Gurme MAG | Gastronomi ve Seyahat Dergisi | Kış 2020

Page 1

KESTANE Gizli Hazine

BALIĞA DAİR

Mevsiminde Enfes Tarifler

KIŞA ÖZEL

İçinizi Isıtacak Tatlar

KAPSAMLI KIEV REHBERİ

Aloft Kiev, 11 Mirrors Design Hotel, Adelle

BURSA’DA BİR SİCİLYALI

Şef Vittorio Sindoni ile Söyleşi

KIŞ FESTİVALLERİ

Rio, Sundance, Harbin, Tromso, Uludağ


About Tunel Residence Tunel Residence is the first luxury boutique residence opened in Beyoğlu, meeting the needs and expectations of today’s international business and leisure traveller. It offers a way of life that combines the comfort of your own home with the service of a luxury hotel that provides flexibility for short & long term stays.

TUNEL RESIDENCE HAKKINDA Beyoğlu’nun ilk lüks butik residence’ı Tunel Residence, gerek iş seyahati gerekse eğlence için şehirde bulunan konuklarının her türlü beklenti ve ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Kısa ve uzun süreli konaklamalarda ev ortamının sıcaklığı ve rahatlığını eşsiz servis olanakları ile sunmakta olup; modern tarzda dekore edilmiş tam donanımlı Deluxe Suite, Junior Suite, Standart Oda, Superior Oda, Continental Sea View Room with Balcony, Galata Sea View Room with Balcony, restoran ve sağlık kulübü ile konuklarını ağırlamaktadır. Güç Tanrısı “Eku” ve “Hitit” medeniyetlerinin en önemli şehrinin ismi “Nesa” 65 ve 75 metrekare büyüklüğündeki Deluxe Suit kategorilerini oluşturuyor. İstanbul’un tarihi ve nostaljik dokusu sizleri selamlarken, panoramik Haliç manzarası eşliğinde gerçek bir İstanbul keyfi yaşayabilirsiniz.


DISCOVER THE BEAUTY OF

ISTANBUL Comfort of your home... Imagine a place not only defined by sophisticated style and modern furnishing, but equipped with impeccable service delivered by Tunel Residence and offer guests the comfort of their home. Tunel Residence makes the difference with its ecological design and suites named by Hittite symbols.

All the suites reflecting the Hittite art, the first civilicaziton, provided a comfort of life. From housekeeping and valet services to gourmet dining and dedicated concierge, Tunel Residence celebrates the architectural heritage of this historical area




8-20

#

#

22-24

Balığın Faydaları | Balık Takvi-

Kestane dosyası ve nefis kestaneli tarifler

#

25-35

Enfes Balık Tarifleri

#

36-41

Röportaj: Vittorio Sindoni

#

47-53

Kiev | Aloft Kiev

#

54-59

Kiev’de Gezilecek Yerler

42-43 #46 #60-61 #70-73 #

Enfes Tarifler: Tolga Çamuz Enfes Tarifler: Esra Necef Adelle Kiev Kış Festivalleri

44-45 #62-65 #66-69 #72-75

#

Enfes Tarifler: Begüm Cillov Kılıç Kiev | 11 Mirrors Design Hotel Mercure Bursa The Plaza Uludağ Festivalleri

ISSN: 2667-730X

İmtiyaz Sahibi Meltem Başkurt Studio La’ Mira

Genel Yayın Yönetmeni Umut Candan

Grafik - Tasarım Studio La’ Mira

Röportajlar - Editör Ecem Kuzeyoğlu

Reklam - Pazarlama gurme@gurmemag.com

Basım Can Dijital - İzmir

İletişim www.gurmemag.com

umut@gurmemag.com

Kreatif Reklam Ajansı

Teşekkürlerimizle: Tunel Residence, Mercure Bursa The Plaza Hotel, Da Vittorio Restaurant, Aloft Kiev, 11 Mirrors Design Hotel, Adelle Restaurant Katkıda bulunanlar: Tolga Çamuz, Begüm Cillov Kılıç, Esra Necef, Vittorio Sindoni, Özgül Dişlon Süner, Alina Bazhanova, Anna Bocharova Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazı, fotoğraf ve diğer görsellerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. All Rights Reserved.


Hoş Geldin 2020! Yeni yılda da siz değerli okurlarımızla birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz! Her yıl olduğu gibi geçtiğimiz yılda artan okuyucu kitlemiz ve dergimizde yer alan birbirinden başarılı markalarla kocaman bir aile olduk! Bu süreçte bizlerle aynı vizyonda yürüyen herkese teşekkürlerimi sunmak isterim. Jorge Luis Borges'in çok sevdiğim şiirlerinden birisini sizlerle paylaşmak istiyorum, yeni yılda yeni açılan sayfada her güne güzel bir başlangıç yapmak için kahvenizi alıp elinize keyifli okumalar dilerim. “Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde daha çok hata yapardım, Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım, Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla, Daha çok riske girerdim, Seyahat ederdim daha fazla, Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim, Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye, Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine, Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu, Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten, Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan, gitmeyen insanlardandım ben, Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım, Eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım, Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eğer.”

Yeni lezzetlere açık olun hatta daha fazla mutfağa girin. Kendinizi, işinizi kısacası hayatınızı geliştirin, güzelleştirin. İşte tam olarak böyle bir sayı hazırlamak istedik size! Yurt dışı planlarınız hayal olmasın diye Ukrayna Aloft Kiev ve 11 Mirrors Design Hotel'den bahsettik. İtalya’ya gitmeden de İtalyan lezzetlerini bulabilmeniz için Bursa'da başarılı şef Vittorio Sindoni ve lezzetlerini, keyifli bir röportaj ile kaleme aldık. Sevgili Vittorio'nun lezzetlerinin yanı sıra sadece güler yüzü ve misafirperverliği için harika bir şehir oteli olan Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel’i de mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Kışa özel tatlar, festivaller, tatil noktaları ve daha fazlası yeni sayımızda. Gurme MAG Ailesi olarak sağlıklı, mutlu, huzurlu ve lezzetli yeni yıl diliyoruz! 2020'nin kalbinizden geçen tüm güzellikleri getirmesini dileriz. Meltem Başkurt Aşk'la, Emekle, Yemekle Kalın.

İmtiyaz Sahibi


kestane HAKKINDA

#8


Kış mevsiminin en güzel habercisidir kestane. Kokusuyla dolar sokaklar. Her bir köşeden yükselir kestane kebap sözleri! Sıcaklığıyla avuçlarımızı ve tadıyla gönüllerimizi ısıtır. Lezzetine diyecek yoktur elbette. O kadar farklı şekilde kullanılır ki, bu ay dergimizde de yer vererek üzerimize düşen görevi yapmak istedik kestaneye karşı. Tarihe bin yıldan fazla süredir sessiz sedasız tanıklık eden, 13 metre genişliğiyle, ülkemizin pek bilinmeyen turistik köşelerinden birisiyle tanıştıralım sizleri. Antalya'da İbradı ilçesindeki bu kestane ağacının farklı bir öyküsü var. Arap bir kölenin, 1861’de Mustafa Efendi konağını ateşe vermesi ve bu yangının Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en önemli yangınlardan birisine dönüşmesinin ardından suçlu bulunarak bu ağaçta idam edilen Zeynep'ten sonra kestane ağacının ismi "Arapastık" olarak adlandırılıyor. Her ne kadar adını kötü bir olaydan alıyor olsa da, yangından kurtularak, bugün dahi tüm heybetiyle meyve vermeye devam ediyor. Bu ağaçtan toplanan Arapastık kestaneleri, çok az miktarda ve oldukça değerli. Başta Antalya olmak üzere, sayılı restaurantlarda kullanılıyor ve bu kestane ile muhteşem tabaklar ortaya çıkartılıyor. Kestane ile ilgili o kadar çok öykü var ki, bir de at kestanesinden bahsedelim sizlere. 16. yüzyılda izine ilk olarak tıbbi amaçlı rastlanılan at kestanesi, çok lezzetli ancak içerdiği az miktarda zehir nedeniyle de tüketimi sakıncalı. Atların tedavilerinde kullanılan ve bu nedenle de adı at kestanesi olan kestane, incelendiğinde Anadolu topraklarından doğduğu görülüyor. Kestane ise adını Yunan Yarımadası'ndaki Castan antik kentinden alıyor. Bu eşsiz meyveye ismini veren Castan antik kenti Roma egemenliğinde olduğu için, kestanenin tüm dünyaya yayılmasında Romalıların emeği çok büyük.

#9


Kestane içerdiği yüksek oranda demir ile kansızlıkla mücadele için en önemli meyvelerden birisidir. Magnezyum ve fosfor bakımından da önemli bir rol oynayan kestane, içerdiği C vitamini ile de kış mevsiminde soğuk algınlığına karşı bağışıklık sistemini güçlendirmekte de birebir. Yapılan araştırmalar sonucunda, hücre yaşlanmasını geciktiren kestanenin, unutkanlığa ve Alzheimer hastalığına da karşı iyi geldiği görülmekte. Kestane güçlü bir karbonhidrat içeriğine sahiptir. Tokluk hissi sağlar ve bu nedenle yıllar önce kestane ağacının ismi ekmek ağacı olarak anılırdı.

#10


#11


Kestane Ravioli

Ravioli sever misiniz? İtalya'nın Toskana bölgesinden muhteşem bir tarif sizi bekliyor!

Zorluk Derecesi

Mont Blanc

Kestanenin en güzel tatlı versiyonlarından birisi! Mont Blanc dağından esinlenen enfes lezzet!

Zorluk Derecesi

#12

Kestane Çorbası

Soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak muhteşem bir tat! Hemen denemeye ne dersiniz?

Zorluk Derecesi

Kestane Risotto

Risotto sevenler için, kış günlerine özel kestane ile tatlandırılmış muhteşem bir tarif!

