jennifer

VENÜS yükseliyor

Jennifer Lopez, iki yeni film, American Idol’daki jüri üyeliği, prodüktörlük alanında yükselen kariyeri ve bu başarılarla yarışacak mükemmellikteki vücuduyla geri döndü. Hem de ortalığın tozunu attırmaya yeminli olarak.

Yazı Jonathan Van Meter

Fotoğraf Mario Testino

Moda editörü Tonne Goodman Siyah pencereli mayo, HERVE

LEGER-MAX AZRIA

182 vogue.com

vogue.com

183

Altın tokalı kırmızı mayo, GUCCI

i

şte geliyor: Üzerinde siyah, etek kenarlarında AŞK kelimesinin işlendiği, süper mini bir flörtöz elbise var. Tehlikeli güzelliğinin bir başka göstergesi olan turuncu-pembe renkli platform stilettoları ile, sanki onlarla doğmuş gibi rahat, salınarak yürüyor. Jennifer’ın kalçaları hakkında yıllar boyu pek çok farklı şey söylendi. Ama şunu söylemem gerek: Bacakları olağanüstü.

Müthiş orantılı, bronz ve pürüzsüz. Jennifer da bunu biliyor. Öyle ki, Lopez gibi bir kadından bahsederken “vücut” kelimesini kullanmak sanki yeterli olmuyor.

Lopez, nihayet giyinme odasına girerek kapıyı arkasından hızlıca kapatıyor. Devamlı yanında dolaşan ekibi, telefonlara cevap vermek ve Jennifer’ın işlerini halletmek üzere görevlerine dağılıyor. Kısa bir süre sonra, Marc Anthony ve onun ekibi de geliyor. Anthony, üzerinde kendi adının yazılı olduğu giyinme odasına kafasını şöyle bir uzatıyor ve “Jennifer nerede” diye soruyor. Derken Jennifer’ın koridorun sonundaki odasını fark ediyor. “Güvenlik görevlisi” diye tanıtıyor kendini, eski eşinin kapısını yavaşça çalarken. Ve yüzünde muzip bir gülümsemeyle içeriye giriyor. Lopez ve Anthony, Ellen DeGeneres’in programına katılmak üzere Warner Bros stüdyolarındalar. Fox TV’de önümüzdeki Mart ayında yayına girecek, Latin dünyasının yeni yıldızlarını seçecekleri yetenek yarışmaları Q’Viva! The Chosen’ı tanıtmak için buradalar. Onların kamera önünde çok mutlu göründüklerini, ancak kameralar kapandığı anda savaşa başladıklarını düşünmemize imkan bırakmayacak şekilde keyifliler. Boşanmalarına rağmen belli ki hâlâ çok iyi arkadaşlar.

Q’Viva’nın Ellen’ın da yer aldığı jenerik kliplerinden birinde, Lopez ve Anthony, yaşlı ve evli bir çift gibi kavgaya tutuşuyor.

Lopez, kendilerinin yeni Cher ve Sonny olduğunu söylerken gülmeden edemiyor.

Ellen’ın meşhur kanepesinde şarkı söyleyip sohbete dalmışken ilişkilerindeki dinamiği de kavrıyorsunuz: Anthony, sessiz ve şakacı. Jennifer, Marc ne diyeceğini bilemediği zaman sorulara ondan önce cevap veren taraf. Aralarındaki bariz sevgiye rağmen ortadaki elle tutulur hüznü de görmezden gelemiyorsunuz. Özellikle de Lopez’in yaşadığı hayal kırıklığını... Birlikte çalıştığı kişilerden biri, bana onu şöyle tarif ediyor: “Jennifer, yumruk yiyip yere düştükçe hiçbir şey olmamış gibi kalkıp dövüşmeye devam eden bir boksör gibi.” Sürpriz değil. O, kaybetmekten hiç haz etmeyen bir kadın.

