FMV ÖZEL AYAZAĞA IŞIK LİSESİ
YIL: 3 SAYI: 24 OCAK 2011
The
PALA-MÜZĠK
Pala PALA-KĠTAP
Etkinlikler-1 Editörden Pala-Kitap
BOBĠ-PALA
PALA-OYUN
Pala-Müzik Pala-Mizah Sine-Pala Bobi-Pala Pala-Spor Pala-Tarih
PALA-TARĠH
PALA-SPOR
Palaskop Pala-Dizi Tekno-Pala Pala-Oyun The PALA’cılar
PALA-DĠZĠ
Etkinlikler-2
SĠNE-PALA
SAYFA
2
Etkinlikler-1
19.12.2010 tarihinde okulumuzda, vakfımızın kuruluşunun 125. yıl dönümü ve mezunlar günü kutlaması yapıldı
10.01.2011 tarihinde Edebiyat-Sosyal Dersler Bölümü Serdar Kılıç‟ın sunduğu “Doğada Nesli Tükenmekte Olan Tür: İnsan” konulu bir söyleşi düzenledi.
28.12.2010 tarihinde RHS, mesleki rehberlik çalışmaları kapsamında her yıl organize ettiği “Kariyer Planlama Günü” etkinliğinde 28 konukla 28 meslek/yükseköğretim programı hakkında öğrencilerimize bilgiler verdi.
27.12.2010 tarihinde Edebiyat Sosyal Dersler Bölümü tarafından 9. sınıflar arasında “ Çocuğun eğitiminde aile önemlidir, okul önemlidir.” konulu münazara yarışması düzenledi. Yarışmayı “Okul önemlidir.” tezini savunan grup kazandı.
20- 22 Aralık 2010 tarihlerinde RHS tarafından 12. Sınıf öğrencilerimize "Sınav Kaygısı ve Stresle Baş Etme" konulu seminerler verildi.
29.12.2010 tarihinde Edebiyat Sosyal Dersler Bölümü “Işık‟ta Şiir Işıltıları” etkinliği kapsamında “Ayrılık” konulu şiir dinletisini gerçekleştirdi.
Zafer Yaz
SAYFA
3
Editörden Merhaba Sevgili The PALA okuyucuları, Yılımızın ilk, dönemimizin son sayısıyla karşınızdayız. Bu ay yine dopdoluyuz! Müzik bölümümüzde, MySpace‟in sonunu, sinemada Moulin Rougé‟u görebilirsiniz. Tarih köşemiz işinize yarayabilecek ilginç olaylarla dolu! Dizi köşemizde Leverage, oyun köşemizde çocukluğumuzun oyunları var. Uzun bir aradan sonra Tekno-Pala yine aramızda! Ve tabii ki yine sosyal sorumluyuz: Sigaranın yol açtığı hastalıklar! Erdem Mümtaz Hacıpaşaoğlu
Sondan bir önceki sayfamızda ise ekibimizin “iş üstünde” fotoğrafları mevcut. Ekibimize dahil olmak için hiçbir zaman geç olmadığını hatırlatmak istiyoruz. Bunun için, tek yapmanız gereken sayfanın en alt köşesinde mail adresi kanalıyla yazılarınızı bize iletmek! Biten sınav haftasının ve dönemin verdiği rahatlıkla, iyi bir tatil geçirmenizi diliyoruz. FMV Özel Ayazağa Işık Lisesi Okul Gazetesi The PALA İmtiyaz Sahibi Ömer Orhan Sorumlu Müdür Yardımcısı Serhat KURT Sorumlu Öğretmenler Zafer Yaz Pelin Eyüp Baskı & Cilt Şevki Sütçü Editör Erdem Mümtaz Hacıpaşaoğlu Redaktör Zafer Yaz Selin Oruç E-Mail: palabasvuru@hotmail.com
Yazarlar Alara Bazlar Altuğ Çolak Berker Camcı Cem Seçkin Dilara Çerçi Dilara Işık Elif Tahmiscioğlu E.Mümtaz Hacıpaşaoğlu Hande Göncer Mert Erkangil Tarık Sert Utkan Güder Zafer Yaz
Pala-Kitap
SAYFA
OlasılıkSız “Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı?” Sevgili The PALA okuyucuları, okul planımızda yarım dönemi tamamlamış bulunmaktayız, bu nedenle her öğrenci arkadaşımızı tebrik etmek istiyorum. Bu dönemlik son yazım olacak. Bu yazımda ise biraz eskilere dönmek istedim. “Olasılıksız”ı çoğunuzun duyduğunun fakat pek azınızın okuduğunun farkındayım. “Olasılıksız” tahmin edebileceğiniz üzere biraz karışık bir kitap, düzenini bozmamak için bu seferlik özetini içinde bulundurmayacağım. Umarım bu yazım birkaç kişiyi okumaya teşvik eder. Kitap, David Caine'in birtakım deneysel tedaviler sonucunda kazandığı gelişmiş hesaplama yeteneği sayesinde, tahminlerinin geleceği görmek haline geldiğini anlamasıyla başından geçenleri konu almaktadır. Kitapta yoğun bir bilim bilgisi hakim ama özet olarak söylemek gerekirse David Caine, PierreSimon Laplace'in yarattığı bir teori olan “Laplace'in Şeytanı” haline dönüşür. “LaPlace‟ın Şeytanı” ne diye sorarsanız 20. yüzyılda yaratılmış bir teoriden fazlası değildir hatta böyle bir şeyin mümkün olmadığı bile kanıtlanmıştır. “LaPlace‟ın Şeytanı” her şeyi bilen, her şeyi gören, bir nevi tanrımsı bir varlık olarak geçer. İşte bu kitapta o imkânsız teori alınıp gerçeğe dönüştürülmüştür, adı da bu yüzden Olasılıksız konmuştur. Beni kitabı okumaya teşvik eden, aynı zamanda da arka kapağında yer alan birkaç cümleyi eklemek istiyorum: "Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi? Siz hiç Loto‟da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar? Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı? Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parka baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu? Geçmiş mi, rüya mı yoksa geleceği mi görüyorsunuz? Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, „Olasılıksız‟ tam size göre bir roman." Yan tarafta sizlere Adem Fawer’in BahçeĢehir Üniversitesi’nde okurlarıyla yaptığı söyleĢinin haberini sunuyorum. Ġyi okumalar...
4
SAYFA
Kitabı Ġçin Kapı Kapı DolaĢmıĢ. SatıĢ rekorları kıran "Olasılıksız" adlı kitabını bastırmak için kapı kapı dolaĢtığını ifade eden Adam Fawer: "En sevdiğim oyun tavla." diyor. Dünyada satış rekorları kıran ve Türkiye‟de 50‟nin üzerinde baskı yapan "Olasılıksız" kitabının yazarı Adam Fawer, kitabını yayımlatabilmek için birçok yayıncıyı dolaştığını söyledi. Şans kavramını "Olabilirlik" olarak tanımlayan Fawer, en sevdiği oyunun ise tavla olduğunu kaydetti. "Tavla Bağımlısıyım." Bahçeşehir Üniversitesi‟nde okurlarıyla buluşan "2006 İnternational Thriller Writers" ödülü sahibi yazar Fawer, soruları yanıtladı. Tam bir tavla bağımlısı olduğunu söyleyen Fawer: "Lisede ve yüksekokulda tavla bağımlısıydım, hâlâ da çok seviyorum tavlayı. Çünkü bu oyun kabiliyetle alakalı ve oyunda şansın da olduğuna inanıyorum." dedi. Şans kavramını, "Olabilirlik" olarak tanımlayan Fawer, insanın çalışarak ve mücadele ederek kendi şansını oluşturabileceğini dile getirdi. "Kitabınızı Bastırmak Ġçin Israr Etmelisiniz." Dünyanın dört bir yanında yüzlerce baskı yapan "Olasılıksız" kitabının başarısını şansa değil, çalışmaya bağlayan Fawer: "İnsanlar kitabım konusunda şanslı olduğumu söylüyorlar. Ama bu şöyle oluyor; bir kitap yazarsınız ve onu yayımlatmak için 50 yayıncıya gidersiniz ancak bir tanesi bunu kabul eder. Ama bu bir mücadeledir. Israr etmelisiniz, kararlı olmalısınız. Bu, kitabı yazarken de böyledir. Birçok deneme yaparsınız ve birçoğunu da çöpe atarsınız. Ancak en son elinizde kalanlarla bir kitap oluşturursunuz." şeklinde konuştu. Amerika‟da kitabın satışları için reklâm verdiklerini ve basın toplantıları düzenlediklerini kaydeden Fawer, Avrupa‟da hiç reklâm yapmamalarına rağmen kitabın çok iyi satışlar gerçekleştirdiğini ifade etti. Fawer, bu durumu bir şans olarak tanımlıyor ancak ekliyor: "Hayatta mücadele edip, çalışarak kendi şansınızı oluşturabilirsiniz." Kitap Sinemaya Aktarılacak mı? Kitabının beyazperdeye aktarımına ilişkin soruları da yanıtlayan Fawer, filme aktarım konusunun birçok kez dile getirildiğini ancak bunların hiçbirinin hayata geçirilemediğini belirtti. Fawer: "Herkes benim kitabımın beyazperdeye aktarılıp aktarılmayacağını merak ediyor. Ve benim bu konudaki görüşlerimi merak ediyor. Hollywood tuhaf bir dünya. Evet, bu kitabımın filme aktarımı konusu ilk gündeme geldiğinde çok ünlü biri olduğumu hissettim. Tam 26 film yapımcısının kitabımı okuduğunu duydum ancak hiçbir teklif gelmedi. Yaklaşık 2 yıl sonra bir yapımcı beni arayarak, kitabın dizi şeklinde çekilebileceğini söyledi. Ancak bundan da bir sonuç çıkmadı." diye konuştu. Benzetmelere Tepki Dünyaca ünlü Harper Collins kitap yayıncılık şirketinin, "Olasılıksız kitabı, Akıl Oyunları‟nın Kill Bill‟le buluşması" tanımlamasını kabul etmeyen Fawer: "Benim kitabımı Dan Brown kitabına benzetebilirsiniz ancak her yazarın ve her kitabın kendine özgü bir hali vardır. Bu karşılaştırmayı anlamsız buluyorum." şeklinde konuştu. Adam Fawer‟ın ilk kitabı olan Olasılıksız, 2005 yılında yayımlandı. Fawer‟ın bir bilim kurgu eseri olan kitapta, David Caine‟in birtakım deneysel tedaviler sonucunda kazandığı gelişmiş hesaplama yeteneği sayesinde, tahminlerinin geleceği görmek haline geldiğini anlamasıyla başından geçenleri konu almaktadır. Ayrıca kitapta, "şans" kavramı sorgulanıyor. Berker CAMCI
5
SAYFA
6
Pala-Müzik Korpiklaani'den Yeni Video ve Albüm Finli grup yeni albümleri Ukon Wacka'dan "Tequila" için yeni videosunu yayımladı. Grup, şarkının Güney Amerikalı hayranlarından esinlenerek yazdığı ve onlara armağan ettiğini söyledi. Grup her zaman güney Amerika ülkelerinde çok iyi vakit geçirdikleri için ve eğlenmeyi bilen bir topluluk olduğunu için böyle bir şarkı yazmış. 2010'da Unirock'ta sahne alan Korpiklaani'nin yeni albümü 4 Şubat‟ta satışta.
Myspace Bitiyor Mu? En ünlü internet sitelerinden Myspace'in durumu karmaşık. 30 Eylül 2010 tarihinde açıklanan finansal raporunda sitenin 165 milyon dolar zararda olduğu öğrenildiğinden beri birçok şirket MySpace'i almaya çalışıyor. Zarar çalışanları da vurdu, şirketin ABD dışı şubeleri teker teker kapanırken, ABD'de çalışan sayısı yarıya indi. Siteyi almak için ilk başvuran Yahoo'nun en büyük olasılık olduğu söyleniyor. Rihanna Tarihe Geçti! Dünya çapında albümü 25 milyon satan R&B şarkıcısı Rihanna (22), İngiltere listelerinde single albümü beş yıl üst üste '1 numara' olan ilk kadın solist olarak tarihe geçti. Sanatçının 'Loud' albümü kasımda piyasaya çıktığından beri 900.000 sattı. Albümleri üst üste beş yıl liste başı olan son sanatçı 1957–1963 yıllarında 1 numara olmayı başaran Elvis Presley'di.
Pop’un Seviyesi Çok AĢağıda Pop müziğin puslu sesi Yaşar, katıldığı programda çok şaşırtıcı açıklamalar yaptı! Türk pop müziğinin ünlü ismi Yaşar, kendisinin pop müzik dinlemediğini belirtti! Katıldığı bir televizyon programında pop müzik dinlemediğini söyleyen Yaşar'a: “Serdar Ortaç dinlemez misiniz mesela?” diye soruldu. “Hayır, hayır. Hiç dinlemedim. Maruz kalıyorum ama... Çalıyor her yerde duyuyorum, yani kulağım duyuyor ama dinleyemem, hoşlanabileceğim müzik değil, o müziğin seviyesi benim için çok aşağıda. Benim müziğim bile dinlediklerimin arasında aşağı seviyedeyken Serdar Ortaç'ı nasıl dinleyeyim?” dedi.
Cem SEÇKĠN
SAYFA
7
Kaynak: Muhtelif
Pala-Mizah
Zafer YAZ
Sine-Pala
SAYFA
Moulin Rouge
(KIRMIZI DEĞĠRMEN)
Moulin Rouge, Paris „in 18. bölümünde bulunan ve “French Cancan “ adlı gösteriyle ünlü olan bir meyhanedir. 1889 yılında Joseph Oller ve Charles Zidler tarafından inşa edilmiştir ve sonrasında da birçok filme konu olmuştur ama hiçbirisi 2001„de Nicole Kidman ve Ewan McGregor „un başrollerini paylaştığı film kadar başarılı olamamıştır. Hatta burada bahsettiğimiz öyle bir başarı ki sekiz dalda Oscar adaylığının kapısına kadar gitmiştir ve iki tanesini de kazanmıştır. 1900„lerin başı, Christian (Ewan McGregor) babasına karşı çıkarak geldiği Paris‟te bir otel odasındayken filmimiz başlar. Christian yazma tutkusuna umutla sarılmış ve yeteneği çok kısa sürede diğer otel odasındaki oyuncular tarafından fark edilecek olan genç bir adamdır. Ayrıca, Christian‟a “aşkın kurbanı olacak şahsımız” demeyi de unutmayalım. Yakın bir zamanda Satine (Nicole Kidman) ile tanışır. Nasıl tanıştıkları aslında trajikomik. Ne siz sorun ne ben söylemiş olayım. Siz en iyisi izleyin. Satine Moulin Rouge‟da çalışan ve ileride büyük bir aktris olmanın hayalini kuran, meyhanenin gözdesi, Dük‟ün sevgilisi ve zavallı Christian‟ın da âşık olduğu kızdır. Aşk iki kişi arasındadır. Doğru söze ne denir? O zaman Satine de Christian‟a âşık olur. Aşk filmi engelsiz olur mu? Christian senaryoyu yazsın, tiyatroyu yönetsin, Satine‟i sevsin; aslında kulağa hoş geliyor ama bu sırada Dük ne yapacak? Her ne kadar Dük, akıllı olduğunu iddia etse de gelişen olayların farkına olaylar olup bittikten sonra varacak. Günler geçecek ve tiyatro perdesi açılacak işte o an, o an ne olacak? Aşkın hem görsel hem de satırlarda yaşandığı bu duygu yüklü filmi izlemeyi unutmayın. Hatta DVD„sini de arşivinize koyun. Baz Luhrmann hem yönetmen hem senarist hem de yapımcı olarak çok iyi bir iş yapmış (Daha fazla bilgi için “Wikipedia”), Ewan McGregor ve Nicole Kidman çok harika bir oyunculuk çıkarmış, film iki Oscar almış, bize de izlemesi kalmış. İyi seyirler...
