Kaset Necmi/ Nurten'in Düğünü

Page 1



Necip Fazıl Say 2018

| Kaset Necmi/ Nurten’in Düğünü

© Rürk Rlişesi Corporation


Bölüm 1 “kahvenin önünde Necmi ve Recep, etraflarında iskemleler ve masalar, masalarında iddia kuponu, turuncu kalem, çaylar var, çevre masalarda iki emekli ve iki işsiz var, Necmi’nin kuponu hazır, iddia bayiine doğru gitmeye hazırlanıyor” N: Necmi R: Recep R: Necmi abi dur! N: Ne oldu lan? R: Duydun mu Nurten Abla evleniyormuş? N: Ne diyorsun lan! Ne demek Nurten evleniyormuş! Bizim sevdamız bu mahallede ölümsüzlükle efsaneleşecek. Hiç mi kitap okumuyorsun? R: Abi çık şu hayal dünyandan. Dün istemeye gelmişler. İki aya nişan diyorlar. N: Kim diyor oğlum? Kim çıkarıyor bunları! R: Annesi sabah bizdeydi. Annemle konuşurlarken duydum. N: Kimmiş istemeye gelen eleman? R: Silahtarlı Mehmet N: Silahtarlı ha. Kimmiş oğlum bu? Nurten’i nereden bulmuş? R: Abi sakin ol. N: Ne sakin olacağım lan? Nasıl sakin olacağım? Zengin miymiş çocuk? R: Ne yapacaksın abi çocuğun zenginliğini? N: Nurten’e yakın olabilmek için çocuğun erkek kardeşiyle de ben evleneyim diyorum R: Abi dalga mı geçiyorsun? N: Lan tabii dalga geçiyorum Recep, delirtme beni. R: Öyle desene ağabey. Bugüne bugün bu mahallede ne kadar göt varsa sana emanet sonuçta. N: Sana para veriyorlar değil mi lan beni delirtmek için?


……………………...........…….Birkaç dakika sessizlik…………......………...………

R: Eleman bekletmeyi sevmeyen biri galiba abi. Nurten Abla bekleyecek olsa seni beklerdi. N: Doğru diyorsun, akıllı çocuksun Recep ama eğer zamanda yolculuk yapabiliyor olsaydım ananla babanın seni yaptıkları geceye gider “ Halit abi dur.” derdim. “ Dur yanlış yapıyorsun.” R: Neden öyle diyorsun abi? Kötü mü oldu? Sana acı söyleyip nasıl iyi birer dost olduğumuzu tescilledim. N: Recep ne gerek vardı dostluğumuz için Nurten’in evlenmesine? Evrene neden öyle mesajlar gönderiyorsun? R: Abi geçen gün de şey olmuştu… (Necmi sinirli bir şekilde lafını kesip) N: Ne olmuştu oğlum? Recep ne yapacağım oğlum ben seninle? R: Ne yapacaksın abi? N: Düşünüyorum Recep düşünüyorum. Oğlum bu boş boğazın yüzünden benim adım “Kaset Necmi”diye kaldı. R: Sen bu mahallenin abisi değil misin? Abilerin böyle fiyakalı lakapları olur. N: Kaset’in nesi fiyakalı lan! Bari başka bir şey bulsaydın. Millete Kaset abimin selamı var diye diye bir ay gezdin mahallede. Bakkal faraşı eline kapıp “ Kim lan bu Kaset?” demese kimse ben olduğumu da bilmeyecekti. Bu nasıl mahalle ağabeyliği lan? R: En azından benim abimsin N: Oğlum yarın öbür gün Silahtarlı Mehmet’in karşısına Kaset Necmi olarak çıkacak olsam nasıl çıkacağım? Senin korsanını yaptılar diye dalga geçerler lan adamla. “Kaset sana kalemi takar geriye sararım deseler ne diyeceğim lan R: Abi ben bunu hiç düşünmedim ki N: Abim sen hiç düşünmedin ki R: Abi onu bunu boşver de geçen ne olduğunu anlatayım N: Siktir lan! (Kahveci Hamdi’ye seslenir) Abi çayları babamın hesabına yaz. Bu Recep’e de daha çay verme. Oralet içip dursun pezevenk. (Necmi sinirle kahveden çıkar)


Bölüm 2 “sonraki günün sabahı, Necmi dünkü yatırmadığı kuponun tutup tutmadığını kontrol etmek için gazeteyi kurcalıyor mutfak masasında, masada buzdolabından yeni çıkmış kahvaltılıklar, yengesi masanın karşısındaki tezgahın üstündeki ocakta demlenen çayı bardaklara doldurup masaya getiriyor, yengesi Zeliha: yaklaşık 15 yıldır yengesi” N: Necmi Z: Zeliha Z: Necmi duydun mu Nurten evleniyormuş? N: (İç geçirerek) Bunu da ben hariç herkes duysun diye ant içmişler sanki. Duydum yenge duydum evleniyormuş. Z: A benim salak oğlum duydun da iyi mi oldu. Ne vardı böylesi bekleyecek? N:Her şeyin bir zamanı vardır yenge bizim zamanımız daha gelmemişti. Ne yapayım? Z: Anca aylaklık yap. Yapıştır götünü bir yere anca bekle. Seni bu hareketsizlik öldürecek. N: (Yengesinin dediklerini umursamayarak) Çocuk zengin miymiş? Z: Ben kime ne anlatıyorum gazete kurcala dur sen. Zenginmiş. Silahtar’a ilk yerleşenlerdenmişler. Dedesi Alamancıymış vaktiyle Silahtar’ı tapulamış neredeyse üzerine. N: (Dedesinin duvarda asılı fotoğrafına bakarak) Ah be dede, ah be şurada elin işinde koşturacağına gitseydin ya. Sende de hiç kafa yokmuş. Olsa bilirdin böyle aylak bir torunun olacağını. Yenge bunlar senin kulağına nereden geliyor? Z: Ne kulağa gelmesi? Kulağa gelmek mi kaldı bu devirde? Sadece facebook kullanıyorum. Her şey orada yazıyor. N: Vay be. Ben de olağanüstü bir şey zannetmiştim. Z: Böyle boş şeyler düşüneceğine Nurten’e sevdiğini söylemeyi düşünseydin şimdiye yeğen seviyordum.


N: Zamanı vardı yenge dedim ya. Z: A benim akılsız oğlum sığınma bu bahaneye. Korkağım demekten başka kurtaracak şey yok seni bu durumdan. Hem 15 yıldır yüzüme bakamayışını da mı bu zaman zımbırtısına bağlıyorsun? Yüzüme bakmanın zamanı ne zaman gelecek. N: Yenge ben senin düğün günü bizim aile fertlerine attığın ölüm tehditli bakışlarını hatırlıyorum. Zorbalıkla hapsettik sanki biz seni bu aileye. Hale öyle bakıyor olma ihtimalin suçlu hissettiriyor beni. Z: Hiç bilmiyorsun Necmi değil mi? Alışmak ne demek bilmiyorsun. İnsan nelere alışıyor nelere… N: (Geçiştirerek) Yenge Nurten de alışır mı? Z: Niye alışmasın, insan değil mi? Alışır. Hele senin gibisini bir ömür bekleyeceğine gider seve seve alışır. N: Öyle demesene o beklenti bizi mahallelinin dilinde efsaneleştirecekken Nurten gitti bir gazete köşe yazısı olmayı tercih etti. (O sırada kupona bakmayı unuttuğunu fark eder ve son maçı kontrol etmek üzere gazeteye bakar.) Z: Bak bak o maçlar kurtaracak seni. N: (Yüzündeki hassiktir ifadesiyle) Al işte tutmuş kuponu yatırmadık. Yatırsam zengin olamasam da şu birkaç haftayı kurtarırdım. Salak Recep insanda akıl bırakmıyor ki. Z: Bak bak laflara bak. Çok vardı ya sanki onu da Recep almış. Bu hareketsizliğin yüzünden aklın başına gelmiyor senin. Aklın da senin gibi uyuşmuş kalmış. Kalkıp bir dolaşsan belki bir yerde aklına rastlayacaksın. N: Öyle değil işte. Dolaşmaya gerek yok ki ben biliyorum zaten yerini. Nurten’de kaldı benim aklım. Z: (Yengesi elini Necmi’nin yanağına götürür) Ah benim yavrum keşke elimden bir şey gelse. N: Gelir yenge gelir. Şu facebook’a fotoğraf koymuşlar mı? Z: Görüp daha beter mi edeceksin kendini? N: Görmek istiyorum yenge Nurten mutlu muymuş? Z: (Telefondan fotoğrafı göstererek) Bak. N: Vay orospu çocuğu Silahtarlı Mehmet’e bak nasıl da beline sarılmış. Ben daha seviyorum bile diyemedim. (Necmi karşı karşıya kaldığı gerçeği kendine yediremeyip sinirle odayı terk eder)


Bölüm 3 “3 gün sonrası, oturma odasında Necmi karşılıklı iki koltuğun sol tarafta olanında oturup annesinin namazını bitirmesini telefonuna bankalardan gelen kredi mesajlarını okuyarak bekliyor, önündeki masada her akşam uyumaya yakın içtiği süt, oda küçük, parke üzerinde şirin bir halı, annesinin namazını bitiriyor” A: Anne N: Necmi N: Allah kabul etsin anne. Duydun mu Nurten evleniyormuş? A: Sağ ol oğlum. (Umursamayarak) Nurten mi evleniyormuş? N: Evleniyormuş. Allah neden sevenlerin kavuşamamasını kabul ediyor? A: Çünk Allah boş duranı, bekleyeni sevmiyor oğlum. Senin yaptığın buydu. N: Doğru zamanı bekliyordum. A: Zamanın doğruluğunu ne bileceksin sen, Allah bilir. Denemediğin sürece bilemeyecektin ki. Dediğine göre de o kervanı kaçırmışsın. N: (Yaramaz bir tavırla) O kervan kaçtı mı? Bilmiyorum anne. A: Bir delilik etme! Mahalleye rezil etme bizi. Kaçmış işte N: Zoruma gidiyor. Yediremiyorum kendime. Kaçmamış olsun anne. O kervanı durduran haydutların lideri olup çekip almak istiyorum anne Nurten’i yanıma. A: Vaktiyle yapacaktın sen onu. N: Vakti daha gelmemişti ki daha demin dedim bunu. Yengemle sen bunu neden anlamak istemiyorsunuz? A: Vaktini kullanmayı bilmiyorsun oğlum. Bu sadece bu konuda değil. Gittin 4 yıllık üniversite kazandın. Onu da 6 yılda bitirdin zamanı gelmedi deyip. Mezun olduktan sonra da oturdun işe başlama zamanını bekliyorsun. Kaç yıldır o da gelmedi. Nurten


desen bak bıktı zamanını beklemekten ki evleniyor. Oğlum zaman sadece beklemekle ilgili değildir. Çabasız beklentinin sonu böyle sevdiğinin düğününe davetiye almaktır. (Bir oh çeker.) N: (Şaşkınlıkla) Anne sen de iyi dolmuşsun ha. Bunları neden saklıyordun ki benimle ilgili olan bir birikmişliği benden niye saklıyordun. Hep bu güvensizliğiniz beni bu hale getirdi. A: Yık böyle aylaklığını hep başkalarının üzerine yık da kurtul. Kaç gündür Recep de yok yanında. Allah bilir çocuğa ne yaptın? N: Anne bırak o salağı ya. Ne oluyorsa Recep’in evrene gönderdiği yanlış mesajlar yüzünden oluyor. Neymiş dost acı söylemiş. O bunu söyleyecek diye Nurten niye evleniyor ya! A: Oğlum neden böyle yapıyorsun? Öfkenin hayatına zarar vermesine neden izin veriyorsun? N: (Haykırarak) Canım yanıyor anne. Bilmiyorum. Bilemiyorum. Çevremde ne oluyor/ne bitiyor yorumlayamıyorum. Öylece boş bir noktaya odaklanıp geçiriyorum günlerimi. Nerede bir boşluk var acımla dolduruyorum. Harekete geçmek gelmiyor içimden. Öylece odaklanıp düşünmek istiyorum. İstediklerimi yapmak ancak düşünce dünyamda gerçekleşiyor. Yaşamıma orada devam etmek istiyorum. Yanımda birileri olunca dikkatim dağılıyor. Kimseyi istemiyorum. A: Çık oğlum şu hayal dünyandan N: Recep de böyle diyor. A: İyiliğini istediğinden böyle diyor. İyiliğini istediğimizden böyle diyoruz. Seni bu durumda görmeyi neden isteyelim? Yaşamak istediğin hayat gerçektekiyle bağdaşmıyor. Bir hayat böyle sürdürülemez oğlum. N: Benim iyiliğim ne anne? Siz nerden biliyorsunuz? Sürdürülebilir hayat nasıl bir şey? Yaşamak istediğim hayatı nasıl öğrendiniz? Neden her şey benden saklanıyor? Neden herkes her şeyi biliyor da ben bilmiyorum? Anlamıyorum. Nurten ile konuşmak istiyorum sadece. Zamanı geldi.


A: Oğlum olmayacak şeyler peşinde koşuyorsun ama hayırlısı olsun. Ben daha bir şey demiyorum. N: (Annesinin dediklerini umursamayarak) Onu bunu boşver de geçen gün babamla bir türkünün aynı yerinde of çektik. Başkasını seviyor. Boşa gitsin bunu. Ben sana bakarım. A: Belli uykun gelmiş huysuzlaşıyorsun. Git yat. Sonra sabah baban kahvaltıya kaldırınca oflayıp poflama. “Necmi uzatmadan odasına gider, yatağına uzanır, uykuya dalar.”

ışık kapanır Işık kapanır ışıklar kapanır Işık ışık ışık ışık Işık ışık ışık ışık ışıklar kapanır Işık ışık ışık Işık ışık Işık ●


Bölüm 4/1 “7 gün sonrası, Necmi apartmanlarının önündeki merdivende Recep ile kola-çekirdek yapıp mahalle üzerine muhabbet ederek aralarını düzeltirlerken Nurten’in markete hareketlenişini gören Necmi atılır, Nurten eşofmanlı, yüzü gözü şiş, yeni uyanmış belli, yüzüne bir su vurmuş çıkmış sokağa, saçını da basit bir tokayla tutturmuş, Necmi Nurten’in önünü kesip…” Nu: Nurten Ne: Necmi R: Geri vites Ne: Nurten evleniyormuşsun. Nu: Hayırdır Necmi bir selam sabah yok mu? Ne: Almamışım hiç yanıma ne bileyim seninle karşılaşacağımı. Nu: (Nurten yaka silkerek) Neyi bilirsin ki zaten. Anca aylaklık bilirsin, laf yapmayı bilirsin, bekletmeyi bilirsin. Ne: Biliyormuşum ya işte bir şeyler. (Yaramaz bir tavırla) Bunun yarısını bilmeyip millete vekil olan adamlar var. Nu: Yetmiyor Necmi yetmiyor işte bunlar. Ne: Ne lazım ki sana? Bilmem gereken neler var? Nu: Anlatsam anlayacak gibi bir de soruyorsun. Ne: (Israrcı bir şekilde) Nurten beni neden beklemedin? Nu: Ne o? Aklımı karıştırmaya mı çıktın karşıma? İnanmam Necmi daha. O yaşları geçtim. Ne: Ya başka neye çıkacaktım karşına tabii ki onun için çıktım. Yalancı mıyım ben Nurten niye inanmıyorsun? Beklesen görecektin. Nu: Senin hala bekletmeye yüzün var ama benim beklemeye sabrım yok artık. Anlamıyorsun işte. Ne: O zaman boz nişanını gidelim buralardan. Ben bekledikçe güzelleşeceğine inanıyordum. Ne bileyim bir gün evlilik haberinin geleceğini.


Nu: İşte böyle sadece kendini düşünürsen o evlilik haberi gelir kulağına. Bir kere olsun sordun mu bana beklemek güzel mi, değil mi diye? Anca mahallede flörtleşelim, mahalleliye poz keselim, ağızlarına laf olalım sen bundan hoşlanırsın. Al işte şimdi bütün mahalle bizi konuşuyor. Daha ne istiyorsun? Ne: Nurten Allah aşkına böyle ceza mı olur? Niye bu kadar gaddarsın? İnsan düşmanına yapmaz bunu. Ne suçlar göz ardı edilirken benim yaptığıma bu cezayı vermek nasıl bir adalet ya? Nu: (Nurten izleyenleri göstererek) Bak herkes bizi izliyor. Daha fazla ağızlara laf olmadan dağılalım Necmi. Ne dersen de oluru yok artık. Ne: (Necmi etrafına bakarak) Dağılın lann ne izliyorsunuz? (Nurten’e dönerek) Pişmanım Nurten. Oluru yoksa da bırak az daha anlatayım. Başka ne zaman bulacağım bu fırsatı? Nu: Burada olmaz Necmi burada olmaz. Akşama doğru Namık Kemal’deki Toprak Kafe’ye gel ne diyeceksen de. Ne: Biz orada buluşmazdık ki Nurten Nu: Biz, biz değiliz ki artık (Nurten gider, Necmi Recep’in yanına döner) R: (Merakla) Abi ne oldu? Ne: Akşama konuşacağız, öyle istiyor. Mahalleliden rahatsız oldu nişanlı ya artık. R: (Öylesine bir tavırla) Hallolur abi hallolur da sence Engin abiye neden Protesto Engin diyorlar? Ne: Ya oğlum Recep siktir git. Kimsenin ona “Protesto” falan dediği yok. R: (Sırıtarak) Ama Allah için söyle deseler güzel olmaz mıydı? Ne: (Kahkahasından sonra) Ulan Recep ne adamsın!


Bölüm 4/2 “akşamüzeri, Necmi Namık Kemal’de sora sora buluşulacak kafeyi bulup giriyor, içerde tanıdık kimse yok Nurten’den başka, Nurten çoktan gelmiş çayını yarılamış bile, Necmi Nurten’in bulunduğu masaya yerleşip lafa giriyor” Nu: Nurten Ne: Necmi Ne: (Garsona) Ben bir sütlü kahve alayım. Nu: Hayırdır, kahve içer miydin sen? Ne: Hazır tanımadık bir yere geldik tanımadık bir şeyler içeyim dedim. Hamdi abiye nasıl sütlü kahve diyeyim? Nu: (Tebessümle) Sen delisin ya! Ne: Ben deliyim sen nasıl nasılsın Nurten? Nu: İyiyim ben. (Yaramaz bir gülüşle) Yarın eniştenle alışverişe çıkacağız Ne: Kaçmayacak mısın benimle? (Garson sütlü kahvesini Necmi’nin önüne bırakır.) Nu: Salak mısın Necmi biri duyacak! Ne: Yabancı yerdeyiz ya. Kim tanıyacak? Nu: Olsun denmez öyle. Ne: Nurten ben kaçacağız sandım. Buraya da plan yapmaya gelmedik mi? Nu: (Sinirle) Kaçmaya taktın sen de yok kaçmak falan. Ne: Ben plan bile yaptım ya. Nu: Ne planı? Safsın gerçekten sen. O kadar bırak peşimi diye laf ettim sen onlardan kaçacağımızı nasıl çıkardın? Ne: Ben ne demek istediğini anlıyorum Nurten de olmasını istediğim şekilde yorumluyorum. Nu: Ne yaparsan yap Necmi. Yoruldum artık Ne: Planı anlatmayayım mı? Fikrin değişir belki. Nu: (Yükselerek) Ne yaparsan yap!


Ne: Bak şimdi, buradan kalktığımızda Recep seni alıp halamların İzmit’teki dağ evine götürecekti. Yani Recep ile kaçmış olacaktın. Ben yanıp yakılacaktım “Nasıl olur bu? En başın başından beri beni yakınlaşmak için kullanmışlar” falan diye. Kafayı yemiş gibi sizi bulmak üzere yollara düşeceğim diye mahalleden ayrılıp yanınıza gelecektim. Sonra üçümüz mutlu mesut yaşayacaktık. Nu: Recep niye mutlu yaşıyor ya? Ne: Buna mı takıldın Nurten? Nu: (Gülerek) Yok ya senin taklidini yaptım. Sen takılırsın böyle şeylere. Ne: Ne güzel gülüyorsun Nu: Neden güldürüyorsun son buluşmamızda anlatmak varken Ne: Seni son kez göreceksem gülerken görmek istiyorum. İlerde çocukluğumdan çok senin gülüşünü aklıma getirmek için çabalayacağım. Nu: (Utanıp) Necmi böyle olsun istemezdim. Ne: Nurten artık bu olayların… Neydi o kelime ya, neydi, neydi? Bu olayların neyini konuşmamız lazım? Neydi o kelime… Nu: (Lafa girerek) İnkişafını mı? Bu olayların inkişafını mı konuşmamız lazım? Ne: Hay ağzını öpeyim ya. Öpeyim mi? Nu: (Gülerek) Öptürmem Necmi. Yemiyorum artık bu numaraları. Ne: Tüh, ne kadar da yaklaşmıştım. (Kahvesinden bir yudum alır. ) Nu: Beğendin mi kahveni? Ne: Hamdi abinin elinden olmayınca hoş olmuyormuş. Nu: (Sıkılmış bir tavırla) Kalkalım mı? Artık veda edelim. Ne: Ben sana veda edemem Nurten. Veda etmeye gelmedim buraya. Ben bu kadar hayal dünyasında yaşıyorken seni de yaşatırım merak etme. Senin birlikte olmak için bu kadar beklemişken veda edebilmek için bir ömür beklemem lazım galiba. Nu: Deme öyle Necmi. Kötü hissediyorum Ne: (Fırsatçı bir gülümsemeyle) Acıma bana Nurten, evlen benimle. Nu: Olmaz, olamaz öyle şey (Masadan kalkıp ayrılır kafeden)


Ne: (Pişman bir şekilde) Hassiktir, yine seviyorum demeyi unuttuk iyi mi. Neyse ya hissettirdim o kadar yeter herhalde. (Garsona) Hesabı burada mı ödüyoruz kasada mı? (Garson hesabı getirir) Oğlum neden konuşmuyorsunuz? Bu nasıl muamele? (Hatırlayıp) Ulan tabii konuşamazlar garsonları hangi harfin belirttiğini eklemeyi unuttum. G: Garson G: Oh be abi aklına gelmeyip mekândan çıksan ömür boyu lal kalacaktık. Ne: (Kahkaha atarak) Uzatma lan bitsin şu bölüm artık.


Bölüm 5 “6 ay sonrası, Necmi 6 ayı da aynı aylaklıkla bir şeylerin zamanının gelmesini bekleyerek geçirdi. Kahve-Ev-Belediye Parkı üçgeninde gidip geldi ama bu sefer Necmi her zaman olanın aksine yalnız kalmak istediğinde gittiği belediye parkında değil de okuduğu ilköğretim okulunun bahçesinde birasını içiyor. Yanındaki bankta oturan mahallenin gençleri de eylemi gerçekleştiriyorlar. Bugün sokaklarında Nurten’in kına gecesi var. Bugün olanları görmekten ve duymaktan korktuğu için evinden daha da uzak bir yeri tercih etmiş. Recep ortalıkta yok. Necmi derin düşündüğünün farkında değil ama derin düşünüyor.” Ne: Necmi R: Recep Ne: Ulan Necmi taktın sen bu sevenlerin kavuşamaması olayına. Her şey yarın olup bitecek işte. İyice sıkıştım kaldım. Bir şey yapmam lazım. Kendimi mi öldürsem? Olmaz ya annem hala yaşıyor. Önce annemi öldürüp sonra kendimi öldüreyim. Olmaz bu da canilik. Recebi öldüreyim en iyisi. Hem engel de olmaz. Üzüleni de yok. Belki fark eden bile olmaz. Allahım neler düşünüyorum ben ya. İyice sıkıştım. Nurten’e diyeyim beni öldürsün. Hem hapse girer o elemandan da kurtulur. Acaba kurtulmak ister mi? Niye istemesin? O kadar yıl hukukumuz var. Allahım bu sıkışıklıktan biri ölmeden kurtulmam lazım. ………………….……..uzun bir sessizlik…………………………………….. ……………………….biradan bir yudum…….……………………………… Ne: Delirmiyorum inşallah. Yan bankta oturan elemanlara bir kontrol ettirsem mi? Delilik anlaşılır bir şeydir herhalde. Delirmedim ki hiç. Keşke önceden delirmiş olsaydım anlardım


şimdi. Nerede lan bu Recep? Allah bilir şimdi mahalleden birine lakap uydurmaya çalışıyordur. Kızıyorum falan ama anlıyor bu işten şerefsiz. Ulan şu günde en yakın arkadaş yalnız bırakılır mı? Arkadaşlık hukukunun ilk yasasını çiğnedi. İdam cezasına çarptırılması lazım. İlk mahkeme de haftaya olsun. Nurten de mahkemede hakimlik yapar. Allahım neden her boşluğa Nurten’i iliştiriyorum. Oysa kahveci Hamdi abinin adaleti Nurten’in adaletinden iyidir. Nurten adil olsa şimdi kınada karşılıklı göbek atıyorduk. Recep de iyi oynar ha… ………………………......bir miktar sessizlik…………………………………. ……………………..………..birayı fondip………………………………………. Ne: Tekel kapatmış mıdır acaba? Bira da bitti. Bu akşamları saat 10’da kapatma olayı saat 12’ye çekilsin. Hemen yetkili yerlere bir mesaj çekeyim. Zor durumda kalıyoruz. Sevdiğimin kınası var; benim içkim yok. Olaya bak. Allahım sıkışmışlığın kapısındayım. Zile basasım gelmiyor. Kaldım kapıda resmen. Kendime gelmem lazım. Umarım bu iktidar kendime geleceğim yollara da el atmıştır da yolcuğulum rahat geçer. Oğlum Necmi harbiden delirdiysen bir daha konuşmam seninle. ……………………………………….sessizlik..………………………………… ……….….yandaki elemanlar göbek atmaya başlarlar…………….. Ne: Neye oynuyor lan bunlar? Bu kadar eğlenceli olan ne? 6 ay oldu Nurten ile görüşmüyorum. 1 aydır görmüyorum bile. Koskoca 6 ayı uyumak, içmek ve boş boş düşünmekle yok ettim. Annem çok üzülüyor ama ben de bunları üzgün olduğumdan yapıyorum. Nötrlüyoruz birbirimizi. Nurten şimdi yorulmuştur. Keşke karşılıklı yorulmuş olsaydık. Yorgunluğumu hissetmezdim ki. Onun yanında heyecandan başka bir şey hissedebilmek büyük mesele. Ben galiba Nurten’i sevmiyorum, ben Nurten’i heyecanıyorum. (Kahkaha


atarak) Ulan ne zırva ama. Keyfim yerine geldi. Bu meret beni aptallaştırıyor. Delilik sandım boşu boşuna. Kahkaha attık diye ne bakıyor lan bu elemanlar. Tüm insanlık gülümsememin karşısında duruyor resmen. Nurten de bunlara önderlik ediyor. (Gülümseyerek) Nurten’den de ne diktatör olur ha. (Necmi’nin telefonu çalar, arayan Recep) R: (Heyecanla) Abi Nurten! Nurten kınadan kaçtı! Ne: (Şaşkınlıkla) Kiminle kaçtı lan? Biri daha mı varmış? R: Abi benimle… Ne: (Sözünü keserek) Recep bir daha sana bir şey anlatanı siksinler kapat telefonu! R: Abi İzmit… (Necmi Recep’in son sözlerini dinlemeden telefonu kapatıp okulun bahçesinden çıkarak arabasına atlar. İzmit’e doğru arabasını sürer.)

…….ALBERT CAMUS SPOTU……. ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMAYINIZ




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.