3 minute read

MODERN ŞEHİRLERE DAİR BİR OKUMA

Jaques Tati’nin Çocuk Karakteri Üzerinden MODERN ŞEHIRLERE DAIR BIR OKUMA

MİMAR ZEYNEP R. SALTABAŞ

Advertisement

Şüphesiz çocukluk dönemi saf bir merakla etrafımızı keşfetmeye başladığımız, yaşadığımız mekânlara dair değer yargılarımızın oluştuğu, dünyayı anlamlandırmaya çalıştığımız zamanlardır. Yetişkinlerin üzerinden bir türlü atamadığı öğrenilmiş çaresizliklerin olmadığı ve içimizde hissettiğimiz sınırsız hayal gücü ile insan fıtratının en saf olduğu bu çocukluk döneminde mekânı özgürce deneyimlemek isteriz. Doğaya yakınlığımız kentsel mekânda da en doğal ve kendiliğinden olanı arayışımızla sonuçlanır. Çocukluk hatıralarımıza dönüp baktığımızda, oturduğumuz çevrede oyunlar oynadığımız mekânlara, sokak ve sokağın getirdiği ilişki ağına dair hatıralar buluruz. Henüz modernizmin şehirlerde egemenliğini tam olarak kuramadığı zamanlarda çocukluklarını yaşamış nesiller artık birer yetişkin olmuşken, bugünün çocukları gözlerini Marc Auge’nin üstmodern olarak tanımladığı, kimlik formlarından arındırılmış kentlere açmaktadır. Üstmodernitenin kentlerinde bulunan, havaalanları, süpermarketler ve otoyollar gibi yerler, bu mekânları deneyimleyen insanların ilişki ağları üzerinden tanımlanmamakta, bunun sonucunda günden güne yaşadığı kente kendini ait hissedemeyen kitleler oluşmaktadır.

Jaques Tati’nin kült filmi ‘Mon Oncle’ bugün ağır bir şekilde yaşamış olduğumuz bu yabancılaşma duygusunu 1953 yılında ikonik bir şekilde beyaz perdeye taşımıştır. Modern ve geleneksel kent kurgusunu büyük bir ustalıkla seyirciye aktaran ve ironik bir modern zaman eleştirisi yapan film, gösterime girdiği yıl hem birçok ödül almış, hem de aradan geçen yıllar boyunca güncelliğini kaybetmemiştir. Bu yazı vesilesiyle, filmi izlememiş olanlara tavsiye ederken, izlemiş olanlar için de filmin çocuk karakteri Gerard üzerinden modern ve geleneksel kent kurgularının özgürlük alanlarını anlamaya çalışacağız. Gerard’ın gözünden hayata baktığımızda, bugünün çocukları için paralel bir kent

okuması yapabilir ve korumak için az bir zamanımızın kaldığı geleneksel kent kurgularımızı geleceğe aktarmanın önemini bir kez daha anlayabiliriz. Fransız yeni dalga sinemasının öne çıkan yönetmenlerinden biri olan Tati, yarattığı Bay Hulot karakteri ‘Bay Hulot’un Tatili’ filmiyle (1953) dünya çapında üne kavuşmuş, yönetmen daha sonrasında ‘Mon Oncle’ ve ‘Playtime’ filmlerinde de Bay Hulot’un maceralarına yer vermiştir. Mon Oncle filmi geleneksel kent kurgusu ile modern kent kurgusunun karşıtlıklar üzerinden gösterildiği ve Bay Hulot’a eşlik eden çocuk karakteri ile öne çıkmaktadır. Küçük Gerard’ın ailesi modern bir evde, bir dizi kurallar bütünü içinde yaşamaktadır. Bu kurallar bütününe harfiyen riayet eden anne ve baba figürünün yanında dünyayı anlamaya ve keşfetmeye çalışan Gerarld, sınırları keskin hatlarla çizilmiş evinde kendisini kısıtlanmış hissetmektedir. Gerard’ın geleneksel mahalle ortamında vakit geçirmesini sağlayan kişi ise, dayısı Bay Hulot’dur. Bay Hulot ve yeğeni Gerard’ın ulaşım aracı olarak bisikleti kullanması ise dikkat çekmektedir. Hareket halindeyken çevremizi algılamada hızın faktörü de burada ön plana çıkmaktadır. Otomobille seyahat ederken algılanan mekânın ayrıntıları zihnimizde yer tutmaz

ken bisiklet ile seyahat ederken mekânı daha iyi algılarız. Evden okula giderken babasının otomobili ile seyahat eden Gerard’ın şehre dair gözlemini göremeyiz. Ancak bisikletle giden Gerard, etrafı ile ilişki kurmakta ve mekânla bütünleşmektedir. Film boyunca Gerard’ın geleneksel kent kurgusundaki yaşadığı deneyim ile doğal akış içerisinde ilerleyen mahalle hayatının tüm aksaklıklarına rağmen sahip olduğu ilişkiler ağına ve göz merkezli olmayan bütüncül mekân algısının bir çocuk için önemine vurgu yapılmaktadır. Doğal akışına bırakılmış kent kurgusunda Gerald, yaşıtlarıyla maceralara atılırken, baştan sona kurgulanmış evine döndüğünde kendisini boyuna göre düzenlenebilen sandalyesinde mutsuz bir şekilde bulmaktadır. Sayıları artan güvenlikli konut sitelerinin kapladığı şehirlerimizde, her geçen gün kaybettiğimiz mahalle olgusu, azalan yeşil alanlarımız ve çocukların kendilerini özgür hissedebilecekleri alanlar giderek azalmaktadır. Artık yeni nesil kent çocuklarının büyük çoğunluğu, tasarlanmış ve kontrol altında tutulan konut sitelerinde büyümekte, geleneksel mahalle ise çocuklar için eski sakin ve tehlikesiz yapısını kaybetmekte, sokak bir oyun alanı olma özel

liğini yitirmektedir. Bugünün kent çocukları ya tasarlanmış kent ve oyun alanlarına ya da kendilerine daha güvenli bir oyun imkânı veren akıllı ekranlara mahkûm durumdadırlar. Şehir içinde yürüyerek ya da bisikletle güvenli ulaşım imkânları kısıtlanan çocuklar, otomobiller ve toplu ulaşım araçlarıyla ulaştıkları mekânları zihinlerinde birbirinden kopuk, topoğrafyası olmayan ve bütüncül bağlamından uzaklaşmış bir şekilde algılamaktadır. Kentsel dönüşüm projelerinin hızlıca gerçekleştirildiği bu dönemde, mahalle kavramı ile geleneksel kent kurgusunu tekrar incelemeli ve çocuklarımız için özgür, adil ve güvenli yaşam alanları sağlayabilmeliyiz. Kaynaklar Murat, Perihan,Mon Oncle: Modernizmin içinde bir insan, Erişim Tarihi: 13.06.2020 http://www.sinekolaj.com/ makaleler/63/Mon_Oncle_Modernizm_ Icinde_Bir_Insan_.html Déry, Pascal, An Analysis of Filmic Satire: the Modern and Vernacular in Jacques Tati’s Mon Oncle, Erişim Tarihi: 13.06.2020 https://offscreen.com/view/modern_ and_vernacular Mon Oncle, Jaques Tati, 1953

This article is from: