kulaklikdergisi@netcc.com.tr
imiz l i D n
Bede
Sine
Kış
liyiz?
oru
Sp eden
B
rin
ye Kari
iyor
ekl eni B
oji S knol
Te
2015
layın
lan izi P
mala
5 Gü
me
Ye ın Ne
ARALIK 2014 SAYI : 5
Geyi
nde
lar
en G
u Ay
5 Kil
Burç
k
Bizd
rda B
o Diy
elen
ler
10 Kasım Atanın Son Zamanları 24 Kasım Öğretmenler Günü Rabia Elmas Selçuk
İlk 4 Sayının Röportajlarından Kısa Bir Özet
eti
Online Alışverişin Yeni Adresi Sizler İçin Hazırlanıyor
beemarka.com
Siparişleriniz için: markadakabra@gmail.com Sipariş emri geçtikten sonra en geç 8 - 15 iş günü içerisinde teslim edilecektir. Ürünlere Kargo Ücreti dahil değildir.
Netcc.com.tr netcallcenter net_callcenter
İçindekiler Anlamlı Yazılar •
Beden Dili
• Sayfa 3
Sağlık •
•
Kışın Ne Yemeli?
*
Spor
Sayfa 7
Kariyer
Sayfa 9
Beden Sporu
Tabir / Deyim / Deyiş
Sayfa 19
Bilim ve Teknoloji • Yeni Nesil Cep Telefonu: Sayfa 25 Google Project Ara •
Yapay Zeka
Sayfa 27
•
Oyun İncelemesi; WoT
Sayfa 29
Tiyatro
Kariyer Planlama Röportaj
•
Kültür/Sanat
Sayfa 1
Sayfa 11
Kulaklık Dergisi 4 Sayısının Özeti
Özel Dosya • 10 Kasım Sayfa 43 Son Zamanları
•
Türkiye ve Tiyatro
Sayfa 39
Ajanda • Vizyondakiler ve Vizyona Girecek Filmler
Sayfa 35
•
Sayfa 38
Sergiler: Ankara Geyik
•
Bunları Biliyor musunuz?
Sayfa 49
Sayfa 51 • Şirket içinden Güzel Görüntü ve Diyaloglar
• 24 Kasım Sayfa 45 Öğretmenler Günü
•
Dilin Yozlaşması
Sayfa 53
•
2090‘da Türkiye Levhaları
Sayfa 54
Astronomi •
Açık Büfe
Bizden Gelenler •
Ö. Buğra Demir’in Yazısı
• Bir Delinin Hatıra Defterinden 10 Not
Sayfa 17 Sayfa 47
Turizm •
Rabia Elmas Selçuk
Sayfa 55
2015 Burçlar
Sayfa 41
•
Çikolatalı Elmalı Pay
Sayfa 33
•
Diyet 5 Günde 5 Kilo
Sayfa 34
Ekstra •
QR Kodu Kullanımı
Sayfa 23
•
Android Aplikasyonları
Sayfa 24
Soğuk artık kendini belli etmeye başladı. Sanki gelmeyecek kadar uzak dururken kış... Rüzgar bütün şiddeti ve kızgınlığı ile hissettiriyor artık kendisini. Hep hayatımızda olan soğuğu unuttuk diye sinirli sanki biraz bu sene. Hiç olmayacak zannettiklerimiz gibi, hiç gitmeyecek zannettiklerimiz gibi görmezden geldiğimiz için sinirli belkide... Bu ay malesef büyük bir hüzün ve duygu hakimdi dergi ekibimize. Bildiğiniz üzere dergi yazarlarımızdan Rabia Elmas Selçuk ile vedalaştık. Rabia’nın bölümü için daha iyisini yapamazdık ve bizde bu ay O’na ayırmayı uygun gördük. Gönül isterdi ki tüm dergiyi Rabia için yazalım ancak elimizden gelen malesef bu oldu. Herkesin kaybı için baş sağlığı dilerim. Eksiklerimizin farkında olarak ilerlemek bize umarım güç verir. İlk adımlarımızda yanımızda olan tüm dostlarımıza teşekkür ederek kış döneminde yeni kalemler ile devam edeceğimizi haber vermek isterim. Bizlere destek olacak her kelime bizim için çok değerlidir. Mail adreslerimiz her zaman olduğu gibi sizden gelecek yazılar için sabırsız ve heyecanlı. Herkese iyi günler, iyi okumalar dilerim
kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Editör: İlhan Polat Yazarlar: Mustafa Çakmak, Toprak Erdi Can, Mehtap Güner, Meriç Köyük, Dergi Tasarım: Osman Altın Katkıda Bulunanlar: Ömer Buğra Demir, Özgür Balaban
Anlamlı Yazılar Mustafa Çakmak kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
İlk dilimiz, beden dilimiz… Öncelikle herkese merhaba, şöyle içten samimi bir gülümsemeyle karşılayalım sizi bedenimizin bizi içine çektiği güzel sohbetine, renkli ifadelerine, duygu ve düşüncelerine… Biz insanlar konuşmayı öğrenmeden, hangi ırka mensup isek o ırkın birbiri arasında konuşmasını anlaşmasını duygu ve düşüncelerini aktarmasını sağlayan dilini öğrenmeden, beden dilimizle anlaşmayı anlaşılmayı öğreniriz aslında. Beden dilimiz bizim ilk anlaşma aracımız ilk dilimiz olmuştur tarihin karanlığında kalan ilk insandan bu yana. Bedenleri dili aracılığıyla biz insanlar duygularımızı, düşüncelerimizi, isteklerimizi, ihtiyaçlarımızı ve ruhsal zenginliklerimizi başka insanlarla paylaşmışızdır isteyerek ya da istemeyerek. Karşı karşıya gelen iki kişi arasında ki ilk etkileşim, iletişim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karşılaşan kişilerin birbirlerine karşı beden dilinde kullandığı kelimeler, ifadeler ve hatta bulunduğu ortam nesnelerine kadar geniş bir bakış açısıdır. “duruşundan hiç hoşlanmadım”, “bakışını sevmedim”, “bir görüşte kanım ısındı”, “ilk gördüğümde vuruldum”, “ben onu gördüğüm an işe yaramaz olduğunu anlamıştım” gibi değerlendirmeler o kişi ile gelişecek iletişimin temelini oluşturur. Yalnız bu kararlarımız her zaman böylesine açık ve bilinçli olmayabilir. Bunları bilinç düzeyine çıkartsak da çıkartmasak da, ilk algılarımızı oluşturduğumuz ve geliştirdiğimiz yer beden dilimizdir. Ve sonrasında paylaşımlarımız belirlenecek karşımızda ki kişiyle olan mesafeye karar verilecektir. Beden dilimizde ki en benzer ifadeler canlılığı ve iç dengeyi korumaya dönük temel psikolojik durumlarla ilgilidir. Korku, kızgınlık, hüzün, nefret, mutluluk, dikkat, ilgi, uyku, gerginlik, şiddet bu durumların en belirgin olanlarıdır. ya jest ve mimiklerimiz… Onlar bizim diğer insanlara görsel sinyaller gönderen hareketlerimizdir. Bizim bir jestten söz edebilmemiz için yapılan hareketin bir başka kişi tarafından görülmesi, yaşadığımız duygu ve düşünceyle ilgili bir bilginin karşımızda kişiye iletilmesi gereklidir. Aslında her bir jest, düşünce ve duygu ürünü olduğu için doğal olarak bu özelliklerini barındırır.
Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri; baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin kullanımı da jestleri oluşturur. Jest ve mimikler esas ve ikincil olarak ayrılır. Esas jest ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerimizdir. Örneğin sohbet sırasında göz kırpma, baş sallama, kolları açma gibi işaretler ve hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir. Öte yandan kendiliğinden gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi yakalayan esneme ve hapşırma gibi durumlarda bile jest söz konusudur. Esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden refleks olarak ortaya çıkan bu hareketler ise ikincil jest ve mimiklerdir. Karşımızda ki kişiye, bulunduğumuz ortama veya içinde bulunduğumuz duruma karşı olan ilgimizi ilgisizliğimizi, huzurumuzu huzursuzluğumuzu, olumlu veya olumsuzluğumuzu, düşünceli veya düşüncesizliğimizi dile getirmesek dahi sesimizden kelimelerimizden cümlelerimizden önce bedenimiz kendi diliyle dile getirir. Beden dilimiz yalan söyleyemeyecek kadar dürüst ve net belirleyicisidir hislerimizin ve hissettireceklerimizin. Dikkattt vücudumuz konuşuyor… Evet doğru duydunuz vücudumuz konuşuyor hem de açık net yanlışsız yalansız konuşuyor. Patronunuz karşısında zam isterken rahat davranmaya mı çalışıyorsunuz? Hiç kimseyi tanımadığınız bir ortamda kendinizden emin bir tavır mı takındınız? Yoksa ilk buluşmanızda karşınızdakine görünmek mi hedefiniz? Etrafınıza ne kadar farklı bir izlenim vermeye çalışsanız da asıl ruh halinizi vücut diliniz ortaya koyuyor o asla yalan söylemiyor. Ahmet Şerif İzgören ’in kaleme aldığı kitapta; kişilerin karşısındakine mesajı yüzde 7 oranında sözlerin, yüzde 93 oranında ise ses ve beden dilinin verdiğine dikkat çekiyor. Kitaba göre; işaret parmağını kaldırarak konuşan, gizli bir biçimde karşısındakine tehdit ediyor.
Örnek olarak, yeni genel müdür gülümseyerek, ‘arkadaşlar burada senelerce beraber çalışacağız’ derken bu işareti yapıyor ise çalışanlarına “ayağınızı denk alın, çalışmayanı gönderirim” mesajı içeriyor. Elleri kenetli olanlar genel bir olumsuzluk ya da hayal kırıklılığı yaşadıklarının mesajını veriyor. Ellerini önde birleştirerek “el pençe divan” duranlar karşısındakine “ne istersen yaparım” demek isterken, ellerin arkada birleşmesi ise kendine olan özgüveni, meydan okumayı anlatıyor. Ünlü tiyatrocu Haldun Dormen’in programlarını sunarken yaptığı parmak uçları birbirine yapıştırarak duruşu “konuya hakim” olduğunu, bir elin yüzü kapatması ise endişe içinde bulunduğuna ait ipucu veriyor.
inanmıyorum”…
Elin çeneyi okşaması bir kimsenin karar verme sürecinde olduğunu gösterirken, dinleyen kişinin eli yanaktayken, başparmağı çene altındaysa karşısındakine eleştirisel, hatta rekabetçi yaklaşıyor. Diğer parmakların ağzı örtmesi ise iki şeyin ipucu; “benim de söyleyeceklerim var” veya “sana
Kişiler yaşamlarında kendilerine güvende hissetmek için genelde masa, kürsü gibi yerin arkasında olmak istiyor, eğer bu yoksa savunma güdülerini bacak bacak üzerine atarak ya da kollarını kavuşturarak gösteriyor. Özellikle yabancı ortamlarda bulunan kişiler kollarını kavuşturarak savunmaya geçiyor, bu sırada başparmaklarını dışarıda bırakanlar ise “savunmadayım, ama rekabete hazırım” mesajı veriyor. Bacak bacak üstüne atma ise savunmanın diğer bir şekli. Daha çok kadınların tercih ettiği bu oturuş içine kapanıklık ve savunmaya geçme duygusunu göstergesi kabul ediliyor. Kişi kabuğuna çekiliyor ve fikrini açıklamaya karar verdiğinde bacak bacak üzerine atmaktan vazgeçiyor. Bacağını dizden büküp diğerinin üzerine koyarak oturuş ise meydan okuma, hırs ve rekabetin işareti olurken, ayakları çapraz durumda olan kişilerin sakladıkları itirafları veya verebilecekleri tavizlerin göstergesi oluyor.
Yalan söyleyen kişiler ise yüzüne dokunup, gözlerini kaçırıyor, erkeklerin büyük çoğunluğu yalan söylerken yakasıyla oynuyor, gömleğini gevşetiyor.
Ya beden dilinin flört başlangıcında ki kendini ele verişi… Birbirine ilgi duyan kişiler daha dik durmaya ve üstünü başını düzeltmeye başlıyor. Karşısındakine ilgi duyan kadınlar, farkında olmadan saçlarıyla oynuyor, içgüdüsel olarak erkeğe dönüyor. Kadınların bilinçsiz olarak yaptıkları en önemli hareket ise el bileklerinin içini gösterme. İki tarafın verdiği mesaj ise bir fırsat bulup karşısındakine bir saniyede olsa dokuna bilmek. Elin bükülü olması da ilgiye işaret ediyor ve karşısındakine flört mesajı veriyor.
Ve daha niceleri… Genel bir bakış attığımız yazımızda, hislerini düşüncelerini anında belli eden söylemek istediğini aslında hemen ve yanlışsız söyleyen bedenimize, hiç para harcamadan öğrendiğimiz ve öğrenmeye devam ettiğimiz tek evrensel dilimize teşekkürler.
Sağlık Erdi Toprak Can kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Kışın Tüketilmesi Gereken Besinler Değişen havalarla birlikte soframıza misafir ettiğimiz sebze ve meyveler de değişim göstermeye başladı. Bu nedenle hangi meyve ve sebzeler daha yararlı, nasıl tüketilmeli?
Yaz boyunca kış sebze ve meyvelerinin güneş ışığını çekerek köklerine kadar ulaştırdığını dile getiren Karacanoğlu, “Bu dönemin vazgeçilmez sebze ve meyveleri kereviz, brokoli, Brüksel lahanası, ıspanak, şalgam, soğan, turp, havuç, lahana, bal kabağı; meyveleri ise, elma, ayva, nar ve armuttur. Bu besinler güneş ışığını daha fazla depoladığı için; enerji, canlılık, dayanıklılık ve ihtiyacımız olan vitamin ile minareleri daha fazla içerirler. Sağlıklı beslenmek için mevsiminde ve dengeli beslenilmesi; sebze ve meyvenin her rengini içeren besinlerin tüketilmesi çok önemli. Kış mevsiminde özellikle sebze ve meyvelerin bol miktarda ve taze olarak, çiğ ya da az pişmiş şekilde tüketilmesi çok sağlıklıdır. Yapraklı sebzeler çiğ ya da az su ile buharlı tencere veya toprak güveçlerde zeytinyağı ile birlikte kısa süreli pişirilerek tüketilmelidir. Brokoli ve lahana gibi sebzeler uzun süre pişirilirse tadı bozulabilir. Köklü sebzeler ise yapraklı sebzelerin aksine çok iyi pişirilmelidir; yoksa hazımsızlık yapabilir. Havuç gibi sebzeler ve meyveleri vitaminlerinin kaybolmaması için kalın doğramak gerekir. Ayrıca meyveleri tok karnına değil; aç karnına ya da yemekten 2-3 saat sonra tüketmek daha faydalıdır” diye konuştu.
3
Genel olarak kırmızı ve mor renkli sebze ve meyvelerin yoğun antioksidan içerdiği için kansere karşı koruyucu olduğunun altını çizen Karacanoğlu, “Yeşil renkliler de folik asit açısından çok iyi bir kaynaktır. Tansiyon rahatsızlıklarında önerilir. Sarı renkliler grubuna giren portakal, limon, mandalina C vitamini kaynağıdır. Ancak kuşburnu, kırmızı ve yeşilbiber, kivi, maydanoz ve rokada bulunan C vitamini daha fazladır. C vitamini viral enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Beyaz kan hücresi aktivitesini artırarak kansere karşı güçlü bir koruma sağlayan havuç, ıspanak, brokoli, pırasa gibi sebzeler ihtiyacınız olan A vitaminini karşılamada önemli bir rol üstlenir. Koyu yeşil yapraklı sebzelerden, kırmızı et, tavuk, kuru kayısı ve kuru üzümden demiri; tahıl, sebze, süt ve deniz ürünlerinden magnezyumu; balık ve diğer deniz ürünlerinden selenyumu; yumurta, et, süt, tahıl ve deniz ürünlerinden çinkoyu temin edebilirsiniz. Ancak bu besinlerin hepsinin gün içine dağıtılarak ve hasta olmayı beklemeden tüketilmesi gerekir. Çünkü yapılan çalışmalar koruyucu olanın düzenli beslenme olduğunu göstermektedir” açıklamasında bulundu.
A’DAN Z’YE KIŞ SEBZELERİ Bal kabağı: Yüksek A vitamini, fosfor ve kalsiyum içeren bal kabağı sadece tatlılarda değil; çorba ve mezelerde de kullanılmalı. Ayrıca lifli yiyeceklerin sık tüketiminin kolon kanserine karşı koruyucu olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Brokoli: A vitamini ve potasyumdan zengin, folik asit için iyi bir kaynak olan brokolinin mineral kaybı en az olacak şekilde pişirilmesi çok önemlidir. Bu nedenle az pişirilmeli ve haşlama suyu dökülmemelidir. Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır. Brüksel lahanası: Kükürtlü sebzeler grubunda olduğu için güçlü bir kanser savaşçısıdır. Az pişirilmesi veya çiğ tüketilmesi gerekir. Havuç: A, B1, B2 vitamini ve lif kaynağıdır. Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder. Su içeriği yüksek olduğu için şeker hastaları rahatlıkla tüketebilir. Ayrıca mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir. Ancak pişirildikten sonra içindeki maddeler çok kısa bir sürede toksik maddelere dönüşebildiği için hemen tüketilmelidir. Ispanak: Demir yönünden zengin olan ıspanak, diğer yapraklı sebzelere nazaran daha çok protein içerir. Tansiyonu düşürür, kan pıhtılaşmasını azaltır. Betakaroten içerdiği için yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkilidir. Bazı mide kanserlerini önlediği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır. Kabak: 100 gram kabak günlük folik asit ihtiyacının dörtte birini karşılayabilir. Haşlanmış kabakta bulunan karoten maddesi etkili bir antioksidandır. Yüksek orandaki potasyum sıvı-tuz dengesini sağlar. Karalahana: Kalsiyum, bakır, demir, potasyum ve C vitamini bakımından zengindir; ayrıca kükürt içerir. Çiğ olarak yemek veya sıkarak suyunu içmek daha faydalıdır. Kansızlığı giderir, idrar söktürür. Mide ve bağırsak yaralarını yumuşatır. Kabızlığı giderir. Kandaki şeker miktarını düşürür. Vücudu hastalıklara ve kansere karşı korur. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astımda faydalıdır. Romatizma, siyatik, lumbago ve Apsede yararlıdır. Ses kısıklığını giderir, iştah açar. Ancak guatrı olanlar tüketmemelidir.
