BAfiYAZI
De¤erli Ifl›kl›lar, a¤dafl e¤itimde öncülük misyonunu kuruluflundan bugüne devam ettiren Vakf›m›z, 126. y›l›n› kutlarken evrensel ve yüksek e¤itim standartlar›n›n gereklerini de etkin biçimde yerine getiriyor. Bu çal›flmalar›m›zdan baz›lar›n› ve geliflim süreçlerini sizlerle paylaflmak isterim: Mart ay›, Erenköy Kampüsümüz için çok önemli. ‹ki y›ld›r haz›rland›klar›, üzerinde çal›flt›klar› ve Ocak ay› sonunda Öz De¤erlendirme raporlar›n› yollad›klar› Akreditasyon sürecinin sonuna yaklafl›yorlar. Ziyaret ekibini a¤›rlayacaklar› bu dönemde, Uluslararas› Okullar Birli¤i (CIS) çerçevesinde yürütülen bu çal›flmalar›n olumlu neticelenece¤ini ve 2009 y›l›nda akredite olan Ayaza¤a Kampüsü gibi iyi bir sonucu elde edeceklerini ümit ediyoruz. Bu zorlu ama verimli çal›flma dönemi için tüm Erenköy kadrosuna teflekkür ediyoruz. Hedeflerimizin kapsam›n› geniflletmemizi sa¤layan iki yeni giriflimimiz var: “Internationalism” ve “Interculturalism”. Bu yaz, Erenköy Kampüsümüzde, British Side ile ortak bir yaz okulu-kamp› düzenleyece¤iz. British Side taraf›ndan sabahlar› verilecek olan ‹ngilizce dil e¤itimini, ö¤leden sonralar› FMV’nin düzenleyece¤i ‹ngilizce sanatspor-e¤lence-hobi etkinlikleri takip edecek. Hem kendi okullar›m›zdan hem d›flar›dan ö¤renciler kabul edece¤imiz bu programla, çocuklar›m›za yaz döneminde ‹ngilizceyi tüm gün kullanabilecekleri ortamlar sunabilece¤iz. ‹kinci giriflimimiz ise IB programlar›yla ilgili. Liselerimizden en az bir tanesinin Diploma Program›n› uygulayabilmesi için bu yaz, adayl›k ifllemlerine bafllamay› planl›yoruz. Yine, yaz›n, her y›l sürdürdü¤ümüz spor okullar›n›n yan› s›ra Ayaza¤a Kampüsü’nde geçen y›l bafllatt›¤›m›z Bilim Kamp›’n› tekrarlamay› planlayaca¤›z. Michigan State Üniversitesinden Amerikal› doktora ö¤rencilerinin yürüttü¤ü ve ö¤rencilerimizin büyük ilgi gösterdi¤i bu programda, “‹fllemsel Düflünce (Computational
Ç
Thinking)” becerilerini gelifltirmek üzere tasarlanm›fl oyun ve animasyon tasar›m› kullan›lmakta. Tüm kampüslerimizde, son y›llarda çok önem vererek gelifltirdi¤imiz ‹ngilizce e¤itimi, meyvelerini vermeye devam ediyor. Dört y›ld›r ilkö¤retim okullar›m›zdaki tüm ö¤rencilerimize uygulad›¤›m›z PET s›nav›nda baflar› yüzdemiz, bu y›l da artt› ve %80’lere ulaflt›. Özverili ve ak›lc› çal›flmalar› dolay›s›yla ‹ngilizce kadrolar›m›z› kutlar›z. Uzun süredir, her yar›y›l tatilinde düzenlenen Özel Okullar Sempozyumuna bu y›l, 15 kiflilik kalabal›k bir yönetici kadrosuyla kat›ld›k. “Dijital Ça¤da E¤itimde F›rsatlar ve Sorumluluklar›m›z” temal› bu buluflmada, yerli ve yabanc› uzman ve akademisyenleri izleme ve görüflme f›rsat› bulan arkadafllar›m›z, s›n›flar›m›zda dijital teknoloji ve ortamlar› kullanma konusunda ülkemiz ve dünyadaki son e¤ilimleri, önerileri ve uygulamalar› izlediler. Sunumlar›n ortak paydas›, ö¤retmen e¤itiminin önemi ve mobil teknolojilerin e¤itim programlar›na entegre edilebilmesi için uygun içeriklerin ve ölçme de¤erlendirme sistemlerinin gereklili¤i oldu. Bizler de kadrolar›m›z›n bu hedeflere yönelik e¤itimleri için programlar›m›z› oluflturmaya bafllad›k. Sanata ve spora verdi¤imiz önemin bir gere¤i olarak, sürekliliklerini sa¤lamaya büyük önem verdi¤imiz sanatsal ve sportif etkinliklerimizi de önümüzdeki süreçte, yine Ifl›kl›larla buluflturmay› sürdürece¤iz. FYZY dergimize gelince; evrensel de¤erleri ve dünyam›z›n gelece¤ine yönelik duyarl›l›klar› bu say›m›zda da, yenilenebilir enerjilerden, e¤itime ve sa¤l›¤a uzanan pek çok farkl› alanda dergimizin sayfalar›na tafl›d›k. Sanat, koleksiyon, gezi-izlenim ve benzeri sayfalar›m›zla, evrensel ve tarihsel derinli¤i olan zengin bir içeri¤i sizlere ulaflt›rmay› amaçlad›k. Dergimizi zevkle okuyaca¤›n›z› umuyorum. Sayg›lar›mla
Y. Müh. Tufan DURGUNO⁄LU Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›
3
FMV HABERLER
126. YIL: Gurur, mutluluk ve paylafl›m
Niflantafl› Kampüsü
Ayaza¤a Kampüsü
En küçük Ifl›kl›lar
4
Erenköy Kampüsü
Feyziye Mektepleri Vakf›n›n 126. Kurulufl Y›l Dönümü, üç kampüste düzenlenen etkinliklerle coflku içinde kutland›. Ifl›kl›lar, 126 y›ll›k, bu köklü kurumun bir parças› olman›n gururunu, mutlulu¤unu ve paylafl›m›n› doyas›ya yaflad›lar ve birlik, beraberlik içinde büyümek sözü verdiler. 126. Kurulufl Y›l Dönümü kutlamalar›, 18 Aral›k’ta Niflantafl›, Ayaza¤a ve Erenköy Kampüslerinde ayn› anda düzenlenen etkinliklerle, coflkuyla gerçeklefltirildi. Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Benderli Salonu’ndaki tören, genç Ifl›kl›lardan oluflan koro ve en küçük Ifl›kl›lar›n konuklara seslenifliyle bafllad›. Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu’nun mezunlar ve konuklara yapt›¤› duygulu ve samimi bir konuflma ile devam etti. Törende, Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin haz›rlad›¤› ve Melike Demira¤’›n “Arkadafl” flark›s›n›n çeflitli mezunlar›m›z taraf›ndan seslendirildi¤i video gösterisi, konuklar taraf›ndan çok be¤enildi. Törende, mezuniyetlerinin elli, k›rk ve yirmi beflinci y›llar›n› kutlayan mezunlara gümüfl an› plaketleri verildi. Mezuniyetinin 50. y›l›n› kutlayan FMV Yönetim Kurulu Üyesi ve Mali Murakabe Heyeti Baflkan› Osman Erbelger’e, Ifl›k’a yapt›¤› tüm özverili çal›flmalar›ndan ötürü, FMV Yönetim Kurulu ad›na, Yönetim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu, flükranlar›n› belirten bir ödül sundu. 50. y›l mezunlar›m›zdan Osman Göksu da törende, 50.y›l mezunlar› ad›na duygu ve düflüncelerini belirten bir konuflma yaparak, kendilerini yetifltiren ö¤retmenlere, yöneticilere ve töreni haz›rlayan Feyziye Mektepleri Vakf› yöneticilerine teflekkürlerini iletti. Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i kutlama etkinlikleri de Niflantafl› Kampüsü bahçesinde kurulan çad›rda gerçeklefltirildi. Etkinliklerde, ünlü sunucu Cem Ceminay, DJ Can Hatipo¤lu ve Group Yol Project ile nefle ve mutluluk doru¤a ulaflt›.
Mezuniyetlerinin 50. y›l›nda Ifl›kl›lar
Osman Erbelger ödülünü al›rken
Mezuniyetlerinin 40. y›l›nda Ifl›kl›lar
Mezuniyetlerinin 25. y›l›nda Ifl›kl›lar
Kutlamalar kapsam›nda eski mezunlarla yeni mezunlar›n basketbol maç›, Zeki Yumuko¤lu Spor Salonu’nda büyük bir çekiflme içinde gerçekleflti. Muvaffak Benderli Salonu fuayesinde düzenlenen An› Foto¤raf Sergisi de be¤eni ile izlendi. Dr. Yusuf Ziya Efe Matematik Yüksek Baflar› Ödülü sahiplerini buldu Etkinlikler kapsam›nda, 1963 y›l› Ifl›k Lisesi mezunu Prof. Dr. Turan Durguno¤lu taraf›ndan, her y›l, unutulmaz hocalar›m›zdan Dr. Ziya Efe ad›na verilen Matematik Yüksek Baflar› Ödülü de sahiplerini buldu. Bu y›l, dört ö¤rencimiz birden bu ödülü almaya hak kazand›. Ifl›k Lisesinden ‹pek Dursun, Ayaza¤a Ifl›k Lisesinden Melis Kat›rc›o¤lu, Erenköy Ifl›k Lisesinden Gizem fienkal ile Erenköy Ifl›k Fen Lisesinden Göktu¤ Bora, kendi kampüslerinde yap›lan kurulufl y›l dönümü törenlerinde ödüllerini ald›lar. Ifl›k Lisesi son s›n›f ö¤rencisi ‹pek Dursun’un ödülünü Prof. Dr. Turan Durguno¤lu, rahmetli Hocam›z Yusuf Ziya Efe’nin kay›nbiraderi Lami Tümay ile birlikte verdi. Lami Tümay’›n konuflmas› tüm mezun ve ö¤retmenleri heyecanland›rd›. Bu gelene¤i bafllatan Prof. Dr. Turan Durguno¤lu da yapt›¤› konuflmayla ödül alan genç Ifl›kl›lar› kutlad› ve salondaki mezunlar› eski Ifl›k y›llar›na götürerek duyguland›rd›.
Prof. Dr. Turan Durguno¤lu ve Lami Tümay, Dr. Yusuf Ziya Matematik Yüksek Baflar› Ödüllerini sahiplerine verirken
Genç Ifl›kl›lar bahçe etkinliklerindeki gösterilerinde
5
FMV HABERLER
Ö¤retmenler Günü coflku ve mutluluktu Her y›l oldu¤u gibi bu y›l da 24 Kas›m Ö¤retmenler günü, FMV Ifl›k Okullar›nda coflkuyla kutland›. Toplu resimde, Ata’n›n “Ö¤retmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacakt›r.” sözünün alt›nda bir araya gelen ö¤retmenlerimizin tümü, bu sözün bilincini ve mutlulu¤unu paylafl›yordu. Ö¤retmenler Günü’nde, FMV Ifl›k Okullar›nda 20. hizmet y›l›n› dolduranlara da onur rozetleri tak›ld›. Yönetim Kurulu Dan›flman› Dr. Necmi Günel, Kültür-Sanat Yöneticisi Sevil Karac›k, Kalite Müdürü fienay Kurt, Ifl›k Lisesi Uygulamal› Dersler Bölüm Baflkan› Ayd›n Çayl›, Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Yabanc› Diller Bölüm Baflkan› Canan Okatan, Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ‹ngilizce Ö¤retmeni Melda Cemal ve Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müzik Ö¤retmeni fiehnaz Yalman’a 20. y›l an› rozetleri, FMV Yönetim Kurulu Üyesi Gün Han Baflik taraf›ndan sunuldu. Bu gururlu ve çok de¤erli an›n karesinde, FMV Yönetim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu, Baflkan Vekili Ak›n Süel ve Yönetim Kurulu Üyesi Said Akçura da yer ald›.
Yale MUN’da Ifl›k baflar›s› Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Model Birleflmifl Milletler Kulübü (MUN), yeni bir baflar›ya imza att›. Amerika Birleflik Devletleri Yale Üniversitesinde düzenlenen MUN Konferans›na Türkiye’den kat›lan tek okul olan Ayaza¤a Ifl›k Lisesinin ö¤rencileri, ülkemizi ve okulumuzu baflar›yla temsil ettiler. 20 ülkeden 1500 ö¤rencinin kat›ld›¤› ve dünyada en seçkin MUN konferans› olan Yale MUN’da Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ö¤rencisi Mert Ürkmez, ‘Honorable Mention’ ödülüne lay›k görüldü.
6
“Dü¤ün” be¤eniyle izlendi Ayfle Bayramo¤lu’nun yazd›¤› ve Tilbe Saran’›n yönetti¤i “Dü¤ün” oyununun bas›n galas›, Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Benderli Salonu’nda gerçeklefltirildi. Güler Öktem, Zerrin Sümer, Tilbe Saran, fiebnem Dönmez, Evren Ercan, Serpil Göral, Eda Çatalcam, Maria Akküllü’den oluflan de¤erli oyuncu kadrosuyla “Dü¤ün”, izleyicilerin büyük be¤enisini kazand›. Galaya Tar›k Akan, Rutkay Aziz, Bekir Aksoy, Bülent Emin Yarar, Sinan Tuzcu, Dolunay Soysert, Özge F›flk›n, Betül Ar›m gibi ünlü isimler de kat›ld›.
“Audi Q3 Beklentilerinizden Yarat›ld›” sergisi
Ayd›n Do¤an Uluslararas› Karikatür Yar›flmas› Ayd›n Do¤an Vakf› taraf›ndan düzenlenen 28. Ayd›n Do¤an Uluslararas› Karikatür Yar›flmas› sergisi, Galeri Ifl›k Teflvikiye’de sanatseverlerle bulufltu. Karikatür dünyas›n›n otoritelerinden oluflan seçici kurul, 79 ülkeden 885 sanatç›n›n 2757 karikatür ile kat›ld›¤› yar›flmada,birincili¤e ‹ngiltere’den Ross Thomson’›n, ikincili¤e ‹srail’den Ilya Katz’›n, üçüncülü¤e ise Almanya’dan Werner Rollow’un eserlerini de¤er gördü.
Ertem Ertunga’dan “Mimariden Renk ve Desene” Tüm etkinliklerde seçici davranan, farkl› sanat dallar› ve etkinliklerine ait sergileri program›na almaya özen gösteren Galeri Ifl›k Teflvikiye, tasar›m›ndan teknolojik özelliklerine kadar bir sanat eseri olan Q3’e ev sahipli¤i yapt›. Audi’nin SUV ailesinin en yeni üyesi olan ve geçti¤imiz günlerde Türkiye’de sat›fl›na bafllanan Q3, Galeri Ifl›k’ta düzenlenen “Audi Q3 Beklentilerinizden Yarat›ld›” sergisinde otomobil tutkunlar›ndan yo¤un ilgi gördü.
Galeri Ifl›k Teflvikiye, mimarl›k sanat›n›n duayenlerinden önemli bir ustay›, Ertem Ertunga’y› konuk etti. ‹TÜ’deki mimarl›k e¤itiminin ard›ndan, mesle¤ine uzun y›llar Avrupa’da devam eden ve ünlü mimar Bruno Lambart’›n mimarl›k ofisinin ortaklar›ndan biri olarak uluslararas› baflar›lara imza atan Ertem Ertunga, Galeri Ifl›k Teflvikiye’de ‘Mimariden Renk ve Desene’ bafll›kl› resim sergisiyle sanatseverlerle bulufltu.
7
FMV ETK‹NL‹K
SPECTRUM OF EDUCATION: Dünyan›n farkl› kültürlerinden e¤itimciler, Ayaza¤a Ifl›k Lisesinde bulufltu. 15 ülkeden e¤itimcinin bir araya geldi¤i ve ‹stanbul ‹l Millî E¤itim Müdürü Dr. Muammer Y›ld›z’›n da kat›ld›¤› uluslararas› konferansta, küreselleflen dünyada e¤itimin gelece¤i konufluldu.
8
ijital ça¤da çocuklar›m›z› gelece¤e nas›l haz›rlayabiliriz? 21. yüzy›lda ihtiyac›m›z olan nas›l bir e¤itim? Dijital ça¤, bilgiye eriflim al›flkanl›klar›m›z›, geleneksel ö¤renme biçimlerini ve e¤itim-ö¤retim modellerini nas›l de¤ifltirecek? Uzmanlar, e¤itimin teknolojik ve pedagojik yönü aras›nda nas›l bir denge kurulmas›n› öneriyor? Yaflad›¤›m›z çok kültürlü toplumda kültürler aras› e¤itim seçenek mi, yoksa art›k bir gereklilik hâlini mi al›yor? Bilgi okur-yazarl›¤› nedir, ö¤renilebilir mi? Gelece¤in dijital kütüphaneleri bilgiye eriflim al›flkanl›klar›n› nas›l de¤ifltirecek? FMV Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ve Türk Kültür Vakf› / AFS ifl birli¤iyle 23-26 Kas›m 2011 tarihleri aras›nda ‹stanbul’da düzenlenen ‘Spectrum of Education’ konferans›, aralar›nda Litvanya, Finlandiya, Almanya, Rusya, Macaristan, Romanya ve Güney Afrika gibi dünyan›n farkl› ülkelerinden ve Türkiye’den ö¤retmen ve e¤itim bilimcilerini, iflte bu sorular etraf›nda buluflturdu. Konferansa, dünya literatürüne ‘Dijital Yerliler’ kavram›n› kazand›ran Yazar, E¤itim Dan›flman› ve Fütürist Marc Prensky, ‘Kültürler aras› E¤itim’ Uzman› Prof. Dr. Roberto Ruffino, Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi
D
Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Yaflar Tonta, Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Serap Kurbano¤lu ve Ifl›k Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Gülden Güvenç gibi alanlar›n›n önde gelen uzmanlar› konuflmac› olarak kat›ld›. ‘Dijital Yerliler’le iletiflimin ipuçlar› Küreselleflen dünyada e¤itimin gelece¤ine dair yeni perspektiflerin gündeme geldi¤i konferans›n ana konuflmac›lar›ndan Marc Prensky, sunumunda, yaflam›n her alan›nda oldu¤u gibi, e¤itimde de teknolojinin h›zland›rd›¤› de¤iflimin ve ö¤renci-ö¤retmen iliflkisinin yeni bo-
yutlar›n› gözler önüne serdi. 1980 sonras›nda do¤anlar› ‘Dijital Yerliler’ olarak nitelendiren Marc Prensky, dijital yerlilerin dünyaya geldiklerinden itibaren bilgisayar, internet, cep telefonu gibi dijital teknolojileri tan›yarak büyüdüklerine, dolay›s›yla ö¤renme ve bilgiye ulaflma al›flkanl›klar›n›n farkl› oldu¤una dikkat çekerek teknolojiyi sonradan ö¤renen ‘Dijital Göçmenler’e yani e¤itimcilere bu h›zl› de¤iflimi yakalaman›n ipuçlar›n› verdi. Ö¤renme iste¤inin en önemli tutku oldu¤unu vurgulayan Prensky, ö¤rencilerin motivasyonunun ancak ezber bozan, yeni bir pedagojik yaklafl›mla art›r›labilece¤ine dikkat çekti.
