1.yıl
JAPON SİNEMA DERGİSİ OCAK 2017 SAYI: 12 AYLIK JAPON SİNEMASI E-DERGİSİ
6 DÜĞÜN VE ÖLÜMÜN JAPON SİNEMASINDA YANSIMALARI 10 JAPON METROPOLÜ TOKYO’DA SİNEMA SALONLARI 21 OTAKU VE FAN KÜLTÜRÜ DÜNYASINA BAKIŞ 24 GERÇEK HİKAYELERE DAYANAN ANİMELER 28 JAPONYA’DA KIŞ MANZALARI: GEZECEKLERE 6 TAVSİYE MEKÂN 36 AYA KİTAO: BİN DAMLA GÖZYAŞI
1.yıl
Editörden, Merhaba Arkadaşlar, Japon Sineması Platformu olarak yayın hayatına başladığımız 2015 yılı Aralık ayından bugüne kadar Japon kültürü, sineması, edebiyatı, manga ve animeleri adına sizlere baş ucu kaynağı olabilecek bir yayın oluşturma ve Japonya’yı Türkiye’ye tanıtarak iki toplum arasında kültürel bir köprü kurma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.
JAPONSİNEMASİ.COM Yıl: Ocak 2017 Sayı: 12 Yayın Türü: Aylık E-Dergi Sanat Yönetmeni & Grafik Tasarım Gökhan Kuloğlu
Aylık Japon Sinema E-Dergimizin 1. yılını doldurmanın sevinci ile sizleri özel bir sayı ile buluşturuyoruz. Kış ve yılbaşı teması etrafında şekillendirdiğimiz Japon Sinema E-Dergimizin 12. sayısının ‘‘Sinema Dosyası’’ bölümünde Hirokazu Koreeda’nın Our Little Sister, usta yönetmen Akira Kurosawa’nın İkiru filmine, Japon sinemasında düğün ve ölüm temalarını yansımalarına, Makoto Shinkai’nin ses getiren Kimi No Na Wa ve Tokyo’daki sinema salonlarına yer veriyoruz.
Editörler Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu
‘‘Anime-Manga Dosyasında’’ 2016 yılında öne çıkan anime serilerine, Japonya’da önemli kültür eseri olan Megumi Yokota’ya, otaku ve fan kültürüne, gerçek hikayelere dayanan animelere yer veriyoruz.
Katkıda Bulunanlar Bensu Cangüler Deniz Balcı Evrim Özsoy Ercan Gürova Hafize Mutlu Selin Doygun Yıldız
‘‘Japon Kültürü Dosyası’’ Japonya’daki kış manzarasının tadını çıkaracağınız mekânlara, Japon pandomim sanatı kaguraya, Mitsubishi kurucusu İwasaki Yataro’ya yer veriyoruz.
Kapak Fotoğrafı Tony Takitani, Jun Ichikawa (2004) Arka Kapak Fotoğrafı Kimi No Na Wa, Makoto Shinkai (2016) İletişim ve Reklam japonsinemasi@gmail.com JAPON SİNEMASI SOSYAL AĞLAR www.japonsinemasi.com facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi
‘‘Japon Edebiyatı Dosyası’’ bölümünde ise yaşam öyküsüyle Japon insanına örnek olmuş Aya Kito’nun öyküsünü ele aldığı Bin Damla Gözyaşı eserini sizlerle buluşturuyoruz. Geride bıraktığımız koca bir yılda, bizlerden desteğini esirgemeyen, her daim yanımızda olan tüm okurlarımıza, yazarlarımıza, iş ortaklarımıza ve yönetimdeki ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve yeni sayıda buluşmak dileklerimizi iletiyoruz. MUTLU YILLAR... Gökhan Kuloğu JAPON SİNEMASI PLATFORMU
YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com
2
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
İÇİNDEKİLER DÜĞÜN VE ÖLÜMÜN
OUR LITTLE SISTER
JAPON SİNEMASINDA YANSIMALARI
4
6
JAPON METROPOLÜ TOKYO’DA SİNEMA SALONLARI
AKİRA KUROSAWA: İKİRU
8
MAKOTO SHİNKAİ’DEN MODERN ŞAHESER KİMİ NO NA WA
10 JAPONYA’NIN DERİN YAS DOLU ÖYKÜSÜ: MEGUMİ YOKOTA
2016’NIN ÖNE ÇIKAN EN İYİ 10 ANİMESİ
15 GERÇEK HİKAYELERE DAYANAN ANİMELER
OTAKU VE FAN KÜLTÜRÜ DÜNYASINA BAKIŞ
19 JAPONYA’DAN KIŞ MANZARALAR
24 MİTSUBİSHİ’NİN KURUCUSU: İWASAKİ YATARO
21 JAPON PANDOMİM SANATI: KAGURA
28 AYA KİTO: BİN DAMLA GÖZYAŞI
34
12
32 KAYNAKÇA
36
38 WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
3
1.yıl
JAPON SİNEMASI DOSYASI
OUR LıTTLE SISTER YAZAR: Evrim Özsoy Our Little Sister, Yoshida Akimi’nin aynı adlı çok satan mangasından uyarlanan filmin senaristi ve yönetmeni Hirokazu Koreeda. Film ayrıca 2015 senesinde Cannes’da Altın Palmiye için yarışmış.
Yoshino, Sachi ve Chika aynı evde yaşayan üç kızkardeştir. 15 senedir görmedikleri babaları ölmüştür ve cenazeye kimin gideceğini kahvaltıda kararlaştırırlar. Herkesin anıları farklıdır... Chika’ya göre iyi biridir çünkü onları küçükken hayvanat bahçesine götürmüştür. Sachi de babasının annesine geceleri bağırdığını hatta ona bir kez tokat attığını hatırlamaktadır. Bu sebeple cenazeye gitmekte gönülsüzdür. Kardeşlerin asıl merak ettikleri ise babalarının son evliliğinden olan kız kardeşleridir.
4
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
bir haber gelir. Üç kızkardeşin annesi büyükannesinin cenazesi gelecektir. Bu da onlar için sorun demektir. Yıllar sonra gelen anne, kızların kaldığı evi satmayı düşündüğünü söyler. Bu sebeple Sachi ile tartışırlar. Onun da tek amacı aileyi birarada tutmaktır. Suzu’yi de o sebeple eve getirip sorumluluğunu almıştır. Chika ve Yoshino annelerinin apartmana taşınma fikrine çoktan sıcak bakmaya başlamışlardır. Sachi ise annesi tekrar onu bırakıp gitmeden arayı düzeltmeye niyetlidir. Onunla Suzu, üvey ablalarını istasyonda karşıladıktan mezarlığa gider ve ona erik likörü ikram eder. sonra güzel bir konaklama yerine bırakır. Yaşın- Tüm cesaretiyle sık sık ziyarete gelmesini söyler. dan olgun davranan kız ablalarının taktirdini ka- Annesi de “Bir dahaki sefere siz gelin” diye kızlarını zanır. Siyahlar içindeki cenaze evinde tam bir yas davet eder. havası vardır. Yaşamının son yıllarında çok iyi ve saygıdeğer olduğu söylenen babaları duygusal Sachi’nin sırrı ise evli bir doktor ile birlikte olbir şekilde uğurlanır. Sachi’ye göre ise kibar an- masıdır. Son derece kontrollü giden ilişki adamın cak ikiyüzlü bir babadır. İnsanların onu bu kadar Amerika’ya gitme kararıyla altüst olur. Ayrısevmesine biraz şaşırmıştır. ca karısından ayrılamaması onu gözünde Cenazeden sonra yola çıkmaya karar veren kardeşler Suzu’nun getirdiği mektupla orada biraz daha vakit geçirirler. O süreçte küçük kız kardeşlerine birlikte yaşamayı teklif ederler. Suzu da onlara taşınmayı kabul etmiştir. Eşyalarıyla yeni odasına yerleşen kız çoktan okula başlamıştır. Teyzesi Sachi’yi uyarır “Çocuk büyütmek zordur”. Suzu kendi düzenini kurmuş hatta yerel futbol takımına bile girmiştir. Ablalarıyla aynı evde yaşamaktan onların tatlı çekişmelerini izlemekten çok memnundur. Maçta gol attığı bir akşam Yoshino ve Chika ona içki içirirler. Suzu sarhoş olur. Gözünü açtığında onunla ilgilenen 3 ablasını başında görür. Yani emin ellerdedir. En çok hoşuna giden an da ona müdahale edilmesidir, “Suzu yemek yerken tabağı kafana dikme” demeleri onu benimsedikleri anlamına gelir.
güçsüzleştirmiştir. Aşk acısı çekme sırası Yoshino’dan sonra ona gelmiştir. Doktorun Amerika’ya birlikte gitme teklifini reddeder çünkü evli bir adamla olmak Suzu’nin dediğine göre çok kötü bir davranıştır. Sachi babasının ölümünden sonra Suzu’ye yol göstermeye çalışmıştır. Şimdi de sıra küçük sözü dinlemektedir.
Dünya, yaşam kadar ölümleri de kapsar. Bu sebeple insanlar hayattayken birbirlerine duygularını söylemelilerdir. Suzu her ne kadar ablalarıyla kalmayı sevse de annesiyle daha fazla zaman geçiremediği için kızgındır. Yine başka bir cenaze sonrası kardeşler sorgulamaya başlarlar. “Biz nasıl öleceğiz?”, “Nasıl bir hayat yaşayacağız” ve “Kiminle evleneceğiz?”. Daha da önemlisi ne olursa olsun ebeveynlerini affetmeyi öğrenmişlerdir.
Suzu’nun yeni eğitim-öğretim yılı başlar. Bir arkadaşının da ona aşık olduğunu öğrenir ve onunla meşhur kiraz çiçeklerini görmeye giderler. Yoshino aşkta yine kaybetse de işinde terfi almıştır. Ayrıca gözünün önündeki iyi erkekleri görmesi gerektiğini farketmiştir. Sachi de her ne kadar aklı başında görünse de aşk konusunda kimseye söyleyemediği problemler yaşamaktadır. Suzu’nin sarhoş olduğu gece gözüne kestirdiği erikleri toplama zamanı gelmiştir. Kocaman yeşil erikler likor olmak için sepetteki yerlerini alırken WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
5
1.yıl
JAPON SİNEMASI DOSYASI
DÜĞÜN VE ÖLÜMÜN JAPON SİNEMASINDA
YANSIMALARI YAZAR: Selin Doygun Yıldız
Merhaba değerli okurlar. Bu sayıda “Düğün ve Ölüm Törenlerinin Japon Sinemasındaki Yansımaları”nı konu edineceğiz.Odaklanacağımız filmler Oyu-sama (Düğün ile ilgili) ve Okuribito (Ölüm ile ilgili). Oyu-sama 1971 yapımı bir film olduğundan dolayı güncelliğini belki korumayabilir düşüncesi olsa da, yaptığımız çıkarımlara dayanarak Japonya’daki evlilik törenlerinin en ilgi çekici altı özelliğini sıralayacağız. Artık filmi izleyip, karşılaştırma yapmak size kalmış...
1
NİŞAN yani Japoncada “Yuino”. Nişan töreni gelin ve damadın ailelerin arasında sembolik hediyeleşmeler ile başlar. En popüler hediye “Konbu” adı verilen deniz yosunudur. Deniz yosunundan hediye mi olurmuş dediğinizi duyar gibiyiz. Ama bunun çok önemli bir anlamı var. Konbu doğurganlığı temsil etmektedir. Diğer bir hediye ise beyazlara sarılıp, sarmalanmış uzunca bir kenevir. Bu hediyeyi verenin gelin ve damadın birlikte uzun yıllar geçirmesini dilediğini anlayabiliriz. Ayrıca geline “Obi” damada ise “Hakama” hediye edilmektedir.
2
MEKÂN Japonya’da düğünlerin büyük kısmı Şinto tapınaklarında gerçekleşir. Bu mekanlar kişide özel bir his uyandırmaktadır. En belirgin ortak özellik uzun, kırmızı geçitler ki bu gerçek hayat ve ruh dünyası arasındaki ayrımı ifade etmektedir.
3
SAN-SAN-KUDO ismi garip gelebilir ama içeriği oldukça basit. Yalnızca bir sake seremonisi. Yabancılar için Japonya’daki en ilginç adetlerden biri sayılır. Gelin ve damat için üç bardak sake vardır ve her birini üç yudumda bitirmeleri gerekmektedir. San-san-Kudo da üç-üç-dokuz kez anlamına gelmektedir. Çünkü bazıları üç yudumun uğuruna inanmaktadır. Yani üç yudumun sevgiyi, saygıyı temsil ettiğini düşünmektedirler.
6
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
4
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
DİYALOGLAR düğün diyalogları Japonya’nın düğün seremonisinde önemli bir yer tutmaktadır. Aileler, arkadaşlar, öğretmenler ve diğer akrabalar sıraya girerler ve çifte iyi dileklerini sunmak için sıralarının gelmesini beklerler. Bu diyaloglar evlilikle ilgili moral veren hikayeleri de barındırabilir veya arkadaşlardan, aileden gelen samimiyet dolu mesajlar olabilir. AİLELER İÇİN HEDİYE gelin ve damadın ailelerine son derece sade fakat kişiye kendini özel hissettirecek olan ufak bir buket veya bir mektup verilir. MİSAFİRE HEDİYELER evet... Japonya’da düğüne gidiyorsanız şanslısınız çünkü eliniz boş dönmüyorsunuz. En kötü ihitmal ile 50 dolar değerinde bir hediyeniz var.
5 6
Şimdiye kadarki kısımda işin eğlenceli kısmını anlattık. Sırada Japonya’daki ölüm törenleri var. İlk etapta tatsız bir konu gibi görünebilir ama içerisinde çok ilginç detaylar barındırmaktadır. Bu konu için 2008 yapımı “Okuribito (2008)” filmine odaklanacağız. Japonya’da bir zamanlar tabutlar evlerde hazırlanırken, şu anda bu işi yapan özel evler mevcut. Ölen kişi için bu evlerden hizmet talep ediliyor. Okuribito(2008) filmindeki çello sanatçısı Daigo, orkestranın dağılması sonucu işsiz kalıyor ve tek çareyi böyle bir cenaze evinde çalışmakta buluyor. Japonya’nın ölen bireylere düzenlediği törene yakından şahit olabileceğiniz bir yapım. Daigo başta ilginç ve mide bulandırıcı bulduğu bu mesleği zamanla benimsiyor ve manevi değerini yüreğinde hissediyor. Hatta o kadar değerli görüyor ki gün geliyor, yıllardır görmediği babasının ölü bedeni ile karşılaştığında aynı özen ve maneviyatla onu son yolculuğuna uğurluyor. Okuribito’da ölüm törenine dair aşamaları açıkça görmek mümkün. Filmde tabuta koyma töreni olarak adlandırılan törende ilk aşama temizlik aşaması. Eskiden çaput kullanılırken, merhuma saygıdan ötürü hijyenik olması amacı ile artık steril bez kullanılıyor. Merhumun bedeni bir örtü altından bedenini görmeden ve göstermede el yordamı ile temizleniyor. Bu temizlik dünya dertlerinden, acıdan şevhetten arındırmayı, aynı zamanda yeni hayatın ilk temizliğini temsil ediyor. Temizlikten sonra giy-
dirme töreni yapılıyor. Bunun amacı ise merhuma duyulan saygının devamını sağlamak. Merhumun bedeninin yakınları tarafından görülmemesi için maksimum özen gösterilir. Sırada makyaj aşaması var. Tam bu noktada filme tekrar dönüp, bir sahneyi hatırlatmak gerektiğini düşünüyoruz. Cinsel tercihi farklı olan bir gencin töreninde makyaj konusunda kararsız kalan Daigo, çareyi o kişinin ailesine sormakt bulur. Çünkü kadın ve erkek makyajı farklıdır. Erkek için makyaj yapılacaksa ilk önce tral etmek gerekir. Çünkü makyajın düzgün durması önemlidir. Makyajın anlamı ise merhuma sonsuz güzelliği bağışlamaktır. Son olarak ise merhum bütün hazırlık aşamalarından sonra tabuta konmaya hazırdır. Tabuta konulur, herkes vedalaştıktan sonra yakılmak için gönderilir. Son yolculuğun bu denlli özenli olması hem ilgi çekici hem de düşündürücü değil mi? İzlemenizi kesinlikle öneriyorum ve sonrasında yorumu size bırakıyorum... WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
7
1.yıl
8
JAPON SİNEMASI DOSYASI
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
İkiru
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
YAZAR: Ercan Gürova
S
eyredenler hatırlayacaktır, Nuri Bile Ceylan “Bir Zamanlar Anadolu’da” adlı bol ödüllü filminde komiser, polis memuru, savcı, doktor ve daha sonra da muhtarı bir araya getirip Kırıkkale kırsalında bir cinayetin izini sürüyordu. Gizemli bir cinayetin izini sürerken bir yandan memleketin bürokrasi ağına dair hicvi de eksik etmiyordu. Sistemin çözülemeyen sorunları, aksaklıklar, yetki tartışması bu ağın merkezindeki unsurları oluşturuyordu. Benzer bir bürokratik ağı ve çözüm üretmeyen, işleri sadece öteleyen, bir çeşit “bugün git yarın gel” mantığını Kurosawa’nın 1952 yapımı Ikiru filminde de görmek mümkün. 30 yıllık memur olan Watanabe’nin (Takashi Shimura) halkla ilişkiler şube şefi olarak çalıştığı bürodaki işler de çözüm üretmekten veya halka hizmet etmekten çok uzaktır. Watanabe bütün gün masasının üzerine yığılmış olan dosyalara mühür basar sadace. Gelen şikayetler (yazılı veya sözlü) diğer birimlere yönlendirilir. Örneğin, sokaklarındaki lağım sorunundan şikayet edenleri başlarından savarlar sürekli. Derken bir gün yaşlı bürokratamız Watanabe mide kanseri olduğunu ve sadece 6 ayı kaldığını öğrenir ve dünya başına yıkılır. Hayatını sorgulamaya başlar. Hayatı boyunca çalışıp didinip, cimri davranarak fazla da harcamayıp 500,000 yen biriktirmiştir ama bu parayı nasıl harcayacağını bilemez. Tanıştığı yabancı biri onu eğlence mekanlarına götürür ve bir barda istek şarkı çalıdırır. Şarkının ismi manidardır: “Hayat kısa – Aşık olun bekarlar”. Dehşet verici olan yaşlı bürokratımızın yakında ölecek olması mıdır yoksa daha da kötüsü şu ana kadar hiç yaşamamış olması mı? Aslında kendi ağzından şu cümleleri duyarız: “Ben ölemem – bunca yıl ne için yaşadım bilmiyorum.” Artık iş yerine uğramaz ve bir gün bayan bir mesai arkadaşı ile karşılaşır. Bu genç kadın da yaptığı işten sıkılmıştır ve istifa etmeyi düşündüğünü söyler. Genç kadının hayat dolu olması ile Watanabe’nin durumu tam bir zıtlık içindedir. Genç kadın
sohbetiyle bürokratımızı eğlendirir. İş yerinde herkese lakaplar taktığından bahseder hatta Watanabe’ye de “mumya” dediğini itiraf eder. Watanabe ise “ben oğlum uğruna mumyaya döndüm ama ondan bir hayır görmedim” minvalinde sitemde bulunur. Hastalığını oğluna söylemek ister ama oğlu onu dinleme nezaketini göstereceği yerde başka şeylerle ilgilenir. Kısacası oğlu yakındayken uzaktadır aslında. Bu kadar yıllık hayatında dişe dokunur hiçbir şey yapmadığını fark eden Watanabe bu dünyadan ayrılmadan önce hayatını anlamlı kılacak, değerli ve kendisinin de gurur duyacağı veya kendisini işe yarar hissedeceği bir iz bırakmak niyetindedir artık. Uğrunda haftalarca mücadale edeceği, öldükten sonra hürmetle hatırlanacağı ve sevileceği bir şey. Watanabe’ninki ölüm değil belki yeniden doğuş olacaktır bu sayede. “Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez” demişti Sokrat. Watanabe biraz geç de olsa bunu yapmayı bir ölçüde başarır. Salıncakta sallandığı son sahne ve çocuk parkında yükselen çocuk sesleri tıpkı “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminin son sahnesindeki okul bahçesinde yükselen çocuk sesleri gibi ümit ve çıkış vaad eder. Hayatı daha güzel kılmanın yollarına dair kulağımıza bir şeyler fısıldar. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
9
1.yıl
JAPON SİNEMASI DOSYASI
JAPON METROPOLÜ TOKYO’DA
SİNEMA SALONLARI YAZAR: Gökhan Kuloğlu oğu’nun Güneşi Japonya’nın sinema lonlarına kavuşmuştur. Japonya’da halkın tam anile tanışması Batı ile aynı döneme denk lamıyla bir sinema salonunda filmle tanışması 1903 gelmektedir. 21 Kasım 1896’da Kobe’de yılının Ekim ayına rastlar. Bu tarihte Tokyo, Asakusa’da Amerikan Riner & Co.’nun halka açık olarak yapılan tiyatro oyunlaru ve film gösterimleri yapan ilk sinekinetoskop gösterisi aracılığıyla Japonlar sinema ile ma salonu olan Denki-kan (Elektrikli Salon) hizmete tanışmışlardır. girmiştir. İlk sinema salonun faaliyete girmesiyle birlikte Japonya’da sinema endüstrisi hızla gelişmeye Gerek Japonya’da gerekse Batı’da sinemanın ilk me- başlamış, 1910’da sadece film gösterimi yapan Saifukânları cafeler, birahaneler, meydanlar, evler ve geniş avlular olmuştur. Öyle ki Batı’da ilk gösterim Lumiere Kardeşler’in 28 Aralık 1895’de Capucines Bulvarı’ndaki Grand Cafe’nin Hint Salonu’nda gerçekleşirken bu tarihten bir yıl sonra, benzer bir gösteri, aynı filmler ile İstiklal Caddesi (Grand Rue de Pera) numara 246’daki Sponeck Birahanesi’nde yapılan gösteriyle bizim ülkemizde sinema ile tanışmıştır.
D
lk yıllarını böyle farklı mekânlarda gösterimlerle geçiren sinema zamanla birçok ülkede sinema sa-
10
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
DENKİ-KAN SALONU
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
kan sinema salonu açılmıştır. Halkın sinemaya ilgisini gören Japon yatırımcılar Kyoto’da ve Tokyo’da yeni salonlar açmışlar ve sinemanın Japonya’da altın yıllarını yaşaması için gerekli zemini oluşturmuşlardır. Öyle ki bu salonlar yılda 600 filmi görmüşler ve halkı bambaşka dünyalarla buluşturmuşlardır. Uzakdoğu’da sinema dediğimizde akla gelen ilk ülkelerden olan Japonya’da, hiç kuşkusuz en önemli sinema metropolü Tokyo’dur. Başkent Tokyo’da 30’u aşkın film salonu bulunurken bu salonlarda yerel filmlerden uluslararası birçok film seyirci ile buluşmaktadır. Bu sinemalardan en önemli 5 tanesini belirtecek olursak: Waseda Shochiku, Shin-Bungeiza, Toho Cinemas, Tokyo Film Centre ve Eurospace sinemalarını söyleyebiliriz.
TOHO CİNEMAS
lerinin bilet fiyatı ise 2000 yendir. Japonya’nın ilk ve en büyük sinema zincirine sahip olan Toho Cinemas ise yalnızca bir sinema salonu değil, aynı zamanda bir yapım şirketinin de görünene yüzüdür. Toho Animation’unda bünyesinde olduğu Toho Pictures Inc. Tarafından işletilen sinema zinciri aynı zamanda her yıl Ekim ayında düzenlenen Tokyo Uluslararası Film Festivali’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Toho şiketi tarafından 1997’de kurulan sinema zinciri, popülerden yabancıya, animasyondan festival filmlerine kadar geniş yelpazede film gösterimi yapmaktadır. Bilet fiyatları 1800 yenden başlarken kamu çalışanları ve öğrenciler indirimli olarak 1100 yene film izleyebilmektedir. Ayrıca her Çarşamba günü kadınlar günü olup bilet fiyatları 1100 yendir.
Tokyo’nun önemli sinema salonlarından olan Waseda Shochiku, eski filmlerin de gösterimine yer veren ve özel seçki filmlere göstermektedir. 2002’de yaşanılan ekonomik durgunluk sonrasında kapanmanın eşiğine gelen sinema salonu Waseda Üniversitesi tarafından yeniden finanse edilip açılmış, 2006 yılında da eski yapısından arınarak modernize olan salonlarıyla hizmet vermeye devam etmiştir. 196-153 arasında koltuğu bulunan salonlarda seyirciler filmlerini izlerken bilet fiyatları da 800 ile 1400 yen arasında olup bir biletle iki film izlemek mümkündür. Ana akım popüler sinema haricinden daha kıyıda köşede kalmış, 1952 yılında ulusal filmleri ve tiyatro eserlerini toplasanat filmleri dediğimiz filmleri ve eski filmleri izlemek mak, korumak ve yaşatarak bir sonraki nesle aktaristeyenler için ideal bir durak. mak amacıyla kurulan Tokyo Film Centre, Japonya’nın önemli film merkezidir. Diğer sinemalarda ve Eski Japon filmlerine özleminiz varsa en gözde başka yerde izleyemeyeceğiniz sessiz dönem filmlerduraklardan biri Shin-Bungeiza. Waseda Shochi- ine, eski dönem yapımlarına, adını daha önce duyku gibi benzer yelpazede film gösterimi yaparken madığınız yönetmenlerin filmlerini Tokyo Film Cenpopüler Japon filmlerine ve yabancı filmlere tre’da izlemek mümkün. Müze gibi işleyiş gösteren de yer vermektedir. Bu sinemayı diğerlerinden salonda bilet fiyatları 500 yen olup Japonya’daki ayıran özellikle ise her Çarşamba ve Cumartesi bağımsız yönetmenlerin filmlerini izleyebilirsiniz. günleri akşam saat 22.00’den 06.00’ya olan gece Ayrıca mekân, bağımsız filmlerin gösterildiği Pia Film matineleri ile bilinmektedir. Bu gece gösterim- Festivali’nin de ana etkinlik mekânıdır.
WASEDA SHOCHİKU
1982’de Shibuya’da KINOHAUS yerleşkesi içerisinde gösterime başlayan Eurospace, bağımsız film ve tiyatro eserlerinin önemli mekânlarındandır. Bağımsız film-tiyatro Oditoryumu ve Cinema Vera dahil olmak üzere önemli bağımsız yapımlara ev sahipliği yapmaktadır. Japonya’ya Batı’dan ve Asya’dan Leos Carax, Abbas Kiarostami gibi önemli yönetmenlerin filmlerini getirerek seyirci ile buluşturan Eurospace, Japonya’da sinemanın zenginleşmesine katkı sağlamış önemli mekânlardandır. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
11
1.yıl
JAPON SİNEMASI DOSYASI
MAKOTO SHİNKAİ’DEN MODERN ŞAHESER
KIMI NO NA WA YAZAR: Hafize Mutlu
12
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
J
JAPON SİNEMASI DOSYASI
1.yıl
aponya için Ghibli stüdyosunun ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Stüdyonun her filmi dünyada bile hatırı sayılır izleyicilere ulaşırken Japonya’da girdikleri hemen her listede hemen bir numara oluyorlar. Fakat bu sene uzun zaman sonra listelere hem de dünya listelerine bir anime girdi. Kimo No Na Wa. Üstelik girmekle kalmadı uzunca bir süre de bir numarada kaldı. My Anime List’te hala en çok oylanan, en çok izlenen anime unvanını taşıyor mesela…
müzikleri sayesinde rahatlıkla hissedebiliyoruz. Gelelim seiyuu kadrosuna. Asıl karakterlerimizden olan Mitsuha’yı Mone Kamishiraishi seslendiriyor. Kendisi seiyuu dünyasında çok yeni ama buraya yazıyorum bu kız buradan yürür gider vallahi. Üstelik 1998 doğumlu. Mone Kamishiraishi seiyuuda çok yeni ama sinemada ödül almaya başladı bile. 2014 yapımı komedi filmi olan Maiko wa Lady’deki performansı ile Yılın Çaylağı Dalında Japon Akademi Ödülü’nü kapmış bulunmakta. Ayrıca bu yıl yayınlanan Chihayafuru Live - Action’da da Kanade karakteri26 Ağustos’ta önce Japonya’da sonra tüm yle karşımıza çıkmış bir isim. Animenin bir diğer dünyada izleyicisiyle buluşan film CoMix Wave önemli karakteri olan Taki’yi ise Ryunosuke KaFilms stüdyosunun işi. Filmin arkasındaki asıl miki seslendirmiş. Karigurashi no Arrietty’de isim ise Makoto Shinkai. Ki kendisi muhteşem Shou ve Summer Wars’da Kenji karakteri gibi görsellikleriyle bilinen bir yönetmen ve hikâye- daha önceden seslendirdiği karakterler olsa da lerinde karakterlerine sadece bir açıdan değil, aslında o da bir sinema-tv yüzü. Henshin, Kabirçok açıdan yaklaşan bir yazardır. Byousoku 5 zoku Gemu, Kogure Shashinkan ve 11 nin mo Centimeter ve Kotonoha no Niwa bunlara en iyi iru! gibi yapımlarda karşımıza çıkmış bir isim. örnekleri teşkil eder mesela… Ayrıca onu 2017’de JoJo’s Bizarre Adventure’de izleme fırsatı bulacağız. Filme dönersem, bunMakoto Shinkai filmin yazar, yönetmen, hikâye, lar dışında aslında filmde yan rollerde Aoi Yuuorijinal yaratıcı ve editleme koltuklarında oturan ki, Nobunaga Shimazaki ve Kaito Ishıkawa gibi bir isim. Filmin arkasında Makoto Shinkai var izimleri duyuyoruz. Ki bu isimlerin hepsi öyle derken gerçek anlamını kullanıyordum yani ya da böyle anime serilerinden tanıyoruz. cümlenin. Gerçekten Makoto Shinkai için her şeyiyle kendisini filme adamış diyebiliriz. Fakat Efendim filmimizin künyesindeki muhteşemelbette yalnız değil burada. Filmin karakter likten de bahsettikten sonra konusuna geletasarımlarını Masayoshi Tanaka yapmış. High bilirim sanırım. Aslında filmin konusuna pek School of Dead ve Toradora gibi animelerin girmek istemiyorum çünkü film izledikçe açılan karakterlerini tasarlayan Masayoshi Tanaka bu- ve bence konusundaki her detayın saklı kalrada da çok başarılı bir iş çıkarmış gerçekten. ması gereken bir film. Ama kısa bir açıklama Karakterlerin yaş aralıkları, geçmiş zamanki ve yazmam gerekirse söyle söyleyebilirim. Hani gelecekteki halleri küçük ama dikkat çeken de- bildiğimiz klasik ruh değiştirme filmleri olur ya, taylarla çok güzel süslenmiş. Çizimlerden konu bir gün karakterimiz bir bakar başkasının beaçılmışken arka plan çizeri olan Mateusz Ur- deni içindedir. Nedenini bilmeden bu bedene banowicz’i bahsetmezsek büyük bir suç işlemiş girmiştir ve yine nedenini bilmeden çıkar ya da oluruz bence. Zira kendisinin çizdiği ve bizlere çıkmaya çalışması filmin konusunu oluşturur. sunduğu arkaplan görsellerini anlatacak ke- İşte burada da buna benzer bir olayla karşı limeler bulamıyorum. Makoto Shinkai’yi çok karşıyayız. Asıl karakterimiz olan Mitsuha bir iyi anladığı ve bize çok iyi yansıttığı için bence gün uyanır ve bir önceki gün neler yaşadığını filmin en büyük övgülerinden hak sahibi olmalı hatırlamaz. Sınıftakiler ise ona şaşkınlıkla bakMateusz Urbanowicz. Son olarak müziklerin- maktadır. Çünkü dün aslında hiç de kendi den bahsedip filmin arkasındaki ekip bilgilerini gibi davranmamıştır. Film burada diğer karakbitirmek istiyorum. Filmde hem introda hem terimiz Taki’ye geçer. Ama Taki’nin bedeninde de aralarda duyduğumuz şarkıları Radwimps Mitsuha’yı görürüz önce. Mitsuha’nın hatıryapmış. Şarkılarının başarılı olduğu gibi film lamadığı bir günde iki karakterimizin ruhları için yaptıkları sahne müzikleri de çok iyi olmuş. yer değiştirmiştir ve ikisi de durumu ciddiye Olayın kafa karışıklığını, karakterlerin tsundere almayıp davranışlarını kontrol etmemiştir. misali değişen duygularını Radwimps’ın sahne Fakat ertesi gün etraflarındaki insanlardan WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
13
1.yıl
JAPON SİNEMASI DOSYASI
kurguyla tamamlıyor. Elbette sonuna doğru hikayemiz biraz daha dramatikleşiyor ve bazı imkansızlıklar sadece karakterlerimizin değil izleyici olarak bizim de canımızı sıkıyor. Çünkü Mitsuha ve Taki artık birbirini daha iyi tanıyor ve biz izleyici olarak onların ayrılmasını hiç ama hiç istemiyoruz. Özellikle son kısımlarda hikayenin yaptığı manevralar keskin gibi durmakla birlikte çok başarılı olduğunu da belirtmeliyim. Çünkü izleyici olarak filmin hep böyle sevgi pıtırcığı halinde gitmeyeceğini tahmin ediyorsunuz davranışlarındaki farklılığı dinleyince durumun ama kurgunun aslında yıllar önce başlamış olvehametini anlarlar ve telefonlarında günlük masına, günümüzde gelişen olayların son noktutma yoluyla birbirleri ile iletişime geçip olay- ta olup her şeyin bir sonuca varması gerektiğini ları kontrol altında tutmaya çalışırlar. Fakat kesinlikle beklemiyorsunuz. işler hiç de umdukları gibi gitmez. Zira cinsiyet olarak farklı olan karakterlerimiz yaşam Evet film uzun bir aradan sonra Miyazaki yapımşartları açısından da oldukça farklıdır. Mitsuha larının yakaladığı başarıyı yakaladı dünyada. Bunşehir dışında hatta dağlarda yaşayan, ailesi ve da elbette filmin yaratıcısı olan Makoto Shinkai’nin kasabası geleneklerine sıkıca bağlı bir genç payı çok büyük. Zira onun referansı olan Kotonoha kız iken Taki Tokyo’da yalnız başına yaşan şe- no Niwa ve Byousoku 5 Centimeter gibi filmleri hirli bir çocuktur. Her iki karakterin birbirlerine var. Üstelik görselliğe büyük bir ilgi gösterdiği ve alışmalarının zorluğu bir yana hayatlarındaki izleyicisine görsel şölenler sunduğu da bilinen bir farklılıklara da uyum sağlamaları gerekmekte- gerçek. Ama filmin asıl olayı hikayesindeki potporik dir. Olayın komedi ve heyecan kısmı ise tam da tutum. Evet evet tam da böyle. Kabaca ne şehirli buradan gelir. Anime neredeyse yarısına kadar oldukça eğlenceli bir havada ilerliyor. Karakterlerimizin birbirlerinin hayatlarında isteyerek ya da istemeden yaptıkları değişiklikleri izlemek, bu durumların sonuçlarını görmek hem çok eğlenceli hem de oldukça komikti. Bir yandan karakterlerimizin hayatlarını mercek altına alırken diğer yandan da Japonya’da sürmekte olan iki farklı yaşama ışık tutuyor film. Hatta inançlarından giriyor, sönmekte olan kültürel miraslarından çıkıyor… Sonra zaman zaman imkansızlıklara ne köylü kafası olan Kimi no na Wa her iki yaşamın değiniyor ve bunları muhteşem bir bilim- da eksilerini ve artılarını izleyicisine sunarken ön planda muhteşem bir kurguyu da sunuyor. Ayrıca Miyazaki yapımlarından alışık olduğumuz kız karakterlerimizin gelişim süreci hikayenin mihenk taşlarından birisi. Öte yandan filmin özellikle başında Takahata’dan alışık olduğumuz Japonya’nın kültürel geçmişine tutunan bir yapısı da söz konusu. Hal böyle olunca filmin başarılı olması kaçınılmaz oluyor elbette. Velhasıl vakit kaybetmeden izleyiniz, izlettiriniz efendim. Uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir film olmamıştı benim.
14
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
1.yıl
..
. 2016’nIN ONE CIKAN
EN İYİ 10 ANİMESİ YAZAR: Hafize Mutlu
Bu yıl oldukça başarılı animeler izledik. Özellikle devam sezonları açısından çok verimliydi . D. Gray-man, Berserk ve Natsume Yuujinchou Go gibi uzun zamandır beklediğimiz animeleri izledik. Ansatsu Kyoushitsu (TV), Durarara!!x2 Ketsu, Magi: Sinbad no Bouken (TV), Shokugeki no Souma: Ni no Sara, Hibike! Euphonium ve JoJo no Kimyou na Bouken gibi seriler ise devam sezonu bekleyenlerin yüzünü fazlasıyla güldürdü. Aşağıda senenin en sevilen ve en dikkat çeken yeni 10 animeyi belirlemeye çalıştım. 91 Days, Yuri!!! on Ice, 3-gatsu no Lion, Drifters gibi serileri yazamadığım için içim biraz buruk ama aşağıdaki seriler en iyi 10’a girmeyi fazlasıyla hak eden yapımlar.
yaşadığı bir gücü var. Ve bu gücünü bu kötü olayları durdurmak için kullanıyor. Spoiler olmaması adına ilk bölümdeki suçlandığı cinayeti anlatmak istemiyorum ama polisten kaçarken kendisini bir anda ilk okul yıllarında buluyor. Çünkü geçmişte de şu anda pek hatırlamadığı çocukluk arkadaşlarının BOKU DAKE GA INAİ MACHİ ölümü gibi olaylar yaşamış. Geçmişi değiştirirse Kış sezonunda 12 bölüm olarak yayınlanan geleceğin de değişeceğini düşünen Satoru ile izseri manga kaynaklı, A-1 Pictures yapımı leyici de geçmişteki bu gizemi çözmeye çalışıyor. bir anime. Psikolojik gizem, seinen ve Kendi içinde derli toplu bir hikayesi olan anime doğa üstü güçler temalı animenin en büyük artısı aile içi şiddet ve çocukluğun önemi gibi şeylere gizem kısmını oldukça başarılı bir şekilde yansıt- de vurgu yapıyor. Twistleriyle izleyicisinin ilgini ması olmuştu. Normal bir pizzacıda çalışan Sato- canlı tutmayı başaran anime kesinlikle yılın en ru’nun kötü bir olayın kısa bir süre öncesini tekrar iyilerinden.
1
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
15
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI
2
AJİN Sidonia no Kishi gibi kendine has çizimleriyle dikkat çekmiş stüdyo Polygon Pictures’un işi olan Ajin ise kış sezonunda 13 bölüm ve sonbahar sezonunda 12 bölüm ile karşımıza çıkmış bir aksiyon, gizem, korku, doğaüstü güçler ve seinen animesi. Ajin için sezonun en “kurkunç” animesi diyebiliriz. Ajin denilen ölümsüz varlıkların fark edildiği bir dünyada geçen hikayede karakterimiz Kei bir çok şeye ilgisiz bire lise öğrencisidir. Bir gün kendisine araba çarpar ama ölmez, böylece Ajin olduğu keşfedilir. Böylelikle bir kovalamaca da başlamış olur. Dünyada ise devletler Ajin’ler üzerinde deneyler yapmaktadır ve Ajin’ler hala bir muammadır. Bu çıkmazlar da Kei bir değil birkaç gruptan kaçmak zorundadır. Tokyo Ghoul ile karşılaştırılan seri, müzikleriyle ve çizimleriyle dikkat çekerken gerilim öğesiyle de bir adım öne çıkıyor.
3
MOB PSYCHO 100 Bones’un 12 bölüm olarak web mangadan uyarladığı Mob Psycho 100; aksiyon, slice of life, komedi ve doğa üstü güçler temalı bir anime. Yaz sezonunda izlediğimiz Mob Psycho 100, geçtiğimiz yıl severek izlediğimiz One Punch Man’in mangakasının işi. Psişik güçlere sahip bir çocuk olan Kageyama güçlerini kullanmak istemeyen birisidir. Çünkü insanların bu gücünden hoşlanmadığını düşünür. Tek amacı ise Tsubomi isimli kızla arkadaş olmaktır. Tsubomi’nin dikkatini çekmek için binbir yola başvurur. Bu arada boş zamanlarında da aslında bir üç kağıtçı olan ve kendisine eksper diyen Arataka ile çalışıp ruhları öbür dünyaya gönderir. Tüm bunlar olurken ortaya gizemli bir örgüt çıkar ve Kageyama’nın sakin hayatı beklenmedik yönde hareketlenir.
16
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
4
RE ZERO: KARA HAJİMERU ISEKAİ SEİKATSU İlkbahar sezonunda başlayan Re:Zero White Fox’un görsel romandan uyarladığı ve 25 bölüm olarak izlediğimiz bir anime. Fantastik-oyun türünde olan Re:Zero kara Hajimeru Isekai Seikatsu gerilim, dram ve psikolojik altyapılarıyla da dikkat çekmişti. Standart bir “need” olan Subaru market çıkışında kendisini fantastik bir dünyada bulur. Bu dünyadaki amacını başlangıçta anlayamayan Subaru, macerası boyunca karşılaştığı insanlara yardım ederken görüyoruz. Belirli döngülere sıkışan Subaru zaman içinde kendisine amaçlar belirliyor. Subaru’nun kişisel gelişimi serinin dikkat çeken taraflarından oluyor. Sezon finalinde hikayesinin yarım kalındığı hissedilse de süreç boyunca yaşattığı psikolojik gerilim öğesiyle senenin en iyi yapımlarından birisi oluyor.
5
BOKU NO HERO ACADEMİA Bones’un 13 bölüm olarak hazırladığı manga kaynaklı anime komedi, süper güçler, okul, aksiyon ve shounen türünde bir seri aynı zamanda bir ilkbahar sezonu animesi. Kahramanların yaşadığı hatta kahramanlık okullarının olduğu bir evrende geçen hikayede İziku’nun kahraman olma çabalarını anlatıyor. Kahramanı All Might gibi süper güçlü bir kahraman olup kötülüklerle savaşmak isteyen İziku’nun hayalleri, doktorun “özel güçleri yok” teşhisiyle yıkılsa da amacından sapmaz ve kahraman olmak için elinden geleni yapar. Çocukluk arkadaşı Katsuki’yle de sürekli bir çatışma içinde olan İziku amacına ulaşabilecek mi henüz emin değiliz, fakat kahramanlık okuluna girmeyiş başaran İziku kahramanlık dünyasının sandığından çok daha zor olduğunu fark edecektir.
ANİME-MANGA DOSYASI
6
SHOWA GENROKU RAKUGO SHİNJU Studio Deen’in 13 bölüm olarak ödüllü mangadan uyarladığı Shouwa Genroku Rakugo Shinjuu animesi kış sezonunda karşımıza çıkan dram, tarih ve josei türlerinde bir seri. 1960’larda geçen animede hikaye hapisten çıkan Yotarou’nun hapisteyken izlediği rakugo yani İzleyici karşısında tek kişilik gösteri’den etkilenmesi ve bir rakugo sanatçısı olmak istemesi üzerine geçmişe gidilmesiyle şekilleniyor. Başarılı bir rakugo sanatçısı olan Suteroku ve en yakın arkadaşı Yakumo’nun rakugoya nasıl başladıklarını, beraber sahneye çıktıkları dönemlerde neler yaşadıklarını izliyoruz. Savaşın sanatları üzerine etkileri gibi genel geçer doğrulara değinen Shouwa Genroku Rakugo Shinjuu daha çok kişisel dramalara odaklanıyor. Hem rakip hem en yakın arkadaş olan Suteroku ve Yakumo üzerinden sosyolojik ve psikolojik çıkarımlar yapan animenin devamını ise önümüzdeki yıl izleyeceğiz.
7
KIZNAİVER İlkbahar sezonunda 12 bölüm olarak izlediğimiz Kiznaiver, Kill la Kill’den tanıdığımız bir stüdyo olan Trigger’ın mangadan uyarladığı bir anime. Komedi, drama, psikolojik ve bilim-kurgu türlerinde olan serinin konusu ise; acıyı hissetmeyen Agata’nın en yakın arkadaşı Chidori ve tanımadığı beş kişi ile birlikte bir deneye katılmaya zorlanması üzerine şekilleniyor. Kizuna dedikleri bir sistem ile birbirine bağlanan yedi kişi, ortak bir paydada birleşiyor. Birinin hissettiği acı duygusu o an yediye bölünüyor ve herkes aynı şeyi hissediyor. Çok karakteri bir seri olmasından dolayı ve acı teması ile karakterlerinin hayatlarına değinen, kişiliklerine dokunan animede aslında kizuna sisteminin karakterlerin asıl kişiliklerini nasıl ortaya çıkardığını izliyoruz. Finale yakın dramasını artıran seri, sezonun da en “empatik” animesi.
1.yıl
8
BONGOU STRAY DOGS 12 bölüm ilkbahar sezonunda ve 12 bölüm sonbahar sezonunda olmak üzere iki sezon izlediğimiz Bongou Stray Dogs Bones stüdyosunun aynı isimdeki mangasından uyarladığı bir anime. Aksiyon, komedi, gizem, seinen ve süper güçler temalı anime olan seride yatılı kaldığı yetimhaneden atılan Atsushi’nin tesadüfen Dazai’yi kurtarması üzerine şekilleniyor. Fakat Dazai belirli aralıklarla intahara kalkışan bir dedektiftir, yani kurtarılmak istememektedir. Yine de bu iyiliğinin karşılığını vermek isteyen Dazai, Atsushi’yi bürolarına götürür. Bu arada şehirde bir kaplan vahşeti kol gezmektedir. Dedektif Dazai aynı anda kaplan dehşetini çözerken Atsushi’ye de iş teklif eder. Kendileri için çalışmasını istemektedir. Maceraları da burada başlar. Atsushi dedektiflik ofisinde çalışırken türlü yetenekleri olan insanlarla tanışacak, gizemleri çözecek ve kendisini daha iyi tanıyacaktır.
9
ReLIFE Yaz sezonunda izlediğimiz ReLife, TMS Entertainment tarafından 13 bölüm olarak hazırlanmış bir anime. Bu animenin farkı ise tüm bölümleri aynı anda izleyebilmiş olmamızdır. Slice of life, romantik ve okul türlerinde olan serinin Japon yetişkin hayatı ve lise hayatı arasında bir yerlerde bana göre. Bir hap ile 10 yaş gençleşip 17 yaşında görünen Arata lisede bir yıl okumalıdır deneye göre. Bunu karşılığında hem para alacak hem de testte başarılı olursa işi garanti olacaktır. Kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünüp teklifi kabul eden Arata’yı bir yıllık lise hayatında farklı deneyimler ve arkadaşlıklar beklemektedir. Toplumsal rehailitasyon gibi alt metinleri olan serinin live-action filmi yolda bile! WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
17
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI
JAPON SİNEMA DERGİSİ’Nİ okumAK ARTIK ÇOK KOLAY!
10
ORANGE Bilimkurgu, romantik, dram, okul ve shoujo türlerinde olan Orange ise bir Telecom Animation Film yapımı. Geçmiş ve gelecek üzerine bilim kurgusal güzellemeleri olan Orange bir o kadar da dramatik bir anime olmuş aslında. Okula hayatında ilk kez geç kalan Naho, kapıda kendisine gelmiş ve üzerinde kendi el yazısı olan bir mektup bulur. Okulda okumaya başladığı mektupta gün içinde gerçekleşecek şeyler yazmaktadır. İnanmayıp okumayı bıraktığı mektuba evde okumaya devam eder ve yazılan her şeyin gerçekleştiğini anlar. Pişmanlıklarla dolu olan mektup gelecekteki kendisinden gönderilmiştir. Gelecekteki hali gibi olmasını istemiyorsa Naho’nun mektupta yazılanları yapması gerekmektedir. Fakat işler sandığından daha da zor ve gittikçe karmaşık bir hal alacaktır. Seri paralel evren gibi konulara da ucundan kıyısından dokunarak, geçmiş-gelecek bağını biraz daha romantik bir düzlemde irdelemiş. Çok da güzel olmuş, seçimler ve yol ayrımları üzerine hazırlanmış senenin en başarılı animelerinden birisi Orange.
