,
TARAFIZ; AMA EZİLENDEN-SÖMÜRÜLENDEN YANA! Psikolojik savaş stratejisinin bir parçası olan gerilim politikası, egemen sınıflar tarafından hayata geçirilmeyi sürdürüyor. Kendi aralarındaki hegemonya çatışmasında önemli bir araç haline getirilen bu politika, sistemin kendini yenileme ihtiyacı duymasıyla birlikte, bu ve benzer bir dizi politi-
kaya daha sıkça başvurulmasına da yol açıyor. Kriz bahaneli ekonomik saldırılarla sofrasındaki ekmeği her geçen gün küçülen, işsizlik, yoksulluk artık yaşamının “olağan” bir parçası haline gelen/getirilen geniş yığınların kafasını bulandırma, onları acil sorunlarından uzaklaştırarak, kendi
suni gündemlerini dayatma hedefiyle de ele alınan bu politikanın değişik versiyonları sahnelenmekte. Egemen sınıflar arasında sürüyor gibi görünen ve psikolojik savaşı gerilim üzerinden ele alan yaklaşımı hayata geçirilmede, en geniş kesimler tarafından “kabul görür”
hale getirmede en önemli rollerden birini ise, her vakit olduğu gibi “sahibinin sesi” medya üstlenmiş bulunmakta. İçinden geçilen süreçte, bu rolün baş aktörlüğünün “Taraf” gazetesine verilmiş olduğunu görüyoruz. Hemen tüm burjuva-feodal basının, sadece adı geçmesiyle birlikte ‘hazır
ol’ a geçtiği Genel Kurmay’a bile “kafa tutma cesaretini” gösteren, bu zamana kadar hiç kimselerin dokunamadığı/dokunamayacağı tabulara “dokunan” bu gazete, neredeyse gün geçmiyor ki, ülke gündemine “bomba” gibi düşen bir “belge” yayımlamasın. Sayfa 9
İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin
44
Sayı:
* 26 Haziran-9 Temmuz 2009
* Fiyatı: 1.50 TL
* ISSN: 1307-878X
Hiçbir belge, gerçekleri gizleyemez Yine ortaya saçılan belgelerle, ortalık karıştı.
Belgeler sahte midir, gerçek midir tartışması gündemi toza boğdu.
Sahtelik, gerçeklik tartışması bir yana, bir anda
yine mağdur edebiyatına sarılan AKP, Deniz Feneri gibi önemli bir yolsuzluk davasını bu tozun içinde görünmez kılıverdi.
Dahası, daha 2 hafta önce üzerinde tartışmalar
kopartılan sınırlardaki mayınların temizlen-
mesine dair yasa tasarısı köşkün memuru tarafından onaylanıverdi.
Ekonomik krizin derinleştirdiği işsizlik, yoksul-
luk unutuluverdi. Ama krizin patronlara sağladığı fırsatlara paralel açıklanan teşvik paketi unutulmadı.
Unutulanlar ve unutturulanlar, hep emekçi ezilen
halkın sorunları oldu yine. Oysa biz unutmadık, unutmayacağız. Halkın düşmanlarını da
“Hiçbirimizde bir parça
onur kalmadı!”
17 Haziran Cumartesi günü “zorunlu göç” mağdurları ile Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Göç-Der bir basın açıklaması düzenledi. Eylemde bir konuşma yapan Göç-Der Başkanı Sami Özgen, devlet gözünde potansiyel birer terörist olarak görülen Kürtlerin yaşadıkları yerlerin baştan aşağı yakılarak insansızlaştırıldığını ve bunları yaparken devletin, değil uluslararası insan haklarına kendi iç hukukuna bile riayet etmediğini söyledi. Bu sorunun çözümü için göçe tabi tutulanların tüm maddi ve manevi zararlarının en adaletli biçimde karşılanması gerektiğini belirten Özgen, taleplerinin yaşanan insanlık dışı olayların faillerinin yargılanması olduğuna dikSayfa 6 kat çekti.
Evlerimizden çıkmayacağız
hep hatırlayacağız!
Birlik-Mücadele-Zafer
Sendikalı ol!
Düzce’nin her yerinde üzerinde “Umutlu ol! Mutlu ol! Güçlü ol! Birlik ol! Sendikalı ol!” yazıları olan afişler dikkat çekiyor. Çünkü Düzce, Petrol-İş’in “Anayasal hakkını kullan, sendikalı ol!” adlı kampanyasının uygulandığı pilot il olarak seçilmiş. Biz de bu kampanya hakkında ayrıntılı bilgi almak için Petrol-İş Düzce Şubesi Örgütlenme Sorumlusu Ünal Akbulut ile görüştük. Sayfa 4
İşçi-köylü’den Kendi Alternatifini Yarat! Sayfa 2
C
M
Y
K
“TİS yoksa grev var!”
20 Haziran günü Türkiye’nin birçok yerin-
den iş sözleşmeleri talebi ve konfederasyonlarına yönelik gözaltı ve tutuklamalara karşı
Ankara’ya gelen KESK üyesi emekçiler, Başbakanlığa yürüdü.
Güvenpark’ı dolduran binlerce emekçi el-
lerinde “KESK’e dokunma” yazılı dövizler,
pankart ve bayraklarıyla renkli bir görüntü oluşturdu. Emekçiler son süreçteki baskıları da kı-
Sayfa 5
nadılar.
Türk-İş’e işçi tepkisi
Kamu toplu sözleşmelerinin 6 ay gibi uzun bir süredir sonuçlanmaması ve Türkİş’in pasif tutumunun da bunda etken olması nedeniyle işçiler tarafından hem hükümete hem de konfederasyonlara tepkiler büyümeye başladı. İstanbul’da birçok sendikanın yer aldığı İstanbul Şubeler Platformu’nun organize ettiği Türk-İş protestosu öfkeli sloganları haykıran işçilerin Taksim AKM önünde topSayfa 5 lanmasıyla başladı.
Sınıfsal Yaklaşım
Emekçinin Gündemi
Çift taraflı “TSK” Belgesi:
DDSB Programı Ne Anlam
Eylem ve İmdat Planı
İfade Ediyor?
Sayfa 3
1999 yılında Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedilen 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos Depremi birçok insanı birbirinden ayırdı, yaşamları bir çırpıda sildi. Bu tablonun sorumlusu kimdi? Yoksul emekçiler mi yoksa onlara hiçbir imkân sağlamayan kâr hırsının vahşiliği ile doğayı ve insanı sömüren egemenler mi? Depremden sonra İzmit’teki Arızlı Konutlarına yerleştirilen ancak şimdilerde evlerinden çıkartılmak Sayfa 2 istenen depremzedelerle görüştük.
Evrensel Bakış
Pusula Sürecin Sorunları, Devrimin Kadro ve Militanları Yaratılarak Aşılır!
Sayfa 4
Sayfa 11
“Kır Yoksulları” Kentleri Kuşatmak İçin Yola Çıktılar! Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
Evlerimizden ç›kmayaca¤›z!
1999 17 A¤ustos’unda 45 saniyelik bir facia yafland› Türkiye topraklar›nda. Saniyeler içinde binlerce insan hayat›n› kaybederken bir o kadar› da yaral› olarak kurtuldu. Kader miydi bu? Deprem mi yoksa egemenlerin azami kâr h›rs› m› y›kt› evleri? Neden y›k›lan sadece yoksul emekçilerin evleriydi? 1999 y›l›nda Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan ‹zmir’e kadar genifl bir alanda hissedilen 7.4 büyüklü¤ündeki 17 A¤ustos depremi birçok insan› birbirinden ay›rd›, yaflamlar› bir ç›rp›da sildi. Bu tablonun sorumlusu kimdi? Yoksul emekçiler mi yoksa onlara hiçbir imkân sa¤lamayan kâr h›rs›n›n vahflili¤i ile do¤ay› ve insan› sömüren egemenler mi? “Deprem” umutlar› y›kmak istedi ama umutlar de¤il beton duvarlar y›k›ld›. Yaflanan binlerce kayba ra¤men yaflam akmaya devam ediyor. 1999 17 A¤ustos’unda bir dakikadan daha az bir zamana s›¤an on binlerce ölüm sonras›nda yaflama tutunan depremzedelere yine kendileri gibi ayn› s›n›ftan olan s›n›f kardeflleri el verdi. Difl ile t›rnak ile kaz›yarak betonu, yeralt›nda kalanlara el uzatt›lar. Yaflananlar›n ac›s›na ra¤men silerek gözyafllar›n› büyüttüler dayan›flmay›. Yaflanan bu faciada da depremzedelere egemenler taraf›ndan sunulan imkânlar sadece bir göz boyama arac› olarak kullan›ld›. Yard›m için toplanan vergiler patronlar›n kasalar›na akt›. Deprem s›ras›nda halk›n bask›s› sonucu ad›m atmak zorunda kalan devlet, depremzedelere çad›r kurdu, ma¤durlara prefabrik evler yapt›. Ancak daha sonra birçok yerde, depremzedelerden konutlar› terk etmelerini istedi. Bunun sonucunda depremzedeler k›fl›n, so¤u¤un ortas›nda sokakta b›rak›ld›. Daha önce de s›kça rastlad›¤›m›z bu tablonun bir benzeri flimdi Kocaeli’de yaflan›yor. 1999’da Irak Baflkan› Saddam Hüseyin’in “10 milyon dolarl›k yard›m›” sonucunda Kocaeli’ye ba¤l› Bahçesaray Belediyesi’nde kurulu Ar›zl› Konutlar›na, bir avuç kan emici taraf›ndan el konulmak isteniyor. Konutlar›n bulundu¤u topra¤›n oldukça verimli ve Kocaeli Körfezi’ne kuflbak›fl› bir manzaras›n›n olmas› egemenlerin a¤z›n› suland›r›yor. Depremzedeleri konutlar›ndan ç›karmak için bas›n da kullan›l›yor. Örne¤in son günlerde depremzedelerin durumu medya taraf›ndan çarp›t›larak yans›t›l›yor. “Depremzedeler
konutlar› iflgal etti”, “iflgalciler” gibi ifadeler ise burada yaflayanlar› oldukça üzüyor. ‹flçi-Köylü gazetesi olarak; bir bas›n aç›klamas› yaparak sorunlar›na dikkat çekmeye çal›flan depremzedeleri ziyaret ettik ve yaflad›klar›n› dinledik. Ziyaret etti¤imiz konutlar›n bulundu¤u site “kal›c› konut” olarak infla edilmesine ra¤men “geçici konut” olarak de¤ifltirilmifl, daha önceden girifl kap›s›nda bulunan Irak ve K›z›lay bayraklar› indirilmifl. Site içine girdi¤imizde ortas›nda kurulan grev çad›r› dikkatimizi çekiyor. Site sakinleri gençyafll›, kad›n-çocuk grev çad›r›nda direnifle geçmifl durumda. Ar›zl› sakini depremzedeler evlerine sahip ç›karak mücadeleyi seçmifl. Çad›r üzerine “Depremzedeye hibe bürokrata de¤il, mülkiyet hakk›m›z› istiyoruz” yaz›l› pankart asan depremzedeler, evlerinin camlar›na da “Bu ev benim, tapusunu istiyorum” yaz›l› ozalitler asm›fl. Çad›rda oturan depremzedelerden görüfl almak istiyoruz, ancak oldukça temkinli yaklafl›yorlar. Daha önce burjuva gazetelerde yap›lan yanl›fl haberlerin etkisi ile “do¤ru yazacaksan›z konuflal›m” diye bafll›yorlar sözlerine. Evine sahip ç›karak direnifle geçen ve depremde ailesinden 9 kifliyi kaybeden Gökhan Göl ile sohbete bafll›yoruz. Gökhan Göl bize 1999’da yaflanan depremden hemen sonra Irak hükümeti taraf›ndan 10 milyon dolarl›k ham petrol karfl›l›¤›nda al›nan bu arazilerin Irak Baflkonsoloslu¤u taraf›ndan yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile depremzedelere hibe edildi¤ini anlat›yor. Bu süre içinde yaflananlarla ilgili Gökhan Göl ile bir söylefli gerçeklefltirdik. ■ Bugüne nas›l gelindi, neler yafland›? - Irak hükümeti taraf›ndan verilen 10 milyon dolarl›k bütçe bankaya yat›r›larak 1.5 senelik faize b›rak›ld›. Paran›n ikiye katlanmas› ile birlikte dönemin valisi bu para ile buraya konut infla edece¤ini ve imzalar›n at›lmas› gerekti¤ini söyledi. Bizim ad›m›za vali ile görüflen Yeni Mahalle Muhtar› Tuncay Aflk›n’a konutlarda depremzedelerin oturmayaca¤› da söylenmifl. Bunun üzerine muhtar›m›z bir bas›n aç›klamas› yaparak durumu kamuoyuna duyurdu. Ve bu teklifi reddetti. Kamuoyunun bunu gündeme getirmesinden hemen sonra bir flekilde evler infla edildi ve depremde ailesinden ka-
y›plar› olanlara evlerin verilece¤i belirtildi. O süre içinde ortalama 400 ila 500 aras›nda bir baflvuru yap›ld›. Ve ölü s›ralamas›na göre evler verildi. Irak Baflkonsoloslu¤u bizlere yapt›¤› aç›klama ile bu evleri kira ödemeden sonsuza kadar kullanaca¤›m›z› söyledi. Aç›klama yap›l›rken devlet yetkilileri ve yerel ve uluslararas› bas›n da buradayd›. ■ Bu konutlarda ne kadar süre kald›n›z? - Burada bir sene boyunca hiç kira vermeden oturduk. Bu, kamuoyuna “devlet elini depremzedelere açt›” diye lanse edildi. Bir senenin sonunda bizlere “biz size buray› 5 sene oturman›z karfl›l›¤›nda verdik” gibi bir gerekçe ile bir anlaflma imzalatt›lar. Yine bu befl y›l›n sonunda bizlere ikinci bir
ler. Ama buradan ç›kmayaca¤›z. Evlerimiz y›k›l›yor, anlaflmaya göre evlere bir çivi çakmak bile yasak. O zaman evleri tamir etsinler. Devlet memurlar›n›n oturdu¤u evler bir bir tamir ediliyor. Burada yaflanan haks›zl›klar› herkesin görmesi laz›m, yaflananlar az›msanmayacak fleyler. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; Bizleri buradan ç›karamazlar.”
Hakk›m›z› kimseye “H vermeyece¤iz!” 7 Haziran günü site içinde bir araya gelen depremzedeler bir yürüyüfl düzenleyerek sorunlar›na dikkat çek-
45 saniyelik facia!
sözleflme daha imzalatt›lar, ama bu zaman zarf›nda hu17 A¤ustos 1999 günü saat 03.02’de 45 kuksal süreç iflledi ve “ortak saniye süren ve mer kez üssü Gölcük olan gider” ad› alt›nda bizlerden 7.4 büyüklü¤ündeki de prem Marmara Bölkira almaya bafllad›lar. Argesi’nde çok genifl bir alan› etkiledi. d›ndan buraya birkaç tane Deprem s›ras›nda tam bir can pazar› devlet adam›n› yerlefltirdiyafland›. Binlerce ins an günlerce göçük aller. Buna karfl› ç›kt›k ve evt›nda kurtar›lmay› bekledi. Birçok yere lerin, evi olmayan depremyard›m haftalar sonra ulaflt›. Göçük alt›nda zedelere verilmesini istekalanlar kaderi ile ba fl bafla kald›. Deprem dik. Ard›ndan dönemin bölgesine yard›m götü Sanayi ve Ticaret Barmesi gereken K›z›lay, icraatlar› ile en faz kan› Nihat Ergün bizlela elefltirilen kurum oldu ve yard›mlar›nd re hakaretlerde bulunarak an çok yaflanan yolsuzluklar ile konufluldu küfür etti. Biz de bunun . Aç›lan yard›m hesaplar›nda biriken pa üzerine mücadele etmeye ralar›n ak›beti bir türlü ö¤renilemedi. Yard karar verdik. Geçti¤imiz ›mlar ihtiyaca göre da¤›t›lmad›. K›z›lay’›n günlerde 1960 ve 1970’li çad›r, prefabrik ev kurdu¤u bölgeler birer y›llarda yaflanan mücadehastal›k yuvas› haline geldi. Depremden le örneklerini izledik. Tabir y›l sonra bile Kocaeli’de 9 bin 865, Bo rih boyunca hep direlu’da 10 bin 591, Düzce’de 8 bin 232, Saka nenler olmufl, biz de dirya’da 229 kifli hala renenlerden esinlenerek çad›rlarda kal›yordu. Depremde resmi rabir fleyler yap›yoruz. kamlara göre 16 bin 899 kifli öldü, 23 bin Bizler depremden kay781 kifli yaraland›, 505 kifli de sakat kald›.16 nakl› halen yaralar›n› sabin 649 bina y›k›ld›. Bu rakamlar kuflkusuz ramam›fl bireyleriz. Bugerçe¤in kendisi de¤il bir parças›n› oluflturada depremde ald›¤› ruyordu. yaralardan kaynakl› hiçbir birey do¤ru düzgün çal›flam›yor. Geçimini sa¤layam›yor. Bizler kiram›z› bankaya yat›r›yoruz. mek amac›yla bir imza kampanyas› Yat›rd›¤›m›z banka hesap numaras›n› bafllatt›lar. araflt›rd›k. Süt ürünlerine ba¤›fl olarak Partizan, Halkevleri, EMEP, TKP, geçiyor. Verilmemesi gereken kiralar› Tunceliler Kültür ve Dayan›flma bu yolla gizliyorlar yani. Bizleri d›flar› Derne¤i, Belediye-‹fl 1 ve 2 No’lu atarak ölmemizi istiyorlar ama biz bufiube ve E¤itim-Sen’in de destek radan ç›kmay›p onurlu bir flekilde diverdi¤i eylemde depremzedeler ad›na renme ve onurlu ölme karar› ald›k. konuflan Çi¤dem U¤ur; sitede bü-
“Ya evi y›kar›z ya da kendimizi yakar›z!” Gökhan Göl’le söyleflimizin ard›ndan depremde k›z›n› ve torununu kaybeden, ismini vermek istemeyen bir teyze ile sohbet ediyoruz. Teyze olaylar› bize anlat›rken gözyafllar›na hâkim olam›yor. Komflular›n›n k›fl›n ortas›nda evden at›lmas› onu çok etkilemifl. Sözü ona b›rak›yoruz; “Bizleri buradan ç›karamazlar, ya bu evi y›kar›z ya da kendimizi yakar›z. Bizleri sindirmeye çal›flt›lar, sald›rd›lar, polislerle geldi-
yük bir insanl›k ay›b› yafland›¤›n›, devletin yetkilerini kullanarak halk›n olanaklar›n› belli bir zümreye kulland›rmaya çal›flt›¤›n›, 237 aileye yap›lan konutlardan 90’›n›n depremzedelerin elinden al›nd›¤›n›, kalan 150’sinin TOK‹ aldatmacas› ile ellerinden al›nmak istendi¤ini söyledi. U¤ur, konuflmas›na depremzedelerin talepleri ile devam etti. Depremzedeler site müdürünün görevini kötüye kulland›¤›n› ve görevinden al›nmas›n›, yerleflen bürokratlar›n siteyi terk etmesini, tapu sicil ifllemlerinin ve gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yap›lmas›n› istiyorlar. (‹stanbul)
26 Haziran-9 Temmuz 2009
‹flçi-köylü’den Kendi alternatifini yarat! Egemen s›n›flar cephesinde klikler aras›ndaki dalafl giderek k›z›flmaktad›r. Kamuoyuna servis edilen “AKP ve Gülen hareketini bitirme plan›” egemenler aras›ndaki iktidar kavgas›nda yeni hamleleri de gün yüzüne ç›kard›. Süreç, klikler aras›nda belge savafllar›, demokrasi-darbe tart›flmalar› ile iç içe sürdürülmektedir. Hâkim s›n›flar toplumu bu kap›flmada taraf yapmak için tüm olanaklar›n› seferber etmektedir. ‘May›nl› arazilerin temizlenmesi’ gündeminin hemen akabinde bir anda gündemi de¤ifltiren bu ç›k›fl›n elbette bir hikmeti olmal›. Krizle birlikte iflten ç›karmalar, iflsizlik, açl›k ve yoksulluk genifl bir kesimi etkisi alt›na almaktad›r. Milyonlarca emekçi bu sefalet koflullar›nda hayatta kalmaya çal›flmaktad›r. Her gün bir yenisi aç›klanan rakamlar; açl›k ve yoksulluk s›n›r› alt›nda yaflayan emekçilerin say›s›n›n giderek artt›¤›n› göstermektedir. Bu tablo içinde bir süre öncesine kadar yo¤un bir flekilde tart›fl›lan iflsizlik bir anda yerini baflka gündemlere b›rakt›. Ard›ndan merakl›s› giderek artan may›n tart›flmalar› yerini belge savafllar›na b›rakt›. Egemenler sürecin kendi insiyatiflerinden ç›kt›¤›n› fark ettikleri anda müdahale ederek kendi gündemlerini tart›flt›rmaktad›r. Emekçileri ilgilendiren temel gündemlerin tart›fl›lmas›n› engelleyerek dikkatleri da¤›tmak ve bilinç bulan›kl›¤› yaratmak hâkim s›n›flar›n en önemli yöntemlerindendir, AKP hükümetinin aç›klad›¤› Teflvik Paketinin içeri¤i emekçilerden özenle saklan›rken darbecilik-demokratl›k tart›flmalar› yürütülmektedir. ‹flçileri ortaça¤ karanl›¤›na mahkûm edecek olan ‹stihdam Yasas› parça parça uygulamaya sokulurken gerçekler emekçilerden gizlenmektedir. Emekçilerin nice bedeller, mücadeleler sonucu kazand›¤› K›dem Tazminat› patronlar›n kasalar›na aktar›lmaya çal›fl›l›rken kitleler AKP-TSK aras›nda kurulan cendereye s›k›flt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Emekçilerin yap›lan kesintilerle ‹flsizlik Fonu’nda biriken al›nteri üzerinde türlü oyunlar oynan›rken bizden AKP’nin demokratl›¤›na inanmam›z istenmektedir. DTP, KESK ve E¤itim-Sen’e yönelik sald›r›lar›n dozu art›r›l›rken bilincimiz k›s›r tart›flmalarla buland›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. TSK’ya karfl› demokrasi havarisi kesilen Erdo¤an’›n kamu iflçilerine dayatt›¤› sefalet ücretini görmezden gelmemiz ve itaat etmemiz makbul görülmektedir. Ancak hâkim s›n›flar›n tüm bu oyunlar›na karfl›l›k iflçi ve emekçiler kendi sorunlar›na sahip ç›karak geleceklerini kendi elleri ile kurmak için direnifli büyütmektedir. 15-16 Haziran’›n 39.y›l dönümünde emekçiler bu büyük direnifli unutmad›klar›n bir kez daha gösterdiler. Çeflitli illerde soka¤a ç›kan emekçiler 15-16 Haziran’›n ruhunu yaflatacaklar›n› hayk›rd›lar. Bu tarihsel günün y›ldönümünde bir y›l› aflk›n bir süredir direnifllerini Deri-‹fl sendikas›n›n öncülü¤ünde sürdüren DESA Deri iflçilerinin kazan›m› da oldukça anlaml›d›r. Düzce’de ve Sefaköy’de bask›lara, engellemelere karfl›n kararl›ca sürdürülen direniflin sonucunda iflçiler tazminatlar›n› almay› baflard›. DESA’n›n Sefaköy’de bulunan fabrikas› önünde tek bafl›na direnen Emine Arslan’›n mücadelesi zengin deneyimlerle doludur. Direniflin iflçi ve emekçilerin mücadelesinde önemli bir moral kayna¤› oldu¤u da bir gerçektir. Emekçiler sadece sermayeye de¤il onun ufla¤› durumundaki sar›-sendikal anlay›fllara karfl›da önemli bir tepki ortaya koymaktad›r. Egemenlerin kazan›lm›fl haklar› gasp eden, açl›k ve yoksullu¤u dayatan politikalar›n› savunmay› kendine meslek edinen Türk-‹fl’i, ‹stanbul ve Ankara’da yapt›klar› birçok eylemle protesto eden emekçiler, gelece¤e dair önemli ipuçlar› da vermektedir. Sar›-sendikal anlay›fllar›n bo¤maya çal›flt›¤› s›n›f hareketi bendlerini giderek daha fazla zorlamaktad›r. S›n›f›n içinde biriken bu enerjinin do¤ru bir kanala hangi yol ve yöntemlerle ak›t›laca¤› gelecek aç›s›nda önemli bir tart›flma olarak önümüzde durmaktad›r. Türk-‹fl üyesi birçok sendika dipten gelen bas›nc›n etkisi ile genel merkeze daha fazla tav›r almak zorunda kalmaktad›r. Önümüzdeki günlerde sürecin bu eksende geliflece¤ini öngörmek yanl›fl olmayacakt›r. ‹flçilerin, emekçilerin içten içe kaynayan öfkesini örgütlemek, hareket geçirmek için önemli bir haz›rl›¤›n yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. S›n›f›n, emekçilerin kahredici gücünün a盤a ç›kar›lmas› çal›flmalar›m›z›n niteli¤inin artt›r›lmas›ndan geçmektedir. Emekçilerin, s›n›f›n kendi gündemi tüm yak›c›l›¤› ile akmaktad›r. Suni gündemlere karfl›l›k iflçi-emekçilerin kendi alternatifini yaratmas› için koflullar oldukça elverifllidir.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
26 Haziran-9 Temmuz 2009
SINIF ‹Ç‹NDE ÇALIfiMAYA YO⁄UNLAfi
Egemenleri teflhirde, devrimci dayan›flma ve mücadelede ›srarl› olmal›y›z Egemen s›n›flar cephesinde Ergenekon eksenli tart›flmalar, “‹rtica ile Mücadele Eylem Plan›” bafll›kl› bir belgenin Taraf gazetesinde yay›mlanmas›yla birlikte yeniden alevlenmeye bafllad›. Belgenin alt›nda bir Kurmay Albay’›n imzas›n›n olmas›, Genelkurmay’› tart›flman›n biraz daha merkezine oturttu. Ergenekon avukat› Deniz Baykal dahi, bu sefer “belgenin soruflturulmas› için yap›lmas› gerekenler yap›lmal›d›r” diyebiliyor. Tabi burada esas önemli olan belgenin sahte veya gerçek olmas› de¤il. Önemli olan faflist diktatörlü¤ün kurumlar› aras›nda süren bu kirli iliflkilerin perde arkas›nda yatan gerçekleri, belgelerin kamuoyuna yans›tma zamanlamalar› vb. konular üzerinde yo¤unlaflarak gerçeklere do¤ru bir temelde ayna tutmakt›r. Belgenin yay›mlanmas›n›n hemen ard›ndan AKP kurmaylar› hedef biziz propagandas›yla yeniden “ma¤dur” edebiyat›na soyundular. “Darbelere” karfl› “demokrasi” 盤›rtkanl›¤› yapmaya bafllad›lar. Do¤rusu bu dönem buna ihtiyaçlar› oldu¤u da bir gerçektir. Belgenin kamuoyuna yans›t›lmas›n›n (zamanlama olarak) bu gerçek duruma uygun olmad›¤›n› kim iddia edebilir. Anlafl›lan bundan sonra da çeflitli kritik dönemlerde, dikkatleri farkl› yönlere çekmek için benzeri tart›flmal› belgelerle karfl› karfl›ya kalaca¤›z.
D‹KKATLER DA⁄ITILIYOR!
neri olay› AKP’yi daha çok karanl›¤a gömebilir. Ama görünen o ki, Erdo¤an ve flürekas› bu konudaki ›srarlar›n› sürdürecektir. Ve daha fazla teflhiri önlemek için de sürekli gündemi de¤ifltirip dikkatleri farkl› yönlere yöneltmeye çal›flacaklard›r. Sözgelimi; s›n›rlardaki may›nlar›n temizlenmesi yasas› üzerinde f›rt›nalar koptu. Ama tam da bu tart›flmalar aras›nda yasa köflkteki memur taraf›ndan onayland›. Daha da önemlisi, ekonomik krizin yaratt›¤› iflsizlik, yoksulluk gün geçtikçe daha da derinlefliyor. Kamuoyuna yans›yan bilgilere göre son bir y›lda iflten at›lan iflçi say›s› bir milyon 244 bin kifli. Yani, her gün binlerce iflçi iflsizler ordusuna kat›l›yor. Toplu sözleflme görüflmelerinde tam bir teslimiyet politikas› dayat›l›yor. Sar› sendikal anlay›flla birlikte iflçi s›n›f› her bak›mdan sefalet içine sürükleniyor. Tar›ma dönük politikalar›n köylülük üzerinde yaratt›¤› y›k›c› etkiler gün geçtikçe bütün sonuçlar›yla birlikte ortaya ç›k›yor. Ama egemen s›n›flar›n sözcüleri Ergenekon, Deniz Feneri, “terörizme karfl› mücadeleyle” ile yat›p kalk›yorlar. Ve herkesin bu tart›flmalarda taraf olmas›n› sa¤lamak için de ahlaks›zl›kta, yalan söylemekte hiçbir s›n›r tan›m›yorlar.
‹MHA VE ‹NKARDAK‹
Zahid Akman’›n sahtekarl›¤› en az›ndan kamuoyu vicdan›nda önemli oranda kabul görmüfl durumdad›r. Buna ra¤men koltu¤unu koruyor ve koltu¤unun arkas›nda da Erdo¤an’›n kendisi vard›r. Ve bu durum her geçen gün hükümet için tafl›nmas› zor bir yük haline geliyor. Yükün at›lmas›, beraberinde yeni h›rs›zl›klar› gündeme getirebilir. Di¤er bir ifadeyle, vefas›zl›k vb. duygular›n h›rs›zlar cephesinde hissedilmesi çözülmeyi kolaylaflt›r›r. Ve AKP’nin teflhir sürecini de h›zland›r›r. Bu anlam›yla Deniz Fe-
ISRAR SÜRÜYOR Egemenler cephesinde yukar›da alt›n› çizdi¤imiz sorunlar üzerinde tart›flmalar sürüyor ve kamuoyunun dikkati de bu tart›flmalar üzerinde yo¤unlaflt›r›l›yor. Ama di¤er yanda hem d›flar›da hem de içeride Kürt halk›na, onun meflru kurumlar›na, örgütlü güçlerine dönük operasyonlar tüm h›z›yla devam ediyor. Bu operasyonlar›n arkas›nda ABD, TC, Irak merkezi hükümeti vard›r. Keza ‹ran ve Suriye hükümetle-
S›n›fsal Yaklafl›m Ç‹FT TARAFLI “TSK” BELGES‹: EYLEM VE ‹MDAT PLANI Bir belge, giderek bir imza etraf›nda tart›flmaya indirgenen sorunun yaklafl›k 10 gündür gündemin birinci s›ras›na oturmas› ve düzenin önde gelen aktörleri baflta olmak üzere bütün kesimler taraf›ndan hararetle tart›fl›lmas›, son y›llarda benzer amaçl› gerçeklefltirilen manipülasyon faaliyetlerine bir yenisini eklemifltir. Bu durumda, zarf ile mazrufun rolü önemli olmakla beraber, ilk etapta konuya egemen s›n›f kliklerinin yaklafl›m biçimleri dikkat çekici olmal›d›r. Yerel seçimlerden hemen sonra, Nisan 2009’da Genel Kurmay 3. Bilgi Destek fiube Müdürlü¤ü’nde haz›rland›¤› söylenen, “‹rticayla Mücadele Eylem Plan›” belgesinin gerçek veya sahte oldu¤u, buna ba¤l› olarak her iki durumda da kimler taraf›ndan haz›rlat›lm›fl olabilece¤i üzerinden tart›flma yürütme tuza¤›na düflmeden, olay›n geliflim flekli çerçevesinde yorum yapmak ve gelifltirilen tav›rlar› analiz etmek gerekmektedir. Öncelikle, belgenin bir operasyon (ek dalga) esnas›nda ele geçirilerek Ergenekon dava dosyas›na girdi¤i ve AKP’nin temsil etti¤i klik taraf›ndan Taraf gazetesi eliyle kamuoyuna servis edildi¤ini vurgulamak gerekir. Her ne kadar belgenin operasyonda ele geçmedi¤i, yakalanan kiflinin (Av. Serdar Öztürk) evrak› aras›na polis taraf›ndan konuldu¤u iddias› varsa da bunun dayanaklar› zay›f durumdad›r. “Eylem Plan›” içeren belgede, özetle, Ergenekon operasyonu/davas› ile yeni bir safhaya ulaflan klik çat›flmas›nda gerileyen, kan kaybeden laikçi Kemalist güçlerin -baflta TSK içindekiler olmak üzere- harekete geçirilerek, AKP ve Fetullahç› kesimlere karfl› çeflitli faaliyet ve
eylemleri organize edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Eylem plan›n›n kamuoyunda “darbe” ile iliflkilendirilmesi, hem kulland›¤› “tehlike” kavram› ve “durumdan vazife ç›karma” anlay›fl›ndan ileri gelmekte, hem de do¤rudan Genel Kurmay’a ba¤l› “eski” Psikolojik Harp Dairesi’nde haz›rlanm›fl olmas›ndan ötürüdür. Belgeyi kamuoyuna servis edenlerin özellikle böyle bir anda bu konu üzerinden propaganda yürütmeye ne kadar ihtiyaçlar› olduklar› aç›kt›r. Kendisine ve taraftarlar›na yönelik engelleme, darbe giriflimi, yasaklama vb. argümanlara yaslanarak ma¤dur rolüyle büyük kazançlar sa¤layan AKP’nin gerileme sürecinde, krizle bo¤ufltu¤u, yeni “aç›l›m” ve “at›l›m”lara kalk›flt›¤› dönemde böyle bir belge ya da f›rsat› sonuna kadar kullanaca¤› ortadad›r. Bununla beraber “muhalefet” partilerinin de ortal›¤a düflüp belgenin sahte veya esasl›¤› üzerinden prim yapma hesaplar› anlafl›l›r olmal›d›r. Burada dikkat çekici olan husus, daha çok CHP’nin ama ayn› zamanda MHP’nin de TSK’ya destek konusunda eskisi kadar “cesaretli” davranam›yor olufludur. Bunda, ABD’nin AKP eliyle izledi¤i politikalar ve TSK’n›n bu çerçevede gösterdi¤i uyum dikkat çekici bir rol oynamaktad›r. Elbette TSK içerisinde klik çat›flmas› yaflanmakta, komuta kademesinde bu sürece gönüllü olarak uyum gösterenler ile kendi çap›nda ayak direyenler bulunmaktad›r. Ama sorunu Ordu ile AKP çat›flmas› olarak tan›mlayanlar fena halde yan›lmaktad›r! Nitekim Tayyip ile Özkök aras›nda frekans/siyasi bak›m›ndan da var olan uyumun, Büyükan›t ya da Baflbu¤’da bu-
rinin tutumlar› biliniyor. D›flar›da ABD, TC ve Irak merkezi yönetimi aras›nda süren iliflkilerin belli somut sonuçlar› ortaya ç›k›yor. Burada Kürt Federe Hükümetinin bu kuflatmadaki rolü de asla göz ard› edilmemelidir. Örne¤in Irak hükümeti yap›lacak seçimlerde H‹WA listesinin seçimlere kat›lmas›n› yasaklad›. Buna karfl› Kürt Federe Hükümetini oluflturan büyük partilerin temsilcileri sessizliklerini korumaya devam ettiler. Keza, TC’nin Erbil’de konsolosluk açma plan›, Irak Kürdistan› petrolünün Türkiye
üzerinde uluslararas› pazarlara ak›t›lmas› konusunda yap›lan anlaflmalar›n karfl›l›¤› yaln›z ekonomik ç›karlardan ibaret de¤ildir. TC’nin süren bu iliflkiler projesi içine PKK’yi koymamas› düflünülemez. Bilakis PKK’nin kurulan bu masa üzerinde önemli bir yer tuttu¤u kesindir. TC sözcülerinin Kürt sorununda “iyi fleyler olacak” veya “koflullar hiçbir zaman bu kadar olgunlaflmam›flt›” söylemleri, sürdürülen bu gizli politikalar›n ürünüdür. Bat› Avrupa’n›n baz› ülkelerinde Kürt siyasetçilerine dönük yap›lan operasyon ve tutuklama pratikleri de yürütülen bu genifl kapsaml› sald›r›lar›n bir parças› olarak alg›lanmal›d›r. ‹çerde DTP ve KESK üyelerine, yöneticilerine dönük sistemli bir tarzda sürdürülen gözalt› ve tutuklama furyas›na karfl› “Demokrasi
lunmamas› ciddi bir sorun teflkil etmemifl, nihayetinde Dolmabahçe ya da baflka biçimde yap›lan görüflmeler ile krizler pek kolayl›kla giderilebilmifltir ve giderilebilmektedir. Zira devlet denilen olgu, hükümet, ordu, parlamento, hatta yarg› vb. gibi asli kurumlar aras›nda uyumsuzlu¤u kald›rmaz. Bunu k›sa sürede gideremezse temellerine inen sars›nt›lar yaflar. Kald› ki bu kadar köklü devletler bunun yaln›zca yasal de¤il geleneksel mekanizmalar›na sahiptir. Ayn› zamanda gelenekselin yasallaflt›¤›ndan söz etmek gerekecektir. Osmanl›’n›n kendi evinde katliam ve saray darbeleriyle sorunu halletme biçimi, “darbelerin meflruiyeti” konusunda TC’ye b›rakt›¤› mirast›r. AKP’nin bir yandan en kat› “darbe” düflman›, darbesavar ve anti-militarist geçinip di¤er yandan baflta 12 Eylül olmak üzere darbecilerle hesaplaflma ad›na k›l›n› k›p›rdatmamas›, hiçbir icraatlar›na yönelmemesi, kurumsallaflm›fl hiçbir temel olguya el atmamas› ve nihayet mevcut militarist yap›ya yönelik herhangi bir hamlede bulunmay›p aksine bunu güçlendiren pratikler içerisinde olmas› tam da bu durumla ilgilidir. Bu aflamadan sonra, iflin içerisine böylesi bir durumda komünistlerin/s›n›f›n, bu ba¤lamda en genifl anlam›yla da devrim/halk güçlerinin tavr›n›n ne olmas› gerekti¤ini katarak devam etmek gerekmektedir. Bu konuda en son Ergenekon operasyonu vesilesiyle meydana gelen karmafla ve bir yönüyle saflaflma yeniden ortaya ç›km›flt›r. Birbirlerini okumad›klar›, daha do¤rusu birbirleriyle ilgilenmedikleri ve tart›flmad›klar› anlafl›lan devrimci, reformist, revizyonist, vd. yap› ve gruplar ayn› söylemlerle sorunlara yaklafl›ma devam etmektedir. Örne¤in, “darbeciler yarg›lans›n talebini yükseltmenin zaman›d›r” diyen de vard›r, “TSK’ya karfl› cumhuriyet düflmanlar› gemi iyice az›ya ald›lar” diyen de… Bundan önce tart›flman›n, tav›rs›z kal›p kalmama üzerinden yürütüldü¤ü kolayca
flampiyonlar›n›n” sessizli¤i, suç ortakl›¤›n›n kan›t›d›r. Her zaman ifade etti¤imiz gibi, emperyalistler ezilen halklar›n, uluslar›n dostu olamazlar. Onlar›n sorunlar›n› çözemezler. Çünkü; tüm bu sorunlar›n yarat›c›lar› kendileridir. Irak halk›na, Afganistan, Pakistan halk›na ölüm ve sürgünü reva görenler, Kürt halk›n›n demokratik hak ve taleplerine yan›t olamazlar. Bölgesel ç›karlar› için yapt›klar› kimi hamlelerin, k›sa vadede ortaya ç›kard›¤› baz› imkanlardan hareketle, sorunun gerçek yarat›c›lar›n› kurtar›c› olarak görmek, genifl y›¤›nlara böyle tan›tmak, uzun vadede ezilen halklar›n kurtulufluna, özgür birlikteli¤ine yap›lan veya yap›lacak en büyük kötülüktür. Faflist Kemalist diktatörlük yaln›z demokratik kurum üyelerine dönük tutuklamalarda pervas›zlaflmad›. Ayn› pervas›zl›k gerillaya yönelik operasyonlarda da sürüyor. Ve tüm bu operasyonlar da PKK’nin tek tarafl› olarak ateflkes karar›n› uzatt›¤› bir döneme denk geliyor. Bas›nda yer alan Amed Büyükflehir Belediye Binas› önünde ekilen sar›-k›rm›z›-yeflil renkli çiçekler “PKK’yi simgeliyor” denilerek yap›lan suç duyurusu haberi, PKK’nin tek tarafl› yapt›¤› ateflkes ça¤r›lar›na karfl› TC’nin tutumunu özetler niteliktedir. Ve bu sald›r›lar devam ettikçe, tek tarafl› al›nan ateflkes karar› da objektif olarak ifllevsiz hale gelecektir. Çünkü bu yo¤un sald›r›lar, en az›ndan aktif bir savunmay› zorunlu k›lar. Tüm bu sald›r›lara karfl› gerilla alan›nda, demokratik zeminlerde yurtsever güçlerle dayan›flma içinde olmak, pratik tutumlar gelifltirmek güncel bir görevdir. Kürt ulusal sorunu bu topraklardaki güncelli¤ini, öncelikli sorunlar aras›nda olma gerçekli¤ini korumaya devam edecektir. Ve Demokratik Halk Devrimi’nin önemli görevlerinden biridir. Dolay›s›yla öngörülen politikalar›n daha yarat›c› bir tarzda uygulanmas›, bütün alanlardaki güçlerimizin belirlenen politikalara uygun bir pratik hat izlemeleri bir zorunluluktur.
tahmin edilebilecektir. Bir kli¤in yede¤ine düflme endiflesiyle “tarafs›z” kalanlar ile bunlar› silik/pasif pozisyonda kalmakla suçlay›p herhangi bir taraf›n yede¤ine düflmeksizin “aktif” politika üretme yanl›s› olanlar aras›ndaki tart›flma yeniden yaflanacakt›r. Burada, “tarafs›z” olmaktan kas›t, yürütülen tart›flmada esasen iki cephenin öne ç›km›fl bulunmas›, bunlardan birisini önceleyen herhangi bir talep do¤rultusunda yürütülecek çal›flman›n nesnel olarak “taraf” konumu alaca¤›d›r. Aksi takdirde üçüncü bir pozisyon al›n›p da yürütülecek “aktif” çal›flmaya kimsenin karfl› ç›kmayaca¤›d›r. Nitekim, Ergenekon operasyon/davas› ile ilgili de klik çat›flmas› ve dalafl›nda hâkim s›n›flar›n herhangi bir kanad›n›n desteklenmesinden söz edilemezdi. Hakeza kendi hesap ve planlar› do¤rultusunda kimi katil ve halk düflmanlar›n›n yarg›lanmas› karfl›s›nda, bunun içyüzünü (kendi hesaplaflmalar› oldu¤u, suçlar›n büyük bölümünü kapsamad›¤›, katillerin büyük ço¤unlu¤unu bar›nd›rmad›¤›, gerçek adaletin asla sa¤lanamayaca¤› vb. vb.) teflhirden öte bir kampanya düflünülemezdi. Bu nedenle de benimsenen politika, baflta “liberal solcular” olmak üzere belirli çevreler taraf›ndan politikas›zl›k, pasiflik, iradesizlik olarak nitelendiyse de görüldü ki “politika” yapan devrimci dostlar›m›z Ergenekon davas›na fena halde hayalci biçimde bulaflm›fl oldular. Hiç kimse biz zaten o dosyadan herhangi bir fley beklemiyorduk, bunu da bafltan itibaren deklare etmifltik dememelidir. Kitle bask›s› ve konjonktür eflli¤inde, dava nas›l aç›ld›ysa belli sonuçlar› da getirebilir fleklinde “umudu” bar›nd›r›yordu… “Eylem Plan›” belgesi üzerine, klikler aras›ndaki çat›flma de¤iflik senaryolar çerçevesinde yeniden k›z›flt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Geliflme hangi yönde olur ve yaz›l›p çizilen senaryolardan hangisi gerçek ç›karsa ç›ks›n taraflar›n flimdiden belirledi¤i bir duruflu vard›r. Olay bir be-
fiu bir gerçek ki; baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, toplumun di¤er tüm ezilen kesimlerin sorunlar› sahiplenilmeden, bu u¤urda mücadele edilmeden genifl y›¤›nlar› kucaklamak mümkün de¤ildir. Özellikle iflçi s›n›f› içindeki çal›flmalarda yo¤unlaflmal›y›z. Çünkü, bugün iflçi s›n›f› içinde s›n›f sendikac›l›¤› ad›na hareket etti¤ini iddia eden sendika yönetimlerinin dahi bürokratlaflt›¤› bir dönemden geçiyoruz. Bu anlam›yla iflçi s›n›f› içinde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› temelinde bir çal›flma oturtulmadan, hakim olan bu bürokrat ve sar› sendikal anlay›fl› k›rmak, zay›flatmak mümkün de¤ildir. Hakim olan bu sendikal anlay›fl, patronlarla iflbirli¤i içinde olan ve sistemin koltuk de¤nekli¤ini yapan anlay›flt›r. Ve bugün “sosyal diyalog” ad› alt›nda yürütülen tüm çal›flmalar özünde iflçi s›n›f›n› sosyal haklar-örgütlülük bak›m›ndan hiçlefltirme-silahs›zland›rma çabalar›d›r. Kapitalizmin bugünkü krizi bu politikalar›n uygulanmas› bak›m›ndan egemenler için tam bir f›rsat oldu. Sözgelimi; çal›flma süreleri düflürülmeden ücretler düflürülüyor. Patronlara iflçileri iflten ç›karma kolayl›¤› sa¤lan›yor. Toplu sözleflmeler fiilen ifllevsiz duruma getirilmifltir. K›sacas›, krizin faturas› üretenlere ödetiliyor. Hiç flüphesiz iflçi s›n›f›n›n örgütsüzlü¤ü, iflsizler ordusunun varl›¤›, sar› sendikal anlay›fl›n›n hakimiyeti bu alandaki mücadelenin zorlu¤unu daha bir art›r›yor. Bunu aflman›n yolu, öncelikle s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›na uygun olarak militan bir çizginin izlenmesinden geçiyor. Bu çizgi ekseninde bugünün özgünlü¤ünü de hesaba katarak örgütsüzler ve iflsiz kesimlere dönük bir çal›flma perspektifi yanl›fl de¤il, do¤rudur. Bu bak›fl aç›s›na sahip olmak, stratejik bir konuma sahip olan iflkollar›ndaki çal›flmay› göz ard› etmek anlam›na gelmiyor. fiu aç›k ki; öngörülen politikalar›n uygulanmas› için, öncelikle bu alandaki güçlerimizin örgütlülük düzeyini ve devrimci prati¤ini daha ileri bir noktaya tafl›mam›z gerekir. Bu anlam›yla sürecin de¤erlendirmesini içeren toplant›lar, s›n›f bilincinin gelifltirilmesi için yürütülen e¤itim çal›flmalar› sürecin olumlu çabalar›d›r. Ve bu çabalar›n büyütülerek daha sistemli ve iflçilerle bütünleflmeye hizmet eder bir hale getirilmesi gerekir.
lirsizli¤e terk edilir olursa bu egemen s›n›f klikleri için en elveriflli durumdur. Herkes kendi siperi ve tahkimat› için söyleyecek birçok fley bulmaktad›r. Zira düzen ve onun sahibi ve kurumu olarak bu kesimler büyük zafiyet ve çürüme içerisindedir. Bu dalafl›n ayn› zamanda belli bir vadede kendilerini halk muhalefeti karfl›s›nda zay›flatt›¤›n›n ne oranda fark›nda olup olmad›klar› ayr› bir konudur. Komünistler, s›n›f bilinçli iflçiler bak›m›ndan hiçbir soruna kay›ts›z kalmak düflünülemez. Önce bu konuda her kimde önyarg› oluflmuflsa bunu y›kmak gerekecektir. Bunun toplumsal, politik bir “sorun” olmas›ndan söz etti¤imiz gözden kaç›r›lmamal›d›r. Kay›ts›z kalmama hali politika üretmeyi gerektirmektedir. Politika üretmek ise güç oran›nda faaliyeti, eylem ve etkinli¤i getirir… Taraf olmak, en yal›n ve dolays›z haliyle devrim ve karfl›-devrim aras›nda saf tutmay› gerektirir. Düflman kanatlar aras›nda taraf tutma, herhangi birisiyle “iflbirli¤i” yapma ya da tarafs›zlaflt›rma politikalar› üzerine burada aç›l›mda bulunmak yersizdir. Esas tavr›n bütün düflman kliklerine yönelik, uzlaflmaz karfl› bir durufl olmas› gerekti¤i tart›fl›lmaz aç›kl›ktad›r. Düflman, ciddi bir kriz içerisinde debelenmektedir. Ulusal soruna iliflkin “çözüm” hamlesini de bar›nd›rma amaçl› yeni ekonomi (teflvik ve istihdam) paketi, durumun vahametine iliflkin yeni bir iflas belgesi hüviyetindedir. Son bir y›ldaki iflsiz art›fl› kendi rakamlar›na göre 1.2 milyon olmufltur. Toplam iflsiz say›s› 6 milyonu aflm›fl durumdad›r. ‹lk 5 ayl›k ihracat›n yüzde 30 gerileme gösterdi¤i aç›klanm›flt›r. Asgari ücretin 500 bini ancak geçti¤i koflulda, açl›k s›n›r› 845, yoksulluk s›n›r› 2 bin 276’d›r. Ekonomiden sorumlu Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan, “Bir yang›n var. Bu binay› nas›l yeniden infla edece¤iz, yang›ndan sonra nas›l derleyip toparlayaca¤›z, bu bi-
nay› yeniden nas›l oturulabilir hale getirece¤iz? Ben henüz bu konuda ciddi bir çaba görmüyorum.”(16.06) itiraf›nda bulunmaktad›r. Sosyal tablo bütün yönleriyle ve h›z› artan oranda bozulmaktad›r. 110 bin kiflilik hapishaneler nüfusu, tarihi rekorunu ulafl›lmas› zor bir seviyeye ç›karma peflindedir. Sosyoloji Derne¤i Baflkan› Prof. Dr. Birsen Gökçe, “Dört kifliden biri bunal›mda.”(09.06) diyecek kadar vahim bir duruma iflaret etmektedir. Bir baflka sosyolog Prof. Dr. Ercan Tatl›dil’in, “Ülkemizde krizin sosyal ve kültürel boyutlar› san›ld›¤›ndan çok daha a¤›r geçiyor.” (09.06) dedi¤i günlerde fliddet, kaplad›¤› atmosfer içerisinde, devletin elinde toplumsal muhalefeti tehdit arac› olarak kan›ksatt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Öyle ki, Adli T›p, “S›rt›ndan s›ral› biçimde atefllenmifl 9 kurflun yaras› bulundu¤u, silah tutacak yaflta olmad›¤› ve olay yerinde çat›flma izi bulunmad›¤›na” iflaret etti¤i halde, 12 yafl›ndayken s›rt›na 9, toplam olarak s›k›lan 13 kurflunla 21 Kas›m 2004’de babas›yla birlikte katledilen U¤ur Kaymaz’›n davas›nda, Yarg›tay 1. Ceza Dairesi; 19 Haziran’da verdi¤i son kararla, “san›k” polislerin, “eyleminin meflru müdafaa s›n›rlar› içerisinde kald›¤›”na hükmetmifl ve beraat karar› vermifltir… Yarg›n›n bütün egemen klikler taraf›ndan kendi meflrepleri ve ç›karlar› çerçevesinde tart›fl›ld›¤› son dönemde, bu karar böyle binlercesini hat›rlatma bab›nda herkese gerçeklerin –yarg›/adalet yöneliminin- esasta ne yönde ve kime karfl› iflledi¤ini göstermesi bak›m›ndan önemli ve uyar›c› olmal›d›r. Bu ba¤lamda, hâkim s›n›flar aras›ndaki dalafl›n havas›na kap›lmamak gerekir. Onlar›n dava ve operasyonlar›ndan medet umulmamal›d›r. Düflman›n her vesileyle teflhirine yönelmek, sa¤lam zeminli platformlar ve en genifl birliktelikler üzerinden yüklenmek ve kendi gücümüze güvenmek esas olmal›d›r…
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Anayasal hakk›n› kullan, sendikal› ol!
Düzce’ye giriflinizde, sizi iflçi tulumu giymifl gülen yüzler karfl›l›yor. Tüm billboardlar bu afifllerle süslenmifl! Afifllerin üzerinde “Umutlu ol! Mutlu ol! Güçlü ol! Etkili ol! Güvende ol! Birlik ol! Sendikal› ol!” yaz›lar› göze çarp›yor. Yerel televizyonlarda, “-Nerdensin? -Sendikadan” diyaloglu reklâmlar dönüyor durmadan; haber programlar› “Anayasal
hakk›n› kullan sendikal› ol!” slogan› ile bafllay›p bitiyor. Keza radyolardan da bu sözü s›kça duyuyorsunuz! K›sacas› Düzce “sendikal› oluyor!” Petrol-‹fl imzal› tüm bu reklâmlar sendikal bir kampanyan›n ürünleri. Düzce, Petrol-‹fl’in “Anayasal hakk›n› kullan sendikal› ol!” adl› bu merkezi kampanyas›n›n uyguland›¤› pilot il olarak seçilmifl. Biz de bu kampanya hak-
k›nda ayr›nt›l› bilgi almak için Petrol‹fl Düzce fiubesi Örgütlenme Sorumlusu Ünal Akbulut ile görüfltük. ■ Bu kampanya nas›l ortaya ç›kt›? - Öncelikle flunu belirtmeliyim; Türkiye’nin birçok yerinde -özellikle Düzce’de- sendikal faaliyet; ço¤unluk sa¤lanana kadar, iflçiler zarar görmesin diye gizli yürütülür. Bu da sendikal faaliyetin illegalmifl gibi düflünülmesine neden oluyor. Biz, biraz da bunu k›rmak ve sendikan›n meflru oldu¤unu kavratmak istiyoruz insanlar›m›za. Çünkü sendika iflçilerin ortak akl›, ortak vicdan› ve gücüdür. Sendika anayasal bir hakt›r. Bizim toplumumuzda -ne yaz›k ki“popülerse meflru ve hakl›d›r” anlay›fl› var edilmifl. Biz biraz da bu anlay›fltan yararlanarak sendikan›n da meflru ve hakl› oldu¤unu belirtmek istedik. Bunun için de Petrol-‹fl Genel Merkezi’nde sendika yöneticileri, örgütlenme sorumlular› ve üniversite-
lerden iletiflim uzmanlar› ile yap›lan uzun toplant›lar›n sonucunda Türkiye çap›nda böyle bir kampanyaya karar verdik. Genel Merkezin, Düzce’deki meslek odalar› ve sivil toplum örgütlerinden oluflan 50’ye yak›n kurumla yapt›¤› toplant› sonras›nda da pilot ilin Düzce oldu¤u aç›kland›. ■ Peki neden Düzce? - Düzce, sendikalaflman›n en alt seviyelerde oldu¤u kentlerden bir tanesidir. Düzce’nin toplam iki tane organize sanayi bölgesi ve 78 tane fabrikas› olmas›na ve birçok sendikan›n örgütlenme çabalar›na ra¤men tek bir örgütlü fabrika var. O da Petrol-‹fl/Süperlas Fabrikas›. Ayr›ca Düzce’de, Petrol-‹fl d›fl›nda, hiçbir sendikan›n flubesi yok. Biz bu zihniyetin de¤iflmesi ve di¤er sendikalar›n geliflmesi için Düzce’nin pilot il olarak bu kampanyada yer almas›n› istedik. Kampanyam›z›n sonucunda birtak›m kazan›mlar elde edersek bu kampanya tüm Türkiye’de uygulana-
Tersaneler iflçi
Kad›köy Belediyesi
ö¤ütmeye devam ediyor
çözümsüzlükte ›srarl›
‹nsan yaflam›n›n bir çuval kadar bile de¤er görmedi¤i ifl kollar›n›n bafl›nda gelenlerden biridir tersaneler. Ekonomik kriz bahaneli bir dizi sald›r›n›n parças› olarak, binlercesi iflsizlikle yüzyüze kalan tersane iflçisinin art›k “kaderi” olarak görülmesi istenen ifl cinayetleri, insan yaflam›n› hiçe sayan pratiklerin en somut örne¤ini oluflturuyor. ‹fl cinayetlerinin en yo¤un yafland›¤› tersaneler s›ralamas›nda en üstlerdeki yerini koruyan Tuzla Tersaneleri’nde ölüm, tersane iflçilerini çeflitli biçimlerde yakal›yor. Bu ifl cinayetlerinden sonuncusu, 8 Haziran’da, Tuzla’da bulunan Çelik Tekne Tersanesi’nde yafland›. Burada meydana gelen bir patlamada, Hüseyin ‹bir ve Süleyman K›rgün adl› iflçiler yaflam›n› yitirdi. ‹ki iflçinin ölümüyle birlikte tersanelerde yaflam›n› yitiren iflçilerin say›s› 125’e yükselirken, yap›lan eylem ve aç›klamalarla bir kez daha ifl cinayetlerine dikkat çekildi.
ASKER‹ TERSANEDE D‹REN‹fi Tafleronlaflman›n son dönemde iyice yayg›nlaflt›¤› tersanelerden biri de Pendik Askeri Tersanesi. Tersane iflçileri, bu hak gasplar›n› direniflle yan›tlamaya çal›fl›yorlar. Bu direnifllerden biri de, CHT Denizcilik firmas›na ba¤l› ‹nto Denizcilik’te çal›flan iflçilerin, alacaklar›n›n ödenmemesi üzerine bafllatt›klar› direnifl oldu. Tersane iflçilerinin, 9 Haziran’da T‹B-DER öncülü¤ünde bafllatt›klar› direnifl, patronun alacaklar› bir gün sonra ödeyece¤i sözü üzerine bitirilmifl, ancak verilen sözün yerine getirilmemesi üzerine sonraki günlerde devam ettirilmiflti. ‹flçiler bu kararl› tutumlar›n›n karfl›l›¤›n› almakta gecikmedi ve patron 17 Haziran’da tüm iflçilerin alaca¤›n› ödemek zorunda kald›. (Kartal)
Kad›köy Belediyesi çal›flanlar›, geçti¤imiz haftalarda, aylard›r ödenmeyen alacaklar› için bir dizi eylem gerçeklefltirdiler. Yerel seçimlerle birlikte belli bir bölgenin yeni bir belediye, Ataflehir Belediyesi olmas›, çal›flanlar›n alacaklar›n›n ödenmesi noktas›nda da baz› sorunlar› ortaya ç›kard›. Çal›flanlar›n›n T‹S fark›ndan do¤an alacaklar›n› ve sosyal haklar›n› aylard›r ödemeyen Kad›köy Belediyesi yönetiminin, seçimlerle birlikte Ataflehir’e gönderilen çok say›da çal›flan›n ödemelerinin Ataflehir Belediyesi taraf›ndan yap›lmas›nda ›srar etmesi ise, sorunun bir baflka boyutunu oluflturmakta. Belediye çal›flanlar›n›n pefl pefle yapt›klar› eylemlerden sonraki günlerde, eylemlere öncülük eden Genel-‹fl Sendikas›’n›n, eylemler içinde aktif rol alan 2 Nolu fiube Baflkan›, fiahan ‹lseven ile görüflerek, Kad›köy Belediyesi’nde yaflanan sorunun geldi¤i aflamay› ö¤renmeye çal›flt›k. ‹lseven, bize yapt›¤› aç›klamada, Kad›köy Belediyesi’nin eylemlerin ard›ndan gelen günlerde, T‹S farkla-
Emekçinin gündemi DDSB Program› ne anlam ifade ediyor? ‹flçi s›n›f› ve emekçilere sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤›, direnifllerin ve iflgallerin geliflti¤i bir süreçte pratik görevlere yo¤unlafl›lmas› gerekirken, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik program tart›flmalar›na yönelmeyi tercih etti. Önemli bir zaman ve enerjiyi bu do¤rultuda harcad›. Önceki program›n çeflitli konularda eksiklikler bar›nd›rmas› bu yönelimin nedenlerinden biriydi. Fakat tek ve belirleyici neden bu de¤ildi. Önemli bir di¤er neden, DDSB’nin kurumsallaflma hedeflerine ve örgütlülü¤ünü gelifltirmeye dönük çabalar›yd›. Ancak bu nas›l olacakt›? Tek bafl›na ne bir program haz›rlaman›n ne de pratik faaliyetlere yönelme ça¤r›s›n›n bunu sa¤lamas› olas› de¤ildi. Sadece DDSB’yi de¤il bu alandaki tüm örgüt-
lülükleri etkisiz k›lan ve her geçen gün darlaflt›ran sorunlar ortaya konmadan do¤ru sonuçlara ulaflmak mümkün olmazd›. Marx genel olarak bir program›n o örgütün ne yapt›¤›ndan daha az sözkonusu oldu¤unu, baflka bir deyiflle politik ve pratik ad›mlar›n belirleyicili¤ini ortaya koymufltu. “Her gerçek ilerleme bir dizi programdan daha önemlidir...” diye ifade eden de Marx’t›. Fakat ayn› Marx, yeni bir program›n herkesin gözü önünde henüz dikilmifl bir bayrak oldu¤unu, d›fl dünyan›n buna göre yarg›da bulunaca¤›n› da belirtmiflti. Birbiriyle çeliflik gibi gözüken bu iki ifade aras›nda diyalektik bir iliflki vard›. Program›n temel görüfller alan›nda sa¤lad›¤› birlik, o örgütün tüm çal›flmalar›n› ve müca-
r›n› ödedi¤ini, ancak sosyal haklara dönük alacaklar›n hala ödenmedi¤ini aktar›yor. Ancak T‹S farklar›n›n sadece Kad›köy Belediyesi’nde çal›flan iflçilere ödendi¤ini, Ataflehir’e gönderilen iflçilerin alacaklar›n›n hangi belediye taraf›ndan ödenece¤i tart›flmalar›n›n sürdü¤ünü söylüyor. Genel-‹fl olarak, sorunun çözümü için valili¤e baflvurduklar›n› da sözlerine ekleyen ‹lseven, bu baflvurunun sonucunda, iki belediyeyle birlikte bir komisyon oluflturuldu¤unu, alacaklar›n hangi belediye taraf›ndan ödenece¤ine bu komisyonun çal›flmalar›na göre karar verilece¤ini belirtiyor. Eylemlerin akabinde çal›flanlar›n baflkan yard›mc›lar› ve bizzat Belediye baflkan› taraf›ndan sürgüne gönderilmek, iste¤i d›fl› bölüm de¤ifltirmek ve hatta iflten atmakla tehdit edildiklerini de aktaran ‹lseven, Belediye Baflkan› Selami Öztürk’ün, sorunlar› çözmek yerine, tatile ç›kt›¤›na dikkat çekiyor. (Kartal)
delesini yönlendiren bir içeri¤e sahiptir. Herkes bir örgütlülü¤ü program›na göre ele al›r ve de¤erlendirir. Program ve bir örgütün pratik eylemleri bir bütünün iki yan›n› oluflturur ve birbirinden ayr› düflünülemez. Öyleyse flunu söyleyebiliriz ki, program prati¤in sorunlar›na cevaplar bulabiliyorsa gerçekten amac›na hizmet ediyordur. ‹flçi s›n›f› mücadelesinin ve bu alandaki örgütlülüklerin yaflad›¤› sorunlar DDSB’yi de do¤rudan etkiliyor ve ilgilendiriyordu. Sorun tekil de¤il tümeldi. O halde sorunu genifl yönleriyle tart›flmak, politik ve pratik ad›mlar› yönlendirecek genel sonuçlara ulaflmak gerekiyordu. Bu bir program oluflturmakla do¤rudan ilgiliydi ve DDSB de bunu yapmaya çal›flt›. ‹flçi ve emekçilerin bugün karfl›laflt›klar› sald›r›lar› ekonomik, siyasi, örgütsel ayaklar›yla tan›mlamaya çal›flmak ve bunlara çözüm üretme perspektifiyle kendi örgütlülü¤ünü s›n›f mücadelesi arenas›nda do¤ru yerde konumlan-
cak. ■ Kent bafltan afla¤› Petrol-‹fl afiflleri ile kapl›. Kampanya kapsam›nda baflka neler yap›ld›/yap›l›yor? - Kampanyaya üç hafta önce bafllad›k. Sizin de gördü¤ünüz gibi flehre girer girmez birçok durakta ve billboardlarda afifllerimiz var. Onun d›fl›nda çarfl› merkezinde reklam raketleri haz›rlad›k, televizyon ve radyolarda birçok programa sponsor olduk. Örne¤in; Düzce’deki yere bir televizyonun ana haber bülteninin sponsoruyuz ve haberler sürekli kampanyam›z›n “Anayasal hakk›n› kullan sendikal› ol!” slogan› ile bafllay›p, bitiyor. Ayr›ca yerel TV’de yay›nlanan Halil Ergün’le Meral Okay’›n ücretsiz oynad›klar› reklâm filmlerimiz de var. ■ ‹nsanlardan ne gibi tepkiler ald›n›z? - E¤er siz halk›n damarlar›na do¤ru yerden seslenirseniz karfl›l›¤›n›
virenler e ç a t a s r Krizi f› Is›tma ve so¤utma sistemleri üreticisi Baymak, orta¤› ‹ngiliz Baxi Grupla birlikte krizi f›rsata çevirenlerden. Krizle birlikte yüzde 20 oran›nda büyüdü¤ünü aç›klayan Baymak 2010 ciro hedefini 500 milyon dolara ç›kard›. fiirket önümüzdeki y›l 44 ülkeye ihracat yapmay› planl›yor. mutlaka al›rs›n›z. Biz mücadele etmeyi direnmeyi biliyoruz, evet! Ben bu kampanyada halka ulaflmak için do¤ru yerlerin kullan›ld›¤›n› düflünüyorum. Mesela afifllerimizdeki tüm yüzler bizim sendikada örgütlü iflçilerimizin yüzleri yani gerçek iflçiler! Bu da haliyle sokaktaki iflçiyi, iflçinin ailesini oldukça etkiliyor. Ve gerçekten kafalarda sendikaya bir meflruluk sa¤l›yor. Bence en önemli kazan›m budur. ■ Teflekkür ederiz. (‹stanbul)
Samanda¤’da iflçiler eylem yapt›
Sabra patronu hesap verecek!
15 Haziran Pazartesi günü Samanda¤ Belediyesi önünde saat 12.30’da belediye iflçilerinin yo¤un kat›l›m›yla bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Eylemde “Tasarruf Teflvik Fonu ve Konut Edindirme Fonu derken flimdi de K›dem Tazminat› Fonu ad› alt›nda k›dem tazminat› hakk›m›z gasp edilmek istenmektedir. AKP hükümeti flunu bilsin ki; ‹flçiler, emekli olduklar›nda y›llarca çal›flt›klar› ve al›nteri döktükleri emeklerinin karfl›l›¤› olarak yaflamlar›n›n sonunda kullanacaklar› ve iflten ç›kartmalara karfl› güvence oluflturan k›dem tazminat› hakk›ndan asla vazgeçmeyecektir” denildi. D‹SK’in örgütledi¤i eyleme çok say›da demokratik kitle örgütü de destek verdi. Eylem at›lan sloganlarla son buldu. (Samanda¤ ‹K Okurlar›)
Kurultaya haz›rl›k amac›yla Sabra Tekstil önünde bildiri da¤›tan Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu aktivistleri silahl› sald›r›ya u¤rad›. 9 Haziran Sal› günü fabrika önünde bildiri da¤›tan Esenyurt ‹flçi Platformu Üyeleri, fabrikan›n güvenlik görevlileri ve fabrika içinden ç›kan sivil faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. Yap›lan bu sald›r›lara emekçiler 10 Haziran sabah› bildiri da¤›t›m›na devam ederek cevap verdi. Bildiri da¤›t›m›na da tahammül edemeyen Sabra patronu, yan›nda bulunan sivil faflistler arac›l›¤› ile iflçilerin üzerine kurflun ya¤d›rd›; sald›r› sonucu iki iflçi yaraland›, yaralanan iflçilerden birine, yak›n mesafeden atefl edildi¤i belirtildi. Yap›lan sald›r›ya karfl› 10 Haziran akflam› fabrika önüne yürüyen Esenyurt ‹flçi Platformu ve BDSP üyeleri burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirmek istedi. Faflist sald›r›lara karfl› bir araya gelen emekçilere polis gaz bombas› ve coplarla sald›rd›. Eylemde 4 kifli gözalt›na al›narak tutukland›. ‹flçilere yönelik sald›r›lar 11 Haziran Perflembe günü Taksim Tramvay dura¤›nda yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. Devrimci ve demokratik kurumlar›n da destek verdi¤i eylem oldukça kalabal›k ve coflkuluydu. (‹stanbul)
E-Kart direnifli 1 yafl›nda % 50 hissesi Eczac›bafl›’na % 50 hissesi de Giesecke&Devrient adl› Alman bir flirkete ait olan EKart Holding’de Bas›n-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten ç›kar›lan E-Kart iflçilerinin kararl› mücadelesi devam ediyor. 16 Haziran 2008’den bu yana grevde olan E-Kart iflçileri, grevin 1. y›l›nda, Eczac›bafl› Holding’in kalesi olarak bilinen Kanyon Al›flverifl Merkezi önünde kitlesel bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Eyleme Deri-‹fl, Haber-‹fl, Tek G›da‹fl, TGS, Belediye-‹fl, Tersane ‹flçileri Birli¤i ve Yeni Demokrat Gençlik destek verdi. Kanyon AVM Yönetiminin bas›n aç›klamas›na izin vermeme çabas›na ra¤men iflçiler eylemi gerçeklefltirdi. Burada bas›n metnini okuyan Bas›n-‹fl Genel Baflkan› Yakup Akaya, patronun uzlaflmaz tavr›na karfl› cevaplar›n›n direnifl olaca¤›n› belirtti. (‹stanbul)
d›rmak belirleyici önemdeydi. Bugüne kadar iflçi s›n›f›n›n tarihsel deneyimlerinden ileri gelen zengin bir birikimi vard›. Buna özelde ülkemiz iflçi s›n›f›n›n tarihsel deneyimlerini ve DDSB’nin kendi mücadele deneyimlerini de eklemek gerekir. Ancak s›n›f mücadelesi canl› ve diyalektik bir düzlem üzerinde yükseliyordu ve var›lan yerde kalmak mümkün de¤ildi. Egemen s›n›flar farkl› araç ve yöntemlerle sömürüyü art›r›r ve iflçi s›n›f› ve emekçilerin her alandaki birli¤ini parçalamaya u¤rafl›rken her dönemin ihtiyaçlar›na özgü politikalar›, örgütsel araç ve mekanizmalar› devreye koymak bir zorunluluktu. DDSB bu amaçla program tart›flmalar› etraf›nda çeflitli toplant› ve tart›flmalar gerçeklefltirdi. Gidilen her alan›n s›n›fsal temeldeki sorunlar›, varolan örgütlülüklerin durumu ve DDSB olarak neler yap›labilece¤i konusunda cevaplar arad›. Bunu yaparken hemen her alan› kapsayan çeflitli sorunlarla karfl›laflt› ve daha
genifl temelde araflt›rmalar›n ihtiyac›n› fark etti. Bunu belli yanlar›yla yapmaya çal›flt› ve ulaflt›¤› sonuçlar› program›na yans›tt›. Ancak tüm sorunlar› bir program etraf›nda tan›mlamak ve politikalar gelifltirmek olas› de¤ildi. Bu, pratik faaliyetlerin hemen yan› bafl›nda bitmek bilmeyen bir araflt›rma ve tart›flman›n konusuydu. Belki baz› genel sonuçlara ulaflmak iyi bir araflt›rma ve tart›flmayla mümkündü. Fakat prati¤in ihtiyaç duydu¤u as›l somut sonuçlar› elde etmek ancak faaliyetleri yo¤unlaflt›rmak ve tart›fl›lan sorunun içine daha fazla girmekle gerçekleflebilirdi. Bundan sonra yap›lmas› gereken ve yap›lacak olan bu olmal›yd›. DDSB de¤iflik birçok konuyla birlikte özellikle bugünkü sendikalar›n durumunu, örgütsüz milyonlarca iflçi ve emekçiyi, yine her geçen gün 盤 gibi büyüyen iflsizler ordusunu, iflçi ve emekçilerin yaflad›¤› mahalleleri ve tar›m iflçilerini ele alarak kendisine daha nitelikli bir mücadele program›
oluflturmaya çal›flt›. Bu amaçla belli öncelikler ve yönelimler ortaya koydu. Çünkü belli alanlara s›k›flarak darlaflm›fl bir faaliyet ve örgütlenme sözkonusuydu ve kadro sorunu kendini yak›c› bir flekilde hissettiriyordu. Bu koflullarda el yordam›yla yürümeye çal›flmak, politik ve örgütsel öncelikleri tespit etmeden hareket etmek DDSB’nin s›n›f mücadelesindeki rolünü ve onunla iliflki içerisinde örgütsel geliflimini s›n›rl›yordu. fiu an yeni bir program deklare edildi ve asl›nda yeni bir sürecin bafllang›c› da ifade edilmifl oldu. Bundan sonra DDSB’yi daha yo¤un ve kapsaml› görevlerin bekledi¤i ortad›r. Program›n diyalektik parças› pratik faaliyetleri yaflama uygulamak program›n ka¤›t üstünde kalmamas›n›n tek yoludur. Ve flu an bu her fleyden daha önemlidir. Bu görev tüm DDSB’li faaliyetçilerin omuzlar›nda durmaktad›r. Art›k temel k›stas budur ve DDSB de buna göre ele al›nacak ve de¤erlendirilecektir.
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Tüm-Bel Sen T‹S görüflmeleri için Ankara’dayd› Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikas› (Tüm-Bel Sen), bafllayan T‹S görüflmeleri için Ankara’ya yürüdü. 19 Haziran’da Ankara’ya ulaflan yürüyüfl kolu taleplerini iletmek üzere Baflbakanl›¤a yürüdü. “Sendikas›z Demokrasi Toplu Sözleflmesiz Sendika Olmaz” diyen emekçiler KESK’e yönelik tutuklamalar› da protesto ettiler. GMK Bulvar› üzerinde yürüyerek Güvenpark’a gelen emekçiler “T‹S yoksa grev var” slogan›yla hükümeti uyard›lar.
