Japon Sinema E-Dergisi Sayı: 9

Page 1

JAPON SİNEMA DERGİSİ EKİM 2016 SAYI: 9 AYLIK JAPON SİNEMASI E-DERGİSİ

6 JAPON SİNEMASI’NDA İZ BIRAKAN OYUNCULAR 10 SEVGİNİN GİBİ HALLER: LIKE SOMEONE IN LOVE 18 TAKEHİKO SHİNJO: ROMANTİK LIVE-AVTION FİLMLERİN YÖNETMENİ 26 ANİMELERİN RENKLİ DÜNYASI 30 KUSURLARIN GÜZELLİĞİ: WABİ SABİ 40 JAPON EDEBİYATININ EN GÜZEL 7 AŞK KİTABI


Editörden, Merhaba Arkadaşlar, Japon Sineması Platformu olarak yayın hayatına başladığımız 2015 yılı Aralık ayından bugüne kadar Japon kültürü, sineması, edebiyatı, manga ve animeleri adına sizlere baş ucu kaynağı olabilecek bir yayın oluşturma ve Japonya’yı Türkiye’ye tanıtarak iki toplum arasında kültürel bir köprü kurma yolunda ilerlemeye devam ediyoruz.

JAPONSİNEMASİ.COM Yıl: Ekim 2016 Sayı: 09 Yayın Türü: Aylık E-Dergi Sanat Yönetmeni & Grafik Tasarım Gökhan Kuloğlu Editörler Birsen Albayrak Gökhan Kuloğlu Katkıda Bulunanlar Bensu Cangüler Deniz Balcı Evrim Özsoy Faruk Koç Hafize Mutlu Medine Nureeva Selin Doygun Yıldız Kapak Fotoğrafı Boku no Hatsukoi wo Kimi ni Sasagu, Takehiko Shinjo (2009) Arka Kapak Fotoğrafı Majo no Takkyūbin, Hayao Miyazaki (1989) İletişim ve Reklam japonsinemasi@gmail.com JAPON SİNEMASI SOSYAL AĞLAR www.japonsinemasi.com facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi

2

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

Sonbahar, melankoli ve aşk teması etrafında şekillendirdiğimiz Japon Sinema E-Dergimizin 9. sayısının ‘‘Sinema Dosyası’’ bölümünde Japon Sineması’nda Yasujiro Ozu’nun Noriko Üçlemesi filmine, Japon Sinemasında önemli işlere imza atan sinema oyuncularına, yakın zamanda kaybettiğimiz Abbas Kiarostami’nin Japonya’da çektiği son filmi Like Someone in Love filmine, varoluşun ve aşkın sınırlarını zorlayan Tony Takitani filmine yer veriyoruz. Bunların yanı sıra romantik live-action filmleriyle adından söz ettiren Takehiko Shinjo’ya ve Isao Takahata’nın Prenses Kaguya Masalı animasyon filmini sizlerle buluşturuyoruz. ‘‘Anime-Manga Dosyasında’’ yaz döneminde seyirciyi ekranları başına kitleyen Orange serisine, 6 yaoi manga serisine ve animelerdeki renk kullanımı ve örneklerine yer veriyoruz. ‘‘Japon Kültürü Dosyası’’ bölümünde Japonya’daki minimal anlayışın temel yapı taşlarından wabi sabi felsefesine, Japon dövüş sanatlarından aikidoya, Tokyo’da sonbahar manzarasına doyacağınız mekânlara ve İstanbul’da yaşayan Japon seramik sanatçısı Teppei Yamashita’ya yer veriyoruz. ‘‘Japon Edebiyatı Dosyası’’ bölümünde ise aşkı ve sevgiyi içinize sindirecek birbirinden güzel yedi Japon Edebiyatı kitabını sizlerle buluşturuyoruz. Desteğini bizden esirgemeyen tüm okurlarımıza teşekkür ediyor ve yeni sayıda buluşmak dileklerimizi iletiyoruz. Gökhan Kuloğu JAPON SİNEMASI PLATFORMU

YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com


İÇİNDEKİLER JAPON SİNEMASI’NDA İZ BIRAKAN OYUNCULAR

YASUJİRO OZU: NORİKO ÜÇLEMESİ

4

6

YALNIZLIK HAPİSHANESİ: TONY TAKİTANİ

sEVGİNİN GİBİ HALLERİ LIKE SOMEONE IN LOVE

10

PRENSES KAGUYA MASALI

ORANGE: PİŞMANLIKLAR AZALTILABİLİR Mİ?

TAKEHİKO SHİNJO: ROMANTİK LIVE-ACTION FİLMLERİN YÖNETMENİ

18

ERKEK, AŞK, ÇEKİCİLİK: 6 YAOİ MANGA SERİSİ

26 TOKYO’DA SONBAHAR

YAŞAM GÜCÜYLE BİRLEŞME: AİKİDO

32

30 JAPON SERAMİK SANATÇISI: TEPPEİ YAMASHİTA

34

24

22 KUSURLARIN GÜZELLİĞİ: WABİ SABİ

ANİMELERİN RENKLİ DÜNYASI

16

14

JAPON EDEBİYATININ EN GÜZEL 7 AŞK KİTABI

40

38 WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

3


JAPON SİNEMASI DOSYASI

4

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


.

.

YASUJIRO OZU . JAPON SİNEMASI DOSYASI

NORIKO ÜÇLEMESI

YAZAR: Selin Doygun Yıldız

12 Aralık 1903’te dünyaya gelen Ozu, 60 yıllık yaşantısını annesi ile geçirmiş ve evlenmemiştir. Noriko üçlemesi adı verilen filmlerinde de evlendirilmeye çalışan Noriko karakterine baktığımızda yaşantısından kesitler görmek mümkündür. Filmlerinde genellikle aynı oyunculara yer vermesi ve değişik tarzı ile kendisinden sonra gelen sinemacılara ilham vermiştir. Japonlar kendi tarihlerinin en güzel filmini Yedi Samuray (Shichinin no Samurai) olarak görse de, Noriko üçlemesi de hiç yabana atılacak gibi değil. Noriko üçlemesi demişken isimlerini de yazmadan geçmeyelim.

tikamette hareket ediyor. Aile ve Noriko adeta yer değiştiriyor. Noriko evlenmek isterken, ailesi zorluk çıkarıyor. Ayrıca ilk filmde damat adayını babasının seçmesine izin veren Noriko, bu defa damat seçme görevini kendisi üstleniyor. Daha cok orta sınıf aile yapısına dikkat çeken Ozu, batılılaşmanın, kendi kültüründen uzaklaşmanın sonuçlarını da ince detaylar ile seyirciye yansıtmaya çalışıyor.

Üçlemenin son filmi olan Tokyo Hikayesi’nde, yaşlı Hirayama çiftinin hikayesini anlatır. Hirayama çifti savaş sonrası Tokyo’ya gelir. Fakat kendilerini büyük bir yalnızlığın içinde bulurlar. Pediatri uzmanı 1. Banshun (Geç Gelen Bahar) – 1949 olan oğulları acil bir hastaya gider, kızları güzellik 2. Bakushu ( Erken Gelen Yaz) – 1951 salonunu bırakmak istemez. Asıl sürpriz, savaşta 3. Tokyo Monogatari (Tokyo Hikayesi) – 1953 ölen oğullarının eşinin ilgisidir. Yani Noriko’nun. Filmde anlatılmak istenen, şu cümle ile özetlenİlk film olan Geç Gelen Bahar’ da Profesör Shu- ebilir. “Kendi çocuklarımız arasında en çok çabakichi Somiya (Chisyu Ryu), kendisini çalışmaya layan sen oldun. Ve aramızda kan bağı bile yok.” adamıştır ve zamanının çoğunu bu uğurda harcar. Kızı Noriko (Setsuko Hara) ise zamanını ev Ozu’nun kendine has tarzından ödün vermediğiişleri yaparak geçirir. Bu sıradan, memnun olduk- ni gördüğümüz bu üçlemede, Japonya’nın içinde ları hayat, dul bir aile dostu Onodera’nın (Masao bulunduğu ikilemleri,savaş sonrası batılaşma Mishima) Shukichi’ye kızının evlilik zamanının süreçlerini ve bu süreçte yaşadıkları gel gitleri geldiğini hatırlatması ile başlar. Sonrasında Shuki- görmek mümkün. Evlilik, aile, kuşaklar arası ilişkiler chi’nin kız kardeşi Masa Taguchi (Haruko Sugimu- Ozu’nun filmlerinin ana temasıdır. ra), Shukichi’ye asistanı Hattori’nin (Jun Usami), kızı Noriko için iyi bir eş olabileceğini söyler. Hikaye tam da burada başlar. Kızı Noriko ve Hattori’nin bütün öğlen birlikte bisiklet ile gezdiğini duyan Shukichi, evlilik konusunda Noriko’nun ağzını arar. Fakat umduğunu bulamaz. Çünkü Hattori çoktan nişanlanmıştır. Masa, yeni adaylar aradığı sırada ummadıkları bir biçimde Shukichi, Miva adlı dul bir kadın ile tanışır ve bundan sonrası Noriko’nun babasından ayrı kalma fikrini benimsemeye çalışması ile geçer. İkinci film olan Erken Gelen Yaz, ilk filmde olduğu gibi Noriko’nun yaşının sorulmasıyla başlıyor. Yaşını söyleyen genç kadın, artık evlenmesi gerektiğine dair bir yanıt alıyor Ozu burada aksi isWWW.JAPONSİNEMASİ.COM

5


JAPON SİNEMASI DOSYASI

JAPON SİNEMASI’NDA

İZ BIRAKAN OYUNCULAR YAZAR: Gökhan Kuloğlu

13 Aralık 1903 yılında Tokyo’da dünyaya gelen Tsumasaburo Bando (gerçek adıyla Denkichi Tamura) Japon sinemasının sessiz döneminde Tojin ve Makino Film stüdyolarının yapmış olduğu jidaigeki filmlerinde savaşçı rolleriyle zihinlerde yer etmiştir. Annesinin ölümünden ve babasının iflas etmesinin ardından okuldan ayrılarak ünlü kabuki sanatçısı Kataoka Nizeamon’un öğrencisi olmuştur. Kokatsu ile birleşen tiyatroların bünyesinde oyunlara çıktıktan sonra 1923 yılında Makino Film Stüdyosunun oyuncu kadrosuna katılmıştır. Burada senarist arkadaşı Rokuhei Susukita’nın yazmış olduğu jidaigeki film-

6

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

TSUMASABURO BANDO


JAPON SİNEMASI DOSYASI lerinde rol almıştır. İlk filmi sessiz dönemde çekilen 1923 yapımı Kosuzume Toge’dir. Rol aldığı filmlerdeki performansıyla adından söz ettiren Bando, daha sonra kendi film yapım şirketi olan Bantsuma’yı açmıştır ve birçok jidaigeki filmine imza atmıştır. 7 Temmuz 1953’te vefat eden Bando, Japon sinemasında jidaigeki türünün usta isimi olarak zihinlere kazınmıştır.

sinemasında adından iyice söz ettirir. Savaş dönemi öncesinde oynadığı birçok film işgal kuvvetleri tarafından yok edilen Takamine’nin Mikio Naruse’nin yoksullukla mücadele eden güçlü, iradeli kadın karakterleriyle akıllarda kalmıştır. Rol aldığı 1931 yapımı Tokyo Chorus, 1951 yapımı Carmen Comes Home ve 1960 yapımı When a Woman Ascends the Stairs filmleriyle öne çıkmaktadır. 28 Aralık 2010’da akciğer kanserinden vefat eden oyuncu, 1996’da Japon Akademi Ödüllerinde ‘’Yaşam Boyu Başarı Ödülüne’’ 1962 Happiness of Us Alone, 1958 Times of Joy and Sorrow, 1956 Floating Clouds ve 1955 Twenty-Four Eyes filmleri ile Mainichi Film Ödüllerinde ‘’En İyi Kadın Oyuncu Ödülüne’’ layık görülmüştür.

JUNKO FUJİ

1 Aralık 1945’te Wakayama’da dünyaya gelen Junko Fuji (gerçek adıyla Sumiko Fuji) Toei stüdyosunun yapımcısının kızı olarak yer aldığı yakuza filmlerindeki rolleriyle Japon sinemasında hafızalara kazınmıştır. Özellikle 1960 ve 70’ler arasında rol aldığı yakuza filmlerinin en önemli oyuncularından olan Junko Fuji, sinemaya 1964 yapımı Bakumatsu zankoku monogatari filmiyle adım atmıştır. Yakuza filmlerine ilginin düşmesinin ardından uzun yıllar oyunculuktan uzak kalan Fuji, 1990 ve 2000 yıllarında dramalarda rol almıştır. Günümüzde halen daha yaşayan oyuncu 2007’de Japon hükümeti tarafından Mor Kurdele Madalyası ve 2016’da Order of the Rising Sun, Altın Işınları Nişanının dördüncü sınıfına layık görülmüştür.

