MAYIS 2011
GECEYE DAVET
LIV TYLER
Türkiye Özel
En Vogue elbise, saç & makyaj önerileri
Hangisi daha tehlikeli?
GÜNEŞ Mİ KREMLER Mİ Annelik kadınlığı öldürür mü?
ŞAPKALAR DİYARINDA NİL
KARAİBRAHİMGİL
Çizgi ötesi Büyük şapka, kedi gözlük, iğne topuk, plajda yüksek bel ve değişen siluet alfabesi ile bahar modası sınırları aştı
vogue+değer vogue değer Nil Karaibrahimgil
Nil, hayranı olduğu ünlü şapka tasarımcısı Stephen Jones ile Vogue Türkiye için bir araya geldi. Jones’a, ikisini bir araya getiren tesadüflerden bahsetti. Heves ve merakla ilginç sorular sordu ve hepsine bayıldığını söylediği Jones şapkalarıyla Olaf Wipperfürth’e poz verdi. Stephen Jones deyince şimdi aklınıza ne geliyor? İşini aşkla yapan insanlar. Onların yüzü, içlerinde bir lamba yanıyormuş gibi aydınlanıyor. İzlemesi, konuşması zevkli biriydi Jones. İlk kez röportaj yaptınız. Sevdiniz mi? Sevdim çünkü zaten günde ortalama 300 soru soran biriyim. Alışkınım bir şeyi ya da bir insanı didik didik etmeye. Moda dünyasından bir isimle yine röportaj yapacaksam o... Hüseyin Çağlayan olsa. Saçımı uzatsa, bana mobilyalardan etek yapsa. Bir de soruları o bana sorsun bu sefer.
Âşığım denize. Yelken yapıyorum. Bundan büyük bir meditasyon yok benim için . Patrick Demarchelier —
Kerry Hallihan
Amerikalı fotoğrafçı Kerry Hallihan ile yollarımız Londra’da gerçekleştirdiğimiz Koket adlı moda çekiminde kesişti. Boston Üniversitesi’nde haber fotoğrafçılığı okuyan Kelly, günün ilk ışığının suya düşüşüne hayran bir fotoğrafçı. Steven Meisel ve Steven Klein gibi kült isimlerin yanında moda fotoğrafçılığına başlayan Hallihan, o zamandan beri i-D, L’UOMO Vogue, Purple, Interview ve Numero Tokyo gibi önemli dergiler için çekimler yapıyor. New York’ta yaşıyor. Koket adlı moda çekimindeki fotoğraflarınız bakana neler söylüyor? Amacımız, feminenliğin çok yönlülüğünü gösterebilmekti. Ultra feminen, klasik ve sıradışı parçaları farklı kadınları temsilen bir araya getirdik. Hangi düşünceler heveslerinizi diri tutuyor? Bir anın içinde bir insanın ruhunun özünü yakalamaya çalışmak. Güçlü kadınları, kaderini kendi seçen kadınların hikayelerini, fotoğraflar üzerinden anlatmak. Sizi neler rahatlatıyor? Sabahın erken saatlerinin durağanlığını çok ilham verici buluyorum. Eğer sabahı kaçırmışsam da, bir margarita bunu telafi eder!
76 vogue.com
Patrick Demarchelier
Onun hakkında fazla söze gerek yok. Dünyanın en başarılı moda ve portre fotoğrafçılarından biri o. Fransız Demarchelier, Vogue Türkiye’nin birinci sayısının kapağındaki Jessica Stam’i fotoğraflayan isimdi. 35 yılı aşkın bir süredir New York’ta yaşıyor. Çalışmadığı bir Vogue edisyonu, fotoğraflamadığı bir Hollywood yıldızı kalmadığını söyleyebiliriz. Bunların yanında Rolling Stone, Glamour, Life, Harper’s Bazaar Amerika, Newsweek gibi yayınların kapak kareleri de defalarca onun elinden çıktı. Dior, Louis Vuitton, Céline, Chanel, Yves Saint Laurent, Lancôme ve Ferre gibi dev markalar için çektiği reklam kampanyalarını da bunlara ekleyelim. Liv Tyler’ı New York’taki stüdyosunda Vogue Türkiye Mayıs sayısı için Patrick Demarchelier fotoğrafladı. Sonucu içeride göreceksiniz. Liv Tyler hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok güzel, uyumlu ve özel bir kadın Liv. Onunla yıllardır pek çok çekim yaptık. Liv’le çalışmak hep çok güzel. Sizi en çok mutlu eden şeyler neler? Mutlu bir aile yaşantısı ve güzel fotoğraflar. Şu sıralar vaktinizi en çok ne alıyor? Christian Dior’un couture kitabı için çalışıyoruz. Oldukça zevkli ama yoğun bir tempo içindeyim.
Tolga Örnek
Bu ayın Yüzleşme’sinde okuyacağınız satırlar, yönetmen Tolga Örnek’in annesiyle hikayesinden. Bizzat kendi kaleminden. Örnek, çok konuşulan Kaybedenler Kulübü filminin senaristi, yapımcısı ve yönetmeni. 1998 yılında Ekip Film’i kurdu. Atatürk, Fenerbahçe, Hititler ve Gelibolu gibi uluslararası belgesel filmlerle adını duyurdu. 2008 yılında ilk uzun metraj sinema filmi Devrim Arabaları’yla da pek çok ödül kazandı. Film çekmek mi daha zor, 4 aylık bebeğinizle ilgilenmek mi? Film çekmek. Bebeğimizle ilgilenmek dünyanın en keyifli, en mutlu işi; benim için güzel bir terapi. Bir Yüzleşme yazısı yazmayı nasıl kabul ettiniz? Çok kolay kabul etmedim. İlk kez özel hayatımı bu kadar açacağım için en başta tereddüt ettim ama konu annem olunca kabul ettim.
vogue+değer vogue değer Nora Romi
Gülüş Türkmen
Gülüş, 10 yaşında ailesiyle Belçika’ya taşındı. Reklamcılık okudu. Ancak işini yapmak yerine bestelerini ve vokallerini üstlendiği Betty Ween grubu ile iki albüm çıkardı. Kitaplar çevirdi, bir tane de yazdı. Çeşitli müzik dergilerinde editörlük yaptıktan sonra fikir annesi olduğu Alternatif Anne e-dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Nora Romi ile birlikte bu sayımızda bulacağınız “Annelik Kadınlığı Öldürür mü?” konusunda görüşlerini yazdı. Annelik ile ilgili bir dergi çıkarırken temel motivasyonunuz neydi? Dergimizin sloganı: Annelik sizin yaşam tarzınız! Bu işe başlamamın sebebi de bu. Annelerin önünde iki seçenek var: Ya kaderci bir yaklaşımla her şeyi oluruna bırakıp işler yolunda gitmediğinde, bu çocuk niye böyle oldu demek ya da bu macerayı en güzel şekilde yaşamak için kendini anneliğe uyarlamak, daha iyi bir anne olmayı öğrenmek! İkinciyi seçmemiz gerek. Size neler iyi gelir? Çocuklarımın neşeli anları, eşimle gece baş başa dışarı çıkmak, deliksiz uyumak, güzel havalar, gülmek, şarkı söylemek ve yazmak.
Nora, sırasıyla Milliyet, Yeni Yüzyıl, Hürriyet’te yaptığı gazeteciliği şimdi Parents ve Perfect Wedding dergilerinin genel yayın yönetmeni olarak devam ettiriyor. Hürriyet’teki Yeni Anne sayfasında yedi yıl, oğlu büyüyene kadar annelik ve çocuk üzerine yazılar yazdı. “Annelik Kadınlığı Öldürür mü?” başlıklı tartışma konumuz için görüşlerini bizimle ve sizinle paylaştı. Annelik hakkında bir dergi çıkarmaya nasıl karar verdiniz? Dergi çıkarmaktan daha önemli adım, bir gazetede bu konuda yazı yazmaya başlamamdı aslında. Kendimi yalnız ve beceriksiz hissediyor ama böyle pek çok kadın olduğunu da seziyordum. “Yalnız değilsin” mesajını vermek için çıkmıştım yola. Sizi neler dinlendirir? İyi müzik, eğlence, güzel bir film ve oğlumun kolları.
İki yıldır tatil yapmıyorum. O yüzden bir partiden diğerine, bir dudaktan diğer kucağa atlamayı planlıyorum. Yiğit Karaahmet —
Chadwick Tyler
Chadwick Tyler, fotoğrafçılığa geçmeden önce reklamcılık sektöründe çalıştı. Amerikalı. 2005 yılında hayatı fotoğraflar üzerinden anlamak istediğini fark eden Tyler’ın çalıştığı dergilerin listesi oldukça uzun: V, Exit, Tank, The Last Magazine, Joy Quarterly, Plastique, Elle ve Nylon. Tyler, New York’ta yaşıyor, sergiler açıyor. Bu sayıda bulacağınız Konca Aykan’ın moda editörlüğünü yaptığı Bir Pili Hikayesi adlı moda çekimi ile Chadwick’in çalıştığı dergiler arasına Vogue Türkiye de girdi. Hayattaki en önemli amacınız ne? Babamın yarısı kadar bir adam olabilsem yeter. Sizi neler rahatlatır? İki şey: Çok fazla dua ederim, bir de sessizliği severim. Uzun süre sessizliğin içinde kalırım. 75 yaşına geldiğimde umuyorum ki... Hâlâ yatağını toplayan, aldığından daha fazlasını etrafına vermeye çalışan, ağzındaki tüm dişleri yerinde olan, hâlâ seyahat eden, dalgaların sesini duyabilen, güzel kadınlarla tanışan ve onların fotoğrafını çeken bir adam olurum.
78 vogue.com
Yiğit Karaahmet
Dipnot.tv’de yazan gazeteci yazar Yiğit Karaahmet, İstanbul Film Festivali partilerinin hepsine katıldı, Vogue Türkiye için eğlenceli bir kulis yazısı yazdı. Eskiden, 30’larına geldiğinde yaşlı biri olacağını düşünürdü ama şu anda hayatından gayet memnun! Yiğit Karaahmet’in Şahane Hayatı adında yayınlanmış bir kitabı var. İstanbul’u kötülüğe boğacağı diğer kitabı için de harıl harıl çalışıyor. Ayrıca bir Truman Capote hayranı. İstanbul Film Festivali ile ilgili en çok ne hoşunuza gidiyor? Bir yaz mevsimi manyağıyım ve İstanbul Film Festivali, uzun bir kışın ardından gelen Nisan’da şehri hareketlendiren ilk etkinlik. Zaten çok sıkıcı bir şehirde yaşadığımız için, festivalin başlama dönemini çok seviyorum. Sizi neler dinlendirir, neler motive eder? Cep telefonuma cevap vermemek ve bir Patricia Highsmith polisiyesi okumak çok dinlendirir beni. Motivasyon konusunda ise çok ciddi problemlerim var.
rubric
FLAS¸ Popüler hayat rehberiniz
O-Kız
Florence Welch Aslında müzisyen. Ama herkesten ayrı duran stiliyle, moda dünyasının da içinde. Florence, hem bülbül hem de kaplan olmak isteyen, bazı kıyafetlerinin perili olduğuna inanan bir hayalperest.
FOTOĞRAF: MCCORMACK/KNOTEK, BRIANNE MAKIN/NEWSPI/REX FEATURES, WIREIMAGE/GETTY IMAGES TURKEY
F
lorence Welch, alev reng saçları, kesk n hatları le 2011 yılında yaşayan b r nd e rock müz syen ve st l öncüsünden çok, Rönesans dönem nden b r portrey andırıyor. İnsanı ürküten güzel b r oyuncak bebeğe benz yor. İng l z şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Florence, Harvard mezunu profesör b r anne le ünlü b r reklamcı babanın kızı. Kurucusu olduğu Florence and The Mach ne adlı grubuyla, 2008’den ber d nley c ler n gün be gün çoğaltarak lerl yorlar. Ama o sadece müz ğ le konuşulmuyor. B r de alamet far kası olan st l ve şahsına münhasır duruşu var. Soph e Ell s-Bextor, Ro s n Murphy, Björk g b hem müz syenl ğ hem de st l yle öne çıkan kadınların b r devamı. Hal yle, moda haftalarında, part lerde sık sık tasarımcılarla ve ünlülerle b r araya gel yor. 2011 Grammy Ödüller ’nde En İy Yen Şarkıcı adaylarından b r olan Florence, Oscar törenler nde, Valent no couture elb ses ç ndek sahne performansıyla da çok konuşuldu. 2011-12 Sonbahar /Kış moda haftalarındak pek çok def len n en ön sırasında da y ne bu kızıl vardı. Seyahatler n st l n etk led ğ n söylüyor: “Bu sayede çok daha deneysel kıyafetler deneme cesaret n buldum. Daha önce sek z yaşındak b r erkek çocuğu g b g y n yordum!” Ona sorarsanız, sahnedek kostümler yle ürkütücü b r yarasaya benz yor ama gündel k hayatında daha derl toplu. Parlak renkler, dantel detaylar, der ler, saten kumaşlar ve tüyler Florence’ n üzer nde sıkça görüyoruz. Rahat, kadınsı, nostalj k ve duygusal elb seler se vazgeç lmez . Kısa çoraplarla g yd ğ maskülen, düz topuklu ayakkabıları da öyle. V ntage parçalara duyduğu tutku, müz k aşkı kadar güçlü. Öyle k , bazılarının per l olduğuna, hayaletler n kıyafetlerle yaşadığına b le nanıyor. Hannah Marshall, Gareth Pugh, V ktor&Rolf, Yves Sa nt Laurent, R chard N coll favor markaları. Dudaklarında hep bordo ruj var. Bugüne kadar mav , yeş l, s yah ve sarıya boyadığı saçları da kızıl. Bu renk onunla özdeşleşt , gardrobu da aynı renk palet etrafında şek llend . En yakın arkadaşları arasında Beyonce ve Jay Z var. Onlarla eğlenmey sev yor. En güzel şarkılarını da akşamdan kalma olduğu sabahlarda ya da gece dışarıdayken yazıyor. Florence hâlâ Londra’da, kız kardeş yle beraber yaşıyor. Besteler yapıp v ntage kıyafetlerle konuşarak. IŞIK CANSU CANAYAK
KAPLAN VE BÜLBÜL Bir hayvan olacaksam kaplan olurdum. Belki de karanlıkta şarkı söyleyen, sonra da uçup giden bir bülbül olmalıyım. Kanatlarım olsun isterdim, ama kaplandan da vazgeçemiyorum çünkü onlar yüzmeyi seven tek kedi türü ve ben yüzmeye bayılırım. vogue.com
201
MODEL PROFİLİ
HAAKAN
JOHN GALLIANO
PHILOSOPHY DI ARBERTA FERRETTI
voguestİl vogue stİl
Arizona Muse
Kısa süre içinde Yves Saint Laurent’nın yüzü oldu, moda haftalarında sayısız marka için yürüdü, Anna Wintour’un hayranlığını kazandı. Arizona Muse, tozu dumana katıyor.
