Kavakyeli: Sayı 6

Page 1

Sayı: 6 Kasım 2017

Kavaklıderem Derneği’nin Sanal Yayınıdır. Ayda Bir Yayınlanır.

İyileşme Yolcuları Mola Süreniz Bitmiştir Amelie’s Garden’dan Bildiriyoruz! Ural Dağları’nda Ne Oldu? 1


İyileşme Yolcuları Mola Süreniz Bitmiştir

Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından yayımlanan ”Ruh Sağlığında İyileşme Bilimsel ve Klinik Sorumlulukların Yeniden Şekillendirilmesi” kitabını duydunuz mu? Okumak ister misiniz? O halde sizi Mavi At Kafe Kültür ve Yaşam Ortamı’na davet ediyoruz. Bu kitabın tüm geliri şizofreni hastaları için çalışan Şizofreni Dernekleri Federasyonu’na aktarılıyor. Siz şu anda şizofreni ile hiç ilgisi olmayan bir birey olabilirsiniz. Şizofreni tedavisi gören bireylerin yaşadıklarından habersiz olabilirsiniz. Psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet uzmanı da olmayabilirsiniz. Konudan uzak kalmak mı yoksa bir adım atarak ruh sağlığı konusunda farkındalık kazanmak mı istersi-

niz? Bu kitap ile hayatınızın değişeceği aklınızın ucundan geçmiyor olabilir. Bu kitabın sayfaları arasında ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilerin umutsuzluklarını nasıl aştıklarından, umut etmelerinden, olumlu benlik algısı kazanmaya başladıkları anlardan, dayanıklılıktan ve yetkinleşmeden söz edildikçe iyileşme kavramına bakışınız değişecek. İyileşme kavramını sadece hastalık kavramıyla ilişkili olarak değerlendirirken bu kitapla beraber iyileşme kavramını hayatla beraber düşüneceksiniz. Her an her birimizin ruh sağlığında bir sorunla karşılaşabileceği olasılığına açıksanız bu kitapta o sorunların nasıl aşılabileceğine dair farklı yolculuklara çıkacaksınız. 2


Size iyileşme garantisi veren bir kitap değil bu kitap. Pratik, bir çırpıda, beş dakikada iyileşme reçeteleri sunmuyor. Daha anlamlı, daha güçlü bir iz bırakıyor okuyanlarda. İyileşmek için emek, zaman, umut, dayanıklılık gerekir diyor. İyileşmek için akran desteğinin önemini vurguluyor. İyileşmenin doğrusal bir seyri olmadığını düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Senelerdir bu işe kafa yoran uzmanlar için, hasta yakınları ve ruhsal sorun yaşayan kişiler için ve bu konu-

dan uzak kalmak istemeyen, Mavi At’ın öyküsünü merak edenler için de eşine zor rastlayabileceğiniz bir kitap. Kitaba internetten ulaşmanız da mümkün ama yazımın başında olduğu gibi sizi şizofreni tedavisi gören bireylerin çalıştığı kafemize davet ediyorum. Ruh Sağlığında İyileşme kitabını Türkçeye kazandıran çeviri editörü Haldun Soygür’e Türkiye’de pek çok kişinin iyileşmeye bakışını değiştirdiği ve değiştireceği için çok teşekkür ediyorum. Yasemin Şenyurt

Mavi At Kafe Kültür ve Yaşam Ortamı Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 31/8 Beşevler Ankara

3


Amelie’s Garden’dan Bildiriyoruz! Bazen sizin de kalabalığa karışmadan biraz hava almak ve sakin bir yerde güzel bir kahve içmek istediğiniz oluyor değil mi? Öyleyse size önümüzdeki ay birinci yılını dolduracak taze bir mekandan bahsedelim. Amelie’s Garden’ın teması kahve ve sukulent üzerine kurulu. Eylem ve Emel Hanımlar ile Ferhat Bey’in kurduğu sevimli bir aile kuruluşu ve adının da tatlı bir hikayesi var. Eşini Audrey Tautou’ya benzeten Ferhat Bey, 2001 yapımı Amelie’den esinlenerek Emel’i Amelie yapıveriyor. Ferhat Bey ve Emel Hanım’la sohbet etme fırsatımız oluyor ve bakın onlardan neler dinliyoruz:

