İşçi-Köylü Sayı 9

Page 1

Bir halk savaflç›s› flehit düfltü Yerel kaynaklardan al›nan bilgilere göre 15 May›s 2003 tarihinde Tokat’›n Almus ilçesinde ç›kan çat›flmada Emel K›l›ç adl› halk savaflç›s› flehit düfltü. 1979 Ovac›k do¤umlu olan Süheyla kod adl› Emel K›l›ç, ‹lk ve Ortaokulu Ovac›k’ta, Lise’yi Erzincan Hemflirelik Okulu’nda okudu. Üçüncü s›n›fta tutuklanarak,

Erzurum Kapal› Hapishanesi’nde k›sa bir süre kalan ve 2000 y›l›n›n yaz aylar›nda T‹KKO’ya kat›lan K›l›ç’›n cenazesi ailesi taraf›ndan Tokat’tan al›narak memleketi olan Tunceli Ovac›k’a götürüldü. 17 May›s akflam› Ovac›k’a götürülen cenaze burada a¤›tlarla karfl›land›. 18 May›s sabah› cenaze evinde topla-

nan yaklafl›k 400 kifli Emel K›l›ç’› sonsuzlu¤a u¤urlad›. Cenaze ifllemlerinin ard›ndan omuzlara al›nan K›l›ç, Ovac›k Merkez Mezarl›¤›na getirildi. Yap›lan defin ifllemlerinden sonra kitle da¤›ld›. Halk›n büyük bir k›sm› kepenk kapatarak cenazeyi sahiplendi. Sayfa 8

YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA

işçi-köylü

www.iscikoylu.org

Say›: 2003-09

9 *Y›l:1 *23 May›s-5 Haziran 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350

Kölelik Yasas›na ve özellefltirmeye karfl›

ÖFKEY‹ ÖRGÜTLEYEL‹M Sald›r› her alanda sürüyor Egemen s›n›flar ve onlar›n uflaklar› her cepheden sald›rarak hak gasplar›n› sistemli bir flekilde sürdürüyorlar. Haz›rlanan ‹fl Yasa Tasar›s› ile iflçi ve emekçilerin lehine ne kadar düzenleme varsa hepsi ortadan kald›r›l›yor. IMFDB’nin istemleri do¤rultusunda “Özellefltirme” sald›r›s›yla iflçi ve emekçiler iflsizli¤e, yoklu¤a, yoksullu¤a gömülmek isteniyor. Devletin özellefltirme, iflten atma, sendikas›zlaflt›rma sald›r›lar› h›zla sürerken emekçilerin öfkesi de her geçen gün art›yor. Özellikle özellefltirme sald›r›lar›na karfl› alanlara ç›kan onbinlerce emekçi “Özellefltirmeye hay›r” sloganlar›n› atarak devlete yan›t veriyor.

‹flçi s›n›f› ayakta Bu sald›r›lar sadece Türkiye ile s›n›rl› de¤il. Fransa’dan ‹srail’e, Avustralya’dan fiili’ye, Güney Kore’den Yunanistan’a birçok ülke, emekçilerin eylem ve genel grevleri ile sars›l›yor. Tüm dünyada iflçi s›n›f› sald›r›lara karfl› öfkesini sokaklara ç›karak gösteriyor. Türkiye’de ise özellikle ‹fl Yasas›’nda yap›lmak istenen de¤ifliklikler ve özellefltirme sald›r›lar› karfl›s›nda 17 May›s’ta Ankara’da ve ‹zmir’de alanlara ç›kan onbinlerce emekçi bu sald›r›lara dur dedi.

MKP Kongresi ve dibe vuran tasfiyecili¤in son ç›rp›n›fl›!-2 Geçmifli de¤erlendirme ad› alt›nda yapt›klar›n›, partiyi olumsuzluklar›n yükünden kurtarmak “misyonu” olarak aç›klayanlar, gerçekte tersini yapm›fllard›r. Daha Proletarya Partisi’nin kurulufl y›l› döneminin de¤erlendirilmesinde 1. yenilgiyi “subjektif”, “sol taktik” tespit ve politikalara ba¤lamaktad›rlar. Bilindi¤i gibi bu

tespit 1. Konferansta da yap›lm›flt›r, daha sonra 3. Konferans’ta 1. yenilgi objektif yenilgi olarak de¤erlendirilmifl ve düzeltilmifltir. Amac› üzüm yemek de¤il, ba¤c›y› dövmek olan MKP, 3. Konferanstaki olumlu tespite de¤il de 1. Konferanstaki olumsuz tespite sar›lmaktad›r. Olumsuzluk histerisine kap›lm›fl oldu-

¤undan Proletarya Partisi’nin do¤ru ve olumluluklar›na daha kurulufl y›llar›ndan itibaren yöneliyor. Hem de haks›z, tutars›z elefltirilerle kurucu önderimizin ve Proletarya Partisinin kurulufluna yön veren evrensel-stratejik dünya görüflünün LinPiaocu-Troçkist ça¤ tespiti oldu¤unu söylüyorlar. Sayfa 12-13-14-15

‹flçi-köylü’den

“MÜTTEF‹K AMER‹KA” UYARDI: “UfiAK KALAB‹LMEK ‹Ç‹N ÖZÜR D‹LEMEL‹S‹N!” Sayfa 30


23 Mayıs -5 Haziran 2003

ANADOLU YAKASI ARABA KALKIfi YERLER‹ * 1 May›s Mah. Son Durak * Do¤anevler * Dudullu-Huzur Sitesi * Sar›gazi Cemevi Önü * ‹çerenköy PSAKD Önü * Kartal Ahmet fiimflek Koleji Önü * Kartal Esenkent Minübüs Son Dura¤› * Topselvi Do¤an Market Önü * Esenyal› Dörtyol * Deri-‹fl Sendikas› Tuzla fiubesi Önü * Gebze Fen-‹fl Köprüsü * Gebze Cumhuriyet Mah. * Gebze Hürriyet Mah. Hareket Saati: 08:00

Avrupa yakas› araba kalk›fl yerler‹ * Sar›yer Son Durak * Nurtepe-Güzeltepe Otobüs Dura¤› * Gazi Mah. Son Durak * Gazi Mah. Cemevi Önü * Gazi Mah. Tuncelililer Derne¤i Önü * Habipler * Ba¤c›lar Çiftlik Otobüs Dura¤› * ‹kitelli Parseller Sal› Pazar› * ‹kitelli Cemevi Önü * Okmeydan› fiark Kahvesi

Otobüs Dura¤› * Zeytinburnu Belediye Önü * Bayramtepe Sonevler * fiahintepe ‹smar Önü * Avc›lar ‹nsa Lisesi Önü * Esenyurt Köyiçi * Sö¤ütlüçeflme-‹nönü * Esenler Güney Hastanesi Yan› * Göktürk Köyü Köyiçi Hareket Saati: 07:30

* Yenibosna Cemevi Önü * So¤anl› Çavuflpafla

işçi-köylü senin sesin!

9

2

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000

OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Emlak-Halk Bankas› Atatürt Bulvar› fiubesi: 00 238 041 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


9

3

23 Mayıs -5 Haziran 2003

Sald›rganl›k, uflakl›k ve tasfiyecilik üçgeninde

ABD-TÜRK‹YE-KADEK Y›llard›r uygulad›¤› politikalarda Kürt ulusunu tan›mayan, sürekli bask› alt›nda tutan ve bölgede askeri bir güç olan TC, bu politikalar›n›n çöküflünü engellemek için PKK-KADEK’i gerekçe göstererek bölgedeki askeri gücünü korumaya çal›flmaktad›r. ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Irak’› iflgal etmesiyle birlikte Türkiye-ABD iliflkileri de yeni bir döneme girdi. Kuruldu¤u günden beri emperyalistlere uflakl›k eden ve son 50 y›ld›r ABD’nin hizmetinde olan TC’nin y›llard›r uygulad›¤› politikalar bu yeni süreçle birlikte tek tek çökmekte. K›br›s adas›ndaki iflgalci politikas› adadaki Rum yönetiminin

uflaktan birini tercih eden ve böylece de Türkiye egemenlerini telafla düflüren ABD ç›karlar› gere¤i böyle davranmaktad›r. Ad›na bir çeflit cezaland›rma da diyebilece¤imiz bu olaylara en yak›n örnek Türkiye’ye methiyeler dizilerek anlat›lan ancak yaflananlar sonras›nda ask›ya al›nan Nitelikli Sanayi Bölgeleri anlaflmas›d›r.

AB’ye al›nmas›yla zor günler yaflayan TC, flimdi de ABD emperyalizminin Irak’taki politikalar› nedeniyle daha da zor duruma düfltü. Bilindi¤i gibi iflgalci emperyalistlerin Irak’› iflgal etmesi ile birlikte TC, böyle bir “f›rsat›” de¤erlendirmek için oradaki “pastadan” k›r›nt› kapma hevesine girmiflti. Adeta efendisinin eteklerini yalayan TC’nin iflleri buna ra¤men istedi¤i gibi gitmedi. K›sacas› TC devleti iflgal döneminde ABD’ye olan uflakl›¤›n› dahi beceremedi. ‹flgalin en önemli cephesi olarak de¤erlendirilen Kuzey Cephesinin aç›lmas›n›n, tezkerenin TBMM’den ç›kmamas› nedeniyle uzamas›, iflgalcilerin planlar›nda de¤iflikliklere neden oldu. fiimdi ABD emperyalizmi TC’ye “uflakl›¤›n› beceremedin, özür dile” diyerek hesap sormakta ve “pastan›n” k›r›nt›lar›n› bile koklatmamaktad›r. Türkiye’ye karfl› Kürt kozunu kullanarak adeta iki

Irak’taki iflgalde Barzani ve Talabani’yi en iyi flekilde kullanan ve kullanmaya da devam eden ABD emperyalizmi, bölgede bulunan TC askerlerine ihtiyaç duymamaktad›r. ‹flgalciler flimdi, 1997 y›l›ndan itibaren Irak Kürdistan›’nda asker bulunduran TC’den askerlerini geri çekmesini istemektedir. ABD emperyalizmi taraf›ndan adeta cezaland›r›lan TC, uflakl›kta Barzani ve Talabani ile ayn› kefeye konulmaktan ve efendisinin bölgeden çekilmesini istemesinden oldukça rahats›zd›r. Y›llard›r uygulad›¤› politikalarda Kürt ulusunu tan›mayan, sürekli bask› alt›nda tutan ve bölgede askeri bir güç bulunduran TC, bu politikalar›n›n çöküflünü engellemek için PKK-KADEK’i gerekçe göstererek bölgedeki askeri gücünü korumaya çal›flmaktad›r. Bir bütün olarak TC’nin bölgedeki askeri varl›¤› sadece PKK-KADEK’le ilgili de¤ildir.

Ayn› zamanda bölgede belli hedefleri de vard›r. Ancak bölgeden çekilmemek için ileri sürdü¤ü gerekçelere ra¤men efendisi bunu yapmakta kararl› oldu¤unu göstermektedir. Böyle oldu¤u takdirde TC de çekilmeye mecburdur. ABD emperyalizmi TC’nin ileri sürdü¤ü gerekçeyi çürütmek ve Türkiye’de ki flovenizmin etkisi alt›ndaki kitleyi en iyi flekilde aldatmak için bir “öneri” ileri sürdü. Öneriye göre TC Irak Kürdistan›’nda askeri varl›¤›n› geri çekmesi halinde ABD emperyalizmi bölgedeki PKK-KADEK militanlar›n› silahs›zland›racak. Bu çerçevede ABD’liler ile PKK-KADEK aras›nda görüflmeler sürdü¤ü bas›na yans›makta. Bu görüflmelerde nelerin konufluldu¤u pek bas›na yans›mad› ama PKKKADEK ile emperyalistler aras›ndaki görüflmelerin sonunda PKK-KADEK teslimiyetinin daha da büyüyece¤i flüphe götürmez bir gerçektir. Bu gerçe¤i biraz emperyalizmi tan›yan ve s›n›f mücadelesi tarihini biraz olsun araflt›ran herkes görebilir. PKK-KADEK’in Baflkanl›k Konseyi Üyelerinin aç›klamalar› da bu gerçekli¤i ortaya koyuyor. Baflkanl›k Konseyi Üyesi Osman Öcalan Medya TV’de silah b›rakmayla ilgili yapt›¤› aç›klamada; “bunun için haz›r›z, ama çözüm koflullar› oluflturulursa. Bunu zaten birçok kez belirttik. Ve yine haz›r oldu¤umuzu belirtiyoruz, ama demokratik çözüm koflullar›n›n oluflturulmas› flart. Bugün koflullar uygun ve Kürtler de haz›r” diyor. Buna benzer birçok PKK-KADEK Baflkanl›k Konseyi Üyesi’nin aç›klamalar›n›n ard›ndan PKKKADEK’in Irak Kürdistan›’nda kurdu¤u Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)

yapt›¤› aç›klamayla silahs›zlanma karar› ald›. PÇDK’n›n bundan sonra hiçbir silahl› faliyetinin olmayaca¤›n›n belirtildi¤i aç›klamada, “ABD ve demokratik güçlerle ortak çaba gösterilecektir” denilmekte. ABD’liler de yapt›klar› aç›klamalarda PKK-KADEK’i tamamen saf d›fl› b›rakmak gibi bir amaçlar›n›n olmad›¤›n› belirtiyorlar. Yay›n çizgisiyle Amerikan›n Sesi görevini üstlenen CNN Türk’e konuflan ABD D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman, PKKKADEK’in flu an “teröre” bulaflmad›¤›n› ve bulaflmad›¤› sürece Irak Kürdistan›’nda kalabilece¤ini söylüyor. ABD’nin yeni konseptine göre kendisinden yana olmayan yani kendisinin ç›karlar›na ters düflen herkes “terörist” oldu¤una göre PKK-KADEK de ABD’nin ç›karlar›na ters düflmedi¤i müddetçe ABD’nin hedefi olmayacak. Zaten ABD’nin amac› PKK-KADEK’i bitirmek de¤il. ABD’nin amac› TC’nin Irak Kürdistan›’ndan çekilmemek için ileri sürdü¤ü gerekçeyi k›sa süreli¤ine de olsa çürütmektir. Yoksa baz› devrimci çevrelerin iddia etti¤i gibi PKK-KADEK’e ABD’nin ihtiyac› yoktur diyemeyiz. Tamamen emperyalistlere teslim olmufl ve onlar›n ç›karlar› do¤rultusunda hareket eden bir PKKKADEK’e emperyalistlerin ihtiyac› vard›r. Çünkü emperyalistler hiçbir zaman tek ata oynamak istemezler. ABD’nin yeni konsepti çerçevesinde düflünüldü¤ünde, yap›lan görüflmelerde PKK-KADEK istenilen düzeye çekilirse hem Barzani’ye ve Talabani’ye karfl› hem de Türkiye’ye karfl› kullanabilece¤i bir koz olarak elde tutacakt›r. Ve bir gerçek daha var ki; PKK-KADEK flu anki duruflu itibariyle buna meyillidir.

K›br›s halk› sahte umutlarla aldat›lamaz K›br›s sorununa iliflkin tart›flmalara yol açan “Annan Plan›” geçti¤imiz hafta yaflanan son geliflmelerle yeni bir aflamaya tafl›nd›. Güney K›br›s’›n Annan plan›na “evet”i devam ederken sürpriz geliflmelerin ilk ata¤› Kuzey K›br›s’tan geldi. Dünya ve Türkiye gündeminde a¤›rl›¤› tali bir planda kalan Irak sorunundan sonra oldukça yo¤un tart›fl›lan K›br›s konusunda yaflanan bu geliflmeleri görünenin arkas›ndaki gerçeklerle de¤erlendirmek gerekir. Gerek Türkiye’nin gerek Kuzey K›br›s’›n gerekse de konunun di¤er muhattaplar›n›n tav›rlar› derinlemesine ele al›nd›¤›nda son yaflanan geliflmelerin hiç de göründü¤ü gibi ada halk›n› düflünenlerin “iyi niyeti”nden kaynaklanmad›¤› bir kez daha ve daha aç›k bir biçimde orta-

ya ç›kacakt›r. Konuya iliflkin aç›klama yapan taraflara de¤inmeden önce son yaflananlara flöyle bir göz atal›m. AB yolunda y›ld›z›n› parlatma ya da

AB’ye yaranma niyetiyle yap›lan ataklar›n ilki Kuzey K›br›s’tan geldi. 8 May›s 2003 tarihinde toplanan KKTC Bakanlar Kurulu s›n›rlarda serbest geçifle izin verdi. Adan›n her iki taraf›nda yaflayan halk için oldukça olumlu olan bu geliflmenin görünenin ötesindeki boyutu ayr› bir konuyken ada halk›-

n›n bu durumu coflkuyla karfl›layaca¤› “Denktafl karfl›t›” gösterilerden de belliydi. Ada halk› nazar›nda yükselmeye çal›flanlar›n bu imaj yenileme plan›n›n di¤er taraf› olan AKP de estirilen bu tatl› rüzgardan yararlanmak üzere solu¤u Kuzey K›br›s’ta ald›. 9 May›s günü KKTC’yi ziyaret eden Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, Annan Plan›na hala karfl› duran Denktafl’a ters düflmemeye özen gösterirken, AB’ye de inceden bir mesaj gönderdi. AB’nin kurulacak ortak devlette Türk taraf›n›n eflit ortak olaca¤›n› bilmesini isteyen R. Tayyip Erdo¤an bunun yan›s›ra ekonomik sorunlar› da görüfltü. Görüflmeler s›ras›nda Denktafl’›n “Rumlara yarg› yolunun aç›lmas›” konusundaki endiflelerini faturan›n Türkiye’ye ç›kaca¤› belirlemesiyle ifade etti. Denktafl

A‹HM’de biriken yüzlerce mülkiyet davas›n›n Türkiye aleyhine sonuçlanmas›n›n önüne geçmek için K›br›s Rumlar›n›n kuzeydeki mülkiyet sorunlar›na iliflkin KKTC mahkemelerine baflvurabileceklerini aç›klam›flt›. K›br›s ziyaretinde KKTC’ye yönelik ambargoya da de¤inen R. Tayyip Erdo¤an, ambargonun kalkmas› halinde Rum yönetiminin hava koridoru ve limanlar konusundaki taleplerine olumlu bakt›klar›n› belirtti. Bu aç›klamalar›yla bir nevi sadede gelen R. Tayyip Erdo¤an h›z verdi¤i AB’ye do¤ru yolculukta bir yandan puan toplamaya çal›fl›rken bir yandan da olay›n ekonomik boyutunu ihmal etmiyor. ABD’nin Irak’a sald›r›s›nda Türkiye’deki taban›ndan oldukça tepki toplayan AKP’nin hassas bir konu olan K›br›s sorunu konusundaki bu “bar›flç›” çabalar› “kaybetti¤i imaj›n›” yenilemesine yetmeyecektir. R. Tayyip Erdo¤an’›n K›br›s ziyaretinden sonra konunun di¤er muhattab› olan Yunanistan’sa aç›klama yapmakta gecikmedi. Kendi

ç›karlar› için ama halk›n ç›karlar› ad›na dayatmalar›n› sürdürenlerin arenas›nda Yunanistan’›n aç›klamas› flu oldu. Yunanistan hükümet sözcüsü Hristas Protapapos, “K›br›s’ta çözüm için tek devlet esast›r. Ve uluslararas› toplumda yaklafl›m bu yöndedir. Tutumumuzdan vazgeçmemiz söz konusu de¤ildir. Türkiye, AB perspektifinin K›br›s’tan geçti¤ini anlamal›d›r.” AB ise, sorunun çözümü için taraflara telkinlerde bulunmaya devam ediyor. Denktafl bildik itirazlar›n› sürdürsede içten içe pazarl›ktan ç›kar yol aramaya çal›fl›yor. Ve tabi s›n›rlar›n aç›lmas› kendine karfl› geliflen muhalefeti yumuflatman›n önemli bir manevras›yd›. Tüm bu yaflananlar›n emperyalistler ve uflaklar›n›n iç dalafllar›n›n bir yans›mas› oldu¤u gerçekli¤i ortada iken adadaki iki bölge halk›n›n kucaklaflmas› onlar›n yeni umutlar›n› deprefltirmektedir. Ancak daha önce de vurgulad›¤›m›z gibi ada halk›n›n birli¤ini yaratacak olan, buna karar verecek olan emperyalistler ve uflaklar› de¤il K›br›s halk›n›n kendisidir.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

S›n›fsal Bak›fl FAfi‹ZM‹N KURUCU-RESM‹ ‹DEOLOJ‹S‹: KEMAL‹ZM/ATATÜRKÇÜLÜK Gençli¤in, özellikle de ö¤renci gençli¤in s›n›f mücadelesindeki rolü, dinamik, aktif, ateflleyici, karakterdeki hareketinin kazan›mlar›, son yar›m as›rl›k tarihin en önemli notlar› aras›nda yerini alm›flt›r. Dünyan›n birçok yerinde oldu¤u gibi, ülkemize de 1960’lardan itibaren yans›yan bu pratik, komünist ve devrimci önderlerin yetiflti¤i bir kaynak olmas› itibar›yla, ayd›nlanmaya zemin oluflturmufl ve toplumsal dinamikleri harekete geçirici bir ifllev üstlenmifltir. Gençli¤in, gelece¤in kazan›lmas› ile do¤al iliflkisinden kaynakl› olarak hedef kitle statüsünde bulunmas›, s›n›f çat›flmas›n›n en çetin yans›ma alanlar›ndan birisi haline gelmesini beraberinde getirmektedir. Nitekim bu çerçevede büyük hesaplar kotar›lmakta, stratejik planlar yap›lmakta, güç ve enerji alabildi¤ine bu platforma aktar›lmaktad›r. Anlama-kavrama yetene¤inin gelifliminde elveriflli flartlara sahip olma; yafl kategorisinin karakteristik canl› ve atak özellikleriyle birleflince, toplumsal renklerin bire bir izdüflümünün genifl bir kitlesellikle temsil edildi¤i koflullarda, devrim mücadelesi aç›s›ndan belirleyici olmasa da büyük bir etkileme kapasitesine sahip geliflmeler do¤urmaktad›r. ADKF isimli faflist-kemalist çetenin kurulmas›, palazland›r›lmas› ve devrimci, yurtsever, demokrat gençli¤e fiili sald›r›lar düzenleme noktas›na gelmesi sürecine bu pencereden bakmak gerekiyor. Karfl›-devrimci ‹P-Ayd›nl›k-Öncü Gençlik bünyesinde semirtilen, buradan “M‹T içindeki CIA’c› kli¤e ba¤l› k›flk›rt›c›-ajan provokatör oldu¤u kesin olarak tespit edilerek” uzaklaflt›r›lmalar›yla ayr› bir yap›lanmaya giden, 1960’lardaki “sol” çevre dergilerinin adlar›yla (‹leri, Türksolu) yay›nlar ç›karan, Deniz’in, Che’nin, Naz›m’›n ad›n›, 68 kufla¤›n›n anti-emperyalist, devrimci miras›n› kullanan bu çete; faflist Türk devletinin, ö¤renci gençlik içinde, “atatürkçülük” bayra¤› ile “özel” örgütlenmesidir. Yazarlar›, ak›l hocalar› (Y. G. Özden, V. Savafl, O. Özbek, N. Hablemito¤lu vd.) faflizmin hakim, savc›, general, ö¤retim üyesi ünvanlar›yla “üstün” hizmetlerde bulunmufl tescilli halk düflman› karakterlerden oluflmaktad›r. Misyonlar›, “kafa ezme”, “yumruk indirme” olarak dillendirilmekte, “mücadeleci atatürkçülük” söyleminin alt› çizilmektedir. fiovenizmin, ›rkç›l›¤›n en aç›k klifleleri kullan›lmakta, kendileri “asil kanl›”, devrimciler “kan› bozuk Türk düflmanlar›” olarak adland›r›lmaktad›r. Üniversitelerde, polis ve idare (rektörlük, dekanl›k, müdürlük) ile yak›n iliflki ve iflbirli¤i için-

9

4

de örgütlenmekte ve faaliyet yürütmektedirler. Bir bak›ma, Ülkü Ocaklar›, ÜGD, BÜD vb. çat›larla örgütlenen MHP’li faflistlerin “atatürkçü” kisveli bir versiyonu olarak çal›fl›lmaktad›r. Bu faflist çetenin temel amac›; 1980’lerden sonra katliam ve terörle eksiltilen, da¤›t›lan, ideolojik kampanya ile tasfiyeye u¤rat›lan, ve depolitizasyon ile eritilen devrimci gençlik mücadelesinin; 1990’larda belini do¤rultulan hamlesiyle 2000’lere do¤ru toparlanmaya yüz tutmas› karfl›s›nda barikat oluflturmakt›r. ‹Ü ve YTÜ a¤›rl›kl› olarak meydana gelen; devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤rencilere yönelik, idare ve polisle birlikte kimlik sorma, arama, sorgulama, okula sokmama ve her türlü fiziki sald›r›lara karfl› koyuflla meydana gelen olaylar›n, “sol içi çat›flma” fleklinde lanse edilmesi, tasarlanm›fl bir kampanyan›n sonucudur. 1980 öncesinde, sivil faflist terör ve bunlara karfl› devrimcilerin verdi¤i yan›t nas›l “sa¤-sol çat›flmas›” olarak çarp›t›l›yor idiyse, bugün de genel olarak devrimcileri karalamak ve bu faflist-kemalist çeteyi “sol” olarak takdim etmek için “sol içi çat›flma” nitelemesi yap›lmaktad›r. ADKF/Türksolu diye adland›r›lan faflistlerin a¤›zlar›na salyal› bir biçimde dolad›klar› “atatürkçülük” s›fat›, son derece yak›fl›k alan bir sahiplenme olup, niteliklerini ve ifllevlerini bire bir deflifre eden bir özellik tafl›maktad›r. “Atatürkçülük” diye sunulan kemalizm, faflist Türk devletinin kurucu-resmi ideolojisidir ve bunlar›n bütün söylemleri ve pratikleri ile örtüflen bir karakter arz etmektedir. “Anti-komünizm” ve “terörist” nitelemesiyle devrimci düflmanl›¤›, atatürkçülü¤ün ana damarlar›ndan birisidir. “Kürt nefreti” (Saddamc›l›klar› da bundan ileri geliyor) ise bir baflka ana damarlar› olan ›rkç›l›ktan kaynaklanmaktad›r. Bu çetenin “sol” ad›na fl›r›nga etmeye çal›flt›¤› kemalizm; Kurtulufl Savafl›’n›n iflgale yönelik anti-sömürgeci karakteri ve emperyalizme karfl› geliflen bir özellik tafl›mas›n› kullanma suretiyle elde edilen prestij sonucu ciddi bir yan›lsama yarat›larak ve TC tarihi boyunca zorla belleklere kaz›ma yöntemiyle, genifl halk kitlelerine empoze edilmifltir. Bugün de faflist devletin ideolojik egemenli¤inin yap› harc› içinde, islamiyet ile birlikte kemalizmin ciddi ölçülerde a¤›rl›¤› bulunmaktad›r. Bu zehirlenme, ‹brahim yoldafl›n indirdi¤i tarihi darbelere karfl›n devrimci-demokrat çevrelerin de ezici ço¤unlu¤unu pençesine alacak boyutlarda etkisini sürdürmektedir. Atatürkçülük ad›na ortaya ç›k›p da kendini

“sol”, “devrimci”, “anti-emperyalist” diye sunan faflistlerin bu kadar rahat palazlanmas›nda ve pervas›zl›¤›nda, devrimci, demokrat, ilerici çevrelerin mayas›nda bulunan kemalizmin küçümsenmeyecek pay› vard›r. Ve daha vahimi, Kürt ulusal hareketi de ‹mral›’daki teslimiyet politikas›yla kemalizme secde ederek, bu kervandaki yerini ön s›ralara tafl›m›fl bulunmaktad›r. Kemalizm, komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n kurdu¤u faflist diktatörlü¤ün, alt› ok/ilke ile doktrine edilen ideolojisidir. Bu ilkelerle (“demokrasi”nin bu ilkeler aras›nda say›lmamas› unutkanl›ktan de¤il bilinçli bir tercihten ötürüdür) s›ralanan kavramlar, hem içerik hem de pratik bak›m›ndan hakim s›n›flar›n ç›karlar›n›n otoriter/bask›c› bir devlet yap›lanmas› ve anlay›fl›yla korunmas›n› ifade etmektedir. 80 y›ll›k TC tarihinde, emperyalizme göbekten/köklü ba¤›ml›l›k bütün politikalara (iç ve d›fl) yön veren ana karakteristi¤i oluflturmufl, tüm tercihler ve yönelimler bu do¤rultuda flekillenmifl, sistem buna göre iflletilmifltir. Gelinen noktadaki tüm verilerle (ekonomik, siyasal vd.) ortaya ç›kan bilanço ve panorama, Kemalizmin eseri olarak de¤erlendirilmelidir. Yukar›dan afla¤›ya flekillendirilen faflizm olgusunu tahlil edecek olursak; kuruluflundan itibaren, devlete bir toplum oluflturmak, yarat›lan bu toplumu devletle organik bir bütünsellik içinde dizayn etmek (“s›n›fs›z, kaynaflm›fl bir toplum ülküsü”) hedeflenmifltir. Din, s›n›f, etnik farkl›l›klar›n bir potada eritilmeye çal›fl›ld›¤› inkarc›, asimilasyoncu, tehcirci, imhac› bir çizginin yön verdi¤i bu süreç, say›s›z katliamla yol alm›flt›r. Resmi ideolojinin omurgas›n› tayin eden bu felsefeye göre, üniter devlet, üniter toplum, üniter kimlik (tek devlet, tek lider, tek bayrak- devlet tek, ülke tüm, ulus bir) kavramlar›yla hareket edilmektedir. Tek parti olan faflist CHP’nin 1931 ve 1935 tarihli programlar›ndaki kilit tan›mlama “disiplinli hürriyet”tir. Ayn› metinlerde “Türk ulusunun kan›ndaki yücelik” ten söz edilmektedir. Anayasalarda yaz›l› olan›n aksine, bafl›ndan itibaren sistem, kuvvetler ayr›l›¤› fleklinde de¤il faflist diktatörlü¤e uygun bir karakterde “kuvvetler birli¤i” tarz›nda örgütlenmifltir. Yasama, yürütme ve yarg› esasen tek merkezden (MGK görünümlü) sevk ve idare edilmektedir. M. Kemal ve ‹.‹nönü’nün 1946’lara kadar süren tek parti, ebedi ve milli flef dönemlerinin (führer/Hitler, caudillo/Franco, duçe/Mussolini) temel özellikleri, sonras›ndaki “çok partili” süreçte de esas olarak de¤iflmemifltir. Kökleri Osmanl›’n›n son dönemlerine uzanan kemalizmde devletin toplumdan soyutlanarak kutsallaflt›r›lmas›, ba¤›ms›z ve yüksek bir özne olarak sunulmas›, dikta anlay›fl›na karfl›l›k gelmektedir. Sünni islam devlete önemli bir güç olarak kat›lm›fl, birlefltirici bir kimlik olarak tan›mlanm›flt›r. Din, asli fonksiyon bak›m›ndan devletten soyutlanmam›fl, bünyesine ve kontrolüne al›nm›fl-

t›r. Laiklilik anlay›fl›n›n özü budur. Kemalizm, otoritenin bölünmez birli¤ine inan›r.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤ü” anlay›fl›yla getirilen merkeziyetçilik, bunun en önemli görünümüdür. Benzeri faflist rejimler de oldu¤u gibi “ordu” faktörünün kurucu-kurtar›c› rolü ve önemi, kemalizmin do¤ufluyla birlikte orduya yönetsel bir ifllev sa¤lam›flt›r. Siyasal ve ekonomik doktrinler karfl›s›nda pragmatik olan M. Kemal’de herkes ifline gelen bir söz ve cümle bulabilmektedir. Kendisine ait olmay›p da atfedilen sözler, baflkalar›ndan al›p satt›klar›ndan ve söylediklerinden fazlad›r. Bu da kemalizmin M. Kemal’den ibaret olmayan bir egemen ideoloji olarak flekillendirildi¤ini göstermektedir. K. Evren’in de benzer biçimde her konuda söz sarf etmeye öykünüp karikatürleflmesi ilginç bir vakad›r. “Atatürk ilke ve ink›laplar›na sadakat” flart›/yemini, hizaya getirmenin ideolojik plandaki ifadesi ve aç›l›m›d›r. M. Kemal’in heykelleri, büstleri ölümünden sonra de¤il, 1925’den itibaren ülkenin dört bir yan›na yerlefltirilmifltir. Falih R›fk› Atay an›lar›nda, “Hitler, benim de bulundu¤um bir Türk heyetinin önünde, kendisinin ve Mussolini’nin Mustafa Kemal’in ö¤rencileri oldu¤unu söyledi.” diye anlatmaktad›r (Atay,1984-319). Etnik milli tasavvurun (milli türeyifl destan›) en önemli sembolü olarak “Bozkurt” M. Kemal’e de isim olarak tak›lm›flt›r. “Türk Tarih Tezi”, türklerin medeniyetlerin öncüsü oldu¤u, “Günefl-Dil Teorisi” ise türkçenin bütün dillerin anas› oldu¤u sav›yla ifllenmektedir. Özet olarak; faflist diktatörlü¤ün resmi doktrini olan, pragmatist ve ›rkç› bir zihniyetle flekillendirilen kemalizmin ana unsurlar›; milli birlik ve beraberli¤e afl›r› vurgulu bir milliyetçilik, sürekli iç ve d›fl düflman paranoyas› ile zorbal›k, devletin kutsanmas› ekseninde kölelik, devlet ç›karlar›n› her fleyin üstünde tutma anlay›fl›yla diktatörlük, sosyolojik kategorilerdeki farkl›l›klar›n hofl görülmemesi ve s›n›flar›n reddi ad›na her türlü bask›, zulüm ve k›y›m olarak biçimlenmektedir. ‹flte ADKF/Türksolu faflistlerinin “atatürkçülü¤ü” k›sacas› böyle bir ideolojik-siyasi zemine ve tarihi prati¤e sahiptir. Kemalizm’den anti-emperyalistlik, yurtseverlik/ vatanseverlik, jakobenlik, ilericilik üretmeye çal›flan çeflitli renklerdeki oportünist aymazl›k ve körlük, faflizme karfl› ideolojik silahs›zland›rma ifllevi görmektedir. Bu çetelerin ulumas› nicedir duyulmaktayd›. Sald›r›s› yeni t›rmanmaktad›r. Faflist Türk devletinin bu alandaki hesaplar› ve örgütlenmesi çapl›d›r. Hedefteki devrimci gençli¤in pratikteki kavgas›, kemalizme karfl› ideolojik mücadelede tutarl› olunmaks›z›n kal›c› baflar›lar elde edemez. Kemalizme ve ondan etkilenen anlay›fllara karfl›, ‹brahim yoldafl›n açt›¤› yoldan yürüyerek ideolojik mücadele yürütmenin günümüzdeki tayin edici önemi iyi kavran›lmak zorundad›r.