142 vogue.com
FOTOĞRAF: CRAIG AREND, KIM WESTON ARNOLD/JAMES COCHRANE, WWD, GÖRKEM ÜNAL
V Magazine’in kast direktörü Natalie Joos, Arizona’yı, 2011’in izlenmesi gereken yüzleri arasında göstermelerini şöyle açıklıyor: “Arizona, siz, biz gibi bir kadın. Tabii çok daha müthiş bir orantıyla. Kadınlık hallerinin hepsinden biraz taşıyor.”
ELIE SAAB
Kadınlık halleri
CHANEL
LOUIS VUITTON
B
öyle bir isme sahipseniz akılda kalmanız kaçınılmaz. Adı Arizona. Soyadı Muse (İngilizce, ilham perisi). Üstelik sanılanın aksine takma değil, gerçek. Kendisi de bir model olan annesi, Arizona çölünden etkilenerek vermiş ona bu adı. Arizona, adını taşıdığı şehirde doğmuş, Santa Fe’de büyümüş. Anna Wintour Vogue Amerika’nın Şubat sayısında ona 14 sayfa ayırdı ve edito’sunda, “Onda Linda Evangelista ve Natalia Vodianova’nın havasını görüyorum ama hepsinden öte, gördüğüm kusursuz ve akıllı bir yetişkin” diye yazdı. Wintour’un bir modeli özellikle öne çıkarması sık olan bir şey değil. Ama bu, 22 yaşındaki Arizona’nın şimdiden istisna olmayı başardığı durumlardan sadece biri. Örneğin Dazed & Confused, Mart ayında, tarihinde ilk kez bir sayısını modele ithaf etti. Arizona’yı ayrıca Inez & Vinoodh’un çektiği Yves Saint Laurent’nın ve Prada’nın 2012 İlkbahar/Yaz kampanyasının yüzü olarak da görüyoruz. 2011-12 Sonbahar/Kış moda haftalarında tam 23 defilede yürüdü. Biri Prada olmak üzere altı defilenin açılışını yaptı. Aralarında YSL’nın da olduğu üç kapanış şovunda yer aldı. Üstelik tüm bunları, şimdi 1,5 yaşında olan oğlu Nikko’yu dünyaya getirdikten sonra modelliğe geri döndüğü ilk sezonunda gerçekleştirdi. Aslında tuhaf ya da ilginç bir tipi yok. Herkesin kendisini özdeşleştirebileceği bir kadın. Herhangi bir döneme ait olmayan bir güzelliği var. Onu bu kadar aranır yapan tam da bu. Kalın kaşları ve geniş gülümsemesiyle bu kadar kısa zamanda Vogue Paris, İtalya, İngiltere, Amerika, İspanya, Çin ve Vogue Japonya, W, Numero ve Dazed & Confused gibi modanın en prestijli dergilerinde yer almasının, Mario Testino, Peter Lindbergh, Steven Meisel, Mario Sorrenti, Paolo Roversi gibi dev fotoğrafçılarla çalışmasının sırrı işte bu doğal halinde gizli. Arizona, biraz şaşkın, biraz mutlu izliyor modanın en prestijli platformlarında hızla yer alışını: “İnsanların beni ilginç bulması hem harika bir duygu, hem de bana büyük bir sorumluluk yüklüyor!” Oğluyla beraber New York’ta, Brooklyn’de yaşıyor. Bir defileden diğerine koşmadığı zamanlarda yapmaktan en çok hoşlandığı şey, oğlu ile oynamak ve Gabriel Garcia Marquez okumak. Arizona Muse ile belli ki önümüzdeki dönemde sık sık karşılaşacağız. IŞIK CANSU CANAYAK
FLAS¸
Öne çıkan
ÖDÜLLERİ BOL Erik Frenken, Londra Central Saint Martins Innovation Award ve İtalya ITS-One Award gibi ödüllerin de sahibi.
Zeki ve seksi
Avelon, yalın, rahat, lüks ve fazlasıyla özgüvenli
B
ZIT KUTUPLAR “Zıtlıklarla oynamayı seviyoruz. Kolları deri bir yün kazak, deri yamalı kotlar, siyahın üzerinde neon mavisi bir şerit, kalın ve seyrek örgünün karışımından gelen parıltı gibi. Bakır fermuar detaylar da imzalarımızdan.” Erik, lüks multibrand mağazalar üzerinden insanlara ulaşmanın daha kalıcı olduğu görüşünde. Moda haftalarını da sevmiyor. İnternetle birlikte, yakında moda haftalarının şaşaasının biteceğine inanıyor.
ir markanın, Browns, The Shop at Bluebird’de ya da Dolce& Gabbana’nın Milano’daki butiği Spiga 2’de satılması için uzun yıllar geçmesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Genelde de böyle olur. Avelon ise bunun istisnası. Henüz 1,5 yaşında ama şimdiden 60’tan fazla lüks multibrand mağazada yerini aldı. Bizde de V2K mağazalarında Temmuz'dan itibaren satışta olacak. Sahibi ve baştasarımcısı Erik Frenken, Royal Academy of Art, The Hague’daki eğitiminin ardından Central Saint Martins’de yüksek lisans yapmış. Önce Alberta Ferretti’de, ardından Viktor &Rolf'te dört sene kadın koleksiyonları baştasarımcısı olarak çalışmış. Erik, ne yaptığını bilen, temeli sağlam bir genç adam. Modayı çok gerçekçi bir yerinden ele alıyor. “Anlaşılır ve giyilebilir olmak önemli. Formlarımız geniş, siluetlerimiz uzun. Giyenler seksi ve zeki görünebilmeli.” Frenken, Avelon’un özünü “koli bandıyla süslenmiş bir gece elbisesi” diye tanımlıyor. Sıradan ile lüksün zıtlıkla birbirine geçişi olarak. Asimetriyi ve şaşırtmayı önemsiyor. Bir Avelon kataloğuna, bir de dönüp Erik’e baktığınızda, markayla yaratıcısı arasındaki organik bağı cam gibi görüyorsunuz: Kendisi ne giyiyorsa aslında onu tasarlıyor. “Ayaklarımız yere basıyor ama formlarla oynayarak modanın fütüristik SESSİZ VE DERİNDEN tarafına yakın duruyoruz." Erik, Viktor& Rolf ’ten sonra jean bazlı bir Erik’in gözünde Avelon’u marka olan Blue Blood’a geçmiş. Avelon da bu grubun içinden doğmuş. giyenler, moda kurbanı İstanbul'da, Beymen Blender, Vakkorama V2K ve Brandroom gibi olmayan, global dünyayı iyi tanıyan, giyimiyle mağazalarla görüşmeye hazırlanıyorlar. Çünkü çizgi olarak Avelon’a yakın diğerlerinden sıyrılan buldukları Acne, Helmut Lang gibi markalarla yan yana gelebilecekleri ama bunu incelikli bir adresler bunlar. Ona göre moda hep fark edilmeyi istemekle ilgili. Sadece biçimde yapan kadın ve erkekler. Herkesçe değil, yöntemler değişiyor. "Margiela örneğin, çok yalın bir marka. Onu sadece sadece belli insanlar tasarımlarının arkasındaki dört minik dikiş çizgisinden fark edersiniz. tarafından fark edilmek Giyen yine fark edilir ama çok daha sessiz bir şekilde. Biz işte bu alçak isteyenler. Ona göre sesli farklılığı tercih ediyoruz.” www.avelon.me’ye bir göz atın. Frenken’in İstanbul’da böyle düşünen büyük bir kitle var. ne demek istediğini daha iyi anlayacaksınız. IŞIK CANSU CANAYAK
232 vogue.com
FOTOĞRAF: BEGÜM ÖZPINAR
bir marka. Başında ise dört sene boyunca Viktor & Rolf’ta kadın koleksiyonlarının baştasarımcılığını yapan Erik Frenken var. Vogue İtalya ondan Yeni Yetenek diye bahsediyor.