“TABELA SEND‹KASI OLMAYACA⁄IZ!” 2001 y›l›nda ç›kar›lan ve kamu emekçilerinin grev ve toplu sözleflme hakk›n› tan›mayan 4688 sa-
y›l› sendika yasas›na karfl› kamu emekçilerinin fiili mücadelesi hukuki kazan›mlarla sonuçland›. Zonguldak ‹dari Mahkemesi ve Dan›fltay Birinci Dairesi’nin Anayasa’n›n 90. maddesine dayanan kararlar›yla grev ve toplu sözleflme hakk›na sahip olan kamu emekçileri hükümetin iflverenleri olan kamu idari birimlerini tehdit ederek kendileriyle toplu sözleflme imzalar›n› engellemeye çal›flt›¤›n› savunuyor. Grev ve Toplu Sözleflme haklar›n›n arkas›nda durmak
için Ankara’da olduklar›n› dile getiren Tüm-Bel Sen Genel Baflkan› Vicdan Baykara hukuki kazan›mlar›n›n bask› ve yasaklarla engellemeye çal›fl›ld›¤›n›, bu maksatla konfederasyonlar›na yönelik gözalt› ve tutuklamalar›n yap›ld›¤›n› ifade etti. Baykara “tabela sendikas› olmayaca¤›z” dedi ve taleplerini flöyle özetledi. ❐ Örgütlenme hakk›m›z› engellemeye ve sendikalar›m›z› susturmaya dönük hukuk d›fl› müda-
halelere son verilsin, as›ls›z iddialarla tutuklanan arkadafllar›m›z derhal serbest b›rak›ls›n, ❐ Ülkemizin kaynaklar› silahlanmaya de¤il; iflsizli¤i kal›c› bir flekilde çözmeye dönük üretkenli¤i art›racak kamu yat›r›mlar›na, e¤itim ve sa¤l›¤a ayr›ls›n. Daha sonra söz alan KESK Genel Baflkan› Sami Evren “T‹S görüflmelerinin bafllad›¤› bir dönemde alanlar da ›s›nmaya bafllam›flt›r. Hükümet sesimizi duymaz ve taleplerimizi görmezden gelirse mücadelemiz sürecektir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan sendika yönetiminden oluflan bir heyet taleplerini iletmek üzere Devlet Bakan› Hayati Yaz›c›o¤lu ile görüflmek üzere Baflbakanl›¤a gitti. (Ankara)
POL‹S SALDIRISI
Bursa Yürüyüflün ‹zmir kolu 17 Haziran günü Bursa’ya geldi. Heykel/Timurtafl Pafla’da KESK’e ba¤l› sendika üyeleri ve birçok devrimci, demokratik kurum temsilcileri ve üyeleri taraf›ndan karfl›lanan emekçiler, buradan Büyükflehir Belediye Binas› önüne kadar alk›fl ve sloganlarla yürüdü. Tüm-Bel Sen Genel Baflkan› Vicdan Baykara, kapitalizmin krizinin bedelinin emekçilere ödettirilmek istendi¤ine vurgu yapt›. Aç›klamada Konfederasyonlar›na yönelik yap›lan sald›r› da protesto edildi.
KESK’li emekçiler; “T‹S yoksa, grev var!”
ileri c i t e r ü y Ça ti isyan et
KESK’e yönelik sald›r›lar durmuyor
Rize’nin Pazar ilçesinin Subafl› Köyü’nde çay üreticileri, çaylar›n› satamay›nca Çaykur’a ait Melyat Çay Fabrikas› önünde eylem yapt›. Kamyona yükledikleri yafl çay bohçalar›n› önceki gün akflam saatlerinde Melyat Çay Fabrikas›’na getiren Subafl› köylüleri, “Çay›m›z› satam›yoruz. Köyde anons yap›ld› ve bugünden itibaren al›m› yap›lmayaca¤› söylendi. Çay elimizde kald›. Herkes çay sat›yor, biz neden satam›yoruz? Çay›m›z› özel sektöre satmam›z için her türlü engeli ç›kard›lar” diyerek eylem yapt›. Yap›lan aç›klamada fabrika yöneticilerinin kalan çay›n hepsinin al›naca¤›n› söylemesine ra¤men, imece ve iflçilerle çay top-
KESK’e yönelik gerçeklefltirilen gözalt› ve tutuklama furyas› bölgelerde gerçeklefltirilen eylemlerle protesto edilirken sald›r›lar da durmadan devam ediyor. Gerçeklefltirilen operasyonlar kapsam›nda gözalt›na al›n›p daha sonra b›20 Haziran günü Türkiye’nin pek çok yerinden ifl sözleflmeleri talebi ve konfederasyonlar›na yönelik gözalt› ve tutuklamalar karfl› Ankara’ya gelen KESK üyesi emekçiler Baflbakanl›¤a yürüdü. Saat 10.00’da Maltepe GMK Bulvar› üzerinde toplanan emekçiler bir saat kadar burada halaylar ve sloganlarla beklediler. Saat 11.00’de sloganlarla yürüyüfle geçildi. En
rak›lan KESK üyelerinden 7 kifli 16 Haziran Sal› günü jandarma destekli gerçeklefltirilen operasyonla yeniden gözalt›na al›narak ç›kar›ld›klar› mahkemece tutukland›. Yeniden gerçekleflen tutuklama furyas›n› protesto etmek için ‹zmir Adliyesi C Blok kap›s› önünde bir araya gelen KESK üyeleri sloganlarla sald›r›lar› protesto ettiler. Sald›r›lar› k›nayan KESK Genel Baflkan› Sami Evren, y›ld›ramayacaklar›n› belirtti. önde T‹S taleplerinin bulundu¤u pankart yer al›rken emekçi seli uzun kortejler halinde K›z›lay’a do¤ru akmaya bafllad›. Güvenpark’› dolduran binlerce emekçi ellerinde “KESK’e dokunma” yaz›l› dövizler, pankart ve bayraklar›yla renkli bir görüntü oluflturdu. Güvenpark’ta devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan konuflan KESK Genel Baflkan› Sami
land›ktan sonra 20 kilodan alacaklar›n› bildirdikleri ifade edildi. Bunun üzerine isyan eden üreticiler, toplad›klar› çay› kamyonlarla fabrika önüne getirerek, yere döktü. Fabrika önünde tepkilerini dile getiren üreticiler, “Her seferinde çay›m›z› satmak için fabrika önüne mi gelelim? Çay›m›z› Ali Bayramo¤lu’nun özel fabrikas›na m› satal›m? Çay›m›z› neden alm›yorsunuz?” dediler. Çaykur’un özellefltirilmesine de tepki gösteren üreticiler, fabrika müdürünün çay al›m yerinin tüm çaylar al›nana kadar aç›k tutulaca¤›na söz vermesiyle eylemlerini sonland›rd›. Ayr›ca çay fabrikas› müdürünün, eylemi görüntüleyen yerel bir muhabire haberi yay›nlamamas› için telkinde bulunmas› tepkilerin tüm bölgeye yay›lmas›ndan çekindiklerini gösterdi. (H. Merkezi)
alist Empery lara a k a t i l o p ler ü l y ö k › fl kar birleflti
TÜRK-‹fi’E DOMATES VE YUMURTA YA⁄MURU Bunun en son yaflanan örne¤i Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤i önünde yap›lan eylemde kendini gösterdi. Kamu toplu sözleflmelerinin 6 ay gibi uzun bir süredir sonuçlanmamas› ve Türk-‹fl’in pasif tutumunun da bunda etken olmas› nedeniyle iflçiler taraf›ndan hem hükümete hem de konfederasyonlara tepkiler büyümeye bafllad›. ‹stanbul’da birçok sendikan›n yer ald›¤› ‹stanbul fiubeler Platformu’nun organize etti¤i eylem Taksim AKM önünde bafllad›. AKP Hükümetine ve Türk-‹fl aleyhine sloganlarla bafllayan eylem bin befl yüze yak›n bir kalabal›k bir kitle ile gerçekleflti. AKM önünden Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤i’ne yürüyen kitle yolu
AB’ye uyum politikalar› kapsam›nda geniflletilen sömürü a¤›, ülkemizde iflçi ve emekçilerin üzerinde bir kara bulut gibi dolaflmaktad›r. Bu politikalarla birilikte köylüye yönelik sald›r›larda artmaktad›r. Kota, Çiftçi Kay›t Sistemi ve “Çiftçi denetleme” yasalar› kapsam›nda köylünün üretimi sekteye u¤ramaktad›r.
trafi¤e kapatt›. Güzergâh boyunca birçok kifli alk›fllarla iflçilerin yürüyüflüne destek sunarken, aç›klaman›n yap›laca¤› Temsilcilik önüne yaklafl›ld›¤›nda Türk-‹fl’e duyulan öfke doru¤a ulaflt›. Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcili¤i önünde duran kitle burada sadece Türk-‹fl aleyhine sloganlar atarak temsilcili¤i yuhalamaya bafllad›. ‹flçilerin tepkisi giderek büyüdü. Ve Türk-‹fl Temsilcili¤i yumurta ve domates ya¤muruna tutuldu ve arbede yafland›. Burada “Bizi satan› biz de satar›z”, “Türk-‹fl uyuma iflçiye sahip ç›k”, “Emek düflman› hükümet istifa” sloganlar› at›ld›. Bas›n aç›klamas›, yaflanan arbede ve Türk-‹fl’e duyulan öfke nedeniyle bir süre yap›lamad›. ‹flçilerin tepkisinin durmamas› nedeniyle bas›n aç›klamas›na bafllamak zorunda kalan Türk-‹fl ‹stanbul fiubeler Platformu sözcüsü Harb-‹fl Anadolu yakas› fiube Baflkan› Hüseyin Över’in konuflmas› iflçilerin att›klar› sloganlarla s›k s›k kesildi. Türk-‹fl Baflkanlar Kurulu’nu derhal toplanarak mücadele karar› almas› gerekti¤ini ifade eden Över, “Bizler iflçi s›n›f›n›n haklar›n› koruyan ve ›srarla savunan sendika yöneticileri istiyoruz. Gözümüzü boyamak için eyleme ça¤›rmay›n” dedi.
Köylülere yönelik gerçekleflen bu sald›r›lara karfl› Tüm KöySen fiubeleri Tekirda¤’›n Malkara ‹lçesinde 21 Haziran günü bir eylem gerçeklefltirdi. Eyleme Malkara’n›n 78 köyünden kat›l›m oldu. Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan gerçeklefltirilmek istenen miting engellendi. Ancak buna ra¤men Malkara Eski Pazar
Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan iflten ç›kart›lan ve iflten ç›kart›ld›klar› günden bu güne Örnekköy’de bulunan flantiyelerinde direniflte olan Kent Afi iflçilerine polis sald›rd›. 9 Haziran günü akflam saatlerinde flantiyeyi abluka alt›na alan çok say›da polis iflçilerin direnifli sonland›rmak için biber gaz› ve tazyikli su kullan›rken talimat›n ‹zmir Valisi taraf›ndan verildi¤i söylendi. ‹flçilere bulunduklar› alan› boflaltmalar› için 1 gün süre tan›nd› ve flantiyeyi terk etmemeleri halinde polis zoru ile oradan ç›kart›lacaklar› söylendi. ‹flçiler ise yaflananlara “Ya ölürüz ya kazan›r›z”, “‹fl-ekmek yoksa bar›fl da yok” sloganlar› ile karfl›l›k verdi ve Karfl›yaka Belediyesi Baflkan› Cevat Durak’› istifaya ça¤›rd›. Yaflanan sald›r›n›n ard›ndan konuflan Genel‹fl 5’Nolu fiube Baflkan› Mehmet Ç›nar flantiyeyi boflaltsalar bile eylemlerinin devam edece¤ini, her yerin eylem alan› oldu¤unu dile getirdi. Karfl›yaka Belediye Baflkanvekili Hüseyin Çal›flkan ise polis müdahalesinden haberleri olmad›¤›n› iddia ederek ‹zmir Valisini suçlad›. Çal›flkan “Bugün burada 40 iflçi var ise yar›n 1000 tane olacak, atefle benzin döküldü. Art›k sorumlusu biz de¤iliz” diye konufltu. 10 Haziran günü yaz›l› bir aç›klama yapan Karfl›yaka Belediye Baflkan› Cevat Durak ise polis müdahalesini savunmay› sürdürdü ve siyasi linç ve yarg›s›z infazla karfl› karfl›ya oldu¤unu, yaflanan bu yasad›fl› iflgale müdahale etmemifl olmas›na ise anlam veremedi¤ini dile getirdi. Polis bask›s›na direnen Kent Afi iflçilerinin direnifli dün oldu¤u gibi sürüyor. fiantiyede art›k direniflteki bütün iflçiler ve iflçilerin aileleri kal›yor. (‹zmir)
Evren “T‹S yoksa grev var” dedi. Evren’in konuflmas›n›n ard›ndan saat 13.00’te son bulan eyleme D‹SK, TMMOB, TTB, Halkevleri, ESP, BDSP, Partizan, DHF, Kald›raç, Mücadele Birli¤i, DTP, ÖDP, EMEP ve SDP kat›larak destek verdi. (Ankara)
Türk-‹fl’e büyük tepki iflçilerden geldi! Krizden en belirgin flekilde etkilenen iflçi ve emekçilerin öfkesi soka¤a taflt›. Mezarda emeklilik, her gün yap›lan zamlar, iflten atmalar sendikas›zlaflt›rma, toplu sözleflmelerde “0” zam dayatmalar›, komik ücret art›fllar› örgütlü kesimlerin yo¤un tepkisine yol açmaya devam ediyor.
D‹REN‹fiTEK‹ ‹fiÇ‹LERE
Bu eylem niteli¤i itibariyle süreç aç›s›ndan önemli ipuçlar›n› içermesi bak›m›ndan önemli olmufltur. ‹flçi s›n›f›n›n bedeller ödeyerek elde etti¤i haklar›n bir ç›rp›da al›nmaya çal›fl›lmas› ve Türk-‹fl’in iflçi s›n›f› üzerinde yaflanan bu sald›r›lara karfl› etkin bir mücadeleyi örmek yerine krizin faturas›n› halka ödetmek isteyen patronlar›n tam da bunu amaçlayan “Kriz varsa çare var” adl› kampanyas›na aç›ktan destek veren tutumu taban› oldukça rahats›z etmeye bafllam›flt›r. Söz konusu eylemde iflçi öfkesinin çok bariz bir biçimde kendini göstermesi, ilerleyen dönemlerde bu öfkenin yay›lmas›n›n da iflaretini vermektedir. Kazan›lm›fl haklar›n bir bir al›nmaya çal›fl›lmas›na karfl›n iflçi s›n›f›n›n eylemleri giderek büyüyor, her geçen gün direnifl say›s› art›yor, direnifllerin yan› s›ra kitlesel yürüyüfller düzenleniyor. Kamu iflçilerinin özel sektöre göre olan daha iyi koflullar›na ra¤men kamu iflçilerinden tepkisinin büyük olmas› irdelenmeyi hak ederken yar›nlara dair s›n›f›n› kabaran öfkesi bak›m›ndan önemli ipuçlar›n› da içeriyor. ‹flçi s›n›f›n›n sokaklara ç›kmay› özledi¤i bu eylemlerle kendini gösteriyor. (‹stanbul)
KR‹Z‹N VURDU⁄U fiEH‹RL‹, KÖYE DÖNÜYOR Kriz, büyük flehirleri umut olmaktan ç›kard›. Gün geçtikçe büyüyen iflsizlik, yükselen hayat bahal›l›¤›, iflas eden küçük esnaf, yoksulluk flehirleri yaflanmaz hale getirdi. Krizin ma¤duru halk, çareyi köye geri dönmekte buldu. Özellikle 70’li y›llardan itibaren köylük bölgelerden büyük flehirlere do¤ru akan göç, krizle birlikte tersine döndü. Tar›m politikas›n›n bitirdi¤i köylünün, ifl bulamayan köylü gençli¤in, tek umudu haline gelen büyük flehirler ekonomik krizle birlikte “gazap üzümleri”ne döndü. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› Yoksul Sevk Zab›ta Amirli¤i’nin verilerine göre, 2008 y›l›nda krizin de etkisiyle ‹stanbul’u terk edenlerin say›s›, bir önceki y›la göre yüzde 100 artm›fl durumda. 2007’de 558 aile geçinemedi¤i gerekçesiyle ‹stanbul’u terk ederken, bu say› 2008’de 1144’e ç›kt›. Krizin etkili oldu¤u y›l›n ilk yar›s›nda 460 aile ‹stanbul’dan göç ederken bu say› ikinci yar›s›nda 684’e ç›kt›. Geriye göç en fazla Kürt illerine ve Karadeniz Bölgesi’ne yaflanmaktad›r. “‹stanbul’da ekmek paras› kazanam›yoruz, köyümüze dönmek istiyoruz” diyen yüzlerce insan, ‹stanbul’da “tutunamad›¤›” gibi köye dönecek maddi güce de sahip de¤il. Köye geri dönüflleri özendirmek için belediye taraf›ndan sa¤lanan yard›mlar›n (bilet, yol ücreti, kredi vb.) yetersiz oldu¤unu ifade eden GÖÇ-DER üyesi aileler, gittikleri köylerinde OHAL uygulamalar›n›n, ambargolar›n son bulmas›n›, tar›m ve hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesini, zararlar›n›n karfl›lanmas›n›, yeterli sa¤l›k, e¤itim ve bar›nma olanaklar›n›n sa¤lanmas›n› istiyor. (Ankara)
Meydan›’nda bir araya gelen yüzlerce köylü burada yapt›klar› konuflmalarla eylemi gerçeklefltirdi.
Ruhi Gündo¤an yapt›. Hemen
de bir konuflma yapt›. Günerbü-
ard›ndan sözü alan Tüm Köy-
yük,
Sen Örgütlenme Uzman› Sat›l-
ülkemiz köylüsünün sömürüsü-
m›fl Baflkaya ald› ve köylülü-
nün katmerleflti¤ini ve bu sömü-
Eylemde miting alan›na “IMF ye de¤il köylüye bütçe”, “Köylü milletin efendisidir kölesi de¤il” Tüm Köy-Sen imzal› pankartlar as›ld›. Aç›l›fl› Tüm Köy-Sen Malkara fiube Baflkan›
¤ün ülkemizde önemli bir güç
rü k›skac›nda ç›kar›lan yasalar›
oldu¤unu belirterek örgütlenme
anlatt›. Konuflmalar›n ard›ndan
ça¤r›s›nda bulundu. Köylülerin
köylüler ekim ve hasatta yafla-
oldukça ilgi gösterdi¤i eylemde
d›klar› s›k›nt›lar› anlatt›. Anla-
Tüm Köy-Sen Lüleburgaz fiube-
t›mlar›n akabinde eylem alk›fllar-
si ad›na Taner Günerbüyük
la sona erdi. (‹stanbul)
emperyalist politikalarla
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
26 Haziran-9 Temmuz 2009
“Hiçbirimizde bir parça onur kalmad›!” yakaca¤›z, sizi de içinde yakaca¤›z hem de!’ diyorlard›. Köyümüzü yakmadan bir hafta önce elektri¤imizi kestiler. O zulüm unutulur mu hiç! Her gün bir-iki erke¤i al›p köy meydan›nda dövüyor, direnen olunca da gözümüzün önünde öldürüyorlard›. Sonra da ‘bunlar teröristti, çat›flmada öldürdük’ diyorlar-
Ifl›l ›fl›l “büyük”flehirlerin karanl›kta kalan yüzlerinin sahipleri, canlar›ndan olmamak için ç›kt›klar› yolun son dura¤› büyük flehirler olmufl insanlardan biridir Pürüze Ana… “Yaflad›klar›n›z› anlat›r m›s›n›z?” diye sorunca k›r›k bir Türkçe’yle “Bir an bile unutam›yoruz o günleri k›z›m inan, her anlatt›¤›mda yeniden yafl›yorum!” diye bafll›yor anlatmaya: “Bizim, Tatvan’da, yaflad›¤›m›z köy; korucu olmamakta direnen köylerden bir tanesiydi. ’93 senesi köylere bask›lar›n en çok oldu¤u bir dönemdi. O dönem hemen her gün jandarma, asker kap›m›za dayan›yor, ‘ya korucu olursunuz ya da evinizi bafl›n›za y›kar›z’ diye tehdit ediyorlard›. Çevredeki birkaç köy bu zulme daha fazla dayanamad›, korucu oldu. Ama biz korucu olmak istemiyorduk. Allah’›n günü operasyon yap›yorlar, evimizi etraf›n› silahlarla tar›yorlar. Her gece tüm evlerden a¤lama sesleri geliyordu. Çocuklar›m›z›n psikolojisi bozulmufltu art›k. Giderek operasyonlar›n› s›klaflt›r›yorlard›. Tehdit, dayak ve hakaretler de artm›flt›, ‘evinizi
yan›m›za gelemeyen komflular›m›z›n meydandaki cesetleriydi. Gece köyü yakan askerler bulduklar› herkesi meydana getirip öldürmüfller. O gün tüm köy kaçt›k oradan. Yolda, erkekleri öldürmesinler diye, onlara kad›n k›yafeti giydirdik. Hiçbirimizde onur, bir parçac›k insanl›k b›rakmad›lar. Benim o vakit befl çocu¤um vard›. Evimiz, hayvanlar›m›z, küçük bir de tarlam›z vard›. Ama her fleyimiz telef oldu. Elimiz bombofl ‹stanbul’a geldik. Büyük o¤lum 10 yafl›ndayd›. Köyde okula gidiyordu. Ama buraya gelince paras›zl›ktan onu ifle verdik.”
Milyonlarca insan “zorunlu göç” ma¤duru!
d›. Hatta benim 60 yafl›ndaki day›m› da öldürüp ‘terörist’ dediler. Köyü yakacaklar› gece, sabaha kadar silah seslerinden uyuyamad›k. Her yere roket atarlarla sald›rd›lar. Korkumuzdan tüm köy üç eve yerlefltik. Bu evler de ma¤arayd›, kullan›lm›yordu. A¤layanlar, a¤›t yakanlar… Bir yandan cay›rt› sesleri bir yandan ah›rlarda kapal› kalan hayvanlar›n ba¤›rt›s›… Sabahleyin ma¤aradan ç›kt›¤›m›zda gördüklerimi bin y›l yaflasam gene unutamam! Evler küle dönmüfl, hayvan cesetlerinin kokusu dünyay› sarm›fl, en kötüsü de evlerinden kaç›p
1987 y›l›ndan beri T. Kürdistan›’nda uygulanan “zorunlu göç” ile birlikte Kürtlerin yaflad›¤› bu co¤rafya, bafltan afla¤› yak›lm›fl ve insans›zlaflt›r›larak hem gerilla faaliyetine darbe vurulmak istenmifl hem de Kürtler üzerinde zulüm ve bask› uygulanarak, Kürtler sindirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Köyleri korucu olmaya zorlayarak “kardefli kardefle” k›rd›rma politikas› gütmüfl, korucu olmayan köyler ise her türlü onur k›r›c› afla¤›lamaya, hakarete, daya¤a maruz b›rak›lm›fl; yetmemifl kurflunlanm›fl, “terörist” olmufl, evleri bafllar›na y›k›lm›fl, köyleri yak›lm›fl… Onlar da son çare büyükflehirlere kaçm›fllar. “Zorunlu göç”, “köy boflaltma” sonucu olarak resmi rakamlara göre bile 3428 köy boflalt›lm›fl, oysa bu say› 4 binin üstünde! Bu da flu anlama gelir ki; 3 milyon civar›nda insan zorla yerinden edilmifltir! TC, bugünlerde köylerinden ç›kar›lanlar›n “zararlar›n›n ödenmesi” ad›yla ç›kard›¤›
5233 say›l› yasa ile AB ve dünya kamuoyunun gözünü boyayarak bu insanl›k d›fl› uygulaman›n sonuçlar›ndan, k›sa sürede ve düflük bir maliyetle kurtulmak istemektedir.
Em gûnden xwe dixwazim! 17 Haziran Cumartesi günü “zorunlu göç” ma¤durlar› ile Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Göç-Der bu konu ile ilgili bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Eylemde bir konuflma yapan Göç-Der Baflkan› Sami Özgen, devlet gözünde birer potansiyel terörist olarak görülen Kürtlerin yaflad›klar› yerlerin bafltan afla¤› yak›larak insans›zlaflt›r›ld›¤›n› ve bunlar› yaparken devletin, de¤il uluslararas› insan haklar›na kendi iç hukukuna bile riayet etmedi¤ini söyledi. Göçe tabi tutulanlar›n tüm maddi ve manevi zararlar›n›n en adaletli biçimde karfl›lanmas› gerekti¤ini belirten Özgen, taleplerinin yaflanan insanl›k d›fl› olaylar›n faillerinin yarg›lanmas› oldu¤una dikkat çekti. (‹stanbul)
Mersin Akdeniz GÖÇ-DER Hukuk Komisyonu Baflkan› Muzaffer Akad “Göç Haftas›” nedeniyle yapt›¤› aç›klamada 14 Haziran 1934 tarihinde ç›kar›lan “2510 Mecburi ‹skan Yasas›” ile bugüne kadar milyonlarca insan›n zorla göç ettirildi¤ine de¤indi. Akad konuflmas›nda “En büyük toplumsal trajedilerden olan zorunlu göç, 1987’de ilan edilen OHAL ile daha kapsaml› hale getirildi.” dedi.
Günlük Gazetesi’ne bir ay kapatma cezas› DERS‹M’DE OPERASYON Dersim Bor/Ç›ral› köyünde operasyonlara ç›kan kolluk güçleri ile gerillalar aras›nda ç›kan çat›flmada ilk edinilen bilgilere göre 1 asker ölmüfl 3 asker de yaralanm›flt›r. Ard›ndan operasyonlar›n› yo¤unlaflt›ran kolluk güçleri köyü bombalam›fllard›r. Bu arada Dersim merkez, Pülümür, Nazimiye, Ovac›k ve ayn› zamanda Hozat Ça¤larca, Kalecik, Ali Bo¤az›’nda operasyonlar yo¤unlaflt›r›lm›flt›r. (Dersim Partizan)
Ekonomik krizin gün geçtikçe daha da derinleflmesi ve Kürt ulusal sorununda devletin ç›kmaza girmesi egemenlerin
KAPATMA KARARIYLA ‹LG‹L‹ BASIN AÇIKLAMASI
Esentepe’de patlama Yerel kaynaklardan ald›¤›m›z bilgilere göre Tunceli’nin Esentepe Mahallesi’nde patlama meydana geldi. Çok say›da polis olay yerine sevk edilirken, patlaman›n meydana geldi¤i bölgede yo¤un arama yap›ld›. Tunceli Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› bomba imha ekipleri de olay yerine giderek incelemelerde bulundu.
Günlük Gazetesi’nin 1 ay süreyle kapat›lmas›, Erzincan’da ‹flçi-Köylü çal›flanlar›n›n tutuklanmas›, Ankara’da ÖSS’ye karfl› eylem yapan ö¤rencilere devletin kolluk güçlerinin sald›rmas› bu sald›r›lar›n daha da boyutlanaca¤›n›n iflaretleridir.
sald›r›lar›n› daha da boyutland›rm›flt›r. DTP’ye ve KESK’e yap›lan operasyonlar, devrimci ve demokrat bas›na yönelik toplatma ve kapatma cezalar› bunlar›n en somut örnekleridir. Yine son süreçte
Saylan öldü ama
Egemenlerin Kürt sorununa yönelik “çözüm” söylemlerinin artt›¤›, PKK’nin ateflkes ilan ederek Kürt ulusal sorununda bar›fl taleplerinin öne ç›kt›¤› böylesi bir dönemde, T. Kürdistan›’na dönük askeri operasyonlar›n artmas› gibi Kürt Ulusal Hareketi’nin sözcüsü olan bir gazetenin böylesi bir pervas›zl›kla kapat›lmas› Türk egemenlerinin Kürt sorununa bak›fl aç›s›n› bir kez daha göstermektedir. Bar›fl için uzat›lan ele kurflun s›kan, floven,
Türkan Saylan’›n ölümünden sonra bofl kalan “k›z çocuklar›m›z›n kurtar›c›s›” maskeli asimilasyon “kraliçesi” koltu¤unun yeni sahibi belli oldu! Daha önce de çocuklar ile Filistin için yapt›¤› “yard›mlar” ve ak›tt›¤› timsah gözyafllar›yla ne kadar vicdanl› oldu¤unu “kan›tlayan” Emine Erdo¤an, Saylan’›n misyonunu üstlendi. Erdo¤an’›n bu çabalar›; egemenler aras› klik çat›flmas›nda emperyalistlerin politikas›na en uygun misyonu çizen AKP kli¤inin, Kemalist kli¤in elindeki “k›z çocuklar›n›n okumas›” yani asimilasyon politikas›n› elde ederek bir üs daha kazanmak istemesinin bir sonucudur. 10 Haziran günü “dünyaca ünlü” Naomi Campbell ile bir araya gelen Erdo¤an “Han›m”, “k›z çocuklar›n›n e¤itiminde karfl›lafl›lan güçlükler” üzerine sohbet etti. Moda kampanyas›ndan elde etti¤i paralar› “nereye ba¤›fllayaca¤›” konusunda akl› kar›flan Campbell’in yard›m›na koflan Erdo¤an, onu kendi projelerine yard›m etmesi konusunda “ikna” etti! Birbirlerine bol bol iltifat eden ikili medyaya nefleli ve samimi pozlar verdiler, Campbell Erdo¤an’›n ne kadar ak›ll› bir kad›n oldu¤u konusunda bir konuflma yapt›. Kameralara yans›yan bu sahte duyarl›l›¤›n anlams›zl›¤›; bir yanda kan gölüne çevrilen Ortado¤u gerçe¤i bir yanda hapishanelere doldurulan Kürt çocuklar›n›n parmakl›klar ard›ndan bakan gözlerinden okunuyor. (H. Merkezi)
faflist bak›fl aç›s› her ne kadar “demokrasi”yi dilinden düflürmese de bas›n özgürlü¤üne yönelik bu tutumu, demokrasiden ne anlad›¤›n› göstermektedir. Günlük Gazetesi ‹stanbul 12. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan iki yaz› ve haber foto¤raf›n› gerekçe gösterilerek bir ay süreyle kapat›ld›. Bu kapatma davalar›n›n alt›nda yatan devletin Kürt sorununa tahammülsüzlü¤üdür. Bu olay› protesto etmek için ‹stanbul Gazeteciler Cemiyeti’nde 11 Haziran 2009 tarihinde bir araya gelen Günlük gazetesi çal›flanlar› bir bas›n toplant›s› düzenlediler. Toplant›da “Günlük gazetesinin, yay›nlad›¤› belgelerden dolay› de¤il de gazetenin en genifl demokratik çevrelerle, ayd›nlarla diyalog kurma yönünde att›¤› ad›mlardan duyulan kayg›dan dolay› kapat›ld›¤›” belirtildi. (‹stanbul)
Adana’da tutuklanan çocuk say›s› 84’e ç›kt› n›n örgüt üyesi kabul edilip cezaland›r›lmas› devletin Kürt sorununa yaklafl›m›n› ortaya koymaktad›r” denildi.
asimilasyon yafl›yor!
ÇOCUKLARA HAP‹SHANEDE ‹fiKENCE
Adana’da, 4 çocu¤a daha yasad›fl› örgüt propagandas› yapmaktan ceza verildi ve böylece a¤›r cezaya çarpt›r›lan çocuk say›s› 84’e yükseldi. ‹HD Adana fiubesi’nin yay›mlad›¤› rapora göre 3 Haziran 2008’den 28 Nisan 2009’a kadar 11 ayl›k süreç içerisinde 18 ve 15 yafl alt› 67 çocu¤a indirimlerden sonra toplam 290 y›l 3 ay ceza verilmiflti. Yap›lan aç›klamada “Yasin Hayal bomba att›¤› halde örgüt üyesi say›lmad›. Türkiye’de tafl ve slogan atan Kürt çocuklar›
MEZARLAR AÇILSIN
Adana’da tutuklu bulunan 7 çocuk 4 ay hapishanede kald›klar› süre boyunca yaflad›klar› iflkence ve kötü muameleyi anlatt›. B›rak›lan çocuklar her yerde iflkence, sözle ve elle taciz ve psikolojik bask›ya maruz kald›klar›n› söylediler. Mardin Hapishanesi’nden Haller ve Gözlem Raporu ad›yla yay›mlanan belgede de çocuk tutuklular›n yaflad›klar› iflkenceyi görmek mümkün. “Ma¤dur M.Ö. (17 yafl›nda, lise ö¤rencisi) beyan›nda 16. 06. 2009 tarihinde Diyarbak›r 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde duruflmalar› bittikten sonra 13.30 civarlar›nda ring arac›na binerek Mardin Ceza-
evi’ne do¤ru yola ç›kt›klar›n›, ring arac›nda iken flark› söylediklerini, görevli askerlerin kap›ya vurarak ‘siz teröristsiniz, Ermenisiniz’ fleklinde hakaret ettiklerini, cezaevine girdi¤inde ring arac›nda 15 dakika bekletildiklerini, di¤er tutuklular indirildikten sonra ring arac›n›n kap›s› aç›larak ‘niye rahat durmuyorsunuz’ denildi¤ini sonra elleri kelepçeli olarak ring komutan› taraf›ndan dövülmeye baflland›klar›n› anlatt›. ‘Di¤er askerler de bizi dövdüler, aralar›nda sivil giyimli bir kifli vard›. Vücudumun çeflitli yerlerinde yaralar oldu. Cezaevinde suç duyurusunda bulunduk. Adli t›pa ç›kar›ld›k. Ancak bize herhangi bir rapor verilmedi’ dediler. Yap›lan gözlemde; P.‹.’›n sa¤ elinde, boynunda, ayak bileklerinde ve s›rt›nda yara izi oldu¤u tespiti yap›ld›. M.Ö.’in sol baca¤›n›n alt k›sm›nda ekimoz izi, s›rt k›sm›nda morarma izlerinin oldu¤u, bo¤az›nda yara izi oldu¤u tespiti yap›ld›.” (Mersin)
‹HD Diyarbak›r fiubesi, 13 Haziran Cumartesi günü Kofluyolu Yaflam Hakk› An›t› önünde “Kay›plar bulunsun, failler yarg›lans›n” slogan› ile bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. Gözalt›nda kaybedilenlerin ak›betlerinin ailelerine aç›klanmas› ve katillerin yarg›lanmas› için bafllat›lan eylemde kaybedilenlerin foto¤raflar› tafl›nd› ve “Failler belli, kay›plar bulunsun” pankart› aç›ld›. Kay›p yak›nlar› ayr›ca, “Babam› istiyorum”, “Onlar halen kay›p”, “Çocuklar›m› istiyorum” dövizlerini tafl›nd›. Y›llard›r yak›nlar›n›n ak›betlerini dahi ö¤renememenin ac›s›yla Kofluyolu’nda bir araya gelen kay›p yak›nlar› ad›na kamuoyuna ‹HD Diyarbak›r fiube Sekreteri Burhan Zooro¤lu seslendi. Zooro¤lu1990’l› y›llarda yaflanan cinayetlerin bafl sorumlusu olarak dönemin Baflbakan› Tansu Çiller, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet A¤ar ve katillerin yandafllar› n› gösterdi. Bugünde katliamlar›n sorumlular›na dokunulmad›¤›na de¤inen Zooro¤lu, geçen hafta ‹HD olarak Diyarbak›r’›n Kulp ilçesinde yapt›klar› inceleme sonucunda 105 civar›nda kimsesizlere ait mezar tespit ettiklerini belirterek, bu mezarlar›n aç›lmas›n› ve kime ait oldu¤unun tespit edilmesini istedi. Aç›klaman›n ard›ndan oturma eylemi devam etti. (H. Merkezi)
TORBALI’DA KÜRT A‹LELERE SALDIRI ‹zmir’e ba¤l› Torbal› ilçesinde bulunan Balkanlar Süt Ürünleri Fabrikas› sahibinin, fabrikan›n ç›kartt›¤› gürültüden rahats›z olan iflçi ve köylülere düzenledi¤i sald›r›da 1’i a¤›r olmak üzere 7 kifli yaraland›, olaylar›n ard›ndan 12 kifli ise gözalt›na al›nd›. Fabrika sahibi Halil Duran’› jeneratörden ç›kan gürültü nedeniyle uyaran köylüler uyar›da bulunduklar› günden bir gün sonra ‹zmir’den gelen bir grup ülkücü taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›klar›n› dile getirdiler. Köylülerin evlerinin etraf›ndan 6-7 araç ile korna çalarak gürültü ç›kartan ülkücülere kornaya basmamalar›n› söylemek için evinden ç›kan Abdullah Çak›rca’ya “Defolup gidin buradan, Kürtlerin burada ifli yok” diyerek sald›ran faflistler, bu arada etraftaki di¤er evlerden ç›kanlara da sald›r›da bulundular. Yaflananlar› anlatan Abdullah Çak›rca’n›n annesi ‹nci Çak›rca olay s›ras›nda kendisinin de sopalar ile dövüldü¤ünü dile getirdi. Eski Ülkü Oca¤› üyesi olan Halil Duran’›n yan›nda 5 y›ld›r çal›flan fiükran Çak›rca ise olaylar›n yat›flmas› için Duran ile görüflmeye gitti¤ini ancak kendisinden “Siz Kürtler buradan gidene kadar bu ifl böyle olacak” yan›t›n› ald›¤›n› söyledi. Gece geç saatlerde “Ya Allah Bismillah” sesleri ile yaflananlar›n gürültüden flikâyet edilmesi bahanesi ile gerçekleflti¤ini ancak yap›lan sald›r›n›n tam anlam›yla faflist bir sald›r› oldu¤unu dile getiren köylüler, köyde can güvenliklerinden endifle ettiklerini de belirtti. Yaflanan sald›r›n›n ard›ndan ‹HD ‹zmir fiubesi de bir heyet oluflturarak köyde incelemede bulundu. (‹zmir)
Polisin elini tutan yok Günlük yaflam›n “ola¤an” bir parças› haline gelen polis fliddeti dur-durak bilmiyor. Faflizmin eli kanl› kolluk güçleri, kendilerine tan›nan “yetkileri” oldukça “cömert” bir biçimde kullan›yor. Tüm faflist yönetimlerde oldu¤u gibi, ülkemizde de on y›llard›r elini-kolunu sallayarak, “öldürme hakk›” da dahil, her türden fliddet hakk›n› kullanan polis, egemen s›n›flar›n “polisin eli-kolu ba¤l›” propagandalar›n›n akabinde, daha önceleri yasal dayana¤› belli s›n›rlar içinde olan “s›n›rs›z fliddet kullanma” hakk›n›n yasal çerçeveye kavuflturulmas›yla birlikte, daha rahat bir soluk ald›! Polisin, yasalar›n verdi¤i dokunulmazl›k z›rh›na bürünmesi, polis fliddetinde adeta bir “patlama” yaflanmas›n› da beraberinde getirdi. Polis fliddeti ne meslek dinledi ne de flehir. Üzerindeki üniforman›n gücünü ve kendisine verilen yetkiyi sonuna kadar kullanan polisin uygulad›¤› fliddete dair hemen her gün bir ve kimi zaman ayn› gün içinde birkaç uygulama gündeme geldi. Polisin bu uygulamalar›na dönük yap›lan flikayetler ise, “do¤ald›r” ki sonuçsuz kald›. Ya fliddeti uygulayan polis/polisler “bulunamad›” ya da göstermelik “ceza”larla kamuoyu yan›lt›lmaya-yat›flt›r›lmaya çal›-
fl›ld›. Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV), Haziran 2007’de de¤ifltirilen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’ndan bu yana art›fla geçen polis fliddetini araflt›rarak, raporlaflt›rd›. T‹HV raporuna göre, bu son iki y›lda 13 kifli gözalt› merkezlerinde yaflam›n› yitirdi. 53 kifli polis silah›yla yaraland›, 416 kifli iflkence ve kötü muamele gördü. Polisin dur ihtar›na uyulmad›¤› gerekçesiyle atefl açmas›, gösterilere müdahale etmesi, gerçeklefltirdi¤i ev bask›nlar› s›ras›nda silah kullanmas› sonucunda ise, toplam 40 kifli yaflam›n› yitirdi. T‹HV ayr›ca 416 iflkence ve kötü muamele olay›n›n hangi yöntemlerle ve kaç kifliye gerçeklefltirildi¤ini de ayr›nt›l› olarak rapor ediyor. T‹HV raporundaki iflkencekötü muamele da¤›l›m› flöyle: Kaba Dayak: 230, Hakaret: 57, Biber Gaz›: 47, Tehdit: 34, Bas›nçl› Su ve So¤uk Su Tutma: 11, Sözlü Taciz: 7, Öldürme Tehdidi: 5, Tecavüz tehdidi: 5, Haya Burma: 4, So¤uk ve karanl›k bir ortamda bekletme: 3, Diz üstünde veya hareketsiz bekletme: 3, Aç ve susuz b›rakma: 2, Copla tecavüz: 2, Nefessiz
23 fiubat 2009’da ameliyata al›narak damak bölümünde bulunan kanserli bölge al›nd› ve protez tak›ld›. Ama bu operasyondan sonra kulak alt›nda bir kitle büyümeye bafllad›. 24 Nisan günü biyopsi için al›nan parça sonucu bu bölgede de ameliyat› gerektiren kanserli bir kitleye rastland›. 30 Nisan’da belli olan rapora ra¤men ancak 10 Haziran 2009 Çarflamba günü ameliyata al›nd›. Halk›n Hukuk Bürosu taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada “Güler Zere aç›k yasa hükümleri dikkate al›narak derhal serbest b›rak›lmal›d›r. Aksi tutum ve uygulaman›n yeni bir ölüme neden olaca¤› unutulmamal›d›r. Kamuoyunu bu ölüme izin vermemeye ça¤›r›yoruz” denildi. Ayr›ca 12 Haziran günü Adana’da yap›lan aç›klama ile Zere’nin serbest b›rak›lmas› talep edildi. (H. Merkezi)
220. HAFTA 220. kez oturma eyleminde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 2004 y›l›nda K›rklareli ‹¤neada’da jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nd›ktan sonra kendisinden bir daha haber al›namayan Tolga Baykal Ceylan’›n ak›betini sordu. Eyleme haftan›n konuk yazar› olarak Y›ld›z Ramazano¤lu kat›ld›. Oturma eyleminde konuflan Ceylan’›n annesi Kadriye Ceylan, o¤lunu jandarmalar taraf›ndan gözalt›na al›nd›ktan sonra bir daha göremedi¤ini kaydetti ve “O¤lumu kaybettiler, bu ac›y› anlatmak çok zor, insan kaybetmenin hiç flekilde gerekçesi olamaz. O¤lumun faillerinin ortaya ç›kar›lmas›n›, yarg›lanmas›n› istiyorum” dedi. Ard›ndan konuflan Y›ld›z Ramazano¤lu, Türkiye’de Kürtlerin, Türklerin Araplar›n ve 72 milletin yüz y›llard›r bir ahenk ve kardefllik içinde yaflad›¤›n› belirterek, “Fakat insanlar›n dar kal›p içine sokulmas›, tek tiplefltirilmesi u¤runa bu zulümler bafllad›” dedi.
Elelçi ailesine polis tehditi Türkiye’de hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir durum Mersin’de yafland›. M. Elelçi’yi katleden devletin kolluk güçleri, suç duyurusunda bulunan ailesini tehdit etti. Newroz kutlamalar›na kat›lan Mustafa Elelçi kutlamalar s›ras›nda gözalt›na al›nm›fl, yasad›fl› örgüt propagandas› yapmaktan tutuklanarak Mersin E Tipi Hapishanesi’ne konulmufltu. 18 May›s 2009’da konuldu¤u hapishanede, giriflinden 11 saat sonra yata¤›nda ölü bulunan M. Elelçi’nin ailesi olayla ilgili suç duyurusunda bulunmufltu.
b›rakma: 2, Ç›plak b›rakma: 2, ‹stenilmeyen hareketlere zorlama: 2. T‹HV, bu olaylar›n 168 tanesinin sokakta gerçekleflti¤ine ve bunun da resmi mekan d›fl› iflkencenin yo¤unlu¤unu gösterdi¤ine de iflaret ediyor. Egemen s›n›flar›n bekas›n› korumaya dönük konumland›r›lan ve ideolojik olarak faflizmin normlar›na uygun bir donan›ma sahip olan polislerin uygulad›¤› fliddet, bu fliddetin hedefinde en baflta da hak arama mücadelelerinin oldu¤u ve bu mücadelelerin sistemin krizinin derinleflmesine paralel olarak art›fla geçti¤i gerçekli¤inden
Mustafa Elelçi’nin a¤abeyi Abdülkadir Elelçi polis taraf›ndan tehdit edildi¤ini söyledi. “Bu davay› ölünceye kadar sürdürece¤iz, ne yapars›n›z yap›n” diyerek polisleri kovdu¤unu aç›klad›. (H. Merkezi)
hareketle, önümüzdeki dönemde daha da artarak sürece¤ini söyleyebiliriz. Bu fliddete dur diyecek olanlar ise, polisin elini güçlendirmek için yasa ç›karanlar›n temsil edildi¤i mahkemeler de¤il, emekçi y›¤›nlar›n mücadelesi olacakt›r.
Erzurum Hapishanesi’nde de¤iflen bir fley yok
Güler Zere serbest b›rak›ls›n
Tecrit hapishanelerinde tutulan tutsaklar›n sa¤l›k durumlar› sürekli kamuoyunun gündemlerinden biridir. Bu konudaki son örnek ise Karatafl Kad›n Hapishanesi’nde tutulan hükümlü Güler Zere’dir. Zere 10 y›l› aflk›n süredir tutukluydu ve hapishane koflullar›nda flu an kanser hastal›¤› ile mücadele ediyor. 2008 y›l›nda tutuklu bulundu¤u Elbistan Hapishanesi’nden Adana’ya Balcal› Hastanesi’ne kanser teflhisi ile getirildi ve a¤z›ndan al›nan parçalar›n sonucu bu kanserin kötü huylu bir kanser oldu¤u ortaya ç›kt›. Ard›ndan geçici olarak Karatafl Kad›n Hapishanesi’ne getirildi.
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
26 Haziran-9 Temmuz 2009
tek çeflide inmifl durumda. Erzurum H Tipi Hapishane“‹darenin diyalogsuzluk çizgisi si’nde yaflad›klar› hak gasplar›n› ansürüyor. 1. Müdür görüflmeleri kalatan tutsak Partizanlar geçti¤imiz bul etmiyor. Bu görevi tutsaklarla ay yaflanan direniflin ard›ndan çok bafl›ndan beri sorunlu olan 2. Müiyi bir anlaflma olmasa hapishanedüre b›rakm›fl durumda” diyen tutnin özgün durumundan ve eylemin görece baflar›l› olmas›ndan dolay› idarenin anlaflman›n ard›ndan da“Eylemin-anlaflman›n en önemli ha da pervas›zlaflt›¤›n› belirttiler. kazan›m› hücre cezalar› ‹ntikam alma duygusu ile hareket edildi¤ini dile getiren Partizanlar d›fl›ndaki disiplin cezalar›n›n “Anlaflmada olan kendilerinin kaortak etkinliklere ç›k›fl› engellebul etti¤i, etmek zorunda kald›¤› baz› maddeleri yok say›yorlar. meyece¤i biçimindeki genelge Örne¤in genel aramalarda tutuk- hükmünün uygulanaca¤› madlu-hükümlülere ait defterlere ‘indesi idi. Bu maddenin uygucelemek üzere’ el koyma tutumu land›¤›na tan›k olmad›k.” kanuna ayk›r› oldu¤u için elefltirilmiflti. Ancak bir ay önceki aramasaklar flöyle devam ediyorlar; “Eyda yine defterler al›nmaya çal›fl›ld›. lemin-anlaflman›n en önemli kazaKitap da¤›t›m› ayda bir kez dedikn›m› hücre cezalar› d›fl›ndaki disipleri halde iki ayda bir yap›yorlar” lin cezalar›n›n spor, sohbet gibi ordediler. tak etkinliklere ç›k›fl› engellemeyeYap›lan aç›klamaya göre yece¤i biçimindeki genelge hükmümeklerin kalite ve miktar›nda sonün uygulanaca¤› maddesi idi. Bu runlar devam ediyor. Özellikle kulmaddenin uyguland›¤›na tan›k ollan›lan k›yma yenilmeyecek at›klarmad›k. Ancak ortak etkinlik saatledan elde ediliyor ve her seferinde rinin daralt›ld›¤› (haftada 1.5-3 saay›klanmak durumunda. Kahvalt›l›k at) bir gerçek. Bununla beraber Cilk 2-3 hafta iki çeflide ç›kar›ld›ktan 1’de kalan ve PKK d›fl›nda olan biz sonra sonradan gene ço¤unlukla
Bahar›n cesaret veren yüre¤i ile...
Ramazano¤lu’nun ard›ndan bas›n aç›klamas›n› ‹HD Kay›plar Komisyonu Üyesi Öz-
gür Sevgi Göktafl okudu. Göktafl, “Bu kay›plardan sorumlu cellatlar› hala korunuyor ve görev bafl›ndalar” dedi.
221. HAFTA 1995 Kas›m’›nda bir gece vakti jandarmalar ve korucular taraf›ndan gözalt›na al›nd› Seyhan Do¤an. Bu gözalt› ile birlikte tarih bir katliam› daha kara defterine yazd›. Seyhan’›n ailesine önce ifadesi al›naca¤› söylendi ama ailesi onu bir daha geri alamad›. Acaba hangi meçhul bölgede b›rak›ld› cesedi? Seyhan katledildi¤inde daha do¤mam›fl ye¤eni Evin Do¤an anlatt› amcas›n›. Hesap sorman›n ›fl›lt›s›n›n yatt›¤› gözlerinden akan gözyafllar› ile amcans›n›n katillerinin yarg›lanmas›n› istedi. “Doktor olacakt› yaflasayd› amcam, ama yaflamas›na izin vermediler. Amcam›n katilleri bulunsun” diyerek konuflmas›n› tamamlad›. 20 Haziran günü eylemlerinin 221. haftas›nda bir araya gelen kay›p yak›nlar› Dar-
tutsaklar dört kifli olarak bir gruba konmufl vaziyetteyiz. Bu ayr›m› ‘suçlar›n›z ayr›’ diye aç›kl›yorlar.” Eylem sonras›nda öncesinden farkl› bir uygulama telefonda yaflanm›fl. Telefon aç›ld›¤›nda karfl›dakine ad ve soy ad belirtilmesini istiyor idare. Tutsaklar ise bunun bir askeri disiplin biçimi oldu¤unu, telefon görüflmelerine uygun bir adap olmad›¤›n› belirtip itiraz ediyorlar. Bu dayatma nedeniyle tutsaklar Mart sonunda itibaren aileleri ile telefonda görüflemiyor. Ayakkab› aramas›ndaki tutumlar›n da sürdü¤ünü belirten tutsak Partizanlar “son genel aramada gene ayakkab›lar›m›z› ç›karmam›z› istediler. ‘Arayacak olanlar ç›kars›n, engel olmayaca¤›z’ dedik. Bir gardiyan belden tutup yan çevirerek di¤erleri ayakkab›lar›na sald›rd›. Ç›kart›p atarak aramay› tamamlad›lar” dediler. Kürtçe, Zazaca, Ermenice ve tüm yabanc› yay›nlarda tercüme dayatmas› oldu¤unu ekleyen tutsaklar Evrensel, Birgün ve Günlük gazetelerinin bayilerde olmad›¤› iddia edilerek verilmedi¤ini de belirttiler. (H. Merkezi)
geçit Jandarma Tugay› taraf›ndan gözalt›na al›narak katledilen Seyhan Do¤an’›n faillerinin yarg›lanmas›n› istedi. Kay›plar›n resimlerini tafl›y›p “Failler belli kay›plar nerede?” pankart›n› açarak bafllad›lar eyleme. Bahar›n o cesaret verici konuflmas›ndan sonra kay›p eylemlerine iliflkin Sezai Sar›o¤lu bir konuflma gerçeklefltirdi. Sar›o¤lu konuflmas›nda “Aramakla bulunmaz ama bulanlar hep arayanlard›r” diyerek konuflmas›na bafllad›. Gözalt›nda gerçekleflen kay›plar›n bulunabilmesi için aramaktan ve hesap sormaktan vazgeçmemenin önemine de¤indi. Ard›ndan ‹HD ‹stanbul fiubesi Gözalt›nda Kay›plara Karfl› Komisyonu ad›na aç›klamay› Filiz Gökalp okudu. Gökalp, Seyhan Do¤an›n katliam›ndan sorumlu olanlar› Ergenekon kapsam›na al›nmas›n› istedi. Kay›plar› aramaktan vazgeçmeyece¤iz diyen Gökalp, katillerle uzlaflmayacaklar›n› belirtti. (‹stanbul)
F Tipleri sorun yuma¤› F Tipi hapishanelerde tutsaklara yönelik hak ihlalleri devam ediyor. ■ Bolu F Tipi’nde tutuklu bulunan Hüseyin Sar›alt›n, cezas› bitti¤i halde dosyas› Yarg›tay’da oldu¤u için serbest b›rak›lm›yor. Gülnaz Akkurt isimli tutuklu ise yüzde yüz görme engelli olmas›na ra¤men yaflam› kolaylaflt›r›c› imkanlar›n tan›nmad›¤›n› dile getirdi. Sar›alt›n Bolu F Tipi’nde yaklafl›k befl y›ld›r bulundu¤unu, 31 May›s’ta cezas›n›n doldu¤unu ve tahliye edilmesi gerekti¤ini ifade ederek, “Cezaevi yetkililerine neden tahliye edilmedi¤imi sordu¤umda ‘bir buçuk y›l önce dosyan Yarg›tay’a gönderilmifl, Yarg›tay’dan geri gelene kadar tahliye ifllemini yapamay›z’ cevab› verildi. Dünyada hiçbir hukuk devletinde böylesi keyfi bir uygulama yap›lamaz” diye ifade etti. Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’nde 11 ayd›r tutuklu bulunan Gülnaz Akkurt taraf›ndan kaleme al›nan mektupta da, görme engelli olarak hapishanede tutuldu¤u ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’ndan ald›¤› rapora ra¤men sa¤l›¤› aç›s›ndan son derece tehlikeli olan hapishane koflullar›n›n düzeltilmesine dönük hiçbir baflvurusunun sonuçlanmad›¤› belirtildi. ■ K›r›kkale Hac›lar F Tipi Hapishanesi’nden D‹HA’ya mektup gönderen Cihan Özy›ld›z ise bulundu¤u hapishanede yaklafl›k 10 y›ld›r doktor olmad›¤›n› söylüyor. ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nden gelen doktorlar›n da ayaküstü tedavi ve a¤r› kesicilerle ciddi derecedeki sa¤l›k sorunlar›n› geçifltirdi¤ini kaydeden Özy›ld›z, F tiplerini birer “Cehennem çukuru ve beyaz ölümlerinin dayat›ld›¤›” mekanlar olarak tan›ml›yor. ■ Adana’n›n Ceyhan Yar›aç›k Hapishanede bulunan Nihat Tayflan’›n kendini iple asarak intihar etti¤i ö¤renildi. (H. Merkezi)
Dersim’de keyfi uygulamalar Dersim’de keyfi uygulamalar›n› sürdüren sistem son süreçte bu uygulamalar›n› art›rarak devam ettiriyor. Son uygulamalar›ndan biride teknik takip. Polis, Dersim’de Partizan okuru Ufuk Kalanç ve bir k›s›m insan› TKP/ML üyeli¤inden takip etmifl. Yaln›z herhangi bir kan›t bulamayan Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›, Partizan çal›flan› Ufuk Kalanç ve di¤er takibe u¤rayanlara yollad›¤› tebligatlarla bu keyfi uygulamalar›n› göstermifllerdir. Ülkemizde yürütülmekte olan demokratik mücadeleyi bu flekilde susturaca¤›n› sanmaktalar. Artan krizin faturas›n› devrimci kurumlara yönelerek susturma çabas› içerisindeler, bu tür keyfi uygulamalar ne ilktir ne de son olacakt›r. Tabi bu keyfiyet karfl›s›nda mücadele de sürecektir Dersim Partizan
Kene de¤il, sistem öldürüyor!
Son aylarda yeniden gündeme gelen ve kendini ölümlerle gösteren kene vakalar› yap›lan eylemle protesto edildi. 14 Haziran Pazar günü saat 14.00’te Taksim Tramvay Dura¤›nda bir araya gelen Almus Kültür Dayan›flma Derne¤i üyeleri “21. yüzy›lda kene daha ne kadar can alacak?” pankart›n›n yan›nda çok say›da “Sa¤l›k Bakanl›¤› göreve”, “Sa¤l›kta özellefltirmelere hay›r” yaz›l› döviz açt›. Bas›n metnini okuyan Almus Kültür Dayan›flma Derne¤i Baflkan Yard›mc›s› Cemal fiahin; yaflanan ölümleri keneye ba¤laman›n bilimsel olmad›¤›n› aç›klayarak sorumlusunun AKP hükümeti oldu¤unu söyledi. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Sermayeye, emekçileri daha rahat sömürmesi için Üzerinde 1.5 y›ld›r çal›fl›ld›¤› iddia edilen “Yat›r›m ve ‹stihdam Teflviki için Paket” 5 Haziran’da Erdo¤an taraf›ndan aç›kland›. Erdo¤an, 30 May›s’ta Kürt sorunundan bahsetti¤i Bingöl konuflmas›nda paketi müjdelemiflti. Elbette ki aç›klaman›n yap›ld›¤› il ve zamanlama dolay›s›yla T. Kürdistan› illerine yönelik son 20 y›lda aç›klanan 17 paket akla geldi. Fakat bunlar›n hiçbiri “dertlere derman” olmad›. Zaten olmalar› da mümkün de¤ildir. Yar›-feodal, yar›-sömürge olan ülkemizin bu gerçekli¤i de¤iflmedikçe de Türkiye ulusal-sosyal-ekonomik sorunlar›n› çözemeyen bir ülke olarak kalacakt›r. Bu belirlemeyi k›saca yapt›ktan sonra paketin hangi s›n›flara neler getirece¤ini, Kürt illeri ile ilgili amaçlanan›n ne oldu¤una bakal›m.
ESNEK ÇALIfiMA, TAfiERONLAfiTIRMA, Ö‹B ‹LE YASALAfiIYOR! ‹llerin sosyo-ekonomik geliflmiflliklerine, sektörlere ve yat›r›mlar›n büyüklü¤üne göre teflvikler 3 ayr› kritere göre belirlendi. Sosyo-ekonomik geliflmiflli¤e göre Türkiye dört bölgeye ayr›ld›. 4. bölgede birkaç farkl› il olmakla birlikte yo¤un olarak T. Kürdistan›’ndaki iller mevcut. 4. bölgeye yat›r›mlar›n kayd›r›lmas› durumunda sermayeye büyük avantajlar sa¤lanacak. Nakliye giderleri ve 5 y›l süreyle SSK patron primi hazine taraf›ndan karfl›lanacak. Kurumlar vergisi % 20’den % 5’e düflürülecek. % 5 oran›nda faiz deste¤i uygulanacak. Toplam olarak bakt›¤›m›zda 4. bölgeye yat›r›m yapan veya fabrikas›n› tafl›yan bir sermayedara % 60 civar›na “katk›” sa¤lanm›fl olacak! Türkiye genelinde sermayeye çekilen peflkefllerin bir k›sm›n› k›saca flöyle s›ralayabiliriz: ❐ Kurumlar vergisi I. bölgede % 10’a, di¤er bölgelerde s›ras›yla 8, 4 ve 2’ye düflürülecek. ❐ Ek istihdamda iflçinin asgari ücret üzerinden sosyal güvenlik primleri 6 ay boyunca kamu taraf›ndan karfl›lanacak.
teflvik paketi ❐ Özel ‹stihdam Bürolar›na (Ö‹B) geçici ifl iliflkisi kurma yetkisi verilecek. Böylece Ö‹B ile anlaflmal› iflçilerin, patronlar taraf›ndan geçici olarak sözleflme karfl›l›¤› istihdam› sa¤lanacak. Ö‹B’den sa¤lanan bu iflçilerin ücret ve sosyal güvenlik haklar› yine Ö‹B taraf›ndan karfl›lanacak. Burjuvazinin “krizden f›rsat yaratmal›y›z” söylemi bu paketle birlikte ete kemi¤e bürünmüfltür. Esnek çal›flman›n, tafleronlaflt›rman›n, iflçi kiralaman›n önü, Ö‹B ile tamamen aç›lm›flt›r. ‹flçinin düzenli bir iflte çal›flmas›n›n ve karfl›s›nda bir “muhatap” bulmas›n›n önüne geçilmifl olmaktad›r. ‹flçi sadece ihtiyaç duyuldu¤u zaman ça¤r›lacakt›r. Pakette yer alan bir di¤er maddede ise okul, hastane gibi kurumlardaki bak›m ve onar›m iflleri, çevre düzenlemesi, arazi ›slah›, parkbahçe düzenlemesi gibi ifller için 120 bin iflsizin, 6 ay boyunca hiç tatil yapmadan çal›flan biri azami 450 lira alabilecektir. Bu miktar asgari ücretin de alt›ndad›r. Ayr›ca hem buralarda çal›flt›r›lacak iflçilere hem de Ö‹B arac›l›¤›yla “kiralanan” iflçilere ödenecek ücret ‹flsizlik Sigortas› Fonu’ndan karfl›lanacakt›r. ‹flsizlik dünya rekoru k›rarken, fonda biriken milyarlarca dolar iflsizlere de¤il, sermaye gruplar›n›n “yüklerini” hafifletmeye ayr›l›yor. Sistemin iflsizli¤e buldu¤u çözüm bu; iflsizin paras›n› sermayeye aktarmak.
SERMAYEYE ÇEK‹LEN PEfiKEfiLER, HALKIMIZA B‹ND‹R‹LEN VERG‹LERLE KARfiILANACAK! Son bir y›ld›r kriz gerekçesiyle burjuvaziye; k›sa çal›flma ödene¤i, kriz döneminde toplu iflten ç›kartabilme, vergi indirimleri gibi sömürüyü derinlefltirici, kâr› art›r›c› birçok imkan tan›nm›flt›r. Ki 2008’in bilançosunu aç›klayan
holdinglerin büyük miktarlarda kâr aç›klam›fl olmalar›, bütün bu peflkefllerin epey ifle yarad›¤›n› gösteriyor. Buna ra¤men son paketle de “kurumlar vergisi” düflürülmüfl, asgari ücretin alt›nda, kölelik koflullar›nda iflçilerin çal›flmas› yasallaflm›flt›r. Yap›lan vergi indirimlerinin bütçeyi etkilemeyece¤i iddias› ise bofl ve anlams›zd›r! Bütçe y›l›n ilk 4 ay›nda 20 milyar dolar aç›k vermifltir. Bütçenin büyük bölümü (% 80 civar›nda) halktan al›nan vergilerle oluflturulmaktad›r. Kurumlar vergisinin düflürülmesiyle oluflan aç›k ve genel olarak bütçe a盤›n›n halk›n omuzlar›na bindirilecek yeni vergilerle karfl›lanaca¤› aç›kt›r. Çeflitli emek örgütleri y›llard›r asgari ücret üzerinden al›nan vergilerin kald›r›lmas›n› istemektedirler. Fakat bu talep, hükümetlerin gündemine dahi girememifltir. Halk›m›zdan toplanan vergilerden sermayedarlara “gemiciklerle” para aktar›l›rken iflçilere emeklerinin karfl›l›¤›nda kafl›kla dahi aktar›m yap›lmamas›, “krize çözüm” diye sunulmaktad›r. Toplant›da konuflan Erdo¤an’›n öne ç›kan sözlerinden biri de memur ve iflçiler için “kusura bakmay›n, kesinlikle para var!” demesiydi. Erdo¤an’a elbette ki örne¤in T‹SK’in hâlihaz›rda 25 milyar dolarl›k fonu oldu¤u halde, sermaye gruplar›na neden bu kadar aktar›m yapt›klar›n› sormaya gerek yok. ‹flverenin 25 milyar dolarl›k fonuna dokunmayacaks›n (10.06.09 tarihli gazetelerin ço¤unda yer alan habere göre Türkiye’de en az bir milyon dolara sahip 22 bin ailenin toplam serveti 100 milyar dolar›n üzerinde) ama iflçinin-memurun aç karn›na, emek harcayarak kazand›¤› 3-5 kuruflun hesab›n› yapacaks›n. Bunlar bilmedi¤imiz fleyler de¤il tabi ki! Ama Erdo¤an’›n bu söylemi toplu ifl sözleflmelerinde memur ve iflçinin nelerle karfl›laflacaklar›n› göstermesi aç›s›ndan önemli.
BÜYÜK DESTEK Pakette “büyük sektörlere teflvik” ad› alt›nda özellikle kimyasal madde ve ürünlerin imalat› ile rafineri projelerine verilen teflvikler dikkat çekiyor. Hurflit Günefl bu durumla ilgili flöyle yorum yap›yor: “Örne¤in kimya ve petrol ürünleri yat›r›mlar›n›n neden desteklendi¤i belli de¤il. Acaba rafineri kuracak birileri var da özellikle mi desteklenmeye çal›fl›l›yor?” (5.06.09, Milliyet) Burada akla hemen Çal›k Grubu’nun son dönem artan enerji yat›r›mlar› gelmektedir. Elbette Sanko, Zorlu gibi hükümete yak›n duran büyük sermaye gruplar›n›n enerjiye yapt›klar› yeni yat›r›mlar unutulmamal›d›r. Ayr›ca bu paket d›fl›nda çeflitli enerji kaynaklar›n›n ifllenmesi ve tafl›nmas› ile ilgili olarak Türkiye’ye biçilen misyonun da esas belirleyici oldu¤u unutulmamal›d›r. Pakette di¤er dikkat çekici yan ise bölgelerin her birinde ayr› sektörlerin desteklenmesidir. 1. ve 2. bölgede makine imalat sanayi ve ileri teknoloji gerektiren yat›r›mlar teflvik edilirken, 3. ve 4. bölgelerde tar›m ve tar›ma dayal› imalat sanayi, deri, konfeksiyon, plastik, kauçuk, metal eflya gibi emek yo¤un sektörlerin teflvik edilece¤i aç›klanm›flt›r. Koç, Alsancak gibi flirketler son y›llarda Do¤u ve Güneydo¤u’da büyük çiftlikler kurmufllard›r böylece bu çerçevede yap›lacak olan desteklerle yat›r›mlar›n› çok ucuza getirmifl olacaklard›r. Ayr›ca Ö‹B’nin devreye girmesiyle kurulacak olan çiftliklerde ve fabrikalarda iflçiler asgari ücretin çok alt›nda çal›flacaklard›r. “Türkiye’nin Çinlilefltirilmesi” bu paketle birlikte yasal-
laflm›flt›r. Böylece kriz öncesinde yaflama geçirilemeyen hak gasplar›n›n, kriz bahanesiyle uygulamaya sokuldu¤unu görüyoruz. Sermayenin “yükleri” ve “aya¤›n›n alt›ndaki tafllar” bu flekilde yok edilirken, “cep delik cepken de¤il” olarak yaflayan halk›m›za yönelik, “eve kapanma, pazara ç›k” sloganl› kampanya yürütülmeye bafllanm›flt›r. Böylece krizin nedeninin “eksik tüketim” ve dolay›s›yla as›l sorumlular›n pazara ç›kmayan halk›m›z oldu¤u yönlendirmesi yap›lm›fl olmaktad›r. Sonuç olarak, paketin sermaye gruplar›n› emekçileri daha ucuza sömürmesi için teflvik anlam›na geldi¤i aç›kt›r. Krizin dibinin görünüp-görünmedi¤i tart›flmalar› aras›nda ç›kar›lan bu paket özellikle ucuz iflgücüyle sa¤layaca¤› geçici istihdam ile oluflan ve oluflabilecek tepkileri azaltmay› hedeflemektedir. TRT fiêfl, Kürtçe konuflma gibi “aç›l›mlar”la benzer mant›kla; sömürüyü derinlefltiren, ulusal sorunun üstünü örtme amac› tafl›yan “ekonomik aç›l›m” yap›lm›fl olmaktad›r. Fakat paketin amac› ne olursa olsun; her milliyetten halk›m›z gereken yan›t› verdi¤inde tüm planlar›n›n, paketlerinin bofla gidece¤i aç›kt›r.
RAF‹NE KURACAKLARA
‹stanbul’da onu kimse özlemeyecek, ama unutmayacak da!
‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n haz›rlad›¤› Valiler Kararnamesi ile Osmaniye valisi olarak atand›. ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nü alt› y›l boyunca yürüten Celalettin Cerrah’›n Osmaniye’ye atamas›n›n ard›ndan bunun bir terfi mi yoksa sürgün mü oldu¤u tart›flmalar› bafllad›. Ancak “endifleye” hacet yok! ‹stanbul’da iflçi, emekçi, ilerici ve devrimcilere yönelik tutumlar› ile gündemden düflmeyen Cerrah, ‹stanbul’a yeniden dönebilir. Bas›na yans›yan haberlere göre Cerrah, tepkilerin dikkate al›nd›¤› mesaj›n› vermek amac›yla Osmaniye’ye atand›. Geçmiflte Hasan Özdemir, Hayri Kozakç›o¤lu ve Necdet Menzir’ de bir süre küçük yerlere atand›ktan sonra geri getirilerek terfi ettirilmifller, hatta bir k›sm› bakanl›k yapm›flt›. Celalettin Cerrah için de benzer bir formülün konufluldu¤u bas›na yans›yanlar aras›nda.
‹STANBUL HALKI SEN‹ UNUTMAYACAK(!) Devletin en önemli bask› organlar›ndan olan Emniyet Müdürlü¤ünde görev yapan Celalettin Cerrah, icraatlar› ile “gelecek vaad
eden” bir emniyet amiri profili çizdi. Görevine son derece “sad›k” olan Cerrah, görev yapt›¤› süre boyunca gece-gündüz çal›flt›. Duruflu, söylemleri ve yapt›klar› ile övgüyü “fazlas›yla hak eden” Cerrah’›n, ilerde önemli bir devlet büyü¤ü olaca¤› bugünden belli. Peki, Cerrah bu baflar›s›n› neye borçlu? Türkiye’nin en büyük kenti olan ‹stanbul’da egemenlerin rahat›n›, konforunu sa¤lamak ad›na elinden geleni ard›na koymayan Cerrah, sadakatini fazlas›yla ispatlad›. Devletinin bir hizmetçisi olarak Cerrah, halk düflmanl›¤›nda s›n›r tan›mad›. ‹stanbul’da iflçilerin, emekçilerin her türlü hak talebine azg›nca sald›rd›. ‹lerici-demokrat, devrimcilerin bast›r›lmas›, gözalt›na al›narak tutuklanmas›, sindirilmesi için ne gerekiyorsa yapt›. Sark›k b›y›klar› ve katil görünüflü ile ‹stanbul valisi Muammerle Güler’den ayr› düflünülemeyen, iki cümleyi yanyana getirmekten aciz Cerrah, tam da devletine yak›flan bir memurdu. Emirleri yerine getirmesi yeterliydi. Konuflabilmesine ve her insanda bulunan asgari yeteneklere sahip olmas›na gerek yoktu. Üstündeki apoletleri sökülüp soka¤a b›rak›lsa evinin adresini bulamayacak bu zat tam da ‹stanbul polisine lay›kt›. Cerrah, ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤üne atan›r atanmaz iflçi, emekçileri tehdit etmeye, gazetecilere hakaret etmeye bafllad›. 2004 y›l›nda dünya halklar›n›n katili NATO’nun ‹stanbul’da düzenlenen toplant›s›nda maharetini sergileme f›rsat›n kaç›rmad›. NATO’yu protesto eden iflçi, emekçilere azg›nca
sald›ran, yüzlerce insan› gözalt›na alan ‹stanbul’da bir kaos yaratan projenin komutan›yd›. Cerrah, aç›l›fl› iyi yapm›flt›. Bu düflüncesi efendisi George Bush’un gönderdi¤i teflekkür mesaj› ile iyice pekiflecekti. 2006 y›l›nda Vatan Caddesi üzerinde gerçeklefltirilen 30 A¤ustos kutlamalar› s›ras›nda Lübnan’a asker gönderilmesini protesto etmek amac›yla pankart açan ilericilere yönelik sivil faflistlerin linç sald›r›s›n› “Vatandafl›n güzel bir tepkisi” fleklinde yorumlad›. Bu vesile ile Cerrah’›n nas›l bir vatandafl hayal etti¤i de anlafl›lm›fl oldu. Cerrah için vatandafl kendisi gibi düflünen bir grup faflistten ibaretti. Ötekiler ise provokatördü(!) Cerrah esas bombalar›n› ise sonraya saklam›flt›. Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Ermeni ayd›n Hrant Dink’in kan› kurmam›flken “Örgüt ba¤lant›s› yok, milliyetçi duygularla ifllenmifl bir cinayettir “ aç›klamas› yapt›. Cinayetten sonra ortaya ç›kanlar ise bunun aksine Hrant Dink’in büyük bir örgüt taraf›ndan öldürüldü¤ünü gösteriyordu. Tetikçili¤i BBP’ye verilen istihbarat› ‹stanbul Emniyetinden sa¤lanan büyük bir örgütün, devletin ifliydi cinayet. Cerrah, kafas›n› kuma gömen devekuflu misali devletini aklamaya çal›fl›yordu. Ama hep aç›kta kalan yerler vard›. Cerrah, sadece iflçilere, emekçilere, gelece¤ini ve özgürlü¤ünü isteyenlere de¤il ayn› zamanda kendince çizdi¤i s›n›rlar› aflan gazetecilere de sald›rmaktan geri durmad›. 15-20 Kas›m 2004’te Sinagoglara, ‹ngiliz Konsoloslu¤u’na ve HSBC Bank’a gerçeklefltirilen sald›r›lar›n ard›ndan kendisini elefltiren yaz›lar›n yay›mlanmas› üzerine bas›n› hedef tahtas›na koydu. Cerrah bunu daha sonra da s›k s›k yapacakt›. 1 May›s ve çeflitli toplumsal olaylardan sonra polisi elefltiren haberlerin yay›mlanmas› üzerine “haks›zl›¤a u¤rayan polisini savunmak” ad›na kendini canh›rafl ortaya atarak bas›na hakaret edecek, tehditler savuracak, sald›racakt›. Cerrah, sadece toplumsal olaylara getirdi¤i aç›l›mlarla de¤il birçok konuda söyledikleri
ile de gündemde kalmay› baflaracakt›. Savafl Ay’a verdi¤i bir röportaj›nda sarf etti¤i “Eflim de k›zlar›m da iyi silah kullan›r. ‹lkokuldan beri atefl etmeyi ö¤retirim çocuklar›ma. Atefl etmek rahatlat›r insan›. Patlayan tabanca sesi huzur verir bizim gibilere. Stresini al›r” sözleri onun dünyaya neyin ucundan bakt›¤›n› da gösteriyordu. Gaflar› bununla s›n›rla de¤ildi. Etiler’de kafas› vücudundan ayr›lm›fl bir flekilde bulunan 17 yafl›ndaki Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili sözleri de incelenmeye de¤erdir. Katil zanl›s› Cem Garipo¤lu’nun bulunmamas› için gösterdi¤i gayreti elefltiren gazetecilere sinirlenerek meseleye nas›l bakt›¤›n› da a¤z›ndan kaç›r›verdi; “K›zlar›na sahip ç›ksalarm›fl...” Kuflkusuz ‹stanbul halk›n›n Cerrah’la olan en yak›n münasebeti 1 May›s’larda yafland›. 2007, 2008 ve 2009 1 May›s’lar›nda ‹stanbul’u yar› aç›k bir hapishaneye çeviren Cerrah, yap›fl›k ikizi Güler’le birlikte iflçi ve emekçilerin 1 May›s’›n Taksim’de kutlamas› talebine azg›nca sald›rd›. ‹stanbul’u gaza bo¤an, trafi¤i felç eden üç kiflinin yanyana yürümesini “toplant› ve gösteri yürüyüflleri kanuna muhalefet” sayan polis yüzlerce insan› döverek gözalt›na ald›, binlerce insana fliddet uygulad›.
POL‹STE HALK DÜfiMANLI⁄I B‹R GELENEKT‹R! Devletin varl›¤›n›, bütünlü¤ünü korumakla görevli en önemli kurumlardan biri olan polis teflkilat› halk düflmanl›¤›n›n kurumsallaflt›¤› alanlardan biridir. “Asayifli ve huzuru sa¤lamak” ad›na “gece-gündüz, yaz-k›fl” demeden çal›flt›¤› reklâmlar›n›n aksine polis devletin otoritesinin sa¤lanmas›na hizmet etmektedir. Toplum nezdinde devletin en önemli temsilcisi olan polis, ayn› zamanda kontr-gerilla faaliyetlerinin de yuvas› durumundad›r. Toplumun kontrol edilmesi ve devletin ideolojik hegemonyas›n›n sa¤lanmas›nda toplumla yak›n temas ha-
linde olan teflkilat›n önemli bir rolü vard›r. Polis teflkilat›; TSK, M‹T vb. birçok kurulufl gibi egemen s›n›flar›n devleti yöneten gerçek yap›lanmalar›n›n gizlendi¤i, yasal zeminde faaliyet yürüttü¤ü alanlardan biridir. Özellikle “asayiflin sa¤lanmas›” iddias› ve sahip oldu¤u genifl yetki ile iflçi ve emekçiler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu durum egemenlerin politikalar›n› yaflama geçirmesinde polisi cayd›r›c› bir güç olarak kullanmas›n› beraberinde getirmektedir. Egemenler toplumun biçimlendirilmesinde, yeni politikalara haz›r hale getirilmesinde di¤er birçok ayg›t›n yan› s›ra polise de önemli bir rol vermektedir. Bu yan›yla polis teflkilat›nda halk düflmanl›¤›, faflist zihniyet, katliamc› pratikler kurumsald›r. Bir gelenektir. ‹flbafl›na gelen isimler konjektüre uygun politikalar› yaflama geçirmekle görevlidir.
Cerrah Kimdir? Celalettin Cerrah, 1953 y›l›nda Kon ya’ya ba¤l› Akflehir ilçesinde do¤du. 197 4 y›l›nda Polis Akademisini bitirdi. Kom iser yard›mc›s› olduktan sonra çeflitli birim lerde çal›flt›. 1989 y›l›nda Mardin ‹l Emn iyet müdürü olarak atand›. Daha sonr a 1990 y›l›nda Batman ‹l Emniyet Müdürlü ¤ü, 1991–1992 y›llar›nda Siirt ‹l Emn iyet Müdürlü¤ü, 1992–1995 y›llar›nda Küt ahya ‹l Emniyet Müdürlü¤ü, 1997-2000 y›llar›nda Sivas ‹l Emniyet Müdürlü¤ü, 200 02001 y›llar› aras›nda Gümrük Muhafaz a Genel Müdürlü¤ünde Genel Müdür Yard›mc›l›¤›, 2001-.2003 tarihleri aras ›nda yeniden Sivas ‹l Emniyet Müdürlü¤ü yapt›. ‹craatlar› ile üstlerinin gözüne girm eyi baflard›. 2003 y›l›nda Bakanl›k onay› ile ‹stanbul ‹l Emniyet Müdürü olarak atan d›. Tüm “yeteneklerini” sergileyebilece¤i yeni bir yer bulmufltu art›k.
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Taraf›z; ama ezilenden, sömürülenden yana! lkemiz egemen s›n›flar› aras›ndaki, emperyalistlere uflakl›k yar›fl› olarak da alg›lanmas› gereken, hegemonya çat›flmas›n› da içinde bar›nd›-
Ü
ran geliflmelerle birlikte, toplum gerçek sorunlar›ndan uzaklaflt›r›larak, bir kez egemen s›n›flar›n bir kesimini tercih etmeye ve böylelikle
ezenlerden-sömürenlerden yana, taraf edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Psikolojik savafl stratejisinin bir parças› olan gerilim politikas›, egemen s›n›flar taraf›ndan hayata geçirilmeyi sürdürüyor. Kendi aralar›ndaki hegemonya çat›flmas›nda önemli bir araç haline getirilen bu politika, sistemin kendini yenileme ihtiyac› duymas›yla birlikte, bu ve benzer bir dizi politikaya daha s›kça baflvurulmas›na da yol aç›yor. Kriz bahaneli ekonomik sald›r›larla sofras›ndaki ekme¤i her geçen gün küçülen, iflsizlik, yoksulluk art›k yaflam›n›n “ola¤an” bir parças› haline gelen/getirilen genifl y›¤›nlar›n kafas›n› buland›rma, onlar› acil sorunlar›ndan uzaklaflt›rarak, kendi suni gündemlerini dayatma hedefiyle de ele al›nan bu politikan›n de¤iflik versiyonlar› sahnelenmekte.
yay›n hayat›na bafllad›. Bu “cesur” gazetenin kime/neye “taraf” oldu¤u ise bugüne kadar ciddi biçimde mercek alt›na al›nmad›. Taraf’›n omurgas›n› oluflturan gazetecilerden, 1980’lerin “devrimci k›z›” Yasemin Çongar’›n, ABD emperyalizminin dönemsel politikalar›n› kabul edilir hale getirme gayretli yaz›lar› konu bile edilmedi. Göreve gelen ABD Ordusu’nun iflgal komutanlar›na dizdi¤i güzellemeler ve ABD’deki yeni dönemle birlikte Obama hayranl›¤›n› daha genifl kesimlere yayma ve “de¤iflim” umudunu büyütme vb. aç›k ABD emperyalizmi yanl›s› tutum ve çabalar› üzerinde de durulmad›. Orduya ilk “dil uzatan” gazete olma unvan›n› elinde bulunduran
geri plana itilmesini sa¤l›yor. Esas konuya gelecek olursak, bir dönem Ayd›nl›kç›lar›n yapt›¤›na benzer bir “muhbirlik” de kokan yay›nlar›n›, bu “belgelerle” taçland›ran Taraf’›n, son icraat›, ülke gündeminde yine “bomba” etkisi yapmakta gecikmedi. “‹rtica ile Mücadele Plan›” çerçevesinde ele al›nd›¤› söylenen ve “AKP ve Gülen’i Bitirme Plan›” olarak sunulan “belge” bir anda tüm gündemlerin en ön s›ralar›na tafl›nd›. “Belge” üzerinden bafllayan tart›flmalar, daha çok da “belge sahte mi, gerçek mi?” üzerinden yürütülürken, hangi geliflmelerin akabinde yay›mlanma ihtiyac› duyuldu¤u gibi, zamanlama vb. etkenler üzerinde durulmad›. Sahte veya gerçek, “belge” en çok da darbe karfl›tl›¤› temelinde ele al›nd›, bunun “demokrasiyi baltalama” olarak alg›lanmas› ve tepkilerin de bu temelde örgütlenmesi için harekete geçildi. Bu son ‘belge’ giriflimi ile birlikte, askeri bürokrasi ile sivil bürokrasi aras›ndaki mutabakata dair de kafalarda kar›fl›kl›k yarat›lmaya çal›fl›lsa da, olay›n mümkün oldu¤unca “münferit” çerçevede tutulmak istendi¤i gözlerden kaçmad›.
Egemen s›n›flar aras›nda sürüyor gibi görünen ve psikolojik savafl› gerilim üzerinden ele alan yaklafl›m› hayata geçirilmede, en genifl kesimler taraf›ndan “kabul görür” hale getirmede en önemli rollerden birini ise, her vakit oldu¤u gibi “sahibinin sesi” medya üstlenmifl bulunmakta. ‹çinden geçilen süreçte, bu rolün bafl aktörlü¤ünün Taraf gazetesine verilmifl oldu¤unu görüyoruz. Emperyalistlerin ülkemiz için “lay›k” gördü¤ü role uygun flekillenifli yaratmak için üstün çabalar›na tan›kl›k ediyoruz hergün Taraf’la birlikte! Mustafa Kemal’e sir numaral› Faflist diyen, devlete ve hatta devletin “milletiyle bölünmezli¤ine” dil uzatan, ta buralardan ABD’ye bile ak›l veren bu gazeteyle birlikte hemen hergün bir yafl›m›za daha giriyoruz! Hemen tüm burjuva-feodal bas›n›n, sadece ad› geçmesiyle birlikte “haz›r ol”a geçti¤i Genel Kurmay’a bile “kafa tutma cesaretini” gösteren, bu zamana kadar hiç kimselerin dokunamad›¤›/dokunamayaca¤› tabulara “dokunan” bu gazete, gün geçmiyor ki, ülke gündemine “bomba” gibi düflen bir “belge” yay›mlamas›n.
K‹M, K‹ME, NEYE TARAF? Taraf Gazetesi bilindi¤i gibi bundan birkaç y›l önce, Amerika’dan ithal edilen Yasemin Çongar ve liberal ayd›n olarak tan›mlanabilecek Ahmet Altan gibi isimleri bünyesinde bar›nd›ran bir günlük gazete olarak ve de oldukça iddial› bir biçimde
Taraf Gazetesi’nin yay›n politikas›na toplu bir göz att›¤›m›zda, herkese-her kesime, her tabuya “dokunabilen” bu gazetenin, bir ABD emperyalizmine bir de Gülen’e dokunma noktas›nda pek de öyle cesur olmad›¤›n› görüyoruz. Aksine, Taraf’›n yay›nlar›nda Gülen’in “ma¤dur” edebiyat›yla, ABD emperyalizminin dünya ve bölge politikalar›n›n ise, “masum” ve dünya halklar› için “gerekli” olarak tan›mlanabilecek bir dil ve üslupla ele al›nd›¤›na s›kça flahitlik ediyoruz.
BELGEN‹N, OLMAYAN DEMOKRAS‹Y‹ “BALTALAMASI” Kürt meselesindeki “cesur” ç›k›fllar›yla da ülke gündemini bir anda de¤ifltirebilme “yetene¤ine” sahip olan Taraf Gazetesi en çok da son dönemde yayg›n olan “belge savafl›”lar› ile gündeme geliyor. Neredennas›l-kimlerden elde etti¤i bilinmeyen belgelerle bir anda tüm yak›c› gündemlerin
Son geliflmelerle birlikte Ordu cephesinden bir biri ard›na kendini aklamaya dönük aç›klamalar yap›l›rken, “ortaya ç›kan” belge çok aç›k ki en çok da, yönetememe krizi son süreçte iyice derinleflen AKP’nin ifline yarad›. Kriz ekonomisini yönetmedeki acizli¤i ayan beyan görülen, ülkedeki sermaye gruplar›n›n bir an önce yap›lmas›n› talep etti¤i, IMF Stand By anlaflmas› noktas›nda bile henüz somut bir ad›m atamayan AKP, bu süreci mümkün mertebe güç toplamak için kullanmaya çal›flmakta. Birçok konuda oldu¤u gibi, Deniz Feneri olay›na ba¤l› olarak, Zahid Akman meselesinin de hayli bafl a¤r›s› yaratt›¤› bir döneme denk gelen “belge” tart›flmalar›n›n zamanlamas›, bu bak›mdan da AKP aç›s›ndan oldukça “denk” düflmekte.
nin, Fettullah Gülen’in bir süre önce yapt›¤› aç›klamalar›n hemen ertesine denk düflmesi. Gülen, ne büyük “tesadüf” ki, bundan k›sa bir süre önce cemaatlerine dönük “komplo haz›rl›klar›” oldu¤u aç›klamas›n› yaparak, adeta “belge”nin “habercili¤ini” yapm›flt›. (Bu “tesadüflerle”ilk kez karfl›lafl›lm›yor tabi ki. Gülen’in aç›klamar›yla Taraf’›n zamanlamalar› hep bir paralellik arz ediyor.) Gülen, aç›klamalar›nda kendi cemaatine ait olan Ifl›k Evleri’ne yönelik bir komplodan söz ediyor ve bunu da askere k›zg›n olan ulusalc›lar›n (asl›nda Ergenekoncular› kast ediyor) yapabilece¤i “kehanetinde” bulunuyordu. Nitekim belgenin “ortaya ç›kmas›” ile birlikte, olay›n münferitlefltirilmesi ve de Ergenekon çerçevesinde ele al›nma gayretlerinin sergilenmesi gecikmedi. Olay›n gündeme gelmesiyle birlikte, Gülen cephesinden yap›lan aç›klamalar ise, baflka “acaba” sorular›n› da beraberinde getirdi. ABD’nin Houston kentinde faaliyetlerini sürdüren Gülen Enstitüsü Baflkan› Alp Aslando¤an, Gülen cemaatinin devlet içinde kadrolaflt›¤› iddialar›na yönelik yapt›¤› aç›klamada, her hükümetin bu yönde e¤ilimi oldu¤undan ve bunun anlafl›labilirli¤inden söz ediyor ve ard›ndan da flöyle diyordu: “Her yerde olmak istiyoruz!” Ayr›ca cemaatin tarihinden, amaçlar› üzerine de aç›klamalar yapan Aslando¤an asl›nda meselenin özüne de aç›kl›k getiren, “halk›n tamam›n›n er ya da geç bu hareketle iliflkilenece¤i” vurgusunu yap›yor.
TARAFIZ; AMA GÜLEN’‹N
EZ‹LENDEN YANA!
“ZAMANLAMASI”
Ekonomik kriz, iflsizlik, yoksulluk, Kürt sorunu gibi meselelerle iyice köfleye s›k›flan AKP ve temsil etti¤i egemen s›n›flar›n, bu tart›flmalarla kamuoyunun
Belgenin zamanlamas› noktas›nda gözlerden kaçan bir di¤er husus ise, bu belge-
ürt meselesindeki “cesur” ç›k›fllar›yla da ülke gündemini bir anda de¤ifl-
K
tirebilme “yetene¤ine” sahip olan Taraf Gazetesi en çok da son dönem-
de yayg›n olan “belge savafl›”lar› ile gündeme geliyor. Nereden-nas›l-kimlerden elde etti¤i bilinmeyen belgelerle bir anda tüm yak›c› gündemlerin geri plana itilmesini sa¤l›yor.
dikkatlerini baflka yöne çekmeye çal›flt›klar›n› yukar›da da vurgulam›flt›k. Evet, bir kez daha vurgulamak gerekirse, “belge” tart›flmalar› ile yarat›lmak istenen bir yandan da budur ve egemen s›n›flar›n s›k›flm›fll›¤›n›n artt›¤› bu süreçte, böylesi gündem sapt›rmalar›n önemi artm›flt›r. Bu mesele üzerinden yürütülen tart›flmalar, ülke emekçilerinin giderek a¤›rlaflan yaflam koflullar›na müdahale etmeyi ertelemeyi -egemen s›n›flar aç›s›ndan ise mümkünse tamamen unutturmay›- de beraberinde getirme riski tafl›maktad›r. Bu erteleme-unutturma riski ise, EMEP, ÖDP gibi kimi reformist çevrelerin meseleyi, “anti-demokratik” bulan, solu “belgenin do¤ru olup olmad›¤›n› araflt›rmaya ve müdahil olmaya” ça¤›ran ele al›fllar› ile büyütülmekte, deyim yerindeyse, egemen s›n›flar›n ekme¤ine ya¤ sürülmektedir. Herkes bu geliflmelerin, emperyalist patentli bölgesel politikalar çerçevesinde, sistemi yeniden flekillendirme çabalar›n›n devam› olarak gündeme tafl›nd›¤›n› görmek durumundad›r. Ülkemiz egemen s›n›flar› aras›ndaki, emperyalistlere uflakl›k yar›fl› olarak da alg›lanmas› gereken, hegemonya çat›flmas›n› da içinde bar›nd›ran geliflmelerle birlikte, toplum gerçek sorunlar›ndan uzaklaflt›r›larak, bir kez daha egemen s›n›flar›n bir kesimini tercih etmeye ve böylelikle ezenlerdensömürenlerden yana, taraf edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bizim kime karfl› ve kimden taraf oldu¤umuz-olaca¤›m›z ise çok nettir. ‹deolojik duruflumuz bize ezilenlerin-sömürülenlerin taraf›nda olmay›, ezenlerin-sömürenlerin ise karfl›s›na dikilerek, difle difle bir mücadeleye giriflmeyi emretmektedir. Yoksa it dalafl›nda oyuna gelmeyi ve bu dalafla taraf olmay› de¤il.
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Devrimci saflarda geleneksel kad›n kimli¤inin yaflat›lmas›
Toplumda ikinci cins olarak geri plana itilen kad›n, devrimci saflara kat›lmas›yla birlikte geleneksel kad›n kimli¤inden s›yr›ld›¤› yan›lsamas›n› yaflamaktad›r. Örgütlü mücadeleye dahil olduktan sonra art›k özgürleflti¤ini, sistemin yaratt›¤› ve kad›n› zapturapt alt›nda tutan düflünce ve yaflam biçiminin de¤iflti¤ini, hemen devrimcileflti¤ini düflünmektedir. Oysa yaflanan gerçeklik daha farkl›d›r. Birçok kad›n geleneksel kad›n kimli¤inin geri yanlar›yla bar›fl›k yaflar, örgütlü saflarda da. Bu bilinçli bir davran›fltan ziyade ö¤retilmifl kad›nl›¤›n sürdürülmesi olarak yaflanmaktad›r. Tabi bu bar›fl›k olma durumu erkekler için de geçerlidir. Erkekler de geleneksel kad›n kimli¤inin daha fazla yaflat›lmas›na bilinçli ya da bilinçsiz hizmet edebilmektedirler. Esasta yaflanan, er-
kek egemen anlay›fl›n devrimci saflardaki kifliler üzerinde etkisinin hala terk edilmemifl olmas›d›r. Erkek egemen anlay›fl›n flekillendirdi¤i kad›n ve erkek ayn› toplumsal çevreden geliyor olsalar dahi, mücadele içindeki durufllar›, geliflim ve ilerlemeleri farkl› farkl› olmaktad›r. Kad›n için eski, geri yanlar›n terk edilip devrimci özelliklerin kazan›ld›¤› süreç erke¤e göre daha sanc›l› ve zorlu geçmektedir. Erke¤in daha gerisinden bafllad›¤› için mücadele içinde zorluklar karfl›s›nda gösterdi¤i kararl›l›k, verdi¤i çaba daha üst boyutta olmad›¤› müddetçe ya istenen ilerleme kaydedilememekte, ya bafla ç›k›lamayaca¤› kabullenilerek geri durulmakta ya da tamamen kopup gitmelere neden olmaktad›r. Erkek egemen anlay›fltan beslenen kad›ndaki özgüven eksikli¤i, inisiyatifsizlik, edilgenlik mücadele içinde onun özne olabilmesini zorlaflt›rmaktad›r. Özne olmakta zorlanan kad›n kendini var etme yolu olarak geleneksel kad›n kimli¤ine daha da sar›labilmektedir. Erkekle paylafl›lan ortamlarda ço¤u zaman kad›n›n ilk yöneldikleri aras›nda ev iflleri, temizlik, yemek yap›m›, al›flverifl gibi ifller yer al›r. Bu eve hapsedilerek üzerine y›k›lan ifllerin sorumlulu¤unu yüklenen geleneksel kad›n›n bak›fl aç›s›n›n ne kadar içsellefltirildi¤inin bir göstergesidir ayn› zamanda. Mücadelenin seyrini etkileyen, ona
güç veren iflleri ise daha çok erkek üstlenir. Erke¤in kendinden daha iyi oldu¤unu düflünen kad›n bir görev karfl›s›nda önceli¤in erke¤e verilmesine de ses ç›karmaz ço¤u zaman. “Alçakgönüllülük” yaparak kendisiyle ayn› yetkinlikte olan ya da daha geri olan bir erkek yoldafl›na bir görevin verilmesini onaylayabilir. Tabi bunda yine erkeklerin ve erkek egemen anlay›flla flekillenen kad›nlar›n “katk›lar›” göz ard› edilemez. Fark›nda olarak ya da olmayarak kad›n›n geri planda tutulmas›na “yard›mlar›n›” esirgemezler. Kad›n›n ikinci plana itilifli devrimci saflarda daha çok üstü kapal› ve inceltilmifl bir flekilde yaflan›r. Söylemde kad›n sorununu kabullenen, kad›n›n önündeki engellerin kald›r›lmas› gerekti¤ini, bunda erke¤in sorumluluklar› oldu¤unu belirten birçok erke¤in prati¤inde bunlar›n yeterince yaflam buldu¤u söylenemez. Ataerkil yasalar›n flekillendirdi¤i erke¤in kad›nla ve kad›n sorunuyla iliflkilenifli de yine bu eski anlay›fl etraf›nda örülebilmektedir. Bu, duygusal iliflkilerde daha fazla karfl›m›za ç›kmaktad›r. Yine erkek kad›na güvenmedi¤ini, onu küçümsedi¤ini aç›k olarak ifade etmese de bunu üstü kapal› bir flekilde ya da bizzat prati¤iyle ortaya koyabilmektedir. Kad›n›n sorumlulu¤unda olan bir görev yerine getirilirken, kad›n›n inisiyatifini k›ran ve onu
“Bir tek talihsiz olay” m›d›r, yüzlerce kad›n› ölümle yüz yüze getiren Her geçen gün kad›na yönelik fliddette görülen art›flla birlikte kad›n sorunu, kendini daha derinden hissettiriyor. Erkek egemen zihniyetin hâkim oldu¤u co¤rafyam›zda, emperyalist krizin derinleflti¤i böyle bir zamanda kad›na yönelik fliddetteki bu art›fl ne kadar ac› verici olsa da flafl›rt›c› de¤il! Burjuva medyaya “bomba” gibi düflen A‹HM karar›; her ne kadar Güldal Akflit ve bilumum egemen sistemdeki “sözü geçer” kad›nlar taraf›ndan “haks›zl›k” olarak nitelendirilse de, Türkiye’de yaflanan kad›n sorununun boyutlar› düflünüldü¤ünde, bunun ceza de¤il “ödül” oldu¤u bile söylenebilir. Nahide Opuz adl› bir kad›n taraf›ndan, Türkiye hakk›nda A‹HM’de aç›lan dava sonuçland›. Eski efli taraf›ndan uzun bir süre dövülen, arabayla ezilmeye çal›fl›lan, b›çaklanan ve annesi öldürülen Opuz; devletin kendini korumad›¤›n› söyleyerek A‹HM’e baflvurmufltu. A‹HM, Opuz’u hakl› bularak Türkiye’ye “ai-
le içi fliddete karfl› vatandafl›n› koruyamad›¤›” için 36 bin Euro tazminat cezas› kesti. Dünyada bu gerekçeyle “ceza alan ilk ülke” olan Türkiye, AB yolunda giderken “aln›na sürülen bu kara leke”den memnun olmad› el-
Güldal Akflit, “bir tek talihsiz olay” derken nerede yafl›yor acaba? Pek canl› bulunmayan kutuplarda m›, yoksa anaerkil toplum yap›s›n›n egemen oldu¤u ilkça¤da m›? bette! Karar aç›klan›r aç›klanmaz medyaya demeçler verilmifltir. Kad›n ve Aileden Sorumlu Devlet Bakan› Aliye Kavaf karar ile ilgili “böylesi durumlar›n her ülkede yafland›¤›” yönlü aç›klamalar›n›n ard›ndan, TBMM Kad›n Erkek F›rsat Eflitli¤i Komisyonu Baflkan› Güldal Akflit’in “2002’den beri Türkiye’de
çok ciddi çal›flmalar›n yap›ld›¤› ve bir tek talihsiz olaya göre ceza öngörmenin haks›zl›k olaca¤›” yorumu, kad›n sorununa nereden bak›ld›¤›n› aç›kça göstermektedir. Ayr›ca egemenlerin penceresinden yorum yapan›n kad›n da olsa erkek de olsa fark etmeyece¤i, yani sermayenin dilinin her durumda ayn› oldu¤unun kan›t›d›r. Güldal Akflit, “bir tek talihsiz olay” derken nerede yafl›yor acaba? Pek canl› bulunmayan kutuplarda m›, yoksa anaerkil toplum yap›s›n›n egemen oldu¤u ilkça¤da m›? Ya Akflit; evlenmek istemedi¤i için dövülerek öldürülen, bofland›¤› efli taraf›ndan bo¤ulan, kurflunlanan, b›çaklanan; töre cinayetlerini kurban giden, sevgilisi ile görüfltü¤ü için 5. kattan afla¤› at›lan, flifllenen, kula¤›, burnu kesilen yüzlerce hatta binlerce kad›n› görmüyor, duymuyor ya da bütün bunlar› meflru gördü¤ü için “talihsiz” olarak nitelendirmiyor. (H. Merkezi)
Kad›nlar, san›k sandalyesinde Erkek egemen zihniyetin, 14 yafl›ndaki bir k›z çocu¤una “cinsel istismar”da bulunmakta dahi bir sak›nca görmeyecek kadar çirkin
yüzlerinden biri olan Hüseyin Üzmez’in uzad›kça uzayan davas›nda fatura yine kad›nlara kesildi. Davada “ma¤dur” konumunda olmas›na ra¤men san›k muamelesi gören B.Ç.’nin ard›ndan bu kez de Üzmez’i protesto eden kad›nlar, san›k sandalyesine oturtuluyor. 25 fiubat günü mahkeme giriflinde Üzmez’e yumurta f›rlat›p flemsiye ile vuran kad›nlar, bir anda Üzmez’den daha “suçlu” oldular. Kendine yönelik bu “sald›r›n›n” üzerine “‹flim yok da avratlarla m› u¤raflaca¤›m?” diyerek kad›na bak›fl aç›s›n› özetleyen Üzmez, olay›n hemen ard›n-
dan kad›nlar hakk›nda dava açm›flt›. Hem suçlu hem güçlüydü ne de olsa! “Erkektir yapar!”, “Kad›n, erke¤in elinin kiridir!” vs. anlay›fllar sonucu Üzmez’i bir türlü san›k sandalyesine oturtmaya k›yamayan ve davay› uzatt›kça uzatan TC adalet sistemi; söz konusu protesto eden kad›nlar olunca “adalet” için elinden geleni yap›yor. K›sa bir süre önce görülmeye bafllanan Üzmez’e “sald›ran” kad›nlar›n davas›nda “sald›rgan”lardan P›nar Koyuncular ve Nergiz fiiflek hakk›nda 7,5’ar y›la kadar hapis cezas› istendi. Bu dava Türkiye’de adaletin kimden yana oldu¤unun en aç›k göstergesidir! (H. Merkezi)
geri plana iten bir pratik içine de girilebiliyor. Yahut yine inceltilmifl haliyle kad›na güvensizli¤ini dillendirebilir. “Falanca görevde ya da kurumda kad›n ya da kad›nlar olmas›na ra¤men bu ifli oldukça iyi bir flekilde yerine getiriyorlar” denilmesi dahi kad›na güvensizli¤in ne boyutta oldu¤unun aç›k bir göstergesidir. Dünya ifllerinin yönetilmesi sorumlulu¤u erke¤in pay›na düfltü¤ünden bu u¤rafl onda inisiyatifli, aktif, de¤ifltiren, ilerleten ve yöneten olma özelliklerini de gelifltirir. Dünya ifllerinden elini ete¤ini çekmifl olan kad›n ise ev ifliyle s›n›rl› bir pratik içinde yer ald›¤›ndan üstelik din, namus, töre, örf, adet gibi çeflitli tabularla s›n›rland›¤›ndan pasif, edilgen ve özgüvensiz olur. Kad›n›n bu yanlar›n› örgütlü saflarda öyle bir ç›rp›da üzerinden atmas› da kolay olmamaktad›r. Ve haliyle kad›n dünyay› de¤ifltirip dönüfltürme iflinde kendini geri plana çekmekte, bu ifli erkeklere b›rakmaktad›r. Kad›n›n kendini bu geri çekifli ve erke¤in buna seyirci kal›fl›, devrimci saflarda birçok kad›n›n ilerleyememesinin önemli sorumluluklar alamamas›n›n, yönetici kadrolarda yer alamamas›n›n da nedenleridir. Buna da flöyle bir örnekle devam edersek e¤er yaflanmakta olan gerçekli¤in daha iyi görülmesine yard›mc› olaca¤›n› düflünüyoruz. Mücadele içindeki iki
Kad›na yönelik fliddete karfl› oturma eylemi Adana Kad›n Platformu, kad›na yönelik fliddete ve May›s ay› içerisinde yaflanan kad›n cinayetlerine dikkat ç e k m e k amac›yla, ‹nönü Park›’nda bas›n aç›klamas› yapt›. “Erkek vuruyor devlet koruyor” pankart› ile “Kad›n katliamlar›na son”, “Ölmeyece¤iz öldürmeyece¤iz” ve “Kad›nlar art›k susmayacak” dövizlerini tafl›yan kad›nlar ad›na aç›klama yapan Derya Çiçek, kad›na yönelik fliddetin art-
kad›n bir haber dinlerler. Haberde spiker … örgüt içinde yer alan bombalama eylemlerinde bulunmufl üst düzey bir kiflinin yakaland›¤›n› söyler. Haber üzerine yorum yapmaya bafllarlar. Acaba yakalanan kifliyi hangi hapishaneye götürürler diye. S›ralanan hapishaneler aras›nda hiç kad›n hapishanesi yoktur nedense(!) Oysa spiker cinsiyet belirtmemifl “üst düzey bir sorumlu” demifltir sadece. Bu aç›klama, kad›nlar için yeterince “veri” oluflturmufltur. Onlara yakalanan kiflinin erkek oldu¤unu düflündüren, erkek egemen anlay›fl›n bir yans›mas› oldu¤u kadar, devrimci örgütlerde yaflanan gerçekliktir ayn› zamanda. Tüm bunlar›n de¤ifltirilmesi ve örgütlü saflarda etkinliklerinin art›r›lmas› için kad›nlar›n daha fazla sorumluluk almalar›, inisiyatiflerini gelifltirmeleri, politik ve sosyal konularda var olan zay›fl›klar›n› gidermeleri gerekmektedir. Kad›n›n kimli¤inden dolay› ezilmesi nedeniyle bilinç seviyesinin yükseltilmesi sa¤lanmal›d›r. Saflardaki erkek egemen anlay›fl›n terk edilmesi gerekmektedir. Kad›n› küçümseyen, ona güvenmeyen, zay›f duruflu karfl›s›nda tepeden sorgulayan, geliflimini, ilerlemesini destekleyen de¤il onu daha da tökezleten elefltiriler yapan bir tutum içinde olman›n ne kad›n›n özgürleflmesine, ne de mücadeleye hiçbir zaman katk›s› olmayacakt›r. (Bir ‹K okuru)
t›¤›na dikkat çekerek, namus, aflk, töre gibi gerekçelerle son bir ayda 31 kad›n›n öldürüldü¤ünü hat›rlatt›. Kad›nlar aras›nda dayan›flmaya ve örgütlenmeye devam edeceklerini belirten Çiçek, “Kad›nlar›n yaflad›¤› sorunlar›, erkek egemenli¤ini, ayr›mc›l›¤›, kad›na yönelik fliddet olaylar›n›, namus, aflk, töre cinayetlerini, cinsel taciz ve tecavüz olaylar›n› gündemlefltirmeye, bunlara karfl› mücadele etmeye ve kad›n dayan›flmas›n› büyütmeye çal›flaca¤›z” diye konufltu. Çiçek, bir ayda öldürülen kad›nlardan baz›lar›n›n isimlerini okuyarak, konuflmas›na son verdi. (H. Merkezi)
YORUMSUZ
✘ ‹zmir’in Ödemifl ilçesinde çocu¤unun velayetini almak için mahkemeye baflvuran Emine Karada¤ ve avukat›, mahkeme ç›k›fl› bofland›¤› polis olan efli Melih Ifl›kl›o¤lu taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. (10 Haziran)
✘ Diyarbak›r’da ö¤retmenlik yapan Z.T. adl› kad›n, okuldaki bir erkek ö¤retmen taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤› için dava açt›. Tecavüz eden ö¤retmen delil yetersizli¤inden serbest b›rak›ld›. (10 Haziran) ✘ Ankara’da yaflayan Fadile Öztoprak adl› kad›n, hapishaneden 5 gün izin alarak evine gelen eski efli Ayhan Sevinç ile bar›flmak istemedi¤i için çocu¤unun gözü önünde bo¤ularak öldürüldü. (11 Haziran) ✘ Afyonkarahisar’›n Dinar ilçesinde, Nimet Gürbunar adl› genç kad›n, kendini kaç›ran Tayfun fiahin ile evlenmek istemeyince Tayfun ve Seyfi fiahin kardefller taraf›ndan dövülerek öldürüldü. (11 Haziran)
✘ Siirt’te erkek arkadafl›n› ziyarete giden Narin E., akrabalar› taraf›ndan buran›n 5. kat›ndan afla¤› at›ld›. Genç kad›n›n ölmedi¤ini gören gözü dönmüfl amca, ambulans ç›k›fl› Narin E.’yi b›çaklad›. (13 Haziran) ✘ Adana-Ceyhan’da boflanmak istedi¤i için mahkemeye baflvuran D.Ç. adl› kad›n, efli taraf›ndan kalbinden b›çaklanarak öldürüldü. (14 Haziran) ✘ Ankara’da E.T. adl› kad›n 6 kiflinin tecavüzüne u¤rad›. Genç kad›n›n ifadesi üzerine gözalt›na al›nanlar serbest b›rak›ld›. (14 Haziran)
✘ Mersin’de, bilgisayar masas› üzerinde aflk fliiri buldu¤u için efli Ümit K›l›ç taraf›ndan dövülen Garide K›l›ç eflinden flikâyetçi oldu. Ancak gözalt›na al›nan efl, k›sa bir süre sonra serbest b›rak›ld›. (18 Haziran) ✘ Samsun’da yaflayan ‹lknur K.’n›n tart›flt›¤› efli taraf›ndan bafl›ndan afla¤›ya kaynar su döküldü. (18 Haziran)
‹sviçre Yeni Kad›n E¤itim Kamp› gerçeklefltirildi Yeni Kad›n, ‹sviçre’nin Zürich kentinde örgütledi¤i e¤itim kamp›n› baflar›yla sonuçland›rd›. ‹sviçre merkezli olarak düzenlenen kampta “Kapitalist Toplumda fiiddet” ve “Aile ve Çocuk E¤itimi” konular›nda sunumlar yap›ld›. Kad›nlar Komisyonu Baflkan›’n›n yan›s›ra kampa Bayern Eyaleti Yönetim Kurulu üyesi Metin Ayçiçek de kat›ld›. ‹sviçre Yeni Kad›n kampa iliflkin bir de¤erlendirme yaz›s› yay›mlad›. Yaz›da “5-6-7 Haziran tarihlerinde ‹sviçre’nin Zürich kentinde düzenlenen e¤itim kamp›m›z, baflar›yla gerçeklefltirilmifltir. Kamp›n ön çal›flmalar› aflamas›nda haz›rlam›fl oldu¤umuz el ilanlar› ve afifller da¤›t›lm›fl, çeflitli demokratik kurumlara özel davetiyeler gönderilerek temsilcileri de kamp›m›za davet edilmifltir. Kamp›m›z›n ilk günü, ‹sviçre’nin çeflitli kantonlar›ndan kat›l›m sa¤layan kad›n arkadafllar›n tan›flmas› ve kamp›n
aç›l›fl›yla tamamlanm›flt›r. Yap›lan aç›l›fl ve tan›flman›n ard›ndan AT‹K Kad›nlar Komisyonu Baflkan› arkadafl›n, ‘Kapitalist Toplumda Aile’ konu-
lu sunumu yap›lm›flt›r. ‹kinci günün program›na ise; sabah yürüyüflü, sportif etkinlikler ve kahvalt›n›n ard›ndan e¤itim çal›flmalar› ile devam edilmifltir. Bu gün Metin Ayçiçek ‘Aile ve Çocuk E¤itimi’ temal› sunum yapm›flt›r. Bizler ‹sviçre Yeni Kad›n örgütlü-
lü¤ü olarak ‘Toplumda Aile ve Çocuk E¤itimi’nin önemini üç günümüzü ay›rd›¤›m›z kamp›m›zla bir kez daha dile getirmeye çal›flt›k. ‹kinci gün kampa kat›l›m 40’a ulaflm›fl, ö¤len yeme¤inin ard›ndan sunumlara devam edilmifl, akflam yeme¤inin ard›ndan da kültür program› düzenlenmifltir. Koro ve ses yar›flmalar› düzenlenerek hemen hemen bütün arkadafllar›n efllik etmeleri sa¤lanm›flt›r. Çeflitli skeçler yap›lm›fl ve ard›ndan film gösterimi yap›lm›flt›r. Üçüncü gün spor yürüyüflleri ve kahvalt›n›n ard›ndan sunumlara devam edilmifl, ö¤len yeme¤inden sonra AT‹K Kad›nlar Komisyonu’nun 2. toplant› sonuçlar› aktar›lm›flt›r… Bizler ‹sviçre Yeni Kad›n Örgütlülü¤ü olarak, kamp›m›z› olumlu olarak de¤erlendiriyoruz” denildi. (‹sviçre Yeni Kad›n)
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
26 Haziran-9 Temmuz 2009
“Abimle gurur duyuyorum...”