Daha sonra iki yıldız ve ekipleri Lopez’in soyunma odasında biraz daha vakit geçiriyor. Bu buluşmanın hemen bitmesini istemiyor gibiler. Ancak birazdan bir sonraki çekim için Denzel Washington ve LL Cool J burada olacak. Bu yüzden hızlıca toparlanıyor ve kocaman SUV’lerine biniyorlar. Yanımdan geçerken Jennifer arabanın penceresini açıyor ve “Selam bebeğim.

Seninle evde görüşeceğiz, değil mi” diyor bana. Evet, diyorum ama evinin nerede olduğunu bilmediğimi söylüyorum. “Çok kolay” deyip yol tarifini veriyor. Siyah arabanın içinde hızla uzaklaşırken, Lopez’in başarısının sırrını keşfetmiş olabileceğimi düşünüyorum: Sadece direksiyonun arkasına geç ve arabanı belirlediğin yöne doğru sür. Çok kolay!

Evi de kendi gibi

Evi bulmaya çalışırken elbette kayboluyorum. Lopez, Los Angeles’ın batısında, kapıları dış dünyaya kapalı bir bölge olan Hidden Hills’te yaşayan ünlülerden yalnızca biri. Burada bir merkez ve iki yakadan oluşan dokuz odalı bir malikanede oturuyor. İç dekorasyon Jennifer’ın duruşunun bir yansıması gibi: Modern, seksi ve lüks. Zeminler koyu, perdeler ve duvarlar gri

184 vogue.com

renkte. Mobilyalar, pastel tonlarında. Asistanı beni beklemem için ofise alıyor. Yukarıdan, oyun oynayan çocuklarının sesleri geliyor.

Ofisi de tıpkı Jennifer gibi: Aynı anda maskülen ve feminen olmayı başarıyor. Duvarlardaki ahşap paneller ve son teknoloji ürünü bir ses sistemi ilk göze çarpanlardan. Karşı duvarda, üzerinde “Dünya çapında 30 milyon albüm sattı” yazan kocaman bir plaket asılı.

Bunu, diğer sayısız ödül takip ediyor. Masasının üzerinde, piyasaya sürdüğü dördüncü parfümü Glowing için yer aldığı reklam çekiminden çıplak birkaç kare var.

Biraz hava almak için ofisten dışarıya adım attığımda, kendimi yanlışlıkla mutfakta buluyorum. Ev sahibesi, mutfak tezgahına sırtını dayamış salata yerken, bir yandan 24 yaşındaki dansçı erkek arkadaşı Casper Smart ile sohbet ediyor. Smart ile birkaç hafta önce, Jennifer ile kaldıkları Fontainebleau otelinde tanışmıştım.

Kapılarının önünde, ABD Başkanlığı düzeyinde bir güvenlik vardı.

Lopez ve Smart, üstlerinde beyaz bornozları ve ıslak saçlarıyla içerideki dev ekranda American Idol’ı izlerken; bir yandan bifteklerini yiyorlardı. Korkutucu dövmelerine ve kazınmış saçlarına rağmen, Smart’ı çok canayakın bulmuştum. Jennifer ile çok uyumlu oldukları aşikardı. Hatta, ellerini birbirlerinden alamadıklarını ve Jennifer’ın Casper’ın yanındayken farklı bir biçimde mutlu olduğunu da söylemeliyim.

Tekrar Hidden Hills’teki evinde, ofisteyiz. Jennifer gelip kanepedeki yerini alıyor. Konuştuğumuz ilk konu, uzun yıllardır menajeri, iş ortağı, en yakın arkadaşı ve ikizlerinin vaftiz babası olan Benny Medina. Lopez ve Medina, Puff Daddy’nin aracılığıyla 90’ların ortasında tanışmışlar. “Ona hayatımda yaptığım ilk besteyi gitarda çalarak söyledim. Medina da, tamam, menajerliğini yaparım senin, dedi.” İkili o zamandan beri, neredeyse hiç ayrılmadı. Medina, Lopez’i en iyi tanıyan kişi. Jennifer’a Medina’yla ilgili hislerini sorduğumda, “O benim gay kocam” diyor. Sonra ciddileşerek devam ediyor: “Medina benim yaratıcı ruh ikizim.

Babamdan sonra, hayatımdaki en önemli erkek odur. Bana aşk hayatımı sorduklarında, Jennifer ve Medina’nın hikayesini biliyor musunuz? Gerçek olay budur, diye yanıt veriyorum.”

Jennifer hakkında 2005 yılında Vogue’a bir yazı yazmıştım.

Ona, ilk tanıştığımız zamanı hatırlatıyorum: Long Island’taki bir stüdyonun önünde, park halindeki Bentley’nin içinde müzik dinlemiş ve beni neredeyse bir saat bekletmişti. “Henüz evlenmiştim. Yeni bir albüm üzerinde çalışıyordum. Yanımda Medina yoktu. O yılları, yolumu bulmaya çalıştığım zamanlar olarak hatırlıyorum.” O zamanlar J.Lo, Amerikalıların büyük aşklarından biri değildi. Hatta, pek çok kişi onu mesafeli, uzak ve kibirli buluyordu. Ben Affleck ile yaşadığı ilişki ve Jenny from the Block adlı parçasına çektiği klip ona sempati puanları kazandırmıyordu. Tanışmadan önce, benim de J.Lo’yu sevmeye çok da meyilli olduğumu söyleyemeyeceğim. Ama tanışınca tüm negatif düşüncelerim yerle bir oldu. İlgili, sevecen, anaç, her an öpmeye ve sarılmaya hazır bir kadın buldum karşımda. Tıpkı bugün American Idol aracılığıyla haftanın iki gecesi Amerikalıların da onun bu yönünü görüp; fikirlerini değiştirdiği gibi.

J.Lo, Puerto Rico kökenli bir ailenin New York’un Bronx bölgesinde, iyi bir Katolik olarak yetiştirilmiş düzgün kızı. “O zamanlar çok olumsuz bir imajım vardı” diyor. Ama bunda kendi payı olabileceğini de inkar etmiyor. “Yeteneğimden hiç emin değildim. Kendime güvenim neredeyse yoktu. Oysa dünya bir aynadır. Verdiğini sana geri yansıtan bir ayna.” Anthony’nin ona bu konuda çok yardımcı olduğunu söylüyor. “Derken aklım başıma geldi. Ben kendime hakkımı teslim etmeye başlayınca, bir de baktım ki tüm dünya da bana aynı şeyi yapıyor.”

vogue.com

185

Beyaz mayo, CHANEL

Hardal rengi bikini, ERES

İpli bordo mayo, CHARLIE BY MATTHEW ZINK

Manik bir enerjisi var

Medina’ya, ilk tanıştıklarında Lopez’in hangi özelliklerinden etkilenerek onunla çalışmayı kabul ettiğini soruyorum. “Öncelikle çok gerçekti. Azimli, meraklı ve hevesli. Kolay kolay durdurulamayacak bir kadın olduğunu anlamıştım.” Jennifer’ın, kariyerini yöneten en önemli özelliği, dinmek bilmeyen manik enerjisi. Bir düşünün: Selena ve Out of Sight filmlerindeki rolleriyle tam da bir oyuncu olarak hak ettiği övgüyü kazanmak üzereyken, birdenbire Madonna kadar iddialı bir dans, müzik, şov kariyeri başlatmaya karar verdi. Bu imajı, hiphop efsanesi erkek arkadaşı Puff Daddy ile tamamlanıyordu. Nihayet J.Lo personası yaratıldığında Jennifer’ın durdurulamaz manik enerjisi yeniden harekete geçti. Önce parfümler geldi. Ardından ciro anlaşmaları, kendi adını taşıyan ama başarısız olan giyim markası ve bir dizi romantik komedi. Jennifer Lopez, öyle ya da böyle, şöhrete yeni bir boyut getirdi. J.Lo olarak global bir markaya dönüştü.

