Nebevi Hayat Dergisi 89.sayı (Nisan, 2020)

Page 1




Yıl: 8 Sayı: 89 - Fiyatı: 12 TL

Editör

Sahibi Nebevi Hayat Yayınları Adına Turhan Güncü Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Yılmaz Tashih, Redaksiyon Metin Ulusoy Grafik, Tasarım Yakup Hazman Yönetim Merkezi Reklam ve Abone İşleri Güneşli Mh. 1300. Sk. No: 36 Bağcılar/İst. Abone ve Dağıtım Sorumlusu: Metin Ulusoy Tel-Faks: (0212) 515 65 72 GSM & Whatsapp : (0533) 056 83 19 Web ve Sosyal Medya: twitter.com/nebevihayat facebook.com/nebevihayat instagram.com/nebevihayatdergisi dergi.nebevihayatyayinlari.com bilgi@nebevihayatyayinlari.com Abone Şartları 2020 Yılı Yurt İçi Abonelik Bedeli: 120 TL Hesap Numarası Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. Hesabın Adı: Turhan Güncü İban: TR77 0020 5000 0083 3827 1000 02 Yayın Türü: Aylık, Yerel, Süreli Yayın Nebevi Hayat Aylık Dergi(Türkçe) Baskı: Matsis Matbaa, İstanbul, Nisan 2020 Yayınlanacak yazılarda düzeltme ve çıkartmalar yapılabilir. Yazıların bilimsel sorumluluğu yazarlarına aittir.

H

amd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Salat ve selam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, ailesine, ashabına ve kıyamete kadar onun izinde gidenlerin üzerine olsun. Değerli okuyucularımız, Nebevi Hayat Dergisi olarak Allah’ın izniyle kavuşmayı dört gözle beklediğimiz Ramazan’ın ve orucun, İslam Ümmetini inşa etmedeki önemine dikkatleri çekmek istedik. Hicretin ikinci yılının Şaban ayına denk gelen birkaç mühim mesele bulunmaktadır. Bunlar; Ramazan orucunun farz kılınması, zekâtın farz kılınması, daha önceden izin verilmiş olduğu halde savaşın farz kılınması ve kıblenin Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a çevrilmesi. Peki İslam Tarihi’nde yüksek derecede öneme sahip bu dört hususun aynı vakte gelmesinin hikmeti nedir sizce? Şüphesiz ki bunlar, katılan sahabilerin ümmetin geri kalanından daha hayırlı olduğu, katılan meleklerin de diğer meleklerden daha hayırlı olduğu Bedir Savaşı’nın hazırlık aşamalarıdır. Ramazan; arzulardan ve alışkanlıklardan uzaklaştığımız, dünyanın bütün çekiciliğiyle her saniye kulaklarımıza fısıldamasına sabrettiğimiz, tam ve kesintisiz bir aydır ve oruç tutmak onda farz kılınmıştır. Bu şekilde müminlerin safı kusurlardan arındırılmıştır. Ramazan’da orucun farz kılınmasıyla Aşure orucu nafile bir ibadet haline geldi. Kıble, Müslümanlara özel olacak şekilde Mescid-i Haram’a çevrildi. İslam Ümmeti, seçkin ve ayrışmış bir hale getirildi; kendine has bir kimliği, bilinen bir şekli ve aslî öncelikleri olan, belirli sıfatlara sahip bir ümmet kılındı. Böylelikle Müslümanlar saflarının başkalarının saflarından ayrıldığını hissetti. Bu sayede gayretleri yüceldi, azimleri güçlendi ve kalpleri sabit oldu. Böyle yetişen bir ümmet aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda Kur’an’ı ve sünneti hakem kılıp verilen hükmü içinde hiçbir sıkıntı duymaksızın kabul edebilir. Yine ancak böyle yetişen bir ümmetin bir kavme duyduğu kim onu adaletsizliğe sürüklemez, hakkı ayakta tutar ve adaletle şahitlik eder. Ümmet, insanlığa önderlik etmesi için güçlü bir eğitimden geçirildi. İşte yine imtihanlarla, virüslerle, zorluklarla dolu bir Ramazan daha Allah’ın izniyle yaklaşmaktadır. Hatırımızda diri tutmamız gereken ulaştığımız her Ramazan’la birlikte eğitilmeye devam edecek olduğumuz, bütün bunların bir imtihan olduğu gerçeğidir. Rabbimizden niyazımız Ramazan’ın eğitiminden başarıyla geçebilmeyi Ümmet-i Muhammed’in her bir ferdine nasip etmesidir.


İçindekiler Orucun Mahiyeti Hakan Sarıküçük

04

Karantinadan İ’tikafa Kısa Bir Yolculuk Ahmet İnal

09

KUR'AN'I KERIM'DEN MÜMINLERE NIDALAR İmandan Küfre Dönme Yıkımından Daha Büyük Zarar Var Mı? M. Sadık Türkmen

15

NEBEVÎ DAMLALAR

İman Kardeşliği Yener Yılmaz

21

Kavramlar Tevhidin Kısımları Mahmut Varhan

27

Gündem Analiz Ayağında Terlik ile Dolaşanların Zaferi Nedim Bal

35

İslam İdarecilerimizin Altın Tarihi İkinci Raşid Halife: Ömer (R.A.) Cihan Malay

44

Osmanlı Sonrası İslam Dünyası Dünden Bugüne Irak Muhammed Eyüp

50

Nebevî Aile Çocuklar Neden Şımarır? Halime Yılmaz

56

Serbest Köşe Secde Suresinin Gündeme dair Hatırlattıkları Yusuf Yılmaz

62


KAPAK DOSYA Hakan Sarıküçük

ORUCUN MAHİYETİ Her gün Kur’an okumaya özen gösterelim. Kaç kez hatim ettiğimizden ziyade kaç kez kalbimizin etkilendiğine ve kaç kez derimizin ürperip gözyaşları akıttığımıza bakalım ve bu yönde Kur’an’ın ruhuna inerek anlamaya dair çaba gösterelim. Bize verilen mesajı öğrenip yaşamaya çalışalım.

H

amd; “Ey iman eden-

benim için terk ediyor. Oruçlunun

ler!

karşı

iki sevinci vardır. Birinci sevinç,

gelmekten sakınma-

iftar ettiği zaman, ikinci sevinç

Allah’a

nız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı”

(Bakara, 183)

buyu-

rarak orucu bizlere takvalı olma sebebi kılan Allah’a, Salat ve selam; “Âdemoğlunun her amelinin sevabı on mislinden

de Rabbine kavuştuğu zamandır. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (1) şeklinde Rabbinden rivayet ederek biz ümmetine orucun ecrinin ve mükâfatı-

yedi yüze kadar katlanır. Allah

nın bir sınırının olmayacağını

buyurdu

bildiren

ki:

‘Oruç

müstesna.

Çünkü o şehvetini ve yemesini sırf 1. Buhari, Müslim

Nisan 2020

4

Rasûlullah

aleyhi ve sellem’e,

sallallahu


Allahu Teâlâ’nın sonsuz rahmeti ve

ay olup her yıl sadece bir kez gelen

ihsanı ile bitmez tükenmez lütuf-

fırsatlar ayıdır.

ları; bu ayda yaptığı ibadetleri ve kulluğuyla Allah’ın cehennemden azad ettiği kulları arasına girmeyi başarabilen, bu ayı fırsat ve ganimet bilerek iyiliklerini artırıp derecelerini yükseltebilmeyi başaran kişilerin üzerine olsun.

Oruç riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için sevabı en fazla olan

ibadetlerden

sayılmıştır.

İnsanoğlunun amelleri içinde oruç kadar günahlara kefaret olabilecek bir başka amel yoktur. Çünkü oruca verilecek ecrin belli bir ölçüsü

Oruç kelimesinin Arapça karşılığı

yoktur. Nitekim Allahu Teâlâ kıya-

“savm”

kelimeleri

met gününde: “Oruç benim içindir.

olup, nefsi tutmak ve engellemek

Hiçbir kimse onunla diğer amelleri

manasına gelir. Oruç, ikinci fecir-

kıyaslamasın.” buyuracaktır. Hadiste

den güneşin batışına kadar insanın

“Oruç benim içindir, onun mükâfatını

kendisini Allah’ın bir emri oldu-

ben vereceğim”

ve

“siyam”

ğundan dolayı, sonuçta Allah’ın rızasını

kazanmak

maksadıyla

yemeden içmeden ve cinsel ilişkiden alıkoyması demektir. Ramazan orucu Peygamberimiz Hz. Muhammed

sallallahu aleyhi ve sellem’in

Medine’ye hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. “Merhaba!

Bizim

radıyallahu anh

buy urulmuş ve

Rabbimiz burada orucu kendisine izafe etmiştir. Ramazan, kendisinden yüz çevirmelerine, emirlerine karşı gelmelerine, haramlarını çiğnemelerine rağmen, Yüce Allah’ın kullarına olan sevgisini bize gösterir. Bu ay herkes için hayrı diler. İnsanlara fırsat üstüne fırsat verir. Kendisine

günahımızı

dönüş ve yeni bir anlaşma kararı

Hz.

almaları için onlara uygun ortam

temizleyen mübarek ay.” Ömer

(3)

(2)

Ramazan ayı

geldiği zaman böyle derdi.

hazırlar. Oruç, insanı maddi zevk ve şehvet-

Nitekim Ramazan ayı beraberinde

ler peşinde koşturan, dolayısıyla da

müjdeler, günahların affı, cehen-

Allah’ın haklarına riayet edeme-

nemden

derecelerin

diği için kendisine zulmetmesine,

yükselmesi ve iyiliklerin kat kat

insanların haklarına riayet edeme-

hesaplanması gibi çeşitli hediye-

diği için onlara zulmetmesine sebep

leri beraberinde getiren kutlu bir

olan nefsi emmareyi teskin etmenin

kurtuluş,

2. Ebu’l Leys Semerkandi, Tembîhu’l Gâfilîn, s.374 3. Buhari, Müslim

Şaban 1441

5


terbiye ve düzeni bakımından büyük bir ihtiyacını karşılayıp takvaya

Ramazan, kendisinden yüz çevirmelerine, emirlerine karşı gelmelerine, haramlarını çiğnemelerine rağmen, Yüce Allah’ın kullarına olan sevgisini bize gösterir. Bu ay herkes için hayrı diler. İnsanlara fırsat üstüne fırsat verir. Kendisine dönüş ve yeni bir anlaşma kararı almaları için onlara uygun ortam hazırlar.

erdiren, Allah’a karşı gelmekten alıkoyan

ve

tatbikinde

hesapsız

menfaatler barındıran büyük bir ibadettir. Yüce Rabbimiz bizlere bu ayı ve bu ayda farz kılınan orucu şöyle tanımlamıştır. “…Eğer

bilirseniz

(güçlüğüne

rağmen) oruç tutmanız sizin için daha

hayırlıdır.

Ramazan

ayı,

insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin

de bir ilacı ve aşırılıkları törpülemenin bir çaresidir.

için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine

Oruç, yoksulların durumunu daha

karşılık, Allah’ı tazim etmeniz,

iyi anlamaya, dolayısıyla onların

şükretmeniz içindir.” (Bakara, 184-185)

sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarf etmeye vesile olur. Orucun nefsin isteklerini frenlemesi ve engel olması açısından da irade eğitimine yönelik bir faydası vardır. Açlığın ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle de bir sabır eğitimidir.

Bu ayetten de anlaşıldığına göre Ramazan’da oruç tutmak sadece ibadet ve nefsi terbiye için olmayıp aynı zamanda Ramazan sırasında vahyedilen Kur’an sebebiyle Allah’a şükretmek için farz kılınmıştır. Bir nimete şükrünü göstermenin en iyi yolu, o nimetin emrediliş amacını

Bu ayda bizlere emredilen oruç,

yerine getirmek ve mümkün olan

bizden önceki ümmetlerin üzerine

en iyi şekilde gereğini ifa etmeye

de farz kılınmış olup insanlığın

çalışmaktır.

Nisan 2020

6


Orucun faziletine dair bir takım

İbni Mesud

hadisler de varid olmuştur. Peygam-

demiştir: “Bir kimse sessiz, sakin

efendimiz

ve Allah’ın zikri ile oruç tutarsa,

ber

sallallahu aleyhi ve sellem

şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı girdiği zaman cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kilitlenir, şeytanlar zincire vurulur.” (4) “Her kim inanarak ve karşılığını sırf Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” (5)

helalini

radıyallahu anh

helal,

da şöyle

haramını

haram

bilirse, açıktan bir günah işlemezse, Ramazan ayından çıktığı zaman bütün günahları bağışlanmış olarak çıkar.” (10) İmam Gazali Orucu üçe ayırır; Birincisi:

Avamın

yani

sıradan

insanların orucu: İnsan bedeninde iştah ve şehvetin tatmin yeri ve

“Cennette Reyyan adında bir kapı

aracı olan iki organı yani mideyi

vardır. Bu kapıdan oruçlular çağrılır.

ve cinsel organı, iştah ve şehvet

Kim oruçlulardan ise oraya girer, giren

duyduğu şeylerden mahrum etmek

ise asla susamaz.”

manasına gelir.

(6)

“Kim Allah yolunda farz orucu olarak

İkincisi: Havasın yani özel insan-

bir gün oruç tutarsa Allah, onu cehen-

ların orucu: Mide ve cinsel organa

nemden, yerler ve gökler arasındaki

ilave olarak gözü, dili, kulağı ve

mesafe kadar uzaklaştırır.” (7)

diğer organları da günahtan koru-

“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle (özellikle yalan ve gıybet, genel olarak her çeşit günah ile) zedelenmedikçe, (tutan kimse için cehenneme karşı) bir kalkandır.” (8)

maya dikkat edenlerin orucudur. Üçüncüsü: Ehassu’l Havasın yani en özel kişilerin orucu: İlk iki maddede

sayılanları

koruduktan

sonra bütün bunlara ek olarak, kalbini Allah’tan uzak bulunan ve

“Oruç Allah içindir. Bu nedenle oruç

kişiyi Allah’tan uzaklaştıracak olan

tutanın sevabını Allah’tan başka hiçbir

her çeşit düşünce, istek ve hayalden

kimse bilmez.”

de sakındıran oruçtur.

(9)

4. Buhari, Müslim. 5. Buhari, Müslim. 6. Buhari, Müslim. 7. Taberani 8. Nesai 9. Taberani 10. Tenbîhu’l Gâfilîn, s. 374

Şaban 1441

7


Havas’ın

salih

kimselerin

ortaya koyalım. En büyük hedefi-

azaların

günahtan

mizin Ramazan ayı geçip gittikten

korunmasıyla olur ki bu da şu altı

sonra istikameti devam ettirmek ve

şey ile olur:

amellerde ruhu harekete geçirmek

orucu

yani

bütün

için kalbi diriltmek ve onu imanla

1. Gözü korumak

doldurmak olduğu yönünde hedef-

2. Dilini korumak

ler belirleyelim. İçi boş ve ruhsuz ameller

3. Kulağı korumak

işlemekten

kurtulmanın

ve ibadetleri şuurlu ve özenerek

4. Diğer uzuvları korumak

yapmanın yollarını arayalım. Özel

5. İftar vakti az yemek

bir Kur’an mevsimi olan bu ayda

6. İftardan sonra korku ile ümit

olalım. Namaz ve namaz dışındaki

arasında olmaktır. Ahnef

bin

Kays’a

ihtiyarladığı

(yani tutmayabilirsin)” dediklerinde Ahnef: “Ben onu uzun bir yolculuk için azık olarak alıyorum. Bugün onun zahmetine katlanmak yarın Allahu Teâlâ’nın azabına dayanmaktan ehvendir.” dedi. bunlara

ilaveten

orucun

sağlık açısından da yararları vardır. Bir yıl boyunca çalışan vücudun dinlenmesi ve bakıma alınmasıdır. Vücut organlarının özellikle de mide ve sindirim organlarının dinlenmesi için bir mola zamanıdır. Ramazan, Rabbimizden biz kullarına bir hediyedir. Öyleyse bizler bu

armağanı

kabul

edelim

ve

hayırda yarışalım. Ancak bu yarışa başlamadan önce bu ayda ulaşmak istediğimiz ana hedefimizi belirleyelim ve bu hedefleri gerçekleştirmek için uygun olan metotları

Nisan 2020

8

Kur’an

ile

meşgul

okuyuşlarımızla devamlı Kur’an ile

vakit: “Oruç seni bitkin düşürüyor

Bütün

olabildiğince

olan birlikteliğimizi sürdürelim. Her gün Kur’an okumaya özen gösterelim. Kaç kez hatim ettiğimizden ziyade kaç kez kalbimizin etkilendiğine ve kaç kez derimizin ürperip gözyaşları akıttığımıza bakalım ve bu yönde Kur’an’ın ruhuna inerek anlamaya dair çaba gösterelim. Bize verilen mesajı öğrenip yaşamaya çalışalım. Bu ayda alıştığımız salih amellere bu aydan sonra da devam edelim. Her geçen gün yaptığımız amelleri artırarak devam edebilmek için Rabbimizden

yardım

dileyelim.

Rabbimize ihlas ve samimiyetle yönelerek hata ve yanlışlarımıza rağmen kulluğumuzu ve ibadetlerimizi kabul etmesi için dua edelim. Allah’ım! Bizlere de seçkin kullarının yaptığı gibi böyle bir şuur ile oruç tutmayı nasip eyle, âmin. Selam ve Dua ile.


KAPAK DOSYA Ahmet İnal

KARANTİNADAN İ’TİKAFA KISA BİR YOLCULUK NOT: Yazımızda geçen fıkhi hükümlerde “İslam Fıkıh Ansiklopedisi- Prof. Dr. Vehbe Zuhayli- Risale Yayınları- 1994” isimli esere başvurulmuştur.

Ş

kolay

düşünüyorum. Ya da temenni

kolay unutulmayan bir yıl

ediyorum. Zira insanlardaki

üphesiz

olacak.

2020

yılı

Savaşlardan

operasyonlara,

askeri

yangınlar-

dan depremlere, çekirgelerden koronaya derken geçiyor günler bir bir… Resmi bir istatistik var mıdır bilmiyorum ama son günlerde en çok

kolonya

ve

maske

arama

çabası kıyamet bahislerini açık ara geride bırakmış gibi gözüküyor. Ama yine de her şeye rağmen “Kıyamet mi yaklaştı? Nasıl bir döneme giriyoruz?”

kullanılan, Google’da araması

endişesini

en

lara rastlamak çok zor değil

çok

yapılan

kelimeler-

den birisi “kıyamet”tir diye

taşıyan

insan-

elhamdulillah.

Şaban 1441

9


İşin aslına bakarsak kıyamet bize

ne yapacağını bilmeyen insanlar...

her zaman yakın. Kesin zamanını

Sarhoş

Rabbimizden başkası bilmese de

farklı da değiller. Herkes bir tarafa

şurası muhakkak ki doksan daki-

dağılmış durumda. Tıpkı “her biri bir

kayı tamamlamış, uzatmaların da bir kısmını geride bırakmış bulun-

değiller...

Ama

sarhoştan

tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi”.

maktayız. Zira kıyametin en büyük

Gelmek istediğim nokta tam olarak

habercisi, en bariz alameti ahir

burası. Bugün hâkim olan duygu da

zaman nebisi olan Hz. Muhammed

neredeyse aynı. Herkes bir şeylerle

sallallahu aleyhi ve sellem’in

meşgul,

gelmesidir.

herkesin

bir

telaşesi

Bunun üzerinden ise yaklaşık olarak

koşturmacası var. Herkes ayrı bir

bin beş yüz yıl geçmiştir. Daha ne

tarafta, bir şeylerin peşinde. Ama

kadar devam eder bu serüven bilin-

birçok kişi nereye gittiğini, hangi

mez. Kim bilir belki bir gün belki bir ay belki bir belki de onlarca asır. Ama biz Efendimiz sellem’in

sallallahu aleyhi ve

de buyurduğu gibi burasıyla

ilgilenmiyoruz. Asıl odaklanmamız gereken şey, o muazzam güne ne hazırlık yaptığımız, heybemizi ne ile doldurduğumuzdur. Bugünlerde hasbihal ettiğim birçok kardeşimde, eş dostumda hissedilen bazen de kendi şahsımda hissettiğim birtakım durumlar hatırıma şu ayet-i kerimeyi getiriyor: “Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.” (Hac, 2) Allah

azze ve celle

bu ayet-i kerimede

kıyamete şahit olan insanların yaşa-

amaçla hareket ettiğini dahi idrak etmekten uzak. Biyolojik olarak bir sarhoşluk durumu yok. Ama ruhen çoklarımızda bir şaşkınlık, tedirginlik hali mevcut. Yaşanılan zorlu olayların da etkisiyle sel üzerindeki çer çöp gibi bir oraya bir buraya savrulup duruyoruz. Tutunacağımız sağlam kulplar tabi ki var. Ama bizde ona yapışacak mecal kalmamış sanki. Kollarımız kalkmıyor, hayata sımsıkı sarılmak isteyen bir kişi gibi sarılmıyoruz onlara. Kim ne derse desin, yaşayan ölüler gibiyiz. Bedenlerimiz hareket ediyor ama ruhumuz eşlik etmiyor. Hızlıca yürüyoruz bazen de delice koşuyoruz, nereye gittiğimizi bilmeksizin. Netice… Fırtına şöyle dursun cılız rüzgarlar bile bizi yıkıyor, pusulamızı şaşırtıyor.

dığı dehşetli anlardan bahsediyor.

O zaman “Nereye bu gidiş!”

Korku dolu anlar ve ne yaptığını

26)

Nisan 2020

10

diye sormanın tam vakti.

(Tekvir,


Efendimiz

sallallahu aleyhi ve sellem

bu

soruya cevap bulmak için önceleri sık sık Hira’ya gidip gelirmiş. Orada tefekkür eder yanlış gidişata bir çözüm ararmış. Nitekim aradığı cevapları da bulmuş. Yolları en iyi bilen rehberin insanlar için seçtiği en iyi rehberi olmuş. Yolunu kaybeden nice yolsuzlara yol göstermiş yoldaş olmuş. Nice yolları aydınlatmış. Oturanları kaldırmış, yürüyenleri koşturmuş, yanlış yöne koşanların

istikametini

doğrultmuş.

Gün gelmiş, bir zamanlar şerre yol gösterenler hayra yol olmuş, kandil

Ne dersiniz mecburi ya da ihtiyari karantina durumunda olduğumuz şu günlerde iyi gelmez mi? Sürekli evde bulunacağım hissiyle daralan gönülleri(!) şenlendirmeye yetmez mi? Virüsten daha hızlı yayılan korku ortamına “Hop, bi dur bakalım!” demez mi?

olmuştur. Gönül ister ki şu zorlu günlerimizde Efendimiz

sallallahu aleyhi ve sellem

yanı-

mızda olsaydı da yolumuzu aydınlatsaydı, küllenmeye yüz tutmuş imanlarımızı

güçlü

meşalelere

dönüştürseydi.

de dillerde dolaşmakta. Kim bilir belki de şartlardan dolayı bu sene itikaf ibadetini eda etmek nasip

Ne yazık ki bu büyük nimet-

olmayacak.

Cemaatle

ten mahrumuz. Ama nimetlerin

rın geçici olarak kaldırıldığı, cuma

hepsinden değil. Çünkü Efendimiz

namazının

da

namazla-

zarureten

askıya

oturup bir düşü-

alındığı şu dönemde bu uzak bir

nelim, nereden geldik nereye gidi-

ihtimal olmasa gerek. Böyle bir

yoruz şöyle bir kendimizi hesaba

durum

çekelim, bir köşeye geçip ibadetle

erkekler için muhtemelen bir çözüm

hemhal olalım diye gerisinde bizler

yolu olmayacaktır. Ancak Hanefi

için çok güzel bir sünnet bırakmış.

Mezhebinde bayanların evlerinde

sallallahu aleyhi ve sellem

“İtikaf” ibadetinden bahsettiğim anlaşıldı sanırım.

meydana

gelecek

olursa

itikafa girmeleri caiz olduğundan dolayı onlar için bir engel durumu mevcut değildir. Dileyen bayanlar

Ramazan ayına ziyadesiyle yaklaş-

kocalarının rızasını almak şartıyla

tığımız şu günlerde korona virüsü

bu ibadeti gönül rahatlığıyla yerine

nedeniyle karantina muhabbetleri

getirebilirler.

Şaban 1441

11


Ayrıca itikaf ibadeti sadece Ramazan ayına münhasır olmayıp diğer zamanlarda da yapılabileceği için bayanların içinde bulunduğumuz günlerde

evlerinde

itikafa

niyet

edip ibadetle meşgul olmaları da onlar için ayrı bir rahmet ve bereket kaynağı olacaktır.

İtikaf Nedir? Sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki ‘akf’ kökünden türeyen itikaf, bu manaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını, fıkıh terimi olarak da ibadet amacıyla

Ne dersiniz, mecburi ya da ihtiyari

ve belirli bir şekilde camide kalma-

karantina durumunda olduğumuz

sını ifade eder. İtikâfa giren kimseye

şu günlerde iyi gelmez mi? Sürekli

mu‘tekif veya akif denir. (1)

evde bulunacağım hissiyle daralan gönülleri(!) şenlendirmeye yetmez mi? Virüsten daha hızlı yayılan korku ortamına “Hop, bi dur bakalım!” demez mi?

İtikaf, Kur'an ve sünnetle sabittir. Kur'an'da Ramazan ayının gecelerinden söz edilirken "...Mescitlerde itikafta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın..." (Bakara, 187) buyurulur.

İnşallah hepsine çare olur. Hem demiyor muyduk “Şu evin işi gücü bitse çocuklara birisi baksa da kendimizi güzelce ibadete versek” diye. İşte size büyük bir fırsat. Hem

Başka bir ayet-i kerimede ise bu ibadetin

diğer

ümmetlerinde

peygamberlerin

de

var

olduğuna

işaret vardır.

istirahat edeceksiniz hem de ibadet.

“İbrahim ve İsmail’e: Evimi onu

Hem bedeniniz dinlenecek hem de

ziyaret edenler, ibadet için orada

ruhunuz. Virüsten kaçarken kendi-

kalanlar (akifin), rükû ve secde

sinden kaçılan bir eş, tahammül

edenler için tertemiz tutun diye

edilemez bir anne, dünyayı dar eden

ahid -emir- verdik” (Bakara, 125)

bir evlat olmamak için tüm bayanlara itikafa girmelerini erkeklere de eşlerine bu konuda yardımcı olmalarını tavsiye ediyoruz.

sallallahu aleyhi ve sellem’in

hicretin

efendimiz

ikinci

Medine'de

yılında

ramazan

orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her

Şimdi “itikaf nedir, nasıl girilir, Efendimiz

Peygamber

bu

ramazan ayının son on gününde itikafa girmiştir. Nitekim Aişe validemiz

radı-

Peygamber

ibadette yerine getirdiği sünnetler

yallahu anha

nelerdir?” vs. sorulara cevap verme

Efendimizin itikafa girmesiyle ilgili

zamanı geldi galiba.

şöyle demiştir: "Peygamber vefat

1. DİA, İtikaf maddesi

Nisan 2020

12


edinceye kadar itikafa girer ve derdi ki: ‘Kadir gecesini ramazanın son on gününde arayın.’ Peygamberden sonra zevceleri de itikafa girdi. (2)

İtikafa Nerelerde Girilebilir? Hanefi mezhebine göre erkekler için cemaatle namaz kılınan yerdir. Mescid

dışındaki

yerlerde

sahih

Übey b. Ka'b ise Peygamber Efendi-

olmayacağı ittifakla sabittir. Kadınlar

miz

itikafları

için ise evlerinde mescid edindikleri

ile ilgili şöyle demiştir: "Rasûlullah

köşe ve odalardır. Diğer mezhepler

ramazanın son on

evin bölümlerini asli mescid sayma-

gününde itikafa girerdi. Fakat bir sene

dıkları için kadının evdeki itikafını

(seferde olduğu için) itikafa giremedi.

sahih kabul etmezler.

sallallahu aleyhi ve sellem’in

sallallahu aleyhi ve sellem

Ertesi sene 20 gün itikafa girdi." (3)

İtikafa Ne Zaman Girilir? İtikafa Ramazan ayında ve haricindeki her vakitte girmek caizdir. Hanefi mezhebine göre Ramazan ayının son 10 gününde itikafa girmek sünnet-i müekkede, Ramazan dışındaki vakitlerde girmek ise “müstehab”dır. Adak olarak adanan itikaf ise “vacip” hükmündedir. Vacip olan

İtikafın Şartları Nelerdir? Her

ibadetin

şartı

olduğu

gibi

itikaf ibadetinde de yerine getirilmesi gereken şartlar vardır. Kısaca bunlar; 1. Müslüman

olmak:

Kafirin

itikafı geçersizdir. Aynı durum itikaf içinde mürted olan kişi hakkında da geçerlidir. 2. Akıllı ya da temyiz çağında

itikafta oruçlu olma şartı vardır.

olmak: Temyiz yaşına girmemiş

İtikafın Süresi En Az Ne Kadar Olabilir?

Ancak alıştırılmaları vs. sebep-

Hanefi mezhebine göre; itikafın minimum sınırı tam olarak belirlenmese de çok az bir zaman dili-

çocukların itikafı sahih değildir. ler için mescidlere gelmelerinde hiçbir sakınca yoktur. 3. Niyet:

Niyet

olmadan

itikaf

olmaz.

mine tekabül etmektedir. İtikafa

4. Mescid: Yukarıda belirtildiği

niyet etmek şartıyla mescide girip

üzere erkeğin itikafı cemaatle

orada ibadet ile azıcık bir vakit

namaz kılınan, imamı ve müez-

geçirmek bile bu ibadet için yeterli-

zini bulunan mescidde olmalıdır.

dir. Durum Şafi ve Hanbeli mezhe-

İtikafın en faziletlisi Mescid-i

binde de aynıdır.

Haram'da,

sonra

Mescid-i

2. Buhârî, İ'tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, İ'tikâf, 1-6 3. Ebû Dâvûd, Savm, 77; Tirmizî, Savm, 79

Şaban 1441

13


Nebevi'de ve sonra da Mescid-i

vs. asli ihtiyaçlardandır. Cihat,

Aksa'da olandır.

borç,

5. Oruç: Daha önce de belirttiği-

reti ve cenazeye iştirak etme gibi

miz gibi vacip olan itikaf için oruç

durumlar için mezheplerimizin

şarttır. Sünnet itikaf Ramazan

farklı içtihatları vardır.

ayında olduğu için zaten oruçlu bulunma

şart

vardır.

Müste-

hab olan itikaf için ise oruç şartı bulunmamaktadır. 6. Temizlik: Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları gerekir. Cünüplük oruca mâni olmadığı

hapsedilme,

3. Bayılmak:

hasta

Günlerce

ziya-

baygın

kalan kişi ibadete ehil olmadığından dolayı itikafı bozulur. Hanefi mezhebine göre bozulan itikaf vacip ise kazası gerekir. Nafile ise gün tamamlanmadan bozul-

gibi itikafı da bozmaz. İtikafa giren

ması durumunda herhangi bir kaza

cami içinde iken ihtilâm olursa,

gerekmez.

dışarı çıkarak gusül abdesti alır ve

İtikafın Adapları Nelerdir?

yeniden itikafa devam eder. 7. Kocanın rızası: Kadınlar için kocalarının

rızalarını

almaları

şarttır.

ilişkide

bulunmak:

Kur'an-ı Kerimde; "Mescidlerde itikafa

çekildiğinizde

larınıza yaklaşmayın " Suresi,187)

buyurulur.

Kur’an okuması ve Allah’ı zikretmesidir. 2. Beraberinde

İtikafı Bozan Durumlar Nelerdir? 1. Cinsi

1. Gücü yettiğince namaz kılması,

başka

kimseler

varsa onlarla ilmi muhabbetler yapmasıdır.

kadın-

3. Gereksiz söz ve işlerden sakın-

(Bakara

masıdır. Zira bulunduğu yer ve

Öpmek

ve

kucaklamak gibi şeylerden dolayı inzal vaki olur yani meni gelirse yine itikaf bozulur. Şafilere göre; unutarak olursa itikaf bozulmaz. 2. Herhangi bir ihtiyaç yokken mescidden dışarı çıkmak: Bulunulan mescidde cuma namazı

taşıdığı niyeti ancak güzel bir kulluk ve taati gerektirir. 4. Bulunduğu yerdeki diğer insanlarla münakaşaya girmemesi ve onları rahatsız edecek hususlardan kaçınmasıdır. 5. Tamamen susma halinden uzak

kılınmıyorsa cuma için çıkmak,

durmasıdır. Çünkü bu dinimizde

caminin avlusunda tuvalet yoksa

yeri olmayan bir davranıştır. Ehli

hacet için çıkmak ya da mesci-

kitabın şeriatında olsa da bizim

din yıkılma riskine karşı çıkmak

şeriatımızda neshedilmiştir.

Nisan 2020

14


KUR'AN'I KERIM'DEN MÜMINLERE NIDALAR M. Sadık Türkmen

İMANDAN KÜFRE DÖNME YIKIMINDAN DAHA BÜYÜK ZARAR VAR MI? “Ey iman edenler! Eğer inkâr edenlere itaat ederseniz, sizi gerisin geri döndürürler de sonra hüsrana uğramış olursunuz.” (Âl-i İmran, 149)

Y

üce Rabbimizin Rasû-

Yüce Allah şöyle buyurdu:

lullah

“Eğer

ve selem’e

sallallahu

aleyhi

verdiği en

kulumuza

diklerimizden

indir-

herhangi

büyük mucize hiç şüphesiz

bir şüpheye düşüyorsanız

Kur’an-ı Kerim’dir. Bunun en

haydi onun benzeri bir sure

büyük sebebi Allah kelamı-

getirin,

nın kıyamete kadar bekasını

doğru

devam ettirecek olmasıdır.

başka şahitlerinizi de çağı-

Vahyin

günü-

rın. Bunu yapamazsanız

müze hatta kıyamete kadar

-ki elbette yapamayacak-

onun bu mucizevi yönünü

sınız- yakıtı insan ve taş

ortadan kaldıracak bir karşı

olan cehennem ateşinden

koyuş gerçekleşmediği gibi

sakının. Çünkü o kafir-

gerçekleşmesi de mümkün

ler

değildir.

(Bakara, 23-24)

inzalinden

için

eğer iseniz

iddianızda Allah’tan

hazırlanmıştır.”

Şaban 1441

15


İnsan aklı Kur’an’ın bu durumu ile Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem

ve

diğer peygamberlere verilen büyük mucizeleri

kıyasladığı

zaman

hayretler içerisinde kalıyor. Nasıl oluyor da o kadar büyük mucizeler değil de Kur’an’ın mucizesi ön plana çıkarılıyor? Nasıl oluyor da daha önce gönderilen peygamberleri kitap mucizesi ile değil de diğer mucizeleri ile anarken Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve selem’e

verilen

onca mucizeyi değil de Kur’an’ı zikrediyoruz? Bu soruların cevabını şu şekilde verebiliriz: Diğer peygamberlere verilen mucizeler sadece o zaman yaşayan insanların görebildiği kabildendi. Daha sonraki nesiller böyle bir mucizenin yaşandığını ancak atalarından

peygamber olmayı ümit ediyorum.” (1) Günümüzde

dikkat

etmemiz

gereken en önemli meselelerin başında bu değişmez mucizeye el süremeyen

kafirlerin

yaptıkları

oyunlar gelmelidir. Onlar bırakın Müslümanları,

kendi

üzerlerine

dahi Allah’tan bir rahmet inmesini istemeyecek kadar kibirlidirler. Bizzat kendilerine hidayet yolunu açsın diye inen kitapları az bir dünyalık karşısında tahrif edenler ve kendi peygamberlerini katledenler onlardır. Sadece II. Dünya Savaşı’nda altı yıl sürmesine rağmen ölen insanların sayısı altmış milyon civarındadır. Kendisine merhameti olmayan küfür ehlinden

merhamet

beklemek

veya tarih kitaplarından öğrenebi-

elbette abestir.

liyordu. Kur’an ise canlı bir şekilde

Tüm gayretlerine rağmen İslam’ın

ellerimizde olup meydan okumaya

ana kaynağını bozmaya muvaffak

devam etmektedir.

olamayanlar daha sinsi yöntem-

Şu hadisi şerif de buna delalet

ler geliştirerek emellerine ulaş-

etmektedir: Ebu Hureyre

maya çalışırlar. Özellikle İslam

anh

dedi ki: Rasûlullah

ve sellem

radıyallahu

sallallahu aleyhi

şöyle buyurdu: “Peygamber-

alemine

yönlendirdikleri

adamları

Müslümanları

bilim yakın-

lerden her birine mutlaka insanların

dan takip etme ve onların arasına

ona iman etmesini sağlayacak muci-

hangi yollarla sirayet edecekleri

zeler verildi. Bana verilen mucize ise

noktasında araştırmalarda bulun-

Allah’ın vahyettiği Kur’andır. Bundan

dular. Netice olarak Müslümanları

dolayı kıyamet gününde peygamber-

dinleri hususunda şüpheye düşü-

ler içinde kendisine en çok tabi olunan

recek durumları ve onların İslami

1. Buhârî, 4981

Nisan 2020

16


yaşamı bırakıp ahlaklarından ve

dininizden

itikatlarından taviz verecek bir

ahiretiniz elinizden çıkar, böylece

duruma gelmelerini hedef edindi-

helaka uğrayanlardan olursunuz.

ler. Açıktan yaptıklarında hüsrana uğradıkları savaşları gizlice yürütmeye,

Müslümanları

tasallutları

altına

dünyada

alma

yoluyla

zillete uğratmaya çalıştılar.

rahimehullah

cennet

tefsirinde

vaadinde,

cehennem tehdidinde, emirlerinde ve yasaklarında tasdik edenler! Şayet kafirlere itaat edecek olursanız yani nebiniz Rasûlullah aleyhi ve sellem’in

önemli

rahimehullah

bir

meseleye

temas etmiştir: “Eğer inkâr edenlere

uyarsanız”

ayetinden

Ebu

nin lideriydi. Süddi şöyle dedi:

Allah şunu kastetmiştir: ‘Ey Allah Rasûlünü

tefsirinde

er-Razi

ve

tir. Çünkü o Uhud günü kavmi-

şöyle dedi: “Övgüsü yüce olan ve

Fahrettin

dünyanız

Sufyan’ın kastedildiği söylenmiş-

Müfessirlerin Ayet ile İlgili Görüşleri: İmam Taberi

sapar,

sallallahu

nübüvvetini inkâr

eden Yahudi ve Hristiyanlara size emrettikleri ve sizi yasakladıkları şeylerde itaat eder de bu konudaki fikirlerini kabul ederseniz, size

“Bu ayetten maksat, Ebu Sufyan idi. Çünkü o fitnenin kökü idi”. Başka alimler bundan maksadın, Abdullah bin Ubey ve ona tabi olan münafıklar olduğunu söylediler. Onlar imanı zayıf olanların kalplerine şüphe atıyorlardı ve: “Muhammed gerçekten Allah’ın elçisi olsaydı bu olay (Uhud) onun başına gelmezdi. O da sıradan bir adamdır, bazen zafer kazanır bazen de mağlup olur. Artık eski dininize dönün.” diyorlardı.

nasihatçi olduklarını iddia ettikleri

Başka alimler bundan maksadın

konularda nasihatlerini alırsanız,

Yahudiler

sizi geriye çevirirler. Onlar sizi

Çünkü o esnada Medine'de Yahu-

imandan sonra geriye, İslam’dan

dilerden bir topluluk vardı. Onlar

sonra Allah’ı, ayetlerini ve Rasû-

Müslümanlardan zayıf gördükle-

lünü inkara yöneltirler de hüsrana

rinin kalplerine özelliklede Uhud

uğrarsınız. Böylece Allah

azze ve

vakası gibi anlarda şüphe atıyor-

sizi hidayet ettiği dininiz-

lardı. Ancak en doğrusu bu ayet-

den ve imanınızdan geri dönersi-

ten bütün kafirlerin kast ediliyor

niz. Nefislerinizi hüsrana uğratır,

olmasıdır… (2)

celle’nin

olduğunu

söylediler.

2. Tefisrul Kebir, aynı ayetin tefsirinden

Şaban 1441

17


Bu konuyu Seyyid Kutup rahimehullah

durumu o kişinin gerçekte daha

şöyle ele almıştır:

ilk andan itibaren iman etme-

Allah,

iman

uymaktan

edenleri

kafirlere

sakındırmaktadır.

diğini gösterir. Akide sahibinin, akidenin

düşmanlarına

dayan-

Çünkü kafirlere uymanın sonu

ması, onların desiselerine kulak

kesin zarardır; hiçbir kâr ve yarar

vermesi ve direktiflerine uyması

söz konusu değildir. Onlara uymak,

ruhsal bozgun belirtisidir. Yenilgi

topukların üzerinde küfre gerisin

baş gösterdi mi de sürecektir.

geriye dönmektir.

Artık kimse onu sonuçta yenil-

Mümin, ya küfür ve kafirlerle

mekten,

savaşmak, batıl ve batıla uyan-

küfre dönmekten alıkoyamaz. İlk

ları

adımlarını atarken bu kötü sonuca

defetmek

suretiyle

yoluna

devam edecek ya da Allah korusun topukları üzerinde küfre döne-

topukları

üzerinden

varacağını zannetmese de…

ve

Mümin, akidesi ve yönetilmesi

dinini koruyarak ikisinin arasında

bakımından, dininin ve önder-

pasif bir pozisyonda bulunması

liğinin

imkansızdır. İnsan böyle düşüne-

gereğini duymaz. Bir kere onları

bilir. Yenilginin ardından, yara ve

dinlerse fıtri ve pratik bir olgu

cektir.

Müminin

konumunu

berenin etkisiyle, güçlü galiplerle savaşmaktan barış

vazgeçip,

yapabileceğini,

onlarla bununla

beraber dinini, akidesini, imanını ve varlığını koruyabileceğini sana-

düşmanlarına

danışma

olarak artık topukları üzerinde irtidat yolunu tutmuş demektir. İşte Yüce Allah, müminleri uyarmakta, bundan sakındırmakta ve

bilir. Bu, kof bir vahimdir. Böyle

iman adına onlara seslenmektedir:

bir durumda ileriye atılmayanın,

“Ey müminler, eğer kafirlere itaat

geriye dönmesi kaçınılmazdır.

ederseniz sizleri topuklarınızın

Küfür, şer, sapıklık ve tağutlarla

üzerinde geriye döndürürler de

savaşa

hüsrana uğrarsınız.” (Âli İmran, 149)

tutuşmayanın,

horlanıp

geriye dönerek küfür, şer, sapıklık, batıl ve tuğyana dönmesi zorunlu bir sonuçtur. Bir kişinin akidesi

Topukların üzerinden, imandan küfre dönme yıkımından daha

ve imanı, onu kafirlere uymak-

büyük zarar var mı? İman zara-

tan, onları dinlemekten ve onlara

rından sonra hangi kazanç olabi-

güvenmekten alıkoyamıyorsa bu

lir ki? (3)

3. Fi Zilalil Kur’an, aynı ayetin tefsirinden

Nisan 2020

18


Ayetten Çıkarılacak Dersler: Kafirlere itaat edilmemesi özellikle

din

meseleleri

ve

itikat

ile

alakalı

kapsamaktadır.

Bir

Müslüman dünya hayatında veya ahirette kendisini hüsrana uğratacak meseleler hakkında kafirlere itaat etmek bir yana onlarla fikir alışverişinde dahi bulunması uygun değildir. Ancak ticari ve

ile yaptıkları

sallallahu aleyhi ve sellem

günlük meselelerde bu konuda bir

diyaloglardan rahatça anlarız.

genişlik vardır. Fahretttin er-Razi

Müslümanın

ikrah

dinen

olan

bu konuya işaret etmiştir. Sağlam temeller üzerine bina edilmeyen her dava bir süre ayakta kalmaya çalışsa da nihayetinde çökmeye mahkumdur. Müslümanın inancı dünyayı sadece yeme, içme, cinsel arzularını giderme ve mesken edinme olarak görmez. Yine Müslüman, hayatı sadece bir fikir hürriyeti, sorumluluk alanları belirlenmeksizin tüm fertler arasında eşitlik, sınırsız özgürlük ve ifade özürlüğü olarak görmez. İslam itaat edilecek mercii açıklarken bunun dışına çıkaran her hayat sistemini insanın cehennemin çukurlarına yollayacağını belirtiyor.

Müslüman

olduğunu

iddia eden hiç kimse hem Allah’ı hem de ona muhalefet eden küfür ehlini insana

memnun helal

edemez.

dairesi

yasak

altındayken bazı

şeyleri

yapması veya söylemesi konusunda ruhsat vardır. Bunu yaparken kalbinin İslam üzere olması ve küfür amelini kerih görmesi gerekir. Eğer buna riayet ederse Allah katında mazeret sahibi olur. Müşriklerin Ammar bin Yasir yallahu anhuma’ya

radı-

yaptıkları işken-

celerden sonra onun bazı sözleri telaffuz etmesinin ardından Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem

gelerek

durumunu izah edince şu ayeti kerime nazil oldu: “Kalbi iman ile dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr

eden

kimse

ve

böylece

göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl, 106)

İslam

Müslümanın

kafirlerin

emrine

içerisinde

istemeyerek

uymasına

ruhsat

dünyevi hareket sahasını belirler-

verilse de kafirleri zelil etmek ve

ken gerçek özgürlüğü de sunmuş-

İslam’ın

tur. Bunu sahabilerin Rasûlullah

mak için her şeyini feda etmesi

izzetini

ortaya

çıkar-

Şaban 1441

19


kendisine daha çok yaraşır. Böylece

esirlerden birini getirerek içine

kafirler asıl gücün teknoloji, sayı

attılar.

ve silahta değil, akideye ve davaya

Müslüman esirin cesedini gözleri

sımsıkı

olduğunu

ile gördü. Ona yine Hristiyan olma-

öğrenerek acze düşsünler. Bununla

sını teklif ettiler ama o dininden

ilgili olarak İslam tarihinde önemli

dönmedi. Bu sefer onun da kazana

bazı hadiseler yaşanmış ve Müslü-

atılmasını

manlar güzel örnekler vermiştir.

atılacağı zaman ağladı ve dedi ki:

İşte o örneklerden biri: Hafız İbni

“Kendime ağlıyorum. Çünkü Allah

Asakir, Sehm kabilesinden saha-

yolunda kazana atılacak bir tek

bilerden birisi olan Abdullah bin

canım var. İsterdim ki vücudum-

halini

daki kıllar sayısınca canım olsaydı

anlatırken diyor ki: “Bizanslılar

ve hepsini de böylece Allah yolunda

Abdullah bin Huzeyfe’yi esir aldı-

işkence çekerek verseydim buna

lar ve onu kumandanlarının huzu-

sahip olamadığım için ağlıyorum.”

bağlanmakta

Huzey fe’nin

radıyallahu anhum

runa götürdüler. Kumandan ona: “Hristiyan ol seni kendime ortak edeyim ve kızımı sana vereyim” dedi. Fakat o buna şu karşılığı verdi: “Şayet sen elinde bulunan yerlerin hepsini ve buna ilaveten Arap yarımadasını verecek olsan ve bir saniyeliğine dahi Muhammed’in dininden dönmemi istesen yine de yapmam. Kumandan: “O zaman seni öldürürüm” dedi. Abdullah bin Huzeyfe “İstediğini yap” diye cevap verdi.

Kızgın

kapta

emrettiler.

parlayan

Kaldırılıp

Bir başka rivayette de Abdullah bin Huzeyfe’yi hapse attıkları ve günlerce ona yiyecek ve içecek vermedikleri sonra ona domuz eti ile rakı gönderdikleri ve onun buna

yaklaşmadığı

nakledilir.

Niçin yemediği sorulunca bunu yemesinin kendisine helal olduğunu

ancak

onların

kendisine

vesile

olmamak

küfretmelerine için

yemediğini

söyler.

Bunun

üzerine kumandan ona: “Alnımı öp seni salıvereyim” der. Fakat o:

Kumandan emretti ve onu kolla-

“Benimle beraber bütün Müslüman

rından çaprazvari astılar. Sonra

esirleri de salıverecek misin?” diye

okçulara emir verildi ve önce elle-

sorar. Kumandan “Evet” deyince

rine sonra kollarına ve ayaklarına

alnını öper. Bunun üzerine onunla

doğru ok atmaya başladılar ve

birlikte bütün Müslüman esirler

her ok atışında Hristiyan olma-

salıverilir. Müslümanların yanına

sını teklif ettiler ama o Hristiyan

geldiğinde Hz. Ömer: “Her Müslü-

olmadı. Bunun üzerine ellerini ve

manın Huzeyfe oğlu Abdullah’ın

kollarını çözdüler. Sonra bir kazan

alnını öpmesi gerekir” der ve önce

getirdiler, ısıttılar ve Müslüman

kendisi öper.

Nisan 2020

20


NEBEVÎ DAMLALAR Yener Yılmaz

İMAN KARDEŞLİĞİ Enes radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman 7; Müslim, İman 71-72; Tirmizî, Kıyamet 59; Nesaî, İman 19, 33; İbn Mace, Mukaddime 9)

H

adisi rivayet eden

Efendimize getirdi. Enes’in

değerli sahabi Enes

iyi

Bin Malik’in hayatı

söyleyerek onu Efendimizin

bir

çocuk

olduğunu

ile alakalı kısa bilgiler;

hizmetine verdi.

Medineli olan Enes daha

Enes

on yaşında bir çocukken

kadar Peygamber Efendimi-

Rasûl-i

Efendimiz

zin yanında bulunur, akşam

bu güzel şehre hicret etti.

olunca da Kuba’daki evlerine

Annesi

giderdi. Efendimizin yanında

Ekrem Ümmü

Süleym,

elinden tutarak Resûlullah

radıyallahu anh

akşama

pek çok savaşa katıldı.

Şaban 1441

21


Peygamber

Efendimiz

çok

zeki

Enes’in annesi Ümmü Süleym ile

bir çocuk olan Enes’i pek severdi.

üvey babası Ebu Talha, ileri gelen

Enes’in söylediğine göre kendisine

ashabı

“Oğulcuğum!” diye seslenir, onu

Efendimiz onların evine sık sık

hiç azarlamaz, dövmez, beğenme-

uğrar, orada nafile namaz kıldı-

diği bir iş yapsa bile “Bunu niçin

rır,

yaptın?” demezdi. Zaman zaman

yer, evlerinde öğle uykusuna yatar,

ona “iki kulaklı” anlamında “Zül

onlara hayır dua ederdi.

uzuneyn” diye takılırdı.

kiramdandı.

Ümmü

Peygamber

Süleym’in

yemeğini

Enes hicretin 93. yılında, 103 yaşında

Hz. Peygamber Enes’e uzun ömürlü,

Basra’da vefat etti. Allah ondan razı

çok çocuklu ve varlıklı olması,

olsun. (1)

Allah

Teâlâ’nın

onu

cennetine

koyması için dua etti. Efendimizin duası aynen gerçekleşti. Enes yüz yılı aşkın bir hayat sürdü. Pek çok çocuğu, torunu ve serveti oldu.

Açıklama İslam'ın esaslarından birini olan bu hadisi şerif, gerçek müminin en

temel

özelliklerinden

birini

Rasûl-i Ekrem’den duyup öğrendiği,

ifade etmektedir. Bu özellik kişinin

tekrarlarıyla birlikte 2286 rivayetle

Müslüman kardeşini düşünmesi ve

en çok hadis bilen yedi sahabe-

kendisi için istediği tüm güzellikleri

nin üçüncüsü idi. Okuma yazması

onun için de talep etmesidir.

olduğu

için

duyduğu

hadisleri

yazardı. Bu rivayetleri Medine’de ve daha sonra yerleştiği Basra’da yüzlerce talebesine öğretti. Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’i

leri farzdır. “Birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olmazsınız”

en

iyi tanıyanlardan biri olduğu için, tıpkı Rasûlullah

Müslümanların birbirlerini sevme-

sallallahu aleyhi ve sellem

gibi yaşar, onun gibi namaz kılardı. Rasûl-i Kibriya Efendimize ait bir çubuğu ve onun bir saç telini hep yanında taşırdı. Öldüğü zaman bu

buyuran Rasûlullah

(2)

lahu aleyhi ve sellem bu

sallal-

farziyete işaret

etmiştir. Hadisi şerifte geçen “iman etmiş olmaz” ifadesi tam anlamıyla iman etmiş

sayılmaz,

kâmil

mümin

olmaz şeklinde açıklanmıştır.

çubuk, vasiyeti üzerine, kabirde

Bir

Müslüman

yanına, Efendimizin saç teli de dili-

ve ahireti için talep ettiği her

nin altına kondu.

türlü

hayrı

1. Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları 2. Müslim

Nisan 2020

22

ve

kendi

dünyası

güzelliği

diğer


Müslümanlar için de talep etmelidir fakat talep etmek ve istemek sadece “Allah onlara da versin” demekle olmaz. Evet, Müslüman ilk olarak bunu söylemeli ardından harekete geçmelidir. İmkân bulduğu halde muhtaç

Müslümanlara

yardımı

esirgeyenlerin, “ben onlar için de hayrı ve güzelliği istiyorum” demesi elbette ki kendisini kandırmanın ötesine geçmez. Yemekten sonra “Allah olmayanlara da versin” diyen Müslüman elini cebine atmıyor, zekâtını, sadakasını vermiyor ve

Günümüz yöneticilerinin bir türlü bırakmak istemedikleri koltuklara kendilerinden sonra eş dost akrabalarını yerleştirip onlara güzellikler yaptıklarını zannetmeleri gerçekten çok garip!

cimrilik yapıyorsa kendini kandırıyor demektir. Allah

azze ve celle

istese

yeryüzünde tek bir gariban bırakmaz tek bir insan aç kalmaz fakat O bizi birbirimizle imtihan ediyor.

Bazen hayır yerine şerri talep eder

Kim cömert kim cimri açığa çıkarı-

“İnsan hayrı istediği kadar şerri de

yor. İnfak eden kendi nefsi için yatı-

ister. İnsan pek acelecidir!”

rım yapmış olur, başkasının derdiyle

Bunun sebebi genelde sabırsızlık-

dertlenen kendi derdini unutur. Yaptığımız her hayrın faydası ilk bize ulaşır fakat insanoğlu maalesef ki cimrilik yapmayı, kendi derdinden başka dertlerden uzak durmayı,

(İsra, 11).

tan kaynaklanır. Bu sorunu aşabilmek için samimi bir şekilde Allah’a yalvarmalı ve gayret etmelidir “Kim sabretmek ister ve gayret ederse Allah ona sabır verir.” (3)

diğerlerini

İşte bu ve benzeri özelliklere sahip olan

görmezden gelmeyi daha çok sever,

insanoğlu uzun vadede de faydalı

bir şeyler isterken genelde gerçek

olmayacağını bildiği halde aç gözlü-

kendi

işine

bakıp

fayda vereni değil, ücreti nakit olanı

lüğe devam eder...

ister “Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk

İman

geçeni (dünya hayatını ve nimetle-

etmenin yollarını öğretir, zengin

rini) seviyor, (istiyor) ahireti bıra-

olana zekâtı, varlık bulana sada-

kıyorsunuz” (Kıyamet, 20)

kayı emreder, bencilliği yasaklar,

ise

kişiye

nefsi

terbiye

3. Buhârî

Şaban 1441

23


yaralılar arasında kalan amcamın oğlunu aramak üzere savaş alanında geziyordum.

Yanımda

biraz

su

vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu buldum. Su isteyip isteme-

Büyük İslam alimlerinden İmam Nevevi “Bu hadisi şerifi daha genel manada anlamak gerekir” demiştir. Hadiste geçen kardeş kelimesinin hem din kardeşi hem de biyolojik kardeş olarak anlamayı uygun görmüştür. Ona göre bir kişinin kâfir bir kardeşi olsa onun için de hayırlı istekleri olmalı. Nasıl ki kendisi cehenneme gitmek istemiyorsa Müslüman olmayan bu öz kardeşi için de aynı istekte bulunmalı, hidayeti için dua etmelidir. Dolayısıyla bir kâfirin hidayeti için dua etmek müstehap sayılmaktadır.

diğini sordum. Başıyla isterim dedi. Tam suyu içireceğim sırada öteden birisi "Ah, su!” diye inledi. Amcazadem gitmemi ve suyu ona içirmemi işaret etti. Gittim, baktım ki Asım’ın oğlu Hişam. Tam ona su vereceğim sırada başka birisi “Su!” diye inledi. Hişam da suyu içmedi ve beni ona gönderdi.

Arayıp

buldum

fakat

kendisine suyu ulaştırıncaya kadar o şehit olmuştu. Hemen Hişam’ın yanına koştum, o da şehit olmuştu. Bari suyu amcamın oğluna içireyim diye onun yanına gittim fakat o da şehit olmuştu. Nihayet su elimde kaldı. Allah hepsine rahmet etsin.” İşte kendisi için istediğini kardeşi için isteyen ve bu isteklerini bilfiil gösteren eşsiz nesil... - Rasûlullah Zer

sallallahu aleyhi ve sellem Ebu

radıyallahu anh’a

“Ey Ebu Zer! Ben

seni zayıf bir kimse olarak görüyorum ve kendim için istediğimi senin için de istiyorum. İki kişiye dahi emir(yönetici) olma, yetimin malının velayetini kabul etme” (4) demiştir. Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem

ümmetin ilk nesli bizler için en güzel

kendisi için ne istiyorsa ümmeti

örnek olmuşlardır, Huzeyfe radıyallahu

için de talep etmiştir. Hz. Ebu

anh şöyle anlatıyor: "Yermuk harbinde,

Zer’in zaafiyetini bildiği için onu

4. Müslim/İmara 17

Nisan 2020

24


sorumluluk

almaktan

uzaklaş-

maya davet etmiştir. Benzeri bir durum Hz. Ömer’in oğlu ile alakalı gerçekleşmiştir. Kendisinden sonra halife olarak oğlu Abdullah’ı tayin etmesi istenince Hz. Ömer “Bir aileden bir kurban yeter” diyerek oğlunu bu sorumluluktan korumuş ve kendisi için istediği afiyeti oğlu için de talep etmiştir. Günümüz yöneticilerinin bir türlü bırakmak istemedikleri koltuklara kendilerinden sonra eş dost akrabalarını yerleştirip onlara güzellikler

yaptıklarını

zannet-

meleri gerçekten çok garip! Muhammed

bin

Vasi

Peteği biraz fazla açtığı için kışın terleyen

Müslüman!

Çadırdaki

kardeşin için bir tane battaniye göndermeyi düşündün mü? Yemek-

pazarda

ten sonra yiyeceği tatlıya karar

eşeğini satmak ister. Müşteri “Bu

vermekte zorlanan kardeşim, üç

eşeği bana uygun buluyor musun?”

buçuk gündür sıcak yemek görme-

diye sorunca Bin Vasi “Şayet uygun

miş kardeşin için de bir talebin

bulmasaydım satmazdım” der. İşte

oldu mu?

bu sözüyle kendisi için razı olup uygun bulacağı şeylere kardeşi için razı olacağına işaret etmektedir. Abdullah b. Abbas

radıyallahu anh

Allah

azze ve celle

kendi-

mize talep ettiğimiz tüm güzellikleri tüm Müslüman kardeşlerimiz için isteyebilmeyi ve bu isteğimizi pratiğe döküp hayatımıza yansıta-

“Ben Allah’ın kitabından bir ayet

bilmeyi bizlere nasip eylesin!

okurum da dilerim ki bütün insan-

Büyük İslam alimlerinden İmam

lar bu ayetle ilgili benim bildiklerimi bilsinler” demiştir.

Nevevi “Bu hadisi şerifi daha genel manada anlamak gerekir” demiş-

Bu ve benzeri birçok örnek selefi

tir. Hadiste geçen kardeş keli-

salihinin

mevcuttur.

mesinin hem din kardeşi hem de

Bizim örnekleri çoğaltmaya ihtiya-

biyolojik kardeş olarak anlamayı

cımız yok. Okuyacağımız örnek çok,

uygun görmüştür. Ona göre bir

duyacağımız misallerin haddi hesabı

kişinin kâfir bir kardeşi olsa onun

yok fakat bu duyguları pratikte yaşa-

için de hayırlı istekleri olmalı.

yan insan bulmak gerçekten çok zor!

Nasıl ki kendisi cehenneme gitmek

hayatında

Şaban 1441

25


istemiyorsa Müslüman olmayan

bükülmez, artık Rasûlullah

bu öz kardeşi için de aynı istekte

aleyhi ve sellem’in

bulunmalı,

dua

o toplum ortaya çıkar: “Birbirle-

etmelidir. Dolayısıyla bir kâfirin

rini sevmeleri, birbirlerine merhamet

hidayeti için dua etmek müstehap

duymaları bakımından müminlerin

sayılmaktadır.

tek bir vücut gibi olduklarını görürsün.

İman,

hidayeti

Kirmani’ye

için

göre

kişi-

nin kendisi adına istemediği ve hoşlanmadığı

şeyleri

kardeşleri

için de istememesini gerektirir. Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem

hadisinde

bunu

zikretmemiş-

sallallahu

hadisinde bahsettiği

O vücudun herhangi bir organı rahatsızlanacak olsa, vücudun diğer bölümleri de uykusuz kalır ve ateşi yükselir.” (5) Bu şekilde olan bir toplum zillet yüzü görmez, baskı altına alınmaz ve sancağı yere düşmez.

tir. Çünkü bir şeyi sevmek onun

Bu

zıttına buğzetmeyi gerektirir. Bu

imanının aynı seviyede olmadığı

sebeple bununla yetinmiş, ayrıca

ve değişken bir y apıy a sahip olduğu

buğzu

anlaşılmaktadır.

söz

konusu

etmemiştir.

Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.

Hadisi Şeriften Çıkarılan Bazı Hükümler Kâmil mümin kendi nefsi için istediğini, diğer Müslüman kardeşleri için de talep eder.

hadisi

şerifte

müminlerin

Bazı

hallerde

kişinin imanı kâmil olurken bazı durumlarda zayıflayabilir. Allah azze ve celle

her insana hak etti-

ğini verir hatta bazen hak etmediği mükafatları da verir ancak kesinlikle zulmetmez ve alacağını eksiltmez. Kâmil iman herkese nasip olmaz, hak etmek gerekir.

Bir Müslüman kıskançlık, bencil-

Gayret edenin çabası boşa çıkmaz.

lik vb. duyguları ayaklarının altına

Gayret, kâmil imanı kâmil iman

almalı varsa böyle bir huyu değiş-

ise kalpte huzuru ortaya çıkarı.

mesi için dua etmelidir. Meşhur

Allah imanımızı kâmil, amelle-

bir dua şu şekildedir “Allah’ım

rimizi salih, ömrümüzü bereketli

yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi

eylesin! Şu imtihan dünyasından

ahlâkımı da güzelleştir.”

başarıyla ayrılabilmeyi hepimize

Bu hadisle amel eden bir toplumun bireyleri arasında sevgi ve saygı yayılır. Bu sebeple toplum birbirine kenetlenir, bir vücut gibi olur. Düşmanın karşısında bileği 5. Buhârî

Nisan 2020

26

nasip eylesin....


KAVRAMLAR Mahmut Varhan

Kavramlar

TEVHİDİN KISIMLARI

B

ütün peygamberlerin

Peygamberlerden

ortak mesajı tevhid

onların ümmetleri tevhide

akidesidir.

davet etme ve şirki ortadan

Bütün

sonra

peygamberler, tevhide davet

kaldırma

sorumluluğunu

etmek ve tevhid akidesini

üstlenerek

bu

bozan küfür ve şirki ortadan

büyük mücadeleler vermiş-

kaldırmak için gönderilmiş

lerdir. Böylece tevhide davet

ve

gerçekleş-

etme ve şirki, küfrü orta-

tirmek uğrunda mücadele

dan kaldırma mücadelesi

etmişlerdir. Bu yolda çok

günümüze

büyük meşakkatlere maruz

rak çağımızdaki ümmet-i

kalmış, birçoğu yurtlarını

Muhammed’in omuzlarına

terk ederek hicret etmiş

yüklenmiştir. Tevhid ile şirk

ve pek çok peygamber de

arasındaki mücadele/savaş

öldürülerek şehit edilmiştir.

bütün

bu

gayeyi

yolda

kadar

şiddetiyle

çok

ulaşa-

devam

Şaban 1441

27


etmekte olup kıyamet kopuncaya

1- Allahu Teâlâ’yı zatında tevhid

kadar da aralıksız sürecektir. Zira

etmek: Bütün mahlukatın tek bir

bu dünyamızın hilkat hikmeti ve

yaratıcısının ve düzene koyucu-

âdemoğlunun şu zıtlar dünyasın-

sunun bulunduğunu kabul edip

daki imtihan sırrı budur.

ikrar etmektir. Âlemi yaratan ve

Bütün

bu

rağmen

büyük

tarih

akidesinden

mücadelelere

boyunca

sapmalar

tevhid

meydana

gelmiş ve muvahhitlerin kisvesine bürünen münafıkların sinsi desiseleri neticesinde tevhid akidesinden inhiraf/sapma hasıl olmuştur. İşte

inhirafların

günümüzde

bu

zirveye

çıktığı

inhiraf

seline

kapılmamak için tevhidin hakikatini, kısımlarını ve tevhidin zıddı olan şirkin hakikat ve kısımlarını bilmek; muvahhitlerin yolunu müşriklerin, mücrimlerin yolundan ayırt etmek zaruridir. Bunun için de Kur’ân-ı Kerîm ve sünnet-i seniyyeyi sapasağlam bir yolla bize nakleden ve dosdoğru bir şekilde fehmeden fukahanın, muhaddislerin ve müfessirlerin kitaplarını anlayarak okumak ve incelemek gerekir. Bu birkaç makale ya da kitapçık okumakla hasıl olacak bir şey değildir.

işlerini düzene sokan birden fazla ilahlar olmadığı gibi birçok parçadan, unsur ve elementten mürekkep bir zat da değildir. Zira farklı parçalardan

dur. Halık-Yüce yaratıcı mahlukata, yaratılmışlara benzemekten münezzehtir. İşte birçok millet bu hususta şirke düşmüştür. Örneğin Mecusiler âlemin iki yaratıcısının olduğuna inanarak şirke düşmüşlerdi. Onlara göre âlemdeki hayrın yaratıcısı Yezdan, şerrin yaratıcısı da Ehrimen idi. Birincisini ışık-ateş, ikincisini ise karanlık temsil etmektedir. Bunun için de onlar ateşe tapmaktaydılar. İslam tarihinde ortaya çıkan itikadî mezheplerden Kaderiyye - Mutezile ve Şia mezhepleri de kulların şer fiillerinin kulların kendileri tarafından yaratıldığını

benimsemekle

bu

vahim dalalete sürüklenmişlerdir. Hindular

ve

Arap

müşrikleri gibi pek çok millet de

Tevhid akidesinin kâmil bir şekilde

kâinatın

meydana gelmesi için Allah

tarafından

düzene

inanarak

şirke

celle’yi

olmak,

yaratılmışlara mahsus bir durum-

Yunanlılar,

Tevhidin Kısımları

mürekkep

azze ve

zatında tevhid etmek/birle-

işlerinin

birçok

tanrı

sokulduğuna düşmüşlerdir.

mek, sıfatlarında tevhid etmek ve

Hristiyanlar ise Allah’ın üç parça-

fiillerinde tevhid etmek gerekir.

dan-uknumdan

Nisan 2020

28

mürekkep

tek


bir zât olduğuna inanarak şirke

celle dışında ilahlar olsaydı, her bir ilah

düşmüşlerdir. İşte Allah

azze ve celle

kendi yarattıkları üzerinde bağım-

yüce kelamında bütün bu müşrik

sızlığını ilan eder ve diğer ilahlara

toplumların tüm şüphelerini ve

da galip gelmeye çalışırdı. Böylece

batıl vehimlerini izale etmeye kâfi

kâinatta nizam, intizam, düzen ve

vahdaniyet burhanlarını ve tevhid

disiplin diye bir şey olmazdı. Nite-

delillerini serdetmiştir. Ezcümle;

kim dünyada aciz meliklerin çokluğu

Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

dünyadaki nizamı altüst etmiş ve

“De ki: Eğer Allah ile beraber, onların söylediği gibi, başka tanrılar da bulunsaydı, o zaman Arş’ın Sahibine ulaşmak için bir yol ararlardı. Allah onların söylediklerinden çok çok uzak, çok çok yücedir. Yedi gök ve yer ile bunlarda olan kim varsa Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. Lâkin siz onların tesbihini anlamazsınız. O ise hilim sahibidir ve çok bağışlayıcıdır.”

dünyayı bir savaş alanına çevirerek insanlığı bu iktidar ve çıkar savaşına kurban etmiştir. Hâlbuki pek zalim ve çok cahil olan insan elinin müdahil olmadığı kâinatta gözlemlenen bunun tam aksidir. Hiç şüphe yok ki bu durum birlikte hareket eden bu kâinatın tek bir yaratıcının eseri olduğunu ve tek bir müdebbir tarafından idare edildiğini göstermektedir. 2-

(İsra, 42-44)

“Allah asla evlât edinmiş değildir. Onunla beraber başka bir tanrı da yoktur. Eğer olsaydı her biri kendi yarattığını kapar, böylece birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Allah onların yakıştırdığı şeylerden uzaktır.” (Müminun, 91)

Allahu

Teâlâ’yı

sıfatlarında

tevhid etmek: Allah

azze ve celle’ye

mahsus

olan

sıfatların

sadece

onda bulunduğunu ve bu sıfatların ondan başkasında bulunmadığını kabul edip ikrar etmektir. Allah azze ve celle’nin

hayat, ilim, irade, kudret,

kelâm, semi’ ve basar gibi sıfatlarına iman etmektir. O’nun zatında

“Eğer gökte ve yerde Allah’tan

bir benzeri olmadığı gibi sıfatla-

başka tanrılar olsaydı, ikisinde de

rında da bir benzeri olmadığını

düzen kalmazdı. Arş’ın Rabbi olan

tasdik etmektir.

Allah, onların yakıştırdığı şeylerden uzaktır.” (Enbiya, 22)

Allah’ı sıfatlarında tevhid etme konusunda O’nun sıfatlarını inkâr

Bu ayet-i kerîmelerin açıkça ifade

eden Mu‘attıla (Cehmiyye ve Mute-

ettiği gibi şayet âlemi yaratmada ve

zile) mezhebi ile O’nun sıfatlarını

işlerini düzene sokmada Allah

mahlukatın

azze ve

sıfatlarına

benzeten

Şaban 1441

29


Müşebbihe-Mücessime

mezhebi

Allahu Teâlâ’ya iman etme ve O’nu

düşmüşler-

tanıma konusunda esmaul hüsna

dir. Hâlbuki Allahu Teâlâ şöyle

ve bunların delalet ettiği Allah’ın

buyurmaktadır: “Hiçbir şey O’na

yüce sıfatları çok önemlidir. Zira

benzemez. O, her şeyi işiten, her

akıl Allah’ın zatını idrakten aciz-

“Hiçbir şey

dir. O’nun sıfatlarının keyfiyetini

O’na benzemez” cümlesi, Müşeb-

de idrak etmekten acizdir. Bundan

bihe mezhebini reddetmekte; “O,

dolayı “Kişinin aczini idrak etmesi,

her şeyi işiten, her şeyi görendir”

hakiki idrak ve kavrayıştır” denil-

cümlesi de Mu‘attıla (Cehmiyye

miştir.

ve Mu‘tezile) mezhebini reddet-

manada şu sözleri sarf etmiş-

mektedir. Allahu Teâlâ bu hakikati

tir: “İdrâk-i meâlî bu küçük akla

ifade ederek şöyle buyurmakta-

gerekmez/ Zira bu terazi bu kadar

dır: “De ki: O Allah birdir. Her şey

sıkleti çekmez.” Fakat akıl, Allahu

her halinde o Allah’a muhtaçtır;

Teâlâ’nın isimlerinin tecellisini ve

O hiçbir şeye muhtaç değildir. O

sıfatlarının

doğurmamış, doğmamıştır. Hiçbir

ederek idrak edebilir. İşte bunun

büyük

bir

dalalete

şeyi görendir.”

(Şura, 11)

şey O’na denk değildir.”

(İhlas, 1-4)

Diğer taraftan Batınîler, Rafizîler ve bazı sapkın tarikatlar kendi imamlarına ve şeyhlerine Allah’a mahsus olan sıfatları vererek büyük bir dalalete düşmüşlerdir. Bunlar imamların, ermişlerin ve şeyhlerin gaybı bildiklerini ve kalplere nüfuz ettiklerini, hidayet ve dalaletin onların elinde olduğunu ve iradelerinin kâinatın tedbiri ve düzene sokulması hususunda geçerli olduğunu iddia etmektedirler. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok ayet-i

Yine

Ziya

Paşa

eserlerini

benzer

müşahede

içindir ki “Allah’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin. Ancak Allah’ın sıfatları (ve fiilleri) hakkında tefekkür edin” denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Allahu Teâlâ’nın sıfatlarının tecellisi olan fiilleri üzerinde durulmuş olup, bu fiiller üzerinde tefekkür ederek O’nun cemal ve celal

sıfatlarını

tanımamız

ve

ancak bu şekilde O’nun yüce zatını tanıyabileceğimiz

vurgulanmış-

tır. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan yüzlerce levhadan sadece iki levhayı arz etmekle yetinelim.

kerimede gaybı bilenin, hidayet ve

Birincisi: Allahu Teâlâ şöyle buyur-

dalaleti verenin ve bütün kâina-

maktadır:

tın işlerini düzene sokanın sadece

ulaştığınızda,

Allahu Teâlâ olduğu açık bir şekilde

ğunuzda, gündüzün sonunda ve

belirtilmiştir.

öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı

Nisan 2020

30

“Haydi

siz,

sabaha

akşama kavuştu-


tesbih edin, ki göklerde ve yerde hamd

O’na

mahsustur.

Ölüden

diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız. Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz. Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. O’nun delillerinden biri de gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: “Dikkat et, onlar haham ve rahiplerine ibadet etmiyorlardı. Fakat onlar bir şeyi helal kıldıklarında onu helal sayıyorlar, haram kıldıklarında da onu haram kabul ediyorlardı.” (İşte bu Allah’tan başkasını Rab edinmek demektir.)”

için (alınacak) dersler vardır. Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O’nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten

bir

kavim

için

ibretler

vardır. Yine O’nun delillerindendir ki, size korku ve ümit vermek üzere şimşeği gösteriyor, gökten su indirip ölümünün ardından arzı onunla diriltiyor. Doğrusu bunda, aklını kullanan bir kavim için (alınacak) dersler vardır. Göğün ve yerin O’nun buyruğu ile düzen

Göklerde ve yerde olanlar hep O’nundur. eğmiştir.

Hepsi

O’na

Yaratmaya

boyun

başlayan,

sonra onu tekrarlayan O’dur, ki bu, O’nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde (tecelli eden) en yüce sıfat O’nundur. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.”

(Rum, 17-27)

içinde durması da O’nun (varlığı-

İkincisi: Allahu Teâlâ şöyle buyur-

nın) delillerindendir. Sonra sizi

maktadır: “Sizi Biz yarattık; hâlâ

topraktan bir çağırdı mı hemen

tasdik etmeyecek misiniz? Gördü-

(kabirlerinizden)

nüz mü döktüğünüz meniyi? Onu

çıkıverirsiniz.

Şaban 1441

31


siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz

kılmak, zelil düşürmek ve kâinatın

miyiz yaratan? Aranızda ölümü

bütün işlerini düzene sokmak gibi

takdir

bizi

pek çok fiillerinin bulunduğunu

alıkoyacak değildir: Ne yerinize

kabul/tasdik etmektir. Bu konuda

benzerlerinizi getirmekten ne de

şu ayet-i kerîme ne kadar da

bilmediğiniz bir âlemde ve şekilde

manidardır: “ Allah'ın kendisine

sizi tekrar yaratmaktan. İlk yaratı-

verdiği hükümranlıkla şımarıp da

eden

biziz.

Kimse

lışınızı biliyorsunuz; öyleyse niçin hâlâ

düşünmezsiniz?

Gördünüz

mü ektiklerinizi? Siz mi o ekinleri bitiriyorsunuz, yoksa biz miyiz bitiren? Dileseydik onu kupkuru çöp yapardık da geveler dururdunuz: “Mahvolduk, borca battık, “Biz mahrum kaldık” diye. Gördünüz mü içtiğiniz suyu? Onu buluttan siz mi indiriyorsunuz, yoksa biz miyiz indiren? Dileseydik onu acı bir su yapardık; öyleyse niçin hâlâ

şükretmezsiniz? Gördünüz

İbrahim ile Rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrahim “Benim Rabbim dirilten ve öldürendir” dediği zaman, o “Ben de diriltir ve öldürürüm” demişti.

İbrahim

ise

“Benim

Rabbim güneşi doğudan getirir; haydi, sen de onu batıdan getir” dedi ve o kâfir donup kaldı. Zaten Allah öyle zalimler güruhuna yol göstermez.” gibi İbrahim

(Bakara, 258)

Görüldüğü

aleyhisselam,

âlemlerin

mü tutuşturduğunuz ateşi? Onun

Rabbi olan Allah’ı tanıtmak için,

ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz

O’nun çok geniş bir dairede tecelli

miyiz yaratan? Biz onu bir ibret

eden hayat ve ölümün sahibi olma

yaptık ve tutuşturanlar için yararlı

sıfatını, diriltme ve öldürme fiil-

kıldık. Öyleyse Ulu Rabbinin adını

lerini O’na isnat ederek belirtince;

kusurdan ve ortaktan tenzih et.”

iktidarı sebebiyle azgınlaşmış olan

(Vakıa, 57-74)

Nemrut, diriltme ve öldürme fiille-

3- Allahu Teâlâ’yı fiillerinde tevhid etmek; Allah

azze ve celle’ye

mahsus

rinin kendisinde de bulunduğunu iddia ederek bir nevi ilâhlık tasla-

olan fiillerin sadece O’nda bulun-

maya çalışmıştır. Allah azze ve celle de

duğunu ve O’nun dışında herhangi

Hz. İbrahim’e kuvvetli bir hüccet

bir kimsede bu fiillerin (O’nda

ilham

bulunduğu

güneşi doğudan getirir; haydi, sen

şekliyle)

bulunmadı-

ederek

“Benim

Rabbim

ğına itikâd edip teslim olmaktır.

de onu batıdan getir”

Allahu Teâlâ’nın yaratmak, rızık

demek suretiyle o azgın kâfiri rezil

vermek, öldürmek, diriltmek, aziz

rüsva etmiştir.

Nisan 2020

32

(Bakara, 258)


Allah

azze ve celle

pek çok fiilini bir

arada zikrederek şöyle buyurmaktadır: “De ki: Ey mülkün sahibi olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de çekip alırsın. Dilediğini aziz eder, dilediğini hor ve hakir kılarsın. Bütün hayır Senin elindedir. Senin herşeye gücün

yeter.

Gündüzü

geceye

katar, geceyi de gündüze katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de hesapsız şekilde rızıklandırırsın.” (Âl-i İmran, 26-27)

Allahu Teâlâ şöyle buyurmakta-

Akıl, Allahu Teâlâ’nın isimlerinin tecellisini ve sıfatlarının eserlerini müşahede ederek idrak edebilir. İşte bunun içindir ki “Allah’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin. Ancak Allah’ın sıfatları (ve fiilleri) hakkında tefekkür edin” denilmiştir.

dır: “O Allah ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra da Arş üzerine istivâ etmiştir. Ondan başka sizin ne bir veliniz vardır ne bir şefa-

verdi. Fakat ne kadar az şükredi-

atçiniz. Hâlâ düşünüp öğüt alma-

yorsunuz!”

yacak mısınız? Gökten yere kadar

Allah

her işi O çekip çevirir. Sonra

herhangi birini başka bir varlıkta

bütün işler, sizin hesabınızla bin

tasavvur etmek ve başka bir varlı-

sene kadar tutan bir günde Ona

ğın böyle bir yetkiye sahip oldu-

yükselir. İşte bu, görüneni de

ğunu

görünmeyeni de bilen, kudreti

Allah’a şirk koşmaktır. Zamanı-

her şeye üstün olan, rahmeti her

mızda bunun en açık örneği bazı

şeyi kuşatan Allah’tır. O Allah ki,

âlimlerin Allahu Teâlâ’nın sıfatla-

yarattığı her şeyi güzel yarattı,

rından olduğunu diğer bazı âlim-

insanı yaratmaya da çamurdan

lerin de Allahu Teâlâ’nın fiillerin-

başladı. Onun neslini ise bayağı

den olduğunu kabul ettikleri teşri/

bir suyun özünden yarattı. Sonra

yasama hakkını kullara veren-

ona güzel ve düzgün bir biçim

lerin işlediği şirktir. Bu konuda

verdi ve ruhundan üfledi. Böylece

muhterem Hasan Karakaya

size

mehullah

kulaklar,

gözler,

kalpler

(Secde, 4-9)

azze ve celle’nin

kabul

etmek,

fiillerinden

fiillerinde

rahi-

şöyle demektedir: “Allahu

Şaban 1441

33


Teâlâ’nın, tek yaratan ve tek yöne-

Bu ayette zikredilen Ehl-i Kitap,

ten olması hasebiyle kendisine ait

hahamlarının

birçok hususiyeti ve özelliği vardır.

kâinatı

Bunlardan biri de yasaları koyması,

ve onlara herhangi bir ibadet de

helal ve haramı belirlemesi, yasak

yapmıyorlardı. Fakat onlar Rasû-

olanı ve serbest olanı bildirmesidir.

lullah

Binâenaleyh, kim yasa koymayı

gelen şu hadisin izah ettiğine göre

veya helal ve haramı belirlemeyi

hahamların ve papazların koyduk-

Allah’ın dışında herhangi bir fert

ları yasalara bilerek ve isteyerek

veya

olursa,

itaat ediyorlardı. Böylece onları

Allah’a ortak koşmuş olur. Zira Yüce

rabler edinmiş oluyorlardı. Adiyy

Allah hem kâinatı yoktan var eden

b. Hâtim

hem de onu düzenleyen ve gerekli

“Boynumda altından bir haç bulu-

kanunları

narak Rasûlullah’ın yanına geldim.

topluluğa

verecek

koyandır.

Hiç

Hâlık,

ve

papazlarının

yarattığına

sallallahu

aleyhi

inanmıyor

ve

radıyallahu anh

sellem’den

diyor ki:

yarattıklarını düzensiz, başıbozuk

Rasûlullah

bırakır mı? Elbette ki bunun cevabı

üzerinden at” dedi ve onun Tevbe

“Hayır!” olacaktır.

Suresi’nden şu ayeti okuduğunu

Evet, yasaları Allah koyduğundan kendisi

dışında

yasa

koyanları,

Yüce Allah’a ortak koşulanlar diye sıfatlandırmış

ve

şöyle

buyur-

muştur: “Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi, kendileri için dinden bir şeriat (yasa) yapan ortakları mı var?”

(Şura, 21).

Görül-

düğü gibi Allah izin vermediği halde yasa koyanların yasalarına hür iradeleri ile bağlı kalanlar, yasa koyanları Allah’a ortak koşmuş olurlar. Nitekim şu ayetin manası bunu

ifade

etmektedir:

“Onlar

(Yahudi ve Hıristiyanlar) hahamlarını

ve

papazlarını

dışında rabler edindiler.”

Allah’ın (Tevbe, 31).

1. Tirmizî, 3095 2. Hasan Karakaya, İslam Akaidi, s. 175-176.

Nisan 2020

34

“Ey

Adiyy,

bu

putu

duydum: “Onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) hahamlarını ve papazlarını Allah’ın dışında rabler edindiler.” Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem

dedi ki: “Dikkat et, onlar haham ve rahiplerine ibadet etmiyorlardı. Fakat onlar bir şeyi helal kıldıklarında onu helal sayıyorlar, haram kıldıklarında da onu haram kabul ediyorlardı.” (İşte bu Allah’tan başkasını Rab edinmek demektir.)” (1)

(2)


GÜNDEM ANALİZ Nedim Bal

AYAĞINDA TERLİK İLE DOLAŞANLARIN ZAFERİ

G

eçen ayın en büyük

ve Taliban’ın nihai hedefle-

siyasi gelişmelerinden

rini özetleyen yazısını sizlerle

biri de şüphesiz Tali-

paylaşmak istedik…

ban ile ABD arasında Katar’ın başkenti Doha’da yapılan barış anlaşmasıydı.

Temsilcilerimiz 2018 yılında

ABD ile yapılan anlaşmanın içeriğiyle

ilgili

Siraceddin Hakkani:

bazı

bilgi-

ler paylaşmadan önce Taliban’ın önde gelen isimlerin-

ABD ile müzakerelere başladığı zaman, bu görüşmelerin sonuç vereceğine olan inancımız sıfıra yakındı. 18 senelik savaşın ardından Amerika’nın

den Siraceddin Hakkâni’nin

niyetlerine güvenmiyorduk ve

işgalci ABD ile 19 yıla varan

daha önceki birkaç müzakere

savaşı, barış müzakerelerini

girişimi sonuçsuz kalmıştı.

Şaban 1441

35


Yine de bir kez daha denemeye

Köylerimize

karar verdik. Bu uzun savaş herkes-

dan

ten korkunç bir bedel cebretti.

harekatlarının

(Müzakerelerin) başarılı olacağına

Amerikan tarafının tavır değiştir-

dair ihtimaller her ne kadar kıt olsa da barışa dönük olası herhangi bir fırsatı elimizin tersiyle itmenin hikmetsiz olacağını düşündük.

Amerika

düzenlenen

tarafın-

bombardıman

yoğunlaşması

ve

mesi, ipe un sermesi saflarımızda kızgınlığa ve tekerrür eden bir huzursuzluğa sebep olsa da müzakereleri sürdürdük.

40 seneden uzun süredir, her gün

Başkan Trump, görüşmeleri askıya

kıymetli Afgan hayatları yitiyor.

aldığında bile barış kapısını açık

Her insan sevdiklerini kaybedi-

tuttuk

yor. Bu savaştan herkes yorulmuş

en çok Afganlar zararlı çıkıyordu.

durumda. Bundan eminim ki ölümlerin ve yaralanmaların durması gerekiyor.

“ABD ile Barış Görüşmeleri Eşiğinde Oluşumuz Ufak Bir Şey Değil” Amerika

öncülüğündeki

koalisyona savaşı

karşı

bizler

yabancı

verdiğimiz

istemedik.

bu

Kendi-

zira

savaşın

devamından

Böylesi yoğun müzakerelerin ardından bir barış anlaşmasına varılamaması karşılıklı taviz olmadan geldi. Gökten ölüm yağsa da yirmi senedir ağır bir savaşa tutuştuğumuz düşmanımızla

böylesi

çalkantılı

müzakerelere

devam

etmemiz,

savaşı sona erdirme ve ülkemize barış getirmeye olan bağlılığımızı ortaya koyuyor.

mizi müdafaa etmek zorundaydık. Yabancı kuvvetlerin ülkeden çekilmesi bizim ilk ve en öncelikli talebimiz olageldi.

“Endişeler, Müzakere Sürecinin Önüne Geçmesin” Yabancı birlikler çekildikten sonra

Bugün Amerika ile bir barış anlaş-

Afganistan’da ne tür bir yönetim

masının eşiğinde oluşumuz ufak bir

kuracağımıza dair ülke içinde ve

kilometre taşı değil.

dışında artan endişelerin, sorula-

Kıymetli

meslektaşlarım

Molla

Abdulgani Birader ve Şir Muhammed Abbas Stanikzay liderliğindeki müzakere heyetimiz 18 aydır

rın farkındayız. Böylesi sorulara yanıtım, bunun Afganlar arasındaki bir mutabakata bağlı olduğudur. Endişelerimizin, ilk defa yabancı

baskı

ve

müdahaleden

yorulmak bilmeden bir anlaşmayı

azade olan, sahici bir münazara ve

mümkün kılmak için Amerikan

müzakere sürecinin önüne geçme-

heyetiyle görüştü.

sine izin vermemeliyiz.

Nisan 2020

36


Kimse bu süreci önceden belirle-

Afganların

nen sonuçlar ve ön şartlarla önden

Afganistan’ı bir istikrar merkezi

belirlemeye çalışmamalıdır. Bizler,

yapmak ve kimsenin toprağımızda

diğer taraflarla birlikte, her Afgan’ı

tehdit altında hissetmemesi için

temsil edecek ve hiçbir Afgan’ın

tüm önlemleri alacağız.

dışlanmış

hissetmeyeceği,

yeni,

kapsayıcı bir siyasi sistem üzerinde anlaşmak için saygıyla ve sahici bir istişareyle çalışmaya kendimizi adamış durumdayız.

Bizi

da

ortaklığıyla,

bekleyen

uçsuz

yeni

bucaksız

meydan okumaların da bilincindeyiz. Belki de en büyük sınavımız, farklı Afgan grupların, ortak geleceğimizi tanımlamak için yoğun ve

“İslami Sistem İnşa Etmek İçin Ortak Bir Yol Bulacağız”

samimi bir şekilde çalışmasından

Ben eminim ki yabancı baskı ve

bir düşmanla bir anlaşmaya vara-

müdahaleden kurtularak, hep bera-

biliyorsak, Afganların arasındaki

ber her Afgan’ın eşit haklara sahip

anlaşmazlıkları

olacağı, İslam tarafından kadına verilen eğitimden çalışmaya tüm hakların korunacağı, liyakatin fırsat eşitliği için temel olacağı bir İslami sistem inşa etmek için ortak bir yol

emin olmaktır. Bunun mümkün olduğundan eminim. Şayet yabancı

da

müzakere

yoluyla çözebilmeliyiz. Bir diğer sınav, uluslararası toplumu barışa geçiş ve yabancı güçlerin çekilmesi sürecinde ilgili ve pozitif olarak

bulacağız.

angaje halde tutmaktır. Uluslararası

Aynı zamanda Afganistan’ın bölge-

rarlı hale getirmek ve geliştirmek için

sel ve küresel güvenliğe tehdit olan yıkıcı gruplar tarafından kullanılacağına dair endişelerin de farkındayız. Ancak bu endişeler abartılmış durumdadır. Afganistan’da yabancı grupların bulunduğuna dair iddialar, harbin tüm taraflarından savaş çığırtkanı olan kimseler tarafından yapılan siyasi amaçlı mübalağalardır.

toplumun desteği Afganistan’ı istikhayati önemde olacaktır. …………………………..

“İslami İlkelere Bağlı Olduğu Sürece Teamüllere Bağlıyız” İslami ilkelerle uyumlu oldukları sürece tüm uluslararası teamüllere bağlı kalacağız. Ve diğer ülkeler-

Böylesi grupların ülkemizi alıkoy-

den de ülkemizin egemenliğine ve

ması ve bir savaş sahasına çevir-

istikrarına saygı duymalarını, bunu

mesi hiçbir Afgan’ın maslahatına

rekabet ve savaş için değil, iş birliği

değildir. Yabancı müdahalelerden

için bir zemin olarak değerlendir-

zaten çok sıkıntı yaşadık. Diğer

melerini umuyoruz.

Şaban 1441

37


sağlanabilir ve gelecekteki iş birliğinin temelleri atılabilir. Afgan

yurttaşlarım

tarihi

anlaşmayı

yakında

bu

kutlayacak.

Tamamen uygulamaya geçtiğinde, Afganlar

tüm

yabancı

güçlerin

çekildiğini görecekler. Bu kilometre taşına yaklaşırken, inanıyorum ki tüm Afgan erkek ve kız kardeşlerimizle bir araya gelip kalıcı bir barışa ilerlememiz ve yeni bir Afganistan’ın temellerini atmamız uzak bir hayal değildir. Bundan sonra, tüm yurttaşlarımıDaha acil olarak, ABD ile varılan

zın sürgünden ülkelerine döneceği

anlaşmayı hayata geçirmek de bir

yeni bir başlangıcı kutlayacağız.

meydan okuma olacak. Katar’ın

Herkesin haysiyet ve selamet içeri-

başkenti Doha’da Amerikan heyeti

sinde yaşama hakkının olacağı,

ile yapılan müzakereler boyunca bir

ortak yurdumuza... (1)

derece güven inşa edildi ancak ABD bizler de onlara tamamıyla güven-

“AFGANİSTAN’A BARIŞI GETİRME ANLAŞMASI”

mekten oldukça uzağız.

Afganistan’a Barışı Getirme Anlaş-

ABD ile bir anlaşma imzalamak

ması, hicri kameri takvime göre 5

bizlere tamamen güvenmediği gibi

üzereyiz ve bu anlaşmanın her hükmünü gerek sözüyle gerekse ruhuyla

uygulamaya

Anlaşmanın çıkarmak,

bağlıyız.

potansiyelini başarısını

ortaya

garantile-

mek ve sürdürülebilir barışı elde etmek, ABD’nin de vaatlerine bağlı

Recep 1441, hicri şemsi takvime göre 10 Hut 1398’e karşılık gelen 29 Şubat 2020’de imzalanmıştır. Anlaşmada her iki tarafın da vermiş olduğu bazı taahhütler şu şekildedir:

Abd’nin Taahütleri

kalmasının aynı şekilde dikkat-

Amerika

lice gözlenmesine bağlıdır. Ancak

anlaşmanın ilanını takiben on dört

bundan sonra tamamen bir güven

ay içinde tüm diplomatik olmayan

1. News York Times / Tercüme: Mepa News

Nisan 2020

38

Birleşik

Devletleri,

bu


sivil personel, özel güvenlik yükle-

c) Amerika Birleşik Devletleri, tüm

nicileri, eğitmenler, danışmanlar

ilgili

ve destek hizmetleri personeli de

ve onayıyla güven arttırıcı tedbir

dahil olmak üzere Amerika Birleşik

olarak

Devletleri'nin, müttefiklerinin ve

siyasi mahkumları süratle serbest

Koalisyon ortaklarının tüm askeri

bırakma planı üzerinde, tüm ilgili

güçlerini Afganistan'dan çekeceğini

taraflarla birlikte hemen çalışmaya

tarafların savaş

koordinasyonu

mahkumlarını

ve

ve bu konuda aşağıdaki önlemleri

başlamayı taahhüt etmektedir.

alacağını taahhüt etmektedir:

d) ….. Taliban olarak bilinen Afga-

1) Afganistan’daki ABD kuvvetle-

nistan İslam Emirliği’nden beş bin

rinin sayısını sekiz bin altı yüze (8.600) düşürecek, müttefiklerinin ve Koalisyon Kuvvetleri’nin sayısını da orantılı olarak azaltacaktır. 2)

Amerika

Birleşik

(5000) kadar mahkûm ve diğer taraftan bin (1000) kadar mahkûm Afgan müzakerelerin ilk günü olan, hicri kameri takvimde 15 Recep 1441’e, hicri şemsi takvimde 20

Devletleri,

Hut 1398’e karşılık gelen 10 Mart

müttefikleri ve Koalisyon, beş askeri

2020’ye kadar serbest bırakılacak-

üsteki tüm güçlerini geri çekecektir.

tır. İlgili taraflar, geriye kalan tüm

3) Amerika Birleşik Devletleri tarafından devlet olarak tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği’nin bu anlaşmanın İkinci Bölümü’ndeki yükümlülük-

mahkumları da müteakip üç ay süresince serbest bırakma amacını taşımaktadır.

Amerika

Birleşik

Devletleri, bu hedefi yerine getirmeyi taahhüt etmektedir.

lerine dair taahhüt ve eylemlerle

4) … Taliban olarak bilinen Afga-

birlikte Amerika Birleşik Devlet-

nistan İslam Emirliği, serbest bıra-

leri, müttefikleri ve Koalisyon şu

kılan mahkumlarının, bu anlaş-

maddeleri yerine getirecektir:

mada

a)

Birleşik Devletleri’nin ve mütte-

Amerika

Birleşik

Devletleri,

müttefikleri ve Koalisyon, kalan dokuz buçuk (9,5) ay içinde Afganistan’da kalan tüm güçlerin geri çekilmesini tamamlayacaktır. b)

Amerika

Birleşik

belirtilen

yükümlülüklere

bağlı kalacağını ve böylece Amerika fiklerinin güvenliğine karşı tehdit oluşturmayacağını taahhüt etmektedir. 5)

Afganlar

arası

müzakerele-

Devletleri,

rin başlamasıyla birlikte Amerika

müttefikleri ve Koalisyon, kalan

Birleşik Devletleri, Amerika Birleşik

üslerdeki tüm güçlerini geri çeke-

Devletleri tarafından devlet olarak

cektir.

tanınmayan

ve

Taliban

olarak

Şaban 1441

39


bilinen Afganistan İslam Emirli-

veya kişilerle iş birliği yapmamaları

ği’ne karşı mevcut yaptırımların

talimatını verecektir.

ve üyelerinin başına konan ödül listesinin idari incelemesini, hicri kameri

takvimde

8

Muharrem

1442’ye ve hicri şemsi takviminde 6 Sunbula 1399’a karşılık gelen 27 Ağustos 2020’ye kadar bu yaptırımları kaldırmak hedefiyle başlatacaktır.

3.

… Afganistan İslam Emir-

liği,

Afganistan'da

herhangi

bir

grubun veya bireyin Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmesini engelleyecek ve onların üye toplamasına, eğitmesine ve para toplamasına izin vermeyecek ve bu anlaşma-

7) Amerika Birleşik Devletleri ve

daki taahhütler uyarınca onlara ev

müttefikleri, Afganistan’ın toprak

sahipliği yapmayacaktır.

bütünlüğüne ya da siyasi bağımsız-

4.

lığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanmakla tehdit etmekten veyahut ülkenin içişlerine müdahale etmekten kaçınacaktır.

… Afganistan İslam Emirliği,

Afganistan'da sığınma veya ikamet hakkı arayan kişilerle uluslararası göç hukukuna ve bu anlaşmanın taahhütlerine uygun şekilde ilgileneceğini, böylece bu kişilerin Amerika

Taliban’ın Taahhütleri

Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin

1. Devlet olarak tanınmayan ve Tali-

güvenliğine tehdit oluşturmayacağını

ban olarak bilinen Afganistan İslam

taahhüt etmektedir.

Emirliği, üyelerinin, diğer bireylerin

5.

veya El Kaide dahil hiçbir grubun

Afganistan'a girmesi Amerika Birle-

Afganistan topraklarını kullanarak

şik Devletleri'nin ve müttefikleri-

Amerika Birleşik Devletleri’nin ve

nin güvenliğine tehdit oluşturacak

müttefiklerinin güvenliğini tehdit

kişilere vize, pasaport, seyahat izni

etmesine izin vermeyecektir.

veya diğer yasal belgeleri vermeye-

2. … Afganistan İslam Emirliği, Amerika Birleşik Devletleri'nin ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden kişilerin Afganistan'da yeri

… Afganistan İslam Emirliği,

cektir. (2)

Taliban İslam Emirliğinden Yeni Açıklama

olmadığı konusunda net bir mesaj

29 Şubat 2020 tarihinde imzalanan

verecek

Amerika

anlaşmanın üzerinden 5 gün geçtik-

Birleşik Devletleri'nin ve müttefik-

ten sonra (5 Mart 2020) Taliban

lerinin güvenliğini tehdit eden grup

İslam Emirliği resmî sitesinden yeni

ve

2. Mepa News

Nisan 2020

40

üyelerine,


bir açıklama yaptı. İslam Emirliği

Kaide de dahil olmak üzere diğer

yapılan açıklamada hem anlaşmaya

şahıs

uyulacağını hem de izzetli duru-

topraklarını Birleşik Devletler ve

şun devam edeceğini açıkça beyan

müttefiklerinin güvenliğini tehdit

ederek dostlara güven, düşmanlara

etmek için kullanmasına müsaade

ise korku salmaya devam etti.

etmeyeceği” belirtiliyordu.

Taliban’ın

Bu kapsamda Taliban ile 20 yılı

dini

yöneticilerin-

den olan “Müftü Abdullah Reşad Afgani” tarafından 5 Mart tarihinde yayınlanan

açıklamada

“Gelinen

süreçte silahlı cihat devam edecek mi?” sorusunun da cevabı veriliyor.

“ABD Çıkana ve İslami Sistem Kurulana Kadar” Peştuca olarak servis edilen açıklama İslam fıkhının önemli referans

kaynaklarından

muhaddis

İmam Buhari, İslam alimleri İbn Teymiyye ve Ahmed Şakir gibi isimlerden alıntılar içeriyor. Açıklamada Taliban lideri Heybetullah

Ahundzade’nin

“Afganis-

tan’ın meşru lideri” olduğu belirtilirken,

“Taliban

savaşçılarının

işgalci güçler Afganistan’dan çekilene ve İslami bir yönetim kurulana kadar silahlı cihada devam edeceği” vurgulanıyor.

(3)

El Kaide’nin Yapılan Anlaşmaya Dair Açıklaması

ve

grupların,

Afganistan

aşkın bir süredir ilişki içerisinde olan El Kaide’nin anlaşmaya dair yapacağı

açıklama

başta

ABD

olmak üzere, taraflarca merakla bekleniyordu. El Kaide’nin merkez yapılanması, Taliban ile ABD arasında varılan anlaşmaya dair açıklamayı yayınladı. (13 Mart Cuma) El Kaide’nin ana propaganda organı As Sahab tarafından

sosyal

medya

ağları

üzerinden yayınlanan açıklamada Taliban’a övgüde bulunuldu.

“Anlaşma Büyük Bir Zafer” Açıklamada başlık olarak, Kur'an’da yer alan Fetih Suresi’nin ilk ayeti olan “Şüphesiz sana apaçık bir fetih açtık” ayeti yer aldı. Açıklamanın başlangıç kısmında, Taliban ile ABD arasındaki anlaşmanın oldukça büyük bir zafer olduğuna atıfla, duyulan memnuniyete dair ifadeler ve dualar yer alıyor. Yayınlanan açıklamada; Taliban’ın kurucu lideri Molla Muhammed

Taliban ile ABD arasında yapılan

Ömer’in 2001 yılında verdiği bir

anlaşma metninde Taliban’ın “El

röportajdaki ifadelerine atıf y apılıyor.

3. Mepa News

Şaban 1441

41


Söz konusu röportajda Molla Ömer,

mensuplarının ve Afgan halkının

ABD’nin Afganistan’ı işgali üzerine

mücadelesinin bir örnek olduğu

“ABD bize yenilgiyi, Allah ise zaferi

vurgusu yapılıyor.

vaat ediyor. Hangisinin gerçekleşeceğini göreceğiz!” şeklinde konuşmuştu. El Kaide’nin açıklamasında Molla

Ömer’in

sözünün

gerçek-

leştiği belirtilerek, Taliban’ın ABD karşısında “Büyük ve tarihi bir zafer kazandığı” vurgulanıyor.

Afgan halkının da tebrik edildiği açıklamada, Afgan halkına Taliban’ın ‘İslam Emirliği’ etrafında toplanma, ayrılıkları bir kenara bırakma

ve

İslam

dini

üzere

birleşme ve İslami Afgan topraklarını kalkındırmak için çalışma

Taliban Lideri Ahundzade’ye Tebrik

çağrısında bulunuluyor.

Açıklamanın devamında, Taliban

“ABD Anlaşmayı Bozabilir”

lideri Heybetullah Ahundzade’den “Müminlerin Emiri” olarak bahsediliyor ve Ahundzade ile tüm Taliban mensupları, tüm Afgan halkı ve bütün Müslümanlar anlaşma dolayısıyla tebrik ediliyor.

El Kaide, yaptığı açıklamada Taliban

mensuplarına

anlaşmayı

bozması

da

ABD’nin olasılığına

karşı “tetikte olmaları” gerektiğini belirterek “Haçlıların tarih boyunca ihanetleriyle

bilindiğini”

ifade

El Kaide’nin açıklamasında yaklaşık

ediyor ve gerekli her türlü tedbirin

20 yıldır yaşanan sürecin, Müslü-

alınması gerektiğinin altı çizili-

manlar Allah’a bağlı kalarak diren-

yor. Aynı zamanda, Taliban lideri

meye devam ederse Allah’ın onlara

Ahundzade’nin son açıklamasına

yardım edeceğini gösteren güzel bir

da değinilerek, zafer için Allah’a

ders olduğu savunuluyor.

şükredilmesi, gurura kapılmamak gerektiği ve hazırlıkların sürmesi-

“Taliban’a Destek Olunmalı” Açıklamada

İslam

nin lüzumu üzerinde duruluyor. (4)

dünyasından

alimlere, varlıklı kişilere ve fikir adamlarına

“Allah’ın

şeriatıyla

hükmedecek İslami bir devletin

Taliban Tecrübesi Tüm Dünya Müslümanları Tarafından İbretle İncelenmelidir

nüvesini oluşturması için” Taliban’a

Taliban’ın işgalci ABD ve 39 ülkeden

destek olunması çağrısında bulu-

oluşan koalisyon güçlerine karşı 19

nuluyor. Aynı zamanda dünyadaki

yıl süren soluksuz mücadelesi yeni

tüm Müslümanlara da Taliban’ın

bir evreye girdi.

4. Mepa News (https. twitter.com/ hani/ status/ Resmî Sitesi)

Nisan 2020

42


Taliban birçok maddi imkansızlık-

Bu ve benzer sorular birçok İslam

lara ve üstelik her şeyi çok iyi bildi-

mensubunun

ğini zanneden aydın görünümlü

meşgul etmekte ve edecek gibi de

Müslümanlar(!) dahil tüm dünyanın

gözükmekte…

kendisine karşı olmasına rağmen nasıl oldu da 19 yıl sonra ABD ve müttefiklerini

masanın

başına

getirebildi?

gündemini

şu

an

Taliban tecrübesi özelinde söyleyecek olursak; akidede ifrat ve tefritten uzak mutedil yolun, davetteki hikmetli usulün, başarıya ulaş-

19 yıl boyunca nasıl motive oldu?

mak için var olması gereken zahiri

Başarıya

neler

sebepleri gerçekleştirmenin, müca-

yaptı? Hangi metot ve yöntemleri

delenin sadece bir alanda değil

kullandı? Afgan halkına karşı takip

birçok alanda yürütülmesinin ne

ettiği davet usulü/menheci ne idi?

denli önemli olduğunu bize öğret-

Ayrıştırdı mı bütünleştirdi mi? Halk

miştir.

ulaşmak

için

desteğini nasıl kazandı? Savaştığı düşmanlarına ve aldığı esirlere nasıl davrandı? İntikamla mı hareket etti yoksa merhametle mi?

Taliban daha

tecrübesi

öğretmiştir;

bize

bir

halkı

şey

hikmet

ile yönlendirip kuşatacak alim ve davetçilerimiz olmadığı müddetçe,

Taliban nasıl oldu da dünya küfrüne

savaş ve barış süreçlerini yönetecek

diz çöktürdü? Onu Allah’ın izniyle

dirayet ve derinlikte idari kadrola-

başarıya ulaştıran metot ne idi?

rımız olmadığı müddetçe, idareyi

Sadece “etliye sütlüye dokunmadan”

ele aldığında adaletle hükmedecek

yaptığı tebliğ çalışmaları mıydı? Ya

liyakat ve sadakat sahibi öncü nesil-

da son derece kaliteli stüdyo ortam-

ler

larında tüm dünyayı parmak salla-

ahlakımızla, şahsiyetimizle, amel-

yarak tehdit ederken çekilip servis

lerimizle halkın gönlüne girmedi-

ettiği fütursuzca görüntüler miydi

ğimiz müddetçe kalıcı başarıların

onu başarıya ulaştıran?

gerçekleşmesinin mümkün olma-

İslam

mensupları

19

yıl

süren

yetiştirmediğimiz

müddetçe,

dığı hakikatidir.

bu mücadeleyi ve yapılan barış

Allah müminlerin yar ve yardımcısı

anlaşmasını nasıl okumalı, nasıl

olsun…

anlamalı? Müslümanlar hamasete bulaşmadan ilmi, idraki, insafı,

Allaha emanet olunuz.

adaleti elden bırakmadan bu kutlu mücadeleden ne tür dersler ve ibretler çıkarmalı?

Şaban 1441

43


İSLAM İDARECİLERİMİZİN ALTIN TARİHİ Cihan Malay

İKİNCİ RAŞİD HALİFE:

ÖMER (r.a) (584 -646)

Yönetim Anlayışı “Kavminizin dan

ilim

“Binlerce

Vali atamada çok hassas

reisi

olma-

öğreniniz” ibadet

ve

ehlinin

ölmesi, Allah’ın helal ve haramını bilen bir âlimin ölmesinden ağır gelmez” sözlerinin sahibi radıyallahu anh,

(1)

Ömer

halife olduktan

davranan Hz. Ömer, hassasiyetini

şu

sözlerle

dile

getirir: “Layık biri olduğu halde

bu

işte

akrabasını

gözetirse Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere karşı hain davranmış olur.” İnsanlara,

atadığı

valiler

sonra ileri görüşlülüğünün

için şu izahatta bulunur:

bir örneği olarak bir evi

“Ey

fıkıh ve fetva ehlinin yetiş-

alsınlar diye göndermedim.

mesine tahsis etmiş, burada

Adaletle davranmaları, elde

yetişen kimseleri fethedilen

edilen

topraklara vali ve kadı tayin

bir şekilde dağıtmaları için

etmiştir.

gönderiyorum.”

insanlar!

Mallarınızı

ganimeti

adaletli

1. Ali Muhammed Sallâbî, II.Halife: Hz. Ömer, Ravza Yayınları, s.222.

Nisan 2020

44


Valilerinden

sorduğunda

valilerine “İnsanlar açlıktan ölmek-

onun fakirleri ve hastaları ziyaret

teler. Allah merhamet etmezse hepsi

etmediği, onların sorunlarına kulak

ölecek” şeklinde mektuplar yazdı-

vermediğini

rarak yardım etmeleri çağrısında

görevden aldı.

birini

öğrendiğinde

onu

bulunmuştur. Bu sayede Medine’ye

(2)

Vali teftişi için bazı kimseleri tayin etmesi daha önce yapılmayan uygulamalardandır.

ihtiyaç maddeleri gönderildi. Gelen yiyecek maddeleri büyük kazanlarda pişirilerek halka yemek dağıtıldı ve giyecek ihtiyaçları da aynı

Mısır Valisi Amr b. As’a Mısır’daki Hristiyan halkın canları, malları ve dinleri hususunda bir emanname gönderilmiştir. Bu, İslam toplumuna zarar vermedikleri sürece onlara tanınan inanç hürriyetine

şekilde karşılandı. (4) O, kıtlık günlerinde ailesiyle yemek yemeyi

insanların

bulunduğu hali gidermek için ertelemiştir. (5)

dair önemli bir husustur.

Fetih Hareketleri

Kıtlık Günleri

Fetihlerde

Hilafet

günlerinin

bir

dönemi

(yaklaşık dokuz ay) Medine ve civarında kıtlıkla geçen Hz. Ömer, açlıktan karnının guruldadığı bir gün “İstediğin kadar gurulda. İnsanlar yemedikçe sen de yemeyeceksin” dedi. Hizmetçisi Eslem, “Allah ve celle

azze

bu kıtlığı üzerimizden kaldır-

mazsa, Ömer Müslümanlar için duyduğu üzüntüsünden dolayı ölür” diye

aralarında

konuştuklarını

söylemiştir. (3)

içerisinde

seçtiği

komutanlara

birbiriyle istişare ile hareket etmeyi, düşmana karşı ummadıkları tuzaklar ile hareket etmelerini, fetihlere katılan askerlerin isim ve ihtiyaçlarını kayıt altına almayı emretmiştir. İslam

savaş

hukukunu,

örnek-

leri olan Rasûlullah’tan alan İslam ordularının, fethettiği bölgelerdeki halklara karşı güzel muamelesi, insanların Müslüman olmalarına ve Müslümanların bu bölgelerde kalıcı kalmalarına vesile olmuştur. İslam düşmanlarının,

karşılarındakine

Bölge halkının Medine’ye doğru

insanın onur ve şahsiyetine uyma-

akın etmesi üzerine onlarla ilgi-

yan davranışları karşısında İslam

lenmiş ve ihtiyaçlarını gidermiş,

orduları, yüce değerler uğrunda

2. A.g.e, s.426. 3. İbn Sa’d, Tabakat, III, s.314. 4. Sallabi, s.292. 5. İbn Sa’d, s.317.

Şaban 1441

45


savaştıklarının ispatı olarak büyük

konumundaki Medain’in fethedil-

bir ahlaki örneklik sergilediler.

mesiyle de Sasani İmparatorluğu

Şam Fetihleri: Şam fetihlerinin ilk

tarihten silinmiştir.

büyük zaferini Yermük Savaşı’nda

Kaynaklarda Nihavend Savaşı önce-

200.000 kişilik Rum ordusuna karşı

sinde Sasani komutanı Hürmü-

elde eden İslam ordusunun bu

zan’ın beraberindeki heyetle Medi-

zaferi Rumların gücünü zayıflat-

ne’ye Hz. Ömer ile görüşmek üzere

mış, fetihler dalga dalga büyüyerek

geldiğinde, Hz. Ömer’in mescidde

Ürdün, Kudüs, Bahreyn ve diğer

hiçbir koruması, sarayı olmadığı

Şam bölgelerine yayılmıştır.

halde uyuduğunu görmeleri üzerine

Şam

bölgesi

fetihleri

arasında

önemli bir yeri bulunan bir fetih de Kudüs’ün fethidir. Rum patriğinin Kudüs’ün anahtarlarını ancak devlet

başkanlarına

söylemesi

üzerine

vereceğini

yola

koyulan

Hz. Ömer’in sade giyinişi ve tevazusu tarihte ender rastlanılan bir durumdur. Mescid-i Aksa’da namaz kılan Hz. Ömer, Hristiyanlardan aldığı Kudüs’ü Müslümanların elle-

“Bu adam peygamber gibi bir adam” dedikleri aktarılmıştır. (6) Afrika Fetihleri: Şam’ın fethiyle Rum ordularının Mısır ile bağlantısı kesilince, hedef Mısır’ın tamamının İslam topraklarına dahil edilmesi oldu ve Mısır’ın fethi ile Müslümanlar Afrika kıtasına doğru fetihlerde bulunmaya başladı.

rine teslim etmiştir. (637-638)

Anadolu Fetihleri:

Irak Fetihleri:

Iyad b. Ğanem komutasındaki ordu,

Ebubekir

radıyallahu anh

ile başlatı-

lan fetihlere Hz. Ömer döneminde devam edildi. Sa’d b. Ebu Vakkas radıyallahu anh

komutasında, dünya

savaş tarihinde önemli yeri olan Kadisiye Savaşı’nda fillerle desteklenmiş

100.000

kişilik

Sasani

ilk olarak Urfa’ya girmiş ve cizye alınmak

üzere

Anadolu’ya

sulh

yapılmıştır.

kuzeyden

girilerek

fetihlerde bulunuldu.

Hesap Şuuru ve Sorumluluk Hassasiyeti

İmparatorluğu’nun (Kisra) mağlup

Hz. Ömer’in kendisiyle özdeşleştiği

edilmesiyle İran bölgesinin kapıları

“Fırat kenarında bir kuzuyu kurt

İslam ordularına açılmış, Kisra’nın

kapsa, Allah’ın bu sebeple Ömer’i

sonu

Nihavend

hesaba çekmesinden korkarım” ve

Savaşı zaferi ve Kisra’nın başkenti

İbn Abbas’ın “Ömer, bütün yollarına

görünmüştür.

6. Taberî, Tarihu’l-Umem ve’l-Mulûk, IV, S.87-88; İbnu’l-Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih, II, S.548-549.

Nisan 2020

46


tuzaklar kurulduğunu gören bir kuş kadar dikkatli ve tedbirliydi” sözleri onun sorumluluk hissini bize öğretmektedir. Yine savaşta eşi bulunanlara: “Ey kocası savaşta olanlar! Bana ihtiyaçlarınızı bildirin”

(7)

ve yara ve

darbe izleri bulunan bir deveyi gördüğünde

söylediği

“Senden

dolayı hesaba çekilmekten korkuyorum” sözleri onun sorumluluk duygusunu bizlere öğreten bir diğer örnektir. (8) Akrabalarından birinin beytülmaldan (devlet hazinesinden) bir şeyler

İnsanlara, atadığı valiler için şu izahatta bulunur: “Ey insanlar! Mallarınızı alsınlar diye göndermedim. Adaletle davranmaları, elde edilen ganimeti adaletli bir şekilde dağıtmaları için gönderiyorum.”

istemesi üzerine ona şöyle çıkışıyor: “Sen Allah’a karşı hain biri olmamı mı istiyorsun?” (9) Bir gün zekât mallarından kaçan bir deveyi yakalamak için kovaladığını gören Hz. Ali şöyle der: “Böyle yaparak kendinden sonrakilere ağır bir sorumluluk yüklüyorsun.” (10) İbn Abbas

radıyallahu anh

şöyle der:

“Hz. Ömer, her namazdan sonra insanlara döner ve bir sıkıntısı olan

katran süren Hz. Ömer’i gördüklerinde şaşırdılar. O, “Bu develerde miskinlerin, yetimlerin ve dulların hakkı var” diyerek Müslümanların mallarına olan hassasiyetini dile getirerek onları daha da şaşırttı.

herkesin işini incelerdi...” (11)

Gece Teftişleri

Elçilerin Medine’ye İslam Devleti

Hz. Ebubekir döneminde başlanan

Başkanı’nı görmek üzere geldiği

gece teftişleri, Hz. Ömer döneminde

sıcak bir yaz gününde elçiler, zekât

kendisinin bu görevi yapmasıyla

develerinin korunması adına onlara

sürdürülmüştür.

7. Halid Muhammed Halid 8. İbn Sa’d, s.215. 9. Zehebî, İslam Tarihi, s.271. 10. İbnu’l-Cevzî, Menakıbu Ömer, s.161. 11. İbn Sa’d, s.288.

Şaban 1441

47


* Bir gece teftişinde Medine’ye gelen

gittiğinde,

hanımının

bir grupta ağlayan çocuğun sesinin

sancılarından

geldiği yere gittiğinde çocuk ağla-

bulunduğu zor durumu bildiren bir

masını sürdürünce kadına: “Ne kötü

adamla karşılaşır. Evine dönerek

bir annesin!” diye söylendi. Kadın:

kendi eşini yanına alır ve mağdur

“Sütten kesilen çocuklara erzak veri-

kadının doğumuna yardımcı olur.

dolayı

doğum içerisinde

leceğinden onu sütten kesmeye alıştırmak istiyorum ancak yemediğinden ağlıyor” dedi. Oradan ayrılarak gittiği sabah namazında ağlamaktan ne okuduğu belli olmayan Hz. Ömer, valilere her doğan çocuk için erzak dağıtılması emrini verdi. (12) * Bir gece teftişinde Medine’nin dış taraflarında bir ateş gördüğünde hizmetçisi Eslem ile o tarafa gider ve yaşlı bir kadının tencerede su kaynatarak ağlayan çocukları avutmaya çalıştığını görür. Yanına vardığında kadın: “Allah elbette Ömer ile aramızda hüküm vere-

Vefatı İslam ordularının bir ucunun Horasan diğer ucunun Anadolu topraklarında fetihlerde bulunduğu günlerden birinde Ömer, “Ey Allah’ım beni şehadetle rızıklandır. Peygamberinin beldesinde canımı al” diye ettiği dua gerçekleşmiştir. Namaz kaldığı esnada Ebu Lu’lue adındaki bir mecusi zehirli bir hançerle

onu

arkadan

yaraladı.

Kendisini hançerleyenin kim olduğunu sorduğunda bir Müslüman

cektir” sözünü söyleyince oradan

olmamasına

ayrılarak hızlıca un deposuna gider.

evine götürüldü.

Kadına götürmek üzere bir un çuva-

Hançerlendikten sonra yanına giren

lını sırtlayacağı sırada Eslem “Ben taşıyayım” deyince “Kıyâmet günü de sen mi benim günahımı taşıyacaksın?” diyerek Eslem’e tepki gösterir. Hızlıca kadının yanına vardıklarında, Hz. Ömer onlar için yemek hazırlar ve oradan ayrılır. (13)

sevinen

Hz.

Ömer

bir kimse ona: “Cennetle sevin ey Ömer! Rasûlullah ile birlikte oldun ve O, senden razı olarak vefat etti. Hilafetin sırasında ihtilaf olmadı ve şimdi şehit olarak ölmektesin” deyince şöyle demiştir: “Kendisinden başka ilah

bulunmayan

Allah’a

yemin

* Bir gece teftişinde Medine’nin

olsun ki yeryüzü dolusunca malım

dış taraflarında bir kadının inleme

olsa, hesapla karşılaşma korkusun-

seslerini duyup o tarafa doğru

dan hepsini feda ederdim.” (14)

12. İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihâye, VII, 140. 13. İbnu’l-Esir, II, 214. 14. Beyhâkî, İtikad, s.188.

Nisan 2020

48


Kendisine “Vasiyet edip birini yerine halife tayin et” denildiğinde “Ali, Osman, Zübeyir, Talha, Sa’d b. Ebi Vakkas ve Abdurrahman b. Avf’tan birini seçin. Sa’d’ı seçerseniz tam da adamını seçmiş olursunuz. İhtilaf olması halinde Abdurrahman b. Avf’ın vereceği karara uyun” demiştir. Bu kimselerin arasından Hz. Osman halife seçilmiştir. Hz. Âişe’nin “Allah’a yemin olsun ki eşi benzeri olmayan biriydi” dediği Hz. Ömer, vefatından önce oğluna borcunu ödemesini vasiyet etti ve h.24 senesinde 63 yaşında vefat etti (646). Yaşarken çok sevdiğim iki arkadaşım dediği Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in

ve Hz. Ebubekir’in

yanına defnedildi.

Yine savaşta eşi bulunanlara: “Ey kocası savaşta olanlar! Bana ihtiyaçlarınızı bildirin" ve yara ve darbe izleri bulunan bir deveyi gördüğünde söylediği “Senden dolayı hesaba çekilmekten korkuyorum” sözleri onun sorumluluk duygusunu bizlere öğreten bir diğer örnektir.

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh şöyle der: “Salihlerden bahsettiğinizde acele edin ve Ömer’den bahsedin. Şüphesiz ki o içimizde Kitabullah’ı en iyi bilenimiz ve İslam fıkhı üzerine en âlim olanımızdır.” Şeyh Ali Tantavi şöyle söylemiştir: “Her ne zaman Hz. Ömer hakkında bilgi edindiy sem, şahsiy eti zihnimde

Hz. Ömer olduğunu gördüm... Şayet gelmiş

geçmiş

bütün

dâhileri,

yüce komutan ve askerleri, başarılı idarecileri sayacak olursam en

daha da büyümüş, ona hayranlığım

başa Hz. Ömer’in ismini yazarım...

daha da artmıştır. Ben Müslüman

Şayet dünya tarihinde büyük eser-

olan ve olmayan binlerce büyük

ler bırakmış şahsiyetlerin hayatını

şahsiyetin hayatını okudum. Fakat bunlar içerisinde fikri açıdan, yapı

okumak istersen, bu konuda Hz.

ve huy bakımından, hayatta bırak-

Ömer’den daha parlak hayata sahip

tığı etki açısından en büyüklerinin

birini göremezsin...” (15)

15. Sallâbî, s.704.

Şaban 1441

49


OSMANLI SONRASI İSLAM DÜNYASI Muhammed Eyüp

DÜNDEN BUGÜNE IRAK

İ

slam tarihi boyunca acı,

istilaları döneminde sayısız

sıkıntı

en

defa tahrip edilmiş, klasik

olmuş

dönem İslam ilimleri için

beldelerden biri kuşkusuz

ciddi bir merkez olan bu

fazla

ve

ıstıraba

muhatap

Irak'tır. Osmanlı hilafetinin

dağılmasının

ardın-

dan, bilhassa 20. yüzyılın

bölge zamanla eski önemini yitirmiştir.

son dönemini takiben Irak,

İlk olarak Selçuklu Türk-

eşi

görülmemiş

leri 1000’li yıllarda Irak’a

çeşitli acı imtihanlarla karşı

girmeye başlamış, bunun

karşıya kalmıştır.

ardından

Arap

benzeri

Yarımadası

dışında

Irak’ı

kaplayan Şii otoritesi sili-

İslam hakimiyetine giren ilk

nerek,

beldelerden birisi olan Irak,

ehl-i

Haçlı

tesis edilmiştir.

Nisan 2020

50

Seferleri

ve

Moğol

zamanla

bölgede sünnet

bir

yeniden anlayış


Selçukluların hükmünü önce Abba-

fethiyle, bölgede Osmanlı ile Safe-

siler daha sonra Moğollar ve İlhan-

viler baş başa kalmış ayrıca Osmanlı

lılar takip etmiş, bunun ardından

Şii Safevilere karşı ciddi bir stratejik

ise

üstünlük sağlamıştır. Ancak Sultan

yaşanan

çekişmelerden

savaşlar

ve

bitap

düşen

siyasi Irak

Selim’in

ömrü

Safevilere

karşı

toprakları üzerinde Türkmenler, 16.

kapsamlı bir sefer düzenleyecek

yüzyıl başladığında ise Şii Safeviler

kadar uzun olmamıştır.

egemen olmuştur.

Sultan Selim’in açtığı yolda, oğlu

Irak, bu yönüyle İslam dünyasın-

Sultan Süleyman ilerlemiştir. 1533’te

daki beldeler arasında, üzerinde

başladığı Irakeyn Seferi ile Sultan

sağlam temelleri olan bir otoritenin

Süleyman Irak’ı Osmanlı toprakla-

tesis edilemediği bir belde olarak

rına katarken Bağdat da 1534 yılında

göze çarpar. Bunun ve bölgenin bir

ele geçirilmiştir. Bağdat, 1623-1638

kavşak noktası olma özelliğinin bir

arasındaki dönem haricinde 1918

yansıması olarak da maalesef Irak

yılına dek Osmanlı kontrolünde

halkı geçmişten bugüne istikrardan

kalmıştır.

uzak bir hayata mahkûm kalmıştır. 1508 yılında Şah İsmail Bağdat’a girmiş ve Irak’ta yaklaşık 30 yıl sürecek olan Şii egemenliği başlamıştır. Bu süreçte Irak’ın kuzey kesimleri yani günümüz Anadolu yarımadasına yakın bölgeler, Musul ve çevresi Osmanlı hakimiyetinde kalmış, Arap Yarımadası’na yakın Irak ise Şii Safevi hakimiyetine girmiştir.

Osmanlı

hakimiyetinde

yıllarda

görece

olarak

olduğu istikrarlı

bir yapıya sahip olan Irak, İran ile Osmanlı arasında zaman zaman savaşlara sahne olsa da İran, Irak’ın içlerine girememiştir. Osmanlı’nın bölgedeki

hakimiyetinin

zaman

zaman zayıfladığı süreçlerde Irak üzerinde

yerel

isimlerin

gücü

artmıştır. 1623 yılında çıkan isyan sonucu

Bağdat

Safevilerin

eline

Irak’ın Osmanlı hakimiyetine girme

geçmiş, şehirde ehl-i sünnete ait

süreci ise Osmanlı Devleti’nin önde

merkezler tahrip edilmiş, binlerce

gelen iki padişahıyla, Yavuz Sultan

insan

Selim ve Kanuni Sultan Süleyman

padişahı 4. Murad 1638 yılında şehri

ile başlar. Sultan Selim idaresindeki

tekrar ele geçirirken, 1639 yılındaki

Osmanlı ordusu 1514’te Çaldıran’da

Kasr-ı Şirin anlaşmasıyla Osmanlı

Safevileri mağlup ederek Şii yayıl-

ve İran arasındaki sınır hattı genel

macı politikasına büyük bir darbe

itibarıyla belirlenmiştir. Bu tarih-

vurmuştur. Bunu takiben Sultan

ten sonra bölgede yerel gelişmeler

Selim'in Suriye, Filistin ve Mısır'ı

yaşansa da genel anlamda Osmanlı

öldürülmüştür.

Osmanlı

Şaban 1441

51


Yahudi oluşumlar faaliyete başlamış, okullar açmıştır. Bu okullardan mezun olanların çoğu Irak gene-

Osmanlı'da Tanzimat sonrası dönemdeki artan Batılılaşma sürecinden Irak da nasibini alacaktır. Bu paralelde 19. yüzyılın başlarında Bağdat'ta Roman Katolik, Protestan, Yahudi oluşumlar faaliyete başlamış, okullar açmıştır. Bu okullardan mezun olanların çoğu Irak genelinde Osmanlı bürokrasisine dahil olarak kariyerlerini sürdürmüş, bu da Osmanlı otoritesini sarsan bir diğer olgu olmuştur.

linde Osmanlı bürokrasisine dahil olarak kariyerlerini sürdürmüş, bu da Osmanlı otoritesini sarsan bir diğer olgu olmuştur. Osmanlı’daki “seküler” bir tona sahip

olan

reformlar

Tanzimat

sonucu

sonrası

bölgede

yerel

Sünni ve Şii kesimler güç kaybederken, yükselişe geçen de bu azınlık okulları ve kesimleri olacaktır. Bölgede 1869-1872 arasında Osmanlı egemenliğini Bağdat Valisi Midhat Paşa güçlendirse de Osmanlı’nın çöküş sürecinden Irak da kaçamayacaktır. Fransa’nın Suriye, Mısır ve Lübnan üzerindeki kontrolüne karşı uzun süredir

Irak’a

yönelik

stratejik

hamlelerde bulunan İngiltere, aynı zamanda

sınırın

İran

tarafında

da faaliyettedir. Almanya ile Irak petrolleri hakimiyeti devam etmiştir. Ancak Irak’ta Sünni ve Şii Araplar, Türkmenler ve Kürtler arasındaki yerel güç

mücadeleleri,

Osmanlı’nın

hakimiyetinin sağlamlığını sarsmıştır.

üzerine

rekabet

eden

İngiltere, İngiliz-Pers Petrol Şirketi’ni kurarak bölgede etkinliğini artırmaya başlamıştır. Osmanlı’da 2.

Abdulhamid’in

devrilmesi

ve

İttihat-Terakki iktidarı, İstanbul’da Jön Türkler’i, Arap dünyasında ise “Jön Araplar”ı güçlendirmiştir. Bu

Osmanlı’da

sonrası

yönden, Jön Araplar’ın en etkin

dönemdeki artan Batılılaşma süre-

olduğu ülkelerden biri de Irak’tır.

cinden Irak da nasibini alacaktır.

Bu dönemde artan milliyetçi anlayış

Bu paralelde 19. yüzyılın başlarında

günden güne Türkleri ve Arapları

Bağdat'ta Roman Katolik, Protestan,

ayırmıştır.

Nisan 2020

52

Tanzimat


İngiltere'nin

ilk

büyük

ve kimyasal silahlar kullanmıştır.

himaye

altına

Devrimin ardından bölgedeki varlı-

almak olacaktır. 1899 yılında Kuveyt

ğını reforme eden İngilizler, Irak’ın

şeyhi

anlaşmayla

başına Arabistan’da isyan eden Şerif

koruması

Hüseyin’in oğlu Faysal’ı lider olarak

kararlaştırılmış,

onayladı. İlk olarak 1920’de Suri-

başlangıçta bunu kabul etmeyen

ye’de krallığını ilan eden Faysal,

Osmanlı 1913 yılında İngiltere ile bu

Fransızların Şam’ı işgali sonrası

konuda bir mutabakat zaptı imza-

Irak bölgesine çekilmişti.

hamlesi

bölgede

Kuveyt'i

ile

imzaladığı

Kuveyt’in altında

İngiltere’nin olduğu

lasa da durum hayata geçmemiştir.

Faysal’ın ülkenin başına geçtiği

Kısa bir süre sonra patlak veren

1920-1921 yıllarında kurulan İngiliz

Birinci

Irak,

mandası Irak’ta 1932 yılına kadar

Osmanlı’nın en sıcak cephelerin-

devam etti. 1932 yılında İngiliz

den biri haline dönüşecektir. 1914

mandası sonra erdi ve Irak ‘bağım-

yılının Kasım ayında İngiliz güçleri

sızlığını’ ilan etti. Irak Haşimî Kral-

Basra’yı ele geçirmiş ve Bağdat’a

lığı ise yükselen Arap milliyetçiliği,

yönelmiş

1916’da

karmaşık bir coğrafya ve birbirini

Osmanlı Kutu’l Amare’de İngiliz-

izleyen askeri darbelerin etkisiyle,

leri mağlup etmiştir. Buna rağmen

1958’e kadar ayakta kalabildi.

Dünya

ancak

Savaşı’nda

Nisan

İngiliz güçleri ilerlemeye devam ederek, 1917 yılının mart ayında Bağdat’ı ele geçirmiştir.

2. Dünya Savaşı yıllarında Arap milliyetçiliği etkisiyle Irak’ta, Suriye ve Filistin’e müdahale edilmesi ve

Sykes Picot ile parçalanan Suriye

Arapların ortak bir devlet olması

ve Irak’ın, Irak kesimi kısa bir süre

fikri yaygınlaşınca, İngilizler 1941

içerisinde İngilizlerin eline geçmiş,

yılında ülkeye tekrar müdahale etti.

Irak’ta Osmanlı hakimiyeti 1918

İngiliz etkisi ülkede bir süre daha

yılının

devam etti.

ardından

tamamen

son

bulmuştur.

2. Dünya Savaşı’ndan 1958’e kadar

Bu tarihten sonra İngiliz hakimi-

Irak Krallığı sosyal isyanlar ve

yetine giren Irak’ta İngilizlere karşı

askeri darbeler arasında gidip geldi.

kapsamlı ve Irak tarihinde görül-

1958’de “Hür Subaylar” tarafın-

memiş bir isyan başlamıştır. Sünni-

dan gerçekleştirilen son darbe ile

ler, Şiiler, Kürtler, köyler, kentler,

birlikte Haşimî Krallığı sona erer-

sayısız aşiret 1920 Devrimi olarak

ken “Irak Cumhuriyeti” ilan edildi.

anılan isyana katılmıştır. İsyana

1958 yılında Irak ve Ürdün arasın-

karşı şiddetle müdahale eden İngiliz

daki “Arap Federasyonu” girişimi

güçleri on binlerce insanı katletmiş

de böylece akamete uğramış oldu.

Şaban 1441

53


yükselirken 1979'da sol fikre daha yakın olan Suriye Baas’ına yaklaşan Irak Baas lideri Ahmed Hasan

ABD öncülüğündeki güçler Birinci Körfez Savaşı'nda Saddam'ı Kuveyt'ten çıkarırken, Irak'a yönelik ambargolarda Irak toplumu çöküşün eşiğine geldi. Yüz binlerce sivil, ambargolar nedeniyle açlık ve önlenebilir hastalıklardan hayatlarını kaybetti.

el Bekir’i devirerek Irak’ın başına geçti. Ülkenin

başına

geldikten

sonra

Saddam birçok muhalifini idam ettirdi. Bu yıllarda Irak hızla sekülerleşti

ve

İslamî

hükümlerden

uzaklaştı. Ülkede tam anlamıyla laik bir Arap rejimi kuran Saddam, askeri ve sosyal yönden güçlü bir iktidar kurdu. Bu dönemde Irak petrole dayalı endüstriyel

faaliyetleri

ve

Arap

milliyetçisi anlayışıyla bölgede öne çıkan bir ülke oldu. 1980 yılında İran ile başlayan ve

Irak’ta 1968 yılına kadar sayısız darbe ve darbe girişimi yaşanırken, ülke tarihte olduğu gibi bu süreçte de istikrarsızlığa mahkûm kaldı. Ülke bu yıllarda Arap milliyetçiliğinin, özellikle Baas Partisi’nin yükselişine sahne oldu. Özellikle Arap ordularının İsrail karşısın-

8 sene devam eden savaş, Irak’ta tekrar büyük çaplı yıkıma yol açtı. Bu süreçte Saddam’ın otoritesi de sarsılmaya başladı. Irak ekonomisi İran ile savaşın ardından bozulurken, Saddam 1990 yılında Kuveyt’i işgal etti. Bu işgal Irak için sonun başlangıcı olacaktı.

daki hezimeti Baas’ın yükselişine

ABD öncülüğündeki güçler Birinci

ön ayak oldu. 1963’te kurulan Arap

Körfez

Sosyalist Baas Partisi, 1968’deki

Kuveyt’ten çıkarırken, Irak’a yöne-

darbe ile Irak’ta 2003 yılına dek

lik

sürecek

kurmuş

çöküşün eşiğine geldi. Yüz binlerce

oldu. Ancak Baas içerisinde de güç

sivil, ambargolar nedeniyle açlık ve

mücadeleleri devam etti.

önlenebilir hastalıklardan hayatla-

Baas

Rejimi’ni

Bu yıllar ise Irak’ta Saddam Hüseyin’in

yükselişine

ambargolarda

Irak

Saddam’ı toplumu

rını kaybetti.

oldu.

Bu dönemin ardından gücü önemli

Saddam, Baas içerisinde zamanla

ölçüde azalan Saddam yönetimi iç

Nisan 2020

54

sahne

Savaşı’nda


krizlerle boğuştu. 2003 yılında ise

Bu yılın ardından Irak, tüm dünya-

kitle imha silahları bahane göste-

daki İslami hareketleri etkileyen

rilerek

çeşitli fitne ve musibetler doğur-

Irak

işgal

edildi.

Aldığı

yaraları saramayan Saddam Rejimi kısa sürede devrildi, Saddam yakalanarak idam edildi, söz konusu kitle imha silahları ise bir yalandan ibaret çıktı. Asrın kibirli tağutları bir kez daha putlarını yemiş, gerçek dışı

bahaneleri

işgale

mazeret

olarak sunmuştu.

muştur. Ülkede güç kazanan IŞİD, Irak Sünnilerinin yalnız bırakılmışlığı ve çektikleri sıkıntıları da temel alarak yükselmiş ancak bu fitne içerisine dünyadaki tüm İslami hareketleri alacak hale gelmiştir. Maalesef on binlerce Müslüman burada yalancı

Irak’a yönelik Haçlı işgali, çağımı-

fecirler sebebiyle Haçlılar ve işbir-

zın en vahşi işgallerinden biri oldu.

likçi güçler eliyle akıl almaz işken-

Bir

celer ve katliamlara maruz bırakıl-

milyondan

fazla

Müslüman

kadın, çocuk, yaşlı demeden yasaklı kimyasal

silahlarla

katledildi.

Binlerce Müslüman kadın Haçlıların zindanlarında tecavüze uğradı. Iraklı Nur Bacı’nın Müslümanlara yazdığı mektup ve acı feryatları halen

Müslümanların

uykularını

kaçırmaya yetecek kadar canlıdır.

mıştır. IŞİD’in ortaya çıkardığı fitne ve döktükleri Müslüman kanı da bunun üzerine ziyadedir. Bölgede IŞİD, İran destekli vahşi Şii milisler ve ABD destekli Barzani yönetimi arasında kalan Müslüman Sünni halk, her gün işken-

Aynı zamanda on binlerce Müslü-

celer,

man erkek de zalim tağutların

karşı karşıya kalmıştır. Irak’ta son

zindanlarında işkencelerden geçi-

yıllarda yaşananlar, Müslümanların

rilmiştir.

hiçbir zaman akıllarından çıkma-

Irak’ta

Haçlılara

yıllarca

sürmüş,

karşı binlerce

direniş Haçlı

katliamlar,

tecavüzler

ile

yacak imtihanlar ve ibretlere yol açmıştır.

askeri burada öldürülmüş, Ameri-

Bugün ise Irak Müslümanları, Şii

kan ve İngiliz güçleri ciddi kayıp-

İran ve ABD’nin sultası altında

lar vererek 2011 yılında ülkeden

yaşam

kaçmak durumunda kalmış, geride

Çoğu Müslümanın kalacak bir evi

parçalanmış bir ülke, namusları

dahi yok. Irak, dünya Müslüman-

kirletilmiş on binlerce Müslüman

larının kendisine gerçekten ellerini

kadın ve işkencehanelerden geçiril-

uzatıp yaralarını saracakları günleri

miş on binlerce insan kalmıştır.

hasretle beklemektedir.

mücadelesi

vermektedir.

Şaban 1441

55


NEBEVÎ AİLE Halime Yılmaz

ÇOCUKLAR NEDEN ŞIMARIR? sevelim,

daha çok şımartarak geçirece-

onlarla vakit geçirelim, onlara

ğini şaşırıyor. Anne babaların

anlayış gösterelim, empatik

yaşama amaçlarını, çocukların

yaklaşalım” derken biz mese-

heva ve hevesleri belirliyor.

“Çocuklarımızı

leyi çok yanlış algıladık.

Ebeveynler

çocuklarının

Aşağılanarak, dövülerek, itilip

gözüne

girmek

için

kakılarak ve sevgi görmeden

kasım

kasım

kasılıyorlar.

büyüyen

Hiçbir şey doğal akışına bıra-

neslin

çocukları,

göklere çıkarılarak ve hayatın

kılmadığı

merkezine konularak yetiş-

gerim gerim geriliyorlar. Anne

tirilir oldu. Artık eve misa-

babalarının hayatının anlamı

fir çocukların düzenine göre

olduklarını gayet iyi anlayan

çağrılıyor, anne babalar sadece

çocuklar,

çocukları için yaşıyor, çocuk-

rında oynatıyorlar. Kendilerine

larını mutlu etme çılgınlığı

prens ve veliaht muamelesi

ile hangi özel günü çocuğunu

yapılan

Nisan 2020

56

için

adeta

çocuklar

onları

çocuklar,

da

parmakla-

doymak


bilmiyorlar. Prens ve veliaht olmak

kendilerine yönelik yapılan olumlu

onlara yetmiyor. Evin hâkimi ve

eleştirileri bile kaldıramaz, sosyal

kralı olmaya soyunuyorlar.

çevreye

Çocuklar

sevgiyle

büyür.

Onlar,

sevildiklerini hissetmezlerse gerilir, huzursuzlaşır ve özgüven kazanamazlar. Sevgi görmeyen çocuklar, büyüdüklerinde kendi çocuklarına

ayak

uyduramazlar.

En

kötüsü de kendileri için hayatından bile vazgeçen, çocuklarını hayatının merkezine koyan anne babalarına büyüdüklerinde ilk darbeyi vuracak olanlar bu çocuklar olacaklardır.

ve küçüklere sevgi gösteremez-

Bu çocuklar, kendilerinden başka

ler. Zira sevgi, sevilerek öğrenilen

hiçbir kimsenin ve hiçbir şeyin

bir duygudur. Ama sevgide aşırıya

önemli

kaçmak doğru değildir. Çocuğa veri-

için zamanla etrafında kendilerini

len aşırı sevgi neticesinde, sevgiden

seven kimse bırakmayan birey-

mahrum

çocuklarda

lere dönerler. Giderek narsistleşen

görülen durumlardan daha vahim

karakterleri sebebiyle kendilerin-

sonuçlar ortaya çıkar. Aşırı sevgi

den başka kimseyi düşünemez hale

büyütülen

olmadığını

gören, her dediği yapılan, gözünün

geliverirler.

içine bakılan, ağzından çıkan her

Çocukların,

söz emir telakki edilen çocuklar, büyüdüklerinde dünyanın gerçekleriyle yüzleşmek istemezler. Bir gün

dünyanın,

kendileri

etra-

fında dönmediğini anladıklarında

düşündükleri

çocukluklarından

kaynaklanan hatalarını görmezden gelmemizi tavsiye eden Peygamberimiz

bununla,

sallallahu aleyhi ve sellem

çocukların

deneyimsiz

dünyala-

rında hoşgörü ve sükûnetin yerini

kendilerini yapayalnız ve çaresiz

ve önemini vurgulamaktadır. Küçü-

hissedeceklerdir. Zira anne babası

cük bir hatadan dolayı sürekli kına-

onu,

etrafında

nan, kendisine doğru olan öğretil-

büyütmüştür.

mediği halde yanlış yaptığı zaman

Bu ütopik fanus içinde büyüyen

aşağılanan, basit yanlışlarında bile

çocuk, büyüdüğünde bunun gerçek

sürekli örselenen ve sürekli dövü-

olmadığını anlayacak ve büyük bir

len çocuklar, büyüdüklerinde pısı-

boşlukta kendisini kaybedecektir.

rık, kendine güvensiz, hayata ve

Bunu hiçbir anne babanın çocuğuna

insanlara küskün belki de saldırgan

yaşatmaya hakkı yoktur. Çünkü bu

bireylerden biri olacaktır.

dünyanın

döndüğü

onun

algısıyla

durumu çocuğumuza yaşatan biziz.

Zina

etmemenin

nedenini

tam

Böyle yetiştirilen çocuklar, küçük-

olarak kavrayamamış olsa gerek

lüklerinden itibaren sürekli pohpoh-

Peygamber

lanmaya ve övülmeye alıştıkları için

zina etmek için izin isteyen genci

sallallahu aleyhi ve sellem’den

Şaban 1441

57


hatırlayalım. Bu hadisede Peygamber

sallallahu aleyhi ve sellem’in

vakarlı ve

müsamahalı tavrı oldukça dikkat

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Yapamaz ol!” diye beddua etti.

çekmektedir. Gence, zina etme-

Çünkü adamın Rasûlullah

nin zararlarından bahsedip onu

aleyhi ve sellem’

ikna etmiş, o da bu kötü amelden

den dolayı idi. Bu beddua üzerine

ömrünün sonuna kadar vazgeç-

adam,

miştir. Yani demem o ki çocuğu-

oldu. (1)

muzda,

Hoşgörünün lideri Peygamber

doğruyu

bilmediğinden

kaynaklanan hatalardan dolayı onu hemen cezalandırmak yerine ona doğruyu öğretmek, bu istikamette ilerlerken sabırlı ve müsamahakâr olmak önceliğimiz olmalıdır. Çünkü çocuk hatayı, o işin yanlış olduğunu bilmeden yapmıştır.

sallallahu

i dinlememesi, kibrin-

elini

ağzına

lahu aleyhi ve sellem,

götüremez

sallal-

kibrinden ve şıma-

rıklığından dolayı bu adama beddua ediyordu. Peygamber ki çoğu zaman af yolunu tutan, açık bir kapı varsa o kapıyı kullanarak kişileri ikna etmenin her yolunu deneyen bir insandı. Ama burada açık bir kapı

Bu noktada çocukta bilinçsizlik-

yoktu. Kendini bir şey sanan, kibirli

ten kaynaklanan hatalarla bile bile

ve şımarık bir adam, kendisi ve

yapılan hatalar birbirinden ayrıl-

düşüncelerinden başkasını önemse-

malıdır. Bu gencin olayında tam

mez ve etrafına zarar verirdi. Adam

oturmamış bir bilinç söz konusu

kendisine hoşgörü gösterilecek bir

olduğundan Peygamber sallallahu aleyhi

kapı bırakmadığı için Peygamber

müsamaha ile yaklaşarak

bedduası almış ve aldığı beddua

durumu düzeltiyor. Ama bir de bile

sebebiyle yiyemez olmuştu. Ne acı

bile yapılan yanlışlar var. Böyle bir

değil mi?

durumda Peygamber

İbretlerle dolu geçmiş milletlerin

ve sellem

sellem’

sallallahu aleyhi ve

in tavrı nasıldı peki?

örneklerine

bir

göz

attığımızda

Ebu Müslüm (veya Ebu İlyas) Seleme

kibrin ve şımarıklığın kişileri küfre

radıyallahu anh’dan

sürüklediğini ve şeytani bir özel-

rivayete göre bir adam Rasûlullah

lik olduğunu görüyoruz. Firavun,

sallallahu aleyhi ve sellem’in

halkı tarafından sürekli övülen,

İbni Amr İbn Ekva

yanında sol

elle yemek yedi. Rasûlullah aleyhi ve sellem

sallallahu

latılmayan,

adama:

“Sağ elinle ye” buyurdu. Adam: “Bir

türlü

yapamıyorum”

kendisine hak hiçbir zaman hatır-

dedi.

hayatın

insanların

merkezine

kendisini

koymasından

dolayı şımararak âlemlerin Rabbine başkaldıran bir diktatördü. Bakın,

1. Müslüm, Eşribe, 107; Buhari, Et’ime 2; Ebu Davud, Et’ime, 19; Tirmizi, Et’ime, 47; İbn Mace, Et’ime,8

Nisan 2020

58


onu buna sürükleyen sebeplerden biri de hep “pohpohlanması” ve “şımartılmasıydı”. Kendisine sınırlar konulmayan, her dediği yapılan, sürekli her yanında koruması varmış gibi her ortamda avukatlığı

yapılan

çocuklar

ve

gençler, şımarık bireyler olmaya adaydırlar. Halbuki çürük ve kurtlu bir bedeni andıran

ümmetin,

şımarık

ve

kibirli azalara değil; güçlü, iradeli, mütevazi, haddini ve dinini bilen, durması gereken yerde duran yiğitlere ihtiyacı vardır. Zira çökmüş, yaşlı ve her taraftan kendilerini yiyen kurtçuklarla sarmalanmış bir bedende kibir ve şımarıklık sırıtacağı gibi bu cesedi daha da çökertip işlevsiz hale getirecektir. Şımarık çocuklar, ümmetin başına bela çocuklardır. Heva ve hevesine tapan ve onları ilahlaştıran insanlar, genellikle şımartılarak büyütülen çocuklardır. Çocuklar,

nefisleri

İbretlerle dolu geçmiş milletlerin örneklerine bir göz attığımızda kibrin ve şımarıklığın kişileri küfre sürüklediğini ve şeytani bir özellik olduğunu görüyoruz. Firavun, halkı tarafından sürekli övülen, kendisine hak hiçbir zaman hatırlatılmayan, insanların kendisini hayatın merkezine koymasından dolayı şımararak âlemlerin Rabbine başkaldıran bir diktatördü. Bakın, onu buna sürükleyen sebeplerden biri de hep “pohpohlanması” ve “şımartılmasıydı”.

azgınlaştırı-

larak büyütülmemelidir. Nefisleriyle mücadele etmeleri sağlanarak büyütülmelidirler. Yeri geldiğinde

çok dikkatli olmalıdırlar. Farkına

canlarının her çektiği verilmemeli,

varmadan

kısmen de olsa yoksunluk duygusu tattırılmalıdır.

Zorluklara

alıştı-

rılmalı, bir mücahit bir yiğit gibi yetiştirilmelidir.

çocuklarının,

kendile-

rini ve ümmeti kemiren bir kurda dönüşmemesi için dengeli olmalıdırlar. Padişah muamelesi gören ve anne babasına saygıyı öğrenemeyen

Günümüzün kitap kurdu ve heyecanlı

çocuk profili, kıyamet alametlerin-

anneleri, çocuklarını yetiştirirken

den birini hatırlatıyor bize.

Şaban 1441

59


Ömer bin Hattab

radıyallahu anh

şöyle

dedi:

ğine, terbiye edenlerin terbiye edilen

Cebrail aleyhisselam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e

kıyametin ne zaman kopaca-

ğını sorduğunda Nebi sellem

sallallahu aleyhi ve

ona şöyle cevap vermişti:

bilgili değildir.

Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem’in

diğer alametteki koyun çobanlaalametine uygundur.” arasında fark vardır. Şımarıklık

- Bana kıyametin alametlerini söyle. sallallahu aleyhi ve sellem

şöyle

buyurdu: Cariyenin

muna geleceğine işarettir. Bu görüş,

Şımarık çocukla yaramaz çocuk

Cebrail aleyhisselam:

-

durumuna, alçakların yüksek duru-

rının yüksek bina sahibi olmaları

- Bu konuda sorulan, sofndan daha

Nebi

Sonra işlerin tam tersine dönece-

efendisini

doğurması,

çıplak, fakir koyun çobanlarının yüksek

bir kişilik sorunu ve yetiştiricilerin tutumlarıyla artış gösterebilen bir tutumdur. Çocukların

şımarıklığının

bazı

nedenleri:

bina yapmada birbirleriyle yarıştıkla-

- Bazı ebeveynler çocuklarına gere-

rını görmendir.” (2)

kenden fazla hak tanır ve sınırlarını

Alimler bu hadis hakkında farklı yorumlar

yapmışlardır.

Ama

o

aşan yetkiler verirler. Bu yaklaşım çocukta şımarıklığa sebep olabilir.

görüşlerden günümüze en uygun

-

olanı şudur (allahu ‘alem): Çocuk-

ödüllendirmek

ların anne babasına asi olup kötü

Kutsanmış başarı, çocuğun kişilik

davranmalarının çoğalmasıdır. Yani

kontrolünü yitirmesine sebep olabilir.

çocuk annesine, efendisinin kölesine davrandığı gibi muamele eder. Hakir görme, kızma, dövme ve kendisine hizmet ettirme gibi. Bu olaya mecazen cariyenin efendisini doğurması denilmiştir.

Çocuğu

her

başarısında şımarıklığı

aşırı besler.

-Dengeli bir otoritenin kurulmadığı evde büyüyen çocuk şımarır. Çocuğun her hatası gözde büyütülmemeli elbette. Ama tekrarlayan hataların

karşılıksız

bırakılması,

çocukta şımarıklığı pekiştirip hatayı

İbn Hacer şöyle demiştir:

normalleştirir.

“Bana göre kapsamlı oluşundan

- Arkadaşlarıyla ilişkilerinde abartılı

dolayı bu görüş diğerlerinden daha

bir şekilde “sana yapılanın fazlasını

isabetlidir.

kıyametin

yap, hakkını savun, istediğini al”

yakında kopacağına işaret eder.

gibi sözlerle korunmaya çalışılması

2. Müslim,8

Nisan 2020

60

Bu

olay,


da şımarıklığı doğurabilir. Çocuğa kendisini savunması telkin edilmelidir. Ama abartmak, çocuğun şımarmasına sebep olabilir. Şımarık çocuklar büyüyünce sosyal ve ailevi ilişkilerinde büyük sorunlar yaşarlar.

Peki şımarık çocuğa nasıl davranılmalı? Çocukların şımarmaması için neler yapılmalıdır? - Erken yaşlardan itibaren doğru yaklaşımlarla bunun önüne geçil-

Dengeli bir otoritenin kurulmadığı evde büyüyen çocuk şımarır. Çocuğun her hatası gözde büyütülmemeli elbette. Ama tekrarlayan hataların karşılıksız bırakılması, çocukta şımarıklığı pekiştirip hatayı normalleştirir.

melidir. - Çocuğun bazı istekleri yerine getirilmemelidir. - Arkadaşlarıyla sorun yaşadığında kendisinin

çözmesi

için

destek

verilmeli, müdahale edilmemelidir. - Çocuğa, yetişkin otoritesi hissettirilmelidir. -

Çocuklara

- Çocuğa yeri geldiğinde “Hayır” diyebilmek gerekir. - Çocuklara hayatta kalabilmeleri için gerekenler öğretilmelidir. Yemek yapmak, alışveriş yapmak gibi.

hayatın

merkezine

alındığı hissettirilmemelidir.

- Başarısızlıklarında tekrar başarılı olabileceklerinin ümidini verdiğimiz

- Büyükler hedeflerini erteleyerek

gibi bunun başarısızlık olduğunu net

hayatının tamamını çocuklarından

bir şekilde söylemek gerekir.

ibaret saymamalı, kendine bir hedef belirlemeli ve çocuklarıyla birlikte o hedefe doğru ilerlemeye çalışmalıdır. - Evde mutlaka kurallar konulmalı ve tutarlı bir şekilde bu kurallar uygulanmalıdır.

- Onları dünyaya hazırlamak gerekir, dünyayı onlara değil. - Her zaman en büyük olanın Allah azze ve celle

olduğunu

hatırlatmak

gerekir. Onun önünde secde etmeyi öğretmek lazımdır. O’nun büyüklü-

- Çocuklara evde söz hakkı verilmeli

ğünü bilen ve öğrenen çocuk, kibir

ama her şeye onlar karar vermeme-

ve şımarıklıktan haya edecektir

lidirler.

inşallah.

Şaban 1441

61


SERBEST KÖŞE Yusuf Yılmaz

‫يم‬ ِ ّٰ ‫ِب ْس ِم‬ ِ ‫الل ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِح‬

‫ُق ْل يَ َت َو ّٰفي ُك ْم َملَ ُك ا ْل َم ْو ِت ا ّلَ ۪ذي ُو ِّك َل ِب ُك ْم ث َُّم‬ ﴾11﴿ ‫اِ ٰلى َر ِّب ُك ْم ُت ْر َج ُعو َ۟ن‬ ‫َولَ ْو ت َٰرٓى اِ ِذ ا ْل ُم ْج ِر ُمو َن نَا ِك ُسوا ُر ُ۫ؤ ِس ِه ْم ِع ْن َد‬

‫َر ِّب ِه ْ ۜم َر ّبَ َنٓا اَ ْب َص ْرنَا َو َس ِم ْعنَا فَا ْر ِج ْعنَا نَ ْع َم ْل‬

﴾12﴿ ‫صالِ ًحا اِ ّنَا ُمو ِق ُنو َن‬ َ

‫ْس ُه ٰدي َها َو ٰل ِك ْن َح َّق‬ ٍ ‫َولَ ْو ِش ْئنَا َ ٰلتَ ْينَا ُك َّل نَف‬ َ َ ‫ا ْل َق ْو ُل ِم ۪ ّني‬ ‫اس‬ ِ ‫ل ْملَٔـ َّ​َن َج َه َّن َم ِم َن ا ْل ِج َّن ِة َوال َّن‬ ﴾13﴿ ‫اَ ْج َم ۪عي َن‬

‫َف ُذو ُقوا ِب َما ن َ۪سي ُت ْم لِ َقٓا َء يَ ْو ِم ُك ْم هٰ َذ ۚا اِ ّنَا ن َ۪سينَا ُك ْم‬ ﴾14﴿‫اب ا ْل ُخ ْل ِد ِب َما ُك ْن ُت ْم تَ ْع َم ُلو َن‬ َ ‫َوذُو ُقوا َع َذ‬

SECDE SURESİNİN GÜNDEME DAİR HATIRLATTIKLARI

(Ey Muhammed) De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, “Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık” diyecekleri zamanı bir görsen! Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, “Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” diye benden kesin söz çıkmıştır. (O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bugüne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın! (Secde, 11-14)

Nisan 2020

62


D

ünya nimetlerinin tümün-

Hesap ve mizandan korkmayan ve

den yararlanmak için üstün

bugünü unutan bu sınıfların acı

bir çaba harcayan ancak

akıbetlerini Rabbimiz Secde suresin-

ölüm sonrası hayat için herhangi

de veciz bir şekilde gözler önüne ser-

bir düşüncesi bulunmayan zavallı

mektedir. “O günahkârların, Rable-

insanlara

rinin huzurunda başlarını öne eğip,

seslenmektedir

ayet-

ler. Bu insanlar arasında kimileri ahiret hayatını inkâr etme cüretini gösterirken kimileri de ahiret hayatını arkalarına atarak bir aldanışın koynunda bulmuşlardır kendilerini. Kazandıkça şımaran, makam ve mevkilere ulaştıkça kibre yuvarlanan birtakım insanlar vardır ki kendilerini ilah gibi görüp başta Allah

“Rabbimiz! Gördük, duyduk…” Ey Rabbimiz! Biz, inkâr edip nankörlük hastalığında kıvrananların acı akıbetlerini gördük ve işittik. Dünyasını cenneti yapmaya çalışırken şımaran ve büyüklenen ahmakların sonlarına şahit olduk. Dünya hayatında tehdit ettiğin cehennem ateşinin dehşetine hem tanık olduk

azze ve celle’ye sonra O’nu kendisine

hem de onun homurtu ve seslerini

Rab görmüş olanlara düşmanlık cü-

işittik. Zilletle başlarımızı eğip sen-

retine saplanmışlardır. Bu ahmak-

den medet umarak ‘bizi (düny ay a)

ça cüretkarlık onların gözlerini kör

geri gönder de iyi işler yapalım,

edip acımasız ve çılgın tavırlar içe-

artık kesin olarak inandık…’ Bize

risinde insanlığa ama özelde İslam

dünya hayatında verdiğin birçok

Ümmetine kan kusturmak adına

fırsatı değerlendiremedik ama bu

kollarını sıvamışlardır. Dev aynası-

sefer daha dakik olacağız.

nın karşına geçmiş bu sefihler ülkeleri işgal edip kendi hegemonyalarını ilan etmişlerdir. Onlara göre

Bu çırpınış onlara verilecek şu cevap ile son bulacaktır;

tüm insanlık onların gönüllü veya

“(O gün onlara şöyle diyeceğiz:)

gönülsüz köleleridir.

Bugüne kavuşmayı unutmanızın

Bu sınıf gibi tuğyanda ileri bir seviyeye çıkmayan birtakım insanlar vardır ki onlar da heva ve hevesle-

cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!”

rinin kurbanları olmuşlardır. Doy-

Artık nefesler kesilir, ayaklar be-

mak bilmeyen nefislerine hizmet

deni zor taşır, gözler yuvalarından

etmek için çıktıkları yolda özgür

fırlayacak gibi bir hâl alır… Tekrar

köle haline gelmişlerdir. Bunun bir

medet umulacak bir yakarış dudak-

yansıması da ahiret hayatını unut-

larının arasından çıkamaz hale ge-

mak olmuştur.

tirilir. Siz nasıl bugünü unuttuysa-

Şaban 1441

63


manlardır. Allah’a ve O’ndan gelen tüm hakikatlere iman ettiğini söy-

Son zamanlarda yaşanan tabii afetler, savaşlar ve salgın hastalıklar neticesinde uzağımızda yaşanan toplu ölümler, en yakınımızda cereyan ederek gündemlerimizde yer almaktadır. Her türlü afete tedbir almak ile birlikte bu süreci, özellikle ahiret hayatını, ciddi bir tefekküre vesile kılmak gerekmektedir. Ölümü unutmaya çalışmak yerine ölümü zihnimizde ve kalbimizde canlı tutarak Rabbimize yol aramanın tam zamanıdır.

leyip hayatında bunu gösteremeyen büyük bir çoğunluk. Mesuliyetlerini bilmeyen, bilse de uygulama konusunda zaafa düşen ve neticesinde de şeytan ve dostlarının telkinlerine kulak kabartıp İslam’ın sınırlarını ihlal edenler… Rükû ve secdelerle, zikir ve Kur’an tilavetleriyle, davet ve cihad çalışmalarıyla, kitap okuyup makaleler yazmalarıyla bedenlerini yorup ruhlarını canlandırması gereken İslam Ümmetinin haramlar ile hem bedenlerini hem de kalplerini yorduklarına şahit olmaktayız. Bu da ister istemez ahiret hayatının gündemimizden uzaklaşmasına neden olmaktadır. Son zamanlarda yaşanan tabii afetler, savaşlar ve salgın hastalıklar neticesinde

uzağımızda

yaşanan

toplu ölümler, en yakınımızda cenız; cehennem ateşinde, aç-susuz,

reyan ederek gündemlerimizde yer

çıplak, hor ve hakir, zillet her taraf-

almaktadır. Her türlü afete tedbir

tan sizi kuşatmış bir vaziyette unu-

almak ile birlikte bu süreci özellikle

tulursunuz. Sesleriniz duyulmaz,

ahiret hayatını ciddi bir tefekküre

temennileriniz karşılanmaz.

vesile kılmak gerekmektedir. Ölü-

Hak etmeyen dünya saltanatının sonunda cehennem ateşinde zelil kılınmak. Değersiz bir yaşam biçiminizin faturası bir hiçlik… Değerli kardeşlerimiz!

mü unutmaya çalışmak yerine ölümü zihnimizde ve kalbimizde canlı tutarak Rabbimize yol aramanın tam zamanıdır. Rahman ve Rahim olan Allah, kararan gönül dünyamızı İslam’ın nuru

Dünyanın sekülerleştiği bu günler-

ile aydınlatsın. Musibet yüklü afet-

de, kapitalizmin dişlilerinin arasın-

leri bizim için hayra tevdi eylesin,

da kalan önemli bir grup da Müslü-

âmin.

Nisan 2020

64




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.