Kereviz: Kükürtlü sebzelerdendir ve kesildikten sonra en kısa sürede tüketilmesi faydalıdır. Sakinleştirici özelliğinin yanı sıra kanı temizler, kilo almayı önler ve böbrekler için çok yararlıdır. Kırmızı ve sarı soğan: Sarı ve beyaz olanların besin öğeleri biraz daha yoğun olmasına rağmen her ikisi de güçlü antioksidanlardır. Savunma sistemini güçlendirir. Grip, nezle, astım gibi enfeksiyonlarda sarımsakla birlikte etkin bir role sahiptir. Öksürük söktürücüdür; bronşları temizler. Kemik erimesine iyi gelir. Kandaki şeker seviyesinin düşürülmesine yardımcı olduğu için şeker hastaları tarafından rahatlıkla kullanılabilir. İdrar söktürücüdür. Böbreklerde biriken kum ve taşların dökülmesine yardımcı olarak böbrek ağrısını dindirir. Egzama ve diğer cilt hastalıklarında kullanılır. Kalp damar sağlığı açısından faydalıdır. Çiğ olarak tüketildiğinde mideyi güçlendirir, sindirim sistemini uyarır, idrarı artırır. Ancak mide rahatsızlığı olanlar çiğ olarak tüketmemelidir. Kırmızı soğan sigara içenlerde biriken nikotinin vücuttan atılmasında önemli bir role sahiptir. Kanda yükselmiş olan lipit miktarını düşürür. Safrayı incelterek, karaciğerin rahat çalışmasını sağlar. Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt verir. Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır. Sadece lahana çeşitlerinde bulunan U vitamini, mide ve bağırsakların iç yüzeyini koruyor, oralardaki yaraların iyileşmesini sağlıyor. Marul: Su içeriği yüzde 95 civarındadır. A vitamini içerir.
4
Sağlık
Mantar: Yüksek enerji, potasyum ve protein içerir. Yağ oranı çok düşüktür. Maydanoz: İdrar söktürücü olan maydanoz C vitamini açısından çok zengindir. Aynı zamanda A vitamini ve potasyum için iyi bir kaynaktır. Taze tüketilmesi, pişmiş haline göre daha besleyici olmakla birlikte, ödem atıcı olarak, kaynatılıp suyu içilebilir. Yüksek tansiyonu düşürür, kalbin yorulmasını önler, kansızlığı giderir, safra akışını kolaylaştırır. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Böbrek iltihabı olanlar maydanoz yememelidir. Patates: Yüksek miktarda nişasta, B ve C vitamini içermesine rağmen, pişirme esnasında ciddi kayıplara uğrar. Aynı zamanda sinir sisteminin düzenli çalışmasını engelleyen bazı toksik maddeler de içerir ve bu toksik maddeler ancak çok iyi pişirildiğinde etkisiz hale gelir. Bu yüzden patatesin çok iyi pişirilmesi de gerekir. Kabuğunun çok ince soyulması vitamin kaybını azaltmak için çok önemlidir. Beyindeki serotonin adlı kimyasal maddenin kendisini yenilemesini sağlar. Antioksidanlar yönünden çok zengindir. Kandaki şeker seviyesini düşürerek kanı temizlediği için şeker hastaları rahatlıkla tüketebilir. Susuzluğu ve karaciğer şişliklerini giderir. Ser bir şey yutulduğunda yabancı maddenin zarar vermeden çıkmasını sağlar. El ve ayak çatlaklarında faydalıdır. Rezene: Uçucu yağlar içerdiğinden kaynatılması yerine sıcak suda bekletilmesi tercih edilmelidir. Anne sütünü artırma konusunda önemli yardımcılardan biridir. Kalsiyum, potasyum gibi minerallerin yanı sıra B vitamini de içerir. Vücut direncini artırır. Düzenli kullanıldığında kolesterolü düşürür.
5
Salatalık: Cilt bakımının vazgeçilmez ürünlerinden biri olan ve kükürt içeren salatalık; vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırmasının yanı sıra kolesterolü düşürür. Kasları gençleştirerek; deri hücrelerine elastikiyet verir. Hassas ciltlerde meydana gelen kaşıntı, pullanma ve gerginliği önler. Kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Sarımsak: Enerji verir. Kükürt ve sülfürden zengin olduğu için güçlü bir kanser savaşçısıdır. A, B, C, P vitaminleri içerir. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizler. İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Kabızlığı giderir. Romatizma ve eklem iltihaplarında yararlıdır. Şalgam: Kalsiyum, demir ve magnezyumdan zengindir. A, C ve B vitamini içerir. Kalsiyum, potasyum ve demir içerir. Kemik ve dişleri güçlendirir. Daha çok suyu tüketilir. İştahı açar. Vücuttaki toksinleri atmak için hem yenmesi hem de suyunun tüketilmesi oldukça sağlıklıdır. Mide ve karaciğere faydalıdır. Tere: Yapısındaki madeni tuzlar ve vitaminler sayesinde, kani mikroplardan temizler, hastalıklara karşı direncimizi artırır. Böbrek taşlarını eriterek düşmesini kolaylaştırır. Kandaki şeker oranını düşürür. Güç vericidir, dermansızlık ve halsizliğe iyi gelir. Turp: Özellikle siyah turp, çok daha yüksek miktarda besin öğesi içerir ve böbrekler için yararlıdır. Potasyum için iyi bir kaynaktır. Halsizliğe iyi gelir. Tokluk hissi sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının giderilmesinde iyi bir yardımcıdır.
A’DAN Z’YE KIŞ MEYVELERİ Armut: Sulu ve tatlı bir meyve olan armut yemeklerden önce tüketilmelidir. Zengin karoten içeriği nedeniyle sarı, yeşil renge sahiptir. A, B1,B2,B3,B6 ve C vitamininden zengindir. Kabuklu olarak tüketilmesi, bağırsak sağlığı açısından çok faydalıdır. Kabızlığı tedavi etmek için sık sık tüketilebilir. Kandaki üre asidi ve üre tuzlarını dışarı atarak böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar. Ayva: Altın sarısı renginde hoş kokulu bir meyve olan ayva A ve B vitaminleri, yüksek miktarda potasyum ile tanin ve kireçli tuzlar içerir. Zindelik verir. Çekirdekleri yoğun pektin içerdiği için ishal önleyici olarak kaynatılıp suyu içilebilir. Bronşit, müzmin öksürük ve verem tedavisinde kullanılır. Elma: A ve C vitamini içeriği yoğundur. Ayrıca çözünen ve çözünmeyen lifler içermesi nedeniyle hem ishal hem de kabızlık tedavisinde kullanılır. Yine kolon kanserlerinden korunmak adına sıklıkla tüketilmelidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir; sindirimi kolaylaştırır. Kolesterole iyi gelir. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.
Nar: Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için sıklıkla tüketilmelidir. Folik asit, A ve C vitaminleri içerir. Ayrıca selenyum, magnezyum, fosfor gibi mineralleri çok fazla içermesi nedeniyle, halsizlik durumlarında da kullanılabilir. Portakal: C vitamini ve folik asit kaynağı olan portakal bağışıklık sistemini güçlendirir ve kansızlığa iyi gelir.
Greyfurt: C Vitamini açısından zengin olan greyfurt bağışıklık sistemi için yararlıdır. Ancak ilaç kullanıyorsanız dikkatli olmanızda fayda var. Kivi: C vitamini deposu olan kivi enfeksiyonlarla mücadele etmek ve cilt kusurlarını engellemek için faydalıdır. Mandalina: Zengin C vitamini içeriğiyle, özellikle kış aylarında soğuk algınlığı, nezle ve gribe karşı savunma mekanizmamızı güçlendirir. Yüksek orandaki potasyum içeriğiyle yüksek tansiyonu düşürür.
6
Spor Erdi Toprak Can kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Beden Sporu Hayat Kurtarır Gerek Ulusal Eğitime destek Projesi kapsamında olsun gerekse yaygın Eğitim Faaliyetleri, plan ve programlar kapsamında olsun Beden Eğitimi ve Spor kişiler ve Toplumlar üzerinde en önemli ve en etkili Eğitim şeklidir.
1-Kişisel yönden Beden Eğitimi ve Sporun önemi
Beden Eğitimi ve Sporun tanımlarından da anlaşılacağı üzere Beden Eğitimi ve Spor kavramları birbirlerini tamamlayan bir bütünlük arz etmektedir.
4-Çocuk ve Gencin kişiliğinin gelişmesinde Beden Eğitimi ve Sporun faydaları önemi diye dört önemli ana başlık altında toplayabiliriz.
Ancak işlev ve fonksiyon açısından kısmen de olsa bazı farklılıklar görülmektedir. Beden Eğitimi, ferdin beden ve ruh sağlığının gelişmesi için yapılan hareketlerin bütünüdür. Spor ise ferdin beden ve ruh sağlığının gelişmesi ve yanında belli kurallara göre rekabet ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma, yarışmada üstün gelme zamanını içerir. Beden Eğitimi ve Sporun Toplumdaki ve özellikle yaygın Eğitim sürecinde önemini birkaç başlıkla toplayacak olursak,
7
2-Toplumsal yönden Beden Eğitimi ve Sporun önemi 3-Ekonomik yönden Beden Eğitimi ve Sporun önemi
Ben bu konulara tek tek değinmeyeceğim ancak Eğitim Programının ve Eğitim sisteminin içinde Beden Eğitimi ve Sporun fayda ve önemini kısaca vurgulamakta yarar görüyorum. Sporun temel unsurunu insan gücü oluşturur. İnsanoğlu beden ve ruh sağlığını geliştirmek için beden eğitimi ve spor faaliyetlerinde bulunur. İnsanın gelişim evrelerinde beden eğitimi ve sporun fayda ve önemi büyüktür.
Spor uygulamaları büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar için; a-Bedensel sağlık ve bedensel gelişme, b-Ruhsal sağlık ve ruhsal gelişme, c-Kişiliğin olgunlaşmasında yararlı ve gereklidir Beden Eğitimi ve Spor çocuk ve gençlerde, organik, sinir, kas, zihinsel ve duygusal gelişimi sağlar. Spor etkinliklerinde bulunan çocuk ve genç; a-Kendini tanır, b-Yeteneklerini geliştirir, sınırlı ve güçlü yönlerinin öğrenir, c-Vücuduna ve sağlığına karşı bilinçlenir, d-Beceriler kazanarak organizmasını en etkili bir biçimde kullanmasını öğrenir, e-Fiziksel uygunluğu geliştirir. f-Sağlıklı ve mutlu yaşamında gerekli bilgi, davranış, alışkanlıklar ve beceriler kazanır. Ulusal Eğitim sisteminin projelendirilmesi çalışması için mutlaka Beden Eğitimi ve Sporun önemini belirtmek zorunluluğu söz konusudur. Beden Eğitimi ve Spor tüm gelişmiş dünya ülkelerinde olduğu gibi Ülkemizden de yaygın eğitim lokomotifi konumuna getirmek durumundayız. Aksi halde Ulusal Eğitim politikamızın başarısından söz etmek hayalcilik olur.
8
Mehtap Güner kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Kariyer planlama Kariyerimi yeniden planlarken araştırdıklarımı sizlerle de paylaşmak istedim.
Kariyer planlama nasıl yapılmalıdır? İşinizde mutsuz musunuz? Şu an bulunduğunuz işte geleceğiniz olmadığını mı düşünüyorsunuz? İlk işiniz mi? Günümüzde hızla değişen iş koşullarına ve kurallarına ayak uydurmak mı istiyorsunuz? Yapmanız gereken ilk şey, oturup geleceğiniz ile ilgili bir kariyer planı yapmaktır. Kariyer planı kariyerinizde ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşmanızı kolaylaştıracak bir haritadır. Kariyer planı iş hayatınız boyunca bir çok farklı aşamada faydalı olacaktır, örneğin iş yerinizde bulunduğunuz departmanın kapanması, firmanızın satılması ya da özel hayatınızda karşınıza çıkacak ani bir değişiklikte çok işinize yarayacaktır. Böylece ihtiyacınız olduğunda, fazla endişelenmeden hazırlamış olduğunuz plana ve stratejilerinize göz atabileceksiniz. Kariyer planlamada dikkat etmeniz gereken ilk şey gerçekten ne yapmak istediğinize karar vermektir. Karar verdikten sonra yapmanız gereken işlemler sandığınızdan çok daha kolay olacaktır. Ne istediğinize karar vermenin yolu kendinizi tanımaktan geçer. Kim olduğunuzu, neleri yapmaktan zevk aldığınızı, bilgi ve becerilerinizi, başarılı olduğunuz alanları bilmelisiniz. Kendi kendinize yapacağınız değerlendirmelerin yanı sıra, çevrenizde size yakın olan insanlar da bu konuda size çok yardımcı olacaklardır.
Kariyer Planı nasıl yapılır? Genel Bakış: İlk aşamada sizin için anlamlı olan bir süre içinde (6 ay, 3 yıl, 10 yıl) ulaşmak istediğiniz hedef ile ilgili kararlarınızı vermelisiniz. Nereye ve ne zaman ulaşmak istediğiniz konusunda kararlı olmalısınız. Her an planınızın önüne çıkacak engellerle karşılaşabilirsiniz. Bu çalıştığınız firmanın iflas etmesinden, eşinizin başka bir şehirde iş bulmasına kadar her şey olabilir. Bunlar için her zaman hazırlıklı olmalısınız. Her zaman yedekte bir B planı bulundurmakta fayda var. Sektör Belirleme: Bir sonraki adım sektör belirlemek olmalıdır. Hangi sektörlerin ve firmaların geleceği olduğunu ve bunlardan hangilerinin size ihtiyacı olabileceğini tespit etmelisiniz. Tabi bunu yaparken niteliklerinizi, bilgi ve becerilerinizi göz önünde bulundurmanız, mezun olduğunuz bölüm olmasa bile ilgili olduğunuz ve kendinize güvendiğiniz alanı belirlemeniz gerekir. Pazarlama Planı: Size uygun sektörü ve mesleği bulduktan sonra, veya çalıştığınız iş sizi tatmin etmiyorsa; bilgi, beceri ve deneyimlerinizi kullanabileceğiniz pozisyonlar için bir plan geliştirmelisiniz. Neler yapabileceğinizi, nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini yavaş yavaş kafanızda oluşturmalısınız. Güçlü ve zayıf yanlarınızı belirleyin: Önemli olan güçlü taraflarınızı arttırmak ve zayıf taraflarınızı en aza indirgemektir, ama bunu başarabilmek için önce güçlü ve zayıf yönlerinizin neler olduklarını bilmeniz gerekir, ve bu her zaman söylendiği kadar kolay değildir.
Kendinizi dinlemeniz ve bunu mümkün olduğunca tarafsız, kendinizi korumadan yapmaya çalışmalısınız. Yardım almak için çevrenizdeki insanlara, yakınlarınıza sorabilirsiniz. Bunlar size kendiniz hakkında yeni bir fikir kazandırabilir.
Hata 1: Kısa dönemli maddi ihtiyaçlarınızı ve uzun dönem hayat/kariyer hedeflerinizi birleştirerek, her ikisini de aynı zamanda karşılamaya çalışıyorsunuz. Daha güvenli maddi altyapınızı sağlamadan üzerine bir şeyler kurmak istiyorsunuz.
Konumlandırma: Yaptığınız işte iyi olmak için, ne yaptığınızı biliyor olmanız gerekir. ‘Konumlandırma’ kim olduğunuz, kendinizi nerede görmek istediğiniz, becerileriniz, sektöre ve firmaya ne kadar uygun olup olmadığınızdan oluşan bir paragraftır. Bir paragrafta kariyer hedefinizi açıklayan bir yazı yazmanız hedefinizi netleştirmek ve gerçekleştirmek açısından önemlidir.
Hata 2: Çabuk ya da geçici çözümler arıyorsunuz. Örneğin; cevabı bulmak için bir fikirden diğerine atlıyorsunuz. Unutmayın ki; tatmin edici ve prestijli bir kariyer sahibi olmak zaman, sabır ve iyi bir plan gerektirir.
Hareket Planı: Önümüzdeki bir iki sene içinde ne yapmak istediğinize karar verdiğinize göre, artık sıra bunu yerine getirmek için kullanacağınız taktikleri belirlemeye geldi. Araştıra yapabilir, sektördeki uzmanlarla konuşabilir ve yapmayı planladığınız iş de başarılı olmuş olan insanları inceleyebilirsiniz. Öncelikle ilgili sektör ve belli başlı firmalar ile ilgili detaylı bilgi edinmelisiniz, daha sonra tanıdıklarınız veya onlar aracılığıyla başkalarıyla görüşmekte büyük fayda vardır, fakat birden fazla kişiyle görüşmeye ve onlarla aranızdaki farklılıkları göz ardı etmemeye özen gösterin. Finans Planı: Kariyer planında yapacağınız değişiklikler finansal durumunuzu etkileyebilir. Başınıza gelebilecekleri önceden düşünmeniz ve çözüm yolları üretmeniz önerilir. Ne kadar sıklıkla durup, kariyer haritanıza ve koşullarına göz atarsanız sizin için o kadar faydalı olur. Eğer planlamaya yeni başladıysanız, her hafta, eğer daha rahat bir süreç içindeyseniz, ayda bir defa kariyer planınızı gözden geçirmeniz tavsiye edilir. Önemli olan planınızı gözden geçirmek için belirli bir aralık belirlemiş olmanızdır, böylece daha sistemli ve planlı ilerleyebilirsiniz. Kariyer Planlamada En Çok Yapılan On Hata Nedir? Kariyer planınızı yapacaksınız ama biraz daha ipucuna ihtiyacınız var. Kariyer planınızı yaptınız. Bir süredir uyguluyorsunuz fakat bir türlü hiçbir şey istediğiniz gibi olmuyor. Kariyer planınızın işe yaramadığını düşünüyorsunuz. Hatanın nerede olduğunu merak ediyorsunuz. İşte size kariyer planlama sırasında en sık yapılan on hata…
Hata 3: Kişisel tatmininizi sağlamak için kendinizi tanımadan ve ne istediğinizi bilmeden başarıyı dış dünyada arıyorsunuz. Hata 4: Kariyer gelişimi sürecini hiç kimseden ve hiçbir yardım almadan ilerletmeye çalışıyorsunuz. Hata 5: Kendi doğrularınızı uygulamak yerine ailenizin veya başkalarının ‘-meli, -malı’ larına uymaya çalışıyorsunuz. Belki de, ne istediğinizi bilmeden ve araştırmadan dış faktörlerin katkılarıyla kendinize bir yön seçmeye çalışıyorsunuz. Hata 6: Para kazanmanın tek yolunun şimdiye kadar yaptığınız şeyi yapmaya devam etmek olduğunu sanıyorsunuz. Hata 7: Sadece ilanları takip ediyor ve yöntemleri, girişimci pazarlama metodlarını göz ardı ediyorsunuz. Unutmamalısınız ki; iş arama sürecinize ne kadar çok insanı katar, ne kadar çok bağlantı kurarsanız, hem aradığınız pozisyona ulaşmanız o kadar kolay olur, hem de bakış açınız o kadar genişler. Hata 8: Başarılı olamadığınız veya ilerleyemediğiniz için kendinizi, başkalarını, geçmiş olayları veya durumları suçluyorsunuz. Bu yüzden de kendinizi bir kurban gibi görüp hayatınızın sorumluluğunu üzerinize almıyorsunuz. Hata 9: Kendinize güveniniz eksik olduğu için veya ne istediğinizden emin olmadığınız için harekete geçmiyorsunuz. Hata 10: Sadece ne yapacağınıza karar vermiş olduğunuz için bundan vazgeçemeyeceğinizi ya da değiştiremeyeceğinizi düşünüyorsunuz.
Arkadaşlar benim kariyer planlamamı yeniden gözden geçirmemi, hedeflerime ulaşmak için yapmam gerekenleri ve gerçekte ne yapmak istediğimden vazgeçmemem gerektiğini hatırlatan Türker Dalmış’a Teşekkürler…
10
Röportaj
Kulaklık Dergisi Röportajlarının Kısa Bir Özeti; Net Call Center Yöneticilerimiz; Kulaklık Dergisi 1. Sayısı: Net Call Center Genel Müdürü İlker Tekin İlker Tekin kimdir, tanıyabilir miyiz? Ankara’da 1979 yılında doğdu. İlkokuldan Lise sona kadar Ankara’da Yükseliş Koleji’nde okudu. Marmara Üniversitesi İşletme Mezunu. Okul hayatı süre içinde 1996 yılında kendi parasını kazanmak için Sultan Ahmet’te turistlik bir otelde çalışmaya başladı ve bugün ki İlker Tekin olmanın ilk adımıydı. İş hayatının devamın da Antalya’da “İki hafta çalışıp dört aylık para kazandığım ve bu çalışma süresinde çok zevk aldığım…” dediği büyük organizasyonların otellerdeki kongre yönetim işini yaptı. 1999 senesinde Global Bilgi ile tanışıp Digitürk bünyesinde çağrı almaya başladı. Altı ay sonra eğitimci olarak İzmir’de açılan lokasyona terfi eden İlker Tekin, 96 müşteri temsilcisi ile eğitimine başladı. Ve 2000 senesinde eğitim verdiği 96 kişi arasında “En büyük projem” dediği kızının annesi ile tanıştı. Başarılı bir eğitimci olduğu için takım lideri olarak İzmir’de hayatını devam ettirdi. Digitürk de birim yöneticiliği ya da Turkcell de takım liderliği olarak karşısına sunulan bu kariyer basamaklarında “Digitürk göl ise Turkcell bir okyanustur. Boğulacaksam da okyanusta boğulurum.” diyerek işi çok daha iyi öğrenebilmek amacı ile 2005 yılına kadar bir çok pozisyonda görev aldı. 6 aylık askerlik dönemi dönüşü evlendi. Evlendikten sonra iş hayatına Ankara’da TurkcellExtra yönetiminde Doğu Türkiye Müdürü olarak görev aldı. Müşteri yönetimi, iş ortakları yönetimi ,operasyon yönetimi, bayi yönetimi, proje yönetimi gibi bir çok yönetimde 2010 yılına kadar görev aldı. 11 sene sonra Zirox Bünyesinde Türkiye Satış Direktörü olarak uluslar arası çalışma hayatına başladı. Gökhan Poyraz ile tanışması ise bir arkadaş ortamında olmuştur. “Bir patron değil, bir abi oldu.” Diyerek bahsettiği Gökhan Poyraz’dan “Biz TürkTelekom’un en iyi iş ortağı olmalıyız ve bu yüzünden doğru adamlarla ilerlemeliyiz, bizimle çalışır mısın? ” şeklinde aldığı iş teklifi ile 2012 yılında Hem İletişim bünyesinde Genel Müdür olarak görevine başlamıştır.
11
Kulaklık Dergisi 2. Sayısı: Net Call Center Operasyon Müdürü Arif Cerav Arif Cerav kimdir, tanıyabilir miyiz? 1976 doğumlu , evli ve de bir çocuk babasıyım.Mersin Üniversitesi Turizm Otelcilik ve aynı zamanda Hacettepe Universitesi Almanca Öğretmenliği bölümünden mezunum. Çağrı merkezi sektörüyle 2004 yıllında tanıştım Müşeri hizmetleri temsilcisi olarak başlayıp operasyon müdürlüğüne kadar yükseldim. Eğitimim doğrultusunda 1994 yılından 2004 yılına kadar turizm sektöründe çalıştım. İlk mesleğim olan turizm gençken çok cazip ve çok çekici gelmişti. Yaş ilerleyip evlenince turizm sektörünün cazibesi kaçmıştı. Düzenli bir hayat kurmam gerekiyordu. Yabancı dil eğitimi aldığım içiN SIEMENS de işe başladım. Bu sektöre dahil pek bir bilgim yoktu. Sektörün daha başları ve gelişemediği dönemlerdi. Üç buçuk yıl SIEMENS’in Türk Telekomun 118 servisinde müşteri hizmetleri yetkilisi olarak çağrı aldım. Daha sonra Eğitim Fakültesi mezunu olduğum için eğitim biriminde değerlendirildim. Yaklaşık 4 yıla yakın bir süre Türk Telekom’un birçok projesinde eğitim uzmanlığı görevinde yer aldım ve daha sonra o zamanki adıyla Hem İletişim’ de birim yöneticiliği yaptıktan sonra operasyon müdürü olarak görevime başladım. 2010 yılında Hem iletişimin Operasyon Müdürü Kemal Özdemir’di. Asist’te Eğitim Uzmanlığı yaptığım dönemde KemalBey ile birlikde eğitim departmanın da görev alıyorduk. Daha sonra Kemal Bey’in referansı ile Hem iletişimde Birim Yönetici olarak görevime başladım. Ortalama 6/7 ay sonra da Operasyon Müdür oldum. Netcc de olmakdan hiç pişman olmadım. İyi günlerimiz olduğu gibi çok zor günlerde geçirdik. Burda olmak zamanında aldığım en doğru kararlarımdan biridir.
12
Kulaklık Dergisi 3. Sayısı: Net Call Center Operasyon Müdürü Türker Dalmış Türker Dalmış kimdir, tanıyabilir miyiz? Gazi Üniversitesi Elektronik öğretmenliği mezunuyum ve Atılım Üniversitesinde yüksek lisansımı tamamladım. Üniversite hayatımda da iş hayatımda da başarılıydım. Atılım üniversitesinde onur öğrencisi olarak mezun oldum. Yaşımı gizliyorum ama aşağıda ki arkadaşlarla aşağı yukarı aynı yaşlardayım. Evli ve bir çocuk babasıyım. 2004-2005 yılında çağrı merkezi sektörüne dönemsel olarak başladım. Dönemsel çalışırken insanlarla ilişkiler olduğu için kendi işimi bulduğumu gördüm.2005 yılı itibariyle bu sektörde çalışıyorum. O dönemde Türk Telekom Siemens Business Services ve TTnet 444 0 375 ilk alo diyen agentlarındanım. Türk Telekom da çalışırken ilk dört ayda üstün performans başarı ödülü aldım daha sonra farklı birimlerde çalıştım, çalıştığım birimlerde de başarılı oldum. On yıllık bir iş tecrübesine sahibim, bana göre kısa ama. Kendimi başarılı ve hırslı bir personel olarak tanımlıyorum. Netcc ‘de çalışırken yüksek lisansımı tamamladım. Netcc’ de çalışırken evlendim. O yüzden Netcc bana hem kariyer, hem özel hayatımda şans getirdi. Umarım uzun zamanda hep birlikte devam ederiz. 2004-2005 yılında başladım. Hem outbound(satış) , hem ınbound bölümlerinde görevlendirildim. 16 ay çağrı aldım. 7/24 çalışan bir birimdeydim o yüzden MHY arkadaşlarımı çok iyi anlıyorum ve her zaman da dile getiririm. 16 ay sonrasında eğitim uzmanı oldum. Türk Hava Yolları, 188, RTÜRK gibi projelerde startup eğitimlerde görevlendirildim. Türk Telekom’un tahsilât, ödenmemiş tahsilât işleriyle ilgili operasyonu yönetim. Operasyon kısmında olmak istediğim için operasyona geçtim. 5 yıldır da operasyon tarafındayım spot kadroda görev yapmaktayım. Medaş projesini kurduk, İstanbul lokasyonuna devam eden projelerimizi kaydırdık ve Kredi kayıt bürosu ınbound projesini, Acıbadem başlattık. Şuanda da Türk Telekom, TBB, Medaş, Kredi kayıt projeleriyle devam ediyoruz. Kariyerlerimi tırnaklarımla kazıyarak şuan ki konumuma geldim.
13
Kulaklık Dergisi 4. Sayısı: Net Call Center Kurumsal Performans ve Stratejik Planlama Müdürü Fatih Yetimoğlu Fatih Yetimoğlu kimdir, tanıyabilir miyiz? 1980 Trabzon doğumluyum. Baba mesleğinden dolayı bir birinden farklı şehirler de büyüdüm. Babamın emekli olmasıyla da ailece Ankara’ya yerleştik. Okul dönemim boyunca kendine münhasır ailesini üzmeyen bir çocuktum. Üniversitede fizik bölümü okudum. Hayalim de matematik okumak vardı fakat fizik okudum. Almış olduğum bitirme ödeviyle de hayatım da ne yapıp ne yapmayacağımın kararını da o zaman verdim. Teknolojiye olan yatkınlığımla hayatımda satış mühendisliği ya da teknik ağırlıklı işler yapmak istedim. Üniversiteyi bitirdikten sonrada hayatım da çizdiğim yolda yürümeye devam ettim.1997 yılında Tat salça da bilgi işlem bölümün de mevsimlik olarak çalıştım aynı zaman üniversite zamanlarında da dershanelerde etüt öğretmenliği yaptım. Fizik,matematik ve fen bilgisi dersleri verdim 3yıl boyunca. Üniversite bitince askerliğimi yaptım. Askerlik dönüşü Sıemens Business Services’de işe başladım orada Ttnet ADSL birimin de Teknik Uzman olarak yaklaşık 11 ay boyunca çağrı aldım. Daha sonra Bayer Healtcare Diagnostic ‘ de işe başladım saha mühendisi olarak. Burada tıbbi cihazların kurulumu, kullanım eğitimleri ve sonrasın da teknik destek hizmeti verdim. Bu işim sayesinde 76 ili görme şansım oldu. Ankara ve İç Anadolu Bölgesinde şirketin satış birimine satış yöneticisi olarak geçiş yaptım. Bayer’in global anlamda satılması sonucunda işimden ayrıldım. Türkiye genelinde İstanbul’da Bayer’in distribütörü ile anlaşıp kendi şirketimi kurdum. Yaklaşık 14 mühendis arkadaşla yola çok başarılı bir şekilde devam ettik. Türkiye distribütörümüzün finansal krize girmesi sonucu şirket ortaklığından ayrılma kararı aldım. 2010 yılı mayıs ayın da o zaman ki şirket sahipleriyle görüşmeler sonucunda NETCC’ de Satış Pazarlama bölümün de Satış ve Pazarlama Müdürü olarak işe başladım. Bu zamana kadar da şirket imiz içinde çok farklı departmanlar da görev aldım. Projelerden sorumlu Koordinatörlük, Kurumsal Performans ve Teknoloji Yönetim müdürü şimdi de Kurumsal Performans ve Stratejik Planlama müdürü olarak Kalite ve Raporlama birimi de bana bağlı olarak görevime devam ediyorum. Aynı zamanda da Genel Müdürümüz ile birlik de şirketin stratejisini ve şirket içindeki tüm kurumsal performans adı altında tüm çıktılarını, maliyetleri, kar ve zarar gibi finansal değerlerin takibini yapıyorum. Yeni bir iş alınacaksa ihale, teklif ve yeni müşteriler için şirketimizin sunumunu ben yapıyorum.
14
Sevdiğin yokken yanında, güneş bile soldan doğar adeta. Güller bile boynunu büker sevgilinin yokluğunda. Bilirim...
Nerden derseniz sol yanımdan diyemem, Yağmur damlasına benzettiğim gözlerinden diyemem, Her böğürtlen görüşümde hatırladığım hayallerden diyemem.
Ama bende bilirim be kardeşim. Bilirim...
Sebepsiz yere yataktan çıkamamalarımdan bilirim diyemem, Ellerimizle diktiğimiz kavak ağaçlarının büyümesini görmekten diyemem, Her çukur gördüğümde aklına gelen gamzelerinden bilirim diyemem belki...
Ama benimde diyeceklerim var be kardeşim, benimde var, benimde...
Sorarım size her sevgi üzmek midir karşındakini? Her birliktelik ayrılığa atılan bir adım mıdır? Yoksa her dondurma boğaz ağrısına mı yol açar?
Boşverin... Boşverin, hiç birinin cevabını vermeyin... Nasılsa sizde arkamdan nezaketen iyi bilirdik deyip gideceklerdensiniz...
Hazırlayan: Ömer Buğra Demir
...Zamanı geri alma şansımız yok belki ama alsaydıkta pek bir şey değişmezmiş sanki. Keşkelerle avunmaktansa ileriye hızlı adımlarla gitmekten yanayım belki de ondan geçmişe olan bu umursamazlığım... Elbette çok kötü adımlar attım, elbette var herkes gibi benim de pişmanlıklarım. Fakat şöyle bakıyorum da yine olsa yine yapardım aynı hataları çünkü değişmedim. Değişemem ben... Bu yazımda kalemimi elime alışımın tek sebebi de “Hep Aynı Kalanlar”dır aslında... Tabii bir de bizi değiştirmeye yeltenip, bozguna uğratmaya çalışanlar var. Onlara da ‘Selamlar Olsun’... Bugünkü kadehimi değişmeyenlere ve değiştiremeyenlere kaldırıyorum. Hepinizin yüreğine sağlık a insanlar, a dostlar, a düşmanlar...
Her şeye rağmen şunu bilin isterim:
‘’Ben sizin için dilek tutulacak yıldızlar biriktiriyorum.’’
Hazırlayan: Ömer Buğra Demir
17
Kültür - Sanat Ömer Buğra Demir kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Tabir / Deyim / Deyiş
Bu sözcükten önce onun yerine Arapça kökenli “tabir” sözcüğü kullanılmaktaydı. Tabirler yani günümüzdeki adıyla deyimler dil biliminde kavramları ve durumları hoş bir anlatımla ya da özel bir söz dizgisiyle belirten ve genellikle anlamlarının dışında sözcüklerle oluşturulan kalıplaşmış söz öbeği ya da cümlelerdir.
‘’Elinin körü.’’ değil, ‘’Ölünün Kûru.’’ (Kûr: mezar, gömüt)
Terim anlamı dışındaki en yalın haliyle deyim “denen şey”, “denmiş şey” anlamlarındadır.
“Geçti Bolu’nun pazarı, sür eşeği Niğde’ye” değil ‘’Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” (Bor: Niğde’nin ilçesi)
Somut Olmayan Kültürümüzün Mirası: DEYİMLER, DEYİMLERİMİZ...
“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” değil “Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” (Ane: Bağdat’ta bir uçurum. Yar: uçurum)
Günlük hayatımızda oldukça fazla bir şekilde deyim ve atasözleri kullanıyoruz. Hatta derdimizi anlatmamıza, kendimizi ifade etmemize yardımcı olan bu sözleri kalıplaşmış şekilde yanlış kullandığımızda doğrudur. Örneğin; ‘’Güzele bakmak sevaptır.’’ değil, ‘’Güzel bakmak sevaptır.’’ ‘’Azimle sıçan duvarı deler.’’ değil, ‘’Azimli sıçan(hani şu hayvan olan) duvarı deler.’’ ‘’Kısa kes Aydın havası olsun.’’ değil, ‘’Kısa kes Aydın abası olsun.’’ (Aydın abası: Aydın efelerinin giydiği kısa ve dizi açık giysidir.) ‘’Su uyur düşman uyumaz.’’ değil, ‘’Sü uyur düşman uyumaz.’’ (Sü: Eski Türkçe’de asker anlamına gelmektedir.) ‘’Saatler olsun.’’ değil, ‘’Sıhhatler olsun.’’ (Sıhhat: Sağlık) ‘’Su küçüğün söz büyüğün.’’ değil, ‘’Sus küçüğün söz büyüğün.’’
19
(Zafir:soluk)
‘’Sıfırı tüketmek.’’ değil, ‘’Zafiri tüketmek.’’
‘’Eni konu.’’ değil, ‘’Önü sonu.’’
‘’Aptala malum olurmuş.’’ değil, ‘’Abdala malum olurmuş.’’ “Haydan gelen huya gider” değil “Hayy’dan gelen Hu’ya gider” (Hayy, Hu: Allah’ın isimleri) “Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü” değil “Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü” (Daha önce iyi bir durumda olan kişi bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur) ‘’Göz var nizam var.’’ değil, ‘’Göz var izan var.’’ (izan:anlayış,anlama becerisi) “Altı kaval, üstü şişhane” değil “Altı kaval, üstü şeşhane” (Kaval: namlu mermiyi nereye atacağı çok da kestirilemeyen düz bir borudur. Şeşhane: mermiyi atış ekseni etrafında döndürerek çok daha hassas nişan almayı sağlayan altı yivli namludur)
Özellikleri; Bir dildeki deyimler, o dili konuşan ulusun kültür birikimini ve değerlerini barındırır.
Atasözleri gibi kısa ve özlü anlatım araçlarıdır.
Deyimler herhangi bir kavramı çekici bir biçimde belirtmeyi, ortaya koymayı amaçlar. Deyimin bütününden çıkan anlam her zaman deyimi oluşturan sözcüklerin gerçek anlamlarından farklı değildir. Deyimlerin söz dizimi bozulamazsa da, söylendiği duruma göre zamirler ve kişilere göre çekimler değişebilir. Aynı lisandaki deyimler, farklı bölgelerde farklı sözcüklerle söylenebilir. Her şeye rağmen deyimler farklı bir dile çevrildiklerinde anlamını kaybedebillir ve saçma bir hal alabilirler. Bazen hayatınızı kurtaran, istediğiniz yere cuk oturan o deyimlerden bazıları ve hikayeleri “AĞZINDAN BAKLAYI ÇIKARMAK” (Sabrı tükenip, o zamana kadar söylemediğini söyleyivermek anlamında bir deyim.) Eski zamanlarda çok küfürbaz bir adam varmış. Memleketin müftüsü bu adamı çağırıp sık sık nasihat edermiş. Küfür edeceği sırada aklına gelip, vazgeçmesi için de ağzında bir bakla tanesi tutmasını önermiş. Bir gün yine müftü efendi bu adama nasihat ederken, münasebetsizin biri içeri girmiş ve müftüye sormuş: -Müftü efendi, sağdıcım öldü. Bana mirasının kaçta kaçı isabet eder? Canı sıkılan müftü, küfürbaza dönmüş: -Çıkar ağzından şu baklayı da, bu herife gerekli cevabı kendi usulüne göre sen ver, demiş.
“ATEŞ PAHASI” (Umulana göre çok pahalı bulunan fiyatlar hakkında kullanılır. ) Vaktiyle Osmanlı hükümdarlarından biri maiyyetiyle avlanmaya çıkmış. Bir ceylanın peşinden koşarken vakit bir hayli ilerlemiş ve gün batmaya yüz tutmuş. Bu sırada gök kararmış, ortalığı şiddetli bir rüzgar ve ardından da savruntulu bir yağmur bastırmış. Hünkâr ve adamları en yakın kulübeye kendilerini zor atmışlar. Meğer sığındıkları kulübe odunculuk yapan bir garibe aitmiş. Adamcık onları içeri almış. Sultan her ne kadar adamı tedirgin etmemek için kim olduklarını söylememiş ise de oduncu durumu kavramış ve ocağa büyük odunlar atıp kulübeyi iyice ısıtmış. Dışarıda hem ıslanıp hem üşüyen padişah ve adamları bu durumdan pek memnun kalmışlar ve geceyi orada rahatça geçirmişler.Hattâ bir ara hünkâr, -Doğrusu şu ateş bin altın eder, diye söylenmiş. Ertesi gün yola çıkacakları vakit padişah oduncuya sormuş: -Efendi! Bizi ihya ettin, harlı ateşin sayesinde geceyi pek rahat geçirdik. Söyle bakalım borcumuz ne kadar? Oduncu fırsatı değerlendirmenin zamanıdır deyip rayici yüksek tutmuş: -Bin altın beyzadem! Vekilharç hemen atılmış: -Ne masraf ettin ki bin altın istersin bre densiz? - Sabaha kadar ateşi aynı kıvamda tuttum. Böyle dağ başında bu ateş az bulunur. -Ama ateş bu denli pahalı mıdır? O sırada padişah vekilharcına dönüp: -Ağa,demiş,ateş iyiydi,şimdi pahasını verin! Oduncunun bu tavrı halk arasında şüyu bulunca, değerinin üstünde fiyat biçilen şeyler hakkında “ateş pahası” denilmeye başlamış ve giderek deyimleşmiş. “AVUCUNU YALAMAK” (‘Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın’ anlamında kullanılan bir deyim.) Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir ve yazın gelmesini bekler. Başka yapacak bir şeyi yoktur.
20
Kültür - Sanat
“PÜF NOKTASI” (Önemli yeri anlamında kullanılan sözdür.)
Ahi Evran zamanında ( Usta – Çırak müessesesi de diyebiliriz) , çırak ustasından onay ( icazet ) alır ve ancak o zaman ayrılıp kendi dükkânını açabilir. Orta Anadolu’ da bir camcı ustası vardır. Ahilik yapar. Zamanı gelen eski çıraklarına ” sen oldun ” der ve el verir, uğurlar. Böylece eski çırak artık yeni bir usta olmuştur. Günlerden bir gün çıraklardan birisi ustanın el vermesini bekleyemez. Ayrılacağını, onay ve el vermesini ister. Ustası da daha olmadığınedeniyle veremeyeceğini söyler. Çırak nesinin olmadığını sorar; - ” İşin en önemli kısmını, yani püf noktasını bilmiyorsun. ” der. Çırak dinlemez, başka bir şehre gider ve dükkan açar. Dikiş tutturamaz. Yaptığı bütün cam işleri, biblolar, her şey bir müddet sonra çatlamaktadır. Esnaf ve halk tarafından ayıplanan çırak, bir yıl sonra iflas etmiş olarak ustasının yanına döner. Elini öper, ben ettim sen etme der. Ustası da olana kadar yanında çalışması gerektiğini söyler. Sonunda bir gün usta çırağına müjdeyi verir. Olduğunu, gidebileceğini, el vereceğini söyler. Ayrılmadan önce ustası onu karanlık odaya sokar. İzin almadan girilmediği üzere daha önce buraya hiç girmemiştir. Yeni bitmiş, sıcak ürünler odanın bir kenarında durmaktadır. Tavanda bir yerde, toplu iğne deliği kadar büyüklükte bir güneş ışığı huzmesi vardır. Usta sıcak bir parça alır, ışığa tutar, evirir çevirir. Bakar ki camın bir yerinde gözle görülemeyecek kadar küçük bir hava kabarcığı vardır. Püf yaparak üfler ve kabarcık kaybolur. Parçayı çırağa uzatır, ayrı koymasını, soğumaya bırakmasını söyler. Daha sonra çırak üflemeye başlar. Nasıl üfleneceğini, neresinin püfleneceğini iyice öğrenir. Ve anlar ki, çatlamaya bu küçük kabarcıklar neden olmaktadır. Daha sonra helâlleşirler ve püf noktasının önemini kavramış çiçeği burnunda usta yoluna devam eder. “AKLA KARAYI SEÇMEK” (Bir işin üstesinden gelene kadar çok zorluk çekmek güçlükle başarmak anlamına gelen bir deyimdir.) Dinimize göre Sabah namazının kılınma vakti güneş doğuncaya kadar geçerlidir. Ortalık ağarmaya başlayıp da ak iplik ile kara iplik birbirinden seçilinceye kadar Sabah namazı kılma süresi devam eder. Ağır hastalar bütün gece sancı ve ızdırap içinde kıvranarak uyuyamadıklarından sabahı zor ederler.
“DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK” (Başka bir arayış içerisindeyken elindekileri kaybetmek anlamına gelen söz.) Dimyat Mısır’da Süveyş Kanalı ağzında bir limandır. Eskiden Mısır’ın meşhur pirinçleri ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Anadolu’ya getirilirmiş. Dimyat’a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdeniz’de korsanlar tarafından soyulmuş ve adamcağızın bütün altınlarını almışlar. Binbir zorluk içinde İstanbul’a dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmiş. İstanbul’dan kalkmış memleketi olan Karaman’a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdaları da bulgur tüccarlarına sattığından kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar. “DEVLET KUŞU KONMAK” (Deyimin kullanıldığı söz gelişi: Beklenmeyen, büyük, önemli kısmet; şans.) Bir rivayete göre, vaktiyle İran’da hükümdarlar öldüğü zaman, bütün şehir halkı sarayın önündeki meydanda toplanırmış. Sarayın balkonundan, adına devlet kuşu denilen bir kuş uçurulur, kimin başına konarsa, o adam ülkeye hükümdar olurmuş. Gerçi tarihte, gerek İsa’dan önce İran’da yaşayan Medler ve Persler, gerek İsa’dan sonra yaşayan kavimler zamanında, böyle garip bir yolla hükümdar seçildiğini gösterir bir kayıt yoktur; üstelik böyle bir seçim yapılmış olması, mantığa da uygun düşmemektedir. Ama hak etmediği yerlere, şans eseri gelenler için, ‘başına devlet kuşu kondu’ denmesi, yukarıda sözü edilen masaldan gelmiş olsa, yerinde ve anlamlı bir sözdür. “İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK” (Giyim kuşamına özen göstermiş, şık ve süslü kıyafetleriyle dikkat çeken insanlar hakkında sık sık ”iki dirhem bir çekirdek” sözü kullanılır.) Bu yakıştırma, ağırlık ölçüsü olarak okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır.Belki biliyorsunuz, bir okka, bugünkü ölçülerle 1283 gram tutar. Okkanın dört yüzde birine, dirhem adı verilir (Şimdiki gram ile aynı birim olduğunu sanarak gram diyecek yerde dirhem denilmesi hatalıdır.). Dirhem, daha ziyade hassas teraziler için kullanılan bir ölçüdür. Ancak sarraflar, dirhemden daha hassas ölçümler için bir ağırlık birimi daha kullanırlar. Buna çekirdek denir ki toplam 5 santigram karşılığıdır. Eski devirlerin en kıymetli parası olan bir Osmanlı altını, toplam iki dirhem bir çekirdek ağırlığa sahiptir. Bu durumda süslenmiş kimselere, iki dirhem bir çekirdek yakıştırmasında bulunanlar, mecaz yoluyla onlara altın demiş olurlar ki bence pek zarif bir nüktedir.
“GÜME GİTMEK”
Zamanında yeniçeriler suçluları yakalayıp zindana kapatırlarken “HOOOOPP GÜÜM” şeklinde nara atarlarmış. Ancak aynı “kurunun yanında yaş da yanar” atasözünde olduğu gibi bazen zindana atılanlar arasında suçu olmayanlar yani masum kişiler de bulunurmuş. İşte halk suçsuz bir vatandaşın zindana atıldığında, günahsız yere hapse götürülüyor anlamında “ADAMCAĞIZ GÜME GİTTİ, YAZIK OLDU” demiş…
“PABUCU DAMA ATILMAK”
Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkârların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı. Bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim. Ama kusurlu çıktı. Böyle durumlarda heyet şikayeti ve sanatkarı dinliyor. Eğer şikâyet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikayetçiye ödeniyordu. Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu. Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu. “ÇAM DEVİRMEK” (Başkalarını kızdıracak, üzecek, gereksiz, münasebetsiz söz söyleme anlamında bir deyim.) Zengin bir adamın, Göztepe taraflarında, dokuz on dönüm bahçeli, büyük bir köşkü varmış. Adam bu bahçenin bir köşesine bir bina daha yaptırmaya karar vermiş. Eski binalar hep ahşap yapıldığı için, gereken keresteyi tomruk halinde getirtmiş ve inşaat yaptıracağı yere istif ettirmiş. Bu tomrukların içinde çam, gürgen, meşe ve ceviz ağaçları da bulunuyormuş. Sayfiye mevsimi olmadığı için Nişantaşı’ndaki konağında oturan zengin adam bir sabah, köşküne gitmiş ve köşkün saf bekçisine emir vermiş: -Bir hızarcı bul, bahçedeki ağaçların arasındaki çamları biçtir, tahta ve kalas yaptır demiş. Saf uşak da efendisinin emri üzerine hızarcıları bulmuş. Çam tomrukları yerine, köşkün bahçesinde ne kadar kıymetli çam ağacı varsa kestirip devirmiş. Bu akılsız uşağın adı, çam deviren uşak kalmış.
Teknoloji
QR Kodu Nedir ve Nasıl Okutulur?
QR kodu adını İngilizce Çabuk Tepki (Quick Response) kelimelerinin baş harflerinden alır. Mobil cihazların kameralarından okutulabilen özel matriks barkod (veya iki boyutlu barkod) türüdür. Kod genellikle kare beyaz fon üzerinde siyah motiflerden oluşur Son günlerde aşağı yukarı her yerde rast geldiğimiz QR kodlar, günlük hayatımızda pek çok yerde bize kolaylık sağlıyor.
Android için QR kodu okutma programımız: QR Code Reader.
iOS için, yani iPod, iPhone ve iPad için: QR Code Reader and Scanner.
Örneğin: dergimize ziyaret edeceksiniz ya da bir siteye gireceğimiz zaman uzun uzun sitenin adını yazmaktansa, QR kodunu cep telefonumuza okutup doğrudan siteye ulaşabiliyoruz.
Symbian için QR okutma programı: BeeTagg QR Reader
Tabii ki, cep telefonumuza, tabletimize ya da diğer mobil cihazımıza kuracağımız küçük bir programla… Tek tek bu programlara bakalım.
Blackberry, Java ve Windows 7 Mobile için de: BeeTagg QR Reader
Unutmadan belirteyim aşağıdaki adları, cep telefonunuzun uygulama marketinden arama yaparak bulabilir ve kolaylıkla kurabilirsiniz.
kulaklikdergisi.com
23
www.netcc.com.tr
Android Uygulamaları
Messenger Google’ın hazırladığı yeni mesajlaşma uygulaması Messenger, Android 5.0 ile gelen Material Design anlayışına uygun olarak geliştirilmiş olması ile dikkat çekiyor. Messenger ile SMS’lerinizi ve MMS’lerinizi kontrol edebilir, istemeyen SMS’leri engelleyebilirsiniz. Uygulama şu an için Android 4.1 JellyBean ve üzeri işletim sistemine sahip cihazlarda çalışıyor.
SUPER uygulaması temel olarak bir caps yapma uygulaması ancak sosyal ağ özellikleri de taşıdığı için dikkatleri üzerine çekiyor. Klasik caps uygulamalarının aksine çok daha görsel odaklı olması ise onu öne çıkarıyor. Zira uygulamayı kullanarak caps hazırlarken yazınızın formatı, nasıl sunulacağı, renkleri ve fotoğraf efektleri gibi öğelerle onu destekleyebiliyorsunuz.
mümkün.
Başkalarını takip etmek, takip edilmek, yorum ve beğenme işlemleri yahut yeniden paylaşma gibi seçenekler ise onun sosyal ağ özelliği gösterdiği yerler arasında. Takip ettiğiniz kişilerin SUPER paylaşımlarını anında görmek ve capslerle cevap verebilmek de
Android Device Manager: İlk olarak listemize Google tarafından geliştirilen Android Device Manager ile başlamak istiyorum. 5 milyondan fazla indirilmeyle ve ücretsiz olmasıyla dikkat çeken uygulama ile kaybettiğiniz telefonunuzun yerini tespit edebilirsiniz. Uygulamaya Google hesabınız ile bağlanarak kaybolma ya da çalınma durumunda öncelikle telefonunuzdaki önemli bilgileri silebilirsiniz. Daha sonra da harita üzerinde telefonunuzun nerede olduğunu görebilirsiniz. Eğer çalındığından şüpheleniyorsanız da ekran kilidini sıfırlayarak yeni bir şifre belirleyebilirsiniz. Böylece tehlikeli durumların önüne kolayca geçebilirsiniz.
Music Hero: Guitar Hero benzeri başarılı oyunlardan birisi de Music Hero. Android cihazlarınızda ücretsiz olarak oynayabileceğiniz Music Hero ile ekranda akan notalara doğru anlarda basarak şarkıyı çalmanız gerekiyor. Oyunun içerisinde standart olarak gelen bazı şarkılar bulunuyor fakat oyunun en güzel taraflarından bir tanesi de kendi cihazınızdaki istediğiniz şarkıları seçerek onlarla oynama şansına sahip olmanız diyebilirim. Oyunda üç farklı zorluk seviyesi bulunuyor ve hepsinde basmanız gereken nota sayısı artıyor. Grafikleri de hayli başarılı olan oyunu severek oynayacaksınız.
24
Teknoloji Osman Altın kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Yeni Nesil Cep Telefonu: Google Project Ara Google Project Ara Hakkında Her Şey; Google her ne kadar Motorola’yı elden çıkarmış olsa da, en önemli projelerden biri olan Ara için kolları sıvamış görünüyor. Yeni tanıtılan Ara, akıllı telefonlara yaklaşımınızı değiştirebilecek kadar ilginç özelliklerle geliyor. “Toplama telefon” kavramını hayatımıza sokacak olan Ara ile kamera, ekran veya işlemci gibi bileşenleri ayrı ayrı satın alabileceğiz. İşte cihazla ilgili şimdiye kadar öğrendiğimiz her şey:
Modüler Akıllı Telefon Ne Demek? Bizim kullandığımız tabiriyle toplama bilgisayarın aslında modüler bilgisayar olduğunu söylesek bu konu açıklığa kavuşur sanıyoruz. Hayal etmesi güç ama, bir akıllı telefonun “kasasını” ve Wi-Fi alıcısını 50 dolarasatın aldıktan sonra; kamerasını, işlemcisini, bataryasını veya hoparlörlerini kendi ihtiyacınıza göre sonradan satın aldığınızı düşünün. Üstelik tüm bu parçaları cihaza kolaylıkla monte edip, istediğinizde bir başka alternatifiyle değiştirebilirsiniz. Çok yüzeyli akıllı telefon giydirmeleri veya tek tarafta birden fazla kamera lensi gibi yenilikçi yaklaşımlara imkan tanıyacak olan Ara, mobil telefon ekosisteminin Android’i olabilir. Açık bir donanım endüstrisi oluşturarak, geliştiricilere kendi özgün cihazlarını tasarlama imkanı tanıyabilir.
Proje Eski DARPA Çalışanları Tarafından Yönetiliyor Motorola ve Google yollarını ayırmış olsa da, Ara için her iki teknoloji devi de birlikte çalışmaya devam ediyor. Google Motorola’nın Gelişmiş Teknoloji ve Projeler (ATAP) grubunu elinde tutuyor. Bu ekibin başında ise ABD’nin ünlü DARPA (Defense Advanced Research Projects Agency) kuruluşunda yönetici olarak çalışan Regina Dugan bulunuyor. Dugan’ın yeni ve benzersiz teknolojiler geliştirmek konusunda hayli deneyimli olduğunu tahmin etmek zor değil. Project Ara’dan sorumlu bir diğer isim ise yine DARPA’da uzun yıllar geçirmiş Paul Eremenko. Bu ikiliden ve yönettikleri yetenekli ekipten Ara’nın bilim kurgu olarak kalmamasını, market vitrinlerinde görmeye alışacağımız bir gerçeklik haline gelmesini bekleyebiliriz.
3 Boyutlu Baskılı Modüller 3D Systems tarafından kullanılan ünlü 3 boyutlu baskı teknolojisi Project Ara’da kendine yer buluyor. Ayrı ayrı modülleri büyük sayılarda ve hızla üretmeyi mümkün kılan bu yeni yazıcı, 600 dpi renkli görüntüler bastırarak kullanıcılara kendi modüllerinin hangi materyallerle bastırılacağını seçme olanağı tanıyor. 3D Systems’in bir sonraki aşamada anten gibi akıllı telefon cihazlarını 3 boyutlu yazıcılardan çıkarabilmesi bekleniyor.
25
Ara’nın Boyutları Ne Olacak? Her ne kadar belirli ölçüler verilmemiş olsa da, Ara platformu mini, orta vejumbo boyutlu telefonları destekleyecek. Mini boyuttaki telefonlar tahmin edileceği gibi daha ufak, orta boyutlular bugün pazarda yaygın olan 4 ila 5 inç arası bir ölçekte ve jumbo cihazlar ise telefon tablet hibritleri olan Note 3 boyutlarında olacak. Cihazın boyutlarını belirleyen modül olan iç iskelet, aynı zamanda Google’ın bizzat geliştirip Project Ara’ya dahil edeceği tek donanım olma özelliğine sahip.
50 Dolarlık “Telefon Olmayan Telefon” Teknik açıdan bir dönüm noktası olmasına karşın, Ara telefonlar üst sınıfcihaz meraklılarını hedeflemiyor. Web sayfasında “6 milyar insan için özel olarak geliştirildi” sloganıyla tanıtılan ürün, daha önce kolayca internet erişimi imkanı bulamayan kitleyi hedefliyor. 50 dolarlık temel modeldesadece Wi-Fi bağlantısı olacak. Eğer hücresel bağlantıya ihtiyaç duyarsanız, yani telefonu bir GSM şebekesiile kullanmak isterseniz ilgili parçayı cihazda bulunan uygulamayla sipariş etmeniz mümkün olacak. Google, Ara modüllerinin kolayca değiştirilebilir olmasının ana akım kullanıcıların da ilgisini çekeceğini umuyor. Böylelikle yeni bir telefon almaksızın fotoğraf kalitesini artırmak isteyen kullanıcılar, sadece daha kaliteli bir kameraya para ödemek zorunda kalacak. Hatta yakın zamanda bu konuyla ilgili forumlar ve takastoplulukları oluşturulduğunu görürseniz şaşırmayın.
Piyasaya Ne Zaman Çıkacak? Google üzerine titrediği bu projeyle ilgili aceleci davranmak istemiyor. Ancak geliştirici tarafında da süreci bir an önce başlatmak istiyor. Bu nedenle ATAP ekibinin bu yıl Nisan ayında prototipi hazırlayarak, üç ayrı geliştirici konferansında tanıtması planlanıyor. Modül geliştirici kitinin yayınlanması kış mevsimini hedeflerken, bu süreçte en aktif çalışan 100 geliştiriciye ücretsiz birer Ara telefon hediye edilmesi bekleniyor. Google’ın ilk Project Ara telefonu raflara sürmesi ise önümüzdeki yılın ilk çeyreğini bulacak.
26
Teknoloji Meriç Köyük kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr
Yapay Zeka
Yapay zeka nedir? Günümüzde olsa biz Türkler neler yapardık ? Yapay zeka şuan ki teknoloji ve yazılımlarla mümkün mü bilinmez ama hayalli bile çok güzel… İdealize edilmiş bir yaklaşıma göre yapay zekâ, insan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarımsam yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemidir ancak bunu anlaşılır bir hale getirmek istersek yapay zekâ, insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek bunların benzeri yapay yönergeleri geliştirmeye çalışmaktır. Bir bakış açısına göre, programlanmış bir bilgisayarın düşünme girişimi gibi görünse de bu tanımlar günümüzde hızla değişmekte, öğrenebilen ve gelecekte insan zekasından bağımsız gelişebilecek bir yapay zekâ kavramına doğru yeni yönelimler oluşmaktadır. Bu yönelim, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden daha zeki, insan ötesi varlıklar meydana getirme düşünün bir ürünüdür. Bu düş, 1920 li yıllarda yazılan ve sonraları Isaac Asimov›u(soldaki) etkileyen modern bilim kurgu edebiyatının öncü yazarlarından Karel Čapek›in eserlerinde dışa vurmuştur. Karel Čapek(sağdaki), R.U.R adlı tiyatro oyununda yapay zekâya sahip robotlar ile insanlığın ortak toplumsal sorunlarını ele alarak 1920 yılında yapay zekânın insan aklından bağımsız gelişebileceğini öngörmüştü.
“Yapay zekâ” kavramının geçmişi modern bilgisayar bilimi kadar eskidir.Fikir babası, “Makineler düşünebilir mi ?” sorunsalını ortaya atarak Makine Zekâsını tartışmaya açan Alan Mathison Turing’dir. Bu gün, bu çalışmaları teşvik etmek amacı ile Alan Turing’in adıyla anılan Turing Testi ABD’de Loebner ödülleri adı altında Makine Zekâsına sahip yazılımların üzerinde uygulanarak başarılı olan yazılımlara ödüller dağıtılmaktadır. 1950’lerde Shannon ve Turing bilgisayarlar için satranç programları yazıyorlardı.İlk yapay sinir ağı temelli bilgisayar SNARC, MIT’de Minsky ve Edmonds tarafından 1951 de yapıldı.Çalışmalarını Princeton Üniversitesi›nde sürdüren Mc Carthy, Minsky, Shannon ve Rochester’le birlikte 1956 yılında Dartmouth’da iki aylık bir açık çalışma düzenledi.Bu toplantıda birçok çalışmanın temelleri atılmakla birlikte, toplantının en önemli özelliği Mc Carthy tarafından önerilen Yapay zekâ adının konmasıdır. İlk kuram ispatlayan programlardan Logic Theorist (Mantık kuramcısı) burada Newellve Simon tarafından tanıtılmıştır.
Bahsettiğim tarihçe kısmını sizi fazlasıyla sıkacağını düşündüğümden kısa kestim. Bu arada yapay zekâ yavaş yavaş bir endüstri hâline geliyordu. DEC tarafından kullanılan ve müşteri siparişlerine göre donanım seçimi yapan R1 adlı uzman sistem şirkete bir yılda 40 milyon dolarlık tasarruf sağlamıştı. Birden diğer ülkelerde yapay zekâyı yeniden keşfettiler ve araştırmalara büyük kaynaklar ayrılmaya başlandı. 1988’de yapay zekâ endüstrisinin cirosu 2 milyar dolara ulaşmıştı.
Peki Yapay Zeka Ne Kadar Güçlü? Bilişim uzmanları, bir insanın hepsi aynı anda paralel olarak çalışan 100 milyar nöron bağlantısının toplam hesap gücünün alt sınırı olan saniyede 10 katrilyon (1.000.000.000.000.000 = ) hesap düzeyine 2025’te erişeceğini düşünüyorlar. Beynin bellek kapasitesine gelince,100 trilyon bağlantının her birine 10.000 bit bilgi depolama gereksinimi tanınırsa, toplam kapasite 10^18 düzeyine çıkıyor. 2020 ye gelindiğinde insan beyninin işlevselliğine erişmiş bir bilgisayarın fiyatının 1000 dolar olacağı tahmin ediliyor. 2030›da 1000 dolarlık bir bilgisayarın bellek kapasitesi 1000 insanın belleğine eşit olacak. 2050›de ise yine 1000 dolara, dünyadaki tüm insanların beyin gücünden daha fazlasını satın alabileceksiniz.(işte bu ilginç :) Örneğin; New York Genom Merkezi ve IBM›in Watson ekibi, daha iyi bir kanser tedavisi için onkologlara yol gösterecek bir bilişsel hesaplama prototipini test edecekler. Bu iş birliği, IBM›in bilişsel hesaplamayı yayma çalışmalarından yalnızca biri.
Doğal Dil İşleme ve Yapay Zeka Antropoloji bilimi, gelişmiş insan zekâsı ile dil arasındaki bağlantıyı gözler önüne serdiğinde, dil üzerinden yürütülen yapay zekâ çalışmaları tekrar önem kazandı. İnsan zekâsının doğrudan doğruya kavramlarla düşünmediği, dil ile düşündüğü, dil kodları olan kelimeler ile kavramlar arasında bağlantı kurduğu anlaşıldı.Bu sayede insan aklı kavramlar ile düşünen hayvan beyninden daha hızlı işlem yapabilmekteydi ve dil dizgeleri olan cümleler yani şablonlar ile etkili bir öğrenmeye ve bilgisini soyut olarak genişletebilme yeteneğine sahip olmuştu.İnsanların iletişimde kullandıkları Türkçe, İngilizce gibi doğal dilleri anlayan bilgisayarlar konu sundaki çalışmalar hızlanmaya başladı ve aynı hızla devam etmekte. Gelecekte Yapay Zeka Gelecekte yapay zekâ araştırmalarındaki tüm alanların birleşeceğini öngörmek zor değildir.Sibernetik bir yaklaşımla modellenmiş bir Yapay Beyin, Sembolik bir yaklaşımla insan aklına benzetilmiş bilişsel süreçler ve Yapay Bi linç sistemi, insan aklı kadar esnek ve duyguları olan bir İrade ( Karar alma yetisi ), Uzman sistemler kadar yetkin bir bilgi birikimi ve rasyonel yaklaşım.Bunların dengeli bir karışımı sayesinde Yapay Zekâ, gelecekte insan zekâsına bir alternatif oluşturabilir.
Kanser araştırmaları konusunda birlikte çalışacak olan bu iki ekip, çok tehlikeli bir beyin tümörü türüne çare bulmak için ortak araştırmalar gerçekleştirecekler. Watson, araştırmalardan ve kayıtlardan yararlanarak elde ettiği bilgileri gen sekanslama (dizileme) verileriyle karşılştıracak. Sizlere yazıyı bitirmeden bu konuyla ilgili bir kaç film önermek istiyoruz.. •
Yapay Zeka
•
Kartal Göz
•
Suretler
•
Evrim
•
Ben Robot
Uçuk fikirler edinmek istiyorsanız filmleri izlemenizi öneririm daha sonra tam olarak günümüz ve gelecek yapay zeka kavramlarını ayırt edebilirsiniz.
28
Teknoloji: Oyun İncelemesi - WoT
World of Tanks oyunu, Wargaming.net tarafından geliştirilen ücretsiz bir savaş oyunu. Strateji oyunlarıyla başlayan ve 120 kişiden 2000 kişilik ekibe ulaşan bu firma günümüzün talihli Free2Play devlerinden. Oynaması ücretsiz bir oyun olmasına karşın 78 milyon oyuncusunun dörtte biri yani neredeyse 20 milyon oyuncu WoT için her ay para harcamaktan son derece memnun. Wargaming ise kaynaklarını kazancını oyunu devamlı yenileyip geliştirmeye ve oyunculara karşılığını geri vermeye adamış durumda. Geçtiğimiz yıl E-Spor için 8 milyon dolar ayıran şirket bu yıl bu miktarı 10 milyon dolara çıkartmış durumda. Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen Grand Finals, firmanın ilk dev turnuvası oldu. Kazanan takım 2 milyon dolar ödüle kavuştu! Peki nedir World of Tanks’ı başarılı yapan Şirketin yönetici kademesindekilere göre Wargaming ve World of Tanks: Bu karar onların en büyük talihi olmuş zira bugün 78 milyon online oyuncuları var. Firma yöneticileri de “Doğru zamanda, doğru yerdeydik” diyor ve talihini inkar etmiyor. Oyun pek çok Free2Play’in aksine kazanmak için para harcamanızı gerektirmiyor, sonsuza kadar ücretsiz oynayabilirsiniz. Peki bu firma nasıl para kazanıyor? Oyuncular, World of Tanks isimli bu devasa online oyunun geliştiricisi olan Wargaming.Net’i oyun için kozmetik ürünler alarak destekliyor. Burada firmayı ve oyununu benzerlerinden farklı kılan pek çok nokta var. Ancak temele inersek pek benzeri olmayan bir oyun sunmaları, gerçekçilik ve yaş ortalaması MMO’lara göre yüksek oyuncu kitlesi oluyor. Bu kitlenin yüzde 25’i oyun içi alım yaparak para harcıyor ve firma şu an dünyanın en önemli oyun firmaları arasında sayılıyor.
29
Yeni Başlayanlar İçin World of Tanks Kılavuz Haydi başlayalım! Oyuna yeni başlayanlara yönelik bu kılavuzda oyunu oynamaya başlamak ve savaştaki performansınızı artırmak için ihtiyacınız olan her şeyi bulacaksınız. Ana üssünüzde neler yapabileceğinizi öğrenmek için Garaj bölümün, Size bir savaş sırasında bilmek istediğiniz her şeyi anlatacak olan savaş içi merkeziniz hakkında bilgi toplamak için Savaş Ekranı bölümü; ayrıca Oyun Kontrolleri sayfasında tankınızı nasıl süreceğiniz ve nasıl ateş edeceğiniz anlatılacaktır. Yeni başlayanlara yönelik oluşturulan bu kılavuzda temel oynanış özellikleri ile ilgili bilgilere erişebileceksiniz:
Garaj Garaj; tanklarınızı yönetebileceğiniz, diğer oyuncularla sohbet edebileceğiniz, mürettebatınızı eğitebileceğiniz, ekipmanlar satın alabileceğiniz, istatistiklerinizi kontrol edebileceğiniz ve World of Tanks tecrübenizi optimize etmenize yardımcı olacak diğer birçok araca ulaşabileceğiniz, savaşlar arasındaki ana üssünüzdür.
1Menü 2Çevrimiçi Oyuncuların ve Savaşların Sayısı 3Mevcut Tankınız 4Savaş Menüsü 5Oyuncunun Adı 6Oyuncunun Hesap Türü 7Satın al/Uzat - Premium Hesap 8Altın Al 9Altın Alışverişi
10Tecrübeyi Dönüştür 11Mevcut Aracın Araştırması 12Mevcut Aracın Özellikleri 13Sistem Kanalı 14Davet Kanalı 15Tank Firmaları Sohbeti 16General Chat Genel Sohbet 17Contacts Kişiler 18Channels Kanallar
19Modül Paneli 20Ekipman Paneli 21Mermi Paneli 22Sarf Malzemeleri Paneli 23Servis 24Harici 25Mevcut Araç Durumu 26Mevcut Araç Resmi 27Mürettebat Paneli
Savaş Ekranı Savaş ekranı, savaş sırasında ihtiyacınız olan tüm önemli bilgileri size sunan oyun içi merkezinizdir.
1Çerçeve Hızı 2Ping Göstergesi 3Lag Göstergesi
4Savaş Skoru 5Savaş Süresi 6Takım Paneli
7Araç İşaretçisi 8Hedef Göstergesi 9Savaş Sohbeti
10Araç Durum Paneli 11Mühimmat ve Sarf Malzemeleri Paneli 12Mini Harita
30
Oyun kontrolleri
Kamera
Manevra
Kamerayı kontrol etmek için yön tuşlarını kullanın ya da fareyi hareket ettirin
Aracınıza manevra yaptırmak için W, A, S, D tuşlarını kullanın
Yakınlaştırmak için Shift tuşuna basın.
Seyir kontrolünü etkinleştirmek için R ya da F tuşuna basın
Nişan alma penceresini kontrol etmek için PgUp/PgDn tuşuna basın ya da fare tekerleğini kaydırın
Tam hız ileri gitmek için R tuşuna iki kez basın
Kulenin nişangah işaretini takip etmesini önlemek için farenin sağ tuşunu basılı tutun
Tam hız geri gitmek için F tuşuna iki kez basın Ateş etme Ateş etmek için sol fare tuşunu tıklayın Manevra halindeyken durmak ve ateş etmek için Space tuşuna basın Otomatik Nişan Alma Otomatik nişan almak için bir hedefi sağ tıklayın Otomatik nişan almayı iptal etmek için E tuşuna basın ya da hedefin dışını sağ tıklayın
Mermiler/Sarf Malzemeleri Mermi türleri arasında geçiş yapmak için 1-3 tuşlarını kullanın Sarf malzemelerini seçmek için 4-6 tuşlarını kullanın. Hasarlı modülü tamir etmek ya da yaralı mürettebat üyesini iyileştirmek için seçin Savaş Sohbeti Sohbeti etkinleştirmek için ENTER tuşuna basın Takımınıza mesaj yollamak için ENTER tuşuna basın Mesaj göndermek istediğiniz kişiler (takımınız, müfreze ya da herkes) arasında geçiş yapmak için TAB tuşuna basın.
Oyun İçi Görüntüler
AÇIK BÜFE
Açık Büfe Bölümünde bu ay Çikolatalı Elmalı Pay sizler ile;
Malzemeler Hamuru için: 200 gram oda sıcaklığında bekletilmiş tereyağı 3 su bardağı un Yarım çay kaşığı tuz 2 çorba kaşığı soğuk su 2 çorba kaşığı kakao
İçi için: 3 adet yeşil elma 1 çay kaşığı tarçın 5 çorba kaşığı esmerşeker 3 çorba kaşığı un Üzerine: 3 dilim limon 4-5 top vanilyalı dondurma
Hazırlanışı ; Çikolatalı Elmalı Pay HAMURU hazırlamak için, unu geniş bir kaba alıp üzerine diğer malzemeleri ekleyin. Yoğurup yuvarlak bir kalıbın ortasına koyun. Elinizle bastırarak kalıbın içine kenarlarını kaplayacak şekilde döşeyin. Elmaları ince ince dilimleyip bir kaba alın. Üzerine esmerşeker, un ve tarçın serpip hamurun üzerine yerleştirin. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında 35 dakika pişirin. Soğuduktan sonra üzerine dondurma koyup limon dilimleri ile süsleyerek servis yapın. Afiyet olsun
33
Hemen hızlıca zayıflamak mı istiyorsunuz? İşte size 1 haftalık bir şok diyet listesi. Diyetimizi harfiyen uygulamanız gerekir. 1 hafta sonun da 5 kilo vereceksiniz. Bol su içmeyi asla unutmayın. Halsizliğiniz olursa su içerek geçiştirmeye çalışın. Şimdi diyetimize geçelim...
4. gün: Meyve günü. Yine yiyebildiğiniz kadar her tür YAŞ meyveyi ( MUZ HARiÇ) tüketin.güne nasıl başlıyorsak onunla devam ediyoruz.
Bu diyetle beraber 5 günde 5 kilo verebilirsiniz. 1. gün: Sadece haşlanmış patates yiyeceksiniz. Sabah, öğlen, akşam. Başka bir şey yok. Ama istediğiniz kadar, kusana kadar yiyebilirsiniz.
2. gün: Yalnızca sebze. Ama aklınıza gelebilecek her tür sebzeyi yiyebilirsiniz. Yağsız olmak kaydıyla her tür çiğ salata, yine yağsız haşlanmış sebze yemekleri, türlüler. Patateslere baharat dışında hiç bir şey ilave etmiyorsunuz.Sabahtan itibaren Hangi Sebzelerle başlıyorsanız onunla devam ediyorsunuz. İsterseniz 40 çeşit Sebze yiyebilirsiniz. Ama bu sebzelerin sabahki tabağımızla aynı olmalı. Yani güne nasıl başlıyorsak onunla devam ediyoruz. 3. gün: Bugün et günü. Yine sabahtan başlayarak haşlanmış, ızgara ne çeşit olursa olsun, yağsız et. Yağsız ton balığı, ızgara balık, tavuk...güne nasıl başlıyorsak onunla devam ediyoruz. Patateslere baharat dışında hiç bir şey ilave etmiyorsunuz.
