Jaques Tati’nin Çocuk Karakteri Üzerinden
MODERN ŞEHIRLERE DAIR BIR OKUMA MİMAR
ZEYNEP R.
SALTABAŞ
16
Ş
üphesiz çocukluk dönemi saf bir merakla etrafımızı keşfetmeye başladığımız, yaşadığımız mekânlara dair değer yargılarımızın oluştuğu, dünyayı anlamlandırmaya çalıştığımız zamanlardır. Yetişkinlerin üzerinden bir türlü atamadığı öğrenilmiş çaresizliklerin olmadığı ve içimizde hissettiğimiz sınırsız hayal gücü ile insan fıtratının en saf olduğu bu çocukluk döneminde mekânı özgürce deneyimlemek isteriz. Doğaya yakınlığımız kentsel mekânda da en doğal ve kendiliğinden olanı arayışımızla sonuçlanır. Çocukluk hatıralarımıza dönüp baktığımızda, oturduğumuz çevrede oyunlar oynadığımız mekânlara, sokak ve sokağın getirdiği ilişki ağına dair hatıralar buluruz. Henüz modernizmin şehirlerde egemenliğini tam olarak kuramadığı zamanlarda çocukluklarını yaşamış nesiller artık birer yetişkin olmuşken, bugünün çocukları gözlerini Marc Auge’nin üstmodern olarak tanımladığı, kimlik formlarından arındırılmış kentlere açmaktadır. Üstmodernitenin kentlerinde bulunan, havaalanları, süpermarketler ve otoyollar gibi yerler, bu mekânları deneyimleyen insanların ilişki ağları üzerinden tanımlanmamakta, bunun sonucunda günden güne yaşadığı kente kendini ait hissedemeyen kitleler oluşmaktadır.
Jaques Tati’nin kült filmi ‘Mon Oncle’ bugün ağır bir şekilde yaşamış olduğumuz bu yabancılaşma duygusunu 1953 yılında ikonik bir şekilde beyaz perdeye taşımıştır. Modern ve geleneksel kent kurgusunu büyük bir ustalıkla seyirciye aktaran ve ironik bir modern zaman eleştirisi yapan film, gösterime girdiği yıl hem birçok ödül almış, hem de aradan geçen yıllar boyunca güncelliğini kaybetmemiştir. Bu yazı vesilesiyle, filmi izlememiş olanlara tavsiye ederken, izlemiş olanlar için de filmin çocuk karakteri Gerard üzerinden modern ve geleneksel kent kurgularının özgürlük alanlarını anlamaya çalışacağız. Gerard’ın gözünden hayata baktığımızda, bugünün çocukları için paralel bir kent