DERGİYİ OKUMAK İÇİN: issuu.com/japonsinemasi
#japonsİnemasİ
SOSYAL MEDYA’DA
BİZİ TAKİP EDİN! facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi
DERGiMiZDE YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com
18
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
issuu.com/japonsinemasi prezi.com/user/osbburov0p10 plus.google.com/u/0/+JaponSinemas japonsinemasi@gmail.com www.japonsinemasi.com
ANİME-MANGA DOSYASI
1.yıl
JAPONYA’NIN DERİN YAS DOLU ÖYKÜSÜ
MEGUMi YOKOTA M
egumi Yokota, 13 yaşında bir lise öğrencisiyken 1977 yılında bir Kuzey Kore ajanı tarafından kaçırıldı. Bir zaman sonra Kuzey Kore kaçırıldığını kabul etti; ancak esaretten öldüğünü belirtti. Yokota’nın ailesi ve Japon halkı öldüğüne inanmayarak hala hayatta olduğunu hissediyorlardı. Ve Megumi’nin Japonya’ya dönmesi için toplum kampanyası başlattılar. Megumi, Nigata’da yaşıyordu. Bir gün okuldan eve dönerken kaçırıldı. Ajanlar tarafından bir tekneye atılmış ve direk Kuzey Kore’ye götürülmüştü. Burada bir ajan olarak yetiştirilecekti. Bu sebeple Megumi’ye Korece öğretiliyordu. Beraberinde 16 ve 18 yaşlarında Güney Kore’den kaçırılan iki kişi daha vardı. Sonrasında Yokota, Kim Youngnam ile evlendirildi. Yokota’nın buradaki görevi K.Koreli ajanlara Japon vatandaşlığına nasıl geçecekleri konusunda eğitim vermekti. 1987’de Yokota ve Kim’in Kim Hye-gyong adında kızları oldu. 2006
YAZAR: Birsen Albayrak yılında Yokota’nın kocasına Güney Kore’de ailesini ziyaret edebilmesi için izin verilmişti. Bu sayede ailesi Yokota hakkında bilgi edinebilmişti. 1994’te gelen haber ile görüldü ki Yokota intihar etmişti. Akli dengesini kaybetmeye başladığını ve sonrasında da intihar ettiğini söylüyordu eşi. Ancak ailesi hala Yokota’nın yaşadığına ve intihar sonucu ölmediğine inanıyordu. Pyongyang gözetiminde röportaj veren eşinin de her şeyi rahatça anlata-
MEGUMİ YOKOTA
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
19
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI serisi oluşturmuştur “Megumi” adını taşıyan. Manga Megumi’nin kaybolmadan önce geçirdiği zamanı işliyordu. Japon hükümeti daha sonra bunun mangadan adapte animesini üretti. 2010 yılında da Shinjuku Tiyatrosu Megumi’nin hayatını anlatan “The Pledge to Megumi” isimli oyunu perdeledi. 2010 yılında İngiliz rock şarkıcı Peter Frampton Abduction: The Megumi Yokota Story’yi izledikten sonra Megumi için “Asleep at the Wheel” ve “Suite Liberte” adında iki şarkı yazdı.
madığını düşünüyorlardı. 2011 yılında bir Güney Kore magazininde Pyongyang’da yaşayan kadınlar listelenmiştir. Kim Eun Gong adında eşinin ismi de Kim Youngnam olan ve Yokota ile aynı doğum gününe sahip bir kadın ismi vardı listede. Bunun üzerine Japon hükümeti dergi ile görüşerek bu kadınların tanımlanması konusunda yardım talep etti. Görüldü ki Kim Eun Gong 24 yaşındaydı ve Megumi’nin kızıydı. Kuzey Kore Megumi’nin kızını gelecekte, Japon ilişkilerinde bir aracı olarak kullanmak için ellerinde koz olarak tutuyorlardı. 2014 Mart ayında Yokota’nın ailesi torunlarıyla Mangolia’da buluştu. Kim Eun Gong’un yanında gayri meşru doğurduğu bir çocuğu da vardı. Peki Megumi’ye ne olmuştu? 1994 yılında intihar ettikten sonra ailesi DNA testi yaptırdı. İntihar ettiği yıl Megumi 29 yaşındaydı. DNA testleri uyumlu değildi, pozitif de çıkmamıştı. Kısaca intihar etti şeklinde öldü deseler de Megumi’nin nasıl öldüğü havada asılı kaldı. Ailesi ise her daim bir yerlerde yaşadığı umudunu taşıdı. Megumi’nin hikayesi Japonya’da bir ilham kaynağı oldu. Üzerinde belgeseller yapıldı, film çekildi, mangası oluşturuldu. Bunlar arasında KIDNAPPED! The Japan-North Korea Abduction Cases (2005), Abduction: The Megumi Yokota Story (2006), Megumi (2007) ve Megumi (2008) yer alıyor. 2006 Ekim’de özel olarak Reunion ~ Megumi Yokota’s Wish adında film hazırlandı ve NTV’de yayınlandı. Genç Yokota’yı Mayuko Fukuda, büyümüş Yokota’yı Nana Katase canlandırmıştır. Yakota’nın ailesi bu hikayeyi konu alan bir manga
20
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Megumi ve ailesini kedere boğan ortadan kayboluşu.. Mangası’nı okurken, filmini izlerken duygulanmamak elde değil... Ailesinin çektiği acı, kaybetmedikleri ümit ve taşıdığı yük.. Anlatması çok zor... Megumi öldü belki. Bir gün sarılacakları günü bekleyen ailesi için belki hala hayatta.. Ama hikayesi sonsuzluğa koşuyor.. Bir Japon kültlerinden ve unutulmaması gereken öykülerden biri oluyor...
ANİME-MANGA DOSYASI
..
1.yıl
.. ..
?OTAKU VE FAN KULTURU DÜNYASINA bakış YAZAR: Bensu Cangüler
Anime-manga’nın ana vatanı olan Japonya’da ‘’fan kültürü’’ adında ülkenin tamamına yayılmış alt bir dünya yaşamaktadır. Çılgın anime, manga ve oyun tüketimiyle yaratılan bu dünyada fan kültürü ruhsal ve materyal olarak büyük rol oynamaktadır. Fanların kendilerine yarattıkları bu dünyada çeşitli yeni terimler de ortaya çıkmaktadır. Otaku kavramı bunlardan bir tanesidir.
kavrama adayacak kadar çok seven hayran kişiler için kullanılan bir kavramdır Japonca da (otaku) ‘’sizin eviniz’’ anlamına gelmektedir. Bir kişi Japonya’da anime ve manga karakterleri dışında herhangi bir şeye de otakuluk yapabilir. Ama otakunun dünyaya yayılması daha farklı şekillerde olmuştur. Otakular kendi aralarında sevdikleri şeylerin türlerine
Yaş, cinsiyet gözetmeksizin herkesin otaku olabildiği gibi bu kavram daha çok anime ve manga karakterleri üzerinden açıklanmaktadır. Fakat bir kişinin Otaku mertebesine yükselebilmesi o kadar da kolay değildir. Gelin Japonya’da başını alıp giden, dünyaya da hızla yayılan Otaku fan kültürüne, özelliklerine ve farklı algılanışına birlikte bakalım. Otaku hayatını animeye,oyunlara veya herhangi bir WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
21
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI Hatta ‘’otakular nasıl yaşar’’ ile ilgili otakuların gerçek yaşamlarını fotoğraflayıp projeler oluşturan fotoğrafçılar da vardır. Shiori Kawamoto da bu fotoğrafçılardan biri. Yayınladığı ‘’degenerate rooms’’ (---) kitabında Japonya’da ki otaku kızlarının odalarına yer vererek otakuların gizli dünyasının kapılarını aralamıştır. Beklenildiği gibi otaku kızlarının odaları koleksiyon eşyalarıyla dolu ve olabildiğine düzensiz ve karışıktır.
Tabii ki bu kişilerin sanal bir dünyada yoğun bir şekilde yaşamaları git gide asosyal bir yaşam tarzına sahip olmaları sonucunu doğuracaktır. Otaku olmanın kişinin kendini sevdiği şeylere çok kaptırması ve bu durumun onları gerçek göre ayrılırlar. Anime otakusu, manga otakuiletişim kurabilecekleri dış dünyadan uzaksu gibi. Bir kişinin kendine otaku diyebilmelaştırarak dört duvar arasına bilgisayarlarının si için uzun ve zorlu yollardan geçmesi gerek başına mahkum ettiği doğru olsa da, bu kavram demiştim. Eğer kişi yemeyip içmeyip güncel anime takibindeyse, cosplay yapanları çok iyi biliyorsa, izlediği animeler ve okuduğu mangalardaki karakterlerin repliklerini adı gibi ezberliyorsa ek olarak da aşırıya kaçacak şekilde figür ve manga koleksiyonu yapıyorsa evet o kişi için ‘’Otakuların dünyasına hoş geldin’’ diyebiliriz. Peki bu derece dış dünyadan soyutlanmış bir şekilde sadece kendi çizdiği dünyayı tanıyan otakular nasıl yaşıyor dersiniz? Gün içinde bir otakuyu yiyecek kutuları arasında kaybolmuş, çoğunlukla düzensiz odasının içinde mangasını, kitaplarını okuyarak veya bilgisayar ekranına sabitlenmiş bir şekilde bulabilirsiniz. yine Japonya’da çok yaygın olan ‘’evinden dışarı adım atmayan’’ toplumla bağını kesmiş kişiler için kullanılan ‘’Hikikomori’’ kavramıyla karıştırılmamalıdır. Japonya’da otakuların odalarından sonra kendilerini evlerinde gibi hissettikleri yegane yer Tokyo’daki Akihabara’dır. Burası her Otakunun mutlaka gittiği, nefes almadan dükkanlara girip çıktığı anime, manga ve teknoloji cennetidir. Burada zaman akıl almaz derecede hızlı akar. Her şey anime/manga severlerin zevkine ve rahatına göre yapılmıştır. Hatta öyle ki buradaki manga ve figür dükkanlarında ürünlerin zarar görmemesi için plastik poşet yerine, geniş kağıttan yapılma kalın poşetler
22
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
1.yıl
kullanılmaktaymış. Otakuluğun derinlerine inip daha da anlamaya çalıştığımızda, Japonya’da otakuların ana vatanında bu kavramın kabul görme hikayesinin biraz farklı işlediğini görüyoruz. Bir zamanlar henüz otakuluğun ‘’gurur kaynağı’’ olmadığı dönemlerde bu kavram Japonya’da bir kişinin üzerine bulaşmış kara bir leke olarak görülüyormuş. Çünkü Japonlar çok aktif bir şekilde kalabalık vakit geçiren bir toplum olduğundan birinin yalnız başına odasına kapanıp saatler geçirmesi hoş görülmeyen bir durummuş. Bu yüzden de kimse kolayca ‘’ben otakuyum’’ diyemiyormuş. Ama artık her şeyin çılgın bir yayıldığı günümüz dünyasında artık otaku olmak da moda! Fakat bunun dünyada Japonya’dan daha fazla popülerleşen bir akım olarak söylemekte yarar var. Japonya’da ana akım şeylere hayran olmanın hala çok da kabul edilir bir şey olduğu düşünülmemekte. Japonya da otaku denince akla ilk olarak çok cepli pantolon, sırt çantası, plastik pantolon, video ve mangaya bağımlı olan kelimeleri geliyormuş. Japonya’da Otaku denilen kişiler Batı ülkelerine ‘’geek’’ ve ‘’nerd’’ olarak geçiş yapmıştır. Ama bu kavramların aslında otakulukla pek de bir ilgisi yoktur. Geek ve nerd kelimeleri daha çok çalışkan, zeki öğrencilere, kişilere takılmış lakaplardır. Geekler asosyal olarak teknolojiye, çizgi romanlara takılırken, nerdler onların bir alt modeli gibidirler. Sosyal yaşamları ‘’inek öğrenci’’ kalıbıyla sınırlandırılmıştır. Dünya’da en çok ‘’otaku’’nun yaşadığı yerlerin başında Fransa gelmektedir. Fransa’da animelerin seri olarak çevirileri yapılıp dublajlanmaktadır. Yaklaşık her 3 kişiden 1inin otaku olduğu saptanmıştır. Fransa’dan sonraki en fazla otakunun yaşadığı ülke ise Amerikadır. Otakuların fazlalığından dolayı Otakon adında bir şirket bile açılmıştır. Otakuların işlendiği animelere göz atmak isterseniz; Genshiken, Welcome to the N.H.K., Battle Programmer Shirase, Chaos;Head, Comic Party, Lucky Star, Otaku no Video Mangalar: Inubaka , Hot Gimmick, MegaTokyo , Otaku no Musume-san
JAPON MÜZİK DERGİSİ
SONATA’NIN 5. SAYISI YAKINDA SİZLERLE! Gelenekselden popülere Japon müziğini Türkiye’deki sevenleri ile buluşturan SONATA E-Dergisi’nin 5. sayısında sizleri birbirinden önemli içerikler bekliyor! #SONATADERGİSİ WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
23
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI
GERÇEK HİKAYELERE DAYANAN
ANIMELER
YAZAR: Hafize Mutlu
A
nimelerin kültürel olarak Japon halkının yaşantısına ışık tuttuğunu ve genellikle ayaklarının yere sağlam basıp -en fantastiklerinin bile- gerçekçi olduğunu daha önce çok konuştuk. Kaldı ki sadece animeyi değil mangayı hatta sinemayı bile içinden çıktığı toplumun ekonomik ve sosyolojik şartlarından ayrı düşünmek imkansızdır. Ayrıca animelerin ve mangaların birer kültürel aktarım yöntemi olduğunu en bilinen yaygın görüşlerdendir, bu durumda animeler için mümkün olduğunca gerçekçi birer anlatım yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Slice of life türlerinin gerçek hayat benzerliği bir yana, özellikle tarihi animelerde gerçek olaylardan esinlenilmiş, hatta gerçek olaylara dayanan hikayeler görmek bir çok mangada olduğu gibi animelerde de sıklıkla karşımıza çıkan bir durum. Hal böyle olunca, gerçek hikayelere dayanan yapımları ele almak da şart oldu. Bu ay ki yazımda gerçek hayat hikayelerine ve gerçek olaylara dayanan animelerden bahsetmek istiyorum. Zira özellikle Japonya’nın gerçekliğe dayandırabileceği bir çok kurgusu var aslında. Japon halkının hala üzerlerinde taşıdığı atom bombası etkileri, bombanın atıldığı dönemdeki yaşam savaşı ve sonrasındaki kültür savaşı, animeler için oluşabilecek
24
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
öncelikli gerçek hayat konulu hikayeler olarak yerini almış. Yani savaş ve yıkım birincil kaynaklar olarak mangada olduğu gibi animede de önemli bir yer kaplıyor. Kültürlerine bağlı olmak ile batılılaşmak arasında sıkışıp kalmış bir toplum olan Japon halkının bu yükü uzun zamandır üzerinde taşıdığını, değişimden korktukları gibi buna ihtiyaçları olduğunu kabul ettiklerini bir çok animelerinde alt metinlerinden anlıyoruz. Geçen ay ki yazımda Akira’dan ve buradaki dönüşümlerin nasıl korkutucu ama bir o kadar da gerekli olduğu anlatmaya çalışmıştım. Bu seferki etki ve yaşanmışlık hikayeleri, toplum değişimi, savaş ve atom bombası gibi izleri yıllarca silinmeyen etkiler bırakan sebeplerden kaynaklandığı için Akira gibi felsefik boyutta değil, Hadashi no Gen gibi korkutucu boyutta olacak. İngilizce ismi “Barefoot Gen” olan 1983 yapımı animenin temeli aslında Keiji Nakazawa’nın aynı isimli mangasına dayanıyor. 1973 ve 1974 yılları arasında 10 volume olarak yayınlanan manganın konusu ise Hiroshima’ya ve ardından Nagazaki’ye atılan atom bombaları ve onların etkileri… Gen isimli küçük bir çocuk ve ailesi etrafında gelişen hikayede
ANİME-MANGA DOSYASI
tıpkı II. Dünya Savaşı döneminde gerçek Japonya’da gördüğümüz gibi savaş şakşakçılığı, yoksulluk ve atom bombaları görüyoruz. Filmde gördüğümüz savaşın neden olduğu yoksulluk, Japon halkının savaşı bir onur meselesi haline getirmesi ve savaşta ölümün yüceltmesi gibi konular ise evrenselliğini hala koruyan özeleştirilerin başında geliyor. Atom bombalarının nedeninin Amerika değil, kendi inatçılıkları olduğunu söyleyen film olayları Gen’in ailesi üzerinden anlatırken özellikle atom bombası sahnesini dramatize etmekten de geri kalmamış. Yine de abartılı olduğunu söyleyemem, zira gerçek hayatta olduğu gibi animede de tüm olay sadece atom bombasının atılması ve onda yaşananlar değil, sonrasındaki radyoaktif serpintilerdir. Özellikle 1986’daki ikinci filminde gördüğümüz bu serpintilerin sonuçlarını ise bildiğiniz gibi Japon halkı hala çekiyor. Filmde Gen her ne kadar neşesini kaybetmemeye çalışsa da neredeyse tüm ailesini kaybedince bir süre ne yapacağını bilemez, çaresizliği izleyicisinin iliklerinde hissettiren anime, hala güncelliğini korumakla kalmıyor, daha uzun bir süre de koruyacak gibi duruyor.
1.yıl
Haka’sıyla (1988) bir çok ortak noktada birleşiyor. Zira iki filmde de açlıktan ölen aile bireylerini görüyoruz. Hataru no Haka yani Grave of the Fireflies’ın farkı ise daha spesifik olması. Hadashi no Gen’de açlık ve çaresizliği -her ne kadar Gen’in gözünden baksak da olaylara- daha genel anlamda sosyolojik olarak görüp, toplum etkisini, baskısını ve değer yargılarını hemen görürken Hataru no Haka’da olayı iki kardeşe indirgiyoruz. Filmin temeli ise Akiyuki Nosaka’nın aynı isimli yarı-otobiyografik romanına dayanıyor. 2. Dünya Savaşı’nda açlıktan ölen kız kardeşine ithafen ve ondan özür dilemek için yazılmış bir kitap olan Hataru no Haka, yazar-yönetmen Isoha Takahata’nın ellerinde daha evrensel bir hal alınca ünü de artıyor tabii. Akiyuki Nosaka gerçek hayatta, II. Dünya savaşı sırasında 16 aylık kız kardeşini yetersiz beslenmeden dolayı kaybeder. Nosaka bu olaydan çok etkilenir ve bunu yarı otobiyografik bir hikayede ele alır. Böylece Hataru no Haka kitap olarak ortaya çıkar. Eleştirmenlere göre filmde/kitapta kız kardeşini açlıktan dolayı kaybettikten sonra, abi Seita’nın da ölmesi yazar Nosaka’nın hissettiği suçluluk duygusunu yansıtır.
Öte yandan Hataru no Haka da aslında tıpkı Hadashi no Gen gibi savaş karşıtı bir yapım olarak ön plana çıkıyor. Çünkü olayın çaresizlik boyutuna odaklanıyor. Annelerini bomba saldırısında kaybeden 14 yaşındaki Seita ve kız kardeşi dört yaşındaki Setsuko önce teyzelerinin yanlarına gidiyorlar fakat zamanla teyzelerinin kendilerine kötü davranması ve az yemek vermesi nedeniyle kendi başlarının çaresine bakmak için evi terk ediyorlar. Elbette bir süre sonra yiyeceksiz kalıyorlar ve Seita Setsuko’yu doyurmayı başaramamaya başlıyor. Böylelikle kız kardeşini kaybediyor. Bir süre sonra da kendisi ölüyor. Savaşın nedenlerinden çok sonuçlarına hatta tek bir sonucuna bakan film, doğallığı ve gerçekçiliğiyle türüne Anime sadece savaşın etkilerini değil, açlık ile birlikte de örnek teşkil ediyor. gelen çaresizliği de net bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu açıdan baktığımızda ise Takahata’nın Hataru no Bir başka savaşın soğuk yüzünü anlatan gerçek hayat temalı film ise 2014 yılında Giovanni no Shima yani Giovanni’s Island ismiyle izledik. 1945 yılının yani II. Dünya Savaşı’nın etkilerini Kenji Miyazawa’nın “Night on the Galactic Railroad” isimli kitabından alıntılarla süslendiği bir film olan Giovanni no Shima, hikayesini bir adada yaşayan Kanta ve Junpei kardeşlerin gözünden anlatıyor. Adaya gelen Rus askerleriyle “huzur” içinde yani sorun çıkarmadan yaşamak zorunda kalan Japon halkı bir yandan hor görülürken diğer yandan çocukların tüm bu olaylara rağmen nasıl arkadaş olabildiklerini izliyoruz. Kanta ve Junpei WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
25
1.yıl
ANİME-MANGA DOSYASI
evlerine yerleştirilen ve yan sınıfta okuyan Tanya ile arkadaşlık kurmayı başarsalar da savaşın ağır yükü bu üç çocuğu da farklı etkiliyor. Kanta ve Junpei’nin babası Rus Askerlerinden gizli işler yapınca sürgün ediliyor, çok geçmeden adadaki bir çok insan taşınmaya zorlanıyor. Gittikleri yerde babalarını bulmaya çalışan Kanta ve Junpei savaşın çaresizlik yüzüyle bir kez daha karşılaşıyorlar. Tekrar evlerine dönmek için gemilere bindiklerinde ise Kanta çoktan açlığa ve soğuğa yenik düşmüş oluyor.
sadece Japon halkının savaş travmalarından ibaret değil elbette. Almanya’nın/Nazilerin yaptığı Yahudi soykırımını anlatan Anne no Nikki (The Diary of Anne Frank) farklı ülkelerin farklı acılarının anlatıldığı en güzel örneklerinden birisi. 1995 yılında izlediğimiz animenin konusu gerçekten hikayede anlatılanları yaşamış olan Anne Frank’ın günlüklerine dayanıyor. Animede 1942’de başlayan hikaye Anne Frank’in toplama kampına götürülüşüne kadarki kısmını kapsıyor. Yahudilerin nasıl saklanmak zorunda kaldıklarını, Anne’nin tüm Nazi saçmalığını nasıl anlatmaya çalıştığını izliyoruz. Ellerinden herhangi bir şey gelmeyen ev halkı ile çaresizliği bir kez daha görüyoruz. Günlüklerinde anlatmaya çalıştığı şey olan nefret ve ön yargının korkunçluğunu animede belirli ölçülerde görebiliyoruz. Yetip yetmediği tartışılmakla birlikte, Anne Frank’ın hikayesi dizi ve
Filmde sıklıkla gördüğümüz “Night on the Galactic Railroad” kitabının filme uyarlanmış çizimleri izleyiciyi farklı dünyalara götürse de, bu farklı dünya aslında gerçeklik dışında kalan imkansız mutluluk sahnelerinden başka bir şey olmamış. Zira Kanta çok istediği sihirli gece trenine bindiğini gördüğünde ölmüştü… Savaşın çirkinliğini, çocukların masumiyeti üzerinden izlediğimiz Giovanni no Shima’nın en başarılı sahnesi ise, Rus ve Japon çocukların yan yana sınıflarda filmler dışında bir anime olarak tarihte yerini almış işledikleri müzik dersleri sırasında öğrendikleri diğer oluyor. Bir başka tarihi hikayeyi ise 1979 - 1980 ülkenin şarkılarını söylemeleri olsa gerek… yılları arasında 40 bölümlük bir anime olan Versailles no Bara, yani Rose of Versailles isimli Japon halkı üzerinde hissettiği 1945 yılının etkile- anime serisinde izliyoruz. Avusturya Arşidüşesi rini yukarıdaki animelerde açıkça belli edip anlat- ve Fransa Kraliçesi Marie Antoinette’nin hayatı maya çalışırken günümüzdeki bir çok animesinde ve Fransız Devrimini anlatan animenin asıl kahsadece alt metinlerindeki mesajlarıyla gösteri- ramanı aslında hayali bir kişi. Ön planda Oscar yor. Fakat animelerdeki gerçek hayat hikayeleri François de Jarjeyes’in yani Lady Oscar’ın Fransız kraliyetini koruma görevine gelişi ve hayatındaki seçimlerini görürken, arka planda Marie Antoinette’in kendisini adım adım ölüme götüren tercihlerini ve çöküşte olan Fransız kraliyetini izliyoruz. 1972 - 1973 yılları arasında 10 volumes olarak yayınlanan aynı isimli mangadan uyarlama olan animenin gerçekçiliği en dikkat çeken taraflarından birisi olmuş. Marie Antoinette’in Fransa’ya gelişi ve tahta çıkışıyla birlikte gelişen olaylar tarihi gerçekliklerle paralel ilerliyor. Üstelik tarihte Lady Oscar gibi bir karakter olma-
26
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
1.yıl
Gekkan Shoujo Nozaki-kun gibi komedi öğeleri barındıran animelerle az da olsa karşılaşıyoruz. Fakat Bakuman’ın farkı bu süreci en ince detayına kadar bir şekilde anlatıyor olmasıdır. Sürece izleyiciyi de dahil edince hem anlaşılması kolay oluyor hem de anime “gerçek hayat” temeline dayanmış oluyor.
masına rağmen Oscar’ın kraliyetteki konumu gerçek olaylar ile uyumlu sonuçlar doğuracak şekilde gelişmiş. Lady Oscar günümüzde bile birçok maskülen kadın karakterin atası olarak görülürken, animenin bir de tarihi içeriği olması üstelik bunu gerçeklere oldukça yakın yapması animenin başarısı bir kat daha artırmış. Tabii anime bazı konularda kendi bakışa açısını belirlemekten de geri durmamış. Günümüzde bile hala tartışma konusu olan Marie Antoinette Kont Axel von Fersen ilişkisini kendi bakış açısıyla bazı gerçeklere dayandırarak anlatmış ve bu aşkı savunmuş. Birçok alanda tarihi gerçeklikler çerçevesinde ilerleyen anime hala güncelliğini korumakla birlikte, eleştirmenler tarafından da büyük beğeniyle karşılanmış. Bu kadar tarihi animenin dışında eğlenceli olaylara dayanan animeler de görüyoruz elbette. 2010’da 25 bölüm olarak ilk sezonunu, 2011’de yine 25 bölüm olarak ikinci sezonunu ve 2013’de yine 25 bölüm olarak üçüncü sezonunu izlediğimiz Bakuman anime serisi aynı ismi taşıyan ve 2008-2012 yılları arasında 20 volumes’dan oluşan mangadan uyarlama olan bir seri. Bu arada hemen belirteyim manganın yaratıcıları olan Tsugumi Ohba ve Takeshi Obata aynı zamanda Death Note’un da mangakalarıdır. Manga yapım sürecini anlatan bu manga/anime de gerçeklere dayanan bir hikaye. Karakterler hayali olsa da karakterlerin mangadan başlayarak bir animenin nasıl yapıldığını anlatması (daha çok manga temelli), manga yapımıyla ilgili yanlış bilinenleri düzeltecek nitelikte... Mangaka olmak isteyen ve şans eseri tanışmış iki erkek karakterin bu yoldaki maceralarını anlatan hikayeyi izlerken aslında manganın nasıl yapıldığını da belgesel gibi izliyoruz. Öte yandan manga yapımıyla ilgili
Animelerde ve mangalarda gerçek hayattan esinlenilmiş hikayeler kadar karakterler de önem taşıyor elbette. 1999 - 2015 yılları arasında 35 volumes olarak yayınlanan Vagabond mangası türüne en başarılı örneklerden birisi oluyor bu anlamda. Mangakası olan -aynı zamanda Slam Dunk’un da mangakası- Takehiko Inoue’ye Japon Kültür Bakanlığı’ndan bir çok ödül kazandıran manga Japonya’nın en ünlü ve güçlü kılıç ustası olan, “Kılıç Azizi” anlamına gelen Kensai lakabıyla anılan Miyamoto Musashi’nin hayatının anlatıyor. Hikaye olarak çok fazla sapmayan konuyu yetişkinlere yönelik şiddetten kaçınmadan anlatan Takehiko Inoue bu mangayla sayısız şampiyonluk da kazanmıştır. Evet, anime ve mangalarda gerçek hayat hikayeleri genel olarak bu şekilde. Elbette sadece bunlarla sınırlı değil. Bu hikayelerin dışında 17-sai gibi hikayeciklerin olduğu mangalar olduğu gibi Tokyo Magnitude 8.0 gibi gerçek hayat olaylarına göndermeler -bu anime deprem ile alakalıdır- yapan animeler de mevcut elbette. Fakat hepsinin ortak noktası tüm bu yaşananlardan “bir şeyler öğrenebilmek” olmuş. Japonya’nın bugünkü ekonomik durumu belirli alanlarda ilerleme kaydedildiğini kanıtlasa da, sosyolojik olarak net bir şey söylemek zor görünüyor, fakat bu başka bir günün konusu…
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
27
1.yıl
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
JAPONYA'DAN KI J
aponya 4 mevsimi muhteşem doğası ile uyumlu şekilde yaşatan bir ülke. İlkbaharda açan çiçekleri, sonbaharın birbirinden güzel renkleri, yazın adım başı festivalleri ile ziyaretçilerine unutulmaz bir tatil sunmayı başarıyor. Haliyle bir giden bir daha görmek istiyor arkasında bıraktığı o güzel manzaraları… Kışın tüm çetinliğine ve zorluğuna rağmen Japonya yine eşsiz kültürü ve doğası ile bu mevsimi bir ‘’kış tatili’’ seçeneği olarak avantaj haline getiriyor. Japonya onsen denilen kaplıcalar, kar manzarası sunan dağları, kayak merkezleri, kışa dair ilginç buluşları ve otelleri ile kışın da tüm ilgiyi üzerinde toplamayı başarıyor. Gelin bu soğuk havalarda içimizi ısıtan, Japonya’nın en güzel kış aktivitelerine bakıp mekanlarında küçük bir gezintiye çıkalım.
28
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
YAZAR: Bensu Cangüler
KIŞ VE KOTATSU KEYFİ
Yorganından ayrılmak istemeyenlere Kotatsu oteller Kotatsu, alçak bir sehpa ile yapışık olan ısıtıcılı yorgana sahip japon buluşu bir sistem. Buluşun amacı, ayakların ve bacakların sıcak kalmasını sağlamakla birlikte otururken, yemek yerken veya kitap okurken bile yorganınızdan ayrılmamanız
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
1.yıl
IS, MANZARALARI için tasarlanmış olması.. Kotatsu kış aylarında Japon otellerinin geleneksel hizmetlerinden biridir. Birbirinden farklı mekanlarda Kotatsu deneyimini yaşayabilirsiniz...
TENRO KİTABEVİ “Tenro-in Bookstore”, Tokyo ikebukuro da yer alan kitap kafesi, siz kitabınızı okuyup kahvenizi içerken size kotatsu deneyimi yaşatmaktadır. Öyle bir kitapçı düşünün ki eve gidip ısınmak kitabınızı elinize almak için can atmadığınız, İşte Tenro kitapevi hem kitap, hem battaniye hayalinizi gerçekleştiriyor. Hem de kitapçı atmosferinde… Bir çok japon stili otel kışın ziyaretçilerine kotatsu hazırlamaktadır. Sadece rezervasyon yaparken
TENRO KİTABEVİ
kotatsu seçeneği olan otelleri seçmeniz gerekmektedir. ŞİFA ARAYANLARA ONSENLER Sıcak su kaynakları yani Japonya’da bilinen adıyla onsenler Japon kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkenin her yerinde onsen banyosu yapmaya adanmış oteller ve tesisler bulabilirsiniz. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
29
1.yıl
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Fuji Dağı’nda Kayak keyfini çıkarmak isteyenlere Q HIGHLAND Fujiyoshida şehrinde ikonik Fuji Dağı tabanında konumlanan ülkenin en büyük buz pisti yer almaktadır. Burası yazları da havuz hizmeti vermektedir. Fuji-Q Highland bir eğlence parkıdır. Ve içinde sayısız roller coaster hız treni bulunmaktadır. Bu heyecan verici aktiviteler için hazırlığınızı şimdiden yapmalısınız. NYUTO ONSEN
Geleneksel sedir döşeli onsenlerde büyük geniş alanlarda şarap, süt ve balla bile yıkanabilirsiniz.
Neden gitmelisiniz? Mount fuji manzarasıyla ve bakımlı kayak alanıyla kış seyahatinizin en güzel parçası olabilecek niteliktedir.
NYUTO ONSEN Nyuto onsen ryokanı Akita idari bölgesinin doğusundaki dağlık alanında toplanmıştır. Akita bölgesi en çok bilinen 8 ryokana sahip geleneksel ve kırsal alanın çevresindedir. Buranın tarihi 300 yıldan fazla bir zamana dayanmaktadır. Tüm sıcak su kaynakları Nyuto onsen gibi bir Ryokana bağlı olmak zorunda değildir. Ryokanlar kaplıca otelleridir. Onsen için gelmiş ziyaretçilerine aynı zamanda kalacak yer ve yemek de sağlar. Bunun için onsen ücretinin yanında ekstra bir miktar daha ödersiniz.
Q HIGHLAND
Festival eğlencesinden vazgeçmem diyenlere:
SAPPORO KAR FESTİVALİ (Yuki Matsuri) Sapporo Japonya’nın Hokkaido adasındaki en büyük 4. şehridir. Eğlenceli bir kış tatili geçirmek istiyorsanız, Sapporo Kar Festivali en uygun TAKARAGAWA ONSEN, GUNMA seçenek olacaktır. Bu festival Japonya’da ki en çok Kökeni yüzyıllara dayanan geniş ve popüler bir turistin katıldığı en iyi kış etkinliklerinden biridir. onsen olan Takaragawa Onseni Gunma bölge- 7 gün süren etkinlik Şubat ayında yapılmaktadır. sindedir. Modern onsen topluluğu 1936 yılında kurulmuştur. Kurulduğu tarihten beri de dünya Saklı bir hazine arayanlara: ZAO İN YAMAGATA standartlarında tedavi hizmeti vermeye devam Yamagata’nın Zao tesisi, Tohoku’da saklanmış etmektedir. Takaragawa nehrinin yanında yer devasa bir kayak alanıdır. Ünlü kar canavarları alan yüzme havuzu ile harika bir manzara sun- Juhyo dan gözlerinizi alamayacaksınız. Kristal maktadır. Sadece bu manzarayı görmek için bile yağmurlarına ve etkinliğin fantastik bir hal algidilmeye değer bir özellik taşımaktadır. masına hazırlıklı olun. Görkemli bir tatil peşindekilere: MOUNT ASO KUMAMOTO
TAKARAGAWA ONSEN
30
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Aso dağı uzun bir süredir rahatlama ve yenilenme yeri olmakla ilişkilendirilmiştir. Oldukça eski otelleri ve sıcak su kaynaklarının kuruluşu 1800lü yılların sonuna dayanmaktadır. Karla kaplı aktif yanardağını izlemek için milyonlarca turist her yıl Aso dağını ziyaret etmektedir. Aso süt çiftliğinde özel üretilen dondurma, yoğurt ve et ürünlerini denemek için de güzel bir seçim olabilir.
.
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
1.yıl
KiTABIMIZ ÇIKTI! kitabevlerinde, online satış sitelerinde...
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
31
1.yıl
32
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
1.yıl
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
KAGURA JAPON PANDOMİM SANATI YAZAR: Gökhan Kuloğlu Şinto teatral dans biçimi olan Kagura (神楽) da sergilenmeye başlayan sanat, daikagura maskeli ve özel giysili, şarkılı, şiirli pandomim olarak adlandırılmıştır. Tapınakta başlayan kaguoyundur. ‘’Her yer ve şeyde tanrı vadır’’ temasını ra, günümüzde sokaklara inerek halka karışmış temel alan Kagura, dini törenlerdeki oyunların ve eğlence biçimine dönüşmüştür. atasıdır. İlk defa Kojiki’de ortaya çıkan oyun, mağaraya kapanmış güneş tanrısı Amaterasu’nun kapandığı mağaradan çıkması için dans eden dans tanrıçası Ame no Uzume’nin dansıyla Amaterasu’yu mağaradan çıkararak, onu gülümsetmesini hikâye edinir. Bu hikâye mitinin dini törenlerde tekrarlanmasıyla birlikte Kagura ortaya çıkmıştır. Böylelikle kagura dansının ritüelleri bu efsaneden yola çıkarak oluşmuştur. Başlangıçta kamukura veya kamikura olarak isimlendirilen oyun, zaman içerisinde kagura ismini almıştır. Japonya’da, Şinto dinine tapınma amacıyla sergilenen kagura, sözsüz oyuna, ritim ve şarkı olarak söylenen şiirlere dayanan Japon tiyatrosunun atasıdır. Bu oyun, sonraları Japon Noh Tiyatrosu’nda da görülecek olan danslar yer almıştır. Aynı zamanda dans, imparatorluk tarafından Aralık ayında gerçekleştirilen hasat festivallerinde kullanılmıştır. Tapınak ortamında doğan ve zaman içerisinde imparatorluk sarayının da önemli simgelerinden olan kagura, bir süre sonra halk içerisine inmiştir. Ve Kanto bölgesinin önemli geleneklerinden olmuştur. Kagura, Tokugawa ve Edo döneminde de bu oyunlar eğlence biçimi olarak sergilenmiştir. Dini temellerini zamanla halk içerisinde akrobasi, hokkabazlık, pandomim biçimine iyice bürünmüştür. Zaman içerisinde sokak eğlencesi olarak WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
33
1.yıl
34
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
岩崎 弥太郎
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
1.yıl
IWASAKI YATARO
9
Ocak 1835’de doğan Iwasaki Yataro, Mitsubishi’yi kuran hırslı ve cesur bir girişimciydi. Bir çiftçinin oğlu olan Yataro kariyerine Tosa klanında çalışarak başladı. Bu klanın Japonya’nın pek çok kısmıyla ekonomik ilişkileri olması nedeniyle bu genç adamın içindeki ateşi uyandırdı.
YAZAR: Birsen Albayrak
ki’deki ticaret ofisine atandı ve burada üst kademeye yükselmesi sadece üç ay sürdü. Onun görevi Tosa klanına gemiler, silah ve mühimmat almaktı.
Yataro’nun büyük büyük babası borçlarını kapatmak için ailenin samuray unvanını satmak zorunda kalmıştı. Bu genç adamda gerçek gücü kazanmanın tek yolunun eğitim olduğunun farkına vararak 19 yaşında Tosa klanının bir memurunu takip edip, Tokyo’da kendi eğitimini geliştirdi.
1868’deki Meiji restorasyonu ile birlikte Osaka, Nagasaki’nin ticaretteki yerini almış ve Yataro da faaliyetlerini buraya kaydırmıştı. Meiji restorasyonundan sonra göreve gelen hükümet klanların ticari faaliyet yürütmesini yasakladı. Yataro, Osaka ofisinin özelleştirilmesiyle orayı aldı ve Tosa Yataro Iwasaki reformcu birisi olan Toyo Yoshi- klanının dağılmasından sonra adı Tsukumo Ticaret da’nın denetimi altında eğitim gördü. Yoshida Şirketi oldu. Yataro klanın borçlarının bir kısmını ulusun içine kapalı bir şekilde var olmasından- Gemiler ve Ticaret Hakları karşılığında kabul etti. sa dış dünyaya açık olmasını ve endüstriyelleşip gelişmesi yönündeki fikirleriyle Yataro’yu et- Şirket 1873 yılında Mitsubishi adını aldı ve kilemiştir. Yoshida’yla olan ortaklığı ile birlikte Iwasaki resmi olarak başkan haline geldi. Tosa Tosa Hükümeti’nin bir katipi gibi çalışarak ailesi- Klanı tacının amblemi üç meşe yaprağı ile, kennin samuray statüsünü yavaş yavaş geri almıştır. di aile tacı olan elmasın birleşmesinden oluşan Yoshida’nın 1862 de suikaste uğramasıyla Yataro bir amblem seçti. “Mitsu” üç, “bishi” elmas aneski bağlantılarını kaybetti. Daha sonra Nagasa- lamına gelmektedir.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
35
1.yıl
JAPON edebİYATI DOSYASI
BiN DAMLA GÖZYASI , YAZAR: Deniz Balcı
“Şu anda derin üzüntüler içindeyim. Izdıraplarla dolu... Ruhsal olarak da bedensel olarak da... Gerçek şu ki aslında bir adım kaldı aklımı kaçırmama. Sürekli ağlayan karga artık kahkahalarla gülecek duruma geldi, o derece yani.” AYA KİTO
A
ya Kito on dört yaşında, hayata umutla bakan, mutlu bir genç kızdı. Japonya’da, ailesiyle standart bir hayat yaşıyor ve geleceği için planlar yapıyordu. Ancak on dört yaşının içinde hızla zayıfladığını fark etti. Bir gün okula giderken dizlerinin bağı çözüldü ve yere düşüp, yaralandı. Zamanla yürüyüşü yavaşladı ve hayatını normal bir şekilde devam ettirememeye başladı. Herkes gibi değildi artık. Ender rastlanan, ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı. Ailesinden ve evinden uzak, bitmek bilmeyen hastane dönemleri bu zamanlarda başladı. Kaldırabileceğinin üzerinde testlere sokulmaya başlandı. Her şey Aya için korkunç bir hızla berbatlaşıyordu ve en zoru hayat hala devam ediyordu. Bu öykü, 23 Mayıs 1988’de spino-sereballar ataksi hastalığından dolayı bu dünyadan ayrılan Aya Kito’nun hayatının korkunç döneminin başlangıcının kısa bir özeti. Kurmaca bir karakterin öyküsü değil, gerçek bir genç kızın hikayesi. Öldüğünde yirmi üç yaşındaydı Aya ve geriye hastalığı boyunca yazdığı, yer yer ağlatan, yer yer de umuduna hayran bırakan satırlarla dolu bir günlük bıraktı. Bu günlük Aya’nın ölümünden iki sene önce, benzer şeyleri yaşayanlara ‘yalnız değilsiniz’ diyebilmek ve tedavisi
36
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
bulunmamış hastalıklara dikkat çekmek amacıyla 1986’da, Aya’nın annesi tarafından Japonya’da yayımlandı. Çıktığı günden itibaren senelerce Japonya’da önemli bir okuyucu kitlesine ulaşan ‘Bin Damla Gözyaşı’ aynı zamanda değer arz eden tıbbi bir hatırat olarak değerlendirildi. Edebiyat tarihinde Macar yazar Frigyes Karinthy’in yazdığı ‘Kafatasımın
JAPON EDEBİYATI DOSYASI
1.yıl
Aya’nın çaresizliği katlanarak üzerimize çullanıyor ve okuyucunun elini kolunu bağlıyor. Peki nedir bu spino-serebellar ataksi hastalığı? Kitapta açıklandığı üzere beyincik ve omurilikteki hücrelerin dejenere olması sonucu ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Genel olarak yürüme, konuşma, hareketlerde zamanlama ve koordinasyon; bununla beraber solunum ve kalp rahatsızlıkları gibi ölümcül problemlere yol açmaktadır. Kitabın sonunda Aya’nın annesi ve doktorunun da görüşlerine yer verilmiş ve Aya’nın fotoğrafları konulmuş. Bu eklerle Aya’nın durumu ve hastalığı daha belirgin hatlarla çizilmiş. Bu tarz kitapları kurmaca dahi olsa okumak zordur. ‘Bin Damla Gözyaşı’ ise duygusal sertliğiyle çok zor bir metin. Ama bize uğramamış dahi olsa bu tarz hastalıkları yaşayan insanlarla duygudaşlık kurmak ve onları anlamak için bulunmaz bir hazine. “Artık daha fazla ne kadar para yiyici ve insanlara zahmet veren bir çocuk olacağım, bilmiyorum. Hepinizden çok özür diliyorum.” Etrafında Yolculuk’ gibi önemli tıbbi edebi hatıratlar yazılmış olsa da, hastalığın kişi üzerindeki yıkımına paralel bir şekilde aşama aşama anlatan ilk metinlerden biri olarak tarihe geçti. 2005 senesine gelindiğinde günlük, Fuji Televizyon tarafından on bir bölümlük bir dizi olarak hazırlandı ve bu dizi dünyada da ilgi görerek Aya Kito’nun günlüğünün başa dillere çevrilmesine olanak sağladı. 2007 senesinde İngilizceye çevrilen günlük o günden itibaren dünyanın birçok ülkesinde yayımlandı. Ülkemizde ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri başlatmış oldukları ‘Leyla’dan Sonra’ projesi kapsamında bu eseri Türkçeye kazandırarak Türkiye’de de bu konuda bir farkındalık yaratmak istediler. Bu amaç doğrultusunda Prof.Dr.Ümmühan Çiftçi, günlüğü Japonca’dan Türkçe’ye çevirerek okumamıza olanak sağladı. ‘Bin Damla Gözyaşı’ bir gazete sayfasında denk gelip okuduğumuz, içimizi acıtan o kısaca bahsedilmiş olaylardan birinin içine balıklama dalmışız hissiyatı yaratıyor. Sayfalar ilerledikçe WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
37
1.yıl
KAYNAKÇA
[OUR LITTLE SISTER] https://loftcinema.org/film/our-little-sister/ http://www.curzonartificialeye.com/our-little-sister/ http://www.filmedinether.com/reviews/miff2015-review-our-little-sister/ [JAPON SİNEMASINDA DÜĞÜN VE ÖLÜM] http://asiabeam.com/v/films/Depar tures/ Okuribito-photo-01 https://plus.google.com/communities/116043129131156357667 h t t p : / / t h e f i l m e x p e r i e n c e. n e t / b l o g / t a g / april-showers http://classiq.me/late-spring-1949 http://w w w.japancan.com/depar tures-amust-see-film-reviewed-by-alecia-tallent/ [İKİRU] https://www.youtube.com/watch?v=5RHfcTKaBUA https://www.amazon.com/Criterion-Collection-Blu-ray-Takashi-Shimura/dp/B0141RBHTU https://eng3122.wordpress.com/group-1/ heroism/ikiru/ [SİNEMA SALONLARI] http://jfilmpow wow.blogspot.com. t r / 2 0 1 0 / 1 1 / j a p a n e s e - f i l m - b l o g at h o n - j a pans-first.html https://en.wikipedia.org/wiki/Denkikan https://www.japan-experience.com/city-tokyo/cinema-waseda-shochiku http://en.japantravel.com/tokyo/toho-cinemas-shibuya/5620 [KİMİ NO NA WA] http://digitalome.deviantart.com/art/Kimino-na-wa-645650746 h t t p : / / w w w. fo r b e s. c o m / s i t e s / o l l i e b a rd er/2016/11/08/kimi-no-na-wa-makes-oscarconsideration-list-for-best-animated-feature/ http://www.animefantastica.com/kimi-no-nawa-nin-yeni-fragmani https://theartistextreme.wordpress. com/2016/10/05/kimi-no-na-wa-review/ [2016 ANİMELER] http://deadly-bride.livejournal.com/ https://wall.alphacoders.com/by_sub_category.php?id=241148 http://tvtropes.org/pmwik i/pmwik i.php/
38
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Manga/MobPsycho100 https://tr.pinterest.com/johnsonlozano/ things-that-are-popular/ http://w w w.deviantar t.com/more likethis/570370095 http://gamexnow.com/shouwa-genroku-rakugo -shinjuu-animesinin-tanitim-video su-yayimlandi/ http://www.birdizihaber.com/2016/05/aciyi-paylasarak-barisi-duslemek-i-kiznaiver/ https://akibento.com/blog/2016/10/21/interesting-anime-bungou-stray-dogs/ http://senpai-knows.com/news-relife-animeslated-july-2016/ http://japonsinemasi.com/pismanliklar-azaltilabilir-mi-i-orange/ [MEGUMİ] https://tasukete.wordpress.com/2008/03/27/ real-life -stor y-k ipnapped-megumi-yoko ta-anime/ h t t p s : / / w w w. n y t i m e s . c o m / 2 0 1 4 / 0 3 / 1 7 / world/asia/parents-of-japanese-woman-kidnapped-by-north-korea-meet-their-granddaughter.html?_r=0 [OTAKU FAN KÜLTÜRÜ] h t t p : / / w w w. y o u r a v e r a g e n e r d . c o m / r e views-and-tutorials/more-than-awesome-collectionsan-otaku-spaces-book-review h t t p : / / w w w. s h o o t i n g s t a rd re a m e r. co m / 2 0 1 4 / 0 1 / b re a k i n g - s te re o t y p e. ht ml?view=mosaic h t t p s : / / t r. p i n t e r e s t . c o m / pin/230809549622866536/ h t t p : / / i n f i n i t e r a i n y d a y. b l o g s p o t . c o m . tr/2016/02/the-misconception-of-otaku-eastvs-west.html https://stereootaku.wordpress. com/2013/10/22/genshiken/ [GERÇEK HİKAYEYE DAYANAN ANİMELER] ht t p : / / w w w. d e s k to p i m a g e s. o rg / p re view/325420/1920/1080/o http://polajoygarcia.blogspot.com. tr/2014/07/barefoot-gen-by-keiji-nakazawa-animated.html http://www.fempop.com/2012/07/23/graveof-the-fireflies-is-a-manipulated-but-haunting-anti-war-film/ https://laceysfilms.wordpress.
com/2015/03/06/giovannis-island-jobanni-no-shima-japan-2014/ https://en.wikipedia.org/wiki/Anne_no_Nikki https://tr.pinterest.com/alessandrapiga/manga/ https://tr.pinterest.com/j0kun/~-bakuman-~/ http://www.shauntmax30.com/group/vagabond/ [JAPONYA KIŞ] http://www.picturecorrect.com/news/photo-beautiful-winter-scene-in-kyoto-japan/ http://www.notey.com/blogs/kotatsu http://japan-magazine.jnto.go.jp/en/1611_ kotatsu.html http://www.thaigotravel.com/travel.php?t_ id=12 https://www.flickr.com/photos/johngcramer/8438048720 https://www.insidejapantours.com/experience-japan/i-ta007-14/fuji-q-highland/ [KAGURA] https://tr.pinterest.com/Sebastiandme/cultures/ h t t p s : / / w w w. f l i c k r. c o m / p h o t o s / s r e e n i vasan/8253188483 https://asceticsandpilgrims.wordpress.com/ tag/kagura/ http://www.connect-shimane.com/performing-arts/iwami-kagura/ [İWASAKİ YATARO] http://www.akikanko.or.jp/kanko/yatarouseika.html http://fmomosuke.blogspot.com.tr/2012/11/ blog-post_24.html https://www.mmnz.co.nz/mitsubishi/ [AYA KİTANO] h t t p : / / w w w. i d e f i x . c o m / K i t a p / B i n - D a m la- Goz yasi-Bir- Cocuk-Bir-Dilek/Aya-K ito/ Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0000000720018 https://chuvadenanquim.com. br/2013/09/20/review-livro-1-litro-de-lagrimas-de-kito-aya-editora-newpop/ https://my.dek-d.com/Romteera/writer/viewlongc.php?id=420247&chapter=54 [KAPAKLAR] https://www.cineplex.com/Movie/tony-takitani/Photos http://www.zerochan.net/Kimi+no+Na+wa.?p=2
1.yıl
Anime Manga .
. KITABI COK YAKINDA .
SIZLERLE Japon Sineması Platformu olarak ilk kitabımızın sevincini yaşarken 2. kitabın sürprizini sizlere veriyoruz. KOLLEKTİF olarak Gökhan Kuloğlu, Birsen Albayrak, Ercan Gürova, Olca Karasoy, Ahmet Ziya Sekendiz, Yeter Şeko, Rafet Kaan Moral, Su Tunç, Hafize Mutlu ve Mustafa Emre Özgen’in yer aldığı aldığı ‘‘Anime ve Manga’’ kitabımız çok yakında sizlerle. takipte kalın...
#JAPONSİNEMASİ WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
39
1.yıl
www.japonsİnemasİ.com