METAMORFOZ OCAK 2015
Sayı 6
ERGENLİKTE DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİKLERİ RİSKLİ DAVRANIŞLAR - II
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK SERVİSİ
ERGENLİKTE RİSKLİ DAVRANIŞLAR Kuralın, yasağın olduğu her yerde kuralı bozma, yasağı çiğneme, doğru olandan sapma ya da yasağa karşı gelme her zaman var olacaktır. Ergen, kendi arzularına, dürtülerine doyum sağlamaya çalışırken, toplum ona “dur” demektedir. Bu dönemde görülebilecek riskli davranışlar; Okul performansında ve motivasyonunda dağılma ya da azalma ( Notların düşmesi, ödev aksaklıkları, aktivitelere katılmama, derslere girmeme/devamsızlık) Kişisel alışkanlıklarda gözlenen değişimler (Artan/azalan uyku, iştah, hijyen, faaliyet) Davranışlarda ve duygu durumda belirgin değişimler ( Agresyon, uyarılara aşırı tepki gösterme, motivasyonda azalma, kurallara uymama, duygusal dalgalanmalar, depresyon, intihar düşünceleri ) İlgi alanlarına olan arzu ve isteğin kaybolması, okul içi sosyal aktivitelere katılımın azalması Sigara kullanımı, sokak dilini kullanmaya başlama Akran gruplarına dahil olma, yasadışı işlere karışma, alkol ve madde kullanımı, güvenli olmayan cinsel deneyimler ve kendine zarar verme/yaralama davranışı ergenler arasında en sık karşılaşılan riskli davranışlardandır.
MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIK SÜRECİ Sakinleştirici ve uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği ve alınmadığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere “uyuşturucu madde” adı verilir. Çoğunlukla, “kullanımını kontrol edebilirim” düşüncesiyle madde kullanılmaya başlanır. Oysa bağımlılığın nasıl gelişeceği öngörülemez, bir kez kullanım dahi son derece risklidir. İlk kullanımdan sonra tekrar tekrar madde alma ihtiyacı doğar. Aynı rahatlatıcı etkinin sağlanması için kullanım sıklığı ve/veya miktarı artar. Bu kısır döngünün yerleşmesiyle kişi bağımlılık sürecine girmiş olur. Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.
Yapılan araştırmalara göre ergenler öncelikle kolay ulaşılan sigara ve alkol gibi yasal maddeleri denemekte; bira ve şarabı, rakı ve viski gibi daha sert içkiler izlemekte; alkol kullanımını ise esrar ve daha sonra diğer yasa dışı maddelerin kullanımı takip etmektedir. Bu süreç cinsiyete ve ergenin içinde bulunduğu sosyo kültürel ortama göre farklılık gösterebilmektedir. Ergenlik döneminde uyuşturucu madde kullanımı yetişkinlik dönemine göre daha yaygın olarak gözlenmektedir. Ergenlerin temel düşüncesi “Bana bir şey olmaz” olduğundan ve madde kullanmanın zararlarını bilmedikleri için riskli denemelere girebilmektedirler.
Sigara ve alkolü geçiş maddesi olarak değerlendirmek gereklidir. Sigara kullanmaya başlayan bir ergenin hayatında risk faktörleri varsa uyuşturucu madde kullanımı küçük bir olasılık değildir. Sigara ya da alkol kullanan ergenlerin bu tür maddelerin daha az tehlikeli olduğunu düşünmeleri, diğer maddeleri deneme ihtimalini arttırır. Araştırmalar, sigara ya da alkol kullanan ergenlerin sigara içmeyenlere göre esrar kullanımı açısından 65 kat fazla risk taşıdığını ortaya koymuştur. Klinik süreç; önce deneme, sonra düzenli kullanma, günlük kullanım ve bağımlılık şeklinde bir seyir izlemektedir. Deneme sürecinde ergen, maddenin etkisi ile oluşan duygu durum değişikliklerinin farkına varmaktadır. Düzenli kullanmaya başladığı dönemde bir anlamda madde kullandığı zaman ortaya çıkan duygu durum değişikliğini aramaktadır. Günlük kullanımda, duygu durum değişiklikleri ile uğraşmak tüm zamanını almaktadır. Bağımlılıkta ise yoksunluk bulgularını gidermek ve kendini normal hissedebilmek amacıyla madde kullanmaktadır.
Madde kullanımı ve bağımlılığının izlediği süreçler; Kendilerini denemek ve sınamak için “deneysel kullanım” Arkadaşları tarafından kabul görmek amacıyla “sosyal kullanım” Yalnızlık, yabancılaşma, boşluk ve sorunlarından kaçmak için “operasyonel kullanım” Yaşamını devam ettirebilmek için maddeye gereksinim duyduğu “bağımlı kullanım” şeklindedir. İlk evre olan deneysel kullanım sürecinde ergenler maddeyi deneyip sonuçlarını merak ederler, yaşadıkları duygusal dalgalanmaya odaklanırlar. Bu evre maddeleri deneme ve araştırma evresidir. Genellikle bir madde 4-5 kereden fazla kullanılmaz. Bedensel etkilerin araştırılması ve söylendiği kadar korkutucu olmadığının kanıtlanması-denetim altına alınması sağlanır. İkinci evrede ise madde kullanımı ile elde edilen duygusal değişikliklerin devamı için madde kullanımı devam ettirilir. Sosyal içicilik olarak tanımlanan evredir. Sosyal içicilikten sonra her zaman üçüncü evreye geçiş olmasa da bir çok riski taşımaktadır. Üçüncü evre ise madde kötüye kullanımının geliştiği evredir. Bu evrede anksiyeteden kurtulmak için ya da yalnızca eğlenmek için madde kullanılır. Bu evrede bazı ergenler maddeyi, güzel duyguları devam ettirmek için hedonistic olarak; bazıları da kötü duygulardan kaçınmak için telafi edici olarak kullanırlar. 4. evre ise bağımlılık evresidir. Madde kullanımının kaçınılmaz sonucu bağımlılıktır. Kişi bağımlı olduğunun farkına varamaz.
MADDE Mİ KULLANIYOR? Geceleri sık sık dışarı çıkıyorsa, Eğlence mekanlarına öncesinden daha sık gitmeye başladıysa, Cevapsız telefon sayısında artış varsa, Eski arkadaşlarını bırakıp, yeni ve çok sık beraber olduğu yeni arkadaşlıklar kurduysa ve kim olduklarından size bahsetmiyorsa, Çok sık para istemeye ve fazla para harcamaya başladıysa, Kendine ait olmayan eşyalarla eve geliyor ve bir daha bu eşyalar üzerinde görülmüyorsa, Ani kilo kaybı ve iştahta azalma görülüyorsa, Uyku düzeni bozulduysa, Gözlerinin etrafında kızarıklıklar görünüyorsa, Ellerinde ya da vücudun değişik bölgelerinde daha önce rastlamadığınız titremeler varsa, madde kullanımından şüphelenilebilir.
MADDE KULLANIMINDAN UZAK TUTACAK FAKTÖRLER Güçlü ve pozitif aile bağları Ebeveynlerin çocuklarının arkadaşları ve neler yaptıklarından haberdar olması Aile içi kuralların açık olması ve herkesin bunlara uyması Ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına ilgili olması Okulda başarılı olma Okul, kulüp gibi kurumlarla yapılan etkinlikler ve kurulan güçlü bağlar Bu konuda etkin ve doğru bilgilendirme Ayrıca, uyumlu ve sakin kişilik özellikleri, sağlıklı beklentiler, kendi kendine yeterlilik, iç kontrol mekanizmalarının yeterliliği, sorun çözme becerisine sahip olma gibi kişilik özellikleri de kişiyi madde kullanımından uzak tutacak faktörlerdir.
MADDE KULLANIM RİSKİNİ ARTTIRABİLECEK ETKENLER Herkesin madde kullanım riski bulunmaktadır. Ancak bazı risk faktörleri madde kullanma olasılığını arttırmaktadır.
ARKADAŞ GRUBUNA BAĞLI RİSKLER Madde kullanan arkadaşlarının olması Arkadaş grubunda madde kullanımını onaylayan kişilerin olması Arkadaş grubuna bağlılık Ne yapılmamalı? Arkadaş grubuyla görüşmeyi yasaklamak Arkadaşlarını kötülemek, aşağılamak Arkadaşları ile görüşmeye devam ettiği için cezalandırmak Ne yapılmalı? Yeni sosyal alanlar oluşturmak Ergenle geçirilen zamanı ve iletişimi artırmak (sinemaya gitmek, satranç oynamak, sohbet etmek, maç vb. etkinlikler) Arkadaş grubuna alternatif olabilecek ortamlara sokmak( kurslar, hobi kulüpleri vb.) Aile içi iletişimi arttırmak ve aidiyet duygusunu hissettirmek
AİLEYE BAĞLI RİSKLER Ebeveynlerin tutarsız mesajlar vermesi Aile içi iletişimin zayıf olması Ailede kavga ve çatışma ortamının olması Ebeveynlerin madde kullanımına dair düşünceleri Ebeveynlerin çocuğun uç davranışlarına ya da madde kullanımına gösterdiği müsamaha Ebeveynlerin çocuğun hayatı hakkında ilgisiz ve bilgisiz olması Aile içinde uygun olmayan disiplin yöntemleri ya da hiç disiplinin olmaması
Ne yapılmamalı? Var olan sorunu görmezden gelme İletişimi kopartmak “Ben değişmem o değişsin” demek Kuralların olmadığı bir ortam sunmak Özgür bırakmak adına hayatına hiç müdahale etmemek
Ne yapmalı? İletişimi arttırmak için girişimlerde bulunmak Aile içi belirli kurallar koymak Sorumluluk vermek Çocuğun ilgi alanları hakkında bilgi sahibi olmak ve bu alanlarda onunla ortak paylaşımlarda bulunmak Madde ya da alkol kullanımıyla ilgili sağlıklı bilgiler edinmesini sağlamak, farkında olmadan yapılabilecek özendirici konuşmalardan kaçınmak Tutarlı mesajlar vermek, anne-babanın kurallar ve uygulanışları ile ilgili fikir birliğinin olması Ergen çocuğunuzu suçlamamak, yargılamamak, öğüt vermemek.
eleştirmemek,
KİŞİYE BAĞLI RİSKLER Kolay etki altına alınabilme İçe kapanık olmak Kendi fikirlerini açıkça ifade edememek Olumsuz duygularla ( kaygı, öfke, korku, yalnızlık, hayal kırıklığı, umutsuzluk vb.) baş etmekte zorlanmak Okul başarısızlığı, sınıf tekrarı, devamsızlık, sınıfta kalmak Dürtüsellik ve hiperaktivite Çocuğun geçmişte ya da şimdi evden kaçma, okuldan kaçma, yangın çıkarma, hayvanlara zarar verme vb. davranışlarının olması
Ne yapılmamalı? Suçlamak Kişiliğine yönelik eleştirilerde bulunmak Yaşıtlarıyla kıyaslamak Uygun olmayan ceza yöntemleri kullanmak
Ne yapmalı? Özgüvenini arttıracak küçük sorumluluklar vermek Pozitif yönlerini ve davranışlarını desteklemek Kendi yeterliliğini göstermesine yardımcı olmak Ailece birlikte geçirilen zamanı arttırmak Ergene aile içinde bir birey olduğunu hissettirmek, alınacak kararlarda fikrini almak ve uygulamak Evdeki kuralların belirlenmesi ve ihlali sonucunda belirlenen yaptırımların uygulanması Çocuğunuzla sohbet edebileceğiniz ortamlar yaratmak Profesyonel yardım almak
BİYOLOJİK RİSKLER Aile üyelerinden birinin madde kullanımının olması Ne yapılmamalı? Yanındayken kullanılmamalı Bu konudaki olumlu düşüncelerin paylaşılmaması Madde kullanımının savunulmaması Madde ve etkileriyle ilgili yanlı ve yanlış bilgilendirme Ne yapmalı? Diğer riskli alanların iyileştirilmesi. Bu riskin olması diğer alanlardaki riski artırdığı için diğer riskli alanlardaki iyileştirme, bu alandaki riski de azaltacaktır.
TOPLUMSAL RİSKLER Maddeye ulaşma olasılığı yüksek bir semtte oturmak Ne yapılmamalı? Bu riskin varlığını görmezden gelmek Ne yapmalı? Eğer çocuğunuz da onaylarsa oturduğunuz yeri değiştirmek Çocuğunuzla geçirilen zamanı arttırmak Yaşamsal aktiviteleri arttırmak Destekleyici ortamlarda bulunması için teşvik etmek
MADDE KULLANIMI ÖNLEMEK İÇİN AİLELER NE YAPMALIDIR? DİNLEYİN Sizinle konuşmak istediğinde bir işle meşgulseniz işinize ara verin, onunla göz teması kurarak dinleyin. Söylediği şeyleri doğru anladığınızdan emin olmak için sorular sorun. Problemlerini paylaştığınız gibi iyi zamanlarını da paylaşın. ONUNLA KONUŞUN Sadece maddelerin olumsuz etkileri hakkında değil hayatına ve geleceğine, hayallerine dair düşünceleri doğrultusunda sohbet edin. Düşüncelerine saygı gösterdiğinizi hissettirerek ona gerçekçi ve dürüst yaklaşın. Çocuğunuza karşı açık olmanız ve nasihat dili kullanmadan kendi hatalarınızı da aktarmanız faydalı olacaktır. Bunları yaparken çocuğunuzun yaşını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmayı unutmayın. ÖRNEK OLUN Çocuğunuzun kötü alışkanlıklar edinmesini istemiyorsanız davranışlarınızla ilk önce siz onlara örnek olmalısınız. Çok alkol içmeyerek ve sigara kullanmayarak örnek olabilirsiniz.
