G a z ia n te p Büyükşe h ir Belediyes i
Yıl: 2 Sayı: 7
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Adına Sahibi Fatma ŞAHİN Büyükşehir Belediye Başkan Genel Yayın Koordinasyonu Prof. Dr. Halil İbrahim YAKAR Gazikültür A.Ş. Genel Müdürü Fatih ERMEYDAN Kurumsal İletişim Daire Başkanı Editörler Prof. Dr. Halil İbrahim YAKAR Uzm. Eshabil YILDIZ Sanat Yönetmeni Fatma Betül ALP YILDIZ İllüstartor / Kapak Fatma Betül ALP YILDIZ Mizanpaj Ali Rıza BÜYÜKVADİ Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Gazikültür A.Ş. İncirli Pınar Mah. 4 Nolu Cad. Şehitkamil/Gaziantep 0342 241 44 00 / gazicocuk27@gmail.com Bu dergi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Çocuk Yayını olarak Kurumsal İletişim Daire Başkanlığı ve Gazikültür A.Ş.’nin katkılarıyla hazırlanmıştır.
Sevgili Gençler İnsanoğlu dünyada var olduğu zamandan bu yana her zaman hak ve adalet kavramlarıyla yüz yüze kalmıştır. Bir yerde, bir toplulukta zulüm varsa hakkı olan hakkını alamıyorsa orada bir adaletsizlik var demektir. Adalet o kadar mühim bir meseledir ki din ayrımı yapılmaksızın herkese aynı ölçüde uygulanması gereken bir husustur. Kıymetli yavrularımız. Köklü bir medeniyet inşa eden atalarımız bu medeniyetin temellerini her şeyden önce adaletle sağlamlaştırmıştır. Haklı ile haksızın yargılandığı, zulmü ortadan kaldırmak için hak arayışında olan yiğitlerle adalet bu topraklarda hâkim kılınmıştır. Adalet ortadan kalktığında, dünya üzerinde hak, hukuk, insaf ve dengeden bahsetmek mümkün olmaz. Tarih boyunca insanlar ne zaman zulme sapıp, işler çığırından çıkmaya başlandığında toplumun huzuru bozulmaya başlamıştır. Bizler çarşıda, pazarda, işte ve evde her zaman çevremizdeki insanlara adaletle davranmalıyız. Sevgili çocuklar bizler her şeyden önce iyi okurlar olmalıyız; çünkü tarihimizi ve bu mirası bizlere ulaştıran atalarımızı, geleneğimizi, iyi bilmeliyiz ve ecdadımız Osmanlı Devleti’mizin mirasını ilelebet geleceğe taşımalıyız. Osmanlı Devlet’imiz üç kıtaya adaletle hükmetmeyi başarmış büyük bir devlettir. Kendimizi ve çevremizdekileri önemseyerek, onların haklarını gözeterek bir hayat sürmenizi temenni ederim. Yüzlerinizden gülücükler, vicdanlarınızdan hak anlayışı hiç kaybolmasın. Yeni eğitim döneminizi tebrik eder, her birinize başarılar dilerim.
Fatma ŞAHİN
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı
İçindekiler HASAN DEDE AYNÎ BEDRETİN’İ ANLATIYOR
2 6
İnsanı Mutlu Eden Bir Şey
ADÂLETLİ OLMAK, ALLÂHU TEÂLÂ’NIN EMRİDİR!
10 12
Okul Heyecanı
16 20
El-Cezeri Fiili Su Saati İSLAM’IN ADALETİ
Gazi Çocuk Merhaba
Gazi Çocuk Dergimizin Genç Okuyucuları
Meraklı gözler ve heyecanlı bekleyişlerle dergimizin ellerinize ulaşmasını arzuladığınızı düşünerek merhaba diyoruz sizlere. Yeni eğitim döneminin ilk aylarında sizleri bilgilendirmek, eğlendirmek ve yüzlerinizde tebessüm görme hayaliyle yine sizlerle beraberiz. Her sayısında farklı bir konunun, manevi değerimizin işlendiği Gazi Çocuk, sizlerin eğitiminize ve bilgi dağarcıklarınıza katkı sağlama adına çıkmaktadır. Sevgili çocuklar bu sayımızda yediden yetmişe herkes için önemli bir husus olan ‘Adalet’ kavramını sizlere sunmaya çalıştık. Yüce dinimiz Müslümanlara her zaman adaletli davranma konusunda telkinlerde bulunmuştur. Peygamberimiz S.A.V. çarşıdaki esnafı gezerek onlara halka karşı adaletle, hak ve hukuku koruyarak satış yapmalarını buyurmuştur. Aynı zamanda ecdadımız, her zaman tebasına adaletle davranmıştır. İnancı ne olursa olsun devletinin çatısı altında yaşayan herkese adaletle hükmetmiştir. Türkülerimize konu olan Köroğlu’nun Bolu Beyi’ne karşı baş kaldırması adalet arayışındandır. Bizler her zaman adil olmalıyız, çevremizdeki insanların hakkını gözetmeliyiz. Sevgili okurlar, bu sayıda birbirinden farklı hikayeler ve çizimler sizleri beliyor. Bilgiç kollarınızdaki saatlerin tarihine gitti. Gezgin Ali yine anlamlı maceralar peşinde, Hasan Dede arkadaşlarınızla limonata eşliğinde sohbet ediyor. Oyuncu Çocuk hangi oyunun peşinde, bulmacada sizleri neler bekliyor… Her şeyi dergiyi elinize aldığınızda keşfedeceksiniz. Gazi Çocuk’un hayatınızda, kütüphanenizde yer edinmesini diliyoruz. Muhabbetiniz her zaman daim olsun. Adalet davranışımızın, muhabbet yaşayışımızın ilkesi olsun. Hepinize başarılar dileriz. Prof. Dr. Halil İbrahim YAKAR Eshabil YILDIZ
HASAN DEDE AYNÎ BEDRETİN’İ ANLATIYOR Ufuktaki gemileri gözleyenlerin her zaman bir beklediği vardır. Bazıları için bir rüya hayallerle birleşir, o hayallerin gerçekleşmesini bekler gibi gelenleri beklerler. Beklediği gelene kadar özlemi bitmeyen dedeler; özlemlerini, anlatacaklarını, bir an önce anlatmak için sabırla beklerler gelecek olanları. Hasan Dede de Han Duvarı’nın kapısına yaslanmış, özlemle cami çıkışında muhabbet ettiği gençleri bekliyordu. Artık okullar açılmıştı, çocuklar sadece okul çıkışında bilge dedeleri ile görüşebiliyorlardı. Çantaları sırtında, bilge dedelerinin yolunu tutan çocuklar koşarak dedenin yanına geldiler. Dede sanki yıllardır beklediği kişiler gelmişçesine çok mutlu olmuştu; çünkü artık Hasan Dede de bu yavrulara çok alışmıştı. Dede Ali’ye dönerek; “Hemen köşede sarı tenteli arabasında buz gibi limonata satan Yusuf Amca’dan herkese limonata kap getir bakalım.” dedi. Çocuklar limonataları yudumlarken dede, Mehmet’e dönerek bugün derste ne işlediklerini sordu. Bu soruya sadece Mehmet değil hep bir ağızdan bütün çocuklar “Adalet” diye cevap verdiler. Hasan Dede, tebessümle çocuklara dönerek: Yavrularım çok güzel bir konu işlemişsiniz. Bizim ecdadımız cihan devleti olmuşsa, adalet terazisinden şaşmadıkları için olmuşlardır. Herkese adaletle hükmetmişlerdir. Bakın size Antepli bir adalet insanından bahsedeyim. Aynî Bedrettin ulemâ (hocalık) bir ailenin evladıdır. Babası da uzun yıllar kadılık görevi yapmıştır. Aynî kelimesiyle ün salmıştır. Bu kelime Antep’i çağrıştırmaktadır. Kendisi de uzun yıllar babasından eğitim almış ve (ulemâ) hocalık görevinin yanı sıra kadılık görevi de yapmıştır. Antep’imizin yetiştirmiş olduğu önemli kişilerdendir. 1382-1451 yılları arasında yaşamıştır. Bu yıllar arasında o zamanlar Osmanlı sınırları arasında yer alan Şam’da da görevlerde bulunmuştur. İlmi ve adaletiyle devlet adamlarının da dikkatini üzerine çekmiş önemli bir insandır. Evlatlarım bu topraklardan çok güzel insanlar gelmiş geçmiş, bugün onların güzelliklerinden bahsediyoruz. Sizler de büyüyün, okuyun güzel işlerde bulunun ama nerede olursanız olun her zaman âdil davranmaktan vazgeçmeyin. En önemli ölçünüz ise vicdanınız olsun. Orası hiç yanlış yapmaz. Hadi bakalım şimdi evlere…
2
Yazan : Muhammed EMİR Çizen : Halime Nur SEVİM
3
4
5
İnsanı Mutlu Eden Bir Şey
Ali dokuz yaşındaydı. Dokuz yaşını geçirmiş olanlar bilir. Dokuz yaşında olmak, diğer yaşlara hiç benzemez. Büyümek, ciddi ciddi gelip kapıya dayanmıştır. Ağabeylik, ablalık ikinci bir isim gibi isminizin ardına sanki tutkalla yapışmıştır. “Sen artık bebek değilsin. Kocamaaan bir…” ile başlayan cümleler okuldaki zil seslerinden bile çok duyduğunuz şeylerdir. Söylenişi bile dolu dolu ve büyüktür: DOKUZ. Sizden büyüklerin bildiği şeyleri bilmeniz beklenir. Sanki dokuz yaşına girer girmez yirmi dokuz yaşındaki birinden beyin nakli yaptırmışsınız gibi davranılır. Bunlara bir de beş yaşında bir kardeş eklenirse hayat dayanılmaz olur. Ah ah, dokuz yaşında bir çocuğun acılar içindeki yaşamı. Ali bir hikaye yazarsa başlığının bu olacağını biliyordu. Elindeki kitaba bakarak düşünmeye devam etti.
-Sen dokuz yaşındasın. Adaletin ne olduğunu biliyor olmalısın, demişti babası. Dokuz yaşına gireli topu topu üç hafta olmuştu. Bu adalet her ne ise hiç karşısına çıkmamıştı. Okulda öğretmeni anlatmamıştı, çizgi filmlerde de adı geçmemişti. Büyük halanın komşusu Adalet Abla’yı hatırladı. Ama babasının bir insandan bahsettiğini sanmıyordu. Neden böyle demişti babası? Hatırlamaya çalıştı. Ali, kardeşi Merve ve teyzesinin oğlu Emre ile oynuyordu. Yine kızdı içinden. Bu oyun değildi ki. Merve ile Emre’ye bakıyordu o. İkisi de oynamayı bilmiyorlardı çünkü. O gün Merve çok huysuzdu. Ali’nin legolarla yaptığı evi bozmuş ve Emre’nin saçını çekmişti. Üstelik canı yanan Emre’den daha çok ağlıyordu. Ali ikisiyle de bir daha oynamayacağını söyleyip onları dışarı attı. “Hak etmişlerdi”
6
dedi kendi kendine. İkisi de mız mız, bebek gibi. O sırada gelen babası üçünü de dinleyip olayı anlamaya çalışmış, Merve’nin haksız olduğuna ve Emre’den özür dilemesi gerektiğine karar vermişti. Ali’ye adaletli olmasını işte o zaman söylemişti.
-Ya ne yapsaydım, dedi Ali. İkisinden de bıktım artık.
-Herkese hakkını vermelisin, dedi babası. Merve cezalandırılmayı, Emre de kendisinden özür dilenmesini hak ediyor. İkisini de cezalandırırsan adaletsizlik olur.
Ali’nin bu meseleyle uğraşmaya doğrusu hiç niyeti yoktu.
-Aliii, diye seslendi babası.
Alış-verişe gidiyordu. Ali babasıyla dışarı çıkmaya bayılırdı.
Market çok kalabalıktı, babası hiç görmediği kadar aceleciydi.
Yazan : Hatice ARABACI Çizen : Özlem YÜCE AKA
7
8
9
ADÂLETLİ OLMAK, ALLÂHU TEÂLÂ’NIN EMRİDİR!
Sevgili arkadaşlar, bu ayki konumuz adâlet. Adâlet deyince ne anlıyoruz? Adâlet, eşitlik demek midir? Yani adâletli davran dendiğinde herkese aynı ölçüde mi davranmak lazım? Bunları anlamaya çalışacağız sizlerle birlikte. Önce bizim güldürürken öğreten, öğretirken güldüren büyük üstadımız merhum Nasreddin Hoca’dan bir fıkra ile konumuzu daha somut anlamaya çalışalım. Nasrettin Hoca, çocuklara ceviz dağıtacaktır ama bununla birlikte onlara bir şeyler de öğretmek ister. Çocuklara, Allah taksimiyle mi yoksa kul taksimiyle mi dağıtayım? der. Çocuklar daha adâletli olur düşüncesiyle hep bir ağızdan Allah taksimi derler. Hoca cevizleri paylaştırır. Kimi çocuğa iki ceviz vermiş, kimisine dört, kimisine on, kimisine de hiç vermemiş. Bu taksimi görünce çocuklar çok şaşırmışlar da: Bu ne biçim paylaştırma Hocam? demişler. Nasrettin Hoca da görmüyor musunuz kimi zengin kimi fakir, kiminin de hiçbir şeyi yok, bunlara bunu veren Allah değil mi! der. Şimdi adâletin eşitlik demek olmadığını iyice anladık değil mi! Adâlet deyince çokları eşitlik zannediyor hâlbuki öyle değil. Adâlet: Herkese hakkını vermek ve lâyık olduğu muâmeleyi yapmak, Hak kanunlarına uygunluktur. Zulmün zıddı adâlettir. Adâlet olmadan hiçbir şey
10
olmaz. Onun için atalarımız “Zulm ile âbâd olanın akîbeti berbat olur.” demişler. Haksız bir şeyler kazanan, bir yerlere gelen, mutlaka bir gün perişan olur demişler. Adâlet, insanların, devletlerin olmazsa olmazıdır. O olmadan ayakta kalabilmeleri mümkün değil. Adâlet denince akla ilk gelen isim Hazreti Ömer ne diyordu İran Kisrasının hazineleri kendisine ulaşınca “Adâlet, mülkün esasıdır.” Bugün bu söz, Adâlet mülkün temelidir şeklinde söylenmekte. Allahu Teâlâ biz kullarına adâletli olmamızı sıkı sıkıya emreder Kur’an-ı Kerîm’in birçok yerinde. Hatta öyle ki annemizin babamızın ve kendimizin aleyhine bile olsa adâletli olmamızı, adâletten ayrılmamamızı emreder! Nasıl yani? Şimdi zarar göreceğimiz kesin olduğu hâlde adâletli mi davranmamız lâzım. Evet, doğru anladınız aynen öyle yapmamız gerekiyor! Yoksa adâletten yüz çevirirsek zâlim olmuş oluruz ki bundan da Allah’a sığınırız. Hem zâlimler için çok kötü bir son var! Bundan dolayı merhameti çok olan Rabbimiz, bizleri her hafta toplu olarak uyarır, adâlet konusunda dikkatli olmamızı ister! Haydi, bilin bakalım nerede ne zaman oluyor bu? Kopya vereyim mi erkek arkadaşlar o toplantıda mutlaka olmalılar. Yoklarsa çok büyük ayıp etmiş olurlar doğrusu! Bile bildiniz mi? Duyamadım. Cami mi dediniz, Cuma da mı dediniz evet, evet, doğru dediniz. Her Cuma, imam hutbesini bitirdiği zaman hutbeden inmeden hemen önce, adâletle ilgili ayetin hem Arabçasını hem de Türkçesini mutlaka okur. Allah adâletli olmayı …. emreder diye her hafta ama her hafta, kesinlikle okur öneminden dolayı. Şimdi size küçük bir ev ödevi. Yukarıda nokta nokta bıraktığım yerde Allahu Teâlâ adâletten sonra beş tane daha önemli şeyi sayıyor, bunları da siz okuyup öğreneceksiniz tamam mı! Endişelenmeyin, yerini söyleyeceğim. Nahl suresi 90. ayette Ailece metnini ve mealini tefsire de bakarak bu ayete ne kadar uyup uymadığımız kontrol edelim, eksiğimiz var ise tamamlayalım. Evet mi, tabii ki evet! Müslüman Allah’ın emirlerine hayır der mi hiç! Yoksa nasıl Müslüman olur! Evet, adâlet deyince aklımıza ilk, Hazreti Ömer Efendimiz gelir. Ondan sonra da Nuşirevan ismini daha önce duymuş muydunuz? Sizlere daha sonra onlardan da bahsetmek isterim. Gelecek ay buluşmak üzere Allaha emanet olun.
Yazan : Metin KÖSE Çizen: Eyüp Can ÇAĞLAR
11
Okul Heyecanı Bukre okula yeni başlıyordu. Annesi ile kırtasiye malzemesi almışlardı, Bukre onları çantasına yerleştiriyor bir yandan da yeni aldığı o güzelim kırmızı ayakkabısına bakıyordu. Bir yandan çok heyecanlıydı fakat korkuyordu da. Okul neydi? Bir sürü tanımadığı insanın yanında bütün gün nasıl duracaktı? Annesi onunla gelmeyecek miydi gerçekten?
12
Bukre’nin endişeli halini anlayan annesi Selma Hanım kızının başını okşayarak ‘Bukreciğim sorun ne’ dedi. Bukre ‘Anneciğim ben okula gitmek istemiyorum, tek başıma ne yapacağım oralarda?’ derdi. Selma Hanım kızını kucakdı ve ‘Bukreciğim okulunu o kadar çok seveceksin ki tatillerde arkadaşlarını özleyeceksin. Hem orada çok yararlı bilgiler öğreneceksin’. Annesine meraklı gözlerle bakan Bukre heyecanla ‘ama benim hiç arkadaşım yok ki, kimseyi tanımıyorum benim okuluma gelecek der. Annesi; “okul başladığı zaman hemen arkadaş olacaksınız zaten. Bak sana ne anlatacağım, ben küçükken aynı senin gibi okula gitmekten korkmuştum. İlk gün deden benimle geldi ve okulun önünde ilk karşımıza çıkan kızla beni tanıştırdı, ellerimizi birleştirdi ve ‘haydi birlikte oynayın” dedi ve gitti. O günden sonra biz hiç ayrılmadık, o arkadaşımda kim biliyor musun? Komşumuz Semra teyzen’. Bukre şaşkınlıkla bakarken annesi devam eder “Senin de öyle arkadaşların olacak okulda, hep birlikte oyunlar oynayıp ders çalışacaksınız”. Bukre’nin gözleri çantasına doğru kayar ve mutlu hayallere daldı. Sonra
birden sıçrayarak “Peki ben okulda ne yapacağım anneciğim” der. Selma Hanım gülümser, “Sen okulda bir çok şey öğreneceksin, ilk önce okumayı yazmayı sonra sayıları toplamayı çıkarmayı öğreneceksin. Büyüdükçe daha fazla bilgi alacaksın, mesela insan vücudunun nasıl çalıştığını hangi organımızın ne işe yaradığını, insanlık tarihini ve milletimizin tarihteki kahramanlıklarını öğreneceksin”. Bukre heyecanlanmıştır. Annesi onu teşvik etmek için devam eder. “Sadece bu kadar değil ki, resimler yapacaksın okulda sonra spor yapacaksınız arkadaşlarınızla, yeteneklerinizi geliştirecek bir sürü faaliyetleriniz olacak. Ve böylece sen de ileride bilinçli bir vatandaş olacaksın” der. Bukre birden yerinde kalkıp defterlerinin yanına gider ve yüzündeki kocaman gülümseme ile eşyaları çantasına yerleştirir.
