Photografik aralik 2015 ocak 2016

Page 1

.Fotoğrafçılıkta Kompozisyon . Fotoğrafın İncelikleri . Fotoğraf Makineleri İncelemeleri

photografik AYLIK DERGİ YIL:4 10 TL. (K.D.V. Dahil) ARALIK 2015

KURGUSAL FOTOĞRAF .Örneklerle Makro Fotoğrafçılık. Enine Boyuna Stok Fotoğrafçılığı . Aynasız Makinelerde Kipon Devrimi




içindekiler

28

Festivalin Ardından...

Fotoİstanbul Festivali’nin küratörü Hüseyin Yılmaz, Photoline okuyucuları için kaleme aldı.

24

Aynasız makinelerde çevirici devrimi: KIPON

Canon lensleri artık kendi makinenizde kullanabileceksiniz.

18

Lensbaby İle Eğlenceli ve Yaratıcı Fotoğraflar

Birbirinden ilginç fotoğraflar için Lensbaby’leri mutlaka deneyin.



editörden

Nihat Karadağ

Dostlar Merhaba

nihat@photoline.com.tr

Yeni bir sayı ile tekrar birlikteyiz. Geçtiğimiz aylar, fotoğrafçılık adına çok önemli ve yoğun günlerin yaşandığı aylardı. Hem İstanbul’da hem de Türkiye’nin çeşitli kentlerinde fotoğrafseverlerin yüzünü güldüren pek çok etkinlik gerçekleşti. Festivaller, fotoğraf günleri, sergiler, fotoğrafa gönül vermiş insanların buluşma noktaları oldu.

düzenlediği Gölyazı, Suuçtu, Yedigöller ve Balat gezilerine ait notlar ve çekilen fotoğraflarda, ilginizi çekeceğini düşündüğümüz yazılarımız arasında.

Tüm bu etkinlikler kapsamında dünyadan ve Türkiye’den pek çok fotoğrafçının fotoğraf sergilerini görmenin dışında yine fotoğrafçılığa dair bir çok konunun tartışıldığı ve usta fotoğrafçıların katımları ile gerçekleşen paneller ve söyleşiler de gerçekleştirildi. Bu sayımızda biz de fotoğrafçılık adına önemli olan bu etkinliklere yer verdik.

Yeni yılın yeni mutluluklar getirmesi dileğiyle…

Ayrıca bu sayımızda sevdiklerinize yeni yılda hediye edebileceğiniz makine ve ürünlerin tanıtıldığı ‘’Yılbaşı Rehberi’’ bölümü de yer alıyor.

Fotoİstanbul Festival’inin küratörlerinden Hüseyin Yılmaz ‘’Fotoİstanbul Festivalin’in Ardından’’ yazısı ile festivali değerlendirdi. Yine bu yıl ikinci kez düzenlenen yerli ve yabancı fotoğrafçıların katılımları ile gerçekleştirilen ‘’Belgesel Fotoğraf Günleri’’ne ait değerlendirmemizi de sayfalarımız arasında bulabilirsiniz. Kayhan Kemal Özçiçek’in, ‘’Fotoğrafta Kompozisyon’’ adlı yazı dizisinin ilk bölümü bu sayımızdaki yerini aldı. Yemek fotoğrafçılığına dair merak edilenleri ve bilinmesi gerekenleri de Özgür Semerci ‘’Yemek Fotoğrafları’’ adlı yazısında sizler için anlattı. Ayrınca ünlü oyuncu Mehmet Ozan Dolunay ile yapılan röportajı da bu sayımızda bulabilirsiniz. Portfolyo köşemizin bu ayki konuğu ise Selin Gündüz. Ayrıca Rıza Erdeğirmenci’nin ‘’Lokanta’’ isimli fotoğraf albümüne ait fotoğrafları da dergimizin sayfalarında. Lensbaby, Canon 750D ve Canon760D, Sony A7SII, Sony A7II ve Sony A7RII, Pentax K-S2’nin tüm özelliklerinin neler olduğunu sizler için araştırıp kaleme aldık. Bu ürünlere dair merak ettiğiniz tüm soruların cevaplarını makine ve ürün tanıtım yazılarımızda bulabilirsiniz. Okuyucularımızdan gelen fotoğrafların hikayeleri de ‘’Nasıl Çektim’’ köşemizde yerini aldı. NKFA’nın

Facebook sayfamızı ziyaret edin! www.facebook.com/PhotoLineDergi


Full Frame Gövdenin Yeni Gözdesi AT-X 24-70MM F2.8 PRO FX

24-70mm Fokal Aralık Tüm Fokal Uzunluklarda F2.8 Diyafram Desteği 11 grupta 15 Element Çok Katmanlı Lens Kaplaması Inner Focus Netlik Mekanizması

AYRINTILI BİLGİ TOKINA YETKİLİ SATICILARINDA Hobyar Mah. Ankara Cad. Saatçioğlu İş Merkezi No:25 Kat:3 Sirkeci / Fatih / İSTANBUL Tel: +90 212 936 00 02 Fax: +90 212 936 00 03 www.nartas.com.tr e-mail:bilgi@nartas.com.tr


Hediye rehberi

2016’da öne çıkacak en yeni makineler Yeni yılda hem kendinizi, hem de sevdiklerinizi sevindirebilirsiniz. Nasıl mı olacak? Tabi ki yeni bir fotoğraf makinesi ile… Sizler için 2016’da çok konuşulacak en iyi makineleri bir araya getirdik. Öne çıkan özelliklerini sizler için kaleme aldık.

Sony’den İlk 5 Eksenli Görüntü Sabitleyici Fotoğraf Makinesi: a7 II Sony, a7 değiştirilebilir objektifli modeller serisinin en son üyesi ve dünyanın full frame görüntü sensörü için tasarlanmış optik 5 eksenli görüntü sabitlemeye sahip ilk fotoğraf makinesi a7 II’yi (ILCE-7M2) 13 Şubat’ta piyasaya sürdü. Kompakt boyutları ve hafif gövdesi ile olağanüstü görüntü kalitesi sunan A7II 24,3 efektif megapiksellik 35 mm full frame Exmor® CMOS sensör, fotoğraf makinesindeki sarsıntıları telafi edebilmek için beş eksende hareket ederken, fotoğraflarda 4,5 adıma kadar daha yüksek düzeltme deklanşör hızına eşdeğer optik görüntü sabitleme sağlıyor. Daha önce tripod gerektiren durumlarda, artık elde kullanımda bile keskin netlikte fotoğraf ve videolar çekmek mümkün oluyor. Bu gibi durumlarda, kullanıcılar görüntü sabitlemenin rahatlığı ile full frame sensörden harika şekilde üretilmiş görüntülerin tadını çıkartabiliyorlar. Kamera içi görüntü sabitleme aynı zamanda opsiyonel bir objektif adaptörü üzerine, A-mount objektifler kullananlara da keskin görüntüler sunuyor.

Fotoğraflarda, 4,5 adıma kadar daha yüksek düzeltme deklanşör hızına eşdeğer sabitleme sunuluyor. 8

Aralık


Canon PowerShot SX530 HS ile Anı Yakalayın ve Paylaşın Çekim yapmayı ve paylaşmayı kolay hale getiren 50x zum fotoğraf makinesiyle tüm olayları etkileyici ve ayrıntılı şekilde yakalayın. Kolay kullanımın keyfini çıkarın ya da fotoğrafçılık becerilerinizi geliştirin ve kendinizi yaratıcı kontrol ile ifade edin. Her durumda çekim yapabilen kompakt bir 50x zum fotoğraf makinesi Paylaşmaktan gurur duyacağınız yüksek kaliteli sonuçlar NFC destekli Wi-Fi kullanarak kolayca bağlanın Hatırlamak istediğiniz tüm anları kolayca fotoğraflayın ve Full HD filmler oluşturun Yaratıcı modlar ve manuel kontrol ile farklı şeyler deneyin Uzaktaki ve yakındaki her şeyi yakalayın. Bu kompakt köprü fotoğraf makinesi ile zengin detaylı uzun mesafe yakın çekimlerinden grup fotoğrafları ve nefes kesen manzaralara kadar her şeyi yakalayın. Gittiğiniz her yere kolayca götürebileceğiniz küçük ve hafif gövdesinde etkileyici 50x optik zum olanağına sahiptir.

Akıllı optik Görüntü Sabitleyici sayesinde fotoğraf makinesini titretme endişesine son.

Aralık9


Yeni Yılın Farklı Hediyesi: Yeni Intax Mini 70 Çekim yapmayı ve paylaşmayı kolay hale getiren 50x zum fotoğraf makinesiyle tüm olayları etkileyici ve ayrıntılı şekilde yakalayın. Kolay kullanımın keyfini çıkarın ya da fotoğrafçılık becerilerinizi geliştirin ve kendinizi yaratıcı kontrol ile ifade edin. Her durumda çekim yapabilen kompakt bir 50x zum fotoğraf makinesi Paylaşmaktan gurur duyacağınız yüksek kaliteli sonuçlar NFC destekli Wi-Fi kullanarak kolayca bağlanın Hatırlamak istediğiniz tüm anları kolayca fotoğraflayın ve Full HD filmler oluşturun Yaratıcı modlar ve manuel kontrol ile farklı şeyler deneyin Uzaktaki ve yakındaki her şeyi yakalayın. Bu kompakt köprü fotoğraf makinesi ile zengin detaylı uzun mesafe yakın çekimlerinden grup fotoğrafları ve nefes kesen manzaralara kadar her şeyi yakalayın. Gittiğiniz her yere kolayca götürebileceğiniz küçük ve hafif gövdesinde etkileyici 50x optik zum olanağına sahiptir.

Üstün Özellikleriyle Fujilfilm X-T10, Vazgeçilmez Bir Dost Hediyesidir. Fujifilm X serisi fotoğraf makinelerinin son üyesi olan Fujifilm X-T10 ile yılbaşı hediyeniz gerçek bir sürprize dönüşür. X-T10 ile sadece bir fotoğraf makinesi değil, yaşanan özel anlara tanıklık eden bir yol arkadaşı hediye edersiniz. Fotoğraf tutkunları bilirler: Retro tasarımı üstün teknolojiyle birleştiren Fujifilm X-T10; seyahatlerde, partilerde, yıl dönümlerinde vazgeçilmez bir dost gibi yerini alır. Yüksek başarımlı bir fotoğraf işlem motoru ve Fujinon objektifler ile birleştiğinde mükemmel bir çözünürlük ve olağanüstü bir fotoğraf niteliği sunan Fujifilm X-T10’da hareketli objeler için gelişmiş otomatik netlik modu bulunur. Bu sayede koşup oynayan çocuklar, hayvanlar gibi hareketli kareler kolayca fotoğraflanır.

10 Aralık

Fujinon’un zengin lens seçenekleriyle yaratıcılığı cesaretlendiren Fujifilm X-T10, siyah ve gümüş rengin mükemmel uyumu ile retro keyfini de yaşatır.


Dünyanın En Küçük Suya Dayanıklı Fotoğraf Makinesi Pentax K-S2 Ricoh, dünyanın en küçük suya dayanıklı DSLR fotoğraf makinesi olan 20 megapiksel çözünürlüğe sahip Pentax K-S2’yi geçtiğimiz şubat ayında tanıtmıştı. Pentax’ın şubat ayında tanıttığı K-S2, suya dayanıklı ve kompakt yapısı ile dikkat çekiyor. Bu özelliğiyle yağışlı havalarda fotoğraf severlerin rahatlıkla çekim yapabilmesine olanak sağlıyor. K- S2’nin ilk dikkat çeken özellikleri olan dâhili Wİ-Fİ, NFC ve değişken açılı LCD ekranın yanı sıra kasa üzerinde ki renk kompinasyonu ve ledler ile fark yaratıyor diyebiliriz. Günümüzde birçok kamera gibi 180 derece bir ekrana sahip olan K-S2 yağmur altında selfie çekme imkânı sunmasıyla rakipleri arasından sıyrılıyor. Dünyanın en küçük toz geçirmez DSLR fotoğraf makinesi olarak pazara sunulan K-S2’nin teknik özelliklerine baktığımızda da APS-C sensörüne sahip 21.12 MP foto çekimi, Full HD 1920x1080 çözünürlüğünde video kaydı, anti-aliasing filtreleme sistemi, 11 sensörü olan otomatik odaklama sistem, görüntü stabilizasyonu Wİ-Fİ ve NFC ön plana çıkıyor. Ayrıca cihazda opsiyonel olarak O-GPS1 isimli GPS ünitesi ve gökyüzü fotoları çekiminde kullanabilmesi için Astro Tracer modu bulunuyor Saydığımız bu özellikler bile, K-S2’yi görüntü kalitesi, gelişmiş özellikleri ve modern bir bağlantı sistemiyle fotoğrafçılıkla uğraşan herkesin dikkatini çekeceği kesin.

Günümüzde birçok kamera gibi 180 derece bir ekrana sahip olan K-S2 yağmur altında selfie çekme imkânı sunmasıyla rakipleri arasından sıyrılıyor.

Aralık 11


Pentax Ricoh WG-M1 Aksiyon Kamera Su ve darbeye dayanıklı WG serisinin yeni üyelerinden Pentax Ricoh WG-M1 dijital aksiyon kamera ve fotoğraf makinası olarak göze çarpıyor. Koruma kutusu olmadan 10msu geçirmezlik ve darbe dayanımı sağlayan ve stereo ses özellili full HD videolar çekebilen Pentax Ricoh WG-M1, ultra geniş açılı merceğiyle kullanıcıların tüm su altı ve açık hava etkinliklerinde yüksek kalitelive gerçekçi görüntüler ve filmler çekebilmelerini sağlıyor. Tabii özellikler bunlarla sınırlı değil. Dahili renkli LCD ekrana ve dahili Wİ-Fİ bağlantısına da sahip cihaz ve outdoor aksesuar çeşitleriyle de farkını gösteriyor. 137 derece ultra geniş açı lensi ile 1280960 piksel ebadında ki full HD kamera, koruma kutusu içerisinde dahi en net ses kaydını alabilecek şekilde tasarlanmıştır. Pentax WG-M1 modelini bir dizi bağlantı aksesuarı ile tamamlayarak, kullanıcı spor veya açık hava etkinliklerindeki farklı aksiyon sahnelerinde çok daha esnek bir kullanıma sahip olabiliyor. Böylece, daha önce görülmeyen güzellikte, aksiyon dolu dinamik görüntüler ve videolar kaydedebiliyor.

12 Aralık


Dış yapısı olarak güncelliğini korumaya çalışan ve önceki modellerden ufak tefek farklarla ayrılan Sony RX100 IV kullanıcısına şekil değil özellik sunuyor.

Anı Hızlı Kaydeden Bir Fotoğraf Makinesi: Sony RX100 IV Sony RX100 IV çıktığı tarihten itibaren, en iyi ISO performansı ve lens özellikleriyle şaşırtarak, satış rakamlarını üst sınıfa taş çıkartmıştı. Serinin son üyesi Sony RX100 M4, özellikle video konusunda sınıfını aşan özellikleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. 20.1MP çözünürlükte 1” Exmor RS BSI CMOS sensöre sahip modelin BIONZ X Görüntü işlemcisi ile muhteşem slow motion video ve yüksek kalite fotoğraf çekilmesi sağlanıyor. Dâhili 4K video kaydı ile bu seride ve 4K video kameralarda tercih sırasındaki yerini daha yeni olmasına rağmen sağlamlaştıran Sony RX100 M4 modelini kompakt sınıfın bir numarası yapmayı hedefliyor. Wi-Fi ve NFC gibi özellikler önceki serilerde de yer alırken lens olarak da 35mm eşdeğeri 24-70mm f/1.8-2.8 olan lens kullanımını sürdürüyor. Pop up vizör ve flaş ve bunun yanı sıra, 1.229k noktaya sahip LCD ekranı ile cep boyutunda mükemmel sonuçlar vadediyor. 4K Video Özelliğiyle ‘An’ı kaliteli kaydediyor En çarpıcı nokta ise, UHD 4K Video & S-log2 Gamma ve 960fps Slow motion video çekme özelliğine sahip model ikinci bir video kamera olmak yerine DSLR makinelerle video çekimine de damga vuracak. Sony Rx100 Mark4 önceki versiyonlarına göre piyasadaki kompakt fotoğraf makinelerinde de sıkça görmeye başladığımız 4K Video kaydedebilme imkânına sahip. Manuel enstantane diyafram ve netlik ile birleştiğinde boyutlarına sığmayan bir profesyonel deneyimi yaşatıyor. Aralık 13


Tokina, seçkin tek dokunuşla odak debriyaj mekanizması fotoğrafçıya sadece manuel odaklama modu ileri AF ve arka lens doğru odak halkasını yakalamaya tarafından AF ve MF arasında geçiş yapmanızı sağlıyor.

Geniş Bir Alanda Çalışan Fotoğrafçılara Uygun Bir Objektif; Tokina 11-20mm F2.8 Tokina 11-20mm F2.8 PRO DX ultra geniş açı lens-X AT genişletilmiş telefoto zoom aralığı ve geliştirilmiş optik performans sunuyor. APS-C lens (DX) sensörlü Canon ve Nikon DSLR fotoğraf makineleri ile kullanılmak üzere tasarlanan Tokina 11-20 mm F2.8 Pro DX uygun fiyata fotoğrafçılara profesyonel kalitede optik lens tasarlanmıştır. Hızlı F2.8 diyafram objektif eşdeğer 16,5-30mm zoom aralığı sunuyor. Yeni patentli optik tasarım, üç asferik lens elemanları (2 tamamı cam kalıp ve 1 P-MO hibrid) küresel sapmaları için üstün kontrast, keskinlik ve doğru ulaşmak için kullanır. Ayrıca, Tokina kromatik sapmaları kontrol etmek için üç SD (süper düşük Dispersiyon, “FK01” ve FK03 “) cam element kullanır. Bu kompakt, ultra geniş açılı zoom lensi görüntüleme ve otomatik düşük ışık koşullarında mümkün ama yine de taşınabilir boyutu korumak odak yapma konusunda , sabit F2.8 diyaframı vardır.

14 Aralık


Tüm akıllı telefon ve tabletlerde mükemmel fotoğraflar.

Photoline’ı akıllı telefon ve tabletinden okuyabilirsin. www.pressreader.com’u ziyaret et veya PressReader uygulamasını indir Aralık 2015 21


nihat@photoplay.com.tr

inceleme

Sony’den Yeni Görüntü Canavarı: A7S II Sony’nin ödüllü aynasız full-frame a7 fotoğraf makineleri serisinin en son üyesi a7S II’yi piyasaya çıktı.

ISO’da ultra yüksek hassasiyet, geniş dinamik aralık ve daha yüksek çekim kontrolü için 5 eksenli görüntü sabitleme sunan Sony a7S II, en zorlu ışık koşullarında bile nefes kesen görüntü kalitesi sunuyor. 4K video çekme becerisi de dâhil olmak üzere profesyonel tarzda video fonksiyonları da içermesi, a7S II’yi gerek fotoğrafçılar gerekse video grafikerler için son derece cazip bir seçenek haline getiriyor. İster en parlak sabah olsun, ister en karanlık gece, a7S II kullanmak istediğiniz her deklanşör hızında fotoğraf çekmeyi mümkün hale getiriyor. Aynı zamanda full-frame formatta tam piksel okumalı ve piksel gruplama olmaksızın 4K video çekme becerisi de dahil olmak üzere bir takım profesyonel tarzda video fonksiyonunu da içinde barındırması a7S II’yi gerek fotoğrafçılar 16 Aralık

gerekse videografikerler için son derece cazip bir seçenek haline getiriyor. Sensörün yetenekleri üst düzeye çıkıyor Sony a7S II, 35mm full-frame 12.2 megapiksel görüntü sensörü ve BIONZ X görüntü işleme motorunun bileşimi sayesinde, ISO 50-409600 gibi hayranlık

uyandırıcı bir hassasiyet aralığı sunuyor. Sensör, tüm ISO aralığı içinde dinamik bir aralığı optimize ederken aydınlık ortamlardaki renk geçiş aralığını genişletmesi ve karanlık sahnelerdeki paraziti minimize etmesi, en ekstrem koşullarda dahi etkileyici sonuçlar sunması anlamına geliyor. BIONZ X’in güncellenen görüntü


işleme algoritması, sensörün yeteneklerini en üst düzeye çıkarırken orta ila yüksek aralığa özel bir vurgu ile tam hassasiyet aralığı boyunca çekimleri de iyileştiriyor. Bu, sonuçta ortaya çıkan fotoğraf ve videoların son derece ince detaylarının minimal parazitle gösterilmesi anlamına geliyor. 4K videolarda daha yüksek görüntü netliği a7S II’nın 4K videoları kendi içinde XAVC S formatında[iv] kaydedebilmesi olağanüstü detaylara sahip içeriği ortaya çıkarıyor. Tüm piksellerden gelen bilgiler satır atlama veya piksel gruplama olmaksızın kullanılabildiğinden, fotoğraf makinesi full-frame görüntü sensörünün genişletilmiş gücünü maksimize ederek 4K videoları daha yüksek görüntü netliği ve çok düşük miktarda hare ile üretebiliyor. Full HD videolar çekerken piksel gruplama olmaksızın tam piksel okumanın kullanılması da, Full HD[vi] üretmek için gerekenin yaklaşık beş katı bilgi toplaması ve son derece yüksek kaliteli film üretmek için bilgiyi yoğunlaştırması anlamına geliyor. Sony a7 serisinde bir ilk olarak, a7S II full-frame formatta piksel gruplama olmaksızın tam piksel okumalı 100Mbps hızda 120fps kayıt yapabilirken, ortaya çıkan görüntüler Full HD olarak muhteşem 4x/5x yavaş

çekim görüntüler halinde düzenlenebiliyor. Sony a7S II aynı zamanda fotoğraf makinesinin ekranında anında görülebilen

4x/5x yavaş çekim görüntüleri dâhili olarak çekebilme yeteneğine de sahip. Video fonksiyonelliği, S-Gamut3.Cine/SLog3 ve S-Gamut3/S-Log3 gibi yeni profiller ile daha da geliştiriliyor. Bu yeni profiller geniş dinamik aralık sağlarken renk düzeltme ise daha kolaylıkla gerçekleştirilebiliyor. Sony a7S ll S-Log3 gama ayarında etkileyici 14 stoplu genişlik de sunuluyor. Fotoğraf makinesi ayrıca sinematograflar ve video grafikerler arasında son derece popüler olan S-Gamut/SLog2’yi de destekliyor. Gama Ekran Yardımcısı, S-Log videolar kaydederken kullanıcıların görüntüleri takip veya odağı kontrol etmesine imkân veren yeni bir fonksiyon iken Zebra fonksiyonu ise daha da yüksek kontrol için geliştirildi. Diğer Öne Çıkan Özellikler: Beş eksenli görüntü sabitleme sistemi Otomatik odaklama hassasiyeti Elektronik vizör ile tüm görüntüleme alanı üzerinde net görüntüler Sıkıştırılmamış RAW formatı Kullanıcı dostu tasarım ve özellikler

Aralık17


Yücel Öksüz / yucel@photoplay.com.tr

inceleme

Lensbaby İle Eğlenceli ve Yaratıcı Fotoğraflar Birbirinden ilginç fotoğraflar için Lensbaby’leri mutlaka deneyin.

Lensbaby objektifler sağa sola, yukarı aşağı oynayabilen bir oynar başlığa sahip. Bu yüzden de tilt-shift olarak adlandırılıyorlar. Tilt-Shift olan bölüm Composer bölümü. Lens ise Composer’ın içine takılıyor. Lensbaby’ler manuel objektifler olduğu için makine ile herhangi bir elektronik bağlantısı yok. Bağlantı kısmında herhangi bir dijital çip olmadığı için her marka ve model makine ile uyumlu bir biçimde kullanılabilmektedir. Tabi manuel olduğu için netlemeyi kendiniz yapmanız gerekiyor. Bu da sizi biraz zorlayabilir ama oldukça da geliştireceği kesin. Lensbaby’lerde zoom özelliği bulunmamakta. Netlemeyi ve diyafram ayarını manuel olarak ayaralmanız gerekiyor. Peki lensbaby’i diğer objektiflerden ayıran özelliği nedir? Lensbaby İle Yuvarlak Bokeh Diğer objektiflerde diyafram ile oynayarak yarattığımız bokehte, netlediğimiz yerin önü ve arkası flulaşıyordu. Eğer yan 18 Aralık

yana sıralanmış nesne veya kişileri açık diyafram ile çektiğimizde, aynı düzlemdekiler net, önü ve arkası flu çıkıyordu. Bu bilgi zaten fotoğrafçılığın temel bilgilerinden birisidir. Lensbaby objektiflerde ise durum biraz daha farklı ve eğlenceli. Netleme yaptığınız belli bir bölgeyi net bırakıp etrafında döngüsel bir bokeh yaratıyor. Yan yana dizilmiş üç kişi düşünün, ortadakini netlediğinizde yanındakileri flu çıkarabiliyorsunuz. Sanki fotoğrafınıza Photoshop uygulanmış gibi bir görüntü elde etmiş oluyorsunuz. Aynı fotoğrafı

photoshop uygulayarak bu hale getirmek için neredeyse yarım saatinizi harcamanız gerekecektir. Buna gerek kalmadan istediğiniz bokeh derecesini ayarlayarak fotoğraf çekebilirsiniz. Oynar başlıklı


Composer’ı hangi yöne çevirirseniz orayı netleyip etrafını flulaştırıyor. Tabi bu arada bu objektifleri kullanırken diyafram ayarını da manuel olarak belirlediğimiz için makineyi “Diyafram Öncelikli Mod”a (Canonlarda Av, Nikonlarda A) almakta fayda var. Diyaframı belirlediğimiz anda makine enstantane değerini belirlemiş olacak. Tüm Lensbabyler’e Bir Composer Yeter Üretici firma lensleri “sweet” adıyla sunmayı tercih etmiş. Sweet 35, sweet 50, sweet 80 gibi objektiflerin yanı sıra 12mm’lik fisheye yani balıkgözü objektifi de bulunuyor. Sweet 35 f/2.5, sweet 50 f/2.5, sweet 80 ise f/2.8 diyaframa kadar açılabiliyor. Objektifler, Composer’a çok rahat bir şekilde takılıp çıkarılabiliyor. Yerleştirip sağa sola çevirmeniz yeterlidir. Composer’ın arka kısmında oynar başlığı sıkan hatta sabitleyen bir halka mekanizması var. Sürekli belirli bir noktanın net olmasını istiyorsanız sıkılaştırmanız da fayda var.

photoshop kullanmaya gerek duymadan bir efekt eklendiği için yarışma koşullarına uygun fotoğraflar olmuş olacak. Diyafram Plakaları Konu Lensbaby olunca 12mm’lik balıkgözü objektifini anlatmadan geçmek olmaz. Bu lensi kullanmak diğerlerine göre biraz daha teferruatlı. Çünkü objektif üzerinde diyafram ayarını yapabileceğiniz ayar halkası yok. 12mm’lik objektif iki parçadan oluşuyor. Bu iki parçanın arasına yerleştirebileceğimiz, her bir diyafram değeri için yapılmış diyafram halkaları var. Örneğin f/5.6’lik halkayı yerleştirip o şekilde fotoğraf çekebiliyorsunuz. Lensbaby, daha çok bebek fotoğrafı çekenler, doğum fotoğrafçılığı yapanlar, gelin damat fotoğrafı çekenler, portre ve katalog çekimleri ile uğraşanların tercih edeceği bir objektif diyebiliriz. Bu arada bu objektifle video çekmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Lensbaby’lerin avantajlarından biri de; fotoğraf yarışmalarında bilindiği üzere photoshop uygulanmış fotoğraflar kabul edilmiyor. Bu objektifle Aralık19


Ozan Çarga / ozan@photoplay.com.tr

inceleme

Canon’un İki Yeni Görüntü Avcısı, 750D ve 760D İncelemesi Canon’un başlangıç seviyesindeki kullanıcılar için ürettiği iki yeni makineyi sizler için inceledik.

Canon, Mart 2013 ‘te satışa sunulan EOS 700D‘den iki yıl sonra, iki yeni modelini aynı anda piyasaya sürdü. Birbirine oldukça yakın özellikleri olan EOS 750D ve EOS 760D modelleriyle beraber, başlangıç seviyesi segmentinde Canon’un yeni ve güncel olarak 5 modeli satışa sunulmuş oldu. 760D, 750D, 700D, 100D ve 1200D modelleri arasında en üste 760D yerleşti. Bu aynı zamanda başlangıç seviyesini, orta seviyeye çeken bir girişim oldu. 760D, Canon’un DSLR üst segment kameralarındaki bazı ek özelliklere sahip, daha tecrübeli fotoğrafçılar ile tasarlanmışken, 750D modeli daha yeni başlayanları hedefleniyor. 750D ve 760D neredeyse aynı özelliklerde; her ikisi de aynı sensörü ve işleme motorunu kullanıyor. YAPISI ve ÖZELLİKLERİ Kontrol düzenlerinin farklı olmasına rağmen 750D ve 760D, tutuş ve kullanım olarak hemen hemen aynı gibi. Alüminyum alaşımlı iskeletin üzerinde, polikarbon kaplaması gövdesiyle , giriş seviye bir ma20 Aralık

kine için oldukça dayanıklı olduğu hissini veriyor. (700D’nin gövdesi paslanmaz çelik olduğu için 30 gr daha ağır). Önündeki derin kavrama ve arka yüzeydeki hafif kıvrımlar, dokulu kaplamasıyla rahat ve güvenli bir tutuş sağlıyor. Gövdesinde yer alan üst bilgi ekranı ve video çekimlerinde sunduğu manuel kontrol seçenekleriyle EOS 760D modeli biraz daha ileri seviye fotoğrafçılara hitap ediyor. Mod kontrol tekerinin konumuyla da daha ergonomik bir gövde tutuşu sunuyor. Ayrıca yine ek olarak video çekiminde HDR , minyatür modu özellikleri de bulunuyor. Bir DSLR olarak

750D ‘de optik vizör bulunuyor. Canon, 70D ‘de pentaprizm vizör (Tek yekpare bir parçadan oluşur. Görüş alanı genelde daha fazla, distorsiyon daha az, ışık geçirgenliği daha falza ve daha ağırdır. Ayrıca maliyeti yüksektir) tasarımı kullanırken, 750D ‘de pentamirror vizör (içerisinde


iki kamerayı birbirine bağlamak ve kablosuz olarak görüntü aktarmak mümkün oluyor.

bulunan aynalar yardımı ile görüntüyü yansıtır. Daha hafiftir. Maliyeti düşüktür. Vizöre gelen görüntü pentaprism’den geçen görüntüye göre daha karanlıktır) tasarımı kullanılmış. Fullframe olmadığı için vizörde gördüğünüz sahnenin çerçevesinde yaklaşık % 5 kayıp oluşur. (0.82 büyütme) Gövde boyutu 131.9 x 100.7 x 77.8mm olup, EOS 750D, herhangi bir lens bağlı olmadan da 555 gram ağırlığa sahip. Pil ömrü olarak tam dolu pille ortalama 450 çekim yapılabiliyor. 700D modelinde olduğu gibi, 750D modeli de dokunmatik, 3-inç, 1.040.000 nokta Clear View II TFT hareketli LCD ekrana sahip. Ekranı yana doğru tam açılabiliyor ve 180 derece dönebiliyor. Canon EOS 750D’de , Canon’un yeni 24.2 milyon etkin piksel APS-C format CMOS sensörü, DIGIC 6 işleme motoru ve 19-noktalı otofokus faz algılama (AF) sistemi var. Bu otofokus sisteminin tam performansı, Live View modundan ziyade,

vizörden çekim için geliştirilmiş. Live View modu kullanımında, fotoğraf veya video çekimi sırasında, artık Canon’un (Yüz algılama, İzleme AF, FlexiZone-Multi ve FlexiZone-Tek mod) yeni Hibrid CMOS AF III sistemi kullanılıyor. Bu sistem, Canon 100D’de bulunan Hibrid CMOS AF II sisteminin geliştirilmiş bir versiyonu olup,daha fazla sayıda ve daha düzenli bir dizide düzenlenmiş piksel odaklanması sağlıyor. Canon, EOS 700D ‘ye göre yaklaşık 4 kat hızlı olduğunu iddia ediyor.(700D’de 9 adet cross-type otomatik netleme noktası varken, Canon 750D ve 760D’de 19 adet cross-type otomatik netleme noktası var. Bu sistem Canon 70D’deki netleme siteminin aynısı.) Canon, bir ilk olarak 750D ve 760D modellerine hem uzaktan kumanda kontrolü özelliğini, hem de görüntü paylaşımını sağlayan Wi-Fi ve NFC (Yakın Alan İletişimi) teknolojisi eklendi. Böylece akıllı telefon ve tabletlere direk bağlanabiliyor. EOS Remote programını kullanarak fotoğraf çekebiliyor ve aktarım yapabiliyoruz. Sadece NFC logolarını dokundurarak

700D’deki 18 megapikseli, 24 megapiksele yükseltmiş olmasına rağmen, 750D’de, eski sensörün ISO 100 - 12.800 hassasiyet aralığı değişmemiştir. Çok düşük ışık koşulları için ISO 25.600 ‘e genişleme ayarı da bulunuyor. Video çekimleri için maksimum normal ISO değeri 6.400iken, bu ISO değerini 12.800’e genişletme imkanı sunuluyor. 750D ’de 5fps’ ye kadar sürekli çekim yapabilirsiniz. Bu mevcut standartlara göre çok olağanüstü görünmeyebilir, ancak spor çekimleri için hala çok kullanışlı. Ayrıca, deklanşöre basılı tutulduğunda artarda 940 jpeg veya 8 raw formatlı fotoğraf çekilebiliyor. Fotoğraf boyutları 6000x4000 piksel, 1/4000 maksimum enstantene değeri olup, Full HD (1920x1080) 30 fps video çekimi yapılabiliyor. 700D ‘ de videolar MOV uzantılı kaydedilirken, 750D ve 760D MP4 formatında kayıt yapıyor. Kalite azalmadan daha küçük boyutlarda çekim yapılmış oluyor. Stereo mikrofon girişi bulunuyor. Genel Teknik Özellikleri • 24.2MP CMOS sensör • DIGIC6 İşlemci • %95 görüş alanına sahip pentamirror vizör • 19 Cross Type AF Noktası • 63 Noktalı TTL ölçüm • ISO100-12800 (genişletme ile 25600) • 1/4000 perde hızı • Saniyede 5 kare çekim hızı • Hareketli 3 inç dokunmatik ekran • Yeni hybrid CMOS III AF Sistemi • Full HD 30fps Video • Wi-Fi - NFC • 131.9 x 100.7 x 77.8mm Boyutlar • 555gr ağırlık • Yeni tuş dizilimi • Yeni yaratıcı video efektleri ARTILARI • 24Mp APS-C sensör formatı • Büyük dokunmatik ekranlı ve düğme / dial kontrolü kombinasyonu • Wi-Fi ve NFC yerleşik

Aralık21


Orhan Turhan / www.orhanturhan.org

Örneklerle Doğada Makro Çekim Teknikleri Makro fotoğraf alanında kendini geliştirmek isteyenler için yol gösterici rehber

F değeri: F/10 ISO hızı: 200 Poz süresi: 1/400 Ölçüm Modu: Spot Odak Uzaklığı: 70mm Doğa fotoğrafçılığında ayrı bir yeri olan, her zaman ilgi ve beğeni ile izlenen makro (yakın plan) çekimi, fotoğrafın detaylarını gün yüzüne çıkaran bir dalıdır. Bu güzellikleri çekmek için zamanlama önemlidir. Çekim için önemli olan doğru ışığı, doğru zamanı ve doğru açıyı yakalamaktır. Öncelikle kullanmış olduğunuz ekipmanlarınızı iyi tanımak, detaylarını bilmek, çekim esnasında ayarları hızlı ve doğru şekilde yapmak gerekir.

manuel netleme olacaktır. Bunun için de tripod (üçayak) kullanmak gerekir.

Makro çekimi yapmak için DSLR makinelerde genel olarak kullanılan objektifler yeterli olmayacağından, makro objektifler kullanılmaktadır. Günümüzde uzatma tüpleri pek kullanılmamaktadır. 50mm - 70mm- 90mm - 105mm - 150mm 180mm gibi sabit odaklı makro objektifler vardır. Bu çeşit objektiflerde otomatik netleme belli odak uzaklığına kadar izin vermekte, daha yakın çekimlerde sizi zorlamaktadır.

Doğa fotoğrafçılığında öncelikli olarak uykunuzdan fedakarlık yaparak günün ilk ışıklarında çekim yapacağınız mekanda olmanız gerekmektedir, o zaman doğru ışığı ve zamanı yakalamış olursunuz. Örnekte, saat 06:22’de çekilmiş bir fotoğraf görülmektedir.

Böyle bir durumda yapmanız gereken 22 Aralık

Makro çekim yapmanın diğer yolu ise “close-up” filtre kullanmaktır. +1, +2, +4 ya da +10 gibi değişik güçlerde olan bu mercekler makro objektiflere göre ucuzdur. Bu arada en iyi sonuç +4 ile alınır. Objektifin önüne takılarak kullanılan merceklerden başarılı sonuçlar alınabilir.

Makro fotoğraf çekimlerinde en önemli durumlardan biri de alan derinliğini iyi kullanmaktır. Çekim yapacağınız konuya yaklaştıkça alan derinliği artar fakat konuda netlik belli bir noktada kalır

bunun için gerekli değerleri ayarlamanız gerekecektir. Böyle durumlarda diyafram değerlerinin F/16 F/22 civarlarında olması, konudaki net alanın artmasını sağlayacaktır. Doğada çekim yaparken, basit fakat etkili olan bazı yardımcı malzemeler kullanabilirsiniz. Bunlardan biri arka fondur. Siyah bir bez ya da siyah bir karton her zaman kurtarıcı rol oynar. Bir diğeri de ayna veya kalın alüminyum folyodur. Doğru zamanı ve ışığı bulmanıza rağmen çekeceğiniz konu gölgede kalırsa, o zaman aynayı yansıtıcı olarak kullanıp yine doğal ışık ile çekiminizi yapmış olursunuz. Böyle bir çekim esnasında yapmanız gerekenler şunlardır: 1-Makinanızın ayarlarında beyaz dengesinin güneşe getirilmesi 2-Işık ölçümü spot olarak seçilmelidir 3-Pozlandırma dengesi -1 adımda olmalıdır. Bu ayarlar ile çekim yaptığınızda arka fon siyah olacağı için çektiğiniz konu tamamen ön plana çıkacaktır. Örnekte göste-


F Değeri: f/7,1 Poz Süresi: 1/250sn. ISO Hızı: 100 Pozlandırma Dengesi: -1 adım Odak uzaklığı:70mm

rildiği şekilde bir çekim yapmış olacaksınız. Çekimler de kullanacağınız diğer ışık kaynağınız, makro çekimler için özel hazırlanan ring flaşlardır. Ring flaş objektifinizin önüne takılarak çekim yapacağınız konunun aydınlatmak istediğiniz bölgesine göre ayarlamanız yeterlidir, flaşın çeşitlerine göre iki veya dört kademe seçim imkanı verir, buda daha rahat çalışmanızı sağlar. Ring flaşınız yoksa makinenizin harici flaşı yardımcınız olacaktır. Havanın kapalı, sisli ve yağmurlu olduğu zamanlarda çekim için uygun ışığa sahip olamayız. Bu durumda flaş kaçınılmaz ışık kaynağıdır, flaşı doğrudan konuya yönelttiğinizde patlamalar olacaktır, ayrıca konuya çok yakın olacağınızdan yeterli sonucu almanız da zorlaşacaktır. Bunun içinde basit fakat etkili olacak bir alüminyum folyo yardımı ile ışık kaynağını daha geniş alana yansıtabilirsiniz. Böylece daha iyi sonuç alabileceğiniz yumuşak bir ışık kaynağı yapmış olursunuz. Folyoyu flaşınıza sarıp

gerekli olan açıyı kenarlardan vererek çekiminizi rahatlıkla yapmış olursunuz. Bunun sonucunda örnekte gösterildiği gibi konudaki alan derinliğinin istenilen düzeyde olduğu ve patlamanın olmadığı etkili bir fotoğraf ortaya çıkmış olacaktır. Makinenizdeki otomatik ayarlarla yapacağınız çekimler sizlere olması gereken iyi ve güzel sonucu vermeyecektir. Fotoğraf çekimlerinde mümkün oldukça makinenizin ayarlarını kendiniz yapın, Tonlaması, keskinliği, kontrastı, beyaz denge ayarlarını, çekim yapacağınız ortama göre sürekli değiştirerek çekimleri yapmanız, teknik olarak iyi görsel olarak güzeli yakalamanızı sağlayacaktır. Unutulmaması gereken bir durumda doğa da çekim yaparken zamana karşı yarışıyor olmanız. Sabit bir konu çekeceğinizde yeteri kadar zamanınız vardır, fakat hareketli bir konuyu çekerken her an değişen şartları göz önünde bulundurarak ayarlarınızı kontrol etmeniz gerekmektedir.

F değeri :f/11 Poz süresi :1/80sn Iso hızı :100 Pozlandırma dengesi:+0.7 Odak uzaklığı:70mm

Aralık23


inceleme

nihat@photoplay.com.tr

Aynasız makinelerde çevirici devrimi: KIPON İster Sony, ister Lumix aynasız makineniz olsun, artık Canon lensleri kendi makinenizde kullanabileceksiniz.

Tartışmasız son zamanların en popüler hobisi fotoğrafçılık ve en büyük sorunumuz ise hangi marka makineyi almalıyım? Marka seçimi gerçekten önemli. Çünkü bir markayı seçtikten sonra yapacağınız lens yatırımlarınız, bazen bir araba parasına, bazen de bir evin parasına yaklaştığı olabiliyor. Seçtiğiniz markanın zaman içersinde size sıradan gelmeye başlaması, ya da sektördeki rakiplerin göz kırpan tasarımları, her ne kadar iştahınızı kabartsa da, uyumlu lens yatırımlarınızdan dolayı marka geçişi pekte mümkün olmuyordu! Aldığınız markanın objektiflerini, başka bir markanın kamera gövdelerine takamıyorsunuz ya da üçüncü parti firmaların markalar arasında ki bu uyumluluğu artırmak adına ürettiği çevirici/dönüştürücü aparatlar ile takmak mümkün olabiliyor. Tabi bu çevirici aparatların çoğu, birbiriyle aynı marka olmayan gövde 24 Aralık

ve lens kullanımlarında %100 uyumluluğa ulaşamıyordu. En önemli özellik otomatik odaklamanın çalışmaması ve belkide bu konuya soğuk bakılmasının en başlıca nedeniydi.

Son zamanlarda gelişen teknolojiler ile artık farklı bir marka objektifin neredeyse tüm özelliklerini, kendisinden farklı bir gövdede kullanılabilen çevirici adaptörlerin üretildiğini görmeye başlıyoruz.


Sektörün en popüler markalarından Canon’un lenslerine sahip olsam da, Canon lensimi artık Panasonic ya da Sony fotoğraf makinelerinde, tüm özellikleri ile kullanabiliyorum. Diyafram kontrolü, titreşim önleme ve en önemlisi otomatik netlemenin de çalışması bize farklı markaların gövdelerini almak için yeşil ışık yakıyor diyebiliriz. ‘Olmuyordu!’ demiştik, ama artık, di’li geçmiş zamanı, şimdiki zamana davet edebiliriz. Artık hatrı sayılır bir şekilde başarılı, performansı yüksek çevirici adaptörler piyasalarda satışa sunulmakta. Bu markalardan birisi de Kore menşeili KIPON! KIPON markasının ürettiği AF (otomatik netleme destekleyen) çeviriciler sektörün ilki değil, ama denediğim adaptörler içersinde en hızlısı diyebilirim. Özellikle Panasonic Lumix G aynasız kameralar ve Olympus m4/3 kameralarda Canon Lensleri kullanırken, arada adaptörün olduğunu hissetmedim desem, abartmış olmam. Aynı şekilde Sony aynasız kamerlarda da Canon lensleri, AF özelliği, diyaframı kontrolü ve titreşim öneleme özelliğini aktif bir şekilde kullanabiliyorsunuz. Sony ile ilgili olan çeviricilerde Canon lensler için AF adaptörün iki farklı modeli mevcut. Normalin dışında adaptörün

içersinde lens desteğinin olduğu farklı bir model daha var. Ve bu model KIPON Baveyes ismi ile satılıyor. Baveyes çeviriciler crop faktörü 0.7x

oranında azaltırken diyafram değerini yaklaşık 1 stop iyileştirebiliyor. 1.5 crop faktörlü makinemizde KIPON Baveyes çevirici kullandığımızda, crop Aralık25


inceleme

faktörü 1,05 oluyor. Örneklendirmek gerekirse, Canon EF 50mm F1.4 lensimizi Sony A6000 kameramıza taktığımızda 50mm odak aralığımız 75mm yerine 52,5mm olacaktır. Diyafram konusunda ki 1 stop iyileştirme ise, F1.4 yerine, F1.0 lens takılıymış gibi bir ışık şiddeti elde etmemizi sağlayacaktır. KIPON’un Sony gövdeler için olan Baveyes modeli, Sony nin en son çıkan popüler aynasız kamerası A7R II kullanıcıları için de büyük önem taşıyor diyebilirim. 4K video modunda Super35 crop modunu kullanan A7R II’de Canon lenslerinizi 1,05 crop ile diyafram değerini 1 stop iyileştirerek kullanabileceksiniz! Ne güzel değil mi? Canon lensimi yeni aldığım Sony aynasız kameramda kullanabiliyorum, hem odak aralığımda rahatsız edecek bir artış olmuyor, hemde ışık şiddetinde 1 stop artış oluyor ve en önemlisi AF çalışıyor. Diyafram kısmı belki biraz kafa karıştırıcı olabilir, Çünkü mevcut diyafram yaprağı daha fazla açılamıyorsa ve lens çapı büyümedikçe nasıl diyafram değerinde pozitif yönde bir artış olduğudur?

26 Aralık 2015

Çocukluğunuzdan hatırlarsanız, büyüteç ile güneş ışığı altında kağıt yakmışsınızdır. Tıpkı buna benzer bir şekilde, giren ışık şiddetini belli bir noktaya topladığı ve noktaya düşen ışık şiddetini artırdığı için yapılan pozometre ölçümlerinde, yaklaşık +1 1/3 stop ışık gücü artışı görülmüştür. Bu adaptör içindeki lens yapısının ne kadar görüntü kaybı oluştuğu sorularını duyar gibiyim. Elbette bir kayıp olacaktır, araya yeni bir lens elemanı giriyor gibi neredeyse. Fakat bu konuda da KIPON firması işi profesyonel ellere bırakarak, Alman optik üreticisi IB/E firmasının optik tasarımlarını kullanmaktadır. Tüm bunların dışında AF özelliğinin aranmadığı, sadece farklı bir manual lensi

Sony ve Panasonic gövdelere takmak için elektronik içeriği olmayan yalın çeviriciler de mevcut. Bu bir sinema lensi olabilir ve PL mount olabilir, PL lenslerinizi Sony ve Panasonic Gövdelerde kullanabilir, hatta Eos EF gövdeler için bile PL çevirici desteği mevcut. Toplarlamak gerekirse, Canon EF lenslerinizi m4/3 Panasonic ve Olympus gövdelerde, ayrıca Sony E mount gövdelerde AF olarak çalıştırabileceğiniz seçenekler mevcut. Bunların yanı sıra, Fuji makineler için manual adaptörler de mevcut. Tüm ayrıntılar ve detaylar için markanın distribütörü Erkayalar Fotoğrafçılık’ın web sitesinden bilgi alabilirsiniz. www.erkayalar.com.tr


Nihat Karadağ

En İyi Fotoğrafçılık Kursu Hangisi?

Fotoğrafçılık kursu seçerken dikkat edilmesi gerekenler… Son yıllarda fotoğrafçılıkla ilgilenen kişilerin sayısı oldukça arttı. Buna ilk başta fotoğrafçılığın dijitalleşmesi, ardından da cep telefonlarıyla fotoğraf çekip de sosyal medyada paylaşmaya başlamamızın da etkisi oldu. Doğal olarak fotoğrafçılıkla uğraşan kişi sayısı arttıkça, fotoğrafçılık kurslarının sayısı da arttı. u an İstanbul‘da fotoğrafçılık kursu veren 40 civarında kurum var. Peki bu fotoğrafçılık kursları arasından hangisini seçmeli? Fotoğrafçılık kursu seçerken nelere dikkat etmeli? İşte bu yazıda bu soruların cevaplarını anlatmaya ve sizin ihtiyaçlarınız doğrusunda bir fotoğrafçılık kursu seçmenize yardımcı olmaya çalışacağım. Fotoğrafçılık kursu seçerken dikkat edilmesi gerekenler: 1 Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki, fotoğrafçılık kursları arasında bir birlik yok. ani her fotoğrafçılık kursu, ders içeriğini kendisi oluşturuyor. Bu da her kursun sizin ihtiyacınızı karşılayamayabileceği anlamına geliyor. Onun için size ilk önerim, fotoğrafçılık

kursunun ders içeriklerine bakın ve birbirleriyle karşılaştırın. 2 angilerinin ders içeriği size uygunsa, onlar hakkında ayrıntılı araştırma yapın. Genelde insanların araştırma yaparken baktığı ilk şey, evlerine ya da iş yerlerine yakın bir fotoğrafçılık kursu. Tabi ki bu şekilde en iyi fotoğrafçılık kursu bulunmaz. 3 Deneyimlerden yararlanın. Bunun için fotoğrafçılık kurslarından daha önce eğitim almış kişilere, o kursla ilgili sorularınızı sorun. O kişilere ulaşmanın en kolay yolu da, fotoğrafçılık kurslarının facebook sayfalarındaki kişilerle iletişime geçmek. O kurstan eğitim almış kişileri bulup, onlara sorularınızı yöneltin. Çünkü en doğru bilgileri, o kurstan eğitim alan kişiler verebilir. 4 angi fotoğrafçılık kursu sizin gelişiminize daha fazla katkı sunabilir, bunu araştırın. Fotoğrafçılık kurslarını karşılaştırırken, düzenledikleri etkinliklere bir göz atın. Sadece kurs verip sizin paranızı mı alıyorlar? oksa şehir içi ve şehir dışı fotoğraf gezileri, söyleşiler ve fotoğraf aktiviteleriyle fotoğrafla daha fazla iç içe olmanızı mı sağlıyorlar? 5 Dersin işlenme şekli önemli. Fotoğraf eğitmeniniz ile arkadaş olabiliyor mu-

sunuz, yoksa soğuk bir ortamda mı ders işleniyor? Gelip dersi anlatıp gidiyor mu? oksa sizlerin sorularınızı rahatça sorabildiğiniz ve iletişim kurabildiğiniz birisi mi? 6 Kurs sonrası destek hizmeti devam ediyor mu? Fotoğrafçılık kursu esnasında eğitmeniniz tarafından sorularınız yanıtlanacaktır. Ancak kurs bittikten sonra da size destek hizmeti veriyorlar mı? Fotoğraf çekerken her hangi bir sorunla karşılaştığınızda, eğitim aldığınız fotoğrafçılık kursu eğitmenleri sorularınızı yanıtlıyor mu? 7 Fotoğrafçılık kursundan mezun oldunuz. Aradan aylar hatta yıllar geçti. Çektiğiniz fotoğrafların değerlendirilmesini istiyorsunuz. Fotoğraf eğitimi aldığınız eğitmenle bir araya gelerek bu fotoğrafları değerlendirebiliyor musunuz? angileri neden iyi, hangileri neden kötü, diğerleri nasıl daha iyi olabilirdi? Bu sorulara fotoğraflarınıza eğitmeninizle birlikte fotoğraflarınıza bakarak değerlendirmeniz önemli. Çünkü kendi kişisel gelişiminizi sağlamanızda bu çok önemli. Bu soruların cevaplarını buldukça ve önerileri dikkate aldıkça, iyi bir fotoğrafçılık kursuna ulaşmış olacaksınız. Aralık 2015 21

52 Nisan 2014


Festivalin Ardından... Fotoİstanbul Festivali’nin küratörü Hüseyin Yılmaz, Photoline okuyucuları için kaleme aldı.

Fotoİstanbul 2015 bu yıl “Başka Hayatlar” temasıyla hayat buldu. Başkalık, başkası olma, aidiyetler son yıllarda bütün dünyayı ilgilendiren dikkat çeken bir kavram olarak önümüze çıktı ve yaşadığımız son süreçte de bütün şiddetiyle karşımıza çıkmaya devam edecek olması seçilen temanın ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. “Kendimiz olmayanın peşindeyiz.” Hayatta kim olduğumuzu, sadece hayata kim olarak geldiğimiz belirlemiyor. Geçmişlerimizle, doğduğumuz yerlerle, inançlarımızla, etnik kökenlerimizle önceki kuşaklardan devraldığımız genetik ve kültürel miraslarımızla, yetiştirilme tarzlarımız ve bir çok özelliğimiz ile birer kimliğe kavuşuyoruz. Bizim ilgi alanımız ise daha çok kim olmadığımız, yani başka’larımız... Başkalarımızı anlamak ve onları değişmeleri umuduyla değil, oldukları gibi tanımak istiyoruz. Hayata sadece kendi açımızdan değil, başka açılardan da bakabilmek, yeri gelince kendimizi bile başka açılardan seyredebilmek istiyoruz. Başka düşünceleri, başka aşkları, başka 28 Aralık

güzellikleri, başka mutlulukları, başka acıları, başka hayatlara dair her şeyi kendi yolumuzla aktarmak istiyoruz. Başka hayatlara önyargılarımızı değil, objektiflerimizi doğrultarak yaklaşmak, ışığımızı onlara çevirmek ve bunu tüm dünyaya anlatmak istiyoruz. Sadece insanları değil, tüm canlıları başkalıklarıyla kabul etmek istiyoruz. Hayatı kendi başımıza yaşamak değil, kendi başkalarımızla paylaşmak istiyoruz. Daha iyi de olsa, daha kötü de olsa, nasıl görüyorsak görelim; başka hayatları bilmek, öğrenmek, kavramak

istiyoruz. Çünkü biz başka bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz; onu ancak başkalarımızla kurabileceğimizi de...” 2015 Fotoİstanbul Manifestosu Doğu ile Batı, Asya ile Avrupa, gelenler ile gidenler, gelip de gidemeyenler, her sınıftan her katmandan, ara tabakadan insanın karşılaştığı bir insanlık manzarası ve manzumesi… Başka Hayatlar için bundan daha ideal bir yer düşünülemezdi. Festival temasının da doğasına uygun olarak sergileri kentin kamusal mekanla-


rına ve sokaklarına taşıyarak bu karşılaşmayı daha anlamlı kıldı. Fotoistanbul bu sene 48 sergi, ustalarla söyleşiler, yuvarlak masa etkinlikleri, saydam gösterileri, 300’ün üzeride portfolyo oturumu düzenleyerek büyük bir enerji yarattı. Hem yerli hem de yabancı, hem genç hem de yaşlı kuşak fotoğrafçıları aynı potada buluşturarak karşılıklı etkileşim, deney, tecrübe aktarımı noktasında, geçen seneye göre daha ileri bir noktaya geldiğini söylemek mümkündür. Bu tür festivallerin doğasında iki yön vardır; birincisi bu konuya profesyonelce yaklaşan fotoğrafçılar, gençler, akademisyenler vb. için bir ilişkilenme, karşılık deneyim ve esinlenme, farklı kanallar bulma hatta karşılıklı kopmayan ilşkiler bulma, ortamının olmasıdır. Çoğu genç fotoğrafçı için bu tür festivallerden beslenmek büyük önem taşır. Bu yıl festivalin en önemli artılarından biri, geçen zaman kısıtlılığından dolayı uygula-

ma şansına erişemediğimiz festival katılımı için açık çağrı yapma imkanına kavuşmamız oldu. Bu anlamda festivalimize hem demokratik bir yön kattık hem de hiç tanımadığımız genç ve yetenekli fotoğrafçıları tanıma ve bilme şansına kavuştuk. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da işlerin sergilenmesinde daha yaratıcı mekanların ruhuyla bütünleşen hem mekanın ruhunu yansıtan hem de mekanın işlerin ruhuna anlam kattığı bir sergi tasarım anlayışını geliştirmeye çalıştık. Fotoistanbul’un en ayırt edici özelliği klasik, alışılagelmiş hatta gelenek haline gelmiş sergileme anlayışlarını kırmaktaki başarısı olduğunu söylemek haksızlık olmayacaktır. Bu sene adeta ustalar geçidi diyebileceğiz bir yıl oldu. AraGüler, Robert Frank, Josef Koudelka, Stanley Greene, HalukÇobanoğlu, SıtkıKösemen, Atta Kim, Ursula Schulz- Dornburg, Anders Petersen, Richard Sandler, Stefano de Luigi gibi ustalar Aralık29


aramızdaydı. Bazı ustaların söyleşilerinde salonlarımız yetersiz kaldı. Bunun yanında etkinlerimizin önemli bir kısmında salonlara gelemeyenler için Periscope yayını yapıldı. Çoğu oturumda, salondaki dinleyici sayısından daha fazla izleyiciye ulaştık. Bu da bu tür teknolojik yeniliklerin yapılan etkinliklerde kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu öğretti. Pera Müzesi’nin katkılarıyla düzenlediğimiz “Ara’yı Anlamak” adlı panelimiz büyük ilgi gördü. Salon yetmediği için müzenin giriş katında, giremeyenler için paneli canlı izleyebilecekleri bir ortam oluşturuldu. Panelde aslında Ara’nın bizler tarafından bilindiği ama Ara ustayı anlamak konusundaki çabamızın ve tartışmalarımızın ne kadar zayıf oduğunu öğrenmiş olduk. Lela Ahmedzai’nin/ Korkusuz, sergisinde Kabil’de yaşayan dört kadının ayakta kalma mücadelesi ve düşleri yer aldı. Stefano de Luigi’nin

30 Aralık 2015

Blanco/ Körler, sergisinden körlerin iç dünyasına doğru yolculuk yaptık. Haluk Çobanoğlu’dan içinde yaşadığımız toplumda hepimizi bir noktada bir araya getirip uzlaştırabilen şeylerin Arabesk olduğunu öğrendik. Josef Koudelka’dan, ülkemizde olduğunu bildiğimiz ama çoğunu farkında olmadığımız tarihi kalıntıların çok farklı bakış açılarından bakıldığında neye dönüştüğünü öğrendik. Azadeh Akhlaghi ’nin Bir Görgü Tanığının Gözünden adlı eseriden İran’da devlet eliyle işlenmiş cinayetleri yeniden görüp anlama imkanı bulduk. Tanya Habjouka’nın İşgal Edilmiş Zevkler adlı çalışmasından ise işgal altındaki topraklarda yaşamın tadının çıkarılabildiğini ve her koşul altında yaşamın güzelleştirilebileceğini, Evgenia Arbugaeva’nın Tiksi projesinde yaşamın sadeliklerini ve sadelikler içindeki renkleri keşfetmeyi öğrendik.


Uzun lafın kısası, başkaları olabilmeyi öğrenmek ya da hissetmek, empati kurabilmek hepimizin başkaları olduğunu bilebilmek adına bir deneyim aktara bilmek ve bu deneyimleri kamusal alanda paylaşabilmek bizleri ve bütün fotoğrafseverleri mutlu etti ve yoğun istek üzerine festival sergileri bir hafta uzatıldı. Sonuçta festivaller kente kattıkları ve kentten aldıkları enerjiyle yaşarlar. Hem festivalin kentten beklenti-

leri hem de kentin festivalden beklentileri vardır. Bu birbirini besleyen ilişki sürüp gider. Ülkemizde festivallerin en önemli sorunu kurumsallaşması ve süreklilik kazanamamasıdır. Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz Beşiktaş Uluslararası Fotoğraf Festivali, Beşiktaş Belediyesi’nin büyük katkılarıyla bir dünya şehri olan İstanbul’a uluslararası bir fotoğraf festivali kazandırmanın hep birlikte heyecanını yaşadık. 2016’da görüşmek üzere….

Aralık 2015 31


Şenay Çolakoğlu / senay@photoplay.com.tr

2. Belgesel Fotoğraf Günleri Gerçekleşti Fotoğraf Vakfı tarafından düzenlenen Belgesel Fotoğraf Günleri’nin bu yıl ikincisi yapıldı.

Fotoğraf Vakfı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Belgesel Fotoğraf Günleri 6 – 15 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirildi. Galata Fotoğrafhanesi, Hop İstanbul ve Salt Galata’nın katkılarıyla gerçekleşen etkinlik 6 Kasım’da Galata Fotoğrafhanesi’nde düzenlenen “Belgesel Fotoğraf Serileri Afiş Sergisi” ile başladı. Belgesel Fotoğraf Günleri boyunca Türkiye’den ve dünyadan bir çok fotoğrafçıya ait 106 fotoğraf gösterimi gerçekleştirildi. Ayrıca etkinlik boyunca fotoğraf gösterimlerinin yanı sıra paneller, konferanslar ve yan oda etkinlikleri de yapıldı. Belgesel Fotoğraf Günleri’ne katılan fotoğrafçıların fotoğraf gösterileri bu yıl 6 tematik başlık altında toplanarak sunuldu. Türkiye’den ve dünyadan çeşitli toplumsal olayları ele alan ve 13 fotoğrafçının çalışması32 Aralık

na yer verilen ‘’Devlet, Zulüm, İsyan ‘’ bölümü. Toplumsal cinsiyete dayalı baskıları ve bu alandaki mücadeleleri içeren, 9 fotoğrafçının çalışmasına yer verilen ‘’ Kimlikler Lütfen ‘’ bölümü. Fotoğrafçıların kişisel çevrelerine çevirdikleri bakış açıları ile ortaya çıkan ve 9 fotoğrafçının hikayesinin yer aldığı ‘’ Yanımızdakiler ‘’ bölümü. Şehre ve Kentsel dönüşüme odaklanan ve 11 çalışmanın yer aldığı ‘’ Adres Bulunamadı ‘’ bölümü. Belgesel fotoğraflara farklı yaklaşımların yer aldığı ve 10 fotoğrafçının çalışmasına yer verilen ‘’ Fikri Firarda ‘’ bölümü. Ermeni toplumunun acısına bir kez daha tanıklık etmek düşünmek amacıyla oluşturulan 7 fotoğrafçının çalışmalarının yer aldığı ‘’ Yüzyılın Sesi ‘’ bölümü.


Ayrıca etkinlik çağrısına cevap veren fotoğrafçıların ‘’ Açık Çağrı ‘’ adlı bölümde çalışmalarına da yer veridi. Belgesel Fotoğraf Günleri içerisinde yer alan ‘’Belgeselde Yöntem Tartışması’’ ve ‘’Editörlük Tartışılıyor’’ konulu iki panelde Salt Galata’da gerçekleştirildi. Ayrıca geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren röportaj ustası, fotoğrafçı, gazeteci, yazar ve ressam olan Fikret Otyam’ı, Kemal Cengizkan tüm bu yönleri ile elen bir sunum ile anlattı. Yan oda etkinlikleri kapsamında ise 7 tane fotoğraf ajansı, katılımcıların portfolyo değerlendirmelerini gerçekleştirdi. Fotoğraf kitabı yayınlanmış fotoğrafçılar ile yapılan ‘’kitaplı sohbetler’’de bu etkinlik adı altında gerçekleştirildi.

Aralık 33


foto eğitim

Feridun Arslan

ferudun8@hotmail.com

Suuçtu’da Sonbahar Buluşması’nın Ardından… SUFODER tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Suuçtu Fotoğrafçılar Buluşması’nı, Dernek Başkanı Feridun Arslan sizler için anlattı…

SUFODER olarak her yıl olduğu gibi bu yılda fotoğraf severlerle Suuçtu’da Sonbahar Buluşması’nı 6 Kasım’da gerçekleştirdik. Bu yıl Mustafakemalpaşa Belediyesi’nin de desteğini alan derneğimiz faaliyetlerine ara vermeden devam edecek ve yeni yüzlerin katılımını sağlayacaktır. 2012 yılından bu yana aksatmadan bu etkinliğe devam eden Suuçtu Fotoğraf Sanatı Derneği, her yıl artan katılımcılar ile ilçenin güzelliklerini ve kaybolmak üzere olan el sanatlarını ve mesleklerinin arşivlenmesinde katkıda bulunuyor. Peki bu yıl ki etkinlik programında neler vardı? 6 Kasım Cuma günü ilçenin öğretmenler evinde SUFODER ekibi ile katılımcıları karşıladık. O gece doğanın içinde yer alan 34 Aralık


bu etkinliğe yakışan mekan Kardeşler Et Mangal tesislerinde Prof. Dr. Adnan Ataç’ın sunu ve söyleşisi katılımcılara fotoğrafla dolu dolu bir gece yaşattı. Soruları cevaplayan ve birçok konuda meraklılara yardımcı olan Adnan Ataç; “Küçük bir yerleşim merkezinde fotoğrafa olan bu büyük ilgiye hayran kaldığını” belirtti ve etkinlik boyunca katılımcılarla bir çok bölgede çalışmalar yaptı. 7 Kasım Cumartesi günü ise saat 10:00’da Belediye araçları ile farklı bölgelere ulaşım sağlanırken bir grup katılımcı, dernek görevlileri tarafından Mustafakemalpaşa’nın pek görülmeyen bölgelerini fotoğraflamak

için yola çıktı. Sarpdere Şelaleri zorlu parkur içerisindeki bir cennet köşe olarak katılımcıların aklında kaldı. Yine bir grup dernek görevlisi ise ilçenin rengarenk yaşam alanı olan roman mahallesine giderek oradaki yaşamları ve portreleri fotoğrafladı. Akşam saatlerinde merkeze dönen katılımcılar Mustafakemalpaşa Belediyesi tarafından verilen öğretmenler evindeki yemekte bir araya gelerek hem günün kritiğini yaptılar, hem de dinlenmiş oldular. Yemeğe katılan Belediye Başkan Vekili Sayın Mehmet Atılgan, ilçede fotoğrafa ilginin bu kadar artmasından duyduğu memnuniyeti belirtirken katılımcılarla tek tek

görüşerek onlarla tanıştı ve bu tip faaliyetlere destek olacaklarını dile getirdi. Yemek sonrasında Belediye Meclis Salonu’nda yapılacak sunumlara katılım beklentinin çok üzerindeydi. Birçok il ve ilçeden gelen katılımcılar sunumların keyfini yaşarken, SUFODER Ekim ayı fotoğraf yarışması ödülleri sahiplerini buldu. Sunum gecesine İstanbul’dan katılan misafirlerimiz, Murat Bakmaz - İstanbul, Kenan Talas - Kelebekler, Cemil Şahin - Kubbeler, Ankara’dan Zarif Nuhut - Karma sunumu ile katılırken dernek üyemiz Aykut Papur - Atlı Okçuluk sunumu ile geceye renk kattı. Sunumlardan sonra katılımcılar SUFODER’e yeni üye olan Ali Çobanoğlu’nun Lıght Art Performance atölyesinde teknik hakkında geniş bir paylaşım ile bilgilendirildiler. Alan uygulamasını ise Yalıntaş göletinde gerçekleştirdik. 8 Kasım Pazar günü ise her yıl olduğu gibi Suuçtu şelalesinde verilen SUFODER kahvaltısı için saat 10:00 da yola çıktık. Ve derneğe adı verilen Suuçtu Şelalesinin o muhteşem etmosferinde kahvaltı ile bol bol sohbetler edildi. Şelalede bol bol makro ve uzun pozlama çalışması yapan katılımcılar, saat 14:00 da etkinlik bitiminde ilçeden ayrıldılar. SUFODER olarak geleneksel hale getirilen bu buluşmalara katılan tüm misafirlerimize teşekkür ediyoruz. Aralık 35


www.aytacbicer.com / aytacbicer@gmail.com

foto teknik

Enine Boyuna Stok Fotoğrafçılığı Stok fotoğrafçılığına dair merak ettiğiniz her şey bu yazıda. Aytaç Biçer

Hobi olarak fotoğraf çeken herkes bilir ki fotoğraf çekmek pahalı bir hobidir. Çekmek istediğiniz fotoğrafa göre lens, filtre, tripod, uzaktan kumanda vs. gibi ekipmanlara sürekli ihtiyaç duyarsınız. Fakat bir yandan başka bir iş için çalışırken, kazandığınız parayı hobinize yatırmakta size çok mantıklı gelmeyebilir. Stok fotoğrafçılığı, bir taraftan hobinize devam ederken diğer taraftan da biraz para kazanmanıza yardımcı olabiir. Çektiğiniz fotoğrafları çeşitli stok fotoğrafı sitesine yüklediğinizde, buradan elde ettiğiniz maddi kazancı artık hobinize rahatça yatırabilirsiniz. Günümüzde meslek olarak sadece stok fotoğrafçılığı yapan fotoğrafçılarda mevcut. Stok fotoğrafçılığı 1900 yıllarının başında dijital olmadan, basın amaçlı kullanılarak başladı ve 2000 yıllarına kadar devam etti. 2000 yılında ilk olarak Bruce Livingstone tarafından istockphoto.com sitesi olarak dijital ortamda Kanada’da kuruldu. 2003 yılında shutterstock sitesi, 2005 yılında da fotolia sitesi kuruldu. Şu an bu 3 site stok 36 Aralık

fotoğrafçılığın öncüsü konumundadır. Makalemin sonunda bütün stok fotoğrafçılık sitelerini bulabilirsiniz. 2007 yılında gettyimages firması istockphoto sitesini satın alarak bünyesine kattı. Reklam, haber, dergi vs. ajansları stok

fotoğraf sitelerini çok kullanıyor. Bunun sebebi de istedikleri bir fotoğrafı yüksek fiyatlara mal etmek yerine, stok sitelerinden daha uygun fiyata bulabilmeleri. Stok siteleri burada aracı konumundadır. Fotoğrafçı ile fotoğrafa ihtiyacı olan kişi


aranızda köprü kurarlar. Burada fotoğrafçıya, satılan fotoğraf üzerinden komisyon vermektedir. Bu komisyon bedeli sizin site ile yaptığınız anlaşmaya göre değişiyor. Üyelik İlk önce bir tane veya daha fazla stok fotoğraf sitesine üye olmanız gerekmekte. Stok fotoğrafçılığına üye olmanın 3 adımı var. 1. Adım (Eğitimi okuyun): İlk önce kayıt olurken kimlik veya pasaport fotokobiniz isteniyor. Bu sanal bir hesap oluşturulmasın diye aldıkları bir önlem. Kullanıcı adınızı ve şifrenizi belirledikten sonra her sitenin kendisine özgü eğitim dökümanı mevcut. Bu dokumanı dikkatlice okumanız gerekiyor. Eğitim içeriğinden bahsedecek olursak; - Çektiğiniz fotoğraf içerisinde reklam içeren logo vs. Olmaması gerekiyor. - Fotoğrafınız içerisinde

insan, özel bir heykel, tablo vs. içeriyorsa; bunun için sitenin kendisine özgü bir izin belgesini doldurmanız ve imzalatmanız gerekmektedir. - Long veya low exprosure fotoğrafınız içerisinde yer almamalı. - Sitenin içerisinde bol miktarda köpek, kedi vs. fotoğraflar bulunuyor. Bu tarz fotoğraflar kabul edilmiyor. - Yüklediğiniz fotoğrafın başlığı ve anahtar kelime seçimi hakkında size bilgi veriliyor. - Fotoğraflarınız yüksek ISO içermemeli. ISO100 fotoğraflarınız için ideal bir değerdir. 2. Adım (Sınav) : Eğitiminizi tamamladıktan sonra size 20 veya daha fazla sorulu çoktan seçmeli bir test uygulanıyor. Bu testte %80’i aştığınız takdirde, size belli sayıda (her sitede farklı) fotoğraf yüklemeniz istenecektir. 3. Adım (Örnek Fotoğraf): Çektiğiniz belli sayıda fotoğrafı siteye yükledikten sonra fotoğraflarınız sitenin editörleri tarafından incelemeye alınıyor. Bu süre her sitede değişmekAralık37


foto teknik

te. Fotoğraflarınız editörler tarafından onaylandıktan sonra artık fotoğraf yükleyerek satışınıza başlayabilirsiniz. Anlaşmalı Stok Fotoğrafçılığı Her sitenin kendine göre anlaşmalı

38 Aralık

fotoğrafçıları var. Normalde satılan bir fotoğraftan anlaşmalı değilseniz yaklaşık %20 kazanç elde edersiniz. Eğer anlaşmalı fotoğrafçı iseniz, kazancınız %45 olacaktır. Benim çalıştığım stok fotoğrafçılık sitesinde anlaşmalı fotoğrafçı olmak için

en az 250 fotoğrafınız indirilmiş olması ve yüklediğiniz fotoğrafların editörler tarafından kabul oranı %50’in üzerinde olması gerekiyor. Anlaşmalı bir fotoğrafçı olduğunuzda, fotoğraflarınızı artık diğer stok fotoğraf


veya yatay olarak ihtiyacı olabilir. Yüksek çözünürlüğü olan bir makine kullanın. Editörler tarafından yüksek çözünürlükte çekilen fotoğraflar daha kolay kabul edilmektedir.Şimdi artık aşağıdaki sitelerden bir tanesine üye olarak fotoğraflarınızı dijital ortamda satabilirsiniz. Kazandığınız paralar ile hobinize daha çok para yatırabilir ve mesleğiniz haline getirebilirsiniz.

sitelerine yükleyemeyeceğiz anlamına gelmekte. Stok Fotoğraflarının Püf Noktaları Stok fotoğrafçılığında doğru zamanda doğru fotoğrafı yakalamanız gerekmektedir. Örneğin, yılbaşı zamanında noel babalı veya yılbaşı konseptli bir fotoğraf, iki ülke arasında kriz var ise bu ülkeler hakkında bir konsept çalışması sizin daha çok satış yapmanıza yarar. Fotoğraflarınıza atayacağınız anahtar kelimeler çok önemlidir. Satın alacak kişinin doğru kelime ile

sizin fotoğrafınıza ulaşmasını bu kelimeler sağlayacaktır. Arama motorlarında en çok aranan kelimeleri takip ederek de, çekeceğiniz konsepti oluşturabilirsiniz. Stok fotoğraf işinde fotoğrafları çekmeden önce satın alacak kişileri düşünmeniz gerekiyor. Bunun içinde çektiğinde fotoğraflarda boş alanlar yaratarak o bölgeye yazı gelmesini sağlayabilirsiniz. Bu şekilde fotoğrafınız tercih edilecektir. Fotoğrafları hem dikey hem de yatay olarak çekmeniz gerekiyor. Fotoğrafınızı kullanacak olan editör, fotoğrafınıza dikey

Stok Fotoğraf Siteleri iStockphoto Shutterstock Fotolia Dreamstime Depositphotos Bigstockphoto 123RF Crestock Canstockphoto Yaymicro Stockfresh Panthermedia Photaki 500px Yazar Hakkında Mühendislik fakültesinde okurken fotoğrafçılığa merak salarak, 2005 yılından beri fotoğraf çekmektedir. 2007 yılında stok fotoğrafçılığa başlamış, 2010 yılından itibaren anlaşmalı stok fotoğrafçısı olarak çalışmaktadır. Aralık 39


nihat@photoplay.com.tr

Fotoğraf Albümü: Lokanta vs fast food Fast Food’a karşı lokantalarımızın samimiyetini anlatan bir fotoğraf albümü…

Rıza Erdeğirmenci’nin hazırladığı ve fotoğrafladığı, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Lokanta kitabı, zincir restoranların, ‘fast food’ kültürünün, popülizmin, bireyselleşmenin, lüks tüketim düşkünlüğünün saldırısı altında inatla yaşam savaşı vermeyi sürdüren lokantalarımızın iç dünyasındaki samimi estetiği kayıt altına alıyor. Önsözünü Artun Ünsal’ın yazdığı, Umur Talu, Vedat Başaran, Ahmet Ümit, Sunay Akın, Ali Sirmen ve Nedim Atilla gibi isimlerin yazılarıyla katkıda bulunduğu Lokanta kitabı, lokanta sayısının giderek azalmakta olduğu günümüzde onların temsil ettiği söze dökülemeyen izleri, yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalmış bir geleneği, çabalarını, her şeyi bir kez daha hatırlatıyor. Yemek, maddi ve maddi olmayan unsurlarıyla, demografi ve müzikle birlikte, kültürün önemli katmanlarından biridir. Yemeğin etrafında kendini gösteren ilişkiler biçimi ve gelenekler, uzun bir kültürel geçmişin yansımalarıdır. Bu bağlamda yemek kültüründe devamlılık, bir çok çevresel kültürel unsurun da korunması40 Aralık

na hizmet eder. Lokanta yemek kültürümüzün yaşadığı yerdir. Lokanta her kesimden ve yaştan insanı buluşturan bir mekândır. Oraya insanlar hoşlandıkları bir ortamda sevdikleri yemekleri yemeğe giderler, kimse kimseyle ilgilenmez. Yemeğin keyfi çıkarılır, tüm diğer ayrıştırıcı unsurlar göz ardı edilir. Sadece bir çorba içecek parası olan da hoşgeldin ile karşılanır, diğerleri de. Yarım porsiyon çorbanın bile servis edildiği sosyal mekânlardır Lokantalar. Lokantada zaman yavaşlar. Tabaklar boşaldığında kimse başınıza ‘hesabı getireyim mi?’ diye dikilmez, sadece ‘çay içer misin?’ diye sorarlar. Ya da ‘çayı tazeleyeyim mi?’ diye… Giderken kolonya dökmeyi ihmal etmezler. Lokanta anne evinden daha sağlıklı beslenilen yerdir. Yemekler her sabah taze pişer; dükkan öğleden sonra yemekler bittiğinde kapanır. Günlük sebze ve sıvı yağ ağırlıklı yemekler servis edildiğinden, dengeli beslenme için uygun bir yerdir Lokanta.

Lokantacının bir duruşu vardır. Şube açmaz, kredi kullanmaz, akşam da açık tutayım daha fazla kazanayım hesabı yapmaz; bulaşık genelde elde yıkanır, fırın koyacak yeri olmayanlar tepsilerini mahallenin ekmek fırınına gönderirler. O gün paran yoksa kimse yakana yapışmaz, hesaba yazdım derler sadece. Dükkanın en teknolojik ürünü, yüzü sararmış bir yazar kasadır. İçinde ‘dostluk’ olmayan Lokanta yoktur. Aşçı genelde baba zamanından yadigârdır. Genç patron ona abi diye hitap eder. Garsonların en yenisi on yıllıktır. Müdavimler birbirinin ismini bilir, havadan sudan da olsa iki sohbet etmeden çıkmazsın lokantadan. Sanatçıdır Lokantanın aşçısı. Maydanozu, dereotunu, zeytinyağını, kekiği, çam fıstığını, naneyi, pul biberi özenle kullanarak yemeklerini sabırla süsler, keyifle sunar. Zorluktan kaçmaz, ‘aceleye gelen yemeğin tadı tutmaz, benim müşterim hemen anlar’ der. Lokanta gençlere meslek kazandırır. Bir lonca gibi hiyerarşisi vardır: bulaşıkçı,


çırak, aşçı yardımcısı, aşçı, şef aşçı. Şef aşçı olmak yıllar alır. Şef garson olmadan önce, komi ve garsonluk kademelerinde yılları eskitmek gerekir.

Gelenekçidir Lokanta. Dededen toruna, kardeşlerden evlâtlara geçen, karı kocanın çocuklarıyla birlikte ailece çalıştığı yerlerdir. Senin çorbanı hazır etmek için,

tencereyi her sabah beşte ocağa koymaları gerekir. İşyerine yemeğini alüminyum kaplarda değil, tepside gönderir lokantacı; alışverişini mahalle esnafından yapar,

Aralık41


onların yaşaması için çaba gösterir. Lokantada kadın erkek eşitliği vardır. Alışveriş, temizlik, sebze ayıklama, yemek pişirme, sofra kurma, servis, bulaşık yıkama; bunların hepsi kadın ve erkeğin birlikte yaptığı işlerdir. Kadınlara iş kapısı açar Lokanta.

42 Aralık 2015

Lokantan, ya arkadaşlarınla gittiğin, ya da gittiğinde bir arkadaşına rastladığın yerdir. Aile sofrasında hissedersin kendini. Hatta şımarıklık yapıp, biraz ondan-biraz bundan-biraz da şundan diyerek keyfine göre bir ‘aşçı tabağı’ yaparsın. Aç olmadığın zaman bile bir çay sohbetine uğraya-

bildiğin yerdir. Lokanta Hazırlayan ve fotoğraflayan: Rıza Erdeğirmenci 248 Sayfa, 65 TL Yapı Kredi Yayınları


foto hikaye

Candan Tırtıl

Nasıl Çektim? Birbirinden ilginç ve güzel fotoğrafların nasıl çekildiğine dair hikayeleri fotoğraf sahiplerinden dinlemek istersiniz diye düşündük. Sizde” Nasıl Çektim” bölümünde fotoğrafınızın ve hikayenizin yayınlanmasını isterseniz, nihat@photoline.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

Ali Çobanoğlu - “Suuçtu’nun Kalbi” Suuçtu Şelaleri’ni bilmeyen yoktur. Gitmediyseniz, her köşesini gezmediyseniz, ne kadar hayal ederseniz edin, görmeden asla tasvir edemezsiniz. Bursamız’ın Mustafakemalpaşa ilçesine 17 km uzaklıktaki Muradiyesarnıç Köyü yakınındaki Suuçtu, Karadere üzerinde bir şelaledir. Suuçtu Şelalesi bir fay hattının çökmesi ile oluşmuştur. 36 metreden dökülen su, yazın suyunun azalmasına rağmen kış aylarında doldurduğu göleti ile güzel bir manzara sergiliyor. Suuçtu, kayın, meşe, çam, alfat ağaçlarıyla da tam bir oksijen deposu niteliğinde. Kuş ve şelalenin çağlama sesi gibi doğayla baş başa olacağınız, ilginç renk ve yapıdaki kayaların görselliği içerisinde ayrı bir keyfi var. Şelalenin meydana getirdiği göletse serinlemek için mükemmel bir yer. Ben de yıllarca hayal ettikten sonra gidebildim Suuçtuya. 2014 Kasım ayında, arkadaşım Mehmet Güney’le beraber Fatih Zeybek arkadaşımızın davetiyle gitme imkanı bulduk. Fatih’in rehberliğinde aşağıdan yukarıya gerek yürüyerek gerekse tırmanarak hemen hemen her şelalesini fotoğrafladık. Aşağıdan yukarı belki de birkaç kilometre

uzunluğunda her şelaleyi çektik. Fakat doyamadık Suuçtuya, sonraki günde gezdik ve pozladık, yine doyamadık. Ertesi hafta gerçekleşecek olan Suuçtu buluşmasına Sufoder başkanı Sevgili Feridun Arslan hocamızın davetiyle tekrar gelme kararı aldık. Bu sayede 2 gün daha pozlama yaptık. Gezimizin sonuncu günü fotoğrafta gördüğünüz yere geldiğimizde ise gördüğümüz manzara ile büyülendik. Fatih suda dönen yapraklara takviye olarak etraftan topladığı yaprakları atarak görselliğin daha da mükemmelleşmesini sağladı, o ana kadar ben bu aksiyonu bilmiyordum. Bir ara yaprakların dönüşünden kalp şekline benzemeye başladığını gördüm. Oluşan fikirle tripodları kurduk ve uzun pozlamaya başladık. Diyafram 7.1, İso 125 ile 30 sn pozlama ile ve çeşitli süreler de defalarca pozladık. Tabi ki ND filtre ile. Çıkan sonuçlar tahmin ettiğimiz gibi kalp şeklindeydi ve ben de bu güzel yerin kalbi sayılabilecek bir noktada yer alan bu şelalenin olduğu yerden de esinlenerek ve çıkan görsel ziyafetle birlikte fotoğrafa kendimce Suuçtu’nun Kalbi ismini verdim. İyi seyirler..

Aralık 43


foto-teknik

www.ozgursemerci.com

Yemek Fotoğrafları Nasıl Çekilir? İştah açıcı yemek fotoğrafları için tüm ipuçları bu yazıda… Özgür Semerci

İnsanların önündeki yemeği iştahla yemeye başlamadan önce, fotoğrafını çekerek paylaşmasının neredeyse alışılageldik bir durum olduğu bugünün internet dünyasında, yemek fotoğraflarının hemen herkese hoş geldiğini söyleyebiliriz. Bu günün iş dünyasında da yemek fotoğrafçılığı önemli bir rol oynamaktadır. Önceleri sadece restoranlar, marketler ve özel ürünler satan yiyecek firmalarına yönelik yayınlarla sınırlı olan yemek fotoğrafları, günümüzde dünya çapında ticari reklam kampanyalarında kullanılmaktadır. Yemek, çoğunlukla rahatlık ve mutlulukla ilişkilendirilir. Durum böyle olunca harika bir yemek fotoğrafı ona bakanlara bir çok şey yaptırabilir. Sizi acıktırabildiği gibi, hangi yemeği seçmeniz gerektiğine ikna edebilir. İçindeki harika yemek görüntüleriyle o yemekleri yapma isteği uyandırıp bir tarif kitabını satın aldırabilir. Genel olarak etkili olan fotoğrafın anlatım gücü, bu alanda da kendini gösterir. Elbette ki tüm güzel şeyler gibi bu fotoğraflar da belli bir yaratıcılık ve emeğin 44 Aralık

ürünüdür. Gördüğümüz her çarpıcı yemek fotoğrafının ardında çekimin bütünüyle planlandığı bir hazırlık aşaması vardır. Yemek fotoğrafçılığı, güzel sonuçlar alabilmek için hem teknik hem de daha bir çok konuda bilgi birikimine ihtiyaç duyduğumuz bir alandır. Yemek fotoğraflarının da ‘’ o an ‘’ ları vardır…

Yemeğin özel bir “an” ı vardır. O yemeği yemenizi ama “o an” da yemenizi ister. Yani yemeğin en taze, sıcak ve iştah açıcı olduğu bu zamanı kaçırmadan fotoğraflamak gerekir. Çünkü yemekler o taze ve güzel göründükleri anda uzun süre kalamazlar. Eriyebilir, çökebilir ya da canlılığını kaybedebilirler. Bu nedenle ışığın ayarlanması, dekor ve kompozisyon ve


gereken her şey, yemek, çekim için gelmeden önce hazırlanmış olması gerekir. Geldiğinde ise çok hızlı bir şekilde çekim tamamlanmalıdır. Bu sözünü ettiğimiz “an” yemeğe göre değişebilir ve genelde çok kısa zaman dilimleridir. En iyi yemek fotoğrafçıları genel olarak yemekle ilgilenen ve bu alanda kendilerini geliştiren insanlardır. Örneğin makarna

ve suflenin servis edildikten sonra formlarının farklı zaman dilimlerinde bozulduğunu bilmek belli bir yemek kültürüne sahip olmayı gerektirir. Tüm bunlar fotoğrafçılığın hemen her alanında olduğu gibi planlı hareket etmeyi gerektirir. Fotoğraf çekimini hangi amaç için yaptığı-

mızı belirlemek hazırlık aşamasındaki ilk ve en önemli adımdır. Eğer ürünlerini tanıtma amacındaki restoran ya da bir firma ile çalışıyorsak, öncesinde firmanın ürün hakkındaki görüş ve beklentileri doğrultusunda ne tarz bir çekim yapılacağına karar vermemiz gerekir. Kullanacağımız her türlü malzemeler, aksesuar ve tabaklar satış stratejisinde verilmek

Aralık 45


foto-teknik

www.ozgursemerci.com

istenen mesajla doğru orantılı seçilmelidir. Doğru ışığı kullan daha iştah açıcı fotoğraflar çek… Yemek fotoğrafçılığında ışık bilgisi ve ışığı kullanabilmek çok önemlidir. Bize iştah açıcı gelen güzel fotoğrafları ışığı iyi kullanarak elde edebilir, yemeğin taze ve sıcak olduğu duygusunu aktarabiliriz. Işığı yandan ya da arkadan yönlendirdiğimiz zaman, yemeğin bir tarafından diğer tarafına giden ışığın yönü hissedilecektir. Bu şekilde diğer tarafa giden ışığın azalarak geçişi boyut duygusu yaratır. Bu, pencere ışığı ya da ışık kaynaklarıyla pencere ışığını taklit edecek şekilde yapılan bir ışıklandırmadır. Yani hedeflediğimiz şey mümkün olduğunca doğallığı yakalamaktır. Bu nedenle çekim yaptığımız alanlarda bu duyguyu verebilmek için genel olarak tek bir ışık kaynağına ihtiyacımız vardır. Eğer ışık kaynaklarımızı fazla kullanacak olursak hedeflediğimiz doğallık hissinden uzaklaşabiliriz. 46 Aralık

Fotoğraf makinesinin sabit flaşı gibi karşıdan gelen ışıklar boyut hissini kaybettirip görüntüyü donuklaştırabildiği için çok tercih edilmez. Işık ayarlanırken yemeklerin, kullanılacak aksesuarların özellikleri de göz önüne alınmalıdır. Cam bardak ya da kase içerisindeki içecek, tatlı, salata gibi yiyecekler arkadan yansıtılan ışığın içerisinden geçmesine izin vererek görsel bir zenginlik kazanırlar. Yiyeceklerin doğal renklerini ancak beyaz ayarını doğru yaparak elde edebiliriz. Bu nedenle elimizden geldiği kadar çekim yaptığımız ortamlarda birbirine karışabilecek farklı ışıklardan kaçınmaya çalışmalıyız. Aksi halde doğru beyaz ayarı yapmamız zorlaştırabilir. Hangi ekipmanı kullanmalı ve makine ayarları nasıl olmalı… Zamana karşı yarıştığımız çekim ortamında her şeyin kontrolümüz altında olması için netlik dahil tüm ayarları manuel olarak yapmak faydalı


olacaktır. Eğer harici bir ışık kaynağı olmadan sadece pencere ışığını kullanmak istiyorsak, her ne olursa olsun düşük iso değerlerini kullanabileceğimiz bir ortam oluşturmamız iyi olacaktır. Pencereden gelen doğal gün ışığı düşük iso şartlarında çalışmamıza olanak vermiyorsa tripod kullanmak iyi bir seçenektir. Ayrıca tripod kullanmanın titrememe ve çekim için tasarlanmış olan kompozisyonu kaybettirmeme gibi bir avantajı da vardır. ‘’Yüksek iso değerlerinde çekim yaparsak ne gibi sıkıntılar yaşarız?’’ sorusu akıllara gelebilir. Berraklık, yiyeceğin tazeliğiyle beraber tüm dokularını görebilme avantajı yüksek iso değerlerinin kullanılmasıyla azalmaya başlayacaktır. Oluşan gren yoğunlaştıkça fotoğrafta netlik, keskinlik azalacak ve görüntü kalitesi bozulacaktır. Grenli bir yiyecek fotoğrafı canlılık ve temizlik hissini de azaltabilir. İnsanların çoğu yiyeceği yemekler konusunda hassastır ve bu risk insanoğlunun en önemli içgüdülerinden biri olan yemek yemeğe hitap ediyorsa göz önüne alınmamalıdır. Işık bilgisi ve boyut kazanacak şekilde çekim yapabilecek ortamı yaratmak için tecrübe

gereklidir. Yansıtıcılar deneme yanılma yöntemiyle doğru ışığı bulmakta yardımcı olacaktır. Burada esas olan ışığı öğrenmek farklı ışık ortamlarında çekim yapacak beceriyi kazanabilmektir. Çekimlerimizde 50 ve 150 mm aralıklarındaki objektifleri rahatlıkla kullanabiliriz. Diyafram aralığı 1.2 ve 2.8 olan objektifler hem daha fazla ışık alabilme hem de sığ alan derinliğini kullanmak istediğimizde oldukça avantajlıdır. Geniş açılı objektifler deformasyon oluşturabildikleri için bu tarz çekimler için genellikle tercih edilmezler. Öncelikle yiyecekler taze, doğal ve hoş görünümlü olmalıdır. Taze olmayan, göze hoş gelmeyecek bereleri, yanıkları veya bunlara benzer sıkıntıları olan yiyecekler için ne kadar uğraşsak da güzel görünmelerini sağlayamayız. Menü fotoğraflarında yemek kadar onun nasıl servise sunulduğunu göstermek de önemlidir. Her şeyden önce fotoğraf kompozisyonunda hoş duracak şekilde bir tabak düzenlemesi yapmalıyız. Fotoğrafı nasıl

çektiğimiz kadar yemeğin tabaktaki duruşu, masadaki diğer her şeyle uyumu önemlidir. Yemeğimizi çevreleyen her türlü dekor, peçete ve aksesuarın en az yemeğin kendisi kadar göze görünür olduğunu unutmamamız gerekir. Sade bir zemin üzerinde sığ alan derinliğiyle beraber kullanacağımız arka plan düzenlemeleri kompozisyon açısından güzel sonuçlar elde etmemize yardımcı olabilir. Ancak kullanılacak tabak ve aksesuarlar ana obje olan yemeğimize dikkati azaltmamalıdır. Aksesuarlar yemeğin hikayesini anlatmasına sadece yardımcı olurlar ve asla ön plana geçmemeleri gerekir. Netlik her zaman yemeğin kendisinde olmalıdır. Tabağın ön tarafında yemeğin en hoş görünen kısmına netleme yapmak, doğal olarak izleyen gözü çerçevenin geri kalanına bakmaya davet eder ve içindeki farklı malzemelere dikkat çekmek için uygun bir yöntemdir. Ayrıca yiyeceklerdeki dokuyu da çok iyi yansıtır. Bazı güzelliklerin detaylarda gizli olduğunu unutmamamız gerekir. Detayları görmemiz için de yaklaşmamız gerekir. İzleyenlerin neredeyse tadacaklarmış gibi tüm kareyi yemeğin detaylarıyla doldurabiliriz. Bu Aralık 47


foto-teknik

www.ozgursemerci.com

tarz çekimlerde 100 mm macro objektif alan derinliği etkisini kullanma avantajıyla oldukça kullanışlı bir seçenektir. Yemek fotoğraflarında hangi aksesuarlar kullanılmalı… Düzenleme yaparken kullanacağımız her şeyin rengine de özen göstermeliyiz. Mümkün olduğunca yiyeceklerle aynı renklerde tabak ve aksesuar kullanılmamalı, kontrast ya da yemeğin içindeki renklerle uyumlu olmalıdır. Yemeğin etrafında dolaşarak en uygun açıyı bulmaya çalışarak bir çok çekim yapabiliriz. Yemeğin derinlik hissini ve dokusunu en iyi veren açıyı ancak bu şekilde bulabiliriz. Yemeğin hazırlık yani yapım aşaması da görsel olarak ilgi çekicidir. Tanıtımlarda ilk ve sonraki halleri oldukça hoş hikayeler oluşturabilir. Güzellikler detaylarda gizlenmiş olabilir ama detaylardaki göze hoş gelmeyen bazı küçük şeyler de gözümüzden kaçabilir. Tabağımızı, yiyeceğimizi fotoğraf karesine girecek hemen her şeyi çekimden önce dikkatlice gözden geçirmeliyiz. Bunun için kameranın live modunu kullanmak yiyeceklerin nasıl göründüğünü görebilmemiz ve gözümüzden kaçan detayları bulmamıza yardım edebilir. Teknik anlamda kendimizi geliştirmek kadar her fotoğraf dalında olduğu gibi girdiğimiz dünyaya ait bir şeyler bilmeliyiz. Çünkü yemek fotoğrafları genelde bizlere bir hikaye anlatır. Bu yemek ne tür malzemelerden yapıldı? Hangi mevsimdeyiz? Nasıl pişmiş olabilir? gibi soruların cevaplarını bulabileceğimiz bu hikayeleri ancak yemeğin dünyasına girerek aktarabiliriz. Özgür Semerci 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. Fotoğrafa 2003 yılında Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği’nde aldığı temel eğitimle başladı. Fotoğraf çalışmalarına halen Adana’da devam etmektedir.

48 Aralık



röportaj

Mehmet Ozan Dolunay ile Fotoğraf Sohbeti Oyunculuk da yapan Mehmet Ozan Dolunay ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik.

PL: Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? Yaklaşık 2 yıl önce başladım. PL: Peki fotoğraf çekmeye merakınız nasıl başladı? Çok kuvvetli bir hafızam yok, gördüğüm güzel şeyleri kalıcı olarak kaydetmek istediğimi fark ettim, hemen bir fotoğraf makinesi edindim ve fotoğraf çekmeye başladım. PL: Neden dijital fotoğrafçılık? Erişmesi, değiştirmesi, üzerinde oynaması mümkün olduğu için. Ama analog fotoğrafçılığa büyük hayranlık duyuyorum. PL: Hangi marka ve model makine kullanıyorsunuz? Canon 550D PL: Daha çok neleri çekmeyi seviyorsunuz? Detay çekmeyi seviyorum; mekan, sokak, portre fark etmiyor pek. Gözüme hoş gelen tüm detayları yakalamayı ve kaydetmeyi seviyorum. PL: Sizce bir fotoğrafı güzel kılan unsurlar nelerdir? Bence bir fotoğrafı güzel kılan unsur, size geçir50 Aralık


diği hissiyattın kuvvetidir. Her kare her insanda aynı duyguları uyandırmayabilir bu yüzden de sabit bir unsur olduğunu düşünmüyorum. PL: Eğer bir portre çekme hakkınız olsaydı bu dünyada kimi seçerdiniz? Dedemin fotoğrafını çekmek isterdim. Buz rengi gözleri, sert yüz hatları olan ihtiyar bir delikanlıydı dedem. Son zamanlarında yanında olamadım, onun portresini çekebilmek güzel olurdu. PL: Bu alanda eğitim almayı ve kendinizi ilerletmeyi düşünüyor musunuz? Mesela ileride bir sergi açmak olabilir mi? Kesinlikle düşünüyorum. Teknik derinliği çok fazla olan bir alan fotoğrafçılık, öğrendikçe daha da derinleşebileceğiniz bir dal ve benim pek fazla teknik bilgim yok. Sergi açabilir miyim bilmiyorum ama kesinlikle bir şekilde insanlarla paylaşmayı isterim. PL: Fotoğraflarınızı dijital olarak mı arşivliyorsunuz yoksa basıyor musunuz? Dijital olarak arşivliyorum. PL: Fotoğraf çekmek için

özel zaman ayırıyor musunuz? Mesela bugün tüm gün sokaklarda olacağım gibi… Yoksa makineniz her daim yanınızda mı? Yani “an fotoğrafçısı” mısınız? Yoksa her ikisi de mi? İkisinin de olduğu oluyor zaman zaman, zaten telefonlarla gayet net fotoğraflar çekilebiliyor artık o da baya yardımcı oluyor aslında. PL: Daha önce hiç karanlık oda deneyiminiz oldu mu? Olmadıysa deneyimlemek ister misiniz? Olmadı ve kesinlikle deneyimlemeyi istediğim şeylerden biri. PL: Bugüne kadar çektiğiniz karelerden sizi en çok heyecanlandıran veya mutlu edenlerden örnekler verebilir misiniz? Beni en çok heyecanlandıran fotoğraflar insanların duygularını net bir şekilde yakalayabildiklerim oluyor. O tarz fotoğraflara yıllar sonra da baksanız oradaki hissiyatı çok kolay bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Bir nevi ölümsüzleştirmiş oluyorsunuz o anki duyguları ve bence bu çok özel bir şey. Aralık51


Orhan Turhan

Doğa’nın Resitali Neden fotoğraf çekeriz? Sadece şehirden uzaklaşmak için mi?

Doğa içinde barındırdığı eşsiz güzellikler ile yaşamımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Günün kargaşasından uzaklaşmak doğayı doğal yaşamak için sırt çantamızı alıp doğanın merkezinde buluruz kendimizi, bazen bir çiçek veya bir kelebektir ilgimizi çeken bazen de bakıp ta göremeden geçeriz ayrıntıları, sadece görmek yetmez hissetmek gerekir doğanın gizemini. Neden doğaya çıkarız? Yaşadığımız şehrin gürültüsünden kaçmak için mi? Yoksa kendimizi doğanın sessizliğinde dinlemek için mi? Bunun nedeni doğa sevgisi olmalı. Ben doğayı ne kaçış nede sessizlik için seçiyorum. Doğayı doğal yaşamak, yaşarken bakıp ta göremediklerimizi görmek, hissetmek, detaylarıyla doğayı belgelemek, belgelerken hiç bir şekilde doğaya ve içindeki canlılara zarar vermeden çekimlerimi tamamlamak için doğanın merkezinde buluyorum kendimi. Çekimini yaptığım doğa fotoğrafları heybetli Uludağ’ın endemik florası, faunası ile doğa meraklılarını her daim içine çektiği güzelliklerinden oluşmaktadır. Doğada yaşam, güneşin doğuşu ile batışı arasın52 Aralık

dadır. Dün rüya, yarın ise hayaldir, rüyayı mutlu hayali umutlu yapan ise bugündür. Bugünü iyi yaşayalım gelecek için doğamıza sahip çıkalım. Köşelerde gizlenen, göremediğimiz, duyamadığımız, bazen üzerine basıp geçtiğimiz mucize güzelliklere şahidim. Bunlar dünyadaki konukluğumuzun ortakları. Fark edilmek, izlenmek, korun-

mak, onların da hakkı her canlı gibi. Eşsiz güzellikteki Apollo kelebeğinin kanadında düşler yolculuğuna çıkıyorum Uludağ‘ın eteklerinde. O kısacık renkli dünyalarını hissetmek, anlamak için düşüyorum rüzgarına, dağına, ovasına. Doğa tüm sırlarını gizlemiş; oyun oynuyor adeta insanoğluyla! Buzların arasında bir


kardelene takılıyor gözüm, rengini haykırıyor sanki tüm gücüyle… Bir çiğdem dikkati üzerine çekmeye çalışıyor sessizce. Onların dilini anlamaya çalışarak izliyorum her anlarını, soluyorum havasını her mevsiminin ağır ağır. Yusufçuk böceğinin aşk hikayesini dinliyorum usulca… Sığırcık, yavrusunu beslemek için gün boyu taşıyor yuvasına yakaladığı böcekleri, usulca bekliyor ve izliyorum saatlerce doğanın sessiz gücünü. Bu kadar coşku ve cömertlikle sunulan güzelliklerle bir bütün olmanın zamanı gelmedi mi diye düşünüyorum... Sıradan gelen alıştığım birçok detaya yeniden bakma ihtiyacı duyuyorum. Bir dil bulmalı, ortak bir dil, adını doğa dili koymalı... Fotoğraf kareleri ile ölümsüzleştirirken bu gizemli güzellikleri, kullanmalı bu dili. Sessizce zarar vermeden, o küçük

dünyalarını yok etmeden. Tüm doğa detaylara gizlenmiş bekliyor birer birer keşfedilmeyi. Öylece, orada, hemen yanı başımızda... Ağır adımlarla yürüyorum, incitmeden, dikkatlice... Bir gün öykülerine ortak olabilmek dileği ile...

Aralık53


kayhankemal@gmail.com

foto teknik

Kayhan Kemal Özçiçek

İyi Fotoğraflar İçin Kompozisyon Ögeleri Fotoğraflarınızı daha iyi hale getirebilmek için, bu yazıya mutlaka göz atın… Kaydedilen her görüntü, sonuçta bir anlam ifade eder; ancak bu görüntüyü istenen niteliklere göre çekebilmek için bazı ölçütler olduğunu bilmelisiniz. Bu ölçütlere,“kompozisyon ögeleri” denir. Şimdi bu ögeleri tanıyalım: Kompozisyon Ögeleri 1-Belirginlik ve Sadelik Fotoğraf ile verilmek istenen mesajın izleyici tarafından anlaşılması için çekilen fotoğrafta ifadeyi sağlayan görüntünün belirgin olması gerekir. Anlatım için gerekli ögeler kadraj içine alınıp, izleyiciyi konu dışına sürükleyen görüntüler kadraj dışına çıkartılmalıdır. Vizörden görülen; fakat fotoğraf karesinde olmasını istemediğimiz ögelerin temizlenmesi ya da konu içindeki ağırlığının azaltılması sistemi, ayıklama sistemidir. Fotoğrafta vurgulanmak istenen ögenin ön plana çıkartılarak belirginlik ve sadeliğin sağlanması demektir.

Fotoğrafçı ayıklama işlemini gerçekleştirebilmek için çekim noktasını değiştirilebildiği gibi, alan derinliğinin etkisini de kullanılabilir. Örneğin, bir makro çekiminde nesnenin (Kelebeğin) arkasında ve önünde yer alan istenmeyen ögelerin alan derinliği azaltılarak bu ögeler flu hale getirilmek suretiyle istenmeyen ögelerin fotoğraf karesi içindeki önemi azaltılabilir.

Konusu Yansıma ve Tarihi eser olan bir kompozisyon

54 Aralık

Bazı durumlarda istemediğimiz ögelerin ayrılmasının beklenmesi Sadeleştirme için kullanılacak yöntemlerden biri de perspektiften yararlanmaktır. Örneğin bir futbol maçında, stadyumda izleyicilerden seçtiğimiz konu, yüzlerce insandan biri olabilir. Bu durumda geniş açılı bir objektifle, konuya yaklaşarak öndeki insanı –ana temayı teşkil edenabartarak büyütüp arkadaki insanların fotoğraf karesi içerisinde kaplayacakları alanın oranını küçültmek suretiyle diğer insanların konu üzerindeki ağırlığı azaltılabilir. Bir başka yöntem ise çekim noktasında değişiklik yapmak yani farklı bir çekim noktası kullanmaktır. Fotoğrafı sadeleştirmek en az öge ile en iyiyi anlatmaktır. Yoksa tek bir şeyin fotoğra-


Konusu Doku olan bir kompozisyonda arka arkaya gelen benzer Nesnelerin fotoğrafta ritim duygusunu artırması

Konusu gün batımı olan bir kompozisyon Aralık55


foto teknik

objeler ve gerekse renk bakımından karşıt bir anlam ifade edecek şekilde yer almasıdır. Renkle ve tonlarla da kontrast elde edilebilir. Burada birbirine zıt renklerin kullanılması en belirgin kontrastı verirken ara tonların ve renklerin kullanılması dereceli bir kontrast oluşumunu sağlar. Özellikle sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması fotoğrafa ayrı bir anlam katar. Aşırı kontrast fotoğrafı belirginleştirmekten ziyade konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açar.

Siyah beyaz kontrasta bir örnek

fını çekmek, fotoğrafın sadeleştirilmesi anlamına gelmez. Örneğin, bir insanın yazı yazmasını anlatmak için, bir kalem fotoğrafı çekmek, kişinin yazı yazmasını anlatmak için yeterli değildir. Ritm Ritm, fotoğrafa konu olarak seçilen nesneyi birden çok sayıda kullanmaktır. Ritmi oluşturan ögelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki yaratır. Örneğin, yoldaki telefon direkleri, yol çizgileri, dizi dizi ağaç kümeleri gibi. Uyum İki ya da daha çok ögenin birbirini

56 Aralık

hareket, biçim, renk ve ton değerleri bakımından desteklemesi anlatıma güç katar. Bazen ritim ve uyum birlikte kullanılabilir. Hareket eden ögelerin aynı tarafa yönelmesi ya da duran nesnelerin aynı tarafa yönelişi hareketteki uyumu sağlar. Küçüklü büyüklü benzer biçimlerin arasında biçim uyumu söz konusudur. Renk çarkındaki komşu renkler arasındaki uyum, anlatımı zenginleştirir. Örneğin mavi renkle birlikte yeşil ve mor renklerin kullanılması renk uyumunu sağlar. Kontrast Kelime anlamı, “zıtlık” demektir. Fotoğrafta yer alan ögelerin gerek ışık, gerek

Işık Fotoğraflanan bir konunun belirginleştirilmesinde en etkili araç ışıktır. Işığın güneşten gelen açısı her mevsim ve günün her saati farklılık gösterir. Hareket edemeyen ve yapay ışıkla aydınlatılamayacak kadar büyük konulu bir fotoğraf çekilecekse - bir binanın, bir tarihi eserin - güneş ışınlarının en uygun geldiği saat veya mevsim beklenmelidir. Fotoğrafçı böyle bir fotoğrafın herhangi bir anda değil, yalnızca belli bir anda çekilebileceğini bilir. Konuda vurgulanmak istenen noktaların diğer bölgelere göre daha aydınlık olması ya da istenmeyen görüntüleri fotoğraf karesinin dışına taşımak için bu bölgelerin çok aydınlık ya da karanlık olmaları fotoğrafta konunun belirginliğini artırır. Zorunlu kalmadıkça (siluet fotoğrafları) ters ışık ve cephe ışığını, fotoğraftaki derinlik etkisini kaybettireceğinden kullanmamak yerinde olur. Konuda derinlik kazandırması ve Aşırı kontrastı engelleyebilme özelliği olan yanal ışık, fotoğraf belirginliğini artırır. Işık, konunun belirginleşmesini sağlayan bir araç olmasının yanında alan derinliği etkisini de sağlayan en önemli araçtır. Gittikçe parlaklığı azalan konularda ve ana temanın çevresinde oluşan parlak çerçevelerle bu etki yakalanabilir. Sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması da alan derinliği etkisi sağlar. Diğer sayımızda devamı gelecek ….


Ters ışık kullanılmış kompozisyon Aralık 57


gezi

2 Yeni Fotoğraf Rotası Pentax’ın düzenlediği fotoğraf gezilerine katılan Yücel Öksüz anlatıyor... İlk durağımız Gölyazı ve Suuçtu Şelalesiydi. Bu gezimizde bizlere SUFODER ve KARYEK Fotoğraf grupları adına değerli dostumuz Feridun Arslan eşlik etti. İstanbul’da gece buluşup yola koyulmamızla birlikte eğlenceli yolculuğumuz başlamış oldu. Güneşin doğmasına daha 1 saat varken, biz Bursa’nın şirin beldesi Gölyazı’ya varmıştık bile. Hava serindi ancak o saatte bizim için köy kahvesinin açılmış olduğunu görünce ısınmaya başladık. Kahvaltımızı sıcacık çayla birlikte yaptıktan ve iyice ısındıktan sonra güneşin doğmasıyla fotoğrafsever dostlarımız kendini dışarıya attı. Gölyazı, adeta çarşaf gibi hareketsiz durarak bizlere eşsiz güzellikte bir manzara sunuyordu. Çeşitli enstantaneler de yaratılmadı değil. Gündoğumunu yakalamışken siluet çekmemek olmazdı. Bir ara peşimize takılan hayvan dostlarımızın su içerisindeyken atılan ekmekleri kapma mücadelesi de görülmeye değerdi doğrusu. Artık bu güzel beldeyi gezmenin ve tanımanın zamanı gelmişti. Ağlayan Çınar, Kilise, Yel Değirmeni ve 360 derece manzaraya sahip tepesiyle küçük ama fotoğrafik açıdan oldukça zengin bir yer. Öğle yemeğini güler yüzlü teyzelerimizin meşhur gözlemeleri ile yapmayı tercih ettik. İyi ki de yapmışız. Bizleri güler yüzleriyle karşılayan ve her gördüklerinde “Hoşgeldiniz” diyen Gölyazı halkını unutmak pek mümkün olmayacak. Güzergâhımızın diğer noktası olan Suuçtu Şelalesi’ne doğru yola koyulduk. 38 metrelik büyük şelale ve diğer küçük şelalelerden oluşur. Piknik alanları, temiz havası ve yeşil doğası ile adeta bir tabiat parkını andırıyordu. Şelalelerin nasıl fotoğraflanacağına dair ipuçlarını alan dostlarımız en güzel kareleri yakalamak için yerlerini aldılar. Uzun uzun pozlanan şelaleleri ve bu güzel doğayı artık geride bırakma ve dönüş yolculuğuna başlamanın vakti gelmişti. 58 Aralık

Yücel Öksüz / yucel@photoplay.com.tr


95 Kişiyle Yedigöller Gezisi 95 fotoğraf gönüllüsü dostumuz ile birlikte Bolu’ya adeta bir çıkarma yaptık. Yedigöller’e, henüz daha güneşin doğmasına zaman varken gelmiş olsak da, araçlardan indiğimizde o tertemiz havayı, derin sessizliği ve sizi dinç tutan sert soğuğu hissetmek, güne başlangıç için iyi bir moral oldu bize. Kahvaltının hemen ardından, fotoğraf sever dostlarımıza mevkii ile ilgili kısa bir brifing verildi. Nerede ne var? Hangi açılardan daha iyi fotoğraf çıkar? Şelale fotoğrafı nasıl çekilir? gibi birçok bilgiyi içeren brifing sonrasında, insanı büyüleyen manzarasıyla Yedigöller’i keşfe çıktık. Havanın aydınlamasıyla birlikte doğa bizlere tüm güzelliğini sergilemeye başladı. Ağaçlardan dökülen sarı yapraklar, dingin suya sahip göllerdeki yansımalar, şırıl şırıl akan şelale, günün ilk ışıklarıyla birlikte gelen sis… Kamp yapmaya gelen insanların rengarenk çadırları ve sonrasında günübirlik ziyarete gelenlerin mangallarından çıkan dumanlarla birlikte oluşan ışık huzmeleri de fotoğrafik açıdan bizlere güzel imkanlar sundu. Yedigöller’e geldiyseniz ve fotoğraf çekecekseniz eğer, burada oldukça vakit geçireceğinizi bilmenizde fayda var. Bu yüzden tedarikli gelmeniz sizin yararınıza olacaktır. Yiyecek, içecek, en önemlisi sıcak çay içmenizi sağlayacak olan bir adet termos, soğuk sonbahar havasında az da olsa içinizi ısıtmaya çalışacaktır. Bir diğer tavsiyem de; öğleden önce çekebildiğiniz kadar çok fotoğraf çekmeye çalışın. Çünkü öğle saatlerinde hem kamp yapanlar hem de günübirlik ziyaretçilerin gelmesiyle birlikte Yedigöller, oldukça kalabalık bir ortam haline geliyor. Hemen hemen her kadraja giren insanlar sizin istemeden de olsa iyi fotoğraflar çekmenize engel teşkil edebilirler. Aralık59


Ufuk Kıray / www.ufukcry.com

Eleştirel Kurgusal Fotoğraflar Fotoğraflarımı nasıl kurgulayıp, nasıl üretiyorum?

Ürettiğim bir fikrin fotoğrafını çekmeyi seviyorum. Bir fikri fotoğrafa dönüştürme yolculuğunda çok sevdiğim ironiyi, mizah ve eleştiriyle harmanlayarak fotoğrafımın merkezine oturtmaya çalışıyorum. Elbette içinde yaşadığımız toplum, bizi sarıp sarmalayan dünya, yeterince malzemeyi sağlamıyor da değil. Mesele şu; Tüm bu malzemeyi fotoğrafın diline nasıl çevireceğiz? Adeta “Görsel bir Tercüme” mümkün mü? Benim fotoğrafla kurduğum ilişki, işte böyle bir düşünce ikliminde yeşeriyor. Olay,durum ve şey’lerin, fotoğrafın alanına girdiklerinde “Gerçek’le kuracakları yeni ilişki ne olacak? Daha da önemlisi; bu kurguyu yapan fotoğrafçının, bir önceki gerçek’le yeni “Gerçek” arasındaki görsel ilişkiyi kurarken takınacağı tavır ne olmalı? Ben safımı “Eleştirel Kurgu”dan yana alıyorum. Ürettiğim “Yeni 60 Aralık

Fotoğraf”ı bana armağan eden durum’a olan hürmetimin! büyüklüğü, “Yeni Fotoğraf”ımın da etkisini belirliyor. Peki, Neden eleştirel kurgusal fotoğraflar “Gerçeklere objektifini kapatan, toplumsala sırtını dönen,hayatı estetize etmekten başka kaygı taşımayan, tüketim toplumunun davranış biçimlerine sadakat dışında sorumluluk taşımayan fotoğrafçılar; zihniyet dünyalarının ideolojilerinden ve politikadan arınmış olduğunu zannederken,fotoğraflarıyla sahte bir Türkiye imajı yarattılar. Fotoğraflarını vasıfsız bir propoganda aracı olarak kullandılar. ‘Güzellik peşindeki estetikçi fotoğraflar’ katı bir ideolojik yaklaşımın ürünleri olarak bu dönemde yaygınlaştı. Fotoğrafçı ile toplumsal gerçeklik arasındaki ilişkiyi sorgulamayan, klişe görüntülerin tekrarıyla yetinen bu


fotoğraf ortamı nedeniyle durağan bir zihinsel iklim oluştu. ” Aynı zamanda fotoğraf ile toplumsal gerçeklik arasındaki ilişkinin zayıflığı, toplumsal hafızası zayıf bir topluma evrilmemize de sebep oldu. Zamanın geçmesiyle hatırlama eyleminde ortaya çıkacak sorunsallık ve unutmada ki kaçınılmazlık nedeniyle, toplum içerisinde tanık olduğumuz rahatsız edici olayları görsel bir anlatı içerisinde dondurarak, bir nevi onları fotoğrafın diline çevirip, daha anlaşılabilir bir tercüme ile hatırlanabilmesi mümkün kılabilmek düşüncesi, benim fotoğraf yolculuğumun temelini oluşturmuştur.

Fotoğraf İdeolojisi kitabında Murat Yaykın bu durumu şöyle özetler. “Kamera arkasındaki kişi, üretim anında gözünü toplumsala çevirmek, kendi siyasal-toplumsal varoluş koşullarını dikkate almak zorundadır; bu da fotoğrafçıya siyasal ve ideolojik bilinçlenme ve özgürleşme olanağı sunar.” Toplumsal meseleler üzerine eleştirel fotoğraflar üretmeye çabalayan birisi olarak, ideolojik bilinçlenme ve onun getirdiği özgürleşme olanağını, toplumsal hafızanın güçlenmesi yönünde -küçük de olsa- bir katkıda bulunmaya çalışıyor ve bu yönde üretimlere devam ediyorum.

Aralık61


Editörün Seçimi

Ayın Fotoğrafları Ağustos ve Eylül 2015’te Facebook, Twitter ve Instagram sayfalarımıza yüklenen fotoğraflardan “Günün ve Haftanın Fotoğrafları”nı, onlar arasından da “Ayın Fotoğrafları”nı seçtik. Ayın fotoğraflarını çeken fotoğrafçıları tebrik ediyoruz. Sizin fotoğrafınız da günün fotoğrafı seçilip Photoline dergisinde ve web sitemizde adınızla birlikte yayınlanabilir. Tek yapmanız gereken, fotoğraflarınızı sosyal medya üzerinden bize ulaştırmanız. Bunun için fotoğraflarınızı www.facebook.com/photoplaytr adresine, twitter yada instagramda ise #photoplaytr etiketiyle yükleyebilirsiniz.

Kayhan Kemal Özçiçek

Mithat Aktop

62 Aralık


Serhat Donduran

Balamir Olcay

Erdinç Çavdaroğlu

Alper Mandalık Devrim Karderin

Aralık 63


Devrim Çırpan / dvrmcrpn92gmail.com

Yıkılmaya Yüz Tutan Bir Bina: Eski Rum Yetimhanesi Büyükada’nın en görkemli ahşap binası Rum Yetimhanesi ömrünün son günlerini yaşıyor...

Fransız bir şirket tarafından otel olarak inşa edilen Eski Rum Yetimhanesi, günümüzde boş duruyor. Fener Rum Patrikhanesi’nin kontrolü altındaki Büyükada’daki Eski Rum Yetimhanesi, dünyanın en büyük ikinci ahşap binası olmasının yanı sıra, Avrupa’nın da en büyük ahşap binası olma özelliğini taşıyor Eski Rum Yetimhanesi’nin tarihi II. Abdülhamit döneminde, Büyükada’ya 1898-1899 yılları arasında “Societedes Grantes Hotel Europeens” şirketi tarafından “Prinkipo Palace” adıyla casino-otel olarak inşa edilmesiyle başlar. Fransızlar tarafından hiçbir masraftan kaçınılmadan yapılan bu binanın mimarı ise, İstanbul’a çok sayıda önemli eserler kazandıran Alexandre Vallaury. Adanın En Yüksek İkinci Tepesine İnşa Edilir Büyükada’nın en yüksek ikinci bölgesi olan “İsa Tepesi”ne inşa edilen bu görkemli ahşap yapının casino-otel yapılması üzerine, Osmanlı yönetiminin gelenek ve göreneklerine uymadığı için yönetimden gerekli izin alınamayarak bu devasa yapı satışa çıkarılır. Bu binayı dönemin zengin 64 Aralık

bankerleri Eleni Zarifi ve Andreas Sigrou tarafından satın alınıp, binanın sadece ‘yetimhane’ olması şartıyla Fener Rum Patrikanesi’ne bağışlanır. Otel Olarak İnşa Edilir ve Yetimhane Olur Dönemin zengin aileleri tarafından satın alınıp ‘yetimhane’ olması şartıyla Fener Rum Patrikhanesi’ne bağışlanan binaya,

Yedikule’deki Balıklı Rum Hastanesi’nde kurulan Rum Yetimhanesi, II. Abdülhamit’inde izniyle Büyükada’daki yeni binasına taşınır. Ve bu yetimhaneye alınacak çocukların ise, Rum Patrikhanesi’ne mensup, İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada bölgelerinde yaşayan öksüz ve yetim olması şartı aranır.


Sultan II. Abdülhamit’in Emriyle Vergiden Muaf Tutulur Bina, Sultan II. Abdülhamit’in ve Patrik III. İoakim’in de katılımıyla 21 Mayıs 1903’te ‘yetimhane’ olarak hizmete açılır. Sultan II. Abdülhamit ise, yetimhaneye şahsi hesabından 146 yetime birer altın hediye verir. Sultan II. Abdülhamit’inde emriyle bu yetimhane vergiden muaf tutulur, her gün Yıldız Sarayı’ndan yetimhaneye yiyecek gönderilir. Sonuç olarak Sultan II. Abdülhamit’in üzerinde durduğu bu yetimhanenin olanaklarının da epeyce fazla olduğu görülür. 206 odaya, büyük bir mutfağa, tiyatro salonuna ve ihtişamlı bir

kütüphaneye, sahip olmasının yanı sıra, yetimhanenin 15 kişilik personeli bulunur. Yetimhane aynı zamanda, ilkokul ve meslek okullarını da içinde barındırır, bu okullardaysa, 3 Rum ve 2 Türk öğretmen tarafından ders verilir. 51 Yıldır Çürümeye ve Yıkılmaya Bırakılır Binaya I. Dünya Savaşı’nın çıkması sebebiyle 1915’te boşaltılan binaya Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri yerleşir. Yetimhanedeki öğrenciler de Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na alınır. Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin boşalttığı binaya ise, I. Dünya Savaşının ardından bir süre esirlerin ve göçmenlerin kalmasının ardından, 1942 yılında Heybeliada’daki Kız Yetimhanesi kapatılır ve oradaki öğrenciler bu binaya yerleşir. Eski Rum Yetimhanesi’ni 1964 yılına kadar faaliyetini sürdürür. Ve Eski Rum Yetimhanesi 1964 yılında kapatılır ve o tarihten itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olur. Bina İçin Yıllarca Mücadele Ederler

Fener Rum Patrikhanesi, elinde bulunan Osmanlı döneminden kalan belgeleriyle, binanın iadesini Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ister. Bina konusundaki talepleri geri çevirilince Patrikhane binayı tekrar almak için Anayasa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)’ye 2005 yılının Nisan ayında başvurur. AİHM tarafından 12 Haziran 2007 yılından Patrikhane’nin başvurusu kabul edilir. Ve onlarca yıl süren mücadelelerin ardından AİHM, Eski Rum Yetimhanesi’nin kontrolünü Fener Rum Patrikhanesi’ne verir. Ömrünün Son Günlerini Yaşıyor Son olarak, Fener Rum Patrikhanesi’nden izin alarak binanın fotoğraflarını çekmek için Büyükada’daki İsa Tepesi üzerine inşa edilen Eski Rum Yetimhanesi’ne gittim. Patrikhane yetkilileri, bana sadece binayı dışarıdan çekebileceğimi söyledi. Yetimhaneye gittiğimde bekçisi kapıdan içeriye alarak, sadece mekânı dışarıdan çekebileceğimi belirtti. Yaptığım araştırmalarda binanın içinde “kırık tuşlu piyano” olduğunu biliyordum ve mekânın yakınına sokularak, yetimhanenin içinden de birkaç kere çekme şansına sahip oldum. Bu görkemli binanın, artık ömrünün son günlerini yaşadığını söyleyebilirim. Aralık65


portfolyo

Selin Gündüz

Selin Gündüz

12 Ocak 1996 yılında Aydın’da doğdu. Görsel algısının temelleri çocuk yaşta yaptığı çizim ve detaylı kıyafet tasarımlarına dayanıyor. Fotoğraf dünyasına 13 yaşında Photoshop ile girdi. Fotoğraf ve photoshop’a dair çeşitli eğitimler aldı. Çoğu fotoğrafını 2 masa lambası ve içi folyo kaplı 2 şemsiye ile yatak odası-salon kullanarak yaptı. Sanat’ın, sanatçının iç dünyasını serbest bıraktığını ve özgürlüğün kendisi olduğunu düşünüyor.


portfolyo


portfolyo


portfolyo

Beyoğlu’nda bir karnaval havası… Davul, gitar, coşku dolu ifadeler ve rengârenk kişiliklerin bir araya geldiği çok doğal bir an.

Zafer işareti. Arka planın doğasına uyumsuz ve farklı çağrışımlar fotoğrafın karakterini belirliyor. Gülümseyen çocuk flu, ancak hayatın merkezinde.


portfolyo


portfolyo


portfolyo


portfolyo


foto kütüphane

Hazırlayan: Cem Argun

Fotoğrafçıya Fısıltılar

100 Soruda Dijital Fotoğraf Prof. Dr. Özer Kanburoğlu tarafından kaleme alınan “100 Soruda Dijital Fotoğraf” adlı eser Say Yayınları tarafından ilk baskısını 2010 yılında yapmıştır. “100 Soruda Dijital Fotoğraf” toplamda 4 baskı yapan bir kitaptır. Kitabın 4 baskı yapması ise fotoğraf severler tarafından son derece faydalı bir kitap olduğunu gösteriyor. Fotoğraf blogları vb. yerlerde de çok olumlu eleştiriler alan bir kitap olduğunu rahatlıklı belirtebiliriz Kitap, Prof. Dr. Özer Kanburoğlu’nun, bir dijital fotoğraf makinesini objektifiyle birlikte düşünerek, hatta bir dijital fotoğraf makinesine lazım olacak yardımcı ekipmanlarını da içine katarak yazdığı bir eser. “100 Soruda Dijital Fotoğraf” adlı kitap, dijital fotoğraf makinelerinin kısa tanımlarıyla başlıyor ve bu fotoğraf makinelerinin nasıl çalıştığı vb. sorularla devam ediyor. Eser eğer bir fotoğrafçılık kursuna gidiyorsanız, gerçekten öğrendiğiniz bilgileri pekiştirmeniz adına çok faydalı olacaktır. Ancak herhangi bir fotoğraf eğitimi almıyor olsanız dahi, kitabın içerisindeki örneklerle, dijital fotoğraf makinesinin tüm fonksiyonlarını okuyup, örnek fotoğrafları incelemek bile bu konuda epeyce bilgi sahibi olmanızı sağlar. “100 Soruda Dijital Fotoğraf” kitabı, sadece dijital fotoğraf makinesini kapsamıyor. Aynı zamanda bu fotoğraf makinesine gerekli olacak yardımcı ekipmanları da birer soru olarak kapsıyor. Örneğin, tripot, çanta, monopot, harici denklanşör vb. yardımcı araçlar. Prof. Dr. Kanburoğlu, eserde 98 soruda anlattığı dijital fotoğraf makinesinde kullandığımız yabancı terimlerin hepsini son iki soruda cevaplandırıyor. 99. soruda objektif üzerinde yer alan her marka için farklı kısaltmaları olan yabancı terimlerin anlamlarını açıklıyor. 100. soruda ise, bir dijital fotoğraf makinesinin objektifiyle ve yardımcı ekipmanlarıyla birlikte düşünerek bütün yabancı dijital fotoğraf makinesi terimlerini açıklıyor.

74 Aralık

İlker Maga tarafından kaleme alınan, Ygs Yayınları tarafından 2007 yılında çıkarılan “Fotoğrafçıya Fısıltılar” kitabı, dünyada iz bırakan fotoğrafçıların söylediği özlü sözler üzerine kuruludur. Eser fotoğraf tekniğinden çok usta fotoğrafçıların belirli fotoğraf ana başlıkları üzerine söylediği özdeyişlerden oluşmaktadır. Örneğin, ülkemizin en büyük fotoğrafçısı Ara Güler’in “Tiyatro ile uğraşmam bir takım kompozisyonları anında karar vererek yakalayabilme imkânı verdi” özdeyişinde, kompozisyon konusunda bize bir takım fikir sağlıyor. Aslında eser bir anlamda teknik olarak fotoğrafı öğrendiğimiz andan itibaren bize fotoğrafın belirli alanlarında ilerlememizi sağlayacak ipuçları da veriyor. Örnek olarak, fotoğrafa yeni başlayanların hep sorduğu bir soru olan, siyah mı beyaz mı, renkli mi? sorusuna, bu konuda Sebastiao Salgado‘’ Renkli dikkati dağıtıyor. Rengin plastik yanı üstünlüğü ele geçiriyor. Siyah beyazın bu soyutlamasında insanlar diledikleri yolculuğu gerçekleştirebiliyorlar. Siyah beyaz, gerçekliği yorumlamada insanı serbest bırakıyor.” şeklinde yanıt verir. Salgado’nun siyah- beyaz fotoğrafı daha çok benimsediğini de onun bu sözlerinden anlıyoruz. Bu konuda renkli fotoğrafın önemine değinen Elliott Erwitt ise, “Kendim için çektiğim fotoğrafların arasında renkli bir kareye rastlayamazsınız. Renkliyi ekmek paramı kazanırken kullanıyorum. Hayatım zaten yeterince zor, yani, siyah beyazda kalıyorum. Bu bana yetiyor. Siyahbeyaz konunun özünü öne çıkarıyor, kaldı ki iyi bir siyah beyaz fotoğraf çok daha zordur. Eğer bilgilendirme amaçlı kullanılacaksa renkli daha doğru bir tercih.’’ der. Salgado’nun, siyah- beyaz fotoğrafı hayatının her yönünde kullandığını söylediği sözlerden anlayabiliyoruz. Oysa Erwitt’in, hayatında siyahbeyaz, işinde renkli fotoğrafı kullanabildiğini ve doğru bilgiler adına da renkli fotoğrafın önemine dikkat çektiğini görüyoruz. Eser, fotoğraf çekmek, fotoğrafçı, fotoğrafın konusu, güçlü fotoğraf, amatör-profesyonel, fotoğrafta etik, kompozisyon, portre ve fotoğraf müşterisi gibi fotoğrafı kapsayan ana başlıklara değinen ve o başlıkları usta fotoğrafçıların sözleri ile süsleyen bir kitap. Kitabın sonunda ise, bu usta fotoğrafçıların kısa biyografileri yer alıyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.