Çok kültürlü dünyan›n bireyleri için yeni bir e¤itim anlay›fl› ‘Spectrum of Education’ konferans›n›n bir di¤er önemli uzman konu¤u, konferansa ‹talya’dan kat›lan E¤itim Uzman› Prof. Dr. Roberto Ruffino ise ‘Kültürler aras› E¤itimden Ne Anl›yoruz?’ bafll›kl› sunumunda kültürler aras› e¤itimin bir seçenek olmaktan ç›k›p gereklili¤e dönüfltü¤ünü belirtti. Kitlesel göçler nedeniyle her geçen gün biraz daha, çok kültürlü bir yer hâline gelen dünyam›zda, farkl› kültürlerin ve farkl› dillerin iç içe geçti¤ini belirten Ruffino, ulusal e¤itim sistemlerinin bundan sonraki hedefinin bu küresel ortama uyumlu dünya vatandafllar› yetifltirmek olmas› gerekti¤ini vurgulad›. Pandora’n›n Kutusu’nu Açmak Tarih boyunca insanl›k için en önemli bilgi kayna¤›n› oluflturan kütüphanelerin gelece¤i ise, alan›n›n önde gelen uzmanlar›ndan biri olan Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölüm Baflkan› Prof. Dr. Yaflar Tonta taraf›ndan masaya yat›r›ld›. Dijital ça¤ araçlar›n›n ve özellikle sosyal medyan›n, yeni bilgi eko-sisteminde kütüphane kavram›n› nas›l de¤ifltirdi¤ini anlatan Tonta, Pandora’n›n Kutusu’nu açarak gelece¤in kütüphanelerini gözler önüne serdi. Bilginin kifliselleflmesi e¤ilimiyle birlikte, kütüphanecili¤in de¤iflim geçirdi¤ini ifade eden Tonta, art›k kullan›c›lar›n üretti¤i içeriklerin ortam› belirledi¤ini, kayna¤› merkeze alan bir yaklafl›m yerine, kaynak ile kiflinin kurdu¤u iliflkiyi merkeze alan bir yaklafl›m›n hâkim oldu¤unu söyledi.
9
FMV ETK‹NL‹K
Kalite nedir Kaliteli araba, kaliteli kumafl, kaliteli iletiflim, kaliteli insan, kaliteli hizmet, kaliteli e¤itim… Nedir günümüzde her yerde önümüze ç›kan, s›kça kulland›¤›m›z bu sözcü¤ün anlam›? Pahal›? Dayan›kl›? Lüks? S›ra d›fl›? Az bulunur? Üstün nitelikli? Mükemmel? Fark yaratan?..
fienay KURT FMV Kalite Müdürü
10
ir araban›n yapt›¤› h›z, kalitesiyle do¤ru orant›l› m›d›r? Bir kumafl›n zor y›rt›l›yor olmas›ndan m› anlafl›l›r kalitesi? Kaliteli iletiflim için telefonunuzun da¤da ya da yer alt›nda çekiyor olmas› yeterli midir? Dünyan›n önde gelen üniversitelerinde tahsil görmüfl olmak m› insan› kaliteli yapar? Hizmet kalitesi, telefon konuflmalar›n›z›n kay›t alt›na al›nmas› m›d›r? Ya e¤itim; en pahal› olan, en kaliteli e¤itimi mi veriyor demektir? Kalite; var olan özelliklerin beklentileri karfl›lama derecesi olarak tan›mlanan ve sürekli geliflmeyi ve gelifltirmeyi ifade eden bir kavramd›r. Beklentilerimiz, her geçen y›l, hatta her geçen gün art›yor. Nas›l daha baflar›l› olabilirim? Nas›l daha çok kazan›r›m? Nas›l daha iyisini yapar›m? Sürekli geliflimin birinci flart›, “daha”lar›n çoklu¤udur. Bir spor dal›ndan örnek vermek istiyorum: ‹sviçreli tenisçi Roger Federer… 2004-2008 tarihleri aras›nda, tam 237 hafta üst üste, dünyan›n 1 numaras› kalarak rekor k›rd›. Bugüne kadar 16 Grand Slam flampiyonlu¤u elde etmifl, tarihteki ilk ve tek tenisçi. 23 Grand Slam finalinde oynayan ilk oyuncu. Birçok rekora ve ilke imza atan Federer, ilerlemifl yafl›na ra¤men hâlâ daha iyisi için çabal›yor: Daha iyi olmak için neler yapmal›y›m? Daha ne kadar rekor k›rabilirim? “En iyi” diye bir fley yoktur, her zaman “daha iyi” vard›r.
B
Kalite, her alanda, art›k bir yar›fl, bir savaflt›r. Tüm flirketler ve kurumlar, biz kimiz, ne yapmak istiyoruz, amac›m›z ne, hedefimiz ne, elimizde ne var gibi, ne ve nas›l sorular›na yan›t ar›yor. Günümüzde rekabet edebilmek için memnuniyeti ön planda tutmak flart! Kurumumuz da bu rekabeti ve beklentiyi y›llar önce ön görmüfl ve memnuniyeti art›rmak ve ifl süreçlerini verimli hâle getirmek amac›yla 1997 y›l›nda bafllatt›¤› çal›flmalar sonucunda, 1999’da ISO 9002 Kalite Güvence Belgesi, 2003 y›l›nda da ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Belgesine sahip olmufltur. Peki, nedir ISO? International Organization for Standardization: Uluslararas› Standartlar Teflkilat›. Bu kavram›n farkl› dillerde farkl› bir k›saltmas› olaca¤› düflüncesiyle teflkilat›n kurucular›, tüm dünyada, tüm dillerde ayn› k›saltman›n kullan›lmas› ad›na, Yunanca “eflit” anla-
m›na gelen isos sözcü¤ünden türemifl olan “ISO” yu benimsemifller. Minimum gereklilik olarak tan›mlanan standartlar, ortak sorunlara çözüm üretmek suretiyle yaflam› kolaylaflt›rmak için vard›r. Kalite, kurum olman›n gereklili¤idir. Kurumumuz, kuruldu¤u 1885 tarihinden bu yana, pek çok alanda yenilikçi ve modern yaklafl›mlar› ile Türk E¤itim Sisteminin öncüsü olmufltur. Arapça ve Farsçay› e¤itim program›ndan ç›kararak yerine felsefe, sosyoloji, mant›k gibi dersleri ilk kez alan, yine ilk defa cinsiyet fark› gözetmeden karma e¤itim yapan, haz›rl›k s›n›f›ndan itibaren yabanc› dil ö¤reten ilk Türk okulu olan Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›, bu yenilikçi tavr›n› sürdürerek Socrates Comenius program›na Türkiye’den ilk kat›lan okullardan biri, Küresel ‹lkeler Sözleflmesi’ni (Global Compact) Türkiye’de ilk imzalayan e¤itim kurumu olmufltur. Kendini bir as›rdan uzun zamand›r kan›tlam›fl olan Feyziye Mektepleri Vakf› ve Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›, kurum olman›n gerektirdi¤i sorumlulukla müflterilerinin, paydafllar›n›n ve çal›flanlar›n›n sesine kulak vererek kendini aflabilmek
amac›yla, ISO Kalite Yönetim Sistemi Belgesine sahip olmufltur. Kurumumuz, kalite sistem yönetimi çerçevesinde uluslararas› standartlar›n gere¤ini yerine getirirken, Ayaza¤a Kampüsümüz, Uluslararas› Okullar Birli¤i (CIS: Council of International Schools) taraf›ndan fiubat 2009’da akredite edilmifltir. Akreditasyon, devam eden bir süreçtir ve bir okulun akredite edilmesi, hiçbir zaman bu sürecin sona erdi¤i anlam›na gelmez. Bu ba¤lamda, belli sürelerde geliflme raporlar› yaz›lacak; 10. y›l›n sonunda ise tüm süreç bafltan sona tekrar edilecektir. E¤itim kalitemizi uluslararas› okullar ve normlar düzeyinde kesintisiz olarak gelifltirirken CIS’la ifl birli¤imiz, di¤er okullar›m›z› da kapsayacak flekilde geniflleyerek devam etmektedir. Amerikal› Yazar Tom Peters’a göre; “Kalite, hiçbir zaman sona ermeyecek bir seyahattir.” Bu seyahatin performans›n› ölçebilmek ve yolculu¤un daha iyi geçmesini sa¤lamak için her ö¤retim y›l› sonunda uygulamaya çal›flt›¤›m›z anketlerin, titizlik ve hassasiyetle gerçekçi bir flekilde doldurulmas› bizim için son derece önemlidir. Kalite, art›k bir yaflam biçimidir. Kaliteli bir e¤itimse, çocuklar›m›za verebilece¤imiz en güzel arma¤and›r.
11
E⁄‹T‹M
ÜN‹VERS‹TE E⁄‹T‹M‹NDE YURT DIfiI SEÇENE⁄‹ Lise ça¤›nda bulunan gençlerin ve en az onlar kadar da velilerinin gündemindeki konular›n bafl›nda, üniversite ile ilgili tercihler geliyor. Bu tercihler, ço¤unlukla, hangi üniversitede hangi bölümün okunaca¤› ile ilgili olurken, kimi ö¤renci ve veli ise daha farkl› bir soruya cevap aray›fl›nda: “Üniversite için Türkiye mi, yurt d›fl› m›?”
Emin PAKSOY FMV Ifl›k Okullar› Yurt D›fl› Üniversite Dan›flman›
abanc› ülkelerde bulunan yaklafl›k 50.000 ö¤rencisiyle Türkiye, yurt d›fl›na ö¤renci gönderen bafll›ca ülkelerden biri konumunda. Üniversite e¤itimi için yabanc› ülkelere giden ö¤rencilerin bu tercihlerinin en önemli nedeni ise, yüksek akademik standartlar. Daha iyi e¤itim, daha genifl akademik olanaklar ve daha entelektüel bir üniversite çevresi, gençlerin yurt d›fl› e¤itiminden beklentilerinin temelini oluflturuyor. Yabanc› dilde yetkinlik, yeni ve çok kültürlü bir çevre edinme, kendi bafl›na yaflaman›n kazand›rd›¤› olgunluk ve bireysel geliflim de yurt d›fl›na yönelik ilginin di¤er önemli nedenleri aras›nda.
Y
Yurt d›fl› için “do¤ru” ö¤renci Hangi tipte ya da hangi deneyimlere sahip ö¤rencilerin yurt d›fl›nda okumas› daha do¤rudur, sorusunun formüle edilebilir bir cevab› ol-
Oxford Üniversitesi
12
mamakla birlikte, baz› temel k›staslar› de¤erlendirebilmek mümkün. Lise döneminde edinilen akademik yetkinlik, iyi bir üniversite aday› olman›n - ister Türkiye’de olsun, ister yurt d›fl›nda - en önemli kriteridir. Türkiye ve yurt d›fl›n›n bu konuda ayr›ld›¤› nokta ise, akademik yetkinli¤in nas›l ölçüldü¤ü ile ilgili... Ülkemizdeki sistem, üniversiteye girifli iki basamakl› bir s›navdan al›nan puan sonucuna indirgerken, yabanc› üniversiteler ö¤renciyi daha kapsaml› bir de¤erlendirmeye tabi tutma e¤ilimindedir. Bu de¤erlendirmeye genellikle ö¤rencinin lise döneminde ald›¤› derslerin niteli¤i ve bu derslerdeki baflar›s›, ö¤retmenlerinin referanslar› ve kimi ülkeler için özel bilgi ve muhakeme testleri (SAT, ACT) dâhil edilir. Bir ö¤rencinin bu noktalarda ne kadar üstün oldu¤u, gidebilece¤i üniversitelerin düzeyi ve sayg›nl›¤› ile do¤ru orant›l› olacakt›r. Yabanc› üniversiteler sadece akademik yönden iyi ö¤rencileri de¤il, ayn› zamanda sosyal yönü geliflmifl, iletiflim becerileri yüksek adaylar› tercih etme e¤ilimindedir. Üniversite hayat›, sadece ders dinleme ve s›navlardan ibaret olmay›p, araflt›rma projeleri, sunumlar, tak›m çal›flmalar› gibi farkl› uygulamalarla desteklenir. Ö¤rencinin derste aktif olmas›, sadece dinlemekle kalmamas›, ders içinde yap›lan münazaralara da kat›lmas› beklenir. Dolay›s›yla, iyi bir yurt d›fl› üniversite aday›n›n gidilecek ülkenin dilinde, hem sözlü hem de yaz›l› iletiflim becerilerinin geliflmifl olmas› önem tafl›r. Bu iletiflim yetkinli¤i sadece akademi için de¤il, sosyal hayat için de gereklidir.
FMV MÜZ‹K
Cambridge Üniversitesi
Massachusetts Teknik Üniversitesi
Maddi flartlar Toplumumuzda, her zaman yurt d›fl›nda bir ö¤renci okutman›n pahal› oldu¤u düflüncesi hâkim olmufl ve masraflar›n ancak üst düzey gelir grubundan aileler taraf›ndan karfl›lanabilece¤i kan›s› yerleflik olarak kabul edilmifltir. Ülkemizdeki devlet üniversitelerinde okuman›n maliyetini yurt d›fl›yla k›yaslamak, elbette anlaml› de¤ildir, ancak özel üniversitelerimizi bu k›yaslamaya tabi tutabiliriz ve bunu yapt›¤›m›zda da tahmin edebilece¤imizden biraz daha farkl› sonuçlar ç›kt›¤›n› görebiliriz. Ülkelerin y›ll›k okul ücretleri karfl›laflt›rmas› Yurt d›fl›nda okuman›n, yaflam maliyetleri eklendi¤inde, ortalama olarak Türkiye’ye göre daha pahal› oldu¤u kesin olmakla birlikte, Türkiye’deki özel üniversite ücretlerine yak›n rakamlarla yurt d›fl›nda bir üniversitede okuman›n imkâns›z olmad›¤› da afla¤›daki tablodan görülebilir. E¤itimin paral› oldu¤u hemen hemen tüm ülkelerde, yabanc› ö¤renciler için çeflitli burs Ülkelerin Okul Ücretleri
A.B.D. ‹ngiltere Kanada Avustralya K›ta Avrupas› Türkiye (özel üniversiteler)
Yaklafl›k Minimum ($)
Yaklafl›k Maksimum ($)
6.000 11.000 10.000 13.000 650 3.500
46.000 38.000 30.000 33.000 40.000 22.000
Yaflam maliyetleri (yurt, yemek, vs.) dâhil edilmemifltir.
imkânlar› da bulunmaktad›r. Bu burslar, daha çok baflar› bursu mahiyetindedir ve üst düzey akademik yeterlilik gerektirir. Akademik baflar›ya dayal› burslar›n d›fl›nda, sporcular için spor burslar› ve sanat dallar›nda okuyacak ö¤renciler için de yetenek burslar› verilmektedir. Burslar de¤erlendirilirken, tüm burslar için ciddi bir rekabet söz konusu oldu¤u ve verilse bile bu burslar›n ço¤u zaman tüm masraflar› kapsay›c› de¤il, k›smi burslar fleklinde olaca¤› unutulmamal›d›r. Bitirirken Üniversiteyi yurt d›fl›nda okumak, unutulmaz bir e¤itim ve hayat tecrübesi olabilece¤i gibi, dört y›l›n sonunda “bofla harcanm›fl” bir zaman ve para kayb› olarak da görülebilir. Bu nedenle, yurt d›fl›nda okuma karar› araflt›r›larak ve bilinçli flekilde verilmelidir. Her ö¤renci için yurt d›fl›nda okuma bir alternatif olamayaca¤› gibi, e¤itime Türkiye’de devam etmek de bir “kay›p” olarak görülmemelidir. Üniversitelerimizin yabanc› okullarla kurdu¤u giderek artan ifl birlikleri (De¤iflim Programlar›, Erasmus, Ortak Diploma Programlar› vb.) sayesinde de ö¤rencilerimiz, yabanc› bir ülkede dört y›l geçirmek yerine, daha k›sa ve düflük maliyetli seçeneklerle yurt d›fl› deneyimi kazanabilmektedirler. Nerede okunursa okunsun, önemli olan üniversite dönemini hem akademik hem de sosyal yönden verimli ve dolu geçirebilmektir. Ancak böyle yaparak üniversitenin hayat›m›z› zenginlefltiren yönünü kavrayabilir ve takdir edebiliriz.
13
DÜfiÜN
Hayata dair... Ömer ORHAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Müdürü
u yaz›ya bafllarken sadece yazmay› düflündüm. Varoluflu, do¤ay›, sayg›y›, sorumlulu¤u ve insan olmay›... Felsefi temellere yaslanm›fl bir yaz› yazmak da gelmiyor içimden, ama iflin içinde düflünce ya da duygulara küçük bir dokunufl olmayacaksa ne anlam› var ki yazman›n?.. Tüm sorumluluklar›m›z› alt alta s›ralasak, alt›ndan nas›l kalkar›z bilemiyorum, ama çevremizde olup bitenlere gözlerimizi yumarak, kulaklar›m›z› t›kayarak ya da a¤z›m›z› bantlayarak sorunlar› gideremeyece¤imizi de biliyorum. Sabahattin Ali’nin bir fliiri geliyor akl›ma:
B
Benim kafam acayip bir dima¤ tafl›yor, Her dakika insanlardan uzaklafl›yor. Zaman zaman ma¤lup olsam bile etime, ‹nsan olmak dokunuyor haysiyetime… Nereden mi ç›kt› bu?.. Neresinden bafllasam ki?.. ‹nsanl›¤›m›zdan m› yoksa sorumluluklar›m›zdan m›? Hani düflünüyoruz ya, hani insan›z ya, dünyan›n en ak›ll› varl›¤› oldu¤umuzu iddia ediyoruz ya hani... ‹ddia!.. Biz böyle düflünüyoruz. Peki, di¤er canl›lar bizim için ne düflünüyor? Madem bu kadar ak›ll›y›z, öyleyse neden yok ediyoruz? Do¤aya ve çevresine bizim kadar zarar veren baflka bir canl› var m›? ‹htiyac› d›fl›nda fazlas›n› yok eden tek canl›, insan! Gelin bu ironik durumu aç›klay›n! Geliflme, sanayileflme, modernleflme, hepimizin beklentilerini yükseltiyor. Beklentiler yükseldikçe de kendimize, amaçlar›m›za ve insanl›¤›m›za yabanc›lafl›yoruz. Biliyor musunuz, ço¤u zaman kargalar›n bize güldü¤ünü ve ac›d›¤›n› düflünüyorum. Neden mi böyle düflünüyorum? fiöyle aç›klayay›m: Dünya nimetlerinin tad›n› alan, ama bir yandan da bunun sonu olmad›¤›n› düflünen baz› insanlar, kaynaklar› tüketerek bir yere varamayaca¤›n› anlay›nca, bafll›yor sorgulamaya. Sonunda da hidayete eriyor, nirvanaya yükseliyor, afl›yor. Siz nas›l tercih edersiniz, bilemiyorum, ama ad› çok da önemli de¤il. Vazgeçiyor.
14
Bir fleyleri yanl›fl anlad›¤›n› düflünüyor. Gerçe¤i farkl› duygularda, düflüncelerde ar›yor ve sorguluyor. Bu kadar bencil düflünce, bana da çok do¤ru görünmüyor. ‹lkel yaflam sürdü¤ü düflünülen K›z›lderililerin düflüncelerini anlamaya çal›flabilir miyiz acaba? Tüm canl› varl›klar› kendileriyle ayn› düzeyde kabul eden K›z›lderililer, bir hayvan avlad›klar›nda hayvan›n ruhuna teflekkür eder, onu yaln›zca yiyece¤e ihtiyaç duyduklar› için öldürdüklerini, onun h›z›na, ustal›¤›na, varolufluna sayg› duyduklar›n› söylerler. Bir a¤ac› kestiklerinde ise a¤aca teflekkür eder, ihtiyaç duyduklar›ndan fazlas›n› asla almazlar. Canl›lar, ormana sahip ç›kt›klar›n› düflünmesinler diye tek s›ra hâlinde yürürler ve sadece oradan geçmekte olduklar› izlenimini verirler. Bu düflünce yap›s›na sahip olan birisi, sizce ilkel olabilir mi? ‹nsandan sahip oldu¤u de¤er yarg›lar›n› ald›¤›n›zda, geriye kalan ilkellik de¤il midir? Bu aç›dan bakt›¤›n›zda, acaba bizim d›fl›m›zdaki tüm canl›lar aflm›fl olmuyor mu? O hâlde kargalar de¤il, belki de tüm canl›lar bize gülüyordur. Biz de sözde insanl›¤›m›zla övünerek avunal›m. Teflbihte hata olmazm›fl. Usta sanatç›m›z Zülfü Livaneli, “Dünyay› güzellik kurtaracak, bir insan› sevmekle bafllayacak her fley.” derken tüm yaflam› kucaklamay› kastetmifl olmal›. Korkmayal›m, en olumlu düflüncelerle, de¤erlerimizi, sahip olduklar›m›z› ve olmad›klar›m›z›, sevgiyle kucaklayal›m.
E⁄‹T‹MC‹ GÖZÜYLE
Her yerde IfiIK var!.. 011-2012 E¤itim-Ö¤retim Y›l›na yenilik, de¤ifliklik ve geliflmeleri birlikte yaflay›p, Özel Fenerbahçe Spor Kulübü Okullar›nda yeni heyecanlar, planlamalar, bilgiler ve dostluklarla bafllad›k. “Ö¤retmen, her fleyden önce mesle¤ini isteyerek ve severek tercih etmifl ve mesle¤ine gönül vermifl insand›r. Meslek sevgisinin coflkusuyla, kiflilik ve teknik özelliklerini birlefltirmifl bir ö¤retmenin etkili olamamas› mümkün de¤ildir.” Hepimiz biricik kiflileriz, farkl›y›z. En önemli ortak noktam›z›n yapt›¤›m›z ifl, çal›flma ortam›m›z oldu¤unu düflünerek, ortak amaçlar için farkl› mekânlarda farkl› koflullar ve tarzlarla bulufltuk. Türk spor dünyas›nda yüz y›l› aflan tarihi ile Fenerbahçe Spor Kulübü ve Türk Millî E¤itiminde 126 y›ll›k onurlu geçmifliyle Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›n›n “Geçmiflten gelece¤e e¤itimle ayd›nlatmak” vizyonu ve “Önce iyi insan yetifltirmek” hedefini paylaflman›n sorumlulu¤uyla, h›zl› ve ani oryantasyon süreci, bir yandan kayg› verici olsa da, yeni ö¤retim y›l›na sevinç ve heyecanla bafllad›k. ‹lkö¤retim ve Anadolu Lisesi 2003-2004 Ö¤retim Y›l›nda, Fenerbahçe Spor Kulubü bünyesinde faaliyete bafllam›flt›r. Anaokulu ise, 2007 y›l›nda ayr› bir kampüs olarak hizmete girmifltir. Kampüsün fiziki koflullar›, bugünün ve okullar›n ihtiyaçlar›na göre düzenlenmemifl olmas›na ra¤men, alan› oldukça genifltir. Yaklafl›k 49 dönüm arazi içerisinde ‹lkö¤retim Okulu ve Anadolu Lisesi ayn› binada e¤itim-ö¤retim yapmaktad›r. Kampüs içinde spor kulübü, futbol tak›mlar›n›n kullan›m›nda olan nizami çim futbol sahas› da bulunmaktad›r. Spor salonu, konferans salonunun bulundu¤u spor ve kültür kompleksi de FMV katk›lar›yla tamamlanarak Ekim 2011’de hizmete aç›lm›flt›r. S›n›flarda bilgisayar ve projeksiyon cihaz› ve ses sistemi kuruludur. Kampüs genelinde (Anaokulu, ‹lkö¤retim Okulu ve Lise) toplam 26 flubede 370 ö¤renci ö¤renim görmektedir. Atatürk’ün gösterdi¤i ça¤dafl yolda ilerlemek, spora önem vermek ve yaflam›n bir parças› oldu¤unu benimsemek kurumun temel ilkelerindendir. 2011-2012 Ö¤retim Y›l›ndaki yeni uygula-
2
malarla her fleyden önce olumlu bir e¤itim-ö¤retim ortam› oluflturmaya çal›fl›yoruz. Bu y›l için, öncelikle, akademik olarak bir çal›flma gerçeklefltirdik; yabanc› dillerden ‹ngilizce dersi programlar›nda ve ders saatlerinde, FMV Ifl›k Okullar› ile uyumlaflt›rma ve reorganizasyon çal›flmas›n› tamamlad›k. ‹dari yap›y› yeniden düzenleyerek kampüs baz›nda faaliyet gösteren akademik birimler oluflturduk. Bu bölümleri 5 ana bafll›k alt›nda toplad›k. Bunlar› Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Yabanc› Diller, Uygulamal› Dersler Bölümleri ve Psikolojik Dan›flma Koordinatörlü¤ü olarak yap›land›rd›k. Ayr›ca, ilkö¤retimde iki adet zümre (1, 2 ve 3.s›n›flar ile 4 ve 5.s›n›flar zümreleri) faaliyet göstermektedir. Anaokulunda ise tüm s›n›flar bir zümre baflkanl›¤› taraf›ndan yönetilmektedir. Tüm okullarda “zilsiz e¤itim”e geçildi. Ulu Önder Atatürk, bir sözünde flöyle diyor: “‹lk ilham; ana baba kuca¤›ndan sonra, okuldaki ö¤retmenin dilinden, vicdan›ndan, e¤itiminden al›n›r.” Fenerbahçe Spor Kulübü E¤itim Kurumlar›nda kadromuzun tüm çabas›; Ata’m›z›n hedef gösterdi¤i çizgide, Türk toplumuna yüksek karakterli, donan›ml›, mesle¤inde ve sosyal yaflam›nda baflar›l›, ayd›n, iyi insanlar yetifltirmek, her ö¤renciyi kiflisel kapasitesini en verimli flekilde kullanmaya yöneltmek, “iyi insan” olarak yetiflmelerine ve geliflmelerine rehberlik etmek olacakt›r. Ö¤rencilerimizin duygu ve düflüncelerini özgürce dile getirmelerine önem veriyoruz. Sorumluluk ve hoflgörü duygular›n›n geliflmesine, demokratik bir toplumda yaflaman›n gereklerini yerine getirmeyi ö¤renmelerine de önem veriyoruz. Bunu yaparken, temel uygulamalarda ö¤renci-veli-okul olarak düflünce ve eylem birli¤i içinde olmaya özen göstererek sistemli ve programl› davran›yoruz. Bu ayr›cal›kl› ve özel dönemde, Fenerbahçe Kampüsü’ndeki tüm çal›flanlar›n ifl ortam›nda kendilerini ifade etme ve gelifltirme imkân› bulacaklar›na inan›yorum. ‹fl birli¤i, paylafl›m, baflar›, mutluluk ve huzur dolu bir okul için üç fleyden asla vazgeçmeyece¤iz: Sevmekten, gülümsemekten ve hedeflerimizden...
Ayfle AYKUT Özel Fenerbahçe Spor Kulübü ‹lkö¤retim Okulu Müdürü
15
‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹
Prof. Dr. Tülin Yurtbay: Ergenlerle iletiflim kurmak zordur Çocuk ve ergen psikolojisi alan›nda önemli bir isim olan, okulumuzda yetiflen Klinik Psikolog Prof. Dr. Tülin Yurtbay, klinik psikoloji alan›nda yapt›¤› çal›flmalarla Türkiye’de önemli araflt›rmalara imza atm›fl bir akademisyen. Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac›
16
zun y›llar ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dal›nda görev yapt›. Londra St.Thomas Hospital Aile ve Çocuk Psikiyatrisi Bölümünde de e¤itim alarak fakülteye döndü¤ünde, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dal› Kurucusu ve Baflkan› Prof. Dr. R›dvan Cebiro¤lu ile birlikte Aile ve Çocuk Tedavi Bölümünü kurdu, bu bölümde, normal zekâl› olup uyum ve davran›fl sorunu gösteren çocuklara ve ailelerine yönelik tedavi çal›flmalar›n› Prof. Cebiro¤lu ile birlikte yürüttü. Tülin Yurtbay, Avrupa Soroptimist Federasyonunun sa¤lad›¤› bursla mesleki araflt›rma için Belçika’da da çal›flmalarda bulundu. Pek çok ulusal ve uluslararas› yay›n ve bildirisi bulunan Tülin Yurtbay, çevirileriyle de Türkçeye eserler kazand›rm›fl bir isim. Bu çeviriler içinde Cathy A. Malchiodi’nin “Çocuklar›n Resimlerini Anlamak” adl› eseri, çok yararlan›lan bir yay›n olma özelli¤i tafl›yor. Türk Psikologlar Derne¤i, Türk Nöro-psikiyatri Derne¤i, Spastik Çocuklar Derne¤i, Çocuk ‹stismar› ve ‹hmalini Önleme Çal›flma Grubu gibi bilimsel kurulufllarda görev alan Yurtbay, Çocuk Ak›l Sa¤l›¤› ve Rehberli¤i Derne¤i, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakf›, fiiflli Soroptimist Kulübü (Uluslararas› ‹fl ve Meslek Kad›nlar› Derne¤i) gibi kamuya yararl› kurulufllarda da görev yap›yor. Gönüllü kurum ve kurulufllar› arkas›na alarak görev yapt›¤› ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde, bulundu¤u ana bilim dal› ve di¤er dallardaki ihtiyaç ve eksikleri kendisinin ve çevresinin maddi-manevi destek ve yard›mlar›yla yapt›ran, 1960 Ifl›k Lisesi mezunu Say›n Yurt-
U
bay’la hem çocuk ve ergen psikolojisini hem de Ifl›kl› y›llar›n› konufltuk. Okullarda çocuklar›n olumsuz davran›fllar›yla ilgili pek çok çal›flman›z var. Nas›l davranmak gerekiyor? Devlet okullar›nda okuldan kaçmayla ilgili 105 ö¤renciyle bir çal›flma yapm›flt›k. Bu çal›flmaya karma okullar›n yan› s›ra, bir de k›z meslek lisesini katt›k. Orada da okuldan kaçan ö¤renciler oldu¤unu gördük. Bu çal›flmada, k›z lisesinde önemli bir örne¤i tespit ettik. Okul müdiresi genç ama deneyimli bir han›md›. Okuldan kaçan ö¤rencileri ça¤›rm›fl ve niçin okuldan kaçt›klar›n› sormufl. Çocuklar, sinemaya, tiyatroya gitmek için kaçt›klar›n›, çünkü ailelerinin onlar› bu tür etkinliklere götürmedi¤ini ve yaflamlar›nda böyle bir imkânlar› olmad›¤›n› söylemifller. Bunun üzerine okul müdiresi, bu çocuklar› her hafta, onlara uygun bir sinema veya tiyatroya götürmek üzere bir ö¤retmeni görevlendirmifl ve okuldan kaçma olay› bitivermifl. Bu, e¤itimciler için ergenlerle iletiflim kurmada önemli bir örnek. Çünkü ergenlerle iletiflim kurmak zordur. Karfl› eylemde bulunursan›z, karfl› koyma görürsünüz. Do¤ru iletiflim kurmak hassas, zor ve çok önemlidir. Fiziksel ve sözel istismar›n kesinlikle olmamas› gerekir. Bir karne dönemi yaflad›k. Ö¤rencilerin baflar›s›zl›¤› durumunda ailelerin yaklafl›m› nas›l olmal›? Aileler çocuklar›n›n potansiyelini veya evdeki baz› olaylar›n çocu¤u nas›l etkiledi¤ini de¤erlen-
FMV KÜLTÜR
diremiyorlar. Sadece çocuklar›n›n baflar›l› ve uyumlu olmas› beklentisi içindeler. Fakat çocuklar›yla göz temas› ve iletiflim kurabildiler mi? Günde en az bir saat çocu¤a zaman ay›rabildiler mi? Onlara sevgi gösterebildiler mi? Bunlar› sorgulam›yorlar, ama onlardan beklentileri yüksek olabiliyor. Bu beklenti, çocuklar› çok daha olumsuz etkileyebiliyor. Oysa çocuklar›na anlay›fl göstermeleri ve baflar›s›zl›¤›n nedenlerini irdelemeleri ve anlamalar› gerekiyor. Baflar›s›z oldu¤u alanda çocu¤un potansiyeli de olmayabilir. Bunu da kabul edip, çocu¤u potansiyeline göre bir alana yönlendirmek gerekebilir. Bu anlay›fl gösterilmezse? Anlay›fl gösterilmemesi, çocuklarda endifle, korku, depresyon, okula gitmek istememe gibi çok olumsuz sonuçlar do¤urabilir. Oysa ailelerin bu etkenleri düflünmesi gerekiyor. Acaba evde geçimsizlik mi var? fiiddet mi var? Bir örnek verece¤im: Anne, evde sürekli olarak “B›kt›m sizden, b›rak›p gidece¤im.” diyerek çocu¤unu azarl›yor ve çocuk da okula gitmek istemiyor. Nedenine bakt›¤›m›zda, çocu¤un okuldayken annesinin evden gidece¤i korkusu yaflad›¤›n› görüyoruz. Baflka bir örnek vereyim: Okulda bir kelimeyi yanl›fl telaffuz eden bir ö¤renci, arkadafllar›n›n gülmesi üzerine bir daha okula gitmiyor. Bunun da asl›nda bir birikimin patlamas› olarak ortaya ç›kt›¤› görülüyor. Ö¤retmenin s›n›fta davran›fl› nas›l olmal›? Ö¤renciye gülmek, alayl› yaklaflmak gibi davran›fllar çok yanl›fl ve tehlikelidir. Okullarda çocuklara fiziksel ve duygusal istismar kesinlikle kabul edilemez davran›fllard›r. Bunlar kesinlikle olmamal›… Çocuklara özen ve empatiyle yaklaflmak gerekiyor. Anne baba okullar› çal›flmalar› da gerçeklefltirdiniz. Bundan da bahseder misiniz? Ben soroptimistim ve fiiflli Soroptimist Kulübünün kurucusuyum. Uzun y›llar fiiflli Soroptimist Kulübününi, dört y›l da Türkiye Soropti-
mist Kulüpleri Federasyonunun e¤itim koordinatörlü¤ünü yapt›m. Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonunun yapt›rd›¤› Gültepe’deki bin kifli kapasiteli Halk E¤itim Merkezinde ben ve ‹stanbul T›p Fakültesinden pek çok hocam›zla birlikte oraya meslek ö¤renmeye gelen han›mlara e¤itim verdik. Sonra d›flar›ya da aç›lmak istedik; fiiflli, Ka¤›thane ve Zeytinburnu Belediyeleriyle ifl birli¤i içinde ortaklafla çal›flmalar yaparak bu e¤itimleri yayg›nlaflt›rd›k. Çocu¤un gelifliminden fiziksel rahats›zl›klara kadar pek çok alanda, benimle beraber ‹stanbul T›p Fakültesinin 14 hocas›, kendi konular›nda e¤itimler verdiler. Alt› haftal›k bu annebaba e¤itimine kat›lanlara sonunda bir de sertifika verdik. fiimdi Ifl›k Okullar›nda da ö¤retmenlere konferanslar veriyorsunuz. Bu çal›flma nas›l do¤du? Önce Erenköy Kampüsünden baz› yöneticiler, belirledikleri birkaç konuda konferans vermemi istediler. Belirledikleri konular› beraber gözden geçirdik ve düzenledik. Öncelikle “Okulda uyum ve davran›fl sorunlar›” konusu ele al›nd›. Bu, çok önemli bir konu… Çünkü hocalar›n bazen yabanc› kald›¤› davran›mlar var. Geçmiflteki çal›flmalardan bir örne¤i aktaray›m: Derste ça¤r›ld›¤›nda hiçbir flekilde yan›t vermeyen ö¤renciye ö¤retmen hiddetle yaklafl›yor ve hatta fiziksel istismarda bulunuyor. Çocuk o an çok daha kötü oluyor ve sonras›nda, aileden gelen bil-
Okullarda çocuklara fiziksel ve duygusal istismar kesinlikle kabul edilemez davran›fllard›r. Bunlar kesinlikle olmamal›… Çocuklara özen ve empatiyle yaklaflmak gerekiyor.
17
‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹
verebilmek büyük bir mutluluk... Kendimi her zaman Ifl›k’a karfl› borçlu hissediyorum. Okulumun bir iste¤i oldu¤unda, sa¤l›¤›m yerindeyse ve bir engelim yoksa her zaman yard›mc› olmaya haz›r›m. Çünkü bu okul bizi iyi yetifltirdi, buradan ald›¤›m›z temelle bir yerlere ulaflt›k.
Ifl›k’ta, ilkokul 3. s›n›fta, ‹ngilizce ö¤retmeni Güney ‹zdemir’le birlikte haz›rlad›klar› tiyatro oyunu ‹ngilizce olarak sergilenmiflti... Tülin Yurtbay sa¤ baflta kedi kostümleriyle... gilerden çocu¤un epileptik oldu¤u anlafl›l›yor. Ayr›ca çocuklarda benzer farkl› fiziksel rahats›zl›klar da olabilir. Bu tür vakalar›n mutlaka çocuk ve ergen psikiyatrisi bilim dallar›ndaki uzmanlar taraf›ndan de¤erlendirilip izlenmesi gerekir. Bu konular üzerine konferanslar düzenledik. Di¤er kampüslerde de Ifl›k Okullar› ö¤retmen, rehber ö¤retmen ve ö¤renci ailelerine yönelik konferanslar planlayaca¤›z.
Ifl›k Lisesi... Tülin Yurtbay ikinci s›rada, sa¤dan ikinci.
Ifl›k’a bu katk›n›z, sizin için nas›l bir anlam tafl›yor? Beni hayatta bulundu¤um pozisyona getiren, beni mezun eden okula kendimden bir katk›
O zaman okul y›llar›n›za dönelim mi? Ifl›k’ta ilkokuldan liseye kadar okumufl üç kardefliz. Ben ilkokulu Naciye Sultan Kona¤›’nda okudum. Köflkün caml› bir bahçesi vard› içinde çiçekler olan. Oras›n› çok severdim. Mermer basamaklar› olan bir girifl ve giriflte büyük, harika bir avize vard›. Konaktaki konferans salonunda, bir y›l, bize y›lbafl› partisi de verildi. O kadar güzeldi ki… Ne yaz›k ki sonra konak yand›. Mavi bir servis otobüsümüz vard›. Kardeflim de ben de o zaman çok zay›ft›k. Bir sepetle evden yemek getirirdik, floför Kani Amca tafl›rd› sepeti okulun kap›s›na kadar. Tabii çok de¤erli hocalar›m›z vard›. Okuldaki müzik hocam›z, Devlet Senfoni Orkestras›’n›n flefi olan Demirhan Altu¤ idi. Ayn› zamanda benim piyano hocamd›. Çocuk oyunlar›n› ve müsamereleri haz›rlayan hocam›z, Devlet Çocuk Tiyatrosu’nun bafl›nda bulunan Ferit Egemen’di. Ifl›k, müzi¤e, sanata ve spora çok de¤er veren bir okuldu. Düflünün! Biz ilkokul üçüncü s›n›fta ‹ngilizce piyes oynad›k! Ben ayn› zamanda voleybol k›z tak›m›ndayd›m. Ca¤alo¤lu’nda Millî Türk Talebe Birli¤inin spor salonu vard› ve orada maçlar olurdu. Bir keresinde ayakkab›m›n tekini unutmuflum, zar zor bir baflka ayakkab›n›n tekini uydurduk! Boyum k›sayd› ama iyi servis atard›m! Yani okulumuzun e¤itim yan›nda sosyal etkinlikleri de vard›. Okul çaylar› da düzenlenirdi. Matematik derslerinden pek hofllanmazd›m, evde Matematik çal›fl›rken ilham gelir fliir yazard›m! Sonra okulda düzenlenen fliir okuma yar›flmas›nda “‹zmir’e Hasret” isimli fliirle birinci oldum. Kardefliniz Cem Yurtbay’›n müzi¤e olan ilgisini biliyoruz. Di¤er kardefller? ‹brahim, Cem ve ben… ‹brahim akordeon, Cem gitar, ben de piyano çal›yordum. Annem de müzi¤e ilgiliydi ve güzel sesi vard›. Aryalar okurdu. O günden bugüne müzi¤e ilgim sürüyor. Üç, dört y›ld›r ‹stanbul T›p Fakültesi Türk Müzi¤i Korosu’nda yer al›yorum. Zaman zaman solo konserler de veriyoruz. Ama piyanoyu üniversite y›llar›mda b›rakt›m ne yaz›k ki…
18
K‹TAP
Liseden sonra bir y›l Fen Fakültesi Zooloji Bölümünde okudum. Daha sonra Psikoloji Bölümüne geçtim. Y›ll›¤›n›zda “Nihal ve Çi¤dem’le konuflurken bol bol kahkahalar›n› duymak mümkündür.” yaz›yor. Nihal iyi arkadafllar›mdand›. ‹smini “Niyal” diye seslendirerek tak›l›rd›k. Liseden sonra birbirimizi kaybettik. Çi¤dem Konak (Da¤deviren) da yak›n arkadafllar›mdand›. Çok çal›flkand›. Biz iki kafadar, eczac› olmak istiyorduk. T›bba girdi, ama ne yaz›k ki arka arkaya anne ve babas›n› kaybedince fakülteyi b›rakmak zorunda kald›. Çi¤dem’le hâlâ görüflüyoruz. ‹lkokul, ortaokul ve lisede beraber oldu¤umuz arkadafllar›m›zla mezuniyetimizden sonra da bir araya gelerek görüflmeye devam ediyoruz. Hocalar›n›zdan da bahseder misiniz? Haydar Aktafl matematik hocam›zd›. Bedia Özerifl, Bedia Ermat, Psikoloji Hocam›z Fahrünisa Acara hocalar›m›zdan baz›lar›yd›. Spor hocam›z›n hastal›k vb. sebeplerle okula gelemedi¤i derslerde, erkek ö¤rencileri çal›flt›ran Spor Hocas› Zeki Yumuko¤lu’nun spor dersine erkekleri izlemeye götürülürdük. Sert ve disiplinli bir hocayd›. Hata yapan ö¤renciyi ‘haz›r ol’a geçirir ve sonra “At kendine bir tokat!” derdi… Biz de bunlar› seyredip kat›larak güler ve e¤lenirdik. Biyoloji dersine gelen ve ayn› zamanda okul müdürü olan Sacit (Öncel) Hoca’m›z da çok disiplinliydi. Biyoloji çizimlerimizi kolay kolay be¤enmez, tekrar tekrar çizdirirdi. ‹lginç bir an›; ‹lkokul Baflö¤retmeni Behice Olgaç, Özel Bo¤aziçi Lisesinde annemin de hocas›ym›fl. Ifl›k’a Bo¤aziçi Lisesinden gelen çok hoca vard›. Bo¤aziçi Lisesi o zaman çok tan›nm›fl bir okulmufl, okul kapan›nca hocalar Ifl›k’a geçmifller. Hatta okulun baz› eflyalar› da Ifl›k’a gelmifl. Annem, o zamanlar Bo¤aziçi Lisesinde döner sahne oldu¤unu da anlatm›flt›. Bir de Caddebostan sevdan›zdan söz ediliyor. Biz yazlar› Caddebostan’a yazl›¤a giderdik. Çocuklar da bize gelirdi. Sandalla denize aç›l›rd›k. Okul arkadafll›¤›m›z böylece yaz aylar›nda da devam ediyordu. Lisede okul arkadafl›m Ayla ve ben, dilimizi gelifltirmek için AFS ö¤renci de¤iflim program›na baflvurarak Amerika’dan arkadafl davet etmifltik. Onlar›n ve arkadafllar›-
m›z›n kat›l›m›yla Caddebostan’da yemekler düzenledik ve güzel günler geçirdik. Biz de lise son s›n›fta Amerika’ya gitmek ve orada okumak istiyorduk. Ama o y›l ihtilal oldu ve gidemedik.
Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›
O günlerin Ifl›k’› ile bugünkü Ifl›k’› de¤erlendirir misiniz? Ifl›k çok geliflti. Bizim zaman›m›zda daha kapal› bir okuldu. Bir s›rada k›zlar, bir s›rada erkekler otururdu. Beyaz soketli çoraba hasrettik. Kal›n siyah çoraplar giymek zorundayd›k. Müdür Yard›mc›s› fierife Gülay, k›zlar›n çoraplar›n› kontrol ederdi. Bir gün benimkini de ince buldu ve de¤ifltirmem için eve gönderdi. Buna çok üzülmüfltüm. Üniversiteye bafllad›¤›mda hemen beyaz çoraplar giymifltim, çünkü gerçekten buna hasrettik. Yine lise son s›n›fta oldu¤umuz bir gün, Burhan An›l Hoca’m›z›n co¤rafya dersindeyiz. Bir arkadafl›m›z var, önde oturuyor. Hoca, “ Al arkadafl›n›, hemen d›flar› götür!” diyerek beni görevlendirdi. T›rna¤›nda parlat›c› cila varm›fl, onu görmüfl… Nereden bulal›m aseton? Biz de ne yapal›m, Hoca gidene kadar koridorda birlikte dolaflt›k durduk! Y›llar sonra konferans için okula geldi¤imdeyse müthifl bir de¤iflim gördüm. Okul bitti¤inde müzikler çal›yor, ça¤dafl k›yafetler, yaflayan, nefleli bir okul… Bizim zaman›z hiç böyle de¤ildi, afl›r› disiplin vard›. Tabii flimdi üç kampüs ve üniversiteye ulaflm›fl bir Ifl›k var, bununla övünüyorum. Son olarak genç Ifl›kl›lara neler söylemek istersiniz? 126 y›ld›r e¤itime hizmet veren IfiIK, çok k›ymetlidir ve bu okuldan çok büyük de¤erler ç›km›flt›r. Genç arkadafllar›n bu okulun k›ymetini bilmeleri gerekiyor, zira çok de¤erli bir e¤itim kurumunda okuyorlar. Ailelerinin deste¤ini ve hocalar›n›n eme¤ini hak etmeleri gerekiyor. Çünkü Ifl›k, “Önce iyi insan yetifltirir.” sözünü hak etmifl bir okuldur.
19
YAfiAM
Pet flifleden CAMA DÖNÜfi Kaynak suyu, musluk suyu filan derken, flimdi flifle suyuna mahkûm yafl›yoruz. Eskiden içme suyu s›k›nt›s› yoktu Türkiye’nin. Her yerinden de¤erli sular f›flk›r›r, millet de kana kana içerdi.
Can PULAK Gazeteci - Yazar
20
Y
ollarda sebillerden, hayratlardan geçilmezdi. Hele bir seyahate ç›kt›n›z m›, k›sa aral›klarla rastlad›¤›n›z çeflmelerden içti¤iniz flifal› sularla serinlerdiniz. Ya Karayollar› yapt›r›rd› bu çeflmeleri ya köy hizmetleri, muhtarl›klar ya da hay›r sahipleri... Art›k tarihe kar›flt› çeflmeler. Allah’›n cömertçe verdi¤i kaynaklar›n bafl›na oturanlar, parayla sat›yorlar suyu. Paran varsa içebilirsin sa¤l›kl› ve temiz suyu, yoksa pet fliflede seyreder veya içine her fleyin kar›flan›n› musluklardan yudumlars›n. Devlet flehirlere içme suyu getirmek için çal›fl›yor, ama hangi birine getirsin, yetiflmek mümkün mü? Koskoca bir ülkeyiz. Göçlerle oluflan yeni flehirler ve semtler, hatta köyler bile su bekliyor. Üstelik halk› en az üç çocuk diye teflvik eden bir iktidara sahibiz. Bu durumda sa¤l›kl› ve temiz içme suyunu bulmak elbette zorlafl›r. Yar›m litre pet flifle 50 kurufla, bir buçuk litresi 2 liraya, 19-20 litrelik damacanalar 5, 6 hatta 7 liraya sat›l›yor. Yak›nda 10-15 liraya sat›l›rsa hiç flafl›rmay›n. Kar›flan görüflen yok, nas›l olsa. Ayr›ca yaz sezonunda ad›n› duymad›¤›m›z, bilmedi¤imiz pek çok flirketin suyunu içiyoruz. Bu sular gerçekten izinli kaynaklardan yasalara uygun flekilde mi dolduruluyor, yoksa
gelifligüzel yerlerden mi al›n›yor? Bunlar› bilmemiz mümkün de¤il. Ancak, sular›n ciddi flekilde denetlenmedi¤ini, son kullanma tarihi geçmifl pet fliflelerin ulu orta sat›ld›¤›n› görüyoruz, biliyoruz. Örnek olmas› için, yetkililer belki merak eder diye, Türkiye’nin en tan›nm›fl markas›n›n son kullanma tarihi çoktan geçmifl
bir pet fliflesini marketten alarak saklad›m. Pet fliflenin içindeki su, tam 13 ay önce doldurulmufl ve üzerine de tarihi konulmufltu. Belediyeler ilgilenmiyor bu ifllerle. Görevlerini simitçileri ve seyyar sat›c›lar kovalamak fleklinde anlayan ve yapan zab›ta memurlar›, bir gün olsun halk›n içti¤i sular› kontrol etmiyor. Nereden geliyor, nerede saklan›yor, nas›l depolan›yor bu sular? Üzerlerinde damga var m›, dolum ve son kullanma tarihleri belli mi? Çocuklu¤umuzda tüm sular, cam fliflelerde sat›l›rd›. Sonra plastik fliflelere kondu. Plasti¤in zarar› fark edilince, son 20-25 y›lda pet fliflelere dolduruldu. Pet flifleler önceleri cam fliflelerle efl de¤erde tan›t›ld› topluma. Öyle olunca sadece sular de¤il, gazoz ve meflrubatlar da pet flifleye konulmaya baflland›. Ancak y›llar geçtikten sonra anlafl›ld› ki, pet flifleler insan sa¤l›¤›na çok zararl› ve içindeki s›v›lar 20 gün sonra kanserojen özellikler tafl›maya bafll›yor. Bunu önce Amerika, sonra Avrupa, en sonunda da bizim gibi ülkeler fark etti. Ama pet sanayi çok geliflti¤i ve dünyan›n her yerinde çok say›da tesisler kuruldu¤u için, hemen önlem al›nmad›. Ancak, kanser iyice patlay›nca ve ülkelerin bütçelerinden tedavi için çok büyük paralar ç›kmaya bafllay›nca, araflt›rmalar sonucu görüldü ki pet fliflelerde sat›lan sular, meflrubatlar ve g›da maddeleri de kanseri iyice körüklüyor.
Amerika’n›n ciddi üniversiteleri, on y›ld›r dünyay› uyar›yor. Dünyan›n flöhretli profesörleri raporlar yazarak, aç›klamalar yaparak, sular›n ve g›dalar›n petten mamul ambalajlarda sat›lmas›n›n yasaklanmas›n› istiyorlar. Art›k ileri ülkelerde cam flifleye dönüfl bafllad›. Dünyan›n her yerinde sat›lan Frans›zlar›n Evian suyu bile, Afrika’n›n en geri ülkelerine dahi art›k cam fliflelerde gönderiliyor. Anlayaca¤›n›z petten kaç›fl h›zland›. Son y›llarda bizim bilim adamlar›m›z da geliyorum, diyen tehlikeye dikkat çekiyorlar. Ama ne yaz›k ki, seslerini yeterince duyuram›yorlar. Bizimkiler sadece petteki suyu de¤il, petteki meflrubat›, soday›, ayran›, sütü ve yo¤urdu da tehlikeli buluyorlar. ‹flin insan sa¤l›¤›na zarar› kadar, do¤aya da büyük zarar› var. Pet flifleler, petten yap›lan ambalajlar yüzlerce y›l erimiyor, denizleri ve karalar› as›rlarca kirletmeye devam ediyor. Ayr›ca ormana at›lanlar, yak›c› günefl alt›nda mercek görevi yaparak yang›nlara da sebep oluyor. Pet flifleler ve büyük damacanalar, kullan›ld›ktan sonra y›kan›yorlar m›? E¤er sabunla y›kan›yorlarsa, sadece damacanalar›n durulanmas› için 4 kat fazla su kullanmak gerekiyor. E¤er do¤ruysa, dünyan›n su s›k›nt›s›na do¤ru dört nala kofltu¤u flu dönemde, müthifl bir su israf› yap›l›yor demektir. Y›kasan›z bir türlü, y›kamasan›z bir türlü yani… Art›k evinize ve ifl yerinize ald›¤›n›z sular›, devlet kontrol etmedi¤ine göre, sizin kontrol etmeniz gerekiyor. Bir kere bakkallardan, marketlerden ve büfelerden alaca¤›n›z suyun, pet fliflede 20 günden fazla beklememifl olmas› laz›m. Damacanalarda da ayn› dikkat gösterilecek. Aksi hâlde kansere davetiye ç›kar›lm›fl olur. Diyeceksiniz ki, biz y›llarca suyu pet flifleden içtik. Kansere yakalanm›flsak, flimdiye kadar çoktan yakalanm›fl›z, demektir. Böyle düflünmeyin, zarar›n neresinden dönülse kârd›r. Kendinizi düflünmüyorsan›z, çocuklar›n›z› düflünün bari. Uzun laf›n k›sas›, Türkiye de peti terk etmek ve flifleye dönmek zorundad›r. Ak›l için yol birdir. Firmalar, suyu cam fliflede satmal›, maliyetler artaca¤› için flifle ve damacanalar› depozito karfl›l›¤› vermelidir. Eskiden de böyle de¤il miydi zaten?..
21
KAPAK
Dünyan›n gelece¤inde
YEN‹LENEB‹L‹R VE TEM‹Z ENERJ‹ Uygarl›k gelifltikçe enerji ihtiyac› ve tüketimi de ço¤al›yor. Ancak tüketilen enerjinin ortaya ç›kard›¤›, sürekli artan çevresel ve yaflamsal zararlar da hem uygarl›¤› hem de dünyan›n gelece¤ini tehdit ediyor. Enerji üretiminde kullan›lan fosil yak›tlar›n yenilenemez olmas›ysa, bir baflka sorun… Uygarl›¤›n ve dünyan›n bu paradoksu aflmas› için sürdürülebilir, yenilenebilir, çevre dostu enerji üretimi büyük önem tafl›yor.
Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac›
22
ndokuzuncu yüzy›ldan itibaren, sanayi devrimiyle birlikte enerji talebi, devasa boyutlara ulaflt›. ‹htiyaç duyulan enerjiyi sa¤lamak için bugün ulafl›mda, büyük oranda petrol ürünleri kullan›l›yor. Hayat›n her alan›n› kapsayan ve ikincil bir enerji olan elektrik enerjisi üretimi içinse, nükleer enerji ve hidroelektrik enerjinin yan› s›ra, önemli oranda kömür ve do¤al gaz gibi fosil yak›tlar kullan›lmaya devam ediyor. Fosil yak›tlar milyonlarca y›lda oluflmufl ve s›n›rl› bir kapasitede olmas›na ra¤men, yüzy›llar gibi k›sa bir sürede h›zla tüketiliyor. Bu ürünlerin ortaya ç›kard›¤› dünya çap›ndaki çevresel zararlarsa dünyan›n kald›ramayaca¤› kadar fazla. Fosil yak›tlar nedeniyle meydana gelen çevre kirlili¤i, iklim de¤ifliklikleri ve küresel ›s›nma, insanl›¤› tehdit eder boyutlara ulafl›yor. Bu sorunu aflmak için mutlaka yenilenebilir, tükenmesi söz konusu olmayan ve temiz, yani do¤ay› ve çevreyi kirletmeyen enerji kaynaklar›na yönelmek gerekiyor. Bu dönüflüm, elbette bir anda gerçeklefltirilebilecek bir durum de¤il. Ancak h›zland›r›lm›fl
O
bir süreç içinde, fosil yak›tlar›n yerini sürdürülebilir, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklar›n›n almas› ve bunlar›n lehine oransal de¤iflim, dünyan›n gelece¤i için bir zorunluluk oluflturuyor. Ancak, bu sürecin gerçekleflebilmesi, ayn› zamanda yeni enerji kaynaklar›n›n ekonomik olarak üretimini ve kullan›m›n› sa¤layacak teknolojilerin de geliflmesine ba¤l› bulunuyor. Bu temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklar›n›n bafl›nda, su, rüzgâr, dalga ve günefl enerjileri geliyor. Biyoyak›tlar, hidrojen enerjisi ve jeotermal enerji de, alternatif temiz ve yenilenebilir enerjiler olarak ortaya ç›k›yor. ‹mkânlar› görebilmek içinse bu enerji kaynaklar›n› ayr› ayr› incelemek gerekiyor. Do¤al katk›: Biyoyak›t Petrol ürünü fosil yak›tlar, hem çevresel zararlar yaratan hem de tükenir olan yak›t türleri. Ancak tar›msal ürün ya¤lar›ndan kimyasal ifllemlerle elde edilen biyoyak›tlar, petrol ürünü fosil yak›tlara hem katk› olarak kullan›l›yor hem de alternatif oluflturuyor. Biyoyak›tlar yenilenebilir ve temiz enerji kayna¤› olma özelli¤ini tafl›yor. Biyoyak›tlar içinde yer alan biyodizel; soya, ayçiçe¤i, Hindistan cevizi gibi tar›m ürünlerinin, ya¤lar›n›n alkolle reaksiyonu sonucunda elde ediliyor ve dizel yak›t›na belli oranlarda kar›flt›r›larak kullan›l›yor. Dünyada biyodizeli en çok Almanya ve Fransa üretiyor. Avrupa Birli¤i ülkeleri, 2020 y›l›nda dizel yak›t›na en az yüzde 20 oran›nda biyodizel katarak bu yak›t› kullanmay› hedefliyor. Di¤er bir biyoyak›t türünü de biyoetenol oluflturuyor. Biyoetenol;
m›s›r, fleker pancar› gibi ürünlerden elde edilen etil alkolün belli oranda akaryak›ta kar›flt›r›lmas›yla oluflturuluyor. Daha az karbondioksit sal›n›fl›na neden olan bu ürün, temiz bir yak›t olma özelli¤i tafl›yor. Biyoetonol katk›l› benzin, biyobenzin ismiyle kullan›l›yor. 21. yüzy›l›n enerji kayna¤›: Hidrojen 1500’lü y›llarda keflfedilen ve 1700’lü y›llarda yanma özelli¤i tespit edilen hidrojen, evrendeki en basit ve en çok bulunan element olma özelli¤ini tafl›yor. Renksiz, kokusuz, havadan 14,4 kat daha hafif olan hidrojen, günefl ve di¤er y›ld›zlar›n da termonükleer enerji yak›t›… 1 kg hidrojen; 2,1 kg do¤al gaz veya 2,8 kg petrolün enerjisini bar›nd›r›yor. Ancak hidrojen, ayn› elektrik gibi, ikincil bir enerji kayna¤›; onu üretebilmek için baflka bir enerjiden yararlanmak gerekiyor. Do¤ada serbest hâlde de¤il, bileflikler hâlinde bulunuyor. En çok bildi¤imiz hidrojen bilefli¤i ise su… Hidrojen, bugün en çok, uzay mekiklerinin f›rlat›l›fl›nda s›v›laflt›r›lm›fl yak›t olarak kullan›l›yor. Dünyan›n en büyük s›v› hidrojen tank›, Kennedy Uzay Merkezi’nde bulunuyor. Hacim olarak genifl bir alan kaplayan hidrojenin ekonomik biçimde üretimi kadar depolanmas› da önem tafl›yor. Çözüm: Yak›t pilleri… Hidrojenin yak›t pillerinin içinde yer alan nanotüplerde depolanarak kullan›lmas› için, teknoloji gelifltirilme çal›flmalar› h›z kazanm›fl durumda. Yak›t pilleri, bilinen pillerden farkl› olarak, hidrojeni içinde tutan ve onun yanmas›yla efl zamanl› olarak enerji üreten nanotüplerden olufluyor. Yak›t pillerinin içindeki nanotüplerde kullan›lacak malzeme olarak da bor nitrür ön plana ç›k›yor.
Hidrojen, özellikle yak›t pillerinin geliflmesiyle 21. yüzy›l›n en önemli yenilenebilir enerji kayna¤› olarak görülüyor. Yak›t pillerinde ve hidrojenin kullan›m›nda ana ve stratejik madde olan bor madeninin dünya rezervinin yüzde 64’üyse Türkiye’de bulunuyor. Suyun gücü: Hidrolik enerji Hidrolik (su veya baflka bir s›v› bas›nc›yla elde edilen) enerji; temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji kayna¤›. Elektrik üretiminde de en önemli kaynaklar›n bafl›nda geliyor. Ancak, hidrolik kayna¤›n yani suyun, göllerin ve akarsular›n kullan›m›n› iyi fizibilite gerektiren bir konu olarak dikkate almak gerekiyor. Çünkü uygulamalar büyük yarar sa¤lad›¤› gibi, büyük çevresel ve ekonomik zararlara da neden olabiliyor. Örnek olarak, Aral Gölü’nde yaflananlar, yanl›fl uygulamalar›n ne tür felaketler do¤urabilece¤ini bize gösteriyor. Aral Gölü’nü besleyen Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin sular› SSCB zaman›nda, 1960’l› y›llardan itibaren tar›msal arazilere yönlendirildi ve gölü besleyemez duruma getirildi. Sonuçta göl, bugün, %80 oran›nda küçüldü, verimli topraklarda tuzlanma ve iklim de¤ifliklikleriyle verimsiz hâle geldi. Di¤er yandan GAP, olumlu projelere iyi bir örnek teflkil ediyor. GAP ile Atatürk ve Keban gibi barajlarla akarsular, denetim alt›na al›nd›, hidroelektrik santralleriyle hem önemli boyutta elektrik enerjisi elde edildi hem de kontrollü bir flekilde sulu tar›ma geçilerek ekonomik ve sosyal kalk›nma sa¤land›. Dolay›s›yla HES çal›flmalar›nda, çevresel etki ve sosyal fayda maliyet analizlerini de kapsayan çok yönlü fizibilite çal›flmalar› hassas bir önem tafl›yor. Bugün tüm dünyada ve geliflmifl ülkelerde, hidrolik enerji, barajlar ve hidroelektrik santralleri vas›tas›yla elektrik üretiminde yenilene-
Yak›t pillerinde ve hidrojenin kullan›m›nda ana ve stratejik madde olan bor madeninin dünya rezervinin % 64’ü Türkiye’de bulunuyor.
23
KAPAK
bilir ve temiz bir enerji kayna¤› olarak kullan›l›yor. Türkiye de bugün üretti¤i toplam elektrik enerjisinin yüzde 32’lik k›sm›n› hidroelektrik santralleriyle sa¤l›yor. Rüzgâr enerjisi Bugün dünyada elektrik üretimi için en genifl biçimde önemsenen ve yat›r›m yap›lan alan›, rüzgâr enerjisi santralleri oluflturuyor. Rüzgâr enerjisi; tamamen temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji kayna¤› olma özelli¤i tafl›yor. Almanya, sadece 2010 y›l›nda Türkiye’nin bugünkü toplam rüzgâr enerjisi santrali kapaDÜNYA KURULU RÜZGAR ENERJ‹S‹ ÜRET‹M KAPAS‹TES‹ (MW)
Ç‹N ABD ALMANYA ‹SPANYA H‹ND‹STAN ‹TALYA FRANSA ‹NG‹LTERE KANADA PORTEK‹Z DAN‹MARKA HOLLANDA ‹SVEÇ JAPONYA AVUSTRALYA ‹RLANDA TÜRK‹YE YUNAN‹STAN POLONYA D‹⁄ER TOPLAM
2009 SONU
2010 ‹LAVE
2010 SONU
25.805 35.086 25.777 19.160 10.926 4.849 4.574 4.245 3.319 3.535 3.465 2.215 1.560 2.085 1.712 1.310 801 1.087 725 6.672 158.908
18.928 5.115 1.493 1.516 2.139 948 1.086 962 690 363 327 32 604 221 167 118 528 123 382 2.523 38.265
44.733 40.201 27.270 20.676 13.065 5.797 5.660 5.207 4.009 3.898 3.792 2.247 2.164 2.306 1.879 1.428 1.329 1.210 1.107 9.195 197.173
• 1 MW (Megavat): 1 milyon vat
24
sitesinden daha fazla miktarda yeni rüzgâr santrali kurmufl bulunuyor. Çin’in de sadece 2010 y›l› içinde kurdu¤u ilave santral kapasitesiyse Türkiye’nin toplam kapasitesinin 14 kat›ndan daha fazla. Yine Çin, 2020 y›l›na kadar 138.086 megavat (MW) gücünde ilave santral yapmay› planl›yor. Yani Türkiye’nin kurulu kapasitesinin 104 kat› kapasiteye sahip, yeni bir rüzgâr santrali kurmay› hedefliyor. Türkiye’nin bugün kurulu elektrik gücünün yüzde 37,2’lik k›sm› ithal kömür ve do¤al gazla sa¤lan›yor ve ülkemiz d›fla ba¤›ml› durumda bulunuyor. Yine kurulu gücün 22,2’lik k›sm› kömürle çal›fl›yor ve çevre aç›s›ndan önemli bir dezavantaj içeriyor. Türkiye’nin kurulu gücünün yaln›zca 3.1’ini rüzgâr santralleri oluflturuyor ve rüzgâr santrallerinden y›lda 1.329 MW elektrik üretebiliyor. Oysa Enerji Bakanl›¤› kaynaklar›na göre ülkemizde 48.000 MW elektrik üretebilecek, yüksek ve orta düzeyde rüzgâr potansiyeli bulunuyor. Yani üretim için gerekli vas›flara sahip rüzgâr›m›z›n ancak 36’da birini enerjiye dönüfltürebiliyoruz. Gerisi de “yel olup” gidiyor. Günefl enerjisi Günefl enerjisi, dünyan›n en büyük potansiyele sahip temiz ve yenilenebilir enerji kayna¤› olma özelli¤i tafl›yor… Zaten tüm enerjilerin kökeninde ve yaflam›n özünde günefl enerjisi yer al›yor. Güneflten dünyaya her y›l, dünyada bir y›lda kullan›lan enerjinin 20 bin kat› enerji geliyor. Günefl ise kendi enerjisini, hidrojeni, termonükleer reaksiyonla helyuma çevirerek sal›yor. Gelecekte en büyük enerji kayna¤› olarak günefl enerjisi görülüyor. Bugün günefl enerjisinden iki temel yöntemle yararlan›l›yor. “Ifl›l günefl teknolojisi”yle günefl enerjisinden ›s› elde ediliyor. Bu ›s›, do¤rudan kullan›ld›¤› gibi elektrik üretiminde de kullan›labiliyor. Di¤er yöntemse “fotovoltaik günefl teknolojileri”. Bu yöntemde, fotovoltaik hücreler denen yar› iletken malzemeler günefl ›fl›¤›n› do¤rudan elektri¤e çeviriyorlar. Fotovoltaik günefl panelleri tarlalar›yla önemli oranda elektrik üretimi yap›labiliyor. Dünyada günefl enerjisinden en çok yararlanan ve teknoloji gelifltiren ülkelerin bafl›nda Japonya, Almanya ve ABD geliyor. 2050 y›l›nda dünyan›n toplam enerji tüketiminin yüzde 15 20’lik k›sm›n›n günefl enerjisinden karfl›lanaca¤› düflünülüyor. Türkiye ise günefl enerjisi imkânlar› aç›s›ndan avantajl› bir ülke konumunda bulunuyor. Türkiye’de y›lda metrekare bafl›na orta-
lama 1500 kilovat saatlik günefl enerjisi düflüyor. Metrekare bafl›na y›ll›k günefllenme süresi ortalamas›ysa 1640 saati buluyor. Türkiye’de günefllenme süresi aç›s›ndan birinci s›rada, y›lda 2993 saatle Güneydo¤u Anadolu Bölgesi yer al›yor. Ancak Türkiye’de elektrik enerji sistemine entegre tesis, yok denecek düzeyde… Jeotermal enerji Yer kabu¤u çatlaklar›nda birikmifl ve kimyasallar içeren s›cak su, buhar ve gazlar›n enerjisi olan jeotermal enerji, “yeflil enerji” olarak adland›r›l›yor. Konut ›s›tmas› ve elektrik üretimi için ideal bir kaynak olarak kullan›l›yor. ‹zlanda ve Yeni Zelanda, jeotermal enerjiyi konut ›s›tmas› ve elektrik üretimi için kullanan ülkelerin bafl›nda geliyor. Türkiye ise genç jeolojik yap›s›yla yüksek bir jeotermal potansiyele sahip bulunuyor. Ülkemizin 31.500 MW termal, 2000 MW elektrik olarak, jeotermal enerji potansiyeli var. Bu potansiyeliyle Türkiye, dünyada ilk 10 ülke aras›nda, Avrupa’daysa birinci s›rada yer al›yor. Ancak ülkemizin kurulu jeotermal elektrik enerji üretimi, 77 MW civar›nda bulunuyor. 17 MW gücündeki tesisin de yap›m› sürüyor. Oysa Türkiye, bilinen jeotermal potansiyeli, 3.000.000 konutun ihtiyac›n› karfl›layacak kadar elektrik, 500.000 konutun ve 30.000 dönüm seran›n ›s›nmas›n› karfl›layacak kadar ›s› enerjisi üretebilecek kapasiteye sahip bulunuyor.
Türkiye’nin genel durumu Ülkemiz aç›s›ndan bak›ld›¤›nda petrolde ve do¤al gazda d›fla ba¤›ml› olan ülkemizin enerji ihtiyac› her gün art›yor. Elektrik aç›s›ndan bak›ld›¤›ndaysa Türkiye’nin bugün kurulu elektrik gücünün yüzde 37,2’lik k›sm› ithal kömür ve do¤al gazla sa¤lan›yor ve ülkemiz yine d›fla ba¤›ml› durumda bulunuyor. Yine kurulu gücün yüzde 22,2’lik k›sm› kömürle çal›fl›yor ve çevre aç›s›ndan önemli bir dezavantaj içeriyor. Türkiye’nin verimli rüzgâr enerjisi gücünün ancak 36’da biri, bugün enerjiye dönüfltürülebiliyor. Akkuyu’da yap›lmas› düflünülen nükleer santralin üretim kapasitesiyse 4800 MW, yani Türkiye’nin rüzgâr enerjisi potansiyelinin ancak 10’da biri kadar. Türkiye’nin hidrolik gücü de hâlâ at›l kapasiteler bar›nd›r›yor. Tar›msal üretimimiz de biyoyak›t ve elektrik üretimi aç›s›ndan genifl bir potansiyel tafl›yor. Jeotermal potansiyelimizin ise yüzde 3,5 kadar›n› kullanabiliyoruz. Ama Türkiye’nin tüm bunlardan daha önemli ve de¤erli bir enerji potansiyeli bulunuyor: Genç nüfusunun “beyin enerjisi”… E¤er o enerjiyi analitik düflünebilen, bilgiye ulaflan, bilgiyi yeniden üreten, ayd›nl›k beyinlerin enerjisi hâline dönüfltürebilirsek, o zaman hem tüm bu enerji potansiyellerimizi kullanabilecek teknolojileri gelifltirecek güce kavuflacak hem de yeni, sürdürülebilir ve temiz bir gelece¤e yolculuk edebilece¤iz. Yararlan›lan Baz› Kaynaklar ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi, Sürdürülebilir Enerji ve Hidrojen ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi, Petrol ve Do¤algaz Türkiye’nin Enerji Sorunlar› ve Nükleer Gereklilik, Ali Külebi Türkiye Enerji Politikalar›m›z, T.C. Enerji Bakanl›¤› www.eie.gov.tr GWEC – Global Wind 2010 report
25
ÇEVRE
Kablosuz internet zararl› m›? Biliflim Teknolojileri derslerine girdi¤im y›llarda, veli toplant›lar› ve veli görüflme günlerinde bana en çok sorulan sorulardan biri; “Kablosuz internet ortamlar› çocuklar›m›z için zararl› m›?” sorusuydu. Bu, son y›llar›n popüler bir konusu oldu¤undan ve çocuklar›m›z›n sa¤l›¤›n› yak›ndan ilgilendirdi¤inden, s›kl›kla bas›n ve medyada spekülatif pek çok haberle yüzleflmekteyiz.
Fatma Candan ASAL FMV Ifl›k Okullar› Bilgi ‹fllem Yöneticisi
26
letiflim teknolojisi gelifltikçe, kuflku yok ki, bilgi kirlili¤i oran› da buna paralel olarak büyüyor. Özellikle çocuklar›m›z›n sa¤l›¤›n› yak›ndan ilgilendiren, ama ayn› zamanda hayat›m›z› çok kolaylaflt›rd›¤› için vazgeçemedi¤imiz sistemler aras›nda çeliflkiye düflmeden yaflaman›n yolu, do¤ru bilgiye ulaflabilmekten geçiyor. ‹flte bu nedenle, güvenilir kaynaklardan toplad›¤›m bilgileri afla¤›da, fazla anlafl›lmaz k›lmadan, sade bir biçimde paylaflmaya çal›flt›m. Radyasyon veya ›fl›n›m, elektromanyetik dalgalar veya parçac›klar biçimindeki enerji yay›m› ya da aktar›m›d›r. ‹lk olarak söyleyece¤im: EVET, kablosuz olarak kullan›lan HER ÜRÜN radyasyon yaymaktad›r. Radyasyon ›fl›n›m oldu¤u için günefl ›fl›¤›, evimizde kulland›¤›m›z ampul, TV vb. de radyasyon yaymaktad›r elbette. Radyasyonun dokuda yapt›¤› hasar, sadece enerji miktar›na de¤il, türüne ve dokunun hacmine de ba¤l›d›r. Daha kolay ifade için “eflde¤er doz” Sivert (Sv) birimini kullanarak baz› de¤erler verebiliriz. Sürekli olarak maruz kal›nd›¤› takdirde -ki sürekli maruz kalmamaktay›z- y›ll›k al›nan do¤al radyasyon dozu, yani do¤adan, do¤al yoldan gelen radyasyon dozu; yaklafl›k 4 mSv civar›ndad›r. Bir y›l içinde insanlar için müsaade edilen maksimum radyasyon dozu ise 5 mSv’dir. Oysa akci¤er röntgeni çekiminde bir kerede al›nan radyasyon dozu; 0,8 - 1,2 mSv, Troid Uptake (tiroid bezinin normal fonksiyonlar› için ihtiyac› olan iyot elementine ilgisini belirlemede kullan›lan test) için bir kerede al›nan doz; 50-150 mSv mertebesindedir. Radyasyon hastal›¤›n›n bafllang›c› için 2000
‹
mSv alman›z gerekir. Bir örnekle anlatmak gerekirse: Bir saat gibi çok k›sa bir sürede, 1500 kere arka arkaya akci¤er filmi çektirmelisiniz. Böyle bir durumda, bafl a¤r›s›, ciltte k›zarma, yaralar oluflabilir ve hücre bozulmas›na yol açan tehlikeli radyasyon hastal›¤› çeflitlerinden birine yakalan›rs›n›z. Yukar›daki aç›klamalara bak›nca, sanki befl kere akci¤er filmi çektirirseniz y›ll›k radyasyon miktar›n› afl›yormuflsunuz gibi görünebilir, ama gerçek böyle de¤ildir. ‹nsan vücudu, yedikleri ve içtikleriyle bu radyasyonu vücuttan atmaktad›r. Yani bu radyasyona hangi süre içerisinde maruz kald›¤›m›z da önem tafl›maktad›r. Sorun, k›sa sürede yüksek doza maruz kalmakla ilintilidir. ‹yonize olmayan mobil telefon ve kablosuz a¤ radyasyon çeflidi ise (Bunlar radyo dalgalar› olarak bilinen elektromanyetik dalgalard›r.) günlük miktarlar› çok az oldu¤undan hücre bozulmas›na yol açamaz, derinin ilk 1-2 mm’sinden daha derine nüfuz edemezler. Cep telefonlar›, direkt deriye yaklaflt›r›l›rsa, radyo dalgalar›n›n nüfuz etti¤i 1-2 mm’de s›cakl›k hissi uyand›rabilir. Radyo dalgalar›n›n etkisi, mesafe art›nca çok h›zl› azald›¤›ndan, kablosuz a¤lar cep telefonlar›ndaki etkiyi yaratmaz. Ayr›ca kablosuz a¤lar›n menzili, 30 metre ile s›n›rl› oldu¤undan cep telefonlar› gibi 35.000 m öteye gidecek sinyal yayamaz. Yani kablosuz a¤lar›n yayabilecekleri güç, s›n›rland›r›lm›flt›r. 2.4 GHz kablosuz a¤ vericisinin gücü; 100 mW, 2.4 GHz kablosuz kullan›c›n›n gücü; yine 100 mW’dir. Cep telefonu gücü ise; 1000 - 2000 mW aral›¤›nda üretici firmaya göre de¤ifliklik gösterirken, cep telefo-
SA⁄LIK
bul eden bilimsel kan›tlar, henüz bulunmamaktad›r. Bu konuda araflt›rmalar yap›lm›fl, ama insan sa¤l›¤›na zararl› oldu¤u yönünde net bulgulara ulafl›lamam›flt›r. Ancak biliyoruz ki, günde 10 saat cep telefonunu kula¤›m›za yak›n tutarak konuflursak, muhtemelen bafl›m›z a¤r›yacakt›r. Cep telefonlar›ndan 20 kat daha güçsüz olan kablosuz a¤ vericilerinin insan sa¤l›¤›na zararl› bir etkisi oldu¤unu iddia etmek, hâlihaz›rdaki bilimsel verilerin ›fl›¤›nda do¤ru bir yaklafl›m olmaz. Yine de bildi¤imiz bilimsel verilerin do¤rultusunda, afla¤›da s›ralad›¤›m kriterleri dikkate alarak kablosuz a¤ vericilerini yap›land›rmak, daha do¤ru bir yaklafl›m olacakt›r. nu baz istasyonunun gücü; 100 000 - 1 000 000 mW aras›ndad›r. Bir televizyon vericisinin gücü ise; 1 000 000 000 - 5 000 000 000 mW’dir. Araban›n uzaktan kumandas›n›n gücünün 10mW oldu¤unu düflündü¤ünüzde, kablosuz a¤lar›n, dizüstü bilgisayarlar›n, kablosuz telefonlar›n neden ço¤unlukla çekmedi¤ini daha iyi anlayabilirsiniz. Çok fazla kablosuz a¤ cihaz›n› kullanarak radyasyon miktar›n› artt›rmay› önlemek için, bu cihazlar›n üç taneden fazlas›n›n 30 m çap›nda bir daire içinde bir araya gelmesi durumunda, bir tanesi otomatik olarak kendini devre d›fl› b›rakmaktad›r. Bir kablosuz verici, cep telefonundan 20 kat daha az radyasyon yaymaktad›r, ayr›ca ekipman vücuda yak›n tutulmad›¤›ndan, radyo dalgas›n›n enerjisine maruz kalma miktar› önemsenmeyecek kadar azd›r. Hatta öyle azd›r ki, do¤adan gelen radyasyon veya televizyon vericilerinin yayd›¤› radyasyon, ço¤u kez kablosuz a¤ al›c› vericilerinin yayd›¤› radyasyondan daha fazlad›r. Cep telefonlar›n›n insan sa¤l›¤› üzerinde olumsuz bir etkisinin oldu¤unu tart›flmas›z ka-
Özellikle bir okul ortam› düflünüldü¤ünde: • Tüm okul alan› içinde, 30 m çapl› daire alanlar› planlay›p, bu alan içinde ikiden fazla cihaz yerlefltirmemek, (Ayn› mant›¤› ev, apartman vs. için de kurabiliriz.) • Vericileri tavana as›l› olarak yüksek yerlere monte etmek, • Verici görevi gören antenleri okul koridorlar›nda geçifl alanlar›nda bulundurmak, evlerde yine koridorlara yerlefltirmek, yani sürekli yaflan›lan yerlerin uza¤›nda tutmak, • Cihazlar› ofislerde personelden, s›n›flardaki ö¤rencilerden ya da evde yine yaflama alanlar›nda kiflilerden en az 2 metre uzakta olacak flekilde konumland›rmak, • Güç düzeylerini, özellikle çocuklar›n oldu¤u ortamlarda, kullan›c›lardan al›nan flikayetlere ra¤men en düflü¤e göre ayarlamak, ayr›ca yine özellikle okul ortamlar›nda, üzerlerinde 3dB’lik en güçsüz dipol antenler olmas›na özen göstermek. Bunlar cihazlar› yap›land›r›rken dikkat etmemiz gereken önemli unsurlar, diye düflünmekteyim. Bu konularla ilgili çok anlafl›l›r buldu¤um bir dokümana: http://www.adelix.com/solutions/pdf/hs-wlan.pdf adresinden ulaflabilirsiniz. Ayr›ca http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs304/en/ adresinden Dünya Sa¤l›k Örgütünün “Elektromanyetik Alanlar ve Halk Sa¤l›¤›” raporunda, normalin 1000 kat› de¤erler ile yap›lan çal›flman›n sonuçlar›n› okuyabilirsiniz. Bu yaz›n›n çocuklar›m›z›n sa¤l›klar›yla ilgili duydu¤umuz baz› endifleler için, bizleri do¤ru bilgilendirece¤ini umuyor, hayat›m›z› kolaylaflt›ran yeni teknolojiyi do¤ru kullanman›n önemli oldu¤unu, bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bir kablosuz verici, cep telefonundan 20 kat daha az radyasyon yaymaktad›r, ayr›ca ekipman vücuda yak›n tutulmad›¤›ndan, radyo dalgas›n›n enerjisine maruz kalma miktar› önemsenmeyecek kadar azd›r.
27
SANAT
GRAF‹T‹ SANATI VE YEN‹ ANIT Grafiti; Yunancada yazmak, çizmek, kaz›mak anlam›na gelen “graphein” sözcü¤ünden gelir. Antik flehirlerde, banyolarda ya da flehir duvarlar›nda bulunmufl, kaz›lm›fl yaz›lar vard›r. Bu erken mesajlar, politik sloganlardan “Ben buradayd›m.” gibi olanlara kadar farkl›l›k gösterir. En eski biçimdeki ma¤ara duvarlar›ndan Antik Yunan’a kadar bile sözcüklerin anlam›, bugün genelde kullan›ld›¤› gibidir. Hülya ÖZDEM‹R FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Görsel Sanatlar Ö¤retmeni
rafiti, 20. yüzy›lda Amerika’da do¤du. Daha önceleri politik eylemciler ve sokak çeteleri, kendi seslerini duyurmak ve bölgelerinin s›n›rlar›n› çizmek için duvarlar› kullanm›fllard›. Yine 1930’lardan beri, sokaktaki bir grup genç yük trenlerine imzalar›n› at›yordu. Ama grafiti flimdiki kimli¤ini, 1960’larda Philadelphia, Pennsylvania’da buldu. Bu konuda bilinçli olarak çaba harcayan ilk kiflilerin ‘Cornbread’ ve ‘Cool Earl’ oldu¤u söylenebilir. Kentin dört bir köflesindeki duvarlarda boy gösteren bu iki isim, halk›n ve yerel bas›n›n fazlas›yla ilgisini çekmiflti. Bu yeni anlat›m ve estetik biçimi, gerçek patlamas›n› ise New York’ta yapt›. Yeryüzünde
G
nüfusu on milyonu geçen ilk kentte, farkl› kültürleri, s›n›flar›, yaflam biçimlerini buluflturan potada, Yeni Dünya’n›n kap›s›nda... Bu aç›lardan bir alt kültür ya da alternatif kültür esteti¤i olan grafitinin s›çramas›n› New York’ta yapmas›, çok normaldi. New York’lu sanatç›lar, grafitiyi kent görüntüsünün ayr›lmaz bir parças› yapt›lar. Vagonlar›n boyan›p yaz›lmas› metroyu bir iletiflim a¤› hâline getirdi, farkl› mahallelerin sakinleri, birbirlerinin ifllerinden haberdar oldu ve onlara karfl›l›k vermeye bafllad›. Günümüzde dünyan›n bütün büyük kentlerinde gece sanatç›lar›, ellerinde sprey boyalarla sokaklara ç›k›yor. Yeni tarzlar, renkler, sözler keflfediliyor. Alman ‘Kobolt’, ‹ngiliz ‘Hefa’, ‹talyan ‘Cento’, ‹stanbul’un duvarlar›na konuk olan ünlü grafiticilerden birkaç›. Duvar sanatlar›ndan bahsederken ‘tag’den de söz etmek gerekir. Tag’i duvarlardan, telefon kulübelerinden, trafolardan tan›yoruz asl›nda. Bu kez sprey boyan›n yerini kal›n uçlu marker kalemler al›yor, bahsi geçen yerlere ‘imza’s›n› at›yor sanatç›. ‘Tag atmak’ ince bir ifl. ‹mzan›n kifliyi yans›tmas›, özgün olmas›, kolayca okunmayacak, ama bir yandan da tamamen okunmaz olmamas› önemli. Her fleye ra¤men, günümüzde grafiti bir kent sanat› olarak büyük ölçüde kabul görmüfl durumda. Hatta baz› grafiticiler, ilgi gören sanatç›lar olarak sergilere davet ediliyor, söyledikleri önemseniyor. Grafitinin Türkiye’deki tarihi, oldukça k›sa ve kent mekân›nda Bat› ülkelerindeki kadar yayg›n de¤il. Türkiye’deki sokak sanatç›lar› giderek daha çok söz hakk› ve mekân talep ediyor, talep ettikleri bu alan-
lar› da buluyor. ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Bursa, Antalya, Samsun grafitiye daha çok rastlayabilece¤imiz yerler. Duvar›n oldu¤u her yerde onu boyamak, tekrar yaratmak isteyen biri ç›k›yor sonuç olarak. Yeni An›t ve üç boyutlu grafiti Yeni An›t*, 1973 y›l›nda Yalova’da do¤du. 1999 y›l›nda, Heykel Bölümünde Yüksek Lisans e¤itimini “Plastik Sanatlar ve Sibernetik” konulu tezi ile tamamlad›. 2001-2011 y›llar›nda Marmara Üniversitesi Atatürk E¤itim Fakültesi Güzel Sanatlar E¤itimi Bölümünde çal›flt›. Heykel ve Yeni Medya derslerini yürüttü. Ayn› bölümde “Sanatta Bir Özgürleflme ve Kapat›lma Biçimi olarak Grafiti” konulu doktora tezini yazd›. Ayn› zamanda ‘Videoist Video Sanat› ‹nisiyatifi’nin kurucular›ndand›r. Köklerini heykelt›rafll›ktan alan bir sanatç› olarak “yeni an›t” projesi, güncel sanat›n gözüyle heykelt›rafll›¤›n bugününü çözümlemeye, kendi üretim süreçlerini tekrar üretmeye yönelik ad›mlardan oluflmaktad›r.
Grafitinin duvarla ve yüzeyle ilgili az›msanamayacak iliflkisi göz önünde Yer çekimli Grafiti Sanat›n, geçicili¤in anahtar›n› aramas›, bir sokak yarat›c› etkinli¤i olan grafitiyi güncel sanat›n ilgi oda¤› hâline getiriyor. Ancak bir grafitinin bir sergi mekân› duvar›na yerlefltirilmesi, onun sokak ba¤lam›ndan kopar›lmas› anlam›na geliyor. Bu problemden yola ç›karsak, grafiti, bildirinin izleyiciyle sokakta direkt iletiflime geçmesine dayal› bir gerçekli¤e sahip. Bu gerçeklik foto¤raf yoluyla belgelenebilir. Ancak grafiti foto¤raf›, belge olarak manzara veya ölü do¤a, foto¤raf ve resminden pek de baflka bir fley ifade etmez. Grafitinin duvarla ve yüzeyle ilgili az›msanamayacak iliflkisi göz önünde bulunduruldu¤unda, art›k grafiti yer çekimli hâle gelmifltir. Sanatç› çal›flmalar›n› flöyle aç›kl›yor: “Yer çekimli grafitide, tafl grafitilerde farkl› materyaller kullanarak yeni anlat›m biçimleri yakalamaya çal›flt›m. Grafiti, bir modern flehir u¤rafl› ve ifade biçimi olarak ilgimi çekiyor. Ayr›ca sokakta ve hiçbir fley beklemeden yap›lan bu sanat, izleyiciyi arac›s›z ve gizemli flekilde bir araya getiriyor. Kal›c›l›k olufltururken amaç, grafitiyi yok etmek ya da biçimini de¤ifltirmek de¤il, onun mermerden yontulmufl kayd›na bakarken, üzerine derinden düflünmeyi sa¤lamak.”
bulunduruldu¤unda, art›k grafiti yer çekimli hâle gelmifltir.
* Sanatç› Ferhat Sat›c›’n›n lakab›
29
KOLEKS‹YON
Hisse senetleri mi? Hissî senetler mi? Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu (1974)
18 Ocak 1925’te Ticaret Bakan› M. Abdülhalik Bey ile Belçika kökenli Ozin Allumetier de Flandre fiirketi’nin Umum Müdürü R. De Bodwith aras›nda yap›lan sözleflmeyle kurulan “Türkiye Kibrit ‹nhisar› Türk Anonim fiirketi”ne ait 100 Türk liras› de¤erinde hisse senedi...
30
isse senetleri ile hissî senetleri birer küçük soru edat› ekleyerek bir cümle içinde kullanmak, fiair dostum Sunay Ak›n’›n becerisi. Genellikle televizyon programlar›n›n sonunda bu soruyu soruyor, ard›ndan kendisi ve dostlar›n›n hisse senetlerinin de¤il, hissî senetlerin peflinde oldu¤unu söyleyerek kapan›fl› yap›yor. Hepimiz keyif al›yoruz ama… Evet, iflin bir amas› var… “Scripophily”… Söze buradan bafllayay›m. Ne demek bu Scripophily? ‹ngilizce ve Yunanca iki sözcük olan “Scripo” ve “Philos”un birleflmesinden ortaya ç›km›fl. Sözlük anlam› “Mülkiyet hakk›n› ifade eden k⤛da olan sevgi ve aflk”. Ne yaz›k ki bu sözcük “Filateli” ya da “Nümismatik” gibi kabul görüp “Skripofili” olarak Türkçeye giremedi. Bunun üç temel nedeni var: ‹lki; bu koleksiyonun pul koleksiyonculu¤u kadar bir geçmifli olmamas›, ikincisi; koleksiyoncu say›s›n›n azl›¤›, üçüncüsü ise; sözcü¤ün fonetik olarak dilimize pek uymamas›. Vars›n olsun, bir kelime de girmeyiversin dilimize. Ben de “Hisse Senedi Koleksiyonu” diyerek devam edeyim... Evet, asl›na bakarsan›z bütün koleksiyonlar›n temelinde bir sevgi, bir aflk vard›r. Yani “hissiyat” çok önemlidir. Hissiyat ise genellikle toplanan nesnelerin içerdi¤i sanatsal ögelerin mükemmelli¤i ve ilginç hikâyelere tan›kl›k etmesi ile oluflur. Hisse senetlerinin ço¤u, her iki aç›dan da doyurucu örnekler sunar bizlere. Grafik sanat›n›n çok özgün örneklerini içerirler ve daha ilk bak›flta seyredenlerde hayranl›k uyand›r›rlar. Çok çeflitli konularda pek çok bilinmeyeni onlardan ö¤reniriz. Onlarla Selanik’in elektri¤inden ‹zmir’in mezbahas›na, hal›c›l›ktan petrole, ucu buca¤› olmayan bir okyanusta yol al›r›z. Her bir yeni senedi elimize
H
ald›¤›m›zda merak›m›z biraz daha artar, yeni bilgilerle donand›kça onlara daha çok ba¤lan›r›z, sevgimiz tutkuya dönüflüverir. Ve gün gelir, bafllang›çta tamamen maddi bir amaç güdülerek bast›rt›lm›fl bu görkemli k⤛tlar›n her biri, bizler için hisse senedi olmaktan ç›kar; birer hissî senede dönüflüverir. Ben hisse senetleri üzerine sohbetimi son birkaç y›l içinde son derece önemli bir koleksiyon üreten Ahmet fiahino¤lu ile gerçeklefltirdim. Lise ve üniversite y›llar›nda koleksiyonculu¤un yan›ndan geçmemifl fiahino¤lu. Yurt d›fl› maceras›n› iki üniversite bitirerek tamamlay›p ülkesine döndü¤ünde, genç yafl›nda kendi ifl yerini kurmufl ve ticaret hayat›na at›lm›fl. O günlerde, yak›n arkadafllar›ndan biri elinde “Hidrofil Pamuk fiirketi”nin hisse senedi ile “Hay›rl› olsun.”a gelivermifl. Bu aç›l›fl hediyesi fiahino¤lu’nu o derece etkilemifl ki, hemen hediyeyi getiren arkadafl›na bu tür malzemeleri nereden bulabilece¤ini sormufl. K›sa bir süre sonra, birlikte gittikleri Burak Temiz’in Niflantafl›’ndaki dükkân›n›n hisse senetleri koleksiyoncular›na âdeta bir dergâh olarak hizmet vermeye bafllad›¤›n› görmüfl, di¤er koleksiyoncular› da burada tan›m›fl ve h›zla koleksiyonunu gelifltirmeye bafllam›fl . Ahmet fiahino¤lu’nun koleksiyonunu incelemeden önce kimler gelip kimler geçti bu âlemden, diyerek bafll›yoruz sohbete; - Önce, koleksiyonculu¤un vazgeçilmezi literatür durumunu soruyorum. - Oldukça yeterli, diyerek cevapl›yor ve koleksiyoncular için ilk baflvuru kayna¤› “Memalik-i Osmaniye’de Osmanl› Anonim fiirketleri -1918” adl› kitab› gösteriyor. Kitab›n orijinali eski Türkçe. Eski Türkçeden çevrilmesine çevrilmifl, ama kitap olarak bas›lamad›¤› için fotokopisi ile idare edilmek zorunda kal›n›yormufl. Ard›ndan efemera koleksiyoncular›n›n piri rahmetli Herman Boyac›o¤lu’nun haz›rlad›¤› “Osmanl› ve TC Tahvil ve Hisse Senetleri Ansiklopedisi”nin 1. cildinin tasla¤›n› gösteriyor fiahino¤lu. Sevgiyle an›yoruz üstad›. S›rada 1983’te Almanya’da yay›nlanan bir katalog var: “Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Türkiye Tahvil ve Hisse Senetleri”… Tüm bu öncü çal›flmalardan sonra hisse senetleri konulu ilk ciddi eser, 1993’te Türkiye Kalk›nma Bankas› A.fi. için Dr. Cengiz Aslantepe taraf›ndan yaz›lan ”Eski Tahviller ve Hisse Se-
Selanik Liman› ‹flletme fiirket-i Osmaniyyesi... Kurulufl: 1896.
Bo¤aziçi’nde ‹stinye Tamir Havuzlar› ile Destgâhlar› Osmanl› Anonim fiirketi... Kurulufl: 1911.
Dersaadet So¤uk Hava Mahzenleri Osmanl› Anonim fiirketi... Kurulufl: 1902.
KOLEKS‹YON
fiark Hal›c›l›k Limited fiirketi... Kurulufl: 1913.
‹stanbul Emlâk fiirket-i Osmaniyyesi... Kurulufl: 1913.
32
netleri” adl› kitap olmufl. Aslantepe bununla da kalmam›fl, 1999’da Alfa Menkul De¤erler için bu kez çok daha kapsaml› bir kitaba imza atm›fl. “Nostalgia for Ottoman Bonds & Shares”… Bu iki kitap, o tarihe kadar belki de en ciddi koleksiyonu üretmifl olan Türk Ekonomi Bankas› sahibi Hasan Çolako¤lu’nu harekete geçirmifl. Koleksiyonunu Ali Aky›ld›z’a açm›fl. Böylelikle üçüncü kitap “Osmanl› Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri” ortaya ç›km›fl. Yukar›da bahsetti¤imiz üç kaynak kitap, birer koleksiyon k›lavuzu olman›n yan› s›ra, çok ciddi araflt›rma kitaplar›d›r asl›nda. Bunun da iki nedeni var: ‹lki; her iki yazar›n da bilim adaml›¤› ve entelektüelli¤inin üst düzeyde olmas›. ‹kincisi; bizatihi senetlerin kendisi. Asl›nda yaln›zca hisse senedinin üzerini okumak dahi, ait oldu¤u flirketin ilgi alan›ndan kurucular›n›n imzalar›na, sermayesinden faaliyet gösterece¤i yere kadar pek çok bilgiyi içermekte. K›sacas› un, ya¤, fleker hisse senedinin kendisi. Helvay› yapmak ise, koleksiyoncuya ya da araflt›rmac›ya kalm›fl. Bu örnekler, genç koleksiyoncu Ahmet fiahino¤lu’nun da ufukta benzer bir hedef belirlemesini sa¤lam›fl. Onun koleksiyonunda da kitap olmay› bekleyen hisse senetleri, farkl› renk ve de¤erde pek çok örnek var. Kendisi ile sohbetimizde ortak dostumuz Hasan Sezer’i de anmadan geçemiyoruz. fiahino¤lu, Hasan Sezer koleksiyonunu elden ç›kartm›fl olmas›na karfl›n, üzerinde yapm›fl oldu¤u bilimsel çal›flmalar›n hakk›n› teslim ediyor ve kendisinden çok yararland›¤›n› belirtiyor. Sohbetimiz, Türk ve Osmanl› tahvil ve hisse senetleri üzerine koleksiyon yapan ciddi koleksiyoncular ve esnaflarla ilgili hikâyelerle koyulafl›yor. Baflrollerde hisse senetlerinin oldu¤u ciddi müzayedeleri hat›rl›yoruz. Ancak, pek çok konuda oldu¤u gibi koleksiyonculukta da bat›dan farkl› oldu¤umuz yanlar var. Örne¤in, hisse senetleri ülkemizde de¤erlendirilirken yaln›zca nadirlikleri göz önüne al›n›yor, çünkü ülke nüfusuna oranla çok az say›da insan›n ilgisini çekiyor. Koleksiyonculu¤un geliflti¤i ülkelerde ise, durum biraz fakl›. Öncelikle k⤛t para koleksiyoncular› hisse senetleri ve tahvilleri nümismatik bafll›¤› alt›nda inceliyor ve bu bilim dal›n›n içine dahil ediyorlar. Ayr›ca bir ifl kolundaki “ilk”ler ve flöhretli imzalar da de¤erlendirmede nadirlik kadar belirleyici olabiliyor. Çün-
kü hisse senetlerine de¤iflik dallarda hobileri olan kifliler de ilgi duyuyorlar, genifl spektrumlu koleksiyonlar içinde hisse senetleri mutlaka yer al›yor, böylelikle talep art›yor, talebin artmas› nadirli¤i ve fiyat› etkiliyor. Hisse senedi koleksiyoncular›n›n en dikkat etmesi gereken konu ise, çok nadir bulunan ve pahal› hisse senetleri. Özellikle de yeni koleksiyona bafllayanlar, böylesi bir senede sahip olurken çok dikkatli olmal›. Asl›nda hisse senetleri, ayn› deniz kabuklar›na benzer. Dünyada say›l› olarak bulunan deniz kabuklar›ndan birine, günün birinde okyanusun bir bölgesinde binlercesi bir arada rastlayabilirsiniz. Böyle bir durumda, bir servet ödeyerek ald›¤›n›z deniz kabu¤unun de¤ersiz bir kabu¤a dönüflmesi olas›d›r. Bu konuda üstatlar flöyle der: “Tabiat ana ile kumar oynanmaz.” Hisse senetleri için de benzer bir durum söz konusudur. Hat›ra olarak saklanm›fl, belki de yüzy›llarca bir efli daha görülemeyecek ve her geçen gün de¤eri katlanarak artan bir örne¤e sahipseniz, elinizdeki senetten her an ülkemizde ya da Avrupa’n›n, hatta Güney Amerika’n›n umulmad›k bir flehrindeki isimsiz bir bankan›n kasas›ndan 100 veya 500 adet ç›kabilece¤i gerçe¤ini göz ard› etmemeniz gerekir. Uzun laf›n k›sas›; bir hisse senedi sizi al›p geçmifle götürür, sanat›yla ruhunuzu okflar, bilgilendirir, çok nadir bir örne¤e sahip olman›n keyfiyle sizi coflturur, ama gün olur hüzün ile kardefl de oluverirsiniz. Ne dersiniz, hisse senetleri hâlâ hissî senetler de¤il mi sizce? Sorunun cevab›n› Sunay Ak›n’a b›rak›yor, koleksiyonunu ve tecrübelerini benimle paylaflarak bu yaz›y› kaleme almam› sa¤layan Ahmet fiahino¤lu’na, süreç içinde yard›mlar›n› esirgemeyen Burak Temiz ve Nam›k Çehreli’ye teflekkür ediyorum.
Soldan sa¤a: Erbab-› Tacirin Burak Temiz, Mert Sandalc›, Koleksiyoncu Ahmet fiahino¤lu teflrik-i mesaide...
Fenerbahçe Halk Otobüsleri... Kurulufl: 1929.
Osmanl› ve ‹ngiliz Petrol Maadin fiirketi... Kurulufl: 1910.
Bursa Dokumac›l›k Türk Anonim fiirketi... Kurulufl: 1925.
33
SA⁄LIK
Minik tarih yazmanlar›na çal›flma yasa¤› Dr. Rabia DEM‹RCAN FMV Ayaza¤a Kampüsü Okul Doktoru
Edward Jenner
34
elecek için uygulanabilir tasar›mlar haz›rlama ve sa¤lam öngörü edinmenin yolu, tarihi incelemekten geçiyor. Peki tarihi kimler yazm›fl? ‹nsanlar, toplumlar, savafllar gibi pek çok yan›t verebiliriz, ama biraz farkl› aç›lardan irdelersek, tarihin en etkin yazmanlar›n›n insan henüz ortada yokken, yaflamla beraber çal›flmaya bafllayan minik canl›lar oldu¤unu görürüz. Yaflam› da, insanl›k tarihini de, asl›nda, insanlar kadar do¤a olaylar›, bunlar›n co¤rafi ve toplumsal sonuçlar› ve minik tarih yazmanlar› yani mikroorganizmalar birlikte flekillendirmifl. Ad› üstünde, mikroorganizma, ama bu minicik canl›lar›n gücü nelere yetmemifl ki… Bazen salg›n hastal›klarla milyonlarca kiflinin ölümüne yol açm›fl, yenilmez san›lan ordular› durdurmufl, devletlerin idare yöntemlerine, ekonomiye dokunmufl, bazen “Bana da bulaflabilir.” kayg›s›yla toplumsal iliflkilerimize, yak›nlar›m›za-sevdiklerimize davran›fl biçimlerimize yön vermifller. Bazen de “Saccharomyces cerevisiae” adl› mayan›n yapt›¤› gibi, üzümün suyunu fermantasyonla tarihin bilinen en eski alkollü içkisi flaraba çevirmifl, meyvelere ve meyveden üretilenlere sofralarda ve ekonomide taht sunmufllar. Salg›n hastal›klara da neden olan mikroorganizmalar elbette insan katili olmak için var olmam›fllar, onlar da do¤an›n bir parças›. Do¤a, dengesini bozan her fleye yan›t›nda bu isyankârlara görev vermifl. Geliflen teknoloji ve ç›lg›nca ço¤alan teknolojik ürünlerde çevre koruma-do¤al denge ilkesinden saparsak, isyankârlar›m›z hemen göreve bafll›yor ve ne yaz›k ki bir taraftan insanlar›n yaflama hakk›n› da ya¤mal›yorlar. Sadece dengeyi bozanlar› bulup, onlar› hasta edecek kadar araflt›rmac› ve adil davranam›yorlar. Kendi koflullar›na uygun kimi bulurlarsa hasta etmek için çal›flt›kça, bu minik tarih yazmanlar›n›n çal›flmas›na yasak getirmek için çal›flanlar da görevine devam ediyor. Çünkü her olumsuzun yan›nda bir olumlu da yolunda ilerliyor. Görüyoruz, bilim dünyas›nda büyük ge-
G
liflmeleri büyük zorluklardan kurtulma çabalar› tetiklemifl, özverili çal›flmalarla emek verenler de sonuca imzalar›n› atm›flt›r. Mikroorganizmalara özel bu çal›flma yasa¤›n›n bilimsel ad›; afl› = ba¤›fl›klama yöntemidir. Afl› konusunda bilinen ilk uygulama, M.Ö. 590 y›l›nda Çin’de ve çiçek hastal›¤› içindir. Sistemli afl›lama da ilk çiçek hastal›¤›na karfl› (Edward Jenner-1796) yap›lm›flt›r. Sonraki YY da Louis Pasteur enfeksiyonlar›n kayna¤›n›n mikroplar oldu¤unu keflfederek sa¤l›kta bilimsel devrim yapm›fl, mikroplar› hastal›k yapamayacak kadar zay›flat›lm›fl biçimiyle insanlara verilerek bulafl›c› hastal›klardan korunulaca¤›n› kan›tlam›flt›r. Köpeklerde çal›flt›¤› kuduz afl›s›n›, bir köpek taraf›ndan ›s›r›lan Joseph Meister’e uygulayarak (1885) en cesur ad›m› atm›flt›r. Bilim insanlar› 1892’den beri kolera, tifo, tüberküloz, difteri, bo¤maca, tetanoz, humma, kabakulak, k›zam›k, k›zam›kç›k, meningokok C ve A, suçiçe¤i, hepatit B, pnömokok afl›lar›n› üretmifltir. XX. yüzy›lda ailelerin korkulu rüyas› olan çocuk felcine (polio) karfl› üretilen afl› yüzleri güldürmüfltür. Günümüzde etkinli¤i giderek artan grip (influenza) afl›s›, ilk 1937’de üretilmifltir. Influenza A ve B virüsleri vücutta ço¤almaya bafllad›¤›nda yap›s›ndaki proteinler de¤iflim gösterir. Proteinlerin sürekli de¤iflimi bunlara göre üretilen afl›n›n koruyuculu¤unu s›n›rlar ve uzun süreli ba¤›fl›kl›¤a engel olur. Zaman zaman ortaya ç›kan grip salg›nlar›, ciddi sa¤l›k sorunlar›na yol açt›¤› için Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO), her y›l, dünya üzerinde en çok görülen üç tipi belirler ve gelecek y›l›n grip afl›s› haz›rlan›r. Bu yüzden grip afl›s›, tüm influenza tiplerinden veya antibiyotik tedavisi gerektiren bakterilerden korumaz, ama risk alt›ndaki kiflilere büyük yarar sa¤lar. Afl› ile önlenebilir hastal›klardan oluflan ifl gücü kayb›n›, ölümleri ve sakatl›klar› engellemek, gelece¤imiz olan kuflaklar›n daha sa¤l›kl› yetiflmesini sa¤lamak için, olas› hastal›klara karfl› afl›l› olal›m, sa¤l›kla kalal›m.
DO⁄A
ATATÜRK Ç‹ÇE⁄‹ [Euphorbia Pulcherrima] Ülkemizde Atatürk çiçe¤i olarak bilinen poinsettian›n ana vatan› Meksika ve Orta Amerika’n›n tropik ormanl›k alanlar›d›r. Bu alanlarda do¤al olarak bulunan bitkimizin boyu, ana vatan›nda 5-6 metreye kadar ulaflmaktad›r. ütle¤engiller familyas›ndan olan Atatürk çiçe¤ini 19. yüzy›lda, Meksika’dan Amerika Birleflik Devletleri’ne götüren Psikiyatrist ve Botanik Uzman› Joel Roberts Poinsett, bu bitkiyi görür görmez çok be¤enmifltir. Ülkesinde teslim etti¤i serac› ise, son derece güzel renkleri ve çiçekleri olan bu bitkinin ticari yönden de¤erlendirilebilece¤ini keflfetmifl ve ço¤altarak dünyada yay›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Atatürk ad› ise ülkemizde yetiflmesine ve tan›nmas›na olanak sa¤layan Mustafa Kemal Atatürk’ten gelmektedir. Büyük Önderimiz de bu bitkiyi gördü¤ünde çok be¤enmifltir. Ana vatan›nda oldu¤u gibi ülkemizde de aral›k ve ocak aylar›nda yapraklar› k›zard›¤›ndan, bitkiye ayn› zamanda Noel y›ld›z› da denilmektedir. Bitkinin farkl› türleri olmamas›na ra¤men koyu k›rm›z›, pembe, beyaz gibi de¤iflebilen farkl› renkleri bulunmaktad›r. 50-60 cm boylar› ile evlerimizde yetiflen bitkimiz, tropik ortamda 6 metreye kadar boylanabilen güzel bir çal› türüdür. Birço¤umuzun evlerini süsleyen göz al›c› k›rm›z› yapraklar› ile son derece ilgi çekici olan çiçe¤imizin yetifltirme özelliklerini k›saca tan›yal›m: S›cakl›k: Çiçeklenme döneminde 13-15 derece, çiçeklenme sonras›nda ise 15-20 derece s›cakl›k iste¤i vard›r. Yüksek oranda nemli ortam› sever. Ifl›k: Yaz›n direkt ›fl›k olmayan, ayd›nl›k yerleri sever, yapraklar›n›n k›zarmas› için eylül-ekim aylar›ndan sonra yo¤un ›fl›k ister, çiçeklenme döneminde bol ›fl›k olan yerlerde tutulmal›d›r. Toprak iste¤i: ‹yi drenajl› süzek bir toprak torf ve pomza tafl› kar›fl›m› ile dikilmelidir.
S
Saks› alt›n›n delik olmas› ve üzerine bir miktar çak›l konulmas›, bitkinin fazla suyunu süzmesine yard›mc› olur. Afl›r› ›slak ve rutubetli topraklar bitkiye zarar verir. Budama: Atatürk çiçe¤i serin bir ortamda, latent dönemde yapraklar›n› döktükten sonra budanmal›d›r. Budama iflleminden sonra ayd›nl›k bir ortama konulmal›d›r. Üretimi: Ço¤alt›lmas› çelik yöntemi ile yap›l›r. Çelikleri genç sürgünlerden 7,5-10 cm uzunlu¤unda olmak üzere tepe çeli¤i fleklinde nisan ay›nda al›narak torf-mil kar›fl›ml› bir topra¤a dikilmelidir.
Güçlü VARLIK Y. Peyzaj Mimar›
Bak›m önerileri Saks› de¤iflimi: Y›lda bir kez nisan ay›nda yap›l›r. Bitkinin topra¤› da¤›lmadan, eski saks›s›ndan bir boy daha büyük bir saks›ya al›nmas› gerekir. Gübreleme: May›s-ekim aylar›nda 15-20 gün ara ile s›v› yaprak ya da kök gübresi verilmesi, bitkinin besin elementleri ihtiyac›n› karfl›layacakt›r. Sulama: May›s-eylül aylar›nda bitki büyüme aflamas›nda ›l›k su ile topra¤›n nem durumuna göre sulanmal›d›r. S›cak havalarda yapraklar›na su püskürtülerek nem ihtiyac› karfl›lanmal›d›r. Çiçeklenme döneminde ise su miktar› azalt›lmal›d›r. Fazla sulama, bitkinin yaprak dökmesine neden olur. Ocak-nisan aylar›nda ise su miktar› azalt›lmal›d›r. Suyun kireçsiz ve oda s›cakl›¤›nda olmas› gerekmektedir. Hastal›klar›: Kök çürüklü¤ü, küllenme ve unlu bit en belirgin hastal›klar›d›r. Bunlarla mücadele için, uygun dozda insektisit ve fungisit ilaçlar› kullan›lmal›d›r.
35
GEZ‹ ‹ZLEN‹M
Renkli fiehir: SAN FRANCISCO
If you’re going to San Francisco Be sure to wear some flowers in your hair If you’re going to San Francisco You’re gonna meet some gentle people there…
Serap ÖZYURT FMV Ifl›k Okullar› Kütüphane Koordinatörü
36
S
cott Mckenzi’nin flark›da söyledi¤i gibi, kibar insanlarla tan›flaca¤›n›z bir flehir San Franscisco... Mart ay›nda, Amerikan D›fliflleri Bakanl›¤› taraf›ndan düzenlenen Uluslararas› Liderlik Ziyaretçi Program› kapsam›nda, dünyan›n 18 ülkesinden kat›l›mc›larla Amerika Birleflik Devletleri’nde Medya Okuryazarl›¤› Program›na kat›ld›m. Bu program kapsam›nda çeflitli etkinlik, e¤itim ve konferanslar için New York, Connecticut, Washington ve Alabama ziyaretlerinin ard›ndan son durak, birçok kifli
taraf›ndan ‹stanbul’a da benzetilen San Francisco. San Francisco’ya ziyaret amac›m›z; yerel medya organlar›n› tan›mak ve ünlü Silikon Vadisi’ni ziyaret etmek. Amerika Birleflik Devletleri’nin Büyük Okyanus k›y›s›ndaki en önemli liman› ve mali merkezi San Francisco. Deniz ticaretinin yan›nda günümüzün önemli kurulufllar› HP, Apple, Microsoft, Google, Facebook gibi devlerin yönetim merkezi. Uçaktan indikten sonra, merkezde kalaca¤›m›z otele do¤ru yol al›rken, San Francisco flehrinin di¤er tüm Amerika flehirlerinden farkl› bir
San Francisco sokaklar›nda Cable Car
havas› oldu¤unu hissediyorsunuz ve evet, gerçekten tan›d›k bir flehir, diye düflünüyorsunuz. San Francisco’nun ‹stanbul’a benzemesinin yan› s›ra, tüm Amerika flehirleri için tan›d›k demek mümkün. Seyretti¤imiz Amerikan dizileri ve sinema filmleri sayesinde, neredeyse sormadan flehirlerde rahatl›kla yolumuzu bulabiliyoruz. San Francisco’da gündüz geçirdi¤imiz yo¤un program›n ard›ndan, flehri gezmek için f›rsat›m›z oluyor. Do¤usundan bat›s›na do¤ru süren Amerika yolculu¤umuzda tüm mevsimleri yaflam›flken, bu flehirde bizi nisan ay›na yak›fl›r güzel bir hava karfl›l›yor. Ama konufltu¤umuz herkes, San Francisco’da bir günde dört mevsimin yaflanabildi¤ini söylüyor. Hatta San Franciscolular›n bu konuda ünlü yazar Mark Twain’e atfettikleri bir söz var: “Hayat›m›n en so¤uk k›fl›n› bir temmuz ay›nda San Francisco’da yaflad›m.” San Francisco’da mutlaka gezmemiz gereken yerleri ö¤reniyoruz: Hollywood filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu Golden Gate Köprüsü, Pier 39’da görece¤iniz deniz ay›lar›, Cable Car, Çin Mahallesi, ünlü San Francisco sokaklar› ve Golden Gate Park›. fiehrin büyük k›sm›n› yürüyerek gezmeniz de mümkün. Ama öncesinde, flehrin hakk›nda biraz bilgi verelim: M.Ö. 3000 y›l›na dayanan tarihî bir geçmifli olan San Francisco’ya, 1770 y›l›nda ‹spanyollar geliyor. Sonras›nda Meksikal›-
Golden Gate Köprüsü
lar›n, ard›ndan Amerika’n›n eline geçiyor. San Francisco’nun do¤al liman yap›s›, dünyan›n çeflitli co¤rafyalar›ndan insanlar›n buraya ulafl›m›n› kolaylaflt›r›yor. 1849 y›l›nda, pazar sinemas› filmlerindeki alt›n arayan kovboylardan bildi¤imiz “alt›na hücum” bafll›yor. O zaman bile medyan›n gücüne dikkat çekmek istiyorum. Bulunan 7 gram alt›n hakk›nda yerel bir gazetede ç›kan haberin ard›ndan, bölgeye hem Amerika’n›n içinden hem de dünyan›n dört bir yan›ndan alt›n aray›c›lar› gelmeye bafll›yor. Ve 1906 San Francisco depremi. 8.3 büyüklü¤ünde meydana gelen depremin y›k›m›n›n ard›ndan, 3 gün süren yang›n, flehri tam anlam›yla yerle bir ediyor. fiehir, daha sonra âdeta küllerinden yeniden do¤uyor. Kald›¤›m›z yer, China Town ve Financial District’in tam ortas›nda. Bu sebeple her sabah kalkt›¤›m›zda, Çin Mahallesi’nin giriflinde çocuk, genç ya da yafll›, spor yapan birçok Çinliyi seyrediyoruz. O zaman San Francisco’yu anlatmaya China Town’dan bafllayal›m: Çin’den sonraki en yo¤un Çin nüfusu, bu bölgede yer al›yor. O kadar çok Çinli yafl›yor ki, y›llard›r ‹ngilizce ö¤renmeden yaflam›n› sürdüren Çinlilerin oldu¤unu söylemek mümkün. En orijinal Çin mallar›n› bulabilece¤iniz bu sokaklar, Çin kültürüne ait renkli süsleri ve ucuz eflyalar›
San Francisco’da mutlaka gezmemiz gereken yerler: Hollywood filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu Golden Gate Köprüsü, Pier 39’da görece¤iniz deniz ay›lar›, Cable Car, Çin Mahallesi, ünlü San Francisco sokaklar› ve Golden Gate Park›.
37
GEZ‹ ‹ZLEN‹M
Çin mahallesi
Çin’den sonra en büyük Çinli nüfusu China Town’da yafl›yor. Buradaki renk cümbüflü içinde, envaiçeflit Çin yap›m› ürünleri bulmak da mümkün.
ile oldukça dikkat çekici bir bölge. Özellikle Çin yeni y›l›nda buran›n görülmesi gerekiyor. O zaman, bu bölgede inan›lmaz gösterilere ve renk cümbüfllerine tan›k olabilirsiniz. China Town’dan flehir meydan›na Union Square’e do¤ru ilerliyoruz. Buras›, San Francisco’nun al›flverifl merkezi. Meydanda yeni oturma alan› ve palmiyeler sizi karfl›l›yor. Genelde San Francisco’yu gezmeye bu noktadan bafllaman›z öneriliyor. fiehrin görmek isteyece¤iniz birçok noktas›na yürüyerek ya da tramvayla gidebilirsiniz. Tramvay denince, akl›n›za elektrikle ya da motorla çal›flan bir tramvay gelmesin. Bu tramvaylar›n ilginç bir çal›flma prensibi var: Tramvay, içindeki bir düzene¤in raylarda bulunan kabloyu çekmesiyle çal›fl›yor. Bu sebeple ad› “Cable Car”. Dünyan›n en eski ray sistemlerinden birine sahip olan bu tramvay›n üç de¤iflik rotas›yla flehri her aç›dan görebilir ve o engebeli sokaklar›nda keyifle gezebilirsiniz, hatta bu tramvaylara as›lman›z da serbest.
Alcatraz Adas›
38
Çin mahallesinden
San Francisco Körfezi’nin en büyük simgesi flüphesiz, Golden Gate Köprüsü. Genellikle, anlam›n›n alt›na hücumdan geldi¤ini düflündü¤ümüz Alt›n Geçit Köprüsü’nün ad›n›n alt›nla de¤il, bizim Haliç’imizle ve Alt›n Boynuzumuzla ilgili oldu¤unu biliyor muydunuz? 1846 y›l›nda, Osmanl›ya ziyarette bulunan Amerikan Donanmas› mühendislerinden John C. Fremont’un Haliç’i gördükten sonra döndü¤ünde, bu bölgeyi Haliç’e benzetmesi nedeniyle ad› böyle an›lmaya bafll›yor. Dolay›s›yla köprü yap›l›nca da Golden Gate Köprüsü ad›n› al›yor. 5 kilometreye yaklaflan uzunlu¤u ile dünyan›n en uzun köprüleri aras›nda yer alan Golden Gate Köprüsü’nün rengini k›rm›z› olarak bilsek de, resmî kay›tlar›nda turuncu olarak geçiyor. Bu renge boyanmas›n›n sebebi de San Francisco’nun sisli havas›nda gemicilerin önlerini rahatl›kla görebilmelerini sa¤lamak. fiehrin kuzeyi ve güneyini birbirine ba¤layan San Francisco Köprüsü’nü bizim Bo¤az Köprü-
müzün aksine, bisikletle ya da yürüyerek geçebilirsiniz. Hemen San Francisco Köprüsü’nün yan›nda, ünlü Alcatraz Adas›’n› görebilirsiniz. Aday› görür görmez, akl›m›za Nicholas Cage ve Sean Connery’nin oynad›¤› Rock filmi geliyor. Kaynaklara göre, kaçma giriflimlerinden yaln›zca beflinin baflar›l› oldu¤u, dünyan›n en az›l› suçlular›n›n kald›¤› bu hapishane, flu an turistik olarak hizmet veriyor ve içinde bir müze bar›nd›r›yor. Her gün, tam karfl›s›ndaki Fisherman’s Wharf Bölgesi’nden kalkan gemi turlar›yla aday› ziyaret edebilirsiniz. Fisherman Wharf, San Francisco’nun iskele bölgesi. Bu bölgede irili ufakl› 20’den fazla numaraland›r›lm›fl iskelelerde çeflit çeflit okyanus bal›klar›n› yemeniz, San Francisco Tarihî Ulusal Denizcilik Müzesi, Ghirardelli Meydan›, Balmumu Müzesi ve Akvaryum’u gezmeniz mümkün. En ünlü iskelesi ise Pier 39. Bu iskelenin en önemli özelli¤i; burada görebilece¤iniz denizaslanlar›. Nedeni bilinmiyor, ama denizaslanlar› bu iskeleden vazgeçmiyorlar. Gelelim, San Francisco sokaklar›na... ‹stanbul yedi tepe, San Francisco ise tam k›rk tepeden olufluyor. Bu sebeple yokufllar› çok meflhur bir kent. Bu tepelerden görece¤iniz eflsiz San Francisco manzaralar›, size gerçekten ‹stanbul tepelerini hat›rlat›yor. fiehrin tepe k›s›mlar›nda, büyük depremden sonra ayakta kalan Victoria tarz› evleri ve birçok ünlü y›ld›z›n evlerini görebilirsiniz. Ayr›ca, en ünlü San Francisco sokaklar›ndan Lombart, dünyan›n en dik sokaklar›ndan biri. Buradan araçlar›n güvenli olarak inebilmeleri için 45 derecelik 8 tane viraj yap›lm›fl. Araçlar› inerken seyretmek, oldukça e¤lenceli... San Francisco’ya gitmiflken, Golden Gate Park›’n› görmeden dönmemelisiniz. Ülkenin en büyük parklar› aras›nda yer alan Golden Gate Park›, içinde bar›nd›rd›¤› müzeler, heykeller, bahçeler, özel alanlar ile size flehri birçok de¤iflik aç›dan gezme f›rsat› da veriyor. E¤er benim gibi Amerika’da yemek s›k›nt›s› çekenlerdenseniz, North Beach’e muhakkak u¤ramal›s›n›z. Küçük ‹talya da denilen bu bölge, restoranlar› ile meflhur. Yedi¤im pizzan›n tad› dama¤›mda hâlâ. Ayr›ca akflam e¤lenmek için de bire bir. Yemek denince, San Francisco’da inan›lmaz okyanus bal›klar›n› ve yengeçleri oldukça uygun fiyata yiyebilirsiniz. Kesinlikle yemeden dönmeyin.
San Francisco flehri ziyaret program›m›z›n son dura¤›; befl gün boyunca San Francisco Cronicle gazetesi, Amerika Birleflik Devletleri’nin internet sektörünün öncülerinden Aol firmas›, devlet okullar›ndan Media Academy High School ve görüflmeler yapt›¤›m›z birçok gazeteci ve e¤itimcinin ard›ndan, son gün son durak Silikon Vadisi. Ziyaret edece¤imiz firma ise Google. Bu sefer Oakland Körfez Köprüsü’nden geçerek flehrin di¤er yakas›na do¤ru yol al›yoruz. Google’›n Amerika’daki kütüphanelerle ilgili yapt›¤› projeleri yak›ndan ö¤renme f›rsat› buluyoruz. Yaklafl›k 4000 kiflinin çal›flt›¤›, ifl yerinden çok bir üniversite kampüsü havas›nda olan Google’›n Google Books Projesi ve Google Art Projesi hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler al›yoruz. Google, Google Books projesiyle Harvard Üniversitesi ve Kütüphanesi, New York Halk Kütüphanesi, Princeton Üniversitesi Kütüphanesi gibi birçok kütüphanenin kaynaklar›n› dijital olarak yay›nl›yor; telif haklar›na uygun olanlar›n tamam›n› ulafl›labilir k›l›yor. Google, basit bir ara yüzün arkas›nda çok iyi planlayarak yapt›¤› çal›flmalarla bizleri çok etkiliyor. Bu projeler, bafll› bafl›na yaz› konusu, bu sebeple burada, flirket içinde ulafl›m› sa¤layan google renklerinde bisikletlere binip google konusunu kapat›yorum. Bir dünya kenti görmek isyorsan›z seyahat rotan›z› bir gün mutlaka San Francisco’ya çevirmenizi öneriyorum. Bar›nd›rd›¤›, dünyan›n her yerinden gelen insanlarla farkl› kültürleri birlefltirerek kendi kültürünü ve ruhunu yaratm›fl olan San Francisco, bu renklerle ayr› bir sakinli¤e sahip. Gezerken saç›n›za bir çiçek takmay› ve ünlü San Francisco çikolatalar›ndan almay› unutmay›n.
‹skelede günefllenen deniz aslanlar›
San Francisco’da inan›lmaz okyanus bal›klar›n› ve yengeçleri oldukça uygun fiyata yiyebilirsiniz.
SPOR
YAfiAM BOYU
SANAT VE SPOR ‹ster çocuk, ister genç, ister yetiflkin olsun, her insana, ruh ve beden sa¤l›¤› aç›s›ndan, aktif bir yaflam sürdürmek ve sanatsal etkinliklerle u¤raflmak her zaman önerilmifltir. Özellikle son y›llarda, çocuklar
için,
uzmanlar›n
bu
önerilerinin uygulanmas› gereklili¤i, âdeta kap›da bekleyen bir tehdide önlem niteli¤i tafl›maktad›r. Yeflim KULLUK FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Psikolojik Dan›flman
40
eliflen teknolojiyle birlikte, çocuklar›, sinsice içine sürüklenebilecekleri, çeflitli tehlikelerin bekledi¤i yads›namaz bir gerçekliktir. Art›k çocuklar, okul d›fl› zamanlar›n›n neredeyse tamam›n›, yaklafl›k 30-60 dakikal›k ders çal›flma d›fl›nda, ya televizyon izleyerek ya cep telefonuyla oyalanarak, mesajlar at›p yan›t›n› bekleyerek ya internet ortam›nda oyun oynayarak ya da Facebook, MSN gibi sosyal paylafl›m sitelerinde gezinerek dura¤an bir flekilde geçirmekteler. Çocuk ve gençlerde böylesi bir yaflam biçimi, kaç›n›lmaz olarak çeflitli ruhsal ve fiziksel sa¤l›k sorunlar›na yol açmaktad›r. Bunlar›n bafl›nda ise, son y›llar›n en tehlikeli hastal›¤› olarak dile getirilen obezite yani kilo fazlal›l›¤› ve beraberinde getirdi¤i çeflitli hastal›klar bulunmaktad›r. Duygusal ve sosyal aç›dan bak›ld›¤›nda, sorumluluk bilincinin geliflememesi, dikkatini belirli bir ifle yo¤unlaflt›ramama, her fleyden çabuk s›k›lma, ders çal›flmak istememe, özgüven eksikli¤i, arkadafll›k iliflkilerinde sorunlar, mutsuz hissetme gibi problemler görülmektedir. Bafllang›çta göz ard› edilen bir boyut ise, genellikle
G
ebeveynlerin çocuk için “Bilgisayar bafl›ndan kalkm›yor.” diyerek serzeniflte bulundu¤u, zamanla güçlenen internet ve oyun ba¤›ml›l›¤›d›r. Böylesi bir ba¤›ml›l›k gelifltiren genç için, temel sorumluluklar›ndan olan okul ve dersler art›k önemini yitirmifltir. Ne yaz›k ki, özel bir tedavi uygulanmadan, böyle bir ba¤›ml›l›ktan kurtulmak, pek olas› de¤ildir. Ülkemizde bu tip ba¤›ml›klar›n artmas› sonucu, son aylar içinde Bak›rköy Ruh Sa¤l›¤› ve Sinir Hastal›klar› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesinde internet ve oyun ba¤›ml›l›¤› klini¤i aç›lm›flt›r.
Spor ve Sanat Okullar› Neden Önemlidir? Spor ve sanat okullar›, hangi branfl olursa olsun, çocuk ve gencin geliflimini düzenli olarak gözlemler, takip eder ve yönlendirir. Burada, çocuk veya gencin o branfla özel bir yetene¤i olmas› gerekmez. Önemli olan, o dalda u¤rafl› vermesidir. Çocuk veya gencin bu u¤rafl›s›, yaflam›n›n di¤er süreçlerini de olumlu yönde etkileyecektir. Aç›klamak gerekirse; gencin bu tip bir okulda düzenli olarak tan›mad›¤› kiflilerle iliflki kurabilme, belli bir amaca yönelebilme, yenilgiyle bafl edebilme, tekrar deneme cesareti gösterebilme gibi beceriler kazanmas›, yetiflkinlik döneminde de kullanabilece¤i yetilerdir. Sanat ve spor okullar›nda bunlar›n yan› s›ra, özgüven sahibi, davran›fllar›n›n sorumlulu¤unu alabilen, ilgi ve yeteneklerinin fark›nda olan, zaman›n› etkili bir flekilde yönetebilen, kendine ve topluma duyarl› bireyler yetiflmesi sa¤lanacakt›r. Spor ve sanatla u¤raflmak faydal›d›r, çünkü spor yapmak; genel olarak fiziksel geliflimi destekler ve kendimizi mutlu hissetmemize yard›mc› olur. Örne¤in; endorfin denilen mutluluk hormonu salg›s›, spor yaparken artmaktad›r. Literatüre göre, intihar oran› ergenlik döneminde daha yüksektir. Kaba bir ç›karsama yaparsak, intihar›n nedenlerinden biri olan genel mutsuzluk hâlini bile, ergenin sportif bir etkinlik içinde olmas›n› sa¤layarak giderebilir, mutlulu¤una katk›da bulunabilir, dolay›s›yla olas› intihar riskini de önlemifl olabiliriz. Sanat ise, kiflinin yetenek ve yarat›c›l›¤›n› gelifltirir. Potansiyelini kullanmas›na çeflitli flekillerde engel olan ve düflünme gücünü zay›flatan stres hormonlar›n›n etkisini azalt›p, rahatlamas›na ve duygusal ve sosyal aç›dan zen-
ginleflmesine yard›mc› olur. Ayr›ca, baflta el göz uyumu olmak üzere sinir hücreleri aras›ndaki iliflkiyi düzenleyerek ayn› sporda oldu¤u gibi genel koordinasyon yetene¤ini gelifltirir Çocuklar, okullar›nda ve merkezî sistem taraf›ndan yap›lan, okul d›fl›nda birçok s›nava giriyorlar. Elbette her ebeveyn, çocu¤unun baflar›l› olmas›n› ister. Spor yapan çocuklar›n akademik baflar› düzeyi, kimi ebeveynlerin endiflelerinin tersine, genel olarak daha yüksektir. Çünkü bir konuda belli bir iç disipline al›flm›fl birey, dersleri için de benzer iç disiplini gösterecektir. Ö¤rencilerin liseyi bitirdikten sonra yurt d›fl›ndaki üniversitelere baflvurduklar› zaman, bu okullara kabul edilmeleri için düzenli olarak spor yap›yor olmalar›n›n, akademik not ortalamalar› kadar önemli olmas›, bunun en güzel örne¤idir. Sonuç olarak, çocuklar›m›z, düzenli olarak spor ve sanat etkinlikleri içinde yer ald›klar›nda biliflsel geliflim düzeyi yüksek, duygusalsosyal aç›dan güçlü ve beden sa¤l›klar› iyi nesillerin yetiflmesi kolaylaflacakt›r. Dolay›s›yla, ebeveynin çocu¤unu ilgilendi¤i alanda desteklemesi, ileride yaflanabilecek olas› birçok olumsuz durumlardan ve belki de tehlikelerden çocu¤u koruyacakt›r.
41
TAR‹HTEN SAYFALAR
Dünyan›n bilinen ilk tapusu ünyan›n en eski sat›fl tableti (senedi) Mardin Müzesinde sergileniyor. M.Ö. 7-8. yüzy›la ait olan senet, bir meyve bahçesinin sat›fl›na iliflkin. Nusaybin ilçesine 4 kilometre uzakl›ktaki G›rnavaz Höyü¤ü’nden, 1994 y›l›nda gerçeklefltirilen kaz›larda ç›kar›lan tabletin yap›lan tercüme ve araflt›rmalar sonucunda, dünyan›n en eski sat›fl tableti oldu¤u belgelenmifl oldu. Bu nedenle bu tablet, dünyan›n bilinen ilk tapu belgesi olarak kabul ediliyor. Bu çivi yaz›l› tablet, M.Ö 7–8. yüzy›lda Yeni Asur Dönemi diye tabir etti¤imiz dönemde, bir meyve bahçesinin sat›fl senedi... Yaklafl›k 3 bin y›l önce bir sat›fl sözleflmesi vermifller. Bu, dünyan›n bulunan en eski tapu senedidir.
D
Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›
Dünyan›n en büyük ve eski tap›na¤›: Göbeklitepe anl›urfa’n›n 15 kilometre kuzeydo¤usunda yer alan ve Neolitik döneme ait bir yerleflim birimi oldu¤u belirlenen Göbeklitepe’de, son on y›ld›r sürdürülen kaz›lar sonucunda, kal›nt›lar› ortaya ç›kar›lan tap›na¤›n dünyan›n bilinen en büyük ve en eski tap›na¤› olma özelli¤ini tafl›d›¤›, bilimsel verilerle kan›tland›. Bölgenin milattan önce 9.500 y›l›ndaki, yani günümüzden 11.500 y›l öncesindeki Neolotik dönem, yani çanak çömleksiz dönem diye tabir edilen Cilal› Tafl dönemine ait bir yerleflim merkezi oldu¤u tespit edildi. Göbeklitepe’nin en önemli özelli¤i; Neolitik dönemdeki bilinen ilk yerleflim birimi olmas›. Bunun yan› s›ra, ilk tap›naklar da burada. Bugüne kadar bilinen en eski tap›nak; Malta Adas›’ndaki bir tap›nakt› ve milattan önce 5.000 y›l›na yani günümüzden 7.000 y›l öncesine aitti. M›s›r’daki tap›naklar 6.000 y›ll›k, Göbeklitepe’deki tap›naklar ise 11.500 y›ll›kt›r.
fi
Tophane’de ilk otomobil fabrikas› ürkiye’de ilk modern otomobil montaj fabrikas›, san›ld›¤›n›n aksine, 1960’larda de¤il, 1929’da ‹stanbul Tophane’de kuruldu. Ford Otomotiv Sanayi taraf›ndan kurulan Ford Motor Company, 1933’e kadar 4 y›l üretim yapt›. 1933’te üretimini durduran fabrika, 1944’te tamamen kapat›ld›.
T 42