İşçi-Köylü Sayı 35

Page 1

YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA

işçi-köylü

www.iscikoylu.org

Say›: 2004-11

35

*Y›l:2 *21 May›s-3 Haziran 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350

Irak’ta, Türkiye’de ve heryerde ‹fiKENCELER‹N SORUMLUSU

EMPERYAL‹ZMD‹R! ‹flkence, yapan› afla¤›layan ve kaybedece¤ini niteleyen gerçekli¤iyle bir kez daha gündemde. Ülkemizde de binlerce örne¤iyle uygulanan bu insanl›k d›fl› yöntem, bugün Irak’ta bir halk› afla¤›lamak, onurunu ve gururunu k›rmak için emperyalist iflgalciler taraf›ndan uygulan›yor ve aymazca bunun foto¤raflar› kamuoyuna yans›t›l›yor. Bizler tüm bu iflkencelerin sorumlular›n›n emperyalistler, iflbirlikçileri ve uflaklar› oldu¤unu biliyoruz. Ve onlara karfl› yürütülen hiçbir direnifl ve savafl bu yöntemlerle yok edilemez. Bunu 31 y›l önce ‹brahim Kaypakkaya göstermiflti, bugün direnen ve gerçek özgürlü¤ü için savaflan Irak halk›, Filistin halk› gösteriyor.

Kay›plar Haftas› etkinlikleri bafllad› Egemenler taraf›ndan y›llar boyunca muhalif güçlere karfl› sindirme ve korkutma arac› olarak sistemli olarak uygulanan kaybetme politikas›, kaybetme korkusunu yaflayanlarca yüzy›llard›r sürdürülmektedir. Türkiye’de 21 Mart 1995’te Hasan Ocak’›n gözalt›nda kaybedilmesiyle, kay›p politikas›na daha etkin araç ve yöntemlerle, bilinçli bir müdahale bulunmaks›z›n kay›plar›n aranamayaca¤›n›, dahas› bulunamayaca¤› gerçe¤i ile hareket edildi. Bu amaçla, güçlü bir kampanyan›n ard›ndan ilk bafllarda bir avuç insanla 27 May›s 1995’te Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi bafllat›ld›. Sonralar› “Cumartesi Anneleri” denilecek kay›p yak›nlar› ve eylemciler taraf›ndan. Bu y›l da Kay›plar Haftas›’na çeflitli etkinliklerle baflland›. ‹HD ‹stanbul fiubesi, YAKAY-DER, ICAD 17 May›s “Gözalt›nda Kay›plar Günü” ile ilgili bir eylem takvimi ç›kard›. Bu takvime göre ilk eylem 17 May›s Pazartesi günü saat 13:00’te Galatasaray Postanesi önünde yap›ld›. Eyleme HÖC, ESP, EKB, ÖTP, SDP, Tuncelililer Derne¤i ile 78’liler Vakf› da destek verdi. Sayfa 7

den

‹flçi

-

lü’ köy

EMPERYAL‹STLER VE UfiAKLARI HALKLARA ÖZGÜRLÜK GET‹REMEZ! Sayfa 30



3

35

21 Mayıs-3 Haziran 2004

“Burjuva uygarl›¤›n›n derin ikiyüzlülü¤ü ve yap›s›nda var olan barbarl›k, sayg› de¤er biçimlere büründü¤ü kendi vatan›ndan ç›r›lç›plak kald›¤› sömürgelere döndü¤ümüzde, gözlerimizin önünde apaç›k belirir.” Marx’›n yapt›¤› bu tespit asl›nda söz gerektirmeyecek kadar bugüne ›fl›k tutan bir gerçe¤i ortaya koymakta.

Büyük Ortado¤u Projesi’nin getirdi¤i “ÖZGÜRLÜ⁄ÜN” FOTO⁄RAFLARI IRAK’TA ÇEK‹LD‹! ‹nsanl›k tarihinin yabanc›s› olmad›¤› geliflmeler yaflan›yor yine. Emperyalizmin vahfletinin belgelendi¤i foto¤raflar dünya kamuoyunun gözleri önünde. “Özgürlük” foto¤raflar› ve belgeleri olarak bak›lan bu foto¤raflar özgürlük bekleyen di¤er Ortado¤u ülke halklar›n›n endifleyle izledi¤i geliflmeler. ABD’nin aylar öncesinden aç›klad›¤› ve uygulamaya sokman›n koflul ve zeminini yaratt›¤› Büyük Ortado¤u Projesi’nin oturtuldu¤u temel zemin özellikle baflta Ortado¤u olmak üzere dünya halklar›na “bar›fl”, “adalet”, “medeniyet” ve “özgürlüktü”. Irak halk› aylar› aflan bir zaman diliminde paylar›na düflen “özgürlü¤ün” bedelini ödediler ve ödüyorlar. T›pk› Afganistan halk› gibi. Irak’ta geniflleyen direnifl cephesiyle köfleye s›k›flan ABD, bu foto¤raflarla ç›kmaz›n› ve s›k›flm›fll›¤›n› biraz daha derinlefltirdi. Seçim arifesinde a盤a ç›kan bu foto¤raflar Irak batakl›¤›n› geniflletmesinin yan›s›ra Bush aç›s›ndan da ciddi bir puan kayb›n› beraberinde getirdi. Ve “ne yaz›k ki” yapt›¤› aç›klamalarda yaflanan durumu kurtarmaya yetmeyecek kadar acizce ve çaresiz. “Münferit” olaylar olarak aç›kland› durum. Birkaç “kendini bilmez ABD askeri” yüzünden bütün Amerikan ordusunu yarg›lamak do¤ru de¤ildi! Ve en önemlisi de ABD’nin aylard›r Irak’ta yaratmaya çal›flt›¤› “özgürlük”, “bar›fl” ortam› bu birkaç resimle yarg›lanamayacak kadar “de¤erliydi.” Durumun izahat› aç›s›ndan “Bugün, Birleflik Devletler, emsalsiz askeri gücü ve politik etkinlik pozisyonunun tad›n› ç›karmaktad›r” diyor ABD’li yetkililerinden biri. Yaflanan “münferit” olaylara damgas›n› vuran ve yönlendiren bu anlay›fl bugün ve gelecekte yaflananlar›n da sorumlusu. Irak’ta görev yapan katillerin ve iflkencecilerin bizzat bu tür yöntemleri uygulamalar› için e¤itim gördükleri bir gerçektir. Uygulanan iflkence yöntemlerinin tümü özel e¤itimlerle ö¤reniliyor ve uygulan›yor. fiu anda Irak ve Afganistan’da görev yapan iflkenceciler CACI ve Titan adl› kurulufllar›n e¤itimli özel elemanlar›. Bu iki kurulufl ‹srail ile önemli iliflkiler içinde. Kamuoyuna yans›yan bilgilere göre burada e¤itilen katiller sürüsünün ço¤unlu¤u ‹sraillilerden olufluyor. Bafllar›nda Amerikal› flefleri ile birlikte e¤itilen bu küçük birimler Irak iflgalinde önemli roller üstlenmifl durumda. Çekilen iflkence foto¤raflar› için “gözlerine inanamayan” Bush büyük bir “üzüntü” içinde oldu¤unu belirtirken, “Irak halk› yaflayacaklar› s›n›rs›z özgürlük için bize teflekkür edecekler” deme cüreti ile halk›n›n ve dünya kamuoyunun karfl›s›na ç›kt›.

Düfltü¤ü çaresizli¤i kapatma ve korkular›n› yenme telafl› ile. Kamuoyunun tepkisi ve yarat›lan bas›nç ile Ebu Garip’e Guantanamo Üssünün komutan› atanm›fl! Nam› oldukça yayg›n bu katil de 700’den fazla esirin dörtte üçünü konuflturmakla ün yapm›fl. Hangi ve nas›l yöntemlerle diye sormuyoruz çünkü Irak’tan yans›yan foto¤raflardan bir fark› oldu¤unu hiç kimse düflünmüyor. ‹flgalin bafllad›¤› günden bu zamana yaflanan hukuksuzlu¤un s›n›rs›zl›¤›n› bir dizi örnekle aç›klamak mümkün. Örne¤in bugüne kadar hapse konulan 43 bin Irakl›’dan sadece 600’ü yarg›ya sevk edilmifl durumda. Hiçbir flekilde aile ve avukatlar›yla görüfltürülmeyen esirlerin geri kalan›n›n ak›beti konusunda hiçbir bilgi yok. ‹flleyen Amerikan hukukunun yasalar›na göre; iflkence ile katledilmeleri, infaz edilmeleri, toplu mezarlara konulmas› yaflanmas› muhtemel de¤il yaflananlar. Uzayan direniflin yan› s›ra patlak veren bir dizi olay ABD’yi sadece önümüzdeki dönem politikalar› aç›s›ndan de¤il iflgal ortaklar› cephesinden de s›k›nt›ya sokmakta. fiiilerin direnifle kat›lmas›yla birlikte büyüyen direnifl karfl›s›nda asker çekme karar› alan ülkelerin yan› s›ra bugün ortakl›¤a devam eden ülkelerin mevcut duruma ne kadar zaman dayanacaklar› ayr› bir tart›flma konusu. Verilen askeri kay›plar ve her türlü zora ra¤men teslim al›namayan ve çözüm bulunamayan direnifl, denilebilir ki iflgalci güçler aras›nda belli çatlaklar›n yaflanmas›n›n da zeminini haz›rl›yor. ABD’nin BOP için koydu¤u ‹slam modeli ve beslendi¤i Ortado¤u ülkeleri yaflanan geliflmeler karfl›s›nda önümüzdeki dönem belirlenecek tav›r ve tutumlar›n› önemli ölçüde etkileyecektir. Halk›n nefreti ile birlikte belli politikalar›n yaflam bulmas› halinde içine girecekleri durum karfl›s›nda tepkilerin farkl›laflma ihtimali, önümüzdeki dönem aç›s›ndan ABD’yi kayg›land›ran di¤er bir mesele. Irak’ta çekilen ve kamuoyuna sunulan resimler her ne kadar “üzüntü” ile karfl›lansa da dünya halklar›na önemli bir gözda¤› verme ve tehdit unsuru olarak da kullan›lmakta. “Medeniyete ayak direyenlerin” sonu böyle olur mesaj› foto¤raflarla birlikte gönderilmekte. Korku ve tek egemen güç psikolojisini dünya halklar›nda yaratmak ve bunu s›n›rs›z kullanmak yine geliflen bu savafl›n bir parças›. Foto¤raflar tesadüfi olarak yans›mad› kamuoyuna. Psikolojik savafl›n bir parças› haline getirilerek kullan›lmas› bu anlam›yla tüm tesadüfi ihtimalleri ortadan kald›ran bir gerçek. Ve di¤er bir gerçek daha var ki o da

tüm bu medeni uygulamalar›n karfl›s›nda medeniyetsizlerin uygulad›klar›n›n da meflrulaflmas› durumunun tart›fl›l›r olmas›. BU FOTO⁄RAFLAR YEN‹ DE⁄‹L! “Burjuva uygarl›¤›n›n derin ikiyüzlülü¤ü ve yap›s›nda var olan barbarl›k, sayg› de¤er biçimlere büründü¤ü kendi vatan›ndan ç›r›lç›plak kald›¤› sömürgelere döndü¤ümüzde, gözlerimizin önünde apaç›k belirir.” Marx’›n yapt›¤› bu tespit asl›nda söz gerektirmeyecek kadar bugüne ›fl›k tutan bir gerçe¤i ortaya koymakta. Dün gerçekli¤ini koruyan bu tespit bugün bir kez daha yaflananlarla do¤rulan›yor. Çünkü emperyalizmin iflgal etti¤i co¤rafyalar›n tümünde gördük bu foto¤raflar›. Yafll› Vietnaml› kad›n›n aln›na dayal› Amerikan namlusu dünya halklar› aç›s›ndan haf›zalardan silinmeyen bir foto¤raf karesidir. Hiroflima bu tarihin yine önemli bir kesitidir. Yanm›fl cesetler, sokakta koflan ç›plak, yal›n ayak çocuklar yine bu tarihi foto¤raf karelerinden biri. Somali, Afganistan’› yine bu foto¤raf karelerine eklemek mümkün. Bu foto¤raf karelerinden daha ürkütücü olan›n› gördü ülkemiz ezilenleri. 1980 AFC’sinin hemen ard›ndan Diyarbak›r Zindan›na konulan yüzlerce yurtsever, devrimci ve komünist tutukluya uygulanan iflkenceler Irak’taki resimleri aratmayacak düzeydeydi. Tutuklular›n zorla cinsel iliflkiye zorlanmalar›ndan, saatlerce süren iflkenceli sorgulama, kad›n tutuklulara tecavüz, tarihini unutmayanlar›n haf›zalar›nda. Tutsaklar› teslim almak için yap›lan bu uygulamalar flimdi Irak halk›n›n teslim al›nmas› ve dize getirilmesi için uygulan›yor. Ancak ne kadar benzerdir ki o gün tutuklular kay›plara ra¤men teslim al›namam›fllard›. Ve bu durum flimdi Irak’ta yaflan›yor. Tüm vahflete ra¤men halk; onuru, topraklar› ve ba¤›ms›zl›klar› için direniyor. Filistin’in eli tafll› küçük generalleri flimdi Irak sokaklar›nda savafl tanklar›na tafl at›yorlar. Devam eden katliamlara ra¤men Felluce baflta olmak üzere ABD, Irak’›n hiçbir kentinde tam hakimiyet kuram›yor. ABD’yi tebrik etmek ise yine uflak AKP hükümetinin görevi oldu. Dünya kamuoyunun tepkiyle karfl›lad›¤› foto¤raflar için Baflbakan dan›flman› Egemen Ba¤›fl yapt›¤› aç›klamada; “ABD yönetiminin foto¤raflar› dünya ile paylaflmas› ve olay›n üzerine gitmesi taktire de¤er” diyor. ‹flkencecileri savunmak ve kollamak en yak›n ufla¤›n›n görevi idi ve bu görev de yerine getirildi.

Tayfun Devecio¤lu gibi kimi köfle yazarlar› ise sorunu nas›l iflleyip ele ald›lar? “fiimdi gelelim manfletten sordu¤umuz soruya; Türk askeri benzer bir harekette bulunsayd›, Türk bas›n› ne yapard›?” sorusunu sorarak devam ediyor, “benim fikrim flu; hiçbir gazete böyle bir foto¤raf yay›nlayamazd›.” Nedeni mi; “ve bizim askerimiz vatan› korumak için hakl›, kaç›n›lmaz bir savafla girdi.” Bu yüzden T. Kürdistan›’nda yap›lan iflkence ve katliamlar hakl›yd›. Ancak ABD askerlerinin yapt›klar› haks›zl›k çünkü onlar Irak topraklar›na zorla girmifller. Gerilla cesetleri ile çekilen hat›ra foto¤raflar› unutulmad› daha. Unutulmad› ve üstüne gerilla kulaklar›n›n kesilerek anahtarl›k koleksiyonunu belgeleyen hat›ra foto¤raflar› eklendi. Ama bunlar üzerine f›rt›na kopar›lmas› gereken meseleler de¤il çünkü “onlar vatanlar›n› korumak için” yapt›lar bu vahflet örneklerinin tümünü. Teslim olmayan›, direnene hakl› ve onurlu mücadelesini yürütenleri dize getirmenin yolu olarak kullan›lan bu iflkence ve vahfletin tümü onlar›n kendi korkular›n› yenmelerine yetmedi¤i gibi tüm bunlara ra¤men insanl›k tarihi bunlar› unutmayarak ve onurlu mücadelesini devam ettirerek kendi tarihini yazmaya devam ediyor. ‹nsanl›k tüm onursuzluklara ra¤men onurunu korumaya devam ediyor. Ebu Galip hapishanesinde tutulan kad›n tutsa¤›n mektubundan anl›yoruz biz bunu; “Hayvani zevkinin arac› olmad›¤›m›zda, kendimizi flehvetlerine teslim etmedi¤imizde bizi nas›l öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin.” ‹nsanl›¤a sesleniyor mektubunda; “Amerikal›lar, Ebu Garip’te namusunuzu her gün ayaklar alt›na al›yor. Mektubumu okuyanlar›,…. Ebu Garip Hapishanesi’ndeki vahfliliklere dur demeye ça¤›r›yorum. Buradaki insanl›¤a s›¤mayan iflkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye davet ediyorum. Burada yap›lanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kad›nlara yapt›klar›ndan daha berbat.” “Size yalvar›yoruz; gelin ve kurtar›n bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün!.. bizleri, Amerikal›lar› ve onlar›n piçlerini öldürün!” Emperyalizmin, Ortaça¤’›n zindanlar›n› aratmayan hapishanelerinden yükselen bu sese kulak vermemek için sa¤›r olman›n da ötesinde bir “özüre” sahip olmak gerekiyor.


35

4

21 Mayıs-3 Haziran 2004

S›n›fsal Bak›fl “VENI, VIDI, VICI” ! /“GELD‹M, GÖRDÜM, YEND‹M”! Roma imparatorlu¤unun en ünlü diktatörü Sezar’a ait olan ve günümüzde pek manidar bir flekilde Amerikan sigara tekellerinden Philip Morris’e ait Marlboro sigaralar›n›n paketlerini süsleyen yaz›m›z bafll›¤›ndaki ünlü “söz”, bütün iflgalcilerin ça¤lar boyu slogan› olarak an›lageldiyse de art›k bunun kesin bir biçimde “geldim, dünyan›n kaç bucak oldu¤unu gördüm ve yenildim!” fleklinde de¤ifltirilerek beyinlere çivilenmesi gerekiyor. Gelmesine gelebiliyorlar, görece “güç”leri nedeniyle iflgal de edebiliyorlar ama s›ra yenmeye geldi¤inde, yani teslim almak söz konusu oldu¤unda, ifller de¤ifliyor. K›yas›ya tabirine denk düflen bir “savafl-direnifl” atmosferine özellikle bölge aç›s›ndan girilmifl bulunulmaktad›r. ABD emperyalizmi, Afganistan ve özellikle Irak hesaplar›n›n ifllememesi nedeniyle yeni ad›mlar atmak zorundad›r. ‹lk haliyle ve eski biçimiyle sürecin alt›ndan kalkamayaca¤›n› iflgalin daha ilk aylar›nda “ac›” bir biçimde anlad›. fiimdi sadece, elindeki mevzileri tahkim etmekle u¤rafl›yor. fiii direniflinin ivme kazanmas›n›n ard›ndan iflkence foto¤raflar›n›n bas›na s›zmas› ile bunu becerebilmesinin de iyice zorlaflt›¤› net bir biçimde görülebiliyor. Art›k daha fazla ilerleme kaydedecek gücü olmad›¤›n› ve “s›n›r”a dayand›¤›n› nihayet kabullenmifl durumdad›r. ABD’nin Irak’taki iflgal valisi Paul Bremer Londra’da yay›mlanan El Hayat gazetesine 29.03.2004 tarihinde verdi¤i demeçte, en az iki y›l daha ülkenin ABD askerinin kontrolünde kalaca¤›n› söylemiflti. Aradan geçen 1.5 ay gibi k›sa bir sürede yaflananlar, ABD’li yetkilileri, asker say›s›n› iki kat›na ç›kartmaktan, askerlerin tümünü çekmeye varana kadar uç seçenekler aras›nda tart›flt›rmaya bafllad›. Egemen anlay›fl ise “bekle-gör” politikas›nda “idare” etmeye devam ediyor. Tam da bu noktada, NATO’nun devreye sokulmas› fleklinde öteden beri zaten var olan “alternatif”, bir program etraf›nda olgun-

laflt›r›lmaya giriflildi. Bu program, 1995’den beri farkl› vesilelerle dillendirilmiflti. Bir çok strateji kuruluflunun raporunda çeflitli biçimlerde sözü edilen, Ortado¤u’yu çevresiyle daha genifl tan›mlayan bir alanda “rakipsiz egemenlik” idealini konu edinen bu proje (BOP), “resmi” ve “legal” bir kimlik kazand›r›l›p ucu gösterilmek suretiyle piyasaya yans›t›ld›. Fas’tan bafllay›p Kuzey Afrika’y› kat ederek Orta Asya’ya kadar uzanan bir co¤rafyada; kimilerine göre Balkanlar’› ve Kafkasya’y› da içine alan kimilerine göre almayan, baz›lar›na göre ‹srail hariç tümü nüfus yo¤unlu¤u itibar›yla ‹slam ülkelerini kapsayan Geniflletilmifl/Büyük Ortado¤u tan›m› yap›lmaya baflland›. Az önce de vurgulad›¤›m›z gibi, esasen öteden beri var olan bu projenin, ABD emperyalizmi taraf›ndan 11 Eylül’ün rüzgar›yla, Afganistan, Irak derken kolayl›kla hayata geçirilece¤i umuluyordu. O tarihlerde, bu kadar flekere bulanm›fl (“Ortado¤u uluslar›n› demokratik reformlar› bir an önce yapmaya ça¤›r›yorum. Daha büyük Ortado¤u’da, özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlü¤ü, ekonomik f›rsat ve güvenlik kavramlar›n› gelifltirece¤iz.” G.W.Bush, 28.02.04) biçimde ifade edilmesi de gerekmiyordu. Zira elde edilen bahane ve gerekçelerin; sald›r›, iflgal ve yüklenmeler aç›s›ndan yeterince “meflruiyet” sa¤lad›¤› düflünülmekteydi. Ayr›ca, yukar›da de¤indi¤imiz gibi ifllerin yolunda gidece¤i hesaplanm›fl, basamaklar›n birer birer ç›k›laca¤› öngörülmüfltü. Ne diyorlard›?: “Askerlerimizi kurtulufl ordusu gibi karfl›layacak, tanklar›m›za çiçekler atarak sevgi gösterisinde bulunacaklar.” BOP; sadece ‹ngiliz emperyalistleri ve di¤er irili ufakl› uflak ve hempaya dayanarak ifl kotarmakta zorlanan hatta daha do¤rusu baflar›l› olamayan ABD emperyalizminin ayn› emellere, farkl› araçlar ve kombinasyonlarla ve de¤iflik taktiklerle

ulaflma projesidir. Hiç kuflkusuz emperyalistlerin egemenlik kurmada, bu tür projeleri hayata geçirmede kulland›klar›/belledikleri en esasl› ve geçerli yöntem hep “zor” (sald›r›, iflgal, darbe, müdahale) olmufltur. Bu konuda en önemli araç olarak NATO haz›rlanmaktad›r. Hesaplar onun üzerine yap›lmakta, harekete geçirilecek güçler onun üzerinden devreye sokulmak istenmektedir. Hat›rlanaca¤› üzere, 11 Eylül’ün hemen ertesinde de¤il NATO, BM bile tam teslimiyete sürükletilmifl ama kullan›lmaya do¤ru dürüst tenezzül edilmemifl, Irak sald›r› ve iflgalinde ise BM aç›ktan devre d›fl› b›rak›lm›fl, NATO’nun tart›flmas›na dahi girilme ihtiyac› duyulmam›flt›. Bununla beraber, NATO her zaman için alternatif olarak canl› tutulmufl, AB ile olan iliflkilerde ve bir biçimiyle dirsek temas› da sa¤layarak Rusya’n›n kuflat›lmas›nda ad›m ad›m geniflletilmifl ve bugün görüldü¤ü üzere ihtiyaç gösterdi¤inde “bafl role” soyundurulmufltur. NATO’nun bütünüyle ABD inisiyatifinde örgütlendi¤i ve ifllev gördü¤ü, bu anlamda bütün etkinliklerinin ABD’nin hanesine yaz›laca¤› aç›kt›r. Irak’taki batakl›ktan ç›k›fl yakalay›p farkl› bir mecrada projesine ak›fl sa¤lama peflindeki ABD emperyalizminin, NATO flemsiyesi alt›ndaki AB’li emperyalistleri yan›nda saf tutmaya zorlama takti¤i bu vesileyle gerçekleflme flans› bulabilecektir. Beklenenin aksine, Fransa-Almanya önderli¤indeki ABD’ye so¤uk yaklaflan kesimin, gerek BOP’ni içeriden kontrol etme planlar›, gerek Irak’taki sürece bizzat dahil olarak söz sahibi olma istekleri, NATO’nun bölgede rol üstlenme karar› almas›n› engellememelerine yol açabilir. Aksi halde ABD emperyalizmi “kader”iyle bafl bafla kalacakt›r ki bu durumda sadece Ortado¤u de¤il Avrupa’ya kadar uzanan bir kaos ve karmafla ciddi alt üst olufllar› beraberinde getirecektir. Di¤er durumda da sonuç bir baflka bak›mdan ayn› kap›ya ç›kmaktad›r. Bu kez cepheleflme ABD, AB emperyalistleri, gerici ve faflist iflbirlikçi ve uflaklar› ile bölge halklar› aras›nda uzun süreli büyük bir çat›flmay› do¤uracakt›r. Bütün gericilerin ve faflistlerin h›zla silahlanmas›, askeri örgütlenmeye a¤›rl›k vermesi bofluna de¤ildir. Avrupa Ordusu’nun 60 gün içinde 60 bin askeri, 400

‹fl kazalar› kaç›n›lmaz de¤ildir! Her y›l yüzlerce iflçi ifl kazalar› nedeniyle yaflam›n› kaybederken, binlercesi de yaralan›yor veya sakat kal›yor. Patronlar›n iflçinin hayat›n› önemsememesi, daha fazla kâr nas›l yapar›m kayg›s›yla, kazalara sebep olacak yerlerde herhangi bir önlemin al›nmamas›, bu kazalar› her geçen gün artt›rmaktad›r. Kocaeli Valili¤i ve Kocaeli Üniversitesi taraf›ndan düzenlenen ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i

Haftas› dolay›s›yla düzenlenen toplant›da konuflan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Genel Müdürü Erhan Batur, dünyada her y›l milyonlarca çal›flan›n ifl kazas›na maruz kald›¤›n› söyledi. SSK verilerine dayanarak Türkiye hakk›nda da bilgi veren Erhan Batur “2002 y›l›nda 72 bin 344 ifl kazas›nda 878 kifli öldü, 2 bin 87 kifli de ifl görmez hale geldi. Ayn› y›l 601

meslek hastal›¤› vakas›yla karfl›lafl›ld›, ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› sonucu kaybedilen ifl günü say›s› 1 milyon 831 bin 252 olmufltur” dedi. Batur istatistiklere göre ifl kazalar›n›n sadece yüzde 2’sinin kaç›n›lmaz oldu¤unu söyledi. Asl›nda bu istatistikler Türkiye’de iflyerlerinde ne oranda önlem al›nd›¤›n›n ve iflçiye ne kadar de¤er verildi¤inin de çok somut bir göstergesidir. (Kartal)

savafl uça¤›n›, 100 savafl gemisini mobilize edebilecek duruma geldi¤ini Frans›z Savunma Bakan› Alliot Marie Der Spiegel’deki röportaj›nda aç›klam›flt›. Ancak ABD’nin de halihaz›rda Avrupa’da 500 üssü ve 110 bin askeri bulunuyor. Bütün bu haz›rl›klar›n, yans›tmaya çal›flt›klar› gibi “terörist” sald›r›lara karfl› korunma amaçl› yap›lmad›¤›, bu harcamalar›n, yat›r›mlar›n “sistem/rejim” koruma kayg›s›yla ve hegemonya dalafl›nda yeni sald›r›lar örgütlemek, yeni paylar kapmak ve/veya ayakta kalabilmek amac›yla gerçeklefltirildi¤i görülebilmektedir. S›ra NATO’nun devreye sokulmas› için start verilmesine gelmifltir. Haziran ay› bu konuda önemli ba¤lant› ve anlaflmalara tan›kl›k edecektir. Önce 8-10 Haziran’da G-8 zirvesi Georgia (ABD)’da yap›lacak, ard›ndan ‹rlanda’da 25-26 Haziran tarihlerinde ABD-AB zirvesi organize edilecek ve nihayetinde ‹stanbul’daki (2829 Haziran) NATO zirvesi ile süreç tamamlanacakt›r. Yedi yeni ülkenin (hepsi de eski Do¤u Bloku ülkesi) kat›l›m› ile üye say›s› 26’ya yükselen NATO, BOP tezgah›yla ifle koyulacak ve Ortado¤u’da kan banyosu için dü¤meye bas›lacakt›r. Herkes faflist Türk devletinin rolünü sorup duruyor. Kimileri hala yorumlar yap›yor. Yine de anlamayan varsa, ABD Genelkurmay Baflkan› Richard Myers, Amerikan-Türk Konseyi 23. Y›ll›k Konferans› çerçevesinde düzenlenen 07.04.04 tarihli akflam yeme¤inde yapt›¤› konuflmada, bu sorunun yan›t›n› aç›k bir biçimde flöyle vermiflti: “ Yeni tehditler karfl›s›nda Türk-Amerikan ittifak› hiç bu kadar önemli olmam›flt›r. Art›k her yer bir cephe. Hepimiz Washington’da, New York’ta, ‹stanbul’da, Madrid’de, Özbekistan’da bu savafl›n ön saflar›nday›z. Terörizmle bafl edilmesinde özellikle NATO ön saflara ç›km›flt›r. Türkiye’nin de özellikle bu ba¤lamda NATO içindeki rolü hayati önemdedir.” Faflist Türk devleti ve ordusunun NATO çerçevesindeki rolünün ne oldu¤unu deflifre etmeye gerek yok. Haziran’daki NATO zirvesine karfl› s›radan bir protestonun ötesinde güç ve direnifl gösterisi örgütlemenin önemi, sadece emperyalistlerin yapt›¤› haz›rl›klara (sald›r› ve önlemler) bak›larak bile anlafl›labilir.


5

35

21 Mayıs -3 Haziran 2004

Elaz›¤ Ferro Krom özellefltirildi Çukurova iflçileri Ankara’ya gitti lkedeki birçok kamu kuruluflu emperyalist flirketlere ve komprador burjuvaziye yok pahas›na sat›lmaktad›r. Sermayedarlar›n ifltah›n› kabartan kamu kurulufllar›ndan biri de Elaz›¤’da bulunan Ferro Krom’dur.

Ü

AKP hükümeti de kendinden önceki hükümetler gibi IMF, DB, DTÖ’nün emirlerini harfiyen yerine getirerek genifl halk y›¤›nlar› üzerindeki sald›r›lar› bir bir hayata geçirmeye devam ediyor. Bu sald›r›lar›n bir parças› olan özellefltirme politikalar› da h›z kazanm›fl durumda. Ülkedeki birçok kamu kuruluflu emperyalist flirketlere ve komprador burjuvaziye yok pahas›na sat›lmaktad›r. Sermayedarlar›n ifltah›n› kabartan kamu kurulufllar›ndan biri de Elaz›¤’da bulunan Eti Krom Afi’ye ba¤l› Ferro Krom’dur. Ferro Krom özellefltirilmeden önce iflçiler birçok eylem yapm›fl, seslerini duyuramam›flt›. En son 5 iflçi özellefltir-

menin önüne geçebilmek için Türkiye Maden ‹flçileri Sendikas› Elaz›¤ fiubesi’nde açl›k grevine bafllam›flt›. Eti Krom Afi’ye ba¤l› Ferro Krom Fabrikas› 4 May›s 2004 tarihinde Özellefltirme ‹daresi’nde yap›lan ihaleyle 58 milyon 100 dolara Y›ltafl Afi’ye sat›ld›. Ferro Krom’un ihaleye sunulmas›yla birlikte 180 iflçi Ankara’ya Özellefltirme ‹daresi’nin önüne gitti. ‹flçiler alk›fl, ›sl›k ve “‹flçiler burada peflkeflçiler nerede”, “Özele köle olmayaca¤›z”, “Ekme¤e uzanan eller k›r›ls›n” vb. sloganlarla sonucu beklediler. ‹hale bittikten sonra bir aç›klama yapan Türkiye Maden ‹fl Sendikas› Genel Baflkan Yard›mc›s› Murat Bakem iflçilerden kayg›lanmamalar›n› isteyerek, zarar görmeyeceklerini öne sürdü. Bundan sonra mücadelenin “hukuki alanda” devam edece¤ini belirten Bakem, özellefltirme idaresinin flirket hakk›nda araflt›rma yapaca¤›n› ve kendilerinin de buna göre tav›r alacaklar›n› söyledi. ‹flçiler Bakem’e tepki göstererek “Gidin bizi peflkefl çekin” dediler. (Malatya)

eksif Sendikas› Genel Baflkan› Zeki Polat, maafllar›n ödenmesi için iflletmenin sahibi Mehmet Emin Karamehmet’le görüfltüklerini ancak, Karamehmet’in maafllar› ödeyememe gerekçesi olarak BDDK’y› gösterdi¤ini söyledi.

T

Karamehmetler Grubu’na ba¤l› Çukurova Sanayi ‹flletmeleri’nde çal›flan 85 iflçi 15 ayl›k maafllar›n› alamad›klar› için Ankara’ya geldi. Türk‹fl Genel Baflkan› Salih K›l›ç ile görüflen iflçiler, “Bugüne kadar metanetle bekledik. Son yapaca¤›m›z görüflmelerden sonra da, çözüm bulunmazsa, baflka fleyler yapar›z” uyar›s›nda bulundu. Teksif Sendikas› Genel Baflkan› Zeki Polat, maafllar›n ödenmesi için iflletmenin sahibi Mehmet Emin Karamehmet’le görüfltüklerini ancak, Karamehmet’in maafllar› ödeyememe gerekçesi olarak BDDK’y› gösterdi¤ini söyledi. Polat Karamehmet’in kendilerine 17 Nisan 2004 tarihinde maafllar›n›n ödenmesi için söz verdi¤ini de sözlerine ekledi. D‹HA’ya bilgi veren iflçilerden Erol Kara, BDDK’n›n Cem Y›lmaz’›n G.O.R.A filmi için çözüm buldu¤unu ancak, Çukurova Sanayi iflçilerinin sorunlar›na çözüm bulamad›¤›n› ifade etti. 2002 A¤ustos ay›ndan

Emekçinin Gündemi TÜM SINIF GÜÇLER‹YLE B‹RL‹KTE NATO’YA GEÇ‹T VERMEYEL‹M Mevcut sendikal anlay›fllar›n biz emekçileri sürüklemek istedikleri nokta, geçmiflte oldu¤u gibi bugün de “gün gibi” ortaya ç›km›flt›r. Geçti¤imiz 1 May›s’ta emek güçlerinin bölünmesi, 1 May›s’›n iki farkl› alanda kutlanmas›, gelecek günlerin daha çetin ve zorlu geçece¤inin iflaretini vermifltir. Baflta biz Devrimci Demokratik Sendikal güçler olmak üzere bölünmüfllü¤ü iyi de¤erlendirmeli, hangi alan tart›flmas› yerine, gelecek günlerde geliflecek eylemlerde bu bölünmüfllü¤ü gidermelidir. 15-16 Haziran ve 28-29 Haziran’daki karfl› duruflu gerçeklefltirebilmenin, dolay›s›yla da 1 May›s’ta iflçi ve emekçilerde yarat›lan karamsarl›¤› ve k›r›lganl›¤› aflabilmenin hesaplar›n› yapmak durumunda olmal›, bunun bilincine varmal›y›z. fiüphesiz 2004 1 May›s’›nda yaflanan emek güçlerinin bölünmüfllü¤ü emperyalistler ve yerli uflaklar›na moral sa¤lam›flsa da her iki alanda gösterilen militan duruflun birleflmesi/birlefltirilebilmesi durumunda geliflebilecek örgütlü gücün neler yapa-

bilece¤i de kafalar›nda soru iflareti b›rakm›flt›r. Türk-‹fl ve D‹SK ayr›m› yap›lmadan, (ki her iki mevcut sendikal anlay›fl›n birbirinden çok da farkl› olmad›¤›n› anlamal›) iflçi ve emekçilere kavratmak zorunda oldu¤umuzu bilince ç›karmal›y›z. Mevcut Konfederasyonlar içerisinde birkaç tane flube ve az say›daki temsilci ve öncü iflçileri bir kenara b›rak›rsak, egemen sendikal anlay›fllar›n derdinin hiç de mevcut da¤›n›kl›¤› gidermek, iflçi ve emekçilerin b›rak›n baflka haklar›n›, ekonomik ve demokratik haklar›n› korumak bile olmad›¤›n› görmüfl oluruz. Emek güçleri 2004 1 May›s’›nda güçlerini bölmüfl, tam da oynamak istenen oyuna gelinmifl, D‹SK ve KESK’in popülist politikalar› ve Türk-‹fl’in her zamanki uzlaflmac› tutumunun (politikas›n›n) birer parçalar› olmak zorunda kal›nm›flt›r. Emperyalizmin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n ekme¤ine adeta ya¤ sürülmüfltür. Önümüzdeki s›cak sürecin bölük-pörçük, da¤›n›k geçece¤inin sinyalleri verilmifltir. Oysa devrimci dayan›fl-

man›n, güç birlikteliklerinin çok önem kazand›¤›, halk›m›z›n tüm emek güçlerini bir arada görmek istedikleri bu günlerde 1 May›s 2004’te yaflanan farkl›l›¤› bir kenara b›rak›p, umut olunmal›, güç birlikteli¤ini sa¤layarak önümüzdeki s›cak sürece haz›rlanmal›, emperyalizme hak etti¤i flamar› indirmeliyiz. Emperyalizmin tescilli ufla¤› faflist TC diktatörlü¤ü, ‹srail’den sonra ABD’nin Ortado¤u’daki jandarmal›¤›na ve her zamanki uflakl›k görevini yerine getirmek için 28-29 Haziran’da ‹stanbul’da yap›lacak olan NATO Zirvesinin ev sahipli¤ine soyunmufltur. Bu kesinlikle tesadüfi veya s›radan bir fley de¤ildir. Geçti¤imiz yüzy›llardan beri sahip oldu¤u enerji kaynaklar›yla; (özellikle petrol ve do¤algaz) tüm emperyalistlerin üzerinde hegemonya kurmak istedikleri bir bölge olan Ortado¤u, bugün baflta ABD olmak üzere tüm emperyalist güçlerin a¤z›n› suland›rmaktad›r. Uzun y›llardan beri (1980’li y›llar›n ortalar›) uygulamaya sokmak istedikleri bir plan olan Büyük Ortado¤u Projesini Ortado¤u halklar›na “refah, bar›fl ve mutluluk” ad› alt›nda dayatmaya çal›flmaktad›rlar. Oysa Kore’de, Vietnam’da, Afganistan’da bugünse Irak’ta ad›na “Irak halk›na özgürlük götürme harekat›” dedikleri sald›r› ve iflgal tüm dünya taraf›ndan parmak ›s›r›larak flafl-

itibaren maafl alamad›¤›n› söyleyen iflçi Habip fiahin de, hükümetin konuya duyarl› yaklaflmas›n› isteyerek, çözüm bulunana kadar Ankara’dan gitmeyeceklerini vurgulad›. Borçlar›ndan dolay› ev eflyalar›na haciz geldi¤ini söyleyen Hasan Çelen adl› iflçi ise flunlar› söyledi; “Yap› Kredi’ye 2 milyar 600 milyon lira borcum var. Ödeyemedi¤im için ayl›k 190 milyon lira faiz geliyor. Bu faizi ödemek için gidip tefecilerden borçlan›yorum.” ‹flçiler, maafl›n› alamad›¤› için 5 iflçinin ekonomik sorunlar›ndan dolay› kalp krizi geçirerek yaflam›n› yitirdi¤ini, baz› iflçilerde de psikolojik sorunlar›n bafllad›¤›n› ifade etti. (Ankara)

k›nl›k ve öfkeyle izlendi/izlenmektedir. Bir tarafta ABD’ye bir tarafta AB’ye her iki tarafa da flirin gözükmek için elinden gelen tüm çabay› sarf eden, faflist diktatörlü¤ün ABD icazetli AKP hükümeti daha önce “Türkiye’nin namusu” bizim için “namus meselesi”dir dedikleri K›br›s meselesini bir ç›rp›da nas›l “çözdüklerini”, emperyalizme uflakl›kta hiçbir s›n›r tan›mayacaklar›n›, gerekirse Türkiye s›n›rlar›ndan taviz verebileceklerini baflta emekçi halk›m›z olmak üzere tüm dünya halklar›na göstermifllerdir. Tam da bu noktada 28-29 Haziran’da ‹stanbul’da yap›lacak olan NATO Zirvesi çok büyük bir önem arzetmektedir. DDSB aktivistleri olarak tüm gücümüzle önümüzdeki sürece haz›rlanmal›, NATO ve Bush Karfl›t› Birlik ad›yla oluflturulan birlikteli¤e destek olmal›y›z. Yap›lacak eylemlere olabildi¤ince genifl kat›l›m sa¤lamal›, öncellerimizin/68 kufla¤›n›n (Mahirlerin, Denizlerin, ‹brahimlerin) devam› oldu¤umuzu, baflta emekçi halk›m›z olmak üzere tüm dünya halklar›na emperyalizme geçit vermeyece¤imizi göstermeliyiz. Biz Devrimci Demokratik Sendikal güçler, s›n›f dostlar›m›z ve emekçi halk›m›zla beraber bunu baflarabilecek güce ve yetkinli¤e sahibiz. Birlik Mücadele Zafer!


21 Mayıs -3 Haziran 2004

35

6

Katlediliflinin 31. y›ldönümünde KAYPAKKAYA’DAN KÖYLÜLÜK ÜZER‹NE “Nihai amac›m›z, her türlü sömürünün kalkmas› ve s›n›fs›z toplumun kurulufludur. Köylülük bu u¤urda verilen mücadelede iflçi s›n›f›n›n müttefik olarak kazanaca¤› bir sosyal güçtür.” (‹brahim Kaypakkaya, Seçme Yaz›lar 1, sy:82) ‹brahim Kaypakkaya Türkiye’de devrimin yolunu, karakterini, s›n›flar›n analizine dayanarak, toplumsal pratik içerisinde olaylar› ve olgular› çözümleyerek, dünyada geliflen devrim mücadeleleriyle ba¤lant›s›n› kurmufl ve Marksist-Leninist-Maoist ideolojinin evrensel ölçütlerini Türkiye devrimi sürecinde Proletarya Partisiyle ete kemi¤e büründürmüfltür. Devrimci mücadele içerisinde yer almaya bafllad›¤› y›llardan itibaren Türkiye’deki devrim mücadelesine dair fikirlerini gelifltiren ‹brahim Kaypakkaya, iflçi s›n›f›n›n direnifl eylemlerinde, köylülerin toprak mücadelesi içerisinde bizzat yer alm›flt›r. Köylük bölgelerdeki çal›flmalar›n› özellikle “Kürecik Bölge Raporu”, “Çorum ilindeki s›n›flar›n tahlili” gibi çal›flmalar›nda somutlam›fl, bu anlamda da bizlere önemli bir çal›flma yöntemi sunmufltur. ‹brahim Kaypakkaya 1969 y›l›ndan itibaren devam ettirdi¤i çal›flmalar›n›n a¤›rl›k noktas›n› öncelikle ve özellikle iflçi ve köylü mücadelesine verir. Türkiye’deki devrim sürecinin ayr›m noktas›n› oluflturan Milli Demokratik Devrim ve Sosyalist devrim tezlerinden ilkinin yan›nda yer alan Kaypakkaya, köylük bölgelere yönelerek buralardaki mücadele ve toprak iflgalleri vb. hareketlerin içinde çal›flma yürütmüfltür. Emperyalizme ve yerli uflaklar›na karfl› savaflarak Demokratik Halk Devrimiyle sosyalizme ve komünizme ulaflmay› hedef alan Türkiyeli komünistler, faaliyetlerini bu temelde bafllatm›fllard›r. Bu dönem flehirlerdeki devrimci mücadelenin geliflmiflli¤inin yan›nda köylük bölgelerde de toprak a¤alar›na, tefeci ve tüccarlara karfl› öfkenin büyüdü¤ü, örgütlenmelerin artt›¤› bir dönemdi. Bu öfke kimi zaman toprak iflgalleriyle, devrimci gençlerle birlikte örgütlenen büyük mitinglerle ifade buluyordu. ‹brahim Kaypakkaya da, ö¤renci eylemlerinde, 15-16 Haziran gibi iflçi direnifllerinin içinde oldu¤u kadar di¤er yandan da daha çok kendili¤inden geliflen köylü hareketlerine kat›l›yor; onlardan ö¤reniyor, ö¤retiyordu. Bu direnifllerden biri olan De¤irmendere köylülerinin mücadelesi ‹brahim için de önemli bir yere sahiptir: De¤irmendere köylüleri Esece çiftli¤ini iflgal ederek devrimci gençlerden yard›m isterler. Köye giden 300 gencin aras›nda ‹brahim Kaypakkaya da vard›r. Kaypakkaya’n›n bu mücadelede arkadafllar›na söyledi¤i sözler Onun bak›fl aç›s›na dair önemli bir veridir: “Arkadafllar, buraya yaklafl›k üçyüz kifli geldik.. Çok iyi ama gelir gelmez yar›m saat bile durmad›n›z, hemen araziye gittiniz. Ne ifliniz vard› arazide? Hiçbir fley yok. Bofl bir tarla. Böyle kitle çal›flmas›

olur mu? Böyle köylüye destek olur mu? Aradan üç-dört saat geçti. Köylüyle neredeyse bir ba¤lant› kurmadan otobüse binip gidecektiniz. Bu bir çal›flma de¤il, oysa her birimiz bir köylüyle konuflsayd›k üç yüz köylüyü etkileyebilirdik. Herkes evlere kahvehaneye da¤›l›p çal›flma yapsayd› daha iyi olurdu” (Turhan Feyizo¤lu-‹bo Sy. 97). Bu direniflin ard›ndan Türk Solu Dergisine yazd›¤› “De¤irmendere Köylülerinin Mücadelesine Omuz Verelim” bafll›kl› yaz›s›nda ç›kard›¤› dersleri flöyle özetliyordu: “‹ki yanl›fl e¤ilim: Köylülerle iliflkilerimizde arkadafllar›m›z aras›nda iki yanl›fl e¤ilime flahit oldum. Ve bu e¤ilimleri elefltirerek hemen düzeltme yoluna gittik. Birincisi, köylülerin kendilerine güven duymas›n› engelleyen, onlar› pasifizme iteleyen, ‘Biz yapar›z, siz bekleyin’ e¤ilimi. Kayna¤›n› küçük burjuva bireycili¤inden ve halka yaranma kayg›s›ndan alan bu e¤ilim, kitlelerin gücünün ortaya ç›kmas›n› engelledi¤i, onlar›n ileriye dönük yanlar›n› göremedi¤i ve kurtulufllar›n› bafllar›na b›rakt›¤› için tehlikelidir ve hemen düzeltilmesi gerekir. ‹kincisi, ‘Biz hiçbir fleyiz, siz herfleydiniz’ e¤ilimi. Bunun kayna¤› da yine popülizmdir, halk dalkavuklu¤udur. Kitlelerin geri yönlerini de¤erlendiremeyen, onlar›n bilinç ve örgütlenme düzeylerini hesaba kat-

mayan, onlar› her durumlar›yla bafl üstünde tutan bu e¤ilim de bilinçli militanlar›, halk›n kuyru¤una takt›¤› için en az birinci kadar tehlikelidir. Biz her iki e¤ilimi de elefltirerek düzelttik ve bunlar›n yerine ‘köylülerle gençlerin beraberli¤i’ ilkesini koyduk. “Devrimciler, De¤irmenköy Mücadelesinden Yeni Dersler Ç›kard›lar: De¤irmenköy’lülerin toprak mücadelesi, örgütlenme, propaganda, ajitasyon konular›ndaki bilgi-

lerimizi derinlefltirdi ve zenginlefltirdi. Devrimci mücadelemizin, iflçi s›n›f›n›n öncülü¤ünde, iflçi-köylü savafl› olaca¤›, devrimin temel gücünü köylülerin teflkil edece¤i yolundaki görüflümüzü do¤rulayarak küçük burjuva bireyci e¤ilimlere karfl› bizi uyard›. “Yine De¤irmendereköy’lülerin toprak mücadelesi, kitlelerle ba¤› olan ve meslekten devrimci üyelerden teflekkül eden, demir disiplinli proleter sosyalist bir örgütün zorunlulu¤unu gösterdi ve ilerde mutlaka kurulacak bu örgütün do¤mas›na bu günden katk›da bulundu.” Bu direniflin yan›nda ‹brahim Kaypakkaya 4 flubat 1970’te Bal›kesir Savafltepe’de, 7 fiubat 1970’te Akhisar’da, 10 fiubat 1970’te Ödemifl’te tütün üreticileriyle düzenlenen yürüyüfllere de kat›l›r. ‹brahim Kaypakkaya’n›n kurdu¤u Proletarya Partisi’nin temelini oluflturan olgu-

lar bugün de varl›¤›n› ve niteli¤ini korumaktad›r. Günümüze bakt›¤›m›zda üretim iliflkilerinin niteli¤i de¤iflmemifl, 7. oturumun ifade etti¤i gibi “... Köylülerin sosyal yaflamlar› de¤iflim göstermifltir. Meseleye salt toprak sorunu olarak bak›lamaz. Tar›ma dayal› çeliflkiler gücünü korumaktad›r...” Emperyalizm, yar›-sömürge ülkelere

yönelik sömürü politikalar›n› IMF, DB, DTÖ vb. kurumlar› arac›l›¤›yla yönlendirmekte, hatta ekonomi ile ilgili devlet kurumlar›n›n bafl›na buralardan uzmanlar›n› yerlefltirebilmektedir. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik iflleyiflini direkt IMF taraf›ndan atanan uzmanlar belirliyor. ABD’den gelen Kemal Dervifl IMF ekonomi uzman› olarak atanan ilk bürokratt›r. fiimdi TC meclisinde milletvekili olmufltur. Uygulanan ekonomik paket programlar›yla halka ait olan tar›msal K‹T’ler özellefltirilmifl, üretimi daraltacak olan kota uygulamalar›n› yaflama geçirmek için yasalar ç›kart›lm›flt›r. ‹hracata dayal› ve emperyalist sermayenin giriflini sa¤layan bu yasalarla tar›msal üretimin yok edilmesi hedeflenmekte; emperyalizmin üretim fazlal›¤›n› aktarmas›n› sa¤layacak flekilde iç pazar düzenlenmektedir. Ticaret serbestli¤i sa¤lanmas›yla da temel üretim kaynaklar›m›z›n pervas›zca sömürülmesine neden olmaktad›r. Dünyada devrimler sürecinin h›z kazand›¤› bir dönemde ‹brahim Kaypakkaya’n›n MLM ideolojisiyle kurdu¤u Proletarya Partisi’nin mücadelesinin ilk y›llar›ndan itibaren yaz›m›z›n bafl›nda da belirtti¤imiz köylü mücadelelerinin o y›llara göre günümüzde azalmas› bir gerçeklikken, bunun en büyük nedenlerinden biri de emperyalizmin sald›r›s›n›n yo¤unlaflmas›d›r. Ülkemizde iflçi s›n›f› ve köylülü¤ün mücadele alanlar› olan sendikalar, kooperatifler vb. alanlara müdahale eden egemenler buralarda örgütlenmenin, direnerek sesini duyurman›n önünde yapt›r›m uygulamaktad›r. Efendi uflak iliflkisinde olan egemenler en rahat bir flekilde politikalar›n› nas›l uygulayacaklar›n›n planlar›n› yaparak, bu uygulamalar› yasallaflt›rmakta ve yaflama geçirmektedirler. Bu politikalar› pervas›zca iflçi s›n›f›n›n ezilen halklar›n, köylülü¤ün üzerinde uygulayarak bask› alt›nda tutmaktad›r. Dolay›s›yla bugün ülkemizde emperyalizme ve onun yerli uflaklar›na karfl› mücadele s›n›f mücadelesi içerisinde köylülü¤ün do¤rudan toprak devrimini gerçeklefltirdi¤i Yeni Demokratik Devrimle olacakt›r. Toprak devrimini haz›rlayan yöntemler; kooperatiflerde, sendikalarda vb. yerlerde örgütlenerek, buralarda alternatifini gelifltiren mücadeleler vererek gerçekleflecektir.


7

35

21 Mayıs-3 Haziran 2004

Üreticilerden tepki: “Sözler sadece konuflmada kal›yor” Baflbakan R. Tayip Erdo¤an’›n “Biz köylüye düflman de¤iliz. 2004 y›l› yeni projeler y›l› olacak” diyerek kutlamalara kat›ld›¤› 14 May›s Dünya Çiftçiler Günü’ne üreticiler ilgi de¤il tepki gösterdi. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i taraf›ndan kutlanan 14 May›s Dünya Çiftçiler Günü kapsam›nda düzenlenen panele ilgi göstermeyen üreticiler, sözlerin sadece konuflmada kald›¤›n›, gerçekte sorunlar›na çözüm olaca¤›na inanmad›klar›n› ifade etti. Mehmet A¤ar’›n da kat›ld›¤› etkinlikte “Tar›mda ve G›da Sektöründe ‹sraf ve Verimlilik” konulu panel düzenlendi. Panelin oturum baflkanl›¤›n› yapan Prof. Dr. Neflet K›l›nçer, tar›mda ve g›da sektöründe verimlili¤i art›rmak için üretim aflamas›ndan ürünün sofraya geldi¤i ana kadar kayb›n önlenmesi ge-

Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i taraf›ndan kutlanan 14 May›s Dünya Çiftçiler Günü kapsam›nda düzenlenen panele ilgi göstermeyen üreticiler, sözlerin sadece konuflmada kald›¤›n›, gerçekte sorunlar›na çözüm olaca¤›na inanmad›klar›n› ifade etti. rekti¤ini kaydetti. Doç. Dr. Füsun Tatl›dil, dünyada 200 milyonu 5 yafl›n alt›nda olmak üzere 800 milyon kiflinin açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤›n› belirterek, bunun önüne geçebilmek için tar›m alan›nda birim alandan elde edilen verimin art›r›lmas› gerekti¤ini vurgulad›. Prof. Dr. Numan Akman da, hayvansal üretimde ve iflletmelerde meydana gelen kay›plar›n azalmas› için, iflletmelerin say›lar›n›n azalt›larak kapasitelerinin büyütülmesi gerekti¤ini belirtti. Prof. Dr. Akman, “Kötü bir ifli daha iyi yapmak, iyi bir ifl yapmak

de¤ildir” diyerek son zamanlarda ürünlerin kalitesizli¤ine dikkat çekti. A¤ar konuflurken ise üreticiler salonu terketmeye bafllad›. Konuflmac›lara tepki gösteren köylüler, her zaman ayn› fleylerin söylendi¤ini, bu iyilefltirme sözlerinin sadece konuflmada kald›¤›n›, gerçekte sorunlar›na çözüm olaca¤›na inanmad›klar›n› ifade ettiler. Haymana Ziraat Odas› Baflkan› Ali Demir, hükümetlerin daha önce verdikleri sözleri yerine getirmedi¤ini söyledi. Sabah oturumunda Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an’a soru sormak iste-

yen ancak kendisine söz verilmeyen A¤r›’n›n Tutak ‹lçesi Ziraat Odas› Baflkan› Kaz›m Y›ld›r›m da, kendilerinin sorunlar›yla kimsenin ilgilenmedi¤ini, sadece iktidar olmak için seçimlerden önce de¤er gördüklerini dile getirdi. Konuyla ilgili bir aç›klama yapan Tar›m Orkam-Sen Genel Baflkan› Sezai Kaya da devlet erkan› ve ilgili bakanl›klar›n köylülere yönelik çeflitli vaatlerde bulunaca¤›n› ve yap›lan yanl›fl uygulamalardan dolay› üreticinin gönlünün al›nmaya çal›fl›laca¤›n› belirtti¤i aç›klamada: “Ülkemiz çiftçisi ABD ve AB’nin ürün stoklar›n›n eritilmesi u¤runa kurban edilmifltir. Zaten a¤›r maddi maliyetleri alt›nda ezilen çiftçimiz uygulanan ithalat politikas› ile de ürünlerinin hak etti¤i de¤erden sat›lmamas›ndan dolay› periflan durumdad›r” dedi.

Narenciyede üretim art›yor, ihracat düflüyor!

Her sektörde yafland›¤› gibi narenciye sektöründe de rekabet gitgide art›yor. Ancak bu rekabetin eflit koflullarda olmad›¤› da bir gerçeklik. Ülkemizde üretilen narenciyenin dünyadaki en büyük rakipleri Amerika, ‹spanya, Yunanistan, ‹srail, Fas, M›s›r, Tayvan, Çin gibi narenciye üretimi ve ihracat›n› yapan ülkelerdir. Narenciye üretiminde kaliteli ürün sunabilmek için narenciyenin üretimi, paketlenmesi ve pazarlanmas› sürecinde en yüksek kaliteyi yakalamak gerekir. Ülkemizdeki narenciye üretiminin kalitesi di¤er ülkelere k›yasla bakt›¤›m›zda artmazken maliyetler ve fiyatlar her sene artmakta ve bu nedenle ülkemizdeki narenciye üretimi gelecek için umut verici bir tablo göstermemektedir. Akdeniz Bölgesi’nde geçim kayna¤› olan narenciye üretimi y›ldan y›la art›fl göstermektedir. Akdeniz Bölgesi’ne ba¤l› Mersin Liman›’nda ihracat de¤erleri 2003 y›l›nda taban yaparken son 5 y›l›n en düflük miktar› olan 82 bin 948 tona geriledi. Mersin’de deniz yolu ile yap›lan ihracatla inifle geçen bu de¤erlerin son 5 y›l›n en yüksek narenciye

sevkiyat›n›n gerçeklefltirildi¤i 2001 y›l›na oranla (120.561 ton) yüzde 31.2, 2002’ye oranla (114.145 ton) yüzde 27.4 düflüfl anlam›na geldi¤ini belirtti. 2003 y›l›nda gerçeklefltirilen ihracat miktar› narenciye üretiminin en yüksek oldu¤u 1994 y›l›na oranla ise yüzde 42.5’lik düflüfl göstergesi oldu. Mersin Liman›’nda ihracat düflerken narenciye dikim alanlar› ile üretim miktar› ise sürekli art›yor. Mersin’de 2003 y›l› itibariyle 25 bin 775 hektar alanda narenciye yetifltiriliyor. Ülkenin toplam meyve üretiminin yaklafl›k %10’unun, narenciye üretiminin %25’inin karfl›land›¤› kentte 2003 y›l›nda 768 bin 578 ton (Limon 386, Portakal 276.779, Mandalina 79.049, Greyfurt 25.924) narenciye üretimi yap›ld›.

Mersin’de yap›lan bir araflt›rmada son 5 y›lda narenciye üretimi ve ihracat rakamlar› flöyle: YILLAR 1999 2000 2001 2002 2003

ÜRET‹M(TON) ‹HRACAT(TON) 532 bin 434 118 bin 859 629 bin 881 98 bin 491 646 bin 649 120 bin 861 762 bin 986 114 bin 145 768 bin 568 82 bin 948

Yine yap›lan araflt›rmalara göre Mersin’de üretilen narenciye çeflitleri aras›ndaki dengesizlik Mersin Liman›’nda yap›lan ihracat›n gerilemesinde önemli bir etken. Narenciye üreticileri ihracat›n gerilemesindeki di¤er unsurlar› ve sonunun çözümünü ise flöyle kaydediyorlar: Avrupa ülkelerinin eskisi kadar narenciye tüketmemesi, dolar kurunun düflük kalmas›, narenciye üre-

timinde maliyetlerin yüksek oluflu ve mahsulün dal›nda pahal› hale gelmesi nedeniyle ihracatta tercih edilmemesi, ihracat› teflvik anlam›na gelen DFIF ödemelerinde yaflanan sorunlar vs. Yine tüm tar›m sektöründe AKP hükümeti arac›l›¤› ile uygulanan emperyalist politikalar yukar›da yap›lan araflt›rmalarda da aç›k bir flekilde karfl›m›za ç›k›yor. Tar›m sektöründe devletin daha önce sundu¤u deste¤i geri çekmesi üreticileri zor durumda b›rak›yor. Üreticinin yetifltirdi¤i ürünün elinde kalmas›n›n nedeni olan d›fl al›mlar›n› (ihracat›n) yo¤unlukta artt›ran IMF politikalar›n›n uygulanmas›, iç pazara satarken maliyetin alt›na düflmesi, ihracat›nda da aflatoksinli olmas›, hormonlu, ilaç kal›nt›l› vb. bahaneler yarat›larak sat›fl› engellenmektedir. (Mersin)

TMMOB: “‹flletmeye Ruhsat Verilmeme li”

Eski ad›yla Eurogold yeni ad›yla Newmont olarak bilinen Normandy Madencilik A.fi. flirketi, “BergamaOvac›k Alt›n ‹flletmesi Giriflimi konusunda Tübitak-YDABÇAG Uzmanlar Komisyonu Raporunun Elefltirisi” adl› kitap nedeniyle TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odas› aleyhine tazminat davas› açt›.

Normandy Madencilik A.fi. flirketi, ad› geçen kitapta yer alan ifadelerin flirketin kiflili¤ine sald›r›da bulunma amac› tafl›d›¤› ve flirketin manevi flahsiyetine sald›r›da bulunuldu¤u iddias› ile Jeoloji Mühendisleri Odas›’ndan yüz milyar TL manevi tazminat talep ediyor. Yap›lan ilk yarg›lamada duruflma, Çevre Mühendisleri Odas›’n›n Yönetim Kurulu karar›n›n sunulmas› için 17 Haziran tarihine ertelendi. “Bergama-Ovac›k Alt›n ‹flletmesi Giriflimi konusunda Tübitak-YDABÇAG Uzmanlar Komisyonu Raporunun Elefltirisi” adl› kitap, TMMOB’nin Çevre, Jeoloji, Kimya ve Metalürji Mühendisleri Odas› tara-

f›ndan haz›rlanm›fl ve Jeoloji Mühendisleri Odas› taraf›ndan bas›lm›flt›. Davaya iliflkin olarak TMMOB taraf›ndan yay›mlanan bas›n aç›klamas›nda Bergama-Ovac›k Alt›n Madeni ‹flletmecili¤i konusunda yöre halk›n›n son 10 y›ld›r verdi¤i hukuksal mücadele hat›rlat›larak, Dan›fltay’›n, alt›n madeninin çevresel riskler tafl›d›¤› ve iflletmesinde kamu yarar› bulunmad›¤› yönündeki karar›na dikkat çekildi. TMMOB’nin aç›klamas›nda “‹flletmeye ‘aç›lma ruhsat›’ verilmesi ifllemlerinin ve hukuksal dayana¤› bulunmayan iflletme etkinliklerinin durdurulmas›n› hukuk devletinin gere¤i oldu¤unu bir kez daha hat›rlat›yor ve siyasi iktidar› yarg› kararlar›n› uygulamaya ça¤›r›yoruz” denildi. (‹zmir)


21 Mayıs-3 Haziran 2004

35

8

Baflar›s›zl›klar›n adresi “Demokratik Cumhuriyet” projesidir

Yerel seçim sonuçlar›n› de¤erlendirirken Kürt cephesinin Demokratik Güç Birli¤i’nin yerel seçimlerde ald›¤› baflar›s›z sonuçlar› tali ve d›fl faktörlerle aç›klamaya çal›flt›¤› gerçe¤ine dikkati çekmifltik. Aradan geçen bu zaman süreci içinde Kürt bas›n›nda baz› yazar ve siyasetçiler d›fl faktörlerin yan› s›ra iç faktörlerin de bu baflar›s›zl›kta oynad›¤› role dikkat çektiler. Ama dikkat çekilen noktalar esasta sürece iliflkin izlenen politikalara de¤il, bu politikalar›n uygulanmas›ndaki yetersizliklere dönüktü. Hiç flüphesiz bilimsel olarak düflündü¤ümüzde do¤ru bir politika belirlemek tek bafl›na yetmez. Daha da önemlisi bu politikay› uygulayacak kadro ve örgütün yarat›lmas›-ki bunlar›n yan› s›ra var olan nesnel koflullar da gözard› edilmez. Ama yerel seçimlerde al›nan baflar›s›zl›klar, Kürt siyaseti cephesinde yaflanan t›kan›kl›klar bu gerçeklerin arkas›na saklanarak aç›klanamaz. Bu eksende yap›lan de¤erlendirme ve sonuçlarda ›srar, mevcut t›kan›kl›¤› aflmaya de¤il, daha da derinlefltirmeye yol açar. ‹mral› süreciy-

le birlikte derinleflen ve derinleflmekte h›z kesmeyen tasfiyecilik sürecine bakt›¤›m›zda bu gerçe¤i daha rahatl›kla görebiliriz. Kald› ki burada bir terslik de yoktur. ‹mral› süreciyle birlikte giderek daha da sistemleflen tasfiyecilik, çözüm üretmenin, t›kan›kl›klar› aflman›n adresi de¤il, tam aksine yarat›lan tablonun nedenidir. Bu nedeni ortadan kald›rmak demek; tasfiyeci çizgiye aç›k ve net olarak tav›r almakt›r. Ulusal hareketin emperyalizme ve faflist diktatörlü¤e darbe vurdu¤u; ulusal devrimci anlamda heyecan ve coflku yaratt›¤› süreçlerde izlenen politikalara yeniden yönelmektir. Gerçekler görülmese de gerçekli¤inden bir fley kaybetmez! Bugün dünyada hakim olan emperyalist-kapitalist sistemdir. Emperyalist-kapitalist sistem ça¤dafll›¤›n de¤il, barbarl›¤›n temsilcisidir. Ekonomik-siyasal-kültürel ve askeri aç›dan dünyaya yön veren bu barbarlar›n yasalar› siyasal-düflünsel-örgütlenme vb. konularda özgürlü¤ün de¤il bask› ve zorbal›¤›n simgesidir. Ekonomik aç›dan IMF’nin reçeteleri hakça bir bölüflümün de¤il, üretenlerin emeklerinin gasp›na dayanan ve ezilen halklar için yaflam› çekilmez k›lan deyim yerindeyse yoksulluk cehennemini yaratand›r. Yan› bafl›m›zda Irak iflgali özgülünde de görüldü¤ü gibi, emperyalizm dün oldu¤u gibi bugün de, sömürü-zulüm ve katliam›n temsilcisidir. Bunun için ezilen halklar›-uluslar› birbirine k›rd›rtmaktan asla çekinmez. Irak’ta Felluce kentinde kad›n, çocuk-canl›, cans›z ayr›m› yapmadan ya¤an bombalar sözü edilen “ça¤dafl sistemin” gerçek kimli¤ini ele veriyor. Hal böyle iken hangi “bar›fl” ortam›ndan bahsedebiliriz ya da egemenlerin zora bafl vurmad›¤›n› hangi verilere dayanarak iddia edebiliriz? Dahas›, iddia etsek dahi, bu iddialar›m›z ne ölçüde gerçeklere denk düflebilir? Denk düflmedi¤i aç›k. Di¤er aç›k olan bir fley ise; ça¤›m›zda emperyalist burjuvazi, iflbirlikçi

ve uflaklar›n›n ça¤dafl demokratik bir yönetim yaratma veya bu yönlü yönetimlere sayg› gösterme ihtimali yoktur. Uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› yads›ma, ezilenlerin ekonomik, demokratik hak ve özgürlüklerine karfl› zor kullanma emperyalist-kapitalist sistemin temel felsefesidir. Bunun böyle oldu¤unu görmek için, ABD ve suç ortaklar›n›n Irak halk›na karfl› uygulad›klar› yok etme politikas›na, yine ABD destekli ‹srail Siyonistlerinin Filistin topraklar›nda yapt›klar› kan banyosuna bakmak yeterlidir. Bunun böyle oldu¤unu görmek için TC’nin Kürt halk›na, demokratik kurumlar›na, zindanlardaki tutsaklara karfl› izledi¤i politikalara bakmak yeterlidir. ‹zlenen bu politikalarda anti-demokratik uygulamalar›, zor ö¤esini görmemek mümkün müdür? Yada daha yal›n bir tarzda soracak olursak; bu uygulamalar›n hangisi ça¤dafl? Hangisi düflünce ve örgütlenme özgürlü¤üne hizmet ediyor? Elbetteki hiç birisi. Ka¤›t üzerinde ifade edilen demokratik cilal› kimi yasalar›n pratik karfl›l›¤› ise yoktur. T›pk› “Yeni Dünya Düzeni” mimarlar› ve amigolar›n›n sözünü etti¤i “özgürlük”, “demokrasi” ve “küresel zenginlik” gibi. Sorun gayet aç›k; olaylara-olgulara bilimsel yani s›n›f perspektifiyle mi bakaca¤›z; yoksa s›n›f d›fl› ve hayali yaklafl›mlarla m›? Birinci yaklafl›m bizi gücünü nesnel zeminden alan gerçeklerle yüzlefltirir. Peki nedir bu gerçekler? Bu gerçekler ezen ve ezilen çeliflmesinin devam etti¤idir ve dolay›s›yla ne devrimler dönemi kapanm›flt›r ne de s›n›f savafl›m› yok olmufltur. S›n›f savafl›m› sürüyor. Ezilen halklar›n ve uluslar›n kurtuluflu emperyalist-kapitalist sistemin kendi s›n›rlar› içinde sundu¤u k›r›nt›larla de¤il, sistemi yok etmekle, üretenlerin yönetir hale gelmesiyle ancak sa¤lanabilir. Ve halklar›n kardeflli¤i, bar›fl içinde bir arada yaflanmas› da ancak böyle mümkün olabilir.

Tersi yaklafl›mlar, yani gerçeklerle de¤il, hayallerle u¤raflanlar, kitleleri hayallerle oyalayanlar, en baflta Kürt halk›n›n mücadelesine büyük zararlar veriyorlar. Geçmiflte yaratt›klar› de¤erlerin prestijinden hareketle, Kürt halk›na kurtlar› kuzu, katilleri masum olarak göstermeye çal›fl›yorlar. ‹flte “Demokratik Cumhuriyet” projesi, bu bak›fl aç›s›n›n ve anlay›fl›n ürünüdür. DEHAP’›n sistemin eli kanl› partilerinden SHP’nin çat›s› alt›nda yerel seçimlere kat›lmas›n› sa¤layan da yine bu anlay›flt›r. Bu anlay›fllar bilimsel bir temelde sorgulanmadan gerçeklere ulaflmak zordur. Gerçeklerle buluflmadan, baflta Irak olmak üzere bölgeyi kan gölüne çeviren emperyalist iflgalcilere karfl› net bir durufl sergileyip, Felluce’de, Ba¤dat’ta bombalar alt›nda can veren-sakat kalan halk›n ac›s›n› paylaflmak mümkün de¤ildir. Emperyalist “çözümlerin” çözümsüzlük oldu¤unu, gerçek çözümün emperyalistlere ve iflbirlikçilerine karfl› demokrasi ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesi perspektifi ile savafl›larak ancak kazan›labilece¤i bilincine ulaflman›n ilk ad›m› da yine bu gerçekleri görmekle bafllar. Ve bugün hayali beklentiler içinde olanlar›n her zamankinden daha çok gerçekleri görmeye ihtiyaç vard›r. T›kan›kl›klar› aflman›n yada asgari düzeye indirmenin yolu da buradan geçer.

Babat’›n ölümünün cinayet oldu¤u kesinleflti

‹nsan haklar›nda tablo ayn›

Sözde reform yasalar› ç›kartarak “demokratikleflme” 盤l›klar› atan devletin as›l yüzü insan haklar›nda yaflanan ihlallerle ortaya ç›k›yor. Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan hak ihlallerinde gerileme bir yana önceki aylara oranla art›fllar yaflan›yor. D‹YARBAKIR ‹HD Diyarbak›r fiubesi, T. Kürdistan›’nda Nisan ay›nda yaflanan hak ihlalleri raporunu 13 May›s 2004 tarihinde aç›klad›. Dernek binas›nda bas›n toplant›s› düzenleyen ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Selahattin Demirtafl, Nisan ay› içerisinde de hak ihlallerinin yo¤un olarak yafland›¤›n› söyledi. Irak’ta yaflanan iflkence olaylar›n› “insanl›k tarihine düflen kara bir leke” olarak de¤erlendiren Demirtafl, “Ortado¤u’ya demokrasi getirme iddias›nda olanlar›n getirecekleri demokrasinin bi-

çiminin ne olaca¤› da böylelikle ortaya ç›km›flt›r” dedi. ‹HD’nin bölge için haz›rlad›¤› insan haklar› ihlal raporuna göre yaflanan hak ihlalleri flöyle: Çat›flmada yaflam›n› yitirenler: 5 ölü, 6 yaral› Faili meçhul cinayetler-sald›r›lar-yarg›s›z infazlar: 3 ölü, 7 yaral› May›n ve patlay›c› madde: 2 ölü, 7 yaral› Gözalt›: 57 Toplumsal Olaylara Müdahale Olay Say›s›: 1 Yaralanmalar/Darp: 20 ‹flkence ve Kötü Muamele ‹ddialar›: 32 a) Jandarma Görevlileri Taraf›ndan: 2 b) Emniyet Görevlileri Taraf›ndan: 30 Kay›p ‹ddias›: 2 Tutuklama: 15 Köye Geri Dönüfl Engeli: 8 ‹flten At›lma: 2 ‹dari Soruflturma ve Cezalar: 3 Soruflturmalar ve Cezalar: 79 Kapat›lan Sivil Toplum Örgütü: 1 Yasaklanan Etkinlikler (Tiyatro oyunu, Sinema vs.): 3 Cezaevinden sevk talebi: 6 Tedavi Talebi: 2 Di¤er: 19 ‹ntihar ve ‹ntihar Teflebbüsleri: 12 VAN ‹HD Van fiube Baflkan› Zeki Yüksel, Belediye ‹fl Merkezi’ndeki flube binas›nda yapt›¤› aç›klamada, Nisan ay›nda hak ihlallerine iliflkin ola-

rak kendilerine yap›lan baflvuru say›s›n›n 21 oldu¤unu söyledi. Yüksel, “Ancak, bas›na yans›yanlarla birlikte bu say› 35’tir” dedi. A¤r›’n›n Do¤ubeyaz›t ‹lçesi’nde iki eczac›n›n öldürülmesi olay›n›n ayd›nlat›lmas› gerekti¤ini belirten Yüksel, Bostaniçi Beldesi’nde de askeri karakolun kald›r›lmas› gerekti¤ini vurgulad›. ‹HD’ye Nisan ay›nda yans›yan ihlaller ise flöyle; Çat›flmada yaralananlar›n say›s› 6; faili meçhul cinayet say›s› 2; serbest patlay›c›lar sonucu ölüm 2; gözalt› say›s› 5; iflkence, kötü muamele ve tehdit say›s› 6; savunma ve seyahat özgürlü¤üne engelleme say›s› 1; keyfi olarak foto¤raf çekimi 1; görevden alma say›s› 1; düflünce ve ifade örgütlenme özgürlü¤üne yönelik ihlaller için aç›lan soruflturmalar ve davalar 3; hapishane tedavi talebi 1; di¤er ihlaller mülteci 1; sa¤l›k 1 olmak üzere toplam ihlal say›s› 35. B‹NGÖL ‹HD Bingöl fiube Baflkan› R›dvan K›zg›n, 2001 y›l›nda hak ihlali say›s› 200 iken, 2003 y›l›nda bin 280’e ç›kt›¤›n› belirterek, “Uyum paketleri ç›kt›kça Bingöl’deki insan haklar› ihlallerinde gittikçe art›fl olmakta” dedi. Dernek binas›nda bas›n toplant›s› düzenleyen K›zg›n, 2004 y›l›n›n ilk dört ay›nda yaflanan geliflmeleri de¤erlendirdi. Avrupa Birli¤i’ne uyum ad›na yap›lan hukuksal düzenlemelerin Bingöl’de tersi yönde uyguland›¤›n› ifade eden K›zg›n, 2003 y›l›nda 8 faili meçhul olmak üzere 48 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ini, 28 yurttafl›n da yaraland›¤›n› ifade etti. (H. Merkezi)

3 Mart 2004 tarihinde Taksim’de öldürülen ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son s›n›f ö¤rencisi Önder Babat’›n ölümüne iliflkin Adli T›p raporu aç›kland›. Rapora göre Babat’›n ölümü burjuva medyada yay›nlanan “serseri kurflun, yorgun kurflunun isabet etmesi sonucu” olmad›¤›, cinayet oldu¤u kesinleflti. 7 May›s 2004 tarihinde konuya iliflkin aç›klama yapmak için saat 18:50’de Devrimci Hareket Dergisi önünde (Önder Babat’›n vuruldu¤u yer ve saat) bir eylem gerçeklefltirildi. Çeflitli çevrelerin destek verdi¤i eylemde Babat’›n resimleri tafl›narak “Önder Babat yoldafl ölümsüzdür”, “Katil devlet hesap verecek”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar› at›ld›. Bas›n aç›klamas›n› yapan Devrimci Hareket Dergisi Yaz›iflleri Müdürü Fehmi K›l›ç, olay›n Adli T›p kesin raporu ile cinayet oldu¤unun kesinleflti¤ini söyledi. Bafl›ndan beri olay›n niteli¤inin de faillerinin de kendileri aç›s›ndan meçhul olmad›¤›n› belirten K›l›ç cinayetin sonras›ndaki geliflmelerle ilgili soru sorarak “Bizler buraday›z. Önder’i yolumuzun her basama¤›nda varetmeye, katillerinin karfl›s›na dikilmeye ve hesap sorma fikrini büyütmeye devam edece¤iz” dedi. Eylem “Önder Babat yoldafl ölümsüzdür” slogan›yla sona erdi. (‹stanbul)


35

9

21 Mayıs-3 Haziran 2004

KAYPAKKAYA, HALKLARA UMUT DÜfiMANA KORKU SALMAYA DEVAM ED‹YOR Bundan 31 y›l önce faflist Kemalist diktatörlük taraf›ndan Diyarbak›r zindanlar›nda tüm iflkence yöntemlerine karfl›n devrime ve halk›na olan inanc›, yoldafllar›na olan ba¤l›l›¤›yla ser verip s›r vermeyerek ölümsüzleflen komünist önder ‹brahim Kaypakkaya 31. ölüm y›ldönümünde “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür” Partizan imzal› afifller ‹stanbul’un çeflitli semtlerinde yayg›n bir flekilde yap›larak an›ld›. Anadolu yakas›nda Kartal Topselvi, Kurfal› Mahallesi, Tuzla, Ayd›nl›, ‹çmeler, Esenyal›, 1 May›s, Sar›gazi, Dudullu ve E5 Karayolu üzeri yo¤un bir flekilde afifller yap›ld›. Avrupa yakas›nda ise; fiahintepe, Alt›nflehir, Sar›yer, Gazi, So¤anl›, Alibeyköy, Esenyurt, Okmeydan› ve E-5 Karayolu üzeri afifllerle donat›ld›. KAYPAKKAYA ÇEfi‹TL‹ ETK‹NL‹KLERLE ANILIYOR 18 May›s dolay›s›yla ‹brahim’i anma, yaflatma ve onun u¤runa öldü¤ü düflüncelerini, inanc›n› ve kararl›l›¤›n› genifl kitlelere yayma amac›yla gerçeklefltirilen etkinliklerden biri de Esenler Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nde, Demokratik Haklar Platformu ve ‹flçi-köylü gazetesinden konuflmac›lar›n kat›l›m›yla gerçekleflti. 15 May›s 2004 tarihinde saat 17:30 civar›nda Kaypakkaya’y› anma etkinli¤i K›rm›z› Gül Buz ‹çinde belgeselinin gösterimiyle bafllad›. Sunumunu PSAKD Esenler fiube yöneticisi Dursun Turgut’un yapt›¤› etkinli¤e konuflmac› olarak DHP’den Ökkefl Karao¤lu, ‹flçi-köylü gazetesinden U¤ur Parlak kat›ld›. Belgeselin ard›ndan sayg› duruflunun yap›ld›¤› etkinlikte ilk sözü U¤ur Parlak ald›. ‹brahim Kaypakkaya’n›n hangi tarih-

sel koflullarda komünist bir önder olarak Proletarya Partisi’ni kurdu¤unu anlatarak Mustafa Suphi TKP’sinden sonra proletarya düflüncesini sistemlefltiren, gelifltiren, pratik içinde olgunlaflt›ran Kaypakkaya’n›n bir grup yoldafl›yla 50 y›ll›k suskunlu¤a, pasifizme indirilmifl MLM k›l›c› oldu¤unu belirtti. Ard›ndan sözü alan Ökkefl Karao¤lu ise belgeselden yola ç›karak mülteci sorununa de¤indi. Esas olan›n bu topraklarda mücadele etmek oldu¤una vurgu yapan Karao¤lu; savunuyorum demek yetmez, yaflas›n demekle, alk›fl tutmakla birfley de¤iflmiyor diyerek teori ile pratik aras›ndaki uyumsuzlu¤a de¤indi. Panelin ard›ndan 18 May›s ve güncele yönelik yap›lan dia gösteriminin ard›ndan müzik dinletisiyle etkinlik sona erdi. BURSA Bursa Partizan okurlar› 15 May›s 2004 tarihinde Tuncelililer Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nde yapt›klar› bir etkinlik ile katlediliflinin 31. y›ldönümünde komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y› and›lar. Çeflitli devrimci çevrelerden insanlar›n da yer ald›¤› anma komünist önder ‹brahim Kaypakkaya 14 Nisan 2004 tarihinde Dersim’de flehit düflen TKP/ML T‹KKO savaflç›lar› Ahmet Laço ve Sevda Y›ld›z flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitleri için 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Hep birlikte “Vartinik’te bir köm” fliiri okundu. Ard›ndan bir kifli ‹brahim Kaypakkaya’n›n hayat› ve mücadelesi hakk›nda bir yaz› okudu. Sonra YDG okuru bir arkadafl Seçme Yaz›lar kitab›n›n önsözünde yer alan “Küçük gruplar, büyük cüretler” adl› yaz›y› okudu. Hasan Hakk› Erdo¤an’›n Gulasor adl› fliiri hep birlikte dinlendi. Salonda bulunan befller, dörtler, gerilla

Esenler-PSAKD

resimleri ve parti ve devrim flehitlerinin resimlerinin yer ald›¤› pano oldukça ilgi çekti. Hep birlikte marfllar ve fliirler okunarak devam eden anma, salonda bulunan yafll› bir amcan›n emekçiden türküler söylemesiyle renklendi. Son olarak 18 May›s marfl›n›n hep bir a¤›zdan okunmas›yla anma etkinli¤i sona erdi. GEBZE’DE ‹BRAH‹M KAYPAKKAYA ANILDI Proletarya Partisinin kurucusu komünist önder ‹brahim Kaypakkaya katlediliflinin 31. y›l›nda çeflitli etkinliklerle an›lmaya devam ediliyor. Bu etkinliklerden biri de Gebze’de YDG’liler taraf›ndan yap›ld›. 16 May›s günü Gebze Denizliköy’de bir piknik gerçeklefltirildi. K›sa bir aç›l›fl konuflmas› ve sayg› duruflunun ard›ndan ‹brahim’in hayat› ve mücadelesi, emperyalizmin genel sald›r›lar› ve NATO zirvesinin amac› anlat›ld›. Söylefli tarz›nda gerçekleflen etkinlikte ‹brahimlerin, Denizlerin, Mahirlerin o dönemki mücadelelerinin bugüne tafl›nmas›, onlar›n b›rakt›klar› miras›n devam ettirilmesi gerekti¤i vurguland›. Etkinlik daha sonra ‹brahim Kaypakkaya’y› anlatan marfllar›n söylenmesiyle sona erdi. S‹STEM‹N KAYPAKKAYA KORKUSU Partizan imzal› afiflleri asan gazete çal›flanlar›m›z, Tohum Kültür Merkezi çal›flanlar› ve okurlar›m›z üzerinde gözalt› terörü

estirildi. ‹lk olarak 12 May›s Çarflamba günü afifl yapan TKM çal›flanlar› Yi¤it Can Bak›r ile Mustafa Sar›sülük gözalt›na al›nd›. 13 May›s Perflembe günü yine TKM çal›flanlar› Tayyar Ero¤lu, Sinan Ülgen ve Gökhan Kaya gözalt›na al›nd›lar. 15 May›s Cumartesi günü ise gazetemiz çal›flanlar› Bar›fl Karaa¤aç ve Bahar Gök TKM çal›flan› Sinan Ülgen ve okurlar›m›z Birkan Y›ld›r›m, Zeynel Abidin Çorlu, Sevgi Yumuk, Çi¤dem Y›lmaz, Deniz Gülünay, Sevgül O¤uz, Ali Özerli ve Mutlu Akkufl gözalt›na al›nd›. 16 May›s Pazar günü ise gazetemiz çal›flanlar› Bahar Gök, Selçuk Birginal ve Özgür Elitemiz ve TKM çal›flanlar› Mustafa Sar›sülük ile okurumuz Zeynel Abidin Çorlu gözalt›na al›nm›fllard›r. Çal›flanlar›m›z TKM çal›flanlar› ve okurlar›m›z üzerinde gözalt› terörü estirerek afifller engellenmeye çal›fl›l›rken as›lan afifllere tahammül edemeyen devletin kolluk güçleri afiflleri bir yandan itfaiye araçlar› ile sökerken baz› afiflleri de kaz›yarak engellemeye çal›flt›. Ancak tüm engellemelere ra¤men ‹stanbul’un birçok yeri komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n afiflleriyle donat›ld›. Yap›lan afifl çal›flmalar›nda halk›n baz› kesimleri zafer iflaretleriyle, araçtan korna çalarak, alk›fllayarak memnuniyetlerini dile getirdiler. (H. Merkezi)

HPG gerillalar›na infaz iddias› Amanos Da¤lar›nda faflist TC ordusu ile girdikleri çat›flmada flehit düflen Hasan Hatay, ‹skender Ülger ve Adem Demir adl› 3 HPG gerillas›n›n sa¤ yakalan›p infaz edildi¤i iddia edildi. HPG gerillalar›n›n kimliklerinin erken tespit edilmesi, cenazelerdeki izler ve kurflun girifl yerlerinin infaz flüphesini güçlendirdi¤i belirtildi. Hatay’›n Erzin ilçesine ba¤l› Yoncadüzü (Lülük) Köyü k›rsal›nda 22 Nisan 2004 meydana geldi¤i ileri sürülen çat›flman›n ard›ndan Hatay Valili¤i, 3 gerillan›n çat›flmada öldürüldü¤ünü aç›klam›flt›. Ard›ndan 3 cenaze Dörtyol Devlet Hastanesi Morgu’na kald›r›lm›flt›. Cenazeler, 3 gün morgda bekletildikten sonra ailelerine teslim edildi. Teflhis için cenazeleri inceleyenler, 3 gerillan›n vücudunda ölümlerin infaz oldu¤una yönelik izlerin oldu¤unu iddia etti. Hasan Hatay’›n babas› Selman Hatay, cenazesini gördü¤ü o¤lunun boynunun k›r›k oldu¤unu söyledi. Karakolda ifade verdi¤ini kaydeden baba Hatay, flunlar› söyledi: “O¤lumun vücudunu sol omzunun arkas›ndan ald›¤› kurflun ve gö¤sünden ald›¤› kurflun delmiflti. Ben yüzüne dokundum ve

kafas›na bakt›m. Boynu çok fazla oynuyordu. 2 gün morgda kalan bir cesedin bu kadar rahat oynamamas› gerek. O¤lumun boynu k›r›lm›flt›. Ben o an zor ayakta kalabildim. Bu yüzden çok fazla bakamad›m. Ama cenaze y›kan›rken arkadafllar o¤lumun flah damar›n›n kesik oldu¤unu söyledi.” Cenazenin Devlet Hastanesi’nden baflka bir yerde y›kanmas›na izin verilmedi¤ini kaydeden baba Hatay, cenaze y›kan›rken bir doktorun geldi¤ini ve “üstün körü bir bak›p otopsi raporu” haz›rlad›¤›n› söyledi. Ayr›ca HPG taraf›ndan yap›lan imzal› aç›klamada da bu bilgi do¤ruland›. * Yine yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Bingöl’ün Güzeldere ve Suveren köyleri aras›ndaki k›rsal alanda 4 May›s gecesi HPG gerillalar› ile korucular aras›nda çat›flma ç›kt›. Çat›flmada 6 korucunun yaralanarak, Elaz›¤ Araflt›rma Hastanesi’ne kald›r›ld›¤›, Korucu Mehmet Bafl›dinç’in ise hastanede öldü¤ü iddia edildi. * Eruh’a ba¤l› Gedikaflar (Ers) Köyü’nde ise 6 May›s’ta meydana gelen çat›flmada, 6 HPG gerillas›n›n yaflam›n› yitirdi¤i, 1 askerin de yaraland›¤› bildirildi. Edinilen bilgilere göre, Eruh’a yaklafl›k 1 saat uzakl›kta bulunan Gedikaflar Kö-

yü’nde faflist TC ordusu ile HPG aras›nda silahl› çat›flma ç›kt›. Ç›kan çat›flma sonucu 6 HPG gerillas› flehit düflerken, 1 asker ise yaraland›. * Batman’›n Gercüfl ilçesi k›rsal›nda faflist TC ordusu ile HPG gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada 1 gerillan›n flehit düfltü¤ü iddia edildi. Bir hafta Batman Devlet Hastanesi morgunda bekletilen HPG gerillas› Ferhat Akansel’in cenazesi 13 May›s’ta, Mardin’in K›z›ltepe ilçesinde kitlesel bir törenle topra¤a verildi. Yaklafl›k bin kiflinin kat›ld›¤› törende s›k s›k “fiehit nam›r›n”, “Biji Serok Apo”, “Da¤lar biziz bizi bombalay›n”, “‹ntikam, intikam” sloganlar› at›ld›. Cenazenin defnedilmesinin ard›ndan DEHAP Mardin ‹l Baflkan› R›dvan Olcasöz bir konuflma yapt›. Konuflman›n ard›ndan kitle alk›fl ve z›lg›tlar eflli¤inde, cenaze evine kadar yürüyüfl gerçeklefltirdi. * Nusaybin’de 8 May›s gecesi düzenlenen operasyonlarda da Kuflkaya (Gur›k) ve Kuruköy (X›rabêbaba) köyleri aras›nda bulunan k›rsal bölgede ç›kan çat›flmada 1 HPG gerillas› flehit düfltü. Botan kod adl› Ali Akman’›n cenazesi, ailesi taraf›ndan Nusaybin Devlet Hastanesi’nden al›nd›. Ce-

naze, sabah saatlerinde aralar›nda DEHAP, Özgür Parti, THAY-DER yöneticileri ve Akman’n yak›nlar›n›n da bulundu¤u yaklafl›k 500 kiflinin kat›l›m› ile omuzlarda tafl›narak Trafo Mezarl›¤›’nda topra¤a verildi. Akman’›n annesi “e¤er ›srarla savafl isteniyorsa buna da haz›r oldu¤umuzu söyleyelim. Benim 3-4 tane çocu¤um daha var. Bu mücadele için gerekirse onlar› da gönderirim” dedi. (H. Merkezi)


21 Mayıs-3 Haziran 2004

10

DGM’lerin kald›r›lmas› burjuva bas›nda infial yaratt›!

YARGI BA⁄IMSIZLI⁄I SÖZDE KALDI Meclis’teki Anayasa de¤iflikli¤iyle “büyük bir ad›m” at›ld›¤›n› dile getiren TC devleti, burjuva bas›n› ve AB Komisyonu üçlemesi pembe tablo yaratmaya çal›flsa da, bizzat toplumsal pratikteki uygulamalar onlar›n söylediklerinin tam tersini kan›tl›yor. DGM’lerin kuruluflunu düzenleyen Anayasa’n›n 143. Maddesi yürürlükten kald›r›ld›. Ancak “adil yarg›lanma hakk›na” ayk›r› oldu¤u gerekçesi ile kald›r›lan DGM’lerin yerine “genifl yetkili A¤›r Ceza Mahkemeleri” kuruluyor! Adalet Bakanl›¤›’n›n haz›rlam›fl oldu¤u Taslak’ta bulunan hükümler DGM’lerde sadece isim de¤iflikli¤ine gidilece¤ini gösterdi. Bu tespitin oluflmas›na ise DGM’lere iliflkin 2845 say›l› DGM’lerin Kurulufl ve Yarg›lama Usulleri hakk›nda Kanun’da yer alan düzenlemelerin genifl ölçüde taslakta bulunmas› neden oldu. Taslak’ta, DGM’lerin görev alan›na giren suçlar, genifl yetkili A¤›r Ceza Mahkemelerinin bakaca¤› suçlar aras›nda say›ld›. Adana, Ankara, Diyarbak›r, Erzurum, ‹stanbul, ‹zmir, Malatya ve Van’daki DGM’lerin yarg› çevreleri aynen korunarak, genifl yetkili a¤›r ceza mahkemelerine devredilen tasla¤a göre, ayn› yerde birden fazla genifl yetkili a¤›r ceza mahkemesi kurulmas›na, Adalet Bakanl›¤›’n›n önerisi ile Hakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu’nca karar verilecek. Tasar›daki en ilginç(!) düzenlemelerden biri ise, kanunlardaki “DGM Yedek Hakimli¤i”nin taslakta “yedek üye” olarak, “DGM Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› ve Cumhuriyet Savc›s›” ibaresinin ise taslakta “Cumhuriyet Baflsavc›vekilli¤i ve Cumhuriyet Savc›s›” olarak de¤ifltirilmesi. Sözde de¤iflikli¤i yaparken, farkl› kelimelerle ifade etme gere¤i bile duymayan devlet, yine de büyük bir aymazl›kla Adalet Bakan› Cemil Çiçek’in a¤z›ndan “Te-

mennim odur ki Türkiye’nin bir daha DGM’lere ihtiyac› ortaya ç›kmas›n. Ancak, çok de¤erli insanlar y›llard›r buralarda, bu can pazar›nda görev yapt›lar, onlara flükranlar›m› sunuyorum” aç›klamas›n› yapt›rabiliyor! Evet say›n Bakan, Ali Suat Ertosun’a verdi-

¤iniz ödülden biliyoruz ne kadar flükran duydu¤unuzu! Bu eli kanl› katillere gerçekten çok borçlusunuz, ama DGM’ler kalkt› diye üzülmeyin, yenisi haz›r zaten! Ayn› flekilde D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül de “Türkiye önemli ve büyük bir ad›m att›. Avrupa sistemine entegre olundu” derken, AB Komisyonu da sözbirli¤i ederek “DGM’lerin kald›r›lmas› anlaml›d›r” diyordu. Oysa bu konuda görüfl bildiren avukatlar, yeni düzenlemenin fayda sa¤lamayaca¤›n› kaydediyorlar. Avukat Mihriban K›rdök flu anda varolan sorunun mahkemenin ismini de¤ifltirerek çözülemeyece¤ini belirterek “Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. Maddesinde siyasi mahkumlar›n ald›¤› cezaya yüzde 50 art›r›m getirilmektedir. Yine infaz

yasas›na göre adl› tutuklular için yüzde 70’dir. Bu de¤iflmedi¤i sürece isterse DGM’lerin ad› ba¤›ms›zl›k ve özgürlük mahkemeleri olsun, sorun ortadan kalkmaz” dedi. Böylece devletin niyetinin A‹HM’de DGM kararlar› konusunda

çok fazla mahkumiyet al›nmas›ndan kurtulmak ve “demokratikleflti¤ini” kan›tlamak amac›yla bu yolu seçti¤i su yüzüne ç›km›fl durumdad›r. Kald› ki, A¤›r Ceza Mahkemeleri’nden istenilen faydan›n sa¤lanamayaca¤› iddia edilerek, bu nedenle “Genifl Yetkili” A¤›r Ceza Mahkemeleri’nin kurulaca¤› vurguland›. Halk›m›z›n deyimiyle tam “Minareyi çalan k›l›f›n› haz›rlar” tarz› her zamanki ikiyüzlülü¤üyle davranmaktad›r devlet. Ancak bu durum flafl›rt›c› de¤ildir, on y›llar önce Dimitrov’un Nazi mahkemelerine söyledi¤i gibi “Faflizm; yarg›layan de¤il, yarg›lanan olabilir ancak”. Meflrulu¤u halk›n bilincinde s›f›r olan mahkemelerinizde yarg›lay›n yarg›layabildi¤iniz kadar, çünkü tarih aleyhinize çal›fl›yor!

Selma Kubat eylemlerle an›ld›

Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde bir araya gelen TAYAD üyeleri F tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamalar›n› protesto etti. “Hapishanelerde 111 insan öldü duydunuz mu”, “Çözün tecriti kald›r›n” yaz›l› dövizler tafl›yan tutsak aileleri ad›na konuflan Selma Arapgirli, Selma Kubat’›n F tipi hapishanelerde hayat›n›

kaybeden 111. kifli oldu¤unu belirterek, “Selma ölüm orucuna bafllad›¤› günden itibaren türlü bask›lara maruz kalm›flt›. Ölüm orucuna bafllad›¤› Bak›rköy Hapishanesi’nden Gebze M Tipi Hapishanesi’ne kaç›r›lm›flt›. En son zorla müdahale iflkencesine karfl› da onurunu koyarak flehit düfltü” dedi. Hapishanelerde sorunlar›n devam etti¤ine vurgu yapan Arapgirli, “Bu alevler er geç zulmedenlere dönecektir. Kendisine, devrimci, demokrat, yurtsever, halktan yanay›m, vicdan sahibiyim diyen herkesi tecritin kald›r›l›p ölümlerin durdurulmas› mücadelesin-

de bizlere destek vermeye ça¤›r›yoruz” dedi. Eylem “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Tecrite sansüre son”, “Selma Kubat ölümsüzdür” sloganlar› eflli¤inde sona erdi. Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ile TAYAD üyesi aileler de, F tipi hapishaneleri ve tecrit uygulamalar›n› protesto etmek amac›yla bedenini yakarak yaflam›na son veren Selma Kubat’›n ölümüne iliflkin bas›n aç›klamas› yapt›. Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nde yap›lan aç›klamay› okuyan Gülbeyaz Karaer, “Bu ölümlerin bafl sorumlusu emperyalizmin ufla¤› AKP iktidar›d›r ve tecrit sorununu çözmedikçe yeni ölümlerden de sorumlu olacak” dedi. (Ankara/Mersin)

35 ✔ Polis komplosu bofla ç›kar›l›yor! 1 Nisan’da yap›lan DHKP-C operasyonunun ard›ndan tutuklanarak hapishaneye konulan Ekmek ve Adalet Dergisi’nin Genel Yay›n Yönetmeni Gülizar Kesici, avukat› Behiç Aflç› arac›l›¤›yla 8 May›s 2004 tarihinde TMMOB’da saat 12:00’de yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda polisin flifreli olarak örgüt taraf›ndan gönderildi¤ini söyledi¤i ve dava dosyalar›na koydu¤u belgelerin sahte ve düzmece oldu¤unu kamuoyuna delilleriyle sundu. Behiç Aflç› yapt›¤› konuflmada “Ekmek ve Adalet dergisinde ele geçirildi¤i iddia edilen ve polis taraf›ndan dava dosyas›na konulan belgeler bir komplo ürünüdür. Bu belgeler Ekmek ve Adalet dergisinde ele geçirildiyse nas›l elde edilmifltir. Diskette mi, yaz›c› ç›k›fll› m›? fiifreli mi, flifresiz mi elde edilmifltir? fiifreliyse nas›l bir flifre sistemiyle flifrelenmifl ve nas›l çözülmüfltür? fiifresiz, gizli, sakl› de¤ilse neden örgütsel doküman kapsam›nda dosyaya konulmufltur” dedi. Aflç› konuflmas›n›n devam›nda herkesin ulaflabilece¤i dergi yaz›lar› flifreli notlar haline getirildi ve dosyaya konuldu. En küçük bir teknik araflt›rma bu gerçe¤i ortaya ç›karacak, suçlular› ele verecektir” dedi. Polisin flifreli dedi¤i yaz›lar›n Ekmek ve Adalet dergisinde hangi say›da ç›kt›¤›n› belgeleyen fotokopilerin birer nüshas› bas›na da¤›t›ld›ktan sonra aç›klama sona erdi. (‹stanbul) ✔ Diyarbak›r D Tipi Hapishanesi’ne sevkler sürüyor Yap›m› tamamlanan Diyarbak›r Yüksek Güvenlikli D Tipi Hapishanesi’ne sevkler sürüyor. Batman M Tipi Kapal› Hapishanesi’ndeki 11 PRD’li tutuklu, Diyarbak›r D Tipi Hapishanesi’ne sevkedildi. Batman M Tipi Hapishanesi’ndeki tutuklular ad›na aç›klama yapan Ayd›n Çubukçu ve Suat Atefl, sevklerin tutsaklar›n uzun vadede çürütülmesi amac›n› tafl›d›¤›n› belirterek, “Ancak bu uygulama ile birlikte hapishanelerde özel bir uygulamaya tabi tutulmalar›, kabul edilemez bir durumdur” dedi. Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan hükümlüler d›fl›ndaki tüm tutsaklar, “yüksek güvenlikli” olarak nitelendirilen D tipi hapishanelere nakledilecek. Edinilen bilgilere göre, Mardin’deki tutsaklar, 12-16 May›s tarihleri aras›nda kademeli olarak Diyarbak›r D Tipi Hapishanesi’ne sevk edilecek. Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne ise Diyarbak›r ve Amasya’dan 27 hükümlü getirilecek. (H. Merkezi) ✔ Toplum-Der’den etkinlik Toplum-Der’in 9 May›s 2004 tarihinde düzenledi¤i etkinli¤e kat›lan Av. Celil Aygen, F ve D tipi hapishaneleri “insanl›k d›fl›” olarak nitelendirerek, “Uygulamalar sadece yap›lanlar ve ailelerine yönelik de¤il, tüm insanl›¤a yönelik bir uygulamad›r ve buna sessiz kal›nmamal›d›r” dedi. Toplumsal Haklar› ve De¤erleri Koruma E¤itim Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i (Toplum-Der) taraf›ndan Diyarbak›r Büyükflehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda düzenlenen etkinlikte, Toplum-Der’in faaliyetleri ile geçmiflten günümüze hapishaneleri anlatan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Etkinlikte bir konuflma yapan Av. Celil Aygen “Türkiye’deki bu uygulama asl›nda TC Anayasas›’n›n kendisiyle nas›l çeliflti¤inin göstergesidir. Uygulamalar sadece yap›lanlar ve ailelerine yönelik de¤il, tüm insanl›¤a yönelik bir uygulamad›r ve buna sessiz kal›nmamal›d›r” diye konufltu. Etkinlik, “Zulmün D’si varsa, mazlumun da sesi var” adl› tiyatro oyunu ile sona erdi. (H. Merkezi)


11

35

21 Mayıs-3 Haziran 2004

Kay›plar Haftas› etkinlikleri bafllad›

‹HD ‹stanbul fiubesi, YAKAY-DER, ICAD 17 May›s “Gözalt›nda Kay›plar Günü” ile ilgili bir eylem takvimi ç›kard›. Bu takvime göre ilk eylem 17 May›s Pazartesi günü saat 13:00’te Galatasaray Postanesi önünde yap›ld›. Eyleme HÖC, ESP, EKB, ÖTP, SDP, Tuncelililer Derne¤i ile 78’liler Vakf› da destek verdi. Kay›p resimlerinin tafl›nd›¤› “Kay›plar bulunsun, hesap sorulsun” dövizlerinin aç›ld›¤› eylemde bas›n aç›klamas›ndaki metni ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Hürriyet fiener okudu. fiener “Bugün 17 May›s Gözalt›nda Kay›plarla Mücadele Günü. Dünyan›n dört bir yan›nda gözalt›na al›nd›ktan sonra kendisinden haber al›namayan binlerce insan›n ak›betinin egemenlerden soruldu¤u gün. Gözalt›nda kay›plar hukuksuzlu¤un tescili-

dir. Gözalt›nda kay›plar, yasalar›n gerçekte ifllemedi¤inin de kan›t›d›r” dedi. fiener konuflmas›n›n devam›nda “Devlet yetkililerine ve hükümete sesleniyoruz. Hukuk devletine uygun davranmak istiyorsan›z, gözalt›nda kaybedilen yüzlerce insan›n ak›betini aç›klay›n. Sorumlular› yarg›lay›n. Kaybedilenler bulunmad›kça,

✔ Tutsak annesi Ayd›n aç›klama yapt› TKEP/L davas›ndan tutuklu bulunan Remzi Ayd›n’›n annesi Tayyibe Ayd›n, o¤lunun F Tipi hapishanelere karfl› 320 günden beri ölüm orucu eylemini sürdürdü¤ünü belirterek, hapishane idaresinin o¤luna eylemi b›rakmas› için bask› uygulad›¤›n› ifade etti. ‹HD ‹zmir fiubesi’nde 12 May›s tarihinde bas›n aç›klamas› yapan Tayyibe

sorumlular yarg› önüne ç›kar›lmad›kça kaybeden insanl›k olacakt›r” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle “Kay›plar bulunsun, hesap sorulsun”, “fiehit nam›r›n”, “Gün gelecek, devran dönecek, katiller halka hesap verecek” sloganlar›n› att›lar. Eylem öncesi ve s›ras›nda çevik kuvvet polisi ve TMfi ekiplerinin bölgeye yo¤un y›¤›nak yapmas› dikkat çekiciydi. ‹ZM‹R ‹HD ‹zmir fiubesi, 17 May›s Gözalt›nda Kaybedilenlere Karfl› Uluslararas› Mücadele Günü dolay›s›yla 2 bin adet bildiri da¤›tt›. ‹HD ‹zmir fiubesi önünden toplanan bir grup, “Gözalt›nda Kay›plara Son Verilsin” yaz›l› önlükler giyerek, ‹kiçeflmelik ve Kemeralt›’nda 2 bin bildiri da¤›tt›. Bildirilerde, “Onlar, renginden, dilinden, dininden, fikrinden ve cinsinden dolay› bask› ve zulme u¤ram›fl olan onurlu ve haysiyetli insanlar. Onlar› kaybettiler” ifadesi yer ald›. Ayd›n o¤lu Remzi Ayd›n’a ölüm orucuna son vermesi için bask› uyguland›¤›n› ve zorla Tekirda¤ Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›¤›n› ifade etti. Hastanede o¤lunun yan›nda refakatçi kald›¤›n› dile getiren Tayyibe Ayd›n, “Hastanede yetkililer beni o¤lumun eylemine son vermem için ikna etmeye çal›flt›lar. Ben de kendilerine bunu yapmayaca¤›m› ve bu eylemi kendi iradesiyle yapt›¤›n› söyledim” dedi.

17-31 MAYIS KAYIPLAR HAFTASI ETK‹NL‹KLER‹ 22 May›s Cumartesi: -Oturma Eylemi/Galatasaray Lisesi önü Saat: 13:00 23 May›s Pazar:-Mezar ziyaretine kat›l›m/Gazi Mezarl›¤› Saat 11:00 (YAKAY-DER/ICAD) 24 May›s Pazartesi: -Özel Say› Da¤›t›m›/‹stiklal Caddesi Saat 14:00 24 May›s Pazartesi: -Film Gösterimi/‹HD Toplant› Salonu Saat 19:00 27 May›s Perflembe (‹HD): Mumlu Oturma Eylemi/Taksim Gezi Park›/Saat 20:00 29 May›s Cumartesi: -Kay›p Resimleri /Sokak Sergisi ‹HD Soka¤›/Saat 11:00-19:00 31 May›s Pazartesi: -Suç Duyurusu/Sultanahmet Adliyesi Saat 13:00 ‹HD ‹stanbul fiubesi/YAKAYDER/ICAD

O¤luna hapishane taraf›ndan zorla müdahale edilerek, hastaneye götürüldü¤ünü ifade eden Ayd›n, “Cezaevinde o¤luma yap›lacak hiçbir müdahaleyi kabul etmiyorum. Ve o¤lumun bafl›na gelebilecek her türlü olumsuzluktan devleti sorumlu tutuyorum” diye konufltu. Ölüm oruçlar›n›n sürmesine karfl›n devletin duyars›zl›¤›n›n devam etti¤ine dikkat çeken Ayd›n, ölüm orucu eylemlerine destek istedi. (‹zmir)

HAP‹SHANELERDEK‹ BASKICI UYGULAMALAR PROTESTO ED‹L‹YOR AKP hükümeti taraf›ndan ç›kar›lan devrimci ve komünist tutsaklara yönelik birçok sald›r›y› içeren Yeni ‹nfaz Yasa Tasar›s› ‹HD ‹zmir fiubesi, ÇHD ‹zmir fiubesi ve TAYD-DER taraf›ndan K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi önünde 6 May›s 2004 tarihinde saat 13:30’da yap›lan bas›n aç›klamas›yla k›nand›. Tutsaklar›n her davran›fl›na çeflitli cezalar getirecek olan yeni yasa sald›r›s›n› protestoya kat›l›m iyiyken; protesto için kitlenin önüne temsili tek tip elbise, zincire vurularak koyuldu. Üzerine “Tek tip elbiseye hay›r” yaz›l› dövizler de b›rak›l›rken eylem Denizler’in ölüm y›ldönümü vesilesiyle Ölüm Orucu flehidi Hüseyin Kayac› ve hapishanelerde flehit düflenler an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. fiiirlerin de okundu¤u bas›n metninin ard›ndan “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Tek tip insan olmayaca¤›z”, “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlar at›ld›. Duvarlar›n arka taraf›nda bulunan tutsaklar da sloganlara efllik ettiler. Tutsaklar›n da s›k s›k slogan att›klar› duyulurken bas›n metnini TAYD-DER Baflkan› Zeynel De¤irmenci okudu. De¤irmenci yeni yasayla hedeflerin insan onurunu teslim almak oldu¤unu,

bu yasayla tutsaklar› birçok sald›r›n›n bekledi¤ini belirterek “hükümet yeni düzenlemeler ve yeni uyum yasalar›yla insan haklar› alan›nda ilerlemeler kaydetti¤ini söylemektedir. Oysa bu yasa tasar›s› tümüyle insan haklar›na ayk›r›d›r” dedi. Eylemde “‹nfaz Yasa Tasar›s› geri çekilsin” yaz›l› pankart›n yan›s›ra dövizler de aç›l›rken eyleme Partizan, ESP, ÖMP, BDSP, SDP, DHP, Mücadele Birli¤i ve ‹zmir Barosu’ndan avukatlar da destek verdiler. Eylem “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan›yla sona erdi. (‹zmir)

Amasya Kapal› Hapishanesi’nde bulunan PRD ve PJA’l› tutuklular aileleri arac›l›¤› ile yapt›klar› aç›klamada kendilerine, tek tip elbise ve zorunlu çal›flt›rman›n dayat›ld›¤›n› ve sosyal çal›flmalar›n engellendi¤ini kaydettiler. Ruflen Serto¤lu ve Hasan Kalkan taraf›ndan yap›lan aç›klamada sosyal aktivitelerin dahi önlendi¤i kaydedildi. Tek tip elbise ve zorunlu ça-

l›flt›rman›n dayat›ld›¤› kaydedilen aç›klamada flöyle denildi: “F tiplerinde bile tutuklulara tan›nan baz› haklar Amasya Hapishanesi’nde tan›nm›yor. Hiçbir sosyal aktiviteye izin verilmiyor. Ko¤ufllararas› iç görüflmeye haftada yaln›zca 2 saat izin veriliyor. Bu görüflme de idarenin inisiyatifiyle gerçeklefltiriliyor. Ayr›ca müebbet hapis alan arkadafllar›m›za yönelik özel uygulamalar var. Gündemde olan Ceza ve Tedbirlerin ‹nfaz› hakk›ndaki kanun tasar›s›n›n zeminini ad›m ad›m haz›rlamaya çal›fl›yorlar. Tek tip elbise ve zorunlu çal›flt›rma dayat›l›yor. Buna karfl› sonuna kadar direnece¤iz. Kamuoyunun da bu konuda duyarl› olmas›n› istiyoruz.” (H. Merkezi)


21 Mayıs-3 Haziran 2004

35

12

6 May›s 1972’de idam edilerek katledilen 68 kufla¤›n›n devrimci liderleri Deniz, Yusuf ve Hüseyin anti-emperyalist mücadelenin gündemleriyle birlefltirilerek her yerde an›ld›lar. Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan ölümlerinin 32. y›l›nda mezarlar› bafl›nda birçok sivil toplum örgütü, sendika ve siyasi parti taraf›ndan kitlesel olarak an›ld›. Mezarlar› bafl›nda düzenlenen anma törenine; Hüseyin ‹nan’›n babas› H›d›r ‹nan, Gazeteci Yazar Ayd›n Çubukçu ve Yazar Mustafa Yalç›ner, KESK Ankara fiubeler Platformu, Genel-‹fl Ankara Bölge ve fiubeleri, Dev Maden-Sen Genel Merkezi, TÜMT‹S Ankara fiubesi, TOBB Genel Baflkan› Kaya Güvenç, ‹HD Ankara fiubesi, PSAKD Genel Merkezi, K›z›l›rmak Köy Dernekleri, Tunceliler Sosyal Kültürel Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i, EMEP, SDP, DEHAP Ankara il örgütleri ve çok say›da kifli kat›ld›. Anma törenini düzenleyen kurumlar ve partiler ad›na aç›klamay› okuyan KESK Ankara fiubeleri Dönem Sözcüsü ‹smail

Denizler unutulmad›!

‹zmir

Ankara Sa¤d›ç, 68’lerde Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n “Ba¤›ms›z, demokratik Türkiye” fliar›yla bafl›n› çekti¤i anti-emperyalist mücadelenin bugüne ve gelece¤e ›fl›k tuttu¤unu belirterek, “‹dam edilmelerinin 32. y›ldönümünde bizler, onlar› sadece anmak de¤il, mücadelelerinin de kararl›l›kla sürdürücüsü olaca¤›m›z› ilan etmek için buraya geldik” dedi. ‹stanbul’da 28-29 Haziran’da yap›lacak olan NATO Zirvesi’ne karfl› ç›kma ça¤r›s› yapan Sa¤d›ç, “Yap›lacak NATO Zirvesi’nde Türkiye’ye biçilen roller belirlenecek. Amerikan marfl› eflli¤inde sayg› duruflu ile bafllayacak bu zirve Türkiye aç›s›ndan skandald›r. Onurumuz ve ba¤›ms›zl›¤›m›z ayaklar alt›na al›n›rken, biz Türkiye’nin iflçileri, emekçileri, gençleri, kad›nlar›, emek ve demokrasi güçleri sessiz kalmamal›y›z. ‹flgalcilere ve iflbirlikçilere gereken cevab› vermeliyiz” fleklinde konufltu. Törene kat›lan avukat Halit Çelenk yapt›¤› konuflmayla kat›l›mc›lara duygulu anlar yaflatt›. Deniz’leri yurtsever olarak tan›mlayan Çelenk, “Aradan 32 y›l geçti. Unutulmad›lar, mezarlar› her gün taze ve

rengarenk çiçekler gibi. Yurtseverdiler, yemyeflil yaflamlar›n› duraksamadan bu topra¤›n insan›na feda edecek kadar. Sosyalisttiler, ba¤›ms›zl›¤› vazgeçilmez bir ilke edinmifllerdi. Yarg›laman›n ilk gününde mahkeme salonuna, dipçik darbeleri alt›nda ‘Ba¤›ms›z Türkiye’ slogan› ile girmifllerdi” dedi. Yazar Mustafa Yalç›ner de, “Deniz kardefl, direniflimize güç ve destek sunman› istiyoruz” dedi. Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n resimlerinin tafl›nd›¤› tören s›ras›nda “NATO’ya hay›r kahrolsun emperyalizm”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “fiehit nam›r›n”, “Emperyalistler, iflbirlikçiler 6. Filoyu unutmay›n” fleklinde sloganlar at›ld›. Anma töreninin ard›ndan, Mahir Çayan ve Sivas Mad›mak Oteli’nde yak›larak yaflam›n› yitirenlerin mezarlar›n›n ziyaret edilmesinin ard›ndan anma sona erdi. ‹ZM‹R Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan ‹zmir’de siyasi partilerin yapt›¤› eylemle an›ld›. 6 May›s 2004 tarihinde saat 17:30’da Konak Sümerbank önünde topla-

nan EMEP, SDP, ÖTP ve DEHAP’l›lar sloganlarla eylemlerini bafllatt›lar. Eylemde Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in resimleri ve anti-emperyalist, NATO karfl›t› dövizler de aç›ld›. Sayg› durufluyla bafllayan anmada bas›n metnini SDP ‹zmir ‹l Örgütü Baflkan› Ecevit Piro¤lu okudu. Piro¤lu Denizlerin egemenlerin intikamc› zihniyetleriyle katledildi¤ini belirterek “günümüz dünyas›nda tek tutarl› anti-emperyalistler olan sosyalistler ve di¤er savafl karfl›tlar›, Denizlerin düflüncelerinin yaflad›¤›n› as›l Haziran s›ca¤›nda göstereceklerdir. Emperyalizmin temsilcilerine dünyay› yeni ac›lara ve savafllara bo¤man›n planlar›n› kendi topraklar›m›zda yapt›rmayaca¤›z. Onlar› bir kez daha uyar›yoruz. Emperyalistler ve iflbirlikçiler 6. Filoyu unutmay›n” dedi. Eylemde s›k s›k “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz”, “fiehit nam›r›n”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Ad›n›z onur, gün olur hesap sorulur” vb. sloganlar da at›ld›. Eylem sloganlarla bitirildi. Eyleme ‹flçi-köylü, Devrimci Demokrasi, At›l›m, Mücadele Birli¤i, Al›nteri, K›z›lbayrak okurlar› ve ‹HD ‹zmir fiubesi de destek verdi. ADANA-MERS‹N Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan Mersin ve Adana’da yap›lan bas›n aç›klamalar›yla an›ld›lar. 6 May›s Perflembe günü saat 12:30’da ‹HD binas› önünde toplanan Özgür Parti, DEHAP Gençlik Kollar›, EMEP Gençli¤i, Sosyalist Gençlik Derne¤i ve Sosyalist Demokrasi Gençli¤inden oluflan 150 kiflilik kitle toplu bir flekilde ‹nönü Park›’na kadar yürüdü. Parkta Denizler flahs›nda demokrasi ve devrim flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan grup ad›na aç›klamay› okuyan Fevzi Y›ld›r›m, Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n bundan tam 32 y›l önce idam sehpas›nda “Yaflas›n Türk ve Kürt halklar›n›n kardeflli¤i” slogan›n› hayk›rd›¤›n› belirterek Türkiye’nin ABD boyunduru¤u alt›na al›nmaya çal›fl›ld›¤› bir dönemde Denizlere ve devrim flehitlerine sahip ç›kman›n daha da bir anlam buldu¤unu belirtti. Mersin’de ise saat 12:00’de Taflbina önünde anti-emperyalist gençlik bilefleni yaklafl›k 200 kifli yapt›klar› bas›n aç›klama-

s› ile Denizleri and›. Bileflen ad›na aç›klamay› okuyan Ferhat Uyar “Deniz ve arkadafllar› tüm halklar›n ve gençli¤in demokratik ve tam ba¤›ms›z bir Türkiye’de yaflamas› için mücadele ettiler. Onlar›n mücadelesi hala yolumuza ›fl›k olmaktad›r” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan “NATO’ya hay›r, üsler kapat›ls›n”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi” slogan›n› atan kitle eyleme son verdi. BURSA Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan’›n idam ediliflinin 32. y›ldönümü vesilesiyle Partizan, ESP ve Ekmek ve Adalet Dergisi Bursa temsilcilikleri 8 May›s günü Tunceli Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nde ortak bir panel düzenledi. Kurum temsilcilerinden oluflan panelistler panelde üç konu bafll›¤› alt›nda görüfllerini aç›klad›lar. Panelistler ilk olarak NATO’nun kurulufl amac›; ikinci olarak 68 gençlik hareketleri ve devrimci dayan›flma ruhu, o ruhun yeniden güçlendirmesini sa¤lamak; üçüncü olarak NATO ‹stanbul toplant›s› üzerinde görüfllerini belirttiler. Panelistler zay›flayan devrimci dayan›flmay› yükseltmek, emperyalist sald›rganl›¤a ve NATO toplant›s›na karfl› eylem birliklerini örgütlemek gerekti¤inin vurgusunu yapt›lar. D‹YARBAKIR 6 May›s anmas› Diyarbak›r Demokrasi Platformu taraf›ndan Büyükflehir Tiyatro Salonu’nda yap›lan “Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›”na iliflkin bir bas›n aç›klamas› öncesi sayg› duruflu ile yap›ld›. Diyarbak›r Makine Mühendisleri fiube Sekreteri taraf›ndan yap›lan k›sa konuflmada; Deniz’lerin mücadelesinin bugün emperyalizme karfl› olan herkesin yolu, mücadelesi oldu¤unu söyledi. Anma boyunca “fiehit nam›r›n” sloganlar› at›ld›. TUNCEL‹-MALATYA GAZ‹ANTEP Tunceli’de yüzlerce kiflinin kat›l›m› ile gerçeklefltirilen anmaya Belediye Baflkan› ve Yard›mc›s› da kat›ld›. Anmada yap›lan konuflmalarda NATO zirvesine karfl› mücadele edilmesi gerekti¤i vurguland›. Malatya’da ise 6 May›s anmas› Merkez Postanesi önünde gerçeklefltirilen bir bas›n aç›klamas› ile yap›ld›. Gaziantep’te Demokratik Güç Birli¤i’ni oluflturan partilerin gençlik kollar› ortak bir eylemle anmay› gerçeklefltirdiler. KOCAEL‹ Kocaeli’de biraraya gelen NATO karfl›t› ö¤renciler ve ‹HD, E¤itim-Sen, Halkevleri, EMEP, DEHAP, SDP, ESP, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i gibi oluflumlar›n yer ald›¤› anma ‹HD park›nda gerçeklefltirildi. “NATO’ya karfl› Deniz olunmal›” pankart› açan ö¤renciler “‹stanbul NATO’ya mezar olacak”, “ABD emperyalizmi, iflgalciler, 6. filoyu unutmay›n” sloganlar› at›ld›. Ayr›ca Nusaybin, K›z›ltepe, fi›rnak, Cizre ve Silopi gibi çeflitli Türkiye Kürdistan› il ve ilçelerinde de Deniz Gezmifl ve yoldafllar›n›n idam› dolay›s›yla anmalar gerçeklefltirildi. Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un foto¤raflar›n›n tafl›nd›¤› K›z›ltepe’deki anmada ise, “Sizleri devrimci mücadelemizde yaflataca¤›z” yaz›l› pankart› tafl›yan eylemcilerin Abdullah Öcalan lehine slogan atmalar› sonucunda polis müdahale etti. Ara sokaklara da¤›lan eylemcilerden 2 kifli gözalt›na al›nd›.


13

35 Ad›n› Yaflar Kemal’in “‹nce Memed” adl› eserindeki halk kahraman›ndan alan, ‹nce Memed Kitap Kafe Adana’da düzenledi¤i halk flöleniyle 1. kurulufl y›ldönümünü kutlad›. Çukurova’da zulme karfl› baflkald›r›n›n ad› olarak dönemin köy a¤alar›na karfl› elde tüfek Toroslar› mesken eyleyen ‹nce Memed’in öyküsünü bilmeyen yoktur. Yaflar Kemal’in ünlü roman›yla dünya edebiyat›nda yerini alan “‹nce Memed”de baflkald›r›dan boyun e¤meye, ihanetten fedakarl›¤a kadar birçok konu, dönemin gerçekli¤i içerisinde ifllenmifltir. Bu yönleriyle Çukurova denince akla ‹nce Memed ve onun baflkald›r› hikayesi gelir. ‹nce Memed Kitap Kafe de devletin mevcut tablodaki emperyalist-yoz kültürüne karfl› ‹nce Memed ruhuyla Yeni Demokrasi Kültürünü yayg›nlaflt›rmak için Adana’da çal›flmalar›n› sürdürmekte… Çeflitli kurs çal›flmalar›n›n yan› s›ra kütüphanesi, üniversiteye haz›rl›k dersleri ve kitap sat›fllar›yla faaliyet yürüten ‹nce Memed Kitap Kafe’nin 15 May›s 2004’de Mimar Sinan Aç›k Hava Tiyatrosunda düzenledi¤i konsere yaklafl›k 4000 kifli kat›ld›.

21 Mayıs-3 Haziran 2004

Adana’da İnce Memed

‹nce Memed Halk fiöleninde Kürt müzi¤inin sevilen sesi Koma Agire Jiyan, sevda ve özlem ezgileriyle Suavi, sesiyle-sözüyle ve durufluyla halk›n sanatç›s› olma bilincini tafl›yan Haluk Tolga ‹lhan yer ald›. Devrim ve demokrasi flehitleri an›s›-

na yap›lan sayg› durufluyla bafllayan flölende yap›lan Kürtçe-Türkçe sunular kitlenin be¤enisini kazand›. Çukurova’da ‹nce Memed’in baflkald›r› ruhuyla Yeni Demokrasi Kültürünü yayg›nlaflt›rmaya çal›flan ‹nce Memed Kitap Kafe’nin misyonu ve NATO Zir-

vesine iliflkin yap›lan konuflmalar›n ard›ndan sahneyi Haluk Tolga ‹lhan ald›. ‹spanyol protest müzi¤inin bilinen parças› “No Pasaran”la türkülerine bafllayan ve kitleden coflkulu alk›fllar alan Tolga ‹lhan’›n ard›ndan sahne alan Suavi; ‹nce Memed’in diyar› Çukurova’da çal›flmalar›n› yürüten ‹nce Memed Kitap Kafe’nin öneminin alt›n› çizdi. Suavi yapt›¤› konuflman›n devam›n da Denizlerin, Mahirlerin ve de ‹brahimlerin geleneklerine dikkat çekerek, 28-29 Haziran da ‹stanbul’da yap›lacak olan NATO Zirvesine karfl› duruflun ça¤r›s›n› da yapt›. Suavi’nin sevgi ve özlem türkülerinin ard›ndan sahneyi son olarak Koma Agire Jiyan ald›. Özellikle T. Kürdüstan›’ndan göç ettirilen Kürt kitlesinin yo¤un ilgisiyle karfl›lanan Agire Jiyan’›n türküleriyle coflkulu halaylar çekildi. fiölen s›ras›nda ‹mral›’da tutsak olan A. Öcalan ve komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n posterleri tafl›n›rken NATO ve ABD karfl›t› sloganlar at›ld›. fiölene Devrimci Demokrasi Gazetesi, DHP, ESP, BDSP ve ÖDP mesaj ve kat›l›mlar›yla katk› sundular.

ARABA KALKIfi YERLER‹

Geleneksel UMUDU TOHUMCA BÜYÜTECE⁄‹Z P‹KN‹⁄‹NDE BULUfiALIM Tarih: 13 Haziran 2004-Pazar Piknik Yeri: Azizpafla Orman› Piknik Alan›Cendere Yolu Kemerburgaz

Program * Suavi * Bayar fiahin * Ag›re Jiyan * Atilla Meriç * Haluk Tolga ‹lhan * Konuk Sanatç› Grup fiiar * Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi * Barbara Halk Sahnesi (“S›n›r” Yön: Mine Ergen) * Konuflmac›lar

ANADOLU YAKASI * 1 May›s Mah. PSAKD Önü * Dudullu Huzur Sitesi * Sar›gazi Naz›m Hikmet Park› * ‹çerenköy PSAKD Önü * Kartal Ahmet fiimflek Koleji * Topselvi Aymasan Önü * Esenyal› Dörtyol * Tuzla Deri-‹fl Önü * Gebze Hürriyet Mah. * Gebze Cumhuriyet Mah. * Gebze ‹stasyon * Gülsuyu Heykel * Kurtköy Güzellefltirme Der. Önü * Kurfal› Mah. PSAKD Önü SAAT: 07:30 AVRUPA YAKASI * Sar›yer Son Durak * Sar›yer Da¤evleri Son Durak * Nurtepe-Güzeltepe Otobüs Dura¤› * Gazi Cemevi Önü * Gazi Son Durak * Gazi Tuncelililer Derne¤i Önü * Ba¤c›lar Çiftlik Otobüs Dura¤› * ‹kitelli Parseller Sal› Pazar› * Okmeydan› fiarkkahvesi * Avc›lar ‹nsa Lisesi Önü * So¤anl› Çavuflpafla Otobüs Dura¤› * Sö¤ütlü Çeflme Son Durak * ‹nönü Mah. Halk Pazar› * Esenyurt Köyiçi * Zeytinburnu Belediye Önü * Yeni Bosna Cemevi * Esenler Güney Hastanesi * Esenler Turgut Reis Mah. * Göktürk Köyü-Köyiçi * Alibeyköy Cemevi Önü * Bayramtepe Sonevler * fiahintepe ‹smar Önü SAAT: 08:00

TOHUM KÜLTÜR MERKEZ‹ ‹rtibat Tel: 0212 643 22 33

Kartal: 0216 306 16 02


14

21 Mayıs-3 Haziran 2004

35

Temeli Haziran 2001’de 10 Güney Asya Maoist Parti ve Örgütü taraf›ndan “Birlik Demeci”nin onaylanmas› ile at›lan Güney Asya Maoist Parti ve Örgütleri Koordinasyon Komitesi (CCOMPOSA) Nisan ay›nda 3. Konferans›’n› yaparak Maoistlerin birli¤ine katk›da bulunan önemli bir ad›m att›. Birlik demecinde “CCOMPOSA, Dünya Proleter Sosyalist Devrimi’nin geliflti¤i ve h›zland›¤› flartlarda uzun süreli Halk Savafl›n› bölgede yayarak geliflen durumu karfl›lamak için Güney Asya’n›n Maoist Parti ve Örgütlerinin faaliyetlerini birlefltirmek ve koordine etmek üzere biçimlendirilmifltir. Bu genifl kapsaml› dönemin tarihi bir ad›m›d›r” denilmekteydi. CCOMPOSA bugün bu ad›m› gelifltirmenin ve dünya çap›na yayman›n çabas› içindedir. Biz de bu ad›mlar› siz okurlar›m›za iletmeyi önemli buldu¤umuz için 3. Konferans Politik Kararlar›n› yay›nl›yoruz.

Güney Asya Maoistlerinin 3. Konferans› CCOMPOSA 3. KONFERANSI POL‹T‹K KARARLARI 2. Konferanstan sonraki süreçte, hem uluslararas› düzeyde ve hem de Güney Asya bölgesinde büyük de¤iflimler yafland›. Dünya çap›nda emperyalizmin özelde ise ABD emperyalizminin sald›rganl›¤› tüm dünyay› kargafla içine itti. ABD emperyalizmi dünya halklar›n›n bir numaral› düflman›d›r. Emperyalizm, küreselleflme etiketi alt›nda dünyan›n geri kalm›fl ülkelerine yönelik ekonomik sald›rganl›¤›n› sürdürmektedir. fiimdiye dek görülmemifl derinlikte-

ki krizinin üstesinden gelebilmek için, emperyalizm özelde ise ABD emperyalizmi “Terörizme Karfl› Savafl” bayra¤› alt›nda dünya halklar›na karfl› fliddetli sald›r›lar›n› yöneltmektedir. Afganistan ve Irak’a karfl› savafllar bu yeni sald›rganl›k savafllar›nda yaln›zca ilk ad›mlard›. ABD

askerleri, kollar›n› tüm dünyaya yayd› ve bir kez daha komflu ülke Haiti’yi iflgal etti. Sürecin di¤er bir noktas› ise tüm dünyada halk hareketlerinin yükselen kabar›fl›d›r. Seattle’den bu yana çok büyük halk hareketleri, h›zl› bir flekilde geliflti ve geçen fiubat ay›nda, dünya tarihinde daha önce görülmemifl büyüklü¤e ulaflt›. 15 fiubat 2003’te 50’den fazla ülkede ABD/‹ngiltere’nin Irak’a sald›rganl›k tehditlerine karfl› protestolarda milyonlarca insan yürüyüfl yapt›. Bununla birlikte emperyalizmin kendisini ortadan kald›rmak için, Maoistlerin önderlik etti¤i halk savafllar›

Nepal, Hindistan, Peru, Filipinler, Türkiye ve belli boyutlarda Bangladefl’te güçlenmektedir. Nepal Maoist hareketinin s›çramalar› büyük bir esin kayna¤›d›r. Ayr›ca Afganistan ve Irak’ta yabanc› iflgale karfl› silahl› direnifl h›z kazanmaktad›r. Özelde büyük Irak halk›n›n kahraman silahl› dire-

nifli, Irak’taki ABD liderli¤indeki iflgal güçleri için kabus olmaktad›r. Ve kriz derinlefltikçe devrim ve karfl› devrim aras›ndaki çizgi, her türden reformist ve revizyonistlerin gerici karakterini ortaya ç›kararak keskinleflmektedir. Ve önümüzdeki f›rt›nalarda, CCOMPOSA bünyesi, Güney Asya’daki her bir ülkede yürütülmekte olan devrimci savafllar›n ön cephesinde durmaktad›r. ULUSLARARASI SENARYO 2. Dünya Savafl› döneminde, 1970’lerin Petrol Krizinden bu yana, emperyalist-

ler büyüyen ekonomik krizlerinden tamamen iyileflmeyi baflaramam›fllard›r. Çin’de kapitalizmin restorasyonu dahi önemli bir canlanma yaratamad›. 11 Eylül sonras›, ABD emperyalizmi, tüm küre çap›nda “önleyici savafl” ad›n› verdi¤i askeri sald›rganl›¤a giriflti. Dünya-

n›n birçok ülkesinde yeni ABD üslerinin kurulmas›, Orta Asya petrollerinin kontrolü ve Rusya’n›n kendi “arka bahçesi” bölgesinde askerlerini konumland›rmas›, dünyan›n birçok ülkesinde mevcut rejimleri istikrars›zlaflt›rma (ve istikrars›zlaflt›rma hamleleri) bunun birkaç örne¤idir. Bat› Asya’da bir numaral› köpe¤i, faflist ‹srail devletini genelde Arap halklar›n›n, özelde ise Filistin halk›n›n üzerine salmaktad›r. Do¤al kaynaklar› insafs›zca gasp edilen Afrika k›tas›, tarihte görülmemifl bir y›k›m biçimine tan›kl›k etmekte -milyonlarca insan yaln›zca açl›ktan de¤il, salg›n düzeyine eriflmifl AIDS gibi hastal›klardan ölmektedir. ABD emperyalizminin bu sald›rganl›¤›, büyüyen ve derin köklere sahip ekonomik krizine geçici olarak yard›mc› olmak için gözü dönmüfl hamlelerinin sonucudur. 1990’lar, tüm dünyada ulusal kurtulufl hareketlerini zay›f düflüren “küreselleflme” yaftas› alt›nda dünya çap›ndaki finans kapitalin yeni bir sald›rganl›¤›na tan›k oldu. Bu sald›rganl›k, yaln›zca dünyan›n geri kalm›fl ülkeleri üzerinde de¤il, geliflmifl ülkelerin iflçi s›n›f› üzerinde de yürütülmektedir. Emperyalistler, kendi ganimetlerini on kat art›r›rken krizin yükünü geri kalm›fl ülkelerin s›rt›na yüklemek istemektedir. 1990’lar›n bu ekonomik sald›rganl›¤›, 11 Eylül sonras› s›çrama yapan askeri sald›rganl›k ve savafllar›n tohumlar›n› atm›flt›r. Kriz derinlefltikçe, gittikçe küçülen pazar›n paylafl›m› için mücadele yo¤unlaflmakta, çat›flman›n hala esas oldu¤u büyük emperyalist güçler aras›ndaki rekabetin daha da büyümesiyle sonuçlanmaktad›r. Bafllang›çta ticaret savafllar›yla s›n›rl› olan bunlar flimdi, tek tarafl› askeri harekatlar yoluyla ülkelerin iflgali düzeyine ilerlemifltir. Rakiplerinin etkili ekonomik rekabeti problemleriyle yüz yüze olan ABD emperyalizmi tüm küre üzerindeki askeri gücünden istifade ederek bir ülkeden bir di¤erine savafl, kargafla ve terör yaratmakta; fakat tüm bunlar› yaparken de her yerde kendi parmaklar›n› yakmaktad›r. GÜNEY ASYA KAZANI Emperyalistler, özelde ise ABD’nin tüm bölge üzerindeki zincirlerini s›k›laflt›rmas›yla dünya ekonomik ve politik krizi Güney Asya’ya da yans›maktad›r. Bu ülkelerin yönetici s›n›flar› emperyalistlerin kölelik araçlar›d›r, ve ülkelerin ekonomik ve do¤al zenginliklerini yabanc› patronlar›na ipotek etmektedirler; özelde ABD emperyalizmi tüm bölge hükümetlerine koflullar dayatmaktad›r.


35 Tüm bölge ülkelerine hakim olmak isteyen ABD emperyalizmi, baflta BJP liderli¤indeki ittifak olmak üzere Hindistan egemen s›n›flar› ile uzun süreli bir ittifak aramaktad›r. Özelde BJP önderlikli hükümet ve di¤er Hindu faflist güçleri ABD rejimi ile yak›n ittifaklar gelifltirmifllerdir. Sonuç olarak bu güçler ABD’nin ekonomik, politik ve hatta askeri cephedeki talimatlar›n› sayg›yla karfl›lamakta ve “terörizme karfl› savafl” ad›na dünya halklar›na karfl› ABD flark›lar›n› söylemektedirler. Hindistan hükümeti, ABD’ye Irak’taki savafl›nda yard›mc› olmas› için sivil güçler göndermifl ve hatta 17 bin asker göndermeye haz›r oldu¤unu da ifade etmifltir. Filistinlilere karfl› katliamlar›n›n doruk noktas›nda oldu¤u bir dönemde kasap Ariel fiaron’u ülkeye davet etmifl, Afganistan’daki emperyalist savafl çabas›na destek vermifl ve Nepal’de Maoist hareketin bast›r›lmas›nda ABD ile iflbirli¤i yapm›flt›r. Hindistan ve Pakistan egemenleri, Keflmir halk›n›n özgürlük mücadelesi pahas›na ABD’nin bölgedeki ekonomik ç›kar›n› ilerletmek için ABD patentli “bar›fl inisiyatifleri”ni de sayg›yla karfl›lamaktad›r. Hindistan yay›lmac›lar› genelde halk hareketlerinin özelde ise Maoist hareketin bast›r›lmas› için ac›mas›z metotlar uygulamaktad›r. Komünist devrimcilere karfl› JOC’u kurumsallaflt›rarak, Maoistlere ölüm cezalar› vermifl, Yoldafl Kiran {Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in daimi komite üyesi} ve Yoldafl Gaurav {NKP(M) Siyasi Büro üyesi} tutuklanm›fl ve Maoist liderler de dahil 75 Maoist yasad›fl› olarak Nepal’e iade edilmifltir. Ayn› zamanda, Keflmir halk› üzerinde görülmemifl düzeyde imha ve katliam uygulamalar›na devam etmektedirler. Emperyalizm, özelde de ABD, bölgedeki temel arac› olan Hindistan yay›lmac›lar›yla ekonomik sald›rganl›¤›na devam etmektedir. Sözde serbest ticaret için SAARC anlaflmas›n›n imzalanmas› Hindistan yay›lmac›lar›n›n emperyalizmin ç›karlar›na hizmet eden yeni sald›r›s›n›n kan›t›d›r. Bhutan’daki ulusal harekete yönelik askeri savafl bu gangsterlerin ac›mas›zl›klar›n›n bir baflka kan›t›d›r. Çok daha özelde ABD, baflta Nepal ve Hindistan olmak üzere Güney Asya’daki Maoist hareketleri hedef almaktad›r. ABD askeri yetkilileri Nepal’de Maoistlerin ezilmesinde Nepal Kraliyet Ordusuyla iç içedir. ABD emperyalistleri bölgede Hindistan yay›lmac›lar›yla birlikte görev yapmaktad›r. Hindistan’da ABD ve Hindistan askeri güçleri aras›nda ortak askeri tatbikatlar hararetli bir flekilde sürmektedir. Hindistan’da POTA’n›n uygulanmas›, Hindistan Maoist Komünist Merkez (HMKM) ve Hindistan Komünist Partisi (Marksist Leninist) (Halk Savafl›)’n›n (HKP (ML) (HS))ve onlar›n kitle örgütlerinin yasaklanmas› ve Nepal’deki katliamc› rejim bu ülkelerde devlet terörü koflullar›n› yaratt›. Nepal ve Hindistan’da son konferanstan bu yana binlerce devrimci flehit düfltü. Bangladefl’te de birçok yoldafl flehit düfltü. Ayr›ca ulusal hareketten de yüzlerce kifli katledildi. Fakat ABD emperyalistleri ve onlar›n Hindistanl› yay›lmac› ajanlar› bölgede sert bir karfl›tl›kla yüz yüze bulunmaktad›r. Güney Asya’da, gerici egemenlere ve onlar›n emperyalist patronlar›na karfl› uluslar›n silahl› mücadelelerini de içine alan halk hareketleri kabar›fl› büyümektedir.

15 Özellikle Maoist hareketler, bölgenin egemen s›n›flar› için kabuslar yaratarak gerici egemenlerin zorbal›klar›na karfl› halk savafl›n› sürdürmektedirler. Bu büyük mücadelelerin en ön saf›nda, ülkenin kabaca % 80’inin devrimcilerin elinde oldu¤u, hareketin stratejik denge aflamas›na ulaflt›¤› ve stratejik sald›r› aflamas› için haz›rl›klar›n yap›ld›¤› Nepal’de NKP(M)’nin liderlik etti¤i uzun süreli halk savafl› bulunmaktad›r. Burada Güney Asya ülkelerinin halklar› ile birlikte Nepal halk›n›n korumas›na ve gelifltirmesine ihtiyac› olan yeni bir dünya do¤maktad›r. Hindistan’da da HMKM ve HKP (ML) (HS) aras›nda geliflen birlik ve bu güçler taraf›ndan liderlik edilen halk savafl›n›n ilerlemesi gerici Hindistan egemenleri ve onlar›n emperyalist efendileri için kabuslar yaratmaktad›r. Bu birlik MLM temelindedir ve kuflkusuz Güney Asya’n›n tüm Maoist güçlerinin daha yak›n birli¤ine do¤ru süreci h›zland›rmaya yard›mc› olacakt›r. Sözde seçimlere giden bir ülke olarak Hindistan’da, Hindu faflistlerinin liderli¤indeki BJP ve onlar›n ittifaklar›, seçim sand›¤› yoluyla ABD emperyalistlerinin sözde “terörizmle savafl”›n›n ihtiyaçlar›na uygun olarak yükselen faflist bask› önlemlerine meflruluk kazand›rmaya çal›fl›rken, Kongre Partisi kaybetti¤i pozisyonunu ümitsizce yeniden kazanmaya çal›flmaktad›r. BJP, bölgede Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n en sald›rgan uygulay›c›s›d›r. Sangh Privar, ayn› zamanda Krala ba¤l› olarak Nepal’de faflist a¤›n› tesis etmek istemektedir. Tüm Maoist devrimciler ve bölgedeki di¤er antiemperyalist, anti-feodal, ilerici güçler için fundamentalizmin tüm biçimlerinin teflhir edilmesi gerekli iken, özelde ise BJP taraf›ndan gelifltirilen Hindu faflistleri hedefe al›nmal›d›r. Ayr›ca baflta Hindistan Komünist Partisi (Maoist) olmak üzere sosyal faflistler, di¤er egemen s›n›f partilerinden herhangi birinin yapt›klar›na benzer bir flekilde terör taktiklerini uygulamaktad›rlar. YÜKSELEN DEVR‹MC‹ FIRTINALAR ‹flte böylesi bir senaryo içinde CCOMPOSA 3. Konferans› gerçeklefltirilmektedir. Süreç büyük tehlikelerle oldu¤u kadar büyük f›rsatlarla da doludur. Geri kalm›fl ülkelerin zaten dünya devriminin f›rt›na merkezleri olmas› gerçe¤iyle birlikte, Güney Asya ülkeleri devrimlerin yeni bir oda¤› haline gelmektedir. Biz Güney Asya’n›n Maoist partilerinin üzerinde, kendi ülkelerimizde devrimi gelifltirme ve dünya çap›nda tüm gerçek Maoistlerin büyüyen birli¤inin bir parças› olarak, proleter dayan›flma ruhu içinde daha s›k› bir flekilde birleflmenin büyük sorumlulu¤u bulunmaktad›r. Güney Asya ba¤lam›nda Güney Asya halklar›n›n ortak düflmanlar› olan emperyalizme, özelde ABD emperyalizmine ve onlar›n kompradoru olan Hindistan Yay›lmac› yardakç›lar›na karfl› mücadeleyi daha da sa¤lamlaflt›rmak ve keskinlefltirmek gerekmektedir. Bunun için, emperyalistlerin Truva at› rolünü oynayan revizyonistleri ve devrimci harekete karfl› yerel gericileri teflhir etmek ve karfl› durmak son derece önemlidir. Ayn› flekilde, NGO, DSF vb. say›s›z k›l›¤a giren reformizm aç›kça teflhir edilmelidir. Emperyalizme ve yerel gericili¤e karfl› mücadele, çeflitli k›l›klardaki reformizm ve

21 Mayıs-3 Haziran 2004 Hindistan

revizyonizmin tam teflhiri olmaks›z›n kavranamaz. Bunun için her bir ülkedeki koflullar›n somut ve yaflayan yöntemiyle MLM’ye baflvurmak gereklidir. Maoizmin dogmatik ve ampirik yorumlar› sadece onun devrimci içeri¤inden soyundurularak ölü bir dogma haline gelmesine hizmet eder. Bugün, Güney Asya’da Maoistler liderli¤inde güçlü halk savafllar› Nepal, Hindistan ve belli ölçülerde Bangladefl’te geliflmektedir. Tüm bölgede bu halk savafllar›n› korumak, gelifltirmek, geniflletmek ve ayn› zamanda yenilerini bafllatmak en büyük öneme sahiptir. Bu yüzden biz Maoistler, birli¤i çok daha yak›nlaflt›rmaya, bölgede mücadele yürüten di¤er güçlerle daha büyük birlik iliflkileri infla etmeye ve Güney Asya ülkelerini dünya devriminin güçlü bir kalesi haline getirmeye söz veriyoruz. Son olarak, Naxalbari haftas›nda tüm Güney Asya çap›nda, Hindistan ve Bangladefl’teki yoldafllara karfl› ölüm cezalar›na, Kiran ve Gaurav yoldafllar›n yasad›fl› bir uygulamayla tutuklanmalar›na, 75’ten fazla Maoist lider ve kadronun Nepal’e iade edilmesine ve her bir ülkede büyüyen devlet bask›s›na karfl› 29 May›s’ta sonuçlanacak ortak bir kampanya yürütülecek. PBSM (CC) [Bangladefl], CPEB (ML) K›z›l Bayrak [Bangladefl], HKMK [Hindistan], HKP (ML) (HS) [Hindistan], RCCI (MLM) [Hindistan], NKP (M) [Nepal] 10 Nisan 2004

Güney Asya’da, gerici egemenlere ve onlar›n emperyalist patronlar›na karfl› uluslar›n silahl› mücadelelerini de içine alan halk hareketleri kabar›fl› büyümektedir. Özellikle Maoist hareketler, bölgenin egemen s›n›flar› için kabuslar yaratarak gerici egemenlerin zorbal›klar›na karfl› halk savafl›n› sürdürmektedirler. Bu büyük mücadelelerin en ön saf›nda, ülkenin kabaca % 80’inin devrimcilerin elinde oldu¤u, hareketin stratejik denge aflamas›na ulaflt›¤› ve stratejik sald›r› aflamas› için haz›rl›klar›n yap›ld›¤› Nepal’de NKP(M)’nin liderlik etti¤i uzun süreli halk savafl› bulunmaktad›r. Burada Güney Asya ülkelerinin halklar› ile birlikte Nepal halk›n›n korumas›na ve gelifltirmesine ihtiyac› olan yeni bir dünya do¤maktad›r. Hindistan’da da HMKM ve HKP (ML) (HS) aras›nda geliflen birlik ve bu güçler taraf›ndan liderlik edilen halk savafl›n›n ilerlemesi gerici Hindistan egemenleri ve onlar›n emperyalist efendileri için kabuslar yaratmaktad›r.

Nepal


21 Mayıs-3 Haziran 2004

16

35

‹yileflti¤i söylenen hasta adam›n kronik hastal›¤›nda bir iyileflme yok. Ülkenin emperyalizmle olan iliflkileri gizlenerek yap›lan ekonomik de¤erlendirmeler gerçekli¤i yans›tm›yor. Ekonomik istikrar da, kalk›nma da, geliflme de birer palavradan ibaret. AKP’nin yakalad›¤› bir istikrar varsa o da emperyalist efendilerinin emirlerine itaatteki istikrard›r. AKP hükümeti, muhafazakar-ba¤›ms›zl›kç› söylemlerini devam ettirirken, neo-liberal ekonominin gereklerini yerine getirmek ad›na her fleyi yapabilece¤i görüntüsü çiziyor.

“Hasta adam iyileflti” mi? Uzun bir süredir burjuva feodal medyada AKP hükümetinin baflar›l› ekonomik program›n›n ve yakalad›¤› “ekonomik istikrar”›n yo¤un propagandas›yla yüzyüzeyiz. Bu propaganda özellikle 28 Mart yerel seçimleri öncesinde yo¤un bir biçimde ifllendi. Seçim sonuçlar›nda ise AKP’nin oylar›n› art›rmas›n›n bir nedeninin de kitlelerin, uygulanan ekonomik politikalar sonucunda oluflan “güven”e, “istikrar”a oy verdikleri dillendirildi. Bu ele al›fl hiç kuflkusuz ki sebepsiz de¤il. Bu konu ile yani “ekonomik iyileflme” ile ilgili yaklafl›mlar›n gerçe¤i yans›tmad›¤›, iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›n büyük bir aldatmaca ile karfl› karfl›ya oldu¤unu sayfalar›m›zda ifllemifltik. Ancak bu konuda ›srarl› bir biçimde yürütülen propagandalar, büyük bir aymazl›k içinde yaz›lan köfle yaz›lar› ve televizyon programlar›, bizleri bir kez daha bu konu üzerinde durmay› zorunlu b›rakmaktad›r. 3 Kas›m 2002 seçimleriyle iflbafl›na gelen AKP hükümeti bilindi¤i üzere öncekiler gibi, emperyalist efendilerinin önlerine sundu¤u ekonomik program› harfi harfine uygulad› ve bugünlere kadar geldi. Ço¤u hükümette oldu¤u gibi AKP’nin de seçimden önceki muhalif söylemleriyle, seçildikten sonraki pratikleri aras›nda farkl›laflmalar yafland›. Belli oranda muhafazakarl›k-ba¤›ms›zl›kç›l›k ekseninde flekillenen ‹slami-demokrasi kavram›, söylemde devam ettirilmekle birlikte hem ABD, hem de AB ile iliflkilerde bunun bir engel teflkil etmedi¤i, aksine Türkiye’nin as›l gelece¤inin “Bat› uygarl›¤›” öncülü¤ündeki “küresel düzen”de oldu¤u kitlelere anlat›ld› ve ba¤›ml›l›k iliflkisinin meflrulu¤u sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Son dönemde emperyalist sermaye ve kredi kurulufllar› taraf›ndan dünyan›n en h›zl› geliflen (ama bunun yan›nda en riskli) ülkelerinden biri olarak gösterilen Türkiye, görevlerini yerine getirdi¤i için emperyalist efendilerinden bir “aferin” al›yordu. Bölgedeki di¤er ülkeler için ‹slami motifli demokrasiyle liberal ekonominin uyum içinde yaflay›p geliflebilmesinde bir “model” (Il›ml› ‹slam) teflkil eden Türkiye’nin özellikle AKP hükümeti döneminde yapt›¤› icraatlara bakt›¤›m›zda bu sonucun pek de flafl›rt›c› olmad›¤›n› söyleyebiliriz. (Ve yine bu konu ba¤lam›nda ABD D›fliflleri Bakan› C. Powell’›n “sürç-ü lisan”(!) eyleyerek TC’ye ‹slam demokrasisi demesi manidard›r!) Yeni ifl yasas›, kamu reform yasas›, do¤rudan gelir deste¤i vb. iflçi s›n›f›, köylülük, kamu emekçileri ve toplumun di¤er alt katmanlar›n›n aleyhine bir dizi yasa ve uygulamay› meclisten geçiren, demokratik ve sendikal hak gasplar›n› yo¤unlaflt›ran, tar›m› emperyalistlerin insaf›-

na b›rakan, emekçilere gülünç ücretler ödeyen AKP hükümeti, bu karnesiyle emperyalist efendilerinden iyi not al›yordu. IMF ile yap›lan 18. Stand-by Anlaflmas› AKP taraf›ndan eksiksiz yerine getirildi. Bu anlaflma (siz ödev anlay›n) da öncekiler gibi emekçilerin kemerlerinin s›k›lmas›, ücretlerin k›s›lmas›, özellefltirmelerin tam gaz devam›, iflten ç›karmalar›n ve bask›lar›n yo¤unlaflmas› anlam›na geliyordu. TEKEL ve TÜPRAfi gibi devletin en kârl› kurulufllar›n› emperyalizme peflkefl çeken; (PETK‹M, TÜGSAfi, ‹GSAfi, Telekom s›rada) iflçi, memur ve emekçilerin her türlü hak aray›fllar›n› zorla bast›ran AKP hükümeti, bu noktalarda üzerine düflen görevleri lay›k›yla yerine getirdi. ‹ST‹KRAR DEMAGOJ‹S‹ VE GERÇEKLER fiimdi ekonomik istikrar demagojisinin alt›ndaki malzemelere bakal›m. AKP’nin dosta-düflmana duyurdu¤u ekonomik istikrar ve kalk›nman›n ölçütleri olarak; enflasyon oranlar›n›n düflmesi, ihracat miktar›n›n yükselmesi, Gayri Safi Milli Has›la (GSMH)’n›n artmas› ve klasik-burjuva iktisat hesaplamalar›yla ekonominin %5 büyümesi gösteriliyor. “Ulusal Türk sermayesinin” hareket alan›n› Ortado¤u’dan Orta Asya’ya ve Avrupa’ya kadar geniflletti¤ini ve Türk ekonomisinin mevcut gücüyle art›k dünya standartlar› düzeyine yükseldi¤ini z›rvalayan hükümetin bafl aktörü R. Tayyip Erdo¤an’›n 2003 sonu meclis konuflmalar›nda ifade etti¤i ve gazetelerden-TV’lere tüm medyan›n ana gündemlerinden birini oluflturan “Hasta adam iyileflti” de¤erlendirmesi bu manipülasyonun önemli parçalar›ndan birisiydi. Böylelikle halk kitlelerinin bilincinde “bu hükümet iyi ifller yap›yor” anlay›fl›n›n oturtulmas› hedefleniyordu. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halk›n yaflam›nda olumlu yönde bir de¤ifliklik yaflanmamas›na ra¤men, hakim s›n›flar›n bu ele al›fllar›nda belli oranda baflar›l› oldu¤u gözden kaçm›yordu. Bu da hükümetin “baflar›” hanesine yaz›l›yordu. Nas›l yaz›lmas›n ki; “en son 2001 kriziyle dibi boylam›fl bir ekonomi, dünya ölçe¤inde hat›r› say›l›r bir düzeye gelmifl, Türk sermayesi neredeyse emperyalistlerle boy ölçüflecek bir güce ulaflm›flt›!” “Bir dönem vatandafl› k›r›p-döken enflasyon oranlar›, TC tarihinin en düflük düzeylerinden birini tutturmufltu!” AKP’nin meclisteki sözde muhalifi CHP’nin ekonomi kurmay› K. Dervifl bile geliflmeleri olumlu de¤erlendiriyor, yakalanan ivmenin büyütülmesi gerekti¤ini belirtiyordu. Muhalefetinden hükümetine, TÜS‹AD ve MÜS‹AD’tan IMF ve DB’sine kadar ortal›kta bir “geliflme” ve “istikrar” havas›

estiriliyordu. De¤erlendirmelere geçmeden önce flunu belirtmek gerekir ki yaflananlar emperyalizmin Türkiye için öngördü¤ü ve planlad›¤› stratejilerden ba¤›ms›z de¤ildir. 1980’lerde temelleri at›lan, 1990’larda ivmelenen “küreselleflme” ve “Yeni Dünya Düzeni” tezlerinin sahibi ABD’nin Türkiye için haz›rlad›¤› Yeniden Yap›land›rma program›n›n devam› ve yeni dönemin koflullar›na uyarlanmas›d›r. Zira genifl y›¤›nlar›n ekonomik kalk›nma ve istikrar yalanlar›yla beyinlerinin buland›r›lmas› gelecek aç›s›ndan önemli. fiimdi, iyileflti¤i söylenen “hasta adam”›n “iyileflen” yönlerini deflelim. ENFLASYONLA B‹RL‹KTE EMEKÇ‹LER‹N YAfiAM STANDARTLARI DA DÜfiÜYOR! AKP’nin ekonomik istikrar palavras›ndaki en önemli dayanak noktalar›ndan birisi enflasyon oranlar›n›n düflmesi. 2003 enflasyon rakamlar› TEFE (Toptan Eflya Endeksi)’de %17, TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi)’de % 20 olarak aç›kland›. Bu rakamlar son 30 y›l›n en düflük rakamlar› olarak gösteriliyor. 2004’ün ilk aylar›nda da enflasyonun tek haneli rakamlara düfltü¤ü yaygaras› yap›l›yor. 1990’larda üç basamakl› rakamlarla ifade edilen enflasyon, ekonomik bir geliflme yaflanmadan nas›l oldu da bu derece geriledi, diye sorulabilir. Öncelikle flunu belirtmek gerekir ki enflasyon oranlar›n›n düflmesi ekonomik kalk›nma ve istikrar aç›s›ndan bir anlam ifade etmemektedir. Ekonominin as›l unsuru olan toplumsal üretici güçlerin yaflamlar›nda bir düzelmeye neden olmayan bu düflük enflasyon oranlar›n›n emekçi s›n›flar aç›s›ndan daha fazla yoksulluk, daha fazla iflsizlik ve daha fazla sömürüden baflka bir anlam› yoktur. Örne¤in emperyalizmle iliflkileri boyutuyla Türkiye’yle benzeflim gösteren Arjantin’de 1990’da % 6500’lerle ifade edilen enflasyon oranlar› 2000’de s›f›rlanm›fl, ancak sadece bir y›l sonras›nda ülke, büyük bir ekonomik çöküfl ve iflas yaflam›flt›. fiimdi de adlar›n›n önünde iktisatç› ünvan› bulunan burjuva feodal kalemler taraf›ndan göreceli de¤iflimler temel al›narak reel-toplumsal bir geliflme yafland›¤› palavras› yutturulmaya çal›fl›l›yor. Oysa reel-toplumsal bir geliflme, emekçi s›n›flar›n al›m güçlerinde bir art›fl› ve sosyal yaflamlar›nda bir düzelmeyi gerektirir. Ülkemiz emekçi s›n›flar›n›n ekonomik ve sosyal durumlar›na bakt›¤›m›zda böylesi bir düzelmeden bahsedilemeyece¤i gün gibi ortadad›r... fiimdi enflasyonun bu nispi düflüflündeki etmenlere bakal›m. Bu etmenler aras›nda ülkedeki iç talep düzeyinin denetim alt›na al›n-

mas› say›labilir. Enflasyon, kaba anlam›yla paran›n de¤erinin düflmesi ve mal fiyatlar›n›n yükselmesidir. Bir pazarda dolafl›mdaki paran›n, dolafl›mdaki mal hacmine göre daha yüksek olmas›ndan kaynaklan›r. Ülkedeki iç talep düzeyinin denetim alt›na al›nmas› ve sabitlenmesi, enflasyon oranlar›na direkt etkide bulunur. Ekonominin motor gücü olan emekçi s›n›flar›n ücretlerinin sabitlenmesi, özellefltirme ve iflten ç›karmalarla ücret “yükleri”nin hafifletilmesi, vergi gelirlerinin önemli k›sm›n›n emekçilerden sa¤lanmas› ve devletin dar gelirlilere yönelik sosyal harcamalar›n›n k›s›tlanmas› vas›tas›yla ülkenin iç pazar›na yans›yan talep düzeyi denetim alt›na al›narak enflasyon oranlar› düflürülmektedir. Yani hükümet, emekçi s›n›flar›n s›rt›ndaki yükü art›rmakta, k›s›nt›lar ve iflten ç›karmalarla kendi belini do¤rultmaktad›r. Türkiye, AKP hükümeti döneminde yapt›¤› “atak”la iflsizlik oran›nda % 11.8’le OECD (Ekonomik Kalk›nma ve ‹flbirli¤i Örgütü) ülkeleri aras›nda 4. s›raya yükseldi. Yine ayn› dönemde ekonomiyi canland›racak temel dinamik olan alt gelir gruplar›n›n al›m gücünde yani talep düzeyinde bir durgunlu¤un ve gerilemenin oldu¤unu görebiliriz. Dört kiflilik bir aile için devletin kendi rakamlar›yla 450 milyon lira olarak hesaplad›¤› açl›k s›n›r›na karfl›l›k, emekçilere reva gördü¤ü 302 milyon liral›k asgari ücret, yans›t›lan tablonun gerçek yüzünü a盤a vurmaktad›r. Asgari ücret; klasik-burjuva ekonomisinde bir iflçinin, yaflam›n› normal standartlarda (açl›k yaflamadan) devam ettirebilmesi için gerekli olan asgari ihtiyaçlar baz al›narak hesaplanmaktad›r. Oysa yürürlükteki asgari ücret rakamlar›na bakt›¤›m›zda toplumun önemli bir kesiminin adeta açl›¤a mahkum edildi¤i aç›kça görülmektedir. Enflasyonun düflüflündeki di¤er etkeni ise hükümetin emperyalist sermaye ile iliflkileri oluflturuyor. Koç, Sabanc› ve Eczac›bafl›’n›n bafl›n› çekti¤i TÜS‹AD, “yeflil” sermaye temsilcisi MÜS‹AD gibi komprador patron ve emperyalist sermaye kurulufllar›n› arkas›na alan AKP hükümeti döneminde Merkez Bankas›’na fazla ifl düflmedi. Merkez Bankas›’n›n karfl›l›ks›z para basarak piyasaya sunmas› noktas›nda önceki hükümetlere göre bir düflüfl yafland› ve para piyasalar›nda göreceli bir rahatlama gerçekleflti. IMF kredileri, d›fl borçlar ve ülkeye yabanc› sermayenin sokulmas› vas›tas›yla bütçe giderlerini d›flar›dan karfl›lama e¤ilimi, hükümetin yüklerini hafifletiyor ve enflasyon oran›n› düflürüyorsa da; bu yolla ülke ekonomisi, emperyalizmin denetimine ve yönlendirmesine daha yo¤un olarak sokuluyor.


35 Türkiye, IMF’nin kredi portföyünün % 72’sini kullanan üç ülkeden birisi. Hatta son bir y›l içerisinde IMF’ye en fazla borçlanan ülke pozisyonunda. IMF ile 5. ve 6. gözden geçirme dönemi içerisinde düflük kur politikas› uyguland›. Kur oran›, dolafl›mdaki ulusal paran›n yabanc› paralar karfl›s›ndaki de¤erini ifade eder; yüksek kur uygulamas›nda ulusal paran›n de¤eri düflürülürken, düflük kur uygulamas›nda ise tersi bir durum vard›r. Türkiye ekonomisinin emperyalizme direkt ba¤›ml› niteli¤i göz ard› edildi¤inde uygulanan kur politikas›n›n hükümetin denetiminde oldu¤u san›labilir. Ancak kur politikas› da, TL’nin de¤erinin yükselmesi de emperyalist sermaye ve sermaye kurulufllar›n›n yönlendirmesi alt›ndad›r. ABD dolar›n›n de¤erinin düflmesi, Türkiye’nin yapt›¤› ithalat (d›fl al›m) rakamlar›n›n düzeyinden görülece¤i gibi, emperyalist mallar›n ülke içine daha rahat sokulmas›na zemin sunuyor. Dolar›n de¤eri düfltükçe ABD emperyalizmi, daha yüksek miktarda mal›n› ülkeye pazarlayabiliyor. TL’nin de¤eri yükseltilirken, ülke ekonomisi daha yüksek düzeyde emperyalizme ba¤lanm›fl oluyor. Bu yönleriyle ald›¤›m›zda düflen enflasyon oranlar›n›n ülke ekonomisindeki büyüme ve geliflmeden kaynaklanmad›¤›n› ve genifl emekçi y›¤›nlar›n yaflamlar›nda bir düzelme yaratmad›¤›n› söyleyebiliriz. Gerek asgari ücret ve memur maafl zamlar›, gerek toplumun ezici ço¤unlu¤unun al›m gücündeki durgunluk ve gerileme, enflasyon oranlar›ndaki düflüflün emekçi y›¤›nlar aç›s›ndan pek bir öneminin olmad›¤›n› ortaya koymaktad›r. ‹HRACATTAK‹ SÖZDE ARTIfi, BORÇLANMA BATA⁄I Ekonomik istikrar palavras›n›n ikinci aya¤› ülke ihracat›ndaki (d›fl sat›m) “muazzam” art›fl. 2003’te Türkiye’nin ihracat miktar› 2002’ye göre %30’luk bir yükselmeyle 45 milyar dolar seviyelerinde gerçekleflti. Tek bafl›na al›nd›¤›nda Türkiye aç›s›ndan önemli bir geliflme olarak de¤erlendirilebilecek bu durumun, iflin ayr›nt›lar›na girerek tam bir fiyasko oldu¤unu görece¤iz. AKP hükümetinin yüksek ihracat rakamlar›n›n ard›na gizlenerek yapt›¤› kalk›nma ve geliflme demagojisinde ithalat düzeyinin esamesi geçmedi. Burjuva feodal bas›n ve TV’lerinde ihracat›n geldi¤i önemli aflama bas bas ba¤›r›l›rken ithalat›n nas›l yükseldi¤i ve ne boyutlara geldi¤i bilinçli olarak gizlendi. ‹flte size ithalat rakamlar›: 2002’deki 45 milyar dolarl›k düzey %60’larda bir art›flla 2003’te 70-75 milyar dolar düzeyine yükselmifl durumda. Mevcut haliyle TC’nin d›fl ticaret a盤› 25-30 milyar dolar seviyesinde. Devletin ihracat/ithalat›nda al›p satt›¤› mallar›n niteli¤i de ülke ekonomisinin durumu hakk›nda önemli veriler sunuyor. TC’nin ihraç etti¤i mallar›n %90’l›k k›sm› tüketim ve ara mal›yken, ithal etti¤i mallar›n neredeyse %80’lik k›sm› sermaye ve ara mal›. Yani Türkiye üretim gerçeklefltirmek için kullanmak zorunda oldu¤u sanayi mallar›n› d›flar›dan al›rken, d›flar›ya tekstil ve haz›r giyim gibi tüketim mallar› pazarl›yor. Peki d›fla ba¤›ml› Türk ekonomisi ihracat›n› nas›l bu düzeye getirdi? Bu sorunun cevab› da yine iç piyasada ve emperyalizmle olan iliflkide/ba¤›ml›l›kta gizli. Enflasyonun düflmesine etken olan iç piyasa dinamiklerinin yetersiz, yani talebin düflük olmas› burada da devreye giriyor. Türkiye, gerçeklefltirdi¤i üreti-

17 mi iç pazarda eritemedi¤i için d›fl pazara yöneliyor. ‹flin as›l önemli taraf›n› ise Türkiye’nin emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤› oluflturuyor. Son bir y›lda %30’luk art›fl gösteren ihracat miktar›n›n, ayn› dönemde %60’l›k art›fl gösteren ithalat ile direkt ba¤lant›s› var. Yani ihracatta gerçekleflen art›fl ithalata ba¤›ml›. Asl›nda d›fl ticaret dengesi aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde ihracatta meydana gelen bu art›fl›n gerçek anlamda bir büyüme olmad›¤›n›, d›fl ticaret a盤› denilen ithalat ile ihracat aras›ndaki fark›n öncekilere göre daha yüksek oranda artmas›ndan ç›karabiliriz. Olan, sadece emperyalist efendilerin dönemsel ç›karlar›na uygun olarak Türkiye ekonomisinin düzenlenmesidir. Türkiye’nin bütçesini de, gelir kaynaklar›n› da, d›fl ticaret dengesini de belirleyen IMF, DB gibi emperyalist kurulufllard›r. ‹hracat› gerçeklefltirilen mallar›n üretiminde kullan›lan ithal girdilerin durumunu de¤erlendirdi¤imizde Türkiye’nin gerçeklefltirdi¤i ihracat›n da ithalat›n da kimlerin ifline yarad›¤›n›, ülke kaynaklar›n›n ve piyasalar›n›n kimlerin cebine çal›flt›¤›n› belirtmeye gerek yok san›r›z. D›fl ticaret a盤›ndan konu aç›lm›flken TC’nin borçlar›na ve bütçe a盤›na da de¤inmekte fayda var. TC’nin 2004 için öngörülen 40 milyar dolarl›k d›fl, 150 milyar dolarl›k iç borç olmak üzere toplam 190 milyar dolarl›k borcu bulunuyor. Yine 2004 bütçesi için gelir ve giderler hesapland›¤›nda yaklafl›k 50 katrilyon liral›k bir aç›k bulunuyor. Bu rakamlar hükümetin kendi ifade etti¤i rakamlar. Ayr›ca IMF ile flimdiye kadar yap›lan anlaflmalardan Türkiye’nin borç hanesine yaz›lan en az 10 y›ll›k borcu bulunmakta. Türkiye, görüldü¤ü gibi borç bata¤›nda bir ülke. Borç bata¤› içindeki TC’nin ekonomi kurmaylar›n›n, IMF ile yeni bir anlaflma yap›lmayaca¤› aç›klamalar› bofl bir hayal olmaktan öte bir anlam içermiyor. Adama sormazlar m›; Türkiye, bulundu¤u vaziyette ve borç bata¤› içinde d›flar›dan destek olmaks›z›n ne kadar ayakta durabilir? Zira bu konuda kendi sarf ettikleri cümleler de zaten iflin rengini a盤a vuruyor. ‹flte R. Tayyip Erdo¤an’›n sözleri: “Borç yi¤idin kamç›s›d›r derler, ama e¤er kamç› yi¤idin elinde olursa bir anlam› olur.” Yani emperyalizme borçlanmay› sürdürecek, kendi elimizle kendimizi kamç›layaca¤›z diyor Erdo¤an. Türk sermayesinin dünya ölçe¤inde bir düzeye ulaflt›¤› yönlü tüm demagojilere karfl›l›k hükümet aktörlerinin, yapt›klar› tüm gezilerde emperyalist sermayeyi yana-döne ülke içine çekme u¤rafllar›, önümüzdeki dönemde borç ve sömürü bata¤›n›n daha da derinleflece¤inin ipuçlar›n› veriyor. ULUSAL GEL‹R ARTIYOR! EMEKÇ‹LER‹N PAYI AZALIYOR! Ekonomik istikrar palavras›n›n üçüncü aya¤›n› ise GSMH’daki büyüme oluflturuyor. 2003 için GSMH’da %5’lik bir büyüme oldu¤u aç›kland›. GSMH kavram› yerine ulusal gelir kavram›n› kullanabiliriz. Bir ekonominin bir y›l içinde üretti¤i toplam de¤er olan ulusal gelirin hesaplanmas›nda klasik-burjuva yöntemler ile Marksist yöntem

aras›nda bir fark oldu¤un belirtelim. Meseleye burjuva feodal s›n›flar›n cephesinden bakanlar gelir ve harcama yöntemleriyle ulusal gelirin hesaplanmas›nda üretici eme¤i soyutlarken, Marksist yöntem ise ulusal gelirdeki temel ölçütü, üretici emek olarak al›r. Burjuva yöntemlerde, bir üretim yaratmadan piyasada elden ele dolaflan para, ulusal gelire eklenmekte ve fliflirilmifl rakamlarla ulusal gelir gerçe¤in üstünde gösterilebilmektedir. Oysa piyasada elden ele dolaflan paran›n ülke ekonomisinin büyümesine bir katk›s› olmayacakt›r. Bu yönüyle GSMH, bir ülke ekonomisi için nesnel olmayan ve yan›lt›c› bir veridir. ‹flte 2003 için %5’lik art›flla 357 katrilyon lira olarak aç›klanan GSMH, asl›nda ekonomik büyüme saptamas› için yan›lt›c› bir veridir. Zira gerçek büyüme, ulusal gelirdeki art›flla birlikte toplumsal geliflmenin de yaflanmas›n› gerektirir. AKP hükümeti döneminde gelir da-

¤›l›m›, yat›r›m ve istihdam anlam›nda oluflan tablo öncekilerden farkl› de¤il. Hükümetin ekonomi kurmaylar› ve çeflitli ekonomi kurulufllar›n›n 2004 ve daha ilerisi için yapt›klar› tahminler gelir da¤›l›m›, yat›r›m ve istihdam gibi temel konularda bir de¤iflimin olmayaca¤›n› gösteriyor. Hükümetin tüm olanaklar›n› kullanarak yapt›¤› demagoji ve manipülasyona ra¤men Türkiye ekonomisinin geleneksel yap›s›nda bir de¤iflimin olmad›¤› kendi kalemflörleri taraf›ndan da sat›r aralar›nda itiraf ediliyor. Oluflan “olumlu” havaya ra¤men, ekonominin risk faktörleri noktas›nda dikkatli davran›lmas› gerekti¤ini, zira en küçük bir hatada ekonominin ray›ndan ç›kabilece¤ini belirtiyorlar. Bu risk faktörleri flöyle s›ralan›yor: Ekonominin k›r›lgan yap›s›, finans piyasalar›n›n esnekli¤i, siyasi istikrars›zl›k ve IMF ile iliflkiler. Egemen s›n›flar›n penceresinden ve tek yönlü yap›lsa da, bu de¤erlendirmenin belli bir gerçekli¤i tafl›d›¤›n› söyleyebiliriz. Türkiye ekonomisi gerçekten de k›r›lgan yap›ya sahip bir ekonomi pozisyonunda. Emperyalist sermaye taraf›ndan ta bafl›ndan beri iç dinamikleri törpülenmifl, borç almadan ayakta duramaz

21 Mayıs-3 Haziran 2004 hale gelmifl, üretimden kopar›lm›fl ve para piyasalar›na endekslenmifl vaziyetteki bu ekonomik yap›n›n k›r›lgan olmamas› zaten beklenemez. Son yeniden yap›land›rma sald›r›lar› ve ülke içindeki egemenli¤inin ç›kar›lan kanunlarla koruma alt›na al›nmas›yla birlikte emperyalist sermayenin piyasalardan nas›l vurgunlar yapt›¤›na hepimiz tan›k olduk. 2001 krizinde yabanc› sermayenin borsa ve finans piyasalar›ndan çekilerek yapt›¤› vurgunda yabanc› sermayeye ba¤›ml› Türkiye ekonomisi % 40’lara varan bir küçülme yaflam›flt›. Ülkede bir y›l içerisinde yat›r›ma dönüflen 16 milyon dolarl›k yabanc› sermayeye karfl›l›k, yine ayn› dönemde yat›r›ma dönüflmeden borsa-finans piyasalar›na giripç›karak muazzam kârlar elde eden 12 milyar dolarl›k s›cak para miktar›, ülke ekonomisinin spekülasyona dayal› paraborsa-finans piyasalar›na nas›l endekslendi¤ini gösteriyor. Emperyalist efendilerinin ç›karlar› u¤runa, yarat›lan bu “iyimser” hava bir anda tuz-buz olabilir. 2001 krizi öncesinde IMF’nin Türkiye’ye verdi¤i kredi miktarlar›n› art›rd›¤›n›n, emperyalist kredi derecelendirme kurulufllar›n›n Türkiye’nin notunu yükseltti¤inin, borsan›n flaflal› düzeyinin ve ülkeye s›cak para giriflindeki yükseliflin flimdi oluflturulan tabloyla benzerliklerini düflündü¤ümüzde 2001 gibi bir krizle karfl›laflaca¤›m›z› söylemek abart› olmaz san›r›z. Ekonomik kalk›nma ve istikrar palavras›n›n di¤er bir kan›t› olarak 2005’te TL’den alt› s›f›r at›laca¤›n›n ilan edilmesidir. Mal ve hizmet fiyatlar›nda ve paran›n al›m gücünde özde bir de¤iflim olmayaca¤›na göre 1 milyon liran›n 1 yeni lira olmas›n›n kula¤a daha hofl gelmesinin d›fl›nda hiçbir k›ymet-i harbiyesi yoktur. Bitirirsek; iyileflti¤i söylenen hasta adam›n kronik hastal›¤›nda bir iyileflme yok. Ülkenin emperyalizmle olan iliflkileri gizlenerek yap›lan ekonomik de¤erlendirmeler gerçekli¤i yans›tm›yor. Ekonomik istikrar da, kalk›nma da, geliflme de birer palavradan ibaret. AKP’nin yakalad›¤› bir istikrar varsa o da emperyalist efendilerinin emirlerine itaatteki istikrard›r. AKP hükümeti, muhafazakar-ba¤›ms›zl›kç› söylemlerini devam ettirirken, neo-liberal ekonominin gereklerini yerine getirmek ad›na her fleyi yapabilece¤i görüntüsü çiziyor. ‹flçi, köylü, memur, emekçi halk kitlelerini neo-liberal bask› cenderesine almakta kararl›, emperyalizmin sad›k uflakl›¤›n› yapmakta iddial› bir durufl sergiliyor. TC’nin kapitülasyonlar ve d›fl borçlarla ta Osmanl›’dan bafllayan hastal›k süreci hala devam ediyor. Silahl› bir devrimle emperyalizm ve uflaklar› ülke topraklar›ndan kovulup, tüm banka ve sermaye kurulufllar› kontrol alt›na al›n›p, ülke borçlar›n›n üzerine bir çarp› iflareti konuluncaya kadar da devam edecek.


21 Mayıs-3 Haziran 2004

18

35

Gerilla anlat›mlar›... Gerilla anlat›mlar›... Gerilla anlat›mlar›... Gerilla

GÜNEfi DO⁄ANA KADAR Kar›n beyaz örtüsü önce topra¤›n kahverengili¤ine ve a¤açlar›n grili¤ine b›rakt› yerini. Sonra topraktan otlar ve ekinler yeflermeye, rengarenk çiçekler boy vermeye bafllad›. A¤açlar ise yavafl yavafl yeflile kesiyor, ç›plak gri dallar›n› yefliller kaplamaya bafll›yordu. Rüzgar ise çoktan kufl seslerine b›rakm›flt› yerini... ‹flte yine bahar geldi. Bahar›n gelifli do¤aya tekrar do¤may›, yeniden canlanmay› sunar. Bu canlanma insanlar› da canland›r›r, coflkuland›r›r. Tabi ki her bahar bizi de. Biz flimdi bir damlay›z; ama zaten dereler damlalardan, ›rmaklar derelerden, denizler ›rmaklardan ve okyanuslar da denizlerden oluflmaz m›? Biz biliriz ki en koyu karanl›klar bile umutsuz de¤ildir. O karanl›kta bizim görevimiz de bir ›fl›k, bir mum olmak de¤il mi? Ve her gecenin bir sabah› vard› mutlaka sonunda. Biz, bu sabah›n gelece¤ini biliyoruz. ‹flte tüm bunlardan dolay› karlar ya¤maz içimizdeki coflkuya, umuda. Ama yine de bahar›n gelifli bizi daha fazla canland›r›r. Kucaklaflt›k, vedalaflt›k yoldafllarla. ‹yi bir faaliyet geçirmeleri, kendilerine iyi bakmalar› dilekleriyle, görüfltü¤ümüzde daha geliflmifl olmalar›n› isteyerek ayr›ld›k; belki bir daha hiç göremeyece¤imiz bu yoldafllarla. Öyle ya, savafl bu, gerçek bu...

Düfltük yollara... Yo¤un ve yayg›n olarak köylülere gitmeyi, ajitasyon, propaganda, örgütlenme yapmay› hedefliyoruz. Uzun yollar kat etmek zorunday›z. Ovalardan, ›rmaklardan, s›k ormanlardan, bazen güneflin kavurucu s›ca¤› alt›nda, bazen gecenin ayaz›nda deli gibi esen rüzgarla en yükseklerde da¤lar›n, bazen a¤›r çantalarla, bazen uykusuz ve yorgun saatlerce süren uzun yürüyüfllerimizle devam ediyoruz yolumuza. Do¤ayla ve irademizle mücadelemiz en az düflmanla olan mücadelemiz kadar uzlaflmaz, amans›z, zorlu. Ve savaflt›kça güçleniyoruz. ‹nsan iradesinin, inanc›n›n bilinçle birleflti¤inde aflamayaca¤› engel olmad›¤›n› bir kez daha kendi yaflam›m›zda görüyoruz. Faaliyetimiz sürüyor... Kimi zaman düflman›n yo¤un operasyonlar› içinde kal›yoruz, kimi zaman pusulara girip ç›k›yoruz. Kimi zaman da k›l pay› kal›yor burun buruna gelmemize. Üstümüzden helikopterler, afla¤›m›zdan düflman, sa¤›m›zdan solumuzdan kurflun ve bomba flarapnelleri geçiyor kimi zaman... Grubumuzda birçok yoldafl›n yeni olmas›na ra¤men uyumlu olma

çaba-

lar›, disiplinleri ve de komutanl›¤›n düflman› kavray›fl›, manevra taktikleri, hareket tarz› ve araziyi kavray›fl›yla bofla ç›kar›yoruz tüm bunlar› da. Neredeyse sabaha kadar süren uzun bir yürüyüflten sonra hepimiz yorulmufluz, hava ayd›nlanana kadar uyuyaca¤›z. Hemen nöbetler düzenleniyor. O kadar yorgunuz ki, herkes ilk buldu¤u uygun yere kendini at›p he-

men uyumaya bafll›yor. Az da olsa uyumak oldukça iyi gelecek bize. Sabah olunca nöbetçimiz kald›r›yor bizi. Zorlanarak da olsa kalk›p toparlan›yoruz. Harekete devam edece¤iz. Havalar çok s›cak oldu¤u halde orman içinde, sabah›n serinli¤i üflütüyor bizi. Yürüdükçe ›s›n›yoruz. Yürüyoruz, yürüyoruz.... Art›k terlemeye bafllad›k, günefl de yükseliyor. ‹lk molada parkalar›, daha sonra kazaklar› ç›kararak gömleklerin kollar›n› s›v›yoruz. Günefl art›k iyice yükseldi, her taraf›m›zdan ç›kan terler art›k giysilerimizi ›slat›yor. Gece boyu yürüyüflün yorgunlu¤unun üstüne bu s›cakta bu yürüyüfl ve susuzluk iyice tuz biber oluyor. Oturup kuru kuru yap›yoruz kahvalt›m›z›. Sonra tekrar devam ediyoruz. Saatler sonra da olsa nihayet buluyoruz suyu. Kana kana su içip çaylar›m›z› da yudumlad›ktan sonra biraz dinlenip tekrar devam ediyoruz yola. Komutanl›kta yer alan sorumlu yoldafl ara ara yürüyüflü durdurup araziyi kavrad›¤› kadar kavratmaya çal›fl›yor grubumuza. Bunun üzerine konufluyoruz k›sa k›sa. Sonra tekrar devam... Bugün bir köye girece¤iz. Bunun için acelemiz. Merak ediyoruz; bir an önce, daha önce hiç gitmedi¤imiz, görmedi¤imiz insanlara gitmek istiyorum. Bakal›m bizi nas›l karfl›layacaklar? Önceden faaliyetimizin olmad›¤›, bizim tan›mad›¤›m›z yerlerde ihbar etme olaylar› daha fazla oluyor. Biz de bunu bilerek tedbirlerimizi al›yoruz. Ormanda ilerlerken, birden köpek ve konuflma sesleri duyuyoruz sa¤ taraftan. Burada bir köy olamaz, bir yayla da. Bir çoban da olamaz. Çünkü sesler kalabal›k ve kad›n sesleri de var. Merakla, anlam veremedi¤imiz bu durumu netlefltirmek için birkaç yoldafl yaklafl›p bak›yoruz. Birkaç küçük kulübe, odun sterleri, yük hayvanlar›yla odun tafl›yan kad›nlar, genç k›zlar, erkekler... Orman kesimcileri bunlar. Buraya girmeye karar veriyoruz. Usulca yanafl›yoruz. Köpe¤in azg›nca havlamas›yla yeni yetme bir delikanl› kofluyor ona do¤ru. Bir yandan köpe¤i susturmaya çal›fl›rken, di¤er yandan da merak ve heyecanla bize bak›yor. Selam verip giriyoruz içeri. Tek göz bu kulübede kalabal›k bir aile iç içe yafl›yor. Taa uzak illerden kalk›p gelmifller buralara, ekmek paras› için. Düzenli bir yaflamlar›, garantili bir iflleri, yerleri yurtlar› yok. Nerede ifl bulurlarsa orada çal›fl›yorlar. Sohbetimiz iyice s›caklafl›yor. Onlar kendilerini anlat›yorlar, bize sorular soruyorlar. Biz kendimizi, amaçlar›m›z› anlat›yoruz. ‹lk defa görme-

lerine ra¤men oldukça s›cak ve rahatlar. Hepsi ama özellikle de kad›n ve genç k›zlar ilgiyle, merakla kad›n yoldafllar›m›z› seyrediyorlar, dinliyorlar. Sorular›nda, konuflmalar›nda ve bak›fllar›nda, kad›nlar›n bunca zorlu¤a nas›l dayand›¤›n› anlayamama ama di¤er taraftan da bir imrenme ve hayranl›k var. Ayr›l›rken “yine gelin” diyorlar. Dikkatli olmam›z› ö¤ütleyip çevre ve düflman hakk›nda bilgi veriyorlar. Kalkmaya do¤ru, kad›nlar, hemen neleri var neleri yoksa paylaflmak, bize sunmak istiyorlar. Yoksullar›n en güzel özelliklerinden biridir bu; paylaflmak. Kendileri de çok yokluk çektikleri için, ihtiyaçlar› oldu¤unu düflündükleri kiflilerle nesi var nesi yoksa paylaflmak isterler cömertçe. Sadece zorunlu ihtiyac›m›z olan baz› fleyleri al›p teflekkür ediyoruz. fiafl›r›yorlar hepsini almamam›za ve ›srar ediyorlar. Anlat›yoruz, halk›n mal›na zarar vermeyece¤imiz, zorunlu olmad›kça, gönüllü verilmedikçe ve ihtiyac›m›z olmayan hiçbir fleyi halktan almayaca¤›m›z›. Sevgiyle sar›l›p ayr›l›yoruz. “Buraya tekrar gelmeliyiz” diyorum kendi kendime, ayr›l›rken oradan. Ertesi gün bir köye giriyoruz. Küçük bir köy buras›. Akflam olmak üzere. Davarlar, mallar yavafl yavafl geliyor. Hava kararmadan, köylüler d›flar›daki son ifllerini de tamamlamaya, koyun ve ineklerini sa¤maya çabal›yorlar. Kimileri ise camiye gidiyor. Köye giriyoruz. Önce birkaç kifli görüyoruz, sonra birkaç kifli daha. Onlarla konuflup propaganda yaparken, baflkalar› da geliyor. Böylece birçok kifli bizi, biz de birçok kifliyi görmüfl oluyoruz. Neredeyse bir köy toplant›s›na dönüflüyor. Kalabal›¤a genifl bir ajitasyon/propaganda yapma imkan› bu, irademiz d›fl›nda olsa da. Ama bu kadar kiflinin bizi görmesi, bizi daha önce hiç tan›mayan böylesi yerlerde ihbar gitme olas›l›¤›n› artt›r›yor. Bunun için biraz k›sa tutmak zorunday›z toplant›y›. Son olarak, ihbarc›l›¤a bir daha alt›n› çizerek vurgu yap›yoruz. Nitekim, düflman araçlar› giriyor köye biz ç›karken. fiakac› yoldafllardan biri düflman taraf›na do¤ru el sallay›p “Geç kald›n›z, hoflçakal›n. Belki bir dahaki sefere görüflürüz” diyor. Gülüyoruz. Uzaklafl›yoruz oradan. Düflman›n genifl bir operasyon yapmas› muhtemel. Birkaç gün sonra, gündüz vakti yak›nlardan bir köyden bir aileyle karfl›lafl›yoruz. Hemen yanlar›na gidip sohbet ediyoruz, propaganda yap›yoruz. Bizi içtenlikle ve sevgiyle karfl›l›yorlar. Daha önce hiç gerilla görmemifl olsalar da devrimcileri tan›yorlar. Ama yine de bir korku ve endifle var hallerinde. “Ne yap›yorsunuz siz bu saatte burada. Her taraf asker dolu, da¤lar, köyler. Geçenlerde bir köye gitmiflsiniz. Sizi ihbar etmifller. Onun için ar›yorlarm›fl sizi her tarafta...” Bizi koruma iste¤inden dolay›yd› bu endifleleri.


35 Biraz onlar› yat›flt›rmaya çal›fl›yoruz “Düflman bu kadar geniflletmifl çemberi ve hala sürdürüyor operasyonu demek” diye düflünüyoruz. Bu y›l düflman›n daha sald›rgan olaca¤›n› biliyor, tahmin ediyorduk ve haz›rlam›flt›k kendimizi buna... ....... Havan›n kararmas›yla bafllayan yürüyüflümüz havan›n kararmas›yla son buluyor. Ama ne son bulufl. Zor at›yoruz kendimizi ormana. Küçücük bir orman buras›. Baz› yoldafllar art›k yürüyemez hale gelmifllerdi. Yine de yürümek zorundayd›k. Sadece onlar›n çantalar›n› alabildik, destek, moral verebildik, ama mola veremezdik. Araziyi bilmedi¤imiz halde yine de yürüyüflün bu kadar uzun sürece¤ini tahmin etmemifltik. Tabi bunda bizim, bazen gereksiz zikzaklar çizmemizin, rotam›z› flafl›r›p birkaç kez dönüp dolafl›p yine ayn› noktaya geliflimizin de pay› var. Araziyi bilmeyince bazen böyle fleyler olabiliyor ne yaz›k ki. Ne orman var buralarda, ne de kayal›k. Gün ›fl›madan kendimizi uygun bir yere atmal›yd›k, att›k da. Bu uçsuz bucaks›z ç›plaklarda birçok yayla vard›; kimi küçük, kimi kalabal›k yaylalar. Çevreyi keflfedip uygun bir yerde konaklay›p dinleniyoruz. Bulundu¤umuz “orman”›n üstü ç›plak, s›rt, alt› ise yine ç›plak ve dere yata¤›. Sürüler, çobanlar oralarda hep. Do¤umuzda oldukça kalabal›k bir yayla var. Minareli camisi, elektrik direkleri, villaya benzeyen evleriyle lüks bir yaylaya benziyor buras›. Bir grup yoldafl›n ö¤leden sonra yaylaya gitmesine karar veriliyor. Yayla, evleriyle kalabal›k göründü¤ü halde henüz fazla kimse göç etmemifl buraya. Daha do¤rusu bize böyle geliyor. Giriyoruz yaylaya; gerçekten de kimsecikler yok. Biraz sonra bir inflaat iflçisi beliriyor; onun yan›na gidiyoruz. Gitti¤imizde yan›nda 5-6 tane daha iflçi oldu¤unu görüyoruz. Bu arada baz› kifliler evlerinden ç›k›yor. Onlar› da ça¤›r›yoruz. Onlarla konuflurken bir taksi ve bir traktör dolusu insan giriyor yaylaya. Mecburen onlar› da ça¤›r›yoruz. Sa¤dan soldan gelenlerle kalabal›k art›yor. Art›k her taraftan insanlar ç›km›fl bizi dinliyorlar; kimi damda, kimi pencerede. Orada olanlar› meydana toplay›p propaganda yap›yoruz. Onlar oldukça kalabal›k, biz ise çok az oldu¤umuz için onlar› tamamen denetime almam›z, kontrol etmemiz mümkün de¤il. Bizi daha önce hiç tan›m›yor olmalar› ve bu kadar çok kiflinin bizi görmesine bir de onlar›n ekonomik durumlar›n›n nispeten iyi oldu¤unu ekleyince, ‘kesin ihbar gidecek buradan’ diye düflünüyoruz. Bundan dolay› toplant›y› biraz k›sa tutup oradan ayr›lmal› ve yoldafllara haber vermeliyiz. Ve tahminimiz do¤rulan›yor düflman›n gelifliyle. Bu kadar çabuk gelmelerine flafl›r›yoruz. Cep telefonuyla ihbar etmifller kesin. Düflman helikopterlerle geliyor an›nda. Çok fazla uzaklaflmaya zaman›m›z olmuyor bundan dolay›. Hofl, zaten araziden dolay› gidebilece¤imiz tek taraf var. H›zla uzaklafl›yoruz oradan. Düflman de¤iflik noktalara ilk elden helikopterlerle indirme yap›yor, s›rtlara güçlerini indiriyor. Bizim yeni oradan ayr›ld›¤›m›z› bildi¤i için, bu f›rsat› ellerinden kaç›rmak istemiyorlar. Bu f›rsat› yakalam›fl olman›n flevkiyle arazinin darl›¤› ve henüz havan›n kararmas›na

19 2-3 saat oldu¤u için an›nda dal›yorlar araziye. Helikopterlerle s›rtlara indirilen düflman güçleri, gruplar halinde, diflleri s›k aral›kl› bir tarak fleklinde tarama yaparak s›rttan afla¤› iniyorlar. Bu s›rada helikopterle düflman askerlerinin nakli de devam ediyor hala stratejik noktalara. Önümüzü de keserek bizi k›st›rmaya çal›fl›yorlar. Di¤er taraftan, araçlarla sevkiyat yap›yorlar. Öyle ya; helikopterler yirmifler kifli tafl›yor. Helikopterle tafl›d›klar› yeter mi ki bizim için. Y›¤›yorlar askerlerini... Yine de çok h›zl› uzaklaflmaya çal›fl›yoruz. Biz ilerlerken, ayn› zamanda düflman güçlerinin hem arkam›zdan, hem de yukar›dan afla¤›ya do¤ru arama-tarama yaparak geldiklerini fark ediyoruz. Biraz daha ilerlememiz mümkün de¤il. Kesin bizi fark edecekler. Uygun buldu¤umuz bir yere hemen mevzileniyoruz. Eh, do¤ru dürüst mevzilenecek bir fley de yok ya. Hepimizin emniyetleri aç›k, parmaklar›m›z tetikte. Her taraftan düflman›n konuflma ve yürüme sesleri geliyor; alt›m›zdan, sa¤›m›zdan, solumuzdan, üstten. Ormandan dolay› göremiyoruz ama çok yak›n›m›zdalar, seslerinden anl›yoruz bunu. fiu anda, irademizle çat›flmaya giremeyiz, düflman›n durumu ile bizim durumumuz çok dengesiz. Ama fark ettikleri anda hemen atefl edip bast›raca¤›z onlar›. Tabi böyle bir düflman yo¤unlu¤u ve arazi darl›¤›nda sa¤ ç›kmak zor ama yine de düflmana en fazla kayb› verdirerek, sonuna kadar direnip çat›flaca¤›z. Parmaklar›m›z tetikte biz bunlar› düflünürken, düflman güçleri geçip gidiyor bizi. Ama sesleri geliyor hala. Biz beklemeye devam ediyoruz ayn› flekilde. Düflman güçleri henüz bizi geçmifllerdi ki alt›m›zdan bize do¤ru yürüme sesleri geliyor. Üstümüze do¤ru geldi¤ine göre bizi görmemifl olmal›. ‹yice yaklafl›nca atefl etmek daha iyi. Ses iyice yaklafl›yor. Bir de bak›yoruz ki bir ceylan. Hareket etmeden durdu¤umuz için bizi de do¤an›n, orman›n bir parças› zannedip ürkmeden geliyor yan›m›za kadar, kendine yiyecek birfleyler arayarak. Çok güzel bir ceylan bu. Normalde olsa seyreder ya da yakalamaya veya belki de vurmaya çal›fl›rd›k. Ama flu an için o bir tehlike. Ç›kard›¤› sesler düflman›n dikkatini bu tarafa çekebilir. Bir tafl at›p kovuyoruz onu buradan. Düflman askerleri biraz daha uzaklafl›nca yayla taraf›ndaki düflman askeri ormana do¤ru atefl ediyorlar. Kalaflnikof, M-16 gibi otomatik tüfeklerle ve di¤er taraftan da aral›ks›z makineli tüfeklerle habire tar›yorlar orman›. Ya¤mur gibi mermi ya¤›yor. Onlar taraya dursun, biz çantam›zdan ekmek ve helvalar›m›z› ç›kar›p akflam yeme¤imizi yiyoruz. Yo¤un tarama alt›nda afiyetle yiyip bitiriyoruz yeme¤imizi. Do¤rusu böylesi bir fley hiç yaflamam›flt›m. Yüzlerce düflman askeri flu darac›k ormanda gözü dönmüflçesine ar›yor habire bizi, binlerce mermiyi boflalt›yor üstümüze do¤ru. Hala asker nakline devam ediyor. Biz ise oturmufl yemek yiyip sigara içiyoruz hiçbir fley yok gibi. Tabi düflman› küçümsedi¤imizden ya da gevfledi¤imizden de¤il. O anda yapacak fazla bir fleyimiz olmad›¤›ndan. fiimdi düflündükçe, konufltukça gülsek de bu yaflad›klar›m›za, o anda böyle rahat de¤ildik tabi ki. Ne yapaca¤›m›za, nas›l yar›p ç›kaca¤›m›za, ne gibi durumlarla

karfl›laflabilece¤imize ve bunlar karfl›s›nda nas›l tav›r tak›naca¤›m›za vb. dair binbir olas›l›k, de¤erlendirme geçiyor akl›m›zdan. Hava karar›yor sonunda. Buradan ç›kaca¤›z. Bu çok zor gibi görünüyor. Çünkü hala düflman sevkiyat› sürüyor ve birçok yeri tutmufl olmal› düflman. Çok riskli de olsa, çat›flarak flehitler versek de en az›ndan bunu denemeliyiz. Parlak bir manzarayla, umdu¤umuzdan çok daha kolay ç›k›yoruz sonunda buradan. Tabi her fley bununla bitmedi... Ertesi gün kendimizi küçük bir ormana at›yoruz. Ama geliflen bir durum oray› terk etmemize neden oluyor. ‹lerliyoruz, ilerledikçe orman daha kötülefliyor, seyreliyor. Zaten çevrede de birçok ve oldukça kalabal›k köyler var. Bunlara köylülerin gelme ihtimali oldukça yüksek. Bizi görmeleri kötü olur, üstelik de sabah›n bu saatinde. Düflman hareketlili¤i de hala devam ediyor. Böyle ilerlerken en son ulaflt›¤›m›z yerin daha kötü oldu¤unu görüyoruz. Geriye dönemeyiz. Önümüzde bir ç›plakl›k var. Çevrede köyler çok oldu¤undan taa buralara kadar genifl tarlalar açm›fllar zaman›nda ya da tarlalardan bozma otlaklar var. Geriye dönemeyece¤imiz için ilerde görünen küçük ormana ulaflaca¤›z. Tabi önce önümüzde uzanan ç›plaklar› aflmal›y›z oraya ulaflmak için. Bu çok riskli. Çünkü, dünkü yerden fazla uzak de¤iliz ve düflman kuvvetlerinin buralarda olmas› da kesin denilecek kadar kuvvetli bir ihtimal. Helikopterler hala dünkü yer ile ilçe merkezi aras›nda mekik dokuyor. Arazide görünürde düflman yok. Arazinin e¤iminden de faydalanarak oraya do¤ru ilerliyoruz. Ve ulaflt›k. Tam oturuyoruz ki befl dakika geçmeden yoldafllardan biri üst taraf› göstererek “düflman yanafl›yor” diyor. H›zla kalk›p koflarak ç›k›yoruz oradan ç›plaklara do¤ru. Ç›plaklardan koflarken düflman arkam›zdan atefl ediyor. Mermiler sa¤›m›zdan solumuzdan v›nlayarak geçiyorlar. Dönüp arkama bakt›¤›mda biraz üstümüzdeki ç›plak tepede iki tane flortlant (z›rhl›, makineli tüfekli askeri araç) ve hemen üstlerinde bir helikopter. Yerde ise çökerek atefl eden düflman askerlerini görüyorum. Onlara karfl›l›k vermemiz mümkün de¤il, faydas› yok bunun. Düflman› erken fark etmemiz avantaj›m›zd›. Aksi halde bizi çembere alabilirlerdi. Bu ilk temas bofla ç›kt›, fakat yine de bizim buradan ç›kmam›z oldukça zor. Çünkü her taraf ç›r›lç›plak, mevzilenecek hiçbir fley yok. Üstelik düflman güçleri zaten haz›r arazideler, oldukça yak›n›m›zdalar, kalabal›klar ve bizi de fark ettiler. fiortlantlarla gelmeleri ise bizim için oldukça riskli. Çünkü o anda flortlanta karfl› etkili bir silah›m›z yok yan›m›zda. Vargücümüzle kofluyoruz. Arazideki çobanlar flaflk›nl›kla bizi izliyorlar. Bir köyün yan›ndaki küçük bir çam korulu¤undan geçiyoruz. Genç bir kad›n çam kozalaklar› topluyor yakacak için. Birkaç soru sorup biraz bilgi al›yoruz ondan. Arkadan gelen bir yoldafl “kolay gelsin bac›, nas›ls›n?” diyor kad›na. O anda pek gülecek halimiz yok ama yine de gülüyoruz bu duruma “Ölümle burun buruna oldu¤umuz flu anda, yoldafl yine de bu f›rsat› kaç›rmay›p kitle faaliyeti yürütüyor” diyoruz. Sonralar› bu durum çokça espri konumuz oluyor.

21 Mayıs-3 Haziran 2004 Helikopterler çal›fl›yorlar. Bir tanesi alçaktan ve tam üstümüzden geçiyor. Bu tarlalarda mevzilenecek bir yerimiz yok; ufak çal›lar›n, tarla s›n›rlar›n›n tümseklerinin dibine at›yoruz kendimizi. Fark etmemeleri zay›f bir ihtimal. Fark ettiklerinde hepimiz ayn› anda atefl edip düflürece¤iz helikopteri. Kay›p verecek olsak da bedavadan gitmek yok. Geçip gidiyor helikopter. Bu ç›plaklarda güneflin alt›nda, üstelik önceki günden kalma yorgunluk ve uykusuzlu¤un üstüne, saatlerce ve bir an olsun dinlenmeden süren bu koflturmaca oldukça yorucu. Tamamen terlemifliz, her taraf›m›z s›r›ls›klam terden. Düflman çekildi¤imiz istikameti gördü. Yak›nlar›m›za helikopterlerle indirme yapmalar›n› ve flortlantlarla hemen önümüzü kesmelerini tahmin ediyoruz. Bu, bizim imham›z demek. Bu düzlüklerde mevzilenecek tek bir yek yok. Üstelik zaman çok erken, daha ö¤le bile olmam›fl. fiehit düflsek de kesinlikle kolay ölmeyece¤iz, mutlaka düflmana da kay›plar verdirece¤iz, verdirmeliyiz. Hevesleri kursaklar›nda kalmal›. Halk savaflç›lar›n›n cesetlerini öyle kolay ele geçiremeyeceklerini bir kez daha görmeliler, göstermeliyiz. Bu arada koflumuz hala devam ediyor. ‹rademizi, gücümüzü çok fazla zorluyoruz. Yorgunluktan hepimiz bitkin düflmüflüz, takatimiz tükenmifl. Ad›m atmak dahi çok zor. Ama zorlamal›y›z. Köylerin yak›nlar›ndan, köy yollar›ndan geçiyoruz. Her an önümüzü kesebilir düflman. Durmak imha olmak demek. Bu s›ra hemen önümde koflan yoldafl yere düflüyor, ayak bile¤ini burkmufl. Koflup yetifliyorum ona. fiu anda t›bbi müdahale yapamay›z. Biraz h›zl› ovuflturuyorum. “kofl yoldafl, zorla kendini, s›k diflini” diyorum. Devam ediyor koflmaya ac› çeke çeke. Düflman didik didik bizi ar›yordu. Yaral›lar›m›z›n da oldu¤unu düflünerek küçük bir tepecikteki çal›lar›n dibini bile teker teker kontrol ediyorlard›, yaral›lar›m›z› saklam›fl olabilece¤imizi düflünerek. Düflman araçlar› konvoylar halinde gidip gelmeye, helikopterler ise mekik dokumaya devam ediyorlar hala. Bizse uçup gitmifltik avuçlar›ndan. Düflman›n sald›r›lar› ne kadar artarsa arts›n (ki artacakt›r da) bizim hedefimize ulaflmam›za, kitlelere gitmemize, onlara bilinç, ›fl›k, umut tafl›mam›za engel olamayacaklar. Belki geciktirebilirler ama asla engelleyemeyecekler. Elbette savafl bu. fiimdilik bu sald›r›lar› bofla ç›karsak da kay›plar da alaca¤›z kay›plar verdirdi¤imiz gibi. Ama yerimizi yenilerinin alaca¤›n›, bu kavgan›n büyüyerek geliflece¤ini ve devrimle, sosyalizmle bir üst aflamaya ulaflaca¤›n› biliyoruz. Bu bilinç ve inançla, devrime, halka, partimize olan güven ve ba¤l›l›¤›m›zla hiçbir sald›r› (en amans›zlar› da olsa), kay›plar, geçici yenilgiler, halk›m›z›n baz› olumsuz yaklafl›mlar›, fiziksel zorluklar sarsmad›, y›ld›rmad›, sarsmayacak, y›ld›rmayacak bizi. Biz flimdi yine halk›m›za ›fl›k tafl›mak, gecede par›ldayan bir y›ld›z, karanl›¤› ayd›nlatan bir mum olmak için faaliyetlerimize devam ediyoruz, edece¤iz. Taa ki günefl do¤ana kadar. Bunun için durmadan yürüyor, yürüyor, yürüyoruz...


20

21 Mayıs-3 Haziran 2004

35

Kitleleri örgütleyebilmek için onlar›n SOMUT DURUMUNU DO⁄RU TAHL‹L ETMEL‹Y‹Z!

1996-Deri iflçilerinin eylemi Devrim için parti, yaflamak için hava ve su kadar de¤erli, önemlidir. En büyük güç kitlelerdir. “Kahreden ve yaratan”, tarihi yazan kitlelerdir. Ama örgütsüz, öncüsüz ve bilinçsiz oldu¤u sürece bu büyük güç asla esas hedefe/devrime ulaflamaz. Güç heba olur, zay›flar. Ancak do¤ru bir önderlik ve örgütlülük bu büyük gücü muzaffer k›lacakt›r. Yukar›da bahsetti¤imiz tabloyu de¤ifltirmek için halk›n örgütlü ve öncü gücü olan Proletarya Partisi’ne büyük görevler düflüyor. “Partiyi örgütle, cesaretle ilerle” fliar› burada önemini daha aç›k olarak ortaya koyuyor. Proletarya Partisi’nin 7. oturumunda da ortaya konulan en temel mesele önderlik meselesiydi. Demokratik Devrim istiyoruz; öyleyse en baflta partiyi örgütlemek, sürekli gelifltirmek ve güçlendirmek zorunday›z. Elbette partinin inflas›, örgütlenmesi bir yerde bafllay›p bir yerde biten k›sa bir dönemi kapsayan bir süreç de¤ildir. Öyle ki devrim yapm›fl ülkelerdeki KP’ler bile parti inflas›n› hala önlerinde duran bir görev olarak belirlemifllerdi. Partiyi örgütlemek, sürekli bir görev olmakla birlikte, bu görevin an›n da-bugünün de görevi oldu¤unu gözden kaç›rmamak gerekiyor. Partiyi örgütleme görevinin bugün aç›s›ndan sürecimizin yak›c› görevlerinden biri oldu¤unu bilince ç›karmak gerekiyor. Elbette parti, komiteler ve hücreler de örgütlü tek tek bireylerden olufluyor. Partinin bütün politikalar›n› hayata geçirecek (ya da geçirmeyecek), partiyi örgütleyecek, gelifltirecek, iflletecek olan bu bireylerdir, bu bireylerin toplam›d›r. Bundan dolay› parti, politikalar› hayata uygulayacak kadro ve militanlar›n yetiflmesine ve geliflmesine özel önem vermeliyken, di¤er taraftan da bu mücadeleye tüm benli¤iyle girmifl tüm dürüst kadro ve militanlar›n, kadro ve militan adaylar›n›n kendilerini sürekli gelifltirip yetkinlefltirmesi, iktidar mücadelesini, s›n›f ve partiyi sürekli bilinç ve pratiklerinde canl› tutmalar› gerekir. Biz devrimci ve komünistler, elbette hiç-

bir fedakarl›ktan çekinmedi¤imiz, can›m›z› ortaya koydu¤umuz bu mücadelede devrimin hemen flimdi olmas›n› isteriz. Ama tabi ki bu mümkün de¤il. Biz bunun yollar›n› döfleyece¤iz, do¤ru siyasetler belirleyip uygulayarak devrimi gereklilikten gerçekli¤e dönüfltürece¤iz. ‹stem ve hedeflerimizin net olmas› yetmez. Bunlar› gerçeklefltirme yollar›n›n nas›l olaca¤›, aflamalar›, hangi aflamalarda hangi araçlar›n kullan›laca¤› da önemli ve belirleyici sorunlard›r. Hareket edece¤imiz zemini yani kitleleri do¤ru tan›mam›z elbette ki de¤ifltirmek içindir. Gerçekli¤i, kendi tüm iyi niyetlerimizi, istemlerimizi, hayallerimizi bir kenara koyarak olabildi¤ince ç›plak, olabildi¤ince yal›n, objektif tan›mlamak ve bu gerçeklik üzerinden politikalar ve araçlar, örgütlülükler, örgütlenme yöntemleri gelifltirmek zorunday›z. Aksi ne olur? Bizim, kitlelerin benimsemeyece¤i, onlar›n bilincinin çok üstünde bir yöntem, bir araçla gitmemiz do¤al olarak kabul görmeyecektir kitlelerce. Bu da bizim kitlelerden soyutlanmam›z›n, marjinalleflmemizin bir nedeni olacakt›. Amac›m›z her ne kadar bunun tersi olsa da onlar›n gerçekli¤ine, e¤ilimlerine denk düflmeyen araçlar ret görecektir. Çokça kitleselleflmekten, kitlelere gitmekten bahsediyoruz do¤al ve hakl› olarak. Fakat kitlelere gitmek kadar, do¤ru yöntem ve araçlarla da gitmek ayn› derece önemlidir. Aksi

halde sonuç gitmemekten farks›z olmayacakt›r. Çünkü onlara yanl›fl yöntemlerle gitti¤imizde, kitleler do¤al olarak bizi benimsemeyeceklerdir. Bunun, dünya ve ülkemizde devrimci ve komünist hareketlerin tarihlerinde çokça örnekleri vard›r. Tan›ma, inceleme çal›flmam›z›n üzerinde yükselecek politikalar ve bu politikalar› hayata geçirecek örgütlülükler ne kadar kitle gerçekli¤ine denk düflerse o kadar baflar›l› olaca¤›m›zdan emin olabiliriz. Kitlelerin çok ilerisinde gitmek sol bir e¤ilimken gerisinde gitmek de sa¤c›l›kt›r. Bu sol ve sa¤ hatalara düflmemek bizim objektif olmam›zla mümkün.

Bugün çiçek açan bir a¤açtan yar›n meyve vermesini bekleyemeyiz. Ancak geliflim sürecini h›zland›rmak için ona müdahale ederiz, su, gübre veririz, bak›m›n› yapar›z. Aksi bizde ancak hayal k›r›kl›¤› ve güvensizlik yarat›r. Bugün bunca bask›ya ve sömürüye, zulme ra¤men, kitleler bunlar› bu derece s›ca¤› s›ca¤›na ve gün geçtikçe artan boyutlarda yafl›yor olduklar› halde b›rakal›m devrimci mücadeleye daha aktif, radikal kat›lmalar›n›, en temel ekonomik ve demokratik haklar› için mücadele etmelerindeki yetersizli¤i görüyoruz. Bu durum, bize kitlelerin bilinç seviyesini gösteriyor. Biz bu gerçekli¤i gözard› ederek onlardan bu gerçekli¤in çok daha üstünde fleyler beklememiz, istememiz, yaratmaya çal›flmam›z gibi e¤ilimler gösterirsek geliflim sürecini yads›yan iradecili¤e düflmüfl oluruz. Elbette buradan “kendili¤ine b›rakal›m” sonucu ç›kmamal›. Bu sa¤c›l›k olur. Fokoculuk kadar kitle kuyrukçulu¤u da; solculuk kadar sa¤c›l›k da zararl› ve tehlikelidir. Biri di¤erine tercih edilemez. Sözünü etti¤imiz gerçekli¤i derinlefltirip, ayr›nt›land›r›p kavrayarak, kitlelerin gerçekli¤ini gözönüne alarak, onlar›n objektif durumuna denk düflen somut politikalar, araçlar, örgütlülükler belirleyerek, basitten karmafl›¤a, alt seviyeden üst seviyelere, alt örgütlülük biçimlerinden temel örgütlülük ve mücadele biçimlerine do¤ru onlar› örgütlemek, bilinçlerini gelifltirmek, iktidar› hedef almalar›n› sa¤lamak zorunday›z. Lenin 1905’te yazd›¤› “Yeni Görevler ve Yeni Güçler” bafll›kl› makalesinde flöyle diyor;


21

35 “Rusya’da iflçi s›n›f› kitle hareketinin geliflimi sosyal-demokrasinin geliflimine ba¤l› olarak üç önemli geçifl ile bellidir. Bunlardan birincisi, dar propagandist çevrelerden kurtulup kitleler aras›nda genifl ekonomik ajitasyona geçifl, ikincisi; genifl ölçüde politik ajitasyona ve aç›k sokak gösterilerine geçifl, üçüncüsü; gerçek iç savafla, dolays›z devrimci mücadeleye, silahl› halk ayaklanmas›na geçifl. Bu geçifllerden her biri, bir yandan, bafll›ca bir tek yönde iflleyen sosyalist düflünce, di¤er yandan iflçi s›n›f›n›n gittikçe geniflleyen tabakas›n›n daha bilinçli ve aktif mücadele için harekete geçirilmifl olmas› gerçe¤i yan›nda, iflçi s›n›f›n›n düflünce yap›s›n›n tümünde ve hayat koflullar›nda meydana gelen köklü de¤iflmeler taraf›ndan haz›rland›.” Lenin’in ifadesinde de görüldü¤ü gibi Rusya’da iflçi s›n›f› kitle hareketlerinin geliflimi basitten karmafl›¤a, alt biçimlerden üst biçimlere

do¤ru olmufltur. Ve bu aflamalar› belirleyen de iflçi s›n›f›n›n bilinç seviyesinin artt›r›lmas›, iflçi s›n›f›n›n düflünce yap›s› ve hayat koflullar›n›n de¤iflmelerine ba¤l› olarak geliflmesidir. Yani somut gerçeklik, nesnel zemin üzerinde kitlelerin bilinç seviyeleri yükseltilerek buna ba¤l› olarak mücadelenin boyut ve çeflitlili¤i gelifltirilmifltir sosyal-demokratlarca. Burada Lenin yoldafltan flablonlar› al›p Türkiye’ye uygulayal›m demiyoruz. Zaten TDH’nin en büyük eksikliklerinden biri de bu (tabi bu bir düflünüfl tarz›) baflka ülkelerin deneyimlerini, o ülkenin ve kendi ülkemizin somut durumlar›n› inceleyip ayn›l›klar› ve ayr›l›klar› ortaya koymak yerine ayn› veya benzer flekilde uygulamaya çal›fl›lmas› var. Sonuçta bu yaklafl›m subjektivizmin bir yans›mas›d›r. Somut inceleme-araflt›rma yap›lmas›n›n gözard› edilmesi, arka plana itilmesi metafizik yaklafl›m› var. Lenin’den almam›z gereken onun yaklafl›-

PUSULA ÖNDER YOLDAfi KAYPAKKAYA’YI ANARKEN Kaypakkaya, iflkencehanelerdeki komünist direnifliyle tan›n›r. “Ser ver s›r verme” ilkesiyle bilinir Türkiye devrimci hareketinde. Oysa O’nun bu özelli¤i, aysbergin görünen yan› kadard›r. O’nun daha önemli özelliklerinin oldu¤u bir gerçektir. Kaypakkaya’y› yaln›zca Türkiye devrimci hareketine kazand›rd›¤› “ser ver s›r verme” ilkesiyle anmakla yetinmek, O’nu komünist düflünce ve ideallerinden koparmak, O’nu do¤ru kavramamak olur. Kaypakkaya’n›n Türkiye devrimine kazand›rd›¤› en büyük devrimci silah, teorik ve politik temel ve bu bilimsel temel üzerinde yükselen MLM ilkelerle kurulan Proletarya Partisi’dir. Proleter kültür devriminin güçlü rüzgar›n› ülkemize tafl›yan en ileri bilinç Kaypakkaya’d›r. Türkiye devrimci hareketini Maoizm bilimiyle tan›flt›rma baflar›s›n› gösteren Kaypakkaya, Türkiye proletaryas›na modern revizyonizme ve her türden oportünist düflüncelere karfl› mücadele etmenin silah›n› kazand›rd›. Kaypakkaya’n›n, düflüncelerini savundu¤u Mao’nun proletaryaya kazand›rd›¤› bu güçlü silahla, modern revizyonizmin kendini aç›ktan kapitalizme evrimi karfl›s›nda en az sars›nt›y› yaflam›fl, en az etkilenmeyle zorlu süreci atlatm›flt›r. 32 y›l önce modern revizyonizme ve her türden oportünizme karfl› savafl›m silah›, Türkiye proletaryas›n›n elinde her türden “duvar›n y›k›m›na” karfl› koyma bilincine dönüflmüfltür. Kültür devriminin çok yönlü kazan›m› proletaryan›n önüne ç›kan engelleri aflmada bir rehber, yolunu bulmada güçlü bir k›lavuz olmufltur. Kaypakkaya yoldafl›n da savundu¤u sosyal emperyalizm tezi, modern revizyonizme karfl› proletaryay› önemli bir bilinçle donatm›flt›r. Kaypakkaya, MLM biliminin evrensel teori ve kazan›mlar›n› ülke devrimine tafl›rken, bu bilim sayesinde ülkemizde geliflen toplumsal-politik geliflmelerin do¤ru temelde tahlil ve de¤erlendirmesini yapm›flt›r. S›n›f savafl›m›n›n k›zg›n süreci içinde do¤ru ve bilimsel bir proleter bak›fl aç›s› kazanan Kaypakkaya, 15-16 Haziran büyük iflçi direniflinin en berrak analizini yaparak, ülke devriminin niteli¤ini, devrimin örgütleme strateji-

sini, devlet, ordu ve parlamentonun bilimsel tahlilini yapm›flt›r. MLM bilimiyle donan›m›, onun modern revizyonizme, her türden oportünizme, reformist, parlamentarist düflünce ve anlay›fllara karfl› Türk flovenizmine, her türden ezen ulus milliyetçili¤ine ve ulusal bask› politikalar›na karfl› do¤ru bir temelde mücadele etme silah›n› kazand›rm›flt›r. MLM bilimine sahip oldu¤u içindir ki her türden burjuva ve küçük burjuva düflünce ve anlay›fllara karfl› bilinçli ve süre¤en bir mücadele yürütmüfltür. MLM bilimini derin kavray›fl› sayesinde ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› bilimsel temelde tahlil etmifl ve ülke devriminin demokratik halk devrimi gerçekli¤ine ve bunun özünün toprak devrimi ve bir köylü devrimi oldu¤una önemli vurgu yapm›flt›r. Ülkemiz özgülünde üç büyük düflman tespiti (emperyalizm-komprador kapitalizm-feodalizm) ayn› zamanda üç güçlü silah (parti-orducephe) tespitini yapmay› beraberinde getirmifltir. S›n›f düflmanlar›n› alt etme, devrimi gerçeklefltirip, proletarya önderli¤inde demokratik halk iktidar›n› kurma program›n› gerçeklefltirecek olan stratejinin ad›n› halk savafl› olarak tespiti onun bilimsel tespitlerine güç katm›flt›r. Özü toprak ve köylü devrimi olan demokratik halk devrimini örgütleme ve yönetme stratejisi olan halk savafl›, proletaryaya kazand›r›lan en büyük devrim sratejisidir. O, bu stratejiyle döneminin küçük burjuva devrimcilerinden temel ayr›m noktalar›n› netlefltirmeyi baflarm›flt›r. Proletaryan›n her konuda oldu¤u gibi bu konuda da önderli¤inin ve öncülü¤ünün vazgeçilmezli¤i üzerinde durarak, devrimi nas›l, hangi s›n›flarla ve hangi araçlarla örgütleyece¤ini belirlemifltir. 50 y›l› aflk›n bir zaman ülkeye hakim olan pasifist, reformist anlay›fllara karfl› koyuflun ve silahl› mücadeledeki ›srar›n ad› olmufltur Kaypakkaya ve O’nun partisi. Bu mücadeledeki en önemli kavga dostlar› Denizler ve Mahirlerken, ideolojik ayr›mlar› ve ‹brahim’in do¤ru politik çizgisi onlarla da aras›na önemli bir çizgi çekmifltir. Burjuva-feodal iktidar›n zor ile alt edil-

m›d›r. Basitten karmafl›¤a geliflen, nicel de¤iflmelerin nitel de¤iflmelere yol açt›¤› ve tamamen kitlelerin somut durumu üzerinden yükselerek, kitlelerin ileriye tafl›nmas›yla bir üst aflamaya geçen bir yaklafl›m: Diyalektik bir yaklafl›m. Biz kal›plar› de¤il, ama yaklafl›mlar›, de¤erlendirme, düflünme tarz›n› almal›y›z. Birinci basama¤a basmadan ikinci basama¤› atlayarak üçüncü basama¤a z›playamay›z. E¤er bunu yaparsak sadece zarar vermifl oluruz. Mesela Mao yoldafl›n Lenin yoldafltan “Marksizm somut koflullar›n somut tahlilidir” sözü en çok al›nt› yapt›¤› sözlerden biridir. Ve gerçekten de Mao bunu baflard›¤› için Çin’de devrimi gerçeklefltirebildi, Marksizm-Leninizm’e yeni katk›lar sunabildi. Mao’nun ve ÇKP’nin somut zemin tahlili üzerinden yükselmeleri Çin devrimini baflar›ya götürdü. Biz de kitlelerin durumunu çözümlemek mesi tezi yani sosyal devrim anlay›fl›n› halk savafl› stratejisiyle ve onun günümüzde alm›fl oldu¤u biçim olan köylü gerilla savafl›yla bütünlefltirerek, do¤ru ve bilimsel bir devrim stratejisini ülkemiz koflullar›na uyarlama baflar›s› göstermifltir. Devrimin nas›l ve hangi araçlarla gerçekleflece¤i konusunda bilimsel ve berrak görüfller savunmufltur. Devrimin silahl› zor ile gerçekleflece¤i anlay›fl› onun en temel anlay›fllar›ndan biri olmufltur. Silahl› mücadelenin günümüzde alm›fl oldu¤u biçimi, halk savafl› stratejisinin özgün biçimi olan gerilla mücadelesi olarak ifade ederek, devrim anlay›fl›n› berraklaflt›rm›flt›r. “... biz, silahl› mücadele ile di¤er mücadele biçimleri aras›ndaki iliflkide, silahl› mücadelenin esas, di¤er biçimlerinin tali olmas› gerekti¤ini savunuyoruz... Bugünkü aflamada bu mücadelenin biçimi köylülerin gerilla savafl›d›r.” Silahl› mücadele anlay›fl› konusunda da dönemin küçük burjuva anlay›fllar›ndan temelde farkl›laflarak ayr›lmaktayd›. Kaypakkaya silahl› mücadele anlay›fl›n› devrimin siyasal görevlerini yerine getirmenin bir arac› olarak ele al›yordu. Silahl› mücadeleyi siyasi mücadelenin bir biçimi olarak kavr›yordu. Siyaset/silah, parti/ordu iliflkisinde, parti ve siyaseti esas, silah› ve orduyu tali olarak de¤erlendiriyordu. Silah ve siyaset diyalekti¤inde bir yandan reformist, revizyonist anlay›fllar› mahkum ederken di¤er yandan da salt askeri bak›fl aç›s›n› da mahkum ediyordu. “Biz devrimin siyasi görevlerini yerine getirmek için savaflmak istiyoruz”, “Sürekli olarak, kitlelerin Türkiye koflullar›nda özellikle köylü kitlelerinin silahl› mücadele için örgütlenmesi gerekti¤ini savunduk ve savunuyoruz.” Reformist ve revizyonistlerin en fazla kavray›fls›zl›k yaflad›¤› konu silah/siyaset ile parti/ordu aras›ndaki diyalektik ba¤›n do¤ru kavranmamas›d›r. Onlar siyasi mücadeleyi silahl› mücadelenin karfl›s›na koyarak, “savafl özel araçlarla sürdürülen bir siyasettir” tezini reddetmektedirler. Devrimin örgütleme araçlar› konusunda do¤ru bir bak›fl aç›s›n› ortaya koyarken ayn› zamanda kitleler aras›nda propaganda ve ajitasyon çal›flmas›n› da reddetmedi¤ini belirtiyordu. Silahl› mücadele ile propaganda ve ajitasyon faaliyetlerinin çeliflmedi¤ini belirterek, devrim anlay›fl›n› her konuda oldu¤u gibi bu konuda da berraklaflt›rm›flt›r. Bar›flç›l mücadeleyle politik iktidar›n ele geçirilemeyece¤i anlay›fl›n›n bilimselli¤i ay-

21 Mayıs-3 Haziran 2004 zorunday›z (özellikle de faaliyet yürüttü¤ümüz alanlarda). Mesela kitlelerin bu kadar yoksullu¤a ra¤men, zulme ra¤men neden hala bu derece düzen partilerine yöneldi¤ini, AKP’nin neden oylar›n› bu derece artt›rd›¤›n› çözümlemek zorunday›z. Geçmifl deneyimlerimizi ayr›nt›lar›yla çözümlemek, dersler ç›karmak zorunday›z. Cesaret, inanç, fedakarl›k, devrime/mücadeleye ba¤l›l›k somuta dayan›r. Bu ve benzeri de¤erlerimize somut politikalar ile ve bunlar›n do¤al olarak baflar›ya ulaflmas› ile oluflur ve geliflir. Bu de¤erlerimizin yaflamda bir karfl›l›¤› vard›r, olmal›d›r. Aksi bilimsel de¤il ve do¤al olarak geçici olacakt›r, tersine dönecektir. Üretece¤imiz politikalar› kitlelerin benimsemesi ve aflamalar›yla bu süreci ileriye tafl›yarak ilerlemeliyiz. Ancak böyle tam anlam›n› kazanacakt›r de¤erlerimiz. Ancak böyle cesaretle ve sa¤lam ad›mlarla yürüyebiliriz. n› zamanda bar›flç›l propaganda ve ajitasyonla yetinilemeyece¤ini bunun esas al›namayaca¤›n›; bunun yerini silahl› mücadele biçimleri ve silahl› propaganda ve ajitasyon yöntemleri ald›¤›n› belirterek, siyasal mücadelenin di¤er biçimleri olan silahl› mücadele ve silahl› propaganda ve ajitasyon çal›flmalar›n›n esas mücadele biçimleri oldu¤unu belirtmifltir. Keza partinin köylüleri gerilla birimleri içinde örgütlemenin esas al›nmas› gerekti¤ini di¤er her türlü faaliyetlerin ve her türlü grup ve hücrenin bu faaliyeti tamamlamak ve onlar›n gereksinimlerini karfl›lamak için örgütlenmesi gerekti¤ini savunarak,her türden düzen içi legalist, reformist ve revizyonist düflünce ve anlay›fllar› MLM biliminin mikroskobu alt›nda inceleyip, tahlil ederek, deflifre etmifltir. Silahl› mücadelenin bugün alm›fl oldu¤u biçimin gerilla savafl› olaca¤› tespiti, gerilla gruplar›n›n sadece savaflmakla yetinmeyece¤ini ayn› zamanda kitleler aras›nda propaganda ve ajitasyon çal›flmas› kitleleri örgütleme ve onlar› silahland›rmak gibi bir dizi temel politik faaliyetleri örgütleyece¤i anlay›fl› devrimi nas›l kavrad›¤›n› bizlere ö¤retmifltir. Silahl› mücadele içinde halk›n üç silah›n› infla etme “Bugün bafll›ca ve esas görevimizin parti ve ordunun silahl› mücadele içinde infla edilmesidir” anlay›fl› Kaypakkaya’n›n en temel devrim tezleridir. Pratik faaliyetlerle s›ms›k› birlefltirilmifl ideolojik ve siyasal e¤itime verdi¤i önemi ayn› zamanda “devrimimizin çeflitli sorunlar›na ›fl›k tutan çizgimizin, politikam›z›n ve program›m›z›n propagandas›n› yapan merkezi bir yay›n organ›n›n ç›kar›lmas›” gerekti¤ini ortaya koymufltur. Her türden yürüyüfllerin, kitle mitinglerinin, grevlerin örgütlenip düzenlenmesinin hatta iflçi ve köylü sendikalar› kurman›n bile silahl› mücadeleye hizmet ve ihtilalci bir örgütlenmenin parças› olmak kofluluyla ele al›nmas› gerekti¤i tezlerini savunarak, görüflünü aç›klamad›¤›, düflünce belirtmedi¤i, tespit yapmad›¤› devrimin temel ve önemli konusunu b›rakmam›flt›r. Kaypakkaya’n›n k›sac›k profesyonel yaflam›nda düflünsel yarat›c›l›¤› yeterince zengin de¤il mi? Alg›lamadaki bütünsellik ve çok yönlülük, kavramadaki derinlik ve yorumlamadaki bilimsel gerçeklik yeterince doyurucu de¤il mi? Öyleyse O’nun yolundaki Partisinin saflar›nda, bu bilimsel gerçekli¤e yaflam kazand›rmak için daha s›k› sar›lal›m görevlere.


21 Mayıs-3 Haziran 2004

22

35

Direnifl ruhu her yerde

Nepal’de devrim yürüyüflü sürüyor Nepal’de genifl kesimlerce haftalar boyunca sürdürülen Monarflinin y›k›lmas› için yap›lan protesto gösterileri ve eylemler, Nepal Baflbakan› Surya Bahadur Thapa’n›n istifas›na karfl›n devam ediyor. Thapa 2002 Ekimi’nde Kral Gyanendra’n›n seçilmifl baflbakan Sher Bahadur Deuba’y› görevden alarak, parlamentoyu fesh etmesinden sonra Kral taraf›ndan atanm›flt›. 2002’de erken seçim karar›n› aç›klayan Kral, bu vaadini de yerine getirmeyerek ülkeyi yönetmeye devam ediyordu. Monarflinin devrilmesi, bir Anayasa haz›rlanmas› ve parlamentoya ifllev kazand›r›lmas› talepleri, ülkede Halk Savafl› yürüten Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan da dillendiriliyordu. Nisan ay›nda bu taleple ilan ettikleri 3 günlük genel greve genifl kat›l›m sa¤lanarak ülkede yaflam felce u¤rat›lm›flt›. Thapa’n›n yerine henüz kimse atanmazken, ülkede protesto gösterileri de sürüyor. NKP(M) STRATEJ‹K SALDIRI AfiAMASINA HAZIRLANIYOR NKP(M) ile Nepal devleti aras›nda sürdürülen görüflmelerin sona ermesinden iti-

baren Maoist gerillalar›n Kraliyet Ordusu’na ve polise yönelik sald›r›lar› da yükselerek devam ediyor. Ülkenin neredeyse %80’inde iktidar› elinde tutan Maoist güçler, içlerinde bulunduklar› Halk Savafl›n›n stratejik denge aflamas›n›, stratejik sald›r› aflamas›na tafl›mak için haz›rl›klar›n› yap›yorlar. NKP(M) liderli¤inde savaflan gerilla güçlerinin son süreçte düzenledi¤i sald›r›lara örnek verirsek: 3 May›s: Gerillalar Bhaktapur’da bir hükümet bürosuna bombal› sald›r› düzenledi. Yaralanan ya da ölen kimsenin olmad›¤› sald›r›da bina ve içindeki doküman vb. eflyalar büyük zarar gördü. 12 May›s’ta düzenlenen sald›r›da ise 6 asker öldürüldü. 13 May›s Bardia bölgesinde Maoistlerle devlet güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada en az 5 polis öldürüldü. Çat›flma onlarca gerilladan oluflan bir birli¤in devlet güçlerine sald›rmas›yla bafllad›. Ayn› bölgedeki bir baflka sald›r›da ise en az iki polisin öldürüldü¤ü bildirildi. Bunlar hergün Nepal’in birden çok bölgesinde yaflanan sald›r›lardan yaln›zca birkaç›. NKP(M) devrim yolunda ilerleyiflini sürdürüyor.

AIDS yayan doktorlara ÖLÜM CEZASI

Libya’da 430 çocu¤a bilinçli olarak AIDS virüsü bulaflt›ran 6 Bulgar, 1 Filistinli sa¤l›k görevlisine ölüm cezas› verildi. Libya’da 1999’da bafllayan AIDS davas› sonuçland›. Mahkeme heyeti, AIDS virüsü bulunan kanlar› bilerek çocuk yaflta 430 hastaya vermekle suçlanan 6 Bulgar ve bir Filistinli sa¤l›k görevlisinin kurfluna dizilerek idam edil-

mesine karar verdi. Doktorlar, Bingazi yak›nlar›ndaki çocuk hastanesinde çal›fl›yorlard›. Libya yasalar›na göre, san›klar›n temyize baflvurma hakk› bulunuyor. San›klar kendilerine yöneltilen suçlamalar› reddederken, savunma da kötü hijyen koflullar›n›n olaya neden oldu¤unu dile getirmiflti. Mahkemenin karar›, duruflman›n yap›ld›¤› mahkeme binas›n›n

Irak halk›n›n direnifli büyüdükçe bir taraftan da dünya halklar›na da umut vermekte. Dünyaya hakim olmaya çal›flan baflta ABD olmak üzere di¤er korkuluk devletlerine de korku salmaya devam ediyor. Fakat Irakl›lar›n dedi¤i gibi “zaferimiz sadece Irakl›larla de¤il, dünya halklar›yla dayan›flma içerisinde olacakt›r”. Bunun için de dünyan›n birçok yerinde direniflle dayan›flma etkinlikleri düzenleniyor. Bunlardan biri de Yunanistan’da YKP/ML’nin kitle örgütü olan “Irak Direnifliyle Dayan›flma Giriflimi” taraf›ndan düzenlenen konferans ve toplant›lar serisiydi. Merkezi konferans›n Atina’da düzenlendi¤i etkinlikler Ionnina, Serez, Selanik ve Patra’da da devam etti. Atina d›fl›nda düzenlenen etkinliklere sadece Irak Yurtseverler Birli¤i temsilcisi Sami Alaa’nin kat›ld›¤› etkinlikler serisinin sonuncusu olan Atina’da ise uluslararas› düzeyde gerçeklefltirildi. Atina’daki konferansa Sami Alaa’nin d›fl›nda AT‹K’ten bir kifli, ‹talya’dan Anti-Emperyalist Kamp ad›na Moreno Paquinelli, Ekmek ve Adalet’ten de bir arkadafl kat›ld›. Konferansta aç›l›fl› Yunanl› yoldafl yapt›. Konuflmas›nda Irak’taki direniflin hakl›l›¤›na de¤inerek, zafer için dayan›flman›n daha da yükseltilerek “bu tür etkinliklerin daha da yayg›nlaflt›r›lmas› gerekir” dedi. Ondan sonra söz alan Sami Alaa ise ülkedeki direniflin her tarafa yay›ld›¤›n› ve birçok rengi içinde bar›nd›rd›¤›n›, bunun içinde Marksistlerin, fiiilerin, Sünnilerin ve k›smi olarak da Kürtlerin bulundu¤unu söyledi. Devam›nda direniflin iflgalcileri çok zor durumda b›rakt›¤›n›, kimilerini çekilmek zorunda b›rak›rken kimilerini de zorlad›¤›n› belirtti. Ülkede direniflçilerin her türlü savafl imkan ve kabiliyetine sahip oldu¤unu, her an için düflmanlar›ndan

d›fl›nda canl› insan zinciri oluflturan AIDS virüsü bulaflt›r›lm›fl çocuklar›n aileleri ve yak›nlar› taraf›ndan sevinç 盤l›klar›yla karfl›lan›rken, Bulgaristan’da flok etkisi yaratt›. Bulgar sa¤l›k görevlilerinin avukatlar›, karara bir üst mahkemede itiraz edeceklerini aç›klad›. Bulgaristan Parlamento Baflkan› Ognyan Gercikov da, mahkemenin ald›¤› karar›n son derece endifle verici oldu¤unu ve Libya lideri Muammer Kaddafi’nin af ç›karmas› beklediklerini söyledi. AB Komisyonu, Libya’da 6 Bulgar ve bir Filistinlinin idama mahkum edilmesini k›nayarak, bu geliflmenin büyük hayal k›r›kl›¤› ve endifle yaratt›¤›n› aç›klad›. ABD D›fliflleri Bakanl›¤› Sözcüsü Richard Boucher, gazetecilere yapt›¤› aç›klamada, “Mahkemede aç›klanan karar› kabul edilemez buluyoruz. Libya hükümetinin bu davay› ivedilikle halletmesi için gerekli ad›mlar› atmas›n› istiyoruz” dedi.

bir ad›m ilerde olduklar›n› buna karfl›s›nda düflman›n hiçbir fley yapamayarak sadece masun halka sald›rabildi¤ini söyledi. fiu an için psikolojik üstünlü¤ün direniflçilerde oldu¤unu, bu etkinin sonucu da birçok düflman unsurunun ya intihar etti¤ini ya da çeflitli sorunlar yaflad›¤›n› söyledi. Sami Alaa sözlerine kimi Kürt bölgelerinde de direnifle aktif deste¤in oldu¤u ama genel anlamda Kürt gruplar›n hala ABD ile ortak hareket etti¤ini söyleyerek “fakat inan›yoruz ki ilerde bunlar da yanl›fllar›n› anlay›p direnifle kat›lacaklard›r” dedi. Sözlerini bitirirken amaçlar›n›n bütün güçlerle ortak bir cephe kurmak oldu¤unu ve bunun için çal›flt›klar›n› belirtti. Sami Alaa ‘bizler silah yada insan yard›m› istemiyoruz sadece ülkelerinizdeki direnifl ruhunu yükseltmenizi istiyoruz’ diyerek konuflmas›n› noktalad›. Daha sonra söz alan AT‹K temsilcisi de, iflgalin emperyalistler aras› dalafl›n bir sonucu oldu¤unu, bu bölgenin bunlar çok önemli oldu¤unu ve mutlaka yerleflmek isteyeceklerini belirterek buna karfl›n direniflin de bunlar›n kovulmas› için çok önemli oldu¤unu söyledi. Direnifl her ne kadar Vietnam gibi olmasa da oradaki gibi devrimcili¤inde olmasa da mutlaka destek sunulmas› gerekti¤ini belirtti. Bizler direniflin gözü-kula¤›-sesi olmak durumunday›z. K›br›s konusuna da de¤inen konuflmac› bunun emperyalist bir plan oldu¤unu ve halklara hiçbir flekilde yarar sa¤lamayaca¤›n› bunun için de buna karfl› olmak gerekti¤ini belirtti. AntiEmperyalist Kamp ve Ekmek ve Adalet temsilcileri de direniflin önemine de¤inerek deste¤in her tarafa yay›lmas› gerekti¤ini söylediler. Konferans›n sonras› da ise soru ve cevap bölümüne geçildi. Oldukça canl› bir ortamda geçen toplant› yo¤un bir kat›l›mla sona erdi.

Vahfletin foto¤raflar›na

sessiz kalma ‹sviçre’de ITIF (‹sviçre Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu), IGIF (‹sviçre Göçmen ‹flçiler Federasyonu), KUTUSCH (Kürt Türk ve ‹sviçreliler Kültür Federasyonu), IDHF (‹sviçre Demokratik Halklar Federasyonu Örgütleme Komitesi) Yaflanacak Dünya için ortak bir yürüyüfl düzenlediler. 15 May›s 2004 tarihinde ‹sviçre’nin baflkenti Bern’de saat 15:00’te Banhof’ta bafllayan ve saat:16:00’da Amerikan konsoloslu¤u önünde sona eren yürüyüfle yaklafl›k olarak 300 kifli kat›ld›. “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma”, “Bush, Blair katil”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb. sloganlar at›ld›. Ortak ç›kar›lan Almanca bildiri da¤›t›ld› ve yol güzergah›nda okundu. AT‹K’in ç›kartt›¤› “Irak halk›n›n direnifli ve onuru iflkenceyi yenecektir” bafll›kl› bildiri de da¤›t›ld›. Yürüyüflün ön taraf›na Almanca “‹flgalci emperyalistlerin gerçek yüzü” yaz›l› pankart ve arkas›nda iflkence resimlerinin oldu¤u dövizlerle konsoloslu¤a kadar yüründü. Konsolosluk önünde okunan Almanca bildiri ve b›rak›lan siyah çelenk ile yürüyüfl sona erdi. Toplu halde yürüyüflün bafllad›¤› yere kadar gelindi ve yürüyüfl 16:30’da sona erdi.


23

35

Zapatista yürüyüflüne silahl› sald›r› Zapatistalar›n içme suyunun kesilmesini protesto etmek amac›yla gerçeklefltirdikleri protesto yürüyüflüne silahl› sald›r› düzenlendi. 29 Zapatista yaraland›. Nisan ay› bafllar›nda Zapatistalar›n içme suyu kaynaklar›na ulaflmak amac›yla Chiapas da¤l›k bölgesinde, San Cristobal de las Casas yak›nlar›nda düzenledikleri bar›flç› bir yürüyüfle tafllar, yan›c› maddeler ve silahlarla sald›r›ld›. Sald›r› s›ras›nda 29 Zapatista yaraland›, üçünün durumum ciddi, bir kiflinin ise bafl›ndan ald›¤› yaralar nedeniyle hayati tehlikesi var. San Cristobal de las Casas’daki hastanede bulunan Zapatistalar yetersiz t›bbi bak›m ve sürekli polis bask›s›ndan muzdaripler. Chiapas’da Los Altos, Zinacantan beldesinde 125 Zapatista ailesi PRD (Devrimci Demokratik Parti) militanlar›n›n sald›r› tehdidi nedeniyle evlerini boflaltt›lar. Zinacantan’›n PRD’li belediye baflkan› Zapatistalar üzerinde partisine kat›lamalar› ve Zapatizmi b›rakmalar› yönünde bask› oluflturmak için Paste, Jech’vo, ve Elambos’un içme suyu kaynaklar›n› kesmiflti.

Dünyadan Notlar NATO’YA KARfiI B‹RL‹KLER‹N ÖNEM‹ ÜZER‹NE Hem emperyalistler cephesinden ve hem de tüm dünyadaki anti-emperyalist güçler taraf›ndan haz›rl›klar›n yap›ld›¤› 28-29 Haziran tarihli NATO Zirvesi öncesi iki taraf›n haz›rl›klar›n› gözden geçirmek, eksikliklerin giderilmesi aç›s›ndan önemli. Emperyalistler cephesinde Zirvenin gündemi daha net ve somut bir flekil al›rken, haz›rl›klar ve al›nan önlemler de gündemdeki konular›n a¤›rl›¤›yla koflutluk halinde oldukça ciddi boyutlarda yaflama geçiriliyor. Önlemlerin ciddiyetini yaln›zca NATO Zirvesi sürecinin ötesinde Türkiye’ye biçilen rolün de gere¤i olarak önümüzdeki sürecin rengini yans›tt›¤›n› düflünmek (içinde toplumun terörize edilmesi riskini tafl›sa da) çok da abart›l› olmaz. Zira gündemler netlefltikçe, uzun bir süredir Türkiye’nin “Büyük Ortado¤u Projesi” ekseninde üstlenmesi planlanan rol de daha bir netlik kazanmakta. Proje ile birlikte uzun bir zamand›r pompalanan ve Projenin temeli oldu¤u iddia edilen “demokratikleflme, insan haklar›, kad›nlar›n özgürlü¤ü” vb. argümanlar›n çürüklü¤ü Irak’ta her gün bir yenisi eklenen, normal bir insan›n gözlerini k›rpmaks›z›n bakamayaca¤› karelerle resmediliyor. Öyleyse emperyalistler için stratejik önemdeki bu projenin uygulanmas›nda geriye tek bir yol kal›yor: askeri yöntemler. Projenin gerçek temelini de bu oluflturuyor. Bu yöntemde baflrol oyuncusu olarak NATO ve merkez üs olarak Türkiye gösteriliyor. Bu ‹ncirlik ile s›n›rl› kalmayacak bir flekilde ülkemizin emper-

yalistlerin üs cennetine dönüfltürülmesi ve baflta Ortado¤u’nun olmak üzere ezilen halklarla karfl› karfl›ya getirilmesidir. Savafl tacirleri emperyalist temsilcilerini a¤›rlayacak olan uflak TC devleti de aylar öncesinden “güvenlik” paranoyas›na girmifl vaziyette önlemlerini s›k›laflt›r›yor. Üniversiteleri Zirve öncesinde tatil ederek, 20 Haziran itibar›yla Zirvenin yap›laca¤› yerin çevresinde 15 kilometre karelik bir NATO Vadisi içinde nikah törenlerine kadar her türlü hareketi yasaklayarak bu paranoyas›n› yans›tmakta. Ancak önlemlerden çok memnun olduklar›n› ifade etseler de ABD, yeterince güvenmeyerek CIA ajanlar›, nükleer bomba uzmanlar›yla ülkeye girifllerini bafllatm›fl durumdalar. Bu paranoyan›n elbette kendilerince hakl› nedenleri var. Dünya halklar› ve ezilen uluslar› nezdinde yaratt›klar› nefreti, öfkeyi biliyorlar ve tan›yorlar. Ayr›ca anti-emperyalist güçlerin de ayn› flekilde uzun bir zamand›r çeflitli flekillerde bu sürece haz›rland›klar›na tan›k oluyorlar. Öncelikle ülkemiz özgülünde ifade edersek; Irak’a sald›r› bafllamadan önce turizmcisinden emek örgütlerine, reformistlerden sosyal forumculara, devrimcilere ve anti-emperyalist güçlere kadar genifl bir yelpazede gücün oluflturdu¤u “Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu” bu süreçte epey bir ifl örgütlemifl, halk›n bu sald›rganl›k savafl›na karfl› bilinçlenmesi ve harekete kat›lmas› noktas›nda özellikle ‹stanbul’da önemli bir rol oynam›flt›r. Ard›ndan özellikle sald›r›n›n bafllamas›yla birçok ülkede yaflanan süreç ül-

21 Mayıs-3 Haziran 2004 RUMSFELD’‹N EV‹N‹N ÖNÜNDE PROTESTO Irak’ta ABD askerlerinin Irakl› tutuklulara iflkence yapmas›, elefltiri oklar›n› Amerikan Savunma Bakan› Donald Rumsfeld’e çevirdi. 200 kiflilik bir grup 14 May›s günü Rumsfeld’in Washington’daki evinin önünde gösteri düzenleyerek istifa etmesini istedi. Ellerinde “Rumsfeld istifa”, “ABD Irak’tan çekilsin” pankartlar› tafl›yan göstericiler, iflkence foto¤raflar›ndaki baz› sahneleri de canland›rd›. Protestocular›n bir bölümü gösteriye t›pk› Irakl› tutuklular gibi bafllar›nda çuvalla kat›ld›.

KÜBA’DAN ABD’YE PROTESTO ABD’nin Küba’ya uygulad›¤› yeni yapt›r›mlar› protesto etmek için bir milyon Kübal› 14 May›s günü baflkent Havana’da bir gösteri düzenledi. Ülkesinin, yok edilse bile, ABD sömürgesi olmayaca¤›n› söyleyen Küba lideri Kastro ise “Gerekirse savunma hatt›n›n önünde ölmeye haz›r›m” dedi. Okyanus k›y›s›ndaki Malekon bulvar›nda, ABD misyonuna do¤ru harekete geçen yaklafl›k bir milyon kifli “Bush yönetiminin Küba’ya yönelik ambargoyu s›k›laflt›rma” karar›n› protesto etti. Kübal›lar, Bush’u Hitler b›y›¤›yla gamal› haçla tasvir ve ABD askerlerinin Irakl› esirlere yapt›klar› iflkencenin foto¤raflar›n›n yer ald›¤› “Bu Küba’da asla olmayacak” yaz›l› posterler tafl›d›. kemizde de yaflam bulmufl; bu genifl birliktelik bölünmüfltür. Sosyal Forumcu anlay›fl konusunda epey bir fley yaz›ld›¤› için bu bölücü hareketin daha sonra Küresel Bar›fl ve Adalet Koalisyonu (BAK) olarak yoluna devam etti¤ini söyleyip geçelim. Sonraki bir y›ll›k süreç içinde Koordinasyon’un en dinamik, en ileri kesimleri daha sonra ismini “Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu” olarak de¤ifltirerek emperyalist sald›rganl›¤a karfl› birlikteliklerini sürdürmüfllerdir. Koordinasyon hala varl›¤›n› sürdürmekle birlikte oldukça darlaflm›fl yap›s› karfl›s›nda yukar›da bahsedilen süreci karfl›layacak daha genifl kesimleri içine alan bir Birlik’e ihtiyaç duyulmas›, (her ne kadar yöntem konusunda s›k›nt›lar yaratarak Koordinasyon’un iflleyiflini zay›flatan bir tarz olarak yaflama geçirilse ve bu süreçte çeflitli nedenlerle Koordinasyon’dan kopufllar yaflansa da) bir gerçeklik olarak kendini dayatm›flt›r. ‹flte bu ihtiyaç kendini NATO ve Bush Karfl›t› Birlik’te somutlam›flt›r. Bugün kabaca NATO karfl›t› bu birli¤in oldukça kaygan bir zeminde yol ald›¤›, ancak birlikler konusunda çeper geniflledikçe bunun asl›nda gayet “do¤al” oldu¤u, ancak içindeki gerçek anti-emperyalistlerin güçlü müdahalesinin belirleyicili¤ini görmek ve buna göre davranmak önemlidir. Bu Birlik genifl yap›s›yla, Türkiye’nin ‹stanbul d›fl›ndaki her yerinde de bu tür oluflumlar›n yarat›lmas› ve Zirveye karfl› mümkün olan tüm güçlerle birleflilmesi ça¤r›s› yapmaktad›r. Merkezi bir yap›ya sahip olmamakla birlikte, her yerde bu veya benzeri tarzda oluflturulacak birlikler özelde NATO’ya karfl›, özünde ise emperyalizme karfl› mücadelede önemli bir rol oynayacakt›r/oynamas› gerekir. Köflenin bafll›¤› itibar›yla özellikle yurtd›fl›nda kurulacak bu tür oluflumlara özel dikkat çekmek gerekiyor. Önce Koordinasyon’un, ard›ndan Birlik’in yurtd›-

fl›ndaki anti-emperyalist güçlere ça¤r›s› da bu yönde de¤erlendirilmesi gereken bir olgudur. Zira anarflistlerden, çevrecilere, devrimcilere, anti-emperyalist güçlere kadar genifl bir kesimde NATO Zirvesi sürecini ‹stanbul’da karfl›lamaya yönelik haz›rl›klar sürmekte. Bu süreci genifl bir birliktelikle ele almak ve buna uygun davranmak önemlidir. Kuflkusuz her birlik kendi içinde bir tak›m, hatta bazen çok ciddi sorunlar› da ba¤r›ndan tafl›r. Birliklerin ilkeli olmas›n›n vazgeçilmez önemde oldu¤unu unutmaks›z›n, çeflitli konular özgülünde, belirli bir sürece ait ittifaklar, eylem birliktelikleri kendi içinde belli bir esnekli¤i tafl›maktad›r. Bu esnekli¤in s›n›rlar› ilkelerle çizilidir. Örne¤in, ajitasyon ve propagandada serbestlik ilkesi bizim için tart›flma götürmez bir konudur, ve fakat bu serbestlik yaln›zca bize ait de¤il, ittifaka konu olan gündemin içeri¤ini de¤ifltirmemek kayd›yla tüm bileflenlere aittir. Yurtd›fl›nda ise henüz NATO Zirvesine karfl› çok somut bir birliktelik oluflturulmamas›, parça parça ça¤r›lar›n mevcudiyeti ancak bunlar›n birlefltirilememesi bir olumsuzluk olarak de¤erlendirilebilir. Bunda baflta devrimciler olmak üzere herkesin pay› oldu¤u ise görmezlikten gelinemez. Bizler yani komünistler, ittifaklar› kendi politikam›za d›fl›m›zdaki güçleri katma giriflimi olarak kabul ederiz. Bu ba¤lamda “Güvenilmez kimselerle bile olsa, geçici ittifaklara girmekten korkanlar, ancak kendisine güvenmeyenlerdir…” (Lenin) önermesinden hareketle karfl›m›zdaki güçlerin bir tak›m olumsuzluklar›na karfl›n, bu güçlere karfl› temel ideolojik bak›fl›m›z› esas olarak yaklaflmam›z ve hiçbir gücü yads›maks›z›n ve yok saymaks›z›n NATO’ya karfl›tl›k temelinde bir ittifak kurmak gerekli ve acil bir ihtiyaçt›r. Bu görev baflta Türkiye’deki güçlerin bir parças› olanlar›n olmak üzere tüm anti-emperyalist güçlerin omuzlar›ndad›r.


35

24

21 Mayıs-3 Haziran 2004

B‹RGÜN MUTLAKA KAYBEDENLER KAYBEDECEK! Egemenler taraf›ndan y›llar boyunca muhalif güçlere karfl› sindirme ve korkutma arac› olarak sistemli olarak uygulanan kaybetme politikas›, kaybetme korkusunu yaflayanlarca yüzy›llard›r sürdürülmektedir. Almanya’dan Latin Amerika’ya, Güneydo¤u Asya’dan Afrika’ya dek uzanan ölüm mangalar›n›n kan kusan cinayetleri, yöntemleri de bütünüyle ayn›laflm›fl uluslararas› emperyalist bir politika düzeyine yükseltilmifltir. Emperyalist haydutlar›n baflvurdu¤u, ba¤›ml› ülkelerde daha yayg›n olarak uygulanan kay›p politikas›, özellikle II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras›nda ABD’nin kay›ts›z flarts›z dünya egemenli¤ine soyundu¤u süreçle birlikte resmi, gayri resmi ölüm flebekelerinin e¤itimi tek merkezden yürütülen, Pentagon kaynakl› sistemli bir politikaya dönüfltürüldü. Öyle ki kay›p politikas›, tek tek ülkelerin sorunu olmaktan ç›kt›; uluslararas› bir sorun haline geldi. fiili, Arjantin, Uruguay, Brezilya, Türkiye, Somali, Afganistan vb. ülkelerde binlerle ifade edilen kay›p olay› yafland›/yaflan›yor. Örne¤in Sri-Lanka’da Tamil gerillalar› ile hükümet güçleri savafl halindeyken 3 bin kiflinin “kayboldu¤u” belirtiliyor. Kolombiya’da iktidar›n hedefi daha da geniflliyor, “Sosyal Temizlik Operasyonlar›” ad› alt›nda sürdürülen k›y›m, sokak çocuklar›n›, sakatlar›, yafll›lar›, eflcinselleri “kaybediyor”. 1988 y›l›nda 3500 civar›nda kifli infaza kurban gidiyor. Gözalt›nda Kay›plar Kurultay çal›flmas› yürüten Mario Galderon ve efli Elsa Alvarado da katledilmekten kurtulam›yor. Arjantin’de askeri faflist iktidar›n egemenli¤indeki 1976-79 y›llar› aras›nda 30 bin kifli katlediliyor. Her perflembe günü bafl›nda beyaz örtülerle Plaza de Mayo’yu mesken tutan annelerin eylemi kay›plar mücadelesinin duyulmas›nda oldukça önemli bir ifllevi yerine getiriyordu. Peru’da 1982’den itibaren 4 bin kifli kaybedildi, onbinlercesi yarg›s›z infaza u¤rad›.

S

Türkiye’de ise ilk kay›p, Yunanistan Kavala do¤umlu ‹zmitli Küçük Abbas’t›r. 1929 y›l›nda K›v›lc›m dergileriyle yakalan›r ve yaral›

olarak Bak›rköy Ak›l Hastanesi’ne kald›r›ld›ktan sonra bir daha kendisinden haber al›namaz. ‹kinci bilinen kay›p 1936’da sendikac› Salih Boz›fl›k’t›r. 1980 AFC’si ile birlikte kay›plarda h›zl› bir art›fl olur ve 3 bin “faili meçhul” vakas› yaflan›r. TC devleti için kaybetme politikas› darbe dönemleri ve devrimci mücadelenin yükseldi¤i dönemlerde daha yo¤un baflvurdu¤u ama hiçbir zaman b›rakmad›¤› bir korku salma yöntemidir. Kuflkusuz ki iflçiler, emekçiler, ezilenler, devrimci ve komünistler ve gözündeki yafl› silip alanlarda hayk›ran analar, susmad›lar/susturulamad›lar. Onbinlerce insan›n sessiz 盤l›¤› oldular, alanlarda, sokaklarda mücadeleyi yükselttiler. 1990’dan sonra, kay›p olaylar› ülkemizde kitlesel bir boyut kazand›¤›nda bile, gözalt›nda kay›p olgusu ancak kay›p yak›nlar›n›n ve insan haklar› savunucular›n›n bas›n aç›klamalar›yla küçük haberler olarak gazetelerde yer ald›. Bu noktada 20 Temmuz 1992’de kaç›r›larak kaybedilen Hasan Gülünay’›n ard›ndan oldukça yo¤un bir kampanya örgütlenmifl, sonuç al›namasa da kay›plar mücadelesinin duyulmas›nda önemli bir iflleve sahip olmufltur. 21 Mart 1995’te Hasan Ocak’›n gözalt›nda kaybedilmesiyle, kay›p politikas›na daha etkin araç ve yöntemlerle, bilinçli bir müdahale bu-

on mermimize, onuncumuza dek...

28 May›s 1991’de Elaz›¤ Palu’da faflist TC güçleri ile TKP/ML T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Refik Yaflar (Komiser Memo), Yusuf Ekinci (Doktor Kenan), Yaflar Sa¤d›ç (Adem), Kumriye Cihan (Dilan) flehit düfltüler. fiehit düflen Partizanlar›n da içinde bulundu¤u gerilla birli¤i, günler süren yürüyüflün ard›ndan Palu kalesinin karfl›s›nda bir derenin içinde konaklamak zorunda kal›rlar. Bu s›rada bir köylü, gerillalar› farketmifl onlara do¤ru yaklaflmaktad›r. Köylü ile bir müddet konufltuktan sonra verilen yanl›fl karar›n ard›ndan gerilla komutan› köylünün gitmesine izin verir. (Komutan bu çat›flmada devlete teslim olarak hainleflen Bozo’dur) Verilen bu yanl›fl karardan sonra yerlerini de¤ifltirmeye karar verirler. Ancak arazinin oldukça kötü olmas›ndan kaynakl› fazla ilerleyemeyen gerilla birli¤i burada düflman pususu ile karfl›lafl›r, çat›flmaya giriflirler. Devletin “teslim ol” ça¤r›lar› Doktor Kenan’›n “Bizler T‹KKO gerillas›y›z. Gücünüz yetiyorsa siz gelin teslim al›n” sözleriyle yan›tlan›r. Hainli¤in ve direniflin iç içe yafland›¤› bu çat›flmada; tarihe onurlu bir not düflenler direnerek ölümsüzleflenler olur, hainlerse halk›n bilincinde öfkeyle an›lmaya mahkumdur.

lunmaks›z›n kay›plar›n aranamayaca¤›n›, dahas› bulunamayaca¤› gerçe¤i ile hareket edildi. Gözalt›nda kay›plar› toplumsal gündem haline getirmek, soruna iliflkin toplumsal duyarl›l›k gelifltirmek bir yönüyle iflin bafl›yd›. Bu amaçla, güçlü bir kampanyan›n ard›ndan ilk bafllarda bir avuç insanla 27 May›s 1995’te Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi bafllat›ld›. Sonralar› “Cumartesi Anneleri” denilecek kay›p yak›nlar› ve eylemciler taraf›ndan. Her mücadele bir bedeli gerektiriyordu ve gözalt›nda kay›plarla mücadelede bir kürsü yaratma hedefiyle Galatasaray mekan tutuldu. Dövülmeler, afla¤›lanmalar, coplu ve köpekli sald›r›lar, gözalt›nda iflkenceler görme pahas›na Galatasaray bir mevziye dönüfltürüldü. Hasan Gülünay, Hüseyin Toraman, R›dvan Karakoç, Kenan Bilgin, Talat Türko¤lu… Hepsinin resmi haftalar boyunca tafl›nd› ellerde, yaklafl›k dört y›l boyunca her Cumartesi günü, saat onikide. Türkiye’de gözalt›nda kay›plarla mücadelede Galatasaray köfle tafllar›ndan biridir ve bu iradeyi topluma duyurmada, toplumsal deste¤i örmede önemli bir iflleve sahip olmufltur. ‹lk bafllarda böylesi bir mücadeleyi erken ve gereksiz bulanlar, sald›r›lara gö¤üs germe iradesini sonuna kadar sürdürmede kayg›l› olanlar vard› kuflkusuz. Fakat gözalt›nda kay›plarla mücadelede ortaya ç›kan tarz›n bir baflka ad› olan birlefltiricilik, ›srar ve istikrar kayg›lar›n panzehiri olmufltur. Cumartesi oturma eylemi, yeni güçleri kapsayarak büyümüfl ve kay›plar mücadelesi Türkiye’de belli bafll› gündemlerden biri olmufltur. 17 May›s 1996’da I. Uluslararas› Gözalt›nda Kay›plar Kurultay› toplanm›flt›r. Kurultay, ABD emperyalizminin amaçlad›¤› Yeni Dünya Düzeni’nin muhalifleri yok etmenin yan›s›ra, topluma boyun e¤dirme amac›n› tafl›d›¤›n› buna karfl› da ancak evrensel ölçekte mücadele edilirse baflar›l› olunaca¤›n› ilan ederek, Uluslararas› Kay›plarla Mücadele Komitesi (ICAD)’ni oluflturmufltur.

S‹NCAN F T‹P‹’NDE ANMA Sistemin onca bask›s›, zulmü, tecriti yüreklerimizin ve düflüncelerimizin buluflmas›n› engelleyemedi/engelleyemez. Büyük hedeflerle yola ç›kanlar, ödenecek büyük bedelleri de göze alm›flt›r kuflkusuz. Biz de, da¤da, flehirde, yurtd›fl›ndaki binlerce “bizimkiler” gibi Bülentimiz, Murat ve Emelimiz için anma program› yapt›k. Marfllar›m›z› söyledik, sloganlar›m›z› hayk›rd›k, bütün dostlar da kat›ld› bizlere. Zindan duvarlar› içinde bizim öfkemiz, kavgalar›na ba¤l›l›¤›m›z, an›lar›n› yaflatacak olufl yeminlerimizde bu flekilde prati¤e geçiriliyor. Bülent’i tan›yan bütün dostlar›n baflsa¤l›¤› dileklerini de iletiyoruz sizlere… Sincan F Tipi Hapishanesi tutsak Partizanlar

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER

Cihan Çelebi: 1950 Erzincan Tercan Tecer köyü do¤umludur. 1980’in 27 May›s’›nda MHP’li faflistlerin halka bask› yapt›¤› bir kahvehanede, silah›yla faflistlerin üstüne yürür. Ç›kan çat›flmada flehit düfler. Ali Ekber Atmaca: 1963, Sivas Kangal do¤umludur. Kürt milliyetine mensuptur. Genç yaflta olmas›na karfl›n, yafl›ndan beklenmeyen bir olgunluk, fedakarl›k, inanç ve zekayla kendini h›zla gelifltirir. 1992 y›l›nda bir görev için gitti¤i fiavflat’ta düflman›n eline geçer. 23 May›s’ta iflkencede katledilirken, ard›nda direnmeyi miras b›rak›r. Y›ld›z Çiçek: 1968, Dersim Merkez Gevrek köyü do¤umludur. Artvin’e atanan gerilla birli¤inin komutanlar›ndand›r. 1 Haziran 1992’de fiavflat’ta bir ihbarc›n›n verdi¤i bilgiler üzerine gerilla birli¤i kuflat›l›r. Say›ca ve silah gücüyle çok üstün olan düflmana karfl›n, kahramanca saatlerce çat›fl›rlar. Çat›flmada komutan Kinem flehit düflerken yoldafllar› çemberi yarmay› baflar›rlar. Ahmet Karg›n: 1963, Dersim Ovac›k Tetufla¤› do¤umludur. T‹KKO gerillas› iken, Erzincan Ergani yöresinde konaklad›klar› s›rada bir hain taraf›ndan Haziran 1992’de katledilir. Veli Hano¤lu: 1955, Urfa Siverek do¤umludur. 1971’de Almanya’ya gider ve orada faaliyet yürütür. 1977’de ülkeye döner. Dersim Belediyesi’nde çal›fl›rken 1992 y›l›nda geçirdi¤i bir trafik kazas›nda yaflam›n› yitirir. Ramazan K›lavur: 1999, Urfa Siverek do¤umludur. 1980’den sonra Diyarbak›r zindanlar›nda 11 y›l tutsak kald›. Tecrit koflullar›nda fiziksel ve psikolojik olarak oldukça y›pranm›flt›. 3 Haziran 2001’de ‹sviçre’nin Luzenn kentinde intihar ederek yaflam›na son verdi. Hüseyin Cevahir: Türkiye Halk Kurtulufl Partisi-Cephesi(THKP-C) liderleri Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir 30 May›s1971’de polisle çat›flmaya girdiler. Hüseyin Cevahir katledildi. Nurhak fiehitleri: Türkiye Halk Kurtulufl Ordusu (THKO) kurucular›ndan Sinan Cemgil, Alpaslan Özdo¤an ve Kadir Manga Nurhak da¤lar›nda öldürüldüler. Ayn› gün Cihan Alptekin ve Tayfun Cinemre Tekirda¤’da yakaland›lar. Ölüm Orucu flehitleri: U¤ur Türkmen, 27 May›s 2001 (DHKP-C), Okan Külekçi, 23 May›s 2002 (T‹KB)


35

25

21 Mayıs-3 Haziran 2004

DAVASINA YÜRE⁄‹N‹N EN DER‹N YER‹NDEN ‹NANMIfiTI... 14 Nisan 1999’da Tokat’ta Do¤an Altun ile birlikte flehit düflen Seyit Külekçi’nin bir yoldafl›n›n O’nu anlatt›¤› yaz›s›n› yay›nl›yoruz. Günümüze de dair dersler ç›karabilece¤i, ö¤renilmesi ve dikkat çekilmesi gereken noktalar oldu¤u için yaz›y› gerekli buluyoruz. Y›lg›nl›¤a, umutsuzlu¤a inat, kavga kaçk›nl›¤›n›n karfl›s›na dikilmifl koca bir ç›nard› O... Yedi y›l süren tutsakl›k döneminden sonra kald›¤› yerden devam etti. Fakat bu kez flehir askeri faaliyetinde de¤il, iflçi faaliyetinde yer ald›. Çünkü parti onu bu alanda görevlendirmiflti. O buna itiraz etmemifl ve görevi kabul etmiflti. Böylece da¤a gitme, gerilla mücadelesine kat›lma iste¤ini bir süreli¤ine ertelemiflti. Günü geldi¤inde bu iste¤ini yine öne sürecekti. Nitekim PMK 3. toplant›s›ndan hemen sonra bu iste¤ini gerçeklefltirdi ve Parti onu 1998 sonbahar›nda gerilla alan›na gönderdi. Asl›nda Parti onu haz›rlamak ve Dersim’e gönderilecek birli¤e siyasi komiser olarak atamak istiyordu. 14 Nisan 1999 tarihinde flehit düfltü¤ünde sorumluluklar›n› ve yükümlülüklerini Bölge OPO sekreter yard›mc›s› ve M›nt›ka gerilla birli¤i siyasi komiseri olarak yüklenmifl, düflman›n önemli hedeflerinden biri haline gelmiflti. Bu bile Seyit Külekçi yoldafl›n kim oldu¤unu bize gösterir. Fakat bu, bu kadarla yetinmememizi, on y›ll›k devrimci yaflam›n›n yedi y›l›n› tutsakl›k koflullar›nda geçiren Seyit Külekçi yoldafl› baz› yönleriyle anlatmam›z› gerektirir. Yap›l› ve uzun boyluydu. Çok konuflmaz, gereksiz laf etmezdi. Davran›fllar›yla kendisini anlat›r, karfl›s›ndakileri dinleyerek anlard›. Parti ilkelerini her fleyin önünde tutard›. D›fltan so¤uk ve resmi görünürdü. Ama diyalo¤a geçildi¤inde bu sessizli¤inin alt›nda eriflilmez bir derinli¤in, bir içtenli¤in, bir samimiyetin oldu¤u görülürdü. Hayat tecrübesinden geçmifl, örsle çekiç aras›nda dövülmüfl biri gibi olgunlaflm›fl, davas›na yüre¤inin en derin yerinden inanm›flt›. ‹nand›¤› ve üzerine ald›¤› bir ifli ne yapar eder yerine getirirdi. Bu ona yoldafllar› aras›nda oldu¤u kadar di¤er devrimci arkadafllar› aras›nda da sayg›nl›k kazand›rm›flt›... Tokat da¤lar›nda flehit düfltü¤ünde en baflta zindan cephesi yasa bo¤ulmufl, vurulmas› neyse ölü bedenine yap›lan düflman iflkencesi herkesi kinlendirmiflti!.. Bir kenara çekilseydi, bireysel kurtulufl yolunu seçseydi belki flimdi hayatta olacak, farkl› bir hayat sürecekti. Ama o bunu yapmad›. Bir kenara çekilmedi. Mücadeleye kald›¤› yerden devam etti ve bunda tereddüt etmedi. Her fleyin metalaflt›¤›, insan haysiyetinin ve onurunun ayaklar alt›na al›nd›¤› bir dünyada bir kenara çekilmenin, bireysel kurtulufl yolunu seçmenin anlam› olmad›¤›n› gördü. Sosyal bir varl›k olarak insan hiçbir zaman kendisi için yaflamam›flt›r. Kendisiyle birlikte var oldu¤u cinsdafllar›yla birlikte olmufl, onlarla bir arada yaflam›flt›r. Birlikte üretmifl, birlikte paylaflm›fl, birlikte a¤lam›fl, birlikte gülmüfltür. Geliflmesi de öyle olmufltur. Ama her fleyi metalaflt›ran kapitalizm, bunu tersine çevirmek istemektedir. Böylece insan›, özgürleflme yürüyüflünden al›koymak istemektedir. Bu mümkün de¤ildir elbet. Bu olsa olsa, koca bir özgürlük yürüyüflünde “büküntüden baflka bir fley de¤ildir.” Bunun böyle oldu¤unu en iyi, MLM’ye inanan ve MLM’yi bir eylem k›lavuzu olarak alg›layan komünistler bilir. Bu yüzden zaten komünistler, nerede olursa olsun Kapitalist-emperyalistlerin bafl hedefidirler. Seyit Külekçi yoldafl, torna tezgah›nda ve çeflitli ifllerde çal›flan ve eme¤iyle yaflam›n›

sürdüren biri olarak mücadelenin gerekli oldu¤unu daha iyi anlayand›. O yüzden hakl›dan yana tav›r almakla kalmad›, örgütlendi. Ve iflçi hareketlili¤inin bafl gösterdi¤i bir dönemde flehir askeri faaliyetinde yerini ald›. Henüz örgütlülü¤ün tazeli¤indeyken kat›ld›¤› bir kamulaflt›rma eyleminin ard›ndan (1990 tarihinde) esir düfltü. Esir düflmesine neyse yetersizli¤ine üzüldü. Ama yapacak bir fley yoktu, olan olmufltu bir kere. So¤uk kanl› ve ak›lc› olmak gerekiyordu. Bunu daha sonra ö¤renecek, kendisini buna göre flekillendirecekti. Nitekim öyle de yapt›. Birlikte oldu¤u yoldafllardan, onlar›n deneyim ve birikimlerin-

den yararland› ve kendisini yeniden flekillendirdi. Naz›m Hikmet’in dedi¤i gibi “tüm mesele tutsak düflmekte de¤il, teslim olmamaktad›r.” Bu durum tutsakl›¤›n karfl›s›na özgürlü¤ü koymay› gerektirir. Tutsakl›¤› ve özgürlü¤ü birbirini flekillendiren ve kuran z›tlar olarak tan›mlamay› gerektirir. Çünkü tutsakl›k; bir fleye, bir hedefe varman›n seyri içerisinde karfl›lafl›lan bir durumu ifade eder. Ve özgürlü¤ün getirdi¤i/getirece¤i güzelli¤i, tazeli¤i engeller. Oysa özgürlük, özgürlü¤ü gerçeklefltirecek olan devrimcinin, çevrelendi¤i koflullar› ve flartlar›, yani faflizmin belirledi¤i statükoyu ve yapt›r›m› tan›mamay›, karfl› koymay› ve parçalamay› gerektirir. Koflullar ve flartlar en çok zindan cephesinde etkisini gösterir. Uyan›k olunmad›¤› ve karfl› konulmad›¤› zaman beyinlere kadar ifller ve as›l tutsakl›k o zaman bafllar. Parti, bunu bildi¤i ve tecrübe edindi¤i için kadrolar› uyan›k tutar. Koflullara ve flartlara boyun e¤memelerine ve karfl› refleks gelifltirmelerine çal›fl›r. Bu anlay›fl› benimseyen ve tutsakl›¤› fiziki ve mekansal görmeyen Seyit yoldafl›n mücadelenin her alan›nda yer almas› tesadüf de¤ildir. ‹çeride d›flar›da olmak kadar kendisini yetifltiren, olaylara çok yönlü bakabilen biriydi o. Marafl’ta, Marafl’›n Elbistan ilçesinin Göynük köyünde 1961 tarihinde do¤mufl, 1980 sonlar›nda Partiye kat›lm›fl, yoksul bir aileden gelen Kürt kökenli bir yoldaflt› o. Devrimciler, halka, halk›n meselesini kavratt›klar› oranda görevlerini yapm›fl olurlar. Bu da içeriden d›flar›ya, yak›ndan uza¤a olur. Seyit yoldafl›n hareket noktas› da buydu. ‹lerlemifl

yafl›na ra¤men annesini (kamuoyuna malolmufl, ad› direnifllerle özdeflmifl Elif anay›) bofl tutmad›. Eylemden eyleme koflturdu ve bu sayede düflman›n vahfli yüzünü aç›k hale getirdi. Zaten Seyit Külekçi yoldafl›n mücadelede ald›¤› pozisyon, onun Marksizm-LeninizmMaoizm’e bak›fl›yla da tutarl›yd›. Ona göre Marksist-Leninist-Maoist biri, etraf›ndaki sorunlarla ilgili ve bu sorunlarla u¤raflan, çözüm üreten biri olmak zorundayd›. Zindan cephesi, bekleyip durmakla, gün say›p tahliye olmakla ilintili bir alan de¤ildir. Tam tersine mücadele etmekle, kuflat›lm›fll›¤a karfl› koymakla, duvarlar› delip firar etmekle ilintili bir aland›r. Çünkü; sald›r›n›n en vahflisi, en dayan›lmaz› buralarda olmaktad›r. Buna; Diyarbak›r, Sincan, Ulucanlar, Ümraniye ve en son 20 ayr› zindan cephesinde yap›lan katliamlar kan›tt›r. Yedi y›l›n› tutsakl›k koflullar›nda geçiren Seyit yoldafl di¤er yoldafllar›yla birçok kere bu sald›r›larla karfl›laflt›. Her seferinde örülen barikatlarda, bafllat›lan Süresiz Açl›k Grevlerinde, Ölüm Oruçlar›nda yerini ald›, bundan hiçbir zaman geri kalmad›... Voltada olsun, nöbette olsun daima görevi düflünür, taktikler ve yöntemler gelifltirirdi. Yo¤unlafl›rken çevresinden soyutlan›r, derin düflüncelere dalard›. Parlak bir fikre vard›¤› zaman siyah zeytin irili¤indeki gözleri parlar, adeta tüm olumsuzluklara meydan okurdu. Pratik görevlerin yan› s›ra gazeteye yaz› yazmak gibi bir görevi de vard›. Görevi, daha çok ekonomi konular›ndayd›. Ekonomi konular›nda yazmak kolay de¤il. En az›ndan temel bir iktisat bilgisi gerektirir. Ama o, bu eksi¤ini bir engel olarak görmez, günlük gazeteleri hararetle okur, tarar ve veri toplard›. Ekonomi hakk›nda yaz›lm›fl haberleri, analizleri incelerken, kafa kar›fl›kl›¤› yaratan bir y›¤›n teknik ve akademik fleyler aras›ndan do¤ru olanlar› seçer ve bunlar› Marksist bir bak›fl aç›s›yla yorumlard›. Çünkü o ekonominin, kendi içinde bir dizi çeliflkiden ibaret olmad›¤›n›, toplumsal ve siyasal dünya içinde gerçekleflen ve ona etkide bulunan olaylardan ibaret oldu¤unu bilir, buna göre yorumlard›. Kafas› kar›flt›¤› ve içinden ç›kamad›¤› durumlarda tecrübeli yoldafllara gider, fikirlerini al›rd›. Böylece o, hem kendisini gelifltirir hem görevini yerine getirirdi. Onun da¤a gitmesi, gerillaya kat›lmas›, silaha hayran olmas›ndan ya da macerac› olmas›ndan ileri gelmiyordu. Tam tersine devrime, devrimin yoluna, partiye, partinin siyasal görüfllerine önem vermesinden ileri geliyordu. Çünkü o, partiyi gerek dünya gerek ülke genelinde esen teslimiyet rüzgarlar›na karfl› dimdik ayakta duran ve silahl› mücadeleye devam eden ender güçlerden biri olarak görüyordu. Tutkuyla müdahale etmenin, risk alman›n, kendini ortaya koyman›n, ilkelere ba¤laman›n, tart›flmada yara almaktan korkmaman›n ve hayatta rahat yaflaman›n zaaf›na düflmemenin bir devrimci için tafl›d›¤› önem her zamankinden daha büyük de¤il mi? Tam da onun mücadelesiyle ortaya koydu¤u gibi, içine kapat›ld›¤›m›z hapishanelerin, s›n›rlar›n› y›k›p geçmek, dünyan›n nesnel temsilini emperyalistlerle onlar›n uflaklar›n›n oluflturdu¤u küçük bir az›nl›¤›n eline b›rakmamak her zamankinden daha gerekli de¤il mi? Bir yoldafl›

GÜN’DE DÜN ... 21 May›s 1960. Ankara’da mektup ve telgrafa sansür kondu, befl kiflinin bir araya gelerek dolaflmas› yasakland›. ‹srail Baflkonsolosu Efraim Elrom, bir apartman dairesinde öldürülmüfl olarak bulundu. Elrom,16 May›s 1971’de THKP-C üyelerince kaç›r›lm›flt›. 1995. Gözalt›nda katledilen R›dvan Karakoç’un cesedi 22 May›s 1995’de Beykoz ormanlar›nda bulundu. 23 May›s 1971. ‹stanbul’da soka¤a ç›kma yasa¤› kondu. 25 bin asker ve polis kentte arama yapt›. 24 May›s 1995. Daha önce yay›mlanarak hüküm giymifl yaz›lardan oluflan “Düflünceye Özgürlük” kitab›n› yay›mc› olarak imzalayarak kendini ihbar eden 1080 kifliden 99’u hakk›nda dava aç›ld›. 27 May›s 1960. Ordu darbeyle yönetime el koydu. Silahl› Kuvvetler ad›na ülke yönetimini Milli Birlik Komitesi üstlendi. Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi’nin bafl›na getirildi. Milli Birlik Komitesi ilk ifl olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve hükümeti feshetti ve her türlü siyasi faaliyeti yasaklad›. 28 May›s 1871. Paris Komünü düfltü. 1984. Bayrampafla Hapishanesi’nden 4’ü Devrimci Sol, 1’i TKP/ML yöneticisi 5 kifli firar etti. 29 May›s 1968. May›s ayaklanmas› sürüyor. Genel-‹fl Sendikas›’n›n (CGT) ça¤r›s›na uyan yüzbinlerce iflçi Paris sokaklar›na döküldü. 1980. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baflkan Yard›mc›s› Gün Sazak’›n öldürülmesini bahane eden Milliyetçi Hareket Partili faflistler, Çorum’da sol görüfllülerin ve Alevilerin oturdu¤u Milönü mahallesine sald›rd›lar. 6 Temmuz’a kadar 48 kifli katledildi. 1989. Eskiflehir Özel Tip Hapishanesi’nde tecrit uygulamas›na karfl› açl›k grevi bafllad›. 30 May›s 1431. Fransa’da Jeanne d’Arc, büyücülük suçu ile yarg›land› ve yak›ld›. 31 May›s 1988. Alia¤a Rafinerisi iflçileri grev hakk›n›n k›s›tlanmas›n› protesto için yal›nayak yürüdüler. 2 Haziran 1793. Fransa’da Maximillian Robespierre öncülü¤ünde Jakobenler iktidar› ele geçirdi. 1964. K›sa ad› FKÖ olan Filistin Kurtulufl Örgütü kuruldu. 1994. Bursa’daki Tofafl fabrikalar›nda 2 bin 404 iflçi iflten ç›kar›ld›. 2 Haziran 1924. Faflist milisler ‹talyan sosyalist lider Giacomo Matteotti’yi kaç›rd› ve öldürdü. 1959. Polis Zonguldak Maden ‹flçileri Kongresini da¤›tt›.


21 Mayıs-3 Haziran 2004

26

35

Farkl› kültürlerden kad›nlar, s›k›nt›lar›n› anlat›rken ayn› dili konufluyor;

YOKSULLU⁄UN D‹L‹ AYNI-2

ERKEK DE KADIN DA B‹RL‹KTE EZ‹L‹YOR! -Bize k›saca kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Ben 24 yafl›nday›m. ‹smim Semra. Ev han›m›y›m, iki çocu¤um var. -Ülkemizde kad›n olman›n ne gibi s›k›nt›lar yaratt›¤›n› düflünüyorsunuz? Toplumun içinde çifte standart var, kad›nlar ikinci s›n›f olarak görülüyor bunu görebiliyorum ben. Her konuda geçerli bu, yani okul hayat›nda olsun, ifl hayat›nda olsun,. Ev hayat›nda olsun. Çifte standart var, bunu görmek laz›m. -Kendi yaflam›n›zdan somut örnekler verebilir misiniz? Hem ezilen bir insan, hem de bir kad›n olmaktan kaynakl› ne gibi zorluklar yaflad›n›z? Ailemden k›z olmamdan kaynakl› çok fazla bask›c› ya da afla¤›lay›c› bir uygulama görmedim. ‹lkokuldan sonra memleketim Sivas’ta ‹mam Hatip’e devam ettim. Sonra kurslara devam ettim. Halk-E¤itim’de dikifl-nak›fl gibi kurslara ve sosyal faaliyetlere kat›ld›m. Afl›r› bir bask› görmedim. -E¤itiminize kendi iste¤inizle mi devam etmediniz? Babam etkiledi. “K›zlar okumaz” gibi bir düflünceye sahipti. Benim iste¤im devam etmek yönündeydi. Annem de beni destekledi, okumam› istedi ama olmad›. Hatta Halk-E¤itim’deki kurslara falan da göndermek istemedi babam. Erkek kardeflim bana destek oldu, “masraflar›n› ben karfl›lar›m” diye, bu flekilde gidebildim. -Daha sonras› evlili¤iniz nas›l gerçekleflti? Kendi iste¤inizle mi, görücü usulüyle mi? Görücü usulü. Biraz da babam›n ›srar›yla oldu. Eflim amcam›n o¤lu oldu¤u için babam çok ›srar etti, amcamdan böyle bir ›srar olmasa da, babam›n ›srar› etkiledi. Tabi, karar bana b›rak›lm›fl olsayd›, görücü usulüyle evlenmek istemezdim. Eflimden herhangi bir bask› görmüyorum ama gene de görücü usulünü tercih etmezdim. -Yaflad›¤›n›z mahalle, emekçi in-

sanlar›n yo¤unlukta oldu¤u bir yer, sizce köylerdeki yoksullukla flehirdeki yoksulluk aras›nda bir fark var m›? Elbetteki çok büyük bir fark var, en az›ndan e¤itim aç›s›ndan daha büyük bir fark var. Ayr›ca imkans›zl›klar aç›s›ndan daha büyük bir fark var. Mesela köydeki insanlar›n her fleyleri s›n›rl›, yiyeceklerinden tut, k›yafetlerine kadar. En az›ndan burada bir gazete, dergi al›p okuyabiliyorsun, TV sana yard›mc› olabiliyor. Baz› köylere elektrik bile zor veriliyor. Bizim köyümüzde iki y›ld›r TV izlenebiliyor. Elbetteki, köylerdeki insanlar daha çok eziliyor, daha yoksul bence. Bunu görmek laz›m. -Evinizde sadece eflinizin çal›flmas›, sizin çal›flamaman›z, çocuklar›n olmas› yaflam koflullar›n›z› nas›l etkiliyor? Evet tabi ki, oldukça s›k›nt›lar yafl›yoruz. Yine onun ailesi, benim ailem destekte bulunmasayd› oldukça farkl› olurdu durum. Ben de isterdim çal›flmay›, en az›ndan ikinci çocu¤um ol-

masayd› belki çal›flabilirdim. Çünkü günümüz koflullar›nda tek maaflla geçinmek mümkün de¤il. -Yoksul ailelerde, evin kad›nlar›n›n yoksullu¤u idare etme, her fleyi yetifltirmeye çal›flmas› kayg›s›n›n ev kad›nlar›n› yoksullu¤un daha fazla ezdi¤ine dair bir görüfl var. Siz bu konuda ne düflünüyorsunuz? fiunu da düflünüyorum asl›nda, erkekler de ister, efline daha fazla imkan sunmak, daha kolay bir yaflam sa¤lamak. Bence ikisi de birlikte eziliyorlar gibime geliyor. Ben onun karfl›l›kl› oldu¤unu düflünüyorum. Erkek de daha fazla ücretle çal›flmas› gerekirken, ailesi için buna katlan›yordur. O da ifl hayat›nda eziliyor, tek tarafl› de¤il yani. -Ülkemizde kad›nlarla erkeklerin eflit çal›flma koflullar›na sahip oldu¤unu düflünüyor musunuz? Düflünmüyorum. Kad›nlar daha çok eziliyorlar. Otobüsten tutun da iflyerine kadar taciz görüyorlar. Bu da ifl yaflam›na kat›lmalar›n› etkiliyor. E¤itimde de eziliyorlar, baflörtü sorunu bence, önemli bir sorun. ‹nsanlar görmeli, bak›fl aç›lar› flekilcilik olmamal›. Bu da kad›nlar için ezici bir nokta, örtüsünü açmad›¤› için e¤itimine devam edemi-

yor. Bence kar›flmamal› kimse kimseye. -Peki gazetemiz arac›l›¤›yla sizin gibi emekçi, yoksul, ezilen kad›nlara neler söylemek istersiniz? Bence biri eziliyorsa, susmas›nlar. Ezilmek istemiyorlarsa, bafllar›ndaki insanlar› iyi tan›s›nlar. Ezilen insanlar›n aras›nda bir dayan›flma olmas› laz›m. Olaylara çok kötü bakmamak laz›m. Etraf›m›zda sizin gibi çal›flan insanlar›n emekçi insanlara yak›n olmas› laz›m. Ben daha önce daha farkl› bak›yordum mesela, sizin gibi insanlar›n bir ifle yaramad›¤›n› düflünüyordum. Ama bir fleyleri protesto etmek iyidir. ‹flte bu tür fleylere destekte bulunsun emekçi insanlar. Mesela bugün dünyan›n sorunu Irak’ta bulunan insanlar›n ezilmesidir, iflgaldir. Ne yapabilirler? Mesela çeflitli kurulufllar söylüyor, iflgalcilerin mallar›n› almamak onlar› boykot etmek gerekir. Ben bunu yapmaya çal›fl›yorum. “GELECE⁄‹M‹Z‹ YOK ETMES‹NLER” -Bize kendini k›saca tan›t›r m›s›n? ‹smim Hülya, 23 yafl›nday›m. Bir okulun kantininde çal›fl›yorum. -Bize flimdiye kadar yaflad›¤›n koflullardan ve zorluklardan bahsedebilir misin? Maddi aç›dan çok fazla s›k›nt› çektim. Sivas Kangal Kundaktepe köyünde do¤dum, yedi yafl›na kadar ordayd›m, sonra ‹stanbul’a tafl›nd›k. Gelir gelmez burada okula bafllad›m. Sekiz sene ayn› okulda okudum. Sonra babam okutmak istemiyordu liseyi, ama ben kendim mücadele ederek k›z meslek lisesinin çocuk geliflimi bölümüne bafllad›m. Bu sefer de maddiyat önüme ç›kt›. ‹lk bafllad›¤›m zaman, havalar iyi oldu¤u için yürüyerek gidip gelebiliyordum. K›fl geldi¤i için gidemedim, dolay›s›yla okuldan ayr›lmak zorunda kald›m. Evdeydim bir süre. Yine “çal›flamazs›n”, “pantolon giyemezsin” gibi dayatma-

lar ç›kt› karfl›ma. Onlar› da u¤raflarak üstesinden geldim. fiu an çal›fl›yorum. Yani hem yoksullukla, hem de babamdan ve a¤abeyimden bask› görerek büyüdüm. -Oldukça düflük bir ücretle çal›fl›yorsun, eme¤inin karfl›l›¤›n› alabildi¤ini düflünüyor musun? fiimdi eme¤imin karfl›l›¤›n› ald›¤›ma inanm›yorum. Ama elimden de bir fley gelmiyor, çünkü üniversite mezunlar› da iflsiz. Çok fazla iflsizlik var. Katlan›yorsun, “bofl durmaktan iyidir” diyerek. Mecbur oldu¤umuz için çal›fl›yoruz yani. -Emekçi bir Kürt kad›n› olarak ulusal kimli¤ini ortaya koymada ne gibi s›k›nt›lar yaflad›n? Ortaokula kadar bunun fark›nda bile de¤ildim. Liseye bafllad›ktan sonra, kendi dilimi konuflamad›¤›m›n, kendi kimli¤imi ortaya koyamad›¤›m›n fark›na vard›m. Kendim olma özgürlü¤ümü yaflayamad›¤›m› gördüm. Gazete ald›m okudum, çeflitli kurumlara gittim. Ama kafamda çok fazla netleflmedi¤i için, çok fazla bir fley yapmad›¤›m› düflünüyorum. Netleflse, daha fazla fley yapabilirim. Kürt kad›nlar›na devlet taraf›ndan yeterince hak verilmedi¤ini düflünüyorum, Kürt halk›na oldu¤u gibi. -Gazetemiz arac›l›¤›yla yoksul, emekçi kad›nlara neler söylemek istersin? Art›k kulaklar›n› açs›nlar, anlas›nlar. Yedi yafl›ndaki bir çocu¤a anlat›lsa, o bile anlayabilir durumu. Sadece bugünkü ç›karlar›n› düflünmesinler. Bugünkü ç›karlar› için gelece¤i sömürmesinler. Gelece¤imizi yok etmesinler. Yani ne zamana kadar böyle yaflayaca¤›z ki? Ellerinden ne geliyorsa yaps›nlar. Ev han›mlar› çal›flam›yorsa, en az›ndan muhalif bir gazete al›p okusunlar, maddi destekte bulunsunlar, di¤erleri gidebilecekleri kurumlara gitsinler. En az›ndan kulaklar›n› açs›nlar. -Her ikinize de teflekkür ediyoruz. S›cak karfl›laman›z ve dost sohbetiniz için. Biz teflekkür ederiz.


27

35

21 Mayıs -3 Haziran 2004

Bayar Şahin’le Gürc ü lar›nda çok sesli müzik yap›yoruz. Polifonik özelli¤i var. Ulaflabildi¤imiz yerlerden olumlu tepkiler al›yoruz. Yafll› insanlar “flimdiye kadar böyle bir ilgi duyulmad›, böyle bir fley yoktu flimdi niye böyle çal›flmaya bafllad›n›z” diye soruyorlar. TV’de, radyoda ya da albümlerimi dinledikleri zaman çok hofllan›yorlar. Kimi hüzünlü dakikalar yafl›yor, gururlan›yor. - En son sizi yeni Melek Gösteri Merkezindeki konserinizde

- Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? - Ben Artvin Borçka özgün ad› Maçaheli resmi ad› Camili olan bölgede do¤dum. Önce Maçaheli nerede ondan bahsedeyim; Maçaheli 18 köyden olufluyor. 18 köyün 6 tanesi Türkiye taraf›nda kalm›fl. 12 tanesi Gürcistan’da kalm›fl. Ortadan bir s›n›r geçiyor. Ben 13 yafl›ma kadar orda kald›m. Daha sonra ailemle birlikte ‹stanbul’a geldim. - Bani ilk albümünüz de¤il. Bundan önceki albümlerinizden bahseder misiniz? - Bundan önce iki albümüm ç›kt›. “Horon’a ça¤r›” ile “Rüzgara”. Onlarda da Gürcistan’da ve Türkiye’de yaflayan Gürcü kökenli insanlar›n yaflad›¤› köylerden flark›lar, Artvin türküleri var. Kafkas sentezinin akordeon ve nefeslide vermifl oldu¤u armoniyi üç albümün üçüne de yans›tt›m. Türküleri kaynaklar›ndan almaya çal›flt›k. Gürcü kökenli Türk vatandafllar›ndan ald›k. Yafll›lardan özellikle yard›m almaya çal›flt›k. - Peki sizin yapt›¤›n›z müzi¤e tepkiler nas›ld›? Özellikle yafll›lardan yard›m almaya çal›flt›¤›n›z› söylediniz, onlar nas›l yaklafl›yorlar yapt›¤›n›z müzi¤e? - ‹lk bafllad›¤›m›z zamanlarda Don Kiflot’a benzetildik. 98’de ç›kan albümüm Horon’a Ça¤r› için 97’de çal›flmaya bafllad›m. O zamanlar çok fazla renkler yokken müzik camias›nda etnik müzik ve etnik enstrümanlar, yerel müzikler dinleyemiyordunuz. O kadar ortaya ç›kmam›flt›. Bizimkiler ilkti. O yüzden insanlar bir anlam veremiyordu. Ama ben inan›yordum insanlar sahiplenecek, bunun ciddi bir dinleyici kitlesi olacak. Özüne sahip ç›kacak insanlar olacak. fiimdiki tepkiler ise kaliteyi fark ediyor insanlar. ‹kincisi Gürcü müzi¤i yap›yorum. Halk müzi¤i, Karadeniz müzi¤i var. Ama Gürcü müzi¤i format-

dinledik ve konserinizde oldukça çok say›da müzik aleti vard›, bunlar› tan›tabilir misiniz? - Gürcü müzi¤i, Kafkas müzi¤inin polifonik yap›s›n› korumaya özen göstermeye çal›flt›k. Albümde Panduri, Çonguri, Duduki, Garmon, Salamuri, Çonguri Dabali Bani, Doli. Darçello gibi Gürcü halk çalg›lar›n›n yan› s›ra kemençe, ba¤lama ve tulum gibi Türk halk müzi¤i çalg›lar› ve etnik müzik enstrümanlar›n›n yan›s›ra akustik gitar, elektro gitar, bas gitar ve bateriyle müzi¤i zenginlefltirmeye çal›flt›k. - Son albümünüz Bani’ye gelecek olursak.. - Bani Ebani kelimesinden türetilen efllilik anlam›na gelen bir kelime. Daha sonra Bani oluyor. Gürcü müzi¤i çok sesli bir müzik. Çok sesli müziklerde pedal sese verilen isim Bani’dir. Üç sesli müzik söylendi¤inde birinci sese de¤il, ikinci sese de¤il, üçüncü sese verilen isimdir. Bani benim de üçüncü albümüm. Bani iki y›ll›k bir eme¤in ürünü, çok önceden yap›lan derlemelerim

de var. Gürcistan-Türkiye aras›nda birkaç kez gidip geldim. Böyle bir çal›flmay› Gürcü müzi¤i, o kültürden beslenen insanlarla yapmak daha do¤ru geldi¤i için Gürcistan’a gittim oradan Gürcü arkadafllarla Türkiye’ye geri döndük. 2002 y›l›nda bir orkestra kurup “Bar›fl›n dostlar›” ad›n› verdik. Özgün ad› “Mflvidobis Megobrebi” 5 Gürcü arkadafl›n yan›s›ra Türkiye’den de 4 Türk arkadafl vard›. Bar›fl›n dostlar› ismini böyle ald›. Albümde 12 Gürcüce, 6 tane de Türkçe parça var. - Gürcü müzi¤inin polifonik (çok sesli) yap›s›ndan bahsettiniz ve dermelerinizde bunlar›n özünü kaybetmemesine özen gösterdi¤inizi anlatt›n›z. Ancak günümüzde ço¤u halk müzi¤i parças› popüler kültüre alet edilmeye çal›fl›larak k›sa sürede tüketiliyor. Bununla ilgili siz ne düflünüyorsunuz? - Bizler eme¤e sayg›l› insanlar›z. Ama as›rl›k türkülerin çok kolay tüketilebilecek hale getirilmesi, yeni popvari düzenlemelerle söylenmesi onun çok kolay tüketilmesi ve onun deforme, asimile edilmesine gönlüm elvermiyor. Böyle bir fleyi kabullenemiyorum. Kolay tüketilebilen bir hale getirilerek onun kökenindeki emek çal›n›yor. Dinleyicinin biraz daha seçici olmas› gerekiyor, her ne kadar bunlar dayat›l›yor olsa da. Bu çeliflkili bir durum. Bir yandan sürekli dayat›lan TV’de hemen hemen tüm kanallarda var olan programlar, her yerde çalan ayn› parçalar ama yine de seçmek gerekiyor.

Partizan fiehit ve Tutsak Ailelerinden alternatif anneler günü

Egemenler taraf›ndan televizyonlar, gazeteler arac›l›¤› ile reklamlar› yap›lan, daha fazla ürün satmak, daha çok para kazanmak için tüketim ç›lg›nl›¤›na dönüfltürülen Anneler Günü’nde devrimci, örgütlü analar›m›z alternatif bir etkinlik gerçeklefltirdiler. 9 May›s günü Tohum Kültür Merkezi’nde biraraya gelen flehit ve tutsak yak›nlar› Anneler Günü’nde NATO’ya,

iflgale karfl› mücadele etmenin, örgütlenmenin ça¤r›s›n› yapt›lar. Gözalt›na al›nan çocuklar›n› sahiplenen, hapishanede bulunan o¤ullar›n›, k›zlar›n› yaln›z b›rakmayan, onlarla omuz omuza mücadele yürüten aileler bu sistemin içinde ailelere uygulanan bask›lar› dile getirdiler. Etkinlik, devrimci tutsaklar›n anneler günü üzerine gönderdi¤i yaz›n›n okunmas› ile bafllad›. Devrimci tutsaklar

analar›n F tiplerine karfl› yürüttükleri mücadeleyi anlatarak analar›n çocuklar› ile birlikte olmas› gerekti¤ini belirttiler. Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na okunan metinde ise ailelerin çocuklar›na devrimci kültürü afl›lamas› gerekti¤i üzerinde durularak ailelere örgütlenme ça¤r›s› yap›ld›. Konuflmalar›n ard›ndan haz›rlanan dia gösterimine geçildi. Gösterimden sonra aileler kendi fliirlerini, türkülerini seslendirdiler. Birkaç gün içinde haz›rlad›klar› ve kendi yaflad›klar›n› anlatt›klar› tiyatro oyununa geçen aileler sahnedeki yerlerini ald›lar. Hapishanelerde görüfl s›ras›nda yaflanan bask›lar› anlatan aileler coflku ve ilgi ile izlendi. Devrimci, alternatif bir etkinli¤in, bizzat aileler taraf›ndan örgütlenmesi, ailelere kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam›n sa¤lanmas›, herkesin olumlu tepkilere neden oldu. Aileler, anneler gününde çocuklar›n›n mücadele içinde olmas› gerekti¤i bilinciyle, tüm flehit ve tutsak ailelerini mücadeleye ça¤›rd›lar. (‹stanbul)


21 Mayıs -3 Haziran 2004

28

35

Medyada “incir çekirdi¤ini doldurmayacak sebeplerden” olarak lanse edilen olaylar, asl›nda içe at›lm›fl öfkenin birikerek patlamas›ndan baflka birfley de¤il. Dolay›s›yla olay›n kendisi sebep olmaktan ç›k›yor, insanlar›n o güne gelinceye dek yaflad›klar› s›k›nt› ve stres dolu yaflam koflullar› belirleyici oluyor.

Sistemin insanlara dayatt›¤› yozlaflman›n sonucu; fi‹DDET, GASP, ESRAR, ALKOL, C‹NAYET, HIRSIZLIK, C‹NNET... Son y›llarda artan aile içi cinayetler, cinnet geçiren insanlar›n yak›nlar›n› öldürmesi, artan h›rs›zl›k ve tecavüz olaylar›, para için insanlar›n birçok fleyi yapacak hale gelmesi oldukça düflündürücü ve incelenmesi gereken geliflmeler. Birçok insan›n sorunlar›ndan kurtulmak, unutmak veya çözmek ad›na alkole sar›lmas›, bu sorunlar yüzünden psikolojik sars›nt›lar yaflamas›, ortaya ç›kan s›k›nt›lar›n› fliddet yolu ile çözmeye çal›flmas›, kendisinin çözüm bulamad›¤› anlarda sar›ld›¤› fliddet ço¤unlukla ölümle sonuçlan›yor. Ve bu yaflananlar burjuva bas›nda “teflhir etmek”, “haber yapmak”, “olaylar› k›namak” isimleri alt›nda adeta özendirilerek ve as›l sorumlular› saklay›p “kifli”leri yerin dibine bat›rarak veriliyor. Yaz›m›za burjuva bas›ndan bu tür örnekler vererek bafllarsak; 6 May›s 2004 tarihli Milliyet gazetesinin “12 yafl›nda tüfekle kardefllerini vurdu” bafll›kl› haberinde Sivas’ta okulda kavga etti¤i arkadafllar›n› vurmak için babas›n›n tüfe¤ini “çalan” 12 yafl›ndaki bir çocuk anlat›l›yor. Haberde okulda arkadafllar›yla kavga ettikten sonra eve giderek ‹talya’da çal›flan babas›na ait olan tüfe¤i eline alan çocu¤un “Arkadafllar›mla kavga ettim. Onlar› vuraca¤›m” demesi üzerine ablas› engel olmaya çal›flt›¤›, ancak silahtan ç›kan saçmalarla hem kendini hem de küçük kardeflini yaralad›¤› yer al›yor. 10 May›s 2004 tarihli Akflam gazetesinin “fiüpheye iki ceset” bafll›kl› haberinde ise ‹skenderun’da cinnet geçiren ve bir süredir iflsiz olan floför

S.T.’nin kar›s›n›n kendisini aldatt›¤›n›, çocuklar›ndan birisinin kendisinden olmad›¤›n› ö¤renince ç›lg›na dönmesi ve 19 ve 17 yafllar›ndaki iki çocu¤unu tabancayla vurarak öldürmesi anlat›l›yor. Tutuklanan baban›n aile içi fliddet, cinsel taciz, esrar içmek ve satmak gibi suçlardan birçok kez gözalt›na al›nd›¤› da haberin ayr›nt›lar›nda yer alan konular aras›nda. 16 May›s 2004 tarihli Milliyet gazetesinin “Üvey o¤lunu duvara çarpt›” bafll›kl› haberinde ise Mersin’de 47 yafl›ndaki M.B.’nin alt›n› ›slatt›¤› gerekçesi ile 3 yafl›ndaki o¤lunu duvara vurarak öldürdü¤ü yaz›yor. Yaklafl›k iki y›l kadar önce Adana’da yaflanan bir olay›n televizyonlardan aktar›lmas›nda, gerçek gizlenmeye çal›fl›lmas›na karfl›n, tüm ç›plakl›¤›yla adeta hayk›r›yor. Hapishaneden ç›kt›ktan sonra gece, mahallesindeki marketi soymaya çal›fl›rken yakalanan kifli, market sahibinin hakaretleri karfl›s›nda flu yak›c› soruyu soruyor: “‹fl verdiniz de çal›flmad›m m›?” Sürekli kiflileri suçlayan sisteme karfl›n, maddi koflullar asl›nda suçluyu yaratan temeller oluyor. Kuflkusuz h›rs›zl›¤›n, doland›r›c›l›¤›n bu kadar yayg›nlaflmas› sadece paras›zl›k, iflsizlik ve zor yaflam koflullar›yla aç›klanamaz. Gerçek flu ki, medyadan her gün bir zengin olma hikayesinin üzerimize kusuldu¤u, “Nas›l zengin olunur?” kitaplar›n›n ard› ard›na piyasaya ç›kt›¤› günümüzde, insanlar eme¤iyle çal›flarak yaflaman›n ne kadar zor oldu¤unun, h›rs›zl›k, doland›r›c›l›k ve k›sa yoldan köfleyi dönmenin ise ne kadar kolay oldu¤unun bir karfl›laflt›rmas›n› yap›-

yorlar. Müthifl bir de¤er kayb› yaflan›yor, yozlaflma iflte tam bu noktada bafll›yor. Araflt›rmalarda “sizin için en önemli fley nedir?” sorusunun cevab› yüksek ço¤unlukla “para” olarak ç›k›yor. Babas›, annesi 25 y›ld›r çal›flt›¤› halde hiçbir fleyleri olmayan k›z çocu¤u 18 yafl›n cahilli¤inden de¤il, tam da kendisine bu de¤erler benimsetildi¤i için rahatl›kla “hortumcu olaca¤›m!” diyor konufltu¤umuzda. Devletin kendisinin onlarca yolsuzlu¤unun, hortumlanmas›n›n ortaya ç›kmas›na ra¤men, herkes birfley olmam›fl gibi davrand›¤›na göre, hatta hortumcular ortal›k yerde magazin programlar›nda olanca flatafatlar›yla boy gösterdi¤ine göre, “ben de yapsam ne olur ki” anlay›fl› meflrulafl›yor böylelikle. Daha birçok örnek verilebilece¤i gibi burjuva bas›ndan k›sa k›sa almaya çal›flt›¤›m›z bu haberler ülke gerçekli¤imizi göstermeye yetiyor. Burjuva bas›n ise ait oldu¤u s›n›fa hizmet etmede kusur etmeyerek yaflanan bu toplumsal olaylar›n “suçlu”lar›n› hemen yakal›yor. Yaflanan bu ve benzeri olaylarda tek suçlu “Hain anne”, “Hay›rs›z evlat”, “Katil baba”, “Ç›lg›n sevgili”, “Delikanl›l›k gururu yapt›r›r” … vb. birçok bafll›klar alt›nda verilerek “sahte” suçlular bulunuyor. Daha do¤rusu gerçek suçlular saklan›yor. Hatta adliye ç›k›fl› linç görüntüleri ile de bu tablo tamamlanm›fl oluyor. Ve “suçu” iflleyene soruluyor; “ayn› fley senin kardefline yap›lsayd› ne yapard›n!” ‹nsan vicdan› bu tarz sorularla sorgulan›p, sorgulat›l›rken hedeflenen tüm toplumun vicdan›. Sorgulanan vicdanlar›n a¤›rl›¤› alt›nda

tüm bunlar› yaflatanlar› unutmak ve unutturmak için. DEVLET‹N HALK DÜfiMANI YÜZÜ ORTAYA ÇIKIYOR Asl›nda yaflanan bu geliflmeleri bir tür sosyal patlama olarak de¤erlendirmek yanl›fl olmaz. fiu son dönemde yaflanan geliflmelere bakt›¤›m›zda da ayn› gerçekleri ve devletin halka dayatt›¤› yoksulluk ve yozlaflman›n yan›nda azg›nca sald›rd›¤›n› görmek gerekir. Televizyon ekranlar›ndan al›fl›k oldu¤umuz gecekondu y›k›mlar› hemen hepimizin haf›zas›nda yer etmifltir. Her seferinde seçimler öncesi yap›lan kaçak binalara göz yuman ancak seçimler sonras› azg›nca “kaçak yap›laflma ile mücadele sürdüren” egemenler, y›k›m çal›flmalar›na hemen bafllamaktad›r. Ve yine bildik görüntüler televizyon ekranlar›na yans›maktad›r… Çocu¤unu, eflini yan›na alarak evinin çat›s›na ç›kan ve onlar› öldürmekle tehdit eden, kendisini jiletleyen insanlar. Ya da evinin gözleri önünde y›k›lmas›na dayanamayarak direnen çal›flan ancak solu¤u ya gözalt›nda ya da hastanede alanlar. Bu toplumsal y›k›m›n alt›nda yoksulun umudu ekmek, artan iflsizlikle her gün biraz daha yenilesi zor bir halde. Yap›lan bir dizi araflt›rmada özellikle de gençli¤in tablosunu anlamak aç›s›ndan çarp›c› verilerin ortaya koydu¤u tek fley gelecek korkusu. Ve her gün ›s›t›larak önümüze konulan ekonomideki pembe tablo gerçekle çarp›flt›r›ld›¤›nda hiç de umut vermiyor. Delil ve kan›t aramak için çok fazla araflt›rmaya gerek yok. Afla¤›daki olay›n tarihi 1 May›s 2004. ☞


35 Yaflanan bu geliflmeleri bir tür sosyal patlama olarak de¤erlendirmek yanl›fl olmaz. fiu son dönemde yaflanan geliflmelere bakt›¤›m›zda da ayn› gerçekleri ve devletin halka dayatt›¤› yoksulluk ve yozlaflman›n yan›nda azg›nca sald›rd›¤›n› görmek gerekir. Televizyon ekranlar›ndan al›fl›k oldu¤umuz gecekondu y›k›mlar› hemen hepimizin haf›zas›nda yer etmifltir. “‹fl istiyoruz” diye ba¤›ran iki genç polis taraf›ndan azg›nca dövüldü. Polisin insanlar›n flaflk›n bak›fllar› aras›nda iki kifliyi “al sana ifl” diyerek öldüresiye dövmesi, asl›nda devletin halk düflman› yüzünü ortaya sermektedir. Bu gençlerin medyaya yans›yan görüntülerinin burjuva köfle yazarlar› taraf›ndan ifllendi¤i ve konu edinildi¤i zemin de oldukça “ilginç”! “Bu iki genç terörist de¤il.” Yani “terörist olsalar öldüresiye dayak yemeyi hak ediyorlar” sonucu! “Ellerinde silah falan da yok.”, “Sadece biraz çak›rkeyfler o kadar!”, “Kimseye küfretmemifller, hakaret etmemifller, kavga ç›kar-

29 mam›fllar.”, “Kimsenin mal›na-mülküne, namusuna göz dikmemifller.” S›ralanan bu fl›klar›n hiç birine uymayan bu iki genç bu yüzden öldüresiye dayak yemeyi hak etmemifllerdi. Ola ki bu fl›klardan birini iflaretleme zemini olsayd› o zaman halk›n namusunu korumakla yükümlü 14 yafl›ndaki k›z çocuklar›na tecavüz eden polislerin öldüresiye dayak atma hak ve flanslar› vard›.Yine karakolun önünden geçerken yere izmarit atan iki kiflinin ayn› sonu yaflamas› bu düflmanl›¤› aç›kça ortaya koymaktad›r. Ezilen emekçi insanlar, gördükleri bask›n›n ve ezilmiflli¤in yaratt›¤› öfkeyi do¤ru yere yönlendiremeyince -kendisini ezene karfl›-bu defa hedef ya efli ya çocu¤u ya da beraber çal›flt›¤› ifl arkadafl› oluyor. Medyada “incir çekirdi¤ini doldurmayacak sebeplerden” olarak lanse edilen olaylar, asl›nda içe at›lm›fl öfkenin birikerek patlamas›ndan baflka birfley de¤il. Dolay›s›yla olay›n kendisi sebep olmaktan ç›k›yor, insanlar›n o güne gelinceye dek yaflad›klar› s›k›nt› ve stres dolu yaflam koflullar› belirleyici oluyor. UMUTSUZLUK YOZLAfiTIRIYOR Çaresizlik ve umutsuzluk içinde olan, gelece¤e güvenle bakamayan, yar›n› için somut hiçbir plan yapamayan insanlar bu ruh hali içinde s›k›nt›lar›n› öfkeye ve sald›rganl›¤a dönüfltürüyor. Denilebilir ki yoksullu¤un vard›¤› boyut olaylar› bu aflamaya getiriyor. Ekonomik sorunlar, iflsizlik, belirsizlik,

ekonomik çöküntünü insanlar›n umutlar›n›, hayallerini tüketmesine yol aç›yor. Ve sonucu da birçok kifli de de¤iflik oluyor. Kimileri k›sa yoldan zengin olman›n yolunu farkl› yöntemlerde bulurken kimisi de “umut da¤›tan” Pop Star vb. yar›flmalar ile olmad›k hayallere kap›l›yor. Hepimiz gazetelerde okumufluzdur elinde ne var yok sat›p Pop Star elemelerine kat›lmak için yol paras› yapan ya da k›yafet alanlar›n hikayesini. ‹nsanlar› y›llar›n eme¤ini bir kenara iterek elindeki her fleyini, tüm al›nterini bir parça k›yafete vermeye zorlayan as›l fley ise yukar›da sözünü etti¤imiz yoksulluk, sefalet, umutsuzluk tablosundan baflka bir fley de¤ildir. “Pop Star” gibi, “Biri Bizi Gözetliyor” gibi, “Bir Sevda Masal›” gibi çürümenin ve yozlaflman›n s›n›r›n›n olmad›¤›n› gösteren yar›flmalar ise bu tabloda adeta reyting rekorlar› k›rmaktad›r. Birileri ekran bafl›nda buna ortak olurken olay›n aktörleri olan kat›l›mc›lar ise kendine jüri diyen flarlatanlar›n karfl›s›nda her türlü hakareti, afla¤›lanmay› dinleyerek, bunlara sessiz kalarak hatta bunlar karfl›s›nda gülümseyerek zengin olaca¤›, flöhret olaca¤› günlerin hayalini kurmaktad›r. Kendisine yap›lan hakaretler flöhrete giden yolun bedelleri olarak alg›lanmakta ve rezil olmak pahas›na her türlü “yetenek” sergilenmektedir. Ekran bafl›nda evlenenler, boflananlar vb. bir diz soytar›l›k daha. Tüm bunlar ayn› “yap boz”un parçalar› asl›nda. ‹nsanlar› yaflama ba¤layan de¤er-

21 Mayıs-3 Haziran 2004 lerin kaybedilmesi, yani yozlaflma, bu de¤erlerin yerini “para”n›n almas›yla birlikte bencilli¤i ve insanlara güvenmemeyi de beraberinde getiriyor. ‹flçi ve emekçiler aras›nda oluflan bu güvensizlik duygusu, sömürüye karfl› kenetlenmesi gereken elleri “Gemisini kurtaran kaptan” anlay›fl›na itiyor. Birli¤in, mücadelenin ve dayan›flman›n olmas› gerekti¤i yerde, bireysel rahatl›¤›n›n peflinde olan insanlar ç›k›yor ortaya. Ama tüm bunlar tesadüfi de¤il, sistem bilinçli olarak bencilli¤i kutsuyor. Herfleye ra¤men, üreten ve yaratan eller, eme¤inden baflka bir fleyinin olmad›¤›n› biliyor. O halde sistemin sald›r›lar›n› bofla ç›karmak için daha fazla üretmek, daha çok çal›flmak bize kal›yor.