5. gün: Sok diyet : Yalnızca yumurta. baharat dışında hiç bir şey ilave etmiyorsunuz. Yada yağsız diyet süt veya yoğurt. seçim sizin....güne nasıl başlıyorsak onunla devam ediyoruz.
6. ve 7. günler bu diyetin bayramları yani dinlenme günleri, istediğinizi, özlediğinizi yiyebilirsiniz. Ama ölçülü davranmak ve ölçülü yemek gerekiyor. Fazlaya kaçarsanız 5 kilonun 2 sini alıyorsunuz... Hafta başında yine aynı sırayla diyeti uygulamaya başlayabilirsiniz. Şekersiz açık çay, kahve, yeşil çay her daim serbest.
34
Ajanda : Sinema
VIZYONDAKI FILMLER 7 KASIM İtibari Vizyona Giren Filmler Film: Yıldızlararası Vizyon Tarihi: 7 Kasım 2014 (2s 49dk) Yönetmen:Christopher Nolan Oyuncular:Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Michael Caine Tür: Bilimkurgu , Dram Ülke: ABD
Film: Açlık Oyunları : Alaycı Kuş Bölüm 1 Vizyon Tarihi: 21 Kasım 2014 (2s 3dk) Yönetmen:Francis Lawrence Oyuncular: Jennifer Lawrence, Josh Hutcherson, Liam Hemsworth Tür: Aksiyon , Dram , Bilimkurgu Ülke: ABD
Film Özet & Detaylar: Teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı biliminsanı kariyerini özleyen Cooper›un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir... Christopher Nolan›ın, Jonathan Nolan ile kaleme aldığı ve yönetmenliğini sırtladığı filmin yıldız oyunculardan oluşan oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Matt Damon, Bill Irwin, John Lithgow ve Michael Caine gibi isimler yer alıyor. Bilimkurgunun yanı sıra dramatik öğeler de içeren filmin senaryosu Fizikçi Kip S. Thorne›nun evrendeki ‹Solucan Delikleri› teorisinden ilham alıyor.
35
Film Özet & Detaylar: Katniss Everdeen, evi 12. Bölge’nin tamamen yıkıma uğradığını öğrendiğinde neler olup bittiğini görebilmek için oraya geri döner. Karşılaştığı manzara ise tam anlamıyla dehşet vericidir. Kazananların kaldıkları evler dışında her şey harabeye dönmüş, insanlar artık yeraltında yaşamaya başlamış ve hükümetin ölümcül politikasının karşısında hayatta kalmak için mücadele etmeye başlamışlardır. Nükleer silahların dahi söz konusu olduğu bu atmosferde, Katniss gerçekten de protesto hareketinin yüzü olmaya başlar ve bu sorumluluğu bir türlü kabullenemez. Yükselen bu isyan dalgasının içerisinde yer alamamasının nedenlerinden en önemlisi de Peeta’nın hayatının tehlikede olmasıdır. Büyük bir ilgiyle karşılanan Susan Collins imzalı Açlık Oyunları serisinin üçüncü halkası olan filmin yönetmenliğini, ikinci filmi de yönetmiş olan Francis Lawrence üstlenirken; başrollerde bir kez daha Jennifer Lawrence ve Josh Hutcherson ikilisi yer alıyor.
Film: Salak ile Avanak Geri Dönüyor
Film: Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu
Vizyon Tarihi: 14 Kasım 2014 (1s 49dk)
Vizyon Tarihi: 14 Kasım 2014
Yönetmen: Bobby Farrelly, Peter Farrelly
Yönetmen: Serkan Zelzele
Oyuncular:Jim Carrey, Jeff Daniels, Rob Riggle Tür: Komedi Ülke: ABD
Film Özet & Detaylar: Gülünç maceraları ve akıl almaz düşünceleriyle izlediğimiz Lloyd Christmas ve Harry Dune yeni bir serüvenle karşımızda. İkili bu kez bir çocuğu aramaktadır. O zamana kadar Harry, bir kız çocuğu olduğundan habersizdir. Bu onun için çok önemli bir hale gelir çünkü böbreğiyle ilgili yaşadığı sağlık sorununu çözmesi gerekmektedir. Öte yandan arkadaşı Lloyd, Mary tarafından reddedildiği için neredeyse «koma»lık haldedir. Yollara değişik bir araçla düşen ikili, Gözlem altında tutulmaları gerektiği akıl hastanesinden kaçarlar. Kilometrelerce yol kat ettikten sonra da birden kendilerini tahmin etmedikleri bir yerde bulurlar. Yalnızca zeki insanların oluşturduğu bir zirvenin ortasına düşüverirler. İkili yıllar sonra ortalığı karıştırmaya tüm hızlarıyla devam eder.
Film: Deliha Vizyon Tarihi: 14 Kasım 2014
Oyuncular: Haluk Bilginer, Cengiz Küçükayvaz, Nurseli İdiz Tür : Animasyon , Komedi , Fantastik Ülke: Türkiye Film Özet & Detaylar: Eskilerin deyimiyle Ab-ı Hayat’ın, yani Ölümsüzlük Suyu’nun peşinde olan gezgin Evliya Çelebi’nin tek arzusu dünyanın her yerini gezebilecek kadar uzun yaşamaktır. Fakat 1600’lü yıllarda Nil Nehri kıyısında ölümsüzlük suyuna ulaşan Evliya Çelebi’yi kötü sürprizler beklemektedir. Kötü kraliçe, Evliya Çelebi’yi cezalandırır ve Çelebi uzun bir uykuya dalar. Uyandığındaysa kendisini günümüz İstanbul’unda buluverir! üstelik 400 yıl önce suyu beraber içtiği dostu kaz da yanındadır. Fakat kötü kraliçe, asırlar ötesinden gelip Evliya Çelebi’nin yakasını İstanbul’da rajat bırakmayacaktır! Film, 1600’lü yıllarda yaşamış, tarihimizin en önemli figürlerinden biri olan ve yaşadığı süre boyunca edindiği gözlemleri Seyahatnâme ismini verdiği önemli kaynakta bir araya getiren Evliya Çelebi’yi konu ediniyor. Animasyon türündeki filmin yönetmenliğini, gişe rekorları kıran Fetih 1453 filminin görsel efektlerinde imzası bulunan Serkan Zelzele yürütürken, seslendirme kadrosunda Haluk Bilginer’in yanı sıra Cengiz Küçükayvaz, Nurseli İdiz, Murat Cemcir ve Ahmet Kural gibi aşinası olduğumuz sesler yer alıyor.
Yapımı : 2014 - Türkiye Tür : Komedi Yönetmen : Hakan Akgün Oyuncular : Gupse Özay , Derya Alabora , Esin Eden , Mehmet Cihan Ercan , Zeynep Çamcı Senaryo : Gupse Özay Yapımcı : Bkm Film Özet & Detaylar: Türkiye de ilk kez bir kadın komedi oyuncusu kendi yazdığı karakteri beyazperdeye taşıdı. Deliha, biraz deli, çok matrak ve sahiden temiz kalpli bir genç kadının aşkı bulmaya çalışırken başından geçen komik olayları anlatıyor. Gupse Özay ın senaryosunu yazdığı ve başrolünü üstlendiği film seyirciye hem bolca kahkaha hem de macera vaat ediyor.
36
Ajanda : Sinema Vizyona Girecek Filmler Film: Hobbit: Beş Ordunun Savaşı Vizyon Tarihi: 17 Aralık 2014 Yönetmen: Peter Jackson Oyuncular: Martin Freeman, Ian McKellen, Richard Armitage Tür: Aksiyon , Fantastik , Macera Ülke: ABD , Yeni Zelanda
Madagaskar serisinin sevilen Penguenleri Skipper, Kowalski, Rico ve Private’in casusluk macerasına odaklanacağımız filmin orijinal seslendirme kadrosunda Benedict Cumberbatch, Eric Darnell, John Malkovich ve Simon J. Smith yer alıyor. Film: Son Umut Vizyon Tarihi: 26 Aralık 2014 Yönetmen: Russell Crowe Oyuncular: Russell Crowe, Olga Kurylenko, Jai Courtney Tür: Dram , Tarihi
Film Özet & Detaylar: The Hobbit üçlemesinin son bölümü olan üçüncü filmde, Bilbo Baggins’in heyecan dolu macerasını noktalamasını ve eve dönüş yolunu buluşunu seyredeceğiz. Ejderha Smaug ile karşı karşıya geldikten ve günahkar Hobbit Gollum’dan öeşhur güç yüzüğünü aldıktan sonra sağ salim eve ulaşıncaya kadar Bilbo’yu halen daha onlarca yeni serüven bekliyor. İlk başta iki bölüm olarak tasarlanmasına rağmen Peter Jackson ve ekibi Hobbit Bilbo’nun maceralarını üçlemeye çevirmeye kara vermişlerdi. Bu sayede anlatılmamış hiçbir hikaye kalmayacak ve üçlemenin çemberi açık uçlu sorulara yer vermeden nihayete erecek... Film: Madagascar Penguenleri Vizyon Tarihi: 28 Kasım 2014 (1s 33dk) Yönetmen: Simon J. Smith, Eric Darnell Oyuncular: Tom McGrath, Chris Miller, Christopher Knights devamı... Tür: Animasyon , Komedi , Aile Ülke: ABD Film Özet & Detaylar: Başarılı ajan doğulmaz. Çünkü başarılı ajanlar yumurtadan çıkar! Madagascar’ın muhteşem ajanlarıyla tanışın: Skipper, Kowalski, Rico and Private.Bu seçkin penguenler, gizli bir örgütün kuvvetlerine katılırlar. İsmi Kuzey Rüzgarı olan bu organizasyona lideri yakışıklı ve kuvvetli ismi gizli bir Ajan (bize kalsa ismini söyleyeceğiz de...sonra yani..bilirsiniz) liderlik etmektedir. Bu iki takımın bir an önce güçlerini birleştirip dünyayı yok etmek için hain planlar peşinde olan korkunç Dr. Octavius Brine’ı durdurması gerekmektedir.
37
Ülke: Avustralya Film Özet & Detaylar: Avusturalyalı bir adam Çanakkale Savaşıhalen devam ederken Türk topraklarının yolunu tutar. Yegane amacı savaşta bir daha haber alamadığı 3 oğlunun izini bulmaktır… Yönetmenliğini ünlü oyuncu Russell Crowe’un üstlendiği filmin senaryosu ise Andrew Anastasios ve Andrew Knight ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Crowe’un yanı sıra Olga Kurylenko ve Türk oyuncular Cem Yılmaz, Yılmaz Erdogan da yer alıyor.
Film: Exodus: Tanrılar ve Krallar Vizyon Tarihi: 12 Aralık 2014 (2s 31dk) Yönetmen: Ridley Scott Oyuncular: Christian Bale, Joel Edgerton, Aaron Paul Tür: Epik , Aksiyon Ülke :ABD , İngiltere , İspanya
Film Özet & Detaylar: Ünlü yönetmen Ridley Scott’ın yönetmenliğini yaptığı film, Hz. Musa’nın hayatının önemli dönüm noktalarını konu ediniyor. Tevrat’ın bazı bölümlerinden esinlenerek yazılan hikaye, Musa’nın doğumu ve Mısır kraliyet ailesi tarafından evlat edilişiyle başlıyor. Sonrasında ise firavuna baş kaldırıp Mısır’da köle olarak çalıştırılan İbraniler’i serbest bırakılmasını sağlamasıyla başlayan ve ölümüne kadar geçen sürece odaklanıyor. Senaryosunu Bill Collage, Adam Cooper ve Steven Zaillian’ın senaryosunu kaleme aldığı filmin başrollerini Christian Bale, Aaron Paul ve Ben Kingsley paylaşıyor.
Ajanda : Sergi Sergi: Ankara İnsanoğlu Kuş Misali Resim Sergisi
Nurettin Ergüven Resim Sergisi
Açılış Tarihi: 02.12.2014 /
Açılış Tarihi: 15.08.2014 /
Salı
Cuma
Kapanış Tarihi: 16.12.2014 /
Kapanış Tarihi: 15.12.2014 /
Salı
Pazartesi
Mekan : Fransız Kültür Merkezi Adres: No:30, Konrad Adenauer Caddesi, Yıldız Sancak Mahallesi Şehir: Ankara / Türkiye Açıklama : İnsanoğlu Kuş Misali sergisi, bütün aşamalar, krizler, kat edilen yollar, kırılmaların üzerinden uçarak, dünyanın bir dönemini, 1974’ü bir diğerine, 2014 yılına bağlıyor. Selçuk Demirel’in sanatının sadece bir yüzü olan basında yer alan desenlerden oluşan sergide sanatçının bu kırk yıllık süreçte dünya gündemine kendine özgü bakışı çizimlerde hayat buluyor. Selçuk Demirel’in yapıtları, hoşgörüsüzlük ile mücadelede ve ifade özgürlüğünü savunmada bazen kalemin en iyi silah olduğunun kanıtı. Bu retrospektif, Selçuk Demirel’in çalışmalarının ilk döneminden, Türkiye’de hazırladığı bir dizi afiş ile açılıyor. Serginin diğer bölümünde basında yer alan çizimler yayın konularına göre üç tema altında sergileniyor: “Jeopolitik”, “İnsan Hakları”, “Düşünmek”. Selçuk Demirel’in çizimleri, çizgileri, dünyamızın akıldışılıklarını ince bir üslupla açığa çıkaran şiirsel olduğu kadar siyasi birer eylem aynı zamanda. 1954 yılında Artvin’de dünyaya gelen sanatçı Selçuk Demirel, çalışmalarını Fransa’da sürdürüyor. İlk resimleri 1973 yılında Ankara’da henüz lise öğrencisi iken yayınlandı. Sonrasında sanatçının mimarlık eğitimi alırken gerçekleştirdiği çizimleri önemli gazete ve dergilerde basıldı. 1978 yılında Paris’e yerleşen Demirel, çalışmalarını burada sürdürdü. Eserleri Türkiye’de Cumhuriyet, Politika, Yeni Yüzyıl, Milliyet’te, yurtdışında ise Le Monde, Le Monde Diplomatique, Le Nouvel Observateur, The Washington Post, The NewYork Times, The Wall Street Journal, Time, The Boston Globe, Business Week, The Nation’da yayınlandı. Çalışmaları daha çok basında yer alsa da, Selçuk Demirel 40‘dan fazla kitap ve desen albümü de yayınladı. Çocuk ve gençlik kitapları yazdı ve resimledi. Sanatçı aynı zamanda afiş, kartpostal ve başka basılı malzemeler için tasarım yapıyor. Desenleri cam, kumaş gibi farklı malzemeler üzerinde basılıyor. Sanatçının eserleri düzenli olarak Avrupa’da sergileniyor.
Mekan : Galeri Soyut Adres: No:82/A, Şehit Mustafa Doğan Sokak, Tagore Caddesi, Yıdızevler Mahallesi, Çankaya Şehir: Ankara / Türkiye Açıklama : Nurettin Ergüven 1905 yılında İskeçe’de doğdu. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde okudu. Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi’nin ardından Almanya’ya giderek Dresden Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördü. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin üyeleri arasında yer aldı. 1979 yılında İzmir’de hayata veda etti. Nurettin Ergüven, deneye dayalı görünen kompozisyon çeşitlemelerinde soyutlamacı ilgilerle pekişen bir figürasyonu geliştirir. Çalışmalarının büyük bir çoğunluğunu doğadan yaptığı etütler oluşturur. Mistik çağrışımlarla donatılmış bu yöre görünümleri, Türk resminin en ilginç peyzaj yorumları arasındadır. Ergüven’in renkçi ve biçimci bir iradenin buyruğunda gerçekleşen ve Cézanne’ı anımsatan cesur kompozisyon arayışları, esas itibarıyla dinamik bir fırça işçiliğiyle kurulan resim yüzeyinde, derinlikle alakalı tespitler şeklinde netleşir ve peyzajla bütünleşen bir resim düşüncesi, özgün bir biçimleme tavrı olarak kendini ifade eder. Yapı sorununa verdiği önem, nesne ve figüre yönelik hacimsel ilgiler, tüm düzen endişesine karşın doğaçlamayı çağrıştıran hızlı bir resimsel eylem Ergüven’in sanat tavrının gerçek ipuçlarını içerir.
38
Ajanda : Tiyatro
Türkiye ve Tiyatro
Tür kiye’nin ilk Tiyatrosu Hangisidir?
Tür kiye’de Ser gilenen ilk Tiyatro Eseri Nedir?
Türkiye’de ilk tiyatro etkinlikleri, İngiliz Elçiliği’nin bir salonunda başlamıştır. Tiyatro etkinlikleri, 19. yüzyılda gelişme göstermiş ve Gedikpaşa, Naum ve Verdi gibi tiyatro yapıları yapılmıştır.
ki veya daha fazla kişi tarafından oynanmak üzere yazılmış; genellikle sınırlı bir zaman içerisinde, dar bir çevrede geçen bir olayı anlatan eser veya bu esere sâdık kalarak sahneye konan oyunlara piyes ya da tiyatro eseri denir. 19. yüzyıldan sonra tiyatro oyunlarına piyes denmeye başlandı.
Türkiye’de ilk tiyatro binası, 1840 yılında Bosco adında bir italyan tarafından yapıldı. Bu tiyatro salonunda metinleri Türkçeye çevrilen oyunlar ve operalar oynandı. Burada metinleri Türkçeye çevrilerek oynanan operaların ilki, Gaetano Donizetti’nin “Belisario” operasıydı. Bosco’nun tiyatrosu, 1844’te Tütüncüoğlu Michael Naum Efendi’ye devredildi. Suriyeli Katolik bir ailenin oğlu olan Naum Efendi, 26 yıl İstanbullulara hizmet verdi. Bu tiyatroda ilk kez yabancı tiyatro kumpanyalarının temsilleri oynatıldı. Naum Tiyatrosu’nda oynanan ilk opera ise 29 Aralık 1844 tarihinde temsil edilen Gaetano Donizetti’nin “Lucrezia Borgia” adlı eseri oldu. Türkiye’de ilk Türkçe oyun ise Güllü Agop’un tiyatrosunda oynanmıştır. “Sezar Borjiya” adındaki bu oyun, 1868 yılında sahnelendi. Namık Kemal ve Ali Bey’in de desteklediği Gedikpaşa Tiyatrosu, bir süre sonra yalnız yerli oyunları sergilemeye başladı.
39
Türkçe yazılmış ilk piyes, yazarı, kimi kaynaklarda “Iskerleç”, kimi kaynaklarda “Dombay” olarak geçen üzerinde “Ketebe el Fakir iskerleç” ibâresi bulunan Vak’ayi-i Acibe ve Havâdis-i Garibe-i Kefşer Ahmed (Pabuççu Ahmed’in Garip Vak’aları ve Sergüzeştlerindir. Prof. Fahir iz’in Viyana Millî Kütüphânesinde tesâdüf ettiği, bu piyesin, konusu Bağdat’ta geçmektedir. İlk Türk Tiyatro eseri ise Şinasi tarafından yazılan ve 1860›ta Tercüman-ı Ahval Gazetesi›nde yayınlanan Şair Evlenmesi’dir. Türkiye’de 1842 yılından itibaren Avrupalı yazarların piyesleri tercüme edilmeye başlanmış ve ilk olarak Moliere’in “Bourgeois Gentilhomme” (Kibarlık Budalası) ve “Le Malade imaginaire” (Hastalık Hastası) tercüme edilmiştir. Ülkemizde sahnelenen ilk tiyatro oyunu, Namık Kemal’in yazmış olduğu Vatan yahut Silistre’dir.
Rabia Elmas Selçuk
Bu sayımızın turizm bölümünde tamamen farklı bir konsept oluşturmak istedim. Gidilmemesi gereken yerden bahsedeceğim size. Şimdiye kadar Rabia size hep gitmeniz için tavsiyede bulundu. Kendisinin beğendiği yerleri tanıttı, yazdı. Bu ay size yazacağım gereken yerde kendisi. Gidilmemesi gereken yerde... Tecrübe edinmeden, yaşanması gerekenleri yaşamadan gidilmeyecek yerler vardır. Veyahut gidip dönülmeyecek yerler diyelim. Kimsenin tavsiye etmediği yerler buralar. Dini inancımız, sosyal yaşantımız ne olursa olsun insanoğlunun son varış noktası olarak bilinen yer. Ne var ki Yahya Kemal Beyatlı gidenlerin hep beğendiğini ifade etmişti yazdığı dizelerde. Kim bilir, belki de öyledir. İnsan ömrünün kısa olduğunu her bir kaybımızda bir kez daha anlıyoruz. Ne kadar boş çabalar içerisinde çırpındığımızı tekrar tekrar düşünüyoruz. Para için yok olan bu dünyada sadece sistemin çarkları haline gelmekten başka çaremiz olmadığına inandırıyoruz kendimizi. Oysa hayatının en güzel yaşlarında tüm içtenliği ile arkadaşlık eden, tüm heyecanı ile bizlere biryerleri tanıtmak isteyen bir yürek gidiyor yanımızdan. Edineceği tecrübeler, yapmak istedikleri ve yapacakları olan bir yürek... Ne elimizden dur demek geliyor, ne de tutup geri getirmek... Üstelik bilgi sahibi olmadığımız bir yeri görmeye gidiyor kendisi. Huzurla, rahmetle gitsin lakin tanıtmaya ne lüzum vardı orayı? Zaten hepimiz önünde sonunda göreceğiz diye düşünmeden duramıyor insan.
Rabia Elmas Selçuk eminim ki herkes için iyi bir arkadaştı. Eminim ki iyi bir evlat, iyi bir öğrenci ve iyi bir anne adayıydı. Çalışkan biri olduğu aşikardı çünkü her zaman bize gerekenin iki katını önümüze koyarak sadece ‘Teşekkürler, eline sağlık.’ dememize olanak verirdi. Yaratıcıydı çünkü kendi istediklerini söyler, yapmak istediklerini projelendirir, anlatır ve hatta biz ‘Hadi’ dediğimizde o çoktan yolun yarısını bitirmiş olurdu. Kendisine teşekkürlerimizi borç biliriz.
Herkes için Rabia ayrı bir yerde olacak eminim ve dergimiz içinde her zaman ayrı bir yeri olacak. Tüm sevenleri için baş sağlığı dileriz.
SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. Yahya Kemal BEYATLI
42
Özel Dosya: 10 Kasım
ATATÜRK’ÜN SON ZAMANLARI Atatürk’ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalovada bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara›ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adanaya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği milli dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayısta Ankaraya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbula gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı’nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul’a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938’de Hatay Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi Atatürk’ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona’da kalan Atatürk’ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O’nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938’de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı.
43
Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat çok arzuladığı hâlde, Ankara’ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938’de kahraman Türk Ordusu’na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!” sözü ile Türk Ordusu’nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda “Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dâhilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır” diyerek Türk Ordusu’na olan güvenini belirtmiştir. Atatürk 1 Kasım 1938’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi’nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi’nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu’nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürkün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türkün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayında 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı.
Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler.
Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe’de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk’ün naaşı Anıtkabir’e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
16 Kasım günü Atatürk’ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı’nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı’na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit’e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara’ya getirilmek üzere hareket edildi. Atatürk’ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkam, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk’ün tabutu katafalkta alınarak Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu.
44
Özel Dosya: 24 Kasım
Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür.
İş günlerinde Öğretmenler Gününü kutlayan ülkeler
Pek çok ülkede 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı”’nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”’ni oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümüdür.
Azerbaycan’da her sene 5 Ekim günü Uluslararası Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.
Kendi kültürel ve tarihi özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Katar, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen) her yıl 28 Şubat günü, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Öğretmenler Gününün tatil olup olmadığı da ülkesine göre değişir.
Azerbaycan
Avustralya Avustralya’da Öğretmenler Günü Ekim ayının son cuma gününde kutlanır. UNESCO tarafından Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanması tavsiye edilen 5 Ekim’de Avustralya’da genellikle okullar tatil olduğu için ekim ayının son cuma günü Öğretmenler Günü olarak kabul edilmiştir. Çek Cumhuriyeti Evrensel eğitimin ilk savunucularından Jan Amos Comenius’un doğum yıldönümü olan 28 Mart günü Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Hindistan Hindistan Öğretmenler Günü’nü 5 Eylül’de kutlar. Bu, eski Hindistan devlet başkanı ve öğretmeni Dr. Sarvepalli Radhakrishnan’ın doğum günüdür. Dr. Radhakrishnan 1962’de Hindistan cumhurbaşkanı olunca bazı öğrencileri ve arkadaşları onun doğum gününü kutlamalarına izin vermesi konusunda kendisine isteklerini danışmıştır. Dr. Radhakrishnan da yanıt olarak “Benim doğum günümü ayrıca kutlamak yerine, 5 Eylül Öğretmenler Günü olarak kutlansa bu benim kendi gurur ayrıcalığım olur.” demiştir. Bu gün Hindistan’da tatil değildir. Bu gün bir kutlama günü olarak kabul edilip öğrenciler normal bir günmüş gibi okula gelir; olağan etkinlikler ve dersler, kutlama aktiviteleriyle birlikte teşekkür ve hatırlama da içerir. Bazı okullarda bu günde öğretmenlerin sorumluluklarını son sınıf öğrencileri alarak öğretmenlerinin kıymetini bildiklerini onlara gösterir.
45
Geleneksel olarak, Hintliler öğretmenlere çok büyük bir saygı ve onur barındırmışlardır. Eski bir Hintlinin söylediğine göre (genellikle öğrencilere öğretilir) öğretmeni 3. sırada sıralar, Tanrı’dan bile önce: Anne, Baba ve Öğretmen Tanrı’dır anlamında “Maata, Pitha, Guru, Daivam”. Bir beyitin (doha) söylemi Guru Govind doou khare kake lagon paai? Balihari guru aap ki Govind deeo batai, ne göre “İlk selamımı kime vermem gerektiği konusunda içinden çıkılmaz bir durum içindeyim: Öğretmen mi yoksa Tanrı mı? Beni Tanrı’yı bilmem konusunda aracılık edecek kişi olan öğretmeni seçmeliyim.” Başka bir örnek olarak, Hinduizm’in kutsal kitabının orta kısımlarında “Guru Bramha, Guru Vishnu, Guru devo Maheshwaraha - Gurusakshath parabramha tasmai shree gurve namaha,” der, çevirisiyse “Öğretmen üçlü birliktir. Öğretmenin kendisi Tanrı’nın önündeki belirtidir.” Öğretmen her çocuğa her kimseye bilgi vermekle kalmaz onun annesi görevini de üstlenmiş olur. İran Murtaza Mutahhari’nin öldürülüşünün yıldönümü olan 2 Mayıs günü Öğretmenler Günü’dür. Malezya Malezya’da Öğretmenler Günü (Malezyaca: Hari Guru) 16 Mayıs’ta kutlanır.
Peru 1953’ten bu yana 6 Temmuz günü resmi olarak Öğretmenler Günü’dür. Peru’nun bağımsızlığını kazanmasından sonra 6 Temmuz 1822’de kabul edilen bir yasa ile ülkedeki ilk öğretmen okulunun kurulması sebebiyle 6 Temmuz günü seçilmiştir. Slovakya Jan Amos Comenius’un doğum yıldönümü olan 28 Mart günü Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Türkiye Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği”ni kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu, Mustafa Kemal Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” ünvanını 11 Kasım 1928’de yaptığı toplantıda vermiş ve bu ünvan, 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesi’nin yayınlanması ile resmileşmişti. Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında onun “başöğretmen” oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir.
46
BiR DELiNiN HATIRA DEFTERiNDEN 10
NOT
“Gizlenen Varolusçuluk”
Merhaba Okur Dostlar, Kasım sayısı ile bir başlangıç yaptığımız tanışıklığımızı gözden geçirdim bu ayki notlara başlamadan önce, ve fark ettiğim şu oldu: sizlerle iletişim kurmak su içmek kadar elzemmiş benim için. Bu nedenle her birinize candan selamlar ve teşekkür ediyorum. Ufak tefek bilgiler de diyebileceğimiz “Bunları biliyor muydunuz” u andıran köşemizde bu ay yenilikler hazırladım. Bu sefer sözcüğün tam anlamıyla “Bir Delinin Hatıra Defterinden 10 Not” oldu.
Sözü fazla uzatmadan kısa bir giriş yapalım, Varoluşçuluk ya da varoluşçu psikoloji dendiğinde Irvin Yalom, Nietzcshe, Sarte yada Kafka gibi isimler geliyor ilk aklımıza ve onların tarihe düştükleri dizeler, eğer bir miktar daha ilgiliysek E.Fromm, V. Frankl, Hiedegger, Dreikurs ve belki biraz Ursula K. Leguin metinleri de canlanabilir zihnimizde ve adını bilmediğim diğerleri. Varoluşçuluk literatürü bir derya deniz ki her ne kadar sıkça kulaç atsak da bu deniz de, mutlaka mercan arkalarıına gizlenmiş düşünceler buluruz. Öyle düşüncelerdir ki bunlar bir inci tanesi gibi küçük ama değerlidir, belki birkaç sözcüktür ya da birkaç cümle, ama sizin için koca bir hayatı temellendirir. Örneğin, “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla dayanabilir.” (Nietzsche). Tam da bu nedenle kulaç atmaktansa mercan arkalarını keşfetmeye davet ediyorum sizi, inanın daha keyifli olacak, sarsılacağız ama “çok eğleneceğiz.
1. Amaçlanacak ve hedef olacak kavram başarı değildir. İnsanın tüm benliğini ve fazlasını adaya-
bileceği bir davası, bir mücadelesi olmalı. Başarı ya da mutluluk bunun peşi sıra gelecektir ya da gelmeyecektir. Bu dava ise mücadelenize olan bağlılığınızdır ve bu uzun vadede olacaktır.
2. Mizah, kendini koruma savaşında ruhun bir başka silahıydı. Mizahın insan yapısındaki diğer her şeyden birkaç saniyeliğine de olsa uzaklaşıp bir durumun aşılmasını sağlayabildiği çok iyi bilinmektedir, bu nedenledir ki mizah duygusu geliştirme ve olayları mizahi bir ışık altında görme çabası yaşama sanatında ustalaşırken öğrenilen bir hiledir.
3. Kendi evrensel doğası içinde sadece geleceğe bakarak yaşayabilmek, insana özgü bir olgudur. Kendini konuya yoğunlaştırmak zorunda kalsa da insan, varoluşunun en zor anlarındaki kurtarıcısı da işte budur.
4. Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmedir. Yaşam-
dan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyor. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz esastır.
47
9. Sadece sevgide gizli olan bir cinsellik gerçekten ödüllendirici ve doyurucu olabildiği için,
Bunun yolu konuşmadan, inanıyorsanız tanrıya ibadetten ya da meditasyondan geçmez. Aksine nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru anlamda gerçekçi çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.
cinselliği nesne temelinde değerlendiren bireylerin cinsel yaşamı zayıftır. Bu durumda ilgili nitelik eksikliğini bu tür birey, nicelik olarak dengelemeye çalışacaktır. Bu da sürekli artan ve şiddetlenen bir uyarım gerektirecektir. Pornografinin de sağladığı budur.
5. Yaşamı kapalı bir sistemmiş gibi kişinin kendi içinde ya da kendi ruhunda değil, dünyada
10. Eğlence uğruna seks mitinin, ilericilikmiş gibi reklamını yapanların, bunun iyi para getiren bir
keşfedilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Kişi hizmet edeceği bir davaya ya da seveceği bir insana kendini adayarak ne kadar çok kendini unutursa, o kadar çok insan olur ve o kadar çok kendini gerçekleştirir.
6. Özgürlük, tamamlayanı sorumluluk olan olgunun bir yarısıdır. Sorumluluk terimiyle yaşanmadığı sürece özgürlük yarım kalır ve salt keyfiyet içinde yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
iş olarak görenler olduğunu da unutmamalıyız. Cinsel konulardaki ikiyüzlülüğün hoş karşılanmadığı bir çağda, sansüre karşı belli bir özgürlüğü(?) savunanların ikiyüzlülüğünün göze çarpmaması gariptir. Asıl dertlerinin, para kazanma konusundaki sınırsız bir özgürlük olduğunu görmek o kadar da zor mu?
Hazırlayan: Özgür BALABAN
7. Günümüz “tüketim çılgını” insanında gerçek olan, gerçekten insanca olan şeylere yönelik kendi bilinçsiz küçümseme ihtiyacıdır. Elbet bilinç ve yaşamın “dengeli-üretici gerçekliği” bu sanal ihtiyacı tarihin çöplüğüne itecektir.
8. İkinci defa yaşıyormuşçasına ve ilk kez şimdi yapmak üzere olduğumuz gibi hatalı hareket etmişçesine yaşayın.
Kaynakça İnsanın Anlam Arayışı, V. Frankl, Öteki Psikoloji,7. Baskı, 2000 Duyulmayan Anlam Çığlığı, V. Frankl, Öteki Yayınları,4. Baskı
48
Geyik
Sizlere bir demet ‘bunları biliyor musunuz? ‘ 1) Gülmek için 17 kas a ihtiyaç vardır. Surat asmak için ise 43 kas a ihtiyaç vardır. (Gülmek güzel ve kolay olan hep gülün) 2) Beynin içi sudur. (Beynimiz sulanmış esprisi yapanı vurun) 3) 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı. 4) İnsanlar yaşamları boyunca altı fiilin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.(Bazılarımız da fil gibi yiyor ama)
19) Güney Kore başkenti Seul Kore dilinde başkent anlamına gelmektedir. 20) Çocuklar baharda daha fazla büyüyor. 21) Sadece dişi sinekler ısırır. (Bunu kadınlara çok söylerim) 22) Dünyada her bir dakikada iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır. 23) İnsanlar beyinlerinin sadece %10’unu kullanırlar.
5) Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba ‘dır.
24) Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
6) En yakın oldukları noktada, Rusya ile Amerika’nın birbirlerine uzaklıkları 4 km’ den daha azdır.
25) Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece 50 isim yer almıştır.1878 yılının şubat ayında
7) Mexico City her sene 25 cm kadar batıyor. (!)
26) Connecticut New haven’da yayınlanmıştır.
8) Yeni Zelanda, dünyadaki her türlü iklimin yaşandığı tek ülkedir.
27) İlk çamaşır makinesi 1907 yılında Hurley Machine Co. Tarafından pazarlanmıştır.
9) Newton, yer çekimi fark ettiğinde 23 yaşındaydı. ( Biz hala çağrı alıyoruz )
28) Bir insan yedi dakika içerisinde uykuya dalar.
10) Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullanan insanlara göre ortalama 9 yıl daha yaşarlar. 11) Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur. 12) Bir Bigmac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.(Ya yuh artık bunu da saymayın kardeşim) 13) Central Park’ta yüzmek yasalara aykırıdır. 14) Kirli kar temiz kardan daha kolay erir. 15) Suudi Arabistan da hiç ırmak yoktur. 16) Monako’nun ulusal orkestrası, ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir. (Müzik aşkı besliyorsa bırakın çalsın…) 17) Ortalama olarak Amerika da günde üç adet cinsiyet değişme operasyonu yaşanmaktadır. 18) Kanada Kızılderili dilinde büyük köy anlamına gelmektedir.
49
29) Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg. 30) 1952 de Londra da 3.000 kişi hava kirliliğinden öldü. 31) 3.7 litre benzin 3.000.000 litre içme suyunu kirletebilmektedir. 32) 1 litre motor yağı 800.000 litre içme suyunu kirletebilmektedir. 33) Amerikan havayolları, uçuşlarında yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir. (Operasyon müdürlerimize saygılarımızla =)))) 34) Yetişkin bir ayı bir at kadar hızlı koşabilir. 35) Fareler kusamaz. 36) Hamamböcekleri yaklaşık 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
37) Gözleriniz hiçbir zaman büyüyemez ama burnunuzun ve kulaklarınızın büyümesi asla engellenemez. 38) İngiltere de bütün kuğular kraliçenin malıdır. 39) Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar. 40) Yunuslar bir gözleri açık uyurlar. 41) Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidirler.(Siyah üzerine beyaz değil yani) 42) Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler. (hanımlar bu sizeydi…) 43) Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi Çinliler. (Domuz gribini yayan da bunlar) 44) Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır. 45) Ketçap önceleri ilaç olarak kullanılıyordu.(çok araştırdım ama ne ilacı olduğunu bulamadım) 46) Türkiye 1980’de en fazla ormanı olan 33.ülkeydi.1990 da 55.sıraya düştü. Türkiye dünyada ormanlarını en hızlı tüketen 2. ülkedir. (acı ama gerçek) 47) Türkiye de kişi başına düşen orman sayısı 0.3 h’ dır.bu sayı ABD ‘de 1.3 kanada ‘da1.8 ve dünya ortalaması 1.3 hektardır. 48) Dünyada her gün 3 canlı türü yok olmaktadır.2000 yılında dünyanın varoluşundan beri yaşamış tüm canlıların %20 yeryüzünden silinmiştir. 49) 20 Kasım 1990 tarihinden beridir deplasmanda maç kazanamayan Sacromento kings orlando magic 95-93 yenerek 43 maç süren Nba de bir rekor olarak kabul edilen bu mağlubiyet serisine son vermiştir. 50) Hapşırdığınız zaman kalbinizde dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur. (Mesela grip iken günlük ortalama olarak 100 üstü demek ki kalp 1 dakika duruyor o gün) 51) Bir erkek hayatının ortalama 3350 saatinin tıraş olmak için harcar. (Gün olarak hesaplarsak erkekler 140 günü traş olarak geçiyormuş, bayanlara ise makyaj bilgisini verip hiç moral bozmak istemedim ) 52) Yataktan düşerek ölme olasılığı 2 milyonda 1’dir.( İmkânsız yoktur) 53) İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206’ya düşüyor. 54) Kadınlar erkeklere oranla 2 kat fazla göz kırpar.
59) Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir. 60) Hipopotamlar insandan daha büyüktür. 61) Hawaii alfabesinde sadece 12 harf vardır. 62) Geçen 3500 yılın sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır. (Keşke 230 yıl bizim zamanımıza denk gelse ya da keşke bundan sonra istatistiklere uzun zamandır savaş olmuyor diye geçse) 63) Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir. 64) Günümüzde evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır. (Evlenmemeyi böylece kamçılamış oldum bu sözlerle) 65) Rodin’in ünlü ‘Düşününen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir. Günümüzde bilinen Cennet ve Cehennem figürleri Dante nin yazdığı bir kitaptan gelir. 66) Uranüs çıplak gözle görülen bir gezegendir. (Biz de görmedik merak etme ama görünüyormuş…) 67) Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara basan ilk insandır. 68) Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga 1971 yılında Japonya’nın Ishıgaki adasında 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır. 69) Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür. 70) Sahra(operasyon ‘isme dikkat’) çölündeki Tidikelt kasabasına 10 yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır. 71) Başkan John F.Kennedy, 20 dakikada 4 gazete okuyabilirdi. 72) Sihirli sözcük ‘abrakadabra ‘ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek üçün söylenmişti. 73) Ödemeleri telefonların çoğu babalar gününde ediliyor. (Zaten telefon ödemelerin çoğunuda babalar yapıyor.) 74) Uyurken en yüksek kalori yakma oranına sahibiz. 75) Yıllara göre ortalama alındığında her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazladır. 76) 60 yaşında insan tat alma duyularını büyük kısmını kayıp ederler.
55) Değerli taşarlın çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur. 56) Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı. (Ayrıca kendisinde kalıcı bir sağırlık vardı.) 57) Her 25 kişiden birisi astım hastasıdır. (Operasyonda parfüm sıkmayalım… ) 58) Avustralya da tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
50
Geyik Şirket içinden Güzel Görüntü ve Diyaloglar İş yerinde o kadar büyük dertlerimiz var ki bunlardan birisi de masamız di mi? Ne var abi demeyin, herkesin masası var(di mi? ) … Çalışma masası bir karakterdir! Aslan yattığı yerden belli olur…
olarak şu anda seni çok iyi anlıyorum…
Tuçev dekiler bu konuda şanslı olanlar 2 kişi ve sabit olduklarından dolayı masaları zaten düzenli olmak zorunda…
Şahsen yer değiştirmekten pek mutlu olmayan bir insan
İyi düşün akıllı ol günün 9 saat’ini geçirdiğin yer orası. Yani gününü. Bazı arkadaşlarımız var, ‘yok artık bu kadar da olmaz’ dediğimiz cinsten; işte o arkadaşlar iyi ki var. Öyle bir masaları var ki dillere destan. Olayı çözmüşler. Biz de hala ilkokuldan kalma bir mantıkla işe git gel hangi masada oturursam fark etmez mantığındayız. Masa kavramı bir kere kafa’da bitecek. O’nu görünce bir ayrı mutlu olacak, onu özleyeceek… ( tamam, şaka o kadar da değil ) Yalnız bazılarımız var ki, hakikaten tebrik edilmeyi hak ediyor bu konuda. Benim de öyle masam olsa eve gitmem dedikleriniz den… Sistemsel olarak şu anda yerlerimiz biraz değişkenlik gösterse de, tavrınızı net olarak ortaya koyabileceğiniz bir durum masa. Yani yöneticiniz siz bir yer istediğiniz de zannetmiyorum ki kavga durumu olsun. Zaten onlar da düşünürken ‘’bu’, buraya bir kere oturdu mu bir daha kalkmaz’diye düşünmekteler. Tabi ki yine bazı arkadaşlar masaya kurulurken mevsimler geliyor geçiyor onlardan da olmayalım. Duvara karşı çağrı almam diyen arkadaşlarımız var. Onlara da bir çift lafım var… - Sen hiç Gülten ve Berkan abiyle aynı yerde çağrı aldın mı? J Almadan bilemezsiiiiin (tabii kendilerini çok severiz ayrı bir konu) Bir kere düşünsenize, sabit bir masanız yoksa çiçek gelse nereye koyacaklar ?( Medaş çok çekiyor bu dertten). Sevdiğiniz kızın masasına not bıraktınız, ama o gün başka biri oturdu?
51
Son olarak neden mi bu kadar önemli bu masa olayı? İlginç bir şey söyleyeyim, siz hiç her gün önünden geçtiğiniz takım liderlerimizin masalarına dikkat ettiniz mi? Bir ara göz atın =) Finalde de the Oscar goesss toooooooooooo ! BEŞİKTAŞ!!!
Değerli abonelerimiz. Bazen çok yoruyorsunuz bizi…
Müşteri
İyi ki varsınız ne diyelim ;
MT - Salih Bey şu anda baktığımda son 3 aylık ortala fatura tutarınız 4 tl.
MT - İyi günler Elektrik Arıza ben Sinem nasıl yardımcı olabilirim sizlere? Müşteri - Bir maruzatım olacaktı sizlere…
- Faturam yüksek geliyor!!!
Müşteri
- Tamam işte çok!
MT ödüyorsunuz.
- Şu anda en düşük fatura tutarlarımızdan birini
MT
- Buyrun efendim
Müşteri
- Ben fotoğrafçıyım da …. den arıyorum. Bölge de elektrik kesintisi yapar mısınız?
MT
- Anlayamadım efendim
Müşteri
- Fotoğraf çekeceğim de, yıldızları çekeceğim de, ışıklar bozuyor. .. ve .. mahallelerinde Bir 10 dakika elektriklerin kesilmesini istiyorum. İşim bitince tekrar açtırmak için ararım.
MT
- ????? (biz şehri komple keselim sizin işiniz görülsün… (diyemedim ya laaa ) )
- Konut sigortanızdan ücretsiz olarak faydalanabilirsiniz. Eski abonemiz olduğunuz için ücret ödemeyeceksiniz.
Müşteri
- Emekliyim ben sigortam var benim.
MT
- Yanlış bir anlaşılma olmasın Erhan Bey. Bizler evinizi sigortalıyoruz.
Müşteri
- Tamam işte ben emekli olduğum için evimde benden dolayı emekli sigortalı değil mi yav!!!
MT
- Peki Erhan Bey takdir sizlerindir…
MT
- Yaşça büyük birisi varsa yanınızda telefona alabilir miyim?
Müşteri
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
MT
- Evet Sayın C.H. siniz. Sesinizi alamadım… Özür dilerim…
Müşteri
- 60 yaşındayım ben
MT
- 56 efendim görebiliyorum
Müşteri
- Yaşça daha büyük kimse yok ki evde?
MT
- :S ….
MT
MT sizlere?
- İyi günler ben Büşra nasıl yardımcı olabilirim
Müşteri - For ingilişh pires nayn diyor ya. MT
- Anlayayamadım efendim?
Müşteri
- Ben de onu diyorum For ingilişh pires nayn ne demek ben de anlamadım, onu soracaktım?
MT
-…
MT: - Güvenliğiniz açısından anne kızlık soyadınızın ilk iki harfini alabilir miyim Ali bey? Müşteri
- Kuzu sesi.
MT
- Pardon!?
Müşteri
- Me
MT
- ...
MT sizlere?
- İyi günler ben Ece nasıl yardımcı olabilirim
Müşteri
- Merhabalar elektrikler yok.
MT Müşteri MT ilçede?
- Bizleri nereden arıyorsunuz? - Evden - Evden arıyorsunuz? Peki, eviniz hangi il ve
MT - ‘Abone numaranız’ faturanızın sol üst 3. hanesinde yazıyor? Müşteri - Sizin solunuz mu benimki mi? MT
-…
Müşteri - Bizim komşulardan 2 tl veren var. Bir de ben az konuşuyorum. MT - Konuyu ilgili ekiplere aktarıp, ilgilenilmesini sağlayacağım!...
MT - Sizlere özel konut sigortasıyla ilgili bilgi verecektim. Görüşebilir miyiz? Müşteri - Benim kapitalist kandırmacalar ile işim olmaz MT - Bakın Cem Bey bu size ücretsiz olarak yangın, hırsızlık, yıldırım, infilak… Müşteri - Kapitalizmin uşağı olmam beeeen!!! MT - Siz yine de zor günlerinizde yardımcı olmamızı istemez misiniz? Müşteri - Tamam bak o olur…
52
Geyik
Dilin Yozlaşması Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. buna mukâbil az bir müddet Sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni Fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir Sesle ‘akşam-ı şerifleriniz hayrolsun’ dedim..” Yıl: 1975 “karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan
Yıl: 2006 “Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum Yâni.. oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz
Ayaklarım titredi. ama çok geçmeden kendime
Dedim, enjoy durumları yâni.. ama concon muyum ki ben,
Gelir gibi oldum,yüzünde beni rahatlatan bir
Baktım ki o da bana kesik.. sarıl oğlum dedim,
Gülümseme vardı.. üstüme çeki düzen verdim,
Bu manita senin.. ‘hav ar yu yavrum?’”
Kendinden emin bir sesle ‘iyi akşamlar’ dedim..” Yıl: 2026 Yıl: 1985
“ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte
“karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım..
Birden.. off, ay dont nov âbi yaa.. ama o da
Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan
Bana öyle baktı, if so âşık len bu manita..
Ayaklarım titredi. amma ve lâkin kısa bir süre sonra Kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni Ferahlatan bir tebessüm vardı.. üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle ‘hayırlı akşamlar’ Dedim..”
‘hay beybi..’” Yıl: 3000 Bakmışız.. birbirimizi anlamıyoruz kimin ne Konuştuğu belli değil.. kelimelerin binden fazla Anlamları var...
Yıl: 1995 “karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. ama bu iş bizi bozar Dedim. baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır Dedim..manitayı tavlamak için doğruldum, artistik Bir sesle ‘selâm’ dedim..”
53
2090 ‘da Türkiye Levhaları »» Kurbanlik sibernetik organizmalarinizin titanyum kaplamalarini türk hava kurumuna bağışlayınız. »»
Dikkat!..meteor düşebilir..
»»
Lütfen uzaya tükürmeyiniz.
»»
Buraya uranyum döken eşektir..
»» Türbeye chip, süper iletken materyal, fiber optik kablo bağlamayınız.. »» Silikon bazlı, display özellikli kaldırım taşlarının değismesinden dolayi verdigimiz rahatsızlıktan ötürü özür dileriz. (çemişgezek büyükşehir belediyesi) »»
Galaktik yol, indirme bindirme yapılmaz.
»» Oy kullananlar lütfen parmaklarınızı radyasyonlu sıvıya istenmeden batırınız.. »» Galaktik yolculuklarda lütfen ışın silahınızı görevli androidlere veriniz. »» Bina ici isinlama kabini 4 kisiliktir. 12 yasindan kucuklerin yalnız binmesi yasaktır. »» Işınlanırken burun karıştırmak bünye kısa devresine yol açabilir. »» Süpersonik atomik lazer güç üniteli testereyle odun kesilir.. »»
Lütfen yerlere chip atmayiniz
»» Seyir halindeyken flymobil tuvalet deposunu boşaltmak yasaktir.. »» Van kedisi ve sivas kangal köpeğinin klon cihazina sokulmasi yasaktir.. »» Telepati hattinda frekanslarin sağlikli işlemesi için yuksek sesle konuşmayiniz, gegirmeyiniz
»» Işınlanma odasina evcil hayvanla girmek yasaktir.. »»
Buraya çöp döken mutanttır..
»» Galaksi hava boşluğunda sollama yapmayınız »»
Dikkat azami hız 30 ışık yılı..
»» Trafik uyarı simgelerini işın tabancasıyla yakmayınız »» Lütfen jupiter ayilarına kabuklu yemiş atmayin. »»
Bu bölümde sanal sigara icebilirsiniz..
»» Kapalı yerlerde uranyum ve uranyum ürünlerinin kullanılması tck xyzkl numaralı yasası gereği yasaktır... »»
Dikkat Türk çıkabilir ve de düzebilir..
»» Lütfen androide pasonuzu istemeden gösteriniz. »» Seyahat esnasında güneşe yakın bölgelerde osurmamaya özen gösteriniz. »»
Dikkat ! uzay gemisi çıkabilir ...
»»
Rabotlara hidrolik yağ ikram etmeyiniz ...
»» Galaktik yolculuk sırasında insan ve androidlerin ikramlarından almayınız
54
Astronomi
2014 yılını artık geride bıraktığımız bugünlerde artık bizler 2015te başımıza gelebilecek olayları çoktan merak etmeye başladık. Tabi bazılarının bunların gerçek olmadığını düşünebilir. Fakat ayın hareketlerinin insan ruhu ve bedeni üzerindeki etkisi tartışma götürmez bir gerçek. Neyse lafı uzatmaya meraklıları için işte 2015.
KOÇ 21 Mart – 20 Nisan. Koçları oldukça hareketli bir yıl bekliyor. Geçtiğimiz yılı oldukça hareketli ve bol imtihanlı geçiren koçlar bul yılda sizin için durumlar sizin için pek değişmiyor. Bu süreci daha rahat anlayabilmek için olaylara daha mantıklı ve sabırla yaklaşmanızdır. İş hayatınızda büyük kariyer planları yapıyorsunuz ama hayal kırıklığı yaşamamak adına kariyer basamaklarını teker teker çıkmanızda fayda var. BOĞA 21 Nisan -20 Mayıs. Ruhlarının derinliklerinde mücadeleci olan boğalar bu sene sizin için bol koşuşturmalı bir yıl bekliyor. Yeni girişimler planlıyorsunuz ve hızlı kararlar alıyorsunuz. Biraz daha ihtiyatlı olun ve çevrenizde kulak verin ve yardım alın. Siz zaten maddi ve manevi olarak zaten güçlüsünüz bunu kimseye ispat etmeye ihtiyacınız yok. Artık yalnızlığınıza bir son verin ve aşk hayatınıza fırsat tanıyın. İKİZLER 21 Mayıs – 20 Haziran. Ani ruh değişikliği yaşayan ikizler, başınıza buyruk dur durak bilmeyen sizler herkesten farklı ikizler sizi oldukça hareketli bir yıl bekliyor. Bu yıl iş alanında attığınız adımların meyvesini toplayacağınız bir yıl. Aile ve aşk hayatınızda oldukça huzurlu bir yıl geçireceksiniz ve karşınıza çıkan iş fırsatını kaçırmayın bu yıl sizin.
55
YENGEÇ 21 Haziran- 21 Temmuz. Sizler iş hayatınıza o kadar önem veriyorsunuz ki sizin için aile yaşamınız hatta kendi sağlığınız bile 2. planda kalıyor. Zaten iş hayatınızda o kadar başarılısınız ki maddi zorluklar yaşamanız zor. Ama biraz daha ailenize ve kendinize zaman ayırmalısınız. Sağlık problemleri sizi bekliyor olabilir. Bu durumu engellemek için iş kolikliği bırakıp kendinize özen gösterin.
rımlar yapmalısınız .
ASLAN 22-Temmuz- 21 Ağustos. Aslanlar maddiyat açısından sizin için oldukça iyi bir yıl sizi bekliyor. Ayrıca yatırımlar yapmalısınız. Sizi oldukça bol kazançlı bir yıl bekliyor. Yatırımları sadece maddi olarak düşünmeyin iç yürüyüş için kendinize ve ailenize de yatı-
BAŞAK 22 Ağustos – 21 Eylül. Başaklar aşk konusunda bu sene çok şanslı. Ayaklarınızı yerden kesecek biriyle tanışabilirsiniz. Ve hayatınızda büyük değişimler yaşayabilirsiniz. Ancak başaklar dikkat siz bu değişimin hızını kontrol etmelisiniz. Ve aşk için karşınızdakine fırsat verin. Unutmayın aşk bu yıl sizden yana...
Astronomi
konusunda...
çıkmanızda fayda var.
TERAZİ 22 Eylül – 22 Ekim. Ve meraklı teraziler bu huyunuz size dert olabilir. İnsanların yaşamından uzak durmaya çalışırsanız kendi huzurunuz için oldukça faydalı olacaktır. Heyecanlı yapınız sizi ileriye yönelik düşüncenizi olumsuz etkileyebilir özellikle de ilişkiler
OĞLAK 21 Aralık – 19 Ocak. Kıvrak zekâya sahip olan oğlak yıl mekân değişikliği sizleri bekliyor. Tüm enerjinizi toplayarak verimliliğinizi en üst seviye çıkarmasını bu iş hayatınızda sizi olumlu yönde etkileyebilir. Zekânızı kullanarak iş kolik olan oğlaklar iş ve özel hayatlarını dengeleyebilirler.
Akrep 23 Ekim – 21 Kasım. Akrepler bu yıl sizin yılınız. Cesaretiniz o kadar yüksek ki hayatınız da gerçekleşmesini istediğiniz her şeyi gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle aile kurup çocuk sahibi olmak isteyen akrep bu yıl sizin yılınız.
KOVA 20 Ocak – 18 Şubat. Duygularınız yoğun yaşayacağınız bir yıl sizi bekliyor. Aynı zamanda yeni yatırımlar yapacağınız bir yıl. Bu sizin için önemli bir karar olacak. Yatırımlarınızı yaparken aceleci davranmaya.
YAY 22 Kasım - 20 Aralık. Sizin için bu yıl tam bir yıl keşif yılı. Vaktinizin çoğunu seyahat etmeye ayıracak gibi duruyorsunuz ve gittiğiniz her yerde yeni insanlarla karşılayacaksınız. Ama bu seyahatler maddi hesaplamalar yaparak yola
BALIK 19 Şubat- 20 Mart. Balıklar sizin bu duygusallığınız hiç bir dönem azalıyor ve maalesef azalmayacakta... Olaylara o kadar duygusal yaklaşıyorsunuz ki bu durum siz yanlış anlamalara sevk edebilir. Bu yüzden ailenizden mantıklı bir yakınınızdan fikir almalısınız.
56
ARALIK 2014 SAYI : 5
Silgi kullanmadan resim 癟izme sanat覺na hayat denilmektedir. John Christian
www.kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr