Anadoluport 1 agustos

Page 1

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN www.anadoluport.com

Haftalık Aktüel Siyasi Gazete

30 Ağustos 2013

50 krş. Yıl : 1

Sayı : 1

MARMARA’DAN YENİ BİR SES YÜKSELİYOR “Anadoluport”

A

dına medya derken bile değerinden ve kimliğinden soyutladığımız gazetecilik mesleğini plazalara hapseden, plazalardan yönlendiren bir anlayışa teslim olmuş meslektaşlarımızın acizliği ile boğuşuyoruz.

güçlenmesinin yolu birlikte üretmekten ve paylaşmaktan geçiyor. Yerel Olmak…

Böylesine güç koşulların yaşandığı, medyanın yandaş veya muhalif tanımıyla anıldığı bir dönemde kendini bu tanımlamanın dışında gören yayın kuruluşlarına yeni görevler düşüyor ve yeni açılımlar gerekiyor. Okurundan, dinleyicisinden, izleyicisinden başka beslenecek kaynağı bulunmayan, yalnızca gazetecilik yapmak için yola çıkan yayın kuruluşlarının, “üretimin ve paylaşımın filizlendiği her yerde”

Elinizdeki gazetenin yayıncılık anlayışını özetlemek gerekirse; “tek sermayesi meslek onuru ve düşünsel gücü olan yerel medya, emeğiyle yaşamı üreten herkesi kucaklamalıdır” söylemi yeterli olacaktır. Bugün, gazetecilik ayaklar altında sürünüyorsa, iktidarın ve muhalefetin borazanı olarak iki ayrı tekel arasında git – gel yaşıyorsa, mesleki açılımından uzak, ticari amaçlar için araç olmuşsa yeniden düşünmemiz gerekiyor.

ÇEKMEKÖYDE SİPAHİ’YE RAKİP Çekmeköyde seçim startı verilirken, aday adaylarıda görücüye çıkmaya başladı. CHP Çekmeköyde Hüseyin Avni Sipahi’nin belediye başkan adaylığına kesin gözüyle bakılırken, CHP ...

>> 6

CAS FENERBAHÇE KARARINI AÇIKLADI. Fenerbahçe, Olağanüstü Genel Kurul Kararı Aldı >> 12

Uğur Selçuk Güneşli

Ulaşılmazlık ve Aşk

Özetlemek Gerekirse… Anadoluport yaşama farklı noktalardan bakan herkese, her düşünceye aynı mesafede durarak ortak paydaları ön plana çıkarıp, toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan yayın kuruluşlarına yeni bir güç, yeni bir soluk olacaktır. Anadoluport; plaza medyasının görmek, duymak, söylemek istemediklerini gücü yettiğince sütunlarına, sayfalarına taşıyacaktır. Anadoluport; plaza medyasına alternatif olan basın yayın kuruluşları ile ortak paydalar noktasında bir havuz oluşturabilmenin, dayanışmanın, üretmenin ve paylaşmanın ortak

Anadoluport; yaşanan gerçeklerden başka haber kaynağının varlığını düşünmemelidir. Masa başında senaryolar üreterek gazetecilik yapan anlayışa karşı yerelliklerin görünmeyen, dinamik gücü olacaktır.

Yüreğini ve bilincini hissettiğimiz herkese çağrımızdır. Yerelliklerin dinamik sesi, gücü olmak için Anadoluport ile yeni bir dönem başlatalım. Yalnızca okur olmayalım. Yazalım, çizelim. Gönüllülük temelinde katkımızı sunalım. Gücümüze güç katalım.

Anadoluport; bu temelde kendini ifade etme hakkı kısıtlanmış olan her-

Yeniden merhaba.

S

kimyasal silah kullanımı sonucu gerçekleştiği iddiası, emperyalistlerin Suriye’ye yönelik askeri müdahale seçeneğini yeniden gündeme getirmesine olanak sağladı. Katliam bölgesinde incelemelerde bulunan BM denetçileri raporlarını henüz hazırlamadan savaş tamtamları çalınmaya başladı.

ABD gemi ve uçaklarını konumlandırdı ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü, Rusya ve Çin’in BM’den karar çıkarmaması durumunda askeri müdahaleyi gerçekleştirecek bir koalisyon çalışmalarına başladı. Üç ülkenin peş peşe yaptığı “askeri müdahale seçeneği masada” açıklamalarına yenileri eklendi.

e

l a Rİ: E h B A da H ü N

>> 12

m e y e’ r’ BB y i r ‘Su et olu k a l e f

>> 2

Celal ÜNAL

Selam Sana Marmara >> 11

CHP Sözcüsü Prof. Dr.Haluk Koç, “Suriye konusunda gerçekler tam ortaya çıkmadan bu ülkeye bir askeri müdahalede bulunmanın çığırtkanlığını yapmanın bizi nerelere sürükleyebileceğini çok iyi hesap etmemiz gerekiyor” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Suriye’ye, gerçekten uluslararası bir müdahaleye, en azından halkını, toplu katliamlara ve kimyasal silahlara karşı korumak için tedbir olarak müdahaleye ihtiyaç var” dedi.

İ

C ’N

BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken; 5 aylık süreç kalıcı bir barış, onurlu bir çözümle neticelenirse gençler hayatını kaybetmeyecek ama ırkçılıktan, miliyetçilikten, kandan beslenenler siyaseten büyük kaybedecekler

Olimpiyatlar ve “bunlar”

>> 2

Anadoluport, özetle ifade ettiklerimizi ilke olarak kabullenmiştir ve ilk sayısında okuruyla paylaşarak protokolleştirmiştir.

Suriye’deki katliam, emperyalistlerin askeri müdahale seçeneğini dillendirmesine yol açtı. ABD, İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu üçlü koalisyonun askeri hazırlıklara başladığı iddia edilirken; İran, Rusya ve Çin tepki gösterdi. Suriye ise uriye’nin başkenti Şam saldırıya karşılık verme tehdidinde yakınlarındaki Huta bölgebulundu sinde yaşanan katliamın

Gökhan ZENGİN

Neden Ortadoğu

Anadoluport; hiçbir şekilde, birey ve kuruluşların borazanlığını yapmak değil, insan hakları, demokrasi, özgürlük gibi temel kavramları yok sayan, kısıtlayan, yasaklayan anlayışlara alternatif, emeğiyle yaşamı üretenlerin sesi olacaktır.

kese, her düşünceye (ortak paydaları ön plana çıkarmak koşuluyla) sütunlarını sonuna kadar açacaktır.

Suriye için askeri müdahale kapıda: saldırı başlayacak ve İstanbul’da görüşme

>> 10

Fuat GÜRHAN

çözüm olduğu inancına katkı sunacaktır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; yapılan çalışmaların sonucu alınmadan; peşin yargılarla, ısmarlama tezlerle, dayanık-ız iddialarla ve boş bahanelerle savaş çığırtkanlığı yapmak, Suriye’ye yapılacak operasyonun alt yapısını oluşturmak ahlaki olmadığı gibi uluslararası hukuka da ay-kırılık teşkil edecektir. Tahsin ÖNEMLİ

Hayatımızın Temelindeki Üretim Anlayışı >> 7


2

GÜNDEM

t Anadoluport Anadoluport

30 30 Ağustos Ağustos 2013 2013 // 6 6 Eylül Eylül 2013 2013 Ali Fuat GÜRHAN

NEDEN ORTADOĞU

Suriye için askeri müdahale kapıda: saldırı başlayacak ve İstanbul’da görüşme iddiaları

BİRİNCİ BÖLGE

A

Suriye’deki katliam, emperyalistlerin askeri müdahale seçeneğini dillendirmesine yol açtı. ABD, İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu üçlü koalisyonun askeri hazırlıklara başladığı iddia edilirken; İran, Rusya ve Çin tepki gösterdi. Suriye ise saldırıya karşılık verme tehdidinde bulundu

S

uriye’nin başkenti Şam yakınlarındaki Huta bölgesinde yaşanan katliamın kimyasal silah kullanımı sonucu gerçekleştiği iddiası, emperyalistlerin Suriye’ye yönelik askeri müdahale seçeneğini yeniden gündeme getirmesine olanak sağladı. Katliam bölgesinde incelemelerde bulunan BM denetçileri raporlarını henüz hazırlamadan savaş tamtamları çalınmaya başladı. ABD gemi ve uçaklarını konumlandırdı ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsü, Rusya ve Çin’in BM’den karar çıkarmaması durumunda askeri müdahaleyi gerçekleştirecek bir koalisyon çalışmalarına başladı. Üç ülkenin peş peşe yaptığı “askeri müdahale seçeneği masada” açıklamalarına yenileri eklendi. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, BBC’ye verdiği demeçte ABD’nin Suriye’yi vurmak üzere savaş gemilerini ve uçaklarını konumlandırdığını söyledi. Hagel, saldırı için sadece ABD Başkanı Barack Obama’nın emrini beklediklerini ifade etti. İngiltere Başbakanı David Cameron da tatilini yarıda keserek Londra’ya döndü ve askerlerle hızla bir toplantı gerçekleştirdi.

‘Saldırı başlayacak’ iddiası Güne damgasını vuran iddia NBC News’ten geldi. Site, ABD Savunma Bakanlığı’ndan yetkililere dayandırdığı haberinde en erken 29 Ağustos Perşembe günü saldırının başlayacağını öne sürdü. Habere göre üçlü koalisyonun saldırısı en az üç gün sürecek, mesaj verme amacıyla komutan ve kontrol sığınakları ve topçu birlikleri bombalanacak.

eri de katıldı. Toplantıda ABD’yi elçi Robert Ford temsil etti. Rusya ve Çin ise görüşmeyi ve askeri müdahale seçeneklerini kınadığını açıkladı. İki ülkenin açıklamaları BM’den karar çıkma olasılığını düşürürken, Cenevre’de yapılması planlanan görüşmeleri de riske soktu. Suriye: ‘Olanaklarımızı kullanmaktan çekinmeyiz’

Resmi Çin haber ajansı Şinhua ise BM denetçileri daha Suriye’de incelemelerini tamamlamadan, kimin kimyasal silah kullandığı konusunda Batılı ülkelerin acele sonuca vardığını ifade etti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarına dair dün sert bir açıklama yaparak sorumluların hesap vereceğini belirtmiş, söz konusu saldırıya ait olduğu belirtilen görüntülerin “gerçek, inandırıcı ve inkâr edilemez” olduğunu söylemişti. ABD Dışişleri Bakanı, Başkan Barack Obama’nın bu saldırıya karşılık vermeyi düşündüğünü açıklarken “ahlaka aykırı” dediği bu saldırıyla ilgili bilgileri önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacaklarını belirtmişti. Öte yandan Rusya›nın dışişleri bakanlığı sözcüsü Alexander Lukaşeviç bugün yaptığı açıklamada, Suriye krizi konusunda uluslararası toplumu «sağduyulu» olmaya ve uluslararası hukuku gözetmeye çağırdı. Lukaşeviç, “Bölgeye askeri müdahalede bulunmak amacıyla yapay ve temelsiz bahaneler uydurmak için Güvenlik Konseyi’ni bir kez daha atlama girişimleri endişe vericidir; Suriye’de yeni acılara ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki diğer ülkeler açısından felaket yaratıcı sonuçlara neden olacaktır.” dedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey

güçlerin de tepkisini çekti. İran Dışişleri Bakanlığı saldırıya karşı üç devleti uyarırken, sonuçların Suriye ile sınırlı kalmayarak tüm bölgeyi saracağını ve İsrail’in etkilenecek ilk ülke olduğunu kaydetti.

‘Batılılar ve SUK İstanbul’da görüştü’ Bir diğer önemli haberi de Reuters tarafından yayımlandı. Batılı ülke temsilcileri ve Suriyeli muhalifler arasında İstanbul’daki görüşmelere katılan kaynaklara dayandırılan haberde, üçlü koalisyonun “Suriye’ye saldıracağız” bilgisini paylaştığı, Suriye Ulusal Koalisyonu’nun (SUK) da vurulacak hedefler listesi verdiğini söylendi. SUK Başkanı Ahmet Jarba’nın da bulunduğu toplantıya Suriye’nin Dostları üyesi devletlerin temsilcil-

Tarihten günümüze uzanan kanlı bir yol ve o yolun yazdığı çıkar savaşlarıyla dolu bir tarih. Katledilen insanlık... Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim, kendilerini koruyacak mühimmata sahip olduklarını dile getirdi. El Muallim, “Eğer saldırıya uğrarsak kendimizi koruruz. Olanaklarımızı kullanmaktan çekinmeyiz. Bu olanakların neler olduğunu açıkça belirtmeyeceğim” dedi.

Lavrov da dün BM kararı olmadan Suriye’ye girişilecek bir müdahaleyle “uluslararası hukukun ağır bir şekilde çiğneneceğini” söylemişti. Lavrov, “kırmızı çizginin aşıldığını söyleyen Batı’nın henüz kimyasal silah kullanıldığını kanıtlayamadığını” belirtmişti.

BM denetçileri incelemede BM silah denetçilerinin, geçen hafta Şam yakınlarında kimyasal saldırı düzenlendiği iddialarına ilişkin incelemeleri ikinci gününe girdi. Denetçiler, dün kentin batısında geçirdikleri üç saat içinde bir banliyöyü, iki hastaneyi ziyaret ederken görgü tanıklarıyla görüştü ve kan örnekleri topladı. Yapılan açıklamaya göre saldırıdan kurtulan çocuklar, zehirli gaz kullanıldığından şüphelenilen bombardımanın uçak ve tanklarla yapıldığını anlattı.

Daha önce BM’de askeri müdahaleyi reddeden Rusya ve Çin ise kimyasal silah iddiasına şüpheci yaklaştı ve müdahalenin “içişlere karışmak” anlamına geldiği yorumunu yaptı.

Sendika.Org

‘Suriye’ye müdahale felaket olur’

Moskova ayrıca ABD’nin Suriye krizine ilişkin ikili görüşmeleri erteleme kararını da eleştirdi.

Suriye’ye yönelik askeri müdahale bölgesel

Independent gazetesi, ABD, İngiltere, Fransa üçlüsünün BM’de karar çıkmaması durumunda dahi askeri müdahaleye başlayacağını iddia etti.

BBC’NİN HABERİ:

Rusya’nın dışişleri bakanlığı sözcüsü, müdahale amacıyla ‘yapay ve temelsiz bahaneler’ uydurarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni atlama çabalarının felakete yol açacağını söyledi.

İran, Rusya ve Çin’den uyarı

toksik belirtiler” gösteren 3.600 kadar hastayı tedavi altına aldığını, bunlardan 355’inin öldüğünü bildirmişti.

‘Hayal görmesinler’

Eğer birileri Suriye’yi Batı’nın kuklası yapma hayalleri kuruyorsa, bilsinler ki bu gerçekleşmeyecek” Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ise ordusunun -üstelik BM denetçilerinin ülkede bulunduğu bir sırada- kimyasal başlıklı silah kullandığı suçlamasını “aklı selime hakaret” diye niteledi. Rusya’nın İzvestia gazetesine verdiği demeçte Amerikan yönetimini müdahale konusunda uyaran Esad, “Eğer birileri Suriye’yi Batı’nın kuklası yapma hayalleri kuruyorsa, bilsinler ki bu gerçekleşmeyecek.” dedi.

Rusya ve Çin, Suriye’ye yönelik her türlü askeri müdahaleye karşı uyarılarını artırdı. rar çıkmazsa, o zaman bugünlerde de tartışıldığı gibi diğer seçenekler gündeme gelir. Şimdiden 36-37 ülke bu seçenekleri tartışıyor. Eğer bu süreç içinde Suriye’ye karşı bir koalisyon oluşursa, Türkiye de bu koalisyon içinde yer alır.” diye konuştu.

Salih Müslim: Esad aptal değil PYD (Demokratik Birlik Partisi) lideri Salih Müslim, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın “Şam’a bu kadar yakın bir yeri kimyasal silahlarla vuracak kadar aptal olmadığını” söyledi. Müslim, Esad’ın ülkesindeki iç savaşta güçlü konumdayken bu tür silahlara başvuracağını düşünmediğini belirtti. Müslim, kimyasal saldırının “Suriye rejimi suçlu çıkarmak isteyen başka kesimlerin işi olabileceği” görüşünü dile getirdi.

Denetçi heyeti bugün de ikinci bir bölgeyi ziyaret etmeye hazırlanıyor. Ancak dün inceleme yapan heyete keskin nişancılarca ateş açılmış olması kaygı yarattı. BM Genel Sekreteri’nin sözcüsü Farhan Haq, BBC’ye konvoyun kasten hedef alındığını, birilerinin ekibi sindirmeye çalıştığını söyledi. ABD ve müttefikleri Suriye’ye yönelik askeri müdahale seçeneklerini değerlendirirken, Rusya ve Çin, böyle bir müdahaleye karşı olduğunu söylüyor. Suriye hükümeti ve isyancılar ise olaydan birbirlerini sorumlu tutuyor. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, Şam bölgesinde destek verdiği üç hastanenin saldırının düzenlendiği söylenen Çarşamba sabahı “nöro-

sya ve Avrupayı bir birine en çok yaklaştıran, Akdeniz’den Pakistan’a kadar uzanan Arap yarımadasını kapsayan, Doğu ile Batıyı, Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu, Rusya ile sıcak denizleri birbirine bağlayan doğu ile batı arasında dünyanın en büyük ticari köprülerinin kurulduğu, yeryüzünün en önemli kara ve suyollarını kumanda etmesinin kendisine kazandırdığı eşsiz jeopolitik değer, Orta Doğu’yu tarihin ilk dönemlerinden bu yana dünyaya egemenlik kurmak isteyen güçlerin en önemli hedefi haline getirmiştir Orta Doğu tarih boyunca gerek stratejik konumu, gerek dinlerin başlangıç ve peygamberlerin çıkış bölgesi olarak da tüm dünyanın ilgisinde ve bakış açısında önemli bir yer tutuyor. Birinci bölgede; dini stratejik ve manevi değere sahip şehirler öne çıkmıştır. Bunlardan biri Kudüstür; üç din içinde büyük önem taşıyan bu şehir tarihi boyunca bir çok savaşın ana merkezi konumunda olmuştur. Bir diğeri Konstantinapolis, bu günkü adıyla İstanbul, bu şehirde tarihte olduğu gibi gelecekte de hem stratejik olarak hemde dinler arasında manevi değeri olan önemli bir merkez ve birinci bölgenin önemli bir diğer noktasıdır. “Kara altın” olarak adlandırılan petrolün 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren değer kazanmasıyla Ortadoğu’nun, dolayısıyla buradan geçen kara ve deniz yollarının stratejik önemi, Dünyanın hiçbir yeriyle kıyaslanamayacak derecede artmıştır. Bu nedenlerden dolayı BİRİNCİ BÖLGE tarihi, savaşlar ve katliamlarla doludur. Birkaç örnek yazarsak Hititler, Lidyalılar, Frigyalılar için tehdit Pers Krallığıydı, Lidyalılar’ı yenen Persler liman şehirlerini geliştirdi ve zenginleşti. Ve sahnede Büyük İskender III. Darius’a karşı kazandığı zaferlerle tüm bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Selevkos İmparatorluğu İskenderden kalan pastanın en büyüğünü aldılar. Romalıların iştahı kabardı ve bölgeyi parça parça ele geçirdiler. Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar. Bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar, imparatorluklar ve devletler. Emperyalist Sömürgeciler... Dinsel savaşlar... Mezhepsel savaşlar...

Bu arada, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Milliyet gazetesinden Fikret Bila’ya verdiği mülakatta öncelikle BM kararlarıyla, uluslararası toplumla birlikte hareket etmeyi planladıklarını, ancak böyle bir karar çıkmazsa Türkiye’nin diğer seçenekleri değerlendiren koalisyonda yer alacağını söyledi. Davutoğluv, “Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden böyle bir ka-

Müslim ayrıca denetçilerin Esad’ın değil de isyancıların suçlu olduğunu kanıtlamaları halinde ise herkesin bunu unutacağını savunarak “Hangi tarafı cezalandıracaklar? Katar Emiri’ni mi yoksa Suudi Arabistan Kralı’nı mı ya da Erdoğan’ı mı?” diye konuştu.

Orta Doğu yeniden ısınırken yüzeysel bir göz atalım istedik. 20 yüzyıla baktığımızda da Emperyalist ve kapitalist sömürgecilerin politikalarıyla şekillendirilen kısa otra ve uzun vade de politikalar uyguladıkları görülüyor... Neo-liberal yeni sömürgecilik politikaları Ortadoğu da emperyalist işgaller. Bu nedenlerdendir ki bölgede bir barışın sağlanması için ancak ve ancak tüm bölge halklarının bir kardeşleşme sürecine girmesi gerekir. Bölgedeki mezhepsel çatışmalar, politik parçalanmalar, sınıfsal ve bölgesel ayrılıklar bir kardeşleşme sürecinin şuan ki nesnel koşullarından uzak görünüyor. 20 yüzyılın son çeyreğinde başlatılan ılımlı İslam projesiyle derinleşen inançsal parçalanmalar Sunni-Şii çatışmalarının keskinleşip derinleşmesini de beraberinde getiriyor. Yeni dönemde, bir Sunni-Şii çatışmasıyla tüm bölgedeki inançsal sinir uçlarının hareketlenmesi, bölgede bir sıcak çatışmaya dönüşmesi de, bölge halklarının kardeşliğini zorlaştıracaktır. Bölge aynı zamanda bir medeniyetler savaşına doğruda sürüklenmekte olduğu görülmektedir. Bir diğer taraftan da bölgenin 20 milyon insandan oluşan bir Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu aynı zamanda -sadece bir Türkiye sorunu değil- Birinci Bölge sorunudur. Kürt sorunu; tarih boyunca tüm emperyalist sömürgeci güçlerin birinci bölgede, elinde tutmak istedikleri/ ellerinde tuttukları hegemonik güç doğrultusunda şekillendirmek istedikleri bir bölge Stratejisidir aynı zamanda. Kürt ve Türk halklarının kardeşliği, aynı zamanda birinci bölgenin halklarının kardeşleşmesine önderlik edecektir. Ancak Kürt ve Türk halklarının kardeşleşmesi. Kürt halkı, özgürlük mücadelesini, ABD’nin emperyalist işgal politikasıyla bağımlı hale getirmemelidir. Bu Kürt ve bölge halklarının kardeşliği için kalıcı bir çözümü olanaksız hale getirecektir. ABD’nin emperyalist işgallerine borçlu bir Kürdistan ancak sömürge olacaktır, emperyalizmin işgalleri sonucu bu güce dayanan bir Kürdistan, emperyalist işgallerin ortadan kalktığı bir süreçte bölge halklarıyla barış içerisinde yaşaması olanaklı değildir. Türkler, Kürtler ve Araplar arasında bir ulusal mandacılığı İçselleştirmiş bir uluslar bilincine ve çatışmasına neden olacağı ortadadır. Bu günkü emperyalist sömürgeci işgallerle paralel ulusal ya da özgürlük mücadelesi verenler işbirlikçilik dışında halkların kardeşliğine bir katkıları olmayacak ve özgürlük getirmeyeceklerdir. Emperyalistlerin olası birinci bölgedeki bir yenilgisi Kürt halkını, Arap ve Türk şovenizminin saldırısıyla karşı karşıya bırakacaktır. Bölgede özellikle Kürt halkının bölgesel güç dengelerinin sarsılmasıyla kazandığı siyasi mevzileri uzun dönemde koruyabilmesi ve geliştirebilmesi için emperyalist sömürgeci güçlere karşı bölgedeki diğer halk güçleriyle birlikte emperyalist sömürgecilere karşı ortak hareket etmelidir. Birinci bölgenin bir halklar katliamlarına dönüşmemesi için bölge halklarının dar milliyetçi hareket ve düşüncelerinden bir an önce uzaklaşıp, dar milliyetçi hareket tarzına mezhepsel inançsal farklılıklara karşı, ortak halklar kardeşliği ekseninde birleşik hareket etmelidirler. Aksi taktirde tarih; birinci bölge halklarını tarihe, ‘bir birilerini emperyalist sömürgecilerin oyunuyla katlettiğini’ bir kez daha yazacaktır. Bunun içindir ki birinci bölge barışının en önemli temel taşları Türk ve Kürt halklarının kardeşleşme süreci ve bölge halklarıyla bu kardeşleşme sürecini güçlendirip mezhepsel ulusal bölgesel ve halkların arasındaki çatışmaları sonlandırmakla mümkündür. Birinci Bölge; emperyalist sömürgecilerin, dünyaya hakim olma özlemiyle, dünyanın tüm zenginliklerinin sahibi olma düşünceleri doğrultusunda vermiş oldukları bu mücadele, işgal ve sömürgeciliktir. Savaş, katliam, halklar arası; ulusal, dinsel, bölgesel, ötekileştirmeler ve katliamlar... Son günlerde suriye üzerinden başlatılan birinci bölgede medeniyetler savaşına dönüşebilecek bir savaş hazırlığında bu günden almamız gereken tarihi bir sorumluluk var. Peki biz insanlar, biz halklar... Ulusal, bölgesel inançsal, düşüncesi ne olursa olsun biz, biz halklar (!). Biz hala emperyalistlerin çıkarları uğruna birbirimizi mi katledeceğiz ?.. Yoksa .... Halkların kardeşliği için Ortadoğu da emperyalist işgale karşı halkların kardeşlik birliği mücadelesini mi vereceğiz...


3

YEREL GÜNDEM

Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

İBB’den Sancaktepe’ye Meydan Parkı ve Kültür Kompleksi

Bozcaada Betonlaşma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

Sancaktepe’ye yapılan yatırım ve hizmetlerin temel atma ve açılış töreninde konuşan Başkan Topbaş, “Bu yürüyüş sayın Başbakanımızın başlattığı hizmet kervanının bir yürüyüşüdür” dedi. Sancaktepe’ye yapılan yatırım ve hizmetlerin tanıtım temel atma ve açılış töreni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın

Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun sadece din kardeşlerinin değil tüm mazlumların zulümden kurtulması için mücadele eden ecdadın mensupları

yönetimlerde bizlere verdiğiniz desteğin yansımalarını bu tür hizmetlerin açılışlarında görüyorsunuz. Sizlerin yansıması olarak bizler geleceğimizi inşa

lik Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli metro hattının 2018’de tamamlanmasını hedefliyoruz. 11 kilometrelik Kadıköy-Ataşehir-Sancaktepe-Sultanbeyli

Metro Hattı’nın hazırlıkları da devam ediyor. 2004’te göreve geldiğimizde Sancaktepe’ye 3 raylı sistemlerin ayrı metro hattı… toplam uzunluğu tramvaylar dahil 45 Sancaktepe’de yaptıkları yatırımların kilometreydi. Birçok metro hattını İstan400 milyon TL’yi bul’a kazandırdık aştığını belirten Topve toplamda tam baş, bu yatırımların 708 kilometre metro devam edeceğini yapmayı planlıyoruz. ifade ederek, sözlerİstanbul’da yaşayan ini şöyle sürdürdü; “Sancaktepe’ye metro herkesin burada yaşamanın gururunu getireceklerini, İstanbul’da eksiklikleri, hissetsin, mutlu olsun istiyoruz.” sıkıntıları giderme, Törende konuşmadüzeni yeni kurma ların ardından işi bize düştü. Her Kadir Topbaş, Aziz noktada hizmetkar Törende konuşan Babuşçu ve beraolmanın erdeminin İstanbul Büyükşeberindekiler, çocukbilincindeyiz. İshir Belediye (İBB) larla birlikte butona tanbul’a yaptığımız Başkanı Kadir basarak Sancakteyatırımlar bu yılTopbaş, çok önemli pe Meydan Parkı sonuna vardığımızbir açılış ve temel açılışı ve Yenidoğan da 60 milyar TL’yi atma töreninde daha Kültür Merkezi’nin bulacak. Sancakteİstanbullularla butemel atma törenini pe’ye de 400 milyon luşmaktan duyduğu TL’yi aşkın yatırımlar gerçekleştirildi. memnuniyeti belirteryaptık, yapmaya da ek, “Bu yürüyüş sayın 40 dönümlük alan devam ediyoruz. TeBaşbakanımızın üzerine kurulan mel atmayı bir tarafa başlattığı hizmet kerSancaktepe Meydan vanının bir yürüyüşü. “İBB olarak dünyanın bırakın, açılışlara Parkı’nın 2 milyon dahi yetişemiyoruz. Bu yürüyüş milletimiz- hangi noktasınTL’ye mal oldu. İstanbul’da açılışı da sıkıntı varsa in yeniden kendine Vatandaşların nefes bekleyen 286 büyük gücümüz yettiğince geliş yürüyüşüdür” alacağı yeşil alanların yatırım var.” orada olduk” diyen dedi. yanı sıra, spor ve Başkan Topbaş, çocuk oyun parkların“Endonezya Açe’deki Sancaktepe’ye 3 Medeniyetin ve dan oluşan parka 527 ayrı metro hattının teknolojinin bu kadar tsunaminin ardınağaç çiçek dikildi. geleceğini müjdeleydan, Pakistan’daki geliştiği 21. Yüzyılda Temeli atılan Sancaken Topbaş, şunları Ortadoğu’da yaşanan sel felaketinde ve tepe Kültür Kompleksi kaydetti, “Buraya depreminde, Afganacılara dünyanın de 11 milyon 503 bin sadece Üsküistan depreminde, seyirci kaldığını TL’ye mal olacak. dar-Ümraniye-ÇekJaponya’daki radyvurgulayan Başkan İlçenin ve İstanbul’un meköy-Sancaktepe Kadir Topbaş, ‘’Suriye asyon yayılmasına Metrosu gelmeyecek. kültür hayatına büyük neden olan sızıntıda ve Mısır kanayan katkılar sağlayacak oradaydık. Somali’de, Sultanbeyli’den ve bir yara ve bir ateş 9 bin metrekarelik Kadıköy’den geyumağına dönmüştür. Senegal’de, Etiykültür kompleksi lecek iki ayrı metro Malesef vicdanlar su- opya’da, Afrika’nın toplam 7 kattan hattı daha buradan skun. Nasıl bir zaman birçok sıkıntısında diliminde yaşıyoruz ki oradaydık. Hatta Hai- geçecek. Bu, metroy- oluşacak. Kompleks içerisinde 650 kişilik insanlık bununla ilgili ti’ye bile gittik. Dünya- la İstanbul’un her çok amaçlı konferans yerine hatta Çin ve haykırışta bulunmuy- daki herhangi bir sıkıntıdan bigane ka- Londra’ya kadar gide- salonu bulunacak. or?” diye konuştu. lamayan bir anlayışın bileceğiniz anlamına İBB dünyanın her Kaynak: ibb.gov.tr geliyor. 14 kilometremensuplarıyız. Yerel yerinde hizmette… katılımıyla Yenidoğan Kapalı Spor Salonu bahçesinde gerçekleştirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kutlama telgrafı gönderdiği törenine Hakkari Valisi Necmettin Kalkan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem ile AK Parti Milletvekileri Bilal Macit, Osman Boyraz, Mehmet Domaç ve çok sayıda vatandaş katıldı.

olduklarını vurgulayan Kadir Topbaş, şöyle konuştu; “Bugün Mozambik Başbakanı ile birlikteydik. Akşam saatlerinde de Güney Afrika Gautena Eyaleti Başbakanı ile yemekli bir toplantıda bir araya geleceğiz. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı gösteriyor. Türkiye ve İstanbul sadece kendi kabuğu içinde değil. Dünyanın birçok şehrine model oluyoruz ve kalkınmasına destek veriyoruz. Görüştüğümüz ülke ve şehirlerin yöneticilerine, ‘Biz bu noktaya gelmek için ciddi bedeller ödedik. Dostlarımızın ve ezilen insanların bedel ödemesini istemiyoruz. Bunun için her türlü bilgi ve deneyimi paylaşırız. El uzatırız’ diyoruz.”

ediyoruz” şeklinde konuştu.

Bursa Şehir Plancıları Odası’ndan Bozcaada’ya giden 6 kişilik ekip, 26 Ağustos’ta Zübeyde Hanım Parkı’nda yeni çevre düzeni planını, ada halkına anlattı. Toplantıda Çevre Düzeni Planı’yla birlikte adayı bekleyen “betonlaşma” tehlikesine dikkat çekildi Bursa Şehir Plancıları Odası’ndan Bozcaada’ya giden 6 kişilik ekip, 26 Ağustos’ta Zübeyde Hanım Parkı’nda yeni çevre düzeni planını, ada halkına anlattı. Çevre Düzeni Planı’yla birlikte adayı bekleyen “betonlaşma” tehlikesine dikkat çekilirken, Habbele, Sulubahçe ve Ayazma’dan başlayarak Poyraz Limanı’ndan ada merkezine kadar olan kısmın, turistik ve günübirlik işletmelerle birlikte konut alanlarının inşaatına izin verilecek, büyük ölçüde imara açıldığı belirtildi. Bu planın uygulanması halinde, Bozcaada’nın Bodrum, Çeşme ya da Marmaris gibi Türkiye’nin herhangi bir yerinde bulunabilecek turizm merkezlerinden biri haline geleceği, şu anki doğal özelliğini ve güzelliğini kaybedeceği belirtildi.

Sekreteri “Bu plan onaylanarak, üst ölçekli plana monte edilmek istenmektedir ve bu planlama ilkesi gereği aykırıdır” dedi.

“Alelacele onaylanan bu plan kuşku uyandırmaktadır”

“Güney’de merkezin 2 katı alan imar açılacak” Güney’de Bozcaada merkezinin 2 katı kadar alanı imara açılmak istendiğini belirten yetkili “Ben bu plana bakınca yapılaşmış betonlaşmış adanın yolları da büyütülmüş merkezden güneye oradan

1/100.000 plan onaylanmadan, 1/25.000′lik planın aceleyle oldu bittiye getirilerek onaylanmış olmasının, kafada soru işareti yarattığını belirten Şehir Plancıları Şube

“Adanın güneyi büyük ölçüde imara açılıyor” Toplantıda, yeni planın önceki diğer planlarla karşılaştırıldığında görülen en radikal değişikliğin, adanın güneyinin büyük ölçüde yapılaşmaya açılacağı belirtilirken, “Habbele’den plajlar bölgesinden başlayıp, Poyraz Limanın’na oradan da kuzeye adanın merkezine doğru büyük bir alan önemli ölçüde imara açılmaktadır” dendi. Bu alanın, özellikle turizm alanları, günübirlik tesisler ile konut alanları olarak planlandığı vurgulandı.

da ayazmaya giden ana yol 18 metreye çıkarılmış” şeklinde konuştu. “Planda üzüm ya da şarapçılıkla ilgili detaylı hükümler yok” Oda yetkilisi, planda adanın en önemli konusu olan üzüm ve şarapçılıkla ilgili bir hüküm ya da kararın olmadığına dikkat çekerek, “Spesifik olarak Bozcaada’nın şarabı ya da bağcılığının geliştirilmesi üzerine bir karar yok” diye konuştu. “Kış nüfusu artmayan bir yerde yeni yapılaşmaya ihtiyaç yoktur” Bu tür planların, bir nüfus projeksiyonu dahilinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken oda yetkilisi, “Önemli olan adanın kış nüfusudur. Kışın nüfus artıyor mu azalıyor mu buna bakmak gerekir. Yeni konut alanlarının açılmasına ihtiyaç var mı buna bakılır. Maalesef bu durum turizm baskısı altındaki yerlerde istismar edilir” diye konuştu.

“Plan hazırlanırken ada halkı sürece dahil edilmeliydi” “Tartışmaların çoğu plan yapılırken yapılmalıydı” diye konuşan oda yetkilisi, idarenin katılımı sağlamakla mükellef olduğunda dikkat çekerek “Plan yapılırken siz neleri önemsiyorsunuz diye sorulması gerekiyordu” dedi. “Sürecin gidişatını ada halkı belirleyecek” Potansiyeli olan kırsal alanların turizm ve betonlaşma baskısı altında olduğunu belirten yetkili, Ada halkının bundan sonra sürece müdahil olması ve süreci takip etmesi gerektiği söyleyerek, “Bodrumdan, Marmaris’ten, Çeşmeden yani diğer turizm alanlarından çok da farklı olmayan bir turizm alanı planlaması görüyorum. Buranın kültürü nedir kimliği nedir özelliği nedir burada turizm mi önceliklidir bu ada halkının karar vereceği bir şeydir. Burayı sizin nasıl gördüğünüz önemlidir bu sizin karar vereceğiniz şeydir” dedi. Adaposta’sından kısaltılmıştır..

Doğalgazlı otobüsler Kocaelinde hizmete giriyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ulaşım filosunu güçlendirmeye devam ediyor. Daha önce 45 doğalgazı kente kazandıran Büyükşehir, 10 doğalgazlı otobüsü hizmete alacak. Otobüslerin hizmete giriş töreni yarın (27 Ağustos Salı) saat 18.00’da Doğu Kışla Gençlik Parkı’nda yapılacak. Törene Süheyl-Behzat Uygur kardeşlerde yarışmalarıyla renk katacak.

200 YOLCU KAPASİTELİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin her biri ayaktakilerle birlikte 200 yolcu taşıma kapasiteli 10 adet büyük, körüklü otobüs satın aldı. Körüklü otobüsler ilçeler arasında seferlere konulacak. Yeni körüklü otobüsler Gebze-Darıca-İzmit; Karamürsel-Umuttepe; Derbent-İzmit-Kartal; Dilovası –Umuttepe; Dilovası-GOSB arasında kullanılacak.

20 OTOBÜS DAHA ALINACAK Öte yandan Büyükşehir ekonomik ömrünü tamamlamış

olan belediye otobüslerinin yerine yenilerini almak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Büyükşehir, temmuz ayında 20 adet dizel motora sahip 12 metrelik solo olarak tabir edilen otobüsün alımı için ihale gerçekleştirmişti. Araçlar ocak 2014’ten itibaren hizmet vermeye başlayacak.

ARAÇ ÖZELLİKLERİ

Araçlar alçak tabanlı, 3 kapılı ve klima özelliklerini taşıyacak. Orta kapıda yürüme engellilerin otobüse kolay inip binmelerini sağlayacak manuel rampa sitem bulunacak. Araç içinde katlanır koltuk, engelliler için iniş butonları, aracı yan yatırma ve alçaltma-yükseltme sistemi yer alacak. Otomatik şanzımana sahip olacak otobüslerde motor otomatik yangın söndürme sistemi bulunacak. 2014’TE 100 OTOBÜS ALINACAK Büyükşehir Belediyesi 2014 yılında 100 otobüs alımı daha yapmak için çalışmalarını sürdürüyor.


4

YEREL GÜNDEM

t Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

Gecekonducular TOMA’ya, İş Makinesine ve Yıkıma Karşı Barikatta

İstanbul Ataşehir’de gecekondu yıkımına karşı direnen halk, iş makinelerinin önüne yattı, barikatları ateşe verdi. İstanbul Ataşehir Emekevler’de gecekondu yıkımı için iş makineleriyle belediye ekipleri ve TOMA’sıyla çevik kuvvet mahalleye gitti. Halk mahalle girişine geceden barikatlar kurup ateşe verdi yıkım ekiplerinin mahalleye girmemesi direnen mehelleli bu bir kentsel dönüşüm projesi değil bizleri burdan çıkarıp şehir dışına sürmek istiyorlar. Bu bir ransal projedir. Evlerini boşaltmaya bile yeterli süre verilmedi. Mahalleli yıkım ekipler-

ini mahalleye sokmamak için dirensede polisin biber gazlı müdahalesi sonucu yıkım ekipleri evlerini boşaltmaya zaman yeterli zamanı tanımadan yıkıma başladı.. yıkım sürerken gimi vatandaşların uyuyan çocuklarını kucaklarında kepçelerin önünden alıpgecekondularından çıktıkları görüldü. Ataşehir Belediyesi’nin 410 gecekonduya, Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında yıkım çalışması yapacağı haberi üzerine gecekonducular, geceden bölgeye çıkan sokaklara barikat kurup nöbet tuttuSabah saatlerinde gelen polis ve belediye yıkım ekibine karşı

gecekonducular evlerini yıktırmamak için direndi. Çöp konteynerlerinden barikat kurup ateşe veren gecekonducular, TOMA’nın tazyikli suyuna rağmen dağılmadı. İş makinelerinin önüne yatan konducuların bir kısmı evlerinden çıkmazken bir kısmı da evinin damında bekledi. Çevik kuvvetin gecekonduculara saldırmasının ardından yıkıma başlandı. Konducular, yıkıma başlayan makineleri taşladı, yuhaladı.Zabıta ekipleri yıkım için evdekileri zor kullanarak dışarı çıkardı. Bu sırada 2 küçük çocuk da aileleri ile zabıta arasındaki arbedede kaldı.

Eğitim Vadisine Bir Okul Daha

Çekmeköy’de yeni bir okul daha eğitim hayatına başlayacak Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Çekmeköy’de yapımı tamamlanan özel bir okulu ziyaret ederek son durum hakkında bilgi aldı. Kirazlıdere Mahallesi’nde yapılan ve 2013-2014 eğitim-öğretim yılında hizmete girecek okulda; anaokulu, ilkokul ve ortaokul olarak üç kademeli eğitim verilecek. Başkan Poyraz, eğitim yılı başlamadan önce son hazırlıkları yapılan okulda, modern teknoloji ile donatılan sınıfları, kütüphaneyi ve müzik odalarını dolaşarak yetkililerden bilgi aldı.

Eller Semaya Suriye ve Mısır İçin Açıldı Mısır’da yaşanan katliama Sultanbeyli halkı sessiz kalmadı. Binlerce ilçe sakini Sultanbeyli Merkez Camii’nde kılınan Cuma Namazı sonrası, Mısır’da darbecilerin katlettiği halk için gıyabi cenaze namazı kıldı ve basın açıklaması yaptı. Ardından binlerce kişi ellerini semaya Mısır ve Suriye halkı için açtı.

Türkiye Mısır’da ve Suriye’de yaşanan insanlık dışı uygulamaya sessiz kalmıyor. Tüm yurtta Mısır ve Suriye halkına destek mitingleri düzenleniyor. Sultanbeyli halkı da bu konuda üzerine düşeni yaptı. Sultanbeyli Merkez Camii’nde kılınan Cuma Namazı’nın ardından Mısır’da ve Suriye’de katledilen halk için gıyabi cenaze namazı kılındı. Ardından basın açıklaması yapıldı. Mısır ve Suriye halkına destek için düzenlenen mitingi ilçede faaliyet gösteren STK’lar, Anadolu Gençlik Derneği, İHH, Eğitim-Bir-Sen Sultanbeyli Şubesi, Kent Konseyi Gençlik Meclisi, ilçedeki siyasi partilerin gençlik kolları başkanlıkları, memleket dernekleri, odalar, vakıflar, kamu yararına faaliyet gösteren dernekler organize etti ve Sultanbeyli Belediyesi de destekte bulundu. Kent meydanında Suriye ve Mısır halkı için yapılan mitinge Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, 1. ve 2. dönem Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak, Saadet Partisi İlçe Başkanı İsmail Yılmaz, AK Parti İlçe Başkan Yardımcıları Abdurrahman Hiçyılmaz, Mehmet Yaman ve Nezir Tüysüz, Sultanbeyli Belediye Başkan Yardımcısı Necdet Dursun, belediye meclis üyeleri, mahalle muhtarları ve çok sayıda basın mensubu katıldı. AK Parti İlçe Başkanı Ali Sevinç

cenazesi dolayısıyla katılamadığı miting için “Gönlüm her zaman Suriye ve Mısır halkının yanında. Kısa zamanda orada bulunan Müslüman kardeşlerimizin özgürlüklerine kavuşmasını bekliyor ve dualarımızı eksik etmiyoruz” dedi. Zulme Sessiz Kalma Mitingde Basın açıklamasını STK’lar adına Anadolu Gençlik Derneği Başkanı Durmuş Can yaptı. Can şunlara değindi: “Sahip olduğumuz medeniyet tasavvurumuz, zalim kim olursa olsun, zulüm kimden gelirse gelsin dik bir duruş sergilenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Maddi güç sahibi olmayı üstünlük kabul eden; temel insani değerleri bile menfaatleri karşısında hiçe sayan, fırsatçı, faydacı, mazlum insanlar üzerinden kaynakları sömüren batı dünyası bu anlayışını bütün dünyaya geçerli kılmaya çalışmaktadır. Buna karşılık İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanlar; şiddet, zulüm, kan ve gözyaşına mahkûm hale getirilmiştir. Mısır’ da ırkçı emperyalizmin desteğiyle ve silah zoruyla yönetime el koyan darbeciler Adeviyye Meydanı’nın da, Nahta Meydanında, Ramses Meydanında ve Mısır’ın diğer bölgelerinde; zulme karşı çıkan Müslüman kardeşlerimizi şehit etmekte, yaşlı, kadın, çocuk demeden

İstanbul Maltepe’de uyuşturucu çeteleri halka ateş açtı 9 yaralı ! Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu karşıtı eylemlere ‘darbe’ suçlaması Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre geçen yıl kasım ayında, DHKP/C’ye yönelik operasyon kapsamında Maltepe’deki Gülsuyu / Gülensu Haklar Derneği’ne baskın düzenlenmiş ve sekiz kişi tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, derneğin 2011’den beri sürdürdüğü ve ‘Yozlaşma Karşıtı Mücadele’ adı verilen eylemler ‘örgüt faaliyeti’ olarak sıralandı. Bir kişinin fuhuş yaptığı iddiasıyla tehdit edilmesi, uyuşturucu satıcısı olduğu öne sürülen bir kişinin halk içinde teşhiri, ‘Uyuşturucu satıcısı Göksel-İbo-Egemen-Ümit mahalleden defol’ yazılı pankartın asılması, uyuşturucu kullandıkları iddia edilen iki kişinin yaralanması ve bazılarına ait araçların kurşunlanması, ‘canlı bomba’ İbrahim Çuhadar’la ilgili döviz asılması, bu kapsamda sayıldı. PİKNİK KANIT OLDU Kahvehanede yapılan uyuşturucu karşıtı bir toplantının ve derneğin gerçekleştirdiği pikniğin haberi de eylemlerin örgüt adına gerçekleştirildiğine kanıt olarak gösterildi. İddianamede beş sanık hakkında TCK’nın 309. maddesine göre ‘cebir ve şiddet ile anayasal düzeni alaşağı etmeye teşebbüs’ iddiası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle, diğerleri için de ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla dava açıldı. Sanıklara ayrıca, katıldıkları eylemler için de ‘2911 sayılı kanuna muhalefet’ suçundan ceza istendi.

İstanbul Maltepe’ye bağlı Gülsuyu Mahallesi’nde birçok kez halka dönük silahlı saldırı gerçekleştiren çetelerin sabah saatlerinde iki SGD üyesini vurdu ve öğle saatlerinde ESP İlçe Örgütü’ne silahlı saldırı düzenledi. Saldırılarda vurulan 5 kişinin durumunun iyi olduğu öğrenildi. Saldırı-ların ardından ESP, BDP, EMEP, Partizan, Halk Cephesi, KÖZ ve ÖDP’nin çağrısıyla Heykel Meydanı’nda toplanan mahalleliler, Esenkent Karako-lu’na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşte, “Çetelerden hesap soracağız” yazılı pan-kart açılırken, sık sık “Çetelere geçit vermeye-ceğiz”, “Çeteler vuruyor devlet koruyor”, “İşbirlikçi polis hesap verecek” sloganları atıldı. ‘Halka değil çetelere batrikat’ Esenkent Polis Karakolu önüne polis tarafından kurulan barikat kitle tarafından, “Halka değil çetelere barikat” sloganıyla protesto edilirken, kadınlar da polise “Bizim çocuklarımız vurulurken çeteler mahallede cirit atarken neredeydiniz” şeklin-de tepki gösterdi. Burada yapılan basın açıklamasının ardından Heykel Meyda-nı’ndan ESP binasına doğru yürüyüşe geçildi. Halkın üzerine ateş açtılar Sloganlarla yürüyüş devam ederken, Heykel Meydanı yakınlarında kitlenin yanına yaklaşan iki motosikletten ateş edildi. Saldırıda DİHA muhabiri Öykü Dilara Keskin ile

adı öğrenile-meyen Partizan Dergisi muhabirinin de aralarında olduğu 4 kişi yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralıların durumunun iyi olduğu öğrenildi. Mahalleliler, uyuşturucu çetesiyle ilgisi olduğunu düşündüğü bir aracın karakol tarafından gelip yanlarından geçtikten birkaç dakika sonra silahlı saldırının gerçekleştiğini belirtti. Saldırının ardından mahalle sakinleri Heykel Meydanı’nda toplanmaya başladı. Mahallelilerin nöbet tuttuğu ve mahallede gerilimin sürdüğü belirtildi. “Uyuşturucuya hayır” kampanyası çeteleri rahatsız etti

Olaylar iki ay önce Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerine karşı bir kampanyayla başladı. Halkı bilgilendirme çalışmaları sırasında bir ay kadar önce mahalledeki İnalkaç ailesinin 5 ferdi uyuşturucu çeteleri tarafından vuruldu. Ardından eski BDP Maltepe İlçe Başkanı’na silahlı saldırı girişimi oldu. Ağustos ayıyla birlikte uyuşturucu çetelerine karşı bilgilendirme seminerleri çalışmalarının başlatılmasıyla hız kazandı. Bir hafta önce ESP ilçe binasına gelen 15 kişilik bir grup binada bulunan bir kişiyi silahla yaraladı. 15 kişiden bir kişi polis tarafından gözaltına alındı.

büyük bir katliam yapmaktadırlar. Darbe yönetimi keskin nişancıları da kullanarak binlerce kardeşimizi şehit ederken on binlerce insanı da yaralamışlardır. Camilerde ibadet ve dua halinde bulunan kardeşlerimize dahi vahşet içinde bir katliam gerçekleştirilmiş, yaralıların tedavi edildiği hastaneler basılarak katliam gerçekleştirilmiştir. Bununla da yetinmeyen eli kanlı darbeciler; Mısır direnişinin sembolü Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Lideri Muhammet Bedii’yi tutuklayarak hukuksuz tavırlarını ortaya koymuşlardır” şeklinde açıklamalarda bulundu. Suriye’de yaşananlarında unutulmadığı basın açıklamasında Gazze’de, Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de, Myanmar’da, Bangladeş’te ve Doğu Türkistan’da zulme uğrayan Müslümanlar için dua edildi. Kalabalık sık sık Mursi yanlısı sloganlar attı, kent meydanında Mısır’da çekilmiş fotoğraflardan oluşan sergi büyük ilgi gördü. Sergi, mitinge katılanlara duygulu anlar yaşattı. Belediye Başkanı Hüseyin Keskin’de sosyal paylaşım siteleri Facebook ve Twitter’dan sık sık yaptığı gönderilerle Suriye ve Mısır halkına destek veriyor.

İstanbul Maltepe ilçesi Gülsuyu mahallesinde son dönemde çeteler tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırıları protesto eylemine ateş açıldı. Çeteler tarafından bugün boyunca yapılan saldırılarda 2′si basın emekçisi 9 kişi yaralandı. AKP iktidarı, Lice’de karakol inşaatı protestosu sırasında Medeni Yıldırım’ın vurulması sonrasında “Uyuşturucu operasyonlarından rahatsız oldukları için protesto yapıyorlar” söylemine sarılmıştı. Oysa İstanbul Maltepe’de iki ay boyunca gerçekleştirilen saldırılarda 15 kişi yaralanırken sadece bir kişi polis tarafından yakalandı.


BAŞKENT GÜNDEMİ

5 Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

SİYASETİN SURİYE GÜNDEMİ CHP Sözcüsü Prof. Dr.Haluk Koç, “Suriye konusunda gerçekler tam ortaya çıkmadan bu ülkeye bir askeri müdahalede bulunmanın çığırtkanlığını yapmanın bizi nerelere sürükleyebileceğini çok iyi hesap etmemiz gerekiyor” dedi.

-“Bu ülkenin,

gördünüz mü bilmiyorum. Tekbir

ülkemizin sokak-

getirerek boyun kesmeler. Sorgu

larında gencecik

sual yaparak kurşuna dizmeler.”

evlatlarımız

-“Irak dahil, Ortadoğu ülkelerine

kurşunlanırken

götürülen Demokrasi ve özgürlük

hala daha tespit

nasıl bir servisse, gittiği her

edilemeyen soy-

yerde kan ve gözyaşı bırakıyor.

suzların tekmel-

Ardından da çok ağır bir küresel

eriyle, sopalarıyla

sömürü dönemini açıyor.”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Suriye’ye, gerçekten uluslararası bir müdahaleye, en azından halkını, toplu katliamlara ve kimyasal silahlara karşı korumak için tedbir olarak müdahaleye ihtiyaç var” dedi.

sokak ortasında gençlerimiz kaf-

-“Mısır’da darbeyle uzaklaştırılan

aları parçalanıp

Mursi iktidarına 2 milyar doları

öldürüldüler.

hibe eden, Suriye’den kay-

Baba vicdanını

naklanan sorunlarla ilgili 2-3

mühürledin.

milyar dolar parayı şu ana kadar

Ağzını ile

harcamış olan bir Türkiye’den

Sadece milletin oyuna değil, gönlüne de talibiz.” “AK Parti’ye destek, oy verenlerden daha çok” Şentop, AK Parti’ye desteğin, oy verenlerden daha fazla olduğunu ifade ederek, bunu birçok yerde gördüklerini anlattı. Her seçimde oylarının atrmasının sebebinin bu olduğunu dile getiren Şentop, “Aynı zamanda bakıyoruz, başka partilere oy verdiği halde kalbi AK Parti’yle olan insanların sayısı çok fazla.

iğine işaret ederek, çıkar üze-

Birçok örneğine şahit oldum.

Aile ziyaretleri için geldiği

artık Suriye meselesinde Tür-

-“Diyelim ki bir müdahale oldu. Bu

-“Sayın Başbakan; BOP Eş

açmadın. Duygunu dahi belirtme-

bahsediyorum. Türkiye. Dışişleri

Çaycuma ilçesinde açıklama

kiye’nin tavrı, bu gün herkesin

rine kurulu, iki yüzlü ve çifte

‘Ben oyumu CHP’ye verdim

müdahalenin Türkiye’ye dönük

Başkanı olarak, son 10-11

din. Oturup seyrettin.”

Bakanının elindeki çantalarla

yapan Şentop, AK Parti’nin

benimsediği, herkesin geldiği

standartlı politika anlayışını

ama AK Parti’nin iktidar

risklerini çok iyi hesap etmek

yılda İslam dünyasında, İslam

doğrudan Libya’dan Kaddafi

Türkiye’de siyaset anlayışının

nokta olmuştur. Fakat dünya

değiştirmek yönünde önemli

olmasını istiyorum’ diyen

gerekiyor. Bu sürecin sonunda

coğrafyasında akan kanın sorum-

-“İç savaşlar, iç çatışmalar

muhaliflerine milyonlarca dolar

yanı sıra dış politikada da yak-

bu noktaya, Suriye’de pek çok

adımlar attıklarını, dünyaya da

insanlar var. Bunlara ras-

Suriye yeni bir Afganistan haline

lularından hiç şüpheniz olmasın,

dünyanın en kuralsız, en

para götüren bir Türkiye. Ama,

laşımları değiştirdiğini söyledi.

insanın hayatı karşılığında

bu konuda öncülük ettiklerini

tlıyoruz. Niye öyle, çünkü CHP

gelebilir. Neyi kast ediyorum?

bir tanesi de bizzat sizsiniz.”

ahlaksız, em kabule dilemez

kendi insanının sorunlarına karşı

gelmiştir. Problem de burası.

dile getirdi.

ve MHP Türkiye’yi yönetemez,

savaşlarıdır. Allah hiçbir ülkenin

duyarsız bir yönetim anlayışından

AK Parti’nin Suriye konusunda

Suriye’ye, gerçekten uluslar-

bahsediyorum.”

en başından itibaren ilkesel bir tutum sergilediğini vurgulayan

Her türlü radikal terör örgütünün

arası bir müdahaleye, en azın-

siyasi partiye nasip olmayan

dan halkını toplu katliamlara

kiden olduğu gibi büyük ölçüde

bir gerçeklik. AK Parti’ye gönül

ve kimyasal silahlara karşı

sadece milletin oyunu almak

verenlerin sayısı, oy verenle-

muhalefet partisinin genel

korumak için tedbir olarak

anlayışıyla yapıldığını belirten

rden daha fazla, biz seçimde

mayan emeklilerden bahsediy-

başkanı dahil bazıları, ‘Eskiden

müdahaleye ihtiyaç var.”

Şentop, şunları söyledi:

bunu sandığa yansıtacak

plerle Suriye’yi ele geçirmesine

orum. Genel sağlık sigortası adı

Beşar Esad’la şöyle samim-

karşı koyuyor.”

altında en temel sağlık hakkını

iydiniz, artık aranız bozuldu’

“AK Parti dünyaya öncülük

“Siyasetçiler, milletin oyunu

para ödeyerek satın almak

diyor. Çok tuhaf bir şey. Bizim

ediyor”

almak için zaman zaman

-“Hiç video fragmanlarını izlediniz

durumunda bırakılan Türkiye

aramızın iyi olduğu dönem-

mi, El Nusra ve diğer radikal

Cumhuriyeti yurttaşlarından

grupların sebep olduğu vahşeti

bahsediyorum.”

-“ sayın Başbakan sizin deyimi-

başına vermesin. Size göre Esad

yerden Türkiye’de dahil bölge

nizle söylüyorum; Hz. Yusuf’u

güç kullanıyor, kimilerine göre de

ülkelerinde ve tüm dünyada

kuyuya itenlerden, atanlardan biri

Esad bir takım radikal unsurların,

-“%3 ile yetinen ücretlilerden

Şentop, “Bakıyorsunuz ana

yeni terör eylemlerinin filizlerini

de büyük ihtimalle sizsiniz.”

nereden geldiği belirsiz, bir takım

bahsediyorum. Ağzını dahi aça-

buradan çıkartabilir.”

-“Irak’ta şu ana kadar öldürülen

terör gruplarının emperyalist tale-

-“Türkiye batılı ülkelerin her biri-

yüzbinlerce Müslümanın,

nin kendi çıkarları doğrultusunda

binlerce Esma’nın acısı, dramı

atacakları adımın faturasını kendi

karşısında şu ana kadar kılın bile

topraklarında, kendi insanlarının

kıpırdamadı. Üstüne işgalci ABD

kanıyla çok daha ağır bir şekilde

askerlerinin başarısı için hayır

ödetilir hale getirilebilir.”

duaları ettin herkesin önünde.”

5 aylık süreç kalıcı bir barış, onurlu bir çözümle neticelenirse gençler hayatını kaybetmeyecek ama ırkçılıktan, miliyetçilikten, kandan beslenenler siyaseten büyük kaybedecekler

gerçekleştiremeyecekleri

Yeni anayasa çalışmaları

lerde Esad, kendi halkını,

vaatlerde bulunuyorlardı. Seçil-

Şentop, yeni anayasa

kimyasal silahla bebekleri

ti’nin ilkesel tutumumun başka

dikten sonra bunu unutuyor,

konusunda ümitli ve kararlı

öldürmüyordu. Ne zaman ki

ülkeler tarafından da benim-

millete sırtını dönüyorlardı.

olduklarını belirterek, yeni anayasa çalışmalarının

seneceğini düşündüklerini vur-

başladı, biz o zaman ona

gulayan Şentop, “Başlangıçta

esas alan ve bu değerleri

yapılabilmesi için fedakarlıkta

Erdoğan’ın, PKK’lıların yüzde

karşı tavrımızı değiştirdik” diye

hiçbir ülke ‘darbe’ diyemedi,

devlet yönetimine taşıyan

bulunduklarını kaydetti.

20’sinin ülke dışına çıktığına yöne-

konuştu.

açık tavır alamadı. AB, yavaş

bir anlayışla siyaset yapıyor.

Komisyonda diğer partilerle

lik sözlerinin hatırlatılması üzerine

Şentop, ana muhalefet partis-

yavaş Mısır’la ilişkilerini

Seçimlere de bu manada

eşit temsil sağladıklarına işaret

Baluken, halen çekilmenin devam

inin Esed ile halkını öldürmeye

yeniden gözden geçireceği bir

hazırlanıyoruz. Her zaman

eden Şentop, “Halbuki her par-

ettiğini söyledi.

başlamasının adından samim-

noktaya geldi. ABD’de de daha

şunu söylüyoruz, bir seçim

ti bütün komisyonlarda kendi

bir paket hazırlaması,

iyet kurduğunu savunarak,

iyi bir noktada ama yeterli

yapıldığı zaman, sandıklar

milletvekili oranında temsil

yasal ve anayasal

şunları kaydetti:

değil. Fakat bunlar olumlu

kapandığında AK Parti bir

edilir. AK Parti, buna rağmen

adımdır” ifadesini kullandı.

sonraki seçimin startını verir.

herkesin serbestçe katkısını

da yapılan tartışmaları son derece

“Bu tuhaf bir tutum, bunu

Şentop, partilerinin sadece iç

Bölge toplantılarını biz ocak

yapabilmesi ve yeni anayasa-

bulunması gerektiğini

talihsiz bulduğunu ifade ederek,

sadece ana muhalefet

politikada değil, dış politikada

ayından beri seçim işleri

nın hazırlanması için eşit

savundu.

“Eğer AKP hükümeti yeni bir savaş

için söylemiyorum. Ancak

da yeni perspektifler getird-

başkanlığı olarak tamamladık.

temsile razı olmuştur” dedi.

sorumlulukları bulunduğunu ifade eden Baluken, hükümetin hızla demokratikleşmeyle ilgili acil

düzenlemelerle ilgili irade beyanında

Başka bir soru üzerine Baluken, Suriye’ye olası bir müdahale konusun-

macerasına girecekse tabiki geçmiş ÇEKİLME DEVAM

olan tezkere üzerinden herhangi

EDİYOR

bir süreç yürütemeyecektir. Yeni bir gündemine getirecektir. Böylesi

açıklamalarda bulunduğunu iddia

yaklaşmını bir kenara bırakarak,

bir şey yaşanırsa BDP olarak daha

lanmaya gerek yok. Tek bir gencin

eden Baluken, şöyle devam etti:

bir an önce Meclis’i açmanın ve bu

önceki tezkerede olduğu gibi bu

demokratikleşmeyle ilgili adımları

tezkerede de savaşa karşı en güçlü

atmanın gayreti içinde olmalıdır.

muhalefeti ortaya koymak için

Aksi takdirde Türkiye halklarında

Meclis’te olacağız” diye konuştu.

bu sürecin başarısı için başka

Yapılan çalışmaların sonucu alınmadan; peşin yargılarla, ısmarlama tezlerle, dayanıksız iddialarla ve boş bahanelerle savaş çığırtkanlığı yapmak, Suriye’ye yapılacak operasyonun alt yapısını oluşturmak ahlaki olmadığı gibi uluslararası hukuka da aykırılık teşkil edecektir.

süreci, yeni bir tezkereyi Meclis’in

Baluken, “Başka hiçbir cümle kul-

HÜKUMET ACELE ETMELİ

şeklinde konuştu.

AK Parti, milletin değerlerini

Baluken, “Bugünkü

gözyaşının akması engellenmişse

çalışmaları sürdürüyoruz”

Mısır konusunda da AK Par-

Esad kendi halkını öldürmeye

yaşamı kurtulmuşsa, tek bir ananın

AK Parti yönetir. Bu başka bir Türkiye’de de siyasetin es-

odaklandığı, hem bulunduğu

peşkeş çekmek, bu terörist oluşumlara destek vermek boyutunun kestirilmesi bugünden zor, ama gerçekleşmesi kaçınılmaz olan facialara yol açacaktır.Suriye’ye keyfi, temelsiz, dayanaksız, her neviden sanal gerekçeli gelişigüzel müdahalenin ülkemiz için hayırlı netice doğurmayacağına inanmaktadır.Öz ve özet olarak partimizin, Suriye’ye

herhangi bir söz söylemeye gerek

“Adeta bu sürecin bitmesi, yeniden

daha önceki yıllarda heba edilen

olmadığını düşünüyoruz” dedi.

bu çatışmaların başlaması, gençler-

önemli bir fırsatın, hükümet

TÜRKİYE POLİS DEVLETİ

in toprağa düşmesi için burada

tarafından heba edilmek istendiği

GÖRÜNTÜSÜNDEN UZAK-

SAVAŞA KARŞI MUHALEFET

iştahı yüksek çağrılar yapmayı

gibi bir algı oluşur” dedi.

LAŞMALIDIR

EDERİZ

hala sürdürüyorlar. Çünkü bu 5 aylık süreç kalıcı bir barış, onurlu

BDP olarak bu sürecin sonuna

Bekir Bozdağ’a yönelik saldırının

BDP Grup Başkanvekili İdris

bir çözümle neticelenirse gençler

kadar takipçisi olacaklarını ifade

ardından yeni bir düzenleme

Baluken, Suriye’ye olası bir askeri

hayatını kaybetmeyecek ama

eden Baluken, bu konuda artık

yapılacağına ilişkin haberlerin

müdahaleye ilişkin, “Eğer AKP

ırkçılıktan, miliyetçilikten, kandan

sözün bittiği bir noktada olun-

hatırlatılması üzerine de Baluken,

Suriye’de yaklaşık ikibuçuk yıldır

Gelişmelerden anlaşılmaktadır

aynı zamanda milli iradeye, Türk

görülmeli, belirlenecek politikaların

hükümeti yeni bir savaş macer-

beslenenler siyaseten büyük

duğunu, hükümetin bir an önce

şunları söyledi:

süren vahim olaylar çok tehlikeli

ki, Suriye’de gerekli tedbirlerin

milletinin egemenlik haklarına

öznesi ve çatısı bu değişmez kural

asına girecekse yeni bir tezkereyi

kaybedecekler. Bu resmi gördükleri

demokratikleşme paketini bütün

“Savcı onayı olmadan polisi gözaltı-

bir sınıra dayanmış ve bölgesel

alınmaması halinde büyüyen iç

karşı hasımsızlık, haksızlık, hadsiz-

olmalıdır.

Meclis’in gündemine getirecektir.

için maalesef insan yaşamına mal

kamuoyuna açıklaması gerektiğini

na alma yetkisi veren, mevcut

dengeleri yerinden oynatmıştır.

kaosun bölgesel savaşa dönüşmesi

lik ve saygısızlıktır.

2– Birleşmiş Milletler kimyasal

Böylesi bir şey yaşanırsa BDP

olması pahasına pervasızca bazı

kaydetti.

noktadan da daha geri bir noktada

Esad güçleriyle muhalif unsurlar

an meselesidir.Bununla birlikte

olarak daha önceki tezkerede

şeyler dile getirebiliyorlar. Biz

ele alınması gereken bir düzenleme

arasındaki silahlı mücadele kanlı

kimyasal ve biyolojik menşeli silah

2003 yılındaki Irak işgalinden sonra

bitmeden, hazırlayacakları rapor

olduğu gibi bu tezkerede de savaşa

Türkiye halklarına bu ulusalcı,

Baluken, 1 Eylül Dünya Barış

yapılırsa, kanımca bu beklenti-

bir rekabete dönüşerek gittikçe

üreten ve satan çevrelerin deşifre

meydana gelen sancılı seyir ve

teşekkül etmeden suçlu-suçsuz tas-

karşı en güçlü muhalefeti ortaya

ırkçı, şovenist, miliyetçi, kandan

Günü’nde İstanbul, Van, Diyarbakır

nin büyük bir hayal kırıklığıyla

çapını genişletmiş ve içinden çıkıl-

edilmesi de ayrı bir önemdedir.

bu ülkenin toprak bütünlüğünün

nifine gidilmemeli, savaş tellallığı

koymak için Meclis’te olacağız”

beslenen çevreleri tekrar şikayet

ve Mersin’de çevre illerin de

sonuçlanması gibi bir sonucu

maz bir hal almıştır.

Bölgemizdeki devletleri ve otoriter

zedelenmesi aynısıyla Suriye’de

yapılmamalıdır.

dedi.

ediyoruz.”

katılımıyla mitingler yapacaklarını

önümüze getirir. İfade edilmesini

yönetimleri önce silahlandırıp son-

yaşanmamalı ve yaşatılmamalıdır.

3– Suriye’deki akan kanın

bildirdi.

bile son derece tehlikeli buluyoruz.

Durum gerçekten de çok ciddi ve

ra da barış ve demokrasi nutukları

Esad rejiminin devamı veya çökme-

durması, ölümlerin sonlanması ve

Politikasını milliyetçilik, ırkçılık

müdahale ihtimali karşısında AKP hükümetine yönelik teklif ve değerlendirmeleri şu ana başlıklardan ibaret olacaktır: 1– Türkiye’nin güvenliği ve Türk milletinin bekası her şeyin üstünde

silah uzmanlarının çalışması

ve çatışma üzerine kuranların, bu

Kalıcı bir çözümü sağlamak

Toplantının ardından Baluken,

Türkiye’nin hızla bir polis devleti

çok kötü olup her türlü olumsuz ve

atarak hizaya getirme gayesi güden

si halinde karşılaşılacak tüm imkân

kimyasal silah hunharlığının bitme-

geçmiş tabloları adeta özler şekilde

için Hükümetin, AK Parti’nin,

gazetecilerin sorularını cevap-

görüntüsünden uzaklaşmasıyla

kontrolsüz gelişmeye açık davetiye

küresel güçlerin iki yüzlülükleri iyi

ve ihtimaller titizlikle, enine boyu-

si konusunda Birleşmiş Milletlerin

her gün sürece yönelik birtakım

devletin üzerine düşen bazı önemli

landırdı. Başbakan Recep Tayyip

ilgili düzenlemeler ihtiyaç var.”

çıkarmaktadır.Suriye’de uzlaşma

tanınmalı ve derinlemesine de fark

na değerlendirilmelidir.Başbakan

tam ve kesin kararı beklenmelidir.

ve diyalog kanalları tümüyle

edilmelidir.

ve hükümetinin birinci görevi Esad

4– Suriye’nin toprak bütünlüğüne

ya da muhalifler değil, ülkemizin

saygı ve riayet asıl olmalı, Suriye

tıkandığından muhtemel anlaşma

leyi destekleyip desteklemediklerine yönelik soruya “Bu kimyasal silahların askeri bir operasyon ile imhası mümkün değil. Bu yüzden askeri bir müdahaleye kesinlikle karşıyız. Müdahale Suriye’yi yerle bir eder” dedi. Müslim, Nusra Cephesi’nin elinde de kimyasal silahlar olduğuna yönelik şüpheler taşıdıklarını da dile getirdi.

PYD lideri Salih Müslim: ‘Askeri müdahaleye karşıyız’ Rojava’da cihatçı çetelerle savaş halinde olan PYD çözüm getirmeyeceği için askeri müdahaleye karşı olduklarını açıkladı salih müslim-2Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale, Rojava’da öz yönetimler kuran, son aylarda ise cihatçı çetelerin saldırı ve katliamlarına

maruz kalan Kürtlerin de gündemi. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Müslim, Deutsche Welle’ye verdiği röportajda askeri müdahalenin sonuçlarını değerlendirdi. Esad rejiminin elinde her an kullanabileceği kimyasal silahlar olduğunu söyleyen Müslim, dışarıdan müdaha-

Suriye’deki savaşın dışarıdan müdahaleler ile bugünkü noktaya geldiğinin altını çizen Müslim, “ABD, Rusya, İran, Türkiye, Katar gibi

dış güçler Suriye’yi rahat bırakırsa sorun bir ay içinde çözülür. Ama dış güçlerin işine gelmiyor bu. Onlar timsah gözyaşları döküyorlar ama bir şey yapmıyorlar. Tek çözüm masa etrafında bir araya gelme” dedi. Silahlı gruplar denetimsiz Rojava’daki saldırılar ile ilgili de konuşan Müslim, Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu’nun bölünmesi sonucunda tugayların birbirlerinden bağımsız hareket ettiğini, gruplar üzerinde hiçbir denetimin kalmadığını, İstanbul’daki toplantıda da SUK temsilcilerinin “Nusra Cephesi’ni denetleyemiyoruz” sözlerini sarf ettiğini dile getirdi.

ve mutabakat zemini de çoktan

Yapılan çalışmaların sonucu

milli güvenliğini muhafaza altına

halkının birlik ve dirliği konusunda

çökmüş, böylelikle çatışma içindeki

alınmadan; peşin yargılarla,

almak ve sınırların hemen dibind-

taviz verilmemelidir. Bilhassa bu

taraflar ölüm diline saplanmış

ısmarlama tezlerle, dayanıksız

eki tehlikeli oluşumları engellemek

ülkede yaşayan Türkmen kardeşler-

kalmıştır.Özellikle 21 Ağustos

iddialarla ve boş bahanelerle savaş

olmalıdır.Suriye kaynaklı tehdit ve

imizin hayat hakları konusunda

2013 günü Şam’ın Guta bölgesinde

çığırtkanlığı yapmak, Suriye’ye

saldırılara karşı

samimi ve sonuç alıcı uygulama-

gerçekleşen kimyasal silah saldırısı

yapılacak operasyonun alt yapısını

sonucunda aralarında çocuk-

oluşturmak ahlaki olmadığı gibi

TBMM tarafından, 4 Ekim 2012

5 Gönüllü koalisyon gibi ucube

ların ve kadınların da bulunduğu

uluslararası hukuka da aykırılık

tarihinde bir yıllık süre için yabancı

yorum ve hazırlıklar uluslararası

yüzlerce masumun acımasızca

teşkil edecektir.Bu olaylar karşısın-

ülkelere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin

hukukla uyumlu olmadığından

katledilmesi şimdiye kadar yaşanan

da AKP hükümetinin sağlam ve

gönderilme yetkisinin hükümete

meşru ve ahlaki olmayan yollara

barbalıkların zirvesi olmuştur.

milli menfaatleri öne alan bir tutum

verildiği ortadadır. Suriye’deki olay-

tevessül etmekten kaçınılmalıdır.

Görüldüğü kadarıyla konvansiyo-

ve tavır takınmadığı da net olarak

ların Türkiye’yi artan ölçüde tehdit

6- Olası bir müdahale karşısında

nel silahların yanında, Suriye’deki

anlaşılmıştır.Üzücü ve bir kadar

etmesi halinde tercih edilecek yol

Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda

kimyasal silah kullanımı uluslar-

da düşündürücü olanı ise AKP’nin

ve çare bellidir.Bu konuda 4 Ekim

ülkemiz için yakın tehdit olabilecek

arası toplumu harekete geçirmiş,

Suriye’ye yönelik uluslararası

2012 tarihli Meclis kararının süresi

oluşum ve gelişmelere fırsat

yeni ve kararlı bir pozisyon almaya

müdahalede aşırı istekli oluşudur.

bir yıl daha uzatılarak, askeri güç

verilmemeli ve de anında müdahil

kullanımı da dahil olmak üzere her

olunmalıdır.

Anayasa’nın 92. Maddesi; Türk

alternatif kademeli olarak devreye

7- Bunun için de 4 Ekim 2012

Nitekim Suriye’ye yönelik askeri

Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkel-

sokulmalıdır.Suriye’deki son olay-

tarihli TBMM’nin Tezkere Kararı

müdahale de dahil olmak üzere

ere gönderilmesine izin yetkisinin

lara yaklaşımdaki kapsam ve sınır

uzatılmalı ve Suriye konusundaki

tüm seçenekler dünya kamuoyun-

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde

bu esaslara bağlı olmak durumun-

yaklaşımlar bu çerçeveyle sınırlı

da tartışılmaya başlanmış; başta

olduğunu hükme bağlamıştır.

dadır.Esad’ı koltuğundan indirmek

kalmalıdır.

ABD, Birleşik Krallık ve Fransa

Dışişleri Bakanı’nın Meclis’in bu

pahasına Suriye’nin toprak bütün-

8- Hükümet tüm gelişmelerle ilg-

müdahale yanlısı bir duruş ve

sarih yetkisini gasp edercesine

lüğünün bozulması

ili TBMM’yi anında bilgilendirmeli

eğilim sergilemişlerdir.Uluslararası

beyanat vermesi, henüz kimyasal

ölçekte artan diplomasi trafiği,

silahın kim ya da kimler tarafından

Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle

maceralara sürükleyecek tedbirsi-

devlet ve hükümet başkanları

kullanıldığı belli olmadan suçluyu

bölünmez bütünlüğünü sarsacaktır.

zlikten ve teslimiyetçilikten derhal

arasındaki görüşme ve temaslardaki

ilan etmesi hakikaten de garabet

Ve sonuçta El Nusra ya da PYD-

uzaklaşmalıdır.

sıklık bir hayli yoğunlaşmıştır.

ötesi bir tabloyu resmetmektedir.Bu

PKK’ya Suriye’nin belirli yerlerini

mecbur bırakmıştır.

ların içinde olunmalıdır.

ve ülkemizi sonu meçhul olacak


6

YEREL SİYASET

t Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

ÇEKMEKÖYDE SİPAHİ’YE RAKİP Çekmeköyde seçim startı verilirken, aday adaylarıda görücüye çıkmaya başladı. CHP Çekmeköyde Hüseyin Avni Sipahi’nin belediye başkan adaylığına kesin gözüyle bakılırken, CHP çekmeköy ilçe başkanlığı binasına gelen Mehmet Yeşilyurt bu mücadelede bende varım dedi. CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Mehtap Düzova ve kalabalık bir partili grubun katılımıyla, dosyasını İlçe Başkanı Murat Cirav’a teslim etti.

Bir açıklama yapan CHP ilçe başkanı Murat Cirav Cumhuriyet Halk Partisinde görev almak için gerek belediye başkanı, gerekse meclis üyeliklerinde yapılan başvurular, partiye güç katmaktadır. Emanet olarak verdiğimiz çekmeköyü 31 Martta bu güçle geri alacağız diye konuştu.

ÇEKMEKÖY BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYI MEHMET YEŞİLYURT 09.08.1969 TARİHİNDE ERZURUM AŞKALE’DE 4 ÇOCUKLU BİR AİLENİN 2 .ÇOCUĞUYUM. 1970 YILINDA İSTANBUL BAHÇELİEVLER’E YERLEŞTİK. İLKOKUL SlYAVUŞPAŞA İLKÖĞRETİM OKULU. ORTAOKULU BAHÇEÜEVLER ORTA OKULU, LİSE İNÖNÜ ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ KİMYA 80LÜMÜ, ÜNİVERSİTEYİ ANAOOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ ÖN LİSANS BİTİRDİKTEN SONRA AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İŞLETME BOLÜMÜ ÜSANS DİPLOMAMI ALDIM. 1986 YIUNDA TİCARİ HAYATA ATILDIKTAN SONRA ÇEŞİTLİ İŞ KOKARINDA FAALİYETTE BULUNDUM. AİLE GRUP ŞİRKETLERİ YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ VE CEO YAPIYORUM. 1986 YILINDA SOSYALİST DEMOKRAT HALKÇI PARTİ MAHALLE TEŞKİLATLARI GENÇLİK KOLLARINDA ÜYELİĞİYLE SİYASETE ATILDIM. DAHA SONRA CHP ÜMRANİYE BÖLGESİNDE İL DELEGELİĞİ 2007 YILINDA İLÇE YÖNETİCİLİĞİ, 2009 YILI SEÇİMLERİNDE CHP ÜMRANİYE İLÇE BAŞKANLIĞI YAPTIM. 2009- 20102011 İL DELEGELİKLERİ-KURULTAY DELEGELİKLERİ VE SON OLARAK 2011 YILI GENEL SEÇİMLERİNDE CHP 1.8ÖLGE MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLIĞINDA BULUNDUM. EVLİ VE 2 ÇOCUK BABASIYIM. AİLEMLE BİRLİKTE GRUP ŞİRKETİMİZDE UZUN YILLARDIR İNŞAAT SEKTÖRÜNDE ÇALIŞMAKTAYIZ. ÇEŞİTLİ SOSYAL TOPLUM KURULUŞLARINDA GÖREVLER YAPMAKTAYIM. BUNLAR ÇEKSİAO-ÇEKMÜDERAYSİYAD-ESSİADİSMÜDER-ÇEKMEKÖY TRAFİK VAKFI YÖNETİCİLİĞİ VE ERZURUM DERNEKLERİ FEDERASYONLARI YÖNETİM KURULU

ÜYELİKLERİM BULUN MAKİ AOIR. ŞU ANDA DA ÜLKEME, MİLLETİME, PARTİME HİZMET EDEBİLMEK, FAYDALI OLABİLMEK VE SOSYAL DEMOKRAT BİR BELEDİYECİLİĞİ NASIL OLACAĞINI GÖSTEREBİLMEK İÇİN ÇEKMEKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADAY ADAYI OLARAK BAŞVURUDA BULUNMAKTAYIM. ADAY Ol MAM VE BAŞKAN OLMAMM DURUMUNDA ÖNCELİĞİM ÇEKMEKÖYÜ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ MAHALLE MUHTARLARI VE ÇEKMEKÖY HALKI İLE YÖNETMEK İSTİYORUM. PLANLAMA YAPARKEN UYGULAMAYI MAHALLE SAKİNLERİ VE MUHTARLARINI DİNLEYİP YERİNDE GEREKLİ ALANLARI YAPACAĞIZ. NE BELEDİYE BÜTÇESİNİ HARVURUP HARMAN SAVURACAĞIZ NEDE VATANDAŞI MAĞDUR EDECEĞİZ. YENİ KURULAN YEŞİL ÇEKMEKÖY İLÇEMİZİ BETON YIĞINI HALİNE GELMESİNİ ÖNLEYİP İNSANLARIMIZA YAŞLILARIMIZA ÇOCUKLARIMIZA YAŞANIR ÇEKMEKÖY OLARAK YAPILAŞMAYI SAĞUYACAĞIZ. BİZ BİR KİTLENİN BİR ÖRGÜTÜN YEREL YÖNETİCİSİ DEĞİL TÜM ÇEKMEKÖY HALKININ BAĞRINA BASTIĞI BİR YEREL YÖNETİM OLACAĞIZ. ÇEKMEKÖY DAHA ÖNCE UFAK BİR BELDE BELEDİYESİ İKEN İLÇE OLMASIYLA BAĞLANAN BELDELER SAYESİNDE 4 BELDE BELEDİYELİĞİ İLE TEK BİR BELEOİYE OLMUŞTUR. 8U DA NUFÜS YAPISI ARTMIŞ SOSYAL VE KÜLTÜREL EKSİKLERİ OlAN BİR İLÇE KONUMUNA GELMİŞTİR. BU ZAMAN İÇİNDE BİR TAKIM ÇALIŞMALAR YAPILMIŞ FAKAT BU ÇALIŞMALARDA BELLİ BİR KESİME VE ZİHNİ-

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için en çok adı zikredilen Sarıgül, Şişli’de yaptıklarını yapamadıklarını, siyasete hangi çizgide ve nerde devam edeceğini, Türkiye’de ve dünyada beğendiği belediyeleri açıkladı. İşte Mustafa Sarıgül röportajı: GAZETE KRİTİK: Sayın Sarıgül bu yıl Şişli’de hangi projelere başlayıp tamamladınız?

YETE HİTAP EDİLMİŞTİR. 8İZ YAPILAN EKSİK ÇALIŞMALARI SOSYAL BELEDİYECİLİK İLKELERİNE UYGUN OLARAK TÜM HALKIMIZI KUCAKIAYACAK BİR YÖNETİM PLANI İÇİNDE GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ. ÖRNEK BİR İLÇE YARATARAK TÜM İSTANBULA ADALETÜ ÖZGÜR BİR BELEDİYECİĞİN BAŞARISINI VE GÜCÜNÜ GÖSTRECEĞIZ. BUNUN İÇİN PROJE ÜRETECEK KADROLARIMIZ VE GÜCÜMÜZ VARDIR. DEĞERLİ DOSTLAR BİZ EMEĞE, İNSANA, İNSAN HAKLARINA KİŞİLİK HAKLARINA SAYGI GÖSTEREN BİR YEREL YÖNETİM ANLAYIŞI GELİŞTİRİP SUNACAĞIZ. SOSYAL DEMOKRAT POLİTİKA İLKELERİ BELEDİYE KAYNAKLARINI TAŞERONLAŞMA İSRAFLARINA VE SENDİKALAŞMAYI ÖNLEYEN

ZİHNİYETE SON VERİLECEKTİR. ŞU İYİ BİLİNMELİDİR Ki VERİLEN GÖREV YETKİLER GEÇİCİDİR. YAPILAN HİZMETLER KALICIDIR. BURADA DA GERÇEK OLAN KİŞİLER DEĞİL ÇEKMEKÖY HALKININ MENFATİ VE HAKLARIDIR. BİZDE BUNLARI KORUMAYA VE DAHA İYİ NOKTALARA GETİRMEYE TALİBİZ. ADAY OLSAM DA OLMASAMDA CHP ÖRGÜT MENSUBU OLARAK BÜTÜN ÇALIŞMALARDA BULUNACAĞIM VE İKTİDAR OLMAK İÇİN ÇAUŞACAĞIM... ÇÜNKÜ BEN CHP ÖRGÜT KÜLTÜRÜ VE DİSİPLİNİ İÇİNDE YETİŞEN BİR PARTİLİYİM. BU GÜNÜMDE 8ENİ YALNIZ BIRAKMADIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDER SAYGI VE SEVGİLERİMİ SUNARIM. MEHMET YEŞİLYURT ÇEKMEKÖY 8ELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYI

CHP YEREL SEÇİME SOLDA İTTİFAKLA MI GİRİYOR ?

Yerel seçim çalışmalarını sürdüren CHP, ÖDP’nin güçlü olduğu bazı ilçelerde aday belirleme sürecinde “uzlaşma” formülünü arıyor.

CHP bu ilçelerde ÖDP tabanının da desteğini alabilecek adaylar çıkaracak. Uzlaşma formülüyle bazı ilçelerde yüzde 10’un üzerinde oy alan ÖDP’nin CHP’yi de etkileyerek geride kalmasına sebep olmaması hedefleniyor. Vatan’ın haberine göre 2014 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlere hazırlanan CHP, sol partilerle ortak çalışma başlatmaya hazırlanıyor. ÖDP’nin güçlü olduğu bazı ilçe ve beldelerde incelemeler yapan CHP, adayların belirlenmesi yönteminde “uzlaşı” formülünü hayata geçirecek. ÖDP’den de oy alabilecek isimler aday gösterilecek. Bazı isimlerin de ÖDP’den CHP’ye geçmesi ve buralarda ÖDP’nin aday göstermemesi

bekleniyor. CHP yönetimi, önceki yerel seçimlerde partiden aday adayı olmasına karşın aday gösterilmeyince DSP, İP, DP, ÖDP gibi partilerden aday olan ve yüksek oylar alan, hatta bazı yerlerde seçimi kazanan isimler nedeniyle 2014 seçimlerinde sıkıntı yaşamak istemiyor. 2014 seçimlerinde bu hataya düşülmemesi konusunda özen gösterileceği ifade edilirken, “Uzlaşı” formülünün bu tespit üzerine ortaya çıktığı bildirildi. SAMANDAĞ CHP’YEMİ KATILIYOR 2009 seçimlerinde 1 ilçe ve 3 beldede seçimi kazanan ÖDP’nin Hatay’ın Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, CHP’yemi katılıyor. Nehir’in CHP’den belediye başkan adayı gösterilmesine kesin gözüyle bakılıyor. ÖDP; 2009 seçimlerinde Kırıkkale’nin

SARIGÜL NETLEŞİYOR

Aday Adayları CHP’ye Güç Katıyor

Hasandede, Malatya’nın Ağılbaşı ve Hatay’ın Aknehir beldelerinde seçimi CHP’li adayın önünde kazandı. ÖDP Aydın’ın Çeştepe, Erzincan’ın Geçit, Hatay’ın Tomruksuyu ve Kuzeytepe, Kırıkkale’nin Büyükafşar ve Tokat’ın Kuyucak beldelerinde 2009 seçimlerinde yüzde 40’a varan oy oranlarına ulaştı, ancak seçimi kazanamadı. 2009 yerel seçimlerinde ÖDP Artvin’in Hopa, Adana’nın Karataş, Malatya’nın Arguvan ve Nevşehir’in Avanos ilçelerinde yüzde 10’un üzerinde oy oranına ulaştı. Bu 4 ilçeden Hopa’da ve Arguvan’da CHP adayları seçimi kazanırken, Karataş ve Avanos’ta CHP’nin başkanlığı kazanamamasında, ÖDP adayına verilen oylar rol oynadı. CHP önümüzdeki yerel seçimlerde benzer durumları yaşamamak için çalışma başlattı. Rize’nin Pazar ve Fındıklı ilçelerinin de dahil olduğu, ÖDP’nin güçlü olduğu ilçe ve beldelerde ortak çalışma yapacak.

CHP’nin diğer sol partilerle de benzer şekilde yerel seçimlere yönelik çalışma yapabileceği konuşuluyor. CAP’YE SAĞDAN DA GEÇİŞ VAR DP’den istifa eden Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da CHP’ye katılacak. Daha önce CHP Genel Merkezi’ne gelen ve burada kendisine “Anketlerden çıkarsan aday yaparız” mesajı iletilen Kocadon, bu teklifi kabul etti. İlçe örgütlerinin karşı çıktığı Kocadon, yapılan farklı anket ve eğilim yoklamalarından ciddi bir fark atarak ön planda çıkınca, CHP’nin adayı olması bekleniyor. DP’den istifa eden Göltürkbükü Belediye Başkanı Halil İbrahim Kaynar, Gümüşlük Belediye Başkanı Mehmet Tire, Yalı Belediye Başkanı İsmail Altındağ ile İzmir Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek’in de CHP’ye geçebileceği konuşuluyor.

MUSTAFA SARIGÜL: Eğitim, sağlık ve yeşil alanlarla ilgili projeleri birbirine paralel uygulamaya koyduk. Uyguladığımız Kentsel Tasarım Projeleri Şişli’nin görünümünü büyük ölçüde değiştirdi. Özellikle Nişantaşı-Teşvikiye bölgeleri ile Cumhuriyet ve Halaskargazi Caddeleri’nde gerçekleştirdiğimiz restorasyon ve kentsel tasarım uygulamalarını çok önemsiyorum. Şişli, kültürle, sanatla, insanı temel alan hizmetlerle gündemde ve örnek gösteriliyor. Biz Şişli’de bir model yaratmak istedik. Bunu büyük ölçüde başardığımıza inanıyorum. GAZETE KRİTİK: Sosyal belediyeciliği Türkiye’de iyi yapan bir belediye başkanı olarak, Avrupa’dan etkilendiğiniz belediyeler veya çalışmalar oldu mu? MUSTAFA SARIGÜL:Münih Belediyesi’nin çalışmalarını dikkatle izliyor ve beğeniyorum. Münih Belediye Başkanı Christian Ude, sosyal demokrat bir anlayıştan gelmekte ve bölgesinde ırk, din, dil, kültür farkı gözetmeksizin herkese eşit hizmet anlayışıyla çalışmalarını yürütmekte. Bu hizmet anlayışı, bizim senelerdir Şişli’de uyguladığımız çağdaş bir yönetim modeli. GAZETE KRİTİK: 3 dönemdir Şişli’de büyük çalışmalar yaptınız. Şişli’de şunu da yapsaydım daha

mutlu olurum dediğiniz bir projeniz kaldı mı? MUSTAFA SARIGÜL:En büyük sıkıntımız trafik. Dolayısı ile katlı otopark yapımına hız veriyoruz. Şişli’nin ikinci eksiği yeşil alanların azlığı. Düzensiz ve plansız yapılaşma, maalesef kullanılabilir yeşil alan sayısını oldukça azaltmış. Bu amaçla, bir bulduğumuz her metrekare alanı çocuk parkı olarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte temel hedeflerimiz trafik ve yeşil alanlarla ilgili yatırımlar yapmak. GAZETE KRİTİK: Bağımsız bir belediye başkanı olarak hükümet projelerinizde size destek veriyor mu? Büyükşehir belediyesi ile ilişkileriniz nasıl? MUSTAFA SARIGÜL:Büyükşehir belediyesi ile büyükşehir ilçe belediyesi arasında; görev ve yetkilerin dağılımı, gelirlerin paylaşımı ve büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyesinin organlarının birbirleriyle olan ilişkileri, 3030 sayılı kanun çerçevesince düzenlenmiştir. Bu ilişkiler kapsamında büyükşehir belediyesi ile çalışmalarımızı kanunların bize tanıdığı haklar doğrultusunda koordineli bir şekilde yürütmekteyiz. GAZETE KRİTİK:Türkiye’de belediyecilik uygulaması bakımdan başarılı bulduğunuz belediyeler var mı? Bir kaç isim verebilir misiniz? MUSTAFA SARIGÜL:Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Bursa-Nilüfer Belediyesi’nin çalışmalarını önemsiyorum. Bulundukları bölgeyi çağdaş, sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde yönetiyorlar. GAZETE KRİTİK: Son dönemlerde İstanbul’da meydana gelen Gezi eylemleri hakkında ne düşünüyorsunuz? MUSTAFA SARIGÜL:İstanbul’da yaşayanlar, kentin tamamını ilgilendiren önemli projelerde söz sahibi

olmak istiyorlar, dikkate alınmak istiyorlar. Kent yaşamının düzenlenmesi konusunda alınan kararlara müdahil olmak istiyorlar. Bu mesajın yönetenler tarafından doğru algılanması gerekir. Toplumun sesine kulak verilmeli ve başta Taksim Gezi Parkı Projesi olmak üzere, bundan sonra toplumu ilgilendiren her konuda konuşarak, uzlaşarak karar alınmalı, kent insanının benimsemeyeceği projeler dayatılmamalıdır. GAZETE KRİTİK: Gezi eylemleri sırasında İstanbul dışı gezileriniz eleştirildi bu konuda ne söylemek istersiniz? MUSTAFA SARIGÜL:Benim için siyaset ülke insanımın yüzde yüzünü kucaklamaktır. Benim siyaset anlayışım, ülkemin yüzde yüzünün, yüzünü güldürmektir. Gelecekte birbirimizi daha çok kucaklayacağız, yüzümüz gülecek, geleceğe güvenle bakacağız. Bunun için Anadolu’daki yurttaşlarımızın da yanındayım. Koltuk peşinde değil; hizmet peşinde koşuyorum. Bizi yurttaşlarımız nerede görmek istiyorsa orada oluruz. GAZETE KRİTİK:Herkesin merakla beklediği bir bunu sormadan geçemeyeceğim. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sizi partiye açık bir şekilde davet etti. CHP’ye katılmayı düşünüyor musunuz? MUSTAFA SARIGÜL:Bize nerede ihtiyaç duyuluyorsa orada oluruz. Siyasetçi bir yerlere geliyorum dememeli, toplum onu nerede görmek istiyorsa orada olmalıdır. Ben zaten siyasi hayatım boyunca hep sosyal demokrasi ve demokratik sol kulvarda yer aldım. Benim nerede olacağıma yurttaşların takdiri karar verir. GAZETE KRİTİK:Son sorum ise Türkiye’de şöyle bir izlenim var. Mustafa Sarıgül CHP’den aday olursa büyükşehir belediye başkanlığını kazanır. Bu büyük ilgiye kayıtsız kalacak mısınız? MUSTAFA SARIGÜL:Yurttaşlarımın teveccühüne ve güvenine teşekkür ediyorum.

SARIGÜL SİVAS’DA KONUŞTU Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Sivas’ın Zara İlçesi Eymir Köyünü ziyaret etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday Olup olmayacağı tartışmaların içerisinde, ilk kez bu kadar net mesajlar verdi. Zara’nın Eymir Köylünde vatabdaşlara Hitap eden Mustafa Sarıgül, “İstanbul’a gittiğiniz zaman ricam var. Kazanacağız inşallah... İstanbul’a ne zaman dönerseniz komşularınızdan 4 kişiyi ikna edin. 4 kişiye deyin ki bu Sarıgül güzel adam, bu Sarıgül ayrımcılık yapmaz... ne derseniz deyin 4 reyi alın” dedi. Sarıgül “Önce İstanbul’u sonra Türkiye’yi sallamaya hazır mısınız” dedikten sonra çalınan şarkı dikkat çekiciydi. Şişli Belediye Başkanı Musata Sarıgül’ünde eşlik ettiği şarkı, Sözlerinin adaylığı için en net işareti olduğu vurgulandı.

İşte o şarkının sözleri: İstanbul sıra bizde Zamanı geldi işte İyi günde kötü günde Çare Sarıgül’de İstanbul sıra bizde Zamanı geldi işte İyi günde kötü günde Çare Sarıgül’de Zamanı geldi, zamanı geldi İstanbul’da Sarıgül zamanı geldi El ele verelim, birlik olalım İstanbul’a en güzeli sunalım Zamanı geldi, zamanı geldi Mustafa Sarıgül zamanı geldi


EKONOMİ

7 Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

“Milyonlarca esnaf buharlaşıp yok oluyor” TESK Başkanı Palandöken “ Perakende sektörünü düzenleyen yasanın çıkarıl-maması milyonlarca esnafı buharlaştırarak yok etti” dedi. TESK Başkanı Palandöken “ Perakende sektörünü düzenleyen yasanın çıkarılmaması milyonlarca esnafı buharlaştırarak yok etti” dedi. ANKARA - Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, perakende sektörünü düzenleyen yasanın çıkarılmamasının milyonlarca esnafı buharlaştırarak yok ettiğini öne sürdü. Palandöken, “Ülke nüfusu 76 milyonlar seviyesinde iken, esnaf ve sanatkar sayısının artmaması düşündürücü olmalıdır. Yüz binlerce yeni iş yeri olması gerekirken esnaf her gün yok oluyor” değerlendirmesinde bulundu. Palandöken yaptığı yazılı açıklamada, yasanın çıkarılmamasının esnaf ve sanatkarı bitirme noktasına getirdiğini ve sermayenin birkaç kişinin elinde birikerek tekelleştiğini ileri sürdü. “Fidanlık kuruyor, ama kimsenin haberi yok” ifadesini kullanan Palandöken, esnaf ve sanatkarın yok olması için “orantısız sermaye gücü kullanıldığını” kaydetti. Bu orantısız güce karşılık alınması gereken tedbir olan Perakende Yasası’nın ise yıllardır bekletildiğini belirten Palandöken, “Bu, AVMesnaf savaşı kesinlikle değildir. Esnafımızın artık yoğun emeği ve sermayesi kalmadı. Her şey sermayenin eline bırakılınca, girişimcilik için yapılan teşvik ve yatırımlar da boşa çıkar” ifadelerini kullandı. “41 AVM KAPANDI”

Tahsin ÖNEMLİ

ALTIN FİYATLARI İLE İLGİLİ ŞAŞKINLIK YARATAN TABLO

YAŞAMIMIZIN TEMELİNDEKİ ÜRETİM ANLAYIŞI Bu köşede yazacağım yazılar alışageldiğiniz ekonomi sayfalarından biraz farklı olacak, ekonomiyi, iktisadı sadece belirli bir zümrenin kumar masalarından (borsa ve spekülatif piyasalar) ibaret gören günümüz ekonomisyenlerinden çok, reel düzlemde ki ekonomik gerçeklere ve bunların kökenine inmeye çalışacağım, sürçü lisan eylersek affola, sürçü kavram eylersem kahrola…

Yıllardır, AVM’lerin kurallar çerçevesinde şehir planlarına uygun olarak yapılması gerektiğini savunduklarını hatırlatan Palandöken, son 7 yıl içinde çeşitli illerde 41 AVM’nin kapandığına dikkati çekti.

Yaşamımızın temelinde üretimin olduğu söylemi…

Ülkenin her yerinden AVM istilasına karşı sesler yükseldiğini ifade eden Palandöken, şu değerlendirmelerde bulundu:

Citi Baş Teknik Analisti Tom Fitzpatrick, altın fiyatlarının önümüzdeki dönemde hızla artacağını öngörerek, dudak uçuklatan bir tahminde bulundu. Fitzpatrick’e göre altın fiyatları iki yıl içinde 3.500 dolar seviyesine çıkabilir.

“Yok olmaya başlayan esnaf yaşadığı şehirden göç ediyor, şehirler boşalıyor, patronlar işçi oluyor. Ülkemizdeki AVM sayısı, 2005’te 106 iken, 2013’te bu sayının 400’e ulaşması bekleniyor. Ülkemizin nüfusu 76 milyona çıktı. İş yerini kaybeden esnaf ve sanatkar ise her yıl yüzbinleri buluyor. AVM’lerin çok açılması hem rasyonel değil, hem ekonomik değil. Daha da açılacak ve planlaması yapılan 81 AVM var. Ama gidilecek yeşil alan, park yeri kalmadı. Perakende sektörünü düzenleyen yasanın çıkarılmaması milyonlarca esnafı buharlaştırarak yok etti. Ülke nüfusu 76 milyonlar seviyesinde iken, esnaf ve sanatkar sayısının artmaması düşündürücü olmalıdır. Yüzbinlerce yeni iş yeri olması gerekirken esnaf her gün yok oluyor. Bu nedenle, acilen, esnaf ve sanatkarımızın korunmasına ve geliştirilmesine yönelik tedbirlerin alınması ve Perakende Yasası’nın çıkarılmasını bekliyoruz.”

Nisan ayında gördüğü tarihi düşüşten sonra toparlanmaya başlayan altın fiyatlarıyla ilgili her günyeni tahminler gelmeye devam ediyor. Birçok analist fiyatların daha da yukarı tırmanacağını öngörse de, son dönemin en ilginç tahmini Citi Baş Teknik Analisti Tom Fitzpatrick’ten geldi.

yılları arasında piyasada yaşananlara çok benzer olduğu göze çarpıyor” dedi. 1974’tebaşlayan süreçte borsaların ayı borsasından çıkmaya başladığına dikkat çeken Fitzpatrick,altının ise aynen bu yıl olduğu gibi 55 aylık ortalamanın yüzde 14 kadar altına düştüğünü belirtti.

‘ARTIŞ HIZLANARAK SÜRER’ Fitzpatrick, altın fiyatlarının önümüzdeki dönemde hızla artacağını öngördü. ‘King World News’isimli blogda yayımlanan röportajında Fitzpatrick, altının yeniden sağlam yatırım aracı olmayoluna girdiğini belirterek, bu trendin hızlanarak sürmesini beklediğini söyledi. Tom Fitzpatrick’in şok eden tahmini ise şöyle: “Gelecek iki yıl içinde altının 3.500 dolara çıkacağını tahmin ediyoruz.”

HİSSE FİYATLARIYLA BAĞLANTISI Fitzpatrick, “Altın 1976 yılındaki dibi gördükten dört hafta sonra borsalar zirve yapmıştı. Bu yıl ise altın 1182 dolarla dip yaptıktan beş hafta sonra hisse piyasaları zirveyi gördü. Zirveden sonra hisse fiyatlarının düzeltmeye girmesiyle altın kendine geldi” dedi.

1974 YILININ BİR TEKRARI Fitzpatrick “Altın dinamiklerine bakıldığı zaman, (Nisan ayında) gördüğümüz düzeltmenin 1974-1976

CITI’NİN RESMİ GÖRÜŞÜ DEĞİL Ancak Fitzpatrick’in bu tahmini Citi’nin resmi görüşünü oluşturmuyor. Citi metal analisti David Wilson, daha temkinli bir öngörüyle 2015 yılı sonunda altının 1250 dolar olacağı tahmininde bulunmuştu. Kaynak: CNBCE

FÜZELER SURİYEDEN ÖNCE PETROLÜ VURACAK çatışmanın bölgeye yayılma riskine bağlı olarak

nitelendiren Ertem, bu durumda çatışmanın

değişeceğini ve gelişmelerin petrol fiyatların-

komşular ve önemli petrol üreticisi ülkelere

da yaşanacak artışta da belirleyici etkenler

doğrudan ve dolaylı olarak yayılmasının bölge-

olacağını kaydetti.

deki petrol üretimini etkileyeceği için petrol fiyatlarında çok büyük boyutlu artışlara neden

- İki senaryo öne çıkıyor: Ilımlı ve Olumsuz

olacağı bilgisini verdi.

Cemil Ertem, konuya ilişkin iki senaryonun

Operasyon olasılığının artmasıyla operasyon

ağırlıklı olarak öne çıktığını dile getirerek,

öncesi Brent petrolün varil fiyatının 115-120

24-72 saat sürmesi beklenen sınırlı bir hava

dolar aralığında hareket etmesini, operasyonun

harekatının beklendiği ılımlı senaryoda,

ilk günlerinde ise 120-130 dolar bandına yük-

uluslararası koalisyon tarafından önceden

selerek bu bantta hareket etmesini bekledikler-

belirlenen hedeflerin uzaktan füze ve uçak-

ini ifade eden Ertem, operasyonun uzaması ve

larla vurulmasına karşın Suriye tarafından

yayılması durumunda Brent petrolün varil fi-

saldırılara çok büyük boyutta cevaplar ver-

yatının 130 doların üzerine çıkacağı ve üçüncü

ilmeyeceği beklentisinin yer aldığını söyledi.

aşamada 140-150 bandında hareket edeceği tahmininde bulundu.

Saldırının doğrudan rejim değişikliğini

Petrol fiyatlarındaki bu fiyat seviyelerinin kısa

amaçlamadığını, Suriye rejimini sivillere

ve orta vadede ılımlı senaryoda olduğu gibi

Brent petrolün varil fiyatı müdahale söylen-

senaryo olmayacağını vurguladı.

karşı kimyasal silah kullanımından caydırma

Brent petrolde tekrar 105-110 dolar seviyel-

tileriyle 110 dolar seviyelerinden bir anda 117

Güçlü bir saldırı sonucu rejimin hayati

amacıyla bir uyarı ve kritik noktaların tahrip

erine inmesi olasılığı üzerinde durduklarını

dolara kadar yükselirken, uzmanlar askeri

noktalarının işlevsizleşmesi ve ÖSO’nun hızla

edileceği bir saldırı olarak gerçekleşeceğini if-

belirten Ertem, çalışmada baz senaryo olarak

operasyonun başlamasıyla bu rakamın daha da

stratejik mevzi ve yerleri ele geçirmesiyle

ade eden Ertem, bu senaryoda çatışmanın kısa

ılımlı senaryonun alındığını söyledi.

yükseleceğini öngörüyor.

sonuçlanmasının ikinci ihtimal olduğunu anla-

süreli ve sınırlı olacağı için çevre ülkelere ve

Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını

tan Ertem, “Bu durumda enerji fiyatlamasında

enerji piyasalarına etkisinin de sınırlı olmasının

yanıtlayan Hazar Strateji Enstitüsü Uzmanı Dr.

hızla çıkan ve tavan yapan bir fiyat görülür ama

beklendiğini ifade etti.

Cemil Ertem, 24 ile 72 saat arasında sürmesi

rejimin düşmesinden sonra hızla fiyatlar eski

beklenen Tomahawk türü seyir füzeleriyle

sevilere döner. Bu Türkiye’nin tercih edeceği

Bu durumda hızlı bir fiyat tırmanışı

ekonomisinin, şuanda büyük ölçüde fiyatlanan

yapılacak müdahalede “Suriye’deki önemli

baz senaryodur” dedi.

görüleceğini öngören Ertem, zaten şuan

yükselen dolar kuruyla ve petrol, enerji

Brent petrolün önemli ölçüde satın alınmış

fiyatlarında yukarı çıkan bir seyre bağlı olarak

durumda olduğunu belirtti.

olumsuz etkileneceğini belirten Cemil Ertem,

askeri, kamu kurumları, altyapı tesisleri ile

- Türkiye ekonomisine etkileri Kısa vadede müdahale sonucu Türkiye

kimyasal silah depolarının vurulacağı” ihtima-

- Suriye’ye askeri harekatın enerji piyasaları-

linin güçlendiğini belirtti.

na etkileri

Suriye’ye askeri operasyonun enerji piyasaları

Cemil Ertem, her iki halde de Suriye’ye olası

“Operasyon olasılığının artmasıyla operasyon

ve Türk ekonomisine etkilerine değinen Ertem,

bir harekatın, Ortadoğu’da yaşanan her çatışma

öncesi Brent petrolün varil fiyatının 115-120

“Hızlı geçiş ve barış süreci gerçekleşirse,

bu müdahaleyi ekonomiye etkileri bakımından,

ve savaşta olduğu gibi ilk ve en önemli küresel

dolar aralığında hareket etmesi, operasyonun

Türkiye buradan ekonomik olarak en kazançlı

iki aşamada değerlendirdiklerini açıkladı.

etkisinin petrol ve doğalgaz fiyatları üzerinden

ilk günlerinde ise 120-130 dolar bandına

çıkacak ülkeler arasında yer alacaktır. Lazkiye

olacağına işaret ederek, dünya petrol rezerv-

yükselerek bu bantta hareket etmesi, ABD

Limanı’nın Türkiye’ye dönük işlemeye başla-

Birincisi aşamanın cezalandırıcı bir hava

lerinin yüzde 48,4’inin, doğalgaz rezervlerinin

ham petrolünün (WTI) varil fiyatının ise brent

ması, Suriye’nin yeniden inşası ve açık bir pi-

saldırısı olduğunu belirten Ertem, şunları

ise yüzde 43’ünün yer aldığı Ortadoğu’nun,

petrole göre daha düşük bir artış yaşaması

yasanın oluşması en çok Türkiye’ye yarayacak-

söyledi:

petrol ve gaz üreticisi ülkeler kadar sınır

beklenmektedir” diyen Erem, operasyondan

tır. Şu unutulmamalıdır; Esed rejimi sırasında,

“Buradaki etki rejimin, dışarıdan gelen saldırı

komşularındaki jeopolitik risk ve çatışmalardan

sonraki günlerde senaryo dahilinde Suriye’deki

Suriye-Türkiye ilişkileri iyiyken bile, iki ülkenin

propagandası ile psikolojik bir üstünlüğü

etkilendiğini ifade etti.

gerginliğin mevcut durumunu koruyacağı

ekonomik ilişkileri Suriye rejiminin kapalı bir

tahmininde bulundu.

ekonomi olması nedeniyle kısıtlı idi. Suriye’de

elde edip kendisini tahkim etme yeteneğine bağlı olarak değişebilir. Rejim, muhalefet

şunları kaydetti:

tam anlamıyla Baas’ın denetlediği bir yağma

Bölgedeki gerginliklerin küresel hidrokarbon fiyatlarında artışları da beraberinde

Ayrıca uluslararası koalisyonun saldırılarını

ekonomisi vardı. Bunun ortadan kalkması cok

getirdiği bilgisini veren Ertem, “Amerika’nın

durdurması ve Esad rejimi üzerindeki baskının

önemli bir kazanım olacaktır. Ayrıca Suriye’de

yukarı tırmanan bir fiyat değil ama uzun süre

2003’teki işgali sonrası istikrarın tam olarak

artmasının, ülke içindeki çatışmaların

iç savaşın bitmesi başta Güney Gaz Koridoru

yukarıda kalacak örneğin 120 dolar sınırın-

sağlanamadığı etnik ve mezhepsel gerginliğin

muhalifler üzerinden destekle sürdürülme-

olmak üzere bütün enerji yollarını rahatlatan ve

da, bir fiyat görürüz ki bu Türkiye için iyi

hala devam ettiği Irak’ı”, ‘Kaddafi sonrası

sinin olası göründüğünü belirten Ertem, bu

güvenliğini artıran bir gelişme olacaktır ki bu

bir senaryo değildir. İkincisi güçlü bir saldırı

istikrarın tam olarak sağlanamadığı Libya’yı”,

durumda petrol fiyatlarının kısa vadede brentte

çok önemlidir.”

sonucu rejimin hayati noktaları işlevsizleşirse

“geçen ay yaşanan darbe sonrası durumun

tekrar 105-110 dolar seviyelerine inmesinin

ve Özgür Suriye ordusu (ÖSO) hızla stratejik

daha karmaşık bir hal aldığı Mısır’ı, İran’ın

beklendiğini dile getirdi.

mevzi ve yerleri ele geçirirse bu halde enerji fi-

nükleer programının yaptırımları nedeniyle

yatlamasında biz hızla çıkan ve tavan yapan bir

Hürmüz boğazına yönelik zaman zaman dile

Olumsuz senaryoyu ise “İlk

fiyat görürüz ama rejimin düşmesinden sonra

getirdiği tehditleri” örnek göstererek, Batı ile

senaryodaki gibi planlanan

hızla fiyatlar eski sevilere döner. Bu Türkiye’nin

ilişkilerdeki belirsizliğin, bölgedeki tansiyonu

operasyonun Esad rejimi-

tercih edeceği baz senaryodur.”

sürekli yüksek tuttarken, Suriye’deki durumun

nin saldırıya vereceği askeri

uluslararası bir harekata dönüşmesinin, dünya

karşılık, Hizbullah ve İran’ın da

Esed rejiminin, muhalefet karşısında iç savaşı

enerji kaynaklarının yarısının olduğu bölgedeki

desteği ile çatışmayı Lübnan,

tırmandıran ve uzatan bir strateji izlemesi du-

riskleri en üst seviyeye yükselttiğine dikkati

Irak, Türkiye ve İsrail üzerine

rumunda petrolde uzun süre 120 dolar gibi bir

çekti.

yayarak bölgeselleşme riski ve

seviyede yukarıda kalacak fiyat görülebileceğini

Ertem, operasyonun izleyeceği seyrin, Esad

çatışmanın beklenenden uzun

öne süren Ertem, bunun Türkiye için iyi bir

yönetiminin yapacağı olası hamleler ve

süreli olma olasılığı” olarak

karşısında iç savaşı tırmandıran ve uzatan bir strateji izlerse bu durumda petrolde hızla

KAYNAK: AA

Dinlediğim bir radyo programında kapitalist ekonomiyi açıklayarak eleştiren kişi aynen bu sözleri söylüyordu, yaşamımızın temelinde üretimin olduğu… Tabi burada ki üretimden kasıt bir insanın kendisi için ürettiği tarım ürünü ya da bir dokumacı tezgahında yapılan üretim değil, kapitalist üretim şeklini kast ederek devam ediyor ve ancak bu şekilde ekonomiyi anlayabiliriz diyor. Peki bunu söylerken aslında kapitalist üretim modeli veya üretime dayalı bir toplumsal yapıyı kabul ederek, üretimin olmadığı yerde ekonominin var olmayacağını söylemiş olmuyor muydu ? Tarihi sürece baktığımızda yaşamımızın temeli kadar önemli kabul edilecek üretim olgusu üçüncü Sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkmıştır. Buradaki söylemin anlamı; ekonomik olarak kalkınmanın, büyümenin, gelişmenin yegane kurtuluşu üretimi arttırmak, üretim artışıyla GSYİH’yi arttırmaktır. Kapitalist ülkeler de, Sovyet bloğu da; bu üretim anlayışı ile, benimseyerek ülke ekonomisini ve sosyal refahı arttırmayı prodüktivizm ile amaçlamıştır. Bakış açısının özünde yatan asıl kavram kalkınmadır, kalkınma kavramının oluşumunu anlamak için biraz sürece göz atmak gerekir. İkinci emperyalistler arası bölüşüm savaşının (ikinci dünya savaşı denilir) ardından doğrudan sömürgecilik tasfiye edildi. Kurulan cumhuriyetler, ulus devletler; batılı ülkeler gibi gelişmek, pastadan pay almak ve sanayileşmek istiyorlardı. Sanayi devrimi sonrası baskınlığı elinde bulunduran batılı ülkeler (batılıdan kasıt coğrafi olarak bir anlam değil, batı tarzı üretim ve sömürüyü uygulayan ülkeler anlaşılmalıdır), söz konusu sanayileşmek isteyen bu ülkeler üzerindeki etkinliğini devam ettirmek ve pastadan pay vermek istemiyorlardı. Bu sebeplerden dolayı batıdaki ülkelerden farklı olan, batı gibi üretmeyen ülkeler için bir tanım ve onlarında sanayileşmesinin yolunu, yordamını tanımlamak için bir kavrama ihtiyaç vardı ve bu kavram “kalkınma” oldu. Kavram dönemin Amerika Başkanı Truman’la ortaya çıkıp, sanayi bakımından geri kalmış ülkelere az gelişmiş denildi ve bu az gelişmişliğin sebebi teknoloji eksikliği olarak tanımlandı. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yıllarca batılı ülkelerin sömürüsü altında kalan, batının yaptırımlarıyla ekonomik bağımsızlıklarını yitiren, kendi üretim biçimini yitiren ülkeler bir anda teknoloji eksikliğinden kaynaklı olarak az gelişmiş sayılıyordu ve bu teknolojik gelişmişliğe erişmeleri için batıdan teknoloji ve teori ithal etmeleri gerekiyordu. Bu durumda kalkınmanın tanımı da batı gibi olmaktır. Batı gibi sanayileşmek, batı gibi üretmek, batı gibi kentleşmek, batı gibi doğayı tahrip etmek, batı gibi tüketmek… Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkelere kendi sanayilerini satarak hem az gelişmiş ülkeleri pazar haline getiriyor hem de kendi bilim adamlarıyla ürettiği teorileri bu ülkelere ihraç ederek, istediği yönde, istediği şekilde hatta istediği sanayi dallarında ilerlemelerini sağlıyordu. Bunun en basit örnekleri kalkınma teorilerinin başarısızlıklarıdır örneğin, ithal ikameci kalkınma modeli ile uygulananlar daha çok ithalatı arttırmış, dışarıdan daha fazla sanayi ürünü ithal etmeye sebep olmuştur. Fakat batı bilimini içselleştirmeye çalışan az gelişmiş ülkeler bu teorileri sorgulamadan uygulamış ve her seferinde öncekine göre daha da büyüyen krizlerle karşılaşmışlardır. Burada bariz bir şekilde bilinç sömürüsü ortaya çıkmaktadır. Batı merkezli ekonomik teoriler (ithal ikameci kalkınma, içe dönük kalkınma ve son olarak dışa dönük kalkınma) doğrudan içselleştirmek, iç dinamiklere dayalı bir kalkınma teorisi geliştirmekten çok popülaritesine göre uygulanan bu teoriler onca ekonomik tahribata (enflasyon, sürekli artan cari açık, işsizlik) rağmen uygulanmak ve tek kurtarıcı olarak batıyı görmeye devam etmek; batının hegemonik gücünü kabul ederek, fikirsel olarak kendini sömürtmekten başka bir şey değildir. Kalkınma batıdan gelecek yardımlar ile, batıdan alınması gereken teknoloji ile ortaya sağlanırken, kalkınmışlıkta GSYİH artışı ile ölçülmektedir. GSYİH bir ülkenin bir yıl içerisinde üretilen tüm nihai mal ve hizmetin parasal karşılığı olarak tanımlanıp, artış miktarına göre de ülkedeki üretim artışı ölçülür, bu da ülkenin ne kadar kalkındığını, geliştiğini gösterir. Üzerinde durulması gereken nokta, bir ülkedeki trafik kazaları sonucu yapılan harcamalar da GSYİH arttırır, trafik kazalarının artışı ülkenin GSYİH arttıracak ve bu da ülkenin kalkınmışlık seviyesinin arttığını mı gösterecek ? Aynı şekilde savunma sanayine yapılan harcamalar da, zengin birisinin bir milyon dolara bir araba alması da, sürekli asfalt bozulup yapılması da GSYİH arttırır, bunun enflasyona, cari açığa, bütçe açığına ve gelir adaletsizliğine nasıl çözüm olacağı, dahası bu harcamalarla ülkenin gelişmiş ülkeler seviyesine geleceği nasıl söylenebilinir (?). Söylem zamanla kendini evirmiş; oldukça uzun bir süre ülkenin kalkınmasının, bu kalkınmaya bağlı olarak sosyo-ekonomik sorunların çözümünün GSYİH artışı ile sağlanacağı görüşü kısmen terk edilmiş, insani kalkınma indeksi gibi yeni arayışlara girilmiştir, fakat değişmeyen şey GSYİH artışının ekonomik büyümeyi getireceği ve bu da ekonomiyi kurtaracağı görüşüdür. Başa dönecek olursak üretimin yaşamımızın temelinde olduğu söylemi batı merkezli kalkınmacılık anlayışından kaynaklanmaktadır. Sınırsız büyüme, üretimi arttırma batı gibi olma, batılı ülkelerin gelişmişliğini yakalama… Tabii bu üretim anlayışını besleyen yegane şey tüketim anlayışıdır. Büyük buhranla her üretimin kendi tüketimini yaratmadığını anlayan sermayedar, Keynesci anlayışla da tüketim kadar üretim yaptığında kârını istediği kadar yüksek sağlayamayacağını anladı. Tüketimin sürekli olarak arttırılması, insanlara ihtiyaçları olmayan şeyleri satmak, hatta insanları bu ihtiyaçları olmayan şeylere ihtiyaçları varmış gibi inandırmak, (tüketime bağlı insanların sürekli çöp üretmesi) telefonu eskimeden yenisini alma güdüsünü insanlara yerleştirmek tam da sürekli üretimi ayakta tutan tüketim anlayışını açıklar. Bu tüketim anlayış alışveriş çılgınlığıdır, alışveriş çılgınlığının ne kadar ekonomi için gerekli olduğunu açıklayıcı güzel bir örnek 11 Eylül katliamının ardından dönemin ABD başkanı J.W. Bush’un TV’de ki açıklamasında daha fazla alışveriş yapmalıyız demesidir. Kapitalizmi ayakta tutan temellerden birisi olan sınırsız üretim anlayışı ve bunu besleyen tüketim anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan doğa tahribatı küçümsenecek boyutlarda değildir. Kalkınma Sözlüğü isimli okuduğum bir kitapta, eğer her ülke New York kadar büyük bir kente sahip olsa (yani her ülke ABD kadar gelişse), ortaya çıkacak enerji ihtiyacını gidermek için dünya gibi 7 gezegene daha ihtiyacımızın olduğu yazıyordu… Böyle bir tüketim anlayışına dayalı bir üretim anlayışını benimsemek ve ekonomiyi bu olgularla tanımlamak hatta bu bakış açısıyla kapitalizmi eleştirmeye kalkmak günümüzün en büyük yanılgılarından birisidir…


8

KENT ve YAŞAM

t Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

Kent Hareketleri ile röportaj: “2020 Olimpiyatları İstanbul için yıkım vakti” Türkiye’nin de aday olduğu 2020 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak ülke, 7 Eylül’de Arjantin’de açıklanacak. Öncesinde AB Bakanı Egemen Bağış, “Olimpiyatları alamazsak sorumlusu Gezi Parkı eylemcileri” dedi, “Olimpiyatlara hayır” kampanyası yürüten Kent Hareketleri’ni işaret etti. Başbakan Erdoğan da 7 Eylül’de bizzat Arjantin’de olacak. İktidar olimpiyatları neden bu kadar istiyor, “hayır” diyenler neden karşı, olimpiyatlar İstanbul’a ne getirir, ne götürür… Kent Hareketleri’nden Cihan Uzunçarşılı Baysal ile konuştuk. Buyrun…

Cihan Uzunçarşılı Baysal Kent Hareketleri olarak yürüttüğünüz ve Egemen Bağış tarafından hedef gösterilen bir kampanyanız var; “Olimpiyatlara hayır!” Neden Olimpiyatlara hayır?

M

art sonunda, kampanyamızı başlattığımızda, davet ettiğimiz BM önceki Konut Hakkı Raportörü Miloon Kothari “Olimpiyatlar İstanbul için Felaket Olur” diyerek dünyadaki tüm örnekleri incelediklerini ve olumlu katkısı olan tek bir örnek bulmadıklarını burada anlattıydı. Raporumuzda, konuyu 6 başlık altında ve uluslararası raporlar, araştırmalar ve istatistikler ışığında açtık. Tekrarlarsak: Zorla tahliyeler ve mahalle yıkımları, 10’a katlanan bütçeler, Doğayı ve çevreyi heba eden gereksiz ve devasa büyük tesisler, Kentlilerin gündelik yaşamlarını dar eden inşaatlar, alt yapı çalışmaları ve güvenlik önlemleri, Kentsel planlamayı hiçe sayan uygulamalar. Bu başlıklar tüm Olimpiyat kentlerinin ortak dertleri. Öte yandan, Türkiye’nin Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) sunduğu raporda belli olduğu üzere tüm Olimpiyat projeleri TOKİ tarafından yapılacak. Biz de TOKİ için bir başlık açarak, 6. başlık altında, kentsel politikalarda bu ülkenin en hegemonik gücü olan TOKİ’yi sorguladık. Kent talanı, borç batağı, polis şiddeti… Bu başlıkları açarak ilerleyelim. Olimpiyatlar İstanbul için neden “felaket” olur?

İ

stanbul’un nüfusu 15 milyon, 2020’de 18 milyon’dan fazla olacak; bu coğrafyanın kaldırabileceğinin neredeyse 4 katı. IOC’a sunulan proje alanlarına baktığımızda, İstanbul’un stratejik 4 bölgesinin Olimpiyat tesisleri ve altyapı projeleri icin belirlendiğini görmekteyiz. 3. Köprü, İstanbul’un kalan orman ve su havzalarını katletmeye başladı bile. Olimpiyatlar, 3. Köprü, 3.Havalimanı ve çevresinin

yapılaşmaya açılmasına iyice bahane olacak. Sarıyer ilçesinin tarım alanları Kısırkaya, Gümüşdere gibi Karadeniz kıyısındaki köylerde plan değişiklikleri başlatıldı. Son yeşil alanlar, tarım alanları da imara açılıyor. İstanbul’u küresel şehir yapmak ve yatırımcıları ülkeye çekmek için bir araç olarak kullanılacak olan 2020 Olimpiyat Oyunlari adaylığı ile kentten geriye kalan son miraslar yok olacak. Yüzlerce gereksiz ve devasa tesis de daha sonra çürümeye terk edilecek. Bakımları masraflı olduğundan bu tesisler kentlerin baş belaları olmakta; Beyaz Filler, deniyor. Atina’daki 22 tesisten 21’i şu anda atıl, Çin’in ikonik Bird’s Nest Stadı da, Ulusal Su Sporları Merkezi de çürümekte. Örnekleri Raporumuzda listeledik. Formula 1 pisti, Atatürk Olimpiyat Stadı, Erzurum’daki Üniversiteler Oyunları tesisleri de bizden örnekler. 10’a katlanan Olimpiyat bütçeleri nedeniyle ülkeler borç batağına sürükleniyor. Katlanan bütçe ekonomiyi dara sokacak, bu da vergilerimizden çıkacak. Atina’da bu gidişatın en şiddetlisini gördük. Brezilya’daki sosyal patlamanın bir nedeni de maliyetlerden kemer sıkma politikaları. Montreal kenti Olimpiyat borcunu yaklaşık 30 sene sonra 2005’de kapatıyor. Polisiye tedbirler, özel güvenlikçiler ordusu, gözetim-gözetleme araçları… Bunlar da ek maliyetler ve bütçelerde artışa sebep oluyorlar. Ayrıca, bu baskı mekanizmaları, kent sakinlerinin kenti kullanım özgürlüklerini engelleyebildiği gibi, kentteki alt gelir grupları, yoksullar, evsizler, mülteciler, azınlıklar ve dezavantajlı gruplara yaşamlarını dar ettirecek seviyelere de ulaşabiliyor. Londra basını “Tazyikli su ve çelik bariyerler ayrıca satılır”/ “Plastik mermiler küçük çocuklar için uygunsuz olabilir” gibi ironik başlıklar attıydı. Bu şiddet kısmını herhalde bizler için açmama gerek yok.

Zorla tahliyelerle yıkımlara gelirsek, biri BM İnsan Hakları Komiserliği Konut Hakkı Raportörü Raquel Rolnik’e ait olmak üzere iki önemli uluslararası rapor var. 1998-2008 arasındaki Oyunlar nedeniyle 4 milyon kişi zorla tahliye edilmiş. Miloon Kothari, “Bu kentlerde eğer kentsel dönüşüm süreci başladıysa, yani fakir mahalleler çeşitli bahanelerle ayrıştırılarak kent dışına sürülüyorsa bu bir alışkanlık haline geldiyse, Olimpiyat da bunun için başka bir bahane oluyor” dedi. Memleketi Yeni Delhi’de, 2010’daki İngiliz Milletler Oyunları için boşaltılan 19 mahalleden 17’sinden 400 bin kişi zorla tahliye edilmiş ancak buralarda hiçbir spor organizasyonu gerçekleştirilmemiş. Oyunlar bahanesiyle boşaltılan bu mahallelerin yerlerine alışveriş merkezleri ve lüks konutlar yapılması bekleniyormuş. Pekin 2008 için 1,5 milyon kişi zorla tahliye edildi, 2010 Vancouver, yerli halkların topraklarına el konma ile sonuçlandı, Brezilya’da favelalar yıkılmakta, nüfuslar zorla tahliye edilmekte. İşin lokomotifi TOKİ: Talan projeleri için hiçbir engel yok Bizde halihazırda devam eden tahliyeleri, kentsel dönüşüm sürecini bu kapsamda değerlendirebilir miyiz?

İ

stanbul’da afet yasası eliyle ve deprem bahanesiyle süreç zaten başladı, kuşkusuz şiddetlenecektir. Olimpiyat Stadı çevresindeki mahalleleri Ayazma’ya olduğu gibi yıkımlar bekliyor. Güvercintepe, Şahintepe, İç-Dış Kumsal, Cennet Mahallesi topun ağzındalar. Tesislerin yer alacağı Tarihi Yarımada’da da yıkımlar hızlanacak. Yedikule’de bostanlara girildi bile, 2 adım ötesi mahallelerdir. Park Orman’ın dibine gelen bir diğer tesis alanının Derbent başta olmak üzere Maslak ve Ayazağa mahallelerini tehdit etmeyeceğini kimse söylemesin. Mahalle yıkımları ve zorla tahliyeler şiddetlenecek, vahim bir sosyo-mekânsal ayrışmaya giden kentte bu ayrışma daha da hızlanacak. Çevresel, ekonomik maliyetleri kadar sosyal maliyetleri de olan bir proje var karşımızda. Bu işin lokomotifi de TOKİ olacak, onu anlatmama gerek yok zaten, özel sektör gibi bir kamu kurumu, derdi imanı mahalleri yerle yeksan edip, nüfuslarını TOKİ silolarına sürmek. Olimpiyatlar için gereken tüm tesislerin ihaleleri de TOKİ’nin elinde olacak, al gülüm ver gülüm, sermaye-TOKİ düzenini göreceğiz, talan projelerini gerçekleştirebilmek için hiçbir engel kalmayacak. Olimpiyatların resmi sayfasında tesislerin yapılacağı yerler ilan edilmiş ve bunlar bugün de İstanbul kent gündeminde hayli

önemli yerler. Kuzey ormanları, Haliç, tarihi yarımada, Haydarpaşa… Nedir bu çakışma tesadüf mü?

E

lbette tesadüf değil; amaç spordan ziyade kentin en güzel manzaralı mekânlarını sergileyerek kenti görücüye çıkartmak olunca, kenti pazarlamak için de böyle şık ambalajlara gereksinim var. Haydarpaşa’dan manzarayı düşünün ya da Yedikule surlarının dibindeki yüzme havuzlarında yüzme yarışlarının görselliğini, Ormanların muhteşemliğini. Öte yandan Olimpiyatlar vesilesiyle bu alanlara müdahale olunca, sermayenin ardıl müdahalelerine de yol açılacak, az önce söylediğim Derbent örneği gibi çevre mahallelere yıkım görünecek. Ya da Haydarpaşaport çok daha rahat gerçekleştirilecek. Meşruiyet Olimpiyatlar üzerinden inşa edilecek. Olimpiyat: Gösteri yoluyla sağlanan birikim Peki Olimpiyatlara ne oldu da yapılacağı her ülkede aleyhinde kampanya yürütülür oldu? Kampanyanızın pek çok ülkedeki “Anti-Olympics” kampanyalarından bir farkı olmadığını söylüyorsunuz.

B

M-Konut Hakkı Raportörlerinin de ikaz ettikleri üzere, 90’lardan bu yana Olimpiyatlar kurucu ideallerinden uzaklaşmış ve kentleri markalaştırarak pazarlamanın bahanelerine dönüşmüşlerdir. Bu fırsat kim için, emekçi, yoksul, yoksun için değil elbette, sermaye için. Süreç, “gösteri yoluyla sağlanan birikim” olarak okunabilir; kısaca, uluslararası bir şov, bir gösteri vasıtasıyla, tesisler yapmak bahanesiyle, kentler sermaye yatırımlarına, üst gelir gruplarına yönelik prestij projelere açılarak pazarlanmakta.

Bu maçın galibi sermaye Bizde de bu nedenle mi iktidar bu kadar istiyor olimpiyatları? Erdoğan, ev sahibi ülkenin açıklanacağı törene katılmak üzere Arjantin’e gidecek özellikle mesela.

O

limpiyatlar uluslararası kamuoyu için çok önemli ve görkemli bir şov; bu nedenle Olimpiyat kentleri öne çıkıyorlar, marka oluyorlar ve az önce açtığım üzere, pazarlanmaları da kolaylaşıyor, sermayeyi çekebiliyorlar. Dolar 2 TL’ye vurdu, şimdiye kadar imrenerek bakılan Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde Eylül’den sonra ekonomik daralma beklentisi var. Buradaki hesaplar ise, Olimpiyatlar vesilesiyle yatırımların hızlandırılması, inşaat ve yan sanayileri üzerinden dönen ve finans, bankacılık, sigortacılık vb. gibi hizmetler sektörüne de dayalı ekonominin çarklarının dönmesi ve istihdamın artışı üzerine. IOC’a sunulan raporu incelerseniz bir spor etkinliği raporundan ziyade inşaat etkinlikleri raporudur. Nitekim sermaye de ellerini ovuşturmuş bekliyor, babalarının hayrına sponsor olmadılar. Ancak IOC Değerlendirme Raporuna göre, bu destek 19,7 milyar dolarlık yatırım planının sadece 2,4 milyar dolarlık kısmından ibaret. Riolular “Bu maçın galibi kim?” diye sorarak “Sermaye” diye yanıtlıyorlar. Olimpiyatlara asılmanın bir başka önemli faktörü milli gurur meselesi olması ve iç kamuoyu tarafından da olumlanması ve böylece yönetimlere artı politik getirisi. Ayrıca, sadece kentin imajını değil, yöneticilerin imajlarını da cilalıyor. Başbakan’ın kişisel özelliklerini ve karizmasını düşünecek olursak, böyle bir şovu kaçırmak istemeyecektir.

Bırakın mahalleye spor tesisi yapmayı, mahalle mi bırakacaklar! İktidarın olimpiyatlara ilişkin açıklamaları genellikle spor tesisleri, binalar yani inşaat üzerinden. Spor ve sporcular bu meselenin neresinde?

A

z önce de değindiğim üzere, bizim Olimpiyat Raporu bir TOKİ ihaleleri listesi. Bu ülkede spor ve sporcu anlayışında ciddi bir reforma ihtiyaç var. Milyonlarca doları bir tek Olimpiyat projesine çarçur etmek yerine, mahallelerde spor tesisleri, yüzme havuzları yapılabilir, gençler spora teşvik edilebilir, var olan amatör spor kulüplerine yardımlar yapılarak spor altyapısı yatırımları gerçekleştirilebilir. Yüzkaramız doping de -ki kaybetmemizin nedeni olacak- mahalleden başlayan spor bilinci, spor eğitimi ile önlenebilir. Ama bırakın mahalleye tesis yapmayı, mahalle mi bırakacaklar, bir de böyle bakın! Muhalefeti tehdit, demokratik kriterleri en iyi bilecek AB Bakanı’ndan! Peki Bağış’ın tavrını, sizleri suçlu ilan etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

B

ağış’ın iddialarının aksine, biz kampanyamızı Mart sonunda BM önceki Konut Hakkı Raportörü Kothari’yi davet ettiğimizde, Gezi öncesinde, başlattık. İstanbul kaybettiğinde, “Dopinge Geziciler telekinezi ile sebep oldu”, derlerse şaşmayın! Açıkçası komik buldum. Bu mantığa göre dünyanın dört bir yanında ulusal ve uluslararası kampanyalar yürüten kentliler de hükümetlerini dara düşürme komplolarındalar. Burada bir de itiraf var aslında, ekonominin çarklarını inşaata dayandırıp onu da

Olimpiyatlara ve mega projelere bağlarsanız işte tam da böyle düşünebilirsiniz, demek ki gerçek amaç inşaat, spor bahane. Öte yandan, her çeşit muhalefeti karalayan ve tehdit eden çok vahim bir 12 Eylül/28 Şubat sendromu ile de karşı karşıyayız. Üstelik bu tehdit herhangi bir bakandan değil, demokratik kriterleri en iyi bilmesi gereken AB Bakanından geliyor. Demokrasilerin olmazsa olmazı fikir ve ifade özgürlüğüdür, eleştirme hakkıdır, muhalefettir. Bağış’a teşekkür borçluyuz, kampanyamızı medyada duyurmak istiyorduk, kamuoyuna ulaşmak istiyorduk sayesinde popüler olduk. Anlatacak İstanbul olmayacak İstanbul’un şu an ihtiyacı olan şey olimpiyatlar değilse nedir?

İ

stanbul 2020 bütçesi 20 milyar dolar, 10 katı, 200 milyar dolar ile bu ülkenin hangi gereksinimi karşılanmaz. “Depremini bekleyen kent” diyoruz, TOKİ İstanbul’da 1000 konutluk bir yatırımı 28 milyon TL’ye mal ediyor, dolayısıyla, depreme dayanıklı 200 bin konut 5 milyar dolara mal edilebilir. Bu da Olimpiyatlara yatırılacak paranın 40’ta biri demektir. Tek başına bu rakam bile Olimpiyatlara harcanacak milyarlarla İstanbul’un depreme karşı nasıl sağlamlaştırılabileceğinin yeterli kanıtıdır. Ayrıca neden ille İstanbul? Bu diğer kentlere haksızlık değil mi, ülke planlaması bütüncül olmak zorunda değil mi? Bu kadar büyük bir bütçeyi, kamusal binalar başta olmak üzere yervleşik mahallerini yerlerinden etmeden sağlamlaştırmaya, altyapı gibi birçok aksaklığı gidermeye kullanmak varken, kısa sürelik bir şov uğruna, milyarlarca doları kentin denizini, or-

manını, kültür varlıklarını heba etmeye harcamak, hele ki deprem de eli kulağında beklemekteyse ne kadar mantıklıdır? Olimpiyat ev sahipliği İstanbul’a verilirse ne olur?

Z

aten yok oluşa giden bu kadim kentin ipi çekilir. Geçenlerde Cornucopia dergisi editörüyleydim, belli aralıklarla İstanbul özel sayısı yapmaktalar. 3. Köprü alanlarını gezmiş, “Herhalde bu son sayı olacak, bir dahakinde anlatacak İstanbul olmayacak”, dedi. Nasıl bir yürek acısıdır bu, hepimiz için… Güvenli ve iyi bir yaşam için yatırım Verilmezse sizce neden verilmez?

V

erilmeyeceğini düşünmekteyim. Olimpiyatların hep sınıfta kalanıyız, 2012 Londra’dan eli boş geliş, futbol dışında statları doldurmayan diğer branşlara ilgisiz bir halk, spora odaklanmak yerine inşaata odaklanmış bir Olimpiyat Raporu, artık bize bile gına gelen Doğu-Batı köprü, medeniyet vb. turistik söyleminde takılmış tanıtımlar, videomuz bile Olimpiyatlar mı turizm kampanyası mı belli değil ve hepsinin üzerine doping skandalları hele Kırkpınar’daki ata sporunda bile doping el insaf dedirtecek cinsten. Olimpiyat adaylığını reddeden Chicago kentinin tüm ülkelere çağrısıyla bitirmek isterim: ‘‘Yöneticilerimizin zaman, enerji ve kaynaklarını kentlilerin gerçek ihtiyaçları ve sorunları için konut ve diğer hayati hizmetler için harcamalarına ihtiyaç duyuyoruz. Sadece özel girişimcileri zengin eden Olimpiyatlara yatırım yapacaklarına, geleceğimize, çocuklarımızın güvenli ve iyi bir yaşama kavuşmalarına yatırım yapsınlar’’


9

TOPLUM ve YAŞAM

Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

Beşiktaş İskelesiyle İlgili Beklenen ‘Cevap’ Geldi

ODTÜ direniş çadırlarını kurdu:

“Kahrolsun bağzı yollar” Melih Gökçek’in yasal izinleri dahi tamamlamadan inşaatına başladığı otoyol projesine karşı bölge halkı ve üniversiteliler direnişe geçti. İnşaat alanına çadırlar kuruldu, pankartlar asıldı, Gökçek hesap vermeye çağrıldı. Gökçek ise direnişçilere ve ağaç katliamına karşı çıkan Can Dündar’a saldırdı

A

nkara Büyükşehir Belediyesi’nin 100. Yıl ve Çiğdem mahalleleri ile ODTÜ’den geçirmeyi planladığı fakat henüz yasal izinleri tamamlanmadan uygulamaya geçtiği otoyol projesine karşı ODTÜ’lüler direnişe başladı. İnşaatı devam eden şantiyenin yanı başına çadırların kurulduğu eyleme mahalle halkı, ODTÜ öğrencileri ve forumlardan oluşturulan 100. Yıl İnisiyatifi,

Alana “Kahrolsun bağzı yollar”, “Otoyol yapma boşuna yıkacağız başına”, “#direnodtuormani” pankartları asıldı.

B

ir süre duran çadırların kaldırılmasının ardından eylemciler forum yapmaya başladı. Bu sırada polis de bölgeyi terk etti. Forumda geceleri de bölgede kalacaklarını söyleyen Ankaralılar, Büyükşehir Belediye

militan. Bütün amaçları olay çıkartmak” diyerek tweetlerine başlayan Gökçek, ağaca ve yeşile olan “sevdalarını” anlatırken yüzlerce ağacın katledildiği Atatürk Orman Çiftliği’ni örnek gösterdi.

Abbasağa Forumu’nun Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi’nin satışıyla ilgili verdiği bilgi edinme dilekçelerine cevap geldi.

A

bbasağa Forumu’nda Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesinin durumuyla ilgili Bilgi Edinme Yasası kapsamında hazırlanarak toplanan dilekçelerin İBB’ye verilişinin ardından cevap geldi. Cevap Encümen Müdürlüğü, Emlak Müdürlüğü, Şehir Planlama Müdürlüğü, Şehir Hatları A.Ş. Müdürlüğü arasındaki yazışmaları içeriyor. Yazışmalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12.07.2013 gün ve 1531 sayılı kararının İstanbul 3 numaralı Kültür

B

asın açıklamasının yapıldığı sırada bölgeye çok sayıda çevik kuvvet polisi çağrıldı. Polisin “15 dakika içinde eylemi sonlandırmazsanız müdahale edeceğiz” tehditlerine karşın bölgeden ayrılmayan Ankaralılar, inşaat çalışmaları durana kadar bölgeden ayrılmayacaklarını dile getirdi. Eylemde söz alan 1963 girişli bir ODTÜ öğrencisi Çetin Örgen, 50 yıl önce o ağaçları elleriyle diktiklerini, ağaçlarını katledilmeleri için yetiştirmediklerini söyledi.

Başkanı Melih Gökçek’i hesap vermeye çağırdı. Forum sonrasında ise direniş ihtiyaçları duyuruldu: Yere serilebilecek battaniye, kilim vs., yastık, mat, yiyecek, içecek, su, plastik tabak, bardak, çatal, ıslak mendil, peçete, sağlık malzemeleri ve ilaç, olası kundaklamalara karşı yangın tüpü. Direniş, Gökçek’i çileden çıkardı

H

alkın ODTÜ ormanı ve mahallesi için direnişe geçmesi üzerine Melih Gökçek de Twitter’dan hızlıca hakaretler yağdırmaya başladı. İşte size kent düşmanı bir avuç

Dilekçeye ilişkin cevap net olmayınca Abbasağa Forumu cevabı netleştirmek için çalışmaya başladı. Abbasağa Forumu Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları(MMŞP) Çalışma Grubu cevapta bahsi geçen İBB Meclisi Kararı ve imar planına ilişkin ayrıntılı bilgi topluyor. Forum katılımcısı avukatlar iskelenin imar planınındaki durumuna göre dava açılabileceğini belirtiyor. Abbsağa Forumu’nun gündemi Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi

Kadıköy iskelesi olacak. Abbasağa Forumu iskeleye ilişkin neler yaptı? Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesinin Shangri La Otele satıldığına ilişkin haberler basında yer almıştı. Abbasağa Forumu’nda Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Çalışma Grubu iskelenin satışını, durağın kaldırılmasını ve iskele önündeki yolun ulaşım hizmetine kapatılmasına ilişkin konuları gündem yapmıştı. Forumda iskelenin durumuyla ilgili bilgi almak üzere bilgi edinme dilekçeleri hazırlanması kararlaştırılmış, imzalı dilekçeler 16.07.2013 günü İBB’ye teslim edilmişti.

Gökçek saldırılarını şöyle sürdürdü: “Amaç üzüm yemek değil bağcı dövmekse bunu bir avuç ODTÜ’liden beklemek doğal. Zaten okullar açılınca olay çıkarmak için

Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’ne iletildiği, iskelenin 1/5000 ölçekli Beşiktaş Dolmabahçe-Ortaköy Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı kapsamında kalmakta olduğu, iskelenin durumunun plan onama süreci tamamlandıktan sonra kesinleşeceği ifade ediliyor.

Çayyolu Üç Fidan Parkı Forumu ve Anıtpark Forumu katıldı.

Cevabın ardından Abbasağa Forumu iskele çalışmasına devam ediyor

bahane arıyorlar. Aslında ODTÜ’de okuyan öğrencilerin %90′ı bu yolu istiyor. ODTÜ’de müsade etsinler kamu oyu yoklaması yapalım. Görelim ne çıkacak?” Gökçek, “Ankara’da metroyu beceremeyenler, ormanı budayarak güzelim ODTÜ kampüsünün ortasından yol geçirmeye çalışıyor. Gezi Parkı’nda budanacak olan koruluksa ODTÜ’nünkü harbi ormandır; çünkü geçmesi zordur biraz” diyen Can Dündar’ı da halkı suça ve isyana teşvik etmek ile suçladı.

Dilekçelere cevabın gelmesinin ardından Abbasağa Forumu bir kez daha iskeleyi sattırmamak, ulaşım hakkına sahip çıkmak için yapılacak çalışmaları konuşacak. Perşembe günü(29.08.2013) forumun gündemlerinden birisi Beşiktaş’taki

Dilekçelere cevap beklenirken, Beşiktaş’taki Kadıköy İskelesi’nin önünde bisikletli eylem yapıldı. Eylemde vapur yolcularına iskeleye sahip çıkma çağrısının yapıldığı bildiriler dağıtıldı.

Büyükşehir, Gençliğin Geleceğine Yatırıma Hız Kesmeden Devam Ediyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Göksel Gümüşdağ, Kütahya’nın en başarılı 25 öğrencisini makamında ağırladı. Öğrencilere İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni gezdiren Gümüşdağ, daha sonra başarılı gençlerle Kasımpaşa Sosyal Tesisleri’nde yemek yedi. ‘Olimpiyat Ruhu ve Bilinçli Taraftarlık Kampı’ için İstanbul’a gelen yerli ve yabancı 170 öğrenci de İBB’nin Beyaz Gezi programına konuk olarak İstanbul’un tarihi ve turistik mekanlarını gezme fırsatı buldu.

ANTİKAPİTALİST MÜSLÜMANLAR SURİYE İÇİN OTURMA EYLEMİNDE

K

S

uriye’ye karşı olası askeri müdahaleye karşı çıkan Anti Kapitalist Müslümanlar hareketinden bir grup, Galatasaray Meydanı’nda süresiz oturma eylemi başlattı. Galatasaray Lisesi önündebaşlattıkları oturma eyleminde, ‘Emperyalizme karşı birleşelim’, ‘NATO, emperyalizmin savaş makinesi, halkların tescilli katilidir’ yazılı pankartlar açıldı. Türkçe, Arapça ve İngilizce, ‘Suriye’de savaşa hayır’, ‘emperyalizmin askeri olmayacağız’ yazılı dövizler zemine serildi.

Anti Kapitalist Müslümanlar adına Abdurrahim Özer’in okuduğu basın açıklamasında şöyle denildi: “Dün 23.00’de başlayan ‘savaşa hayır’ nöbeti, oturma eylemi, Suriye’ye 48 saat verip tehdit eden, Suriye’yi gözüne kestirmiş olan emperyalist güçlere karşı barış isteğimizdir. Savaşa hayır, haykırışımızdır aslında. Daha dün Irak’ta, Libya’da ne olduğunu biliyoruz. Halkların kendi kaderini ellerinde zanneden emperyal güçler, aslında ortalığı düzeltiyoruz bahanesiyle gelip, ortalığı daha da fazla karıştırıyorlar. Yüzbinlerce insanın ölümüne yol açıyorlar. Biz

bunu asla istemiyoruz.NATO’nun, ABD’nin Ortadoğu’dan ve Türkiye’den çıkmasını istiyoruz. Bunun için ABD Konsolosluğu’nda eylem yaptık, buradaki eylemimiz de süresiz olacak, kısıtlama koymadık. Suriye’deki mesele onların meselesidir. Onlar barışı kendileri tesis edeceklerdir. Asla ve asla dışarıdan bir müdahaleyle bunun olacağına inanmıyoruz. Türkiye’nin de olası bir müdahaleye dahil olacağını açıklaması kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Ülkemizin, bizim oradaki halkların kanına elini bulaştırmasını istemiyoruz. O yüzden bu konuda bir adım atılıncaya kadar süresiz bir biçimde bu eylem devam edecek’’

ütahya il sınırları içerisinde üniversite sınavında yüksek başarı gösteren 25 öğrenci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin konuğu olarak İstanbul’a geldi. Lisans Yerleştirme Sınavı’nda Türkiye genelinde yüzde 25’lik dilime giren Kütahyalı gençleri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Göksel Gümüşdağ makamında konuk etti. İBB Gençlik ve Spor Müdürü Osman Avcı’nın da hazır bulunduğu ziyarette Gümüşdağ, öğrencilerle yakından ilgilendi. Uzun süre Kütahyalı öğrencilerle sohbet eden Göksel Gümüşdağ’a öğrenciler Kütahya’ya özgü çini vazo hediye ettiler. Göksel Gümüşdağ da öğrencilere çeşitli hediyeler takdim vetti. Gümüşdağ daha sonra öğrencilere İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni

gezdirdi. Ziyaret sonrası Göksel Gümüşdağ Kütahyalı öğrencileri Kasımpaşa Sosyal Tesisleri’nde yemekte ağırladı. ÜNİVERSİTELİ GENÇLER BEYAZ GEZİ İLE TARİHİ YARIMADA’YI GEZDİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir başka konuğu ise ‘Olimpiyat Ruhu ve Bilinçli Taraftarlık Kampı’ için İstanbul’a gelen üniversiteli gençler oldu. Yerli ve yabancı 170 öğrenci kamp çalışmaları kapsamında Atatürk Olimpiyat Stadı ve İBB Sinan Erdem Spor Kompleksi gibi spor alanlarını ziyaret ettiler. İBB Gençlik ve Spor Müdürlüğü ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Beyaz Gezi’ programına da konuk olan öğrenciler İstanbul’un tarihi ve turistik mekanlarını gezerek Tarihi Yarımada’yı yakından tanıma fırsatı

buldular. 22-26 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Olimpiyat Ruhu ve Bilinçli Taraftarlık Kampı’nın tamamlanması ile birlikte ‘Beyaz Gezi’ye katılan öğrenciler Yerebatan Sarnıcı, Miniatürk, Panorama 1453, Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı gibi mekanları gezdiler. Kültür Gezisinin son durağı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tanıtım Çadırı oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yatırım ve Hizmetleri Bilgilendirme Merkezi’ni rehberler eşliğinde gezen katılımcılar Büyükşehir’in İstanbul halkı için gerçekleştirdiği sosyal, kültürel, sportif hizmetlerle birlikte ulaşım, kentsel iyileştirme ve çevre koruma gibi alanlardaki hizmetlerini inceledi. Program Boğaz Turu ile son buldu. Haber: ibb.gov.tr


KÜLTÜR SANAT

10 t Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

BU OYUN İKTİDAR HIRSINI ANLATIYOR Cumhuriyet / Ankara- Ankara Devlet Tiyatrosu (DT), 1 Ekim’de “perde” diyecek. Oyun, Özlem Ersönmez, Elvin Beşikçioğlu, Yavuz Sepetçi, Nejat Armutçu, Eray Eserol, Tolga Çiftçi, Mithat Erdemli gibi sevilen oyuncuların yanı sıra, yıllar önce kurumdan emekli olan Gönül Orbey, Orhan Aral ve Güven Besimoğlu gibi usta isimleri de bir araya getirdi. Murat Atak’ın yönettiği, Eren Aysan’ın dramaturjisini yaptığı oyunun kadrosu ise hayli kalabalık. Yaklaşık 130 kişilik kadrosuyla oyun, “sanki bir opera eseri” gibi...

matik sanatçılar” gibi şeyler söylenebilir ancak böyle bir durum söz konusu dahi olamaz. Çalışmamak DT sanatçılarının tercihi değildir. Hiçbir sanatçı, “Ben devletten paramı alayım ama hiçbir iş yapmayayım” demez. Yani çalışmayan oyuncu yok, oyuncuları çalıştırmayan yöneticiler vardır. Hele bir de, “Ben Ahmet’i sevmiyorum”, “Mehmet bana zamanında selam vermemişti”, “Fatma Hanım geçenlerde bir gazetede benim alehimde bir şey demiş” gibi gerekçelerle bir sanatçıya rol vermeyip cezalandırmak kadar yanlış bir şey olamaz. Ayrıca diyor-

yeteneksizliklerinden değil, bütçeleri yetmez.

Savaş sahneleri için 40 oyuncunun eskrim çalıştığı, 30 yıl sonra yeniden DT izleyicisi ile buluşacak olan ve Ankara Anakent Belediyesi’nin de Mehter takımı ile destek vereceği oyun, daha birçok sürprizlerle dolu...

lar ki “Rejisörler seni istemiyor.” Böyle bir şey yok. Her sanatçının bir rolü vardır. Bunun yanı sıra siz eğer yönetici olarak, aynı insanlar üzerinde dönüp durursanız, bu olmaz. Neden DT’nin bugün 800 oyuncusu var? Yelpazesini geniş tutmak için... Emperyalist dünya insanları kullanır, posasını bir yerlere koyar. Oysa Cumhuriyet kurumu olan DT’nin 1949 yılında çıkan yasası sayesinde, bu kurum oyuncularına değer verir. ‘Biz belgesel oynamıyoruz’

büyük katkısı olan bir kurumdur DT. Ancak son dönemde açılan bazı tiyatro sahneleri var. “Efendim, biz şu kadar tiyatro açtık” deniyor. DT zaten Türkiye’nin pek çok yerine turne yapıyordu. O zaman neyi açtılar, merak ediyorum. Oraya bir gişe memuru koymak, tiyatro açmak demek değildir. Tiyatro o toplumun sosyal yaşamının içinde var olması gereken bir kültürdür. Bu nedenle “60. Yılda 60 Tiyatro Projesi”ne inanmıyorum. Turne önemlidir ama esas amaç 81 ilde 81 yerleşik tiyatro sahnesinin açılmasıdır. Bunu da kurumu küçülterek yapamazsınız.

Yönetmen Murat Atak ile Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde provaları devam eden yeni sezon oyunlarından “Kösem Sultan”ı ve tiyatronun sorunlarını konuştuk: - Oyunun yaklaşık 130 kişi var. Kalabalık kadrolu bir oyunu yönetmek zor olmuyor mu? - Kalabalık kadrolu oyunları yönetmeyi çok seviyorum. Kalabalık oyunların matematiğini çözmekten zevk alıyorum. Ayrıca bir oyunun görkemli olması demek, sadece kalabalık bir oyuncu kadrosuyla sahneye çıkmak demek değildir. Ben reji hatalarını örtmek için sahneyi kalabalığa boğan yönetmenlerden değilim. ‘Bankamatik yok, çalıştırmayan yönetici var’ - AKP iktidarında tiyatro sanatçılarına yönelik ‘bankamatik sanatçılar’ kavramı yaratıldı... Bu oyunun çoğunluğunu ise kadrolu sanatçılar oluşturuyor... - DT’nin oyuncuları için “banka-

- DT’nin son dönem repertuvarında Osmanlı dönemini anlatan pek çok oyun görüyoruz, bu durumu neye bağlıyorsunuz? - Size Turan Oflazoğlu’nun ağzından dinlediğim bir anıyı aktarayım: Sayın Süleyman Demirel başbakanken, Oflazoğlu’nun yazdığı bir oyunu izlemeye geliyor. O zamanki Genel Müdür Cüneyt Gökçer. Demirel, Oflazoğlu’na, “Hadi bakalım Turancım, ne kadar sadık kaldın tarihe, seyredeceğiz” diyor. Turan Bey’in yanıtı: “Drama sanatının gerektiği kadar efendim.” Biz belgesel oynamıyoruz. Biz, Osmanlı tarihini de sahneye taşımıyoruz. Biz, o karakterlere ruh veren yazarların kendi hayal dünyasıyla ortaya çıkardığı eseri sahneye taşıyoruz. Neden? Geçmişten ders alalım diye... Bu oyunları oynamak DT’nin görevidir. Çünkü özel tiyatrolar bu tür oyunları sahneleyemez,

‘60. Yılda 60 Tiyatro Projesi’ne inanmıyorum’ - Bir yandan DT’nin tüzel kimliğini yok etmeye dönük yasa tasarısı taslağı çalışmaları yapılırken, diğer yandan DT bünyesinde yeni tiyatro sahneleri açılıyor... Nasıl değerlendiriyorsunuz? - DT, bugün, 12 yerleşik yerde hizmet veriyor. İllerin sosyal, kültürel yaşamına

‘1949 yılındaki zihniyet şahaneymiş’ - Peki ortaya çıkan yasa tasarısı taslağını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bugün DT’nin tüzel kimliğini sağlayan bir yasayı çıkaramazsınız. O nedenle 1949 yılındaki zihniyet şahaneymiş. Yasa yenilenmeli. Ancak kurumların özerklik kısmına dokunulmadan. Ben hiçbir hükümetin, Türkiye’nin kültür ve sanat yaşamını baltalayacak bir girişimde bulunabileceğini aklımdan dahi geçirmiyorum. - Yeniden ‘Kösem Sultan’a dönersek, bu oyun izleyiciye ne anlatacak?

- Bu oyun izleyiciye iktidar hırsını anlatacak. Hırsla yola çıkanların belli bir makama kavuşmak ya da o makamı korumak için kendi evlatlarına dahi kıyabildiklerini anlacak. Hak etmeyen kişilerin, hak etmedikleri makamda kalmalarının sadece kendilerine değil, bütün topluma nasıl zarar verdiğini anlatacak. Demokratik toplumlarda bugün artık yaşamadığımız, ya da yaşamamayı ümit etmediğimiz bazı ataerkil idarelerde görülen ve tek kişinin ağzından çıkan sözlerin, kararların, her zaman doğru olmadığını gösterecek.

Gönül Orbey yıllar sonra sahnede - Bu oyunda yıllardır sahnede görmediğimiz tiyatro oyuncularını da kadrosuna dahil eden bir oyun “Kösem Sultan.” - Evet. Mesela Gönül Orbey. Gönül Abla, bizim çok kıymetlimiz. Onun bu eserde bulunması, oyunun kalitesini kaymaklandıran bir durum. Gönül Abla’nın bizim kulisimizde bulunması... Gençlerle birlikte bulunup, onlara anılarını dahi anlatması bizim yeterli. Sahnede onu “Daye Hatun” rolünde göreceğiz. Oyunda ayrıca Orhan Aral, Güven Besimoğlu gibi usta oyuncular da var. Besimoğlu, yaş haddinden dolayı emekli oldu kurumda. Ben de bu “yaş haddi” nedir, anlamam. Dünyada hiç 70, 80 yaşında insan yok mu? ‘DT huzur içinde’ - Provalar nasıl gidiyor? - Çok sıcak ve hızlı... Sahne üzerinde DT’nin birbirinden değerli oyuncuları var. Bu oyunda konservatuvar öğrencileri, oyunculuk dersi alacaklar, iddia ediyorum. Ayrıca DT huzur içinde. Bu huzur provalara da yansıyor.

Ulaşılmazlık ve Aşk

Uğur Selçuk Güneşli

İktisatta “marjinal mailyet” diye bir kavram vardır. Elde edilen birim fayda için ödenen bedel anlamına gelen bu tanımlamayı yaşamın her karesinde kullanabiliriz. Elde edilen faydanın maliyeti arttıkça değeri de göreli olarak fazla oluyor. On liraya aldığınız ayakkabı ile ikiyüz elli lira saydığınız bir pabuca aynı özeni göztermezsiniz. Aslında ikisi de aynı fonksiyona yarasa da sizdeki değerleri farklıdır işte. İnsanlar ve ilişkiler de böyledir. Önce kendine kıymet vermeli insan. Çünkü değerimizi diğerlerinin takdirine bırakırsak işimiz gerçekten zordur. İnsan denen varlık malesef pek kadir kıymet bilmiyor. Tabi bunu kendi değerimizi abarttıkça abartmak anlamında da okumamalı. Çünkü yaşam bir yerde sona eriyor. Ve son gün, dünyanın aslında o kadar da vazgeçilmez olmadığını anlayacağız. Kanuni Sultan Süleyman kırk altı yıl hüküm sürmüş. Büyük İskender zamanında nereleri ele geçirmiş. M.Ö. 323’de öldü gitti. Geriye ne bıraktı sizce? Oysa yeri geliyor, küçücük ayrıntılar ne çok canımızı yakıyor değil mi? Örneğin aşık olduğunuz insanın mimiklerinde bizi mutlu ya da mutsuz edecek o kadar çok ayrıntı vardır ki. Telefonu hemen açmaması, gözlerinin dalıp gitmesi, anlam veremediğimiz başka halleri bizim için ciddi travmalar olabilir. Çünkü aşk aslında insana özgü ve malesef bencilce bir duygudur. O’nun kendimizden ötürü mutlu olmasını isteriz. Başkasını koluna takıp mutlu mesut çekip gitmesini hayal bile edemeyiz. Parmak izimizden genlerimize kadar bambaşka olduğumuz halde an gelir, bir yabancıyı “ruh ikizimiz” ilan ediveririrz. Ve farklılıkları gördükçe hayal kırıklıklarıyla hayatımız zorlaşır. Buradaki en büyük suçlu sahiplenmedir elbet. Ama belki de sahiplenme ile gırtlağını sıkma arasındaki farkı idrak edip, sosyal zekamızla iki kişilik hayatı daha sürdürülebilir bir düzeyde tutabiliriz; kim bilir? Böylece aşkı diri tutabilecek bir “ulaşılmazlık” çizgisine varıyoruz. Eskiden erkek karısının yanında çorabını çıkarmazmış mesela. Ya da birbirlerine “Hanım” ve “Bey” diye hitap ederlermiş. Bu “yüz göz olmama” durumunun aşkı ne kadar diri tuttuğunu, birşeyleri tükenmekten koruduğunu sanırım hepimiz takdir edebiliriz. Ya da sadece mesire yerlerinde birbirlerini “uzaktan” görebilen, zarif parmaklardan yere bırakılan mendillerin renginde, kokusunda manalar arayan potansiyel aşıkların durumu bugün bize ne kadar romantik geliyor değil mi? Ferhat ulaşamadığı Şirin için dağları delerken nasıl bir dürtünün etkisi altındaydı acaba? Evlenip çoluk çocuğa karışsalardı, on beş yıl sonra ikisinin de beli bükülmüş, geçim derdiyle, çocuklarının geleceğiyle uğraşmaktan yıpranmış bedenler olarak aşkın ne kadarını yılların ötesine taşıyabilirlerdi? O Ferhat’ın değil dağları delmek, bahçeye çukur kazmak için sızlanmayacağını kaçımız savunabilir? O zaman “ulaşılmazlık” aşkın mayasında tartışılması gereken bir konu olarak gündeme alınmalıdır. Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda da ulaşılmazlığın aşkın bekasında yeri olduğu vurgulanmaktadır. Dürtü kontrolü, hazzı erteleme ve insan ilişkilerinde doğru taşları oynatmak şeklinde özetleyebileceğimiz sosyal zeka olgusunda bir yerlere varmaya çalışan insanlar olduğumuzu varsayalım. Ferhat ile Şirin gibi birbirinden ayrı, hasret ve acı çeken bireyler olmak dışında da yapacak şeylerimiz olduğunu düşünüyorum. O zaman hayatımızdaki insanı ve paylaşılan güzelliği tüketmemek adına, iletişimin dilini ve çıtasını iyi bir “kalite” örüntüsü ile oluşturmak için elimizden geleni yapmalıyız. “Biz”i oluşturan “ben”leri koruyarak, farklılıkları “çeşni” farzederek, haddimizi bilerek ve tezle antitezli, hayatımızı güzelleştiren sentezin ana babası kabul ederek işe başlayabiliriz. Saygılarımla.

YENİ ÇIKANLAR .. arkadaşıma çıktığı bu zorlu yolda sonsuz başarılar diliyor, kendisinden yeni çalışmalar beklediğimizi belirtmek istiyorum. -Ali Haydar Avcı, Mayıs 2012, Aachen/Almanya(Önsöz’den)

“İpekyolu Oto Karavanı” projesiyle 21 Martta Kore’den yola çıkan araçlar, tarihî İpek Yolu’nu takip eden uzun bir yolculuktan sonra 31 Ağustos günü İstanbul’a ulaşacak. Belirlenen güzergâhlar üzerinde önemli merkezlerde konaklayan konvoy, Türkiye’ye girdikten sonra tarihî ve turistik mekânların tanıtımını yapan bir tur gerçekleştiriyor. İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Exposu 2013 bünyesinde gerçekleştirilen yolculuk, kadim İpek Yolu’nun

başlangıç ve bitiş noktası olan Gyeongju ve İstanbul’u birbirine bağlıyor. İpek Yolu yolculuğu, 21 Mart 2013 tarihinde Kore Gyeongju şehrinde düzenlenen bir törenle başlamıştı. Xian (Çin), Dunhuang (Çin), Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve İran güzergâhını takip eden konvoy, 23 Ağustos Ağrı-Doğubeyazıt -Gürbulak sınır kapısında düzenlenen karşılama töreniyle Türkiye’ye giriş yaptı. 24 Ağustos tarihinde Erzurum, 25 Ağus-

tos Ürgüp’te törenler düzenlendi. 27 Ağustos’ta Başkent Ankara’da bir tören gerçekleştirildi. İpek Yolu Karavanı, 28 Ağustos’ta İzmir, 29 Ağustos’ta Bursa’da düzenlenen törenlerin ardından 31 Ağustos’ta gelecek. Tarihî İpek Yolu’nun Kültürel İpek Yolu olarak belgesel filminin de çekimlerinin yapılacağı yolculuğun anısına, 1 Eylül tarihinde Galata Kulesi Meydanı’nda Dostluk Anıtı Açılışı gerçekleştirilecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Güney Kore Gyeongsangbuk-do Eyalet Valiliği arasında 17 Ocak 2013 tarihinde imzalanan Expo Eylem planı kapsamında “İpek Yolu Oto Karavanı” adıyla düzenlenen kültür yolculuğunda sona yaklaşıldı.


YAŞAM

11 Anadoluport Anadoluport

30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

Celal ÜNAL

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Özel Yapım ATV’ler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın isteğiyle özel olarak yaptırılan ATV’ler (All Terrian Vehicle) “2. Uluslararası Afet Yönetimi Fuarı”nda görücüye çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi deprem ve afet anında dar sokaklara kolayca girebilecek. Olası doğal afetlerde afetzedelere yardım edebilmek için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın isteğiyle özel olarak yaptırılan ATV’leri CNR Expo’da “2. Uluslararası Afet Yönetimi Fuarı”nda ziyaretçilere tanıttı. Çağdaş teknoloji ürünü en modern teçhizat ve malzemeleri eğitilmiş kurtarma ekipleri ve koordinasyon ekipleri ile her an afetlere karşı göreve hazır bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Arama Kurtarma (BAK) birimi bünyesine özel yapım ATV’leri kattı. Şuan için 10 tane olan ATV’ler-

in sayısı kısa süre içerisinde 50’ye çıkarılacak. Yağmurda ve çamurda dar sokaklara kolaylıkla girebilen ATV’ler doğal afetlerde afetzedelere

kolayca müdahale edilebilmesine imkan sağlayacak. “2. Uluslararası Afet Yönetimi Fuarı”nda

özel yapım ATV’leri ziyaretçilere tanıtan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın danışmanlarından olan Mehmet Tunç, “Sayın Başkanımızın özel isteğiyle ATV’leri bünyemize dahil ettik” dedi. Türkiye’de böylesine modern araçların sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde olduğuna dikkat çeken Tunç, “ATV’ler İstanbul’un değişik yerlerinde hazır olarak bulunduruyoruz. Şuanda elimizde 10 adet var. Kısa süre içerisinde bu sayıyı 50’ye çıkaracağız. ATV’lerin arka bölümünde bagaj olarak kullanılabilecek bir yer de var. Bu bagaja ilk yardım malzemelerini koyuyoruz. Bu şekilde dar sokaklarda kolayca ilerleyebilen ATV’ler ilk yardımda önemli bir görevi yerine getirmiş olacaklar” diye konuştu.

Dünya Gençlerini Buluşturan Kamp İnsani yardım alanında ülkemizi uluslararası arenada başarıyla temsil eden Türk Kızılayı, düzenlediği gençlik kampı ile 25 farklı ülkeden gençleri bir araya getirdi. Türk Kızılayı’nın çalışmaları içerisinde gençlere yönelik gerçekleştirilen etkinlikler her zaman özel bir yer kaplar. Ülkemizin gençlerini kamplarımızda misafir ederek, onların gelişimine katkı sağlayan Türk Kızılayı, dünya gençliğini de

M

armara’dan doğan yeni güneşiniz,dik duruşların sesi ve sessizlerin çığlığı olmasını istediğimiz Anadoluport gazetesi yayın hayatına başlamış bulunuyor. Tüm bu heyecan ve her daim amatör kalacak ruh ile yayın ilkerinden taviz vermeden yoluna devam etmesi en büyük dileğimizdir. Sizler bizlere destek oldukça, bu ruh ile sesiniz olacağımıza söz veriyoruz. Selam sana Marmara!.. Bundan tam 91 yıl önce Sakarya Meydan Muharebesi (büyük taarruz) ile düşman yurttan kovuldu. Türklerin bu coğrafya da ki muhteşem geri dönüşüydü bu. işte tam da 91 yıl sonra o büyük gün ve tarihimiz de bayram olarak kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı günü doğdu Anadoluport. Bizim doğum günümüz olan bu günde; Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları bizlere bu güzel vatan topraklarını düşmanlardan temizleyerek hediye ettiler. Anadoluport ilk sayfadaki yazdığımız misyon ve vizyonuyla bu güzel bayram gününde şimdilik sadece Marmara Bölgesi’nde yayın yapacaktır. Bölgenin her köşesinden haberler ve gelişmeler sizlere en doğru ve saptırılmamış kanallar ile aktarılacaktır. İlerleyen zamanla birlikte tüm yurdun sesi olmak en içten dileğimizdir. Bu satırları yazarken içimde buruk bir sevinç olması gerekirdi diye düşünürken maalesef yoktu!.. Niye dedim kendime neden ? O an hafızam beni; 90’lı yıllara, Birinci Körfez Harekatın’a ve akabinde 2. Körfez Harekatı’nın yaşandığı bulanık yıllara götürdü. Ne yazıktır ve ne üzücüdür ki şimdi yine körfezde sular kaynıyor, sırada Suriye var (!). Büyük ulus güçler bozulan ekonomilerini ancak savaşlarla düzeltirler. İşte aynı tekrarları yine yaşıyoruz. Ortadoğu toz duman, her yer kan gölü. Zarar gören yine insanlar. Sığamadığımız kocaman bir dünya ve kendini yönetemeyen toplumlar ve onları yönettiğini sanan, servetlerini başka dünya ülkelerinde saklayan, sadece kendilerinin refahını düşünen zihniyetlerin hakimiyetindeki orta doğu... Bu zalim ve beceriksiz yönetimlerin büyük ağabeyi *A ve Birleşmiş Milletler iş başına geliyor. Ne olacak peki? Zalimin biri gidip diğeri gelecek... Ölen yine mazlum halk olacak!... Elinde silahı olmayan sadece ailesini korumak için yer arayan; çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç, bu ağabeyin füze saldırılarının altında can verecekler. Aman Allah’ım yine o canlı savaş yayınlar ve stratejistler televizyonlarda, şimdi buradan vururlarsa şu olur oradan vururlarsa bu olur... Yarabbi dursun artık bu savaşlar!... Bu kan akmasın yeter!... Ama bu yakarışım nafile, biliyorum kimseler duymayacak çığlığımı...

kucaklıyor. 23 Ağustos - 2 Eylül tarihleri arasında Türk Kızılayı’nın İstanbul Heybeliada Gençlik Kampı’nda, Dünyanın 25 farklı ülkesindeki Kızılay ve Kızılhaçlardan 18 – 25 yaş arası gençler misafir ediliyor. Farklılıkları, ortak insani değerler potasında eriten kamp, sevgiye, hoşgörüye ve dünya barışına da katkı sağlıyor. Gençler, Türk Kızılayı’nın ev sahipliğinde deneyim ve görüşlerini paylaşarak kendilerini geliştirme imkânı buluyor. “Hayır Kapasitesi Yüksek İnsan Yetiştirmek” ana fikrinden yola çıkarak gerçekleştirilen kampta, oyunlar, sportif ve sosyal aktivitelerin yanı sıra kültürel paylaşımlar ve deneyim aktarımları da gerçekleştiriliyor.

Selam Sana Marmara

Kamp programı dâhilinde İstanbul’u görme ve tanıma fırsatı da bulacak olan gençler, geniş bir katılımla gerçekleştirilecek olan ateş gecesi ve veda gecesi etkinliğinin ardından güzel anılar ve kazanımlarla ülkelerine dönecek.

Sözlerimi büyük önderin eşsiz ve çok değerli olan; ‘’YURTTA SULH,CİHANDA SULH’’ SÖZÜYLE NOKTALIYORUM. BARIŞ DOLU BİR DÜNYA VE ÖZĞÜRLÜKLERİN SINIRLANDIRILMADIĞI, HERKES İÇİN DEMOKRASİNİN OLDUĞU BİR ÜLKE İSTİYORUM... Bu içten dileklerimle sizleri selamlıyorum...

Engelli Çalışmaları İstişare Toplantısı ve Deneyim Aktarım Çalıştayı Çekmeköy’de gerçekleştirildi

ANADOLUPORT Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Elif Yelda ÜNAL

Engelliler İçin Yapılan Çalışmalar Değerlendirildi

Genel Yayın Yöentmeni Celal ÜNAL Haber Koordinatörü Ali Fuat GÜRHAN Halkla İlişkiler Hacı Bektaş ŞAHİN Grafik Tasarım Deniz AVŞAR Telefon / Faks 0216 313 93 43 Adres Madenler Mah. Özçelik Sok. No:6 Kat 3 Ümraniye - İSTANBUL Basıldığı Yer Göztepe Mah. Şehit Mehmet Erol Sok. Namık Kemal Cad. No. 8 Bağcılar - İSTANBUL (212 446 00 79)

bilgi@anadoluport.com Haftalık, yerel, Türkçe yayındır.

Köşe yazılarının sorumlulukları yazarlara aittir

www.anadoluport.com

Çekmeköy Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı Belediye Engelliler Masası ve İBB İSEM işbirliğiyle, engellilere dönük sunulan hizmetler ve örnek uygulamalar, ‘Engelli Eğitim ve Beceri Kazandırma Merkezi’ faaliyetleri, İBB İSEM öncülüğünde gerçekleştirilen “Engelli Çalışmaları İstişare Toplantısı ve Deneyim Aktarım Çalıştayı”nda değerlendirildi. “Engelli Çalışmaları İstişare Toplantısı ve Deneyim Aktarım Çalıştayı” Çekmeköy Mehmet Akif Kültür Merkezi’nde düzenlendi. İBB Engelliler Müdürlüğü idarecil-

eri ile orta düzey yöneticileri ve çalışanlarının katıldığı toplantıda, engellilerin çevreleri ve toplumla aralarında oluşabilecek uyumsuzlukları önlemek, bulundukları ortamda onları desteklemek, onları daha güvenli bir geleceğe yönlendirmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar ve hizmetlerin değerlendirmeleri yapıldı. İBB Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Dr. Muzaffer Saraç ve Çekmeköy Belediye Başkan Yardımcısı Latif Coşar’ın da konuşmacı olarak katıldığı çalıştay, İstanbul genelindeki orta düzey yöneticilerin katılımıyla sosyal politika ve engelli

çalışmalarını Çekmeköy İlçesi örneğinde değerlendirdi. İBB İSEM Müdürü Bekir KÖKSAL ve yardımcılarının yanı sıra Çekmeköy Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürü Muhammed Sarı da deneyimlerini yönetici ve adayları ile paylaştı.İBB İSEM ve Çekmeköy BEM Koordinasyonunda 2012-2013 yılında gerçekleştirilen örnek engelli çalışmaları ekseninde, bir sonraki döneme dair çalışmalar hakkında değerlendirmeler ve planlamalar yapıldı.


12

SPOR 30 Ağustos 2013 / 6 Eylül 2013

Anadoluport

Gökhan ZENGİN

CAS FENERBAHÇE KARARINI AÇIKLADI

Olimpiyatlar ve “bunlar” O

Fenerbahçe Kulübü’nün, UEFA Disiplin Kurulu’nun verdiği Avrupa kupalarından iki yıl men cezasıyla ilgili, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) yaptığı başvuru için karar verildi. CAS iki yıllık men cezasını onarken karar resmi internet sitesinden şöyle duyuruldu: UEFA, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün UEFA kulüp turnuvalarından şike suçlaması nedeni ile 2 sezon men etmişti. Türk kulübü bu karar üzerine CAS’ta temyize gitti

ve tarafların arasındaki anlaşma gereği CAS, hızlandırılmış prosedürün uygulanacağı bir takvim belirleyip Türk kulübü ile ilgili UEFA kararını erteleyerek, CAS’taki temyizin sonucu belli olana kadar bu sezonki Şampiyonlar Ligi ön eleme turlarına katılmasına karar verdi. CAS Genel Merkezi’nde 2 gün süren duruşmalar 21 ve 22 Ağustos 2013’te yapıldı. UEFA kararı çerçevesinde ki bu karar CAS tarafından da onandı.UEFA’nın resmi sitesinden yapılan açıklamada; CAS’ın bugün

verdiği karar ile Fenerbahçe’nin başvurusunu reddetmesinin memnuniyetle karşıladığını bildirildi. UEFA aynı açıklamasında, Fenerbahçe’nin 2013-14 sezonunda UEFA Avrupa Ligi’nde yer almayacak olmasından kaynaklanan özel durum nedeniyle yarın acilen toplanacağı belirtildi. Dolayısıyla F.Bahçe’nin iki yıllık men cezası bu yıldan itibaren başlamış olacak. Fenerbahçe Spor Kulübü, UEFA kulüp turnuvalarından 2 sezon süre ile men edilmiştir.

Çekmeköyspor Daha Hazır

Çekmeköyspor yeni kurulan yönetimi, yeni teknik ekibi ve futbolcularıyla çıktığı ilk maçta rakibi 1877 Alemdağspor’u gol yağmuruna tuttu: 6-0 Liglerin başlamasına kısa bir süre kala Çekmeköy ilçesinin iki takımı Alemdağ Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. İki takımında tam olarak hazır olmadığı karşılaşmada yeni kurulan Çekmeköyspor ekibi daha hazır ve daha diri gözüktü. Alemdağ’da sıcak bir havada

oynan maçta Çekmeköyspor ilk yarıyı Mehmet Emin Taşdelen ve İsmail Aksun’un golleriyle 2-0 önde kapattı. İkinci yarıya iki takımda ilk yarıdaki 11′lerini değiştirerek başladı. İkinci yarıda da oyunun hakimi olan olan Çekmeköyspor Özkan Türkkorkmaz (2) Erdi ve Alican ayağından bulduğu goller ile sahadan 6-0 gibi farklı bir skorla ayrıldı. HABER: MUAMMER ÖZENEN

OLİMPİYATLAR ŞİKE DOPİNG GEZİ Türkiye, şampiyon atlet Nevin Yanıt’ın da doping cezası almasını tartışırken, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, doping konusunda açıklamalar yaptı. Kılıç, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleri ile yaptığı sohbet toplantısında, “dopingle gelecek başarı olmaz olsun” diye konuşna Kılıç Dopingin “zehir” olduğunu vurgulayarak, “Dünya madalyalı ama böbreği iflas etmiş bir sporcu istemiyoruz” dedi. Kılıç, dünya ve olimpiyat şampiyonalarında madalya kazanan sporculara verilen ödüllerin de yarı yarıya indirileceğini söyledi. Suat Kılıç ayrıca doping olaylarının olimpiyat adaylığını etkileyip etkilemeyeceği sorusuna da “Doping bizi, 2020 olimpiyatlarında İstanbul’un

seçilme şansını olumsuz etkilemez. Aksine, olumlu etkisi olur” dedi. Daha öncede Egemen Bağış’ın açıklaması üzerine Twitter kullanıcıları İsanbul’un diğer aday kentler Japonya’nın başkenti Tokyo ve İspanya’nın başkenti Madrid’le karşılaştırıldığı, “2020 Olimpiyat Oyunları Adaylığı Ara Değerlendirme Notları” başlıklı tabloyu yayınladı. Tabloda İstanbul’un karnesinin diğer iki adaya göre zayıf olduğu göze çarpıyor. Butabloyu yayınlayanlar “Konunun Gezi’yle ilgisi yok zaten istanbul’un notları düşük” tezini savundu. İki Bakanın Olimpiyatlarla ilgili yapmış olduğu bu iki açıklama, Yeni bir tartışmayıda beraberinde getirdi.

DUDULLUSPOR’DA AYRILIK Kısa sürede İstanbul Kadın Futbolu’nda iyi işler yapan Dudulluspor’da hüzünlü bir gün yaşandı. iki yıl önce kuran Kız futbol takımını ve özverili çalışması ile İstanbul’un önemli altyapı kulüplerinden biri haline getiren Hakan Arslancan takımı ile son çalışmasına çıktı. Hakan Arslancan, memleketi olan Manisa, Soma’ya yerleşme kararından sonra takımına veda etti. Çalışma sırasında bazı oyuncuların zaman zaman gözlerinin dolduğu gözlenirken, yapılan çift kale maç her şeye karşın neşe ile sonuçlandı. Hakan Arslancan sporcuları ile yaptığı konuşmada onüç yaşından beri mesleği nedeni ile ayrılıklara alışkın olduğunu, ama bu ayrılığın kendisini de çok üzdüğünü söyledi. Tüm sporcularının futbol hayatlarını devam ettirmelerini dilediğini söyleyen Arslancan, hepsine teker teker Dudulluspor takımının parçası olarak bugüne kadar

GAZİ MAHALLESİ İDDİALI BAŞLADI İstanbul Süper Amatör Lig 1.Grupta sezonun ilk maçında Kemerburgazspor’a konuk olan Gazi Mahallesispor, rakibini İsmail Fatih Yılmaz’ın iki golüyleyenerek lige iddialı bir galibiyet ile başladı.Turuncu-siyahlılar da yeni transfer İsmail Fatih Yılmaz oynadığı futbol ve attığı iki golle alınan galibiyette büyükpay sahibi olurken, 1 Eylül Pazar Günü Ligin 2.Haftasında kendi sahasında oynacağı Ömerli Köyü maçı hazırlıklarına Teknik Direktör Abbas Yaşar yönetiminde kendi tesislerinde yaptığı idmanla çalışmalarını sürdürdü. Göktürk sahasında oynanan ve Serdar Akkoçoğlu, Oktay Önge, Deniz Caner Özaral Hakem triosunun yönettiği maçta, ev sahibi Kemerburgazspor’un tek golü Hüseyin Tantik’ten gelirken, Gazimahallesisporun golleri İsmail Fatih Yılmaz’dan geldi. Gazi Mahallesispor taraftarları da yaptıkları tezahüratlar ile Göktürk’ü inlettiler.

limpiyatlar günümüz dünyasında çok tartışılan bir konu. Düzenlendiği ülkenin ekomonik, demografik ve kültürel yapısını değiştirmesi üzerine yapılan sayısız tartışma var. Bu tartışmaların hepsi çok değerli ve muhakkak irdelenmesi gereken tartışmalar. Fakat bu tartışmalara sporun içerisinden de bir katkı konması gerektiği aşikar.Bu nedenle ben olimpiyatlara, sosyolojik, çevresel, kültürel ve ekonomik etkileri üzerinden ziyade sporun içerisinden yani sporun yarattığı ahlaki, kültürel değerler üzerinden bakmak istiyorum.

başardıklarından dolayı teşekkür etti. Dudulluspor kız futbolcuları da Hakan Hoca’larını çok özleyeceklerini söylerken onun bugüne kadar öğrettikleri ile, kendi ayakları üzerinde durarak iyi birer sporcu olacaklarını söylediler.

Hakan Arslancan’ın ayrılmasından sonra Dudulluspor Kız Futbol takımının nasıl devam edeceği konusunda Dudulluspor yönetimi daha sonra karar verecek.

Arslancan yönetiminde yüzün üstünde sporcuya ulaşan Dudulluspor Kız Futbol Programı bu sezon Yıldız Kızlar Şampiyonası’na İstanbul’dan katılan iki takımdan biri olmuş, oynadığı futbol ile izleyenlerin, teknik adamların ve milli takım kurmaylarının takdirini kazanmıştı. U13 İstanbul Ligi’nde de üçüncü olarak madalya kazanan kız programından gelecekte iyi yerlere gelecek futbolcular çıkmasına muhakkak gözü ile bakılıyordu.

Fenerbahçe, Olağanüstü Genel Kurul kararı

UEFA’nın Fenerbahçe’ye verdiği ceza ve CAS’ın bu cezayı onaması sonrasında. Toplanan Fenerbahçe Yönetim Kurulu’ndan, olağanüstü seçimli genel kurul kararı çıktı. Genel Kurul, 26 Ekim’de yapılacak.

Olimpiyatlar her sporcunun kendi sportif başarısını göstermek için fırsat kolladığı bir arena. Tartışmasız olarak özellikle temel sporlarda bir sporcunun yarışmak isteyeceği ilk yer orası oluyor. Sporcular için bir prestij yeri olduğu aşikar.Bununla beraber siyasal iktidarlar ve özellikle kendi iktidarını bir “itibar” mücadelesi olarak gören hükümetler için olimpiyatların kendi ülkelerinde düzenlenmesi “ölüm kalım” meselesi olarak görülüyor. Bu günlerde bu itibar yarışının en hırçın aktörü Türkiye. Aslında bakmayın Türkiye dememe, bunu AKP hükümeti olarak okumak daha anlamlı olur. AKP iktidarı gözünü karartmış bir şekilde olimpiyatları 2020’de İstanbula getirmenin derdinde. İstanbul’un diğer rakipleri ise nükleer felaketten yeni çıkmış ve itibarı zedelenmiş Japonya. Diğeri ise Avrupanın ekonomik olarak itibarı zedelenmiş ülkesi “İspanya”. İkisinin derdi de itibarları zedelenmişken olimpiyatarla beraber tekrar itibar toplayabilmek. Peki bu olimpiyatları kapma yarışında Türkiye’nin konumu ne? Tarihte ilk defa bir “Müslüman ülkede’ olimpiyatları düzenleyecek olmanın ve “islam coğrafyasında” bir prestij kazanmanın motivasyonuyla agresif bir olimpiyat yarışı veriyor AKP’nin Türkiyesi. Karşısına çıkabilecek engellere karşı olarak da günah keçisi bulunmuş gibi görülüyor. Geziciler yani başbakanın tabiriyle “bunlar”. Egemen Bağış geçen haftalarda yaptığı açıklamada 2020 olimpiyatlarının tehlikeye girmesi üzerine gezi eylemcilerini hedef göstererek şunları söylemişti: “Bakın, Gezi Parkı’nda eylem yapanlar, iki defa İstanbul’un adaylığını düşürmek için başvuru yaptılar ama başaramadılar. Eğer vermezlerse bu onların yüzünden olacak.” Gezi eylemliliklerinin tüm ülkeye sıçraması ve milyonlarca kişinin sokağa çıkması dünya genelinde AKP iktidarının prestijini sarstığı bir gerçek. AKP hükümeti, daha çok siyaset arenasında bunun çalkantılarını yaşıyor gibi görülüyor. Peki gezinin olimpiyat seçimlerinde ne gibi etkisi olabilir? Daha doğrusu soruyu şu şekilde soralım, tarihin en büyük şike skandalına imza atan kurumlar henüz cezalandırılmamışken, ülkenin milli ve olimpik madalyalı atletleri doping kullanımından ceza almışken, akdeniz olimpiyatlarında bayrak taşıttığımız milli güreşçimiz uluslararası güreş federasyonu tarafından ırkçılıkla uluslararası musabakalardan men edilmişken yani uluslararası ölçekte sportif ahlakı ve vicdanına ters bir çok faaliyetin failleri Türkiye’de iken ve bunlara rağmen tüm bu olumsuzluklara yönelik gerekli yaptırımları yapmamakla suçlanıyorken, gezi eylemliliklerinin olimpiyatlara olan etkisini tartışmak ne derece anlamlıdır? Spor ahlakının ve vicdanının Türkiye’de sarsıldığı bir dönem değilmi yaşanan? Bunun aksini iddia etmek bence gözlerimizi kapamaktır. Spor hukukunun ve ahlakının kurumsallaştırılamadığı bir ülkedeyiz. Bunun en güzel örneğini bizzat başbakan Recep Tayyip Erdoğan sergiledi. Şike skandalı boy verdikten sonra “kurunun yanında yaş yanmasın, kişilerle kurumları ayıralım” yaklaşımı ile işlenen suçları kişilere havale etmek hiç bir demokratik hukukta olmayan bir yaklaşımdır. Ancak hukukla değil talimatla ülkeyi yöneteceğini sanan bir anlayışın sergileyebileceği bir davranış olur ki zaten şu an yaşadığımız şey de budur. Spor ahlakını tehsis etmeye yönelik binbir teraneyle çıkartılan spor yasası yine bir gece operasyonu ile sümen altı edildi ve bazı “kurumların” şikeden ceza almamalarının önü açıldı. Tüm bunlara en azından halk olarak tanık olduk. Peki Olimpiyat komitesi acaba tanık olmuş mudur? Evet bence olimpiyat komitesi de tüm bu yaşananlara tanık oldu ve oluyor. Ve bu nedenle olimpiyatların Türkiye’ye verilmemesi durumunda bunun sorumlusu ülkemizin spor hukukunun içinde çırpındığı bataklıktır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.