BAfiYAZI
De¤erli Ifl›kl›lar, Y. Müh. Tufan DURGUNO⁄LU Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›
YZY dergimizin 5. yafl›n› doldurdu¤u bu say›m›z›n yay›m periyodunda, Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› da 125. e¤itim y›l›n› dolduruyor. Dergimizin bu yay›m döneminde okullar›m›zdan yeni Ifl›kl›lar› da mezun etmifl oluyoruz. Okullar›m›z›n 125 y›ll›k tarihinde hiç de¤iflmeyen bir anlay›fl var: De¤iflim… Daima ileriye, ça¤dafll›¤a, modernli¤e yönelik pozitif bir de¤iflim. Üstelik geliflen e¤itim modellerinde ve imkânlar›nda hep ilklere imza atan bir de¤iflim. Tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. Cumhuriyetin ilan›ndan itibaren ilk kez haz›rl›k s›n›flar›yla beraber yabanc› dil ö¤retilmesi; Arapça ve Farsçan›n programdan ç›kart›l›p yerine felsefe, sosyoloji, mant›k derslerinin konmas›; ilk kez cinsiyet ayr›m› yap›lmaks›z›n karma e¤itim yap›lmas› gibi pek çok “ilk”, okullar›m›zda gerçekleflti. Okullar›m›z›n sürekli de¤iflim ve geliflimi bar›nd›ran 125 y›ll›k tarihinde hiç de¤iflmeyen bir gerçek daha var: O da FMV Ifl›k Okullar›n›n öncelikle “iyi insan” yetifltiriyor olmas›d›r. En hatal›, duran bir saatin bile günde iki kez do¤ruyu gösterdi¤i bilinir. Ama 125 y›ll›k tarihimize bakt›¤›n›zda, FMV Ifl›k Okullar› için zaman›n hep do¤ruyu gösterdi¤ini görebilirsiniz. Bu say›m›z›n kapa¤› da bunu vurguluyor. Saat 12.00: Yeni bir gün bafll›yor. Feyziye Mektepleri Vakf›, önümüzdeki y›llarda da bu yap›s›n› e¤itim tarihine pek çok örnekle yans›tacakt›r. Gelecek hedeflerimizin içinde, FMV Ifl›k Okullar›n›n yüksek e¤itim imkânlar›ndan genç nesillerin daha fazla yararlanmas›n› sa¤lamak önemli bir yer tutuyor. E¤itim için gereken ça¤dafl fiziki donan›mlara sahip yeni okullar açmak Vakf›m›z›n önemli hedefleri aras›nda yer al›yor. Di¤er yandan okullar›m›zdaki yabanc› dil e¤itimine çok daha a¤›rl›k vermek gelecekteki
F
temel uygulamalar›m›zdan biri olacak. Okullar›m›zda yabanc› dil e¤itimi, Türkiye’deki standartlar›n çok üzerinde bulunuyor. Bunu daha da gelifltirmek bizim için önemli bir hedef. Globalleflen dünyada, okullar›m›zdan mezun olan her Ifl›kl›’n›n ‹ngilizceyi de ana dili kadar okur-yazar hâle gelmesi kaç›n›lmazd›r. Ayr›ca Ifl›k Üniversitesi de gelecek dönemde, yeni ve farkl›laflm›fl bölümleriyle modern dünya üniversiteleri aras›ndaki yerini daha da güçlendirecek. Ça¤›m›zda bir ö¤rencinin gereksinimi sadece bilgi alman›n çok ötesine geçerek ça¤dafl insan›n gereksinimleriyle bütünlefliyor. Bu gereksinimler içindeyse kültür ve sanat en önde yer al›yor. Kültür ve sanattan yoksun bir insan›n, insani geliflimini sa¤lamas› ve yüceltmesi mümkün olam›yor. Bu nedenle her zaman oldu¤u gibi kültür ve sanat etkinlikleri, kurumumuzun ve okullar›m›z›n en önde gelen faaliyetleri aras›nda yer almaya devam edecek. Yaflam›nda Ifl›k’a çok fley borçlu bir Ifl›kl› ve FMV Yönetim Kurulu Baflkan› olarak belirtmek isterim ki; Ifl›k’ta okumak, Ifl›kl› olmak, sadece iyi e¤itim alman›n çok ötesinde bir anlam tafl›yor: Ifl›kl› olmak; Ifl›k ruhunu içinde bar›nd›rmak anlam›na geliyor. Bu nedenle, Ifl›kl›lar› okul y›llar›n›n sonras›nda da bir araya getirecek, bu ruhu paylaflmalar›n› ve büyütmelerini sa¤layacak ortamlar› ve çal›flmalar› gelifltirmek de önemli amaçlar›m›z aras›nda yer al›yor. FMV Ifl›k Okullar›; ö¤rencileri, velileri, mezunlar› ve çal›flanlar›yla çok büyük bir “aile”dir. Bu ailenin ba¤lar›n› daima güçlü tutmak bizim için büyük önem tafl›yor. Bu vesileyle Ifl›kl› ruhunu flimdi, yaflam›n farkl› bir alan›na tafl›yacak tüm genç mezunlar›m›za da, ald›klar› ›fl›¤› tüm yaflamlar›na yans›tmalar› dile¤i ve inanc›yla baflar›lar diliyorum. Sayg›lar›mla.
3
FMV HABERLER
SPORUN COfiKUSU 100 Y›ll›k Okullar 8. Spor fiöleni
Feyziye Mektepleri Vakf› taraf›ndan düzenlenen ve geleneksel hâle gelen, 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleninin sekizincisi Ayaza¤a Kampüsü’nde yap›ld›.
4
100 Y›ll›k Okullar Spor fiölenine bu y›l 24 okul kat›ld›. Futbolda 17, voleybolda 18, basketbolda 16, masa tenisindeyse 12 okul mücadele etti. Sporcu-ö¤rencilerin say›s›ysa 720’ye ulaflt›. Spor fiöleni bünyesinde, futbol (erkek), basketbol (erkek), voleybol (bayan) ve masa tenisi (erkek-bayan) branfllar›nda gerçekleflen müsabakalarda büyük bir heyecan yafland›. Spor fiöleni kapsam›nda eski millî futbolcular R›dvan Dilmen, O¤uz Çetin, Metin Tekin, Semih Yuvakuran, Nurettin Y›ld›z, Suat Kaya, Soner Boz ve Ifl›k Okullar› ö¤rencileri
aras›nda yap›lan futbol gösteri maç› büyük ilgi ve heyecan yaratt›. fiölen kapsam›nda düzenlenen ve ‹brahim Kutluay, Dünya Baltac›o¤lu ve Stelios Berberakis’in kat›l›mlar›yla gerçekleflen “Spor, bar›fl, dostluk ve kardefllik” konulu panel de ö¤rencilerin yo¤un ilgi ve kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleni, ‹stanbul’da bulunan ve 100 y›ldan fazla süredir e¤itim-ö¤retime hizmet eden okullar›n ö¤rencilerini, sporun, bar›fl, dostluk ve kardefllik ilkeleri do¤rultusunda bir araya getirmeyi amaçl›yor.
5. Satranç Tak›m Yar›flmas› yap›ld› FMV Ifl›k Okullar›n›n Türkiye Satranç Federasyonu ifl birli¤iyle düzenledi¤i Uluslararas› Satranç Tak›m Yar›flmas›n›n beflincisi Ayaza¤a Kampüsü’nde yap›ld›. Yar›flma, Türkiye’de yap›lan en kapsaml› uluslararas› tak›m satranç yar›flmas› olma özelli¤ini tafl›yor. Dört ana kategoride yap›lan turnuvaya bu y›l, anaokullar› kategorisi de eklendi. Sar›yer Kaymakam› Ömer Karaman, turnuvaya verdi¤i destekle organizasyona büyük katk› sa¤lad›. Yar›flmada 32’si anaokulu olmak üzere 177 farkl› okulun ö¤rencilerinden oluflan toplam 250 tak›m mücadele etti. Turnuvada küçükler ve y›ld›zlar kategorilerinde Romanya’dan iki tak›m, üniversiteler kategorisinde BulgaristanSofya’dan iki farkl› üniversite tak›m› konuk edildi. Üç gün süren turnuva sonunda 72 ayni ödül, 20 kupa, 168 madalya ve 20 flilt sahiplerini buldu. Ayr›ca anaokullar› kategorisinde yar›flan her ö¤renciye de ayni ödül verildi. Tur aralar›nda çeflitli masallar›n okundu¤u, filmlerin gösterildi¤i, ebru ve seramik çal›flmalar›n›n yap›ld›¤› etkinlik odalar›nda tüm minik kat›l›mc›lar hofl bir flekilde a¤›rland›lar. Herhangi bir derecelendirmenin yap›lmad›¤› minikler kategorisinde, tüm kat›l›mc›lar birinci ilan edildi. Yar›flman›n en iyileri olarak belirlenen her
kategoriden bir oyuncuyaysa dizüstü bilgisayar hediye edildi. Bu y›l, 30 hakemin görev yapt›¤› yar›flmada 1200’den fazla lisansl› satranç sporcusu yar›flt›. Yar›flmada “küçükler” kategorisinde Pendik Atatürk ‹lkö¤retim Okulu A Tak›m›, “y›ld›zlar” kategorisinde Özel Yakac›k Balkanlar ‹lkö¤retim Okulu, “gençler” kategorisinde Kad›köy Anadolu Lisesi ve “üniversiteliler” kategorisindeyse Bo¤aziçi Üniversitesi Chess Play Boys birinci oldu. Ayni ödüllerin verildi¤i en baflar›l› sporcularsa Sofia Nass Üniversitesinden Svetozar Tsekov, Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesinden Burak Somal›, Ahmet fiuhadaro¤lu ‹lkö¤retim Okulundan ‹zzet Söyler ve Özel Marmara ‹lkö¤retim Okulundan Bahad›r Özen oldu.
5
FMV HABERLER
FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesinde tarihin sesi:
“OSMANLI KARTPOSTALLARINDA MÜZ‹K” SERG‹S‹ FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Sergi Salonu nadir ve tarihî bir sergiye ev sahipli¤i yapt›. Araflt›rmac› yazar Mert Sandalc›’n›n 20 y›lda oluflturdu¤u koleksiyonundan çok özel seçmeleri içeren “Osmanl› Kartpostallar›nda Müzik” sergisi, tarihe tuttu¤u ›fl›kla da dikkat çekti.
Sergi kapsam›nda gerçekleflen bir di¤er önemli etkinlikle de kartpostallardaki notalar yüz y›l› aflk›n süre sonra tekrar seslere dönüfltü. Tarihi 1900’lü y›llar›n bafllar›na dayanan kartpostallar›n üzerinde yer alan alt› eser, sergi aç›l›fl› etkinli¤i kapsam›nda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Korosu taraf›ndan seslendirildi. Osmanl› Döneminin, ço¤u adlar› unutulmufl bestecilerine ait eserlerin notalar›n›n yer ald›¤› toplam 163 kartpostal›n görülebildi¤i “Osmanl› Kartpostallar›nda Müzik” sergisinde, yabanc› bas›mevleri taraf›ndan bas›lm›fl, dört Osmanl› Millî Marfl› kartpostal›yla bir Enver Pafla Marfl› kartpostal› da yer ald›. Sergide yer alan kartpostallarda klasik Türk müzi¤i a¤›rl›kl› olmak üzere marfl, oyun havas›, türkü gibi çeflitli türdeki eserlerin notalar› da görülebildi. Ayr›ca dönemin müzik hareketleriyle ilgili belge ve foto¤raflara da yer verildi. Sergi, ö¤renciler ve ziyaretçiler taraf›ndan çok be¤enildi ve büyük ilgi gördü.
6
Nursen & Güvenç Güven’in “Mimar Sinan’›n ‹zinden 2010” sergisi FMV Niflantafl› Kampüsü Nursen ve Güvenç Güven’in “Mimar Sinan’›n ‹zinden 2010” sergisine ev sahipli¤i yapt›. Sanatseverlerin büyük ilgi ve be¤enisini kazanan sergide, sanatç›lar›n 16. yy. orijinal teknik ‹znik çinileri ve ahflap üstü kalem iflleri eserleri yer ald›. Her iki sanatç›, Edirne Selimiye Camii, ‹stanbul Sultan Ahmet Camii, Rüstempafla Camii’nin kalem ifllerinin 200 y›l sonra orijinal desen, renk ve kalitede restorasyonunu yapmalar›yla da biliniyor. Sanatç›lar, 400 y›ld›r yap›lamayan ahflap üstü kalem ifllerini de 16. yy.’da uygulanan teknik ve kalitede uygulayarak bu sanat dal›n› gün yüzüne ç›kartm›fl bulunuyor.
FMV koleksiyonundad›r.
Bremen M›z›kac›lar› büyüledi
Unutulmaz bir müzik ziyafeti:
“Brodway’den Esintiler”
‹stanbul Devlet Opera ve Balesi taraf›ndan sergilenen “Bremen M›z›kac›lar›” müzikali Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Benderli Salonu’nda izleyicilerle bulufltu. Grimm Kardefller’in yazd›¤› ve dünya çocuk klasikleri içinde yer alan Bremen M›z›kac›lar› masal›ndan uyarlanan müzikal; tiyatro, müzik ve dans› bütünlefltiren büyüleyici bir gösteri olma özelli¤i tafl›yordu. ‹zleyiciler, masals› dekoru, renkli kostümleri, özgün müzi¤i ve modern danslar›yla bütünleflen Bremen M›z›kac›lar› müzikaliyle mükemmel bir sanat etkinli¤inin tad›na vard›lar.
Ladies & Gentlemen ‹stanbul Solistleri, FMV Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Benderli Solonu’nda verdikleri konserle müzikseverlere unutulmaz bir gece yaflatt›. Konserde Londra ve Broadway müzikallerinden parçalar, film müzikleri, caz ve popüler müzik türlerinde eserler yer ald›. Konserde çok sesli koro, gerek orkestra, gerekse piyano eflli¤inde ensemble ve solo olarak seslendirdi¤i eserlerle dinleyenlere tam bir müzik ziyafeti sundu.
7
FMV HABERLER
Galeri Ifl›k Teflvikiye Devrim Erbil’i A¤›rlad› Sanat yaflam›nda 50. y›l›n› geride b›rakan ünlü Türk ressam Devrim Erbil “Resmin fiiiri” adl› sergisiyle Galeri Ifl›k Teflvikiye’ye konuk oldu. Kalabal›k bir davetli toplulu¤unun kat›l›m›yla aç›lan sergide, sanatç›n›n usta boyama tekni¤iyle büyük tuvallere yans›tt›¤› ‹stanbul resimlerinin yan› s›ra a¤aç üzerine yapt›¤› çeflitlemeler, do¤a etütleriyle kendini ifade etti¤i gravür, serigrafi çal›flmalar› ve sanatsal bask›lar›ndan da örnekler yer ald›.
"Bindik Bir Alamete, Ç›k›yoruz Selamete!" Mevlut Aky›ld›z’›n "Bindik Bir Alamete, Ç›k›yoruz Selamete!" adl› sergisi Galeri Ifl›k Teflvikiye’de sanatseverlerle bulufltu. Sergide sanatç›n›n ya¤l› boya, cam alt› resim ve heykel olarak gerçeklefltirdi¤i eserleri yer ald›. Eserlerinde yaflam›n görünürdeki ciddiyetinin ard›nda yatan ciddiyetsizlikleri ve iki yüzlülükleri alegorik ve ironik bir dille anlatan Mevlut Aky›ld›z’›n sergisi, sanatseverlerden büyük ilgi gördü.
Galeri Ifl›k Teflvikiye’de “Sonsuzluk ve An” Ça¤dafl Türk figüratif resim sanat›nda kendine özgü üslubuyla tan›nan ressam Mustafa Ata’n›n “Sonsuzluk ve An” adl› resim sergisi Galeri Ifl›k Teflvikiye’de aç›ld›. Sergide, ünlü sanatç›n›n gö¤ün ve yerin bulunmad›¤› sonsuz bofllukta, yüzeyle karfl›tl›k oluflturacak hareket ve ritmin renk oyunlar›n› ça¤r›flt›ran eserlerinden 20 örnek yer ald›.
8
E⁄‹T‹MC‹ GÖZÜYLE
Düflünmek ve sorgulamak oplumun tamam›na yak›n› “e¤itim kurumlar›” sözcük grubunun tan›m›n› yanl›fl yapmakta ya da yanl›fl yorumlamaktad›r. E¤itim kurumlar› yaln›zca ö¤retim yani bilgilendirme yap›lan merkezler de¤il; ayn› zamanda ö¤rencinin kiflisel davran›fllar›n›n ve yeteneklerinin gelifltirildi¤i, onlara sosyal ve kültürel anlamda da art›lar kazand›rabilen merkezlerdir. Einstein, “E¤itim, kiflinin okulda ö¤rendi¤i her fleyi unuttuktan sonra geriye kalan fleydir.” tan›m›yla e¤itimin ö¤retim boyutunun alt›n› çizmifltir. Niçin on y›l› aflk›n süre sabah›n alt›s›nda kalk›l›r, okul dönüflü evde saatlerce ders tekrarlar› yap›l›r? Bu zorlu süreçten ne amaçla geçilir? Geliflmifl ülkelerin e¤itim sistemleriyle aram›zdaki en büyük fark; “hedef” sorunudur yani son günlerde gündemden düflmeyen vizyon ve misyon sorunudur asl›nda... Türk e¤itim sisteminde s›k›nt›n›n ana kayna¤›; ezberci yaklafl›m yani ö¤rencinin ald›¤› bilgi yüklemelerini hayat›n›n hangi aflamas›nda, ne amaçla kullanabilece¤ini bilememesi ve bu konuda yönlendirilememesidir. Düflünün ki ülkemizde ö¤renciler, ilkö¤retim ikinci kademeden itibaren s›n›rl› zamanda maksimum soru çözmeye endekslenmifl biçimde yetifltirilmeye çal›fl›l›rken bu durum ileride daha da belirginleflerek, liselerde yaln›zca YGS ve LYS’lere haz›rlan›r hâle gelmifllerdir. Bu k›s›r döngüde yüz binlerce ö¤renci y›llard›r meslek okullar›na, sanat okullar›na veya spor okullar›na yönlendirilmeksizin sistemin içinde bo¤ulup gittiler. Ülkemizde demokrasimizin niteli¤ini ve geçerlili¤ini tart›fl›rken onu da¤›n en tepesine tafl›yacak e¤itim niteli¤imiz hiç konuflulmad›. Sorunlar tek tek öyle ya da böyle çözülmeye çal›fl›l›rken temel sorun olan e¤itim sorunu üzerinde hiç durulmad›. Asl›nda bir ülkedeki e¤itim ve demokrasi düzeyleri birbirine paralel iki enstrümand›r. Demokrasi ne kadar ileriyse e¤itim de o kadar geliflmifl bir mekanizmad›r. Ülkemizde e¤itim maalesef yerine getirilmesi gereken mecburi bir görevin tamamlanmas› anlay›fl›nda yamal› bohça misali uyguland› hep. Ücretli ö¤retmenler, norm kadrolar, branfl d›fl› mezunlara ö¤retmenlik hakk› tan›nmas›, k›sa süreli flok programlarla ö¤retmen yetifltirilmesi gibi spontane ve ekonomik bazl› çözümlerle y›llar›m›z geçip gitti. Kuflaklar, bu de-
T
¤irmende ö¤ütülüp kayboldu. E¤itim, kalk›nman›n en önemli araçlar›ndan biridir. Tabii ki e¤itim alan›nda insana yap›lan yat›r›m›n sonucu, en az 10 y›lda al›naca¤› için siyasi iktidarlar, e¤itimde insan gücüne yat›r›m yapmak yerine gözle görülen ögelere yat›r›m yap›yorlar. Okullarda düflünmeyi ö¤retmek, bilgilerin ö¤retildi¤i flekilde aktar›lmas›n› istemek de de¤ildir. Ö¤retilenlerin bir araç olarak kullan›l›p yepyeni, bambaflka, düflünsel bir veri üretmektir, düflünme... “Bilgi; düflüncenin arac›d›r.” derken bu anlam amaçlanm›flt›r. 1945 y›l›nda Japon iflgalinden kurtulan Güney Kore’nin ekonomik mucizesinin alt›nda e¤itim yatmaktad›r. Güney Kore’nin 1995 y›l›nda yeniledi¤i e¤itim programlar›n›n ve e¤itim sisteminin özünde ezbercilikten uzak, düflünen ve do¤ru yorumlar yapabilen bir dünya vatandafl› yetifltirme hedefi bulunmaktayd›. 2001 y›l›nda E¤itim Bakanl›¤›, “E¤itim ve ‹nsan Kaynaklar› Gelifltirme Bakanl›¤›” olarak güncellendi. Bütçenin çok önemli bir k›sm› e¤itim giderlerine aktar›ld›. Güney Kore’nin günümüzde dünya ülkeleri aras›ndaki durumuysa yap›lan çal›flmalar›n do¤rulu¤unun en önemli göstergesidir. Tokyo'daki bir okulun müdürü, Japon e¤itim anlay›fl›n› flu cümlelerle özetliyor: "Gaye, çocuklara birtak›m gerçekleri ö¤retip ve onlara bilgi yükledikten sonra kendi gelifltirdi¤imiz testlerle, yüklenilen bilginin ne kadar›n› ald›klar›n› de¤erlendirip ölçmek de¤ildir. Biz yürüyen ansiklopedik insanlar yetifltirmeyi düflünmüyoruz. Biz ö¤renciye kendine güvenmesini sa¤layacak, ö¤renme, anlama aflk, flevk ve hassasiyetini artt›racak bir e¤itim vermek istiyoruz. Biz, ö¤rencinin konuyu ezberlemesini de¤il, kavramas›n›, anlamas›n› ve o bilgiyi kullanabilmesini istiyoruz. Onlar›n ba¤›ms›z araflt›rma ve rapor yazma becerilerini gelifltirmeyi planl›yoruz." Ülkemizin temel ve iyilefltirilmesi ivedi sorunu olan e¤itim sistemimiz içinde yer alan köklü kurumumuzun “Bu okul önce iyi insan yetifltirir.” slogan› bizleri bu konuda son derece umutland›rmaktad›r. Ö¤rencilerimize her konuya yönelik neden, niçin ve nas›l sorular›n› sordurup ilk etapta çözüm arama al›flkanl›klar›n› kazand›rabilmek uzun ve zorlu tünelin ucundaki ilk ›fl›klar olacakt›r.
Korhan SEÇ‹LM‹fi FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›
9
‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹
Zaman›n ›fl›¤›nda:
Tufan Durguno¤lu FMV Yönetim Kurulu Baflkan› Y. Müh. Tufan Durguno¤lu’nun ofisinden içeri girdi¤imizde ilk dikkatimizi çeken kurumun baflar›lar›na ait beratlar ve uluslararas› sertifikalar oluyor. Tufan Durguno¤lu’nun Yönetim Kurulu Baflkan› oldu¤u ve Türkiye’yi inflaat ve geoteknik mühendisli¤i alan›nda yüksek teknolojiyle tan›flt›ran Geoteknik binas›n›n her kat›nda dikkatimizi çeken bir baflka özellikse insanda hayranl›k hissi uyand›ran tablolar… Bu özgün üslubun kime ait oldu¤unu sordu¤umuzda, de¤erli eflleri Ece Durguno¤lu’nun resimleri oldu¤unu ö¤reniyoruz. Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi
ufan Durguno¤lu’nun hayat›nda Ifl›k’›n çok büyük bir yeri ve anlam› oldu¤unu, onun “Ifl›k’tan çok fley alm›fl ve Ifl›k’a çok fley vermekte” oldu¤unu biliyoruz. Ama yapt›¤›m›z söylefli ve bize aktard›¤› an›lar, FMV tarihine ve Ifl›k ruhuna dair pek çok de¤erli bilgiyi de gün ›fl›¤›na ç›kar›yor.
T
20 y›ll›k yönetim kurulu üyeli¤i sonras›nda FMV Yönetim Kurulu Baflkan› seçildiniz. Öncelikle sizi yeni görevinizden dolay› kutluyoruz. Bu görevin sizin için anlam›ndan söz eder misiniz? Hayata Ifl›k’ta bafllam›fl ve yaflam›n› Ifl›k’a borçlu bir kiflinin, yine Ifl›k için çal›flt›¤› 20 y›l sonunda, kurumun baflkanl›¤›nda görev almas› çok büyük bir mutluluk, büyük bir gurur... Öncelikle benim bu göreve gelmem için çaba sarf eden Yönetim Kurulundaki bütün arkadafllar›ma teflekkür ederim. Uzun seneler sonunda Ifl›k’›n bafl›nda bir Ifl›kl›’n›n olmas›n› da kendi ad›ma önemli bir olgu olarak görüyorum. Bence tüm Ifl›kl›lar›n hedefinde de bu olmal›. Nereden bafllarsan›z bafllay›n, en sonunda, en üst noktaya gelmenin mümkün oldu¤unu bilmek önemli… Bu FMV için de çok önemli bir konu;
10
yetifltirdi¤i insanlar›n kurumun bafl›na gelebilmesi son derece hofl bir sonuç. “Ifl›k’tan ald›¤›n› Ifl›k’a vermek” arzusu nas›l bir duygu? Ifl›k’a birçok fley borçluyum. Yafl belli bir kemale gelince, Ifl›k’›n size verdiklerini geri verebilmenin, borçlar›n› geri ödeyebilmenin çabas› ve mücadelesi çok önemli bir hâle geliyor. Bu, size büyük bir mutluluk ve haz veriyor. Çünkü birey olarak hayatta ulaflt›¤›m nokta, Ifl›k’›n bana vermifl oldu¤u imkânlar›n bir sonucudur. Ifl›k, daima “iyi insan yetifltirme” çabas›nda olmufltur. Bunun sonucunda bugün, hem Vak›fta hem de Türkiye’nin ve dünyan›n pek çok yerinde, en üst kademelerde Ifl›kl›lar› görmenin mutlulu¤unu yafl›yoruz. Ifl›k’›n sizin hayat›n›z› pek çok kifliden farkl› olarak do¤rudan yönlendiren etkileri ve hayat›n›za katk›lar› da oldu¤unu biliyoruz. Bu katk›lar sadece benim için de¤il, kardeflim Prof. Dr. Turan Durguno¤lu için de geçerli… Ayr›ca benim gibi binlerce insan için de geçerli. Feyziye Mektepleri Vakf›, vermeyi görev edinmifl bir kurumdur. Elindeki tüm imkânla-
r› daima gençlerin e¤itimi, yetiflmesi ve gelece¤i için kullan›r. Bunun hayat›n›za yans›mas› nas›l oldu? Ben 1957 ve kardeflim 1958 y›l›nda Ifl›k’a girdik. O zaman ailemizin maddi gücü Ifl›k’ta okumam›za imkân sa¤l›yordu. Ben ve kardeflim okul içinde arkadafllar›yla iyi iliflkileri olan, çal›flkan ö¤rencilerdik. S›n›f birincisiydik. Son derece uyumlu ve mutluyduk. Bu durum 1960 y›l›na kadar sürdü. 1960, bizim hayat›m›zda çok önemli bir y›ld›r. Babam Demokrat Parti’ye yönelik çal›flmalar› olan, o aileden gelen biriydi. Askeri müdahaleyle beraber bizim hayat›m›zdaki bütün dengeler altüst oldu. Babam iflini kaybetti. Asl›nda biz, bir günde her fleyimizi kaybetmifltik. Bu durum okul yaflam›n›z› nas›l etkiledi? Biz bu maddi imkâns›zl›klar› ilk baflta tam olarak anlamam›flt›k. Ailemizdeki maddi imkâns›zl›klara ra¤men okulumuza devam ediyorduk. Ama yaflad›¤›m›z bir olay, hem bizim hayat›m›zdaki yeri hem de o günden bugüne de¤iflimi anlatmas› aç›s›ndan önemlidir. Okulda müdür muavini olan, Balkan kökenli fiükrü A¤abey’imiz vard›. Son derece sert bir a¤abeydi ve genelde disiplini o sa¤lard›. Tahsilat iflleriyle de o u¤rafl›rd›. Babam taksitlerimizi ödeyememifl. fiükrü A¤abey ders s›ras›nda kap›y› açt›. Ben en ön s›rada oturuyorum. “Durguno¤lu, Durguno¤lu… Babana söyle, yar›n paray› getirmezse sen okula gelme!” dedi. Bu trajik olay birkaç kez ayn› flekilde yafland›. Sonunda babamla birlikte bir gün okula gittik. Sacit Öncel Bey’in odas›na girdik. Ben ayakta duruyorum. Babamla sohbet ediyorlar. Babam, ‹zmir’den de tan›d›¤› Müdürümüz Sacit Öncel’e “Biz bu çocuklar› okutamayaca¤›z!” dedi. “Olur mu öyle fley, neden?” diye sordu¤unda babam durumu izah etti. Sacit Bey dinledi ve babama “Tayfur, ben bu ifli bitirdim.” dedi. Babam “Nas›l?” diye sordu¤unda “Sen gönül rahatl›¤›yla git. Bu iki çocuk da bu okulda okuyacak!” dedi. O günden sonra da kimse ama kimse bizden para istemedi! Sonuçta ben 1962’de, Turan 1963’te mezun olduk.
yetinden ayr›ld›ktan sonra yerine Prof. Dr. Tulu Baytin seçiliyor. Say›n Baytin’le, FID ad›na, uzun zaman Ifl›k Ev projesi üzerinde çal›fl›yoruz. Böylece kendisini tan›mam da mümkün oluyor. Gel zaman git zaman Tulu Bey de yönetimden sa¤l›k nedeniyle ayr›l›yor. Tulu Bey’in yerine seçilecek üye adaylar›ndan biri de benim. Seçim öncesi Yönetim Kurulunda Bülent Eczac›bafl›, Av. Mustafa Elöve, Prof. Dr. Hikmet Binark, Necmettin Gökçe, Prof. Dr. ‹lhami Çetin, ‹nfl. Yük. Müh. Altan Gökçek, Av. Gün Han Baflik, Prof. Dr. Cumhur Ferman, Prof. Dr. S›dd›k Yarman, Osman Erbelger ve Dr. Özge Sezerman var. Bu kurulun 1990 y›l›nda seçti¤i üyeyse ben oldum. fiimdi bak›n: Ben Tulu Baytin’in yerine seçildim. Tulu Baytin’se Sacit Öncel’in yerine seçilmiflti. Böylece Sacit Öncel’in s›ras›n› ben alm›fl oldum. Bu benim için büyük bir gurur elbette. Bugün biliyorum ki Sacit Bey, Yönetim Kurulunda o¤lu Ahmet’in, benim ya da kardeflim Turan’›n olmas›na ayn› oranda, çok sevinirdi. Ifl›k’taki e¤itiminiz yar›m kalacakken Sacit Öncel taraf›ndan devam edebilmeniz sa¤lan›yor ve bugün Yönetim Kurulunda onun boflaltt›¤› yeri dolduruyorsunuz. Üstelik Yönetim Kurulu Baflkan› olarak... Ama Sacit Öncel’in ve Ifl›k’›n sizin hayat›n›za katk›s› bununla da s›n›rl› de¤il san›r›z. O günlere dönelim mi? 1962’de okul birincisi oldum. Bana 1000 lira ödül verdiler. Çok büyük bir para… Okul taksiti 1500 lira civar›nda. Sacit Hoca’n›n bizi çocu¤u kadar sevdi¤ini de biliyorum. O s›rada “Amerika’dan mübadele program› kapsam›nda bir grup gelecek.” dediler. Ben ‹stanbul Teknik Üniversitesine girmeye karar vermiflim. Kardeflim Turan da 10. s›n›fa devam ediyor ve o ka-
Bizimle çok özel, Ifl›k tarihinde önemli yeri olan ve Ifl›kl› ruhunu aktaran an›lar›n›z› paylafl›yorsunuz. Ifl›k’›n efsanevi müdürü Sacit Öncel’in sizin yaflam›n›za çok büyük katk›s› olmufl. Olmaz olur mu? Daha enteresan bir durumu nakletmek isterim. Sacit Bey Vak›f Mütevelli HeTufan Durguno¤lu
“Ben FMV Yönetim Kurulu’na Tulu Baytin’in yerine seçildim. Tulu Baytin’se Sacit Öncel’in yerine seçilmiflti. Böylece Sacit Öncel’in s›ras›n› ben alm›fl oldum. Bu benim için büyük bir gurur.”
‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹
dar baflar›l› ki Teknik Okula kayd›n› yapt›rm›fl durumda. O zaman buna imkân vard›. Sacit Hoca beni odas›na ça¤›rd› ve de¤iflim program› kapsam›nda “Sen Amerika’ya gideceksin.” dedi. “Hocam liseyi bitirdim. Teknik Üniversiteye gidece¤im. Amerika’ya hangi imkânlarla gideyim?” dedim. Babam› ça¤›rd›. Sonunda Sacit Bey’in referans›yla, mülakat sonucunda bizi de¤iflim program›n›n birinci s›ras›na koydular. K›yafetim yok… Bavulum yok… Nas›l gidece¤im? O 1000 liran›n önemli bir k›sm›n› bunun için harcad›k. Giderken cep harçl›¤›m yok. Babam bana harçl›k olarak 9 dolar verdi. Pasaportumun içinde 9 dolar›m var. Uçakla Rotterdam’a gittik. Rotterdam’dan gemiye bindik, New York’a gidiyoruz. Gemide iki arkadafl›ma portakal suyu ›smarlad›m ve 50 sentini harcad›m. New York’a geldi¤imizde “Size hizmet eden garsonlara bahflifl verin.” dediler. “Ne kadar?” “7 dolar.” Neyse o kadar param var. Verdim. 1,5 dolar›m kald› New York’a indi¤imizde…
1961-1962 Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›’ndan...
12
Çok zor durumda kalmad›n›z m›? New York’tan bir uçakla bizi Houston’a, oradan da Mc Allen isminde bir flehre götürdüler. Orada p›rlanta de¤erinde bir ailenin yan›nda misafir oldum. Mr. & Mrs. Whetsel... Bu insanlar›n da benim hayat›mda çok önemli yeri oldu. Hâlâ Mr. Whetsel’e baba derim. Bana sahip ç›kt›lar. 17 yafl›ndayd›m. Whetseller’in benimle akran bir k›zlar› ve bir o¤ullar› vard›. Bir y›l beraber yaflayaca¤›z. Türkiye’deki o s›k›nt›l› ve stresli koflullardan, böyle bir ortam›n içine girmek bende çok önemli de¤iflikliklere neden oldu. Bir sene orada okula gittim. Mr. Whetsel’in bir büyük nalbur dükkân› vard›. Hafta sonlar› ve okuldan sonra saati 60 sent ücretle o¤luyla Amerikal› kardeflimle - dükkânda çal›fl›r, para biriktirir ve balolara giderdik. Oradayken bana flehrin fahri hemflehrili¤ini verdiler. Sonunda mezun oldum ve Türkiye’ye döndüm. Mr. Whetsel’se sonradan flehrin valisi oldu.
Tufan Durguno¤lu Whetsel ailesiyle...
Türkiye’deki yüksek e¤itiminiz? Türkiye’ye döndü¤ümde Robert Kolejin yan›nda Cerrahpafla T›p Fakültesini kazanm›flt›m. Ben Robert Kolejde (bugünkü Bo¤aziçi Üniversitesi) burslu okudum. Whetsel ailesiyle de iliflkimiz hep devam etti. 1968’de mezun oldum. Sacit Öncel’le de görüflüyor muydunuz? Ben de, kardeflim Turan da Sacit Hoca’yla devaml› beraberdik. Turan, Teknik Üniversitede okuyordu. Hemen hemen her hafta ziyaretine giderdik. Üniversitedeki ekonomik imkâns›zl›klar›m›z› bildi¤i için bize Ifl›k’tan özel ders verece¤imiz ö¤renci bulmaya çal›fl›rd›. Ifl›k’la da ba¤›m›z böylece hiç kesilmedi. O dönem babam› da kaybetmifltik. Ifl›k’ta akflam yeme¤i karfl›l›¤› etüt a¤abeyli¤i yapt›m. Amerika hayaliniz devam ediyor mu? Kardeflimde de bende de Amerika hayali devam ediyor. Turan, Fulbright ve NATO bursunu kazand› Amerika için... Ben de yüksek lisans için Texas’a gidece¤im. Sacit Hoca sordu: “Nas›l gideceksin evlad›m?” Gidecek param›z olmad›¤›n› biliyor. “Ne kadar paraya ihtiyac›n var?” diye sordu. O zaman›n paras› yol için yaklafl›k 3000 lira... “Sal› günü gel, vereyim!” dedi. Feyziye Mektepleri Vakf›ndan ald›¤›m bu bursla Amerika’ya gittim. Bu deste¤i almasayd›k gidebilir miydik?.. Sanm›yorum... Mühendis olmuflum, imkân›m yok... En az›ndan yüksek lisans›m› ertelemek zorunda kal›rd›m. Sacit Hoca’n›n özelli¤i, baflar›l› olan herkese deste¤ini vermesiydi. Di¤er s›n›f arkadafllar›m›za da ayn› deste¤i verdi¤ini gördüm. Vak›f bugün 750’nin üzerinde ö¤renciye de¤iflik oranlarda burs vermektedir. Burslar belli bir sisteme oturtulmufl durumda ve bizler bundan büyük mutluluk duyuyoruz. Bunun tohumlar›, iflte o dönemlerde at›lm›flt›r. Bundan sonra da daha iyi flekilde devam edece¤ini düflünüyorum.
Ifl›k’tan ald›¤›n› Ifl›k’a veren bir insans›n›z. Ifl›k’›n gelece¤i için idealiniz, hedefiniz, hayaliniz nedir? 20 sene önceye gidersek bir Niflantafl› Kampüsümüz ve Ayaza¤a’da tek bir binam›z vard›. Bugün 45 bin metrekare kapal› alanda Ayaza¤a Kampüsümüz; 80 bin metrekare kapal› alan içinde Ifl›k Üniversitesi, 29 bin metrekare kapal› alan içinde Erenköy ve 18 bin metrekare kapal› alan içinde Niflantafl› Kampüsümüz yer al›yor. Bu ç›ta daima yükselecektir. Amaç; her gelenin Vakfa bir fleyler daha katabilmesidir. Benim en çok istedi¤im fleylerden biri; yeni bir, hatta iki okul daha açabilmektir. Bunu yapmak istiyoruz. Di¤er hedefimiz pilot yuva ve anaokullar› tesis etmektir. Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› ismini Türkiye’de daha da yayg›nlaflt›rmal›y›z. Daha da önemlisi üniversitemizi dünyan›n say›l› üniversiteleri aras›na sokmak en önemli arzu ve hedefimizdir. Amaçlar›m›z; okullar›m›zda çok iyi bir ‹ngilizce e¤itimi vermek; ö¤rencilerimizi mezun olduklar› zaman bir yabanc› okul mezunundan afla¤› kalmayacak, hatta ‹ngilizceye daha iyi hâkim olabilecek düzeye getirmektir. Okullar›m›zda yabanc› dil e¤itim düzeyimiz, yüksek olmas›na ra¤men bunu daha da yükseltmemiz gerekti¤ine inan›yorum. Çünkü günümüz dünya konjonktürü içinde, ö¤rencilerimizin yabanc› dillerinin ana dilleri kadar iyi olmas› gerekiyor. Çünkü 125 y›ld›r öz disiplini, “aile” kimli¤i, Atatürkçü, ça¤dafl anlay›fl›yla okulumuzun verdi¤i e¤itim üst düzeydedir. Ifl›k’tan mezun olan birinin baflar›l› olmamas› mümkün de¤ildir. Ifl›k’›n ‘aile’ özelli¤ini sürdürmede Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin yeri nedir? Yönetim Kuruluna girmeden önce 10 y›la yak›n FID’›n baflkanl›¤›n› yapt›m. Bu dönemde ve sonraki dönemlerde birçok geliflme oldu. Bizim mezunlarla iç içe yaflamam›z laz›m. Mezunu, mezun olduktan sonra tekrar okula çekebilmemiz laz›m. Mezunlar dayan›flmas›n› hayata geçirmemiz gerekir. Bir okulu güçlü k›lan mezun dayan›flmas›d›r. Zaman içinde FMV yönetiminde kurucu ailelerin yerini mezunlar ald›. Bundan sonra da Vak›f için maddi ve manevi destekler mezunlardan gelecektir. Bu nedenle mezunlar derne¤inin okul içinde hem katk›s›n›n hem de aktivitesinin artt›r›lmas›na önemli çaba sarf edece¤im. Siz de “Ifl›kl› baflar›s›”na bir örneksiniz. Yönetim Kurulu Baflkan› oldu¤unuz Geoteknik
firmas› hem Türkiye’de hem de uluslararas› alanda önemli baflar›lar elde ediyor. Geoteknik; yeni inflaat anlay›fl›n›n ve yap›lar›n›n gerçekleflebilmesi için gerekli yüksek teknolojiyi sa¤layan bir kurum. Ben bunu gerçeklefltirmeyi Amerika’dayken hedeflemifltim. ‹lginç bir flekilde kardeflim de ayn› fleyi düflünmüfl. ‹ki Ifl›kl›, üstelik kardefl, biri Texas’ta di¤eri Berkeley’de ve ikimiz de ayn› konuda çal›flt›k. Ben ifl yaflam›na at›ld›m, Turan akademik kariyerine devam etti. Bo¤aziçi Üniversitesinde ö¤retim üyesi oldu. Bizden önce, geoteknik alan›nda Türkiye’de böyle geliflmifl bir teknoloji yoktu. Türkiye’ye bu teknolojinin gelmesinde Turan’›n ve benim çok katk›m›z olmufltur. Siz bu teknolojiyi getirdi¤iniz anda da burada her türlü imalat› yapabilecek insanlar yetiflmeye bafll›yor. Turan ö¤rencilerini yetifltiriyor, ben kurumum içinden gelen mühendislerimi yetifltiriyorum. Türkiye, geoteknik konusunda, dünyada ilk befl s›ra içinde yer al›yorsa bunda bizim pay›m›z›n büyük oldu¤unu söyleyebilirim. Bu sektör bu çabalarla do¤du. Bugünkü yüksek binalardan, al›flverifl merkezlerinden, metrolara kadar her türlü komplike inflaat yap›lar›n›n gerçekleflebilmesi, bu teknolojinin ve çaban›n sonucudur. Azerbaycan, Libya, Lübnan gibi ülkelerde de faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Turan da kendi firmas›yla birçok ülkede faaliyet gösteriyor. Turan, dünyan›n yetifltirdi¤i en önemli geoteknik mühendisleri aras›nda yer al›r. Ama benim de rakibimdir! Ama uluslararas› alanda birbirimizle rekabet etmeyiz. Son olarak genç Ifl›kl›lara mesaj›n›z ne olur? Hep söyledi¤im fley fludur: Dünya vatandafl› olacaklar... Bunun gerektirdi¤i vas›flar neyse ona sahip olacaklar. Baflka alternatifleri yok. Bugün art›k, dünyan›n her yerinde belli iflleri yapabilecek üst düzeyde insanlar›n yetiflmesi laz›m. ‹flte bunlar bizden ç›kacak.
“125 y›ld›r öz disiplini, “aile” kimli¤i, Atatürkçü, ça¤dafl anlay›fl›yla okulumuzun verdi¤i e¤itim üst düzeydedir. Ifl›k’tan mezun olan birinin baflar›l› olmamas› mümkün de¤ildir.”
13
KAPAK
Ifl›k h›z›nda
125YIL Derleyen: Faika DO⁄ANCA – Sevilay SEZER FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Türkçe Ö¤retmenleri
Dikilitafl
14
nsan yaflam›nda öyle yerler vard›r ki nereye giderseniz gidin, nerede olursan›z olun akl›n›zdan ç›kmaz, oral› olma duygunuzu içinizden atamazs›n›z. Bu güçlü duygu sizi öylesine sarar ki bunu en yak›nlar›n›zla, sevdiklerinizle de paylaflabilme heyecan›n› yaflars›n›z. ‹flte öylesi flehirlerden biridir Selanik… Hat›ralar›m›z›n ve hayallerimizin y›ld›z›. E¤itimde coflkuyla yol ald›¤›m›z muhteflem flehir… XIX. yüzy›lda bu liman flehrinde yaflayan halk, flehrin kozmopolit ve ticarete dayal› yap›s›n›n yaratt›¤› zengin bir bilgi ve görgü ortam›n›n havas›n› solumaktayd›. D›fl dünyaya ayak uydurabilmek için de iyi bir e¤itimin gereklili¤inin bilincindeydi. Osmanl› yönetimi bu dönemde ülkenin belli bafll› flehirlerinde modern e¤itime a¤›rl›k vermeye çal›fl›yordu. Selanik Türklerinin felsefesinde e¤itime katk›n›n özel bir yeri vard›. Okullarda kaliteli e¤itimin yap›labilmesi ve sürdürebilmesi u¤runda baz› aileler nakdî varl›klar›ndan, mal ve mülklerinden fedakârl›k yapm›fllard›r. Feyz-i S›byan’›n kurulmas›nda ve nice zor y›llar› afl›p günümüze kadar gelmesinde ve bugün ülkenin en önde gelen e¤itim kurumlar› aras›nda yer almas›nda etkin rol oynam›fllard›r. Feyz-i S›byan, 14 Aral›k 1885 y›l›nda Selanik’te Mümeyyiz Tevfik Efendi taraf›ndan aç›ld›. Okulunu maddi zorluklar nedeniyle kapatmak zorunda kalan Mustafa Kemal’in ö¤retmeni fiemsi Efendi de Feyz-i S›byan’a kat›ld›. Böylelikle Türk çocuklar›n› ‘Ifl›k’ ile ayd›nlatma gelene¤i bafllam›fl oldu. Kuruluflunda 4 s›n›f ve 50 ö¤rencisi olan Feyz-i S›byan; her y›l bir üst s›n›f eklenerek beflinci y›l›n sonunda 8 s›n›fl›k bir ortaokul hâline geldi. Balkan Savafl› nedeniyle önce Koska’da bir binaya sonra da Teflvikiye’ye tafl›nan okul, ülkenin en güç dönemlerinde üstlendi¤i misyondan ödün vermeden her türlü çaba ve özveriyi sergileyip ülkenin e¤itim ve ö¤retimine katk›da bulunarak her geçen gün daha da büyüdü.
‹
1922’nin sonunda Feyziye Mektebi; ortaokul düzeyinde e¤itim veren, lise k›sm› mezunlar›n›n ise di¤er okullarla denklik sorunu yaflad›¤› bir okul konumundayd›. 1923’te Teflvikiye’de Teflvikiye Caddesi üzerinde Naciye Sultan Kona¤› olarak bilinen konak kiralanm›fl ve Feyziye buraya tafl›nm›flt›r. Bu semt okul kurmak için çok uygun bir yerdi. 1923-1924 Ö¤retim Y›l›, yepyeni bir flevk ve heyecanla bafllam›flt›. 8 s›n›fl› bir erkek ortaokulu olarak Niflantafl›’na nakledilen Feyziye’nin dokuzuncu s›n›f› aç›lm›fl, her sene bir s›n›f ilavesiyle Feyziye’nin di¤er liselerle denkli¤i sa¤lanm›flt›. 15 yat›l› ö¤rencisi olan okul, iki yuva s›n›f› ilavesiyle eksiksiz bir e¤itim kurumu hâline gelmiflti. Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemindeki vak›flar›n Cumhuriyet dönemine tafl›nmas›nda önemli bir pay› olan ve Türkiye’deki en eski vak›flardan biri olan okul, 17.12.1934 tarihinde Büyük Ata’m›z›n onay›yla kuruluflunun 49. y›l dönümünde IfiIK ad›n› ald›. Ifl›k Anaokulundan bafllayarak Ifl›k Üniver-
Kubbeler kenti
sitesine kadar her düzeyde e¤itim ö¤retim kurumu kurarak ulusal e¤itime katk›da bulunmay› amaç edinmifl bu 124 y›ll›k ç›nar, Niflantafl› Kampüsünün yan› s›ra, 1986 y›l›nda Ayaza¤a Kampusünde FMV Ayaza¤a Ifl›k ‹lkokulunu, 1988 y›l›nda FMV Ayaza¤a Ifl›k Ortaokulu ve Lisesini ulusal e¤itimimize kazand›rm›flt›r. E¤itim öncüsü Vak›f, 2000 y›l›nda da FMV Erenköy Ifl›k ‹lkö¤retim Okulunu açarak y›llar›n deneyimini Anadolu yakas›na tafl›ma yolunda ilk ad›m›n› atm›flt›r. 2005-2006 Ö¤retim Y›l›nda da FMV Erenköy Ifl›k Lisesi ve Fen Lisesini toplumumuzun e¤itim hizmetine sunmufltur. Yaklafl›k 3500 m2 aç›k alan, toplam 17.500 2 m lik kapal› alan üzerine kurulu Niflantafl› Kampusü, FMV Ifl›k Okullar›n›n ilk kampusüdür. Beyaz›t’taki okul binas› yetersiz kalmaya bafllad›¤›nda Teflvikiye’deki Naciye Sultan Kona¤› kiralanarak buraya yerleflilmifltir. K›sa bir süre sonra da bu bina ve arazi sat›n al›narak birbiri ard›na yap›lan binalarla okul bugünkü fleklini alm›fl ve son derece modern bir e¤itim kurumu hâline gelmifltir. Birbirine geçiflli 4 binada Ifl›k Lisesi, Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ve Ifl›k Anaokulunun yan› s›ra Feyziye Mektepleri Vakf› ‹dare Bilimleri de yer almaktad›r. Muvaffak Benderli Salonu, Sacit Öncel Konferans Salonu, iki kapal› spor salonu, teras katlar›nda iki aç›k hal› saha, 26.000’den fazla kitap, 1700’den fazla CD, DVD vb., çeflitli dergi ve yay›nla donat›lm›fl bir kütüphane, laboratuvarlar, elektronik derslik (multi-medya) ve sanat galerisi kampüs içinde bulunmaktad›r. Ayaza¤a Kampüsü, Ifl›k Okullar›n›n en büyük kampüsü olma özelli¤ini tafl›maktad›r. 36.000 m2si aç›k alan olmak üzere toplam 45.000 m2lik alan üzerine kurulmufltur. Feyziye Mektepleri Vakf›n›n 100. kurulufl y›l dönümü olan 1985 y›l›nda e¤itime bafllayan kampüste, Ayaza¤a Ifl›k Anaokulu, Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu, Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ve Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi faaliyetlerini sürdürmektedir. Olimpik ölçülerde kapal› yüzme havuzu, aç›k-kapal› spor alanlar›, kütüphanesi, laboratuvarlar›, elektronik dersli¤i (multi medya), botanik seras›yla mezunlar› ve tüm çal›flanlar› bir araya getiren Ifl›kev Sosyal Tesisi bulunmaktad›r. 17 Nisan 2009’da Cascais/ Portekiz’de ECIS Konferans›n›n Ödül Töreninde FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Okullar› ‘Akredite Belgesi’ alm›flt›r. Denklik anlam›na gelen akreditasyon, sayg›n
bir kurulufl olan Uluslararas› Okullar Birli¤i (Council of International Schools–CIS) taraf›ndan, belirli bir kalitede e¤itim verildi¤inin onaylanmas›d›r. Akreditasyonda amaç; okulun e¤itim ö¤retimin tüm aflamalar›nda mükemmellik aray›fl› içinde olmas›n› sa¤lamak, aç›k bir flekilde belirlenmifl hedefler/standartlar do¤rultusunda yüksek kaliteli bir e¤itim-ö¤retim program› sunmas›n› garanti alt›na almak, kendisini dünyadaki benzer okullarla karfl›laflt›rmas›na ve küresel ortamda kendini s›namas›na olanak vermektir. FMV Ifl›k Okullar› Erenköy Kampüsü, Feyziye Mektepleri Vakf› E¤itim Kurumlar›na 2000 y›l›nda kat›lm›flt›r. ‹stanbul’un Anadolu yakas›nda, flehir merkezinde, do¤ayla iç içe, park niteli¤indeki ortam›nda faaliyetlerini sürdüren Erenköy Kampüsü bünyesinde, okul öncesi e¤itimi, ilkö¤retim okulu, lise ve fen lisesi de bulunmaktad›r. 30 dönümlük arazi içinde 28.700 m2lik kapal› alana sahip okullar›n toplam ö¤renci say›s› 1500 civar›ndad›r. Kampüs, içindeki sosyal tesisler, yüzme havuzu ve spor tesisleriyle, sahip oldu¤u do¤ayla eflsiz nitelikte olanaklar sunmaktad›r. Ayr›ca Erenköy Kampüsü, koruma alt›nda bulunan do¤al sit alan› içinde, tarihî bir köflk binas›na sahiptir. Düflünme ufkunu geniflletmek için iyi bir e¤itim, okumak ve daha çok bilmek keflfedilmifl tek yoldur. E¤itim yoluyla insan, bireysel farkl›l›klar› alg›lamay›, hofl görmeyi ve bundan yeni sentezler yaratarak yaflam›n tad›na varmay› ö¤renir. FMV Ifl›k Okullar› bizlere; düflünerek üretmemizde, yarat›c› olmam›zda sonsuz imkânlar sunan bir e¤itim kurumu olmufltur. Kafalardaki kal›plar› k›rmaya, dünyaya daha esnek aç›dan bakmaya imkân sa¤lam›flt›r. Yaflamlar›n›n her safhas›nda kontrollü olmay›, okullar›m›zda ö¤renen genç bireylerimize; problemlerini kendilerinin çözebilece¤i, ba¤›ms›z düflünebilme becerilerini gelifltirebilece¤i ortamlar yarat›l›r. FMV okullar›nda çocuklar›m›z ve gençlerimiz, yaflamlar›n› daha anlaml› sürdürebilmek için “ö¤renme”nin, “bilgilenme”nin ve “donan›m”›n esas faktör oldu¤una inan›r; bu vizyonla gelecekte ne ifl yapacaklarsa yaps›nlar, hangi mesle¤i seçerlerse seçsinler, do¤ru ve emin ad›mlarla ilerleyecekleri do¤ru bir rota çizmifl olurlar. Böylelikle de Ifl›kl› olman›n ayr›cal›¤›n› de¤erlendirmifl olurlar.
Niflantafl› Kampüsü
Ayaza¤a Kampüsü
Erenköy Kampüsü
Ifl›k Üniversitesi
15
FMV YAYIN
FYZY
5 yafl›nda
Dr. Turgut B‹NZET Feyziye Mektepleri Vakf› Genel Müdürü & Ifl›k Okullar› Kurucu Temsilcisi
125 y›ll›k Feyziye Mektepleri Vakf› tarihinde kesintisiz olarak yay›mlanan tek süreli yay›m olan FYZY dergisi 5. y›l›n› doldurdu. Dergi zengin içeri¤i, özgün konular› ve görselli¤iyle Ifl›kl›lar›n ilgiyle okudu¤u bir yay›n olma özelli¤ini tafl›yor. ay›m hayat›na 2005 y›l›n›n Haziran ay›nda bafllayan FYZY dergisi, FMV Ifl›k Okullar›n›n prestij sa¤layan süreli yay›m› olarak 5. y›l›n› doldurdu. FYZY’nin, klasik okul dergisi anlay›fl›n›n ötesinde bir yaklafl›mla, Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›n›n vizyonunu yans›tan bir kurumsal dergi olmas› hedefleniyordu. Bu amaçla derginin içeri¤i, dili ve disiplin bafll›klar› özenle seçildi. Derginin yap›s›nda görsellik de ön planda oldu. FYZY, 5 y›l› dolduran yay›m hayat› boyunca hem okulun hem de hayat›n içinden bir içeri¤e sahip oldu. 5 y›l boyunca yaflam›n ›fl›¤›, Ifl›kl›lar›n dergisinde bulufltu. FYZY dergisi, FMV Ifl›k Okullar›n›n prestij yay›n› olarak, FMV’nin kültür, sanat, spor ve sosyal alanda gerçeklefltirdi¤i say›s›z etkinli¤i sayfalar›na tafl›d›. FMV Ifl›k Okullar›n›n e¤itim anlay›fl›n›, e¤itimdeki farkl›l›¤›n› anlatan pek çok yaz›, derginin sayfalar› aras›nda yer ald›. Pek çok de¤erli uzman, e¤itim konusundaki bilgilerini ve görüfllerini dergideki “e¤itimci gözüyle” köflesinde okurlarla paylaflt›.
Y
Ifl›kl›lar›n bulufltu¤u dergi FYZY, sosyal alanda ve ifl yaflam›nda baflar›lar›yla tan›nan pek çok de¤erli Ifl›k mezununu da sayfalar›na tafl›d›. Onlar›n baflar› öykülerini, deneyimlerini ve Ifl›k an›lar›n› okurlar›na sayfalar›nda aktard›. “‹çimizden Biri” sayfalar› Ifl›kl› baflar›lar›n ve an›lar›n Ifl›kl›larla buluflma noktas› oldu.
16
Hayat›n her alan›ndan ve içinden Dergi, kapak konular›yla FMV Ifl›k Okullar›n›n ça¤dafl, Atatürkçü ve etkin e¤itim anlay›fl›n› gösteren, kurumun misyonunu vurgulayan bir anlay›fl› yans›tt›. Her kapak konusunun, hayat›n anlam›na, kültürün ve bilimin de¤erine vurgu yapan bir anlay›flla, bilgi derinli¤iyle haz›rlanmas›na büyük özen gösterildi.
Yaz› ve yazar zenginli¤i Derginin içeri¤i; hem çeflitlili¤i hem de yaz› kalitesiyle derinli¤i kapsayan bir çizgide oluflturuldu. Tarih, sosyoloji, arkeoloji, sanat, sanat tarihi, spor, koleksiyon, sa¤l›k, do¤a gibi pek çok ve zengin disiplinde ilgi çekici yaz›lar, özgün bir görsellikle okurlara sunuldu. Dergi, hem Ifl›kl› hem de profesyonel pek çok de¤erli yazar› da sayfalar›nda okurlar›yla buluflturdu. FYZY dergisinin özgün yap›s›n› ve çizgisini korumas›nda, 5 y›l boyunca aksamadan ve istikrarl› bir biçimde yay›m yaflam›n› sürdürmesinde FMV Baflkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri baflta olmak üzere, tüm kampüs müdürleri ve ö¤retmenlerimizin önemli katk›lar› oldu. FYZY’nin ilk say›s›ndan itibaren ve tüm yay›m hayat› boyunca Yay›m Kurulu Üyesi olarak görev yapan Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Müdürü Ömer Orhan, FMV Kültür Sanat Yöneticisi Sevil Karac›k, Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s› fienay Kurt ve Editör Giray Karanl›k, emekleri ve her say›da hiç eksilmeyen yo¤un çabalar›yla derginin baflar›s›nda önemli pay sahibi oldular.
FMV KÜLTÜR
2010 Türkiye’de “Japon y›l›” J aponya Baflkâtibi Fukuchi Genichiro’nun ülkemizi ziyaret etmesi ve Osmanl› Padiflah› II. Abdülhamit’in Japonya’yla yak›n iliflkiler kurmak istemesi nedeniyle 120 y›l önce II. Abdülhamit, Ertu¤rul f›rkateyniyle yola ç›kt›. 18 Eylül 1890’da Ertu¤rul f›rkateyninin dönüfl yolunda batmas›yla, Japonlarla bafllat›lan olumlu giriflimimiz büyük bir faciayla sonuçland›. Bu facia, iki ülke aras›nda büyük bir insani dayan›flma ve sevginin do¤mas›na neden oldu. 120 y›l önce meydana gelen bu olayda, Japon halk›n›n gemicilerimize gösterdi¤i ilgi ve yard›mseverlik, kilometrelerce uzakta olan iki toplumu birbirine gönül ba¤›yla ba¤lad›. Çeflitli nedenlerle sars›lan Japonya’n›n yeniden toparlanma süreci yaflamas›, Türklerle olan iliflkilerinin aksamas›na yol açt›. Büyükelçilik, Japonya’ya yap›lan ilk ziyaretten tam 80 y›l sonra aç›ld›. Baz› dönemlerde uluslararas› siyasetten dolay› aram›zdaki politik iliflki aksat›lsa da hiçbir dönemde iki ülke fiili olarak savaflmam›fl ve iki ülke halk›n›n birbirine duydu¤u ilgi ve sevgi y›pranmam›flt›r. Japonya’n›n tarihine bakt›¤›m›z zaman, iniflli ç›k›fll› dönemler yaflad›¤›n› görmekteyiz. ‹kinci Dünya Savafl›’nda kamikaze pilotlar›n›n kahramanl›klar›, at›lan atom bombas›yla ülkenin y›k›l›fl›, sonras›nda gösterdikleri büyük bir azim ve kararl›l›kla günümüzde dünyan›n ekonomisi en geliflmifl ülkeleri aras›na girmeleri onlar›n ülkelerine olan ba¤l›l›klar›n› göster-
mektedir. Bu ba¤lamda, iki ülkenin benzer olaylarla karfl› karfl›ya kalmas›, onlar› birbirine ba¤layan bir di¤er unsurdur. 1985’te, Irak-‹ran Savafl›’nda, Tahran’da mahsur kalan Japonlara Türkiye yard›m elini uzatm›flt›. 1999 Marmara Depremi’ndeyse Japonya Türkiye’ye yard›m için elinden gelen tüm çabay› sarf etmiflti, Türkiye’ye büyük destek olmufltu. Ayr›ca, son otuz y›lda ülkemizde gerçeklefltirilen köprü, yol ve tünel gibi çal›flmalar›n ço¤unda Japonya kredi anlam›nda ve teknik konuda büyük destekler vermifl ve ülkemizde yat›r›m yapan Japon kurulufllar› bu yat›r›mlar›n› büyük oranda artt›rm›fllard›r. ‹ki ülke aras›nda tüm bu insani de¤erler sonucunda geliflen iliflkilerimiz, 2003 y›l›nda Japonya’da “Türk Y›l›”n›n kutlanmas› ve 2010 y›l›n›n Türkiye’de “Japon Y›l›”n›n ilan edilmesiyle daha da geliflmifl ve güçlenmifltir. 2010 y›l›nda Türkiye’de Japon Y›l›’n›n kutlanmas› kapsam›nda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Medya ‹letiflim Kulübü ö¤rencileri, 120 y›l önce trajik bir olayla geliflen bu dostluk ba¤›n› gelecek nesillere tan›tmak için çeflitli çal›flmalar yaparak kutlamalara gönülden destek vermifllerdir. Ö¤rencilerimiz, yo¤un bir araflt›rma-inceleme çal›flmas›ndan sonra Türk-Japon iliflkilerini, Japon geleneklerini, yemeklerini ve tarihini ö¤renmek için birçok kifliyle görüflüp bu görüflmeler sonucunda, Japon Kültür ve Enformasyon Merkezi Müdürü ve Japonca ö¤retmenleriyle röportaj yapm›fllard›r. Yapt›klar› röportajlar sonucunda Japon Dili ve Edebiyat› hakk›nda bilgilenmifllerdir. Taksim’de bulunan bir Japon restoran›na giderek Japon yemeklerinin yap›m›n› izlemifllerdir. 2010 Türkiye’de Japonya Y›l› Kurulunun Cemal Reflit Rey Konser Salonu’nda düzenledi¤i etkinlikleri aras›nda yer alan davul gösterilerini ö¤rencilerimiz büyük bir be¤eniyle izlemifllerdir. Ö¤rencilerimiz, haz›rlad›klar› videolar ve kurduklar› kültür tan›t›m stand›yla bu sürece katk›da bulunmufllard›r.
Cem DEM‹RHAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Bilgisayar Ö¤retmeni
Japonya’da 2003 y›l›n›n “Türk Y›l›” olarak kutlanmas›na karfl›l›k, Türkiye’de 2010 y›l›, “Japon Y›l›” ilan edildi. FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Medya ‹letiflim Kulübü ö¤rencileri de oluflan dostluk ba¤›n› desteklemek amac›yla bu anlaml› y›l› birçok etkinlikle kutlad›.
17
SA⁄LIK
Çikolata
faydal› m›?
Ne yiyip ne içece¤imize kendimiz karar vermiyoruz. Uluslararas› “üretici birlikleri” karar veriyor. Bir araya gelerek ortak bir reklam bütçesi oluflturuyor, sa¤l›k kurulufllar›na ba¤›fl yaparak araflt›rmalar› yönlendiriyor, bas›na ve televizyona beynimizi y›kamak üzere gizli ve aç›k reklamlar veriyorlar. Dr. Murat KINIKO⁄LU Kalp ve ‹ç Hastal›klar› Uzman›
DR. MURAT KINIKO⁄LU 1955 y›l›nda Malatya’da do¤du. ‹lk ve ortaokulu Malatya’da, liseyi ‹stanbul Haydarpafla Erkek Lisesinde bitirdi. 1984’te Ankara Üniversitesi T›p Fakültesinde iç hastal›klar› ihtisas›n› ald›. 1986 y›l›nda ayn› fakültede kardiyoloji üst ihtisas›n› tamamlad›. 20 y›ld›r ‹ntermed Sa¤l›k Merkezinde hekimlik yap›yor. Kitaplar› Temel Tedavi (Çok yazarl›), Klinik Hematoloji (Çok yazarl›) Fizik Muayene Rehberi, (Tercüme) Tan› Tedavi Takip Plan›, (Tercüme) Bozk›r›n Efendisi Kalbinize Sahip Ç›k›n
18
B
az› birlikleri hat›rlayal›m: Yumurta Üreticileri Birli¤i, fiarap Üreticileri Birli¤i, Zeytinya¤› Üreticileri Birli¤i, Süt Üreticileri Birli¤i, M›s›r Üreticileri Birli¤i, Et Üreticileri Birli¤i... Saymakla bitiremeyiz, neredeyse her ürünün bir birli¤i var. Bas›nda son zamanlarda çikolatan›n ne kadar yararl› oldu¤una dair ç›kan haberleri izlemiflsinizdir. Ne hikmetse dünyadaki tüm üniversiteler, çikolatan›n faydalar›yla ilgili aç›klamalarda bulundular!.. Kalp krizini önlüyor, felci önlüyor, aganigiye faydas›n› zaten biliyoruz! Benim kalp hastalar›m›n hepsi bitter çikolata yemeye bafllad›. Kimse çikolatan›n yüksek kalori içeri¤ine, fleker muhtevas›na bakm›yor, “Madem faydal›ym›fl biz de yiyelim.” diyorlar. fieker hastalar› bile her gün bir parça çikolata yer hâle geldi. Çikolata gerçekten söylendi¤i kadar faydal› m›? fieker hastas› de¤ilseniz, gizli flekeriniz, fazla kilonuz, tansiyon yüksekli¤iniz yoksa, kolesterolünüz yüksek de¤ilse faydal›d›r. Sayd›klar›mdan biri bile varsa çikolatay› a¤z›n›za atmadan önce biraz düflünmenizi tavsiye ederim. Unutmamam›z gereken bir baflka nokta daha var: Çikolata ba¤›ml›l›k yapan yiyeceklerin bafl›nda gelir. Bu flu anlama gelir; “Madem faydal›ym›fl, her gün bir küçük parça yiyeyim.” diyerek yemeye bafllar; alt› ay›n sonunda her gün bir kare çikolatan›n art›k sizi kesmedi¤ini fark edersiniz. Bu ay California Üniversitesi taraf›ndan yap›lan ve Archives of Internal Medicine dergisinde yay›nlanan bir çal›flma yeni bir tart›flma bafllatt›: Fazla çikolata yiyenlerde depresyon daha çok görülüyormufl. Bilim adamlar› çikolatada bulunan ya¤lar›n, vücudumuzda bulunan omega-3 ya¤ asitlerinin miktar›n› azaltt›¤›n› ve bu yolla depresyona neden oldu¤unu söylüyorlar. (Bal›kta bulunan omega-3’ün depresyona iyi geldi¤i daha önceki çal›flmalarda
gösterilmiflti.) Bence iflin bir de psikolojik yönü var: Gördü¤üm kadar›yla pek çok insan çikolatay› kestirme yoldan mutlu olmak için yiyor. ‹flte bir fleye can›n›z s›k›lm›fl eve geliyorsunuz, at a¤z›na bir parça çikolata... Hooop... Gelsin mutluluk. Devaml› kilo alan bir hastam, kocas›na k›zd›kça çikolata yedi¤ini söyledi, anlad›m ki o da çikolatay› yat›flt›r›c› gibi kullan›yor. Asl›nda do¤rudur, dondurma yalamak, çikolata yemek mutluluk hormonlar› salg›lat›r. Kötü taraf›; kolay elde edilen bu mutluluklar›n çok k›sa sürmesidir, saman alevi gibi parlay›p sönerler. Sonra? Ya a¤z›n›za bir parça daha atacaks›n›z (gelsin kilolar) ya da kendinize hâkim olmaya çal›flacaks›n›z (gelsin depresyon). Piflti oyununu hepimiz biliriz. Hayat›nda hiç piflti oynamam›fl birisine befl dakikada kurallar› ö¤retebilir, on dakikada keyifli bir oyunun içine dalabilirsiniz. Yar›m saat, bilemedin bir saat nefleyle oynars›n›z. Sonra? Sonras› s›kar. Masadan kalkar kalkmaz biraz önce olanlar›, yaflad›¤›n›z heyecan› unutursunuz. Satranç da bir oyundur ama e¤itim gerektirir. ‹yi bir satranç oyuncusu olmak için uzun bir ö¤renim süreci gerekir. Buna karfl›l›k satranç oyunundan alaca¤›n›z heyecan ve mutluluk piflti ile k›yaslanamayacak kadar büyüktür. Yapt›¤›n›z hamleler birkaç gün boyunca akl›n›zdan ç›kmaz. Piflti oyunuyla çikolata gibi çabuk ve kolay elde edilen mutluluklar geldikleri gibi h›zla giderler. Sadede gelelim: 1) Faydal› diye her gün bir parça çikolata yiyelim önerisi bana pek akla yatk›n gelmiyor. Bitter çikolata enfes bir tatt›r, ara s›ra yiyelim, özleyelim ve tad›n› ç›kararak yiyelim. 2) Görsel ve yaz›l› bas›ndaki “flu faydal›, bu faydal›” haberlerini takip ederken üretici birliklerin doldurufluna gelmeyelim, her faydal› denileni a¤z›m›za atmayal›m.
K‹TAP
Yaz kitaplar› Yaz tatilinde yapacak birçok güzel fley var. Ama her fley için mutlaka bir arkadafl gerekli... Sizin kendisinden hiç s›k›lmayaca¤›n›z, çok sevece¤iniz ve hep yan›n›zda olmas›n› isteyece¤iniz bir arkadafl›n›z var m›? Mutlaka vard›r. Ama biz size dört tane daha önerebiliriz! ‹flte size yaz için dört güzel arkadafl:
Sevim Ak’tan “S›cak Çikolatal› Yolculuklar” Türk çocuk ve gençlik edebiyat›n›n en sevilen ve önemli isimlerinden Sevim Ak, sizlere yaz için harika bir sürpriz yapt› ve yeni kitab›n› sizlerle tan›flt›rd›. Kitapta neler mi var? Biraz kakao, biraz fleker, biraz su... Gözlerinizi kapat›n ve teknolojik bir taksinin içinde oldu¤unuzu hayal edin. Koltu¤a oturdu¤unuz anda burnunuza mimoza kokular› geliyor, ›l›k bir müzik yüzünüzü okfluyor, internetiniz haz›r ve elinizde de s›ms›cak bir çikolata... Ne dersiniz, bu taksiyle dolaflmak istemez miydiniz? O zaman siz art›k kitab›m›z›n kahraman›, güleç ve bafl›na buyruk “Su” oldunuz. Sonra m›? Onu size “S›cak Çikolatal› Yolculuklar” anlatacak. Can Yay›nlar› Yazan: Sevim Ak Çizer: Behiç Ak
Parçac›klar›n Dünyas› Evrenimizde çok fley var. Bunlar ne yap›yorlar? Hareketlerinin, davran›fllar›n›n nedeni ne? Bunu tam olarak bilemiyoruz, fakat son y›llarda çevremizdeki evren hakk›nda pek çok bilgi edindik. Bu araflt›rmalar gözlerimizle görebildi¤imizin ötesinde, minik parçac›klardan ve bunlar›n aras›nda gidip gelen habercilerden oluflan bir dünya oldu¤unu gösterdi bize. Bu resimli kitap, sizi parçac›klar›n büyüleyici dünyas›yla ve onlar›n flafl›rt›c› davran›fllar›yla tan›flt›racak.
TÜB‹TAK Yay›n›, Yazan: Brian Southworth Georges Boixader Çeviri: Hülya Ar›k
Sen Ben Gen Vücudunuzu oluflturan milyarlarca hücrenin her birinde 50.000'den fazla gen oldu¤unu biliyor muydunuz? “Sen Ben Gen”de genlerinizle ilgili birbirinden ilginç fleyler ö¤reneceksiniz. Örne¤in; neden t›pat›p size benzeyen birisi yok? Hem anne baban›za benziyorsunuz hem de onlardan farkl›s›n›z, ama neden? Buna benzer pek çok sorunun cevab› bu kitab›n sayfalar› aras›nda. TÜB‹TAK Yay›n›, Yazan: Dr. Fran Balkwill Mic Rolph Çeviri: Cem Soydemir
Ekoloji Ekoloji kitab›, tüm canl›lar›, bunlar›n birbirleriyle ve çevreyle etkileflimlerini inceleyen bilim dal›n›, ekolojiyi tan›t›yor. Yaflad›¤›n›z bölgede çevrenin korunmas›na katk›da bulunmak için neler yap›labilece¤i, tüm insanl›¤› ilgilendiren kapsaml› çevre sorunlar›n›n nas›l çözülebilece¤i anlat›l›yor. Bu kitapta yer alan geri dönüflümlü k⤛t, minyatür sebze bahçesi ve yapay göl yap›m› gibi pek çok deney, çevreyi yak›ndan tan›mam›z› ve çevreye katk›da bulunmam›z› sa¤l›yor. TÜB‹TAK Yay›n›, Yazan: Richard Spurgeon Çeviri: Deniz Yurtören
19
KOLEKS‹YON
CARS... Hüznü büyüklere, neflesi küçüklere bir 21. yy koleksiyonu…
Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu (1974)
Lightning Mc Queen: Akl›nda kazanmak, para ve gösteriflten baflka bir fley olmayan en genç yar›fl arabas›. Yolunu kaybedip Radiator Springs kasabas›na düfltü¤ünde arkadafll›¤›n ne demek oldu¤unu ö¤rendi.
The King: 7 kez yar›fl kazanm›fl efsane yar›flç›d›r. Medyan›n yak›n alakas›yla gösteriflli bir hayat yaflamaktad›r. Baflar›n›n çal›flmakla ve tak›m ruhuyla elde edilebilece¤ini bilmektedir.
Sarge: Sap›na kadar vatansever bir ciptir. Asker giysileri ve eflyalar› satan bir dükkân çal›flt›rmaktad›r. Mc Queen’in ekibine kat›lmaya çal›flmaktad›r.
20
›l 1916… O tarihte, sonraki y›llarda karayolu tafl›mac›l›¤›n›n dünya lideri olacak Amerika’y› boydan boya geçecek bir yolun yap›m› gündemdedir. ‹fl adamlar› Oklahomal› Cyrus Avery ve Missourili John Woodruff, Chicago-Los Angeles aras›nda bir yolun yap›m›n› gerçeklefltirmek üzere kollar› s›varlar. Bir devlet karayolu projesi olarak ortaya at›lan proje, kanunlar›n düzenlenmesi, planlar›n yap›lmas› ve bir dizi resmî ifllemden sonra 1926 yaz›nda “U.S 66” ya da “Route 66” faaliyete girmifltir. Zaman içinde binlerce köy ve kasabayla ba¤lant›lar› gerçeklefltirilmifl, sürekli bak›m ve onar›m› yap›ld›¤›ndan binlerce gence ifl imkân› sa¤lam›flt›r. ‹kinci Dünya Savafl› sonras›nda her zamandan daha fazla mobilize olan Amerikal›lar için yollar›n önemi bir kat daha artm›flt›r. Güney’in cazibesine kap›lan Amerikal›lar›n göçleri de Route 66 üzerinden olmufltur. O y›llarda müzisyen piyanist Pennsylvanial› Robert William Troup, Jr. bu yol için bir flark› yapm›fl ve flark›n›n sözleri bu yol üzerindeki flehir ve kasabalardan oluflmufltur. Bu flark› 1946’da ünlü flark›c› Nat King Cole taraf›ndan pla¤a okunmufl ve bu yolda seyahat edenler taraf›ndan sürekli çal›narak meflhur edilmifltir. Route 66, k›sa zamanda gelir düzeyi düflük seyyahlar için bile yiyecek-içecek-konaklama, araba tamir ve bak›m servisleriyle halk›n gözbebe¤i bir yol hâline gelmifltir. Say›s›z seyyaha hizmet veren bu yol böylelikle iç turizme büyük katk› sa¤lam›fl, ülke ekonomisine de ciddi katk›larda bulunmufltu. Benzin istasyonlar›, moteller, hediyelik eflya dükkânlar›, kamping-
Y
LEZZET Mater: Radiator Springs kasabas›n›n iyi kalpli, flakac›, herkese yard›m elini uzatan otomobil çekicisidir. Hayata daima iyi yönüyle bakar. Mc Queen’in en yak›n arkadafl›d›r.
lerle bir baflka kültür ortaya ç›km›flt›r. Dostluklar, yol arkadafll›klar› bu uzun yolun etraf›nda flekillenir olmufl, Route 66, âdeta bir bereketli toprak gibi çevresinde yerleflenlere ifl, afl sunmufl modern Amerikan toplumunun yaflam biçiminin simgelerinden biri olmufltur. Ancak Route 66, çevresinde flekillenen yaflam otoyollar›n›n devreye girmesiyle de terk edilmeye bafllanm›flt›r. Amerikan toplumu kaybetti¤i de¤erlerin fark›na vard›¤›nda bu durumu her zaman yapt›¤› gibi ölümsüz filme konu ederek bir yandan de¤iflimine devam etmifl di¤er yandan da yitirmifl oldu¤u de¤erlerin muhasebesini yapmay› da toplumuna b›rakm›flt›r. ‹flte “Cars”, konusunu günümüzde âdeta terk edilmifl bir yol olan Route 66’dan alm›flt›r. 2006 yap›m› filmde Amerika’n›n yeni de¤erleriyle geçmiflin de¤erleri çarp›c› bir flekilde göz önüne serilmektedir. Filmin konusu flöyledir: Lightning McQueen; baflar›ya koflullanm›fl bir yar›fl arabas›d›r. Beklenmedik bir anda kendisini Route 66 otoyolu üzerindeki sessiz sakin Radiator Springs kasabas›nda buldu¤unda hayat›n sadece bir finifl çizgisinden ibaret olmad›¤›n›, hayat›n kendisinin bafll› bafl›na bir yolculuk oldu¤unu keflfeder. Piston Kupas› fiampiyonas› için ülkeyi bafltan bafla geçen Lightning McQueen, Radiator Springs kasabas›n›n s›ra d›fl› karakterlerini yak›ndan tan›ma f›rsat›n› bulur. Bunlar aras›nda esrarengiz mazisi olan 1951 model bir Hudson Hornet araba olan Doc Hudson, 2002 model fl›k ve zarif Porsche araba Sally Carrera ve pasl› ama güvenilir eski kamyonet Mater vard›r. Kasabada edindi¤i yeni dostlar›n›n yard›m›yla hayatta zafer, flöhret ve sponsorluklardan daha önemli fleyler oldu¤unun fark›na varacakt›r. Rengârenk çarp›c› arabalar, inan›lmaz bir animasyon, oyuncaklar› ve yan ürünleriyle “Cars”, bir ölümsüz eserdir art›k. Çocuklar
Sheriff: Tüm ailesi trafik polisidir. Çok yemek yemekte, f›rsat buldu¤u yerde kestirmektedir. fiimflek Mc Queen’i sotaya yatt›¤› ilan tahtas›n›n arkas›ndan fark eden ilk o olmufltur.
DJ: Devon Johnston Montgomery adl› bu araba müzi¤e çok merakl›d›r. Modifiye edilmifl arabalar çetesinin bir üyesidir ve karayollar›nda seyahat edenleri rahats›z etmektedir. Wingo ile beraber Mc Queen’in TIR’dan düflmesine ve hikâyenin bafllamas›na neden olmufltur.
Wingo: Kurallara ayk›r› boyalar kullanarak araba boyayan ve Mc Queen’i tafl›yan TIR’› korkutarak Mc Queen’in TIR’dan düflmesine sebep olan arabad›r. Boya iflleri yapmaktad›r.
21
KOLEKS‹YON Fillmore: Radiator Springs kasabas›n›n Hippie’sidir. Hayat›n› organik bir yak›t icat etmeye adam›flt›r. Çevresine bunun yararlar›n› anlatmakta, bedava örnek da¤›tmaktad›r.
Ferrari F340: Michael Schumacher’in en meflhur Formula arabas›d›r. Kazand›¤› 90 flampiyonlu¤un ard›ndan Radiator Springs’dedir. Yar›fl ekibi Luigi ve Guido’nun idolüdür.
Flo: Lokantac› ve benzin istasyonu sahibidir. Kaba saba olmas›na karfl›n mangal gibi bir yüre¤i vard›r. Ramone’la olan birlikteli¤i ona ilk kez boyand›¤›ndan beri devam etmektedir.
22
için bu göz al›c› dünyan›n parçalar›na sahip olmak bir tutku hâline gelmifl, “Cars” dünyan›n en önemli koleksiyonlar›ndan biri olmufltur. Peki, ya bizim çocuksuz evimizde “Cars” koleksiyonunun ne ifli vard›r? Asl›nda bu Amerikan hikâyesi bizi neden etkilemifltir de 300’e yak›n oyuncak araba evin vitrinlerini süslemektedir? Anlatay›m efendim: ‹stanbul’un bir sinemas›nda güle oynaya “Cars” filminden ç›kan çocuklar›n aras›nda gözleri yafll›, yafl›n› bafl›n› alm›fl bir çift, içleri buruk bir flekilde terk etmektedirler sinemay›. Çünkü onlar daha yeni, s›ca¤› s›ca¤›na Adana’ya Gülek Bo¤az›’n› eski yoldan geçerek inmifller, terk edilmifl k›r gazinolar›, benzinlikler, kamyoncu lokantalar›n›n önünde hüzünlenmifllerdir. Yeni otoyola “Lanet olsun sana!” dercesine küsmüfllerdir, tüm dostluklar›n yafland›¤› yol üstü tesislerinin ot bürümüfl otoparklar›ndan... Ard›ndan efsanevi Bolu Da¤›’n›n güzellikleri de yerin alt›ndan köstebek misali geçilen bir tünelle tarih olmufltur. Sisli da¤›n heyecan› da yaflanmayacakt›r art›k. Çocuklu¤umuzun, gençli¤imizin bu efsanevi da¤› belle¤imizden yok olmaktad›r h›zla. “fiimflek Mc Queen”, “Mater”, “Doc Hudson” ve di¤erleri bizi bambaflka dünyalara götürmektedir. Onlar›n canl›l›¤›, enerjisi bir yandan ne kadar yaflland›¤›m›z›, nice de¤erleri yitirmekte oldu¤umuzu bir tokat gibi yüzümüze vurmakta, bir yandan da her fleye ra¤men yaflad›¤›m›z güzel günleri yeniden yaflamak u¤runa yeni da¤ yollar›, k›r kahveleri bulmak için uzaklara aç›lmam›z gerekti¤ini hat›rlatmaktad›rlar bizlere. Zafer, baflar›, flöhretin ötesini keflfetmek için tavsiyem seyretmediyseniz önce bu filmi seyretmeniz olacak. Sonra can çekiflmekte olan Bolu Da¤›, Gaziantep Nur Da¤›, Gülek Bo¤az› gibi yerlere yolunuz düfltü¤ünde bir kerelik olsun size sunulan mükemmel otoyolu elinizin tersiyle iterek eski yolu tercih etmenizi tavsiye edece¤im. Bu seyahatin sonras›nda belki biraz hüzünleneceksiniz ama eminim ki ailecek oyuncakç› vitrinlerindeki ‘Cars’lara bambaflka gözlerle bakacaks›n›z.
Doc Hudson: Halk›n sevgilisi doktor ve hâkimdir. Daha önceki yar›fllar›n flampiyonlar›ndand›r. fiehrin en dayan›kl› arabalar›ndand›r. Mc Queen ile yapt›¤› özel yar›fl› da yafl›na ra¤men kazan›r.
Lizzie: Al›ngan ve küstah bir küçük han›md›r. A¤z›na geleni tartmadan konuflur. Hat›ra eflyalar› satan bir dükkân iflletmektedir. Radiator Spring kasabas›n› kuran Stanley’e ilk görüflte âfl›k olmufltur.
Fred: Paslanm›fl bir hurda y›¤›n›d›r. Antipas firmas› sahibi ve yar›fllar sponsoru Rusty-Eze’nin sad›k müflterisidir. Ayr›ca Mc Queen’in hayran›d›r ve onunla arkadafl olmak için her fleyi yapar.
Ramone: Kaporta ve boya ma¤azas› sahibidir. Kendini her gün farkl› bir boyayla boyamakta, sanat›n›n bütün inceliklerini kendi üzerinde göstermektedir.
Snot Rod: 1970’lerin gösteriflli arabas›d›r. Ancak alerjisi vard›r ve sürekli hapfl›rmaktad›r. Bu özelli¤ini karayollar›n›n t›kanan trafi¤ini açmada kullan›r ve çetelerin gözdesi olur.
23
SANAT
Sanat e¤itimi Sanat e¤itimi; kiflilik oluflumunda en etkin araçlardan biridir. Bireyin yarat›c›l›k yönünü gelifltiren, bireyde çok yönlü düflünce yap›s› oluflturan, bireye tek bafl›na ve toplulukla birlikte ifl yapma becerisi kazand›ran, modern toplumlara uyumda destek sa¤layan ve yaflama dair estetik bak›fl aç›s› kazand›ran çok önemli disiplin alan›d›r. Birsen KARAOSMAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Resim Ö¤retmeni
24
anat e¤itiminin yoksun oldu¤u veya etkin olarak yap›lmad›¤› toplumlardaki bireylerde bu özelliklerin giderek azalmas› kaç›n›lmazd›r. Estetik de¤erlerden yoksun bireylerin, çevrelerindeki olaylara karfl› duyars›zlaflmalar› sonucu zevk ve be¤eni düzeyleri düfler. Bu da toplumda yaflam kalitesinin düflmesine yol açar. Kalk›nm›fl ülkelerin e¤itim ö¤retim ortamlar›na bak›ld›¤›nda sanat e¤itimine ay›rd›klar› süreç, araç-gereç deste¤i ve bu e¤itimi yürütecek sanatç›-e¤itimci sa¤lama deste¤i çok önemlidir.
S
Ülkemizde Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet Döneminde oldukça önemsenen bu konu giderek önemini yitirmeye bafllam›flt›r. E¤er toplumu oluflturacak bireylerimizin estetik bak›fllar›nda da daha yüksek bir düzey istiyorsak genel e¤itim düzeyindeki sanat e¤itimi konular›na daha fazla önem vermeliyiz. Tüm disiplin alanlar› düflünüldü¤ünde sanat ve e¤itim konular› özel alanlard›r ve politikalar› uzman kifli veya kurumlarca yürütülmelidir. Tüm sanatlar› ve bu sanatlar›n birbirleriyle iliflkisini, düflünsel boyutta sanatç›y›, sanat tüketicisini, toplum, kültür ve e¤itim ba¤lam›nda irdeleyen kuramsal çal›flmalara “güzel sanatlar e¤itimi” denebilir. Sanat e¤itimi dar anlam›yla görsel sanatlar›n e¤itimi ve ö¤retimiyle ilgilenir. Bu ö¤retimin içinde, uygulamal› çal›flmalar, sanat eseri inceleme, elefltiri, sanat tarihi ve estetik yer al›r. Okullarda bu e¤itimin içine, araç-gereç ve ifllik donan›m›yla birlikte müfredat programlar›, çal›flma düzeni, de¤erlendirme gibi yöntemsel konular da dâhil edilmelidir. Ça¤›m›zda e¤itim, bilim ve sanat›n ifl birli¤ine dayand›r›lmal›d›r. Sanat›n da, bilimin de amac› insana hizmet etmek ve yeniyi keflfetmektir. Sanata ve duygular›n e¤itimine önem veren okul ya da e¤itim sistemlerinde, duygular e¤itilirken zihinsel yeteneklerin, düflüncenin ve zekân›n da geliflti¤i gözlenmektedir. Sanat e¤itimi, bireyi yarat›c›l›¤a yöneltip onun bilgisel ve duygusal ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya yönelik olmal›d›r. Sanat e¤itimi, her yafltaki birey için gereklidir ve insan hayat›nda önemli bir yer tutar. Bireyin yarat›c› gücünü, estetik düflünce ve bilin-
cini gelifltirmek için gereklidir. Sanat, bireyin sosyal iliflkilerini ayarlamas›n›, ifl birli¤i ve yard›mlaflmay›, do¤ruyu seçme ve kendisini ifade edebilmeyi, bir ifle bafllay›p bitirme sevincini tatmay›, üretken olmay› sa¤lad›¤› için gereklidir. Gerek ürün vererek gerek izleyerek, dinleyerek, okuyarak olsun sanatla ilgilenmek sadece duygular› ve duyarl›l›¤› harekete geçirmekle kalmaz; bilgisel ve duygusal yönleriyle bütün zihinsel süreçleri canl› tutar. Sanat e¤itiminde en önemli görev sanat e¤itimcisine düflmektedir. Onun tutum, davran›fl
ve deneyimi, alan›nda iyi yetiflmifl olmas›, e¤itimi etkileyen faktörlerden sadece birkaç›d›r. Sanat e¤itimi, güzel sanatlar›n tüm alanlar›n› içine alan okul içi ve okul d›fl› yarat›c› e¤itimdir. Sanat e¤itiminin amac› yap›lm›fl olanlar› yineleyen de¤il, yeni fleyler yapabilme yetenekleri olan insanlar› yetifltirmektir. Sanat e¤itimi sürecinde, alg›lama, bilgilenme, düflünme, tasarlama, yorumlama, ifade etme ve elefltirme davran›fllar›, estetik bilgiler do¤rultusunda sanatlar›n dili kullan›larak edinilir. Bu e¤itim alan›nda birey, resim, müzik, tiyatro, dans, fliir, öykü, roman, heykel, seramik, foto¤raf, drama, film ve video gibi s›n›rs›z sanat evreninden kendine en uygun dili seçme flans›na sahip olarak kendisini ifade etme olana¤› bulmaktad›r. ATATÜRK, bir ulusu bütünlefltiren ve güçlü k›lan temel ögelerin kültür ve sanat oldu¤unu, bu amaç çerçevesinde bütünleflen uluslar›n, ekonomik, politik ve toplumsal alanlardaki sorunlar› daha kolay çözebilecekleri inanc›yla sanata verdi¤i önemi vurgulam›flt›r.
25
GEZ‹ ‹ZLEN‹M
Marco Polo’nun do¤du¤u ada:
KORCULA Selen AK Klasik Filolog
Dalmaçya (H›rvatistan'›n güney k›y›lar›) aç›klar›nda irili ufakl› binin üzerinde ada saymak mümkün. Peljesac Yar›madas› yak›nlar›ndaki Korcula, kuflkusuz bu adalar içinde en çok görülmeye de¤er olanlardan biri.
26
daya Split'ten, Dubrovnik'ten, Peljesac üzerindeki pek çok koydan kalkan ve Hvar, Mljet gibi civar adalara da u¤rayan feribotlarla gelinebilir. Biz daha pratik olan Orebiç - Korcula seferini yap›yoruz. Yirmi dakikal›k bir motor yolculu¤undan sonra Korcula'day›z. Motordan indi¤imiz yerde, adan›n oldu¤u gibi korunmufl eski flehri (Stari Grad) surlar›n ard›ndan selaml›yor bizi. Buras›, gotik Rönesans mimarisiyle, darac›k sokaklar›yla, tafl binalar›yla bir ortaça¤ kenti. Surlar›n önüne kurulmufl pazar›, pazar›n etraf›ndaki hediyelik eflya dükkânlar›n› geçiyoruz. Turistlere rehber ya da kiral›k araba eflli¤inde bir Korcula gezisi vadeden, uygun fiyatl› oteller öneren, harita, kent plan› ve broflür sa¤layan turizm ofislerini geçerek ve içlerini doldurmufl onlarca turistin aras›ndan s›yr›larak, Stari Grad'›n ana kap›s›na giden merdivenlerin önünde buluyoruz kendimizi. XIX. yy.’da yap›lan merdivenlerin sonunda, alt› yüz y›ll›k Revelin Kalesi ve ana girifl kap›s› mütevaz› bir flekilde karfl›m›zda duruyor. Ancak, ana kap›n›n önünde turistlerin oluflturdu¤u kalabal›¤›n pek mütevaz› olmad›¤›n› söylemeye gerek yok. Tarih öncesi dönemlerden beri yerleflim gören Korcula, M.Ö. XI. yy.’larda, anayurdu Balkanlar'›n bat›s› olan Illyrial›lar taraf›ndan mesken edilmifl. M.Ö. VI. yy.’da Knidos (bugünkü Datça) kentinden ve Korkyra (bugünkü Korfu) Adas›’ndan gelen Yunanl›lar, adada Korkyra Melaina (Kara Korfu) ad›n› verdikleri bir yerleflim kurmufllar. Korkyra (Korfu) ad›n› da kuflkusuz geldikleri adan›n ismini yâd etmek için
A
Aziz Marca Katedrali’nden aslan detaylar›
vermifller. Ada, ad›ndaki kara s›fat›n›ysa yo¤un a¤açl›kl› oldu¤u için uzaktan oldukça koyu renk görünen do¤a örtüsüne borçlu olsa gerek. Orman›n s›kl›¤› ve a¤açlar›n kalitesi, bölgenin en de¤erli ve güçlü gemilerini yapma flans› vermifl Korculal›lar'a. Öyle ki, Venedik ve Dubrovnik idaresi, aday› denizcilik alan›nda kendilerine rakip gördüklerinden olsa gerek, adan›n gemi üretimi ve ihracat›n› ç›kar›lan kararnamelerle sürekli s›n›rland›rarak, kontrol alt›na almaya çal›flm›fl. Osmanl›’n›n 1571 y›l›nda kutsal ittifak devletleriyle (Venedik, ‹spanya, Papal›k, Ceneviz, St. Jean fiövalyeleri) yapt›¤› ‹nebaht› Deniz Savafl› s›ras›nda Venedik idaresinde olan Korcula, savafltan pay›na düfleni alm›fl. K›l›ç Ali Pafla önderli¤indeki Osmanl› donanmas› aday› kuflatt›¤›nda, herkeste bir panik bafllam›fl. Osmanl› donanmas›n›n, kuflatmada baflar›l› olamamas›nda adan›n deniz gücünün ve güçlü savunma taktiklerinin pay› ne kadard›r, bilemiyoruz. Ancak adal›lar, bu zaferlerini, kuflatma s›ras›nda doldurduklar› kiliselerden yükselen dua seslerini duyan ve rüzgâr› bir anda tersine çevirip Osmanl› donanmas›n› geri çekilmek zorunda b›rakan Tanr›’n›n merhametine borçlu olduklar›ndan eminler.
27
GEZ‹ ‹ZLEN‹M
Marco Polo’nun do¤du¤u ev
Korcula’n›n serin sokaklar› bir labirenti and›r›yor. Bu güzellikler içinde kaybolmak insana ayr› bir heyecan veriyor. Sonundaysa daima Adriyatik Denizi’nin mavisine
Eski kente girdi¤imizde, surlar›n pek çok yerindeki aslan kabartmalar› dikkatimizi çekiyor. Aslanlar ço¤u kez kanatl› olarak tasvir edilmifl. Aslen Aziz Marcos'un sembolü olan kanatl› aslan, zamanla Marcos’u kendi kentlerine aziz olarak seçen Venediklilerle özdeflleflmifl. Venedik idaresinde yaflam›fl pek çok ortaça¤ kenti gibi, Korcula'da da Aziz Marcos büyük önem tafl›yor. Adan›n en ilginç ve en büyük kutsal yap›s› Aziz Marcos’a adanm›fl ‘Katedrala Sv. Marka’. Katedralin girifl kap›s› göz al›c›... Aziz Marcos tüm kutsall›¤›yla ortaya yerlefltirilmifl. Kap›n›n iki yan›nda birer bekçi gibi aslanlar bekliyor. Yap›n›n en dikkat çekici unsuru; aslanlar›n hemen alt›nda yer alan Âdem ve Havva figürleri olsa gerek. Benzer flekilde tasvir edilmifl figürleri ada içindeki sivil binalarda da görmemiz mümkün. Katedralin hemen yan›nda XV. - XVI. yy.’a ait dinî sanat eserlerini, ya¤l› boya tablolar›, mücevherleri, mobilyalar› ve eski belgeleri sergileyen Opatska Riznica bizleri bekliyor. Onun hemen karfl›s›nda yer alan Korcula fiehir Müzesi (Gradski Muzej Korãula), 1957 y›l›ndan beri, XVI. yy.’dan kalma Gabriellis Saray›’nda faaliyet gösteriyor. Müze, âdeta adan›n kültür tarihini tüm yönleriyle veren üç boyutlu bir kitap. Girifl kat›, Lumbarda ve Vera Luka baflta olmak üzere, ada üzerindeki yerleflimlerde ele geçen arke-
var›yorsunuz.
Arkeoloji Müzesi
28
olojik eserlere ayr›lm›fl. Eserlerin ço¤unlu¤unu, Korcula aç›klar›ndaki bat›klarda bulunan amforalar ve erken dönemlerden beri tafl iflçili¤i ve kireç tafl› yönünden zengin tafl ocaklar›yla nam salan adan›n çeflitli yerlerinde bulunan tafl eserler oluflturuyor. ‹kinci katta yer alan gemi infla atölyesi, adan›n bir zamanlar bölgenin en güçlü tersanelerinden birine sahip oldu¤unu hat›rlat›yor bize. Ayn› katta, Korcula’n›n sosyal hayat›yla ilgili eski belgeler, ya¤l› boya tablolar, porselenler ve XIX. yy.’a ait gündelik eflyalar, mobilyalar, biblolar v.b. sergileniyor. En üst kattaysa, XIX. yy.’a ait tipik bir Dalmaçya mutfa¤›n› görmek mümkün. Buradaki en eski kilise, kroniklerde ilk kez 1338 y›l›nda görülen, Aziz Petrus’a adanm›fl Crkva Sv. Petra. XI. yy.’dan beri faaliyet gösterdi¤i bilinen kilise, XVIII. yy.’da Venedikli bir sanatç› taraf›ndan yap›lan Aziz Petrus heykeline de ev sahipli¤i yap›yor. Bu mütevaz› tafl bina, hemen yan›nda yer alan Marco Polo Evi yüzünden biraz gölgede kal›yor. Ada, ünlü seyyah, tüccar ve kâflif Marco Polo’nun do¤du¤u eve ev sahipli¤i yapmakla övünüyor. Do¤um yeri ve kesin do¤um tarihi ihtilafl› olan Marco Polo’nun Korcula'da do¤-
Arkeoloji Müzesi’nde yer alan Dalmaçya Mutfa¤›
Aziz Petrus Kilisesi
du¤unu gösteren kan›tlar kesinlik tafl›m›yor. Ama yine de, yükseklik korkumuzu kalbimize gömüp eski flehrin tam ortas›nda yer alan tafl binan›n darac›k merdivenlerinden t›rman›p da, eski flehrin panoramik görüntüsüyle karfl› karfl›ya geldi¤imizde, “Neden olmas›n?” diye soruyoruz. Birbirine s›¤›nm›fl darac›k evlerin çat›lar›, eski tafl kiliselerin kuleleri, eski günlerini aratmayan a¤açlar›n kadife renkleri ötesinde Adriyatik Denizi… Renginden biraz hediye etti¤i gökyüzünden, yaz güneflinin alt›n damlac›klar›n› ödünç alm›fl, tüm o masumane k›flk›rt›c›l›¤›yla sarmalad›¤› di¤er adalara, el verdi¤i di¤er kentlere, kar›flt›¤› di¤er denizlere ça¤›r›yor sanki kendisine bakan›. Kötü bir valinin idaresinden veya yaflad›¤› sefaletten kaçan zavall› bir adal›ya kurtulufl eli uzat›r gibi de¤il. Refah içinde yaflad›¤› kenti, onu biraz da özlemle anmak için, k›sa süreli¤ine arkas›nda b›rakan bir macerapereste yeni güneflli günler vaat edercesine hiç de¤il. Hiçbir fley vadetmeden sadece söyledikleri flark›larla denizcileri büyüleyip yollar›ndan eden sirenlere yak›fl›r bir sesle, “Düfl peflime!” diyor. “Bitti¤im yerde bafllayan Akdeniz benim, Marmara'dan sonra Karadeniz'im, düfl peflime, Asya'dan sonra Pasifik de benim..." Biz bu ça¤r›dan kaçmaya çal›flsak da ad›m›m›z› att›¤›m›z her yerde Adriyatik peflimizden geliyor. Darac›k sokaklarda güneflin peflinde kaybolurken; küçücük hediyelik eflya dükkânlar›nda Marco Polo kabartmal› tabaklar›, bardaklar›, fincanlar›, akl›n›za gelebilecek daha pek çok eflyay›, rüzgârgüllerini, tafltan yontulmufl biblolar›, tahta oyuncaklar›, ipek eflarplar›, deri ayakkab›lar›, çeflitli boncuklardan ya-
p›lm›fl tak›lar› ve bunun gibi daha pek çok fleyi kar›flt›r›rken burnumuza doluyor denizin kokusu. Biraz dinlenmek ve bir fleyler at›flt›rmak için oturdu¤umuz sur d›fl› kafeler, bize envaiçeflit bal›k, baflta deniz ürünleri olmak üzere çok çeflitli malzemelerle yap›lan pizzalar, zeytinya¤l› yemeklerle dolu menülerini sunarken, yan›m›zdaki çam a¤açlar›n›n alt›nda sahile vuruyor sesi. Biz görmezden gelmeye çal›fl›yoruz, çünkü art›k dönmemiz laz›m. Ama yine de vedalaflmadan gitmeyi kendimize yediremiyoruz. T›ka basa dolu kar›nlar›m›za ra¤men tiflörtlerimizi s›y›r›p at›veriyoruz kendimizi hemen her taraf› do¤al plaj olan adan›n bir yerinden Adriyatik'in kollar›na...
Marco Polo’nun do¤du¤u evin penceresinden görünen Adriyatik Denizi, mavisiyle insanlar› kendine ça¤›r›yor. Elbette Marco Polo’nun bu ça¤r›ya cevap vermemesi mümkün de¤ildi...
29
SPOR
Ezelî rekabet, ebedî dostluk... Biz haber etmeden haberimizi al›rs›n, yedi y›ll›k yoldan kufl kanad›yla gelirsin. Gözümüzün dilinden anlar, elimizin s›rr›n› bilirsin. Namuslu bir kitap gibi güler, aln›m›z›n terini silersin. O gider, bu gider, flu gider, dostluk, sen yan› bafl›m›zda kal›rs›n… Remzi D‹LL‹ Ifl›k Spor Kulübü Koordinatörü
üyük Usta Naz›m ne de güzel anlatm›fl yukar›daki m›sralar›nda dostlu¤u… Dünyada spor ve özellikle futbol konusunda önemli rekabetler yaflan›yor. Arjantin’de Boca Juniors-River Plate, ‹skoçya’da G.Rangers-Celtic, ‹talya’da Roma-Lazio, ‹spanya’da Barcelona-Real Madrid, Yunanistan’da Panathinaikos-Olimpiakos, S›rbistan’da K›z›ly›ld›z-Partizan ve uzar gider bu liste... Tüm rekabetler belirli bir sebebe dayan›r: Kral’›n tak›m› halk›n tak›m›na karfl›, dinleri bir olsa da farkl› mezheplerden olanlar, ayn› co¤rafi bölgede ayr› dili konuflanlar, politik görüfl ayr›l›¤›nda olanlar, ba¤›ms›zl›k savafl› s›ras›nda farkl› tarafta olanlar, kökeninde husumet yatan sorunlu komfluluk iliflkileri...
B
Bizdekiyse bambaflka ve çok de¤ifliktir. Bir kere bütün ülkelerde ezelî rekabet iki kutupluyken, bizde yafllar› birbirine yak›n üç kulüp aras›nda bir as›rd›r süren ve Türk sporunu canl› tutan uzun soluklu bir maraton koflulmaktad›r. 20. yüzy›l›n hemen bafl›nda çok zor günler yaflayan imparatorluk ‹stanbul’unda üç farkl› semtin çocuklar›, spor yapabilmek, yaparken de birbirleriyle rekabet edebilmek için amatör ruhla, son derece masum ve naif heveslerle kurmufllard›r sporumuzun temel tafl› olan kulüplerimizi... ‹lkini Y›ld›z Saray›’n›n etraf›nda yerleflmifl asker ve devlet memuru çocuklar› kurmufl ve dolay›s›yla “Arabal›lar” lakab› tak›lm›fl. ‹kincisini Mekteb-i Sultani ad›yla bilinen tarihî okulun ö¤rencileri kurmufl, üçüncüsünü Kad›köy yakas›n›n spora merakl› gençleri kurmufl, ona da ilk y›llarda “Siyah çorapl›lar” denmifl. Önceleri semtler aras› bir rekabetmifl yaflanan... Sonras›nda büyümüfl, geliflmifl, dallan›p budaklanm›fl ve bu atefl, kartopu gibi gittikçe büyüyerek ülkenin her yan›n› sarm›fl. Nas›l ve ne zaman oldu¤u tam olarak bilinmemekle birlikte bugün Fenerbahçe-Galatasaray çekiflmesi, üçlü rekabetin di¤er ayaklar›na oranla daha çok öne ç›k›yor ve dünyadaki örnekleri içerisinde ilk 5’te yer al›yor. Bu rekabette üç kulübümüz de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kendi tak›mlar›n› tuttu¤unu söylemektedir. Tarihin tozlu yapraklar›nda gezinelim isterseniz.
Galatasaray tarihinden:
Befliktafl kaptan› Birol ve Fenerbahçe kaptan› Lefter 1962-63 sezonu santrada...
30
“1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesinin yaflad›¤› en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde befl saat ve bir çeyrek saat kalm›fllar ve birinci devre Tarih-Co¤rafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtihanlar›na giren talebelerimizden dokuzunu imtihan etmek lütfunda bulunmufllard›r. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaflamak için ayn› devrenin ayn› imtihanlar›n› daima ayn› güne koyacakt›r.”
Y›l 1909. Galatasaray Mekteb-i Sultani Müdürü Tevfik Fikret Galatasaray futbol tak›m›yla... Fenerbahçe tarihinden: Atatürk, 10 A¤ustos 1928 günü, 3-3 berabere biten Gazi Kupas› maç›ndan sonra üçü Galatasarayl› ve ikisi Fenerbahçeli olan befl kiflinin önünde aynen flunlar› söyledi: “Burada üçe üçüz... Çünkü ben de Fenerbahçeliyim!” 5 Haziran 1932'de kulübümüzün Kufldili'ndeki binas› yan›nca, ilk ba¤›fl yine Büyük Önder’imizden geldi. Mustafa Kemal Atatürk'ün kulübümüzü ziyareti s›ras›nda, hat›ra defterimize yazd›¤› sat›rlar flöyledir: “Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhari takdir olmufl bulunan asari mesaisini iflitmifl ve bu kulübü ziyaret ve erbab-› himmeti tebrik etmeyi vazife edinmifltim. Bu vazifenin ifas› ancak bugün müyesser olabilmifltir. Takdirat ve tebrikat›m› buraya kayd ile mübahiyim.” 3.5.1918 - Ordu Kumandan› Mustafa Kemal
Befliktafl tarihinden: Mustafa Kemal Atatürk; Y›ld›r›m Ordular› Grup Kumandanl›¤› görevine bafllamadan önce 1916'n›n ilk günlerinde Akaretler'deki evinin arka kap›s›ndan Befliktafl Jimnastik Kulübü idman sahas›na inmifl (flimdiki Plazalar'›n bulundu¤u alan), Ahmet Fetgeri ve Fuat Balkan Beyler'i yan›na ça¤›r›p kendileriyle flu konuflmay› yapm›flt›r: “Efendiler; sizlerin ve sporcular›n›z›n ciddi çal›flmalar›n›, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevk-
le, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nas›l ki vatan müdafaas› s›ras›nda etkili olam›yorsa, insan denen varl›¤›n kafa yap›s› da ne derece tekâmül ederse etsin, bedenî inkiflaf› noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafay› ileriye götüremez, tafl›yamaz. Bugün bünyenizde toplay›p ilmî metotlarla yetifltirmeye çal›flt›¤›n›z bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren gelifltikleri zaman vatan müdafaas›nda ilmî sahalarda oldu¤u gibi spor alanlar›nda da Avrupal› has›mlar›na Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, baflar›lar›n›z› her zaman duymak isterim.” ‹flte üç kulübün tarihinden farkl› dönemlere ait farkl› olaylar ve Ulu Önder’imiz, Ata’m›z›n a¤z›ndan dökülmüfl, sonra da tarihe ve kulüplerimizin kay›tlar›na alt›n harflerle geçmifl sözler. Sözün özü, rekabet burada da devam ediyor. Spor tarihimizdeki birçok belge, foto¤raf ve an› bizlere, tarihî kulüplerimiz aras›ndaki iliflkinin asl›nda ne denli özel, önemli ve dostluk temelli oldu¤unu gösteriyor. “Ne günlerdi…” diye bafllayan dost sohbetlerinde o günlerde yap›lan centilmenlikleri bir ç›rp›da s›ral›yoruz hâlâ. Karfl› tak›m›n oyuncusu sakatlan›nca “fiimdi oynamak bize yak›flmaz, o iyileflsin, sonra oynayal›m.” diyenler, baflka bir tak›mdan oyuncu transfer edilecekse “Bizim o bölgede oyuncumuz var, sizin daha çok gereksiniminiz var, siz al›n.” diyenler, rakibin sporcular›n› “Yar›n bizimle maç›n›z var, haydi gidin yat›n.” diye yataklar›na gönde-
31
SPOR
60’l› y›llar... Millî tak›m futbolcular›, fienol, Basri, Varol, Candemir, Birol ve Minacettin bir arada...
32
ren antrenörler, yurt d›fl›na müsabakaya giderken takviye olarak birbirlerinden sporcu alanlar... Bu güzel öyküleri, hepiniz büyüklerinizden dinlemiflsinizdir. Yüz y›l› aflk›n zamand›r, sporun pek çok dal›nda karfl› karfl›ya geliyor Türk sporunun as›rl›k ç›narlar›... ‹lk kavgal› maç 23.02.1934 tarihinde diyor kaynaklar. Demek ki, o zamanlarda da adrenaline yenik düflen ve sinirlerine hâkim olamayanlar varm›fl. Ama yine ayn› kaynaklardan sahada olan›n sahada kald›¤›n›, maçlardan sonra beraberce yeme¤e gidildi¤ini, farkl› renkler için yar›flanlar›n saha d›fl›nda çok iyi arkadafl oldu¤unu okuyoruz. Nas›l oldu, nas›l gelindi bugünlere? “Demirli delik ç›kt›, mertlik bozuldu.” sözündeki gibi galiba bireyin çok fazla ön plana ç›kart›ld›¤›, tinselli¤in yavafl yavafl kayboldu¤u, yerine özdekselli¤in hâkim oldu¤u bir dünyada yaflamaya bafllad›k. Belki baz›lar›n›za çeliflkili gibi gözükecek ama bu yeni dünyada her ne kadar ço¤unluk bireysel baflar›lar›n ve maddi avantajlar›n peflinde koflsa da, bir gruba, kendisinden çok önce bafllam›fl bir tarihe ait olmak, onun örf ve âdetleriyle bir toplumsal kimlik edinme derdi herkesi sard› ve kuflatt›. O zaman gelsin renkler, semboller ve onlarla güçlenen fanatizm... Patates k›zartmas›na ketçap dökmeyenler
mi istersiniz, akaryak›t firmas›n›n logosundaki renkleri bahane edip arabas›na oradan benzin almayanlar m›? Blucin üstüne belirli renk tiflört giymeyenler, “Erkek adam renkli tak›m tutmaz.” diyenler, rakip kulüplerin simgesi olan hayvanlar› sevmeyenler, sahibinin tuttu¤u tak›ma göre restoran seçenler, dünya markalar›n›n kurumsal renklerini de¤ifltirmeye çal›flanlar, sponsor oldu¤unda di¤er taraftarlar›n mallar›n› kullanmama riskiyle karfl›lafl›p bu ifle girdi¤ine piflman olanlar... Daha neler var, neler... Sporu, ülkemizin yaflam›fl oldu¤u genel problemlerden soyutlamam›z mümkün de¤il. Ekonomik çöküfl, ço¤u toplumda oldu¤u gibi ahlaki çöküflü de beraberinde getiriyor. Bireyselli¤in ön plana ç›kt›¤›, kiflisel baflar›n›n her fleyin önüne geçti¤i, tak›mdafll›¤›n umursanmad›¤›, “Komflun açken tok yat›lmaz.” sözünün unutuldu¤u bir dünyada yafl›yoruz art›k. fiimdi, bir de afla¤›daki resme bakal›m dikkatlice: Olayl› bir Fenerbahçe-Galatasaray maç›nda çekilen bu kare, kimi çevreler taraf›ndan dostluk mesaj› gibi de¤erlendirilmifl olsa da, bence yabanc› bir ülkede eme¤i karfl›l›¤› para kazanmaya çal›flan lejyonerlerin umursamazl›¤›yd›. Bu foto¤rafta sarmafl dolafl görüntülenen iki Brezilyal› futbolcu aras›nda s›cak bir dostluk, bir samimiyet var elbette. Ancak bu, tam olarak bizim özlemini çekti¤imiz dostluk de¤il. Biz sahalar›m›zda bar›fl, kardefllik, dayan›flma olsun istiyoruz. Her maç bayram havas› içinde bafllay›p bitsin, yere düfleni, rakibi elinden tutup kald›rs›n istiyoruz. T›pk› Metin Oktay’la Can Bartu’nun birbiriyle forma de¤ifltirdi¤i günlerde oldu¤u gibi… Yine büyük bir ustan›n, Can Yücel’in dizeleriyle bitirelim “EZELÎ REKABET, EBEDÎ DOSTLUK!..”a dair sat›rlar›m›z›: Yerin seni çekti¤i kadar a¤›rs›n, Kanatlar›n ç›rp›nd›¤› kadar hafif... Kalbinin att›¤› kadar canl›s›n, Gözlerinin uza¤› gördü¤ü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü… Ne renk olursa olsun kafl›n gözün, Karfl›ndakinin gördü¤üdür rengin Yaflad›klar›n› kâr sayma: Yaflad›¤›n kadar yak›ns›n sonuna; ne kadar yaflarsan yafla, Sevdi¤in kadard›r ömrün.
DO⁄A
Baz›lar› s›cak sever... En sevdi¤im mevsimdir yaz... Aylar süren kasvet, karanl›k ve so¤uk yerini iç aç›c›, ayd›nl›k ve s›cak günlere b›rak›r. Do¤an›n uyand›¤›n› görmek, günefli teninizde hissetmek, rengârenk açan çiçeklerin çevreye yayd›¤› mis kokular› duymak, “‹flte hayat bu!” dedirtmez mi insana?.. ele çiçekler; ne büyük rol oynarlar yaflam›m›zda? Neflenin kayna¤›, hüznün ilac›... Kutlamalar›n, iyi dileklerin, özürlerin, romantizmin vazgeçilmezidir çiçekler. Kimi so¤uk sever, kimi s›cak, kimi gölge ister, kimi günefl... Madem mevsim yaz, bana da s›cak sevenlerden söz etmek düfler.
H
Sardunya En çok Akdeniz ülkelerinde yetifltirildi¤i için Akdeniz'le özdeflleflen sardunyan›n ana vatan›, asl›nda Güney Afrika’d›r. S›ca¤› seven, pembe, sar›, beyaz ve k›rm›z› tonlar›nda görülen bu güzel çiçe¤in tek istedi¤i bol güneflli bir ortamd›r. Çiçeklerin içinde en kaprissiz ve en mütevaz› olan›d›r belki de... K›fla bile dayan›kl›d›r. Ekilen küçücük bir parçadan büyüyebilen, büyümesi için fazla su istemeyen sardunya, toprak da ay›rt etmez; nereye ekilirse orada kök salar. Üstelik kök sald›ktan sonra al›p baflka bir yere ekerseniz ona bile hay›r demez. Sardunya sizinle birlikte her yere gelir. Hani her çiçe¤in bir dili vard›r ya, sardunya bu durumda olsa olsa sadakattir çünkü o, her zaman yan›n›zdad›r. fiair Halim Ya¤c›o¤lu da fliirinde ne güzel ifade etmifl sardunyay›:
Bir sardunya olmak isterdim flu dünyada K›r›ld›kça k›r›ld›kça yefleren Öylesine al al veren Bir sardunya Bir sardunya olmak isterdim flu dünyada Bir avuç topra¤›m olsun ama benim olsun ‹ster bir saks›da olsun ister da¤da olsun Yeter ki gönlüm rahat olsun
Han›meli Günefli seven bir baflka çiçek de beyaz ve sar› açan han›melidir. Onun da sardunya gibi fazla istekleri yoktur. Kanaatkâr bir çiçektir; h›zl› büyüdü¤ü için çok kolay yetifltirilir. Han›melinin hafif bir rüzgârla etrafa yay›lan güzel kokusu sayesinde sabahlar› zorla at›lan ad›mlar›n bile mutlu ad›mlara dönüfltü¤üne flahit olursunuz. Ya bal›n›n tad›? Çocukken az m› dal›ndan kopart›p içtik?.. Ne hikmetse apartmanlar›n, evlerin bahçe kap›lar›n› süsleyen, ad› gibi görünüflü de zarif ve romantik han›mellerini art›k göremez olduk!.. “Sana olan ba¤l›l›¤›m sonsuza kadar sürecek” diyen han›meline belli ki biz ba¤l›l›¤›m›z› gösteremedik ve onu kaybettik!..
fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›
Hüsnüyusuf Karanfilgillerden olan hüsnüyusuf da bol güneflli ortamlar› sever. ‹lkbahar sonunda bafllay›p tüm yaz boyunca bol bol k›rm›z›, pembe, beyaz açan veya bu renklerin ikisini bir arada muhteflem bir ahenkle tafl›yan, katmer katmer açan güzel çiçek... Ad›n›, Hazreti Yusuf’un güzelli¤inden alm›fl; Yusuf öylesine güzelmifl ki k›zlar ona hayranl›kla bakarken ellerindeki elma yerine, ellerini keserlermifl. Evlerde pencere önlerinde ve balkonlarda, saks›larda bir baflka güzel durur hüsnüyusuf... O da az su ister ama topra¤›n zenginini sever. Ve di¤erleri; Bodrum’un simgesi begonviller, temmuzdan ilk so¤uklara kadar sürekli açan begonyalar, mis kokulu yaseminler ve mitolojiye göre sudaki görüntüsüne afl›k olup ona kavuflmak için ölümü seçen güzeller güzeli Narkissos’un öldü¤ü yerden bitti¤ine inan›lan nergisler... Yaz›n çiçek açar her yer, yaz›n çiçek açar insan... Bol çiçekli bir yaz dile¤iyle...
33
TAR‹HTEN SAYFALAR
Sultanahmet’in Alman’› ülhane’den Sultanahmet’e do¤ru ç›k›p tarihî hipodrom alan›n›n girifline geldi¤inizde sizi ilginç mimari yap›s›yla ünlü Alman Çeflmesi karfl›lar. Alman ‹mparatoru ve Prusya Kral› II. Wilhelm uzun hükümdarl›k y›llar›nda birçok Avrupa ülkesini dolaflm›fl ve Türkiye’ye de üç kez gelmifltir. Sultan II. Abdülhamit zaman›nda 1889 ve 1898 y›llar›nda iki ziyaret gerçeklefltirmifl, Sultan Reflat zaman›nda, I. Dünya Savafl›’n›n sonlar›na do¤ruysa (1917) üçüncü kez ‹stanbul’a gelmifltir. II. Wilhelm’in 1898 y›l›ndaki ‹stanbul'a ikinci ziyaretinin an›s›na Alman hükümeti Alman Çeflmesi'ni yapt›rm›flt›r. Çeflmenin tasar›m› imparatorun bir deseninden yola ç›k›larak düzenlenmifltir. Planlar›n› Kaiser’in özel dan›flman› Mimar Spitta çizmifl, yap›m›n› Mimar Schoele üstlenmifltir. Mermerleriyle de¤erli tafllar›, Almanya'da ifllenerek ‹stanbul'a getirilmifltir. 1899 y›l›nda yap›m›na bafllanan çeflmenin aç›l›fl› için Sultan II. Abdülhamit’in 25. tahta ç›k›fl y›l dönümü olan 1 Eylül 1900 tarihi düflünülmüflse de, yap›m› bu tarihe yetifltirilemeyince, çeflme, II. Wilhelm’in do¤um günü olan 27 Ocak 1901’de aç›lm›flt›r. Baz› özel günlerde ve ramazanlarda büyük su haziresinden flerbet ak›t›lan bu çeflme, Osmanl›-Alman dostlu¤unun bir göstergesi olarak kabul edilirdi.
G
Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe-Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›
Kahve yemenden gelir smanl› Devleti’nde ilk kahvehane Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1554 y›l›nda Tahtakale’de Halepli Hakem ve fiaml› fiamil adl› iki Arap tüccar taraf›ndan aç›ld›. Bu iki tüccar›n getirdi¤i koyu kahverengi keyif verici toza “Kahwah” ad› verilmiflti. Zamanla Osmanl› baflkentinde kahvehanelerin imparatorluk bürokrasisi için bir nevi sosyal kulüp-halk kütüphanesi ifllevi gördü¤ü söylenebilir. Buralara ‘k›raathane’ yani okuma evi denmesi bundand›r. Kahvehanelerin zamanla yayg›nlaflmas› uleman›n tepkisini çekmekte gecikmedi. III. Murat zaman›nda fleyhülislamdan al›nan “bir nesne kömür gibi olursa kullan›lmas› haramd›r” fetvas›yla yasakland›. Ancak yasa¤a ra¤men kahvehaneler “koltuk kahvehaneleri” ad›yla gizli gizli varl›klar›n› sürdürdüler.
O
Dünyan›n en çok söylenen flark›s› ünyan›n en çok söylenen flark›s› “Happy Birthday to You”dur. fiark›n›n as›l kayna¤› Amerikal› iki k›z kardefle aittir. Orijinal ad› ‘Good Morning to All’dur. Daha sonra güftesi de¤ifltirilerek bütün dünyaya yay›lm›flt›r. Telif hakk› kardefllere aittir, onlardan sonra da Warner-Chappel Müzik fiirketine geçmifltir. Müzik ticari amaçl› kullan›ld›¤› zaman fiirket’e ödeme yapma zorunlulu¤u vard›r.
D
34