Yazan : Sare GÜLRU Çizim : Fatma Betül YILDIZ
13
14
Uzun bir yaz tatili geçirdim. Bol bol dinlendim ve önümüzdeki günlerde nereleri gezi günlüğüme eklerim diye planladım. Belki de bu günlük ileride kitap olur ne dersiniz? Şimdiden sizlerin de benim gibi tebessüm ettiğinizi düşünüyorum. Bu yazımızda hangi müzemize gittim onu sizlerle paylaşacağım. Ama öncelikle bu müzeyi gezerken tam bir yıl önce karanlık bir On Beş Temmuz gecesinde yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım. Ailecek Ankara’ya amcamlara ziyarete gitmiştik bayram sonrası güzel bir gece geçiriyorduk, birden uçaklar uçmaya ve kısa süre sonra bombalar atılmaya başladı. Öncelikle ülkemiz işgal ediliyor sanmıştık anladık ki o gece cennet vatanımızın üzerine kara bulutlar örmeye çalışan hainler iş başındaymış. Şimdi sizlerle birlikte o gece ülkemizin yaşadıklarına şahitlik etmek için Türkiye’de ilk defa açılan 15 Temmuz Milli İrade Müzesi’ni gezeceğiz. İstasyon Parkı içerisinde yer alan bu küçük ama anlamlı Müze’de bağımsızlığımızın sembolü bayrağımız karşılıyor bizi. O gün ülkemizin dakika dakika yaşadığı tüm olaylar müzede teknoloji yardımıyla anlatılmış. Darbe girişiminin başladığı ilk saatlerden tüm halkımızın sokaklara inmesine kadarki süre ve Milli İrade’nin üstün geldiği bir zaferin ekranlara yansımış halini görüyoruz. Ben burayı gezerken bir yıl önce o gece yaşadığım tüm olayları tekrar yaşadım. Belki bizler sadece okuduk ama yine geçmişte gerçekleştirilen darbelerde bu müze de anlatılmış. En önemlisi isimleri ebediyete kadar yaşayacak şehitlerimizin resimleri müzede yer alıyor. O gecenin kaderini değiştiren Ömer Halis Demir ve diğer kahramanlarımızı minnetle yâdediyorum. Ben Gezgin Ali gezi günlüğüme hep güzel şeyler yazmak istiyorum. Yine günlüğümün sayfalarını bir milletin kahramanlık hikâyesi ile dolduruyorum. Mesele vatan olunca şahadete koşanları hikâyesiyle. Sizleri de milletimizin bu zaferini unutmamanız için bu güzel ve anlamlı Müze’yi gezmeye davet ediyorum.
Kalın sağlıcakla…
Yazan: Muhammed EMİR Çizen: Fatma Betül YILDIZ
15
El-Cezeri Fiili Su Saati Hayatın her döneminde insanoğlu zamanı ölçmeye ihtiyaç duymuştur. Güneşin doğuşundan, batışına, havanın kararmasından, aydınlanmasına kadar olan süreyi zaman olarak belirlemek istemişler. Bunun üzerine kafa yoran araştırmacılar çok çeşitli zaman ölçüm aletleri ortaya çıkarmışlardır. Asıl hikâyemiz ise bizler bugün hayatımızı düzenlemek için nasıl saate ihtiyaç duyuyorsak, yüzyıllardır Müslümanlarında aynı ihtiyacı duymuş olmalarıdır; Müslümanların dünyasında birçok alanda olduğu gibi saatçilik konusunda da yenilik ortaya koyan Müslüman bilim adamı El-Cezeri farklı yöntemlerle çalışan saatleri ortaya çıkarmıştır. Su saati, güneş saati gibi çeşitli ölçüm araçları geliştirmişler. Dindar bir Müslüman ve son derece becerikli bir mühendis olan bu dahî, Eski Yunan ve Hintlilerin buluşlarını değerlendirip her şekil ve ebatta yeni saatler yapmıştır. El-Cezeri Müslümanların zaman konusunda hassas olduğunu bilerek bu geleneğin ihtiyaçları doğrultusunda kendine yol çizmiştir. Bu sebeple zamanın hiçbir suretle durdurulamayacağını, onu her an kaybettiğimizi biliyor. Ayrıca Müslümanlar, hergün doğru saatlerde ibadet edebilmek için zamanı bilmek zorundalar. Ezanın vaktinde okunabilmesi için zamanın bilinmesi şarttı. Ramazan orucunun ne zaman başlayacağı ve hangi vakitler arasında tutulacağı, bayramların ne zaman kutlanacağı, Hacca ne zaman gidileceği gibi önemli olaylar zamanın bilinmesini zorunlu kılmıştır. El-Cezeri 13.yy da tüm bu ihtiyaçlardan yola çıkarak Müslümanlar için çok önemli olan zaman kavramının ölçülmesini sağlayan birçok saat yapmıştır. Bu eşsiz makinelerin arasına Fiilii Su Saatini de eklemiştir. Zamanı göstermesinin yanı sıra, statü, azamet ve zenginlik simgesi olan bu ihtişamlı saat, hareketli figürleriyle zamanı bildiren ilk robotik ve otomat uygulamaları barındırmaktadır.
Yazan : Enver CANKURTARAN Çizen : Nur DOMBAYCI
16
17
18
19
İSLAM’IN ADALETİ İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet bütün mahkûmları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkûmların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediler. Papazlar Bizans İmparatoru’nun halka yaptığı zulüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Bunun üzerine onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi. Durum Fatih’e bildirildirilice, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih’e de anlattılar. Fatih dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti: – Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve Müslüman halkımın davalarını dinleyiniz Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz. Teklifi kabul eden papazlar İslam beldelerine seyahate çıktılar. İlk vardıkları yerlerden biri olan Bursa’da şöyle bir hadiseyle karşılaştılar: Bir Müslümanın bir Yahudi’den hiçbir kusuru yok diye satın aldığı atın hasta olduğu daha ilk akşamdan anlaşılmış. Müslüman sabırsızlıkla sabahı beklemiş, sabah olunca da erkenden atını alıp kadının yolunu tutmuş. Fakat kadı henüz makamına gelmemiş olduğundan bir müddet bekledikten sonra adam kadı’nın gelmeyeceğini düşünerek atını alıp ahırına götürmüş. Atını alıp götürmüş ama at da o gece ölmüş. Hadiseyi daha sonra öğrenen kadı, atı alan Müslümanı çağırtıp meseleyi şu şekilde halletmiş:
– Siz ilk geldiğinizde ben makamımda bulunsa idim, sağlam diye satılan atı sahibine iade eder, paranızı alırdım. Fakat ben zamanında makamımda bulunamadığımdan hadisenin bu şekilde gelişmesine mademki ben sebep oldum, atın ölümünden doğan zararı benim ödemem lazım, deyip atın parasını vermiş.
20
Papazlar gördükleri karşısında hayret etmişler. İkinci olarak yolları İznik’e düşen Papazlar orada da şöyle bir mahkeme ile karşılaşmışlar: Bir Müslüman diğer bir Müslümandan bir tarla satın alarak ekin zamanı tarlayı sürmeye başlar. Az sonra ağzına kadar altın dolu bir küp karasabana takılmaz mı? Tarlayı süren çiftçi bu altınları küpüyle tarlayı satın aldığı kişiye götürüp teslim etmek ister. – Kardeşim eğer sen tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin herhalde bu fiyata bana satmazdın, al şu altınlarını, der. Buna karşılık tarlanın ilk sahibi şöyle der: – Yanlış düşünüyorsun ben sana tarlayı olduğu gibi, taşı ile toprağı ile beraber sattım. İçini de dışını da bu satışla beraber sana verdiğimden, içinden çıkan altınları almaya hiçbir hakkım yoktur. Bu altınlar senindir dilediğini yap. Alıcı ve satıcı bu konuda anlaşamayınca konuyu kadıya götürürler. İki tarafta düşüncelerini kadı’nın huzurunda da tekrarlarlar. Kadı, her iki şahsa çocukları olup olmadığını sorar. Onlardan birinin kızı diğerinin de oğlunun olduğunu öğrenince, onların da olurunu alarak oğlanla kızı nikâhlayarak altını çeyiz olarak verir. Papazlar daha fazla gezmelerinin lüzumsuz olduğunu anlayıp İstanbul’a dönüp, Fatih’in huzuruna gelirler ve şahit oldukları iki hadiseyi de aynen nakledip şöyle derler: – Bizler artık inandık ki, bu kadar adalet ve biri birinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Böyle bir dinin bağlıları başka dinden olanlara bile bir kötülük yapamazlar. Dolayısıyla biz zindana dönme fikrimizden vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına inanmış bulunuyoruz.
Yazan : Talip ÜMİT Çizen : Eyüp Can ÇAĞLAR
21
2222
2233
21 YAŞ ALTI TÜRKİYE KARATE ŞAMPİYONASI GAZİANTEP’TE BAŞLADI Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile Karate Federasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği “21 Yaş Altı Türkiye Karate Şampiyonası” Gaziantep’te başladı. Ortalama ikibinyüz sporcunun katıldığı şampiyonada genç sporcular ilk etapta “Kata” dalında rakipleri ile mücadele etti. Kıyasıya yarışmaların yapıldığı ilk günde genç karateciler bir üst tura çıkmak için hünerlerini sergilediler. Karataş Spor Salonu’nda başlayan şamipyonada erkekler ve bayanlar kategorisi elemeler yapıldı. Genç sporcuların büyük ilgi gösterdiği “21 Yaş Altı Türkiye Karate Şampiyonası” yarın (4 Ağustos’ta Cuma) Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile Karate Federasyonu Başkanı Esat Delihasan’ın katılımasıyla resmi açılış yapıldı. Aynı zamanda Milli Takımlara seçmelerin yapıldığı şampiyona 3 günde tamamlandı.
24
HAYÂLLERİNDEKİ SURİYE’Yİ ÇİZDİLER Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak hizmet veren Ensar Toplum Merkezinde, iç savaş nedeniyle ülkelerinden kaçarak Gaziantep’e gelen sığınmacılara, eğitimden sağlığa, hukuki bilgilendirmeden evliliğe kadar hemen her alanda ücretsiz danışmanlık hizmeti veriliyor. Merkezde düzenlenen kurslar ve konferanslarla Türk ve Suriyelilerin kaynaşması da sağlanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin öncülüğünde hizmete açılan Ensar Toplum Merkezi, şu ana kadar 10 bini aşkın Suriyeliye pek çok alanda yardımcı oldu. Merkeze ulaşan Suriyelilere eğitim, sağlık, evlilik ve yasal danışmanlık konusunda yönlendirmelerde bulunulan merkezde ayrıca Suriyeli öğretmenler tarafından 650 sığınmacı ve Türk çocuğa Türkçe, Arapça, Kur’an-ı Kerim, matematik, İngilizce ve resim, mozaik yapımı, fotoğrafçılık, spor dersleri 200 İmam Hatip öğrencisi Türk çocuğuna da Kur’an-ı Kerim ve Arapça dersleri veriliyor. Bu sayede Suriyeli çocukların, Türk çocuklarıyla vakit geçirerek sosyal uyum sürecinin hızlanması sağlanıyor. Bu kapsamda maket yapımı dersi alan çocuklara ülkelerindeki savaşın sona ermesi halinde “Nasıl bir Suriye’de yaşamak istedikleri”soruldu. Öğrencilerin Suriyeli gönüllü öğretmenler eşliğinde yaptıkları bu şehir maketi ortak bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıktı. Gece ışıklandırmasıyla farklı bir görünüm alan şehir gündüz gün ışığında daha farklı görünmektedir. Eserin yapımı esnasında öğrenciler yoğun duygular yaşadı. ESER SAVAŞIN ÇOCUKLARININ GELECEĞİNİ YANSITIYOR Maketin tam da istedikleri gibi olduğunu dile getiren öğrenciler, ülkelerinin bu hale gelebilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapabileceklerini belirttiler. Büyüdüklerinde mühendis ve mimar olmak isteyen çocukların bir çoğu, kısa zaman önce top koşturduğu sokakların, sek sek oynadığı kaldırımların, eğitim gördüğü okulların hatta yemek yediği evlerinin artık yerinde olmadığının farkındalar. Artık her şeyin eskisi gibi olmayacağının bilincindeler ancak o binaları tamir edebilmek, eski şehir dokusunu yeniden canlandırabilmek adına inşaat mühendisi veya mimar olunması gerektiğine inanmaktalar.
25
9500 ÖĞRENCİ BÜYÜKŞEHİR KURSLARINDAN SERTİFİKA ALDI Büyükşehir Belediyesinin okulların tatile girmesiyle öğrencilerin boş zamanlarını iyi değerlendirmesi amacıyla açtığı “Yaz Spor Okulları” sona erdi. Düzenlenen bir programla 9 branşta, 9553 öğrenciye sertifikaları verildi. Büyükşehir Belediyesi Talat Özkarslı Spor Salonu’ndaki sertifika törenine katılan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, kısa bir konuşma yaptı. BAŞKAN ŞAHİN: ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZDİR Şahin, çocukların geleceği temsil ettiğini belirterek, “Sizler bizim canımızsınız, gözümüzün nurusunuz. 3 ay gibi uzun bir yaz tatilini boş geçirmemeniz için Belediyemiz, yaz spor okulu açtı, sizler de bu okullardan yararlanmasını bildiniz. Çocukları, kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için en önemli sosyal araçlardan birisi spordur. Çocuklarımızın yeteneklerini ortaya çıkarmak için bu tür kurslar çok önemlidir. Sizler bir şehrin bir ülkenin altyapısısınız. Bunun içindir ki belediyemiz, altyapı çalışmalarını önemsiyor. Bir ülke geleceğini şekillendirebilmek için öncelikle çocuklara ve gençlere yönelik projeler geliştirmek zorundadır. Zaman aklını geliştirme zamanıdır. Bir taraftan zeki ve çalışkan olacağız, bir taraftan da yeteneklerimizi kullanacağız Sizlere güveniyoruz, geleceğimizin teminatı çocuklara ne kadar hizmet etsek azdır” dedi. Büyükşehir Belediyesince açılan güreş, taekwondo, karate, basketbol, tenis, hentbol, voleybol, badminton ve yüzme branşında eğitim alan 9553 öğrenciye sertifikasını Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin verdi. Sertifika dağıtımının ardından çektirilen toplu fotoğrafla program sona erdi.
26
ÇOCUK SANAT MERKEZİ KURSLARINA YOĞUN İLGİ Çocuklara kültürel ve sanatsal alanlarda hizmet veren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi’ndeki etkinliklere bu yıl altıncısı düzenlenen yaz kursları, müzik enstrümanları atölyeleri ve sanatsal atölyeleri devam ediliyor. 2016 yılı Nisan ayından bugüne faaliyet gösteren Gaziantep Sanat Merkezi’ne çocuklar kadar veliler de yoğun ilgi gösteriyor. Çocuk Sanat Merkezi bünyesinde yer alan tasarım, seramik, resim, mozaik, ebru, el sanatları, oyuncak, çocuk tiyatrosu-drama, yöresel halkoyunları, gitar, keman, piyano (org), bağlama kurslarından 7-16 yaş gruplarında çocuklar ve gençler ücretsiz olarak faydalanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in de sık sık ziyaret ederek öğrencilerle yakından ilgilendiği Çocuk Sanat Merkezi, çocukların var olan yeteneklerini ortaya çıkararak ve kendilerini özgürce ifade etmelerini sağlayarak sanatsal alanda estetik duygularını geliştirmelerini hedefliyor. Öte yandan merkezde çocukların sanatsal etkinliklere katılarak sosyalleştiği, günümüz teknolojisinin olumsuz etkilerinden uzaklaşarak paylaşım odaklı yeteneklerini arttırdıkları gözlemlenebiliyor. SURİYELİ VE YETİM ÇOCUKLARINDA KATILDIĞI ATÖLYE ÇALIŞMALARI YAPILDI Yaz döneminde hafta içi gerçekleştirilen altı hafta süre ile iki ayrı kurda düzenlenen ve 13 farklı branşta açılan Çocuk Sanat Merkezi 2017 Yılı Yaz Kursları’na toplam 730 çocuk katıldı. Ayrıca “Yaz Şenlikleri” Workshop Atölyeleri kapsamında düzenlenen tasarım, el sanatları, mozaik, seramik, resim, ebru ve drama olmak üzere gerçekleştirilen 7 farklı atölye çalışmalarına aralarında Suriyeli ve yetim çocukların da yer aldığı 500 çocuk katılmıştır.
27
ÇOCUK SANAT MERKEZİ YAZ KURSLARI SERGİSİ AÇILDI Çocuk Sanat Merkezi’nde düzenlenen 2017 Yılı Yaz Kursları Sanat Atölyeleri ve Müzik Atölyelerinde altı haftalık program dahilinde iki parkurda hafta içi boyunca verilen eğitimlere katılan çocukların yaptığı çalışmalardan oluşan serginin açılışı yapıldı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmet veren Gaziantep Sanat Merkezi’nde Nisan ayından bugüne kadar gerçekleştirilen resim, ebru, tasarım, seramik, oyuncak ve el sanatları, mozaik, drama ve çocuk tiyatrosu, yöresel halkoyunları, gitar, keman, piyano(org) ve bağlama kurslarına 7-16 yaş grubu çocuklar ve gençler yoğun ilgi gösterdi. Çocukların sosyal ve kültürel anlamda gelişimlerine katkıda bulunmak, müzik ve sanat alanındaki yeteneklerini ortaya çıkartmak, bedensel ve zihinsel olarak rahatlamalarını sağlamak için düzenlenen 2017 Yaz Kursları’ndan 730 çocuk faydalandı. Ayrıca yaz şenlikleri kapsamında günübirlik drama, tasarım, resim, ebru, el sanatları ve mozaik olmak üzere düzenlenen 6 farklı atölye çalışmasına ise 500 öğrenci katılım sağladı. Kursların sona ermesinin ardından Gaziantep Sanat Merkezi’nde öğrencilerin yaptığı çalışmalar ve eserlerin sergisi açıldı. Sergi açılışında müzik enstrüman kursları öğrencileri tarafından canlı performans da gerçekleşti. Eğitim süresince yapılan sanatsal çalışmaların yer aldığı sergide Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Deniz Köken, Genel Sekreter Yardımcısı Oya Alpay ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanlarının yanı sıra çok sayıda veli ve çocuklar katıldı. 13 farklı branştan çalışmaların sergilendiği açılışta Deniz Köken tarafından kursiyerlere katılım belgeleri takdim edildi.
28
BÜYÜKŞEHİR, 16 BİN ÇOÇUĞU DOĞA YAZ KURSLARINDA BULUŞTURDU Öğrencilerin yaz tatillerini daha verimli ve doğa ile iç içe geçirmesini sağlayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, yaz döneminde onaltıbin çocuk ve genci doğa ve spor etkinliklerinde buluşturdu. Gençlik ve Spor Şube Müdürlüğü organizesinde Erikçe Ormanları Kamp Eğitim Merkezi’nde kurulan 3’er günlük kampa davet edilen 9-15 yaş arası çocuklar, zor şartlarla başa çıkma konularında eğitim alıyor. Eğitmenlerin kontrolünde gerçekleştirilen uygulamalarda, birbirinden zorlu engelleri tek başlarına geçen çocuklar kimi zaman ip parkuru ve tırmanma duvarını aşıyor, kimi zaman da ok atarak belirlenen hedefleri vurmaya çalışıyor. İki kişilik çadırlarda kalan kursiyerler eğitici oyunlar oynayarak zihinlerini dinlendiriyor, kültür-sanat etkinlikleri kapsamında üstü açık otobüsle şehir turu yapıyor, müzeleri geziyor. Önceki gün kampları ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, yapılan etkinliklerin amacına ulaştığını ifade etti. Kampların çocuklara ve gençlere olumlu etki sağladığını belirten Şahin, gençlerin yaz dönemini daha dinamik bir şekilde geçirmelerini sağladıklarını vurguladı. Kampa katılan çocuklara doğayı sevdirmeye çalıştıklarını anlatan yetkililer; “Buraya gelen çocuklarımız 3 gün boyunca çeşitli etkinliklere katılıyor. Okçuluk, oryantiring (harita yardımıyla yön bulma) dağ bisikleti gibi etkinliklerin yanı sıra eğitsel oyunlar oynuyor. 10 kişilik gruplara bölüyoruz ve her grubun başında bir doğa lideri yer alıyor. 2 gün boyunca elektrik olmadan doğayla iç içe yaşıyor. Yalnız çocuklar için değil, ailesiyle vakit geçirmek isteyenlere de etkinlik düzenliyoruz. Yatılı ve yatılı olmayan günübirlik etkinliklerimiz de var. Baba-çocuk, ailemle hafta sonları kamptayız programları düzenliyoruz. İnternet sitemizden online olarak başvuran herkesi kampımıza almaya ve elimizden geldiğince doğayı sevdirmeye çalışıyoruz” diye konuştular.
29
30
BULMACA CEVAPLARI 3 Hakim
8 Eğitim
1 Bağımsızlık
2 Adalet
4 Hukuk
6 Özgürlük 7 Kanun
9 Eşitlik
5 Mahkeme