hobi
SAÇLAR UÇUŞUYOR: Çekim aralarında Keanu, motosikletle birkaç tur atıyor
Ü
Şeytan sürücü
Keanu Reeves, 25 yıl önce başlayan ve hâlâ aynı heyecanla devam eden motosiklet aşkını anlattı. Yazı Paul Henderson, Fotoğraf Nick Wilson
HIZ CANAVARI: Keanu, Ducati Diavel’in
nlü bir Hollywood yıldızıyla röportaj ayarlama süreci genelde şu şekilde ilerler: Siz bir istekte bulunursunuz, e-posta ile birtakım yazışmalar ve telefonda çok dikkatli konuşmalar yapılır. Dev egolar ustalıkla sakinleştirilir. Üstelik, bu sadece söz konusu ünlünün menajerini ikna kısmıdır. Onlara boşuna “yıldız” denmiyor. Sıkça görüyor olabilirsiniz ama bu, yıldızlara kolayca ulaşabileceğiniz anlamına gelmez. Bir kere, her şeye evet demezler. Her zaman çok meşguldürler. Bir Hollywood yıldızının hiç yapmadığı, hiçbir zaman da yapmayacağı bir şey varsa o da sizi cep telefonunuzdan arayıp “Selam Paul, sen misin? Ben Keanu Reeves” gibi bir cümle kurmaktır. Keanu tipik bir Hollywood yıldızı değil. Ona, motosiklet kullanan Hollywood takımıyla yani Tom Cruise ve Brad Pitt ile sürüşe çıkıp çıkmadığını sorduğumda verdiği yanıt zaten her şeyi anlatıyor: “Hollywood takımı mı? Böyle bir konsept mi var?” Keanu ile nihayet bir cumartesi günü, birlikte sürüşe çıkmak üzere buluşuyoruz. Onun şu alçakgönüllü, rahat ve cana yakın halini, Surrey bölgesinin en karanlık, en ücra köşelerinde kaybolarak test etmeye karar veriyorum. Chertsey yakınlarındaki Chobham test pistini arıyoruz. Ama belli ki onu iyi bir yere saklamışlar. Eğer motosikletle bir köyden diğerine gidip durmamız sırasında duyduğum utanca benzer duygu olmasaydı, durumun tuhaflığının tadını daha fazla çıkarabilirdim: Sonuçta Matrix’te bile yolunu bulmayı başarmış bir adamla birlikte motosikletlerimizin üzerindeyiz ve ben üç kilometre uzunluğundaki sürüş pistini, haritanın üzerindeki tariflere rağmen bulamıyorum! Ama bu durum onun hiç canını sıkmıyor. En sonunda Chobham’ı bulduğumuzda, neşesi gayet yerinde. Kahve ve sigara molasından sonra, Keanu sürüşe hazır. Şehirde bir ulaşım aracı olarak da kullandığı Ducati Diavel’i ile şimdi birkaç tur atmak için sabırsızlanıyor. Keanu, 47 Ronin filminin çekimleri için üç aylığına burada, Londra’da. Çekimlerden fırsat bulabildiği nadir zamanlarda yapmayı en çok sevdiği şey, elbette motosiklet kullanmak. “22 yaşındayken motosiklete binmeye başladım” diyor. “Los Angeles’a taşındığımda 20 yaşındaydım. Motosikleti olan bir kızla tanışmıştım. Kullanmayı bilmediğim halde ona, sürüp süremeyeceğimi sordum. Elbette, dedi.
Bana her şeyin yerini gösterdi. Stüdyonun içinde sürmeye başladım. O gün bugündür de devam ediyorum.” Keanu’nun ilk motosikleti Kawasaki 600 Enduro. Ama iki tekerlekli ilk gerçek aşkının bir Norton Commando olduğunu söylüyor. “Küçükken annemin bir arkadaşının Norton Commando’su vardı. Annemin bu kanarya sarısı motosiklet ile olan fotoğrafını hiç unutamadım. Los Angeles’tayken 1973 model Norton Commando 850 aldım. O günden beri de sadece Norton kullanıyorum.” Keanu’nun bugün üç ayrı Norton’ı var: Bir fastback, bir Roadster ve bir Interstate. Üçüncüsü, neredeyse 20 yıldır Keanu’ya eşlik ediyor. Reeves’in bir de West Coast’u var. Sandra Bullock ve o zamanki eşi Jesse James’ten hediye olan. Motosiklete binmesinin yasak olduğu günlerde satın aldığı Porsche 911 Carrera 4’ü de unutmamak lazım. Son yıllarda farklı motosikletlerle de geçici flörtleri olmamış değil. “Film çekimleri için Portland ve Chicago’da bulunduğum zamanlarda kendime dönemlik motosikletler aldım. Çekim bitince elden çıkarıyordum. İlk Harley Davidson’ımı Pittsburg’taki bir çekim sırasında almıştım. Massachusetts eyaletindeki bir tiyatro oyunu sırasında ise bir Suzuki GSX-R750’im vardı. Sonradan onu çöpe attım” diyor gülerek. “Motosikleti çöpe atma” ifadesi, Keanu’nun dilinde
KEANU’NUN EN ŞAHANE MACERALARI
LOS ANGELES
“Sunset’ten yukarıya, Pasific Coast otoyoluna doğru çıkıyorum. Santa Monica dağlarının arasından geçerek 101’e varıyorum. Laurel kanyonuna veya Crescent tepelerine geliyorum. Sonra aynı yolu geri dönüyorum.”
KUZEY AVUSTRALYA
“Avustralya’da, Matrix’in ikinci filmini çekerken, Cairns civarlarında sürüşe çıkıyordum. Noel zamanı olduğu için etrafta kimse yoktu. Yollar bomboştu. Muhteşemdi.”
NEW YORK
“Bir şehrin sokaklarında gecenin karanlığında motosiklete binmek olağanüstü bir histir. New York’ta, eski Harley Davidson’ımla Wall Street’te böyle turlara çıktığımı hatırlıyorum. ”
gücünü test etmeye hazırlanıyor.
50 vogue.com
vogue.com
51
hobi başka durumlar için de kullanılıyor. Mesela yaptığı kazalardan sonra kullanılamaz duruma gelen motosikletleri de “çöpe atılanlar” arasında. Keanu, Los Angeles’ta, Mulholland otoyolunda bir arabanın üzerinden takla attığı kazada dizini parçalamıştı. Başka bir kaza da Sunset Bulvarı’nda olmuştu. Yolda giderken önündeki arabanın aniden durmasıyla yaşanan çarpışma yüzünden Keanu’nun ön dişlerinden ikisi kırılmış, bacağındaki deriler de sıyrılıp yanmıştı. “Ama bu kazadaki en acayip şey neydi biliyor musun? Ben yerde kanlar içinde yatarken, kadının biri gelip benden imzalı fotoğrafımı istemişti.” Bir de Topanya Kanyonunda ilerlerken yolun dışına yuvarlandığı kaza var tabii. “İlk kez öleceğimi sandım. Geceydi. Viraja fazla hızlı girdim. Yolun kenarındaki dağa çarptım ve tamam dedim, bitti. Öldün. Her şey karardı. Bundan sonra ilk hatırladığım şey, kendimi motosikletten kurtarıp kaskımı çıkarttığım kare. Tırın biri son hızla kaskımı ezerek geçip gitmişti. Şok, muazzam bir şey. Size hayatta kalmanız için gereken şeyleri yaptıran bir gücü var. Bu, hayatta birilerinin bana yardım etmesi için ağladığım ilk andı aynı zamanda. Utanç vericiydi. Ama ölmek istemiyordum. Sonra karanlıkta bir ses bana yardımın gelmek üzere olduğunu söyledi ve ambulansın sirenini duydum. Hastaneye geldik. Bana iç kanama geçirdiğimi söylediler. Bir hafta yoğun bakımda yattım.” Reeves, kazalarının çoğunun kendi hatalarından kaynaklandığını sıkılmadan itiraf ediyor. Bu itiraf da bizi, onun şu meşhur “şeytani, çılgın, tutkulu sürüş alışkanlıkları” konusuna getiriyor. Keanu, karanlıkta yola çıkmayı ve motosikletini farlarını kapatarak sürmeyi seviyordu mesela. “Evet, doğrudur ama bunu uzun yıllar önce bıraktım.” Kısa bir sessizliğin ardından devam ediyor: “Yaşımız ilerledikçe duygularımızla başetmek için farklı yollar bulduğumuzu düşünüyorum. Sanırım gençken bu alışkanlıklarımla kafamı rahatlatıyordum. Eğer bugün aynı duyguları hissedecek olsam, kendimi yatağa kelepçeleyip güneşin doğmasını beklemeyi denerim.” Keanu 47 yaşında. Ama hâlâ bir hız aşığı. Kaskını çıkartıyor mutlu bir ifadeyle bir kaç poz verdikten sonra korunaklı deri ceketini giyip kaskını tekrar takıyor. Bu arada “90’larda Los Angeles’ta kask takmayı mecbur kılan kanunun çıkması çok üzücü bir gündü” demeyi de ihmal
52 vogue.com
etmiyor. Pistte birkaç ısınma turu attıktan sonra, kısa süre içinde Keanu’nun hızı saatte 193 kilometreyi buluyor. Virajlardan ustaca, eğimleri doğru ayarlayarak dönüyor. “Bu motosikleti sevdim. Çok net çizgileri var. Agresif değil ama güçlü ve cesur. En çok buna bayıldım.” Yüzünde mutlu bir ifadeyle Diavel’in üç modelinin (Urban, Touring ve Sport) birinden diğerine koşarken, bir Norton tutkunu olsa da bu modellerdeki yüksek teknolojiden etkilendiğini saklamıyor. “Dürüst olmam gerekirse, kısa sürede bu kadar çok hızlanan motosikletlere pek alışkın değilim. Diavel, üç saniye içinde 0’dan 100 kilometreye çıkıyor! Panelin üzerindeki teknoloji ve ABS, sürücünün kendini güvende hissetmesini sağlıyor. Eğlenceli. Bu motosikleti günlük hayatta ya da pistte kullanabilirsiniz. Ama ben onu pürüzsüz ve dolambaçlı bir yolda kullanmak isterim. Güney Fransa’da böyle yerler biliyorum. Los Angeles’ta da var.” Ayrılmadan önce ona bu modelle ilgili beğenmediği bir şey olup olmadığını soruyorum. “Sanmıyorum. Bence sürüş keyfini bozabilecek tek şey, İngiltere’nin iklimi olabilir. Londra’yı seviyorum evet, ama sahiden, güneş ışığı nerede?” Hepsi bu kadar mı? “Bir GPS iyi olabilir. Eğer tabii sürücü sizseniz.” Siz de “normal” Hollywood yıldızlarına sinir olmuyor musunuz?
TECH VE SPEC BİLMENİZ GEREKENLER
Diavel, dee-AH-vel diye okunuyor. Bu kelime, bir grup İtalyan mühendise bir motosiklet prototipinin ilk kez sunulduğu günlerden geliyor. Çünkü rivayete göre motosikleti gören İtalyanlardan biri şöyle diyor: Ignurant comm’al diavel! İngilizcesi, Evil, like the devil! Yani... Şeytani!
MOTOR
1 198cc, ikiz-silindir altı-hız Testastretta 119kW ve 127Nm
PERFORMANS
2.6 saniyede 0-100 kilometre. En yüksek hız saatte 274 kilometre
FİYAT
23.000 euro'dan
başlıyor
İLETİŞİM
ducati.com
GÜÇ: Ducati
Diavel’in son teknolojiyle üretilmiş olması, pistte ya da yolda sürücüye güven veriyor.
DÖRT ŞEYTANİ SÜPER MOTOSİKLET DAHA
BMW S 1000 RR
BMW, uzun yollar için idealdir. 650’leri soğuk ve donuk motosikletler olarak bilinseler de, pratik ve güvenilir oldukları tartışılmaz. Peki ya süper motosikletler? BMW, bunu da unutmadı tabii. 2009 yılında çıkardığı çılgın motosiklet modelleriyle, bu alandaki rekabetin tozunu attırdı. S 1000 RR her anlamda, özellikle de sıradışı teknolojisiyle “şeytani” bir motosiklet.
YAMAHA YZF-R1
R1’in piyasaya çıkacağı doğrulandığında, Yamaha’nın içinde bir parça “şeytan” olan motosiklet yapmaya meyilli olduğu da netleşti. Diğer markalarla aralarındaki rekabet alevlenince, Yamaha bu üründe birkaç yenilik daha yapmak zorunda kaldı: Yeni bir yazılım programı ile, çekiş gücündeki en ufak bir aksaklıkta dahi sürücüyü uyararak hayat kurtarmayı başaran sistemi geliştirdi.
KTM RC8
KTM, uzun yıllar, offroad’ların, motosiklet yarışlarının, dayanıklılık testlerinin lider markası oldu. Derken motosiklet tutkunlarını çok şaşırtan bir şey yaptı ve arazi yarışları için modeller üretmeye başladı. RC8, kaba sayılabilecek dış görünümü ve tuhaf stiline rağmen motosiklet duayenlerini kalbinden yakaladı. RC8, her anlamda olağanüstü bir model.
MV AGUSTA F3
Zalim denilebilecek kadar pahalı ve güzel. MV Agusta, bir motosiklet klasiği. Finansal krizlerle boğuşan ve defalarca el değiştiren şirketin biraz inişli çıkışlı bir geçmişi var ama şimdiki yönetim çok doğru işler yapıyor. F3’te, MV Agusta’nın hatlarını tuhaf ve fazlasıyla köşeli bir dizaynla birleştirmesi gibi... Muhteşem bir karbon ve pırıl pırıl bir titanyum.
vogue.com
53