vogue_2010_09

Page 1

EYLÜL 2010

FEM NENLİK FEMİNENL K REHBERİ REHBER

PARLAYAN KADINLAR

Fahriye Evcen Eva Mendes Phoebe Philo Rosie Huntington

SONBAHARDA NELER KONUŞULACAK

DİLEDİĞİN KADIN OL

ISSN 1309 5382

8 TL

K.K.T.C 10 TL

Yeni sezonun farklı kadınlarını Karlie Kloss canlandırdı


ARTIDEĞER Erdil Yaşaroğlu

O, Penguen dergisi karikatüristlerinden, Türkiye’nin bu alandaki en iyilerinden. Ama çizim ve espri yeteneğinin yanında, Erdil iyi bir de yazarmış meğer. Yoksa altı motosikletçi kafadar olarak çıktıkları Güney Afrika, Mozambik, Swaziland turunu bizim için bu kadar güzel yazabilir miydi? Kadın gibi kadın dendiğinde aklınıza ilk gelen isimler kim ve neden? Aklıma direkt Seda Sayan geliyor. Nedeni, adam gibi adam lafını hep ondan duymuş olmam sanırım. Eylül ayı size neler anlatıyor? Eylül benim için en güzel tatillerin ayı. Çünkü güneş hâlâ duruyordur, ama kalabalık gitmiştir. Bize yazdığınız konunun en sürprizli yanı neydi? En sürpriz tarafı, Seda’nın (Domaniç), “Bu seyahatini Vogue’a yazar mısın?” sorusuydu. Zevkli yanı da, seyahatin her dakikasıydı.

Zeynep Erekli

Eylül ile başlayan yeni sezonun popüler olacak/en çok konuşulacak konularını dere tepe gezip araştırarak bizim için bir araya getiren isim, Zeynep Erekli. Yazının içinde filmler, oteller, diziler, restoranlar, konserler... kendinden söz ettirecek her şeyden bir parça var. Kadın gibi kadın dendiğinde aklınıza ilk gelen isimler kim ve neden? Arkadaşlarımla bekâr hayat üzerine dertleşirken “Nükleer gücü olan bir erkek istiyorum, anlıyor musunuz?” dedikten kısa süre sonra aklıma Carla Bruni geldi. Yolunu ve edasını beğenmiyorum, ama dibine kadar kadın. Eylül ayı size neler anlatıyor? Eylül ayı (Ekim kadar güzel olmasın) bana geçmişi, şarabı, şiiri ve sinemayı çağrıştırıyor. Bir de deniz kaçamağı yapmayı. Trençkot ve çizme giymek için erkenden sabırsızlanmayı.

66

Karlie Kloss

Vogue Türkiye Eylül sayısının kapağında Karlie’yi görüyorsunuz. Henüz 18 yaşında ama içeride, onun hakkındaki yazıda da detaylı olarak okuyacağınız gibi, kariyeri yaşının çok ilerisinde. Kapaktaki kareleri Max Vadukul çekti. Onunla çalışmak nasıldı? Max, muhteşem bir adam. İşini yaparken o kadar eğleniyor ki, siz de eğleniyorsunuz. Onunla çalışmak bu yüzden çok kolay. Moda Haftaları sırasında tüm gözler üzerinde oluyor. Bu zamanlar için özel bir diyetin var mı? Şanslıyım çünkü henüz 18 yaşındayım, diyet yapmıyorum. Farklı bir ülkedeysem yerel lezzetleri denemeyi seviyorum. Özellikle İtalya ya da Fransa’ya gittiğimde, yemek yemeye daha çok zaman ayırmak istiyorum!

"Kadın gibi kadın deyince aklıma Seda Sayan geliyor. Nedeni adam gibi adam lafını hep ondan duymam sanırım." Erdil Yaşaroğlu —

Max Vadukul

New Yorker dergisinin Richard Avedon’dan sonra kadrolu tek fotoğrafçısı olan Max Vadukul, Karlie Kloss’u bizim için fotoğrafladı. Onun için şöyle deniyor: “O kişiyi ya da objeyi daha önce kaç kez görmüş olursanız olun, Max’in fotoğrafları size sanki onu ilk kez görüyormuşsunuz hissini verir. Onların üstündeki cilaları siler, maskeleri çıkarır.” Bunda belki de zengin geçmişinin de bir payı vardır. Kenya’nın başkenti Nairobi’de doğup Londra’da eğitim alan, Paris-Londra ve New York arasında yaşayan Max’in anne babası ise Hintli. Moda direktörü karısı Nicoletta Santoro ile pek çok konuda fikir alışverişi yapıyor, Rolling Stone dergisinin de baş fotoğrafçısı. Paris’te yaşadığı yıllarda The Face dergisine çekim yaparak moda fotoğrafçılığına başlayan Vadukul’un kariyerinin devamı malum: Vogue Paris, Vogue Amerika, Vogue İtalya, Vogue Hommes, I-D ve daha pek çok önemli dergi ve marka.

EYLÜL 2010


ARTIDEĞER Phil Poynter

'Tendeki Giz' adlı çekimde göreceksiniz, Phil Poynter fotoğraflarıyla bize danteli anlatıyor. Kariyerine Dazed & Confused dergisinin Kreatif Direktörlüğünü yaparak başlayan İngiliz fotoğrafçı Poynter, daha sonra aynı dergi için fotoğrafçılık yaparak yoluna devam etti. Vogue İtalya, Love, Numero, Vogue İngiltere, Vogue Paris ve Vanity Fair gibi en önemli dergiler için sadece moda değil, portre ve güzellik fotoğrafları da çekti. Louis Vuitton, Rolex, Tommy Hilfiger, Calvin Klein, Prada, Loewe and Alexander McQueen gibi markalar kampanya fotoğrafları çektiği markalardan bazıları. Lacoste’un tüm fotoğraflarını çeken isim de o.

" Fashion's Night Out, mağazaların ve markaların kendilerini doğru ifade edebilmesi için harika bir yol. Ayrıca çok da eğlenceli oluyor. " Arthur Elgort —

Arthur Elgort

Arthur Elgort, şüphesiz tüm zamanların en iz bırakan fotoğrafçılarından biri. New Yorklu. ‘Kadınsı Haller’ adlı çekimimizde, feminen, etek ve elbise giyen sezonun öne çıkan kadınları Elgort’un kamerasından yansıdı. Bir müzik âşığı olan Arthur, baleye ve jazz’a özellikle ilgili ve onların fotoğraflarını çekmeyi de seviyor. Modanın yanında güzellik ve reklam fotoğrafçılığı da yapan Elgort’un film ve kitapları da var. Kadın gibi kadın dendiğinde aklınıza ilk gelen isimler kim ve neden? Kesinlikle karım Grethe. Evi yeniden dekore etmekten en seksi hallere bürünmeye kadar pek çok ayrı kadın olabiliyor çünkü. Fashion’s Night Out’u nasıl değerlendiriyorsunuz? Mağazalar ve markaların kendilerini doğru ifade edebilmesi için harika bir yol. Ayrıca çok da eğlenceli oluyor. Eylül ayı size neler anlatıyor? Ağustos, moda dünyasındaki insanlar için harika bir aydır çünkü kimse çalışmaz, herkes tatildedir. Bu yüzden Eylül, bize en çok yeni bir çalışma döneminin daha başladığını söyler.

