Kulaklik Dergisi Temmuz 2015

Page 1


Online Alışverişin Yeni Adresi Sizleri Bekliyor

beemarka.com

beemarka.com /beemarka


Kulaklık Dergisi Net Call Center Çalışanları ve Değerli okurlarımız Sevdiklerinizle beraber güzel zaman geçirmeniz dileğiyle, bayramınız kutlu ve mutlu olsun.


İçindekiler Bizden Gelenler •

Moda Sayfa 1

7 Rakamının Sırrı

Sağlık •

Güneş Işınlarının Zararları Sayfa 5 ve Korunma Yolları

Tarih *

Osmanlı İmparatorluğunun Sayfa 7 Askeri Yapısı

Röportaj *

Sayfa 13

YUNUS GÜNÇE

2015 İlkbahar-Yaz Sezonunun Trendleri

Sayfa 23

Bilim ve Teknoloji •

Tidal – Snapchat – Youtube 360 - Gmail

Sayfa 29

Sayfa 31 • Batman: Arkham Knight Android Aplikasyonları

Google Play Storede 25mb Altı Oyunlar

Sayfa 32

Ajanda •

Vizyondakiler Filmler

Sayfa 33

Net Call Center •

Net Call Center İftar Yemeğinde

Sayfa 35

Açık Büfe •

Karpuz Pastası Tarifi

Sayfa 37

Geyik Sektörden Haberler •

ÇMD Yöneticileri ile Takım Sayfa 17 Liderleri Buluştu!

Kültür/Sanat • Renklerin Dansı Turizm •

Ben Bodrum’um

Sayfa 19 Sayfa 21

Bunları Biliyor musunuz?

Sayfa 39

Netcan Şirkette :)

Sayfa 41


ilhanpolatmika

kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr kulaklikdergisi

Geçen ay birinci yaşını kutlayan dergimizin yeni yolculuğu bu ay itibari ile başladı diyebiliriz sanırım. Bu ayın sayısında da bize eşlik eden güzel insanlar için yeni içerikler üretmek için çaba sarfettik. Okunacak yeni bölümler ile ilgili fikirler ürettik, elimizden geldiği kadar uygulamaya başladık. Bu sene yaz sezonunun geç gelmesinden midir bilinmez, biz de yavaş ilerledik. Nihayetinde bu sayımızda da eminim ki hoşunuza gidecek sayfalar olacaktır. Bizim ile beraber yürümek isteyen herkese kapımızın açık olduğunu belirtmek isterim tekrar tekrar. Ramazan Bayramı’nızı kutlar hepinize iyi okumalar, iyi tatiller dilerim.

Editör: İlhan Polat Yazarlar: Toprak Erdi Can, Ayşegül Güneş, Tuğçe Küçükkasap, Mehtap Güner, Nazlı Karaman, Efe Çengelcik, Çağrı Uzunosmanoğlu, Ömer Buğra Demir Dergi Tasarım: Osman Altın


Ömer Buğra Demir

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

DOĞA’DA 7 SAYISININ GEÇTİĞİ YERLER: Gökyüzü 7 kattır. Gökkuşağı 7 renktir. Büyük Ayı 7 yıldızlıdır. Dünyada 7 kıta vardır. En çok tanınan ve bilinen gül çeşidi “ 7 Veren Gülü ”dür. Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesi vardır. İstanbul 7 tepe üzerine kurulmuştur. Çoğu insanın uğurlu rakamının yedi olmasından bahsetmiyorum tabiki… İncelenmiş bazı kaynaklara ve yapılan araştırmalara göre ortaya çıkan sonuçlarda 7 rakamının bir gizemi olduğu aşikar… İncelemeler, internet üzerinde yayınlanmış güvenimi kazanmış siteler de yaptığım araştırmalar ve benim de eklemelerimle ‘7’ … Dünyanın oluşumundan bugüne kadar gelen zaman içinde ve kutsal inanışların, dinlerin ortak sembolleri arasında 7 rakamının ayrı bir yeri ve önemi vardır… Bir inanışa göre, evrende görünen ve görünmeyen âlemler arasında rakamı 7 dir. 7 (Yedi), bütünlüğün, birliğin, göksel uyumun, mükemmel düzenin sembolü olarak bilinir. 7 rakamı, vahiy yoluyla alınan kutsal ayetlerde de sık sık yer alır; hem uhrevî hem de dünyevî alanı kapsayan bir sayıdır. Ruh, Madde ve İnsan ile (3 unsur), Hava, Su, Toprak ve Ateş (4 element) birleşiminin sayısı 7 ’dir ve bunlar Dünya Gelişim Sayısının temelini oluştururlar. Doğa’da, Güncel ve Sosyal Hayat’ta, İnsanın Varlığında ve Dinî Hayat’ta tesadüf ettiğimiz 7 lere bir göz atalım:

Kızılderililerde 7 mevsim vardır. Avustralya’da Aborijin ve Kulinler’de de 7 mevsim vardır.

GÜNCEL VE SOSYAL HAYAT’TA 7 SAYISININ GEÇTİĞİ YERLER Bir Haftada 7 gün vardır. Dünyanın 7 harikası vardır. Müzikte 7 nota vardır. 7 temel renk vardır. 7 Kocalı Hürmüz’ ü zaten biliyoruz. Pamuk Prenses’ in 7 cücesi vardır. Yedi Âlimler Hikayesi: “Yedi Âlimler Hikâyesi”, kaynağını Sindbadname’den alan Türkçe masallar derlemesidir. Bir cariyenin iftirasına uğrayan Doğulu bir hükümdarın oğlunun kurtulması için, ülkedeki 7 bilge (âlim) vezirden her birinin 7 gün boyunca kadınların kurnazlıkları üzerine anlattıkları öykülerden oluşur. Derlemenin adı da bu 7 âlimden gelir. Yedi Askı: Arapça’da Muallakatü’s- Seba…Arap edebiyatında, İslâm öncesinde yazılmış 7 kasideden oluşan derlemedir. Her biri yazarların en iyi yapıtı sayılan bu kasidelerin, Kâbe duvarlarına asıldıkları için bu adla anıldığı sanılır.


Yedi Meşaleciler: Yedi Meşale adlı edebiyat akımının kurucuları… Yedi Hafta Savaşı: Avusturya - Prusya Savaşı olarak da bilinir. 1866’da, Avusturya, Bavyera, Saksonya, Hannover ve bazı küçük Alman devletleriyle Prusya arasında 1866 yılında yapılan ve 7 hafta süren savaştır. Prusya’nın zaferiyle sonuçlanmış, Avusturya’nın Almanya’dan çekilmesine yol açmıştır. Yedi Yıl Savaşı: Fransız devriminden önce Avrupa’nın bütün büyük devletlerinin katıldığı son büyük savaştır. Savaşın bir cephesinde Fransa, Avusturya, Saksonya, İsveç ve Rusya, öbüründe Prusya, Hannover ve İngiltere yer almıştı. Yedigün: İstanbul’da yayımlanan haftalık magazin dergisi (1933- 1950) Yedi Gün: Ankara’da yayımlanan haftalık haber ve aktüalite dergisi (1972- 1978) Yedinci Sanat: İstanbul’da 24 sayı yayımlanan aylık sinema dergisi… Yeditepe: İstanbul’da 1 Nisan 1950- Haziran 1984 arasında, önce 15 günlük, daha sonra da aylık olarak yayımlanan edebiyat ve sanat dergisi. Yedikır Barajı: Amasya’nın Suluova ilçesinde, Tersekan Çayı üzerinde kurulu toprak dolgu barajı… 7 İLE İLGİLİ DEYİŞLER: (Yedi Belâ, Yedi Canlı, Yedi İklim dört bucak, Yedi kat el, Yedi mahalle duydu, Yediden Yetmişe, Yedi Düvel, Yedi Göbek) İNSANIN VARLIĞINDA 7 SAYININ GEÇTİĞİ YERLER İnsanın soyu 7 göbek öteye gider. İnsanın 7 çakrası vardır. İnsanın yüzünde 7 açıklık vardır. (Ağız, 2 kulak, 2 göz, 2 burun deliği) Çocuklar okula normalde 7 yaşında başlar. 7 aylık bebeklerin yaşama şansı erken doğum olsalarda; 8 aylık bebeklerden daha fazladır.

DİNİ HAYATTA 7 SAYISININ GEÇTİĞİ YERLER Yedi Ruh: Eski Mısır’da Güneş Tanrısı’nın 7 ruhlu olduğuna inanılıyordu. Yedi Bilge: Sümerlerde Ea, “Su Tanrısı” dır. Enkı adıyla da bilinir. İnanışa göre Su Tanrısı Ea’nın 7 Bilge Öğrencisi vardı. Bunlar yeryüzüne çıkıp insanlara bilgelik ve bilim öğretirlerdi. Yedi Musalar: Müziği yaratan 7 müzik perisi (Anadolu- Helen mitolojisinde yer alan Musa denilen bu periler türkü çığırır, çalgı çalarlardı.) Yedi Kurban: M.Ö.200 ‘lü yıllar da Balkanlar üzerinden Anadolu’ya geçerek Ankara yöresine yerleşen Galatlar’ın kurban törenlerinde 7 hayvanı kurban olarak kesmeleri. (Anadolu’da bir işin, bir dileğin yerine gelmesi için 7 koç kurban etme geleneğini de buna bağlayan halkbilimciler var.) (Örneğin bir yakınım, uzun zamandır bir çocuklarının olmasını arzu ediyordu. Bunun için 7 koç kurban edildi. Çocuk, 7 nci ayın 7 sinde doğdu ve yedi sene bir koç kurban edildi.) Yedi Kamış: Sirinks uzunluklarına göre yan yana dizilmiş 7 kamıştan oluşan bir tür panflüttür. Frigya mitolojisine göre, Pan’ın (kırların ve çobanların tanrısı) icat ettiği ve elinden düşürmediği müzik aletidir, bir efsaneye konu olmuştur. Efsaneye göre kırların, çobanların ve sürülerin tanrısı ve koruyucusu olan Pan, Sirinks (Frigce ) isimli güzel bir periye âşık olur. Pan’ dan kaçmak için Sirinks kendisini su kamışı bitkisine çevirir. Bu güzel perinin onuruna ve ona olan aşkı için Pan bu kamışlardan biraz keser ve bugün “Sirinks” veya “Pan flütü” olarak adlandırdığımız müzik aletini yapar.


Ömer Buğra Demir

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Yedi Engel: Şaman inancına göre Tanrı Ülgen’in katına ulaşmak için geçilmesi gereken 7engel vardır. Bu engelleri aşmak, insanın inanç bakımından değişik aşamalardan geçmesine, olgunlaşmasına bağlıdır. Yedi Kişi: (Şaman inancına göre) Tanrı Ülgen’in yeryüzünde, önce, kemikleri kamıştan, etleri topraktan 7 kişi yarattığına inanılır.. Yedi Oğul: Ülgen’in 7 oğlu vardır: Karşıt, Bura- Kan, YaşılKan, Burça- Kan, Karakuş, Baktı- Kan, Er- Kanım. Yedi Kulaç: Asya’da yaşayan Beltir adlı Türk topluluklarının düzenlediği bir din töreninde7 kulaç uzunluğunda bir ip kullanılır, buna onların dilinde “ çilipağ “ denir. Yedi Gün: Yenisey’de yaşayan şamanist Türk boylarından Beltir’ler, ölüyü Müslümanlar gibi yıkarlardı. Ölü toprağa verildikten sonra, ölünün dul kalan karısının saç örgüleri çözülüp dağıtılır ve yarısından aşağısı kesilirdi. Dul kadın, ancak ölünün toprağa verilişinden 7 gün sonra saçlarını örebilirdi.. Ölünün karısı ve çocukları, ölünün toprağa verişinden sonra 7 gün içinde, ölünün ciğerleri rahatsız olmaması için, ciğer yemezlerdi. Ölü toprağa verildikten 7 gün sonra, köy yahut oba halkı toplanıp mezarlığa giderler ve mezarın başında ateş yakarlardı. Çin’in Gan-su eyaletinde Nan- şan dağlarının kuzey kollarında yaşayan Sarı Uygurlar, uzun zamandır Budist sayıldıkları halde defin törenlerinde bir çok Şamanlık unsurlarını muhafaza etmişlerdir. Bunlar ölülerini üç veya 7 gün evlerinde saklarlar. Bu müddet içinde lamaları çağırıp dualar okuturlar. Yedi Kez Tekrar: Çin kaynakları, VI. yüzyılda Göktürkler’in defin törenini şöyle anlatmaktadır: ” Ölü bulunan çadırın etrafında at üzerinde 7 defa dolaşırlar. Kapının önünde bıçakla yüzlerini kesip ağlarlar. Yüzlerinden kan ve yaş karışık olarak akar. Bu töreni 7 defa tekrar ederler. Yedi Gün Yedi Gece: Gılgamış Destanı’ nda Tanrı Enkidu’ yu alt etmek için 7 gün 7 gece oyalandırılması… Aynı şekilde Budha dininde “Çıtamani” denen mutluluk incisini bulmak ve insanları mutluluğa kavuşturmak için Budha’nın gizli bir ülkede 7 gün, 7 gece yol gitmesi… Yedi Melek, Yedi Gün: Yezidilerin inancına göre 7 imam (peygamber) ve bunların yaratıldığı 7 gün Melek Taus (Pazar), Derdail (Pazartesi), İsrafail (Salı), Mikail (Çarşamba), Cevrail (Perşembe), Şamnail (Cuma),Turail(Cumartesi)…

3

Yedi Şans Tanrısı : (Şişi- fuku- cin) Japon mitolojisinde iyi talih ve mutlulukla ilişkilendirilen 7 tanrı vardır. Her biri farklı kökenlerden geldiği halde 16 ncı yüzyıldan sonra aynı kümede toplanan bu tanrılar Bişamon, Daikoku, Ebisu, Fukurokucu, Curocin ve Hotei ile tek tanrıça olan Benten’dir. Halk şarkılarına da konu olan Şişi- fuku, cin resim ve oyunlarda tek tek ya da topluca komik öğelerle betimlenir. Tevrat’a göre Firavun, rüyasında 7 cılız ineğin, 7 semiz ineği yediğini görmüştü. Tevrat ve İncil’de, 7 sayısı yaygın olarak kullanılmıştır. 7 rahip, 7 trompet, 7 kilise, 7 mühür, 7 kâse, 7 yıldız, 7 boynuz, 7 başlı canavar, 7 ruh, 7 kollu şamdan çok bilinen örneklerdir. İnanışa göre, Hz. Süleyman’ın tapınağına 7 basamakla çıkılıyordu. Tufanın hazırlıkları 7 gün sürmüştü. Nuh’ un, gemiden uçurduğu güvercin 7 gün boyunca uçmuş ancak sekizinci gün gemiye dönebilmişti. Yedi Tur: Eskiden Yahudiler, Kamış Bayramı’nda tapınaklarında toplanır ve kutsal mihrabın etrafında 7 kez dönerlerdi. Museviler’ de Hamursuz Bayramı’ndan 7 hafta sonra yapılan Gül Bayramı’ nda günah adağı olarak 7 kuzuyu kurban etme geleneği vardır. Yedi Çoban: Musa peygamberin, Firavun’dan kaçarak, gittiği Medyan çölünde yardım ettiği söylenen 7 çoban kız. Yedi Oğul: Tevrat’a göre Yafes’in 7 oğlu vardır. Bunlardan her biri bir ulusun atası sayılır. Yedi Uyurlar: “Eshab-ı Kehf” olarak bilinir. Ölümden sonra dirilişe ilişkin ünlü efsanenin kahramanlarıdır. Ortaçağ boyunca Hıristiyan ve İslâm dünyasında çok tutulan efsaneye göre, Roma İmparatoru Decius döneminde Hıristiyanlara yapılan baskılar sırasında 7 Hıristiyan asker doğdukları kent olan Ephesos (Efes) yakınında bir mağarada gizlenirler. Daha sonra mağaranın kapısı kapanır. Böylece İmparator Decius’un çıkardığı ferman uyarınca pagan kurban törenlerine katılmaktan kurtulan 7 Hıristiyan, mucizevi bir uykuya dalarlar. Doğu Roma İmparatoru II. Thedosius döneminde mağaranın ağzı açılınca uyanırlar. 7 asker, yaşadıkları deneyimin derin anlamını açıkladıktan sonra ölürler. Bunun üzerine onlar adına kutsal bir mezar yapılır.


Hıristiyanlıkta manastır hareketinin başlangıcından bu yana 7 büyük günahtan söz edilir. Bu günahlar şöyle sıralanır: 1)Kibir, 2) Açgözlülük, 3) Şehvet, yani aşırı ve yasaklanmış cinsel istek, 4) Kıskançlık, 5) Oburluk ve genellikle ayyaşlık, 6) Öfke ve 7) Tembellik. Batı’da yaygın olan anlatıda Eshab-ı Kehf, Maksimianos, Malkhos, Markianos, Ioannes, Denis, Serapion ve Konstantinos’ tur. Doğu’ daki anlatılarda ise bu adlar Mekselina, Yemliha, Mernuş, Saznuş, Debernuş, Meslina ve Kefeştatayyuş olarak geçer. Afşin ve Tarsus’ta Eshab-ı Kehf, Efes’ te ise “Yedi Uyurlar” adıyla anılan ve ziyaret edilen mağaralar vardır. Yedinci Gün Adventisleri: 19. yüzyılda ABD’de ortaya çıkan bin yıl inancına bağlı Protestan akımı Adventizmin günümüzdeki en büyük koludur. Kur’an’ın ilk suresi Fatiha 7 ayettir. Kainat 7 günde yaratılmıştır. Kabe’nin etrafı 7 kere tavaf edilir. Mevlevilik’te 7 bilgelik rakamıdır. Mevlevilerde 7 selâm vardır.

Kuran’da 7 Gök tabiri, 7 kez geçer. Yedi İmamcılık: Sebiye, “Yedi İmamcılık” olarak da bilinir. Şiiliğin, imamların sayısını yediyle (seb’) sınırlayan koludur. Sebiye izleyicileri zamanla 7 sayısı üzerine kurulu bir öğreti geliştirmişlerdir. Buna göre yeryüzünde her zaman Tanrı’ nın kanıtları (hüccet) vardır. Kanıtlar, konuşan (natık) ve susan (samit) olmak üzere ikiye ayrılır. 7 konuşan kanıt Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed ve Muhammed et- Tamm’dır. Her iki konuşan kanıt arasında da 7’şer susan kanıt vardır. Hz. Muhammed ile Muhammed et- Tamm arasındaki susan kanıtlar, Hz. Ali ile başlayıp Hz. İsmail ile biten 7 imamdır. ESKİ AHİT (TEVRAT)’ TE, YENİ AHİT (İNCİL) ’DE ve KURAN’I KERİM’DE 7 rakamının geçtiği yer oldukça fazladır… Mevlana Celalettin Rumi’ nin meşhur 7 öğüdü; 1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. 2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. 3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. 4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. 5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. 6. Hoşgörürlükte deniz gibi ol. 7. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

İslâm dininde 7 mertebe vardır. Müslümanlar Hac sırasında Safa ile Merve arasında 7 kez gidip- gelirler. Müslümanlar Hac sırasında şeytan taşlamada 7 taş atarlar. Mina’da, bayram günleri üç gün şeytan taşlanır. Bayramın birinci günü Mina’da, Cemre- i Akabe [Büyük Şeytan] denilen yerde iki buçuk metreden veya daha uzaktan Cemre [Büyük Şeytan] yerini gösteren duvarın dibine nohut kadar yedi taş atılır. Bayramın ikinci günü, öğle namazından sonra üç ayrı yerde, yedişer taş atılır. Mescid-i Hıf’e yakın olandan başlanır. Önce küçük şeytan, sonra orta şeytan ve büyük şeytana yedi taş atılır, toplam 21 taş eder. Bayramın üçüncü günü de böyle yedişer taş atılır ki, hepsi 49 taş olur. (Aynen ikinci günkü gibi.) Üçüncü günü güneş batmadan önce, Mina’dan ayrılınır. Dördüncü gün de Mina’da kalıp, sabahtan güneşin batışına kadar dilediği zaman 21 taş daha atmak müstehabdır. (Küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır.)

4


Erdi Toprak Can

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Güneş Işınlarının Zararları ve Korunma Yolları Malum yaz ayları yaklaşıyor ve güneş kendini göstermeye başlıyor. Hal böyle olunca da güneş ışınlarının zararları yine akıllara geliyor ve insanlar güneş ışınlarından korunmanın yollarını aramaya başlıyor. Biz de bu yazımızda sizlerle bu konuyla ilgili, işinize yarayacak bilgiler paylaşacağız. Öncelikle güneş ışınlarının zararlarından bahsedecek, ardından güneş ışınlarından nasıl korunabileceğinizle ilgili ipuçları vereceğiz. Güneş Işınlarının Zararları Nelerdir? Kısa vadede bizi iyi hissettiren bronzluk, uzun vadede güneş ışınlarının bizi olumsuz yönde etkilemesine sebep olmaktadır. Güneş ışınlarının zararları deyince ilk akla gelen kırışıklıklar ve yaşlılık lekeleridir. Öyle ki, kendini güneşten korumuş 40 yaşındaki bir kadının cildi 30 yaşında gibi görünmektedir. Bununla birlikte güneş ışınlarının zararları akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Akut zararlar güneş yanıkları, bronzlaşma gibi kısa süreli ve geri döndürülebilirken; kronik zararlar daha ciddi ve hatta bazen hayatı tehdit edici olabilmektedir. Kronik zararlar arasında cildin erken yaşlanması, bağışıklık sisteminin baskılanması, gözlerin zarar görmesi ve cilt kanseri yer almaktadır. Güneş Yanıkları UV ışınlarına çok fazla maruz kalınması sonucu ciltte güneş yanıkları oluşabilir. Çok fazla UV ışınına maruz kalmak aynı zamanda ödem, ağrı ve cilt soyulmasına da neden olabilmektedir.

Bununla birlikte UV-A ışınlarından çok UV-B ışınlarının güneş yanıklarına yol açtığına inanılmaktadır. Hassas cilde sahip olan kişilerin 15-30 dakika öğle güneşine maruz kalması bile güneş yanıklarına neden olabilmektedir. Ayrıca çocukların ve yaşlıların UV ışınlarına karşı daha hassas olduğuna ve güneşten daha kolay yanabileceklerine inanılmaktadır. Güneş yanığı güneşe maruz kaldıktan 8 ya da 12 saat sonra maksimum kızarıklığa ulaşıp, 1-2 gün sonra solmaktadır. Cildin Erken Yaşlanması UV ışınlarına uzun süre maruz kalmak sonucunda ortaya çıkan kronik etkilerden birisi cildin erken yaşlanmasıdır. Ayrıca ciltteki kuruluk, kırışıklıklar, elastikiyet kaybı, elastin ve kolajende dejeneratif değişiklikler, sarkmalar, damarlarda genişlemeler ve kahverengi lekeler de güneş ışınlarının zararlarındandır. Gözlerin Zarar Görmesi UV ışınları, UV radyasyonunun %99’unun gözlerin önü tarafından emilmesi sebebiyle, gözlere de zarar vermektedir. Gözlerde oluşacak zararlar arasında ise korneanın hasar görmesi ve katarakt yer almakta, hatta sonunda körlükle bile karşılaşılabilmektedir. Ayrıca cilt kanseri tiplerinden birisi olan melonomaya yakalanma riski de olabilmektedir. Cilt Kanseri Cilt kanseri, dünyada en fazla rastlanan kanser türlerinden birisidir ve her geçen gün cilt kanseri vakaları artmaktadır. Güneş ışınlarından gelen UV radyasyonu cilt kanserinin nedenlerinden ilkidir. UVA ışınları gündüz etkili oldukları için, güneş ışınları yaz aylarında ne kadar zararlı ise kış aylarında da o kadar zararlıdır.


Herkesin cilt kanserine yakalanma riski olsa da hassas cilde sahip olanlarda, çillilerde ve sarı ya da kırmızı saçlılarda risk daha büyüktür. Bununla birlikte genetik miras, açık havada çalışmak ve güneşli bir iklimde yaşamak da risk faktörlerindendir. Cilt kanserinin belirtileri arasında ciltte değişiklikler, yeni oluşan benler, hali hazırdaki benlerin yapısında değişiklikler ya da cilt lezyonu yer almaktadır. Güneş Işınlarından Korunma Yolları Nelerdir? Güneş ışınlarının etkili ve zararlı olduğu saatlerde güneşe maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Eğer imkanınız varsa 10:00-16:00 arası, ya da en azından güneşin en zararlı olduğu 11:00-13:00 saatleri arasında güneşe maruz kalmamanız gerekmektedir. Geniş kenarlı şapkalar kullanılmalıdır. Hafif ve bol, güneş ışınlarının geçirgenliğini en aza indirgeyen giysiler tercih edilmelidir. Cilt yapısına uygun güneş kremleri kullanılmalı ancak bu kremlerinin sadece filtre görevi gördüğü ve tüm UV ışınlarını bloke etmediği unutulmamalıdır. Ayrıca güneş kremleri gün içerisinde belirli aralıklarla tazelenmelidir. Kaliteli camlara sahip olan güneş gözlükleri kullanılmalıdır. Bu gözlükler hem gözlerinizin çevresini hem de gözlerinizi güneşin zararlı ışınlarına karşı koruyacaktır. Yapılan araştırmalar uzun saatler boyunca güneş gözlüğü kullanmadan güneş ışınlarına maruz kalmanın bazı göz rahatsızlıklarına neden olabileceğini göstermiştir. İdeal güneş gözlüğü UVA ve UVB ışınlarının %99-%100’ünü bloke edebilmelidir. Bu sebeple güneş gözlüğü satın almadan önce etiketleri kontrol edilmeli ve bu korumayı sağladıklarından emin olunmalıdır.

Solaryuma girmekten kaçınılmalıdır. Çünkü bilinenin aksine solaryumda yer alan UV ışınları zararsız değildir. Solaryumlarda kullanılan ışıklar genellikle hem UVA hem de UVB ışınları yaymakta, bu da uzun vadeli cilt problemlerine ve cilt kanserine neden olabilmektedir. Birçok cilt doktoru ve sağlık kuruluşu solaryumu önermemektedir. Çocuklar bu konuda daha hassas olduğu için onlara daha fazla ilgi gösterilmelidir. Çocuklar dışarıda oynadığı ve tehlikelerden haberdar olmadığı için burada görev ailelere düşmektedir. 6 aydan küçük bebekler ise direkt güneş ışığından uzak tutulmalı, şapkalar ve giysilerle güneşten korunmalıdır. Güneş Işınları Hakkında Bilinmesi Gerekenler Güneş sayesinde vücudunuz doğal yollardan D Vitamini yapmaktadır. Bu sebeple doktorunuzun önereceği saatlerde ve önereceği ölçüde güneşten faydalanabilirsiniz. Ancak diyetiniz ve vitaminlerle de D Vitamini alabileceğinizi ve bu yöntemlerin cilt kanserine yol açmayacağını da unutmamanız gerekmektedir. Yine de bu konu oldukça tartışmaya açıktır; bazı doktorlar mutlaka belli saatlerde ve ölçülerde güneşlenmenizi tavsiye ederken, bazıları güneşin çok zararlı etkileri olabileceğine ve vitamin takviyeleri ya da D Vitamini içeren besinlerin de D Vitamini eksiğinizi karşılayabileceğine değinmektedir. Yani bu durumda en doğrusu doktorunuza danışmak ve onun önerilerini dikkate almaktır. Güneş yanığı olması durumunda soğuk uygulanması, serin bir duş alınması, nemlendiricilerin buzdolabına konulduktan sonra cilde sürülmesi faydalı olabilmektedir. Ancak çok şiddetli bir güneş yanığı varsa doktora başvurmak gerekmektedir. Hamilelerin, özellikle öğle güneşinde kalmamaları önerilmektedir. Sabah erken saatlerde ya da akşam saatlerinde kısa yürüyüşler yapabilirler. Gebelik döneminde kadınlar daha hassas olacağı için güneşin zararlarına karşı da daha hassas olacaklardır. Ayrıca hamile kadınlar bebeklerinkine benzer güneş koruyucuları kullanmalıdırlar.


Çağrı Uzunosmanoğlu

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN ASKERİ YAPISI Bir sınır beyliğinden İslam dünyasının en güçlü devletine dönüşen imparatorluktur Osmanlı İmparatorluğu ve elde ettiği zaferler hüküm sürdüğü süre tesadüfi değildir elbette. Muhteşem padişahlar, aklın ve İslam’ın harmanlanarak vuku bulduğu adalet ve yönetim sistemi, hoşgörünün ve fethedilen toprakların geleneğine insanına saygı ve pek tabi olarak güçlü bir ordu… Karşındakine üstün gelmenin ancak çok iyi bir orduyla ve başarılı bir yönetim sistemiyle mümkün olduğu Osmanlı Klasik döneminde, büyük başarıların, şanlı zaferlerin elde edilmesinde en büyük pay sahibi pek tabiidir ki; gâzâyı kendine bir amaç edinmiş, İslâm’ı yaymak ve onun en büyük koruyuculuğunu yapmanın bir Türk’ün asıl görevi olduğunu bilen Padişahlar ve onun yolunda ilerleyen ordusudur. Dönemin şartları mukabilinde güçlü orduya sahip olamayan bir millet pek doğaldır ki yüzyıllarca kıtaların hakîmi ve İslam’ın koruyuculuğunu üstlenemezdi. İktisadi yapıyla birbirine başarılı bir şekilde bağlanmış olan bu başarılı ordunun daha sonra iktisadi hayatla bağlarının kopması sonucu zayıflaması da kaçınılmazdı ve sonradan zincirleme şekilde meydana gelecek başarısızlıkların, gerilemenin ve sonuç olarak da bu muhteşem imparatorluğun çözünmesini de kaçınılmaz hale getirecekti. Bu yazıda Osmanlı İmparatorluğunun klasik dönem ordu yapısından genel olarak söz ederek, bu ordunun tımarlı sipahilerden sonra en mühim rolü üstlenen Yeniçeriler hakkında bilinmesi gereken bazı gerçeklerden ve ne kadar mühim olduklarını kanıtlayan bazı tarihi hikâyelerden bahsetmek istiyorum. Bu kadar mühim olmaları ortadadır çünkü koca imparatorluğun gerileyip dağılmasının belki de en önemli nedenleri; iktisadi hayatın aksatılarak buna bağlı tımar yapısının bozulması ve sultana bağlı, çoğu savaşta en mühim rolü üstlenen ve özellikle de yükseliş devrinde birçok zafer kazandıran yeniçeri sınıfının artık askeri bir sınıf olmaktan çıkıp, devlet adamları ve harem arasında bir maşa, yönetime etki eden, çoğu zaman artık padişahın belirlenmesinde seçici unsur olan bir yapı hale gelmesidir. Günümüzde kimimiz tarafından gereksiz ve olmuş bitmiş olarak nitelendirilen bu yapılar ve sınıflar aslında çok mühimdir. Çünkü bunlar şuan üzerinde bulunduğumuz toprak parçasının elde edilmesinde, korunmasında ve günümüze kadar gelebilmesinde önemli olan unsurlardan sadece biri. Unutulmamalıdır ki geçmişimizi bilmeden, bilip üzerinde düşünmeden geleceğimizi göremez ve onu şekillendiremeyiz. Geçmişini, tarihini, değerlerini kaybetmiş bir millet de ne acı ve gerçektir ki yok olmaya mahkûmdur…

7

Osmanlı İmparatorluğu Askeri Teşkilatı (Klasik dönem) Osmanlı beyliği kuruluş yıllarında orduda gâzâ anlayışını benimsemiş oğuzlardan ve gönüllülerden oluşuyordu. Düzenli ordu anlayışı ise Orhan Bey zamanında ise Yaya ve Müsellem adında oluşturulan birliklerle sağlanmaya başlanmıştır. Fetih politikaları ve jeopolitik yapı nedeniyle kara ordusuna ehemmiyet veren Osmanlı Devleti, donanma gücünü Karesi Beyliği’ni 1361’ de topraklarına katarak oluşturdu. Daha sonra I. Murad zamanında ise gayrimüslim 8-18 yaş arası çocukların fetih bölgelerinden belli usullerle alınıp yetiştirilmesiyle Yeniçeri adlı bir ordu kuruldu. Osmanlı ordusu tarihi iki ana bölüme ayrılır ki bunlardan klasik dönem 1299’dan 19. Yüzyıl askeri reformlara kadar olan döneme tekabül eder. Klasik dönem Osmanlı ordusu iki ana başlıkta incelenebilir bunlar; Kara Ordusu ve Donanma’dır. Kara Ordusu Kara ordusunu Eyalet ordusu, Kapıkulu ordusu ve yardımcı kuvvetler olarak üçe ayırmak mümkündür. Eyalet askerleri başlıca topraklı ve tımarlı sipahi denilen süvariler ile yaya müsellem, azap ve Rumeli sınırında bulunan akıncılardan oluşmaktaydı. Eyalet ordusu askerlerinin tamamı Türklerden oluşmaktaydı ve büyük bir kısmı atlı birliklerden oluşurdu. Bu ordunun askerleri Osmanlı eyaletlerinde köylerde yaşarlar ve topraktan gelir elde ederek devletten maaş almazlardı. Tımarlı Sipahiler Osmanlı devleti toprak sistemi ile askeri sistemini birleştirmişti. Mülkiyeti devlete ait olan toprakların vergi geliri hizmet karşılığı askerlere ve devlet adamlarına verilirdi. Bu topraklara vergi gelirinden dolayı “Dirlik” toprakları denirdi. Dirlik toprakları vergi gelirine göre üç bölüme ayrılırdı. Bunlar; Has, Zeamet ve Tımardı. Has ve Zeamet sahipleri gelirlerinin beş bin akçesi ile kendileri geçinir, geriye kalan her beş bin akçe için bir atlı asker beslerlerdi. Tımar sahipleri ise üç bin akçe ile kendileri geçinir, geriye kalan her üç bin akçe için bir atlı asker beslerlerdi. Tımarlı sipahilere Tımarları ömür boyu verilirdi. Kendileri ölürse bu hak çocuklarına geçerdi. Sipahiler barış döneminde köylerin güvenliğini sağlarlar. Yılda bir defa, mülkiyeti devlete ait olan toprakların, tımar denilen bölümünün kendilerine tahsis edilen vergi gelirini toplarlardı. Tımarlı sipahiler Osmanlı ordusunun klasik dönemde en kalabalık ordusunu oluştururdu.


Azaplar Azap kelime anlamı olarak bekâr, erkek manasına gelir. Savaşlarda Yeniçerilerin ön safında savaşırlardı. Savaş başlayınca sağa ve sola çekilerek yeniçerilerin manevra kabiliyetlerini artırıyorlardı. En ön saflarda savaştıkları için genelde şehit oluyorlardı. O yüzden bu askerler gönüllüler arasından seçiliyordu. Kapıkulu Ordusu Yayalardan oluşan Yeniçeriler, Cebeciler, Topçular, Top Arabacıları ve süvarilerden oluşan sipahi, silahtar, sağ ulufeciler, sağ garipler, sol gariplerden meydana gelmekteydi. Kapıkulu ordusu Orta çağ Türk-İslam devletlerinde uygulanan “Gûlam” sistemi örnek alınarak oluşturulmuştur. 8-18 yaş aralığındaki gayrimüslim çocukların devşirme yoluyla alınmasıyla oluşturulan bir ordudur. Hükümdarın şahsına bağlı askerlerdi, Osmanlı devletinden her üç ayda bir “ulufe” adı verilen maaş alırlar, bu askerler Bursa, Edirne ve İstanbul gibi şehirlerde yaşarlardı. Bu askerlerin hiçbir şekilde evlenmesine veya ticaretle uğraşmasına izin verilmezdi, ömürleri boyunca askerlik yaparlardı ki zaman ilerledikçe bu kuralların çiğnenmesi, gereken disiplinin bozulması askeri yapının bozulmasını ve buna bağlı savaş kazanılamamasını beraberinde getirmiştir. Kapıkulu orduları iki bölümden oluşurdu bunlar; Kapıkulu piyadeleri, Kapıkulu sipahileridir. Kapıkulu Sipahileri Adından da anlaşılacağı gibi Kapıkulunun atlı birlikleridir. Bu altı bölük; Silahtar, Si pah, Sağ garipler, Sol garipler, Sağ ulufeciler ve Sol ulufeciler olmak üzeredir. Kapıkulu süvarileri rütbece yeniçerilerden öndedir. Maaşları piyadelerden daha yüksektir. Bu birlikler hazineyi, Padişahı, devletin sancak ve bayraklarını korumaktan sorumludur. Seferlerde padişahın otağını taşırlar ve kurarlardı. Savaşta padişahı korumakla görevliydiler. Kapıkulu Piyadeleri Kapıkulu piyadeleri yaya askerlerdir. Yeniçeriler ve Teknik sınıflar olarak iki ana bölümden oluşurlar. Yeniçeriler Kapıkulu ordusunun en kalabalık bölümüdür. “Orta” denilen bölüklere ayrılmışlardır. Her ortanın Çorbacı Başı denilen komutanları vardır. Yeniçerilerin en yüksek rütbeli komutanları “Yeniçeri ağası” dır. Teknik sınıflar ise şunlardır: Cebeciler, Topçular, Top arabacıları, Lağımcılar, Humbaracılar. Yardımcı Kuvvetler Osmanlı hakimiyetine giren beyliklerin veya devletlerin seferlere belirli sayıda asker göndermekle yükümlülükleri vardı. Osmanlı devleti kuruluş zamanındaki Anadolu Beylikleri, Osmanlı devletine asker göndermişler.

Yükselme devrinde de iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlıya bağlı Eflak, Kırım, Boğdan ve Erdel beylikleri seferlere ordularıyla katılmışlardır. Donanma Daha öncede bahsettiğimiz gibi Osmanlı donanma gücüne Karesioğulları beyliğini ele geçirerek elde etmişti. Karesioğulları donanmasına sahip olan Osmanlı Devleti, Edincik ve Karamürsel’de deniz üsleri kurmuştur. Ardından İstanbul, Süveyş, Gelibolu ve Rusçuk’ta tersaneler kurulmuştur. Fatih devrinde donanmaya 400 yeni geminin katılması ile donanma güçlenmiş ve II. Bayezit devrinde birçok kaptan ve paşa yetişmiştir. Kanuni devrinde ise Osmanlı Donanması en parlak dönemini yaşamış ve Doğu Akdeniz’in en güçlü donanması olmuştur. Bu dönemin en ünlü denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa’nın gayretleri ile Akdeniz “Türk Gölü” haline gelmiştir. Osmanlı devletinin iki türlü donanması vardı. Bunlar Deniz donanması ve Nehir donanması idi. Osmanlı devletinin Nehir donanmasına İnce donanma denirdi. Nil, Fırat ve Tuna ırmaklarında büyük nehir donanması bulunurdu. Orta Avrupa’ya yapılan seferlerde ordunun ihtiyacı olan malzemeler Tuna nehri donanması ile taşınırdı. İran seferlerinde Fırat donanması taşıma yapardı. Doğu Afrika seferlerinde Nil donanması önemli hizmetler yapardı. Osmanlı devletinin Deniz donanmalarının önemli üsleri; Süveyş, Basra, Kuzey Afrika, Gelibolu, Haliç, Kırım, Hazar, bölgelerindeki Liman ve tersanelerdi. Osmanlı devletinin en büyük tersanesi Haliç de bulunuyordu. 16.yy da Haliç tersanesinde 40. bin kişi çalışıyordu. Donanmada görev yapan askerler hazineden maaş almazlardı. Geçimlerini ganimet ve kendilerine tahsis edilen toprak geliri ile sağlarlardı. Donanma personeli yaz aylarında sefere çıkar sonbahar da evlerine dönerlerdi. Kışın donanmada Nöbetçi personel görev yapardı. Osmanlı donanmasında görev yapan askerlere “Levent” denirdi. Donanmanın başındaki komutana ise ”Reis” denirdi. Donanmanın başında bulunan en büyük komuta ise “Kaptanıderya” denirdi. Osmanlı Donanması’ndaki gemilere Fırkate, Karamürsel, Kırlangıç, Kalita, Kadırga, Baştarda, Kalyon ve Mavna gibi isimler verilmiştir. Osmanlı Donanması sırasıyla İnebahtı, Çeşme, Navarin ve Sinop’ta olmak üzere dört kez yakılmıştır. Fransız yazarı Montaigne, Osmanlı ordusunu ve karargâhını şöyle tasvir eder: “İlk dikkat ettiğim husus, muhtelif teşkilâta mensup Türk askerlerinin, kendi karargâhları içinden hârice çıkmamaları idi. Bizim karargâhlarda cereyan eden işleri bilenler, buna inanmakta zorluk çekerler. Fakat gerçek şu ki, her tarafta tam bir sükûnet ve sessizlik hüküm sürüyordu. Katiyen kavga ve münakaşaya tesadüf edilmiyordu. Hiçbir zorlama ve şiddet harekâtı görülmüyordu. Sarhoşluktan yahut kafa kızgınlığından ileri gelen yüksek sesler bile yoktu. Bundan başka, her taraf tertemizdi. Gübre yığınları, süprüntüler görülmüyordu. Göze yahut buruna fena gelecek hiçbir şeye tesadüf etmedim. Bu gibi şeyleri Türkler yakıyorlar yahut uzağa götürüyorlar. Neferler de büyük bir çukur açarak, pislikleri oraya gömüyorlar ve karargâhı tertemiz tutuyorlar. Bizim askerimiz arasında olduğu gibi hiçbir tarafta bir sarhoşluk, cünbüş yahut kumar gibi şeylere tesadüf edemezsiniz. Türkler kâğıt ve zar oyununu bilmezler.”

8


Çağrı Uzunosmanoğlu

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

YENİ BİR İMPARATORLUK; YENİ BİR ORDU YENİÇERİLER Osmanlı İmparatorluğu, daha bir uç beyliğiyken tabi olarak savaşlarda diğer Anadolu Beylikleri gibi “Gazi” savaşçılarını kullanıyordu. Ancak bu savaşçıların en büyük dezavantajı Bey’e değil emrinde bulundukları Derviş’e sadakat göstermeleriydi. Bu da ciddi bir güvensizlik ve sadakatsizlik unsuruydu. Ayrıca askeri yapının ve ülkenin istikrarlı yapısını da tehdit etmekteydi. Bu probleme çözüm arayan I. Murat, Çandarlı Kara Halil Paşa’nın da yardımlarıyla yalnızca kendisine sadık olan bir askeri sistem kurdu. Kapıkulu denilen bu askerler özellikler balkanlarda yapılan savaşlarda esir edilen mahkumlardan oluşuyordu. Pençik Sistemi denilen bu sisteme göre savaş esirlerinden sultanın hissesine kalan askerler önce çocuğu olmayan Müslüman ailelere verilir ardından da asker olarak orduya alınırlardı. Ancak Pençik Sistemi de artan asker ihtiyacını karşılamamaktaydı. Bunun üzerine yine 1. Murat döneminde ve yine Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa’nın çalışmalarıyla devşirme sistemine geçildi. Bu sisteme göre Balkanlar ve Anadolu’da yaşayan Hristiyan ailelerden Tercihen Balkanlar’da, Yunan, Arnavut ve Sırplar> belli şartlara uyan ve yaşları 8-18 arasında değişen oğlanlar alınıyor ve önce Türk ve İslam adetlerini öğrenmeleri için çocuğu olmayan Türk ailelere veriliyordu. Avrupalılar tarafından kan vergisi olarak bilinen bu sistemin kendine has özellikleri ve şartları vardı. Bu şartlar; •

Birbirine 40 evden daha yakın hanelerden çocuk alınmaması;

Ailede birden fazla erkek evlat olması,

Alınacak oğlanın bir kusurunun bulunmaması,

Alınacak oğlanın yakışıklı olması. Ne çok uzun, ne çok kısa ne de herhangi bir sakatlığının bulunmaması,

Zeki olması,

İyi huylu olması,

Seçilecek çocukların ileride idari görevler de alma ihtimaline karşı ince elenip sık dokunan bir seçim yapılmaktaydı. Her ne kadar devşirme sistemi vergi olarak uygulansa da, bir süre sonra ocağa gönüllü girişler başladı. Ocağa verilen çocuklar, bulunduğu topraklara idareci olarak dönebiliyor, ailesiyle olan bağları genelde kopmadığı için ailesine iyi bir hayat sunabiliyor ve hatta Sadrazamlığa kadar yükselebiliyorlardı. Bu da Hristiyan ailelerin çocuklarını gönüllü olarak ocağa yazdırmalarına sebep oluyordu. Adaylar öncelikle Türk ailelere verilerek Türk ve İslam geleneklerini öğrenmeleri sağlanırdı. Aradan geçen bir kaç seneden sonra ikinci ve asıl seçim yapılırdı. Acemi kapı

kulları önce başkente getirilir ve geleneksel kıyafet ve kızıl börklerini giyerlerdi. Ardından her bir adayın yetenekleri ve potansiyeline göre ocaklara alınırlardı. Bu adaylardan en zeki olanlar idari ve teknik konularda eğitilmek üzere Enderun’a alınır, okçuluk alanında yetenekli olanlar Solak ortasına alınır, Saray hizmeti yapacak olanlar içoğlanı ocağına alınır, avcı kuş kullanma konusunda usta olanlar Doğancı ocağına alınır, askeri mühimmat konusunda yetenekli olanlar ise Cebeci ocağına alınırdı. Bu askerlerden sultan muhafızı olarak görev yapacak piyadeler ise Yeniçeri Ocağı’na geçerdi. Terfi alan elit yeniçeriler ise Kapıkulu Sipahisi olarak hizmet verirdi. Köle ile özgür insan arası bir statüye sahip olan yeniçeriler, emekliye ayrılana kadar evlenemez veya çocuk sahibi olamazdı. Öldüklerinde ise mal varlıkları yeniçeri ocağına kalırdı. Onların tüm ailesi «baba» ları olan padişahtı. Öyle ki padişah geleneksel olarak 1. ortanın 1. üyesi olarak ocağa kaydedilir. Ve paye olarak padişah veya sultan vs. değil baba yazılırdı. Öyle ki; her üç ayda bir dağıtılan maaşlarda padişah yeniçeri kıyafetini giyer ve bir yeniçeri olarak maaşını alırdı. Yeniçeri ocağı, en güçlüğü olduğu 15. yy ortaları ve 16. yy sonlarına kadar disiplin ve donanımıyla nam yapmıştı. Döneminde kendisiyle rekabet edecek başka bir “profesyonel birlik” bulunmamaktaydı. Rakip olarak Macarların Kara Ordu’su bulunsa da, bu ordu Janos’un ölümünden sonra terhis edildiği için Yeniçeri Ocağı rakipsiz kalmıştı. Yeniçeriler, Börkün başa geçen kenarlarında ipek veya sırma işlemeli bir zırh-süs vardı, ön kısmının ortasına da “kaşıklık” yahut “tüylük” denilen bir parça eklenmişti. Buraya, sefer yolunda neferler kaşıklarını sokarlardı. Merasimlerde bu kaşıklığa rütbelerine göre turna telleri, balıkçıl telleri, düz sorguçlar ve süpürge sorguçları takarlardı. Buna ek olarak yeniçeriler beraber yediği, çadırı paylaştığı ve savaşlarda hayatını emanet ettiği silah arkadaşlarıyla “kaşık kardeşliği” kurardı. Bu bağ ocak içerisindeki dayanışmayı sembolize ederdi. Yeniçeriler mevcut olarak ordunun geri kalanına göre oldukça mütevazi bir mevcuda sahipti. Öyle ki Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünde sayıları 13 Bin kadardı. Ordunun esas gücünü hafif süvariler olan sipahiler yapmaktaydı. Yeniçerilerin asıl amacı padişahı korumak olup genelde savaştaki son vuruşu yapardı. “Ağır ve zırhlı Avrupa Süvari ve piyadelerine karşı hafif zırhlı ancak seri hareket eden sipahiler düşmanı vur kaç ile bitap hale getirir. Ardından, moral ve fiziksel açıdan bitik hale gelen düşman unsurları Yeniçeriler ve topçular tarafından dağıtılırdı. Ancak Bu demek değil ki yeniçeriler hiç savaş kazandırmadı; Niğbolu Savaşı(1396), Varna Savaşı(1444), 2. Kosova Savaşı(1448), Mohaç Savaşı(1526) ve Vadisseyl Muharebesi(1578) Yeniçerilerin mutlak suretle etki ettikleri savaşlardan sadece bazıları.


Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar. Mektupta şöyle denmektedir: “Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet’in de halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın.” Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır. Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:

Varna Savaşı Belki de yeniçerilerin kazandırdığı en önemli savaş olması ve ehemmiyetinin daha net kavranabilmesi nedeniyle Varna Savaşı’na ayrı bir başlık açılması yersiz olmaz. 10 Kasım 1444 tarihinde, II. Murat komutasındaki Osmanlı Ordusuyla, Papalık gayretleriyle kurulan ve Macaristan, Polonya, Litvanya, Eflak, Bogdan, Papalık, Töton Şovalyeleri, Bohemya ittifakına karşı yapıldı. Savaş öncesi Osmanlının içinde bulunduğu durum son derece kötüydü. II. Mehmet saray darbesiyle tahtan indirilip yerine II. Murat yeniden tahta çağırıldı. Şehzade Mehmet, Bursa’ya yollanır. II. Murat apar topar Rumeli’de iskân edilen Müslüman ahaliyi Anadolu’ya geçirme emri verir. Ancak Ceneviz ve Venedik donanmasının Gelibolu’yu kapaması üzerine bu tam olarak sağlanamaz. Dahası yaklaşan savaş için de Anadolu’dan destek alınamaz. Bu şartlar altında II. Murat Varna’ ya doğru yola çıkar. Ve savaşta hiç Osmanlı Ordusu için hiçte iyi başlamaz. Osmanlı sol kanadı Bogdan birlikleri tarafından dağıtılır, sağ kanatta Macar hücumuna dayanamaz ve geri çekilir. Yalnızca Padişah ve merkezdeki yeniçeriler savaşmaya devam eder. Ancak Polonya-Litvanya ağır süvarileri Merkezde de boşluk yakalar ve Osmanlı hattını geri çekilmeye zorlar. Osmanlı ordusu kamp alanına kadar çarpışarak geri çekilir. Ve kamp önündeki son savunma hattında Polonya-Litvanya süvarilerini durdurur. İşte bu noktada Yeniçerilerin fiziksel üstünlüğü ortaya çıkar. Bu son hatta, padişah otağının önünde saatler süren bir göğüs göğüse çarpışma vuku bulur. Çarpışma sırasında Polonya kralı Władysław öldürülür. Sonrasında morali bozulan PolonyaLitvanya birlikleri düzensiz şekilde geri çekilmeye başlar. Merkezdeki ilerleyişi gören Osmanlı Sağ kanadı savaşa tekrar dahil olur ve savaşı Osmanlı lehine çevirmeye başlar. Durumun vahametini gören Haçlı İttifakının komutanı Hunyadi, kalan birlikleri toparlar ve savaş alanını terkeder. Bu savaş profesyonel ve disiplinli ordunun ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu savaştan sonra Avrupa’da Yeniçeriler güç ve korku sembolü olarak uzun yıllar etkili olmuştur. Özellikle Osmanlının her dönemde yardım isteyen ülkelere ilginç yöntemleri vardı. 19.yüzyılda Almanya’nın Mülheim şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene nehrin Almanlar’daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı. O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabiî.

“Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu kâfidir.” Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar. Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur: “Osmanlılardan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.” Bu olay, Mülhaymlilerin gönüllerinde taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym’a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar. Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar. Bu olay Osmanlı’nın sadece bir yeniçeri kıyafetiyle Almanları Fransızların elinden ve talanından nasıl kurtardığını gösteren güzel bir hikâyedir. Kullanılan silah ve ekipmanlara gelinecek olursa; Yeniçeriler, geleneksel olarak diğer Türk birlikleri gibi kılıç, ok ve yay kullanma konusunda ustaydılar. Ancak özellikle Varna Savaşı’ndan sonra bu konuda devrimsel değişime uğradılar. Osmanlı ateşli ilahlarla ilk kez 1396 Niğbolu Savaşı’nda karşılaştı. O zaman oldukça ilkel olan bu teknik ilerleyen yıllarda Macarlar tarafından etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı ve özellikle 1444 Varna Savaşı’nın ardından II. Murat ateşli silahların “gelecek” olduğunu görüp bunu orduya entegre etmek için çalışmaya başladı. Bu çalışmalar II. Mehmet tarafından da devam ettirilip, Yeniçerilerin kendi döneminin en etkili ateşli silah kullanan birliği olmasın sağladı. Öyle ki 15 ve 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu için “Gunpowder Empire” <Barut İmparatorluğu> terimi kullanılacaktı. Ateşli silahlar haricinde yeniçeriler silah olarak Yatağan ve Halberd türü baltaları tercih etmekteydi. Bunların haricinde Ağır El topları, Havan Topları ve Obüsler de Cebeciler tarafından etkin bir şekilde kullanılıyordu. Yeniçeriler hakkında pek söylenmeyen bir diğer özellik ise onların birer kuşatma ustası olduğuydu. 15 ve 16. yüzyılda döneminin en iyi lağımcıları yeniçeri ocağında yetişiyordu. Özellikle sur altından tünel kazma ve surlarda gedik açma işini başarıyla yerine getirmekteydiler.


Çağrı Uzunosmanoğlu

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Yeniçerilere has olan bir diğer özellikte savaş bandosuydu. Emirlerin iletilmesi, askerleri manevi olarak desteklemek ve harekat sırasında senkron sağlamak için bando kullanılıyordu. Mehteranlar adını ilk modern Ordu Bandosu olarak tarihe yazdırdı. Ne yazık ki orijinal besteler Vaka-i Hayriye sırasında kayboldu ancak bu besteler tüm Avrupa ordularına ve bestecilerine ilham kaynağı oldu. Öyle ki; Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart, VeLudwig Van Beethoven’ın mehter marşından esinlenen besteler yaptığı bilinmektedir. Bilinen bazı ünlü besteciler; - Nefiri Behram- Zurnazen Edirneli Dağî Ahmed ÇelebiHızır Ağa- Emir-i Hac- Zurnazenbaşı İbrahim Ağa- Hasan Can- Müstakim Ağa- Gazi Kırım Hanı 2. Giray – Hammali. Yeniçeriler ile ilgili diğer ilginç bilgiler ise şunlar; •

Yeniçeriler, temelde köle oldukları için sakal bırakamazlardı. Bu hak yalnızca Bektaşi Dervişlere verilirdi.

Saç konusunda bir kısıtlama olmazken, 1. Süleyman döneminde Avusturya’nın Osmanlı elçisi olan Ogier Ghiselin de Busbecq’e göre atkuyruğu modeli yeniçeriler arasında modaydı.

Ayrıca yeniçeriler sağ kol ve bacaklarında ait oldukları ortayı simgeleyen dövme yaptırırlardı.

Yeniçeriler Bektaşi mezhebine mensup olup pirleri/koruyucuları Hacı Bektaşi Veli idi.

Sefer sırasında en iyi yiyecek yeniçerilere verilmekteydi.

En kalabalık zamanında sayıları 100.000’i gördü. Ancak bu sayı yeniçeri maaşlarını almak isteyen memurlar tarafından kasten fazla yazılmıştı.

Yeniçeriler yalnızca padişaha hesap veren bir birlik olup, yalnızca padişah tarafından cezalandırılırdı. Yeniçeri ocağının komutanı olan Yeniçeri Ağası, Divan üyesi olarak vezirlerden sonra gelirdi.

Devşirme sistemi sırasında Müslümanlar yeniçeri olarak yazılamıyordu. Ancak bunun bir istisnası vardı. Boşnaklar yeniçeri olarak yazılabilmekteydiler.

11

Ne yazık ki yeniçeriler, büyük bir askeri güç olarak ömürlerini 1600’lı yıllarda tamamladılar. Sultan 3. Murat döneminde, Yeniçerilerin çocuklarının, yeniçeri olarak seçilmesi usulüne geçildi. Evlenme ve çocuk yasağına rağmen> Bu da yeniçerilerin seçiminde yapılan titizliğin azalmasına ve başıbozukluk oranının artmasına sebep oldu. 1683 yılında devşirme sistemi kaldırıldı. Yeniçeri olarak İstanbul’a, Anadolu’daki köylerden gelen ve ayak işlerini yapan kitle yeniçeri olarak yazılmaya başladı. Bu güruhun amacı, yeniçeri imtiyazlarından yararlanmaktan ibaretti. (Yeniçeriler oldukça yüksek bir maaş alır, vergiden muaf olurlar ve kalkan ticaret yasağından sonra oldukça güçlü birer ticaret adamına dönüştüler.) Bu noktadan itibaren yeniçerilerin savaş becerileri giderek azalmaya başladı. Halka yapmaya başladıkları zulüm ile de halkın nefretini kazanmaya başladılar. 1700’lü yıllardan kaldırılacakları 1826 yılına kadar yalnızca çıkardıkları isyanlarla ile anılır oldular…



İlhan Polat

ilhanpolatmika

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

‘YUNUS GÜNÇE’ Daha çok zamanım var. Daha hiçbir şey yapmadım. Kendime çok iyi bakıyorum. 39 yaşımdayım. Hiç bu kadar fit ve heyecanlı olmadım. Hep hazır, hep iştahlıyım. Ekranların asi yüzü olarak bilinen Yunus Günçe stand-up gösterisi, kitabı ve hayatı ile ilgili anlatıyor…

Sizin oyununuza gelen kişiler, salondan ne şekilde ayrılır? Sizin tabiriniz ile ‘Yeni nesil stand-up’ın farkı nedir?

Bir süredir ekranlardan ziyade tek kişilik oyunu tercih etmenizin özel bir sebebi bulunuyor mu?

Her şeyden önce sahnedeki adamla, izleyen çok senkronizedir. Buna mecburuz. Dans eder gibiyiz çünkü. Birbirinin ayaklarına basanlar dans edemezler. Sürekli güncelleniyor. Bir metin yok. Ezberini anlatan bir adam yok. Her akşam farklı, her akşam anlatan kişi farklı, dinleyen farklı çünkü. Her seferinde butik bir şeyler oluyor.

Aradakileri, mümkün oldukça, çıkarmak istedim. Kanal direktörü, yapımcı, yönetmen, kamera, ekran, reyting, sponsor… Biz kendi aramızda çözeriz her şeyi istersek. Bize sadece niyet gerek en başta. Sonra bir alan ve zaman… Onun için tam adı KAFAMDA BÖCEKLER VAR/SAHNE HALİ/3D. Temaslı bir iş bu. Televizyondan da vazgeçmiş değilim. Hala yeni nesil, tüm örneklerini zorlayacak, TV şovu algısını baştan yazacak bir talk-show fikrim var. Ben aslen “erkek sunucuyum” , kategorim bu. İşimde de gayet iyiyim. Zor bulunan bir şey bu “iyi erkek sunucu”. Televizyona bir şeyler sunmak için dönmek istiyorum. Hiçbir kapım kapalı değil. Doğru iş. Doğru zaman ve yer her kapıyı açar. Tek kişilik oyun ile seyirciyle buluşmanın artıları nelerdir? Özgürlük, özgünlük, tempo, gerçeklik, samimiyet… Ben bir atmosfer yaratmaya gayret ediyorum sahnede. En çok ben eğleniyorum. Yerim de iyi. Bir süre sonra gerginlik geçiyor sahnede, buzlar kırılıyor ve insanlar ikna oluyor eğlenmeye. Teslim olsunlar istiyorum eğlenmeye gelenler. Gerisini atmosfer hallediyor.

Oyununuz sırasında bütün hâkimiyet sizde midir, yoksa oyun izleyicilere göre şekillenebiliyor mu? Oyuna, ana, seyirciye, akışa bırakıyorum kendimi diyebilirim. Yine de kontrol genelde bende. Lakin yaptığım şey bir “duvar pası”. İyi bir pası hemen tanır, gol yaparım. Müzik hayatınızın neresinde bulunuyor? İleride bir gün her şeyi bırakıp müzik yaparım diyebilir misiniz? Her şeyi bırakmak diye bir şey. İyi yaptığım her şeyi yapmak var benim için. Daha çok zamanım var. Daha hiçbir şey yapmadım. Kendime çok iyi bakıyorum. 39 yaşımdayım. Hiç bu kadar fit ve heyecanlı olmadım. Hep hazır, hep iştahlıyım. Bunu, kendime zaman kazandırmak, kendimde atak yapacak gücü bulmak için yapıyorum. Oz-e (Özay Baş) (Dinamo FM/DJ/ PRODÜKTÖR) ile A COUPLE OF DJS adında bir oluşum altında DJlik yapıyoruz. Bunun çapı büyüyebilir. Müzik sınırsız ve zamansız bir yer. Ayrıca şarkı da söylemek istiyorum bir gün. İstemekten vazgeçmem ben.


Günümüzde DJler prodüksiyon yaparak, kendi video kliplerini çekiyor. Sizi böyle bir projede görebilir miyiz?

Ünlü olmanın bir sorumluluğu var mıdır? Bir ülkenin, toplumun seviyesini 3 yerden anlayabilirsiniz:

Neden olmasın? Daha çok erkeniz. Genciz. Mental, ruhsal ve fiziksel olarak hazır ve yeniyiz. Yenileniyoruz ve zor yoruluyoruz.

1-Taksilerinden

Kişisel olarak benim severek takip ettiğim ‘Rehab’ programı sonlandı sanıyorum. İleride devam etme olasılığı var mıdır?

3-Ünlülerinden

İşte o benim “daha çok imkânla neler yapabileceğimi” örnekleyen, kuvvetli bir referans. O da büyüyecek. Kocaman olacak. Hedef bu.

Sosyal medya hayatınızda ne kadar yer alıyor?

Programlarınızda ki konukları neye göre belirliyordunuz? Bir kriter listesi var mıydı? Kalite. Özgünlük. Birikim. Hiçbir zaman Safiye ve Faik konuğum olsun istemedim. Konuk eden yeterince iyiyse, konuk olanlar çok da mühim olmaz. Öte yandan, konuk edenle, konuk olan doğru bir kimya, akıcı bir dil, ortak bir niyet yakalamalı. Genel hatlarıyla ‘ünlü’ sıfatını kabul etmiyorsunuz, nedeni nedir? Amacım bu olmadı çünkü hiç. Sonucum bu oldu sadece. Böyle şeylere takılmam, saplanmam. Buralarda zaman kaybedemem. Çok ünlü olmaya itirazım da olmaz. Ama beni sokaktan koparacak bir “ün dozu” yok mesela. Benim mesleğim “ünlü olmak” değil. Ama bunun bir meslek olabileceği gerçeği de ortada. Dünyada da böyle. Herkese, hepimize yer var aslında. Ben bunu söylüyorum.

2-Reklamlarından

Fazladan bir şey söylememe gerek var mı?

SM ben tam vazgeçmişken aslında, yeniden hareket ve motivasyon verdi bana, hayatıma, kariyerime. Yazdım bunları hep Kafamda Böcekler Var/ Yazı Hali ‘nde. Hatırladım, hatırlandım… Formda kalmamı sağladı SM. Ben kendimi ifade edebildiğim her alanı seviyorum, her yolu kullanıyorum. Dövmelerim de çoğunlukla yazıdır bu yüzden.


İlhan Polat

ilhanpolatmika

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Sosyal medyada sivri dilli, eleştiren insan ya çok sevilir ya hiç sevilmez. Siz eleştirebilen biri olarak tepki görüyor musunuz? Ben sivri olduğumu düşünmüyorum. Diğerleri çok küt! Çok düz! Sert de değilim. Diğerleri pelte gibi sadece. Ben fikir beyan eden biriyim sadece. Bana göre verdiğim tepkiler de standart aslında. Fakat kimsenin konuşmadığı topraklarda, konuşana ya taparlar, ya da onu keserler. Beni seven kadar, benden nefret eden de var. Bunu çok doğru ve sağlıklı buluyorum kendi adıma. Kendimi doğru ifade etmişim diyorum. Bu riski çoktan aldım ben. Sanıyorum bendeki, “gerçeklik dozu”, fazla geliyor onlara. Kendilerine yalan söylenmesine, klişelere, kandırılmaya, aynılığa alışıklar çok. Suyun altını merak etmiyorlar pek. Hep yüzüyorlar, hiç dalmıyorlar.

Özellikle takip ettiğiniz bir spor dalı var mıdır? Çok ciddi ve emekçi bir NBA hayranıyım. Her şeyine hayranım. NBA bir derstir çünkü. Bana öğreten her şeyi seviyorum. NBA başka bir spor benim için. Ayrıca F1, tenis, futbol, üst düzey kadın/erkek voleybolu ve basketbolu, hentbol… Spor seviyorum ben. Fanatik bir Beşiktaşlı mısınız?

Teknoloji ile aranız nasıl?

İyi Beşiktaşlıyımdır. Hasta da değilimdir. Sağlıklı, niye Beşiktaşlı olduğunu bilecek, hatırlayacak kadar aklı başında olacak kadar Beşiktaşlıyım. Bu da var kitapta. Hastalık iyi bir şey değildir. Fanatizm de öyle. Fanatik olamam hiçbir konuda. Fanatizm aklı başında olmama halidir. Marifet değildir. Akıllı insan işi değildir. Canlı bomba oluyor insanlar fanatik oldukları için. Fanatizm beynin, mantığın felç olmuş halidir.

Pekiyi değil. Hayatta kalacak kadar diyelim bu dijital çağda.

Son olarak yoğun programınız arasında Ankara’da oyununuz var mı?

Teknoloji ile beraber insanlar daha kolay ünlü olabiliyor. Bu durumun sakıncaları var mıdır?

Şu an için yok. Ama Ankara seviyor sanki beni. Son geldiğimde oyun muazzamdı. Bir önceki kapalı gişeydi. Mutlu döndüğüm yerlere, mutlu gidiyorum. Umarım gelirim yine en kısa zamanda.

Travması daha büyük oluyor. Aynı hızda yok oluyorlar çünkü. Birikimsiz, altyapısız, temelsiz her şey, herkes çöker.

Eyvallah. Spor yaptığınızı biliyoruz, peki ne sıklıkta spor yapıyorsunuz? Çalışmadığım her an. Ve bu aralar hiç çalışmıyorum.

15


16


kulaklikdergisi@netcc.com.tr

kulaklikdergisi

ÇMD Yöneticileri ile Takım Liderleri Buluştu! İstikrarlı büyümesini hem ekonomik olarak hem de istihdam anlamında sürdüren Türkiye çağrı merkezi sektörü, 3,4 Milyar TL pazar değerine ve 80.000’in üzerinde istihdama ulaşmış durumda. Ülkemizin dört bir yanında yapılan yatırımla ile yaklaşık 50 ilde en büyük istihdam alanları haline gelen çağrı merkezleri, sektöre özel akademik eğitimlerin ve kariyer fırsatlarının artması ile birlikte genç kuşaklar için kariyer fırsatları sunan uzun dönemli çalışma alanlarından biri haline geliyor. Çağrı merkezi sektörünün gelişimi, bu alandaki nitelikli istihdamın artırılması ve gelecek kuşak yöneticilerin oluşturulmasına yönelik faaliyetlerini sürdüren Çağrı Merkezleri Derneği Yöneticileri, üye kuruluşlarında görev yapan başarılı ve genç yöneticilere kahvaltı daveti verdi. 15 Haziran tarihinde gerçekleşen buluşmada, Takım Liderlerinden çalışan memnuniyetinin arttırılması, çalışan sirkülasyonunun minimize edilebilmesi, potansiyel işgücünün sektöre kazandırılabilmesi ve gençlerin bu işi meslek olarak görerek kariyerlerini de bu sektörde planlamaları konusundaki görüşleri ve önerileri alınırken, sektörde başarılı bir kariyer edinebilmek için neler yapılması gerektiği konusunda da ÇMD Yöneticileri tarafından tavsiyelerin paylaşıldığı keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. Çağrı Merkezi sektöründe diğer sektörlere oranla kariyer basamaklarının daha hızlı tırmanabileceğinin önemle vurgulandığı buluşmada, sektördeki yetişmiş iş gücü açığının kapatılmasında Takım Liderliği pozisyonunun önemine dikkat çekildi. Müşteri ilişkilerinden kazanılan deneyimin farklı sektörlerde ve farklı pozisyonlarda nasıl değerlendirilebileceğinin de tartışıldığı etkinlikte, ÇMD’nin bu konularda sektörel bir birlik olarak attığı adımlar da katılımcılar ile paylaşıldı.

17

Mesleki yeterliliklerin kabul edilmiş olması sektörün gelişimini hızlandıracak! Daveti gerçekleştiren Çağrı Merkezleri Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, Dernek olarak hazırladıkları “Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi” ve “Çağrı Merkezi Takım Lideri ” mesleklerine ilişkin Ulusal Yeterliliklerin, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından Şubat ayında onaylanarak yürürlüğe girmesinin öneminden ve 18 üniversitede açılan 2 yıllık çağrı merkezi bölümlerinden bahsetti. Tarakçı, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Çağrı Merkezi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla büyüyen bir sektör. Günümüzde 80.000 çalışana sahip olan sektörümüzü daha da büyüterek, 2023’de 250.000 çalışana sahip, yalnızca Türkiye’ye değil, bölge ülkelere de hizmet veren bir sektör olmasını hedefliyoruz. Bu hedefimize doğru ilerlerken çağrı merkezlerinde kariyer hedefleyen, geleceğin yöneticileri olacak, sektörümüzün büyümesine ve gelişimine katkı sağlayacak yenilikçi liderlere olan ihtiyaç hızla artıyor. Biz de 46 üyemizle sektörün %90’ından fazlasını temsil eden bir meslek birliği olarak bu konudaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Eğitim seminerleri hazırlanması ve akademik programlara katkı sağlanması gibi çalışmaların yanında, bu yıl “Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi” ve “Çağrı Merkezi Takım Lideri ” mesleklerine ilişkin hazırladığımız yeterlilikler Merkezi Yeterlilik Kurumu tarafından onaylandı. Bunun herşeyden önce çağrı merkezi işinini meslek olarak görülmesine büyük katkılar sağlayacağını, çalışanların uygun iş, işverenlerin de uygun personel temininde önemli bir kılavuz olacağını düşünüyoruz. Orta ve uzun vadede de sektörümüzün yurtiçinde ve yurtdışında sahip olduğu potansiyeli hayata geçirmesine yardımcı olacağı düşüncesindeyiz.”


Çağrı Merkezleri istihdamda stratejik bir iş alanına dönüştü Çağrı Merkezlerinin kamuoyunda düşünülenin aksine uzun süreli çalışma ortamı ve hızla yükselen kariyer fırsatları sunduğunu belirten Metin Tarakçı, kendisinin de 25 yıl önce kariyerine çağrı merkezi çalışanı olarak başladığını belirtti. Gençlerin azimle ve kendilerini sürekli geliştirerek çalışmaları durumunda, hızla büyüyen sektörde kendi kariyerlerini de kolayca ilerletebileceklerini belirten Tarakçı şöyle dedi, “17 yıl önce üniversiteden mezun olduktan sonra çalışma hayatıma bir çağrı merkezinde müşteri temsilcisi olarak başladım. O dönemlerde çevremdeki kişilere ne iş yaptığımı anlatmakta dahi zorlanıyordum. Günümüzde çağrı merkezleri Anadolu’nun birçok kentinde en önemli ve saygın istihdam alanlarını oluşturuyor. Ben 17 yıl içerisinde yalnızca bu alanda kalarak sektörün en üst noktalarından birine ulaştım. Bundan sonra siz genç liderler, hem çalışma arkadaşlarınıza önderlik ederek onların kariyer gelişimlerine fayda sağlayacak hem de sektörümüzü daha ileriye taşıyacak olan yenilikleri uygulayarak bu alanda kendi kariyer basamaklarınızı hızla tırmanacaksınız.” Tarakçı, sözlerini şöyle sonlandırdı; “Çağrı Merkezleri Derneği olarak, Takım Liderleri olarak görev yapan sektörümüzün genç yöneticilerinden aldığımız her bir görüş bizim için çok değerli. Onların önerilerinden yola çıkarak yeni projeler geliştirmeye, hem sektördeki firmalara münferit olarak hem de tüm sektöre fayda sağlayacak faydalı işlerle sektörümüzü geliştirmeye devam edeceğiz.”

Kaynak: www.cagrimerkezleridernegi.org/haber-detay/1524

18


Nazlı Karaman

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

RENKLERİN DANSI Renklerin dansı diye başlıyorum ki yazıma gerçekten farklı bir sanat dalı bu denli uyum içerisinde olabilir. Düşünsenize özel bir su dolu kaba ve kabın içerisindeki suda denizkadayıfı diye adlandırdıkları özel kıvam arttırıcı malzeme kullandıklarını öğrendim araştırmamda. Renklerin serpiştirildiği o uzun ucu püsküllü odunlarının malzeme yapısı da çok önemli unsur içeriyormuş. Ucunda at kılı bağlı olan bir atkuyruğu sizce en fazla ne işe yarabilir? Evet, bir gül dalı ve ucunda at kılı at saçı da denebilir bağlı olan bir ip. Güzel ellerle sanatın icraatıyla yakından ilgilenen muhteşem insanların elinde can bularak oluşturulan eserler ortaya koymaktadır. Doğallık güzellik almış başını gitmiş durumda birçok eserde ya da hepsinde de diyebiliriz. Günümüzde de önemli yere sahip güçlü bir sanat Ebru Sanatı. Birçok yarışmada ünlü yetenek olarak bile sanatçıları sanatına inanarak ve güvenerek sergileyebilme cesaretinde bulunabilmişlerdir buna çok kez şahit olmuşuzdur. Toprak boyalar, pigmentler... Suyun üzerine adeta bulutların arasından hedefe gönderilmek için bırakılan özenle işlenen boyalar ise toprak hammaddesi olarak elde edilip sağlanıyormuş. Çok şaşırdım ayrıntıları duyunca geleneksel ebru sanatı gerçekten ayrıntılarda gizliymiş meğer. Doğal olan topraklar dışında ekstra renkleri renk pigmentleriyle elde ediyorlarmış. Bunun dışında da o boya kumlarına eklenen sığır ödü ekleniyormuş.(Kitreli suyun üzerindeki boyaların çökmeden yayılmasını temin için, satıh aktif (yüzde gerilim sağlayan) safra asitleri ihtiva eden sığır ödü kullanılır. Bozulmasına engel olmak üzere, öd suyu önceden kaynatılır ve bu şekilde saklanır. Ebru’nun içinde yapılacağı teknede çidene (budaksıçam) tahtasından veya çinkodan yahut galvanizden hazırlanır. Tahta kullanılırsa su kaçırmaması için zift kaplanması icap eder. Dikdörtgen şeklindeki teknenin derinliği de 6 cm. kadar olup, eni ve boyu kullanılacak kâğıdın tabaka boylarına göre tayin edilir. En sonunda bitiş anı da sanatın sert bir yüzeyle buluşmasıyla sonlanıyor. Eskiden daha kısıtlı malzemelere aktarılırmış yapılan işlemler. Ancak günümüzde ahşaba cama ve bir çok malzeme tabiki en çok ta kağıt üzerine çıkartılabiliyormuş tek tek işlenen emek. Bende bir kez olsun gül dalının ucundaki at kıllarıyla yapılmış özel malzemelerle bu sanatı yakından inceleyebilmek isterdim. Bir gün deneyebilmek ümidiyle...



Nazlı Karaman

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

BEN BODRUM’UM

Turizm köşemizde her ne kadar kendi yaşadığımız ilimizde yazı yaşayamasak ta bu sayıda biraz daha tatil yörelerine deyinicem. Belki biraz gördüklerimiz ve okuduklarımız sayesinde içimiz ısınabilir. Tatili, denizi, kumu, güneşi, yüzmeyi seven biri olarak bu yazıyı Ankara’da hatta yağmurlu gecelerinden birinde derlemeye çalışmam da moral bozucu bir durum da yaratmadı değil aslında. Tatil ayları geçen en hızlı aylardır. Neden? Neden hemen bitti bu tatilim hani on gündü sanki iki gün gitmiş gibi hissedersin ya o duygular içerisinde paylaşıyorum yazımı sizinle. Yaz aylarının bu geç geliş, erken gidişlerini sıcağı çok sevmem dolayısıyla sinirlenmiyor değilim. Şöyle güzel, yazılarını okudukça ve paylaşılan resimlerini paylaşırken hemen tatile çıkmak isteyeceğimiz bir yazı olsun istiyorum. Ortalık bu konuda fena karışabilir aslında kullanacak izini olmayan birçok çalışan olabilir sonuçta değil mi? Ve işte ben Bodrum’um ve beni yazımda görebilecek ancak ekrandaki gördüğünüz hallerime sadece gözlerinizle dokunabileceğiz ben... Ben Bodrum’um. Beyazım var, güzel dağlarımın eteklerinde mas mavi denizime karşı bem beyaz evlerim. Denizimin mavisi gökle birleşir o büyümün içerisinde kayboldu verirsin. Yeşilim de çoktur mavimle karışır beyaz evlerimi süsler bazen güzelliğimin anlamlarını farklı tatlandırır. Havam bin paradır. Öyle havalıyımdır ki sen bana hayran kal diye yazın çok yakacak kadar ısıtmam seni benden bunalma kaçma diye. Kışın da çok soğutmam korkup kaçma diye. Nem oranımda Ege Bölge’min gücüne dayanırım. Odur beni Muğla’ya ait yapan. Beni ilk ona ait olduran. Daracık buram buram tarih kokan beyaz evlerin arasından süzülen bütünü olmasa da birçoğunu denize bağlayan heyecanlı sokaklarım vardır. Kendi yöreme sahip yerli insanım çoktur. Sokağımdan geçerken aniden yurdum insanıma çarpabilirsin... Belki dantel örerken ya da inci boncuk düzerken. Gecem de ayrı güzeldir. Ay ışığında Bodrum Kalesin de güzel şarabını yudumlaya bilirsin. Benim canlılığımı keşfedebilir güzel anlarımda da huzuru bulabilirsin. Muğla’nın incisi göz bebeğiyim. Her insan hayatında bir kere de olsa beni görmek tadıma bakmak benim güzelliğimi yaşamak ister. Ben Bodrum’um yıllardır dilde destan güzelliğimle meşhur her yıl yıllarca insan tarafından ziyaret edilen yerim ben. Ben Bodrum’um her insanın bir merakı içinde en derinde ki yerde ufak bir keşif ukdesiyim.

21

Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen mausoleum anıtı benim kara parçama ait. Tarihimin güzel anlarını saklayan yapıtım. Antik tiyatrom var biliyorsunuz ki. Artık düzenlemelerden sonra açık hava müzesi oldu. Turizmim hızla yükseldi bendeki cevherler keşfedildikçe ve beni yazmak isteyen güzel kalemlerde hayat buldukça yayıldım dilden dile. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’u anlatan eserleri ve Mavi Yolculuğa yelken açması yanında arkeolojik kazılarda ortaya çıkan bulgular ışığında dünya tarihini de etkileyen önemli gelişmeler ve Bodrum’un doğal güzelliklerinin farkına varılmasıyla Bodrum turizmim, günden güne ilerledi. Adıma birçok şarkılar yazıldı. Ah ne güzel besteler yapıldı. Bodrumda gittik beraber. Neyse çıkalım şarkı modundan. Güçlü bir tarihim var birçok kültüre ev sahipliği yapmam onlarla yaşamam beni güzelleştirdi zenginleştirdi. Ben Bodrum’um gezildikçe gezilesi istenen her yaz tatil yapınmak istenen yerim ben. Ben Bodrum’um...


Meşhur sokaklarımı canlandıran bevongil çiçeklerimden de bahsetmeden edemeyeceğim. O bir Akdeniz efsanesi. Gündüzümün renklerine renk katan güzel bitkim sokaklarımı evlerimi şenlendiriyor. Yazımızın da gözlerimizi şenlendirmesi dileğiyle.

22


Mehtap Güner

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

2015 İlkbahar-Yaz Sezonunun Trend Olacak Renkler Önce,2015 modasında trend olmasına kesin gözüyle bakılan renklere bir göz atalım, ardından desen ve tasarımları inceleyelim;

Greyfurt Milano Moda haftasında öne çıkan ve önde gelen tüm tasarımcıların kullandığı bu yeni renk, tek parça minilerden, montlara kadar tüm kıyafetlerde sıklıkla karşımıza çıkacak.

Marsala Pantone Renk Enstitüsü tarafından 2015 yılının rengi olarak seçilen marsala abiyeler başta olmak üzere tüm kıyafetlerde, çanta ve aksesuarlarda fırtına gibi esecek!

Marigold 2015 ilkbahar yaz döneminde gideceğiniz özel bir gece için klasik renklerde bir abiye düşünüyorsanız, unutun! 2015 abiye ve gece elbisesinin trend rengi mari gold olacak.

Aqua Mavi Turkuaza yakın olan bu rengi,2015 ilkbahar yaz sokak modasında sıkça göreceğiz.

23


Pastel sarı

Elektrik mavisi

Uzun zamandır moda akımlarında kendine yer bulamayan pastel sarı,2015 ilkbahar yaz modasında oldukça iddialı geliyor! Özellikle ofis modasında öne çıkacağına kesin gözüyle bakıyorum.

Kadın modasında haklı bir saygınlık edinen elektrik mavisi 2015 ilkbahar yazında da bu saygınlığını koruyacak.

Lila

Şişe yeşili

2009-2010 yıllarında altın çağını yaşayan lila,2015 ilkbahar yaz modasında öne çıkan bir diğer renk. Desenli ve baskılı pantolonlar, abiyeler, tek parça mini ve diz altı elbiseler başta olmak üzere, hemen tüm parçalarda lila hakim renklerden birisi olacak.

Haki yeşilin koyu ve parlak tonu olan şişe yeşili rengi, sanırım çoğumuzun gardrobunda yoktu...2015 ilkbahar yaz modasında trend setter olmak istiyorsanız, şişe yeşili rengi birkaç parça almanızda yarar var J

Pas rengi(Rust) Bu özel renk için söylenecek çok şey var aslında.. Kırmızı,turuncu ve kahverenginin eşsiz uyumu ile ortaya çıkan pas rengi,kadına en yakıştırdığım renklerin başında geliyor.Eğer siz de benim gibi bu çöl kumu rengine aşıksanız,2015 sizin yılınız olacak!Tiril tiril elbiseler,bol kesim tek parçalar,transparanlar ve neler neler...2015 plaj modasında pas rengi,mayo ve bikinilerde de trend olacak.

24


Mehtap Güner

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

2015 İlkbahar-Yaz Sezonunun Öne Çıkan Desenleri Avant pop

Gül ve çiçek desenleri

Daha çok sanat ve edebiyat alanında etkisini gösteren avantpop akımı 2015 ilkbahar yaz modasında da etkili kendini gösterecek. Kısaca; edebi ve sanatsal eserlerin mass medyaya uyarlaması olarak özetlenecek avant pop akımın etkisiyle, parlak renkler, baskı ve desenler ön plana çıkacak. Sürrealist tasarımlar,3D baskılar bu akımın en belirgin özelikleri olacak. Avant pop özellikle elbise ve t-shirtler de etkisini hissettirecek. Avant pop modasının öncüleri; Chanel, Prada ve Celine.

Tek parça uzun elbislerde, kadın masumluğuna ve doğallığına çok yakıştırdığım çiçek ve gül desenleri,2015 ilk bakar yaz modasında trend olacak desenlerden bir diğeri. Tropikal etki Patlayan volkanlar, büyük palmiye ağaçları, gizemli büyücüler, tropikal kuşlar ve bitkiler,2015 ilkbahar yaz modasında sıkça karşımıza çıkacak. Tropikal baskılara boncuklar ve 3D desenler eşlik edecek.Tek parça miniler ve plaj modası bu hareketli parçaların etkisinde olacak.

Kubik tasarımlar Son iki yılın modasında etkili olan kubist tasarımlar, monkrom desenler ve geometrik şekiller 2015 ilkbahar yaz modasında da trend olmaya devam edecek. Fendi ve Helmut Yang 2015 ilkbahar yaz modasında kubist tasarımın öncüleri diyebiliriz.

25

Kaynak:Güzelimgüzel.com


2015 İlkbahar-Yaz Sezonunun Çanta Trendleri ÇAPRAZ ÇANTALAR

KUTU ÇANTALAR

Günlük hayatımız da rahatlıkla kullanabileceğimiz şık ve spor uzun askıları bulunan çanta modellerini çapraz takarak kullanmak, 2015 ilkbahar-yaz sezonunda öne çıkan çantalar arasında.

Şık gecelerinizi tamamlayan en hoş detaylardan biri kutu çantalar.

PÜSKÜLLÜ ÇANTALAR RETRO ÇANTALAR

Bu sezon püsküllü çantalar çok moda. Stil sahibi bayanlar için vazgeçilmez.

En çok iş hayatında kullanılarak bayanların vazgeçilmezi olan birbirinde şık retro çantalar, bu sezonda bayanların tercihleri arasında.

MİNİK ÇANTALAR

TORBA ÇANTALAR

Sakin geçecek günlerinizin ya da şık gecelerinizin tamamlayıcıları olacaklar.

Günlük hayatta kişiye kullanım rahatlığı sağlayan modeller arasında. Oldukça farklı tasarımlarıyla, tarz sahibi bayanlara ayrı bir hava katacak.

26


Mehtap Güner

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

DESENLİ ÇANTALAR

EL ÇANTALARI

Çiçek desenler renkli ve siyah-beyaz tonlarıyla çantalara enerji katacaklar. Yazın cıvıl cıvıl renkleriyle size enerji katacak.

El çantaları bayanların en gözde modelleri arasında her zaman. Farklı tasarımlarla her sezon yeni modeller bu sezona damgasını vuruyor.

OMUZ ÇANTALARI Şık ve klasik omuz çantaları baharın vazgeçilmezlerinden. Renkleri ve farklı askı detaylarıyla.

SIRT ÇANTALARI Okul çağlarına döndüğümüz, kullanım rahatlığı sayesinde vazgeçemediğimiz sırt çantaları.

BÜYÜK BOY ÇANTALAR Battal boy çantalar, hem dünyayı içlerine alacaklar hem de çok şık duracaklar.

SIRADIŞI ÇANTALAR Alışılmışın dışında çanta modelleri ile yaz aylarında iz bırakmak sizin elinizde. Evet biraz cesaret bayanlar!

HAYVAN DESENLİ ÇANTALAR

TOTE ÇANTALAR

Yılan derisi, krokodil derisi gibi hayvan desenli çantalar olmadan bir trend olmazdı.

Günlük koşuşturmacada rahatlık kadar şıklık da arayan bayanların özellikle tercih ettikleri modeller.

Kaynak: pembenar kadına özel


2015 İlkbahar-Yaz Sezonunun Ayakkabı Trendleri Bağcıklı (Lace Up) Ayakkabılar

Metalik Sarı Ayakkabılar

İp detayları bulunan, yeri geldiğinde dize kadar çıkabilen bağcıklarla oluşturulan lace up ayakkabılar bu yaz çok popüler, tercihize göre topuklu ya da topuksuz modellerden bir tane edinilmeli.

Metalik griler artık yerini metalik sarılara bıraktı. Metalik sarı ayakkabılar ile farklı stiller yaratmak ve göz alıcı görünmek mümkün.

Spor Ayakkabılar (Seneakers) Bir spor ayakkabıyı artık gelinliğin altına da gece kıyafetinin altına da giyebiliyoruz. Böyle bir durumda, spor ayakkabılardan nasıl vazgeçebiliriz Örgü Ayakkabılar Yeni yeni popüler olmaya başlayan örgü ayakkabıları 2015 yaz sezonunda çok göreceğiz. Flatform Ayakkabılar Boy problemini ortadan kaldıran flatform ayakkabılar, 2015 yazının yine en gözde modelleri arasında yer alacaklar. Günlük koşuşturmacada çok tercih edilen modellerden birisi. Fiyonklu Ayakkabılar Ayakkabıya oldukça şık bir hava katan fiyonklar tam da feminen görünmek isteyen bayanlara göre.

Topuklu Terlikler (Mulelar) Mulelar geçen yıldan bu sezona geçiş yapan önemli parçalardan bir tanesi. Bayanlar tarafından çok sevilen terlikler. Maskülen Ayakkabılar Maskülen ayakkabı modelleri genellikle oxfordlarda ortaya çıkıyor. Ama bu sefer tasarımcılar oxfordlarda da hoş farklılıklar yaratmış. Püsküllü Ayakkabılar Püskül trendi sokakları kasıp kavururken, ayakkabıları etkisi altına almamış olması tabiki beklenemez.

Parmak arası Sandaletler Parmak arası modeller olmadan bir yaz sezonu geçirilemez. 2015 yazında parmak arası topuklu sandaletler favoriler arasında, tabi ki gece kullanımı için daha uygunlar. :)

Kaynak:pembenar kadına özel

28


Osman Altın

OttoOttoman

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Bu günlerde yükselen müzik platformu Tidal; Günümüzde çevrimiçi platformlarda rekabet büyümeye devam etmekte. Müzik platformlarında daha önce kurulan Spotify onu takip eden Napster ve yeni adı ile Tidal dir. 2009 yılında kuruluna 2014 yılında yeni adına kavuştu. Bu platform ücretli olarak sizlere müzik ve müzik videoları sunmaktadır. Spotify ilk 2 ay ücretsiz kullanım sunar iken Tidal ücretsiz kullanım yapılmamaktadır. Spotify ile Tidal arasındaki en büyük ve kesin fark Tidalin müziklerde kaliteli ve kayıpsız ses özelliğidir. Bu özellik bu platfor için tek ayrım noktası iken Tidal Spotify ın aylık ücretinin 2 katı bir ücrette sunmaktadır. Tidal 2014 sonu itibari ile 500bin kullanıcıya ulaşmıştır. Tidal de şuanda 30 milyondan fazla müzik ve 75binden fazla yüksek çözünürlüklü video bulunmaktadır. Tidal bünyesinde bulundurduğu geniş sanatçı yelpazesi ile kayıpsız ve kaliteli müziklere erişim imkanını vermektedir. Kolay kullanım için ara yüzü de basit olarak hazırlanmıştır. Tidal kullanıcılarına 2 kategoride hizmet vermekte ve ücretleri ise bu kategorinin özelliklerine göre değişmektedir. İlki Tidal Premium ve ikincisi Tidal HiFi dir. Tidal Premium standart ses kalitesi ve yüksek çözünürlüklü müzik videoları sunarak aylık 9.99EUR dur. Tidal HiFi ise yüksek (kayıpsız) ses kalitesi ve yine yüksek çözünürlüklü müzik videoları sunarak aylık ücreti ise 19.99EUR dur. Öncelikli olarak Tidal Premiuma üyelik açmanız durumunda bile platform üzerinde ulaşacağınız müzikler standart müzik cdsi kalitesinde olacak. Bu durumda internetten kalitesi düşen ya da internetinizdeki veri kaybından dolayı müzik kaliteniz. 2ci kategori seçmeniz durumunda mobil erişiminizde internet bağlantınız çok önemli olacak. Tidal 3G üzerinden de çalışmakta ama video ve HD müzikler için 4G tavsiye edilmektedir. Tidal kullanır iken sürekli çevirim içi olmanıza gerek yoktur çevirim içinde olduğunuz sürede seçtiğiniz müzik ve müzik videolarına bağlantınız kesildiği itibaren de çevrimdışı olarak da dinleyebilirsiniz. Yani Tidal yükselen geniş müzik platformu olarak sizlere hizmet sunaktadır.

29

Anlık Mesaşlaşma Uygulaması Snapchat; Günümüzde mobil platformlara azımsanmayacak kadar uygulamalar yapılmakta ve sunulmaktadır. Son günlerde popüler sosyal mesajlaşma platformu Sanpchat. Bu uygulamaların kullanılmasındaki en iyi etken etkileşimde olduğunuz arkadaşlarınızdır. Snapchat alışılmışın dışında paylaştığınız fotoğraf veya videolara notlar eklemenizdir. Bu da size hitap eden eğlenceli yazılar ya da çizimler ile süslenmesidir. Videolarda 1 ile 10 saniye arasında çekebiliyorsunuz. Snapchatin özelliği sizin gönderdiğiniz mesajın, belli bir süreliğine karşı tarafta görünmesidir. Karşı tarafın kaç sn. göreceğini siz belirlersiniz. Mesajı alan arkadaşınız, ekranına dokunarak gönderinizi açar, belirlenen süre boyunca içeriği görüntüler ve sonra Snapchat aracılığıyla hiçbir türlü tekrar açamayacağı şekilde ileti silinir. Her ne kadar kısa süreliğine gönderimler yapılsa da karşı taraf ekran görüntüsünü alarak bu özelliği geçersiz hale getirebilir. Buna dikkat edilmeli. Tabi ekran görüntüsünü alındığına dair bilgilendirmeyi snapchat karşı tarafa yapıyor. Diğer mesajlaşma platformlarında olduğu gibi arkadaş listeniz oluşturacaksınız. Ve paylaşımlarınızı listenizdeki arkadaşlarınızı seçerek gerçekleştirebileceksiniz. İçeriğinizi gönderirken, sağ üstten öne veya arka kamerayı kullanabiliyorsunuz. Resmi çektikten sonra, panelden resmi ayarlayabilir, ayrıca metin bölümüne tıklayarak, resim üzerine dilediğiniz metni yazabiliyorsunuz. Kaç saniye görüntüleneceğini sol alttaki simgeyi tıklayarak, kimlere göndereceğimizi de, sağ alttaki simgeyi tıklayarak seçebiliyoruz. Snapchat ile güzel paylaşımlara :)


Youtube 360 Derece Video İzleme Youtube 10 uncu yaşını kutladıktan sonra video paylaşım alanında bir devire geçiş yaptı. Daha önce video çözünürlükleri iyileştirirken şuanda video içinde 360 derece olarak video esnasında istenilen yönde etrafa göz atabilmek mümkün hale gelmişti. Bu videoları izleyebilmeniz için Android ya da Chrome kullanıyor olmanız gerekmekte. Şuanda sınırlı olan video paylaşımı ilerleyen günlerde artacaktır. Videoları açtığınızda ekranda bulunan sol üst kısımda bulunan aşağı yukarı sağ sol yön tuşlarına tıklayarak görüntüyü döndürebilir her açıdan videoyu izleyebilirsiniz. Bu videoları chrome üzerinden kullanırken arama seçeneklerinde 360 seçerek bulabilir ya da youtube uygulaması sağ üstte çıkan buton yardımıyla yapılan filtreleme özelliği ile videoları arayabilirsiniz.

Google’dan Gmail’e Özel Dev Uygulama Google özellikle Gmail kullanıcılarını çok yakından ilgilendiren bir yapay zeka için harekete geçti. Google mühendisleri, Gmail spam filtreleri için, daha da geliştirerek istenmeyen postaları azaltmayı amaçlıyor. Bu amaçla geliştirilen akıllı spam filtresi “Büyük Ölçekli Beyin Simülasyonu” içeriyor. Resmi sayfasında açıklama yapan ürün müdürü Sri Harsha, Gmail gelen kutusuna düşen spam sayısının yüzde 0.1′den daha az olduğunu söylerken, yanlışlıkla spam olarak algılanan “Yalancı Pozitif” postaların ise yüzde 0.05 oranlarında olduğunu söyleyen Harsha, buna rağmen Gmail spam algılamasının hala mükemmel olmadığını belirtti.

Postmaster Tools ile Gmail’de yeni dönem

Google istenilen postaların spam klasörüne düşmemesi için e-postaları yapay sinir ağları ile ayıracak. Özellikle banka ve havayolu şirketlerinin e-posta yoluyla gönderdiği dekont, makbuz ve uçak bileti gibi önemli postalar spam olarak sınıflandırılabiliyor. Bu durumda kullanıcılar spam klasöründe e-posta aramak durumunda kalabiliyorlar. Gmail için hizmete sunulan “Postmaster Tools” ile bu sorunların aşılması planlanıyor. Şirketler bu sayede yüksek hacimli gönderiler için teslim hataları ve spam raporları gibi detaylara ulaşarak e-posta analizlerini yapabilecekler.

30


Batman: Arkham Knight Batman: Arkham Knight, Rocksteady Studios tarafından geliştirilen, Warner Bros. Interactive Entertainment tarafından ise yayımcılığı yapılmış olan video oyunudur.Oyun 23 Haziran 2015 tarihinde piyasaya çıkmıştır. Arkham Knight’ın haritası, Arkham City’nin haritasından 5 kat daha büyük olacak. Oyuncular tüm haritada özgürce dolaşabilecekler. Ayrıca oyuncular Batmobile’ı da kullanabilecekler. Scarecrow, Gotham Şehrine geri dönüp, Batman’i ortadan kaldırmak için düşmanları ile güçlerini birleştirecek. Arkham oyunlarından alışık olduğumuz birçok ekipman Arkham Knight ile tekrar kullanımımıza sunulacak. Üstelik Batman olarak pelerinle havada kayarken, oyuncular ekipmanlarıyla kötü adam avlayabicekler. Yeni oyununda Batarang’lar da gelişmiş olacak ve oyuncular etraftan çok daha fazla bilgi toplayabilekler. Ayrıca artık seri bir şekilde düşmanlarımızı yere sererken, düşürdüğümüz rakiplerimizi kombomuzu bozmadan etkisiz hale getirebileceğiz. Bununla beraber Batman artık düşman saldırılarını karşı saldırı yaparak savuşturabilecek. Batmobile ile oyunda farklılıklar başlıyor.Batmobile çarptığı hemen hemen her şeye zarar verebilecek.Batmobile’ın boost (hız arttırıcı) özelliği olacak ve oyuncular drift yaparak bu özelliği doldurulabilecekler. Oyuncular duruma göre Batmobile üzerinde geliştirme yapabilecekler.Oyuncular Batmobile’ı işaretledikleri yere çağırabilecekler.

Sistem Gereksinimleri Minimum Sistem Gereksinimleri İşletim Sistemi: Win 7 SP1, Win 8.1 (64-bit) İşlemci: Intel Core i5-750, 2.67 GHz veya AMD Phenom II X4 965, 3.4 GHz Bellek: 6 GB RAM Ekran Kartı: 2GB NVIDIA GeForce GTX 660 DirectX®: 11 HDD: 45 GB Önerilen Sistem Gereksinimleri: İşletim Sistemi: Win 7 SP1, Win 8.1 (64-bit) İşlemci: Intel Core i7-3770, 3.4 GHz veya AMD FX-8350, 4.0 GHz Bellek: 8 GB RAM Ekran Kartı: 3GB NVIDIA GeForce GTX 760 DirectX®: 11 Hard Disk: 55 GB Ultra Sistem Gereksinimleri: İşletim Sistemi: Win 7 SP1, Win 8.1 (64-bit) İşlemci: Intel Core i7-3770, 3.4 GHz veya AMD FX-8350, 4.0 GHz Bellek: 8 GB RAM Ekran Kartı: 3GB NVIDIA GeForce GTX 980 DirectX®: 11 HDD: 55 GB

31


Google Play Storede 25mb Altı Oyunlar

Radiant Savunma Tipik bir savunma oyunu olan Radiant Savunma’da, gelen düşman dalgalarını önlemek amacıyla farklı savunma taktikleri uygulayarak oyunu bitirmeye çalışacaksınız.

Son Maç - Futbol Basit bir kontrolü ve güzel

görsel efektlere sahip olan oyunun veritabanında 1000’den fazla futbolcu bulunuyor. Kariyer, Dünya Kupası ve Dostluk Maçı modlarının bulunmaktadır.

Zombie Frontier 2020 yılında dünyaya yayılan bir virüs T, tüm insanların enfeksiyon kaparak zombiye dönüşmesine neden oldu. Her bölüm sonrası elde edeceğiniz farklı silah seçenekleriyle yok etmeye çalışacaksınız.

Block Puzzle 6000’den fazla boşluğu doldurmaya çalışacağınız bu oyunda, tetriste olduğu gibi farklı şekildeki blokları sürükleyerek boşlukları doldurmaya çalışacaksınız.

32


Vizyondakiler Diyerek Geçmiyoruz Terminatör: Genisys Vizyon Tarihi 26 Haziran 2015 (2s 6dk) Yönetmen: Alan Taylor Oyuncular: Arnold Schwarzenegger, Jason Clarke, Emilia Clarke Tür Aksiyon , Bilimkurgu Ülke ABD

Büyülerin en güçlüsü olarak bilinen bu büyü, 41 farklı niyetle yapılmaktadır. Genç kadının büyüden kurtulabilmesi için yapan kişiyi bulup 41 niyetten hangisini ettiğini öğrenmesi gerekmektedir... 2014’ün sonbaharında vizyona giren ilk Siccin filmi yasak bir aşkın lanetinden yola çıkarak kurgulanan bir öyküye sahipti. Devam filminde yönetmenliği yine Alper Mestçi üstlenirken, senaryo Alper Mestçi ve Ersan Özer ikilisine ait. Filmin oyuncu kadrosunda Şeyda Terzioğlu, Bulut Akkale, Reyhan İlhan ve Ece Edibe Baykal yer alırken yapımcılığını ise Muhteşem Film üstleniyor.

Özet Yıl 2029... İnsanların direniş önderi John Connor, makineler imparatorluğu Skynet’in ölümcül gücüne karşı savaşmaktadır. Joh Connor, sadık dostu Çavuş Kyle Reese’i 1983 yılına geri gönderir ve katil bir robot tarafından takip edilmekte olan annesi Sarah Connor’ı kurtarması için görevlendirir. Bu sayede insan ırkının geleceğini korumuş olacaktır. Ne var ki Kyle Reese 1980’lerin Los Angeles’ına vardığında karşılaştığı şey bildiği anlamda bir geçmiş değildir. Olayların beklenmedik bir şekilde yön değiştirmesi, zaman çizgisinde kırılmaların yaşanmasına neden olur. Reese bu yabancı geçmişte beklenmedik müttefikleriyle, yeni düşmanlarına karşı geleceği yeniden başlatmak gibi zorlu bir görevi yürütecektir.

Jurassic World Vizyon Tarihi 12 Haziran 2015 (2s 5dk) Yönetmen: Colin Trevorrow Oyuncular: Chris Pratt, Bryce Dallas Howard, Nick Robinson Tür Macera , Aksiyon , Bilimkurgu

Siccin 2

Ülke

Vizyon Tarihi 10 Temmuz 2015

Özet & detaylar

Yönetmen: Alper Mestçi

Kosta Rika yakınlarındaki Pasifik kıyılarında kurulu olan Isla Nublar adası, bundan tam 22 yıl önce Jurassic Park hikayesinin başlangıcına ev sahipliği yapmıştı. John Hammond’ın tasarladığı sıradışı park projesi, yıllar sonra hayata geçirilir ve böylece dinozor temalı, tam teşekküllü bir park ortaya çıkar. Ne var ki Jurassic World adındaki bu parkın sahibi Simon Masrani ve yardımcıları için, yıllar içerisinde azalan ziyaretçi sayısı çok büyük bir soruna dönüşür. Bu nedenle ziyaretçilerin ilgisini artırmak amacıyla riskli bir planı uygulamaya koyarlar. Simon Masrani’nin sahibi olduğu şirket, parktaki dinozorların genlerinden yeni bir dinozor türü yaratmaya karar verir. Ancak bu plan, ada sakinlerinin hayatını tehlikeye atacak ciddi bir tehditle sonuçlanır.

Oyuncular: Şeyda Terzioğlu, Bulut Akkale, Ece Edibe Baykal Tür Korku , Gerilim Ülke Türkiye Özet & detaylar Hicran ve Adnan çiftinin mutlu evlilikleri, iki yaşındaki çocuklarının kaza sonrasında hayatını yitirmesiyle yıkıma uğrar. İkili, artık aynı evde yaşayan iki yabancı gibidir. Tüm bunların üzerine Hicran kısa süre içerisinde esrarengiz olaylar yaşamaya başlayınca psikolojisi tümden bozulur. Hicran bir hocaya görünür ve burada birinin kendisine “41 dikiş” adı verilen bir büyü yaptırdığını öğrenir.

33

ABD


Self/less

İyi Bir Yalan

Vizyon Tarihi 10 Temmuz 2015 (1s 56dk)

VY. Gösterim 10 Temmuz 2015 - 3D

Yönetmen: Tarsem Singh

Vizyon Tarihi 17 Ocak 2014 (1s 42dk)

Oyuncular: Ryan Reynolds, Ben Kingsley, Natalie Martinez Tür Bilimkurgu , Gerilim

Yönetmen: Chris Buck, Jennifer Lee

Ülke ABD

Oyuncular: Kristen Bell, Idina Menzel, Jonathan Groff Tür Animasyon , Macera , Aile

Özet

Ülke ABD

Kanserden ölmek üzere olan oldukça zengin bir adam olan Damian , daha önce uygulanmamış bir tedaviyi kabul eder ve kendini bir anda daha genç ve diri bir bedenin içinde buluverir. Ne var ki; Damian artık sadece yeni bir bedene sahip değildir. Kendisinin bildiği her şeyin tamamen değişmesine ve hayatının alt üst olmasına sebep olan başka detaylar da vardır ve hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Damian’ın sahip olduğu bu bedenin kökenleri hakkında bilgi sahibi oldukça , onu öldürmek üzere olan gizli servisin farkına varır. Damian’ın yeni bedeninin “eski sahibi” de gizli servis tarafından aranan bir adamdır.

Özet Krallık, Karlar Kraliçesi (Snow Queen)’nin laneti sonrasında ebediyen sürecek bir kış mevsimine mahkum edilmiştir. Bu krallıkta yaşamakta olan maceracı ve iyi kalpli Anna, Karlar Kraliçesi’ni bulup laneti sona erdirmesini sağlayarak, şehrinde yaşayan insanları eski güzel günlerine döndürmeye karar verir. Masalsı bir yolculuğu çıkan Anna’nın yol arkadaşı ise usta bir dağcı olan Kristoff’tur. Başarıya ulaşmaları için Karlar Kraliçesi’ni görüp tanıyabilmeleri gerekmektedir. Görünürde basit olan bu plan, izbe dağdaki yolculuk ilerledikçe zorlaşmaya başlar. Mitolojik yaratıklar ve ürkütücü büyüler eşliğinde süren yolculuğun her dönemecinde ayrı bir tehlike ortaya çıkar. Yolculuğun asıl zor yanı ise zamanla yarışıyor oldukları gerçeğidir.

Ayı Teddy 2 Vizyon Tarihi 10 Temmuz 2015 (1s 55dk) Yönetmen: Seth MacFarlane Oyuncular: Mark Wahlberg, Seth MacFarlane, Amanda Seyfried Tür

Komedi

Ülke

ABD

Özet Kendi hayatını kuran Ted, artık sevgilisi Tammy-Lynn ile evli ve mutlu bir ayıcıktır. Harika bir seks hayatı olan Ted, baba olmak ister ve bunun için John’dan kendisi için sperm bağışçısı olmasını rica eder. Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, sperm bankasından gelen bir mektupla hayalleri yıkılır. Zira bu yöntemle bebek sahibi olması için öncelikle insan olduğunu kanıtlaması gerekmektedir! Ted şimdi ABD yasaları önünde diğer vatandaşlarla eşit haklara sahip olduğunu kanıtlamak için ruhu, duyguları olan bir insan olduğuna kanunları ikna etmelidir.

34


Net Call Center Ailesi olarak iftar yemeğinde şirket çalışanları olarak tekrardan bir araya geldik. Genel Müdürümüz İlker Tekin ve Seçkin Misafirleri, Operasyon Müdürümüz Arif Cerav, İnsan Kaynakları Çalışanları, Supervisorımız, diğer personellimiz ve değerli müşteri temsilcisi arkadaşlarımız ile Ankara’nın nezih ve güzel bir restaurantı olan Behzat Restaurant ta iftar için Net Call Center ailesi olarak bir araya geldik. Güzel bir akşamda çalışanları için moral ve güç tazeleyerek iftarımızı yaptık. İlerleyen saatlerde canlı müzikle beraber eğlenceli anlarını paylaşan arkadaşlar için bu güzel günü organize eden yöneticilerimize Teşekkür ederiz.

35


36


AÇIK BÜFE Açık Büfe Bölümünde bu ay Karpuz Pastası Tarifi sizler ile; Malzemeler – Tatlı olduğundan emin olduğunuz 1 karpuz Krema malzemeleri: – 2 kutu hindistan cevizi sütü – 1 tatlı kaşığı vanilya özütü – 1 çorba kaşığı dolusu bal – 1 su bardağına yakın badem/fındık veya hindistan cevizi rendesi Üzerini süslemek için: Yaz meyveleri

Hazırlanışı ; Karpuz Pastası Tarifi Kreması: Hindistan cevizi sütlerinin en azından 6 saat boyunca buzdolabında kaldığından emin olun. Çünkü kremasının sütünden ayrılması lazım. Kreması, kutunun üst tarafında kalıyor. Kutuyu açın ve bu kremayı bir kaseye boşaltın. (İpucu: İsterseniz dibinden de delebilirsiniz. O zaman da sütlü kısmı aşağıdan akacaktır, kutuda kreması kalacaktır. Kalan sütü smoothie’lerinize ekleyerek güzel güzel değerlendirebilirsiniz.) Kremanın içine, vanilya ve balı koyup, biraz köpürene kadar mikserle karıştırın. Kaplayana kadar buzdolabına koyun. Kremanın tadını en son kontrol edin. Eğer daha tatlı isterseniz, içine biraz daha tatlandırıcı içeriklerden ekleyebilirsiniz. Karpuzu: Karpuzun baş ve alt kısmını bıçakla kesin. Silindir şeklinde bir parça çıkarmak için, kabuklarını da yavaş yavaş kesin. Öyle bir parça oluşturmalısınız ki, aynen pastanın yuvarlak gövdesi gibi olsun. Pastayı keserken sulanmaması için, kremasını sürmeden önce dilimlememiz gerekiyor. Karpuzu eşit 8 dilim halinde kesin. Kremayı sürmeden önce karpuzun yüzeyindeki suyu, bir mutfak havlusu ile emdirin. Kremayı sulandırmaması lazım. Hem de karpuzun kremayı emebilmesi lazım. Kremayı, karpuzun üst yüzeyine ve çevresine bol bol sürün. Kremanın üzerini, biraz kavurup, mutfak robotunda parçaladığınız fındık/bademlerle kaplayın. En üstünü de, dilediğiniz gibi taze meyvelerle süsleyebilirsiniz.

Afiyet olsun



» Bir kilo limonda,bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu, » Timsahların renk körü olduğunu,

» Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,

» Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,

» Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,

» Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,

» 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,

» Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini, » İncilerin sirkede eridiklerini, » Havuca rengini veren bir karotenin olduğunu, » Venüs’ün saat yönünde dönen gezegen olduğunu, » En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu, » Sihirli sözcük olan ‘‘Adrakadabra’’nın ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylendiğini, » Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerektiğini, » Türkiye’nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü,sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu, » İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu, » İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,» İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,

39

» Çakmağın kibritten önce bulunduğunu, » Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu, » Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını, » Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu, » Çinde yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu, » Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,


Netcc.com.tr netcallcenter net_callcenter


Efe Çengelcik

kulaklikdergisi@netcc.com.tr

Yorma beni!!! Dinle sadece dinle arkadaşım bi iş yapmıyorsunuz zaten. (susmak bilmez)

(anlamadım) Anlıyorum. Fakat sistemimde geçici bir arıza olduğu için işlem yapamıyorum. (hangisine cevap vereyim?)Yarım saat sonra arayın yardımcı olmaya çalışalım.

41

(oldu tabiii) Buyrun dinliyorum sizi. (Sinirler yükseliyor)

Koptum Çağrı Merkezi Hiç bir şey yapmıyorsunuz zaten kapat o telefonu beceriksizler sürüsü!!! ( dat.. daaattt...)


Netcaann!!!

Hayırdır? Neler oluyor?

Koptum Çağrı Merkezi

Sooo…Sorun!! ??!!!???!!! Yok !!! (Sorun Büyük)

ben.. ben.. hallediyorum. Hallettim sayılır. (Halledemedi)

42


kulaklikdergisi.com kulaklikdergisi@netcc.com.tr kulaklikdergisi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.