![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/075c79574a900e6dee18467d90d27fc1.jpg?width=720&quality=85%2C50)
4 minute read
Demokrasinin Demosu / Burak Akdağ
Burak Akdağ
![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/457aec2e668c4625c62476d2f64e4515.jpg?width=720&quality=85%2C50)
Advertisement
Konuya hâkim olanlar başlıktan “demos” kavramını anlayacaktır (Hangi konuya?). Hâkim olmayanlar da zaten anlamazlar, anlamasınlar. İş bu yazı da onları içine alan bir gruba yönelik yazılmamış olup; demostan yana olanlara, demosun derdiyle dertlenip demosun geleceğine dair endişe duyanlara hitaben karalanmıştır. Bu arada, bu “karalama” sözcüğü de yazmak eyleminin yüzünü kara çıkartacak şekilde telaffuz ediliyor sanki; lakin karalardan ziyade kârların önemli olduğu çağımızda bunun insanlık için çok da önemli bir husus olmadığı kanaatimi taşıyor ve maalesef yaşıyorum da. Demosun kara talihini yazacak olsak iş bu yazı dâhilinde bu ak sayfaları karalama işi bu kadar kısa olmaz (burada bir parantez açarsak demosun kara talihi derken kara tarihi de kast edilmiş olabilir zira demosun tarihi genelde karadır çünkü demos karabudundur ve çünkü demosun tarihi denizlerden çok karada geçer) deli kızın don lastiği kadar uzardı ama biz bunu böyle etmeyip demosun aklını çok fazla yormayıp, hatırlının hatırını, katırlının inadını hesaba tutmayıp lafı sözleyelim. Söz, hayırlı işin başlangıcıdır.
Derdimiz her daim demos... Fakat bu yazıda “demo” kavramından bahsedeceğiz. Tabii bu bahis mevzuunda demosun istikbaline dair bahisler de yüksek oranda mevcut olabilir. Zira bahsin oranı kârı attırıyor. Demo, internet kafe çağını yaşamış yaş grubuna ait olanların internet kafelerde -ekonomik durumu elverenlerin kendi evlerindeki aile bilgisayarlarından, PC’lerden (personel computer) telefon hatlı internet üzerinden- öğrendiği bir kavram olup esasında bir bilgisayar yazılımının (genellikle bilgisayar oyunu) PR (public relations) amaçlı tanıtımını gaye edinmiş fragmanıdır. Programın allı pullu, güzel görünen, kullanıcıya kolaylık sağlayan, zevk veren yanlarını tanıtıp bir de tecrübe etme imkânı da vererek programı satmaya yönelik üretilmiş olan sürümlerdir demolar. Vatandaş demoya kolaylıkla ulaşır. Demo faydalıdır, demo eğlencelidir; ancak tam işe yarayacağı zamanda, tam keyif vermeye başladığında program, demonun bedelli sürüme yükseltilmesi gerekir. Yani demo ağza süzülmüş bir parmak baldır ki size kavanozu aldıra.
Demokrasinin demosunu Cumhuriyet sayesinde diğer toplumların aksine çok ucuz şekilde temin etmiş olan bizler, demonun sürümüne demoyu bize sunan büyüklerimiz kadar dair kafa yormadık ne yazık ki. Her gelen, demo dâhilinde “bi tur da ben döneyim, bi el de ben atayım” havasında ilk başta demoyla bir uğraşalım sonra sürümü güncelleriz felsefesiyle demokrasiye yanaştı. Sonra, her gelen demoyu eline aldı. Kimi demodan güncel sürüme geçmek istedi; başaramadı, kiminin güncel sürüm işine gelmedi; derken biz demoda kaldık. Üstüne üstlük demomuz da demode oldu.