Hande Göncer
8
SAYFA
9
PALA
Bobi-Pala
SAYFA
Kaynak: bobiler.org
Erdem Mümtaz HacıpaĢaoğlu
10
SAYFA
11
Pala-Spor
O NE? 10 E ġAMPĠYON Okulumuzda 10, 11 ve 12. sınıflar arasında oynanan lig sürecinde 12 sınıf arasından Playoff‟a kalan dört sınıf dışında diğer sınıflar elendi. Lig başladığında ise hemen hemen her sınıfın playoff'a kalma inancı vardı fakat kalabilen sırasıyla şu dört sınıf oldu: 10-D, 12-TM, 11FEN B, 10-E. Ligin ilk haftasından beri hiç yenilmeyen ve sadece üç beraberlik alan 10-D gerçekten de birinciliği hak eden sınıftı. Lig başından beri yakaladıkları ivmeyi hiç kaybetmedi ve rahat alınan galibiyetlerle tur atladı. Aynı zamanda en çok gol atan sınıf oldu. Ancak 10-E‟ye elenerek turnuvaya veda etti. 12 TM ise ilk maçtan beri inanmıştı ilk dörde kalacağına, öyle de oldu, her takımdan fazla olan hırsları göze çarpıyordu. Takım oyunu en iyi oynayan iki sınıf ilk iki sırayı aldı. Ancak 12 TM, 11 FEN B‟ye elendi. 3, 4, 5 ve 6. sınıfların hangi sınıflar olacağı son iki maça kadar netlik kazanmadı fakat son maçta 5 ve 6. sırada olan 10-B ile 12 FEN sınıflarının karşılaştığı maç berabere bitince 3 ve 4. sırayı 10-E ve 11 FEN B sınıfının alacağı kesinleşti. 10-E lige kötü sonuçlarla başlamıştı, daha sonradan Ömer Gürgen‟in tekrar oynamaya başlamasıyla 10-E de maç kazanmaya başladı zor da olsa ilk 4‟e girdi fakat iyi kapanan takımlara karşı pozisyon kıtlığı çekiyorlar. Ömer‟in 10-D‟ye attığı gol ikinci defa olmaz. 11-FM-B sınıfı zaten iyi başlamıştı ve öyle de bitirdi 11 FEN B‟nin maçlarında göze batan en çok şey Hüseyin Efe‟nin özellikle Tuğberk‟e attığı paslar oldu. 11 TM sınıfı derslere geç kaldığı için ligden diskalifiye edildi, 12. yani sonuncu oldu. 12 FEN sınıfı da aynı şekilde bazı maçlara çıktı, bazı maçlara çıkmadı ve o da 10. oldu. Kalan beş takım içinden 10-B ve 12 FEN 5 ve 6. oldu ve kıl payıyla ilk dördü kaçırdı. Kalan üç sınıf 10-A, 11 FEN A ve 10-C, 7, 8 ve 9. sırayı aldı. Lig en çok gol atan iki oyuncusu: Ali Dönmez ve Süleyman Çakır Ligin en çok gol atan takımı: 10-D Ligin en az gol atan takımı: 11 TM Ligin en çok gol yiyen takımı: 11 TM Ligin en az gol yiyen takımı: 10-D Ligin en çok galibiyet alan takımı: 10-D Ligin en az galibiyet alan takımı: 11 TM Ligin en çok mağlup olan takımı: 11 TM Ligin en az mağlup olan takımı: 10-D Ligin YILDIZ Oyuncusu : Edgar Davids tipi gözlükleriyle, oynamadığı maçın bile yıldızı olan, okul içinde “Messi” olarak bilinen Mert Ürkmez‟dir. 14 Ocak 2011‟de yapılan yarı final maçında 10-D ile 10-E karşılaştı. Karşılaşmayı 10-E sınıfı 3-0 kazandı. Böylelikle finale adını yazdırmış oldu. 19.01.2011 tarihinde yapılan final maçında 11 FEN B ve 10-E sınıfları mücadele etti. Golsüz berabere biten maçın sonunda atılan penaltılarla 10-E sınıfı turnuvanın şampiyonu oldu. Kendilerini kutlarız. Bu arada Yalçın Öğretmen’imize boş zamanı olan öğlen teneffüslerini ayırıp yağmur, çamur, soğuk demeden hatta sağanak yağmur altında şemsiyesinin altında maçları yönetmesiyle PALA
Mert ERKANGĠL
SAYFA
12
Pala-Tarih
ĠDRAR EN ĠYĠ TEMĠZLEYĠCĠDĠR Yazıyı teslim günü gelip çatmıştı hem de sınav haftası öncesi. Ne yazacağımı bilmiyordum aklıma da bir şey gelmiyordu. Biraz kitapları karıştırayım dedim ve karşıma bir başlık çıktı:“O Günlerde Kralların ve Kraliçelerin, Giysileri Nasıl Temizlenirdi?” Hemen okumaya başladım ve Anna Sommer Lenn‟in elinden kim bilir kaç yıl önce çıkmış olan bir makale size bu ay ne yazacağımın ipucunu verdi. Sabunun keşfedilmesi çok eski dönemlere dayanır ama Orta Çağ‟a kadar aristokratlar için bile çok pahalı bir madde olmuştur. Bu yüzden az miktarda kullanılmış hatta 1800‟lere kadar ipekli giysiler sabunla yıkanmamıştır. Nasıl temizleniyordu giysiler o zaman? Belki her gün için farklı bir giysileri vardı ya da pis pis geziyorlardı. Maalesef yeni giysi almak şimdiki kadar kolay değilmiş. Elle yapılan kıyafetlerin tamamlanması çok zaman alıyor ve çok pahalıya mal oluyormuş. O zaman ne Çin vardı ne de sanayi. Soyluların bile parası yetmiyormuş her gün başka kıyafete. Pis de gezemezler ya. Bu yüzden alternatif temizleyiciler bulmuşlar. Firavunlardan bu yana birçok farklı temizleyici kullanılmış. Meselâ semender gözü ya da kurbağa ödü o da yoksa idrar. Sezar‟ın mantosu bile o dönemdeki en ucuz amonyak olan insan veya hayvan idrarıyla temizlenirmiş çünkü idrar kirli yünlüler üzerinde bir köpük oluşturup lekeyi çıkarırmış. Hatta idrar o dönemde o kadar önemliymiş ki Roma‟da her köşe başında idrar toplamaya yarayan kaplar bulunurmuş. İdrar deyip geçmeyin bakın ne işlere yaramış. Belki sizin de işinize yarar bir gün. HALKIN OTOMOBĠLĠ VOLKSWAGEN Volkswagen deyince ne geliyor aklınıza? Bir Alman otomobil markası. Peki, ben size Hitler ya da Naziler desem. Ne alakası var değil mi şimdi arabanın Nazilerle? Vosvos dünyanın en sevilen ve en bilinen arabalarından biri. Birçok satış ve üretim rekoruna sahip bir dev ama bunlardan daha fazlası var onda. Savaşlar ve umutları barındırıyor içinde. Tarihi 1930‟lu yıllara saralım. Bakalım neymiş bu ilişki? PALA
SAYFA
13