HİDEKO TAKAMİNE

27 Mart 1924’te Hokkaido’da dünyaya gelen Hideko Takamine, Shochiku’nun 1924 yapımı Haha filmindeki çocuk olarak oynadığı oyunculuk sinemaya ses getirerek giriş yapmıştır. 1937 yılında Toho’ya geçiş yaparak oyunculuğa devam eden Takamine, Kajiro Yamamoto’nun Tsuzurikata kyōshitsu filmindeki rolüyle Japon

CHİSHU RYU

13 Mayıs 1904’da Tamamizu’nun bir köyünde dünyaya gelen Chishu Ryu, Japon sinemasında 65 yıllık oyunculuk kariyerine 160 film ve 70 televizyon programı sığdırmayı başarmıştır. Budist bir tapınakta rahiplik yapan bir babanın oğlu olarak başladığı hayatına, köyündeki ilkokuldan mezun olarak Toyo Üniversitesi’nde Hint felsefesi üzerine okuyarak devam etmiştir. Rahip olmasını bekleyen ailesini yanıltarak üniversiteyi bırakarak 1925 yılında Shochiku stüdyosunun Kamata şirketinde oyunculuk yapmaya başlamıştır. On yıl boyunca küçük çaplı rollerde figüranlık yapan Ryu, Yasujiro Ozu’nun bir kolej komedisi olan 1928 yapımı Dreams of Youth filmiyle adından söz ettirmeye başlamış ve yine Ozu’nun 1936 yapımı College is a Nice Place’deki performansı yerini sağlamlaştırarak aranılan oyunculardan olmayı başarmıştır. Rol aldığı filmlerde doğduğu yerin kırsal Kumamoto aksanını koruyan Ryu, Japon sinemasından kültürel özünü yansıtan önemli karakterlerdeki performansı ise akıllara kazınmıştır. Özellikle Yasujiro Ozu’nun Noriko WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

7


JAPON SİNEMASI DOSYASI

SHİNTARO KATSU

Üçlemesindeki (Banshun 1949, Bakushu 1951, Tokyo Monogatari 1953) Shukichi rolleriyle Japon sinemasının unutulmaz oyuncularından olmayı başarmıştır. 16 Mart 1996’da vefat eden Ryu, 88 yıllık yaşamına 1949, 1952, 1971 ve 1991 yıllarında Mainichi Film Ödüllerinde ‘’En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’’, Japon hükümetinin Mor Madalya Ödülü 1967 ve 1975’te Order of the Rising Sun, Altın Işınları Nişanının dördüncü sınıfına layık görülmüştür. 29 Kasım 1931’de Tokyo’da dünyaya gelen Shintaro Katsu (gerçek adıyla Toshio Okumura) Japon sinemasının özellikle sessiz dönemine damga vurmuş çok yönlü oyuncudur. Oyunculuğun yanında yazarlık, şarkıcılık, yapımcılık ve yönetmenlikte yapan Katsu, samisen ve nagauta’da (kabuki oyununda söylenen geleneksel uzun ezgili şarkı) yeteneğiyle film yapımcılarının dikkatlerini üzerine çekmiştir. 1955 yılında A Girl Isn’t Allowed to Love filmiyle sinemaya adım atan Katsu, 1960 yılında Akumyo, 1965’de The Hoodlum Soldier (Heitai Yakuza) ve 1960’larda yapılan Zatoichi film serilerinde rol alarak adını duyurmuştur. 19 filmin yapımcılığını, 5 filmin yönetmenliğini, 3 filmin yazarlığını yapan Katsu, 100’ün üzerinde filmde rol almıştır. 21 Haziran 1997’de 65 yaşında vefat eden Katsu, 1972 yılında Kaoyaku, İnochi bo ni furo, Shin zato ichi: Yabure! Toji-ken, Kitsune bo kureta akanbo filmleriyle Mainichi Film Ödüllerinde ‘’En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü’’, 1998’de Japon Akademi Ödüllerinde ‘’ Japon sinemasındaki kariyeri adına ‘’Özel Ödülü’’ layık görülmüştür.

8

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

SOSYAL MEDYA’DA

BİZİ TAKİP EDİN! facebook.com/japonsinemasi twitter.com/japonsinemasi issuu.com/japonsinemasi prezi.com/user/osbburov0p10

plus.google.com/u/0/+JaponSinemas japonsinemasi@gmail.com www.japonsinemasi.com

DERGiMiZDE YAZAR OLMAK iSTER MiSiNiZ? Japon Sineması Platformun’un Aylık Sinema dergisinde ve müzik ekinde yazar olmak isteyenleri aramıza bekliyoruz. Basvurular: japonsinemasi@gmail.com


JAPON SİNEMASI DOSYASI

JAPON SİNEMA DERGİSİ’Nİ okumAK ARTIK ÇOK KOLAY! DERGİYİ OKUMAK İÇİN: issuu.com/japonsinemasi #japonsİnemasİ WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

9


JAPON SİNEMASI DOSYASI

Sevginin Gibi Halleri

LIKE SOMEONE IN LOVE S evmek Gibi, İranlı yönetmen Abbas Kiarostami’nin Japonya’da Japon oyuncularla, Japonca çektiği son filmi olma özelliğini taşıyor. Kiarostami’nin yazdığı film Fransa ve Japonya ortak yapımı. Süresi de 109 dakika. Yönetmenin İran dışında çektiği diğer filmi ise “Certified Copy”. Başrolünde Juliette Binoche olan film İtalya’da çekilmiş.

1940 yılında Tahran’da doğan Kiarostami, İran Yeni Dalga akımı yönetmenlerindendir. 1979 İslam Devrimi’nden sonra ülkeyi terketmeyerek İran’da kalmayı tercih edip sinemasal anlatımda farklı bir dili yakalamıştır. 45 film çeken yönetmen ne yazik ki geçtiğimiz Temmuz ayında 76 yaşında hayatını kaybetmiştir. “Sevmek Gibi” son filmi olduğu için ayrı bir değere sahiptir. Gençler ve Yaşlılar Filmin giriş jeneriğinde, bir barda bir şeyler atıştırıp içki içen insanları duyuyoruz, hafif bir caz müziği de o ana eşlik ediyor. İlk kareyi görünce duyulan seslerin o ortamı ne kadar doğru anlattığı ortaya çıkıyor. Kadrajda olmayan bir kız telefonda çapkınlık yapmadığına bir erkeği ikna etmeye çalışıyor. Seyircinin gördüğü kişi, konuşan kızın arkadaşı Nagisa, kameraya yakın bir masaya gelip oturuyor. Akiko’yu gördüğümüzde bir işler karıştırdığını ve arkadaşıyla işbirliği yaptığını anlıyoruz. Telefondaki Akiko’ya inanmayınca kızın morali biraz bozuluyor. Orta yaşlı bir adam masasına gelip ona öğütler vermeye başlıyor. “Sınırı aşmamalısın, duracağın yeri bilmelisin” gibilerinden konuşuyor. Akiko ise köşeye sıkışmış bir yavru köpek gibi adamın gözlerinin içine bakıyor. Çünkü Akiko üniversitede okurken para kazanmak için eskortluk yapmaktadır. Onunla konuşan adam ise patronudur. Geceyi önemli biriyle geçireceği için onu ikna etmeye çalışıyor. Akiko ise gitmeyeceğini haykırıyor. Filmin başlamasından 14 dakika sonra kamera dışarıya çıkıyor. Patronun telefonla konuşmasını ve

10

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

YAZAR: Evrim Özsoy Akiko’nun düşmüş omuzlarını izleyiciye gösteriyor. Dış göz olarak kızın çaresiz bir şekilde müşteriye gitmeyi kabul etmesini izliyoruz. Taksiye binen Akiko, büyükannesinin mesajlarını dinliyor. Tokyo’ya gelen kadının tek isteği torunuyla vakit geçirmek... Akiko, Tokyo sokaklarında gezinirken patronun dediği gibi mesajları dinlemediğini varsaymaya çalışıyor. Gözyaşlarına engel olamıyor çünkü büyükannesi gerçekten yürek burkan şeyler söylüyor: ‘iyi bir kız’ olması gibi... Akiko şoföre istasyonun yakınından geçmesini rica ediyor. Bir heykelin altında saatlerdir torununun gelmesini bekleyen büyükannesini görüyor ancak yanına gidemiyor. Ağlayarak çevresinde taksiyle iki tur atıyor. Uyandığında ise kendisini müşterinin evinin önünde buluyor. ‘Önemli adam’ gerçekten önemli çıkıyor. Boydan boya kütüphanesi, bembeyaz saçları ve hatrı sayılır yaşıyla bir profesör Akiko’nun karşısında duruyor. Akiko, evi gezerken gözü duvardaki tabloya takılıyor. Japon ressam Chiyoji Yazaki’nin yaptığı “Training a Parrot” tablosunu inceliyor ve amcasının ona küçükken bu resmi hediye ettiğini söylüyor. Takashi ise resmin 1900 tarihinde yapıldığını söylüyor. Akiko’ya göre papağan kıza konuşmayı öğretirken Takashi’ye göre de kız papağana eğitim veriyor. Akiko adeta resimdeki kızın önünde durarak bir nevi papağanını arıyor. Profesör, resmin özel olduğunu ve yapıldığı yıllarda Japon resim sanatının batıdan etkilendiğini


JAPON SİNEMASI DOSYASI

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

11


JAPON SİNEMASI DOSYASI anlatırken Akiko’nun resim ile kurduğu bağ çocuk saflığında kalıyor. O kızın kendisine benzemesi ve büyükannesinin resimdeki gibi bir kimonoyu ona dikmesi gibi. Hatta o derece iş ciddiye biniyor ki Akiko resmin yanına gidip kıza benzediğini iddia ediyor.

etmez, Akiko ise utanç içinde susar. Tamirhaneye gittiklerinde Takashi eski bir öğrencisi ile karşılaşır. Bu durumla pek ilgilenmek istemez neticede yanında dün gece eve çağırttığı bir fahişe vardır ve onun erkek arkadaşı da devreye girmiştir. Bir yandan bu durumdan nasıl sıyrılacağını düşünse de diğer yandan gençlerin dünyasına girmek ve onTakashi, Akiko için çorba hazırlamıştır ancak ları tanımak hoşuna gitmiştir. Akiko’nun sevgilisi yorgun olan kız yatağa girdiği gibi uyur. Sabah ise büyükbabası sandığı Takashi’nin aracını tamir eder onu okula bırakmak Takashi’ye düşer. Akiko okul ve ondan para almaz. Hatta yaşlı adamı yemeğe önünde bekleyen kıskanç sevgilisi ile itişip ka- davet eder. Bu esnada Akiko onda ne bulduğunu kıştıktan sonra sınava gider. Dışarıda kalan çocuk sorgulamaya başlar. ateş istemek için Takashi’nin yanına yaklaşır ve ikisi sohbete başlarlar. Çocuk çok dertlidir, Akiko’nun Akiko’yu bırakan Takashi evine döner. Günlük üniversite okumasının gereksiz olduğundan ve ha- yaşantısına devam etmeye çalışır. Yemek hazıryatın acımasız davrandığından dert yanar. Amacı larken matbaadan gelen telefonla bazı düzeltmAkiko ile evlenmektir. eleri yapmaya başlar. Ancak Akiko onu ağlayarak arar. Tahashi ise hemen kızı bulmak üzere yola Okuldan çıkan Akiko, arabaya biner ve sınavdan düşer. Dudağı patlamış Akiko bir köşede onu bahseder. Eğitimsiz sevgili olanları pek anlama- beklemektedir. İkisi eve giderler. Meraklı komşu sa da Takashi, Akiko’ya akıl verir. Arabada sorun kızı sorgulamaya başlar. Cevap alamayınca da kençıkınca bu işi de Akiko’nun erkek arkadaşı hall- di öyküsünü anlatır. Gençken Takashi ile evlenmek eder. Üçlü birbirinin eksiğini tamamlayan bir istediğinden, yaşlandığından ve kimsenin onunla arkadaş grubuna dönmek üzeredir. Arabanın ac- konuşmadığından yakınır, küçük penceresinden ilen tamire ihtiyacı vardır. Bıçkın delikanlı çalıştığı dışarı bakarak zaman geçirdiğini söyler. tamirhaneye gitmeyi önerir. Yolda cebinden bir fahişenin broşürünü çıkarır. Kızın Akiko’ya benze- Takashi evine götürdüğü Akiko’nun yarasını sarmesi onu çok rahatsız etmiştir. (Aynı broşürü gören acekken kızın tamirci sevgilisi kapıya dayanır. Tüm büyükanne de torununa bu işi yakıştıramamıştır.) gerçeği öğrenen delikanlı pek de sakin değildir. Hatta bu sebeple iş yerinde kavga etmiştir. O kişi- “Sevmek Gibi” usta yönetmenin kaçırılmayacak nin Akiko olduğunu bilen Takashi durumu açık filmlerinden biri. İzlemek isteyenlere iyi seyirler.

12

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


COK . . YAKINDA )

KITAPLIGINIZDA!

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

13


JAPON SİNEMASI DOSYASI

Yalnızlık Hapishanesi

TONY TAKITANI YAZAR: Gökhan Kuloğlu

14

Yalnızlık hapishane gibidir. Öyle ki, kimisinin mahkûmiyeti ansızın biterken kimisininki bir ömür sürer.

‘‘

‘‘

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


H

aruki Murakami’nin aynı isimli kısa öyküsünden uyarlanan ve Jun Ichikawa tarafından filme alınan Tony Takitani’de, yönetmen savaş yılları sonrasında yabancılaşan bir toplumun izini sürmektedir. ‘’Tony Takitani’nin gerçek ismi gerçekte Tony Takitani’ydi’’ cümlesiyle başlayan film aslında savaş yılları sonrası Amerikan işgal kuvvetlerinin Japonya üzerindeki kültürel değişimin ilk dakikasından itibaren seyirciye sunmaktadır. Savaş yıllarında ülkedeki milliyetçi görüş kapsamında solcu düşüncedeki insanların sürgün edilmesiyle Tony Takitani’nin caz sanatçısı babası da sürgün edilir ve daha sonra savaşta esir düşerek hapiste yatar. İdam sırasını beklerken savaşın bitimiyle özgürlüğüne işgalci kuvvetler sayesinde kazanan Shozaburo, Amerikan komutan Tony’nin adını oğluna verir. Batılı isminden ötürü Tony, diğer çocuklar tarafından dışarıda bırakılır, toplum tarafından önyargı ile karşılanır ve bu sebeple yalnız bir çocukluk geçirir. Bir ressam olarak son derece yetenekli olmasına rağmen çizimlerinde bir duygu eksikliği söz konusu sürekli kendisine söylenir. Bunun sebebini de aslında filmin başında kültürel olarak kopuk olma ve annesinin o daha bebekken vefat etmesiyle babasının onu bakıcıya baktırmasında yatmaktadır. O nedenle de Tony duygu eksikliği sebebiyle yetişkinliğinde teknik çizimler yaptığı bir alanda kariyer geliştirmeyi seçmiştir. İllüsratör olarak çalıştığı iş yerinde küçülmeye gitme sebebiyle işçi çıkarılması gerekiyordur, en yetenekli işçi olmasına rağmen adı sebebiyle işten çıkarılmıştır. Aslında hayatının her alanında savaş sonrası işgal kuvvetlerine olan kini kendi üzerinde hisseden Tony, işlerini evden özel olarak yürütmeye başlamıştır. Orta yaşlarına geldiğinde Tony, genç bir kadın olan Eiko Konuma, bir gün Tony’nin iş yerine geldiği sırada tanışırlar. Eiko, anısızın Tony’nin hayatındaki yalnızlığı ortadan kaldırmaya başlar ve onun her şeyi olur. Tony hayatında ilk kez dış dünya ile bir bağlantı kurabildiğini hisseder. Savaş sonrası Japonya’sının insan profillerini izlediğimiz filmde, Eiko kendisini ‘’Biraz bencilimdir, şımartılmayı severim. Bu nedenle tüm paramı giysilere harcarım. Ben giysilerin içimde eksik olan şeyleri doldurduğunu hissediyorum’’ der. Aslında Eiko, savaş sonrası işgal kuvvetlerinin Japonya’ya bıraktığı tüketim çılgınlığı içindeki popüler

JAPON SİNEMASI DOSYASI kültürün canlı bir temsilcisidir. Öte yandan Tony ise, savaş ile birlikte kimlik bölünmesi yaşayarak bireyselleşen ve iyi yalnızlaşan ‘’yabancılaşan’’ Japon insanını temsil etmektedir. O da kendisini Eiko’ya tanıtırken ‘’Bende tüm paramı boya malzemelerine harcarım’’ demektedir. Çünkü hayatında tek yer eden unsur işidir o ana kadar. Evlendiklerinde mutlu birliktelik süren ikili, Eiko’nun korkunç derecedeki giysi alma tutkusuyla karşı karşıya kalırlar. Zamanla giysiler, Eiko’nun kişiliğini değiştirerek onu yabancılaştırır ve artık Tony’nin tanıyamayacağı bir duruma getirir. Öyle ki bir sahnede Tony, Eiko yerine onun giysilerini koklar ve ‘’giysilerini eşinin yerine koyar.’’ Bunun üzerine aldığı giysileri mağazaya geri teslim eden Eiko, dönüş yolunda kırmızı ışıkta dururken sürekli giysileri düşünürken takılı olan emniyet kemeriyle boğulduğunu hisseder ve ani bir geri dönüş yaparak giysileri geri almak için dönerken kaza yaparak ölür. Eiko’nun ölmesiyle yeniden tek başına kalan Tony, eşini hatırlamak amacıyla onun giysilerin giyecek bir çalışan almaya karar verir. İlan için gelen kız giysileri denerken oda da gözyaşına boğularak ‘’hayatımda hiç bu kadar güzel giysileri bir arada görmedim’’ der ve bunun üzerine Tony ona giysi vererek evine gönderir. İşçi almaktan vazgeçer ve giysileri ikinci el giysi alan bir mağazaya satar. Giysileri hayatından çıkardıktan sonra bir süre sonra babası vefat eder. Babasından miras kalan değerli plakları da antikacıya veren Tony, sonunda hayatında tamamen yalnız kalmıştır. Tam her şeyi unuttum derken bir iş yemeğinde Eiko’nun eski sevgilisinin ona eskiyi hatırlatması üzerine kendisini boş giysi odasında bulur ve hatırladığı tek şey ‘’oda da giysileri görerek ağlayan kızdır.’’ Babasının esir düştüğünde ölümü beklemesi gibi odada yalnız başına yatarak bunu düşünmeye başlamıştır. Tüketim çağında yok olmaya yüz tutmuş insan ilişkilerin tek düzeliğini anlatan Tony Takitani, popüler kültür içindeki tüketim çılgınlığını seyircinin gözleri önüne sererken, günden güne insanı ilişkilere yabancılaşan Tony üzerinden insanın ”varlıksal yabancılaşmasına” ışık tutmakta. Murakami’nin dizlerini de karakterlerin dudaklarından duyabileceğiniz film, savaş sonrası Japonya’nın sosyolojik bir haritasını sunarken keyifli bir seyirlik ile sizleri buluşturuyor. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

15


JAPON SİNEMASI DOSYASI

16

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


JAPON SİNEMASI DOSYASI

PRENSES KAGUYA

MASALI YAZAR: Selin Doygun Yıldız

tüdyo Ghibli denilince aklınıza ne geliyor? Komşum Totoro mu? Yoksa Hayao Miyazaki mi? Eğer cevabınız evet ise tüm bildiklerinizi kenara bırakın. Çünkü bu sefer Studio Ghibli’nin kurucu ortaklarından Isao Takahata ile bir yolculuğa çıkacağız. Stüdyo Ghibli’de yönettiği ilk film olan Ateşböceklerinin Mezarı’na uğramadan Prenses Kaguya Masalı ile yazımıza başlayalım.

S

Asıl ismi Bambu Toplayıcısının Hikayesi (Taketori Monogatari) olan bu öykü 10. yy Japonya’sına ait olan bir öyküdür. Sonrasında kahramanı ile anıldığı için Prenses Kaguya (Kaguya-hime no Monogatari) olarak da dile getirilmeye başlanmıştır. Birazcık bahsedelim hikayeden. Hikaye Miyatsuko adlı bir bambu toplayıcısının, bambunun içinde hapsolmuş bir parmak büyüklüğündeki bebeği görmesi ile başlar. İlahi bir gücün kendilerine gönderdiğini düşündükleri bu minik kızı büyütmeye karar verirler. Neden bir bambu içerisinde derseniz onu da şöyle açıklayalım. Uzayda iki koloni arasında çıkan savaşta, Prenses Kaguya, Ay Krallığı tarafından dünyaya gönderilmiştir. Prenses Kaguya inanılmaz bir hızla büyür, ihtiyaçları artar. Bununla nasıl başa çıkacağını bilmeyen Miyatsuko, bu güzeller güzeli kızı bulduğu bambudan kestiği her parçadan ihtiyaçlarını karşılayacak kadar altın bulur ve Kaguya’yı güzelce büyütür. Şehir merkezine bir konak yaptırıp, köyden taşınırlar. Her şeyi geride bırakan aile, Kaguya’nın gerçek bir prenses olabilmesi için gerekli eğitimleri almasını ister. Şehrin en soylu ailelerinden prensler Kaguya için gelir. Kaguya’nın tek isteği ise ona olan aşklarını ispat etmeleridir. İspat uğruna yaptıkları her şeyin sahte olması Kaguya’nın

canını oldukça sıkmıştır. Ve bu alemdeki sahtelikten, insanlardan sıkıldığını söyler kendisi için gelen imparatora. İmparatorla konuştuğunda aydan geldiğini anlar ve ayın 15’i geldiğinde tekrar aya dönmesi için onu almaya geleceklerdir. Bunu duyan yaşlı çift konağın her tarafına muhafız yerleştirir; fakat vakit geldiğinde yaşlı çift hariç herkes uyuyakalır ve Kaguya’nın gidişini izlerler... Çok sıradan bir hikaye gibi görünebilir. Fakat burada ilginç olan 10. yüzyılda yazılmış bu hikayenin 2013 yılında sinemaya uyarlanması sonucunda bu kadar ilgi görmesi. Eğer gösterişten uzak, gözlerinizi yormayacak bir film izlemek istiyorsanız suluboya efektinin yoğun olduğu bu filmi mutlaka izleyin ve bambu ağaçları ile güzel, yeşil bir yolculuğa çıkın. Öyle güzel bir yolculuk ki, ne altyazıya ne ekstra bir efekte ihtiyaç duymuyorsunuz. Filmde Japonya’nın kültürüne dair pek çok şey görmek mümkün.Isao Takahata’nın farklı yorumu ile bambaşka bir dünyayla tanışıyoruz. Yapmanız gereken yalnızca izlemek. İyi seyirler. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

17


JAPON SİNEMASI DOSYASI

TAKEHİKO SHİNJO

RomantİK LIVE-ACTOIN FİLMLERİN YÖNETMENİ Hemen baştan belirteyim, genel olarak live-action filmlere ön yargılı bir insanım. Birkaç kötü live-action izledikten sonra pek sıcak bakmıyorum artık kendilerine. Temelinde ise belki prodüksiyonlara yeterince özenilmediğini düşündüğümden belki animeyi/mangayı yeterince iyi yansıtamadığından, belki de performansları yeterli bulmadığımdan, tam olarak neyden kaynaklanıyor bu “sevememe” durumum emin olamıyorum aslında ama live action yapımlarına karşı bir ön yargım söz konusu. Fakat bu ayki sinema dosyamız için bu ön yargımı kırmaya karar verdim ve sizlere Takehiko Shinjo’dan bahsetmek istiyorum. Zira kendisi romantik live-action’ların yönetmenidir ve benim ise animelerde bile romantik-dram ve slice of life seriler en sevdiğim serilerdir.

18

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

L

YAZAR: Hafize Mutlu ive-action çekmek göründüğünden daha zor bir olay. Düşünün bir kere, ortada ya çok sevilmiş bir manga, ya anime, ya da her ikisi birlikte var. Ve siz de en az onlar kadar başarılı bir iş yapmalısınız. Takehiko Shinjo için bunu başardığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zira filmlerindeki nokta atışları ile izleyicisini kendisine bağlamayı çok iyi başarıyor. Birazdan değineceğim filmlerinin hepsinin ortak paydası romantizm içermesi. Bazılarında biraz da komedi var iken, bazılarında daha çok dram olmuş. Ama Takehiko Shinjo kendine ait bir tarz oluşturmuş. O romantik live-action’ların yönetmeni ve filmlerinde kendisine ait imzalar var; karaktere daha fazla eğilmek ve karakterlerin hayatlarındaki mihenk taşı olaylara yoğunlaşmak gibi…


JAPON SİNEMASI DOSYASI ağlatamadığı izleyicisi var mıdır acaba diye de düşünmeden edemiyorum nedense… Çünkü hikayenin dramatikliği bir yana Takehiko Shinjo’nun yukarıda bahsettiğim imalı anlatımları insanın içine işliyor gerçekten. Asıl karakterimiz Makoto Segawara’nın neler hissettiğini azıcık empati yapan herkes eminim hissetmiştir. Bu arada Shizuru’yu canlandıran Aoi Miyazaki’yi anmadan geçemeyeceğim. Bakemono no Ko animesinde Ren’i, Ookami Kodomo no Ame to Yuki animesinde ise Hana’yı seslendiren Miyazaki’nin bunlar gibi başarılı seiyuu perTAKEHİKO SHİNJO (sağdaki) formanslarıyla birlikte Nana live-action filmindeki Nana Komatsu performansıyla da İlk filmlerinden Tada, Kimi wo Aishiteru (2006), kendisinden söz ettirmişti. Tada, Kimi wo Aishitedilimize ‘‘Cennet Ormanı’’ olarak çevrilmiş fil- ru’nda da çok başarılı bir performans ortaya minden örnek vermek istiyorum. Dram-ro- koymuş gerçekten. mantik türünde olan filmin kaynağı Takuji Ichikawa’nın “Renai Shashin: Mo Hitotsu no Buradan hemen bir diğer dramın dibi filmi olan Monogatari” isimli romanı aslında. Fakat bu Boku no Hatsukoi wo Kimi ni Sasagu (2009) ya romanın bir de romantik, okul, slice of life ve da Türkçe ismiyle ‘‘İlk Aşkımı Sana Veriyorum’’. josei türlerinde mangası bulunuyor. Hikayesini her ne kadar çatlak kız-utangaç erkek gibi (anime ve mangalarda sıklıkla karşılaştığımız) bir klişeye bağlasa da, daha çok karakterlerin zıtlıklarına eğilen Takehiko Shinjo’nun başarılı yönetmenliği sayesinde hikayenin hem komedisi hem romantizmi hem de dramasını sonuna kadar hissediyor izleyici. Filmin başında karakterlerimizin kişiliklerine eğilen Takehiko Shinjo’nun sonuna doğru, hikayenin ikinci ayağı olan ve günümüzde geçen kısımlarda daha çok geniş açılar ve kareler ile anlatım yaptığını ve bazı şeyleri doğrudan söylemeyip imalarda bulunduğunu biraz dikkatli gözler hemen BOKU NO HATSUKOİ WO KİMİ Nİ SASAGU (2009) fark edecektir. Özellikle son 20 dakikasında

