JAPON SİNEMA DERGİSİ MAYIS2017 SAYI: 16 AYLIK JAPON SİNEMASI E-DERGİSİ
4 JAPON AVANTGARDE SİNEMASINA BAKIŞ 8 yenİ live-action fİlmler 12 Megumi Hayashibara: Bİtmeyen Enerjİ 16 efsane manga serİlerİ 26 JAPONYA’DA FESTİVAL TADINDA MODA : KAWAİİ AKIMI 32 NATSUO KİRİNO VE TANRIÇA GÜNLÜĞÜ
1.yıl
Editörden Merhaba Arkadaşlar, Japon Sineması olarak yayın hayatına başladığımız 2015 yılı Aralık ayından bugüne kadar Japon kültürü, sineması, edebiyatı, manga ve animeleri adına sizlere baş ucu kaynağı olabilecek bir yayın oluşturma ve Japonya’yı Türkiye’ye tanıtarak iki toplum arasında kültürel bir köprü kurma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.
JAPONSİNEMASİ.COM Yıl: Mayıs 2017 Sayı: 16 Yayın Türü: Aylık E-Dergi Sanat Yönetmeni Gökhan Kuloğlu Grafik Tasarım Hafize Mutlu Editörler Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu Katkıda Bulunanlar Ahmet Ziya Sekendiz Bensu Cangüler Deniz Balcı Evrim Özsoy Ercan Gürova Hafize Mutlu Olca Karasoy Selin Yıldız Gülşah Karaman Kapak Fotoğrafı night’s tightrope Arka Kapak Fotoğrafı umi yori mo mada fukaku İletişim ve Reklam japonsinemasi@gmail.com JAPON SİNEMASI SOSYAL AĞLAR www.japonsinemasi.com facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi
2
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Japon Sineması E-dergimizin 16. sayısının “Sinema Dosyası” bölümünde Japon Avantgarde Sineması’na Genel Bakış ve Hiroshi Teshigahara’nın dönem filmlerinden Suna no Onna’ya yer veriyoruz. Ayrıca live-action severler için yeni çıkan live action filmlerine ve Megumi Hayashibara’ya yer verdik. “Anime Dosyası”nda Stüdyo Ghibli’den Mimi wo Sumaseba ve Akira Toriyama’yo sizlerle buluştururken; beraberinde Efsane Manga Serilerine yer verdik. “Japon Kültürü Dosyası”nda Japonya’nın popüler kültür müzelerine yer verdik. Harajaku demek moda demek: Harajaku’daki Kawaii modası yine bu dosyada sizleri bekliyor. Bu ayki sayımızda özel bir röportaj yer alıyor: Japon çayları dahil dünyanın farklı yerlerinden farklı çay lezzetleriyle buluşturan “Chado” markasıyla ilginizi çekebilecek bir röportaj gerçekleştirdik. “Japon Edebiyatı Dosyası” bölümünde ise Atom Bombası Çocukları kitabını ve Natsuo Kirino’nun Tanrıça Günlüğü’nü sizler için tanıtıyoruz. Bugüne kadar bizlerden desteğini esirgemeyen tüm okurlarımıza, yazarlarımıza teşekkür ederek gelecek sayıda birbirinden ufuk açıcı konularda buluşmak dileğiyle… Gökhan KULOĞLU Japon Sineması Platformu
YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com
İÇİNDEKİLER suna no onna: “kumların kadını”
JAPON AVANTGARDE SİNEMASINA BAKIŞ
4 yenİ live-action fİlmler
6
Megumi Hayashibara: Bİtmeyen Enerjİ
8 efsane manga serİlerİ
12 2017 bahar sezonunda merakla beklenen 6 anİme
16 JAPONYA’DA FESTİVAL TADINDA MODA : KAWAİİ AKIMI
26
Kendİnİ Bulmak İsteyenlerİn Hİkayesİ ‘Mimi Wo Sumaseba’
14 ÇAYIN ÖZGÜN HARMONİSİ: CHADO
18
JAPONYA’DA GÖRMENİZ GEREKEN 4 POPÜLER KÜLTÜR MÜZESİ
30
20
NATSUO KİRİNO VE TANRIÇA GÜNLÜĞÜ
ATOM BOMBASI ÇOCUKLARI
32
34 WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
3
JAPON SİNEMASI DOSYASI
Japon Avantgarde Sinemasına Bakış Japon Yeni Dalgasının esintileriyle bir akım haline dönüşen avantgarde sinema, savaş sonrası dönemde boy göstermiştir. II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın yenilmesi ve işgalci güçler tarafından işgal edilmesiyle başlayan egemenliğin yeniden kazanılma mücadelesine paralel olarak filizlenen karşıt sinema anlayışıdır. 1960’lar ve 70’lerde yoğun olarak varlığını hissettiren avantgarde sinemacılar politik aktivizm ve medyada görüntülerin değiştirilmesinde de aktif rol üstlenirler. Öğrenci protestoları, rehine krizi ve hırsızlık gibi toplumsal olaylara “siyaset sezonuna adanmış” yönetmenler olarak eğilim gösterirler.
4
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
YAZAR: Gökhan Kuloğlu
Nagisa Oshima, Shohei Imamura, Yoshihige Yoshide, Susumi Hani, Koji Wakamatsu, Toshio Matsumoto, Masao Adachi ve Kihochi Okamoto gibi yönetmenler eserleriyle akıma yön vermişlerdir. Birbirinden bağımsız stilleri deneyen yönetmenler, filmlerde medyada ses getiren olaylara yer verirler. Bununla birlikte avantgarde film yapımcıları televizyonun hakim olduğu siyasi manzaralara yoğunlaşarak daha radikal bir sinema dili oluşturmuşlardır. Ayrıca yine bu dönemde gazetecilik materyalleri yönetmenler tarafından benimsenerek filmlere aktarılmış; var olan materyaller deneysel yöntemlerle geliştirilmeye çalışılmıştır.
JAPON SİNEMASI DOSYASI 1960’ların avantgarde sinemasına baktığımızda kurgusal ve kurgusal olmayan biçimde gündemdeki konuları ele aldığını görürüz. Shohei Imamura’nın Ningen Johatsu(1967); Kiju Yoshida’nın Erasu Purasu Gyakusatsu(1970), Nagisa Oshima’nın Koshikei(1968) filmleri bu yönelimdeki eserlere örnek teşkil eder. Aynı şekilde gazetecilik materyallerini özgünleştiren çağdaş filmler de yer almaktadır. Koji Wakamatsu’nun Okasareta Byakui(1967), Terrou no Kisetsu(1769), Yuke Yuke Nidomo no Shojou(1969), Jonouchi Motoaru’nun Gebarutopia Yokokuhen (1969); Kana Katsu’nun Mujin Retto(1969) ve Shuji Terayama’nın Tomato Ketchappu(1971) filmleri dikkat çekmektedir. Savaş sonrası Japonya’daki geleneksek kalıpları alt üst ederek eskiden kalma idealleri bir kenara iten ve önceki yönetmenlerin yapıtlarının aşan bir sinema anlayışıyla filmle yapılmıştır. Bu doğrultuda ülkede yaşanan politik ve kültürel değişimler öncelikle Yeni Dalga’nın daha sonra da avantgarde sinemanın kaynağı olmuştur. Adaletsizliğe, yolsuzluğa ve yozlaşmaya karşı dik duruşunu kendine özgü, özgür stillerle dile getiren avantgarde sinema, sinema dilinin önündeki sert duvarları aşındırmış ve kendine özgü bir yön belirlemiştir. Böylelikle Japon sinemasından geleneksel konular haricinde yeni anlayışların ifade biçimlerinin önü açılmıştır.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
5
JAPON SİNEMASI DOSYASI
Suna no Onna: YAZAR: Ercan Gürova Kobe Abe’nin romanından uyarlanan yönetmen Hiroshi Teshigahara’nın 1964 yapımı Woman in the Dunes filmi tuzağa düşen bir adamın hikayesini anlatıyor. Devasa bir kum çukurunda hemen her gün kum fırtınaların getirdiği kumları bitmek bilmeyen bir çabayla kürümek ile geçen bir yaşam. Filmin ana karakteri Jumpei Niki bu kum çukurunda tuzağa düşürülüp orda hali hazırda bulunan bir kadınla (kadının adı verilmemiştir) yaşamaya başladığında kadına “yaşamak için mi kürüyorsun yoksa kürümek için mi yaşıyorsun?” diye soruyor. Bu sözlerle Niki kadının yaptığı işin anlamsızlığını, tuhaflığını ve Tokyo gibi bir şehirli için saçmalığını açık ediyor bir bakıma. Niki’nin düştüğü tuzak ilk bakışta fiziksel. Niki bir kum çukurunun dibindedir. Kum kürümek için iş görecek, köyün kumlar altında kalmasını önleyecek ve çukurdaki kadına eşlik edecek biri olarak köylüler tarafından tuzağa düşürülmüştür. Ayrıca temizlenen kumların yasadışı ve gizli bir şekilde ucuza inşaat şirketlerine satıldığını da öğreniriz. Niki bir öğretmen ve böcekbilimcidir. Nadir bulunan böcekleri arayıp bulmak ve kitaplara geçmek için Tokyo’dan kalkıp bu ücra diyarlara gelmiştir. Onun böceklere yapmak istediğini yaşam O’na yapacaktır. Niki’nin ruhsal anlamda da tuzağa düşmüş biri olduğunu belirtmek gerek. Kendi isminin kitaplara geçmesini istemesi, filmde yönetmenin dahil etmediği ve bahsetmediği Niki’nin kız arkadaşı ile iktidarsızlığı yüzünden yürümeyen ilişkisi bize Niki’nin bir arayış, ilgi ve değer beklentisi içinde kıvrandığını gösteriyor. Kum çukurunda tuzağa düşürülen ve bu çukurdan kurtulmak için her türlü yolu deneyen Niki’nin sonunda eline geçen fırsatı kullanmayıp çukurda kalmak istemesi üzerine şu sorular sorulabilir: Bu kum çukuru gerçekten kötü bir yer midir yoksa öyle mi gözükmektedir? Çukur hayatın bütününün bir parçası mıdır yoksa hayatın kendisi midir? Çukurlardan kurtulmak için tırmanmak mıdır yaptıklarımız
6
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
yoksa hepimiz kendi çukurlarımızı mı derinleştiriyoruz git gide? Karşımızda Tokyo şehrinden uzaklarda bir yerde çöllere sığınan bir Niki yok yalnızca, modern insanın kendisi var aslında. Onun yolculuğu bir yandan da bizim yolculuğumuz. Filmin sonunda Niki bir seçimde bulunuyor ve çukurda kalmayı seçiyor. Kendisinin faydalı ve gerekli olacağı daha hakiki ve anlamlı bir hayatı seçiyor belki de. Bu anlama ve sahiciliğe kavuşmasında kadın karakterin kum ile bütünleşmiş kimliği, kendini adamışlığı, haysiyeti ve cefakarlığı da büyük rol oynuyor. Kendi yaşam şeklini ve tek varlığı olan evini korumak için gösterdiği insanüstü çaba, Niki’nin yanında olmasından dolayı hissettiği tarif edilmez memnuniyet, ona karşı duyduğu dindirilemez arzusu ile kadın karakter seyircinin ilgisini çekiyor. Bir bütün olarak Woman in the Dunes hem sahip olduğu düşünsel derinlik ve yoruma açık oluşuyla hem de görsel olarak ve oyunculuk bağlamında doyurucu ve ilgiyi hak eden bir seyir fırsatı sunuyor.
JAPON SİNEMASI DOSYASI
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
7
JAPON SİNEMASI DOSYASI
Yeni Live-Action Fİlmler
1
Ghost In The Shell Rupert Sanders’in yönettiği “Kabuktaki Hayalet”in başrollerinde Scarlett Johansson, Michael Pitt, Michael Wincott, Takeshi Kitano ve Juliette Binoche oynuyor. Japon sanatçı Masamune Shirow tarafından yaratılan bir manga serisinden uyarlanan bilim kurgu filmi, “9. Birlik Özel Görev Gücü”nün başında yer alan, özel operasyonlardan sorumlu insan cyborg hibritin öyküsünü anlatıyor. Aynı zamanda Mamoru Oshii imzalı, 1995 yapımı ünlü animasyon filmi Ghost in the Shell’in live-action uyarlamasıdır. Binbaşı Major, ameliyat masasındadır. Uyanınca ona limandaki bir kazadan kurtulduğu söylenir. Vücudu kurtarılamadığı için ona yeni bir vücut yapılmıştır... Bir sene sonra azılı suçluları yok etmek için görevinin başında olan Binbaşı, zaman zaman anlam veremediği anılar görür. Doktoru da onları etkisiz hale getirmek için bazı müdahalelerde bulunmaktadır. Binbaşı kendini adadığı görevinde azılı bir suçlu olan Kuze ile karşı karşıyadır. Ona ulaşmak için cesurca hamleler yapar. Yol arkadaşı Batou da onu yalnız bırakmaz. Düşman bilinen Kuze, aslında Binbaşı’nın gözünü açacak tek kişidir. Çünkü ona söylenen yalanların ortaya çıkmasına sebep olur. Bakalım Major adaletsizlik için neleri göze almıştır?
8
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
YAZAR: Evrim Özsoy
JAPON SİNEMASI DOSYASI
2
Tokyo Ghoul Tokyo Ghoul, 29 Temmuz 2017 tarihinde vizyona giriyor! Sui Ishida tarafından oluşturulan manga Weekly Young Jump’da Eylül 2011 - Eylül 2014 tarihleri arasında yayımlanmış. Devam serisi de 16 Ekim 2014’te başlamış olup halen devam etmektedir. 12 bölüm televizyon animesi olarak; 3 Temmuz 2014 - 19 Eylül 2014 tarihleri arasında, diğer 12 bölüm anime ise mangadan farklı bir hikaye ile 8 Ocak - 26 Mart 2015 tarihleri arasında yayınlanmıştır. Ken Kaneki, bir kafede Rize Kamishiro adında bir kadınla tanışır. İkinci buluşmaları biraz kanlı biter. Çünkü Rize bir ghoul (gûl) dur. Yani insan eti yiyerek yaşamını sürdüren bir çeşit canlıdır. Rize onu ısırdıktan sonra üstüne düşen inşaat demirleri yüzünden ölür. Ken de hastaneye kaldırılır. Doktor, Kaneki’ye Rize’nin organlarını nakil eder. Böylece hayata geri döner. Daha sonra kendini saklamak için uğraş verse de Kaneki, yarı insan/ yarı gûl şekilde topluma katılıp yaşam mücadelesi vermeye başlar. Ghoul ne demektir? Vampire benzeyen ghoul’lar sadece kan emmek yerine avını tümüyle yerler. Kimi insan yemeyi zevkle yaparken kimisi de mecburiyetten yapar. Tokyo’da onlara karşı mücadele eden CCG (Commission of Counter Ghoul) adlı bir birim de bulunmaktadır. Ken Kaneki’nin yaşam mücadelesi de hastanede başlayan ikinci hayatıyla daha bir anlam kazanır.
3
Gintama Gintama; Hideaki Sorachi tarafından yazılan Shonen Jump dergisinde yayımlanan bir mangadır. Edo’da yaşayan Sakata Gintoki, Shimura Shinpachi ve Kagura’nın komedi ve aksiyon içeren yaşamını anlatır. Bir samuray olan Gintoki, Shinpachi’yi, gezegenlerini ele geçiren amantolardan kurtarmıştır. Daha sonra en güçlü klan olan Yato klanından Kagura ile tanışırlar ve Yorozuya’yı oluştururlar. Gintoki sıradan bir insanmış gibi göründüğünden düşmanlarının alayına maruz kalır. Gintoki Amantoların işkalinde onlar ile savaşmıştır ve arkadaşlarının ona verdiği isim ise Beyaz Şeytan’dır. Gintoki ve arkadaşlarının başına gelen olaylar bazen komik, bazen hüzünlü ve bazen de macera ve aksiyon doludur. Sık sık Gintokinin eski savaş yoldaşlarından olan ve ‘Kihetai’ denen bir terör örgütünün lideri olan Takasugi ile mücadele ederler. Zamanla Amantolar arkasındaki gerçek önyüze çıkar ve örgütler arası savaşlar başlar. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
9
JAPON SİNEMASI DOSYASI
4
JoJo’s Bizarre Adventure: Diamond is Unbreakable Haftalık Shonen Jump dergisinde 19872004 yılları arasında yayınlanan ‘JoJo’s Bizarre Adventure’ mangası 2005 senesinde Ultra Jump adlı dergide yayınlanmaya devam etmiştir. Hirohiko Araki’nin mangasının dördüncü bölümü olan “Diamond is Unbreakable”ı Ağustos ayında live action film olarak izleyebileceğiz. Film, S şehrindeki Jōsuke Higashikata ve arkadaşlarının başına gelen olayları anlatıyor. “Sihirli okun ortaya çıkması gerekmektedir. Çünkü ancak diğerlerini o durdurabilir.” Birçok televizyon animesine adapte edilen manga Kuzey Amerika’da da okuyucularıyla buluşmaya başlamış. Warner Bros ise Diamond is Unbreakable filminin yapımcısı... Şimdiden iyi seyirler.
6
Blade of the Immortal Afternoon dergisinde 1993 senesinden 2012’ye kadar yayınlanan manganın yaratıcısı; Hiroaki Samura. Aynı adlı mangadan uyarlanan film, diğerlerine göre biraz daha kanlı. Manji’nin kızkardeşi gözü önünde öldürülmüştür. İntikam almaya karar veren Manji’ye güç vermek için gizemli bir kadın ortaya çıkar. Bu kadın ona sonsuz gençlik ve ölümsüzlük bahşeder. Rin’in ailesi de yok edilmiştir. O da intikam için bir yolculuğa çıkar bu süreçte Manji’den destek ister. İkisi “Itto ryu” ya karşı bir savaşa girerler. Bu savaştan acaba kim galip çıkacaktır?
5
Neko Atsume No Ie 20 Ocak 2014 senesinde çıkan kedi toplama oyunu “Neko Atsume” den uyarlanan filmin adı “Kedi Toplama Evi”. Masaru Sakumoto best seller kitaplar yazan biridir. Ancak son zamanlarda ona pek ilham gelmez. Hayatında yeni bir sayfa açmak adına yeni bir eve taşınır. Masura çatısında konuşan bir kedi ile karşılaşır. Daha sonra onu göremez. Kediye yemesi için yemek götürür ve onu bulmak için elinden geleni yapar. Diğer kedilerle arasında farklı bir iletişim başlar. Bakalım Masura yeni kitabı için nasıl bir ilham kedisi! ile karşılaşacaktır... 8 Nisan’da gösterime giren filmi kediseverler ayrı bir duyguyla izleyecek.
10
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
.
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
KiTABIMIZ ÇIKTI! kitabevlerinde, online satış sitelerinde...
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
11
JAPON SİNEMASI DOSYASI
Megumi Hayashibara H
Bitmeyen Enerji
erhalde on parmağında on marifet deyimi tam da Megumi Hayashibara için söylenmiş! İlk bakışta karşımıza bir Seiyuu, yani anime seslendirme sanatçısı olarak çıksa da DJ’likten şarkıcılığa hatta yazarlığa kadar sanatın bir çok noktasında kendisini görebiliyoruz. Yani sadece animelerde değil bir konser salonu sahnesinde de sanatçı ile karşılaşabilirsiniz! 1967 doğumlu sanatçı bu aşamaya pek de kolay ulaşmadı. Bizde nasıl işler eşle-dostla, biraz “kervan yolda düzülür” mantığı ile işliyorsa, Japonya’da da tam tersine o kadar dikkatli ilerliyor. Animenin en önemli seslerinden olan Megumi Hayashibara, Arts Vision adlı yapım firmasına ses demoları göndermeye başlar. Birkaç ay boyunca demolarını gönderdikten sonra dikkat çeker ve seslendirme elemelerinin ilk aşamasını geçerek bir sene boyunca seslendirme eğitimi alır. Üstelik aynı anda hemşirelik eğitimine devam etmektedir! Zorluklar burada bitmez. Artık heyecandan mıdır bilinmez, aldığı ilk seslendirmelerde sürekli hatalar yapar ve defalarca kayıt tekrarı yapmak zorunda kalır. Herhalde işler az gelmiş olacak (!) geçici olarak DJ’lik yapmaya başlar. Çok geçemden bir de radyo programı yapmaya başlar çünkü artık meşhur biridir! Program bir süre sonra yayından kalkar çünkü sanatçının anime seslendirme ve müzik işleri yoğunlaşmıştır. “Nihayet artık duracak” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü altı ay sonra bu kez başka bir yayın kuruluşunda yeni bir radyo programı yapmaya başlar! Yoputube’da Megumi Hayashibara ismini arattığınızda elinde mikrofonu ile sahneye fırlamış ve bitmek bilmeyen enerjisi ile J-Pop şarkıları söyleyen gencecik bir kadın göreceksiniz. Halbuki sanatçı 1998 yılından beri evlidir ve bir çocuk annesidir. Anime seslendirme tarafına dönecek olursak, sanatçıyı Love Hina, Saber Marionette J, Ranma ½, Neon Genesis Evangelion, Cowboy Bebop, Slayers, Detective Conan, Pokémon, All Purpose Cultur-
12
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
YAZAR: Ahmet Ziya Sekendiz
al Catgirl Nuku Nuku, Video Girl Ai ve Shaman King animelerindeki seslendirmelerinden hatırlıyoruz. Megumi Hayashibara aynı zamanda bir yazar. Hem de manga yazarı. Sakura Asagi tarafından çizilen serinin adı Megumi-Toons. Anime V adlı dergide yayınlanan ve sanatçının hayatı ile kariyerini konu alan manga daha sonra Ashita ga aru sa / There is always Tomorrow adlı kitapta toplanmış ve birkaç baskı yapmış. Tekrar baskı yapması normal, zira Megumi Hayashibara Japonya’da çok saygı gören bir kişi Bu arada Newtype adlı dergi için Speaking in Character ve Aitakute Aitakute adlı yazıları kaleme aldı. Speaking in Character, Newtype USA için İngilizceye çevrildi. Aitakute Aitakute ise Megumi Hayashibara’nın her kesimden insanla yaptığı bir dizi röportaj. Evet. Seslendirme, müzik, yazarlık derken, gazetecilik yanını söylemeyi unuttum herhalde! İnsan böyle birinin var olduğunu öğrenince kıskanmıyor değil! Megumi Hayashibara çalışmalarına devam ediyor. 2016 yılında Detective Conan: The Darkest Nightmare animesinde Ai Haibara, Pokémon the Movie XY&Z: Volcanion and the Exquisite Magearna’da Musashi (Jessie) ve Serena’nın Tairenar’ı (Serena’nın Braixen’i), Shōwa Genroku Rakugo Shinjū’de Miyokichi; Ushio and Tora’da Hakumen no Mono; Sengoku Chōjū Giga’da anlatıcı; Pocket Monsters: Sun & Moon’da ise Musashi (Jessie), Satoshi’s Mokuroh (Ash’in Rowlet’i) ve Satoshi’s Iwanko (Ash’in Rockruff’u) olarak karşımıza çıkarken; 2017 yılında The Dragon Dentist adlı animede Shibana Natsume, Rin-ne adlı animede ise Otome Rokudō sesi ile izliyoruz. Ayrıca Danganronpa V3: Killing Harmony adlı oyunda Shuichi Saihara karakterini seslendiriyor. Bu arada 2017’de biri single, iki albüm çıkardı ki bunlar kariyeri boyunca yaptığı çok sayıda çalışmasından sadece ikisi. Sanatçının yaptığı tüm işleri yazmaya kalksam ne dergi yeter ne de sayfalar! Şaka bir yana, umarım daha uzun süre yeni çalışmaları ile bizimle olur.
JAPON SİNEMASI DOSYASI
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
13
ANİME-MANGA DOSYASI
Kendİnİ Bulmak İsteyenlerİn Hİkayesİ
‘Mimi Wo Sumaseba’
Animemiz, izlemeden bile ismiyle bizi gönüllerden vuruyor. İzleyişimizin sonunda yüreğimiz de ki sese ortak oluyoruz ve belki de onu dinliyoruz. Öncelikle ufak bilgiler vererek hikayemizin içine dalmaya hazırlanıyoruz.
Hikayemiz 1995 yapım ve tabi ki bu güzel animenin ucunda bir Miyazaki kokuları sezebiliyoruz. Fakat sanılanın aksine ‘Yüreğinin Sesi ‘ Miyazaki’nin orijinal bir eseri değildir. Hayao Miyazaki animenin senaryosunu Aoi Hiiragi’nin aynı adlı mangasından uyarlamıştır. Yönetmense Ghibli’nin yeni ağır topu olması beklenen rahmetli Yoshifumi Kondō’dur. Kondo’nun başka bir animasyon yönetemeden ölmesi biz anime severler için tam bir şansızlık olmuştur. Her ne kadar Miyazaki’nin hem senaryo yazarı, hem ilk storyboardların çizeri, hem de yapımcı olarak filmde çok önemli katkısı bulunsa da filmlerin yönetmenleriyle anılması uygundur ve bu da bir Kondo filmidir diyebiliriz.
14
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
YAZAR: Gülşah Karaman
Hikayemize giriş yaparsak; 14 yaşındaki Shizuku Tsukishima orta okulu bitirmek üzere ve okuma tutkusu olan genç bir kızdır. Shizuku, zor zamanlardan geçmektedir; babası kütüphanede çalışırken, annesi tezini bitirmeye çabaladığı için kız kardeşi ile birlikte ev işlerini yapmalıdır. Yılsonu sınavları yaklaşmaktadır ve iyi bir okula gidebilmek için Shizuku iyi notlar almak zorundadır. Planı yaz tatili boyunca kütüphanede kitap okumak ve popüler yabancı şarkıları Japonca’ya çevirmektir. Fakat, ödünç aldığı kitapların hepsinde kart bulur ve kartta gördüğü ortak bir isim tüm planlarını alt üst eder. Kartlarda Seiji Amasawa yazmaktadır. Bu kişinin kim olduğunu merak eder ve araştırmaya başlar. Bir gün babasının öğle vakti yemeğini götürürken, trende gri-beyaz renkli, bir kulağı kahverengi tombul bir kedi ona eşlik eder. Kediyi merak ederek peşinden gider ve kasabanın sessiz bir bölümünde ilgi çekici bir antika dükkânına rastlar. Kendisini, Sei-
ANİME-MANGA DOSYASI ji’nin bir kemancı dükkanında keman yapan bir çırak olarak çalıştığı yerde bulur. Dükkân sahibi, kibar bir yaşlı kedidir. Başında şapkası, elinde bastonu olan soylu, iki ayak üzerinde yürüyen ve insan gibi konuşan bu kedi, Baron’nun torunu okulundaki en sinir bozucu ve çok ilgi duyduğu oğlandır. Bu çocuk, yetişmekte olan bir keman yapımcısı ve onun da çok sevdiği kütüphanenin müdavimidir. Seiji, bir gün kemana olan ustalığını İtalya’ya taşımak istemektedir. Seiji, Shizuku’ya yapmak istedikleri için cesaret verir. Seiji’nin İtalya’ya gitme vakti yaklaşır. Gitmeden keman çıraklığı yaptığı antika dükkanına tekrar Shizuku’yu davet eder. Shizuku, Seji’nin keman yapışına hayran kalır ve her defasında onun ne kadar başarılı biri olduğunu söylese de Seiji bunu kabul etmez ve hala kötü olduğunu düşünmektedir. Birlikte bu anı ölümsüzleştirmek adına Seiji, Shizuku’dan yazdığı şarkıyı okumasını ister ve kendisinin de çalacağını söyler. Önce utansa da şarkıyı söylemeye başlar. Tam o sırada dükkan sahibi yaşlı Baron ve arkadaşları bu müziği duyarlar ve sessizce müzik aletlerini alıp onlara eşlik ederler. Shizuku belki de ilk defa hayatının en mutlu gününü yaşamıştır ve kendine daha da çok güveni gelmiştir. Seiji’nin İtalya’ya gitmesi Shizuku’yu harekete geçirir. Shizuku, Seiji’nin gelmesi için dört gözle günlerin geçmesini beklemektedir. Artık o da ne yapması gerektiğini, hayatında ki hedefinin ne olması ge-
rektiğini yaşlı Baron’dan ders alarak öğrenir. Bu öğrenme onu hikaye yazmaya götürür. Seiji gelene kadar hikayesini bitirmek ister. Gece-gündüz hikayesini yazar ve aynı zamanda takvimlerden gün sayar. Tüm bunlar yaşanırken Shizuku’nun ablası başka bir eve taşınır. Kocaman odada yalnız kalan Shizuku onun boşluğunu hissetsede hikayesini bitirmekte kararlıdır. Hikayesini bitirir bitirmez yaşlı Baron’un yanına koşar ve hemen okumasını ister. Sayfalarca olan hikayeyi Baron atlamadan okumuştur. Shizuku ise saatlerce onu beklemiştir. Hikayeyi bitiren yaşlı Baron, Shizuku’yu tebrik eder fakat Shizuku hikayesini beğendiğine inanmaz ve kendini eleştirmeye başlar. Baron, onun yanlışları olduğunu fakat artık geliştirmesi gereken bir hikayesinin ve bir amacının olduğunu söyler. İtalya’dan dönen Seiji’de artık ne yapacağını biliyordur. Shizuku ile aralarında sıcak bir yaklaşım sezmeye başlarız. İkisinin de hayalleri onları farklı yerlere çekse de, ikili arasında son derece sağlam bir bağ kurulmuştur. Mimi wo Sumaseba, az sayıda kısa sahne barındıran ve rahatça bir aksiyon filmi olarak sunulabilecek bir drama yapısına sahiptir. Mimi wo Sumaseba’nın yoğun, zengin olay örgüsü ve karakterleri animasyon olarak sunulmasa net anlaşılamayabilir. Açık biçimde yavaşlatılmış anlatı hızı ile Shizuku’nun yoğun duyguları müzikle birleştirilmiştir. John Denver’ın “Take Me Home, Country Roads” (John Denver, Bill Danoff ve Taffy Nivert yapımı) şarkısı filmin bütününe yayılmış, elden geçirilmiş ve sürekli tekrar edilmiştir. Bu şekilde Shizuku’nun bir yazar olarak artan güveni aktarılmıştır. Shizuku’nun gündüz düşlerine fantastik geçişler; renkli ve tamamen noktalardan oluşan gerçeküstü dünyalar, arka planlar, çalışmaları genellikle kendi yarattığı “Iblard” adlı ütopik dünyada geçen Osakalı ressam Inoue Naohisa tarafından çizilmiştir. Birçok açıdan, Mimi wo Sumaseba, Ghibli filmleri içinde, yaratıcılık ve sanat yaratımının sürecine eğilen en gözlemci filmlerden biridir. Tüm Stüdyo Ghibli filmleri az sayıda sanatçıdan oluşan bir ekibin ortak çabaların ürünüdür. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
15
ANİME-MANGA DOSYASI
Usta Mangaka; Akira Toriyama
YAZAR: Olca Karasoy
Eğer sıkı bir anime veya manga takipçisi değilseniz Akira Toriyama ismi ilk bakışta size yabancı gelebilir. Lakin Dragon Ball desem? Eminim anime serileri veya mangalara ilginiz olmasa bile Dragon Ball ve Goku ismini en az bir kere duymuştur. Dünya çapındaki popülerliği ile en fazla okunan/izlenen serilerden olan Dragon Ball’ın yaratıcısıdır Akira Toriyama. Bu yazı ile de usta Mangaka’nın hayatına kısa bir bakış atmanın uygun olacağına karar verdim. 5 Nisan 1955 yılında, Nagoya – Aichi’de doğan Toriyama, mangaka yani manga yazarı denildiğinde ilk akla gelen isimlerden birisi. Endüstriye yaptığı katkılar, birçok mangakaya ilham oluşu ile hayatının otuz yılını mangalara adamıştır. Eserlerinin yüz elli milyondan fazla kopyası dünya geneline yayıldı ve Dragon Ball serisi ile Jump adlı manga yayınlanan dergiye adeta altın çağını yaşatmıştır. 1984 – 1995 yılları arasında 519 bölüm, 42 cilt ve yaklaşık 8.500 sayfalık eser yarattı. En popüler eseri olan Dragon Ball’ın dışında Dr. Slump başta olmak üzere kırkın üzerinde eseri daha bulunan Toriyama, manga dışında çeşitli oyunlarda da karakter tasarımcısı olarak görev yapmıştır. Meşhur Dragon Quest ve Chrono Trigger adlı oyunlara bakarsanız Toriyama’nın tanıdık karakterlerini görebilirsiniz. Her ne kadar bir duayen olarak kabul edilse de usta mangakanın sade ve mütevazı bir yaşam sürdüğü, spot ışıklarından uzak durmayı tercih ettiğini gözlemliyoruz.
16
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Çocukluğunu geçirdiği Nagoya’nın Aichi bölgesinde sıkı bir anime takipçisi olarak büyüdüğünü vurgulayan Toriyama, Osamu Tezuka ve Walt Disney’in eserlerinden çok etkilendiğini belirtmiştir. Henüz çocukken kariyerinin ilk adımlarını atmış olan usta çizer verdiği bir röportajında “Çocukken mahallede bir çizim kursu vardı. Çocuklar oraya gidip resim çizerdi. 101 Dalmaçyalı’yı çizip ödül aldığımı hatırlıyorum. Galiba bu beni çok etkiledi ve bugünkü halime gelmenin temelini oluşturdu.”demiştir. Lise çağına geldiğinde bir teknik lisesin sanat bölümünde okumaya başlayan Toriyama’nın bu macerası kısa sürmüştür çünkü çizgi film çizimleri yapmak için üç sene sonra liseyi bitirdiğinde üniversiteye devam etmeme kararı almıştır. Tam da bu dönemde Toriyama, resmi olarak mangaka olmak için ilk adımı atmıştır. Haftalık Shonen Jump dergisinde aylık olarak yapılan amatör yazarlar yarışması için bir eser yollamıştır fakat kazanamamıştır. Bunun sebebi olarak Star Wars için yaptığı parodi şeklindeki göndermeler olduğu söylenmektedir. Buna rağmen şimdiki üst düzey yöneticilerden birisi olan Kazuhiko Torishima kendisiyle iletişime geçmiştir ve bir senelik bir çalışmanın ardından Akira Toriyama profesyonel bir mangaka olmuştur. Mangaka sıfatıyla resmi olarak yayınlanmaya başlayan ilk eseri haftalık Shonen Jump dergisinde
ANİME-MANGA DOSYASI yayınlanan “Wonder Island” adlı eserdir. Lakin deyim yerindeyse patlama gerçekleştirdiği eseri, Wonder Island’dan sonraki ikinci eseri olan Dr. Slump’tur. 1980 – 1984 yılları arasında yayınlanan Dr. Slump sayesinde Toriyama başarının merdivenlerini çifter çifter tırmanmaya başlamıştır ve bu eser 1982 yılında kendisine Japonya’daki en prestijli manga ödüllerinden Shogakukan Manga Ödülü’nü kazandırmıştır. Dr. Slump’un sona erdiği sene, yani bir efsanenin bitişiyle başka bir efsanenin doğumu gerçekleşmiştir: Dragon Ball. Ününe ün katan Dragon Ball sayesinde Toriyama “efsane” statüsüne yükselmiştir. Nitekim Toriyama birçok kez haftalık yayın akışının kendisini çok zorladığını ve bunu sevmediğini itiraf etmiştir. Üstelik eserlerinde mükemmeliyetçi bir anlayışa sahiptir ve içine sinmeden asla eserlerini teslim etmemiştir. Bunun sonucunda birçok kez eserlerini baştan çizmiştir ve uykusuz geceler geçirmiştir. Buradan da anlıyoruz ki efsane statüsüne yükselmek aslında hiç kolay değildir ve yoğun bir çalışma temposu gerektiriyordur. Utangaç ve çekingen bir kişiliğe sahip Toriyama pek fazla göz önünde bulunmayı sevmemektedir. Kendisi gibi bir manga yazarı olan Nachi Mikami ile 1982 yılında evlenmiştir ve iki çocukları bulunmaktadır. Gürültülü şehir yaşamından uzak, sessiz sakin kasabaları tercih etmekle birlikte hayvan tutkusu da oldukça fazladır. Köpeklerden, kedilere ve kuşlara kadar birçok hayvan beslemiştir. Hobileri video oyunları oynamak, film izlemek, köpeklerini yürüyüşe çıkarmak ve motosiklet sürmektir. Bir mangakadan anime izlemenin hobileri arasında olmasını bekleyebilirsiniz lakin Akira Toriyama 11 yaşından bu yana anime ve mangayla (tabi kendi eserleri hariç) pek ilgilenmemiştir. Toriyama’nın Dragon Ball serisi Toei Animation tarafından animeye uyarlanmıştır. Lakin Dragon
Ball GT serisi Toriyama’nın eserlerinden bağımsız bir devam serisidir. Elbette Toriyama yine de GT’nin yapımına katkıda bulunmuştur. GT’nin yapımı için katıldığı toplantılarda görüşlerini belirtmiş ve karakter tasarımlarını yine kendisi yapmıştır. 1985 yılında karakter tasarımlarındaki yeteneğine Dragon Quest adlı oyunda da sergilemiştir. Dragon Ball serisine devam ederken ve bir yandan da oyunların karakterleri üzerinde çalışırken Hetappi Manga Kenkyūjo (mangaların nasıl yapıldığını anlatan bir manga. Aklınıza Bakuman da gelebilir), bir saatlik anime filmi Kosuke & Rikimaru - The Dragon of Konpei Island, Cashman - Saving Soldier gibi yeni eserler de yayınlamıştır. 1995 yılına gelindiğine Toriyama ucu açık bir şekilde Dragon Ball serisine son vermiştir ve keyif çatarak daha kısa hikayeler yaratmak istediğini söylemiştir. Genelde 100 – 200 sayfayı geçmeyen ve Dragon Ball’a kıyasla oldukça kısa kalan Cowa! (1997– 1998), Kajika (1998–1999), Sand Land (2000), ve Nekomajin (1999–2005) gibi eserleri yayınlanmıştır. 2003 yılında Toccio the Angel adında bir çocuk kitabı çıkaran usta mangaka, farklı alanlardaki kabiliyetini de sergilemiştir. 2006 yılında One Piece’in yaratıcısı Eiichiro Oda ile bir araya gelerek Cross Epoch adında one-shot yani tek sayılık denilen eseri oluşturmuşlardır. Yıllardan bu yana çeşitli eserler çıkaran Toriyama, 2013 yılına gelindiğinde Fransa’da düzenlenen 40. Angoulême International Comics Festivali’nde özel ödüle layık görülmüştür. Jump’ın 45. Yılını kutlamak için Jaco the Galactic Patrolman adında bir manga yapmıştır. 2015 yılından bu yana hem manga hem de anime olarak devam eden Dragon Ball Super serisi ile Akira Toriyama yine meşhur eserinin başına geçmiştir ve hikayesinin yanında elbette karakter tasarımlarından da kendisi sorumludur. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
17
ANİME-MANGA DOSYASI
EFSANE MANGA SERİLERİ
YAZAR: Selin Doygun Yıldız
Öncelikle merhaba değerli okurlar! Bu sayıdaki yazımda birbirinden ilginç, birbirinden keyifli manga serilerini sizler için derlemeye çalıştım. Türkiye’de son zamanlarda özellikle gençler arasında yaygınlaşan manga ve anime tutkusu, bu tür yazıların derlenmesinde oldukça etkili olmuştur. Haydi gelin listeye birlikte bakalım! TOKYO GHOUL: “Ghoul” adı verilen varlıklar -gulyabani ile benzerdir- insan eti ile beslenmektedir. Özellikle Tokyo’da görülen bu varlıklar, haberlere yansıması sebebiyle insanlarda derin bir korku yaratır. Kaneki Ken üniversite öğrencisidir. Eğitime ve özellikle kitaplara inanılmaz düşkündür. Bir gün okuldayken kendisi gibi kitaplara ilgisi olan, oldukça güzel bir kadın olan Rize ile tanışır. Gelişmeler bu tanışma ile başlarken, Kaneki hayatına artık yarı “Ghoul” olarak devam edecektir.
18
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI FULLMETAL ALCHEMIST: “İnsan bir şeyleri feda etmeden hiçbir şey elde edemez, Bir şeyi elde etmek istiyorsan ona eş değerde bir şey sunmalısın, Bu simyanın eşdeğer değiş-tokuş prensibidir.” Elric kardeşler ölen annelerini diriltmek için uğraşırlar fakat insan ruhu ile takas edebilecekleri bir şey yoktur. Çeşitli deneylere başvururlar ve bu deney sırasında büyük çocuk Edward bacağını, küçük kardeş Al ise bedenini kaybeder. Ağır kayıplar sonrasında annelerini diriltmenin imkansız olacağını anlayan kardeşler evlerini yakıp yeni bir yolculuğa yelken açarlar.
BERSERK: Guts idam edilmiş bir cesetten doğmuş ve paralı bir asker olarak yetişmiştir. Savaş konusunda üstün yeteneklere sahip olan Guts büyük kılıçlar kullanarak birçok kişiyi alt etmiştir. Griffith ile tanışması onun hayatında bir dönüm noktası olmuş ve sonrasında şahinler birliğine katılıp büyük mücadeleler vermiştir. Griffith bu birliğin kurucusudur ve en büyük hayali kendi krallığını kurmaktır.
FAIRY TAIL: Lucy adlı genç kadın Fairy Tail adlı büyü loncasına katılmak ister ve bu uğurda evden kaçar. Sonrasında Fairy Tail’in tanınmış büyücüsü olan Natsu ile tanışır. Natsu’nun ise ilgin bağları vardır. Ateş ejderhasının evlatlık oğludur ve onun da hikayesi babasını arama fikri ile başlar.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
19
ANİME-MANGA DOSYASI
JAPON SİNEMA DERGİSİ’Nİ okumAK ARTIK ÇOK KOLAY!
DERGİYİ OKUMAK İÇİN: issuu.com/japonsinemasi
#japonsİnemasİ
DEATH NOTE: İtiraf etmeliyim ki Death Note benim son zamanlardaki favori mangamdır. Bu mangada hikayeyi ölüm melekleri oluşturmaktadır. Bir gün yeryüzüne ölüm meleklerinin defteri düşer. Peki nedir bu defterin özelliği? Ölüm melekleri bu deftere canını alacakları insanların isimlerini yazarlar ve o kişi 40 saniye sonra ölür. Bu defteri okul bahçesinde bulan Light önsözü okuduğunda bu defteri pek ciddiye almamış, daha doğrusu şaka olduğunu düşünmüştür. Defteri deneyince yazdığı kişinin gerçekten de öldüğünü görmüştür. Sonrasında Light adalet için can almaya başlar ve bu da beraberinde zeka savaşlarını getirir.
SOSYAL MEDYA’DA
BİZİ TAKİP EDİN! facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi prezi.com/user/osbburov0p10
NARUTO: Manga deyince Naruto’suz olur mu? Mangaya göre on iki yıl önce dokuz kuyruklu şeytan tilki köye saldırır. O kadar güçlü bir canavardır ki bir rivayete göre kuyruklarından birini sallaması bile tsunamiye sebep olmaktadır. Bu köyün lideri Hokage kendi canını feda etmiş ve canavarı o zamanlar henüz bir bebek olan Naruto’nun içine mühürlemiştir. Naruto canavar çocuk olarak her zaman dışlanmıştır ve hikayeyi oluşturan konu da burada başlamaktadır.
20
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
plus.google.com/u/0/+JaponSinemas japonsinemasi@gmail.com www.japonsinemasi.com
ANİME-MANGA DOSYASI
çok yakında sİzlerle...
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
21
ANİME-MANGA DOSYASI
2017 bahar sezonundan
merakla beklenen 6 anİme YAZAR: Hafize Mutlu
Bu sezon oldukça ilginç yeni serilerle tanıştık. Fakat en çok beklenen devam sezonlarıydı. Ve genel olarak bu sezon için devam animeleri sezonu diyebilirim. Attack on Titan’ın yıllar süren bekleyişinin bitmesi bile bunu söylemek için yeterli bence. Öyleyse bahar sezonunda merakla beklediğimiz 6 animeyi sıralayalım birlikte; bu listenin başında elbette Attack on Titan yani Shingeki no Kyojin geliyor.
Boku no Hero Academia 2.Sezon
Geçtiğimiz yıl ilk sezonunu izlediğimiz Boku no Hero Academia, Bones stüdyosunun işi olmuş ve çok sevilmişti. Devam sezonunu ise bu bahar izliyoruz. Izuku’nun kahraman okulundaki hayatını ve kahraman olma sürecini izlediğimiz Boku no Hero Academia 25 bölüm olarak yayınlanacak.
Shingeki no Kyojin 2. Sezon
Wit Stüdyosunun işi olan Shingeki no Kyojin yani Attack on Titan 2013 yılında ilk sezonuyla dünyada kasırga estirmişti. Uzun zamandır beklenen ikinci sezonuna bu bahar kavuştuk. 12 bölüm olan ikinci sezon bu senenin de en çok beklenen animesi. Titanlarla savaşarak hayatta kalmaya odaklanan animede Eren Mikasa ve Armin’in yaşadıklarını izliyoruz.
22
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
Natsume Yuujinchou Roku
İlk olarak 2008’de izlediğimiz Natsume Yuujinchou Brain’s Base stüdyosunun işi. Bu baharda ise 6. sezonunu izliyoruz. Uzun bir aradan sonra geçtiğimiz yıl gelen 5. sezonunu izlemiş ve bu yıl 6. sezonunun geleceğini öğrenmiştir. Ruhları görme yeteneği olan Natsume büyükannesinden miras kalan bu gücü ile ruhları serbest bırakma işini kendine görev edinir.
Rokudenashi Majutsu Koushi to Akashic Records
LidenFilms stüdyosunun hafif romandan uyarladığı bir anime olan Akashic Records of Bastard Magic Instructor aksiyon, büyü, fantastik ve okul türlerinde bir yapım. 12 bölüm olarak izleyeceğimiz animede Büyü okulunda yarı zamanlı bir öğretmen olan Glenn’in okul ve öğrencileriyle beraber atıldığı macerayı izliyoruz.
Quan Zhi Gao Shou
Yılın merakla beklenen yapımlarından olan Quan Zhi Gao Shou yani The King’s Avatar oyun, aksiyon, macera ve komedi türlerinde bir anime. Görsel romandan uyarlama olan seride Xiu Ye’nin online oyun dünyasındaki macerasını izliyoruz. Animenin en ilginç yanı ise seslendirmesinin Çince olmasıdır.
Re:Creators
Troyca stüdyosunun işi olan Re:Creators orijinal bir anime olarak karşımıza çıkıyor. 22 bölüm olarak planlanan anime aksiyon türünde bir yapım. Yaratıcı olan Ei Aoki’yi Fate/Zero serisinde hatırlayabilirsiniz. Hayali bir karakterin gerçeğe dönüşmesi üzerine değişen dünyamızı konu alan anime çoğunlukla Fate serilerine benzetilse de, farklı yönleri de çok.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
23
röportaj DOSYASI
Çayın Özgün Harmonİsİ
Chado
RÖPORTAJ: Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu Chado ile birlikte bildiğiniz çayları unutun! Chado’nun çay harmonisinin kapılarını aralayın. Japonlarda çay seremonisi Chado ismiyle bilinmekte ve kökenleri Zen Budizmine dayanan bu seremoni geleneksel bir sanat haline gelmiştir. Kelime olarak “çaya giden yol” anlamına gelen Chado’da amaç çay yapıp içmekten çok; doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır ve doğallığın yanı sıra sükûnet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir. Chado markası 2007 yılında iki genç iş adamı Barış Çekin ve Tunç Berkman tarafından kurulmuş. Chado’nun kelime anlamından yola çıkarak oluşan marka, dünyanın farklı yerlerinde yetişen çok özel ve yerel çayları tüketiciyle buluşturuyor. 8 farklı ülkeden 40 çeşit çayla öne çıkan Chado’yu Barış Çekin ile gerçekleştirdiğimiz röportajla gelin daha yakından tanıyalım: Chado’nun ortaya çıkış serüveni nedir, anlatır mısınız? Chado 2007 senesinde dünyanın farklı ülkelerinde yetişen çayları keşfetmek amacıyla ortaya çıktı. Daha sonra Japon çay kültürü başta olmak üzere farklı ülkelerin çay kültünü öğrendikçe aslında çay içeceğinin sadece çay bitkisi ve çay çeşitleri ile sınırlı olmadığını, yüzlerce yıl içinde oluşmuş ucu bucağı olmayan keyifli ve büyüleyici bir dünya olduğunu fark ettik.
24
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Chado’nun ismini seçerken özel bir nedeniniz var mıydı? Bu ismin serüveninize nasıl bir katkısı oldu? Japon çayları ve seremonisinin, hem çay kültüründe hem de bizler için çok özel bir yeri var. Bu yüzden markamızı Japonca çay seremonilerini verilen isim olan Chado olarak belirledik. Var olan çaylarınızı inceledik, oldukça cezp edici ve merak uyandırıcılar. Bu çay türlerini bir de sizden duymak istiyoruz. Ayrıca bunlar içerisinde en çok sevilenler hangileri? (Özellikle Japon çayları içerisinde) Japonlar’ın uzun yıllar içinde oluşmuş, özel ve kendilerine ait çay yetiştirme, işleme ve hatta içme şekilleri var. Bunlar içinde, Batı’nın son yıllarda keşfettiği Matcha çayı çok önemli bir yere ve özel bir tada sahip. Matcha çayı, bizim 10 sene önce, henüz popüler değilken, bu yolculuğa başladığımız 7 çaydan biriydi. Matcha çayının özelliği çok özel yeşil çay yapraklarının, toplanmadan önce bambu ağaçları ile yarı gölgelenmesinden kaynaklanıyor. Bu sayede çay bitkisi daha çok klorofil salgılıyor ve klorofil de bitkiye bu kuvvetli yeşil rengi ve farklı tadı sağlıyor. Ayrıca Matcha tadı normal çaylardan farklı olarak yaprak şeklinde değil, özel ve yavaş işlemler ile toz haline
röportaj DOSYASI getirilerek elde ediliyor. Matcha çayının kendi içinde farklı kalite sınıfları var. Daha düşük kalitedekiler genellikle tatlı, çikolata, dondurma yapımında kullanılıyor. Daha üst kalitedekiler ise tek başına içilebildiği gibi Japon çay seremonilerinde de kullanılıyor. Gene Japon çayları içinde, Hojicha, porselen kaplarda odun ateşinden kavrularak kurutulması ile öne çıkıyor. Sadece çaylar değil bunlara eşlik eden el yapımı bambu whisk gibi çayı karıştırmak için kullanılan çok özel aksesuarlar da mevcut. Gene çok az yetişen ve özel bir çay çeşidi olan Gyokuro cinsi yeşil çay, sıcak içilebildiği gibi soğuk olarak da hazırlanabiliyor. Chado olarak müşterilerinize nasıl hizmet sunuyorsunuz? Müşterilerimize hem Chado.com.tr internet sitemizden hem de Arnavutköy, Akmerkez Wepublic ve Topağacı’ndaki 3 farklı Teashop’umuzda ulaşıyoruz. Her mağazamızda her gün değişen günün çayı oluyor ve gelen misafirlerimize ikram ediyoruz. Bunun yanısıra çaya meraklı misafirlerimize 60’ın üzerindeki çayımız ile ilgili geniş bilgi veriyoruz. Belirli aralıklarla Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) ile Artizan Tea Workshop’ları yapıyoruz. Birçok çay tadımının da yapıldığı bu workshop’larda hem biz hem katılımcılar çok keyif alıyor. Son olarak da bir abonelik modelimiz var; müşterilerimiz aylık 24,90 tl’ye abone olarak, her ay farklı ülkelerin 3 çayını tatma fırsatı buluyorlar.
Şahsi olarak Japon kültürüne özel bir ilginiz bulunuyor mu? (Bulunuyorsa sizin için bu ilgi nasıl başladı?)
Japon kültürünü çok özgün buluyorum. Sanırım uzun yıllar izole kalmasının şu anda sahip oldukları farklı ve özel kültürde büyük payı var. Kültürlerinden geniş yeri olan, sakinlik, saygı gibi temalar Chado çay seremonilerinde de karşımıza çıkıyor. Bu seremonileri özetleyen 4 temel öğe var; Harmoni, Saygı, Sessizlik ve Saflık. Chado olarak kültürel etkinliklere ve projelere destek veriyor musunuz? Mart ayı içinde Jetro (Japon Dış Ticaret Teşkilatı) ve MSA ile ortaklaşa Japon çaylarını ve tatlarını tanıtan bir ortak etkinlik yaptık. Geçtiğimiz yıl Tasty Cinema adında bir oluşumla, seçilen özel filmle eşleşen çaylar belirleyerek film sırasında çay tadımı yaptık. Önümüzdeki dönemde farklı etkinliklere daha çok ağırlık vermeyi hedefliyoruz. İnternet sitemizde ilgimizi çeken bir başka unsur da Birsen Canbaaz’ın Chakai tasarımları. Bu fikir ortaya nasıl çıktı ve ne şekilde ilerledi? Marka olarak sanatçılar ile ortak projeler yapmaktan çok keyif alıyoruz. Buna paralel olarak illüstratör Başak Ağaoğlu’nun çizimlerini yaptığımız İstanbul Serimiz var. Birsen Canbaz ise bizim ilk sanatçı işbirliğimiz. Birsen Canbaz Chado için çay yaprağından esinlenerek çay bardakları tasarladı. Chakai, Japonca’da kişilerin bir araya gelerek özel fincanlarda çay tadımı yaptığı birlikteliklere verilen isim olarak yer alıyor. Bu ismin hem marka hem de tasarım ile çok iyi örtüştüğünü düşündüğümüz için bardaklara Chakai ismini verdik. Son olarak Chado ile ilgili gelecek planlarınız nelerdir? Japon kültürü bazlı konuşacaksak iki ülke arasında kültürel bir köprü kurmak adına faaliyetleriniz olacak mı?/ Olacaksa bunlar neler olacak? Önümüzdeki yıllarda Chado’yu daha çok duymaya ve yeni mağazalarını görmeye başlayacak mıyız? Chado olarak Japon çay kültürünü çok benimsiyoruz ve keyif alarak takip ediyoruz. Bundan sonraki dönemde çayın kültür boyutunda daha aktif olarak yer alacağız. Bir yandan sürekli yeni projeler gerçekleştiriyoruz. Bunlardan biri de Nisan ayı içinde açtığımız çayın yanı sıra çiçek konseptinin de ön planda olduğu yeni bir Teashop oldu. Barış Bey’e buradan çok teşekkür ediyoruz. Chado’yu yakından tanımak ve tanıtmak bizim için bir keyifti. Chado’nun yeni faaliyetlerini ve ürünlerini yakından takip edeceğiz. Siz de takip etmek ve yeni çay deneyimlerinin kapılarını aralamak isterseniz chado.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
25
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
JAPONYA’DA FESTİVAL TADINDA MODA :
kawaii akimi
YAZAR: Bensu Cangüler
Japonca’da tatlı, sevimli anlamına gelen bir pop kültür akımı olan kawaii, giysilerden, oyuncaklara, yiyecek sektöründen, davranış biçimlerine kadar kendini birçok alanda görse de gençlerin arasında ‘’kawaii moda’’ akımı ile popülerlik kazanmıştır.
1970lerin başında Japonya’da kızların el yazılarını sevimli bir hale getirme çılgınlığı ile başlayan kawaii akımı daha sonrasında Hello Kitty markasıyla yayılmış, Japonya’da her sevimli olan şeyi ‘’kawaii’ şeklinde nitelemek gibi bir takıntı halini almıştır. Kırtasiye ürünlerinden, kozmetik ürünlerine kadar her sektöre hakim olmaya başlayan kawaii akımı, moda sektörüne atıldığında önce Japonya’da sonra tüm dünyada büyük bir ilgi görmüştür. Kızların ‘’masum’’ ‘’sevimli’’ ve aynı zamanda çekici görünmek adına kawaiiliği stillerine çeşitli şekillerde uyarlamaları 20.yüzyılın en çok konuşulan moda akımlarından olmuştur.
26
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Nasıl kawaii görünülür?
Saç stilinde renk renk peruklar, başın tam ortasında oturtulan büyük kurdeleler, makyajda gözbebeklerini büyüten ‘’eyecandy’’ denilen lensler, parlak rujlar, pastel farlar, giyimde pastel tonlarda fırfırlı elbiseler ve peluş kedi şeklinde sırt çantaları, kat kat giyilen çoraplar ve tişörtler ve üst üste takılmış kolyeler kawaii modasının Japonya caddelerinde en çok gördüğümüz stil elementleridir. Tabii ki stilinize küçük uyarlamalar yaparak da kawaii görünmeniz mümkündür. * Pastel tonlarda giyiniyorsanız; ( toz pembe lavanta, bebek mavisi, somon rengi) * Kıyafetlerinizi rozetlerle süslemeyi veya çantanıza büyük anahtarlıklar asmayı seviyorsanız * Çizgi karakter tişörtleri giymeyi tercih ediyorsanız Siz de bu kawaii modasını yakalamışsınız demektir.
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
Harajuku Kawaii Modası
Japonya’nın çılgın moda şamsiyesinin altında birbirinden çok farklı stiller yer almaktadır.’’ Harajuku girl’’ kavramıyla öne çıkan Tokyo’nun ünlü caddesinde yaratılan moda akımı da bunlardan birisidir. Harajuku girl kavramı eski bir şarkıyla ün salıyor aslında. Gwen stefani’nin 2004 tarihli hit şarkısı ‘’Harajuku girl’’ İle dünya Harajuku sokaklarını keşfetmeye başlıyor. Bu şarkıdan sonra Tokyo’yu ziyaret edenlerin öncelikli hedefi olarak Harajuku’yu ve efsane olmuş kızlarının giyinişini görmek olsa da, aslında Gwen stefaninin şarkısındaki harajuku kızı bir mitten ibaret. Ama bu moda tüm gerçekliğiyle Tokyo sokaklarını renklendirmeye devam ediyor. Japon Sokak stili denilen şey özgün ve başlı başına kendini ifade ediş biçimidir. Tokyo’nun en renkli yerlerinden olan Harajuku’da bir öğleden sonra çılgın giyimli kişiler ve birbirinden ilginç cosplay yapanları görerek geçirdiğinizde modanın burada çok farklı şekillendiğini anlıyorsunuz. Gelin birlikte Harajuku başta olmak üzere Japonya caddelerinde esen çılgın moda rüzgarına birlikte bakalım; Japonya sokak modasını şekillendiren kawaii moda akımları; Lolita kei, Fairy kei, Dekora kei olarak karşımıza çıkıyor.
Lolita Kei
Lolita japonya’da 1980 li yıllarda başlayan bir moda hareketinin adıdır. Bu moda viktoryen modasından ve romantik sanat akımlarından etkilenerek kendi kurallarını yaratmıştır. Özellikle dönemin ilk lolita kıyafetlerini satan Pink house, Angelic Pretty ve Milk, lolita moda hareketini hızlandırmıştır. 1990 yılına geldiğimizde ise lolitaların ünü Tokyo’da gençler arasında oldukça popüler olmuştur. Bu modada öne çıkan parçalar türüne göre değişiklik gösterse de danteller, fırfırlı kabarık elbiseler, başa ve bele bağlanan büyük kurdeleler ana parçalar arasında kabul edilir. Lolita stiliyle kızlar kendilerine tatlı, masum aynı zamanda tartışılamaz bir güzellik algısı yaratmaya çalışırlar. Porselen bebek görünümüne ulaşıldığında amaç tamamlanmış demektir. Lolita modası kendi içinde birçok alt türe ve stile ve konsepte ayrılır. Bunların en belirleyici olanlarını inceleyelim. Gothic Lolita: Müzisyen Mana ile popülerliğe kavuşan gotik lolita moda akımı hem gotik yani siyah kıyafetler ve makyaj, hem de romantik (dantel motifleri ve kabarık elbiseler) ile birleşerek hayat bulmaktadır. Gotik lolita modasındaki ortak motifler genellikle haçlar, yarasa, kurukafa, kırmızı gül motiflerini içerir. Bu giyinme tarzını benimsemiş kişiler, WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
27
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI saçlarını karışık bukleler ya da kabarık bir forma sokup, yaygın makyaj tercihi olarak da siyah dudak kalemi ile şarap rengi ruju tercih ederler. Gotik makyaj denince lolitaların yüzleri bir taş bebeğinki kadar beyaz olmalı düşüncesi akla gelse de bu akımda ‘’beyaz yüz’’ çok da yaygın değildir. Tatlı Lolita: Tatlı lolita modasındaki en bilinen şeylerden biri ‘’küçük bir kız çocuğu’’ gibi giyinmektir. Saçlarını bukleler halinde yapan ve pastel tonlarda giyinen lolitalar stillerinde her şeyin en kızsı olanını kullanmaya dikkat ederler. Kiraz, çiçek, ve cupcake desenlerinin yoğun olduğu uzun kabarık elbiseleri kadar kafalarına taktıkları dev kurdeleler de bu stilin vazgeçilmezlerindendir. Saçlarını genellikle renkli peruklar ve ek saçlarla süsleyen tatlı lolitaların makyajı oldukça pastel ve doğal olmalıdır.
Fairy Kei
fairy kei 1980lerin Retro havasıyla şirin stilleri birbirine bağlayan bir Japon Sokak modasının adıdır. Bu stil spank mağazası ile popülerlik kazanmıştır. Bu stilde birbirinden farklı sayısız pastel renk tonları ( pembe, beyaz, kırmızı) desen olarak ise yıldızlar ağırlıkta olmak üzere nokta kümeleri ve şirin karakterler yer almaktadır. Fairy kei’nin kıyafet yelpazesinde kısa tüllü etekler, bacak ısıtıcı denen parçalar, büyük camlı gözlükler, bol cepli gömlekler ve taytlar başrolde yer almaktadır. Bu tarzı benimseyenler saçlarını diğer kawaii moda akımlarına kıyasla daha kabarık ve renkli yaparlar.
Klasik Lolita: Klasik lolita, diğer lolita stillerinden ayrılan ve çok daha eski olan bir tarihe sahiptir. Bu stilin tatlılıktan çok şık ve daha kadınsı görünmeye eğilimi vardır. Klasik lolitalar kıyafetlerinde daha çok sade ve doğal renkleri tercih ederler. Daha soluk pastel renkler ve beyaz klasik lolitaların vazgeçemediği renkler arasında yer alır. Klasik lolitalar aynı zamanda Saçlarına elegan bir sapka ya da çiçek kondurarak tarzlarını taçlandırmayı da severler. Wa lolita: Bu lolita tarzı Japonya’nın geleneksel yönlerinden beslenir. İsmindeki ‘’wa’’ eki Japonca da her şeyi belirtmek için kullanılan ‘’kanji wa’’ ekinden gelmektedir. Bu lolita stilinde bir iç etekle birlikte giyilen özel tasarlanmış kimono başroldedir. Ayakkabı aksesuarlar da Japon geleneksel giyim kuşamına uyum sağlamalıdır. Ganzashi denilen japon çiçeği saçlarda kullanılabilir.
Decora Kei
Decora keinin anlamı basit bir şekilde giysilerini dekore etmekten gelmektedir. Bu dekorasyon işi taşıyabildiğin kadar aksesuarı üzerine iliştirmek olarak yorumlanabilir. Tarzlarını Dekora kei’ye adapte etmeye uğraşanlar kollarını baştan aşağıya bilezik, saçlarına bir düzine toka takarak süslemeyi severler. Hatta biraz abartırsak bu tarzı farklı renklerde kat kat giyinmek, üzerinizde her şeyden minimum 2 tane olması olarak da tanımlayabiliriz. Üzerinizde adeta bir mağazayı taşıdığınız bu stil Japonya’da 90ların sonu 2000lerin başında popüler olmuştur. Hala Shibuya ve Harajuku sokaklarında en canlı örnekleriyle yaşatılmaktadır.
28
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI ya sinemasına adından söz ettiren filmler, yönetmenler ve özgün anlatı biçimleri bırakmayı başarmıştır. Siyah beyaz filmler, perde arkasından gelen seslendirmeler, makyajlı yüzler, hareket ve müzik arasındaki kurgusal bütünlük ile gelenek biçimi yansıtan Japon sinemasının sessiz dönemi, savaş sonrası dönemde yerini bireye ve onun varoluşsal meselelerine eğilen daha özgürlükçü filmlere bırakmıştır. Televizyonun evlere girmesiyle, yaşanılan ekonomik krizlerle sarsılan Japon sineması günümüzde özgün örnekleriyle adından söz ettirmeye devam etmektedir. Yazarlardan Japonya’nın beyaz perdesine konuk olan okurlarımıza selamlarla:
BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE
JAPON SİNEMASI
Japon Sineması Platformu’nun kollektif olarak 8 yazarın imzasını taşıyan ”Başlangıcından Günümüze Japon Sineması” kitabı çıktı! 25 Aralık tarihinde yayınevlerinde satışına başlanan kitap, Japon Yayınları’ndan çıkarken Gökhan Kuloğlu tarafından hazırlandı. Platformun yazarlarından Ahmet Ziya Sekendiz, Birsen Albayrak, Ercan Gürova, Deniz Balcı, Olca Karasoy, Yeter Şeko ve Ayşe Altun’un yazılarının yer almakta. Japonya’da ilk sinema gösteriminden bugüne kadar ki süreci ele alan kitabın açıklamasında: Doğu’nun güneşi Japonya topraklarında sinemanın başlangıcından günümüze kadar uzanan yolculuğu sizleri bekliyor. Batıdan aldıklarını her daim yerelleştirmenin yollarını bulan Japon toplumunda sinemanın seyirciyle tanışması her ne kadar Batılı bir biçimde olsa da, zaman içerisinde yerel unsurlar tarafından kuşatılarak yeni bir anlatı dili oluşturmayı başarmıştır. Tarihin belli dönemlerinde ağır darbeler almasına rağmen dün-
“Büyük emekler ve çaba sonucu oluşmuş nadide bir kitap. Japon Sineması konusunda tüm eksiklikleri tamamlayacağı ve sinemaseverler için harika bir başucu kitabı olacağı kuşkusuz! Tüm yazar arkadaşlara ve Gökhan’a büyük teşekkürler.” Birsen Albayrak “Başlangıcından Günümüze Japon Sineması” zamanında ihtiyaç duyduğumuz kaynağı, Türkçe olarak bulamamanın sıkıntısıyla; kollarını sıvayan ben ve diğer yazar arkadaşlarımın; büyük bir istek ve emekle kotardığı, derdini tam olarak anlattığına inandığım bir kitap oldu. Biz Japon sinemasına duyduğumuz ilgiyi kılavuzsuz ve haliyle de zorlu aşamalardan geçerek tatmin edebildik. Şimdi bu kitap, bütün sinema meraklılarına, bundan böyle önemli bir başucu kitabı olacaktır diye düşünüyorum. Deniz Balcı “Büyülü fener gösterilerinden beyaz perdedeki teatral filmlere, Mifune’nin Rashomon’a can veren gülüşünden Miyazaki’nin dik duruş sergileyen kız karakterlerine kadar sizleri bekleyen büyülü bir dünya… Doğu’nun Güneşini yakından tanımak isteyenlere iyi okumalar dilerim. Gökhan Kuloğlu “Bu kitap Japonya’nın mistik ve bir o kadar gizemli kapıları açacak bir anahtar. “ Olca Karasoy WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
29
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
Fujiko F. Fujio (Doraemon) Müzesi
Ishinomori Manga Müzesi 30
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
JAPONYA’DA GÖRMENİZ GEREKEN
4 POPÜLER KÜLTÜR MÜZESİ
YAZAR: Bensu Cangüler
Müze gezmek seyahatlerde yapılması gerekenlerin başında gelen aktivitelerden biridir. Bir ülkenin tarihini, kültür ve sanat anlayışını keşfetmenin en iyi yollarındandır da ayrıca. Ama ya okuduğunuz kitapların, izlediğiniz filmlerin ve animelerin de bir müzesi olsaydı? İşte ilginçliklerini say say bitiremediğimiz Japonya’nın popüler kültür müzeleri aklınıza gelebilecek her türlü konuyu içerecek kapasitede. Biz ise bu yazıda Japonya’nın en önemli manga yaratıcılarının eserlerini barındıran müzeleri ve Tokyo’nun en büyük robot heykelini barındıran Diver City’i gezeceğiz. Hazırsanız gerçek bir manga, tutkununa, anime izleyicilerine hitap eden bu müzeleri gezmeye başlayalım.
Fujiko F. Fujio (Doraemon) Müzesİ
Doreamon müzesi olarak da bilinen The Fujiko F. Fujio Müzesi Japonya’nın sahil şehirlerinden olan Kawasaki’nin kırsalına kurulmuştur. Fujiko f. Fujio’nun yarattığı eserlere adanmış müzede bir grup çocukla arkadaş olmak için zamanda yolculuk yapan mavi robot kedi doreamona ait bir çok özel parça görebilirsiniz. Müze, alanının bir kısmını çocuklara özel kısa film izletilen alana ve manga okuma odalarına ayırması gibi özelliklere de sahiptir. Oyun ve okuma odaları çeşitli aktivitelere de ev sahipliği yapar Fujiko F. Fujio Müzesine Shinjuku Tokyo’dan hızlı trenle Kawasaki Noborito istasyonu Odakyu Odawara hattına kolay bir şekilde ulaşılabilir. Müze içinde bilet satmayan Fujiko F. Fujio’ya önceden rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir. Müzenin bilet fiyatları ise yetişkinler için 1000 yen (35 TL), öğrenciler için 700 (25 tl) ve çocuklar için ise 500 (17 TL) yendir.
Ishinomori Manga Müzesİ
Japonya’nın Ishinomaki şehrinde bir sanat müzesi olan İshinomori Manga müzesi manga sanatçısı Ishinomori Shotaro’ya adanmıştır. Shatoro Cyborg009 ve Kamen Rider manga serilerinin yaratıcısıdır. Müze, çeşitli çizgi roman koleksiyonu, orijinal çizim heykellerini ve sayısız manga serisi-
nin eserlerini sergilemektedir. Ayrıca eserlerin 3d olarak sergilendiği müzede, yazarın yarattığı karakterlere bürünebilirsiniz. Shotaro’nun bazı eserleri Ishinomaki şehrinin sokaklarında gösterilmektedir. Yumurta şeklinde modern tarzda inşa edilmiş müze bir adada ve Kyukitakamigawa nehrinin ağzında yer aldığı için 2011 deki tsunami de müzenin içindeki birçok eser yok olma aşamasına gelmiştir. Müze kalan eserlerle birlikte restore edilip 2013 yılında yeniden ziyarete açık hale getirilmiştir. Shotaro’nun bir çok mangası televizyon için yeni uyarlamalara ve filmlere dönüştürülmeye devam etmektedir. Ishinomori manga müzesine giriş 800 yen (28 TL) dir.
Mizuki Shigeru Anıt Müzesİ
Japonya’nın Tottori prefektörlüğünde Sakaiminato şehrinde bulunan bu müzede popüler manga Ge Ge Ge No Kitaro ‘nun yaratıcısı Mizuki Shigeru’nun 700 parçadan fazla eseri yer almaktadır. Müzenin içinde orijinal illüstrasyonları, çizimleri, eski çizgi romanları, Japonya dışından getirtilmiş iblis eserlerini de bulabilirsiniz. Müze 100 yıllık geleneksel bir Japon restoranının yerine yeniden inşa edilerek kurulmuş. İçindeki ölümsüzleşmiş eserlerle ziyaretçilerini bekliyor. Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 700 Yen ( 25 TL) lise öğrencileri için 500 yen ( 17 TL) ilkokul için ise 300 yen (9 Tl) dir.
Gundam Front Diver City
Gundam Front Tokyo 19 Nisan 2012’de Tokyo, Odaiba Diver city Plaza da açılmıştır. Gundam, Mobile suits’’ olarak bilinen dev robotlardır. Diver city plaza dünyada tek gerçek boyutta sergilenen gundam heykeline ev sahipliği yapmaktadır. Gundam dünyası burada, kafe, robot temalı dükkânlar ve müzeden oluşur. Müze plazanın 7. Katında bulunmaktadır. Gundam kafe Diver city alışveriş merkezinin tam merkezinde bulunur. Gundam temalı dükkanlarda ise gachapon makinelerinden 100 yene bile bir şeyler almanız mümkündür. Gundam Front a giriş ücreti 1000 yen yetişkinler, Üniversite ve lise öğrencileri için 800 yendir. Biletleri Gundam front Tokyo’dan alabileceğiniz gibi internetten de ayırtabilirsiniz.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
31
JAPON edebİYATI DOSYASI
Natsuo Kirino Ve Tanrıça Günlüğü
YAZAR: Deniz Balcı
Natsuo Kirino Japonya’nın en önemli yazarlarının başında gelmektedir. Yazdığı romanlarla ülke çapında popülarite kazanmasının üzerinden çok uzun seneler geçmiştir. Fakat dünya için yeniden keşfedilen bir ada gibidir. Eserleri yavaş yavaş İngilizceye çevrilmeye başlandıkça, Kirino’ya olan ilgi artmış; nihayetinde ülkemizde de eserleri raflarda yerini almaya başlamıştır. Şuan 65 yaşında olan kadın romancı; yazma serüvenine 1980’li yılların başında başladı. İlk eserleri yoğun romantizm öğeleri içerdiğinden dolayı Japonya’da pek rağbet görmedi. Zira seksenli yıllar Japonya’da melodramların, romantik eserlerin pek sevildiği zamanlar değildi. Bu arz talep ekseninde kendini değiştirme yoluna giden Kirino, doksanlı yıllarda, kendi deyimiyle tam anlamıyla yolunu buldu. Romantik eserlerinde izlenebilen yoğun karakter analizleri ve duygu tahlillerini bu kez, suç ve gizem öykülerinde kullanmaya; akıl almaz suçları işleyen insanların psikolojilerindeki gizli odalarda okurlarını dolaştırmaya başlamıştı. Bu anlamda da Kirino Japon Edebiyatı’nda bir kırılma noktası olması ile önem arz eder. Cinayet, tecavüz, intihar gibi olayların çok sık yaşandığı Japonya’da, Kirino’dan önce kadın yazarların bu tarz mevzuları eserlerinde işlenmesine pek hoş gözle bakılmıyordu. Bu yüzden Kirino ilk zamanlarda çok fazla tepki topladı. Bu anlamda tek başına bir algıyı kırmak adına çok çalıştı ve sonunda kendini kabullendirdi. Ülkede önemli bir suç olayı yaşandığında, zaman zaman Kirino’nun yorumunu dahi merak etmeye başladı insanlar. Çünkü artık Kirino, okurların gözünde; katilleri, tecavüzcüleri, sapıkları, sapkınları en iyi anlayan ve
32
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
anlatan kişiydi. Bu da o zamandan sonra, benzer türlerde eser veren birçok kadın yazarın önünü açtı. Yazar, tüm dünyada tanınmasını sağlayan ‘Çıkış’ isimli romanını 1997 senesinde kaleme aldı. Bu eser ile Japonya’da yılın en çok okunan yazarı olan Natsuo
JAPON EDEBİYATI DOSYASI Kirino, bir yandan da salt şiddetin yer aldığı, sadece korkunun amaçlandığı dönemin eserleri arasından net bir şekilde sıyrıldı. Zira Kirino, her gün suç ile karşı karşıya kalma potansiyeline sahip ülkesinin insanlarına, eseri aracılıyla ‘büyük bir tehlike ile karşılaştığında ne yapacağını’ sorup, içten içe akıl vermekteydi. İnsanlara zarar vermek amacı ile onlara yaklaşabilecek sapkınların, aslında zayıflıkları olduğu ve kurtulmanın asla imkansız olmadığını söyler. Bu anlamıyla, yakaladığı popülarite ile birlikte insanları manevi olarak silahlandırır. Yazar ile okuyucu arasındaki bu duygusal kucaklaşma, Kirino’nun özel hayatında her zaman kendini göstermektedir. Birçok suç mağduru, ölümden dönmüş insan, Kirino’ya saplantılı şekilde sevgi duymakta ve kendisine olan ilgilerini çok farklı şekilde göstermektedir. Japonya’da bu tarz mağdurların kurmuş olduğu ayrı bir Natsuo Kirino hayran kulübü dahi vardır. Kirino romanlarında, alışılagelmiş polisiye/gizem anlatısının zaman zaman çizgisel, zaman zamansa parçalı ilerleyen yapısını kullanır. Ancak Amerikan polisiyelerinde gözlemlediğimiz, merkezin olayların akışında ve mevzunun çözümünde olmasına karşı çıkar. Onun için suç işleyen ve işlenilen herkes insandır ve olaydan ziyade karakterlerin psikolojileri önemlidir. Bu yüzden suçluyu anlamak/anlatmak aslında en giriftli kısımdır. Bundan dolayıdır ki eserlerinde zaman zaman, karakterlerin düşüncelerine odaklandığı yoğun epizotlar olur. Bu özelliği ile Kanea Minato gibi günümüzün en sevilen gizem romancılarını derinden etkilemiştir. ‘Çıkış’ yazarın bütün hünerini konuştuğu başyapıtı olduğundan dikkatlerden kaçmamalıdır. Sonrasında yazmış olduğu ‘Grotesk’ ve ‘Real World’ ile de tahtını sağlama alan yazar; halen üretmekte olup, sayısız romanın, öykünün sahibidir.
Tanrıça Günlüğü
Bu kadar suçun, kötülüğün, kanın, ölümün içine batmış olan Kirino’nun, bibliyografyasında çok ayrı bir noktada konumlanan bir kitabı vardır: ‘Tanrıça Günlüğü’. Türkçede ‘Çıkış’ ve ‘Grotesk’ romanlarını okuma fırsatını bulduğumuz için yakın zamanda ‘Real World’ isimli kitabının çevrilmesini bekliyorduk aslında. Ancak sürpriz bir şekilde Doğan Kitap tarafından yayımlanan ‘Tanrıça Günlüğü’ ile karşılaştık. ‘Tanrıça Günlüğü’ sipariş üzerine yazılmış bir roman. 1999 senesinde Canongate Mit Serisi adı altında, dünyanın farklı ülkelerinden 18 yazarın kendi kültürlerinin mitlerinden beslendikleri kısa romanlar yazdıkları, modernist bir çalışma başlatılmıştı. Başlangıcından itibaren 18 edebi roman ortaya çıktı. Proje kapsamında eser üreten Su Tong, Margaret Atwood, David Grossman, Ali Smith, Philip Pullman gibi isimler, farklı mitolojik olaylara dayandırdıkları romanlar yazdılar. Projenin Japonya ayağını ise Natsuo Kirino üstlenmişti. ‘Tanrıça Günlüğü’ projenin kapsamı ve içeriği çerçevesinde oldukça doyurucu bir sonuç olmasıyla beraber, Kirino’yu bambaşka bir dil ile okuma fırsatını bize sunmasından dolayı da ilgiyi hak eden bir kitap. Bahar Çuhadar kitap ile ilgili yazısında bu miti kısaca şöyle anlatmıştır: “ “Japon yaratılış miti; ‘yang’ ve ‘yin’i de oluşturan gökyüzünde beliren tanrılar arasından, ‘yaratım işi’ ile görevlendirilen bir çift tanrıdan bahseder. İzanami (kadın) ve İzanaki (erkek) birlikte karayı, doğayı ve diğer tanrıları doğurur. Yolları, Ateş Tanrısını doğurduktan sonra ölen İzanami’nin, ‘Ölüler Diyarı’na mahkûm olmasıyla ayrılır. Ölüler Diyarı’nın kapısında kavga eden çift birbirine lanet ederek ayrılır. Ölüler Diyarı’nın Tanrıçası İzanami “kocasının yaşadığı dünyadan her gün 1000 can alacağını”, kocası İzanaki ise ona inat “her gün 1500 yeni cana hayat vereceğini” söyler.” Bu mitsel öyküyü romanın merkezine alan Kirino bir yandan da kadın erkek ilişkilerine dair, bilindik fikirlerin dolaştığı satır araları yaratır kendisine. Mitoloji ile ilgisi olmayanlara dahi çok ilginç ve zevkli gelecek bir dil ile anlattığı öyküsünde, tanrılardan arta kalan yerleri Namima ve Mohito arasındaki, tutku ve ihanet ile çevrelenmiş aşk öyküsüyle doldurur. Bu öyküde de içten içe, tanrıların yaşadıklarının insanlar dünyasındaki yansıması gösterir. Japon geleneklerindeki dinsel doktrinlerin hepsinde temel olan yang yin esasının çok güzel işlendiği bu fantastik romanın sonundaki gelişmelerle; bu denge biraz bozulur ve bütün yük kadının aleyhine dengeleri bozar. Kadın dünyanın her köşesinde sahip olduğu kara talihin bir tekrarını da burada Kirino’nun kalemiyle yeniler... Kirino, binlerce yıllık tanrılar aracılığıyla derinden bir kadınlık çığlığı atar. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
33
JAPON edebİYATI DOSYASI
Atom Bombası Çocukları YAZAR: Gökhan Kuloğlu “Barışı savunmak için o korkunç atom bombası gerekli mi? İnsanlıkla bilim neden aynı hızla ilerlemiyor?” Masataka Oseda Dr.Arata Osada’nın II. Dünya Savaşı’nda Hiroshima’ya atılan atom bombasından etkilenen çocukların mektuplarından yola çıkarak derlediği kitap, insanlığın minik avuçlar içerisinde şeker gibi eriyişinin dile getiriyior. Hiroshima Üniversitesi eski rektörü Dr. Osada, 6 Ağustos 1949 sabahı Hiroshima’ya atılan atom bombasına tanık olan 2000i aşkın çocuğun kendisine yazdığı mektuplardan seçtiği 64 mektubu bir kitapta toplayarak “Atom Bombası Çocukları” eserini oluşturmuştur. 1989’da Onur Yayınları’ndan Alattin Bilgi’nin çevirisiyle 25 mektup Türkçe’ye çevrilerek kitaplaştırılmıştır. Kitapta Bertrand Russel’in önsöz metni ve Dr.Osada’nın çocuklara yazdığı cevaplar yer alıyor. Çocukların satırlarındaki barış ve insanlık çağrısını dile getiren kitap, barış bilincinin kökleşmesi veinsanlığın geleneğinin kendi iradesiyle ve abasıyla gerçekleşme-
34
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
si dileğiyle kaleme alınan eserde 25 çocuğun mektubu yer alıyor. Mektupları olan çocuklar; Tomoyuki Satoh, Kuriko Araka, Kikiko Yamashiro, Hiroko Harrada, Yukio Sekimoto, Toshio Nakamori, Toshio Kendo, Wakako Washiro, Yasushi Haraki, Takako Okimato, Sumiko Watanabe, Shunnan Arashige, Masataka Oseda, Kiyoko Tanaka, Yoshino Kimura, Shintaro Fukuhara, Eko Matsunaga, Etsuko Fujiyaka, Kenti Takeuchi, Atsuko Chuiyaka, Naoka Masuoka, Kumika Tameshada, Miyeko Hana, Susumu Kimura, Megumi Sora. Çocukların o felaket gününü kelimelere yüklemeye çalıştıkları mektuplarında “duyguları, insanlığı, yaşama tutunmayı” zorlayan satırlar yer alıyor. Hepsinin dilinde ise ortak bir cümle “Barış için bunca felakete gerek var mıydı?”. 6 Ağustos 1945 sabahı saat 8 civarında radyoda yapılan “tehlike geçti” anonsunu duyan insanların sokağa akın etmesinden birkaç dakika sonra üzerlerinde beliren B-29’lardan süzülen atom bombasının yaşattığı parıltı-şimşek ile küle dönen binlerce insanın hikayesinden yürekleri burkan cümleler:
JAPON EDEBİYATI DOSYASI “Savaş herkesin düşmanı. Savaşı bir köşeye itersek barış gelirse cennetteki annem mutlu olur sanıyorum.” Yoshiro Kimura “Şimşek çaktığı zaman dışarıda oynuyordum. Ne olduğunu anlamaya kalmadan bahçe kağısıyla evimiz yanmaya başladı. Çok korkmuştum. Yukio Sekimoto “O korkunç şimşeğin bir daha çakmaması için dua ediyorum.” Ruriko Aroka “Savaş! Savaş olmasa bu sefil insanlar türemez, dünya barış yeri olurdu.” Sumiko Watanabe “Doğuda barış tehlikedeyken kim canını feda etmez şarkısını söyleyen çocukların ansızın 6 Ağustos sabahı başlarına yıkılan dünyalarının altında kalan “erimiş” minicik bedenlerinin tarihe düştüğü bu kara lekenin her satırını okurken savaşın acı yüzüne tanık olacaksınız. Çocukların özgürce oynayabildikleri, savaşsız bir dünyaya kavuşmak arzusuyla…”
KAYNAKÇA
KAPAK night’s tightrope http://japanesefilmfestival.net/film/ nights-tightrope/ ARKA KAPAK umi yori mo mada fukaku http://tr.web.img4.acsta.net/pictures/17/01/04/08/50/504588.jpg JAPON AVANTGARDE SİNEMASINA BAKIŞ http://s3.amazonaws.com/auteurs_production/post_images/13055/oshima. jpg?1358313246 https://assets.mubi.com/images/film/21956/ image-w1280.jpg?1445948196 https://images-na.ssl-images-amazon.com/ images/I/81sNGjIZYQL._SL1500_.jpg SUNA NO ONNA: KUMLARIN KADINI http://www.movpins.com/big/MV5BMTczNzEyODY4Ml5BMl5BanBnXkFtZTcwMjM3MDMwNw/kyoko-kishida-in-kvinnan-isanden-1964-large-picture.jpg https://media.baselineresearch.com/images/98490/98490_full.jpg YENİ LİVE-ACTİON FİLMLER https://i.ytimg.com/vi/ppiZj-RzcGA/maxresdefault.jpg http://assets1.ignimgs.com/2017/02/27/major-1488230592539_1280w.gif http://vignette4.wikia.nocookie.net/tokyoghoul/images/0/05/Tokyo_Ghoul_ Stage_Play_Cover.jpg/revision/latest?cb=20151129050544 https://data.tokyogirlsupdate.com/wp/ wp-content/uploads/2016/12/img_gintama-live-action.jpg http://vignette4.wikia.nocookie.net/jjba/images/a/a5/P4MoviePoster.jpg/revision/latest?cb=20170306223618 http://goinjapanesque.com/wpos/wp-content/ uploads/2017/03/nekoatsume-movie1.jpg http://kenh14cdn.com/2017/51492240457091.jpg MEGUMİ HAYASHİBARA: BİTMEYEN ENERJİ https://i.ytimg.com/vi/3FDUIGEJbHo/maxresdefault.jpg https://moe.shikimori.org/system/user_images/original/31022/71292.jpg WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
35
KENDİNİ BULMAK İSTEYENLERİN HİKAYESİ MİMİ WO SUMASEBA http://hayatbiralem.com/blog/wp-content/uploads/2014/07/Mimi-wo-sumaseba.jpg https://image.tmdb.org/t/p/w1280/2jOSJYsIdUs4zXugIk4hF4jUeGO.jpg - https://image. tmdb.org/t/p/w1280/s5X7ry3pDwAhUkvUmGUTXTXXoD2.jpg USTA MANGAKA AKİRA TORİYAMA https://i.ytimg.com/vi/GndeiKR-Leo/maxresdefault.jpg https://i.ytimg.com/vi/BOhguQxxWpg/maxresdefault.jpg h t t p s : / / u g c . k n 3 . n e t / i / o r i g i n / h t t p : / / s t a tic3.comicvine.com/uploads/scale_ small/6/62070/1781838-toriyama.jpg EFSANE MANGA SERİLERİ https://uploads.disquscdn.com/images/11a695e2c31354dfb0da8d550d2b8f511669ce301ed258b02c9708bae92195de. jpg http://vignette2.wikia.nocookie.net/tokyoghoul/images/6/6a/Volume_01.jpg/revision/latest?cb=20161203075330 http:// japonsinemasi.com/wp-content/uploads/ Berserk-Manga.jpg http://howtolovecomics.com/wp-content/uploads/2015/08/ cvr9781591169208_9781591169208_ hr-e1440674216816.jpg-http://kodanshacomics.com/wp-content/ uploads/2015/12/0-1-800x1200.jpg https://smedia-cache-ak0.pinimg.com/736x/c8/54/9f/ c8549f29bc8cd3db6c3c50f2d3d596b6.jpg https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/ originals/c3/42/e7/c342e7c7c2e65cd152eded6ddfe5d585.jpg JAPONYA’DA FESTİVAL TADINDA MODA: KAWAİİ AKIMI https://d8nz9a88rwsc9.cloudfront. net/wp-content/uploads/2015/10/ moda-kawaii-2.jpg-https://s-mediacache-ak0.pinimg.com/564x/11/12/21/ 11122132413c72885a40f79c3c5f5eb1.jpg http://40.media.tumblr.com/6ca4ff2ffb7ec1eaf71ebe4ad8500e95/tumblr_nukpmzg89v1s0s3nuo6_r1_1280. jpg https://s-media-cache-ak0.pinimg. com/736x/49/87/3b/49873b2edd78b7324ad8e51cbc0799c5.jpg http://1.bp.blogspot.com/-7Zn7OMvEWzU/Ux85xJ4UzlI/ AAAAAAAAA-o/pWjPr8iJXuo/s1600/tumblr_ mo0t64JpLN1rxjeeqo1_500.jpg - http://www. urbandictionary.com/define.php?term=Goth-
36
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ic%20Lolita - http://lolitafashion.wikia.com/ wiki/Gothic_Lolita - https://en.wikipedia.org/ wiki/Kawaii - http://www.wikihow.com/DressHarajuku-Style - http://lolitafashion.wikia. com/wiki/Wa_Lolita - http://lolitafashion.wikia. com/wiki/Classic_Lolita - http://kawaiibuk. blogspot.com.tr/2014/03/what-is-guro-lolita.html - http://lolitafashion.wikia.com/wiki/ Decora - http://lolitafashion.wikia.com/wiki/ Fairy_Kei - http://glitter-puffs.blogspot.com. tr/2012/12/all-japanese-fashion-styles.html http://www.wikihow.com/Look-Kawaii http://www.japan-talk.com/jt/new/the-mythof-the-harajuku-girl JAPONYA’DA GÖRMENİZ GEREKEN 4 POPÜLER KÜLTÜR MÜZESİ https://lifetoreset.files.wordpress. com/2013/01/p1018988.jpg http://vignette3.wikia.nocookie.net/ kamenrider/images/3/3e/13384379425_ f6b27a9300_b.jpg/revision/latest?cb=20160621031921 http://gundam.wikia.com/wiki/Gundam_ Front_Tokyo http://www.japan-guide.com/e/e3252.html https://en.wikipedia.org/wiki/Ishinomori_ Manga_Museum http://www.tohokuandtokyo.org/spot_98/ http://www.japan-guide.com/e/e5032.html https://www.odigo.jp/spots/9213-shigeru-mizuki-memorial-museum-sakaiminato-shi - https://www.timeout.com/tokyo/museums/gundam-front-tokyo https://en.japantravel.com/tokyo/gundam-statue-gundam-front-tokyo/12256 TANRIÇA GÜNLÜĞÜ http://cdn1.ntv.com.tr/gorsel/ muXefXEsgE6oe-wxiwqiXQ.jpg?width=620&mode=crop&scale=both&v=20170323173809889&meta=rectangle http://www.edebiyathaber.net/wp-content/ uploads/2017/03/28-57835-post/tanrica_ gunlugu-o-195x300.jpg https://cdn.1000kitap.com/resimler/yazar_ resimler/4228_0CRp5_1493060911.jpg ATOM BOMBASI ÇOCUKLARI https://cdn-images-1.medium.com/max /800/1*gnVZ6dL7jpZ_rmsk5lZFKw.png http://www.bizde.com/resim/536/tn408/ atom-bombasi-cocuklari-arata-osada-mb165836_5369263_r1.jpg
SONATA’NIN 6. SAYISI ÇIKTI! KAÇIRMAYALIM... Gelenekselden popülere Japon müziğini Türkiye’deki sevenleri ile buluşturan SONATA E-Dergisi’nin 6. sayısında sizleri birbirinden önemli içerikler bekliyor! ISSUU.com/JAPONSİNEMASİ #SONATADERGİSİ
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
37
www.japonsİnemasİ.com