MeTaMoRfOz FMV Özel Erenköy Işık Lisesi Işık Fen Lisesi
ERGENLİK Sayın Velilerimiz, Ne çocuk ne de yetişkindir ergen… Bu arada kalmışlık, bu
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi Bülteni
yersiz yurtsuzluk, bu zorunlu yalnızlık onun tüm düşünce ve hareketlerini yönetir; onu bir çeker, bir iter. Doğa, toplum, anne baba, hatta kendi vücudu artık yetişkin olmasını talep eder ondan ama ergenin derdi bambaşkadır, kendini yeniden yaratmaktır.
Eski
bağlarını
koparmanın
ve
yeni
bağlar
oluşturmanın güçlüğü içinde, aşkları, beğenileri, idealleri, üzüntüleri, kaygıları günden güne değişir de değişir. onlar
değişirken
biz
aynı
mı
kalıyoruz?
Peki
Anne-babalık
sürecindeki değişimler de ergenlikteki değişimlerden ne daha az zor, ne de daha az heyecan vericidir. Ergenlik dönemi anne-baba ilişkilerini de etkiler ve bu ilişkilerin değişimi
Kasım 2012 Sayı: 1
ergenin gelişiminde önemli rol oynar. Ergenlik
dönemindeki
neler
olduğunu
anlayabilmeniz ve ergenlik dönemindeki çocuğunuzla birlikte yaşanılan
değişimleri
düzenlemenize fmvisikokullari.k12.tr / erenkoykampusu isiklisesi/bultenler
çocuğunuza
yardımcı
yeniden olmak
bülteni sizlerle paylaşmak istedik. Yararlı olması dileğiyle.
1
tanımlayıp amacıyla
bu
ilişkilerinizi bilgilendirici
Fransız psikanalist Dolto, ergenlerin yaşamın ilk döneminde yaşama alışmaya çalışan yeni doğan bebekler gibi kırılgan ve dayanıksız olduklarını belirtir ve onları kabuk değiştiren yengeçlere benzetir. “Yengeçler kabuk değiştirdikleri dönemde zayıf ve savunmasızdırlar. Eğer bu dönemde yaralanırlarsa, bu yaranın izini tüm yaşamları boyunca taşırlar.
Ergenlik bireyin oldukça zayıf ve duyarlı olduğu bir
süreçtir. Bu dönem, eşsiz bir gözdağı, değişim, meydan okuma ve fırsat zamanıdır. İnsan gelişiminin başka hiçbir aşamasında böylesi büyük bir değişim, böyle kısa bir zamanda ve bu kadar çok alanda gerçekleşmez. Ergenlik dönemi; bir “bağımsızlık savaşı” Ergenler duruşlarıyla, davranışlarıyla, bazen giyim tarzlarıyla, dinledikleri müzikle, bazense siyasi görüşleriyle, sosyal tavırlarıyla; başta anne ve babalarına olmak üzere, topluma ve hatta dünyaya “Ben varım!” ve “Ben sizden farklıyım!” demeye çalışırlar.
Ergen
bağımsızlaşmaya,
bireyleşmeye
ve
ayrışmaya;
kendi
değer
yargılarını, prensiplerini ve yolunu belirlemeye ve bunlara sahip çıkmaya çalışır. Anne-baba ise, neler olup bittiğinden haberdar olmak, korumak ve yön vermek ister. İşte çatışma da çoğu zaman tam bu noktada başlar. İç dünyaları zenginleşir, duyguları yoğunlaşır Bu dönemlerde ergenlerin duygularında ve enerjilerinde bir yoğunlaşma söz konusudur ve bunu dışa vurma ihtiyacı hissederler. Bunu bazen yüksek sesle müzik dinleyerek, bazen bağırarak ya da ağlayarak, bazen taşkın hareketlerle bazense şiir, öykü ya da günlük yazarak dışa vururlar. Ergenler, ailelerinden çok akran ve arkadaşlarıyla birlikte olmayı tercih ederler ve iç dünyalarını, sırlarını, inişli çıkışlı bu yoğun duygularını onlarla paylaşmaktan yana bir eğilim sergilerler.