TADA, KİMİ WO AİSHİTERU (2006)

Bu film ise seyircisini ağlatmaya daha baştan başlıyor. Kotomi Aoki’nin aynı isimli mangasından uyarlanan film dramatik yönüyle dikkat çekiyor yani. Takehiko Shinjo ise bu filminde daha çok karakterlerimizin hayatlarındaki belirli dönemlere yoğunlaşmış. Çocukluğundan beri kalp hastası olan Takuma ile hastanede arkadaş oldukları Mayu’nun trajik diyebileceğim hikayesini anlatan Shinjo, karakterlerin çocukluklarına ve lise dönemlerine ele almış ve bu dönemlerin en önemli anlarını izleyiciye sunmuş. Öte yandan genel anlamda oldukça dramatik bir film olsa da, sonunda garip bir şekilde tebessüm ettirmiş Takehiko Shinjo. Yine de film bittikten WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

19


JAPON SİNEMASI DOSYASI

PARADAİSU KİSU (2011)

sonra üzerinden tır geçmiş gibi olacak izleyici de çok olacaktır diye düşünüyorum. Zira hikaye yeterince dramatik iken yönetmen Shinjo farklı açıları ve vurucu sahneleriyle daha da dramatik bir boyuta gelmiş. Bu arada filmdeki en iyi performans ise Masaki Okada’dan gelmiş. Shinjo ile iki filmde (diğer filminden aşağıda bahsedeceğim) çalışan Masaki Okada’nın buradaki performansı ise 2010 Japon Akademi Ödüllerinde “yılın çaylağı” ödülünü almış. 2011 yılında çektiği Paradaisu Kisu ya da Türkçe ismiyle ‘‘Cennetin Öpücüğü’’ ise hem mangası hem de animesi olan bir film. Kaynağı Ai Yazawa’nın aynı isimli mangasına bağlı olan filmin kendisine özgü kısımları da var elbet. Hikâyesine baktığınızda Ai Yazawa etkilerini (moda ve müzik) özellikle karakterlerde görebileceğiniz film için Takehiko Shinjo’nun en zayıf filmi diyebilirim. Belki animesini daha çok beğendiğim için belki de Ai Yazawa’nın anime ve mangasında anlatmak istediklerini filmde bulamadığım için tam olarak emin değilim ama Shinjo’nun burada tökezlediğini söyleyebilirim. Hikâye bir grup moda öğrencisiyle yolu kesişen Yukari’nin başlarda isteksiz ama sonra büyük bir istekle

PARADAİSU KİSU (2011)

20

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

yaptığı modellik macerasını ve aslında hayatında ne yapmak istediğini anlatıyor diyebilirim. Fakat bu maceranın içinde aşk ve aile ilişkileri de var elbette. Ai Yazawa hikayesinde, daha önce Nana’da yaptığı gibi aşk-ev-iş üçgenine sıkışmış karakterleri moda ve müzik etrafında toplamış. Bunlar manga ve animede şatafatlı dünyalarına rağmen oldukça sade ve normal anlatılırken filmde bu normallik oturmamış sanki. Takehiko Shinjo’nun her filminde yaptığı karakterler üzerindeki etki ve değişikliklerini burada sevemedim bir türlü. Buradan hemen Kiyoku Yawaku (2013), Beyond the Memories’e geçelim. Takehiko Shinjo’nin son dönemdeki en dikkat çeken bu filminin temeli Kanna ve Roku’nun vicdan azabı içeren geçmişleri üzerine günümüzde şekillenen bir hikayeye sahip. Shinjo burada da karakterlerin hayatlarındaki belirli olaylara yoğunlaşmış ve

KİYOKU YAWAKU (2013)

sunduğu hikayesinde karakterler arası bağını güçlü tutmuş. Özellikle yüz odaklı çekimlerini oldukça fazla beğendiğimi hemen belirteyim. Gerçi burada oyuncu seçimlerindeki başarıyı da gözmezden gelemeyiz. Roku’yu canlandıran Masaki Okada ile yukarıda bahsettiğim Boku no Hatsukoi wo Kimi ni Sasagu filminde de çalışmış olan Shinjo, Kanna’yı canlandıran Masami Nagasawa ile uyumlarını izleyiciye oldukça başarılı bir şekilde yansıtmış. Karakterlerin ikili diyaloglarını ise ayrıca beğendiğimi belirteyim. Shinjo’nun diğer filmlerinden en büyük farkını da bu oluşturuyor herhalde, ikili diyaloglar çok iyi. üstelik yan karakterlerin çokluğu ve bu yan karakterlerin yeri ve zamanı geldiğinde en az ana karakterler kadar önemli roller üstlenmeleri de güzel bir ayrıntı olmuş film için. Romantizm öğeleri içeren filmin draması da oldukça dozunda olmuş. Filmin hikayesi de Ryo Ikuemi’nin


JAPON SİNEMASI DOSYASI

HİRUNAKA NO RYUUSEİ

2004-2010 yılları arasında Cookie derdiğinde yayınlanan aynı isimli mangaya dayanıyor. Fakat manga aslında 10 act’tan oluşan aşk hikayelerinin kolajı niteliğinde. Film ise “Kanna’nın hikayesi” isimli son kısmı anlatıyor. Takehiko Shinjo filmlerinde her ne kadar lise ve sonrasını anlatsa da mutlaka karakterlerin çocukluğuna ya da bir şekilde geçmişine değiniyor. Çünkü karakterlerinin geçmişleri şimdiki hikayelerinde çok fazla önem taşıyor. Paradise Kiss dışındaki filmleri için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Orada da geçmiş önemli fakat diğer filmlerinin yanında biraz daha geride kalıyor bu özelliği.Üstelik Shinjo’nun yeni projeleri de böyle. 2014’ün en sevilen animlerinden olan ve aynı isimli mangadan uyarlanan Shigatsu wa Kimi no Uso ya da İngilizce ismiyle Your Lie in April için de aynı özellikler geçerli. Çocuk yaşta annesini kaybeden Arima’nın müzik hayatı ve hevesi tam da bitmek üzereyken hayatına giren Koari’nin onu nasıl etkilediğini genellikle komik, çoğu zaman romantik bir şekilde izlemiştik animesinde. Ve duygu yüklü finalinden sonra ise bu serinin live-action yönetmeni kesinleşmiş gibi bir şey oldu. Seri tam olarak Shinjo’nun kalemiydi ve karakterlerin neler hissettiğini izleyiciye en iyi aktarabilecek ender isimlerden birisiydi. Film bu sene vizyona gireceği için daha izleme fırsatım olmadı fakat Takehiko Shinjo şimdiden yeni filmi için kollarını sıvamış bile. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki yıl, yine romantizm, okul, slice of life ve shojo türlerindeki bir manga olan Hirunaka no Ryuusei’den uyarlama bir filmi gelecek. Yani Takehiko Shinjo kendi tarzında emin adımlarla ilerliyor, eh bize de filmlerini izlemek düşüyor.

JAPON MÜZİK DERGİSİ

SONATA’NIN 3. SAYISI YAKINDA SİZLERLE! Gelenekselden popülere Japon müziğini Türkiye’deki sevenleri ile buluşturan SONATA E-Dergisi’nin 3. sayısında sizleri birbirinden önemli içerikler bekliyor! #SONATADERGİSİ WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

21


ANİME-MANGA DOSYASI

PİŞMANLIKLAR AZALTILABİLİR Mİ?

ORANGE YAZAR: Bensu Cangüler

7 Madde de Neden İzlemelisiniz? 16 -17 yaşlarında henüz hayatı ve kendinizi yeni yeni tanımaya başlamışken tüm bu zahmetleri atlatmış ama bir o kadar da pişman 10 yıl sonraki kendinizden bir mektup alsaydınız nasıl hissederdiniz? Kökü mangaya dayanan, aynı adlı bir de live action (filmi) bulunan orange konusuyla dikkatleri üzerine toplamaya devam ediyor. Hadi gelin 2016 yaz sezonu animelerinden olan Orange yi neden izlemelisiniz 7 maddede inceleyelim. 1- Şaka mı yoksa gerçek mi? Bir sabah ilk defa okula geç kalıyorsunuz ve çantanızda gizemli bir mektup size saniyesine kadar yaşadığınız olayları anlatıyor. İlk başta bunun bir saçma bir şaka olduğunuzu düşünseniz bile o mektupta yazan şeyler kişilerin adından söylediği cümlelere kadar doğru. Okula yeni gelecek transfer öğrenci ve onunla birlikte filizlenen olaylar. Bütün bunlar nasıl gerçek olabilir? Ana karakterin yaşadığı olayları teker teker bilmesine rağmen değiştiremediği şeyler

22

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

sizi gelgitlere sürüklemeye yetiyor da artıyor bile… 2- Ben shoujo sevmem demeyin! Shoujo, dram, romantik, bilimkurgu türündeki Orange animesi sadece ikili ilişkilerle sınırlı kalmayıp aynı zamanda geçmiş ile geleceği birleştirip gizemle harmanlayan başarılı bir anime. 3- Cevapsız sorular Animede merak duygusu önemli öğelerden biri. Çünkü animenin bilimkurguya dokunan bölümlerinde ucu açık bir çok olayla karşılaşıyorsunuz. Zaman yolculuğu konusunu bölümler arasına başarılı bir şekilde serpiştiren anime her bölümde farklı bir soruyu da beraberinde getiriyor. İzlerken en çok beyni meşgul eden sorular eğer yaşadığımız dünyada geçmişi değiştirmek mümkün değilse o zaman mektup neden geldi? Nasıl geldi? Şeklinde ortaya çıkıyor. Haliyle gelecekten geçmişe doğru ters akan bu yolda yolunuzu kaybede kaybede bulmak durumunda kalabilirsiniz.


ANİME-MANGA DOSYASI

4-Hepimizin pişmanlıkları vardır. Anime hepimizin zaman zaman yaşadığı duygulara, durumlara da parmak basıyor. Aslında animenin konusu 26 yaşındaki Naho’nun pişmanlıklarını bir nebze azaltmak istemesi etrafında gelişiyor. Naho mektubunda 10 yaş genç haline öğütler veriyor ve her gün değiştirmesini istediği şeyleri söylüyor. Lise öğrencisi Naho nun ürkekliğiyle hepsini gerçekleştirmesi mümkün olmuyor tabii. Anime bu bakımdan bize bazı şeyleri fırsatımız varken yapmayı, her zaman ikinci bir şansımızın olmayacağını da hatırlatıyor. 5- Arkadaşlık kavramı Animede olaylar Naho ve Kakeru ilişkisi dışında birbirine bağlı bir arkadaş grubu çevresinde gelişiyor. Lisede aralarından su sızmayan bir grup genç yıllar geçtikçe çeşitli nedenlerle birbirinden kopuyorlar, farklı yerlere dağılıyorlar. Nihayet 10 yıl sonra tekrar bir araya gelişlerini izliyoruz. Bu yönüyle anime arkadaşlık ka-

vramının altını da çizmiş oluyor. Arkadaşlığın iyi ve kötü günlerde bir araya toplanıp nasıl yeniden yeşerdiğini de bizlere gösteriyor. 6- Müzikler ve yapım kadrosu Anime, müzik ve yapım kadrosuyla da oldukça iyi isimleri bünyesinde barındırıyor. Yönemenliğini Hiroshi Hamasaki’nin yaptığı, ses yönetmenliğini ise Yukio Nagasaki’nin üstlendiği Orange’nin müziklerini ise Yu Takahashi ve Kobukoro seslendirmiş. 7- Çekingen bir aşk olmazsa olmaz Tabii ki Shoujo türünün hakkını veren bir aşk da var hikayemizde, Kakeru ve Naho’nun ürkek, çekimser tavırlarıyla ilerleyen arkadaşlıkları birbirlerine açılmaya dertlerini anlatmaya başladıkça sıcak masum bir aşka dönüşüyor. Naho’nun fedakar halleri ve Kakeru’nun kocaman gülümsemesiyle bu ikilinin ilişkisi kesinlikle izlenmeye değer cinsten. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

23


ANİME-MANGA DOSYASI

. . .

ERKEK, ASK, ÇEKICILIK ,

6 yaoİ MANGA SERİSİ 1

Yazar: Birsen Albayrak

JUNJOU ROMANTİCA 2002 yılında yayınlanmaya başlayan mangadan uyarlama olan Junjou Romantica animesinin 2008 yılında birinci ve ikinci, 2015 yılında ise üçüncü sezonu yayınlanmıştır. Seri Studio Deen tarafından hazırlanmış, lisansörü Nozomi Enterntainment ve yapımcıları Frontier Works,, Romantica club !! Memory-Tech’tir. Her bir sezonu 12 bölümden oluşan animenin 2008 yılında yayınlanmış 16 dakikalık özel bölümü ve 2012 yılında yayınlanmış bir OVAsı bulunmaktadır. birbirine bağlanmış farklı çiftlerin (ana karakter olarak) olduğu üç ana hikayeyi içerir. Junjou romantica, junjou egoist ve junjou terrorist bölümlerinden oluşmaktadır.

24

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

2

SEKAİ İCHİ HATSUKOİ Sekai Ichi Hatsukoi anime serisinin şu ana kadar yayınlamış 12’şer bölümlerden oluşan iki sezonu bulunmaktadır. Onodera Ritsu şöhretli bir edebi editördür. İşine ve kariyerine o kadar tutkuyla bağlıdır ki başka bir şey için ayıracak zamanı yoktur. Bu konudaki ciddiyetine rağmen kendinden az başarılı olan meslektaşlarının kıskançlıklarıyla uğraşmak zorundadır. Bu durum artık ona çok fazla gelmeye başlar ve dostça bir ortamda kariyerine devam etmek ümidiyle Marukawa Shoten’e transfer olur. Ne yazık ki, edebiyat bölümüne konulmayı beklerken, kendisini shoujo manga bölümünde bulur.


ANİME-MANGA DOSYASI

3

SUPER LOVERS Super Lovers, Abe Miyuki’nin 2009’da yayınlanmaya başlayan mangasından uyarlamadır. Serinin ilk sezonu 2016 yılında yayınlanmış 10 bölümden oluşmaktadır. İkinci sezon ve OVAnın Ocak 2017’de çıkması bekleniyor. yazını annesiyle geçiren Haru, annesinin yeni evlat edindiği Ren ile tanışır. Ren ile uğraşmak Haru için hiç holay değildir. Haru’nun amacı Ren’i yaz sonuna kadar “medenileştirmek”tir. Haru’nun daha çok Ren ile zaman geçirmeye başlaması ve Ren’in de Haru’ya ısınmasıyla birlikte ilişkileri gelişmeye başlar. Yaz sonuna kadar gerçekten bir “aile” olabilecekler mi?

4

LOVE STAGE!! Love Stage serisi 2010-2016 yılları arasında yayınlanan aynı isimli mangadan uyarlanmıştır. J.C.Staff stüdyosu ve Sentai Filmworks lisansörlüğünde hazırlanan 2014 yapımı seri 10 bölümden oluşmaktadır. Izumi Sena büyüleyici bir ev halkının içine doğmuştur. Prestijli aile bireylerinden farklı olarak, Izumi hiçbir zaman sahne ışıkları altında olmayı dilememiştir. Onun hayatta tek gerçek arzusu mangaka olmaktır. Izumi sadece show dünyasına atılmakla kalmamış aynı zamanda da bir kız gibi davranmaya zorlanmıştır. Izumi ticari bir kayıt için yakışıklı star Ryouma Ichijou eşleştirildiğinde işler daha karmaşık bir hal almaya başlar.

5

İKOKU İROKOİ ROMANTAN 2003 yılında yayınlanan Ayano Yamane’nin mangasından uyarlamadır. Ikoku Irokoi Romantan’ın 2007-2008 yılları arasında yayınlanmış 2 bölümlük OVAsı vardır. Stüdyosu Prime Time; yapımcı ise ANIKS’tir. Konusu ise şöyledir; Japon yakuza klan varisi Ranmaru, lüks yolcu gemisinde evlenmiştir. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Evlilik sadece görünüşten ibarettir. Sarhoş olup vaktini gelinle harcamak yerine geceyi geminin kaptanıyla birlikte geçirir. Bu iki adam yeniden Italya’da bir araya geldiğinde ise muhteşem bir aşk hikayesi başlayacaktır.

6

KOİSURU BOUKUN The Tyrants Fall in Love animesi, 2004 yılında yayımlanmaya başlayan Hinako Takanaga’nın mangasından uyarlamadır. Stüdyosu PrimeTime olan animenin 2010 yılında 2 bölümlük OVAsı yayınlanmıştır. Lisans öğrencisi Souichi Tatsumi agresif, acımasız ve eşcinsel düşmanı biridir. Hazırlık sınıfı öğrencisi ve Tatsumi’nin labratuvar asistanı Tetsuhiro Morinaga, kendi kişisel güvenliğindeki bu tehlikeye rağmen Tatsumi’yi sevmektedir. Afrodizyak ilacın etkisiyle Tatsumi’nin isteğine karşı iki adam fiziksel olarak birlikte oluyorlar. Bu deneyim iki adam üzerinde hayat değiştirecek bir etkiye sahip olacaktır. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

25


ANİME-MANGA DOSYASI

.

.

ANIMELERIN . .. RENKLI DUNYASI

A

nimelerin kendilerine özgü terimleri, genellemeleri, müzikleri hatta teknikleri olduğunu birkaç anime serisi izlemiş hemen herkes farkedecektir. Anime dosyasında sizlere çizim-boyama tekniklerinden özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Bu boyama teknikleri anime türleri ile de bağlantılı aslında. Zira anime türleri genellikle hitap ettikleri kesime göre belirleniyor. Mesela shounen ve shoujo dediğimiz türler 17 yaş altına yani daha genç kesime hitap ettiği için renklerin de ona göre dikkat çekici olması gerekiyor. Diğer yandan renkli ve parlak arka planları bir distopik, yani seinen, yani 17 yaş üzeri kitleye hitap eden animede kullanmak ne kadar doğru olur, tartışılır bir durum oluşturuyor… İşte bunların hepsini konumuzdan yola çıkarak detaylı bir şekilde inceledim bu ay ki anime dosyamızda.

YAZAR: Hafize Mutlu

BOKU NO HERO ACADEMİA (2016)

ma, Fate/Stay Night Unlimited Blade Works, Boku no Hero Academia, One Piece, Fairy Tail (özellikle 2014 serisi) ve Naruto gibi demirbaş shounen yapımların en büyük ortak özelliği canlı arkaplanları ve aydınlık renkleridir. Çünkü shounen kitlesi 17 yaş altı erkekleri oluşturur ve bu hedef kitlesine yönelik hazırlanan anime serilerinde aksiyon ve macera bolca olur. Bu sahneleri de en iyi canlı renkler ile Popüler çizimlerden ve boyama tekniklerinden ifade edilir. Bu özellikle sadece shounen’ler için bahsedeyim öncelikle. Genellikle shounen’larda geçerli değil tabi, shounen’ın yanında fantastik, kullanılan parlak renklerin kullanımı dikkatinizi büyü ve doğaüstü güçler temalarındaki hemen çekmiştir. Fullmetal Alchemist Brotherhood, Ginta- hemen tüm yapımları bu sınıfa koyabiliriz.

26

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


ANİME-MANGA DOSYASI

ORANGE (2016)

yönelik anime türleri de koyabiliriz. Hatta romantik serilerin bir kısmına da buraya ekleyebiliriz. Örneğin josei’ye en güzel örneklerden olan Nana, shoujo ve slice of life’ın muhteşem karışımı Natsume Yuujinchou serisi, bir başka josei örneği olan Nodame Cantabile ve en iyi shoujo slice of life karışımı örneklerinden olan Kimi no Todoke ve Kanojo to Kanojo no Neko soft-pastel tonlarda renklerle hazırlanmış anime serilerine en güzel örnekleri oluşturur.

Shounen kadar genel kitleye hitap eden başka bir tür daha var ki o da shoujo. 17 yaş altı kızlara hitap eden shoujo yapımlar için de sıklıkla renkli çizimler kullanıldığını söyleyebiliriz. Bishoujo Senshi Sailor Moon, Akagami no Shirayuki, Ore Monogatari ve Orange gibi shoujo yapımlar renkli arkaplanlar ve aydınlık sahneleri olan animeler için güzel birer örnek olsa da shoujo türünün yanına slice of life koyduğunuzda işler biraz değişiyor.

Burada bir es verip istisnalardan bahsetmek istiyorum. Zira Kyoto Animation diye bir gerçek var. Kyoto Animation shoujo, dram ve slice of life gibi alanlardaki animeleriyle rüştünü ispatlamış bir anime yapım stüdyosu ve birçok işi bu türlerde olmasına rağmen oldukça canlı renklerle hazırlanmış. K-on!, Free! ve Hibike! Euphonium’u örnek olarak söyleyebilirim. Kyoto’nun en başarılı yapımları arasında sanırım sadece Nichijou anime serisi soft Evet, az önce de belirttiğim gibi shoujo türünde renkler ile hazırlanmış. Bir de bu yıl yayınlanan Koe renkli çizimlerle sıklıkla karşılaşsak da, slice of no Katachi anime filmi var. Filmi izleme fırsatım ollife ve okul temalarıyla birleşince karşımıza daha madı ama tanıtım videolarından animenin pastel soft renkler çıkıyor. Hatta slice of life türü için tonlarda olduğunu anlayabiliyorsunuz. genellikle bu soft renklerin arkaplanlarında suluboya tekniğinin kullanıldığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Buna en belirgin örnek olarak Usagi Drop’u verebilirim. Özellikle animenin giriş sekanslarında suluboya efektli arkaplanlar hemen dikkat çekiyor. Çünkü slice of life animeleri günlük hayat dediğimiz olguya odaklanır. Ve kabul edelim ki günlük hayatlarımız aksiyondan ve maceradan biraz uzak kalıyor. Aynı şekilde animelerde de öyle. Hiç bir şey olmuyormuş gibi geçen ama aslınKANOJO TO KANOJO NO NEKO (2016) da kişilerin hayatlarına yönelik günlük hayatlarına odaklanan ve zaman zaman bize ilginç gelişmeler Şimdiye kadar shounen’ları canlı renklerde, shousunan slice of life serileri bu durgunluğu kullandığı jo-josei ve slice of life türleri soft-pastel renklerde hazırlandığından bahsettik. Şimdi sıra koyu, bu soft renklere ve arkaplanlara borçlu. karanlık ve mat renklerin tercih edildiği bir alana Pastel renklerin ağırlıkta olduğu slice of life anime gerdi. O da genellikle distopik, post-apokaliptik serilerinin yanına shoujo ve josei gibi kadınlara ve psikolojik serilerde tercih ediliyor. Eh distopya gibi bir karamsarlığı canlı ve parlak renklerle anlatamazsınız değil mi? Death Note serisini hatırlayın, o gerilimli havayı, gizemi ve psikolojik sahneleri kısmen karanlık ve mat renkler olmadan nasıl aktarılabilirdi izleyiciye? Aynı şeyler Steins;Gate ve Monster anime serileri için de geçerli. Her iki animenin de oluşturduğu atmosferin en büyük parçası karanlık sahneler. Bir de Mahou Shoujo Madoka Magica gibi animeler var ki onlar karanUSAGİ DROP (2011) lık anlatımı bile bir tık büyütüp grotesk anlatıma WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

27


ANİME-MANGA DOSYASI Evet, severek izlediğimiz bir çok animeyi aslında türlerine göre benzer şekillerde renklendiriyorlar. Toparlamam gerekirse, shounenlar için parlak renkleri, shoujo-josei ve slice of life için soft ve pastel renkleri, korku, distopya, psikolojik ve post-apokaliptik seriler için ise karanlık, koyu ve mat renklerin kullanıldığını söyleyebiliriz. O zaman bir animeyi sadece kullanılan renk tonlarına bakarak türünü anlayabilir miyiz dersiniz?

DEATH NOTE (2006)

geçmişler… Hellsing, Phantom: Requem for the Phantom ve Black Lagoon gibi suç animeleri de biraz daha karanlık anlatımları önemseyen animelerden. Ghost in the Shell ve Ergo Proxy gibi bilim-kurgu distopyalar ise karanlık sahnelerin yanında kullandıkları renk tonları da genellikle koyudur. Bu sayede gelecek tasvirlerinin daha bir etkili olduğunu inkar edemeyiz herhalde, değil mi? Diğer yandan Tokyo Ghoul gibi kontrast renklerle birlikte karanlık sahnelerin kullanıldığı korku, dram animeleri de yok değil tabii. Psycho-Pass gibi karanlık şehir tasvirleriyle birlikte zaman zaman canlı renklerin de kullanıldığı psikolojik bilim-kurgular da var elbette. Kiseijuu ve Aoi Bungaku Series ve Texhnolyze gibi seriler buna en başarılı örnekler. Bir de karanlık anlatımı olsa da canlı ve kontrast renkleri kullanmaktan çekinmeyen Kara no Kyoukai anime film serisi gibi animeler var ki bu seri işin en ilginç taraflarından birisi. Ufotable stüdyosunun sevdiği bir teknik olan kontrast renkler ile karanlık renkleri bir ara tutma işini her türlü animede göremesek de korku, gerilim, macera bazen de psikolojik ve seinen türleri arasından çıkabiliyor.

VOCALOID VE HATSUNE MİKU DÜNYASI KATALOĞUMUZU OKUDUNUZ MU? TOKYO GHOUL (2014)

28

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

KATALOĞU OKUMAK İÇİN: issuu.com/japonsinemasi


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

?BILIYOR MUYDUNUZ? 1 2 3

JAPONYA’DA AŞKA DAİR 6 7 8 9 10 11

YAZAR: Faruk Koç

Japon fotoğrafçı Haruhiko Kawaguchi barJaponca’da iki kişi arasındaki aşkı, güveni, larda ikna ettiği çiftleri torbaların içine gisadakati, birlikteliği, birbirine muhtaçlığı rip havanın vakumlanmasından sonra fokarşılayan sözcük Amae (甘え) ve bağlılık, toğraflarını çekiyor. Çiftler aşklarını tazeliyor ve o bağımlılık anlamlarına geliyor. anları ölümsüzleştiriyor. Japonya’da erkeklerden çok kızlar hislerini Eşlerini aldatan erkekler eğer eşleri kendisiitiraf ederler. ni aldattığını öğrenirse intihar ediyor. Erkekler sevgilisiyle iken direkt olarak hisJaponya’da insanlar birbirlerine ‘‘seni selerinin söylemek yerine “Bugün ay ne kaviyorum’’ demiyorlar. En fazla senden dar da güzel” gibi bir cümle kurarak dolaylı hoşlanıyorum anlamına gelen ‘‘suki de- yoldan hislerini ifade ederler. suyu’’ kullanıyorlar. Seni seviyorum demek yerine Japonyada kızların erkeklere hediye verdiği davranışlarını ile sevdiğini belli etmenin daha doğ14 Şubat Valentine day ve erkeklerin kızlara ru olduğunu düşünüyorlar. Bir Japon firması da hediye verdiği 14 Mart White Day olmak insanlar aşklarını belli edebilsin diyerek fasulye üzere 2 tane sevgililer günü vardır. tohumlarına lazer ile ‘‘seni seviyorum’’ sözünü Japonya’da çiftlerin cinsel aktivikazıyorlar. Tohum filizlendikten sonra da ortaya telerini renklendirmek adına tercih ‘seni seviyorum’ sözü çıkıyor. ettikleri aşk otelleri bulunmaktadır. Tapınaklarda yapılan toplantılarda insan- Kısa sürede fenomene dönüşen aşk otellerinların aşk ile ilgili kaderi belirleniyor. Japon den Tokyo’da yüzlerce bulunmaktadır. mitolojisinde de Uba (yaşlı kadın) ve Jo Temmuz’un son haftası (25 ile 30 arasınevliliği, aşkı ve sadaketi temsil ediyor. Yine mitoda) düzenlenen Hanabi Festivaline lojide aşk ve şehvet tanrısı olan Aizen Myo’o sankatılan çiftler birlikte havai fişkeleri atçıların ve müzisyenlerin favorisi. Heykelleri dört izleyerek aşklarının güçendiğine ve yine aynı ve altı kollu olacak tasvir ediliyor. Gür saçlarının zamanda bu tarihin en iyi aşk itiraf etme zamanı arasında ikince bir başı var ve bu baş heykellerde olduğuna inanırlar. genellikle aslan başı oluyor. Japonya’da kız arkadaşı olmayan erkekler Japonca ve Çince’de aşk kelimesi aynı kökiçin Japonya’da bir ileri teknoloji firması ten geliyor. Japonca’da Ai(愛) ve Çince’de hakiki bir kız arkadaşı aratmayacak kadar Àiqíng(爱情). gerçeğe yakın “kız arkadaşlar” üretiyor.

4 5

12

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

29


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

KUSURLARIN GÜZELLİĞİ

WABİ SABİ

A

YAZAR: Selin Doygun Yıldız

klınızdaki bütün güzellik kavramlarını unutun. İzlere odaklanın. Zamanın, nesnelerin bıraktığı izlere mesela. İşte tam da bu izlerde anlayabilirsiniz wabi sabi felsefesini.Güzellik için kusursuzluğa, mükemmel kavramına ihityacımız yok bu felsefede.

Kökenleri Çin’e dayanan bu felsefi inanç 12. yüzyılda Japonya’ya gelmiştir. Şiir dilinde sade, maddeye değil maneviyata değer veren, alçakgönüllü ve doğayla uyumlu anlamına gelen “wabi” ile eskimiş, solmuş, zamanın izlerini taşıyan anlamına gelen “sabi” kelimelerinin birlikteliğiyle oluşan bu kavram kısaca kusurların güzelliği anlamına gelmektedir. Bu felsefenin doğuş hikayesi ise şöyledir: Sen no Rikyu çay yapma sanatını öğrenmek isteyince Çay Ustası Takeno Joo’nun ziyaretine gider. Joo, Rikyu’yu öğrencisi olarak kabul edip edemeyeceğini anlamak için küçük bir test yapmaya karar verir ve Rikyu’dan bahçeye bakım yapmasını ister. Rikyu hemen hevesle işe koyulur. Toprağı harika görününceye kadar tırmıklar ve düzeltir. İşi bitince ne yaptığına şöyle bir bakan Rikyu tatmin olmaz ve kiraz ağacına doğru ilerler. Ağacı silkeleyip, birkaç kiraz çiçeğinin rastgele toprağın üzerine dökülmesini sağlar.

30

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

Rikyu’nun son müdahalesinden çok hoşnut olan Joo böylece onu okuluna kabul eder. Wabi Terimler genellikle ayrı kullanılır fakat estetik bir ilke olarak wabi sabi şeklinde bir arada kullanılırlar. Wabi genellikle üzücü bir yalnızlığı akıllara getirir ve bilinçli bir şekilde toplumdan uzaklaşmayı çağrıştırır. Aslında Wabi’nin kelime anlamı yoksulluktur. Maddiyattan bağımsız bir yoksulluk. Sadelikten hoşnutluk yani.


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Sabi Estetik değerlerin ifadesidir sabi. Evrensel değişimi sorgular. Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? Gibi sorulara cevap arar. Sabi, gösterişsizin, kabanın, kusurlunun hatta çürüğün içinde var olan ölçülü bir güzellik, herşeyin geçiciliğinin içinde bulunan melankolik güzelin estetik bir duyarlılığıdır. Wabi Sabi tasarım ilkeleri birden fazla kategoriye ayrılır. İlkeleri farklı yollarla cisimleştirirler. Tür, form, doku, güzellik, renk, sadelik, boşluk, denge, gösterişsizlik. Tür: Yapay malzemeler kullanılmaz. Doğal görüntünün bozulmamasına özen gösterilir. Tahta, metal, kağıt gibi malzemeler kullanılır. Form: Asimetrik ve düzensiz form nesnenin doğallığını yansıtan karakteristik bir özelliktir. Doku: Pürüzlü ve değişken. Güzellik: Detayda gizlidir. Klasik güzellik anlayışın bu felsefede yeri yoktur. Renk: Renkler dağıtılmış ve azaltılmıştır. Sadelik: Nesne doğal hali ile sunulur. Boşluk: Mekanın idareli kullanılmasını temsil eder. Denge: Doğal dünya içinde fiziksel bir denge vardır. Araştırmalarına sıklıkla başvurduğumuz Leonard Koren, wabi-sabinin tasarım ilkelerini açıklığa kavuşturmaktan öte, çağdaş modernizmin minimalizmi ve wabi-sabi ilkelerini birbirinden ayırır.

MODERNİZM kamusal akılcı mutlak prototipik modüler ilerlemeci doğanın kontrolü teknoloji makinelere adaptasyon simetrik karesel insan yapımı kaliteli, cilalı, düzgün bakım duyuların indirgenmesi açıklık fonksiyonellik maddesel bütün hava şartları açık, parlak

WABİ-SABİ özel sezgisel göreceli duruma özgü değişken döngüsel doğa ile harmoni doğa doğaya adaptasyon organik eğimli doğal basit, pürüzlü geçişlilik duyuların genişletilmesi muğlaklık doğallık gayri-maddi mevsimsel karanlık, loş

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

31


. .

JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

YAŞAM GÜCÜYLE BİRLEŞME

AIKIDO YAZAR: Medine Nureeva

32

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


M

odern Japon savaş sanatlarından biri aikido, 1920’li yıllarda Aikido dünyasında O’Sensei (Büyük Öğretmen) olarak bilinen Morihei Ueshiba (1883-1969) tarafında kurulmuştur. Aikido ismi üç kelimeden oluşur: 合 ai (birleşme, uyum) 気 ki (yaşam gücü, ruh) 道 do (yol) Bir bütünü olarak ta “yaşam gücüyle birleşme” olarak tercüme edilebilir.

JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI illerde bulunan dernekleri tek bir çatı altında toplayarak 2008 yılında resmi olarak kurulmuştur. Aikido eğitimleri sadece sivillere değil, aynı zamanda birçok askeri birlikler, Polis Akademisi ve Polis Kolejlerinde de verilir. Ayrıca, Aikido ve Budo Federasyonu faaliyetleri kapsamında Türkiye’de her sene uluslararası seminerler de düzenlenir.

Genellikle Aikido savunma sanatı olarak tanımlanır. Ama bu tanımlama eksik olur. Aikido, diğer savaş sanatları (Budo) gibi sadece tekniğin değil, ayrıca öz-disiplin, etiket, yaşam gücünün geliştirilmesini şart koyuyor. Savunma tekniklerin ve ruhsal gelişimin birleştiği noktada da “zarar verebilecekken, vermemeyi isteme” durumu doğuyor. Başka bir değişle, bir aikidoka’nın (Aikido öğrencisi) teknikleri gerçek hızında ve tam gücüyle yapması ciddi rakibinin ciddi bir şekilde sakatlanması, hatta ölüyle sonuçlanabilir. Ancak Aikido’da iki öğrencinin birbirine direnç göstermeleri değil, tam tersi saldırıya uyum sağlayarak sadece hareketlerle saldıranın dengesini kaybetmesini sağlamaları öğretilir. Aikido teknikleri hem silahsız, hem de bokken (kılıç), jo (sopa) ve tanto (tahta bıçak) ile yapılır. Tekniklerin temelinde de Jujitsu ve Kenjutsu gibi budo sanatları yatar. Bazı tekniklerin çok tehlikeli olduğundan ve turnuva karılaşmaları anlayışının Aikido ruhuna aykırı olduğunu düşündüğü için Aikido kurucusu Ueshiba öğrenciler arasında turnuvalar düzenlenmesine karşıydı. Şimdi de turnuvalar yerine Aikido festivalleri düzenlenir. Aikido’nun tüm dünyaya yayılışı kurucusu Ueshiba hayattayken başlamıştır. İlk Aikido dojoları (çalışma yerleri) 1951’de Fransa’da, 1953’te ABD’de, 1955’te İrlanda’da, 1965’te Almanya ve Avustralya’da kurulmuştur. Türkiye’ye ise Aikido 1982 yılında gelmiştir. Türkiye’deki Aikido ve Budo Federasyonu çeşitli WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

33


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

TOKYO'DA SO onbahar, yaz mevsiminin sıcağının yavaş yavaş yerini serin rüzgarlara bıraktığı, yeni bir dönemin açıldığı, yaprakların yeşilden sarının ve kırmızının tonlarına döndüğü, ve ‘’son’’ların yaşandığı bir mevsim olarak taht kurmuştur kalbimizde. Biraz da hüznün mevsimidir sanki havaların erken kararmaya başlamasıyla uzun yaz günlerinin geride kaldığını hatırlatıp durur bize, kimimizin okulu açılır kimisi ise tatilini

S 34

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

bitirip işine gücüne dalar. Her şekilde sonbahar adı gibi bir giriş yapar hayatımıza. Sonbahar da bir tatil hakkınız olsaydı ve o yaprakları, kendini yenileyen doğayı göreceğiniz bir yeri görmek isteseydiniz tercihinizi nereden yana kullanırdınız? İşte bu yazıda size o güzide tatilinizi geçirebileceğiniz Japonya’nın kalbi Tokyo da bulunan 9 sonbahar tabiat mekanını gezdireceğim.


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

ONBAHAHAR YAZAR: Bensu Cangüler

Tokyo’da sonbahar, Kasım ortası Aralık başında ağaçlar doğanın tüm renklerine bürünerek parklarda, tapınak bahçelerinde müthiş bir manzara oluşturur. Akçaağaçların yoğunlukta olduğu kızıl, turuncu, sarı, yeşil yapraklarla kaplanmış mevsimin bu dönemine koyo denilir. Çay molası vermek isterseniz: Rikugien Parkı Tokyo’nun sonbaharını en iyi yaşayacağınız yerler arasındadır. Geleneksel japon bahçeleriyle yürüme yollarıyla vakit geçire-

RİKUGİEN PARKI

bilirsiniz. Rikugien ayrıca Japon bahçelerinin yanında bir çok çayevinin açılmasına öncülük etmiştir. Japon tarzı Fukiage Chaya çay evlerinde çayınızı içip dinlenebilirsiniz. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

35


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI Uzun sonbahar yürüyüşleri için: Shinjuku Gyoen National Garden Shijuku nun Gyoen Tokyo’nun en geniş ve en ünlü parklarından biridir. Şehrin en yoğun merkezlerinden biri olan Shinjuku metro istasyonuna yürüme mesafesindedir. Bu özelliği ile şehrin yoğunluğundan kaçmak için huzurlu bir fırsat sunar. Sonbaharla birlikte filmlere, animelere defalarca arkaplan olan ünlü park bambaşka renklere bürünür. Yaprakları sarının, kızılın bin bir tonunu taşıyan momiji (akçaağaç) çevrili yollarında güzel yürüyüşler yapabilirsiniz. Ağaçlar en güzel hallerini kasım sonu aralık başı sergilerler. Eğer yaprak dökümünü gözlemlemek isterseniz en iyi yer akçaağaç tepesi olabilir. Keyifli kısa bir yürüyüş için: İcho Namiki Icho Namiki popüler Gingko ağaçlarının yoğunlukta olduğu bir caddedir. Gingko ağaç yolu Meiji jingu gaien parkının içindedir. Gingko ağaçları kasımın sonunda eşsiz bir altın rengine dönüşürler. Bir çok insan buraya yaprakların altında dolaşmak ve civardaki kafelere oturup rahatlamak için gelir. Muhteşem sonbahar renkleri için: Takao Dağı Takao dağı Tokyo’nun batısında kalan yoğun yürüme noktalarından biri ve Tokyonun en popüler sonbahar renklerinin görülebileceği noktalarındandır. Dağın en tepesine ulaşmak dar yürüme yollarını takip ederek 90 dakika sürmektedir. Fakat ziyaretçiler süreyi yarıya indirmek için teleferiği tercih etmektedirler. Dağın zirvesine ulaştığınızda sonbaharın bütün renklerini bir arada görebilirsiniz. Tokyo’nun en popüler koyo noktalarından biri olan Takao dağı özellikle hafta sonu çok kalabalık olmaktadır. Şehirden izole olmak istiyorsanız: Yoyogi Parkı Yoyogi park tıpkı Shinjuku gyoen gibi şehrin yoğunluğundan sizi çekip kurtaracak yegane şehir parklarından biridir. Geniş ormanlık alanı ile ve yürüme yolları ile şehir sınırları içinde sonbaharı yaşayabileceğiniz nadir mekanlardandır. Parkın güney kısımlarına doğru gidildikçe yan yana dizilmiş kızıl akçaağaçlar , parlak ginko ağaçları ile şehrin karmaşasının içine yerleştirilmiş başka hiçbir yerde bulamayacağınız bir hazine gibi sizi bekliyor. Yoyogi parkı oksijen ve huzur deposu olmasıyla da üzerinizde ayrı bir etki bırakacak.

36

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

SHİNJUKU GYOEN NATIONAL GARDEN

İCHI NAMİKİ

TAKAO DAĞI

YOYOGİ PARKI


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

SHOWA MEMORIAL PARK

MİTAKE DAĞI

HAMA RİKYU

IMPERIAL EAST BAHÇESİ

Aile gezileri için: Showa Memorial Park Showa Kinen Koen oldukça büyük, geniş bir şehir parkıdır. Parkın Japon bahçelerinin içinde küçük gölleri vardır. Bu göller sonbaharda eşsiz manzaralar yaratır. Gingko ve akçaağaçlarla kaplanmış parkta sonbaharın tüm görkemini yaşayabilirsiniz. Özellikle Parkın güney kısmındaki japon bahçeleri büyüleyici renklerle görülmeyi beklemektedir. Showa memorial park popüler bir sonbaharı gözlemleme mekanıdır. Yaprakların kasım ortasında renk değiştirmeye başlamasıyla parkın kanallarının çevresinde Ginkgo ağaçlarının yapraklarının içinde bisikletinizle keyifli turlara çıkabilirsiniz. Tapınak gezmek isterseniz: Mitake Dağı Mitake dağı popüler yürüyüş rotalarındandır. Şehir merkezinde sonbahar renklerinin güzelliğini 2 hafta öncesinden yaşamaya başlayabilirsiniz. Popüler tapınak gezisinden başka Mitake dağ ziyaretçilerine yürüme ve dağa tırmanma olanakları sunar. Mitake dağının tepesine 20-30 dakikalık bir yürüme mesafesiyle ulaşabileceğiniz gibi teleferikle de gidebilirsiniz. Mitake dağının yürüme yolunda çeşitli minyatür tapınaklara, hediyelik eşya dükkanlarına rastlayabilirsiniz. Bu civarda görebileceğiniz güzelliklerden biri de ‘’Rock Garden’’ adı verilen dar, ormanlık alana sahip vadidir. Rock garden iri ufaklı kayalarla kaplıdır ve yakınında 2 şelale vardır. Tapınaktan uzaklığı bir saatten daha azdır. Eğer yürümekten hoşlanıyorsanız ve daha fazla yürümek isterseniz Rock gardendan daha uzakta olan Otake dağına da gidebilirsiniz. Burada da sizi muhteşem doğa manzaraları beklemektedir. Sonbaharda ağaçların ahengi için: Hama Rikyu Hama Rikyu) Tokyo’nun büyük peyzaj bahçelerinden biridir. Hemen her mevsimde ayrı çekiciliği olan peyzaj parkı diğer koyo noktaları kadar ünlü olmasa da barındırdığı akçaağaç, gingko ağaçlarıyla sonbahar da Tokyo’ya eşsiz manzaralar armağan eder. Hama rikyu da sonbahar renklerini kasım sonu aralık başı gibi görmeniz mümkündür. Tarihle doğanın uyumu: İmperial East Bahçesi Tokyo da sonbaharı en iyi yaşayacağınız noktalardan biri İmparator doğu bahçesidir. İçinde Ninomaru adı verilen japon stili bahçe bulundurur. Ninomaru bahçesi eski Edo kalesinin ikinci savunma döneminde inşa edilmiştir. Bahçede bir çok ginko ağacını kalenin çevresinde görebilirsiniz. İmparator sarayı bahçelerinin saraya ait olan iç kısmı halkın ziyaretine açıktır. Ve Japon bahçesi şeklinde dizayn edilmiştir. WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

37


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI

JAPON SERAMİK SANATÇISI

.

TEPPEI

YAMASHITA YAZAR: Birsen Albayrak

“İnsanın sanatsal yolculuğu ve hayat yolculuğu sadece noktalardan oluşmuyor, noktalar arasındaki çizgilerden de oluşuyor.”

J

aponya’nın seramik ve porselenleriyle dünya çapında ünlü Imari şehrinde 1977’de doğdu. Geleneksel Japon porselen ve seramik sanatı eğitiminde uzmanlaşmış sıra dışı bir merkez olarak nitelenen Arita Seramik Yüksek Okulu’ndan (Arita College of Ceramics) 2006 yılında mezun oldu. Geleneksel kökleri olan gündelik eşyaların özgün tasarımlarla yeniden yorumlanması konusunda uzmanlaştı.

Türkiye’ye geldi. İlk kişisel seramik sergisini İstanbul’da, ‘’Çiçek Kuşlar’’ adıyla açtı. Bu sergi, “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” etkinlikleri kapsamında yer aldı. 2012’de, New York’ta, ‘’Crossover’’ adlı ikinci kişisel seramik sergisini açan Yamashita’nın eserleri, Türkiye, Japonya, ABD ve İtalya’da düzenlenen çeşitli karma sergilerde yer aldı.

Sanatçı, eserlerinde severek kullandığı lale deseniyle ilgili, “Lale çinide çok yaygın kullanılan Japonya’da iki karma sergiye katıldıktan sonra bir çiçek motifi. Sanki bu toprakların çiçek simge-

38

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM


JAPON KÜLTÜRÜ DOSYASI si gibi” diyor. Saray kaftanlarında ve yaygın olarak çinide kullanılan “çintemani” motifinin kökleriyse, Budizm’e kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde, güç ve bereket simgesi olarak kullanılan bu motifi, Yamashita eserlerinde özgün formlar içinde yorumluyor. Yamashita, eğitim gördüğü Arita’nın ve doğup büyüdüğü İmari’nin, İznik’le yakınlığından şöyle söz ediyor: “Çini sanatı, Japonya’da saygı gören bir seramik türüdür. Arita ve İmari’nin porselen üzerine boyama tarzları İznik’le yakındır. Kardeş şehir bile olabilirler.” Yamashita eserlerinde geleneksel ile modern arasındaki bağı yakalamaya çalışıyor. Doğup büyüdüğü Japonya’nın ve yaşamakta olduğu Türkiye’nin geleneksel motiflerini, özgün desenler ve çağdaş, yenilikçi formlar içinde yorumluyor. Teppei Yamashita, İstanbul’da yaşıyor ve atölyesinde çalışmalarına devam ediyor. Sanatçının Sergileri 2009 Karma Seramik Sergisi Tolga Eti Sanatevi - İstanbul 2010 Kişisel Seramik Sergisi ‘’Çiçek Kuşlar’’ Bindallı Sanatevi - İstanbul ‘’Ateşten Suya...’’ Raku Çalıştayı Sergisi İstanbul Kültür Üniversitesi - İstanbul 2010 Türkiye’de Japon Yılı Etkinlikleri Palladium - İstanbul 2011 4. Uluslararası Egeart Sanat Günleri Adnan Franko Sanat Galerisi - İzmir 21. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi - İstanbul Knidos’un Sır’ı Seramik, Cam, Çini Açıkhava Sergisi Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisi - Datça Çizgi & Renk Plastik Sanatlar Sergisi Nişantaşı Artclub Gallery - İstanbul 100 Sanatçı Karma Sergisi Sanatçının Web Sitesi: teppeiseramik.jimdo.com Ouchi Gallery - New York Sanatçının Blog Sayfası: teppeiceramics.wordpress.com 2012 Facebook Sayfası: facebook.com/teppeiceramics Kişisel Seramik Sergisi ‘’Crossover’’ Twitter Sayfası: twitter.com/teppeiceramics Ouchi Gallery - New York E-Mail: teppeiceramics@hotmail.com WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

39


JAPON edebİYATI DOSYASI

JAPON EDEBİYATININ En Güzel 7 Aşk Kİtabı

1

BİN BEYAZ TURNA Yasunari Kawabata (Bin Beyaz Turna, Yasunari Kawabata, Doğan Kitap, Çev: Ahmet Arpad, 132 Syf.) 1968 Nobel Edebiyat Ödülü’nün de sahibi olan, Japonya’dan Mişima ile birlikte çıkan, son yüzyılın en önemli edebiyatçılarından biri olan Kawabata’nın, alışıldık lirik, romantik anlatımını gözler önüne seren, estetik görkemiyle sarsan romanı ‘Bin Beyaz Turna’, her şeyin açıkça söylenmediği, kasıtların satırlar arasına saklandığı, metaforların estetik olarak son derece steril ve güçlü bir edebiyata hizmet ettikleri eşsiz bir eser. Japon ruhundan bahsedeceksek ya da uzaktan bildiğimiz o narin ve vakur insanların aşklarına konuk olmak istiyorsak durmamız gereken ilk durak bu kitap. Gözleri yaşartan insanın içini ferahlatan bir anlatımı var ustanın. Bu kitabı okuduktan sonra Nisan ayında, kiraz çiçeklerinin altında ya da bir Japon

40

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

YAZAR: Deniz Balcı bahçesinde, çay seremonisinde; aşkı hissetmenin ne olduğunu birazcıkta olsa tahmin edebiliyor insan.

