METAMORFOZ ARALIK 2014
Sayı 5
ERGENLİKTE DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ RİSKLİ DAVRANIŞLAR - I
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ
ERGENLİK SÜRECİ
DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe adım atılan bir geçiş dönemidir ve dinamik bir süreçtir. Sağlıklı bir geçiş için ergenin biyopsikososyal birçok değişim ve bu değişimlerin beraberinde getirdiği sorunlarla baş edebilmesi gereklidir. Ergen bir yandan vücudunda meydana gelen biyolojik değişikliklere uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan da kimlik gelişimini tamamlamaya çalışmaktadır. Ergenlik döneminde beyin gelişimine bağlı olarak beyindeki gri bölge artmaya devam etmektedir. Böylece ergenin plan yapma, akıl yürütme ve dürtülerini kontrol etme yeteneği artmaktadır. Beyindeki olgunlaşma, beraberinde davranış, duygu ve düşünce olgunlaşmasını da getirir. Ergenlik dönemi erişkinliğe taşınabilecek bir idealler ve sosyal değerler arama dönemidir. Bilişsel kapasitesi artan ergen bu dönemde sorguladığı birçok düşünce ile başa çıkmaya ve aynı zamanda kimliğini oturtmaya çalışmaktadır. Ergenin sorguladığı konulardan biri sosyal düzen ve düzenin içindeki ahlak konularıdır. Ergen; başkalarına karşı sorumluluklarıyla kendi kişisel haklarını nasıl dengeleyeceği, ahlak dışı davranışların bu kadar yoğun olduğu bir dünyada ahlaklı bir insan olmanın ne anlama geldiği, bir toplumun neden şu anda olduğu gibi organize edildiği ve toplumla kişinin ilerlemesi için neler yapılması gerektiği gibi konularda yeni düşünceler üretip topluma uyum sağlamaya çalışır.
Ergenin kişilik gelişimi, yeni edindiği kapasiteleri ve sosyal ilişkileriyle, doğumundan bu yana oluşan kişilik özelliklerinin birleşmesiyle gerçekleşir. Ergen, çocuklukta edinilen güç, tecrübe ve yetenekleri kim olduğu duygusunu kaybetmeden, daha olgun bir kimlik inşa etmekte kullanır. Kendilerini ve düşüncelerini ifade etmeye teşvik eden ebeveynlere sahip ergenlerin kimliklerini daha çabuk ve daha sağlıklı oluşturdukları görülmektedir. Ergenler kendilerini dünyanın merkezinde görürler. Düşünce, duygu ve davranışlarına odaklanma eğilimleri vardır. Hayali bir izleyici kitlesinin söyledikleri, yaptıkları ve hissettikleri her şeyi izlediğini, dünyanın merkezinde yer aldıklarını düşünürler. Kendi sorunlarının başka herkesinkinden daha önemli ve görünür olduğundan emindirler. Ebeveynlerinin onlara aşıladığı doğruları ve tercihleri sorgulamaya başlarlar ve kendi doğrularını bulup kendi tercihlerini uygulamak isterler. Ebeveynler bencilce görünen bu duygulara ve isteklere kayıtsız kalmamalı, çocuklarının kabul edilme arzularını önemsediklerini ve onları kabul ettiklerini göstermelidirler.
ERGENLER
Ergen yaşadığı biyolojik ve psikolojik değişimlerle birlikte sosyal yaşamında da çeşitli
farklılaşmalar gösterir. En belirgin değişim, ergenin aile ile
KENDİ
geçirdiği zamanın azalması ve bu zamanın arkadaşlara adanmasıdır.
DOĞRULARINI
Arkadaş grubu içerisindeki ergen kendini yetişkin kontrolünden ve
BULUP
rehberliğinden soyutlamaya çalışır. Ergen ilk olarak kendi cinsinden arkadaşları tercih ederken ilerleyen dönemlerde karşı cinse olan ilgisinin
KENDİ
artmasıyla karşı cinsle arkadaşlıklarını da geliştirir. Genel olarak
TERCİHLERİNİ
arkadaşlarıyla
UYGULAMAK İSTERLER
ailesinden
daha
fazla
vakit
geçirmeyi
tercih eden ergen
uzaklaşır ve sorunlarına çare bulmak için arkadaşlarına
başvurmayı tercih eder. Ebeveyn-ergen ilişkisinin güç ve otorite açısından asimetrik olduğunu fark eden ergen bu asimetriden rahatsızlık duymaya
ve daha simetrik bir ilişki kurabildiği arkadaşlarıyla birlikte olmaya başlar.
Ebeveynler, çocuklarının kendisini ayrı bir birey olarak görmesine ve inşa etmesine izin vermelidirler. Bu dönemde ebeveynin görevi çocuklarını izlemek ve korumak, ergenin görevi ise kim olduğunu ve niçin yaşadığını bulmaktır. Bazen bunu bir arkadaş grubuna dahil olarak da gerçekleştirebilir. Bu durumda anne babanın yapabileceği en iyi şey çocuklarının arkadaşlarını tanımaya çalışmak, onlarla daha fazla vakit geçirmek ve bir güven ilişkisi kurmaktır.
Ergenlik döneminde gençlerin en tipik özelliklerinden biri de riskli davranışlara girme eğilimlerinin yüksek oluşudur.
Ergenlik döneminde gençlerin en tipik özelliklerinden bir başkası da riskli davranışlara girme eğilimlerinin yüksek oluşudur. Özellikle gençler bu tip davranışları arkadaşları ile beraberken daha çok göstermektedir. Bunu tetikleyen faktörler arasında aileden bağımsızlaşma ihtiyacının ve arkadaşları etkileme arzusunun yoğunluğu elbette önemlidir. Ancak duyguların işlenmesi ve ödül- ceza sisteminin oluşmasında etkili olan beynin limbik sistemindeki değişimlerin de riskli davranışların önemli tetikçilerinden olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sistem sayesinde kişi; risk teşkil eden davranışlar dahil olmak üzere, herhangi bir eğlenceli eylem içine girdiğinde ödül almış gibi hissetmektedir. Ayrıca araştırmalara göre ergenlik döneminde yetişkinliğe kıyasla beyin, riskli davranışlarının getirdiği ödül hissine çok daha hassastır. Dolayısıyla bu tür davranışlar daha çok ödül hissi getirdiği için ergenler için daha çekici bir hal almaktadır. Mantıklı risk alan ergen, yeni ilişkiler kurarak kendisine güvenli alanlar edinir. Bu durum ergenin kendisini yeterli hissetmesine yol açar. Ancak bazı riskli davranışların olumsuz sonuçları olabilir. Ergenler özel olduklarını, başkalarını kaygılandıracak kuralların kendilerini bağlamadığını düşünürler. Bu benmerkezci ve umursamaz tavır da onları riskli davranışlara yönlendirebilir.
Madde ve alkol kullanımı, güvenli olmayan cinsel pratikler ve kendini yaralama davranışı ergenler arasında en sık görülen riskli davranışlardandır. Bu davranışların yeterli anne baba gözetimi olmayan ergenlerde daha fazla görüldüğü ortaya çıkmıştır.
ERGENLİKTE DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ
Ergenlik dönemi, ebeveynlerin çocuklarının arkadaşlarıyla fazla vakit geçirmeye başladığını fark ettiği ve endişe duymaya başladıkları bir dönemdir. Kendilerini örnek alan, uyumlu, söz dinleyen ve kendilerine hayran olan çocukları gitmiş yerine kendi kararlarını kendisi almak isteyen, sürekli itiraz eden ve onların yaptıklarını yanlış bulan ve beğenmeyen biri gelmiştir. Bazen anne-babalar çocuklarının birey olmak adına yaşamak zorunda oldukları bu değişimi ve kendilerinden uzaklaşarak kopmaya başladıklarını kabullenemeyip onları yargılama eğiliminde olabilirler. Bu durum çatışmaları daha fazla körükler.
Ebeveynler, çocuklarının bireyselleşme isteklerine ve bağımsızlaşma çabalarına izin vermelidir. Bu dönemde ebeveynlerin yapabilecekleri en iyi şey çocukları ile daha fazla zaman geçirmek, iletişim kanallarını kapatmadan konuşmaya ve paylaşmaya zaman ayırmak, arkadaşlarını tanımak ve karşılıklı güven ilişkisi kurmak olabilir. Ebeveynler bu dönemde çocuklarının yanında olduklarını, zorluklarla karşılaştıklarında ve her türlü tehlikeli durumda onları destekleyeceklerini hissettirmeli; özgüvenlerini destekleyecek davranışlarda bulunmalı, doğru örnek olmalı, saygı ve koşulsuz sevgi ile yaklaşmalıdır. Çocuğum Sözümü Dinlemiyor!.
Ergenlerin en önemli gelişim özelliği tek başına hareket edebilmeyi öğrenmeleri ve kararlarını kendi kendilerine alabildiklerini çevrelerine gösterebilmeleridir. Bu, gelişim sürecinin doğasında olan ve olması gereken bir sonuçtur. Çocuğunuzun düşüncelerine değer vermeli, kararlarına saygı duymalı ve anlayışla yaklaşmalısınız. Elbette bazı konularda haklı endişeleriniz olacaktır. Bu noktada duygularınızı, düşünce ve kaygılarınızı çocuğunuza açıkça ifade edebilirsiniz. Kurallar bu dönemde de önemlidir ancak bu kuraları onların da fikrini alarak ve karar sürecine dahil ederek almalısınız. Baskı yolu ile dayatacağınız kurallar çocuğunuzun sizden uzaklaşmasına ve farklı arayışlar (arkadaş grupları vb.) içine girmesine neden olabilir.
Çok inatçı, hep kendi istediği olsun istiyor
Ergenlerin yetişkin olma arzusu onların otoriteye karşı gelmesine neden olmaktadır. Bazen kendi inandıkları ve sürekli yaptıkları en doğal davranışları/tutumları bile başkaları -otorite- istediği için bilerek yapmayabilirler. Ergenle inatlaşmak yerine onu kendi haline bıraktığınızda davranışlarının kendiliğinden düzeldiğini görme olasılığınız artacaktır. Bu noktada sabırlı olmak ve sinirlenmeden süreci izlemek çok önemlidir. Arkadaş grubunu beğenmiyoruz
Uygun bir mahalle-okul ortamı ve ailenin yakından gözlemi ergenin olumlu arkadaşlıklar kurma şansını artıracaktır. Arkadaş tercihi konusunda üzerinde baskı hisseden bir ergenin bunu özerkliğine müdahale olarak görerek olumsuz tepki vermesi, sık görülen bir durumdur. Bu nedenle ebeveynlere düşen uygun ortamı yaratıp gözlemlemek, seçimi ve hareket özgürlüğünü ergene bırakmaktır. Arkadaşlarına yönelik olumsuz eleştiriler, yasaklar yerine çocuğunuzla konuşup kendi duygu ve düşüncelerinizi, kaygılarınızı açıkça paylaşabilirsiniz. Ayrıca arkadaşlarını tanımaya çalışmak ve arkadaşları ile iletişim kurmak da çocuğunuz üzerinde eleştiri ve uyarılarınızdan daha etkili olacaktır. Gittikçe bizden uzaklaşıyor
Anlaşılmak, ergenlerin en önemli ihtiyaçlarındandır. Eleştiren, yargılayan, nasihat veren, kıyaslama yapan ebeveynler ergenlerin ihtiyaçlarına karşılık veremeyecektir. Olduğu gibi kabul edildiğini ve koşulsuz sevildiğini, saygı duyulduğunu hisseden ergenler aileleriyle iletişimlerini koparmayacaklardır. Eyvah! Çocuğum sigara içiyor!
Bazen büyümenin ve birey olmanın göstergesi olarak bazen de bir gruba dahil olabilmek adına yapılan ilk davranış sigara içmektir. Bu konudaki en önemli nokta ebeveynlerin olumlu örnek teşkil etmesi ve bilgilendirmenin zamanında yapılmasıdır. Yasaklar ergenler için daima çekicidir, yasak olduğu için değil kişisel değerlerine uygun olmadığı için sigaradan uzak durması; doğru örnek olma, zamanında yapılacak bilgilendirme, paylaşım ve anne-baba-çocuk arasındaki pozitif iletişimle mümkün olabilir.
Artık sınır koyamayacak mıyız?
Ergen bağımsız olmak ister ancak buna rağmen önündeki büyük ve yabancı dünyaya uyum sağlamak için belli ipuçları bekler; ne yapması gerektiğini bilen, bunu karşısındakine de bildiren bir anne babaya ihtiyaç duyar. Çaresiz kaldığında ona yol gösterecek, tereddüt ettiğinde ona cesaret verecek, hedeflerine ulaştığında onu alkışlayacak ve yolunu şaşırdığında onu tutacak yetişkinlere ihtiyaç duyar ve tehlikeli bir durum olduğunda anne babasının nedenini açıklayarak “hayır” veya “ dur” demesini bekler. Sınırlar anne-baba ve ergenin karşılıklı bir anlaşma içerisinde işbirliği yapması demektir aslında. Sınırlar ergene güven verir, içsel ve sosyal çatışmalarını önler.
Çocuğum evden kaçtı
Bu dönemde bazı gençler çatışmalardan uzaklaşmak adına evden kaçmayı bir yöntem olarak seçebilir. Heyecan ve macera aramak, aile içinde yaşanılan ihmal ve istismar, şiddet vb. nedenlerle bir ya da birkaç gün (bazen haftalarca) evden uzaklaşır. Aşırı otoriter ya da çok ilgisiz aile ortamı olan ve anlaşılmadığını düşünen ergenler bu konuda risk taşımaktadırlar. Aile içinde sevgi ve anlayışın hakim olması, kuralların ve kararların birlikte belirlenmesi çok önemlidir. Kendisine değer verildiğini ve karşılaştığı zorluklarda ailesinin yanında olacağını bilen bir ergen, çatışmalardan sağlıklı çözüm yolları ile çıkmayı başaracaktır. Çocuğum okuldan kaçmış!
KURALLARIN VE Ergenlik döneminde pek çok genç okul devamsızlığını artırabilir, sık sık okuldan kaçabilir ya da okulu bırakmak istediğini söyleyebilir. Bunun en önemli nedenleri arasında okul başarısızlığı ve öğrenme süreçleri ile ilgili yaşanılan zorluklar (öğrenme güçlüğü, dikkat ve dürtü kontrolü, depresyon vb.) yer alır. Ayrıca okulda arkadaşlarla yaşanılan sorunlar, kendisiyle alay edilmesi/küçük düşürülmesi, okul hayatı ve öğrenmeye karşı ilgisizlik vb. nedenler de görülebilir. Yaşadığı sorunları ve zorluk alanlarını anlamaya çalışarak gerekli ilgi ve desteği vermek; okulla işbirliği yapmak çok önemlidir.
KARARLARIN BİRLİKTE BELİRLENMESİ ÖNEMLİDİR
Çocuğum riskli davranışlara yönelebilir mi?
Zayıf aile ilişkileri, aile içindeki iletişim kopuklukları, aile içinde şiddet ve tacize-istismara maruz kalma, dürtüsellik gibi durumlar suça yönelik davranışlar için risk oluşturmaktadır. Ergenin kendisini değerli hissetmemesi, özgüveninin düşük olması, kendini grup içinde ispat etme gereksinimi duyması vb. yaşadığı zorluklar onu suça yöneltebilir. Bu konuda ailelerin duygusal desteği, suçlamadan ve yargılamadan kabulü ve koşulsuz sevgisi çok önemlidir. Gerekli durumlarda profesyonel destek alınması da ailelere yardımcı olacaktır.
Ailelerin duygusal desteği, suçlamadan ve yargılamadan kabulü, koşulsuz sevgisi çok önemlidir.
KAYNAKLAR Karabekiroğlu, K,. Anne Babalar İçin Ergen Ruh Sağlığı Rehberi. İstanbul, Say Yayınları,2009 Dilbaz, N. Madde Kullanım Riski ve Madde Bağımlılığından Korunma. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile Eğitim Programı, Ankara, 2013 Günce Psikolojik Danışmanlık ve Grup Çalışmaları Merkezi Bülteni, Günce’l Sayı .70 ,Ekim 2014 Bizarro, L. (2005).Adolescence psychological well-being: effects of problems with parents Web:http://aifref.uqam.ca/actes/pdf_ang/ bizarro.pdf Cole, M., & Cole S.R. (2001). The developman of cahilden (North Publisher). New York Dekovil, M., Budist, K.L., & Reşit, E. (2004). Stabili and changes in problem behavior during adolescence: latent growth analysis. Journal of Youth and Adolesence Eskin, M. (2000).Ergen ruh sağlığı sorunları ve intihar davranışıyla ilişkileri. Klinik Psikiyatri,3
Bültenimizin ikinci bölümü Aralık ayında yayınlanacaktır.