JAPON SİNEMA DERGİSİ AĞUSTOS 2016 SAYI: 7 AYLIK JAPON SİNEMASI E-DERGİSİ
4 DÜNYA ÇAPINDA SIRADIŞI BİR YÖNETMEN: HİROKAZU KOREEDA 8 JAPON SİNEMASI’NDA KADININ YOLCULUĞU 22 GELENEKSELLİĞİN, MİTLERİN VE REALİZMİN USTASI: ISAO TAKAHATA 30 ANİME VE MANGANIN DÜNYA PAZARINDAKİ YOLCULUĞU 34 İKİNCİ ŞANSLAR ÜZERİNE BİR GÜZELLEME: RE-LİFE 52 JAPON MUTFAĞININ KALBİ SOKAKLARDA ATIYOR!
Editörden, Merhaba Arkadaşlar, Japon Sineması Platformu olarak yayın hayatına başladığımız 2015 yılı Aralık ayından bugüne kadar Japon kültürü, sineması, edebiyatı, manga ve animeleri adına sizlere baş ucu kaynağı olabilecek bir yayın oluşturma ve Japonya’yı Türkiye’ye tanıtarak iki toplum arasında kültürel bir köprü kurma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.
JAPONSİNEMASİ.COM Yıl: Ağustos 2016 Sayı: 07 Yayın Türü: Aylık E-Dergi Sanat Yönetmeni & Grafik Tasarım Gökhan Kuloğlu Editörler Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu Katkıda Bulunanlar Ahmet Ziya Sekendiz Ayhan Gazi Gülcü Bensu Cangüler Deniz Balcı Ercan Gürova Hafize Mutlu Olca Karasoy Onurhan Erkoç Yeter Şeko Kapak Fotoğrafı Kirishima, bukatsu yamerutteyo, Daihachi Yoshida (2012) Arka Kapak Fotoğrafı Bakemono no ko, Mamoru Hoshoda (2015) İletişim ve Reklam japonsinemasi@gmail.com JAPON SİNEMASI SOSYAL AĞLAR www.japonsinemasi.com facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi
2
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Tatil ve yolculuk tema etrafından şekillendirdiğimiz Japon Sinema E-Dergimizin 7. sayısının ‘‘Sinema Dosyası’’ bölümünde Japon Sineması’nda çektiği sıradışı filmlerle adından söz ettiren usta yönetmen Hirokazu Koreeda’ya, Japon sinemasınında kadının tarihi yolculuğuna ve yine Japon sinemasında alternatif rollerin önemli oyuncusu Masayuki Mori’ye yer veriyoruz. Bunların yanında ‘‘Chonmage Purin ve Tales From Earthsea’’ fimlerinin tanıtımlarının yanında sizleri Japonya’da gezintiye çıkarak 10 fimi tanıtıyoruz. ‘‘Anime-Manga Dosyasında’’ izleyicide önemli izler bırakmış Anohana ve Re-Life serilerini sizlere tanıtırken; anime ve manganın dünya pazarındaki yerine, shounen animelerdeki kahramanın yolculuğu olgusuna, yaz mevsimini animelerde yaşamak isteyenelere güzel öneriler ve birbirinden iddialı 6 shounen anime serisine yer veriyoruz. ‘‘Japon Kültürü Dosyası’’ bölümünde Japonya’daki minimalist yaşam tarzına, Japon mutfağının sokak lezzetlerini, geleneksel Japon oyunları ve oyuncaklarını ve Japon komedisi manzaiyi tanırken; bonus olarak Japonya turu düşünenler için birbirinden güzel 10 mekanı tanıtıyoruz. ‘‘Japon Müziği Dosyası’’ bölümünde gerek Türkiye’de gerekse Japonya’da müziğiyle, kişiliğiyle derin izler bırakmış usta sanatçı Barış Manço’nun Japonya konserlerine dair güzel anılara ve Japon R&B’nin önemli isimlerinden May J’ye yer veriyoruz. ‘‘Japon Edebiyatı Dosyası’’ bölümünde ‘‘Profesör ve Hizmetçi’’ romanıyla tanıdığımız Japon edebiyatının özgün ismi Yoko Ogasawa’yı eseriyle sizlere tanıtıyoruz. Desteğini bizden esirgemeyen tüm okurlarımıza teşekkür ediyor ve yeni sayıda buluşmak dileklerimizi iletiyoruz. Gökhan Kuloğu JAPON SİNEMASI PLATFORMU
İÇİNDEKİLER JAPON SİNEMASI’NDA KADININ YOLCULUĞU
DÜNYA ÇAPINDA SIRADIŞI BİR YÖNETMEN: HİROKAZU KOREEDA
4 JAPONYA’DA YOLCULUĞA ÇIKMAK İSTEYENLER İÇİN 10 FİLM
KARAMELLİ MUHALLEBİ TADINDA BİR FİLM: CHONMAGE PURİN
11 JAPON SİNEMASI’NDA ALTERNATİF ROLLERİN USTA İSMİ: MASAYUKİ MORİ
GHİBLİNİN HAYAL DÜNYASININ İZİNDE: TALES FROM EARTSEA
GELENEKSELLİĞİN, MİTLERİN VE REALİZMİN USTASI: İSAO TAKAHATA
ANİME VE MANGANIN DÜNYA PAZARINDAKİ YOLCULUĞU
O GÜN GÖRDÜĞÜMÜZ ÇİÇEK: ANOHANA
26
22 İKİNCİ ŞANSLAR ÜZERİNE BİR GÜZELLEME: RE-LİFE
30
16
14
20
EN GÜZEL ANLARINI ANİMELERDE YAŞAYIN 44 YAZIN MUTFAĞININ KALBİ SOKAKLARDA ATIYOR! 52 JAPON GEZİLECEK 10 MEKAN 60 JAPONYA’DA ‘‘PROFESÖR VE HİZMETÇİ’’ 68 ROMANIYLA YOKO OGASAWA
8
SHOUNEN ANİME DÜNYASINDA kAHRAMANIN YOLCULUĞU
38
34
SEVERLERE ÖZ VE SADE: ZEN BUDİZMİ VE 6 SHOUNEN ANİME SERİSİ YAŞAM TARZI 47 MACERA 49 AZ,MİNİMALİST JAPON OYUNLARI HACİVAT VE VE OYUNCAKLARI KARAGÖZ ŞOVU: MANZAİ 55 GELENEKSEL 58 JAPONYA’NIN MULTİKÜLTÜREL JAPONYA’YA UZANAN YÜZÜ: MAY J DOSTLUK KÖPRÜSÜ: BARIŞ MANÇO 63 R&B’NİN 64 TÜRKİYE’DEN DERGİDE KULLANILAN 71 GÖRSELLERİN KAYNAKÇASI WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
3
JAPON SİNEMASI DOSYASI
4
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
HİROKAZU KOREEDA
Dünya Çapında Sıradışı Bir Yönetmen
S
on 20 yılın en sıra dışı Japon yönetmenlerinden biri olan 1962 Tokyo doğumlu Hirokazu Kore-eda, bir yönetmen olarak gerçekçi yaklaşımı ile hayatlarımıza dokunmadan önce bir yazar olmak için çıkmıştı yola. Waseda Üniversitesinde Edebiyat bölümünü bitirdi. Ancak sinema-tv aşkı daha ağır bastı ve Hirokazu Kore-eda kendisini kamera arkasında buldu. TV için bağımsız küçük bir firma adına bir belgesel dizisi çekti. Filmlerindeki insani yaklaşımın nedenlerinden biri de belki de bu belgesel çalışmaları. Maboroshi no Hikari’nin etkileyici güzelliğinde, After Life’ın insanın iç bakışına yönelten yapısında ya da bir samuray taşlaması olan Hana’da yönetmenin sinemaya ve hayata bakışı açık şekilde görülmektedir. Zihnindekileri eşsiz şekilde görselleştirme konusundaki hüneri ve insanın içine işleyen duygusallığı sunuşu ile Hirokazu Kore-eda, Japonya’nın en önemli yönetmenlerinden biri olmayı hakkediyor. Yönetmenin eserlerindeki ana öğe “insan”dır. Yapıtları insan hikayeleri üzerinedir. Ancak filmleri sadece insanlık üzerine olmakla kalmaz, insana ait merakları ve gizemleri de içinde taşır. Yönetmenin kurgusunda ve anlatım dilindeki insan ruhuna bakış, eserlerini sıradışı kılar. 1990’ların başında belgesel yapımlarla Japon halkının günlük hayatındaki karanlık noktalara ışık tutan yönetmen 1994 yılında ödüllü August without Him adlı belgeselini yaptı. Belgeselde bir AIDS hastası ve aktivist olan Hirata Yutaka’nın son aylarını anlattı. Belgesel ödüller alsa da Hirokazu Kore-eda, belgesel formatının kısıtlamaları içinde sıkıştığını hissetmeye başladı. Belgesellerde, konu olan kişiler kameranın varlığından haberdardılar ve davranışları da yapay kaçmaktadır. Böylece yönetmen sonraki çalışmasını kurmaca bir film olarak gerçekleştirmeye karar verdi.
Yazar: Ahmet Ziya Sekendiz Sanatçı 1995 yılında kurmaca filmi Maborashi’yi yaparken belgeselci yanını bir tarafa bırakmak yerine yine belgeselci gözü ile filme yaklaştı ve bu da eşsiz bir yapımın çıkmasına neden oldu. Aslında Miyamoto Teru’nun eseri bildik Hollywood tarzı anlatımla beyazperdeye aktarılabilirdi. Ama Hirokazu Kore-eda’nın elinde harika bir sinematik hal aldı. Film, kocasının beklenmedik intiharının ardından hayatını yoluna koymaya çalışan genç bir annenin hikayesini anlatıyordu. Maborashi, bir çok geleneksel film yapım tekniklerinden kaçınılarak yapıldı. Filmde başrol oyuncusu olarak yeni bir oyuncu olan Esumi Makiko ve kısa ama önemli bir rol olan intihar eden eş rolünde de yine yeni bir aktör olan Asano Tadanobu ile çalıştı. Tamamı tanınmayan oyunculardan oluşan bir film çekmek kumar gibi görünebilir. Filmde uzun sahneler kullandı. Dikkatlice oluşturulmuş mizansenler, Ozu’dan ödünç aldığı aşağıdan çekimler (low-angle shots) kullandı. Özellikle tamami ile doğal ışık kullanma kararı sanatsal yönden büyük risk içeriyordu. Sonuç şaşırtıcı derecede başarılıydı. Japon denizinin iniş-çıkışlı kıyısı boyunca yapılan çekimde yönetmenin kamerasına muhteşem doğal güzellikler yakalandı.
Anlaşılması güç doğal ışıkla aydınlatılmış iç mekan sahneleri ve engebeli araziden görülen manzara, filmin kahramanı kafası karışık annenin iç dünyası ile paralellik taşıyordu. Aslında yönetmen tüm sahneleri genç kadının duygularını yansıtmak üzere kurgulamıştı. Film yönetmene Japonya’da ve Japonya dışında büyük bir ün ve Venedik Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülünü kazandırdı. Maborashi’nin başarısının ardından yönetmen 1998 yılında After Life adlı filmi yaptı. Film belgesel ve kurmaca arasında net olmayan bir çizgide duruyordu. Film öteki dünya ve varoluş konularına değiniyordu. Filmde amatör ve profesyonel oyuncularla çalıştı. Filmde ölü ruhlar cennete WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
5
JAPON SİNEMASI DOSYASI gitmeden önce bir ara istasyonda beklemekteydiler. Burada cennete ya da sonsuzluğa ulaştıracak hayatlarındaki tek anıyı belirlemeye çalışırlar. Filmde röportajlar vardır. Röportajlar profesyonel olmayan oyuncularla yapılmıştır, Filmin evrensel teması Japonya dışındaki seyircilerin de beğenisini topladı. Hirokazu Kore-eda’nın gerçek ve kurguyu harmanlama; yapımı, kurgu olsa bile, mümkün olan en doğal hali ile sunma becerisi ve işlediği temalar filmlerini “insan” kılıyor. Bu da yönetmenin uluslararası başarısını açıklıyor.
HANA (Hana yori mo Naho) (2006) 18. yüzyılda yaşamış bir samurayı anlatan bir dönem filmi. Bununla birlikte yönetmenin tarzına uygun olarak türün bir çok alışılmış öğesinden uzak duran bir yapım. Ana karakter Aoki Sozaemon, klişe bir samuray karakteri değil. Babasının katilinden intikam almak isteyen sevimli ve yumuşak bir karakter. Bununla beraber kana susamış ve hırsla çalışan biri değil. Yönetmen karakteri daha insancıl bir hale getirmiş.
Distance (2001) Distance, 2001 yılında Cannes Film Festivalinde Altın Palmiyeye aday oldu. Film, kıyamet sonrası dini bir oluşumun neden olduğu katliamın sonuçlarına odaklanıyordu. Katliamın üçüncü yıldönümünde dört arkadaş sevdiklerinin küllerini döktükleri bir gölde bir araya gelirler. Burada katliamdan kurtulan tek kişi ile karşılaşırlar. Filmde flashbackler, hatıralar ve uzun çekimler yer alıyor. Film bize şu soruyu soruyor: “Karakterler kendileri ile sevdiklerinin o anlayamadıkları şiddet fiilleri arasına mesafe koyabilirler mi?”
STILL WALKING (Aruitemo Aruitemo) (2008) “Hala yürümeye devam ediyorum. Ama küçük bir kayık gibi sallanıyorum.” Filmin bu sözleri Blue Light Yokohoma adlı romantik şarkının sözlerinden alınmış. Sözlerin filmde duyulması bu trajikomik yapıma daha şiirsel bir hava veriyor. Seyirci, ölen büyük oğulları Junpei’yi anmak için her sene bir araya gelen Yokoyoma ailesi ile tanışıyor. Junpei, on sene kadar önce bir çocuğu kurtarmak isterken denizde boğulmuştur. Filmde melodram ya da histeri yoktur. Doğal performans, karakterlerin içindeki duyguların ortaya çıkarılmasını sağlamaktadır.
NOBODY KNOWS (Dare mo Shiranai) (2004) Film, anneleri kendilerini ansızın haber vermeden terketmiş dört ergen kardeş hakkında. Gerçek bir hikayeye dayanıyor. Kardeşler, Tokyo’daki dar dairelerinde yaşarken hayatlarına devam etmeye çalışırlar. Yetişkinlerin dünyasını çocuk gözü ile anlatan bu filmde yönetmen tutarlı olmayı başarıyor. Yürek burkan bir gerçeklik taşıyan film çocukların dramını ve terkedilmelerini yavaş bir dille resmediyor. Filmin 14 yaşındaki oyuncusu Yûya Yagira 2004 Cannes Film Festivalinde en iyi aktör ödülünü kazandı.
6
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
AIR DOLL (Kuuki Ningyou) (2009) Air Doll, Yoshiie Gōda’nın Kuuki Ningyo aslı manga serisine dayanmaktadır. Bae Doona’nın canlandırdığı Nazomi adlı şişme bebek “seks oyuncağı” bir şekilde canlanıverir ve bir insana dönüşür. Nazomi yeni dünyayı tanımaktadır. Bir video kulüpte iş bulur. Bu-
JAPON SİNEMASI DOSYASI rada iş arkadaşı Junishi ile bir yakınlaşmaya başlar. Film, yabancılaşma, yalnızlık ve feminizm üzerine bir keşif yolculuğunu anlatıyor.
I WISH (Kiseki) (2011) Yönetmen bu filmde çocuk ruhunu yakalamayı ustalıkla başarıyor. Gerçek hayatta da kardeş olan Koki ve Oshiro Maeda ayrılan anne babası nedeni ile farklı yerlerde yaşayan iki kardeştir. İki kardeş ayrı yönlerden gelen iki trenin tam karşılaştıkları anda bir dilek tutarlarsa gerçekleşeceğine inanırlar. Ailenin yeniden bir araya gelmesini dileyeceklerdir. İki kardeş masum bir şekilde bu mucizevi inanca sığınırlar. Film çocukluk düşlerine ve masumiyetlerine odaklanır. Film, mucizeyi gerçekleştirmek üzere arkadaşları ile yola çıkan kardeşlerin pastoral hikayesini anlatır.
JAPONYA’NIN MÜZİK DOLU DÜNYASI
LIKE FATHER, LIKE SON (Soshite Chichi ni Naru) (2013) Para ve başarı hırsıyla kendini kaybeden bir iş adamı, Ryota, hayatına tutku ile devam etmekteyken altı yıldır büyüttüğü oğlu Keita’nın aslında biyolojik çocuğu olmadığını öğrenmesi ile sarsılır. Çocuklar hastanede karışmıştır. Bu gerçek onu varoluşçu bir sorgulamanın içine sürükler. Gerçek oğlu Ryusei ise tamamen başka bir sosyal sınıftan bir ailenin yanındadır. İki aile bir araya gelip zor seçimler yapmak zorundadırlar. Yönetmen bu yapımda kendi kişisel ve içsel duygularından ilham almış. Kızı doğduğunda hissettiği duygulardan etkilenmiş. Bu harika filmde bir çok ilginç konu yer alıyor. Mesela iki ailenin çocukları değiştirmeleri konusunda düşünceleri gibi. Ayrıca film Japonya’da değişen babalık kavramına eğiliyor. Ryota işkolik, geleneksel bir Japon babasıdır. Onun tersine diğer baba Yudai ise Ryusei’nin hayatı ile derinden ilgilidir.
SONATA ÇOK YAKINDA SİZLERLE! YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com ,
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
7
JAPON SİNEMASI DOSYASI
JAPON SİNEMASI’NDA KADININ YOLCULUĞU J aponya, yedinci sanat olan sinemayla karşılaması ilk kez Lumiere Kardeşlerin 1896’da Paris’de yaptıkları film gösterimden bir yıl sonrasına rastlar. Fransız ve Amerikan film yapımcıları, yeni pazarlar için arayışlara girerler ve bu pazarlardan birisi de Japonya’dır. Tokyo’da birkaç gün arayla halka açık film gösterimleri gerçekleştirirler. Sinemaya ilgi o kadar fazladır ki 1903 yılında Tokyo’da ilk sinema salonu hizmete girer. Zamanla Japonların ilgisini çeken bu sanat, öylesine özümsendi ve Japon-
8
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Yazar: Gökhan Kuloğlu laştırıldı ki kabuki oyunlarını kameraya almaya ve tekniği kendi sanatlarına uyarlamaya, Rus-Japon savaşında cephelere film ekibi göndermeye kadar ilerler. ilk Japon filmi 1898 yılında Game of Autumn Leaves çekilir. Kimilerine göre tartışmalı olan bu ilk film için 1902 yılındaki Tsukemichi Shibata’nın Momijigari filmi de aday gösterilir. 1912’de Japonya’da dört bağımsız film şirketi yer alır: Yoshizawa Shoten, Yokota Sokai, M. Pathe (Fransız Pathe şirketinden bağımsız) ve Fukudo. Bu dört şirket daha sonra birleşerek daha sonra
JAPON SİNEMASI DOSYASI İlk kez bir kadın bir din insanı İzumi no Okuni’nin girişimleri doğan kabuki tiyatrosunun zamanla ün kazanmasından ve kadınlara yönelik cinsel yaftalardan dolayı daha sonra kadınların kabukide oyunculuk yapması yasaklanır. Ve böylece kadın rollerini onnagata adı verilen erkek aktörler canlandırmaya başlarlar. Böylece tiyatronun getirmiş olduğu güç, para ve makam kadınlardan erkeklere geçer. Kadınların temsiliyeti peruk, makyaj, kostüm, jest ve dans etrafında dönmeye başladı. Müzikle olan ilişkisi ile öne çıkan onnagatalar, repliklerini şarkı söyler gibi söylemesi, buz kesilmiş gibi sahnede durmaları ve gözlerini seyirciye dikmeleri ile akıllarda yer ettiler. Erkeklerin egemenliğinde yol alan ilk dönem Japon sinemasında ‘’onna kabuki’’ adında sadece kadınlardan oluşan tiyatro oyunlarının da gösterime alındığı temsillerde sınırlı da olsa yer almıştır. İZUMO NO OKUNİ, KYOTO 1920’lerin başına geldiğimizde Japon sinemasında çok az sayıda kadın oyuncu bulunmaktaydı. Japonya’da etkili olacak Nikkatsu stüdyosunu Çünkü dişiliğin, kadınlığın bir onnagata tarafınoluştururlar. Yavaş yavaş bir sistem haline gelmeye dan daha iyi temsil edileceğine inanılıyordu. Bu başlayan Japon sinemasında tiyatro ile uzun yılinanış, sektörde birçok film stüdyosu kurulmasıyla ve lar devam edecek ikili ilişki böylelikle başlar. Sesyabancı romanlardan uyarlanan çağdaş konuları siz dönemde kabuki oyunları sinemaya aktarılır, ele filmlerin varlığıyla birlikte sinemada kadının benshi adı verilen anlatıcılar tarafından filmler varlığı da tartışılır hale geldi. Bu girişimler kısa seslendirilir. Öyle ki bu benshi sistemi ile Japonlar sürede meyvelerini vermeye başlar ve 1920’de filmleri uzun yıllar sessiz olarak izlemek zorunda Kokkatsu stüdyosu oyamalar (onnagata) yerine kalır. Ve hatta kabuki tiyatrosunun gelenekleri dolasıyla uzun yıllar Japon sinemasında kadın oyuncular rol alamazlar. Japon sinemasının bir döneminde ve teknik dilinin oluşmasında oldukça önemli bir yere sahip olan kabuki oyunları, 1600’lı yıllarda alt sınıfları, özellikle de gittikçe güçlenen tüccar sınıfının tiyatrosu olarak ortaya çıkmıştır. Entrika, intikam, doğaüstü olaylar, yüksek macera ve karmaşık aşk ilişkilerinin ele alındığı kabuki tiyatrosu, ilk kez Japon şintoist tapınağında görevli olan bir kadın dansçı olan İzumo no Okuni tarafından icat edilir. İlk zamanlar tapınak içerisinde doğan ve dini öğelerle ele alınan kabuki oyunları, zamanla din etkisinden arınarak günümüzdeki formatına kavuşur. Abartılı jestler, gösterişli kostümler ve ağır makyajın yer aldığı tiyatroda, sahne diyaloglarına, aksiyona (dans-jest-hareket) önem verilmiş ve görsel-işitsel öğeler arasında tamamlayıcı bir ahenk yakalanmıştır.
NORİYAMA KAERİYAMA, MIYAMA NO OTOME (1919)
kadın oyuncuları filmlerde tercih etmeye başlar ve ilk olarak da Norimasa Kaeriyama’ya film yapma fırsatı verir. Ve Kaeriyama 1919 yılında Sei no kagayaki (The Glow of Live) ve Miyama no otome (Maid of the Deep Mountains) filmlerinde rol alır. Şirket, Jiro Yoshino tarafından yönetilen dramalarda kadın oyunculara yer vermeye başlar. Kantsubaki (Kış Kamelyası, Ryoha Hatanak, 1921) gibi gerçekçi anlatıma sahip filmlerde, Reiko no wakare (Ruhsal Işığın Kıyısında, Kiyomatsu HoWWW.JAPONSİNEMASİ.COM
9
JAPON SİNEMASI DOSYASI
HARUMİ HANAYAGİ, YAEKO MİZUTANİ
MACHİKO KYO, RASHOMON (1950)
soyama, 1922) gibi dışavurumcu dile sahip filmlerde kadınlar yer almaya başlarlar. Ve yine bu dönemde Teynosuke Kinugasa’nın teşvikleriyle birlikte ilk kadın oyunculardan olan Harumi Hanayagi ve Yaeko Mizutani’nin kadın oyuncu rollerinde yer almasıyla Japon sinemasında kadınların görünürlüğü artmaya başladı. Japon sinemasının erken döneminde tanınan ilk kadın oyuncu Tokuko Nagai Takagi oldu. Tokuko, 1911’den itibaren Japonya ve İngiltere’de sergilediği dans performansı ve oyunculuğu ile adından söz ettirmeyi başardı. 1911 yılında The East and the West (1911) filmindeki rolüyle ses getirir ve Japon sinemasında kadının sesini duyurur. Daha sonra yıllarda The Birth of the Lotus Blossom (1912), For the Mikado (1912) ve Miss Taqu of Tokyo (1912) gibi filmlerde rol alır. Tokuko’nun bu başarısı diğer kadın oyuncular
SETSUKO HARA, BANSHUN (1949)
içinde cesaret verici olur ve Japon sinemasında Machiko Kyo, Setsuko Hara, Kinuyo Tanaka ve Hideko Takamine gibi yıldız isimler ortaya çıkar.
TOKUKO NAGAİ TAKAGİ
10
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Japon sinemasının tekniğinde önemli yeri olan kabuki oyunlarının bir kadın tarafından bulunması ve daha sonrasında kadın oyuncuların tiyatroda oynamasının yasaklanması ile uzun yıllar sinemada görünmeyen kadın yüzü verilen uzun uğraşlar sonucunda hak ettiği yeri kazanmıştır. Zaman zaman Setsuko Hara, Machiko Kyo gibi isimlerle ünleri denizaşırı ülkelere kadar ulaşmış, zaman zaman sistemin bir parçası olarak seks filmlerinde rol almış, korku filmlerinde korku unsuru olarak sunulmuş olsa da kadının sinemadaki savaşı Japonya’da devam etmektedir.
JAPON SİNEMASI DOSYASI
JAPONYA’DA YOLCULUĞA ÇIKMAK İSTEYENLERE 10 FİLM Yazar: Gökhan Kuloğlu THERMAE ROMAE, HIDEKI TAKEUCHI, 2012 Mari Yamazaki’nin Comic Beam dergisinde yayınlanan aynı isimdeki mangasından uyarlanan filmin yönetmenliğini Hideki Takeuchi yapıyor. Thermae Romae filmi, Antik Roma’da yaşayan Lucius adındaki mimar sıradan ve demode işleri nedeniyle işten kovulduğu gün gittiği hamamda tesadüfen bir zaman geçidi keşfeder ve kendisini 2012 Japonya’sında bir hamamda bulur. İlk zamanlar günümüz dünyası ve mimarisi tasarımları için ilham olsa da, işler Lucius için o kadar kolay ilerlemeyecektir. İki çağ arasında gidip-gelen eğlenceli bir film sizleri SHİMOTSUMA MONOGATARİ, (KAMIKAZE GIRLS) bekliyor. Unutmadan filmin Thermae Romae II adınTETSUYA NAKASHIMA , 2004 daki devam filmini de izlemeye unutmayın. Yukio Kanesada ve Novala Takemoto’nun Betsucomi dergisinde yayınlanan aynı isimdeki mangasından yayınlanan filmin yönetmenliğini Tetsuya Nakashima yapıyor. 2004 yapımı Shimotsuma Monogatari filmi, Japon kırsalında yaşayan ve 18. yüzyıl Versailles yaşam tarzı hakkında fanteziler kuran Momoko adındaki genç bir kızın mutluluk öyküsünü konu alıyor. Hiç arkadaşı olmayan genç kızın tek uğraşı ve eğlencesi yeni giysiler alarak bebek gibi giyinmektir. Yaşadığı kasabadaki bisikletli yakuza çetesinin onun mutluluğa engel olmak isterlerken Ichigo adındaki biriyle tanışır ve hayatı değişmeye başlar. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
11
JAPON SİNEMASI DOSYASI SUWINGU GARUZU, (SWING GIRLS) SHINOBU YAGUCHI, 2004 Yönetmenliğini Shinobu Yaguchi’nin yaptığı 2004 yapımı Suwingu Garuzu film, Japonya’nın kuzeyinde yer alan bir kız lisesinde okuyan Tomoko ve arkadaşlarının yaz tatilinde gitmek zorunda oldukları matematik kursundan kurtulma planlarını sizlerle buluşturuyor. Müzik, eğlence ve tatilin arkadaşlar için nasıl unutulmaz bir anı dilimine dönüşebileceğini bizlere anlatan bu filmi kaçırmayın. TIDA-KANKAN: UMI TO SANGO TO CHIISANA KISEKI, (SUNSHINE AHEAD) TOSHIO LEE, 2010 Hikâyesi gerçek bir olaya dayanan filmin yönetmenliğini Toshio Lee yapıyor. Tida-kankan filmi, denizdeki mercan resiflerini canlandırmaya çalışan Japon çevreci Koji Kinjo’nun hikâyesini bizlerle buluşturuyor. Koji ve eşi Yuri’nin mercan resiflerini canlandırma yolculuğunda birinden tebessüm dolu anılar ve parlak-iç açıcı görüntüler bizleri bekliyor. Çevreci çift amaçlarına ulaşabilecek midir?
ARUKU, HİTO, (MAN WALKING ON SNOW) MASAHIRO KOBAYASHI, 2002 Yönetmenliğini Masahiro Kobayashi’nin yaptığı 2002 yapımı Aruku, hito filmi, Hokkaido adasında sizleri yolculuğa çıkarıyor. 66 yaşındaki sake üreticisi Nobuo Honma, eşinin vefat etmesi üzerine Yasuo ile yaşamaya ve dükkanını işletmeye başlar. Yalnızlıktan doğan boşluğu doldurmak için dağda bulunan balık yetiştirme tesislerine yürür ve balıkları izleyerek yalnızlığını unutur. Birgün büyük oğlu olduğunu söyleyen Riyoichi karşısında çıkar ve yaşlı adamın dünyasında değişiklikler meydana gelir. Yavaş ama yaşanmışlık dolu bir film izlemek isteyenleri Hokkaido’da uzun bir yolculuğa çıkmaya davet ediyoruz.
12
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
SAMA TAİMUMASHİN BURUSU, (SUMMER TIME MACHINE BLUES), KATSUYUKI MOTOHIRO, 2005 Yönetmenliğini Katsuyuki Motohiro’nun yaptığı 2005 yapımı Sama Taimumashin Burusu filmi sizleri zamanda yolculuğa çıkarıyor. Bilimkurgu kulübü üyesi beş gencin ve fotoğraf kulübü üyesi iki kızın aynı kulüp evini paylaşmaktadır. Birgün talihsiz olay sonrası kulüp evindeki klimanın kumandası bozulur ve sıcaktan bunalan çocuklar aniden evin ortasında bir zaman makinesiyle karşılaşırlar. Şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadan zamanda nereye yolculuk edeceklerini düşünmeye başlarlar. Siz nereye zamanda yolculuk yapmak isterdiniz?
JAPON SİNEMASI DOSYASI TOKI O KAKERU SHOJO, (THE GIRL WHO LEAPT THROUGH TIME), MASAAKI TANIGUCHI, 2010 Yönetmenliğini Masaaki Taniguchi’nin yaptığı Toki o Kakeru Shojo, aynı sınıfta okuyan Makoto Konno, Chiaki Mamiya ve Kousuke Tsuda adındaki üç yakın arkadaştır. Sürekli beraber takılan ve zamanlarını çoğunlukla beyzbol oynayarak geçiren bu üç arkadaştan Makoto, kimya laboratuarında üstüne düştüğü garip bir nesne sayesinde hayal edemeyeceği bir güce sahip olur.Yeni keşfettiği gücü sayesinde zamanda yolculuk yapabilen Makoto, gücünü kullanıp geçmişini değiştirerek geleceğine yön verBABURU E GO!! TAIMU MASHIN WA DORAMU-SHIKI, meye çalışır ancak onu bekleyen tehlikenin farkında (BUBBLEFICTION:BOOMORBUST),YASUOBABA,2007 değildir. Zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin Yönetmenliğini Yosu Baba’nın yaptığı Baburu e go!! izlemesini tavsiye ederiz. Taimu mashin wa doramu-shiki, eski erkek arkadaşının borçlarını ödemek için barda hostes olarak çalışmak zorunda kalan Mayumi Tanaka’nın birgün annesi esrarengiz bir şekilde ölür. Deliller uçurumdan düşerek öldüğünü belirtmesine rağmen aklına sorular takılan Mayumi cenazeden eve döndüğünde kapıda kendisini bekleyen Isao Shimokawaji, ona annesinin aslında ölmediğini söyler ve sır dolu yolculuğun ilk ateşini yakar. Gizemli bir yolculuğa çıkmak isteyenleri komedi dolu bir zaman yolculuğu bekliyor. DORUZU, (THE DOLLS), TAKESHI KITANO, 2002 Yönetmenliğini Takeshi Kitano’nun yaptığı 2002 yapımı Doruzu, birbirine kırmızı bir iple bağlı, iç içe geçmiş üç hikâyede sizleri yolculuğa çıkarıyor. Doruzu, Japon yönetmen Takeshi Kitano’nun eşsiz Japonya manzaralarını fonda kullandığı bir başyapıt olarak öne çıkıyor. Eski aşkını arayan bir yakuza, herkesin karşı çıktığı aşklarına sahip çıkmak için kendilerini kırmızı bir iple birbirine bağlayan iki aşık, hayran olduğu pop starına ulaşmak isteyen bir adamın bitmek bilmeyen yolculu ve hüzünlü bir Japon masalı sizleri bekliyor. TOKYO MONOGATARI, (TOKYO STORY) YASUJIRO OZU, 1953 Yasujiro Ozu’nun Noriko üçlemesinin son filmi olan Tokyo Hikâyesi, Japon aile yapısında yaşanan değişimlerden yola çıkarak toplum içinde kaybolmaya yüz tutmuş değerlerin bir tablosunu çizmektedir. Onomichi’nin bir taşra kasabasında yaşayan yaşlı Hirayamaların Tokyo’ya çocuklarının yanına giderler. Yaşlı çift bu yolculuklarında ailedeki kültürel değişimi, evin en küçük bireyinden en büyük bireyine kadar, şehrin, Japonya’nın değişim öyküsüne tanıklık ederler. Ozu’nun geleneksel sinema dilini yansıttığı en iyi filmlerinden Tokyo Monogatari’yi izlemenizi tavsiye ediyoruz. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
13
JAPON SİNEMASI DOSYASI
14
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
KARAMELLİ MUHALLEBİ TADINDA BİR FİLM .
Chonmage Purin Bilimkurgunun babası kabul edilen H.G. Wells “The Time Machine” kitabını 1895’te yayınladı. “Zaman makinesi” kavramını icat etti ve “zamanda yolculuk” tabirini popüler kültüre armağan etti. Zamanda yolculuk dünya ve özelde Hollywood sinemasının önde gelen temalarından biri olmayı her zaman sürdürdü. Star Trek’ten X Men serisine, Midnight in Paris gibi romantik filmlerden Back to the Future fenomenine kadar “zamanda yolculuk” temalı filmleri geniş bir yelpazede toplamak mümkün. Zamanda ileri-geri gidebilmek için kimisinde zaman kapsülleri kullanıldı kimisinde ise tek bir otomobil yeterli oldu. Japon sineması da “zamanda yolculuk” temasından nasibini aldı elbette. Bunlardan bazılar: Bubble Fiction: boom or bust; Tokyo Girl; Cyborg She; Summer Time Machine Blues ve Chonmage Purin. Bu yazıda “Chonmage Purin” filmine göz atacağız. Filmimiz adından da anlaşılacağı üzre bir çocuk ve onun adeta koruyucu samurayı olan birini ele alıyor. Sade bir olay örgüsü ve kısıtlı bir oyuncu kadrosu var karşımızda. Buna rağmen komik sahneleri, ilginç diyalogları ve final sahnesi ile kendini seyrettirmeyi başaran bir zamanda seyahat komedisi olarak güzel bir yaz filmi diyebilirim. Şimdi filmimize biraz daha yakından bakalım.
Yazar: Ercan Gürova dönemine ait bir samuraydır kendisi. Bir gün Buda heykeli önünde dua ederken zamanda yolculuk yapmıştır ve geri dönmesi için o heykeli tekrar bulmalı ve yine dua etmelidir. Bu arada yeni Tokyo’ya ve modern yaşama da alışması gerekmektedir ve bu işi Hirako ailesi üstlenecektir. Alışması başta kolay olmaz. 180 yıl öncesinin erkek egemen anlayışını ve zihniyetini terk etmesi zor gözükmektedir. Hirako için “Kadının yeri evidir” ve oğlu ağladığında “Erkek dediğin ağlamaz” gibi bizim de çok aşina olduğumuz basmakalıp sözleri bir bir sıralar. Öte yandan evini kendisine açtığı için Hirako’ya da kendini borçlu hisseder ve ev işlerini yapma teklifini götürür.
Genç samuray geçmişten gelerek çizdiği ve savunduğu patriyarkal değerleri bizzat kendisi tek tek terz yüz eder. Evin işlerini yapar, çocuğu okula götürür getirir ve pasta yapma işlerinde ustalaşıverir. Pasta-börek işlerinde mahallede ünü o kadar artar ki bir gün “Babalar Pasta Yapıyor” yarışmasına katılmaya teşvik edilir. Yarışmaya sözde “baba-oğul” birlikte katılırlar ve dile kolay 10 saatlik bir maratonun ardından birinci olurlar. Pasta işlerindeki maharetinden dolayı iş teklifi alan genç samurayımız eve daha geç gitmeye başlar ve Tomoya artık kendisini göremez olmuştur. Bu durum Tomoya’nın bir gün okuldan 2010 yapımı olan ve bir mangadan uyarlanan kaçmasıyla sonuçlanacaktır. filmimizin başrollerini çocuk Tomoya, 2 yıl önce eşinden boşanan ve aynı zamanda çalışan bir anne olan Tomoya kopmaya başlayan ilişinin tekrar rayına Hirako ve nam-ı diğer samurayımız Yasube oluştur- girmesi için adeta aracı olacaktır. Yasube de bunu makta. Hirako ailesi için sıradan gibi başlayan bir gün “benim için değerli olanı daha yeni idrak etmeye sokaklarından geçerken samuray kıyafetleri içindeki başladım” sözleriyle tasdik edecektir. Her şey yoluna 25 yaşındaki genç bir adamı görmeleriyle değişiyor. girmiş gözükmektedir, Hirako ailesi saadete ermiştir. Her aklı başında insan gibi onlar da şehrin ortasında Ama unuttuğumuz bir şey var. Geçmişten, başka bir güpegündüz sokakta samuray kıyafetleriyle biri- zamandan gelen biri muhakkak bir gün ait olduğu ni gördüklerinde bunun olsa olsa “süpermarketin zamana geri dönecektir. tanıtım elemanı” gibi birşey olduğunu düşünürler. Ya da belki film/dizi çekimi için tasarlanmış bir figüran. Sevimli küçük oyuncu Tomoya’nın başarılı oyuncuFakat adam karşılarına dikilip ağdalı bir Japoncayla luğu, geçmişten gelen bir samurayın modern yaşama konuşmaya başladığında ve tuhaf tuhaf şeyler söyle- ayak uydurmaya çalışırken ortaya çıkan yer yer absürd diğinde Hirako durumdan şüphelenmeye başlar. durumlar ve şaşırtıcı final sahnesiyle “Chonmage Purin” filmi yaz günleri için kaçırılmayacak seyirlik sunuyor. Daha sonra anlaşılacağı üzre, genç Yasube geçmişten Tomoya ve genç samurayın yemeye bayıldığı “karagelmiştir. 180 yıl kadar geçmişten. 9. Bunsei melli muhallebi” tadında hem de. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
15
JAPON SİNEMASI DOSYASI
16
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
TALES FROM EARTHSEA Ghibli’nin Hayal Dünyasının İzinde
A
nimeler ile iç içe olup da Studio Ghibli ismini duymayan herhalde yoktur. Gökteki Kale, Komşum Totoro, Yüreğin Sesi, Ruhların Kaçışı, Howl’un Yürüyen Şatosu gibi ülkemizde Türkçe dublajlı olarak da yayınlanmış animelerden birisinin yeri mutlaka gönlümüzde ayrıdır. Çoğumuz için de animeye başlama sebebidir Ghibli yapımları. Studio Ghibli deyince ise doğal olarak aklımıza bir başka isim daha geliyor: Hayao Miyazaki. Aslına bakarsanız, ne Miyazaki olmadan Ghibli düşünülebilir ne de Ghibli olmadan Miyazaki. Bu adam ve bu stüdyo öyle bağdaşmışlardır ki Hayao Miyazaki emekli olduğunu açıkladığında (İlk defa emekli olduğunu açıklamamıştır ama bu sefer ciddi oluğunu söylemiştir. Buna karşın Miyazaki’nin uzun bir dinlenme evresine girdiği söyleniyor.) Studio Ghibli de yapımlarına geçici olarak ara verdiğini duyurmuştur.
Yazımızın konusu olan Gedo Senki veya Türkçe adı ile Yerdeniz Öyküleri de tahmin ettiğiniz üzere bir Studio Ghibli yapımı. Elbette işin içinde yine bir Miyazaki var. Lakin “bir Miyazaki var” lafımdan anlayacağınız gibi bu sefer durum biraz farklı. 2006 yılında vizyona giren ve iyi – kötü karışık yorumlar alan filmin yönetmeni Hayao Miyazaki’nin oğlu, Goro Miyazaki. Yerdeniz Öyküleri, kendisinin ilk yönetmenlik deneyimi. (ikincisi ise 2013 yapımı Rüzgar Yükseliyor) Goro Miyazaki’nin asıl uzmanlık alanı peyzaj mimarlığı. Lakin kendisi babasının izinden gitmeyi uygun görmüş. Lafı fazla uzatmadan, bakalım veliaht Miyazaki nasıl bir iş çıkarmış.
Yazar: Olca Karasoy
Her şey bir savaş gemisinin heybetli dalgalar ile mücadele etmesi ile başlıyor. Yaşanan fırtına ve beraberinde getirdiği kaos yetmezmiş gibi, gökyüzünde beliren iki ejderha birbiriyle savaşmaya başlar. Lakin şöyle bir durum vardır: iki ejderhanın birbiriyle savaştığı asla görülmemiştir. Diğer taraftan, Enland Kralı’nın kulağına bunun gibi uğursuz birçok haber gelmektedir. Ekinler yetişmemekte, hayvanlar hastalanıp ölmektedir. Üstelik oğlu Arlen de bir gündür kayıptır. Kralın büyücüsü Root’un dediğine göre dünyanın dengesi bozulmuştur. Kralın morali bozuktur ve sakin kafayla olan biteni düşünmek için odasına çekilmek ister ama karanlık koridorda oğlu Arlen olduğunu öğrendiğimiz çocuk kralı bıçaklayarak öldürür. Akabinde, Arlen kralın kılıcını alarak saraydan kaçar. Çöle doğru yola koyulan Arlen’i burada kurtlar sıkıştırır ama onu Sparrowhawk Ged (Türkçe adı ile Çevik Atmaca Ged) adında güçlü bir büyücü kurtarır. Arlen’in amacı nedir? Neden babası kralı bıçaklamıştır? Çevik Atmaca neden çöldedir? Bunun gibi kafamızda birçok soru işareti ile beraber Arlen ve Çevik Atmaca uzun ve tehlikeli bir maceranın ilk adımını atmış olurlar.
Şunu baştan söylemekte fayda var: içerik ve hayal gücü olarak Goro Miyazaki’nin babasının seviyesine gelmesi için daha çok çalışmaya ihtiyacı var. Yerdeniz Öyküleri bir Studio Ghibli yapımı olduğunu belli ediyor, stüdyonun yüzünü de kara çıkarmıyor ama en zayıf eserlerinden biri olmaktan da maalesef kurtulamıyor. Bir kere Hayao Miyazaki’nin biYerdeniz Öyküleri’nin çıkış noktası Ursula zlere sunduğu o doğaüstü atmosfer, Yerdeniz K. Le Guin’in Earthsea adlı romanıdır. Lakin Öyküleri’nde kendisini belli edemiyor. Ruhların yazarın yaptığı açıklamada da belirttiği gibi, Kaçışı veya Howl’un Yürüyen Şato’sundan anime filminin konusu ile kitaplar sadece alıştığımız o fantastik dünya, Hayao Miyazageçtiği dünya ve karakterler bakımından ilişki- ki’nin eşi benzeri olmayan hayal dünyası bu li. Hikaye olarak anime filmin kitaptaki dünya animede pek yok. Elbette Yerdeniz Öyküleri ile farklılıklar gösteriyor. de fantastik bir âlemde geçiyor ama diğer WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
17
JAPON SİNEMASI DOSYASI olmanın yükünü omuzlarında zor taşısa da çizimleri bakımından gurur duyabilir. Yine müthiş manzaralar (Goro Miyazaki’nin peyzaj mimarı olmasının faydaları) ve renk havuzları var karşımızda. Detay seviyesi de “İşte Studio Ghibli’nin gücü!” diye adeta haykırıyor. Anime filminin karakterleri de Ghibli yapımı olmanın izlerini taşıyor. Bununla demek istediğim, bir Studio Ghibli karakterini gördüğünüzde onun bir Ghibli karakteri olduğunu hemen anlarsınız. Bu arada Çevik Atmaca Ged için gölgede kalan bir karakter dedim ama o haliyle bile karizStudio Ghibli yapımları ile kıyaslandığında -ki ma sahibi. Dedim ya, ana karakter ile bağ kubunu yapmak zorundayım- bu animede daha ramıyorsunuz diye, Arlen, Ged’in karizmasına ciddi, daha sade ve monoton bir havanın sahip olsa veya en azından enerjisi ile neşe saçhâkim olduğunu görüyoruz. Ayrıca ana karak- sa şu an bambaşka şeyler yazıyor olabilirdim. ter Arlen de bu seriye hiç yakışmamış. Filmi izledikçe çocuğun psikolojik sorunları olduğunu görüyoruz. Sürekli dert yanan ve mutsuz görünen Arlen, bir müddet sonra izleyeni de etkiliyor ve sizi adeta boğmaya başlıyor. Bir de kahraman gibi lanse edilmesini şahsen pek tasvip etmedim. Diğer tarafta Çevik Atmaca lakaplı büyücülerin başı olan Ged adında bir adam var. Büyücülerin başı olduğuna göre bu adam çok güçlü olmalı ama nedense sürekli arka plana atılmış ve Arlen öne çıkarılmak istenirken kendisi ne yazık ki gölgede kalmış. Anlatmaya çalıştığım olay şu: Filmin konusu Animenin bir diğer ağır topu da bolca kulkesinlikle kötü değil. Lakin bir Studio Ghibli lanılan İskoçya kökenli müzikleri. Animenin yapımı gibi büyülü bir sunum da yapılmamış. bestecisi Tamiya Terashima çok iyi bir iş Üstüne üstün bir Studio Ghibli filminin karak- çıkarmış ve başta gayda olmak üzere birçok terleri her daim sempatik ve kolay sevebi- enstrüman animeye ruh üflemiş. 2007 yılında leceğimiz, empati kurabileceğimiz şahıslar da filmde çalan parçaların toplandığı bir eser olmuşlardır ama Yerdeniz Öyküleri’nin karak- yayınlanmıştır. Türkçe seslendirmelerde ise herhangi bir sıkıntının olduğu söylenemez. Elterleri ile bağ kurmak çok zor. bette her dizi – film orijinal seslendirmesiyle Hikayenin sunumu ve karakterleri bakımın- güzeldir ama Yerdeniz Öyküleri’ni Türkçe de dan Yerdeniz Öyküleri bir Studio Ghibli yapımı rahatlıkla izleyebilirsiniz. Yerdeniz Öyküleri, ülkesi Japonya’da vizyona girdiği ilk hafta Karayıp Korsanları: Ölü Adam’ın Sandığı filmini birincilikten alarak tam beş hafta boyunca birinci kalmayı başarmıştır. Vizyona girdiği yıl olan 2006 yılında en çok izlenen dördüncü film unvanına sahiptir. 22 milyon dolarlık bütçe ile gerçekleştirilen anime filmi 68 milyon dolar ile üç katından fazla hasılat elde etmiştir. Orijinal eserin sahibi Ursula K. Le Guin ise filmdeki şiddeti biraz eleştirmiş ve Goro Miyazaki’ye: “benim kitabımda bun-
18
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON SİNEMASI DOSYASI
lar yazmıyor, bu tamamen senin filmin ve iyi de bir film” sözlerini söylemiştir. Ayrıca yine Goro Miyazaki’yi üstü kapalı kastederek “Henüz donanımlı olmayan birine fazlaca sorumluluk verilmiş” demiştir. Bu sözünden de Ursula K. Le Guin’in Goro Miyazaki için “kırk fırın ekmek yemesi gerekli” dediğini anlayabiliriz. İşin enteresan tarafı ise filmin o yıl içinde gerçekleştirilen Bunshun Raspberry Ödülleri’nde (2005’ten 2008’e kadar en kötü filmlere ödül vermiştir) 2006 yılının en kötü filmi ve yönetmeni ödülünü almış olması. Bir sene sonra ise Japonya Akademi Ödülleri’nde en iyi animasyon kategorisinde kazanamasa da aday gösterilmiştir. Anlayacağınız, Yerdeniz Öyküleri hakkında yapılan eleştiriler bir hayli karışık. Yerdeniz Öyküleri, Studio Ghibli yapımı olduğunu çizimleri ve içeriği ile belli ediyor. Lakin yaşattığı atmosfer, heyecan ve hikâyenin işlenişi bakımından ne yazık ki tam anlamıyla Ghibli olmanın hakkını veremiyor. Goro Miyazaki, yönetmenlik deneyimine fena bir başlangıç yapmış sayılmaz. Hatta omuzlarında Studio Ghibli yapımı olmanın verdiği yük olmasa ve bu animeyi herhangi başka bir anime stüdyosu çatısı altında çıkarmış olsaydı, eminim bu kadar eleştiriye maruz kalmayacaktı. Nitekim arkanızda Studio Ghibli gibi bir marka varsa doğal olarak beklentiler de çok daha fazla oluyor. Sonuç olarak Goro Miyazaki’in iyi bir yönetmen olduğunu ama bir Hayao Miyazaki de olmadığını söyleyebilirim. Yerdeniz Öyküleri ise hoş, hatta izlenmesi gereken bir anime ama Studio Ghibli yapımı olmanın hakkını veriyor mu? Bence hayır.
DOĞU’NUN GÜNEŞİ
JAPON’YANIN
SİNEMA TARİHİ ÇOK YAKINDA KİTAPLIĞINIZDA! Japon Sineması Platformu’nun 10 yazarının katkılarıyla hazırlanan ‘‘Başlangıcından Günümüze Japon Sineması’’ kitabı Ekim ayında Japon Yayınlarından çıkarak okuyucularla buluşacak. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
19
JAPON SİNEMASI DOSYASI
Akira Kurosawa ve Kenji Mizoguchi filmlerinin sınırları zorlayan alternatif oyuncusu, diyalogsuz sahnelerin, gözleriyle konuşan ismi: Masayuki Mori.
‘‘
‘‘
MASAYUKİ MORİ JAPON SİNEMASI’NDA ALTERNATİF ROLLERİN USTA İSMİ
A
kira Kurosawa’nın Japon sinemasını dünyaya duyuran filmi Rashomon’undaki Takehiro Kanazawa ve Kenji Mizoguchi’nin Akinari Ueda’nın kısa öykülerinden yola çıkan Ugetsu Monogatari filmindeki Genjurô rolleriyle akıllarda yer eden Masayuki Mori, oynadığı bir filmde Japon sinemasının en çok aranılan alternatif erkek oyuncularından biri olmayı başarmıştır. 13 Ocak 1911’de Japonya’da Hokkaido’nun Sapporo şehrinde dünyaya gelen Masayuki Mori, Japon edebiyatında Meji ve Taishô dönemlerini öykülerinde ve denemelerinde ele almasıyla tanınan yazar Takeo Arishama’nın oğludur. Sanatçı babanın çocuğu olarak doğan Mori, Kyoto Üniversitesinde eğitimini aldıktan sonra sinemaya atılmaya karar verir. Uzun yıllar Akira Kurosawa, Kenji Mizoguchi ve Mikio Naruse
20
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Yazar: Gökhan Kuloğlu gibi önemli yönetmenlerle çalıştıktan sonra 7 Ekim 1972’de (62 yaşında) Tokyo’da vefat eder. Ardında sinema seyircisinin kendisini hatırlayacağı birçok önemli film bırakır. Akira Kurosawa’nın 1945 yapımı Tora no O Wo Fumu Otokotachi (The Men Who Tread on the Tiger’s Tail) filminde Kamei rolünü canlandırarak sinemaya
MASAYUKİ MORİ, TORA NO O WO FUMU OTOKOTACHİ (1945)
JAPON SİNEMASI DOSYASI ardından 1952’de Kenji Mizoguchi’nin Japonya’nın Guy de Mauppasant’ı olarak görülen Akinari Ueda’nın kısa öykülerinden yola çıkan Ugetsu Monogatari (Tales of the Pale and Silvery Moon after the Rain) filmindeki çömlek ustası olan Genjurô rolüyle artık izleyicinin zihninde iyice yer edinmeyi başarmıştır. Toshiro Mifune, Takashi Shimura gibi oyuncularla birlikte birçok filmde rol alan Masayuki Mori, bu oyuncuların aksine oyunculuğu ile fazla öne çıkmasa da Japon sinemasında alternatif roller için ‘’en iyi ikinci adamlar’’ için aranılan yüz oldu. Rol aldığı filmlerde dengeli MASAYUKİ MORİ ,RASHOMON (1950) ruh haline sahip karakterler ve sıradışı karakadım atar. 1945 yılında yapımı tamamlanan terler ile farklı oyunculuk performanslarına filmin gösterimi işgal devletleri tarafından yasaklandı. Film, 1952 yılında işgalci kuvvetler ve Japon Hükümeti arasında imzalanan San Francisco Antlaşması sonrası seyirci ile buluşabildi. Asıl ününü kazanacağı 1950 yapımı Rashomon filmine kadar Akira Kurosawa’nın 1945 yapımı Zoku Sugata Sanshirō (Sanshiro Sugata Part II) ve Kozaburo Yoshimura’nın 1947 yapımı Anjō-ke no butōkai (A Ball at the Anjo House) filmlerinde rol aldı. Masayuki Mori, Anjō-ke no butōkai filmindeki Masahiko Anjô rolündeki performansıyla 1948’de düzenlenen Mainichi Film Ödüllerinde ‘’En İyi Erkek Oyuncu’’ ödülünü kazandı. İki yıl sonra Akira Kurosawa’nın Rashomon filmindeki haydut saldırısına uğrayan, eşine tecavüz edilip sonrasına öldürülen samuray Takehiro Kanazawa rolüyle izleyicinin aklına kazınarak oyunculuk MASAYUKİ MORİ, ANJO-KE NO (1947) kariyerinde büyük başarı yakaladı. Bu rolünün
MASAYUKİ MORİ, UGETSU (1952)
imza atmıştır. Alışıldığın dışındaki samuray ve asker tiplemeleri ve zihindeki sınırları yıkan karakterleri canlandırmıştır. Setkuko Hara, Machiko Kyo gibi Japon sinemasının öne çıkan kadın oyuncularıyla oluşturduğu unutlmaz çiftler ile akılda kalmıştır. (Ugetsu’da Genjuro ve Lady Wakasa, Anjo-Ke No Butaki’de Masahiko ve Atsuko gibi.) M Rol aldığı filmler arasında Akira Kurosawa’nın Warui Yatsu Hodo Yoku Nemuru (The Bad Sleep Well, 1960), Mikio Naruse’nin Onna Ga Kaidan Wo Agaru Toki (When A Woman Ascends The Stairs, 1960), Kon Ichikawa’nın Taiheiyo Hitori-Botchi (Alone Across The Pasific, 1963), Mikio Naruse’nin Ani Imôto (Older Brother, Younger Sister, 1953) gibi filmle bulunmaktadır. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
21
ANİME-MANGA DOSYASI
22
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
İSAO TAKAHATA Geleneksellİğİn, Mİtlerİn ve Realİzmİn Ustası
S
Yazar: Hafize Mutlu
tüdyo Ghibli deyince aklınıza Hayao Miyazaki geliyor değil mi? Bu doğru olmakla birlikte eksik bir bilgi aslında. Isao Takahata, Miyazaki ile beraber Stüdyo Ghibli’yi kuran ve beraber oldukça başarılı işlere imza atan bir isim.
adımlarını ilk kez Miyazaki atsa da profesyonel anlamda Takahata yardımıyla ilerliyor. Miyazaki’yi nasıl Ghibli’den ayıramıyorsak, Takahata’yı da ayıramayız. Ne var ki Miyazaki daha popüler olmuş ve Tahakata biraz daha geri planda kalmış. Bu iki ustayı karşılaştırmak ve neden birisinin daha popüler olurken 29 Ekim 1935 doğumlu olan Takahata’nın eğitimi diğerinin daha geri planda kaldığını eleştirmek elaslında Fransız Dili ve Edebiyatı üzerine… 1959’da bette haddim değil. Fakat Takahata’nın filmleri üzeTokyo Üniversitesinden mezun olan ve “animasyon rinden dünyaya bakış açısını, yaşam felsefesini irvarsa ilginçlikler de vardır” diyerek yükselişte olan deleyebilirim diye düşünüyorum. anime endüstrisinde, bugünkü adıyla Toei Animation olan animasyon şirketinde çalışmaya başlayan Animasyonun neler anlatabileceğini net bir şekilde Takahata’nın eğitiminin de boşa gitmediğini, film- gördüğü ve hala ilham kaynağı olarak gösterdiği lerindeki Fransız sadeliğinde görebilirsiniz. Toei “The King and the Mockingbird” Fransız filminden sonAnimation’da anime sektörüne girmesine rağmen ra bu alana yöneldiğini söyleyen Takahata gelenekhiç animatörlük yapmayan bir isim Takahata. Tabii sel çizimleri ve realist anlatımıyla bir adım öne çıkıyor bu alışılmışın biraz dışında bir durum çünkü birçok elbette. Hatta Miyazaki’nin bile bu realist anlatımdan yönetmen, işe animatör olarak başlar. Fakat burada etkilendiği ortak çalışma arkadaşlarınca onaylanan (Toei Animation) uzun süre kalmıyor Takahata ama bilgiler arasında. Yine ortak çalışma arkadaşları olan bunun nedenine birazdan değineceğim. Stüdyonun Yasuo Otsuka’ya göre Miyazaki’nin sosyal sorumbir başka çalışanı Miyazaki ile de yolları burada luluk bilinci Takahata’nın etkilerinin sonucuymuş. kesişiyor. Kısa bir süre sonra ise ilk filmini yönetecek Takahata’nın bir çok işinde Konfüçyüs etkisini görcesareti buluyor ve 1965’de Taiyou no Ouji: Horusu meniz mümkün. İster drama ister komedi isterse tarno Daibouken (Güneşin Prensi Horus) isimli filminin ihi yapımlar olsun, her animesinde, Konfüçyüs gibi yönetmen koltuğuna oturuyor. Üç yıl süren hazırlık- Takahata da insan-toplu ilişkisini önemserken çizimtan sonra 1968’de film piyasaya sürülüyor. Fakat ne lerindeki doğal ve gelenekselliğiyle eskiye inanan yazık ki filmi finansal anlamda beklenen etkiyi yarata- birisi olduğunu, bir aktarımcı olduğunu belirtmekte mıyor. Yine de, filmi beklenen getiriyi sağlayamasa bana göre. Hikayelerinin çoğunda ele aldığı hayatın da sanatseverler tarafından oldukça beğeniliyor ve içindeki küçük olayların, sıradan enstantanelerin ilerisi için destek görüyor. Filmini hazırlarken gerektiği gibi destek görmediğini söyleyen Takahata, zira Toei filmin daha fazla çocuklara yönelik olmasını isterken Takahata yetişkin sorunlarına odaklanmıştır, Miyazaki ile ortak olup yollarını Toei Animation’dan ayırılıyor. Hala “en eğlenceli ve en zorlu çalışmanız hangisidir” diye sorulduğunda “Taiyou no Ouji: Horusu no Daibouken” diyen Takahata’nın bu filmi hazırlarken geçirdiği süreci ise hayatını dönüm noktası olarak nitelendiriyor. Böylece 1985 yılında Stüdyo Ghibli kuruluyor. Stüdyonun kuruluş
THE KING AND THE MOCKINGBIRD, PAUL GRIMAULT (1958)
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
23
ANİME-MANGA DOSYASI
HEİDİ, İSAO TAKAHATA (1974)
ayağını başarıyla anlatan ender filmlerden olan Hataru no Haka, savaşın “suç ve sorumluluk” yönleriyle de ilgili bir yapım. Realist tutumunu iyice hissettiren Takahata, bu filmde gerçekçi öykücü yaklaşımını kullanıyor ve dönem kıyafetlerinden arka planlarına, mimariye kadar her şeyiyle tam olarak 1940’lara odaklanıyor. Hikayeyi iki masum çocuk üzerinden anlatınca da, izleyicisinin empatisine seslenmiş oluyor, böylece deyim yerindeyse maça 1-0 önde başlıyor. Hal böyle olunca filmden etkilenmemek de imkansız oluyor. Fakat bu gerçekçi hikaye anlatımı sadece Hataru no Haka’ya özgü bir şey değil. Takahata’nın sıklıkla baş-
yarattığı etkiye odaklanıyor olması, etkilendiği İtalyan neo-realizm akımının sonuçları olarak görülebilir. Bu arada hemen belirteyim; Takahata meslek hayatı boyunca Heidi, Kouyo no Shounen Isamu, Lupin III ve Mirai Shounen Conan anime serilerinde yönetmen koltuğunda da oturmuş bir isim. Fakat ben yazımda hem yazarı hem de yönetmeni olduğu filmlere odaklanıyorum. Aslında Takahata, hemen her işinde bir “geçmişe atıf” yapıyor diyebiliriz. Hatta geleneklerine bağlı bir imaj çiziyor ve animelerinin ortak paydalarından birisi de bu. Hotaru no Haka (Ateşböceklerinin Mezarı) filminde tarih adına konuşan Takahata II. Dünya savaşının bireysel acıları üzerinden Japon hafızasının ortaklığını vurgulamakla birlikte, aslında temelde çocukların gözünden görülen aile dramlarını anlatıyor. Ne var ki alt metni çok güçlü ve çocuk gözünden bile olsa savaşta yaşamak gibi ağır bir konuda izleyicisini etkiliyor. Takahata’nın en dramatik yapımı olarak görebiliriz Hataru no Haka’yı. 1988 yılında yayınlanan film günümüzde kült diyebileceğimiz filmlerden. Bu draması ve tarihi dokusundan olsa gerek Takahata’nın da en bilinen işi. Kurbanın tarihi olan II. Dünyaşı’nın Japonya
HOTARU NO HAKA (1988)
24
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
OMOHİDE PORO PORO (1991)
vurduğu bu yöntem 1991 yılı yapımı olan Omohide Poro Poro (Dün Gibi) filminde de ön plana çıkıyor. Gençlik ve masumiyeti yücelten bir anime olan Omohide Poro Poro’nun bir “yolculuk” animesi olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım. 27 yaşında şehirde yalnız yaşayan bir kız olan Taeko’nın kırlara özlemi üzerine tatillerini bahçelerde çiçek toplayarak, pirinç yetiştirerek geçirmesine odaklanan film, karakterin sık sık 10 yaşını anımsamasıyla renkleniyor. Takahata’nın yine günlük ayrıntılarla süslediği bir film olan Omohide Poro Poro özellikle Japon kültürü için de çok iyi bir örnek. Karakterin 10 yaşındaki halinin geçtiği zaman olan 1966’da ataerkil bir toplumdan, hikayenin şimdiki zamanı olan 1994 yılında yalnız yaşayabilen, evlenmemiş ve kendi kararlarını verebilen kadınları zor da olsa kabullenmiş bir topluma nasıl geçtiğini de kısaca görüyoruz. Evet toplum yine ataerkil ama artık daha az… Tıpkı Miyazaki’nin filmlerindeki kız çocukları gibi Takahata’nın kızı Taeko kendisini sıklıkla sorguluyor filmde. (Küçük bir anekdot: film, Miyazaki filmleri ile oldukça benzer bir yapıda olmuş. Takahata, film yapım sürecinde Miyazaki’den fikirler almış) Hep olmak istediği noktayı ve şu anda bulunduğu noktayı sorguluyor. Neden özellikle 10-11 yaşını hatırladığını düşünüyor. Bir kaçış olarak başladığı yolculuğu aslında özüne dönüş oluyor film-
ANİME-MANGA DOSYASI de. Geleneksel çizimlerini, ayrıntılarını ve özellikle modern insanın doğaya olan özlemi üzerine güzellemeleriyle dolu olan film renkli müzikleriyle de dikkat çekiyor. Macar folk müziklerinin Japon animesi üzerine ne kadar güzel durduğuna inanamayabilirsiniz ama gerçekten çok otantik bir imaj sergiliyor. Geleneksellik ve doğaya özlem deyip de Heisei Tanuki Gassen Ponpoko’dan bahsetmesek olmaz elbette. Yukarıda bahsettiğim üç film gibi bu filmin de hem yazarı hem yönetmeni Takahata. Miyazaki ise yapımcısı olmuş. Japon kültüründeki konuşabilen rakunlara ve tilkilere odaklanan film, oldukça başarlı bir hayal ürünü. Konuşan ve insan kılığına giren rakunlara çizimlerdeki sevimlilik de eklenince çocuk animesi gibi gelebilir. En azından daha sevimli bir hikaye bekleyebilirsiniz. Fakat bu sizi aldatmasın Takahata, Japon tarihinin her bir kültürünü ince ince işlediği animesinde, betonlaşmaya da büyük bir gönderme yaparak doğaya, hayvanlar üzerinden insanın özlemini anlatıyor. 1994 yılında yayınlanan bu animenin diğer Takahata animelerinden en büyük farkı elbette fantastik öğeler barındırıyor olması. Ne var ki bu haliyle bile bir Takahata filmi olduğunu bağıra bağıra söylüyor. Zira Heisei Tanuki Gassen Ponpoko, Japon mitlerine göndermeler yaparken aynı zamanda, doğa-insan, insan-hayvan uyum ve çatışmalarını mümkün mertebe standart bir dille yapsa da, izleyicisine acı gerçeği çekinmeden söylüyor.
HEİSEİ TANUKİ GASSEN PONPOKO (1994)
İnsanoğlunun yıkıcı yapısını, plansızlığını (evet planlı dediğimiz Japonlar’ın bile plansız olduğunu söylüyor yapım) ve basiretsizliğini bazen mitler üzerinden bazen de diren insanlar üzerinden eleştiren anime, dışarıdan yumuşak ama içeriden oldukça sert bir yapım bence. Bir kez daha İyalyan neo-realizm akımına dönelim çünkü şimdi bahsetmek istediğim Kaguya-hime no Monogatari (Prenses Kaguya Masalı) tam da akıma bir örnek teşkil ediyor. Üstelik oldukça eski bir hikaye
KAGUYA-HİME NO MONOGATARİ (2013)
olmasına rağmen! Hataru no Haka ve Omohide Poro Poro gibi Kaguya-hime no Monogatari de oldukça başarılı bir İtalyan neo-realizm örneği teşkil ediyor. Çünkü Kaguya-hime no Monogatari filminde de en küçük ayrıntılardan ve gündelik hayattan başlayıp daha büyük olaylara evrilip, hayatımızın önemini yine bu küçük ayrıtılarda buluyoruz. Takahata’nın 14 yıllık bir arasından sonra gelen filmin, artık uzun metrajlı film yapmayacağını söyleyen Stüdyo Ghibli için bir kapanış niteliğinde olması açısından da oldukça büyük bir önemi var. Sekiz yıllık bir süreçte hazırlandığı için, her bir saniyesinin tek tek elle çizildiği ve bilgisayar efektlerinden uzak olduğu için ve hikayesinden ötürü şimdiden tarihi bir değeri olan filmin yine yukarıda bahsettiğim “doğaya özlem” paydası da bulunuyor. Takahata bu eski mitte bile insan-doğa ilişkisini kuruyor, asıl karakteri olan Kaguya’ya mutluluğun ne olduğunu sorgulatıyor. Maddi-manevi değerler üzerine de güzellemeler yapan Kaguya-hime no Monogatari 2016 yapımı olmasına rağmen şimdiden Stüdyo Ghibli’nin en iyi işleri arasında görülüyor. Miyazaki’nin bu başarıyı kıskanıp bir film daha yapacağı dedikodularının gerçeğe dönüşmesini ise heyecanla bekliyorum. Takahata’nın tüm filmlerini elbette göz atamam ama yukarıda bahsetmeye çalıştıklarım bence en iyi işleri… Bunlar dışında yine sade, geleneksel çizimleriyle dikkat çeken ama komedi öğesiyle ön planda olan Tonari no Yamada-kun (1999) ve Jarinko Chie (1981) gibi filmlerinin yanı sıra müzikal alt metni olan Cello Hiki no Gauche (1982) gibi filmeri de bulunuyor. Hepsinin bir ortak paylası ise mutlaka dram öğesi içermeleri. Isao Takahata Japon tarihini, mitlerini ve gelenekselliğini her animesinde ince ince dokumuş ve dönem konseptiyle birleştirip izleyicisine sunmuş. Sırf bu yüzden bile üstad lakabına layık olan Isao Takahata’ya uzun bir ömür dileyip yeni film çekmesi bekleyelim. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
25
ANİME-MANGA DOSYASI
ANOHANA
o gün gördüğümüz çİÇEK Çiçekler… Eğer bir yakınınız hasta ise ve ona bir çiçek göndermek istiyorsanız tercihiniz orkidedir. Sevgiler gününün vaz geçilmezi kırmızı güller… Vefatlarda, anmalarda ise kırmızı karanfil tercih edilir. Peki, ama neden? Çünkü çiçekler taşıdıkları anlamlarla adeta yeni bir iletişim dili oluştururlar. Çiçeklerin taşıdıkları bu anlamlar her kültürde kendine yer bulsa da Japonlar için çiçeklerin önemi oldukça fazladır. Hatta çiçeklerin dili diye adlandırabileceğimiz Hanakotoba adlı bir iletişim şekilleri bile var. Yani anlayacağınız onlar için çiçekler ve taşıdıkları anlamlar özel bir yere sahip.
26
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
M
Yazar: Yeter Şeko
ari Okada tarafından yazılıp Tatsuyuki Nagai tarafından yönetilen 2011 yılı yapımı Anohana adlı anime serisi de ‘Gelincik’ çiçeğinin sembolik anlamı üzerine temellendirilmiş. Peki, gelincik çiçeği neyi temsil eder? Gelincik çiçeği hüznün sembolüdür. Kavuşamayan âşıkları ve imkânsız aşkları temsil ettiği rivayet edilir. Hatta Japonlar gelincik çiçeği hakkında ’Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. Ama yarını belli değildir’ der. Buradan da anlaşılacağı üzere tam Japonca adı ‘Ano Hi Mita Hana no Namae o Bokutachi wa Mada Shiranai’ (O Gün Gördüğümüz
ANİME-MANGA DOSYASI Çiçeğin Adını Hala Hatırlamıyoruz) olan anime bir dram üzerine kurguludur.
söyleyen yaz buharım, halüsinasyonum…” der. Gel gelelim ki Jintan’ın halüsinasyon olduğunu düşündüğü Menma artık küçük bir çocuk değildir. Tıpkı onlar gibi büyümüş ergenlik çağında bir genç kız olmuştur. Önce Poppo ile yolları kesişen Jintan bu durumu ona anlattığında ise hiç beklemediği bir tepki alır Poppo Menma’nın bir halüsinasyon değil bir hayalet olduğunu ve mutlaka bu dünyada yarım kalmış bir dileğinin olduğunu ve bu sebeple diğer tarafa geçemediğini iddia eder. Bunun üzerine Menma’nın yarım kalan dileğini bulup gerçekleştirmek için tüm ekip yeniden bir araya gelir ve çalışmaya başlar. Böylelikle bir kez daha bir araya gelen Adalet Savaşçıları bir yandan Menma’nın dileğini gerçekleştirmek için çabalarken diğer yandan geçmişleri ile hesaplaşıp Menma’nın öldüğü gün yaşanan ve karanlıkta kalan tüm noktaları aydınlatırlar.
Kendi aralarında kullandıkları isimleri ile Jintan, Menma, Anaru, Yukiatsu, Tsuruko ve Poppo liderliğini Jinta’nın yaptığı altı kişilik bir arkadaş grubudur. Çocukluk yıllarında bir araya gelip kendilerini ‘Adalet Savaşçıları’ olarak adlandıran bu grup ormanlık bir yerde olan üstlerinde bir toplantı yaptıkları sırada, Anaru grup lideri Jintan’na Menma’yı sevip sevmediğini sorar. Bunun üzerine çok utanan Jintan tam bir çocukluk yapıp Menma’nın yüzüne bakılacak bir kız olmadığını söyler. Menma bunları duyduğuna çok üzülse de yine de ağlamak yerine gülümser. Grubun mız mızı olmasına rağmen Menma’nın ağlamayıp gülmesi üzerine Jintan çok sinirlenir ve koşarak ormanın içine dalar. Menma ise Jintan’ın onun hakkında söylediklerini önemsemeksizin Jintan’nın peşinden gider. Jintan söyledikleri için ‘Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da ve Menma’yı gerçekten üzdüğünü anladığı seni sevmesi şart mı?’ için daha o an pişman olur ve yarın ondan özür dileyemeye karar verir. Ama bunu yapmak için çok geç kalmıştır. Çünkü Menma Jintan’ın peşinden koşarken ormanın içinde ki bir dereye düşüp hayatını kaybeder. Bu olayın üzerine gruptaki herkesin hayati tamamen değişir. Aradan tam on yıl geçmiştir. Grubun geri kalan üyeleri o olaydan beri birbiri ile doğru düzgün görüşmemektedir. Menma’nın vefatından en çok etkilenen de şüphesiz Jintan’dır. Bu sebeple liseye gitmemiş, bütün gün evde oturup bilgisayar oyunu oynayan asosyal bir insan olmuştur. Yukiatsu, Tsuruko iyi bir liseyi kazanırken Anaru ise ortalamanın altında bir liseye devam etmektedir. Animenin ilerleyen bölümlerinde Poppo’nun da liseye gitmek yerine dünyayı gezmeye karar verip ülkeyi terk ettiğini öğreniyoruz. Jintan dışında herkes hayatına bir şekilde devam ediyor görünse de bu olayı hiç biri gerçek anlamda atlatamamıştır. Öte yandan bir yaz günü Jintan’ın Menma’nın hayaletini görmeye başlaması ile birlikte bu arkadaş grubu yeniden bir araya gelir.
Herhalde Nazım Hikmet’in Tahir ile Zühre Meselesi adlı şiirinde geçen bu dizeler Ano Hana anime serisin deki karmaşık ilişki ağının en özet halidir. Niye mi? Kabaca anlatmak gerekirse Anaru Jintan’a aşıktır. Jintan Menma’ya, şükür Menma’da Jintan’ı sevmektedir. Diğer taraftan Yukiatsu Menma’ya karşı hisler beslerken Tsuruko da Yukiatsu’dan hoşlanmaktadır. Bu durumda Poppo tüm bu aşk meşk meselelerinden uzak kalırken doğru kombinasyonu tutturabilen tek çift Jintan ve Menma ise maalesef ki kavuşma ihtimalinden çok uzaktadır.
Duyguları işin içine girdiğinde grubun Jintan başta gördüğü şeyin yalnızca bir halüsi- bütün üyeleri Menma’nın dileğini yerine genasyon olduğuna inanır. Gördüğü şey için tirmek yerine kendi çıkarları için çalışmaya “Birden önümde belirip saçma sapan şeyler başladığında ise sonunda herkes eteğinde WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
27
ANİME-MANGA DOSYASI için Menma’yı göndermeye çalışmaktadır. Yani kimse Menma’nın iki dünya arasına sıkışmış bir hayat yaşadığını ve bir an önce onun iyiliği için diğer tarafa geçmesi için çalışmamaktadır. Ki nitekim bu duygularla çalıştıklarında da Menma’nın dileğini gerçekleşemeyecektir. Ne zaman herkes tüm kalbiyle Menma’nın iyiliğini istediğinde Menma öbür dünyaya geçebilecektir.
ki taşları dökmek durumunda kalacaktır. Jintan Menma’nın dileğinin gerçekleşmesi ve öbür dünyaya geçmesi durumunda onu bir daha göremeyeceğini bildiğinden Menma’nın dileğini gerçekleştirmeyip Menma’yla dünya da çarpıkta olsa bir ilişki yaşamak ister. Anaru hayaleti bile olsa Menma’nın Jintan’a ondan daha yakın olmasını istemediğinden onu bir an önce gönderme peşindedir. Yukiatsu Menma’nın sadece Jintan tarafından görülebiliyor olması fikrine daha fazla katlanmadığından‘ ben göremiyorsam Jintan da göremesin’ fikriyle Menma’nın gitmesi taraftarıdır. Tsuruko ise Menma’nın hayaleti ortalıkta olduğu sürece Jintan’ın yalnızca Menma’yı seveceğini bu durumda Anaru ile Jintan arasında hiçbir zaman bir şeyler olma ihtimali olmayacağından Anaru’nun Yukiatsu ile birşeyler yaşayacağını ve kendisinin Yukiatsu için hiçbir zaman bir seçenek olamayacağını düşündüğü için Menma’nın dileğini gerçekleştirmek istemektedir. Poppo’ya gelince o ise Menma’nın dereye düştüğü gün onu görmüş ve kurtarmaya gitmemiştir. O da bu vicdan azabından kurtulmak
Menma ve Gümüş Koi Başta da belirtildiği üzere Ano Hana animesi gelincik çiçeği metaforu üzerine kurulmuş. Öte yandan tıpkı gelincik çiçeğinin kısacık hayatı gibi 11 bölüme sığdırılmış bu hikaye içinde bir metafor daha barındırıyor. Gümüş Koi balığı. Yani aslında bizim bildiğimiz ‘Sazan Balığı’. Asya insanı için Koi balığını diğerlerinden ayıran bazı noktalar var. ‘Koi, akıntının tersine doğru yüzmesiyle bilinen bir tatlı su balığıdır. Akıntıya karşı yüzdüğü halde son derece zarif olan koi, Uzak Doğulular için hayatta başarıyı ve azmi simgeler. Çin mitolojisine göre; akıntısı en güçlü nehir olan Yangtze Nehri’nde akıntıya karşı yüzebilen ve nehrin kaynağına kadar ulaşabilen koiler ejder-
haya dönüşmektedirler. Yine benzer bir mantık ile bu ejderhaya dönüşüm hikâyesi koi balığının başarı ve azmi simgelemesine neden olmaktadır. Hatta koi balığı dövmesi yaptıran kişi bu dövmenin ona şans getireceğine ve hayatta hep başarılı olacağına inanır”. Ano Hana’ animesinde ise Koi bir nevi Menma ile özdeşmektedir. Dokuzuncu bölümde Menma tek başına dolaşırken derede yakıntıya karşı yüzen gümüş bir koi balığı görür ve ona yakından bakmak ister. Bu sebeple eve geç
28
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI verir. Ama Menma bunu gerçekleştiremeden vefat etmiştir. Final bölümünde Menma’nın sadece Jintan’nı değil tüm arkadaşları ile izleyen herkesi hüngür hüngür ağlatığını düşünürsek tıpkı bir Koi balığı gibi nehrin kaynağına kadar ulaştığını söyleyebiliriz. Ama maalesef ki Menma bir ejderhaya dönüşmek yerine öte dünyalara göç etmiştir. “Biz her geçen gün büyüyoruz. Mevsimler değiştikçe yolun kenarında açan çiçekler de değişiyor. O mevsim de açan çiçeğin adı neydi acaba? Hafif hafif dalgalanırdı. Burnuna yakkalan Menma’yı aramaya çıkan Jintan, onu laştırırsan yeşillin ve güneşin kokusunu alırdın. yeniden dere kenarında görünce önceden O koku yavaş yavaş kayboluyor. Bizler her gün yaşadıkları aklına gelir ve Menma’yı bir daha büyüyoruz ama o çiçek kesinlikle bir yerlerde tokaybedeceği korkusuyla kendini tepenin murcuklanıyor. Evet, bizler her zaman o çiçeğin başından aşağı bırakır. O sırada aralarında dileğini yerine getireceğiz.” geçen diyalog şu şekildedir; Menma ( ağlayarak endişeyle)- Jintan! Senin ölmeni kesinlikle istemiyorum! Jintan- Bu da ne demek şimdi sen de ölü değil misin? Menma tıpkı o Koi balığı gibi gümüş renkte saçlara sahiptir. Öte yandan ölmüş olmasına rağmen hayatayken gerçekleştiremediği dileği için öldükten sonra bile çaba göstermektedir. Menma’nın bir türlü tamamlayamadığı dileği ise manidardır. Ağır ve ölümcül hastalığından dolayı hastanede yatan Jintan’nın annesi Menma’ya küçük Jintan’nın her şeyden kaçtığını ve tüm insanı duyguları yaşamayı red ettiğini hatta hiç ağlamadığını söylemiştir. Bu sebepten dolayı Jintan için çok üzülmektedir. Bunları duyan Menma ise Jintan’ın annesine Jintan’ı ağlatacağına dair söz
Bunlar Jintan’ın animenin sonunda izleyiciye söylediği şeyler. ’Bizler her gün büyüyoruz ama o çiçek kesinlikle bir yerlerde tomurcuklanıyor.’ Menma reankarne olarak yeniden dünyaya geleceğini bu yüzden bir an önce öbür dünyaya gitmek istediğini söylüyordu. Yani Jintan ve grubun geri kalanı hayatlarına yeni bir sayfa açabilmişlerdi. Menma ise bir yerlerde yepyeni bir hayata başlıyordu. Herkes hikâyeden kendi payına düşeni alır derler. Bana gelince bence hikâyenin avaz avaz bağırdığı şey şuydu. “Hissettiklerinden korkma! Yaşa ve sev! En önemlisi de eğer birini “evlenmek tarzında bir sevmekle seviyorsan’’ bunu ona söylemek için yarını bekleme. Kim bilir, belki de o beklediğin yarın senin kapını hiç çalmaya da bilir. O zaman durma, acele et!” WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
29
ANİME-MANGA DOSYASI
ANİME VE MANGANIN DÜNYA PAZARINDAKİ YOLCULUĞU
J
Yazar: Gökhan Kuloğlu
apon eğlence kültürünün önemli öğelerinden olan anime ve mangalar, ülke sınırlarını aşarak zamanla tüm dünyada tercih edilen bir eğlence aracı olmayı başarmıştır. Bu uluslararası başarıda hiç kuşkusuz pazarlama stratejilerinin başarısı yadsınamaz. Son yıllarda küresel medya piyasasında hızla yayılana ve bir fenomen haline gelen anime ve mangaya olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Bu artan ilgiye yönelik olarak şirketlerin pazarlama stratejileri de gelişmektedir. Bu kültürel kaynakları pazarlamak amacıyla her yaştan hedef kitleye yönelik yöntemler denenmiş ve yeni ürünler çıkarılarak da denenmektedir.
30
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Ortaya çıkışı 1910’lara kadar uzanan Japon animasyonu olan ‘’anime’’ bu topraklarda Fransız animasyon sanatçısı Emile Cohl’un eserlerinin Japon sanatçılar üzerinde bıraktığı etkilerden
ANİME-MANGA DOSYASI
MOMOTARO UMİ NO SHİMPEİ (1944)
yola çıkarak 1915 yılında Japon sanatçılar kendi çalışmalarını ortaya koymaya başlamışlar. Zamanla Toei, Nikkatsu gibi önemli Japon yapım şirketleri animasyon çalışmaları yapmaya başlamışlar. 1920’lerde dış ülkelerden animasyon ithalatı artmasıyla birlikte bu alanda sanatsal ilerleme hızlanmıştır. Zaman içerisinde gelişen Japon animasyonu, 1944 yılında Shouchiku Douga Kenkyuusho’nun 74 dakika uzunluğundaki ilk uzun metrajlı animasyon filmi olan ‘’Momotaro Umi no Shimpei’’, ‘’Momotaro’nun Kutsal Deniz Savaşçıları’’ eserini ortaya koymuştur. Bu gelişmeyi 1958 yılında yönetmenliğini Okabe Kazuhiko ve Yabushita Taiji’nin yaptığı ‘’Hakujaden’’, ‘’Beyaz Yılan Efsanesi’’ filmi ilk renkli uzun metraj animasyon filmidir. 1960’lı yıllarda TV dizileri ile anime küresel pazarda yayılmaya başlamış ve birçok ülkeden izleyici ve sanatçıyı etkilemeyi başarmıştır. Ülkemizde de yayınlanmış olan Şeker Kız Candy, Pokemon, Sailor Moon gibi animelerle büyük ses getirmeyi başarmıştır. Günümüzde ise ülkemizde ve dünya genelinde birçok ülkede gerek internet üzerinden gerekse TV üzerinden One Piece, Naruto, Death Note, Dragon Ball, Doraemon vb. birçok anime serisi büyük ses getirmeyi başarmıştır.
CANDY CANDY (1976)
Animelerinde esin kaynakları olan mangalara bakacak olursak; basit anlamıyla Japon çizgi romanı olan mangalar, 1800’lerin sonunda ortaya çıkmaya başlamış ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise önem kazanmış, 1950’lerden itibaren de gittikçe gelişerek çeşitlenerek tüm dünyaya yayılmıştır. Modern manganın başlangıç noktası olarak kabul edilen Edo Dönemindeki Ukiyo-e baskıları olup zamanla günlük hikâyeleri ve olayları anlatma amaçlı çizilen bu resimler İkinci Dünya Savaşıyla birlikte işgalci güçler tarafından Japonya’ya getirilen çizgi romanların büyük ilgi görmesiyle Japon çizgi romanı zamanla sanatını ortaya koymuş ve bugünkü haline ulaşmıştır. Özellikle savaş yüzünden yıllarca yoksunluk yaşayan çocuklar ve gençlerde büyük etki yaratan çizgi romanlar, okuma oranının %99 olduğu günümüz Japonya’sında en çok okunan eserlerden olmuştur. Öyle ki Japonya’da Shounen (genç erkeklere yönelik dergi) türü manga dergilerinden Shonen Jump, 90’lı yıllarda, haftada 5-6 milyon, yine Ciao, Ribon ve Nakayoshi dergileri de 1-2 milyon tirajı yakalamıştır. Bunların yanında 2000’li yıllarda Josei dergisi olan You, 300-400 bin civarı tiraj yakalamıştır. Japonya’da mangaların yayınlandığı bu dergilerden başka cilt halinde mangalar satışa sunulmuştur. Anime ve manganın tarihine dair açıklamalardan sonra pazarlama stratejilerine gelecek olursak öncelikle anime ve mangalarda daha çok insana hitap etmek adına ‘’tıpkı Hollywood Sineması endüstrisinde olduğu gibi’’ türler ortaya çıkmıştır. Shounen (genç erkeklere yönelik), shoujo (genç kızlara yönelik), seinen (yetişkinlere yönelik), josei (erkekler arası ilişkileri konu alan), yuri (kızlar arası ilişkileri konu alan), hentai (cinsel içerikli), kodomo (küçük çocuklara yönelik) vb. birçok tür üretilmiştir. Bu türlerle birlikte birçok beğeniye hitap etmiş daha fazla izleyiciye sahip olmayı başarmıştır. Böylelikle her beğeniye açık bir tür ve eğlence dünyası oluşturulmuştur. Türlerle başlanılan pazarlama stratejisi ürünlerin farklı kanallarda sunulmasıyla devam etmiştir. Animeler TV kanallarına pazarlanarak daha çok insana ulaşılmış ve dünya çapında tanınırlık yakalanmıştır. Ayrıca animelerin WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
31
ANİME-MANGA DOSYASI DVD ve VCD formatında Blu-ray formatları ile de satışa sunulmuştur. Anime serileri için özel olarak bestelenen müziklerin OST albümlerinin CD ve DVD’leri de satışa sunulmuştur. Bunların yanında anime serisindeki karakterleri figürleri, özel tasarım tişört, çanta, takı ve aksesuar ürünleri yapılarak izleyicinin tüketimine sunulmuştur. Tüm bu pazarlama ürünlerinin yanında anime serisinin hikâyesine ek olarak anime filmler, OVA bölümler, tiyatral gösteriler, bilgisayar oyunları, light novel eserler, visual novelty oyunlar ve live-action filmler ile ürün pazarı genişletilmiştir. Yine anime serisinde yer alan karakterleri seslendiren seiyuu (seslendirme sanatçısı) sanatçılarına özel günler düzenleyerek hayranları ile buluşturulması ve animenin, şirketlerin ve yapımcıların daha da tanıtması sağlanmıştır. Bu pazarlama stratejisine örnek verecek olursak tüm dünya genelinde yankı uyandıran Death Note anime serisi, Takeshi Obata ve Tsugumi Ohba’nın manga eserinden animeye uyarlandığı andan itibaren eserin; DVDCD’si, mangaları, light novel, bilgisayar oyunları, karakter figürleri ve aksesuarları, tiyatral sahne gösterisi, imza günleri, halka açık seiyuu performansları, imza günleri, live-action film uyarlamaları, anime filmleri, müzik albümü ve dünya genelinde cosplay vb. gösterileri gerçekleşmiştir. Bu pazarlamanın en güzel örneklerindendir. İkinci bir örnek vermek gerekirse yine ülkemizde çok ses getirmiş animelerden olan Pokemon serisi, Mersin’de bir çocuğun kendini pokemon zannederek binadan atlamasıyla sakıncalı bulunmuş ve yayından kaldırılması üzerine uzunca bir süre konuşulmuştu. Bu habersel özelliğin dışında pazarlama açısından taso-kart oyunları ile
32
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
bir dönemin çocuklarını çok etkilemişti. Öyle ki günümüzde oyun severlerin kullanımına sunulan Pokemon Go oyunu ile halen dünya genelinde büyük yankı uyandırmaya devam etmektedir. Bu durum Pokemon üzerine live-action film ya da drama çekilme düşüncelerine kadar varmıştır. Buna benzer bir pazarlamasını Digimon serisi de izlemiş, taso-kart, oyun, uygulamar ve filmlerle pazarda farklı ürünlerle yer almıştı. Anime ve mangalar üretilirken çoğu kez bu pazarlama kanalları düşünülerek oluşturulmaktadır. Öyle ki bu sektörün işleyişini en güzel anlatan eserlerden olan Bakuman anime serisinin bir bölümünde üretilen anime serisi için ‘’kesinlikle çocuklar arasında çok popüler olacaktır, hatta oyuncakları, kartları ve figürleri de çok iyi pazarlanacaktır’’ telaffuzu geçer. Bu durum üretilen işlerin pazarlama açısından sınırlarının düşünülerek sunulduğunun küçük kanıtlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Mangaya gelecek olursak, çizgi roman olarak tatmin edici bir okuyucu kitlesine sahipler. Dergilerde, özel basım manga tankobon
ANİME-MANGA DOSYASI (cilt) olarak, roman, visual novel, tiyatral eser, oyun, visual novelty oyunu, live-action film gibi birçok türde pazarlanır. Aynı ürünü farklı türlerde defalarca kez görür kitle ve zamanla benimser. Böylelikle aynı ürün defalarca kez pazarlanarak başarı katlanarak büyür. Japonya’da tekonoloji, anime ve manga pazarlama sektörü o kadar gelişmiş ki ünüyle neredeyse başkent Tokyo’nun önüne geçmeyi başarmış Akihabara ortaya çıkmış. Teknolojinin, anime ve manganın kalbinin attığı Akihabara ve Nakano Broadway piyasanın kalbinin attığı yerlerdir. Buralarda anime ve manganın her türlü pazarlama ürününe rastlamanız mümkün. Sadece yeni ürünlerle kalmayıp eski - ikinci el ürünleri de bulabiliyorsunuz. Bu mekanlar, anime ve manga ürünlerinin yanında, bu ürünlerden esinlenen alt kültürlere de ev sahipliği yapmaktadır. Cosplay, maid cafeler, oyun dünyası ve daha fazlası. Peki Akihabara ve Nakano Broadway gibilerini dünya genelinde bilinir kılan ne? Tabiki de animeler ve mangalar. Pazarlama aracı olarak gördüğümüz anime ve mangalar aynı zamanda bu mekanları pazarlayan unsurlardır. Öyle
ki, bu mekanlar Japonya’nın en çok turist çeken yerleri olmayı başarmıştır. Japonya’nın manga ve anime ürünlerinin zaman içerisinde dünya geneline yayılarak bir fenomen haline gelmesinde bu pazarlama unsurlarının başarısı kaçınılmazdır. Hemen hemen her kitleye hitap eden her türden ürün ile izleyici-tüketici etki altına alınmış, hatta kuşatılmış haldedir. Bu açıdan günümüz dijital çağında bu ürünlere ulaşmanın kolaylığı düşünüldüğünde bu etkinin giderek daha da büyüyeceği tahmin etmek zor değildir.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
33
ANİME-MANGA DOSYASI
34
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
İKİNCİ ŞANSLAR ÜZERİNE BİR GÜZELLEME
RELIFE Yazar: Hafize Mutlu 2016 Yaz Sezonu oldukça heyecanlı ve gizemli bir şekilde başladı. Özellikle bir önceki seneye bakış (2015 yaz sezonu) daha ciddi ve başarılı yapımları gördüğümüz bu sezonda ilk dikkatimi çeken anime ReLIFE oldu diyebilirim. Neden mi? Çünkü ReLIFE’ın tüm bölümleri aynı anda yayınlandı. Dolayısıyla sezon animelerini birkaç bölüm biriktirmeden başlayamayan -benim gibi- anime severler tüm bölümleri maraton şeklinde izleyebileceği için bayram edebilir. ReLIFE’ın kaynağı ise tabi ki manga. Ama birçok manga gibi aylık ya da haftalık basılı bir dergide yayınlanmıyor, NHN Play Art ismiyle online olarak yayınlanan dergide okuyucusuyla buluşuyor. Arkasındaki ekip manganın gördüğü ilgiden memnun kalmış olacaklar ki, ReLIFE’ı anime olarak da sunmak istemişler. Çok da güzel yapmışlar, yoksa bu eğlenceli, azıcık fantastik, biraz dramatik, çokça gerçekçi, bolca romantik slice of life animesini nasıl izleyecektik değil mi ama? Hemen animenin arkasındaki ekipten bahsetmek istiyorum. ReLIFE’ın yaratıcısı Sou Yayoi. Çizimlerini yaptığı, hikayesini yazdığı ReLIFE mangası 2013 yılından beri yayınlanmaya devam ediyor. Oldukça yeni bir mangaka olan Sou Yayoi’nin bir mangası daha var; Yowamushi Resound. Bir “volume” olarak yayınlanan manga pek etki yaratamasa da ReLIFE Yayoi için dönüm noktası olmuş diyebiliriz. Serimizin yönetmeni Satoru Kosaka Fate/stay night Movie: Unlimited Blade Works filminin ikinci animatörü olarak görev yapan Satoru Kosaka’nın başka referans göstereceğim ciddi bir işi olmasa da ReLIFE’da kayda değer bir yönetmenlik sergilediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Serinin müziklerini de alanında oldukça yeni bir isim olan Masayasu Tsuboguchi yapıyor. Şahsım adına mükemmel diyemesem de, iyi bir iş çıkardığını rahatlıkla söyleyebilirim sahne müzikleri için… WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
35
ANİME-MANGA DOSYASI
Gelelim seiyuu kadrosuna. Sanırım serinin en büyük artısı; seiyuu kadrosunun oldukça başarılı isimlerden oluşuyor olması. Asıl karakterimiz olan Arata’yı Kensho Ono seslendiriyor. Aldnoah. Zero’da Slaine gibi, Kuroko no Basket’de Tetsuya gibi ve Owari no Seraph’da Mikaela gibi dikkat çeken işleri olan Kensho Ono’nu geçtiğimiz bahar sezonunda da Bungou Stray Dogs’da Akutagawa olarak dinledik. Bir diğer ana karakterlerimizden olan Hishiro’yu Ai Kayano gibi çok sevdiğim bir seiyunun seslendirmesi beni ayrıca sevindirdi. Kendisini nereden mi tanıyorum? AnoHana’da Menma, Chihayafuru’da Kanade, Sukitte Ii na yo’da Mei, Golden Time’da Linda ve No Game No Life’da Shiro sadece birkaç tanesi… Ayrıca yine 2016 yaz dönemi animesi olan Tales of Zestiria the X’de de Alisha olarak dinliyoruz kendisini. Hemen bir diğer önemli karakterimiz olan Kariu’ya geçeyim. Kariu’yu da yine oldukça beğendiğim bir seiyuu olan Haruka Tomatsu seslendiriyor. Aslında onu AnoHana’da Anaru karakterinde sergilediği muştesem ses performansıyla hatırlasam da, Magi: The Kingdom of Magic serisinde Morgina ve Sword Art Online serisinde Asuna performanslarıyla hatırlayan da çoktur eminim. Serinin kadrosu elbette bu kadar değil ama ağır toplar olarak bu üç seiyuu’dan bahsetmek yeterli olacaktır sanırım.
Sıra geldi konumuza… Önce Asıl karakterimiz Arata’yı tanıtayım biraz; Arata 27 yaşında olmasına rağmen herhangi bir işte tutunamamış, çalıştığı önemli bir kurumsal şirkette kötü anıları olmuş ve üç aylık bir çalışmanın ardından istifa etmiş an itibariyle de işsin bir bekar. İş görüşmeleri yapıyor ama sonuç ümitsiz… Ailesi de artık kendi başının çaresine bak deyince iyice ümidini kaybediyor. Serimizin konusu ise tam da burada başlıyor; 27 yaşına gelmesine rağmen hayata karşı isteksiz olan Arata’nın karşısına oldukça ilginç bir iş fırsatının çıkmasıyla değişmesi diyebilirim konumuz için. ReLIFE denilen programa göre, deneyi yapan kişilerce seçilen -Arata gibi- insanlar bir ilaç yardımıyla liseli görünümüne kavuşuyor ve yaklaşık bir yıl liseli hayatı yaşıyor. Programın amacı ise Arata gibi hayatındaki handikaplara takılıp kalmış ama aslında daha iyi bir yaşam için potansiyeli olan kişileri hayatta daha verimli yapmak diyebilirim. Ryou bir gece program için sunulan Arata’nın karşısına çıkıyor ve bir yıl
boyunca lise öğrencisi gibi yaşarsa, sene boyunca tüm ihtiyaçlarının karşılanacağını ayrıca sene sonundaki değerlendirmesine göre bir iş teklifi bile edilebileceğini söylüyor. O akşam ise oldukça alkollü olan Arata ertesi sabah kısmen pişmanlık duyacağı bir karar verip programa katılıyor ve ilacı alıyor. Sabah kalktığında kendisini 10 yaş gençleşmiş olarak buluyor tabii. 17 yaşında bir lise son sınıf öğrencisi olan Arata bir yıl boyunca lise son hayatını günümüz zamanında deneyimlemeli… Denetçisi yani gözlemcisi olan Ryou ise olaylara mümkün mertebe karışmamalı… 12 bölüm süren anime son zamanlarda izlediğim en iyi slice of life animesi diyebilirim. Gençleşip lise hayatına tekrar deneyimlemek için fantastik bir altyapısı olsa da ayakları oldukça sağlam basan bir anime ReLIFE. Çünkü aslında lise hayatı, daha sonraki sosyal hayatımız için küçük bir başlangıç. Arata liseye tekrar başladığında, etliye sütlüye
36
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI ReLIFE içeriğinde aslında toplumsal bir rehabilitasyon alt metni barındıran bir anime. Sorunlu gördüğü insanları, bir program ile daha verimli hale getirme fikri elbette mükemmeliyetçi Japonlardan çıkmalıydı! Japonların her şeyi daha iyi yapma düşüncesi, insan psikolojisi için de geçerli sanırım… Buradan yola çıkarak temeli atılan animenin izleyiciye sundukları oldukça düşündürücü. Lise gibi acımasız bir ortamda tekrar deneyim kazanan Arata üzerinden hayattaki engelleri nasıl açabileceğimize dair güzellemeler yapan ReLIFE en çok da “birisine yardım bulaşmadan seneyi bitirmeyi düşünüyor en başta etmek isterken aslında ona iyilik mi yapıyoruz yokama içinde yaşam potansiyeli onu oldukça farklı sa kötülük mü yapıyoruz”u düşündürüyor bence. yollara sokuyor. Sınıf arkadaşları Hishiro, Kariu, Çünkü sevdiğiniz, değer verdiğiniz insanın önündeAn ve Ooga arasındaki dengeleri de değiştiren ki engelleri onun için aşmanı ya da onları gizlemeniz Arata’nın sadece kendisinde değil etrafındaki in- yarardan çok zarar sağlayabilir. sanlarda da görülen değişim animenin ana konularından bir tanesi. Serinin dramatik içeriğini ise lise hayatının zorlukları oluşturuyor diyebilirim. Her karakterin kendi açısından bakıldığında karşılaşmak zorunda kaldığı zorluklar ve göğüs germek zorunda olduğu bazı gerçekler var. Seri bunu her bir bölümde ince ince işlemiş diyebilirim. Özellikle ana karakterlerimizin altı, kişiliklerinin temeli çok iyi doldurulmuş. Hikaye pek sapmıyor ve başladığı gibi derli toplu bir şekilde bitiyor. Ne var ki finali aslında yeni sezon için oldukça büyük bir başlangıç bırakıyor bence. Hani bu final eksik ya da yarım diyemem, ama bir sezon daha görsel, tadından yenmeyecek bir seri olacak ReLIFE. Öte yandan animenin ciddi bir duruşu olsa da, kahkaha atarken sandalyeden düşeceğiniz sahneler de sizleri bekliyor, evet öyle de iddalıyım bu konuda. Serinin dramadaki ince eleyen sık dokuyan tavrını komedisinde de görebilirsiniz. Chibi çizimler ile süslenen sahneler ise ayrıca takdire değer olmuş. Ben bazı sahnelerinde oldukça fazla güldüm gerçekten.
Velhasıl anime sadece sezonun değil, senenin de en iyilerine oynuyor diyebilirim. Tabii önümüzdeki sezonlarda ne izleyeceğiz bilinmez ama yaz sezonunun genel olarak başarılı olduğunu düşünürsek ve en iyilerinden birisi ReLIFE dersem, serimizi şimdiden senenin en iyileri içine yazmak çok da saçma olmaz sanırım. Görsel ve işitsel anlamda izleyicisini memnun eden yapım yukarıda belirttiğim seiyuu kadrosunun muhteşem performanslarıyla da süslenince tadından yenmez olmuş. O zaman şimdiden iyi seyirler. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
37
ANİME-MANGA DOSYASI
SHOUNEN ANİMELER DÜNYASINDA
KAHRAMANIN )
YOLCULUGU Yazar: Birsen Albayrak, Gökhan Kuloğlu
38
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
K
ahraman nedir?: Erkek veya kadın (hero/heroine) bir kahraman tehlikeyle yüzleşen, güçsüzlüğü aşıp güçlü olabilmeyi başaran, daha iyiye ulaşmak için zaman zaman kendi kaygılarını feda eden kişidir. Kahraman kavramının kökeni klasik edebiyatta atılmıştır. Eski çağ efsanelerinde kahramanca eğik şiirler, mitler ve öyküler yer alır. Antik kahramanlara örnek olarak Gılgamış, Aşil ve Iphigenia verilebilir. Günümüz modern toplumsal kahramanlarına ise Rosa Parks ve Mahatma Gandhi örnek verilebilir. Gerçek kahramanların dışında günümüz dünyasında kurgusal ve hayal ürünü kahramanların sayısı oldukça fazladır. Bunların başını herkesin iyi bildiği Superman, Batman, Spiderman, Catwoman, IronMan, Wonder Woman gibi
ANİME-MANGA DOSYASI karakterler çekmektedir. Japon anime ve manga dünyasında ise Naruto, Luffy, Ash, Saitama, Aang gibi karakterler kahraman olarak karşımıza çıkmaktadır. Kahraman ve yolculuğunu konu alan anime/mangalarda genel olarak tür shounendir ve kahramanları da erkektir. Grup, kabile ve medeniyet adına bulunduğu yeri terk ederek; güçlenmek, inandığı değerler uğruna savaşabilmek için yolculuğa çıkar KAHRAMAN. Kahramanın yolculuk öyküsünün temelini Japon kültüründe önemli bir yere ve yapıya sahip Bushido öğretisinden alır. Bushido kelime itibari ile “Savaşçının Yolu” anlamına gelir ve bu öğretide korkuya yer yoktur. Bushido öğretisine dayandır-
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
39
ANİME-MANGA DOSYASI raman en yoğun çilelere katlandığı en içteki mağaraya ulaşır. Bir kılıcı veya hazineyi ele geçirmiş veya kendi dünyasına dönüş yolundadır. Kahraman edindiği deneyimlerle birlikte yeniden dirilmiştir. Kendi sıradan yaşamına insanlığa fayda sağlayacak bir hazine, lütuf veya bir iksirle geri dönmüştür. 12 aşamayı açacak olursak: Aşama 1: Sıradan Dünya (The Ordinary World) Seyircinin durumu veya ikilemi anlayabilmesi AVATAR (2005) adına kahraman sempatizan bir şekilde tedirgin, mamın nedeni kahramanların her ne kadar ha- rahatsız, habersiz biri olarak tanıtılır. Kahraman yatlarında kaygıları olsa da çıktıkları yolculuklar- çevresine, kalıtımına ve kişisel geçmişine karşı dan korkusuz biri olarak dönmeleridir. Aslında gösterilir. Kahramanın hayatında farklı yönlere bir noktada kahramanın güçlü olabilmek adına çekilen ve strese neden olan çeşitli kutupluluklar çıktığı bu yol Bushido öğretisini tamamlayıp söz konusu olur. korkusuz olarak geri dönmesiyle son bulur. Kahramanın kazandığı korkusuzluk arsız bir korkusu- Aşama 2: Maceraya Çağrı (The Call to Adventure) zluk değil, güçlü olmanın vermiş olduğu korkusu- Dış baskılar ve iç dünyadan gelen bir takım hiszluktur. Nasıl ki bir samuray korkularını yenmiş lerle birlikte bulunulan durum değişmeye başlar. birisi ise kahramanın yolculuğunda finalde Kimi zaman içten gelen bir sesle veya bilinmeyenden ulaşacağı hedefte budur: korkularını yenmek gelen bir haberle/sesle çağrılan kahraman ve güçlü biri olmak. değişimin başlangıcı ile yüzleşmelidir. Bu konuda drama, dini ritüel, mit, psikolojik gelişim alanında çalışmaları bulunan Amerikan akademisyen Joseph Campbell’in “The Hero’s Journey” adlı; prototip olarak kahraman denilen kişinin tipik maceralarının nasıl şekillendiğini tanımlayan ve açıklayan bir çalışması bulunmakta. Bu çalışmada kahramanın yolculuğu Ayrılış, Erginlenme ve Dönüş olarak 17 maddeden oluşur. Campbell’in 1949’da hazırlamış olduğu çalışmayı Christopher Vogler 2007’deki “The Writer’s Journey: Mythic Structure For Writers” isimli çalışmasında yine aynı 3 bölümde ancak 12 maddede toplar. Bir kahramanın yolculuğu nasıl olur? Hangi adımları izler?
Aşama 3: Çağrıyı Reddetme (Refusal of the Call) Bilinmeyenin korkusunu içerisinde taşıyan kahraman yetersizlik, güvensizlik ve yükümlülük duygusu içerisinde ilk etapta bu maceraya çağrıyı kulak ardı eder. Aşama 4: Akıl Hocası ile Tanışma (Meeting with the Mentor) Kahraman yolculuğunda ona yardımcı olacak veya onu bilgelik ve cesaret kaynağına ulaştıracak şekilde onu eğiten, ekipman veya tavsiye veren olgun bir gezgin ile karşılaşır.
Aşama 5: Eşiği Geçmek (Crossing the Thresold) Birinci aşamadan sonra kahraman Sıradan Vogler’in Rehberi ile Kahramanın Yolculuğu Dünyadan ayrılmak için kendisini yolculuğa adar. Yabancı kural ve değerlere sahip, yeni bir bölge Vogler’e göre bir kahramanın kahraman olma veya durumun içerisinde kendisini bulur. yolunda izlemesi gereken dışarı da ve iç dünyada ayrı ayrı 12 aşama bulunmaktadır. Özetle dış Aşama 6: Testler, Müttefikler ve Düşmanlar dünyadaki 12 aşama şu şekilde gelişir: Kahra- (Tests, Allies and Enemies) man önce maceraya çağrıldığı sıradan dünyasını Kahraman yolculuğu boyunca birtakım testlere tanıtır. Müttefiklerle, düşmanlarla ve bir takım tabi olur. Dostlar edinirken düşmanları ile yüzleşir. testlerle karşılaşacağı bu yolculuğa çıkmadan Tabi olduğu testler sonucu Özel Dünyada yurtönce haliyle ilk eşiği geçmekte isteksizdir. Kah- taşlığı sınıflandırılır.
40
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
DRAGON BALL (1986)
Aşama 7: Yol (Approach) Kahraman ve yeni edindiği müttefikleri Özel Dünyada birtakım önemli meydan okumalar için hazırlanır.
2. Değişime duyulan ihtiyaçla birlikte farkındalığın artması 3. Korku; Değişime Direnme 4. Korkunun üstesinden gelme 5. Değişimi kabullenmek 6. Yeni durumlarla tecrübe ve deneyim elde etme 7. Önemli meydan okumalara hazırlık 8. Ölüm ve yaşam hisleri hakkında büyük değişim 9. Yeni hayatın getirilerini ve sonuçlarını kabul etmek 10. Yeni meydan okuma ve fedakarlık 11. Son teşebbüs; son dakika tehlikeleri 12. Ustalık
Aşama 8: Çile (The Ordeal) Hikayenin ortalarına doğru kahraman Özel Dünyanın merkezine gelir. Burada ya ölüme karşı koyar ya da en büyük korkusu ile yüzleşir. Kahraman için ölüm anının ardından yeni bir hayat gelir. Aşama 9: Ödül (The Reward) Kahraman ölümle yüzleşerek hazineye sahip olur. Ödül elde ettikten sonra bir kutlama olabilir ancak her an hazineyi yeniden kaybetme tehlikesi vardır.
ONE PIECE (1999 -)
Aşama 10: Geri Dönüş (The Road Back) Hikayenin 4te 3ü tamamlandığı sırada, macerasını tamamlayan kahraman hazineyi evine götürmek üzere Özel Dünyadan ayrılarak yola çıkar. Genellikle bir kovalamaca sahnesi ile aciliyet durumu ve görevin tehlikeye düşmesinin sinyalleri verilir. Aşama 11: Diriliş (The Resurrection) Yolculuğunda ciddi bir şekilde sınanmış olan kahraman, evinin eşiğine geldiğinde bir kez daha test edilir. Kahraman daha yüksek bir seviyede son bir kurban, başka bir ölüm anı ve yeniden doğuş ile arındırılır. Kahramanın hareket ve tavırları ile başlangıçta var olan çatışma ve kutupluluk çözülmüş olur. Aşama 12: Yaşam İksiri ile Dönüş (Return with the Elixir) Kahraman evine döner ve maceraya devam eder, aynı zamanda kahramanı değiştirmiş olan ve dünyayı değiştirecek olan hazinenin bazı unsurlarını beraberinde taşır. Kahramanı içten değiştiren 12 adım ise şöyle: 1. Problemler hakkındaki sınırlı farkındalık
ONE PIECE (1999 -)
Peki bir kahraman nasıl yolculuğa çıkar? Şimdi bunun örneğini Naruto serisi üzerinden inceleyelim. Shounen türündeki bu seri, kendisine özgü hikâyesi eşliğinde kahramanın yola çıkma sebebini ve yolculukta geçirdiği yeniden varoluş öyküsünün özgün örneklerindendir. Masashi Kishomoto’nun 1997-2016 yılları arasında Shueisha’nın Akamaru Jump ve Shounen Jump dergisinde yayınlanan Naruto mangasından iki anime serisi uyarlanmıştı. (Naruto ve Naruto: Spippuden) Vücudunda, kyuubi adı verilen dokuz kuyruklu şeytan tilkiyi taşıyan Naruto köydekiler tarafından seWWW.JAPONSİNEMASİ.COM
41
ANİME-MANGA DOSYASI
NARUTO (2002 -)
vilmez ve canavar gözüyle bakılır. Ailesi o henüz bir bebek ilen öldüğü için yalnız yaşayan Naruto, içinde bulunduğu yalnızlığı ve insanların ona canavar gözüyle bakması durumunu aşmak amacıyla ‘’hokage’’ olmaya karar verir. Ve bunu köyün her yerinde yüksek sesle dile getirir. (Hokage, Ninjalar içerisinde en üstün savaşçı olup köyün liderliğini yapan kişidir) Ninja okulunda üç kişiden oluşan takımlar arasında Sakura ve Sasuke ile takım arkadaşı olur. Takım arkadaşları tarafından sürekli görmezden gelinen Naruto, kendisini ispat etmek için tehlike görevlere girişir ve kendisini aşan kişilerle savaşır. Ninja savaşına girdiğin gün kaçak Ninja olarak adlandırılan Orochimaru’nun arkadaşı Sasuke’yi kaçırmak ister. Buna engel olur ama Sasuke güçlenmek için Orochimaru’ya gitmeye karar verir. Onu durdurmak isteyen Naruto, Sasuke ile şelalede yaptığı savaşı kaybeder ve Sasuke’yi geri döndüremez. Bu nokta da zayıf olduğunu Naruto güçlenmek için akıl hocası Jiraiya ile kahramanlığa uzanan yola çıkar. Bu süreçte birbirinden tehlikeli ve zorlu teknikleri öğrenir. Köye döndüğünde ise takım arkadaşı Sakura, Sasuke’yi kendisinden geri getirmesini ister. Sakura’yı sevmesine rağmen teklifi kabul eder, Sakura’yı geri getireceğine söz verir. Sasuke’yi geri döndürmek için çıktıkları yolda birbirinden tehlikeli rakiplerle karşılaşırlar ve bu dövüşlerin hepsinde Naruto daha
da güçlenerek yoluna devam eder. Her defasında Sasuke’yi geri getirme uğraşı karşılıksız kalır. Bu yolculuğu sırasında köyü de tehlike altındadır. Ve akıl hocası olan Jiraiya’yı da kaybetmiştir. Kyuubi’ye sahip olduğu için kendisi de tehdit altındadır. Akatsuki adı verilen gizli örgüt onun peşindedir. Ve amaçları dokuz kuyruklu yaratığı taşıyanları yakalamaktır. Bu amaçla Naruto’nun köyüne saldıran Pain adındaki Akatsuki üyesi köyü yerle bir eder. Onu durdurmak için Naruto öğrendiği ‘’sennin mod’’ (bilge modu) ile Pain ile dövüşerek onu yener ve köyün eski haline dönmesini sağlar. Bir zamanlar kendisine
canavar gözüyle bakan köylülerin gözünde ‘’kahraman ninja’’ olarak karşılanır. Ve son hamle olarak ninja dünyasını tehdit eden Akatsuki’yi durdurma savaşında usta savaşçı olarak yerini alarak ‘’hokage’’ olmaya giden yolda savaşını verir. “Savaşçının Yolu” anlamına gelen Bushido öğretisinde korkuya yer yoktur. Kahraman tüm korkularından sıyrılarak güçlü olmak adına çıktığı yolda korkusuz ve bilge olarak geri döner. Naruto’nun yolu da böyledir. Henüz çaylak bir Ninja iken çıktığı yolda aldığı eğitimler ve yaptığı savaşlarla korkularından, tereddütlerinden sıyrılarak edindiği deneyimler doğrultusunda korkusuz bir savaşçı haline gelir. Çıktığı yolculukta ilk olarak yeteneklerini güçlendirir. Akıl hocası Jiraiya’dan öğrendiği güçlü teknikler
42
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ANİME-MANGA DOSYASI
ile kendisini geliştirir, içinde taşıdığı kyuubiye karşı verdiği savaşta korkularından sıyrılır (kyuubinin çakrasını tamamen kullanma için verdiği savaşta annesinin ruhuyla karşılaşma sahnesi örnek verilebilir) ve son olarak bu zorlu yolculukta bilgeliği elde eder. (Akıl hocası Jiraiya gibi kurbağa köyünde Gama Sennin adı verilen hocadan sennin modu ‘’bilgelik modunu’’ öğrenerek doğayla bütünleşmeyi, savaşçı olmanın manevi özelliklerini öğrenir. Bunu da Pain ile verdiği savaşta söylediği sözler, çabası ve dünya görüşü ile kanıtlar.)
duymaya, onu takip etmeye başlar. Ve onunla birlikte uzun bir yolculuğa çıkar. Akıl hocasından sürekli yeni teknikler, bilgiler öğrenir. Yeni yeni köyler, dünyalar görür. Sıkışıp kaldığı sıradan dünyasından (köyünden) sıyrılarak ufkunu genişletmeye başlar. Bu yolda etrafında yeni arkadaşlar edinir. (Sasuke, Sakura, Gaara, Neji, Hinata, Kurama, Killer Bee, Nagato gibi) Buraya kadar Vogler’in ilk yedi maddesini aşan Naruto, ‘’çile’’ adını verdiğimiz aşamada köyünü yerle bir eden Akatsuki üyesi Pain ile verdiği savaşta ölmek üzereyken ona değer veren ve seven Hinata onu kurtarmak için kendisini ortaya atar. Ama Pain, Naruto’nun gözleri ona işkence etmesi üzerine Naruto kendini kaybederek kyuubi moduna geçer, kuyruk sayısı tam dokuz olacakken (kuyruk sayısı dokuz olduğunda, Naruto’nun bedeni çökecek ve kyuubi yeniden doğacaktır) babasının onun elinde tutmasıyla yeniden yeniden doğar ve Pain’i yenerek (Nagato) ile yüzleşir, köyün eski haline dönmesini sağlar. Köye döndüğünde ise kahramanlar gibi omuzlarda karşılanır ve köylüler tarafından sahiplenir. Herkesin canavar gözüyle baktığı Naruto, artık zorlukların üstesinden gelecek kişi, beraberindekileri umut dolu yarınlara getirecek kişi olarak görülür. (Ve Naruto diriliş ve yaşam iksirini içer.)
Savaşçının kahramanlığı uzanan yolculukta Vogler’in 12 aşamalı formülü ele alındığında kahraman bu yolculukta değişken bir evrim geçirir. Bu evrim sonucunda küllerinden yeniden doğar; varoluşunun ve bilgeliğini farkına varır. Naruto’da onu bu yolculuğa iten unsurlarla karşılaşır. Yaşadığı köyde, köylüler tarafından canavar gözüyle bakılan, yıllar önce kyuubinin köye verdiği zararın sorumlusu olarak görülür. Bu nedenle hayatının büyük bölümünü yalnız geçirir. İlk defa bir arkadaş edindim derken, arkadaşı onu terk ederek kaçak Ninja Orochimaru’nun yanına gider. Onu durmak için savaş verir ve kaybeder. Ve bir süre ninjalığa olan ilgisini kaybeder. Bu noktaya kadar Vogler’in kahramanlığa giden yoldaki 12 maddesinde ilk üçünü seyirciye suNaruto ve diğer shounen kahramanlar neden yolcunar. Ninjalığa olan ilgisini tam kaybetti derken Naruluğa çıkarlar? Kahmranların yolculuğunda amaçlato’nun karşısına akıl hocası Jiraiya çıkar ve ona ilgi nan nedir? Animelerde ‘’bilgeliği-ustalığa uzanan kahraman yolculukları’’ neden bu kadar fazladır? Bu sorularını cevap vermek gerekirse, Japonya’nın samuray geleneklerinden (bushido öğretisine) ve İkinci Dünya Savaşında yaşadığı yıkım sonrası ayaklarının üzerinde durma öyküsü çıkar karşımıza. Bu yıkımı atlatarak yeniden dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olma öyküsüne ’kahramanlık yolu’’ diyebiliriz. Kahramanların bilgeliğe uzanan yolculukları devam, ediyor. Bu yolda onları bekleyen acı ve zorluklara, inanç ve çabayla daima karşı koymaya devam edecekler. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
43
ANİME-MANGA DOSYASI
Yazın En Güzel Anlarını
ANİMELERDE YAŞAYIN Yazar: Bensu Cangüler
44
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
T
ANİME-MANGA DOSYASI
atile gidemiyorsanız yaşadığınız şehir sizi esir almış gibi hissediyorsanız, hemen umutsuzluğa düşmeyin yazınızı güzelleştirmek için hala vaktiniz var. Birbirinden renkli yaz animelerini izleyerek yazın en güzel hallerini yaşayabilirsiniz. Havaların ısınmaya başladığı, okulların kapandığı ve istediğimiz şeyi yapabileceğimiz tonla zamanımızın olduğu bir mevsimdir yaz. KOUCHOU WA MAİD SAMA (2010) Kimimiz daha da sıcak yerlere göç edip tatilini orada geçirirken, kimimiz ise yaşadığı şehirde kalır ve bilgisayarı ile internetin derin dünyası- yaz evinde plajda klasik bir günün nasıl geçtiği na dalar. Eğer siz de bu gruptansanız tatili siz konu alınmıştır. Sıcaktan bunalan karakterler okyanusu görür görmez dayanamamış, ona gitmeden ayağınıza getirebilirsiniz. yüzme yarışları yapmışlardır. Kumsalın favori Anime dünyasında karakterler için yaz tatili Ja- yiyeceklerinden karpuzu doyasıya yemişler ponların çeşitli yaz aktivitelerinin aktarıldığı ve birbirlerini boğazlarına kadar kumla kadev bir eğlence balonuna dönüşmüştür. plamışlardır. Yaz mevsiminin animenin bu Shoujo animelerde dört gözle beklenen yaz bölümüne yansıması soğuk yiyecekler, sonsuz tatili okulların kapanmasının ardından okul- eğlence ve doyasıya yüzmek olarak gösterilmla birlikte gidilen gezilerden tutun da, fes- iştir. Kouchou wa maid sama’nın ‘’Hizmetçi tivallerin sokaklara yayılmış ihtişamına ve kafesi deniz kenarında’’ adlı bölümünde; maid kamp ateşlerinin etrafından yükselen korku cafe’nin sahibinin plaj kafesine giden maid kıhikayelerine kadar animelerde yaz mevsimi zların plaj evi restoranını tanıtmak ve ilgi çekmesini sağlamak için bir günlüğüne hizmetçi birbirinden güzel şekilde yansıtılır. garson olmaları konu alınmıştır. Animenin kumsalda geçen bu bölümünde karakterler okyanusta doyasıya eğlenip barbekü yapmışlardır. Animelerin tatil ve kumsal konusu içeren bölümlerinde karakterlerin birbirleri arasında yaptıkları su savaşları ve karpuz patlatmaları favori plaj aktiviteleri arasındadır. Animelerde yazı hissederken göreceğiniz şeylerden biri de bol bol güneş kremi sürünen karakterNAGATO-YUKİ-CHAN SHOUSHİTSU (2015) lerdir. Denizin maviliğiyle kaplanan ekranınızBiz de yazı animelerde yaşamak için küçük bir da güneş losyonunun kokusunu neredeyse tura çıkacağız bu yazıda , yazın animelerde- duyabilecek hale gelebilirsiniz. Ayrıca yüzme ki izlerini, Japon kültür festivallerinin yazla ihtiyacınızı büyük bir ölçüde karşılayacak Free birleşimini ve en güzel yaz aktivitelerini anime karakterlerinin gözünden yaşayacağız. Animelerin tatil bölümleri karakterlerin genelde Okyanusa gitmeleri ile birlikte beliren heyecan nidaları ile başlar. Okyanusu tüm canlılığıyla gören karakterler bir an önce yüzmeye gitmek için hazırlanmaya başlarlar. Ardından plaj voleybolu kumsal aktivitelerinin arasına eklenir. Nagato-yuki-chan shoushitsu animesinde lisenin edebiyat kulübünün gittiği
FREE ETERNAL SUMMER (2014)
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
45
ANİME-MANGA DOSYASI Eternal Summer animesini de mutlaka izleme listenize eklemelisiniz. Anime karakterleri yazın yaktıkları ateş etrafında anlattıkları hayalet hikayeleriyle her ne hikmetse birbirlerini korkutmaya bayılırlar. Kulaktan kulağa yerleşmiş olan şehir efsanelerine inanma eğiliminde olan karakterler yaz akşamlarında küçük bir korku krizine tutunarak ertesi sabahı zor ederler. Yaz akşamlarında hayalet hikayeleri anlatmak da, yaz akşamlarını hatırlatan anime kesitlerinden biridir. Bu anının benzerini Kouchou wa maid sama da izlemiş-
BARAKAMON (2014)
tivali olarak bilinen Tanabata renkli kağıtlara yazılan dileklerin bambu dallarına bağlanmasıyla gerçekleştirilir. Bu dileklerin özellikle de aşk ile ilgili olanların Altar ve Vega yıldızları tarafından aynı yıl içinde gerçekleştirileceğine inanılır. Bunun nedeni ise bu iki yıldızın sadece yılda bir kere 7.ayın 7.gününde buluşabilmeleri… Tanabata festivali anime karakterleri için özel bir anlama sahiptir. Bu günde kızlar yukatalarını giyip özenli bir şekilde festivale hazırlanırlar. K-ON! (2009) Belki de Tanabata uzun zamandır hoşlandığı tik. Karakterlerden Honoka’nın bulundukları kişiye duygularını açıklayacağı gün olacaktır. kıyının perileri ile meşhur olduğunu anlat- Karakterlerin bu özel günde birbirlerine ilan-ı maya başlamasıyla ortama bir korku dalgası aşk etmeleri, el ele tutuşup gökyüzündeki hahakim olmuştu. vai fişek gösterilerini izlemeleri animelerde gösterilmiştir. Yani bir yaz gecesinde festivaller Japonya da her mevsim olduğu gibi soka- romantik anıları da beraberinde getirir. klara yayılmış yaz festivalleri ve yiyecekleri de yazın vazgeçilmez unsurlarından biridir. En çok sevilen yaz festival yiyecekleri buzlu En meşhur yaz festivallerinden olan Tanabata Kakigoori tatlısı ve Takoyakidir. Barakamon festival her yıl 7 Temmuzda kutlanır. Yıldız fes- animesinde yaz festivallerinin eğlenceli hallerini izleyebilirsiniz. Kıtlıktan çıkmış gibi yemek yiyen karakterler de, etkinlikten etkinliğe atlayanlar da yaz festivallerinin animelerde vücut bulmuş halidir.
HAİYORE! NYARUKO-SAN(2012)
46
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
Yazın o uzun soluklu sıcak havasından, etkinliklerine ve daha birçok şeyinin animelere uyarlanışına dair küçük yolculuğumuzun sonuna geldik. Her mevsimin havasının bir başka olduğu animelerde yaza dair anılarınızı canlandırmak ve güzel vakit geçirmek için beklemeyin siz de kendi yaz animenizi hemen belirleyin ve izlemeye başlayın.
ANİME-MANGA DOSYASI
MACERA SEVERLERE 6 SHOUNEN ANİME SERİSİ
1
ONE PİECE Yapımına 1999 yılında başlanılan ve tür olarak aksiyon, macera, fantastik ve komedi kavramları içerisinde kendine yer edinen One Piece’ de zenginlik, şöhret, güç gibi bu dünyada ki her şeyi elde edebilen Korsanlar Kralı’ nın söylediği bir söz insanları denizlere yönlendirmeye yetmiştir. Bu sayede Korsanlar Çağı başlamış, tarihin rengi kökten değişmiştir. Ana karakterimiz Monkey D. Luffy’ bir şeytan meyvesi yemiş ve bunun sonucunda şeytan meyvesinin ona verdiği özellik olarak esneklik kazanmıştır. Lastik adam unvanına sahip olan Luffy’ nin tek bir amacı vardır. One Piece’ i ele geçirmek ve Korsanlar Kralı olmak…
Yazar: Onurhan Erkoç
2
DRAGON BALL Akira Toriyama’nın Batı’ya Yolculuk isimli Çin romanından ilham alarak yazıp çizdiği manga serisinden uyarlanmış animedir. 12 yaşındaki Son Goku, dedesini kaybetmiş ve ondan geriye kalan 4 yıldızlı topu ile tek başına yaşamaktadır. Dileğini gerçekleştirmek isteyen bir çok kişi bu 7 ejder topunun peşindedir ve bunu elde etmek için her şeyi göz almışlardır. Bulma adlı bir kız da bu topları aramaya kalkışır ve yolculuğuna devam ederken ana karakterimiz olan Son Goku ile karşılaşır. Dünyanın en yakışıklı erkek arkadaşına sahip olmak isteyen Bulma, toplardan birine sahip olan Goku’ yu, birlikte topların geri kalanını bulmak için yola çıkmaya ikna eder. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
47
ANİME-MANGA DOSYASI
3
FAIRY TAIL 2006 yılında mangasının ve 2009 yılında da animesinin yayınlanmaya başlanması ile devam serisi olarak 2014 yılında yayın hayatına geri dönen Fairy Tail, Büyü, Fantastik, Komedi, ve Macera etiketleri ile izleyiciye sunulmaktadır. Yaşadığı hayattan olduğunca sıkılmış olan Lucy, hayalini gerçekleştirmek istemektedir. Büyücü olarak Fairy Tail Loncasına katılmak isteyen Lucy, bunun için yaşadığı yerden kaçmıştır. Fakat bu yol basit bir seçim değildir ki zaten yalancı bir büyücü tarafından kandırılıp kapana kıstırılmıştır. Tek başına kurtulması oldukça zor olmasına karşın Fairy Tail Loncası bünyesinde olan Natsu isimli biri olanları şahit olmuş ve Lucy’ yi kurtarmıştır. Natsu, Lucy’ ye loncaya katılması için yardım edecek ve onun güçlü bir büyücü olabilmesi için elinden geleni yapacaktır. Lucy, Natsu sayesinde çeşitli maceralara yelken açacaktır.
4
NANATSU NO TAİZAİ 24 bölüm olmasıyla birlikte bir çırpıda izlenebilecek seriler arasında kendine yer edinmiş olan Nanatsu no Taizai, aksiyon, macera, fantastik ve doğaüstü tür sınıflandırması içerisinde 2014 yılında yayınlanmaya başlandı. İnsan ve insan dışı varlıkların bir arada yaşadığı bir krallık olan Liones, Kutsal şövalyeler tarafından korunmaktadır. İnsanlar tarafından oldukça saygı gören ve krallığı hak ettiği şekilde koruduklarına inanılan bu şövalyeler arasında çürük elma neticesinde bir grup cunda bulunduğu ortaya çıkmış ve kendilerine “Yedi Ölümcül Günah (Nanatsu no Taizai)” ismini veren bu cunda tarafından ihanete uğratılarak katledilmişlerdir. Bu olay üzerinden yıllar geçmesine karşın akıbeti tam olarak belli olmayan bu grubun akıbetleri hakkında çeşitli söylentiler bulunmaktadır. Liones Krallığının Kralı’ nın da hastalanmasıyla birlikte bu acımasız Kutsal Şövalyeler, krallığı zalimce ve barbarca yönetmeye başlamışlardır. Buna göz yummak istemeyen Elizabeth ise bir kral kızı olarak ülkeyi geri almak amacıyla 7 Ölümcül Günah’ ı bulmak ister ve onları aramaya başlar.
48
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
5
HUNTER X HUNTER 2011 yılında yayın sürecine giren ve 148 bölüm yayınlanarak sona ererken arkasında seriye gönül vermiş birçok insan bıraktı. Aksiyon ve Macera türünün özgün örneği olarak görebileceğimiz Hunter x Hunter, 12 yaşındaki Gon Freecss’in babası gibi avcı olmak isteyip avcılık sınavına girmek üzere yaşadığı adayı terk etmesiyle başlıyor. Hemen hemen her alanda çalışabilen avcılar, yeni hayvan türleri ve yeni yiyecekler bulmak, keşfedilmemiş toprakları saptamak, koruma olarak görev almak veya hazine avcılığı yapmak, hatta tarihi eser araştırması yapmak gibi alanlarda uzmanlaşmaları mümkündür. Ana karakterimiz Gon, sınav sırasında edindiği arkadaşlarıyla birlikte babasını aramaya başlar. Her karakterin avcı olmak için farklı bir nedeni olması ve bunları tek tek ele alması seyirciyi oldukça etkiler nitelikte. İçerdiği kanlı, vahşi ve karanlık sahneler nedeniyle bir çocuğun izlemesine uygun olmayan, kesinlikle +18 yetişkin kesime hitap eden bir anime olmasıyla Shounen etiket altına giren Hunter x Hunter, aslında seinen’ e daha yakın ciddi bir anime.
6
FULLMETAL ALCHEMIST: BROTHERHOOD 16 – 17 bölümü, ilk serisi ile hemen hemen aynı olan Fullmetal Alchemist: Brotherhood, daha sonra mangasına sadık kalarak ilerlemekte. 1900’ lü yıllarda simya kavramını konu olarak edilen anime için simyadaki en önemli kural eşit takas ilkesidir. Yani simya gerçekleştirirken elde etmek istediğiniz şeye karşılık herhangi bir nesne ile çizilebilen simya çemberi içerisine onun karşılığını koymanız gerekmektedir. Bunun haricinde insan simyası olarak adlandırılan ölen bir insanı geri getirmek yasaktır. Ana karakterlerimiz Alphonse Elric kardeşlerin yaptığı da bu yasağı delmekten başka bir şey değildir. Bedelini ağır ödemelerine rağmen animenin asıl konusu kardeşlerin bu hatalarını telafi etmeye çalışmalarıdır. Peki bu amaçla aradıkları felsefe taşı için vevlet ordusuna katılan ve türlü savaşlarla karşılaşan kardeşler için amaçlarına ulaşmak kolay olabilecek mi?
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
AZ, ÖZ VE SADE
G
ZEN BUDİZMİ VE MİnİMALİSTYazar: YAŞAM TARZI Birsen Albayrak
ünümüz gelişen ve globalleşen dünyanın etkisiyle birlikte insanoğlu olarak daha çok tüketiyoruz, daha fazla çalışıyoruz, bir şekilde her şeylerde bir “daha fazla”lık arıyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerden dolayı hayatımıza endeks olmuş bu “hızlı yaşama” durumu ile birlikte önümüze çıkan ürün çeşitliliği, bilgi yoğunluğu ve değişen alışveriş tarzıyla birlikte insanoğlunun tüketim alışkanlıkları da değişmeye başlıyor. Tüketim toplumunun getirdiği yeni yaşam tarzı insanoğlunu, ihtiyacı olmayan ürün ve malları talep etmeye sürükleyen doymak bilmeyen bir tüketim açlığına doğru götürmüştür. Nimetlerinden fazlasıyla yararlandığımız gelişen teknoloji bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan bizi kendisine esir ediyor. Değerli bir varlık olarak insan, hızlı yaşam tarzı ve “daha fazla”lara ulaşabilmek adına ne kendine ne de kıymet verdiği dostlarına, ailesine zaman ayıramıyor. Bu durumda insan, toplum içerisinde giderek daha fazla bireyselleşiyor.
yatımıza yeni bir yaklaşım getirerek bu durumu değiştirmemiz mümkün. İnsanoğlunun temel ihtiyacı dışında olan maddi ve manevi unsurları hayatından çıkarıp, sadece ihtiyaçları derecesine indirgeyerek hayatına hareket serbestliği, kalite ve yaşam konforu kazandıran anlayış, minimalist yaşam tarzıdır.
Bu noktada son yıllarda popülerleşen yeni yaşam tarzı olan minimalist yaşam tarzı ile ha-
Minimalist yaşam tarzında önemli örneklerden birini bu noktada Japonya teşkil etmektedir. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
49
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Japonya’nın öne çıkan örneklerden biri olmasının nedeni “sadeliğin” Japon yaşamında ve felsefesinde önemli bir yere sahip olmasıdır. Sadeliğin ve basit yaşamın özü ise Zen Budizmi felsefesine dayanır. İnsanın yaşama amaçlarından bir tanesi “mutlu” olmaktır. Ancak hızlı yaşam tarzı ve tüketim toplumunun dayatmaları insanı mutlu olmaktan uzağa götürmektedir. Bu noktada Zen felsefesi insanın mutlak mutluluğa ulaşmasını hedefler. Bu hedef doğrultusunda da Zen Budizm felsefesinin minimalizmi şekillendirmesi ve ona dayanak sağlaması kaçınılmaz olacaktır.
İkinci adımda ise acı ve mutluluk sahip olduklarımızla bağlantılı değildir; insanın içinden gelen şeylerdir. Bu nedenle içten geldiği kabul edilmelidir. Üçüncü adımda her zaman tüketim toplumunun dayattığı “daha fazla”sını değil, sadece “gerekli” olanları tüketip satın almak yaşam enerjisini yükseltecektir. Son olarak ise “daha fazla”sı için hırsla ve çok çalışmak yerine, elindekiyle yetinip kıymetini bilip sevdiklerinizle değerli zamanlar geçirmeye çalışmak: 4 ana adımda minimalizmi yaşam tarzı haline getirmenize yardımcı olacaktır.
Budizm inancında hayatta hiçbir şey mutlak ve kalıcı değildir. Evrenin yapısı bir anda değişebileceğinden ötürü insanlar maddeye ve duyguya koşulsuz bağlı olarak yaşamamalıdır. Budizm felsefesinin temel öğretilerinde: Koşulsuz olarak bağlanmayı reddetmek, Acının ve mutluluğun içten geldiğini kabul edebilmek, Farkındalık kazanmak ve odaklanabilmek, Daima merhametli ve nazik olmak yer alır. Birey koşulsuz olarak bağlanmayı reddettiğinde hayatını sadeleştirmek ve basitleştirmek adına ilk adımı atmış olur. Çünkü sahip olduklarımız bir gün kırılabilir, kaybolabilir, çalınabilir olduğundan kimliğimizi tanımlayan şeyler değildir.
Zen Budizmi etkisiyle basitliğin tutku olduğu Japonya’da, son zamanlarda yayılan bu minimalist yaklaşımda ana fikir “less is more (ne kadar az o kadar çok)”dur. Felsefi boyutunun yanı sıra Japonların bu yaşam tarzını benimsemelerindeki diğer etken arasında ucuz olması yer alıyor. Sürekli depremlerle ve depremlerde maddiyatın ve mülkiyetin kayıplarıyla cebelleşen Japon toplumunda bu yaşam tarzının benimsenmesi bu doğrultuda kaçınılmaz hale geliyor. Aynı zamanda tüketimin giderek ulusal bir takıntı haline geldiği Japon toplumunda, materyalizme karşı insanlar,daha fazla özgürlük kazandıkları minimalizme yöneliyor.
50
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Japonya’da bu noktada temel ihtiyaçları sunan oteller mevcut. Kapsül oteller olarak isimlendirilen bu oteller kabaca tabut şeklinde olan küçük odaları içerisinde barındırıyor. Oteller genel olarak yoğun bir günden sonra uyumak ve dinlenmek için insanlara hizmet sağlıyor. Odada yatak, küçük bir tuvalet, atıştırmalık temin edebileceğiniz ministore ve kıyafetlerinizi temizleyebileceğiniz küçük bir alan sağlıyor. Kapsül otellerin amacı temelde müşterisi için denge ve sadelik sağlamak. Otellerin sunduklarını ve sunmadıklarını düşündüğümüz zaman; aslında bir noktada şekil ve hizmet itibariyle minimalizmin aşırı formunu yansıttığını görebiliyoruz. Kapsül oteller dışında minimalist yaşam tarzına uygun olarak tasarlanan evler ve daireler de mevcut. Mülkiyetçiliği ve materyalizmi terk etmek olan minimalizm yaşam tarzında; bütçeye göre hareket etmek, lüks seyahatlerden kaçınmak, kendinize zaman ayırmak, hareket alanı yaratmak, tasarruf etmek ve üretken olmak gerekir. Minimalist yaşam tarzını benimsemek demek hiç bir şeye sahip olmamak değil elbette, ya da sadece gerekli olanların dışına çıkmamak. Minimalist yaşam tarzında önemli olan maddenin önemini ve gücünü bilmek, tüketim kültürünün dayatmalarına karşı bilinçli olmak, dayatmalar ile değil ihtiyaçlar doğrultusunda tüketmek, hayatı ve bireyi karmaşıklaştıran kültür endüstrisi içerisinde sadeliği yakalayabilmek ve bu doğrultu da saf mutluluğa ulaşabilmektir.
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
51
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
Japon Mutfağının Kalbi
SOKAKLARDA ATIYOR! H Yazar: Bensu Cangüler er ülkenin kendine has bir yemek Sokak yiyecekleri bir ülkenin aslında kalbidir. O kültürü vardır. Ülkelerin mutfağı olarak ülkenin halkının gerçekten ne yediğini, damak adlandırdığımız yemekler bir milletin tadını anlamanızı sağlar. 5 yıldızlı restoranlarda tarihinden izler taşıyıp o ülkenin, mil- bulamayacağınız yiyecekleri sokaklarda tadabilirletin ruhunu, yaşam şeklini, alışkanlıklarını ve siniz. Sokak yiyecekleri bir milletin mutfağını andamak tadını yansıtır. Bir ülkenin yemekleri de lamanın en can alıcı noktasını oluşturur. kültürüne bağlı olarak gelişme gösterir. ülkeler arası mutfağın, damak tatlarının birbirinden bu Asya ülkelerinde yaygın olarak görülen sokaklara kadar net çizgilerle ayrılmasında iklim ve coğrafi yayılmış tezgahlar, Çin, Güney Kore,Singapur ve konum en baş faktör olarak yer alır. Bir ada ülkesi pek çok ülkede olduğu gibi Japonyada da oldukça olan Japonya da deniz ürünleri bolca tüketilirken mut- meşhurdur. Sokaklarda yürürken her adım başı fağı da ona göre şekillenmiştir. Yemek kültürünün bir yiyecek tezgahına rastlayabilirsiniz şekillenmesinde din önemli bir etkendir. Budistler hiçbir et türünü tüketmezken, Müslümanlar Japon mutfağı dünyanın her yerinde saygı domuz eti ve Hindular da sığır etini mutfaklarına duyulan sağlıklı,lezzetli ve özgün bulunan bir mutfak olarak tanınmaktadır. Bunun yanında sokmayan ülkelerdendir. Japonya dünyanın dört bir tarafındaki insanÜlkelerin mutfakları birbirinden çok farklılık gösterse lara kendi kültürünü tanıdık hale getirmeyi de yemek kültürü dediğimiz şey evrenseldir. Bu nokta- sokak yiyecekleriyle başarmıştır. İnsanlar bu da da tüm lezzetleri ve kültürü kendinde barındıran farklı kültürü yemekleri aracılığı ile öğrenmiş ve kısa sürede de sevmişlerdir. sokak yiyecekleri devreye girer.
52
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Bir ülkeye gittiğinizde turist olarak görevinizi tamamladıktan sonra acaba bu halk nasıl yaşıyor diye o yerin vatandaşı gibi yaşamak istediniz mi hiç? Bunun için ne yapardınız? Elinizdeki haritayı bırakıp şehirde kaybolmayı mı seçerdiniz yoksa toplu taşıma araçlarına binip yol sizi nereye sürüklerse oraya gitmeyi mi? Ama işin biraz lezzet tarafındaysanız ve gerçekten yeni lezzetlere açıksanız ünlü restoranları bir günlüğüne bırakın ve birlikte Japonların sokak tezgahlarını dolduran ilginç yiyecekleri keşfedelim. Japonya’nın sokak yiyecekleri çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Bunlardan en bilinenlerini Takoyaki, Okonomiyaki, balık keki, pirinç krakerleri, Taiyaki, Oden, Yakitori, Jaga bata, Yakisoba, Imawayaki şeklinde sıralayabiliriz. Japon geleneksel sokak yiyeceklerinin en bilineni olan Takoyaki ahtapot dolgulu hamur köftesi olarak tarif edilebilir. Daha sonrasında zencefil tozu, yeşil soğan ve japon mayonezi ile süslenen Takoyaki’nin anavatanı Osakadır. Burada Japonyanın en iyi takoyakilerini bulabilirsiniz.
TAKOYAKİ
OKONOMİYAKİ
Okonomiyaki için ise Japonların omleti kendi damak tatlarına uyarlaması diyebiliriz. Kızgın bir sacın üzerinde tüm malzemeler karıştırırarak pişirilen Okonomiyakiler sebze, deniz ürünleri ile pişirilebildiği gibi aklınıza gelebilecek her türlü malzemeyle de yapılabilir bu tamamen damak zevkinize kalmış bir şey. O an canınız noodle çekiyorsa bunu rahatlıkla okonomiyakinizde de tadabilirsiniz. Okonomiyaki’nin bir başka özelliği Japonya’nın iki önemli şehri tarafından tarifi bir türlü paylaşılamayan bir lezzet olmasıdır. Hiroşima ve Osaka’nın da kendine has yöntemlerle yaptığı bu geleneksel lezzet ‘’en güzel’’ okonomiyaki değerlendirmesini her iki tarzda yiyeceği de deneyen kişilere bırakır.
Tat ve görünüş olarak geniş çeşitteki Japon sokak lezzetlerinden taiyaki ve pirinç krakerleri (senbei) de oldukça meşhurdur. Senbeiler genellikle yeşil çayla servis edilirler. Taiyakiler balık şekli verilmiş içi tatlı patates ya da fasulye dolgulu keklerdir.
Osaka tarzı Okonomiyaki de hazırlanan karışıma tüm malzemeler aynı anda eklenir. (et, sebze, deniz ürünleri) ve o şekilde pişirilir. Hiroşima tarzında okonomiyaki de ise eklenecek tüm malzemeler, lezzetlerin birbirinden ayrılması için hamur pişerken üst üste konur. Okonomiyakiye noodle katan da Hiroşimalılardır.
Japon krepleri, bildiğimiz kreplerden çok daha ince bir dokuya sahip olan Japon krepleri 60-70 farklı malzemeyle hazırlanabilmektedir. Tokyo da Shibuya ve Harajuku’nun sokaklarında herkesten ilgi gören japon işi krepler renkli görüntüleriyle vitrinleri süslemektedirler. Baş malzemeleri muz, çilek, krema ve dondurmadır.
TAİYAKİ
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
53
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Dango, sakız gibi çiğnenebilir dokuya sahip klasik japon tatlılarındandır. 3-4 tane dangonun şişe dizilmesiyle sunulur. Dangoların üzerine dökülen soslara göre adları değişebilir. Mitarashi soya soslu, anko kırmızı fasulye dolgulu chadango ise yeşil çay aromalı tatlılardır. Yakitori, çöp şiş’in Japon versiyonudur. Tavuk parçaları şişe geçirilerek kömür ızgarada pişirilir. Yakitori, Japon barı denilen izakayaların oldukça meşhur bir yemeğidir. Yakitori’yi hemen hemen her sokak tezgahında bulabilirsiniz. Japonların pratik ve çabuk yenen atıştırmalıklarından biridir. Oden, türlü yiyeceklerin bir arada bulunduğu bir çeşit japon güvecidir. oldukça popüler bir kış yemeği olan oden; balık kekleri, turp, pişmiş yumurta ve tatlı patatesler et suyunda kaynatılıp sunulur. Bu yiyeceği Japonya’nın kombini adı verilen hem market görevi gören hem de sıcak yemek satan dükkanlarında da bulabilmek mümkündür. Eğer Japonya’da uzun süre kalacaksanız kombiniler pratik yemekleriyle can damarınız haline gelecektir. Oden’in içindeki malzemeler bölgelere göre değişiklik gösterebilir. Soslar her bölgenin kendine has yorumuyla hazırlanır.
DANGO
YAKİTORİ
Yakisoba da klasik Japon sokak yiyeceklerinden birisidir. Noodle/ Ramen wok tavalarda durmaksızın karıştırılarak kısa sürede pişirilir ve sebzelerle kaynatılır.Yakisoba et ve deniz ürünleri içeren acılı tatlılı şekilde servis edilir. Yaz aylarında Japonlar yakisobalarını barbeküde yapmaya başlarlar. Jaga Bata ızgarada pişmiş patatesin tereyağı ile servis edilmesidir. İmagawayaki, içi kırmızı fasulye dolgulu kalın pankeklerdir. Tuzlusu peynir, et ve patateslidir. Japonya’nın bölgelerine göre değişiklik gösteren en az 20 farklı adı vardır.
İMAGAWAYAKİ
54
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
ODEN
YAKİSOBA
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
GELENEKSEL
JAPON OYUNLARI VE OYUNCAKLARI
G
Yazar: Birsen Albayrak
ünümüzde bir çok modern oyuncaklar üretilmesine rağmen Japon çocuklarının hayatlarında geleneksel oyuncaklar ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Bu oyuncakların bir çoğunun kökeni göreceli olsa da Japonya’nın yavaş yavaş dış dünya ile etkileşime geçtiği Edo Dönemine dayanmaktadır. Geleneksel Japon oyuncakları çağlar boyunca Japon ruhunu ve tarihini yansıtmıştır. Ayrıca bir çok oyuncak inanışlara veya doğaüstü kökenlere dayanmakta; Budizm ve Şintoizm inanışları ve KENDAMA hikayeleriyle özdeşleşmektedir. Basit ve kolay kullanıma aynı zamanda muhteşem tasarım- abilen bir oyuncak olmasıyla birlikte, ulusal Kenlara sahip olması, bu oyuncakları günümüzde dama turnuvaları da ülke genelinde yaygındır. hala popüler kılmaktadır. “Ken” ahşap bir kılıç sapını temsil eder. Sivri ucun iki tarafında alt ve üstte fincan vardır. “Dama” ipe KENDAMA( Fincan ve Top Oyunu) bağlı olan ve el manevraları ile fincana oturKendama bugün bile geçerliliğini koruyan tulmaya çalışılan toptur. Amaç topu fincanlar20.yüzyılın tipik Japon geleneksel oyuncak- dan birine oturtabilmektedir. Bir rivayete göre larından biridir. Kendama her yerde bulun- 1000’den fazla kendama tekniği varmış. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
55
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI KOMA(Japon Fırıldağı) Geleneksel Japon oyuncaklarında genellikle basitlik kazanır. Koma üzerleri parlak renklerle boyanmış ahşap topaçtır. Beigoma ise Showa döneminde popüler olan Koma’nın demirden yapılmış türüdür. Komanın elle veya ip yardımıyla bükülebilecek çeşitli boyutta ve şekilde örnekleri vardır. Topaçların kullanıldığı birbirinden farklı oyun olmakla birlikte bunlardan en basit olanı bir topacı başka bir topaçla vurup yere sermektir. Japon oyunu “Beyblade” antik zamanlardan kalma Koma oyununun, topaçların savaştığı küçük stadyumlara taşınmış halidir. HANETSUKİ (Japon Badmintonu) Hanetsuki ahşap dikdörtgen kürekler(hagoita) ve renkli badminton topu(hane) ile oynanan bir oyundur. 1300 yıl öncesine ait olan ve Yılbaşında kızlar tarafından oynanan Hanetsuki oyunu, Japonya’nın en eski geleneksel oyunlarından biridir. Oyunda badminton topunu yere düşüren kaybeder ve yüzü siyah boya ile boyanırdı. Topu en fazla havada tutabilen kişinin ise yeni yılda iyi bir talihe sahip olacağına inanılırdı. Günümüzde bir çok insan kürekleri dekorasyon unsuru olarak kullanmaktadır. Küreklerde en çok yer alan figürler ise Kabuki aktörleri ve kimonolu kadınlardır. Günümüz modern tasarımlarında ise Harry Potter, Hello Kitty gibi figürler kullanılmaktadır. DARUMA OTOSHİ (Düşen Buda) Zen Budizminin kurucusu Bodhidharma’ya dayalı olarak geliştirilen Daruma Otoshi oyunu, ahşap kullanılarak yapılan geleneksel oyuncaklardan bir diğeridir. Oyun, beş farklı parçaya ayrılmış ve tepede Daruma’nın başı olan bir silindir bebekten oluşur. Küçük bir çekiç yardımıyla en alttaki parçadan başlamak üzere Daruma’nın başını düşürmeden parçalar uzağa fırlatılmaya çalışılır. Darumanın başı düşerse oyun biter. TAKO (Japon El Yapımı Uçurtmalar) Tako, Japon el yapımı kağıtlar ve bambudan yapılan eski tarz uçurtmadır. Japon uçurtmalarının kökeni her ne kadar Nara dönemine dayansa da, bir çok bölge bu uçurtmaları Edo dönemindeki farklı tasarımlar ile birlikte tanımıştır. Tokyo uçurtmaları dikdörtgen yapıda boyanmış gravür baskılardan oluşurken, Nagoya uçurtmaları karo şekline karşı tarzlarıyla biliniyordu. Nagoya uçurtmaları ağustos böceği, arı ve at sineği gibi
56
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
KOMA
HANETSUKİ
DARUMA
TAKO
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI rüzgarda vızıldayan böcek şeklindeydi. Hamamatsu Boys’ Day Kite Festival’inde (5 Mayıs’ta gerçekleştirilen) kullanılan altıgen uçurtmalar yapmıştır. Festivalde takımlar kendi uçurtmalarını havada tutarken, diğer uçurtmaların da önünü kesmeye çalışmaktadır. MENKO(Japon Kart-Tokatlama Oyunu) Menko yuvarlak veya dikdörtgen kartlarla oynanan bir kaç geleneksel Japon oyunlarından biridir. Kartın bir tarafında popüler trendleri yansıtan resimler yer alır. Edo ve Meiji döneminde bu popüler görseller samuraylar ve ninjalar iken; günümüzde bunların yerini animeler, mangalar ve biriktirilebilir beyzbol karakterleri almıştır. Menko, en az iki kişi ile sert bir zeminde oynanır. Bir oyuncu yere kart attıktan sonra diğer oyuncu başka bir kart atarak o kartı ters yüze çevirmeye çalışır. Rakibinin kartını ters yüze çevirebilen kişi en çok kart sayısını elde ederek oyunu kazanır. TAKETOMBO (Bambu Helikopter) Bir çok Japon geleneksel oyuncağı her ne kadar yerli olsa da, bunlardan yurt dışından alınmış ve Japonya ile özdeşleşmiş olan oyuncaklar da vardır. “Bambukopter” veya “Bambu yusufçuk” olarak bilinen Taketombo, 4.yüzyılda Çin’den alınmıştır. Taketombo tepesinde helikopter gibi pervanesi olan sopadır. Sopayı uçurabilmek için iki elinizin arasında sıkıca döndürüp bırakmanız gerekmektedir.
MENKA
TAKETOMBO
Bunlar dışında Den Den Daiko (topak davul), Karuta (başka tür bir tokatlama kart oyunu), Kami Fusen (cilalı tahta balonlar) ve Ohajiki (Misket) oyunu gibi birçok geleneksel Japon oyunu ve oyuncakları bulunmaktadır.
OHAJİKİ
DEN DEN DAİKO
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
57
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
MANZAI Japonya’nın Hacivat ve Karagöz Şovu:
S
Yazar: Ayhan Gazi Gülcü, Birsen Albayrak
ahnede seyirciler önünce oyuncuların sergilemesi amacıyla oluşturulan gösteriler olarak tiyatro; olayların ve duyguların jest ve konuşmalarla anlatılması sanatıdır. Antik Yunan’dan günümüzde dek farklı tür ve formlarda ulaşmış; her ülkenin de kendine has tiyatro tarzları ve türleri benimsemesiyle zenginleşmiştir. Tiyatro genel olarak her ülke için geleneksel ve modern olarak iki kategoride ele alınır.
58
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Japonya’da modern tiyatronun yanında geleneksel tiyatronun kültürü ve ögelerini yansıtması açısından taşıdığı önem yadsınamaz. Geleneksel Japon tiyatrosu dendiğinde ilk akla gelenler genellikle Noh, Kabuki ve Bunraku olsa da onlar dışında, geleneksel başlığı altında farklı türler de mevcuttur. Bunlardan biri olan Manzai, Japon kültüründeki geleneksel tarzda stand-up gösterisidir. Manzai genellikle manzaishi adı verilen iki kişi ile yapılır: karakterlerden bir tanesi ciddi rolü üstlenirken (tsukkomi) diğeri komik rolü (boke) üstlenir. Boke ve Tsukkomi ikilisi genellikle 1940’ların Hollywood’taki Abbott ve Costello ikilisi ile kıyaslanır. Onun dışında Türk kültüründe önemli yere sahip Hacivat ve Karagöz oyununu da andırdığını söyleyebiliriz. Unutkan, kafası karışmış ve budala roldeki Boke bariz hatalarla, yanlış anlaşılmalarla insanları güldürür, şakalar yapar. Zeki Tsukkomi ise Boke’nin bu hatalarını yüzüne vurur, yanlış anlamalarını düzeltir ve bunu yaparken de seyircileri güldürmek için zamanlamayı ayarlar. Oyunlardaki şakalar çoğunlukla yanlış anlaşılmalar etrafında şekillenirken aynı zamanda laf kalabalığı, söz oyunları ve esprilerle de renklendirilir. Eski tarz manzaide oyuncular kimono ile sahneye çıkarken, Osaka manzaisi ile şekillenen yeni tarzda sanatçılardan biri (boke) günlük kıyafet giyerken diğeri (tsukkomi) takım elbise giyer. Manzai genellikle erkek sanatçılar tarafından gerçekleştirilir. Othello gibi kadın ikili ve Sayaka Aoki gibi kadın sanatçılar nadir görülür. Manzai’nin kökeni Heian dönemine ve Yeni Yılı karşılama kutlamalarına dayanır. İki sanatçı tanrıdan mesaj almış gibi gelerek birbirlerinin sözlerine muhalif bir havada şovlarını gerçekleştirirler. Boke ve tsukkomi, o zamandan günümüze kadar devam eden dönemin manzai kalıplarından biridir. Edo döneminde, şovun mizahi yönü üzerinde odaklanarak her bölge Owari manzai, Mikawa manzai ve Yamato manzai gibi kendine has bir manzai tarzı geliştirmeye başlamıştır. Meiji dönemiyle birlikte Osaka manzaisi o dönemin popüler ve en eğlenceli şovu olan rakogo(komik hikâye anlatma)ya rağmen, eski tarz manzaiyi de geçerek daha popüler hale gelmiştir. Taishou periyodunun sona ermesiyle birlikte 1912’de geleneksel tiyatro olarak Osaka’da kurulan Yoshimoto Kōgyō şirketi geçmişte birçok eksik yönü bulunan manzaiye yeni bir tarz ge-
tirdi. Çoğunlukla konuşmaya dayalı Shabekuri Manzai adı verilen bu yeni tarz Tokyo da olmak üzere Japonya’nın her yerine yayıldı. İletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte manzai sanatı sadece sahneyle sınırlı kalmayıp TV, radyo ve video oyun aracılığıyla sahne dışına yayılmaya başlamıştır. Son zamanlarda ise Manzai Osaka bölgesiyle ilişkili hale gelmiştir ve komedyenler oyunlarını sergilerken Kansai ağzını kullanmaya başlamıştır. Manzai’nin Osaka bölgesiyle anılmasında Yoshimoto Kōgyō şirketinin payı büyüktür. Manzai genellikle iki kişilik gruplarla yapılsa da üç veya daha fazla insanların da olduğu gruplar da vardır. Arka fonda müzikle veya performansçıların enstrüman çaldığı türleri de vardır. Manzainin öne çıkan benzer türlerinden biri Nininbaori’dir. Nininbaori, iki performans sanatçısı tarafından gerçekleştirilir. Sanatçılar haori adı verilen büyük bir ceket giyerler ve kambur taklidi yaparlar. Sanatçılardan biri kafayı oluştururken diğeri kolları oluşturur. Oyunda güldürü unsuru kafa ile kolların uyumsuzluğu üzerinden oluşturulur. Bu tarz hem canlı sahne performanslarında hem de TV komedisi Owarailer de yer alır. Owarai, televizyonda gösterilen Japon komedi şovlarının genel adıdır.. Owarai ismi gülmek/gülümsemek anlamına gelen “waraii” kelimesinden oluşturulmuştur. Çoğunlukla manzai ve hicivli şovların yer aldığı owaraide ünlü veya alanında yetenekli kişiler performans gösterir [Tarento (yetenekli kişi) ve Geinin (zanaatkar)]. Owarai tarentoda karşımıza gelen ve manzainin gelişmesine şüphesiz büyük katkı sağlamış olan en önemli isim Takeshi Kitano’dur. 1970’lerde Kiyoshi Kaneko ile birlikte Two Beat isimli gruplarıyla manzai sanatını icra eden Kitano, bu ikili şovda boke rolünü üstlenen kişiydi. Onun dışında karşımıza çıkan önemli örneklerden birisi de Hitoshi Matsumoto ve Masatoshi Hamada’dan oluşan Downtown grubudur. 1982’de kurulan grup Japonya’nın en etkili ve üretken komedi ikililerinden birisidir. Grup, stand-up gösterileri ve Downtown no Gaki no Tsukai ya Arahende!! ve Hey! Hey! Hey! Music Champ çeşitli şovları ile bilinir. Downtown dışında bu alana örnek olarak; Cocorico, Kyaeen, Audrey, Othello, Cream Stew, Bakushou Mondai ve Ninety-nine verilebilir. Takeshi Kitano dışında verilebilecek owarai talent kişilere ise; Sanma Akashiya, Koriki Choushou, Shinsuke Shimada, Ken Shimura, George Tokoro, Sayaka Aoki ve Tamori örnek olarak verilebilir. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
59
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
J
aponya dünyada popüler olan seyahat yerlerinden birisidir. Bir çok tapınak, doğa harikası, mimari ve teknoloji ile birlikte geleneğin ve modernin eşsiz harmanını yansıtan Japonya; birbirinden güzel ziyaret edilebilecek mekanları ve yapıları misafirlerine sunuyor. Kültür, tarih ve doğanın buram buram koktuğu bizim listelediklerimizden daha fazlasına sahip olan Japonya’da; bir sürü mekandan sizler için derlediğimiz gezilebilecek 10 güzide mekan:
JAPONYA'DA .
GEZILECEK 10 MEKAN
1
Yazar: Birsen Albayrak
HAPPO POND (Happo Göleti - Nagano) Bir çok turisti Nagano şehrine çeken ve Hakuba tepeleri tarafından çevrelenen Happo Göleti denizden 2060 metre yüksekliğinde. Durgun suların üzerinde eşsiz Hakuba tepelerini yansıtan muhteşem bir güzelliğe sahip Happo Göleti; görülmeye değer yerlerden birini oluşturuyor.
2
KINTETSU BEPPU ROPEWAY (Kintetsu Beppu Teleferiği-Oita) Yürüyüşten hoşlanmayanlar için bir alternatif olan 101 yolcu kapasitesine sahip Kintetsu Beppu Teleferiği, 10 dakikalık bir zaman diliminde yolcularını 1375 metre yüksekliğindeki Tsurumi dağının tepesine ulaştırıyor. Zirvede ziyaretçileri bekleyen şey ise Beppu’nun, Yufu Dağı’nın ve Kuju Sıradağları’nın muhteşem görüntüsü oluyor. En iyi ziyaret zamanı ise 2000’den fazla kiraz çiçeğinin dağ eteklerinde açtığı ilkbahar zamanı.
60
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
3
SHIRATANI UNSUIKYO GORGE (Shiratani Unsuikyo Geçidi-Kagoshima) Hayao Miyazaki fanları için bu mekan oldukça aşina. Stüdyo Ghibli’nin animasyonlarından “Princess Mononoke”de gördüğümüz bu mekanın gerçeği de bir o kadar güzel. Cennet güzelliğinde doğal parklara sahip Yakushima Adası sahip olduğu bu geçitle birlikte eşsiz bir yürüyüş keyfini sizlere sunuyor. Eski kayıtlara göre Edo döneminde inşa edilen, taş ve tahta ile asfaltlanmış geçitten geçmek o dönemde bir saat ile beş saat arasında değişiyordu.
5
SAGANO (Kyoto) Sadece sakin olmasından dolayı değil aynı zamanda sunduğu aura ile birlikte dünyanın en güzel ormanlarından biri olduğunu düşündüren Sagano ormanı tamamiyle bambu ağaçlarından oluşuyor. Eşşiz ve duru bambu ağaçlarının hışırtısını sunan Sagano Bambu Ormanı, Japon Çevre Bakanlığı tarafından “100 Soundscapes of Japan” listesine alındı.
4
POETRY READING AT MOTSU-JI TEMPLE (Motsu-ji Tapınağı’nda Şiir Okuması-Iwate) Mayıs’ın dördüncü haftası pazar gününde Motsu-ji Tapınağı şiirseverlere kapılarını aralıyor. Sake yudumlamak ve sakeyle ilham bularak gölet kenarında şiir yazmaya davet edilen misafirlerin şiirleri seremoninin başı tarafından seçilerek; seçilen şiirler yüksek sesle okutuluyor.
6
LAVENDER FARM (Lavanta Çiftliği-Hokkaido) Tomita Çiftliği’nin üç lavanta tarlası vardır: Doğu Lavanta, Sakiwai Tarlası ve Geleneksel Lavanta Bahçesi. Mutluluk tarlası anlamına gelen Sakiwai Tarlasında dört farklı lavanta türü yetiştirilir; Autumn Tarlası, Hanabito Tarlası ve Spring Tarlası’nın arka planı gibi olan tarlada birbirinden farklı tonlarda morun gökkuşağını görmek mümkün. Renk cümbüşünü andıran çiçek bahçelerinde yürürken gökkuşağının tüm tonlarını, eşsiz kokular içerisinde görmeniz mümkün. Büyülenmemek ise kaçınılmaz. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
61
JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI
7
LAKE TOYA (Toya Gölü- Hokkaido) Volkanik kaldera gölü olan ve Milli Park sınırları içinde yer alan Toya Gölü Japonya’daki en berrak ikinci göldür. Gölün güney kıyılarında Usu Dağı uzanırken, ortasında ise dört adacıktan oluşan Nakajima Adası yer alır. Manzarasıyla sizleri büyüleyecek listenize eklemenizi tavsiye ederiz.
9
JiKOGUDANi MONKEY PARK (Nagano) Joshinetsu Kogen Ulusal Pak’ın bir parçası olan Jigokudani Maymun Parkı Japonya’nın Shimotakai ilçesi Nagano bölgesinde yer alıyor. “Cehennem Vadisi” anlamına gelen ve kayalık ve sıcak sularla etrafı çevrili olan Jigokudani’nin yüksekliği 850 metredir. 200 değişik türde japon makak maymununa ev sahipliği yapan yerde; bir yandan GOKAYAMA (Toyama) manzaranın keyfini çıkarırken diğer yandan Gokayama, dünya üzerindeki en büyük maymunlar ile eğlenebiliyorsunuz. çekici mimariye sahip kasabalardandır. Yaklaşık 400 yıllık mimari ve geleneksel gassho tarzıyla inşa edilen kasaba Ainokura’da yer alır. Yüzyıllar öncesine götüren mimari tasarımı ile Gokayama, Unesco’nun belirlediği alanlardan biridir. Yol boyunca duvarlar arasında yürüdükten sonra sonunda sizi köye bağlantıyı sağlayan tünele varıyorsunuz. Gelecekten geçmişe uzanan bu tünelin ucunda sizleri Japon ninja filmlerindekinin benzeri olan bir köy bekliyor olacak.
8
10
ADACHI MUSEUM OF ART (Adachi Sanat Müzesi- Shimane) Adachi Sanat Müzesi’nin bir parçası olan Adachi bahçesi, “Japon tablosunu yaşama” adına en güzel bahçelerden birisidir. 1980’de Adachi Zenko tarafından kurulan müze; Adachi Zenko’nun Japon sanatı ve bahçeciliğine karşı olan tutkusunun birleşimini yansıtıyor. Huzur ve bol sanatlı bir geziyi tercih edenlere öneriyoruz.
62
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON MÜZİĞİ DOSYASI 14 yaşında iken Sony Müzik ile anlaşma yapan May J., bu sayede adını tüm Japonya’ya ve komşu ülkelere duyurmuştur. Kariyerindeki ilk çıkışını ise 17 yaşında yakalamış; 12 Temmuz 2006 yılında Sony Music aracılığıyla “All My Girls” adlı ilk mini albümünü çıkarmıştır. Bu albümü daha önce Japonya’da hiç görülmemiş olan Jennifer Lopez/Beyonce/Rihanna tarzı müziği temsil etmekteydi. 2009’da çıkardığı ikinci albümü “Family” Japon Bilboard Chart Oricon Top 10’da iki hafta boyunca 4.sırada yer aldı. “Family” albümü May J’nin en yüksek sıralamaya sahip olan ve en çok satan albümüydü. Albüm aynı zamanda iTunes’in haftalık çizelgesinde birinci sırada yer aldı.
R&B’NİN MULTİKÜLTÜREL YÜZÜ
MAY J Yazar: Birsen Albayrak Asıl adı May Mashimoro olan yeni nesil R&B dünyasının başarılı ve güzel şarkıcılarından May J, 20 Haziran 1988 Yokohama doğumludur. Şarkıcı olmasının yanı sıra söz yazarı ve televizyon program sunucusu olan May J, multikültürel aile kökenine sahiptir. Babası Japon, annesi ise İranlıdır. Geniş kapsamda aile kökenleri ise Japonya, İran, Türkiye, Rusya, İspanya ve İngiltere’ye dayanmaktadır. May J’nin sahne ismindeki J harfi Arapça ve Farsça’da kız çocuğu ismi olan “Jamileh”i temsil eder. Kelime, Farsçada “güzel” anlamına gelmektedir. Küçük yaşlardan beri şarkıcı olmayı hayal eden May, piyano, dans, şam ve opera dersleri aldı. Şarkıcılık hayallerine ulaşana kadar modellik gibi çeşitli aktivitelerde bulundu. Kendisi aynı zamanda Japonca, İngilizce, Farsça ve İspanyolca konuşabilmektedir.
May J 2010’da Oricon çizelgesine dokuzuncu sıradan giriş yapan üçüncü albümü “for you” piyasaya sürdü. Yine aynı yılda May dördüncü albümünün öncüsü niteliğinde mini solo albüm olan “Believein..”i piyasaya sürdü. Sonrasında ise 2011’de dördüncü albümü olan “Colors” piyasaya çıktı. Mart 2014’te Japonya’da vizyona giren The Frozen animasyon filminin bitiş şarkısı “Let It Go”yu seslendiren May J, bu şarkıyla birlikte Japan Hot 100’ta 8.sıraya yerleşti. 2012’den bugüne May J Kanjani8 no Shiwake Eight variety showun karaoke yarışması bölümünde yer aldı. 26 karşılaşmayı üstüste kazanan May, ironik bir biçimde “Let It Go” şarkısının Idina Menzel versiyonunda Sarah Àlainn’e kaybetti. Ocak 2012’de May J beşinci albümü “Secret Diary”, Aralık 2012’de ise altıncı albümü “Brave”i pyasaya sürdü. Yedinci albümü ise Ekim 2014’te piyasaya sürmüş olduğu ve Oricon’da 4.sıraya yerleşen “Imperfection”dır. Sekizinci albümü “Rebirth”ü Şubat 2015’te, son albümü ise 2016 Ağustos’ta piyasaya çıkacak olan “Have Dreams!”dir. Bunlar dışında May J’nin derleme ve cover şarkılardan oluşan 6 albümü daha bulunmaktadır. 2006’dan bu yana aktif bir şekilde müzik piyasasında yer alan ve her yıl yüze yakın sahne alan May J; Tayvan, Şanghay, Kore, New York, Chicago, Londra, Moskova, Los Angeles ve Umman gibi şehirlerde sahne almaktadır. May J, aynı zamanda 2008’den beri dünyanın 180 ülkesi ve bölgesinde yayınlanan NHK World kanalının Japon müziği temalı televizyon programı J-MELO’nun sunuculuğunu yapmaktadır. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
63
JAPON MÜZİĞİ DOSYASI
64
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON MÜZİĞİ DOSYASI
Türkiye’den Japonya’ya Uzanan Dostluk Köprüsü
BARIŞ MANÇO söyledim orada… Türk insanına yıl‘‘ Türkçe lardır güzel gelen şarkılarım, bir gecede Japon
Yazar: Yeter Şeko
olacak ki daha sonrasında bu konserlerde seslendirdiği şarkılardan oluşan ‘Live in Japan’ adlı bir alinsanına da güzel geldi... büm yayınladı. Albümde Dönence, Unutamadım, Barış Manço Domates Biber Patlıcan gibi Manço’nun çok seBarış Manço. Önüne herhangi bir sıfat konulması- vilen Türkçe şarkılarının yanında Japonca seslenna ihtiyacı olmayan Türk müzik tarihinin nadir ses- dirdiği Toki No Tabibito şarkısıyla birlikte toplamlerinden, nadir sanatçılarından biri. Onu canlı olarak da 10 şarkı yer alıyor. dinleme fırsatını yakalayanlardan tutun da ondan çok sonra bile Barış Manço şarkılarıyla büyüyen ne- Konser kayıtlarından oluşan albümde şüphesiz sile kadar, herkesin kalbinde yer edinmiş bir İsim. ki en çok dikkat çeken parça Barış Manço’nun JaÖyle ki Manço’nun bu başarısı ülke sınırlarını çok- ponca seslendirdiği Toki No Tabibito. Manço ‘Aftan aşmış durumda. Özellikle 1988 yılında TRT’de fet Beni’ adlı parçasının Japonca versiyonu olan yapmaya başladığı 7’den 77’ye adlı programının Toki No Tabibito’yu Japonya’da verdiği konserler ‘Dönence Dünya Turu’ adlı kısmı ile dünyayı Türk sırasında çocuklara özel bir programda da sesinsanına anlatmakla kalmamış kendisinin uluslar- lendirdi. 7’den 77’ye adlı programında da konser arası bir figür olması yönünde de önemli bir adım hakkında söyledikleri ise şöyle: attı. Bu televizyon programı kapsamında 150’den fazla ülkeye giden Barış Manço Türk televizyonun- “Biliyorsunuz ki ülkemiz dışında dünyada bir ülke daha var, çocuklarına bir bayram armağan eden; da eşi az rastlanır bir başarı yakaladı. Japonya. Aramızda ki kültür ve gelenek benzerTüm bu gezileri sırasında gittiği ülkelerden biri liğini görünce hiç şaşırmamıştım. Onlarda çocukde Japonya’dı. Ama Manço’nun Japonya Macerası larına son derece önem veriyor. Japonya’da çocuk hem onun için hem de Japonlar için büyük önem bayramı 5 Mayıs… Geçtiğimiz yıl beni ve Kurtulan taşımaktadır. 1990 yılında, Ertuğrul Fırkateyni’nin Ekspresi oraya çağırmışlardı ve Japon çocuklarına Japonya’ya gelişinin 100. Yılı kutlamaları vesilesi bir konser vermemizi istemişlerdi. Biraz sonra ekraile düzenlenen Türk- Japon Dostluğu etkinlikleri na gelecek olan bu görüntülerin ( Japonya çocuk çerçevesinde Japonya’ya giden Manço orada ki konseri görüntüleri) bir özelliği var; salonda iki bin ilk konserini de yine bu sene verdi. Japon veliaht Japon çocuğu artı sekiz kamera, sekiz kameranın prensinin de katıldığı konserde Manço Japon din- bağlı olduğu bir uydu sistemi ve Japonya’nın bin leyicisinden tam not aldı. 1991 yılında ise Tokyo ayrı merkezinde ikişer binden, iki milyon Japon Soka Üniversitesi’nin daveti üzerine tekrar Japon- çocuğu… Evet, iki bin çocuk salonda iki milyon ya giden Manço İkeda salonunda unutulmaz bir çocuk canlı olarak uydu bağlantısı ile izlemişti” konsere daha imza attı. Konseri izleyen bu kadar çocuğun zihnine ve Bundan dört sene sonra, takvimler 1995 yılını kalbine Barış Manço isminin kazındığı şüphesiz. gösterdiğinde Manço ve grubu Kurtulan Ekspres Özelikle Japon çocuklarının performans sonrası bu sefer daha kapsamlı bir konser projesi için ‘Manço Manço!” şeklinde ki tezahüratları da akılyeniden Japonya’ya gitti. Barış Manço ve Kurtu- larda yer eder nitelikte. Barış Manço ; Uzun Saçlı lan Ekspres Japonya’nın farklı yerlerinde her biri Dev Adam adlı kitabın yazarı ve aynı zamanda iki saat süren 17 konser verdi. Japonya’da verdiği gazeteci Hulusi Tunca’nın Barış Manço Konserleri konserler Barış Manço’nun kariyerinde ayrı bir yeri Hakkında söyledikleri ise şu şekilde:
‘‘
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
65
JAPON MÜZİĞİ DOSYASI çalışması da taktire şayandır. 95 yılında verdiği konserlere geldiğimizde ise Manço’nun bir engelin daha üzerinden nasıl geldiğine şahit oluyoruz. Öte yandan Barış Manço bu konuda yaşadığı zorlukları Live in Japan adlı albümün kapağında şöyle dile getirmiş: “1990 yılında, ilk Japonya konserimizi verirken, Uzakdoğu’nun binlerce yıllık eşsiz kültür mirasına sahip bu küçük dev adamlar bize şöyle demişlerdi: ‘‘Türk insanı için güzel olan, Dünya insanı için de güzeldir. Bir şey Türk insanına doğru geliyorsa, Dünya insanlarına da doğru gelir. Demek ki, şarkılar nasıl yazılmışlarsa öyle söylenmeliydiler. “Barış Manço Japonya da çok ilgi gördü. Hatta bir Başkalarının hoşuna gitsin diye yapılacak zorlama üniversite fahri doktora verdi, fahri doktora verilen tercümelere gerek yoktu. İşte onun için, biri hariç, bu üniversitenin bahçesine Manço’nun heykeli bütün şarkılarımı Türkçe söyledim orada… Ve Türk dikildi. ‘Japan İn Live’ Türkiye ve Japonya da satışa insanına yıllardır güzel gelen şarkılarım, bir gecede sunuldu. Japonya’da Türkiye’den daha fazla sattı. Japon insanına da güzel geldi’’. Bu inanılmaz bir şeydir. Bugün dâhil geçmiş dâhil bunu Barış Manço’dan başka kimse yapamaz.” Ara sıra duyacağınız Japonca Konuşmalarıma gelince …O küçük dev adamların önemli bir “Nasıl Anlatsam Bilemiyorum, istekleri olmuştu bizden. Madem ki onlar Japon, biz İçim İçime Sığmıyor” Türk’tük Elhamdülillah, her iki tarafında anlaşmaya yetecek zengin birer dili vardı. O halde üçüncü bir Hulusi Tunca’nın da dediği gibi bu işin altın- dil kullanmak yakışık almazdı. İstekleri şu idi: Kondan ancak Barış Manço gibi bir isim kalkabilirdi. ser sırasında ‘eğer becerebileceksem’ şarkılarımı JaBunun en önemli sebebi şüphesiz ki dil sorunuy- ponca sunmalı idim. Yok, ‘eğer beceremeyeceksem’ du. Japonya hikâyesinin sonunda belli bir sevi- Türkçe sunabilirdim tabii... Onlar da sahneye Türkçe yede Japonca öğrense de özelikle 1991 yılında bilen bir tercüman çıkaracaklardı... verdiği konserde dil konusunda verdiği mücadele gözle görülür derecede. İkeda konser salonunda Benim beceremediğim işi o becerecekti. seslendirdiği tüm şarkılarının sözlerini vücut dilini kullanarak anlatmaya çalışır Barış Manço. Her Şu hakarete bakar mısınız lütfen! Ama şu hakarete zaman Jest ve mimikleri ile konuşmalarına bir bir de yandan bakar mısınız lütfen! karakter kazandıran sanatçı 91 konserinde adeta rüştünü ispatlar. Öte yandan şarkı aralarında elin- Tabii ki böyle bir düelloya davet karşısında Jaden geldiğince izleyicisine Japonca seslenmeye poncayı 8 günde içinde aslanlar gibi söküp parçaladığım gibi, yerel lehçelerinin inceliklerine bile indim. Ve 45 gün boyunca Japonya’nın tozunu dumanını attırdım. Duyduğunuz kahkahalar işte bu zaferin en büyük ispatıdır.” Sebzelerden Şarkı Yapan Adam! Japonya tanıtım gezisi, onlarca Japonya konseri, Japan in Live müzik albümü ve sayısız hatıra… Şüphesiz ki Barış Manço birçok Japon’nun hafızasında unutulmaz bir yere sahip.
66
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON MÜZİĞİ DOSYASI Türk insanının sevgisini kazandığı kadar Japonların kalbine dokunmayı başarmış bir isim... Peki Manço için Japonlar ne ifade ediyordu? Onu Japonya’nın her bir köşesinde konser verdirecek kadar etkileyen şey neydi? 1995 yılı konserleri öncesi Aksiyon dergisine Japonya’da verdiği röportajın bir bölümünde şöyle diyor Manço: “Kendi ülkemin dışında bir ülkenin sanatıma gösterdiği bu ilgiden dolayı hissettiklerimi anlatmam mümkün değil. Dünyanın öbür ucundaki bir dev, diğer ucundaki bir ülkenin önde gelen sanatçılarından birine ilgi duyuyor. Bu öyle üç-beş kelime ile geçiştirilecek bir hadise değil. Gelgelelim, ben bunun boyutlarını İstanbul’da hiç kimseye anlatamadım. Herkes bana, herhangi bir yere konsere gidiyormuşum gibi davrandı. Tabii ki ben konserlerimin hiçbirini diğerinden ayırmıyorum, hepsi çok önemli ama, buradaki konserin ayrı bir önemi var. Onlar için ben ve Türkiye ayrı bir öneme sahibiz. Hazırladıkları broşürler bir harika. Aslında benimle beraber Türkiye buraya geliyor. Ben Türkiye’yi tanıtacak konuşmalar yapacağım. Bu konserler Türk-Japon ilişkilerine olumlu yansıyor, daha çok sayıda Japon’un Türkiye’ye gelmesini sağlıyor. İşin boyutları çok büyük ama, bunları söyleyince sanki kendi kendime konuşmuş gibi oluyorum.”
Emperial Hotel ‘deydi ve Veliaht Prens de konseri izledi. İlk şarkılarımı orada söylemiş ve büyük ilgi görmüştüm. Şarkılarım hemen Japonca’ya tercüme edildi. konserde “Nane limon kabuğu” ve “Domates, biber, patlıcan”ı söylemiştim. Bana ‘Sebzelerden şarkı yapan adam’ demişlerdi. Bu turnemde de yine aynı şarkıları söylememi istediler. 1991’de konser vermek için tekrar geldim ve gerçekten muhteşem bir konser olmuştu. Hatta Türkiye’de de çok yankılanmıştı bu konser.”
‘Sebzelerden Şarkı Yapan Adam’ Japonlar böyle demişlerdi Manço’ya. Sahiden de öyleydi. Ama sanırım sebzelerle bile muhteşem eserler çıkaraBuradan da açıkça anlaşacağı üzere Japonya ve bilecek nadir sanatçılardan biriydi Manço. İnterJaponya konserlerinin Barış Manço için yeri her net üzerinde yapılan birçok yorum var. Çoğunda zaman ayrı oldu. Öte yandan o dönem Japon- Manço’nun bu etkisinin Japonya da bilinmediği, Türk ilişkilerinin önemi maalesef ki tam olarak ya da unutulduğu üzerine.. Bu ne kadar doğru anlaşılamamış. Japonya ile bu gün pek çok konu- bilinmez. Ama sanırım Türk insanı için Manço’nun da iş birliği içine girmemizin ve Türk- Japon dost- Japonya Macerası hala kayda değer etkiye sahip luğunun gelişmesinde Barış Manço ismi önemli ve daha uzun bir süre de unutulmayacak gibi… bir yere sahiptir. Unutamadık Unutamadık, Unutmadık Seni… Son olarak sanatçının gözünden Japon İnsanının Barış Manço! Barış Manço’ya olan bakışına değinmekte fayda var. Aksiyon dergisi röportajında Manço’ya şöyle bir soru yöneltiliyor ‘Japonlar Barış Manço’yu neden bu kadar çok seviyor?’ Manço’nun cevabı ise tüm yaşadıklarını özetler nitelikteydi. “İlk defa 1990 yılında Japonya’ya geldim. O yıl Ertuğrul gemisinin Japonya’yı ziyareti ve Japonya açıklarında batmasının 100. yılı idi. Japonlar bunu Türk-’-Japon dostluğunun 100. yılı başlığı ile kutluyorlardı. Bunu fark ettik, Türkiye’deki yetkilileri uyardık ve Türkiye kutlamalara geniş katılım gösterdi. Sonra, Japonya’da bir konser verdim. Bu konser Tokyo WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
67
JAPON edebİYATI DOSYASI
68
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
JAPON EDEBİYATI DOSYASI
‘‘PROFESÖR VE HİZMETÇİ’’ ROMANIYLA
YOKO OGAWA
S
on zamanlarda Japon Edebiyatı’nda sessiz sakin romanlarını yayımlanan ancak eserleriyle kalıcı izler bırakacağını garantileyen bir kadın yazar var: Yoko Ogawa. Elli dört yaşındaki Ogawa şimdiden kırkı aşkın esere imza attı. Bunların bazıları roman ve öykü kitabı olmakla beraber makaleler, denemeler, incelemeler gibi kurmaca dışı yazın türlerinde de nitelik açısından tatmin edici işler başarmış bir yazar Ogawa. Hepsinde de oldukça özgün ve spesifik konuları seçen yazar, daha önce kurmaca öyküler içerisinde pek tanık olmadığını söylediği daha “garip” karakterlerin hikayelerini kaleme almayı seviyor. Daha önce Koushun Takami’nin “Ölüm Oyunu”nu Türkçede yayımlayarak Japon Edebiyatı’na göz kırpan Pegasus Yayınları bu kez de Pınar Demircan’ın çevirisiyle Yoko Ogawa’ın “Profesör ve Hizmetçisi” adlı kitabını yayımladı. Türkiye’deki okurların da Yoko Ogawa’yla tanışmasına vesile oldular. “Profesör ve Hizmetçi” oldukça sade ama aynı zamanda da vurucu bir hikayeye ve anlatıma sahip. Hayatımız boyunca tanık olabileceğimiz muhtemelen de farkındalık kotamızdan geçirmeyeceğimiz küçük şeylerin derdine düşmüş yazar.
Yazar: Deniz Balcı düşmüyor. Hayatın ve gerçeğin kendi içindeki ironiye odaklanıyor.
Kitabın konusuna bakarak nasıl bir hikaye kurguladığını daha açık anlayabiliriz. Çok zeki bir matematikçi olan profesör seneler önce bir trafik kazası geçirmiştir ve belleği her seksen dakikada yenilenmektedir. Her seksen dakikada seneler öncesine dönüyor ve şimdiki zamanda yaşadıklarını unutuyordur. Bakıcı ve onun küçük oğlu profesörün ilk kez sağlıklı bir şekilde iletişim kurabildiği insanlar olur ve üç karakter her seksen dakikada gelişen ve silinen naif bir ilişki ağı üretirler. İnsanca meraklar, korkular, arzular ve zaaflarla örülü olan roman; bize her gün yanı başında olma şansını yaşadığımız insanlarla ne kadar az iletişim kurduğumuzu da gösteriyor.
Geçmiş ve hayat söz konusu olduğunda seksen dakikalık bir girdabın içinde yaşamak zorunda kalan profesör; konu matematiğe, denklemlere ve sayılara geldiğinde hep ilerleyen bir akışa sahip. Bu onunla iletişim kurabilmek adına sayılarla bir köprü kurulmasını zorunlu kılıyor. Romanı oldukça ilginç ve ilgi çekici kılan bu sayısal anlatım. Zira matematikle hiç ilgisi olmayan okurları bile rakamlarla dolu farklı bir dünyadan haberdar Times kitap eleştirmeni Susan Salter Reynolds, ediyor. Matematikçi ve bilim adamı insanların rokitap için yazdığı eleştirisinde “Profesör ve manla ilgili heyecanlı ve tutkulu yorumlarda buHizmetçi başından sonuna mükemmel bir ro- lunmasını ise insan daha rahat anlıyor. Profesör man… Kazuo Ishiguro ve Kenzaburo Oe’nin ro- ve Hizmetçi matematik ve edebiyat arasında manlarındaki sıcaklığı ve bağı, Haruki Muraka- güçlü bir bağ kuruyor. mi’nin mizahını bu kitapta bulabilirsiniz. Üç hayat, bir üçgenin köşeleri gibi birbirine Kitabı orijinal dilinden çeviren Pınar Demircan, bağlanıyor.” demiş. Bu eleştiri oldukça iddialı Yeşil Gazete’ye yazdığı yazısında çeviriyle ilgili gelebilir kulağa ancak okuduğunuz zaman hak- şu açıklamada bulunuyor: “2002 yılından beri lılığını görüyorsunuz. Yoko Ogawa, tamamen Japoncadan Türkçeye çeşitli çeviriler yapıyor olgerçekçi bir dünyanın anlatıcısı. Asla hiçbir sam da Japoncadan çevirdiğim ilk kitap olarak zaman grotesk ve modern anlatımların peşine Yoko Ogawa’nın bu eserinin hayatımda ayrı bir WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
69
JAPON EDEBİYATI DOSYASI boyunca satırların arkasından sürüklendiğim gece ve gündüzlerim çok olmuştur.” Güncel edebiyatın ağır top konulardan kaçındığı çağımızda Yoko Ogawa zamansız bir kitap yazma başarısına ulaşmış. İnsan psikolojisinin ve davranışlarının anlık değiştiği, içsel sebeplerle dönüşümlere uğradığı çağımızda bize naif ilişkilerle süslü bir ağ sunuyor. Haruki Murakami’nin mizahını, Kenzaburo Oe’nin izlerini görür müsünüz bilmiyorum ama okuduğunuz şeyden tatmin olacağınızın garantisini verebilirim. Empati kurma yetisi yaralanan milenyum insanında kitap, ilk akla gelen değil, ikinci akla geleni ve sonraları düşünme yetisi kazandırıyor.
yeri vardır. Çeviri süresince matematik ve beyzbol terminolojisiyle uğraştım. Matematikteki Artin teoremi, Mersene asal sayıları, Fermat teoremi, Euler teoremi ile bu kitap sayesinde tanıştım. Üstelik bu terimleri bir de Japoncadan çözmem gerekiyordu. Diğer bir sıkıntı da yoğun çalıştığım bir dönemde bu çeviriyi zamanında teslim etmekti. Hedefe varmanın yolu Profesöre layık, planlı bir çalışma ve matematikten geçecekti. Kendime her gün için 3 sayfa çeviri hedefi koydum. Kitaba dair heyecanımı yitirmemek adına çevirirken okuma yoluna gittim fakat bu sefer de kitabı daha çok okumak için çevirmeye devam etmem gerekiyordu. Sonuç olarak çeviri
SOSYAL MEDYA’DA
BİZİ TAKİP EDİN! facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi prezi.com/user/osbburov0p10
plus.google.com/u/0/+JaponSinemas japonsinemasi@gmail.com www.japonsinemasi.com
70
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
KAYNAKÇA
[KAPAK GÖRSELİ] http://dikohartan.blogspot.com.tr/2015/08/review-kikujiro-1999.html
http://jfilmpowwow.blogspot.com.tr/2011/03/ top-ten-most-influential-women-in.html [TOKUKO NAGAİ TAKAGİ] http://www.wikiwand.com/en/Tokuko_Takagi [HİROKAZU KOREEDA] [MACHİKO KYO] http://next.liberation.fr/cinema/2015/05/14/lhttp://blog.ricecracker.net/2012/09/13/kurosaart-de-l-enfance_1309583 wa-rashomon/ [H. KOREEDA - DİSTANCE] [SETSUKO HARA] https://www.trigon-film.org/de/movies/Distance https://eastman.org/film-series/three-times[NOBODY KNOWS] year-setsuko-hara-and-yasujiro-ozu http://w w w.rogereber t.com/reviews/no - [CHONMAGE PURİN] body-knows-2005 http://aprilchaos-88.livejournal.com/24652.html [HANA] http://freakengine.com/2012/01/review-ha- [THE DOLLS] na-2006/ http://alchetron.com/Dolls-(2002-film)-17723-W [STILL WALKİNG] [TIME TRAVELLER] https://mubi.com/films/still-walking http://www.dramastyle.com/mo_/Time-Traveller[AIR DOLL] The-Girl-Who-Leapt-through-Time-Movie-2010/ http://www.thehypermodern.com/2011/01/25/ [TOKYO MONOGATARİ] air-doll-2009/ http://www.japantimes.co.jp/news/2012/08/04/ [I WISH] national/directors-vote-yasujiro-ozus-1953-tohttp://www.filmblerg.com/2012/10/04/film-re- kyo-story-greatest-film-ever-made/ view-i-wish-2011/ [BUBBLE FICTION] [LIKE FATHER, LIKE SON] http://alchetron.com/Bubble-Fiction:-Boom-orhttp://o.canada.com/entertainment/movies/ Bust-15763-W movie-review-like-father-like-son-splices-genet- [SUMMER TIME MACHINE BLUES] ic-dilemma-with-video http://alchetron.com/Summer-Time-MachineHirokazu Koreeda Yazısı Kaynaklar: Blues-94946-W http://www.yesasia.com/us/yumcha/kore - [ARUKO, HİTO] eda-hirokazu-life-as-art/0-0-0-arid.250-en/fea- http://www.festival-cannes.fr/en/archives/fichetured-article.html Film/id/d10a6e25-694d-4c3c-94ce-cb09f8adhttp://theculturetrip.com/asia/japan/articles/hi- 4fa1/year/2001.html rokazu-koreeda-s-top-10-films-you-should-see/ [SWING GIRLS] https://mubi.com/films/swing-girls [ERKEN DÖNEM JAPON SİNEMASI] [SUNSHINE AHEAD] http://www.moma.org/calendar/film/1524?locale=en https://www.viki.com/movies/23192c-sunshine-ahead [IZUMO NO OKUNI] [THERMAE ROMAE] https://www.flickr.com/photos/rekishinota- http://sgcafe.com/2013/01/thermae-romae-filmbi/4378370669 scheduled-japans-golden-week-year/ [NORİMASA KAERİYAMA] [SHİMOTSUMA MONOGATARİ] https://en.wikipedia.org/wiki/Norimasa_Kaeri- https://www.youtube.com/watch?v=RzYZKFFI0Us yama#/media/File:Maid_of_the_Deep_Moun- [STRAWBERRY SHORTCAKE] tains_film1.jpg http://www.tasteofcinema.com/2014/the-20-best[YAKEO MİZUTANİ] japanese-movies-of-the-21st-century/ http://www.gettyimages.com/pictures/yaeko-mizutani-news-photo-90004584 [TALES FROM EARTHSEA] [HARUMİ HANAYAGİ] http://catbuses-and-dragonscales.tumblr.com/ WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
71
post/68748306688/studio-ghibli [TALES FROM EARTHSEA 1] https://ashleycapes.com/2013/08/24/tales-fromearthsea/ [TALES FROM EARTHSEA 2] http://zerudaswonderland.blogspot.com. tr/2012/07/gedo-senki.html [TALES FROM EARTHSEA 3] http://studioghiblimovies.com/tales-earthsea-3/ [TALES FROM EARTHSEA 4] http://kkanimereviews.blogspot.com. tr/2013/12/tales-from-earthsea.html [MASAYUKİ MORİ] http://blog.ricecracker.net/tag/masayuki-mori/ [THE MAN WHO TREAD ON THE TIGER’S TAIL] http://movieweb.com/movie/the-men-whotread-on-the-tigers-tail/cast/ [RASHOMON] http://ozu-teapot.tumblr.com/ post/73190949736/happy-birthday-masayuki-mori-born-today-january [UGETSU] https://www.amazon.com/Ugetsu-Criterion-Collection-Masayuki-Mori/dp/B000BB14I0 [A BALL AT THE ANJO HOUSE] http://miff.com.au/program/film/a-ball-at-theanjo-house [İSAO TAKAHATA] http://www.denofgeek.com/us/movies/studio-ghibli/244690/isao-takahata-interview-thetale-of-the-princess-kaguya [THE KİNG AND THE MOCKİNGBİRD] http://nypost.com/2014/11/19/restored-animated-film-the-king-and-the-mockingbird-soars/ [HEİDİ] http://www.yalanyazantarihutansin.org/tarih/ heidinin-ayaklari-neden-ciplakti-h13016.html [GRAVE OF THE FIREFLIES] http://www.roxie.com/ai1ec_event/grave-ofthe-fireflies/ [ONLY YESTERDAY] http://www.sinematurk.com/film/61417-omohide-poro-poro/ [POM POKO] ht t p : / / w w w. e n g l i s h - s u b t i t l e s. c l u b / m ovies/1994-heisei-tanuki-gassen-ponpoko.html [KAGUYA HİME NO MONOGATARİ] http://www.filmloverss.com/f-istanbul-da-cokozel-animeler/
72
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
[ANOHANA] http://fanboygalaxy.com/anohana-anime-wallpapers-hd-62-photos/ [ANOHANA 1] https://tr.pinterest.com/Zavier/anohana/ [ANOHANA 2] https://meotwister5.wordpress.com/2011/05/30/ ano-hana-ep7-memories-of-you/ [ANOHANA 3] http://www.blu-ray.com/movies/AnoHana-TheFlower-We-Saw-That-Day-Blu-ray/41403/ [ANOHANA 4] https://hachimitsuanimeblog.wordpress.com/ tag/anohana/ [ANOHANA 5] http://storeonanimeonline.com/tag/anohana-anime-review/ [ANOHANA 6] https://hachimitsuanimeblog.wordpress.com/ tag/anohana/ [ANOHANA 7] http://anime.es/resena-final-ano-hi-mita-hana-no-namae-o-bokutachi-wa-mada-shiranai/ [ANİME VE MANGA PAZARI] http://e-haki.blogspot.com.tr/ [AKİHABARA] http://www.jetunisia.org/blog/2015/05/24/akihabara-le-paradis-des-otakus/ [MOMOTARO UMİ NO SHİMPEİ] h t t p : / / w w w. my m b u z z . c o m / 2 0 1 6 / 0 6 / 0 1 / anime-limited-discusses-upcoming-releases-mcm-comic-con/momotaros-divine-sea-warriors-1945-momotaro-umi-no-shinpei-01/ [CANDY] https://tr.pinterest.com/aitna/candy-candy/ [POKEMON DİGİMON TASO] http://pictigar.com/hashtag/ taso/1163980452278664620 [POKEMON KARTLARI] http://www.ebay.com/bhp/pokemon-cards [POKEMON GO] http://www.veteknoloji.net/haber/pokemon-goindir-pokemon-apk-nasil-yuklenir-82361.html [NAKANO BROADWAY] http://www.timeout.com/tokyo/shopping/nakano-broadway [NAKANO BROADWAY 1] https://tokyobling.wordpress.com/2009/07/14/ nakano-broadway-%E2%80%93-the-other-akihabara-part-2/
[ANİME COSPLAY] http://grandlineph.blogspot.com. tr/2012_05_01_archive.html [MANGA PAZARLAMA] http://www.lucianomorpurgo.com/foto/Tokyo/ Akihabara/slides/07.Manga.shop-orig.html [AKİHABARA 1] http://tokyogirlsupdate.com/guide/ganking-akihabara
https://caribgamer.wordpress.com/tag/naruto-shippuuden-394-review/ [NARUTO 4] https://narutocritic.wordpress.com/jiraiya-is-still-alive/ [NARUTO 5] http://www.inwhatepisode.tv/anime/naruto-shippuden/in-what-episode-did-narutofight-pain/ [NARUTO 6] http://naruto.wikia.com/wiki/Pain’s_Assault_(Arc) [RELİFE ANİME] [NARUTO 7] http://senpai-knows.com/news-relife-anime- h t t p : / / w w w . t a r i n g a . n e t / p o s t / i m a slated-july-2016/ genes/14912616/Naruto-Jiraiya-Minato-Ka[RELİFE ANİME 1] kashi-Sasuke.html h t t p s : / / t w i t te r. co m / o l i ve z x y / s t a tus/741941678919933952 [ANİMELERDE TATİL] [RELİFE ANİME 2] http://7-themes.com/7034065-girl-sunflowhttp://www.aniplot.net/ ers-summer-anime.html [RELİFE ANİME 3] [NAGATO-YUKİCHAN SHOUSHİTSU] h t t p s : / / c l o u d e d a n i m e . w o r d p r e s s . https://infinitemirai.wordpress.com/tag/ova/page/3/ com/2016/07/16/relife-03/relife-03-14/ [KOUCHOU WA MAİD SAMA] [RELİFE ANİME 4] http://randomc.net/2010/07/16/kaichttp://www.anime-evo.net/2016/07/01/relife- hou-wa-maid-sama-16/ 01-first-look/ [FREE!] [RELİFE ANİME 6] http://angr yanimebitches.com/2014/07/ http://www.marthaurion.com/blog/2016/07/07/ free-eternal-summer-episode-1-first-impression/ relife-review-spoiler-free-version/ [K-ON!] [RELİFE ANİME 7] http://ckarea.com/bbs/forum.php?mod=viewh t t p s : / / c l o u d e d a n i m e . w o r d p r e s s . thread&tid=426229 com/2016/07/02/looking-forward-to-summer/ [HAİYORE! NYARUKO-SAN] relife-preview-01/ http://all07.ru/haiyore-nyaruko-san_tv-2012 [BARAKAMON] [ONE PİECE KAPAK] https://vintagecoats.net/2014/10/04/barakahttp://www.zerochan.net/31387 mon-collected-episode-commentary-note[AVATAR] book-episodes-1-12/ http://anime.kocaali.com/animeler/avatar-the-last-airbender.html [ONE PİECE ANİME] [DRAGON BALL] https://wall.alphacoders.com/by_sub_category. http://kotaku.com/tag/dragon-ball php?id=173190&lang=Turkish [ONE PİECE 1] [FAİRY TAİL] http://onepiecepodcast.com/2015/02/27/sams- h t t p : / / k o r d u g u m h a y a l l e r . b l o g s p o t . piece-the-ten-best-fights-in-one-piece/ com/2013/11/fairy-tail-anime-incelemesi.html [ONE PİECE 2] [HUNTER X HUNTER] http://onepiece.wikia.com/wiki/Crocodile http://kotaku.com/tag/hunter-x-hunter [NARUTO] http://lilicia-onechan.deviantart.com/jour- [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 1] nal/?offset=1 http://www.todayonline.com/world/asia/ [NARUTO 1] less-more -japanese -minimalist-move http://naruto.wikia.com/wiki/File:Naruto_and_ji- ment-grows raiya_leaving.png [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 2] [NARUTO 2] http://www.channelnewsasia.com/news/lifeWWW.JAPONSİNEMASİ.COM
73
style/less-is-more-as-japanese/2886638.html [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 3] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 3] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 4] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 5] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 6] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [KAPSÜL OTEL JAPONYA] https://tr.pinterest.com/pin/122089839872864911/ [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 7] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697 [MİNİMALİST YAŞAM BİÇİMİ 8] http://www.bbc.com/news/in-pictures-36574697
http://muza-chan.net/japan/index.php/blog/ must-have-souvenirs-travel-tips [HANETSUKİ] http://www.slideshare.net/ssuser345d19/hanetsuki-50103527 [DARUMA] https://adoxoblog.wordpress.com/category/ television/ [TAKO] http://www.connectingcultures.us/resources/ artifacts/art_item.php?accno1=TOYS&accno2=JPN&accno3=753 [MENKA] https://www.tsunagujapan.com/8-traditional-inexpensive-japanese-toys/ [TAKETOMBO] http://www.goodsfromjapan.com/taketombo-set-1-p-246.html [JAPON FESTİVAL LEZZETLERİ] [OHAJİKİ] https://www.flickr.com/photos/pannee-sasang/ https://tr.pinterest.com/pin/517984394612407984/ sets/72157658336358446/ [TAKOYAKİ] [MANZAİ] https://retrip.jp/articles/6606/ http://www.japantimes.co.jp/culture/2012/05/25/ [OKONOMİYAKİ] stage/play-reveals-manzais-u-s-roots/ http://jaspe.livejournal.com/2002954.html [TAİYAKİ] [JAPONYA] http://fionasjapanesecooking.blogspot.com. http://gbtimes.com/blogs/catching-bullets-japan tr/2016/04/top-5-japanese-street-foods-you- [HAPPO POND] have-to.html http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gal[İMAGAWAYAKİ] lery/most-beautiful-japan/ https://en.wikipedia.org/wiki/Imagawayaki [KINTETSU BEPPU ROPEWAY] [YAKİSOBA] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/galhttps://shichimi.wordpress.com/2011/08/17/ lery/most-beautiful-japan/ matsumoto-bon-bon/ [SHIRATANI UNSUIKYO GORGE] [ODEN] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/galhttp://www.nihonsun.com/2008/11/20/an-ode- lery/most-beautiful-japan/ to-oden-comfort-food-from-japan/ [POETRY READING AT MOTSU-JI TEMPLE] [YAKİTORİ] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/galh t t p : / / a s i a t o u r i s m . c o / f e a t u r e d / j a p a - lery/most-beautiful-japan/ nese-food-yakitori.html [SAGANO] [DANGO] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/galhttp://japandreaming.com/bizarre-yummy-japa- lery/most-beautiful-japan/ nese-festival-food/ [LAVENDER FARM] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gal[JAPON OYUNCAKLARI] lery/most-beautiful-japan/ h t t p s : / / w w w . v i e t n a m b r e a k i n g n e w s . [LAKE TOYA] com/2013/03/japanese-culture-space-in-hanoi/ http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gal[KENDAMA] lery/most-beautiful-japan/ http://www.clutchmagjapan.com/en/jour- [GOKAYAMA] nal/1460971323 http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gal[KOMA] lery/most-beautiful-japan/
74
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
[JiKOGUDANi MONKEY PARK] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gallery/most-beautiful-japan/ [ADACHI MUSEUM OF ART] http://edition.cnn.com/2015/03/24/travel/gallery/most-beautiful-japan/ [FOTOĞRAFLAR: Laura Ma, CNN.] [MAY J] http://lineblog.me/official/_/lite/pho tos/95399590 [BARIŞ MANÇO] http://www.kalemkahveklavye.com/2013/05/kaplumbagann-oykusu-bars-manco-vgizem.html [BARIŞ MANÇO 1] http://www.listemis.com/baris-manco-hakkinda-az-bilinen-10-sey/ [BARIŞ MANÇO 2] h t t p s : / / t w i t t e r. c o m / s a i r a y a k t a / s t a tus/644257443501858821 [BARIŞ MANÇO 3] http://ilknur--akpinar.blogspot.com.tr/2013/01/ bars-manconun-evindeyim.html [BARIŞ MANÇO 4] http://www.gazetebilkent.com/2015/01/31/ baris-agabeysiz-16-yil-gecti/ [YOKO OGAWA] http://corp.condenast.jp/release/VOGUE_japan/239/ [YOKO OGAWA 1] http://the-inn-at-lambton.cultureforum.net/ t6723-yoko-ogawa [PROFESÖR VE HİZMETÇİ KİTABI] http://frailsoul.flavors.me/ [ARKA KAPAK] http://jekert.com/movie-bakemono-no-ko-boybeast/
WWW.JAPONSİNEMASİ.COM
75
www.japonsİnemasİ.com