Demokratik Halk İktidarı İçin İşçi-Köylü Sayı 34

Page 1

Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

‹flçi-köylü

umutyayimcilik@ttmail.com

Say›:

34

*6-19 fiubat 2009 *Fiyat›: 1.50 TL *ISSN: 1307-878X

15 fiubat Pazar günü ‹stanbul Kad›köy’de yap›lacak olan “‹flsizli¤e ve Yoksullu¤a Hay›r” mitinginde Partizan ve DDSB pankartlar› arkas›nda buluflal›m!

✘ Sözleflme yoksa

Sahtekarlar›n

üretim de yok!

maskesini düflürelim ✔ Davos’un sözde kahraman›!

✔ Ülkede seri katil!

Emperyalistlerin, özellikle Ortado¤u politikalar›nda yeni görevler biçti¤i TC’nin Baflbakan› R. T. Erdo¤an, Davos’ta fiimon Peres’e yönelik bildi¤imiz üslubuyla “Siz katletmeyi iyi bilirsiniz”, “Sesinizin yüksek ç›kmas› suçluluk psikolojisindendir” vb. söylemleriyle “kahraman” muamelesi görmüfltür. Ancak sahte kahraman Erdo¤an, bu ç›k›fl›n›n hemen ard›ndan öfkesinin Peres’e de¤il, panel yöneticisine oldu¤unu ifade ederek, çok çabuk pes etmifltir. Dünya halklar› bu tür sahte kahramanlara çokça tan›k olmufl ve eninde sonunda gerçek kahraman›n kendi örgütlü güçleri oldu¤unu görmüfltür.

Sömürücü egemen s›n›flar›n temsilcisi Erdo¤an’›n bu ç›k›fl›n›n sahtekarl›¤›, ikiyüzlülü¤ü iki hükümeti süresince gerçeklefltirdi¤i icraatlar›yla sabittir oysa. Diyarbak›r’da “kad›n, çocuk demeden” katliam emri veren Erdo¤an’›n kendisi de öldürmeyi çok iyi bilmektedir ve önüne gelen iflçi, emekçi, yoksul halktan birçok insan onun öfke dolu ba¤›r›fllar›ndan nasibini defalarca alm›flt›r. Erdo¤an’›n sesi de emekçi halka karfl› gayet gür ç›kmaktad›r ve kendi tespitiyle suçluluk psikolojisini ele vermektedir. Ancak, onun yüzündeki maskeyi atacak olan, gerçek yüzünü gösterecek olan da yine halk kitleleri olacakt›r.

Kriz bahanesi ile iflten atmalar ve hak gasplar› yo¤un bir flekilde yaflan›rken deri iflçieri T‹S süreci öncesi patronlar› uyarmak için bir eylem gerçeklefltirdi. Deri iflçileri 21 Ocak’ta Tuzla Organize Sanayi Bölgesi içinde yapt›klar› eylemde “Sözleflme yoksa üretim de yok” dediler. ❐Sayfa 4

✘ DDSB Program›n› tart›fl›yor Devrimci Demokratik Sendikal Birlik, Nisan ay›nda gerçeklefltirmeyi hedefledi¤i Kurultay öncesinde program›n› tart›fl›yor. 30 Ocak günü bafllayan ve üç gün süren toplant›ya de¤iflik illerden DDSB’liler kat›l›m gösterdi. ❐Sayfa 5

✘ Resmi Kürtçeden inciler...

Islah Jad ile söylefli

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, direnifl bölgesi olma yolunda…

“Gazze’deki Filistinli kad›nlar tüm anlamlarda mahvedildi. Televizyon ekranlar›nda gördü¤ümüz, çok sevdikleri evlatlar›n›n tabutlar› üzerinde gözyafl› döken kad›nlar... Gazze’deki kad›nlar›n 27 Aral›k’ta savafl›n bafllamas›ndan beri sular› yok, elektrikleri, yiyecekleri, ilaçlar›, yak›tlar› veya s›¤›naklar› yok. Kad›nlar ailelerine su, odun, yiyecek ve s›¤›nacak yer sa¤lamak zorundalar. Birçok kad›n evlerinin molozlar› içinde gizlenen çocuklar›n› bulmak için kaz› yaparken görülüyor. ‹ki anne öldürüldü ve küçük yafltaki çocuklar› evlerine K›z›l Haç gelene kadar 4 gün boyunca susuz ve yiyeceksiz annelerinin ölü bedenlerinin bafl›ndan ayr›lmad›lar.

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi bugünlerde gerçekleflen iflçi direniflleri ile gündemde. Genifl bir alan üzerine kurulu olan bölge, h›zla “direnifl bölgesi” olmaya do¤ru gidiyor. Son dönemde ortaya ç›kan en kapsaml› direnifllerden biri hiç kuflkusuz, Sinter iflçilerinin direnifli. Sinter iflçileri direnifllerini k›sa sürede ülke kamuoyunun gündemine oturtmay› baflard›lar ve destek giderek büyüdü. Bu deste¤in ürünlerinden biri de, 28 Ocak’ta gerçeklefltirilen, “Sinter ‹flçileri ile Dayan›flma Gecesi” oldu. Direniflin devam etti¤i günlerde iflçilerin sürece dair görüfllerini almak üzere yanlar›ndayd›k. ❐Sayfa 4

Gazze kad›nlar›

Bütün aileler ‹srail a¤›r silahlar› taraf›ndan havadan, denizden ve karadan vurulmakta. Samouni ailesinin örne¤i sadece bir olay. Samouni ailesi, Gazze’nin d›fl mahallerindeki tar›msal arazide çal›flmaktalar –büyük ve genifl bir aileler. ‹srail ordusu geçen hafta aileye tek bir evde kalmalar›n› emretti. 160’dan fazlas› biraraya topland› ve hepsi bir eve yerleflir yerleflmez, ordu atefl açarak 30 kifliyi orac›kta öldürdü; ço¤u kad›n ve çocuktu.” ❐Sayfa 12

‹flçi-köylü’den Egemenlerin her türlü teflhirini yapal›m ❐Sayfa 2

M

Y

K

✘ Enternasyonal: Yunanistan köylü eylemleri

Kaç bin yara kabuk ba¤lad› ki? HER soka¤›nda ayr› bir yaran›n hissedildi¤i, halk taraf›ndan ad›na “Korku Cumhuriyeti” J‹TEM’in ise “fi›rnak Cumhuriyeti” dedi¤i topraklar saklamak zorunda kald›klar›n› tafl›yam›yor art›k.

’92 Newroz kutlamas›nda Cizre’de aralar›nda bir

Ersöz’ün Ergenekon operasyonunda yakalanmas›yla özellikle ‘90’l› y›llarda yap›lan katliamlar›n yeniden tart›fl›lmaya baflland›¤› fi›rnak’ta, o dönem kent merkezinin top at›fl›yla viraneye dönmüfl, yaral›lar›n› tafl›mak, ölülerini gömmek için geceleri uyumamaya çal›flan insanlar s›¤›naklarda yaflam›n› sürdürmeye bafllam›flt›.

d›r›lar› gelifltirdi, artan sald›r›lar yeni ve daha

S›n›fsal Yaklafl›m Jitemcinin flaka¤›ndan Davos flovuna devletin resmi ❐Sayfa 3

C

TRT 6’n›n her program›nda, dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda kullan›lan dil a¤›rl›kl› olarak TürkçeKürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor. Haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32 dilde yay›n yaparken bu diller aras›nda Kürtçe yok. Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar› Türkçe, yar› Kürtçe. ❐Sayfa 6

gazetecinin de bulundu¤u 57 insan, tankl› toplu katliam sald›r›s›nda parçalanm›flt›. 18 kiflilik aileden 9 kiflinin yaflamay› baflard›¤› sald›r›lar, muazzam direnifller de yaratm›flt›. Direnifller yeni salgüçlü serhildanlar› do¤urdu. Döngü 2000’li y›llara kadar devam etti. Halk›n direnifli karfl›s›nda denedi¤i tüm politikalar›n ifllevsizleflti¤ini gören faflist TC devleti, 2000’li y›llara geldi¤inde kanl› sald›r›lar›nda ç›tay› geriye düflürmeye bafllad›. ❐Sayfa 6

Emekçinin gündemi

Pusula

Güçlü bir DDSB için; güçlü bir anlay›fl ve eylem birli¤i yaratal›m!

Devrimci çal›flma ve görevlerimize dair baz› notlar

❐Sayfa 4

❐Sayfa 11

Yunanistan’da binlerce traktör ve tar›m aletiyle, Türkiye s›n›r›ndan Girit Adas›’na kadar yollarda kurulan barikatlarla, beklentileri aflan kitlesellikle, tüm ülke geneline yay›lmas› ve mücadele kararl›l›¤› ile gerçeklefltirilen köylü eylemleri, ’96 y›l›ndaki büyük köylü hareketini an›msatmakta. Bugünü dünden farkl› k›lan tek fley ise traktörlerin üzerinde gençlerin olmas›d›r. ’96 y›l›nda yol kapatma eylemlerinde olan babalar›n›n yerine flimdi ayn› taleplerle çocuklar› geçmifl durumda. Tar›m›n yaflayabilmesi için, küçük üreticili¤i yok eden politikan›n alafla¤› edilmesi için. ❐Sayfa 10

Evrensel Bak›fl K›l›çlar çekilde, saflar netleflti! ❐Sayfa 13


‹flçi-köylü 2

Haber

6-19 fiubat 2009

S›n›rl› bir yaflam›,

‹flçi-köylü’den

S I N I R S I Z B‹R DAVAYA A D A Y A N L A R A . . . ONLARIN bedenleri, yaflam› anlaml›

k›lma ad›na, iyi, do¤ru, güzel, adalet, erdem, özgürlük gibi kavramlar› yaratma ve yaflatma ad›na topra¤a düflmüfl; ama topra¤a düflen hiçbir can kaybolmam›fl, aksine tohum olmufl ve topraktan filiz filiz büyüyerek milyonlarca can› ba¤r›nda tafl›m›flt›r. ONLAR, özgürlü¤e ve ba¤›ms›zl›¤a ancak bedeller ödenerek var›laca¤›n› bilen, büyük bir devrimci cüret ve inançla yaflamlar›n› devrime arma¤an etmifl kifliler olarak; gelece¤i biçimlendirme sanat› u¤runa yaflamlar›n› feda eden ustalar, yap›c›lar olduklar›ndan en çok sayg› ve sevgiyi de hak edenlerimizdir. HER s›n›f savafl›m›n›n say›s›z flehitleri vard›r. Bu, devrime giden yolun de¤iflmez yasalar›ndan biridir. Özgürlük u¤runa savafl›lmadan, hiçbir ideal, gerçekli¤e kavuflamaz, bir düfl olmaktan öteye gidemez. Özgürlük ve ba¤›ms›zl›k, vazgeçilmez bir düfltür ve buna varman›n düflüncesi ezilenlerin vazgeçilmez tutkusu olmufltur. Ancak, bu düflün gerçeklik kazanmas› da bedel ödemekten, mücadelede bir damla olanlar› günefle u¤urlamaktan geçiyor. PROLETARYA Partisi’nin flehitleri de,

Malatya Ocak ay›n›n son haftas› olan Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› Malatya’da bir etkinlikle an›ld›. Komünizm ve devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte flehitleri anlatan bir konuflma yap›ld›. Konuflmada onlar› anman›n onlar›n devretti¤i bayra¤› daha yükseklere ç›karmakla mümkün olaca¤› vurguland›. fiehitlerin halka, devrime ve partiye ba¤l›l›klar› anlat›ld›. Ayr›ca Muharrem Yi¤itsoy ve Ak›ner Ça¤lar’› tan›yan bir arkadafl›m›z bizlere onlar› anlatt›. Ayr›ca etkinlikte fliir okunmas›n›n bir sinevizyon gösteriminin ard›ndan etkinlik sona erdirildi.

Çabam›z onlara lay›k olabilmektir PART‹ ve devrim flehitlerini anma haftas›

fiehitler ‹sviçre’de coflkuyla an›ld›... 25 OCAK 2009 tarihinde ‹sviçre’nin Basel

fiehitlerimiz toprakta tohum, hasad›m›z devrim olacak

flehrinde 150’yi aflk›n bir kitlenin kat›l›m›yla devrim ve komünizm flehitleri an›ld›. Anma ADANA YDG olarak 25 Ocak 2009 Paetkinli¤i sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan zar günü devrim ve ko mü niz m flehitlerini bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Program anma etkinli¤i düzenled ik. Zurich Gençlik ve KülAdana ‹HD’nin de deste ¤iy türevi bünyesinde faaliAlmanya le ‹HD binas›nda etkinli¤im iyet yürüten Mavi Yol ALMANYA’NIN Stuttgart flehzi gerçeklefltirdik. Etkinli ¤ifiiir Grubu’nun fliirleri rinde TKP/ML militanlar› tamiz saat 13.00’te aç›l›fl koile devam etti. Ard›ndan raf›ndan Parti ve Devrim fienuflmas› ile bafllad›. Ard›n güne iliflkin Partizan ad›hitleri Haftas› ile ilgili dan sayg› durufluyla birlikt e na bir konuflma yap›ld›. yaz›lamalar yap›ld›. fliir dinletisi yap›ld›. Üm it ANMAYA MLKP de San yoldafl›m›z›n babas› n›n mesaj gönderdi. Prografliirinin ard›ndan PfiTA taraf›ndan haz›rlama Zurich Derne¤i’nde faaliyet yürüten saz nan sinevizyonu hep birlikte izledik. Tiyatekibinin k›sa müzik dinletisi ile son verildi. ro ve müzik dinletisinin ard ›ndan etkinli¤i(‹sviçre Partizan okurlar›) mi zi sonland›rd›k. (Adana YDG) devrimin teori ve prati¤indeki birer yap›tafl›d›r. Onlar enternasyonal proletaryan›n kurtulufl bayra¤›n› daha yükseklere ç›kartmak görevini yüklendiler ve “hiçbir özgürlük, u¤runa savafl›lmaks›z›n kazan›lmam›flt›r” diyerek k›z›l birer meflale olup yolumuzu ayd›nlatt›lar. B‹ZLER karamsarl›k içinde umudun, y›k›m içinde yaflam›n, savafl›p kazanma-

n›n, bilme ve yapman›n, geliflim ve ilerlemenin, ad›m ad›m yükselmenin, çözüm ve irade gücünün ad› olan flehitlerimizi anmak için, “Parti ve Devrim fiehitleri Haftas›” olarak ilan edilen Ocak ay›n›n son haftas›nda, 25 Ocak Pazar günü Partizan, PfiTA ve YDG olarak saat 13.00’te Sar›gazi’de toplanarak sloganlar-

vesilesiyle baz› eylemler yapan TKP/ML militanlar› bir aç›klama yaparak flehitleri anman›n günümüz koflullar›nda mücadeleyi büyütmek oldu¤unun alt›n› çizdiler. AÇIKLAMAYA göre militanlar ilk olarak 13 Ocak’ta Bayramtepe ve fiahintepe’de eylemler gerçeklefltirdi. Bayramtepe’de “Selam olsun Demokratik Halk Devrimi yolunda düflenlere”, “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Biji TKP/ML”, “Yaflas›n partimiz TKP/ML”, “Gerillalar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›” yaz›lamalar› yap›ld›. 14 OCAK tarihinde ise fiahintepe’de “Demokratik Halk Devrimi yolunda TKP/ML saflar›na”, “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n partimiz TKP/ML” sloganlar› duvarlar› süsledi. 22 OCAK sabah› da Mahmut fievket Z›rf ‹lkö¤retim Okulu dura¤›n›n karfl›s›na “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdürTKP/ML” yaz›l› pankart as›ld›. Saat 9.00’a kadar as›l› kalan pankart› emekçi halk›m›z ilgiyle karfl›lad›. AÇIKLAMADA militanlar “tüm çabam›z partimize, yoldafllar›m›za, flehitlerimize lay›k olabilmektir. Onlara lay›k olmak da Partimizi ve devrim mücadelesini daha ileri noktalara tafl›maktan geçer” dediler.

la mezarl›¤a kadar yürüdük. Mezarl›kta Mehmet Demirda¤ yoldafl›n mezar›n›n bafl›nda topland›k. Partizan, PfiTA ve YDG ad›na yap›lan konuflmalar ve Sincan F Tipi Hapishanesi’nden tutsak Partizanlar›n göndermifl oldu¤u selamlaman›n ard›ndan bir yoldafl›m›z›n Yel Da¤› fiehitleriyle ilgili bir fliirinden sonra Parti And›yla birlikte anmay› bitirdik. (Partizan, PfiTA, YDG)

Emekçiler “krize, yoksullu¤a ve zamlara hay›r” dedi KOCAEL‹ KOCAEL‹ Emek ve Demokrasi Platformu taraf›ndan, 25 Ocak’ta Kocaeli’de bir miting düzendi. Kocaeli halk›n›n da yo¤un kat›l›m sa¤lad›¤› mitingde, kitle hep bir a¤›zdan “Krize, yoksullu¤a, AKP’nin zamlar›na, Ortado¤u’da yaflanan savafla ve iflten ç›kartmalara hay›r” dedi. M‹T‹NG kitlenin Merkez Bankas› önünde toplanarak, slogan ve alk›fllarla Perflembe Pazar›’na kadar gerçeklefltirdi¤i yürüyüflle bafllad›. Polisin eylem alan›na yo¤un y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, mitinge kat›lan baz› gruplar›n polis noktas›nda üstünü aratmak istememesi üzerine k›sa süreli bir arbede yafland›. Arbede, Tertip Komitesi’nin araya girmesi ile sona erdi. K‹TLEN‹N alk›fl ve sloganlarla miting alan›na girmesiyle bafllayan programda, aç›l›fl konuflmas›n› platform ad›na KESK dönem sözcüsü ve SES Kocaeli fiube Baflkan› Hüseyin Gülseven yapt›. ARDINDAN, Metal-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Adnan Serdaro¤lu da söz alarak, krize ve krizin iflçi-emekçiler üzerindeki y›k›m›na de¤inen bir konuflma yapt›. (Kartal) ANKARA * D‹KMEN halk› zamlara ve krizin faturas›n›n emekçi yoksul halka ç›kar›lmas›n› protesto etmek için yürüdü. Dikmenliler 9 Ocak tarihinde saat 14.00 s›ralar›nda Sokullu son durakta buluflarak IMF güdümlü neo-liberal politikalara, zamla-

ra ve iflten atmalara karfl› yürüdü. YAPILAN bas›n aç›klamas›nda krize ve yoksullu¤a karfl› emekçilerin talepleri dile getirildi.

BURSA BURSA’NIN Kestel ilçesinde E¤itim-Sen

üyeleri “‹flsizli¤e, yoksullu¤a ve zamlara karfl› emekçilerin de söyleyecek sözleri var” diyerek ilçe meydan›na yürüdü. Kestel Aile Çay Bahçesi’nin önünde toplanan iflçi ve emekçiler, sloganlarla ilçe meydan›na do¤ru yürüyüfle geçti. Meydanda E¤itim-Sen ilçe temsilcisi Yüksel Hofl bir aç›klama yapt›. ADANA ADANA’DA 24 Ocak Pazar günü gerçek-

* 30 OCAK Cuma günü Partizan, Al›nte-

ri, BDSP, DHF, ESP ve Odak taraf›ndan Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›larak halk›m›z krize karfl› örgütlü mücadeleye, eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›kmaya ça¤›r›ld›. “KR‹Z‹N faturas›n› ödemeyelim, örgütlü mücadeleyi yükseltelim” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› aç›klamada; “Tüm iflçileri ve emekçileri bir kez daha gerçek anlamda bir kurtulufl için emperyalistkapitalist sald›rganl›¤a karfl› mücadeleye ça¤›r›yoruz” denildi. ÜLKEN‹N dört bir taraf›nda yaflanan iflçi direniflleri ve fabrika iflgallerine de de¤inilen aç›klamada iflçi s›n›f›n›n ve tüm emekçilerin yaln›z olmad›¤› ve hakl› mücadelelerinde kararl› olmalar› gerekti¤ine de¤inildi.

lefltirilen mitingde, yaflanan krize ve iflten atmalara, iflsizli¤e, yoksullu¤a, özellefltirme politikalar›na karfl› birarada olma ça¤r›s› yap›ld›. Mitingde Filistin’de yaflanan katliamlara karfl› bar›fl›n ve eme¤in birleflik mücadelesini yükseltmek gerekti¤ine de de¤inildi. Mitinge bizler “Emperyalizmin askeri, YÖK’ün ö¤rencisi, patron a¤an›n kölesi olmaya-

ca¤›z” pankart›m›zla YDG olarak kat›ld›k. Mimar Sinan’dan bafllay›p ‹stasyon

Meydan›’na kadar yüründü ve sendika temsilcileri konuflmalar yapt›. (Adana ‹K okurlar›) LÜLEBURGAZ LÜLEBURGAZ Emek Platformu taraf›ndan

25 Ocak’ta düzenlenen mitingde ekonomik sorunlar› en a¤›r biçimde hisseden iflçi, kamu emekçisi, emekli, köylü kesimleri krize karfl› hep bir a¤›zdan hayk›rarak krizin bedelini ödemeyeceklerini ifade ettiler. Miting öncesi hükümet binas› önüne toplanan Petrol-‹fl, Kristal-‹fl, E¤itim-Sen, Tes-‹fl, Genel‹fl, Tüm Bel-Sen, Emekli-Sen ve Tüm Köy-Sen’in yan›s›ra siyasi partiler ve Trakya Üniversitesi ö¤rencileri, Tekstil ‹flçileri Derne¤i, Partizan ve çeflitli kitle örgütlerinden oluflan yaklafl›k 3 bin civar›ndaki topluluk düzenli kortejler oluflturarak mitingin yap›laca¤› Kongre Meydan›’na akt›. Mitingde D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, Kristal-‹fl Genel Baflkan› Bilal Çetintafl, Tüm Köy-Sen Genel Baflkan› fievki Konur söz ald›lar. Tüm KöySen pankart› alt›nda kat›lan üretici köylüler ise ayçiçe¤i saplar›ndan yapt›klar› dövizlerle yürüyerek “Mazot-gübre destekleri verilsin”, “IMF’ye kuzu, köylüye Kas›mpaflal›”, “Temiz Ergene istiyoruz”, “Köyümüze çöplük istemiyoruz”, “Üreten biz, yöneten de biz olaca¤›z” sloganlar›yla alana girdiler. (Lüleburgaz ‹K okurlar›)

Egemenlerin her yönlü teflhirini yapal›m ‹çinde geçti¤imiz sürecin en dikkat çekici özelliklerinden biri de, egemen s›n›f klikleri aras›nda süren iç iktidar çat›flmas›ndan dolay›, sistemin ve dönem sözcülerinin a盤a ç›kan kirli yüzleri ve icraatlar›d›r. Yani, h›rs›zl›klar› ve yolsuzluklar› eflli¤inde “Türk’ün, Türk’ten baflka dostu yoktur” ›rkç›-floven söylemleridir. Bunun en somut örne¤i, bir süre önce baz› AKP milletvekillerinin gündemi iflgal eden aç›klamalar›d›r. Bu aç›klamalar yaln›z bu zatlar›n de¤il, özünde temsil ettikleri s›n›flar›n, baflka bir deyiflle devletin resmi düflünceleridir. Hükümetin ve “muhalefet” partilerinin bu olaylar karfl›s›ndaki tutumu da tam bir ikiyüzlülük örne¤idir. Öyle ki, halka karfl› yürütülen bu sald›r›lar› dahi kendi “iktidar›n›” pekifltirmenin bir arac› haline getirmeye çal›flmaktad›rlar. Her f›rsatta ma¤dur edebiyat› yaparak, genifl kitleleri aldatma çabas›n› sürdürmektedirler. Bunun son örne¤i de Davos Zirvesi’nde Baflbakan R. T. Erdo¤an’›n ‹srail Cumhurbaflkan› ile yürüttü¤ü “tart›flma” ve salonu terk etmesidir. K›sa bir süre öncesine kadar ekonomik kriz vb. etmenlerle birlikte s›k›flm›fl bir görüntü çizen ancak bu tür ikiyüzlü ç›k›fllarla prestijini yenilemeye çal›flan AKP’nin bu gerçekli¤ini genifl kitlelere göstermenin araçlar›ndan biri de yaklaflan yerel seçimlerdir. Burada do¤ru tutum AKP dahil tüm burjuva partilerin s›n›fsal niteli¤ini ortaya koymakt›r. Onlar› teflhir ederek, genifl y›¤›nlar› aldatma projelerini bofla ç›karmak önemlidir. Yerel seçimler bu burjuva partilerini somut icraatlar›yla birlikte teflhir etmek için bize f›rsatlar sunmaktad›r. Aç›k ve anlafl›l›r bir dille teflhir faaliyetlerimize bu süreçlerde daha bir h›z vermeliyiz. Bu çal›flma içinde önemli argümanlardan biri de kriz olmak durumundad›r. Krizin yarat›c›s› olan emperyalist-kapitalist sistemin önde gelen temsilcileri, iflbirlikçileri ve kimi uflaklar›n devlet ve hükümet baflkanlar› krize “çözüm” amaçl› birçok toplant› yapmakta, ancak toplanan bu haydutlar, yeni toplant›lar›n düzenlenmesi d›fl›nda ortaya somut bir sonuç ç›karamamaktad›rlar. Nitekim, bu toplant›lara kat›lan Erdo¤an da “kriz bizi te¤et geçer” yalan›n› çoktan yutmufl durumdad›r. Öncellikle, birincisi; krizin ana nedeninin kapitalizmin iç çeliflkilerinden kaynakland›¤› gerçekli¤inin do¤ru kavran›lmas› gerekir. Di¤er bir söylemle, kriz kapitalizmin mayas›nda vard›r. ‹kincisi: her kriz kapitalizmin çöküflünü beraberinde getirmez. Kapitalizmin çöküflü veya y›k›l›fl› proleter önderlikli bir devrim sorunudur. Mücadelesiz, devrimsiz bir “kapitalizm çöküflü” hayalini yayanlar, özünde kapitalizme hizmet ediyorlar. Genifl y›¤›nlar›, kapitalizmi y›kacak silahtan, toplumsal baflkald›r›dan yoksun b›rak›yorlar. O halde, kriz ile birlikte yaflanan fley, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan nesnel koflullar›n daha da olgunlaflmas› gerçe¤idir. Bugün yaflanmakta olan kriz de, benzer tarzda koflullar›n olgunlaflmas› sürecine hizmet ediyor. Çünkü, bu tarzda yaflanan büyük krizler, emperyalist-kapitalist sistemde ifllerin iyi gitmedi¤inin bir iflaretidir. Böylesi dönemlerde sistem geçici de olsa iflleri yeniden düzene sokmak için kimi zaman emperyalist savafllar› devreye sokarken, kimi zaman kendi içinde yeni düzenlemeler yapm›flt›r. Dün yaflanan krizi aflmak için serbest piyasa ekonomisinde dem vuran sistem, bugün ABD örne¤inde oldu¤u gibi, batmakta olan bu bankalar› ve flirketleri kurtarmak için devlet hazinesinde milyonlarca dolar para harc›yor. Kimi yorumcular›n ifade etti¤i gibi; “Kârlar özellefltirilirken, zararlar kamulaflt›r›l›yor.” Tabii ki bu zararlar›n esas› emekçilerin s›rt›na yüklenilmektedir. ‹flsiz kalan, zam ya¤muruna tutulan, açl›k s›n›r›na mahkum olan onlard›r. Baflbakan’›n da “kriz bizi etkilemez” derken de kast etmeye çal›flt›¤› kendisi ve temsil etti¤i s›n›flard›r. Çünkü emekçi halk›m›z›n daha fazla iflsizlik, sefalet, hak gasp› vb. ile karfl› karfl›ya kald›¤›n› sadece son 1-2 ayl›k geliflmelere ve yaflananlara bakarak da görebiliriz. Tüm bu veriler bize, krizin yarat›c›lar›n›n krizi çözemeyece¤i gerçe¤ini gösteriyor. Geçici çözümler, ayn› zamanda yeni büyük krizlerin haz›rlanma sürecinin iflaretleri gibidir. Büyük kriz ve y›k›mlarda kurtulman›n yolu; bu kriz ve y›k›mlar› yaratan emperyalist-kapitalist sistemin yok edilmesiyle mümkündür. Dolay›s›yla, en do¤ru en devrimci tutum; böylesi süreçleri s›n›f mücadelesi lehine en iyi flekilde de¤erlendirmek için gerçekleri kitlelere tafl›mada daha çok ›srarl› olmakt›r. Krizin derinleflmesi ve faturas›n›n halka ç›kar›lmak istenmesine paralel kitlelerin kendili¤inden eylemlerinin karfl› koyufllar›n›n artaca¤›n› söylemek kehanet olmaz. O zaman bu eylemleri gerçek hedefine yönlendirmek için bugünden egemenlerin tüm bu politikalar›n›n nedenlerini ve hedeflerini genifl halk kesimlerine gösterme çabas› ve azminde olmal›y›z. Egemenlerin bu yalan politikalar›n›n halk›n bilincini buland›rmas›na bofl hayaller, beklentiler oluflturmas›na izin vermemeliyiz.


‹flçi-köylü 3

Politika-yorum

6-19 fiubat 2009

Gerçek kahraman direnen halklard›r! KÜRESEL krizin gölgesinde gerçeklefltirilen ve gündemine ald›¤› hemen hiçbir konuda çözüm üretemeyen Davos Zirvesi, kendi gündemlerine iliflkin bu baflar›s›zl›¤a karfl›n, yeni bir “halk kahraman›” yaratt›! DÜNYA halklar›n›n bafl düflmanlar›n›n bulufltu¤u zirvede, halklara dönük kanl› icraatlar üzerinden yürütülen toplant›lar, “tencere dibin kara seninki benden kara” yar›fl›na dönüfltü. Bu yar›fl s›ras›nda eli kanl› katiller halklar›n gözünün içine baka baka, ellerindeki mazlum kan›na ald›r›fl etmeden, sözde katledilen halklar›n “hesab›n› sormaya” kalk›flt›lar. SADECE ülke de¤il, dünyada, günlerdir Erdo¤an’›n Davos’taki “ç›k›fl›n›” konufluyor. Davos’ta yap›lan Gazze konulu panelde ‹srail Cumhurbaflkan› fiimon Peres’e “a¤z›n›n pay›n› veren” Erdo¤an, bir anda hem bölgede hem de ülkede “halk kahraman›na” dönüfltü! PERES’‹N Gazze konulu panelde Siyonist sald›r›lar› savunmas›na ve bu s›rada “sesinin yüksek ç›kmas›na” Erdo¤an’›n yan›t› “çok sert” oldu. Ve de zaten ne olduysa bundan sonra oldu. TÜM bildik “h›flm›n›” kuflanan Erdo¤an, Peres’e “açt› a¤z›n›, yumdu gözünü” denebilecek bir üslupla “yüklendi”! Peres’in sesinin yüksek ç›kmas›n› “suçluluk psikolojisi”ne ba¤lad› ve “vurucu cümleyi” kurdu: “Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” dedi. Erdo¤an bununla da h›z›n› alamad› ve Peres’i alk›fllayanlar›, “zulme alk›fl tutmaktan” dolay› “k›nad›” ve çocuklar› öldürenleri alk›fllaman›n “insanl›k suçu” oldu¤unu söyleyerek, toplant›y› terk etti!

“Türkiye-‹srail iliflkileri zarar görmeyecek” FAKAT daha aradan bir saat geçmeden, (

her zaman oldu¤u gibi) “çark eden” Erdo¤an, Davos Baflkan› ile bir bas›n toplant›s› düzenleyecek ve tavr›n›n, “Davos ruhuna uygun davranmayan” panel yöneticisine, yani moderatöre dönük oldu¤unun alt›n› çizecekti. Benzer aç›klamay› ülkeye döndükten sonra yapt›¤› bir aç›l›flta da yineleyecek, bunu Genelkurmay’›n ve çeflitli diplomatik çevrelerin “Türkiye-‹srail iliflkileri zarar görmeyecek” yak-

lafl›mlar› izleyecek ve hemen tümünde oklar moderatöre yöneltilecekti. TÜM bu “çark etme” durumlar›na karfl›n, Erdo¤an’› bir “halk kahraman›”na dönüfltüren süreç bafllam›flt›. Sadece ülkede de¤il, baflta Filistin olmak üzere, Ortado¤u’nun birçok bölgesinde “kahraman”, “bölge halklar›n›n dostu”, “mazlum halklara kendini siper eden kifli” olmufltu art›k Erdo¤an. BÖYLECE Davos’ta oynanan “kahraman ya-

Sistemin “kahramanlara” ihtiyac› var! H‹Ç kuflkusuz, emperyalist-kapitalist sistem yüz y›l›n en derinleflmifl, en a¤›r krizi içinde debelenirken, bu durumdan ç›kman›n yollar›ndan biri olarak da, “kahramanlar” yaratmay› görüyor. Sistemin parlat›p-cilalayarak piyasaya sürdü¤ü eski-yeni piyon-

ONLAR sistemin de¤irmeni-

ne sutafl›ma çabalar›n› bu defa, dünya ölçe¤inde Obama özgülünde, ülke içinde ise, Erdo¤an özgülünde sürdürmekteler.

ratma” oyunu hedef kitlesine ulaflm›fl, bölge ve ülke halk›na dönük yeni bir aldatmaca piyasaya sürülmüfltü. S‹YON‹ST sald›r›lar bafllamadan birkaç gün önce yap›lan ve sald›r›lara onay vermeyi de içeren Olmert ziyareti görmezden gelinmifl, Siyonistlerle yap›lan anlaflmalar, ‹srail askerlerinin Türkiye’de e¤itildi¤i vb. “kopmaz ba¤lar” bir ç›rp›da unutulmufl, unutturulmaya çal›fl›lm›flt›. BU geliflmeden daha birkaç gün önce ‹ncirlik Üssü’nden yüz bin uça¤›n kalkt›¤›, bizzat Savunma Bakanl›¤› taraf›ndan aç›klanm›flt›. Bu uçaklar›n turistik geziler için havalanmad›¤›n›, iflgal bölgelerine silah tafl›d›¤›n›, böylece bölge halklar›n›n kafas›na ya¤d›r›lan bombalar›n bu uçaklardan at›ld›¤›n› söylemeye gerek bile yoktur. KISACASI, bu gerçekliklere karfl›n, Türk egemen s›n›flar›n›n ellerinin, lojistik, askeri vb. her türden destek sa¤lanarak, yine y›llard›r süren iflgallerde katledilen 1 milyon Irakl›n›n kan›na bu-

S›n›fsal Yaklafl›m J‹TEMC‹N‹N fiAKA⁄INDAN DAVOS fiOVUNA DEVLET‹N RESM‹ Yerel seçimlerin yaln›zca ülkede de¤il bölgedeki dengeler üzerinde de etkili sonuçlar do¤uraca¤›ndan bahsetmifl, egemen s›n›f klikleri aras›ndaki kap›flman›n hararetine bu pencereden dikkat çekerek sürecin daha da ›s›naca¤›na vurgu yapm›flt›k. Ergenekon kapsam›na son dalga ile bir “sendika a¤a”s› (ve hempalar›)n›n al›nmas› ve Filistin sahnesinde gerçeklefltirilen Davos flovu, al›fl›lagelmiflin d›fl›nda ataklar olarak sars›c› ve puan toplay›c›d›r. CHP’nin büyük flehirler üzerinden kuflatma plan›n› bofla ç›karmak amac›yla hareket eden AKP, belli avantajlar›na karfl›n ifli flansa b›rakma niyetlisi de¤ildir. Ergenekon ile ilgili kafa kar›fl›kl›¤›, çarp›tma ve spekülasyonlar olanca h›z›yla sürmektedir. Sorun, hat›r› say›l›r oranda, buna demokrat, yurtsever, ilerici kesimlerin “bofl” beklentiler ya da taktik giriflimler ile çanak tutmas›ndan beslenmektedir. Kontr-gerilla flefi (Jitem kurucular›ndan) K›rca’n›n intihar› ile tetiklenen Kürdistan’daki katliamlara iliflkin iddialar ile itirafç› katil Aygan’›n yeniden ortaya saç›lan beyanlar›, ilgili kifli ve kurumlar›n müdahalesi bak›m›ndan elbette f›rsatlar do¤urmaktad›r ama politik düzlemde teflhir faaliyetine yo¤unlaflman›n zaman›d›r. TSK’n›n devletteki rolü/konumu ve günümüzdeki pozisyonu konusunda bulan›k bak›fl sahiplerinde azalma

laflt›¤›, benzer durumun Afganistan aç›s›ndan da geçerli oldu¤u da bu s›rada “atlanm›flt›”!

olmas› sevindiricidir. Bunun seçimlere do¤ru giderek artmas› ve daha önemlisi sonras›ndaki uzun soluklu platformlarda yer edinmesi daha çok yarar sa¤layacakt›r. Hiç flafl›rt›c› olmayan biçimde faflist Türk ordusu, bütün komuta kademesi ile Jitem kurucusunun cenazesine tam kat›l›m sa¤lam›flt›r. Devlet övünç madalyal› bu katliamc›n›n Kocatepe’de “subay mitingi”ne dönen cenaze töreni, Ergenekon denilen operasyonun ne anlama geldi¤ini anlatan en güzel resimdir. Ergenekon’u çözmek/anlamak isteyenler, Gölbafl›’ndaki kaz›lara de¤il, K›rca’n›n gömülme merasimine bakmal›d›r. Türk Metal Genel Baflkan› (34 y›ll›k) Mustafa Özbek (ve Avrasya TV) ile yine bir k›s›m muvazzaf subay ile ‹brahim fiahin tayfas›ndan polislerin dahil edildi¤i son operasyon, “sendika a¤as› sülüklere yönelme” gibi bir yan›lsama yaratmay› da amaçlam›fl ve paramedyan›n üstlendi¤i rol ile belli oranda etkili de olmufltur. ‹lerici çevrelerde bile, “Özbek’in ortaya ç›kan ‘devasa’ serveti soruflturulsun”, “di¤er sendika patronlar› da sorgulans›n” fleklinde hükümetten taleplerde bulunma tutumlar› geliflmifl, devletten “beklenti” ve “umut” atefline çuvallarla odun at›lm›flt›r. Kimsenin, do¤ru dürüst Özbek ve di¤er bütün sendika a¤alar› ile AKP vd. faflist düzen partileri aras›ndan ezelden beri su s›zmad›¤› akl›na gelme-

lar, halklara “de¤iflimci”, “bar›fl mele¤i” vb. gerçekte bunlar›n üzerinde e¤reti duran vas›flarla sunulmaya çal›fl›l›yor. OBAMA etraf›nda kopart›lan f›rt›na ve bu ba¤lamda da ona ba¤lanan “umutlar” canl› tutulmaya çal›fl›l›yor, “Obama efsanesi”nin halklar› uyutmas› mümkün mertebe uzas›n isteniyor. Onun daha Baflkanl›k koltu¤una oturur oturmaz Pakistan’› bombalama emri vermesi, Siyonist sald›r›lar karfl›s›ndaki aç›k onaylar tutumu ve de en önemlisi, Obama’n›n ABD emperyalist tekellerinin ittifak›n›n temsilcisi oldu¤u gerçekli¤i, bofl vaatler yayma çabalar› s›ras›nda, halklardan gizlenmeye çal›fl›l›yor. TIPKI Erdo¤an’›n gerek bölge halklar›n›n gerekse ülke halk›n›n dökülen kanlar›ndaki, açl›¤›ndaki, yoksullu¤undaki ve halka uygulanan her türden zulümdeki sorumlulu¤unun görmezden gelmesi gibi. BU görmezden gelme veya gizleme çabalar›n›n egemen s›n›flar ve onlar›n do¤rudan temsilcileri taraf›ndan yap›lmas› anlafl›l›rd›r. Bu zaten onlar›n hedefi ve de görevidir. Ancak en

mekte, ortaya ç›kan mal varl›¤›n›n “bölüflüm” ürünü oldu¤una dair gerçekler üzerinde durulmamaktad›r. Daha k›sa bir süre önce sonuçlanan metal ifl kolu grup toplu ifl sözleflmelerinde rolünü oynayan Özbek, bir büyük sat›fl› daha da gerçeklefltirmifl sonra da kendi aralar›ndaki ç›kar çat›flmas›n›n “kurban›” olmufltur. Özüne dokunulmayaca¤›, sistemsel bir sorgudan geçirilmeyece¤i, fincanc› kat›rlar›n›n ürkütülmeyece¤i iyi bilinmelidir. Özbek’in mal varl›¤›, sendikal alandaki tablonun resmidir. ‹flçi s›n›f› mücadelesinin durumuna iliflkin gerçeklerin özeti, onun (ve nicelerinin) ad›na kay›tl› villa, çiftlik ve apartmanlar›n listesiyle do¤ru orant›l›d›r. 250 bini aflk›n iflçiye “liderlik” yapan Özbek’in ç›karlar›n› korudu¤u s›n›f komprador burjuvalard›r. MESS sermayesi, Türk sanayisinde en a¤›rl›kl› ve güçlü kesimlerden birini oluflturmaktad›r. Bunlar›n ABD ve AB acentesi/uzant›s› oldu¤una kuflku yoktur. Bu durumda, “ulusalc›” olarak geçinen, laikçi kli¤in “finansör”lerinden Özbek’in antiAmerikan duruflu ve dolay›s›yla Ergenekon’un temas› ve yönelimi ile kafa kar›fl›kl›¤› yaflayanlar, bu duruma da bir aç›kl›k getirmekte zorlanacakt›r. Dikkat edilsin, Özbek’in “a¤al›¤›”, s›n›f›n s›rt›ndan saltanat kurdu¤u gerçe¤i, medyatik ortamda ve halka yönelik propaganda çerçevesinde ifllenmektedir. Buradan özellikle iflçi s›n›f› ve emekçilere gönderilen mesaj önemlidir. Bu mesaja neden ihtiyaç duyuldu¤u ekonomik kriz ve s›n›f mücadelesinin k›z›flmas› ile yak›ndan ilintilidir. Konfederasyonlar ve di¤er sendika yönetimleri, dipten gelen bas›nc› gö¤üslemek için düzenin kalkan› olabilmekte giderek daha fazla s›k›nt› çekmektedir. En son fiubat 15 ve 22’sinde parçal› miting kararlar› sürecinde yaflanan kriz

az onlar kadar halk›/halklar› aldatma çabas›nda olanlar var ve bunlar benzer süreçlerde oldu¤u gibi, bu süreçte de yine, art›k sistemin uzant›s› pozisyonuna düflmüfl olan reformistrevizyonist anlay›fllard›r. ONLAR sistemin de¤irmenine su tafl›ma çabalar›n› bu defa, dünya ölçe¤inde Obama özgülünde, ülke içinde ise, Erdo¤an özgülünde sürdürmekteler. BU anlay›fllar›n yön verdi¤i Dünya Sosyal Forumu’nun Obama ile birlikte gelen “de¤iflimle” birlikte, bir sonraki toplant›n›n ABD’de yap›lmas› düflünülüyormufl! OBAMA “umudu” ülkemizde de büyütülmeyi sürdürdü/sürdürüyor. Burjuva-feodal medyada boy gösteren kimi “ayd›n” vb. kifliliklerin bu yönlü çabalar›, Obama’n›n baflkanl›¤› devrald›¤› gün ülkede yap›lan “anlaml›” bir eylemle de “selamland›”! Küresel Bar›fl ve Adalet Koalisyonu üyeleri, Bush’un gidifline ve de tabii ki Obama’n›n gelifline karfl› duyduklar› “sevinci” bir eylem ve ard›ndan yapt›klar› “e¤lence” ile d›fla vurarak, Obama “aldatmacas›na” kendilerinden beklenen katk›y› sundular.

Davos dan›fl›kl› dövüfltür S‹STEM‹N kendi devaml›l›¤›n› sa¤lama ad›na

ortaya sürdü¤ü sahte kurtar›c› ve kahramanlar›n sonuncular›ndan olan Erdo¤an’›n, ezilen kesimlere kabul ettirilmesine dönük çabalara katk› da, yine bu kesimlerden gelmekte gecikmedi. ERDO⁄AN’IN tavr›n› “olumlu” bulmaktan bafllayan ve tavr›n devam› olarak ‹srail ile anlaflmalar›n bitirilmesi (sanki mümkünmüfl gibi) beklentilerini aç›klayan bu kesimler, böylelikle egemen s›n›flar›n katillerden kahraman yaratma ve bu katillerin ileriki süreçte, emperyalist projeler çerçevesinde, daha fazla halk kan› dökülmesinin önünü açma yönlü giriflimlerine de destek sa¤lamakta sak›nca görmemekteler. EVET, gerçekte az›l› bir halk düflman› olan Erdo¤an’dan bir “kahraman” yarat›lmaya çal›fl›lmas›n›n ard›nda yatan gerçek neden, emperyalist projelerin flu süreçte bunu gerektirmesinden baflka bir fley de¤ildir ve aldatmaca da rol esas olarak Erdo¤an flahs›nda TC’ye verilmektedir.

buna ayr› bir örnektir. Bir yandan hükümet ve patron temsilcileri ile üçlü baflkanlar kurulu toplant›lar›na giren sendika flefleri, di¤er yandan ayr› miting kararlar› al›p s›n›f›n zaten güdüklefltirilip parçalanm›fl gücünü daha da bölmek için azami gayret göstermekte sonra da manevralar ile puan toplamaya çal›flmaktad›r. S›n›fa kan kaybettirmede s›n›r yoktur. Ne kadar güçten düflürülürse o kadar iyidir. Zira önümüzdeki günlerde ne denli büyük hareketlerin geliflece¤i ve kitlelerin buradan hangi noktalara uzanaca¤›n› kestirmek zordur. Gidiflat›n yönü az çok kestirilebilmektedir. Buna dünya ve ülkedeki rüzgar, birçok veriyle iflaret etmektedir. Amaç, bugünden at›lan ad›mlarla, deney ve birikimlerle, giderek daha s›k› ve güçlü bir geliflimin önünü kesebilmektir. Amaç, örgütlü bir sürecin önüne geçmektir. Yerel seçimler, bu yüzden kritik bir evrede gündemleflmifltir. Hamle üstüne hamle yap›lmas›, çok önceden tasarlanan hesaplarla sürece yüklenilmesi, sonras›nda kopacak f›rt›nalar›n da habercisidir. Tayyip’in Davos flovu bu çerçevede anlam kazanmaktad›r. Ancak olay› yaln›zca iç hesaplarla s›n›rl› yorumlamak aldat›c› olacakt›r. Yerel seçimlerin küçümsenmeyecek derecede bölgesel boyutlar tafl›mas›, Davos olay›nda da kendini göstermifltir. Tayyip, sonuçlar› hesaplanmam›fl bir tav›r gelifltirmemifltir. Kendi üslubu dahilinde sergiledi¤i tav›r ve sarf etti¤i sözler her ne kadar belli oranda “amac› aflm›fl” gibi gösterilse de, planlanan mizansene uygundur ve hedefe ulafl›lm›flt›r. TC devletinin faflist-siyonist ‹srail devleti ile birlikte ABD emperyalizminin ikiz uflaklar› konumunda Ortado¤u kasapl›¤›na soyundu¤u, askeri ve

TÜRK‹YE’YE flu süreçte ve de BOP kapsam›nda biçilmeye çal›fl›lan “bölgesel liderlik” pozisyonu, önce bu liderli¤in bölge halklar› taraf›ndan da kabul görmesini gerektirmektedir. Ve bunun içindir ki asl›nda Davos, dan›fl›kl› dövüflten baflka bir fley de¤ildir. TC’nin sözde bölgesel bar›fla hizmet etmesi, hatta önderlik etmesi gibi bir projenin hayata geçirilmesine dönük ad›mlardan biridir Davos olay›. Söz konusu “bar›fl” ise, baflta Filistin halk›n›n direnifli olmak üzere, bölge halklar›n›n direnifllerini bitirmeyi, bu direniflleri “ehlilefltirmeyi” ve bölgede emperyalistlerin ç›karlar›na hizmet eden bir düzenlemeyi öngörmektedir. Erdo¤an’›n ›srarla Hamas vurgusunu öne ç›karmas›n›n alt›nda yatan da yine bu direniflleri “ehlilefltirme” projesidir. ERDO⁄AN’IN ayn› zamanda seçim yat›r›m› olarak da alg›lanmas› gereken bu “ç›k›fl›na” ve bu “ç›k›fl›n” onu bir anda “kahramanl›k mertebesine” tafl›mas›na iliflkin en yerinde yan›tlar, DTP Milletvekillerinden geldi. Emine Ayna ve Selahattin Demirtafl konu özgülünde yapt›klar› aç›klamalarda, Erdo¤an’a 2006 Newroz’unda Diyarbak›r’da ç›kan olaylar s›ras›nda söyledi¤i “Kad›n da olsa çocuk da olsa, gere¤ini yapaca¤›z “ sözlerini ve bunun ard›ndan 7 Kürt çocu¤unun devlet eliyle katledilmesini ve Erdo¤an döneminde bölgede gerçeklefltirilen daha bir dizi katliam› hat›rlatt›lar ve “Hamas’›n terör listesinden ç›kar›lmas›n› savunuyor, ancak PKK’yi ve Kürt halk›n›n seçilmifl temsilcilerini terörist ilan etmekten geri durmuyor” diyerek, birço¤umuzun düflüncelerine tercüman oldular. B‹R kez daha egemen s›n›flar›n, ezilenlere dönük sömürüyü katmerlefltirme ve daha fazla kan dökme amaçl› zoraki kahramanlar yaratmas› gibi bir gerçeklikle karfl› karfl›yay›z. Ancak sahte kahramanlar›n ömrü her zaman yarat›ld›klar› süre kadar k›sa olmufltur. Halklar tarih boyunca sahte kahramanlara karfl›, kendi kahramanlar›n› yaratmay› bilmifllerdir. Bu kahramanlar ise, yüre¤i ve beyni gerçek halk sevgisi ile dolu olanlar, bask›s›z sömürüsüz insanca yaflan›las› dünya u¤runda gerekti¤inde yaflam›n› feda etmesini bilenlerdir. Yani direnen halklar›n kendileridir!

ticari her türlü iflbirli¤i içinde kanl› bir senaryonun parças› olarak BOP’un “asli” eleman› rolünde sahneye sürüldü¤ü bilinmektedir. Filistin halk›yla destek ve dayan›flma olgusu, yaln›zca Türkiye halk› de¤il bütün dünya halklar›n›n ba¤r›nda güçlü bir potansiyel biriktirmifltir. Bafll›ca sebebi, bölgede ony›llard›r süren iflgal, zulüm, katliam, iflkence ve buna karfl› kahramanca direnifl gerçekli¤idir. Bunun bölge ülkesi olarak, devrimci güçlerin pratik kat›l›m› ve faaliyeti ile daha ileri tafl›d›¤› etkinli¤inin de sayesinde Türkiye’deki özgünlü¤ü elbette daha ileridir. Son y›llarda ‹slami hareketlerin güçlenmesi ile Filistin’de kurduklar› etkinlik bu duruma farkl› bir motif eklemifl, öncelleri gibi AKP’nin de bundan yararlanmak amac›yla belli hamleler yapmas› kaç›n›lmaz hale gelmifltir. “3. Dünya”n›n y›ld›zlar›ndan “ulusalc›” Nas›r’a benzetilen, Filistin’de Hamas hamili¤i payesi verilerek parlat›lmaya çal›fl›lan Tayyip, Davos flovu ile bölgede baflka mecralara yelken açma girifliminde bulunmaktad›r. Bu konuda görevlendirildi¤ine, ‹ran’a alternatif bir “Truva at›” olup olmad›¤›na dair henüz aç›k bir iflaret yoktur ama böyle ise kendisini daha baflka bir son, de¤ilse de efendisi ABD eliyle “ucuz kahraman”a yak›fl›r bir ak›bet beklemektedir. Yerel seçimler ve devam›nda gelecek genel seçimler AKP için muhtemelen “son” saltanat seçimleri olacakt›r. Bu dönem alabildi¤ine iyi de¤erlendirilmek, belli mevkiler sonuna kadar kullan›larak siyasi ömür en iyi biçimde tamamlanmak istenmektedir. Ancak bu kiflisel beklentiler (küçük hesaplar) ile büyük patronlar›n planlar›n›n (büyük hesaplar) mutlaka ve mutlaka örtüflmesi gerekecektir. Bunu unutanlar, hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›¤›nda ço¤u kez ifl iflten geçmifl olmaktad›r…

Eli en kanl› devletlerin bafl›nda gelen TC’nin baflbakan› s›fat›yla, (Mart 2006’da Diyarbak›r’da, “kad›n da olsa çocuk da olsa gereken yap›l›r” diyen) Tayyip’in kadim “dost” Peres’e “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” demesi ve yine, Hamas’a karfl› gösterdi¤i tav›r ile de¤il PKK, DTP’ye bile yaklafl›m› aras›ndaki iki yüzlülük/sahtekarl›k konusunda söylenecek elbette çok söz vard›r ve bütün bunlar asl›nda Davos flovunun ne kadar büyük bir ihtiyaca yan›t olarak gündemleflti¤ini göstermektedir. Y›llar›n “devlet adam›” Tayyip’in diplomasiden anlamad›¤›, usul/adap bilmedi¤i, Kas›mpaflal›l›k damar›n›n tuttu¤u, haks›zl›¤a tahammül edemedi¤i vb. tüm yorumlar senaryonun parças›d›r. “Davos duruflu” olarak empoze edilmeye çal›fl›lan olay, ucuz hesaplarla gelifltirilen, reality flov dekorunda uflak tepiflmesinden ibarettir. Jitemcinin kendi flaka¤›na s›kt›¤› kurflunla cesedinin bafl›na toplanan “devlet erkan›”n›n verdi¤i resim, bu ölüm makinesinin devlet kat›nda gördü¤ü de¤eri ortaya koymakla, devletin niteli¤ini bir kez daha kan›tlam›flt›r. Ayn› devletin baflbakan›, sadece birkaç hafta sonra uluslararas› arenada kat›ld›¤› bir aç›k oturumda, faflist-siyonist ‹srail’i “katliamc›” olmakla suçlama üzerinden puan toplama hesab› yaparak, o devletin bir di¤er yüzünü sergilemeye çal›flm›flt›r. Bu devlet, sürekli bu politikalar, bu yan›lsama ve spekülasyonlar ile yol alarak buralara kadar gelmifltir. Ergenekon, içinde çok de¤iflik amaç ve hesaplar tafl›makla beraber, bu tezgah›n, bu parantezin dosyalar›ndan birisidir. Zulüm ve sömürü, aldatma, yalan ve inkar olmadan yürüyememektedir. Ne var ki resimler ço¤ald›kça genel görüntü daha iyi ortaya ç›kmakta ve kaç›n›lmaz son yaklaflmaktad›r…


‹flçi-köylü 4

‹flçi/köylü

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, Biz de 30 Ocak’ta Dudulu Organize Sanayi Bölgesi’ne giderek, hem Sinter iflçileriyle hem de ayn› bölgede direniflte olan Gürsafl iflçileriyle görüfltük.

“Zaferimiz, iflçi s›n›f›n›n zaferi olacak” Direniflteki iflçilerin hemen tümünde ilk göze çarpan fley, hepsinin oldukça keyifli olmas›.

kuksal aç›dan hakl› olduklar› söylenmifl kendilerine ve patronla görüflme sözü verilmifl. Bunlar› aktard›ktan sonra “Bize bu sözü verdiler ama görüflme olup olmad›¤›n› bilmiyoruz” diye de ekliyorlar. Verilen sözün yerine getirilip-getirilmeyece¤ini bilmeseler de, bu onlar›n hakl›l›k duygusunu pekifltirmifl. Çünkü patron, iflçileri haks›z göstermek için bir dizi giriflimde bulunmufl. Haks›z gösterme giriflimlerine

direnifl bölgesi olma yolunda… Dudullu Organize Sanayi Bölgesi bugünlerde gerçekleflen iflçi direniflleri ile gündemde. Genifl bir alan üzerine kurulu olan bölge, h›zla “direnifl bölgesi” olmaya do¤ru gidiyor. Son dönemde ortaya ç›kan en kapsaml› direnifllerden biri hiç kuflkusuz, Sinter iflçilerinin direnifli. Sinter iflçileri direnifllerini k›sa sürede ülke kamuoyunun gündemine oturtmay› baflard›lar ve destek giderek büyüdü. Bu deste¤in ürünlerinden biri de, 28 Ocak’ta gerçeklefltirilen, “Sinter ‹flçileri ile Dayan›flma Gecesi” oldu. Gece, hem Sinter iflçilerine hem de her gün daha boyutlu bir biçimde haklar› gasp edilen iflçilere moral oldu ve direnme ruhunun geliflmesine katk› sundu.

Direnifl nöbetini iki grup halinde, dönüflümlü olarak sürdüren iflçilerin bir k›sm›, havan›n so¤uk olmas›ndan kaynakl› sürekli volta halinde. Di¤er bir bölümü ise, yakt›klar› ateflin bafl›nda kümelenmifl, bir yandan sohbet ediyor bir yandan da ›s›nmaya çal›fl›yor. Adlar›n›n Ercan, Hasan, Y›lmaz ve Tekin oldu¤unu ö¤rendi¤imiz iflçilerin yan›na yaklaflarak, direnifle iliflkin geliflmeleri ö¤renmeye çal›flt›k. ‹flçiler, birkaç gün önce Ankara’ya gittiklerini ve ard›ndan yap›lan geceyi aktararak bafllad›lar söze. Ankara’da Çal›flma Bakanl›¤›’na gitmifller ve sendikalaflma nedeniyle iflten ç›kar›ld›klar›n› söylediklerinde, hu-

örnek olarak, iflçilerin iflyerini iflgal ettikleri için att›¤› iddias›n› gösteriyorlar. Bu iddias›n› pekifltirmek isteyen patron, her türlü “ayak oyununa” baflvurmaktan çekinmiyormufl. Bu oyunlardan birini, kendilerini iki kez iflten ç›karmas› olarak anlat›yorlar. Bunun nas›l mümkün oldu¤u sorumuzu ise, “Bizi ilk iflten att›¤›nda (22 Aral›k) ‹fl Kanunu’nun 17. maddesine dayand›rm›flt›. Yani kriz bahaneli, tazminatl› ç›k›fl. Ancak bundan bir fley tutturamayaca¤›n› anlam›fl olacak ki, 21 Ocak’ta ayn› kiflileri bu defa 25/2. maddeden att›¤›n› bildirmifl Çal›flma Bakanl›¤›’na. 25/2 demek, yüz k›zart›c› suçlar ifllemek demek.

Sözleflme yoksa, üretim de yok! Sermayenin küresel kriz bahaneli gerçeklefltirdi¤i hak gasplar›, birçok sektördeki T‹S (Toplu ‹fl Sözleflmesi) görüflmelerine de yans›makta, patronlar T‹S süreçlerini kârl› kapama çabalar›n› sürdürmekteler. Bunun içindir ki, son dönemdeki hemen tüm T‹S görüflmeleri, patronlar›n ayak direme tutumlar›na ba¤l› olarak, oldukça genifl zamana yay›lmakta. Geçti¤imiz y›l birçok iflkolu, t›kanan görüflmeler nedeniyle greve gitmek zorunda kalm›fl ve T‹S görüflmeleri ancak bu grevler veya türlü yöntemlerle gelifltirilen direnifller sonucunda, belli ölçüde de olsa emekçiler lehine sonuçlanabilmiflti. Hatta kimi yerlerde (sendikal ihanetin de devreye girmesiyle) bu görüflmeler emekçilerin birçok hakk›n›n gasp edilmesini de beraberinde getirmiflti. ‹çinde bulundu¤umuz y›l yap›lacak olan T‹S görüflmelerine dair süreç ise, birçok iflkolunda ifllemeye bafllam›fl bulunmakta. Bu sürece haz›rl›kl› girmek isteyen kimi ifl kollar›nda ise, geçti¤imiz dönemlerin deneyimlerini göz önünde bulunduran iflçi ve emekçiler, patronu

flimdiden uyarma yoluna gitmekteler. T‹S görüflmeleri bafllamadan patronlar› uyaran sektörlerden biri de deri iflkolu oldu. Deri iflçileri 21 Ocak’ta Tuzla Organize Sanayi Bölgesi içinde bir eylem yaparak “Sözleflme yoksa üretim de yok” dediler. Traktörler Dura¤›’nda yap›lan eylem, iflçilerin durakta bulunan meydanda toplanmas›yla bafllad›. Yemek paydosuna ç›kan deri iflçilerinin büyük bölümü, iflyerinden eylemin yap›laca¤› alana kadar pankartlar, dövizler ve sloganlar eflli¤inde yürüdü. Siyonistlerin Filistin halk›na dönük katliam sald›r›lar›n›n da protesto edildi¤i eyleme birçok kurum da destek verdi. Aç›klamada, Türk-‹fl 1. Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak ve Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi birer konuflma yapt›. Yap›lan konuflmalarda, em-

Emekçinin gündemi Güçlü bir DDSB için; güçlü bir anlay›fl ve eylem birli¤i yaratal›m! Devrimci Demokratik Sendikal Birlik olarak Kurultay çal›flmalar› ekseninde DDSB Program›’n› tart›flmak ve ortak bir anlay›fl birli¤i yaratmak hedefi ile 30-31 Ocak ve 1 fiubat tarihleri aras›nda bir merkezi toplant› gerçeklefltirdik. Kurultaya kadar program›m›z›n netlefltirilmesi, bu konuda bir anlay›fl birli¤inin oluflturulmas› büyük önem tafl›yor. 19 y›l› aflk›n bir mücadele deneyimine ve zengin birikimine ra¤men DDSB, bu süre içerisinde bir örgüt olarak kendini örgütlemeyi, kurumsallaflmay›, yeni alanlara aç›lmay› baflaramad›. Geçen sü-

re içinde her DDSB’li ye göre farkl› biçimlere bürünen bir DDSB çizgisi meydana geldi. DDSB, program›n› oluflturmada anlay›fl ve eylem birli¤ini yakalamada ve örgütsel inflas›n› sa¤lamada yetersiz kald›. DDSB olarak bu tabloyu de¤ifltirmeye hizmet etmesi hedefi ile gerçeklefltirmeyi planlad›¤›m›z kurultay›m›z, DDSB’ nin yaflad›¤› bu sorunlara çözüm arand›¤› bir platform olacakt›r. DDSB’nin sürece güçlü müdahalelerde bulunan, etkili bir örgüt olmas›n›n en önemli ayaklar›ndan biri tüm DDSB’lilerin ayn› anlay›fl etraf›nda bir-

peryalistlerin bölgedeki petrol vb. zenginlikleri talan etmek için Ortado¤u’yu kana bulad›¤›na, ülkede ise kriz bahanesiyle iflçi ve emekçilere dönük bir dizi hak gasp› gerçeklefltirildi¤ine de¤inildi. Eylemde ayr›ca direniflinin 203. gününde olan Emine Arslan da bir konuflma yapt›. Konuflmas›nda direnifli boyunca yaflad›¤› bask›lara de¤inen Arslan, bu bask›lar›n kendisini y›ld›rmad›¤›n›, kazanana kadar mücadeleye devam edece¤ini söyledi. (Kartal)

leflmesinden geçmektedir. DDSB’nin s›n›f içindeki çal›flma tarz›, kapsam›, niteli¤i ve sürece bak›fl›n› netlefltirmek acil bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktad›r. Bu kapsamda kurultay öncesi DDSB Program›n› tart›flmak ve herkesin kendini ifade etti¤i bir platform yaratmak önemli bir ihtiyaçt›. Bu anlam›yla gerçeklefltirilen toplant› yürüyece¤imiz yola dair önemli ipuçlar› verdi. ‹lk gün gerçekleflen ve DDSB’nin niteli¤ine ve program›na dair yap›lan tart›flmalar oldukça verimli geçti. Yap›lan tart›flmalarda Demokratik Kitle Örgütlerinin niteli¤ine dair önemli bir kafa kar›fl›kl›¤› yaflad›¤›m›z yeniden ortaya ç›kt›. DDSB’nin nas›l bir örgüt oldu¤u tart›flmalar›m›z DDSB’nin kendini tan›mlamaya ne kadar ihtiyac› oldu¤u konusunda önemli veriler sunmaktad›r. DDSB’nin niteli¤ine ait kavramlardan birini di¤erinin karfl›s›na koymak do¤ru olmayacak-

6-19 fiubat 2009

Patronun derdi sendikas›z iflçi çal›flt›rmak

“‹nanc›m›z tam, kazanaca¤›z!”

Sinter patronunun esas derdinin sendikal› iflçi çal›flt›rmamak oldu¤una inan›yorlar. fiu s›ralar d›flar›da bir tafleron firma kurmufl ve birçok bölümün iflini orada yapt›r›yormufl. Bu bölümler ise, sendikal› çal›flan iflçilerin bulundu¤u bölümlermifl. Bu iflçiler fabrikada bofl oturtuluyormufl ve büyük ihtimalle de hepsi ç›kar›lacakm›fl. O sabah (yanlar›na gitti¤imiz gün) 11 iflçinin daha iflten ç›kar›lmas›n› da buna yoruyorlar.

‹flçiler her fleye karfl›n durumlar›ndan oldukça umutlular. “Gidiflat iyi. Örgütlü olarak içeri girene kadar direnece¤iz” diyorlar. Kamuoyuna mesajlar›n› ise flu sözlerle aktar›yorlar: “Bizim zaferimiz, sadece Sinter iflçilerinin zaferi olmayacak, tüm iflçi s›n›f›n›n zaferi olacak. Havzada 100 bin iflçi çal›fl›yor ve direniflimiz onlara da örnek olacak.” (Kartal)

Sinter iflçilerinin yan›ndan ayr›ld›ktan sonra, yine sanayi bölgesi içinde, hemen bir cadde afla¤›da yer alan Gürsafl Fabrikas›’n›n direniflte olan iflçilerinin yan›na gittik. Onlar›n direnifli de yine 40. gününde. Yani onlar›n direnifli de Sinter iflçileri ile ayn› gün bafllam›fl. Direniflte olan Gürsafl iflçilerinin say›s› Sinter’deki kadar kalabal›k de¤il. Zaten fabrikada da toplam 50 kifli çal›fl›yormufl. ‹flten at›lan iflçilerden Mahir Güngör ve Özgür Karaçiftçi ile direniflleri üzerine sohbet ettik. Onlar da t›pk› Sinter iflçileri gibi sendikalaflma faaliyetinden dolay› iflten at›lm›fllar. ‹flten at›lan iflçilerin say›s› ziyarete gitti¤imiz gün at›lanlarla birlikte 9 kifli. ‹lk önce 5 iflçi at›lm›fl. Bunlar›n ikisi direnifle ka-

t›lmam›fl, 3 kifli ise direnifle geçmifl. Daha sonraki günlerde iflten ç›kar›lan 3 kifli de kendilerine kat›l›nca, direnen iflçi say›s› 6 olmufl. O gün ç›kar›lanla birlikte bu say› flimdi 7’ye yükselmifl. Gürsafl iflçileri bundan iki ay önce sendikal örgütlenme faaliyetine bafllam›fllar ve 50 iflçiden 31’ini örgütlemifller. Yetki bekledikleri s›rada sendikalaflmay› ö¤renen patron iflten ç›karmalara bafllam›fl. Ayr›ca içerdeki iflçileri “cezaland›r›yormufl”. Bunun nas›l oldu¤unu sordu¤umuzda, servis güzergahlar›n›n de¤ifltirilmesi, yemeklerde k›s›tlama vb. yöntemler oldu¤unu ö¤reniyoruz. Bu durum içerdeki iflçiler taraf›ndan protesto edilmifl. Bir gün servise binmeme ve yemek yememe eylemi yapm›fllar. (Kartal)

ATV-Sabah grevde TGS Yönetim Kurulu, 5 Aral›k 2008 tarihinde Turkuvaz iflyerlerinde grev karar› ald› ve karar› ifl yerlerine ast›.

Liman iflçileri davay› kazand› Arkas Holding’e ba¤l› Marinport Liman ‹flletmesi’nde sendikalaflma faaliyeti yürüten Arsen iflçileri çal›flma koflullar›ndaki adaletsizli¤e karfl› Liman‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›ld›. Üye olan 450 iflçiden, 57’sinin iflten at›lmas›yla birlikte 16 Temmuz 2008’de ifl yavafllatma eylemi gerçekleflmiflti. 19 Ocak 2009’da görülen son davada ifle iade karar› al›nd›. Geri kalan 9 dava devam ederken, kazan›lan dava temyize gitti. Liman-‹fl Sendikas› ifl yeri temsilcisi Ferhat Terzi gazetemiz ‹flçi-köylü’ye yapt›¤› aç›klamada, di¤er davalar› taviz vermeden takip edeceklerini ve sonuç al›ncaya kadar devam edeceklerini belirtti. (H. Merkezi)

Direnifle tahammülsüzlük ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› park ve bahçe ifllerini yapan Vira ve Kürflat tafleron iflçileri bir süre önce sözleflme süreleri doldu¤u gerekçesiyle iflten ç›kart›lm›fl, bunun üzerine belediyede kadrolu ifl ve ifl güvencesi yönünde yapt›klar› ça¤r›lar›n hiçbirine olumlu yan›t alamam›fl ve 7 Ocak 2009 tarihinden itibaren ‹zmir Büyükflehir Belediyesi önünde açl›k grevine bafllam›fllard›.

Türkiye Gazeteciler Sendikas›, Sabah ve ATV Tasarruf Mevduat› Sigorta Fonu (TMSF) yönetimine geçti¤i süreçte, burada örgütlenmifl ve toplu sözleflme yetkisini alm›flt›. Turkuvaz Grubu’nun sat›n almas›n›n ard›ndan sendikaya yönelik bask›lar artm›fl, sendikal› çal›flanlar iflten ç›kart›lm›flt›. Türkiye Gazeteciler Sendikas›, 26 Haziran 2008 tarihinde bafllayan toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinin, 60 günlük yasal süre içinde anlaflma sa¤lanamamas› nedeniyle uyuflmazl›kla sonuçland›¤›n› aç›klam›flt›. Ard›ndan arabulucular ile birlikte yap›lan görüflmelerde uzlaflmaya var›lamam›fl ve grev karar› al›nm›flt›. TGS Yönetim Kurulu, 5 Aral›k 2008 tarihinde Turkuvaz iflyerlerinde grev karar› ald› ve karar› ifl yerlerine ast›. Yaklafl›k 2 bin kiflinin çal›flt›¤› Tur-

kuaz Da¤›t›m’da grev süreci ifllerken, Türkiye Gazeteciler Sendikas› da eylemlerine devam ediyor. Çok say›da sendika ve demokratik kitle örgütünden al›nan destekle eylemlerini sürdüren sendika, Turkuaz Grubu’nu uzlaflmaya ça¤›r›yor. Anlaflma sa¤lanamamas› durumunda sendikan›n fiilen de¤il, pratik olarak greve geçmesi bekleniyor. Türkiye Gazeteciler Sendikas› ‹stanbul fiube Baflkan› Rüya Özkalkan, gelinen durumu gazetemize de¤erlendirdi. Özkalkan, patronla anlaflman›n mümkün olmad›¤›n›, ancak kendilerinin masaya oturma taraftar› olduklar›n› belirtti. Özkalkan, “hala zaman varken anlaflmaya ça¤›r›yoruz patronu... 15 fiubat tarihinde fiili olarak grevimizi bafllatmak için çal›flmalar›m›z sürüyor” fleklinde aç›klamalarda bulundu. (‹stanbul)

‹flçiler açl›k grevinin 23. gününde polis müdahalesi ile karfl› karfl›ya kald›. ‹zmir Valili¤i’nin verdi¤i talimat do¤rultusunda gerçeklefltirilen müdahaleye, iflçilerin ya¤murdan korunmak için gerdikleri branda bahane gösterildi. Direniflin sürdürüldü¤ü Belediye Saray› önüne gelen polis, iflçilerin etraf›nda gerili olan brandan›n görüntü kirlili¤i yaratt›¤›n› iddia ederek brandaya ve iflçilerin pankart, döviz gibi di¤er materyallerine de el koydu. Yap›lan müdahalenin ard›ndan polisin iflçilere direnifli sonland›rmalar›n› söylemesi üzerine iflçiler direnifllerini sonland›rmayacaklar›n› belirtti.

t›r. DDSB bir s›n›f örgütü iken ayn› zamanda demokratik bir kitle örgütüdür de. Yürüttü¤ümüz en canl› tart›flmalar da DDSB’nin kapsam› ile ilgiliydi. DDSB genifl iflçi ve emekçileri örgütlemeyi önüne hedef olarak koyan demokratik bir kitle örgütü olarak geliflen hiçbir toplumsal hareketlili¤e tepkisiz kalamaz. Bugün köylülerin mücadelesi sendikal alanda kendini ciddi bir flekilde ifade edecek bir noktaya ulaflm›fl iken DDSB buna sessiz kalamaz. Toplant› boyunca biz DDSB’liler yerellerde yaflad›¤›m›z deneyimlerimizi birbirimizle paylaflarak ortak bir kafa yorufl noktas›nda önemli ad›mlar att›k. DDSB’nin güçlü bir örgüte evrilmesinde deneyim aktar›m›n›n büyük bir rolü oldu¤u aç›kt›r. Her bölgenin kendine özgü sorunun kolektife mal edilmesi ve bütünün sorunu haline getirilmesi kolektif iflleyiflin ve kafa yoruflun sa¤lan-

mas›n› da beraberinde getirecektir. Bu yan›yla de¤iflik bölgelerden kat›lan DDSB’lilerin deneyim aktar›mlar› DDSB’nin daha h›zl› yol almas›nda önemli bir rol oynayacakt›r. Bu hedefle birbirine yak›n bölgelerde merkezi toplant›lar›n düzenli bir hale getirilmesi DDSB’nin örgütlenmesinde ve ortak bir ruhun flekillenmesin de büyük önem tafl›maktad›r. Bu kapsamda birçok bölgeden DDSB’lilerin iletiflim eksikli¤inin giderilmesi, yay›n›n ç›kar›lmas› hedefleri ile oluflturdu¤u komisyonlar ve önüne koydu¤u bölgesel toplant›lar kurumsallaflmada önemli ad›mlar ifade etmektedir. DDSB’nin uzun bir aradan sonra gerçeklefltirdi¤i bu toplant› önemli bir sinerjiyi de a盤a ç›kard›. DDSB’nin flu anda çizdi¤i oldukça da¤›n›k görüntüsüne ra¤men kendi içinde önemli bir potansiyel tafl›d›¤› da kuflku götürmez bir

gerçek. DDSB’nin geliflmeye aç›k önemli bir faaliyetçi profili oldu¤u da bu tart›flmalarda ortaya ç›kt›. DDSB’lilerin fikirlerini tart›flarak, soru sorarak, elefltirerek ve çeflitli önerilerde bulunarak sürece dahil olmas› da bir baflka olumluluk olarak de¤erlendirilmeli. Geliflim dinamikleri güçlü, zengin bir geçmifle dayanan, da¤›n›k bir örgütten; hareketli, sürece aktif müdahalelerde bulunan daha merkezileflmifl bir örgütün yarat›lmas›nda a盤a ç›kan sinerji de umut veriyor. DDSB olarak önümüzdeki günlerde örgütlü bir bak›fl aç›s›yla, ortak bir anlay›fl penceresinden gündeme müdahale ederek niteli¤imizi artt›rmak acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Bunu gerçeklefltirecek deneyime, potansiyele, dinamiklere sahibiz. Bu yan›yla bugün att›¤›m›z her ad›m gelece¤imizi de biçimlendirecektir.

Tafleron iflçileri talepleri karfl›lan›ncaya kadar direnifllerini sürdürmeye kararl› olduklar›n› bir kez daha belirtti. (‹zmir)


Eskitafll› köyüne

‹flçi-köylü 5

‹flçi/köylü

6-19 fiubat 2009

Tersanelerde ölümler ve iflsizlik kolkola

çöplük istemiyoruz 27 Ocak günü Eskitafll› köyünde yap›lan ÇED (Çevresel Etki De¤erlendirme) toplant›s›nda, Lüleburgaz Belediye Baflkan› Emin Halebak ve toplant›y› organize eden ErÇev Enerji Yat›r›mlar› ve Dan›flmanl›¤› fliddetle protesto edildi. Çöp deposu tesisi olarak düflünülen tesisi protesto etmek için Eskitafll› kad›nlar›n ve çocuklar›n gözle görülür bir kat›l›m sa¤lad›¤› eyleme çöp tesisinden zarar görecek Tatarköy, Turgutbey, Hamzabey, Karaa¤aç, Ceylanköy, Celaliye ve Çeflmekolu köylerinden kat›l›mla oldu. Toplant›da on civar›nda konuflmac› çöp depolama tesisini protesto eden konuflmalar yapt›. Kad›nlar›n ellerindeki dövizlerde “Trakya’n›n çöplü¤ü olmayaca¤›z”, “Ergene’yi görüyorsunuz” yaz›yordu ve s›k s›k “Eskitafll›’ya çöplük istemiyoruz” slogan› at›l›yordu. Er-Çev elemanlar› ise konuflmalar›nda sadece çöp depolama tesisi olaca¤›n› söylediler. Bu konuflmay› sloganlarla protesto eden köylüler mücadelelerini çöplük yapt›rmama karar› ç›kana kadar devam edeceklerini belirttiler. Toplant›ya ayr›ca Petrol-‹fl, E¤itim-Sen, TMMOB ve Tüm KöySen de kat›ld›. (Lüleburgaz ‹K okurlar›)

Asil Çelik iflçileri grevde Bursa’da kurulu bulunan Asil Çelik iflçileri görüflmeleri t›kayan ve s›f›r zam dayatan patrona karfl› greve ç›kt›. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› ile patron aras›nda 750 iflçiyi kapsayan toplu sözleflme görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine iflçiler grev pankartlar›n› ast›. 8 A¤ustos’tan bu yana devam eden görüflmelerde patron krizi bahane ederek iflçilere s›f›r zam, sosyal haklarda da yüzde 3 ila 9 aras›nda art›fl dayatt›. Greve ç›k›lmas› ile birlikte 30 Ocak Cuma günü fabrika bahçesinde toplanan iflçiler ç›k›fl kap›s›na kadar yürüdüler. Burada iflçilere seslenen Birleflik Metal-‹fl Genel Baflkan› Adnan Serdarao¤lu patronun iflçilerin boynuna bir ilmik geçirmek istedi¤ini, bunu kabul etmeyeceklerini dile getirdi. Asil Çelik iflçilerinin eylemine SCM, Gramer ve 30 gündür direniflte olan Asemat iflçileri de destek verdi. (H. Merkezi)

Pirelli’de iflçi k›y›m› ve direnifl Bir ay kadar önce 80 iflçi ve 16 büro çal›flan›n›n ifline son vermek isteyen, ancak iflçilerin karfl› koyufluyla bundan vazgeçen ve bir süre üretimi durduran Pirelli patronu, bu karar›n› 26 Ocak’ta hayata geçirdi. ‹flten ç›karmalar› duyan di¤er iflçiler ise, bu geliflme üzerine üretimi durdurarak, iflten at›lan arkadafllar› geri al›nana kadar eylemlerini sürdüreceklerini aç›klad›lar. Kocaeli’de kurulu fabrikada, Lastik-‹fl’e üye Pirelli iflçileri taraf›ndan gerçeklefltirilen üretimi durdurma eylemi, daha sonraki saatlerde ifl yerini de terk etmeme eylemine dönüfltü. Bu geliflme üzerine fabrikaya gelen Lastik-‹fl yöneticileri ile patron aras›nda bir süre görüflmeler yap›ld›. Bu görüflmeler süresince “iflten at›lan iflçiler geri al›nana kadar Pirelli’yi terk etmiyoruz” diyen Lastik-‹fl Sendikas› Kocaeli fiube Yönetiminin, patronla yapt›¤› görüflmeler sonucunda, at›lan iflçilerin 50’sinin geri al›nmas› ve üretimin 3 fiubat’a kadar durdurulmas› noktas›nda anlaflma yap›ld›. Böylece Pirelli iflçilerinin eylemi, üretimi durdurarak fabrikaya kapanmalar›ndan bir gün sonra bitirilmifl oldu. Ancak Pirelli iflçileri, patron ile sendika aras›nda yap›lan bu anlaflmadan pek de memnun kalmad›lar ve sendikan›n böylesi, kazan›m denemeyecek bir anlaflma yapmas›n› elefltirdiler. (Kartal)

Tersanelerde k›sa süre öncesine kadar 117 olan tespit edilebilmifl “ifl cinayeti” say›s›, geçti¤imiz günlerde 118’e ç›kt›. Sedef Tersanesi’nde, 14 Ocak’ta balans tank›ndaki gaz s›k›flmas› nedeniyle meydana gelen patlamada a¤›r yaralanan Hikmet Kaya adl› iflçi, kald›r›ld›¤› hastanede, 20 Ocak’ta yaflam›n› yitirdi. Ancak Kaya’n›n ölümü tersane patronlar› taraf›ndan günlerce gizlendi ve cenazesi sessiz sedas›z memleketine gönderildi. Bu son ifl cinayeti üzerine Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan yap›lan aç›klamada, “Kurals›zl›¤›n ve kay›t d›fl›l›¤›n üretimin esas› oldu¤u tersanelerde patronlar çal›flma koflullar›n› ›srarla kamuoyunun gözünden kaç›rmaya çal›fl›yorlar. Bu

kez patlaman›n üzerinden yaklafl›k iki hafta geçmifl olmas›na ra¤men kamuoyuna hiçbir aç›klama yapmamakla yetinmeyip cinayetin üzerini örtmeye çal›fl›yorlar. Tersaneler hala ve ›srarla bir kara kutu olmaya devam ediyor” denilerek, “Neyi gizlemeye çal›fl›yorlar?” diye soruldu. Aç›klamada ayr›ca, tersane patronunun bir kez daha iflçileri hatal› olarak göstermeye çal›flt›¤› vurgulanarak, “Tuzla Tersanelerinde ayr›ks› durdu¤unu iddia eden Sedef Tersanesi patronlar›, 30 Mart tarihinde Ali ‹hsan Çam arkadafl›m›z›n iskeleden düflme sonucu ölümünde olay›n kamuoyuna yans›mas› üzerine bas›n› ça¤›rarak mizansenle iflçi arkadafl›m›z› sorumlu göstermeye çal›flm›flt›” sözlerine yer verildi.

Pendik Askeri Tersanesi’nde direnifl Patronlar taraf›ndan ekonomik kriz bahane edilerek, iflten ç›karmalar›n, ücret düflürmelerin ya da iflçilerin alacaklar›n› ödememenin en yo¤un yafland›¤› sektörlerden biri de son aylarda tersaneler. Tersane patronlar› Tuzla Tersaneleri’nde son birkaç ay içinde on binden fazla tersane iflçisini iflten ç›karman›n yan›s›ra, çok say›da iflçinin alacaklar›n› ödememe yöntemine baflvurmay› sürdürmektedir. Tuzla Tersaneleri’nde art›k “ola¤an” hale gelen bu durum, Pendik Askeri Tersanesi’nde de ortaya ç›kmaya bafllad›. Bunun en son örne¤i ise, Pendik Askeri Tersanesi içinde faaliyetlerini sürdüren Detay Denizcilik isimli tafleron firman›n, iflçilerin ücretlerini ödeme-

mesi olarak ortaya ç›kt›. Ancak tersane iflçileri, bu durumu üretimi durdurarak cevaplamakta gecikmediler ve 27 Ocak’ta ifl b›rakt›lar. Eylemin nedenlerine iliflkin aç›klama yapan iflçiler, üretmeme haklar›n› kulland›klar›n› söyleyerek, alacaklar› verilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini aç›klad›lar. Tersane iflçilerinin ifl b›rakma eylemi, sabah saatlerinde Tersane içine giren iflçilerin ifl giysilerini giyerek, yemekhanede toplanmas›yla bafllad›. ‹flçiler tafleronlara önceden bildirdikleri kararlar› do¤rultusunda birikmifl ücretleri ödeninceye kadar meflru tepkilerini göstermeye devam edeceklerini söyleyerek eylemlerini sürdürdüler. Eylemin ilk günü iflçilerle görüflmeye yanaflmayan patron ise, direniflin 2. günü geri ad›m atarak,

DDSB, Program›n› tart›fl›yor Devrimci Demokratik Sendikal Birlik, Nisan ay›nda gerçeklefltirmeyi hedefledi¤i Kurultay öncesinde program›n› tart›fl›yor. 30 Ocak günü bafllayan ve üç gün süren toplant›ya de¤iflik illerden DDSB’liler kat›l›m gösterdi. ‹lk gün DDSB geçmifl süreç de¤erlendirmesi, demokratik kitle örgütlerine bak›fl aç›s›, program ve tüzük, iflçi gençlik ve DDSB iliflkisi, YDG konferans deneyimleri, T. Kürdistan›’nda DDSB faaliyeti bafll›klar› alt›nda gerçekleflti. DDSB’nin geçmifl sürecinin de¤erlendirilmesi ile devam etkinlikte DDSB’liler kuruldu¤u günden bu yana yaflad›¤› süreci ve geldi¤i aflamay› tart›flt›. Kat›l›mc›lar DDSB’nin ’89

y›l›nda geliflmeye bafllayan iflçi hareketleri içinde bir ihtiyaç olarak ortaya ç›kt›¤›n›, zaman içinde genifl bir kesime ulaflt›¤›n›, özellikle ’93 ve ’94’te birçok sendikada etkili bir konuma ulaflt›¤›n› dile getirdi. DDSB’nin s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› ile özellikle deri iflçileri içinde Kazl›çeflme’den Tuzla’ya bir direnifl gelene¤i yaratt›¤›n›n alt› çizildi. Son y›llarda DESA deri ve Belediye iflçilerinin yürüttükleri mücadeleye önderlik eden DDSB’nin geçen süre içinde anlay›fl ve eylem birli¤ini oluflturama ve kurumsallaflmada eksik kald›¤›na dikkat çekildi. Bir sonraki tart›flma DDSB’nin demokratik kitle ör-

gütlerine bak›fl aç›s› üzerine yafland›. Bu bölümde DDSB’nin nas›l bir örgüt oldu¤u sorusuna yan›t verilmeye çal›fl›ld›. Oldukça hareketli geçen bu bölümde DDSB’nin bir kitle örgütü olup olmad›¤› uzun tart›flmalara sah-

ne oldu. De¤iflik fikirlerin ortaya ç›kt›¤› tart›flma oldukça canl› geçti. YDG’li bir arkadafl program tart›flmalar› sürecinde yaflad›¤› deneyimleri DDSB’li-

lerle paylaflt›. Dersim ve Mardin’den toplant›ya kat›lan DDSB’lilerin anlat›mlar› ilgiyle dinlendi. ‹lk gün serbest kürsü ile sona erdi. ‹kinci gün ise kriz gündemli tart›flmaya Volkan Yarafl›r da kat›larak kriz belli boyutlar› ile tart›fl›ld›. Toplant›n›n 3. gününde Volkan Yarafl›r’›n sendikal örgütlenme ve s›n›f›n yeniden yap›land›r›lmas›na iliflkin sunumu sürdü. Toplant›da Nisan’da yap›lmas› planlanan Kurultay Haziran ay›na ertelenerek haz›rl›k için komisyonlar oluflturuldu ve bölgelerde toplant›lar al›nmas›na karar verildi. Son gün ayr›ca önümüzdeki sürecin görevleri de görüflülerek öneriler tart›fl›ld›. (‹stanbul)

IBM: Yeni buluflumuz, sendikas›z iflçi!

Kad›köy Belediyesi iflçilerine polis sald›r›s› Kad›köy Belediyesi bünyesindeki polikliniklerde çal›fl›rken iflten at›lan ve direnifle geçen iflçilerin eylemine polis sald›rd›. Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan sa¤l›k emekçilerinin, 24 Ocak günü CHP ‹l Binas› önünde yapmak istedikleri eylemi, polis önce yoldan geçen araçlar› korna çalmaya teflvik ederek provoke etti, ard›ndan ise robokop polisleri emekçilerin üzerine sald›rtt›. Sald›r›dan, eyleme destek vermek için gelen TTB, Limter-‹fl ve Sine-Sen üyeleri de nasibini ald›. Ancak polisin bu sald›r›s›na ra¤men, sa¤l›k

iflçilerle görüflmeyi kabul etti. Görüflme sonucunda alacaklar›n›n iki gün içinde ödenmesi sözü alan iflçiler eylemlerine son verdiler ve böylece bir kez daha direnifl kazanm›fl oldu. (Kartal)

emekçileri bir bas›n aç›klamas› yaparak, hem sald›r›y› hem de iflten at›lmalar›n› protesto etti. Bas›n aç›klamas›n› sendikalaflt›¤› için iflten at›lan Songül Kalkan okudu ve iflten ç›karmalar›n küçültme nedeniyle yap›ld›¤› iddias›n›n do¤ru olmad›¤›n› söyledi. Kalkan, iflten ç›kar›lmalar yaflanmadan bir gün önce, yani 4 Aral›k 2008’de yap›lan flirket ihalesinde, CHP’li Kad›köy Belediyesi’ne ba¤l› Sa¤l›k Poliklini¤i’nde çal›flanlar›n say›lar›n›n azalt›lmad›¤›n› ve ifl pozisyonlar›n›n aynen korundu¤unu belirtti. (Kartal)

Uluslararas› yaz›l›m tekeli IBM Türk’te sendikal örgütlenme mücadelesi yürüten Tez-Koop-‹fl Sendikas› her hafta Çarflamba günü Levent’teki Yap› Kredi Plaza önünde gerçeklefltirdi¤i eylemlerine devam ediyor. Tez-Koop-‹fl, 28 Ocak Çarflamba günü yapt›¤› eylemiyle IBM’deki sendikal örgütlenme mücadelesini daha güçlü eylemlerle sürdürece¤ini duyurdu. “Çarflamba günü eylemleri” 8. haftas›n› geride b›rak›rken, IBM iflçileri dayan›flma ve mücadeleye vurgu yapt›lar. “IBM’de sendikal haklara sayg› istiyoruz” pankart›n›n aç›ld›¤› Plaza eyleminde, s›k s›k birlik ve dayan›flma slogan› atan iflçiler Filistin halk›n›n yan›nda olduklar›n› belirtmek için de “Filistin halk› yaln›z de¤ildir” slogan›n› att›. TMMOB ‹KK Sekreterli¤i ise eylemde, “Güvenli bir gelecek için ifl güvencesi istiyoruz” pankart›n› açarak IBM iflçilerine destek verdi. Bas›n aç›klamas› öncesinde, Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve Hava-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Atilay Ayçin de birer konuflma yapt›lar. Ard›ndan, Tez-Koop-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube Baflkan› Rabia Özkaraca taraf›ndan bas›n aç›klamas› okundu. Aç›klamada, IBM Türk’ün sendikal süreci engelleyerek anayasay› ihlal etti¤i ve suç iflledi¤i belirtildi. Örgütlenme haklar›na sayg› isteyen iflçiler, mücadeleye devam edeceklerini belirttiler. (‹stanbul)

Selga Tekstil iflçileri kazana kazana direniyor! Selga Tekstil iflçileri 2008’in Aral›k ay›n›n sonlar›na do¤ru, 2.5 ayl›k alacaklar›n› vermeyen patrona karfl› direnifle geçmifl ve haklar›n› kazanm›fllard›. Ard›ndan geliflen süreçte geciken ücret alacaklar›na karfl› çeflitli eylemliklerde bulunan Selga Tekstil iflçileri, birlikte mücadele ederek kazanabileceklerini net bir flekilde gördüler. Patronun kriz bahanesiyle ödemedi¤i ücretlerin yan›nda, Adana’da yeni bir ifl yeri açt›¤› haberleri ortaya ç›kt›. Tekstil-Sen’in örgütledi¤i direnifllerin devam› polis sald›r›s›yla kesilmek istendi. ‹ki ayl›k alacaklar› için direnifle geçen içiler, patronun tavr›n› iflyeri iflgali ile yan›tlad›lar. 29 Ocak günü gece yar›s›, Selga patronu ifl makinelerini kaç›rmak isteyince, iflçiler patrona engel oldu. Çevik kuvvet eflli¤inde

gelen patron iflçilerin direnifliyle karfl›lafl›nca, polis iflçilere sald›rd›; biber gaz› s›kt›, cop ve fiziki darbelerle iflçileri yaralad›. Tekstil-Sen Genel Sekreteri Beycan Taflk›ran’›n da aralar›nda oldu¤u 17 iflçi gözalt›na al›narak, Gaziosmanpafla Polis Karakolu’na götürüldü. Akflam saatlerinde serbest b›rak›lan üyeleriyle ilgili Teksil-Sen bir aç›klama yapt›. Selga Tekstil patronu, yaflanan kararl› direnifl sonras›nda direniflteki 17 iflçiye iki ayl›k ücretlerini ödedi. Patron ödeme s›ras›nda, iflçilerin geriye kalan alacaklar› ile iflsiz b›rakt›¤› di¤er yaklafl›k 100 iflçinin ücretlerini ise Sal› günü ödeyece¤i sözünü verdi. Selga patronu, daha önce de iflçilere ödeme sözü vermifl, iflçileri uzun süre oyalam›flt›. (‹stanbul)

Demiryolu iflçileri “ifl kazalar›n›” protesto etti Demiryollar›nda çal›flan emekçiler, son aylarda artan ölümcül “ifl kazalar›n›” protesto etmek için eylem yapt›. Son iki içinde 2 demiryolu çal›flan›n›n yaflam›n› yitirmesi, çok say›da demiryolu emekçisinin de yaralanmas› üzerine harekete geçen demiryolu çal›flanlar›, 23 Ocak’ta, iki saatlik ifl b›rakman›n yan› s›ra, Haydarpafla Tren Gar›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Demiryollar›nda örgütlü olan Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› taraf›ndan örgütlenen aç›klamada, TCDD yönetimi-

nin “az adamla çok ifl” mant›¤› ile hareket etti¤i belirtilerek, flöyle denildi; “Yafl ve fiziki koflullar›yla manevra yapamayacak durumda olan personel y›llardan sonra adeta ölüme gönderilircesine tekrar vagonlar›n aras›na gönderilmifltir. Ardarda meydana gelen ölümler ve yaralanmalar tersanelerde oldu¤u gibi kan›ksanmaya bafllam›flt›r. TCDD yönetimi bu uygulamaya geçerken personele verdi¤i hiçbir sözü yerine getirmedi¤i gibi onlar›n canlar›ndan ve sa¤l›klar›ndan da olmas›na neden olmufl, can güvenli¤ini de ortadan kald›rm›flt›r. Bu personelin ücret ve sosyal haklar› ile çal›flma koflullar›nda da gerekli iyilefltirmeleri ise yapmam›flt›r.” Aç›klama s›ras›nda iflçiler, demiryolu “kazalar›nda” yaflam›n› yitiren arkadafllar›n›n resimlerini tafl›d›lar. (Kartal)


‹flçi-köylü 6

Denge Azadi

6-19 fiubat 2009

Kaç bin yara kabuk ba¤lad› ki? HER soka¤›nda ayr› bir yaran›n his-

sedildi¤i, halk taraf›ndan ad›na “Korku Cumhuriyeti” J‹TEM’in ise “fi›rnak Cumhuriyeti” dedi¤i topraklar saklamak zorunda kald›klar›n› tafl›yam›yor art›k. SALDIRILARDA önemli roller üstlenenlerden Levent Ersöz’ün Ergenekon operasyonunda yakalanmas›yla özellikle ‘90’l› y›llarda yap›lan katliamlar›n yeniden tart›fl›lmaya baflland›¤› fi›rnak’ta, o dönem kent merkezinin top at›fl›yla viraneye dönmüfl, yaral›lar›n› tafl›mak, ölülerini gömmek için geceleri uyumamaya çal›flan insanlar s›¤›naklarda yaflam›n› sürdürmeye bafllam›flt›. ’92 Newroz kutlamas›nda aralar›nda bir gazetecinin de bulundu¤u tankl› toplu katliam sald›r›s›nda 57 insan Cizre’de parçalanm›flt›. 18 kiflilik aileden geriye 9 kiflinin yaflamay› baflard›¤› sald›r›lar, muazzam direnifller de yaratm›flt›. Direnifller yeni sald›r›lar› gelifltirdi, artan sald›r›lar yeni ve daha güçlü serhildanlar› do¤urdu. Döngü 2000’li y›llara kadar devam etti. Halk›n direnifli karfl›s›nda denedi¤i tüm politikalar›n ifllevsizleflti¤ini gören faflist TC devleti, 2000’li y›llara geldi¤inde kanl› sald›r›lar›nda ç›tay› geriye düflürmeye bafllad›. Ancak Ulusal Hareketin ideolojik ve fiziki tasfiyesi, halk›n ise psikolojik olarak çökertilmesine yönelik politikalara a¤›rl›k vermeye bafllad›.

Kahraman katillerden üstün baflar›lar DEVLET övünç madalyas› alan, geç-

ti¤imiz haftalar içerisinde intihar eden Tu¤general Abdülkerim K›rca, fi›rnak ‹l Jandarma Alay Komutan› olarak görev yapan Levent Ersöz, fi›rnak Merkezini

top at›fllar›yla hayalet kente dönüfltüren Tu¤general Mete Sayar, fi›rnak Tümen Komutan› Yavuz Öztürk, Cizre’de görev yapan Cemal Binbafl›, Silopi Jandarma Merkez Komutan› Süleyman Can, Albay Arif Do¤an, Binbafl› Cem Ersever, emekli General Veli Küçük vb. bölge insan›n›n yaflad›klar›n›n failleri olan sadece birkaç isim. Sar› Levent olarak bilinen Levent Ersöz, yo¤unca tart›fl›lan ve devletin hala kabul etmedi¤i Silopi’deki BOTAfi kuyular›na at›lan cesetler ve 2001 y›l›nda kaybedilen HADEP’li Ebubekir Deniz ve Serdar Tan›fl’›n kaybedildi¤i dönemde fi›rnak’ta görevi bafl›ndayd›. “Üstün baflar›lar›ndan” dolay› 2002-2003

Kaybedilenler için “Hizbullah kaç›rm›fl”, taranan evlerdeki mermilere “PKK’nin mermileri” diyerek hedef yan›ltan Ersöz, HADEP’in fi›rnak’taki parti kurma çal›flmalar›n› Silopi ‹lçe Örgütü’nün aç›lmas› için devam ettirmesiyle sald›r›lar›n›n yönünü bu kez Silopi’ye çevirdi. 13 Ocak 2001 y›l›nda parti çal›flmalar›n› yürüten Ebubekir Deniz ve Serdar Tan›fl bizzat Ersöz’ün ça¤›rd›¤› Silopi Merkez Jandarma Komutanl›¤›’ndan bir daha geri dönmediler. fiikayetçi olmak için ellerinde dilekçelerle yollara düflen insanlar›n dilekçelerini y›rtarak “Kimi kime flikayet ediyorsunuz, akrabalar›n›z›n yan›na gitmek mi istiyorsunuz?” gibi tehditlerle bir “sessizlik” dönemi yaratt›.

natlarda bulunuyorsunuz. Bu, milletvekili s›fat›n› tafl›yan hiç kimseye yak›flmaz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bir tak›m yanl›fll›klar yap›ld›¤› iddias›nda bu-

Kaybedilenler için “Hizbullah kaç›rm›fl”, taranan evlerdeki mermilere “PKK’nin mermileri” diyerek hedef yan›ltan Ersöz, HADEP’in fi›rnak’taki parti kurma çal›flmalar›n› Silopi ‹lçe Örgütü’nün aç›lmas› için devam ettirmesiyle sald›r›lar›n›n yönünü bu kez Silopi’ye çevirdi. y›llar›nda Diyarbak›r J‹TEM Komutan› olarak göreve getirildi. fiemdinli olay›nda da ad› s›kça geçti. Bölge insan› taraf›ndan “fi›rnak Cumhuriyeti’nin Cumhurbaflkan›” olarak tan›nmas› çok uzun sürmedi. Gözalt›na ald›¤› insanlar› tehdit ederken “Buras› benden sorulur. Beni flikayet etmek istiyorsan sende telefonu yoktur. Sana Cumhurbaflkan›n›n telefonunu vereyim. Ben kimseyi hesaba almam” diyerek devleti görmek isteyenin kendisine bakmas›n› sal›k verdi. 2000 y›l›nda HADEP’in kurulma çal›flmalar›yla birlikte kaybetme, katletme yöntemleri Levent Ersöz’le birlikte tekrar devreye konuldu.

Devlet kendisinden hesap soramaz ‹NSAN kan› ile kaynayan bir kazan

olan fi›rnak’ta 25 Ocak’ta 10 bin insan soka¤a ç›karak kay›p binlerce insan›n mezarlar›n›n bulunmas›n› istedi. Ne/kim oldu¤u konusunda bir türlü mutabakata var›lamayan Tuncay Güney, J‹TEM itirafç›s› Abdülkadir Aygan’›n aç›klamalar›nda yeralan asit kuyular›nda yak›ld›ktan sonra BOTAfi kuyular›na at›lan cesetleri Meclis gündemine tafl›yan DTP’li milletvekillerine Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin’in “Delilsiz bir tak›m is-

lunuyorsan›z, lütfen bunu, delilleriyle beraber ortaya koyunuz” cevab›na karfl›l›k miting sonras› BOTAfi’›n yan›ndaki Sinan Lokantas› ve Aslan Tesisleri’nde bulunan asit kuyular›n›n bafl›na giderek bakana delil göstererek burada daha önce 4 insan›n cesedinin bulundu¤unu hat›rlatt›lar. DTP Grup Baflkanvekili Selahattin Demirtafl da kan›t isteyen fiahin’e Abdulkadir Aygan’›n itiraflar› do¤rultusunda, 1994’te Diyarbak›r’da sivil araca zorla bindirilerek kaç›r›lan ve bir daha kendilerinden haber al›namayan Murat Aslan’›n Dicle Nehri yak›nlar›nda,

Bahri Budak ve torunu Metin Budak’›n da Silopi yak›nlar›nda dere kenar›nda gömülü oldu¤u yerler kaz›larak, bulunan iskeletlerin çekilmifl foto¤raflar›n› kan›t olarak gösterdi. Cinayet ifllerken ses ç›karmayan ancak cinayetleri anlatmaya bafllay›nca alçak denilen Aygan bu cinayeti Abdülkerim K›rca ile birlikte iflleyip cesedin üzerine benzin dökerek yakt›klar›n› itiraf etmiflti. 26 Ocak’ta biraraya gelen faili belli olan 47 kayb›n ailesi de Silopi Savc›l›¤›’na giderek suç duyurusunda bulundu. Savc›lar›n ailelere “fiimdiye kadar neredeydiniz? O dönemde görev bafl›nda bulunan rütbeli kiflilerin isimlerini biliyor musunuz? Neden daha önce baflvurmad›n›z?” fleklinde sordu¤u sorularla, kay›plar›n›n peflinden giderken kaybedilen ve bu korkuyla aray›fllar›n› sessiz bekleyifle dönüfltüren ailelere ne Ergenekon operasyonunun yüzleflme ne de devletin hesap verme gayretinde oldu¤unu itiraf etmifl oldular. Aileler de “Buran›n direksiyonu onlar›n elindeydi. Bu yaflananlar›n hesab›n› sormas›n› devletten beklemiyoruz. Çünkü yap›lanlar kim taraf›ndan yap›ld› herkes taraf›ndan bilinirken, y›llarca bu uygulamalar devam etti” cevab›yla J‹TEM hücrelerinde bo¤durulan, yollarda kurfluna dizilen, tarlalarda asitle yak›larak kuyulara at›lan insanlar›n as›l katillerinin devlet oldu¤undan bir an bile flüphe duymayacaklar›n› söylemifl oldular.

Yüksekova’da küçük fiemdinli Yüksekova ilçesinde DTP yöneticisi olan Do¤an Ayd›n polisler taraf›ndan kaç›r›lmak istendi. Ahmede Xani Park›’ndan geçerken, polis olduklar› ö¤renilen dört kifli Do¤an Ayd›n’a sald›rarak araca bindirmek istenen, yerlerde sürüklenen Ayd›n’› polislerin elinden Yüksekova halk› ald›. Daha sonra Ayd›n’a yönelik sald›r›y› protesto eden kitle ile polis aras›nda gerginlik yafland›. Silahl› dört polis olay yerinden uzaklaflt›. Gerginli¤in sona ermesinden sonra, sessiz bir yürüyüfl ile kalabal›k kitle DTP ilçe binas›na gitti.

HAKKAR‹

PART‹ binas›nda DTP Yüksekova

Belediye Baflkan› Burhanettin Y›lmaz ve Hakkari ‹l Genel Baflkan› Ferheng Yazgan’›n da aralar›nda bulundu¤u kalabal›k kitle taraf›ndan bas›n toplant›s› düzenlendi. Bas›na yap›lan aç›klamada, “Do¤an Ayd›n y›llard›r burada siyaset yapan bir yöneticimizdir. fiu ana kadar ifade ve mahkemeleri, ne olmuflsa gitmifltir. Ancak bu sald›r›n›n ne amaçla yap›ld›¤›na anlam dahi veremiyoruz. Bu tehlikeli sonuca karfl› herkes duyarl› olmal›d›r” denildi. Olaydan sonra polislerin z›rhl› araçlarla siren çalarak olay yerine gelmelerinin gerginli¤e neden oldu¤unu aktaran Y›lmaz, bunun halk›n moralini bozmak ve gerilim yaratmak amaçl› oldu¤unu ifade etti. YAKLAfiAN yerel seçimleri ile birlik-

te özellikle T. Kürdistan›’nda bu tür sald›r›lar›n artt›¤› ve önümüzdeki süreçte de artaca¤› aflikard›r. Devletin bu sald›r›lar› Yüksekova’da oldu¤u gibi halk›n örgütlü durufluyla geri püskürtülebilir. Daha önce fiemdinli’de kontrgerillay› suç üstü yakalayan halk, Yüksekova’da da “iyi çocuklar›” suçüstü yakalad›. (H. Merkezi)

Resmi Kürtçe’den inciler TRT 6’n›n her program›nda, dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda kullan›lan dil a¤›rl›kl› olarak Türkçe-Kürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor. TRT 6’da haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32 dilde yay›n yaparken bu diller aras›nda Kürtçe yok. Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar› Türkçe yar› Kürtçe. Kanalda yay›nlanan müzik kliplerinin tamam›na yak›n› Türkçe. Program isimleri de birçok imla hatas›yla devam ediyor. KEND‹ Kürdünü yaratma projesini

AKP hükümeti döneminde devreye koyan TC, bu politikan›n en önemli aya¤›n› oluflturan dil sorununu “aflmak” ad›na 2009’a girildi¤i günlerde TRT 6’y› (TRT fiefl) açm›flt›. Kanal›n aç›l›fl› belli bir kesim taraf›ndan Kürt sorununun çözümü noktas›nda “olumlu bir ad›m” olarak de¤erlendirilmifl ancak Kürt halk›n›n a¤›r bedeller ödeyerek yürüttü¤ü mücadelenin bir kazan›m› olarak burjuva medyada yer bulamam›flt›. Konuyla ilgili gerek gazetemizde gerekse devrimci ve yurtsever bas›nda ulusal mücadelenin tasfiyesi, Kürt kültürü ve kimli¤i üzerinde uygulanan asimilasyon politikalar›, yerel seçimlerde bölge illerindeki oy oran›n› art›rmay› hedefleyen AKP’nin seçim yat›r›m› gibi birçok nedene dikkat çekilerek Kürt dilinin özgürleflmedi¤ine, aksine resmi ideolojinin s›n›rlar›na hapsedilmeye çal›fl›ld›¤›na vurgular yap›lm›flt›. TRT 6’n›n her program›nda, dublajl› filmlerinde Kürt dili yanl›fl kullan›ld›¤› gibi yap›lan programlarda kullan›lan dil, a¤›rl›kl› olarak Türkçe-Kürtçe kar›fl›m› bir hal al›yor. TRT 6’da haberlerden sonra sunulan hava durumunda flehirlerin tümünün ismi Türkçe. TRT’nin internet sitesi 32 dilde yay›n yapar-

ken bu diller aras›nda Kürtçe yok. Ayn› sitede kanal›n yay›n ak›fl› yar› Türkçe yar› Kürtçe. Kanalda yay›nlanan müzik kliplerinin tamam›na yak›n› Türkçe. Program isimleri de birçok imla hatas›yla devam ediyor. Jiyana Civakê olarak yaz›lmas› gereken program Jiyanê Civakê olarak yay›n hayat›na devam etmekte ›srarl›. Kürtçe çevirileri yap›lan birçok dizide de ayn› hatalar yaflan›yor. En Son Babalar Duyar adl› dizi Kürtçe Herî Dawî Bav Dibihîzin olmas› gerekirken Herî Dawî Bav Dibihîze olarak, ekonomi program› olan Bazara fierqê yanl›fl bir ifadeyle Bazarê fierqê

olarak yay›nlan›rken halk dilinde kullan›lan kimi ifadelerse Türkçe düflünüflün Kürtçe telaffuzu oldu¤unu aç›k bir biçimde gösteriyor. PROGRAM sunucusu programa kat›lan kiflinin konuflmas›ndan sonra a¤z›na sa¤l›k diyor Kürtçe konufltu¤undan emin olarak. “Devê te sax be” diyor, bu ifade Kürtçe’de hiçbir flekilde kullan›lm›yor. Bölgelere göre “mala te ava”, “gelek spas”, “xwedê ji te razî be” gibi de¤ifliklik gösterir ve hepsi ayn› anlamdad›r ancak “Devê te sax be” kullan›lm›yor, çünkü Kürtçe dilbilgisi özelliklerini tafl›mayan uydurma bir kullan›md›r. Yine Ew

got (üçüncü tekil flah›s için dedi/söyledi) olarak kullan›lan ifade Kürtçe’nin bütün lehçelerinde kad›n söylemiflse Wê got, erkek söylemiflse Wî got olarak kullan›l›r. KÜRTÇE sadece kanalda yalan yanl›fl kullan›lm›yor. Ayn› zamanda Kürtçe oldu¤u için toplat›lan MKM’nin bast›rd›¤› takvimlerin çevirisinde de traji-komik cümleler yer al›yor. MKM’nin 2009 takvimleri 2007’de bast›r›lm›fl olan takvimlerin çevirisi yap›larak toplat›l›yor. 2009 takvimlerine bak›lmadan toplatma karar› verilmesi apayr› bir hukuksuzluk örne¤i. 2007 takviminde gün gün tarihi hat›rlatma-

Ana dilimiz, oldu a¤›t dilimiz... YILLARDIR Kürtçe’nin resmi dil olmas›, Kürt kimli¤inin

tan›nmas› için bir dizi eylemlikler yap›ld› ve yap›lmaya da devam ediliyor. En son TZP Kurdi taraf›ndan bafllat›lan “Anadilde e¤itim istiyorum” kampanyas› çerçevesinde, ‹stanbul, ‹zmir, Ayd›n ve Antep’te yap›lan aç›klamalarda Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesi ve anayasa ile güvence alt›na al›nmas› istendi. ‹STANBUL’UN birçok beldesinde eylemlikler yap›ld›. Beyo¤lu, Ka¤›thane, Eyüp, Esenler, Kanarya, Baflakflehir, Sancaktepe ve Sefaköy’de yap›lan aç›klamalarda, Kürtçe’nin ilkokuldan üniversiteye kadar resmi dil olarak kabul edilmesi istendi. Aç›klamay› Kürtçe okuyan Hayrettin Eser, TRT 6’n›n aç›ld›¤›n› ve bu aç›l›m›n

samimi olmad›¤›n› vurgulad›. BAfiAKfiEH‹R ilçesi Bayramtepe Güvercintepe Meyda-

n›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›na çok say›da kifli kat›ld›. Bas›n metnini okuyan Ayflegül Eren aç›klamada Kürtçenin önündeki yasaklar›n kald›r›lmas›n› istedi. DTP Esenler binas› önünde biraraya gelen çok say›da kifli Kürtçe’nin resmi dil olarak kabul edilmesini istedi. SANCAKTEPE ilçesi Demokrasi Caddesi önünde toplanan kitle “TRT 6 naxeazin” vb. sloganlar› att›. BARIfi Anneleri Kürtçe’nin resmi dil olmas› için eylemlerine devam ediyor. ‹stanbul Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi Galatasaray Lisesinin önünde bas›n aç›klamas› yapt›. (H. Merkezi)

lar yap›lan bölümde yer alan hat›rlatmalar›n Türkçe çevirisi birçok tarihi geliflme gülmekten kar›nlar› a¤r›tacak türden. 7 OCAK 1940: Kürdistan li Mehabadê dest bi weflanê kir (Kürdistan adl› dergi Mahabat’ta yay›n hayat›na bafllad›) çeviride Kuzey Kürdistan’dan Muhammet elini çekti. Biz de di¤er insanlar gibi serbest flekilde yaflamak istiyoruz olarak yer al›yor. 9 OCAK 1920: Hezên Tirk di Meydana Inonuyê de li hember”i hêzên Yewnan yekem serkeftina xwe bi dest xist (Türk ordusu ‹nönü Meydan›’nda Yunan güçlerine karfl› ilk defa zafer elde etti) çeviride ‹nönü Savafl›’nda bir Türk öldü, 12 OCAK 1976: Agatha Christie jiyana xwe ji dest da (Agatha Christie yaflam›n› yitirdi) çeviride SHP Genel Baflkan› Ayd›n Güven’le seçimlere kat›lan 15 Kürt mensubu parlamentoya girdi, 25 OCAK 1991: Hikûmeta Tirk axaftin û stranên bi kurdî serbest kirin (Türk hükümeti Kürtçe flark› söylemeyi ve konuflmay› serbest b›rakt›) çeviride Türk hükümeti

PKK terör örgütü mensuplar›n› serbest b›rakt›. Türkiye iflkenceyle mücadele yasas›n› imzalad›, AYNI yaprakta Kovara Kürdistan li Stenbolê ji aliyê Mîhrî Hîlav ve hate weflandin 1919 (Kürdistan Dergisi ‹stanbul’da Mihri Hilav taraf›ndan yay›n hayat›na bafllad›) çeviride Güney Kürdistanl› Mihri Hilav ‹stanbul’a sald›rd› 1950, 13 MART1974: fioreflgera Kurd Leyla Qasim hate îdamkirin (Kürt Devrimci Leyla Kas›m idam edildi) çeviride o tarihte henüz PKK kurulmam›flken, PKK örgütü komutanlar›ndan Leyla Kas›m idam edildi, 2 KASIM 1948: Nivîskarê Tirk Sebahattîn Alî dema sînorê Bulgarîstanê derbas dikir, ji aliyê klavuzê wî Alî Ertekîn ve hat kufltin (Türk yazar Sabahattin Ali Bulgaristan s›n›r›n› geçerken k›lavuzu Ali Ertekin taraf›ndan öldürüldü) çeviride Örgüt mensubu Sabahattin Ali komployla öldürüldü fleklinde yer al›yor. Çevirilerde hayatta olan Yaflar Kemal, Celal Talabani gibi kifliler de ölmüfl olarak gösterildi.


‹flçi-köylü 7

Halk›n gündemi

6-19 fiubat 2009

Çeber iflkencesi sürüyor!

ENG‹N Çeber ile dört arkadafl›, 28

Eylül 2008 günü, ‹stanbul Sar›yer’de Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken “görevli polis memuruna mukavemet ettikleri” iddias›yla dövülerek gözalt›na al›nm›flt› ve ‹stinye Polis Merkezi’nde ve Sar›yer Emniyet Müdürlü¤ü’nde polisler taraf›ndan a¤›r bir flekilde dövüldükten sonra tutuklanm›flt›. Metris Hapishanesi’ne gönderilen Çeber ve arkadafllar› gardiyanlar ve jandarma erleri taraf›ndan dövülmeye devam edilmifl, kafas› duvarlara vurularak iflkence gören Çeber, beyin kanamas› geçirmifl ve 7 Ekim 2008 tarihinde fiiflli Etfal Hastanesi’nde hayat›n› kaybetmiflti. ÇEBER’‹N katlinden sonra onunla

Adana ‹HD’de aç›klama ADANA ‹HD’nin ça¤r›s›yla birçok

kurumun destek verdi¤i bas›n aç›klamas›nda; ülke gündemini meflgul eden Ergenekon olay›n›n asl›nda bir çete olmay›p TC’nin kuruluflundan bu yana devrimcilere, komünistlere, ezilen, sömürülen halka karfl› savaflt›r›lan bir çeflit kontrgerilla örgütlenmesi oldu¤u vurguland›. Bas›n aç›klamas›na bizler de Partizan olarak destek verdik. (Adana ‹K okurlar›)

ÇGC anlay›fl› 22 Ocak Perflembe günü gazetemizin protokol da¤›t›m›nda Ça¤dafl Gazeteciler Cemiyeti’nin gazetemizi almay›fl› bu kurumun “ça¤dafll›k gazetecilik” anlay›fllar›n› ortaya koymaktad›r. Protokolü da¤›tan arkadafl›m›za orada bulunan güvenlik görevlisinin “buraya art›k siyasi yay›nlar› alm›yoruz” deyip geri çevirmesi devrimci bas›na yönelik sistemin sald›r›lar›na karfl› gazetecilerin haklar›n› savunmas› gereken ÇGC’nin de bu sald›r›lar›n bir parças› oldu¤unu gösterdi. (‹stanbul)

birlikte gözalt›na al›nan arkadafllar› tahliye edildiler. Yaflad›klar› iflkenceleri ayr›nt›lar›yla kamuoyuyla paylaflt›lar. Oluflan kamuoyu nedeniyle Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin özür diledi ve sorumlular hakk›nda soruflturma bafllat›ld›. ‹lk planda 19 resmi görevli a盤a al›nd›. Olayla ilgili olarak ifade veren 19 polis memurunun ifadelerinin “kes-yap›flt›r” yöntemiyle kopyaland›¤› ortaya ç›kt›. Orant›l› ve kademeli güç kulland›klar›n› öne süren polislerden büyük bölümünün beyanlar›n›n birebir ayn› oldu¤u; ayn› cümlelerden oluflan ve ayn› uzunluktaki ifadelerin büyük bölümünde “korsan gösteri” yerine “karsan gösteri” biçimindeki yanl›fl yaz›m›n tekrarland›¤› a盤a ç›kt›.

Çeber ve arkadafllar›na verilen sa¤l›k raporlar›nda usulsüzlük ve sahtekarl›k yap›ld›¤› da ortaya ç›kt›. ENG‹N Çeber ile birlikte gözalt›na al›nan, Cihan Gün ile Aysu Baykal ‹stanbul Barosu’nda 16 Ekim tarihinde bir bas›n toplant›s› düzenlediler. Toplant›da Cihan Gün, flunlar› söyledi: “Karakola döve döve sokulduk. Daha sonra Sar›yer Asayifl Büro’da parmak izi al›nmas› bahanesiyle dayak yedik. Nezarethanenin önünde yere yat›r›p tekme ile vücudumuzun çeflitli yerlerine vuruldu. Kafalar›m›za ayakla bas›ld›. Polisler bizi hapishaneye teslim ederken, ‘bunlar terörist, asker vuruyorlar’ diyerek askerleri k›flk›rtt›. Askerler kafam›zda sandalye k›rd› ve ›slatarak demir çubuklarla dövdü.” SÖZ konusu iflkence, “iflkenceye s›f›r tolerans” diyen hükümet taraf›ndan “münferit” olarak nitelendirilse de, uluslararas› kamuoyu dahil birçok kesimden tepkiler geldi. günü 21 OCAK Perflembe Çeber’in öldürülmesiyle ilgili görülen davada beklenenin aksi bir

(ÇHD) F tipi hapishanelere iliflkin haz›rlad›¤› raporu ‹stanbul’daki flube binas›nda aç›klad›. Aç›klamay› yönetim kurulu ad›na Nazan Yaman okudu. Raporda Tekirda¤ 1 ve 2 No’lu, Edirne, Kand›ra 1 ve 2 No’lu ile Bolu F Tipi Hapishanesi’ndeki tutuklu ve hükümlülerle sohbet hakk›, disiplin cezalar›, aramalar, keyfi uygulama ve yasaklar, kötü muamele ve iflkence üzerine yap›lan görüflmelerin sonuçlar›na göre haz›rlanan raporda, tutuklu ve hükümlülerin flikayet ve taleplerine yer verildi. ADALET Bakanl›¤› taraf›ndan ka-

kesintisi olmad›¤›n› savunuyordu: “Çise’nin elinde sopa vard›. Sigortalar› kald›rmak için getirdi¤ini söyledi. Ama elektrik kesintisi yoktu. Sopay› al›p çöpe att›m.” ÜÇÜNCÜ duruflmada san›k Öncal Bozo, “Uzun ve Çise, sandalyede oturan üç tutukluyu zorla kald›rmaya çal›flt›. Tutuklular› kald›rmak için çekip yere düflürmek fleklinde fiziksel temas vard›. Fakat kim oldu¤unu hat›rlam›yorum” dedi. Çeber’in öldürüldü¤ü günden sorumlu tutulan san›k, Sami Ergazi, kendisini flöyle savundu: “Kafas›n› duvara çevirdi. Aras›nda bir metrelik mesafe vard›. Kendisine zarar vermesin diye kafas›n› tuttum.” Ergazi’ye göre Çeber, aya¤a kald›r›rlarken yere kafas›n› vuracak flekilde düflmüfltü. BAfiGARD‹YAN Y›lmaz Aydo¤du’ysa o günü flöyle anlat›yordu: “Çeber; Ergazi, Selahattin Apayd›n ve Nihat K›z›lkaya’n›n aras›ndayd›. Tekme tokat dövüyorlard›. Nihat iki flamar vurdu. Nevzat avucunun içiyle bafl›na vuruyordu. Ben ba¤›r›nca b›rakt›lar. Çeber yere düfltü.

ADALET Bakan› Mehmet Ali fiim-

flek’in geçti¤imiz günlerde yapt›¤› “hapishanelerde hukuk d›fl› ve keyfi uygulama olmad›¤›” yönündeki aç›klaman›n ard›ndan ‹HD Ankara fiube Cezaevi Komisyonu’nun 23 Ocak tarihinde aç›klad›¤› rapor Bakan›n yapt›¤› aç›klaman›n gerçekleri yans›tmad›¤›n› bir kez daha gözler önüne serdi. Komisyonun aç›klad›¤› raporda hapishanelerdeki bask› ve keyfi uygulamalar›n gün geçtikçe artt›¤›na dikkat çekildi. RAPORU komisyon ad›na Elif Zavar okudu. Zavar, “Bize yap›lan baflvurular Adalet Bakan› fiahin’in söylediklerinin tam tersini göstermektedir. Hapishanelerde yaflanan hak gasplar› devam etmekte ve tutsaklara yönelik artan keyfi uygulamalara görüflçülerde maruz kalmaktad›r” dedi. Zavar hapishanelerde yaflanan s›k›nt›lar› flöyle s›ralad›: * GENELGEDE yer almamas›na ra¤men Kürtçe konuflma yasa¤› devam etmektedir. * CEZAEVLER‹NDE yay›nlanan

bul edilen 45/1 say›l› genelgenin uygulanmad›¤› belirtilerek tecrit ve tretman›n ayn› flekilde devam etti¤i, bakanl›¤›n

(45/1) genelgeye ra¤men tutuklu ve hükümlülerin ortak alanlar› kullanamad›¤› ve cezaevi idaresiyle yapmak istedikleri görüflmelerin sürekli olarak engellendi¤i belirtilmektedir. * TUTUKLULARA basit nedenlerle çok say›da disiplin ve hücre cezas› verilmektedir.

Genel aramalarda ciddi hak ihlalleri D‹⁄ER hapishanelerde 45 günde

bir yap›lan genel aramalar K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde 15 günde bir yap›lmaktad›r. Hapishanelerde haftal›k gazete ve dergilere sansür uygulanmaktad›r. Bolu F Tipi Hapishanesi’nde Mehmet Kulaks›z’›n bulundu¤u hücredeki gazete eklerine el konulmufltur. Cengiz Kahraman’›n, derne¤imizin düzenlemifl oldu¤u Çember konulu foto¤raf ve resim sergisine göndermek istedi¤i 3 adet resmine idare taraf›ndan el konulmufltur. K›r›kkale F Tipi Hapishane-

sözlü taahhüdüne ra¤men hapishanelerde iyilefltirmeye gidilmedi¤i vurguland›. Ayr›ca hapishanelerde mesai saatleri

d›fl›nda doktor bulunmad›¤›, yeterli ve gerekli sa¤l›k önlemlerinin al›nmad›¤›, ilaçlar›n pahal›ya sat›ld›¤›, hastaneye sevklerin doktorun ikna edilmesine ba¤l› kald›¤› sa¤l›k sorunlar› aras›nda say›ld›. Hastaneye sevk edilen tutuklular›n doktor önünde ve muayenede kelepçelerinin aç›lmamas›n›n onur k›r›c› bir davran›fl oldu¤u belirtildi. RAPORDA, hastaneye sevk ve aramalar s›ras›nda tutuklular›n gardiyan ve jandarma sald›r›s›na mazur kald›¤›, küfür ve kötü muamelenin sürekli oldu¤u da yer ald›. (‹stanbul)

Sami de onu bahçeye do¤ru sürükleyip vurmaya devam etti. Çeber dizüstü çöktü. Onu o flekilde b›rak›p ayr›ld›m.” TUTUKLU san›klar›n imza att›¤› tutanakta, “Çeber’i kolundan tutup say›ma katt›k” deniliyordu. Oysa Çeber say›ma kat›lmam›flt›. Avukatlar›n “Bu tutana¤› kim haz›rlad›” sorusu “bilmiyoruz” diye yan›tland›. HAP‹SHANE 2. Müdürü Nuri Atalay, “Say›mda aya¤a kalkmamak, suç mu?” sorusuna, “Muhakkak”, “Kalkmayan zorla m› kald›r›l›r?” sorusunaysa “ikna edilir” yan›t› verdi. YAfiANAN bu son tiyatro sahnesi, gerçekten bir oyun olsayd› devlet taraf›ndan sansürlenece¤i kesindi. Bu haliyle bile “Ceber haberlerine” yasaklar konulmuyor de¤il hani. Devletin iflkence yapt›¤›n› ya da yap›yor oldu¤unu kan›tlamaya kimsenin ihtiyac› yok. ‹htiyaç olan iflkencenin ve iflkencecinin ortadan kalkmas› için mücadele edecek olan bilinçli cesaret. (‹stanbul)

Savunma haklar› gasp edildi

M›zrak çuvala s›¤m›yor

Hapishaneler Guantanamo’ya döndü ÇA⁄DAfi Hukukçular Derne¤i

durum yaflanmazken, benzer davalarda oldu¤u gibi trajik-komik ifadeler yar ald›. Alt›s› tutuklu, 60 san›kl› iflkence davas› Bak›rköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sar›yer Muhsin Bodur Polis Merkezi’nde görevli 13 polis ve Sivas Hapishanesi’ne tayin edilen hapishane doktoru Yemliha Sönmez duruflmaya gelmedi. Çeber’in öldürüldü¤ü gün elinde sopa ile görüntülenen Murat Çise ifadesinde, “kim oldu¤unu an›msamad›¤›m biri ‘lambalar söndü’ deyince sigortalar›n att›¤›n› sand›m. Sigorta insan boyunu afl›yor. Ko¤uflta, k›r›k süpürge sopalar›n›n sap parçalar› çöpe at›l›r. Çöpten bir tane al›p geldim. Sigortan›n atmad›¤›n› fark ettim. Lambalar kapat›lm›flt›” dedi. Tutuksuz san›k Kadem Karadeniz’in ikinci duruflmadaki “Elektrik kesintisi oldu mu?” sorusuna verdi¤i yan›tsa kafalar› iyice kar›flt›rd›: “Hafif flekilde gidifl gelifl oldu, hafif kararma oldu, akabine geldi.” Üçüncü duruflmada savunma yapan tutuksuz san›k Öncal Bozo ise elektrik

si’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere uzun süredir çeflmeden içme suyu verilmemektedir. ‹çme suyunu kantinden sat›n almak zorunda kalan tutuklu ve hükümlüler ayl›k ortalama 50 TL su paras› ödemektedir. Yafll› ziyaretçiler giriflte göz retina taramas› s›ras›nda cihaz› kullanmakta zorland›klar› için ziyarete geç kalmaktad›rlar. HAP‹SHANELERDE tutsaklar ciddi sa¤l›k sorunlar› yaflamaktad›r. Uzun süreli takip edilmesi gereken rahats›zl›klar› bulunan tutuklu ve hükümlüler hiç hastaneye götürülmeyerek tedavileri engellenmekte, gidebilenler de kelepçeli ve askerlerin odada bulunmas› dayat›lmaktad›r. Bu uygulama reddedildi¤inde genelde doktorun odas›ndan zorla ç›kart›lmaktad›rlar. ULUSAL Verem Savafl Dernekleri

Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan hapishanelerin verem hastal›¤› konusunda önemli yerler oldu¤unu söyleyerek “buralarda tüberküloz ile mücadele ciddi bir sorun. Nakillerde, hastalar›n tedavisinde de¤ifliklikler olabiliyor. Nakil olan hastalar yeterince takip edilemiyor. Hapishanelerdeki tüberkülozla mücadele konusunda bir çal›flma grubu oluflturulmas› gerekir” dedi. KOM‹SYONUN haz›rlad›¤› bu rapor da göstermektedir ki egemenler her alanda oldu¤u gibi hapishaneler özgülünde de fliflirdikleri yalan balonlar›yla halk› manipüle etmeye çal›flmaktad›rlar. Ancak geçmiflte yaflananlar ve önümüzdeki süreçte yaflanacak olanlar egemenlerin m›zra¤›n›n çuvala s›¤mayaca¤›n› gösterecektir. (Ankara)

22 Ocak 2009 tarihinde Erzurum 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen TKP/ML davalar›nda kararlar aç›kland›. Ortak yan, her iki davada da devrimci tutsaklar›n savunma haklar›n›n gasp edilmesi oldu. ‹lk duruflma, Kas›m ’92’de Haydar Sönmez’in tutuklanmas›yla bafllayan ve 17 y›ld›r devam eden dosyan›n görülmesi ile bafllad›. San›¤›n savunma için dosyan›n içinden talep etti¤i belgeler taraf›na verilmedi¤i gibi savunma için istedi¤i ek süre de ret edilerek hüküm verildi. ‹kinci dosya için de istenilen belgeler ve ek süre ret edilirken, eski TCK’n›n 146/1 maddesinden iki defa a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› verilip 59/1 maddesi uygulan›p iki müebbete çevrildi. Sonra mahsup edilerek “iki y›l› geceli gündüzlü hücrede tecrit halde olmak üzere müebbet a¤›r hapse” çevrildi. ‹kinci duruflma da, Temmuz 2007’de tutuklanan Mulla Çak›ro¤lu’nun dosyan›n geniflletilmesi ve savunma için ek süre talebi ret edilerek hüküm verildi. Yeni TCK’n›n 314/2 maddesinden 10 y›l 6 ay (üyelik) 204/1 maddesinden 4 y›l 6 ay (sahte kimlik) toplam 15 y›l 2 ay hapis karar› verildi. Dosyalar temyiz için Yarg›tay’a gönderilecek.

“Failler belli kay›plar nerede?” 1995-1999 y›llar› aras›nda 200 hafta

EYLEMDE bir konuflma yapan ‹HD fiu-

boyunca her Cumartesi, Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapan “Cumartesi Anneleri” 10 y›l aradan sonra, 31 Ocak Cumartesi günü eylemlerine yeniden bafllad›. Gözalt›nda kaybedilenlerin, faili meçhul flekilde katledilenlerin, faillerinin bulunup yarg›lanmas› için oturma eylemlerini sürdüreceklerini aç›klad›. ‹HD ‹stanbul fiubesi Gözalt›nda Kay›plara Karfl› Komisyon’un ça¤r›s›yla yap›lan oturma eylemi Galasataray Meydan›’nda çok say›da kay›p yak›n›n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Kay›p yak›nlar› ve demokratik kurumlar, gözalt›nda kaybedilen, faili meçhul cinayetlerde yaflam›n› yitirenlerin foto¤raflar›n› ve k›rm›z› karanfiller tafl›d›, oturma eylemi yapt›.

be Baflkan› Gülseren Yoleri, “Ergenekon soruflturmas›yla ortaya ç›kan gerçekleri biz y›llar önce dile getirdi¤imizde ‘iftira at›yorlar’ deniliyordu, oysa flimdi görülüyor ki bunlar iftira de¤il gerçek” dedi. Yoleri’nin ard›ndan bas›n aç›klamas›n› okuyan Sebla Arcan da gözalt›nda kaybedilenlerin Ergenekon soruflturmas› kapsam›nda ele al›nmas›n› istediklerini belirtti. Arcan bu hafta, gözalt›nda kaybedilen Ali ‹hsan Da¤l›’n›n dosyas›n› Ergenekon savc›lar›na göndereceklerini duyurdu. EYLEMDE kay›p yak›nlar›ndan Hasan Ocak’›n ablas› Hüsniye Ocak, Fehmi Tosun’un efli Han›m Tosun, Serdar Tan›fl’›n kardefli Ali Tan›fl, Cemil Karabay›r’›n abisi Mikail Karabay›r da birer konuflma

yapt›lar, sorumlular›n ortaya ç›kar›lmas›n›, kendisinden hala haber al›namayan kay›p yak›nlar›n›n cans›z bedenlerinin yerlerinin aç›klanmas›n› istediler. (‹stanbul)


‹flçi-köylü 8

Politika-gündem

6-19 fiubat 2009

Obama’n›n yemin töreni

Amerikan rüyas› m›, kabusu mu? nen-olumlu söylemlerde bulunan bir üslup izlemeyi tercih etmektedir ve ittifak politikalar›na daha fazla önem verecektir.

“Umut” veren görkemli tören OBAMA’NIN 20 Ocak’ta gerçekleflen ye-

8 y›ll›k Bush yönetiminin ard›ndan ciddi bir

güç ve prestij kayb›na u¤rayan ABD emperyalizmi içeride dünyay› da sarsan ekonomik krizle d›fl politikada özellikle Irak ve Afganistan baflta olmak üzere politik aç›dan ç›kmazlarla karfl› karfl›yad›r ve hem ülke içinde hem de dünya genelinde halklar›n büyük tepki ve öfkesini üzerinde toplamaktad›r. ABD emperyalizmi bu sorunlara yeni aç›l›mlar getirmek ve her fleyden önemlisi emperyalizmin lideri ve dünyan›n hâkimi rolünü oynamay› sürdürmek ve pekifltirmek, geliflen rakiplerini geriletmek, yar›-sömürgelerinin ba¤l›l›klar›n› art›rmak ve dünya halklar›n›n tepkisini azaltarak “imaj”›n› düzeltmek için baflkanl›k seçimlerini etkili bir flekilde kullanm›flt›r. Bu sayede seçimlerin tüm dünyan›n gündeminde üst s›ralarda yer almas›n› sa¤lam›flt›r. SEÇ‹MLER‹ kazanan Obama ise hem AfroAmerikan kökenli olmas›, Kenyal› Müslüman bir babaya sahip olmas› hem Irak savafl›na karfl› ç›k›fllar›yla gündeme gelmesi ve halklar›n iflgal karfl›t› tepkisini kendi lehine de¤erlendirebilmesi hem de oldukça etkili bir reklam-tan›t›m kampanyas›ndan ve karizmas›ndan yararlanmas› ile sadece ülkesinde de¤il dünya genelinde de büyük destek sa¤layabilmifl ve büyük beklentilerin do¤mas›na neden olmufltur. “De¤iflim” ve “umut” kavramlar›n› kullanarak halklar›n emperyalist sald›rganl›¤a karfl› öfkesini ve artan hak gasplar›na duydu¤u tepkiyi kendi kampanyas›nda eritebilmifltir. VE yaln›zca ülkesinde de¤il ziyaret etti¤i birçok ülkede dahi yüz binlerce kiflinin coflkulu sloganlar›yla karfl›laflan Obama herkesin duymak istedi¤i cümleleri etkili flekilde kullanmas›na ra¤men gerek belirledi¤i çal›flma ekibiyle gerekse de politik program›yla ABD emperyalizminin merkezi politikalar›n› sürdürece¤ini aç›kça ifade etmektedir. Yaln›zca bununla da kalmamakta, Bush yönetiminin “teröre karfl› savafl” ad› alt›nda uygulad›¤› yeni-muhafazakar politikalar› da savunmakta, Bush yönetimini ise bu politikalar› uygulamada taktiksel hatalar yapmakla elefltirmektedir. Bunun yan› s›ra Bush yönetiminin son 1.5 senedir izledi¤i politikay› sürdürece¤ini de ifade etmektedir. Irak’ta kurdu¤u kukla rejimi güçlendirerek, yaln›zca üs bölgelerinde yeterli say›da asker b›rakarak Irak’taki askerlerinin önemli bir bölümünü AfganistanPakistan s›n›r›na kayd›rmak, ‹ran’› gerek görüflmelerle gerekse de tehditle belirli s›n›rlar içinde tutmak, Ortado¤u’da ‹srail’i kay›ts›z flarts›z savunmak gibi Bush döneminde izlenen politikalar› Obama da sürdürecektir. Yine ekonomik alanda da Bush yönetiminin devletlefltirme-piyasaya müdahale-halktan toplanan vergileri flirketlerin kurtar›lmas›na aktarma gibi izledi¤i politikalar da Obama taraf›ndan desteklenmektedir. Özcesi politik çizgi aç›s›ndan Obama yönetiminin Bush yönetiminin esas hatlar› itibariyle devam› olaca¤›n› öngörmek mümkündür. Farkl›l›k ise büyük oranda üslupta olacakt›r. Bush’un ve yeni muhafazakarlar›n korkuya dayal› siyasetlerini elefltiren Obama düflman korkusu-tehdidi üzerinden harekete geçmek yerine kendine güve-

min töreninin hem ABD’de hem de dünya çap›nda büyük bir etki yaratt›¤› ve güç gösterisi niteli¤i tafl›d›¤› aç›kt›r. Yemin törenini izlemeye gelen yüz binlerce insan›n yan› s›ra Obama’n›n da belirtti¤i gibi baflkentlerden ufak köylere kadar milyarlarca insan ABD yönetimindeki devir teslim törenini ilgiyle izlemifltir. ABD’N‹N 44. Baflkan› olarak konuflmas›na bafllarken Obama, rakibi McCain’i cesur bir lider olarak selamlam›flt›r. Ülkesi için yapt›klar›ndan dolay› ona teflekkür ederek Vietnam Savafl›’nda Vietnam halk›n› bombalayan ve kurtulufl savafl› veren kahraman Vietnam gerillalar›nca uça¤› düflürülerek esir edilen savafl suçlusu McCain’den anlay›fl baz›nda fark› olmad›¤›n›, ayn› saflarda olduklar›n› bir baflka aç›dan göstermifltir. OBAMA’NIN yemin töreninin simgesel aç›dan verdi¤i mesajlar da oldukça ilginçtir. Yemin töreninde Obama’n›n seçti¤i din adam›n›n Bush yönetiminin de aç›kça destekledi¤i en gerici dini ak›mlardan olan Evanjelik Kilisesinden Rick Warren olmas› da kendisine büyük destek sunan ve Afro-Amerikal›lar›n mücadelesinde önemli yer edinen Afro-Amerikan kilisesini tercih etmesini bekleyen siyah halk› ve bu gerici ak›m›n nefret etti¤i eflcinsel, feminist ve savafl karfl›t› hareketlerden destekçilerini hayal k›r›kl›¤›na u¤ratm›flt›r. Yaln›zca bu simgesel tutum dahi Obama’n›n gerçek saf›n›n yan› s›ra Bush yönetiminden politik aç›dan bir kopufl getirmeyece¤ini de ifade etmektedir. ABD baflkanlar›n›n göreve bafllarken yapt›¤› konuflmalar›n ortak özelliklerini tafl›yan Obama’n›n konuflmas›nda çok say›da olumlu, umut veren ifadelerin yan› s›ra ABD’nin emperyalist bak›fl aç›s›n› gösteren vurgular da yap›lm›flt›r. ABD’nin dünya liderli¤ini sürdüreceklerini, zay›flayan devleti güçlendireceklerini, (emperyalist ya¤madan elde ettikleri) kazan›mlar› koruyup gelifltireceklerini, (büyük ço¤unlu¤unu ülkesini iflgal edenlere karfl› direnen, hak gasplar›na ve ya¤maya karfl› ç›kan ezilen halklardan oluflan) düflmanlar›n› yeneceklerini ilan etmektedir. OBAMA konuflmas›nda olumsuzluklar› ifade etmekte, zorluklardan bahsetmekte ve “tedbir alan” devleti desteklemenin gereklili¤i mesaj›n› iletmektedir. OBAMA’NIN baflkanl›¤›yla birlikte s›kça kullan›lan ifadelerden biri de Obama’n›n kendisinin de vurgulamaktan kaç›nmad›¤› “bir hayalim var” diyen Martin Luther King Jr.’›n rüyas›n›n gerçe¤e dönüfltü¤ü, Beyaz Saray’a bir siyah›n girdi¤i, 50 y›l öncesinde insan yerine konulmayan siyahlar›n art›k toplumda eflit bir yurttafl olarak, insana yak›fl›r bir hayat sürece¤i üzerinedir. Obama da konuflmas›nda flu ifadeleri kullanmaktad›r: “60 y›l önce benim gibiler restoranlara giremiyordu ya da restoranlarda kendilerine yemek servisi yap›lm›yordu. Ama bugün iflte bu ça¤›n bitti¤inin alametidir. Bu günü her zaman flöyle hat›rlayal›m, kim oldu¤umuzu hat›rlayal›m ve ne kadar uzun bir yol kat etti¤imizi hat›rlayal›m.” BU ifadelerin ne kadar gerçe¤i yans›tt›¤›na geçmeden önce k›saca Obama’n›n s›kça ad›n› and›¤› Martin Luther King, Jr.’e de de¤inmek olumlu olacakt›r. Martin Luther King flöyle yazmaktad›r: “Amerika’n›n ›rk devrimi y›kmaktan öte dahil olabildi¤imiz bir devrimdir. Amerika ekonomisini, e¤itim sistemini ve toplumsal imkanlar› paylaflmak istiyo-

ruz. Bu hedef Amerika’da toplumsal de¤iflimin bar›flç›l olmas›n› da içermektedir.” King’in bahsini etti¤i Amerikan ekonomisinden pay almak, özcesi ABD emperyalizminin dünya çap›nda gerçeklefltirdi¤i ya¤maya ortak olmak, sömürü ve bask›dan elde edilen gelirlerden pay koparmak King’in hayallerinin s›n›r›n› göstermektedir. Siyahlar aras›nda küçük bir kesimin zenginleflmesi ve toplumsal hayatta etkin görevler edinmifl olmas›yla bu hayalin büyük k›sm› hayat bulmufltur, tabii ki genifl siyah kitlelerinin yoksullu¤u ve ayr›mc›l›¤a u¤ramaya devam etmesi pahas›na. King’in fliddet karfl›tl›¤› da statükoyu elefltirmemesi ve sistem içine dahil olmas›yla asl›nda geçersizleflmektedir çünkü ABD, üstünlü¤ünü silaha ve bask›ya dayanarak korumaktad›r ve King bunu hiç sorgulamamaktad›r. King bununla da kalmam›fl, 1967’de Detroit’te isyan eden siyah halk› üzerine asker gönderilmesini de desteklemifl ve bu askerler büyük katliamlar gerçeklefltirmifltir.

Hayal ve gerçek ANCAK Obama’n›n seçimleri kazanmas›yla

birlikte siyahlara ve Latin Amerikal›lara yönelik sald›r›lar›n artt›¤› bas›nda yer almaktad›r. ABD Devrimci Emek Örgütü’nün yay›n organ› Ray O. Light dergisinin 52. say›s›ndaki yoruma göre Obama’n›n baflkanl›¤› ile bir yandan Afro-Amerikal›lar›n birli¤i bozulmakta, siyah hareketi Obama yandafl› ve karfl›t› olarak bölünmekte ve siyah hareketinin büyük k›sm› hükümetin ve kongrenin aktif destekçisi haline getirilmektedir. Öte yandan beyaz üstünlü¤ünü savunan ›rkç›-faflist örgütlenmeler de h›zl› flekilde büyümekte ve siyahlara yönelik sald›rganl›klar›n› art›rmaktad›r. ABD Devrimci Komünist Partisi’nin yay›n organ› olan Revolution dergisinin 154. say›s›nda, bundan 50 y›l önce Siyahlar›n en temel insan haklar›n›n dahi tan›nmad›¤›n›, oy kullanmalar›na izin verilmedi¤ini, yemek yedikleri yerlere giremediklerini ve tüm bu yasaklar›n zalim polislerin keyfi uygulamalar› sonucu olmad›¤›n›, Yüksek Mahkeme taraf›ndan savunuldu¤unu belirtmektedir. Siyah kitleler bu ayr›mc›l›¤a karfl› 50’li ve 60’l› y›llarda hak mücadelesini militanca sürdürmesiyle, örgütlenmesiyle, meflru savunmaya baflvurmas›yla ve isyan etmesiyle haklar›n› kazanm›fl ve siyahlar toplumda e¤itim-sa¤l›k ve siyasi yaflama kat›lma gibi temel haklarda kazan›mlar elde etmifltir. Dolay›s›yla mevcut haklar bahfledilmemifl, uzun, militan ve kanl› bir mücadele sonucu elde edilmifltir. PEK‹, siyahlar bugün beyazlarla eflitli¤i tam anlam›yla sa¤lam›fl m›d›r, ayr›mc›l›k sona ermifl midir? Bu sorunun cevab› aç›kça hay›rd›r. Sistem Siyahlar içinde küçük bir kesimin zenginleflmesine izin vermifltir ancak bugün ABD toplumunun taban›nda yine milyonlarca siyah yer almaktad›r. Ülkenin en fakirleri siyahlard›r. En çok iflsizlik ve en düflük ücretler siyahlar içindir. Yaln›zca New York’ta Siyah erkekler aras›nda iflsizlik oran› % 48’dir. Do¤um esnas›nda ölüm oran›nda siyahlar›n oran› beyazlardan 2.5 kat fazlad›r, siyahlar beyazlara göre 6.3 y›l az yaflamaktad›r. Siyah gençler aras›nda suç oran› oldukça fazlad›r, uyuflturucu ba¤›ml›l›¤› di¤er kesimlere nazaran daha yayg›nd›r. Martin Luther King yaflarken hapishanelerde 90 bin siyah varken bugün bu say› 900 binden fazlad›r ve artmaya devam etmektedir. Polisin siyahlara yönelik sald›rganl›¤› da sürmektedir. 2009’un ilk ay› içerisinde Oscar Grant, Adolph Grimes ve Robbie Tolan isimli siyah gençler polis tara-

f›ndan sorgusuz sualsiz vurulup öldürülmüfltür. Obama’n›n baflkan oldu¤u günümüzde de siyahlara yönelik ayr›mc›l›k ve ›rkç›l›k sürmektedir ve Martin Luther King’in hayali yerine Malcolm X’in flu sözleri daha gerçekçi ve devrimcidir: “Ben bir Amerikan rüyas› görmüyorum, benim gördü¤üm Amerikan kabusudur”.

Obama’n›n kurucu atalar› OBAMA konuflmas›nda s›kça kurucu atalar›n-

dan bahsetmekte, ülkenin kurulufluna imza atanlar›n b›rakt›¤› mirasa at›fta bulunmakta, anayasaya ba¤l›l›¤›n› ifade etmektedir. “EN önemlisi de isimsiz kad›nlar ve erkeler bu içinden geçti¤imiz özgürlü¤e ve zenginli¤e ulaflma yolculu¤unda çal›flt›lar. Bizler için okyanuslar› geçerek yeni bir hayat aray›fl› içinde yanlar›nda bir iki parça eflyadan k›yafetten baflka bir fleyleri yoktu. Ve flimdi onlar›n bize bahfletti¤i bu topraklarda gelece¤i yeniden flekillendiriyoruz.” “KURUCU atalar›m›z, kurucu babalar›m›z bizim sadece hayal edebilece¤imiz zorluklarla karfl› karfl›ya geldikleri zaman, hukukun üstünlü¤ü ve insan haklar›n›n temel al›nd›¤› metinleri kaleme ald›lar. Ulusumuza nesiller boyunca k›lavuzluk etmifl olan ilkeler bunlard›r.

mümkündür. Obama 90’lardan bu yana ABD emperyalizminin sald›rganl›klar›na imza atan “deneyimli” bir ekiple ülkesini yönetecektir. Kilit mevkilere “kendilerini kan›tlam›fl” insanlar›n getirilmesi, Bush’un savafl suçlusu ekibinin da¤›t›lmas› bir yana görevini yeni yönetimde de sürdürecek olmas› Obama’n›n tekelci sermayenin deste¤ini kazanmas›nda etkili olmufltur. OBAMA’NIN baflkan yard›mc› olan Joe Biden 40 y›ld›r kongre üyesidir ve Senato’da D›fl Politika Komitesi’ne baflkanl›k yapan, ABD emperyalizmine hizmetleri ile tan›nan bir kiflidir. OBAMA’NIN savunma bakan› olan Robert Gates Bush yönetiminde de bakan olarak görev alm›flt› ve “teröre karfl› savafl”› Afganistan ve Pakistan’da geniflletmek için planlar haz›rlamaktad›r. DIfi‹fiLER‹ Bakan› olan Hillary Clinton ise daha seçim kampanyas› s›ras›nda Irak iflgaline verdi¤i destek ve sald›rgan yaklafl›mlar› ile Obama taraftarlar›nca “mahkum edilen” bir politikac›d›r ve Obama’n›n kabinesinde etkili bir konum elde etmifltir. Clinton, ‹srail’in Gazze’ye yönelik sald›rganl›¤›n› da aktif flekilde ve tam anlam›yla destekleyerek Obama yönetiminde bölgeye yönelik politikalar›n gelece¤ini göstermektedir. BUSH taraf›ndan 2003 y›l›nda Avrupa Merkezi Komutanl›¤›na atanan dört y›ld›zl› general James Jones da Obama taraf›ndan Ulusal Güvenlik Dan›flmanl›¤›na getirilmifltir. Yine yönetimde görevlendirdi¤i Rahm Emanuel de hem ‹srail hem de ABD vatandafl›d›r ve ‹srail ordusunda savafl›rken yaralanm›fl, Wall Street’te ve devlet taraf›ndan kurtar›lan Freddie Mac flirketinde yönetici olarak görev yapm›flt›r. OBAMA’NIN ulusal güvenlik ekibi Cumhuriyetçi aday McCain taraf›ndan da övgüyle karfl›lanm›flt›r. Bush’un siyasi dan›flman› ve bafl stratejisti Karl Rove Obama’n›n ekibinin Bush yönetimiyle devaml›l›k içerdi¤ini vurgulamaktad›r.

‹lk icraatlar OBAMA baflkanl›k koltu¤una oturduktan

VE biz bir kere daha dünyaya liderlik etme

kararl›l›¤›yla bugün bu görevi üstleniyoruz.” BU duygusal söylemleri kullanarak kitleleri etkilemeye çal›flan Obama, kurucu atalar›n›n k›tan›n gerçek sahibi olan K›z›lderililere dünyan›n en zalim soyk›r›mlar›ndan birini gerçeklefltirerek topraklar›n› gasp ettiklerini saklamakta, ayn› zamanda milyonlarca siyah›n Afrika’dan zorla kaç›r›larak kölelefltirildi¤ini ve bugünkü Amerikan kapitalizminin K›z›lderililerin katliam› ve siyahlar›n köle eme¤inin yaratt›klar› üzerinden infla edildi¤ini, ba¤l›l›¤›n› sundu¤u anayasan›n da bu köle sömürüsünü güvence alt›na ald›¤›n› gözlerden kaç›rmakta, beyaz üstünlü¤üne dayanan gerici bir hikaye anlatmaktad›r. Sadece bu hikayelerden dahi Obama’n›n gerçek-s›n›fsal atalar›n›n Afrikal› köleler de¤il de köleci toprak ve sermaye sahipleri oldu¤u anlafl›lacakt›r. Dolay›s›yla nutuklar› dahi Obama’n›n yoksul, ezilen siyahlar, Latin Amerikal›lar, iflçiler ve di¤er ezilen kesimler için de¤il keskinleflen s›n›f mücadelesinde tekelci sermayeye hizmet edecek emperyalist bir kiflilik oldu¤unu göstermektedir. Nitekim dünyaya liderlik etme kararl›l›¤› da ayn› paragrafta vurgulanarak gerçekler ortaya konmaktad›r.

Obama’n›n ekibi OBAMA’NIN nas›l bir politika izleyece¤ini

birlikte çal›flaca¤› ekipten de anlamak

sonra 22 Ocak’ta Guantanamo Hapishanesinin 1 y›l içerisinde kapat›lmas› karar›n› imzalad›. Artan tepkilerden dolay› Bush döneminde kapat›lma karar› al›nan ancak jest olarak yeni baflkana karar› imzalamas› b›rak›lan Guantanamo Hapishanesi kapat›lsa da yasad›fl› yollarla esir edilen tutsaklar›n farkl› hapishanelere da¤›t›lmas› planlanmaktad›r. Dolay›s›yla yasad›fl› yollarla özgürlükleri gasp edilen ve iflkenceye maruz kalan tutsaklar›n hapishane yaflamlar› sürecektir. OBAMA’NIN göreve bafllad›¤›n›n 3. günü ise ABD ordusu Afganistan-Pakistan s›n›r›nda askeri operasyonlara bafllad› ve 20’yi aflk›n kiflinin ölümüne sebep oldu. ABD ordusu ölenlerin 8’inin El Kaide militan› oldu¤unu iddia ederken sivil ölümleri de kabullenmifl oldu. OBAMA’NIN üçüncü icraat› ise ekonomide “resesyonun” etkisini azaltmak için büyük çapta ekonomik kayna¤›n piyasalara sunulmas›yd›. Bu kaynaklar›n 275 milyar dolar› vergi kesintilerine, 300 milyar dolar› k›sa dönemli harcamalara, 50 milyar dolar› enerji yat›r›mlar›na, 30 milyar› yol ve köprü yap›m›na, 20 milyar dolar› da sa¤l›k hizmetlerinde bilgisayarlaflman›n tamamlanmas›na ayr›ld›. Bu müdahale de Bush döneminde gerçekleflen müdahalelerin benzeri ve daha kapsaml›s›d›r ve ABD’de tekelci sermayenin krize yönelik politikas›ndaki ortakl›¤› göstermektedir. OBAMA’NIN iletiflim teknolojisinin son nimetlerinden yararlanarak kazand›¤› deste¤i ve ilgiyi uzun süre korumas› mümkün de¤ildir. Emperyalizmin içinde bulundu¤u krizin ve ç›kmaz›n derinli¤i sald›rgan politikalarda Obama’n›n rolünün daha net görülmesini sa¤layacakt›r.


‹flçi-köylü 9

Politika-gündem

6-19 fiubat 2009

Egemenler gerçekleri karartma yar›fl›nda... Dünya çap›nda yaflanan ekonomik ve finansal krizin etkilerinin Türkiye gibi emperyalizme ba¤›ml› yar›-sömürge ülkelerde daha derinden hissedilece¤i gerçe¤ini tarihi tecrübeler ›fl›¤›nda söylemek çok da zor olmasa gerek. Son süreçte katlanarak artan iflsizlik, birçok ana sektörde düflen üretim ve otomobil sektöründe oldu¤u gibi, üretimin art›r›lmas› için sermaye çevrelerinin sunduklar› yeni projeler çaresizlik içinde aranan “çare”lerdir. Sermaye kulübü TÜS‹AD’›n bir an önce IMF ile anlaflma konusundaki ›srar›, yeni s›cak para özleminden ibarettir. Mevcut kriz ortam›nda bu s›cak paran›n kompradorlar›n ihtiyac›na ne ölçüde yan›t olabilece¤i tart›fl›labilir. Ama genifl emekçi y›¤›nlara daha büyük yükler getirece¤i muhakkakt›r. AKP hükümeti, yaklaflan yerel seçimlerden hareketle bu anlaflmay› mümkün oldu¤u kadar erteleme çabas› içindedir. Ama a¤›rlaflan krizin etkileri büyük sermayenin artan s›cak para ihtiyac› ve bundan dolay› hükümet üzerinde oluflturdu¤u bask› bu anlaflma sürecinin daha h›zland›r›laca¤›n› gösteriyor. Bunun yan›s›ra kamuoyunda hükümetin IMF ile çok ciddi pazarl›klar içinde oldu¤u imaj› yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Oysa ikide bir IMF’nin kap›s›n› çalan bu uflaklar›n, böyle bir güce sahip olmad›¤› ortadad›r. Efendi-uflak iliflkisinde uflaklar›n bol tercih veya efendilerinin ana projelerini bozacak gücü yoktur. Elbette ki zaman zaman uluslararas› ve bölgesel politikalarda emperyalistler ile uflaklar›n ç›kar iliflkileri uyumsuz bir hal alabilir. Zay›f da olsa bu uyumsuzluklar kimi zaman pratik bir eyleme dönüflebilir. Ama bu, hiçbir zaman esasa iliflkin bir noktaya tekabül edemez. Bu ve benzeri pratik tutumlar üzerinde durulmal›d›r. Örne¤in ‹srail’in Gazze

sald›r›s›na karfl› Tayyip ve flürekas›n›n içerde ve en son olarak Davos’taki bir panelde ‹srail Cumhurbaflkan› ile yapt›¤› polemikten hareketle kimi çevreler bu uflak ve hain tak›m›na olmad›k misyonlar yüklemeye bafllad›lar. Oysa TC-‹srail iflbirli¤i, ABD emperyalizminin bölgedeki ileri karakol rolleri her bak›mdan orta yerdedir. Denilebilir ki; halk düflmanl›¤› aç›s›ndan bölgede bir s›ralama yap›lsa, herhalde bunun en bafl›nda ‹srail ve Türkiye hakim s›n›flar› gelecektir. Ve ikisinin yak›nl›¤› ve ortakl›¤›n›n temelinde de ABD uflakl›¤› ve bölgesel ç›karlar yatmaktad›r. TC ‹srail aras›nda bir dizi askeri anlaflma, istihbari bilgi ak›fl› oldu¤u bilinmektedir. ‹srail iflgaline karfl› masa bafl›nda 盤›rtkanl›k yapan Tayyip’in akl›na herhangi bir pratik yapt›r›m gelmiyor. O halde bu 盤›rtkanl›¤›n alt›nda yatan gerçek nedir? Bu gerçeklerin bafl›nda, iflgal karfl›t› genifl y›¤›nlar› etkileme ve bu etkiyi yerel seçimlere tafl›ma çabas› gelmektedir. Di¤er bir ifadeyle, Gazze’de direnifle öncülük eden Hamas’a yak›nl›k duyan ve AKP’ye oy veren kitlenin varl›¤›, Erdo¤an’› hem kendi çöplü¤ünde hem de Davos’ta 盤›rtkanl›k yapmaya zorlad›. Yani, yap›lan tüm bu ç›k›fllar her zaman izlenen ikiyüzlü politikalar›n bir yans›mas›d›r. Çünkü; emperyalizmin ufla¤› ve sermayenin sözcüsü olan AKP, gerçek anlamda katliama u¤rayan, ezilen halklar›n ac›lar›na ortak olamaz, onlar›n hakl› davas›n› savunamaz. ‹srail’in iflgaline karfl› sözde 盤›rtkanl›k yapan “zulme” karfl› mücadeleden söz edip, ‹srail Cumhurbaflkan› Perez’e “öldürmeyi çok iyi biliyorsunuz”, “plajlardaki çocuklar› öldürdünüz” diyen Baflbakan, Kürt topraklar›nda öldürdükleri çocuklar›, hapishanede diri

diri yakt›klar› devrimcileri, zorla boflaltt›klar› binlerce köyü unutmufl görünüyor. Asl›nda TC Baflbakan› Perez flahs›nda kendini ve temsil etti¤i devleti tan›ml›yordu. Her f›rsatta Hamas’›n halk›n iradesiyle seçildi¤ini, seçilen iradeye sayg› gösterilmesi gerekti¤ini ifade eden Erdo¤an, Kürt halk›n›n iradesiyle seçilen milletvekillerine, belediye baflkanlar›na uygulad›klar› devlet terörünü görmezden geliyor. Sayg›dan söz edenlerin ne kadar sayg›s›zl›k yapt›klar› tarihi örnekleriyle ortadad›r. “Zulme” u¤rayanlar›n sözde savunuculu¤unu yapanlar›n, iflkencede katledilen, gözalt›nda kaybedilen yüzlerce yurtsever ve devrimcinin yak›nlar›n›n 盤l›klar›na karfl› acaba bir yan›t› var m›d›r? Elbette ki var: Susun! Susmazsan›z, sustururuz! Yap›lan ve yap›lmaya çal›fl›lan budur. Gayet tabi ki, izlenen bu ikiyüzlü politikalar yaln›z bu sorunlarla ve AKP ile s›n›rl› de¤ildir. ‹kiyüzlülük, uflakl›k siyaseti tüm burjuva partilerinin ortak karakteridir. Derinleflen ekonomik krizin genifl y›¤›nlar üzerinde yaratt›¤› etki ve bunun pratik olarak yol açaca¤› tepkileri önlemek için gündem sürekli farkl› konularla meflgul edilmeye çal›fl›l›yor. Bunlar›n en bafl›nda Ergenekon operasyonlar› gelmektedir. Bu operasyonlar›n egemen s›n›f klikleri aras›nda süren iç iktidar mücadelesinin bir yans›mas› oldu¤u gerçe¤ine bafltan itibaren dikkat çekmifltik. Yine, operasyonun ABD ve AB’li emperyalistlerden destek gördü¤ü bütün ç›plakl›¤›yla ortadad›r. Burada bizim için esas olarak üzerinde durulmas› gereken nokta; AKP ve CHP gibi faflist burjuva partileri flahs›nda bu iç iktidar mücadelesinin kamuoyu nezdinde “laik-anti laik”, “demokrasi ve özgürlük” yanl›s›, karfl›t› vb. tart›flmalara dönüfl-

türülerek genifl y›¤›nlar› etkileme sahtekarl›¤›d›r. TC’nin hiçbir dönem laik bir devlet olmad›¤›n› ve dolay›s›yla egemen s›n›f klikleri aras›nda bu yönlü süren çat›flmalar›n tamamen kitlelerin bilinçlerini karartma ve kendi s›n›fsal ç›karlar›na endeksleme çabas›ndan ibaret oldu¤una her f›rsatta vurgu yapm›flt›k. Yaklaflan yerel seçimler vesilesiyle CHP kurmaylar›n›n izledi¤i çizgi, onlar›n ne kadar “laik” olduklar›n› da göstermektedir. Çat›flman›n bu denli boyutlanmas›nda yaklaflan yerel seçimlerin rolü asla göz ard› edilemez. Faflist egemen s›n›f klikleri, “demokrasi”, “laiklik” vb. demagojik söylemlerle kitleleri saflaflt›rma, gerici politikalar›na yedekleme çabas› içinde olduklar›na yukarda dikkat çekmifltik. Dolay›s›yla politikaya ilginin artt›¤› böylesi bir süreçte gerçekleri kitlelere anlatmak, bu gerici çat›flmada kitlelerin taraf olmamalar› konusunda uyar›lar yapmak, ezilenlere demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesine kat›lmalar› yönünde ça¤r›lar yapmak, bu yönlü ajitasyon ve propaganda faaliyetlerine h›z vermek güncel bir görevdir. fiu aç›k ki, ilericilerin, ezilen ulus ve mezheplerin AKP’den bir demokrasi beklentisi olmamal›d›r. Ergenekoncular›n “antiemperyalistli¤i” ise

üzerinde durulmayacak kadar de¤ersiz bir iddiad›r. K›sacas› bu tart›flmada iki taraf›n gerçek tutumlar›n› anlamak için her iki kli¤in emperyalizm ile olan iliflkilerine, ezilenlerin hakl› ve meflru mücadelelerine karfl› tak›nd›klar› tutumlara bakmak gerekir. Bu konuda hepsinin ayn› cephede oldu¤u ve halk düflmanl›¤› noktas›nda tamda bir yar›fl içinde olduklar› görülecektir. Yine “fleriata” veya “darbecili¤e” karfl› mücadele ad› alt›nda, yaklaflan yerel seçimlerde ezilenleri, ileri tav›r tak›nma ad›na, herhangi bir burjuva partisinin aday›na yöneltme çabas› içine girenlere karfl› da net bir tutum tak›nmal›y›z. “fieriatç›l›k” Kemalizm bayra¤›yla, “darbecilik” dini gericili¤in çizgisiyle önlenemez. Bilakis, bu faflist ve gerici odaklar, ayn› çöplükten besleniyorlar. Ve bu çöplük de ancak ve ancak proleter önderlikli devrimlerle temizlenir.

2009 Yerel seçimleri, yerel yönetimler ve tavr›m›z Emperyalizmin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi kriz ülkemiz egemenlerini de efendilerinin politikalar› do¤rultusunda harekete geçirmifltir. Kriz emperyalist-kapitalist sistemin kendi krizidir. Fakat egemenler krizin faturas›n› emekçilere ödetmenin gayreti içindedirler. Krizin etkisinin hayat›m›z› sarmalad›¤› flu günlerde AKP hükümeti “kriz bizi etkilemez” ya da “bizi te¤et geçecek”, “psikolojik” vb. aç›klamalar›yla sürece dair yaklafl›m›n› göstermifltir. Unutmayal›m ki krizler egemenler için k›sa yoldan ve k›sa zamanda kâr›n› art›rman›n bir arac›d›r ayn› zamanda. Gerek emperyalizmin içinde bulundu¤u ekonomik ve siyasi kriz, gerekse ülkemiz yerli uflaklar›n›n aralar›ndaki “hesaplaflma” yerel seçimlere farkl› bir anlam yüklemektedir. Yerel seçimler özellikle Türkiye Kürdistan›’nda hâkim s›n›flar ve Kürt Ulusal Hareketi aras›nda bir temsiliyet kavgas›na dönüflmüfltür. Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik hakim s›n›flar›n AKP ismi üzerinde hemfikir olduklar› aflikard›r. Mevcut burjuva-feodal partilerden umudunu yitiren hâkim s›n›flar Türkiye Kürdistan›’nda AKP’yi kitlelere alternatif olarak sunman›n gayreti içerisindedir. Kürtlerin son dönemde Ulusal Hareket etraf›nda kenetlenmesi hakim s›n›flar› çaresizlik içinde b›rakarak hakim s›n›flar› “aç›l›mlar” sunmaya zorlam›flt›r. “Aç›l›m” ad› alt›nda sunulanlar ise imha ve inkar siyasetinin farkl› bir biçimde devam ettirilmesinden baflka bir fley de¤ildir. Yerel seçimler emekçi halk›n yaflad›¤› s›k›nt›lar›n nihai çözümü olarak alg›lanmamal›d›r. Bu süreci genel mücadelenin bir parças› olarak alg›lay›p devrimci, demokrat ve yurtsever güçlerin en genifl ilkesel birlikteliklerin yarat›larak ezilenlerin mücadelesinde bir mevziye dönüfltürme kayg›s› tafl›maktay›z. Yerel seçimleri hakim s›n›flar›n ekonomik ve siyasal olarak içinde bulunduklar› krizi derinlefltirmenin arac›na dönüfltürmeliyiz. Yerel seçimleri, kitlelere gitmenin ve kitleleri kazanman›n arac›na dönüfltürerek sistemi teflhire yönelmeliyiz. Bunun için yerellerde en genifl birliktelikleri hayata geçirmeliyiz. Birliktelikleri ilkesel ele alarak do¤ru program etraf›nda çal›flmalar›m›za yo¤unlaflmal›y›z.

Dersim ve Yerel Seçimler Dersim bizler aç›s›ndan da hâkim s›n›flar aç›s›ndan da her zaman farkl› bir noktada durmufltur. Egemenler aç›s›ndan bir “ç›ban” olarak alg›lan›fl› Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan günümüze “süregelmifltir”. Etnik kimli¤i, dinsel motifi ve s›n›fsal duruflu günümüzde -belli k›r›lmalar yaflasa da- Dersim için bir potansiyel tehlike olarak alg›lanmas›n› beraberinde getirmifltir. Dersim’de devrimci, demokrat ve yurtsever güçlerin birlikte hareket edebilecekleri koflullar› yaratmak önümüzdeki sürece iliflkin görevimiz olmal›d›r. Bu noktadan hareketle dar, grupsal yaklafl›mlardan s›yr›l›p ezilen sömürülen emekçi halk›n ç›karlar›n› merkeze almal› ve dost güçleri bu do¤rultuda harekete geçirmeliyiz. Evet Ulusal Hareketi tasfiye etmek için hâkim s›n›flar›n tüm kliklerinin fikir birli¤inde olduklar› aflikard›r. Dersim’i de¤erlendirirken yurtsever güçlerin gerçekliliklerimizi göz önünde bulundurarak de¤erlendirme yapmalar› gerekmektedir. Dayan›flma anlay›fl›n› koflulsuz ya da ilkesiz destekleme olarak alg›lamak yanl›fl bir yaklafl›md›r. Bizim aç›m›zdan dayan›flma ya da destekleme olgusu ilkesel bir yönelimdir. Destekleme ya da dayan›flma tavr›n› “tabi” olma veya “yedeklenme” olarak alg›layan dost güçleri elefltirmekteyiz.

AKP hükümeti aç›kça Dersim’i istedi¤ini belirtmifltir. Dersim’in Alevi inan›fl›n› da hesaba katarak AKP hükümetinin Türk-‹slam sentezi do¤rultusunda “Alevi aç›l›m›” ad› alt›nda “H›z›r Pafla” sofralar›nda Alevileri mevcut düzene kendi saflar›nda yedekleme gayretinde olduklar›n› görmekteyiz. Di¤er taraftan Kemalist kli¤i temsil eden ve CHP’de ete kemi¤e bürünen geleneksel ›rkç›, faflist politikalar›n teflhir edilerek kitlelerde yarat›lmak istenen bilgi kirlili¤ine izin vermemeliyiz. Bizler Dersim’in devrimci ve ulusal mücadelenin önemli bir mevzisi olmas›ndan hareketle hakim s›n›flar›n Dersim’de AKP ve CHP gericili¤ini devreye koyarak devrimci güçleri ve ulusal hareketi kitlelerden kopararak tasfiye etme çabalar›na geçit vermemeliyiz.

Yerel yönetimlere yaklafl›m›m›z Belediyecilik olgusu sorunlar›n yerinde çö-

zümü ihtiyac›ndan do¤mufltur. Özellikle haberleflme ve ulafl›m›n zay›f oldu¤u dönemlerde sorunlar› yerinde çözmek al›flkanl›k haline gelir. ‹nsanlar›n yaflad›klar› birimde kendi sorunlar›n› konseyler arac›l›¤›yla çözme gelene¤ine dek uzanan belediyecilik olgusu bunun bir uzant›s› olarak ortaya ç›km›fl, ne var ki süreç içinde bu gelenek de¤iflime u¤ram›fl karar alma süreciyle ilgili yetkiler merkezi iktidarlara devredilirken belediye ifllevleri ise k›smi teknik hizmetlere indirgenmifltir. Bizler mevcut düzende belediyelerin siyasal pozisyonlar›n›n do¤ru kavranmas›, do¤ru de¤erlendirilip buna göre bir siyaset izlenmesini esas al›yoruz. Bu nedenle öncelikle ülkemizde belediyenin iflleyiflini ve merkezi iktidarla olan siyasal ba¤lar›n› k›saca inceleyelim: Ülkemizde belediye yönetimi Türkiye Cumhuriyeti Anayasas› ile tamamen merkezi iktidara ba¤lanm›fl, merkezi iktidar›n yetkisi ve ç›karlar› do¤rultusunda hareket etme zorunlulu¤u yasalar ile düzenlenmifltir. Bu düflüncenin temelinde mevcut düzenin kendi siyasal iktidar›n› sa¤lamlaflt›rma kayg›s› yatmaktad›r. Buna göre yerellerin ekonomik ve siyasi alanda ba¤›ms›z kalmalar› olanaks›zd›r. Avrupa ülkelerinde yerellere tan›nan k›smi özerk yap›lar dahi ülkemizde mevcut de¤ildir. Mevcut yasalar belediyenin hareket alanlar›n› daralt›p sosyal siyasal yaflama dair çal›flmalar›na izin vermemektedir. Belediye çal›flmalar›n› çöp toplamak asfalt ya da kald›r›m tafllar› döflemekle s›n›rland›rm›flt›r. Bu yaklafl›m belediyeleri birer rant kap›s›na çevirerek sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda hayat› flekillendirmeyi amaçlamaktad›r. Buradaki siyasal yetkiler ilde vali, ilçede ise kaymakaml›klard›r. Bunlar merkezi iktidar›n yerellerdeki yürütücüleridir. Bu günün koflullar›nda belediyenin yönetiminin bir elden di¤erine geçmesinin hiçbir de¤ifliklik getirmeyece¤ini düflünmekte do¤ru de¤ildir. Burjuva-feodal sistem cenderesinin bir parmak genifllemesinin bile ezilen sömürülen halk›n bir nebze ferahlamas›na yol açaca¤›n› biliyoruz, yerel yönetimler düzeyindeki nispi düzenleme ve ferahlamalar yoluyla ezilen sömürülen halk›n sorunlar›n›n k›smen çözülebilece¤ini de gözden kaç›rmay›z. Bizler çürüyen sistemin kent yaflam›na dayatt›¤› yüklerin belediyenin kimin eline geçti¤ine ba¤l› olarak a¤›rlaflabilece¤ini veya k›smen de olsa hafifleyebilece¤inin fark›nday›z. Bunun ezi-

lenler aç›s›ndan önemini de görmekteyiz. Ayn› zamanda bizler bunun için yerel seçimleri beklemeye ve belediyelerin köfle bafllar›na göz dikmeye gerek olmad›¤›n›n da bilincindeyiz. Bizler seçimleri beklemeden de emekçilerin aras›nda dayan›flma iliflkilerini gelifltirmenin ve sömürü çark›n›n yükünü parçalaman›n yollar›n› göstermeliyiz. Belediyelerin olanaklar›n›n planl› ve bilinçli bir kullan›mla ezilen, sömürülen halk›n günlük ve k›smi ç›karlar› do¤rultusunda kullanabilece¤ini reddetmeyiz ve küçümsemeyiz. Öte yandan bizlerin yerel yönetimlere iliflkin siyasetimiz yerel yönetimi ele geçirmekten çok bu kurumlar› sömürü düzeninin teflhiri için bir kürsüye dönüfltürme hedefi içermektedir. Böyle bir kürsü yaln›zca düzenin s›n›rlar›n› gösterip teflhir etmek için de¤il ayn› zamanda yeni demokrasi mücadelesini yükselterek akabinde ortaya ç›kan imkanlar›n da kullan›lma yerleridir. Yerel seçimlere yönelik en önemli sorun kat›l›m ve demokrasinin hayata geçirilmesi olgusudur. Do¤ru bir program etraf›nda kentin örgütlenmesinin araçlar› yarat›lmal› ve bütün halk güçlerinin sürece etkin kat›l›m› esas al›nmal›d›r. Kentler h›zl› bir de¤iflim geçirmekte olup yaflanan de¤iflimler sermayenin ihtiyaçlar› esas al›narak belirlenmektedir. Daha önce de belirtti¤imiz gibi yerel yönetim anlay›fl›n› asfalt dökme, kald›r›m tafl› döfleme mant›¤›na indirgeyen düflünce yerel yönetimlerin sosyal politikalardan uzaklaflmalar›n› amaçlamaktad›r. Bu yaklafl›mlar do¤rultusunda egemen güçler yerel yönetimler eliyle siyasal birli¤ini sa¤layarak, yerel yönetimleri halk› sömürmenin araçlar›na dönüfltürmektedir. Yerel yönetimleri iliflkin düflüncemiz sadece hizmet almay› ve yönetilmeyi bekleyen de¤il, yaflam› birlikte örgütleyen ortak sorunlar karfl›s›nda birlikte hareket edebilen, kat›l›m ve demokrasiyi esas alan bir yaklafl›ma sahip olmal›d›r. Halk güçlerinin sürecin söz-yetki-karar alma mekanizmalar›na etkin kat›l›m› akabinde ald›klar› kararlar›nda hayata geçirilmesi noktas›nda ›srar etmelerini sa¤layacak ve süreci denetlemelerinin koflullar›n› yaratacakt›r. Halk güçlerinin söz yetki ve karar alma sürecinde etkin rol oynamalar› bürokratik yozlaflmay› engellemeye dönük ilkesel bir tavra dönüflecektir.

Do¤ru bir program etraf›nda devrimci demokrat yurtsever güçlerin benim aday›m senin aday›n tart›flmas›na girmeden halk›n söz yetki karar alma sürecine etkin kat›l›m›n› merkeze alan bir yaklafl›mla süreci örgütlemeliyiz. Bu düflünceden hareketle nas›l bir yerel yönetim sorusuna yan›t verebiliriz; * Söz yetki ve karar halka diye ifade etti¤imiz demokratik kat›l›mc› yaklafl›m› hayat geçirmek için sürecin bafl›nda belediye baflkan›, il genel meclisi, belediye meclis üyesi ve muhtarl›klar›n halk taraf›ndan belirlenmesi * Sokak örgütlenmelerinden hareketle, mahallelerde demokratik halk meclislerinin oluflturulmas›, * Belediye meclis üyelerinin mahallelere eflit olarak da¤›t›lmas›, muhtarlar ve DKÖ, sendikalar›nda içinde yer ald›¤› kent meclisinin oluflturulmas›, * Kent meclisinin belediye baflkan›n›n görevine son verecek yetkiye sahip olmas›, * Engelli vatandafllar›m›z›n sürece etkin kat›l›m›n›n sa¤lanmas›, * Kad›nlar için etkin kat›l›m›n›n olanaklar› yarat›lmas›, * Mahallelerde demokratik halk meclislerinde sorunlar›n tespit edilerek çözümlerinin üretilmesi ve al›nan kararlar›n hayata geçirilmesi için kent meclisine tafl›nmas›, * Al›nacak tüm kararlar›n halkla birlikte al›nmas› ve halk›n onay›na sunulmam›fl ya da halk›n onay› al›nmam›fl hiçbir çal›flman›n hayata geçirilmemesi, * Demokratik ve kat›l›mc› bir yönetim için denetlenen ve hesap verebilen bir yönetim anlay›fl›n›n hayata geçirilmesi, * Kuflkusuz tüm bu maddeleri daha da ço¤altabiliriz. Bu süreç ilerici halk güçlerinin etkin kat›l›m› ile yaflanabilir bir Dersim kayg›s› tafl›yan ve s›n›f mücadelesinin genel ç›karlar›na yönelten, halka edilgen, yönetilen düflüncesiyle bakmayan tam tersine halk› dinamik güç olarak alg›layan bir yerel yönetim oluflturma kayg›s›yla hareket edece¤imizi tüm dost güçler bilmelidir, * “Söz yetki karar halka” perspektifinden hareketle demokratik kat›l›mc›, fleffaf bir yerel yönetim mantalitesini hayata geçirmek için tüm devrimciler, demokrat ve yurtsever güçlerin bir program etraf›nda birleflerek ilkeli birliktelikleri hayata geçirmeye ça¤›r›yoruz. (Dersim Partizan)


‹flçi-köylü 10

Enternasyonal

6-19 fiubat 2009

Köylüler gençlikten bayra¤› devrald› Afla¤›daki makaleler 24 Ocak 2009 tarihli “Proletarya Bayra¤›” gazetesinden çevrilmifl olup Yunanistan’da son sürece damgas›n› vuran köylü eylemlerinin gerçek taleplerini ve durumunu ortaya koymaktad›r. AB’YE girmeden önceleri % 70 tar›m ülkesi

olan Yunanistan, flimdilerde ise tam anlam›yla tar›mda d›fla ba¤›ml› olmufl durumda. Ülkemizin de en önemli gündem maddelerinden olan tar›m›n tasfiyesi, Yunanistan’da ülkenin AB’ye girdi¤i tarih olan 1983 y›l›ndan itibaren dramatik bir seyir izledi. 2000’li y›llar›n bafllar›na gelindi¤inde tar›m›n pay› % 17-18’e kadar düfltü. Bugün ise bu rakam % 13 olmufl durumda. Ve AB’nin, Ortak Tar›m Politikas› (OTP) olarak belirlenen hedef ise tar›m oran›n›n 2013 y›l›na kadar % 5’e düflürülmesidir. Özellikle 1996-2007 y›llar› aras›nda, Yunanistan üreticisinin tar›m gelirlerinde di¤er 27 üye ülkenin aksine % 24 azalma oldu. OTP kapsam›nda tar›ma verilen destekler k›s›l›rken, di¤er taraftan da girdilerdeki fiyat art›fllar› ise üreticilerin belini bükmeye devam ediyor. Üretmeye devam edenler ise ürettiklerini satamamakta veya piyasada kartelleflen iflletmelere de¤erinin çok alt›nda satmak zorunda kalmakta. Bunun sonucu ise son y›llarda

Yunanistan’da iç göçün artmas› olarak yans›makta. Tabii bunlarla birlikte, üreticilerin bankalara veya çeflitli kurulufllara olan kredi borçlar›, tar›mda çal›flan emekçilerin emeklilik maafllar›n›n art›r›lmas› ve kimi alt yap› sorunlar› da üreticilerin çözülmesini talep ettikleri konular aras›nda yer al›yor. TÜM bu sorunlarla bo¤uflan üreticiler ise 20

Ocak’tan itibaren yollara ç›karak taleplerinin derhal karfl›lanmas›n› istediler. Ülkenin kuzeyinden güneyine, bat›s›ndan do¤usuna ba¤lant›lar› sa¤layan tüm ana ulafl›m yollar›, s›n›r kap›lar› iflgal edilerek bir anlamda ülkenin ana damarlar›n› kestiler. Önemli bir ticari transit geçifl ülkesi olan Yunanistan’da yol iflgalleri sonucu ticaret tam anlam›yla durdu. Bozulacak ürün tafl›yan kamyon ve t›rlar ile acil durumlar haricinde kimsenin geçifline izin vermeyen köylüler ayn› zamanda Bulgaristan ve Türkiye s›n›rlar›n› da kapatarak uluslararas› ticaretin durma noktas›na gelmesini sa¤lad›lar. Bu kez gerçekleflen

köylü hareketi daha öncesi olan 1996 y›l›n› hem kapsam hem de kitlesellik olarak fazlas›yla aflmas›, köylülerin parçal› olarak de¤il de hep birlikte kat›l›m sa¤lamas› ise bu hareketin en önemli ayr›m noktas› oldu. Köylüler öz örgütlülüklerine egemen olan düzen içi ve reformist güçleri de aflarak ortak bir flekilde sorunlar›na sahip ç›km›fl olmalar› da hareketin niteliksel olarak farkl› unsurlar›ndan biri olarak ön plana ç›kt›. Hükümetteki Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidara gelmesinin en büyük gücünü oluflturan köylülerin bu eylemi hükümeti fazlas›yla ürkütmüfl ve bunun da sonucunda ikinci günde hemen 500 milyon Euro’luk bir destek paketi aç›klamak zorunda kalm›flt›r. Bankalara 28 Milyar Euro mali destek sunan hükümetin, köylülere sadece 500 milyon vermesi ise köylülerin tepkisine neden oldu. ÇÜNKÜ köylülerin 2008 y›l› için ürün bafl›-

na talep etti¤i destekle hükümetin aç›klad›¤› aras›nda önemli bir fark bulunmakta ve bu rakamlar köylülerin beklentilerini karfl›lamamakta. Hükümet her defas›nda devam eden eylemler karfl›s›nda köylülere flantaj ve tehditlerde bulunarak, “bu rakam›n bir kurufl dahi üzerine ç›k›lmayaca¤›n›, eylemler devam etti¤i sürece paralar›n ödenmeyece¤ini ve e¤er teklif kabul edilmeyerek

uç eylemlere devam edilirse müdahale edilece¤ini” ifade ederek gözda¤› vermeye çal›flm›flt›. Fakat köylüler de buna karfl›n “Bu miktar zarar›m›z› karfl›lam›yor, dahas› bizim en önemli sorunumuz olan tar›m›n gelece¤i ile ilgili somut bir fley yok” karfl›l›¤›n› vermifllerdi. Köylü kitlesinin mücadeleye devam kararl›l›¤› olmas›na karfl›n maalesef, kooperatiflerde ve derneklerde hakim olan uzlaflmac› yönetimler nedeniyle, bu haber yaz›ld›¤› s›rada (30/1) birçok bölgede iflgallere son verilerek hükümetin k›r›nt› düzeyindeki “deste¤i” kabul edilmiflti. Her ne kadar iflgallere ço¤u yerde son verilse de, 30/1 tarihine kadar, Girit, Lamia ve Serez’de köylüler eylemlerine devam etmekteler.

las›yla umut vericidir. Halk için umut olan bu hareketler, di¤er taraftan ise sistem için kabusa dönüflmüfl durumda. Kitle hareketlerinin daha da geliflip radikalleflmesi sistem güçleri taraf›ndan da ön görülmekte. Ordunun, geliflecek kitle hareketlerine karfl› haz›rlanmas›, özel birimlerin yetifltirilmesi bunun kan›t›d›r. Öyle görülüyor ki, 2009 y›l›, Yunanistan egemenleri için hiç ama hiç kolay bir y›l olmayacak. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)

G E N Ç L ‹ ⁄ ‹ N yakt›¤›

atefl daha so¤umadan bafllayan köylü eylemleri, ülkedeki s›n›f çeliflkilerinin keskinleflmesinin birer yans›mas›d›r. Her ne kadar bu eylemler somut ve kal›c› baflar›lar elde edememifl de olsa flimdilik- yar›n için faz-

Tek güç köylülerin kitlesel mücadelesidir

B‹NLERCE traktör ve tar›m aletiyle, Türki-

ye s›n›r›ndan Girit Adas›’na kadar yollarda kurulan barikatlarla, beklentileri aflan kitlesellikle, tüm ülke geneline yay›lmas› ve mücadele kararl›l›¤› ile gerçeklefltirilen köylü eylemleri, ’96 y›l›ndaki büyük köylü hareketini an›msatmakta. Bugünü dünden farkl› k›lan tek fley ise traktörlerin üzerinde gençlerin olmas›d›r. ’96 y›l›nda yol kapatma eylemlerinde olan babalar›n›n yerine flimdi ayn› taleplerle çocuklar› geçmifl durumda. Tar›m›n yaflayabilmesi için, küçük üreticili¤i yok eden politikan›n alafla¤› edilmesi için.

Tar›mdaki sorunlar B‹R kez daha keskinleflen sorunlar üretici ve

köylüleri sokaklara ç›kard›. Bu y›l üreticiler için kötü bir y›l olarak geçti. Geçen y›l kilosu 50 Sentin üstünde sat›lan bu¤day, bu y›l 20 Sente sat›ld›. Pamu¤un geçen y›lki fiyat› 40-45 Sentken bu y›l 15-20 Sent oldu. Yine, m›s›r geçen y›l 25 Sente sat›l›rken bu y›l ise 11 Sentten sat›ld› vb. Hemen hemen bütün ürünlerde geçen y›la oranla % 50’lik bir zarar oldu. Keza, üreticilerin “hakk›” olan sübvansiyonlar da yar› yar›ya kesintiye u¤rad›. Fiyat art›fllar› sadece halk›n temel tüketim mallar›nda ve üretici girdilerinde (tohum, gübre vb.) oldu. Hükümet ve AB, üretici köylüleri y›k›ma ve

sefalete sürüklemifltir. Köylü eylemleri, öz örgütlülüklerinin yeterince güçlü olmad›¤› bir süreçte ortaya ç›kt›. Üreticilerin mücadele ve hak alma arac› olan dernekler, bugün ya parçalanm›fl ya da kitleden kopuk durumda. Derneklerin oldu¤u yerlerde ise bunlar mavi-yeflil ve k›z›l (bu tan›mlama derneklerdeki partilerin etkisini göstermekte, mavi: Yeni Demokrasi partisini, yeflil: Sosyal demokrat PASOK’u, k›z›l ise Yunanistan “Komünist” Partisi’ni betimlemekte -çn.) olarak bölünmüfl durumda. Parçalanma, kitleden kopukluk durumu sadece birinci derece örgütlülüklerde de¤il ayn› zamanda ikinci (federasyonlar) derece ve en üst organlarda da yaflanmakta. Fakat her fleyden önce bu olumsuz durumun gerçek sorumlusu devrimci dinamiklerin varl›k gösterememesi ve bunlar›n yerine harekete düflman olan anlay›fllar›n bofllu¤u doldurmas›d›r. Hükümete çözüm önerisi olarak tükenen reformist anlay›fllar hareketin talep eden niteli¤ini küçümsemekteler. Bu anlay›fllar, AB’nin tar›m› yok eden politikalar›n› güzel göstererek, üreticileri de yanl›fl yönlendirmekteler. Bunun sorumlusu, bu durumu yaratan ve muhafaza edip süreklilefltiren egemen partilerdir. Bu egemen partiler (YD, PASOK, YKP ve Sinaspismos) bugünkü eylemlerde de ayn› taktikleri izlemeye de-

vam ediyorlar. Köylü hareketine hizmet etmek ve güçlenmesini sa¤lamak yerine kendi dar grup ç›karlar›na hizmet etmesi için köylü hareketini kullan›yorlar. Partinin harekete de¤il, hareketin partiye hizmet etmesini istiyorlar. Bunun sonucu, her bir partinin temsilcisi, kendi bürolar›nda, kitleden uzak kararlaflt›rd›klar› hedefleri hareketin gerçeklefltirmesi için köylü eylemlerinde boy göstermekte (PASOK lideri Trikala’da, YKP ve Sinaspismos liderleri Karditsa’da). Partilerin taleplerini gerçeklefltiren köylü federasyonlar› bulunmakta. Ayn› bölgede de olsa birbirinden ayr› ve kopuk renklere bölünmüfl yol kesme eylemleri yap›lmakta vb. K›saca ifade edersek, köylülerin öz örgütlülüklerinin parti bürolar›na dönüflmesi, köylüleri eylemleri içinde biraraya gelmesini ve ortak mücadele etmesini sa¤lamak yerine mücadeleyi küçümsüyor, köylüleri “uyuflturuyor” ve onlar› mücadeleden so¤utuyor. FAKAT bütün bunlara ra¤men var olan so-

runlar›n keskinleflmesi sonucu köylüler ve üreticiler egemen olan partilerin önlerine koydu¤u tüm engelleri aflarak yollara ç›kt›lar. Yerelde birleflerek, pek çok köyde var olan bölünmüfllü¤ü afl›p, parti talep ve direktiflerini bir tarafa at›p kendi ortak taleplerini ortaya koydular. Esas talepleri olan geçen y›l›n zararlar›n›n karfl›lanmas› talebi etraf›nda birlefltiler.

Hükümetin s›k›nt›s› BU eylemler hükümetin s›k›nt›l› oldu¤u bir

süreçte gerçekleflti. Aral›k gençlik isyan›n› yeni yeni söndürmek üzereyken yeni bir toplumsal cephe ile karfl› karfl›ya kald›. Aral›k eylemlerinde de oldu¤u gibi köylü eylemlerinde de sadece partilerin emir erleri de¤il, AB ve Ortak Tar›m Politikas›OTP politikalar› sonucu yoksullu¤a ve se-

falete sürüklenen, hükümetin politikalar› sonucu ezilip sömürülen orta ve küçük üreticilerin ço¤unlu¤u kitlesel olarak kat›lm›flt›r. Bu kitle, hükümet yanl›s› olan sendikac›lar› dahi, eylemlere kat›lmak zorunda b›rakm›flt›r. Mevcut krizle birlikte hükümetin ifli daha da zorlaflmakta. Hükümet, yollar›n kapat›lmas›n› k›nayarak, yol kapatma ve “uç eylemler” karfl›s›nda farkl› bir yerde durdu¤unu gösterdi. Papandreou’nun (Sosyal Demokrat PASOK lideri) aç›klad›¤› on maddelik “önlem paketi”, eylemlerin esas talebi olan gelirler hakk›nda hiçbir fley ortaya koymamakta. Ortaya koydu¤u paket daha çok bankalara (bankalara nakit aktar›larak buradan köylülerin desteklenmesi vb.) hitap ederken köylüler için pek bir fley bulunmamakta. Elle tutulur tek madde olan vergi iadesinin % 7’den % 11’e ç›kar›lmas› dahi, bir yanda girdi maliyetlerinin yüksek olmas› ve di¤er yandan da ürünlerin yar› fiyat›na sat›ld›¤› koflullarda köylülerin ihtiyac›n› karfl›lamaktan uzakt›r. Bunun için de PASOK’un bu “on maddesi” köylüler taraf›ndan itibar görmeyerek havada kald›. S‹NASP‹SMOS-S‹R‹ZA’n›n

(Koalisyon Partisi-Radikal Sol Koalisyonu) ise di¤erlerinden bir fark› yok. Daha önce ö¤renci eylemlerinde yapt›¤› gibi (bir taraftan eylemlerin içinde yer al›rken di¤er taraftan ise Baflbakanla görüflmeye gitmesi) üretici köylülerin eylemlerinde de bir yandan yollara kurulan barikatlar› ziyaret ederken di¤er taraftan ise tar›m politikas›n›n iyilefltirilmesi ve AB’nin tar›m› yok eden politikalar›na karfl› “yap›c›” öneriler sunmakta. S‹N-S‹R‹ZA, AB tar›m politikalar›n›n en önemli destekçisi olarak kalmaya devam ediyor. ‹ki arada bir derede kalmak belki seçim anketlerinde faydal› olabilir ancak bunun yoksul ve orta kesim üreticilere kesinlikle bir faydas› olmayacakt›r.

YKP’N‹N umdu¤u baflkayd›, buldu¤u ise bafl-

ka oldu. Köylü örgütlenmesi olan PAS‹, çok önceden kimi eylemler gerçeklefltirmiflti. Eylemlerin kendi kontrolünde birer parti etkinli¤ine dönüflmesini istiyordu. Eylemlerdeki amaç, YKP’nin önerilerinin gösterilmesiydi. YKP’nin Halk Ekonomisi ve Halk ‹ktidar› Program›n› teflkil eden, mücadele amac› ve talepleri olmayan bir dizi öneri ortaya atmakta. Her y›l geleneksel olarak y›lbafl› öncesi gerçeklefltirdi¤i eylemlerin ne bir talebi, ne bir amac› ne de mücadeleyi gelifltirmek gibi bir derdi var. Sorunlar›n keskinleflmesi üretici köylülerin, Perisso (Atina’ da, YKP merkezinin bulundu¤u bir mahalle çn.)’u aflarak yollara ç›kmas›na neden oldu. Her tür eylemi kendi dar ç›karlar› için kullanmak isteyen YKP, PAS‹ ve “k›z›l dernekleri” köylülerin kendilerinin kurdu¤u Mücadele Komiteleri sonucu d›flar›da kalmak zorunda kald›lar. Nikea bölgesine gelen YKP heyetinin d›fltalanmas› en bariz örnektir.

Mücadele köylülerin ellerinde TARIM Bakan› Hatcigagis’in aç›klad›¤› “des-

tek önlemleri” hükümetin köylü eylemleri karfl›s›nda içine düfltü¤ü pani¤i yans›tmakta. Ayn› zamanda ise, kitlesel hareketlerin içinde saklad›¤› gücü ortaya ç›kart›yor. Çünkü bu mücadelelerin ve barikatlar›n bask›s› alt›nda hükümet 500 Milyon Euro’luk deste¤i aç›klamak zorunda kald›. Bir kez daha kan›tlanmaktad›r ki, güç mücadelededir. Mücadele eden köylüler, hükümetin mücadeleyi bölme, zay›flatma çabalar›n› alt edecek güce sahiptirler. Bakan›n aç›klad›¤› öneriyi kabul etmeyerek, kendilerini sefalete ve yoksullu¤a sürükleyen tar›m politikalar›n› y›kmak için mücadeleyi büyüterek geniflletmeye devam etmelidirler. (Yunanistan ‹K okurlar›)


‹flçi-köylü 11

Kavga okulu

6-19 fiubat 2009

“Gerçekçi ol, imkans›z› iste” CHE GUEVARA “Elbette bir bildi¤i var bu çocuklar›n Kolay de¤il öyle genç ölmek Yeflil bir yaprak gibi yüre¤i Kopar›p atefle atmak Pek öyle kolay de¤il Hem öyle bir a¤aç ki flu yaflam denilen fley Her bahar yeniden yeniden tomurcuklan›r da Yaln›z bir bahar çiçeklenir (Hasan Hüseyin) ’68’L‹ y›llar, faflist Kemalist diktatörlü¤e karfl›

50 y›ll›k bir suskunlu¤un, sinmenin “büyük bir gürültüyle” sona erdi¤i bir evreyi iflaret etmektedir. SINIF mücadelesinin bitmifl bir kesitini ya da hasbelkader ortaya ç›km›fl bir genç kuflak taflk›nl›¤›n› temsil etmiyordu elbette. Faflizmin bask› ve sömürüye dayanan ve her alanda hissedilen etkisine karfl› birikmifl bir yan›tt›. Devrimin nostaljisini yapanlar›n aksine ’68 ne biten bir rüyayd› ne de yar›m kalm›fl bir macera. 68’‹N en önemli özelli¤i, “71 devrimci ç›k›fl›”n›; ‹brahim, Mahir ve Denizleri yaratan devrimci/komünist mayalanma süreci olmas›d›r. Her biri farkl› bir ideolojik/s›n›fsal kulvarda yol aramas›na ra¤men ‹brahim, Mahir ve Deniz’de simgeleflen devrimci ve komünist önderlikler dönemin birçok özellik ve karakterini de kendi kiflilik ve pratik hatt›na yans›tmaktayd›.

’68, gençli¤in devrimci ruhuydu ’68 devrimci gençli¤i, devrime adanm›fll›klar› ile yola ç›km›fllard›. HALK gençli¤inin tek ve geçerli gündemi devrim ve devrimin sorunlar›yd›. Bu yüzden kendilerine devrimcilik ad›na “miras” b›rak›lan icazetçi, revizyonist gelene¤in ölü yükünü atarak, devrimle kurulacak bir gelece¤in aray›fl›na girebilmifllerdi. Devrimci-komünist dönüflüme do¤ru h›zla, duraksamadan ilerleyen süreç, iflte bu sanc›l›, aray›fl dolu devingen günlerin birbirine eklenmesiyle olufluyordu. Dura¤anl›¤›, var olan›, statükoyu kabullenmeyip “imkâns›z› isteyen” ortak bir ruh baflta devrimci gençlik kitlelerini h›zla etkisi alt›na al›yordu. Kendini “dünyay› temellerinden sarsacak bir davaya adayanlar” için her daim diri tutulmas› gereken, devrimcilikte s›n›rlar›

zorlayacak olan bu siyasal/devrimci ruh hali, ’68’den devral›nacak en güçlü miraslardan biridir. DEVR‹MC‹ ruh ancak devrimci bir irade ve inisiyatifin etraf›nda ete kemi¤e bürünecektir. ’68’in devrimci dalgas› ve bu dalgan›n en üstünde flekillenen devrimci ve komünist önderlerin en göze çarpan özellikleri de, s›n›f mücadelesinin kal›plaflm›fl, köhnemifl tüm s›n›rlar›na yüklenirken kendilerinde yeniyi, zor olan›, imkans›z görüneni yaratma irade ve özgüveni de ortaya koymufl olmalar›d›r.

‹ddia ve cürette bir s›çrama DEVR‹M‹N acil, zorlu görevlerinin birilerince

yap›lmas›n› beklemediler, onlar. AKS‹NE, kimisi s›rt›n› faflist cuntalara,

kimisi “parlamenter devrimcilere” dayam›fl olan Ayber/Aren klikle-

’68’in devrimci dalgas› ve bu dalgan›n en üstünde flekillenen devrimci ve komünist önderlerin en göze çarpan özellikleri de, s›n›f mücadelesinin kal›plaflm›fl, köhnemifl tüm s›n›rlar›na yüklenirken kendilerinde yeniyi, zor olan›, imkans›z görüneni yaratma irade ve özgüveni de ortaya koymufl olmalar›d›r. rinden fiafak Revizyonistlerine, D. Avc›o¤lu’ndan M. Belli’ye kadar o dönem “komünist”liklerinden sual olunmayan revizyonistlerin eline ipotek edilmifl devrimcili¤i onlar›n elinden çekip almas›n› bilmifllerdir. SINIF mücadelesinin bu “kötü hocalar›”n›n devrimcilik ad›na gençlik kitleleri üzerindeki pasifist, uzlaflmac›, darbeci anlay›fllar›na karfl› yeni olan›n, devrimci olan›n inflas›na tereddütsüzce girifltiler. ‹BRAH‹M, Mahir ve Deniz yapacaklar› her devrimci hamle için kendili¤inden flartlar›n olgunlaflmas›n›, “zamanla” her fleyin yoluna girmesini beklemediler. Devrimin karfl›laflt›¤› sorunlar› gelecek kuflaklara havale etmediler. ’68 kufla¤›n›n devrimci ve komünist önderleri s›n›f mücadelesinin evrensel ve yerel her hareketine karfl› güçlü bir duyarl›l›k tafl›-

Pusula Devrimci çal›flma ve görevlerimize dair baz› notlar Yay›nlar›m›zda dönem dönem yetersizliklerimize vurgu yap›yoruz. Bunun yan›s›ra bu yetersizliklerin giderilmesi yönünde çözüm önerileri de sunmaya çal›fl›yoruz. Çünkü her fleyden önce mevcut tabloyu aflmak için, tablonun art› ve eksilerini, buna yol açan nedenleri ortaya koymak gerekir. Tüm bunlar da tek bafl›na yetmez. Süreçteki sorumlulu¤umuzun ve görevlerimizin de bir netlik kazanmas› gerekir. Bu konuda ciddi zaaflar›n oldu¤unu söyleyebiliriz. Bunlar›n bafl›nda da sorumluluk almama eylemi geliyor. Yani s›n›rs›z bir elefltiri ve mahkum etme karfl›s›nda s›n›rl› bir sorumluluk ve s›n›rl› özelefltirel tutum mevcuttur. Hal böyle olunca mevcut duruma objektif olarak dikkat çekmek ve oluflan bu tabloda tek tek bireylerin rolüne vurgu yap›p, sorumluluklar›n› hat›rlatmak yanl›fl de¤il, do¤rudur. Çözüm projelerini hep baflka yerden beklemek ve kendilerini yeteri kadar çözümün bir parças›

yordu. ‹flçi s›n›f›n›n direnifl, grev ve fabrika iflgalleri, ö¤renci gençli¤in militan eylemleri, köylülerin toprak iflgalleri onlar›n temel gündemiydi. BU toplumsal hareketlerin salt destekçisi olmaktan öte, bizzat bu kaynaflmalar›n örgütlenmesinde, daha ileri bir çizgiye çekilmesinde her zaman ciddi bir çaban›n içinde oldular. Özellikle ’68 ortalar›ndan itibaren, “talebeler” her halk hareketinin içinde, önünde haz›r ve naz›rd›lar! 1970’LER‹N bafllar›nda ‹brahim, Mahir ve Deniz’i kendi siyasal örgütlenmelerini kurmaya, silahl› mücadele fikrinin ortaya ç›kmas›na götüren bilinç de bu pratikte ortaya ç›kt›. Özellikle 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Dire-

olarak görmemek de do¤ru de¤ildir. fiu gerçe¤i hepimiz kavramal›y›z. Kolektif bir ruhun kolektif bir heyecan ve çal›flman›n yarat›lmas› için, “niye yap›lm›yor?”, “niye görülmüyor?” sorular›n›n “niye yapam›yoruz?”, “niye göremiyoruz?” fleklinde sorulmas›n› sa¤lamal›y›z. ‹kinci tarzdaki soru ve yaklafl›m; sürecin ve çözümün bir parças› olma sorumlulu¤unu içeriyor. Sorunlar›n çözüm noktas›nda örgütlü güçlerin bu tarzda bir hareketi kitle çal›flmas›, yeni kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› ve var olan siyasal gerili¤in afl›lmas› hedeflerimize daha ileri düzeyde katk›lar sunacakt›r. Çünkü; kitle çal›flmas›nda baflar›, süreci kavrayan ileri militanlarla ancak mümkün olabilir. Sürecin gerçekli¤ini kavramada yetersiz, kendi hakl›l›¤›n› ifade etmede geri militan yap›s›yla kitleleri kazanmak, harekete geçirmek mümkün de¤ildir. Emperyalistler ve uflaklar›n›n genifl y›¤›nlar› ideolojik bombard›-

nifli’nin ‹brahim yoldaflta yaratt›¤› bilinç s›çramas› buna en belirgin örnektir. Yine Mahir ve Deniz’in içinden ç›kt›klar› dar gençlik hareketinden toplumsal kurtulufl gerekli¤ine, silahl› mücadele fikrine ulaflt›ran bu pratik süreçtir. TOPLUMSAL hareketlerin her geliflme aflamas›nda farkl› s›n›f veya tabakalar›n öne ç›kmas›, devrimci hareket aç›s›ndan farkl› düzeylerde geliflmesi s›n›f mücadelesinin do¤as›nda vard›r. ‹flte burada aslolan tüm bu hareketlere karfl› bir duyarl›l›k içinde olmak, bu hareketleri incelemek, hareketin yönünü tespit etmek ve dahas› ’68’in devrimci hareketinde oldu¤u üzere olana¤›m›z›n elverdi¤i bütün s›n›rlar› zorlayarak destekle, kat›l›mla ve çeflitli düzeyde örgütsel araçlarla bu hareketlerle bütünleflme e¤iliminde olmak kaç›n›lmaz bir görevdir.

mana tuttu¤u, bencil, bireyci yaflam tarz›n› tek geçer akçe k›ld›¤› bir dönemde s›n›rl› imkan ve olanaklarla bu yozlaflt›r›c›-çürütücü sömürücü mikroplara karfl› savaflmak için, öncelikle ideolojik-siyasal ve örgütsel anlamda devrimci militanlar›n güçlü k›l›nmas› gerekiyor. Ne yapt›¤›n›, niçin yapt›¤›n› bilen bir militan, daha rahatl›kla kitlelerle ba¤ kurup kitleleri sorunlar› için mücadele etmeleri gerekti¤i konusunda ikna eder. Di¤er bir anlat›mla, asgari düzeyde s›n›f bilincini yakalayan, ikna etme eyleminde baflar›l› olur. Peki bilinçlenme ve ikna etme eylemi hangi pratiklerle baflar›labilir? Her fleyden önce tüm örgütlü güçlerin, s›n›f mücadelesi prati¤i içinde sistemli bir flekilde MLM bir çizgide e¤itilmesi gerekir. Bunun için karfl›laflt›¤›m›z sorunlar›n çözümünü içeren dar ve genifl e¤itim toplant›lar› yapmal›y›z ve inceleme araflt›rma pratiklerine yönelmeliyiz. Çal›flt›¤›m›z kitle örgütleri ya da kurumun toplant›lar› baflta olmak üzere koflullar›n oldu¤u her yerde bir tart›flma, düflünsel düzeyde fikir al›flveriflinde bulunma kültürünü yaratmal›y›z. Zihinsel tembelli¤i ancak böyle aflabiliriz. Bu prati¤in esas› kitle çal›flma-

’68 kufla¤›ndan bir önder; Ulafl Bardakç› 1947 y›l›nda Hac›bektafl’ta dünyaya gelen Ulafl

Bardakç› ODTÜ’ye girdi ve burada devrimci düflüncelerle tan›flt›. KESK‹N zekas› ve militan tutumu ile gençlik içinde öne ç›kanlardan oldu. ’68’in alevleri en çok da onun yüre¤ini yak›yordu. ODTÜ devrimci gençli¤in iflgaller, boykotlar ile ad›ndan söz ettirdi¤i yerlerden biri oldu. ABD taraf›ndan kurulan ve birçok bölümü ‹ngilizce e¤itim veren bu Üniversitede Ulafl ve yoldafllar› da ö¤rendiklerinden en çok flu üç kelimeyi tekrar ediyordu: “Yankee go home!” ODTÜ’DE Vietnam kasab› Commer’in arac›n›n yak›lmas›, ’68 devrimci kufla¤›n› daha militan bir çizgiye ve düflünsel olarak da daha ileri bir noktaya tafl›yan sürecin iflaret fifle¤i oldu. Ulafl iflte böyle bir atmosferde tüm yüre¤i ile kendini kavgaya adad›. Dev-Genç’in oluflumunda en öne ç›kanlardan oldu. FKF ve T‹P içinde çal›flt›. Parlamentarizme, revizyonizme karfl› yükselen isyan 盤l›¤›na o da ses verdi. 1970 sonlar›nda Mahir Çayan ile birlikte THKP-C’nin kurulufluna önderlik etti. Devrim için devrimci bir örgütü savunan, militan kiflili¤iyle düzenle olan tüm ba¤lar›n› koparan Ulafl, THKP-C’nin ilk silahl› eylemlerinde yer ald›. Denizlerin idam edilmek istenmesi devrime ve devrimcilere karfl› yürütülen sald›r› furyas›na set çekmek amac›yla devrimci dayan›flma ruhuna dair bir örnek olarak Denizlerin idam›n› durdurmak için ‹srail Baflkonsolosu Efrain Elrom’un kaç›r›lmas› eylemini örgütleyenlerdendi. ‹dam› engellemek için öne sürülen talepler kabul edilmeyince Elrom öldürüldü. Devlet buna yan›ts›z kalmad› ve “Balyoz Harekat›” ile ’68 kufla¤›n›n öncülerine karfl› tasfiye harekat›na bafllad›. Bu operasyonlar s›ras›nda tutsak düflen Ulafl, tutuldu¤u askeri hapishaneden Mahir Çayan ve 3 yoldafl› ile birlikte Kas›m 1971’de firar ederek faflizme büyük bir darbe indirdi. 19 fiubat 1972 günü Arnavutköy’de kald›¤› evde kuflat›ld›. Ulafl’›n tavr› netti. Son mermisine kadar çat›flarak biz ard›llar›na bir direnifl ve mücadele gelene¤i b›rakarak ölümsüzler kervan›na kat›ld›.

s› olmal›d›r. E¤er tüm çal›flmalar›m›z›n amac› kitlelerle ba¤ kurup onlar› harekete geçirmek ise; o zaman yeni kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› konusunda kitle çal›flmas› kilit bir noktay› temsil etmektedir. Bunun için de kampanya faaliyetleri oldukça önemlidir. Örgütlü güçlerimizin somut durumlar›n› kavramalar›, inisiyatiflerini gelifltirmeleri hem kendilerinin hem de kitlelerin bilinç düzeyini yükseltmeleri için bu tür pratikler oldukça e¤iticidir. Elbetteki bu e¤itici çal›flma için, ön haz›rl›k, do¤ru bir planlama ve sistemli bir denetim gereklidir. Kitle çal›flmas›na iliflkin her zaman alt›n› çizdi¤imiz flu hususlar› yeniden hat›rlatmakta yarar görüyoruz: Kitlelerle iliflki, somut sorunlar üzerinden kurulur. Bunun için kitleleri dinlemek, sorunlar›n›n çözümü için onlar› sürece dahil edip örgütlemek görevi asla göz ard› edilemez. Kitlelerle somut sorunlar üzerinde kurulacak iliflki sistemli ve planl› olmak zorundad›r. Plans›z, sistemsiz, somut sorunlardan uzak propagandalarla kitleler harekete geçirilemez. Daha da önemlisi somut sorunlar üzerinde kitleye dayal› bir tart›flma ortam› yaratmas›-

n› becerebilmeliyiz. Kitleleri, sorunlar›n çözücüsü de¤il, pasif izleyicisi ve destekçisi olarak gören bir yaklafl›m ideolojik planda problemlidir. Bu problemli yaklafl›mlarla do¤ru bir kitle çizgisi izlenemez. Do¤ru bir kitle çizgisi, bu yönlü zaaflar›n sistemli ve planl› bir tarzda afl›lmas›yla mümkündür. Söz gelimi, bugün yaflanan ekonomik krizin yol açt›¤› iflsizli¤i ve açl›¤› genifl y›¤›nlar oldukça derinden hissediyor. Krizin nedenleri, emperyalist-kapitalist sistemle olan iliflkisi konusunda, koflullar›n oldu¤u her alanda tart›flmalar yarat›p bu vesileyle kitlelere antiemperyalist, anti-kapitalist bir bilinç tafl›mal›d›r. Bu görevlerin en iyi flekilde yerine getirilmesi için öncelikle tüm faaliyetçiler olarak bizlerin yay›nlar›m›zda ç›kan bu yönlü analiz yaz›lar›n› iyi incelemesi gerekir. Tabi ki incelemeyi yaln›z kendi yay›nlar›m›zla s›n›rlamamal›y›z. Burada temel görev; bu y›k›m ve yoksulluk politikas›na yol açan emperyalist-kapitalist sistemin teflhiri ve Demokratik Halk Devrimi stratejimize uygun olarak y›¤›nlar› ayd›nlatma ve kazanma sürecine düflünsel düzeyde katk›da bulunabilecek her türlü kayna¤a baflvurmak olmal›d›r. Yani inceleme yöntemimizde s›n›r olmama-

Kavgada ölümsüzleflenler HAYDAR SÖNMEZ 1957 Dersim Mazgirt Yetimo¤lu köyünde dünyaya gelen Haydar Sönmez 1980 öncesinde gerçeklefltirilen toprak iflgalinden sonra tutuklanarak Hozat Hapishanesi’ne koyuldu. 6 ay sonra ç›kt›¤›nda mücadeleye kald›¤› yerden devam etti. ‹flbirlikçi oldu¤u için cezaland›r›lan Hasan Demirpençe’nin öldürülmesinden sorumlu oldu¤u iddias› ile gözalt›na al›narak fiubat 1982’de iflkencede katledildi.

MEHMET DÜZEN 1955 y›l›nda Tunceli Ovac›k’a ba¤l› Aslando¤mufl köyünde dünyaya geldi. Yoksullu¤un zorlu yaflam koflullar›nda büyüyen Mehmet Düzen, daha gençlik y›llar›nda çevresindeki devrimcilerin etkisi ile devrimcileflti. K›sa sürede kendini gelifltiren Mehmet Düzen (Poto) çevresinde ajitasyon ve propaganda faaliyeti yürütmeye bafllad›. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› ile birlikte aran›r duruma düfltü. Gerillaya kat›lan Mehmet Düzen son dönemde Mazgirt’teki gerilla birli¤inde faaliyet yürütüyordu. Birli¤in Mazgirt’in Örs köyünde bulundu¤u bir s›rada yap›lan ihbar sonucu köy düflman taraf›ndan bas›l›r. Köyden çekilen Partizanlar ilerde yine düflman güçleri ile karfl›lafl›rlar. ‹ki atefl aras›nda kalan gerilla grubu çat›flmay› sürdürür. Bu s›rada Mehmet Düzen ald›¤› kurflun yaras› ile flehit düfltü.

l›d›r. Bilimsel temelde genifl kapsaml› bir inceleme, propaganda/ajitasyon faaliyetlerimizde kitleleri ikna etme çabam›z› her zaman olumlu yönde etkiler. Bunun yan› s›ra ‹srail’in Gazze’ye sald›r›s› ve buna karfl› TC’nin izledi¤i ikiyüzlü politikalar› sürekli teflhir etmeliyiz. TC’nin baflta Kürt ulusu olmak üzere di¤er az›nl›k milliyetlere karfl› izledi¤i imha ve inkarc› siyaseti bu vesileyle sürekli gündemde tutmal›y›z. K›sacas› emperyalistler ve uflaklar›n›n ezilen halklara ve uluslara dost olamayaca¤›n› bu somut pratikler üzerinden ortaya koyarak kitlelerde yarat›lan bilinç bulan›kl›¤›n› önleme çabas› içine girmeliyiz. Tüm bu çal›flmalarda baflar›l› olmak için sürekli ö¤renerek ö¤retme, somut sorunlar üzerinde kitlelere gitme siyasetinde ›srarl› olmak flartt›r. Yine tüm bu çal›flmalar örgütle, örgülülükle baflar›laca¤›na göre, en üst düzeyde bir irade ve eylem birli¤inin zorunlulu¤u kendili¤inden ortaya ç›k›yor. Amaç ve hedeflerimize ulaflmak için iç tart›flmalarda zenginlik ne kadar gerekliyse, uygulamada her zaman ço¤unlu¤un karar›na uygun olarak hareket etmek de bir o kadar gerekli ve zorunludur.


‹flçi-köylü 12

Gö¤ün yar›s›

6-19 fiubat 2009

Gazze Kad›nlar›: Islah Jad ile söylefli

Yorumsuzlar

Kad›n Haklar› Geliflimi Derne¤i (Association for Women’s Rights in Development - AWID) taraf›ndan 16 Ocak 2009’da Creative Commons lisans› ile yay›nlanan ve Rochelle Jones (Monthly Review)’un imzas›n› tafl›yan röportaj›n›n bir bölümünü güncelli¤inden dolay› yay›ml›yoruz. (Çeviren: Solun Do¤usu)

Islah Jad, Londra Üniversitesi, SOAS’dan (Afrika ve Asya Araflt›rmalar› Bölümü) doktora sahibidir. Ramallah, Bat› fieria, Filistin’de bulunan Zeit Üniversitesi, Kad›n Araflt›rmalar› Enstitüsü ve Kültürel Araflt›rmalar Bölümü’nde cinsiyet ve siyaset üzerine ders vermektedir.

mak zorundalar. Birçok kad›n evlerinin molozlar› içinde gizlenen çocuklar›n› bulmak için kaz› yaparken görülüyor. ‹ki anne öldürüldü ve küçük yafltaki çocuklar› evlerine K›z›l Haç gelene kadar 4 gün boyunca susuz ve yiyeceksiz annelerinin ölü bedenlerinin bafl›ndan ayr›lmad›lar.

Rochelle Jones: Gazze’deki Filistinli kad›nlar flu anki krizden nas›l etkileniyorlar?

Bütün aileler ‹srail a¤›r silahlar› taraf›ndan havadan, denizden ve karadan vurulmakta. Samouni ailesinin örne¤i sadece bir olay. Samouni ailesi, Gazze’nin d›fl mahallerindeki tar›msal arazide çal›flmaktalar –büyük ve genifl bir aileler. ‹srail ordusu geçen hafta aileye tek bir evde kalmalar›n› emretti. 160’dan fazlas› biraraya topland› ve hepsi bir eve yerleflir yerleflmez, ordu atefl açarak 30 kifliyi orac›kta öldürdü; ço¤u kad›n ve çocuktu.

- Gazze’deki Filistinli kad›nlar tüm anlamlarda mahvedildi. Televizyon ekranlar›nda gördü¤ümüz, çok sevdikleri evlatlar›n›n tabutlar› üzerinde gözyafl› döken kad›nlar... Gazze’deki kad›nlar›n 27 Aral›k’ta savafl›n bafllamas›ndan beri sular› yok, elektrikleri, yiyecekleri, ilaçlar›, yak›tlar› veya s›¤›naklar› yok. Kad›nlar ailelerine su, odun, yiyecek ve s›¤›nacak yer sa¤la-

Onlarca ev, içinde oturanlar›n ba-

fl›na y›k›ld›. Birçok aile Filistinli mülteciler için Birleflmifl Milletler taraf›ndan idare edilen (UNRWA) bofl okullara tafl›nd›, fakat ‹srail toplar› onlar› yeni s›¤›naklar›nda da izledi ve öldürdü, sadece bir örnekte 42 Filistinli; ve yine ço¤u kad›nlar ve çocuklar. Bu olay, Gazze’deki UNRWA yöneticisinin Gazze’de sivillere karfl› ifllenen birçok savafl suçunun belgelendirilmesi için uluslararas› bir inceleme bafllatmas›na neden oldu. RJ: Hiç ‹srailli kad›n haklar› eylemcilerinden gelen bir dayan›flma ve hareket var m›? - Bu yaz›n›n yaz›ld›¤› flu ana kadar, Gazze’deki savafl, ‹srail halk›n›n % 91’i taraf›ndan onayland›. Birkaç ‹srail örgütlenmesi Filistinlilere arka ç›kmak için çaba sarfediyor, özellikle de ‹nsan Haklar› ‹çin Doktorlar. ‹srailli kad›nlar›n örgütlenmeleri, ordular› ve devletleri taraf›ndan ‹srailli kad›nlara ve çocuklara karfl› ifllenen savafl suçunu duyurmak için genelde parmak k›p›rdatmad›lar. fiu ana kadar 930 Filistinli öldürüldü [18 Ocak 2009 itibariyle. Ç.N.] – 292’si (% 32) çocuk ve 75 tanesi (% 8.2) kad›n. Buna ra¤men, kad›nlar ve çocuklar için mevcut hiçbir ‹sra-

AT‹K 8. Kad›n Kurultay› baflar›yla gerçeklefltirildi! 2009 y›l›n›, dünya ezilen halklar›n›n daha çok refah, bar›fl, huzur, ifl ve daha çok özgürlük için mücadele edece¤i bir y›l olarak karfl›lad›k. Çünkü bu y›la savafl›n ve ekonomik ve siyasi krizlerin gölgesinde girdik. Sistemin do¤as› gere¤i kaç›n›lmaz olan böylesi süreçlerde, ezilenlere yönelik bask›, fliddet, sindirme politikalar›n›n art›r›ld›¤› bilinen ve görülen bir gerçekliktir. Ama emekçilerin, ezilenlerin de bu süreçlerde daha da yükseldi¤i, söyleyecek sözlerinin daha fazla oldu¤u da yine bilinen ve görülen bir gerçekliktir. ‹flte tüm bütün bu nedenlerden dolay›d›r ki, 2009 emekçiler cephesinde daha çetin mücadelelere gebe bir y›l olacakt›r. Dünyadaki bu geliflmeler hiç flüphe yok ki, kad›nlar›n zaten eflit olmayan durumlar›n› daha da eflitsizlefltirmektedir. Kad›na yönelik fliddet ve bask› daha da t›rmand›r›lmakta, artan iflsizlik nedeniyle ilk iflten at›lanlar kad›nlar olmakta, dolay›s›yla giderek daha da yoksullaflmaktalar. Çocuklar›m›z›n ihtiyaçlar›n›, e¤itim masraflar›n› karfl›layabilmek giderek zorlaflmakta, gençlerimiz geleceksizli¤in girdab›na do¤ru yuvarlanmaktalar. Emekçi kad›nlar olarak, yer küremizin içinden geçti¤i bu süreçte, bir taraftan krizlerin ve kanl› savafllar›n nedeni olan emperyalizme, di¤er taraftan da cinsiyet ayr›mc›l›¤›n› süreklilefltiren ve yine sistem taraf›ndan beslenen erkek egemen anlay›fllara karfl› mücadele edebilmek için örgütlü gücümüzü büyütmek zorunday›z. Buna her zamankinden daha fazla ihtiyac›m›z var! Tam da bu süreçte örgütledi¤imiz 8. Kurultay›m›z, emekçi kad›nlar olarak, egemenler taraf›ndan kad›nlara dayat›lanlara karfl› bir baflkald›r›, bir karfl› durufltur. AT‹K 8. Kad›nlar Kurultay›m›z›, 16-18 Ocak 2009 tarihlerinde

Frankfurt’ta 28 delege ve 100 civar›nda bir kat›l›mla baflar› ile gerçeklefltirdik. Kurultay›m›z›n ilk günü ifl günü oldu¤undan dolay›, delegelerin ço¤unlu¤unun zaman›nda toplanamamas›, kurultay›n belirlenen saatten geç bafllamas›na neden oldu. Bu aksakl›k önümüzdeki kurultaylarda ders ç›kartmam›z gereken bir konu olarak ele al›nmal›. ‹lk gün geç saatte de olsa 20 delegenin toplanmas› ile kurultay›m›z› bafllatt›k, delege tespiti, sayg› duruflu, aç›l›fl konuflmas› ve divan seçimini gerçeklefltirdikten sonra ilk günkü oturumu sona erdirdik. ‹kinci gün, MLPD’den Banetta arkadafl›n sundu¤u dayan›flma mesaj› ile kurultay›m›z› bafllatt›k. Banetta, kad›nlar›n örgütlenmesinin ve enternasyonal kad›n dayan›flmas›n›n önemine vur-

gu yapt›ktan sonra 2011’de Venezuella’da gerçeklefltirilecek olan Dünya Kad›nlar Konferans›’n›n önemini anlatt› ve tüm kad›nlar› dayan›flmaya ça¤›rd›. Merkezi kurultay›m›zdan önce, Avusturya, ‹sviçre ve Almanya’da gerçeklefltirdi¤imiz ülke kurultaylar›nda tart›fl›larak gelinen siyasi perspektif tasla¤›m›z›n görsel olarak sunumundan sonra “Cinsiyet Ayr›mc› Politikalar”, “Kad›n ve Aile”, “Genç Kad›nlar›n Sorunlar›” olmak üzere üç ayr› çal›flma grubu oluflturuldu ve hararetli tart›flmalarla grup çal›flmalar› gerçeklefltirildi. Grup sözcülerinin, çal›flmalar›n sonuçlar›n› aktard›¤› bölümde her üç grupta da çözüm önerileri olarak önemli verilerin elde edildi¤ini görebildik. Ard›ndan, gerçeklefltirilen ülke kurultaylar›ndan elde edilen so-

il örgütlenmesi bu ç›lg›n savafla karfl› aç›k ve kesin bir durufl sergilemedi. Bu gibi durumlarda savafl›n yaratt›¤› darbe ve sosyal yap›n›n tekrar örgütlenmesi kad›nlara b›rak›l›r. Yeniden, Filistinli kad›nlar yükselen yoksulluk ve iflsizlikle birlikte ellerinden geleni yapacaklar. Yasa reformu, stratejik cinsiyet gereksinimleri ve toplumsal cinsiyet üzerine düfller… Hepsi gerçekleflecek, hepsi ilerleyen y›llarda çekmecemizde olacak. RJ: ‹srail’de Gazze’deki operasyona karfl› ‹srailli kad›n örgütlenmeleri taraf›ndan düzenlenen bir gösteri yap›ld›¤›n› okudum. E¤er bu yap›ld›ysa haberiniz var m›? - Bildi¤im kadar›yla ‹srail’de yap›lan tek büyük gösteri ‹srail içinde Filistinliler taraf›ndan bafllat›ld›. E¤er bahsedilen gösteri yap›lacaksa, flimdi yaklafl›k 20 gün boyunca süren, Filistinli siviller üzerinde her türlü y›k›m›n yap›ld›¤› suçlu bir savafla izin veren geç kalm›fl bir giriflimden bahsediyoruz. Yine de böyle bir giriflimi duymak ve baz› kad›nlar›n fikirlerini de¤ifltirmek için Livni’ye yaklaflmalar›n› görmek güzel. Umar›m ki; ‹srail’deki

nuçlar önceden haz›rlanm›fl raporlarla aktar›ld›. Perspektif hakk›nda tek tek kat›l›mc›lara söz verildi¤i bölümde yine coflkulu tart›flmalara tan›k olduk. Kurultay›m›za, ‹LPS üyeleri olarak, Arnavutluk’tan yazar Dr. Lauer Stroka, Hindistan Kad›na Karfl› fiiddet Komitesi, Filipinler’den Gabriela Kad›n Örgütü, CARC (‹talya Yeni Komünist Partisi) dostlar›m›zdan gelen mesajlar enternasyonal dayan›flma coflkusunu doruklara tafl›yordu. Ayr›ca Almanya Sol Parti Milletvekili Hüseyin Kenan Ayd›n, dayan›flma mesaj›nda, kad›nlar›n toplumdaki eflitsizli¤ine ve verdikleri mücadeleye, Filistin’de iflgal alt›ndaki kad›nlarla dayan›flman›n önemine vurgu yaparak kurultay›m›za baflar› dileklerini iletti. Siyasi Perspektif tasla¤›n›n onaylanmas›ndan sonra Faaliyet Raporu sunuldu ve tart›fl›ld›. Bir y›l boyunca yürüttü¤ümüz faaliyetlerimizdeki baflar›lar›m›z› ve eksikliklerimizi masaya yat›rd›¤›m›z bu bölümde, delege arkadafllardan “Kad›n örgütlenmesinin kurumsallaflabilmesi için tüzük ihtiyac›n›n önemine vurgu yap›larak Kad›nlar

Yunanistan’da sendikac›ya sald›r› Ekonomisi d›fla ba¤›ml› olan Yunanistan’da son y›llarda emekçilerin haklar›n›n gasp›na yönelik sald›r›lar, giderek artan iflsizlik ve yoksulluk derinleflen krizle birlikte had safaya ulaflm›fl durumda. Bunun yans›mas› daha yo¤un sald›r›lar olurken, son olarak özel sektördeki temizlik iflçileri aras›nda sendikal örgütlenme çal›flmas› yürüten Bulgar as›ll› kad›n sendikac› Konstandiva Kuneva, egemen s›n›flar›n›n katilleri taraf›ndan kezzapl› sald›r›ya u¤rad› ve yüzünde ciddi yan›klar meydana geldi. Kad›n sendikac›ya yönelik bu sald›r›ya karfl› binlerce insan 22 Ocak akflam› “Konstandiva Kuneva yaln›z de¤ildir” ve “Devlet terörüne geçit yok” diyerek sokaklara döküldü. Propilea Meydan›’nda toplanan kitleye yönelik yap›lan konuflmalarda

Yunan devletinin toplumda korku ve dehflet yaratmak istendi¤ine dikkat çekildi. Ard›ndan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçildi. Aralar›nda “SINIF YÜRÜYÜfiÜ”nün de bulundu¤u sendikalar, baz› kitle örgütleri ve devrimci gruplar yürüyüflte yer ald›. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüflü polis engellemek istedi. Egemen s›n›flar kitlenin bakanl›¤a yaklaflmas›n› polisin yo¤un gaz bombalar› ile engellemeye çal›flsa da kitlenin kararl› tutumu nedeniyle bu hedefine ulaflamad›. Kolkola giren binlerce insan, yo¤un gaz bombas› sald›r›s› alt›nda Bakanl›¤a kadar yürüdü. Bakanl›k önünde de devam eden sald›r› karfl›s›nda “SINIF YÜRÜYÜfiÜ” polisin kitleye yönelik devam eden sald›r›na karfl› örgütlü bir durufl sergileyerek engellemeye çal›flt›. Yürüyüfle devam eden binlerce insan

polisin geri çekilmesinin ard›ndan da¤›ld›. (Yunanistan ‹K okurlar›)

Meryem Özsö¤üt’e meslekten men cezas› Kevser M›rzak’›n katledilmesini protesto eden bir bas›n aç›klamas›na kat›ld›¤› gerekçesiyle 8 Ocak 2008 tarihinde gözalt›na al›narak, tutuklanan ve 8 ay boyunca tutuklu kalan SES MYK üyesi Meryem Özsö¤üt’e hapishanede bulundu¤u süre içerisinde soruflturma aç›lm›fl ve bunun sonucunda k›nama cezas› verilmiflti. Geçti¤imiz günlerde ise Meryem Özsö¤üt’e müfettifl ve kurul raporlar› do¤rultusunda “siyasi ve ideolojik çal›flma yapmak” iddias›yla meslekten men cezas› verildi. (Ankara)

bu küçük gruplar ve zay›f sesler güçlerini gelifltirmek ve seslerini ‹srail kamuoyunda duyurmak için f›rsat elde ederler, her fleyden önce, so¤ukkanl›l›kla Filistinlileri öldüren ‹srailli askerler, o annelerin o¤ullar› ve kad›nlar›n eflleridir. Benim tüm bu kad›nlardan iste¤im, erkekleri cinayetleri durdurmak için teflvik etmeleri ve emirleri yerine getirmeyi reddetmelerine iliflkin bir ça¤r› yapmalar›d›r. RJ: Filistinli kad›nlar Gazze’de gösteri yap›yorlar. Bu cesur gösteriler ne tür etkiler yapmakta ve kad›nlar›n bu fliddete karfl› seferberlik yapt›¤› ve seslerini yükseltti¤i daha baflka stratejiler biliyor musunuz? - Gazze’de birçok kad›n, kuflatma alt›ndaki hedef al›nan gruplar› kurtarmak için kendi hayatlar›n› tehlikeye att›lar. Kad›nlar, bu büyük seferberlik ile birçok evi ‹srail toplar› taraf›ndan y›k›lmaktan kurtard›lar. Kad›nlar Gazze’de hayati öneme sahip acil servis sa¤lamak üzere seferber oldular. Ayr›ca kad›nlar medyada ve kitlesel haberleflmede de seslerinin bu savafla karfl› duyulmas›nda aktifler.

Komisyonu’nun tüzük haz›rl›¤› alt çal›flmalar›n› bafllatmas›” önerisi geldi. Sunulan öneri oy çoklu¤u ile kabul edildi. Mali raporun sunumu ve onaylanmas›ndan sonra, Yeni Kad›n dergimizin logosunun belirlenmesine s›ra geldi. Dönem dönem kesintilere u¤rasa da, 18 y›ld›r yay›nlanmakta olan dergimiz, hala kendisini temsil edecek bir logo sahibi de¤ildi. Üç y›ld›r logo çal›flmam›z sürmekteydi. Bu y›l elimizde toplad›¤›m›z çal›flmalar›m›z› delegelerimizin onay›na sunduk ve en fazla oy alan logoyu, dergimizin logosu olarak belirledik. Son olarak yeni yönetim organ›m›z› ve AT‹K 20. Kongresinde Kad›nlar Komisyonumuzu temsil edecek olan 12 as›l 2 yedek delegemizi de oy birli¤i ile seçerek Kurultay›m›z› coflku içinde, birlik sloganlar› eflli¤inde sona erdirdik. (Yeni Kad›n Faaliyetçileri)

TTB kad›n hekimlere yönelik fliddeti protesto etti Kad›n hekimlere yönelik fliddeti protesto eden Türk Tabipler Birli¤i (TTB), kad›n hekimlere yönelik fliddetten, sa¤l›kta yaflanmakta olan kaosun sorumlusu olarak hekimleri iflaret eden AKP hükümeti ve sa¤l›k yöneticilerinin sorumlu oldu¤unu belirtti. Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde biraraya gelen TTB üyeleri, Kartal E¤itim Araflt›rma Hastanesi Baflhekimi Yusuf Özertürk’ün ayn› hastanede Dr. Dilek Argon’u darp etmesini protesto etti. Bas›n aç›klamas›ndan önce konuflma yapan olay›n tan›klar›ndan TTB 2. Baflkan› Prof. Dr. Feride Aksu, flimdiye kadar pek çok kez fliddetle karfl› karfl›ya kald›klar›n› ama bu kez baflhekim taraf›ndan fliddet olay› yaflan-

* ‹zmir’in Menemen ilçesinde 27 Ocak günü tand›ra düflen kad›n a¤›r yaraland›. Fatma Arac› adl› kad›n, komflular› taraf›ndan kurtar›ld› ve Menemen Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Durumu a¤›r olan Arac›, Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Yan›k Tedavi Servisi’nde gözlem alt›na al›nan Arac›’n›n sa¤l›k durumunun ciddiyetini korudu¤u ö¤renildi. * Adana’da dövülerek öldürüldükten sonra cesedi yol kenar›na at›lan Fadime Ulubafl’›n (34) 2 ayl›k hamile oldu¤u belirlendi. Denizli Mahallesi’nde oturan ve 5 y›l önce efli Osman Ulubafl’› kanser hastal›¤›ndan kaybeden Fadime Ulubafl, 3 ay önce tan›flt›¤› Hamit Alt›ntafl (24) ile birlikte yaflamaya bafllad›. 2 ayl›k hamile olan, 2 çocuk annesi Ulubafl, Alt›ntafl ile birlikte sa¤l›k kontrolü için Denizli Sa¤l›k Oca¤›’na gitti, ancak kendisinden bir daha haber al›namad›. K›z kardefli Hacer Ulubafl, bütün gün haber alamad›klar› ablas›n›n bafl›na kötü bir fley gelebilece¤inden endiflelenerek karakola baflvurdu. Bir gün sonra Karaisal› ilçesine ba¤l› Kuzgun köyü yak›nlar›nda Ulubafl’›n cesedi bulundu. Yap›lan incelemede genç kad›n›n kollar›n›n k›r›ld›¤›, bafl›nda darbe izleri bulundu¤u belirlendi. * Diyarbak›r’da bir al›flverifl merkezinin market bölümünde sevgilisi oldu¤u öne sürülen 27 yafl›ndaki Ülker Z.’yi öldürdükten sonra intihar etmek isterken güvenlik görevlileri taraf›ndan etkisiz hale getirilen Mehmet A. (37), ç›kar›ld›¤› nöbetçi mahkemece tutukland›.

d›¤›na dikkat çekti. Aç›klamay› okuyan TTB Merkez Komitesi Üyesi Dr. Elif K›rteke, Baflhekim Yusuf Özertürk’ün Dr. Dilek Argon’u ifle geç kald›¤› bahanesiyle bofl bir odaya çekerek gözünü ve kafas›n› yumruklay›p, bo¤az›n› s›kt›¤›n› belirtti. Sa¤l›k kurulufllar›nda çal›flanlara karfl› uygulanan fliddette ciddi art›fllar yafland›¤›na vurgu yapan K›rteke, flunlar› kaydetti: “Kad›n hekimler özellikle de genç hekimler bu grup içinde daha çok risk alt›ndad›r, fliddete daha fazla maruz kalmaktad›r. Bunun nedenleri aras›nda ülkemizde y›llard›r artmakta olan fliddetin, erkek egemen kültür nedeniyle kad›nlara daha kolay yönelebilmesi, toplumda fiziksel olarak kad›nlar›n direnme ve karfl› koyma güçlerinin daha az oldu¤una inan›lmas› ve erkek hekimlerin otoritenin temsilcisi olarak görülmesi gösterilebilir.” (H. Merkezi)


‹flçi-köylü 13

Dünyadan

6-19 fiubat 2009

✔ ‹ngiltere

Mülteciler art›k resmen “suçlu”! Irkç› yasalar› ç›karma noktas›nda birbiriyle yar›fl halinde olan ülkelerden biri de ‹talya. ‹talya’da, faflist Berlusconi hükümeti taraf›ndan geçti¤imiz günlerde ç›kar›lan yasayla birlikte, ülkeye yasad›fl› yollardan girifl yapan mülteciler art›k “resmen” suçlu say›l›yor. Oysa mülteci olabilmek zaten ancak yasad›fl› yollardan girifl yapmakla mümkün olabiliyor! Uluslararas› anlaflmalar, herhangi bir ülkeye yasad›fl› veya yasal yollardan giren göçmenlere s›¤›nma hakk› tan›mas›na karfl›n, bu hakk› en baflta da bu ve benzeri anlaflmalar› yapanlar tan›mamay› sürdürüyor. Ço¤unlu¤u emperyalist ya¤ma ve talan savafllar›ndan ya da yine emperyalist politikalardan kaynakl› ülkesinde yaflama-bar›nma hakk› ortadan kalkt›¤›ndan ülkesini terk etmek zorunda kalanlar, yine içinde bulunduklar› durumu yaratanlar taraf›ndan suçlu ilan ediliyor. ‹talya’da uzunca zamand›r tart›fl›lan göçmenlerle ilgili bir yasa, geçti¤i-

miz günlerde yürürlü¤e girdi. Böylece yeni yasaya göre ‹talya’ya kaçak yollardan girifl yapanlar suçlu ilan ediliyor ve 5 ila 10 bin Euro aras› ceza

verilebiliyor. Yasad›fl› göçmenli¤e iliflkin söz konusu yasa asl›nda “güvenlik paketi”nin bir parças› olarak gündeme getirilmifl bulunuyor. Ayr›l›kç› ›rkç› parti Lega Nord (Kuzey Ligi) senato üyesi Federico Bricolo yapt›¤› aç›klamada bu düzenlemenin “uzun zamand›r taleplerine cevap bekleyen yurttafllar için” oldu¤unu iddia etse de, yasa aç›k bir biçimde ›rkç›l›¤› körükle-

AB emperyalistleri ›rkç› politikalarda s›n›r tan›m›yor! meye ve toplumda korku yaymaya hizmet edecek nitelikte. Örne¤in yasayla birlikte, kamuya aç›k yerlerde herhangi bir fley satan göçmenlere 3 y›la kadar hapis cezas› verilebilecek veya kapkaçç› olduklar› iddia edilenlere sprey s›kmak serbest olacak. Yasad›fl› yollardan ülkeye girifl yapanlara dönük daha önceleri yayg›n olarak s›n›r d›fl› etme yoluna gidilirken, bundan böyle hapis cezas› da verilebilecek. ‹talya burjuvazisi taraf›ndan, “tecavüzcü, hayat kad›n›, h›rs›z, çocuk kaçakç›s› ve kapkaçç›” olarak adland›r›lan Romen göçmenler de yeni yasada “unutulmam›fl”. Yeni düzenleme AB yurttafl› da olsa, göçmen Romenlerin “devletinin ve ülke topraklar›n›n ç›karlar›na ters düflmeleri ve bunlara karfl› tehdit içermeleri” durumunda süreli veya süresiz s›n›r d›fl› edilmelerine olanak sa¤l›yor. Yeni düzenleme ayr›ca, ‹talyan vatandafll›¤›na geçme hakk›n› elde eden göçmenlere 200 Euro harç ödeme zorunlulu¤u getiriyor ve de yurttafll›¤a baflvurma hakk›n› 6 aydan 2 y›la ç›kart›yor.

Mülteciler isyan etti ‹talya hükümeti göçmenlere dönük bask›lar›, ›rkç› yasalar vb. yön-

Göçmenlere dönük sald›r›lar›n› son y›llarda oldu¤u gibi, “terörle mücadele” ad› alt›nda geniflleten Avrupal› emperyalist güçler, ifli, ç›kard›klar› yasalarla göçmenli¤i resmen suç ilan etmeye kadar vard›rd›lar. Göçmenli¤e kabul edilmeyi neredeyse imkans›zlaflt›ran bir dizi düzenleme, göçmenlerin iflledikleri varsay›lan “suçlara” a¤›r para cezalar› getirmenin yan› s›ra, pasaport harçlar›n›n art›r›lmas›, oturum vb. izinlerin al›nmas›ndaki sürelerin, verilen iznin neredeyse yar›s›n›n baflvuru süresi içine dahil edilmesi gibi, göçmenlerin kazan›lm›fl haklar›n› da ortadan kald›r›yor. Yap›lan istatistikler, geçti¤imiz y›l boyunca, Fransa, Almanya ve daha çok say›da Avrupa ülkesinden s›n›r d›fl› edi-

temlerle art›r›rken, ‹talya’n›n Lampedusa Adas›’nda bulunan göçmen kamp›nda kalan bin kadar mülteci, içinde bulunduklar› koflullar› protesto etmek için sokaklara döküldü. Ço¤unlu¤unu Tunus’tan gelenlerin oluflturdu¤u mülteciler eylem boyunca, “özgürlük” diye hayk›rd›lar. Ada sakinleri de, mültecilerin bu eylemine destek verdiler. Binlerce Adal› geçti¤imiz günlerde de, mülte-

len göçmenlerin say›s›nda büyük art›fllar oldu¤unu gösteriyor. Marsilya polisi Kürt göçmenlerin evine bask›nlar düzenleyerek, çok say›da göçmeni gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nanlardan befli tutukland›. Keyfi bask›n ve tutuklamalar çok say›da göçmen örgütü taraf›ndan protesto edildi. 13 Ocak günü Marsilya’da bulunan Kürt Kültür Merkezi ve Halk Konseyi üyelerinin evine 13 Ocak günü bask›nlar düzenleyen polis, ev ve dernek bask›nlar›nda gözalt›na ald›¤› kiflileri “anti-terör” yasalar› kapsam›nda hâkim karfl›s›na ç›kard›. Mahkeme befl kifli hakk›nda tutuklama karar› verdi. Tutuklananlar “terörizmi finanse etmek”le suçlan›yorlar.

cilere Adadan d›flar› ç›kmay› yasaklayan ‹çiflleri Bakanl›¤›’na karfl› bir protesto eylemi yapm›fllard›. Lampedusa Adas› sakinlerinin eylemleri, 28 Ocak’ta bir genel greve dönüfltü. Adaya ikinci bir mülteci kamp› yap›lmak istenmesine karfl› ç›kan ve mültecilerin ana karada özgürce yaflamalar›n› talep eden Adal›lar, grevle birlikte ‹çiflleri Bakan›n›n istifa etmesini talep etti.

Bir milyon emekçi krize karfl› “genel grev” dedi! Direniflçiler Geçici Hükümet’in binas›n› ele geçirdi ‹slamc› direnifl grubu El-fiabab militanlar›n›n, Etiyopya ordusuna ba¤l› son iflgal birliklerinin de çekilmesinden hemen birkaç saat sonra Geçici Hükümetin binas›n›n ve parlamentosunun bulundu¤u Baidoa kentini ele geçirdikleri bildiriliyor. Ayn› kaynaklar ayr›ca, anti-demokratik ve gayrimeflru Geçici Hükümete ba¤l›, ancak oldukça zay›f olan askeri güçlerin, daha militanlar gelmeden kaçt›klar›n› ve bu nedenle de militanlar›n kenti neredeyse hiç çat›flma gerçekleflmeden ele geçirdi¤ini, sadece yerel baz› güçlerin s›n›rl› bir direnifl gösterdiklerini bildiriyorlar. Bölgeden gelen, ancak do¤rulu¤u henüz teyit edilememifl olan haberlere göre, militanlar baz› politikac›lar› ve milletvekillerini tutuklam›fllar. Parlamenterlerin ço¤unun ise ülke d›fl›nda, Cibuti’de olduklar› ve burada ‹slami muhalefetin “›l›ml›” kanad›yla iktidar› paylaflmaya dönük görüflmeler yapt›klar› söyleniyor. Benzer görüflmeler Haziran 2008’de de yap›lm›fl ve bu görüflmeler sonucu yap›lan mutabakatta, ortak güvenlik güçleri oluflturulmas› karar› da al›nm›flt›. Ancak bu karar bu güne kadar hayata geçirilebilmifl de¤il. El- fiabab ve muhalefetin di¤er kesimleri ise, gücünü bugüne kadar Somali halk›n›n düflman olarak gördü¤ü Etiyopya’ya ve onun askeri gücüne yaslanmaktan alan Geçici Hükümet ile iflbirli¤i yapmaktan yana de¤iller.

Evrensel Bak›fl K›l›çlar çekildi, saflar netleflti! Emperyalist zirvelerden biri daha geçti¤imiz günlerde Davos’ta topland›. Zirvenin ana temas›n›, “dünyan›n kriz sonras›nda nas›l yeniden flekillendirilece¤i” oluflturuyordu. Zirvenin emperyalist-kapitalist sistemin, art›k ötelenemez hale gelen ve k›sa sürede derinleflerek, tüm dünyay› içine alan ekonomik (ve siyasi) krizinin gölgesinde geçmesi ise, krizden sonra ne yap›laca¤›ndan çok, krizden nas›l ç›k›laca¤› tart›flmalar›na a¤›rl›k verilmesini getirdi. Zirvenin ana temas› da olan, emperyalistlerin dünyay› her yeniden flekillendirme çabalar›n›n gerçekte “dünyan›n emperyalist güçlerce nas›l yeniden paylafl›lmas›n›” içerdi¤i çok iyi biliniyor. Bu yeniden paylafl›m çabas›n›n emperyalistler aras› çat›flmalar› daha da üst boyutlara tafl›d›¤› da. Her emperyalist zirvenin ortak özelli¤ini ise, emperyalistlerin ve de

onlar›n uzant›lar›n›n halklara karfl› sald›r›larda yeni uzlaflmalar aramas› oluflturuyor. Bu uzlaflma bir yandan dünyan›n daha da boyutlu ya¤ma-talan edilebilmesini, insan eme¤i üzerindeki sömürünün daha da art›r›larak, insana-insanl›¤a dair ne varsa ayaklar alt›na al›nmas›n› içerirken, di¤er yandan da, sistemin tüm bu sald›r›lar› karfl›s›nda derinleflen s›n›f çeliflkileriyle birlikte belirgin bir yükselifl gösteren, ezilenlerin her türden ayaklanmalar›n› bast›rmay›, yok etmeyi içeriyor. Ancak ezilenlerin sisteme karfl› artan hoflnutsuzluklar›n›n sonucu ortaya ç›kan veya ç›kabilecek olan mücadelelerini engelleme noktas›nda yo¤un çaba harcayanlar sadece sistemin “efendileri” ve onlar›n uflak-iflbirlikçi vb. uzant›lar› de¤il! Reformist-revizyonist ve her türden sistem içi anlay›fl ve hareketlerin, uzunca y›llard›r dünyan›n

Fransa’da 28 Ocak’ta gerçekleflen greve bir milyonun üzerinde emekçi kat›ld›. Posta, e¤itim, sa¤l›k ve daha çok say›da kamu sektörünün ve televizyon, radyo çal›flanlar›n›n yan› s›ra, sanayi iflyerlerinde çal›flan iflçilerin da yo¤un kat›l›m sa¤lad›¤› grevde, kapitalizme ve hükümete karfl› öfke dile getirildi. Grev nedeniyle ülkenin dört bir yan›nda yüzlerce eylem gerçeklefltirilirken, demiryolu ve hava trafi¤inde büyük aksakl›klar meydana geldi. Eylemlere yo¤un bir kat›l›m gösteren üniversite ve lise ö¤rencileri, “Mali krizin çocuklar› olmaya karfl› ç›k›yoruz” yaz›l› pankartlarla yürüdüler. Bu politik içerikli grevin, tüm Avrupa çap›nda yükselifle geçen ve Ekim ay›ndan bu yana, çok say›da ülkede 5 milyondan fazla kiflinin kat›ld›¤› kriz karfl›t› eylemlerin geldi¤i ye-

ni bir üst aflama oldu¤u de¤erlendirmesi yap›l›yor. Grev en çok da iflten ç›karmalara, ücretlerin düflürülmesine ve özellikle de Sarkozy hükümetinin kriz program›na karfl› ç›kma niteli¤i tafl›yor. Fransa’daki iflsizlerin say›s› Kas›m 2008 ile Ocak 2009 aras›nda 100 bin kifli artt›. Bu rakam 2. Paylafl›m Savafl›’ndan bu yana bu kadar k›sa sürede yaflanan en büyük art›fl. Hükümet bu y›l içinde sadece kamuda en az 39 bin iflyerini daha tasfiye etmeyi planl›yor.

Ülke genelinde iflçi ç›karmayan bir firma hemen hemen yok gibi. Bir Renault iflçisi bu duruma flöyle tepki veriyor: “Krizden etkilenen oto-

ezilenlerinin mücadelelerini sistem içine hapsetmeye, sistem içi bir tak›m “iyilefltirmeler” yoluyla, halklar›n sistemi yerle bir edebilecek mücadelelerini tasfiye etmeye-ortadan kald›rmaya dönük yo¤un bir çaba içinde olduklar› bilinmektedir. Ve bunlar bu çabalar›n›, emperyalist zirvenin topland›¤› günlerde bir kez daha Dünya Sosyal Forumu ad› alt›nda Brezilya’da biraraya gelerek sürdürdüler. Küresel krizin nedenleri üzerine “elefltiriler” getirilen ve emperyalistlere “farkl› bir ekonomik model” önerilen forumda en önemli noktay›, her forumun aksine, ABD emperyalizmine dönük “elefltiriler” neredeyse hiç dile getirilmemesi oluflturmufl. Bunun nedeni ise, Obama imifl ve yap›lan konuflmalarda Obama’n›n tüm dünya için “umut vaat etti¤ine” de¤inilerek “taze Baflkan” tebrik edilmifl! Oysa, sistem içi anlay›fllar Obama’y› “tebrik” edip, mazlum halklara sahte hayaller yayarken, ifllevini zaten yitirmifl ve yeterince teflhir olmufl olan Guantanamo’yu kapataca¤›n› aç›klayarak “de¤iflim” imaj›n› pekifltir-

meye çal›flan Obama, ezilenlere dönük sald›r›larda seleflerinden farkl› bir tutum izlemeyece¤ini somutta da sergiliyor, Pakistan’›n daha da yo¤un bombalanmas›na dair ilk emrini vermifl bulunuyordu! Obama’n›n baflkanl›¤› devralmas›na k›sa bir süre kala yap›lan ateflkesin ard›ndan, Siyonist sald›r›lar›n a¤›r faturas› bir bir gün ›fl›¤›na ç›kmaya, Filistin halk›n›n yaflad›¤› ac›lar›n büyüklü¤ü kamuoyuna daha net yans›maya bafllad›¤› s›rada, bir aç›klama da Obama ekibinde yer alan Hillary Clinton’dan geliyordu. Clinton da ayn› baflkanl›¤›n›n daha ikinci gününde Siyonist sald›r›lar› hakl› gören bir aç›klama yapan Obama gibi, Siyonist sald›r›lardan Filistin halk›n› sorumlu tutarak, Ortado¤u’yu kan gölüne çeviren politikalar›n sürece¤ini de teyit ediyor, ayn› günlerde Afganistan iflgaline gönderilen asker say›s› art›r›l›yor, böylece Obama “balonu”, tahmin edilenden de önce, kaç›n›lmaz olarak sönüyordu. Çünkü ABD’de seçimleri kazanan esas olarak, Amerikan emperyalist sermayesinin daha genifl bir kesiminin

ittifak›d›r. Ve bu ittifak›n öncelikli stratejik hedefi, savafl politikalar›n› daha da k›z›flt›rmaya ve dünya emekçi halklar›na dönük sömürü, bask›, ya¤ma ve talandan oluflan sald›r›lar› daha da art›rmaya dönüktür. Bu stratejik hedefleri önüne koyan “ekibin” temsilcisi ise Obama’d›r ve temsil etti¤i politika eskisinden daha sald›rgan, daha askeri ve daha büyük insanl›k facialar›n› içinde bar›nd›rmaktad›r. ABD’de bu dönem ifl bafl›na gelen emperyalist sermaye ittifak›n›n ideolojik öncülü¤ünü, Obama’n›n dan›flmanlar›ndan, az›l› anti-komünist ve halk düflman› Brezinski yapmaktad›r. ABD emperyalizminin, bu döneme iliflkin öncelikli stratejisi ise -gerekirse- geçici olarak ‹ran ile aray› düzelterek (çünkü dünyay› yeniden paylaflmaya dönük tüm bu çabalar dahilinde, taktiksel olarak eski düflmanlar›n aniden “dost”, dostlar›n ise “düflman” ilan edilmesi ihtimalini de göz ard› etmemek gerekiyor) giderek büyüyen iki emperyalist güç olan Rusya ve

mobil endüstrisi de¤il, iflçilerdir. Aç›z ve ailelerimizin karn›n› doyurmak zorunday›z. ‹flte bunun için de art›k harekete geçiyoruz!”

Ö¤renciler Londra’da, Filistin halk›yla dayan›flmak ve Siyonist katliam› lanetlemek amac›yla üniversite iflgal etti. Sussex Üniversitesi ö¤rencisi olan 83 ö¤renci 20 Ocak’ta üniversitenin en büyük s›n›f›n› iflgal ettiler. Siyonist sald›r›lar›n sürdü¤ü günlerde yüz binlerce kiflinin kat›ld›¤› eylemlere sahne olan Londra’da bu süreçte iflgal edilen tek üniversite bu de¤il. London School of Economics de yine ayn› günlerde ö¤renciler taraf›ndan iflgal edildi.

✔ Filipinler Manila’n›n kuzey do¤usunda bulunan Aurora bölgesindeki köylüler ve bal›kç›lar, hükümetin bölgede 500 hektar büyüklü¤ünde bir “serbest ticaret bölgesi” kurma plan›na karfl› protesto eylemi gerçeklefltirdiler. Hükümetin bu plan›n›n geçekleflmesi durumunda, 6 bin insan r›zalar› olmadan, pirinç ektikleri bu bölgeden sürgüne gitmek zorunda kalacak.

✔ Hindistan * Yükselen fiyatlar› ve polisin yapt›¤› iflkenceleri protesto eden Hindistan Komünist Partisi(Maoist)’in ça¤r›s› ile Do¤u Hindistan eyaletlerinde, 22 Ocak günü “uzun gün” ad› verilen bir günlük genel grev ve isyan ilan edildi. Grev Jharkhand, Bihar and Orissa eyaletlerini yo¤un flekilde etkilerken fabrikalar üretimi durdurdu, dükkanlar kepenk kapatt›. Ekonomik iflleyifli felce u¤ratan Maoist militanlar ana yollar› kapad›, kamyonlar› ve yük trenlerinin çal›flmas›na izin vermedi, bir mobil telefon kulesini de imha etti. Polis yetkilileri olaylar›n gün boyu dinmedi¤ini, isyanc›lar›n onlarca noktada birden efl zamanl› sald›r›lar düzenledi¤ini söyledi. * Hindistan’›n Raipur eyaleti Bastar bölgesinde 26 Ocak günü Hindistan Komünist Partisi(Maoist) üyesi 250 militan “Cumhuriyet Günü’nde gerçeklefltirdikleri sald›r›da endüstri kenti Kirandal’da aralar›nda birden çok yük vagonunun da bulundu¤u 20 ifl arac›n› yakarak kullan›lmaz hale getirdi. Kirandal, eyalet merkezi olan Raipur’a 400 km uzakl›kta. Aralar›nda çok say›da kad›n›n da bulundu¤u gerillalar Kirandal kentinin girifllerini tutarak sald›r›lar›n› gerçeklefltirdiler. Çin’i izole etmeyi ve böylelikle de merkez Asya’daki büyük enerji rezervlerini ele geçirilmeyi kapsamaktad›r. K›sa süre önce Rusya ile Ukrayna aras›nda yaflanan do¤algaz krizinin ard›nda da yine özde bat› emperyalizminin bu yönlü çabalar› yatmaktad›r. Ancak, dünyan›n ezilenleri üzerindeki çok yönlü bask› ve sald›r›lar›n artmas›na paralel olarak yaflanan bu geliflmeler, ayn› zamanda ezenler ile ezilenler aras›ndaki çat›flmalar› da körüklemektedir. Tüm göstergeler ise, körüklenen bu çat›flmalar›n, kendi aralar›ndaki ittifak aray›fllar›na da h›z veren ezilenlerin lehine geliflti¤ine iflaret etmekte, ezilenler kendi ittifaklar›n›n ezenlerin ittifak›ndan daha güçlü oldu¤unu giderek bilince ç›karmaktalar. Bunun içindir ki, dünyay› yeniden ve ezilenlerin lehine flekillendirmenin, böylece gerçek bir de¤iflim gerçeklefltirebilmenin, ancak ve ancak difle difl mücadeleler sonucu ortaya ç›kacak, köklü bir toplumsal alt-üst oluflla mümkün olabilece¤ini, daha yüksek sesle hayk›rmaktalar. Çünkü art›k k›l›çlar çekildi, saflar netleflti!


‹flçi-köylü 14

Tarihten sayfalar

6-19 fiubat 2009

Kemalist Cumhuriyetin ilk Kürt isyan›! ranl› Halit Bey, Yusuf Ziya Bey ve isyan›n ve Azadi örgütünün önde gelen di¤er üç üyesi 14 Nisan 1925’te Bitlis’te kurfluna dizilirken, 28 Haziran’da fieyh Said ve Azadi örgütünün di¤er 47 önderi hakk›nda fiark ‹stiklal Mahkemesi idam karar› verdi. Karar ertesi gün infaz edildi. ‹syan› bast›rmak için düzenlenen harekat s›ras›nda resmi rakamlara göre 15-20 bin kifli katledildi. Binlerce köy yak›ld›, binlerce insan sürgün edildi.

fieyh Said isyan›n›n karakteri

fieyh Sait ‹syan› Cumhuriyetin kurulufl y›llar›nda yaflanan en önemli isyanlardan biri olarak an›lmaktad›r. ‹syan 13 fiubat 1925 y›l›nda varl›kl› ve iyi e¤itimli Nakflibendî fleyhi Said’in evine s›¤›nan asker kaçaklar› ile jandarma müfrezesi aras›nda yaflanan çat›flma sonras› “aniden” geliflti. Asker kaçaklar›n›n birkaç jandarma erini öldürerek kaçmas› ve bölgeye sevk edilen askeri birlikler isyan›n planland›¤›ndan önce bafllamas›na neden oldu. Azadi (Özgürlük) örgütü taraf›ndan örgütlenen isyan k›sa sürede birçok bölgeye yay›ld›. ‹syan›n halktan destek almas› ve geliflmesinden korkan devlet 21 fiubat’ta s›k›yönetim ilan etti. Ordu büyük bir güçle fieyh Said’e sald›rd› ancak K›fl Ovas›nda yenilgiye u¤rad›. Gökdereli fieyh fierif önderli¤indeki bir baflka kol da Elaz›¤’a girerek flehrin kontrolünü ele geçirdi. 7 Mart’ta fieyh Said, emrindeki kuvvetlerle Diyarbak›r’› kuflatt›. Ve güney bölgesinden flehre girdi. Ancak Ankara hükümetinin gönderdi¤i askeri birlikler karfl›s›nda tutunamayan fieyh Said, geri çekilmek zorunda kald›. fieyh fierif ve hareketin di¤er önderleri Elaz›¤ Palu’da tutsak düflerken, fieyh Said ve hareketin di¤er önderleri, 14 Nisan’da, Ankara’n›n isyan›n örgütleyicisi Azadi örgütündeki casusu olan Cibranl› Binbafl› Kas›m Bey taraf›ndan yakalanarak hükümete teslim edildi. Cib-

Osmanl›’dan Cumhuriyete geçifl sürecinde Kemalistler Kürtlerle bir ittifak kurmufltu. “Kurtulufl Savafl›” s›ras›nda Kürtlerin deste¤ini almak için Kürtlere birtak›m sözler veren Kemalistler, savafl›n sona ermesi ile birlikte bu sözleri de “unuttular”. “Kurtulufl Savafl›” s›ras›nda Meclis’te kendilerine söz verilen, mebus olarak seçilen, Kürdistan ve Kürt kavramlar›n› kullanabilen Kürtler, savafl›n bitmesi ile ad›m ad›m tasfiye edilmeye baflland›lar. Kurulan yeni Cumhuriyet’te Kürtlere hiçbir yer yoktu. Dahas› ad› bile yasakt›. Oluflturulan yeni tarih hâkim ulus milliyetçili¤i üzerinde ›rkç› söylemlerle Kürt ulusunu inkâr ediyordu. Türkçeden baflka dilin konuflulmas› yasakland›. Kürt bölgeleri askeri yasak bölge ilan edilmeye baflland›. Kemalistler kurduklar› yeni devlette Türkler d›fl›nda hiçbir ulusa, az›nl›¤a yaflam flans› tan›m›yordu. Bunun için yapabileceklerinin s›n›r›n›n olmayaca¤› zaman içinde daha iyi anlafl›lacakt›. Kürt köylüleri Kemalistlerin atad›¤› valiler, memurlar ve askerler taraf›ndan eziliyor, afla¤›lan›yor ve hor görülüyordu. Bu amans›z milli bask› politikas›, Kürt köylülerinin isyanda yer almas›n›n nedenini ve hareketin “milli” yönünü oluflturuyordu. Bunun yan›s›ra harekein bir de feodal karakteri vard› ki; ‹. Kaypakkaya bu karakteri flöyle tan›ml›yordu: “O zamana kadar kendi bafllar›na hükümran olan feodal beyler, merkezi bir otoritenin bu hükümranl›¤› tehdit etmeye bafllamas› üzerine, bu otoriteyle çat›flm›fllard›r. Feodal beyleri merkezi otoriteye baflkald›rmaya iten esasl› etken budur. Kürt burjuvazisinin ‘kendi’ iç pazar›na hakim olma arzusu ile feodal beylerin kendi bafllar›na hükümran olma arzusu, Türk hakim s›n›flar›n›n elinde tuttu¤u mer-

kezi otoriteye karfl› birlefltirmifltir.”

‹syan neden dini motiflerle biliniyor? Resmi tarih fieyh Said isyan›n› dini motifleri ile öne ç›kar›yor. Genç Kemalist Cumhuriyet ç›kard›¤› kanunlarla sözde ayd›nlanma yolunda önemli ad›mlar atm›flt›. ‹ddiaya göre, isyan da fleriata, hilafete, karanl›¤a karfl› at›lan bu ad›mlar› hazmedemeyenler taraf›ndan ç›kar›lm›flt›. fieyh Said bölgede sayg› duyulan Nakflibendî bir aileden geliyordu. ‹syan s›ras›nda dini söylemler kullan›lmas› bu yan›yla do¤al say›lmal›d›r. Dönemin belgeleri isyan›n fieyh Said’in kimli¤inden çok devlet taraf›ndan dini bir k›l›fa sokulmaya çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor. Bakanlar Kurulu’nun 30 Nisan 1341 tarih ve 1835/2270 numaral› tezkeresinde ifadeler bunu yeterince kan›tl›yor. “.... Son isyan ve irticâ olay›n›n bas›n›m›zda ve özellikle ‹stanbul bas›n›n›n büyük bir k›sm›nda genel bir Kürt ayaklanmas› fleklinde gösterilmesi, iç ve d›fl düflmanlarca propaganda zemini ittihaz edilmekte oldu¤undan ve esasen s›n›rl› bir sahada çeflitli emeller ve i¤falât (aldatmalar) neticesi oluflan olay›n büyütülmesi uygun olmad›¤›ndan, isyan›n ayr›mc›l›ktan ziyade irticâî cehalet ve aldatma neticesi zemininde yay›n yap›lmas› için gere¤inin yerine getirilmesi teklif olunmufltur….”

‹syanda ‹ngiliz parma¤› var m›yd›? Devletin resmi tarihçileri fieyh Said isyan›n› karalamak için zaman içinde irtica ve hilafet söylemlerinin yan›nda ‹ngilizlerin deste¤i iddias›n› da ortaya att›lar. O dönemde Kemalistlerle ‹ngilizler aras›nda Musul’un paylafl›lmas› konusunda yaflanan tart›flmalara at›fta bulunan bu iddialara göre direnifl iç dinamiklerle de¤il aflina oldu¤umuz “d›fl mihraklar›n” sonucuydu. ‹ngilizler, Musul sorununda Türkiye’yi köfleye s›k›flt›rmak için bu isyan› ç›karm›flt›. ‹syan›n›n bast›r›lmas›nda ve yüzlerce Kürdün idam edilmesinde, binlerce insan›n yerle-

rinden sürgün edilmesinde baflrolü oynayan ‹smet ‹nönü ‹ngiliz parma¤› oldu¤u iddialar›na; “fieyh Said ‹syan›n› do¤rudan do¤ruya ‹ngilizlerin haz›rlad›¤› veya meydana ç›kard›¤› hakk›nda kesin deliller bulunamam›flt›r. Fakat, bundan flüphe edilmifl ve gerekli tahkikat yap›lm›flt›r. Çünkü, ‹ngilizlerin Musul hareketi esnas›nda ve daha sonra Nesturi ayaklanmas›nda oldu¤u gibi, hudutlarda ve d›flar›da propagandayla, münasebetlerle fieyh Sait ‹syan›’n›n patlamas›na zahiren yard›mc› olduklar› intiba› mevcuttu.” (‹nönü, Hat›ralar, Cilt I, s. 202) Milli Mesele üzerine yazd›¤› önemli makalede bu konuya da de¤inen ‹. Kaypakkaya bu iddiay› tart›flmayarak esas noktay›, “böyle bir iddiayla milli bask› politikas›n›n savunulup savunulmayaca¤›n› tart›fl›r. “fieyh Sait isyan›n›n arkas›nda ‹ngiliz emperyalizminin parma¤›n›n oldu¤unu varsayal›m. Bu flartlarda bir komünist hareketin tutumunun nas›l olmas› gerekir? Birinci olarak, Türk hakim s›n›flar›n›n Kürt milli hareketini zorla bast›rma ve ezme politikas›na kesinlikle karfl› ç›kmak, buna karfl› aktif bir flekilde mücadele etmek, Kürt milletinin kendi kaderini kendisinin tayin etmesini istemek, yani ayr› bir devlet kurup kurmamaya bizzat Kürt milletinin karar vermesini istemek. (...) ‹kincisi, ‹ngiliz emperyalizminin milliyetleri birbirine düflürme politikas›n›, bunu her milliyetten emekçi halka, bunlar›n birli¤ine verdi¤i zarar› kitlelere teflhir eder, ‹ngiliz emperyalizminin müdahale, iç ifllere burnunu sokma politikas›yla aktif olarak savafl›rd› (...)” Ve son bir al›nt›: “‹ngiliz emperyalizminin, fieyh Sait hareketinde parma¤› oldu¤unu iddia ederek Türk hükümetinin, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› çi¤nemesini, kitle katliamlar›na giriflmesini vs. hakl› ve ilerici göstermeye çal›flanlar, bir kere daha tekrarlayal›m, iflah olmaz Türk flovenistleridir.”

fieyh Sait ‹syan› ve Takrir-i Sükûn Kanunu ‹syan›n bafllamas›ndan hemen sonra Kemalistler H›yanet-i Vataniye Kanunu’nda de¤ifliklikler yaparak bu kanunu yeniden yürürlü¤e soktular. S›k›yönetim ilan edildi ve ‹stiklal Mahke-

Tarihten k›sa k›sa... * 7 fiubat 1966 ‹zmir Kula ve Yün Mensucat Fabrikas›’nda 70 gündür süren greve polis sald›rd›. 25 iflçi yaraland›. *7 fiubat 1968 Zonguldak’ta 7000 iflçi sendika taraf›ndan kand›r›ld›klar›n› söyleyerek Maden ‹flçileri Sendikas›’n› bast›. Polis iflçilere karfl› cop ve göz yaflart›c› gaz s›karak sald›rd›. * 9 fiubat 1988 Diyarbak›r Askeri Hapishanesi’nde 2000 devrimci tutsak açl›k grevine bafllad›. * 14 fiubat 1876 ‹stanbul Tramvay fiirketi iflçileri greve ç›kt›. * 15 fiubat 1969 Türkiye Ö¤retmenler Sendikas› (TÖS) taraf›ndan düzenlenen “Büyük E¤itim Yürüyüflü” Ankara’da yap›ld›. Binlerce ö¤retmen bozuk e¤itim sistemini protesto etti. * 16 fiubat 1872 Beyo¤lu Telgrafhanesi iflçileri greve ç›kt›. * 17 fiubat 1993 Nevflehir E tipi Kapal› Hapishanesi’nden TKP/ML T‹KKO ve Devrimci Sol dava tutsa¤› 18 devrimci 35 metre uzunlu¤unda tünel kazarak firar etti. meleri yeniden kuruldu. Bölge adeta cendere alt›na al›nd›. Binlerce insan suçsuz yere yarg›land›. Resmi rakamlara göre 450 kifli idam edildi. ‹syan önderlerinin aileleri on y›llar boyunca sürgün edildi. Zorunlu ‹skân Kanunu ile birlikte zorunlu göç Kürt halk›na dayat›ld›. Kemalistler isyan› f›rsat bilerek ülkeyi hapishaneye çevirdi. Bas›n susturuldu. Terakkiperver Cumhuriyet F›rkas› isyanla iliflkilendirilerek kapat›ld›. Ülke bir ölüm sessizli¤ine gömüldü. Bu isyan, devletin Kürt ulusuna yönelik imha ve inkâr politikalar›n›n genifl kamuoyu nezdinde resmen kabul edilmesiydi. Bunun arkas› da gelecekti. fieyh Said isyan› karalamalara, yak›flt›rmalara ve afla¤›lamalara ra¤men Kürt ulusunun asimilasyona ve inkâra karfl› yükseltti¤i bir direnifl bayra¤›yd›. Dili yasaklanan, kültürü yok edilmeye çal›fl›lan Kürt köylülerinin, iflçi ve emekçilerinin, feodal Kürt a¤alar›n›n ve Kürt ayd›nlar›n›n milli zulme karfl› baflkald›r›fl›yd›.

Kültür-Sanat

Bizde kalanlara Ac›m›z› dam›tarak sunduk Sevgimizi ço¤altarak. Korkulara saplan›p kalmad›k Onlar›n ayak izlerinden yürürken Aya¤›m›z› umuttan çekmedik. Onlar; zafere dek hiç sönmeyecek bir top ›fl›k oldular bize. Onlar; her gün ço¤alan ve hep yolumuzu ayd›nlatanlar Onlar; ö¤reten ve ö¤renendiler Onlar; seven ve sevilendiler. Onlar bizdendiler… (Bir ‹K okuru)

Kurtlar Vadisi adl› dizide “K›l›ç” rolünü oynayan 45 y›ll›k tiyatro “sanatç›s›” Atilla Olgaç, hayat›yla ilgili bir gerçe¤i ilk kez “Orada Neler Oluyor”da aç›klad›. “K›l›ç karakteriyle senaryo gere¤i adam öldürdük. Ama ne yaz›k ki bu

¤›”n› kabul ederek bafllayan Nomer konuflmas›na “Ulusumuzun tarihinde böyle bir i¤rençlik olmad›¤›na inan›yoruz” diyerek devam etti. Resmi tarih ve ideoloji, di¤er tüm bilim dallar›n›, hukuku, bilim ve sa-

mazlum bir ulusun bir lider (M. Kemal) etraf›nda toplan›p kahramanl›klar yaratmas›yla” doludur. Bu foto¤rafta Ermenilere, Kürtlere yap›lanlara yer yoktur. Nomer diyor ki

dir, “Kuzey Irak”a gidip Amerikal›lardan ve “bölücülerden” intikam alan Türk kahramanlar›, herkesin milli gururu olurken, K›br›s iflga-

linden kurtulman›n en masum arac›d›r. Totaliter rejimlerde bilim, sanat ve kültür, devletin “yüce” amac›na hizmet etmek için vard›r. Her fley resmi ideolojiye hizmet etmek, onu gelifltirmek zorundad›r. Amerikan sinemac›l›¤› Hollywood’un çevirdi¤i pek çok filmin senaryosunun Pentagon taraf›ndan haz›rland›¤› ya da para yard›m› yap›ld›¤›, bu filmler içinde özellikle Irak iflgalini destekleyen filmlerin baflta geldi¤i bas›nda s›kça yer alm›flt›.

... i d e m v e s e s m i k › ’ s › r ›b K i s i d a V Kurtlar

vatan için ben gerçek hayatta 10 kifliyi vurdum... Askerlikte terhisime 1 gün kalm›flt›. Tam o s›rada K›br›s Bar›fl Hareketi oldu. Beni Mersin’den K›br›s’a gönderdiler. ‹lk öldürdü¤üm çocuk 19 yafl›nda, esir düflmüfl bir askerdi. Silah› yüzüne do¤rulttu¤umda yüzüme tükürdü. Aln›ndan vurdum, öldü. Daha sonraki çat›flmalarda 9 kifliyi daha öldürdüm. Öldürdükten sonra gidip karargâhta a¤l›yor, ertesi gün yine öldürüyordum. Rüyamdan ç›km›yor. Uzun süre psikolojik tedavi gördüm. Bu yüzden hala et yiyemiyorum. Kan göremiyorum. Akl›ma öldürdü¤üm çocuklar, kokmufl cesetler geliyor” dedi. Olgaç’›n bu sözleri büyük yank› buldu ve tepkiler gecikmedi. Temiz Toplum Hareketi Derne¤i sözcüsü Ali Erdo¤an Nomer, Dernek Baflkan› Mustafa Müderriso¤lu ile birlikte Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda konuyla ilgili bir aç›klama yapt›. Olgaç’›n itiraflar› için öncelikle savafl›n “i¤rençli¤i” ve “ac›mas›zl›-

nat› etkileyip biçimlendiriyor. 1943 y›l› Nazi Almanya’s› Sovyet Rusya

karfl›s›nda ald›¤› yenilgiyle tüm cephelerde yenilgi al›p h›zla geri çekilirken, Alman halk› Propaganda Bakan› Gobbels’in marifetleri sayesinde TV’den radyoya, radyodan gazeteye kadar Nazi ordusunun “zaferlerini” Sovyet ordusu Berlin’e girene kadar dinleyip duracakt›. Ayn› flekilde Kurtulufl Savafl› da “büyük kahramanl›klarla” doludur. Resmi tarih, “s›n›fs›z” Osmanl› Devleti’nin “adalet” maksatl› fetihleriyle, y›k›l›fl döneminde ise “yedi düvelin namert oyunlar›yla topraklar›na hücum edilmekte, paylafl›m planlar› yap›lmakta zulme u¤ramakta olan

“Hasta ruhlu, cani insanlar›n yapabilece¤i münferit olaylar, asil bir ulusa mal edilemez.” Ve ard›ndan canl› tan›klar ç›k›yor ortaya “Ermenilerden sonra flimdi de Rumlardan m› özür dilememizi isteyecekler?” telafl›yla Atilla Olgaç’›n asl›nda ne kadar p›s›r›k ol-

du¤unu, savafltan korktu¤unu, askerde patates soydu¤unu söylüyor. Bu tan›klardan en önemlisi ne kadar ilginçtir ki KKTC eski cumhurbaflkan› Rauf Denktafl’›n da dan›flmanl›¤›n› yapan Hilmi Özen’dir. Di¤er ilginç bir fley ise tiyatrocunun bir gün sonra çark ederek söylediklerini yalanlamas›d›r. Her fley Kurtlar Vadisi’ndeki gibi de¤il-

linde Rumlara yap›lan katliamlar, Asala’yla mücadele ad›yla kurulan intikam tugaylar›n›n iflledi¤i cinayetler hep “senaryo” olarak yalanland›. Nomer, Kuyucu Murat Pafla’n›n isyanc›lar› bafl üstü diri diri kuyulara gömdü¤ünü de, J‹TEM taraf›ndan oluflturulan ölüm kuyular›n› da inkar ediyor. Nomer’e göre esir al›nm›fl bir Rum askerinin infaz edilmesi savafl suçudur ve “Türk askeri asla savafl ahlak›n› çi¤nemez.” Çok fazla uza¤a gitmeye gerek yok, öldürdükleri gerillalar›n kafalar›n›, kulaklar›n› kesip bir de yan›bafl›nda hat›ra foto¤raflar› çektiren komandolar için A‹HM’in kaç kez Türkiye’yi savafl suçu ifllemekle mahkum etti¤ini hepimiz biliyoruz.

Sanat, tarihsel hesaplaflman›n neresinde? ‹letiflim ve haberleflme teknolojisinin geliflmesi toplumsal bilincin belirlenmesinde birinci derecede önemli olan sanat›n özellikle görsel sanat›n daha çok önem kazanmas›na neden olmufltur. Sonuçta, her s›n›f bir sanat ak›m› yarat›r, her sanat ak›m› da bir s›n›fa hizmet eder. Sanat bazen tarihsel günahlar›n veba-

Atilla Olgaç ve ayd›n-sanatç› Atilla Olgaç vicdan azab› çekti¤i için mi bu aç›klamay› yapm›flt›r yoksa ayd›n-sanatç›n›n tarihsel sorumlulu¤unu mu yerine getirmeye çal›flm›flt›r bilinmez. Ancak Olgaç’›n ald›¤› tepkiler üzerine bir gün sonra söylediklerini inkâr etmesinin ayd›n-sanatç› tavr› olmad›¤› gayet aç›kt›r. Ayd›n-sanatç›, ortaya ç›kard›¤› ürünü, anlay›fl› her fleyden önce resmi ideolojiden koparmak, egemen s›n›f kültüründen ar›nd›rmak zorunda olup eskiyeni de¤il yeniyi, az›nl›¤› de¤il ço¤unlu¤u, ezeni de¤il ezileni temel almak, desteklemek durumundad›r. Ayd›n-sanatç› bu bak›mdan taraft›r. Son olarak Atilla Olgaç askerde o Rum gencini kurflunlamay›p sadece patates soymufl olsa bile temeli bask› ve katliamlar üzerine kurulmufl olan s›n›fl› toplumda devletin nuru pak olmad›¤› da bir gerçektir.


‹flçi-köylü 15

Gençlik/okur

6-19 fiubat 2009

Polisin yayg›n iflkencesine lokal örnek

ANKARA Üniversitesi Dil ve Tarih

‹flkence her türlü toplumsal muhalefeti bast›rmak için kullan›lan, devletin resmi bir politikas›d›r.

Co¤rafya Fakültesi’ndeki son sald›r›y› k›namak isteyen ö¤renciler, gözalt›na al›narak iflkenceye maruz kald›. POL‹S‹N gerçeklefltirdi¤i her iflkence olay›ndan sonra “iflkence lokaldir” aç›klamalar› yaparak aymazl›¤›n› sürdürdü¤ünü

biliyoruz. Yaflanan son iflkence olay›nda oldu¤u gibi, biliyoruz ki iflkence ne lokaldir ne de birkaç kendini bilmezin iflledi¤i bir suç; tam aksine iflkence her türlü toplumsal muhalefeti bast›rmak için kullan›lan, devletin resmi politikas›d›r. Bunlar› PVSK, TMY vb. yasalarla daha net görebiliyoruz. ANKARA Üniversitesi DTCF bir süredir yaflanan ülkücü sald›r›lar› protesto ettikleri için gözalt›na al›nan 7 ö¤renci iflkence gördü. ‹HD Ankara fiubesi’nde aç›klama yapan ö¤renciler, suç duyurusunda bulunacaklar›n› aç›klad›. GÖZALTINDA iflkence gördüklerini iddia eden ö¤renciler 24 Ocak Sal› günü ‹HD Ankara fiubesi’nde bas›n toplant›s› düzenledi. Ö¤rencilerden Yaflar Çal›flkan, gözalt›na alan polisle-

rin kendilerini halka “terörist” olarak göstererek linç ettirmeye çal›flt›klar›n› söyledi. Çal›flkan, DTCF’de provokasyonlar ve polis fliddeti sürdü¤ü sürece bunun son bulmas› için mücadele eden arkadafllar›n›n yan›nda olmaya devam edeceklerini söyledi. Gözde Y›ld›z ise iki kifli olarak S›hhiye Köprüsü’nün alt›nda gözalt›na al›nd›klar›n›, iki saat boyunca gözalt› arac›nda dolaflt›r›ld›klar›n›, gözalt› süresi boyunca cinsel taciz, fliddet ve psikolojik bask› gördüklerini belirtti. HAL‹L Sönmez de iki arkadafl olarak, DTCF’ye polisin kendilerini almamas› üzerine, okulun hemen üst k›sm›nda bulunan Yüksek ‹htisas Hastanesi bahçesinde beklediklerini söyledi. Beklerken polislerin gelip kimlik sordu¤unu ve sorgusuz, sualsiz üzerlerine silah do¤rultup, teh-

dit etti¤ini, silahlarla ve sert cisimlerle vurmaya bafllad›klar›n› anlatan Sönmez, kanlar içinde kald›klar› yetmezmifl gibi, polisin k›flk›rtmas› sonucu, hastane bahçesindekiler taraf›ndan küfür ve sald›r›lara maruz kald›klar›n› söyledi. EMN‹YET Müdürlü¤ü’ne götürüldüklerinde kendilerini teslim eden polislerin isim vermemesi gerekçesiyle kay›tlar›n›n yap›lmad›¤›na dikkat çeken Sönmez, 8 saatlik gözalt› sürelerinin kay›tlara geçmedi¤ini, ancak Savc›l›¤a ç›kar›lacakken kay›t edildiklerini anlatt›. POL‹S‹N müdahalesi sonucu yaralanan ancak gözalt›na al›nmayan ö¤rencilerden Zelal Karatafl ise “Rektörlükten, Dekanl›ktan izinleri oldu¤unu söyleyerek bu güçler bize sald›r›yor” dedi. (Ankara)

“Katil ‹srail Ortado¤u’dan defol” ‹STANBUL KAT‹L ‹srail, Filistin’deki katliam›n› sürdürürken dünyan›n her yan›ndan ‹srail karfl›t› sesler yükseliyor. Marmara Üniversitesi’nde de ‹srail birçok eylemlilikle lanetlendi. 2 Ocak günü üniversite ÖTK (Ö¤renci Temsilci Kurulu ) taraf›ndan bir yürüyüfl düzenlendi. Faflistlerin ve gerici gruplar›n da kat›ld›¤› yürüyüfl, Göztepe Kampüs Yemekhanesi önünden bafllad›. Amfide düzenlenen konuflman›n ard›ndan okulun kap›s›na do¤ru sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçildi. Faflistler ayr›, gerici, dinci gruplar ayr›, demokrat ö¤renciler ayr› gruplar halinde yürüdü. “Katil ‹srail Filistin’den defol!”, “Diren Filistin Marmara seninle!” gibi sloganlar ortak

Dersim

Adana

at›lmas›na ra¤men yürüyüfl bittikten sonra bir araya gelen faflistler tekbir getirerek ortam› prokove etmeye çal›flt›lar. YAKLAfiIK bir hafta sonra da Haydarpafla Kampüsü önünde düzenlenen bas›n aç›klamas›na da kat›ld›k. Aç›klaman›n ard›ndan Kad›köy’e do¤ru yürüyüfl yap›ld›. 50–60 kifli ile bafllayan yürüyüfle yoldan gelip geçenler de alk›fllarla, sloganlara efllik ederek destek verdiler. Yol kenar›nda bir kafede oturan 10 kiflilik liseli bir grubun yürüyüfle kat›lmas› oldukça olumluydu. (Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li) DERS‹M F‹L‹ST‹N’DE yaflanan vahfleti

protesto etmek için 18 Ocak saat 17.00’de ayn› anda üç mahallede (Cumhuriyet, Ali Baba ve Atatürk Mahallelerinde) meflaleli yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüflte s›k s›k “Filistin halk› yaln›z de¤ildir”, “Katil ‹srail Filistin’den defol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar at›ld›. Yürüyüfle kat›lmayan insanlar da evlerinden alk›fl ve ›sl›klarla destek verdi. YÜRÜYÜfi, Partizan, D‹SK, HKM, EMEP, Halk Cephesi, ESP, KESK, DHF, DTP gibi siyasi kurumlar›n haz›rlad›¤› ortak metnin okunmas›n›n ard›ndan olays›z bir flekilde sona erdi. Pazar günü yap›lan eylemden sonra Pazartesi günü saat 11.30’da Devlet Hastanesi önünde toplanan kitle örgütleri buradan Yeralt›

Polis silahlar› susmak bilmiyor! POL‹S kurflunu ile ölen insan say›s›

Partizan fiehit ve Tutsak Ailelerinin düzenledi¤i “S›n›rl› bir yaflam› s›n›rs›z bir davaya adayanlara...” etkinli¤inde buluflal›m!

Tarih: 8 fiubat 2009 Pazar Saat: 19.00 Yer: Simge 1 Dü¤ün Salonu Adres: Fatih Sultan Cd. Erdemir ‹fl Merkezi No: 98 Rammar Market Üstü fiark Kahvesi Yol A¤z› Dura¤› Okmeydan›/‹stanbul

her geçen gün artmaktad›r. Bu ölümlerin artmas› ile beraber insanlarda artan polis korkusu yak›n zamanda yaflanan polis k›yafetleri ile genç bir k›z›n kaç›r›lmas›nda da kendini göstermifltir. Bu yaflananlar›n ard›ndan ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’›n polise kimlik sorun aç›klamas›ndan sonra kimlik soran onlarca insan polisin fliddetine maruz kalm›flt›r. “Polise kimlik sorun” aç›klamas›n›n hiçbir fley de¤ifltirmedi¤i, aksine buna karfl›l›k da tekrardan fliddete maruz kal›nd›¤› görülmüfltür. Polisin bu tutumu keyfi bir tutum olarak aç›klanamaz. ÖZELL‹KLE ekonomik krizin artmas› ve resmi ideoloji Kemalizm anlay›fl› gere¤i polisin bu tutumu TC cephesinde yap›lmak istenendir. Krizin art›fl› ile beraber ezilen halk da ayaklanacak ve daha fazla hareketlenmeler yaflanacakt›r. Bu hareketlenmeleri durdurmak için Kemalizm her zamanki gibi sald›racakt›r. 2006 y›l›nda tekrardan düzenlenerek ç›kar›lan “Polis Vazifesi ve Salahiyetleri Kanunu” polisin yetkilerini art›rm›fl ve 2008 y›l›nda polis kurflunu ile ölen insan say›s› 35’e ulaflm›flt›r. 2009 Ocak’›nda Urfa’da dur ikaz›na uymayan bir kifli polisler taraf›ndan öldürülmüfltür. Elbette ki ölümlerin sebebi ç›-

kar›lan bu yasa de¤ildir. Bu yasan›n görevi 2008 y›l›nda ölen 35 kifli ve Urfa’da 26 Ocak 2009 tarihinde öldürülen kiflinin ölümünü yasallaflt›rmakt›r. POL‹S kurflunu ile ölmek için devrimci olmak gerekmiyor. Bugün her kesimden insan bu sald›r›lara maruz kalmaktad›r. Polise kimlik soruldu¤u için, dur ikaz›n› duymad›¤›m›z için ya da flüpheli buldu¤u için bizler öldürülebiliriz. Ve bu cinayetleri iflleyen polisler ya sürgün edilmekte ya da haklar›nda sadece soruflturmalar aç›lmaktad›r. Ve bundan dolay›d›r ki teti¤e basmada polisler herhangi bir tereddüt yaflamamakta, kendileri için özel olarak ç›kar›lm›fl Polis Vazifesi ve Salahiyetleri Kanunu’nun arkas›na s›¤›nmaktad›rlar. Bu kanun geri çekilmedikçe ve güçlü bir muhalefet oluflmad›kça Ferhat Gerçekler, Baran Tursunlar artacakt›r. Annelerin küçük çocuklar›n› polisle korkutmas› bundand›r. Her kötünün oldu¤u yerde nas›l bir kahraman varsa, insanlar böyle bir kahramana ihtiyaç duyacak ve güçlü bir örgütlülük çevresinde hareket etmesi gerekti¤ini anlayacak, bu durumun son bulmas› yönlü güçlü bir muhalefet oluflturulmas› gerekti¤i yönlü çabalanacakt›r. Aksi takdirde ölümlerin ard› arkas› kesilmeyecektir. (Bir ‹K okuru)

Çarfl›s›’na kadar yürüdü. Yap›lan eylemlere YDG de kat›larak destek verdi. (Dersim ‹K)

“Kentsel dönüflüm” ya¤mas›na protesto Son y›llarda h›zla hayata geçirilmeye çal›fl›lan “Kentsel Dönüflüm” projesi kapsam›nda, mahalleri ya¤ma ve talan edilmek istenen Gülsuyu halk›, yine bu ya¤ma-talan giriflimlerinin devam› olarak gündeme gelen çevre katliam› ve içme suyu kaynaklar›n›n tahrip edilmesine dönük çabalara dur demek için, bir eylem yapt›. Gülensu Gülsuyu Güzellefltirme Derne¤i ve Gülensu ve Gülsuyu muhtarl›klar›n›n ortak organize etti¤i eylem, 24 Ocak’ta gerçeklefltirildi. Eylem, Gülensu son durakta bulunan ormanl›k alandaki a¤açlar›n, Kentsel Dönüflüm Projesi çerçevesindeki K‹PTAfi konutlar› inflaat› s›ras›nda meydana gelen heyelanla birlikte y›k›lmas› ve ayn› zamanda burada bulunan içme suyu kayna¤›n›n da tehlikeye girmesi üzerine gündeme geldi. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda, Kentsel Dönüflüm Projesinin bir ya¤ma ve talan projesi oldu¤una, bu kapsamda gündeme getirilen 2B yasas›yla birlikte “Orman vasf›n› yitirmifl alanlar›n sat›fl›” ad› alt›nda, ormanlar›n ve içme suyu kaynaklar›n›n talan ve tahrip edildi¤ine dikkat çekilerek, hem bu sald›r›lara hem de sistemin emekçi y›¤›nlara dönük gerçeklefltirdi¤i tüm sald›r›lara karfl› koyma ve örgütlenme ça¤r›s› yap›ld›. (Kartal)

ADANA ADANA’DA 18 Ocak Pazar günü

Filistin’e sald›r›lar› protesto amaçl› gençlik mitingi düzenlendi. Miting 5 Ocak Meydan›’nda bafllay›p ‹nönü Park›’nda bas›n aç›klamas› ve müzik, fliir ve Arapça mesajlarla devam etti. Mitinge gençli¤in kat›l›m› oldukça iyiydi. Yaklafl›k 450 kiflinin kat›ld›¤› mitingde, ortak aç›lan tek pankart›n arkas›nda 5 Ocak Meydan›’nda yol kapat›larak sloganlarla yüründü. TC’nin ‹srail sald›r›lar›ndaki tutars›z tavr› ayr›ca Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar› da teflhir edildi. Miting çeflitli sloganlarla sonland›r›ld›. (Adana YDG) ARTV‹N S‹YON‹ST ‹srail’in Filistin’e sald›r›-

lar›na karfl› “Katil ‹srail Filistin’den defol” pankart› alt›nda bir ses de Artvin’de yükselttik. Atapark önünde toplanan 100 kiflilik kitle, yürüyüfle geçmek isteyince polisin engeliyle karfl›laflt›. Yürüyüfl yap›l›rsa soruflturma aç›laca¤›n›, müdahale edece¤ini söyleyen polise karfl› kitlenin kararl› tavr› bu engellemeyi bofla ç›kartt›. Kitle bu bask›ya ra¤men yürüyüfle geçti. fiehir merkezinde yap›lan bas›n aç›klamas›nda ABD ve NATO ile bütün iliflkilerin kesilmesi, emperyalistlerin Ortado¤u’dan ç›kmadan kal›c› bar›fl›n sa¤lanamayaca¤› vurguland›. YDG, Halkevi, EMEP, ÖDP, Halk Cephesi, TKP, E¤itim-Sen, Genç Düfl ve Genç Umut’un örgütledi¤i bas›n aç›klamas›na halktan da büyük destek geldi. (Artvin YDG) BERL‹N 17 Ocak Cumartesi günü yap›lan yürüyüfl Die Linke Partisi taraf›ndan örgütlendi ve AT‹F olarak bizler de mitingdeki yerimizi ald›k. Saat 14.00’te Rote Rathaus denilen noktadan bafllayan yürüyüflte s›k s›k ‹srail’i k›nayan sloganlar at›ld›. (Berlin AT‹F)

Marmara faflizme mezar olacak 25 Aral›k’ta okulda düzenlenen yürüyüfl s›ras›n-

da yap›lan faflist sald›r› sonucu befl kifli yaralanm›flt›. Bunun üzerine okuldaki siyasetler ve demokrat kulüpler bir araya gelerek KESK ve ‹HD ile görüfltük. 2 fiubat tarihinde Göztepe Kampüsü önünde ortak bir bas›n aç›klamas› düzenledik. 50 kiflilik bir kitleyle gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas› süresince “Marmara faflizme mezar olacak!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!” sloganlar› at›ld›. Biz de YDG olarak bas›n aç›klamas› öncesi okul içerisinde Filistin ve okuldaki sald›r›larla ilgili bildiri da¤›tarak bas›n aç›klamas›na ça¤r› yapt›k. (Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li)

Kuruçeflme halk› “yerinde çözüm” talebini yineledi Buca’ya ba¤l› Kuruçeflme Mahallesi Dere Sokak’ta Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda 60 evin y›k›m karar› Kuruçeflme halk› taraf›ndan Buca Belediyesi önünde yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile tekrar protesto edildi ve “y›k›m de¤il yerinde çözüm” talebi yinelendi. 29 Ocak 2009 Çarflamba günü saat 11.00’de Buca Belediyesi önünde biraraya gelen Kuruçeflme halk› Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i ile birlikte bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kuruçeflme halk› ad›na bas›n aç›klamas›n› Av. Nazan Sakall› okudu. Kuruçeflme’de gerçeklefltirilecek y›k›m karar›na karfl› çözüm gelifltirilmesi için birçok öneriyle yetkililere baflvuruldu¤unu hat›rlatan Sakall›, halen kal›c› bir çözüm gerçeklefltirilmedi¤ini belirtti ve halk›n ma¤duriyetinin giderilmesi için “y›k›m de¤il, yerinde çözüm” talebini yineleyerek bir kez daha ça¤r›da bulundu. Yerel yönetimlerin öncelikli görevlerinin sosyal sorunlar› çözmek oldu¤unu söyleyen Sakall›, Kuruçeflme halk›n›n bar›nma sorununu çözmek için yetkilileri görev bafl›na ça¤›rd›. 7 Ocak tarihinden itibaren Büyükflehir Belediyesi binas› önünde, “belediyede kadrolu ifl ve ifl güvencesi” talebi ile açl›k grevi yapan ViraKürflat tafleron iflçilerinin de destek verdi¤i eylemde “Ezilenler burada, sömürenler nerede?”, “Sermayeye de¤il, Bucal›ya hizmet” yaz›l› dövizler tafl›nd› ve “Y›k›m de¤il, çözüm istiyoruz” slogan› at›ld›. (‹zmir)


Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti.

‹flçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mh. ‹mam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹stanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: SM Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler ‹stanbul Tel: 0212 654 94 18

BÜROLAR Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 ‹zmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 As-Druck Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959

Kharipati ulusal konvansiyonu ve s›n›fsal kutuplaflma Nepal Komünist Partisi (Maoist) Nepal’deki Yeni Demokratik Devrime önderlik etti¤i mücadelesinde yaln›zca ülkesini de¤il ayn› zamanda enternasyonal komünist hareketi de do¤rudan ilgilendiren konularda aç›l›mlarda bulunmakta, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i Nepal flartlar›na uyarlamaya çal›flmaktad›r. 10 y›l süren Halk Savafl›n›n ard›ndan parlamenter partilerle geçici bir ittifak yaparak 240 y›ll›k monarfliyi y›kan, Federal Demokratik Cumhuriyeti kuran ve Kurucu Meclis seçimlerinde büyük halk deste¤i ile birinci olarak hükümetteki koalisyona önderlik eden Maoistler Yeni Demokratik Devrimi tamamlamak amac›yla tarihsel bir toplant›ya ve önemli kararlara-aç›l›mlara imza att›lar.

Birlik-dönüflüm-zafer! 20-25 Kas›m tarihlerinde gerçeklefltirilen Kharipati Ulusal Konvansiyonu’nda biraraya gelen Maoist parti üye ve kadrolar›, partinin önümüzdeki süreçteki taktiksel politikas›n› belirleyerek Yeni Demokratik Devrim do¤rultusunda son taktiksel yaklafl›mlar›n› netlefltirdiler. Halk cumhuriyetinin kurulmas› için nas›l bir politik hat izleyeceklerini belirlediler. Yo¤un bir iç mücadele ve parti-içi demokrasinin derin bir flekilde hayat bulmas› sonucunda düflmanlar›n›n aksi yönde tüm çabas›na ra¤men birliklerini pekifltirdiler. Konvansiyonun aç›l›fl konuflmas›nda Baflkan Prachanda partinin bölünmesini isteyenleri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratacaklar›n› ve devrimci bir parti olarak daha ileriye gidebilmek için yeni plan ve politikalar belirleyeceklerini, halk devrimini daha yüksek aflamaya getireceklerini belirtti. Konvansiyonda NKP(Maoist) tarihinde ilk kez iki ayr› belge sunuldu. Belgelerden birini Baflkan Prachanda di¤erini ise Parti hiyerarflisinde 2. s›rada yer alan Kiran yoldafl sundu. Belgelerinin sunumunun ard›ndan kat›l›mc›lar 20 farkl› gruba ayr›larak iki belgeyi tart›flt›lar. Bu gruplara ek olarak Merkezi Dan›flma Komitesi de ayn› gündemle topland›. Her grupta yaklafl›k 50 delege yer ald› ve yo¤un tart›flmalarla iki belgenin de eksik, yanl›fl ve do¤ru yerlerini de¤erlendirerek devrimin gelece¤ine flekil vermeye çal›flt›lar. Özellikle y›llar›n› silahl› mücadele içerisinde geçiren kad-

C

M

Y

K

rolar, partinin çal›flma tarz› üzerine kayg›lar›n› aç›kça ifade ettiler. Gruplar›n toplant›lar›n›n sona ermesinin ard›ndan grup liderleri tart›flmalardan ç›kan sonuçlar› konvansiyon iradesinin önünde sentezlediler. Grubun genel düflüncesine kat›lmayan delegeler de bireysel olarak görüfllerini ifade ettiler. Bu sayede parti önderli¤i parti taban›n›n görüfllerini do¤rudan dinleme imkan›na sahip oldu. Ortak tav›r ise birlik-dönüflüm ve devrimin tamamlanmas› idi. Ulusal Konvansiyonun ard›ndan toplanan Merkez Komitesi ortaya ç›kan iradeye uygun olarak sunulan iki belgeyi tek bir belge haline getirme ve “Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti” bafll›¤› alt›nda bir belgenin haz›rlanmas› karar›n› ald›. Prachanda, bu büyük tart›flman›n “Demokratik Cumhuriyet” karar›n›n al›nd›¤› Chunwang Toplant›s›”ndan bu yana en önemli tart›flma oldu¤unu ve yak›ndaki Parti Kongresi öncesinde deneyimlerin sentezi aç›s›ndan önem tafl›d›¤›n› belirtti.

Her devrim kendi yolunu çizer K›z›l Y›ld›z dergisinin 5-15 Aral›k tarihli 19. say›s›nda her devrimin kendi yolunu çizdi¤i ve bunun uzun ve f›rt›nal› oldu¤u ifade edilmektedir. Lenin zaman›nda Rusya’da tamamlanamayan Kurucu Meclis slogan›n›n Nepal’de tamamland›¤›n› ve NKP(Maoist)’in Meclis’in en büyük partisi olarak koalisyona önderlik etti¤ini vurgulamaktad›r. Nepalli komünistler ayn› zamanda Mao taraf›ndan aç›lan ve ölümünün ard›ndan kapat›lan Büyük Tart›flma’y› da yeniden gündemlefltirerek ve bu tart›flmaya katk› sunarak enternasyonal proletaryan›n canl› ideolojik tart›flma konusunda yaflad›¤› eksikli¤e de katk› sunmaya çal›flmaktalar. Derginin ayn› say›s›nda yaz›s› yay›nlanan Dharmebdra Bastola, Halk Savafl›n›n 1996’da burjuva diktatörlü¤ünü y›karak proletarya diktatörlü¤ünü kurmak amac›yla bafllat›ld›¤›na, devrimin asgari program›n›n Yeni Demokratik Devrimi tamamlamak oldu¤una, bu yolda MK’n›n Chunwang Toplant›s›nda monarfliyi y›kmak için Demokratik Cumhuriyet taktik slogan›n›n benimsendi¤ine, Federal Demokratik Cumhuriyet’in kurulmas›yla bu slogan›n gündemden düfltü¤üne ve Yeni Demokratik Devrime ulaflmak için yeni bir yönelime

ihtiyaç duyuldu¤undan Ulusal Konvansiyon’un topland›¤›na iflaret etmektedir. Ancak feodal monarfli y›k›lsa da Nepal’in yar›-feodal yar›-sömürge karakteri de¤iflmemifltir. Feodalizm ve komprador bürokrat kapitalizm y›k›lmad›kça da Nepal halk› özgür olamayacak, ulusal ekonomi kurulamayacakt›r. Bu nedenle k›saca Halk Cumhuriyeti olarak adland›r›lan Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti kurulmal›d›r. Bu cumhuriyet proletaryan›n önderli¤i alt›nda ulusalc›, yurtsever, demokrat ve devrimci güçlerin ortak diktatörlü¤ü olacakt›r. Bu devlet proletarya diktatörlü¤ünün özel bir biçimi olacak ve ülkeyi sosyalizme tafl›yacakt›r. Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti slogan› Nepal toplumunun tarihsel taleplerini temsil etmektedir. Federal olmas› ezilen bölge ve milliyetlerin kurtuluflunu ve iç güvenli¤ini simgelemekte, merkezi feodal devlete karfl› uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n kabulünü ifade etmektedir. Demokrasi hükümete önderlik eden güçler aras›ndaki dostane mücadeleyi belirtmektedir. Ulusall›k ise emperyalizme ve yay›lmac›l›¤a karfl› d›fl güvenlik vurgusuna iflaret etmektedir.

Görüfl ayr›l›klar›n›n geliflimi Derginin ayn› say›s›nda yaz›s› yay›nlanan Basanta yoldafl da Federal Demokratik Cumhuriyet kurulmas›na ve elde edilen di¤er kazan›mlara ra¤men ülkenin yar›-feodal yar›-sömürge sosyo-ekonomik flartlar›nda bir de¤iflimin olmad›¤›n›, komprador burjuvazinin devletin lideri oldu¤unu, emperyalist ve yay›lmac› iflgal tehdidinin artt›¤›n›, ulusal egemenlik ve toprak bütünlü¤ü meselelerinin tehlikede oldu¤unu, özcesi feodalizm ve emperyalizmle genifl Nepalli kitleler aras›ndaki temel çeliflkilerin henüz çözülmedi¤ini ifade etmektedir. Partinin bu temel konularda birlik içinde oldu¤unu ancak devrimi tamamlama konusunda uzun vadeli taktiksel yaklafl›m› belirleme konusunda görüfl farkl›l›klar›n›n oldu¤unu aç›klamaktad›r. NKP(Maoist) tarihinde ideolojik ve siyasi çizgi meselesinde en keskin tart›flma 17-26 Kas›m’da gerçekleflen MK toplant›s›nda yaflanm›flt›r. Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl çizgi meselesinde görüfllerini iki ayr› belge halinde MK’ya sunmufltur. Bu belgelerdeki temel farkl›l›klar, birincisi yaflanan deneyimlerin nas›l sentezlenece¤i üzerine, ikin-

cisi halk devriminin tüm müttefiklerinin nas›l ve hangi taktiksel sloganla birlefltirilebilece¤i ve esas düflman›n nas›l tecrit edilece¤i üzerine ve üçüncüsü üç mücadele cephesi aras›nda koordinasyonun nas›l sa¤lanaca¤› ve hangisinin esas oldu¤u üzerineydi. Çizgi mücadelesinin yo¤unlaflt›¤› esas nokta ise Yeni Demokratik Devrimden önce farkl› bir burjuva diktatörlü¤ü aflamas›n›n olamayaca¤› üzerineydi. Konvansiyonun bir di¤er önemli misyonu da örgütsel birli¤i sa¤lamakt›. Bunun en iyi yolu ise iki çizgi mücadelesinin aç›k ve tarafs›z flekilde ifade edilmesi yani parti içi demokrasinin hayat bulmas›d›r. Merkez Komitesi kendisine sunulan iki belge üzerine bu belgelerden birini oylama ile seçme yerine tüm partinin iradesini, görüfllerini alarak ve ciddi tart›flmalarla derinlefltirme ve iki belgenin tek bir belge haline getirilmesi gerekti¤i karar›na vard›. Bu amaçla iki belgeyi de MK’n›n resmi belgesi olarak Konvansiyona sundu. Ancak bu flekilde partinin tüm saflar›nda ideolojik ve siyasi konularda daha üst düzey bir anlay›fla ulaflmak mümkün olacakt›r. Bu büyük tart›flma parti tarihinde demokrasinin gelifltirilmesi konusunda ileri ve yeni bir yöntemdi. Baflkan Prachanda’n›n sundu¤u “Halk Yanl›s› Federal ve Rekabetçi Cumhuriyet” ve Kiran yoldafl›n sundu¤u “Federal Ulusal Halk Cumhuriyeti” belgeleri öneri, elefltiri ve tart›flmalar›n sonucunda “Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti” slogan›yla tek bir belge haline getirildi.

MK toplant›s› K›z›l Y›ld›z dergisinin 20-31 Aral›k tarihli 20. say›s›nda ise Ulusal Konvansiyonun ard›ndan 8-15 Aral›k tarihlerinde toplanan Merkez Komite kararlar›na yer verdi. Bu

toplant›da 4 ay sürecek “ulusun bilinçlendirilmesi ve kalk›nma kampanyas›”n›n bafllamas›na karar verildi. MK ayn› zamanda çal›flma tarz› üzerine Prachanda yoldafl›n tek bir belge haline getirdi¤i “Federal Demokratik Ulusal Halk Cumhuriyeti” politikas›n› da onaylad›. Toplant›da ayr›ca Nepal Kongresi, Madhesi Partileri ve di¤er kralc› partilerin NKP(Maoist) önderli¤indeki hükümeti düflürmek ve elde edilen kazan›mlar› yok etmek amac›yla “Demokratik ‹ttifak” ismi alt›nda bir cephe oluflturmas›na karfl›l›k olarak halk›n talep ve özlemlerine hayat vermek ve süreci ileriye tafl›yabilmek için tüm yurtsever ve cumhuriyetçi güçlere yeni bir cephede buluflma ça¤r›s›nda bulundu. NKP(Maoist) s›n›fsal temelde iki taraf aras›ndaki kutuplaflmay› keskinlefltirme ve halk› harekete geçirme karar› ald›. NKP(Maoist) MK üyesi Bastola yoldafl da monarflinin sona ermesine ra¤men feodalizmin mevcudiyetini korudu¤unu, toplumun geliflimine engel olmak isteyen güçlerin çabalar›na karfl› ulusalc› ve cumhuriyetçi güçlerle feodalizme ve komprador bürokrat burjuvaziye karfl› birleflik cephede buluflman›n an›n görevi oldu¤unu aç›klad›. Bu birleflik cephenin statükocu parlamenter partilerin yan› s›ra eski bürokratik yap›ya karfl› da mücadele edece¤i aç›kland›. Derginin Editör bölümünde bu gerici partilerin sürece engel ç›karmak için her türlü yolu denedi¤i, anayasan›n yaz›lmas› ve yasalar›n haz›rlanmas› için at›lan her ad›mda itirazlarda bulunduklar›, al›nan kararlar›n yerellerde hayat bulmamas› için de çaba harcad›klar›, Nepal Ordusundaki monarfli yanl›s› komuta kademesinin tasfiyesi ve Halk

Kurtulufl Ordusu ile bütünlefltirilerek yeni bir ulusal ordunun kurulmas› sürecini sabote ettikleri belirtildi. Bu do¤rultuda al›nan bir di¤er karar da devrimci hareketin kutuplaflmas›n› sa¤lamak için devrimci parti ve örgütlerle birleflme karar›d›r. Komünistlerin ve devrimcilerin birleflerek yar›-feodal yar›-sömürge üretim biçimini y›kmas›n›n, devrimcilerin tek bir merkezden yönetilmesinin önemi vurgulanmaktad›r. Bu do¤rultuda 12 Ocak’ta NKP (Maoist) ile NKP(Birlik Merkezi-Maflal) birleflti. K›z›l Y›ld›z dergisinin 16 Ocak tarihli 22. say›s›nda 13 y›l önce Halk Savafl›n›n bafllamas› konusunda görüfl ayr›l›klar›ndan dolay› ayr›ld›klar› Birlik Merkezi-Maflal ile Yeni Demokratik Devrimin tamamlanmas› ve MLM konusunda ortaklaflt›klar› için NKP(Maoist)’in birleflti¤i vurguland›. Birli¤in ard›ndan partinin ismi Birleflik Nepal Komünist Partisi (Maoist) ad›n› ald›. Bas›nda NKP(Maoist)’in NKP (ML) Devrimci ile birleflme sürecini de tamamlamaya bafllad›¤› haberleri yer almaktad›r. MK toplant›s›nda Baflkan Prachanda’dan sonra ikinci lider olarak Kiran yoldafl belirlendi ve Kiran yoldafl örgütlenme bürosunun sorumlulu¤una atand›. Gajurel yoldafl da enternasyonal büro sorumlulu¤unu devam ettirmekte. Nepalli devrimciler ve komünistler tarihin omuzlar›na yükledi¤i a¤›r misyonun bilinciyle süreci devrim lehinde ilerletmek ve Yeni Demokratik Devrimi tamamlamak için kritik ve önemli kararlara imza atmakta ve harekete geçmektedir. Gericilerin tüm sald›r›lar›na ve engellerine ra¤men Maoistler Nepal halk›yla bütünleflerek zaferi elde edeceklerdir.

Baz› önemli kararlar PART‹ içi mücadelenin devrimin

ruhu oldu¤unun ifade edildi¤i yaz›da Bastola yoldafl, al›nan baz› kararlar› flöyle ifade etmektedir: CHUNWANG Toplant›s›nda Demokratik Cumhuriyet bir geçifl aflamas› olarak vurgulanm›fl ve bu cumhuriyetin ne burjuva ne de proleter bir devlettir tan›mlamas› yap›lm›flt›r. Kharipati Ulusal Konvansiyonu buradaki vurguyu düzeltmifl ve Marksizm-Leninizm-Maoizm’e göre burjuvazi ile kapitalizm aras›nda böylesi bir geçifl devletinin olamayaca¤›, yaln›zca sosyalist devletin kapitalizmle komünizm aras›nda bir geçifl devleti niteli¤ine sahip oldu¤u, sosyalizme geçiflte ilerici, ulusalc›, demokratik, devrimci güçlerin diktatörlü¤ü olan demokratik halk devletinden baflka kapitalizmle sosyalizm aras›nda farkl› bir aflaman›n olmayaca¤› karar› al›nm›flt›r. Dolay›s›yla NKP(Maoist)’in hükümetine önderlik etti¤i mevcut devletin halen burjuva devlet oldu¤u ve komprador burjuvazi ile toprak a¤alar›n›n egemen s›n›flar oldu¤u vurgulanm›flt›r. BENZER flekilde Chunwang Toplan-

t›s› bilimsel bir yaklafl›mla Demokratik Cumhuriyetin kuruluflunun ard›ndan yeni koflul ve çeliflkilerin ortaya ç›kaca¤›n› belirtmiflti. Buna göre gerici s›n›f ve burjuva partiler cumhuriyeti parlamenter cumhuriyete dönüfltürmek için çaba harcayacakken Proletarya Partisi ise bu devleti Yeni Demokratik Cumhuriyete dönüfltürmek için mücadele edecektir. Bu noktada Kharipati Ulusal Konvansiyonu süreci parlamenter demokrasi yönüne çevirmek isteyen burjuva unsurlar›n yaln›zca parti d›fl›nda burjuva partilerde de¤il, ayn› zamanda devrimci partinin kendi içerisinde de mevcut oldu¤u vurgusunu yapmaktad›r. Partinin bar›fl sürecine girmesiyle birlikte esas mücadelenin yasama organ›nda ve hükümette oldu¤u anlay›fl›n›n parti saflar›nda yayg›nlaflt›¤› tespiti yap›lmakta ve bu anlay›fl›n devrimci kitlelerin devrimi tamamlamadaki yaflamsal rolünü anlayamad›¤›n› belirtmektedir. Bu yanl›fl anlay›fl›n partiyi kitlelerden uzaklaflt›rd›¤› için oldukça tehlikeli oldu¤u belirtilmekte ve Ulusal Konvansiyon partinin her

cephede mücadele etmesinin önemine parmak basmaktad›r. Bu cepheler sokak, meclis ve hükümettir ve bu cepheler içinde esas olan sokakt›r. Bu nedenle anayasan›n yaz›lma sürecinde halk›n seferber edilmesi ve devrimi ileriye tafl›mas› görevi netlefltirildi. ULUSAL Konvansiyon ayn› zamanda Büyük Proleter Kültür Devrimi anlay›fl›n›n yans›mas› olmufl, parti üye ve kadrolar› parti önderli¤indeki eklektik, ben merkezci, pragmatik yaklafl›mlar› da mahkum etmifltir. DERG‹N‹N ayn› say›s›nda yazan Khim Lal Devkota ise konvansiyonda yeni ulusal ordunun kurulmas›n›, halk yanl›s› yeni anayasan›n yaz›lmas›n›, ekonomik kalk›nman›n ve kendi kendine yeterli bir ekonominin kurulmas›n› karar alt›na ald›klar›n› belirtti. Devkota yoldafl ayn› zamanda aksi yönde tüm propagandaya ra¤men tek parti diktatörlü¤ü kurma amac›nda olmad›klar›n›, proletarya diktatörlü¤ü alt›nda da çok partili rekabeti savunduklar›n›, bu görüfle 20. yüzy›ldaki komünist hareketin tarihini inceleyerek ulaflt›klar›n› da vurgulad›.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.