Jennifer, üzerinde çalıştığı farklı projelere ek olarak Gillette, Fiat ve L’Oreal Paris’in marka temsilciliğine de zaman ayırdı.

Medina’ya, Jennifer’ın ne kadar dolu bir gündemi olduğunu kısaca anlatmasını istediğimde, bunu dört yaşındaki ikizler üzerinden yaptı: “Şöyle düşünün: Onlar, Jolie-Pitt çiftininkilerden sonra, dünyanın en çok gezen çocukları. Avrupa’daki moda haftalarından klip setlerine, fotoğraf çekimlerinden turnelere ve hatta American Idol setine kadar... J.Lo’nun DNA’sı çalışmaya programlı.”

Anne olmak, J.Lo’nun hızını azaltmamış olabilir. Ama ona yeni bir bakış açısı kazandırdığı kesin: “Çocuğunuz olunca artık her şeyi onun için en doğru şekilde yapmak istiyorsunuz. Hiçbir ebeveyn hatasız değil ama yine de yapabildiğinizin en iyisini yapmak için çırpınıyorsunuz. Bu da her an her şeyin farkında, iyi kalpli ve gelişmiş biri olmanızı gerektiriyor. Ve doğal olarak üzerinizde bir baskı hissediyorsunuz. Bir sürü kadının suçluluk duygusuyla boğuşması bu yüzden!”

American Idol’daki jüri üyeliğinden de görüldüğü üzere, J.Lo sıcakkanlı ve teşvik edici biri olmayı zaten biliyor. Yeni öğrendiği ise kararlı ve tutarlı olmak: “Sert tabiatlı değilim.

Aşk insanıyım. Duygusalım. Çocuklarım karşısında daha da yumuşak olabiliyorum. Ama, özellikle de istedikleri bir şey için sınırları zorlamaya çalıştıklarında, onlara karşı daha sert olmayı öğrenmem gerekiyor.”

Lopez, kariyeri ile annelik arasındaki dengeyi iyi tutturmuş gibi görünüyor. Ama aynı şey aşk hayatı için geçerli değil gibi.

Kendini, “aşırı duygusal bir romantik” olarak tanımlıyor. Ona Casper’ı soruyorum. “Muhteşem bir çocuk. Bunu görebiliyorsunuz zaten. Ama özel hayatım hakkında konuşmak istemiyorum.”

Lopez 42 yaşında. Bu rakam hakkındaki düşüncelerini ise çekinmeden anlatıyor. “Kendimi yaşlı hissetmiyorum, 42 yaşında gibi göründüğümü de düşünmüyorum, her şey her zamanki gibi.”

Sevgilisiyle aralarındaki yaş farkını dile getirmeye çekiniyorum.

Medina araya giriyor: “Jennifer, gerçeklerden kopuk değil. Onun için önemli olan, istediklerini alamadığını düşündüğü bir ilişkiden çıkıp ona bunları sunan bir başkasını hayatına almış olması.”

Lopez’in bir “seri monogam” olarak kırdığı rekor hakkında elbette Medina’nın da söyleyeceği birkaç sözü var: “Onun hep kendine zaman vermesini ve işi akışına bırakmasını istedim.

Neredeyse obsesif diyebileceğimiz erkeklerin kendisini ele geçirmesine izin vermeden. Jennifer, hiçbir işi yarım yamalak yapmaz. Yarım bırakmaz. İş, annelik ya da aşk… Her ne ise kendini tamamen ona adar. Duyguları ve isteği o kadar büyüktür ki bu gücün karşısındaki kişiyi değiştirmeye yeteceğine inanır.”

Yedi sene önceki Vogue çekimi sırasında, Marc Anthony’nin de iki gün boyunca sete geldiğini, aralıksız olarak bira ve sigara

188 vogue.com

Yeteneğimden hiç emin değildim.

Kendime güvenim neredeyse yoktu.

Oysa dünya bir aynadır. Verdiğini sana geri yansıtan bir ayna. Ben kendime hakkımı teslim etmeye başlayınca, bir de baktım ki tüm dünya da bana aynı şeyi yapıyor. içtiğini hatırlıyorum. Lopez’in içki ve sigaradan haz etmediğini de çok iyi biliyorum. Bu konuda nasıl anlaşıyorlardı? O günü hatırlatıyorum. “Marc hâlâ öyle yaşıyor! Bu konuda tamamen farklıyız. Ama bu yüzden ayrılmadık. Çok, çok üzücü. Henüz tamamen toparlanmış da sayılmayız. Hâlâ arkadaşız ama en önemlisi, anne ve babayız. Bugün Ellen’da gördüğünüz, çok değerli bir şeydi. Bu süreci yaşayış şeklimiz bana gurur veriyor.”

Aniden öne doğru eğilip bana yüzüğünü gösteriyor.

Boşanmanın ardından bir arkadaşının ona hediye ettiği, üzerinde “Beni seviyorum” yazan bir yüzük bu. “Çok klişe gelebilir ama doğru. Kendinizi sevemezseniz, kimseyi sevmeyi beceremezsiniz.

Kadınlar bunu unutuyor. Tek istediğimiz, mutlu ve güvende olmak. Anlaşılmak. Ama bir başkasının size bunları sağlamasını bekleyemezsiniz. Kendinize iyi davrandığınızı düşünebilirsiniz.

Oysa biraz daha derine indiğinizde davranışlarınızın bunu desteklemediğini görebilirsiniz. Ve bir gün biri gelip size hak etmediğiniz biçimde davranır. Bu aslında onun suçu değil sizin suçunuzdur.”

Beni yanlış tanıyorlarmış

American Idol’da yer alma kararı aslında biraz riskli gibi. Ama Jennifer hiç tereddüt etmemiş. “Çok uzun yıllardır müzik endüstrisinin içindeyim. Prova yapmanın, performansın, dansın, şarkı yazmanın ve söylemenin ne demek olduğunu biliyorum.”

Programın ona katkısı ise insanların Jennifer’ın ne kadar tatlı bir kadın olduğunu anlamaları olmuş. “Ne aptalım! Herkesin beni zaten doğru tanıdığını varsayıyordum. Meğer yanılıyormuşum. Şimdi taşlar yerine oturdu ve bu beni çok mutlu ediyor.”

Peki, oluşan bu güzel enerjiyi nasıl değerlendirmeyi düşünüyor?

Maalesef son albümü Love?, ona müzik kariyerinde alışık olduğu başarıyı getirmedi. Belki de her şeyin başladığı yere, filmlere dönme zamanı gelmiştir. Ama önce, rol aldığı What to Expect when Expecting filmi için yapılacak olumsuz eleştirilere göğüs germesi gerekiyor. “Gurur duyduğum filmler de yaptım, daha vasat işlerim de oldu. Ama şu an, doğru bir rolü üstlenmek için doğru bir zaman. Sadece sabırlı olup en iyisi için beklemeyi öğrenmem gerekiyor.” Jennifer hâlâ 20’li yaşlarını yaşayan bir genç kadın gibi görünüyor olabilir ama ruhunun olgunlaştığı ve hayatında yeni bir dönemin başladığı da kesin. Sonbaharda gösterime girecek diğer filmi Parker’ın yönetmeni Taylor Hackford, onu şöyle anlatıyor: “Yaşamında belli bir derinliğe ulaşmayı başarmış müthiş bir anne.

Ama resmin bir yerinde, acının da olduğunu görebiliyorsunuz. Özel yaşamındaki iniş çıkışların izlerini mesela. Ama o deneyimini, oyunculuğuna ve şarkılarına aktararak insanları şaşırtmaya devam edecek. Koşullar ne olursa olsun, Jennifer’ın hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini biliyorum.”

Saç: Oribe @ Oribe Hair Care Makyaj: Charlotte Tilbury Manikür: Donna D. @ Chanel Beauté Set tasarım: Rafeal Olarra