Hitler 1933‟te iktidarı eline geçirdi. Bir yıl sonra Berlin Motor Show‟un açılışında her Alman‟ın bir otomobili olması gerektiğini söyledi ama bu otomobilin hem dayanıklı hem de ucuz olması gerekiyordu. Ortada ise ne bir tasarım ne de bir fikir vardı. Aynı yıllarda Ferdinand Porsche adlı bir adam tam da Hitler‟in tarifine uyan bir araba tasarladı. Onun ne Nazilerle ne de Hitler‟in fikirleriyle bir alakası vardı. O sadece araba tasarlıyordu. Ta ki 1934 Mayıs‟ın da Hitler‟le tanışıp tasarımını gerçekleştirme şansı bulana kadar. Bu görüşmeden sonra birçok ilk örnek üretildi. Ama 1938 yılına kadar başarılı olunamadı. Sonunda 1938 yılında araba fuarda görücüye çıktı ve ilgi çekti. Bunun üzerine Hitler 26 Mayıs 1938‟de Fallersleben‟de dünyanın en büyük otomobil fabrikasının temellerini attı. Nisan 1939‟da seri üretime geçildi. Hitler vaadini gerçekleştirecek gibi görünüyordu. Mayıs ayından itibaren halk otomobillerine sahip olabilmeleri için işçilerin maaşlarından her ay 5 Mark kesilmeye başlandı ama 1 Eylül 1939‟da savaş başladı ve o tarihe kadar üretilen tüm Volkswagenler savaş araçlarına dönüştürülerek cephedeki Nazi Subayları‟na gönderildi. Yani Almanların otomobiller için verdikleri paralar savaşta harcandı.
Savaş bittikten sonra ise Volkswagen için beklenmedik bir şey oldu. İngiltere‟nin denetimine geçen fabrika tamir edildi ve tekrar üretime geçti. Böylece Volkswagen yani Halk Otomobili dünyaya yayıldı. O kadar sevildi ki ona isim bile takıldı. Hatta her ülke farklı bir ad taktı: İngilizler “Beetle” ya da “Bug”, Almanlar “Kaefer”, Fransızlar “Cox”, İtalyanlar “Maggiolini”, Türkler ise “Vosvos” ya da “Kaplumbağa”... Hitler‟den bize kalan tek iyi hatıra Vosvos‟u hâlâ yollarda görebilirsiniz. Bana bu hikâyeyi onlardan biri fısıldadı ben de size aktardım. Kim bilir belki bir gün bir kaplumbağa da sizle konuşur.
Elif Tahmiscioğlu
Palaskop
SAYFA
Koç (21 Mart-20 Nisan) Düşüncelerinizin sınırlanmasından hoşlanmadığınız bir gerçek. Şubat ayı sizin kendi disiplininizin uygulayacağınız bir ay olacak. Bu nedenle, karşılaştığınız sorunlar karşısında bireysel düşündüğünüz için, yanlış anlaşılma olasılığınız çok güçlü. Sezgileriniz yüzünden her şeyi farklı algılayabilir ve bu özelliğinizi karşı tarafa yansıtmak istemeyebilirsiniz. Araştırdığınız konular üzerinde tekrar tekrar düşünmeniz zaman kaybettiriyor. Bu ay yaşamınızla ilgili değişimlere hazırsınız ama uygulayamıyorsunuz. Ayrıca şubat ayında çevrenizde her konuda sizi destekleyecek kişilerin olması isteklendirme gücünüzü artıracak. Maddi konuların gündem kazanmasıyla, hırslarınızı para kazanmaya yönlendireceksiniz. Okulda da takdir görüyorsunuz. Boğa (21 Nisan-21 Mayıs) Şubat ayında sizin için duygusal bir ay, olaylara farklı bir bakış açısı ile yaklaşacaksınız. İnatçı ve kendi düşüncelerinize fazla değer veriyor olmanız yüzünden olayları fazla abartmaya başlayabilirsiniz. Takıntılarınızdan kurtulun bu sayede güçlü mantığınızla her şeyi çok çabuk çözecek, hiç kimsenin size karışmasına izin vermeyeceksiniz. Okulunuzla ilgili ilginç gelişmelerin olduğu bir döneme giriyorsunuz. Yeni şartların lehinize gelişmesi, sizi de şaşırtacak ve şubat ayında şans sizden yana olacak. Duygusal enerjinizin gücünü sosyal ilişkilerinize rahatça yansıtacaksınız. Sıradışı düşüncelerinizi paylaşmak için, kendinize farklı alanlar bulabilirsiniz. Mantığınızı zorlayacak sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Lütfen sakin ve dikkatli olun. İkizler (22 Mayıs-21 Haziran) Yaşamınızın nereye gittiğini kestiremediğiniz durumlarda önsezilerinizi ve duygularınızı kullanarak yönünüzü belirleyebilirsiniz. Güçlü duygularınız sizin sevdiğiniz olaylarda yer almanızı ve onları düzenleyebilmenizi sağlar. İletişim kurma beceriniz bu ay insanlarla ilişkilerinizin güçlenmesini sağlayacak. Derslere vereceğiniz enerjinizi, başarılarınız ve aktiviteleriniz takip edecek. Yaratıcı fikirlerinize biraz daha dikkatinizi verin. Çevrenizde ilham kaynağı birçok şey görebilirsiniz. Bu fikirleri kariyer yaşamınızda değerlendirdiğiniz zaman daha yararlı olacaksınız. Fark edilmek ve çabanızın takdir edilmesi sizin için önemli. Harika bir çekiciliğiniz ve dikkat çekme konusunda doğal bir yeteneğiniz var. Mutluluğu yakalama şansınız olan bazı ortamlarda size gelen mutlu olma şansını geri çevirmeden önce iyice düşünün. Yengeç (22 Haziran-21 Temmuz) Şubat ayı yakın çevrenizdeki ilişkiler ve yolculuklar açısından etkili görünmekte. Değişik insanlarla tanışmak, haberleşmek yoğun bir şekilde görülebilir. Bağımlılık yaratabilecek ilişkilerden kaçınabilirsiniz. Aşırı hassasiyet içinde olacağınız bir dönem. Otoritelerle sorunlar yaşanabilir ve okulla alakalı konularda kendinizi gergin hissedebilirsiniz. İlişkilerinize özen göstermeli, psikolojik yönden beklentilerinize uymayan durumların yaratacağı gerginlikler karşısında içinizdeki sevgi birliğini denge içinde tutmaya özen göstermelisiniz. Eski sorunlar ortaya çıkabilir. Aşk İlişkilerinde etkileyici değişimler kayıplar, ilişkide kopmalar yaşamak mümkün ya da eski bir ilişkinin etkileyici bir biçimde canlanması mümkün. Risk gerektiren konularda dikkatli olmakta fayda var. Aslan (24 Temmuz-23 Ağustos) Yakın çevrenizle olan iletişiminizde, yakın akrabalar, kardeşler, komşular baskısını artıracak gibi görünüyor. İletişim kurma şekliniz ile bu ay tekrar sınanabilirsiniz. Aşırı gerginlik ve yoğun çalışma koşulları nedeniyle stres sizi fazla yıpratabilir. Sağlığınıza her zamankinden daha fazla dikkat etmelisiniz. Diğer yandan ilişkileriniz ve ortaklık yapınız ile ilgili şanslı bir dönemdesiniz. İlişkileriniz aracılığı ile büyüme ve gelişme döneminde olduğunuzu siz de fark edeceksiniz. Eski anlaşmazlıklar yüzünden bazı tatsızlıklar yaşayabilirsiniz. Bu da sizi her zaman olduğunuzdan biraz daha gergin ve sinirli yapabilir. İçinizde büyük bir direnç ve huzursuzluk hissediyorsunuz. Şubat ayının sonuna doğru olumsuz davranışlarınız azalma gösterecek. Sevdiğiniz insanlara biraz daha vakit ayırmalısınız, size ihtiyaçları var. Başak (24 Ağustos-23 Eylül) Herhangi bir olay veya kişi nedeniyle beklenmedik bir şekilde, yeni bir karar almak ve bu kararı yürürlüğe sokmak daha sonra pişmanlıklara sebep olabilir. O nedenle tüm planlarınızı daha sonra gerçekleştirmek üzere yeniden gözden geçirmeli ve aksayan tarafları net olarak saptamaya çalışmalısınız. Bu ay eski sevgilinizle ya da geçmişte ilgi duyduğunuz biri ile ilgili bir haber alacaksınız. Bu bir karşılaşma da olabilir. Şubat aşkta ciddi düşünceler içinde, oldukça seçici davranacağınız bir dönem. Daha olgun ve tecrübeli kişilere karşı yönelebilir, bazı sorunlarla uğraşabilirsiniz. Yine de olumlu bir dönem denilebilir. Okulla ilgili konulardaki çalışmalar nedeniyle yorgunluklar meydana gelebilir. Sağlığınızla yakından ilgilenebilirsiniz.
14
SAYFA
15
Terazi (24 Eylül-22 Ekim) Bu ay sinirli bir ortamda bulunabilir ve pek sevmediğiniz birisi ile savaş halinde olabilirsiniz. Parayla ilgili önemli konuşmalar ve anlaşmalar yapabilirsiniz. Kendi yaklaşımınızı ortaya koymanız gerekiyor. Maddiyatçı bir tanıdığınızın beklenmedik davranışları sizi şaşırtabilir. Bir arkadaşınızın veya sevgilinizin hoş olmayan bir durumdan sıyrılması olasıdır. Ne yapmak isterseniz onu açıkça ortaya koymaya çalışın. Üzerinizde ufak tefek olumsuzluklar var. Fakat olumlu yaklaşımınız sayesinde bunların üstünden geleceksiziniz. Yeni başlangıçları, yeni ilişki fırsatlarını da beraberinde getirecek. Günlük yaşantınızda sürprizlerle karşılaşacaksınız. Bunun tadını çıkarıp kendinizi sürprizlere bırakın.
Akrep (23 Ekim-22 Kasım) Duygusal ilişkiler haricinde bu ay son derece dikkatli ve uyumlu olacağınız bir dönemdesiniz. Her şeyin ters gittiğini düşünebilirsiniz fakat her şeye rağmen şanslı ve başarılısınız. Aslında kendi bilinçaltı korkularınız yüzünden farkında olmadan çevreye olumsuzluk yayıyor olabilirsiniz. Önemli bir insan sizi destekleyebilir. Eğer belli bir şeye tam olarak konsantre olabilirseniz o şeyi elde edersiniz. Az bir gayretle üzerinizdeki yüklerden tamamen kurtulabilirsiniz. Sağlığa bakış açınızı değiştirmeniz ve kendinize daha fazla özen göstermeniz gerekiyor. Okul yaşamınızda da bu aralar biraz durgunsunuz ama yakın zamanda tekrar eskisi gibi olacaksınız.
Yay (23 Kasım-22Aralık) Bu ay bir süredir görmediğiniz bir dostunuz sizi arayıp çok önemli bilgiler verebilir. Ona zaman ayırmalısınız. Karşı cins ilişkilerinizde atlatılabilir hatta aldatılabilirsiniz. Sağlığınızla ilgilenmeniz gerekli. Kendinizi her konuda gereğinden fazla yoruyor ve harcıyorsunuz. Yakın çevrenizdekilerle fazla tartışmaya girmekten kaçınmalısınız. İşlerin istediğinizden daha olumlu olduğunu müjdeleyen teklif ya da davetler alabilirsiniz. Eğer bunları uygun şekilde değerlendirirseniz daha da sosyalleşebilirsiniz. Kendinize biraz vakit ayırmalısınız.
Oğlak (23 Aralık-20 Ocak) Sizi şaşırtacak bir haber alacaksınız. Bunu saklamayın ve tartışmaya açın. Herhangi bir konuda harekete geçmeden önce istediğiniz şeyin ne derece mantıklı olduğunu düşünmelisiniz. Şubat ayı duygusal anlamda sizi huzursuz edecek ve gerginleştirecek etkileri içinde barındırıyor fakat yakın çevrenizden göreceğiniz destekler, iletişim kurma becerileriniz ve yakınlarınız sayesinde bulunduğumuz ortamlarda sürpriz ilişkiler gündeme gelebilir ve sizi mutlu edecek gelişmelerle karşılaşabilirsiniz.
Kova (21 Ocak-19 Şubat) Kendi gayretinizden çok şansınızın artması nedeniyle istediğiniz sonuçlara ulaşabileceksiniz. Bazı davetler alsanız da imkân buldukça zamanınızı sakin bir şekilde evinizde geçirmeniz lazım. Bu dönemde sosyal ilişkilerinizi güçlendirebileceğiniz imkânları elde etmeniz mümkün olacaktır. Beklemediğiniz bir engel sizi umutsuzluğa düşürebilir. Birçok önemli gelişme olacak ve siz kendinizi bunların dışında tutacaksınız. Arkadaşlarınızla ne olup bittiğini daha çok tartışmalısınız.
Balık (20 Şubat-20 Mart) Şubat ayında dostluklar, sosyal hayatınızla ilgili gelişmeler etkileyici olabilir. Önemli bitişler ve başlangıçlara imza atabilirsiniz. Bu dönemde sosyal hayatınızı daha da geliştirecek imkânlara sahip olabilir, çeşitli organizasyonlar içinde yer alabilir, yeni çevreler edinebilirsiniz. Grup aktivitelerinde tanışacağınız kişiler önümüzdeki günlerde hayatınızda önem kazanabilir. Şubat ayında içinizde bir şeyleri sorgulayabilir ve yaşanan belirsizlikler nedeni ile gergin olabilirsiniz. Arkadaşlarınızla geçireceğiniz vakitler kafanızı dağıtabilir. Bu aralar kafanızı dağıtmaya gerçekten ihtiyacınız var.
PALA
Dilara Çerçi / Dilara IĢık
SAYFA
16
Pala-Dizi
Bu sayıda size yeni başladığım bir diziden bahsetmek istiyorum, Leverage (koz). CNBC-E„de yayınlanan bu diziyi belki çoğunuz görmüşünüzdür. Geçen hafta televizyonda bakınırken karşıma cıktı. Dizi bir grup yetenekli hırsızın insanlara yardım etmesini anlatıyor. Çoğu yerde modern Robin Hood‟lar olarak adları geçiyor. Dizi şu anda 3. sezonda ve her bölüme bir iş adı verilmiş örneğin ilk bölümün adı Nigerian Job. Bu sefer konunun geneline çok az değinip daha çok karakterler üzerine durmak istiyorum. 5 kişiden oluşan ekip mağdur insanları bulur ve onları mağdur eden kişi ve kuruluşlarla ilgili bu insanlara koz vererek onları tuzaklarına düşürürler. “Kötüler kötüleri yakar.” kanunu geçerli oluyor yani.
Nathan Ford Başlarındaki büyük deha, eski sigorta müfettişidir. Şimdi ise suçlulardan oluşan bir çetesi var. Çok güvenilir bir adam. Hepsinin özelliklerini çok iyi bilir ve hep birlikte nasıl kullanılacağını bulur. Plan adamıdır. Diziyi izledikçe nasıl büyük bir deha olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
PALA
SAYFA
Alec Hardision “İnternetten insanların kredi kartı numarasını alabiliyorken kimin işe ihtiyacı olur ki?” görüşünü savunan hırsızımız. Bilgisayarda çok iyi olduğundan “inek” olarak çağrılan ve bu isimden de gurur duyan biridir. Dışarıdan havalı içinde ise tam bir inek olan başarılı bir hackerdir. Doctor Who, Star Trek ve World Of Warcraft‟a bayılır. Takımda her türlü bilgisayar işinden o sorumludur. İzlanda‟da aranıyor. Parker Gerçek bir hırsız ve tam bir deli. Kendini halata bağlayıp binalardan atmaya ve delice, tehlikeli işler yapmaya bayılıyor. Paraya karşı biraz zaafı olsa da Nathan‟a güveniyor. Dizide en ilginç bulduğum karakter. Eğer izlerseniz siz de fark edersiniz çok değişik bir kişiliği var. Hobileri arasında kilitleri açmak, para biriktirmek ve hiç girilmeyecek yerlere girme planı yapmak var. Brezilya ve Yemen dâhil olmak üzere 9 ülkede aranıyor. Eliot The Hitter Eliot Spencer (Alias) Davis Kempsted isimleriyle biliniyor. Grubun kas gücü. Silahlardan nefret eder hayvan koruma örgütlerini destekler, insanları kontrolden çıkaran şeylerden hoşlanmaz (alkol ve uyuşturucu gibi…). Dürüst insanlara vurmayı sevmez. Ne kadar sert görünse de bir o kadar yumuşak ve iyi biridir. Myanmar‟da aranıyor, ölüsü üzerine yarım milyon dolar ödül veriliyor. Sophie Deveraux Bir artist olmasına karşın sahnede çok başarırsızdır. Nathe, Sophie için o sahnedeyken kendi sahnesini oynamadığını söyler. Çünkü onun asıl sahnesi dolandırıcılık yaparken oynadığı roldür. Ekipteki en büyük gücü rol yapmasıdır. İçeri sızar istediği kişi olur ve bilgi alır. On iki dil konuşabilir ve sekiz ayrı dili konuşuyormuş gibi yapabilir. Ayakkabı delisidir, kazandığı bütün parayı ayakkabılara ve Avrupa‟da Alara Bazlar
17
SAYFA
18
Tekno-Pala
GüneĢle ÇalıĢan Telefon
Telefonun tasarımı güneşten en iyi şekilde yararlanmak için yapılmış. Dış bölümde sadece güneş enerjisini soğuran paneller yer alıyor. Telefon iki parçadan oluşuyor. Bu iki parçada 360 derece konum değiştirebiliyor. Habere göre ZTE telefon üzerinde 3,2 inç büyüklüğünde LCD ekran kullanmayı düşünüyor. Telefonun tasarımcıları üzerinde kullanılacak işletim sistemi hakkında bilgi vermiyor. Muhtemelen bu telefon üzerinde Android işletim sistemi kullanılacak. Sürücüsüz Araçlar Geliyor Sürücüsüz araçlar, arabayı yönetecek bir operatör olmaksızın bir noktadan diğer noktaya erişebilen teknoloji harikaları olarak nitelendirilir. Bu projelerden belki de en önemlisi, EUREKA Prometheus Car (Programme for a European Traffic of Highest Efficiency and Unprecedented Safety (Yüksek Verimlilik ve Emsali Olmayan Güvenlik için Avrupa Trafik Programı). Milyar Dolarlar Döküldü! Proje üstünde 1987‟den beri çalışıldı ve Avrupa Birliği tarafından 1 milyar doların üstünde para harcandı. Projeye destek veren firmalar, envai çeşit vergi teşviki ile ödüllendirildi. Katılımcılar arasında en önemlisi Daimler Benz olarak dikkat çekti. 3 Hafta Havada Kalabilen Sky Cat İlk bakışta gelişmiş bir zepline benzeyen Sky Cat, hava ulaşımında devrim yaratmaya aday. Yere inmeden 3 hafta havada kalabiliyor. Havadan hafif araçlar olarak adlandırılan yeni nesil hava araçları, ulaşımda insanoğluna yeni olanaklar sunuyor. İlk bakışta gelişmiş bir zepline benzeyen Sky Cat de bu araçlardan biri. Hibrit bir hava aracı olan Sky Cat‟in çeşitli versiyonları, 20 tondan bin tona kadar ağırlık taşıyabiliyor. 185 metre uzunluğundaki, 47 metre yüksekliğinde Cat‟in en büyük versiyonu 9 bin feete kadar yükseğe çıkabiliyor. Aracın bazı versiyonları hiç yere inmeksizin ve yakıt ikmali yapmaksızın 3 hafta boyunca havada kalabiliyor. Kalkış için özel bir piste gerek duymayan ve herhangi bir yüzeye inebilen bu hava araçlarının bir başka devrimsel özelliği de yakıt tüketimi. Sky cat, sıradan jetlere göre yüzde 70 oranında daha az yakıt tüketiyor. Sahip olduğu bu gelişmiş özelliklerle hava taşımacığında bir alternatif haline gelen Sky Cat, özellikle havada uzun süre kalma özelliği ile askeri istihbarat alanında da kullanılma potansiyeline sahip.
SAYFA
19
Sony, Geleceğin Televizyonunu Üretmek Ġçin Kolları Sıvadı. Sony mühendislerinden Dr. Kazumasa Nomoto ile yapılan bir röportaj, Sony‟nin en son hedefini ortaya çıkardı. Geleceğin TV‟si olarak nitelendirilen bu projenin fikri ise 2010 yılından geliyor. Geçtiğimiz yılın mayıs ayında 4,1 inçlik katlanabilir OLED ekran ürettiğini açıklayan Japon teknoloji devi Sony, o başarısını şimdi de TV‟lerde kullanmak için çalışmalara başladı. Nomoto‟nun verdiği röportaja göre, gelecekte büyük kara kutuların yerini şu an insanlara garip gelen Sony‟nin bu teknolojisi alacak. Tamamı esnek ve katlanabilir olarak üretilmesi planlanan dev TV‟lerin üretiminin sanıldığı kadar zor olmadığını belirten Nomoto, mürekkep püskürtmeli baskı ile çok ucuza bu ürünlerin imal edilebildiğini söyledi. Ayrıca Sony geçtiğimiz günlerde, esnek OLED teknolojisini geliştirmek için organik elektronik alanındaki başarısı nedeniyle Nobel ödüllü Profesör Ei-ichi Negishi‟yi bünyesine kattı. Geçtiğimiz şubat ayında Sony‟nin katlanabilir OLED ekran fikrine kuşkuyla bakanlar vardı. Ancak Sony, mayıs ayında ürettiği 4,1 inçlik katlanabilir OLED ekranıyla kuşkuların yersiz olduğunu gözler önüne sermişti Robotların yüzyılı Gelecek bilimciler, 21. yüzyılın ikinci on yılının "mekanik ordunun" yükseliĢine tanık olacağını, bu yükseliĢin özel hayatı ve kamu hayatını internet kadar sarsacağını söylüyorlar. California'daki düşünce kuruluşu Gelecek Enstitüsü'nün başkanı ve gelecek bilimci (fütürolojist) Marina Gorbis, yakın zamanda robotların giderek artan bir biçimde, savaşlardan çalışma yaşamına ve hatta mutfağımızın düzenlenmesine kadar her şeye egemen olacağını belirtti. Guardian gazetesinin haberine göre Gorbis, robotlarla insanların birlikte "yeni bir imkânlar dünyası" yaratabileceğine inanıyor. ABD ordusu, "BigDogs" adı verilen, 4 ayaklı mekanik yük taşıyan bir robotun geliştirilmesine destek veriyor. Kendi sensörlerinin yol gösterdiği bu robotlar, tehlikeli arazide 150 kiloluk yükü taşıyabilecek güce sahip. Havada ise robot sondalar, Afganistan'da hedefleri gözetliyor, uzaktan kumandalı helikopterler malzeme taşıyor. ĠnĢaat ĠĢçisi Robotlar Giderek yayılarak etkilerini artıran robotlar, kısa süre sonra inşaat işine de el atabilirler. Güney Carolina Üniversitesi, bilgisayarların rehberliğindeki robotların inşaat yaptığı "Contour Crafting" adı verilen bir sistem geliştirdi. Söz konusu sistemin, inşaat zamanı ve maliyetini yüzde 75 azaltabileceği belirtiliyor. Güney Kore'de robotlar şimdiden dil derslerinde, kelimeler ve deyimleri defalarca tekrarlayarak öğretmenlere yardımcı oluyorlar. Diğer taraftan kendi kendine giden otomobiller üzerinde çalışılıyor. PALA
Altuğ ÇOLAK
Pala-Oyun
SAYFA
SUPER MEAT BOY Bu ay size, The PALA okurlarına çok saçma ama bir hayli eğlenceli ve bazı bölümleri sinir bozucu derecede zor bir oyundan bahsedeceğim. Super Meat Boy, evet yanlış okumadınız o bir et. Oyunun hikâyesine girmek gerekirse biraz Mario'nun hikâyesine benziyor. Meat Boy'umuz, Bandage Girl adlı bir kızı sevmektedir. O da onu sevmektedir. Fakat Dr. Fetus adlı kötü bir adam dünyadaki herkesten nefret etmektedir, özellikle de Meat Boy‟dan. Bu yüzden Meat Boy'u bir güzel döver ve Bandage Girl'ü kaçırır. Çıldıran Meat Boy'umuz SUPER MEAT BOY olarak sevgilisini Dr. Fetus'ten kurtarmaya gider. Çok klasik ve basit bir fikir değil mi? Super Meat Boy bir platform oyunudur. Yani yandan bakarsınız ve her platform oyunundaki gibi zıplar, hızlı koşar, duvardan duvara zıplarsınız. Tek amaç bölümlerdeki Bandage Girl'ün yanına gitmektir. Tam geldiğinizde oyunun uzaması için Dr. Fetus kızı tekrar kaçırır. Eminim ki soruyorsunuz : "Allah aşkına bunun neresi zor?". Oyun üzerinde çalışan adamlar çok akıllı olmalı. Hayatınız da gördüğünüz en zekice tasarlanmış bölümler bu oyunda. Bastığınızda düşen taşlar bunun en basiti. Bir de dikenler vardır. Hadi o da neyse. Yüksek boşluklar, ilerleyen zeminler, ilerleyip düşen zeminler, size doğru güdümlü şekilde uçan dikenler, roketler… Üstelik bunlar sadece birazı. Işınlayıcılar vardı bir bölümde, sonraki bölümde de oyunu yapanların ne kadar zeki olduğunu anladım. Işınlayıcılarla bir "puzzle oyunu" yapmışlar sanki. Bazı bölümlerde de alması çok zor olan bandajlar duruyor. Bu bandajları belirli bir sayıda sürekli olarak topladığınızda yeni karakterler açılıyor ve bu karakterlerin hepsinin ayrı bir özelliği var. Yani her zaman bir et olmak zorunda değilsin ve bu karakterlerin ayrı, tek özellikleri var. Biri duvarlara tutunabiliyor, diğeri havada fren yapıyor, iki kere zıplıyor ya da uçuyor. Fakat en hızlısı hep et. Onun özelliği bu. Peki, oyunlarda sürekli yanıp ölmek sizi deli mi ediyor? Bu oyunda can diye bir şey yok. Deli olmak yanı sıra bölümü bitirdiğinizde bölümü nasıl geçtiğinizin bir tekrarı oluyor. Fakat bölümde kaç kere yandıysanız o kadar iyi oluyor. Örnek vermek gerekirse bölümde 15 kere yandınız.16. oynayışınızda yendiniz. Tekrar videosunda 16 tane Meat Boy birden çıkıyor ve hepsi önceki oynayışlarınızda nasıl oynadıysanız onu tekrar ediyor ve sadece biri Bandage Girl'e ulaşıyor. Artık düşünün karşınıza nasıl bir görüntü oluştuğunu. Sonuç olarak tek kelime: KOMİK
PALA
Utkan GÜDER
20
SAYFA
21
Worms World Party ( Size H.D.E.A.S. bölümünü sunarım. TeĢekkürlerimiz Oyungezer’e ) Ninja-kun:Ashura No Sho(1988): Orijinali: Conglatullations! You are great and super player. Great thanks! The game Ninjakun has been terminated by you. Türkçesi: Tebrikler! Sen harika ve süper oyuncusun. Harika teşekkürler! Ninjakun oyunu biraz önce sizin tarafınızdan yok edildi. Demek ki çok sevinmişler! Worms World Party: Her şey ağabeyimin bizde kalırken getirdiği oyunla başladı. Ağabeyim yükledikten sonra yanına oturdum ve izlemeye başladım. Bu o kadar güzel bir oyundu ki hala oynamaktayım. Oyunumuzda kurtçukların savaşını oynuyoruz fakat çok fazla ses efekti ve silah ile birlikte bu oyundan çıkıp bağımlılığa dönüşüyor. Mesela süper sheep (süper koyun) adlı silahı (!) alıyor, atıyor ve havada kontrol etmeye başlıyoruz. Bu, koyunu bir süreliğine oraya buraya uçurarak eğlendikten sonra bir düşmana uçurup onları patlatabiliyor ya da H.H.G. (Holy Hand Grenade=Kutsal El Bombası) atarak Hallaluja! efekti ile düşmanın “Goodbye!” nidalarını ve askerlerinizin de canı gittiğindeki “Stupid!” nidalarını dinleyerek kendinizden geçebiliyorsunuz. Bu oyun 2D (yandan bakıyorsunuz) ve tüm haritaya ulaşabiliyorsunuz. Ve bundan sonra size verdiğim silah menüsünden seçtiğiniz silahı kullanarak tüm haritayı almaya çalışıyorsunuz. Tabii ki ben size ne kadar anlatsam da aynısı olmayacak o yüzden bulun ve oynayın. İyi eğlenceler...