2

NAOMİ (BİR BUDALANIN AŞKI) Jun’ichiro Tanizaki (Naomi, Jun’ichiro Tanizaki, Jaguar Yayınları, Çev: İlker Özünlü, 265 Syf.) Daha önce Can Yayınları’nın bir çok kitabını Türkçeye kazandırdığı Tanizaki, Japon Edebiyatı’nın parmakla gösterebileceğimiz önemli roman üstatlarındandır ve ‘Naomi’ ise onun ilk dönem baş yapıtıdır. Nabokov’un ‘Lolita’ kitabının doğu versiyonu olarak görebileceğimiz kitap, aşkın en saplantılı ve imkansız halini gözler önüne seriyor. Lolita’nın baş karakteri erkek, ne derece arzularında ve hislerinde sapkın ve yanlışsa, Naomi’nin baş karakteri erkek o derece naif ve kırılgan. Hem modernleşen Japon toplumunun yanlışlıklarını göz önüne seren yazar, aynı zamanda


JAPON EDEBİYATI DOSYASI kabul edilmesi güç bir aşkın anlaşılmasını sağlıyor. erotizmin baskısı altında kalmıyor, her zaman salt Jaguar Yayınları’nın özenli çeviri ve baskısı ile ayrıca aşktan bahsediyor. Günümüze ulaşmış en kült tarihi okunmayı kesinlikle hak eden mihenk taşı bir eser. Japon yazarlardan olan Saikaku’nun bu sevda güzellemesi öyküleri, kesinlikle okunmayı hak ediyor. DALGALARIN SESİ Yukio Mişima MUTFAK (Dalgaların Sesi, Yukio Mişima, Banana Yoshimoto Can Yayınları, Çev: Zeyyat Selimoğlu, 208 Syf.) (Mutfak, Banana Yoshimoto, Arion Yayınları, 20.yy’ın en büyük romancılarından olan Mişima’nın Çev: Alev Durucan, 142 Syf.) 1954’te kaleme aldığı ve bibliyografyasının en pozitif, Banana Yoshimoto, son dönem Japon Edebiyatı’nın olumlu, hayat dolu eseri olan ‘Dalgaların Sesi’, Japon- en sevilen kadın yazarlarının başında geliyor. İlk eseri ya’nın ufak bir adasında geçen, insanların gelenekler- olan ‘Mutfak’ çıktığı dönem en çok satanlardan biri ine son derece bağlı olduğu ve balıkçılıkla hayatlarını olmuş ve taşıdığı naif, kırılgan anlatım ile okurların geçirdikleri izole bir toplum yaşantısı içinde gelişen beğenisini kazanmıştı. İçerisinde “Ay Işığı Gölgesi” iki gencin aşkını konu alıyor. Öylesine tanıdık bir öykü isminde kısa bir öykü ve kitaba ismini veren “Mutki bu, okurken anımsamalar zihninizi meşgul edecek- fak” isimli novellayı barındıran kitap, tüm ailesinin tir. Bitirildiğinde yüzde bir gülümseme ve hayata de- vefaatının ardından yaşadığı depresifliği, mutfakta vam etme yolunda motivasyon sağlayan bu hikaye, geçirdiği zamanla azaltabilen ve bu süreçte yalnız sizi 208 sayfalığına ufak bir adaya konuk ediyor ve kaldığı evinden transseksüel bir anne ile oğlunun aşkın en saf haliyle tanışmanıza olanak sağlıyor. evine taşınması ve onlarla mutluluğu yakalaması üzerine olan konusuyla ‘Mutfak’ duygu karmaşası İMKANSIZIN ŞARKISI yaratıp, insanları can evinden vurmayı başardı. Çok Haruki Murakami uçlarda durumların seyrettiği ama asla absürt bir (İmkansızın Şarkısı, Haruki Murakami, Doğan şekle bürünmeyen öykü; insanların yakalamayı Kitap, Çev: Nihal Önal, 352 Syf.) başaramadıkları küçücük anlardan ortaya çıkarttığı 2010 senesinde filme de aktarılan kitap, aynı zaman- duru aşk öyküsü ile etkileyiciliğini daha da güçlendida Murakami’nin dünya çapınca bir fenomen haline riyor ve aşkın aynı zamanda yaraları da sarmak gelmesini sağlayan sürecin de başlangıcıdır. Yazarın olduğunu gözler önüne seriyor. kendine özgü tekinsiz, kararsız ve ironik anlatımıyla bizi tanıştıran ‘İmkansız Şarkısı’ aynı zamanda aralara AŞKIN ÜÇ YÜZÜ şarkılar sıkıştırılmış, film gibi akan sade, durgun ve Yasushi Inoue dokunaklı anlatımıyla da kitaplıklarımızda önemli (Aşkın Üç Yüzü, Yasushi Inoue, bir yere sahip olmuştu. Varoluşsal sorgulamaları aşk, Telos Yayıncılık, Çev: Ayşe Teksoy, 75 Syf.) melankoli, intihar ve hayat dörtgeninde alışılmışın ‘Aşkın Üç Yüzü’ aslında Yasushi Inoue’nin 1949’da dışında işleyen kitap, yalnız Japonya’nın değil tüm kaleme aldığı ilk öykü çalışmasıdır. Hikaye dünya edebiyatının en ayrıksı aşk romanlarından biri Japonya’da olduğu gibi Türkiye’de de tek bir kiolarak akıllara kazınmıştır. tap halinde, Telos Yayıncılık tarafından 1996’da, Fransızca versiyonundan Ayşe Teksoy’un yapmış SAMURAYLAR ARASINDA AŞK olduğu çevirisiyle basılmıştır. Inoue, nicelik açısınIhara Saikaku dan çok verimli olduğu sanat hayatı boyunca, eser(Samuraylar Arasında Aşk, Ihara Saikaku, lerinde aşkın insan üzerinde yaratmış olduğu sapOkuyan Us Yayınları, Çev: Fatih Özgüven, 100 Syf.) lantılı psikolojik hali, özlem ve melankoliyi, kadın Murathan Mungan’ın arşivlik bir önsöz yazdığı bu ile erkeğin çağlardır bitmeyen sevgi gerginliğini kitap, 1650li yıllarda yazmaya başlayan, Tokugawa işlemiştir. Üç kadının aynı erkeğe yazmış olduğu Dönemi’nin önemli yazarlarından biri olan Saika- mektupları içeren ‘Aşkın Üç Yüzü’, modern insanın ku’ya ait cesur bir öykü kitabı. 13 öykünün bulun- sevgi uğruna oynamaktan vazgeçmediği üç duğu kitap, dönemin tarzına uygun, daha çok belge- maymun rollerini, ancak aşkın sebep olabileceği ci bir yaklaşımla ele alınmış, askeri grubun en yüksek fedakarlıkları göz önüne seren çok dokunaklı bir mertebesinde olan samuraylar arasında yaşanan novella olarak akıllara kazınmıştır. Söz konusu seveşcinsel aşkları konu ediniyor. Konusu şimdi bile çok da ise, uçlarda dolaşmaktan korkmayan insanların iddialı olan bu kitapta öyküler asla pornografi ya da ruh hallerini, en sade şekilde bize aktarmıştır.

3

6

4

7

5

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

41


KAYNAKÇA

[YASUJİRO OZU NORİKO ÜÇLEMESİ] ht t p : / / s t ra n g e wo o d. t u m b l r. co m / post/19460128297/late-spring-dir-yasujiro-ozu http://cinearchive.org/post/70224695023/from1946-to-1955-ozu-wrote-all-his-screenplays [JAPON OYUNCULAR] http://www.asianworld.it/forum/index.php?showtopic=14803 http://www.iu.edu/~easc/programs/special/ benshi.shtml https://www.tumblr.com/search/fuji%20junko h t t p : / / w w w. b f i . o r g. u k / n e w s - o p i n i o n / sight-sound-magazine/comment/obituaries/ takamine-hideko-1924-2010 http://www.sarangni.info/galeri/0753479/chishu-ryu.html http://alchetron.com/Shintaro-Katsu-816492-W [LIKE SOMEONE IN LOVE] http://nextprojection.com/2013/02/19/reviewlike-someone-in-love-2012/ http://movieboozer.com/movie-review/love2012 http://w w w.japantimes.co.jp/culture/2012/09/14/films/film-reviews/like-someone-in-love/#.V-UK1fCLTIU http://www.jonathanrosenbaum. net/2016/07/40396/ [TONY TAKİTANİ] https://mubi.com/films/tony-takitani [PRENSES KAGUYA MASALI] http://www.wsusignpost.com/2014/11/16/princess-kaguya-an-emotional-tale-of-beauty/ http://entropymag.org/30-years-of-ghibli-thetale-of-the-princess-kaguya/ [TAKEHİKO SHİNJO] http://www.english-subtitles.club/movies/2009boku-no-hatsukoi-wo-kimi-ni-sasagu.html http://zapachkwiatow.blogspot.com.tr/2016/02/ le-film-heavenly-forest-2006-vostfr.html http://www.english-subtitles.club/movies/2009boku-no-hatsukoi-wo-kimi-ni-sasagu.html http://www.english-subtitles.club/movies/2009boku-no-hatsukoi-wo-kimi-ni-sasagu.html h t t p : / / w w w. s t o c k b y t e. c o m / e ve n t / b e yond-the-memories-stage-greeting-the-26th-tokyo-international-film-festival-tbc-184764394#actress-masami-nagasa-

42

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

wa-attends-beyond-the-memories-stage-greeting-picture-id185177202 https://tr.pinterest.com/marusy95/paradise-kiss/ http://asiabeam.com/v/films/Paradise-Kiss/Paradise-Kiss-photo-01-HQ ht t p :/ / w w w. f i l m k u.n e t / 2 0 1 5 /1 0 / b e yond-the-memories-kiyoku-yawaku-subtitle-indonesia.html http://hirunakanoryuusei.wikia.com/wiki/Day.1 [ORANGE] http://animeiat-hd.blogspot.com. tr/2016/07/04-orange.html [YAOİ MANGA SERİLERİ] http://www.ipicstorage.com/j/junjou-romantica/ ht t p : / / w w w. ye p p u d a a . co m / s h ow t h re a d. php?t=32406 http://www.animeyt.tv/super-lovers https://ctrlgeekpod.com/2015/04/02/anime-review-love-stage-2014/ http://fallytv.com/show/Ikoku-Irokoi-Romantan-23051 http://www.fanpop.com/clubs/koisuru-boukun/ images/22949592/title/souichi-morinaga-wallpaper [ANİMELERDE RENK KULLANIMI] http://www.paperhi.com/Toplist_Best_49247/ download_2560x1600 https://www.youtube.com/watch?v=o94hQNVFw0c http://www.animefantastica.com/orangein-yeni-tanitim-videosu http://www.ricedigital.co.uk/anime-review-usagi-drop/ https://www.google.com.tr/ imgres?imgurl=http%3A%2F%2Fww w. a n i m e p o w e r. n e t % 2 F w p - c o n t e n t % 2Fuploads%2F2016%2F03%2FK ano jo-to-Kanojo-no-Neko-Everything-Flows1. jpg&imgrefurl=http%3A%2F%2Fwww.animepower.net%2Fshe -and-her- cat- ever ything-flows%2F&docid=LB42TjCxdT5e3M&tbnid=L7yo4xkpDauS3M%3A&w=746&h=296&noj=1&bih=662&biw=1366&ved=0ahUKEwjppI2HrbTPAhWBWBQKHdHMChwQMwggKAMwAw&iact=mrc&uact=8 https://www.inverse.com/article/18985-fivethings-we-want-to-see-in-death-note


http://tokyoghoul.wikia.com/wiki/File:Kaneki_ putting_his_mask_for_the_first_time.png [BİLİYOR MUYDUNUZ?] http://wallpaperfolder.com/wallpapers/tokyo+city+night [WABİ SABİ] https://en.wikipedia.org/wiki/Wabi-sabi https://www.fotocommunity.com/photo/oldjapanese-farmers-house-tad-kanazaki/19978773 http://blog.froy.com/japanese-wabi-sabi-design-exemplary/ https://tr.pinterest.com/jocollis/wabi-sabi-beauty-in-imperfection/ http://emag.archiexpo.com/issue15/ http://www.wooden-blinds-direct.co.uk/blog/ japanese-design-part-1-wabi-sabi/ https://hypebeast.com/2014/11/kyoto-discovering-the-beauty-in-imperfection-wabi-sabi [AİKİDO] h t t p : / / w w w. a i k i d o - s e n s h i n . co m / e n _ U S / about-aikido/benefits-of-aikido/ http://www.zoneclub.me/blog/siddeti-barisa-donusturme-sanati/ http://thethaohcm.com.vn/cac-chan-thuongthuong-gap-khi-luyen-tap-vo-aikido-4794.html [TOKYO’DA SONBAHAR] https://www.tsunagujapan.com/10-reasons-tovisit-japan-in-the-fall/ http://lakbayer.com/2014/11/autun-2014-rikugien-garden/ https://www.ambassadors-japan.com/en/tokyodailylife/287/ http://shibuya246.com/2009/12/16/aoyama-autumn/ http://www.wattention.com/mt-takao-tokyosmountain-everyone-can-climb/ https://celinecats.wordpress.com/2010/01/11/ yoyogi-koen-yoyogi-park/ http://www.infotainmentpk.net/2014/07/ showa-memorial-park-tokyos-paradise.html http://edition.cnn.com/2015/11/02/travel/tokyo-autumn-leaves/ http://www.havehalalwilltravel.com/blog/11breathtaking-spots-in-tokyo-to-catch-the-autumn-foliage/ http://zekkeijapan.com/spot/index/282/?language=en [TEPPEİ YAMASHİTA] http://bianet.org/bianet/kultur/123215-yamashitanin-cicek-kuslari-istanbulda htt p s : / / t w it te r.co m/teppei cera mi cs/st a-

tus/629981935327150081 [JAPON EDEBİYATININ 7 AŞK KİTABI] http://www.babil.com/askin-uc-yuzu-kitabi-yasushi-inoue http://k itaplik manzaralari.blogspot.com. tr/2014/11/banana-yoshimoto-mutfak.html http://w w w.babil.com/mutfak-k itabi-banana-yoshimoto http://www.hermeskitap.com/catalog/product_ info.php?products_id=16974 http://www.idefix.com/Kitap/Imkansizin-Sarkisi/ Haruki-Murakami/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0000000157274 http://www.idefix.com/Kitap/Dalgalarin-Sesi/ Yukio-Misima/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/ urunno=0000000620579 http://www.idefix.com/Kitap/Naomi-Bir-Budalanin-Aski/Cuniciro-Tanizaki/Edebiyat/Roman/ Dunya-Roman/urunno=0000000445391 http://www.boyutstore.com/bin-beyaz-turna-1968-nobel-edebiyat-odulu-kitabi

WWW.JAPONSİNEMASİ.COM

43


www.japonsİnemasİ.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.