Hikaye kafeden önce Instagram hesabından paylaşılan sukulentlerde başlıyor ve nedir bu sukulent diye sormadan edemiyoruz. Ferhat Bey 2011’de Hırvatistan’da tanışıyor kaktüs ailesinden gelen bu bitkilerle ve oradan kopardığı bir parçayla beğendiği bitkiyi burada yetiştiriyor. Başka şehirlerden hatta yurtdışından da getirttiği sukulentlerle adeta bir koleksiyon oluşturuyor. Üretim ve çoğaltma için Yalova’da serası olan bir arkadaşı ona yardımcı oluyor. Daha sonra sergi ve tasarım pazarlarına katılıyorlar, Cermodern ve Ayrancı Antika Pazarı bunlardan bazıları. Antika pazarı farklı ve değerli saksılar bulmak konusunda Ferhat Bey’e il-

4

ham veriyor. Emel Hanım seramikle uğraşıyor ve böylece saksıları da kendileri üretip tamamen özgün tasarımlar elde ediyorlar. Bu tasarımlar büyük ilgi görüyor ve Instagram üzerinden satışları başlıyor. Evde daha fazla yer kalmayınca bu konsepti kahveyle birleştirip kafeye taşımaya karar veriyorlar. Bunun için sakin ve huzurlu bir yer ararken tesadüfen şu anda bulundukları yeri kiralıyor ve uzunca bir süre tadilat yapıyorlar. Kafenin tasarımından tutun da duvar boyamaları ve günlük üretilen tatlılara kadar her şey el emeği ve iş birliğiyle ortaya konuyor. “Amelie’s Garden’ı Amelie’s Garden yapan şey tasarımlarıdır,” diyor Ferhat Bey. İnşaat mühendisi olan Ferhat Bey’e mimar ve mühendis arkadaşları bu tasarım süreçlerinde destek olmuşlar.


Amelie’s Garden ailesi, kendilerini farklı demleme yöntemleri kullanan 3. nesil kahveci olarak tanımlıyor, en iyi kahveleri seçtiklerini, kendilerine özgü kahveler öğüttüklerini de belirterek iddialarını ortaya koyuyorlar. Kahvelerin yanında çeşitli çaylar, soğuk pres ve blend içecekler bulmak da mümkün. Organik ürünlerden üretilen salata ve çorbalar, vegan tatlılar da menünün parçalarından. Aynı zamanda sukulentler gibi çay, kahve ve fincanların da satışı var. Kafenin içinde farklı tasarımcıların ürünlerini bulmak da mümkün.

Instagram’dan görüp merak edenler ve kendi çevrelerinin oluşturduğu yoğunluktan dolayı açılıştan sonra toparlanmak için zamana ihtiyaç duymuş ve 2 gün kapatmak zorunda kalmışlar. “Yavaş yavaş büyürüz diye düşünürken, açılıştan beri her gün yoğunuz ve bu yoğunluğa hazırlıksız yakalandık.” diyor Ferhat Bey. Şu anda daha geniş bir ekibin çalıştığı Amelie’s Garden’da önceden müşteri olmayan bir çalışan yok! Etkinliklerden bahsetmeden geçmeyelim, Perşembe ve Cuma akşamları jazz/ rock ve blues canlı müzikler yer alıyor. Çizim ve tasarım üzerine atölyeler yapılıyor. Kendi zevkinize göre sukulent tasarımınızı yapmanız da mümkün. Merve Işıl Peten

Şili Meydanı Güneş Sk. 3/A Kavaklıdere/ Ankara

5


Ural Dağları’nda Ne Oldu? Sovyet Rusya’nın Ural Politeknik Enstitüsü’nde okuyan, yaşları 20 ila 24 arasında değişen 10 genç dağcı, 23 Ocak 1959 günü Yekaterinburg şehrinden yola çıktı. Amaçları, Kuzey Ural’daki Otorten Dağı’na tırmanmaktı. 23 yaşındaki Igor Dyatlov’un önderliğindeki ekip, başarılı ve becerili dağcılardan oluşuyordu. Deneyimliydiler. Kararlı, nitelikli ve iyi yetişmiş gençlerdi.

Arama çalışmaları başlatıldı. Otorten Dağı’nın çevresi ve dağa uzanan Luzva Irmağı’nda başlayan arayış, 26 Şubat’ta ilk sonucunu verdi: Ekibin çadırı, Otorten Dağı’nı gören ve adı ‘Ölü Dağ’ anlamına gelen Holatchahl Dağı’nın doğu yamacında bulunmuştu. Boştu, ekibin eşyaları toplanmamıştı ve içeride tüketilmeye hazır gıda gibi malzemeler bulunuyordu. Tasarılarına göre, 23 Ocak’ta Bu, tarihe ‘Dyatlov Geçidi Olayı’ başlayan yolculukları, Otorten’e adıyla geçecek gizemin ilk bulgutırmanıp döndükten sonra 12 Şu- suydu. bat’ta Vizhay kentinde sonlanacaktı ve okullarına döneceklerdi. Çadırın bulunmasından bir gün İçlerinden biri 28 Ocak günü sağlık sonra, 9 dağcıdan 4’ünün donmuş sorunları nedeniyle aralarından cesetlerine ulaşıldı. İki dağcı çadıayrılmış ve evine dönmüştü, ancak rın aşağısındaki sedir ağaçlarının diğer 9 dağcının Vizhay’a dön- dibindeydi ve kara gömülmüşlerdi. meleri gereken gün gelip çattığın- Diğer iki dağcının cesedi, ki biri da ne kendilerinden iz vardı, ne ekibe adını veren Igor Dyatlov’du, de bir haber. Gecikme sürdükçe, daha uzakta, ayrı ayrı yerlerden çıgenç dağcıların aileleri kaygılandı karılmıştı. Bunu, 5 Mart’ta bulunan ve okulu sıkıştırmaya başladılar. beşinci dağcının cesedi izledi. Ural Politeknik Enstitüsü’nün konuyu ağırdan alması sonucunda, ekibin durumunun Vizhay’daki yetkililerden öğrenilmesi bir haftayı buldu: Dyatlov ekibi dönmemişti. Herhangi bir haber de yollamamışlardı.

6

Uçaklar, helikopterler ve onlarca insanın katıldığı arama çalışmaları, sonraki iki ay da sürdü. Mayıs ayının dördüncü günü, kalan dört dağcının da cesetlerine ulaşıldı. Bedenler öylesine bozulmuştu ki, otopsi yapılabilmesi için hemen Ivdel’e götürülmeleri gerekecekti. Ülke, özellikle dağcıların okulu, bu acı olayla derinden sarsılmıştı. Gençlerin böyle ürkütücü ve acılı bir ölümle karşı karşıya kalması yeterince üzücüyken, bu olayı onyıllarca çözülemeyecek bir gizeme döndüren şey, ölümlerine neden olan etmenin anlaşılamamasıydı. Dağcıların cesetlerinin durumu ve çadırın incelenmesi, yanıtladığından çok soruyu doğuruyordu. Deneyimli, becerikli ve büyük bir dağcılık ekibi, kurulu ve yerleşik çadırlarını niye bırakıp gitmişti? Neden buzul arazide dağılmışlardı? Onları kamp yerinden uzaklaştıran neydi?


Kafa karışıklığına neden olan şeylerden biri, çadırın durumuydu. Dağcılık yönergelerine uygun olarak kurulan ve yerleştirilen çadırda kesikler bulunmuştu. Ivdel’de yapılan incelemeler, çadırın dışarıdan kesildiği ve gençlerin çadırdan kaçmak zorunda kaldığını gösterdi. Ancak kısa süre sonra bu olasılık elendi ve yerini daha şaşırtıcı bir saptamaya bıraktı: Uzman terziler, çadırın içeriden kesildiğini belirtmişti. İkinci büyük soru işareti, gençlerin bulundukları durumlardı. Bazıları neredeyse tümüyle çıplakken, bazıları kat kat giyinmiş, çoğu da birbirinin giysilerini parça parça giymişti.

müştü? Ya da çok güçlü bir rüzgar dağcıları kapıp götürmüş müydü? Silahlı adamlar Dyatlov ekibine mi saldırmıştı? Bölgede gizli Sovyet üsleri vardı ve silah denemeleri yaparken dağcıların ölümüne mi neden olmuşlardı? Dağcıların ölümü devletçe örtbas mı ediliyordu? Yoksa Dyatlov ekibi, uzaylıların, Kocaayak’ın ya da hortlakların saldırısına mı uğramıştı?

