JEMMA FORTE - Röportaj

Page 1



Yazar ile Sรถyleล i / Jemma Forte



Kitapta favori karakteriniz var mı? Neden ve ne size bu kitabı yazma ilhamı verdi? Benim favori karakterim Jennifer. Tam anlamıyla mükemmel birisi değil (kim öyle ki?) ama onu seviyorum ve onunla aramda büyük bir bağ kuruyorum. Bu kitabı yazma fikri hayatımın bir döneminde tıpkı Jennifer gibi bir şeyleri anlamaya çalıştığım dönemde geldi. Normalde Jennifer’ın mutlu olması gerekiyordu. Ama değildi ve ne yapması gerektiğini bilmeden orta yaş krizine sürükleniyordu. Jennifer ile yaşamak için daha fazlası mümkün mü diye düşünürken ve kendi kendisine ‘bu mudur?’ diye sorarken tanışıyoruz. Yalnız olmadığını hayal edebiliyorum. Karışık bir zamanda yaşıyoruz, en yukarı ulaşmak için, en iyi kariyere sahip olmak için, en iyi ilişkiyi yaşamak için ve evlenmemek için cesaretlendiriliyoruz. Tabii ki bilindik, sakin ve güvenli bir yaşam üzerine söylenecek pek çok olumlu şey var ama sıkıcı olmaya, eksik hissettirmeye ve boğucu olmaya başlamadığı sürece bu mümkün. Eski nesiller olduğu gibi devam etmeye programlanmıştı ama bu günlerde insanların “içine kapanmak ve susmak” istemeyişi bencillik olarak algılanıyor. Peki


gerçekten öyle mi? Emin değilim. Bu nedenle yazmak için Jennifer karakterini çok ilginç buldum çünkü cevaplarının hepsi yoktu ve şuna inanıyorum ki Jennifer gibi pek çoğumuz da hayatın her anında ne tam mutlu ne de tam zavallı. Bunun yerine çoğumuz hem kötü hem iyi günler geçiriyoruz. Sonuç olarak, Jennifer bana çok gerçekçi geliyor. Bir de yaşadığı her farklı ilişkinin ona hissettirdiklerini ve farklı şekilde davranmasını keşfetmeyi seviyorum. Ayrıca eğlenceli de. İyi insanlar öyledir.

Jennifer’ın en mutlu olduğu adamın kim olduğunu düşünüyorsunuz? Neden? Bence, Jennifer’ın gerçek ruh eşi ve en tutkulu bağ kurduğu kişi Joe. Tabii ki duyguları içinde bulundukları durum yüzünden biraz daha yükseliyordu, ama ben şuna inanıyorum ki onlara bir şans verilseydi birbirlerini sonsuza dek mutlu ederlerdi. Kitapta pek çok zaman şunu vurgulamak istedim; birinden ayrıldığımız zaman, bunu doğru sebeplerle yapıyoruz. Daha önemlisi, hislerimiz bize doğruyu söylüyor. Bu nedenle, Aidan veya Tim ile birlikte yaşamaya devam etseydi Jennifer’ın tam bir zavallı olacağını göstermek benim için çok önemliydi. Ama Steve ile kalsaydı oldukça memnun olacağını da göstermeye kararlıydım. Böylece herkes için tek doğru insan vardır romantik algısını da yıkmak istedim.


Jennifer’ın ‘yaşamında neler olurdu’ ihtimallerini gördüğü gibi siz de görebilmek ister miydiniz? Emin değilim! Bence bu hepimizin merak ettiği bir şey, hem de sadece ilişki konusunda değil. Ben sık sık biraz daha sıradan bir meslek seçseydim ne olurdu diye fikir yürütüyorum mesela. Bence sanırım Jennifer gibi görmememiz, anın içinde kalmamız, kararlarımıza inanmamız ve pişmanlık yaşamamamız daha iyi.

Okurlarınızın kitabınızdan anlamasını istediğiniz bir şey olsa ne olurdu? Hayatımızın küçük büyük, önemli önemsiz pek çok kararlar dizisinden oluştuğu. Hayatınızı kiminle paylaşacağınız kararı ise en çok sonucu olan karar, üstelik sadece duygusal anlamda değil. Yaşayacağınız yeri, maddi durumunuzu, arkadaş çevrenizi, geniş ailenizi vs. etkileyecek bir karar. Okurlarımdan Jennifer ve Max’in durumunu hakkında kendi fikirlerini üretebilmelerini istiyorum. Yapabilecekleri pek çok şey var ama Jennifer ve Max ilişkileri için çaba göstermekten vazgeçiyor. Kitabın kesin sonuçlar verdiğini düşünmüyorum, bunun yerine pek çok soru soruyor. Umarım bu sorular kitabı ilginç ve düşünmeye dayalı yapar. Ayrıca şunu da göstermek istedim; dışarıdan bakınca insanların nasıl hissettiğini, nasıl göründüğünü tahmin etmek kolay olabilir ama dört duvar içinde ve o insanın beyninin sınırlarında olmadıkça bunu tam olarak anlamak mümkün değil. Umarım, ço-


ğumuz için, bazı üzgün noktalarıyla, bazı neşeli kısımlarıyla, zaman geçirmek için eğlenceli bir kitap olur ve insanlar arkadaşlarına bahseder.

Kitabı nerede yazdınız? Kalemle mi, bilgisayarla mı, yoksa laptop ile bir kafede yazmayı mı tercih edersiniz? Bilgisayarda tabii ki. İtiraf etmesi çok acı ama artık yedi yaşındaki oğlumun ve dokuz yaşındaki kızımın benden daha güzel el yazısı var. Başka bir şey yazacak olsam sanki kalemle nasıl yazıldığını unutmuş gibiyim. Kalemi nasıl tutacağımı unutmuş gibi. Açıkçası kimin bu kadar uzun bir yazıyı eliyle yazacağını bilemiyorum. Düzeltme yaptığında veya yer değiştirdiğinde el yazısıyla nasıl yapabilirsin? Elle yazmak çok pratik olmuyor. Kitabı teslim edeceğim gün elle yazsaydım muhtemelen 2038 olurdu. Zamanımın yarısı da evde kalem aramakla geçerdi, çünkü evinde kalemler alındığı gibi kaybolur. Kalem ustalarına saygıyla. Nasıl yaptığınızı bilmiyorum.

Yazar olmanın en çok hangi yönünü seviyorsunuz? Koca bir dünya ve içinde yaşayan insanlar yaratma hazzını. Dünyadaki en iyi iş ve en zoru da bir sonraki fikrinizin ne olacağı. Bunu bulduğunuzda, bütün gün yazının aktığı bir günden daha güzeli olamaz. Ne yazacağınıza karar verdiğiniz zamanlarda (bunun olacağını bilirsiniz) yazdığınız şeye ağ-


larsınız. İşte o an güzel bir şeylerin üzerinde olduğunuzu bilirsiniz. Yazar olmanın en güzel yanı ise, gittiğiniz tek yer kahve almak için mutfak oluyor, üzerinizde en rahat (iğrenç) ev kıyafetleri olabiliyor ve kimse saçınızın mükemmel mi berbat mı göründüğünü bilmiyor.

Yazar olmaya can atanlar için nasıl bir tavsiyede bulunurdunuz? Hemen bir kemik uzmanı aramalarını. (Bütün gün bilgisayarda çalışmak sırtınızı mahvediyor!) Yazdığınız şeyden nefret etmeye başlayınca (yaklaşık elli bin kelime olan bir metin) birkaç hafta objektif bir bakış açısı yakalamak için ara verin. Aklınızda kitabı okuyacak kişileri düşünmeyin; aksi halde yazdığınız şeyi anneniz onaylar mı diye düşünmekten ne yazmak istediğinize odaklanamazsınız. Nereye varmak istediğinizi bilin. Açıkça biliniyor ki her hikâyenin başlangıcı, gelişimi ve sonucu olmalı ama bunu yazmaya başlamadan önce belirlemek size yardımcı olur. Ayrıca başka insanların kitaplarını okumayı da unutmayın! Okumak size ilham verir ve sizin kitabınızı neyin güzel ve ilginç yapacağını hatırlamanıza yardımcı olur. Kitabınızın amacını unutmayın. Bence kitabın bir amacı yoksa yazmanın da amacı yoktur. Son olarak da pes etmeyin. Bırakmak tabii ki bir seçenek ama yazmayı seviyorsanız her türlü devam etmelisiniz. Sevdiğiniz için yapın ve biraz şansla bir gün sabrınızın karşılığını alacaksınız.


Yazmadığınız zaman ne yapıyorsunuz? Beni meşgul eden pek çok şey var. İki çocuğum ve televizyonda bir işim var. Reklamlarda oynuyorum ve sunuculuk yapıyorum.

Kitaplarınıza ilham nereden geliyor? Yaşam dediğimiz bu çılgın şeyden. Bazen filmlerden, sohbetlerden, kişisel deneyimlerden ilham alıyorum bazen de sadece ilham ve hayallerden besleniyorum. Bazen sadece küçücük bir kıvılcımdan bir fikir edinip kocaman bir hikâye yaratıyorum. Genellikle en iyi fikirlerin sürpriz bir şekilde gelen fikirler olduğunu düşünüyorum. Bu sadece üç yılda bir kere dolunayda oluyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.