FYZY Dergisi - Sayı 13

Page 1



FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 3

BAŞYAZI

Değerli Işıklılar, izinle FYZY dergisinin 13. say›s›n› paylafl›rken dergimizin 5. y›l›na girmifl olmas›n›n da mutlulu¤unu tafl›yoruz. Bu sürece bafllarken 123 y›ll›k bir e¤itim kurumunun misyonunu, ça¤dafl e¤itim anlay›fl›n›, dünyaya bak›fl›n› yans›tacak bir kaliteyi hedeflemifl ve dergimizin sizlerle aram›zda bir iletiflim arac› olmas›n› arzulam›flt›k. Bu süreçte, FYZY’nin arfliv de¤erini hiç yitirmeyecek bir yaz› kalitesine sahip olmas›na daima özen gösterdik. Kapak konular›m›zda, kimi zaman Türkiye’nin ve dünyan›n önemli sorunlar›n› titizlikle ele ald›k; kimi zaman evrensel ve ça¤dafl konular› sizlerle paylaflt›k. Tarih, an›, belge, çevre, sanat, spor, koleksiyon gibi pek çok alanda özgün ve kal›c› de¤eri olan yaz›larla sizlere, okuman›n keyfini hissettirmek istedik. Toplumda ve yaflamda, sayg›nl›¤› ve baflar›lar›yla ismini kan›tlam›fl Ifl›kl› dostlar›m›z›n an›lar›n›, bilgilerini, Ifl›k’la olan ba¤lar›n› “‹çimizden Biri” adl› sayfam›zda sizlerle paylaflt›k. E¤itimcilerin çok de¤erli makaleleri de dergimizin önemli sayfalar›n› oluflturdu. Sanat, kültür, e¤itim alan›nda yapt›¤›m›z etkinlikleri de buradan sizlere duyurduk, sizlerle paylaflt›k. Zaman zaman gazeteci, yazar, akademisyen dostlar›m›z kendi alanlar›ndaki bilgilerini, dil ve anlat›mlar›n› yaz›lar›yla dergimize tafl›d›lar. FYZY’nin çok sayfal› bir dergi de¤il ama her sayfas› özenli, her sayfas› de¤er içeren, her sayfas› keyif veren, hepsinden önemlisi Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›n›n 123 y›ll›k ça¤dafll›k anlay›fl›n› yans›tan kurumsal bir dergi olmas›n› istedik. Önümüzdeki say›larda da bu özeni hiç kaybetmeden dergimizi ayn› anlay›flla sizlere sunmaktan mutluluk duyaca¤›z. Sizlerle paylaflmak istedi¤im di¤er bir konuysa; Ayaza¤a Okullar›m›zda bafllayan ve tüm okullar›m›zda devam eden MUN (Model Birleflmifl Milletler) alan›nda yap›lan baflar›l› çal›flmalar... MUN çal›flmalar›; dünyay› kavrayan, dünyan›n sorunlar›n› alg›layan, duyarl›l›¤› ve bilgisi geliflmifl, “evrensel de¤erler ve vizyon”a

S

sahip ça¤dafl bireyler yetifltirebilmek için çok önemli uluslararas› bir program olma özelli¤ini tafl›yor. MUN konferanslar›nda ö¤rencilerimize, yabanc› dil konusunda da uluslararas› bir deneyim kazand›r›yoruz. Tüm kampüslerimiz ve okullar›m›zda MUN çal›flmalar›m›z› önümüzdeki süreçte de etkin bir flekilde gerçeklefltirmek, önemli bir hedefimiz olacakt›r. Köklü ve ça¤dafl bir e¤itim kurumunun misyonu içinde; di¤er okullara önder olmak, farkl› aç›l›mlar› kapsayan organizasyonlar ve etkinlikler gerçeklefltirmek de yer almal›d›r. FMV Ifl›k Okullar› bu anlay›flla gerçeklefltirdi¤i iki önemli etkinli¤i de baflar›yla sürdürdü. 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleninin yedincisini gerçeklefltirirken Okullar aras› 4. Satranç Yar›flmas›n› da tamamlad›k. Bu baflar›l› organizasyonlar›n gerçekleflmesinde eme¤i geçen herkese teflekkür ederim. “Önce, iyi insan yetifltirmek” anlay›fl›m›z›n gere¤i olarak, insana ait tüm de¤erlere önem veriyoruz. Bu de¤erler içinde sanat›n bizim için vazgeçilmez bir yeri var. Bu duyarl›l›¤›m›z›n bir yans›mas› olarak Galeri Ifl›k Teflvikiye ve IÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Galeri Ifl›k ‹stanbul'da sergilerimiz devam ediyor. Ayr›ca mezunlar›m›z›, velilerimizi, çal›flanlar›m›z› ve Ifl›kl› dostlar›m›z› aram›zda görmekten mutluluk duydu¤umuz çeflitli konserler de tüm y›l boyunca sürdü. Di¤er yandan yaz aylar›nda, yeni e¤itim-ö¤retim y›l›nda ö¤rencilerimize daha iyi imkânlar sunmak için iyilefltirme ve gelifltirme çal›flmalar›m›zsa aral›ks›z olarak devam edecektir. Bir e¤itim-ö¤retim y›l›n›n daha sonuna gelmifl bulunuyoruz. Ülkemizin ve dünyan›n ça¤dafl de¤erlere, bilgiye ve alg›ya sahip bireylere daima ihtiyac› var. Mezunlar›m›z›n ald›klar› e¤itim ve ça¤dafll›k anlay›fl›n› yaflam boyu art›rarak topluma da fayda sa¤layan bireyler olacaklar›n› biliyor ve onlara baflar›lar diliyorum. Ö¤rencilerimizin de mutluluk ve sa¤l›k dolu bir tatil geçirmelerini diliyorum. Sayg› ve sevgilerimle.

Dr. Murat B‹NARK Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

3


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 4

FMV HABERLER

100 Yıllık Okullar 7. Spor Şöleni gerçekleşti Feyziye Mektepleri Vakf› taraf›ndan düzenlenen ve geleneksel hâle gelen, FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleninin bu y›l da 7’ncisi düzenlendi. Futbol (erkek), voleybol (bayan), basketbol (erkek), tenis ve yüzme branfllar›nda, Ayaza¤a ve Erenköy Kampüslerinde yap›lan yar›flmalarla gerçekleflen flölen büyük bir coflku ve heyecan içinde yafland›. Spor fiölenine bu y›l 28 okul kat›ld›. Futbolda 23, voleybolda 23, basketbolde 21, teniste 10, yüzmede 9 tak›m yar›flt›. fiölendeki yar›flmalara kat›lan ö¤renci say›s› 1089’a ulaflt›. Sporcu ö¤renciler aras›nda yap›lan ankette Güntekin Onay ve R›dvan Dilmen’in haz›rlay›p sundu¤u “Yüzde Yüz Futbol” program› en sevilen spor program› seçildi. Aç›l›fl töreninde Güntekin Onay’a ödülü verildi. FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleni, ‹stanbul’da bulunan ve 100 y›ldan fazla süredir, e¤itim ve ö¤retime hizmet veren okullar›n ö¤retmen ve ö¤rencilerini, sporun, bar›fl, dostluk, kardefllik ve centilmenlik ilkeleri do¤rultusunda bir araya getirmeyi ve bu güzel duygular›n paylafl›m›n› amaçl›yor.

11. Rehberlik Sempozyumu FMV Özel Ayazağa Işık Lisesinde yapıldı Ulusal düzeyde yap›lan 11. Rehberlik Sempozyumu FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesinde gerçeklefltirildi. Sempozyum, yurdumuzun çeflitli illerinde bu alanda hizmet veren akademisyenleri, uzmanlar›, kurum ve kurulufllar› bir araya getirdi. Kat›l›mc›lar›n büyük ço¤unlu¤unu, okullarda çal›flan rehber ö¤retmenler ve psikologlar oluflturdu. Psikolojik dan›flmanl›k ve rehberlik alan›nda ö¤renimi devam eden ö¤renciler, bu alan d›fl›ndaki yönetici ve ö¤retmenler de sempozyuma kat›ld›. 17 salonda, 4 oturumda gerçeklefltirilen sempozyumda 56 sunum yap›ld›. Sempozyumun kapan›fl›ndaysa, Prof. Dr. Yank› Yazgan “Herkes ve Hemen: Hayat›n ‹ki H’si” bafll›kl›, dikkat ve ö¤renme konulu bir konferans gerçeklefltirdi. FMV Ifl›k Okullar›nda “Önce ‹yi ‹nsan Yetifltirmek” ilkesine uygun olarak, rehberlik ve psikolojik dan›flma hizmetlerine verilen önemle, Feyziye Mektepleri Vakf›, öncelikle PDR uzmanlar›n›n mesleki geliflimlerine destek veren bu ulusal organizasyonu, sosyal sorumluluk projesi olarak de¤erlendirerek maddi ve manevi destek sa¤lad›.

4


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 5

FMV Özel Ayazağa Işık Okulları Korosu dünya ikincisi

‹talya’n›n Venedik flehrinde gerçekleflen “7. International Choir Festival and Competition Venezia in Musica” yar›flmas›nda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Okullar› Korosu, büyük bir baflar› göstererek dünya ikincisi oldu. Festivale Avusturya, Kanada, ‹sveç, ‹sviçre, Almanya, Macaristan, Kazakistan, Rusya, Venezuela, Norveç, Portekiz vb. 17 ülkeden toplam 44 koro kat›ld›. Bu kat›lan korolar›n neredeyse tamam› seçkin konservatuvarlardan, müzik okullar›ndan gelen korolard›. Böylesine iddial› korolar aras›nda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Okullar› Korosu yar›flma sonucunda kategorisinde ikincilik alarak Gümüfl Diploma’yla, Müzik ö¤retmenlerinden oluflan bayan vokal grubu da üçüncülük alarak Bronz Diploma’yla ödüllendirildi.

FMV Işık Okulları 4. Satranç Yarışması gerçekleşti FMV Ifl›k Okullar› 4. Satranç Tak›m Yar›flmas› Feyziye Mektepleri Vakf›n›n ana sponsorlu¤u ve Türkiye Satranç Federasyonunun deste¤iyle Ayaza¤a Kampüsü’nde gerçeklefltirildi. Tüm e¤itim düzeyini kapsayan dört ana kategoride yap›lan yar›flma bu y›l da büyük ilgi gördü. Yar›flmada tüm kategorilerde toplam 209 tak›m yar›flt›. Yar›flman›n sonunda toplam 73 ayni ödül, 20 kupa, 168 madalya ve 20 flilt sahiplerini buldu. Üniversiteler dal›nda geçen y›l oldu¤u gibi bu y›l da dünyan›n satrançta ileri ülkelerinden biri olan Bulgaristan’›n Sofia, Ruse ve National Sports Academy üniversite tak›mlar›n›n konuk olmas› yar›flmaya ayr› bir anlam ve heyecan katt›.

İstanbul’un renkleri “Ressamların İstanbulu” sergisinden yansıdı Farkl› dönemlerden gelen yirmi iki ça¤dafl sanatç›y› bir araya getiren “Ressamlar›n ‹stanbulu” sergisi Galeri Ifl›k Teflvikiye’de sanatseverlerle bulufltu. Sergiye Alp Tamer Uluk›l›ç, Altan Çelem, Ayd›n Ayan, Bedri Baykam, Devrim Erbil, Do¤an Paksoy, Didem Ünlü, Ekrem Kahra-

man, Ertu¤rul Atefl, Eser Afacan, Hanefi Yeter, Hüsamettin Koçan, ‹brahim Örs, ‹smet Do¤an, Mahir Güven, Mustafa Ata, Mustafa Pilevneli, Resul Aytemür, Serdar fiencan, fiahin Paksoy, Süleyman Saim Tekcan, Utku Varl›k gibi özgün üsluba sahip ressamlar kat›ld›.

"4 Aktör Ressam Rolünde" sergisi büyük ilgi gördü Tiyatro dünyas›n›n usta oyuncular›, ayr›lmaz dostlar, Mustafa Alabora, Müjdat Gezen, Yaman Tüzcet ve rahmetli Savafl Dinçel’in hem resimlerini hem de örnek dostluklar›n› sergiledikleri “4 Aktör Ressam Rolünde” adl› s›ra d›fl› sergi Galeri Ifl›k Teflvikiye'de gerçekleflti. Usta oyunculuklar›n›n yan› s›ra resim çal›flmalar›n› da sür-

düren, 20 Aral›k 2007 tarihinde kaybetti¤imiz büyük sanat adam› Savafl Dinçel, resim çal›flmalar› 1960’l› y›llara dayanan Müjdat Gezen, Gezen sayesinde resim yapmaya bafllayan Mustafa Alabora ve karikatürist Yaman Tüzcet’in ilk ortak resim sergisinde, o¤lu Bar›fl Dinçel taraf›ndan haz›rlanan özel bir Savafl Dinçel köflesi de yer ald›.

5


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 6

FMV HABERLER

İnsan sesinden müziğin şiirine:

Vokaliz Konseri Kerem Seven - Bass Atakan Yörük - Tenor Tolga Gülen - Bariton Gökçer Alp - Tenor Cengiz Ünal - Bariton

FMV Özel Ifl›k Lisesi Muvaffak Benderli Salonu bir unutulmaz geceye daha tan›kl›k etti. Vokaliz’in konseri, dinleyiciler için insan seslerinden müzi¤in fliirine ulaflan bir müzik ziyafetiydi… Klasik Türk müzi¤inden bat› müzi¤ine, caz müzi¤inden unutulmaz gruplar›n efsane flark›lar›na ve türkülerimize kadar müzi¤in her alan›ndan, her renginden parçalar Vokaliz’le yeniden yo-

rumland› ve dinleyicilere muhteflem anlar yaflatt›. 2004 y›l›nda befl acapella müziksever arkadafl taraf›ndan kurulan Vokaliz “Tek enstrümanlar›; sesleri” slogan›yla müzik yaflamlar›na bafllad›. Performanslar›nda hiç enstrüman kullanmayan Vokaliz, makamsal do¤u müzi¤i ve tonal bat› müzi¤ini bat›n›n müzik tür ve biçimlerinde sunuyor.

Telveten Tuncay Yılmaz Işık’ta müzikseverlerle ve Burçin Büke buluştu resitali Türkiye’nin en tan›nm›fl arp sanatç›s› fiirin Pancaro¤lu’yla Türkiye’de yaflayan ‹srailli besteci ve perküsyoncu Yinon Muallem’in birlikte haz›rlad›¤› yeni albümleri “Telveten” Ifl›k Lisesi Muvaffak Benderli Salonu’nda müzikseverlerle bulufltu. ‹kilinin etnik ve klasik müzi¤i buluflturdu¤u Telveten konserinde, barok müzikten Arjantin tangosu ve ‹spanyol klasik müzi¤ine, Yinon Muallem’in özgün bestelerinden Türk Halk Müzi¤i ve Azeri müzi¤ine uzanan genifl ve zengin bir repertuvar seslendirildi. fiirin Pancaro¤lu’nun klasik Bat›l› tarz›yla, Yinon Muallem’in Do¤ulu perküsyonu dinleyenlere unutulmaz bir müzik zevki yaflatt›.

6

Uluslararas› baflar›lar›yla tan›nan keman virtüözü Tuncay Y›lmaz ve piyanist Burçin Büke’nin Ifl›k Lisesi Muvaffak Benderli Salonu’nda gerçeklefltirdikleri ve Mozart, Schubert, Brahms, Granados ve Kreisler’in parçalar›n› seslendirdikleri resital, müzikseverlerin büyük be¤enisiyle karfl›land›.


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 7

EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Bilgiyi görmenin yolu “‹nsanlar›n en h›zl› ö¤rendi¤i zaman, kendi eylemlerinin sorumlulu¤unu tafl›d›klar› zamand›r.” Peter Senge üflündü¤ümüzde Peter SENGE’nin bu sözüne kat›lmamak mümkün müdür? Geliflen dünyam›zda 18. ve 19. yüzy›llarda yaflanan sanayi devrimiyle de¤iflim, inan›lmaz bir h›zla olmufltur. Biliflim teknolojisinin hayat›m›za katt›klar›ysa tart›flmas›z bafl döndürücüdür. Bilgiye ulaflmak art›k çok daha kolayd›r! ‹htiyaç duydu¤unuzda, internet eriflimi olan bir noktadan istenilen bilgiye ulaflmak sadece birkaç saniyedir, üstelik ak›lda tutulmas›na da gerek yok, küçük bir bellekle elde etti¤iniz bilgiyi cebinizde/çantan›zda tafl›yabilirsiniz. ‹nternete girmiflken bir gezinti yapmadan, forumlara girmeden ve sohbet program›n› açmadan olmaz, belki de bir müzik dinletisi bu ifli yaparken hofl bile olabilir ya da ekran›n köflesinde aç›lan televizyon program›na arada bir göz atmak, insana iyi gelir. Buraya kadar kula¤a oldukça hofl geldi¤ini kabul ediyorum; ancak ayn› kulaklara pek hofl gelmeyece¤ini düflündü¤üm birkaç sorgulamam olacak. ‹nternet üzerinden elde etti¤iniz bilginin bilimsel güvenilirli¤i nedir? Elbette güvenli olan siteler var ama bunlar›n eriflimi için ço¤u zaman üyelik istenmekte ya da bilgiye ulafl›m ücretlendirilmektedir. Bilgi kirlili¤iyse inan›lmaz boyutlarda... Ço¤u zaman son derece inand›r›c› ve kurumsal görünen sitelerde yanl›fl makaleler ve subjektif bilgiler bulunmakta. Kulaktan kula¤a oyunu gibi bir siteden baflka bir siteye aktar›lan yanl›fl bilgiler ve her geçen gün büyüyen bir karadelik... Güvenli¤i kan›tlanmam›fl, ak›l süzgecinden geçirilmeyen ve özgün olmayan yaz›lar ya da baflka bir deyiflle kes, kopyala, yap›flt›r... Bunun ne anlamda yarar sa¤lad›¤›n› düflünmek, yarat›-

D

Ömer ORHAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Müdürü

c›l›¤› nas›l yok etti¤ini ve üretimi nas›l ortadan kald›rd›¤›n› görmek gerekir. Bu anlamda biz mi teknolojiyi kullan›yoruz yoksa teknoloji mi bizi kullan›yor? Çok do¤ru bir uygulamaym›fl gibi kendi aralar›nda reklamlar› yap›lan, ö¤renciler için kurulmufl ödev siteleri bile var. Ürkütücü! Bir insan›n kendini gelifltirmek, ö¤renmek ve günümüz moda deyimiyle ortaya bir proje ç›kartmak için teknolojiyi kullanmas›. Bunu sa¤lamak için en k›sa yoldan, emek vermeden, ne kendine ne de paylafl›mc›lar›na bir katk› sa¤lamadan ayr›ca hiç de etik olmayan bir flekilde bilgiye ulaflmas› ya da ulaflt›¤›n› sanmas›. Kesinlikle ürkütücü hatta korkunç! En k›sa zamanda, sorgusuz ve kontrolsüz bize sunulan bu karmafladan kurtulmal›y›z. Teknolojinin olanaklar›n› gerekti¤i kadar ve bilimsel düflünce yap›s›na sayg› duyarak do¤ru kullanmay› ö¤renmeliyiz. Bir kitab›n sayfalar›nda bilgiye eriflmeyi, sözcüklerin alt›n› çizerek bu anlam bütünlü¤ünü baflka birisiyle paylaflmay› da hayat›m›zdan ç›kartmamal›y›z. Ayr›ca bize sunulan ya da dayat›lanlar aras›nda tercihlerimiz oldu¤unu, olmas› gerekti¤ini de unutmamal›y›z. San›r›m gerçek anlamda ö¤renmeyi istemek ve buna ihtiyaç duymakla bafllayacak her fley. Bunun için do¤ru bilgi kaynaklar›n› araflt›rmak, do¤ru referanslar almak, metodolojiyi (Yöntem-Yöntem Bilimi) bilmek ve bilinçli olmak. Yap›lmas› gerekenler çok da karmafl›k de¤il, sadece biraz ilgi ve biraz emek yeterli. ‹flte o zaman sanal bir mutluluk de¤il, yaflama bir fleyler katman›n lezzeti, erdemli bir durufl, yarat›c› ve üretken bir kiflilik ortaya ç›km›fl olacak.

7


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 8

EĞİTİM

Model Birleşmiş Milletler Melda CEMAL FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ‹ngilizce Ö¤retmeni

Model Birleflmifl Milletler ya da ‹ngilizce karfl›l›¤› olan Model United Nations’›n bafl harflerinden oluflan k›saltmas›yla MUN, ö¤renci delegelerinin belli ülkeleri ve BM kurumlar›n› temsil ettikleri e¤itsel bir benzetim program›d›r. Genelde konferans, panel, çal›fltay veya forum usulüyle yürütülen toplant›lar› içerir.

8

UN Kulübünün amac›; ö¤rencilerin global konular hakk›nda daha fazla bilgi sahibi olmalar›, resmî ortamlarda münazara yapma becerilerini gelifltirmeleri ve Birleflmifl Milletlerin çal›flmalar›n›n benzer uygulamalar›n› yapmalar›d›r. Ö¤renciler çal›flmalar s›ras›nda yaz›l› ve sözlü ‹ngilizcelerini ve liderlik becerilerini gelifltirmek konusunda cesaretlendirilirler. MUN program›n› demokratik süreci içinde ö¤renmek ve yaflamak, ö¤rencileri gelece¤e daha sorumluluk ve bilgi sahibi olan iyi yurttafllar olarak haz›rlar. Dünyada y›llard›r devam eden bu organizasyon Birleflmifl Milletlerin çal›flma esaslar›na benzerlik göstererek dünyan›n de¤iflik ülkelerinden gelen gençlerin oluflturdu¤u, kendi bak›fl aç›lar›ndan dünya sorunlar›na çözüm bulduklar› bir tart›flma ortam›d›r. MUN program› gençlere dünyada yaflanan siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel sorunlar› anlama ve üzerinde düflünme f›rsat› vermektedir. Etkinliklerin en önemlisi de bu sorunlara çözüm önerileri aramak ve bulmak için ö¤rencilere yarat›c›l›klar›n›n s›n›rlar›n› zorlamalar›na

M

olanak tan›mas›d›r. Ö¤renciler bunu yaparken her fleyin o kadar da kolay olmad›¤›n›, gerçek dünyada herhangi bir karar alman›n yan› s›ra uygulamada da ne kadar zorluklar yaflanabilece¤ini görmektedirler. Etkinlik, bir Birleflmifl Milletler Konferans› modeli olup Birleflmifl Milletlerdeki resmî süreçlerin bire bir benzeridir. Bu nedenle MUN delegesi olarak görev alan her ö¤rencinin, Birleflmifl Milletler Konferans›na özgü kurallar› bilmesi ve resmî dile hakim olmas› gerekmektedir. MUN konferanslar›na kat›lmak isteyen ekiplere, kendilerine önceden bildirilen bir ülkeyi temsil etme görevi verilir. Her delegenin de, komite çal›flmalar›nda belirlenen dünya sorunlar›na iliflkin tez haz›rlamas› gerekir. Ö¤renciler tez konular›na göre, tarih, sosyal ve hatta fen derslerinde ö¤rendiklerini uygulama f›rsat› bulurlar. Tezlerini farkl› dil, din, kültür ve etnik kökene sahip yafl›tlar›yla tart›flarak geliflimleri aç›s›ndan önemli kazan›mlar elde ederler. MUN delegeleri elde ettikleri baflar›lardan dolay› madalya veya flilt gibi bir ödülle mükafatland›r›lmazlar. MUN’de as›l ödül, ö¤rencilerin iyi dinleme, do¤ru anlama ve etkili


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 9

konuflma deneyimi kazanmalar› yan›nda, olaylar› yans›z de¤erlendirebilme becerilerini gelifltirmeleridir. Dünyada hukuk, siyaset, ifl ve sanat alan›nda bulunan birçok liderin e¤itim yöntemleri s›ras›nda MUN konferanslar›nda yer alan kifliler oldu¤unu göz ard› etmememiz gerekmektedir.

yinde JMUN (Junior Model United Nations) program› yürütülmektedir. Özel Koç ‹lkö¤retim Okulunda gerçeklefltirilen ve Türkiye’deki çeflitli okullardan 200’e yak›n ö¤rencinin, Birleflmifl Milletler kurumlar›n› temsil etti¤i 2. JMUN konferans›na kat›lan Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencileri Vietnam ve Rusya Federasyonu’nu temsil etmifllerdir.

FMV Ifl›k Okullar›nda MUN çal›flmalar› Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesinde 2007-2008 Ö¤retim Y›l›nda bafllat›lan MUN çal›flmalar› baflar›l› bir flekilde devam etmektedir. Ö¤rencilerimiz 2008 y›l›nda RCIMUN (Robert College International MUN) ve Üsküdar Amerikan Lisesinde gerçeklefltirilen TIMUN (Turkish International MUN) kurultaylar›nda okulumuzu Danimarka ve UNCTAD (Uluslararas› Ticaret ve ‹fl Örgütü) olarak temsil etmifllerdir. Bu y›l da ‹talya’da düzenlenen GEMUN (Genoa MUN) konferans›na Çin’i temsilen kat›lan ö¤rencilerimiz çok güzel deneyimler elde ederek baflar›l› bir süreç geçirmifllerdir. Dünyan›n farkl› ülkelerinden gelen yaklafl›k 550 delege aras›nda tümü çal›flt›klar› komisyonlarda Main Submitter (Bafl Müzakereci) konumuna gelmifller ve Kaan Özgüney “The Best Main Submitter” (En ‹yi Bafl Müzakereci) seçilmifltir. Konferans d›fl› gerçeklefltirilen sosyal aktivitelerle de ö¤rencilerimiz de¤iflik kültürlerden gelen di¤er ö¤rencilerle kaynaflma f›rsat› bularak yeni arkadafllar edinmifllerdir. MUN çal›flmalar› Özel Ifl›k Lisesinde bu y›l bafllat›lm›fl, ö¤rencilerimiz Robert Lisesinde düzenlenen (RCIMUN) konferansa ilk kez kat›lm›fl, Etiyopya ve Namibya ülkelerini temsil etmifltir.

DÜNYADA L‹SE DÜZEY‹NDEK‹ RESMÎ MUN KONFERANSLARI

JMUN çal›flmalar› MUN çal›flmalar›n›n yan› s›ra ilkö¤retim düze-

Dünyada lise düzeyinde resmî olarak kabul edilen ve önümüzdeki y›llarda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesinin kat›lmay› planlad›¤› MUN konferanslar›ndan baz›lar›: • American Int. School Model United Nations [AIS MUN], Cairo, Egypt • Bath Model United Nations [BSMUN], Bath, United Kingdom • Berlin Model United Nations [BERMUN], Berlin, Germany • Cairo American College Model United Nations [CAC MUN], Cairo, Egypt • Deutsche Schule Athen Model United Nations [DSAMUN], Athens, Greece • Genoa Model United Nations [GeMUN], Genoa, Italy • Haarlem Model United Nations [HMUN], Haarlem, The Netherlands • Haileybury Model United Nations [Haileybury], Hertford Heath, Hertfordshire, United Kingdom • Harvard University Model United Nations [HMUN], Boston, USA • Iberian Model United Nations [IMUN], Lisbon, Portugal • International MUN of Alkmaar [IMUNA], Alkmaar, The Netherlands • Leiden Model United Nations [LEMUN], Leiden, The Netherlands • MINIMUN, The Hague, The Netherlands • Paris Model UN [PAMUN], Paris, France • Royal Russell School Model United Nations [RRSMUN], Croydon, Surrey, United Kingdom • SHAPE Model United Nations [SHAPEMUN], Shape, Belgium • St. Petersburg Int. Model United Nations [SPIMUN], St. Petersburg, Russia • St. Andrew's International Model UN [SAIMUN], Dublin, Ireland • Turkish International Model United Nations [TIMUN], Istanbul, Turkey • Yale University Model United Nations [YMUN], Connecticut, USA

GEMUN konferans›na Çin’i temsilen kat›lan ö¤rencilerimiz, baflar›l› bir süreç geçirerek çal›flt›klar› komisyonda “Bafl Müzakereci” konumuna geldiler. Konferansta Kaan Özgüney En ‹yi Bafl Müzakereci seçildi.

9


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 10

ARAŞTIRMA İNCELEME

Osmanlı Döneminden Cumhuriyet Dönemine

Bir Okullu Dayanışmasının 100. Yılı: 1909-2009 Av. GÜN HAN BAfi‹K FMV Yönetim Kurulu Üyesi Ifl›k Üniversitesi Mütevelli Heyeti Baflkan Vekili Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i YK Eski Baflkan›

10

eyziye-Ifl›k Okullar›nda ö¤renim görmüfl olanlar›n dayan›flmalar›n› ve örgütlenmelerini araflt›rmaya giriflti¤imizde, konunun, çeflitli dönemlerde farkl› isimler alan tüzel kifliliklerin irdelenmesinden geçti¤ini görürüz. Feyziyelilerin, Ifl›kl›lar›n dayan›flmalar› ve bu amaçla bir araya gelmeleri, neredeyse, Feyziye-Ifl›k Okullar›n›n tarihi kadar eskidir. Y›llar önce, bu konuyu ele alan k›sa yaz›m›zda da belirtmeye çal›flt›¤›m›z gibi1 Ifl›kl›lar›n, Feyziyelilerin bir araya gelmeleri ve örgütlenmeleri ve hâlen bu alanda faaliyet gösteren Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i aflamas›na gelifli ayr›nt›lar›yla ele al›nmal›d›r. “Okullar›m›zda ö¤renim görmüfl veya mezun olmufl kiflilerin bir araya geldi¤i”2 kurulufl olan Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin tarihinin, FMV Ifl›k Lisesi tarihiyle birlikte incelenmesi yerinde olur. Ifl›kl›lar›n, Dernek (Cemiyet) biçiminde bir araya gelmeleri için, do¤al olarak, Feyziyenin 1885 y›l›ndaki kuruluflunu takiben çeflitli dönemler hâlinde mezunlar›n› vermesini beklemek gerekecektir. Bu konudaki kaynaklar›n s›n›rl› oldu¤u da belirtilmelidir. Selanik’teki Feyziyenin yan› s›ra, ‹stanbul’daki Feyziyenin, 1910-1911 y›llar›nda Bayezit, Koska’da efl zamanl› olarak faaliyette olmas›3, daha sonraki y›llardaysa, Selanik’teki Feyziyenin 1921 y›l›nda ya da 1922-1923 ders y›l› bafllar›nda faaliyetine son vermesi4 ve ‹stanbul’daki Feyziyenin Niflantafl›’na nakledilmesi ve faaliyetine burada devam etmesi sebebiyle olan tafl›nmalar ve okulun çeflitli dönemlerde geçirmifl oldu¤u yang›nlar, birçok belgenin yok olmas›na sebep olmufltur. Birçok belgenin yok oldu¤u veya en az›ndan eksildi¤i okul ve dernek arflivleri, kapsaml› ve detayl› çal›flma yapmay› önemli ölçüde s›n›rlamaktad›r. Elde edilen son kaynaklara kadar “Okulumuzda ö¤renim görmüfl kiflilerin” bir araya geldi¤i bir kurulufl manas›nda derne¤e 1927 y›l›nda rastl›yorduk. 16.06.1927 tarihinde Niflantafl›’ndaki okul binas›n›n, Feyziye Mezunlar› Ce-

F

miyetinin ba¤›fllad›¤› 20.000 TL ve Kibarlar ve Dilberler Müesseselerinin kefaletiyle, okul binas›n›n ipotek ettirilmesi suretiyle Feyziye Mektepleri Cemiyetinin bir bankadan ald›¤› 30.000 TL kredi olmak üzere, al›mla ilgili vergilerle birlikte, toplam 60.853 TL’ye sat›n al›nd›¤›n› görüyoruz. Bu durumda, Feyziye Mezunlar› Cemiyetinin 1926 veya 1927 y›l›nda kurulmufl oldu¤unu söyleyebiliriz. 1931 y›l›ndaysa, Feyziye Mezunlar› Cemiyetinin kendisini feshederek Feyziye Mektepleri Cemiyetine kat›ld›¤›n› görüyoruz. 1932 y›l›ndaysa, bu kez, Feyziye Mezunlar› ve Muhipleri Cemiyeti kuruluyor.5 Feyziye Mektepleri Cemiyetiyle Feyziye Mezunlar› ve Muhipleri Cemiyeti okulun kalk›nmas› için büyük bir gayretle el ele vererek üç y›l süreyle çal›fl›yorlar ve çok iyi sonuçlar al›yorlar. 1935 y›l›nda, bu iki kurulufl güçlerini bir araya getirmek üzere Feyziye Mektepleri Cemiyeti ad› alt›nda tekrar birlefliyor.6 Bu kurulufl, 1955 y›l›nda önce “Tesis” ve daha sonra da “Vak›f” hâlini alacakt›r. Uzun bir sessizlik döneminden sonra, 1944’te “Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu”nun kurulufluyla karfl›lafl›yoruz. Bu derne¤in faaliyetini uzunca bir süre devam ettirdi¤ini biliyoruz. Ancak, buna iliflkin belgeler maalesef çok azd›r. Bu konuda, bu sat›rlar›n yazar›n›n, bu derne¤in kurucular›ndan birisiyle buldu¤u görüflme f›rsatlar›, az da olsa, bize baz› bilgiler vermektedir. “Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu” ad›yla 1944 y›l›nda kurulan bu derne¤in kurucular› aras›nda yer alan ve Baflkanl›k görevini Aydemir Duygu’dan7 sonra üstlenen Selçuk Aybar’dan8 ald›¤›m›z bilgiye göre; Feyziye Mezunlar› ve Muhipleri Cemiyetinin, Feyziye Mektepleri Cemiyetiyle birleflmesi sebebiyle do¤an bofllu¤un doldurulmas› gerekmifltir. Bu nedenle, R.Aydemir Duygu, M. Selçuk Aybar, Abdurrahman Necil To¤ay, Recep Gerçel, ‹brahim Özenli, Saffet Enson, Fevzi Özerengin, Nezihi Onaran, Yakim Bensussen, Kamil Avc›’n›n giriflimiyle bu derne¤in 6 fiubat 1944’te kuruldu¤unu görüyoruz.9 Nitekim, elimizdeki


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 11

“Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu” ana nizamnamesinin (tüzü¤ünün) kuruculara iliflkin maddesinde, bu kifliler dernek kurucular› aras›nda yer almaktad›rlar.10 Ancak, 1956 y›l›na gelindi¤inde, Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i ismiyle karfl›lafl›yoruz. ‹stanbul Valili¤i kay›tlar›nda yapt›¤›m›z araflt›rmalarda, “Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin, 21.01.1956 tarihli bildirimle yeniden teflekkül etti¤i” tespit edilmektedir. Böylelikle, “Ifl›k Lisesini Bitirenler Kurumu” isimli derne¤in, Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤ine dönüfltü¤ünü söyleyebiliriz. Görüflümüze göre, Ifl›kl›lar aras›ndaki dayan›flmaya yeni bir ivme kazand›r›lmas› için isim ve tüzük de¤iflikli¤ine gidilmesi düflünülmüfl olabilir. Nitekim, eski tüzü¤e oranla birçok yeni düzenlemeyi içeren yeni tüzük, 21.01.1956 tarihinde ‹stanbul Valili¤ine verilmifltir. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, Valilik, bu bildirime karfl›l›k “Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin, 21.01.1956 tarihli bildirimle yeniden teflekkül etti¤i”ni onaylam›flt›r. Bu ifadeden, yeni bir kurulufltan de¤il, mevcut bir kuruluflun ad (ünvan) de¤iflikli¤inden söz edildi¤i anlafl›lmaktad›r. Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i tüzü¤ünün ilgili maddesinde afla¤›daki kifliler kurucu olarak gösterilmektedir: Fahir ‹pekçi, ‹brahim fievket Dilber, Adnan Atam, ‹brahim S›tk› Dilber, Sacit Öncel, Muvaffak Benderli, Ali Kermen, Ali Dilber, Süleyman Dilber, Mehmet Lebib M›s›rl›, Hasan Fikret Evsen, Edip Atam, fievket Göksun, ‹brahim Gerçel, Osman Pekin, Necmi Üstünel, Ethem Eralp, Necdet Atay, Haydar Aktafl, Ali M›s›rl›, Burhan An›l, Emine Taflk›n.11 Yukar›da belirtildi¤i gibi, mevcut bilgiler çerçevesinde, Feyziyelilerin, Ifl›kl›lar›n dayan›flma ve teflkilatlanmalar›nda, 1926-1927 y›llar›na kadar gitmek mümkün olabiliyordu. Hâlbuki son zamanlarda yay›nlanan çeflitli kitaplar, “okulumuzda ö¤renim görmüfl kiflilerin bir araya geldi¤i” bir örgütlenme anlam›ndaki kuruluflun, daha eski y›llarda kuruldu¤unu bize gösteriyor. Bu kaynaklar, 1900’lü y›llar›n bafl›nda Selanik’te, önde gelen Türklerin, 1907 y›l›nda Muavenet-i S›hhiye ve Muavenet-i Tahsiliye ve 1909 y›l›nda da, Feyziye Mektepleri Mezunlar› Cemiyetini kurduklar›n› gösteriyor. Ayn› kaynaklar, bu tarihlerde, Selanik’te, Muavenet-i S›hhiyenin 250, Muavenet-i Tahsiliyenin 450 ve Feyziye Mektepleri Mezunlar› Cemiyetinin de 125 üyesi bulundu¤unu belirtmektedir.12 Görülmektedir ki, Feyziyeliler Ifl›kl›lar ara-

s›ndaki dayan›flma ve örgütlenme, bilinenden eskilere gitmektedir. Bu durumda, bir “okullu” dayan›flmas› ve teflkilatlanmas› olarak, Osmanl›dan Cumhuriyet’e tafl›nan bir özellik göstermektedir. Osmanl› Dönemine uzanan bu köklü dayan›flma ve teflkilatlanma, “Ifl›k Ekolü”nün (école) oluflmas›na önemli bir katk› yapm›flt›r. Özetle; ortaya ç›kan bu yeni bilgiler çerçevesinde, Osmanl› Döneminden Cumhuriyet Dönemine uzanan, bu köklü “okullu dayan›flmas› ve teflkilatlanmas›”n›n bafllang›ç tarihini 1909 olarak tespit ediyoruz. 1 FMV Ifl›k Y›ll›¤› 1989-1990, s. 276 2 Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i Tüzü¤ü, Md. No: 5 Yazar›n notu: Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i; Ifl›k Lisesi ve/veya Ortaokulu ve/veya ‹lkokulu ve/veya ‹lkö¤retim Okulu ve/veya Üniversitesinde ö¤renim görmüfl kiflilerin üye olabildi¤i bir kurulufltur. Bunun yan›nda, sadece Ifl›k Üniversitesini bitirmifl olanlar›n üye oldu¤u, 11.11.2005 tarihinde kurulan “FMV Ifl›k Üniversitesi Mezunlar Derne¤i” mevcuttur. 3 Elöve Mustafa Emil, Bir Demet Ifl›k, Afa Matbaac›l›k, ‹stanbul, 1991, a.g.e. s. 86 4 Elöve Mustafa Emil, Bir Demet Ifl›k, Afa Matbaac›l›k, ‹stanbul, 1991, a.g.e. s. 85, Ayr›ca, bkz. Sandalc› Mert, Feyz-i S›byan’dan Ifl›k’a: Feyziye Mektepleri Tarihi, a.g.e. s.130 Mas Matbaac›l›k, ‹stanbul, 2005, ISBN 975-94742-3-9 5 Elöve Mustafa Emil, Bir Demet Ifl›k, Afa Matbaac›l›k, ‹stanbul, 1991, a.g.e. s. 85, Sandalc› Mert, Feyz-i S›byan’dan Ifl›k’a: Feyziye Mektepleri Tarihi, a.g.e. s.170, Mas Matbaac›l›k, ‹stanbul,2005, ISBN 975-94742-3-9, Öncel Sacit, Ifl›k’›n Tarihi, Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›,1952-1953, s. 12, 13 6 Öncel Sacit, Ifl›k’›n Tarihi, Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›,1952-1953, s. 12, 13, Sandalc› Mert, Feyz-i S›byan’dan Ifl›k’a: Feyziye Mektepleri Tarihi, a.g.e. s.205, Mas Matbaac›l›k, ‹stanbul, 2005, ISBN 975-94742-3-9, 7 Dr.Aydemir Duygu, ayn› zamanda Türk Kardiyoloji Derne¤i kurucular›ndand›r. 8 13.02.1986 - 05.12.1989 tarihleri aras›nda Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu üyeli¤inde bulunan Prof. Dr. Selçuk Aybar, ‹.Ü.Cerrahpafla T›p Fakültesi Ö¤retim Üyeli¤i ve 1983-1990 y›llar› aras›nda da, iki dönem Genel Cerrahi Anabilim Dal› Baflkanl›¤›n› yürütmüfl, 23.07.1990 tarihinde vefat etmifltir. 9 Md. No 1, Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu Ana Nizamnamesi ve Çal›flma Program›, Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu, Yay›n ve Propaganda Kolu, 1945 10 Md. No 3, Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu Ana Nizamnamesi ve Çal›flma Program›, Ifl›k Lisesi Mezunlar› Kurumu, Yay›n ve Propaganda Kolu, 1945 Yazar›n notu: Aydemir Duygu 1941-’42, M. Selçuk Aybar 1941-’42, Abdurrahman Necil To¤ay 1941-’42, Recep Gerçel 1942-’43, ‹brahim Düzenli 1942-’43, Saffet Enson 1941-’42, Fevzi Özerengin 1940-’41, Nezihi Onaran 1941-’42, Yakim Bensussen 1942-’43, Kamil Avc› 1942-’43 dönemi Ifl›k Lisesi Mezunlar› olup muhtemelen üniversite ö¤rencisiyken dernek kurucusu olmufllard›r. 11 Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤i Tüzü¤ü, Md.No: 4 12 Anastassiadou Meropi, Tanzimat Ça¤›nda Bir Osmanl› fiehri: Selanik 1830-1912, (Özgün ad›: Salonique: 18301912, Une ville Ottomane a l’age des Reformes), a.g.e., s. 333, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›, 1998, ISBN 975-333-149-5, “Les Communautes religieuses de Salonique”, a.g.e., s.105, 154. Ayr›ca, bkz. Katastatikon tis en Thessaloniki Filoptohu Adhelfotitos (Selanik Yoksul Dostlar› Derne¤i Tüzü¤ü), Selanik, Makedonia Matbaas›, 1881.

11


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 12

İÇİMİZDEN BİRİ

Sözü dinlenen bir aydın:

Nuray Mert Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi

uray Mert, kat›lsan›z da kat›lmasan›z da, fikirleri her zaman önemsenen, dikkat çeken bir ayd›n; yazar ve akademisyen. Hem köfle yaz›lar›, hem de kat›ld›¤› TV programlar›ndaki görüflleri daima önemle izleniyor. O ayn› zamanda bir Ifl›kl›… ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümünde ö¤retim görevlisi olan Nuray Mert’le hayat, toplum ve Ifl›kl› y›llar üzerine konufltuk.

N

Bir akademisyen ve yazar olarak “ayr›cal›k ve hiyerarflilere dayal›, bask› mekanizmalar›yla korunan insan iliflkilerine” karfl› “hep muhalif olmay›” bir ayd›n misyonu olarak m› görüyorsunuz? Niçin hep muhalif olmal› ayd›n? Ayd›n olarak de¤il, insan olarak düflünüyorum. Çünkü hepimizin, herkesin sorumluluklar› var. Ayd›nlara, dünya meselelerini, yaflad›¤›

12

toplumu daha fazla izliyor olmas›ndan ve bir flekilde bunu kendine dert etmesinden dolay›, di¤er insanlardan biraz daha fazla sorumluluk düflüyor diyebilirim. Muhalif olma meselesine gelince: Bu da bazen çok yanl›fl anlafl›l›yor. Her fleye yerli yersiz karfl› ç›kmak de¤il sözünü etti¤im... Yazd›¤›m bir yaz›da, genel olarak söylediklerimi çerçevelemek amac›yla böyle bir bafll›k atm›flt›m. Onun da mant›¤›n› flöyle kurdum: Bütün toplumlarda, bütün tarihsel dönemlerde herkes mevcut kabullerden yana tav›r al›r. Böyle bir e¤ilim vard›r. O mevcut kabuller tamamen yanl›fl olmayabilir. Ama daima mevcut kabuller de, mevcut iktidarlar da, mevcut sistemler de cazibe merkezidir. Herkes onlara yak›n olmaya, onlar›n içinde yer almaya e¤ilimli olur. Bu insani bir e¤ilim tabii ki… Bu koflullar alt›nda, bu kabullerin d›fl›ndaki bir yerden bakmak önemlidir her zaman. Ama insanlar bunu çok seçmezler. O yüzden o mevcut


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 13

söylemlerin, iktidarlar›n ve yap›lar›n d›fl›nda kalan fleyler hep ihmal edilir. Seslendirilmez. Bu manada muhalif olmaktan söz etmifltim. Yoksa her fleye karfl› ç›kal›m, her fleyi tersine çevirelim anlam›nda de¤il. Türkiye’de insanlar erke, her türlü iktidara, mevcut olan güce karfl› elefltirel olabiliyor mu? Sadece Türkiye diye düflünmeyelim… Mevcut durum bütün toplumlar için geçerli. Türkiye çok talihsiz bir toplum de¤il ama çok refah içinde bir toplum da de¤il. Bunu da hesaba katarsan›z; herkesten mevcut sisteme, iktidarlara, ön kabullere çok kritik bakmas›n›, mesafeli olmas›n› bekleyemeyiz. Bu da haks›zl›k olur. Çünkü öncelikle insanlar›n hayatlar›n› idame ettirmeleri laz›m. Bu ihtiyac› da anlay›flla karfl›lamak laz›m. Her koflulda insanlar›n son derece idealist olmas›n› beklemek de çok hakkaniyetli de¤il, bana sorarsan›z. Bu yüzden hayat›n›z› idame ettirme konusunda daha iyi koflullardaysan›z, mesela ekonomik özgürlü¤ünüz varsa daha flansl› oldu¤unuzu; birçok insan›n bu flans›n›n da olmad›¤›n› hesaba katarak, bu flans› kullanman›z gerekti¤ini düflünüyorum. Bu durumun insana bir sorumluluk yükledi¤ini de düflünüyorum. Elefltirel olabilme gücüyle ekonomik güç aras›nda bir iliflki oldu¤unu söyleyebilir miyiz? Önceli¤iniz gündelik hayat› devam ettirmek olunca tabii ki daha az özgür oluyorsunuz. Bu çok telaffuz edilmifl bir gerçek. Mesela; benim ailem, özellikle babam mütevaz› da olsa böyle bir alan› bana sa¤layabildi. Ve ben öncelikle hayat›m› idame ettirmek zorunda kalmad›m. Ben bunun insan için büyük bir flans oldu¤unu ve bu flans›n karfl›l›¤›nda bir sorumlulu¤u oldu¤unu düflünüyorum. Bu duygu ve sorumluluk beni motive ediyor. Bir kad›n olarak, Türkiye’de kad›n›n ikinci

planda oldu¤u, üretim iliflkileri içinde olmad›¤›, evinde oturdu¤u söyleniyor. Ataerkil ve bask›c› bir toplum yap›s›ndan söz ediliyor. Bu nas›l afl›labilir? Öncelikle biliyorsunuz ki bu s›n›fsal bir mesele… Bu etkenin göz ard› edilmesini ben çok rahats›z edici buluyorum. Çünkü “bütün kad›nlar›n -ne olursa olsun, toplumun neresinde olursa olsun- ayn› sorunu vard›r.” söylemine kat›lm›yorum. Çok fark var. S›n›fsal ve ekonomik olarak hangi eflikte oldu¤unuz çok belirleyici oluyor. Ekonomik hiyerarflinin çok altlar›nda oldu¤unuz zaman kad›nl› erkekli çok büyük bir ma¤duriyet ve yoksunluk tablosu var. Bu tablo içinde kad›nlar›n elbette fazladan yaflad›¤› sorunlar var. Onlar› da görmek laz›m. Ayr›ca ekonomik sorunlar› aflan kültürel ve feodaliteye dayal› sorunlar da var. Ama bunlar›n d›fl›nda burjuva dedi¤imiz s›n›f›n kad›nlar›n›n Türkiye’de çok fazla s›k›nt›s› oldu¤unu düflünmüyorum aç›kças›… Yani kad›nlar›n s›n›fsal ötesi sorunlar›ndan bahsetmek mümkün ama bunlar› da yeterince ay›rt etmek laz›m. Yoksa ötekilere çok ciddi haks›zl›k oluyor. Mesela; kad›na karfl› fliddet bütün kad›nlar›n sorunudur dedi¤iniz zaman, çok daha zor durumda yaflayan ve o çemberden ç›kmas› hemen hemen imkâns›z kad›nlara haks›zl›k yap›yoruz. Çünkü fliddet, kad›nlar› toplumda bulundu¤u yere göre etkiliyor. Bu farkl›l›¤›n önemsizlefltirilme-

“Bütün kad›nlar›n -toplumun neresinde olurlarsa olsunlar- ayn› sorunlar› vard›r, söylemine kat›lm›yorum. Çok fark var. S›n›fsal ve ekonomik olarak hangi eflikte oldu¤unuz çok belirleyici oluyor.”

13


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 14

İÇİMİZDEN BİRİ

sini ciddi bir hakkaniyetsizlik olarak görüyorum. Cumhuriyetin bir modernlefltirme projesi üzerine kuruldu¤unu düflünürsek, özellikle burjuva s›n›f› kad›nlar›n›n fazlas›yla da desteklendi¤ini, teflvik edildi¤ini düflünüyorum. Mesela akademik alanda, bas›nda kad›nlar›n desteklendi¤ini görüyorum. Cumhuriyetin kuruluflunda kad›na büyük önem verilmifl ama özellikle k›rsal ve muhafazakâr kesimde bunun kad›n aç›s›ndan karfl›l›¤›n› göremiyoruz. Acaba iki ayr› sosyolojik yap› m› söz konusu? ‹ster istemez öyle… Bu projenin devam edebilmesi için baflka fleyler laz›md›. Kas›tl› olarak de¤il ama ekonomik geliflme, e¤itimin yayg›nlaflmas› konusunda oluflan aksakl›klar kad›n›n durumuna ister istemez yans›yor. Hayat›n pek çok alan›nda kad›n ad›na kota gibi baz› avantajlar konulamaz m›? Ben kad›n ad›na da hayat›n her alan›nda da liyakat kriterinin zedelenmesini do¤ru bulmuyorum. Bunlar› yapay ve zorlama buluyorum. Onun yerine imkânlar›n ço¤alt›lmas›, istihdama yönelik politikalar›n iyilefltirilmesi gibi konular›n temel oldu¤unu düflünüyorum. E¤itimde f›rsat eflitli¤i, gelir da¤›l›m› eflitli¤i gibi genel anlamda eflitlikçi politikalar›n daha önemli oldu¤unu mu düflünüyorsunuz?

Y›ll›k kolu çal›fl›yor... En çok çal›flanlardan biri de Nuray Mert

14

Ekonomik, sosyal ve hukuki haklar çok önemli… Daha eflitlikçi ekonomik politikalardan yana olursan›z, bu, kad›nlara da daha eflitlikçi olarak yans›yacakt›r. Eflitlikçi ekonomik politikalar›n unutuldu¤u bir ça¤da kad›n sorununu esas›ndan kopmufl bir mesele olarak görüyorum. Baban›z›n hayat›n›zdaki önemini vurgulad›n›z. Baban›z sizin hayat›n›zda önemli bir etkenmifl san›r›m. Baban›z›n sizin gelifliminizde nas›l bir etkisi oldu? Ben hayat›ndaki kahraman› babas› olan tipik bir baba k›z› vakas›y›m! Bunu marazi bulmuyorum!.. Yapmak istedi¤im iflleri yapabilmemde en büyük pay, babam›nd›r. Tabii ailemin di¤er bireylerini de ihmal etmek istemem; bütün aile, içinde yetiflti¤im çevre; bütün bunlar da çok önemliydi. Annemin, beni yetifltiren halam›n, kardefllerimin, hayat›nda yapabildi¤im iflleri yapmamda katk›s› oldu¤unu düflünüyorum. Ama en büyük pay babam›n diyorum. Çünkü babam k›zlar› ad›na fazladan katk›s› olan, istisnai bir babayd›. Sadece ekonomik özgürlük sa¤lamak aç›s›ndan de¤il, bunu önemsemek, zaman›nda bilmek aç›s›ndan… Ayn› zamanda bir birey olarak k›zlar›n› önemsemek, onlara, tercihlerine sayg› duymak, hiç müdahale etmemek gibi davran›fllar›yla da sosyal çevremize göre fazladan liberal bir babayd›. Buna karfl› bir borçluluk hatta bunun gölgesini bile hissetmemek mümkün de¤il… Y›ll›kta siyaset bilimindeki kariyeriniz bile yaz›lm›fl… Kendinizi lisede kimli¤iyle bu kadar net ortaya koyman›zda bu baba faktörünün önemli yeri var san›r›z. Elbette… Liseden de önce öyleydi asl›nda. Ben


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 15

Edebiyat hocam›z Aysel Mutluay dönemin edebiyatç›lar›yla röportaj yapt›r›rd› bize. Ben çok hofllan›rd›m hatta arkadafllar›m›n röportajlar›na da ben giderdim. kiflili¤i erken oluflmufl bir çocuktum. Mesela; yetiflmemizde önemli katk›s› olan halam yazlar› bizi tatile götürürdü. Oradaki bir arkadafl›m daha 7-8 yafl›nda bana “diplomat” ad›n› takm›fl… Ne anlatt›¤›m› hat›rlam›yorum ama o zaman da bask›n, sözünü dinleten bir tipmiflim! Bunda liberal ve demokrat bir aile kültürü içinde yetiflmenin çok önemli oldu¤unu düflünüyorum. Ifl›k Lisesi sizin döneminizde disipliniyle dikkat çeken bir okul olarak biliniyor. Mutlu muydunuz okulda? S›k›ld›¤›m›z, darald›¤›m›z konular vard› ama ben çok isyan eden bir ö¤renciydim. Öyle sindirilmeye çok müsait bir ö¤renci de¤ildim. O yüzden de kendi çap›mda protestolar›m› yapard›m. Bu da kabul görürdü. Bu konuda velilerin tavr› da çok önemli… Çok nadir ve hakl› oldu¤um bir iki olayda ailem de benim yan›mda olmufltur. Ayr›ca okulun disiplinli olmas› bir süre sonra ö¤renci için e¤lenceli de oluyor. ‹syan etmek de bir e¤lence hâlini al›yor. O yüzden benim hiçbir kötü hat›ram yok. Bu disiplinin bana çok haks›z olarak dayat›ld›¤›n› da düflünmüyorum. Çünkü konsantrasyon bozuklu¤u olan bir talebeydim, çok gevezelik ediyordum!..

Han›m dönemin edebiyatç›lar›yla röportaj yapt›r›rd› bize. Ben çok hofllan›rd›m hatta arkadafllar›m›n röportajlar›na da ben giderdim. Ama tuhaf bir flekilde tarih dersim çok kötüydü. Ama üniversitede siyaset bilimi yan›nda bir de tarih okudum. Bu da sürprizli bir durum! San›r›m o dönemin müfredat›yla ilgiliydi. Bir akademisyen, bir gazeteci ve bir Ifl›kl› olarak bugün Ifl›kl› ö¤rencilere ne tavsiyeniz olur? Tavsiye zor bir durum. Bizim dal›m›z kolayl›kla tavsiye edilebilecek bir durum de¤il. Sosyal bilim seçmenin bedelleri var. Sosyal bilim okuyacak kiflinin bu bedelleri göze almas› gerekiyor. Çok eminseler tercihlerinde, hayatta bunu yapmak istiyorum, diyorlarsa seçsinler. Art›k mesleklerde de geçiflkenlik var biliyorsunuz. Dal de¤ifltirmek mümkün. Ama sosyal bilim yapmak d›flar›dan göründü¤ünden çok daha zor, çok fazla emek isteyen bir ifltir. Çok emek, çok zaman gerektiren bir alan, çok disiplin gerektiren bir dald›r. Bunu hat›rlatmak laz›m. Hayat›n kaytarmak gibi bir flans› yok. Bir fleyi iyi yapmak istiyorlarsa bunun karfl›l›¤› olan eme¤i harcamalar› gerekiyor. Ifl›k Lisesi y›ll›¤›nda Nuray Mert

O dönemden hat›ralar… arkadafllar? Çok hat›ram var tabii.. Ben çok e¤lenceli geçirdim Ifl›kl› y›llar›m›. 10. s›n›f› fende okudum. Ama fen talebesi de¤ildim. Edebiyat›n o dönem üniversite flans› çok düflüktü ve fen s›n›f›nda okumamam için aileme çok ›srarc› olundu, yaz›k etmeyin çocu¤a diye… Ama ben direttim ve son senemi edebiyatta geçirdim. O çok daha e¤lenceli oldu! Daha kafadar arkadafllar›m da edebiyattayd›. Edebiyat ve felsefe dersleri a¤›rl›ktayd› ben de onu seviyordum. Aysel Mutluay en gözde hocam›zd›, ben de onun en gözde ö¤rencilerinden biriydim. O dönem Aysel

15


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 16

KAPAK

Doğanın ve evrenin dili: Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Fatma BARUT FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Matematik Zümre Baflkan›

16

Sayılar

üflünen varl›k olarak insan, tüm tarih boyunca hep etraf›na bakt›, var olanlar› anlamaya çal›flt›. Anlayamad›¤› zaman da onlardan korktu. Görüfl aç›s› geniflledikçe, yani evrenle daha çok tan›flt›kça da korkusu azald› ama flaflk›nl›¤› biraz daha artt›. Mesela; günefl ve ay uzun bir zaman önce insano¤lu için tanr›yd›. Ama flimdi bizim y›ld›z›m›z ve gezegenimizin uydusu oldular! Günefl ve ay art›k bizim için bildik… Ama ö¤renip tan›flaca¤›m›z daha çok fley var etraf›m›zda: Mikro kozmostan makro kozmosa uzanan çok büyük bir alan; o alan›n içinde say›s›z ilginç yap›; bu yap›lar aras›nda da öyle bilinmez iliflkiler var ki… Peki nas›l anlayaca¤›z onu? Bu, ak›llar›n alamayaca¤› büyüklü¤ün ve onun içinde var olan her fleyin yani evrenin bize kendini anlataca¤›, bize bilinmezi söyleyece¤i, bizim de onu anlayaca¤›m›z bir dili var m› acaba? Var elbette… Üstelik birkaç dili var! Hem de az çok hepimizin biraz aflina oldu¤u diller onlar. Hay›r, ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, Japonca, Arapça filan de¤il!.. O dillerin ad› fizik, kimya, geometri ve di¤erleri… Evrenin bu dillerini konufltukça, ö¤rendikçe o bize kendini anlat›yor. Asl›nda o bize kendini daima anlat›yor ama onu anlamak için bizim de onun dillerini ö¤renmemiz gerekiyor. Daha önemlisi evrenin fizik, kimya, geometri gibi dillerinin hepsini kapsayan, onlar› anlamam›z› sa¤layan genel bir dili daha var:

D

Evrenin evrensel dili o: Ad›; matematik… ‹nsano¤lu o dilin kendine göre bir alfabesini de oluflturmufl durumda. O alfabeyse harflerden de¤il rakamlardan olufluyor: 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9… Tabii bir de imlas› ve sembolleri var: +, -, x, ÷ ve onlar›n çocuklar›… Bu alfabe öyle kolay bulunmam›fl, oluflmas› on binlerce y›l alm›fl… Alfabenin en ilginç rakam›ysa “s›f›r” olmufl… S›f›r deyip geçmeyin, onu küçümsemeyin. O hepsinden zor bulunmufl… Di¤erlerinin hapis olduklar› dar alandan ç›k›p evrende koflturmalar›n› da o, yani “s›f›r” sa¤lam›fl…

S›f›r ve rakamlar Say›lar›n tarihinin ne zaman, nerede bafllad›¤›n› tarihçiler ve matematikçiler bugün kesin olarak belirtemiyorlar. Elimizdeki kaynaklar bize sayman›n, eski ça¤larda koyun ya da keçi sürüsü güden kiflilerin, bugün a¤›l diye adland›rd›¤›m›z yere giren ç›kan hayvanlar›n›, çak›l tafllar› yard›m›yla sayarak bafllad›¤›n› gösteriyor. Latince calculus (hesap) sözcü¤ünün “küçük çak›l” anlam›ndan geldi¤ini de biliyoruz. Zamanla çak›llar›n yerini farkl› biçimlerde nesneler alm›fl. Sonraki y›llarda, M.Ö. 2000’den itibaren de alfabetik yaz› ilkesi olgunlaflmaya bafllay›nca baz› halklar, say›lar›n yerine alfabelerindeki say›lar› kullanm›fllar. Konumlu say›lama keflfedildikten sonra konum ilkesinin kullan›m› dizgeli hâle getirilmifl-


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 17

tir, böylece s›f›r zorunlu bir kavram olmufltur. ‹lk kez Babilliler, Mayalar ve Hintliler bu kavram› kullanm›fllard›r. Günümüzde onluk tabanda kulland›¤›m›z sistem Hint-Arap rakam sistemi… ‹lk kez Hindistan’da kullan›lm›fl ve bat› dünyas›na Arap matematikçiler taraf›ndan yay›lm›fl. Hintlilerin ticarete düflkünlükleri ve bu konuda iyi olmalar› negatif say›lar› da do¤urmufl. Burada s›f›r; çarpmada yutan, toplamada etkisiz elemand›r. S›f›r›n varl›¤› tamsay›larda toplamaya göre ters eleman›n olmas›n› da sa¤lam›flt›r. Evet, önümüzde rakamlarla yaz›lm›fl muhteflem bir fliir var: Evrenin kendini anlatt›¤› fliiri… fiimdi ister misiniz, evrenin evrensel diliyle, dünyaya ve kâinata flöyle bir bakal›m.. Onun fliirinden birkaç m›sra okuyal›m…

Çiçeklerin fliiri, Fibonacci dizisi Do¤ada bizi en çok etkileyen, bize mutluluk veren bitkiler çiçekler olsa gerek… Rengârenk, çeflit çeflit çiçekler dünyay› güzellefltiriyor, fliirsellefltiriyor. Ama onlar›n gizli bir fliiri de var. Papatya fal›n› hepimiz biliriz. Yapraklar›n say›s›na göre ç›kar ya da ç›kmaz de¤il mi? Yapraklar da her say›da olabilir herhalde... Yan›l›yorsunuz!.. Do¤adaki çiçeklerin büyük bir ço¤unlu¤unun yapraklar› belli bir say›dad›r!.. 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377… Sürüp gider bu rakamlar… ‹sterseniz say›n birkaç çiçe¤in yapra¤›n›! Peki, bu rakamlar›n bir özelli¤i, bir s›rr› var m› acaba? Evet, hem de harika bir s›rlar› var. ‹lk bak›flta tuhaf ve alakas›z görünen bu say›lar düzenli bir s›ra izlerler. Her say› birbirinden önceki iki say›n›n toplam›yla elde edilir: 0+1=1, 1+1=2, 1+2=3, 2+3=5, 3+5=8, 5+8=13... Böyle sürüp gider… ‹flte çiçeklerin yapraklar›ndaki say›n›n s›rr›… Elinizdeki FYZY dergisi de 13. say›s›na ulaflt›. Yani güzel bir çiçe¤in yapraklar›na denk bir say›ya… Bu dizi, ilk olarak Ortaça¤›n önde gelen matematikçilerinden Pisal› Leonardo

Fibonacci taraf›ndan yaz›lm›flt›. Ancak bunu tam olarak ortaya ç›karan 19. yy’da Frans›z matematikçi Liber Abaci oldu ve diziye Fibonacci’nin ad›n› verdi. Bu dizi sadece çiçeklerin yapraklar›n›n say›s›nda ortaya ç›kmaz… Pascal üçgeninde de “alt›n oran”da da karfl›m›za ç›kar.

Bir do¤a harikas›n›n ad›: Alt›n oran Fibonacci say›lar›n›n ilginç özellikleri vard›r. Mesela “n” say›s› büyüdükçe iki ard›fl›k Fibonacci say›s›n›n birbirine oran› “alt›n oran”a yani 1,618...’e yak›nsar. Hatta serideki 13. s›rada yer alan say›dan sonra bu oran, neredeyse sabitlenir. ‹flte bu say› “alt›n oran” olarak adland›r›l›r. Yine geldik dergimizin elinizde tuttu¤unuz say›s›na… Peki nedir bu alt›n oran? Bu do¤ada çok karfl›m›za ç›kan bir orant›n›n say›s›d›r. Eski M›s›rl›lar ve Yunanl›lar taraf›ndan keflfedilmifltir. Platon'a göre kozmik fizi¤in anahtar›; bu orand›r. Do¤ada nerede bulunur derseniz, öncelikle insan vücudunda yer al›r. ‹nsan vücudunda alt›n orana verilebilecek ilk örnek; göbekle ayak aras›ndaki mesafe 1 birim olarak kabul edildi¤inde, insan boyunun 1,618'e denk gelmesidir. Bunun d›fl›nda vücudumuzda yer alan di¤er baz› alt›n oranlar; parmak ucu-dirsek aras›yla el bile¤i-dirsek aras›n›n oran›; omuz hizas›ndan bafl ucuna olan mesafeyle kafa boyunun oran›; göbek-bafl ucu aras› mesafeyle omuz hizas›ndan bafl ucuna olan mesafe; göbekdiz aras›yla diz-ayak ucu aras› mesafe olarak say›labilir.

Alt›n oran evrenin her yerinde her büyüklükte ve küçüklükte karfl›m›za ç›k›yor. Ona uzay›n devasa galaksilerinde veya DNA’n›n içinde rastlaman›z mümkün.

17


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 18

KAPAK

Leonardo da Vinci’nin alt›n oranla ilgili el yazmas› notlar› ve çizimleri ilgi çekiyor. Bugün onun resimlerinde de alt›n oran›n yer ald›¤› ifade ediliyor. Alt›n orandan Fibonacci dizisine, uzay›n derinlerinden atomun parçac›klar›na kadar pek çok yerde de var olan matematik ve say›sal iliflkileri siz de görebilirsiniz.

Bu oranlar idealinde 1,618… olarak ç›kmaktad›r. Alt›n oran›n sembolü PHI yani ’dir. Ayr›ca do¤ada ve evrende say›s›z canl›n›n ve cans›z›n flekli ve yap›s› bu orana göre oluflmaktad›r. A¤aç dallar›nda, yapraklarda ve pek çok yerde… ‹nsan DNA’s›ndan uzaydaki pek çok devasa galaksiye kadar evrendeki birçok fley alt›n orana sahiptir. ‹nsano¤lu da alt›n oran› mimari ve sanatta uygulam›fl, esteti¤in temel unsurlar›ndan birini ortaya ç›karm›flt›r. Alt›n oran› eserlerinde kullanan ve inceleyen önemli bir düflünür ve sanatç› da Leonardo da Vinci olmufltur. Alt›n Oran, pi (π) gibi irrasyonel bir say›d›r ve ondal›k sistemde yaz›l›fl› 1,618033988749 olarak sürer gider.

Pi say›s› Say›lar›n dili demiflken pi say›s›n› görmeden geçmek olmaz! Bir çemberin çevresinin çap›na oran›n›n sabit oldu¤unu söyleyen say›d›r pi… Matematik için kutsal bir say›d›r o. Tarih boyunca matematikle ilgilenen bilim adamlar› uzun y›llar›n› pi say›s›n›n basamaklar›n› bulmakla geçirmifller (rekor 51 milyar basamakt›r) ancak sona ulafl›lamam›flt›r. Hâlbuki matematikçiler 2 hane, mühendisler en fazla 7-8 hane, fizikçilerse en fazla 15-20 hane kullan›yorlarken matematikçiler neden hâlâ fazlas› için u¤-

18

rafl›yorlar, bilinmez. Pi, matemati¤in her alan›nda, mühendislikte, fizikte, istatistikte, mimarl›kta, biyolojide, astronomide, hatta güzel sanatlarda karfl›m›za ç›k›yor. Pi, hem ses hem su dalgalar›n›n ritminde gizlidir. “Pi”de bir gizem vard›r. Matematikçiler bu gizeme dair ufac›k bir iflaret bulmak umuduyla “pi”nin basamaklar›n›n giderek derinine inmeye çal›flmaktad›rlar. Pi oran›yla ilgili en eski kaynak, Ahmes adl› M›s›rl› bir kâtip taraf›ndan M.Ö. 1650 y›llar›nda yaz›lm›fl olan ve Rhind Papirüsü olarak bilinen yaz›d›r. Burada pi say›s› 3,141592 olan do¤ru de¤erinin yüzde birinden daha az hata tafl›yordu. Tarih boyunca pi say›s› üzerinde çal›fl›lm›flt›r. Hatta David ve Gregory Chudnovsky Kardefller en çok basamak hesaplamada dünya rekorunun sahibi olmakla kalmay›p “pi”yi tan›mlamak için son derece incelikli denklemler gelifltirmifllerdir. ‹nsano¤lu hâlâ bir yandan “pi”nin gizemine ulaflmaya çal›fl›rken bir yandan da 3,14’ü yans›tan 14 Mart tarihini “Dünya Pi Günü” olarak kutlamaktad›r.

Kâinat keflfedilmeyi bekliyor Kâinat›n dilinden, kâinat›n fliirinden birkaç küçük örnekti bu anlat›lanlar. Oysa o fliir o kadar uzun ve güzel ki… Her m›sras›nda ayr› bir anlam, ayr› bir bilgi var. Onu okumak için de öncelikle onun dilini ö¤renmek gerekiyor. Fizik, kimya, geometri, biyoloji ve evrenin evrensel dili matematik… Siz bu dili ö¤renip o fliiri okudukça onun gerçek anlam›n› ve de¤erini bulacaks›n›z. Elbette hayat›n anlam›n› da…


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 19

TARİH

Bir yok oluşun öyküsü…

Abide-i Hürriyet Bugün fiiflli’nin göbe¤inde her taraftan iflgal edilmifl, ya¤malanm›fl, unutulmufl ya da unutturulmufl bir an›t vard›r; Abide-i Hürriyet… Oysa Osmanl›’da özgürlü¤ün, ayd›nl›¤›n simgesi ‹stanbul’daki Abide-i Hürriyet (Hürriyet An›t›) ve Abide-i Hürriyet Tepesi’ydi. arihler 13 Nisan (Rumi 31 Mart) 1909’u gösterdi¤inde Dervifl Vahdeti ve ‹ttihad-› Muhammedi örgütünün yönlendirdi¤i binlerce insan, ellerinde silahlar, sopalar ve yeflil bayraklarla, Ayasofya semtindeki Meclis-i Mebusan binas› önünde toplanm›fl hep bir a¤›zdan “Gâvur meclis istemiyoruz!”, “Gâvurluk istemeyiz, fleriat isteriz.” diye ba¤›r›yorlard›. O gün ‹stanbul, tarihte “31 Mart Ayaklanmas›” diye an›lacak bir gerici isyana daha tan›kl›k ediyordu. ‹syanc›lar›n ilk katlettikleri milletvekili ve bakanlar oldu. Meclisin önünde Adliye Naz›r› Naz›m Pafla ve Lazikiye Mebusu Emir Arslan Bey'i linç ederek öldürdüler. Bahriye Naz›r› R›za Pafla’ysa öldü san›larak b›rak›ld›. ‹syanc›lara göre gâvurlu¤u Osmanl›’ya sadece milletvekilleri, ayd›nlar de¤il “mektepli” dedikleri okumufl askerler de getirmiflti. “Mektepli zabit istemeyiz” diye ba¤›r›yor, önlerine ç›kan subaylara “Alayl› m›s›n, mektepli misin?” diye soruyor, mektepli olanlar› öldürüyorlard›. Binbafl› Ali Kabuli, Yüzbafl› Nail, Yüzbafl› Selahaddin, Yüzbafl› Sparati, Mülaz›m Muhiddin, Mülaz›m Selim ilk öldürülenler aras›ndayd›. ‹syana karfl› Y›ld›z Saray› suskundu. Ama hareketli olan bir yer vard›; Selanik... Selanik'teki 3. Ordu Komutanl›¤›, ‹stanbul’a müdahale karar› ald›, silah kuflan›p yola ç›kt›. “Hareket Ordusu” ad› verilen bu kuvvet 23 Nisan’› 24 Nisan’a ba¤layan gece ‹stanbul’a ulaflt›. 24 Nisan’da ‹stanbul'da büyük çat›flmalar yafland› ve iki gün sonra gerici ayaklanma tamamen bast›r›ld›. Çat›flmalarda Hareket Ordusu’ndan 3'ü subay 71 asker flehit olmufltu. 26 Nisan'da ‹stanbul'da büyük bir cenaze töreniyle flehitler topra¤a verildi. Hürriyet fle-

T

hitleri için bir an›t›n yap›lmas›na da karar verildi. An›t için bir yar›flma düzenlendi. Yar›flmay› Mimar Muzaffer Bey kazand›. II. Meflrutiyet'in üçüncü y›l›nda, 23 Temmuz 1911'de, “Abide-i Hürriyet An›t›”, büyük bir halk kat›l›m›yla aç›ld›. 31 Mart flehitlerinin isimleri tek tek an›ta ifllenmiflti. Mezar odas›na giren kap›n›n üzerindeyse, “Makber-i fiuheda-i Hürriyet (Hürriyet fiehitlerinin Mezar›)” yaz›l› bir kitabe bulunmaktayd›. An›t art›k Osmanl›daki özgürlük hareketlerinin sembolüydü. Abide-i Hürriyet An›t› bahçesine zamanla tarihimizin önemli isimleri de defnedildi. Ve an›t›n bulundu¤u yer “Hürriyet-i Ebediye Tepesi” ad›n› ald›. Bugün, “Sonsuz Hürriyet Tepesi”nde mezar› bulunan tarihî flahsiyetlerden baz›lar›; Sadrazam Mahmud fievket Pafla, Sadrazam Midhat Pafla, Harbiye Naz›r› Enver Pafla, Sadrazam Talat Pafla, Midhat fiükrü Bleda, Mülaz›m At›f (Kamç›l), Eyüp Sabri Akgöl’dür. fiiflli'de 165 dönümlük bir arazi üzerinde yap›lan Abide-i Hürriyet An›t›’ndaysa bugün aradan geçen 98 y›l sonunda ac› bir manzara var. Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nin bir ucundan belediye girmifl; fidanl›k sat›fl yeri açm›fl, çöp kamyonlar›na, t›bbi at›k kamyonlar›na park alan› yapm›fl, hurda makinelerini y›¤m›fl. Öteki ucundan radyo ve televizyonlar girmifl, devasa bir anten dire¤i dikilmifl. Kalan bahçe k›sm›ysa hafta sonlar› piknikçilerin, hafta içinde uyuflturucu ba¤›ml›lar›n›n mekân› hâline gelmifl. Çarp›k yap›laflma, Avrupa yakas›n›n en büyük adliye saray› inflaat› ve son günlerde gündeme gelen arazi üzerindeki miras kavgas›yla Hürriyet-i Ebediye Tepesi unutulan tarihimize ve de¤erlerimize ac› bir örnek olmufl durumda.

Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›

1911

2009

19


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 20

SANAT

Hannu Paalasmaa

Prof. Dr. Hasip PEKTAfi Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar ve Grafik Tasar›m Bölümü, FISAE ve Istanbul Ekslibris Derne¤i Baflkan›

www.istanbulekslibris.org

İstanbul, ekslibris sanatının da başkenti oluyor!

erdi¤i ödünç kitaplar›n geri gelmesini isteyen kitap sahipleri ya da kütüphanesindeki kitaplar›n kaybolmas›n› istemeyen kurumlar, önlem olarak farkl› konularda resimlerin de yer ald›¤› ekslibrisler yapt›rabilirler. Ekslibris (Exlibris), kitaplar›n iç kapa¤›na yap›flt›r›lan bir sahiplik belgesidir. Sözcük olarak “...’n›n kitapl›¤›ndan, ...’n›n kütüphanesine ait” anlam›na gelir. Kitaplar›n tapusu da diyebilece¤imiz bu küçük boyutlu eserler, ayn› zamanda önemli bir iletiflim arac›d›r. Ekslibrisler, tamamen estetik kayg›larla yap›lan, geleneksel bask› resim (gravür, linolyum, a¤aç bask›, litografi, serigrafi) teknikleriyle oldu¤u kadar yeni teknolojiler (bilgisayar, foto¤raf, ofset bask›) kullan›larak da ço¤alt›labilen ve genifl bir kitleye sanat›n ulaflmas›n› sa¤layan eserlerdir. Ekslibris için bir malzeme s›n›rlamas› yoktur. Resim sanat›n›n, bask› resmin, grafik tasar›m›n›n tüm olanaklar› kullan›labilir.

V

bir mülkiyet iflareti gereklili¤i do¤mufltur. ‹lk gerçek ekslibrisin 15. yüzy›lda Güney Almanya'da kullan›ld›¤› bilinmektedir. Bunlardan biri, 1450 y›llar›nda "Igler/kirpi” takma ad›yla bilinen Alman papaz Johannes Knabenberg için yap›lan ve çay›rda bir çiçe¤i ›s›ran kirpinin resimlendi¤i ekslibristir. Matbaayla birlikte kitaplar›n ço¤almas›, bu sanata ilginin artmas›na neden olmufl ve özellikle de zengin s›n›f, ekslibris yapt›rmaya bafllam›flt›r. Albrecht Dürer, Edvard Munch, Kaethe Kolwitz, Paul Klee, Pablo Picasso, Oscar Kokoschka gibi ünlü sanatç›lar, o dönemin önemli devlet ve bilim adamlar›na ekslibris yapm›fllard›r. E¤ilimlere ve sosyal çevreye göre farkl›l›klar gösteren bu sanat, yarat›ld›¤› dönemin aynas› olup 500 y›ldan bu yana sanatsal kayg›larla tasarlanmakta ve merakl›lar› taraf›ndan toplanmaktad›r. Ekslibris, kitaba olan ilgiye ba¤l› olarak gelifl-

Ekslibrisin do¤uflu ve geliflimi Ekslibrisin ilk ve en eski örne¤inin M.Ö. 1400 y›llar›nda aç›k mavi renk bir fayans üzerine yap›ld›¤›, bunun da III. Amenofis'in kitapl›¤›na ait oldu¤u ve bu levhalar›n papirüs rulolar›n› korumak için kullan›lan a¤aç sand›klara tak›ld›¤› tahmin edilmektedir. Ekslibris; el yazmas› kitaplar döneminde, 1450 y›llar›nda bafllam›fl bir gelenektir. Gerçek anlamda ekslibrisler matbaan›n icad›yla birlikte yap›lm›flt›r. Önceleri sadece kilisenin ve prenslerin ellerinde bulunan çok de¤erli el yazmas› kitaplar, matbaa sayesinde alt düzeydeki soylular ve e¤itim görmüfl burjuva s›n›f› taraf›ndan da elde edilmifltir. Böylece tek say› olma durumunu kaybeden bu kitaplar›n, h›rs›zl›ktan ve kaybolmalardan korunmas› için özel Martin Monojlin

20

Süleyman Saim Tekcan


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 21

Konstantin Kalynovych

me göstermifltir. Kitap okuma oran›n›n yüksek oldu¤u kültürlerde çok daha yayg›n kullan›lmaktad›r. Kitaplar› h›rs›zl›¤a karfl› koruman›n yan›nda önemli bir de¤ifl tokufl objesi de olan ekslibrisin koleksiyonculu¤u çok yayg›nd›r. Koleksiyoncular, ellerindeki çift bask›lar› di¤er kiflilerle de¤ifltirerek çok say›da ekslibrise sahip olabilirler. Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsinde, Amerika’da, Japonya’da, Çin’de ekslibris sanatç›lar›n›n ve koleksiyoncular›n bir araya geldikleri ekslibris dernekleri, baz› ülkelerdeyse ekslibris müzeleri vard›r. Kapsaml› ekslibris y›ll›klar› ve periyodik bültenler yay›mlanmaktad›r. Yar›flmalar, sergiler, de¤ifl-tokufl günleri düzenlenmektedir. ‹stanbul Ekslibris Derne¤inin de üyesi oldu¤u FISAE (Uluslararas› Ekslibris Dernekleri Federasyonu), iki y›lda bir farkl› ülkede ekslibris kongresi düzenlemektedir. Bu kongrelerde 40’a yak›n ülkenin sanatç› ve koleksiyoncusu bir araya gelerek ekslibris de¤ifl-tokuflu yapmakta, kültürel al›flveriflte bulunmaktad›r. Hasip Pektafl

Türkiye’de ekslibris Türkiye’nin ekslibrisi tan›mas›, bat›dan al›nm›fl kitaplarla olmufltur. Avrupa ülkelerinde yayg›n olarak kullan›lan ekslibrisli kitaplar, ikinci el sat›fllarla ülkemize girmifl, bu kitaplar›n sahipleri öldü¤ü zamansa yak›nlar› taraf›ndan kütüphanelere ba¤›fllanm›fl veya sahaflara sat›lm›flt›r. Yurt d›fl›ndaki müzayedelerden al›nan ço¤u kitaplar›n iç kapa¤›nda ekslibris görmek mümkündür. 1990’l› y›llardan bu yana, özellikle güzel sanatlar e¤itimi veren kurumlardaki bask› resim ve grafik tasar›m derslerine giren ö¤retim elemanlar›n›n özendirmeleriyle, ekslibris yapan kifliler yetiflmeye bafllam›flt›r. Art›k yurt d›fl›nda yap›lan ekslibris yar›flmalar›nda Türk sanatç›lar› ödüller almaktad›r. Yurt içinde ve yurt d›fl›nda grup sergileri, seminerler, çal›fltaylar düzenlenmektedir. Yar›flmalar organize edilmekte, yay›nlar yap›lmaktad›r. Dünyadaki 10 ekslibris müzesinden biri olarak art›k ‹stanbul’da da bir müzemiz vard›r. 2008 y›l›nda ‹MOGA ‹stanbul Grafik Sanatlar Müzesinin bünyesinde ‹stanbul Ekslibris Müzesi kurulmufltur. Uluslararas› düzeyde 10.000’e yak›n küçük bir koleksiyona sahip müzemiz, ekslibris merakl›lar›n›n ilgisini beklemektedir. Önceki ad› Ankara Ekslibris Derne¤i olan ‹stanbul Ekslibris Derne¤i, ekslibris konusunda çok say›da etkinli¤e imza atm›flt›r. 2003 ve 2007’de iki ayr› Uluslararas› Ekslibris Yar›flmas› gerçeklefltirmifl olan dernek, Feyziye Mektepleri Vakf› ve Ifl›k Üniversitesiyle ifl birli¤i içinde; Güzel Sanatlar Fakültesi ve IMOGA ‹stanbul Grafik Sanatlar Müzesinin katk›lar›yla 2010 y›l›nda 33. FISAE Uluslararas› Ekslibris Kongresi’ni ve buna ba¤l› olarak da son kat›l›m tarihi 23 Nisan 2010 olan 3. Uluslararas› Ekslibris Yar›flmas›n› organize etmektedir. ‹stanbul 2010 Avrupa Kültür Baflkenti Ajans› taraf›ndan da desteklenen bu etkinlikle 450’ye yak›n ekslibris sanatç›s› ve koleksiyoncusunun, eflsiz tarihi ve do¤as›yla kültürlerin buluflma noktas› olan ‹stanbul’u keflfetmeleri ve birer kültür elçisi olarak ülkelerine dönmeleri sa¤lanacakt›r. Ayr›ca Türkiye'nin ekslibris sanat›nda geldi¤i nokta uluslararas› platforma tafl›nacak, ekslibris yoluyla ülkemiz, kültür ve sanat›m›z yurt d›fl›na tan›t›lacak, dünya ülkeleri aras›nda bir kültür köprüsü oluflturulacakt›r. ‹stanbul, art›k ekslibris sanat›n›n da baflkenti olacakt›r.

Fotini Stephanidi

Mustafa Okan

Peter Velikov

Tezcan Bahar

Viladimir Suchanek

21


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 22

SAĞLIK

Multipl (MS) Skleroz Multipl Skleroz (MS), merkez› sinir sitemini (beyin ve omurilik) de¤iflik zamanlarda ve de¤iflik yerlerden etkileyen, s›kça görülen nörolojik hastal›klardand›r. Prof. Dr. Sabahattin SA‹P ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Nöroloji Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Velisi

Merkez› sinir sistemi

22

, sinir sistemini her etkiledi¤inde, etkilenen yerde kal›c› sert bir doku, iz b›rak›r. Aynen vücudumuzun bir yerinde, bir nedenle oluflan bir yaran›n, yerinde kal›c› iz b›rakarak iyileflmesi gibi. Zamanla bu izler ço¤al›r. Hastal›¤›n da ad› buradan gelir. Multipl (çok) (M) Skleroz (sert doku) (S).

MS

Ba¤›fl›kl›k sistemiyle ba¤› var MS’in nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, kiflinin ba¤›fl›kl›k sisteminin hatal› davranmas› sonucu ortaya ç›kmaktad›r. Genetik olarak yatk›n kiflilerde çevresel faktörlerin de etkisiyle kiflinin ba¤›fl›kl›k sisteminin merkezî sinir sistemi hücrelerinden anormal bir sinyal al›p oraya yönelmesi sonucu, orada iltihabi bir reaksiyon oluflturmas›d›r. Özellikle de merkezî sinir sisteminin beyaz cevherinde yer alan hücrelerin (nöron) uzant›lar›n›n d›fl k›sm›nda yer alan ve bilgi ak›fl›n›n sa¤lanmas›nda, uyar›lar›n iletilmesinde çok önemli rolü olan miyelin k›l›f›n› yabanc› gibi alg›lay›p onu yok etmeye kalk›flmas›d›r. Bu nedenle bu hastal›¤a demiyelinizan hastal›k denmektedir. Genellikle yo¤un fiziksel ya da psikojen stresler bu sistemin aktive olmas›n› ve yeni bir ata¤›n bafllamas›n› kolaylaflt›rmaktad›r. Her seferinde sinir sisteminin de¤iflik bir yeri hedef olabilir. Etkilenen bölge kiflinin hangi fonksiyonuyla ilgiliyse, miyelin k›l›f›n›n hasar› sonucu o fonksiyon aksayacakt›r. Örne¤in; görme siniri etkilenmiflse kiflinin görmesi, denge merkezindeki sinirler etkilenmiflse de dengesi bozulacakt›r. Söz konusu fonksiyon kay›plar›, hastal›¤›n ilk dönemlerinde miyelinin tamiriyle birlikte geri döner. Ancak zamanla, hele de ›srarl›, fliddetli atakla-

ra maruz kal›rsa kal›c› özürlülükler geliflebilir.

Gençler ve kad›nlarda daha fazla MS gençlerde ve kad›nlarda daha s›k görülür. Beyazlarda ve özellikle kuzey ülkelerinde daha yayg›nd›r. Ekvator’a yaklaflt›kça görülme s›kl›¤› azal›r. Ülkemiz orta risk gurubundad›r. Yaklafl›k yüz binde 25-35 kiflide görülebilece¤ini varsaymaktay›z. Bir baflka deyiflle ülkemizde yaklafl›k 35 ile 50 bin aras›nda MS’li vard›r. Bunlar›n hemen hepsinin genç eriflkinler olmas› iflin ciddiyetini göstermektedir. Nas›l bafllar? MS her türlü merkezî sinir sistemi fonksiyon aksamas›yla bafllayabilir. Ancak en s›k olarak (% 40) duysal dedi¤imiz uyuflma, kar›ncalanma, yanma gibi flikayetlerle bafllar. Bu yak›nmalar genellikle kiflinin vücudunun bir yar›m›n› etkiler. Sa¤ ya da sol, el-kol ya da hem kol hem de baca¤› etkileyebilir. Yine bazen her iki alt ayak, baca¤› etkiler. Hafiften bafllay›p günler içinde artabilir. Bazen tan› konamadan kendili¤inden 2-3 haftada geçer. ‹kinci s›kl›kta motor zaafiyetle (kas güçsüzlü¤ü) ortaya ç›kabilir. Bir el, kol ya da ayn› taraf kol ve bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, beceri kayb›yla kendini gösterebilir. Yine hafiften bafllay›p günler içinde artabilir. Çok hafif olabilece¤i gibi tam güçsüzlü¤e de neden olabilir. Hastalar›n neredeyse üçte birinde bir gözde görme azalmas›yla bafllayabilir. Daha önce herhangi bir yak›nmas› yokken birden bafllayan ve birkaç günde artan görmede bulan›kl›k ve a¤r›yla ortaya ç›kabilir. Daha seyrek olarak da çift görme, bafl dönmesi, dengesizlik, istemsiz bir hareket, idrar yapma sorunuyla kendini göstere-


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 23

bilir. ‹lk olaylar -genellikle uygulanan tedavi sonras› ya da kendili¤inden- tama yak›n düzelir.

Hastal›¤›n seyir özellikleri MS bir süre sonra, bir baflka flikayetle tekrarlayabilir. Tekrarlama süresi hastadan hastaya de¤iflmektedir. Yine bir sonraki etkilenmenin sinir sisteminin neresinde olaca¤›n› öngörmek mümkün de¤ildir. Bazen y›llarca sessiz kalabilir. Hastalar›n üçte ikisinde hastal›k böyle kötüleme ve iyileflmelerle (relapsing remitting MS - atakl› MS) seyreder. Bunlar›n bir k›sm›nda zamanla ataklar›n artmas›, bir süre sonra da kal›c› ve ilerleyici fonksiyon kay›plar› (yürüyememe, dengesizlik) ortaya ç›kabilir (ikincil ilerleyici MS). Bu nedenle bir kifli ne kadar az atak geçirirse o kadar iyidir. Hastalar›n az bir k›sm›nda (% 10) hastal›k iyileflme dönemi olmaks›z›n bafl›ndan beri ilerleyici bir seyir gösterir. (ilerleyici MS) Örne¤in; hafiften bafllayan yürüme güçlü¤ünün y›llar içinde giderek artmas› ve kiflinin yürüyemez hâle gelmesi gibi. Bulafl›c› ve genetik geçiflli de¤il MS bulafl›c› bir hastal›k olmad›¤› gibi, genetik geçiflli bir hastal›k da de¤ildir. Yine kiflinin do¤urmas›na engel de¤ildir. Beynin derin yap›lar›n› etkiledi¤inden genellikle akli melekeleri etkilemez. Evet, bazen ciddi say›lacak fonksiyon kay›plar›na neden olarak yaflam kalitesini etkiler, ancak yaflam süresini çok etkilemez. Tan›da öncelikle MR gerekir MS tan›s›, nörolojik disfonksiyon tan›mlayan kiflilerin iyi bir t›bbi öyküsü, nörolojik muayenesi sonras› ilgili merkezî sinir sistemi (beyin, omurilik) yap›lar›n›n görüntülenmesiyle konur. MS yeni bir hastal›k olmamakla birlikte, 20. yüzy›l sonlar›nda gelifltirilen manyetik rezonans görüntüleme (MR) yöntemi birçok hastal›¤›n, özellikle MS’in tan›s›n› kolaylaflt›rm›flt›r. Bu nedenle de art›k çok bilinen, kolay tan›nan, hatta bu nedenle son y›llarda görülme s›kl›¤›nda art›fl m› var so-

rusu sorulmaya ve tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. Anlafl›laca¤› gibi MS tan›s›nda olmazsa olmaz yöntem MR’d›r. Ancak tan› her zaman kolay de¤ildir. Sinir sistemini etkileyen bir dizi hastal›kla kar›fl›kl›klar yaflanabilir. Bu nedenle tan›n›n do¤rulanmas› için, baz› hastalarda lomber ponksiyonla al›nan beyin omurilik s›v›s›n›n incelenmesi, baz› elektrofizyolojik incelemeler ve de¤iflik kan tetkikleri yap›lmas› gerekli olmaktad›r.

Nas›l tedavi edilir? MS henüz tam tedavisi olan bir hastal›k de¤ildir. Ancak kontrol alt›nda tutulabilen hastal›klardand›r. Tedavide amaç; hastal›¤›n ataklar›n› önlemek ve dolay›s›yla en az özürlülü¤e neden olmas›n› sa¤lamakt›r. Öncelikle kiflinin sa¤l›kl› yaflam koflullar›na uymas› gerekmektedir. Özellikle de afl›r› psikojen ve fiziksel streslerden uzak durmas› iyi olur. T›bbi tedavi yaklafl›m›nda atak, koruyucu ve semptomatik tedavi söz konusudur. ‹lk olarak hastal›¤›n kötüledi¤i, atak yapt›¤› ve herhangi bir fonksiyon kayb›na neden oldu¤u dönemde k›sa süreli yüksek doz kortizon kullan›lmaktad›r. 5’le 10 gün aral›¤›nda uygulanan yüksek doz kortizon, ata¤› geriletmekte ve kaybedilmifl, aksam›fl fonksiyonun tekrar kazan›lmas›n› sa¤lamaktad›r (atak tedavisi). E¤er s›k atak geçiriyorsa o zaman da ba¤›fl›kl›k sistemini düzenleyen ya da bazen bask›layan sürekli tedaviye geçilmektedir. Güncel yaklafl›m, ba¤›fl›kl›k sistemini düzenleyici ilaçlar›n kullan›lmas›d›r. Bunlar y›llarca kiflinin her gün ya da gün afl›r› ya da haftada bir gibi kendisine i¤ne yapmas› demektir. Bu ilaçlar ba¤›fl›kl›k sisteminde aksayan, hatal› davranan hücreleri düzenleyerek hata yapmalar›n› minimalize etmektedirler (koruyucu tedavi). Yine bu hastalar›n, a¤r›, uyuflma, bafl dönmesi, ayaklarda sertlik, idrar yapma sorunu, depresyon gibi de¤iflik yak›nmalar›na yönelik ilaçlar, özel fizyoterapi yöntemleri uygulanmaktad›r (semptomatik tedavi).

Normal MR

Anormal MR

23


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 24

KOLEKSİYON

Üç buçuğa iki buçuk… Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu (1964-1974)

fi Kartal motifli kurabiye kal›b›. Bozcaada, XX. yy bafl›.

Çiçek motifli kevgir ve süzgeç. Osmanl›, XIX. yy.

24

u mutfak aletleri koleksiyonu yaz›s›n›n bafll›¤›n› nas›l atay›m diye epey bir düflündüm durdum. Ard›ndan rakamla m› yazsam, yaz›yla m›, tireli mi, tiresiz mi? Sonra ald› beni bir düflünce, yaz›ya giremiyorum bir türlü, bir yandan da düflünüyorum; babam annemi sevmez miydi? Bize senelerce niye iflkence çektirdi? ‹yi bir mühendis de¤il miydi? Peki ya ard› ard›na s›raland›¤›nda insana “Ne alâkâ” dedirten bu sorular› sordurtan sebep ne ola ki? Hemen söyleyeyim, ortada yer darl›¤›ndan yap›lamayan, yap›lsa da bir türlü geliflemeyen bir koleksiyon var da ondan. ‹yi bir koleksiyonun karfl›s›na geçti¤inizde ço¤u kez hayallere dalar gidersiniz, koleksiyon sizi al›r baflka dünyalara götürür, farkl›l›¤› yaflars›n›z, bilgiyle dolar, keyif al›rs›n›z. Güdük bir koleksiyonsa insan›n keyfini kaç›r›r, mutsuz eder, sonunda kendinize böyle sorular sormaya bafllars›n›z. Daha fazla merakta b›rakmayay›m, üç buçu¤a - iki buçuk; 1948’de Teknik Üniversitenin unutulmaz s›n›f› “Yedi ‹nflaat”tan mezun babam Asil Sandalc›’n›n ailesi için özene bezene yapt›¤› apartman›n mutfa¤›n›n ölçüleri. 19 fiubat 1969’da büyük bir sevinçle tafl›nm›flt›k kendi evimize.

Kahve ve fleker kutusu. Bergama, XX. yy bafl›.

O günü senelerce “ev bayram›” olarak kutlad›k. Buzdolab›, f›r›n, bulafl›k makinesi, ekmek k›zartaca¤›, tost makinesi, küçük bir yemek masas›, babam, annem, dedem, kardeflim hep birlikte bu mini minnac›k mutfa¤a s›¤d›k, yedik, içtik y›llarca, boyutlar›n› hiç sorgulamadan. Misafir geldi¤inde annemin meflhur kaflarl› rostosu, pilav›, zeytinya¤l› dolmas›, Çerkez tavu¤u, pilaki, kabak salatas›, mavifl tatl›s› ve dahi unuttuklar›m›n hepsi bu mutfakta haz›rlan›yordu. Haftada bir tozu al›n›p on befl günde bir eve gelen misafirlerin yüzü suyu hürmetine ev halk›na aç›lan salonumuz ise k›rk metrekareye yak›nd›, misafir burada a¤›rlan›yor, biz de misafir sayesinde ayn› anda hem nefes al›yor hem de yemek yeme ifllemini gerçeklefltirebiliyorduk. Babam›n evi yapt›¤› y›l 1969’du, peki ya öncesi? Bildi¤im ve gördü¤üm kadar›yla ‹stanbul’da evlerin mutfaklar›na ayr›lan pay 1920’lerde de ayn›yd›. Dedem Rumeli Caddesi üzerinde ünlü Cabi Palas’ta otururdu. ‹ç içe geçmifl üç büyük salonda bir Formula arabas›


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 25

Ayva rendesi. ‹stanbul - Anneanne yadigâr›, 1930.

rahatça tur atabilirdi dersem yalan olmaz. Mutfa¤a gelince karanl›k, izbe iki kiflinin zor ayakta duraca¤› bir yerdi. O derece ki evin girifl kap›s›n›n önündeki sahanl›¤›n, evin mutfa¤›ndan (hatta bildi¤im tüm mutfaklardan) çok daha genifl, ayd›nl›k ve ferah bir yer oldu¤unu rahatl›kla söyleyebilirim. Eh, flimdi flu derin yemek kültürümüzü bir düflünün, bir de flu Amerikal›lar›n hamburger, fried chicken, pizza, haz›r Çin yeme¤inden oluflan basit menülerini. Adamlar›n haz›r yemeklerin paketlerini açmak ya da k›rk y›lda bir ailecek kestaneli hindi yemek için evlerinde mutfak için ay›rd›klar› yer, bizim özene bezene korudu¤umuz, içine kimseleri sokmad›¤›m›z misafir salonundan büyük de¤il midir? ‹flte böyle düflünceler içinde bir yandan yaz›m›n bafl›nda sordu¤um sorulara cevap ararken di¤er yandan hiçbir zaman cevab›n› bulamayaca¤›m bir baflka soru flekilleniyor kafamda. Mükemmel bir mühendis olan, varl›¤›n›n tamam›n› annemle

bölüflen, onu taparcas›na seven babam neden kendi evine üç buçu¤a - iki buçuk m2lik bir mutfak yaparak baflta annem olmak üzere hepimizi bu kâbus gibi yere mahkûm etmiflti?1 Belki de cevab› basit, kad›nlar›m›z, annelerimiz kuflaklar boyu dar mutfaklardan s›k›nt› duymad›lar, onlar için önemli olan görkemli misafir odalar›na sahip olarak efle dosta karfl› bofl bir gurur yaflamakt›, bu u¤urda çektikleri çilenin hiçbir zaman fark›nda olmad›lar, mimarlar› da, mühendisleri de bu yönde yönlendirdiler asl›nda. fiimdi bu geçmifli sorgulaman›n nedeni nedir sizce? Sebebi basit: Amerika’n›n o genifl mutfaklardan “Elma Soyma Makinesi Koleksiyoncular› Derne¤i”, “Viflne Çekirde¤i Ç›kartma Makinesi Koleksiyoncular Derne¤i” gibi dernekler do¤mufl da ondan. Bu ve benzeri dernekler 3-4 ayda

Ahflap ifllemeli kafl›kl›k. Bergama, XIX. yy.

Asl›nda niye biriktirmeli ki insan? Özledi¤i bir lezzet, bak›r tencerede bir pilav› kafl›klamak için mesela...

Teneke ve renkli cam kullan›larak yap›lm›fl kafl›kl›k Edremit, XX. yy.

25


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 26

KOLEKSİYON

Pirinç fleker kesme aleti. Uzakdo¤u, XIX. yy.

Bak›r ve pirinçten mamül tel kaday›f imalat›nda kullan›lan alet. Gaziantep, XX. yy.

Ahflap kurabiye kal›plar›. ‹skenderun, 1992.

Tulumba tatl›s› imalat›nda kullan›lan alet. ‹stanbul - Tahtakale, 2000.

Ocak üzerinde kullan›lmak üzere imal edilmifl kek kal›b›. ‹stanbul - Kay›nvalide yadigâr›, 1960’l› y›llar.

26


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 27

Lezzetli yaprak, patl›can, kuru domates dolmalar›n›n s›rr›... Piflirilmifl topraktan yap›lan delikli a¤›rl›k tafl›. Hatay, 1995.

bir yay›nlad›klar› lüks dergilerle üyelerini bilgilendirmekte, toplant›lar yapmakta, hatta Kapadokya seyahati bile düzenlemekteymifller. Bu bilgiyi “Elma Soyma Makinesi Koleksiyoncular› Derne¤i”nin Amerika d›fl›ndaki tek yabanc› üyesi bir Türk’ten, Kemal Sunam’dan alm›flt›m. Kendi büyük bir tesadüf eseri Amerika’da bir elma soyma makinesi sat›n alm›fl, nedir, ne de¤ildir diye resimlerini derne¤e yollam›fl, ifle bak›n ki bu makine Amerika’da ilk kez görülüyormufl, hâliyle derne¤e onur üyesi oluvermifl. Dünyan›n hâline bak›n hele bir... Sözün sonuna gelirken, niye bu kadar gerginsin, diyenleriniz olacakt›r. Vallahi müsebbibi Sunay, Sunay Ak›n… Müzecili¤in, koleksiyonculu¤un dertleri ondan soruluyor ya bugünlerde. Geçenlerde f›rsat oldu ayn› sahneyi paylaflt›k. Amerika’da 18.000 müze oldu¤undan bahsediyordu sevgili dostum. Bizdeki müzecilik, devletin müzeye bak›fl›, bürokrasi, toplumun biriktirme bilinci, koleksiyonculuk, koleksiyoncular... Bu konular aç›ld›¤›nda o sevecen, o güleç yüzlü harika insan›n yüzünde ona hiç yak›flmayan ac›y›, ›st›rab› görüyorsunuz birden. Bana da hiç yabanc› de¤il, çünkü mutfa¤›mda anneannemin pirinç ayva rendesini asacak yer bulam›yorken ben de ayn› ›st›rab› çekiyorum, yüzüm benzer bir flekilde ekfliyor. Kendimi onda görüyorum ve koleksiyoncunun sorunlar›na bir yenisini daha ekliyorum: Üç buçu¤a iki buçuk… Dar ve küçük mutfaklar... Üstünde sosyologlar›n, etnograflar›n, antropologlar›n çal›flmas› gereken bir sorun bu asl›nda. Derdim o ki biraz daha geç kal›rsak kor-

kar›m bu bilim dallar›n›n bafl›nda “paleo” sözcü¤ü eklenecek ki, o zaman gerçekten yaz›k olacak bizlere. 1 Annem bütün bunlar› duymasa, dergiyi görmese iyi olacak, 70’ine

merdiven dayam›fl hâlen o küçücük mutfa¤›nda mutlu, babama duac›. Bu arada babam›n meslek bilgisine çok güvendi¤imden laf aras›nda a¤z›n› arad›m, gerçe¤i ö¤rendim. Annem kendi için babamdan daha önce kirada oturdu¤u evin ayn›s›n› yapmas›n› istemifl, hatta bu konuda biraz da ›srarc› olmufl, sonuçta ortaya böylesi küçük mutfakl› bir ev ç›km›fl. Allah uzun ömür versin, geçenlerde salondaki koltuklar›n yüzlerini de¤ifltirmifl, kap›lar yine kapal›, k›sacas› Garp Cephesi’nde 50 y›ld›r yeni bir fley yok, olmayacak da…

Unuttu¤umuz tatlar›n s›rr› yaln›zca bozulan do¤an›n dengesinden mi? Ya eski mutfaklar›m›z›n araç gereçleri? Onlar yeme¤e farkl› lezzetler katm›yor muydu sizce?

Tekel ‹nhisarlar ‹daresi çay fliflesi ‹stanbul, 1970’li y›llar.

27


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 28

DÜNYADAN

Her fleyin bir

danıskası var! Danimarka bir marka ülkesi… Birçok içecek, t›bbi ilaç, denizcilik ve havac›l›k navigasyon sistemi gibi pek çok ürün Danimarka mal›.

Erdo¤an BOZDEM‹R FMV Özel Erenköy Ifl›k Lisesi ve Fen Lisesi Müdürü

Danimarka’n›n baflkenti Kopenhag

28

alk›na sa¤lad›¤› refah düzeyi, g›pta edilecek bir sosyal güvenlik sistemi, ça¤dafl e¤itim düzeyiyle sosyal demokrasinin tam anlam›yla baflar›ld›¤› bir ülke, Danimarka... Ayn› zamanda yüzölçümü olarak dünyan›n en büyük adas› olan Grönland’›n ve Grönland’a deniz yoluyla gidiflte yol üzerinde bulunan ve ‹ngiltere’nin hemen kuzeyinde yer alan Faroe Adalar›’n›n da sahibi... Bir zamanlar Vikinglerin yaflad›¤› bu ülke ve adalar, asl›nda çok zengin ma-

H

den ve petrol yataklar›n›n da sahibi… Sosyalist sistemin, bir zamanlar›n Rusya’s›n› bile k›skand›racak, baflar›l› uygulamalar›na karfl›n krall›kla yönetilen, 5.5 milyon civar›ndaki nüfusuyla resmî dini (Luteryen Protestan) anayasas›nda yazan ender ülkelerden biri. Ancak Danimarka vatandafl› olmak için dinî inan›fl›n›z›n ne oldu¤u hiç önemli de¤ildir. Hani zaman zaman politikac›lar›m›z›n meydanlarda övündü¤ü, Müslüman ama laik ülkeyiz; bunu biz baflar›yoruz övünmesi gibi bir fley bu. Danimarkal› politikac›lar da “Krall›k var; ama sosyalistiz ya da resmen protestan›z; ama biz en laikiz” diyorlard›r herhalde. Hay›r, bunlar›n hiçbirini duymazs›n›z. Çünkü krall›k tart›fl›lmaz, itibar görür; ama demokrasi en ileri seviyelerde de uygulan›r. Evet, okullar›nda lise son s›n›fa kadar din dersi zorunludur; ama hiçbir zaman Luteryen Protestanl›k ö¤retilmez. Bunun yerine dinler tarihi verilirken s›n›f içinde örne¤in Müslüman ö¤renciler ço¤unluktaysa onlar›n dinine ait kavramlar›n a¤›rl›kl› olarak ifllendi¤i bir e¤itim sistemi. 1997 y›l›nda yap›lacak genel seçimlerden k›sa bir süre önce ana muhalefet partisi lideri gece geç saatlerde bir dost ziyaretinden (elbette kendi kulland›¤› arac›yla) evine dönerken kar›flt›¤› ve sadece kendi arac›n›n zarar gördü¤ü trafik kazas›ndan sonra, polisi arayarak kazay› haber veriyor ve yap›lan test sonucu az miktarda alkol ald›¤› tespit ediliyor. Sonra ne oluyor dersiniz? Ertesi gün “Ben bu ülkeye baflbakan olamam.” diyerek muhalefet partisi baflkanl›¤›ndan istifa ediyor. Dünyan›n en büyük bira üreticisi bir ülke düflünün. Alkollü araç kullanan›n alaca¤› ceza,


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 29

Hamlet'in fiatosu... William Shakespeare’in en önemli yap›tlar›ndan birinin ana karakteri Danimarka prensi Hamlet’tir.

belki ömür boyu çekece¤i s›k›nt›lara neden olaÇeflme’deki elektrik üreten rüzgâr tribünleribilir. Bu yüzden, bir y›l trafik kazalar›nda 3 kifli nin de bu ülkede imal edildi¤ini söyleyebiliölmüfl. Ertesi y›l 5 kifli. Trafik kazalar›nda % 60 rim. Hastanelerimizdeki çok kritik t›bbi cihazart›fl oldu¤u için ülkede nas›l bir panik yafland›lar›n, elektronik sanayisinde kullan›lan birçok ¤›n› tahmin edemezsiniz. Bu durum, televizyonhassas parçan›n, en kaliteli denizcilik ve havalar›n en önemli konusu oldu uzun süre. c›l›k navigasyon sistemlerinin neredeyse tamaNas›l oluyor bütün bunlar? Ülkenin nüfusu m› Danimarka yap›m›. Tam bir teknoloji devi. az diyeceksiniz. Ama yüzölçümü de küçük zaBu eskiden de böyleymifl. O yüzten… Küçük ülke ya da az nüfus meseden Türkçede mal›n iyisine “Dalesi de¤il bu. Sistem meselesi. Külniska” denir. tür derinli¤i meselesi. Bir ülke 1300’lü y›llarda Rusdüflünün, 5.5 milyon nüfuslu; ya’n›n kuzeyinden nehirama günlük gazete tiraj› 5 ler yoluyla Karadeniz’e milyon civar›nda. Kütüpgelen Vikinglerin orahanelerden y›lda ödünç dan ‹stanbul’a geleal›nan kitap say›s› 115 rek ticaret yapt›kmilyon. Evet, nüfus az; lar›, yine Akdeniz ama GSMH Türkiye yoluyla ülkelerikadar. fiimdi diyecekne döndükleri siniz ki ne üretiyor birçok kaynakDanimarkal›lar? Nas›l ta yazar. Hatta böyle zengin oluyordaha sonralar› lar? Ne sat›yorlar? ‹sbunu bilen Oskandinavya’daki demanl› donanmas›yiflle; ‹sveç yapar, Dana ba¤l› ve Turgut nimarka satar, Norveç Reis komutas›ndaki Danimarka'n›n tarihinde ilk defa Mavi Difl tafl›r. birkaç geminin Cebelitar›k Harald lakapl› I. Harald (910 - 985) Biraz gözlemlerseniz etyoluyla Atlantik Okyanutaraf›ndan kuruldu¤unu belgeleyen Jelling kayalar›. raf›n›z›, çok flafl›racaks›n›z. su’na ve sonra DanimarBo¤azdan geçen gemilere veya yollarda konteyka’ya gitti¤i, burada bir süre kald›¤›, sonras›nner tafl›yan kamyonlara bak›n. Maersk markas› da ‹zlanda’ya gitti¤i ve buradan 200 ‹zlandal› size bir fleyler hat›rlatt› m›? Çevrenizde fleker bayan› alarak padiflaha getirdi¤i söylenir. Ama hastas› var m›? ‹nsülin ilac›n›n ne kadar hayati bu Turgut Reis’in, tarihteki bilinen Turgut Rebir ilaç oldu¤unu bilirsiniz. ‹flte, yap›lan her is olmad›¤› da Danimarka’da bu konuda araflenjeksiyondan Danimarka’ya belli bir patent t›rma yapan baz› araflt›rmac›lar taraf›ndan ifade hakk›n›n ödendi¤ini de tahmin edebilirsiniz. edilmektedir. Ünlü Carlsberg ve Tuborg biralar›n›n, ‹zmir Dünyaca ünlü birçok ressam ve mimar›n

Danimarkal› fizikçi Niels Bohr, Albert Einstein’le birlikte...

29


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 30

DÜNYADAN

Danimarka teknolojide oldukça ileri bir ülke. Dünyadaki rüzgâr santrali üretiminde de önemli yeri var. Ancak geçmifllerini ve atalar›n› da unutmuyorlar. Ülkede Vikinglerin geleneksel gemilerinin bugün yaflayan örneklerini görmek de mümkün.

30

yan›nda, ünlü fizikçi Oersted, Niels Bohr, astronom Tyhco Brahe bu küçük ülkenin insanlar›. ‹nsan ister istemez bir k›skançl›k duyuyor. Öyle bir ülke ki, hiç da¤ yok, nehir yok. Ülkenin denizden ortalama yüksekli¤i 1 m... Deniz ve kara var sadece. Ö¤rencilere da¤›, nehri anlatmaya çal›flan ö¤retmenler; Norveç, ‹sveç veya Almanya’ya geziler düzenliyor, bunlar› göstermek için. Size biraz da politik bilgiler vereyim. Bu küçük Nato ülkesinin çok az askeri var; ama Nato Genel Sekreteri’ni seçtirebiliyor. Bosna’da, Afganistan’da, Ortado¤u ve Irak’ta çok etkin bir d›fl politikayla her zaman sahnede ve ‹skandinavlar›n en etkilisi. BM, AG‹T gibi kurulufl-

larda her zaman çok baflar›l› bir d›fl politika oyuncusu olan Danimarka’n›n genel olarak Türkiye’yle iyi iliflkileri vard›r. Her f›rsatta AB üyeli¤i konusunda Türkiye’nin önüne konan ünlü Kopenhag kriterlerinin de, isim patenti d›fl›nda etkin bir d›fl politika göstergesi oldu¤u aç›kt›r. Uluslararas› kurulufllarda o kadar etkin ki, Rusya’n›n da¤›lmas›ndan hemen sonra Balt›k ülkelerini (Litvanya, Estonya vs.) hemen sahiplenerek en k›sa zamanda AB üyesi olmalar›n› sa¤lad› ve AB içindeki etkin konumunu art›rd›. Zaten her zaman birlikte hareket eden Nordik ülkeler (Danimarka, ‹sveç, Norveç, Finlandiya, ‹zlanda) Balt›klar’›n da kat›l›m›yla çok önemli bir güç oda¤› hâline geldi. ‹sveç yoluyla Finlandiya ve Rusya yolunun üzerindeki bu ülke, deniz üstü ve alt›ndan yapt›¤› yollarla 2000 y›l›nda son kara yolu ba¤lant›s›n› gerçeklefltirerek jeopolitik konumunu da güçlendirmifl, Avrupa’n›n kilit ülkelerinden biri konumuna gelmifltir. Osmanl› padiflahlar›n›n bile zaman zaman çok kritik konularda Danimarka büyükelçilerine dan›flt›¤› söylenir. Örne¤in; Vahdettin, Mustafa Kemal’i 9.Ordu Müfettiflli¤ine göndermek üzere huzura ça¤›rd›¤›nda Mustafa Kemal bir süre bekleme odas›na al›n›r. Çünkü Vahdettin Danimarka Büyükelçisi’yle görüflüyordur. Görüfltü¤ü konu bilinmiyor; ama tarihçi Murat Bardakç› bir gün aç›klar herhalde.


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 31

DOĞA

GOKKUSAGI ökkufla¤›, günefl ›fl›nlar›n›n ya¤mur damlalar›nda veya sis bulutlar›nda yans›mas› ve k›r›lmas›yla meydana gelen ve ›fl›k tayf› renklerinin bir yay fleklinde göründü¤ü meteorolojik bir olay... Pek âlâ! Ancak ben gökkufla¤›n›n bilimsel tan›m›yla hiç ilgilenmiyorum! Hatta ço¤u zaman ayn› anda iki gökkufla¤› görebilece¤imizle, bunlar›n merkezlerinin ayn›, ancak çaplar›n›n farkl› oldu¤uyla da ilgilenmiyorum. Biri içteymifl, öteki d›flta... Bana ne gökkufla¤›n›n çap›ndan, yar›çap›ndan, bana ne en çok rastlanan çeflidinin merkez aç›s›n›n 42° civar›nda olmas›ndan ve k›rm›z› rengin d›fl tarafa, mor rengin iç tarafa isabet etmesinden ya da görülen ikinci gökkufla¤›n›n renklerinin s›ralamas›n›n birincinin tersi olmas›ndan... Yeryüzünden bak›ld›¤›nda yar›m daire, uçaktan bak›ld›¤›nda çember fleklinde görülmesinin ilginçli¤i de yetmiyor benim gökkufla¤›na olan ilgimi aç›klamaya... Birçok kültür, gökkufla¤›n› cennetle dünya aras›ndaki köprü olarak görürmüfl. Bat› kültüründe umut ve flans simgesi olarak görülen gökkufla¤›, Sibirya’da güneflin dili olarak düflünülürmüfl. Güney Amerika’daki Hintlilerse denizin üzerinde görülmesinin bir flans oldu¤una inan›rlarm›fl. Gökkufla¤›, Yunan mitolojisinde cennetle dünya aras›ndaki bir ulakken Çin mitolojisinde Tanr›ça Nuwa’n›n befl ayr› renk tafl kullanarak gökyüzünde oluflturdu¤u yar›k olmufl. Beni as›l ilgilendirense gökyüzündeki bu renk cümbüflünün bana ne hissettirdi¤i! K›rm›z›, turuncu, sar›, yeflil, turkuaz mavi, lacivert ve mor: iflte bu cümbüflün baflrol oyuncular›... Gökkufla¤› k›rm›z›s›yla bana enerji veriyor, beni heyacanland›r›yor; turuncusuyla di-

G

rencimin artt›¤›n› hissediyorum, sar› rengi hiç sevmem, ama güneflin s›cakl›¤›na nas›l hay›r derim?.. Yefliliyle umutlan›r, mavisiyle huzur bulurum. Morun asaletiyle de güçlenirim. ‹çim k›p›r k›p›r olur onu görünce, sevinç dolar içim, çocuklu¤uma k›sa bir yolculuk yapar›m... Hani çocukken alt›ndan geçebilece¤imizi düflünürdük de koflar koflar bir türlü yetiflemezdik ya! Ya¤mur ya¤arken günefl açm›flsa e¤er hemen bafl›m› kald›r›r, heyecanla gökyüzünde onu bulmaya çal›fl›r›m; hüznün mutlulu¤a dönüflmesini izlemek gibi... A¤lamakla gülmek aras›ndaki köprüdür; s›cak bir gülümsemenin dökülen bir damla gözyafl›ndaki yans›mas›d›r gökkufla¤›... Bir arkadafl›m güneflle ya¤murun dans› diyor, öteki Tanr›’n›n boya kutusu, bir baflkas› da en güzel yan›lsama... Bir di¤eri kendini lunaparkta, rengârenk bir dönme dolaba binmifl hissediyor, biri de Heidi gibi; mutluluk, umut ve sevinçle k›rlarda koflar gibi... Ya siz ne hissediyorsunuz?

fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 32

SPOR

Futbola siyaset kar›fl›r m›? Korhan SEÇ‹LM‹fi FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

32

por endüstrisinin pay›na düflen pastan›n gün geçtikçe artmas› ve spor vas›tas›yla kitlelere en çabuk yoldan ulafl›labilme arzusu, dünya kulüplerinin siyasi ve kültürel görüfllerini de aç›kça deklare etmeleri için birer platform hâlini alm›flt›r. Futbol, oyun olarak do¤du¤undan beri sürekli genifl kitlelerin ilgi oda¤› hâline gelmifltir. Oyunun modern biçiminin do¤uflu, 19. yüzy›l ortalar›nda ‹ngiltere’de gerçekleflmifltir. Futbol, günümüze kadar 90 dakika olmas›n›n ötesinde bir olgu olmufltur. Peki futbol sadece bir oyun mudur? Stadyumlara gelip bu flölene tan›k olanlar sadece futbol izleyicisi midirler? Bu sorular›n yan›tlar›n›n “Tabii ki hay›r” oldu¤unu söyleyebilmek için zaman tünelinde küçük bir yolculuk yapmak gerekir. Modern olimpiyat oyunlar›n›n kurucusu Baron Pierre de Coubertin, dünyan›n gözünün üzerinde oldu¤u olimpiyat oyunlar›nda, siyasetin ve etnik ay›r›mc›l›¤›n yer almas›n› hiçbir zaman onaylam›yordu. Buna ra¤men hemen hemen her olimpiyat oyununda birer boykot olay›yla karfl›lafl›l›r. Çünkü bu spor olay›n› o an milyarlarca insan, televizyonunun bafl›nda canl› olarak izler. Y›llar ilerledikçe, yapt›r›mlar artt›kça bu olaylar sadece dört y›lda bir yap›lan olimpiyat oyunlar›ndan, her zaman gündemde olan futbola do¤ru kaymaya bafllam›flt›r. Futbol hiçbir zaman sadece bir spor dal›, futbol seyircisi de sadece bir taraftar olmam›flt›r. Neden mi? Avrupa’n›n özellikle güneyinde ve do¤usunda futbol camialar›n›n ve taraftar gruplar›n›n politikleflme süreci, 2. Dünya Savafl› öncesi ve sonras› Avrupa’da yaflanan kaosla do¤ru orant›l›d›r. Baz› futbol kulüplerinin ve taraftar gruplar›n›n kurulufl amac› ve misyonu, sosyo-

S

ekonomik ve yöresel farkl›l›klar göz önünde tutularak gerçekleflmifltir. Örne¤in; Liverpool Kulübünü liman ve kömür iflçileri kurarken Chelsea Kulübünü zengin bir zümre kurmufltur. Avrupa’n›n baz› ülkelerinin baz› flehir tak›mlar›n›n sporla beraber an›lan politik etiketleri günümüze kadar devam etmekte ve bu camialar›n sportif her organizasyonunda kamuoyuna belirli politik mesajlar verilmektedir. Livorno, Bat› ‹talya’n›n liman kentlerinden birisi. ‹talyan Komünist Partisi’nin 1921’de bu flehirde kurulmufl olmas›yla birlikte bu flehir, futbolun yan›nda politik görüfllerini tribünlere tafl›mas›yla ünlendi. Futbol tak›m›n›n taraftar lokalinin ad› da bununla ba¤lant›l› olarak 1921’dir. Hâl böyle olunca Livorno’nun maçlar› y›llarca siyasi miting arenas› hâline geldi. Livorno’nun stad›nda bulunan Curva Nord (Kuzey Aç›k Tribün)’da büyük bir Che Guevara bayra¤› as›l› durur. Rusça pankartlar, k›z›l bayraklar ve anti-faflist semboller bugün bile Li-


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 33

vorno tribünlerinin vazgeçilmez dekorlar›d›r. Stalin’in do¤um günü bu tribünlerde kutlan›r. En önem verdikleri deplasman maç›ysa Roma’n›n afl›r› milliyetçi kulübü Lazio’yla yapt›klar› karfl›laflmalard›r. Bu karfl›laflmalarda futbol, gündemin en küçük parças›d›r. Hepsinden ilginci, Livorno tribünlerinin, Nas›riye’de ölen 34 ‹talyan askeri için sayg› duruflu yapmay› reddetmeleri ve bütün ‹talyan statlar›nda o saatte sayg› duruflu yap›l›rken Livorno’nun maçlar›n› yapt›¤› Armando Picchi Stad›nda o gün, “Nas›riye, Nas›riye” tezahüratlar›n›n inlemesidir. Sadece Livorno de¤il, Empoli, Ternana, Ancona, Perugia, Genoa gibi flehirlerin tak›mlar›nda da bu tip tribün faaliyetlerine rahatça rastlayabilirsiniz. ‹talya’n›n Lazio Kulübü, Livorno’nun aksine afl›r› milliyetçili¤i benimseyen bir camiad›r ve bu görüfllerini oynad›klar› müsabakalarda tribünlerinden s›k s›k yans›tm›fllard›r. Mussolini’nin tak›m› olarak ünlenen SS Lazio Kulübünde oyuncu transferinin bile belirli siyasi kriterlere göre yap›ld›¤› zamanlar olmufltur. Lazio da bir Roma Kulübü olmas›na ra¤men Roma’yla gerek sportif aç›dan gerekse siyasi aç›dan gergin bir çekiflme içerisindedir. Çünkü sportif rekabet bir tarafa, Roma Kulübü, Lazio’ya göre sosyalist bir düflünceye sahiptir ve camia olarak da burjuvaziyi temsil eder. Livorno ve Roma’n›n Lazio’yla yapt›¤› karfl›laflmalar bir futbol maç›n›n her zaman ötesinde olmufltur. ‹talya’n›n güneyindeki Napoli tak›m› kuzeye maçlara gitti¤i zaman bile “Afrikal›lar ‹talya’ya hofl geldiniz” pankartlar›yla stadyumlarda karfl›lan›rlar. Görüldü¤ü gibi ‹talya gibi bir spor, özellikle bir futbol ülkesinde, yerel ve siyasi çekiflmeler spor arenalar›n›n de¤iflmez enstantaneleri olmufltur her zaman. ‹spanya’ya geçti¤inizde geçmifl yüzy›lda yaflanan iç savafl›n etkisinin stadyumlarda hâlâ görüldü¤ünü anlayabilirsiniz. ‹spanyol taraftarlar› da ‹talyan taraftarlar› gibi politikayla iç içe bir görüntü sergilerler. Cumhuriyetçi harekete destek veren Katalonya ve Bask bölgesinin Katalan kimli¤ini bütün dünyaya duyurmak isteyen Barcelona ve Deportivo La Coruna gibi tak›mlar› bulunmaktad›r. Ad› geçen kulüpler için sportif alandaki baflar› ikinci plandad›r. Önemli olan; taraftar›n hep birlikte Katalan milliyetçili¤ini dünyaya duyurma yollar›d›r. Katalan milliyetçi-

li¤i öyle bir boyut alm›flt›r ki Barcelona tak›m›, formas›n›n üstüne herhangi bir reklam logosu almaz, futbolcular›n giydikleri forma âdeta bir Katalan bayra¤› olarak alg›lan›r. Tarihinde birçok kez mezhep savafllar›na sahne olmufl Büyük Britanya’da, Celtic’le Glasgow Rangers gibi kulüpler aras›ndaki rekabet ‹talya ve ‹spanya’ya göre oldukça farkl›d›r. Bu iki kulüp aras›nda mezhep merkezli rekabete rastlan›r. Protestan mezhebine geçip Büyük Britanya’n›n birli¤inden yana olanlar›n kurdu¤u Rangers’a karfl› ba¤›ms›zl›k yanl›s› Katolikler Celtic’i kurmufllard›r. Aralar›ndaki bu çekiflme o kadar radikal durumlara sahne oluyordu ki örne¤in; Rangers’›n bir Katolik oyuncu transfer etmesi tart›flma konusu dahi olamazd›. ‹ki kulübün taraftarlar› aras›ndaki nefret duygusu, birbirlerine zarar verme boyutuna kadar gelmifltir. Ancak flu anki durum; mezhepsel ayr›mdan ç›k›p tam anlam›yla siyasal anlamda bir ulusal ba¤›ms›zl›k sorunuyla iliflkilendirilmifltir. Rangers ‹ngiltere’yle birlikteli¤i savunurken Celtic, ‹skoçya ve ‹rlanda’n›n ba¤›ms›zl›¤›ndan yanad›r. Öte yandan ‹ngiltere’de di¤er kulüpler aras›nda da ekonomik s›n›f farklar›ndan kaynaklanan rekabetler yaflanmaktad›r. Zengin s›n›f›n tak›m› Chelsea taraftarlar›, liman ve kömür isçilerinin kurmufl olduklar› Liverpool, Derby Country ve Nottingham Forest kulüplerini küçümserler. Liverpool, Derby Country ve Nottingham Forest kulüplerinin taraftarlar›ysa iflçilikleriyle gurur duyduklar›n› belirtip toplumdaki sosyal statülerini yad›rgamad›klar›n› gösterirler. ‹ngiliz ›rkç›lar› da Leeds United tak›m› çevresinde toplanm›fllard›r. Bu da ‹ngiltere’deki futbolun siyasal boyutu olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Yaz›m›n bafl›nda sordu¤um soruya cevap olarak diyebiliriz ki futbol; sadece bir oyun, futbol seyircisi de asla sadece bir taraftar de¤ildir. Kulüpler, tarihleri boyunca savunduklar› sosyal ve siyasal düflüncelerini kitlelere spor yoluyla duyurmakta ve benimsetmektedirler.

33


FYZY SAYI 13

6/5/09

10:48 AM

Page 34

TARİHTEN SAYFALAR

Tutankhamon’un laneti bir şehir efsanesi mi? Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›

utankhamon’un laneti 1920’li y›llar›n bafllar›nda gazeteler taraf›ndan gündeme getirildi. 1922’de arkeolog Howard Carter Tutankhamon’un mezar›n› keflfetti¤inde, Tutankhamon’un mezar›na giren herkesin korkuya kap›lmas›na neden olan Firavun’un laneti hikâyesi Daily Express’in Kahire muhabirinin yazd›¤› haberle bafllad›. Bu haberde üzerinde “Bu kutsal mezara her kim giriyorsa çok geçmeden ölümün kollar› onu ziyaret edecektir.” yaz›l› bir kitabeden söz ediliyordu. Oysa mezarda böyle bir kitabe yoktu. Ama Carter’in lahitin yan›nda buldu¤u lamban›n üzerinde “Gizli odaya girilmesini önleyece¤im. Benim görevim, ölüyü korumak.” yaz›yordu. Carter’in gazetelerde ç›kan Tutankhamon’un lanetiyle il-

T

gili yaz›lanlar›n do¤ru olmad›¤›n› söylemesine ra¤men kimse onun söylediklerini dikkate bile almad›. Carter’in sponsoru Caernavon Lordu, mezar›n aç›lmas›ndan birkaç hafta sonra mikrobik bir sivrisinek ›s›rmas› sonucu kan zehirlenmesinden ölünce bu lanet öyküsü h›zl› bir biçimde yayg›nl›k kazand›. ‹zleyen y›llarda mezarla iliflkisi olan kiflilerden baz›lar›n›n da ölümü bu inanc› pekifltirdi. 2002’de British Medical Journal’da yay›nlanan bir araflt›rmaya göre, Tutankhamon’un laneti sonucu öldü¤ü öne sürülen 26 kifliden sadece alt›s› mezar aç›ld›ktan sonraki ilk 10 y›l içinde öldü. Mezar› gün ›fl›¤›na ç›karan arkeolog Howard Carter’sa bundan 17 y›l sonra öldü.

Diş kirası! Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda ileri gelen yöneticiler veya eflraftan biri özellikle ramazan ay›nda iftar saatlerinde konaklar›nda davetler verirlerdi. Davet bitiminde ev sahibi taraf›ndan bu davetlere kat›lan misafirlere teflekkür niyetiyle bez keseler içinde “difl kiras›” ad› alt›nda para veya hediyeler da¤›t›l›rd›.

Ekmeğin çentiğindeki anlam Her gün yak›n›m›zdaki f›r›ndan veya marketten ekmek al›r›z ama ekmekler üzerindeki çentiklere dikkat edenimiz pek yoktur. Bu durumda haks›z da say›lmay›z. Çünkü günümüzde gündelik toplumsal yaflant›m›z› dinsel inançlar›m›za göre de¤il, laiklik anlay›fl›na göre belirliyoruz. Oysa ekmekler üzerindeki bu çentikler,

34

çok de¤il, Cumhuriyet’in ilk y›llar›na kadar toplumsal yap›m›zda dinsel bir simge olarak oldukça belirleyiciydi. Bu çentiklere bakarak ekme¤i üreten f›r›n›n bir Müslümana m› yoksa bir Hristiyana m› ait oldu¤unu anlayabilirdiniz. E¤er ekme¤in üzerindeki çentik bir taneyse; “Allah birdir” anlay›fl›ndan dolay› o f›r›n›n bir Müslümana, üç taneyse; “teslis” (Tanr›, ‹sa ve Meryem'in ayn› kifli olmalar› inanc›, üçleme) inanc›ndan dolay› bir Hristiyana ait oldu¤u anlafl›l›rd›.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.