2
İki uçlu duygular ve dalgalanmalar yaşarlar! Ergenler, bazen kendilerinin bile zor ayak uydurduğu ani ve şiddetli duygusal dalgalanmalar, içsel çelişkiler, “gel-git” ler yaşarlar. Bazen çok bencil, bazense aşırı fedakar; bazen çok yakın, bazen çok uzak olabilirler. Bir yandan otoriteye karşı hararetle direnirken, diğer yandan
bağlandıkları bir kişiye sonuna kadar uyum
gösterip boyun eğerler. Bazen iyimser, enerjik, istekli ve yorulmaz olmalarına karşın; bazen birdenbire içe kapanır, kötümser, umutsuz ve uyumsuz olabilirler. Bu süreç ergenler için de zordur! Ergenler
genellikle
baş
etmesi
zor
ve
karmaşık
tutum
ve
davranışlarıyla,
değişkenlikleriyle, ele avuca sığmazlıklarıyla bilinir ve anılırlar. Ancak, çoğu zaman yaşadığı bu dalgalanmaların ve problemlerin ergeni ne kadar yıprattığı fark edilmez. Bu süreç onlar için de aslında oldukça zordur. Yaşadıkları yoğun değişimlere adapte olmak her zaman çok da kolay değildir. Fark etmemiz gereken en önemli şey şudur ki, bu dalgalanmalar çoğu zaman onların da kontrolünde değildir. Yoğun hormonal değişimler, duygu durumlarına ve davranışlarına da yansır. Bu süreçte ergenin yaşadığı içsel çatışmalar, dalgalanmalar ve hissettiği kaygılar fark edilmeli ve konuşulmalı; duyguları anlaşılmalı ve bu hissettirilmelidir. Yaşayacakları değişimler konusunda önceden bilgi vermek ve onları yaşayacakları sürece hazırlamak, hem size hem de onlara yardımcı olacaktır. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr.Hans Steiner, on beş yaşında bir gencin tedavisinin ilk ayında babasının “ne istiyorsun?’’ şeklindeki sorusuna Ergen Terapisi adlı kitabında yer vermiştir. Genç, babasına verdiği yanıtta kendisini şöyle ifade etmiştir:
3
“Sabah, ölmek istiyorum çünkü günle yüzleşemiyorum. Öğlende sonsuza kadar yaşamak istiyorum çünkü Sarah bana gülümsüyor. Öğleden sonra, kırmızı spor bir araba istiyorum, çünkü yandaki adamın bir tane var. Ve akşamleyin ev dışında herhangi bir yerde olmak istiyorum, çünkü annemle bir hiç yüzünden kavga ediyorum. Gerçekten ‘ne istiyorsun?’ diye sorarken ciddi misin?” Gencin bu ifadesinden de anlaşıldığı gibi, ergenin gün içinde dahi duygusal durumunda hızlı inişler-çıkışlar olduğu görülebilmektedir. Ergenlik, yalnızca olumsuzlukların yaşandığı, toplandığı bir dönem değildir. Ergenlik; tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, sıkı arkadaşlıkların, ilk sevgilerin yaşandığı; yeniliğe ve ileriye doğru atılımların yapıldığı, kendini kanıtlama ve kendi kimliğini ortaya koyma çabalarının yaşandığı bir dönemdir. Ergen Anne-Babası Olmak Belki de bir ergen olmaktan daha zor bir şey, bir ergen yetiştirmektir. Bu dönemde hormonlar, bağımsızlık mücadelesi, akran baskıları, kimlik oluşturma gibi etkiler ergenin hayatını ve sizi etkilerken; sanki birden değişen ve başka biri oluveren çocuğunuzla nasıl iletişim kuracağınız, çözümsüz bir denklem gibi görünebilir. Burada doğru yaklaşımları ebeveynlerin yaratıcılığı, sabrı ve cesareti belirleyecektir. Ebeveynler tarafından sergilenen yaklaşımlar ergen için oldukça önemlidir. Tutarsız ve anlayışsız yaklaşım gençte hayal kırıklığı ve öfke duygularını ortaya çıkarabilir. “Beni hiç anlamıyorsun”, “Yeter artık, dayanamıyorum” gibi cümleler bir anda en çok duyduğunuz cümleler haline gelebilir. Bu dönemde ebeveyn çocuk ilişkisinin yerini akran ilişkileri almaya başlamış görünse de, ebeveyn çocuk ilişkisinin yerine geçebilecek bir ilişki yoktur. Ebeveynlerle sıcak, yakın ve kuvvetli ilişkiler suçtan, alkol ve diğer zararlı alışkanlıklardan, kötü akran ilişkilerinden, cinsel risklerden ve düşük bir özgüvenden korunmak için güvenli sınırlar çizer.
4
Gençlik değişim ve ayaklanma zamanıdır. Aile kuralları ve sınırları toplumda kimlik edinmeye çalışan, ilişkilerinde zorlanan ergen için tutarlılık ve devamlılık hissi yaratacaktır. Buna rağmen ergenliğin en belirgin arzusu olan “bağımsızlık isteği”, gencin anne babasının sağladığı sınırların ona güven verdiğini itiraf etmesini engelleyecektir. Ergen üzerinde kontrol sağlayabilmek pozitif ve düzenli bir iletişim-birliktelik gerektirir. Bu nedenle gençlerle zaman geçirmek önemlidir. Beraber gidilen bir konser, spor aktivitesi hem eğlenceli zaman geçirmek hem de gencin değişimini fark etmek ve güçlü bir iletişim için iyi fırsatlardır. Disiplin ve kural koyma sürecinde davranışların niteliği ve olası sonuçları gençle birlikte ele alınmalıdır. Böylece davranış gerçekleştiğinde ve sonrasında kuralları uygulamak daha kolay olacak; karşılaşılan durum ve sonuçlar ergen tarafından ”haksızlık” yapıldığı şeklinde algılanmayacaktır. Anne babalar çoğu zaman kendileri gibi düşünen çocukları olursa, doğru davranan çocuklara
sahip
olacaklarını
düşünürler.