TEŞHİS KOYMAYIN Size bir sıkıntısından, sorunundan bahsettiğinde hemen etiket koymaya ya da ne olduğunu bulmaya çalışmayın. Kendisini ifade etmesine müsaade edin. Ne yaşamış, ne düşünüyor, ne hissediyor, neye ihtiyacı var?.. Bunları anlamaya çalışın.
ARKADAŞLARINI TANIYIN Ergenlik döneminde ön plana çıkan ve onun hayatında çok önemli yeri olan arkadaşlarının nasıl insanlar olduklarını bilmeniz önemlidir. Ancak ergenin özel hayatı da önemlidir bu nedenle dozu kaçırmadan arkadaşlarını tanımaya çalışmak gerekir.
YARGILAMAYIN İstediğiniz gibi davranmadığında öfkelenebilirsiniz ve buna engel olamadığınızda da aklınıza gelen şeyleri söylemeye başlar, farkında olmadan onu yargılayabilirsiniz. Öfkenizi kontrol ederseniz olayın birden fazla sebebi olabileceğini görebilirsiniz. Bu şekilde ne siz yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız ne de çocuğunuz “ben bunu hak etmedim” hissini yaşar. KONFERANS VERMEYİN Ebeveynlerin en sevdiği şey kendi geçmişinden bahsetmektir. “Ben senin yaşındayken hiçbir şeyim yoktu, kıymet bilmiyorsun hiç!..” gibi. Deneyimleriniz, nasihat tarzında olmadığı sürece çok değerlidir. Unutmayın, nasihat tarzındaki bir konuşmada iletişim kanalları en baştan kapanacaktır.
“HAYIR” DEMESİNİ ÖĞRETİN Israrlarla başa çıkması için çocuğunuza HAYIR demeyi öğretmeniz gereklidir. Önemli olan nokta, verdiği kararlarda arkadaş grubunun baskısı rol oynadığında yaşayabileceği olumsuz sonuçları fark edebilmesidir. “ Hayır, teşekkür ederim” cümlesini ısrarlar karşısında birkaç kere tekrarlama, bahane uydurma, atlatma, konu değiştirme ve ortamdan uzaklaşma gibi yöntemleri denemesi için onu teşvik etmelisiniz.
TEHDİT ETMEYİN Tehdit belki kısa bir süre korkutarak işe yarar ama etkili olmaz. Söylediğiniz şeyleri gerçekleştirmediğinizde
de yaptığınız her türlü
uyarının zamanla ciddiye alınma olasılığı düşer. İstediğiniz şeyi ve nedenini anlatır ve beklentilerinizi çocuğunuzun
potansiyeline
göre
belirlerseniz
çocuğunuzun bunları yerine getirme olasılığı artar.
SORGULAMAYIN Hayatı hakkında bilgi sahibi olmanız çok önemlidir. Arkadaşları kim, nerelere gider, neler yaparlar? Ancak bunları öğrenmek için onu sorgulamamalısınız. Unutmayın, niyetiniz “paylaşmak” Eğer o anda size cevap vermek istemiyorsa “Şu anda konuşmaya hazır değilsin ama istediğin zaman seni dinlemeye hazırım” şeklinde yaklaşımınız onunla ilgilendiğinizi anlamasını sağlayacaktır. AHLAK DERSİNDEN KAÇININ Yapılmaması gereken bir şeyi yapmış olsa bile bunu ahlak dersi verir tarzda değil yaptığının ne gibi olumsuz sonuçlara yol açtığı ve ne gibi duygular uyandırdığını dile getirerek anlatmanız daha işe yarar ve öğretici olacaktır. KAYNAKÇA Karabekiroğlu, K,. Anne Babalar İçin Ergen Ruh Sağlığı Rehberi. İstanbul, Say Yayınları,2009 Dilbaz, N. Madde Kullanım Riski ve Madde Bağımlılığından Korunma. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile Eğitim Programı, Ankara, 2013 Bizarro, L. (2005).Adolescence psychological well-being: effects of problems with parents Web:http://aifref.uqam.ca/actes/pdf_ang/ bizarro.pdf Cole, M., & Cole S.R. (2001). The developman of cahilden (North Publisher). New York. 603-687 Dekovil, M., Budist, K.L., & Reşit, E. (2004). Stabili and changes in problem behavior during adolescence: latent growth analysis. Journal of Youth and Adolesence,33. Eskin, M. (2000).Ergen ruh sağlığı sorunları ve intihar davranışıyla ilişkileri. Klinik Psikiyatri,3, 228-234. “Bağımlılık Nedir?” http://www.yesilay.org.tr/tr/bagimliliklarla-mucadele Ögel, K. “Madde Bağımlılığı” http://www.yeniden.org.tr Ögel, K. “Madde Kullanımı ve Bağımlılığın Nedenleri” http://www.yeniden.org.tr http://www.mebk12.meb.gov.tr http://www.e-psikiyatri.com