Hepimiz gazetelerde okumufluzdur elinde ne var yok sat›p Pop Star elemelerine kat›lmak için yol paras› yapan ya da k›yafet alanlar›n hikayesini. ‹nsanlar› y›llar›n eme¤ini bir kenara iterek elindeki her fleyini, tüm al›nterini bir parça k›yafete vermeye zorlayan as›l fley ise yukar›da sözünü etti¤imiz yoksulluk, sefalet, umutsuzluk tablosundan baflka bir fley de¤ildir.

Televizyon ekranlar›ndan al›fl›k oldu¤umuz gecekondu y›k›mlar› hemen hepimizin haf›zas›nda yer etmifltir. S›k s›k yaflanan bu olaylarda, çocu¤unu öldürmekle, kendini yakmakla tehdit eden kifliler ise “cani, ç›lg›n” vb. adland›rmalarla yans›yor ekrana.


21 Mayıs-3 Haziran 2004

30

‹flçi-köylü’den EMPERYAL‹STLER VE UfiAKLARI HALKLARA ÖZGÜRLÜK GET‹REMEZ! Geçti¤imiz hafta Irak’ta asl›nda hiçte yabanc›s› olmad›¤›m›z iflkence olaylar›n›n ortaya ç›kmas› ve tüm dünyada yay›nlanmas›n›n ard›ndan ülkemizde de burjuva bas›nda çeflitli yorumlar yap›ld›. Kimisi böyle bir vahfletin görülmedi¤ini, bu tür uygulamalar›n Saddam döneminde kald›¤›n› düflündüklerini yazd› “flaflk›nl›k” içinde, kimisi ise bir yandan iflkenceyi sözüm ona k›narken “onlar terörist de¤ildi” diyerek di¤er yandan da as›l olarak iflkenceyi “hak eden”lerin varl›¤›na de¤indi ve iflkenceci TC devletini koruma çabalar›na devam etti. T›pk› 1 May›s 2004 tarihinde “ifl istiyoruz” diye ba¤›ran iki gencin polisler taraf›ndan “al sana ifl” bö¤ürtüleriyle öldüresiye dövülmesinin ard›ndan yap›lan yorumlar gibi. Kimi burjuva bas›n yazarlar›na göre “bu gençler terörist de¤ildi”. Yani öldüresiye dövülmeyi, iflkenceyi, afla¤›lanmay› hak etmiyorlard›. Ya da Ankara’da bir karakolun önünden geçerken yere izmarit atan iki gencin polisler taraf›ndan dövülerek hastanelik edilmesi olay›ndaki gibi. Ya da Antalya’da gecekondusunu y›k›mdan korumak için direnen halka azg›nca sald›r›lmas› gibi. Bu örnekleri ülkemiz aç›s›ndan da dünya aç›s›ndan da ço¤altmak mümkün. Ancak önemli olan iflkence olaylar›n› tek tek s›ralamak de¤il en az›ndan Irak özgülünde, Ortado¤u’ya “demokrasi”, “insan haklar›” götürece¤ini ilan eden ABD ve flahs›nda tüm emperyalistlerin birer iflkenceci oldu¤unu görmektir. Evet emperyalistler birer iflkencecidir. Bunun en yak›n örne¤i Irak’t›r. Irak’ta topraklar›n› emperyalist ya¤madan korumak isteyen Irakl›lar iflkencelere tabi tutulmaktad›r. Her ne

kadar kimi ABD’li yetkililer bu iflkence olaylar›n› “Cenevre Sözleflmesi”ni okumam›fl baz› ABD’li askerlerin Irakl›lara nas›l davranaca¤›n› bilememesi üzerine geliflmifl “münferit” olaylar olarak de¤erlendirse de yaflananlar›n sistematik iflkenceler oldu¤u ortadad›r. Gerek bas›na yans›yan foto¤raflar gerekse hapishaneden ç›kan Irakl›lar›n anlatt›klar› ve en çarp›c›s› Ebu Galip Hapishanesi’nde bulunan Irakl› bir kad›n›n yazd›¤› mektup yaflananlar› anlatmaya yetmektedir. ABD’nin Irak’ta uygulad›¤› bu zulüm için “dünya kamuoyuna korkusuzca aç›klanmas› bile takdire de¤er” yorumunu yapan Türkiye ise uflakl›¤›n›n gere¤ini yerine getirmektedir. ‹flkencecinin iflkence yapt›¤›na dair kan›tlar› “korkusuzca” aç›klamas› olsa olsa bir aymazl›k örne¤i olabilecekken yap›lan bu de¤erlendirme, Türkiye’de devletin iflkenceye bak›fl›n› da ortaya koymaktad›r. Irakl›lara iflkence yap›l›rken çekilen ve bas›na yans›yan foto¤raflar karfl›s›nda Türkiye’de yaflanan iflkenceleri unutarak “floka girenler” oldu. Oysa yap›lanlar birbiri ile oldukça fazla benzerlik tafl›maktad›r. Kulaklar›, kafalar› kesilerek yanlar›nda poz verilen gerilla cesetleri, tecavüz sahneleri, hapishane katliamlar› vb. görüntülerin Türkiye’de de baflka ülkeleri aratmayacak kadar çok yafland›¤›n› hepimiz biliyoruz. T›pk› ABD’li yetkililerin yapt›¤› gibi Türkiye’deki iflkence vakalar› da y›llard›r “münferit” olaylar olarak de¤erlendiriliyor. Oysa iflkence bir sistem sorunudur. Ve Türkiye halk› yukar›da da verdi¤imiz sadece son birkaç örnekle bile iflkenceye yabanc› de¤ildir. Ancak bu konu ile ilgili olarak fluna da de¤inmek gerekiyor ki emperyalist-

ler yapt›klar› tüm iflkencelere ra¤men amaçlar›na da ulaflamam›fllard›r ve ulaflamazlar da. Irak’ta direnifl tüm iflkencelere ra¤men sürmekte ve büyümektedir. ABD ve ‹ngiltere’nin direnifl karfl›s›nda iyice köfleye s›k›flt›¤› ve kendi askerlerini Irak’tan çekmek için Irakl› askerlerin e¤itimine h›z verdikleri ABD bas›n›nda yer almaya bafllad› bile. Bundan birkaç ay önce “ne kadar sürerse sürsün sonuna kadar Irak’ta kalacaklar›n›” vurgulayan Blair flimdi ise yapt›¤› aç›klamalarda bir an önce Irak’tan çekilmenin hesaplar›n› yapt›klar›n› dil ucu ile söylüyor. Elbette bu yeni kararlar›n›n k›l›f› da haz›r: “Biz askerlerimizin orada ebediyen kalmayacaklar›n› ve Irak’›n Irakl›lar taraf›ndan yönetilmesini istedi¤imizi her zaman söyledik.” fiu gerçe¤i herkes biliyor ki -özellikle de a盤a çak›n iflkence resimleri sonras›emperyalistlerin hiçbir yere “özgürlük”, “demokrasi”, “insan haklar›” götürmek, “oradaki halk›n kendi kendini yönetmesini sa¤lamak” için yapt›¤› operasyonlar yoktur. Ya¤ma ve talan için yapt›¤› operasyonlar vard›r. Bugün için ABD Irak’ta yaflanan direnifl karfl›s›nda, birçok kez yan›ld›klar›n› itiraf eden ABD’li yetkililere son olarak da Colin Powell kat›ld›. Powell ABD’de NBC televizyonuna yapt›¤› aç›klamada Irak’ta kitle imha silahlar› oldu¤u gibi bir haber ald›klar›n› ancak bunun yanl›fl bir bilgi oldu¤unu “öyle görünüyor ki bu silah istihbarat› sand›¤›m›z gibi güvenilir olmaktan uzakt›” sözleri ile itiraf etti. Ancak geç kal›nm›fl bu itiraflar da Irak’ta geliflen direniflin her gün yeni hedeflerle ilerlemesini engelleyemiyor. Son olarak Irak Geçici Hükümet Konseyi’nin dönem baflkan› Abdülzehra Osman Muhammed Ba¤dat’taki ABD askerlerinin ana karargah›na yap›lan bombal› sald›r› s›ras›nda öldürüldü. Bu geliflmelerin yan›nda önemli olan bir di¤er olay da ABD’nin yeni

Sümerbank iflçileri hükümeti uyard› Yaklafl›k 8 ayd›r üretimi durdurulan Sümerbank Fabrikas›’n›n ihaleye aç›larak sat›lmas›n› protesto eden iflçiler, ne pahas›na olursa olsun fabrikalar›n› satt›rmayacaklar›n› ifade etti. Teksif Sendikas› Bak›rköy fiube Baflkan› Çetin Yelken, “Bir hafta içerisinde bu yanl›fltan dönülmezse biz de bir yanl›fla girece¤iz” fleklinde uyar›da bulundu. Sümerbank iflçileri, fabrikalar›n›n ihaleyle 44 milyar dolara Do¤a Madencilik’e sat›lmas›n› protesto etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek ama-

c›yla Sümerbank Fabrikas›’n›n önünde bir araya geldi. “‹flimiz, afl›m›z ya da bafl›m›z” pankart›n› tafl›yan iflçiler, “‹fl ekmek yoksa bar›fl da yok”, “Kahrolsun IMF ba¤›ms›z Türkiye”, “K‹T’ler vatand›r, vatan sat›lmaz” sloganlar› eflli¤inde fabrika içerisinde yürüyerek fabrika önünde topland›. Burada bir konuflma yapan Çetin Yelken, bir y›l› aflk›n süredir, “Üretmek istiyoruz” slogan›yla hareket ettiklerini ancak üretimin durdurulmas›yla iflçilerin fabrikadan kopart›lmak istendi¤ini söyledi. Yel-

ken, “Bu devlet gömlek dikmez, e¤itim vermez, sa¤l›k hizmeti vermez, petrol üretmez ise ne yapar? Bu devlet benim çocuklar›m› ABD’nin ç›kar›na savaflta öldürtmek için mi var?” diye sordu. Yelken “Fabrikay› ne pahas›na olursa olsun koruyaca¤›z ve hatta gerekirse fabrikay› iflgal edece¤iz. … Kolay de¤il buralar› bizden almak. Cesedimizi çi¤nemeden fabrikam›z› alamazs›n›z” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan iflçiler daha sonra eylem plan›n› belirlemek için fabrikada yap›lacak toplant›ya gitti. (‹stanbul)

35 üsler için Türkiye ile yapt›¤› görüflmeler oldu. Bas›nda “ABD Türkiye’yi askeri güç merkezi olarak kullanmak istiyor” bafll›klar› ile yer alan habere göre ‹ncirlik Üssü’nün geniflletilmesi, Trabzon ve Samsun’a deniz üssü kurulmas› çal›flmalar› ABD aç›s›ndan söz konusu. Bu geliflmeler özellikle Irak’ta büyük bir girdap›n içinde ç›rp›nan ABD aç›s›ndan önemli. “Büyük Ortado¤u Projesi” için tart›flmalar› bafllatan ABD, 28-29 Haziran’da yapaca¤› NATO zirvesi öncesi özellikle Türkiye’nin de içinde bulundu¤u birçok plan›n› yaflama geçirmek için sab›rs›zlan›yor. ‹ncirlik Üssü için 48 savafl uça¤› ve 10 tanker uça¤› bulundurmak fleklinde formüle edilen geniflleme tart›flmas› bu askeri gücü kullanacak 1000 kadar askeri personel ile tamamlan›yor. Bunlar›n yan›nda ikisi Trabzon ve Samsun’da olmak üzere Karadeniz’de üç askeri deniz üssü kurma önerisi ve bir de Konya Karap›nar bölgesinin askeri tatbikat alan› olarak kullan›lmas› gibi düflünceler de mevcut. ‹ncirlik Üssü’nün kendileri için vazgeçilmez oldu¤unu her f›rsatta vurgulayan ABD’nin flimdi yeni üs planlar› ile birlikte “Büyük Ortado¤u Projesi”, NATO toplant›s› birlikte düflünüldü¤ünde yap›lan planlar›n önemi ve Türkiye’nin kilit rolü ile ilgili ip uçlar› yakalanabilir. Büyük Ortado¤u Projesi’nin Kafkaslar aya¤› ile birlikte düflünüldü¤ünde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde kullan›lmaya bafllanacak askeri üslerin ABD için anlam› oldukça fazla. Tüm bu geliflmeler asl›nda Türkiye’de NATO toplant› öncesi ve sonras›nda yaflanacaklar› da bir anlamda gösteriyor. NATO öncesi ‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair’in Ankara’ya yapt›¤› ziyaret de bu anlamda önemli. NATO toplant›s› için yap›lan haz›rl›klar, al›nan önlemler de bunu gösteriyor. Bu aç›dan Haziran ay›nda yap›lacak toplant› öncesi ve s›ras›nda daha etkili eylemler örgütlemek, sürece haz›rlanmak oldukça önemli.


35

31

21 Mayıs-3 Haziran 2004

Dün 6. Filo, bugün NATO; ‹STANBUL’U NATO’ Y A D A R E D E C E ⁄ ‹ Z ! 68 kufla¤›n›n anti-emperyalist mücadele ruhuyla bir araya gelen sendikalar, dernekler, siyasi partiler, gençlik örgütlülükleri ve devrimci kurumlar “Büyük Ortado¤u Projesi’nin de¤erlendirilece¤i bu kapsamda Türkiye ve dünya halklar›na kan, sömürü ve gözyafl› getirecek olan emperyalizmin silahl› örgütü NATO’nun Haziran ay›nda ‹stanbul’da yap›lacak olan zirvesini engellemek, NATO karfl›s›nda ortak hareket edip, güçlü bir karfl› durufl sergileyebilmek için NATO ve Bush Karfl›t› Birlik’i oluflturdu. “NATO ve Savafl Karfl›t› Birlik” 6 May›s 2004 tarihinde 1972 y›l›nda idam edilen Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan için Dolmabahçe’de yap›lan aç›klamayla eylemlerine bafllad›. 68 kufla¤›n›n gençlik önderlerinden Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan’›n idam edildikleri gün olan 6 May›s’ta katledilifllerinin 32. y›l›nda Dolmabahçe’de savafl karfl›tlar› taraf›ndan ABD ve NATO karfl›t› eylemle an›larak anti-emperyalist mücadelenin bugün de devam etti¤i Denizlerin 6. Filo’yu denize döktükleri yer olan Dolmabahçe’de ‹stanbul’un NATO’ya dar edilece¤i dile getirildi. ‹nönü Stadyumu’nun önünden “NATO’ya geçit vermeyece¤iz”, “NATO’ya karfl› tek yumruk tek barikat”, “‹stanbul NATO’ya kap›lar› kap›yor”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor sürecek mücadelemiz”, “Emperyalistler, iflbirlikçiler 6. Filo’yu unutmay›n” vb. sloganlarla yolu trafi¤e kapatan eylemciler Dolmabahçe’ye yürüdüler. Burada ‹brahim Kaypakkaya, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan ve Mahir Çayan flahs›nda devrim flehitleri için sayg› duruflu yap›ld›. NATO ve Bush Karfl›t› Birlik ad›na bas›n aç›klamas›n› yapan KESK fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ekber Ifl›k birli¤in kurulma nedenlerinden bahsedip NATO zirvesine de¤inerek “Bugün Denizlerin ölüm y›ldönümünde onlar›n 6. Filo’yu denize döktükleri yerdeyiz. Ayn› anti-emperyalist bilinç ve kararl›l›kla emperyalizme ve onun askeri örgütü NATO’ya karfl› onlar›n yolundan yürüyece¤imize and içiyoruz. Bu ülkenin iflçileri, emekçileri, gençleri, kad›nlar› olarak emperyalistlerin yeni sald›r› planlar›na engel olaca¤›m›z›, bir kez daha ilan ediyoruz” dedi. Gençlik ad›na konuflan Orhan Atan ise “Bush ve NATO bu ülkeye geldiklerinde karfl›lar›nda Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in halklar›n kardeflli¤i için verdikleri mücadelenin mirasç›lar›n›, bizleri bulacakt›r. Üniversitelerimizi, atölye ve fabrikalar›m›z› emperyalizme ve iflbirlikçilerine karfl› mücadelemizin kaleleri yapaca¤›z” dedi. Eylem ABD kuklas›n›n yak›lmas›yla sona erdi. Eylemde “NATO’ya hay›r, üsler kapat›ls›n”, “NATO’ya geçit yok”; Kahrolsun emperyalizm” yaz›l› pankartlar›yla ILPS ve YDG de yer ald›. (‹stanbul) NATO’YA HAYIR! 15 May›s Cumartesi günü Taksim Gezi Park’ta Saat 13:00’de “NATO ve Bush Karfl›t› Birlik” taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. “‹stiyorsan gerçekçidir; NATO’ya Hay›r”, “NATO’ya hay›r üsler kapat›ls›n” ve “NATO’ya hay›r, savafl tüccar-

lar›n› ‹stanbul’da istemiyoruz” pankartlar›n›n aç›ld›¤› eylem fiükran Kurdakul, Sennur Sezer gibi ayd›nlar da yer ald›lar. “NATO’ya hay›r, üsler kapat›ls›n”, “Kahrolsun emperyalizm, yaflas›n halklar›n mücadelesi” gibi sloganlar›n at›ld›¤› eyleme polis bas›n aç›klamas› niteli¤ini afl›p eyleme dönüfltürüldü¤ü gerekçesiyle 5 dakika içinde kitle da¤›lmad›¤› takdirde da¤›tacaklar›n› söyleyerek müdahale etti. Bunun üzerine alk›fllarla müdahaleyi protesto eden ve “Yankee Go Home” sloganlar›n› atan kitle bir süre daha alanda kald›. Kitle temsilcilerinin yapt›klar› konuflmalarda bu durum ve emperyalistlerin askeri ittifaklar› NATO teflhir edilirken, ayd›nlar da yapt›klar› konuflmalar ve okuduklar› fliirlerle tepkilerini dile getirdiler. Kitle “Yanke go home” sloganlar› att›ktan sonra sessiz bir flekilde da¤›ld›. ESENYURT 9 May›s 2004 tarihinde Esenyurt Köyiçi Cumhuriyet meydan›nda BDSP, DHP, ESP, Güney Kültür Merkezi, Esenyurt Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve Partizan bir araya gelerek, emperyalist iflgale ve NATO’ya karfl› DKÖ’leri ve duyarl› kesimleri oluflturmak istedikleri güçbirli¤ine ça¤›rd›lar. “Emperyalizm ka¤›ttan kapland›r”, “Yaflas›n halklar›n örgütlü direnifli”, “Halklar›n katili NATO’ya geçit yok”, “Katil Bush Ortado¤u’dan defol” vb. yaz›l› dövizleri tafl›yan yaklafl›k 40 kifli “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Emperyalistler, iflbirlikçiler 6. Filo’yu unutmay›n”, “‹stanbul’u NATO’ya dar edece¤iz” vb. sloganlar att›lar. Bas›n aç›klamas›n› yapan Ahmet Uçak “Size sesleniyoruz; bizler ezilen halklar›n saf›nda olarak ‹stanbul’u NATO’ya ve emperyalist haydutlara dar edece¤iz. Halk›m›z›n Ortado¤u üzerinde emperyalizmin yeni sömürü politikalar›na alet edilmek istenmesine seyirci kalmayaca¤›z. ‹flçi emekçi ve ezilenlerle birlikte emperyalist ve iflbirlikçi planlar›n›z› parçalamak için alanlar› kuflataca¤›z” dedi. Aç›klama “Direnen halklar kazanacak”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb. sloganlarla sona erdi. (‹stanbul) NO PASSARAN 15 May›s Cumartesi günü Eurovizyon flark› yar›flmas›n›n yap›ld›¤› Abdi ‹pekçi Spor Salonu önünde “NATO ve Bush Karfl›t› Birlik” ad›na NATO ve emperyalizm karfl›t› bir eylem gerçeklefltirildi. Spor salonunun önünde bulunan kalabal›k ve gazetecilerin aras›na girerek “NATO’ya geçit yok”, “No passaran” yaz›l› dövizlerini açan eylemciler, kalabal›¤›n flaflk›nl›¤› ve gazetecilerin yo¤un ilgisi alt›nda dövizlerinde yaz›l› olan ve “Katil ABD, Ortado¤u’dan defol” sloganlar›n› hayk›rd›lar. Çok k›sa bir süre sonra eylemcilere müdahale eden polis direnmeleri sonucunda eylemcileri sürükleyerek polis otosuna bindirdi. Polis otosu alandan uzaklaflana kadar gazetecilerin ve kalabal›¤›n ilgisinin azalmad›¤› “NATO ve Bush Karfl›t› Birlik” destekçisi eylemciler, Zeytinburnu Karakolu’na götürüldüler. Gözalt›na al›nan Sinan Y›ld›z, Aysel Balc›, Yavuz Akça, Atasever Öztürk ertesi gün serbest b›rak›l›rken, gazete çal›flanlar›m›z Tugay

Okay g›yabisi oldu¤u gerekçesiyle 1 gün daha gözalt›nda tutuldu. Eylemcilerin hakk›nda 2911 Say›l› Toplant› ve Gösteri Yürüyüflleri Yasas›’na Muhalefetten dava aç›ld›. KAT‹L BLA‹R ÜLKEM‹ZDEN DEFOL! 17 May›s 2004 tarihinde Ankara’ya gelen ‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair çeflitli illerde protesto eylemleriyle karfl›land›. Ülkemizde Haziran ay›nda yap›lacak olan NATO zirvesinde emperyalizmin halklar› teslim alma savafl›nda ve bu savafl çerçevesinde ortaya konan Büyük Ortado¤u Projesi’nde belirlenecek olan Türkiye’nin üstlenece¤i rolün içeri¤i hakk›nda görüflmeler yapmak üzere Türkiye’ye gelen Blair, NATO ve Bush Karfl›t› Birlik bileflenleri taraf›ndan ‹ngiliz Konsoloslu¤u önünde protesto edildi. Saat 13:30’da Konsolosluk önünde toplanan yaklafl›k 60 kifli “‹flkence ve katliamlar›n sorumlusu Blair ülkemizden defol” NATO ve Bush Karfl›t› Birlik pankart›n›n arkas›nda “Blair iflgalci politikalar›n sorumlusudur”, “NATO’ya hay›r”, “Savafl tüccarlar›n› ‹stanbul’da istemiyoruz”, “Blair dünya halklar›n›n düflman›d›r” vb. dövizlerle Irak’taki esirlere iflkence yap›ld›¤›n› gösteren resimleri tafl›d›lar. Bas›n aç›klamas›n› yapan Fadik Bilgetekin 1949 y›l›nda “komünizmle mücadele” için NATO ad› verilen silahl› örgütü kuran emperyalistlerin 1991 y›l›na kadar gerçeklefltirdikleri iflgal, katliam ve iflkenceleri bu gaye ile maskelemeye çal›flt›klar›n› ifade ederek “Bizler, devrimci, demokrat, savafl ve iflgal karfl›t›, anti-emperyalist ve duyarl› insanlar olarak halklar›n katili, iflkence ve katliamlar›n bafl sorumlular›ndan Blair’i, di¤er katilleri ve bu katillerin silahl› örgütü NATO’yu ülkemizde istemedi¤imizi hayk›rmak için buraday›z” dedi. Çevredeki insanlar›n da ilgisini çeken eylem “‹flkenceci Blair ülkemizden defol”, “NATO’ya hay›r, üsler kapat›ls›n”, “Kahrolsun emperyalizm, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar›n at›lmas›yla alk›fllarla son buldu. (‹stanbul) ‹ZM‹R Emperyalistler ve uflaklar› ‹zmir’de yapt›klar› ‹ktisat Kongresiyle Türkiye emekçi halk›na yönelik yeni sald›r›lar› ve politikalar› tart›flt›lar. ‹lki 1923 y›l›nda yap›lan ‹ktisat Kongresi’nin üçüncüsü 5-9 May›s 2004’te ‹zmir’de yap›lmas› ise KESK ve D‹SK’in yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla protesto edildi. Kongrenin bafllad›¤› gün olan 5 May›s 2004 tarihinde Kongrenin yap›ld›¤› ‹zmir Enternasyonal Fuar Alan›’na yak›n olan Konak Belediyesi önünde toplanan emekçiler sloganlarla eylemlerini bafllatt›lar. Eyleme Partizan kitlesi de kat›ld›. Eylemde “‹stanbul NATO’ya mezar ola-

cak”, “ABD, AB, DB, IMF, NATO ülkemizden defolun” yaz›l› Partizan imzal› dövizler de aç›l›rken bas›n metnini E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Baflkan› Galip Güçlü okudu. Emperyalistlerin ülkeden defolmas›n› isteyen Güçlü yap›lan Kongreyle emekçileri yeni sald›r›lar›n bekledi¤ini belirtti. Bu yüzden Kongreye ve 28 Haziran’da ‹stanbul’da NATO’ya karfl› durulmas› gerekti¤ini belirtti. Ard›ndan sözü alan BES Genel Sekreteri Döndü Taka “Bu Kongreye kat›lanlar ülkemizi karanl›¤a sürüklemek istiyorlar. ‹hale kapmak için buraya gelen tekellerin temsilcileri var. Örne¤in Microsoft gibi. Bu ülkenin gelece¤i bizim ellerimizle de¤iflecektir. Gelece¤imizi karartanlar› ülkemizden koval›m. Denizlerin 6. Filo’yu denize döktü¤ü gibi, emperyalistleri 28 Haziran’da denize dökece¤iz” dedi. Eylemde s›k s›k “IMF defol bu memleket bizim”, “IMF de¤il, üretenler yönetsin”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “‹stanbul NATO’ya mezar olacak” vb. sloganlar da at›l›rken, eyleme Partizan’›n yan›s›ra YDG, ESP, TKP, EMEP, SDP, ÖMP, ‹HD, BDSP ve DHP de kat›larak destek verdiler. GAZ‹ANTEP KESK Gaziantep fiubeler Platformu üyesi bir grup, 28-29 Haziran tarihleri aras›nda ‹stanbul’da yap›lacak NATO Zirvesi’ni protesto etmek amac›yla 10 May›s tarihinde Atatürk Heykeli önünde topland›. Bas›n aç›klamas›na DEHAP, EMEP ve ‹HD de destek sundu. KESK Gaziantep fiubeler Platformu’nun pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k, “Katil ABD iflbirlikçi AKP”, “Her yer Irak, hepimiz Irakl›y›z”, “Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz” sloganlar› at›ld›. KESK Gaziantep fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Yusuf fiahiner, AKP hükümetinin ABD’nin Büyük Ortado¤u Projesi’nin yaflam bulmas› için yürüttü¤ü savafl›n orta¤› oldu¤unu söyledi. KAHRAMANMARAfi E¤itim-Sen Kahramanmarafl fiubesi 8 May›s tarihinde Trabzon Caddesi üzerinde özel idare binas› önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak, ABD’nin Irak’ta yapt›¤› iflkenceleri protesto etti. “‹flgale de¤il, direnifle ortak ol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i ve dayan›flmas›”, “ABD Ortado¤u’dan defol” vb. dövizlerinin aç›ld›¤› eyleme yaklafl›k 30 kifli kat›ld›. E¤itim-Sen baflkan› Bedri Yamaç yapt›¤› aç›klamada halka duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundu. “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “ABD Ortado¤u’dan defol” sloganlar›n at›ld›¤› aç›klamaya Yeni Demokrat Gençlik ve Özgür Gençlik okurlar› da destek verdi.


UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84

Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

BÜROLAR

➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54

Genel Da¤›t›m: YAY-SAT

➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N

@mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

İşkencelerin sorumlusu emperyalizm ve uşaklarıdır Bundan bir y›l önce Bush, yapt›¤› aç›klamada Irak halk›n›n kendilerine götürdükleri özgürlükten dolay› minnet duyacaklar›n› aç›klam›flt›. Haf›zalardan silinmeyen bu aç›klamayla birlikte flimdi götürülen “özgürlü¤ün” sonuçlar›na tarih ve insanl›k büyük bir tan›kl›k yap›yor. Çekilen “hat›ra foto¤raflar›” ile belgelenen ve kan›tlanan “özgürlük” dünya halklar›n›n düflman› ABD’nin, tüm Ortado¤u’ya götürece¤ini iddia etti¤i özgürlü¤ün de kan›t› ve niteli¤ini gösteriyor. Bu kan›tlar bir yandan emperyalizmin teflhirini ve halklara reva gördü¤ü uygulamalar› bizlere anlat›rken, di¤er yandan da iflkence olgusunun bir kez daha tart›fl›lmas›n›, sadece geçmifli de¤il bugün de yaflanan bir gerçekli¤i ortaya koydu. Bizler iflkenceye yabanc› de¤iliz. ‹flkence; kimi zaman kendimizin, kimi zaman bir yak›n›m›z›n, dostumuzun, yoldafl›m›z›n yaflad›klar›yla bilincimizde tazeli¤ini korumakta. Ancak ülkemizdeki bu gerçeklikle özdeflleflmifl, fakat ad› sadece iflkencelerle de¤il, iflkencecilerine kabus yaratarak ve “ser verip s›r vermeme” ilkesinin de yarat›c›s› olarak haf›zalar›m›zda yer etmifl bir önder var: ‹BRAH‹M KAYPAKKAYA.

‹brahim Kaypakkaya’n›n iflkencede katledilmesinin 31. y›ldönümü olan 18 May›s günü NATO ve Bush Karfl›t› Birlik, iflgal askerlerinin Irak’ta halka yapt›¤› iflkenceleri ve ülkemizde yaflanan iflkenceleri protesto etmek için bir eylem yapt›. Saat 14.00’de ‹stinye’de bulunan ABD Konsoloslu¤u önünde gerçeklefltirilen eylemde “Irak’ta, Türki-

ye’de ve her yerde ‹flkencelerin Sorumlusu Emperyalizmdir” pankart›, Irak’tan iflkence görüntülerinin yer ald›¤› dövizler ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n foto¤raflar› tafl›nd›. ABD Konsoloslu¤u önüne “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “‹flgale de¤il, direnifle destek” sloganlar›yla yürüyen kitle, Konsolosluk önüne geldi¤in-

IRAK’TA ‹fiKENCE’YE PROTESTO

‹STANBUL/ÇA⁄LAYAN 9 May›s Pazar günü fiiflli Abide-i Hürriyet Meydan›’nda ‹nsan Haklar› ve Hürriyetleri, ‹nsani Yard›m Vakf› (‹HNA) taraf›ndan baflvurusu yap›lan “Irak’ta iflgale ve iflkenceye hay›r” mitingi gerçeklefltirildi. EMEP, BBP, MHP, DYP ve SDP gibi siyasi parti temsilcileri ile Irak Türkmenleri Adalet ve Kurtulufl Partisi, BEKSAV, ESP, Mazlum-Der ve çeflitli dernek ve vak›flar›n kat›ld›¤› mitingde ABD, ‹srail ve ‹ngiltere karfl›t› pankart ve dövizler tafl›nd›. Dini motifli müziklerin çal›nd›¤› mitingde “Kahrolsun ‹srail”, “Muhammed’in ordusu, kafirlerin korkusu”, “‹flte Bat› Medeniyeti: ‹flgal ve tecavüz” sloganlar› at›larak tekbir getirildi. ‹HNA Genel Baflkan› Bülent Y›ld›r›m’›n ve Irakl› bir kad›n›n yapt›¤› konuflmalarda NATO zirvesine karfl› ç›k›lmas› gerekti¤i vurguland›. Son olarak

Saddam Hüseyin ve G. Bush k›l›¤›na giren 2 kiflinin esirlere iflkence yapt›klar› k›sa oyunun ard›ndan Bush’u temsil eden kukla yak›larak eylem sona erdi.

“‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Emperyalist savafla, iflgale hay›r”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar at›l›rken; iflkence resimleri de aç›ld›. Ayr›ca ‹HD, Irak’taki esirlere yap›lan iflkenceyi k›namak amac›yla ABD Baflkan› G. W. Bush’a bir mektup gönderdi. (‹zmir)

IRAKLI ES‹RLERE YAPILAN ‹fiKENCE KINANDI Irak’ta ABD’li ve ‹ngiliz askerlerin Irakl› esirlere yapt›klar› iflkenceler ve kad›nlara yönelik tecavüzler ‹HD ‹zmir fiubesi taraf›ndan Konak Sümerbank önünde 8 May›s 2004 tarihinde saat 11:30’da yap›lan bas›n aç›klamas›yla k›nand›. Slogan ve alk›fllarla toplanan ‹HD’liler ad›na bas›n metnini ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Mustafa Rollas okudu. Rollas “gazete ve televizyonlarda son günlerde Irak’taki Ebu Garip Hapishanesi’nde yaflanan insanl›k d›fl› iflkencelerle karfl› karfl›ya kald›k” diyerek yaflanan sald›r›lar›n insan›n onuruna sald›r› oldu¤unu belirtti. Rollas iflkencenin insanl›k suçu oldu¤unu da belirterek “tarih önünde iflkenceci yüzü kan›tlanan iflgal güçlerinin baflkanlar›n›, Bush ve Blair’i 28 Haziran’da ‹stanbul’da a¤›rlamaya haz›rlanan ülke yöneticilerine ça¤r›m›z: Savafl suçlular›n›, iflkencecileri ülkemizde görmek istemiyoruz. Suça sessiz kalmay›n” dedi. Aç›klamada s›k s›k

ADANA ÇHD IRAKLI ES‹RLERE YAPILAN ‹fiKENCEY‹ KINADI ÇHD Adana fiubesi 6 May›s 2004 tarihinde yapt›¤› bir aç›klama ile, Ebu Garip Hapishanesi’nde bulunan Irakl› esirlerin Amerikal› askerlerce cinsel sald›r›lara maruz kalmas›n› k›nayarak, ABD askerlerinin Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nde yarg›lanmalar›n› istedi. ÇHD Üyesi Hüseyin K›l›nç yapt›¤› aç›klamada, yay›nlanan görüntülerde Irakl› esirlerin, Amerikal› askerlerin cinsel sald›r›s›na u¤rad›¤›na dikkat çekti. 6 May›s 1972 y›l›nda idam edilen Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Arslan’›n da an›ld›¤› aç›klamada K›l›nç, bas›na yans›yan foto¤raflar›n tüm dünyada dehflet hisleri yaratt›¤›n› belirtti ve farkl› kaynaklardan bas›na yans›yan bilgileri bir araya getirdiklerinde bu eylemlerin bir grup askerin ifli olmad›¤›n›, esirlerden bilgi almak ve direnifli bast›rmak için CIA taraf›ndan tertip edildi¤inin ortaya ç›kt›¤›n› ifade etti. Esirlere yap›lan iflkencelerin ayyuka ç›kmas›yla “iflgal güçleri”nin Vietnam’dan daha beter bir bata¤a sapland›¤›na iflaret eden K›l›nç,

de pankart ve dövizlerine açarak bas›n aç›klamas› yapt›lar. NATO ve Bush Karfl›t› Birlik ad›na okunan aç›klamada bu foto¤raflar› flok ve dehflet olarak aç›klayanlar›n ülkemiz tarihini çok çabuk unutanlar oldu¤u vurgulanarak, ülkemizde yaflanan iflkencelerden örnekler verildi. Aç›klamada ayr›ca “bundan 31 y›l önce bugün Diyarbak›r zindan›nda, t›rnaklar› çekilerek, parmaklar› kesilerek ve daha bir dizi iflkence yöntemi kullan›larak katledilen ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›l dönümü. Halklar›n hakl› ve onurlu mücadele tarihine ad›n› “ser verip s›r vermeyen” gelene¤in temsilcilerinden biri olarak yazd›ran, ard›nda emperyalizme karfl› direniflte önemli bir miras b›rakan ‹brahim Kaypakkaya da, Irak halk›n›n bugün bize gösterdi¤i gibi hakl› ve meflru olan›n iflkencelerle, katliamlarla yenilemeyece¤ini göstermiflti” denilerek iflkencelerden sorumlu olanlar›n emperyalistler ve onlar›n iflbirlikçi ve uflaklar› oldu¤u ifade edildi. Bas›n aç›klamas› s›k s›k “Katil ABD Irak’tan defol”, “‹flkence insanl›k suçudur” vb. sloganlarla kesildi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle yine sloganlarla eylemlerine son verdiler.

“ÇHD olarak bu vahfleti k›n›yoruz” dedi. Yine Adana’da Tüm Emekli-Sen Adana fiubesi üyesi bir grup 7 May›s tarihinde, Irakl›lara yap›lan iflkenceyi gösteren foto¤raflar› tafl›yarak ABD’yi protesto etti. ‹nönü Park›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›nda konuflan fiube Baflkan› Nurten Demirel, “Demokrasi ve özgürlük getirece¤ini vaad eden ABD emperyalizmi ak›l almaz zulümlerle özdeflleflmifltir” dedi. (Mersin) ‹HD ELAZI⁄ fiUBES‹ ABD’Y‹ LANETLED‹ ‹HD Elaz›¤ fiubesi taraf›ndan postane önünde Irakl› esirlerin maruz kald›¤› insanl›k d›fl› uygulamalar› k›namak amac›yla 4 May›s günü bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› eylemde konuflan ‹HD fiube Baflkan› Cafer Demir, dünya bas›n›n ABD askerlerinin uygulad›¤› iflkenceyi teflhir etti¤ini an›msatt›. Demir, “Irak iflgal güçleri, savafl bafllatmakla ve Irak’› iflgal etmekle bar›fla karfl› suç ifllemediler. Bütün bunlarla birlikte flimdi de hukuken ve fiilen sorumlu olduklar› insan haklar› ihlalleri ile gündeme geldiler” dedi. ABD askerlerinin dünya kamuoyunun gözü önünde Irakl› tutsaklara iflkence yapt›¤›n›, kad›nlara tecavüz etti¤ine dikkat çeken Demir, “ABD ve müttefik güçlerinin pervas›zca ifllemifl oldu¤u iflkence ve tecavüz eylemlerine uluslararas› toplum sessiz kalmamal›d›r. Bu herfleyden önce, insan olman›n ve insani de¤erlere sahip ç›kman›n bir gere¤idir” dedi. (Malatya)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.