9

5

23 Mayıs -5 Haziran 2003

EMEKÇ‹LERE POL‹S SALDIRISI

E¤itimcilerin öfkesi alanlara taflt› Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelen E¤i- haberi alk›fl ve ›sl›klarla protesto edildi. S›k tim emekçileri Kamu ‹dari Kurulunda kabul s›k “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” edilen yasalar›n uygulanmas›n› istedi. sloganlar›n› atan kitlenin say›s› ö¤leden 10 May›s günü sabah saatlerinde Kurtu- sonra befl binden 10 bine yükseldi. Sendika lufl Park›’nda buluflan E¤itimyönetimi kitlenin öfkesini müciler; “Bakanl›k imzana sazikle boflaltmaya çal›fl›rken, hip ç›k” pankart› arkas›nda polis ile kitle aras›nda k›sa süTürkiye’nin birçok K›z›lay’a do¤ru yürüyüfle reli bir gerginlik yafland›. E¤iilinden gelen geçtiler. Rize, A¤r›, Adana, tim-Sen Genel Sekreteri EmiElaz›¤, Bursa ve Türkiye’nin rali fiimflek’in ve E¤itim-Sen eylemciler, di¤er birçok ilinden gelen eyBaflkan› Alaaddin Dinnemalar›n öden- Genel lemciler nemalar›n ödenmeçer yapt›klar› görüflmeler somesinde yaflanan nunda barikat›n kald›r›laca¤› sinde yaflanan sorunlar›, Kamu Personel Rejimi Yasas›n› aç›klanmas›na ra¤men, barisorunlar›, ve okullar›n ö¤renciler için kat kald›r›lmad›¤› gibi e¤itim Kamu Personel mezar haline getirilmesini emekçilerinin yürüyüfle deprotesto ettiler. Ellerinde E¤i- Rejimi Yasas›’n› ve vam etmeleri de engellendi. tim-Sen bayraklar› ile K›z›- okullar›n ö¤renciler E¤itimciler eylemlerine lay’a do¤ru ilerleyen kitlenin için mezar haline ara sokaklarda yürüyerek deönü Ziya Gökalp Caddesi’nde vam ettiler. Bakanl›¤›n önüngetirilmesini kesildi. Polis barikat› önünde de kurulan polis barikat›na geprotesto ettiler. bekleyen kitlenin mücadele len kitle, KESK genel Baflkaiste¤i ve enerjisi sendika yön› Sami Evren ve E¤itim-Sen netimi taraf›ndan pasifize ediGenel Baflkan› Alaaddin Dinlirken, Milli E¤itim Bakan›’n›n Sabanc›’n›n çer’in konuflmalar›ndan sonra da¤›ld›. toplant›s›na kat›lmak için ‹stanbul’a gitti¤i (Ankara)

Emekçinin Gündemi

KÖLEL‹K YASALARI KAPIDA, SEND‹KAL BÜROKRAS‹ UYKUDA... Kriz içinde debelenen ve krizlerden ç›kman›n yolunu her zaman faturay› emekçilere kesmekte gören ve bugüne kadar da bu sarmalda iktidar›n› sürdüren burjuva-feodal devlet ve flu an onun dümeninde bulunan AKP hükümeti, çal›flma yaflam›n› bafltan afla¤› kompradorlar lehine de¤ifltirmeye yönelik çal›flmalar›n› sürdürüyor ve bu eksende 1475 say›l› ifl yasas›n› de¤ifltirmeye çal›fl›yor. 6 May›s’ta görüflülmeye bafllanan ‹fl Yasa Tasar›s›’n›n büyük bölümü üzerindeki görüflmeler tamamlanm›fl durumdad›r. Alt›s› geçici, toplam 127 maddeden oluflan tasar› önümüzdeki günlerde görüflmeler tamamlanarak, yasallaflmas› için parmaklar son kez kalkacakt›r. Haz›rlanan tasar›da, mevcut yasalarda iflçi ve emekçilerin lehine ne kadar düzenleme varsa ortadan kald›r›l›yor ve yeni ifl yasas› sermayenin istemleri do¤rultusunda yeniden düzenleniyor. Yap›lan düzenlemelerle esnek ve kurals›z çal›flma, tafleronlaflma gibi fiili uygulamalara yasal dayanak oluflturulurken, ayr›ca iflçiyi baflkalar›na kiraya verme, özel istihdam bürolar› kurulmas› ve k›dem tazminat› fonu gibi ‘yenilikler’le de var olan kazan›mlar› ortadan kald›ran, emekçileri bugünkü durumunun daha da gerisine

götürecek düzenlemeler yasalara yerlefltiriliyor. K›sacas› çal›flma yaflam› bütünüyle kurals›zlaflt›r›l›yor. Kriz dönemi uygulamalar›, normal çal›flma dönemlerinin de uygulamalar› haline getirilerek, sermayeye köle pazar› kuruluyor. ‹fl Güvencesi Yasas› ile verilmifl gibi görünenler, bu yasa ile fazlas›yla geri al›n›yor. Egemen s›n›flar, emekçilerin elinde ne varsa hepsine göz dikmifl, geri almak için çal›flmalar›n› aral›ks›z sürdürüyor. Bundan önceki hükümetler IMF-Dünya Bankas›’n›n istemleri do¤rultusunda “Mezarda emeklilik” , “F Tipi”, “Tahkim”, “Özellefltirme” gibi uygulamalar› gerçeklefltirdiler. Emperyalistlerin ufla¤› AKP hükümeti, egemen s›n›flar›n ç›karlar›na yönelik olarak da çal›flma yasalar›nda var olan küçük, k›r›nt› denilecek türden kazan›mlar› ortadan kald›rmak ve komprador patronlar›n teveccühlerini kazanmak için kollar› s›vam›fl bulunmaktad›r. ‹fl Güvencesi yasas›n›n yürürlük tarihini ertelemeye yönelmesi onun ne yaman bir egemen s›n›f partisi oldu¤unu gözler önüne sermiflti zaten. Yasan›n görüflülmesini meclis localar›ndan izleyen ve bu arada lobicilik

amsun’da bir dizi programa kat›lmak üzere bulunan Baflbakan Erdo¤an’› ve özellefltirme ve ifl yasas›n› protesto etmek isteyen emekçilere polis sald›rd›. Recep Tayyip Erdo¤an aç›l›fl›n› yapaca¤› Band›rma Vapuru’nun bulundu¤u alana geldi¤i s›rada, alan›n hemen yak›n›nda toplanan KESK’e ba¤l› sendika üyeleri, pankart aç›p Baflbakan Erdo¤an’›, özellefltirme politikalar›n› ve IMF’yi protesto etti. Sloganlar atarak protestolar›n› sürdüren sendika üyeleri eylemlerini devam ettirince polis kolkola girerek emekçileri bulunduklar› yerden uzaklaflt›rmaya çal›flt›. Polisin sald›r›s› s›ras›nda E¤itim-Sen üyesi Nuray Akgün adl› bayan ö¤retmen bay›ld›. Bay›lan ö¤retmene ilk müdahale arkadafllar› taraf›ndan yap›ld›. Sald›r› s›ras›nda polis 1 kifliyi gözalt›na ald›. (Samsun)

S

‹fi YASASINA TEPK‹LER SÜRÜYOR ‹SK Samsun Bölge Temsilcili¤i 13 May›s 2003’de AKP Merkez Binas› önüne gelerek ifl yasas›n› protesto eylemi yapt›. Bina önüne gelen üyeler ve kat›l›mc›lar alk›fllarla “Kölelik yasas› istemiyoruz”, “Hükümet flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” vb. sloganlar› att›lar. Kat›l›mc›lar ad›na aç›klama yapan D‹SK Samsun fiube Baflkan› Bekir Belovac›k “‹fl yasas›nda yap›lan de¤ifliklikler ile yap›lmak istenen iflçileri günümüzün ‘ça¤dafl’ köleleri haline getirmektir. Meclisteki milletvekillerini uyar›yoruz kendiniz ifl veren olsan›z bile ifl verenlerin sözcüsü olarak de¤il, halk›n temsilcisi olarak görev yap›n. Aksi halde bu halk sizi de bir gün tozlu raflara kald›rmakta geç kalmayacakt›r” dedi. Konuflman›n sonunda eylemciler yanlar›nda getirdikleri ampülleri yere atarak k›rd›lar. (Samsun)

D

yapan “emek” örgütlerinin baflkanlar›, yine bildik bir ‘eylemsellik’ süreci sergilediler. 17 May›s’ta iflçileri Ankara’ya ça¤›rarak sözde eylem gerçeklefltirip iflçilerin ve emekçilerin öfkesini ve sendikalar›n da kasalar›n› boflaltt›lar, piyasa hareketlili¤i yaratarak ayn› zamanda ekonomiye ve dolay›s›yla hükümete destek sunmufl oldular. Böylece de yasak savm›fl oldular. Ellerindeki son mermiyi de kulland›klar›ndan, yasa meclisten geçti¤inde ya da geçmek üzere iken yapacak bir fley kalmam›fl olacak. Kimi konfederasyonlar›n baflkanlar› da umutlar›n› Cumhurbaflkanl›¤› makam›na ba¤lam›fl ve yasan›n veto edilmesi için lobi faaliyetlerini h›zland›rm›fl durumdad›rlar. ‹flçi konfederasyonu baflkanlar›n›n vay haline!.. Emekçiler bilmeliler ki, AKP hükümeti de öncekiler gibi faflist Kemalist sistemin bir parças›d›r. O da sermaye ufla¤›d›r. AKP lideri ifl güvencesinin karfl›s›ndad›r. O “iflyeri güvencesinden” söz etmektedir. AKP komprador patron ve toprak a¤al›¤› düzeninin ç›karlar›n› korumaktad›r. Çünkü komprador patronlar›n ve toprak a¤alar›n›n sözcülü¤ü ve ç›karlar› için kurulmufltur ve ABD emperyalizmi taraf›ndan iflbafl›na getirilmifltir. Onun emekçilere verece¤i hiçbir fleyi yoktur. Öncekilerden hiçbir fark› yoktur. Burjuva feodal düzenin ayakta kalmas› için, kompradorlar›n kârlar›na daha fazla kâr katmas› için emekçilere yönelik sald›r›lar›n› art›rarak sürdürecektir. ‹flçilere karfl› 1475 say›l› ifl yasas› ile gerçeklefltirilecek hak gasplar› sald›r›s›n›n bir

benzeri ise, kamu çal›flanlar›na yönelik, Kamu Personel Rejimi kanununda yap›lmak istenen de¤iflikliklerle bunun ad›mlar› at›lmaktad›r. Egemen s›n›flar ve onlar›n uflaklar› her cepheden sald›rarak hak gasplar›n› sistemli bir flekilde sürdürmektedirler. Bugün Devrimci Demokratik Sendikal güçlere düflen görev; bu sald›r›lar› bofla ç›karacak, var olan haklar› koruyup gelifltirebilecek bir sendikal çizgiyi iflçi s›n›f› taban›nda yayg›nlaflt›rmak ve bu çizgi etraf›nda iflçi s›n›f› ve tüm emekçileri örgütlemek olmal›d›r. Bunu hayata geçirebilmek için ise elimizde muazzam bir malzeme bulunmaktad›r. Bu malzemeyi do¤ru bir flekilde ele al›p de¤erlendirebilecek olanaklara da sahibiz. Sald›r› her alanda sürüyor. Kamu emekçileri cephesinde, iflçi cephesinde ciddi rahats›zl›klar var. Ve biz bu rahats›zl›¤› politik bilinç tafl›yarak ve onu örgütlü güce dönüfltürerek kazan›ma çevirebiliriz. Bunun için bizler de kollar› s›vamal›y›z. Bafl›ndan beri söylüyor ve yaz›yoruz: Bugün sendikalara ve konfederasyonlara hakim olan çizgi, uzlaflmac›, s›n›f iflbirlikçisi ve daha da ötesinde uflakl›k çizgisidir. Bu çizgi ile b›rakal›m yeni haklar elde etmeyi, mevcut haklar› korumak bile olanaks›zd›r. Sendikalar›n bafl›na çöreklenmifl bürokrat unsurlar egemen s›n›f taraf›ndan korunmakta ve kollanmaktad›r. Kamucu sendikac›l›k gelene¤i ile var›labilecek en uç nokta buras›d›r. Bunun ötesi devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n›n iflidir.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

6

Tütün üretimi bitirilmek isteniyor Malatya’da 4 binin üzerinde tütün üreticisi bulunmaktad›r. Bu insanlar›n k›t kanaat geçim kayna¤› tütündür. fiu an TEKEL bünyesinde tütün al›m› yap›l›yorken ucuz da olsa tütünün sat›lma garantisi vard›r. Ama TEKEL’in özelleflmesi halinde, üreticinin ürünü satabilme garantisi ortadan kalkacakt›r.

AKP hükümeti seçimlerden önce halka türlü vaatlerde bulunurken, bafla gelir gelmez ç›karlar› gere¤i ‘Acil eylem plan›yla’ söylemlerinin tam tersini uygulamaya bafllad›lar. IMF ve DB’den ald›¤› emirlerle üreticiyi gittikçe üretemez duruma sürüklüyorlar. IMF ve DB’nin politikalar›n›n ülkemizde uygulanmas›yla birlikte di¤er üreticiler gibi tütün üreticileri de zor durumda kald›lar. Gündemde olan TEKEL’in özellefltirilmesiyle birlikte, zaten zor durumda olan üreticiler tamamen bitme noktas›na gelecekler. Üreticilerin yan›s›ra milyonlarca çal›flan da bu özellefltirme sonucu ma¤dur olacak. TEKEL’in özellefltirme çal›flmalar› tüm h›z›yla devam ederken tütün üreticilerinin yaflad›klar› sorunlar› ö¤renmek için üreticilerle röportaj yapt›k. Tütün ekiminin bafllamas›ndan ürünü kald›rana kadar ne gibi ifllemler yap›yorsunuz? Hasan Güzel: Tütün ekimi nisan ay›nda ya¤murun ya¤mas›yla birlikte sedir ekimiyle bafllar. Bir-iki ay boyunca sulamayla, otlar›n temizlenmesiyle u¤rafl›r›z. Haziran ay›n›n bafllar›nda dikimine bafllar›z. Dikti¤imiz fideleri tek tek kopararak, yerinden sökerek tarlaya ekeriz. Ektikten sonra tekrar sular›z. 20-25 gün çapa yapar›z. A¤ustos’un sonlar›na do¤ru fazla boy atmas›n› engellemek için tütünün çiçe¤ini al›r›z. Sular›z ve bir hafta bekletiriz. Daha sonra tütünün alt k›sm› (muskiye) al›n›r. Muskiyeden sonra yine sulan›r. Tütün k›sm› (anaç) al›n›r. Daha sonra üst k›s›m komple al›n›r. Sonras›nda tütün k›rma ifllemi bafllar. Yaklafl›k bir ay boyunca gece saat 03.00’lerde tarlaya gider tütünü k›rar, eve getirir, tek tek fliflten geçiririz. Bu ifllem saat 2324.00’lere kadar sürer. Daha sonra tütünü iskeleye asar›z. Kurusunu iskele-

den al›r çat›lara yerlefltirerek bekleme sürecine al›r›z. Aral›k, Ocak, fiubat aylar›nda tütün seçmesi bafllar. Tek tek o fideleri toplar bir araya getirerek demet yapar›z. Sonraki süreçte y›¤›n yaparak tütünü demlendiririz. Sonras›nda da TEKEL’in aç›lmas›n› bekleriz. fiubat ay›nda aç›lmas› gereken TEKEL kimi zaman nisan’da kimi zaman da haziran’da aç›labiliyor. KOTA ÜRET‹C‹Y‹ ÜRETEMEZ DURUMA GET‹RD‹ Tütüne uygulanan kota sizi nas›l etkiliyor? H. Güzel: 1990’›n bafllar›nda tütün dikkate al›nmaya bafllanm›flt›. Üreticiler yo¤un tütün ekiyorlard›. Tütünden fazla kâr edilmese de karn›m›z doyuyordu. Bizim zaten zengin olmak, lüks içinde yaflamak gibi bir derdimiz yok. Zaten tütün üretmekle de bunu baflarmam›z mümkün de¤il. O dönemlerde kimi zaman Özal, kimi zaman Çiller, kimi zamanda Erbakan geldi... Hepsi tütün üzerinde farkl› oyunlar oynad›. “Köylüyü düflünüyoruz, köylülerin ç›karlar› için buraday›z” dediler ama hepsi de köylünün s›rt›na bindi, köylüden çald›. Belimizi k›rd›lar. “Tütün iyi ç›km›yor, tütün kalitesiz” dediler. Elimizdeki kaliteli tütünleri kalitesiz gösterdiler. As›l amaçlar› Virjinya tütünü getirtmekti. Bunu da kota sistemiyle hayata geçirdiler. ‹lk önce köylünün tepkisini ölçtüler. Köylü yeterli tepkiyi gösteremeyince yavafl yavafl kota uygulamas›n› hayata geçirdiler. Biz geçimimizi ancak 2 ton tütünle karfl›layabiliyorduk. Kotan›n yaflama geçirilmesinden sonra tütünlerimizi almad›lar. Tütünümüz elimizde kalarak bozulmaya bafllad›. “ALINTER‹M‹Z DAHA DA UCUZA G‹DECEK” Önümüzdeki aylarda TEKEL’in özellefltirilmesi gündemde. TEKEL’in özelleflmesi üreticiyi nas›l etkileyecek? H. Güzel: fiu an zaten kota uygulan›yor. fiah›s bafl›na 200 kg’dan fazla vermiyorlar. 201 kg olursa tütünü alm›yorlar. Orada 1 kg yakmak zorundas›n›z. Bizim çok rahat bir flekilde kald›rd›¤›m›z 1 tona yak›n tütünümüz var. 400 kg tütün yat›rd›k. Almam›z gereken para 1 milyar 100 milyon civar›yken bize kesinti yap›larak 800 milyon veriliyor. 6 kiflilik bir aile bu parayla geçinmek zorunday›z. Biz bu konumda böyle zorluklar yaflarken yar›n TEKEL özelleflince daha beter duruma düflece¤iz. Adam tütüne keyfine göre fiyat biçecek. Kaliteli tütünü kalitesiz gösterecek. Bizim al›nterimiz daha da ucuza gidecek.

Özellefltirmeye karfl› üreticilerin ne yapmas› gerekiyor? H. Güzel: Özellefltirmeye karfl› en do¤al hakk›m›z› kullanmam›z gerekiyor. Yap›lmas› gereken tek fley alanlara dökülerek hakk›m›z› sonuna kadar aramakt›r. “HASTALANDIK MI DOKTORA G‹DEM‹YORUZ” Siz ne kadar tütün üretiyorsunuz? Tütün geçiminizi sa¤l›yor mu? Deniz Yavafl: Ailemiz, anne baba ve befl kardefl olmak üzere yedi bireyiz. Annemin ad›na bir, babam›n ad›na bir olmak üzere iki tütün koçan›m›z var. Bu iki koçanla 400 kg tütün yat›rabiliyoruz. Tütünün dikiminden TEKEL’e gelifl aflamas›na kadar zaten 300-400 milyon harcama yap›yoruz. TEKEL’de ise tütünün kilosuna 2 ila 3 milyon aras› bir para ödeniyor. 400 kilo tütünden yaklafl›k 1 milyar al›yoruz. Bu 1 milyar›n yar›s›na yak›n› zaten üretim aflamas›nda gidiyor. Geri kalan para ile okula giden kardefllerimin okul masraflar›n›, ihtiyaçlar›n› bile karfl›layam›yoruz. Hastaland›k m› doktora gidecek para bulam›yoruz. Tütün üretiminde herhangi bir kurumdan destek görüyor musunuz? D. Yavafl: Herhangi bir kurumdan destek al›nm›yor. Bu da üreticinin yak›t, ilaç, gübre ve di¤er gerekli malzemelerin üreticinin tam paras›z oldu¤u dönemlere denk geliyor. Üretici çözümsüzlü¤e sürükleniyor. Ama herhangi bir kurumdan destek olursa, istenilen malzeme imkan› sunulsa daha kaliteli bir ürün elde edilir. O zaman üretici de maddi anlamda biraz da olsa rahatlar. “ÖZELLEfiT‹RME ÜRET‹C‹N‹N D‹R‹ D‹R‹ TOPRA⁄A GÖMÜLMES‹ DEMEKT‹R” TEKEL’in özellefltirilmesi gündemde, sizce bu üreticiyi nas›l etkiler? D. Yavafl: Malatya’da 4 binin üzerinde tütün üreticisi bulunmaktad›r. Bu insanlar›n k›t kanaat geçim kayna¤› tütündür. fiu an TEKEL bünyesinde tütün al›m› yap›l›yorken ucuz da olsa tütünün sat›lma garantisi vard›r. Ama TEKEL’in özelleflmesi halinde, üreticinin ürünü satabilme garantisi ortadan kalkacakt›r. Y›llardan beri tek geçim kayna¤› olan tütünden baflka bir u¤rafl› olmayan üreticinin diri diri topra¤a gömülmesi demektir. “KOTA’DAN ÖNCE ‹STED‹⁄‹M‹Z KADAR ÜRÜN EK‹YORDUK” Kota uygulamas›ndan önce ne kadar tütün ekiyordunuz? Kota uygula-

mas›yla birlikte ne gibi de¤ifliklikler oldu? ‹smet Nevruz: Kota uygulamas›ndan önce bir tütün ekim cüzdan›yla s›n›rs›z tütün ekebiliyorduk. Ama 94’te getirilen kota uygulamas›yla birlikte tütün her geçen gün k›s›tlanmaya baflland›. fiu an ekti¤imiz tütün miktar› koçan bafl›na 200 kg d›r. Biz 8 kiflilik bir aileyiz. 5 kifli tarlada çal›fl›yoruz. Kota uygulamas›ndan önce 3 ila 4 ton aras› tütün kald›r›yorduk. Bu miktar›n yaklafl›k üçte biri üretim masraf›, kalan miktarla da ihtiyaçlar›m›z› karfl›layabiliyorduk. O dönemler üretim masraflar› daha azd›. Mesela 1 kg tütün paras›yla 5 lt mazot alabiliyorduk. fiimdi 1 kg tütün paras›yla 1,5 lt mazot alabiliyoruz. Yine kota uygulamas›ndan önce üretici y›ll›k traktörünü yenileyebiliyor ya da mevcut ifl makinas›n›n bak›m›n› çok rahat bir flekilde yapabiliyordu. Ancak kota uygulamas›ndan sonra üretici elindeki ifl makinesini sat›p geçim derdine düflmüfl durumda. Tütünün size maliyeti ne kadar oluyor? ‹. Nevruz: 500 kg tütünü üretebilmek için 5 dönüm araziye ihtiyaç vard›r. Bu arazinin 3 kez sürülerek ekime haz›rlama aflamas›, araziye toprak gübresi ve ot ilac› at›l›r. Tütün büyüme aflamas›nda iken çeflitli hastal›klar ve böcekler için ilaç masraf›. Ürünü tarladan eve tafl›ma nakliyesi. Ürün kuruma aflamas›nda iken yap›lan kurutma tezgah›. Ya¤murdan korumak için al›nan naylon. 500 kg ürünün üretim aflamas›nda yap›lan masraflar› toplad›¤›m›z zaman yaklafl›k 500 milyondur. Siz TEKEL’in özellefltirilmesiyle ilgili ne düflünüyorsunuz? ‹. Nevruz: Sorunuza flöyle cevap vereyim. Mevcut hükümet tütün üretimini durdurmakla, Amerikan sigara flirketlerine ve di¤er emperyalist flirketlere pazar alan› açmaktad›r. Zaten IMF dedikleri uluslararas› tefecinin de yapmak istedi¤i bu de¤il mi? (Malatya)


9

7

23 Mayıs -5 Haziran 2003

Tütün üreticisinin 盤l›¤› duyulmuyor Burada sizin arac›l›¤›n›zla sesleniyorum: biz bu ülkenin üreten insanlar›y›z, bizim sorunlar›m›z› kim çözecek, çocuklar›m›z› nas›l okutaca¤›z, evimize nas›l ekmek götürece¤iz? 650 kilo tütünüm elimde kald›. Ben geçinmek için h›rs›zl›k m› yapay›m? Ekonominin düzeldi¤ini söyleyenler yalan söylüyorlar. Onlar bizi periflan ettiler, gelip bu periflan halimizi görsünler.

IMF talimatlar›yla hareket eden devlet ülke tar›m›n›n bitirilmesi yönünde att›¤› ad›mlar› gittikçe h›zland›rmakta. Uygulanan bu politikalardan pay›na düfleni alan tütün üreticilerinin sorunlar›n› daha yak›ndan dinlemek ve anlamak için Samsun’a ba¤l› Tekkeköy’de tütün üreticileriyle k›sa bir söylefli gerçeklefltirdik. Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? ‹smail Kaya: Ben Tekkeköy’lüyüm. Dört çocu¤um var. Kendimi bildim bileli biz tütün

ekeriz, geçimimizi tütüncülükle sa¤lar›z. Baflka bir geçim kayna¤›m›z yok. Zaten burada gördü¤ünüz yaklafl›k 150 evin geçimi tütüncülükle sa¤lan›r. Ne kadar topra¤›n›z var ve ne kadar›n› ekebiliyorsunuz? ‹. Kaya: Topra¤›m›z çok ama ne olacak ki? Ekti¤imiz elimizde kal›yor. Geçmifl y›llarda iyi kötü satabiliyorduk. Zaten bunun mazotu, gübresi, iflçili¤i bak›m› zor. Burada tütün eken ar-

kadafllar›n ço¤u iki y›ld›r ekmiyor. Her sene bir sorunla karfl›lafl›yoruz. fiimdi de kota denen bir fley var. Tütünlerimiz hep elimizde kal›yor. “ÖMRÜMÜZ TARLALARDA GEÇT‹” Sizi tan›yabilir miyiz? Lütfiye Ifl›tan: Ben de bural›y›m, yafl›m 50. Ben de uzun y›llardan beri tütün ekerim. Ama iki y›ld›r ekmiyorum. Çünkü ekti¤imiz tütünün karfl›l›¤›n› alam›yoruz. Hayat›m›z tarlalarda geçti ama yine de bir gün görmedik. Bir insan eme¤inin karfl›l›¤›n› alamazsa ne yapar, nas›l geçinir. Anlam›yorum devlet köylüye nas›l ektirmiyor. ‹flçiler desen onlar da periflan. Bu gidifl nereye gidiyoruz bilmiyorum. ‹flte gördü¤ün gibi komflular›m›n tütünleri hep ellerinde kald›. Bu insanlar çocuk okutuyorlar, kiminin hastas› var nas›l geçinecekler? Büyük flehirler zaten göç doldu. Ben bu kadar›n› bilirim ki bizi yönetenler bizi düflünmüyor. Milletvekillerimiz var. Mecliste bizim sorunlar›m›z›n uza¤›ndalar. Hepsi oy zaman› geldi¤inde gelip oy istiyorlar. Seçildikten sonra kimin umurunda köylüsü, iflçisi, emeklisi. Bizi bu hallere düflürenlerin Allah belas›n› versin baflka da diyecek sözüm yok. “ÖZEL SEKTÖR KAN EM‹C‹” Tekel’in özellefltirilmesi gündemde. Bu durum sizi nas›l etkileyecek, neler düflünüyor-

Desteksiz ve korumas›z tar›m ayakta kalamaz Adana Çiftçiler Birli¤i Baflkan› Cumali Do¤ru, dünyan›n hiçbir ülkesinin, tar›m› korumas›z, desteksiz b›rakmad›¤›n› belirtti. Çok say›da üreticinin de izledi¤i bir panelde aç›l›fl konuflmas›n› yapan Adana Çiftçiler Birli¤i Baflkan› Cumali Do¤ru, dünyan›n hiçbir ülkesinin tar›m› serbest ekonominin ac›mas›z rüzgar›na b›rakmad›¤›n› belirterek, korumas›z, desteksiz bir tar›m›n dünyan›n hiçbir yerinde ayakta kald›¤›n›n görülmedi¤ini söyledi. Yanl›fl politikalar sonucu tar›m›n rekabet gücünü kaybetti¤ini ifade eden Do¤ru, “IMF ve Dünya Bankas›’n›n bask›lar› sonucu tar›mda sübvansiyon ve destek uygulamas› kald›r›l›p yerine sadece Do¤rudan Gelir Deste¤i getirilmifltir. ABD 2003 y›l› için 29 milyar dolar tar›ma destek kaynak ay›rm›flt›r. Bu destek Türkiye’de uygulanan deste¤in 35 kat›d›r” fleklinde konufltu. (H. Merkezi)

sunuz? Mustafa Kaya: Öncelikle flunu belirteyim daha da kötü olacakt›r. Çünkü özel sektör hiç ac›maz ve insaf› da olmaz. Özel sektör deyince benim akl›ma gelen kan emicilerdir. Zaten periflan›z, tütünlerimiz elimizde kald›, onlar gelirse tamamen yand›k. Yaflanan bu sorunlar›n çözümü için neler yapmay› düflünüyorsunuz? Bizim burada Ziraat Odas› Baflkan› var. Bize diyor flu gün çözülecek. Sorunlar›m›z› dinlemekten baflka yapt›¤› bir fley yok. Bu durum böyle giderse biz de yürüyüfl yapar›z. Bakal›m ileriki günlerde ne olacak. Bu böyle gitmez, biz burada periflan haldeyiz. Burada sizin arac›l›¤›n›zla sesleniyorum: biz bu ülkenin üreten insanlar›y›z, bizim sorunlar›m›z› kim çözecek, çocuklar›m›z› nas›l okutaca¤›z, evimize nas›l ekmek götürece¤iz? 650 kilo tütünüm elimde kald›. Ben geçinmek için h›rs›zl›k m› yapay›m? Ekonominin düzeldi¤ini söyleyenler yalan söylüyorlar. Onlar bizi periflan ettiler, gelip bu periflan halimizi görsünler. Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? M. Kaya: Buradaki insanlar ad›na size ve gazetenize teflekkür ediyorum. En az›ndan bizim sorunlar›m›z› dinlediniz. (Samsun)

Tar›mda “Sosyal Patlama” uyar›s›

“Tütün, üreticinin elinde kald›” Sözleflme ve aç›k art›rma ile tütün al›m›n› getiren Yeni Tütün Yasas› nedeniyle TEKEL’in destekleme al›mlar›n› durdurmas›ndan sonra, 50 trilyon lira de¤erinde 15 milyon kilo tütün, üreticinin elinde kald›. Manisa Ziraat Odas› Baflkan› Nuri Sorman, Akhisar Ziraat Odas› Baflkan› Naci Özkara ve Torbal› Ziraat Odas› Baflkan› Murat Uslu ise, yeni yasa ile üreticinin ihracatç› firmalar karfl›s›nda korumas›z kald›¤›n›, aç›k art›rma sistemindeki rekabet ortam›ndan çekinen firmalar›n fiyat k›rmak isteyece¤ini vurgulad›. Oda baflkanlar›, uygulama ile tütünün ekonomik de¤erini kaybedece¤ini ve yabanc› sigara tekellerinin geliflmelerden kazançl› ç›kaca¤›n› belirttiler. Akhisar ve Torbal› Ziraat Odas› baflkanlar›, tütün üreticilerinin zeytin, bamya, börülce üretimine yöneldi¤ini söylediler. Manisa Ziraat Odas› Baflkan› Nuri Sorman, TEKEL’in ortadan kald›r›lmas›ndan Türkiye’deki üreticinin, esnaf›n ve iflçinin zarar görece¤ini aç›klad›. “fiark tipi tütün yok edilmek isteniyor” diyen Sorman, kota ve üretim planlamas› ya-

p›lmas›n› önerdi, s›k›nt›lardan Tütün Kurulu’nu sorumlu tuttu. 550 bin tonluk dünya tütün üretiminin yaklafl›k 250 bin tonunun Türkiye’de gerçekleflti¤ine dikkat çeken Sorman, s›k›nt›lar›n› dile getirmek için Türk-‹fl ile birlikte eylemler düzenleyeceklerini, Haziran’da Ankara’ya yürüyeceklerini aç›klad›. Akhisar Ziraat Odas› Baflkan› Naci Özkara da sözleflmeli tütün üretimi nedeniyle Akhisarl› tütün üreticilerinin zeytincili¤e yöneldi¤ini söyledi ve Yeni Tütün Yasas›’n›n çiftçiyi tüccar karfl›s›nda korumas›z b›rakt›¤›n› vurgulad›. Özkara, “Çiftçi tükenmifl, bir de üstüne idam sehpas›na as›yorlar. Tüccar istedi¤i gibi bast›rabiliyor. Üretici ise, elindeki tütünüyle bafl bafla b›rak›l›yor. Tütün Yasas›’n›n yürümesi mümkün de¤il. Öncelikle, tütün üretiminin yap›ld›¤› yerlerde Tütün Kurullar› kurulmal›” diye konufltu. Torbal› Ziraat Odas› Baflkan› Murat Uslu ise “hükümetin Uluslararas› Para Fonu’nun istekleri do¤rultusunda, tütün üreticisini yok sayd›¤›n›” söyledi. (H. Merkezi)

Devletin uygulad›¤› y›k›m politikalar› sonucu üretemez duruma gelen üreticiler patlama noktas›nda. Devlet ise bir yandan ayn› y›k›m politikalar›na devam ederken bir yandan da korku içinde. Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB) Tar›m Sektör Kurulu ve ‹zmir Ticaret Borsas› (‹TB) Baflkan› Tu¤rul Yemiflçi, tar›m üreticilerinin ekonomik sorunlar›n› çözmek için önlem al›nmazsa, sosyal patlama riskinin artaca¤›n› söyledi. ‹TB uzmanlar›n›n haz›rlad›¤› “Türkiye’de Tar›m Sektörüne Yüklenen Fonksiyonlar ve ‹ç Ticaret Hadlerinin Geliflimi” konulu araflt›rmayla ilgili aç›klama yapan Yemiflçi, “1980’li y›llara kadar Türkiye’nin en gözde sektörlerinden olan tar›m›n, yan-

l›fl politikalar sonucu 2000’li y›llarda en zay›f ve sorunlu sektöre dönüfltü¤ünü” belirtti. Araflt›rman›n, tar›m›n içinde bulundu¤u ç›kmaz› belirgin flekilde ortaya koydu¤unu söyleyen Yemiflçi, “Araflt›rma sonunda elde edilen verilere göre, çiftçinin sat›n alma gücü 1994-2002 y›llar› aras›nda yüzde 26.7 oran›nda azald›. Nüfusun önemli k›sm›n› istihdam eden sektör için gerekli tedbirler bir an önce al›nmazsa, sosyal patlama riski artacakt›r” dedi. Daha önceki günlerde de TÜS‹AD baflkan› taraf›ndan artan iflsizli¤in toplumsal olaylar› da art›rabilece¤i uyar›s› yap›lm›flt›. Tüm bunlar asl›nda egemenlerin bir yandan bu politikalar› uygularken bir yandan da oluflan hoflnutsuzluktan duyduklar› korkunun ifadesi. (H.Merkezi)


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

8

Halk Savaflç›s› Emel K›l›ç flehit düfltü

Yerel kaynaklardan ald›¤›m›z bilgilere göre 15 May›s 2003 tarihinde Tokat’›n Almus ilçesinde TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla devlet güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada T‹KKO gerillas› Süheyla kod adl› Emel K›l›ç flehit düfltü. Ayn› kaynaklara göre on iki kiflilik bir Gerilla Birli¤i’nin TC askerleri ile karfl›laflmas› üzerine çat›flma ç›kt›. Yaklafl›k bir saat süren çat›flmada 1979 Ovac›k do¤umlu Emel K›l›ç adl› gerilla flehit düfltü. ‹lk ve Orta okulu Ovac›k’ta okuyan K›l›ç, Lise’ye Erzincan Hemflirelik Okulu’nda bafllad›. Devrimci mücadeleyle Erzincan’da tan›flan K›l›ç, üçüncü s›n›fta tutuklanarak Erzurum Kapal› Hapishanesi’ne konuldu. K›sa bir süre burada kald›.

Okulunu Ankara’da bitirdikten sonra 2000 y›l›n›n yaz aylar›nda T‹KKO’ya kat›ld›. Emel K›l›ç’›n cenazesi ailesi taraf›ndan al›narak Dersim’e götürüldü. KILIÇ’IN CENAZES‹ OVACIK’TA TOPRA⁄A VER‹LD‹ T‹KKO gerillas› Emel K›l›ç’›n cenazesi Tokat’tan ailesi taraf›ndan al›narak 17 May›s akflam› Ovac›k’a getirildi. A¤›tlarla karfl›lanan cenaze o gece morgta bekletildi. 18 May›s sabah› cenaze evinde toplanan yaklafl›k 400 kifli K›l›ç’› sonsuzlu¤a u¤urlad›. Cenaze ifllemlerinin ard›ndan omuzlara al›nan K›l›ç, Ovac›k Merkez Mezarl›¤›na geti-

rildi. Yap›lan defin ifllemlerinden sonra kitle da¤›ld›. ‹stihbarat timlerinin aileye bask› yapmas›ndan dolay› aile cenazede sayg› duruflunda bulunulmamas›n› ve slogan at›lmamas›n› istedi. Ailenin istemlerine sayg› gösteren Emel’in dostlar› ve yoldafllar› defin s›ras›nda sessiz kal›rlarken Emel’i sessizce u¤urlaman›n buruklu¤unu yaflad›lar. ‹stihbarat timlerinin mezarl›¤›n giriflindeki binada kamerayla çekim yapt›¤› görülürken mezarl›k d›fl›nda da bekleyerek insanlar üzerinde tedirginlik yaratmaya çal›flt›klar› görüldü. Buna ra¤men Ovac›k halk› ve esnaf›n›n büyük bir k›sm› kepenk kapatarak cenazeyi sahiplendi. (Malatya) * * * May›s ay›n›n direngenli¤inde topra¤a düflen halk savaflç›s› Emel K›l›ç, bundan üç y›l önce gerillaya kat›lm›flt›. Ve k›sa sürede Gerilla Birli¤i’nin Umut ‹l’den boflalan sa¤l›kç›l›k görevini üstlenmiflti. 518 Ocak 2001 tarihli Özgür Gelecek gazetesinde TKP/ML T‹KKO Gerillalar›yla yap›lan bir röportajda gerilla birli¤inin sa¤l›kç›s› olarak gazete arac›l›¤›yla tüm dostlar›na ve yoldafllar›na iletti¤i mesaj› oldu¤u gibi yay›nl›yoruz. “Tüm dostlara ve yoldafllara buradan merhaba diyorum. Yoldafllar söylenmesi gereken birçok fleyi

söylediler. Bu anlamda faflist diktatörlük bize her alanda sald›r›yor. Biz de her alanda buna karfl›l›k verece¤iz, sonuna kadar savaflacak ve direne direne kazanaca¤›z. Bunlar üzerine çok fazla fley söylemek istemiyorum. Ama k›saca ben de buraya yeni gelmifl bir gerilla olarak duygu ve düflüncelerimi aktarmak istiyorum. Tesadüfi olarak 7 flehidimizin oldu¤u bir dönemde gelmifltim. Ben Umut ‹l yoldafl› anlatmak istiyorum. Umut ‹l yoldafl, gerilla

birli¤inin sa¤l›kç›s›yd›. Ben onun b›rakt›¤› sa¤l›kç›l›k görevini üstlendim. Umut ‹l yoldafl, görevini son derece iyi yap›yor ve bunu iyi bir propaganda arac› olarak kullan›yormufl. Gerilla birli¤ine ve gitti¤i kitle iliflkilerine halk sa¤l›¤›n›n ne demek oldu¤unu iyi bir flekilde anlatm›fl. Ben Umut ‹l’in görevi devretti¤i yerden onu sürdürece¤im ve onun intikam›n› alaca¤›z, söz veriyoruz.”

‹brahim Kaypakkaya korkusu artarak sürüyor

30 y›l önce Diyarbak›r Zindan› iflkencehanelerinde ser verip s›r vermeyerek ölümsüzleflen komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›ldönümünde ç›kan Partizan imzal› afifller ‹stanbul’da yayg›n bir flekilde yap›ld›. 1 May›s, Sar›gazi, Kartal, Gebze, Gülsuyu, Okmeydan›, Merter, Bak›rköy, So¤anl› Gazi ve daha birçok semtte yap›lan afifller emekçi halk›n yo¤un ilgisiyle karfl›laflt›. Afifllere halk›n ilgisi yo¤unken, devletin tahammülsüzlü¤ü de yapt›¤› gözalt› ve engellemelerle kendini gösterdi. 9 May›s 2003 tarihinde So¤anl› Meydan›’nda afifl yapan çal›flan›m›z Derya Gökmen ve Tohum Kültür Merkezi Çal›flanlar› Emine Akk›fl ve Gökhan Kaya gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›nanlar ertesi gün savc›-

l›¤a ç›kar›ld›lar. Emine Akk›fl ve Gökhan Kaya serbest b›rak›l›rken çal›flan›m›z Derya Gökmen g›yabi tutuklamas› oldu¤u gerekçesiyle 12 May›s tarihine kadar gözalt›nda tutuldu. 11 May›s 2003 tarihinde E-5 Karayolu üzerinde afifl yapan çal›flanlar›m›z ve okurlar›m›z Yeni Sahra Köprüsü’nde polis taraf›ndan engellenerek bir saat boyunca bekletildiler ve ellerindeki afifllere el konuldu. Buna ra¤men E-5 üzerinde yo¤un bir flekilde afiflleme yap›ld›. 12 May›s 2003 tarihinde ise KartalMerkez’de afifl yapan Kartal Büro çal›flan›m›z Erdinç Özbay ve yan›nda bulunan Gökhan Bulum gözalt›na al›nd›. Kartal Merkez Karakolu’na götürülen Özbay ve Bulum

gece yar›s› serbest b›rak›ld›. 15 May›s 2003 tarihinde Gülsuyu’nda Kartal Büro çal›flan›m›z Sevilay Samay ve yan›nda bulunan Deniz Yalç›n Siyasi fiube polisleri taraf›ndan gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›nanlar ayn› akflam serbest b›rak›ld›. Yine 15 May›s 2003’te Merter Bak›rköy E-5 üzerinde afiflleme yapan çal›flanlar›m›z Kamil Tafl, Deniz Gülünay, Cengiz K›l›ç ve Tohum Kültür Merkezi Çal›flanlar› Tayyar Ero¤lu, Soner Memifl gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›nanlar ertesi gün savc›l›¤a ç›kar›larak serbest b›rak›ld›lar. 19 May›s 2003 tarihinde ise Tuzla-Ayd›nl›’da afifl yapan Kartal Büro çal›flan›m›z Erdinç Özbay ve yan›nda bulunan Gökhan Bulum bir kez daha gözalt›na al›nd›lar. Sabah saat 9.00’da gözalt›na al›nan Özbay ve Bulum Ayd›nl› Jandarma Karakolu’na götürüldüler. Burada hakaret, psikolojik-fiziki iflkenceye maruz kalan çal›flan›m›z ve okurumuz ellerindeki afifllere el konularak bir buçuk saat sonra serbest b›rak›ld›lar. Ankara’da 11 May›s’ta D›flkap› semtinde afifl asan iki okurumuz gözalt›na al›nd›. Alt›npark Merkez Karakolu’na götürülen okurlar›m›z, yaklafl›k 6 saat sonra serbest b›rak›ld›lar. TOKAT 18 May›s 1973 y›l›nda Faflist Kemalist Diktatörlük taraf›ndan Diyarbak›r zindanlar›nda katledilen Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya, katlediliflinin 30. y›l›nda Tokat’ta Partizan okurlar› taraf›ndan haz›rlanan

bir etkinlikle an›ld›. Sayg› durufluyla bafllayan anma etkinli¤inde yap›lan konuflmada; “Devrimci ve komünistleri bedenen yok ederek s›n›f mücadelesini de yok edece¤ini düflünen faflist zihniyet, 18 May›s 1973’te ‹brahim Kaypakkaya’y› katletmifltir. Ama aradan geçen 30 y›ll›k süreçte ‹brahim Kaypakkaya emekçi Türkiye halk›n›n bilincinde yaflamaktad›r. Devrime giden yolda meflalemiz olmaya devam etmektedir” denildi. Anma etkinli¤i, yap›lan konuflman›n ard›ndan hep beraber söylenen marfllar ve okunan fliirlerle sona erdi. ‹STANBUL ÜN‹VERS‹TES‹’NDE ANMA Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya ve tüm May›s ay› flehitleri, ‹stanbul Üniversitesi Merkez kampusünde 20 May›s tarihinde düzenlenen bir etkinlikle an›ld›. Aralar›nda YDG’lilerin de oldu¤u çeflitli gençlik çevreleri taraf›ndan düzenlenen anmada “Devrim fiehitleri Ölümsüzdür” yaz›l› Devrimci Demokrat Yurtsever Ö¤renciler imzal› pankart ve YDG’lilerin “K›z›l Meflalemizin Açt›¤› Yolda ‹syan› Büyütelim” yaz›l› pankart› aç›ld›. YDG, ÖG, Ekim Gençli¤i, Kald›raç, Devrimci Parti Güçleri, Demokratik Gençlik Hareketi ad›na yap›lan konuflmalar›n ard›ndan, YDG müzik gurubu Nisan Günefli bir dinleti verdi. Anmada “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “‹brahim’in Katili Patron A¤a Devleti”, “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya” vb sloganlar at›ld›. (‹stanbul)


9

9

23 Mayıs -5 Haziran 2003

Denizler mezar› bafl›nda an›ld› üyesi bir grup genç ‹nönü Park›’nda bir araya gelerek bir anma düzenlediler. Burada bir aç›klama yaparak, Türkiye’deki tüm halklar›n özgürlü¤e ve eflitli¤ine dayal› demokratik bir Anayasa haz›rlanmas› gerekti¤ine dikkat çektiler. (Mersin) ÜN‹VERS‹TEL‹ Ö⁄RENC‹LERDEN ANMA Çukurova Üniversitesi kampüsünde biraraya gelen Özgür Gençlik, Kald›raç, Ö¤renci Koordinasyonu, Demokratik Ö¤renci Hareketi üyesi ö¤renciler ortak bir anma düzenledi. Burada bir aç›klama yapan ö¤renciler, Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n 6. Filo’nun Türkiye’yi terk etmesi yönünde sergiledikleri mücadelenin Türkiye’de genifl gençlik y›¤›nlar›n›n kat›ld›¤› emperyalizme ve sald›rganl›¤a karfl› verdi¤i mücadelenin bafllang›c› oldu¤unu söylediler. (Mersin) 68’L‹LER VAKFINDAN ANMA TÖREN‹

Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan, 31. ölüm y›ldönümü dolay›s›yla yaklafl›k bin kifli taraf›ndan Ankara’daki mezar› bafl›nda an›ld›. Karfl›yaka 2 No’lu Mezarl›¤› önünde sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçen kitle Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan’›n mezar› bafl›na geldi ve mezarl›k k›rm›z› karanfillerle süslendi. Devrim mücadelesi’nde ve Bingöl depremi’nde yaflam›n› yitirenler an›s›na 1 dakikal›k sayg› duruflu ile anma bafllad›. Avukat Halit Çelenk, “Toplumsal yaflam›m›zdaki tüm olaylar bize onlar› hat›rlat›yor” diyerek, Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n emperyalizmin tüm oyunlar›n›n bilincinde olduklar›n› ve bu bilinçle y›llarca emperyalizme karfl› mücadele ettiklerini söyledi. Konuflmalar›n ard›ndan “Yaflas›n devrim ve sosyalizm”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor sürecek mücadelemiz” vb sloganlar at›ld›. Grup, daha sonra Sivas Katliam›’nda yaflam›n› yitirenlerin mezar›na kadar yürüyerek, burada da ölenlerin mezar› bafl›na çiçekler b›rakarak, da¤›ld›. (Ankara) DEN‹ZLER 6. F‹LO’NUN DEN‹ZE DÖKÜLDÜ⁄Ü YERDE ANILDI Deniz, Hüseyin ve Yusuf ölümlerinin 31. y›ldönümünde ABD 6. Filosu’nun denize döküldü¤ü Dolmabahçe’de an›ld›. Aralar›nda ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin ve ‹stanbul fiube Baflkan› Kiraz Biçici’nin de bulundu¤u bir grup, Dolmabahçe Park›’nda toplanarak burada bir aç›klama yapt›lar. Aç›klama yapan Ki-

raz Biçici, Türkiye’nin AB’ye uyum çerçevesinde idam cezas›n›n kald›r›lmas›n› öngören ‹nsan Haklar› ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleflme’ye Ek 6 No’lu protokolü imzalad›¤›n›, ancak savafl ve yak›n savafl tehdidi karfl›s›nda idam cezas›n›n uygulanabilece¤ine dair çekince koydu¤unu belirterek “Bu nedenle idam cezas›na iliflkin tüm çekincelerin kald›r›larak 13 No’lu protokolün imzalanmas›n› istiyoruz” diye konufltu. (‹stanbul) DEN‹ZLER SAMSUN’DA ANILDI Emek Bar›fl ve Demokrasi Bloku Gençli¤i, 12 May›s günü bir anma düzenledi. Anma etkinli¤i dünya ve Türkiye’de devrim mücadelesinde flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. EMEP Gençlik Kollar›ndan bir kifli ‘68 Kufla¤› ve günümüze iliflkin bir konuflma yaparak “bugünkü emperyalist sald›r›lara geçmiflte Denizler bedenleriyle karfl›l›k vermifltir” dedi. ‘68 Hareketini k›saca de¤erlendiren konuflmalarda ülkemizde ‘68 gelene¤inin olumlu ve olumsuz yönleriyle ele al›nmas› gerekti¤i belirtildi. Konuflmalar›n ard›ndan Denizlerin idam›n› konu alan bir skeç sahnelendi. Ard›ndan fliir dinletisiyle devam eden etkinlikte, “‘68’den 6 May›s’a” belgeseli izlendi. (Samsun) DEN‹Z GEZM‹fi VE ARKADAfiLARI ADANA’DA ANILDI Adana’da da Emek Bar›fl ve Demokrasi Bloku bilefleni DEHAP, EMEP ve SDP

68’liler Vakf› Mersin fiubesi, Denizlerin ölüm y›ldönümünde 68 kufla¤›ndan Ak›n Özdemir’in mezar› bafl›nda anma töreni düzenledi. Bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllayan törende konuflan 68’liler Vakf› Mersin fiube Baflkan› Muhsin K›rtafl, “Deniz’lerin gözlerinde korkuyu arayanlar, kendi korkular›nda bo¤uldular” dedi. Düflüncelerinden dolay› insanlar› idam eden anlay›fl›n tarihin çöplü¤üne gitti¤ini ifade eden K›rtafl, idam edilenlerin ise insanca yaflanacak bir dünyan›n savunucular› olarak tarihin bafl sayfas›nda yerlerini al›p, onurluca an›ld›klar›n› söyledi. DEMOKRAT‹K Ö⁄RENC‹ HAREKET‹ ‘MAYIS fiEH‹TLER‹’N‹ ANDI ‹stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) Geleneksel 17. Bahar fienli¤i kapsam›nda Maslak Kampüsü’nde biraraya gelen Demokratik Ö¤renci Hareketi (DÖH) üyesi ö¤renciler, bir anma töreni düzenleyerek May›s ay› flehitlerini and›. Ellerinde Haki Karer ve Deniz Gezmifl’in resimlerinin yerald›¤› pankartlar bulunan ö¤renciler, sloganlar atarak flenlik alan›ndan üniversite yemekhanesinin önüne kadar yürüdüler. Burada yapt›klar› aç›klamada; “Uluslararas› sömürgecili¤e ve faflizme karfl› mücadele eden Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan idam sehpas›nda da Kürt ve Türk halk›n›n kardeflli¤ini dile getirmifltir. Kürt halk›n›n özgürlü¤ü için mücadele eden enternasyonalist önder Haki Karer de iflbirlikçiler taraf›ndan flehit edilmifltir. Emperyalizme ve sömürüye karfl› mücadele eden ‹brahim Kaypakkaya ve Diyarbak›r zindan›nda onurlu bir direnifl sürdüren Dörtler olarak and›¤›m›z Ferhat Kurtay, Mahmut Zengin, Eflref Any›k ve Necmi Öner yoldafllar da bu direniflleri ile mücadelemize ›fl›k tutmufltur. ‘Sosyalizmde ›srar insan olmakta ›srard›r’ fliar›yla bütünleflen ve bu u¤urda mücadele eden devrim flehitlerinin yolu bugün daha da anlam kazanm›flt›r” denildi.

BU ABLUKA DA⁄ITILACAK Geçti¤imiz günlerde Üniversite ö¤rencilerine sald›ran faflist ADKF (Atatürkçü Düflünce Klüpleri Federasyonu), ö¤renciler taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›yla k›nand›. ‹stanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde 14 May›s günü toplanan ö¤renciler, “Üniversitelerde MGK çetesi ABD iflbirlikçisi ADKF’ye izin vermeyece¤iz” yaz›l› Devrimci-Demokrat-Yurtsever ö¤renciler imzal› pankartla üniversite içerisinde yürüyüfle geçtiler. “Kahrolsun ADKF Rektör iflbirli¤i” sloganlar›yla yürüyen ö¤renciler kap› önünde de sloganlar›na devam ettiler. Yap›lan aç›klamada ADKF’nin gerçek yüzü anlat›larak medyada çarp›t›lan olay›n gerçek yüzü aç›kland›. Kamuoyuna ça¤r›da bulunan ö¤renciler “ADKF sald›r›s› tüm devrimci-demokratlara yap›lan bir sald›r›d›r. Tüm kamuoyunu, ayd›nlar› ve bilim adamlar›n›; ADKF ve tüm iflbirlikçilerine üniversiteye ve devrimci-demokratlara giriflti¤i sald›r›lara, bilimi ve sol de¤erleri çarp›tarak yaratmaya çal›flt›¤› kargaflaya karfl› durmaya ve gerekli cevab› vermeye ça¤›r›yoruz” dediler. Ö¤renciler aç›klaman›n ard›ndan “Beyaz›t faflizme mezar olacak” sloganlar›yla üniversite içine yürüdüler. Yürüyüfl boyunca slogan atan kitle hep bir a¤›zdan “Çavbella”y› söyledi. (‹stanbul)

ORDU’DA OKULLARDA “TERÖR” KONFERANSI Ordu Emniyet Müdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi taraf›ndan ‹mam Hatip Liselerine ve dengi okul ö¤rencilerine verilen “konferansta” devrimci örgütlerin eleman kazanmakta kulland›klar› “yöntemleri” anlat›ld›. Devrimci örgütlerin özellikle 15-24 yafl aras›nda olan ve lise ö¤rencilerinin üzerinde durdu¤u ve gençli¤in dinamik enerjisinden “faydalan›ld›¤›” anlat›ld›. Daha önce de Bolu-AdanaTokat ve Samsun’da devam ettirilen “konferanslarda” yap›lan katliam resimlerini izleten “Emniyet” yetkilileri birçok genci bunal›ma sokmufltu. Gerçeklerin günbegün ortada oldu¤unu gören gençlikten korkmaktad›rlar. Yap›lan “konferanslarda” devrimci ve sosyalist yay›nlar hedef gösterilerek “yasad›fl›” örgütlerin yay›n organ› olarak tan›t›lmaktad›r. Gazetemiz ‹flçi-köylü ve Partizan dergimizin ise Tokat’taki konferansta TKP/ML T‹KKO’nun yay›n organ› olarak tan›t›l-


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

10

Yeralt› zindanlar› aç›klans›n TMMOB ‹stanbul ‹l Koordinasyonu, ‹HD ‹stanbul fiubesi ve ‹TO, 12 May›s’ta bir aç›klama yaparak “‹nfaz rejiminde büyük yenilik” olarak sunulan hapishanelerle ilgili Adalet Bakanl›¤›’n› bir aç›klama yapmaya ça¤›rd›.

“Yüksek Güvenlikli” Hapishanelerin yap›m›n›n devam etti¤i flu günlerde konuyla ilgili TMMOB ‹stanbul ‹l Koordinasyonu, ‹HD ‹stanbul fiubesi ve ‹TO, 12 May›s’ta bir aç›klama yaparak “‹nfaz rejiminde büyük yenilik” olarak sunulan hapishanelerle ilgili Adalet Bakanl›¤›’n› bir aç›klama yapmaya ça¤›rd›.

TMMOB ad›na ‹stanbul ‹l Koordinasyon Sekreteri Münür Ayd›n bir aç›klama yaparak; “Yüksek güvenlikli oldu¤u söylenen ve bitirilen Diyarbak›r Cezaevi ve yap›m› süren di¤er ‘yüksek güvenlikli’ cezaevlerinin mimari yap›s›n›, fiziksel özelliklerini, buna ba¤l› bina program›n›, infaz hukuku

d›fl›nda yer al›fl gerekçesini, binas› yap›lm›fl olan cezaevi için tasarlanm›fl ‘yüksek güvenlikli cezaevi iç yönetmenli¤ini’, tutuklu ve hükümlülerin burada bulunma koflullar›n› ve tutuklu ve hükümlülerin haklar›n›n ne oldu¤unu, toplumsal duyarl›l›klar›m›z ve anayasal kurulufllar olarak görevimiz bak›m›ndan ö¤renmek istiyoruz. Adalet Bakanl›¤›’na, gündeme sokulmakta olan bu cezaevlerinin mahiyetinin ne oldu¤unu soruyor, kamuoyuna aç›klama yapmas›n›, görüfl ve elefltirilere açmas›n› istiyoruz” dedi. Ard›ndan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Kiraz Biçici

Sokak ortas›nda iflkence 9 May›s 2003 Cuma günü Ankara’da Fahri Korutürk Mahallesinde yaflanan olay iflkencenin “s›radan” günlük bir uygulama oldu¤unu birkez daha gösterdi. Olay flu flekilde gerçekleflti: Serkan Erol isimli bir emekçi, mahallede bayanlar› rahats›z eden ve sonradan Hüseyin Gazi Karakolu’nda polis olduklar› anlafl›lan 2 kifliyi uyard›. Bunun üzerine polisler Serkan Erol’a sald›rarak aya¤a kalkamayacak hale getirdiler. Bununla yetinmeyen polisler, Serkan Erol’u koma halindeyken karakola götürdüler. Gözünü karakolda açan Serkan Erol, Adli T›p kurumundan rapor almak isteyince tekrar gözal-

t›na al›nd› ve raporu yokedilmek istendi. Ald›¤› darbeler sonucu burnu, elmac›k kemi¤i, flakak kemi¤i k›r›ld›, böbrekleri zedelendi ve sürekli iç kanama geçiriyor. Doktorlar›n binde 5 yaflama flans› oldu¤unu söyledi¤i Serkan Erol’un ald›¤› darptan kaynakl› akci¤erinde ve karaci¤erinde kan p›ht›laflmas› gerçekleflti. Yaflanan bu iflkence olay› Türkiye’de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir durum. Y›llard›r sokak ortas›nda devrimci demokratlar› katleden devletin polisinin, mahalle halk›n›n gözü önünde iflkence yapmas› onun niteli¤ine çok uzak olmasa gerek... (Ankara)

Hücreye hay›r 9 May›s Cuma günü ‹HD, TAYAD, TAYD-DER, DEHAP, EMEP, SDP, ESP tecrit sorununu bir kez daha AKP ‹zmir ‹l binas› önünde dile getirdiler. Polisin, protestocular› AKP binas›na yaklaflt›rmamas› sonucu kitle, oldu¤u yerde bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n metnini ‹HD fiube Sekreteri Mihriban Karakaya okudu. Metinde; “ülkede insan haklar›n›n geliflimini dahi AB ile pazarl›k konusu yapan iktidar hükümeti F tipinde 106’y› bulan ölümlere kulaklar›n› t›kam›fl durumdad›r. Dere kenar›nda el-

leri arkadan ba¤l› öldürülen faili meçhul cinayetler, savafl karfl›tlar›na inen coplar, sokaklarda solcu ö¤renci avlar›, depremzedelere silahl› sald›r› y›l›n ilk üç ay› 392 iflkence olay›n› tespit eden ‹HD Genel Merkezi’ne yap›lan polis bask›n› ve tüm bask›lar anti-demokratik. Biz de bunlar› protesto ediyoruz. Susmayaca¤›z” dendi. Grup taraf›ndan yap›lan temsili hücre, AKP binas›n›n yan›na b›rak›larak “F tipi ölümdür, ölümlere son” vb. sloganlarla kitle da¤›ld›. (‹zmir)

yapt›¤› konuflmada devletin F Tipini mezara çevirmek istediklerini söyledi. Sistemin demokrasi gibi bir derdi olmad›¤›n› belirterek uygulanan hapishane sisteminden kaynakl› 106 insan›n öldü¤üne 500’ün üzerinde insan›n da sakat kald›¤›na dikkat çekti. ‹TO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çerkezo¤lu ise bu tip hapishanelerin insan›n do¤as›na, sosyal yap›s›na ayk›r› oldu¤unu belirterek “Bu tür cezaevleri insanilefltirilemezse, travmalar yaflanaca¤›n›, tutuklularda ciddi bedensel rahats›zl›klar yaflanaca¤›n› söylüyoruz” diye konufltu. (‹stanbul)

Anneler gününde AKP’ye 106 tabut

TAYAD’l› aileler Anneler Günü’nde Ölüm Orucunda flehit düflen çocuklar›n› temsil eden k›z›l beze sar›l› tabutlar›, AKP il binas› önüne b›rakarak burada bir aç›klama yapt›lar. Okmeydan› Perpa giriflinde toplanan aileler flehitlerin resimleri ve tabutlarla AKP önüne kadar yürümek isteyince polisin engeliyle karfl›laflt›lar. “Bugün anneler günü. Kaybetti¤imiz çocuklar›m›z›n tabutlar›n› iktidar partisinin binas› önüne b›rakmak istiyoruz” diyen ailelerin topluca gitmesine polisin izin vermemesi üzerine temsili olarak 15 ana seçildi. AKP önüne gelindi¤inde TAYAD’l› aileler ad›na bir aç›klama yapan Naime Kara, çocuklar›n› yitiren annelerin bugün hediye alamad›klar›n› hat›rlatarak “Bugün hala her an evlad› ölebilecek tutsa¤›n annesinin günüdür de. Cezaevlerinden bugüne kadar 106 evlad›m›z›n cenazesini kald›rd›k. 106 tabut size neyi ifade ediyor, ne anlat›yor? Bugün anneler günü. ‹flte analar›n hali” diye konufltu. (‹stanbul)


11

9

23 Mayıs -5 Haziran 2003

‹HD’ye polis bask›n› 7 May›s günü Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir bas›n aç›klamas› yapan Genel Merkez ve fiube yöneticileri, ‹HD’nin Türkiye’nin en eski ve en büyük insan haklar› örgütü oldu¤unu, 17 y›l boyunca çal›flmalar›n› bask› alt›nda sürdürdü¤ünü ve flimdiye kadar 14 yöneticisinin öldürüldü¤ünü hat›rlatt›. 6 May›s günü ‹HD Genel Merkezi ve Ankara fiubesi Devlet Güvenlik Mahkemesi Savc›s›n›n da bafl›nda bulundu¤u polisler taraf›ndan bas›ld›. “Yasad›fl› örgütlere yard›m ve yatakl›k yap›ld›¤›”, TCK’n›n 312. maddesine ve Terörle Mücadele Kanunu’na ayk›r› davran›ld›¤› gerekçe gösterilerek DGM taraf›ndan verilen “arama” karar› ile bas›lan ‹HD Genel Merkez ve Ankara fiubesinde bulunan bütün dosyalara ve belgelere el konuldu. Dernek taraf›ndan yap›lan aç›klamada 17 y›l boyunca birikmifl, onbinlerce iflkence ma¤duruna ait belgelerin, boflalt›lan 3688 köye, gözalt›nda kaybedilen 814 insana, bas›lan kapat›lan dernek, sendika ve siyasi partilere, ölüm oruçlar›nda yaflam›n› yitirenlere, hapishanelerdeki insan haklar› ihallerine iliflkin belgelerin bulundu¤una dikkat çekilerek derne¤in soyut suçlamalara dayal› olarak keyfi bir flekilde bas›ld›¤› bildirildi. Konuyla ilgili olarak 7 May›s günü

Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir bas›n aç›klamas› yapan Genel Merkez ve fiube yöneticileri, ‹HD’nin Türkiye’nin en eski ve en büyük insan haklar› örgütü oldu¤unu, 17 y›l boyunca çal›flmalar›n› bask› alt›nda sürdürdü¤ünü ve flimdiye kadar 14 yöneticisinin öldürüldü¤ünü hat›rlatt›. Ayd›n ve sanatç›lar›n yo¤un kat›l›m gösterdi¤i bas›n aç›klamas›nda konuflan ‹HD Genel Baflkan› Hüsnü Öndül, ilk 14 y›lda ‹HD Yöneticileri hakk›nda 300 dava aç›ld›¤›n› ve son 3 y›lda aç›lan dava say›s›n›n 437 oldu¤unu söyledi. “Biz çocuklar›m›za onurlu bir gelecek b›rakmak istiyoruz. Ya siz?” slogan›n› atan kitle “‹HD susmad› susmayacak” yaz›l› kokartlar› takt›. 9 May›s’ta yap›lan ‹nsan Haklar› Dan›flma Kurulu ‹kinci Ola¤anüstü Toplant›s›’na da davetli olan ‹HD yöneticileri, burada demokratikleflme söylemlerinin prati¤e yans›mad›¤›n› belirttiler. Toplant›ya kat›lan T‹HV Baflkan› Yavuz Önen de ‹HD

bas›n›n› k›nayan bir konuflma yapt›. ‹HD Diyarbak›r fiube yöneticileri ve üyeleri de Adalet Bakan›’na gönderdikleri faksla polis bask›n›n› protesto ettiler. (Ankara) BASKILAR ‹NSAN HAKLARI MÜCADELEM‹Z‹ ENGELLEYEMEZ ‹HD Genel Merkez ve Ankara flubenin bas›lmas› Bursa’da da protesto edildi. 8 May›s günü saat 12:30’da Santral Garaj Metrosu önünde toplanan ‹HD Bursa fiube

Gözalt›nda kaybedilenlerin failleri aç›klans›n

17-31 May›s Gözalt›nda Kay›plar Haftas› çerçevesinde çeflitli eylemler gerçeklefltirildi. 17 May›s’ta ‹HD ‹stanbul fiubesi, Uluslararas› Gözalt›nda Kay›plara Karfl› Komite (ICAD) ve YAKAYDER, Cumartesi Annelerinin eylemleriyle simgeleflen Galatasaray Lisesi Önünde oturma eylemi yaparak gözalt›nda kaybedilenleri and›. Oturma eylemine Necdet Buldan’›n efli Pervin Buldan, Albay R›dvan Özden’in efli Tomris Özden, Hasan Ocak’›n annesi Fadime Ocak ve çok say›da kay›p yak›n› kat›ld›. Aysel Malkoç, Hasan Ocak, R›dvan Karakoç, Savafl Buldan, Lütfiye Kaçar’›n da arala-

r›nda bulundu¤u gözalt›nda kaybedilenlerin foto¤raflar›n› ve “Irak’taki kay›plar›n listesini istiyoruz” dövizi açan grup, s›k s›k “Kay›plar›n failleri yarg›lans›n”, “Art›k gözalt›nda kay›plara son verilsin” sloganlar›n› att›. ‹çine k›rm›z› karanfiller yerlefltirdikleri kay›plara ait ayakkab›lar› yere b›rakan grup bir süre sessiz oturma eylemi yapt›. 17 May›s 1995’te ormanl›k bir alanda cesedi bulunan Hasan Ocak’›n bulunmas›n›n da y›ldönümü olan bu tarihin dünyan›n birçok yerinde gözalt›nda kay›plar›n an›ld›¤› gün oldu¤unun belirtildi¤i aç›klamada “Ola¤anüstü Hal Bölgesi’nde ola¤an bir flekilde ifllenen cinayetleri, kay›p edilen insanlar› ve yoksulluklar› unutmad›k. Devlet yetkililerine ve hükümete sesleniyoruz. Hukuk devletine uygun davranmak istiyorsan›z, gözalt›nda kaybedilenlerin ak›betini aç›klay›n. Sorumlular›n› yarg›lay›n. Kaybedilenler bulunmad›kça, sorumlular yarg›lanmad›kça kaybeden insanl›k olacakt›r. 1990-1998 dönemi parlamentosunda bulunan milletvekilleri, bakanlar, parti baflkanlar› bildiklerinizi kamuoyuna aç›klay›n” denildi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›nan alk›fllarla oturma eylemini bitiren grup, daha sonra ‹HD ‹stanbul fiubesi taraf›ndan haz›rlanan ve içerisinde Türkiye’de kaybedilen kiflilerin isimlerinin bulundu¤u istatistiki bilgilerin yer ald›¤› “Gözalt›n-

yöneticileri ve üyeleri burada bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. fiube Baflkan› Ayfle Batumlu yapt›¤› aç›klamada; “Yasa ve hukuk d›fl›l›k ‹HD’nin de¤il insan haklar› ve özgürlüklerini ihlal edenlerin özelli¤idir. Hiçbir bask›ya boyun e¤medi¤imizi, e¤meyece¤imizi kamuoyu önünde birkez daha hayk›r›yoruz. ‹nsan haklar› ve özgürlükleri için 17 y›ld›r gönüllü olarak sürdürdü¤ümüz mücadeleyi sürdürece¤iz ve asla susmayaca¤›z.” dedi. Aç›klama sloganlar ve alk›fllar›n ard›ndan sona erdi. (Bursa)

Sinan Kara 2 davadan ceza ald›

da kay›plara karfl› mücadele haftas› özel say›” isimli broflürü da¤›t›ld›. 19 May›s günü R›dvan Karakoç ve Hasan Ocak Uluslararas› Dünya Kay›plar Haftas› nedeniyle mezarlar› bafl›nda an›ld›. (‹stanbul) ‹ZM‹R 17 May›s Cumartesi günü “17 May›s Uluslararas› Kay›plarla Mücadele Günü” olmas› nedeniyle saat 12:30’da ‹HD’nin önünde bir araya gelen yaklafl›k 100 kifli Konak’a yürüyüp oturma eylemi ve bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yürüyüfle geçtikleri s›rada polis, kitlenin önüne barikat kurarak Konak meydan›na yürümelerini engellenmeye çal›flt›. Bu s›rada “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› atarak Konak Meydan›’na gelmeyi baflaran kitle bas›n aç›klamas›n› burada gerçeklefltirdi. “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Yarg›l› yarg›s›z infazlara son” vb. sloganlar›n ard›ndan kitle k›sa bir süre oturma eylemi yaparak da¤›ld›. BURSA ‹HD fiubesi 17 May›s’ta Santral Garaj önünde bir aç›klama yaparak kay›plar› and›. Bir süre oturma eylemi yap›lan eylemde “Kaybedenler kaybedecek”, “Gözalt›nda kay›plara son” vb. dövizler tafl›nd›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan eylem alk›fllarla bitirildi.

27 ayr› davadan hakim karfl›s›na ç›kan ve 1.5 y›ld›r yarg›lanan Datça Haber gazetesi Sahibi Sinan Kara, hakim karfl›s›na ç›kt›¤› 5 ayr› davadan ikisinden ceza ald›. Datça Adliyesi Asli Ceza Mahkemesi’nde Sinan Kara’n›n 5 ayr› davas› görüldü. Duruflmalara san›k Sinan Kara, Do¤an Haber Ajans› avukatlar›ndan Rüfltü Metin Ece ve hastal›¤›ndan dolay› davaya kat›lamayan Burhan Apayd›n’›n vekil olarak görevlendirdi¤i Ahmet Sezai Ersoy kat›ld›. Datça Kaymakam›’n›n köpeklerin denize girmesini yasaklad›¤› gerekçesiyle yapt›¤› haberde devlet memuruna hakaretten aç›lan davada söz alan Avukat Ahmet Sezai Ersoy, bu davaya hakim olmad›¤›n› belirterek, davadan çekildi¤ini söyledi. Ersoy’un Burhan Apayd›n’›n rahats›z oldu¤unu belirterek iddia makam›na sundu¤u rapor ise hakim taraf›ndan rededildi. Daha sonra söz alan Kara ise, hakim ve savc›n›n tarafs›z olmad›¤›n› söyleyerek, mahkemeyi reddetti¤ini belirtti. Hakim, reddin ancak dilekçe ile yap›labilece¤ini bu yüzden reddi kabul edemedi¤ini belirterek davay› ileri bir tarihe erteledi. (D‹HA)


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

12

MKP Kongresi ve dibe vuran tasfiyecili¤in son ç›rp›n›fl›!-2 Parti çizgisinin Marksist-Leninist-Maoist olmas› onun esin kayna¤›n›n evrensel dünya görüflünün Marksist-Leninist-Maoist olmas›nda yatmaktad›r. Dünyay›, ça¤›m›z› Marksist-Leninist-Maoist tahlilinde yatmaktad›r. Ama Proletarya Partisi’nin do¤rular›na de¤il, e¤rilerine bal›klama atlayan MKP, Proletarya Partisi’nin belgelerinde yer alan Lin-Piaocu tespitin teorik düzlemde kald›¤›n› ve ÇKP’nin etkisini de bundaki rolünü görmezden gelerek Proletarya Partisinin pratik hatt›na yön veren bir çizgi olarak göstermektedir. TASF‹YEC‹L‹⁄‹N PART‹N‹N ‹DEOLOJ‹K Ç‹ZG‹S‹N‹ TASF‹YE G‹R‹fi‹M‹ Geçmifli de¤erlendirme ad› alt›nda yapt›klar›n›, partiyi olumsuzluklar›n yükünden kurtarmak “misyonu” olarak aç›klayanlar, gerçekte tersini yapm›fllard›r. Daha Proletarya Partisi’nin kurulufl y›l› döneminin de¤erlendirilmesinde 1. yenilgiyi “subjektif”, “sol taktik” tespit ve politikalara ba¤lamaktad›rlar. Bilindi¤i gibi bu tespit 1. Konferansta da yap›lm›flt›r, daha sonra 3. Konferans’ta 1. yenilgi objektif yenilgi olarak de¤erlendirilmifl ve düzeltilmifltir. Amac› üzüm yemek de¤il, ba¤c›y› dövmek olan MKP 3. Konferanstaki olumlu tespite de¤il de 1. Konferanstaki olumsuz tespite sar›lmaktad›r. Olumsuzluk histerisine kap›lm›fl oldu¤undan Proletarya Partisi’nin do¤ru ve olumluluklar›na daha kurulufl y›llar›ndan itibaren yöneliyor. Hem de haks›z, tutars›z elefltirilerle kurucu önderimizin ve Proletarya Partisinin kurulufluna yön veren evrensel-stratejik dünya görüflünün Lin-PiaocuTroçkist ça¤ tespiti oldu¤unu söylüyorlar. Tüm bunlar› da baz› belgelerde yer alan Lin-Piao’nun yapt›¤› “ça¤›m›z emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin bütün dünyada zafere ilerledi¤i ça¤d›r!” tespitine dayand›r›yorlar. Öncelikle bu tespit subjektif ve ça¤›m›z›n somut tahlilini yans›tmayan, proleter dünya devrim sürecinin tek tek halkalar›nda, proletarya önderli¤inde devrimlerle proleter iktidarlar› öngören Leninist ça¤ tespitini reddetmektedir. Ça¤›n de¤iflti¤i, yeni bir ça¤a evrildi¤i belirlemesiyle, emperyalizmin bütün dünyada toptan çökece¤i, sosyalizmin ise toptan zafere ulaflaca¤›n› içeren subjektif, ütopik bir anlay›fl› içinde bar›nd›rmaktad›r. Nesnel gerçeklikten uzak, Troçkizm’le harmanlanm›fl bu formülasyon tek tek özgüllerdeki s›n›f mücadelesini yads›yan ve ça¤›m›z›n gerçekli¤ini ifade etmeyen, çeliflkinin özgüllü¤ünü yans›tmayan, evrenselli¤i abartan subjektif

bir belirlemedir. Ancak burada sorun, Proletarya Partisinin ça¤ tespitinde hakim olan anlay›fl›n bu tespitin olup-olmamas› de¤ildir. Proletarya Partisi’nin azamiasgari program›n›n flekillenmesinde Lin-Piaocu bu tespitin temel teflkil edip etmemesi sorunudur. Proletarya Partisi’nin ideolojik-politik-askeri hatt›na yön veren bu tespit midir? Sorun burada yatmaktad›r. Çünkü

bir programla hareket edemez. Ça¤a evrensel bak›fl aç›s› Lin-Piaocu-Troçkist vb. Marksizm-Leninizm-Maoizm düflman› stratejik tahlillerin, tek tek ülke özgüllerinde alaca¤› biçim de Marksist-Leninist-Maoist de¤il, antiMLM’dir. “Ça¤›m›z emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin toptan zafere ilerledi¤i ça¤d›r” tahlili, baz› belgelerimizde yer alsa da, MKP’nin iddia et-

ça¤ tespiti s›radan taktik-politik bir tespit de¤ildir. Ça¤ tespiti proletaryan›n uluslararas› s›n›flar›n mevzilenmesine, çeliflkilerin uluslararas› ald›¤› boyutu, ça¤a damgas›n› vuran temel s›n›f çeliflkisini, ça¤›n bafll›ca çeliflmelerini, dünyadaki egemen sistemin niteli¤inin belirlenmesini içerir. Dünyadaki mevcut egemen sistemin geldi¤i tarihsel aflaman›n tahlilini öngörür. Dolay›s›yla proletarya bu tahlilden yola ç›karak evrensel-özgül stratejisini, azamiasgari program›n› belirler. Ça¤ tespiti stratejik bir tespittir. Ça¤ tespiti proletaryaya ve tek tek özgüllerdeki devrim programlar›na yön verir. Aç›kt›r ki, Marksist-Leninist-Maoist olmayan bir ça¤ tespitiyle hareket eden bir parti bulundu¤u ülke özgülünde de, Marksist-Leninist-Maoist

ti¤i gibi, Proletarya Partisi’nin anlay›fl›n› oluflturmamaktad›r. Ayn› belgelerde anlay›fl olarak bafl›ndan beri damgas›n› vuran Lenin’in ça¤›m›z “emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤›d›r” anlay›fl›d›r. Belgelerimizde bu anlay›fl egemendir. Ve ‹brahim yoldafl da partinin azami-asgari program›n› Leninist ça¤ tespitini temel alarak yapm›flt›r. Ama tasfiyecilik dogmato bir mant›kla belgelerimizdeki ça¤ tespitine iliflkin gerçek Leninist içeri¤i hiç de göz önünde bulundurmamaktad›r. Proletarya Partisi’nin çizgisine, stratejik teorik temellerine “emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤›” belirlemesi temel teflkil etmifltir. Ama MKP tasfiyecili¤i bunu görmedi¤i gibi ça¤ tespitimizin Lin-Piaocu oldu¤unu ve bundan hareketle “parti çizgisinin düflman› küçümsedi¤ini”, “devrim güçlerini abartt›¤›n›”, “sub-

jektif isteklerimizin objektif gerçeklik yerine geçirildi¤ini” söyleyerek “dünya ve ülke çap›nda subjektivizme” düfltü¤ünü söylemektedir. ‹brahim yoldafl ÇKP’nin otoritesinin etkisinde kalarak yer yer yaz›lar›nda bu tespite yer vermifltir. ÇKP’nin 9. Kongresinde de bu tespitin resmileflmesi ve dünyada gündeme gelmesi söz konusu olmufltur. ÇKP’nin etkisinde kalarak bu formülasyon yaz›lar›nda teorik olarak yer vermifltir. Gerçek içeri¤ini kavrayamam›fl ve hatta emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤› tespiti ile özdefl olarak kullanm›flt›r. Onun gerçek anlam›n›, muhtevas›n› görememifltir. Elbette ki bu onun ve Proletarya Partisinin eksikli¤idir. Daha sonra uluslararas› alanda ÇKP 10. Kongresinde bu anlay›fl›n mahkum edilmesi ve özelefltirisinin yap›lmas›yla, Proletarya Partisi de onun ölümünden sonra 1. Konferansta bu tespitin özelefltirisini yapm›flt›r. Ama bu özelefltiri kendi içinde çeliflkileri bar›nd›ran, pratik olarak, Proletarya Partisi’nin hatt›na bu anlay›fl›n yön verdi¤i fleklindeki tutars›z, belirsiz, haks›z elefltiriler de içermektedir. Buradan yola ç›karak, 1. yenilginin subjektif oldu¤una var›lm›flt›r. Daha sonra özelefltirinin tutars›zl›klar›, haks›z ve subjektif elefltirileri de 3. Konferansta düzeltilmifltir. “Bundand›r ki 1. örgütsel yenilginin ard›ndaki siyasi ve örgütsel hatalar› do¤ru bir bak›fl aç›s›yla ortaya koymazsak, bugünkü örgütsel ve siyasi hatalar›n tarihsel köklerini a盤a ç›karamay›z. Özellikle de tarih bilincinin zay›f oldu¤u bir örgütsel yap›da bunun önemi daha da artmaktad›r”. (MKP Kongre belgeleri syf. 31) Bu tahlili yapan MKP 1. yenilginin ard›ndaki örgütsel ve tarihsel nedenleri de kendince flöyle belirlemektedir: “Ça¤›m›z, emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin bütün dünyada zafere ilerledi¤i ça¤d›r!” “Bu tespit, genel elefltiri ve di¤er temel yaz›lar›m›zda yer yer geçmektedir. Bu konuda Partimizin 1. Konferansta yapt›¤› özelefltiri esasta do¤rudur. (abç) ☞


13

9 Aç›kt›r ki, Marksist-LeninistMaoist olmayan bir ça¤ tespitiyle hareket eden bir parti bulundu¤u ülke özgülünde de, Marksist-LeninistMaoist bir programla hareket edemez. Ça¤a evrensel bak›fl aç›s› Lin-Piaocu-Troçkist vb. MarksizmLeninizm-Maoizm düflman› stratejik tahlillerin, tek tek ülke özgüllerinde alaca¤› biçim de Marksist-LeninistMaoist de¤il, Bu tespit proleter dünya devrimi sürecinin tek tek ülkelerde devrimin geliflece¤ini, emperyalizmin dünya çap›nda toptan bir flekilde de¤il, tek tek ülkelerin emperyalist zincirin halkalar›ndan devrimler sonucu kopmas› ve süreç içinde y›k›laca¤›n› kavramayan bir tespitti. (abç) “Bizim ça¤ tespitimiz, (abç) proleter dünya devriminin karfl›s›ndaki engeller olan emperyalizm (sosyal emperyalizm) ve her türlü gericili¤i küçümseyen; dünya çap›nda devrimin güçlerini iyice abartan bir anlay›fltan kaynaklan›yordu”. (MKP Kongre Belgeleri sayf.31-32) 1. Konferanstaki subjektif de¤erlendirmeden yola ç›kan MKP, Proletarya Partisi’nin 1. yenilgisini böyle de¤erlendirirken gerçekte Proletarya Partisi’ne yön veren çizginin de Lin-Piaocu-Troçkist stratejik görüflün oldu¤unu söylüyor. Bu tespitin mant›¤› sorguland›¤›nda bu çok aleni bir flekilde görülüyor. “Emperyalist zincirin halkalar›ndan devrim sonucu kopmas› ve süreç içinde y›k›laca¤›n› kavramayan bir tespit”, aç›kt›r ki, Türkiye halkas›nda da bu tespite uygun ideolojik-politik-örgütsel-askeri bir hatt› öngörür. MKP, Prole-

tarya Partisi’ne bu rolü yüklüyor. Tabi bunu yaparken de “genel çizgi do¤ru”, “program do¤ru” saptamas›yla, parti çizgisini tasfiye giriflimini akl›nca ikiyüzlü bir flekilde küllemeye çal›fl›yor. Oysa tek tek ülke devrimlerini yads›yan “emperyalizmin toptan çöküflüne” dayanan stratejik bir ça¤ tespitinin yön verdi¤i bir partinin program› da, mant›k silsilesi gere¤i ona göre olur. Parti çizgisini daha kuruluflundan beri tasfiyeye yeltenen MKP, anti-Leninist ça¤ anlay›fl›yla hareket etti¤ini söyledi¤i Proletarya Partisi’nin, ülke özgülündeki program›n›n Marksist-Leninist-Maoist oldu¤unu söylerken, gerçekte iki cami aras›ndaki bey namaz oportünistlerin pozisyonunda duruyor. “Emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin toptan zafere ilerledi¤i” ça¤ tespiti teorisini savunan bir partinin azamiasgari program› da MarksistLeninist-Maoist olamaz. Bu belirlemenin baz› belgelerimizde yer almas›ndan hareket edilerek, Proletarya Partisi’nin ça¤ tespiti buna dayand›r›l›yor. Oysa ‹brahim yoldafl›n Proletarya Partisi’ne temel teflkil eden yaz›lar›, bütünsellikle ele al›nd›¤›nda, ça¤›m›z›n “emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤›d›r” fliar›n›n egemen oldu¤u çok aç›k bir flekilde görülmektedir. Parti program›, Troçkizm’i ça¤r›flt›ran zemin üzerinde oluflmam›flt›r. Tersine, Marksist-Leninist-Maoist zemin üzerinde oluflmufltur. Demokratik devrimleri ça¤›m›zda reddeden, köylülü¤ün proletaryan›n temel müttefiki oldu¤unu yads›yan, halk savafl› ve proletarya önderli¤inde halk›n birleflik cephesiyle emperyalizmin zay›f halkalar›n›n emperyalist zincirlerden kopart›laca¤›n› yads›yan, kapitalist-emperyalist ülkelerde de tek tek özgüllerde sosyalist devrimlerle iktidar›n ele geçirilebilece¤i Marksist-Leninist-Maoist tezin devaml› karfl›s›nda duran Troçkizm’le-ve onun Lin-Piao ile ifade edilen bu tez-aras›nda uzaktan yak›ndan hiçbir ba¤› yoktur; tersine kilometre tafllar› vard›r. Ayn› fley devrim sonras› demokratik halk iktidar›, sosyalizm ve sosyalizmin inflas›, proletarya diktatörlü¤ü ve nihai hedef komünizm hedefleri içinde geçerli-

dir. Parti çizgisinin MarksistLeninist-Maoist olmas› onun esin kayna¤›n›n evrensel dünya görüflünün Marksist-Leninist-Maoist olmas›nda yatmaktad›r. Dünyay›, ça¤›m›z› Marksist-Leninist-Maoist tahlilinde yatmaktad›r. Ama Proletarya Partisi’nin do¤rular›na de¤il, e¤rilerine bal›klama atlayan MKP, Proletarya Partisi’nin belgelerinde yer alan Lin-Piaocu tespitin teorik düzlemde kald›¤›n› ve ÇKP’nin etkisini de bundaki rolünü de görmezden gelerek Proletarya Partisi’nin pratik hatt›na yön veren bir çizgi olarak göstermektedir. Proletarya Partisi’nin “hatalar›n›n” ard›nda hep bu çizgiyi aramaktad›r. Proletarya Partisi çizgisinin Marksist-LeninistMaoist olmas›, onun evrensel dünya görüflünün Marksist-Leninist-Maoist olmas›nda yatmaktad›r. Bir KP’nin tek tek halkalar›ndaki Marksist-Leninist-Maoist bir zeminde hareket etmesi, dünyay› ve ça¤›m›z› do¤ru yorumlamaktan geçer. Evrensel dünya tahlili ile tek tek özgüllerin tahlilleri birbirleriyle ba¤›nt›l› ve iç içedir. Dolay›s›yla Proletarya Partisi’nin devrim program› MarksistLeninist-Maoist ise, (ki MKP tasfiyecileri bunu sürekli vurgulamaktad›r) bu ça¤ tespitinin de Marksist-Leninist-Maoist olmas›ndan geçmektedir. Emperyalizm ve proleter devrimleri ça¤› tespiti Proletarya Partisi’nin pratik yönelimine kumanda etmifltir. Bu tespit program›na yön vermifltir. Aksini iddia etmek, MarksistLeninist-Maoist normlardan bihaber olmak demektir. Tabi ki, diyalektik yöntemden muaf olanlar bunu kavramaktan muaf bir zeminde dururlar. Öyle ki, yeni-tasfiyecilik durdu¤u bu zeminde, do¤as› gere¤i bir kez daha kafl yapay›m derken göz ç›kart›yor. Hem de “geçmifli araflt›rma”, “hatalardan ar›nma” söylemiyle… Çizgiye yine yöneliyor, ama nafile! Bu çabas› da sonuç vermiyor…. Ve yine bu tespitten yola ç›kan MKP belgeleri gerek dünya çap›nda gerekse ülke çap›nda “subjektif iste¤imizi objektif gerçekli¤i yerine koymam›zdan” hareket ederek birinci yenilginin olufltu-

23 Mayıs -5 Haziran 2003 ¤unu söylüyorlar. Bafltaraf› Sayfa 11’de Ama beynamaz oportünistli¤e bir kez daha soyunarak “flimdi buradan hareketle partimizin 1. örgütsel yenilgisinin esas neden subjektivizmdir denildi¤inde, bundan partimizin gerek programatik gerekse devrimin stratejik (abç) sorunlar›na iliflkin temel fikirlerinin yanl›fl oldu¤u sonucu ç›kart›labilir mi? Genel siyasi çizgimiz do¤ruydu, Marksist-Leninist-Maoistti. Bu yenilginin nedeni genel siyasi çizgimizdeki yanl›fll›k de¤il, mevcut somut durumu (objektif ve subjektif koflullar›) do¤ru de¤erlendirememekti. (MKP 1. Kongre Belgeleri syf. 39) Bu al›nt›da bir kez daha sinsice bir tutars›zl›k var. Asl›nda bunu yukar›da yan›tlam›flt›k. Bir kez daha bunu deflifre edip geçelim. 1. Örgütsel yenilginin ard›nda subjektivizmin oldu¤u söyleniyor. S›kça belirtildi¤i gibi hem dünya çap›nda hem TürkiyeTürkiye Kürdistan›’nda subjektivizmin kayna¤› “emperyalizmin toptan çöküfle…” dayal› teorisine dayand›r›l›yor. Ki bu teori dünya çap›nda devrimi ütopik olarak de¤erlendirip, tek tek ülkelerde de devrimleri imkans›z görmektedir. Dolay›s›yla maddi temeli olmayan devrimleri tümden olanaks›z k›lan bir anlay›fla tekabül etmektedir. Do¤al olarak subjektiftir. Ve bu teori, taktik de de¤il, stratejiye tekabül eden bir teoridir. Bu teorideki sübjektivizm de salt taktik de¤il stratejiktir. Dolay›s›yla stratejik subjektivizme dayal› yenilgi de stratejiktir. “Toptan çöküfl teori”sine dayand›r›lan subjektivizmin neden oldu¤u yenilgi tespitinin gelece¤i mant›k buras›d›r. MKP bu mant›ktad›r, ama MKP bir taraftan yenilginin ard›ndaki esas nedeni subjektivizm olarak görüyor, öte yandan da partinin programatik, stratejik temel görüfllerinin do¤ru oldu¤unu ifade ediyor. Ve bir kez daha çeliflkiye ve inkarc›l›¤a düflüyor. Çünkü devrimi imkans›z k›lan “toptan dünya devrimi”nin kaynakl›k etti¤i subjektivizm partinin temel stratejik temel fikirlerine de kaynakl›k eder. Ve bu parti çizgisi anlam›na gelir. MKP bunu aç›ktan söyleme cüreti-

ne sahip de¤il. Hatta “programc›”, “partici” kisvesiyle parti çizgisine yönelik tasfiyeci ve inkarc› yüzünü gizlemek istiyor; lakin, bilimin karfl›s›nda yine ipli¤i pazara ç›k›yor. Bu anlamda tasfiyecili¤in dönem dönem gündeme getirdi¤i 1. yenilgi tahlilinin çarp›t›lmas› bir kez daha duvara tosluyor. Partinin üzerinde yükseldi¤i çizginin temellerini “toptan çöküfl” teorisiyle temellendirenler ve bunu s›k s›k “o dönem bizim ça¤ tespitimiz bu anlay›flt›” diyenler aç›kt›r ki, partiyi, tarihi ve parti çizgisini tasfiye etme misyonunu kendilerine biçmifller. Nitekim, MKP somutunda bu tasfiyecilik ve inkarc›l›kla bir kez daha karfl› karfl›yay›z. Her ne kadar 1. yenilgiye “taktik-subjektif” bir kisve vererek partiye tekrar s›zma emellerini “genel çizgi”ci, “program”c›, “parti”ci ve en fazla da “Maoizm” yaftas›yla gizleme çabalar›, art›k Proletarya Partisi’nin tasfiyecilik karfl›s›ndaki deney ve tecrübelerini aflamam›flt›r, aflamayacakt›r. 1. yenilgi sürecinin “sol taktik hata”larla, subjektivizme dayal› haks›z ve subjektif elefltirilerin ard›ndaki deflifre

Proletarya Partisi çizgisinin MarksistLeninist-Maoist olmas›, onun evrensel dünya görüflünün MarksistLeninist-Maoist olmas›nda yatmaktad›r. Bir KP’nin tek tek halkalar›ndaki Marksist-LeninistMaoist bir zeminde hareket etmesi, dünyay› ve ça¤›m›z› do¤ru yorumlamaktan geçer. Evrensel dünya tahlili ile tek tek özgüllerin tahlilleri birbirleriyle ba¤›nt›l› ve iç içedir. ☞


23 Mayıs -5 Haziran 2003 edilmesi, bir kez daha 1. yenilgi sürecinin objektif yenilgi oldu¤unu aç›kl›¤a kavuflturmaktad›r. Dolay›s›yla k›saca yenilgiye sebep olan sürecin objektif ve subjektif koflullar›yla bir kez daha de¤inip geçiyoruz. —-Proletarya Partisi’nin kuruldu¤u dönem, bilindi¤i gibi düflman›n azg›n bir sald›r›ya geçti¤i döneme denk gelmektedir. 50 y›ll›k pasif bir ortamdan sonra ortaya ç›kan devrimci hareketleri bast›rmak amac›yla gerçeklefltirilen 12 Mart darbesiyle birlikte harekete geçen düflman, devrimci örgütlere a¤›r bir darbe vurmufltur. Devrimci örgütler büyük ölçüde da¤›t›lm›fl önder kadrolar› katledilmifltir, engellenmifltir. —-Daha çok küçük burjuva kökenli ö¤rencilerden oluflan devrimci hareketlerin kitle temeli de ço¤unlukla ö¤renci kesimden olufluyordu. Düflman›n sald›r›s› bu kitleyi hedef alm›flt›r. Tutuklamalar, a¤›r iflkenceler, katliamlar vb. bask›lar sonucu ileri kesimlerinin de zindanlarda tutsak edilmesi, devrimci kitleleri demoralize etmifl pasif ve büyük ölçüde örgütsüz b›rakm›flt›r. —-Egemen s›n›flar bu sald›r›lar›yla emekçi s›n›flara da yönelmifltir. 1516 Haziran ‹flçi Hareketinin bast›r›lmas› grevdeki iflçileri sendikal mücadele yürüten iflçi ve di¤er emekçi kesimleri de hedef alm›flt›r. Daha çok sar› sendikalar›n ve modern-revizyonistlerin denetimindeki sendikal mücadele ve grevlere son vermifl, isçilerin çok nispi de olsa var olan sosyal ve siyasal haklar›n› da zorla gasp etmifl, köylülerin toprak eylemlerine de son vermifllerdir. —-Böylece egemen s›n›flar düzen d›fl› devrimci muhalefeti bast›rm›fl, yenilgiye u¤ratm›fl, kitlelerin düzen içi kendili¤indenci hareketlerini de bast›rm›fllard›r. Sürekli istikrars›zl›k içinde olan egemen s›n›flar bu sald›r› furyas›yla nispi bir istikrar sa¤lam›fllard›r. —-Proletarya Partisi tam da devrimci hareketin yenilgiye u¤rat›ld›¤›, kitlelerin eylemliliklerinin bast›r›ld›¤›, egemenlerin nispi istikrar oluflturdu¤u ve yenilgiye u¤rayan T‹‹KP revizyonizminin içinden, revizyonizme karfl› mücadele koflullar›nda oluflmufltur. Proletarya Partisi’nin ideolojikpolitik ekseni T‹‹KP revizyonizminin içinde, revizyonizme karfl› mücadele içinde flekillenmifl, ama örgütsel ve pratik ad›mlar› kendi d›fl›nda oluflan objektif bir yenilgi sürecinde at›lm›flt›r. —-Genel devrimci harekete ve

14 halk kitlelerine karfl› düflman›n sald›r›s› ve yenilgiye u¤rat›ld›¤› koflullarda ortaya ç›kan Proletarya Partisi, ideolojik politik güzergah›n› dönemin objektif koflullar›nda sosyal prati¤e geçirecek subjektif donan›ma tam sahip de¤ildi. Partiyi oluflturacak hiyerarflik kurumlardan yoksundu. Birkaç kadro d›fl›nda dönemin ihtiyaçlar›na yan›t verecek kadro eksikli¤i çekiyordu. Ve yine parti için çok önemli olan kitle temeli de çok s›n›rl›yd›. Mücadele için gerekli olan baflta silah olmak üzere teknik donan›m› da çok zay›ft›. —-Öyle ki Proletarya Partisi örgüt olarak üç kiflilik koordinasyon komitesinden ve onun alt›nda bir elin befl parma¤›n› geçmeyen alt düzeyde kadrolar-

dan olufluyordu. Ayr›ca az say›da ileri sempatizan, orta sempatizan iliflkileri vard›. Tüm bunlar› objektif bir yenilgi sürecinden ba¤›ms›z ele almamak gerekir. Bu objektif ve subjektif koflullarda sözü edilen dönemde, Proletarya Partisi, çizgisini prati¤e geçirecek örgüt modelini oluflturamadan nesnel yenilgiye u¤rad›. —-Ayr›ca Mustafa Suphi yoldafltan sonra 50 y›ll›k revizyonizmin ve sessizli¤in hüküm sürdü¤ü koflullarda, aç›kt›r ki, bir komünist hareket için gerekli deney ve tecrübeler söz konusu olmam›flt›r. Elli y›ll›k bir aradan sonra ortaya ç›kan komünist bir hareketin daha önce deney ve tecrübelere, tarihsel birikime sahip olmamas› da nesnel yenilgiye ayr›ca zemin yaratm›flt›r. —-MKP belgelerinde de Proletarya Partisi’nin kuruluflundan 1 y›l sonra Kongre yapmay› hedefledi¤i bizzat yaz›l›yor. ‹brahim yoldafl partinin durumunu objektif olarak gördü¤ünden Kongreye ihtiyaç duyuyor ve haz›rl›klar›n› esasta Kongrenin örgütlenmesi do¤rultusunda yap›yor. Dolay›s›yla iddia ettikleri gibi kongre haz›rl›¤› içinde Proletarya Partisi “sald›r›”, “sol”, “subjektif” bir pratik içinde de¤ildir. Kongre haz›rl›¤›n› dönemsel olarak önüne koyan Proletarya Partisi objektif olarak taktik savunma konumundad›r. —-Ama MKP yap›lan baz› cezaland›rmalar ve düflman›n sald›r›lar›na silahl› mücadeleyle yan›t verilmesinden yola ç›k›yor. Ve Proletarya Parti-

si’ni “subjektivizmin yönlendirdi¤i, sol-politik bir çizginin örgütsel yenilgiye neden oldu¤unu” belirtiyor. “Geri çekilme” ad› alt›nda Proletarya Partisi’nin mücadeleyi ertelemesi gerekti¤i ö¤üdünü veriyor. Silahl› mücadeleyi temel mücadele biçimi olarak ele alan bir örgütün düflmana karfl› mevzilenmesi ve sergiledi¤i durufl da elbette ki silahl› mücadeleye dayal› olacakt›r. —-MKP’nin anlay›fl› objektif yenilgiyi anlamaktan uzakt›r. Ona göre tüm yenilgiler subjektif kaynakl›d›r. Uluslararas› komünist hareketten bile yeterince ders ç›karmam›flt›r. Örne¤in enternasyonal proletaryan›n en önde gelen partilerinden olan RSD‹P’in 1905-1907 yenilgisini hiç de incelememifller. 1906’da Duma’n›n ikinci kez boykotu hata olmas›na ra¤men, yine de 1905-1907 yenilgisi objektif yenilgidir. K›sacas› Proletarya Partisinin 1. yenilgisi subjektif de¤il objektif yenilgidir. A¤›r bir sald›r› ve sonras›nda gelen bir yenilgi sürecinde do¤an Proletarya Partisi’nin u¤rad›¤› 1.yenilgi-politik-askeri-örgütsel çizgisinden kaynaklanmam›flt›r. Yenilgi nesneldir ve örgütseldir. Proletarya Partisi ald›¤› bu objektif yenilgiye ra¤men ideolojik ve politik olarak da kazan›mlar yaratm›flt›r. 24 Nisan 1972 tarihinde Türkiye proletaryas›n›n öncü kurmay› uzun bir aradan sonra tekrar tarih sahnesindeki yerini alm›flt›r. Örgütsel yenilginin içinde gelecekte proletaryay› zafere götürecek yolun ad›mlar› da at›lm›flt›r. Her ne kadar parti içinden-d›fl›ndan Proletarya Partisi’ne sald›r›lar olmuflsa da, bu sald›r›lar karfl›s›nda panzehir olan parti çizgisi taraf›ndan taru-mar edilmifltir. Bundan sonrada elbette ki benzeri sald›r›larla Proletarya Partisi karfl› karfl›ya kalacakt›r. Ama bu sald›r›lar da parti çizgisi taraf›ndan savuflturulacak ve çürütülecektir. Nitekim MKP tasfiyecili¤i partiye karfl› böyle bir hamlede bulunurken partinin yanl›fl görüfllerine sar›lmaktad›r. Ve yine emsalleri gibi pörsümüfl silahlar› kullanmaktad›r. Öyle ki “emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin toptan zafere ilerledi¤i ça¤” tespitinin birinci yenilgiye temel teflkil etti¤ini söylerken 1. Konferans›n yapt›¤› özelefltiriye at›fta bulunuyorlar. “Ça¤›m›z, emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin bütün dünyada zafere ilerledi¤i ça¤d›r!”

9 “Bu tespit, genel elefltiri ve di¤er temel yaz›lar›m›zda yer yer geçmektedir. Bu konuda partimizin birinci konferans›nda yapt›¤› özelefltiri esasta do¤rudur.” (abç) (MKP Kongre Belgeleri) Daha önce de belirtti¤imiz gibi, bu tespitin içeri¤i yanl›flt›r. Ama bunun Proletarya Partisi’nin ça¤ anlay›fl›n› oluflturdu¤u do¤ru de¤il ve haks›z bir elefltiridir. Ve ayr›ca MKP tümden kat›ld›¤› ve esasta do¤ru gördü¤ü bu özelefltirinin arkas›ndaki ideolojik kökeni ve kayna¤›na da kat›larak, Maoizm’le aras›nda ne kadar nitel bir fark oldu¤unu ortaya koyuyor. Açal›m: 1. Konferanstaki bu özelefltirinin mimarlar› Yurtd›fl› Hizbidir (YDH). 1. Konferans öncesi parti içerisinde gündeme gelen Mao Zedung Düflüncesi tart›flmas›nda, YDH, b›rakal›m Maoizm’i Mao Zedung Düflüncesi formülasyonunu bile do¤ru görmüyor, Mao’yu s›radan bir ML olarak ancak görüyordu. Bu görüflünü de Lin-Piao’nun “emperyalizmin toptan çöküfl” formülasyonuna dayand›r›yor ve Mao Zedung Düflüncesi içinde yaflad›¤›m›z ça¤›n Marksizm Leninizm’i olarak gördü¤ünü dile getiriyordu. Buradan da yapt›¤› kurgularla MZD’nin savunulmas›n›n içinde yaflad›¤›m›z “ça¤›n de¤iflti¤i ML’nin eskidi¤i” anlam›na geldi¤ini söylüyordu. YDH, bu görüflünü parti içinde etkili k›ld› ve 1. Konferansta resmi görüfl haline geldi.

Proletarya Partisi her süreçte Mao’yu savunmas›na ra¤men, 1. Konferans örne¤inde görüldü¤ü gibi Mao’yla çeliflen ve yanl›fl baz› anlay›fllar›n Mao yoldafla mal edildi¤i dönemler de yaflam›flt›r. Ama bu anlay›fllar 3. Konferansta esasta mahkum edilmifl, Maoizm’e alerjisi olan YDH’nin çarp›tmalar› ve hileye dayanan tespitleri iyice çürütülmüfl, 1. yenilginin de objektif yenilgi oldu¤u tespiti yap›lm›fl ve MarksizmLeninizm’in en üst aflamas› olarak Mao Zedung Düflüncesi resmilefltirilerek parti bilincine kaz›nm›flt›r. Daha sonra da 5. Konferansta Maoizm kavram›yla anti-Maoizm Proletarya Partisi aç›s›ndan iyice


15

9 Yurtd›fl› Hizbi parti saflar›ndan tasfiye olduktan sonra bu görüflünü daha da sistemlefltirmifltir. Onlar “tüm kötülüklerin anas›n› MZD’de arayan” bir histeriye sahip olduklar› için ‹brahim yoldafl›n da savundu¤u MZD’ni reddetmifller; 1. yenilginin ard›nda da MZD’yi görmüfllerdir. “Toptan çöküfl teorisini” MZD’ye ba¤lam›fl, böylesi kurgularla 1. yenilgiyi hem subjektif de¤erlendirmifl hem de MZD’nin karfl›s›nda yer alarak anti-Maoist bir mevzide saf tutmufllard›r. ‹flte bugün çokça “Maocu” geçinenler, Partinin geçmiflinin araflt›r›lmas›ndan bahsedenler, düzeltilmifl ve mahkum edilmifl 25 y›l öncesinin anti-Maoist bu tespitlerine tekrar sar›l›yorlar. Do¤al olarak da 1. yenilgi sürecini haks›z suçlamalarla subjektif olarak de¤erlendiriyorlar. 1. Konferans›n tespiti flöyleydi: “Emperyalizmin toptan ça¤› teorisi, 1969’da yap›lan ÇKP 9. Kongresinde, kongre raporuna kesin bir formülasyon olarak geliflti. Bu rapordaki ve esas olarak Lin-Piao’nun ‘yaflas›n halk savafl›n›n zaferi’ adl› broflürün-

deki anlay›fla göre, ‘içinde bulundu¤umuz ça¤ emperyalizmin toptan çöküfle, sosyalizmin bütün dünyada zafere ilerledi¤i ça¤ idi ve Mao Zedung Düflüncesi içinde yaflad›¤›m›z bu yeni ça¤›n’ Marksizm-Leninizm idi. Bu tespitle sinsi bir flekilde Leninizm’in art›k eskidi¤i görüflünü yaymaktayd›. Bu teoride savunulan görüfller aynen, Kuruflçev tipi modern revizyonistlerin yapt›¤› gibi Mao Zedung görüfllerini Marksizm-Leninizm’den koparmakta, ayr› fleylermifl gibi göstermekte idi.” (TKP/ML 1. Konferans Belgeleri) 1. Konferanstaki bu tespitin ideolojik kökeni görüldü¤ü gibi Mao Zedung düflüncesine dayand›r›l›yordu. Proletarya Partisi her süreçte Mao’yu savunmas›na ra¤men, 1. Konferans örne¤inde görüldü¤ü gibi Mao’yla çeliflen ve yanl›fl baz› anlay›fllar›n Mao yoldafla mal edildi¤i dönemler de yaflam›flt›r. Ama bu anlay›fllar 3. Konferansta esasta mahkum edilmifl, Maoizm’e alerjisi olan YDH’nin çarp›tmalar› ve hileye dayanan tespitleri iyice çürütülmüfl, 1.

PUSULA PART‹ YÜRÜYÜfiÜNÜ HIZLANDIR “E¤er biz gerek ayd›n iflçi, gerekse ayd›n çevrelerden bu savafl›m için önderler yetiflmesine katk›da bulunmazsak, kitleler de hiçbir zaman siyasal savafl›m vermeyi ö¤renemeyeceklerdir. Böyle önderler ise ancak siyasal hayat›m›z›n bütün yönlerinin çeflitli s›n›flar taraf›ndan çeflitli nedenlerle giriflilen bütün protesto ve savafl›m çabalar›n›n sistemli ve sürekli bir flekilde de¤erlendirilmesiyle yetifltirilebilir.” LEN‹N. Politik çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›ysa, s›n›f savafl›m›nda politik çal›flman›n önem ve ihtiyac› yaflamsald›r. Politik çal›flma ise canl› politik ajitasyon ve propaganda faaliyetidir. Canl› politik ajitasyon ve propaganda, kitlelerin ayd›nlanmas›na, bilinçlenmesine hizmet eder. Kitlelerin ayd›nlanmas› artt›kça, proleter s›n›f bilinciyle donand›kça kölelik zincirlerinin parçalanmas› kolaylafl›r, proletaryan›n zafer günü yak›nlafl›r. S›n›f bilinci savafl›m gücü verir, dolay›s›yla kitlelerin politik savafl›m vermesinin tayin edici faktörü s›n›f bilinciyle donanmas›d›r. Politik bilinç Proletarya Partisi taraf›ndan verilir. Bu bilincin etkili ve güçlü flekilde verildi¤i süreçler, geliflmeler, ortamlar s›n›f çat›flmalar›n›n geliflim gösterdi¤i düzeydir. S›n›f çat›flmalar›n›n geliflim düzeyi artt›kça, politik bilincin verilmesi için elveriflli ortam yarat›lm›fl olur. Proletarya Partisi’nin militanlar›, aktivistleri bu ortamlarda, süreçlerde donan›ml›, haz›rl›kl› ve örgütlü olarak bulunmak, sürece güçlü müdahale etmek zorundad›rlar. Örgütlenme sorunlar› ciddi bir faaliyet istiyorsa, bu ciddiyete uygun hareket etmek, devrimci bir görevdir. S›n›f savafl›m tarihinde s›n›f çat›flmalar›n›n en üst düzeyde yafland›¤› önemli düzeyde ders ve tecrübelerin elde edildi¤i günler, haftalar, aylar vard›r. 1 May›s böylesi günlerden biridir. 1 May›s iflçi s›n›f›n›n ve dostlar›n›n, ekonomik-politik so-

runlara, devrim sorunlar›na ilgilerinin artt›¤› bir gündür. Söylenenlere, ifadelere, propaganda ve ajitasyonlara, bildiri ve afifllere hareket ve yönelimlere karfl› dikkatlidir/ilgilidir. Duyargaçlar› geliflkindir. ‹flitsel-görsel-fiziki her olgu ve harekete karfl› duyarl›d›r. Politik ajitasyon ve propagandaya karfl› ilginin dikkatin artt›¤› böylesi gün ve süreçlerde, Proletarya Partisi’nin militanlar›n›n ve aktivistlerinin de politik duyarl›l›klar›, politik çal›flmalar› yo¤unluk kazanmal›, süreklilik göstermelidir. Politik dikkatleri artmal›d›r. Propaganda ve ajitasyon faaliyetinin örgütlenmesi, kitle faaliyetinin örgütlenmesine muazzam olanaklar yarat›r. Bu olanaklar, kitle içinde parti örgütlenmesinin varl›k kofluludur. Canl› bir politik çal›flma için ön haz›rl›k olarak canl› politik ajitasyonun yo¤unluklu ve sürekli flekilde yürütüldü¤ünde kitlelerin proleter bilince karfl› duyarl›l›¤› güçlenir. Süreklilik kazanmayan politik faaliyetlerin kazan›mlar› zay›f ve yetersiz olur. Bu y›l 1 May›s faaliyetlerinin örgütlenmesinde belli olumlu ad›mlar at›ld›. Bir ön haz›rl›k çal›flmas› yap›ld›. Ön haz›rl›k çal›flmas› planl›-programl› ve bütünlüklü yap›ld›¤› oranda, kitleler harekete geçirilir, kitle eylemlikleri örgütlenir. Bu, tüm politik faaliyetler için geçerlidir. Ön haz›rl›k, ön çal›flma yap›lmadan kazan›m sa¤lanamaz. 1 May›s faaliyetlerinin örgütlenmesinde, at›lan ön ad›mlar, yap›lan ön haz›rl›klar güçlendirilip, bütüne tafl›nabilir. Baflar›lar tek tek parçalarda kal›n›rsa, yeterince bütüne tafl›namaz. Oysa bütüne yeterince tafl›nmayan tek tek parça ve bölgelerde kalan çal›flmalar›n zay›fl›¤›, içinde tafl›d›¤› baflar› nüvelerini ortadan kald›rmaz. Geçmifl y›llara nazaran süreci ciddiye al›p, buna uygun bir ön haz›rl›¤›n, ön çal›flman›n yap›lmas› olumluluktur. Bu haz›rl›k sürecinde belli eksikliklerin, yetersizliklerin olmas› yürütülen çal›flman›n olumlulu¤una gölge düflürmez. Haz›rl›¤›n, ön ça-

23 Mayıs -5 Haziran 2003

yenilginin de objektif yenilgi oldu¤u tespiti yap›lm›fl ve Marksizm-Leninizm’in en üst aflamas› olarak Mao Zedung Düflüncesi resmilefltirilerek parti bilincine kaz›nm›flt›r. Daha sonra da 5. Konferansta Maoizm kavram›yla anti-Maoizm Proletarya Partisi aç›s›ndan iyice çürütülmüfltür. Ama DABK ve bugünkü temsilcisi MKP tasfiyecili¤i Maoizm’den ne kadar uzak oldu¤unu Mao’ya alerjisi olan YDH ile ayn› mevzide buluflarak göstermifltir. Bilindi¤i gibi Yurtd›fl› Hizbi “emperyalizmin toptan çöküfl teorisini” ve daha sonra da “Üç Dünya Teorisini” Mao Zedung Düflüncesine bulaflt›rmak istemifltir. Bu nedenle, sözde Mao’ya ML derken, di¤er taraftan da “tüm günahlar›” Mao Zedung Düflüncesine ba¤layarak sinsice Maoizm’e sald›ran mülteci bir ak›md›r. Sinsice Proletarya Partisini daha do¤du¤unda toptan çöküfl teorisiyle, Troçkizm ve üç dünyac› teoriyle harmanlanm›fl Lin-Piaocu çizginin yörüngesinde gösteren Yurtd›fl› Hizbinin zeminine kaym›fl olan MKP; iki çizgi mücade-

lesiyle mahkum edilen bu ak›m›n pasl› silahlar›na, hem de çeyrek as›r (25 y›l) sonra sar›lmaktad›r. Böylece MKP’nin Maoizm tabelas› bir kez daha düflmüfltür. Maoist olup olmaman›n temel kriterlerinden biri hele günümüzde her türlü anti-Maoist çizgilerle köprülerin at›lmas›d›r. Maoizm ML’nin doru¤u olarak Proletarya Partisi’ne ›fl›k tutan bilimsel dünya görüflüdür. Proletarya Partisi’nin savunulmas› ve prati¤e uygulanmas›nda ideolojik bir kriterdir. Dolay›s›yla Proletarya Partisi’ni savunman›n yolu, Maoist olmaktan geçer. Aç›kt›r ki, MKP tasfiyecili¤i anti-Maoist çizgilerle ideolojik akrabal›k içindedir. Günümüzde durduklar› inkarc›, partiyi karalayan tarih anlay›fllar›yla, isnats›z suçlamalarla, parti çizgisini ideolojik tasfiye giriflimiyle bunu bir kez daha gösteriyorlar! Ama bir kez daha nafile! Marksizm-Leninizm-Maoizm panzehiriyle donanm›fl Proletarya Partisi, bu çizgiyi geçmiflte mahkum etmiflti. fiimdi de mahkum edece¤inden hiç kimsenin flüpDevam edecek hesi olmas›n…

l›flman›n yap›lmas› olumluluktur. Bu yan görülüp, güçlendirilmeli ve ileriye tafl›nmal›d›r. Baflar› sarhofllu¤u ya da karamsarl›k s›n›f bilinçli proletaryan›n tutumu olamaz. Bu çal›flma, ileride yürütülecek bütün politik çal›flmalar için iyi bir ders ve tecrübe olmal›d›r. Bir faaliyetin, bir eylemin, bir çal›flman›n örgütlenmesinde, kazan›m sa¤lanmas›nda ön haz›rl›k, ön çal›flma olmazsa olmaz önemdedir. Geçen y›llara nazaran belli bir kitleselli¤in, coflkunun yakalanmas›ndaki baflar›da rol oynayan faktörleri do¤ru de¤erlendirmeliyiz. Faktörlerden en önemlisi, Proletarya Partisi’nin yedinci yönelimini gerçeklefltirmesidir. ‹kinci önemli faktör ise Irak’a yönelik gerçeklefltirilen emperyalist sald›r› ve iflgalin kitleler üzerinde yaratt›¤› bilinç k›p›rdamas›d›r. Ülkemizde yaflanan ekonomikpolitik geliflmelerin ve s›n›f çeliflkilerinin kitlelerin bilincinde yaratt›¤› kesik uyan›fllar ve k›p›rdamalard›r. 1 May›s gibi genifl ve kitlesel kat›l›m boyutlu geliflimi büyütüp, yang›na dönüfltürme göreviyle karfl› karfl›ya olunmas› gerekti¤inin bilinciyle hareket edilmelidir. Harekete geçmeyi bekleyen, Proletarya Partisi’nin politik ad›mlar›n›, yönelimini bekleyen önemli bir kitle var. Bu kitle henüz at›l durumdad›r. Alana tafl›nan irade, Partizan iradesinin belli bir bölümüdür. Tafl›namayan, tafl›nmayan kitle iradesi Proletarya Partisi’nin politik ad›mlar›n› bekliyor. Bu görevin bilinciyle hareket edilmelidir. Kitle hareketlerini alanlara meydanlara tafl›ma, kitle faaliyetinin ve kitle örgütlenmesinin birinci ad›m›d›r. ‹kinci önemli ad›m ise alanlara, meydanlara tafl›nan kitle içinde güçlü parti örgütlülü¤ünün yarat›lmas›d›r. ‘Parti örgütlenmesi esast›r’ ilkesine uygun davranmak, parti inflas›nda derinleflmenin önünü açar, bu ad›mlar› kolaylaflt›r›r. Kitleler içinde kök salman›n kitlelerle güçlü politik ba¤lar kurman›n ad›mlar› parti komitelerini yaratmakla gerçekleflir. Bu yarat›lmadan at›lacak her ad›m, yar›m kalm›fl bir yürüyüfl olur. Ç›tay› yükselterek, ad›mlar› güçlendirerek, yürüyüflü uygun hale getirerek, kitle faaliyetinde yo¤unlafl›lmal›d›r. Kitle faaliyetinde her yo¤unlaflma parti inflas›nda derinleflmenin zeminini güçlendirir, onun ön ad›mlar› olur.

Parti örgütleri, kitleler içinde güçlü politik ba¤lar kurmadan, devrimci bir hareketi gelifltiremez. Kitlelerin alanlara tafl›nma faaliyeti bir baflar›d›r. Ancak herfley de¤ildir. Soka¤a, meydanlara dökülen binler, onbinler, yüzbinler Proletarya Partisi etraf›nda örgütlenmedikçe, kendinde bir güç olarak durur. Kendinde olan bu gücü kendisi için bir güç haline getirecek dinamizm partidir. Parti olmadan, kitleler içinde parti örgütlenmesi yarat›lmadan soka¤a, alanlara dökülen kitle potansiyeli zay›f ve da¤›lmaya mahkum olur. Unutulmas›n ki 12 Eylül AFC öncesi dönemde her 1 May›s, onbinlerin, yüzbinlerin alanlarda bulufltu¤u mevzilerdi. “Proletarya Partisi’nin örgütlenmesi önderli¤in örgütlenmesidir.” S›n›f savafl›m› içinde önderlerin ç›kar›lmas›na önem vererek, kitlelerin s›n›f savafl›m›n› vermesine hizmet etmifl olunur. “Bu savafl›m için önderler yetiflmesine katk›da bulunmazsak, kitleler de hiçbir zaman siyasal savafl›m vermeyi ö¤renemeyeceklerdir” Lenin. Kitleler s›n›f savafl›m›n› yürütmesini, devrimci önderler taraf›ndan ö¤renir. Proletarya Partisi’nin iyi bir önder olabilmesi için iyi bir önderli¤inin olmas› gerekir. Bu önderli¤i, s›n›f savafl›m›na bilinçli, planl› ve sürekli müdahalesiyle yarat›r. S›n›f savafl›m›n›n önderleri, devrimci savafl alanlar›nda, devrimci kitle eylemlerinde, sokak çat›flmalar›nda, illegal kitle gösterilerinde yetiflir, atefl hatlar›nda çelikleflir. 1 May›s’ta at›lan ad›mlar küçümsenmeden, abart›lmadan h›zland›r›lmal›d›r. Yakalanan her iliflki örgütlülü¤e dönüfltürülmelidir. Örgütlenmeye dönüfltürülemeyen iliflkiler, faaliyetler, kendili¤indencilik ak›nt›s›nda eriyip yok olur. Süreklili¤i sa¤lanm›fl canl› politik faaliyet yürütmek için süreklili¤i sa¤lanm›fl propaganda ve ajitasyon çal›flmas›na, süreklili¤i sa¤lanm›fl kitle faaliyetine ihtiyaç vard›r. Süreklileflen kitle faaliyeti içinde parti inflas›nda derinleflmek yönelimimizin ana damar›d›r. BAfiARILARI BÜYÜTEREK, GER‹L‹KLER‹ AfiARAK, PART‹ YÜRÜYÜfiÜ HIZ KAZANIR. HER GÜN 24 N‹SAN, HER GÜN 1 MAYIS, HER GÜN 18 MAYIS fi‹ARIYLA, YÜRÜYÜfi TEMPOMUZU ARTIRARAK, ‹LERLEMEL‹Y‹Z.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

16

Emperyalist iflgalciler Tüm sorunlar›n kayna¤› olan emperyalistlerin, sorunlar›n çözücüsü olarak görüldü¤ü ya da öyle gösterilmeye çal›fl›ld›¤› tarihi bir süreçte geçtik-geçiyoruz. Dolay›s›yla Irak halk›n›n direniflini ancak bu tarihi koflullarla birlikte ele al›p de¤erlendirdi¤imizde yerli yerine oturtabiliriz. Bu objektif tablonun ezilenlerin mücadelesine nas›l hizmet etti¤i gerçe¤ini ancak bu nesnel de¤erlendirme sonucunda görebiliriz.

Aç›k olan flu ki; s›n›f bak›fl aç›s›ndan kopuk, savafl ve savafla karfl› mücadele sorunlar›n› irdelemekle ortaya do¤ru sonuçlar ç›karmak mümkün de¤ildir. Mesela, tarihte emperyalist savafla imzas›n› atan Hitler’in haks›zl›¤›, ilk sald›ran olmas›ndan de¤ildir. Onun haks›zl›¤›, egemen sömürücü s›n›flar›n temsilcisi olmas›ndand›r. Onun haks›zl›¤› emperyalist tekellerin siyasetini silahla sürdürme ve dünya üzerinde egemenlik kurma haydutlu¤undad›r. Ve Hitler’i Hitler yapan da emperyalist tekellerin siyasetidir. Hitler’in geri zekal›l›¤› de¤ildir. Ezilenlerin yürüttü¤ü savafl›n hakl›l›¤› ve meflrulu¤u da bask›ya, sömürüye, iflgale karfl› durmas›ndand›r. Emekten yana olmas›ndand›r. Dolay›s›yla, kavgada att›klar› her ad›m, yap›lan haks›zl›¤a bir itirazd›r.

En özlü tan›m›yla savafl, siyasetin baflka araçlarla sürdürülmesidir. ‹nsanl›k tarihinde ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla birlikte aralar›nda sürdürdükleri mücadele, tarihi tarih yapan ö¤edir. Di¤er bir ifadeyle, insanl›k tarihi s›n›f mücadeleleri tarihidir. Ve bu mücadelede her s›n›f›n kendine özgü bir politikas› vard›r. Ve s›n›flar aras› mücadele keskinleflti¤inde, s›n›flar bu politikalar›n› silahla sürdürmeye bafllarlar. Yani her savafl s›n›fsal bir muhtevaya sahiptir. Ve s›n›flar var oldukça savafllar da kaç›n›lmaz olacakt›r. Marksist-Leninist-Maoistler sürdürülen savafl›n hakl› ve meflru ya da haks›z ve gayri meflru oldu¤u olgusunu belirlerken, öncelikle sürdürülen savafl›n hangi s›n›f›n ç›karlar›na hizmet etti¤i gerçe¤ine bakarlar. S›n›fsal bir perspektiften kopuk bir savafl de¤erlendirmesinin, yan›lg›l› sonuçlara götürmesi kaç›n›lmaz olur. Nitekim savafl›n hakl› ve meflrulu¤una bakmadan, tümden savafla karfl› ç›kan, emperyalist savafl ile s›n›fsal, ulusal savafllar› birbirinden ay›rt edemeyen ve toptan red edenler, g›das›n› bu s›n›fsal zeminden kopuk yanl›fl bak›fl aç›s›ndan al›yorlard›r. Yine, hakl›l›¤› ve haks›zl›¤› ezen ve ezilenin s›n›f savafl›m› yasas›nda aramak yerine, ilk sald›ran ve sald›r›ya maruz kalanlar noktas›nda arayanlar da ayn› noktadan bak›yorlard›r. Aç›k olan flu ki; s›n›f bak›fl aç›s›ndan kopuk, savafl ve savafla karfl› mü-

cadele sorunlar›n› irdelemekle ortaya do¤ru sonuçlar ç›karmak mümkün de¤ildir. Mesela, tarihte emperyalist savafla imzas›n› atan Hitler’in haks›zl›¤›, ilk sald›ran olmas›ndan de¤ildir. Onun haks›zl›¤›, egemen sömürücü s›n›flar›n temsilcisi olmas›ndand›r. Onun haks›zl›¤› emperyalist tekellerin siyasetini silahla sürdürme ve dünya üzerinde egemenlik kurma haydutlu¤undad›r. Ve Hitler’i Hitler yapan da emperyalist tekellerin siyasetidir. Hitler’in geri zekal›l›¤› de¤ildir. Ezilenlerin yürüttü¤ü savafl›n hakl›l›¤› ve meflrulu¤u da bask›ya, sömürüye, iflgale karfl› durmas›ndand›r. Emekten yana olmas›ndand›r. Dolay›s›yla, kavgada att›klar› her ad›m, yap›lan haks›zl›¤a bir itirazd›r. S›kt›klar› her kurflun, zalimlerin zulmüne en üst düzeyde dur deme, yok etme eylemleridir. Haks›zl›¤› ortadan kald›rma prati¤idir. Dolay›s›yla meflrudur. Ve hakl› bir savaflt›r. ‹lericilik, demokratl›k ad›na, hakl› ve haks›z savafllar› birbirine kar›flt›ran yaklafl›mlar, sonuç itibar›yla burjuvaziye hizmet etmektedir. Böyle davrananlar objektif olarak emperyalist-kapitalist sistemin devam›ndan yana tutum tak›nm›fl oluyorlar. Bu ön aç›klamadan sonra, bugün yan› bafl›m›zda sürdürülen emperyalist sald›rganl›¤›n nedenleri, sonuçlar› ve buna karfl›n devrimcilerin, komünistlerin görevleri üzerine duraca¤›z. EMPERYAL‹ST ‹fiGALE HAYIR! Evet, bu bir emperyalist iflgaldir. Bu emperyalist iflgalin amac› Ortado¤u petrollerini ve bölgenin di¤er enerji kaynaklar›n› denetim alt›na alma çabas›d›r. ABD ve figüran suç orta¤› bu hedeflerine ulaflmak için, yaln›z ezilenlerin üzerine bombalar ya¤d›rm›yorlar. Ayn› zamanda rakip emperyalist güçlerin hareket alanlar›n› daraltmay› da hedefliyorlar. Bunun için yeri gelince üzerinde hem fikir olduklar› “uluslararas› hukuk” maskesini bile hiçe say›yorlar. ABD ve figüran orta¤›n›n Irak iflgali ile birlikte bu gerçek bir kez daha a盤a ç›kt›. Emperyalistlerin iktisadi, siyasi ve militarist hegemonyalar›n› perdelemeden baflka bir ifllevi olmayan NATO-AB-BM gibi kurum-

lar, bu iflgal hareketiyle birlikte bir kez daha ifllevsizlefltiler. Çünkü, emperyalistler aras› rekabet esas, uzlaflma talidir. Gelinen süreçte ABD içine düfltü¤ü ekonomik krizi savafl siyasetiyle aflmaya çal›fl›yor. Yani petrol ve bölgenin di¤er enerji kaynaklar›n› denetim alt›na alarak, bir anlamda gelece¤ini garanti alt›na almay› düfllüyor. Ki bunu yaparken bir yandan Rusya’n›n arka bahçesine y›¤›nak yap›yor, di¤er yandan önemli oranda Ortado¤u petrollerine ba¤›ml› olan Fransa, Almanya vb. Avrupal› emperyalistlerin hareket alanlar›n› daralt›p, belli ölçüde kendisine ba¤›ml› k›lmay› hedefliyor. Yine BM üyesi olan Çin’in bölgedeki yay›lmac›l›¤›n› böylece frenleyece¤ini düflünüyor. Tüm bu gerçeklere bakt›¤›m›zda, karfl›m›zda emperyalizmin pazarlar›n› geniflletme haydutlu¤unu görüyoruz. Gerçek olan bu. Irak’›n BM Güvenlik Konseyi kararlar›na uymad›¤›, elinde kimyasal silahlar bulundu¤u vb. iddialar; ABD ve figüran orta¤›n›n gerçek amaçlar›n› gizlemeye dönük birer yalandan ibarettir. Nitekim, önceleri BM karar› ç›karmak için belli bir çaba içerisine giren emperyalist iflgalciler, BM üyesi di¤er emperyalist devletlerin kendi ç›karlar› için bu iflgale onay vermemelerini hiç de dikkate almad›lar. Deyim yerindeyse, yüzlerine geçirdikleri ve üzerinde BM yaz›l› olan haydutlar hukuku maskesini de hemen ç›kard›lar. Böylece, müdahale için ileri sürdükleri kendi gerekçelerini yine kendi elleriyle y›rtm›fl oldular. Bu sonuç devrimciler ve komünistler için flafl›rt›c› bir durum de¤ildir. Çünkü emperyalistlerin hukuku, hukuksuzluktur. Emperyalistlerin hukuku kendi s›n›fsal ç›karlar›n› korumak için kamuoyunu aldatmaya dönük uydurduklar› sahte bir maskedir. Maskenin ç›kar›lmas›n› veya tak›lmas›n› belirleyen de s›n›fsal ç›karlar› ve koflullar›d›r. Emperyalist iflgalcilerin iktisadi ve siyasi ç›karlar› bu somut durumda maskeye de ihtiyaç duymamay› dayatt›, yada gereksizlefltirdi. Bu durumda flu gerçe¤in alt›n› flimdi de çizebiliriz. ‹flgal hareketinin sonucu ne olursa olsun, emperyalist


9

17

23 Mayıs -5 Haziran 2003

kaybetmeye mahkumdur

cephedeki rekabet ve bloklaflma varl›¤›n› koruyacakt›r. Hiç flüphesiz bu emperyalist iflgalin sonucu varolan rekabetin azalmas› veya fliddetlenmesi üzerinde belli etkileri olacakt›r. Mesela iflgalciler hedefine ulafl›rsa, hem di¤er emperyalist güçlerin hareket alan›n› daraltmak isteyecekler, hem de yeni iflgaller için yeni planlar haz›rlayacaklard›r. Elbette ki böyle bir tablo kaç›n›lmaz olarak Almanya, Fransa, Rusya hatta Çin vb. daha baflka emperyalist güçlerin aralar›ndaki iliflkilerin daha da geliflmesine de neden olabilir. Sorunun bir yan› bu iken, di¤er yan› da, yaln›zlaflan iflgalcilerin savafl sonunda karfl› bloklaflmay› parçalamak için daha özel politikalar yürütece¤i gerçe¤idir. Hatta ifllevsizlefltirdikleri kurumlara yeniden ifllev kazand›rmak için çaba sarf edeceklerdir. Tüm bu gerçeklerin göz ard› edilmemesi gerekir. ‹flgale hay›r demek, Saddam’a evet demek de¤ildir. Zira Saddam’›n ABD ve ‹ngiliz emperyalist-

leri Ba¤dat’a girmeden önce onlarla anlaflt›¤› yolundaki düflünceler yersiz de¤ildir. Bizim için bugün emperyalist iflgale hay›r demek, bu u¤urda mücadele etmek güncel bir görevdir. Evet, iflgale hay›r diyoruz çünkü, sorun emperyalist iflgalcilerin iddia etti¤i gibi, Irak halk›n› Saddam diktatöründen kurtarma, Irak halk›na demokratik bir ortam yaratma sorunu de¤ildi. Tam tersine, iflgalcilerin tüm bu söylemleri demagojik söylemlerdi. Gerçek olan, emperyalist iflgalcilerin Irak’›n zenginlik kaynaklar›n› denetim alt›na alma ve giderek bölgedeki egemenliklerini pekifltirmektir. Ki bu Ba¤dat’›n düflmesinin ard›ndan aç›kça görüldü. Burada önemle görülmesi gereken, emperyalist iflgalcilerin bir halk›n iradesini hiçe sayd›klar›d›r. Bir ülkeyi zorla iflgal ederek, yak›p-y›kt›klar›d›r. Bu y›k›m siyasetine karfl› bir halk›n kendini savunmas› kadar do¤al bir fley olamaz. Bu direnifle, gerici iktidar›n önderlik etmesi, bu ger-

çe¤i de¤ifltirmez ve direniflin hakl›l›¤›n› ortadan kald›rmaz. Hemen parantez içinde flunu belirtmeliyiz ki; emperyalist iflgalcilere karfl›, ilerici-devrimci hareketlerin önderli¤inde geliflen anti-iflgalci ya da anti-emperyalist hareketleriyle, bugünkü Irak özgülünde yaflanan prati¤i birbirine kar›flt›rmamak gerekir. Yani önderlik ve direnifle yön veren siyaset anlam›nda. O halde bugün somut olarak Irak halk›n›n direniflini tereddütsüz bir flekilde sahiplenmeliyiz. Ve bilinen söylemlerle ifade edecek olursak, okun sivri ucunu emperyalist iflgalcilere yöneltmeliyiz. Propaganda ve ajitasyon yönümüz a¤›rl›kl› olarak bu eksenli olmak zorundad›r. E¤er politikay› somut duruma göre belirlersek, bugün somut olarak Irak halk›n›n öfkesini ve direnifl gücünü emperyalist iflgale karfl› ba¤›ms›z bir politikayla örgütleyip yürütenyürütebilecek ilerici veya komünist bir parti ve örgütten söz edemeyiz. En az›ndan pratik olarak böyle somut bir olguyla yüz yüze de¤iliz. Dolay›s›yla, bu özgüllü¤e dair, genel do¤rular› burada tekrarlaman›n pek pratik bir anlam› yok. Tabii ki bu sözü edilen o genel do¤rular›n, do¤rulu¤unu tart›fl›l›r hale getirmiyor. Burada dikkat çekmeye çal›flt›¤›m›z o genel do¤rular› somutlay›p prati¤e uygulayacak subjektif ö¤enin yoklu¤unun -ya da zay›fl›¤›n›n- bu politikan›n bugün uygulanmas›n› zorlaflt›rd›¤› gerçe¤idir. Ama gerçek olan baflka bir fley daha vard›r. O da Irak halk›n›n iflgalcilere karfl› sergiledi¤i direniflin anti-emperyalist bir bilincin geliflimini güçlendirdi¤i olgusudur. Bu olgu ezilen halklar›n

mücadelesi için çok önemli ve anlaml›d›r. IRAK HALKININ TAR‹HSEL D‹REN‹fi‹N‹N ÖNEM‹N‹ DO⁄RU ALGILAMALIYIZ Fazla uza¤a gitmeye gerek yok. Geçen yüzy›l›m›z›n son çeyre¤ine bakt›¤›m›zda, ABD ve suç ortaklar›n›n dünyada müdahale etti¤i tüm ülkelerde karfl›lar›nda çok ciddi direnifller göremediler. Yani sonuç itibar›yla öngördü¤ü politikalar› uygulad›lar. Elbette ki bu politikalarla istikrar de¤il, istikrars›zl›k yaratt›lar. Katliam ve y›k›mlarla kitleleri sindirmeye çal›flt›lar. Özellikle, sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin birer birer y›k›lmas›, emperyalist ka-

‹flgal hareketinin sonucu ne olursa olsun, emperyalist cephedeki rekabet ve bloklaflma varl›¤›n› koruyacakt›r. Hiç flüphesiz bu emperyalist iflgalin sonucu varolan rekabetin azal›p veya fliddetlenmesi üzerinde belli etkileri olacakt›r. Mesela iflgalciler hedefine ulafl›rsa, hem di¤er emperyalist güçlerin hareket alan›n› daraltmak isteyecekler, hem de yeni iflgaller için yeni planlar haz›rlayacaklard›r.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

Teslim olmaktansa direnerek ölmeyi ye¤leyen Irak halk›, iflgalcilerin yüre¤ine korku salmaya bafllad›. Irak halk›, ‘tarihin geri kalan k›sm› bizim taraf›m›zdan yaz›lacakt›r’ diyen Bush’a, tarihi yaratan›n kitleler oldu¤unu bir kez daha hat›rlatt›. Haks›zl›¤a karfl› direnme bilincini kuflanan kitlelerin tarihi yazan, tarihi yaratan gücü, bir kez daha Irak topraklar›nda iflgalci güçlerin tanklar› alt›nda patlayan bedenlerde iflgalci güçlerin ilerleyiflini engellemek için, on binlerce militarist güce karfl› birkaç yüz Irakl›n›n günlerce bir kasabada sürdürdükleri direniflte ispatland›.

9

18

pitalist sistemin ideolojik plandaki sald›r›lar› için uygun zemin yaratt›. Emperyalizmin yenilmezli¤i propagandas›, ABD haydutu ve suç ortaklar›n›n geçici baflar›lar› eflli¤inde kitlelere empoze edilmeye baflland›. Ve bunda belli ölçüde de baflar›l› oldular. Yukar›da da alt›n› çizmeye çal›flt›¤›m›z gibi; sosyalist maskeli bürokratik burjuvalar›n pratik baflar›s›zl›klar› ve y›k›mlar›n›n faturas›n›, emperyalistler sosyalizme ç›kard›lar. Bu da kaç›n›lmaz olarak, ezilenler cephesinde devrim ve sosyalizme karfl› bir güvensizli¤in geliflmesine yol açt›. Ortaya ç›kan bu sonuç, yaln›z anti-emperyalist bilincin zay›flamas›na yol açmad›. Bununla birlikte kitlelerde emperyalizmin y›k›lmazl›¤› düflüncesine de gelifltirdi. Bu düflünüfl tarz›, sistemle birlikte yaflama, mücadelenin s›n›rlar›n› sistem içinde hapsetme anlay›fl›n› güçlendirdi. Her renkten reformist ve tasfiyeci güçlerin bu tarihi kesitte güçlenmesi, bu objektif tablonun ürünüdür. Baflta ABD olmak üzere ve di¤er iflgalci güçlerin bu denli pervas›zlaflmas›, ortaya ç›kan bu tablonun sonucudur. Öyle ki; ABD’siz sorunlar çözülmez neredeyse, tüm ‘problemli’ bölgelere ABD ve suç ortaklar›n›n müdahale etmesi kazan›lm›fl bir hak haline geldi. Özet olarak, tüm sorunlar›n kayna¤› olan emperyalistlerin, sorunlar›n çözücüsü olarak görüldü¤ü ya da öyle gösterilmeye çal›fl›ld›¤› tarihi bir süreçte geçtik- geçiyoruz. Dolay›s›yla Irak halk›n›n direniflini ancak bu tarihi koflullarla birlikte ele al›p de¤er-

lendirdi¤imizde yerli yerine oturtabiliriz. Bu objektif tablonun ezilenlerin mücadelesine nas›l hizmet etti¤i gerçe¤ini ancak bu nesnel de¤erlendirme sonucunda görebiliriz. IRAK HALKININ D‹REN‹fi‹ EMPERYAL‹ZM‹N YEN‹LECE⁄‹N‹N TEM‹NATIDIR Her türlü teknolojik olana¤a sahip olan, askeri aç›dan dünyan›n en büyük gücü olan ABD ve figüran orta¤› günlerce havada ve karada Irak halk› üzerine bombalar ya¤d›rd›. Irak halk›n›n kendilerini ‘çiçekle’ karfl›layaca¤›n› iddia eden katiller, topraklar›n› ve onurunu korumaya çal›flan direniflçi bir halk gerçe¤ini gördüler. Teslim olmaktansa direnerek ölmeyi ye¤leyen Irak halk›, iflgalcilerin yüre¤ine korku sald›. Irak halk›, ‘tarihin geri kalan k›sm› bizim taraf›m›zdan yaz›lacakt›r’ diyen Bush’a, tarihi yarat›n›n kitleler oldu¤unu bir kez daha hat›rlatt›. Haks›zl›¤a karfl› direnme bilincini kuflanan kitlelerin tarihi yazan tarihi yaratan gücü, bir kez daha Irak topraklar›nda iflgalci güçlerin tanklar› alt›nda patlayan bedenlerde iflgalci güçlerin ilerleyiflini engellemek için, on binlerce militarist güce karfl› birkaç yüz Irakl›n›n günlerce bir kasabada sürdürdükleri direniflte ispatland›. Evet, Irak halk› iflgalcilere karfl› direndi. Irak halk› emperyalizmin yenilmezlik psikolojisini a¤›r bedeller ödeyerek da¤›t›yor. Irak halk› iki günde Ba¤dat’a gidilir diyen iflgalcilerin

tüm kirli kalemflörlerini flaflk›na çevirdi. Tüm bunlar yaflanan gerçeklerdir. Halk›n gücüne güvenmeyen emperyalizmin yenilmezli¤ine inanan tüm inançs›zlara verilen tarihi bir derstir. Örne¤in iflgalcilerin ölüm saçan savafl makinesini 72 yafl›ndaki bir Irak köylüsü piyade tüfe¤i ile düflürüyor. Irak köylüleri ellerindeki kalaflnikoflarla tanklara karfl› kendilerini savundular. Ancak devrimci örgütlü bir mücadelenin yoklu¤u sonucu iflgalciler 1-2 günde gireriz dedikleri Ba¤dat’a 3 hafta sonra girebildi. Bu gücü görmeyenler, bu gücün fark›na varamayanlar hep emperyalizm ve gericilik karfl›s›nda tarihin köle ruhlu lanetlisi olarak kalmaya mahkumdurlar. ‹flte Irak halk› lanetlili¤i red ediyor. Irak halk› emperyalizmin zulmü karfl›s›nda sinmifl lanetli duruma gelmifl herkese lanetlili¤i de¤il, direnifl ve ölümü vaat ediyor. ABD ve figüran suç orta¤›n›n bundan sonra yeni ülkeler ve kentleri bombalayarak kad›n ve çocuklar› kolay kolay öldüremeyece¤i dersini veriyor. Di¤er bir ifadeyle, Irak halk› bölge haritas›n› yeniden çizmeye gelen iflgalcilere “hiçbir fley düflündü¤ünüz kadar kolay olmayacak” dedi. Evet, direnifl ö¤retiyor. Direnifl en berbat, en rezil haydutlar› dahi konuflturuyor. Hiçbir kural hiçbir hukuk tan›mayan katil Bush teslim al›nan askerlerinin görüntülerini TV’lerde görünce akl›na uluslararas› sözleflmeler geldi. Halk›m›z›n deyimiyle söyleyene de¤il söyletene bakmak gerekir.


19

9 Bölgenin petrolünü, zenginlik kaynaklar›n› denetim alt›na almak için, kad›nlar›n, çocuklar›n üzerine bombalar ya¤d›ran iflgalciler bölge halk›n›n nefretini kazand›lar. Sokaklar iflgalcileri lanetleyen y›¤›nlar›n öfkesiyle dolup tafl›yor. Bu öfke emperyalistlerin uflaklar›n›, krallar›n›, fleyhlerini, diktatörlerini korkutuyor. Bu korku, uflaklar›n emperyalist efendisine bu kadar da olmaz dedirtiyor. Bir yandan bunu söyletirken, di¤er yandan da Irak’tan sonra s›ra kendilerine de gelebilecek kayg›s›yla yafl›yorlar. K›sacas›, kitlelerin ABD’ye karfl› yükselen öfkeleri, bölge gericili¤in uykusunu kaç›r›yor. Kimi gerici yönetimler için ise, ikili bir rol oynuyor. Irak’ta hedefine ulaflmayan bir ABD’nin, bundan sonra bölgede baz› uflaklar›na karfl› daha temkinli davranaca¤› aç›k.

Baflkan Mao’nun, “emperyalizm ka¤›ttan kapland›r” söylemindeki derinli¤i burada aramak gerekir. Irak halk›n›n direnifli dünyan›n bir çok co¤rafyas›nda anti-amerikanc› öfkeyi büyüttü. Anti-emperyalist bilincin kitlelere tafl›nmas› noktas›nda uygun zeminler yaratt›. Hiçbir fley eskisi gibi olamaz diyen emperyalist haydutlara, “evet hiçbir fley eskisi gibi olmayacakt›r. Ama sizin düflündü¤ünüz gibi hiç olmayacakt›r” gerçe¤ini de hat›rlatt›. Bu objektif olarak böyledir. Direniflin Saddam diktatörünün flahs›nda somutlaflmas› da bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor. Bölgenin petrolünü, zenginlik kaynaklar›n› denetim alt›na almak için, kad›nlar›n, çocuklar›n üzerine bombalar ya¤d›ran iflgalciler bölge halk›n›n nefretini kazand›lar. Sokaklar iflgalcileri lanetleyen y›¤›nlar›n öfkesiyle dolup taflt›. Bu öfke emperyalistlerin uflaklar›n›, krallar›n›, fleyhlerini, diktatörlerini

korkutuyor. Bu korku, uflaklar›n emperyalist efendisine bu kadar da olmaz dedirtiyor. Bir yandan bunu söyletirken, di¤er yandan da Irak’tan sonra s›ra kendilerine de gelebilecek kayg›s›yla yafl›yorlar. K›sacas›, kitlelerin ABD’ye karfl› yükselen öfkeleri, bölge gericili¤in uykusunu kaç›r›yor. Kimi gerici yönetimler için ise, ikili bir rol oynuyor. Irak’ta hedefine ulaflmayan bir ABD’nin, bundan sonra bölgede baz› uflaklar›na karfl› daha temkinli davranaca¤› aç›k. Yani uflakl›k hakk›n› kaybetmeyecekler. Ama Irak’ta hedefine ulaflan ve bölgeye iyice yerleflen ABD’nin uflaklar›na karfl› eskisi kadar daha cömert davranmayacakt›r. ABD’nin bölgedeki stratejik ufla¤› TC’yi bile flimdiden bu korku sarmaya bafllad›. Elbette ki bizler iflgalcilerin, geçici baflar› ve baflar›s›zl›klar›n›n karfl› devrim cephesinde yarataca¤› etkiler üze-

23 Mayıs -5 Haziran 2003 rinde duraca¤›z, güncel politikalar›m›zda tüm bu geliflmeleri hesaba kataca¤›z. Ama bizim esas güncel görevlerimiz iflgalciler flahs›nda, yeniden antiemperyalist bilinci kitlelere tafl›makt›r. Emperyalizm var oldukça, ezilenlerin rahat yüzü göremeyece¤i gerçe¤ini döne döne kitlelere anlatmakt›r. Bugünkü somut durum bu yönlü propaganda ve ajitasyon için oldukça uygun bir zemin yarat›yor. Bu f›rsat› iyi de¤erlendirmeliyiz. Bugünkü somut durum, iflgalcili¤e karfl› tav›r alan parti, örgüt, demokratik kurumlarla ve dahas› genifl y›¤›nlarla iliflki kurmam›z ve var olan iliflkilerimizi daha da gelifltirmemiz için uygun bir ortam yarat›yor. Bu uygun ortamda prati¤e yönelmek, hareketsiz olan güçlerimizi hareketlendirmek her militan›n görevidir. Bunlar yapmam›z gereken görevlerdir. Baflka zaman sarf edece¤imiz enerjinin yar›s›n› sarf edersek dahi tüm bunlar› baflarabiliriz. Bu konuda kendimize güvenmeliyiz. Özellikle, kitle eylemlerinde yarat›c› olmal›y›z. Ayn› zamanda her türlü dar grupçu, s›¤ ve sekter davran›fllardan uzak durmal›y›z. Sonuç olarak, emperyalist iflgalcilerin bölgedeki varl›¤› artarak devam edecektir. Bu demektir ki, iflgalcilere karfl› mücadele önümüzde duran k›sa vadeli de¤il, bilakis uzun vadeli bir görevidir. Kitlelere anti-emperyalist bilincin tafl›nmas›nda, ittifak politikas›nda, propaganda ve ajitasyon önceliklerinde tüm bu gerçekleri hesaba katmal›y›z. Ve bu sorumluluk bilinciyle faaliyetlerimizde daha bir yo¤unlaflmal›y›z.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

20

1475 Yeniden Yap›land›rman›n bir ürünüdür

Bu 1475’in yerine ikame edilecek olan yasal düzenlemenin içeri¤ine de denk düflen bir sendikalar yasas›yla bir Toplu ‹fl Sözleflmesi, grev yasas›yla da zannediyorum önümüzdeki günlerde karfl›laflaca¤›z. Son dönemde h›zlanan özellefltirmeleri ve 1475 Say›l› ‹fl Yasas›’nda gelinen aflamay› de¤erlendirir misiniz? - 1475 say›l› ifl kanununun topyekün ortadan kald›r›lmas› ve yerine sermayenin uzun dönemdir pratik olarak uygulad›¤› baflta esnek çal›flma ile hem sürecin esneklefltirilmesi hem eme¤in esneklefltirilmesi, üretim süreçlerinin esneklefltirilmesidir. Pratik olarak uzun zamand›r uygulan›yor bu sayd›klar›m, ama yasad›fl› bir flekilde. fiimdi bunu yasallaflt›rma süreci yaflan›yor. Esas›nda bu yasan›n temel argüman›, temel felsefesi bugüne kadarki eme¤in, baflta ucuzlaflt›r›lmas›, örgütsüzlefltirilmesi, esneklefltirilmesi. Bu yaklafl›m ciddi bir muhalefetten dolay› -gerek sendikal hareket aç›s›ndan, gerekse toplumsal muhalefet hareketi aç›s›ndan- organize olamad›¤›ndan dolay› siyasi iktidar, sermayenin bütün istemlerini -hatta daha önceki tasla¤› da de¤ifltirerek- meclisten geçirmeye devam ediyor. Zannediyorum bugün, yar›n bu yasal düzenleme de bitmifl olacak. fiimdi burada esas önemli olan fley fludur; Bizim ülkemiz uzun bir dönemdir bir yeniden yap›land›rma süreci yafl›yor. Bu yeniden yap›land›rma sürecine denk gelecek, bütün yaflam alanlar›n› ilgilendirecek ve bütün bu süreçleri yeniden dizayn edecek bir yaklafl›m tarz›n› gündeme getiriyorlar. fiimdi bu yeniden yap›land›rma sürecinin bir ton etkisi var. 57. hükümet dönemini hat›rlayal›m. O zaman Ecevit’in meflhur bir laf› vard› hükümet kurulurken; “Bu meclisimiz kurucu meclis olacak” diye. fiimdi kurucu meclisin gündeme getirdi¤i yaklafl›m tarz› k›smen de meclisten geçirdi¤i baflta bu 15 günde 15 yasa veya Dervifl Yasalar› diye tabir edilen ve uluslararas› sermayeye entegrasyon yasalar› diyebilece¤imiz bu yasalar› bugün art›k bir uygulama iktidar› var. Yani bu kurucu meclisten öte yeni dünya düzeninin ve bu yeni neo-liberal politikalar›n pratik olarak ülke

1475 yeniden gündeme getirilmifl ve meclisten geçme sürecindeyken, bunun yan›nda özellefltirmeler h›zl› bir biçimde yaflama geçirilmeye çal›fl›l›rken Bas›n-‹fl Genel Baflkan› Kamil Kartal ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.

sath›na ve yaflama uyarlanmas› do¤rultusundaki bir ifllevi yerine getiriyor bu siyasi iktidar. Kimin ad›na? Egemenler ad›na, sermaye ad›na, emperyalistler ad›na. fiimdi do¤al olarak sadece bu yasal düzelemeler ifl yasas›yla gündeme gelecek ve öyle kalacak de¤il. ‹flte Yerel Yönetimler Yasas›, ‹ller Yasas›, Yeni Personel Rejim Yasas›, Tahkim Yasalar› diye tabir etti¤imiz yasalar›n uygulama biçimlerinin devreye sokulmas›. Yine özellefltirme süreçlerinin önünde çeflitli yasal engeller vard›. Dan›fltay bir tak›m özellefltirme süreçlerini engelliyordu. Örne¤in çok stratejik diye bakt›¤›n›z bir tak›m kurumlar›n özellefltirilmesinde bugüne kadar uygulanan yasal düzenlemelerin d›fl›na ç›karak, bundan sonraki özellefltirmeler bu meclisten de geçen Tahkim Yasalar›na göre yap›lacak. Baflta enerji sektörü olmak üzere. Onun da bütün çal›flmalar› bitti. Do¤al olarak mevcut iç hukuk düzenlemeleri diye tabir etti¤imiz fleyler otomatikman çok fazla bir ifllerli¤i kalmayan tamamen bu yeniden yap›land›rma sürecinin belirlemifl oldu¤u yasal düzenlemelerle birlikte, bir taraftan kamunun daralt›lmas›n› gündeme getirecekler, di¤er taraftan eme¤i ciddi bir biçimde parçalayacaklar, ki parçalad›lar zaten. Bu ayn› zamanda zaten bitme noktas›na gelmifl sendikal hareketin iyice bitmesine ve tükenmesine neden olacak. Di¤er yandan da özellefltirme ile kamunun tasfiye edilmesi süreci çok daha ciddi bir biçimde h›zlanacak. Ayr›ca önemli bir fley daha gerçekleflecek. Baflta Maden Yasas› olmak üzere orman alanlar›n›n orman vasf›n› kaybetti¤i iddia edilerek, bugüne kadar çeflitli mafyatik yöntemlerle esas›nda bir rant haline getirilmifl olan kaçak yap›lanmay› da bir biçimde ranta çeviren bir yaklafl›mla birlikte tam bir altüst olufl, tam bir yeniden yap›lanma süreci gündeme gelecek. fiimdi burada kritik bir nokta var. Örne¤in ‹fl Yasas› de¤ifltirilirken, az önce belirtti¤im flekilde ç›k›yor. Bir de bu yasalarla birlikte yine eme¤i zapturapt alt›na alan di¤er Sendikalar Yasas› dedi¤imiz, Toplu ‹fl Sözleflmesi, Grev ve Lokavt Yasas› dedi¤imiz Kamu Sendikalar› Yasas› gibi gündeme getirilen yaklafl›mlar süratlenerek devam edecek. Bu 1475’in yerine ikame edilecek olan yasal düzenlemenin içeri¤ine de denk düflen bir sendikalar yasas›yla bir Toplu ‹fl Sözleflmesi, grev yasas›yla da zannediyorum önümüzdeki günlerde karfl›laflaca¤›z. fiimdi burada bir baflka fley daha önemli. Bu ‹ller Yasas› diye tabir edilen kamunun yeniden yap›land›r›lmas› diye tabir edilen bu sürecin gündeme gelmesiyle beraber esas›nda yerel yönetimler ve kamuya ait bütün yeralt› ve yerüstü zenginlikleri esas›nda kendi tabirleriyle rekabete aç›larak, tamamen sermayeye peflkefl çekilen bir noktaya do¤ru gidecek. Ama Türkiye’nin kendi iç dengeleri özellikle kamunun yeniden yap›land›r›lmas›na iliflkin yasal düzenlemelere nas›l bir refleks gösterecek; bunu bugünden çok net görmek mümkün de¤il. Ama mevcut siyasi iktidar emperyalist iliflkilerini ve o iliflkiler içerisinde konumlan›fl›n› dikkate ald›¤›m›zda bu yasal düzenlemeleri bir parça tepkiler geliflse bile geçirmekte pek zorlanmayaca¤›n› düflünüyorum. fiimdi bu uygulanan sürecin aç›-

¤a ç›kard›¤› çok net veriler var. Nedir? Bu süreç ciddi anlamda orta s›n›f› ortadan kald›r›yor ve mülksüzlefltiriyor. Bu süreç köylülü¤ü ciddi bir biçimde tasfiye ediyor ve flehirlerde ciddi bir anlamda y›¤›lma, yani k›rdan flehre göç yaflan›yor. K›rlardaki istihdam alan›n› daralt›yor ve flehirlerde bir y›¤›lma yaflan›yor. Do¤al olarak ciddi bir proleterleflme dalgas›yla, son 200-300 y›l›n en büyük bir iflçilefltirme ve iflsizlefltirme (iç içe yürüyen) dalgas›yla karfl› karfl›ya kal›yoruz. Bu hakikaten 200 y›ldan beri hem dünyada hem Türkiye’de bu kadar mülksüzlefltirme süreci bu kadar proleterlefltirme ve iflsizlefltirme süreci yaflanmad›. fiimdi e¤er bu tespiti ve bu pratik süreci görebiliyorsak bu mülksüzlefltirilen, yoksullaflt›r›lan ve iflsizlefltirilen ayn› zamanda da iflçilefltirilen bir biçimde toplulu¤un say›sal çok ciddi bir kabarmas› gündemde. Ama bu topluluk içerisinde sosyal güvenli¤e k›smen de olsa sahip nüfusla, sendikal örgütlülü¤e sahip nüfusla ele ald›¤›m›zda ciddi anlamda bir ters orant›yla çeliflki yaflad›¤›n› görüyoruz. Bugün Türkiye’de sendikal örgütlülükten bahsetti¤imizde -3 konfederasyonun iflçi örgütlülü¤ü aç›s›ndan- yaklafl›k 600-650 bin civar›nda bir örgütlülü¤ü var. Bu da giderek özellikle bu özellefltirme süreçleriyle beraber tasfiye edilecek. ‹kinci bir özelli¤i, özellikle Türkiye Sendikal Hareketi bugünün nesnel koflullar› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda da kamu a¤›rl›kl› bir sendikal hareket. Do¤al olarak da kamuda çal›flma ve k›dem düzeyine bakt›¤›m›zda da zaten bir iki y›l içerisinde k›deminden dolay› tasfiye süreci yaflanacak. Özel sektördeki sendikalaflma oran› ise çok c›l›z bir noktada ama di¤er taraftan son 10-15 y›ld›r üretim süreçlerine dahil olmufl ve 30 yafl›n alt›nda 10 milyonun üzerinde bir topluluktan bahsetmek mümkün. Ve çok genç, çok dinamik ama düzenli bir ifli olmayan, belli zaman belli ifllerde çal›flan belli zaman iflsiz yaflamlar›n› sürdüren ve göçlerin de getirdi¤i bir toplumsal süreç yafl›yoruz. Bu toplumsal sürecin içinde bulunan bu iflçi toplulu¤u, siyasal bilinçten yoksun, sendikal bilinçten yoksun, bir toplumsal mücadele gelene¤inden yoksun. Böyle bir topluluk çok küçük bir tak›m ç›kar vaatleriyle çok rahat bir biçimde sa¤a yönelebiliyor ve faflistlerin, gericilerin, islami hareketin kitle taban› haline dönüflebiliyor. Bu tabi ciddi bir tehlike. Ama bu topluluk sonuç itibar›yla proleter. Ve proletarya eninde sonunda, kaç›n›lmaz olarak bir iflçileflme sürecini ve bir kendili¤indenci bilinç diye tabir etti¤imiz bir süreci kaç›n›lmaz olarak yafl›yor da. ‹flsizli¤in getirdi¤i reaksiyonlar ve tepkiler, ifle girse bile ücretlerin düflük olmas›, iflyerlerinde ifl sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i koflullar›n›n art›k tamamen ortadan kald›r›lmas›, süreçlerin parçalanmas›, di¤er taraftan bu yasal düzenlemeyle birlikte çal›flma sürelerinin uzamas› ve angarya ifllerin daha da fazlalaflmas›, emekli olmak gibi bir beklentisinin art›k asla söz konusu olamayaca¤› ve bunun için kaç›n›lmaz olarak bir mücadele sürecine girecek. Kendili¤indenci de olsa. Bir taraftan bu süreç s›n›f hareketinin kendi geleneksel örgütlenme tarzlar›n› parçalarken ama di¤er taraftan, bu belirtti¤im genifl devasa kitle kendi s›n›flar mücadele içerisindeki konumlan›fl›n›

yeni mücadele yaklafl›mlar›yla yeni mücadele anlay›fllar›yla gündeme getirecek. Yani bu dünya dönüyorsa ve bu yaflam devam ediyorsa kaç›n›lmaz olarak böyle bir fleyin olmas› gerek. Bunun örneklerini dünyadaki çeflitli s›n›flar ve halklar mücadelesine bakt›¤›m›zda görmemiz mümkün. Türkiye’deki sol siyasal hareketler, s›n›ftan yana oldu¤unu iddia eden unsurlar, bu nesnel koflullar› ne kadar de¤erlendirecek ve buna ne kadar önderlik edecek. Ama bu s›n›f sonuç itibar›yla bu s›n›f tüm bu düzenlemelere ra¤men kaç›n›lmaz olarak yaflam mücadelesi vermek zorunda ve her yaflam mücadelesi kendi gereksinimlerini ve kendi araçlar›n› kaç›n›lmaz olarak yaratacakt›r ve yaratmak zorunda oldu¤unu düflünüyorum. - Yeniden yap›land›rma ve iflçi s›n›f›n›n içinde bulundu¤u sürecinden bahsettiniz. Gerçekten de emperyalist politikalar çerçevesinde bir yeniden yap›lanma yafl›yoruz. Tüm bunlar karfl›s›nda sendikalar›n durumu nedir? 1475 Yasa Tasar›s› meclisten geçiyor. Sendikalar›n bu yasa de¤iflikli¤i karfl›s›ndaki duruflu yeterli mi? - Bir tak›m haks›zl›klar yapmamak gerekti¤ini düflünüyorum. Bunu yaparken D‹SK’in içerisinde bulunan bir sendikan›n yöneticisi olarak de¤il. D‹SK ile Türk-‹fl’i birbirinden ay›rmak gerek bu süreç aç›s›ndan. Esas›nda flöyle ifade etmek daha do¤ru; D‹SK esas›nda kendi geleneksel ve bugüne kadar yerine getirmese bile savundu¤u sendikal anlay›fl ve ilkeler aç›s›ndan bu tür olumsuzluklara karfl› birfleyler yapmak ve tav›r almak do¤rultusunda bir tak›m giriflimlerde bulundu. Ama var olan yap›lar›n yönetim erklerinde bulunan unsurlar, her ne kadar bunlar› lafta söyleseler bile bir tak›m fleylerin yap›lmas›, belli bir örgütlenme yaklafl›m›n›n gündeme getirilmesi ve bu yasal düzenlemelere karfl› bu olumsuz sürece bir mücadele sürecinin organize edilmesi do¤rultusunda bir tak›m giriflimlerde bulundular. Neydi? Birinci olarak Türk-‹fl, Hak-‹fl ve KESK ile çeflitli kitle örgütleriyle çeflitli olarak mücadeleye ça¤›rd›lar. Fakat bunun pratik yerine getirilmesi do¤rultusunda s›k›nt›larla karfl›lafl›ld›. Baflta Türk-‹fl ve Hak-‹fl olmak üzere bu süreci esas›nda kendi mevcudiyetlerini muhafaza etmek ve korumak do¤rultusunda siyasi iktidarla bir pazarl›k süreci olarak gündeme getirdiler. D‹SK’in zaten bu dönem aç›s›ndan en az›ndan bu siyasi iktidarla kendi mevcudiyetlerini korumak do¤rultusunda bir pazarl›¤a ihtiyac› yok. Çünkü hem konumu gere¤i hem örgütlenme alanlar› gere¤i bakt›¤›m›zda böyle bir ihtiyac› söz konusu de¤il. Ama baflta D‹SK yönetimi olmak üzere sürece iliflkin pratik mücadelenin örgütlenmesini sa¤layabilecek olan bir güç de ellerinde söz konusu de¤il. ‹ki nedeni var bunun. Bir tanesi D‹SK de dahil olmak üzere s›n›f›n bizatihi devreye sokulmas› s›n›f›n bilgilendirilmesi ve o bilgi donan›m›yla birlikte onun sürece daha aktif ve daha örgütlü mücadele etmek do¤rultusunda bir çabay› gerektirir ki, sendika yönetimlerinin böyle birfleye cevap verme konumu söz konusu de¤il. Yani hem konumlar› aç›s›ndan de¤il, hem tafl›d›klar› anlay›fl aç›s›ndan böyle birfley yapmalar› mümkün de¤il. ☞


9

Bizim ülkemiz uzun bir dönemdir bir yeniden yap›land›rma süreci yafl›yor. Bu yeniden yap›land›rma sürecine denk gelecek, bütün yaflam alanlar›n› ilgilendirecek ve bütün bu süreçleri yeniden dizayn edecek bir yaklafl›m tarz›n› gündeme getiriyorlar. Bir di¤er önemli fley bunu yapmak isteseler dahi, yine haks›zl›k yapmayal›m. Sürekli bir yeni iflyeri örgütleyeceksin, orada sözleflme imzalayacaks›n, imzalad›¤›n sözleflme bir iki y›l devam ediyor, ondan sonra orada sendikas›zlaflt›rma ve iflten atma bafll›yor. D‹SK özel sektör örgütlenmesi a¤›rl›kta oldu¤undan dolay› sirkülasyona çok tabi ve de¤iflken bir üye yap›s›na sahip. Daha genç unsurlardan olufluyor. Ama herfleye ra¤men D‹SK eski refleksine sahip de¤il. Bu refleksi kaybetmifl durumda. Ama tüm bu elefltirilere ra¤men baflta Baflkanlar Kurulu olmak üzere bir tak›m karfl› ç›k›fllar›n zorunlulu¤undan da hareketle giriflimler yap›ld› ve yap›lmaya da devam ediyor. Dikkat edilirse bu yasaya karfl› öyle ve böyle kar›nca karar›nca karfl› ç›kmaya çal›flt›. Ama gerçek anlamda s›n›f örgütsüz. Bununla birlikte Türkiye toplumsal dinamikleri böyle bir sürece aktif olarak dahil olmad›klar›ndan dolay› D‹SK’in böyle birfley yapma flans› pek gözükmüyor. Ben bunu samimi olarak söylüyorum. ‹çinde bulundu¤um bir örgüt. Çok ciddi elefltirilerimiz olmas›na ra¤men ama bu süreçte D‹SK hakikaten birfleyler yapmaya çal›flt›. fiimdi burada esas mücadeleyi bir biçimde sürükleyici görevi görecek örgüt Türk-‹fl’ti. Türk-‹fl çok aç›kt›r ki sadece kamu iflyerlerinde kendini bir dönem daha muhafaza edebilmek ve oradan palazlanmak do¤rultusunda bildik sendikal a¤al›k yaklafl›m›nlar›ndan öte birfley sergilemedi. fiimdi düflünebiliyor musunuz yasan›n bütün maddeleri geçiyor, Türk‹fl’ten baz› flubeleri tenzih ederek söylüyorum, bir bütün olarak Türk-‹fl ciddi bir tav›r al›fl› gündeme getirmedi. Ta ki yasa geçtikten sonra miting yap›yor. Yani bu esas›nda iflyerlerinden geliflebilecek tepkileri ortadan kald›rmaya yönelik bir yaklafl›m tarz›. Di¤er toplumsal örgütlerle bir iflbirli¤ini gelifltirmek do¤rultusunda da çok ciddi bir set oluflturdu. Türk-‹fl do¤al olarak Türkiye’deki sendikal yap›da bu sürece karfl› bir direnç becerisi gösteremedi. Zaten göstermesini de

21 beklememek gerekiyor. Çünkü süreci bizim iyi tahlil etmemiz laz›m. Bu süreç sadece üçbefl tane sendika a¤as›n›n iradesiyle s›n›f›n mücadeleye sokulaca¤› sendikal hareketin gelifltirilece¤i bir süreç olmaktan ç›kt›. Böyle birfley yok. Olmayacak da. Ama dönüp bir parça da kendimizi elefltirmek zorunday›z. Bu ifl yasas› bir y›ld›r tart›fl›l›yordu. Di¤er yasalar da bir y›ld›r tart›fl›l›yor. Biz suçu sadece sendikac›lara atarak, iflin içinden ç›kamay›z. Ben kendime sosyalist diyen bir insan›m, hepimizin eksi¤inin ve yanl›fl›n›n oldu¤unu düflünüyorum. Ne kendi kitlelerimizi ciddi bir biçimde pratik mücadeleye sevk etmek aç›s›ndan birfleyler yapma flans›na sahip olabildik. Ne de varolan örgütlerimizi derleyip toparlayarak bu sürece müdahale etme imkan›na sahip olabildik. Tabi bunu bir mazeret olarak söylemiyorum. Yap›lmad› m›? Yap›ld› tabi. Yani D‹SK ve Türk-‹fl içinde çeflitli sendika ve flubeler bu ifl yasas›n›n ne menem bir yasa ve sonuçlar›n›n ne olabilece¤ini kendi güçleri oran›nda Türkiye’nin de¤iflik yerlerinde toplant›lar yaparak, bildiriler da¤›tarak, bas›n toplant›lar› düzenleyerek vb. gündeme getirmeye çal›flt›. Ama toplumsal dokumuzda örgütlü yaklafl›m tarz›na cevap verebilecek bir dinamik flu anda çok net olarak gözükmüyor. Bu olmad›¤›ndan çok fazla bir fley yapma flans›na sahip de¤ildik gibi geliyor bana. Bu meclisten yasa geçebilir. Ama yasa geçti diye bu süreci b›rakmamak gereriyor. Bence bir parçada pratik mücadeleyi örgütleme sorumlulu¤unu tafl›yan unsurlar esas›nda bundan sonraki bu sürecin daha pratik bir biçimde gündeme getirilmesinde biraz daha fazla kafa yormal›d›rlar. Bu süreçten birincil derecede etkilenecek kitleyi bizim bulup ç›karmam›z ve bu kitleye bir biçimde müdahale etmemiz gerekiyor. Çünkü bu dönemden sonra esas›nda fiili olarak ifle girecek olanlar, genç insanlar bu süreçten birincil dereceden etkilenecekler. Bugün kamu sendikal hareketi içerisindeki sendika üyeleri iki-üç y›l sonra zaten emekli olacak. Bu nedenle bu yeni kitleye müdahale etmemiz gerekiyor. Çünkü Türkiye’de bundan sonraki s›n›f hareketine ve sendikal hareketini do¤uracak ve büyüyecek olan da

23 Mayıs -5 Haziran 2003 bu kitledir. - Küreselleflme karfl›t› hareketleri nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Böyle bir küresel direnifl hareketinin içerisinde yer alan genifl kitlenin çok farkl› analizlerini yapmak mümkün. Birincisi çok net olarak görünen bur çok parçal› bir birli¤in bir araya geldi¤i bir organizasyon. Bunun içerisinde orta s›n›ftan tutun da, küçük burjuvaziye, sol liberallerden, insan haklar› savunucular›na, çevrecilerden devrim hedefi olanlara kadar herkes bulunmakta. Benim izleyebildi¤im kadar›yla bu unsurlar› bir araya getiren fley, son dönemde uygulanan neo-liberal politikalar›n ortaya ç›kard›¤› sonuçlard›r. Bütün dünyada uygulanan neo-liberal politikalar›n ortaya ç›kard›¤› sonuçlara karfl›, bir insani tepki fleklinde gelifliyor. Bir baflka önemli yan› en az›ndan flimdilik ciddi bir anlamda politik bir öznesi söz konusu de¤il. Bunun içerisinde politik unsurlar yok mu? Var ama esas olarak sanki kendili¤indenci bir flekilde gündeme geliyor. Ama bu kendili¤indenci yaklafl›m tarz›n› organize eden ve bir araya getiren çeflitli sosyal gruplar söz konusu. fiimdilik bu hareketin politik bir öznesi görünüyor. Bu olmayacak anlam›na gelmez. Burada bir parantez açmak laz›m; örne¤in bu tür bir araya gelifllere sempati duyan insanlar savafl meselesine çok politik bir tav›r alm›fllard›r. Ama bir baflka meselede ne kadar politik tav›r alacaklar, onu biraz zaman alacak diye düflünüyorum. Bizim ülkemizde bunun varl›¤›n› pek hissetmedik. Bir tak›m unsurlar bir faaliyet yürütmeye çal›flt›lar. Bunlar genelde Troçkist gruplard›. Ama Türkiye solu buna pek fazla cevap vermedi. Önümüzdeki haftalarda düzenlenecek olan Selanik Toplant›s› bize biraz daha yak›n. Mesela biz büyük bir ihtimalle biraz da kalabal›k gitmek istiyoruz. Bence izlemek gerekiyor. Türkiye’de de böyle bir oluflumu elefltirilerimiz sakl› kalmak flart›yla desteklemek gerekiyor. Buna benzer birçok organizasyon yap›l›yor. Örne¤in Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS) diye bir oluflum oluflturuldu. Bundan iki sene önce Hollanda’da yanl›fl hat›rlam›yorsam 32 ülkeden unsurlar vard› ve bulunduklar› yerlerde de hakikaten

toplumsal muhalefetin önemli dinamikleriydi. O da bizim ülkemizde pek s›cak karfl›lanmad›. Yani bizde birfley var herhalde! Biz bir parça içimize gömülüyoruz. Pek dünyada ne oluyor ne bitiyor izlemiyoruz ama bu tür uluslararas› oluflturulan ve en az›ndan antifaflist, anti-emperyalist organizasyonlarla Türkiye sokaklar›n›n bir dayan›flma içerisinde olma zorunlulu¤u var. Çünkü önümüzdeki süreci iyi de¤erlendirdi¤imizde sermayeye karfl› dünya iflçi s›n›f›n›n kaç›n›lmaz olarak bir birlikte mücadele süreci devreye girecek. E¤er biz uluslararas› dayan›flmay› ve uluslararas› mücadele perspektiflerini bugünden düflünüp ve ciddi anlamda programlayamazsak bir tak›m ülkelerde elde edilmifl olan baflar›lar› pek yakalama flans›na sahip de¤iliz. Sadece Türkiye’nin kendi dinamikleriyle k›sa dönemde çok birfley yapma flans›na sahip de¤il. Tabi ki yurtd›fl›nda bir tak›m unsurlara buradaki mücadelenin belini ba¤lamayal›m. Kendi mücadele perspektiflerimizi gerçeklefltirelim. Ama bilelim ki önümüzdeki dönem enternasyonalist bir mücadele süreci kaç›n›lmaz gibi geliyor. Asl›nda bugün de böyle ama biraz daha bilince ç›kar›lmal›. - Son olarak eklemek istedi¤iniz birfley var m›? - Çok fazla karamsar olmamak gerekiyor. Ben biraz fazla dolaflan bir arkadafl›n›z›m. Türkiye’nin de¤iflik yerlerine gidiyorum. De¤iflik iflkollar›nda çal›flma yürütüyorum. fiunu görüyorum. Çok de¤il belki birkaç y›l içerisinde bu ülkede çok ciddi bir s›n›flar mücadelesi k›z›flacak. Çok net görünüyor bu. Birincisi bunu iyi görmemiz laz›m. ‹kinci olarak da bu belki dilimizden düflmüyor ama yerine de getiremiyoruz. Türkiye’deki solun hiç olmazsa belli noktalarda bir ortak mücadele hatt›n› bir araya getirme zorunlulu¤u var. Çünkü hiç kimsenin bugünün esnek koflullar› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda Türkiye’de hiçbir sol hareketin kendi bafl›na bu devasa sürece müdahale flans› olmad›¤›n› düflünüyorum. Onun için bir parça daha belki köflelerimizi k›rmak zorunday›z. Bir parça daha ortak mücadele kültürü gelifltirmek zorunday›z.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

22

9

Dünya, iflçi ve emekçilerin grevleriyle sars›l›yor TÜM ÜLKELER‹N ‹fiÇ‹ VE EMEKÇ‹LER‹ S‹STEM‹N SALDIRILARIYLA YÜZYÜZE Birbirine çok benzeyen ve “reform” adland›rmas›yla “sald›r›” özü gizlenmeye çal›fl›lan tüm çal›flanlar›n sosyal haklar›na, ücretlerine yönelik sald›r›lar bütün devletlerin gündemlerine ald›¤› yeni sald›r›lardan. Buna karfl› birçok ülkenin iflçi ve emekçileri de susmuyor; grevlerle, protesto gösterileri ve eylemlerle mücadele ediyor. Sald›r›lar dalga dalga yay›l›rken eylemler de yayg›nlafl›yor. ‹flte Fransa, Avusturya, ‹srail, fiili… Birçok ülkede yap›lan grevler ülkelerinde yaflam› durma noktas›na getirirken devletleri zor duruma sokmay› baflar›yor. FRANSA GREVLE SARSILDI Fransa, devletin sosyal haklara sald›r› niteli¤i tafl›yan emeklilik “reformu”na karfl› iflçilerin genel grev ve protestolar›yla sars›ld›. 13 May›s’ta birçok sendikan›n ortak ça¤r›s›yla ifl b›rakan iflçiler yaflam› durma noktas›na getirdi. Grevin yap›ld›¤› gün her 5 uçaktan 4’ü havalanmad›, her 10 trenden 9’u hareket etmedi, otobüs ve metrolar yap›lan gösterilere kitleleri tafl›mak d›fl›nda çal›flmad›, okullar kapand›, gazeteler sat›lmad›, mektuplar da¤›t›lmad›… Greve kat›l›m oran› yer yer % 90’› aflt›. Ayn› gün Fransa’n›n çeflitli yerlerinde 100’den fazla gösteri düzenlendi, bunlar›n en büyü¤ü ise Baflkent Paris’te yap›land›. Bu yürüyüfllere kat›l›m tüm Fransa çap›nda 1 milyonun üzerindeydi. ‹SRA‹L’DE GENEL GREV ‹srail’de devletin kemer s›kma progra-

m›n› protesto eden iflçiler genel greve bafllad›. 13 May›s’ta gerçeklefltirilen grevde uçak seferlerinde aksamalar yaflan›rken, tren seferleri ise ask›ya al›nd›, devlet ofisleri ve flirketler çal›flmad›. ‹flçilerin greviyle karfl›lanan programda aralar›nda ö¤retmenlerin de bulundu¤u binlerce kamu sektörü çal›flan›n›n iflten ç›kar›lmas› da yer al›yor. AVUSTURYA’DA Ö⁄RETMENLER ÖNCÜLÜ⁄ÜNDE GREV Avusturya’da sendikalar›n, hükümete karfl› ortak hareket ettikleri ilk eylemlerin hedefi hükümetin yeni “reform” tasar›s›n› yasalaflt›rma çabalar›yd›. 13 May›s’ta ö¤retmenlerin ilan etti¤i grev nedeniyle 100 bin ö¤retmen okullara gitmedi, ülkede e¤itim hizmeti durdu. Akflam saatlerinde ise Viyana merkezinde büyük bir protesto eylemi gerçeklefltirildi. Ö¤retmenlerin öncülü¤ündeki bu eyleme di¤er sektörlerden emekçiler de kendi pankartlar›yla kat›ld›lar. Mitingde 500 binin üzerinde iflçi ve emekçi yer ald›. fi‹L‹’DE ‹fiÇ‹LER GREVDE Kamuya ba¤l› 60 bin fiili’li iflçi, iki hafta içinde ikinci kez kanunlara karfl› gelme ve ifllerini kaybetme tehdidine karfl› meydan okudu. ‹flçiler sendika liderlerinin iflyeri terfilerini engelleyece¤ini ya da zorlaflt›raca¤›n› söyledikleri bir yasay› protesto ediyorlar. Eylemin örgütleyicisi Sergio Concales kat›l›mc›lar›n ülkenin % 90’›n› oluflturdu¤unu söyledi. Yerel medya haberlerine göre grev sonucu vergi toplama ifllemleri, gümrük tarife-

lerinin toplanmas›, bakanl›klar, morglar ve evlilik ifllemlerinin yürütüldü¤ü sivil kay›t dairelerinde ifller tamamen durdu. G. KORE’DE DEN‹Z TAfiIMACILI⁄I DURMA NOKTASINDA Liman tafl›mac›lar›n›n dünyan›n üçüncü büyük liman tafl›mac›l›¤›n› sakatlayan ve G. Kore ekonomisine önemli oranda zarar veren grevi polisi de harekete geçirdi. Pusan kentine binlerce polis y›¤›nak yapt›. Cumhurbaflkan› Goh Kun’un yasad›fl› ilan etti¤i iflçi hareketine karfl› “kat› önlemlerin” al›naca¤›n› söylemesinin ard›ndan kentin ana liman› ve di¤er kilit bölgelerde 5 bin polis görevlendirildi. Hükümetin grevdeki tafl›mac›lar›n yerine özel ve askeri kargo tafl›mac›lar›n› seferber etmesinin ard›ndan kargo tafl›mac›l›¤› % 35 kapasiteyle çal›flmaya bafllad›. 2 bin tafl›mac›n›n grev yönünde oy kullanmas›ndan sonra Güney Kore deniz kargo

tafl›mac›l›¤›n›n %75’inin yap›ld›¤› Pusan’da 9 May›s günü grev bafllam›flt›. YUNAN‹STAN KÖYLÜLER‹N‹N M‹L‹TAN EYLEM‹ 12 May›s 03 tarihinde Tüm Çiftçilerin Militan Birli¤i (PASY)’nin Korfu’da örgütledi¤i protesto eylemine binlerce köylü kat›ld›. Devletin günlerdir yayd›¤› olumsuz atmosfere ve polis tehdidine ra¤men eyleme kat›l›m çok yüksekti. Köylüler eylemde Avrupa Birli¤i’nin halk karfl›t› politikalar›na karfl› militan durufllar›n› ve Sivil Hava Karakolu (CAP- Civil Air Patrol)’nu reddettiklerini ilan etmek üzere yerlerini ald›lar. Köylülerin yan› s›ra kentin çeflitli katmanlar›n›n, özellikle gençli¤in- dayan›flmalar›n› ifade etmek ve Yunan devleti ve AB’nin halk karfl›t› politikalar›na karfl› ortak mücadelede yerlerini almak için eyleme kat›lmalar› gösterinin en önemli noktalar›ndan biriydi.

Selanik uluslararas› anti-emperyalist eylem ve çal›flma kamp›nda buluflal›m Avrupa Birli¤i dönem toplant›s› Haziran 2003 tarihinde Yunanistan’›n Selanik flehrinde gerçeklefltirilecektir. AB’nin içinde bulundu¤u durum, genifllemesi, Avrupa ordusu vb bir çok konunun ele al›naca¤› bu toplant› hem yerli emekçiler hem de göçmenler için oldukça önemlidir. Genel olarak emperyalist sistemin içinde bulundu¤u ekonomik kriz sistemin bir parças› olan AB için de geçerlidir. 30 milyona varan iflsizlik AB’nin en büyük ç›kmazd›r. Sorun tamamen sistemin kendisinden kaynaklan›yor. Büyük hayallerle kurulan AB içinde çeliflkiler giderek büyüyor. ABD’nin Irak’a sald›rmas›yla birlikte Birlik içinde bafl gösteren çeliflkiler sekiz AB ülkesinin ABD yanl›s› bir tutum içine girmesi Birli¤i liderli¤ine oynayan Almanya ve Fransa’y› harekete geçirerek, Avrupa Birli¤inin kendi içinde yeni bir hukuki düzenlemeye gitmesinin gereklili¤ini gündeme getirdi. Tüm bunlar emperyalist sistemin bir parças› olan Avrupa Birli¤i’nin Pazarlara sahip olmas›, Baflta ABD olmak üzere di¤er emperyalist güçler karfl›s›nda güçlü olmak istemlerinden ileri geliyor. FATURA HER YÖNÜYLE HALKA ÇIKARTILIYOR Afganistan’›n iflgaliyle bafllayan emperyalist sald›rganl›k, içte faturan›n halka ç›kart›lmas›n› birlikte getirdi. Yeni zamlar ve vergi art›fllar›yla savafl giderleri halk›n s›rt›na y›k›ld›. Efl zamanl›

olarak al›nan kararlar tüm ülkelerde uygulamaya konmufl bulunuyor. Buna dur demek için Selanik’te sesimizi yükseltmeliyiz. EMPERYAL‹ZM SALDIRMAYA DEVAM ED‹YOR 11 Eylül’le bafllayan emperyalist sald›rganl›k Afganistan’›n iflgalini getirdi. 20 Mart’ta Irak’a sald›rarak buray› iflgal eden ABD emperyalizmi, yeni hedefi olarak Suriye’yi göstermifl bulunuyor. Binlerce insan›n ölümü, y›k›lm›fl flehirler ve açl›kla bo¤uflan Irak halk›n›n çekti¤i ac›lar›n tek sorumlusu ABD ve ‹ngiliz emperyalistleridir. Sözde savafl karfl›t› tutum alan Almanya, Fransa vb ülkelerin tavr› tamamen kendi ç›karlar›yla ilintilidir. Emperyalistlerin yeni sald›rganl›klar›na dur demek için Selanik’te emperyalist sald›rganl›k savafllar›na karfl› sesimizi yükseltelim. Daha flimdiden onlarca anti-faflist, anti-emperyalist kurum ve kurulufl Selanik’te buluflmak için bir araya gelmifl bulunuyor. Almanya, Fransa, ‹ngiltere, Hollanda, Avusturya, ‹sviçre, Filipinler, Hindistan, Bangladefl, Kanada, Türkiye, Bulgaristan, ‹talya, Çek Cumhuriyeti’nden demokratik kurulufllar, partiler, anti-emperyalist bir gösteri ve çal›flma kamp› için Selanik’te buluflmaya karar verdiler.

Tüm anti-emperyalist kurum ve kurulufllar› 2003 Selanik’teki anti-emperyalist kampta buluflmaya davet ediyoruz. ‹rtibat için afla¤›daki iliflkilerden biri üzerinden kat›lman›z› bildirmeniz yeterlidir. Çal›flma gruplar›ndan biri ya da bir kaç›nda yer alabilir, tart›flma panellerine kat›labilirsiniz. 15-22 HAZ‹RAN 2003 SELAN‹K D‹REN‹fi 2003 KAMPININ PROGRAMI Anti Emperyalist Miting Tart›flma Konular› 15 Haziran Pazar: Irak’tan sonra ne olacak? Amerikan hegemonyas›-emperyalist savafl ve çeliflkiler. 17 Haziran Sal›: F›rt›nal› bölgede geliflmeler. Asya ve Latin Amerika’daki Halklar›n Devrimci Mücadelesi. 18 Haziran Çarflamba: Terörizme karfl› kampanya, kara liste, izolasyon, politik tutsaklar ve beyaz hücreler. Enternasyonal Dayan›flma ve Direnifl. 19 Haziran Perflembe: Avrupa Birli¤i. ‹flçiler, köylüler, göçmenler ve gençlere karfl› kapitalist barbarl›k. EMU, Euro-ordu, sald›rganl›k ve çeliflkiler. Çal›flma Gruplar›: -Küreselleflme. Bir mitosun sonu -Küreselleflme karfl›t› hareket/Sosyal Forum

ve NGO -Amerikan askeri üsleri ve politik askeri yönetim -Filistin ve Ortado¤u -Latin Amerika’daki Hareketler -Göçmenler, ›rkç›l›k ve devlet politikas› -Post-Feminizm ça¤›nda kad›n hareketi -Yugoslavya’n›n çöküflünden sonra Balkanlar -Süresiz Açl›k Grevi ve Ölüm Oruçlar› -Medya: Burjuvazi yönetimi ve alternatif bilgilendirme -Gençlik ve savafl karfl›t› mücadele -Kültür ve halklar›n direnifli -‹flçi Hareketi: ‹flçi s›n›f›n› yeniden infla etmenin gereklili¤i -Emperyalizm, Savafl, Ortado¤u ve görevlerimiz Ayr›nt›l› bilgi, baflvuru için iliflki adresleri: ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi Türkiye Seksiyonu e-mail: ligyurutme@mynet.com Tel: 0 212 534 43 08 www.thessalonikiresist2003.gr Tel 0030 210-3303639 www.atik-online.org e-mail: atik1986@compuserve.de


9

23

23 Mayıs -5 Haziran 2003

‹flgalin üç aflamal› “Yol Haritas›” Haritas›” üç aflamadan olufluyor ve her bir aflama Filistinlilere kesin “görev ve yükümlülükler” ‹srail devletine ise var olan durumun meflrulaflt›r›lmas› hakk› tan›n›yor. K›saca bu aflamalara bakarsak: 1.AfiAMA: fi‹DDETE SON

Kökenleri çok daha önceki tarihlere dayanmakla birlikte 1948 y›l›nda ‹srail devletinin iflgal etti¤i Filistin topraklar› üzerinde kurulufluyla bölgenin iflgalinin resmileflmesi ve bunun uluslararas› alanda tan›nmas› gündeme gelmiflti. On y›llard›r Filistinlilerin topraklar› emperyalist güçleri (baflta ABD olmak üzere) arkas›na alan ‹srail devletinin iflgal, sürgün ve katliamlar›na tan›kl›k etmektedir. Camp David, Oslo Bar›fl süreci de

Filistinlilere topraklar›n› ve yaflamlar›n› iade etmek bir yana bu sürecin kal›c›laflmas› ve yasallaflmas› olarak gündeme gelmifl ancak verilen onca tavize ra¤men bu dahi yaflam bulmam›flt›r. fiimdi bu sürecin kesintiye u¤ramas›ndan sonra bir kez daha Filistinlilerin önüne “yeni” bir Yol Haritas› konuyor. Seçim flans› da tan›maks›z›n. ABD, AB, Rusya emperyalistleri ve BM taraf›ndan haz›rlanan “Yol

Dünyadan Notlar ÖNCE ELLER‹M‹ZLE SAVAfiACA⁄IZ! Ba¤dat’ta yap›lan bir gösteride üniversiteli bir ö¤renci flunlar› söylüyordu; “Ba¤dat’ta hiçbir fley normale dönmedi. Halk›n iradesiyle seçilmeyen belediye baflkan› ve iflgalci Amerikal›lar flimdiye dek bizim için hiç bir fley yapmad›. Hastanelerin çal›fl›r halde olmas› tamamen halk›n imkan ve çabas›yla gerçekleflmektedir. Su elektrik yok. E¤itim yok. Yaflam bütün sefaletiyle devam ediyor. Bu yaflananlara karfl› sessiz kalmam›z beklenemez. Önce ellerimizle sonra sopalarla en son da silahlar›m›zla gösteri yapaca¤›z, ta ki iflgalciler ülkemizi terk edinceye dek.’’ Irakl› üniversiteli genç, yaflanan gerçekli¤i yal›n bir dille anlat›yor. Irak’ta yaflam bütün yoklarla devam ediyor. Halk ölülerini gömüp, yaralar›n› sararak, kay›plar›n› aramaya devam ederken, di¤er yandan yaflam için aray›fl›n› sürdürüyor. Irak’ta iflgalden geriye ölüm, ac› ve yokluk kald›. Y›k›lan, harap edilip, viraneye çevrilen kasabalar, flehirler, istilac› barbarlar›n ortaça¤ sald›r›s›na u¤ram›fl bir tabloyu and›r›yor. ‹flgalci emperyalistlerin sald›r›s›ndan sonra sosyal yaflamda düzelen hiçbir fley yok. Yaflam, iflgal öncesi Saddam döneminden daha geri bir düzeye indi. Ortaça¤›n ‘uygar’ seviyesine dönüldü, t›pk› Afganistan’da oldu¤u gibi, kaos ve istikrars›zl›k bütün gücüyle sürüp devam etmektedir. Irak’ta kaos ve istikrars›zl›¤›n hüküm sürmedi¤i, normal ve ola¤an iflleyen tek sektör petrol kuyular›d›r. Irak petrolleri savafl›n y›k›m ve imhas›n› yaflamayan tek aland›r. Bu tablo bile iflgalin gerçek yüzünü aç›klamakta önemli bir veri sunmaktad›r. Bunun için de¤il miydi binlerce insan›n kat-

ledilmesi, binlerce insan›n yaralan›p sakat kalmas›. Bunun için de¤il miydi, Mezopotamya’n›n harabeye çevrilip, kültür ve tarihi de¤erlerin ya¤malanarak, uygarl›klar›n imha edilmesi. Sald›r› öncesi gibi sonras›nda yaflananlar, emperyalizmin ve onun yaratt›¤› sömürü ve zulüm düzeninin aç›k resmidir. Emperyalist talan iflgal öncesi gibi iflgal sonras› da aç›k kimli¤ini ortaya koyuyor. Kaos ve istikrars›zl›k emperyalizmin var olufl kofluludur. Emperyalist iflgalciler Irak topraklar›na istikrar ve toplumsal huzur getiremez. ‹stikrars›zl›¤›n ve kaosun yarat›c›lar›, yaratt›klar› canavarlar› yok edemez. Emperyalizm ve bir avuç uflaklar› ancak petrol kaynaklar›n›n iflletilmesi için ‘acil’ önlemler alarak, gerekli düzenlemeleri yaparak, bu sektörde istikrar sa¤lamaya çal›fl›r, halk›n yaflam koflullar›n›n düzeltilip iyilefltirilmesi için ise en az ifl yapar. Bu onun karakterinin niteli¤i ve do¤as›n›n gere¤i böyledir. Baflka bir fley beklemek fena bir yan›lg› olur. Kerbela’da ve Irak’›n bir çok flehrinde yap›lan kitle gösterilerinde yeniden “d›fl parmak” aramak isteyen emperyalist iflgalciler, ‹ran’› uyarmakta da gecikmiyor. Kerbela’da yap›lan gösterinin ard›nda ‹ran parma¤›n› arayan iflgalci emperyalistler, yapt›klar› katliam ve y›k›m› örtbas etmeye çal›flarak, hedef flafl›rtmaya çal›fl›yor. Bildik yöntem ve bildik senaryolar›na devam ediyor. Halk› ölüm ve y›k›m aras›nda açl›¤a, susuzlu¤a ve karanl›¤a mahkum edenlerken, baflka suçlu aramalar› gerçekçi olamaz. Suçlular bellidir, aç›k ortadad›r. Suçlular, sadece Irak halk›n›n gözü önünde dolaflm›yor, bütün dünya kamuoyunun gözü önünde do-

Filistinlilere bu aflamada teröre son vermeleri, güvenlik konusunda yeniden iflbirli¤i, yapmalar› ve kapsaml› bir siyasi reform yapmalar› öngörülürken; ‹srail devletinden 1947’yi b›rakal›m, 1967’de iflgal etti¤i topraklar› dahi korumas›na izin verilerek 28 Eylül 2000’den itibaren iflgal etti¤i Filistin topraklar›ndan çekilmesi ve tüm yerleflim faaliyetlerini dondurmas› “isteniyor”. Yani terörü yaratan, fliddeti uygulayan vs. Filistin taraf›d›r ve buna derhal son vermelidir. 2.AfiAMA: GEÇ‹fi SÜREC‹ ‹kinci aflaman›n amac› “geçici s›n›rlara sahip ve egemenlik unsurlar› tafl›yan ba¤›ms›z Filistin devletinin kurulmas›na” odaklanmak olarak ifade ediliyor. Filistin seçimlelaflmaktad›r. Irak iflgali insanl›k tarihine geçen 21. yüzy›l›n en barbar sald›r›s›d›r. Kapitalist-emperyalist sistem dünya halklar›na sald›r›lar düzenleyerek, geliflim dinamikleri zincirlenmifl ülkeleri, bulunduklar› mevcut düzeyden daha da geriye götürmektedir. Onlar› 21. yüzy›l›n bafl›nda, ortaça¤›n köhne karanl›¤›na gömmektedir. Afganistan, Çeçenistan, Irak bu belirlemeyi do¤rulayacak nitelikte güçlü verilerle doludur. Kurflunlan›p hasar görmemifl, bombalan›p, y›k›lmam›fl, harabeye çevrilmemifl, binalar, köprüler, yollar hastaneler, okullar, müzeler, kütüphaneler, tarihi an›tlar, konutlar yok denecek kadar azd›r. ABD emperyalizmi gericili¤in ve ortaça¤›n barbar uygarl›¤›d›r. ‹mha ve yok ederken kazanmak, “infla ederek”, yaparak kazanmak, kapitalist-emperyalist ya¤mac›lar›n, modern istilac›lar›n iflidir. “Irak’ta bize ifl yok, kanl› bir para kazanmak istemeyiz” diyen Bay›nd›rl›k Bakan›’n› tehdit eden Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an, hangi s›n›f›n temsilcisi oldu¤unu iflgal öncesi gibi iflgal sonras› da gösterdi. AKP hükümeti, Irak iflgali öncesi ve sonras›nda ne kadar ve nas›l bir Müslüman oldu¤unu emekçi halklara çok iyi gösterdi. Sömürücü s›n›flar için paran›n kanl›, kans›z olmas›, kirli temiz olmas› önemli de¤ildir. Silah fabrikalar›, petrol flirketlerinin kazançlar› için paran›n kans›z› arka plana itilmifltir, kanl› para ön planda yürümeye devam edecektir. Devrimci ve komünistlerin siyasal teflhir faaliyetini Irak iflgali yeterince kolaylaflt›rd›. Onlara önemli ölçüde veriler sundu. ‹flgal öncesi kitlelere, yeterince anlatmakta zorlan›lan bir çok konu ve geliflmeyi rahatl›kla anlatabilecekleri, aç›klayabilecekleri düzeyde veriler sundu, bu f›rsatlar iyi de¤erlendirilmelidir. Devrimci propaganda ve ajitasyona a¤›rl›k vermelidir. Özellikle bu uflak ve sahte dincilerin yüzünü a盤a ç›kar›p, onlar›n

rinden sonra bafllamas› öngörülen bu aflamada yukar›daki cümlelerdeki “geçici s›n›rlar”, “egemenlik unsurlar› tafl›yan” ifadelerinin belirsizli¤i, bu s›n›rlar› kimin, neye göre çizece¤i, hem “egemenlik unsurlar›” tafl›y›p hem nas›l ba¤›ms›z olaca¤› vb sorular ise tamamen bofllukta sallan›yor, t›pk› emperyalist çözümlerin halklara “çözüm” sunabilece¤i yan›lsamas› gibi… 3. AfiAMA: DA‹M‹ STATÜ Amac› “reformun sa¤lamlaflt›r›lmas›, Filistin güvenli¤inin etkili ve sürekli olmas›, 2005’te daimi statü anlaflmas› imzalanarak nihai s›n›rlar›yla ba¤›ms›z Filistin devletinin kurulmas›” diye ifade ediliyor. ‹flin içinde emperyalistler olup da Filistin halk› (ve tabi tüm halklar ve ezilen uluslar için) olumlu bir fleylerin olmas› hele de ba¤›ms›z bir Filistin devletinin kurulmas› bir hayal dahi olamayacak kadar gerçek d›fl›d›r. Bu anlam›yla “nihai s›n›rlar, ba¤›ms›zl›k” söylemlerinin ard›nda sonsuz kölelik yatmaktad›r ve bunu gizlemek ise imkans›zd›r. hiçbir dönem hiçbir flekilde “anti–emperyalist” olmad›klar›n›, olamayacaklar›n› anlatmak göreviyle karfl› karfl›yay›z. Halk›m›z›n saf temiz inanç duygular›n› sömürerek, onlar› aldat›p kand›rmalar›n izin vermemek gerekir. Dün bu konuda bu denli a盤a ç›km›fl herkesin rahatl›kla görebilece¤i güçlü verilere sahip de¤ilken, bugün çok daha fazla verilere sahip oldu¤umuzun bilinci ve sorumlulu¤uyla hareket etmeliyiz. Emperyalizmin ve uflaklar›n›n siyasal teflhirine yo¤unlafl›p, devrimin propagandas›na a¤›rl›k vermeliyiz. ABD emperyalistleri taraf›ndan iflgal ve istilaya, askeri operasyona maruz kalan hangi ülkede toplumsal yaflam ve refah düzeyi yükselip, toplumsal huzur ortam› yarat›lm›flt›r? Yan›t aç›kt›r, hiçbir ülkede! Bugün askeri iflgal üzerinden belli bir zaman dilimi geçmesine ra¤men, yaflanan geliflmeler dünden farkl› olmad›. ABD emperyalistleri Irak’ta petrol ve enerji kaynaklar›n› iflletecek, kontrol ve denetim alt›na alarak, güvenli¤ini sa¤layacak kukla ve uflak bir yönetim oluflturman›n d›fl›nda yapaca¤› hiçbir fleyi yoktur. Irak’ta ‹stikrars›zl›k, kaos, belirsizlik devam edecektir. Gerginlik ve silahl› çat›flmalar devam edecektir. ‹flgal ve ABD karfl›t› kitle potansiyelinin giderek, geliflti¤i, tepki ve öfkenin önemli ölçüde artarak, radikal örgütlenmelere dönüflece¤i dinamizm güçlenecektir. Tarihte iflgale ve istilaya karfl› örgütlenmelerin oluflmad›¤› örnek yoktur. Irak halk› da direniflini örgütleme yolunu seçerek, iradesini mutlaka ortaya koyacakt›r. Emperyalistler ve bir avuç uflaklar› da rahat yüzü görmeyecektir. Tarihin geliflim yasalar›, kitlelerin direniflinin örgütlenip, devrimci savafla dönüflece¤i örne¤ini Mezopotamya topraklar›nda bir kez daha gösterecektir. Kerbela çölleri “flok ve dehflet imparatorlu¤una” geçici oldu¤unun resmini çizecektir. Tarih, hiçbir imparatora ebedi saltanat vermemifltir. ‹flgalci emperyalistlere de vermeyecektir.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

24

O¤lum halk› ve yoldafllar› için can›n› verdi

ONUNLA GURUR DUYUYORUM 1963 y›l›nda Dersim Ovac›k Tetufla¤› köyünde dünyaya gelen Ahmet Karg›n (Mehmet Zeki), 1992 Haziran’›nda Erzincan’›n Ergani yöresinde para almaya gitti¤i bir yerde bir hain taraf›ndan öldürüldü. Ahmet Karg›n’›n annesiyle yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.

Onunla gurur duyuyorum, hiç yanl›fl hareketini görmedim. Bazen unutmak istiyorum ama sonra diyorum ki benim kaç tane yavrum daha var, onlar› unutmak mümkün de¤il, ben onlarla gurur duyuyorum...

Bize Ahmet Karg›n’› anlat›r m›s›n ana? Leyla Karg›n: Biraz kendine gelince okula verdik. ‹lkokul 5. s›n›f› köyde bitirdi. Daha sonra ‹stanbul’a geldi ve burada çal›flmaya bafllad›. Daha sonra ‹stanbul’da biraz çal›flt›ktan sonra köye yan›m›za geldi, bizimle 56 ay kald›. Ahmet’in gerilla olma özlemi daha çok küçükken bafllad›. Di¤er çocuklar tarlada çal›fl›rken Ahmet, a¤aç dal›ndan yapt›¤› silah›yla gerilla olurdu. Gece gezerdi ve etraf›na arkadafllar›n› toplard›. Onlara bir insan›n nas›l olmas› gerekti¤ini anlat›rd›. Arkadafllar›na bir gün gerilla olmak istedi¤ini anlat›rd›. “Ben devrimciyim” derdi, hatta kardefline “bir gün seni de götürece¤im” diyordu. O zaman gerillalar köyümüze çok nadir geliyordu. Tabi biz de daha sa¤›-solu yeni ö¤renmeye bafllam›flt›k. Ama Ahmet, çoktan devrimcileri tan›m›flt› bile, arkadafllar›yla saklambaç oynarken düflmandan saklan›r gibi oynard›. Arkadafllar›n› etraf›na toplar, a¤aç dal›ndan yapt›¤› sazla türküler söylerdi. Devrimci düflüncelerle nas›l tan›flt›? -Küçük, daha 11-12 yafllar›nda ya vard› ya yoktu. Köye gerillalar geldi¤i zaman kap›da nöbet tutard›. Gerillan›n geldi¤ini duyan askerler hemen evlerin etraf›n› sarard›. Ben Ahmet’e “anneci¤im bu silahlar tehlikeli” derdim. O da bana “boflver ana, bir gün ben de er geç böyle silahl› gerilla olaca¤›m.”

Ve 19 yafl›nda idi yanl›fl hat›rlam›yorsam, köyden gerilla olmak için k›rsala gitti. Çevresiyle iliflkileri nas›ld›? -Ailesine ve çevresine karfl› duyarl› bir insand›. Kimin bir sorunu varsa çözmeye çal›fl›rd›. Haks›zl›¤a asla tahammülü yoktu. Bir ekme¤i 10 kifliyle paylafl›rd›. Kardefllerine karfl› da afl›r› düflkündü ve çok anlay›fll› biriydi. Onunla gurur duyuyorum, hiç yanl›fl hareketini görmedim. Bazen unutmak istiyorum ama sonra diyorum ki benim kaç tane yavrum daha var, onlar› unutmak mümkün de¤il, ben onlarla gurur duyuyorum... Nas›l flehit düfltü ve siz nas›l haber ald›n›z? -Bir köyden para almaya gitmifller. Bir ma¤arada konaklad›klar› zaman oradaki hain Ahmet’imi öldürmüfl. Yavrum, benim okumam yazmam yok zaten. Benim bildi¤im bu, siz anlatacaks›n›z ki ben bileyim. Biz köydeydik, benim küçük o¤lum askere muayene olmaya gidecekti. Day›s›na söyledik “sen de çocukla git” diye. Çünkü karakola yaln›z gidemiyorduk. Ahmet’in da¤a gitti¤ini ihbar etmifller. Devlet tabi bizi s›k s›k s›k›flt›r›yordu. “Ahmet nerde” diye. Biz de ‹stanbul’a gitti¤ini söylüyorduk. Day›s› sonra gelip babas›n› da ald›. Babas› Ovac›k’ta bir arkadafl› görmüfl. “Day› Ahmet flehit düfltü cenazeyi almak istiyor musunuz” demifl. Tam olarak konuflmalar› hat›rlam›yorum, yanl›fl olmas›n babas›

da “ulaflabilirsek almak isteriz” demifl. Tabi cenazeyi alamad›k. Peki devlet nas›l zorluklar ç›kard›? -Mart ay›yd›. Köylere operasyona ç›km›flt› askerler. Muhtar›n da evine gelmifller. Astsubay ça¤›rd› beni. “O¤lun ölmüfl bafl›n sa¤ olsun” dedi. Ben de “bilmiyorum demek sen biliyorsun ki böyle konufluyorsun” dedim. Dedi “niye inkar ediyorsun o¤lun da¤da teröristlere kat›lm›fl”. Yine “bilmiyorum” dedim. Herhalde Temmuz ay›yd› otlar biçilmeye bafllanm›flt›. O zaman duyduk ki yoldafllar› kendileri gömmüfller. Çok güzel bir cenaze töreni yapm›fllar. Zaten babas›na en iyisini yapt›k demifller. Yani içim rahat ama o¤lumun mezar›n› bilseydim, baflka bir fley istemem. Yoldafllar›n› çok seviyordu “hepsi benim kardeflim, hepsi anam babam” diyordu. O¤lum halk› için ve yoldafllar› için can›n› verdi, onunla gurur duyuyorum. Ana baflka söylemek istedi¤in bir fley var m›? -Ben onlarla gurur duyuyorum, yanlar›nda olamasam da yüre¤im sizinledir. Ahmet derdi bana “ana beni özledi¤inde yoldafllar›ma sar›l, sanki bana sar›l›rs›n.” fiimdi ben de sizlere sar›l›yorum. Dikkat edin yavrum baflka ne diyeyim. Bir de bu gün 18 May›s ‹brahim’i hiç unutmad›k. Ona ve tüm devrim flehitlerine kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Sizi hiç kimse unutturamaz. Sizleri seviyorum.

Eflkiyan›n Türküsü

Ali Ekber Atmaca

Ad› Ali Ekber’di. Soyad›n› do¤an›n en at›lgan ve coflkulu yarat›klar›ndan olan bir kufltan alm›flt›. Sonradan onun at›lganl›¤›n› kendi ruhunun flekillenmesinde bulaca¤› bir kufl. ATMACA. Çocuklu¤u ‹stanbul’da Okmeydan›, Örnektepe ve Has-

köy’ün gecekondu mahallelerinde geçer... Onun coflkun muzip yap›s› çocuklu¤undan ölümüne dek sürmüfltür. En zor durumlarda, en zor eylem anlar›nda ve en ciddi sorunlar üzerinde düflünce üretirken bile onun bu yönüne rastlamak mümkündür... fiehir gerillalar›m›zca bir yere bask›n yap›l›r. Ve komutan Ali Ekber yoldaflt›r. Bask›na u¤rayanlardan birisi Türkçe anlamayan yabanc› birisidir. O yüzden panikler ve sorun ç›kart›p sürekli m›zm›z eder durur. .. Adam›n sorun ç›karmas›na sinirlenen Ali yoldafl (Kod ad› Kerim) di¤erlerine söyleyerek susturmalar›n› zarar vermeyeceklerini anlat›r. Adam› onlar da susturamazlar. Kerim’in kafas› iyice bozulunca (zira adama zarar da vermek istemiyordur) adama döner ve “Ulan Hans, kafam› bozma ay em terörist” diye ç›k›fl›r. Tabi ki Hans hizaya gelmifltir. Partiyle iliflkisi 1977’de o henüz 14

yafl›ndayken bafllar. Lise ö¤rencisidir. K›sa sürede at›lganl›¤›, gözüpekli¤i ve örgütleyicili¤i ile öne ç›kar. O y›llarda Ali Ekber’i liseli gençli¤in mücadelesinde, anti-faflist mücadelede kitle çal›flmalar›nda ve faaliyetlerde tüm aktifli¤iyle görürüz. Kâh gecekondu eylemlerinde, kâh faflist bir müdürü ya da sivil faflistleri sindirirken, kâh bildiri, pankart, bombalama gibi eylemlerde. Ondaki bu militan yan ve gözüpeklik ona eflk›ya denmesine neden olur... 1980’de askeri faaliyete aktar›l›r. Bu k›sa askeri çal›flmada daha çok alt düzeydeki kimi askeri pratiklere kat›larak geliflimini sürdürür. Ard›ndan hemen gelen AFC ile darbeler sonucu ba¤› kopar... Darbenin hemen sonras› bir eylemden dolay› aran›r durumdad›r ve kimliksizdir. Kendine bir kimlik yapar ve ifle girer. Yarat›c›l›¤›, zekas› ve giriflkenli¤iyle k›sa sürede kendine bir çevre oluflturur. Git-

tikçe çok de¤iflik zengin çevrelere kendini kabul ettirir... Tüm düfllerini öncüyle ba¤ kurup bir Partizan olarak savaflmak üzerine odaklam›flt›r... Kendini yeniden yaratman›n ustalar›ndand›r. Yaklafl›k sekiz dokuz y›ll›k bofllu¤a, bu bofllu¤un getirdi¤i kimi eksik ve zaaflara meydan okuyan yoldafl, “zaman› telafi etmeliyim” anlay›fl› ile yeniden faaliyete bafllad›¤› 1989’dan itibaren h›zla ilerlemifl, kendini ar›nd›rm›fl ve art›k 1990’›n ortalar›ndan itibaren partinin güvenini, sevgisini ve övgüsünü kazanan “Kerimî” olmufltur.... Ölüm, Artvin Alay Komutanl›¤›’n›n karanl›k bir iflkence odas›nda Mehmet Sezbilabban’›n flefli¤ini yapt›¤› sorgu timinin kanl› iflkence seanslar›nda bulur onu. Bir görev için gittti¤i fiavflat’ta yakalanm›fl ve iflkencede katledilmifltir. ‹smini bile ö¤renemez alçaklar, yoldafl›n. Tarih 28 May›s 1992’dir. Bir yoldafl›


9

25

23 Mayıs -5 Haziran 2003

“Savafl hata kabul etmez”

Refik Yaflar

Yusuf Ekinci

Küçük bir ihmalin, bir dikkatsizli¤in yada ‘bir seferden bir fley ç›kmaz’ anlay›fl›n›n sonucunun ne kadar a¤›r sonuçlar getirdi¤i defalarca kan›tlanm›flt›r. Vartinik’te Ali Haydar’›n flehit düflmesine, ‹brahim Kaypakkaya’n›n yaralanarak tutsak düflmesine neden olan nöbetçinin uyuyakalmas›d›r. Bunun bir örne¤i de 28

May›s 1991’de Elaz›¤ Palu k›rsal›nda konaklayan T‹KKO gerillalar› taraf›ndan yafland›. Gerilla birli¤i günler süren yürüyüflün ard›ndan Palu Kalesinin karfl›s›nda konaklamak zorunda kal›rlar. Bu s›rada gerillalar› farkeden bir köylü onlara do¤ru yaklafl›r. Köylü ile bir süre konuflan komutan, sonradan 4 gerillan›n flehit düfl-

Y›ld›z Çiçek 1968 y›l›nda Dersim Merkez’e ba¤l› Gevrek köyünde dünyaya gelen Y›ld›z Çiçek (Kinem) 1989 y›l›nda gerillaya kat›ld›. 1992 y›l›nda Artvin’e atanan birli¤in komutan› oldu. fiavflat’ta bir ihbarc›n›n verdi¤i bilgiler üzerine ç›kan çat›flmada saatlerce süren direniflin ard›ndan flehit düfltü, yoldafllar› çemberi yarmay› baflard›. Çat›flmada hevesi kursa¤›nda kalan kontgerilla flefi Mehmet Sezbilabban, “Beni fiavflat halk›na rezil ettiniz” diyerek h›rs›n› Y›ld›z Çiçek’in cesedini ç›r›lç›plak soyup fiavflat halk›na teflhir ederek almaya çal›flm›flt›r.

‹flçi s›n›f›n›n ilk iktidar deneyimi Komün

73 gün süren Paris Komünü, 28 May›s 1871 tarihinde devrimci güçlerin yenilgisiyle sonuçland›. ‹flçi s›n›f›n›n ilk iktidar deneyimi olan Paris Komünü proletaryaya büyük deneyimler b›rakm›flt›r. 17-18 Mart gecesi Ulusal Muhaf›zlar Merkez Komitesi Paris’in yönetimine el koydu. Komün, iktidar› ele geçirdikten sonra eski burjuva devlet ayg›t›n› de¤ifltirmeye yönelik uygulamalar yaparak kendi iktidar organ›n› kurdu. Marks ve Engels’in birlikte teorize etti¤i iflçi s›n›f›n›n devrimci ideolojisi ve eylem program› ilk kez Komün ile gerçekli¤e dönüfltü. Ancak 21 May›s 1871’de Prusya ordusunu arkas›na alm›fl olan Versailles Birlikleri Paris’e sald›rd›lar. Bir hafta boyunca Komünarlar savaflarak büyük bir direnifl örne¤i sergilediler. Ele geçirilen bütün insanlar sorgusuz sualsiz kurfluna dizildi. 28 May›s 1871’de son barikat da düflürüldü. Marks, 73 gün süren Komün deneyimini de¤erlendirirken “Burjuvazi ilerici barutunu henüz tüketmemiflti” diye de¤erlendirme yapt›. Güçler dengesindeki eflitsizlik ve proletarya diktatörlü¤ünün yeterince bilince ç›kar›lamamas› Komün’ün en önemli deneyimi oldu. Burjuvazinin iddia etti¤i gibi Komün’de yenilen Komünizm de¤ildi. Öyle ki Komünün ortaya ç›kard›¤› dersler Komünizmin yolunu açar nitelikteydi.

Yaflar Sa¤d›ç

mesine yol açan yanl›fl bir karar vererek köylüyü serbest b›rak›r. Verilen bu karar›n yanl›fl oldu¤unu farkeden gerillalar, yerlerini de¤ifltirmeye karar verirler ancak arazinin kötü olmas›ndan kaynakl› fazla ilerleyemezler. Burada düflman›n pususuyla karfl›lafl›rlar. “Teslim ol” ça¤r›lar› “Gücünüz yetiyorsa siz teslim al›n”

Cihan Çelebi 1950’de Erzincan Te r c a n ’ a ba¤l› Tecer köyünde do¤an Cihan Çelebi, Mecidiyeköy Lisesinde okurken tan›flt› Proletarya Partisiyle. 27 May›s 1980’de sivil faflistler taraf›ndan katledildi.

Tiananmen Katliam Çin’de y›llardan beri siyasi eylemler ve kitle hareketleriyle ad›n› duyuran ünlü Tiananmen Meydan›, 1988’in sonlar›ndan itibaren yine kitlesel gösterilere sahne oldu. Ö¤rencilerin bafllatt›¤› gösteriler k›sa sürede büyüyerek k›sa sürede ciddi bir boyut kazand›. 15 Nisan 1989 tarihinde Pekin Üniversitesi ö¤rencileri Komünist Gençlik Birli¤i’nin eski liderlerinden Hu Yaobang’›n ölümüyle sokaklara döküldüler. Hu 1987 ö¤renci eylemlerine “hoflgörüyle” yaklaflt›¤›ndan görevine son verilmiflti. Ö¤rencilerin, bürokratik burjuva diktatörlü¤üne duyduklar› tepkiyi protesto etmek için Hu’nun cenaze töreni iyi bir f›rsat oldu. Törene bir milyonu aflk›n kifli kat›ld›. Ö¤renciler sloganlarla hem yönetimi elefltiriyor hem de Deng ve Li Peng’in istifas›n› istiyordu. Ö¤rencilere halk›n yan›s›ra ö¤retim üyeleri ve iflçi konfederasyonlar› da destek verdi. Birçok ö¤rencinin Baflkan Mao’nun posterlerini tafl›d›¤› gösterilerde çad›rlar kurularak Tiananmen meydan› adeta iflgal edilmiflti. May›s ay›n›n sonlar›na do¤ru hükümet baflkent Pekin’in birçok semtinde s›k›yönetim ilan etti. Ordu polis harekete geçirildi. 8 Haziran’da 27. ordu tank deste¤inde direniflçileri kurflun ya¤muruna tuttu. Binlerce kifli öldürülürken onbinlercesi de yaraland›. Bu katliam Tiananmen Katliam› olarak tarihe geçti.

Kumriye Cihan sözleriyle yan›tlan›r gerillalar taraf›ndan. Çat›flma sonucu Refik Yaflar (Komiser Memo), Yusuf Ekinci (Doktor Kenan), Yaflar Sa¤d›ç (Adem) ve Kumriye Cihan (Dilan) isimli gerillalar flehit düfler. Yanl›fl karar veren komutan bu çat›flma s›ras›nda düflmana teslim olarak hainleflen Bozo’dur.

Tarihten notlar... Mikhail ‹vanoviç Kalinin öldü; “Komünizmin ideallerini yaymak için tutku gerekir. Kitlelere öncülük etmek için insan›n kendisi de kitlelerle birlikte ayn› tutkuyla yanmal›d›r” diyen Kalinin, iflçi kökenli Bolflevik önderlerdendi. Kalinin 3 Haziran 1949’da yaflam›n› yitirdi. Nurhak Direnifli; 1968 kufla¤›n›n önderlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdo¤an Nurhak da¤lar›nda 31 May›s 1971’de flehit düfltüler. Endonezya Komünist Partisi Kuruldu; 23 May›s 1920’de kurulan Endonezya Komünist Partisi’nin ilk önderi Hendrik Sneevliet partinin Komintern’deki ilk temsilcisi oldu. Çorum Katliam›; 28 May›s 1980’de t›pk› Marafl’ta oldu¤u gibi bir kitle katliam› yafland›. Alevi Sünni çat›flmas› görüntüsü verilen katliamda devrimciler olay›n gerçek yüzünün bu olmad›¤›n›, olaylar› bizzat devletin kendisinin yapt›¤›n› halka anlatarak direnifli örgütlediler. May›s Temmuz aylar› aras›nda yaflanan olaylarda 50’ye yak›n insan öldürüldü, yüzlercesi de yaraland› Cumartesi Annelerinin ilk eylemi; Gözalt›nda kay›plara karfl› bafllat›lan eylemlerde önemli bir yeri olan Cumartesi Anneleri ilk eylemlerini 27 May›s 1995 tarihinde Galatasaray Lisesi’nde gerçeklefltirdi. Cumartesi Anneleri olarak tarihe geçen kay›p ve tutsak yak›nlar› o günden sonra yaklafl›k 3.5 y›l boyunca her hafta cumartesi günü gözalt›nda kay›plar›n bulunmas› için eylemlerini sürdürdüler. MLSBP Haziran fiehitleri; ‹tirafç› fi. Özkan’›n ihbar› sonucu MLSBP önder ve kadrolar›ndan Do¤an Özzümrüt, M. Atilla Ermutlu ve Tamer Arda 6 Haziran 1981’de katledildi.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

26

9

Y›l›n anneleri ezilen emekçi annelerdir Sistemin ikinci s›n›f olarak nitelendirdi¤i anne, yaflamak için çal›flmakla da yükümlüyse çal›nan anneli¤i tafl›n›r fabrikalara, tarlalara ev ifllerine. Tarlada çal›flan anne evlad›n› s›rt›nda tafl›yarak öder anal›k borcunu ve sevmek isterken nas›rl› elleriyle yavrusunun yüzünü, hiç ac›tmad›¤›n› bilir.

Günümüzde kad›n olmak; Bundan yüzy›llar öncesine dayan›yor kad›n olman›n... sanc›lar›. Kad›n deyince akl›m›za ne geliyor, bizler için neyi ifade ediyor.... Yüzy›llar öncesine bakt›¤›m›zda kad›n olman›n bedeli, günümüz kapitalist-emperyalist sisteminin bak›fl aç›s›ndan çok da farkl› de¤il asl›nda. De¤iflen tek olgu ikinci cins olarak kad›n›n ezilmiflli¤inin daha da katlanarak artmas›d›r. Anaerkil toplumlarda, kad›n›n ayn› zamanda anneli¤inin önemi daha ayr› bir yere sahipti. Çünkü o dönemlerde üretim araçlar›n›n yoksunlu¤undan kaynakl›, ortak yaflam hakimdi ve kad›n da, erkek de ayn› iflleri yaparlard›. Yani sömürünün olmad›¤›, insanlar›n meta olarak kullan›lmad›klar›, eme¤e ve ifl bölüflümüne dayal› bir sistem hakimdi. Fakat zaman ilerledikçe ve üretim araçlar›n›n üretim iliflkileri üzerindeki etkisi artt›kça eme¤in sömürüsü flekillenmeye bafllad›. Erke¤in beden gücü ile kad›n›n gücü aras›ndaki fark ortaya ç›km›flt›r. Bu aflamada toplumda ikincil durumuna düflen kad›n çifte sömürünün cenderesine at›lm›flt›r.

Tüm bunlarla birlikte bir de anad›r kad›nlar›m›z. Her y›l May›s’›n ikinci pazar gününde “kutlanan” Anneler Günü, var olan sistemin çarp›kl›¤› ve yozlu¤uyla meta tüketiminin ve reklam›n bir arac› haline getiriliyor. Emperyalist kapitalist sistemin kriterlerine göre belirleniyor y›l›n annesi. Fabrikada, tarlada çal›flan anne hem çocu¤una bakmakla yükümlü hem de evdeki yaflam› devam ettirmekle. Bu a¤›r sorumlulukla bitmez analar›n çilesi. Yerlerinden yurtlar›ndan sürülerek hiç tan›mad›klar› bilmedikleri bir yaflam›n içine at›l›rlar. Burada da yaflam›n a¤›r yükünü omuzlayanlard›r yine onlar. Sistemin ikinci s›n›f olarak nitelendirdi¤i anne, yaflamak için çal›flmakla da yükümlüyse çal›nan anneli¤i tafl›n›r fabrikalara, tarlalara ev ifllerine. Tarlada çal›flan anne evlad›n› s›rt›nda tafl›yarak öder anal›k borcunu ve sevmek isterken nas›rl› elleriyle yavrusunun yüzünü, hiç ac›tmad›¤›n› bilir. Evlad›n› tel örgüler ve demir parmakl›klar aras›ndan görebilen sadece sesini net duyabilen evlad›n›n özlemi ve hasretiyle dolup taflmas›na ra¤men evlad›na dokunamayan saç›n› bile okflayamayan eli öpülesi analar›m›z.

G. Kazakistan’da 58 kad›na tutuklama Kad›nlar›n yaflad›klar› ve maruz kald›klar› kötü uygulamalar dünyan›n hiçbir yerinde de¤iflmiyor. Söz konusu özellikle devlet ve devletin kolluk güçlerinin fliddeti ve uygulamalar› olunca bu uygulamalar daha bir tan›d›k geliyor. ‹flte bunun gibi bir örnek de Güney Kazakistan’da yafland›. Söyledi¤imiz gibi bu ülkenin ismi Almanya, fiili, Arjantin, Türkiye vb. bir baflkas› da olabilirdi. 14 May›s’ta Anneler Hareketi aktivisti yüzlerce kad›n çocuklar›yla birlikte Belediye Baflkan› ile görüflmeyi umarak Kentau flehri Belediye binas› önünde bir eyleme kat›ld›lar. Kad›nlar sosyal problemleri, özellikle de yetkililerin ve polisin kad›nlara karfl› yasad›fl› hareketlerini art›r-

malar›n› konuflmak istiyorlard›. Fakat bu mümkün olmad›. Belediye Baflkan› protestocularla görüflme yapmay› reddetti. Bunun üzerine kad›nlar binan›n çevresinde ve binaya aç›lan yollar› kapatarak bir insan zinciri oluflturdular. Ancak Belediye Baflkan›n›n korumalar› araçlar›n› kad›nlar›n üzerine sürerek birçok kad›n›n yaralanmas›na sebep oldular. Bu olay›n ard›ndan protestolar›n “kontrolden” ç›karak büyüyece¤inden korkan polis taktik de¤ifltirerek kad›nlar›n onarl› gruplar halinde ö¤leden sonra Baflkanla görüflebileceklerini söyledi. Ö¤le tatilinin sonuna kadar zinciri bozan kitlenin içinden liderleri olarak belirledi¤i ka-

Bir cam›n önünde güvercinin yavrusunu gagas›yla besleyiflini gören annenin Ö.O direniflinde bedeni eriyen evlad›n›n eriyiflini gören ama buna ra¤men dimdik bafl›yla yan›bafl›nda duran annelerimiz. Ya da Irak’ta ABD emperyalizminin azg›n sald›rganl›¤›ndan bedenlerini evlatlar›na siper eden analar. Ya da Bingöl’deki depremde evlad›n› yitiren annenin mezar› bafl›ndaki çaresizli¤ine ra¤men kendisine hep fliir ve çiçek veren o¤lunun enkazda kalan fliir defterini istemesi. Emperyalist sald›rganl›¤›n ve haks›z savafllar›n yaratt›¤› y›k›m ve ac›y› görmek mümkün onlar›n yüzünde. Ya da annesini kaybetmifl bir çocu¤un yüzünde... Analar analar›m›z sab›r tafllar›n› çatlatacak yüre¤e ve direngenli¤e sahip analar›m›z. ‹flte onlar, ezilen-sömürülen emekçi halk›n anneleri. Bunca sorunu yaflayan... analar›m›z, evlatlar›m›z, Ölüm oruçlar›nda kaybedilen, F tiplerinde, onlardan uzak kokular›n› duyamazken, sistemin enkaz alt›nda b›rakt›¤› çocuklar›n› ararlarken ya da Irak’ta ABD’nin bombalanan bedenlerini siper ederlerken egemenler sanki yaflananlar›n sorumlusu kendileri de¤ilmiflçesine analar›m›z›n “Anneler gününü” kutluyorlar. Patronlar ise Anneler Gününü kullanarak ‘annelik’ üzedinden prim yapmaya çal›fl›yorlar. Öyle ki amaçlar› burjuva gazetelerinde bile alenen yaz›l›yor. Ütüden, rondoya, yap›flmaz tencere tavadan küçük ev aletlerine kadar 300 çeflit ürünü bünyesinde bar›nd›ran Tefal, anneler günü sat›fllar›n› patlatmaya haz›rlan›yor. (Radikal 10 May›s) Oysa annelerin ne ütüye, ne tencereye, ne tavaya ihtiyaçlar› var. Onlar›n tek

istedi¤i evlatlar›n› aç b›rakmamak, doyurmak ve güzel bir gelecek b›rakmak yar›nlarda. Bu özlemlerle yan›p tutuflan analar›m›z için patronlar›n gönderdi¤i mesajlar›n hiç bir anlam› yoktur. Oysa anlaml› olan analar›m›z›n yüre¤indeki sevgidir, emektir, iflte budur onlar› yücelten. Ve bu sevgi, bu emek, bu öfke onlar› a¤latandan hesap soracakt›r. Irak’ta bombalara karfl› bedenlerini evlatlar›na siper eden, evlatlar› için alanlarda coplanan, saçlar›ndan sürüklenen, a¤z› burnu kan revan içinde b›rak›lan ve ona ra¤men direnen ve direnmeye devam eden emekçi analar›m›z, bizim analar›m›z ve her aylarda ve y›llarda.

d›nlar gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan kad›nlar›n kimisi evlerinden, kimisi sokaklardan, kimisi de dükkanlarda kuyruklardan ç›kar›larak gözalt›na al›nd›lar. ‹flçi hareketi lideri Genaddi Nikitin’in verdi¤i bilgiye göre 50’nin üzerinde kad›n gözalt›na al›nd›. Nikitin gözalt›na al›nan kad›nlara karfl› yetkililerin fliddet uygulayaca¤› konusundaki endiflelerini de dile getirdi. Kad›n liderlerden Gulya Dildabaeva bir önceki polis sald›r›s›ndan sonra kald›r›ld›¤› hastaneden yeni taburcu olmufltu. 14 May›s gecesi geç saatlerde polis karakolunda kad›n liderlerin tutuklanmas› için özel bir mahkeme gerçeklefltirildi. Bu uyduruk mahkemede yaln›zca polis ve kad›nlar› de¤il aç›kça polisleri savunan avukat yer ald›. 58 kifliden 18’i tutuklan›rken, tutuklamalar›n daha artaca¤› da bekleniyor. Bu özel mahkeme boyunca polis kad›nlara sürekli ba¤›rarak tehdit etmeyi de ihmal etmedi. “Sovyetler Birli¤i sizin gi-

biler yüzünden da¤›ld›”, “Siz seçmen de¤il, koyunsunuz”, “Baflkan›m›za dokunmay›n, sizler vurulmal›s›n›z” gibi tehditler savuran polis gözda¤› vermek için mahkeme boyunca epey ter döktü. Kazakistan ‹flçi Hareketi’nin yetkili komitesi bir aç›klama yaparak Güney Kazakistan’daki yetkililere protesto metinleri gönderilmesi için tüm sendikalara, solcu ve insan haklar› örgütlerine ça¤r› yapt›. Bu protestolar›n gönderilece¤i telefon numaralar› flöyle: 1- Kentau Polis fiefi Albay Dalbekov Kairat Tel: 0073 2536 32503/32466 2- Kentau Belediye Baflkan› Tel: 0073 2536 35565 3- Kad›nlarla dayan›flma mektuplar› için pabgem@online.ru Görüldü¤ü gibi ülkenin isminin hiçbir önemi yok. Önemli olan tüm iflçi, emekçi, ezilen kad›nlar›n haklar›n› istemeye kalkt›klar› anda karfl›lar›nda devletin fliddet kurumlar›n› bulmaktalar.


9

27

23 Mayıs -5 Haziran 2003

‹ki usta devrimci flair;

NAZIM H‹KMET, AHMED AR‹F

fiiir denince, kavga fliirleri, sevda fliirleri, hasret fliirleri, umut fliirleri denilince ilk akla gelen flairlerdir Naz›m Hikmet ve Ahmed Arif. Özellikle devrimcili¤e ilk ad›m att›¤›m›zda ilk tan›flt›¤›m›z isimlerdir bu isimler. Naz›m Hikmet; ‘tepeden t›rna¤a inanç, tepeden t›rna¤a kavga ve sevdadan ibaret’. Bir fliirinde a¤lat›rken di¤er fliirinde isyan duygular›n› kabartarak kavgaya davet eder. Düflünceleri u¤runa y›llarca hapis yatan, sürgün hayat› yaflayan Naz›m Hikmet, son nefesine kadar memleket hasretiyle yan›p kavrulmufltur. Ahmed Arif; da¤lar›n flairi. Onun fliirleri bizi Kürt halk›n›n ac›lar›, umutlar›, özlemleriyle buluflturur. Onlar›n umudunu Anadolu halk›n›n yüre¤ine tafl›r. Cemal Süreya, Naz›m Hikmet ve Ahmed Arif’i anlatt›¤› bir yaz›s›nda flöyle diyor: “Ahmed Arif’in fliiri bir bak›ma Naz›m Hikmet çizgisinde, daha do¤rusu Naz›m Hikmet’in de bulundu¤u çizgide ge-

liflmifltir. Ama iki flair aras›nda büyük ayr›l›klar var. Naz›m Hikmet, flehirlerin flairidir. Ovadan seslenir insanlara, büyük düzlüklerden. Ovada akan ‘büyük ve bereketli bir ›rmak’ gibidir. Uygard›r. Ahmed Arif ise da¤lar› söylüyor. Uyrukluk tan›mayan, yafls›z da¤lar› ‘asi’ da¤lar›. Uzun ve tek bir a¤›t gibidir onun fliiri. ‘Daha deniz görmemifl’ çocuklara adanm›flt›r. Kurdun kuflun aras›nda, yaban çiçekleri aras›nda söylenmifltir, bir hançer kabzas›na ifllenmifltir. Ama o a¤›tta, bir yerde, birdenbire bir zafer flark›s›na dönüflecekmifl gibi bir umut (bir sanr›, daha do¤rusu bir h›rs), keskin bir par›lt› vard›r. Türkü söyleyerek çarp›flan, yaral›yken de arkadafllar› için tarih özeti ç›karan, buna felsefe ve inanç katmay› ihmal etmeyen bir gerillan›n fliiridir.” Dö¤üflenler de var bu havalarda El, ayak buz kesmifl, yürek cehennem Ümit, öfkeli ve mahzun Ümit, sap›na kadar namuslu Da¤lara çekilmifl Kar alt›ndad›r. Naz›m Hikmet 1902’de ‹stanbul’da dünyaya geldi. Moskova’da ekonomi politik okudu. 1924’te Türkiye’ye döndü. Yaz›lar› ve fliirlerinden dolay› tutuklanarak 13 y›l› aral›ks›z olmak üzere toplam 18 y›l hapis yatt›. Sanat›n, sanatç›n›n örgütlü olmas› gerekti¤ini savunan Naz›m, dönemin TKP’sinde yer ald›. Eserlerinde eski fliirin kal›plar›n atm›fl, s›n›rlar› aflm›flt›r. Dünyan›n neresinde yaflan›rsa yaflans›n hep ezilenlerin yan›nda yer alm›flt›r. Yar›s› burdaysa kalbimin yar›s› Çin’dedir, doktor.

HALK OZANI MAHZUN‹ fiE R‹F ANILDI Büyük halk ozan› Mahzuni fierif, ölümünün ikinci y›ldönümde Pir Sultan Abdal Cem ve Kültür Derne¤i’nde düzenlenen gece ile an›ld›. Almanya’n›n Berlin flehrinde iki y›l önce geçirdi¤i kalp krizi sonucu yaflam›n› yitiren halk ozan› Mahzuni fierif için Alibeyköy Pir Sultan Abdal Cem ve Kültür Derne¤i’nde anma gecesi düzenlendi. Çok say›da kiflinin kat›ld›¤› gecede bir konuflma yapan dernek baflkan› Muharrem Aktafl, Mahzuni fierif’in b›rakt›¤› miras› sürdüreceklerini belirterek, “Mahzuni ve onlar gibi binlerce insan yeniden do¤acakt›r” dedi. Konuflman›n ard›nda derne¤in müzik grubu Mahzuni fierif’ten türküler söylerken, çocuklardan oluflan 20 kiflilik semah grubu gösteri yapt›. Geceye kat›lan Fevzi Kurtulufl ise, “Mahzuni fierif ba¤›ms›z bir Türkiye’nin insan›yd›, onun gibi bir ozan ç›kmad›. Yeni Mahzuniler ç›kmak zorunda, yeni fleyler üretece¤iz” fleklinde konuflarak, Mahzuni fierif’ten türküler söyledi. Gecede ayr›ca Mahzuni fierif için bir an› defteri oluflturuldu. (‹stanbul)

Sar› nehre do¤ru akan Ordunun içindedir. Sonra her flafak vakti, doktor, Her flafak vakti kalbim Yunanistan’da kurfluna diziliyor Sonra bizim burada, mahkumlar uykuya var›p, revirden el ayak çekilince, Kalbim Çaml›ca’da bir harap konaktad›r Yukardaki bu dizelerine en büyük örneklerden birisi de Hiroflimal› çocuklar için yazd›¤› fliirdir. Hiroflimal› çocuklar Naz›m’a yazd›klar› mektupta duygular›n› flöyle dile getiriyorlar. “Biz Hiroflimal› genç k›zlar›n, sizin fliirinizden ne büyük coflku duydu¤umuzu ö¤renmek isteyece¤inizi san›yoruz... Hiroflima’n›n çocuklar› sizin fliirlerinizden esinlendiler. Atom bombas›ndan hiçbir zaman zarar görmedi¤iniz halde insanl›¤›n yüre¤ini parçalayan o fliirleri nas›l yazd›n›z?” 3 Haziran 1963’te memleketinden uzakta Moskova’da yaflama veda eden Naz›m Hikmet, vatan hainli¤ine devam ediyor hala... * * * 21 Nisan 1927’de Diyarbak›r’da dünyaya gelen Ahmed Arif, orta ö¤renimini Diyarbak›r’da tamamlad›. Ankara Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi Felsefe bölümünde okurken siyasi faaliyetlerinden dolay› tutukland›. Orhan Veli’nin en popüler oldu¤u dönemlerde fliir yazmaya bafllayan Ahmed Arif’in en çok etkilendi¤i flair Naz›m Hikmet olmufltur. ‹lk fliirleri 1948-1951 y›llar› aras›nda dergilerde yay›nlad›. fiiirlerinde Kürt ulusunun yaflad›¤› zulmü, ezilen emekçi halk›n sorunlar›n› ve bunlar

karfl›s›ndaki tavr›n nas›l olmas› gerekti¤ini ana tema olarak iflledi. Öyle y›kma kendini Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, ‹çerde, d›flarda, derste, s›rada, Yürü üstüne üstüne Tükür yüzüne cellad›n, F›rsatç›n›n, fesatç›n›n, hay›n›n... Dayan kitap ile Dayan ifl ile T›rnak ile, difl ile Umut ile, sevda ile, düfl ile. Dayan rüsva etme beni 2 Haziran 1992’de yaflam›n› yitiren Ahmed Arif geride kocaman direngen bir yürek b›rakarak aram›zdan ayr›ld›. Naz›m Hikmet’i ölümünün 40., Ahmed Arif’i ölümünün 11. y›l›nda sayg›yla an›yoruz...

PARAD‹GMANIN ‹FLASINA ‹K‹NC‹ DAVA Fikret Baflkaya taraf›ndan kaleme al›nan ve 1991 y›l›nda ilk bask›s› yay›nlanan “Paradigman›n ‹flas›” kitab›na birkez daha dava aç›ld›. 1993 y›l›nda ‹stanbul 2 No’lu DGM taraf›ndan verilen karar ile kitab›n yazar› Fikret Baflkaya’ya 20 ay hapis cezas› verilmifl ve bu karar infaz edilmiflti. Bu mahkumiyet karar›ndan sonra 8. bask›s› yap›lan kitaba A‹HM karar›na ra¤men yeniden dava aç›ld›. Daha önce aç›lan davay› A‹HM’e götüren Baflkaya A‹HM’nin “askeri yarg›ç yarg›lamada görev ald›¤› için yarg›laman›n adil olmad›¤›na, ifade özgürlü¤ünün ihlal edildi¤ine ve bu nedenle devletin tazminat ödemesine” karar verdi¤ini ve kitapta ifade edilen görüfllerin suç olarak de¤erlendirilemeyece¤ini aç›kça ifade etti¤ini dile getirdi. Devletin; A‹HS’nin hükümlerinin ve A‹HM kararlar›n›n ba¤lay›c›l›¤›n› kabul etti¤ini hat›rlatan Fikret Baflkaya 13 May›s günü Özgür Ünüversite binas›nda yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla davay› kamuoyuna duyurdu. Baflkaya duyarl› olan herkesi ifade özgürlü¤ünün tam olarak sa¤lanmas› için mücadeleye ça¤›rd›. (Ankara)


23 Mayıs -5 Haziran 2003

9

28

Em hévîyé xwe d›d›n piflta xwe û dikevin ré Herek hevalén meji di vî demé da karekî bafl nakin-anji kar bidest naxindest vala vedigerine mala xwe. Boy ku l› hember wan pirsgirîkén xweyén gran dererkeve hévîyén xwe ji bahareke dinra dihéle. Zivifltané xeyné henekon herkes li mala xweye. Limalé ku em li cem malbaté xwene henekî rihet›n. Lewra l› malé, karekî k›vfle em pide mijûlbin tuneye. Pewiste heryek j› me l› malbateke penc-deh serî kulfet binhére. M›rov evé péwîstiyé bifikire pirsgirîka meyé bafl were femkirin. Z›v›stané péwîstîyé malé û deyné nahéle ku peré meyé kifland›na ci¤aré çébe. Bi van pirsgirîkara pirsg›rîke ke din ji heye: ewjî, li ser vé yeké difikire gelek caran dikeve fikaran. Bi giflti bi meha Adare’ra em nivîné xwe didin ser milén xwe û beré xwe didin bajaré (nola Engeré, Stenbolé, Îzmiré û Bursaé)é ku derhegé flxulda ku em jé hévîye mezin dikin. Ji bo fleré ku li welaté me çébûye l› cem mederfetén kor tunene. Emji mecbûri beré xwe didin metrepolén mez›n. Gawa ku em tén van bajarén mezin, karekî hazir ku em téda bixebitin tuneye. Vé caré ji emé bi rojan, b› mehan li kar begerin. Ç›gas kolan û kuçé van bajaran hene, em li hev dixin kar dipirsin. Dema ku em tén, bi xwera gedar péncîsed mûlûnî tînin. P›r naçe ev peré meji xelas d›be. Ji bo ku peré me tuneye, ji kolanekî, çûyîna heta kolane din em b› erebe naç›n. Peya diçin. Wusa dibe ku em hingî peyatî li kar digerin b›né pélavé me qul d›b›n. Heta ku em karekî nebînin cîhé razandina meji çénabe. É ku peré wî hebe diçe li otélé radizé. É kû peré wî tunebe yan diçe l› cem havalén xweyé nas (é ku d›xebitin) rad›z› anjî n›vîné xwe davéje ku çekî li derve radizé. Hinek ji mejî pir l› kar digerin nabîn›n û dawìyéda dixwaz›n vegerine mala xwe. Lébelé wî çaxî ji

pere nabînin pé herin. Xeyni van tiflton pirsgirîka etnîkî derté l› hemberé me. Mînak, ku em diçin cem mitehîtekî Tirk jé kar dipirsin, ji mere dibéje: “hûnji

kune”, “Ku em bajarekî Kurdistané dibéj›n eniya xwe diqurçimîne û dibéye: “kar l› cem min nîne.” Anji d›bé: “é rojhilaté nizanin kar bikin”. Hemî wusa nebinjî gelek mitehité floven wî qaydî nézîké me dibin. Kenehû mitehît karé xwe bi îhale didine me. Mitehît pirsgirika bé karbûné û psîkolojîya m›rovén betal bafl dizanin. Ji ber vé yeké di ihalé de karkera l› hember hev d›xebitînin. Zanetîya çînî nava karkeranda kéme. Ku j› ber van mercan ew qas belengaz dibin, bûha kî pir kém didine karé mitehîtan. Mitehît jî evé derfeté bafl dinérxînin û karkeré ku karé wan dikin keda xwe bi wan didin xwar›né. Avahîyé ku em çédikin û téda d›flxulén ewlenînin. J› sedî notpéncé me bé sîgorte d›flxulén. Bi taybetî, é ku d› enîyé avahîyé b›l›nd da (alî derve) d›flxulin li hember talûkeke mezinin. Kefenê wan d› b›n çengé wanda d›flxulin. Jiber ku ewlekarîya fl›xul kéme; hersal gelek karker j› van avahîyé b›l›nda d›kevin. Gelekî j›

wan dimr›n anjî seqet d›mînin. Xeynî van zehmetîyan em ji xwediyé kâr mafé xwe per zor distînin. Keda ku em didin, l› hember flxwe mafé wxe piço, piço didin. J› ber wé yeké em perekî komk›rî nikadin biflînin mala xwe û péwistiyé xwe pek bîn›n. Jiber ku em mafeki pir kem dîstinin xwar›na me p›r ewreye. Em nikarin xwe bafl xwedîbikin. Karé avahî pir girane. Enerjike pir dixwaze. J›ber vé yeké bedename pir bé héz dibîne û l› hemberé nexweflîyé n›kare tébkofle û em pir zû nexwefl dikevin. Jiber ku em bé sîgorte d›xebitin, em n›karin b› derfet›n xwe, xwé genc

bikin. Hakî ji nexweflîyé ku medigrin bin bandora xwe demekî kurt da li hev zéde dibin. P›flti ku em neh-deh mehén xwe d› b›nî van flertan da derbasdikin, paflé em ved›gerin û diçin ama xwe. Di vî wextîda peré ku em bi dest dixin dikin malé û tené pé péwîstîyén (hewceyi) xweyî sereki péktinin. Herek hevalén meji di vî demé da karekî bafl nakin-anji kar bidest naxindest vala vedigerine mala xwe. Boy ku l› hember wan pirsgirîkén xweyén gran dererkeve hévîyén xwe ji bahareke dinra dihéle. B› vé nivîse m›n henek p›srgirîkenme bi kurtî anîn z›man. Sedema van p›srgirîkan polîtîka komaré ye ku b› gifltî li hember enîya kedé û b› taybet jî li hember gelé Kurd dide mefland›n. Polîtîka imhakirinéye. Û ad›n jî ku l› hember vé polîtîka q›réj Kedkar û gel b› awaki zane nasekine. B› taybet é ku van pirsg›rî kan pir kûr jîndibin, ku kârkerén awahî yane divé wer›n cem hev û tevgera xwe çék›n. J› bo ku carekedin disa van tifltan jin nebin.


9

29

23 Mayıs -5 Haziran 2003

Umutlar›m›z› s›rtlay›p yollara düflüyoruz

K›fl›n istisnalar d›fl›nda herkes evindedir. Evlerimizde ailelerimizle birlikte olman›n sadece k›smi bir rahatl›¤› vard›r. Çünkü evde ço¤umuzun u¤raflaca¤› belli bir ifl yoktur. Herbirimizin genelde bakmak zorunda oldu¤u befl-on nüfuslu aileler oldu¤unu düflünürsek iflimizin zorlu¤u da daha rahat anlafl›lm›fl olacak. Evin ihtiyaçlar› ve bakkal borcu derken k›fl›n evdeyken genelde sigara içecek param›z bile olmuyor. Bütün bunlar›n yan›nda bir de yaz›n nas›l ifl bulaca¤›m›z, nerelerde çal›flaca¤›m›z ve iflin olup olmayaca¤› düflüncesi bizleri epeyce rahats›z ediyor. Genellikle mart ay›yla birlikte yata¤›m›z› yorgan›m›z› s›rtlayarak, ifl konusunda büyük umutlar besledi¤imiz Ankara, ‹stanbul, ‹zmir ve Bursa gibi büyük kentlere geliyoruz. Ülkemizde yaflanan savafl nedeniyle kald›¤›m›z bölgelerde ifl imkan› olmad›¤›ndan mecburen metropollere yöneliyoruz. Geldi¤imiz büyük flehirlerde de hemen bafllay›p çal›flaca¤›m›z ifl yoktur. Haz›r iflimiz olmad›¤› için bu sefer de kimi zaman günlerce, kimi zaman da aylarca bütün sokaklar› ve inflaatlar› dolaflarak ifl arad›¤›m›z oluyor. Evden elli ya da yüz milyonluk cüzzi bir harçl›kla geldi¤imiz için bu param›z k›sa sürede tükeniyor. Param›z olmad›¤›ndan bir semtten di¤er semte gitmek için arabayla gitmek yerine yaya yürümek zorunda kal›yoruz. Öyle oluyor ki yayan ifl araya araya ayakkab›lar›m›z›n tabanlar› deliniyor. ‹fl bulamad›¤›m›z sürece yatacak yerimiz de olmuyor. Paras› olan arkadafllar›m›z gidip otellerde kalabiliyor. Paras› olma-

yanlar›m›z ise genelde ya aç kal›yor ya da ifli olan tan›d›k arkadafllar›n yan›nda gecelemek zorunda kal›yoruz. Kimi arkadafllar›m›z ise paras› ve gidecek hiçbir yeri olmad›¤› için geceleri sokaklarda kal›yor. Kimisi eve gitmek istiyor; paras› olmad›¤› için evine dahi gidemiyor. Bu s›k›nt›lar›n yan›nda bir de etnik sorunla karfl›lafl›yoruz. Kürt kökenli oldu¤umuzdan ço¤unlukla Türk müteahhitler bize ifl vermiyorlar. Örne¤in Türk bir müteahhitin yan›na gidip ifl sordu¤umuzda o önce nereli oldu¤umuzu soruyor. Biz de herhangi bir Kürdistan ilini söyledi¤imizde kafllar›n› çatarak aynen flöyle diyor: “Bende ifl yok” ya da “Do¤ulular ifl yapmas›n› bilmiyor”. Hepsi ayn› tavr› göstermese de genelde bu tip floven insanlarla s›kça karfl›lafl›yoruz. Müteahhitler bize ifllerini sözde ihale usulüyle veriyorlar. Türkiye’deki iflsizlik sorununu ve iflçi psikolojisini çok iyi bildikleri için iflçileri ihalede birbirlerine karfl› kullan›yorlar. S›n›f bilincinden yoksun ve bir o kadar da periflan olan arkadafllar›m›z müteahhitlerin ifline alabildi¤ince ucuz fiyat biçiyorlar. Müteahhit de f›rsattan istifade edip iflini verdi¤i iflçileri iliklerine kadar sömürüyor. Çal›flt›¤›m›z inflaatlarda kesinlikle hiçbir ifl güvencemiz yoktur. Yüzde doksan beflimiz sigortas›z çal›fl›yoruz. Özellikle yüksek binalar›n d›fl cephesinde çal›flanlar›m›z büyük bir tehlikeyle karfl› karfl›yalar. Bir yerde kefenimiz kuca¤›m›zda çal›fl›yoruz. ‹fl güvenli¤i yetersiz oldu¤undan her y›l birçok arkadafl›m›z ya inflaatlardan düflerek ölmekte

ya da kal›c› olarak sakatlanmaktad›r. Bütün bu zorluklar›n yan›nda iflverenden ücretlerimizi de zor bela al›yoruz. Eme¤imizin karfl›l›¤›n› zaten alam›yoruz. Alaca¤›m›z üç-befl liray› da bölük-pörçük verdikleri için evimize toplu halde para gönderip ihtiyaçlar›m›z› zaman›nda karfl›layam›yoruz. Düflük ücret ald›¤›m›z için düzenli beslenme durumumuz olmuyor. Bu nedenle inflaat ifli çok a¤›r oldu¤undan çok yo¤un bir enerji sarfetti¤imizden bünyemiz oldukça zay›flad›¤› için hastal›klara kolayca yenik düflüyoruz. Sigortas›z çal›flt›¤›m›zdan dolay› tedavi olma imkanlar›m›z olmuyor. Böyle olunca da yakaland›¤›m›z hastal›klar k›sa sürede geliflerek bünyemizi etkisi alt›na al›yor. Dokuz-on ay› bu flartlar alt›nda geçirdikten sonra evlerimize geri gidiyoruz. Bu süre zarf›nda kazand›klar›m›z› götürüp evin bir tak›m acil ihtiyaçlar›n› giderebiliyoruz. Kimi arkadafllar›m›z da afl›r› bofl kalmaktan ve iflin düzensizli¤inden hiçbir

kazanç sa¤layamadan evine geri gidiyor. Ve daha da a¤›rlaflm›fl sorunlar›yla bafl edebilmek için umutlar›n› baflka bir bahara erteliyor. Bu yaz›mla inflaat iflçileri olarak yaflad›¤›m›z sorunlar› yüzeysel bir flekilde anlatt›m. Bütün bu sorunlar›n kayna¤›nda yaflanan fleyin devletin genelde emek cephesi, özelde ise ezilen Kürt halk›na karfl› yürütmüfl oldu¤u inkar ve imha siyasetine karfl›n; s›n›f bilincindeki yoksunluk ve örgütsüzlük nedeniyle halk›n bir bütün olarak tepkisini bilinçli bir flekilde ortaya koyamamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Özellikle bu sorunlar› en a¤›r flekilde yaflayan inflaat iflçilerinin bir araya gelip örgütlenmeleri büyük bir önem arzetmektedir. Ayr›ca sorunlar›m›zla yak›ndan ilgilenip bu yaz›m›z› yay›nlayan ‹flçi-köylü gazetesine teflekkür ediyoruz. NOT: ‹nflaat iflçilerinin gazetemiz ‹flçi-köylü’ye yazm›fl olduklar› Kürtçe ve Türkçe bu yaz› için teflekkür ediyoruz.


23 Mayıs -5 Haziran 2003

‹flçi-köylü’den “MÜTTEF‹K AMER‹KA” UYARDI: “UfiAK KALAB‹LMEK ‹Ç‹N ÖZÜR D‹LEMEL‹S‹N!” Son haftalarda Türk hakim s›n›flar›n› ve onlar›n tescilli kalemflörlerini bir telaflt›r ald›. ABD Savunma Bakan yard›mc›s› ile yap›lan bir röportajda sarfedilen sözler, bir k›s›m “milliyetçi-ulusalc›-liberal- demokrat vs.” güçlerin hezeyanlar›na yol açt›. Bu ne küstahl›k diye günlerdir tart›flma sürdürülüyor. ABD Savunma Bakan›n›n dedi¤i “Türkiye Irak savafl›nda bizi yaln›z b›rakt›¤›ndan dolay› özür dilemelidir” mealinde olan sözler. Bu hakaret midir, de¤il midir tart›flmas›na girmekten daha çok as›l görülmesi ve kavranmas› gereken Türk hakim s›n›flar›n›n efendilerinin karfl›s›nda nas›l bir pozisyonda olduklar›n›n bir kez daha belgelenmesidir. Faflist Kemalist Türk Devleti ve bu devleti bir araç olarak kullanan Komprador Burjuvazi ve Büyük Toprak A¤alar› emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›rlar. Varl›k koflullar› ve ayakta kalabilmeleri emperyalizmin kendilerine sundu¤u deste¤e ba¤l›d›r. Emperyalist efendilerinin ufak bir söylemi onlar› korkular içinde b›rakabiliyor. Bu ufla¤›n yapmas› gereken efendilerinin sözünden ç›kmamak ve onun yerel ve bölgesel politikalar› do¤rultusunda çaba göstermesidir. ABD emperyalizminin “stratejik müttefiki Türkiye’nin” bu stratejik müttefik olma meselesini biraz fazla abartt›¤›ndan ve kendini “bulunmaz hint kumafl›” ve vazgeçilemez olarak görüp, emperyalizm

9

30

karfl›s›nda özellikle Irak sald›r›s›nda ne kopar›rsam kârd›r mant›¤›yla yaklaflmas›, bu sald›r›da fiili olarak kullan›lmamas›n› beraberinde getirdi. Özellikle emperyalistlerin o çok güvendikleri “devletin ve milletin bölünmez bütünlü¤ünün, ba¤›ms›zl›¤›n koruyucusu” ordunun bu süreçte inisiyatifi ele almamas› ve fiili olarak sald›r›da yer al›nmamas› onlar› oldukça flafl›rtm›fl olacak ki buna sitem ediyorlar “Ordu liderlik görevini yerine getirmedi” diyerek. Bu sitem bile asl›nda gösteriyor ki Faflist Kemalist Ordu; Türk hakim s›n›flar›n›n ve emperyalistlerin gerek ülke içinde ve gerekse de bölgede örgütlenmifl bir gücüdür. Ve bu güç halk›n yan›nda de¤il, halk›n ç›karlar›n›n tam karfl›s›ndad›r. Faflist TC tarihi buna ziyadesiyle tan›kt›r. FAfi‹ST TC’N‹N KIRMIZI Ç‹ZG‹LER‹ UfiAKLI⁄ININ ÖLÇÜTÜDÜR! Faflist Türk devleti Irak sald›r›s›nda fiili olarak yer almasa bile gerek hava sahas›n› kulland›r›lmas› ve gerekse de ‹ncirlik baflta olmak üzere bir kaç üssü kulland›rmas›, onun sald›r›da yer ald›¤›n›n ispat› de¤il midir? Hakeza gerek A. Gül’ün ve gerekse de Genelkurmay Baflkan›n›n aç›klamalar› “koalisyon güçlerinin içindeyiz” yönlü de¤il miydi? Öyleyse neden ABD emperyalizminin yaklafl›m› böyle sorusuna verilecek cevap çok aç›k asl›nda. ABD emper-

yalizmi kendisi aç›s›ndan istedi¤i deste¤i tam olarak görmedi. Bunda en önemli etken hükümetin “direnmesi” vb.den ziyade Türk hakim s›n›flar›n›n alacaklar› pay›n artt›r›lmas›na yönelik pazarl›klar›n yap›lmas› ve faflist Türk devletinin k›rm›z› çizgilerinin, Casus Belli (Savafl Sebep)’lerinin, emperyalizmin dönemsel ç›karlar›na denk gelmemesidir. Bugün ABD emperyalizmi kazand›¤›n› ilan etti¤i Irak’taki Pirus zaferiyle ufla¤›na bir “balans ayar›” çekmektedir. Faflist Türk hakim s›n›flar›n›n bugüne kadar savuna geldikleri ve savafl sebebi sayd›klar› iki mesele vard›. Bunlardan birincisi K›br›s sorunu. Di¤eri de Irak Kürdistan›’nda oluflacak herhangi bir Kürt oluflumu. fiimdi TC’nin bu iki politikas› da iflas etmifl görünüyor. Daha aç›kças› Faflist TC’nin savafl sebebi sayd›¤› geliflmeler, emperyalizmin bölgesel ç›karlar›yla çak›flmaktad›r. Hiç kuflkusuz ki TC’nin ç›karlar› emperyalizmin ç›karlar›yla karfl› karfl›ya gelemez. Ve bu yüzden Türk hakim s›n›flar›, yeni politik aç›l›mlar gelifltirmek zorunda hissediyorlar kendilerini…. FAfi‹ST TC YEN‹ SÜRECE HAZIRLANIYOR! Tam da bu yüzden, politika sahnesinde yeni söylemlerle karfl›lafl›yoruz. AKP, “Milli görüflü reddederek, DP misyonunu devrald›¤›n›” aç›kl›yor. AKP’nin son Antalya toplant›s› bu de¤iflimin ilk iflaretidir. Özellikle bas›nda ifllenen ‹ngiltere’deki Stratejik Araflt›rmalar Kuruluflu’nun “AKP radikal ad›m atarsa ordu müdahale eder” yaklafl›m›ndan sonra, böyle bir geliflmenin olmas› dikkate de¤erdir. Öte yandan y›llard›r faflist yüzünü sosyal demokrat maskeyle gizleyen CHP

“sosyal demokrat çizgiden Merkez Demokrat çizgiye kayd›¤›n›” ilan ediyor. Ve tüm bunlar›n yan›s›ra hakim s›n›flar›n kliklerinin tam bir konsensus içinde gündeme getirdikleri, Kürt sorununa çözüm olarak düflündükleri yeni “piflmanl›k-af yasas›” bu geliflmeler içinde de¤erlendirilmelidir. PKK/KADEK güçlerine karfl› gelifltirdiklerini iddia ettikleri bu yasa MGK toplant›s›nda de¤erlendirilecek. Bunda amaçlanan özellikle ABD’nin Irak Kürdistan›’nda gelifltirdi¤i politikaya cevap olabilmektir. Hakeza K›br›s’ta at›lan ad›mlar da bu sürecin örne¤i olarak verilebilir. Tüm bunlar göstermektedir ki hakim s›n›flar önümüzdeki sürece haz›rlan›yorlar. Devrimcilerin ve komünistlerin haz›rl›¤› da buna göre olmak zorundad›r. SÜRECE MÜDAHALE ‹Ç‹N: ÖRGÜTLEN VE ÖRGÜTLE! 2003 1 May›s’›n›n da çok net gösterdi¤i gibi, devrimci ve komünist hareketin sürece yan›t olabilmesi için kitlelere gitmesi ve onlar› örgütlemesi gerekmektedir. Kitlelere gidildi¤inde, kitlelerle çeflitli biçimler alt›nda diyalog gelifltirildi¤inde, kitlelerden yan›t al›nabilmekte; kitleler devrimci ve komünist çal›flmaya cevap vermektedir. Özellikle 1 May›s sonras› irili ufakl› bütün devrimci yap›lar›n yaklafl›m›n›n bu yönde oldu¤unu, kitle çal›flmas›n›n ve örgütlenmenin öneminin yay›nlar›nda vurguland›¤›n› görmekteyiz. Devrimci hareket Proletarya Partisi’nin yedinci oturumunda ortaya koydu¤u yönelime benzer bir yaklafl›mla süreci ele almaktad›r. Bu bizler aç›s›ndan sevindirici bir durumdur. Bu görülmeli ve devrimci komünist çal›flma duraksat›lmadan, aksat›lmadan sürdürülmelidir.

ILPS: ÜSLER KAPATILSIN, YANKEE GO HOME! Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi (ILPS), tüm dünyada anti-emperyalist mücadelenin bir parças› olarak genelde emperyalistlerin askeri üslerine, özelde en sald›rgan emperyalist güç olan ABD üslerine karfl› 6 May›s 2003’ten itibaren bir kampanya bafllatt›. Daha önce Japonya, Filipin, ABD ve ‹ngiltere’de bafllat›lan bu kampanyada ILPS Türkiye Seksiyonu da 15 May›s’ta TMMOB’da bir bas›n aç›klamas› yaparak “Üsler Kapat›ls›n, Yankee Go Home” ad› alt›nda bafllat›lan bu kampanyan›n Türkiye aya¤›n› öreceklerini aç›klad›. ILPS ad›na yap›lan aç›klamada “Emperyalistlerin askeri üsleri hangi gerekçe ileri sürülürse sürülsün, onlar›n egemenlik ve halklara gözda¤› verme amaçlar›na hizmet etmektedir. Emperyalistler üsleri arac›l›¤›yla iflgal ettikleri ülkelerde ç›karlar› gere¤i etnik/dini/bölgesel çat›flmalar› körüklemektedir” denilerek ABD emperyalislerinin dünyada ve özellikle Ortado¤u’da petrol ve egemenlik için yürüttü¤ü sald›r›larda kulland›¤› en önemli araçlardan birinin birçok ülkede bulundurduklar› bu üsler oldu¤u ifade edildi. Ard›ndan “ABD emperyalistleri “terörizm”le savafl bitti¤inde üsleri terkedeceklerini söylüyorlar, ancak “terörizmle savafl”›n 50-60 y›l sürebilece¤i aç›klamalar› an›msan›rsa, bu üslerin kal›c› oldu¤u kolayca anlafl›l›r” denilerek 15 May›s-13 Haziran tarihleri aras›nda yürütülecek kampanyaya aktif kat›l›m ça¤r›s› yap›ld›. (‹stanbul)


31

9 Bafltaraf› Sayfa 32”de EMPERYAL‹ZM ÇA⁄IMIZDA ULUSAL SORUNLARIN KAYNA⁄I VE VARLIK SEBEB‹D‹R Bilindi¤i gibi ABD iflgalden çok önceleri Barzani ve Talabani flahs›nda emperyalist menfaatleri yönünde Irak Kürtlerine iflgal hareketi için görevler yüklemiflti. Barzani ve Talabani’nin a¤a-afliret s›n›f karakterine tekabül eden uflak ve uzlaflmac› yap›s›, daha 1. Körfez Savafl›n›n hemen akabinde ABD emperyalizminin önünde secde etmelerine neden olmufltu. Kendilerini ABD’nin velayetinde kabul eden Irak Kürtleri giderek uflaklaflm›fllar ve bilindi¤i gibi sonuçta Irak’›n iflgalinde, ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerine en aktif ve en aç›k deste¤i sunmufllard›r. Oysa iflgalci emperyalist devletler söylemde vaaz ettikleri gibi hiç de Irak Kürtlerine özgürlük vermeyeceklerdir. Emperyalizm ulusal sorunlar› çözmez. Tersine ça¤›m›zda ulusal sorunlar›n kayna¤› ve varl›k sebebidir emperyalizm. En ücra yerlere kadar tüm pazarlara giren emperyalizm sömürge ve ba¤›ml› uluslar›n da pazarlar›na girmifl ve ilhak etmifltir. Ulusal ba¤›ms›zl›kta temel kriter olan iç pazar›n ba¤›ms›zl›¤› emperyalizmin denetimindeki politikalarla mümkün de¤ildir. Aksine daha statükocu sonuçlara gebedir. Ulusal burjuvazinin önderli¤indeki ulusal hareketler anti-emperyalist durufl sergilemedikleri müddetçe tam ulusal ba¤›ms›zl›klar›na kavuflamazlar. Nitekim ABD emperyalizmi iflgalin hemen akabinde en önce, kendisine en fazla destek veren Irak Kürdistan›’n›n bafl›na sömürgeci generali atad›. Sosyal pratik ulusal sorunlar karfl›s›nda bu vesileyle bir kez daha emperyalizmin tutumunu ve gerçek yüzünü göstermifltir. ABD’N‹N KEND‹S‹NE B‹ÇT‹⁄‹ STRATEJ‹K GÖREVLER‹N KÜRTLERE DE B‹Ç‹LMES‹ TC’N‹N KAYGILARINI ARTIRMIfiTIR Lakin TC, Irak Kürdistan›’n›n mevcut durumunu sindirememektedir. ABD postallar› alt›nda iflgal edilmifl ve ezilen-ba¤›ml› statükosunu devam ettiren varl›¤›na dahi tahammül edememektedir. Ortaça¤dan kalma fetihçi Osmanl› ‹mparatorlu¤unun uzant›s› olan ve bunu her f›rsatta resmi söylemlerle de kabul eden TC, devlet s›n›rlar› içinde askeri iflgalleri alt›nda kalan, tek ba¤›ml› ve ezilen ulus olan Kürt ulusunun, kendi s›n›rlar› d›fl›ndaki parças›n›n emperyalist ç›kar ve emeller do¤rultusunda da olsa, resmi olarak an›lmas› ve gündeme gelmesini hazmedememektedir. Kürt

politikas› ne pahas›na olursa olsun, Kürtlerin varl›¤›n›n hiçbir parçada, hiçbir yerde tan›nmamas› ve inkar edilmesi üzerine kurulu olan Türk hakim s›n›flar›n›n devleti, Kürtlerin gündeme geldi¤i her zaman ve mekanda adeta histeri nöbetine tutuluyor. Irak-Kürdistan› her gündeme geldi¤inde Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun fetihçi ve yay›lmac› arzular› kabaran TC, ça¤›m›z koflullar›nda bu emellerini emperyalizmden ba¤›ms›z yerine getiremiyor, getiremez de… Çünkü kendisi emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›r ve emperyalist politikalar›n aletidir. Dolay›s›yla ortaça¤dan kalma yay›lmac› ve iflgalci emelleri emperyalist efendiler karfl›s›nda hayat hakk› bulmuyor. Geçmiflin asyatik feodal-fetihçi bir devletin bilinçalt›n› hala üzerinden atamam›fl olan TC, ça¤›m›zda yar›-sömürge, yar›-feodal bir devlete evrilmiflse de, hala ortaça¤›n feodal karakterini ve feodal cebrini de muhafaza etmektedir. Bu devlet yap›s›n›n iktisadi

ve sosyal temellerini ba¤r›nda hala güçlü bir flekilde bar›nd›rmaktad›r. Dolay›s›yla siyasal, askeri, kültürel vb. kurumlar› da bu temellere uygun bir flekilde koflullanm›flt›r. Bir baflka deyiflle, burjuva demokratik devrimini gerçeklefltirememifl bir toplumdaki egemen devlet ulusal sorunu çözemeyen ve her flart alt›nda da ulusal sorun noktas›nda statükocudur. Onun bu statükocu niteli¤i tafl›d›¤› bilinçalt› ve kap›ld›¤› histerinin de maddi temelini oluflturmaktad›r. Nitekim bu karakterine uygun olarak, Irak-Kürdistan›’n›n gündeme gelmesi, kendi devlet s›n›rlar› içindeki Türkiye-Kürdistan› pazarlar›n› kaybetme endiflesini de gündeme getirmifltir. TC bu endiflesini ve itiraz›n› ABD’ye devaml› yapm›flt›r. Hatta, denilebilir ki, Irak savafl›n›n öngünlerine kadar, ABD Irak Kürtlerinin kontrolünü kerhen de olsa TC’ye yapt›rm›flt›r. Savaflla birlikte ABD’nin Irak Kürtlerine yükledi¤i rol, Türk hakim s›n›flar›n› daha da rahats›z etmifltir. ABD’nin kendisine biçti¤i stratejik görevleri Kürtlere de biçmesi kayg›lar›n› art›rm›flt›r. Bölgede ‹srail’le birlikte ABD’nin en etkin ve en güvenilir stratejik ufla¤› olmay› arzularken, varl›¤›n› hiçbir zaman tan›mad›¤› ve inkar etti¤i, Irak Kürtlerine emperyalist efendilerince böylesi bir rolün uygun görülmesi, TC ile Amerika aras›nda mali sorun ve tezkere soru-

nundan sonra, yeni sorun ve s›k›nt›lar do¤urmufltur. Askeri iflgali alt›nda bulundurdu¤u Irak topraklar›nda kurmay› tasarlad›¤› bir devletin stratejik olarak çok daha rahat denetim alt›nda tutulabilece¤inden hareket eden ABD emperyalizmi; dolay›s›yla Talabani ve Barzani gibi flimdilik en ba¤l› uflaklar›na da stratejik düzeyde ihtiyaç duymaktad›r. Bu da TC’nin gözünde dünya kamuoyunca Kürtlerin varl›¤›n›n meflrulaflmas› olarak alg›lanmaktad›r. Hele ABD denetiminde Kerkük ve Musul’a girmeleri iyice çileden ç›kartm›flt›r. Kurulacak olan olas› Irak devletinde Kürtlerin üstlenece¤i rol ve Musul ve Kerkük petrollerinden alacaklar› uflakl›k pay› ile ilkel Kürt burjuvazisinin k›smen palazlanmas› sendromuna kendini kapt›ran TC devleti, bu noktada da emperyalist efendisine muhalif durumdad›r. Bundan dolay›d›r ki, Kerkük ve Musul’daki Türkmenlerin hamili¤i-

ne soyunmufltur. Bu kentlerin Türkmen flehri oldu¤unu ileri sürerek, Kürtlerin varl›¤›n› inkar ederken, di¤er taraftan da Musul ve Kerkük’ü de iflgal etmenin zeminlerini yaratmaya çal›flmaktad›r. ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri Irak’› zengin petrol kaynaklar› için iflgal ettikleri gibi, stratejik önemi aç›s›ndan da iflgal hareketini gerçeklefltirmifllerdir. Di¤er emperyalist rakiplerine karfl› stratejik üstünlük kurmak, anti-Amerikanc› baz› devletleri denetimine geçirmek, ‹srail’i daha güçlendirmek, kendi kontrolündeki baz› Arap devletlerini de konjonktüre uygun bir flekilde sa¤lamlaflt›rmay› hedeflemektedir. ‹stikrar ve siyasal nüfuzunu pekifltirmede ifadesini bulan bu hedeflerine ABD’nin ulaflmas› bugünkü görüntüyle zor görünmekte, en az›ndan belirsizlikler içermektedir. ‹flgal etti¤i Irak’ta bile istikrarl› bir devlet kurmas› kolay de¤ildir. Di¤er emperyalist rakipleriyle çat›flmas› derinleflecektir. Ayr›ca bölge halk›nca teflhir ve tecrit olmas› devaml› askeri varl›¤›n› zorunlu k›lmay›, askeri sald›r› ve katliamlar› devaml› olas›l›k dahilinde tutacakt›r. Lakin Musul ve Kerkük’ün zenginliklerini tek bafl›na Kürtlere b›rakmayaca¤› gibi, TC’nin iflgaline de müsaade etmeyece¤i aç›kt›r. Böylesi bir durum emperyalist-uflakl›k iliflkisinin do¤as›na ayk›r›d›r. Bu anlamda TC rüyas›nda dar› görmektedir. Nitekim savafl se-

23 Mayıs -5 Haziran 2003 bebi sayd›¤›, Kürtlerin Musul ve Kerkük’e girmesine ra¤men, Türk ordusu Irak-Kürdistan›’na girememifltir. Karfl›s›nda ABD emperyalistlerini bulan Türk devleti, TC’nin kuruluflundan beri resmi politikas› olan “savafl sebebi” gerekçesini hayata uygulayamam›flt›r. Di¤er bir deyiflle “Kuzey-Irak” “politikas›” iflas etmifltir. Irak Kürdistan›’na müdahale ve s›n›rlar›na dahil etme politikas› TC aç›s›ndan geçmifle dönük, kat›-statükocu bir “çözüm”dür. Çözümü geçmiflte arayan politikalar aç›kt›r ki, çözüm de¤il, çözümsüzlükler üretir. Hem s›n›rlar› içindeki, hem de d›fl›ndaki ulusal sorunun varl›¤›n› devam ettirmesi ve giderek katmerleflerek kronik boyutlar almas›, Türk hakim s›n›flar›n›n Kemalizm’den g›das›n› alan geçmiflten beri izledikleri politikalarda yatmaktad›r. Irak gündemi boyunca Türk-Amerikan iliflkilerinde pürüz ve s›k›nt›lar›n ortaya ç›kmas›, tümden iliflkilerin kopmas› anlam›na gelmemelidir. Mali pazarl›kla bafllayan ve IrakKürdistan› ile devam eden çeliflkiler, mevcut durumda sürmektedir. Bu çeliflkilerde Türk egemenleri ABD’ye karfl› havlu atm›fl, taleplerini kabul ettirememifl, içte ve d›flta prestij kaybetmifllerdir. Elbette ki emperyalistlerle uflaklar› aras›ndaki iliflkilerin seyrinde, emperyalistlerin yapt›r›mlar› esast›r. Bu iflleyifl hiçbir pazar›n da sonuna dek ayn› emperyalist güce mutlak olarak ba¤›ml› kalaca¤› anlam›na da gelmez. Mevcut konjonktürde pazarlar›n yeniden paylafl›m›n›n gündeme geldi¤i, yeni emperyalist kutuplaflmalar›n yafland›¤› bir atmosferde pazarlar›n el de¤ifltirmesinin koflullar› üstelik daha da artm›flt›r. Lakin soruna TC ile ABD aras›ndaki özgülde bakt›¤›m›zda ABD’nin Türkiye’yi kolay b›rakmayaca¤› da görülmelidir. En az›ndan mevcut süreçte… Türkiye’nin 50 y›ll›k ba¤›ml›l›¤› ABD karfl›s›nda çok köklü ba¤›ml›l›k yaratm›flt›r. Özellikle mali ve askeri ba¤›ml›l›¤› iyice onu Amerikan emperyalizminin güdümüne sokmufltur. Ayr›ca tüm çeliflkilere ra¤men ABD, Türkiye’yi bölgede uzant›s› olarak kullanacakt›r. Türkiye’nin Avrupa emperyalistleri ile de ciddi pürüzleri vard›r. Bu pürüzler y›llar›n birikiminden oluflan ve k›sa vadede çözülecek boyutta de¤ildir. Ayr›ca bugünkü konumuyla da, k›sa vadede, ABD’nin bofllu¤unu doldurabilecek düzeyde de de¤ildir. Rusya, Japonya, Çin gibi emperyalistlerle de geleneksel ve güçlü iliflkileri olmam›flt›r. Elbette ki bu durum mevcut süreç için ve görelidir. Ortado¤u’ya askeri olarak gelen Amerika Irak savafl› gündemiyle oluflan, TC ile aras›ndaki çeliflkileri kontrolünde tutarak, Türkiye’nin kendi kulvar›nda kalmas›n› sa¤lamaya çal›flacakt›r.


BÜROLAR

YEN‹ DEMOKRAS‹ YOLUNDA

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0 533 768 36 98 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Irak Gündemi ve TC ile ABD aras›ndaki s›k›nt›lar Irak gündemi boyunca Türk-Amerikan iliflkilerinde pürüz ve s›k›nt›lar›n ortaya ç›kmas›, tümden iliflkilerin kopmas› anlam›na gelmemelidir. Mali pazarl›kla bafllayan ve Irak-Kürdistan› ile devam eden çeliflkiler, mevcut durumda sürmektedir. Elbette ki emperyalistlerle uflaklar› aras›ndaki iliflkilerin seyrinde, emperyalistlerin yapt›r›mlar› esast›r. Bu iflleyifl hiçbir pazar›n da sonuna dek ayn› emperyalist güce mutlak olarak ba¤›ml› kalaca¤› anlam›na da gelmez. ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Irak’› iflgal etmesi, Ortado¤u’yu, hatta dünyay› yeni bir dönemece sokmufltur. Bu durum beklenen bir geliflmeydi. ‹flgalci emperyalist güçler daha savafltan çok önce Irak’› iflgal ederek, bölgeye yeni bir flekil vereceklerini belirtmifllerdi. Irak ‹flgaliyle pazar alanlar›na yeni bir petrol pazar› ekleyerek bu do¤rultuda belki bir ad›m att›lar. Buna ba¤l› olarak bölgede siyasal nüfuzunu daha da pekifltirmek isteyen iflgalci emperyalist güçler, özellikle de ABD, bölgeye yeni bir flekil vermekten, yeniden yap›land›rmaktan bahsederken, bu yöndeki emperyalist emellerini dile getirmektedir. Ama bölgede siyasi istikrar oluflturmada bir hayli zorlanaca¤a benziyor. Ortado¤u’daki Arap toplumlar›ndaki kapitalizm öncesinin kökleflmifl çeliflkileri giderek daha derinleflmifltir. Kapitalizm öncesinin feodal, yar›-feodal yap›s› ve bu yap›dan kaynaklanan üretim iliflkileri, sosyal kurumlar giderek emperyalizme daha ba¤lanm›flt›r. Yüz y›l› aflk›n bir süredir, bölgedeki pre-kapitalist iliflki ve kurumlar uluslararas› mali sermayenin sosyal dayana¤›n› oluflturmufltur. Emperyalizm taraf›ndan oluflturulan c›l›z ve ba¤›ml› komprador kapitalizm de bu yap›n›n bir parças›n› oluflturmufltur. Ortaça¤dan kalma ulusal ve etnik çeliflkiler, afliretler, dinler ve mezhepler vb. fleklinde kendisini gösteren arkaik kurum ve iliflkiler, ABD’nin bölgede oluflturmay› tasarlad›¤› istikrar›n kolay olmayaca¤›n› gösteriyor. Çünkü bu iliflkilerin kayna¤›n› teflkil eden ve besleyen bizzat emperyalizm olmufltur. Son 50 y›lda da, esasta ABD damgas›n› vurmufltur. Bugünkü özgülde bu çeliflkiler daha derinleflmifl ve kökleflmifl bir görüntü arzetmektedir. Ayr›ca pazarlar›n yeniden paylafl›m›nda ifadesini bulan Fransa, Almanya, Rusya, Çin gibi emperyalist devletlerin de ABD ve ‹ngiliz emperyalizmi karfl›s›nda giderek bir blok halinde hareket etmeleri, iflgalci güçler aç›s›ndan ayr›ca engel teflkil etmektedir. ABD emperyalizminin Irak özgülündeki sald›rganl›¤› dünyada ve Ortado¤u’da kitleler nezdinde onun ç›plak

teflhirini de beraberinde getirmifl, tepki ve öfke birikimine neden olmufltur. Öyle ki, ABD kuklas› Arap rejimleri kitlelerin korkusuyla emperyalist efendilerine eskiye k›yasla destek ver-

Özellikle önceleri bu kendisini mali pazarl›kta hissettirdi. Ekonomik aç›dan iyice dibe batan Türk hakim s›n›flar›n›n temsilcisi AKP hükümeti, böylesi bir “f›rsat”› de¤erlendirmek için, emperya-

mekte çekingen davranmaktad›rlar. K›sacas› ABD emperyalizmi bölgedeki çeliflkilere çözüm olamam›fl, aksine daha da kemiklefltirmifltir. ‹zledi¤i politikalarla bölgedeki sorunlar› ve çeliflkileri statükocu bir zeminde tutmufl, yeni s›k›nt›lar› da beraberinde getirmifltir. ‹flgalci emperyalistler nitelikleri gere¤i sorunlara merhem olamam›fl, tersine yeni sorun ve s›k›nt›lar›n da kayna¤›n› oluflturmufllard›r. ‹flgal alt›nda bulundurduklar› Irak’›n bile “yeniden yap›land›rma”s› ve askeri varl›¤› bölgedeki çeliflkileri daha karmafl›k k›lacak ve bölgeyi daha çalkant›l› bir rotaya sürükleyecektir.

Savaflla birlikte ABD’nin Irak Kürtlerine yükledi¤i rol, Türk hakim s›n›flar›n› daha da rahats›z etmifltir. ABD’nin kendisine biçti¤i stratejik görevleri Kürtlere de biçmesi kayg›lar›n› art›rm›flt›r. Bölgede ‹srail’le birlikte ABD’nin en etkin ve en güvenilir stratejik ufla¤› olmay› arzularken, varl›¤›n› hiçbir zaman tan›mad›¤› ve inkar etti¤i, Irak Kürtlerine emperyalist efendilerince böylesi bir rolün uygun görülmesi, TC ile Amerika aras›nda yeni sorun ve s›k›nt›lar do¤urmufltur.

TC-ABD ‹L‹fiK‹LER‹NDEK‹ SIKINTILARIN TEMEL‹NDE EMPERYAL‹ZME BA⁄IMLILIK YATMAKTADIR ‹flgalci emperyalistlerin Irak iflgalinin gündeme gelmesi ile beraber ABD ve TC iliflkilerinde de yeni s›k›nt›lar ortaya ç›km›flt›r. Bilindi¤i gibi iflgal öncesinde ABD, Kuzey Cephesinin aç›l›fl›nda TC’ye yükledi¤i misyonla Irak’a kuzeyden daha güçlü bir sald›r› planl›yordu. Nitekim bunun üzerine bafllat›lan pazarl›klar tamamlanmadan, ABD Türkiye’nin birçok üslerini, limanlar›n›, hava alanlar›n› adeta iflgal edercesine, her türden a¤›r silahlar›yla, askeri teçhizatlar›yla, asker ve personeliyle adeta y›¤›nak yapt›. Lakin Türkiye ile ABD aras›ndaki pazarl›klar›n uzamas› yeni sorun ve s›k›nt›lar› su yüzüne ç›kard›.

list efendilerinden önceleri hayli yüksek mebla¤lar kotarmak istediler. Ki bu pazarl›k Türkiye ve dünya kamuoyunda giderek rüflvet olarak alg›lanm›flt›r. Türk egemenleri talep ettikleri rüflveti ilk baflta elde edeceklerinden emindiler. Lakin, TC’nin 50 y›ll›k ba¤›ml›l›¤›ndan cüret alan ABD, AKP nezdinde istenen yüksek “yard›m”a aç›ktan rest çekmifltir. ‹stenen mebla¤› iyice afla¤›ya çekerek 6 milyar dolara ve 15 milyar dolar krediye indirmifltir. Tüm bu rüflvet pazarl›klar› TC Hükümetinin uflak pozisyonunun iyice teflhir olmas›n› ve kitlelerin nabz›nda büyük bir öfke uyand›rmas›n› da beraberinde getirmifltir. Nitekim bu teflhir ve kitlelerin yapt›r›m›ndan da etkilenen çok say›daki AKP milletvekillerinin de reddiyle 1. Tezkere reddedilmifltir. 1. Tezkerenin reddi ABD taraf›ndan sürprizle karfl›lanm›flt›r. Buna ra¤men daha tezkere oylamas›ndan evvel bafllayan silah, araç-gereç, asker ve personel geçiflleri, tezkere oylamas›ndan sonra da devam etmifltir. Her ne kadar önceden kararlaflt›r›lan 60 bin Amerikan askerinin karadan geçifli tamamlanamam›flsa da, 2. Tezkereyle aç›lan hava sahas›yla yar›m kalan destek yine de sunulmufltur. Mali pazarl›klarla ortaya ç›kan Türk-ABD iliflkilerindeki s›k›nt›lar›n temelinde yatan, Türkiye’nin emperyalizme, -50 y›l› aflk›n bir süredir de- ABD emperyalizmine ba¤›ml› olufludur. Nitekim yar›m asr› aflk›n bir sürede Türkiye’nin ekonomi-politi¤ini belirleyen esasta ABD emperyalizmi olmufltur. ABD emperyalistleri Türkiye’nin iç ve d›fl politikalar›n› kendi ç›karlar› do¤rultusunda düzenlemifl, bölgede de yine ç›karlar›n› temsilen stratejik görevler yüklemifllerdir. ABD’nin ekonomik ilhak› alt›nda bulunan TC, stratejik olarak da emperyalist efendilerinin ba¤›ml›l›¤› alt›nda hareket etmifltir. Ancak Irak iflgaliyle birlikte oluflan atmosferde ABD ve Türkiye iliflkilerinde mali sorunla bafllayan pürüz, Irak iflgali ve sonras›nda, giderek daha a盤a ç›kan Irak-Kürdistan›’ndaki çeliflkilerle daha farkl› boyutlar alm›flt›r. Devam› 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.