Zorluk Derecesi

Kestane Dolgulu Hindi Yeni yıl yemeklerinin değişmezi fırında hindi, farklı ve sıradışı bir lezzetle sizlerle birlikte!

Zorluk Derecesi

Kestane Kebap

Sokak lezzetlerini evinize taşımaya ne dersiniz? Fırınlanmış kestane tarifine hemen göz atın!

Zorluk Derecesi

Kestane Şekeri

Bir lezzet klasiği! Evde kolaylıkla yapabileceğiniz ve sevdiklerinize ikram edebileceğiniz harika bir tat!

Zorluk Derecesi

Kestane Püresi

İster tatlılarda kullanın, isterseniz çikolata veya fındık kreması gibi kaşık kaşık tüketin!

Zorluk Derecesi


Malzemeler / Tarifi Dolgu ve servis için: 250 gram kestane 100 gram ricotta peyniri 30 gram parmesan 1 yumurta 1 tutam tuz 50 gram tereyağ Hamur için 200 gram un 1 tam yumurta 2 yumurta akı 1 tutam tuz

Kestaneleri yıkayın ve üzerine kesik atın. Küçük bir tencereye soğuk su ilave edin. Kestaneleri 30 dakika kadar kaynattıktan sonra kabuğunu soyun. Ricotta peyniri ile birlikte, haşladığınız kestaneleri ezin. İçerisine parmesan ve yumurtayı ilave ederek ezmeye devam edin. Bir kapta un, yumurta ve sarılarını ekleyerek hamur için yoğurmaya başlayın. Hamurun kıvamını kontrol ederek su veya un ilavesi yapın. Hamuru yoğurduktan sonra yarım saat dinlendirin. Hamuru dört parçaya bölün. Makarna hamurunu oklava ile açarak şekillendirin. Harç için hazırladığınız malzemeleri hazırladığınız hamura doldurun. Kaynattığınız suda 5-6 dakika kadar haşladıktan sonra servis edin. Afiyet olsun.

Kestane Ravioli

#13


Malzemeler / Tarifi 14-15 adet kestane 1 küçük soğan 1 yemek kaşığı tereyağı Yarım litre su 1 küçük paket krema 200 ml süt 1 yemek kaşığı un 1 tutam tuz ve karabiber Taze soğan veya maydanoz

Kestaneleri çizdikten sonra, önceden ısıtılmış 180 derecede fırında 15 dakika kadar fırınlıyoruz. Kestanelerin kabuklarını soyduktan sonra, robottan geçirerek küçültüyoruz. Bir tencerede tereyağını erittikten sonra içerisine soğanı ilave edip pembeleşene kadar pişiriyoruz. Ardından robottan çektirdiğimiz kestaneleri ve unu da ilave edip 4-5 dakika kadar kavurmaya devam ediyoruz. İyice kavrulan malzemelerin üzerine krema ve sütü ilave edip suyunu da verdikten sonra kıvam alana kadar pişirip servis ediyoruz. Dilerseniz bu aşamada taneli olan çorbayı blenderdan da geçirebilirsiniz. Afiyet olsun.

#14


Malzemeler / Tarifi 2 adet büyük boy hindi göğsü 1 yemek kaşığı tereyağ 3 adet soğan 5-6 tutam adaçayı 1 yemek kaşığı kuş üzümü 200 gram kestane 100 gram fındık 2 yumurta sarısı

Kestaneleri iyice yıkayın ve üzerlerini çizin. Ardından 30 dakika kadar kaynatarak, kabuklarını soyun. Bir tencerede tereyağını eritin. 3 adet soğanı ince ince kıydıktan sonra, tereyağında kavurun. İçerisine dövülmüş fındık ve kuş üzümlerini ilave edin. Hindi göğsünü açarak içerisine harcı ve bütün kestaneleri dizin. Ardından hindi göğsünü sararak bağlayın ve üzerine 2 adet yumurta sarısını çırparak sürün. Sarılmış hindiyi ve kalan diğer kestaneleri de tepsiye dizerek 200 derecede yarım saat pişirin. Dilimleyerek servis edin. Afiyet olsun.

Kestane Dolgulu Hindi

#15


Malzemeler / Tarifi 300 gram kestane 5-6 damla limon suyu 1/2 su bardağı su 1 1/2 su bardağı şeker

Kestaneleri yıkayın ve çizin. Ardından üzerine su geçecek kadar su ilave ederek 12 dakika kaynatın. Kestaneleri haşladıktan sonra kabuklarını soyun ve soğumasını bekleyin. Küçük bir sos tenceresinde şeker ve suyu ara ara karıştırarak kaynatın. Ardından limon suyunu ekleyerek 5 dakika daha kaynatın ve soğuyan kestaneleri ilave ederek 15 dakika daha pişirin. Kestaneler tencerede soğuduktan sonra buzdolabında 24 saat bekletin ve servis edin. Afiyet olsun.

#16

Kestane Şekeri


Malzemeler / Tarifi 8 adet yumurta 150 gram toz şeker 1 tatlı kaşığı vanilya 2,5 yemek kaşığı un 2,5 yemek kaşığı buğday unu 2 yemek kaşığı margarin 2 su bardağı süt Pudra şekeri, çikolata 2 paket kremşanti 100 gram toz kakao 600 gram kestane şekeri

4 adet yumurta sarısını, 4 adet tam yumurta, şeker ve vanilyayı mikser yardımıyla çırpın. Elenmiş un ve buğday ununu karışıma ilave edip karıştırmaya devam edin. Eritip ardından soğuttuğunuz margarini de ekleyin. Hazırlanan karışımı tart kalıbına alın ve önceden ısıttığınız 180 derecelik fırında 35 dakika pişirin. Ayrı bir kapta sütü ve kremşantiyi çırpın. Kakao ilave edip karıştırmaya devam edin. Ardından dolapta soğuması için 45 dakika bekletin. Robotta çektirilen kestane şekerlerini karışıma ilave edip tartı pudra şekeri ve rendelediğiniz çikolata ile süsleyerek servis edin. Afiyet olsun.

#17


Malzemeler / Tarifi 280 gram arborio pirinci 1 litre et suyu 60 ml tatlı şarap 3 yemek kaşığı tereyağ 1 adet küçük soğan 2,5 su bardağı fırınlanmış kestane 1 çay kaşığı taze kekik 1 su bardağı rendelenmiş parmesan 2 yemek kaşığı maydanoz Yarım kırmızı elma

Küçük bir tencerede et suyunu (elinizde yoksa et bulyon ile hazırlayabilirsiniz), şarap ilave ederek kaynatın. İki yemek kaşığı tereyağını ince kıyılmış soğanları ekleyerek kavurun. 10 dakika kadar kavurduktan sonra pirinçleri ekleyin. 3 dakika kadar kavurun. Ardından kaynayan et suyu ve şaraplı karışımdan pirinçlere ilave edin. Azar azar suyunu çektirerek 20-25 dakika boyunca işlemi tekrarlayarak devam edin. Önceden pişirdiğiniz kestaneleri ince ince kıyıp, karışıma ekleyin. Elmaları, kekik, rende parmesan ve maydanozu da ekleyerek servis edin. Afiyet olsun.

#18

Kestane Risotto


Malzemeler / Tarifi 1 kilo fırınlık kestane Öncelikle kestaneleri iyice yıkayın ve üzerlerini çizin. Kestaneleri suyun içerisinde 15 dakika bekletin. Suyunu süzün ve kestaneleri kurulayın. Fırın tepsisine kestaneleri dizdikten sonra, önceden ısıtılmış 190 derecelik fırında kestane kabukları iyice açılana dek 25 dakika kadar pişirip servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.

Kestane Kebap

#19


Malzemeler / Tarifi 500 gram kestane 3/4 su bardağı toz şeker 1 adet vanilya çubuğu 2 çay kaşığı tarçın 1/2 su bardağı krema 1,5 su bardağı su

#20

Kestaneleri yıkadıktan sonra çizip yağlı kağıdın üzerine dizerek önceden ısıtılan 200 derecelik fırında 30 dakika kadar pişirin. Çubuk vanilyanın orta kısmını çizin. Ardından kabuklarını soyduğunuz kestaneleri bir tencereye alıp, su, toz şeker ve çubuk vanilyasını ekleyin. Suyunu çektirene kadar pişirin. Kestaneler iyice yumuşadıktan sonra çubuk vanilyayı alın ve soğumaya bırakın. Ardından krema ve tarçını da ekleyerek karışımı blender yardımıyla püre haline getirin. İster kahvaltılarda, ister hazırlayacağınız tatlılarda afiyetle tüketebilirsiniz.

Kestane Püresi


#21


#22


Gerçek Sağlık Deposu Sofralardan asla eksik olmaması gereken balığın, saymakla bitmeyecek faydalarını biliyor musunuz? Kalp damar hastalıklarından, kemik erimesine, hafıza kaybını önlemeye kadar sağlığımız için hayati önem taşıyor. Peki iyi bir balık nasıl seçilir? Balığın gözleri dışarıya doğru bombeli bir şekilde olmalı ve canlı görünmelidir. Pullarına baktığınızda parlak durmalı ve dokunduğunuz zaman düşmemelidir. Balığı elinizle havaya kaldırdıktan sonra kuyruğu aşağıya doğru sarkmadan duruyorsa işte o balık tazedir! Balığın tazeliğini anlamak için diğer bir yöntem ise solungaç kontrolüdür. Balığın solungaçları kırmızı ise afiyetle tüketebilirsiniz. Yüksek kalsiyum, d vitamini ve omega 3 bakımından zengin balıklarla sağlıklı ve lezzetli günlere!

#23


B a l ı k Ta kv i mi Ocak Hamsi

Kefal

İstavrit

Lüfer

Levrek

Mezgit

Barbunya

Tekir

Kalkan

Torik

Çipura balığın en lezzetli zamanı balığın tüketilebileceği zaman

#24

Şubat

Mart


fırında pişirilebilir ızgarada pişirilebilir kızartılarak pişirilebilir

#25


pratik ve lezzetli E N F E S B A L I K TA R İ F L E R İ

Fırında Kalkan Balığı

Atıştırmalık Hamsi

Son derece lezzetli, bir o kadar da besleyici!

Özel davetler için, nefis bir başlangıç!

Kolay ve enfes bir tarif

Atıştırmalık hamsi tarifi

Zorluk Derecesi

Sebzeli Levrek Fileto Özel akşamlar için hazırlayabileceğiniz çok lezzetli ve pratik bir tarif sizi bekliyor

Zorluk Derecesi

#26

Zorluk Derecesi

Barbunya Tava

Barbun olarak bilinse de asıl adı barbunya olan, en lezzetli balıklardan! Barbunya balığı ile lezzet şöleni sizinle

Zorluk Derecesi

Güveçte Çipura

Soğuk kış günlerinde, tam bir şifa ve lezzet deposu! Üstelik çok kolay bir tarif !

Zorluk Derecesi

Fish & Chips

Bir lezzet klasiği! Çıtır çıtır mezgit balığı yanında elma dilim patatesler ile

Zorluk Derecesi

Torik Lakerda

Torik (palamut) balığı ile hazırlayabileceğiniz uğraştırıcı ama bir o kadar da lezzetli bir tarif!

Zorluk Derecesi

Balık Çorbası

Tam bir kış lezzeti! Soğuk havalarda içinizi ısıtacak muhteşem bir tarif

Zorluk Derecesi


Malzemeler / Tarifi

Bir tencerede iyice yıkadığınız ıspanakları ve pırasayı haşlayın.

1 kg kalkan balığı Yarım demet dereotu 1 adet pırasa 2 yemek kaşığı kapari 350 gram ıspanak

Balığı iyice temizledikten sonra zeytinyağı ile yağlayıp yağlı kağıt serdiğiniz tepsinin üzerine kapariler ile birlikte alarak, 200 derecede 35 dakika fırınlayın. Dereotu ile süsleyerek servis edin. Afiyet olsun.

#27


Malzemeler / Tarifi 1 kg temizlenmiş hamsi Kaya tuzu

Ançüez için hamsiyi iyice yıkayıp süzdükten sonra bir kat hamsi, bir kat kaya tuzu olacak şekilde kavanoza dizin. Kavanozun üzerine ağırlık yapacak temiz bir taş, tabak vb. gibi bir ürün koyarak sıkıca kapatın. 45 gün sonra kavanozun kapağını açıp, balığı çıkarıp sudan geçirin. Sote soğan dilimleri ve zeytinyağı ile birlikte krakerlerin veya ızgara ekmek dilimlerinin üzerinde servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.

Pratik Hamsi Ançüez #28


Malzemeler / Tarifi 2 adet çipura 1 adet domates 1 adet soğan 1 adet patates Yarım çay bardağı zeytinyağ Maydanoz

Balıkların kafasını alarak, büyük dilimler olacak şekilde dilimleyin. Güveç tenceresinin en altına soğanları, üzerine patatesi, onların üzerine balık dilimlerini ilave edin ve domates ile birlikte zeytinyağı dökerek baharatını ekleyin. Güveç tenceresinin üzerine yağlı kağıt, onun da üzerini alüminyum folyo ile sararak önceden ısıtılan 200 derecede 50 dakika kadar pişirip servis edin. Patatesi dilerseniz püre haline getirip o şekilde de servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.

Güveçte Çipura #29


Malzemeler / Tarifi 1 adet büyük boy palamut Yarım kilo kaya tuzu 4-5 adet defne yaprağı 1 yemek kaşığı tane karabiber Pulbiber (arzuya göre)

Taze bir şekilde aldığınız palamutun tüm kılçıklarını alıp, iyice temizleyin. Gövde kısmını aldığınız balığı üç eşit parçaya bölün. Omurgadaki ilik kısmını iyice temizleyin. Balıkları tuzlu ve buzlu su içerisinde 5 saat dinlendirin. Her saat suyunu değiştirerek balığın tamamen temiz olmasını sağlayın. Balıkları sudan çıkartın ve kuruması için 4-5 saat kağıt havlu üzerinde bekletin. Bir kavanozun zeminini yarım santimlik kaya tuzu ile kaplayın.

Üzerine balıkların beyaz kısmı tuza değecek şekilde yan yana ve sıkı sıkı yerleştirin. Üzerlerine defne yaprağı ve tane karabiber koyarak tekrar tuzla katman oluşturun. Balığın tamamını bu işlemi tekrarlayarak dizin ve son olarak üzerine bir ağırlık koyun. Serin ve karanlık bir yerde 20 gün bekletin ardından çıkartıp soğuk su dolu bir kabın içerisine koyarak her 2-3 saatte bir suyunu değiştirecek şekilde hazırlayın. Balıkları bir gece buzdolabında bekleterek fazla tuzundan arınmasını sağlayın. Zeytinyağı dolu bir kaba balıkları yerleştirin ve bir gece daha buzdolabında bekletin. Balıklar tüketilmeye hazır, afiyet olsun.

Torik Lakerda #30


Malzemeler / Tarifi 3 adet soğan 3 adet patates 250 gram bezelye 4 adet levrek fileto Yarım çay bardağı zeytinyağı Kekik, biberiye 15-20 tane kapari Yarım limon 3-4 diş sarımsak

Patateslerin kabuğunu soyup, yıkayın. Küp küp doğradıktan sonra yağlı kağıt serili fırın tepsisine alın. Ardından soğanların kabuğunu soyup, yıkadıktan sonra halka halka doğrayarak patateslerin yanına ilave edin. Temizlenmiş ve yıkanmış levrekleri, bir kapta zeytinyağı ve tuz ile marine edin. Tüm malzemeleri tepside bir araya getirerek, zeytinyağı ile harmanlayın. Sarımsakları ve baharatları da ekleyin. Tepsinin üzerine hazırladığımız malzemeleri kapatacak şekilde fırın kağıdı serip önceden ısıtılmış 190 derecelik fırında 40-45 dakika pişirin. Tepsinin üzerinden fırın kağıdını alıp, 10 dakika daha pişirerek arzu ettiğiniz haşlanmış sebzeler ile servis edin. Afiyet olsun.

Sebzeli Levrek Fileto

#31


Malzemeler / Tarifi 1 kg Barbunya balığı Un Mısır unu Tuz Sıvı yağ

Barbunya balıklarını iyice temizleyip, bol su ile yıkayıp süzülmeye bırakın. Suyu süzülen balıkları tuz ile ovalayın. (Kaya tuzu da olabilir) Mısır unu ile normal unu karıştırıp balıkları bu karışıma bulayın. Kızgın yağ içerisine balıkları atarak tavada iki dakika kızartın. Burada yağ miktarı çok olmamalı ve balıklar yağın içinde yüzmemelidir. Bir tarafı kızaran balıkları çevirerek, diğer tarafını da kızartın. Balıkların diğer tarafını kızartırken, kızartma yağını biraz süzün ve kızartmaya devam edin. Balıkları, hazırlayacağınız garnitür ve dilediğiniz salata, haşlanmış sebze ile servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.

Barbunya Tava

#32


Malzemeler / Tarifi 500 gram mezgit 1 adet yumurta 1 çay bardağı un 1 çay bardağı panko Maydanoz 4-5 adet patates Limon

Temizleyip, bonfile şekilde hazırlanan mezgitleri önce una, ardından çırpılmış yumurtaya ve daha sonra pankoya (çıtır kaplama) batırıp iyice kızdırılmış zeytinyağında kızartın. Patateslerin kabuğunu soyup, elma dilim olarak hazırlayın ve onları da kızartın. Kapari, maydanoz, havuç, haşlanmış brokoli gibi garnitürler ile süsleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet olsun

Mezgit Pane #33



Malzemeler / Tarifi 250-300 gram levrek 4 bardak su 6 su bardağı balık suyu 1 büyük soğan 3-4 diş sarımsak 1 küçük kereviz 1 küçük patates 1 küçük havuç 4-5 yemek kaşığı zeytinyağı 1-2 limon suyu

Farklı bir yemekte kullandığınız (fırında levrek gibi) levreğin kalan kısımları (kafa, yanak eti vb) tencereye alın. Üzerine çıkacak kadar su ilave edip, kabuklarını soyduğunuz soğan ile birlikte haşlayın. Bir başka tencerede ince kıyılmış soğan, patates ve havucu kavurun. Ardından dört su bardağı suyu ve balık suyunu da ilave edin. Balıkları, limon suyunu ve baharatları da ekleyerek sebzeler yumuşayana kadar pişirin. Afiyet olsun

#35


B u r s a ’ d a

Bir Sicilyalı Da Vittorio Restaurant

#36


#37


Vittorio Sindoni Bursa'da bir Sicilyalı'nın 14 yaşında New York'ta başlayan lezzet serüvenine tanık olun. Garsonlar tabakları boş bir şekilde geri getirirlerse çok mutlu oluyorum! Bir şefi en çok mutlu eden şey kesinlikle budur!

Bursa’nın ilk ve tek İtalyan restaurantı Da Vittorio Restaurant'ın şefi Vittorio Sindoni ile Bursa’dan İtalya’ya, New York’ta başlayan mutfak serüveninden İstanbul’a kadar birçok noktaya keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Garsonluktan şefliğe nasıl bir yolculuk oldu? Mutfakta olmayı nasıl seçtiniz? Annem ve onun annesi, kuşaktan kuşağa aktarılan bir yeteneğe sahiplerdi.

Vittorio Sindoni kimdir? Hikayeniz nasıl başladı?

Mutfakla araları çok iyiydi. Daha sonra aile içerisinde oturup konuştuk ve annemle birlikte Manhattan'da ilk restaurantımızı açmaya karar verdik.

59 yaşında, Palermo doğumluyum. Bundan 44 yıl önce ailem ile birlikte Amerika’ya, New York'a taşındık.

Böylelikle ben mutfakta olmayı, yemek yapmayı değil de mutfak beni seçmiş oldu. Kendimi mutfakta bulmuş oldum.

1971 yılında babamı kaybettik. O günden sonra annem hem annemiz, hem de babamız olmuştu. Ailem ile New York’ta yaşamaya başladıktan sonra çalışmamız gerekiyordu. Bir kasabın yanında işe girmiştim.

İlk restaurant deneyiminizdi, nasıl yorumlar alıyordunuz? New York sizi nasıl karşıladı?

Sabahları okula gider, okul çıkışında ise kasap dükkanına dönüp akşam 6'ya kadar yardım ederdim. Kısa bir süre sonra kasaptaki işimi bırakıp, kuzenlerimin çalıştığı restaurantta garson olarak çalışmaya başladım. Garsonluktan çok iyi bir gelir elde ettim ve artık daha farklı işler yapmamın gerektiğini düşünmeye başladım.

#38

Beklediğimizden çok ama çok iyi bir başlangıç yapmış olduk. New York’u çok seviyorum, orada hayatımın en iyi dönemlerini geçirme şansım oldu. New York ve New York’ta yaşayan insanlar çok farklıdır. Örneğin kapıdan içeriye Al Pacino’da girebilir ve bir anda onun için yemek yapıyor olabilirsiniz. İtalyan mutfağı o dönemlerde yeni yeni keşfediliyordu. Özellikle bizim yaptığımız yemekler daha yöresel, Sicilya mutfağının ve tabii ki annemin yemekleriydi. Diğer İtalyan restaurantlarından sıyrılıp, çok farklı bir menü ile hizmet vermemiz bizi başarılı kıldı.


İşletmecilik mi daha zor, şeflik mi? Mutfakta olmak benim için kesinlikle bir sevgi, aşk işi. Yemek yapmak, ürünlerle muhteşem tarifleri hazırlamak, gerçekten çok keyif verici. Ancak işletmeci olmak çok başka bir durum. Restaurantı işletiyorsanız, oranın işletmecisiyseniz orasıyla evlisiniz demektir. Her noktada siz sorumlusunuz, çok yorucu ve bir o kadar da fedekarlık isteyen bir iş. New York macerasında sonra neler oldu? İlk restaurantımı açtığımda 26 yaşındaydım. Sonraki yıllarda New York Manhattan’da 4, Virginia’da 1 olmak üzere toplam sahip olduğumuz restaurant sayısı 5 olmuştu.

Bugün dahi çok bilinen, hala hizmet veren restaurantı kurup, mutfağında muhteşem işler yaptık. Uzun bir süre orada çalışmalarımı gerçekleştirdim ve İstanbul’a çok güzel bir mutfak kazandırdım. Sonra Da Vittorio doğdu değil mi? Evet. 1996 yılından sonra Türklerle çalışmanın çok keyifli olduğunu, İstanbul’un muhteşem bir şehir olduğunu görüp, buraya çok iyi uyum sağladığımı düşündüm. Bu süreçte İtalya’ya gidip geliyordum, ancak İstanbul’da kalıcı bir çalışmanın zamanı gelmişti. 2009 yılında Şişhane’de bölgenin çok önemli restaurantlarından birisini yarattık. Da Vittorio Restaurant böylelikle Türkiye’de, İstanbul’da kapılarını açtı.

New York’ta herkes kral gibidir. New York’ta kapınızdan çok ünlü bir isim de, çok tanınmış bir politikacı da, sadece yoldan geçen bir kişi de kapınızdan içeriye girebilir. Asla müşteri seçme gibi bir durum olmaz, olamaz. Biz herkes için aynı kalitede, aynı lezzette yemek yaptık ve yapmaya devam ettik. Ancak 1 dolarlık bir ürünü bile satıyor olsanız, size o kadar zor davranırlar ki, herkesi memnun etmeniz gerekir. Peki New York’tan İstanbul’a uzanan bir yolculuğunuz var ve çok merak ediyoruz. Bizim için bu yolculuğu anlatabilir misiniz? New York'ta kuzenimin ortak olduğu restauranta sık sık giden ünlü bir Türk işadamı varmış. Oradaki yemekleri ve işletmeyi çok beğeniyormuş. İstanbul'da bir alışveriş merkezi kuracaklarından ve burada da kuzenimin restaurantının bir şubesinin olmasını istemiş. Kuzenim de bunun için beni önermiş ve böylelikle Türkiye’ye, İstanbul’a yolculuğum 1996 yılında başlamış oldu.

#39


Peki Bursa? Tıpkı New York’tan İstanbul’a gelmem gibi, İstanbul’dan Bursa’ya gelme hikayem de çok benzer oldu. Cavit bey Bursa'da Mercure Hotel'i açmak için çalışmalarını yaparken, beni hem İstanbul’daki diğer restauranttan hem de Da Vittorio’dan tanıyordu. Mutfağıma aşina ve çok beğenen birisiyidi. Bursa’da yapacağı projeden bahsetti ve beni de Da Vittorio ile birlikte Bursa’da yaşamam için davet etti. O günden beri Da Vittorio Restaurant Bursa’da Çekirge’de Mercure Hotel’in bünyesinde çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Bursa’nın ilk ve tek İtalyan restaurantı olarak harika işler yapmaya çalışıyoruz. Bursa ve Bursa’da yaşamak nasıl bir duygu? Bursa’ya geldiğim ilk andan itibaren çok büyük bir saygı ile karşılandım. Burada harika bir ekiple çalışma fırsatı yakaladım. Bursa muhteşem bir şehir. Çok konforlu ve gerçekten de insanlar çok sıcak, samimi yaklaşım sergiliyorlar. Siz de tıpkı bizler gibi farklı kültürlere kucak açan bir ülkesiniz, özellikle Bursa’daki müşterilerimiz çok saygılı kişiler. New York’taki gibi değiller. İstanbul’a 1-2 saat yakınlıkta olması da gerçekten çok ama çok büyük bir avantaj. Hala orada çok sayıda arkadaşım ve meslektaşım var, sık sık ziyaret ediyorum. İstanbul’dan da çok sayıda misafiri Da Vittorio’da konuk ediyoruz. Da Vittorio’da en iyi eti, en iyi balığı, en taze sebze ve meyveleri kullanıyoruz. Kendi makarnamızı kendimiz yapıyoruz.


Bugüne kadar çalıştığınız en iyi şef kimdi? Aslında bu çok zor bir soru. Bugüne kadar o kadar iyi şeflerle çalışma şansım oldu ki. New York’ta birbirinden değerli isimlerle çalıştım. Onlardan çok şey öğrendim, ilerleyen zamanlarda da genç şeflere tecrübelerimi aktardım ve hala aktarmaya devam ediyorum. İstanbul’a ilk defa ayak bastığımda, İtalyan bir şefi bulup ekibime dahil ettim. Çok genç ve yetenekli bir şefti. Bahsettiğim kişi şef Carmine Morgese’dur. Birçok michelin yıldızlı restaurantta, michelin yıldızlı şeflerle birlikte çalışma fırsatı olmuştu. Ardından kendisi gibi yetenekli ve güzel bir Türk kadınına gönlünü kaptırdı. Sonra birlikte Foça’da harika bir restaurant açtılar ve hala devam ediyorlar. Gastronomi okuyan gençlere tavsiyeleriniz var mı? Daha önce de bahsettiğim gibi, mutfak çok farklı; işletmecilik çok daha başka bir olay. Mutfakta olmayı istiyorlarsa, mutfağa ve yiyeceğe aşık olmalılar. Yoksa diğer türlü yapılabilecek bir meslek değil açıkçası. Çok büyük fedekarlık istiyor, çok zaman ayırmanız gerekiyor. Hiçbir mazeretiniz olmadan, hırslı ve tutkulu bir şekilde kendinizi adamalısınız. Türkiye’de gastronominin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Söylemiştim. 10 yıldan fazla bir süredir burada yani Türkiye’de mutfağın içerisindeyim. O kadar iyi yeteneklere sahipsiniz ki. Özellikle çok genç ve olağanüstü yetenekli şefler yetişiyor. Kendi restaurantlarını açıp, kendi menülerini oluşturuyorlar. Bu harika bir gurur!

Bursa’ya geldikten sonra Zennup adında bir restaurant olduğunu duydum. 10 yıldır bu ülkede, böylesine lezzetli yemekler bulamamıştım. Genç ve yetenekli bir şefin restaurantı. Ömür Akkor’un. Osmanlı mutfağını muhteşem bir şekilde yorumluyor ve sunuyorlar. Da Vittorio gibi Bursa’ya gastronomik açıdan çok değer katan bir işletme. Eskiden Türkiye’de kaliteli ürün bulabilmek biraz daha zordu. Artık her ürünü, çok kaliteli ve taze olarak bulabiliyorum. Mozzarella bile dondurulmuş olarak kullanılıyordu, düşünün! Dondurduktan sonra hiçbir özelliği kalmıyor ki! Ancak dediğim gibi artık en üst segment ürünleri, hızlı ve kolaylıkla bulabiliyorum. Türk mutfağı ile aranız nasıl? Da Vittorio’da yapamasak bile evde sık sık Türk mutfağından lezzetler hazırlıyorum. Özellikle sabah kahvaltılarına, menemene bayılıyorum! Çok seviyorum gerçekten, İtalya’nın doğu bölgesinden olduğum için, sizlere ve mutfağınıza kendimi çok yakın hissediyorum. Bu nedenle hiç zorlanmadım. Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı? Çok teşekkür ediyorum. Herkesi Da Vittorio’ya beklerim.

#41


Tolga Çamuz @1kasikmutluluk

Enfes

Balkabaklı ve Kefirli Kış Çorbası Malzemeler 1 yemek kaşığı sıvıyağ 1 yemek kaşığı tereyağı 2-3 diş sarımsak 1 adet mor soğan 1 orta boy havuç 1 orta boy kabak 2 karpuz dilimi balkabağı 2 su bardağı kefir 1 tatlı kaşığı muskat rendesi Tuz, karabiber

Tarifi Sıvıyağ ve tereyağını kızdırıp havanda dövdüğünüz ya da rendelediğiniz sarımsakları kavurun. Küp küp doğradığınız mor soğanı ekleyin ve soğanla sarımsağın kokusu çıkana kadar iyice kavurun. Balkabağı, kabak ve havucu iri küpler halinde doğrayın ve tencereye kavrulmaları için ekleyin. Sebzeleri de kavurduktan sonra tuz ve karabiberle tatlandırıp üzerlerini kapatacak kadar sıcak su ekleyin. Arada karıştırarak 5-10 dk kaynatın. Kefiri bir kâseye alın. Kaynayan çorbanın suyundan bir kepçe kadar alıp kefirin kesilmemesi için temperleme (terbiyeleme) yapın. Kefiri ekledikten sonra 10-15 dk. daha kaynatın ve muskat rendesini ekleyerek karıştırın. Çorbanın pişmesine yakın altını kısın ve blender yardımıyla çorbayı blenderdan geçirin. Üzerine kefir ve dereotu ekleyerek servis yapın. Afiyet olsun. #42


Tolga Çamuz @1kasikmutluluk

Enfes

Rezene Tohumu ve Pekmezle Fırınlanmış Balkabağı ve Beyaz Kinoa Salatası Malzemeler 3 adet karpuz dilimi balkabağı 2 adet mor soğan 3-4 dal taze fesleğen 1 yemek kaşığı rezene tohumu 1 tatlı kaşığı kimyon Yarım çay bardağı zeytinyağı 2 yemek kaşığı pekmez Değirmen tuz ve tarabiber

Salata Malzemeleri: 1 su bardağı haşlanmış kinoa 4-5 dal taze nane ve dereotu Yarım su bardağı zeytinyağı Yarım limonun suyu 1 tatlı kaşığı toz kişniş 1 yemek kaşığı sumak Servis için: Nar taneleri, çiğ kabak çekirdeği taneleri

Tarifi Balkabaklarını küp küp doğrayın, soğanları yuvarlak daireler şeklinde kesin ve fırın tepsisine dizin. Fesleğen, rezene tohumu, kimyon, zeytinyağı, pekmez, tuz ve karabiberi ekleyip harmanlayın. Önceden ısıttığınız 200 derecelik fırında kabaklar yumuşayana kadar pişirin. Pişen tepsiyi kenara alın ve soğumaya bırakın. Kinoayı ufak bir sos tenceresine alın ve üzerine kadar su ekleyin. Kısık ateşte yumuşayana kadar pilav gibi pişirin ve onu da soğumaya bırakın. Salata için dereotu ve naneyi hazırlayarak derince bir salata kâsesine alın. Fırınlanmış balkabağı, mor soğan ve kinoayı ekleyin. Baharatları, zeytinyağını ve limonu ekleyin. İyice karıştırın ve üzerine nar taneleri ile kabak çekirdeği ekleyerek servis yapın. Afiyet olsun. #43


Begüm Cillov Kılıç @begumcillovkilic

Enfes

Bol Fındıklı Şekersiz Kurabiye Malzemeler 2 adet yumurta (1 yumurtanın akını üzeri için ayırın) 220 ml. fındık yağı 200 gr. duttan şeker (dut kurusunu rondoda çekebilirsiniz) 2-3 yemek kaşığı agave şurubu 1 paket kabartma tozu 2,5 su bardağı fındık unu 1 su bardağı tam buğday unu Üzeri için: 1 yumurtanın beyazı Kırık fındık

Tarifi Öncelikle fırını 180 dereceye ayarlayın. Yumurtalardan birinin beyazını ayırarak, fındık hariç tüm malzemeyi yoğurun (unu kontrollü eklemenizde fayda var.) Fotoğrafta göründüğü büyüklükte cevizden biraz daha büyük parçalar kopararak yuvarlayın. Hamurun üst kısmını önce yumurta beyazına, sonra da kırık fındığa bulayın. Ardından yağlı kağıt serili fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. 180 derecede yaklaşık 18 dk kadar pişirin. Fırınlar farklılık gösterdiği için, kontrollü olmak iyi olacaktır. Hafif rengi dönünce piştiğini anlayabilirsiniz. Fırından çıkarttıktan sonra hiç dokunmadan soğuyana kadar bekletin. Soğuduktan sonra servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.

#44


Begüm Cillov Kılıç @begumcillovkilic

Enfes

Çikolatalı Muffin Malzemeler 2 adet yumurta 1/2 su bardağı şeker 1/2 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı süt 2 su bardağı un 3 yemek kaşığı kakao 1 tatlı kaşığı kabartma tozu 1 tatlı kaşığı vanilya özütü veya 1 paket vanilya Damla çikolata

Tarifi Öncelikle fırını 170 dereceye ayarlayın. Yumurtaların beyazını köpürtene kadar çırpın sonra sarılarını da ekleyin. Şekeri de ekleyip çırpmaya devam edin. Ardından yağ ile sütü de ekleyin ve çırpmaya devam edin. Kakao, un, kabartma tozunu eleyin ve karıştırın. Ardından vanilya özütünü de karışıma ekleyin. Damla çikolataları da ekleyip spatula yardımıyla karıştırın. Muffin kağıtlarına bu karışımdan dökün (üzerinde bir parmak kadar boşluk bırakın.)

Üzerine de damla çikolatalardan ekleyin. İsterseniz beyaz çikolata da kullanabilirsiniz. 20 dk kadar 170 derecede pişirin. Fırından çıkartmadan once kürdanla test ederek pişip pişmediğini kontrol edin. Çıkarttıktan sonra biraz soğumasını bekleyip afiyetle tüketebilirsiniz. Afiyet olsun.

#45


Enfes

Esra Necef

@esrarengizlezzetler

Fellah Köftesi Malzemeler 2 su bardağı köftelik bulgur 1 yemek kaşığı biber salçası 1 yumurta 1 su bardağı un 1 çay kaşığı karabiber 1,5 tatlı kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı kimyon SOSU İÇİN 1 dolu yemek kaşığı domates salçası 1 - 1,5 yemek kaşığı kadar sıvıyağ 2-3 diş sarımsak Tuz, karabiber ve maydanoz

Tarifi Bulgurun üzerine, 1 parmak geçecek kadar sıcak su koyup, üstünü kapatıp şişmesini ve tüm suyu çekmesini bekliyoruz. Şiştikten sonra salça ve yumurtayı ekleyip yoğuruyoruz. Baharatları ekliyoruz. Unu yavaş yavaş ekleyip iyice yoğuruyoruz. Dağılmayacak bir kıvam alması gerekiyor. Unun fazla geleceğini hissettiğimiz noktada eklemeyi bırakabiliriz. Elimizi devamlı hafif ıslak bırakarak fındıktan biraz daha büyük parçalar kopartıyoruz ve avuç içimizle yuvarlak şekiller verip, ortalarına parmağımızla bastırıp (serçe parmakla bastırmanızı tavsiye ederim) çukurlar oluşturuyoruz. Una bulayıp yaklaşıp 10-15 dakika kadar haşlıyoruz. Ayrı bir tarafta sıvıyağ, domates salçası, tuz, karabiber ve sarımsağı çok hafif su ekleyerek pişiriyoruz. Haşlanan köfteleri sosla birleştirip son aşamada ince kıyılmış maydanozları ekliyoruz ve servise hazır hale getiriyoruz. Afiyet olsun. #46



Kiev’de Muhteşem Bir Tatil Deneyimi

#48


Palats Sportu Metro istasyonuna, Gulliver ve Parus binalarına komşu, merkezi konumuyla Kiev'in en görkemli otellerinden Aloft Kiev'e yakından bakın!

Umut Candan @umutpng

#49


Avrupa'nın en kalabalık 7. kenti, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de dopdolu bir hafta geçirdim ve kapsamlı bir rehber hazırlamak için kolları sıvadım. Ukrayna’ya vizesiz seyahat edilebilmesi sebebiyle son zamanlarda gerçekten de çok yoğun bir ilgi söz konusu. Umuyorum bu yazı da Ukrayna ve Kiev’e gitmek isteyenler için faydalı olacaktır. Sadece bir uçak bileti ve kimliğinizle seyahat edebileceğiniz Ukrayna’nın, masallar diyarından fırlamışçasına tüm görkemiyle sizi karşılayan başkentine gelin hep birlikte daha yakından bakalım. Yolculuğuma İzmir'den başladım. Adnan Menderes Havaalanı’ndan, Ukrayna Uluslararası Havayolları ile Boryspil Uluslararası Havaalanı'na yaklaşık 2 - 2.5 saatlik uçuş sonrasında ulaştım. Uçak inişe geçtiğinde, camdan dışarıya baktığınızda tamamen boş bir alana, terk edilmiş bir bölgeye indiğinizi düşünebilirsiniz, bu sizi şaşırtmasın. Gerçekten de şehir dışında, etrafında pek bir yapının ve hayatın olmadığı alana kurulu Boryspil Havaalanı. Uçaktan indikten ve pasaport kısmını da geçtikten sonra, sizinle ilk iletişime geçecek kişiler döviz bozmak isteyen aracılar ve taksiciler olacak. Ukrayna’da para birimi olarak ‘grivna’ kullanılıyor ve 1 grivna 0,25 Türk Lirasına eşit durumda. Yolculuğunuza çıkmadan önce yanınıza Amerikan doları almanızı ve mutlaka şehir merkezindeki döviz bürolarından güncel kurları takip ederek paranızı grivnaya çevirmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü havaalanında çok daha düşük bir kur oranından çevirmeye çalışıyorlar ve çoğu yerde de Türk lirası çevirmede sorunlar olabiliyor. Havaalanından şehir merkezine giden otobüsler mevcut. Bunun için ise yaklaşık 200 grivna kadar bir ücret ödemeniz gerekiyor. Taksi ile aynı mesafeyi gitmeniz durumunda ise bu rakam 4-5 katına çıkabiliyor. #50


Kiev'e seyahat etmek isteyenler için iki takvim öneriyorum. İlki Mart - Nisan ve Mayıs aylarından oluşan bahar ayları, diğeri ise Eylül - Ekim ve Kasım aylarından oluşan sonbahar ayları.

Yüzlerce çalışana sahip Aloft Kiev’in genel müdür pozisyonunda ise hiç de yabancı birisi yok! Daha ilk dakikadan kendimi bu kadar sıcak hissetmemin sebebi de sanırım bu oldu.

Kiev karasal bir iklime sahip olduğu için kış mevsiminde gerçekten çok soğuk, yaz aylarında ise bunaltıcı sıcaklara sahip oluyor.

Türkiye’de birçok ünlü otelin üst seviye pozisyonlarında çalışma fırsatı bulmuş, sektörün önemli isimlerinden Levent Cengiz, Kiev’in en önemli noktalarından birisinde Genel Müdür olarak çalışıyor. Bu öylesine gurur ve mutluluk verici ki! Kendisi ile tanışıp, sohbet etme şansı yakaladığım için de çok keyif aldım.

Özellikle Ocak ve Şubat aylarında sıcaklığın gece -30'lara kadar düştüğü ve nehirlerin dahi donduğu düşünülürse bu önerimi dikkate alacağınızı düşünüyorum. Yine de Ocak - Şubat aylarında Kiev'i ziyaret etmek istiyorsanız, soğuk nedeniyle donan Dnipro Nehrini ziyaret edip, adeta bir puz pistine dönüşen nehrin üzerinde tur atmadan geri dönmeyin derim. Kiev’de iki otelde konaklamayı tercih ettim. Bunlardan ilki Aloft Kiev ve diğeri 11 Mirrors Design Hotel’di. Şehir merkezine ulaştıktan sonra, konaklama için ilk tercihim ettiğim Aloft Kiev’e kısa bir süre içerisinde ulaştım. 18 Mayıs 2018'de açılmış, Marriott grubuna ait 310 oda kapasiteli ve şehrin tam kalbinde, gerçek bir şehir oteli. Kelimenin tam anlamıyla Türkiye’den sonra kendinizi güvende, konforlu ve ev ortamında hissedebileceğiniz rahatlıkta bir keyif sağlıyor.

Aloft Kiev'in tüm dünyadan seyahat eden, açık alan seven, geniş düşünen, yeni ve genç jenerasyonlar için çok iyi bir tercih olduğunu belirtirken, son derece şık ve modern dekore edilen otelin; enfes kokteyllere sahip W XYZ kokteyl barından ve hem Ukrayna mutfağından hem de dünya mutfağından muhteşem lezzetleri tadabileceğiniz Easy Breezy restaurantından bahsetti. Yapmış olduğu çalışmaların çok iyi bir şekilde otele yansıdığını tüm samimiyetim ile söyleyebilirim. Kaldı ki kısa bir süre önce Marriott tarafından tüm genel müdürler arasında en iyi genel müdür olarak seçilmiş olması da bunu gösterir nitelikte. #51


Easy Breezy Restaurant

#52

Oda Manzarası | Olimpiyat Stadyumu

Aloft Kiev’den Bir Lamba

Easy Breezy Beef Steak


Ünlü filizof ve yazar Johann Wolfgang von Goethe, "İçinde parklar olan şehirler gördüm ama parkın içinde şehri ilk defa görüyorum" dediği bir şehirdir Kiev. Doğal güzelliği korunabilen, tarihin günümüze uzandığı cezbedici adreslere ev sahipliği yapıyor.

Aloft Kiev gerçekten de son derece genç bir ekip tarafından yönetiliyor. Levent bey ile birlikte tanışma şansı elde ettiğim pazarlama departmanı koordinatörü Alina Bazhanova ve satış departmanı yöneticisi Anna Bocharova ile uzun uzun sohbet edip, neden Aloft Kiev’in bu kadar başarılı olduğunu daha iyi anlamış oldum. Konakladığım süre zarfında, Aloft Kiev'i seçme sebebim ilk etapta konumu olsa da, sonraki süreçte W XYZ bardaki kokteyller ve Easy Breezy restaurantın lezzetlerini hala unutamıyorum! Kiev'in en önemli durakları arasında olan, Brodsky Sinagogu, Kiev Mağara Manastırı, St. Andrew Kilisesi, St. Michael Altın Kubbeli Manastırı, Azize Sofya Katedrali, Altın Kapı, Bağımsızlık Meydanı, Mariyinsky Sarayı, Ukrayna Ulusal Opera Binası ve St. Volodymyr Katedrali gibi tarihi yerlere sadece 10-15 dakika yürüme mesafesinde olduğunu belirtmek isterim.

Kiev’de gezilecek yerler Kiev bilindiği gibi Doğu Ortodoks Hıristiyanlığının en önemli merkezlerinden birisi. Bu nedenle ilk olarak UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde de yer alan Kiev Pechersk Lavra'yı ziyaret etmenizi öneriyorum.

Ulusal Opera Binası, St. Michael Altın Kubbeli Katedral, Pechersk Lavra, Shevchenko Parkı, Andrevsky Yokuşu, İkinci Dünya Savaşı Müzesi, Kiev Altın Kapıları, Mariinsky Sarayı, Aziz Sofya Katedrali ve Maidan Nezalezhnosti mutlaka ziyaret etmenizi önerdiğim adresler.

Kiev pahalı bir şehir mi? Kiev, Ukrayna’nın birçok şehrine göre daha pahalı bir şehir. Bunun en önemli sebepleri Kiev’in başkent olması, iş merkezlerinin Kiev’de kurulu olması, turistik açıdan çok değerli olması gibi sebepler olabilir. Ancak doğru bir şekilde alışveriş yapar, ulaşım için Uber gibi daha ekonomik çözümleri tercih ederseniz ve tabii ki eğlence dozunu da bütçenize göre ayarlarsanız çok yüksek rakamlar ödemeden geri dönebilirsiniz. Ülkemizdeki ünlü otellerin gecelik ücretleriyle kıyaslandığında, Kiev’deki otellerin çok uygun olduğunu söyleyebilirim. Konaklama için tercih ettiğim iki otelin (Aloft Kiev - 11 Mirrors Design Hotel) sunduğu olanaklar ve konfor gerçekten de ödenilen rakamların çok üzerinde. Genel olarak Kiev’de yiyecek ve içecekler çok uygun fiyatlardan satılıyor. Tekstil ve teknolojik ürünlerin fiyatları yüksek kalıyor. Bu nedenle yanınızda götüreceğiniz hediyelik eşyaların miktarı ve değeri de bütçenizi doğrudan ilgilendiriyor. Hediyelik eşyalar için yerel pazarları tercih etmenizde fayda var. #53


Ulusal Opera Binasi Taras ล evรงenko Opera Evi Volodymyrska Caddesi

#54


St. Michael

AltÄąn Kubbeli Katedrali Triokhsviatytelska Caddesi


Pechersk Lavra MaÄ&#x;aralar ManastrÄą Lavrska Caddesi

#56


Taras Shevchenko Milli ParkÄą

Tarasa Shevchenko Caddesi

#57


Golden Gate Altın Kapı

Volodymyrska Caddesi

#58


Rodina Mat

İkinci Dünya Savaşı'nda Ukrayna Tarihi Müzesi Lavrska Caddesi

#59


Kiev denildiğinde akla ilk gelen noktalardan birisi de kuşkusuz eğlence merkezleri. Kiev, Ukrayna’nın birçok şehrine göre çok daha güvenilir ve suç oranının düşük olduğu bir yer. Bu nedenle gece geç saatlere kadar rahatlıkla eğlenebilir, sokaklarda dolaşan kalabalık gruplara denk gelebilirsiniz. Tabii ki bu kış mevsimi için o kadar da geçerli değil :) Kiev’de Ukrayna mutfağından birçok ürünün yanı sıra, başta Türk mutfağı olmak üzere; Japon, Kore, Çin, İsrail mutfağı gibi farklı dünya mutfağı lezzetlerini de bulabilmek mümkün. Avrupa'daki çoğu turistik şehirle kıyaslandığında fiyatların çok ekonomik kaldığını bilmenizde fayda var. Her damak zevkine yönelik yiyecek bulabilmek mümkün. Kiev'de Kiev tavuğu, mlyntziyi, borcht ve chebureki deneyebilirsiniz. Aynı zamanda sokak lezzetlerini kesinlikle deneyimleyin. Marketlere ulaşımın çok kolay olduğu Kiev'de hassas bünyeler için Türk mutfağına yönelik birçok ürün olduğunun, veya Kiev'de çok sayıda Türk restaurantının yer aldığını da belirtelim.

Seyahatim esnasında birçok restaurantı deneme fırsatım oldu. Tolstiy & Tonkiy Restaurant, Barvy, Korchma Taras Bulba, Ukrainskie Stravi, Loona, Mama Manana, PR Bar ve Adelle ziyaret edip deneme fırsatı bulduğum yerlerden oldu. Özellikle burada Adelle’den bahsetmek istiyorum. Burası için ayrı bir parantez açmamak büyük bir haksızlık olur. Velika Vasilkivska Caddesi üzerinde yer alan, Akdeniz, Ortadoğu ve İsrail mutfağından enfes tatlar sunulduğu bir işletme. Henüz yeni bir adres olmasına rağmen, şimdiden Kiev’in vazgeçilmezleri arasına adını yazdırmayı başarmış durumda. Gusovsky restaurantları bünyesinde yer alan Adelle mutfağında kullandığı hemen hemen her ürünü kendisi üretiyor. Buna barında kullandığı alkolden tutun da, aromalardan, meyve suyundan kolaya kadar hepsi dahil! Açıkçası beni bu kadar çok etkileyen de bu işin mutfağı oldu. Her adımı özenle planlanmış, kimya laboratuarını andıran tesisten tutun da dekorasyonuna kadar her bir detayı ince ince işlenmiş. İsrailli Şef Alexey Krakovsky'nin imzasını taşıyan ürünler arasında ortak lezzetler ve Anadolu esintileri de bulunuyor. Velyka Vasylkivska str, 29 adellekyiv

#60


Adelle Restaurant

Umut Candan | Åžef Alexey Krakovsky

#61


#62


#63


Otelin bu başarısının arkasında ise dünyaca ünlü bir isim var. Wladimir Klitschko. 14 yaşından beri dünyayı gezip, sonraki zamanlarda hep hayalini kurduğu bir proje olduğunu öğreniyorum 11 Mirrors Design Hotel’in. Her detayı ile ayrı ayrı ilgilenmiş, Kiev ve Ukrayna'ya dünya standartlarında muhteşem bir miras bırakmış diyebilirim. Otelin en üst katında yine harika bir manzaraya sahip roof-top restaurant ve bar bulunuyor.

Kiev seyahatim esnasında iki gece konakladığım Kiev Ulusal Opera Binası'nın birkaç metre uzağında yer alan, Avrupa'nın en saygın ödüllerine sahip Ukrayna'daki en iyi otellerden birisi olan “Tasarım Otelleri”nden Eleven Mirrors Design Hotel’i de sizlere tanıtmak istiyorum. Sahip olduğu 50 odanın her birisinin özenle, lüks standartlarda ve konforda tasarlandığı Kiev'in en üst segment oteli. İş dünyasının en önemli isimlerinden, Hollywood yıldızlarına kadar yüzlerce isme ev sahipliği yapmış. 2016 yılında “Dünyanın en iyi şehir oteli ve Avrupa'nın en iyi oteli” ödüllerini alan 11 Mirrors, 11 kattan oluşuyor. Bohdana Khmel'nyts'koho Caddesine geldiğinizde merkezi konumu ve muhteşem görünümüyle dikkat çekiyor. Kapıya ulaştığınız anda sizi uzun şapkalı, takım elbiseli bir görevli karşılıyor. İçeriye adımınızı attığınızda kendinizi muhteşem bir filmin içerisine girmiş gibi hissediyorsunuz. Her detayı ile düşünülmüş bir otel olduğunu girişteki hoş geldiniz içeceğini alıp, sizin için özelleştirilen oda anahtarını elinizde tuttuğunuzda anlıyorsunuz. Yerden ısıtmalı odanıza çıktığınızda, Kiev'in harika manzarasına hakim boydan boya camlı panoramaya hayran kalıyorsunuz. Ardından odayı biraz daha detaylı gezip, duvara gömülü mini barı, banyodaki küveti ve muhteşem konfora sahip yatağı görüyorsunuz ve dışarıdaki soğuk hava yok olup gidiyor! #64

Açılışı ise ünlü oyuncu Arnold Schwarzenegger gerçekleştirmiş. 2012 yılındaki açılış büyük bir görkeme sahip olmuş ve o günden itibaren bu başarı artarak devam etmiş. Kendinize unutulmaz bir tatil deneyimi yaratmak, hayatınızın sonuna kadar unutmayacağınız hediye vermek istiyorsanız tasarım ödüllü Eleven Mirrors Design Hotel bunun tam karşılığı diyebilirim.


#65


Keyifli ve Sağlıklı Tatilin Adresi

Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel

Dergimizin 36. sayfasındaki özel dosyamız ile birlikte Bursa'nın ilk ve tek İtalyan restaurantı Da Vittorio ve şefi Vittorio Sindoni’yi artık daha yakından tanıyorsunuz. Da Vittorio’ya ev sahipliği yapan, Bursa’nın en yeni ve modern otellerinden Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel’i de gelin hep beraber tanıyalım. Dergimizin 36. sayfasındaki özel dosyamız ile Son derece konforlu odaları, bol yeşilliğe sahip Bursa Kültür Parkı ile görkemli doğa ve şehir manzarası bu birlikte Bursa'nın ilk ve tek İtalyan restaurantı Da Vittorio ve şefi Vittorio Sindoni’yi artık daha keyfi daha da üst noktalara taşıyor. yakından tanıyorsunuz. Kendi kaynak suyunu kullanan otel, termal yüzme Da Vittorio’ya ev sahipliği yapan, Bursa’nın en yeni havuzu ve termal Türk hamamlı spa alanına sahip. ve modern otellerinden Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel’i de gelin hep beraber tanıyalım. Havuz ve hamamda kullanılan doğal kaynak suyu, odalardaki banyoda da kullanılmakta. Bursa'nın Çekirge mahallesinde, lüks ve modern dekorasyonu ile Accor gruba bağlı olarak hizmet Burayı diğer otellerden ayıran bir diğer yönü ise veren Mercure Hotels Bursa The Plaza, bölgedeki içerisindeki sağlıklı yaşam merkezi. birçok otelle kıyaslandığında harika olanaklara sahip. Alanlarında uzman bir yaşam koçu ve diyetisyen tarafından hazırlanan muhteşem menüleri ile birlikte sağlıklı yaşamı tercih edenler için Mercure Hotels Bursa The Plaza büyük bir ayrıcalık! Tabii ki Bursa'da başka hiçbir yerde bulamayacağınız Da Vittorio'nun da otel bünyesinde hizmet veriyor olması, İtalyan mutfağını sevenler veya yeni tanıyanlar için de güzel bir detay. #66


Bursa'ya iş seyahati ve turistik seyahatler için gelen misafirler için özellikle ulaşım noktasında Mercure Hotels Bursa The Plaza çok büyük bir kolaylık sağlıyor. Otelden çıktıktan sonra beş dakika içerisinde metro istasyonuna ulaşabiliyor, toplu taşıma ve taksilerin de güzergahında olduğu için Bursa'nın tüm turistik noktalarına da kolaylıkla gidebiliyorsunuz. Kış turizmi açısından Uludağ'ın Bursa için önemini ve keyfini anlatmaya gerek yok! Uludağ'a sadece 38 km yakınlıkta yer alıyor olması da Uludağ'ı ziyaret etmek isteyenler için güzel bir tercih sebebi oluyor. Mercure Hotels Bursa The Plaza'da Da Vittorio'nun yanı sıra, Hanedan A'la Carte restaurant bulunuyor. Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini sunan Hanedan restaurant, zengin bir dünya mutfağı menüsüne de sahip. Otelde konaklayan misafirler ile birlikte Bursa'yı ziyaret edenlerin ve yaşayanların da tercih edebileceği tadına doyum olmaz seçenekler sunan Hanedan restaurantta öğlen ve akşam yemeklerinize canlı müzik eşlik ediyor. Mercure Hotels Bursa The Plaza'da mitolojik atmosfer ise konaklama deneyiminizi daha farklı bir noktaya taşıyor. Bursa'ya hakim eşssiz manzaraya sahip, otelin çatısındaki restaurant & bar adını Olympos'tan alarak Olympos Roof Restaurant & Bar olarak geçiyor.

Şık dekorasyonu, seçkin müzik seçimleri ve sıcak tarzına olağan üstü lezzetlere sahip imza kokteyller eşlik ediyor. Gölyazı, İznik, Uludağ ve İpek gibi yerel isimlerle değer kazanan imza kokteylleri mutlaka denemelisiniz. Mercure Bursa The Plaza Hotel'de bir de özel davet ve after partileri için seçebileceğiniz çok keyifli ve kaliteli Venüs Night Club’ın olduğunu

#67


Hayat standartlarınızı değiştirmek, daha sağlıklı beslenmek ve spor yaparak forma girmek istiyorsanız Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel’in size sunduğu özel sağlık paketlerinden de yararlanabilirsiniz. Konaklamalı ve konaklamasız şekilde tercih edebileceğiniz bu paketlerin içerisinde uzman sağlık merkezi ekibinin tamamen size özel hazırladığı bir program bulunuyor. Her adımda sizi takip ediyor, birlikte spor yapıyor ve hedefinize birlikte yolculuk yapıyorsunuz. Söz konusu diyet olduğunda, hepimizin aklına ilk gelen tatsız tuzsuz yemekler oluyor. Hanedan restaurantın muhteşem mutfak ekibi, diyetisyen eşliğinde öyle güzel bir menü ortaya koymuş ki! Gerçekten de diyet yemeği olup olmadığını anlamak mümkün değil! Lezzet olarak hiçbir eksiği yok, üstelik hem görüntü hem de tat bakımından çoğu yemekten daha ön planda olduğunu söyleyebiliriz.

Diyetisyen Aslıhan Alpoğuz, sağlıklı yaşam merkezi sorumlusu ve yaşam koçu Kamelya Cezairli ve Mercure Bursa The Plaza Thermal & Spa Hotel’in pazarlama departmanı sorumlusu Özgül Dişlon Süner ile hem bu enfes lezzetleri deneyimleyip, hem de tesis ile ilgili çok geniş bilgiler aldık. Özellikle İstanbul’dan çok yoğun bir ilginin olduğunu söyleyebiliriz. Ziyaretimiz esnasında gelen misafirlerle de sohbet etme fırsatı bulup, Sağlıklı Yaşam Bursa üzerine konuşma şansımız oldu. İstanbul’dan gelen bir misafirin, uzun süredir gidiş geliş yaptığı ve yaşına rağmen beslenme ve spor programlarına uyarak çok iyi sonuçlar alıp, hedef kilosuna ulaştığını yerinde görmüş olduk. Aynı zamanda Sağlıklı Yaşam Bursa için üretilen özel bitki çaylarını da deneyimledik. Sabah uyandığınız andan, öğle yemeğine, akşam saatlerinde içebileceğiniz uyku öncesi çaylarına kadar çok geniş bir yelpazede her bir detay çok ince bir şekilde düşünülmüş ve uygulanıyor. Biz de başta Mercure Bursa The Plaza Genel Müdür Yardımcısı Ercan Tavşan olmak üzere tüm ekibi başarılı çalışmalarından dolayı kutluyoruz. #68


#69


Rio Karnavalı her yıl muhteşem bir coşku ile kutlanıyor. 70.000'in üzerinde bilet satışıyla, alanında rekor kıran festivallerden birisi olan Rio Karnavalı, bu yıl 21 Şubat'ta başlıyor. Efsane Yunan karakteri Kral Momo'nun taç giyme töreniyle başlayan karnaval, Rio sokaklarında sınırsız bir eğlence ile kutlanıyor. Tüm gece birbirinden özel ve büyüleyici performanslar eşliğinde geçen karnavala şehrin seçkin samba okulları katılarak Sambadrome'daki final şovuna hazırlanıyor. Maskeli ve temalı partiler olağanüstü bir deneyim yaşatıyor.

ise

kalabalığa

Belediye başkanı tarafından belirlenen King Momo, Kolombiya ve Brezilya olmak üzere birçok Latin Amerika ülkesinin festivallerde Karnavalların kralı olarak kabul görür. Festivallerin geçmişi ise 1723 yıllarına kadar uzanır. Karnavalın en önemli günü ise Samba Parade ve tabii ki Sambadrome'da gerçekleşen gecedir. 1984 yılından beri Sambadrome’da en iyi samba okulları burada yarışır ve kazanan olmak için mücadele verir. Festival süresinde Rio'da yaklaşık 1 milyon turist festivali ziyaret eder. 500'den fazla kendi içerisinde küçük çapta sokak festivalleri düzenlenir. Kuşkusuz ülkenin ekonomik ve turizm bakımından en önemli günlerinden birisi sayılan Rio Karnavalı, 26 Şubat 2020’de sona erecek.

#70


Sundance Film Festivali Hollywood denildiğinde akla gelen ilk ödül töreni, Akademi tarafından verilen 'Oscar Akademi Ödülleri'dir. 1985 yılından beri Sundance Enstitüsü tarafından düzenlenen ve 1991'de isim değişikliği ile resmen Sundance Film Festivali adını alan festival, bağımsız film dalında en iyi ödülü veren prestijli bir festivaldir. Ön gösterimler ve etkinlikler ile yaklaşık yirmi gün sürmesi sebebiyle film severlerin ilgisini üzerine çeken festival, Amerika'nın Utah Eyaleti'ndeki Park City şehrinde yer alan büyük sinema salonlarında gerçekleşmektedir. Eccles Theatre, Egyptian Theatre, Redstone 8 Cinemas, The MARC ve Holiday Village Cinema gibi merkezler yoğun bir ziyaretçi akımına uğrar. Sinema dünyasının en önemli isimlerinin yer aldığı Sundance Film Festivali bugüne kadar : Roger and Me, Ben ve Sen ve Diğerleri, Rezervuar Köpekleri, Memento, Olağan Şüpheliler, Küçük Gün Işığım, Görkemli Hayatım, Blair Cadısı, Garden State gibi yapımların tanınmasında çok büyük rol üstlenmiştir. En iyi orijinal kısa film, Seyirci Özel, Juri Özel, Alfred P. Sloan Özel, NKH, Waldo Salt Senaryo ödülleri gibi birçok ödül kategorisine sahiptir. Sundance'a İstanbul'dan Salt Lake City Uluslararası Havaalanı'na aktarmalı olarak ulaşmak mümkündür. Salt Lake City'den Park City'ye ise karayolu ile ulaşım mevcuttur. Sundance film festivali 24 Ocak Cuma 2020'de başlayıp, 2 Şubat Pazar 2020'de sona erecektir.

#71


Harbin Buz Festivali Dünyanın en ünlü kış festivallerinden birisi olan, her yıl Çin'in en soğuk eyaletlerinden Heilongjang'un başkenti Harbin'de düzenlenen "Harbin Buz ve Kar Heykel Festivali" muhteşem görselliği ile öne çıkıyor. Her yıl düzenlenen bu muhteşem festivale gelin daha yakından bakalım. 19. yüzyıldan önce Harbin'de zorlu hava şartlarında yaşayan balıkçılar, yaktıkları mumların sönmemesi için buzların içini oyar ve mumları buzun içerisine koyarlarmış. Zamanla bu durum Harbin'de günlük kullanımdan ziyade bir sanat akımına dönüşmüş. 19. yüzyıl ile birlikte kent sakinleri buz ve karları oyarak farklı ve devasa eserler meydana getirerek büyük bir ilgi çekmeyi başarmışlar. Böylelikle Harbin'de 1963'te Kar ve Buz Heyke Festivali'nin düzenlenmesi sağlanmış. Ancak 1966 yılında Çin Kültür Devrimi sebebiyle festival 1985'e kadar yapılamamış. 1985 yılından itibaren ise her yıl düzenli olarak düzenleniyor. Buz ve kardan heykel yarışmaları ile birlikte, ışık gösterileri ve Songhua Nehri'ndeki kayak yarışı görülmeye değer. Takvimler 2007 yılını gösterdiğinde ise festival bir başka boyuta ulaşmış. 40 farklı ülkeden 600 heykeltraş hep birlikte Romantic Feelings isimli bir heykel yapmışlar ve bu sayede festival 35 metre boyunda, 200 metre genişliğinde dünyanın en büyük kar heykeline sahip olarak adını Guinness rekorlar kitabına yazdırmayı başarmış. Bu yıl Harbin Buz ve Kar Heykel Festivali 5 Ocak’ta başlıyor! Bu eşsiz festivali kaçırmayın!

#72


Kuşkusuz söz konusu Kuzey ışıkları olduğunda, dünyada bu eşsiz güzelliği en iyi şekilde izleyeceğiniz adres Norveç ve Tromso'dur. Her yıl düzenlenen festivale binlerce ziyaretçi soğuk havaya rağmen yoğun ilgi gösterir ve bu olağanüstü manzaraya tanıklık eder. Adını Şafak Tanrıçası Aurora'dan alan Kuzey ışıkları yani Aurora Borealis, Güneş'ten gelen yüklü parçacıklar ile dünyanın manyetik alanının etkileşimi sonucunda ortaya çıkan doğal ışımalar sebebiyle oluşur. Hava karardığında, gökyüzünü aydınlatan bu eşsiz güzellik ağırlıklı olarak kutuplarda meydana geliyor. Bu nedenle de ismi kutup aurorası ya da kutup ışıkları olarak anılıyor. Turistik Norveç vizesi ile ziyaret edebileceğiniz Tromso'da kısa bir yolculuk ile Svalbard'a geçebilir, kuzey ışıklarının yanı sıra ren geyikleri, kutup ayıları ve morslar görerek farklı bir macera yaşayabilirsiniz. Unutmayın, kuzey ışıklarını ne kadar yükseğe çıkarsanız, görme şansınız bir o kadar çok artar. Özellikle Kasım ve Şubat ayları arasında ziyaret etmeniz kuzey ışıklarını görmeniz çok daha mümkün oluyor. Festival 23 Ocak - 2 Şubat 2020 tarihleri arasında Tromso'da düzenlenecek.

#73


Ülkemizde kış turizmi ve kış festivali denildiğinde akla gelen ilk adres mutlaka Bursa ve Uludağ oluyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da birbirinden özel festivaller Uludağ’da eğlenmek isteyenleri bekliyor. Uludağ'da birbirinden ünlü DJ'ler ve sanatçılar özellikle gençlik festivalleri ile bir araya geliyor. Unutulması mümkün olmayan eğlenceli anlar yaşanıyor. Gündüz kayak yarışları ve çeşitli aktivitelerle dolu dolu geçtikten sonra, akşam saatlerinde dev ateşler etrafında barbekü partileri, canlı performanslar ve danslarla soğuyan hava bir anda ısınıyor. 2020'de Winterfest ve Whitefest olmak üzere iki farklı dönemde gerçekleşecek festivallerle Uludağ'da lapa lapa kar yağan anlar çok daha eğlenceli geçeceğe benziyor. 2-13 Şubat'ta düzenlenecek Whitefest ve 29 Ocak - 2 Şubat , 2-6 Şubat ve 9-13 Şubat'ta düzenlenecek Winterfest ile Uludağ eğlenceye doyacak. Whitefest 2020'de binlerce üniversite öğrencisi 120 saat boyunca sınırsız ve kesintisiz eğlence ile buluşuyor. Peki Whitefest'te kimler var? Athena, Berkay, Koray Avcı, Sagopa Kajmer, Fatma Turgut, Alya, Gazapizm, Khontkar, Şehinşah, David Şaboy, Doğuş Çabakçor ve Tai The Percussionist ile birlikte onlarca sanatçı üniversitelileri eğlendirmek için alanda olacaklar.

#74


2020 Winterfest ise 29 Ocak - 2 Şubat 2-6 Şubat ve 9-13 Şubat 2020 tarihlerinde Uludağ’da unutulması zor bir festival için geri saymaya başladı! 2014-2018 yılları arasında üst üste 5 yıl boyunca "En İyi Gençlik Festivali" olarak gösterilen Winterfest'te: Emrah İş - Kubilay Caner MURDA - Levent Özbay Jack Lives Here After - Ski Party CEZA NORM ENDER, Anıl Piyancı - Furkan Çavuş Mahmut Orhan Deniz Sipahi Levent Özbay Büyük Ev Ablukada gibi isimler sahnede olacak.

#75



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.