Bazı
ebeveynler
beklentiler
karşılanmadığında ya da kurala uyulmadığında sevgisiz bırakma, küsme, suçluluk hissi
yaratma
yollarını
kullanmayı
seçerler.
Anne
babalık
rollerinden
en
önemlilerinden biri de hayatın içindeki olaylara bir açıklama önerisi sunmaktır. Bazen bu açıklama öneriyi geçer ve fikri doğrudan dayatma noktasına gelir ve “psikolojik kontrol” e dönüşerek amacından sapar. Böyle durumlarda da genç, kendi doğrularını bulma yolunda kendisini özgür hissetmeyebilir, o kararın kendisine dayatıldığı hissine kapıldığında ise yaşının özelliği olarak olumsuz kararlara yönelebilir. Çocuklarına sevgi, zaman, sınır ve cesaretlendirme sunan ebeveynler bu yolculuktan çocuklarıyla birlikte zevk alacaklardır. Bağımsız olarak büyüdüklerini, karar aldıklarını ve sonuçlarıyla başa çıkabildiklerini gördüğünüzde tıpkı onun ilk nefes alışında hissettiğiniz kadar belki de daha fazla mutluluk hissedeceksiniz.
5
Sağlıklı İletişim İçin İpuçları Ergenle iletişimde onu dinlemek önem taşır. Yaşadıklarını, hissettiklerini aktarabilmesi için
ona
fırsat
tanınmalıdır.
Eğer
ebeveyn
durmaksızın
konuşursa
ergen
konuşmayacaktır. Ergen sizin istediğiniz zamanda konuşmak istemeyebilir. O anda konuşmak istemiyorsa, onun konuşmak isteyeceği herhangi bir zamanda hazır olacağınızı bilmesi, ergenle iletişimde önemlidir. *Çocuğunuzun, onun ihtiyaçları ile ilgilendiğinizi ve gerek duyduğunda yardımcı olacağınızı bilmesini sağlayın. *Size önemli bir haber verdiğinde içten sıcak bir ifadeyle ve olumlu-olumsuz etkileri düşünerek yanıt verin. *Sizinle konuşmak istediği özel konular olduğunda onunla başkalarının olmadığı ortamlarda konuşun ve ondan izin almadan sırlarını kimseye söylemeyin. (hayati bir sorun yaşatmayacak bir bilgi ise) *Ona kızdığınızda sinirleriniz yatışıncaya kadar ceza vermeyin ya da suçlayıcı konuşmamaya
çalışın.(duygularınızın
etkisiyle
o
sırada
gerçek
düşüncelerinizi
belirtemeyebilirsiniz) *Ders vermekten kaçınmakta fayda vardır. Neye kızdığınızı ve ne hissettiğinizi O’na söylemelisiniz. “Farkında değil misin…..?” , “Ben senin yaşındayken….!”, “Bizim zamanımızda her şey çok zordu.”, konulu uzun nutuklar ergen-yetişkin iletişimini her şeyden daha çabuk kesintiye uğratır. *Hoşlanmadığınız
davranışlarını
ve
yönlerini
başkalarının
önünde
onu
küçük
düşürecek şekilde eleştirmemeye çalışın. *Belirli bir durumu, olayı anlatırken olayın ana fikrinden uzaklaşmadan eleştirilerinizi yapın. Ör: Bir arkadaşının ona vurduğunu anlatırken, “Neden sen o saatte dersini çalışmıyordun?” gibi sözler onun olayları yanlış yorumlamasına ve olumsuz duygular hissetmesine yol açabilir.
6
*Yorgunsanız, onu aktif bir şekilde dinlemek için ekstra bir çaba sarf etmeniz gerekebilir. Kendi duygularınızın ve hoşgörünüzün de farkında olmaya çalışın. *“Neden?” sorusu yerine “Ne?” sorusunu sorun.( Ne oldu? Ne düşünüyorsun?) *Eğer bir olayı-durumu öğrendiyseniz, ona olanları bildiğinizi söyleyin. Bilmezlikten gelerek onun yalan söylemesine ve ilişkinizin zedelenmesine yol açmayın. *Konuşurken hakaret içeren küçük düşürücü kelimeler kullanmayın. *Onunla konuşurken yetişkinlerle konuştuğunuz ses tonu ve sözcükleri tercih edin. *Onun küçük ve tecrübesiz olduğunu yansıtan sözler ve tavırlar sağlıklı iletişimi zorlaştırır. *Zorlandığında, sıkıntı yaşadığında sorun çözme becerilerini geliştirebilmesi için çözümleyici aşamaları birlikte belirleyin. Sorunu onun yerine çözmeye çalışmayın. *Konuşmak ve sorun çözmek için çatışma ya da tartışma yaşadığınız zamanı değil, sakin ve dinlenmiş olduğunuz zamanı seçin. Konuya öncelikle olumlu yönlerden giriş yapın, daha sonra olumsuz yönlere geçin. *Tutarlı olun. Sözlerinizle yaptıklarınız çelişmesin. Ayrıca zaman içinde de tutarsız beklentilere girmeyin. Tutarsızlık güveni ve iletişimi bitirir. *Öncelikle ona siz örnek olun. Yaparak, uygulayarak öğretin. Beden dilinizle, ses tonunuzla, ne istediğinizi gösterin ve mümkünse önce siz uygulayın. *Olası çatışma konularını öngörerek, çatışma yaşamadan çözüm üretmenin yollarını arayın. Çatışma sırasında yaşanan duygular (öfke, üzüntü vb.) gerçekleri doğru değerlendirmeyi engeller ve çözüm üretmek zorlaşır. *Onu da ilgilendiren kararlar alırken, onun da fikrini alın. Ancak sizinle taban tabana zıt olduğu ve sizin değiştiremeyeceğiniz tutumlarda sizin sözünüzün geçerli olacağını da önceden söyleyin. *Ergenler dönemsel özelliklerinden dolayı çok uç fikirleri ( adalet, hak ve özgürlük gibi değerler doğrultusunda ) savunabilirler. Bu durum sizi korkutmamalı. Bu tip fikirleri savunuyor olmaları bu davranışları gösterecekleri anlamına gelmez.
7
*Ailenin günlük rutinlerinin olması çoğu zaman koruyucu olur. Örneğin, hemen her gün aynı saatlerde yemek yemek, çok değişken olmayan yatma saati uyku ritmini de olumlu etkileyeceğinden dikkat sorunları için olumlu etkiler yaratabilir. Düzen ve aile birlikteliği gençte güvenlik duygusunu pekiştirir. *Onun bir davranışı uygulamasını hedeflediğinizde bir eylem planı hazırlayabilirsiniz. Bu planda net hedefler koyun. Örneğin okul devamsızlığını 5 günle sınırlı tutması net bir hedef olabilir. “Annesinin sözünü dinlemesi”, “Yalan söylememesi” gibi hedefler net değildir ve uygulanamaz. Hedefleri ve uygulama unsurlarını olabildiğince yazılı hale getirin ve üzerinde uzlaşın. Gerçekçi ve uygulanabilir hedefler koyun ve koyduğunuz hedeflerin arkasında durun. Örneğin devamsızlık hakkını sıfır gün yapmak ya da 1 ay boyunca televizyonu yasaklamak gerçekçi hedefler değildir. Bu dönemde gencin, kendi cinsinden bir yetişkinle yakın ve karşılıklı anlayış içinde arkadaşlığa
ihtiyacı vardır. Bu yetişkin onu anlamaya çalışan,
kendisine
ve
görüşlerine saygı duyan, aynı zamanda gerekli olduğunda koruyan fakat bağımsızlık yolundaki gelişimini de engellemeyen, bilmediği ve zorda kaldığı konularda kolayca danışabileceği bir kişi olmalıdır. Yetişkinler, ergenin bu dönemdeki kaygılarını karşılayacak derecede bilgi verecek, akranları ile kıyaslamayacak, aşırı telaş göstermeyecek, birey olduğunu hissetmelerine yardımcı olacak tavırlar sergilemelidir. Yetişkinlere düşen görev, gençlerin bağımsızlıklarını kazanma eğilimlerine saygı, anlayış ve güven göstererek onlara yardımcı olmaktır. Kaynakça: Steiner,H. ;Yalom,I. D,(2008).Ergen terapisi.Prestij yayınları,İstanbul Orvin,G.H.(1997) Ergenlik Çağındaki Çocuğunuzu anlamanın yolları. hyb ayıncılık,Ankara Parman,T. (2010) Ergenliğin Yüzleri.Bağlan yayınları,İstanbul ParmanT.(2000) Ergenlik ya da Merhaba Hüzün . Bağlam yayıncılık. İstanbul Karabekiroğlu, Koray Dr. (2009) Anne-Babalar İçin Ergen Ruh Sağlığı Rehberi. Say yayınları. İstanbul
8