5 minute read

ÜLKEMİZDEKİ OYUN PARKLARI TASARIMININ GELİŞTİRİLMESİ

YÜKSEK MİMAR F.ESRA TANRIKULU

Kuş cıvıltıları ve çocuk sesleri… Hafif bir esintiyle hışırdayan yapraklar, cıvıl cıvıl kuşlar ve koşup oynayan çocuklar… Kentleşmenin hızla tırmandığı günümüzde ne çok hasret kaldık doğanın, kuşların ve çocukların iç içe geçmiş harmonisine. Beton bloklar arasında kısıtlı, dar alanlarda bir çocuğun ne kadar çocuk kalabileceği ve yarınlara ne kadar anı biriktirebileceği, üzerinde düşünülmesi gereken hassas konular arasında yer almaktadır. Kamusal alanda çocuklara sunulan mekânların başında oyun parkları yer alır. Oynamak çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini sağlıkla tamamlayıp, onu hayata hazırlayan, gelecekte çözüm bulma, mücadele etme, fikir üretme, takım ruhuyla donanma ve özgüven gibi pek çok kazanım sunan bir eylemdir. Çocuk odaklı mimari bir anlayışın bu kazanımlara sunacağı katkı da elbette yadsınamaz. Özellikle çocukların çok küçük yaşlarda tanıştıkları mekânların başında yer alan parklar, her çocuk için vazgeçilmez birer çekim alanı olmuştur. Betonlaşan kentlerde mahalle kültürünün ortadan kalkması, imar planlarında yeşil alanların azalması, özellikle metropollerde kentsel açık alanların daralması daha fazla ve büyük oyun alanları ihtiyacını doğurmaktadır. Son yıllarda park ve bahçelerin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmüş olsa da, daha nitelikli, çocukların doğasına hitap eden alanlara ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Bilhassa dijital oyunların çocukları evlere mahkûm ettiği son yıllarda, doğal oyun ortamlarının onlar için daha cazip ve davetkâr tasarlanması gerekmektedir. Ülkemizdeki çocuk parklarına baktığımızda, beton bir zemin üzerinde iki salıncak ve bir kaydıraktan oluşan rengârenk plastik oyun ünitelerinin binalar arasında sıkışıp kaldığını görmekteyiz. Oysa çocuk fıtratında olan doğallığın, özgünlüğün, yaratıcı ruhun ve özgürlüğün beslenip gelişmesi için daha organik kurgulanmış, doğal parklara ihtiyaç vardır. Öncelikle park alanı

Advertisement

nın işlevsel kullanılması gerekmektedir. Arazi eğer eğimliyse bu alan doğal haliyle eğlenceli bir rampaya ya da küçük yeşil bir tepeciğe dönüştürülebilir. Böyle bir tasarımda da çocukların ebeveynlerince rahat izlenebilmesi gerektiği göz ardı edilmemelidir. Ayrıca her parkta mekânın güvenilirliği oldukça önemlidir. Parkların yerleşim bölgelerine yakın olmaları ve ulaşım araçları imkânıyla kolay ulaşılabilirliğinin gerekliliği kadar engelli çocukların da parka ulaşmalarını, oyun ünitelerini kullanabilmelerini sağlamak da gerekmektedir. Oyuncak kullanımını kolaylaştıracak, konforlarını sağlayacak ek tasarım düzenlemeleri getirildiği takdirde fiziksel engeli olan çocuk da akranlarıyla kaynaşıp daha verimli zaman geçirmiş olacaktır. Ülkemizde engelli dostu parkların çoğalmasıyla bu mekânlar tüm çocukların kaynaşmasını sağlayan ara yüzlerden biri de olabilir.

Sürdürülebilirliği sağlamak adına parkl ardaki oyuncakların çabuk deforme olmasının önüne geçilmesi gerekir. Dayanıklılığı artırmak adına malzeme seçimi ve oyuncak düzeninin strüktürü önemlidir. Ayrıca parkta taşınabilir modüler oyun öğelerinin olması, kendi müdahaleleriyle ve hayal gücüyle zaman zaman doğadan ilham ala

rak tasarlayacakları yeni kurgu çocukların yaratıcı yanlarını geliştirip onlara çeşitlilik sunacaktır. Bunun yanı sıra salıncak ve kaydırak gibi oyuncaklarla birlikte farklı tasarımlarla çocuklara yeni beceriler kazandırılması hedeflenmelidir. Oyun ünitelerinde kullanılan çok renkli sentetik boyalar yerine daha doğal ürünler kullanılabileceği gibi, ahşabın ham halinin ana malzeme olması çocukların gelişimine daha fazla katkı sağlayacaktır. Plastik oyuncakların sağlık açısından çocuklar için uygunluk arz etmemesinin yanı sıra çabuk deforme olması da büyük bir dezavantajdır. Çocuk parklarında gözlemlenen en büyük sorunlardan birisi de zemin malzemesinin doğru seçilmemesidir. Beton zeminler çocuğun düşmesi durumunda tehlike arz ederken, kaplama olarak genelde ülkemizde kauçuğun tercih edilmesi de farklı sorunları beraberinde getirmektedir. Her ne kadar görsel olarak çeşitlilik sunsa da, ülkemizdeki kauçuk kaplama kullanılan parklara bakıldığında estetik olarak göze hitap etmemektedir. Çocuğun parkta geçirdiği zaman içerisinde mümkün olduğunca doğayla buluşması ve temasının sağlanması duyusal algısının gelişmesine yardımcı olacaktır. Doğayla bütünleşmiş bir parkta sonbahar

geldiğinde yere düşen kuru yapraklar üzerinde yürüyen bir çocuk için o sesi işitmek, bir yağmurun ardından çamura bulanan ellerindeki o yumuşaklık

hissi çocuklar için unutulmaz deneyimlerdir. Benzer deneyimlerin artırılması adına talaş, çakıl taşı, ağaç kabuğu ya da kil gibi organik malzeme kullanımının yaygınlaşması sağlanmalıdır. Avrupa şehirlerinde sıkça görülen ağaç kabuğuyla döşenmiş park zeminler çocuklara kaygı duymadan güven içerisinde oynamalarını sağlamaktadır. Düşse bile canının fazla acımayacağını bilen çocuk daha özgür hareket edecektir. Çocukların farklı deneyimler kazanmasına imkân sağlayan bir park, mekânın enerjisiyle de bütünleşen çocuk zihninin eğlenerek daha dikkatli, daha meraklı ve yüksek konsantrasyonla hareket etmesini olanaklı kılacaktır. Her çocuğun içinde var olan hareket etme dürtüsü doğru kanalize edildiği takdirde ince ve kalın motor gelişimine katkı sunacaktır. Çocuk parklarındaki oyun ekipmanları onları kısmen zorlayacak düzeyde kurgulanmalı ki zaman içerisinde oynayan çocuk beden kontrolü, uzuvlar arası koordinasyon gibi beceriler kazanabilsin. Parklarda çocuklara farklı maceralar sunabilen parkurların da yer alması gerekmektedir. Çeşitli parkurlardaki zorluklarla karşılaşan çocuk zamanla asılma, dengede kalma, tırmanma becerileri kazanacak ve birden çok duyunun organizasyonuyla beyninde de farklı bölgeler uyarılacaktır. Böylelikle zihnin daha aktif kullanılması sağlanıp, oynanan oyun nöronlar arası iletişim ve etkileşimle çocuk beyninin gelişimine olumlu etkiler yapacaktır. Şehirlerimizi planlarken çocuklarımız ve onların yaşam alanları önceliklerimiz arasında olmak zorundadır. Ebeveynlerle çocukların da yer aldığı kullanıcı katılımlı tasarım modelleri çocuk parkları planlanırken de verimli olacaktır. Ne gibi gereksinimleri olduğunun, gelişim süreçlerinin ne tarz ekipmanlarla desteklenebileceğinin belirlenmesi kaliteli parkların ön koşulları arasındadır. Verimli ve etkin bir çocukluk dönemi, sağlıklı bir ruh yapısına ve bedene sahip nesiller için atılan ilk adımlar arasındadır. Fıtratları gereği doğal olana meyleden çocuklarımızı göz önünde bulundurarak tasarlayacağımız parkların da mümkün olduğunca tabii ve organik olmaları gerekir ki dışarıdan fazla destek almadan özlerine dönebilmeyi başarıp kendi yollarını bulabilsinler.

Kaynaklar: Yönez, E. (2017). “Çocuk Parklarında Tasarım ve Güvenlik”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Irmak, M.A., Külekçi, E., Bilge, C. (2018). “ Çocuk Oyun Alanları Tasarımında Farklı Ülkelerden Örnekler İle Yeni Yaklaşımların Belirlenmesi”, Uluslararası Kentleşme ve Çevre Sorunları Sempozyumu, Eskişehir. Duman, G., Koçak, N. (2013). “Çocuk Oyun Alanlarının Biçimsel Özellikleri Açısından Değerlendirilmesi (Konya İli Örneği) ”, Gazi Üniversitesi Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 11(1). Sungur, A., Czaplinska, P. (2018). “Herkes İçin Çocuk Parkları Tasarlamak”, Megaron, 13(3). Uysal, A. (2013). “Bir Kamusal Mekân Olarak Çocuk Oyun Alanları”, Çanakkale İçinde Gazetesi, Çanakkale. Koçan, N. (2012). “Çocuk Oyun Alanlarının Yeterliliği Üzerine Bir Araştırma: Uşak Kenti Kemalöz Mahallesi Örneği ”, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 28(4), Kayseri.

This article is from: