Kemoterapiye Ä°liĹ&#x;kin Soru ve Cevaplar
Sigara birey ve toplum sağlığını tehdit eden ve iyileşme sürecini olumsuz yönde etkileyen bir sağlık sorunudur. Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri yönetimi kapalı alanlarda tüm hastalarına, ziyaretçilerine ve kendi personeline sigara içilmesini kanun gereği yasaklayan bir kurumdur. Sağlık sorunu olan sigaradan kurtulmak bizim çabalarımıza sizin vereceğiniz destekle mümkün olacaktır. Sizden Hastanelerimizde bulunduğunuz süre içerisinde sigara içmeme kuralına uymanızı ve uymayanları uyarmanızı rica ediyoruz.
Sevgili Hastamız, Bu kitapçık kemoterapi başlanmasına karar verildikten sonra yararlanmanız için hazırlanmıştır. Kemoterapiye karar verildiği zaman daha önceden kemoterapi almış bireylerden ya da yakınlarından dinleyeceğiniz olaylar sizi olumsuz yönde etkileyebilir ve bilinmeyenler sizi korkutabilir. Ancak her insanın kendine özgü, farklı yapısının olduğunu ve kemoterapi sırasında görülebilecek yan etkilerin herkeste aynı şekilde olmayabileceğini ya da hiç görülmeyebileceğini de unutmamanız gerekir. Kemoterapi hakkında doğru bilgilenmeniz yan etkilerin önlenmesi ya da görülebilecek yan etkilerin azaltılması açısından son derece önemlidir. Bu kitapçık size doktor ve hemşireniz tarafından verilen bilgileri desteklemek ve pekiştirmek amacı ile hazırlanmıştır. Bu kitapçıkta kemoterapiden, kemoterapi uygulama yöntemlerinden, kemoterapinin yan etkilerinden ve bu yan etkilere karşı alınabilecek önlemlerden kısaca ve bütün kemoterapi ilaçlarının yan etkileri göz önüne alınarak söz edilmiştir. Bu nedenle doktor ya da hemşireniz tarafından sizin kendi tedavinize yönelik bilgilendirmeniz önemlidir. Tedavinize yönelik sorularınız olduğunda öncelikle doktor ya da hemşirenize danışmanız yanlış bilgilendirilmenizi önleyecektir. Sorunlarınızı doktor yada hemşirenize çekinmeden dile getirebilirebileceğinizi ve yardım alabileceğinizi her zaman hatırlayınız. Acil şifa dileklerimizle...
Kemoterapi nedir? Kemoterapinin kelime anlamı “ilaçla tedavi” dir. Bir çok kişi onkolojik hastalıkların tedavisi için kemoterapi almaktadır. Bu nedenle onkolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar sıklıkla “kemoterapötikler” ya da “antineoplastik ilaçlar” olarak adlandırılmaktadır. Kemoterapide birçok değişik ilaç kullanılmaktadır. Tedavinizde tek bir ilaç kullanılabileceği gibi bir çok kez daha yüksek etki sağlamak için birkaç ilaç birlikte kullanılabilir. İlaçlar Nasıl Etki Eder? Vücudumuzdaki normal hücrelerin gelişmesi kontrollü bir şekilde olurken, tümör hücrelerinde büyümenin kontrolü bozulmuştur. Kemoterapi ilaçları kan yolu ile vücuda dağılır ve tümörlü hücrelerin bölünüp çoğalmalarını engeller. Kemoterapi ilaçları tümörlü hücreleri öldürürken vücudun normal hücrelerini de etkileyebilir. Bu durum çoğunlukla geçici olan yan etkilere neden olabilir. Vücudumuzdaki saç dibi, mide barsak sistemi ve kemik iliği hücreleri gibi hızlı bölünen normal vücut hücreleri kemoterapiden en çok etkilenen hücrelerdir. Ancak bu hücrelerin etkilenme düzeyi ilaçlara ve kişiye göre değişiklik gösterir. Kemoterapinin Amacı Nedir? Onkolojik hastalığın yada tümörün türü ve gelişme evresine göre değişmekle birlikte kemoterapinin kullanım amaçları şunlardır: • Hastalığı tedavi etmek, • Hastalığın yayılmasını önlemek, • Ameliyat sonrası nüks olasılığını azaltmak, • Ameliyat veya radyoterapi öncesi hastalığı küçültmek, • Radyoterapiye duyarlılığı artırmak, • Hastalığa bağlı rahatsızlıkları/ şikayetleri azaltmak.
5
Uygulanacak İlaçlar Nasıl Seçilir? Her hastanın tedavisi hastalığına göre yapılır. İlaçların seçiminde: • Hastalığın türü • Hastalığın yerleştiği vücut bölgesi • Hastalığınızın vücudunuzun fonksiyonlarına etkisi • Genel sağlık durumunuz göz önüne alınır. İlaçlar Nasıl Verilir? Kemoterapi ilaçları veriliş yolları: • Ağızdan tablet veya kapsül şeklinde • Kas içine veya cilt altına enjeksiyon yolu ile • Damardan direkt veya infüzyon şeklinde • Vücut boşlukarına doğrudan uygulama Tedavide en sık olarak damar yolu kullanılmaktadır. Birçok ilaç sindirim yolu ile emilemediği için damardan verilmektedir. Damar yoluyla verilen ilaçlar dolaşıma hemen katıldığı için etkileri çabuk olmaktadır. İlaç kısa süre içinde veya günler içinde devamlı infüzyon şeklinde de verilebilir. Bazen kemoterapi uygulaması için iki ya da üç yol birlikte kullanılabilmektedir. İlaçlarınızın nasıl verileceği doktor veya hemşireniz tarafından size etraflıca anlatılacaktır. Size verilen tedavide doktorunuza danışmadan değişiklik yapmayınız. Aklınıza gelen sorular için hiç çekinmeden yardım isteyebilirsiniz. Kemoterapi Uygulaması Sırasında Ağrı Hissedilir mi? Kan alma ya da herhangi bir enjeksiyon sırasında hissettiğinizden daha fazla ağrı ya da acı hissetmeyeceksiniz. Bazen ilaç damar dışına sızabilir ve iğnenin takılı olduğu damar çevresinde şişlik, kızarıklık, acı ya da yanma hissedebilirsiniz. Böyle bir durumda hemen hemşirenize haber vermelisiniz. Çünkü bu durum iğnenin damar dışına çıkması sonucu olabilir ve hemen müdahale edilmezse ilerde o bölgede doku hasarı meydana gelebilir. Ayrıca bazen verilen ilaçlara bağlı olarak ilacın verildiği damarda sertleşme, renk koyuluğu ya da ağrı meydana gelebilir. 6
Kemoterapi Nerede Uygulanır? Kemoterapi hastanede yatarak veya poliklinikte “gündüz tedavi ünitelerinde” bir medikal onkolog veya pediatrik onkolog gözetim ve denetiminde uygulanabilir. Bazı hastalar ilaçlarını evde almayı tercih ederler. Tedaviyi nerede alacağınızı, tedavi şeklinizi, doktorunuzun tedavi politikası ve hastane kuralları belirler. Sizin güvenliğiniz açısından ilk kemoterapi uygulamasının hastanede olması ve bir süre hastanede kalmanız yararlı olacaktır. Kemoterapinin Süresi ve Sıklığı Ne Olmalıdır? Kemoterapinin süresi, ilaçların dozu ve veriliş sıklığı hastalığınızın türüne, kullandığınız ilaçlara ve vücudunuzun ilaçlara verdiği tepkiye bağlıdır. Kemoterapi günlük, haftalık, aylık gibi değişik sürelerle verilebilir. Kemoterapi ilaçlarının istenmeyen etkilerinden vücudu korumak amacı ile her tedaviyi bir dinlenme dönemi takip eder. Dinlenme dönemlerini en iyi şekilde değerlendirmeniz (iyi ve dengeli beslenme, bulaşıcı hastalıklardan korunma gibi) tedavi dönemlerini daha rahat geçirmenizi sağlar. Bu sırada dikkat etmeniz gereken kurallar daha sonraki sayfalarda açıklanacaktır. Tedavi süresi, sıklığı ve ilaç dozları önceden belirlenmiş bazı protokollere göre ayarlanır. Size uygulanacak olan tedavi protokolünün süresi ve sıklığı doktorunuz tarafından size açıklanacaktır. Ancak planlanan tedavi süresi vücudunuzun vereceği tepkiye ve tedavi ihtiyacınıza göre değişebilir, tedaviniz uzayabilir ya da başka tedavi protokollerine geçilebilir. Böyle bir durumda doktorunuz size açıklama yapacaktır. Kendisiyle konuşmayı ihmal etmeyiniz. Tedaviye Aç mı Gelmeliyim? Tedaviye aç gelmeniz gerekmez, ancak yemeğinizi tedaviden 1-2 saat önce yemiş olmak ve hafif yiyecekleri tercih etmek tedavinizi rahat geçirmenizi sağlayacaktır, isteğinize göre ilaç uygulaması 7
sırasında yemek için kraker, su, meyve suyu veya meyveli şekerler getirebilirsiniz. Başka İlaçlar Alınması Sakıncalı mıdır? Bazı ilaçlar kemoterapi ilaçlan ile etkileşerek birbirlerinin etkisini bozabilir. Kemoterapiye başlamadan önce evde kullandığınız her bir ilacın ismini, dozunu ve ne sıklıkta aldığınızı doktorunuza veya hemşirenize iletmeniz son derece önemlidir. Herhangi bir nedenle alacağınız aspirin, vitamin, soğuk algınlığı ve müshil ilaçlarının da kemoterapi ile etkileşebileceğini unutmamalısınız. Kemoterapiye başladığınızda herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka doktor veya hemşirenize danışınız. Kemoterapi Sırasında Çalışabilir miyim? Kemoterapi sırasında bir çok kişi alışkın oldukları hayat düzenini devam ettirebilir. Ancak hastalığın türüne, yapılan tedaviye ve ortaya çıkan yan etkilere bağlı olarak bir kısım hastanın tedavi süresince çalışma hayatını sürdürmesi mümkün olmaz. Bu durum mesleğiniz ve çalışma düzeninizle de ilgili olabilir. Bazı durumlarda tedavi sırasında dinlenebilir, tedavi arası dönemlerde çalışabilirsiniz. Tedavi sırasında mümkün olduğu kadar sosyal yaşantınızı sürdürünüz. Ancak vücudunuzun sesini dinleyin. Kolay yoruluyorsanız yaptığınız işleri azaltın, yorulduğunuzu hissettiğnizde dinleniniz. Tedaviniz sırasında kendiniz, hastalığınız ve çevreniz ile ilgili olumlu tutum takının, umutlu, güvenli, sakin ve dayanıklı olmanız vücut direncinizi ve hastalığı yenme gücünüzü artıracaktır. Kemoterapi Sırasında Tatil Yapabilir miyim? Tedavinizi aksatmamak kaydıyla tatil yapabilirsiniz. Ancak bu durumda mutlaka doktorunuza bilgi veriniz. Size uygun uyarı ve kısıtlamaları öğreniniz. Özellikle tedavi döneminde güneşten korunmanız gereklidir. Kan değerleniz ve genel sağlığınız uygunsa deniz ve havuzda yüzebilirsiniz. 8
Tedavi ve Takip Sırasında Hastanede Nelere Dikkat Etmeliyim? Tedavi ve muayene günlerinizi asla aksatmayınız. Doktorunuzla acil durumlar dışında randevulu olarak dosyanızla poliklinik odasında sakin bir ortamda görüşünüz. Böylece doktorunuz size daha çok zaman ayırabilir ve daha doğru değerlendirme yapabilir. Ayaküstü görüşmek, aceleci davranmak hatalara yol açabilir. Doktorunuza gelirken sormak istedikleriniz bir kağıda not ediniz böylece hastane telaşı içinde unutmazsınız. Hastaneden ayrılmadan önce bir sonraki randevu zamanını, tedavi ve muayene sırasında neler gerekli olduğunu sorunuz ve mutlaka randevularınızı alınız. Kemoterapinin Yan Etkileri Kemoterapinin Yan Etkileri Var mıdır? Daha önceden de belirtildiği gibi tedavinizde kullanılan ilaçlar tümörlü hücrelere zarar verirken vücudun normal hücrelerini de etkiler. Kemoterapiden en çok etkilenen normal vücut hücreleri kemik iliği, mide-barsak sistemi ve saç kökü hücreleri gibi en hızlı bölünen hücrelerdir. Bu nedenle en sık rastlanan yan etkiler bulantı, kusma, yorgunluk ve saç dökülmesidir. Yan etkiler kullanılan belli bir ilaca sizin vücudunuzun bireysel tepkisidir. Kemoterapi için 50’den fazla ilaç tek başına veya birlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle bir hasta için belirli bir yan etkiye ilişkin tahminde bulunmak güçtür. Diğer yandan kemoterapi sonrası gözlemlediğiniz bir yan etkinin bir sonraki ile aynı olmadığını görebilirsiniz. Olabilecek yan etkiler konusunda doktor veya hemşireniz tarafından size bilgi verilecektir. Yan Etkiler Ne Kadar Sürer? Yan etkilerin iyileşme zamanı alınan ilaca ve genel sağlık durumunuza bağlıdır. Kemoterapi aldıktan
9
sonra normal hücrelerin çoğu hızla iyileşeceği için bir çok yan etki de beraberinde kaybolur. Bazı yan etkiler hızla kaybolurken bazıları daha uzun zamanda iyileşir. Bunlara geç yan etkiler denir. Bunlar kemoterapi alırken ortaya çıkmayan daha uzun sürede ortaya çıkan yan etkilerdir. Bunların sorun yaratmaması veya erken müdahale edebilmek için tedavi öncesinde, tedavi sırasında ve sonrasında önerilere tam uymak ve tedavi sonrası da düzenli takip edilmek gerekir. Bulantı ve Kusma Bazı kemoterapi ilaçları, beyindeki kusma merkezini ve mideyi etkileyerek bulantı ve kusmaya neden olabilir. Bu etkiler genellikle tedaviden hemen sonra veya 8-12 saat sonra başlayabilir. Bazı kişiler de tedaviden önce bulantı hissedebilirler ki bu duruma “beklenti bulantısı veya öğrenilmiş bulantı” adı verilmektedir. Bulantı ve kusma genellikle kontrol altına alınabilir veya azaltılabilir. Doktorunuz bu yan etkilerin oluşmasını önlemek veya azaltmak için kemoterapi öncesinde bazı ilaçlar almanızı isteyebilir, ilaçların etkisi kişiye göre değişebilir. Bu yan etkileri rahatlatmak için birden fazla ilacı kullanmanız gerekebilir. Kesinlikle vazgeçmemeli, doktor ve hemşirenizle birlikte size en uygun ilaç veya yöntemleri bulmaya çalışmalısınız. Aynı zamanda aşağıdaki önerileri deuygulayabilirsiniz: • Sıcak yiyeceklerin kokusu bulantı hissini arttırabileceği için, soğuk yiyecekler sıcak yiyeceklerden daha iyi tolere edilebilir. Bu nedenle sandviç, peynir, tahıllar, tatlılar gibi oda sıcaklığında veya soğuk servis yapılabilen besinleri yemeyi tercih ediniz. • Bulantıyı azaltmak için sıvı ve yumuşak bir diyet uygulayınız. Elma suyu, nektarlar, çay, kola, limonata, kızılcık suyu gibi sıvılar ile ezilmiş patates, elma püresi, şerbet, kraker, tost ve peynir gibi 10
yiyecekler genellikle iyi tolere edilir. Ancak bu sıvılar hızlı içildiğinde midede dolgunluk hissi ve bunun sonucunda bulantı - kusmaya neden olabileceğinden sıvıları yavaşça yudumlayarak içiniz. • Ağzınızda yara yoksa limon, turşu, katı şekerleme veya limonata gibi ekşi yiyecekleri deneyiniz ve kusma sonrası ağzınızı limon suyu ve su karışımı ile çalkalayınız. Bulantı hissini arttırabileceğinden tatlı, yağlı, çok baharatlı ve ağır kokulu yiyeceklerden kaçınınız. • Bulantı hissini başlatabilecek kötü koku, bulantısı olan ya da kusan kişiler, yemek yiyen kişiler ya da yemek pişirilen ortam gibi uyarılardan, görüntü, ses veya kokulardan kaçınınız. • Bulantınız olduğunda yemek yapma konusunda başka birinden yardım almaya çalışın. Böyle bir şansınız yoksa kemoterapi almadan önce çeşitli yemekler hazırlayıp, buzdolabında ya da derin dondurucuda saklayabilir ve kemoterapiden sonra bulantınız olduğu dönemlerde ısıtıp yiyebilirsiniz. • Kemoterapi sırasında ağzınızda hoş olmayan, metalik veya ilaç tadı algılamasını azaltmaya yardımcı olan, sert veya yumuşak, naneli ve ekşi şekerlemeler yemeyi deneyiniz. • Yoğun bulantınız olduğunda sevdiğiniz yiyeceklerden kaçınmanız, daha sonra bu yiyeceğe karşı gelişen tiksintinin önlenmesi açısından önemlidir. • Hoşlandığınız müzik, televizyon programları, elektronik oyunlar ve kitap okuma gibi uğraşılara yoğunlaşarak bulantı hissinizden uzaklaşmaya çalışınız. • Müzikle birlikte derin nefes alıp-vererek kaslarınızı gevşek bırakıp, rahatlamayı; aşırı bulantı hissettiğiniz dönemlerde ise uyumayı deneyiniz. • Tolere edebildiğiniz oranda egzersiz yapabilir, kendinizi yorgun hissetmiyorsanız açık havada yürümeyi deneyebilirsiniz. • Düzenli bir ağız bakımı uygulamanız hem ağızda yara gelişmesini önleyecek hem de sizi rahatlatacaktır. 11
• Uyandığınızda bulantı hissediyorsanız size önerilen antiemetik (bulantı giderici) ilacı yataktan kalkmadan alın ve 30 - 60 dk kadar dinlendikten sonra kahvaltınızı yapın, ilacı aldıktan sonra ilacın adını ve ne kadar sürede bulantınıza etki ettiğini kaydedin. Tüm bunlara rağmen bulantı - kusmanız devam ediyor ve 24 saat boyunca ağızdan hiç sıvı alamıyor iseniz, doktor veya hemşirenizi mutlaka arayınız.
Kemik İliğine Etkileri; Enfeksiyon, Anemi/ Yorgunluk, Kanama Kemoterapi ilaçları kemik iliğini etkileyerek kan hücrelerinin yapımını azaltabilir. Kemik iliğinde kan hücreleri yani akyuvarlar (beyaz küre), alyuvarlar (kırmızı küre) ve trombositler üretilmektedir. Kemik iliğinde üretilen kan hücrelerinin sayısını kan testleri gösterir. Kemoterapi alırken kan dolaşımındaki kan hücrelerinin sayısını öğrenmek için doktorunuz belli aralıklarla kan sayımı yaptırmanızı isteyecektir. Kan hücrelerinizin sayısının istenilen değerden düşük olması tedavinizin bir süre ertelenmesini veya ilaç dozunuzun azaltılmasını gerektirebilir. ENFEKSİYON Kemik iliğinde üretilen beyaz kan hücreleri (akyuvarlar) vücudunuzun mikroplara karşı savunmasında önemli rol oynarlar. Bu nedenle akyuvarların sayıca azalması enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilir. Akyuvar sayısı normalden düşük olduğunda enfeksiyon oluşumunu önlemek için aşağıdaki önlemleri almanız son derece önemlidir: • Gün içerisinde ellerinizi sık aralıklarla sabunla yıkamaya özen gösteriniz. Özellikle yemek öncesi ve sonrası, ve tuvaleti kullandıktan sonra elinizi çok iyi yıkadığınızdan emin olunuz • Nezle, grip, su çiçeği veya kızamık gibi bulaşıcı hastalığı olduğunu bildiğiniz kişilerden uzak durun,
12
kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçınınız. • Çiğ sebze ve meyveler yemeyiniz. Sebzeleri bol su ile yıkayıp iyice pişiriniz. Meyveleri yine bol su ile iyice yıkadıktan sonra kabuklu meyveleri soyarak ya da mikserden geçirerek suyunu içebilir veya pişirerek komposto şeklinde yiyebilirsiniz. • Enfeksiyon kaynağı olabileceğinden odanızda canlı çiçek, ev bitkileri, kuş kafesi, akvaryum, kedi ve köpek bulundurulmamalı; varsa başka bir odaya almalısınız. Hayvan dışkısında büyük miktarda bakteri ve mantar bulunduğundan, dışkının bulaştığı alanlardan uzak durmalısınız. • Her gün ılık duş şeklinde banyo yapınız, cildinizi yumuşak hareketlerle temizleyiniz, sert bir şekilde ovmayınız. Tüm bunlara dikkat etmenize rağmen enfeksiyon kapmanız mümkündür. Bu nedenle gözlerinizi, burnunuzu, ağzınızı, genital ve rektal bölgenizi aşağıdaki enfeksiyon belirtileri yönünden düzenli olarak kontrol ediniz. Enfeksiyon varlığını düşündüren belirtiler: • Ateş • Titreme ve üşüme hissi • Yeni ortaya çıkan öksürük, balgam veya boğaz ağrısı • İdrar yaparken ağrı ve/veya yanma hissi • Vajinal akıntı veya kaşıntı • Günde üç defadan fazla sulu dışkılama • Uçuk, • Herhangi bir yara, ostomi, kateter yerinde veya makatta şişlik, kızarıklık, veya hassasiyet. Yukarıdaki semptomlardan herhangi birisi varsa doktor ya da hemşirenizi zaman geçirmeden mutlaka haberdar ediniz.
ANEMİ/YORGUNLUK Alyuvarlar içerisinde bulunan hemoglobin bütün dokulara oksijen taşır. Oksijen vücudumuz için yakıt gibidir, kas ve organlarımızın çalışması
13
için enerji sağlar. Alyuvarlar sayıca azaldığında oksijen taşıyan hemoglobin sayısı da azalacaktır. Bu durumda dokulara enerji için gerekli oksijen taşınamayacağından; halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, sıcağa tahammülsüzlük, göğüs ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi “anemi” olarak adlandırılan kansızlık belirtileri görülür. Anemiye bağlı halsizlik ve yorgunluk hissini azaltmak için; • Bolca dinlenmeye çalışarak enerjinizi koruyunuz. • Günlük aktivitelerinizi sınırlayınız; sizin için en önemli olanları yapınız. • Gereksinim duyduğunuzda yardım almaktan çekinmeyiniz. • iyi ve dengeli beslenmeye önem veriniz, özellikle demir içeren besinleri (ıspanak, kırmızı et gibi) bolca tüketmeye çalışınız. • Otururken veya sırt üstü yatarken aşamalı olarak ayağa kalkmanız baş dönmesi veya denge kaybını önleyecektir. • Kendinizi yorgun hissettiğinizde dinlenin. Gün içerisinde kısa aralıklarla uyumak veya gece erken yatmak yararlı olabilir KANAMA Kemoterapi ilaçları kemik iliğini etkileyerek trombositlerin sayısını azaltır. Trombositler herhangi bir kanama durumunda pıhtı oluşumunda rol oynayarak kan kaybını önleyen hücrelerdir. Trombositlerin sayısı yeterli olmadığında küçük bir çarpma ya da yaralanmada bile normalden daha kolay morarma veya kanamanız olabilir. Bu nedenle cildinizde beklenmedik bir morarma, toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı lekeler, dişetlerinden ya da burundan kan gelmesi, idrarda kırmızılık, dışkının kanlı ya da siyah renkli olması gibi kanama belirtilerini mutlaka doktor veya hemşirenize bildiriniz.
14
Trombosit sayısı düşük olduğunda kanama oluşumunu önlemek için aşağıdaki önerilere uymanız son derece önemlidir:
• Doktor veya hemşirenize danışmadan aspirin ya da aspirin içeren ilaçları kesinlikle kullanmayınız. • Doktorunuzun onayını almadan alkol içeren içecekler almayınız. • İğne, makas ve bıçak gibi kesici aletleri kullanırken çok dikkatli olunuz. • Yemek pişirirken ya da ütü yaparken herhangi bir yerinizi yakmamaya dikkat ediniz ve mutfakta fırın veya ocaktan herhangi bir şey alırken kalın eldiven kullanınız. • Yaralanmaya neden olabilecek hareketlerden kaçınınız. • Eğer trombosit sayınız düşükse tıraş olurken ya da istenmeyen tüyleri alırken jilet kullanmayınız, yerine elektrikli traş makinası veya tüy dökücü krem tercih ediniz. Hangi Sıklıkla Kan Sayımı Yaptırmalıyım? Her ilaç tedavisi öncesinde tam kan sayımı yaptırmanız gerekir, çünkü bazı ilaçlar kan hücrelerinin sayısını düşürmektedir. Bunlardan en önemlisi akyuvar sayısındaki düşmedir. Akyuvar sayısı düşük çıktığında (genellikle 3500/mm3’ün altına düştüğünde) ya da diğer kan hücrelerinizde belirgin bir düşme saptandığında dinlenme süreniz uzatılır ve kan hücrelerinizin istenilen değere ulaşması beklenir. Böyle bir durum olduğunda size açıklama yapılacaktır. Ağız, Diş Eti ve Boğaz Problemleri Kemoterapi ilaçları ağız ve boğazda yara veya “mukozit” denilen ağız sorunlarının oluşumuna neden olabilir. Ağızda oluşan yaralar, ağrılı olmasının yanında enfeksiyon oluşumu için de büyük bir risk oluşturur. Aynı zamanda ağızda kuruluk ve tahriş
15
nedeniyle kanama meydana gelebilir. Kemoterapi sırasında oluşan enfeksiyonlar ciddi sorunlara neden olacağından bu problemlerin oluşmadan önlenmesi gerekir. Ağız yarası veya mukozit oluşumunu önlemede iyi bir ağız bakımı son derece önemlidir. İyi bir ağız bakımı için aşağıdaki önerilere titizlikle uyunuz: Her yemekten sonra ve yatmadan önce dişlerin yumuşak bir diş fırçasıyla fırçalanması gerekir (yumuşaklığı arttırabilmek için fırça, sıcak suya batırılabilir). Diş macunu olarak florid ve karbonat içeren ürünlerin kullanılması daha yararlıdır. • Dişlerinizi fırçaladıktan sonra gargara yapınız. Bunun için aşağıdaki karışımlardan herhangi birini hazırlayıp kullanabilirsiniz: 1. Bir su bardağı (yaklaşık 200 cc) kaynatılıp soğutulmuş suya yarım çay kaşığı tuz katarak hazırladığınız bir karışımı, veya 2. Bir çay bardağı kaynatılıp soğutulmuş su içerisine bir silme çay kaşığı karbonat (yemek sodası) ilave ederek hazırladığınız karışımı kullanabilirsiniz. 3. Doktorunuzun önerisi dışında ticari gargaralar kullanmamalı; kullandığınız gargaranın alkol içeriğinin %6’dan fazla olmamasına dikkat etmelisiniz. • Günde en az dört kez (sabah, öğle, akşam yemeğinden sonra ve gece yatmadan önce) yukarıdaki karışımlardan herhangi birisini kullanarak ağız gargarası yapmalısınız. • Dudakların uygun bir kremle nemli tutulmasına özen gösteriniz. Takma dişleriniz varsa: • Dişlerinizi çıkarıp fırçaladıktan sonra takma dişlerinizi temizleme solüsyonunda birkaç dakika bekletiniz ve solüsyondan çıkardıktan sonra iyice durulayınız. • Damağınıza iyice oturmayan takma dişlerinizi kullanmayınız ve diş doktorunuza başvurunuz.
16
• Gece yatarken takma dişlerinizi çıkarmayı unutmayınız. Ağızda yara ya da mukozit oluşumunu önlemek ve azaltmak için; • Ağzın görünümü günde iki kez bir ayna yardımı ile kızarıklık ve renk değişikliği açısından kontrol edilmeli, herhangi bir his veya tat değişikliği yönünden değerlendirilmelidir. • Tahrişe neden olabilecek asitli, çok sıcak ve çok soğuk içeceklerden, alkol ve tütün kullanımından kaçınılmalıdır. • Ağızda herhangi bir yara veya mukozit gözlenmişse gargara en az iki saat ara ile yapılmalıdır. Tüm bu önlemlere rağmen ağzınızda, görünüm, his veya tat yönünden bir değişiklik olduğunda doktorunuza veya hemşirenize haber vermelisiniz.
İştahsızlık Kemoterapi ilaçları iştah azalmasına neden olabilir. Yeme isteğinin azalması kilo kaybına, bu da halsizlik ve yorgunluğa yol açabilir. Genel olarak kemoterapi süresince kilo kaybetmemeye çalışmalısınız, iştahı arttırmak için: • Gün içerisinde 5-6 kez küçük öğünler şeklinde az ve sık yemeye çalışınız. • Peynir, süt, yoğurt, yumurta, et ve sütlü tatlılar gibi proteinli yiyecekleri tercih ediniz. Yemek aralarında yüksek kalorili ve proteinli besinleri yemeye çalışınız. • Midede dolgunluk ve doyma hissine neden olacağı için yemekle birlikte sıvı alımı azaltılmalı ve gaz yapıcı yiyeceklerden de kaçınılmalıdır. • Bazı kişiler kemoterapi sırasında tat alma dokularındaki değişiklikler nedeniyle kırmızı et yeme isteğini kaybedebilirler. • Bu şekilde bir tat değişimi nedeniyle iştahsızlığınız var ise değişik soslar kullanabilirsiniz. Bu önlemlere rağmen iştahsızlığınız devam ediyor ve kilo kaybediyorsanız vakit geçirmeden doktor veya hemşirenize danışmansınız. 17
İshal Kemoterapi ilaçları barsak mukozasındaki hücreleri etkilediği için ishal meydana gelebilir, ishaliniz 24 saatten fazla devam ediyorsa, ishalle birlikte karın ağrısı veya kramp varsa doktor veya hemşirenize bildirmeniz gerekir. Çok ciddi durumlarda doktor ishal giderici ilaçlar önerebilir. İshalinizi kontrol altına almanıza yardımcı bazı öneriler şunlardır: • İshal nedeniyle kaybettiğiniz sıvıyı yerine koymak için su, elma suyu, açık çay gibi içecekleri tercih ediniz. Ancak bunların oda ısısında veya ılık olmasına dikkat ediniz. • ishal ve krampınızı arttırabileceğinden lifli yiyecekler yerine beyaz ekmek, pirinç veya makarna, muz, kabuğu soyularak ezilmiş veya pişirilmiş meyve, kaşar peyniri, yoğurt, yumurta, kaynatılmış veya ezilmiş kabuksuz patates, derisi çıkarılmış tavuk, hindi veya balık eti gibi düşük lifli yiyecekleri tercih ediniz. • İshal nedeniyle kaybettiğiniz potasyumu yerine koymak için muz, patates, şeftali ve armut gibi potasyum içeriği yüksek besinleri tüketiniz. • Kahve, çay, alkollü içeceklerden kaçınmalı, kızartılmış, yağlı ve aşırı baharatlı yiyeceklerden de uzak durmalısınız. • İshalinizi arttırıyorsa süt ve süt ürünlerinden de kaçınmanız gerekir. Bu önlemlere rağmen ishaliniz devam ediyorsa mutlaka doktor veya hemşirenize bildirmeniz gerekir.
Kabızlık • Kemoterapi alan bazı kişilerde aldıkları ilaçlar nedeniyle kabızlık meydana gelebilir. Bazı kişilerde de normalden az yemek yeme ya da hareketsizlik nedeniyle kabızlık görülebilir. Bu tür durumlarda doktorunuzun önerisi olmaksızın kendi kendinize laksatif veya müshil kullanmamalısınız. 18
Öncelikle diyet ve egzersiz ile bu sorununuzu gidermeye çalışmalısınız: • Barsak hareketlerinizi arttırmak için bol sıvı içmeye çalışın. Özellikle ılık ve sıcak sular iyi gelecektir. • Lifli yiyecekler barsak hareketlerini uyaracağından kepekli veya yulaflı ekmek, taze sebze, fasulye, fındık, mısır, taze ve kurutulmuş meyve gibi liften zengin yiyecekleri tercih ediniz. • Yürüyüş veya hafif egzersizler yaparak hareketinizi arttırmaya çalışınız. Tüm bu önlemlere rağmen kabızlığınız devam ediyor ise doktor veya hemşirenize danışmalı; öneriler doğrultusunda dışkı yumuşatıcı ilaçlar kullanmalısınız.
İdrar Değişiklikleri • Renkli ilaç alıyorsanız, idrarınız o ilacın renginde olabilir. İdrarınızın rengi zamanla açılacaktır. Örneğin kırmızı renkte olan “Adriamycin®” adlı ilacı alıyorsanız idrarınız kırmızı, mavi renkte olan “Mitomycin-C (Mitoxantrone®)” adlı ilacı alıyorsanız idrarınız mavi renkte olabilir. • Bunun dışında kanlı veya ağrılı idrar yapma durumunda mutlaka doktorunuza danışın. Cilt Sorunları Nelerdir? Bazı kemoterapötik ilaçlara bağlı olarak damarlar boyunca ve ilacın verildiği yerde renk koyulaşması meydana gelebilir. Bu değişimler tırnakları, mukozayı ve saç diplerini de içerebilir. Renk değişiklikleri zamanla kaybolacaktır. İlaç verilen damar ve etrafına kolonya gibi alkol içeren solüsyonlar sürmeyiniz. Çünkü bu solüsyonlar o bölgede yanıklara neden olabilir. Bu nedenle, derinizde herhangi bir değişiklik gördüğünüzde (kızarıklık, şişlik v.s.) herhangi bir şey uygulamadan önce doktor veya hemşirenize danışınız.
19
SAÇ DÖKÜLMESİ Bazı kemoterapi ilaçları geçici olarak kısmi veya tam saç kaybına neden olabilir. Saç dökülmesi kemoterapiyi aldıktan 10-21 gün sonra başlayabilir, 1-2 ay içerisinde de tam saç kaybı meydana gelebilir. Saçlar bazen kemoterapi bitmeden önce de çıkmaya başlayabilir. Ancak saçın yapısında, renginde, stilinde bazı değişikliklerin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır (daha önceden düz olan saçlar tekrar çıktığında kıvırcık olabilir). Kemoterapi tamamlandıktan bir süre sonra saçlar yeniden çıkacaktır. Saç kaybı yalnızca kafa derisinde olmaz, aynı zamanda vücudun diğer kısımlarındaki tüyler (kaş, kirpik, koltuk altı, bacak ve pubik bölgedeki tüyler) de dökülebilir. Saç kaybını önlemek mümkün değildir. Saç kaybını önlemek ya da azaltmak için bazı yöntemler vardır (buz şapkası veya turnike uygulaması gibi yöntemler ile saç derisine kan akımı azaltılarak kemoterapinin bu bölgeye ulaşmasını engellenir). Ancak verilen kemoterapinin kan yolu ile saç derisine ulaşması istendiği için, günümüzde bu yöntemlerin kullanılması önerilmemektedir. Saç kaybı duygusal olarak sizi olumsuz etkileyebilir. Düşüncelerinizi ve duygularınızı doktor ya da hemşirenizle paylaşmaktan çekinmeyiniz. Saç kaybını veya saç kaybı nedeniyle yaşayabileceğiniz duygusal sıkıntıyı azaltmaya yardımcı bazı öneriler: • Kemoterapiye başlamadan önce veya saçlarınız tamamen dökülmeden önce size uygun peruk, bandana, bere, şapka veya eşarp temin edebilirsiniz. • Saçlarınızı proteinli bir şampuanla yıkayıp ardından saç kremi uygulayınız. Fazla şampuan kullanımından kaçınmalı, saçlarınızı iyice durulamalı ve nazikçe kurulamalısınız. Mümkünse elektrikli saç kurutma makinası kullanmadan saçlarınızı doğal şekilde kurutmaya çalışınız. Saç kurutma makinası kullanmanız gerekli ise sıcaklık düzeyini düşük ayarlayınız. 20
• Saç kırılmasına yol açabileceğinden elektrikli saç kıvırma aletleri, lastik bant, metal veya plastik saç tokası kullanımı ile saç spreyi, saç boyası gibi uygulamalardan kaçınılmalıdır. • Gerekirse kaş kalemi veya takma kirpik kullanabilirsiniz. • Kafa derinizin güneş ışınlarına hassas hale gelebileceğini ve korumanız gerektiğini unutmayınız. Saç kaybının kemoterapinin geçici bir yan etkisi olduğunu daima hatırlayınız. Kemoterapide Üreme Sistemi ve Cinsel Yaşam Kemoterapötik ilaçların bazıları kadın ve erkekte cinsel organ ve fonksiyonları etkileyebilir. Bu etkiler kullanılan ilaca, bireyin yaşına ve genel durumuna göre değişebilir. Halsizlik, yorgunluk gibi durumlara bağlı cinsel istekte azalma olabilmekle birlikte, doktor ya da hemşireniz aksini söylemediği sürece cinsel yaşamınıza kısıtlama getirmenize gerek kalmayacaktır. ERKEKLER İÇİN • Bazı kemoterapi ilaçları sperm hücrelerinin sayısını, hareket yeteneğini azaltabilir veya diğer hücre anormalliklerine neden olabilir. Bunun sonucu kalıcı veya geçici kısırlık oluşabilir. Kısırlık erkeğin çocuk sahibi olma yeteneğini etkileyebilir ancak cinsel ilişkide bulunma yeteneğini etkilemez. Kemoterapi ilaçlarının kromozomlar üzerine zararlı etkisi olması nedeniyle, kemoterapi alan erkeklerin tedavi süresince eşi ile ilişkisi sırasında etkin bir doğum kontrol yöntemi kullanması ve eşinin hamile olmamasına dikkat edilmesi gereklidir. KADINLAR İÇİN Kemoterapi ilaçları kadının yumurtalıklarını etkiler ve hormon üretimini azaltabilir. Kemoterapi alan kadınların adet düzenleri bozulabilir veya ilaç alırken adetten kesilebilirler. Yumurtalıklardaki hasar sonucu kalıcı
21
veya geçici kısırlık oluşabilir. Kısırlık kadının hamile olma yeteneğini etkileyebilir ancak bu durum kadının yaşına, aldığı ilaca ve ilaç dozuna bağlı olarak değişir. Kemoterapinin anne karnındaki gelişen bebeğe zararlı etkileri nedeniyle hamile kalınması tavsiye edilmediği için doğum kontrolüne devam edilmesi gereklidir. Ayrıca kadınlarda kemoterapinin hormonal etkileri nedeniyle sıcak basması, vajinal kuruluk veya yanma gibi menapoz-benzeri belirtiler görülebilir. Kemoterapiye bağlı olarak cinsel yaşamımı etkileyecek fiziksel değişiklikler ortaya çıkacak mı? Aldığım ilaçlar kısırlığa yol açar mı?
Ve buna benzer soru ve sorunlarınızı doktor ve hemşirenizle çekinmeden paylaşabilirsiniz. Onlar size yardımcı olacaklardır. Diğer Etkiler Sayılan bu yan etkilerin dışında ortaya çıkan diğer rahatsızlıklarınız için (idrar yaparken yanma, idrarda kan, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi) mutlaka doktorunuza başvurun. Beslenme ve Günlük Yaşam Tedavi süresince iyi ve dengeli beslenmenizin yararları şunlardır: • Kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar, • Gücünüzü ve enerji düzeyinizi korumanızı sağlar, • Kilonuzu ve vücudunuzun besin depolarını korumanızı sağlar, • Tedaviye bağlı yan etkileri daha iyi tolere edebilmenizi sağlar, • Enfeksiyon olasılığını azaltır, • Mümkün olan en kısa sürede iyileşmenize yardım eder. İyi beslenme vücudun normal işleyişini sağlayan vitamin, mineral, protein ve diğer besinlerin yeterli ve dengeli bir şekilde alınması ile mümkündür. Diyetiniz kilo kaybetmemek için yeterli kaloriyi, derinin,
22
saçlarınızın ve diğer organlarınızın yenilenmesi için de proteinli besinleri içermelidir. Proteinler tedavi sırasında zarar gören dokularınızın yenilenmesinde görev alırlar. Ancak diyetinizde yeterli kalori yoksa vücudunuz aldığınız proteini enerji kazanmak için kullanacak ve hasarlı dokuların yenilenmesi için yeterli protein olmayacaktır. Temel besin grupları şunlardır: Proteinler: Vücut dokularının yenilenmesi, büyüme ve bağışıklık sisteminiz için gerekli temel maddedir. Hastalık süresince protein ihtiyacı artar. En önemli protein kaynakları et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, kuru fasulye, nohut, bezelye, mercimek ve soyadır. Karbonhidrat ve yağlar: Vücudun ana enerji kaynaklarıdır. Bireyin kalori gereksinimi yaşına ve aktivite düzeyine göre değişir. Karbonhidrat kaynakları meyveler, sebzeler, ekmek, pasta, buğday ve tahıllardır. Yağ kaynakları ise tereyağ, margarin, fındık, et, balık ve tavuktaki doğal yağlardır. Vitamin ve mineraller: Büyüme, gelişme ve yiyeceklerden alınan enerjinin kullanımı için gereklidir. Günlük gereksinimiz olan protein ve kaloriyi içeren yiyeceklerle besleniyorsanız vitamin ve mineral gereksiniminiz de karşılanıyor demektir. Ancak tedavi sırasında çeşitli nedenlerle beslenmeniz yetersizse doktorunuz tarafından vitamin ve mineral desteği kullanmanız önerilebilir. Su ve sıvılar: Vücudunuzun normal fonksiyonlarını sürdürebilmesi için günde en az 8-10 su bardağı sıvı almanız gerekir. Ancak kemoterapi süresince daha fazla sıvı almaya gayret etmelisiniz. Tedaviye bağlı kusma ya da ishaliniz var ve yeterli sıvı almıyorsanız dehidrate duruma (vücudunuz için gerekli olan sıvı ve elektrolitlerin azalması) gelebilirsiniz. Doktor ya da hemşirenize dehidratasyonu önlemek için ne kadar sıvı almanız gerektiğini sorabilirsiniz. Almanız gereken günlük sıvıyı suyun yanı sıra meyve suları, çay, kola, 23
çorba, ayran, yoğurt gibi sıvılar olarak da alabilirsiniz. Besin gereksinimi kişiden kişiye değişir. Tedavi süresince doktor, hemşire ve diyetisyenniniz işbirliği halinde çalışarak besin gereksiniminizi belirlemeye ve gidermeye çalışacaktır. Tedavi nedeniyle yaşadığınız; iştahsızlık, bulantı-kusma, tat hissi kaybı ya da değişikliği, ağızda yara, hazımsızlık, gaz , ishal ya da kabızlık gibi yan etkiler beslenmenizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu tür yan etkiler meydana geldiğinde doktor ya da hemşirenize iletmeniz gerekir. İlaç, diyet değişikliği ya da besin desteği gibi bazı önerilerle bu tür yan etkiler kontrol altına alınabilir. Günlük Yaşamımda Değişiklik Gerekli mi? Kemoterapi aldığınız dönemlerde ilaçlara bağlı bazı yan etkilerin görülebileceği önceden açıklanmıştı. İlaçlara bağlı yan etkiler görülse de, bu yan etkilerin kontrolüne yönelik önlemler alarak normal yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Ancak bazı durumlarda günlük yaşamınızda değişiklikler yapmanız gerekebilir, örneğin akyuvarların sayısı düştüğü durumlarda maske takmanız istenecektir. Hemoglobininizde düşme olursa kendinizi halsiz hissedebilecek ve günlük yaşamınıza kısıtlamalar getirmek durumunda kalabilecektir. Böyle bir durumda doktorunuz ya da hemşireniz tarafından size açıklamada bulunulacaktır. Bunun yanı sıra günlük yaşantınızı fazla etkilememekle birlikte alacağınız bazı önlemler tedavi döneminizi daha rahat geçirmenizi sağlayacaktır. Bu önlemlerden bazıları şunlardır: • Gribal bir enfeksiyonu veya bulaşıcı hastalığı olan bireylerden uzak durmaya çalışınız. • Mümkün olduğunca sarılma ve öpüşme gibi yakın ilişkilerden kaçınınız. • Havasız, tozlu, sigara dumanı olan kalabalık ortamlardan uzak durunuz. • Yaşadığınız odanın havadar, olmasına dikkat ediniz.
24
• Durgun suda mikroplar çabuk üreyebileceğinden vazo içinde çiçek bulundurmamaya çalışınız. • Duygularınızı paylaşabileceğiniz insanlarla konuşmaktan çekinmeyin ve arkadaş ziyaretlerinde bulunun. Bu sizi yalnızlık duygusundan uzaklaştıracaktır. • Mümkünse doktorunuza danışarak tatil yapmayı ihmal etmeyiniz. • Sigara kullanıyorsanız bırakmayı deneyiniz. • Herhangi bir nedenle doktorunuz tarafından sıvı kısıtlaması önerilmediyse; günde en az üç litre su ve sıvı gıdalar (çorba, yoğurt, muhallebi, ayran, süt, komposto vs.) alınız. • Yaz aylarında terleme ile de vücuttan sıvı kaybı olacağından bu miktar dört- beş litre olmalıdır. Bu sıvı gıdaların en az bir litresini su olarak almalısınız (normal büyüklükteki bir su bardağı yaklaşık iki yüz mililitreye, beş su bardağı de bir litre suya eşdeğerdir). • Günde 5-6 öğün şeklinde az ve sık yemek yemeye çalışınız. • Meyve sebzeleri mutlaka iyice yıkayıp; sütü kaynatarak içiniz. Akyuvarlarınızın sayısı düştüğünde çiğ meyve ve sebze yemeyiniz. • Temiz ve taze olduğundan kuşkulu olduğunuz hazır yiyecekleri yemeyin. Dışarıda yemek yiyecekseniz, güvenilir ve temiz yerler olmasına dikkat ediniz. • Kola ve asit içeren yiyeceklerden uzak durunuz. • Ellerinizi her zaman sabunla yıkayın ve sizinle yaşayan kişileri de el yıkama konusunda uyarınız. • Haftada en az bir-iki kez banyo yapınız. • Kuaföre gidecekseniz şampuan ve tarağınızı yanınızda götürün, manikür ve pedikür yaptırmayınız. • • Traş olurken jilet kullanmamaya özen gösterin ve mümkünse elektrikli traş makinası kullanınız. • Giydiğiniz kıyafetlerin sıkmayan, rahat, bol ve terletmeyen kumaştan yapılmasına özen gösteriniz. Güneşin dik geldiği saatlerde dışarı sıkmayınız. Zorunlu durumlarda uzun kollu kıyafet giyiniz; şapka ya da şemsiye kullanınız. 25
• Vücut ısısının normal değerlerini (36-37 °C) ve derece kullanmasını öğreniniz. Ateşiniz 38 °C’nin üzerine yükseldiğinde mutlaka doktorunuz veya hemşirenize bildiriniz. • Kendinizi zorlayıcı, yorucu aktivitelerden kaçınınız; ancak sürekli yatak istirahatının yarardan çok zarar getireceğini unutmayınız. • Düzenli yürüyüş ve egzersizler yapınız, kendinizi halsiz hissettiğinizde dinleniniz. Evde baş edemediğiniz herhangi bir sorununuz ya da danışmanız gereken bir durum olduğunda: Hafta içerisinde 8:30 - 17:30 saatleri arasında doktor veya hemşirenize ulaşmak için Doktorunuzu .................................................................... ........................................................................................ Kemoterapi Hemşirenizi .................................................. ........................................................................................ Hafta sonu ve akşamları Erişkin Hastanesi Büyük Acil Servisini 305 1690 - 305 1691 - 305 1692 no’lu telefondan arayabilir ve görüşebilirsiniz.
Kaynaklar 1. American Cancer Society, Nutrition for the Person with Cancer, American Cancer Society, Inc., 2000 2. Beck SL. Mucotitis. In: Yarbro CH, Frogge MH, Goodman M (eds): Cancer Symptom Management (2nd ed). Sudbury: Jones and Bartlett, 1999 3. Cancer Chemotherapy Guidelines and Recommendations for Practice, Oncology Nursing Society, 1999 4. Dodd MJ. Managing the Side Effects of Chemotherapy and Radiation. Prentice Hall Press, New York, 1991 5. National Cancer Institute, Chemotherapy and You, (3rd Edition) NIH Pblication No.92-1136, December 1991 6. Wickham R. Nausea and Vomiting. In: Yarbro CH, Frogge MH, Goodman M (eds): Cancer Symptom Management (2nd ed). Sudbury: Jones and Bartlett, 1999 7. Yasko JM. Nursing Management of Symptoms Associated With Chemotherapy (4th ed). Pharmacia&Upjohn, 1999. 26
Kat.No 401004
444 4 444 www.hacettepe.com.tr