ir diğer soru işareti, cesetlerde B saptanan yüksek radyasyon oranıydı. Ayrıca dağcıların yüzleri neredeyse kapkara olmuş, tenleri bozulmuştu. Bazılarının donarak öldüğü belirlense de çoğunda çarpmaya ve darbeye bağlı incinmeler görülüyordu. Birinin gözleri, biri Böyle sorularca ele geçirilen bu ninse dili hemen hemen tümüyle konu, yarım yüzyıldan uzun süre, yok olmuştu. korkutucu bir bilinmez olarak kalacaktı... Eğer, kararlı ve çalışkan Aylar süren soruşturma, yanıt- bir araştırmacı bu gizemi çözmeye tan çok soru doğurdu ve bölge karar vermeseydi. savcılığınca soruşturmaya atanan Lev Ivanov, dağcıların ölümüne Donnie Eichar, Amerikalı bir bel‘anlaşılamayan bir gücün dayat- geselci. Dyatlov Geçidi Olayı üzemasının’ neden olduğunu açıkladı. rinde yıllarca çalıştı, tüm belgeleri, Devletin resmi görüşü bu olacaktı. mektupları, raporları, araştırmaları Dağcıların ölümüne neyin neden inceledi ve Rusya’ya 2010 ila 2012 olduğuna ilişkin yetkililerin hiçbir arasında iki kez giderek olayın taaçıklaması yoktu. nıklarıyla, dağcıların akrabalarıyla konuştu, belge ve bilgi topladı. Ye Ne demekti anlaşılamayan bir tinmedi, olayın gerçekleştiği Ölü gücün dayatması? Bu yuvarlak Dağ’a tırmandı. Sonucunda, ‘Dead tümceyi elbette sayısız varsayım Mountain’, yani ‘Ölü Dağ’ adlı bir ve komplo teorisi izledi. Dağcı- kitap yazdı. ların çadırdan büyük bir korku ve panikle kaçtığı anlaşılıyordu. Ha Konuyu çevreleyen komplo teozırlıksız, giysisiz, birbirlerinin giy- rilerini, olasılık dışı varsayımları, silerini giyerek kaçmalarının başka acıklı bir olayı daha da korkutucu açıklaması yoktu. Bu korkutucu et- biçime getirmek için yapılan yakışmen bölgede yaşayan Mansi halkı tırmaları kanıtlara ve ilkeli, sağlam mıydı? Dağcılara saldırmış olabi- araştırma yöntemine dayanarak bilirler miydi? Yoksa bir çığ mı düş- rer birer tahtadan sildi. 7

Sonunda, 1 Şubat 1959 gecesi Ölü Dağ yamaçlarında olan şeye ilişkin, bilimsel veriler ve uzman görüşleriyle desteklenen, kanıtlardan damıtılarak elde edilen bir varsayım öne sürdü. Bu varsayım, 1959 yılında anlaşılması olanaklı olmayan bir doğa olayının, hazırlıksız yakalanan dağcıları korkuyla çadırdan çıkarıp koyu karanlıkta ve Sibirya’nın gece soğuğunda giysisiz, bilinçsiz ve yalnız bıraktığını açıklıyordu. Bütün bilinmezler, adım adım açıklanıyor, ürkütücü bir gizemin yerini insanı derinden üzen bir öykü alıyordu. ead Mountain, henüz Türkçe D olarak yayımlanmadı. Ama olanak bulunursa mutlaka okunmalı. Bu kitabı güzel yapan, yalnızca Dyatlov Geçidi Olayı’nı kendince çözmesi değil. Kararlı ve yılmaz bir araştırmacının ‘asla çözülemeyecek’ diye nitelenen bir konuyu nasıl aydınlığa kavuşturabileceğini de gösteriyor. Eichar, sağlıklı bir bilgi edinme yöntemiyle dağların devrilebileceğini kanıtlıyor. Bunu akılda tutmak, insanlık için önemini asla yitirmeyecek. Can


Ya y Bu Ta s

arı

ına

Sa

m

Ec

eG

aE

me

ği

Ya M sem Am erve in Ş eli Işıl eny e’s Pe urt Ga ten rde n

üls

Diz

ay

ın

zır

lay

Ca Eg n G e G üçl üç ü lü

yıd

ve

Ha

gi

Ge

çe

an

lar

nle

r

KAVAKLIDEREM Kavaklıdere Dayanışma ve Güzelleştirme Derneği

Güniz Sok. 12/4 Kavaklıdere/Ankara 0312 426 0206 0538 270 2304 destek@kavaliderem.org.tr

8

destek@kavakliderem.org.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.