Tpg

Page 1

TopGear “FRANSIZLAR SAVAŞÇI, AMERİKALILAR UMUTSUZ VAKA, İTALYANLAR İSE ÇILGIN”

b b c

300 KM/S HIZLA

HIZ HAFTASI

Sundamet ariapro VE AVRUPA’NIN EN ÜRKÜTÜCÜ PİSTİ NE TERS GİDEBİLİR Kİ?

AĞUSTOS 2013 7 TL KKTC

LASTİKLERİNİZİ ERİTECEK MÜCADELELER İÇİN HAZIR OLUN



ATEŞLEME

86

JAPONLAR BOY ÖLÇÜŞÜYOR: Japonya’nın iki önemli SUV’u Türkiye yollarında kıyasıya rekabete giriyor

İçindekiler

SAYI 28 AĞUSTOS 2013

58 JAGUAR C-X75

58 CR-V vs CX-5

68 gelİn ve tg İle uçun

BURSA RALLİSİ 92 Yağız, kendinden bekleneni yine

900 bg güç ve 300 km/s’lik son süratiyle Jaguar’ın hiper otomobili karşımızda. TopGear onu kullandı ama kötü haber, üretimi askıya alındı.

İngiltere’nin en önemli havalimanı Heatrow’da güvenlik ekibine yardımcı oluyoruz. Malzemeler; bir Lambo ve beyaz kasklı adam.

İki ünlü Japon otomobili, Türkiye yollarında karşı karşıya. Bu araçlar 2.0 lt taklidi yapıyor olmasın sakın?

gerçekleştirerek Bursa Rallisi’nin galibi oldu. Bu adamı boşuna Yılın Pilotu seçmemiştik.

76 PAZAR SÜRÜŞÜ

Siz cıvık omletinizi yaparken bu adamlar pazar günlerini Pagani’leriyle turlayarak geçiriyor.

81 KAVRAMA TESTİ

Lastiğin çalışma mantığını lastik yakmayı seven bir pilotla öğrenin. Stig, hadi görev başına.

68

76


ATEŞLEME

HABERLER 16

PEUGEOT PIKES PEAK Peugeot, 1989 yılından beri Pikes Peak’in zirvesini hiç bu kadar istememişti. Şimdi bunu 9 kez Dünya Ralli Şampiyonu olan Loeb ile başardılar.

18

BMW 5 SERİSİN Türkiye’deki vergi sistemi yüzünden premium markalar günden güne 1.6 lt motora geçiyor. Son talihli ise BMW 5 Serisi.

16

MAZDA 3 YENİLENDİ Japon marka belki de bugüne kadarki en şık Mazda tasarımlarından birini sunuyor.

20 NISSAN LE-MANS’A Nissan bu sefer 300 km/s yapabilen elektrikli Delta Wing’i üretti.

PLANET TG TV1989GERİ DÖNDÜPEAK 22 Peugeot, yılından beri Pikes Peak’in zirvesini hiç bu kadar istememişti. Şimdi bunu 9 kez Dünya Ralli Şampiyonu olan Loeb ile başardılar.

39 SÜRÜCÜ TESTİLT Türkiye’deki vergi sistemi yüzünden premium markalar günden güne 1.6 lt motora geçiyor. Son talihli ise BMW 5 Serisi.

34 HAMMOND’IN İKONLARI

SÜRÜŞ İZLENİMLERİ Bu ay kullandık… 44 48 50 52 54 56 57

BMW 4 Audi A3 Sedan Nissan Note Toyota Corolla BMW Z4 Peugeot 208 GTi Ford Fiesta

Japon marka belki de bugüne kadarki en şık Mazda tasarımlarından birini sunuyor.

40 JAMES MAY’İN ALMANAĞI Nissan bu sefer 300 km/s yapabilen elektrikli Delta Wing’i üretti.

İçindekiler

58

HİPER OTOMOBİL: JAGUAR C-X75 Bu araçtan sadece 5 adet üretildi. Muhtemelen de uzun süre üretilmeyecek. Çok üzücü, çook!

004

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

CLARKSON “Mısır’da, aracınızın ışıklarını geceleri kapatıp kullanırsınız çünkü akünüz biter.” s10

HAMMOND “Kamyoncular önemli bir işyapıyor, gerekli bir hizmet sunuyorlar” s12

MAY

“Hız yapmak, gaz çıkarmak gibidir. Ne zaman uygun olmadığını bilmelisin” s14



H

AYATINIZIN EN ÖNEMLİ SORUNU SİZCE NEDİR? Bu soruyu kendinize sorup hiç şükrettiniz mi? Sahip olduklarınız, bazı insanların hayaliyse ve siz bunu biliyorsanız şükretmelisiniz. Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Evet, kadere çok inanıyorum ama kesinlikle başımızdan geçenler tesadüf değil. Önünüzde hayatınızı etkileyecek iki yol varsa ve siz birini seçiyorsanız kaderinizi kendiniz yazarsınız. Aslında ne hakkında konuştuğumu tam olarak anlamadığınızı biliyorum. Size sayısal verileri olan bir yazı hazırladım ve eminim ilginizi çok çekecek. Yolda kolu olmayan ya da tek bacağı olan bir insan gördüğünüzde ne düşündüğünüzü biliyor musunuz? Hayatınızı aynı şekilde yaşamaya mı devam ediyorsunuz? Belki bir toplantıya yetişmeye çalışıyor, belki ailenizle görüşmeye gidiyorsunuz. Gördüğünüz hiçbir şey tesadüf değil. Şükretmek işte burada çok önemli. Türkiye’de unuttuğumuz ve “Benim başıma gelmez” dediğimiz şey aslında en büyük riskimiz, en büyük sorunumuzdur. Biz engelli değiliz ama her zaman engelli adayıyız. Hele ki böyle bir trafik düzeninde. Belki benim gibi önünüzde makaslar atan iki aracın ölümüne kapışmasına şahit olmuşsunuzdur. Ben tek başıma giderken bile tereddüt yaşarken trafikteki diğer insanlar arka koltuğunda henüz 6 aylık bebekleri varken sizce o makas atan gençler hakkında ne düşünüyordur? Acaba o baba duygularını gaz pedalını zorlayan çocuğa hissettirebilse gençler aynı şekilde gidebilirler mi? Kimse kusura bakmasın ama bizim en büyük sorunumuz bu. Evet ekonomi, yaşam mücadelesi de büyük bir sorun ama sizin eşiniz, yakın arkadaşınız veya ailenizden biri trafik kazasında ölünce, engelli olunca dünya umurunuzda olmuyor. Ben de defalarca trafik terörüne bir çok arkadaşımı kurban verdiğim için her yola çıkışımda aynı duygulara kapılıyorum. Hep bir tereddüt olmalı, gaza basarken hep çekinmeli insan… Geride bıraktığımız 2012 yılında Türkiye’de 1,296.636 kaza meydana geldi. Bu kazalarda 14,474 kişi öldü, 268,102 kişi yaralandı. Yaralılar içindeyse 13.405 kişi daimi sakat kaldı. Yani 2012 yılında 27.879 ailenin ocağına ateş düştü. Kimi halen aynı sıkıntıları çekmeye devam ediyor… Kazaların %88’i sürücü hatalarından dolayı meydana geliyor. Çoğunluğu alkol, yorgunluk, dikkatsizlik ve aşırı hız yüzünden. Anlayacağınız insan faktörü bu işin büyük kısmını kapsıyor. Otomobiller? Onlar zaten fazlasıyla güvenli hale geliyor. Geçtiğimiz ay İsveç’te Volvo’nun Güvenlik Merkezi’ni gezip 2020 yılı hedeflerini (Sıfır ölüm ve sıfır yaralanma hedefi) görünce gelecekte bir takım şeylerin değişebileceğini düşünmeye başladım. Artık otomobiller, insanların psikolojik durumuna, uykusuzluğuna bile müdahalede bulunup kahve molası vermeye teşvik ediyor, direksiyonu tutmadığında uyarıda bulunup aracı şerit içine tekrar geri çeviriyor, yolda insan algıladığında kendi kendine fren yapıyor ve çarpmayı engelliyor. Gelecekten umutluyum ama halen geliştirilmesi gerekenin otomobiller değil, insanlar olduğunu düşünüyorum. Özellikle Japonya, bu konuda önemli girişimlerde bulunarak trafik eğitimlerini çocuklara ilkokul seviyesinden itibaren veriyor. Hani bir otomobil markasının dediği söz varya; “Trafik Hayattır” O hayatı canlı tutmak için markaların değil, artık hükümetin bir şeyler yapması gerekiyor.

ONUR ZİYA DEMİR Genel Yayın Yönetmenİ

006

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR


ATEŞLEME

T O P G E A R . c o m . tr J

AĞUSTOS 2013

007


YAZIŞMA ADRESİ / ŞUBE Fatİh Sultan Mehmet Mahallesİ, Mücevher sokak No7/2 SarIyer / İSTANBUL Tel: +90 (212) 323 30 04 - Fax: +90 (212) 323 30 08

www.topgear.com. Strateji TR MEDYA

Strateji MEDYA

adına İmtİyaz Stratejisahİbİ Serkan Çağlıyan serkan@strateji-tr.com MEDYA

Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Onur Ziya Demir onur@topgear.com.tr Yazı İşleri Müdürü Görsel Yönetmen Grafik Tasarım Fotoğraf Editörü Katkıda Bulunanlar Reklam Genel Müdürü Reklam Müdürleri Üretim ve Dağıtım Müdürü MERKEZ ADRES

M. Anıl Çetindemiranil@topgear.com.tr Bilgehan Aras bilgehan@topgear.com.tr Deniz Avşar deniz@topgear.com.tr Emirhan Karamuk emirhan@topgear.com.tr Berk İybar, Nalan Elmas Özbek, Harun Özdemir, Emre Kılıç, Bilal Yılmaz Aylin Orhan aylin@strateji-tr.com Alçay Sarıdoğan alcay@strateji-tr.com Emre Şimşek emre@strateji-tr.com ZAFER MAHALLESİ, Y.BEYAZIT CADDESİ, BABAOCAĞI SOKAK, NO: 1/5 YENİBOSNA / İSTANBUL

TopGear International EdItor In ChIef Associate Editor Managing Editor Managing Director Consultant Editor Paul Horrell Editor at Large Jason Barlow Motoring Editor Oliver Marriage Contributing Editors Art Director Art Editor Chairman Deputy Chairman CEO Head of Licensing and Syndication Joanna Marshall International Partners Manager Aleksandra Nowacka Syndication syndication@bbc.com Head of Publishing Chris Kerwin

CharlIe Turner Tom Ford Kelda Grant Adam Waddell Road Test Editor Piers Ward Senior Writer Sam Philip Staff Writer Dan Read Jeremy Clarkson, Pat Devereux, Richard Hammond, Matt Master, James May, Richard Porter, Andy Wilman Owen Norris Simeon Jewkes Stephen Alexander Peter Phippen Tom Bureau Publishing Director Head of Editorial Publishing Coordinator Associate Publisher

Nicholas Brett Jenny Potter Eva Abramik Simon Carrington

Top Gear is published by Strateji Kağ. Bas. Yay. Loj. Dış Tic. Ltd. Şti. under licence from BBC Worldwide Limited, Media Centre, 201 Wood Lane, London W12 7TQ. Top Gear and the BBC logo are trade marks of the British Broadcasting Corporation and are used under licence by Immediate Media Company London Limited. Copyright © Immediate Media Company London Limited All rights reserved. Reproduction in whole or partprohibited without permission.

Yayının Türü: Yerel Sürelİ Basımcı ve Basıldığı Yer: Matsis Matbaa Hizmetleri Adresi: Tevfik Bey Mah. Dr. Ali Demir Cad, No:51, Sefaköy / İstanbul / www.matbaasistemleri.com TEL: 0(212) 624 21 11 Dağıtım: Dünya Süper Dağıtım A.Ş. TEL: 0(212) 440 29 80 Baskı Tarihi: 30.06.2013 TopGear Türkiye Dergisi, BBC ile yapılan lisans sözleşmesine istinaden Strateji Kağ. Bas. Yay. Loj. Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından yayınlanmaktadır. Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı TopGear Türkiye Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. TopGear Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. 2011


Lüks, İhtİyaçtır. yeni̇ range rover

Dört nesildir gelişen teknik özellikleri, göz alıcı iç mekan tasarımı ve zarif çizgileriyle karşınızda Yeni Range Rover.

www.landrover.com.tr / 0850 252 30 30 Borusan Otomotiv tarafından ithal edilen Land Rover’lara 3 yıl ya da 100.000 km (hangisi önce dolarsa) olmak üzere özel garanti verilmektedir. Bu özel garanti, yasal garantiyi aşan süre ve km bakımından bedelsiz onarım için olup, yasal mevzuatın garanti içinde tüketicilere tanıdığı diğer seçimlik hakların doğumuna neden olmaz. Yeni Range Rover 3.0 TDV6; Yakıt tüketimi: Karma: 7,5 lt/100 km. CO2 emisyonu: Karma: 196 gr/km. Land Rover Türkiye Distribütörü Borusan Otomotiv


Ateşleme

Jeremy Clarkson İngiliz’ler, sürüş standartlarında dünya lideri. Bu iyi bir şey. Ama liderliği korumak için, harekete geçmeliyiz…

G

örünen o ki, şu anda etrafta mültecilerle ilgili epey tartışma dönüyor. Bazıları mültecileri kabul etmezsek meyvenin ağaçta kalacağını ve ahududu reçelinin kavanozuna 15 bin TL vereceğimizi iddia ediyor. Bazıları da Sağlık Bakanlığı’nın hali hazırda iki yakasını bir araya getiremediğini, bir de yeni gelenlerle başa çıkamayacağını söylüyor. Tartışmada iki tarafın da eşit derecede haklı olduğunu söyleyebilirsiniz. İşadamları, insanların devlet yardımıyla aldıkları plazma televizyonlarda magazin programı izlemekten, iş görüşmelerine gidemediklerini söylüyor. Bu yüzden Romanya’dan gelen mültecilere ihtiyacımız var. Öte yandan okullarda sınıflar şimdiden ağzına kadar dolu. Bunların hepsi ekonomiye bağlı gibi görünüyor. İngiltere’nin gelişmesi için yeni işçilere ihtiyacımız var. Bu yüzden eğer yeni işçiler iş bulamaz ve işsizlik maaşı alırlarsa, onları besleyemeyiz. Eminim bunlar çok önemli meselelerdir. Ama kimse en önemli meseleyi dile getirmiyor. Sınır kapılarımızı herkese açarsak, yollarımızdaki sürüş standartlarımızın hali ne olur? Bunu daha önce televizyon programında da dile getirmiştim. İngiltere, dünyanın en iyi şoförlerine sahip. Siz o hız kamerası hastası çığırtkanlara kulak asmayın. Ben dünyanın her yerinde otomobil kullanmış biri olarak söylüyorum ki, İngiliz’ler bu işte harika. Elbette ki istisnalar var. Ve elbette briç tutkunları Peugeot’larına atlayıp el işi atölyelerine giderken işler biraz tehlikeli hale gelebiliyor. Ama yine de biz şeritlerin nasıl kullanılacağını, sarı kutulara girilmemesi gerektiğini, bisikletlilere yol verilmesi gerektiğini ve otobüs şeridinden uzak durmamız gerektiğini biliyoruz. Aslında ben otobüs şeridine giriyorum ama bu tamamen kişisel ve politik nedenlerden dolayı.

Kıyasladığınızda, başka hiçbir yer böyle değil. Fransızlar kavgacı, Amerikanlar umutsuz vaka, Almanlar önlerindeki araca fazla yaklaşıyor, Avustralyalılar alkollü araç kullanıyor, İskandinavyalılar sürekli kaza yapıyor ve dünyanın geri kalanının, trafiğin ne demek olduğu hakkında en ufak bir fikri yok. Size Romanya’dan, taze bir örnek vereyim. Çünkü Romanya şu anda mülteci münazaralarında sonuca en yakın olan ülke. James her zamanki gibi kaybolmuştu ve Lamborghini’sine gözü gibi bakıyordu. Ülkenin kuzeyinde, tozlu bir pistteydik. Uzaklarda, oranın halkından birinin bize doğru yaklaştığını gördük. O da Lamborghini’yi görmüş olmalıydı. Ama sadece kendisinin bildiği bir sebepten dolayı, aracını doğrudan Lamborghini’ye sürdü. Belki de ortadaki pedalın ne işe yaradığını bilmiyordu, kim bilir? Bir gün bu adamın, bu sürüş tekniğini sizin yanınızdaki köye getirebileceğini düşünün. Bir de Hindistan var. Bir keresinde zengin bir Hintliyle röportaj yapmıştım ve adam bana freni hiç tutmayan bir otomobille 300 km yol gittiğini söylemişti. Yola çıkmadan önce tanrısına dua etmiş ve o gün başka bir otomobille kafa kafaya çarpışıp ölürse bunu kabulleneceğini söylemiş. O gün ölmeye hazırmış. “Peki ya karşıdan gelen adamın günahı ne?” diye sorduğumda ise, “O gün o adamın da eceli gelmiş olacaktı” dedi. Belki de bu açıklama mantıklıdır ama böyle bir mantık ehliyet sınavının yerine geçemez. Hindistan’ın başka bir yerinde, başka bir adamla karşılaştım. Kamyonunun radyatörü besbelli çalışmıyordu. Çocuklarının biri kaputun üzerine oturmuş, motora su döküyordu. Diğer çocuğu ise ön tampona bağlanmış, motordan aşağıya akan suyu tekrar toplayıp kardeşine veriyordu. Bu sistemin çalıştığına hiç şüphe yok. Ama aynı sistem M4 otoyolunda çalışır mı, bilemiyorum. Şimdi de Uganda’ya geçelim. Bölünmüş yoldasınız ve sağa dönmek istiyorsunuz

“Röportaj yaptığım bir adam, freni hiç tutmayan bir otomobille 300 km yol gittiğini söylemişti” 010

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR


ama dönemiyorsunuz. Önce sola dönmeli, yanlış yönde kilometrelerce gitmeli ve kavşağa ulaşmalısınız. Bu hem zaman, hem de yakıt israfıdır. Yani yapmanız gereken, yine de sağa dönüp, ters yola girmektir. Orada bu normal kabul ediliyor ve herkes böyle yapıyor. Bu da demektir ki, Uganda’lılar İngiltere’ye geldiğinde de böyle yapacak. Bolivya’da farı, susturucusu ve silecekleri olmayan, direksiyon hidroliği çalışmayan bir Land Rover’a bindim. Aracın süspansiyonu önceki gece bir kulübede, üstelik polislerin yanında, krikoyla kaldırılmış. Polis de bunu, başını sallayarak onaylamış. Şili sınırında aniden durduruldum. Memur bana orada araç kullanamayacağımı söyledi. İngiliz olduğumu öğrenene kadar lafından dönmedi. Öğrendikten sonra da “Bayan Thetcher!” diye bağırdı ve beni kibarca uğurladı. Vietnam’da, üzerinde geri sayım ekranı bulunan trafik ışıkları var. Bu çok akıllıca. Yayalar, karşıya geçebilmek için ne kadar zamanları kaldığını biliyor. Ama ne yazık ki ışıklar kimsenin umurunda değil. Trafik ışıkları Vietnam’da dekoratif olarak kullanılıyor. Çok gösterişli. Mısır’da geceleri farlarınızı yakmıyorsunuz çünkü yakarsanız akü bitiyor. Ürdün’de, trafikteki diğer tüm otomobillerle yarışıyorsunuz. California’ya gelince… Eyaletler arası bir karayolundasınız. Tabelalardan, çıkışınızın bir mil sonra olduğunu öğreniyorsunuz. Sinyalinizi verip, sağınızdaki aracı uyarmak istiyorsunuz. Sürücü bunu fark etmiyor. Ya da ediyor ama umursamıyor. Fark etmesi için biraz üzerine gidiyorsunuz ama buna da tepki vermiyor. Çıkışa metreler kaldığında, mecburen dönmeye çalışıyorsunuz. Bu kez de sürücü, sanki karısına laf atmış, köpeğini tekmelemişsiniz gibi bir tepki veriyor. Aklını kaçırıyor. Çünkü bir Amerikan aracına bindiği zaman, dışarıda hiçbir şey yaşanmıyormuş diye düşünüyor. Bu yüzden Los Angeles’ta, direksiyona takılabilen dizüstü bilgisayar sehpası satılıyor. Ama benim favorim Ruanda. Bir petrol anlaşması karşılığında Çin, Ruanda’yı tam ortadan ikiye bölen bir otoyol inşa etmiş. Asfaltı çok düzgün, şerit çizgileri ise bembeyaz. Hatta yol kenarlarında büyük manzara alanları var. Buralarda durup, manzaranın keyfini çıkarabiliyorsunuz. Muhteşem bir şey. Tek sorun, bu yolun çiftçiler tarafından, mısırlarını kurutmak üzere kullanılması. Yani diyelim ki İngiliz Ulaştırma Bakanlığı, M6’nın yükünü azaltmak için bir otoyol yaptı. Bu yol 2016 yılında açıldı. Ruanda’dan buraya taşınan herkes bir anda bu yolu dev bir radyatör olarak kullanmaya başlayacak. İşte bu yüzden benim bir önerim var. Şu anda, yeni gelenlerin İngiltere hakkında ve burada nasıl yaşandığıyla ilgili bilgisi olup olmadığını öğrenmek amacıyla bir test yapılması gerektiği konuşuluyor. Merak ediyorum da, onları bir Opel Astra’nın sürücü koltuğuna oturtup, döner kavşakta birkaç tur attırmanın bir faydası olur mu? Çünkü dürüst olmak gerekirse, kaçak yollardan bir plazma televizyon almaları çok büyütülecek bir şey olmaz. Ama eğer M1 otoyolunda, güney yönünde kuzeye gitmeye çalışırlarsa ve bunu yaparken kaputun üstüne çocuklarını oturturlarsa, bu bir sorun olabilir.

T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 11


Ateşleme

rıchard hammond Kamyoncular sadece günlük ihtiyaçlarımızın taşıyıcıları değil, kendilerini ahlakı korumakla yükümlü kılan insanlardır.

K

amyonculara büyük saygım var. Yaptıkları iş çok zor. Milyonlarca kilometre yol yapıyorlar, kamyonları çok yavaş ve bizim günlük ihtiyaçlarımızı ulaştırmak için çok sabırlı olmaları gerekiyor. Bunun farkındayım, gerçekten. Bu yüzden ne zaman A40 otoyolunda bir kamyonun arkasına takılsam, onun içinde benim ailemin ihtiyacı olan şeyler olduğunu aklıma getiririm. Daha doğrusu ihtiyacımız olan değil de, karımın internetten sipariş ettiği ve ertesi gün elinde olmasını beklediği şeyleri taşıyordur. Böylece eline ulaştığında onu tekrar paketleyip geri gönderecektir çünkü gelen şey yanlış beden/renk/ tarzdadır. Daha sonra onu günlerce kapıda bırakır. Bugünlerde kim postaneye gider ki? Kamyoncular önemli bir iş yapıyorlar. Sundukları hizmete gerçekten ihtiyacımız var ve buna gerçekten saygı duyuyorum. Ayrıca bisiklete binen birisi olarak, onlarla aramızdaki ilişkiden de memnunum. Yoldaki en büyük araçlar, nasıl oluyorsa, en küçük araçlara en fazla saygı duyanlar oluyor. Ayrıca bisikletimle gezerken dikkat ettiğim bir şey daha var; karşı şeritteki araçlar içerisinde bana yol vermeye en çok özen gösteren araçlar da kamyonlar oluyor. Bu sanki bir su aygırının, poposunu kenara çekerek bir fareye yol vermesi gibi bir şey. Bu çok güzel bir davranış. Ama yollarda çok ama çok ters giden bir şeyler var ve bunlar da aynı bisiklet dostu, ahlak bekçisi, önemli şey taşıyıcılarının hatası. Bu hafta iki kez, otoyolu kullanmaktan başka çarem yoktu. İkisinde de, devam ‘etmemekte’ olan yol çalışmaları yüzünden iki şeritten tek şeride inen yollarda, uzun araç kuyruğunun arkasında kaldım. Yolun tek şeride indiği yerde trafiğin sıkışması kabul edilebilir bir şey ama

012

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

sıkışıklık, yol çalışmalarının bir km gerisinde, bir kamyonun iki şeridi birden işgal etmesi yüzünden oluşuyordu. Adı geçen kamyonun şoförü, kamyonun dorsesini sağ şeritteki araçların geçemeyeceği şekilde bıraktığı için, bir km’lik açık yol kullanılmaz hale gelecekti. Neyse ki arkadaki araçların sürücüleri bir araya gelerek buna izin vermedi. Sanıyorum ki kamyon şoförlerinin bunu yapmasının sebebi, on kilometre sonra yolun daralacağını gösteren tabelayı görür görmez açık kalacak şeride giren ahmaklarla aynı sinir yapısını taşıyor olmaları. Daha sonra, diğer şerit hâlâ açık olduğu için o şeritte kalan ve yol daralırken diğer şeride girmeye çalışan diğer insanlarla karşı karşıya geliyorlar. Bunun, sadece sıkışık trafiğin daha da uzamasına yol açtığını söylemeye gerek yok. Hatta bazen o kadar uzuyor ki, gerideki kavşağa ulaşarak trafiğin daha da içinden çıkılmaz bir hâl almasına neden oluyor. Çadırlarında oturan yol işçilerinin bunu tahmin edebilmesi için yardım gerekiyor olmalı. Bu alışkanlık hakkında birkaç şey canımı sıkıyor. Birincisi, kamyon şoförlerini kim sağ şeridin hâkimi ilan etti? Tişört giymeniz ve market markalı büyük boy kola içmeniz sizi haklı kılmaz. Aslında bu durumda, onları tamamen haksız kılar. Geçen hafta M50’nin girişinde, kamyon şoförleri iki şeridin ortasına oturdular ve içlerindeki Yargıç Dredd’i açığa çıkardılar. Neredeyse araç kuy

ruğunun, arkalarındaki döner kavşağın etrafında bir tam tur atmasına neden olacaklardı. Öyle olsaydı, kuyruk daha da geriye, M5’e kadar ulaşarak açılamaz bir düğüme dönüşüp, İngiltere’nin batısının ve tüm Wales’in kilitlenmesine yol açabilirdi. Canımı sıkan ikinci mesele de, eğer kamyon şoförleri kurallara uymak istiyorlarsa, enerjilerini neden buna harcıyorlar? Neden gidip insanların geri dönüşüm kutularını incelemiyorlar? Ya da yanlarına otoyolun bir şeridini kapatıp, insanları işlerine ya da evlerine gitmekten alıkoyma görevini üstlenen kamyoncuyu da alsınlar ve gidip yollardan parçalanmış lastik kalıntılarını ve cam kırıntılarını temizlesinler. İleri gitmenin sadece bir yolu vardır. İki hafta içinde hiçbir şey değişmezse, bence eylem yapmaya başlayalım derim. Kamyon şoförlerinin eylemleri ortaya çok kötü sonuçlar çıkardı ve kamyon şoförlerinin dertlerinin ortaya çıkması uğruna büyük rahatsızlıklar doğurdu. Olsun, eylem yapmak onların hakkı. Ama onların olduğu kadar bizim de hakkımız. Bizim yaptığımız eylemlerin doğuracağı sonucu düşünsenize. Yemek yemeyi, giyinmeyi, sandalyeye oturmayı hatta tv izlemeyi bile bırakabilirim. Onlar bu huylarından vaz geçene kadar, onların taşıdığı hiçbir şeyi tüketmem. Biraz zor olacaktır. Belki ben açlıktan ölürüm, karım günlük dozda at malzemesi ve çocuk kıyafeti satın alamadığı için krize girebilir. Ama eninde sonunda işe yarayacak ve onlara bir ders verecektir.

“Kamyoncular önemli bir iş yapıyor, gerekli bir hizmet sunuyorlar”


Corolla modelinin CO2 salımı 106-139 gr/km, birleşik yakıt tüketimi 4.1-6.0 lt/100 km değerleri arasındadır.


Ateşleme

JAMES MAY

B

en gençken, kadınlara karşı platonik aşka, haz verici deneyimlere ve garip süper spor otomobillere hastaydım. Şimdi anlıyorum ki tek istediğim aslında bir kadeh daha içkiymiş, başarmak istediğim tek şey ise ölene kadar kimseye çarpmamakmış. Bunun o kadar da zor olmaması gerek. Dikkatli ve diğerlerine saygılı ol. Ayrıca May’in İngiltere’sinde geçerli olan tek yasa ise şu: salak olma. Yani sıkıcı ve karşı konulamaz bir şekilde, hız sınırlarına da uymalıyız. Bana sorarsanız, hız sınırları sanıldığından daha önemli. Yavaş kullanmak, kasabalarda ve köylerde normal olabilir. Çünkü oralarda ezebileceğiniz bir sürü insan var. Aslına bakarsanız, özellikle gündüzleri, 32 km/s’lik garip hız sınırına dikkat etmiyorum. 50 km/s’lik hız sınırı ise, Hammersmith’in ana caddeleri için çok fazla. Çünkü Hammersmith insanı yolda yürümeyi sever, hatta ara sıra aniden yola atlar. Neden atlamasın ki? Orası onların yolu ve benim görevim ise onları ezmemek. Otoyollarda hız sınırı bence 145-150 km/s olmalı çünkü gerçekte zaten öyle. İnsanlar o hızda ilerliyorlar. Kanun ise insanların elindedir. Bu konuda hepimiz yanılıyor olamayız. Son olarak, bir de şehir dışı yollar var. Bu yollar, yüksek hızda gelip geçmek ve etrafa bakmak için vardır.

Küçük mezralardan bahsetmiyorum elbette. Çünkü oralarda da ezip geçebileceğiniz insanlar vardır. Hem de düz vitesli araçlar hız yapmak içindir. Hızlı giderseniz, pis kokulu yerlerden çabuk geçersiniz ve daha çok yer görürsünüz. Bir de, mezra halkı sizin çabuk gitmenizden memnun kalır. Hız kameralarına geldik. Bu konudan nefret ediyorum. Çünkü İngiltere’deki ilk hız kamerası 20 yıl önce, benim işe giderken kullandığım yola takılmıştı. O zamandan beri insanların bu konuda sızlanmasını dinliyorum. Benim deneyimlerime göre, sabit hız kameralarının büyük bir çoğunluğu, olmalarını beklediğiniz yerdedir. Bu yüzden biraz aklınızı kullanarak ceza yemekten kurtulabilirsiniz. Hız yapmak, gaz çıkarmak gibidir. Ne zaman uygun olmadığını bilmelisiniz. Amma velakin, kesinlikle kabul edilemeyecek bir kamera buldum. Bu kamera, Stonehenge ile benim annemlerin evinin arasında, A303’ün üzerinde bir yerde bulunuyor. Yani aslında bu kamera taş devrinin ötesinde ama tam olarak modern çağda değil. Ön bilgi vermem gerekirse; bu yol genellikle tek şeritli. Bazı bölgelerde iki şeride çıkıyor. Böylece biraz gaza basıp, önünüzdeki Peugeot’u geçebiliyorsunuz. Bu bölgelerden birisi, kısa bir yokuş. Bu fikir, özellikle yerel ürünleri başka yerlere taşıyan bir kamyonun arkasında kaldıysanız çok işe yarıyor. Problem ise, yolun yamacın hemen yukarısında tekrar tek şeride inmesi. Daralma ise sağdan gerçekleşiyor.

“Hız yapmak, gaz çıkarmak gibidir. Ne zaman uygun olmadığını bilmelisin”

014

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

Problem ise, yolun yamacın hemen yukarısında tekrar tek şeride inmesi. Daralma ise sağdan gerçekleşiyor. Bana kalırsa, bu yol mühendisliğinde suç teşkil ediyor. Bunu yapan kişi insan öldürmeye meyilli olmalı. O yüzden, elinize fırsat geçtiği anda soldaki aracı hemen geçmelisiniz. Sizin arkanızda, aynı şeyi yapmak isteyen başkaları olabilir. Bunu yaparak onlara yaşam hakkı tanıyabilirsiniz. İnanılmaz olan ise, tepenin tam aşağısında bir kamera olması. Bu da insanların aniden frene asılmasına ve zirveye yolun yanlış tarafında, bir kamyon dolusu koyunun yanında ulaşmasına neden oluyor. Arkadaki bütün araçlar da frenlemek zorunda kalıyor. Ne zaman buradan geçsem, bu noktada olacak birbirine girmiş, biraz gerideki tarihi esere rakip olacak araç yığını görmediğime şaşırıyorum. Burası ölümcül bir yer. Bazılarınız şöyle düşünebilir: sol şeritteki şey hız sınırına yakın veya sınırda ise, onun arkasında kal. Acemi çaylaklar sizi. Devon’a kadar bir kamyon dolusu at yeminin arkasında gidecek değilim. Bu manzarayı mahveder. Bunu yapan otorite her kimse, önce bize hayati önem taşıyan bir şey vermiş, sonra da onu elimizden almış ve bizi bir canavarın pençelerine teslim etmiş. Yani bize o geniş düzlüğü karşılıksız olarak vermemiş, çünkü o Tanrı değil. Neden yolun ortasına bir hız tümseği koymayı akıl edememişler ki? Buraya bir de ters hız kamerası koyup, 145 km/s’nin altında hız yapan herkesi bir sene trafikten men etmek lazım. Yolun başında, üzerinde “Önünüzde 360 metre var. Ya elinizden geldiğince hızlı davranırsınız, ya da kendinizi uçsuz bucaksız bir uçurumun kenarında bulursunuz. Çabuk olun!” yazan bir tabela olmalı. Daha kısa ve öz bir şey de yazabilir. Bazen hız hayat kurtarır.


Haberler BU AYIN YENİLİKLERİ VE OTOMOBİLLERLE İLGİLİ HER ŞEY

DÜNYANIN ZİRVESİNDE Seb Loeb ve Peugeot T16’nın Pikes Peak rekoruna şahit olun.

Peugeot RCZ R

RCZ, artık 270 bg gücünde. Bu, gelmiş geçmiş en güçlü yol versiyonu Peugeot S20

Delta Wing ZEOD

Nissan Le-Mans’a katılmakta inatçı. Bu sefer 300 km/s hız yapabilen elektrikli ürettiler s20

BMW 5’e doping

5 Serisi’ne şaşırtıcı şekilde 1.6 lt takviyesi geliyor. Peki ama verimli olacak mı? S18 T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 15


NE ZAMAN 11:38, 30.06.2013 NEREDE PIKES PEAK, COLORADO

8:13.878 Sebastien Loeb, 875 bg’lİk Peugeot T16 İle Pikes Peak’de rekor denemesİnİ başarıyla tamamladı. TopGear, bu büyülü ana tanıklık ettİ.

D

oksan iki saniye. Bu veri 9 kez Dünya Ralli Şampiyonu olan Sebastien Loeb’ün Pikes Peak tırmanma yarışındaki mevcut rekoru geçtiği süre anlamına geliyor. Geçen yıl, Rhys Millen 9 dk, 46.164s’lik derecesiyle 10 dakikanın altında tırmanışı gerçekleştirebilen ikinci kişiydi. Ancak Loeb ondan doksan iki saniye daha iyi sure ile %16 daha hızlı şekilde finish çizgisini gördü. Daha önce Pikes Peak’de hiç yarışmamış olan Loeb, yarış sonrası “Bugüne kadar 8 dk 15sn’den daha iyi süre yapamamıştım. Dolayısıyla 8 dk 13sn derece yapmak fantastik bir şey.” dedi. Haklıydı. Fakat 80’lerde Grup B ralli otomobillerinin tırmandığı Pikes Peak’de limitsiz ilerleyen T16’nın da bu başarıda büyük rolü var. 208 baz alınarak hazırlanan araçta 3.2 litre V6 motor, büyük turboşarj, direksiyon sisteminde eklentiler, frenler, süspansiyonlar ve arka kısımda Peugeot 908 LeMans araçlarında kullanılan devasa spoyler yer alıyor. Ortaya çıkan sonuç ise 875 kg’lık bir araç için 875 bg güç. Bu, Peugeot takımının kg başına 1 bg güç elde etmesi anlamına geliyor. Rekor denemesi öncesinde TopGear’a konuşan Loeb, “Bu araçta farklı bir ruh buluyorum. Başka hiç bir otomobil 0-100 km/s hızlanmasını 1.8 sn’de yapamaz. Dört tekerlekten çekiş sistemi sayesinde bir Formula

016

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

1 aracından daha hızlı şekilde akselerasyona sahip. İlk vites değiştirdiğimde ise dişlilerin parçalandığını düşündüm. Ama herşey normaldi. Vites geçişlerinin arasında neredeyse hiç gecikme yoktu.” dedi. Rekabet malesef yoktu. Yarışta bir önceki rekorun sahibi Rhys Millen, 900 bg’lik Hyundai PM580T ile bu yıl 9:02.192’lik derece elde etti. Bu, onun bir önceki yıl yaptığı dereceden 44 sn daha iyiydi. Ama olmadı… Loeb’ün başarısı ise Peugeot için Ari Vatanen ve Robby Unser’in Peugeot araçlarıyla elde ettiği derecelerden sonra çok önemliydi. 1988 ve 1989 yıllarında iki pilotun üst üste yakaladığı birinciliklerden sonra meşhur tırmanma dansını kazanan Peugeot pilotu olmamıştı. T16’nın elde ettiği 145.27 km/s hız ortalaması ise, kesinlikle inanılmaz bir sonuç oldu. Millen de yarış sonrası “Bu, imkansız bir ortalama. Rekor ne zaman geçilir gerçekten bilmiyorum. Belki hiçbir zaman…” demeçlerinde bulunuarak Loeb’e ve T16’ya olan saygısını sundu. Loeb’ün şaşırtıcı rekor denemesinin tüm hikayesi önümüzdeki ay TopGear’da olacak. Kaçırmayın!


Haberler ROTA 20 KM 1 5 6 V İ R AJ 1 4 4 0 M D İ K EY T I R M A N M A 1 4 5 . 2 7 K M / S H I Z O RTA LA M AS I

T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 17


Haberler

BENTLEY YARIŞA HAZIR

Bentley’in efsane modellerinden ContInental GT, GT3’e terfi ederek kendini pistlere attı. Aksiyon başlasın.

Continental GT’nin yüksek potansiyelini ortaya koyacak olan yeni yarış versiyonu GT3, artık pist asfaltını aşındırmaya hazır. Continental GT3, 4.0 litrelik çift turbo V8 motoruyla beraber tam 600 bg güç üretebiliyor. Dört yönlü yarış amortisörleriyle donatılan ön ve arka çift çatallı süspansiyon yapısı, standart otmobillerdeki havalı helezonların yerlerini alıyor. Hızlı motora ayak uyduran süspansiyon sistemi, bu aracın pistte mucizeler yaratması için tasarlandı. Otomobilin bir çok bölümünde kullanılan karbon fiber malzemeler sayesinde GT3, 1300 kg’lık ağırlığın altında bir rakamla pistlerde yerini alacak. FIA’dan onay alınması sürecinin tamamlanmasıyla birlikte GT3 önce ilk gelişim yarışlarına katılacak daha sonra ise 2014 yılındaki FIA Blancpain Serisi’nde tam bir yarışa girmiş olacak.

5 SERİSİ ŞİMDİ 1.6 LT B

ir çok Premium markanın vergi sistemi yüzünden araçlarında 1.6 lt motor üniteleri sunmasını kabul ediyoruz. Ancak bu bir BMW 5 Serisi olunca gerçek anlamda çok şaşırdık. BMW, Yeni 520i’yi Türkiye’de 1.6 lt’lik motoruyla 55.000 Euro’dan başlayan anahtar teslim fiyatı ile satışa sunacak. 170 beygir gücündeki 1.592 cc’lik TwinPower Turbo motoru sayesinde 0’dan 100 km/s hıza sadece 8,7 saniyede çıkarken, 226 km/s’lik maksimum hıza ulaşabiliyor.

250 Nm torku ise 1500 devir/dak’dan itibaren sağlayabiliyor. Aracın 100 km’deki ortalama yakıt tüketimi ise 6.7 lt. İsteğe bağlı olarak, Modern Line, Luxury Line ve M Sport olmak üzere 3 farklı Line seçeneği ile alınabilen yeni BMW 520i, böylece farklı zevklere de hitap edebiliyor. Ağustos ayından itibaren satışa sunulacak olan 1.6 lt’lik 520i’nin bu motorla nasıl bir kombinasyon sağlayacağını merak ediyorsanız önümüzdeki TopGear sayılarını kaçırmayın.

YENİ MAZDA 3 YOLLARA HAZIR Mazda’nın vazgeçilmez tasarım felsefesi KODO yani hareketin ruhu felsefesi ile dizayn edilen otomobilleri, gerçekten göze hoş geliyor. Bunun en son örneği ise yenilenen Mazda 3 oldu. İç tasarımı ile övünen Mazda, buna çok önem verdiğini her defasında belirtiyor. Bunun için insan odaklı bir kabin düşünen tasarımcılar herşeyden önce pratiklik ve güvenli kullanım için Mazda 3’ün kabinini yeniden tasarlamışlar. Otomatik ve manuel şanzıman tercihleriyle sunulan motorlarda yine düşük yakıt tüketimi için SKYACTIV sistemi kullanılacak. Ön ve arka yeni yüzüyle daha sert hatlara sahip olan Mazda 3, teknolojik yenilikleriyle de dikkat çekiyor. Bose® 9 hoparlörlü premium ses sistemi, bağlı bulunan bir akıllı telefon ile kombine halde, SMS, MMS ve e-posta ekranı ve sesli okuma fonksiyonları, yeni navigasyon sistemi ve kapsamlı park destek sistemi gibi özellikleriyle Mazda 3, Japon otomobilleri içinde en teknolojik C segmenti otomobillerinden biri olacak.

018

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR


BMW Satış Sonrası

BMW İletişim Merkezi 0850 2521010 www.bmw.com.tr

Sheer Driving Pleasure

BMW’NİZ HEP BMW KALSIN. Orijinal BMW Parçaları ile otomobilinizin üst düzey verimliliğini, en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş güvenlik özelliklerini ve değerini korumanız mümkün. Borusan Otomotiv BMW Yetkili Servisleri’nin uzmanlığı ve Orijinal BMW Parçaları ile otomobilinizin sürüş keyfini yıllarca yaşayın.

ORİJİNAL BMW PARÇALARI. WWW.BMW.COM.TR/ORIJINALBMWPARCALARI

Daha az tüketim. Daha fazla sürüş keyfi.


Haberler

VOLKAN IŞIK’TAN KARTİNG ARENA

...VEEEEE İŞTE EN HIZLI (YOL VERSİYONU) PEUGEOT Muhteşem zamanlama. Peugeot, 131 yıllık mazİsİndekİ en hızlı yol versİyonu Peugeot’yu 2014’ün başında satışa sunuyor. opGear, 2013 Frankfurt Fuarı’nı dört gözle bekliyor. Belirli modelleri yakından görebilmek, detaylı inceleyebilmek harika duygu olacak ama asıl önemli olan 3-4 özel otomobili merak etmemiz. Bunlardan biri de Peugeot’nun dünya prömiyerini yapacağı RCZ R. Dünya, emisyon değerlerini düşürmek ve daha düşük hacimli otomobiller üretmeye çabalaya dursun, Peugeot tam zamanında bu konudaki son noktayı koyuyor. 1.6 lt’lik yeni motoruyla 270 bg güç üretebilen bir aslan. Üstelik emisyon değerleri de 145g/km düzeyinde. 270 bg’lik motoruna uyumlu olarak, torsen kilitli diferansiyelle donatılan özel yürüyen aksam, dinamik sürüşün mimarisini oluşturuyor. Formula 1’de bile önümüzdeki yıl 1.6 lt’lik turbo motorlar kullanılacağına göre downsizing teknolojisine göre bu güçleri elde etmek hiç de şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, bu konuda ilk adımı atan markanın Peugeot olması. İsmi bilindik efsanevi Alman spor otomobiller 4 silindir üstünde otomobil üretmeye devam ederken,

020

AĞUSTOS 2013 J

RCZ’nin başarılı görünümüne başarılı bir motorla eşlik etme fikri kulağa çok hoş geliyor. 0’dan 100 km/s’ye 6 saniyenin altında ulaşan RCZ R, 200 bg’lik RCZ’ye oranla 17 kg daha hafif yapıya sahip. Yere 10 mm daha alçaltılan otomobil, geniş 19 inçlik alüminyum alaşım jantlarıyla özgün bir görünüm sunuyor. Bu otomobilde en ilgi çekici özellikler ise arka bölümde. Bagaja entegre büyük spoyler, Spoyler ve çift çıkış egzoz, arka kısımdaki yenilikleri oluşturuyor

TOPGEAR.com.TR

arkadan bakıldığında silueti uzatırken, aynı zamanda yere basma kuvvetini de arttırıyor. Burada bir diğer yenilikse performans ve ses için yeniden tasarlanan çift çıkışlı krom egzoz sistemi. 2014’ün hemen başında satışa sunulması beklenen RCZ R’ın 1.6 lt’lik motorundan dolayı Türkiye’de de avantajlı bir fiyatla satışa sunulmasını bekliyoruz.

Türkiye’nin motorsporları denince akla gelen önemli isimlerinden Volkan Işık’ın birikim ve tecrübesi ile kurduğu Volkan Işık Akademi, Türkiye’de otomobil kültürünün yaygınlaşması ve motorsporlarının sevilmesi için yaptığı çalışmalara bir yenisini ekledi. Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü içerisinde faaliyete geçen Volkan Işık Karting Arena, İstanbul’un şehir içi motorsporları merkezlerinden biri olmaya hazırlanıyor. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) lisanslı kampüs içerisindeki tek yarış pisti olan Volkan Işık Karting Arena motorsporlarına başlamak ve keyifli zaman geçirmek isteyenler için de başvuru merkezi niteliğinde…

DELTA WING BU SEFER SIFIR EMİSYON

Nissan’ın LeMans yarışlarında yarıştırıp Toyota’nın hibrit aracına arkadan çarptığı Delta Wing’i hatırladınız mı? Evet bu gerçekten kötü bir anıydı ama Nissan, hafızalardan bu anı silecek ve Le-Mans’ta daha iyi hatırlanacak yeni Delta Wing’i tanıttı. Bu sefer 300 km/s hıza ulaşabilen sıfır salınımlı bir otomobil üreten Nissan, otomobilin ismini ZEOD (Zero Emissions On Demand) Delta Wing olarak değiştirdi. Aracın tasarımcısı Ben Bowlby, bu aracın Le-Mans’ta Ferrari GT’den daha iyi derece yapabileceğini iddia ediyor. Ferrari için büyük düello sayılır. Göreceğiz.


Planet tarafımızdan hazırlanan, garİp dünyamızdan HİKAYELER

TopGear Taksisi? TopGear 20. sezonuyla televizyona geri dönüyor. İşte sizin için hazırladığımız detaylı sezon özeti

Opsiyon listesi

Bir V12 kahve makinesi, bir kaç pahalı saat, çok özel bileklikler ve yeni Gran Turismo 6’ya kısa bakış S36

Hammond’ın ikonları

Bazen, çamurlu bir Willy’yi alt edemezsiniz. Bu ay, Richard nedenini açıklıyor S34 EDİTÖR: DAN READ

May’in Almanağı Merc S-Sınıfı’nın tüm kabloları boşluk kalmayacak şekilde birleştirilirse ne olur? James açıklıyor... s40


Üç sunucu, en büyük fanlarının yakın takİbİnde

2 0 . S E Z ON

TGtV gerİ döndü 30 Temmuz Pazar günü, TopGear yenİden ekranlara dönecek. Yanİ şİmdİden cİLalanmış ve hazır beklİyor olduğunu düşünebİlİrsİnİz. Yapımcı Andy Wilman pek de öyle olmadığını söylüyor

. Sezon” adında bile kutlama havası var. Fikirlerin yazıldığı tahtaya bu başlığı koyun ve diğer fikirler kendiliğinden akmaya başlar. ‘Şampanya tıpası’ ve ‘altın kaplama Aventador’ gibi fikirler yani. 20. Sezon, iş yerimizde gösterilen çabaların ödülünü aldığımızı düşündürüyor. Ofise yağlı parkomat görevlilerinin (yani görüntü yönetmeni ve kamera ekibinin) omuzlarında taşınarak karbon fiberden tahtıma oturduğumu, üzerimde vizon kürkten North Face ceketle, Heston Blumenthal tarafından demlenen çayımı yudumladığımı düşünebilirsiniz. Oysaki benim tek yaptığım, kendi kendime ‘hayal kurmaya devam et’ demek. Bu sezon yapacağımız tek kutlama, sezonu bitirmek olacak. Çünkü bu sezon, bizim canımıza okuyacak. Detaylarla sizi sıkmayacağım çünkü siz sadece bitmiş bir yapımı izlemek için para ödersiniz ama bizim neler çektiğimizi görmezsiniz. Ama son birkaç

20

aydır hiçbir şey yolunda gitmedi. Otomobil şirketleri yeni modellerin sözünü verdi, çekim günü yaklaştığında ise telefona ‘Imm, şey…’ diye cevap verdiler. Ama bunda bizim de hatamız var. Şu anda, TopGear mühendislerinin ürettiği, dünyanın en saçma şeylerinden biriyle ilgili bir bölüm planlıyoruz. Bu, şu âna kadar kalkıştığımız en büyük şeylerden biri. Hepimiz meraktan yataklara düştük (ayrı yataklara) ve bu rezil şeyin çalıştıktan iki saniye sonra patlayabileceği korkusu içimizi kemiriyor. Bu YouTube için iyi bir görüntü olabilir ama televizyonda yarım saati doldurmaya yetmeyecektir. Bu da başka bir problem olur. Ayın sonunda yayınlanacak ilk bölümle birlikte, alternatif üretecek vaktimiz de azalacak. Herhangi bir şey ters giderse, BBC ânında sarı kartı gösterir. Üstelik Jeremy’nin Hyperbolator makinesinden bahsetmiyorum bile. O kesinlikle daha zor bir bölüm olurdu. İşin iyi yanına bakalım. Aslında işin iyi yanı da az değil

hani. En önemlisi, bu gibi durumlar sinirlerinizi uyarıp kalbinizi hızlandırıyor. Böyle büyük bir amacımızın olması, yaşam enerjisi ile dolmamızı sağlıyor. En büyük başarılar da böyle durumlarda ortaya çıkar. David Bowie, “All the Young Dudes” şarkısını yarım saatte yazdı. Çünkü yapımcısına çok acil bir hit şarkı gerekiyordu. (Stresten dolayı aklıma başka örnek gelmiyor ama, idare edin.) Yirminci sezonu üzerine adımın baş harfleri işlenmiş pijamamla izlemek iyi olurdu ama TopGear, en iyi sonuçları burnuna kadar b*ka batınca alıyor. Umarız ki sonuçlar yine güzel olacak. Bazı ipuçlarını burada görüyorsunuz. Eğer bütün sezonları birer müzik albümü yapacak olsaydım, bu sezondan ilk ona en az birkaç tanesi girerdi. Hatta ‘Greatest Hits’ albümüne de en az bir çarpışma girerdi. O zaman hadi başlayalım. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.


Mağrur bİr mabet ve Gİlbaltar kayası aynı karede

VIVA ESPAñA ngiltere’de ekonomi tozpembe değil. Ama yine de durum bazı ülkelerden, örneğin İspanya’dan daha iyi. Orada işler bayağı sarpa sardı. Aramızdaki Avrupalı arkadaşlığından dolayı ise, TopGear olarak oraya biraz İngiliz Sterlini götürerek, İberyalı arkadaşlarımızın nasıl olduğuna bakmak istedik. Hazır oraya kadar gitmişken de birkaç otomobil deneyelim dedik. Elbette öyle abartı bir şeyler yapmadık çünkü bu biraz

İ

düşüncesizlik olurdu. Bu zor zamanları yansıtması için üç tane makul fiyatlı, kullanışlı otomobil seçtik. TopGear’ın birkaç süper spor ile yaptığı pragmatik, duyarlı testine hoş geldiniz. Ne yani, dizel hatchback mi bekliyordunuz? Elbette beklemiyordunuz. Bu sayfanın fotoğraflarını zaten görmüştünüz. McLaren 12C Spider’da Jeremy, Ferrari 458 Spider’da Richard, Audi R8 V10 Spider’da ise James olduğunu biliyordunuz. Bilmediğiniz şey ise, onların bu macerada neyle karşılaştığı. Eğer size, buna terk edilmiş bir hava alanının olduğunu söylersek, İspanya’nın kaybının, bu

YAZI: richard porter

Un grupo de arañas. Yanİ, bİr grup korkunç örümcek

TG fan klübü üyelerİ ve bİr grup İspanyol İnsan


Sharon’un hen do’su ortalığı dağıttı

BÜYÜK SARI TAKSİ D

ünya üzerinde nereye giderseniz gidin, küresel bir otomobil bulursunuz. Land Rover ya da Toyota Hilux’tan değil, taksilerden bahsediyoruz. Bizim İngiltere’de siyah taksilerimiz, New York’un ise sarı taksileri var (ki bunlar genelde Ford Crown Victoria olur). Eğer Dubai’de bir taksi çevirirseniz de bu kesinlikle bir Hindustan Ambassador olur. Peki, en iyisi hangisi? Eğer Londralı bir taksiciye sorarsanız, kısacık dönüş çapı nedeniyle

GÜÇ Gt testİ

en iyisinin onunki olduğunu söyler. Bir ‘New York’luya sorarsanız ise, 4.6 litrelik V8’in, Crown Vic’i çok daha iyi bir taksi yaptığını söyler. Daha sonra Alman bir taksici ise, Mercedes E-Sınıfı’nın ne kadar kaliteli ve konforlu olduğunu söyleyerek tartışmaya katılır. Cape Town’dan bir minibüs şoförü ise Toyota Hiace’inde ne kadar çok koltuk olduğuyla övünür (Güney Afrika’da taksilerin ne kadar hor görüldüğünden hiç bahsetmiyoruz bile). Sonuç olarak, bu sorunsalı TopGear tarzında çözmek için, motor sporları tekniğini kullanıyoruz. Bu serüvende kılavuzunuz, Matematik Profesörü, Moleküler Fizikçi ve Bir Şeyi Başka Bir

BAC mono

Eğer pek fazla arkadaşınız yoksa Bac Mono tam

size göre bir araç. Onun sadece bir koltuğu var ve Stig kadar simetrik. Üstelik biraz da Stig’e benziyor. Ayrıca 280 bg güç üreten, 2.4 lt. Cosworth motoru var. 540 kg ağırlığındaki bir araçta bu güç, pistlerde çok hızlı tur zamanları getirir. Neyse ki koltuğun kumaşları pek çok salgıya karşı dayanıklı.


Gt GÜÇ testİ

Kaptan Yavaş, başka bİr kışkırtıcı günce üzerİne düşünüyor

black vs e-cell

‘YAT’TAN DÜŞENE YORGAN DÖŞEK…

T

opGear, ara sıra bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmaktan zevk alır. İlk şey bir otomobilse, bu iyi bir başlangıçtır. İkinci şey ise hemen hemen her şey olabilir. Hatta meğerse bu şey, tam teşekküllü bir Amerikan yatı da olabiliyormuş. Bu şeyler akıllı tasarımları, acımasız hafiflikleri ve F1 padok’undan daha fazla karbon fiberleri ile çok etkileyici. Amerikan bir yatta daha önce bulunmayan şeylerden biri ise James May’di. İzleyicileri eğlendirmek uğruna James May’in hayatını biraz daha berbat hale getirmek üzere, suyla arası pek olmayan Kaptan Yavaş James’i Yeni Zelanda’ya gönderdik. Onun buradaki bir yatın mürettebatına katılarak, Seyşeller’deki Kuzey Adası’na kadar Jeremy ile yarışmasını istedik. Jeremy ise, etrafını saran otomobil sayesinde daha konforluydu. James’in can yeleğinin içinde sırılsıklam bir haldeyken ne kadar komik görüneceğini düşünerek kahkahalara boğulduysanız, bu mücadeleye Jeremy’nin hangi otomobille katıldığını görene kadar bekle-

İkİsİnİn de kapıları yukarıya doğru

yanlamalar yaparak yüzünüzü gülümseti-

açılıyor ve ikisinde de Mercedes amblemi

yor. Acaba hangisi? Peki, bir elektrikli

var. Birisi parlak sarı. Diğerinin adı Black

araç, liderlik tablosunun üst sıralarında

ama kendisi gri. Birisi, F1’de kullanılan

kendine yer bulabilecek mi? Bu belki de

KERS sistemine akraba olan bir pil sistemi

TopGear’ın kalkıştığı en karmaşık güç tes-

barındıran, elektrikli bir otomobil.

ti olacak. Söz sırası arkadan kayan her

Diğerinde ise, Almanya’daki bir adamın

şeyin ustası, Yanlamaköy’lü Jeremy

ürettiği, büyük bir V8 var. Birisi uzun

Clarkson’da.


“Hammond, dİkkat etsene! Eteğİme basıyorsun”

Bu sİzİn bİldİğİnİz drag yarışlarından değİl

LASTİKLERİNİZ YERDEN KESİLECEK

H

AŞK KARAVANI

TG programının yıllardır görmezden geldiği bir araç kategorisi vardı. Bunlar hatchback’ten yüksekçe, bazen crossover, bazen de soft-road aracı denilen şeylerdi. Şimdi görüyoruz ki, bu araçlar her yerde. Nissan Qashpoint, ya da adı her neyse, en çok satanlar listesinden inmiyor. Bu da demektir ki, insanlar bu otomobilleri alıyor. Peki, kim bu insanlar? Jeremy ve James, o insanları tanıdıklarını ve onların karavancıları olduklarını düşünüyor. Yapımcıların da cesaretlendirmesi ve araçları devirmemeleri yönündeki uyarıların sonucunda, kendilerini bej pantolonlar ve sindirimi zor öğle yemekleri eşliğinde bir serüvende buldular. Ağaçların arasına yaptıkları bu yolculukta, araçlarına gerçek bir karavan bağlamadan, karavancıların hayatlarını daha iyi anlamayı umuyorlar. Merak etmeyin, hiçbir şey alev almadı. Bu çok aptalca olurdu.

Gt

GÜÇ testİ

HIZLI HATCHBACK’LER

Bu, son üçlü hızlı hatchback testİnden beri en çok beklenen üçlü hızlı hatchback testi. 208 GTi, şişko selefinin hatalarını telafi edebilecek mi? Yeni Clio RenaultSport, eskisi kadar iyi olabilecek mi? Mavi Fiesta ST, aklı başında adamları tozutturacak mı? Gönüllü muhabiriniz Richard Hammond sunuyor.

er yılın belli dönemlerinde televizyondaki haber muhabirleri, bileklerine kadar suya batmış bir şekilde, sel felaketini bildirmek üzere canlı yayına bağlanırlar. Bu problem git gide büyüyor ve aracınızı kullanmanız için daha da zahmetli bir hâl alıyor. Kısacası eğer sel riski yüksek olan bir yerde yaşıyorsanız ihtiyacınız olan şey, kuru şartlarda normal çalışan ama yerler suyla kaplandığında da duruma ayak uydurabilecek bir araçtır. Madem TopGear amfibi araç üretmekte tecrübe sahibi oldu, biz de dikkatleri bu soruna çekmeye karar verdik. Anlaşılan o ki, bu durum hava durumu muhabiri her yağmur bildirdiğinde Mondeo’nuzun arkasına tekne motoru takıp kurtulabileceğiniz kadar kolay bir şey değilmiş. Sel suları aracın çalışmasını engelleyecek kadar yüksek olabilir. Eğer daha da derin olursa pervanelerinizi etraftaki posta kutuları, direklere ya da evlerin çatılarına çarparak kırabilirsiniz. Ayrıca Mondeo’lar suda batar. İhtiyacınız olan şey biraz klasik TopGear mühendislik zekâsını eşsiz İngiliz hovercraft konspti maharetiyle birleştirmek. Ama Jeremy’nin sel yatağında yaşayan bütün insanları, yanlarına Fiesta jantı taktığı gerçek bir hovercraft’a doldurma fikri çok aptalca. Bizimki ondan daha amfibi oldu.



hammond’un sürüş okulu İlk müşterİsİnİ kazandı…

YAŞASIN İNGİLTERE D

üşündüğünüzde, yani gerçekten beyninizle düşündüğünüzde, İngiliz otomobil endüstrisinin çok muhteşem olduğunun anlarsınız. Bunların çoğunluğunu yabancılar satın almış olabilir. Jaguar, Land Rover gibi İngiliz markalar olsun, Nissan, Tata gibi denizaşırı markalar olsun Ar&Ge çalışmalarının çoğunu İngiltere’de gerçekleştiriyor. Lotus, Ricardo gibi markalar ise, tüm dünyadaki markaların çok gizli geliştirme işlerini üstleniyor. Bir de Nissan’ın kuzey doğudaki devasa fabrikasından, Morgan’ın Malvern’deki küçük üretim tesisine kadar, tüm ülkeye yayılmış olan otomobil fabrikaları var. Motor sporlarına olan katkılarından ve dünyadaki F1

takımlarının 11’inin İngiliz olmasının getirdiği ezici üstünlükten bahsetmiyoruz bile. Bu kadar vatansever olmamızın ardında yatan sebep, Jeremy’nin F-Type’ı test etmekle görevlendirilmesi ve Richard’ın yeni Range Rover Sport’ı kullanmaya gönüllü olması. James de İngiliz’lerin o kadar fazla otomobil üretmediğini bilecek kadar zeki olduğu için, yeni Londra otobüsüyle bir tur atıyor. Daha sonra üç muhabir de Londra’da bir araya gelerek, İngiltere’de üretilen bütün tekerlekli araçlar ile muhteşem bir gösteri sunuyorlar. Umarız Jaguar, Sport ve çift katlı otobüs iyidir. Yoksa ellerinde İngiliz bayraklarıyla bekleyen bu kalabalığın gazabı büyük olur.

ferrari f12 İskoçya İle İlgİlİ bİlmenİz gereken İlk şey,

ıslak olduğudur. Ferrari F12 ile ilgili bilmeniz gereken şey ise 740 bg gücü olduğudur. F12 ile ilgili diğer önemli bilgi ise arkadan itişli olduğudur. Bunları Jeremy Clarkson ile birleştirdiğinizde, bu sayfada gördüğünüz kareleri yakalıyorsunuz.



Volvo Güvenlik Teknolojileri

HEDEF 2020 Volvo, 2020 yılına kadar yenİ bİr Volvo otomobİlde ölüm ya da yaralanmayla sonuçlanan hİçbİr kazanın gerçekleşmemesİ yolundakİ İlk adımlarını attı. “Sıfıra doğru” vİzyonuyla sunulan geleceğİn teknolojİlerİ çok şaşırtıcı YAZI: Onur Zİya Demİr

030

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR


Planet TANIŞTIRALIM; YER YÜZÜNDEKİ EN ŞANSLI DUMMY

G

eleceğe dönüş filmini aranızda sevmeyeniniz sanırım yoktur. 1985 yapımı filmde elbette bir çok sıra dışı kurgu vardı ama en ilgimizi çeken uçan otomobillerdi. Işınlanmak halen bizler için erken olsa da mevcut şartlarda teknolojiye yatırım yapan önemli insanlar var. Volvo, siz havuzunuzun başında biranızı yudumlarken bu önemli insanlarla uzun yıllar aynı pineklemeyi yapabilmeniz için çalışıyor. Kısacası, insan hayatının önemli olduğunu her yeni teknolojisinde bizlere ispatlıyor. Henüz filmdeki gibi uçan otomobilleri üretmiş değiller ancak iddiaları 2020 yılında kaza yapmayan ya da ölüm ve yaralanma ihtimalinin sıfıra indirgenmesi. Az sonra anlatacağım 6 önemli yeni teknolojinin büyük çoğunluğu 2014 yılı sonunda yollarda göreceğimiz Volvo XC90’da sunulacak. Bu hissiyatla bile şimdiden banka cüzdanınızda yeterli miktarda para ayırmanızı tavsiye ediyorum. Zira bu otomobil, rakiplerin sessiz kalması durumunda sizin ve ailenizin hayatını koruyabilecek en güvenli otomobil olacak. Bayanlar ve baylar, şimdi 6 ana başlık altında toplayacağımız teknoloji ve yenilikleri inceleme vakti. Karanlıkta yaya algılama İsveç Trafik Kazaları Veri Toplama Merkezi’ne göre trafikteki tüm yaya ölümlerinin yüzde 58’i alacakaranlıkta ya da şafak vakti meydana geliyor. Bu da özellikle

gece sürüşlerinde hızını azaltmayan, yorgunluktan dolayı refleksleri zayıflayan insanların çarptığı yayaların ölümü anlamına geliyor. Özellikle ABD’de, trafikte ölü oranı karanlıkta 3-4 kat daha fazla. Volvo, 6 önemli sistemi içinde karanlıkta yaya algılamaya büyük önem veriyor. Sistem bir radar ile işliyor. Bu sisteme göre aracın radarı yayaların hareketlerini izliyor ve aracın önünde bir yayanın olup olmadığını algılayıp otomatik fren yapmaya kadar bir çok müdahalede bulunuyor. 2006 yılında sunulan fren desteği ve 2010 yılında tanıtılan Tam Otomatik Frenli Yaya Algılama sistemlerinin yanına bu yıl da en yeni teknolojiye sahip yaya ve bisikletli algılama sistemi eklenmiş oldu. Sistem, düşük hızlarda şehir içi seyir ettiğinizde yayayı algılayıp bir uyarıda bulunuyor. Siz fren yapmasanız bile kendisi otomatik fren yaparak yayaya çarpmadan aracı tam olarak durduruyor. Bu yeni fonksiyon, 2014 yılı sonunda tamamen yeni Volvo XC90’da da sunulacak. Hayvan algılama İsveç’li Volvo’nun kendi ülkesinde her yıl 49 bin kazanın sadece hayvanlarla çarpışma yüzünden gerçekleştiğini biliyor muydunuz? Üstelik bunların 6000 adedi devasa büyüklükteki geyiklerle… Aracınızın içine ön camdan bir misafir almak istemeyeceğinizi biliyoruz. Bu

yüzden bu konunun önemine dikkatinizi çekmek istiyoruz. Hayvanlar için çarpışma azaltma dünyada bir ilk özelliği taşıyor. Bu teknoloji, gün ışığında ve karanlıkta hayvanları algılama ve tam otomatik frenlemeyi içeriyor. Hayvan Algılama, 2014 yılı sonunda pazara sunulacak tamamen yeni Volvo XC90’da tanıtıldıktan sonra yeni nesil tüm modellere de entegre edilecek. Genellikle yabani hayvanların da karıştığı trafik kazaları 100 km/s’nin üstündeki hızlarda gerçekleşiyor. Bu çarpışmalara göre yaralanma riski yüzde 70 oranında artıyor. Çarpışma hızı 70 km/s’nin altına indirildiğinde ise otomobilin güvenlik sistemleri etkili oluyor ve ciddi yaralanmaların riski azalıyor. Sistemin asıl amacı kazayı önlemesine yardımcı olmak veya darbe hızını azaltmak. Aktif ve pasif güvenlik sistemleri, kaza sonuçlarını en aza indirmek için birlikte çalışıyor. Aynı karanlıkta yaya algılamada olduğu gibi radarlar sürekli açık halde hayvanları algılıyor ve sürücüyü çok önce uyarıyor.

T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 31


Direksiyon yönlendirme destekli yol kenarı ve bariyer algılama Ülkemizdeki sürücülerin de büyük bir kısmının yaptığı hata dikkatsizliktir. Bir anlık dalgınlıkla asfalt üzerindeki kot farkını algılayamaz ve panikleyip yol dışına çıkabiliriz. Ya da bariyere doğru gidip bir yerden sürtmeye başlayıp spinlerle kötü bir kaza yaşarız. İşte bu gibi durumlarda daha fazla güvenlik sağlayan bir sistem de Volvo’nun gündeminde. Yapılan bir araştırmaya göre trafik kazalarının yüzde 25’i yol şartlarından dolayı gerçekleşiyor. İsveç’te, tüm ciddi yaralanmaların yüzde 53’ü ve trafikteki ölümlerin yüzde 42’si yoldan çıkma kazaları nedeniyle oluşuyor. Hız sınırlarına uymayan bir sürücü profili olan Türkiye’yi ise hiç saymıyoruz bile… Bu teknoloji, otomobilin yolun dışına doğru hareketlendiğini algılıyor ve aracın tekrar yola geri dönebilmesi için direksiyona tork uyguluyor. Sistem ileriye dönük bir kamera ve radar ile işliyor. Yol kenarı ile bariyerleri izleyen kamera, radara anlık olarak uyarılarda bulunuyor. Yolun fiziksel yapısına göre araç direksiyona müdahale ederek bariyerlere yanal çarpışmaları engelliyor ve bu sayede kazanın önüne geçiliyor.

“TRAFİKTEKİ ÖLÜMLÜ KAZALARIN YÜZDE 42’Sİ YOLDAN ÇIKMAYA BAĞLI MEYDANA GELİYOR” Direksiyon yönlendirme destekli ve mesafe kontrollü hız sabitleyici Otomatik pilot artık hayal değil. Önünüzdeki araç gittiğinde harekete geçen, durduğunda kendi kendine duran, takip ettiğiniz araç sağa viraja döndüğünde sizin aracınızın da dönmesini sağlayan harika bir sistem var sırada… Volvo’nun övünmekte haklı olduğu güvenlik ve konfor donanımı olarak algılayabileceğimiz bu sistem öndeki araca çarpma riskini yüzde 42 oranında azaltıyor. Yavaş hareket eden trafikte direksiyon yönlendirme destekli ve mesafe kontrollü hız sabitleyici, sürücünün şeritte kalmasına ve trafik ritmini takip etmesine yardımcı oluyor. Sürücü bir düğmeye basarak yönlendirme desteği için ACC sistemini aktif hale getirebiliyor. Otomobil, kamera ve radar sensörlerinden gelen verileri kullanarak, önündeki aracı takip ediyor. Motor, frenler ve direksiyon, bu durumda otomatik olarak mevcut koşullara yanıt veriyor. Aklınıza şu sorunun geldiğine eminim. “Ya öndeki araç uçurumdan uçarsa?” Hayır dostum, o zaman takibi bırakıp yolda kalma zamanı… Volvo bunu bizden önce düşünmüş. Otomobilden otomobile iletişim Car2Car ismi verilen sistem, otomobiller, acil geçiş

032

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

Dİreksİyon yönlendİrme desteklİ ve mesafe kontrollü hız sabİtleyİcİ

Otomobİlden otomobİle İletİşİm


Planet

bulunulması büyük önem taşıyor. Bir başka sistem ise acil fren uyarısı. Önünüzde seyir eden araç tehlikeli bir durumda ani fren yaparsa sistem otomatik olarak uyarı yapıyor ve sizin fren pedalına basmanız için gerekli süreyi tanıyor. Özellikle gece sürüşlerinde işinize yarayabilecek bir sistem de kaza yapmış ya da arıza yapmış bir araçla ilgili uyarı sistemi. Örneğin 400 metre ilerde bir viraj var ve virajın hemen çıkışında kenarda park halinde bozulan bir otomobil var. Siz bu aracı viraja girmeden göremezsiniz ancak sistem sizi uyardığı için hızınızı düzenleyebilir ve kaza riskinden kurtulabilirsiniz. Trafik lambalarında da kırmızı yanarken, yeşil ışığın yanmasına kaç saniye kaldığı kadranınıza yansıtılıyor. Bu sayede eğilip trafik lambasına bakmanıza gerek kalmıyor. üstünlüğü bulunan araçlar ve trafik işaretçileriyle doğrudan koordineli çalışan bir sistem. Kaygan yol koşullarındaki kazalar ve kırmızı ışık ihlali sonucundaki yaya ölümleri… Hepsi de kısmen sürücülerin kontrolü dışında gelişen olaylar olabiliyor. Volvo Cars, 2016 yılından itibaren otomobiller arasındaki iletişim için standart bir teknolojinin uygulanmasına ilişkin, Otomobilden Otomobile İletişim Konsorsiyumu üyeleri ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Buna göre araçlar arası iletişimin ana amacı, markasına bakılmaksızın tüm otomobillerin birbiriyle koordinasyon içinde olması. Bu teknoloji, yol işaretleri ve trafik ışıkları gibi yol altyapısı içindeki vericiler ile araçlar arasındaki iletişime dayanıyor. 10 farklı konuda veri sağlayan bu sistemde bir çok önemli özellik yer

alıyor. Kısaca birkaç tanesinden bahsetmek gerekirse yeşil ışık ideal hız tavsiyesi isimli sistemde birbirini izleyen yeşil ışıkları yakalayabilmek için ideal hız bilgisi oluşturuluyor. Örneğin sistem 40 km/s hızla gidildiğinde tüm ışıkların yeşil yanarken geçilebileceğini gösteriyor. Bu hem vakit kazandırıyor hem de yakıt tüketimini dur kalk yapılmadığı için azaltıyor. En ihtiyacımız olan sistem acil durum araçları uyarısı. Ambulans, polis ve itfaiye gibi araçların göreve gittiği zamanlarda öndeki araçları uyarmasını sağlayan sistem özellikle trafikte yüksek sesle müzik dinleyen sürücüleri de rahatlıkla uyarmaya yardımcı oluyor. Sürücünün sirenleri duymayacak durumda olmasına karşılık aynı zamanda kadran bölümüne de uyarıda

Otonom park Geleceğe dönüş filmindeki uçan bir otomobil yapmasa da, Volvo çığır açabilecek bir sistemi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Otonom Park özelliği, sürücüyü zaman alan boş park alanı bulma ve park etme derdinden kurtaran bir teknoloji konsepti. Sürücü aracını otopark girişinde bırakıyor, otomobil park edilecek bölgeyi buluyor ve kendi kendine park ediyor. Akıllı telefonunuzla dilerseniz daha sonra tek bir tuşla aracınızın yanınıza gelip sizi almasını sağlayabiliyorsunuz. Bu sistemin tanıtımına katıldığımızda sistemin geliştirici mühendisine sorduğumuz soruya gülerek cevaplaması ise halen sistemin geliştirildiğini gösteriyor. “Peki ya araçtan inip park etmesini sağladığımda iPhone’umun şarjı biterse aracı nasıl geri getireceğim?” Sistem çok etkileyici ama geliştirilmeye halen açık. T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 33


Planet

İkonları

KULLANIYOR

ö

rt askerin kaldırabileceği kadar hafif, 2 metre aks aralığı olan ve sade bir dört çeker olması için tasarlanan Jeep, gelmiş geçmiş en fonksiyonel makinelerden biridir. Aslında bu, nemli bir günde havaalanımızda otururken, onun bu kadar güzel görünmesini açıklıyor. Belki de onun güzelliği içinden geliyordur. Çünkü o, ‘amaca yönelik olması’ ve şekilden önce fonksiyonelliğin gelmesiyle, ön plana çıkıyor. Ya da sadece efsane olduğu için. İkinci Dünya Savaşı sırasında bunlardan 600 bin tane üretildi. Her tiyatroda kullanıldı, ambulans olarak hizmet etti, bir rönesans aracı oldu, silah taşıdı, kablo döşedi, savaşta asker taşıdı. Hiçbir savaş filmi yoktur ki, bir sahnesinde Jeep

034

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

Savaş İçİn tasarlandı, cephede dövüldü, barışta kendİsİnİ kanıtladı. Willy’s Jeep hâlâ görev başında.

WILLYS JEEP

başrol olmasın. Ama bu bilgilerin ışığında bakıldığında dahi, onun neden bu kadar ağız sulandırıcı bir güzelliğe sahip olduğunu açıklayamıyorum. Onun güzelliği sade olmasından kaynaklanıyor. Onun kendine has bir güzelliği var. Her çıkıntısı, her çizgisi ve her köşesinden çekicilik ve potansiyellik akıyor. Gariptir ki, 20 yıldır bunun gibi Jeep’ler hakkında bir sürü yazı yazmama rağmen, onlardan birini tam anlamıyla kullanmadığımı anladım. Elbette çok kötü olacaktır. Bunun tasarımı 1. nesil Land Rover’ın çıkışından neredeyse on yıl öncesine dayanıyor. Land Rover’ı da seviyorum. Yine de, eğlenceli bir sürüş, Land Rover’ın iyi yanları arasında yer almıyor. Öte yandan Jeep savaş için üretildi, savaş alanında tamir edilebilmesi gerekiyordu. Üstelik bir de ucuz olması gerekiyordu.


T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 35

D üşündüğünüzde, yani gerçekten beyninizle düşündüğünüzde, İngiliz otomobil endüstrisinin çok muhteşem olduğunun anlarsınız. Bunların çoğunluğunu yabancılar satın almış olabilir. Jaguar, Land Rover gibi İngiliz markalar olsun, Nissan, Tata gibi denizaşırı markalar olsun Ar&Ge çalışmalarının çoğunu İngiltere’de gerçekleştiriyor. Lotus, Ricardo gibi markalar ise, tüm dünyadaki markaların çok gizli geliştirme işlerini üstleniyor. Bir de Nissan’ın kuzey doğudaki devasa fabrikasından, Morgan’ın Malvern’deki küçük üretim tesisine kadar, tüm ülkeye yayılmış olan otomobil fabrikaları var. Motor sporlarına olan katkılarından ve dünyadaki F1 takımlarının 11’inin İngiliz olmasının getirdiği ezici üstünlükten bahsetmiyoruz bile. Bu kadar vatansever olmamızın ardında yatan sebep, Jeremy’nin F-Type’ı test etmekle görevlendirilmesi ve Richard’ın yeni Range Rover Sport’ı kullanmaya gönüllü olması. James de İngiliz’lerin o kadar fazla otomobil üretmediğini bilecek kadar zeki olduğu için, yeni Londra otobüsüyle bir tur atıyor. Daha sonra üç muhabir de Londra’da bir araya gelerek, İngiltere’de üretilen bütün tekerlekli araçlar ile muhteşem bir gösteri sunuyorlar. Umarız Jaguar, Sport ve çift katlı otobüs iyidir. Yoksa ellerinde İngiliz bayraklarıyla bekleyen bu kalabalığın gazabı büyük olur.

“ Willy’s Jeep’in beni en çok şaşırtan tarafı, sürüşünün çok kolay, rahat ve kulanıcı

dostu olması”

Onu şehirdeki bir park yerine sokarken de, savaş alanında bir askeri kurtarmak için cepheye dalarken de düşünmek hiç zor değil. TopGear’ı yaparken bir kez, iki meslektaşımla birlikte Spitfire uçağına binmiştim. Bu uçak da 19382’den 1950’lere kadar İngiliz Hava Kuvvetleri’ne hizmet etti. O da savaş döneminin efsane savaş makinelerinden biridir. Ona binmek beni o kadar duygulandırmış ve etkilemişti ki, eğer dünyada bir ejderha olsa, o anda o ejderhanın karnında olduğumu düşünürdüm. Ama bende bu duyguları uyandıran, Spitfire’ın savaş sırasında yaptığı katkılar değildi. Benim savaşkarla aram hirbir zaman iyi olmadı, bu yüzden James ve Jeremy savaşlardan konuşurken ben hemen konunun dışında kalırım. Bu da benim Spitfire’a hayranlık duymamın sebebi, onun kaçınılmaz büyüsüdür. Bu büyüyü yaratan onun ne yaptığı değil, onun ne olduğu ve nasıl çalıştığıdır. Aynı şey Jeep için de söylenebilir. Ucuz olması için üretilen ve karabiber öğütücüsünden daha karmaşık bir otomobil olsa da, onda şüphesiz makine büyüsü var.

TEKNİK ÖZELLİKLER

WILLYS JEEP

ÜRETİM 1941’den itibaren MOTOR 2,1 lt, 4 silindir, 3 vites GÜÇ 55 bg,128

T O P G E A R . c o m . tr

J

AĞUSTOS 2013

0 35


EGZOZ

İDDİALI AMA ANLAMSIZ

No. 380

AVE MIZAR

DÜNYANIN EN İYİ KÖTÜ FİKİRLERİNİ KUTLUYORUZ KEŞKE BUNLAR BİRER ŞAKA OLSALARDI AMA DEĞİLLLER

Trafik ilk kez sıkışmaya başladığından beri insanlar uçan otomobil hayali kurmaya başladı. Ancak çalışan bir uçan otomobil yapmanın zorluğu kanıtlandı. Aslında hiç de şaşırtıcı değil. Zira normal otomobilleri bile üretmek oldukça zordur. Hele uçak yapmak daha da karmaşıktır. Bu ikisini birleştirmek ise tabancayla diş fırçaasını bir araya getirmak gibidir. Hem zor hem de kötü sonuçlara gebedir. 1971 yılında bir grup hevesli havacı bilim adamı, uçan otombil üretmeyi başardığını iddia etti. Yaptıkları ise o zamanda Togo Hava Kuvvetleri’nde kullanılanCessna Skymaster uçağının kanadını ve motorunu bir Ford Pinto’ya takmaktı. Temel fikir ise oldukça zekiceydi: ailenizin pinto’suyla yerel hava pistinize gidin, uçak kanatlarının ve motorunu çatıya civatalayın ve uzaklardaki başka bir havaalanına uçun. Sonra kanatları sökün ve devam edin.

TUTAMAK MUHAFAZA

No. 79 036

AĞUSTOS 2013 J

TOPGEAR.com.TR

Gerçekte ise AVE Mizar, gerçekten insanların canıyla oynuyordu. Başlangıç olarak, saçtikleri otomobik çok şüpheliydi: Pinto. Hafif olmasına karşın, arkadan çarpıldığında alev topuna dönmesiyle meşhurdu. Ama en büyük sorun, AVE takımının havacılığın ilk kuralını göz ardı etmesiydi. O kural da şuydu: eğer iki devasa şeyi bir hatchback’a bağlayacaksanız, civataları iyi sıkmanız gerekir. Mizar’ın ilk uçus testlerinden birinde, aracın sağ kanadı yerinden çıktı. Pilot acil iniş yapmak zorunda kaldı. Hem de fasulye tarlasına. İki hafta sonra Mizar’ın yaratıcısı Henry Smolinsky işin başına geçerek, aracı uçurmayı başardı. Ancak uçak-otomobil yine aynı mekanik arızayla karşılaştı. Sağ kanat katlandı ve uçak burun üstü tere çakıldı. Ne yazık ki Smolinski ve yardmcısı alev topundan sağ çıkamadı. Bunun üzerinden kırk yıl geçmesine rağmen, uçan otomobil meselesinde bir arpa boyu yol kat edemedik.

BEYİN DALGASI Ani bir fren yaptığınızda çocuğunuzun gözünün, sivri uçlu torpido kolunun üzerinde kalmasından daha kötü ne olabilir ki? O yüzden buna ihtiyacınız var: 1949 yılından Tutamak muhafazası! İçinde delik olan, sünger bir top. Hemen bir tane alın ve aracınızdaki sivri tutamaktan korunun.


Catc me if you can Like a mustang, our new ultra high performance tire has no equal


Yeni CASCADA

MEVSİMLERE HÜKMET Dört mevsim yaz

Wir leben Autos


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.