Rosie Huntington Whiteley Victoria’s Secret’ın en iyi mankenlerinden biri olarak tanındı Rosie. Sonra şöhreti de başarısı da aldı başını gitti. Burberry, DKNY, Ralph Lauren, Tommy Hilfiger gibi markaların kampanya yüzü oldu, Terry Richardson’a 2010 Pirelli Takvimi için Brezilya’da poz verdi. Tutarlı punk/rock stili ile 2009’da Elle Style Award for Best Model ödülünü de aldı. Şimdi ise ‘Hayatımda en yorulduğum ama en çok gurur duyduğum projem’ dediği Ten Times Rosie kitabı ile konuşulacak. İlerleyen sayfalarda bu kitaptan kareleri ve çekimin hikâyesini bulacaksınız. Stilinizi nasıl tanımlarsınız? Tasarım dehası ürünlerle yaşanmışlık hissi olan parçaların karışımı. Londra’da yaşadığım için genelde -tahmin edersiniz- hava benim yerime karar veriyor zaten. Yazın yorgunluğunu nerede atacaksınız? Kesinlikle evimde! Çünkü rahatlayıp dinlenebildiğim, hayatımda neler olup bittiği üzerine kafa yorabildiğim yer burası. Sizi etkileyen kadınlar kimler? 60’lı yıllarda altın çağını yaşayan şarkıcı Marianne Faithfull, 70’li yılların şık kadını Bianca Jagger. Şimdi ise çabasız görünen stili ve güzelliği ile bu yeri Kate Moss dolduruyor.

68

Fem Güçlütürk

Afrika’ya yaptıkları eğlenceli gezinin fotoğrafları hem Erdil’den, hem de Fem’den geldi. Kendi cümleleriyle Fem: “Boğaziçi Üniversitesi’nde artık var olmayan İş İdaresi mezunu, Hillside, Parliament Cinemaclub, Fuga Tatil Köyü gibi projelerden sonra, Bağkur’lu olmanın özgürlüğüne Berna Sağlam Naipoğlu ile kavuştu. Altı yıldır bernaylafem adlı halkla ilişkiler firmasının ortağı, marka ve iletişim danışmanı. Amatör fotoğrafçılık, doğa ve seyahat içeren her davete evet deme iradesizliği olan, başına buyruk bir insan.” Kadın gibi kadın dendiğinde aklınıza ilk gelen isimler kim ve neden? Betûl Mardin. Kadınlığın zarafetini, insanlığın aklını kullanma yetisini, erkekliğin dobralığını kendinde barındırdığı ve bunu zamana karşı sürdürebildiği için. Afrika’ya yaptığınız gezinin en sürprizli yanı neydi? Dolunayda kilometrelerce yürüyen ve evine balık götüren Zulu kadınlarıyla karanlığın içinde karşılaştık. Altı tane motorun farı üzerlerine vurmuş kadınlar, kafalarında leğenleri, içinde balıklarıyla bize el sallayana kadar biz olayı anlayamadık.

EYLÜL 2010


FLAS¸ Popüler hayat rehberiniz

z ü i n e Y Y

Ceylan Çapa Sade stili ve kaprissiz tavrıyla 23 yaşında sıcakkanlı genç bir kadın. Müziğe ve Uzakdoğu ülkelerine âşık.

EYLÜL 2010

FOTOĞRAF: NİHAT ODABAŞI, ALIŞVERİŞ EDİTÖRÜ: ECE CANDAN

K

apkara, bel ne kadar gelen saçları o kadar sağlıklı, gür ve parlak k nsan onun az önce b r şampuan reklamının çek m nden çıkıp geld ğ n sanab l r. Çünkü Ceylan bugüne kadar saçlarını h ç boyatmamış, kuaföre de yolu çok ender düşerm ş. Uzun s yah saçları ve dudaklarının şekl yüzünden onu Cather ne Zeta Jones’a benzet yorum. Ceylan’ın en beğend ğ kadınlardan b r de oymuş meğer. İşletmec Celal Çapa le tasarımcı Şebnem Çapa’nın müz ğe âşık kızları. L sedek üç yıllık p yano eğ t m n n ardından, V yana Prayner Konservatuarı’nda ve Londra European School of Econom cs’de okuyarak eğ t m n tamamlamış. Türk ye’ye döndükten sonra d ks yon eğ t m almış. “Aklımda b rtakım telev zyon projeler var. Ek m ayı t bar yle bu konuyla lg l harekete geçmey düşünüyorum.” Çok sıcakkanlı, güler yüzlü. “Hayata poz t f bakan b r nsanım. Bu özell ğ m n bana hep doğru kararlar aldırdığını, kend m y h ssett rd ğ n düşünüyorum.” İy mserl ğ kıyafet konusunda da geçerl . “Asla g ymem d yeb leceğ m h çb r şey yok. Çünkü şu an h ç beğenmed ğ m b r şey bakarsınız, seneye çok seveb l r m. Asla, çok dd alı b r laf ben m ç n. H çb r zaman bıkmadığım b r komb nasyon varsa o da jean üstüne beyaz t şörttür.” Ceylan, kıyafette pek marka ayrımı yapmıyor ama ayakkabı ve çantaya zaafı olduğunu kabul ed yor. “Çantada Lou s Vu tton’a hayır d yem yorum.” Ama aynı şek lde, mesela Bangkok’tak dev pazar Chatuchak Weekend Market’tan aldıklarını da seve seve kullanıyor. Par s ve New York herkes ç n olduğu g b Ceylan ç n de moda mabed ama bunun yanında lg nç b r terc h daha var: “Ben m ç n Hong Kong da d ğerler kadar öneml b r moda merkez . Yen şeyler görüp öğren yorum orada modaya da r.” Zaten d nlenmek ç n de rotası Uzakdoğu ülkeler . Eğlenmek den ld ğ nde se İstanbul’dan daha y b r yer düşünem yor. Bu ay sonu se a les yle F l p nler’e g d yor. En ütop k hayaller nden b r n soruyorum: “Dünyanın büyük küçük tüm d ller n konuşab lmek sterd m. Böylece dünyanın tüm nsanlarıyla doğru let ş m kurab l rd m.” IŞIK CANSU CANAYAK


BAKIŞ

10 kere Rosie Üç İngiliz. Biri model, biri fotoğrafçı, diğeri tasarımcı. Biri Rosie Huntington Whiteley, biri Rankin, diğeri ise Thomas Wylde markasının yaratıcısı Paula Thomas. Rosie, Victoria’s Secret’ın en ünlü mankenlerinden biri. Burberry, DKNY gibi markaların defalarca kampanya yüzü olmuş bir model. Rankin, 90’ların en önemli dergilerinden Dazed&Confused’un kurucularından. Madonna’dan Michael Jackson’a portresini çekmediği ünlü kalmayan bir fotoğrafçı. Bu üç isim, hali hazırda Paula’nın markası Thomas Wylde’ın çekimlerini yaparken, spontane şekilde 10 Times Rosie kitabı fikri doğmuş. 17 Eylül’de başlayacak Londra Moda Haftası’nda piyasaya çıkacak 10 Times Rosie’yi yaratanlarla konuştuk. Yazı Işık Cansu Canayak

248

EYLÜL 2010


Black Summer Kara Yaz Her üçünün de hem çok sevip hem çok zorlandıkları karelerden biri, Kara Yaz. Rosie kendini en rahatsız hissettiği pozun bu olduğunu söylüyor:“Buradaki kadın pozdan ve biçimden ibaret. Baştan aşağıya siyaha boyanmak durumundaydım. Bu çok klostrofobik bir şey. İlk boyama denememiz başarısız olunca, yapışkan ve parlak bir yağ ile boyadılar beni. Bu da saatler boyu hiçbir şeye dokunamayacağım ve oturamayacağım anlamına geliyordu.” Ama Kara Yaz, tüm zorluklarına rağmen Rankin’in en çok sevdiği kare. “Çok şey denedik, bir türlü olmadı. Ama olduğu zaman da o kadar kolay ve organik oldu ki, inanamadık.”Thomas Wylde markasının İlkbahar/Yaz 2006 koleksiyonunun adı ve kadını olan bu temaya, Paula Thomas çekim için iki yüzük tasarlamış. “Burada bir alter ego hayal ettim. Kadının içindeki bir başka kendi gibi. Kitabı bu kare ile açıyoruz. Çünkü başlangıç için daha güçlü bir fotoğraf düşünemezdik.”

249


BAKIŞ

Andalucian Endülüslü 10 tane farklı, zor ve zaman zaman ağır makyaj isteyen çekimi 9 gün gibi dar bir zamana sığdırmak, neredeyse kısa film çekmekten farksız. Rankin, günde ortalama 16 saat çalıştıklarını söylüyor. Endülüslü, Rosie’nin çalışırken en keyif aldığı kare. Atlara ve mekânın kendisine âşık oldum, diyor. İlk setleri burası olduğu için, projeye çok iyi bir motivasyon ile başlamışlar. Mekân, film yapımcısı Jake Scott’un eşine ait. Nazları da geçmiş, orada tam bir İspanya- Andalucia bölgesi atmosferi yaratabilmişler. Rosie’ye göre buradaki kadın seksi, rahat ve hem bohem hem masum. Rankin, bu kare de dahil olmak üzere tüm setlerde arka planda müzik olduğunu söylüyor. Çünkü Rosie, müziksiz çalışamıyor, rolünün içine giremiyormuş. Rolling Stones’dan house müziğe - o anki atmosfere her ne uyuyorsa.

250


Death Valley Ölüm Vadisi Çekimlerin hepsi Los Angeles’ta stüdyoda ve şehrin civarındaki ilginç coğrafi özellikleri olan yerlerde yapılmış. Burada gördüğünüz tuz ovasına sabah 4’te varmışlar. Rosie, “Tüm kareler Rankin, kitabın stylisti Maryam Malakpour, Paula, ben, makyaj ve saç ekibinin işbirliği ile yaratıldı. Hayatımda hiçbir iş için bu kadar yoğun çalışmadım. Projenin sonunda fiziksel olarak tükenmiştim” diyor. Çok yorulduğu günlerden biri de bu olsa gerek. “Çok tuhaf bir deneyimdi. Başka bir dünyaya gitmiş gibi oldum. Bu kadının uzaydan bir yerden buraya düştüğü, şimdi de evini aradığı hissine kapıldım. Korkmasına rağmen güçlü duruyordu.” Paula Thomas da Ölüm Vadisi’ndeki çekimi anlatıyor: “İnanılmaz bir rüzgâr vardı ve hava çok soğuktu. Üzerindeki ağır couture elbiseyi hesaba katarak, en iyisinin daha durağan, yolunu kaybetmiş savaşçı ruhlu bir kadını canlandırması olacağına karar verdik. Bazen tabiat ana planlarınızı değiştirebiliyor, siz de akışına bırakıyorsunuz. Belki de daha iyi oluyor.”

Death Valley Ölüm Vadisi Rosie bu kez yakın planda. Rankin, bu tuhaf yerin coğrafyasından hep çok etkilenmiş ve burada çekim yapmak istemiş. Kısmet bu kitabaymış. “Üç İngiliz bir araya geldiğinde, İngiliz ruhunun her şeye sinmesi kaçınılmaz oluyor. Paula ile moda anlayışımız çok benziyor, her ikimiz de daha indie-punk dönemleri ve görünümleri seviyoruz. Bu İngiliz olmamızla alakalı. Aynı mirasın üzerinde oturuyoruz. Çekimleri Los Angeles’ta yapsak da İngiliz ruhu hep yanımızdaydı.” Peki, neden 10 kadın, bu rakamın anlamı ne? “Thomas Wylde markası beşinci yaşını ve onuncu koleksiyonunu kutluyordu. Sene de 2010. Üstelik hepimiz farklı sebeplerden zaten bu markanın etrafında toplanmıştık. Bunu kutlamak istedik. 10 koleksiyona ithafen 10 ayrı kadın yaratma fikri hepimizi aynı anda çok heyecanlandırdı.”

EYLÜL 2010

251


BAKIŞ

Snakebite Yılan Isırığı İşte Rosie’nin kendimi yakın hissettim dediği kadın bu: “En kolay canlandırabildiğim karakterlerden biri buydu. Tüm vücudunu saran yılanlı dövmeleri ile çok seksi bir kadın.” Çekimlerin tüm isimlerini yan yana koyunca, son derece sert ve alışılmadık olduklarını fark ediyorsunuz. Ölüm Vadisi, Yılan Isırığı, Ölümden Sonra Yaşam, Kara Yaz gibi. Ancak Thomas Wylde markasının çizgisini ve Rosie’nin onların modeli olmadan önce de markanın müdavimi olduğunu hatırlayınca, her şey yerli yerine oturuyor. Kitabın aynı zamanda Kreatif Direktörü de olan Paula Thomas: “Bu bana Vogue Paris’ten bir kare gibi geliyor. Dövmeyi yapmak epey zamanımızı aldı ama işlem bittiğinde Rosie artık rock’n roll’a hazırdı.”

252

EYLÜL 2010


Andalucian Endülüslü Rosie’nin, Paula, Rankin ve projenin stylistliğini üstlenen Maryam Malakpour için neden bu kadar özel biri olduğunu soruyorum. Neden Rosie? Paula: “Modellik yıllarım da dahil olmak üzere 20 senedir bu dünyanın içindeyim. Bir hemcinsimin bana ilham vermesi artık çok zor. Ama Rosie, bana beni hatırlattı. İşlerin doğru yapıldığından emin olma isteği, saati unutarak çalışması, titizliği… Ona çok saygı duydum. Ayrıca nereye gitmesi gerektiğini biliyor, yolunu tanıyor. Özel bir ruh. İş dışında da görüşen iki arkadaş olduk zaten. Şu sıralar o film çekimiyle çok meşgul. (Transformers III filmindeki başrolü için devamlı setteydi biz bu röportajı yaparken.) Rankin: “Beş sene önce, İsviçre’deki bir çekimde tanışmıştım Rosie ile. O zamanlar çok gençti. Ondan birkaç sene sonra karşılaştığımızda ise 19 yaşında, artık dünyayı gezen bir model olmuştu. Benden kariyeri için tavsiye alıyordu. O, hem bütün süper modeller gibi güzel, hem de ince espri anlayışı ile çok eğlenceli bir kadın.”

LeCirque Sirk Çocukluğunda bale yaptığı için, bu poz için gereken esnekliği vermek hiç zor olmamış Rosie için. “Bir balerinin hareketlerini, tavrını hatırladım hemen. Buradaki kız çok sevimli, masum ve yetenekli biri bence.” Saçtan makyaja, havadan ışığa kadar her şeyin yolunda gittiği o güzel çekimlerden biri olmuş Sirk. Rosie, şirin ve şımarık kız havasına öyle kolay girmiş ki, yakın zamanda dönmüş oldukları uzun yolun yorgunluğunu dengelemiş bu set. Kitaptaki diğer kadınlar arasında Afrikalı Highlander, Nevermind The Bollocks- Saçmalıklara Aldırmayın, David Lynch’in ürkütücü filmi Lost Highway’in soundtrack’inden bir şarkı adı olan Something Wicked This Way Comes gibi merak uyandıran karakterler de var.

EYLÜL 2010

253


VOGUE TANITIM

Ayrıcalıklar dünyasından hikayesi olan kareler HSBC Premier’in yeni reklam kampanyasını fotoğraflayan Okan Bayülgen’in detaycı ruhu ve gerçekçilik anlayışı karelerine de yansıdı.

Mutluluğun sadece resmini çizmek değil fotoğrafını çekmek de kolay değil. Okan Bayülgen, HSBC Premier’in yenilenen yüzünü ortaya koymak için çektiği fotoğraflarda hep mutluluğu yakalamayı amaçlamış. Bunun için kilometrelerce yol kat edilmiş, zorlu bir casting dönemi geçirilmiş ve onlarca kişilik bir ekip tüm detaylarla ilgilenmek için bir araya gelmiş. Sonuçta ortaya çıkan fotoğraflar, Türkiye’deki HSBC Premier müşterilerinin profilini ortaya koyacak nitelikte. HSBC’nin 75 bin lira ve üzerindeki yatırım ve mevduat sahibi kişileri Premier müşteri olarak tanımlanıyor. Seyahat etmeyi seven, kendisinin ya da yakınlarından birinin hayatı yurtdışına değen, iyi yaşamayı bilen bir müşteri profili bu. Ama Bayülgen’in deyişi ile kesinlikle zevk düşkünlüğü değil, mutluluk var bu yüzlerde... İstanbul, Büyükada, Seferihisar ve Alaçatı’da gerçekleştirilen reklam fotoğrafı çekimlerinde ortak duygu gerçekçilik... HSBC Premier'in dünya kampanyası da aslında aynı konseptte. Dünyanın değişik yerlerinde çekilen ve tüm ülkelerdeki iletişim çalışmalarında ortak kullanılabilen bir sürü şahane fotoğraf olmasına rağmen Türkiye’ye özel çekim yapma fikri işte bu gerçeklik kaygısından doğmuş. Türk insanının özdeşleşebileceği bir kampanya için de, fotoğraflarında değil photoshop yapmak, makyajlı yüzlerden ve yapılı saçlardan bile bile kaçınan fotoğrafçı kimliği ile Okan Bayülgen tercih edilmiş. Farklı müşteri tipleri için yaratılan mutluluk karelerinin birinde kocaman kalabalık bir aileyi sofrada fotoğraflamış Bayülgen. Bir diğerinde hobisine zaman ayırma mutluluğuna sahip bir işadamı, bir müzik mağazasında kendine gitar seçiyor. Bir başka kare Seferihisar’dan. Bir üzüm bağının sahibi belki de bağındaki ilk mahsulün tadına bakma mutluluğuna erişiyor...

Bayülgen, HSBC Premier kampanyası çekim detaylarını Vogue Türkiye konular yazarı Işık Cansu Canayak ile paylaştı Farklı müşterilere göre bir hayal kurdular. Benden istedikleri ise bu hayalleri mümkün olduğunca gerçekçi bir biçimde fotoğraflamamdı. Detaylı bir casting çalışması yapıldı. Kişiler akıllı ve sempatik gözüksün istedik. Çok kalabalık bir ekiptik. Normalde bir ben, birkaç da asistanım olur çekimlerde. Ama bu projede onlarca insan, ordan oraya gezdik hep beraber. Arkama bir bakıyorum; bankadan, reklam ajansından bir sürü insan. Bense önde fotoğraf çekiyorum. Herkes devamlı birbirine mail atıyor, dikkatli çalışıyorlar. Çok acayip bir dünyaymış bu. Çünkü bu kadar kurumsal şeyler yapmıyorum ben normalde. İlk defa böyle otuz kırk tane önemli adam, hep bir arada bana inandılar. Ben de bunun konforunu yaşadım. Dedim ki, ben bu kadar mühim bir şey yapmıyorum, sadece reklam fotoğrafı çekiyorum. Onlar da, bunu ne kadar önemsediklerini söylediler. Ben de bu adamlar amma da saygılılarmış müşterilerine karşı şekerim diye düşündüm. Çok hoş.

Ekibin kalabalıklığının yaratıcılığına olan etkisi Doğal olarak yaratıcılığım kısıtlanıyor biraz, çünkü onların istediği işi yapıyorum. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu adamlar Türkiye’de, özellikle de bankacılık alanındaki en dürüst işlerden birini yaptılar. Çok düşündüler, çalıştılar, para harcadılar. Photoshop’la arkaya bulut ekleyerek, imaj bankalarından fotoğraf alarak kimseyi kandırmak istemediler.

Kendi fotoğraf anlayışı ve yaşama bakış açısı ile HSBC’nin beklentilerinin örtüştüğü yerler Bu gerçekçi fotoğrafları, en doğallıktan yana olan, en sert olan adama –bana– çektirmek istediler. Bilirsiniz, ben estetik müdahalelerde bulunulmuş insanların fotoğraflarını çekmek istemem. Fotoğrafa müdahale ettirmem,


VOGUE TANITIM

Ayrıcalıklar dünyasından hikayesi olan kareler HSBC Premier’in yeni reklam kampanyasını fotoğraflayan Okan Bayülgen’in detaycı ruhu ve gerçekçilik anlayışı karelerine de yansıdı.

Mutluluğun sadece resmini çizmek değil fotoğrafını çekmek de kolay değil. Okan Bayülgen, HSBC Premier’in yenilenen yüzünü ortaya koymak için çektiği fotoğraflarda hep mutluluğu yakalamayı amaçlamış. Bunun için kilometrelerce yol kat edilmiş, zorlu bir casting dönemi geçirilmiş ve onlarca kişilik bir ekip tüm detaylarla ilgilenmek için bir araya gelmiş. Sonuçta ortaya çıkan fotoğraflar, Türkiye’deki HSBC Premier müşterilerinin profilini ortaya koyacak nitelikte. HSBC’nin 75 bin lira ve üzerindeki yatırım ve mevduat sahibi müşterileri Premier olarak tanımlanıyor. Seyahat etmeyi seven, kendisinin ya da yakınlarından birinin hayatı yurtdışına değen, iyi yaşamayı bilen bir müşteri profili bu. Ama Bayülgen’in deyişi ile kesinlikle zevk düşkünlüğü değil, mutluluk var bu yüzlerde... İstanbul, Büyükada, Seferihisar ve Alaçatı’da gerçekleştirilen reklam fotoğrafı çekimlerinde ortak duygu gerçekçilik... HSBC Premier'in dünya kampanyası da aslında aynı konseptte. Dünyanın değişik yerlerinde çekilen ve tüm ülkelerdeki iletişim çalışmalarında ortak kullanılabilen bir sürü şahane fotoğraf olmasına rağmen Türkiye’ye özel çekim yapma fikri işte bu gerçeklik kaygısından doğmuş. Türk insanının özdeşleşebileceği bir kampanya için de, fotoğraflarında değil photoshop yapmak, makyajlı yüzlerden ve yapılı saçlardan bile bile kaçınan fotoğrafçı kimliği ile Okan Bayülgen tercih edilmiş. Farklı müşteri tipleri için yaratılan mutluluk karelerinin birinde kocaman kalabalık bir aileyi sofrada fotoğraflamış Bayülgen. Bir diğerinde hobisine zaman ayırma mutluluğuna sahip bir işadamı, bir müzik mağazasında kendine gitar seçiyor. Bir başka kare Seferihisar’dan. Bir üzüm bağının sahibi belki de bağındaki ilk mahsulün tadına bakma mutluluğuna erişiyor...

Bayülgen, HSBC Premier kampanyası çekim detaylarını Vogue Türkiye konular yazarı Işık Cansu Canayak ile paylaştı Farklı müşterilere göre bir hayal kurdular. Benden istedikleri ise bu hayalleri mümkün olduğunca gerçekçi bir biçimde fotoğraflamamdı. Detaylı bir casting çalışması yapıldı. Kişiler akıllı ve sempatik gözüksün istedik. Çok kalabalık bir ekiptik. Normalde bir ben, birkaç da asistanım olur çekimlerde. Ama bu projede onlarca insan, ordan oraya gezdik hep beraber. Arkama bir bakıyorum; bankadan, reklam ajansından bir sürü insan. Bense önde fotoğraf çekiyorum. Herkes devamlı birbirine mail atıyor, dikkatli çalışıyorlar. Çok acayip bir dünyaymış bu. Çünkü bu kadar kurumsal şeyler yapmıyorum ben normalde. İlk defa böyle otuz kırk tane önemli adam, hep bir arada bana inandılar. Ben de bunun konforunu yaşadım. Dedim ki, ben bu kadar mühim bir şey yapmıyorum, sadece reklam fotoğrafı çekiyorum. Onlar da, bunu ne kadar önemsediklerini söylediler. Ben de bu adamlar amma da saygılılarmış müşterilerine karşı şekerim diye düşündüm. Çok hoş.

Ekibin kalabalıklığının yaratıcılığına olan etkisi Doğal olarak yaratıcılığım kısıtlanıyor biraz, çünkü onların istediği işi yapıyorum. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu adamlar Türkiye’de, özellikle de bankacılık alanındaki en dürüst işlerden birini yaptılar. Çok düşündüler, çalıştılar, para harcadılar. Photoshop’la arkaya bulut ekleyerek, imaj bankalarından fotoğraf alarak kimseyi kandırmak istemediler.

Kendi fotoğraf anlayışı ve yaşama bakış açısı ile HSBC’nin beklentilerinin örtüştüğü yerler Bu gerçekçi fotoğrafları, en doğallıktan yana olan, en sert olan adama –bana– çektirmek istediler. Bilirsiniz, ben estetik müdahalelerde bulunulmuş insanların fotoğraflarını çekmek istemem. Fotoğrafa müdahale ettirmem,


FOTOĞRAFTAKİ KADIN Fotoğrafçılar için feminenliği anlatmanın yolu objektiflerinden geçiyor. Moda fotoğrafının en ikonik isimleri, kendi çalışma stilleri ve hayata bakış açıları ile bu kavramı yorumlayarak çektikleri fotoğrafları unutulmaz yaptı. Kadınlık hallerini kutladığımız Eylül sayımızda onların karelerinden taşan sözleri duymamız kaçınılmazdı. Yazı Işık Cansu Canayak

HELMUT NEWTON, Vogue Par s, 1975 Tek kel me: Erot k. Kadın vücudunu ve ruhunu en erot k haller yle serg lemen n b r ustası varsa, o k ş Berl n doğumlu Helmut Newton’dur. En çok çıplak kadını yorumladığı sıra dışı fotoğrafları le b l n r ama Newton erot zm nde maskülen b r taraf da vardır. Çünkü lezb yen kadınlardan h kâyeler kurgulamayı sever ve bunu yapmanın en y yollarından b r onları erkeks kıyafetler n ç nde görüntülemekt r. Tıpkı bu fotoğrafta olduğu g b . 70’l yılların bohem modasının dışında kalmayı başarıp, zamansız b r duruş yakalayan bu kadın, Newton’ın erot zm anlayışının farklı b r tezahürü. ARTHUR ELGORT, Vogue Amer ka, 1976 New Yorklu fotoğrafçı S r Elgort, dünyanın en güzel kadınlarını fotoğraflamasıyla ünlü. Eğ t m n aldığı ressamlığın kend s ç n fazla yalnız b r meslek olduğuna karar ver p fotoğrafı seçm ş. İnsana ‘yolda olma’ hal n hatırlatan bu karede düşüncelere dalmış kadın, L sa Taylor. Bu, o zamanlar Amer kan modasına hâk m olan sade ve güçlü kadının Elgort’un gözünden müth ş b r yansıması. Yaz sonu, Calv n Kle n’larını üstüne geç r p yola çıkan Taylor’ı g yd ren de dönem n en ünlü moda ed törler nden Polly Mellen. Polly ç n bu kadın: “Sadece güzel değ l, aynı zamanda der n b r düşünce dünyasına sah p kadının s mges .” M chael Kors se: “Burada L sa, seks l ğ n ve atlet kl ğ n, Amer kan güzell ğ n n k olmazsa olmazının b rleş m . Ben tasarımcı olmaya kna eden şey şte Elgort’un bu L sa fotoğrafı,” d yor. PETER LINDBERGH, Vogue Amer ka, 1988 Alman moda fotoğrafçısı Peter L ndbergh, caz ben n şa r olarak b l n yor. Eğer fotoğrafları b r ş rse, bunlar son derece dürüst ve d rekt ş rler. L ndbergh’ n real st yaklaşımı, her zaman poz verenler n kend ler n duygusal olarak rahatça fade edeb lmes n sağladı. Dönem n en meşhur top modeller n n Hayatta ve İy adlı bu kares de bunu başarmış görünüyor. Kend aralarında şakalaşan altı güzel kadının şımardıkları b r anda, b r gel p tesadüfen deklanşöre basmış g b . “Kadın her zaman kıyafetlerden daha öneml d r” d yor L ndbergh. Burada en sades nden b r beyaz gömlek g ym ş olan bu kadınlar, sadece örtünmek ç n g y nm ş g b duruyorlar. Zaten L ndbergh, modeller ne makyaj yapılsın, saçları ellens n stem yor. “Peter, çek mlerde b r styl st’ n en büyük kabusudur.” d yor, T na Turner onun ç n. Yan Peter L ndbergh, kadının en sah c haller n n peş nde. ANNIE LEIBOVITZ, Vogue Amer ka, 2010 Fotoğrafını çekeceğ k ş ya da k ş lerle mutlaka vak t geç rmek gerekt ğ n düşünüyor Ann e Le bov tz. Karakter n az da olsa tanımadan, o k ş n n portres ç n doğru b r poz yakalanamayacağına nanıyor. Naked Amb t on, adlı bu fotoğrafta, Polonya-Kanada kökenl top model Dar a Werbowy, spor yapma konusundak tembell k ve çek nceler n yenerek sağlıklı yaşamak steyen kadını canlandırıyor. Le bov tz’ n gözünden yansıyan kadın böyle b r şey zaten: Kend ne y bakan, statü sah b , y yaşamayı seven.

322

ELLEN VON UNWERTH, Above Magaz ne, 2007 Ellen Von Unwerth’ n kadını oyuncu, yaramaz, dışa vurumcu, sınır tanımayan, kontrolsüz b r d r. Erkeğ n kadına değ l kadının erk-eğe hükmett ğ , seks fantez ler n n doğal kabul ed ld ğ fotoğraflarında gördüğümüz, k m n ne ded ğ n umursamayan, güçlü ve hatta zaman zaman tehl kel olab lecek b r kadındır. Par s’te çek len, P galle My Love adlı bu karede modeller Sara Em l a Bernat, La s Navarro, Hanna Putz ve Paul Hamy. PATRICK DEMARCHELIER, Vogue Amer ka, 1988 A New Sense adlı çek mden alınan Chr styTurl ngton’ın bu pozu yen b r güzell k anlayışını fade ed yordu. Aynı sene Anna W ntour’un Vogue Amer ka’nın Genel Yayın Yönetmen oluşuyla da moda dünyasındak kadın algısı zaten değ ş p yen len yordu. Demarchel er se kız arkadaşının peş ne takılıp tek kel me İng l zce b lmeden kend n New York’ta bulan, gel r gelmez de onun tarafından terk ed len b r Par sl yd . Ama zamanla kadınlarla en y anlaşan, onları en y okuyan fotoğrafçılardan b r oldu. Kend n n farkında olan kadını bu sade pozla fade eden Turl ngton-Demarchel er k l s , bundan sonra da b rl kte pek çok unutulmaz fotoğraf yarattılar. Poz veren n özünü bulup ortaya çıkaran Patr ck’ n, en b l nen özell kler nden b r de kadının ç ndek poz t f tarafları fade etmey sevmes . IRVING PENN, Vogue Amer ka, 1950 Fotoğraftak kadın L sa Fonssagr ves. L sa, Irv ng Penn’ n karısı, hem hayatının hem de fotoğraflarının en öneml kadınıydı. Dünyanın lk süper modeller arasında sayılan, 40’lı ve 50’l yılların meşhur mankenler nden Fonssagr ves, aynı zamanda çok yaratıcı b r heykeltıraştı. Vogue ç n 150’den fazla kapak çekerek sanatı hakkında fazla söze gerek bırakmayan Penn, sak n, bakışlarıyla del p geçen, entelektüel duruşlu ve kend n b raz saklayıp b raz gösteren kadını en y fade edenlerdend . Fotoğraflarında ‘az çoktur’ felsefes le kışkırtıcı b r şehvet usulca b r araya get rd . Bu formülün çok net olduğu karelerden b r s de bu. MARIO TESTINO, Harper’s Bazaar, 1996 Vogue İng ltere’n n Genel Yayın Yönetmen Alexandra Shulman, Test no ç n, “Fotoğraflarındak ışıltılı auranın ayakları b r yandan da yere basar. Onun kareler ndek ışıklı, akıllı, y mser, kend ne güvenl , taze kadın ve erkekler, tam da Vogue’un ht yacı olan şey.” d yor. Test no’nun, karşısındak n n zayıflıklarını ve end şeler n kırpıp, yer ne hayat ve neşe koyduğu fotoğraflarında, ona en sık modell k yapan s m Kate Moss oldu. Öyle k , sadece onunla olan portre çalışmalarını toplayan Kate Moss by Mar o Test no adlı k tap bu ay p yasada. Los Angeles’ta, Kate 22 yaşındayken çekt ğ bu fotoğraf se, her k s ç n de mza yer ne geçen kare. Test no kadını k md r sorusunun cevabı onun Kate’ tanımlayışında g zl : “İç nde ayrı kadınları barındıran ve yer geld kçe bunları ceb nden çıkaran, ama heps yle barışık ve da ma şahsına münhasır.”


HELMUT NEWTON, 1975



ARTHUR ELGORT, 1976



PETER LINDBERGH, 1988

4-PETER LINGBERGH, VOGUE AMERİKA, 1988 Alman moda fotoğrafçısı Peter L ndbergh, caz ben n şa r olarak b l n yor. Eğer fotoğrafları b r ş rse, bunların son derece dürüst ve d rekt ş rler olduklarını düşüneb l r z. L ndbergh’ n bu real st yaklaşımı, poz verenler n kend ler n duygusal olarak rahatça fade edeb lmes n sağladı. Amaç buysa eğer, dönem n en meşhur top modeller n n Hayatta ve İy adlı bu kares bunu başarmış gözüküyor. Kend aralarında şakalaşan altı güzel kadının şımardıkları b r anda, b r gel p tesadüfen deklanşöre basmış g b . “Kadın her zaman kıyafetlerden daha öneml d r” d yor L ndbergh. Burada en sades nden b r beyaz gömlek g ym ş olan bu kadınlar, sadece örtünmek ç n g y nm ş g b duruyorlar. Zaten L ndbergh, modeller ne makyaj yapılsın, saçları ellens n stem yor. “Peter, çek mlerde b r styl st’ n en büyük kabusudur.” d yor T na Turner onun ç n. Yan Peter L ndbergh, kadının en sah c haller n n peş nde.


328

ANNIE LEIBOVITZ, 2010

AĞUSTOS 2010


ELLEN VON UNWERTH, 2007 PATRICK DEMARCHELIER, 1988

AĞUSTOS2010

329


330

IRVING PENN, 1950


MARIO TESTINO, 1996


TIPKI ESKİ VE GUÇLU KADINLAR GİBİ... Fahriye Evcen’in nostaljik havasının altında o çok sevdiği eski zaman kadınlarının ruhu var. Olgun ve mağrur duruşu hem başarılı oyunculuğunda hem de Özcan Deniz’le olan gelgitli ilişkisinde gösteriyor kendini. Ona göre kadın dediğin bilge olmalı. Söz konusu aşksa eğer, zaman zaman da arabesk… Röportaj Işık Cansu Canayak Fotoğraf Stefano Galuzzi Moda editörü Ece Sükan

332


Yeşil kadife büstiyer LOUIS VUITTON — Siyah saten sütyen MARKS&SPENCER — Süet eldiven GIORGIO ARMANI — Yeşil etek FENDI-BEYMEN — Gülkurusu ayakkabı GIAMBATTISTA VALLI-VAKKO — Turuncu ceket OSCAR DE LA RENTA — Çanta JIMMY CHOO — Küpe S.HAFNER-DAMAS



T

uhaf b r yer Beykoz’dak Kundura Fabr kası. Burası f lm, reklam f lm , d z çek mler nde kullanılıyor. Sank setler n h çb r kaldırılmamış g b . Stefano Galuzz fotoğrafları çekeceğ bu mekândan etk len yor: “Renkler Stanley Kubr ck’ n Otomat k Portakal’ını, bomboş alanlar se Anton on ’n n f lmler n andırıyor. Fahr ye’y den z kenarında, şu çalıların ortasında ya da sadece b r duvarın önünde çekmek st yorum. Ben m ç n dekor değ l, o öneml .” Stefano’nun Fahr ye’den yaratmak sted ğ “II. Dünya Savaşı sonrasındak Avrupalı kadın” ç n ne daha y b r yer ne de daha y b r kadın seç m olab l rd . Fahr ye Evcen Almanya’da okuduğu yıllarda her şeyden çok bu dönem n tar h n duyup d nled ğ ve tavrında kend s n n de kabul ett ğ b r esk zaman kadını havası olduğu ç n çok rahat canlandırıyor rolünü. “Nostalj k b r görüntüm var, b l yorum. Ben de 50’ler n ve 60’ların kadınlarını, o zamank İtalyan f lmler n ve oradak fem nenl ğ sev yorum zaten. Bakınca, o dönemdek her şeyde b r bütünlük ve nezaket görüyorsunuz. Ş md se her şey daha başına buyruk gel yor bana. B r de Fransız kadınlarını sever m. Marlene D etr ch se bambaşka. Almandır ama İtalyan kadınlarının ateş yle Fransızların asalet n aynı anda taşır. Onun g b b r karışım olmayı, o dönemde yaşamayı sterd m.”

Hırslı değil azimli

Yeşil elbise LANVIN — Taşlı kemer TEMPERLY LONDON — Yeşil mine, gümüş ve safir bileklik, Mavi mine, gümüş ve safir bileklik MCL- DAMAS — Siyah beyaz pırlanta küpe R. COIN DAMAS — Çanta JIMMY CHOO

Fahr ye, dört sezondur Yaprak Dökümü d z s ndek Necla karakter n canlandırıyor. Bu beş nc sezonu olacak. Bunun yanında Aşk Tutulması, Romant k Komed ve Cennet olmak üzere oynadığı üç f lm var. Dördüncüsü se 3 Aralık’ta göster me g recek Sen ore Enr ca: İtalyan Olmak. Tam da Fahr ye’ye göre b r dönem, ona uygun b r rol, onun g b b r kadın. Çünkü İtalyan s nemasının kült oyuncularından, Fell n ’n n de favor s Claud a Card nale’ n gençl ğ n canlandırıyor f lmde. “Ben Yaprak Dökümü aracılığıyla bulmuşlar. Claud a’nın gençl ğ ne çok benz yor olmam da öneml tab . Müth ş b r şey ben m ç n. Kaç sahnem olduğu öneml değ ld , oynadıklarım o kadar dolu dolu k ... İstanbul ve İtalya’da yaptık çek mler . Hatta çok enteresan; Pend k’te yolları, ağaçları ve dokusuyla İtalya’nın esk yıllarına b re b r benzeyen sokaklar bulmuşlar.” İtalyanca b lmed ğ halde sahneler İtalyanca oynamış. “Dublaja gerek olmayacak, kend ses mle oynayacağım” d ye d retm ş. İtalyan b r hocaya tüm metn okutup bunu kaydederek, gece gündüz d nley p çalışmış doğru telaffuz etmek ç n. Ama hırslı değ l, az ml deneb l r Fahr ye’ye. Öyle sted ğ şeyler ç n k msen n ayağını kaydıracak b r tab atı yok, derd kend yle. Çünkü onlar ç n sabretmey de, çalışmayı da b l yor. Almanya’da Düsseldorf He nr ch-He ne Ün vers tes Sosyoloj Bölümü'nde yarım kalan eğ t m ne ş md Boğaz ç ’nde devam edecek olması bu özell ğ n n b r tezahürü. Ona, “Burada rahat okuyamazsın, sen ünlüsün, aynı anda k s n b rden götüremezs n” dey p, paralı b r okula g tmes n tavs ye etm şler. Ama bütün gün o odada oturup kararlarını değ şt rmeler n beklem ş. “Sabretmeye değer olduğuna nanıyorsam sonuna kadar d ren r m. Yer geld ğ nde peygamber sabrım vardır.” Ve sabrın sonu selamet, Fahr ye bu ay başlıyor sosyoloj bölümünde. Aynı şey kar yer ç n de geçerl . Temk nl ve sak n. Çok sevd ğ yönetmenler var ama özell kle çalışmayı hayal ett ğ b r yok. “Çünkü o yönetmenle uyuşup uyuşmayacağınızı, y b r sonuç alıp alamayacağınızı önceden b lemezs n z. Bu konularda çok duygusal karar ver r m. Önüme b r senaryo geld ğ zaman ne yönetmen ne ne de k m nle oynayacağıma bakarım. Bence bunlar düşünülecek son şeyler. H çb r nden etk lenmeden karakter m tanımak ster m. Öneml olan sadece bu.” Onu, h ç b l nmeyen b r yönetmen ve oyuncularla, sırf rolü sevd ğ ç n kabul ett ğ b r f lmde hayal ed yorum. “Öyle olmuyor mu, h ç aklımıza gelmeyen f lmler oyuncuların ruhu sayes nde b zde z bırakmıyor mu zaten?”


“B r şey olmalı ben vuracak. Kolay âşık olmam ben. B r şey düğmeme basmalı. B n tane falsosu olsa b le b r bakışıyla ben mest ed yordur mesela. Bence aşk bu. Hataları, kusurlu k ş l kler ve l şk ler daha çok sever m. Zorlanmak hoşuma g der.”

336


Kimono elbise JEAN PAUL GAULTIER — Siyah yün etek DOLCE&GABBANA — Leopar desenli ayakkabı STELLA McCARTNEY- BEYMEN — Anahtar kolye TIFFANY&CO — Küpe DAMIANIDAMAS — 18k altın, pırlanta ve ametist yüzük G. FERRARIS-DAMAS

337


“Hayatta kend n z h çb r zaman b r yere bağlamayın, beş sene sonra nerede olacağınız aklınızdan b le geçmez derd , babam. Buna çok nanıyorum. Ama tezat b r şek lde, düzen ne de bağlı b r nsanım. B r şey sah plen yorsam onu el mden h çb r şey alamaz.”

Fazla temkinli Karavanda makyajı yapılırken ked s Ch ca ayaklarımızın altında dolaşıyordu. B r de onun erkek kardeş olan Ch co var ama o pek mahcupmuş, çıkmıyor köşes nden. Öğle yemeğ arası ver ld ğ nde b r yandan yemek y yor, b r yandan Ch ca’yı besl yor, b r yandan da anlatıyor: “Ev n ç nde oraya buraya koşturmaktan yoruluyorum. Aynı anda otuz tane şey yapıyorum ve bunu fark etm yorum b le.” Hamurunda, sak n duruşundan h ç beklenmeyecek b r tez canlılık olduğunu söylüyor. O kadar olgun ve d ng n b r duruşu var k , nsan onu öyle hayal edem yor. “Esk den çok daha tez canlıydım. Okul yıllarında her şey aynı anda yapmak ster, aralarından b r n seçemezd m. Kaç tane enstrümana başladığımı hatırlamıyorum, aralarından b r tek p yanoyu lerleteb ld m. Ama zamanla her şey yerl yer ne oturuyor ç mde.” Hoş da b r metafor bulmuş kend ç n: Sah b kımıldamayınca duran saatler g b . “Ben de onlar g b durduğum anda mayışıyorum. El nde b r kumandayla uzanıp telev zyon zlemek g b b r şey yok bana. Uykucu da değ l md r. Zaten çok rüya görüyorum, uykuda da rahat yok.” Düşününce; hem ünlü hem de değ l g b Fahr ye. Çember n hem ç nde hem dışında duruyor. Şöhret b r alevse eğer, onu harlatıp yaymak yer ne kontrol altında tutuyor. “Hakkımda pek fazla b r şey b l nm yor, evet. Yaşıma göre fazla temk nl y m. Özel hayatımı nc tmek stemed m h ç. B r yönetmen ya da yapımcı le görüşmeye g tt ğ mde bana önyargısız bakmaları, hakkımda çok az şey b lmeler hoşuma g d yor. İler de gerçek p şmanlıklar yaşamamak ç n her şey ş md den çok düşünüyorum. B r anda s n rlen p b r hata yapab l r m ve üstüme yapışır, on sene sonra gel p ben bulur. Bu düşünce ben frenl yor.” İş n ç nden çıkmanın formülünü de bulmuş: “Aslında olduğun g b olduktan sonra b r sorun yaşamıyorsun. Ünlü olmasaydım nasıl davranırdım, ne g yer, nerelere g derd m sorularının cevaplarına göre yaşayınca durum kend l ğ nden çözülüyor.” Konuşurken sürekl gülümsüyor, zaten gözler n n ç gülüyor. Sank k mseye kızamaz, k msey kıramaz, b r n n derd n akşama kadar d nley p onunla dertlen r b r hal var. “Aynen öyle. Dışarıdan böyle sak n durduğuma bakma. Sen onu b r de ç me sor…”

Ruhundaki arabesk Özcan Den z le olan n şl çıkışlı l şk ler n hep m z b l yoruz. B nlerce kadının hayran olduğu b r erkeğ taşımak kolay olmasa gerek. Ama Fahr ye’ye baktığımda gördüğüm kadın, pek çok erkeğ etk leyeb lecek güzell kte. Aşktan bahsederken olgun ve oturaklı. Ne sted ğ n öyle y kel melere döküyor k , onu elde etmek ve elde tutmak da b r o kadar zor olmalı. İk medyat k nsanın l şk s k cambazın b r pte oynamasından farksız. Örnekler n sık gördüğümüz bu t p l şk ler genelde uzun sürmüyor, egolar çarpışıyor. Ama onlarınk gözlerden uzak, uzun zamandır sürüyor, kes nt ye uğruyor ve aslında b r türlü de b tem yor.

338


Siyah saten korse DOLCE & GABBANA — Beyaz dantel elbise CÉLINE — Siyah ipek etek GIAMBATTISTA VALLI — Bileklik, Yüzük, Saat Desenli VALENTINO CARTIER — ipek Küpeelbise, MIKIMOTO-DAMAS

AĞUSTOS2010

339


Elbise SOPHIA KOKOSALAKI — Siyah süet ayakkabı CHRISTIAN LOUBOUTIN — 18k altın ve pırlanta küpe LAMIAR-DAMAS— 18k altın ve pırlanta yüzük G. FERRARIS-DAMAS Saç/Makyaj Jerry Stolwijk Prodüksiyon Murat Öktensoy

340


B z konuştuğumuz zaman ayrıydılar ama kapıyı açık bıraktığını, her an her şey n değ şeb leceğ n söylüyordu Fahr ye. “İk buçuk senel k b r beraberl ğ m z vardı. Bugün var, yarın yok g b gel p geç c b r l şk değ ld . O yüzden bundan sonra ne olacağını öngörmem zor.” Kolay âşık olur mu Fahr ye merak ed yorum, yoksa temk nl tarafı duygularını da d zg nl yor mu? “B r şey olmalı ben vuracak. Bu b r el hareket , yürüyüşü b le olab l r. Kolay âşık olmam ben. B r şey düğmeme basmalı. B n tane falsosu olsa b le b r bakışıyla ben mest ed yordur mesela. Bence aşk bu. Hataları, kusurlu k ş l kler ve l şk ler daha çok sever m. Zorlanmak hoşuma g der. Tab k b r de erkek güzel olsun, bakınca ç m açılsın…” Pek adam onun hayatına g rmey başardı, ş md kalmak ç n ne yapmalı? “Onun ne kadar öncel ğ y m, bu sorunun cevabı çok öneml . Ben hayatının neres nde tutuyor? B r şey olduğunda önce ‘sen’ d yeb lmel . Çünkü onunla berabersem, ona âşığım ve o ben m öncel ğ m olmuş demekt r.” B r erkek sende ne bulduğu ç n senle kalır, d ye sorduğumda uzun süre düşünüyor. Kend ne h ç o gözle bakmadığı bell . Mahcup b r tonda cevap ver yor: “Erkek, b r kadında huzur bulmak ster. B lmem k … Ama ben mle kalıyorsa, belk de bende o huzuru ve güven bulduğu, y rm yıl sonra da böyle olacağımı tahm n ett ğ ç nd r.” Dışarıdan bakınca melankol k b r genç kadın g b . Ked ler n okşayışında, kapkara gözler ve hüzünlü bakışlarında böyle, tar f zor b r ton var. “Ben de yerle b r eden b r sürü şey var tab . İç mde bunun hüznünü yaşarım ama aklımdan da bunun y b r şeye ves le olab leceğ f kr n çıkarmam. Mahvoldum d ye gezmem ortalıkta. Ama bunun sonradan ed n leb leceğ ne nanmıyorum. Kuantum-poz t f düşünce k tapları bunun tekn ğ n öğretmeye çalışıyor. Ama her gün aynaya bakarak beş kere b r şey tekrar etmen n şe yarayacağına nanmıyorum. İç nden gelmel .” Ruhunda arabesk b r taraf olduğunu t raf ed yor, özell kle söz konusu aşksa… “K m n yoktur k ? Ama sak n, ç çekerek yaşarım o sürec . Sevmed ğ m, âşık olmadığım b r adama ben başka h çb r sebep bağlayamaz. O adamı da bu yüzden çok ben mser m. Gururumu ger ye atar, aramam gerek yorsa da ararım. Arabesk olursun şte bazen b r noktada. Ben m ç n vazgeç lmez b r nsansa affeder m de.” Can Yücel’ n b r ş r le sözümü kes yor: Yer gel nce el n ayağını b le ben msemeyeceks n, yarın o da sen n olmayab l r. Çok sah plenmeden, çok a t olmadan yaşayacaksın. Tıpkı böyle olmak gerek d yor: “Akıllı olmak, dengey bulmak lazım. Ama zor.”

Günü nasıl yaşıyor?? Etrafıma bakıyorum da, bugünlerde herkes çek p g tmek st yor. Yurtdışında yaşamayı, arkasına bakmadan kaçmayı hayal ed yor. Halbuk Fahr ye’n n hal hazırda b r k nc hayatı daha var Almanya’da ama y ne de g tm yor, burada kalıyor. Neden, merak ed yorum. “Hayata güven r m. Plan yapan b r değ l m. Bugüne dek h çb r şey planlamadım. Hayat sen n adına bunu yapıyor zaten. Şu an buradak düzen m sev yorum ama ler s ç n h çb r f kr m yok. Hayatta kend n z h çb r zaman b r yere bağlamayın. Beş sene sonra nerede olacağınız aklınızdan b le geçmez derd , babam. Buna çok nanıyorum. Ama tezat b r şek lde, düzen ne de bağlı b r nsanım, b r şeye sah plen yorsam onu el mden h çb r şey alamaz. Onu sah plenmem kadar ondan kopmam da zordur.” Kalabalıklarla, gürültüyle ş yok. Gece hayatını sevm yor örneğ n. B r gece kulübüne g tt ğ nde orada nasıl eğleneceğ n b le b lemed ğ n anlatıyor. Onun sevd ğ , sohbet edeb leceğ masalar, rakı balık ve bunlardan alınacak key f. “Alkolle de pek aram yok aslında. Ev mde olayım, k tabımı okuyayım, arkadaşlarım bana gels n ve onlara yemek yapayım mesela. Çok sever m yemek yapmayı. Ayrıca nefes alab leceğ m yerlerde yaşamalıyım. C hang r’de, Taks m’de falan mümkün değ l yaşayamam. Hem şehre yakın olsun, hem de ç nde sükûnet bulunsun, yaşadığım İst nye g b . Tat lde de Bodrum’a

EYLÜL 2010

değ l, Ayvalık’a g der m örneğ n. Almanya park dolu, oralarda çok vak t geç r rd m. Burada ç mlere uzanmayı çok özlüyorum. Tüm sene boyunca bunu h ç yapamadığım ç n tat lde doğaya, yeş ll ğe, den ze çok ht yacım oluyor. Yeş l, mav , sevd ğ m b rkaç nsan ve k taplar olsun, yeter.” Sosyoloj , felsefe ve ps koloj ye özell kle lg l olduğunu, çocukluğundan ber bu konularla lg l el ne ne geçerse okuduğunu okumuştum. Nasıl k taplardan hoşlandığını sorduğumda aldığım yanıta şaşırmıyorum: “Roman okumam, onun yer ne b lg veren k tapları terc h eder m. Kurgu dünyasına ve karakterler ne olan ht yacımı f lmlerle g derd ğ m ç n, k taplardan b r şeyler öğrenmeye çalışırım. İçler notlarla, post- t’lerle doludur okuduğum k tapların. Ders çalışır g b okurum. Tabula Rasa, felsefede en nandığım görüşlerden b r . Hayata geld ğ nde bomboş b r tahtasın, hayatla beraber doluyor, şlen yorsun. Ben de kend m doldurab ld ğ m kadar doldurmaya, farkındalığımı artırmaya çalışıyorum. Boş zamanım yok.”

Kadın dediğin bilge olmalı Stefano’nun kareler nde de gördüğünüz g b Fahr ye gerçekten çok güzel b r kadın. Mon ca Bellucc ’ye de çok benz yor. Uzaktan da yakından da baksanız güzel. B r o kadar da sade. “Makyajdan yana değ l m. Küpe b le fazla gel yor bazen. Güzel kadın, sabah uyandığında da yüzünde o güzell k ve duruluk olan kadındır. Davranışında da, konuşmalarında da aynı duruluğu taşıyan… Aklıma b r s m gelm yor ama çok net b r kadın f gürü var gözümün önünde: Abartıdan uzak b r ruhu olan, balık etl , dolgun, kumral. Güzel ve seks hep karıştırılır kadında. İr göğüsler, r kalçalar seks d r bence. Ama güzel, çok daha yalın, estet ks z b r şey ben m ç n.” Fahr ye’n n üç ablası var. Annes ve kend s de dah l olmak üzere beş kadın ve onların kadınlık haller n n sığdığı b r evde büyümüş. “Ben en küçükler olduğum ç n hep onları gözlemleyen, düşünen oldum. Her b r yle konuşurkenk duygum farklıdır. En büyük ablam, annem g b d r. Ondan b r sonrak hem annem hem ablam. Ben m b r büyüğüm se hem ablam hem arkadaşım. Bu kadar zıt karakterl kardeşler n bu kadar y anlaşab ld ğ görülmem şt r. Sank b z b r arada oldukça altından kalkamayacağımız b r şey yok g b .” Madem küçüklüğünden ber değ ş k kadınları gözleml yor; soruyorum, ona göre kadın nasıl olmalı d ye. Olgun b r yanıt gel yor: “Kadın ded ğ n b lge olmalı. Erkek b r l şk de çocuk olab l r, onu ve l şk y dare etmes gereken kadındır bence. Tab ben de ster m nazım çek ls n, şımarıklık yapab ley m ama bunlar geç c şeyler. Uzun vadede hem anne hem y b r eş olmak st yorsan, erkek sana gel p akıl danışab lmel . Kadın kıvrak zekâsıyla her şey halledeb lmel . Belk b raz otor ter de olab lmel ama her zaman b r merhamet ve anaçlıkla. Kadın dolu dolu olmalı, güven vermel . Sömürülmemek ç n de kend ne doğru erkeğ seçmel tab .” İlk gençl ğ Almanya’da geçt ğ ve oradak s steme alışkın olduğu ç n Türk ye’ye geld ğ nde zorlanmış. Aradak farkları b r de kadınlar üzer nden anlatmasını st yorum. “Şaşırırsınız ama Alman kadını b zden daha fedakâr. Türk kadınında –asla kompleks demek stem yorum ama– kend n ezd rmemek konusunda b r hassas yet var haklı olarak. Bastırılmak, ez lmek g b algılayab l yor bazı şeyler . Alman kadını se gocunmuyor bunlardan. Ben onu d nl yorum ama yer gel nce o da ben m sözümü d nler, d yor. Böyle b r baskı olmayınca taraflar anlayışlı oluyor. B r de çok lg nçt r, orada k mse b rb r n aldatmıyor. Aldatırsa da hemen gel p söylüyor çünkü ne sted kler n y b l yorlar. B rb rler n n hakkını ver yorlar. B rb rler ne saygıları var. Bu çok değerl b r şey, çünkü saygın yoksa ona yapamayacağın kötülük, söyleyemeyeceğ n şey yok demekt r.” Kend n yakın h ssett ğ o dönemler, sevd ğ o f lmler ve beğend ğ o kadınlar g b Fahr ye. Hevesl ve akıllı yanı, masum ve meraklı yanı kadar bar z. Kend yle barışık, anaç, duruma hâk m. Tıpkı f lmlerdek o esk , güçlü kadınlar g b .

341


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.