizi dinliyorum” dedikten sonra ilk iş olarak otomobilin çevresinde bir tur attı. Ön sağ kapıyı açarak kapı kenarlarını önce gözle sonra da dokunarak eliyle muayene etti. Kapıyı birkaç kez açıp kapatıp önce sağ ön kapı sonra da sağ arka kapı üzerinde elini üzerinde okşar gibi gezdirdi. İçeriden kaput kolunu çekip kaputu açtı ve sağ ön çamurluk ve alt şaselere doğru göz attı. Daha sonra da Murat ve babasına kaşlarını yukarı doğru kaldırarak “olmaz” işareti yaptı. Fiyatını bile sormadan oradan ayrıldılar. Kadıköy minibüsüne bindikleri zaman dayısı: ”O otomobil ön sağdan vuruktu. Camlarından ön sağ kapı camı değişik markalıydı. Ayrıca her ne kadar diğer kapıyla ton farkı olmasa da kapı ve de çamurluk boyalıydı. Kaputu açınca çamurluğun da çekiçlenerek düzeltildiğini fark ettim. Ayrıca şaselerinde de oynanma ve direğinde de kaynak vardı.” dedi. Hâlbuki Murat otomobili beğenmişti. Ama tabii dayısı daha iyi bilirdi. İkinci olarak baktıkları otomobil de Moda’daydı. Bu otomobil 1956 model siyah-beyaz renklerde bir Chevrolet Bel-Air’di. Bunun sahibi de orada esnaflık yapan orta yaşlı bir adamdı. Murat’ın babası adamla konuşurken dayısı olağan turlarına başlamıştı bile. Yine otomobilin etrafında bir tur attıktan sonra bu defa arka tarafta çömelerek otomobilin yan taraflarına adeta tüfekle nişan alır gibi bakışlar attı. Bu incelemeyi bir de önden yaptı. Daha sonra da ayağa kalkarak tavanı bir sağdan bir de arkadan bakarak inceledi. Bütün kapıları tek tek açıp kapattı. Hepsi de çok güzel
açılıp kapanıyordu. Kaputu açarak çamurluklara, şaselere, ön takıma göz gezdirdi. Sonra arabanın sahibinden arabayı çalıştırmasını istedi. Kendisi de arkaya egzoz borusunun yanına gitti. Chevrolet tek marşta çalışıverdi. Dayısı bir süre motorun çalışmasını buradan dinledi. Elini çıkan gaza doğru tutup kokladı. Sonra da Murat’a dönüp “söyle de tam gaz yapsın” dedi. Motor devrinin yükselmesiyle arabadan masmavi bir duman yükseliverince “tamam, tamam stop et” diye bağırdı. Yine bilinen “olmaz” işaretini yaptı, yine fiyat bile sormadan oradan ayrıldılar. Kadıköy’e doğru yürürken dayısı açıkladı:”Bunun kaportası oldukça iyiydi. Vuruk belirtisi yoktu. Ama çıkan dumanı siz de gördünüz, motoru yağ yakıyordu. Alsak bize masraf çıkarır ve uğraştırır.” Murat bu otomobili de çok beğenmişti hâlbuki. Ama olsun, dayısı onları düşünerek hareket ediyordu. O gün de balkondan gelip geçen otomobillere bakarak ve de alacakları otomobilin hayali ile avundu. Üçüncü aday Zeytinburnu’nda bir 1100 Fiat’tı. Sahibi bu otomobile oldukça ilgi göstermiş ve hatta
sade’ce M. Ali Sade Çingene pembesine boyatmıştı. Üzerinde bolca da aksesuar vardı. Murat’ın dayısı bu otomobili daha görür görmez beğenmemişti aslında. Orijinalliği bozulmuş, üzerinde oynanmış otomobilleri hiç sevmezdi çünkü. Uzaktan gördüklerinde fikrini söyledi ama “yine de bir bakalım” dedi. Yine arabanın çevresinde bir tur atan dayısı bu defa lastiklere şöyle bir bakıp diğer incelemeleri yapmadan ters açılan ön kapıdan şoför mahalline oturdu. Vitesi boşa alıp kontağı çevirdi. Çalışmayan benzin göstergesine eliyle tıklattı. Değişen bir şey olmadı. İçeride tavana ve döşemelere de şöyle bir göz atıp çıktı. ”Bu araba bize gelmez” diyerek işi bitirdi. Murat ise bu arabayı diğerlerinden de çok beğenmişti. Hem küçüktü, dolayısıyla kendisi de kullanırken zorluk çekmezdi ve hem de bir sürü aksesuarıyla çok gösterişliydi. Zeytinburnu tren istasyonuna doğru giderken dayısına çıkıştı:”Dayı, ne güzel arabaydı. Hem fiyatı ucuz ve hem de yeni boyanmıştı. Hem de bir sürü aksesuarı vardı. Bunu da beğenmedin, bu gidişle bütün İstanbul’un arabalarına bakacağız ama her seferinde elimiz boş döneceğiz.” Dayısı onun heyecanını anlıyordu. ”Yeğenim bu araba dışarıdan güzel görünse de ekmeğini yemiş. Üzerinde serpme bir boya var. Bu kış değil ama önümüzdeki seneye kesinlikle dökülür gider. Lastikler kabak. Göstergelerin hiç birisi çalışmıyor. İçerisi her ne kadar aksesuarlı olsa da leş gibi. Tavan, döşemeler pis. Pedallar bile çamur içerisinde. Özellikle arabaların iç görünümü sahibinin arabayı kullanışı hakkında çok iyi fikir verir. Çok hor ve pis kullandıkları belli. O yüzden olmaz dedim. Eninde sonunda gönlümüze göre bir şey bulacağız, sen merak etme” diyerek gönlünü aldı. Murat:”Peki dayı bütün otomobillere bu şekilde mi bakacağız? Sadece bir yerlerine bakıp dönüp gidecek miyiz? Biraz da gezmemiz gerekmez mi?” deyince dayısı gülerek: “Anlaşılan senin canın gezmek istiyor. Aklımıza yatan bir şey olsa onu da yapacağız tabii. Tecrübe etmeden otomobil alınır mı? Aslında asıl netice de orada belli olur. Benim şimdiye kadar baktıklarım sadece ana ayrıntılar” dedi. O yaz bu şekilde en az on tane daha otomobile bakmaya gittiler. Hepsine de dayısı kusurlar buldu. Murat’ın istediği gezinti faslına bir türlü geçilemedi. e-motoring magazine › mart 2014
Artık ümitlerin tükenmesine ve de okulların açılmasına doğru Beşiktaş’ta Mıstık Sineması’na yakın bir sokakta 1959 model bir Dodge buldular. Otomobilin sahibi orta yaşlarda bir bayandı. Otomobil bir zamanlar Arap ülkelerinden birinde elçilik yapmış babasından kalmaydı. Babası oradan gelişte bu otomobili de gemiyle İstanbul’a getirmiş, çok azıcık kullanmış ve yakalandığı hastalığa yenik düşerek ölmüştü. Hanımefendi de otomobilin oldukça hantal kasası nedeniyle İstanbul’un karmaşık trafiğinde zorlanınca evlerinin önüne çekmiş ve satmaya karar vermişti. Otomobil kırmızı renkteydi. Uzunca bir süredir yattığından dolayı üzeri hafifçe tozlanmıştı. Dayısı yine rutin kontrole başladı. Camlar tek tek kontrol edildi. Önden arkadan ve de tavandan arabanın geometrisine bakıldı. Bütün kapılar tek tek açılıp-kapatılıp kontrol edildi. Kaput açılıp şaselere ve ön takıma bakıldı. Lastiklere bakıldı. Derken motor testine geçildi. Dayısı egzoztan bu defa iyi netice almıştı. Kaldı ki epey zamandır sokakta yatan otomobil ilk değil ama ikinci marşta çalışmıştı. Şimdi de açık kaputtan motor un çalışması dinleniyor bu arada motorda ve diğer aksamlarda yağ, hidrolik ve su sızıntısı olup olmadığı kontrol ediliyordu. Kırmızı Dodge şoför mahallindeki gösterge ve elektrik sistemi kontrolleri ile direksiyondaki boşluk ve de en önemlisi iç temizlik testini de başarı ile geçtikten sonra sıra Murat’ın en çok istediği test sürüşü faslına gelmişti.
Dayısı direksiyona, kadın onun yanına, Murat ve babası da arka koltuğa oturdular. Otomobilin içinde benzin, plastik ve limon kolonyası kokusu ile karışık çok hoş bir koku vardı. Otomobilin içerisi oldukça ferah ve sessiz, gidişi çok rahat ve keyifliydi. Kadın radyoyu da açmıştı, hem de çok güzel bir şarkı çalıyordu ki dayısı otomobilden gelen sesleri dinlemesi gerektiğini söyleyerek radyoyu kapattırdı. Kırmızı Dodge Arnavut kaldırımı ara sokaklardan dolaşıp Barbaros Bulvarı’na doğru yönlendi. Bu bozuk zeminlerde bile içeriye hiç sarsıntı vermemişti. Barbaros Bulvarı’nda da testin en önemli bölümü olan yokuş testi yapılacaktı. Yokuşun altında durdular. Dayısı otomobili birinci vitese taktı. Fazla devirlenmesine fırsat vermeden çabucak üçüncü vitese geçti. Dodge yokuşta hiç zorlanmadan gidiyor ve hatta biraz daha gaz istiyordu. Bir ara dayısı direksiyondaki ellerini de bıraktı. Otomobil yaklaşık iki yüz metre kadar cetvel gibi gitti. Darphane’nin önünden geri dönüp sinemanın yanındaki sokağa geri geldiler. Park edince dayısı kadından ruhsatı istedi. Ruhsat üzerinde kadının resmi vardı ve üzerine kayıtlıydı. Resmi yönden de arabanın bir sorunu yoktu. Bu defa dayısının yüzü gülüyordu. İş artık babası ile hanımefendinin pazarlığına kalıyordu. Pazarlıkta da anlaşınca ertesi sabah Beşiktaş çarşısındaki noterde buluşmak üzere kaparo da verip ayrıldılar. Murat giderken Dodge’a tekrar baktı. Kuğu gibi zarif bir otomobildi. Hele ki şoför mahalli çok
hoştu. Tavanda değil de göğüs üzerinde duran dikiz aynası, gösterişli göstergeleri, kibar direksiyon simidi ve vites kolu bu görüntüye çok ayrıcalıklar katıyordu. Ertesi gün otomobilin noterdeki işlemlerini yapıp parayı teslim edince artık kırmızı Dodge onlarındı. Otomobilin alınması tamam da bunu babası nasıl kullanacaktı? İşte orada da yine imdatlarına uzman dayıları yetişti. Baştan babası, sonradan da Murat şoförlüğü bu otomobilde dayılarından öğrendiler. Yıllarca da sorunsuz olarak kullandılar. Bu hikâyemde sizlere aslında kullanılmış bir otomobilin muayenesi hakkında da bilgiler vermiş oldum. Her ne kadar artık kullanılmış otomobilleri pek çok gelişmiş elektronik düzenlerle test eden profesyonel atölyeler varsa da yine de yarın sizler de eski bir otomobile talip olduğunuzda buradaki önemli bazı ipuçlarından istifade edebilir, Murat’ın dayısı gibi “olmaz” diyebilirsiniz.
KÜLTÜREL
Gran Turismo 6
Hızlı ve
zevkli e-motoring magazine › mart 2014
›
Playstation’ın fenomen oyunlarından Gran Turismo 15. yılını en muhteşem versiyonuyla kutluyor. Altıncı Gran Turismo, tadına varılamayacak kadar güzel. Yazı: İlker Karaş
O
tomobil Simülasyonu dediğimizde elimizde çok az oyun vardır. Çoğu oyun piyasada tutunması için herkesin oynayabileceği, hızlı ve öfkeli araç kullanıp çılgınca makaslar atabileceği bir oyun tarzında tasarlanır. Oyun sizi oldukça kolay mücadelelere ve detaydan uzak eğlence anlayışına yöneltir. Böylece sürat yapmanın keyfine varırken ön ve arka rüzgarlıklarınızın yere ne kadar yakın olduğunu da düşünmezsiniz. Eğer düşünüyorsanız zaten o oyunlar size basit gözükür. Tam bu noktada da daha gelişmiş, gerçeğe yakın bir şeyler ararsınız ve simülasyon türü ile tanışırsınız. PC ortamında benzer oyunlar olmasına rağmen çoğu oyunsever Gran Turismo serisi denildiğinde önünü ilikler. Saygıda kusur edilmeyecek kadar kaliteli ve dolu bir içeriğe sahip. 1997 yılından günümüze, her Play Station konsolunda 2 oyun piyasaya sürmüşler. Değişik bir firma kurgusu ve profilleri olduğunu bu yazıyı yazarken bir kez daha araştırma fırsatı buldum. Günümüzde çok kısa süre önce çıkan Play Station 4 için oyunu geliştirmektense doğrudan 3 üzerine çıkartmaları oldukça istikrarlı ve bizim açımızdan sevindirici bir durum. Giriş kısmımızı aştığımıza göre şimdi biraz daha detay verebiliriz. Oyunumuz yukarıda da bahsettiğim gibi bir otomobil simülasyonu. Özellikle direksiyon seti ile birlikte oynandığında (ki ben Logitech Driving Force GT ile test ettim) alınan keyfi kat kat arttırma şansınız var. Ne kadar gerçek olabilir? diye soranlar için hemen açıklama yapayım; Günümüzde çıkan toplamda 5-6 video oyununda fizik motoru ve modelleme şekli, gerçek hayattaki dinamiklerin neredeyse aynısını bize yaşatıyor. Rüzgarı ve diğer çevresel faktörleri belki fiziksel olarak ekran başında alamıyor olabilir fakat bu yol tutuşundan aracın savrulmasına, motor devrinden diğer bütün teknik durumların oluşması noktasına doğrudan etki ediyor. Gerçek hayatta viraja nasıl giriyorsanız, oyun içerisinde de (başlangıç seviyesindeki kullanıcılar için verilen özel destekleri kapattığınızda) aynı şekilde girmek durumundasınız. Eğer seriye ilk kez başlıyorsanız Gran Turismo 6 e-motoring magazine › mart 2014
KÜLTÜREL
Gran Turismo 6
›
e-motoring magazine › mart 2014
33 pist ve 1200 civarı otomobilden bahsettiğimde şaşkınlığınızı gizleyemeyebilirsiniz ama bu konuda GT6 sizleri araçlar arasında kaybolmaya davet ediyor.
size güzel bi başlangıç olabilir. Ama ondan önce piyasaya çıkmış Gran Turismo 5’e da mutlaka göz atmalısınız. Gelelim oyunun araç kısmına. Bir otomobil yarışı ya da simulasyonu oynuyorsanız içerisinde yer alan otomobiller sizi en çok keyiflendiren kısım olmalıdır. GT serisi bu konuda çoğu zaman oldukça cömert davranmıştır. En güçlü otomobillerin yanısıra go-kart bile kullanabilir, yarışlarına katılıp kariyer yapabilirsiniz. Kariyer yapmaktan bahsettim, oyunun sizi en çok bağlayacak kısmı, kesinlikle kariyer kısmı olacaktır.
direncini azaltma, yere yakınlaştırma ve daha bir çok seçenek… Gerçek hayatta gördüğünüz detaylarla şimdi oyun içinde kendi aracınızı yarışa hazırlayabilirsiniz. Anlatmayla anlaşılmayacak kadar derin ve keyifli bir oyun Gran Turismo 6. Hayatınızda hiç denemediyseniz mutlaka direksiyon setiyle deneyin, PS3’ün standart kontrol cihazı ile asla o keyfi alamazsınız.
Belli bir miktar para ile çıkacağınız bu yolculukta kimi zaman ikinci el araba peşinde koşacak, kimi zamansa üst üste yarışlarda birikiminizi arttırıp bir üst segmentten araç alıp diğer yarışlara katılmak için ter dökeceksiniz. Gran Turismo her zaman müzik ve görsel kalite dendiğinde parmakla gösterilen bir seri olmuştur. Konsolun hakkını veren görsel şölen, çok iyi seçilmiş şarkılarla sizi menülerde sakinleştirirken oyun içerisinde adrenalinle başbaşa bırakıyor. 33 pist ve 1200 civarı otomobilden bahsettiğimde şaşkınlığınızı gizleyemeyebilirsiniz ama bu konuda GT6 sizleri araçlar arasında kaybolmaya davet ediyor. Bir arabayı aldınız ve yarıştınız. Birkaç yarış yapıp cebiniz biraz dolduktan sonra işte o asıl eğlenceli kısıma geliyoruz; modifiye! Motor gücünü arttırma, rüzgar
Editörün notu: 2001’de katıldığım Tokyo Motor Show’da birçok otomobilin örtüsü ilk kez açılıyor ve kamuoyuyla tanıştırılıyordu. Tokyo Big Sight fuar salonunun üst katında ise 60-70 adet kadar PS konsolunda Gran Turismo II’de alt katta sergilenen o yeni modelleri kullanma olanağı sunuluyordu! Otomotiv endüstrisinin bu kadar sahiplendiği, piyasaya çıkmamış modellerinin sürüş karakterlerini, tasarımlarını paylaşmaktan çekinmediği bir “oyun” Gran Turismo! e-motoring magazine › mart 2014
RETROTEST Alfa Romeo Spider 3.0 V6 (1998)
La Bella Macchina İtalyanlar böyle anar her Alfa Romeo modelini. Tümüne “Güzel Makina” der Alfistiler. Ama belki de en güzellerinden biridir bu Spider. Onunla kışı olmayan bu yılda yazı erken getirdik.
e-motoring magazine › mart 2014
A
lfa Romeo özeldir. Alfa Romeo güzeldir. Ne bir Ferrari’dir herkesin imrenip imrenip durduğu, sadece çok parası olanın alabildiği... Ne bir MercedesBenz’dir, her dönem en modern teknolojilere sahip, 100 yaşında bile olsa çakmağı dahil, her şeyinin tıkır tıkır çalışan... Ne de bir Cadillac, ihtişamını devasa cüssesine, iki tonluk heybetine ve benzin canavarı motorlarına borçlu olan... Alfa Romeo güzeldir, bilirim. Herkes sevmeyebilir, zaten “sadece seven katlanır” diye de adı çıkmıştır ama tasarımı eşsizdir, yüksek estetiktir. Kimselere benzemez, kimselerden etkilenmez. Her zaman üzerinde el olsun ister, dokunulmayı sever ama teknolojisi eşsizdir. Yenilikleri yaratır, sesini dinletir. Ruhu sporcudur, cuore sportivo’dur, atletiktir. Satın alana sadece statü atlatmaz, karizma da katar ama herkese de yakışmaz. Anlaşıldığı üzere Alfa Romeo aşığı biri olarak geçtim bu nostaljik Spider 3.0 V6’nın içine. Aslında klasik saydıklarımdan hayli genç ama kullanmam için öneri gelince çok da üzerinde durmadım. Ha söylemeyi unutmuş olabilirim, Alfa Romeo zamansızdır, moda değildir ki modası geçsin... Henüz 13 yaşında bir Alfa Romeo Spider 3.0 V6 ile beraberim bugün... Coupe kardeşi GTV ile birlikte 1995’ten itibaren yollardaki en büyük estetik harikalarından ikisi olarak fink attı, gökyüzüne karizma saçtı Spider. Şimdi gün boyu ben tadına bakacağım. Değerli bir parça. Şöyle ki, diğer 1.8 ya da 2.0 Twinspark Spider ya da GTV’ler gibi bolca üretilmedi bu elimdeki otomobilden. Bu 3.0 litre V6 motorlu, süspansiyonundan şanzımanına her şeyi farklı bir versiyon. Hele Spider, sadece 600 adet üretilmiş... Motorla başladım, devam edeyim. Silindir başına 2 supaplı, dolayısıyla 12 valfli bu transversal yerleşimli motor. Atmosferik. O kadar diri ki, turbo da eklense bunun üzerine artık sadece tüketime destek olurmuş. Homurdanarak çalışıyor, o yırtık Alfa çığlıklarınıysa 4000 d/d itibariyle atmaya başlıyor, acayip bir makine.
e-motoring magazine › mart 2014
RETROTEST Alfa Romeo Spider 3.0 V6 (1998)
Aslında üzerinde Alfa Romeo markası taşıyan her otomobile toptan söylenir ama İtalyanlar’ın la bella macchina dedikleri sanırım en başta bu makine... Yola çıkınca daha iyi inceleriz. 1998 model faz 2 demek, 1995’te çıkan faz 1’e göre daha olgunlaşmış, aslında son hali olması gereken durumda. Burnunda GTV/Spider versiyonlarının en güzel kalbini taşıyor bana kalırsa. Kaputla birlikte yukarı kalkan, ardında boşluk bırakmayan... 2002 itibariyle tampona sarkıp 156 ile birlikte 147’nin burnundaki kalbe dönüştü ya, onu abartılı bulmuştum. Bu gömülü yerleşim, olması gerektiği kadar, orantılı. Yoksa o kalbin ne kadar büyük olduğunu bilen zaten biliyor. Kaputun arkaya doğru yükselen çapraz çizgisi, eşi benzeri görülmedik bir tasarım. İtalyan devletinin bu tasarımları -ismi Pininfarina bile olsa!- onaydan geçirdiğini düşünüyorum. Ülkenin tasarım şöhretine leke gelmemesi için... Yoksa tasarımcılar sürekli bu kadar mükemmel e-motoring magazine › mart 2014
tasarımlar yapamazlar... Arkaya doğru çarpaz yükselen çizgi, gerçekten dururken bile hareket halindeymiş gibi gösteriyor bu güzel cabrioyu. Otomobillerini son zamanların moda tasarım klişesi “coupe görünümlü sedan” diye pazarlayan her markanın tasarımcılarına göstermesi gereken bir örnek... Arka kısımsa kesik bırakılmış, kama diye adlandırılıyor ama bence biraz yarıda kalmış gibi görünüyor. Ama o yarımlığın verdiği hava yine eşsiz... Kapı kilidinden bagaj kapağının ardındaki gizli kasaya her detayıyla özel. Zaten bu otomobil üzerinde çok fazla kumar şansı yok tasarımcısının... Zira geride 1950’li yıllara kadar uzanan bir Giulia, Alfetta, Spider geleneği yatıyor! Otomobilin kabini de kırmızı siyah ağırlıklı. Koltuklar, direksiyon simidi, kırmızı ve siyah deriye paylaştırılmış. Döneminin en üst versiyonu ve sınırlı üretim olması nedeniyle bu otomobile özel detaylar var. Örneğin koltukları, ağabey marka
Ferrari’den alınmış, Testarossa’nın koltukları üzerinde üçüncü oturuşum bu... Baldır destekleriyle yanal yükseltileriyle sarıyor da sarıyor vücudumu, sağa sola uçuşmayayım diye... Kırmızı Alfa Romeo anahtarı elime tutuşturulduğunda aklıma hemen geçmişte sahip olduğum iki Alfam gelmişti. Anahtarı kontağa takıp çevirdiğimde motor görkemle homurdanınca yine onlar, bu aşamada özellikle ilki geldi, 145 1.7 16V. Sahip olduğum bir buçuk yıl boyunca bir türlü söndüremediğim enjektör ışığı yine karşımdaydı ve yine sönmüyordu! Yine ya benzini beğenmemişti ya da lambda sensörü ömrünü tamamlıyordu. Onu görmezden gelip ibrelere bakıyorum, yere dik olarak saplanmış gibiler gösterge tablosunda. Sadece görünümüyle bile ‘state of art’ diye nitelendirilen motoru çalıştırdığımda devir saatinin ibresi hareketleniyor yukarı doğru, bir tırmanışı ifade ediyor. Diğeriyse harekete geçmemi bekliyor. Tavan tentesini elektrikli olarak kapatmak mümkün ama bu sıcakla hiç onunla uğraşmak niyetinde değilim. Hazır güneş yokken bir roadsterin keyfini süreyim bulutların altında... Malum cabrio kullanımında böyle bir sıkıntı vardır ya ülkemizde... Cabrio’su olan açar tavanı güneşin
alnında beyni haşlanana kadar dolaşır, cabrio kullanmanın tarifsiz eziyeti... Cabrio denilen, roadster denilen, convertible denilen ya bulutlu havalarda ya gece ya da hava uygun olduğunda kışın kullanılır... Hafif kar atıştırırken cabrio ile dolaşmanızı özellikle öneririm, aynısını sunroofla da denemelisiniz! Minicik kabinde her şey büyük bir estetikle yer alıyor. Yuvarlak göstergeler, minik ama bir başka ağabey Maserati’den alınma fonksiyonel düğmeler, ‘doksanlara ait’ demek istemiyoe-motoring magazine › mart 2014
RETROTEST Alfa Romeo Spider 3.0 V6 (1998)
rum, çünkü her biri birer klasik... Bir eksik var o da çıkarkan almayı unuttuğumuz radyo teybin ön tarafı... Otomobili müziksiz düşünemem hiç. Mutlaka bir şeyler çalar benim kullandığım araçta. Ama bu Spider 3.0 V6’da zerre dert etmiyorum. Çünkü motorun sesini dinlemek benim niyetim! Ön camdan sileceklere gözüm takılıyor. Kaputun yapısı sebebiyle üzerine su püskürtücü koyulamadığından her bir sileceğe özel incecik su hortumları döşenmiş, ikisi de sanat eseri sanki... Alfa Romeo Spider ile gürül gürül ilerlemeye başladığımda o güzelim torkun değerini yaşıyorum. 260 Nm’lik döndürme momenti otomobili sürükleyip götürüyor. Ha yeri gelmişken beygir gücünü de ileteyim, otomobil 192 HP’lik. Çok önemli değil bu değerler, bu otomobile bıçkınlık değil karizmatik gezintiler yakışıyor. e-motoring magazine › mart 2014
Bunların tümünü zaten kullanacak değilim ama roadsterin sahip olduğu potansiyeli anlatmalıyım. 1500 kg’u bulan ağırlığına karşın harikulade bir çeviklik içinde, asaletiyle usul usul ilerlerken gaz emri verdiğimde bir mermi gibi hızlanıyor, bazı otomobillerde beygir gücünün çarpanı, değeri, gerçeği daha farklı, biliyorum. Bu da onlardan biri işte... Kükreyerek ilerliyor. Süspansiyon elemanları diğer versiyonlardan daha üst düzey olduğu olduğu için virajlarda sıkı bir tutunma kararlılığı içinde. İşi çok da elektroniğe bırakma peşinde değil, fizik kuralları dahilinde tutunmaya çalışıyor. Geleneklere uygun olarak. Belki o da elektroniğinin zayıf olduğunun farkında... Belgrad Ormanı civarında virajlarda kıvrıla kıvrıla cabrio keyfi sürüyorum. Fonda yırtıcı Alfa sesi, yukarıda bulutlu bir gökyüzü, elimde şık bir
Geride kalan 41 yıla karşın formunu koruyan Ford Taunus’un içinde de önemli bir yıpranma gözlenmiyor. Buram buram ‘70’ler kokan kabinde 2+2 oturma formu hakim. Motor havuzundaki şasi plakasında üretim yeri olarak Batı Almanya yazıyor.
kırmızı/siyah direksiyon, değemeyin keyfime... derken önce ön cama, ardından burnuma, yüzüme, elime birer damlacık düşüyor... Zaten daracık, virajlı bir yoldayım, nerede durup nerede kapatacağım tavanı? Ufak ufak kabinde de damlacıklar görüyorum, henüz silecek çalıştırmaya gerek yok ama ya bastırırsa... Hızımı artırıp kapalı bir yer bulmaya niyetlenirken neyse ki kesiliyor yağmur... Çok şükür! Kusurları yok mu, Alfa bu, tabii ki var. Yakıt tüketiminin yüksek olmasına hiç girmiyorum, kullanıma bakar ama zaten 3.0 litrelik motorla ekonomi peşinde olan varsa derim ki güzel şeyler düşünelim, başka konulardan bahsedelim... Otomobilin kapılarının çok geniş açılıyor olması AVM otoparklarında sıkıntı yaşayabileceğinizi, park yeri seçerken titiz davranmak gerektiğini gösteri-
yor. Bu güzel otomobille eşya taşıma planları yapanlaraysa üzücü bir haberim var, bagaj sadece 110 litrelik... Sebebi de tavanı kaplayan tentenin bagajın yarısını işgal etmesi... Ve bir de maalesefi var... Ne yazık ki çok sık elektrik arızası çıkartıyor. Demiştim ya, sahibinin elini üstünde hissetmekten hoşlanıyor diye... Ben sattığım zaman kusursuz bir durumda olmasına karşın ikinci 145’im Twinspark bir saat sonra çalışmamıştı! Aküsü bitmiş! Sadece ‘satıldığını anlamıştır’ demiştim... Buna da hala eminim!.. Evet, ne diyordum, Alfa Romeo güzeldir. Hele bu versiyon, bir klasik olarak saklanacak kadar değerlidir. Ufak tefek arızayı her otomobil yapabilir. Ama hepsi güzel olamaz. Henry Ford da durup dururken her geçen otomobile şapkasını çıkarıp selam vermez. Alfa Romeo çok güzeldir. e-motoring magazine › mart 2014
ETERNAL Mercedes-Benz 300 SEL
Zamansız yıldız
e-motoring magazine › mart 2014
z
Dikey çift yuvarlak farlar, klasik ızgarasının yanındaki sarı sis farları ve çift egzoz çıkışı, onlarca kaslı Amerikan’ın en popüler döneminde 6.3 litrelik V8 motorlu Alman’ı öne çıkarıyordu. e-motoring magazine › mart 2014
ETERNAL Mercedes-Benz 300 SEL
H
er markanın amiral gemisi tabir edilen büyük modelleri, o üreticinin teknolojide ulaştığı noktayı gösterir birer şov otomobilleridir aslında. Aynı dönemi paylaştığı diğer küçük modellere göre daha uzun süre üretilen ve sahip olduğu özellikler gereği daha uzun süre kullanılan bu otomobiller, değerli birer parça sayıldıklarından hep formlarını koruyacak şekilde korunur gözetilirler. Özellikle Mercedes’te bütün modeller hep değerli ve çok uzun ömürlü olmuştur ama bunlar arasında kimi modeller daha öne çıkar, daha da değerli kabul edilir. Bu sınıfta kabul edilen amiral gemilerinden biri de 1968’den itibaren e-motoring magazine › mart 2014
üretim bantlarından çıkmaya başlayan 300 SEL modelidir. Beş yıl boyunca 6526 adet üretilen bu değerli üst sınıf sedan, bugün koleksiyonerler için en değerli parçalardan biri. Çünkü Mercedes modellerinin tuning işleriyle meşgul olan AMG firmasının ilk ürünü bu otomobil. Gerçi AMG, 300 SEL’i sadece motorsporlarına hazırlamıştı ama bu çalışması, onu markanın kanatları altına girip resmi tuning markası yapmasını sağlayacak yolu da açmıştı. Mercedes-Benz 300 SEL’in atası kabul edilebilecek olan modelini ilk olarak 1965 yılında tanıtmıştı. Otomobilin tasarımı, küçük modellerle büyükler arasındaki farkları belirgin şekilde
ortaya koyabiliyordu. Alman üretici 250S adlı bu üst sınıf modeline şasi ismi olarak W108/109’u seçmişti. 250S’ten sonra da serinin lüks donanımı ve teknik özellikleri daha da geliştirildi. Birkaç yıl içinde 250S’i 300 SEL, 300 SEL 3.5 ve son olarak da top model 300 SEL 6.3 izledi. Aslında kasa tasarımı olarak tümü hemen hemen aynıydı ancak 6.3, diğerlerinden görsel olarak dikine çift yuvarlak farlarıyla hemen ayrılıyordu. Zaten bu farlar o kadar dikkat çekiyordu ki, diğer 300 SEL versiyonu sahipleri de araçlarına bu farlardan taktırıyordu. Farlarla büyük radyatör ızgarasının arasında büyük sis farları da olduğunda görsel zirveye ulaşılmış oluyordu. Önceki Mercedes
modellerinden daha geniş, alçak ve uzun gövdesi, 5 metre boyunda, 1860 mm genişliğinde ve 1420 mm yüksekliğindeydi. Konforda zirveyi ifade eden geniş koltukları ve sürüş rahatlığı sağlayan teknolojisi, 300 SEL’i benzersiz kılıyordu. Kabinde hakim olan klasizmi tarif etmek zor. Dışı gibi iç mekanı da kromajlı -ama gerçekten kromajlı, bugünün otomobilleri gibi kromaj kaplı plastiklerle çevrili değil!- parçalarla donatılmış olan otomobilde, dönemin en iddialı markalarından Becker Monza marka radyo, Kienzle marka saat gibi lüks aksesuarlar standart sunuluyordu. Kabinde kokpitin sağ tarafında havalı süspansiyonu ayarlayan kompresör yer alıyordu. e-motoring magazine › mart 2014
ETERNAL Mercedes-Benz 300 SEL
6.3 litrelik V8! Otomobilin 6330 cc hacimli motoru, onu diğer markaların üst sınıf modellerinden ayırıyordu. 250 HP gücündeki motor, döneminin ilerisinde teknolojilere sahipti. Beş yataklı krank miline sahip motorda yakıt beslemesi, özel bir enjeksiyon pompasıyla gerçekleştiriliyordu. 1820 kg’lık devin sadece 8 saniyede 0’dan 100 km/s’ye ulaşmasına imkan veriyordu. Otomobilin gaz pedalına tam basıldığında, kuyruk kısmı dans ederek arka tekerlekler asfalta simsiyah imzalarını atarken geride kalan otomobil resmen küçümseniyor, giderek e-motoring magazine › mart 2014
ufalıyor ve adeta bir nokta gibi kalıyordu. Maksimum hız ise, o yıllar için ancak yarış pistlerinde görülebilecek türdendi; 229 km/s! 0-100 km/s hızlanmasını 5.7 saniyede gerçekleştirebilen otomobil, 400 metreyi de 14.2 saniyede aşabiliyordu. Ama buna karşılık 100 km’de en az 16 litre benzin harcaması gerekiyordu. Üstelik bu çılgın tüketim rakamı, yoğun şehir trafiğinde 20 litrenin üzerine bile çıkabiliyordu. Zaten bu yüzden otomobilde tam 105 litrelik yakıt deposu, pardon tankı kullanılıyordu! Bütün bunları sunabilen otomobiller elbette yok
değildi. Ama onların tamamı ya bugün efsane kabul edilen Amerikan spor otomobiller ya da Ferrari ya da Porsche gibi safkan GT otomobillerdi. Otomobilde o zamanlar bir benzeri Citroen DS modelinde de kullanılan ama ondan farklı olarak yükseklik ve sertliği manuel ayarlanabilen havalı süspansiyon sistemi yer alıyordu. Kullanılan teknoloji zamanının ilerisindeyse de her şey pembe bir rüyadan ibaret değildi. Motorun ürettiği 540 Nm’lik maksimum tork, özellikle çekişi sağlayan arka aksları çok zorluyor ve zaman zaman sorun çıkartmasına yol açıyordu. Hava kanallı fren diskleri, elektrikli camlar, merkezi kilit, hidrolik direksiyon, arka koltuk sehpaları, arka cam perdeleri ve okuma ışıkları, döneminin çok ilerisinde donanımlardı. Performansın doruğu olarak tanıtılan MercedesBenz 300 SEL 6.3, bütün bu özellikleriyle bugün hala çok değerli bir otomobil olarak
›
koleksiyoncuların en değerli parçalarından birisi konumunda. AMG’nin hazırladığı Red Pig (kırmızı domuz), 1971 yılında 24 Hours of Spa yarışlarında ikinci oldu. Ama Mercedes-Benz’in motorsporlarına küskünlüğü sürüyordu ve o dönemde otomobilin yarış kariyerinde çok ısrarcı olmadı. Buna karşın yollardaki egemenliği, 1975 yılında takipçisi olan Mercedes-Benz 450SEL 6.9’u getirecekti.
U. AMA HOURS OF SPA YARIŞLARINDA İKİNCİ OLD 24 NDA YILI 1 197 , PIG RED ĞI ADI IRL AMG’NİN HAZ RLAARINDAKİ TRAJEDİ SONRASI MOTORSPO IŞL YAR RS HOU 24 NS MA LE YILI 5 195 MERCEDES-BENZ’İN . İN YARIŞ KARİYERİNDE ISRARCI OLMADI BİL MO OTO E EMD DÖN O VE RDU ÜYO RINA KÜSKÜNLÜĞÜ SÜR
e-motoring magazine › mart 2014
e-motoring magazine › mart 2014