Şimdi bu metaforlar bazı dinozorlara meteor (taş yuvarlama babında) gibi gelebilir de bu fosilleşmiş zorların bizlere hediyesi bunlar. Metaları putlaştıranlar, metaforların meteorlaşmasından yakınmasınlar. Beğenmenin çok kolay olduğu (bir butona tek tıkla) bu android çağda bahsi geçen zor beğler bizi de zor beğenirler. Oysa gönül nefse dâhildir ya (en az % 18+) o yüzden gönül eğlenir, ne bileyim ne söylenir ama ki illa beğenilmek arzu eylenir. Aslında karşılıklı beğeni diye bir sosyal norm var artık. Bilseler... Bizi beğenmedikleri için layık da görmezler pek çok şeyleri. Hâlbuki bir türlü sosyal varlık olduğuna ikna olmayan vatandaşların bile android Q’ya göz kırpıp sosyal medyalaştığı şu günlerde likeların sandık reylerinin önüne geçişi çok da uzak değil gibi. Layık görmediklerinin likelarına minnet ettirir bu çağ. Bilseler… Şunu anladık ki bedelli sürümde kimsenin gözü yok. Yahu bari crack filan yapın olmadı demoya yama filan atın. Asfalt yamasını dünyaya öğretenlerin biz olduğuna dair bir efsane hatırlıyorum. Ne gururlanmıştık ilk duyduğumuzda. Sonra tabii efsane çöktü… Bundan başka KHK’ler ile ana olan yasalara dahi dana gibi kararnameleri yamayan bizler, iş demokrasi anlayışımıza gelince en ufak geliştirme seçeneklerini kullanmaktan imtina ettik. Hatta “itidal”li mi davrandık ne? Velhasıl demokrasi anlayışımıza yama dahi yok! Yağma olsa da yama yok! Bilerek, isteyerek “bedelli sürüm” dedim (genellikle ücretli sürüm denir zira) çünkü demokrasinin bir bedeli vardır. Biz bedelsiz “sahip” olduğumuz için mi demokrasimiz sahipsiz? Demokrasinin bedeli şudur ki eğer demokrasinin demos kaynaklı olduğundan hareketle demokrasiye güvenmen gerektiğini içselleştirebilirsen ne kadar ısıtmış olursan ol kıymetli koltuğundan artık kalkman gereğini demos söylerse, sırf demos söylediği için söylenileni uygulaman gerekir. Sonra da bu haklı hareketlere (rey’lemek veya likelamak) harekât süsü vermeye kalkmazsın.
Demos kaynaklı demokrasinin hazır sunulmuş demosuna dahi saygı duymayıp elimizdeki mevcut demoyu da ikiye ayırdık. Demokrasi ikiye ayrılır: İç demokrasi ve dış demokrasi... Dış demokrasi her yerde olması gereken, idealize edilen, aranan, özlenen, övülen, vaat edilen, gerekli, faydalı, hem öve öve hem de öpe öpe başımızın üstüne çıkartacağımız bir şeydir. İç demokrasi ise bir şeylerin, bazı kurumların içinde olması gereken ama genellikle -hiçbir zaman- olmayan, ideali bir türlü tespit edilemeyen, (çünkü işimize gelme durumuna göre bakılır) gene de aranıp, özlenip, dönem dönem de vaat edilen, hatta vaat sahiplerine fırsat verildiği takdirde vaadi yerine getirmemek üzere ideal haliyle oynanan, kimsenin tam olarak ne olduğunu bilmediği (çünkü görmediğimiz) bir şeydir.
En nihayetinde demokrasi, ululuğundan mı bir şeyler içre olmuyor yoksa biz bir şey içi (mesela mezuniyet partisi içi) demokrasiyi istemediğimiz için mi ilanihaye o bir şeylerin içinde katiyen neşet etmeyecek? Bunu anlamak istiyoruz. Artık demokrasimizin demo seviyesinden level atlayarak en güncel sürüme yükselmesi temennisi ile bedelli sürümün tüm bedellerini ödemek gerektiği beyanı ayan olmuştur. Bu yüzden önce içimizde içselleşmeli demokrasi anlayışımız.
![](https://assets.isu.pub/document-structure/200301192521-970fcd64815450ec51371e985941f945/v1/457aec2e668c4625c62476d2f64e4515.jpg?width=720&quality=85%2C50)