Kürt ulusal sorunu, yarat›lmaya çal›fl›lan “iyimser” hava içinde yo¤un bir flekilde tart›fl›lmaya devam ediliyor. Devletin birçok kademesinden yetkililer ve düzen partilerinin temsilcileri çeflitli demeçlerle bu iyimserlikten ne beklediklerini aç›klad›lar. Kamuoyuna yans›yanlara bak›l›rsa devletin Kürt ulusal sorununda ciddi bir rota de¤iflikli¤ine gitti¤i düflünülebilir. Yap›lan bar›fl ça¤r›lar› “akan kan›n durmas›” yönünde dile getirilen temenniler toplumu bu yönde düflünmeye sevk ediyor. Peki, tüm bunlar ne kadar gerçek? “‹yi fleylerin” olaca¤›na ikna edilmeye çal›fl›ld›¤›m›z ilk günlerden bu yana yaflanan geliflmelere bir göz atmak bunu anlamak için yeterli. PKK’nin 13 Nisan’da ald›¤› çat›flmas›zl›k karar›n›n ertesi günü DTP’ye ülke çap›nda bir operasyon gerçeklefltirildi. Yüzlerce insan gözalt›na al›narak tutukland›. 13 Nisan-23 May›s tarihleri aras›nda geçen sürede 20’ye yak›n kara operasyonu, 7 hava sald›r›s› ve 12 topçu sald›r›s› gerçeklefltirildi. Operasyon ve sald›r›larda yaflanan çat›flmalarda 22 gerilla yaflam›n› yitirdi. Yüzlerce çocuk polise tafl att›klar› için yüzlerce y›l› bulan hapis cezalar›na çarpt›r›ld›, gözalt›nda iflkence gördü. “‹yimser hava” topluma pompalan›rken bu sefer operasyonun hedefinde KESK vard›. KESK üyesi emekçiler gözalt›na al›nd›, KESK Genel Merkezi bas›ld›. Ard›ndan Genelkurmay Baflkan› Amerika’dan seslenerek “tek terörist” kalmay›ncaya kadar operasyonlar›n devam edece¤ini buyurdu. fiu ana kadar 40’a yak›n gerilla flehit düfltü.
Bunlardan biri de 17 May›s günü Siirt’in Ç›rav da¤›nda düzenlenen nokta operasyonunda flehit düflen PKK Botan Eyalet sorumlusu “fieyan Sason” kod adl› Niyazi Ak›n’d›. Kürt ulusuna yönelik bask›lara, katliamlara, imha ve inkâra karfl› da¤lar› mesken tutan on binlerce insandan biriydi Niyazi Ak›n. Son nefesine kadar çat›flarak silah elde topra¤a düflen, 16 y›l boyunca gerillada umudu büyüten, say›s›z çat›flmaya giren Niyazi Ak›n’›n ailesi ile görüfltük. Onlara yaflad›klar›n› ve son geliflmeleri sorduk. Anlat›mlar›; Say›s›z ac›ya, ›st›raba, iflkenceye, özleme, öfke, umut ve direnifle tan›k olan bölge halk›n›n hissettiklerini de yans›t›yor. “Onunla gurur duyuyoruz” sözleri gerillaya verilen deste¤e dikkat çekiyor. ✔ ‹stanbul’a ne zaman, niçin göç ettiniz, biraz kendinizden bahseder misiniz? Beflir Ak›n (baba); Batman Sason Koçkaya köyünde oturuyorduk. 1985’te koruculuk sistemi köye geldi, herkes silah ald›. Biz almad›k. 4.500 köyü yak›p y›kt›lar. Bir taraftan devletin bask›s› bir taraftan korucular vard›. Biz de Bismil’e tafl›nd›k. 10 sene Bismil’de kald›k. Geçim s›k›nt›s› yaflad›k. Oradan Ayd›n’a gittik. 2 sene de Söke’de kald›k, sonra ‹stanbul’a geldik. ✔ Bölgede devlet özellikle ’90’l› y›llarda iflkence, gözalt› ve kaybetme politikas›na h›z verdi. Bu konuda neler söylemek istersiniz, siz gözalt›na al›nd›n›z m›? - Bismil’de beni gözalt›na ald›lar. 18 gün iflkence yapt›lar. Bir arkadafl›m›z 4 ay gözalt›nda kald›. Gerekçesi de “yard›m ediyorsunuz”. Bir itirafç›, yard›m ediyorlar diyordu, gözalt›na al›yorlard›. Diyarbak›r Hapishanesi’nde 3 ay kald›m. ‹nsan›m diyen herkes o dönem iflkence gördü.
✔ O¤lunuz gerillaya ne zaman kat›ld›? Onunla haberleflebiliyor muydunuz? - Gözalt›ndan sonra eve döndüm, o¤lum beni gördü “baba bu ne haldir?” dedi, ben “devlet yapt›” dedim. Ondan sonra da¤a ç›kt›. Evliydi, bir tane çocu¤u vard›. 2003’te ailece gidip gördük o¤lumu ‹ran’da. Görüfltü¤üm için bana 6 y›l 3 ay ceza verdiler. Dava devam ediyor. fiehit düfltü¤ünde de 34 yafl›ndayd›. ✔ Bize biraz o¤lunuzu anlatabilirmisiniz? fiehit düfltü¤ünü nas›l haber ald›n›z? Ö¤rendi¤imiz kadar›yla devlet cenazeyi size vermemifl. Gerekçesi neydi? - Çok de¤erli bir insand›. Dürüst, cana yak›n ve temiz bir insand›. 5’nci ay›n 17’sinde çat›flma haberini televizyondan duyduk. Batman’a gittik. fi›rnak’a, Eruh’a gittik. Kimse cenaze elimizde demedi. Oysa cenaze devletin elindeydi. fi›rnak’ta ‹HD’ye baflvurduk, Savc›ya gittik. Savc› “Cenaze operasyonun oldu¤u yerdedir” dedi. Oras› da may›nl› araziymifl, “biz gidip alam›yoruz” dediler. Cenazemiz hala duruyor. Almak için çok çaba sarf ettik, bir netice alamad›k. ✔ Son günlerde Cumhurbaflkan› “Kürt sorununda iyi fleyler olacak” fleklinde bir aç›klama yapt›. Siz bu aç›klamadan sonra yaflanan süreci nas›l yorumluyorsunuz, bu aç›klama size samimi geliyor mu? - Biz kardefllik diyoruz ama her gün üzerimize geliyorlar. Bana göre bunlar kand›rmad›r. Genelkurmay Baflkan› ç›k›p “kardefllik olsun” diyor ama bir taraftan da DTP’liler tutuklan›yor, çocuklar tutuklan›-
Murat Deniz
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER
Pusula Sürecin sorunlar›, devrimin kadro ve militanlar› yarat›larak afl›l›r! Kadro ve devrimin militanlar›n›n s›n›f mücadelesi içindeki tarihsel rolleri her dönemde ayn› önemdedir. Ve partinin ezilenlerin kurtuluflu u¤runa ileriye do¤ru hamle yapmas› için bu temel dayanaklar›n varl›¤› olmazsa olmazd›r. Çünkü; ideolojik, askeri, siyasi savafl›m için devrimin bu yönlü donan›ml›, güçlü silahlara ihtiyac› vard›r. Güçlü ideolojik donan›ml› kadrolara sahip de¤ilseniz, burjuvazinin ideolojik sald›r›lar›na karfl› gereken yan›t› veremezsiniz. Kitleleri her türlü gerici ideolojik etkilerden kurtaracak ›fl›¤› toplumun derinliklerine do¤ru yayamazs›n›z. Zorluklarla mücadelede kararl›, savaflmada istekli, savaflma yetene¤ine sahip yeni bir kuflak yaratma ve bu bak›fl aç›s›na uygun bir çizgi sistemlefltiremezsiniz.
O halde al›nan kararlar›n daha ileri düzeyde uygulanmas› için bu bofllu¤u doldurma mücadelesinde daha sistemli, daha planl› bir yolun izlenmesi gerekir. Bu yolu izlerken, içinden geçti¤imiz sürecin tüm olumlu ve olumsuz özellikleri hesaba kat›lmal›d›r. Daha da somutlarsak; iflçi s›n›f›n›n, gençli¤in, kad›nlar›n, köylülü¤ün ak›n ak›n devrimci saflara geldi¤i veya güçlü destekler sundu¤u bir dönemden geçmiyoruz. Tam tersine, e¤iticilerin e¤itmede, yol göstericilerin yolda yürümede belli s›k›nt›lar yaflad›¤› bir dönemden geçiyoruz. Bu nesnel bir gerçektir. Ama asla kader de¤ildir. Mutlaka ama mutlaka de¤iflecektir. Ama de¤iflimi için çok yönlü ve kapsaml› bir iradi müdahale yani ayd›nlatma, s›n›f savafl›m› içine bütün varl›¤›m›zla at›lma pratik
Tokat’›n Turhal ilçesine ba¤l› Yaylac›k Da¤› Tekmezar k›rsal›nda 10 Temmuz 2001 tarihinde Partizanlarla devlet güçleri aras›nda yaflanan çat›flmada Murat Deniz flehit düfltü. 1972 y›l›nda K›rklareli’nin Vize ilçesi Hasbo¤a köyünde dünyaya gelen Murat Deniz, Boflnak milliyetindendi. ‹stanbul Üniver-
tutumunun zorunlulu¤u gerekiyor. Bugün aç›s›ndan yap›lmas› gereken ilk fley, s›n›f mücadelesinin nesnel bir olgu oldu¤u ve tarihin ilerleyiflinin de düz bir hat izlemedi¤i, ba¤r›nda yenilgi ve zaferleri tafl›yarak ilerledi¤i gerçe¤inin öncelikle örgütsel bünyemize yukar›dan afla¤›ya kavrat›lmas›d›r. Çünkü, devrimci güçlerin zay›fl›klar›na ra¤men, ezenlerle ezilenler aras›ndaki çeliflki yaflam›n her alan›nda bütün heybetiyle sürüyor. Emperyalist-kapitalist sistemin son krizi ve bu krizin ezilenler cephesinde yaratm›fl oldu¤u tahribat tüm gerçe¤iyle karfl›m›zda duruyor. Tüm bu gerçekler, s›n›f mücadelesinin bitti¤ini de¤il, s›n›f mücadelesinin son buldu¤unu ilan edenlerin bu konudaki yalanlar›n›n sonunun geldi¤ini gösteriyor. Bu demektir ki, s›n›f ad›na, s›n›f›n ç›karlar› için partili yaflamda daha da derinleflmek, ileri düzeyde görev ve sorumluluklar almak için, varolan gerekçelerimiz daha da artm›flt›r. Hakl› ve meflru oldu¤umuz her geçen gün sosyal pratik taraf›ndan ispatlanmaktad›r. Zaten baflka tarzda bir geliflme de olamaz. Tarih, bilimsel
yor. Bunlar bar›fl getirmez. Ben samimi bulmuyorum. Nerede “Kürt sorunu var” deseler ondan sonra bir katliam oluyor. Eskiden 3–5 kifli diyorlard› bize, flimdi DTP olmufl milyon. Bu katliamlar nereye kadar. Devlet Kürdü iradesiz k›lmak için çözüm diyor.
Kürt halk›n›n gerillaya ihtiyac› var ✔ A¤abeyin gerillada flehit düfltü, siz verdi¤i mücadele ilgili neler düflünüyorsunuz? Yasin Ak›n: Ben a¤abeyimle gurur duyuyorum. Cenazeyi almaya ben de gittim. Savc›l›¤a dilekçe verdik. “Elimizde de¤il” dediler. O bölgede ordu savc›l›¤a hesap vermiyor. Lice’de, Hakkâri’de cenazeler veriliyor, ama fi›rnak’ta verilmiyor. Oran›n ayr› bir ordusu var, oras› ayr› bir cumhuriyet. Kürt halk›n›n gerillaya ihtiyac› vard›r. Çünkü Kürt halk› sürekli katliamlarla, imha ve inkârla karfl› karfl›ya kalm›fl bir halkt›r. Turgut Özal da, Tansu Çiller de, Süleyman Demirel de söyledi “iyi fleyler olacak” diye. Ben de samimi bulmuyorum. Öyle diyorlar ama ordu operasyon yap›yor. ‹yi fleyler olabilir, ama onlar için iyi fleyler olabilir. Samimi iseler operasyonlar› durdursunlar. Ama Genelkurmay’›n aç›klamalar›na bak›l›rsa hiç niyeti yok. Devlet Kürtlere karfl› adil de¤il. fiemdinli’de kitabevini bombalayanlara bir y›l hapis verilirken Diyarbak›r’da panzere tafl atan küçücük çocuklara 10 y›l hapis veriliyor, adalet bunun neresinde?
sitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken mücadeleyle tan›flt›. 1994’te yaflanan darbeye karfl› tav›r ald›. Eskiflehir, Ankara, Samsun, Bursa, ‹stanbul, Edirne, Amasya, Ordu, Çorum illerinin sorumlulu¤unu yürüttü. O bir komünist için en kötü durum olan ajanl›k iddias› ile karalanmak istenmesine karfl›n hiçbir zaman mücadeleye ve devrime olan inanc›n› yitirmedi. Yaylac›k’ta son nefesine
yasalara uygun olarak yol alacakt›r. Elbette ki, s›n›f bilinçli proletarya için s›n›f mücadelesinin düzeyi, onun s›n›f› ad›na yapmas› gereken görevleri belirlemez. O her koflulda s›n›f› ad›na mücadele eder. Koflullar›n ileri ve geri düzeyi onun mücadele içindeki tek tek görevlerini etkiler. Ama her koflulda s›n›f ad›na hareket etmeyi bir görev olarak alg›lar. Nas›l ki, burjuvazi egemenli¤ini sürdürmek için sömürü ve zulümde vazgeçmiyorsa, bu onun yaflam tarz›ysa; sömürü ve zulme maruz kalan ezilenlerin s›n›f bilinçli militanlar›n›n da buna karfl› her koflulda mücadele etmeyi bir görev, bir yaflam tarz› olarak alg›lamalar› gerekir. fiüphesiz, devrimci geliflimin ileri düzeyde olmas›, devrimci dalgan›n genifl y›¤›nlar› sar›p sarmalamas› her bak›mdan devrimci çal›flmay› kolaylaflt›r›r. Kadro ve militanlar›n moral ve motivasyonlar›n› ileri düzeye tafl›r. Örne¤in, 12 Mart Cuntas›ndan sonra yaflad›¤›m›z topraklarda yükselen devrimci hareketin yaratt›¤› olumlu hava çok k›sa bir sürede genifl y›¤›nlar› kucaklayabildi. Binlerce
17’ler mücadele ça¤r›s›d›r! Dersim’in Ovac›k ilçesinde flehit düflen 17’ler Demokratik Haklar Federasyonu taraf›ndan Okmeydan› Fatma Girik Park›’nda düzenlenen bir etkinlikle an›ld›. 17 Haziran 2005’te Mercan Vadisi’nde flehit düflen MKP üye, kadro ve savaflç›lar› ölümsüzlüklerinin dördüncü y›l›nda türkü ve marfllarla an›ld›. Saat 20.00’de Okmeydan› Dikilitafl Âfl›k Veysel Park› önünde bir araya gelen kitle “Kavgalar› kavgam›zd›r ideallerini yaflataca¤›z”, “Can›m›z halk savafl›na feda olsun” yaz›l› pankartlar açarak 17’lerin resimlerini tafl›d›. Eylemde “Mercan’da bir ses, 17’ler ölmez”, “Gerillalar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›”,“Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z” sloganlar› hayk›r›ld›. Okmeydan› halk›n›n da ilgiyle izledi¤i yürüyüfl boyunca 17’lerin isimleri okundu. ‹simlerin okunmas› ile birlikte kitle “Ölümsüzdür” fliar›n› hayk›rd›. Parka gelindi¤inde devrim flehitleri flahs›nda sayg› duruflu gerçeklefltirildi. Sayg› duruflu boyunca fliirler okundu. Sayg› duruflunun ard›ndan DHF ad›na konuflan Ozan Do¤an 17’lerin Halk Savafl›’nda ›srar›n, umut ve kavgan›n ad› oldu¤unu dile getirerek tüm emekçileri 17’ler flahs›nda Yeni Demokrasi mücadelesini yükseltmeye ça¤›rd›. Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na yap›lan konuflmada da 17’lerin devrime akan durdurulmaz bir ›rmak oldu¤u, destanlaflan öykülerinin s›n›f düflmanlar›n›n gö¤süne saplanan bir hançer oldu¤u ifade edildi. Anma etkinli¤i MKP’nin genel sekreteri Cüneyt Kahraman ve Ökkefl Karao¤lu’nun fliirlerinin okunmas› ile devam etti. Partizan, ESP, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri, YDG-M, YDG, Kald›raç, SODAP, Dayan›flmaevleri, BDSP ve Gazi Vartolular Derne¤i de gönderdi¤i dayan›flma mesajlar› ile 17’leri and›. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan sinevizyon gösterimi ve17’lerin flehit düflme an›n› anlatan bir tiyatro gösterimi yap›ld›. Gösterimin ard›ndan Grup Munzur marfl ve türkülerini 17’ler için söyledi. (‹stanbul)
kadar çat›flarak mücadelesini halk›na arma¤an etti.
Cevher Yaflar Partizanlarla birlikte faaliyet yürüten Cevher Yaflar, Dersim Mazgirt’e ba¤l› Pulan köyünde do¤du. 8 Temmuz 1985 tarihinde Dersim Mazgirt Germisi’de iflkencede katledildi.
devrimci militan ileriye do¤ru hamle yapt›. Devrimci parti ve örgütler tek tek bireyleri kazanmak için yo¤un bir çaba içine girmiyorlard›. Tam tersine, mücadele etmek, örgütlenmek isteyen bir potansiyel gerçe¤iyle karfl› karfl›yayd›lar. Tüm mesele bunlar› örgütlemek ve harekete geçirme noktas›nda dü¤ümleniyordu. Koflullar bak›m›nda bugün ayn› fleyi söylemek tabiî ki mümkün de¤ildir. S›n›f mücadelesindeki geri düzeyi, örgütlü olan›n daha ileri düzeyde tutum almas›n›, yak›n çeperde olan›n örgütlü bir duruma getirilmesinde s›k›nt›lar›n yafland›¤› bir dönemden geçiyoruz. Evet, nesnel koflullar mücadele için uygun zemin yarat›yor ama devrimci mücadeledeki geri düzeyi, sars›lan devrimci otorite vb. gerçeklerden dolay› örgütlü, güçlü devrimci bir hamleyi yapmay› zorlaflt›r›yor. Bu durumda s›n›f bilinçli bir proleter, mücadelenin gerekli olup olmad›¤›n› tart›flmaz-tart›flmamal›d›r. Onun tart›flmas›-tart›flt›rmas› gereken tek fley, bu zor koflullarda nas›l mücadele edilece¤i gerçe¤idir. Bu düflünüfl
tarz›na sahip olan militanlar›n say›s› ne kadar ço¤al›rsa, sorunlar›n çözümü de o denli kolaylafl›r. fiu aç›k ki; bugünün karmafl›k sorunlar›na çözüm bulmak için, yaln›zca yap›lanlar› tekrarlamak de¤il, daha ileri düzeyde bir kavray›fla ve müdahaleye ihtiyaç vard›r. Di¤er bir ifadeyle, ideolojik cephedeki kuflatmay› yenmek için bu konuda yukar›dan afla¤›ya do¤ru güçlü bir donan›ma sahip olmak gerekiyor. Teorik gerili¤i aflmak için de incelemeye, araflt›rmaya ve daha da önemlisi güçlü devrimci bir prati¤e ihtiyaç vard›r. Yani, umutsuzlu¤un umuda dönüflmesi için devrimci militan bir çizgi önkofluldur. Bize tecrübe kazand›racak yeni kadro ve militanlar›n a盤a ç›kmas›n› sa¤layacak olan da bu ›srarl› devrimci prati¤in kendisi olacakt›r. Bu konuda kendi tarihimizden ve flehit olan birçok yoldafl›n mücadele pratiklerinden ö¤renelim. Çünkü onlar, can bedeli bir mücadeleye at›larak tüm tecrübeleri pratik eylemlikler içinde edindiler. fiehitleri anlamak, pratiklerinden ö¤renmenin anlam› tam da budur.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Ortado¤u halklar›n›n tek alternatifi, geleceklerini kendi ellerine almalar›d›r! Geçti¤imiz günlerde iki Ortado¤u ülkesinde (‹ran ve Lübnan) yap›lan seçimler, dünya kamuoyunun, özellikle de ABD öncülü¤ündeki bat› emperyalizminin, dikkatlerini bu iki ülkeye çevirmesini de beraberinde getirdi. Lübnan’da ifller ‹ran’a göre biraz daha “kar›fl›k” ve emperyalist yönlendirmeler burada bir etki yaratm›fl gibi görünüyor. Elbette bu etki kitleler nezdinde olmaktan ziyade, bat› emperyalizminin politikalar›n› bölgede hayata geçirmede önemli bir dayanak ifllevi gören, bunun için de “etkilenmeye haz›r” bir pozisyonda duran, Lübnan egemen s›n›flar›n› kapsamakta.
r›l› ç›kmas›, özelikle de ABD emperyalizmi cephesinden, son süreçte izlenen Ortado¤u politikas›n›n bir “baflar›s›” olarak getirilmekte gecikmedi. Ancak bu “baflar›” üzerine yap›lan yorumlarda, seçimlerden hemen önceki günlerde Baflkan Yard›mc›s› Biden’in, D›fliflleri Bakan› Clinton’un ve de Madeleine Albright’›n bu ülkeye yapt›klar› tehdit içerikli ziyaretlerden söz edilmedi. Ülke gerçekli¤ini bilenler ve siyasal süreçlerine hakim olanlar, Lübnan seçimlerinde elde edilen sonucun ülkedeki kamplaflmada bir de¤ifliklik yaratmayaca¤›n› biliyorlar.
karfl›t› “8 Mart Blo¤u” idi. Hariri suikast›n›n yaratt›¤› ortam› oldukça iyi kullanan 14 Mart Blo¤u lideri, Refik Hariri’nin o¤lu Saad Hariri, Haziran 2005’te yap›lan parlamento seçimlerinde 72 milletvekili ç›kararak, seçimlerin galibi oldu. O¤ul Hariri’yi iktidara tafl›yan bu süreç, bat› emperyalizminin, daha çok da ABD emperyalizminin, Lübnan’da bat› yanl›s› bir devrim yapmas› olarak adland›r›ld› ve ad›na da “Sedir Devrimi” dendi.
Hariri suikast› dengeleri Seçimler Lübnan’da bir de¤iflim yaratmayacak Lübnan seçimlerini, “14 Martç›lar” olarak an›lan, ABD ve AB’nin Hizbullah’a karfl› destekledi¤i, Saad Hariri önderli¤indeki bat› yanl›s› koalisyon kazand›. 14 Martç›lar seçimlerle birlikte parlamentoda 71 sandalye elde ederlerken, seçimleri kazanmas› beklenen Hizbullah liderli¤indeki 8 Mart Blo¤u, sadece 52 sandalye alabildi. Seçimler, bölgedeki dengeler aç›s›ndan oldukça önemli. Çünkü ayn› zamanda Obama’n›n baflkan olmas›yla birlikte bafllat›lan “yumuflak yüzlü” Ortado¤u politikas›n›n ne kadar baflar›l› olaca¤›na dair de bir s›nama niteli¤i tafl›makta. Bunun içindir ki, Lübnan seçimlerinden bat› yanl›s› koalisyonun bafla-
de¤ifltirdi Asl›nda on y›llard›r sular›n pek durulmad›¤› Lübnan’da, son y›llarda atmosferi iyice geren geliflmeler, Lübnan Devlet Baflkan› Refik Hariri’nin, 14 fiubat 2005’te bir suikastta öldürülmesi ile yükselifle geçti. Bat›l› emperyalist güçler Hariri suikastinden Suriye’yi sorumlu tuttular ve Suriye’ye, uzunca zamand›r bulundu¤u Lübnan topraklar›ndan ç›kmas› için bask› oluflturmaya bafllad›lar. Hariri’ye dönük suikast, ülke içindeki iç dengelerde de ciddi de¤ifliklikler yaratt›. Emperyalist güçlerin de müdahaleleri sonucu, iki rakip blok ortaya ç›kt›. Bunlar bat› yanl›lar› ve ayn› zamanda Suriye karfl›tlar› olarak bilinen “14 Mart Koalisyonu” ve Hizbullah liderli¤indeki, bat›
Ancak bu “devrim”, Hizbullah’›n hemen seçimlerin akabinde yapt›¤› ça¤r›yla milyonlarca insan›n sokaklara dökülmesiyle, bir anlamda bofla ç›kar›ld›. Emperyalist-Siyonist k›flk›rtma ve müdahaleler bu süreçten sonra iyice t›rmand›.
Bu t›rman›fl›n sonucu, Ortado¤u sorununda öteden beri stratejik önemde bir yere sahip olan Lübnan’a dönük 2006 yaz›nda gerçeklefltirilen emperyalist destekli Siyonist sald›r›lar ve bu sald›r›larda binlerce Lübnanl›n›n yaflam›n› yitirmesi, binlercesinin de yaralanmas›, yerleflim alanlar›n›n alt yap›lar› ile birlikte yerle bir edilmesi oldu. Ancak bu kapsaml› sald›r›lar, sald›r›lar›n hedefinde olan ve ciddi bir direnifl gösteren Hizbullah’› “bitirmek” bir yana, gücünü daha da art›rm›flt›. Hizbullah hemen her kesimden Lübnan halk›n›n sempatisini kazanm›fl, ülkenin en büyük siyasal öznesi haline gelmiflti. Hizbullah’› silahs›zland›rmaya dönük, 2005 y›l›nda ABD’nin talebi ile al›nan 1559 nolu BM karar› da böylelikle bofla ç›kar›lm›flt›. ABD emperyalizmi Hizbullah’›n Siyonist sald›r›lardan baflar›yla ç›kmas› sonucunda bu karar›n hayata geçirilemeyece¤ini anlam›flt›. Hizbullah’› güçlendiren, ülke içindeki bat› yanl›s› kesimi ise daha da etkisizlefltiren bu süreç, ABD’nin, Hizbullah’a karfl› Lübnan Ordusu’na yap›lan askeri deste¤i art›rmas›n› getirdi. ABD emperyalizminin Lübnan’a, 2006’dan bu yana yapt›¤› “yard›m›n” mikta-
r› 1 milyar Dolar› aflt›. Bunun 410 milyon Dolar›n› askeri “yard›mlar” oluflturmakta. Hizbullah’› etkisizlefltirme giriflimleri, emperyalistlerin son Lübnan seçimlerine yapt›klar› müdahalelerle devam etti.
Seçimlerin gerçek kazanan› kim? Seçimlerden bat› yanl›s› 14 Mart Koalisyonu galip ç›ksa da, çok say›da Ortado¤u analisti, bunun Hizbullah’›n ülke içindeki etkisini zay›flatmayaca¤› görüflünde. Çünkü Hizbullah’›n kendi seçim bölgelerinde oy kayb›na u¤ramad›¤› görülüyor. Ayr›ca “Hizbullah’›n flu süreçte seçimleri kazanmas›, ‹srail’in elini güçlendirmeye yarayacakt›” görüflü hakim. Bu görüfl ise çok da yanl›fl de¤il. Yani seçimleri parlamentoda say›sal olarak 14 Mart Koalisyonu kazansa da, Hizbullah’›n kaybetti¤i pek söylenemez. Seçimlerden Lübnanl› emekçi y›¤›nlar›n kazançl› ç›kt›¤›n› söylemek ise oldukça zor. Çünkü Lübnanl› emekçi y›¤›nlar› gerçek özgürlü¤e ve ülkeyi ba¤›ms›zl›¤a götürecek olan güç, ne dini gericilik temelinde yükselen hareketler ne de do¤al olarak emperyalist güdümlü 14 Mart Koalisyonu gibi kesimlerdir. Lübnanl› emekçi y›¤›nlar da, tüm dünyadaki emekçi halklar gibi, ancak s›n›fsal zeminde yükselen devrimci alternatiflerin oluflmas› ve bu alternatiflerin öncülü¤ünde kendi geleceklerini ellerine almalar›yla özgürleflecektir!
‹ran emek güçleri: “Gelece¤imizi kendi ellerimize almal›y›z!”
Musavi seçim propagandalar› s›ras›nda, bir yandan kat› ‹slami kurallarda “reform” vaat ederek, bu liberal elitleri “memnun etmeye” çal›flm›fl, di¤er yandan ise, Ahmedinejat’›n “popülist” bir yaklafl›mdan öte bir anlam ifade etmeyen, yoksul köylüler baflta olmak üzere, k›rsal alandaki nüfusu “destekleme” politikas›na yönelmiflti.
‹ran’da geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirilen Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin akabinde yaflanan geliflmeler, Tahran sokaklar›nda son 30 y›l›n en fliddetli çat›flmalar›n›n yaflanmas›n› da beraberinde getirdi. Resmi aç›klamalara göre 7 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i çat›flmalar›n tetiklenmesi ise, “muhafazakar” Ahmedinejat’›n, “reformcu” muhalifi Musavi’yi bir hayli geride b›rakarak, oylar›n 62.63’ünü ald›¤› ve böylece seçimlerin galibi oldu¤unun aç›klanmas›yla birlikte yafland›. Seçim sonuçlar›na ba¤l› çat›flmalar giderek t›rman›rken, ‹ran gerici rejimi yabanc› bas›na yay›n yasa¤› getirdi ve vizesi biten yabanc› bas›n mensuplar›n› da s›n›r d›fl› edece¤ini aç›klad›. fiuna dikkat çekmek gerekiyor ki, ‹ran’daki son geliflmelerden yans›yan görüntüler, 1990’lar›n bafl›ndan itibaren do¤u bloklar›nda art›k “ola¤an” hale gelen “renkli/kadife devrim”leri oldukça benzerlik tafl›yor. Bat›n›n Musavi’ye olan “ilgisi” ise, bu izlenimi daha da güçlendiriyor.
Musavi kimdir? fiah rejiminin bir ‹slam Devrimi ile devrildi¤i 1979 y›l›ndan bu yana ABD emperyalizmi taraf›ndan “düflman” ülkeler kategorisinde de¤erlendirilen ‹ran, ABD emperyalizminin, 11 Eylül sald›r›lar›ndan sonra “fier Ekseni” olarak tan›mlad›¤› ülkeler aras›nda yerini ald›. ABD kongresi, 2002 y›l›nda “‹ran’da Demokrasiyi Gelifltirme” faaliyetleri için 20 milyon Dolar ay›rd›. Bu paran›n büyük bir bölümü ise, ‹ran’daki “güvenilir” çevrelere
ve de “Hükümet D›fl› Örgütlere”, di¤er ad›yla da STÖ’lere aktar›ld›. Bu paran›n ne kadar›n›n Musavi ve onun Londra’daki dan›flmanlar›na aktar›ld›¤› noktas›nda somut veriler yok. Ancak, ‹ran ‹slam Devrimi’nin ilk y›llar›nda bakanl›k yapan ve bu dönemde ilerici güçlere dönük gerçeklefltirilen çok say›da idam›n alt›nda imzas› bulunan Musavi’nin daha 1980’lerin bafl›ndan itibaren ABD’nin önde gelen muhafazakarlar›ndan Michael Ledeen ile “s›k› dost” oldu¤u biliniyor. Ledeen ayn› zamanda “‹ran Demokrasisi için Koalisyon” (CDI) oluflumunun kurucusu ve eski CIA flefi Woolsey ile birlikte uzunca zamand›r “‹ran’da rejim de¤iflikli¤i” üzerine bir faaliyet yürütmekte. Musavi seçim propagandalar› s›ras›nda, bir yandan kat› ‹slami kurallarda “reform” vaat ederek, bu liberal elitleri “memnun etmeye” çal›flm›fl, di¤er yandan ise, Ahmedinejat’›n “popülist” bir yaklafl›mdan öte bir anlam ifade etmeyen, yoksul köylüler baflta olmak üzere, k›rsal alandaki nüfusu “destekleme” politikas›na yönelmiflti. Musavi’nin yenilgisinde, yolsuzluk iddialar› ile an›lan ve ‹ranl› emekçilerin en nefret etti¤i isimlerden biri olan Rafsancani’nin, kendisinin en büyük destekçilerinden olmas›n›n pay› da az›msanmayacak derecede. Seçimleri sözde mahkum etmeye çal›flan bat› medyas›n›n bile itiraf etmek zorunda kald›¤› gibi, ‹ran rejiminin yönetim kadrolar›n›n büyük bölümü k›rsal kökenli olup, bunlar ülke nüfusunun az›msanmayacak bölümünü oluflturan yoksul köylülerden ve tar›m iflçilerinden yo¤un bir destek görmekte. ‹ran’daki devrim güçlerinin, y›llar boyu süren bask›-imha-tasfiye politikalar› nedeniyle güçsüz bir konumda bulunmas›, Ahmedinejat’›n, özellikle de bat› emperyalizminin ‹ran’a dönük sald›rgan politikalar›n›n gi-
derek yo¤unluk kazand›¤› bu dönemde, ‹ranl› yoksul kesimler aç›s›ndan bir alternatif olarak alg›lanmas›n› da beraberinde getirmektedir. Musavi’nin oy taban›n› ise, ‹ranl› liberal elitler, kent orta s›n›f›, ifl adamlar› ve üniversite ö¤rencilerinin belli bir kesimi oluflturmaktad›r.
ABD medyas› ‹ran seçimlerine yo¤un “ilgi” gösteriyor! ABD medyas›n›n ‹ran seçimlerine dönük reaksiyonu, ‹ran makamlar›n›n Ahmedinejat’›n seçimleri büyük bir oy fark› ile kazand›¤›n› aç›klamalar›yla birlikte geldi. Özellikle de Times Gazetesi, bu aç›klaman›n hemen akabinde Musavi’nin a¤z›ndan “bilgiler” aktarmaya bafllad›. Bu “bilgiler” en baflta da, seçimlerde hile yap›ld›¤› yönlü, henüz somutlaflmam›fl olan “bilgileri” içeriyordu. Yani, bat› medyas›, özellikle de ABD medyas›, daha seçimler öncesinden bafllatt›¤›, Musavi’nin bir “reformcu” olarak, “‹ranl› kitlelerin ço¤unlu¤unun deste¤ini ald›¤›” ve Musavi’nin seçimlerin galibi olarak ç›kmas› durumunda, gerçek kazanan›n “demokrasi” olaca¤› propagandas› bofla ç›k›nca, çareyi karfl› propagandaya a¤›rl›k vermede, daha somut bir durum ortada yokken, seçimleri hileli ilan etmede buluyorlard›. Sonuç olarak; ‹ran’daki emekçi y›¤›nlara demokratik hak ve özgürlüklerin, Musevi gibi bat› yanl›s›, hatta emperyalist uzant›s› kifliliklerin vaat etti¤i “reform”larla gelece¤ini
iddia edenler, bunun gerçekli¤i yans›tmad›¤›n› asl›nda çok iyi bilmekteler. ‹ran’da, uzunca y›llard›r iflçi ve emekçi y›¤›nlara ve onlar›n örgütlenmelerine yönelik yo¤un bir sald›r› yaflanmaktad›r. Bu sald›r›lar son y›llarda daha da üst boyutlara s›çram›flt›r. Sendikalarda örgütlenmek isteyen iflçi ve emekçiler üzerinde çok yo¤un bir bask› oldu¤u bilinmektedir. Bu bask›dan dolay›d›r ki, sendikal örgütlenmeler, tek tek iflyerleri düzeyinde gerçekleflebilmektedir. ‹flsizlik oldukça yüksektir ve çal›flanlar›n yaflam koflullar› her geçen gün daha da kötüleflmektedir. Emekçilerin gerçeklefltirdikleri eylemler kanl› bir biçimde bast›r›lmakta, çok say›da iflçi önderi hala hapishanelerde iflkence ve tecrit alt›nda tutulmaktad›r. Sadece geçti¤imiz 1 May›s’ta 150 iflçi gösterilere kat›ld›klar› için tutuklanm›flt›r. Ancak tüm bu sald›r›lar, ‹ranl› emekçi y›¤›nlar›n sisteme karfl› öfkesinin her geçen gün daha da büyümesinin önüne geçememektedir. Ve ‹ran gerici rejimine son verecek olan gerçek ve yegane güç de zaten, emekçi y›¤›nlar›n öfkesinden do¤an bu güç olacakt›r. ‹ranl› emekçi kitlelere özgürlük ve demokrasi ancak, kendi hür iradeleri ile ve de s›n›fsal temelde bir örgütlenmeyle yürütecekleri mücadeleyle gelecektir.
26 Haziran-9 Temmuz 2009
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
Hindistan’da Maoist gerillalardan eylemler
Hindistan’da isyan Hindistan’da Maoistlerin önderli¤inde yükselen s›n›f mücadelesi yeni mücadele cepheleriyle genifllemekte. Hindistan’›n bat›s›ndaki Bat› Bengal eyaletine ba¤l› Lalgarh bölgesinde HKP (Maoist)’in öncülü¤ünde ayaklanan kitleler sosyal-faflist HKP (Marksist) (CPM) yöneticilerinin evleri ve bürolar› ile polis karakollar›n› yakt› ve gericileri bölgeden kovarak kurtar›lm›fl bölge ilan etti. 15 Haziran’da flehirden çekilmek zorunda kalan devlet kuvvetleri bölgenin çevresine yo¤un askeri y›¤›nak yapt›lar ve 18 Haziran’dan bu yana çat›flmalar sürmektedir. Polis Mezalimine Karfl› Halk Komitesi’nin (PCPA) bayra¤› alt›nda isyan eden halka Maoist
gerillalar da efllik edip destek sundular ve isyan›n genifllemesini sa¤lad›lar. Lalgarh halk›n›n artan tepkisi Kas›m 2008’de eyaletin polis flefinin ve bakanlar›n›n bölgede kurulmas› planlanan ve halk›n öfkesini üzerine toplayan Özel Ekonomik Bölge’nin kuruluflu için yapt›klar› ziyarette Maoist gerillalar taraf›ndan may›nl› sald›r›ya u¤ramalar›ndan sonra yo¤unlaflan devlet terörüne karfl› odakland›. PCPA’n›n bask›lara karfl› oluflturulmas›yla birlikte polis bask›s›na karfl› protestolar örgütlenmeye bafllad›. Eyalet baflkenti Kalküta’n›n 200 km kuzeybat›nda yer alan Lalgarh yerel yönetimin hizmet götürmedi¤i, ülkenin en yoksul bölgelerinden biriydi ve halk art›k yönetimi kendi ellerine alarak sorunlar›n› kendisi çözmeye bafllad›. PCPA’n›n önderleri isyan s›ras›nda y›k›lan ve yak›lan evlerin bir plan do¤rultusunda gerçekleflmedi¤ini, bunlar›n halk›n biriken öfkesinin göstergesi oldu¤unu belittiler.
‹syan s›ras›nda sosyal-faflist CPM üyeleri bölgeden kaçarken 3 kadrolar› öldürüldü. Onlar› polisler takip etti. ‹syan boyunca 25 kiflinin öldü¤ü ifade edilmektedir. ‹syan›n ard›ndan arkas›nda AK47 tüfeklerle bas›n aç›klamas› yapan HKP (Maoist)’in yerel önderlerinden Bikash, bölgede isyan›n tohumlar›n›n çoktan at›ld›¤›n›, kendilerinin sadece do¤mak üzere olan çocu¤a ebelik yapt›klar›n› vurgulad›. Bisham 250’yi aflk›n köyde halk komitelerini kurduklar›n› ve yak›n zamanda 50 km ötedeki Keflpur ve Garbeta’y› da kurtaracaklar›n› aç›klad›. fiiddeti kendilerinin de¤il CPM’nin ve polisin bafllatt›¤›n›, halk›n kendisini korumak için silahland›¤›n› belirtti. Kendilerinin polisi yoksul halka iflkence yapmamalar için çok kez uyard›¤›n› ancak bu uyar›lar›n ifle yaramad›¤›n› ifade etti ve CPM yöneticilerinin bölgenin büyük toprak sahipleri oldu¤unu, bu topraklar›n halka da¤›t›laca¤›n› vurgulad›. ‹syan›n ard›ndan 1000 kilometrekareyi kaplayan bir alanda yer alan 50 kasaba ve 1100’ü aflk›n köy kurtar›lm›fl bölge olarak ilan edildi. Bu bölge Chhatisgarh’daki Dandakaranya Kurtar›lm›fl Bölgesinin ard›ndan kurtar›lan en büyük bölge olma özelli¤ine sahip. Kas›m 2008’deki may›nl› sald›r›-
Almanya’da 250 bin ö¤renci sokaklara ç›kt› Alman hükümetinin, AB normlar› çerçevesinde hayata geçirmeye çal›flt›¤› ve e¤itim sistemindeki eflitsizli¤i daha da derinlefltiren e¤itim politikas›na karfl› ç›kan 250 binden fazla ö¤renci, 16 Haziran Çarflamba günü Almanya genelinde protesto eylemleri gerçeklefltirdi. E¤itim sistemine dönük sald›r›lara karfl› 70’in üzerinde kentte gerçeklefltirilen eylemler, uzunca zamand›r devam eden ö¤renci eylemlerinin zirvesini oluflturdu. Ö¤renciler, aylard›r süren protesto eylemlerinde üniversite iflgalleri, okul boykotlar› ve çok say›da sokak eylemi gerçeklefltirmiflti. 16 Haziran günü bafllayan ve
sonraki günlere de yay›lan eylemlerde “Üç aflamal› Okul Sistemi Kald›r›ls›n”, “Kreflten Yüksek
Okula Paras›z E¤itim”, “Ö¤renci Harçlar› Kald›r›ls›n” gibi talepler dile getirilirken, eyleme kat›lan ö¤renciler, okul idarelerince, okuldan at›lmak vb. flekillerde tehdit edildi. Eylemlerin yap›ld›¤› bölgelerde yo-
Evrensel Bak›fl “K›r yoksullar›” kentleri kuflatmak için yola ç›kt›lar! Peru’nun Amazon bölgesinde yaflayan yerli halk›n, haftalar boyu süren ve onlarca yerlinin yaflam›na mal olan eylemleri zaferle sonuçland›. Bu yaflananlar›n ard›nda ise bir kez daha, emperyalistlerin ya¤ma-talan h›rs› yatmakta. Ancak, hükümetin, ya¤mur ormanlar›n›, emperyalist enerji ve maden flirketleri aç›s›ndan cazip hale getirmek için ç›kard›¤› bir dizi kararname yerlilerin direnifline çarpt›. Peru Kongresi, Amazon yerlilerinin fliddetli protestolar› nedeniyle kararnameleri süresiz olarak ask›ya almak zorunda kald›. Peru hükümeti geçti¤imiz y›l ABD ile bir Serbest Ticaret Anlaflmas› yapm›flt›. Ç›kar›lan son kararnamelerle birlikte, bu anlaflman›n hükümleriy-
le uyum sa¤lanmas› hedeflenmekte. Amazon yerlileri, topraklar›n›n emperyalist tekeller taraf›ndan, petrol, gaz gibi enerji kaynaklar›na ulaflmak için tahrip edilmesine ve ya¤malanmas›na fliddetle karfl› ç›kt›lar. Ellerinde geleneksel ahflap m›zraklar›, birço¤unun üzerinde k›z›l tunikleri ve saç bantlar› olan Amazon yerlilerinin Nisan ay›nda bafllatt›klar› protesto eylemleri, Haziran’›n ilk günlerinde fliddetli çat›flmalara dönüfltü. Peru polisinin, eylemler s›ras›nda bir kara yolunu trafi¤e kapatan eylemcilere oldukça sert bir sald›r›da bulunmas›yla bafllayan çat›flmalarda, 40 eylemci yaflam›n› yitirdi. Çat›flmalarda ayr›ca 11 polis öldü. Ölü say›s›na iliflkin bu resmi aç›k-
¤un y›¤›nak yapan kolluk güçleri ise, yer yer kitleye müdahale ettiler. Ö¤renci birlikleri ve sendikalar, eylemlerin talepleri kabul edilinceye kadar sürece¤ini aç›klad›. E¤itim Grevi Eylem Haftas› için ajitasyon-propaganda çal›flmas› YDG taraf›ndan yap›ld›. Konuyla ilgili aç›klama yapan bir YDG’li, “özellikle son ekonomik krizle birlikte hayat›n her alan›nda oldu¤u gibi e¤itim alan›nda da gidiflat ö¤rencilerin aleyhine geliflmekte. ‹flçi, emekçi ve göçmen çocuklar› bu sorunlarla bo¤uflurken, zenginler için de özel ve elit okul projeleri geliflmekte. Bologna Süreci ile bu politikalara daha da h›z verilmektedir” dedi.
lamalar ise, Amazon yerlileri taraf›ndan inand›r›c› bulunmamakta. Amazon yerlileri, Peru askerlerinin Köylerine ve kasabalar›na dönük çok say›da bask›n düzenledi¤ini ve bu bask›nlar s›ras›nda da çok say›da insan›n katledildi¤ini belirtiyorlar. Ayr›ca katledilen insanlar›n say›s›n›n tespit edilememesi için, yine Peru kolluk güçleri taraf›ndan, yak›nlardaki Maranon Irma¤›’na at›ld›¤›n› düflündüklerini söylüyorlar. Yerli halka dönük gerçeklefltirilen katliamla ilgili bir aç›klama da Peru’daki yerli halklar› savunucusu gruplar›n bafl›nda gelen AIDESEP’den geldi. Yap›lan aç›klamada, eylemler s›ras›nda yerlilerin üzerine helikopterlerden atefl aç›ld›¤›na yer verilerek, yerli halka dönük adeta bir soyk›r›ma kalk›fl›ld›¤› belirtildi. Amazon yerlilerinin, ellerinde “ilkel” m›zraklarla, Peru egemen s›n›flar›n›n geliflmifl teknolojik silahlar›na karfl› yürüttükleri mücadeleleri, Peru Kongresi’nin ya¤ma-talan kararnamelerini ask›ya almas›n› getirse de, son
Seçim sürecinde eylemlerini art›ran HKP(M)’ye ba¤l› Maoist birliklerin gerçeklefltirdi¤i bombal› eylemlerden birinde 11 polis öldü, çok say›da polis de yaraland›. Gerilla kaynaklar›ndan yap›lan aç›klamada, Hindistan’›n do¤usunda yer alan, Jharkhand eyaletinin baflkenti Ranchi’nin 160 kilometre güneyinde, Bat› Singhbhum semtinde yol kenar›na gerillalar taraf›ndan yerlefltirilen kara may›n›n›n, devriye görevi yapan bir polis arac›n›n geçti¤i s›rada patlat›ld›¤›na yer veriliyor ve patlamada 11 polisin öldü¤ü, çok say›da polisin ise yaraland›¤› belirtiliyor. dan yaral› olarak kurtulan ve bölgedeki bask›lardan sorumlu olan Bat› Bengal polis flefi Bhattacharya merkezi ve yerel polis kuvvetlerinin bölgede kontrolü ele almak için mücadele edece¤ini, özel e¤itimli Boz Taz› ve Kobra isimli komandolar›n bölgeye sevk edildi¤ini, büyük kamplar›n kuruldu¤unu belirtti. Halk Komitesi ise bölgelerini koruyacaklar›n›, gerekli önlemleri ald›klar›n› aç›klad›. Burjuva medyada Komite’ye ba¤l› 2 bini aflk›n militan›n savunma amac›yla bölgeye may›nlar döfledikleri haberleri yer almaktad›r. ‹syan s›ras›nda Lalgarh’› ziyaret eden Nehru Üniversitesi ö¤rencilerinden oluflan araflt›rma grubunun aç›klad›¤› raporda devlet terörünün ve polis bask›s›n›n 2000’den bu yana bölgede etkin oldu¤unu, son dönemde ise buna karfl› direniflin yükseldi¤i belirtiliyor. Köylerde yaflayan halk polisin kendilerine iflkence yapt›¤›n›, geceleri ev bask›nlar› gereklefltirdi¤ini, kad›nlara taciz ve tecavüz edildi¤ini aktarmaktad›r. Araflt›rma grubu polis mezalimine karfl› kurulan halk komitesinin ayn› zamanda alternatif kalk›nma çal›flmalar› yapt›¤›n› da raporunda sunmaktad›r. Son 7 ayda afl›r› yoksulluk ve gerilik içinde yaflamaya maruz b›rak›lan halk›n, komitenin öncülü¤ünde önemli ad›mlar att›¤› görülmektedir. Yollar›n bozuk oldu¤u bölgede halk›n komitenin öncülü¤ünde 20 km.lik bir yol infla etmesi, su sorununun ön planda oldu¤u ve tar›m için yaln›zca ya¤mur suyuyla idare edilen bölgede kontrol bendi infla edilmesi, kuyular›n aç›lmas› ve tüm bu hizmetlerin hükümetin belirledi¤i fiyat›n oldukça alt›nda bir masrafla yerine getirilmesi
çat›flmal› süreç, Perulu emekçi y›¤›nlar ile egemen s›n›flar ya da bir baflka deyimle “kent soylular›” ile “k›r yoksullar›” aras›ndaki s›n›f çeliflkilerinin iyice derinleflti¤ini gösteriyor. Hem de tüm dünyada. S›n›f çeliflkilerinin derinleflti¤inin göstergeleri ise oldukça fazla. T›pk› Peru’da oldu¤u gibi, dünyan›n birçok bölgesinde “k›r yoksullar›” kentleri kuflatmak için yola koyulmaktalar. “K›r yoksullar›”n›n Hindistan, Nepal, Filipinler gibi ülkelerde verdikleri mücadeleler bu ülkelerin egemen s›n›flar›n› ve de güdümünde hareket ettikleri emperyalist-kapitalist sistem sahiplerini kara kara düflündürüyor. Ba¤›ml› ülkelerin yoksullar›n›n kentleri kuflatmaya aday bu k›p›rdan›fllar›, emperyalist metropollerin, art›k yoksullar kategorisinde de¤erlendirilen iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n›n hayat› felç eden grevlerinde, iflyeri iflgallerinde ve daha bir dizi eyleminde yank›s›n› bulmakta gecikmiyor. Emekçi halklar› kuflatmaya ve
Maoistler ayn› günlerde oldukça ses getiren çok say›da eylemin alt›na daha imza att›lar. Orissa’n›n Koraput bölgesindeki iki polis karakolu ve bir ileri karakol, aralar›nda çok say›da kad›n›n da oldu¤u, a¤›r silahlarla donanm›fl ve say›lar› 100’ün üzerinde olan Maoist gerilla taraf›ndan havaya uçuruldu, çok say›da polis arac› da atefle verildi. Karakol bask›n›n›n görgü tan›klar›, polis karakolunun bulundu¤u bölgeyi iki saat soyunca abluka alt›na alan Maoist gerillalar›n, karakolu havaya uçurmadan önce, içerde bulunan 5 polise teslim ol ça¤›r›s› yapt›klar›n› söylüyorlar. halk›n komiteye olan deste¤ini artt›rm›flt›r. Komitenin kurdu¤u sa¤l›k merkezi günde yaklafl›k 150 hastaya hizmet vermektedir. Komite ayn› zamanda toprak da¤›t›m›n› da organize etmekte ve özellikle bofl arazileri da¤›tarak tar›ma açmaktad›r. Araflt›rma grubu bölgede Maoistlerin rahatl›kla aç›ktan faaliyet yürüttü¤ünü, toplant› ça¤r›lar›na on binlerin kat›ld›¤›n› ve yerel halk›n partiyi sahiplendi¤ini de ifade etmektedir. Siyasi Tutsaklara Özgürlük Komitesi ise yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda kompradorlar›n ve emperyalist flirketlerin deste¤inde oluflturulan Özel Ekonomik Bölgelere karfl› halk›n mücadelesinin Lalgarh’ta da sürdü¤ünü ve son isyan›n bununla da ilgili oldu¤unu bildirmektedir. Devlet terörünün Özel Ekonomik Bölgenin oluflturularak yer alt› ve yer üstü kaynaklar› ya¤malamay› güvence alt›na almak için yo¤unlaflt›¤›n› ifade etmektedir. Devletin geçti¤imiz senelerde büyük bir devlet terörü örne¤i olan Salwa Judum örne¤inde oldu¤u gibi paramiliter güçler kurdu¤unu, halk›n bu güçlerin bask›s›na karfl› isyan etti¤ini, bu son isyan›n Singur ve Nanidgram’›n ard›ndan bölgede patlak veren üçüncü ve 1947’den bu yana gerçekleflen en büyük isyan oldu¤unu aç›klamaktad›r. Gerçeklefltirdi¤i büyük askeri eylemlerle Hindistan ve dünya kamuoyunda gündeme gelen Maoistler halk›n iktidar mücadelesinde somut ve net örnekler sunmaktad›r. 13 eyalette savaflan Maoistler, Hindistan Baflbakan› Manmohan Singh taraf›ndan ülkenin karfl›laflt›¤› en büyük iç tehdit olarak yorumlanmaktad›r.
teslim almaya çal›flanlar, esas kuflat›lan›n kendileri oldu¤unu anlad›kça, çareyi sald›r›lar›n›n boyutunu yükseltmekte buluyor. T›pk› 90’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren, “küreselleflme” ve “Yeni Dünya Düzeni” ad› alt›nda bafllat›lan propagandan›n ak›beti gibi, emperyalizmin bu süreçte de makyajlanmas›yla birlikte ortaya at›lan “dünyan›n daha bar›flç›l bir hale gelece¤i” yalanlar› da bir kez daha k›sa sürede yerle bir oluyor. Dünya emekçi halklar›, bar›fl›n ve gerçek özgürlü¤ün kendi öz güçlerine dayanan mücadelelerle gelece¤ini pratik deneyimleri ile yaflamaanlama-kavrama yolunda önemli ad›mlar kat ediyor. Emperyalist müdahalelerle kaderleri belirlenmeye çal›fl›lan yoksul y›¤›nlar, Peru’daki Amazon yerlileri örne¤inde oldu¤u gibi, bu müdahaleleri bofla ç›karmaya dönük bir dizi hamle gerçeklefltiriyor. Peru yerlilerinin bu ç›k›fl›, küçük çapl› bir bölgeyi kapsasa da, bu ç›k›fl›n egemen s›n›f-
✔ ENDONEZYA Baflkent Jakarta yak›nlar›ndaki Tangerang kentindeki tekstil iflçileri günlerdir grevde. ‹flçilerin bafll›ca talepleri ise, iflyerine sendika getirilmesi, 1 May›s gösterisine kat›ld›klar› için iflten ç›kar›lan arkadafllar›n›n ifle geri al›nmas› ve ücretlerinin yasal asgari ücret düzeyine ç›kar›lmas›.
✔ SR‹ LANKA ABD güdümlü Sri Lanka faflist rejiminin Tamillere dönük gerçeklefltirdi¤i katliamlar s›ras›nda getirdi¤i medya yasa¤› hala sürerken, yasaklama Sri Lanka’n›n baflkenti Colombo’da protesto edildi. Sendikalar›n ve de muhalefet partilerinin ça¤r›s›n› yapt›¤› protesto eylemine binin üzerinde insan kat›ld›. Eylemde Tamil halk›na dönük katliam da öfkeyle k›nand›.
✔ ‹SPANYA Haziran’›n ilk haftas›nda greve ç›kan 30 bin metal iflçisinin eylemine, polis gaz bombas› ve plastik mermiyle sald›rd›. Haz›rlanan T‹S’in flartlar›na itiraz ederek de¤ifltirilmesini talep eden metal iflçileri, polisin sald›r›s›na karfl› barikatlar kurarak direndi. ‹flçiler haklar›n› alana kadar mücadeleye devam edeceklerini aç›klad›.
✔ BAHREYN Maafllar› aylard›r ödenmeyen inflaat iflçileri, alacaklar›n›n ödenmesi talebiyle 10 Haziran’da grev yapt›. ‹flçiler grev nedeniyle kendilerini ifl yerine götüren servis otobüslerine binmedi. Alt› ayr› flantiyede çal›flan iflçiler, alacaklar› ödenmedi¤i sürece ifl bafl› yapmayacaklar›n› aç›klad›.
✔ F‹NLAND‹YA Finlandiyal› demiryolu iflçileri, 15 Haziran’da 1 günlük bir grev gerçeklefltirdi. Grevin nedeni Devlet Demiryolu ‹flletmeleri VR’nin çok say›da çal›flan› iflten ç›karaca¤›n› aç›klamas›. 15 Haziran’da gerçeklefltirilen bu grev ayn› zamanda 50 y›ld›r yap›lan en kapsaml› demiryolu grevi olma özelli¤i tafl›yor. VR bünyesinde toplam 12.600 çal›flan bulumakta. VR ilk etapta 1.500 çal›flan›n ifline son verece¤ini aç›klam›flt›.
lara att›rd›¤› geri ad›m›n, tüm ezilenlerin mücadelelerinin kazan›m› olarak alg›lanmas› gerekiyor. Çünkü bu küçük ç›k›fllar, büyük ç›k›fllar›n da habercisidir ayn› zamanda. Ve ezilenlerin dünyan›n dört bir yan›nda daha büyük ç›k›fllara haz›rland›¤›n›n iflaretleri yeterince mevcuttur. Ne emperyalist iflgallerin kapsam›n›n giderek geniflletilmesi ne de derinleflen ekonomik krizin faturas›n›n iflçi ve emekçi y›¤›nlara ç›kar›lmas› çabalar›, bu büyük ç›k›fl› engelleyemeyecektir. Aksine, bunun zeminini daha da güçlendirme ifllevi görecektir ve zaten görmektedir de. Birçok k›tadaki “k›r yoksullar›”n›n, kentleri kuflatmak üzere, k›rlardan do¤ru bafllatt›¤› harekat, er geç kent yoksullar› ile buluflacakt›r. Bu buluflmay› h›zland›racak olan esas unsur ise, emperyalizmin zay›f halkalar›nda, Halk Savafl› stratejisi ile verilen ulusal-sosyal kurtulufl mücadeleleri olacakt›r. Bunun ötesi yoktur!
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Tarihten k›sa k›sa...
Vedat Ayd›n; ONURLU B‹R KÜRT AYDINI “5 Temmuz 1991’de kaç›r›l›p 7 Temmuz’da infaz edilen Halk›n Emek Partisi (HEP) Diyarbak›r ‹l Baflkan› Vedat Ayd›n’›n olay›nda keflifte yer ald›m; ama olayda yer almad›m. Keflif olay›n› ‘Derdo’ kod adl› itirafç› Selahattin Görgülü bafllatt›. Görüflmeye gitti. Tam baflar›l› olamad›. Geldi Cem Ersever ile görüfltü. Cem Ersever bizi arabaya ald›, ‹stasyon Cadde-
de kendisine yak›n buldu¤u afliretlerle anlaflarak silahland›rd›. Bölgede ihbarc› a¤› kurdu, gelifltirdi ve gerillaya karfl› kulland›. Ancak tüm bunlara ra¤men Kürt Ulusal Hareketi’nin geliflimini engelleyemedi. Yüzy›llard›r ezilen, bask› gören, inkâr edilen Kürt ulusu, biriktirdi¤i enerjiyi a盤a vurdu. Y›llar›n öfkesi, h›nc› alanlara, soka¤a ve da¤lara taflt›. Dili prangalanmak istenen, varl›¤› inkâr edilen ve yok edilmek istenen Kürt ulusu art›k özgürlü¤ü soluyordu. Nefes al›p verdikçe hücrelerinde, beyninde özgürlü¤ü duyumsad›, beyinlerine infla edilmek istenen demir parmakl›klar›, karakollar› yerle bir etti, kendi
Ergenekon soruflturmas› ile birlikte ortal›¤a saç›lan belgelerle Vedat Ayd›n cinayetinin nas›l ifllendi¤i tüm ayr›nt›lar› ile kamuoyuna aç›kland›.
Vedat Ayd›n’›n cenaze konvoyu si’ndeki evinin karfl› taraf›ndan arabay› durdurdu. Kendisi, bir kifliyi daha yan›na al›p binay› keflif ettiler. Dairesini, kap›s›n› keflif ettiler…” Bu sözler J‹TEM’in kadrolu cellâtlar›ndan itirafç› Abdülkadir Aygan’a ait. Bölgede terör estiren, say›s›z katliama ve infaza imza atan, köyleri yakan, insanlar› kurfluna dizen J‹TEM’in faaliyetlerinin bir kesitini yans›t›yor anlat›lanlar. ’84’ten itibaren Kürt Ulusal Hareketi’nin yürüttü¤ü gerilla mücadelesinin giderek güçlenmesi ve kitleselleflmesi karfl›s›nda aciz kalan devlet, yeni yönelimlere girdi. Gerilla savafl›n› bitirmek amac›yla köylüleri yerlerinden eden, bask› uygulayan, iflkence yapan devlet bununla yetinmeyerek “Kürdü kürde k›rd›rma” politikas›n› yaflama geçirmeye karar verdi. Geçmiflte Hamidiye Alaylar› gibi bir deneyime sahip olan devlet gelene¤i, T. Kürdistan›’n›n birçok bölgesin-
Y›l 1915… “Ermeni, Diaspora, Tehcir Soyk›r›m…” sözcüklerinin s›k s›k gündem oluflturmas›n›n nedeni olan olaylar›n yafland›¤› y›l… “Musa Da¤’da K›rk Gün” adl› roman, 1915’te yaflanan olaylar› Antakya Musa Da¤’da yaflanan 40 günlük bir direnifli merkez alarak anlat›yor. Yani romanda, o y›l konuyla ilgili ‹stanbul’da, Marafl’ta, Halep’te tehcir yollar›nda yaflananlarla ilgili konular›n oldu¤unu, yaln›z bunlar›n Antakya Musa Da¤ eteklerinde bir vadideki Ermeni köylerinin insanlar›n›n direniflinin merkezinde anlat›ld›¤›n› belirtelim. Tehcir bildirimi Antakya’ya di¤er Ermeni yerleflim yerlerine göre geç gelir. Di¤er bölgelerden ve tehcir yollar›ndan haberlerin ulaflt›¤› vadide, vadinin ileri gelenleri tehcir bildirimi kendi-
Resmi olarak kabul edilmedi¤i için “kamuoyu bask›s›” sorunu da olmayacakt›. Yapt›klar›n›n hesab›n› kimseye vermek zorunda de¤ildi. Apoletli, bol y›ld›zl› paflalar taraf›ndan kontrol edilen J‹TEM, emirleri direkt Genelkurmay’dan al›yordu. Cem Ersever, Albay Arif Do¤an, Tu¤general Veli Küçük gibi isimler Asayifl Jandarma Kolordu Komutan› Korgeneral Hikmet Köksal, OHAL Valisi Hayri Kozokç›o¤lu’nun bilgisi ve ilgisi dâhilinde örgütlendi. Devletin tüm olanaklar›n› kullanan, her istedikleri yerine getirilen, hiç kimseye hesap vermeyen bu ekipler kadrolu cellâtlar olarak ifl gördü. Devlet memuru statüsünde 657’ye tabi olan bu katiller, bölgede uyuflturucudan, mafyaya birçok karanl›k iliflkilerin de göbe¤inde yer ald›. Kürt ulusunun mücadeleden kopar›lmas›, sindirilmesi, pasifize edilmesi, halka dayanan gerillan›n nefes borular›n›n kesilmesi J‹TEM’in görevleri aras›ndayd›. J‹TEM, özetle devletin sars›lan otoritesini her düzeyde yeniden infla etmekle mükellefti. ‹tirafç›lardan, Özel Harekât Timlerinden, rütbeli askerlerden, az›l› faflistlerden oluflturulan J‹TEM ekipleri, bölgede adeta birer k›y›m makinesi gibi hareket etti. Köyleri yakt›, köylüleri kurfluna dizdi, korku ve panik yaratmak için halk›n evlerini iflyerlerini bombalad›, sendikac›lar›, insan haklar› savunucular›n›, ayd›nlar› kaç›rd› tehdit ve infaz etti.
B‹R C‹NAYET VE SERHILDAN
kimli¤ini yeniden kurdu. Tüm bunlar karanl›¤›n bekçilerini daha da korkuttu. Devlet, Kürt ulusunun bu isyan 盤l›klar›n› bo¤mak hedefi ile yeni yap›lanmalara gitti.
KIYIM MAK‹NES‹: J‹TEM Genelkurmay Baflkanl›¤›’na ba¤l› olarak faaliyet yürüten Özel Kuvvetler Komutanl›¤› bünyesinde hareket eden
Musa Da¤’da 40 Gün Franz Werfel (Belge Yay›nlar›)
Özel Harekât Daire Baflkanl›¤› bu dönemde J‹TEM’i kurdu. Bafl›na Binbafl› Cem Ersever getirildi. J‹TEM, özellikle bölgede gerillaya karfl› kontr-gerilla faaliyeti yürütmekle, bölge halk›na korku salmakla görevliydi.
leri gelene kadar ne yapabilecekleri üzerine kafa yorma f›rsat› bulurlar ve Osmanl› taraf›ndan tehcire haz›rlanmalar› istendi¤inde vadideki insanlar› toplayarak ne yap›laca¤› tart›fl›l›r. 5.500 nüfusun 5000’i Musa Da¤’da direnme yönlü irade ortaya koyar ve Musa Da¤’a ç›kar. Direniflçiler Frans›z donanmas›nca kurtar›lana kadar Musa Da¤’da 40 gün boyunca Osmanl› ile üç çarp›flma ve daha birçok badire atlat›rlar. “Musa Da¤’da K›rk Gün” adl› roman› okuyarak 1915’te yaflananlarla ilgili bilgi sahibi olurken, Musa Da¤’da yaflanm›fl 40 günlük direniflten insan manzaralar› bulacaks›n›z. Kahramanl›klar› ve ihanetleri, cesaretleri ve korkakl›klar›… Ve daha birçok halleriyle insan manzaralar›…
(Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden bir ‹K okuru)
1953 y›l›nda Diyarbak›r’›n Bismil ilçesine ba¤l› Kürthac› köyünde dünyaya gelen Vedat Ayd›n, 1979 y›l›nda Diyarbak›r E¤itim Enstitüsü Edebiyat bölümünden mezun oldu. ’80 öncesi atmosferin etkisi ile büyüyen Vedat Ayd›n, bu mücadelenin d›fl›nda kalamazd›. Onun da yüre¤i özgürlük atefli ile yan›yordu. 1980 Askeri Faflist Cuntas› s›ras›nda gözalt›na al›nd›. Demir parmakl›klar ard›nda 4 y›l geçirdi. Tahliye olduktan sonra bölgede muhalefetin örgütlenmesi için büyük çaba harcad›. Mücadele yükseldikçe devletin bask›lar› da artt›. Bunun üzerine bir grup Kürt ayd›nla birlikte ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin kurulmas› için çal›flmalara bafllad›. 1990’lar›n sonunda ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkanl›¤›’na seçildi. ‹HD Genel Kurulu’nda Kürtçe konufltu¤u gerekçesiyle tutukland›. Duruflmada Türkçe konuflmay› reddetti. Birkaç ay sonra tahliye oldu. Faaliyetleri s›ras›nda defalarca gözalt›na al›nd›, tehdit edildi. Nerede bir direnifl, bir hak ihlali varsa Vedat Ayd›n oradayd›. Devletin gazab›na u¤rayan Kürtlerin yan› bafl›ndayd›. 1991 y›l›nda yap›lan HEP (Halk›n Emek Partisi) Diyarbak›r ‹l Kongresi’nde baflkanl›¤a seçildi. Vedat Ayd›n, halk›yla yanyana yürüttü¤ü çal›flmalar›ndan rahats›z olan devletin menziline girmiflti. Onun öldürülmesi ile Kürt ulusuna “sonunun ne olaca¤›” gösterilecek, mücadele etmek isteyenlerin yüre¤ine korku sal›nacakt›. 5 Temmuz 1991 Cuma günü saat 23.45’te polis taraf›ndan evinden al›nd›. ‹ki gün süren yo¤un iflkencelerin ard›ndan kendisinden hiçbir fley alamayaca¤›n› anlayan Binbafl› Cem Ersever’in bafl›nda oldu¤u J‹TEM timi taraf›dan katledildi. ‹HD ve HEP’in valilik ve emniyete yapt›¤› tüm baflvurular ve giriflimler sonuçsuz kald›. Devlet “hiçbir fley bilmiyordu”, sorumlular› yakalamak için de hiçbir fley yapm›yordu. Vedat Ayd›n’›n herkesçe bilinen katilleri sakland›. Ayd›n’›n cesedi Ergani-Maden yolu üze-
rinde bulundu. Cesedin bulundu¤u haberinin al›nmas› üzerine on binlerce insan HEP Diyarbak›r il binas› önünde toplanmaya bafllad›. Buradan araçlarla Elaz›¤-Maden’e do¤ru yola ç›kan kitle, yol boyunca kat›l›mlarla insan seline dönüfltü. Konvoy Maden’den Ergani’ye ulaflt›¤›nda esnaf kepenk kapatarak kitleye kat›ld›. Binlerce araçtan oluflan konvoyun Diyarbak›r’a girifli s›ras›nda devlet de geçifl güzergâh› üzerindeki Ofis semtinde savafla haz›rlan›r gibi y›¤›nak yapmakla meflguldü. Halk›n konvoyla buluflmas›n› engellemek isteyen devlet, ara sokaklara da barikatlar kurdu. Mardinkap› Mezarl›¤›’na do¤ru yola ç›kan 100 bine yak›n insan selinin üzerine, Urfakap› yak›nlar›nda surlara mevzilenmifl yüzü berelerle kapal› Özel Harekât Timleri ve Mardinkap› Polis Karakolu’ndan atefl aç›ld›. Ancak ne sald›r› ne de ölüm kusan namlular kitlenin cenazeyi defnetmesine ve sahiplenmesine engel olabildi. On binlerce yürek “Ey Rag›p” marfl› ile yürüyüflüne devam etti. Kitle, cenazenin defnedilmesinden sonra da sald›r›ya devam eden devlete serhildanla yan›t verdi. Böylelikle 12 Eylül sonras›n›n ilk serhildan› Amed’de düflman›n surat›na bir tokat gibi indi. Amed halk› aya¤a kalkm›fl zulmün temsilcilerini hesap soruyordu. Ergenekon soruflturmas› ile birlikte ortal›¤a saç›lan belgelerle Vedat Ayd›n cinayetinin nas›l ifllendi¤i tüm ayr›nt›lar› ile kamuoyuna aç›kland›. Devlet kendini akl›yordu. ‹tirafç› katil Abdülkadir Aygan ve “meslektafl›” Murat Demir’in anlat›mlar› cinayetin zaten bilinen faillerini yeniden gündeme getirdi. Vedat Ayd›n, Genelkurmay›n emri üzerine infaz edildi. Kitlenin üzerine atefl emri Ankara’dan gelen talimat üzerine Diyarbak›r Alay Komutan› “Yedi Bela” lakapl› ‹smet Yediy›ld›z taraf›ndan verildi. Vedat Ayd›n’›n katledilmesi ile TC’nin hesaplar› tersine dönmüfl, T. Kürdistan›’nda serhildanlar›n iflaret fifle¤i atefllenmifl oldu. Vedat Ayd›n, Kürt ulusunun faflizme ve zulme karfl› verdi¤i mücadelede sonsuza kadar yaflayacak.
■ 27 Haziran 1905’te Rus savafl gemisi Potemkin’de bask›lara karfl› ç›kan tayfalar›n kurfluna dizilmek istenmesi üzerine mürettebat ayakland›. Geminin kontrolünü ele geçiren Bolflevikler gemiyi Odessa’ya ulaflt›rd›. Bunun sonucunda 1905 Devriminin ilk ayaklanmas› Odessa’da bafllad›. Potemkin Z›rhl›s›’nda yaflanan ayaklanma Bolflevik Devrimi’nin en önemli dönüm noktalar›ndan biri olarak kabul edilmektedir. ■ Sivas’ta gerçeklefltirilen Pir Sultan Abdal fienlikleri’ne kat›lan ilerici ayd›n-yazar ve sanatç›lar›n kald›¤› Mad›mak Oteli devletin yönlendirdi¤i gericiler taraf›ndan yak›ld›. Alev alan otelin etraf›n› saran gericiler yang›n› söndürmek isteyen itfaiyeyi de engelledi. Ayd›n, sanatç› ve ozanlara yönelik gerçeklefltirilen bu katliam sonucunda 33 kifli yaflam›n› yitirdi. Alevi inanc›ndan halk›m›za, ilerici, devrimci muhalefete yönelen ve sonras›nda ortaya ç›kan belgelerle devlet taraf›ndan ifllendi¤i genifl bir kesim taraf›ndan kabul edilen katliam büyük tepki gördü. Katliam haberinin duyulmas› üzerine baflta Ankara ve ‹stanbul olmak üzere birçok ilde on binlerce insan sokaklara dökülerek sald›r›y› protesto etti. Yazar Aziz Nesin’in yaral› kurtuldu¤u yang›nda As›m Bezirci, Hasret Gültekin, Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen, Metin Alt›ok ve Behçet Aslan gibi ozanlarla birlikte Alevi kurumlar›nda çal›flan ilerici demokratlar atefle semah dönerek can verdi. ■ Ekim Devrimi’nin ayak seslerinin ulaflt›¤› bölgelerden olan Çin’de ö¤renci gençli¤in militan hareketi giderek radikallefliyordu. 4 May›s 1919’da ö¤rencilerin bafllatt›¤› büyük eylemler toplumun di¤er kesimlerini de etkileyerek Çin’de güçlü bir muhalefetin oluflmas›n› sa¤lad›. Bu rüzgâr›n etkisi ile Çin Komünist Partisi’nin örgütlenmesine baflland›. Çeflitli bölgelerden 12 delegenin kat›l›m› ile ve ço¤unlu¤u 30 yafl›n alt›nda, Mao Zedung ve Ho Shuheng d›fl›nda kent kökenli ö¤rencilerden oluflan kurulufl kongresi 30 Haziran 1921 günü topland›. ÇKP birçok zorlu yoldan a¤›r ve sanc›l› dönemden geçerek 1 Ekim 1949’da Baflkan Mao önderli¤inde iktidar› almay› baflard› ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu.
Onurlu bir yaflam u¤runa
1980 Askeri Faflist Cuntas› ile binlerce ilerici, devrimci ve yurtseveri zindanlara dolduran devlet, teslimiyeti dayat›yordu. Tutsaklar sürekli bask›, iflkence ve zulüm alt›nda insanl›k d›fl› koflullarda tutuluyordu. Diyarbak›r Zindan›, iflkenceleri ile di¤er hapishanelere göre vahfletin daha koyu yafland›¤› bir yerdi. Adeta bir cehennemdi. Tutsaklar› teslim almak için akla hayale gelmedik iflkenceler yap›l›yordu. Gülümsemek, soluk almak, d›flar› bakmak, konuflmak yasakt›. Devletin en seçkin iflkencecileri ifl bafl›ndayd›. ‹flkence, dayak, hakaret günün her an› için geçerliydi. Tüm bunlar›n sonucunda devlet, önemli kazan›mlar elde etti. Çok say›da tutsak idarenin kurallar›na uydu. Teslimiyet bir kara bulut gibi üzerlerine çöktü. Ancak direnifl atefli daha sönmemiflti. Bir kibrit çöpü b›rakarak kendini
asarak 21 Mart’ta direnifl ça¤r›s› yapan PKK Merkez Komite üyesi Mazlum Do¤an’›n açt›¤› yoldan yürüyen Dörtler bedenlerini atefle vererek bu atefli harlam›flt›. fiimdi yine direnifl vaktiydi. 5 No’lu Zindanda insanl›k d›fl› uygulamalara karfl› PKK Merkez komite Üyesi Kemal Pir ve Hayri Durmufl, TKP/ML T‹KKO dava tutsa¤› Hasan Hayri Aslan Ölüm Orucu direnifline bafllad›lar. Di¤er tutsaklar›n da kat›l›m› ile direnifl, 5 No’lu Zindanda teslimiyete ve ihanete karfl› çekilmifl bir bayrak oldu. Devlet, direniflçileri y›ld›rmak için türlü yöntemlere baflvurdu. ‹flkence ve bask› yaparak bunlar ifle yaramay›nca çeflitli ayr›cal›klar tan›yarak vazgeçirmeye çal›flt›. Ancak direniflçiler kararl›yd›. ‹nsanca bir yaflam u¤runa yaflamlar›n› ortaya koymufllard›. Direnifl sonucunda Kemal Pir, Hayri Durmufl, Ali Çiçek ve Akif Y›lmaz ölümsüzler kervan›na kat›ld›lar. Direnifl karfl›s›nda idare tutsaklar›n taleplerini kabul etmek zorunda kald›. Ölüm Orucu flehitleri Amed zindanlar›nda yükselen bir isyan ezgisi oldu. Onlar›n söyledi¤i türküler bugün zindanlarda, fabrikalarda, kampüslerde, da¤ bafllar›nda yank›lan›yor.
‹flçi-köylü 15
Okur/haber
26 Haziran-9 Temmuz 2009
Y›k›ma direnen-
Erzincan büromuza bask›n; Sesimizin emekçilere ulaflmas› engellenemez! Derinleflen ekonomik krize paralel sald›r›lar da art›yor. ‹flten atmalar›n artt›¤›, açl›k ve yoksullu¤un giderek daha genifl kesimleri etkisi alt›na ald›¤› bugünlerde buna karfl› toplumsal hoflnutsuzluk da giderek artmaktad›r. ‹flsizlik rakamlar›n›n rekor düzeylerde seyretti¤i ülkemizde milyonlarca insan sefalet koflullar›nda yaflam mücadelesi veriyor. Düzene yönelik tepkilerin artt›¤›, önemli bir sinerjinin birikti¤i böylesi bir atmosferde devletin ilerici, demokrat ve devrimcilere yönelik sald›r›lar› da art›yor. Dipte yaflanan kaynaflman›n yüzeyde devrimci, ilerici muhalefetle-fikirlerle buluflmas›ndan korkan devlet bask›, gözalt› ve tutuklamalar›n dozunu art›r›yor. Yak›n zamanda DTP’ye düzenlenen operasyonlarda yüzlerce insan tutuklanm›fl ard›ndan KESK Genel Merkezi tarihinde ilk kez bas›lm›fl, onlarca üyesi gözalt›na al›narak tutuklanm›flt›. Yaflanan geliflmelerin, topluma ulaflmas›n› da engellemek isteyen devlet, bunun için devrimci ve yurtsever bas›n üzerinde de terör estirmektedir. Özgür Gündem gelene¤inden gelen Günlük gazetesi komik gerekçelerle kapat›l›rken son günlerde bu listeye At›l›m gazetesi de eklendi. Halk›n haber alma hakk›n› engellemeye çal›flan egemenler, bir taraftan devrimci, ilerici güçleri zay›flatmaya çal›fl›rken bununla birlikte seslerini de k›smay› amaçlamaktad›r. Terörle Mücadele Yasas›’n›n uy-
gulanmaya bafllanmas› ile mücadeleler sonucu kazan›lm›fl demokratik haklar›m›z da gasp edilmektedir. Eylemlerde slogan atmak, ‹brahim Kaypakkaya flamas› tafl›mak bile suç unsuru olarak kabul edilmektedir.
Erzincan büromuz bas›ld›! Yeni Demokrasi, Özgür Gelecek, ‹flçiKöylü ile 1988 y›l›ndan bu yana halka gerçekleri ulaflt›rma amac› tafl›yan gelene¤imiz üzerindeki bask›lar dün oldu¤u gibi bugün de sürüyor. Son olarak 8 Haziran günü Erzincan büromuz polis taraf›ndan bas›larak büroda bulunan okurlar›m›z gözalt›na al›nd›. Büromuzda bulunan tüm materyallere ve kitaplara el koyan polis, yine ayn› gün Erzincan’da TKP/ML üyesi olduklar› iddias› ile 8 okurumuzu evlerinden gözalt›na ald›. 13 Haziran günü Erzurum DGM’ye ç›kar›lan okurlar›m›zdan Cengiz K›l›ç, Hüseyin Düz ve Hakan Çak›r tutuklanarak Erzurum H Tipi Hapishanesi’ne konulurken Derya Gökmen ise Erzurum E Tipi’ne sevk edildi. Son dönemlerde art›k moda haline gelen dosya hakk›nda verilen gizlilik karar› Erzincan’da da uygulan›yor. Gözalt›na al›nanlar aylarca ne tür iddialarla tutukland›klar›n› bilmeden hapishanelerde keyfi bir flekilde tutuluyor. Daha önce de çeflitli yöntemlerle gazetemizin faaliyeti Erzincan’da engellenmek
istenmiflti. Gazetemizi da¤›tmak isteyen okurlar›m›z jandarman›n sald›r›s›n› u¤ram›fl, gözalt›na al›nm›flt›. Büro çal›flan›m›z silahl› sald›r›ya u¤ram›fl, okurlar›m›z polis taraf›ndan tehdit edilmiflti. Son dönemlerde Erzincan’da yaflanan k›smi hareketlilik devleti telaflland›rm›fl olmal›. Erzincan’da küçük de olsa yaflanan bir k›p›rdanma devleti korkutmaya yetmektedir. Korkmal›lar! Çünkü iflçi ve emekçiler kendilerine dayat›lan insanl›k d›fl› yaflam koflullar›na karfl› seslerini daha gür hayk›racak. Korkmal›lar! Çünkü Kürt ulusunun im-
Özgür bas›n susturulamayacak! 22 Haziran Pazartesi günü. Saat 12.00’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde bir araya gelen At›l›m ve Özgür Gençlik okurlar›, At›l›m, Günlük ve Özgür Gençlik dergisinin kapat›lmas›n› protesto ettiler. “Sansüre hay›r, TMY çöpe, tutsak gazetecilere özgürlük” pankart›n› açan kitle, s›k s›k “Özgürlük istiyoruz, TMY çöpe”, “Özgür bas›n susturulamaz” vb. sloganlar att›. Burada kitle ad›na kamuoyuna At›l›m Gazetesi Yaz› ‹flleri Müdürü fienol Sa¤alt›c› seslendi. (‹stanbul)
Kaypakkaya,
Yaflas›n
“malum suçluymufl”!
devrimci
Fikirleri ve tezleriyle egemenlerin korkusu haline gelen ‹brahim Kaypakkaya’y›, y›llarca gizleyen ismini bile yasaklayarak onu anmak isteyenlere dava açan, tutuklayan devlet, komünist önderin katlediliflinin 35. y›l›nda, önceki sene mezar› bafl›nda yap›lan anmada konuflanlara dava açarak Kaypakkaya “tavr›n›” devam ettirdi. ‹brahim Kaypakkaya’n›n mezar› bafl›nda yap›lan anmada kurum temsilcileri Kaypakkaya ile ilgili fikirlerini beyan eden k›sa konuflmalar yapm›flt›. Sungurlu Cumhuriyet Savc›l›¤› anma töreninde konuflma yapan 78”liler Federasyonu Baflkan› Ruflen Sümbülo¤lu, eski Milletvekili Salman Kaya, Avukat Ömer Öneren, Siyasetçi Mehmet fiirin Karademir ve Sibel Çelik hakk›nda “Suçu ve suçluyu övmek”ten dava açt›. Mahkeme “san›klar›n övdü¤ü suçun aç›kça belirtilmesi” gerekti¤ini ve “övüldü¤ü iddia edilen kiflinin suçlu oldu¤unun
delillerle belgelendirilmesi” gerekti¤ini belirterek iddianameyi reddetti. Karara itiraz eden savc›l›k Kaypakkaya’n›n herkesçe bilinen “malum bir suçlu” oldu¤unu iddia etti. Mahkeme ise Kaypakkaya’n›n 1973’te “öldü¤ünü” hat›rlatarak “suçlulu¤unun maruf bir olgu” olmad›¤›n› belirterek itiraz› reddetti. Bunun üzerine savc› bir üst mahkeme olan Sungurlu Asliye Ceza Mahkemesi’ne baflvurdu. Savc›y› hakl› bulan mahkeme iddianameyi kabul etti. 18 May›s günü Partizan, DHF, ESP, DTP, Devrimci 78’liler Federasyonu, Ankara 78’liler Derne¤i’nden oluflan kurumlar Ankara, Mersin ve ‹stanbul’dan gelerek Kaypakkaya için Sungurlu’da bulunan mezar› bafl›nda anma etkinli¤i düzenlemiflti. Anmaya kat›lmak isteyen herkesi teker teker aray›p GBT kontrolü yapan jandarmayla kitle aras›nda yo¤un tart›flmalar yaflanm›flt›. (Ankara)
dayan›flma!
Egemenler taraf›ndan ö¤renci gençli¤in yaflamlar›n›n karart›lmas› için kurulan ÖSS engeli, 2009 sezonunun yaklaflt›¤› süreçte çeflitli tepki-
Antakya’da sald›r›lar k›nand› 16 Haziran Sal› günü Partizan okurlar› olarak Künefeciler önünde saat 18.30’da bir aç›klama yaparak devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlere yönelik bask›, gözalt› ve tutuklama terörünü pro testo ettik. Geçti¤imiz aylarda DTP’y e yönelik bafllat›lan ve devam sald›r ›lar›, KESK emekçilerine yönelik 14 tutuklamayla sonuçlanan opera syonu ve son olarak Erzincan’da için de YDG ve ‹K okurlar›na yönelik ev ve büro bask›nlar›n› k›nad›k. Eylemde Partizan flamala r› aç›larak “Bask›lar bizi y›ld›rama z”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar biz i y›ld›ramaz” sloganlar› at›ld› ve HÖC, DGH, ESP de destek ver di. (Antakya ‹K okurlar›)
ha ve inkâra asimilasyona ve bask›ya karfl› direnifli daha da büyüyecek. Gözalt›lar, bask›lar, tutuklamalar gazetemizin genifl iflçi, emekçilere, köylülere, halk gençli¤ine ulaflmas›n› engelleyemeyecek. Sald›r›lar karfl›s›nda emekçilerin sesi ve solu¤u olmaya devam edece¤iz! İşçi-köylü Gazetesi
lere yeniden neden oldu. Ö¤renci gençli¤in yaflamlar›n› belirlemeleri için verilen 3 saat, 2009 sezonu içinde yaklafl›k 2 milyon ö¤rencinin kaderini belirliyor. 15–16 Haziran iflçi direnifli harland›¤› tarihte, Yeni Demokrat Gençlik de gerçekleflen eyleme flamalar› ile kat›larak destek verdi. YDG ad›na yap›lan aç›klamada ö¤renci gençli¤in yaflam›n› belirleyen ÖSS s›nav›n›n, bilimsel olmad›¤› söylendi. Kriz sürecinde birçok ö¤rencinin maddi s›k›nt›lardan kaynakl› okulu b›rakmas› ya da Part-Time çal›flmas›yla halk gençli¤inin krizin faturas›n› ödemeye zorland›¤›na de¤inildi. Aç›klaman›n ard›ndan kitle sloganlarla eylem sona erdi. (‹stanbul)
ler mi yoksa insanlar›n evlerini y›kanlar m› terörist? Yerel seçimler sonras›nda h›z kazanan y›k›mlar›n hedefinde olan bölgelerden biri de Gebze Cumhuriyet Mahallesi. Mahalle halk›n›n büyük bölümü 1978’de buraya tafl›nm›fl. 1994’te bölgede imar uygulamas› yap›lm›fl ve halktan para al›nm›fl. Bir ay sonra tapular› verilece¤i söylenmesine karfl›n, bir ay sonra gittiklerinde “tapu verme ifllemi durduruldu” denmifl. Bölgeye dönük y›k›m tehdidi de iflte bundan sonra bafllam›fl. Seçimler vb. vesilelerle ertelene ertelene, “Kentsel Dönüflüm Projesi”ne h›z verildi¤i günümüze kadar sürmüfl. “Kentsel Dönüflüm Projesi” kapsam›nda gerçeklefltirilen y›k›m giriflimleri ise, Cumhuriyet Mahallesi halk›n› harekete geçirmekte gecikmemifl. Mahalleye dönük y›k›m çabalar›na karfl› dernek kurma çal›flmalar› da Cumhuriyet Mahallesi halk›n›n y›k›mlara karfl› gösterdi¤i tepkilerden birini oluflturmakta. Çünkü mahalleli art›k y›k›m tehdidinin, tehdit olmaktan ç›k›p, gerçe¤e dönüfltürülmesinin an meselesi oldu¤unun fark›nda. Örgütlenme çabalar›na h›z vermeleri de bundan. Mahalleli bu örgütlenme çabalar›n› yapt›klar› eylemlerle daha da ileri tafl›yor. 12 Haziran günü yap›lan ve 2 bin mahalle sakinini kat›ld›¤› eylem de bunlardan biriydi. Evlerini canlar› pahas›na savunacaklar›n›, y›k›ma izin vermeyeceklerini hayk›ran mahalle halk›, muhtarl›k önünde gerçeklefltirdikleri eylemde, belediye yönetimin istifaya ça¤›rd›. ‹ki saatten fazla süren eylem boyunca “Baflkan istifa”, “ Direne direne kazanaca¤›z” vb. sloganlar hayk›ran mahalleli, y›k›ma karfl› çözüm yollar› aramay›, yapt›klar› örgütlenme temelli toplant›larla da sürdürmekteler. Bu toplant›lar›n sonucunda ortaya ç›kan dernek oluflturma fikri de, y›k›mlara karfl› güç oluflturma aray›fllar› içinde gündeme gelmifl. Dernek faaliyetleri kapsam›nda yap›lan toplant›lardan biri de 13 Haziran’da gerçeklefltirildi. Akflam saatlerinde bir araya gelen Cumhuriyet Mahallesi halk›, y›k›ma karfl› hangi yöntem ve araçlarla direneceklerini tart›flt›, çözüm yollar› arad›. Y›k›mlar›n hedefinde olan emekçilerin çabalar›yla oluflturulan Konut Hakk› Koordinasyonu da Gebze halk›n› yaln›z b›rakmad› ve toplant›ya kat›lan temsilciler kendi deneyimlerini Gebze halk›yla paylaflt›. (Kartal)
13 yafl›ndaki bir çocu¤a da¤lar güvenli geliyorsa, ben o “DA⁄LAR”› kutsuyorum! Haf›zalar›m›zdan ve tarihin sayfalar›ndan ne kadar silip atmaya çal›flsalar da beynimizde yaflanan katliam›n görüntülerini silmeye güçleri yetecek mi? Y›llarca devletin zulmüne, iflkencesine maruz kalm›fl, köyleri yak›lm›fl insanlara “biz elimizden geleni yapt›k” diyenler halk› inand›rabilecekler mi? Faili “meçhul”lerin, toplu mezarlar›n bir k›sm›n›n ortaya ç›kt›¤›, asit kuyular›nda katledilenlerin bugünlerde s›kça gündeme geldi¤i, Cumartesi Annelerinin yapt›¤› eylemler ve yüre¤imizi da¤layan binlerce olay ve o olaylardan tekini Amed’de uzun zaman ön-
ce kat›ld›¤›m bir sempozyumda Ali Kaymaz’›n (U¤ur Kaymaz’›n amcas›) anlatt›klar›nda somutlan›yordu. Ali Kaymaz o gün yaflad›klar›n› flöyle anlatt›: “13 yafl›ndayd›m. Koyunlar› gütmek için köyün ilerisindeki da¤lara gitmifltik. Köyden gelen çat›flma seslerini duyup, köye do¤ru koflmaya bafllad›k. Köye geldi¤imizde köyün erkeklerini güneflin alt›nda okulun bahçesine toplad›klar›n› gördük. Hepimizi s›ra daya¤›na çekip dövdüler. Utanç verici bir durumdu. Askerler köyün muhtar›n› ve birkaç kifliyi de yanlar›na alarak gerilla cenazelerini almaya gittiler. Köyün her taraf› kuflat›lm›flt›. Askerler “size sürprizimiz var” diyerek ellerini boyunlar›na götürerek bittiniz gibi iflaret ettiler. Ne oldu¤unu anlayamad›k. Sabah saatlerinde çat›flma sesleriyle uyand›k ve köyün girifline kadar gelen tanklar
gördük. Evlerimiz uzun namlulu silahlarla bas›ld›. Hepimizi köyün meydan›na toplad›lar. Amcam›n bebe¤i içerde kalm›flt› ve evleri atefle vermeye bafllad›lar. Amcam bebe¤i alabilmek için çok yalvard›. Biri o an insafa gelip bebe¤i almas›na izin verdi. Sonra herkesi köyün deresinin oraya getirdiler. Kad›nlara yere yatmalar›n›, erkeklere de aya¤a kalkmalar›n› söylediler ve üzerimize atefl açt›lar. Ormanl›¤a do¤ru kaçmaya bafllad›k, her taraf tutulmufltu, bir tek ç›k›fl yolu vard›, oradan ç›k›p di¤er köye gitmeye karar verdik. ‹çlerinde en büyükleri bendim, 13 yafl›ndayd›m. Di¤erleri benden küçüktü. Karfl› köyün de kuflat›lm›fl olabilece¤i geldi akl›m›za ve da¤a ç›kmak daha güvenli diye düflündük. Karfl› köye gidip köy kuflat›lmam›flsa köye gitmeyi, e¤er kuflat›lm›flsa da da¤a ç›kmaya kararlaflt›rd›k. E¤er bir
n›yor. fiimdi yüzümüzü da¤lara dönzihniyet 13 yafl›ndaki bir çocu¤a da¤menin zaman›d›r. lar› güvenli gördürüyorsa ben o da¤(Mersin’den bir ‹K okuru) lar› kutsuyorum.” Ali Kaymaz’›n konuflmas› beni çok etkilemiflti. Ali Kaymaz’la sanki o an› yaflam›flt›m. Baz› yerleri atlam›fl veya kar›flt›rm›fl olabilirim ama hala “13 yafl›ndaki bir çocu¤a da¤lar güvenli geliyorsa ben o da¤lar› kutsuyorum” sözü kulaklar›mZebik Annemizin efli, da. Bu olay T. Kürdistan›’nda birDevrim, Nedim, Deniz ve çok defa yaflanm›fl ve yaflanmaya Olcay kardefllerimizin bada devam ediyor. Burada yaflayan bas› Feramuz K›yafet aminsanlara zulmeden zihniyete karfl› cam›z› amans›z bir hastabir direnifl sergiliyor ve bu direnil›ktan dolay› kaybettik Aiflin en meflru hali gerilla mücadelelesine ve sevenlerine bafl sinde somutlanmaktad›r. Bu insansa¤l›¤› diliyoruz. lar silahlarla, tanklarla üzerlerine sald›r›lara karfl› silahl› mücadele (Avusturya/Linz vererek yaflama haklar›n› savunu‹flçi-köylü okurlar›) yorlar. Ülkemizdeki gerilla mücadelesini bu yaflanan olay somutla-
BAfiSA⁄LI⁄I
İşçi-köylü BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel: 0212 654 94 18
BÜROLAR Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 Ankara: Sıhhıye Mh. Süleyman Sırrı Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 537 461 79 64 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Hak alma mücadelesi, insanlık ve insanca yaşama mücadelesidir
Patron, polis, jandarma baskısına karşı 415 gün direndiler. Yaşama dair birçok şeyi birlikte görüp öğrendiler. Sınıf kardeşi olduklarını hissettiler.
DESA direnişçileri, insanca yaşamak için sendikalı olmayı seçmişlerdi;
Gülhan Akyüz: 19 aydan fazla bir zamandır çalışıyordum. Sabahleyin fabrikaya gidince yoğun bir çalışma içine giriyor, akşama kadar durmadan çalışıyor. Akşam olunca da zorla mesaiye kalıyorduk. Sürekli çalıştığımız için sosyal hayatımız yoktu. Bedenen ve zihnen daima bir yorgunluk içindeydik. Aklıma gelen tek çözüm sendika oldu, (ancak Düzce’de sendikalaşmak çok kolay olmuyor) uzun uğraşlar sonrası Deri-İş’le karşılaştık. Emel Yavuz: DESA’da bir yıllık işçiydim. Durmadan köle gibi çalışıyorduk. En son “denkleştirme”yi uygulamaya geçirdiler. Denkleştirme; fazla mesai ücretinin izin günü olarak çevrilmesi anlamına geliyor. Yani ne kadar fazla mesai yaparsan o kadar izin alabilirsin, deniyor ancak bu izin günlerini istediğimiz zaman kullanamıyoruz. Patron ne zaman “izin verirse” o zaman kullanabiliyoruz. Bir çıkış yolu ararken, Ağaç-İş ile görüştük, onlar da bizim için Deri-İş ile iletişim kurdular. Dilek Türkoğlu: Fabrikadaki tek sorunumuz bunlar değildi. Patron, içme suyu için en başta sadece göstermelik birkaç damacana almış; damacanalar boşaldıkça, onları, tuvaletlerdeki sudan, hem de tuva-
leti temizledikleri hortumla doldurtuyordu. Bir saatlik yemek molamız vardı ama inanın 40 dakikası yemek sırası beklemekle geçiyordu. Mola başladığında, artık o noktaya gelmiştik ki, insanlıktan çıkıyor birbirimizi ezerek, daha önde sıra kapmak için koşuyorduk. Yemeklerimizi yerken molamız bitiyordu.
Ama patron, sendikayı da “sevmiyordu”, sendikalı işçileri de... Emel Yavuz: Sendikalı olduktan sonra üzerimizdeki baskılar arttı. Patron fabrikadan birkaç kişinin sendikalı olduğunu duymuştu. İşçileri 50 kişilik gruplar halinde odasına çağırıp sendikalar hakkında “bilgi” veriyordu. “Sizi kandırmaya çalışıyorlar, tek amaçları sizin paranızı almak” gibi olmadık şeyler söylüyordu. Ben de onun işçileri kandırmasına dayanamayıp durumun öyle olmadığını anlattım. Kalkıp üzerime yürüdü, beni ayrı bir odaya aldı. Bir sürü tehdit savurdu. Bir süre sonra İnsan Kaynakları Müdürü beni odasına çağırdı. Bana amacımın ne olduğunu sordu. Daha önce sendikalı olduğu için atılan 4 arkadaşımızın geri alınmasını istediğimi söyleyince, beni de attılar. Gülhan Akyüz: İşten atılan görevli bir arkadaşın yerine beni getirdiler. Sonra benim de sendikalı olduğumu öğrenince, odasına çağırdı. “Akıllı olmamı ve sendikadan istifa etmemi” söyledi. Ben, sendikanın bir hak olduğunu söyleyince dedi ki; “Bak kızım, burada 700 tane işçi var; 701. kişi olarak ben bile sendikalı olsam, bu-
DDSB Program Kurultayı’nı gerçekleştirdi
Bir dönemdir, sürece yanıt verebilecek bir örgüt yaratma hedefiyle çalışmalarını yoğunlaştıran DDSB, 21 Haziran günü Makine Mühendisleri Odası’nda
Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen DDSB’liler ve dostlarının katılımıyla “Program Kurultayı”nı gerçekleştirdi. Açılış konuşmasından sonra saygı duruşu gerçekleşti ve “15–16 Haziran Büyük İşçi Direnişi Ruhunu Kuşan” şiarıyla hazırlanan sinevizyon izlendi. Daha sonra 13 Mayıs’tan bu yana direnişte olan Gülistan Kobatan söz aldı ve sürecin ihtiyacının dayanışma olduğunu ifade etti. Kobatan’ın ardından Deri-İş üyesi Emine Arslan birçok tehdit ve zorluğa rağmen direnmekten başka çare olmadığına inandığını belirtti.
raya sendikayı sokmayacağım!” O gün akşam da çağırıp işten çıkarıldığımı söylediler.
Direniş öğretmen oldu onlara, insanca yaşamak için direnmek gerektiğini öğrendiler; Emel Yavuz: İşten atıldıktan sonra fabrika önünde direnişe başladık. Sendika bizi hiç yalnız bırakmıyordu. Bizi “yalnız” bıKurultaya DDSB’lilerin hazırladığı sunumlarla devam edildi. Birinci sunum “1980 Sonrasından Günümüze Emperyalist Politikalar, Kriz ve Ülkemize Etkileri” konulu, ikincisi ise “İşsizlik” üzerine idi. Ardından ATV-Sabah direnişçisi Uğur Güç direniş süreçlerini özetledi. Sunumlardan bir diğeri de “İşçi Sınıfının Örgütlenmesinde Yaşam Alanları (Emekçi Mahalleler)” üzerine yapıldı. Son olarak bir süredir yapılan DDSB toplantılarının kazanımlarına değinildi, önemli olanın pratik olduğunun altı çizildi ve DDSB Programı’nın son hali sunuldu. Serbest Kürsü bölümünden sonra “DDSB Programı” oybirliğiyle kabul edildi ve kurultay “Birlik Mücadele Zafer” sloganıyla sonlandırıldı. (Bir DDSB’li)
lığı germe tavrı üzerine kısa süreli bir arbede yaşandı. Yaşanan arbedenin sona ermesi ile birlikte, basın metnini okuyan Belediyeİş 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Gülüm, 15-16 Haziran direnişinde şehit düşen emekçilerin değerlerine sahip çıkacaklarını vurguladı.
İstanbul
* 14 Haziran Pazar günü Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelen DDSB üyeleri “15-16 Haziran direnişinin ruhuyla direnişi yükselt” yazılı pankart açtı. Burada yapılan açıklamada, 15-16 Haziran Direnişi’nin, kendi gücünün farkına varan işçi sınıfının, egemenlere indirdiği bir darbe olduğu söylendi. Açıklama sırasında sık sık “Birlik Mücadele Zafer”, “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” vb. sloganlar atıldı. * 16 Haziran günü saat 12.00’de Saraçhane’de toplanan DİSK Genel-İş ve Nakliyat-İş üyesi işçiler “Sendikal Hak ve Özgürlüklerimiz için yürüyoruz” yazılı pankart açarak yürüyüşe geçti. Çalışma Bölge Müdürlüğü önüne yürüyen işçiler
C
M
Y
K
yol boyunca öfkeli sloganlarını haykırdı. * 16 Haziran günü Kadıköy Söğütlüçeşme’de 15-16 Haziran direnişinde şehit düşen Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak yapılan bir yürüyüş ile anıldı. Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu ve bileşenleri direnişte şehit düşen emekçilerin ölümsüzlüğe uğurlandığı Yoğurtçu Parkı’na doğru yürüyüşe geçti. Burada direnişte şehit düşenler adına saygı duruşu gerçekleştirildi. Polisin orta-
önünde direnirken, hemen karşımızda tüm patronlar bir araya gelerek “İşverenler Dayanışma Kokteyli” düzenlediler. Gülhan Akyüz: Ailelerimiz, yakınlarımız sürekli engel olmaya çalıştı. Direneceksiniz de elinize ne geçecek, diyorlardı! Oysa bilmiyorlardı ki çok şey geçti elimize... Evet, epey şey öğretti, bu direniş bize! Hak aramayı, sabretmeyi, birbirimizi dinlemeyi, paylaşmayı öğretti. Ve devleti de öğrendik. Gözaltlarını, polisi, askeri ve nasıl kandırıldığımızı… Aynı zamanda onlardan korkmamayı da öğrendik. (İstanbul)
DESA direnişinde kazanım var!
15-16 Haziran Direnişi, işçi sınıfının yolunu aydınlatıyor! İşçi sınıfına yönelik gerçekleşen çeşitli hak gasplarına karşı ülkemiz topraklarında bir çığır olan 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, birçok alanda yapılan eylemlerle selamlandı.
rakmayan sadece sendika değildi. Patronun çağrısıyla fabrika önüne jandarmalar geldi ve bize “Burada durmak yasak, suç işliyorsunuz” diyerek, oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Defalarca gözaltına aldı. Direniş boyunca tıpkı bir aile gibi olduk. Sendikacılar anne-babamız gibiydi. Her sorunumuzla ilgileniyorlardı. En önemlisi de Türkiye’de hiçbir zaman adaletin gerçekten yerini bulmadığını öğrendik. Dilek Türkoğlu: Tüm zenginler patronla birlik oldu. Devleti de, jandarması da, polisi de… Biz fabrika
Gülsuyu Partizan tarafından örgütlenen ve Nurettin Sözen Parkı’nda gerçekleştirilen anmada, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nde şehit düşen işçiler anısına saygı duruşunun yanı sıra, Partizan olarak direniş sürecini ve dönemin siyasal koşullarını aktaran bir konuşma yapıldı. Sarıgazi 13 Haziran Cumartesi saat 20.00’de Munzur Kültür Derneği’nde bir anma etkinliği düzenlendi. Dernek adına bir arka-
DESA direnişinde Yargıtay kararları kazanımla sonuçlanıyor. Yargıtay, DESA patronunun sendika karşıtı olduğuna ve bu nedenle de sendikalı işçileri işten çıkardığına karar verdi. Ancak Yargıtay, “çıkardığı bu sonuca” rağmen patrona, ikiyüzlü bir “ceza” vererek onun kurtarıcısı oldu. Ceza, patron için seçmeliydi. İsterse bu işçileri geri alacak isterse de tazminat ödeyecekti. Yani Yargıtay, Desa patronunu muhatap kabul edip kararı ona bıraktı. Patron da sendikalı işçilerin hepsini geri almak yerine göstermelik 3 işçiyi geri alarak 15 kişiye de tazminat ödemeye “karar verdi!”
Deri-İş, “İnançlı ve kararlı bir direniş sergiledik!”
Yargıtay kararı üzerine, direnişin Düzce’de 415., Sefaköy’de 349. günü olan 17 Haziran Çarşamba günü Düzce’deki DESA fabrikası önünde bir araya gelen DESA direnişçileri ve Deri-İş Sendikası yöneticileri, bir basın açıklaması düzenlediler. Açıklamayı yapan Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi, sendikalı DESA işçilerinin hem Düzce’de hem de Sefaköy’de inançlı ve kararlı bir direniş sergilediklerini ve bu direnişin tüm engellemelere rağmen kamu vicdanında zafere ulaştığını söyledi. 17 Haziran itibariyle Düzce Desa Fabrikası önündeki fiili direnişlerini kaldırdıklarını açıklayan Servi, DEdaş dayanışmanın önemini anlatan bir yazı okudu ve ardından saygı duruşu yapıldı. Ardından panele geçildi. Partizan’dan bir arkadaş 15–16 Haziran’da yaşananları anlattı ve İbrahim Kaypakkaya’nın tezlerini özetledi. DDSB’li bir arkadaş da 15-16 Haziran’daki sürecin öncesi sonrası ve günümüzde uygulanan emperyalist politikaları anlatan konuşma yaptı. Etkinlikte ENTES işçisiyken işten atılan ve tek başına direnişte olan Gülistan Kobatan’ın göndermiş olduğu dayanışma mesajı okundu. Müzik dinletisi ve sinevizyon gösterimi ile son buldu. (Sarıgazi Partizan)
Bursa
15-16 Haziran Direnişi’nin yıldönümünde Partizan, BDSP, DHF, SODAP, ESP, SDP, BATİS, Sosyalist Parti Osmangazi Metro İstasyonu’nda toplanarak “Kapitalizmin krizine, sosyal yıkıma, faşist saldırılara karşı mücadele ruhuyla yaşasın 15-16 Haziran direnişi” yazılı pankartın arkasında Kent Meydanı’na kadar yürüdü.
SA’ya karşı yürütülen uluslararası boykot kampanyasının, DESA’da sendika tanınana kadar devam edeceğini belirtti.
DESA patronundan geri adım!
Açıklamanın ardından işçilerle sendika yöneticileri bir toplantı yaptı. Tam bu esnada daha önce 3-4 işçiyi daha geri alabileceğini söyleyen DESA patronunun, basın açıklamasının ardından geri adım atarak 8-10 işçiyi işe geri almaya karar verdiği haberi geldi. Bu haber işçiler arasında coşkuyla karşılandı.
Sefaköy’de davullu zurnalı final
17 Haziran’daki Düzce’deki direnişin finalinin ardından, 20 Haziran Cumartesi günü direnişinin 252. gününde Emine Arslan da direnişini sonlandırdı. Yargıtay’daki davası zaferle sonuçlanan Arslan, yaptığı konuşmada “direnişinin amacının salt tazminatına almak olmadığını, asıl başarmak istediğinin direnişlerin ardından fabrikalarından iyileştirmeye giden patronun bütün bu yenilikleri tekrar ortadan kaldırmasını engellemek ve bunun için de DESA’ya sendikanın girmesini sağlamak olduğunu” söyledi. Basın açıklamasının ardından, eyleme gelen Sinop Gençlik Kültür Merkezi’nin davul zurnası eşliğinde Emine Arslan ve eyleme katılanlar coşkulu bir şekilde halaylar çektiler.
Ankara
Ankara’ya gelen DİSK üyesi işçiler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yürüyerek direnişi selamladı. Yaklaşık bir saatlik yürüyüşten sonra saat 12.00’de Bakanlık önüne ulaşan işçiler, burada oturma eylemine başladı. Otuma eylemi boyunca marş ve sloganlar susmadı. Yapılan açıklamaların ardından DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, Adalet Bakanlığı ve ÇSGB ile görüşme yapmak için alandan ayrıldı.
ANTAKYA
16 Haziran Salı günü Künefeciler Çarşısı önünde DDSB olarak 15–16 Haziran direnişinin 39. yılı nedeniyle bir basın açıklaması düzenledik. DDSB olarak örgütlediğimiz açıklamada 15-16 Haziran’ın sendikal hareket tarihinde bir dönüm noktası olduğu belirtilerek, mücadelenin devam ettiği hatırlatıldı. Eyleme DGH, ESP ve HÖC de destek verdi. Antakya DDSB