Tarık SERT
SAYFA
22 SĠGARANIN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR
Ġçerdiği 4000 den fazla zararlı madde ile insan sağlığında ciddi bozulmalara yol açar. Sigara otuza yakın hastalık için ciddi risk faktörüdür. Sigaranın dumanında gaz halinde bulunan CO (karbon monoksit) hücrelerin kandaki oksijeni kullanmasını engelleyerek, tüm organların çalışmasına zarar verir. Bağımlılık - Nikotin maddesinin bağımlılık yapıcı özelliği eroine çok benzer. Sırt ve Bel Ağrısı- Sigara içmek, belle ilgili hastalıkların tedavisini engelleyen faktörlerden biridir. Bunun yanında normal insanlarda da zaman zaman şiddetli sırt ve bel ağrılarına yol açabilir. Bunun nedeni, sigara içen kişilerde vücudun, omurilikteki disklere çok zayıf miktarda oksijen göndermesidir. Ġlaca KarĢı BağıĢıklık- Sigara içenler belli bir ilacın etkili olması için çok daha büyük dozlarda o ilacı kullanmak zorunda kalır. Kısırlık- Çiftlerden sadece birinin sigara içmesi çocuk olmaması riskini 3 kat artırır. Menopoz- Sigara içen kadınlarda beklenenden 5-10 yıl daha erken menopoz görülür. Bu da kemiklerin erkenden incelmesine ve de erimesine neden olur. Erken YaĢlanma- Düzenli bir şekilde sigara içilmesi, deri yapısını bozar, kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında dişler sararır ve de kararır, tırnaklar sağlıksızlaşır. ĠyileĢme Zorluğu- Sigara içenlerin yaraları çok daha zor kapanır. Bunun yanında ameliyat sonrası yaralarının iyileşmeme olasılıkları vardır. DiĢ Kaybı- Sigara içmek diş kayıplarında önemli bir faktördür. Sigara dişlerde lekelenmeye, dişlerde daha kolay çürümeye, tat duygusunda bozulmaya yol açar ve diş taşı oluşumunu hızlandırır. Sigara içenlerde ağız içi kanserleri, dişeti kanserleri, dil kanserleri, bademcik kanserleri, sigara içmeyenlere göre 3-33 kat daha fazla görülür. Sigara, solunum yollarını örten hücreleri ve koruyucu siliyer yapıyı bozarak akciğerlerin her türlü zarara açık hale gelmesine yol açar. Prostat Kanseri- Sigara içmek prostat kanserinin % 40'ından sorumludur. Göğüs Kanseri - Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre % 75 daha fazla göğüs kanserine yakalanma riski taşır. Rahim Kanseri - Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre 20 kat daha fazla rahim kanserine yakalanma riski taşır. Boğaz Kanseri - Boğaz kanseri vakalarının % 80'ine sigara yol açar. Mide Kanseri - Sigara içenlerin mide veya bağırsak kanserine yakalanma riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır. Sigara mide salgısını arttırır, mide ülseri ve mide kanseri geliĢmesini ise kolaylaĢtırır. Kronik akciğer hastalıklarının % 80-90 sorumlusu, sigaradır. Akciğer kanserlerinin % 90'ı sigarayla ilgili olup, sigara içmeyenlere göre riskleri 15-20 kat yüksektir. Karaciğer Kanseri - Karaciğer kanseri vakalarının % 80'i sigara yüzünden olur. Gırtlak Kanseri - Günde 25 tane sigara içiyorsanız 30 kat daha fazla gırtlak kanserine yakalanma riski taşırsınız. Bu da ilk başlarda konuşma zorluğu ilerleyen safhalarda tamamen konuşamamaya sebebiyet verir. Amfizrem - Bu hastalığın yol açtığı ölümlerin % 85'i sigara yüzünden olur. (Akciğerlerdeki alveoller zamanla esnekliğini kaybeder. İlerleyen safhalarda, yoğun bir biçimde solunum zorluğu olur ve hasta solunum makinesine bağlanmak zorunda kalır.) Ağız Kanseri - Ağız kanseri vakalarının tamamına sigara yol açar. Yemek Borusu Kanseri - Bu kanserden ölenlerin hemen hemen hepsi sigara içtikleri için ölmüşlerdir. Çocukluk Solunum Problemleri - Annesi ya da babası sigara içen çocuklar 6 kat daha fazla solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşma riski taşır. (Soğuk algınlığı, kulak iltihapları, bronşit, bademcik problemleri, astım ve de zatürre ki bazen ölüme bile yol açar) Kulak Enfeksiyonları - Sigara içenlerin çocuklarının orta kulak enfeksiyonuna yakalanma riskleri vardır. ġeker Hastalığı - Sigara içmek, vücudun insülün salgılama yeteneğini zamanla yok eder. Bu da şeker hastalığına yol açar. Kalp Hastalıkları - Sigara içenlerin kalp krizine yakalanma riski içmeyenlere göre 4 kat daha fazladır. Kalbin oksijen tüketimini artırır, damarlarda büzülmelere neden olur. Kangren - Akciğerler verimsizleştiği için, vücuda çok az oksijen yayılır. İnsan vücudu, bu çok az miktardaki oksijeni iç organlara dağıtmak zorunda kalır. Bundan dolayı, kalbe en uzak kısımlar olan parmak uçlarından itibaren hücreler süratle zincirleme olarak ölür. Çoğu zaman kollar ya da bacaklar kesilebilir. Sigara içenlerde kronik bronĢit, amfizem gibi hastalıklardan ölüm oranı, sigara içmeyenlere göre 2.5 kat fazladır. Sigara damar sertliği geliĢmesini kolaylaĢtırır, koroner arter hastalığı geliĢiminde ise en önemli risk faktörlerinden biridir. Ġdrar kesesi ve pankreas kanseri sigara içenlerde, içmeyenlere göre 2 kat daha fazla görülür. Böbrek kanserleri ise 5 kat daha fazladır. Sigara erkeklerde ejekülasyon miktarını ve spermlerin hareket yeteneğini azaltır. Cinsiyet hormonlarının da salgılanıĢını bozarak, cinsel isteğin ve gücün azalmasına yol açar. Erken Doğum ve Bebeğin Hafif Doğması - Günde sadece 5 tane sigara içen hamile bir kadının erken doğum yapması ya da oldukça küçük ve de sağlıksız bir bebek doğurma riski inanılmaz boyutlardadır. Sigara kadınlarda ise istenmeyen düĢüklere, erken ve düĢük kilolu bebek doğumlarına, ölü doğumlara ve erken menopoza yol açar. Ayrıca ses kısıklığına, ses kalınlaĢmasına ve cilt damarlarının daralmasına bağlı cilt kurumalarına yol açarak cinsel yaĢantıyı olumsuz yönde etkiler. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda sigara içimi de eklenirse, kalp-damar hastalıkları içmeyenlere göre 2 kat fazla görülür. Sigara içen kiĢiler, içmeyenlere göre ortalama 8 yıl daha erken ölmektedirler.
PALA
SAYFA
23
“The PALA”cılar...
Zafer Yaz
Dünya Kanser Günü 4 ġubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü 9 ġubat
SAYFA 24