,
TARAFIZ; AMA EZİLENDEN-SÖMÜRÜLENDEN YANA! Psikolojik savaş stratejisinin bir parçası olan gerilim politikası, egemen sınıflar tarafından hayata geçirilmeyi sürdürüyor. Kendi aralarındaki hegemonya çatışmasında önemli bir araç haline getirilen bu politika, sistemin kendini yenileme ihtiyacı duymasıyla birlikte, bu ve benzer bir dizi politi-
kaya daha sıkça başvurulmasına da yol açıyor. Kriz bahaneli ekonomik saldırılarla sofrasındaki ekmeği her geçen gün küçülen, işsizlik, yoksulluk artık yaşamının “olağan” bir parçası haline gelen/getirilen geniş yığınların kafasını bulandırma, onları acil sorunlarından uzaklaştırarak, kendi
suni gündemlerini dayatma hedefiyle de ele alınan bu politikanın değişik versiyonları sahnelenmekte. Egemen sınıflar arasında sürüyor gibi görünen ve psikolojik savaşı gerilim üzerinden ele alan yaklaşımı hayata geçirilmede, en geniş kesimler tarafından “kabul görür”
hale getirmede en önemli rollerden birini ise, her vakit olduğu gibi “sahibinin sesi” medya üstlenmiş bulunmakta. İçinden geçilen süreçte, bu rolün baş aktörlüğünün “Taraf” gazetesine verilmiş olduğunu görüyoruz. Hemen tüm burjuva-feodal basının, sadece adı geçmesiyle birlikte ‘hazır
ol’ a geçtiği Genel Kurmay’a bile “kafa tutma cesaretini” gösteren, bu zamana kadar hiç kimselerin dokunamadığı/dokunamayacağı tabulara “dokunan” bu gazete, neredeyse gün geçmiyor ki, ülke gündemine “bomba” gibi düşen bir “belge” yayımlamasın. Sayfa 9
İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin
44
Sayı:
* 26 Haziran-9 Temmuz 2009
* Fiyatı: 1.50 TL
* ISSN: 1307-878X
Hiçbir belge, gerçekleri gizleyemez Yine ortaya saçılan belgelerle, ortalık karıştı.
Belgeler sahte midir, gerçek midir tartışması gündemi toza boğdu.
Sahtelik, gerçeklik tartışması bir yana, bir anda
yine mağdur edebiyatına sarılan AKP, Deniz Feneri gibi önemli bir yolsuzluk davasını bu tozun içinde görünmez kılıverdi.
Dahası, daha 2 hafta önce üzerinde tartışmalar
kopartılan sınırlardaki mayınların temizlen-
mesine dair yasa tasarısı köşkün memuru tarafından onaylanıverdi.
Ekonomik krizin derinleştirdiği işsizlik, yoksul-
luk unutuluverdi. Ama krizin patronlara sağladığı fırsatlara paralel açıklanan teşvik paketi unutulmadı.
Unutulanlar ve unutturulanlar, hep emekçi ezilen
halkın sorunları oldu yine. Oysa biz unutmadık, unutmayacağız. Halkın düşmanlarını da
“Hiçbirimizde bir parça
onur kalmadı!”
17 Haziran Cumartesi günü “zorunlu göç” mağdurları ile Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Göç-Der bir basın açıklaması düzenledi. Eylemde bir konuşma yapan Göç-Der Başkanı Sami Özgen, devlet gözünde potansiyel birer terörist olarak görülen Kürtlerin yaşadıkları yerlerin baştan aşağı yakılarak insansızlaştırıldığını ve bunları yaparken devletin, değil uluslararası insan haklarına kendi iç hukukuna bile riayet etmediğini söyledi. Bu sorunun çözümü için göçe tabi tutulanların tüm maddi ve manevi zararlarının en adaletli biçimde karşılanması gerektiğini belirten Özgen, taleplerinin yaşanan insanlık dışı olayların faillerinin yargılanması olduğuna dikSayfa 6 kat çekti.
Evlerimizden çıkmayacağız
hep hatırlayacağız!
Birlik-Mücadele-Zafer
Sendikalı ol!
Düzce’nin her yerinde üzerinde “Umutlu ol! Mutlu ol! Güçlü ol! Birlik ol! Sendikalı ol!” yazıları olan afişler dikkat çekiyor. Çünkü Düzce, Petrol-İş’in “Anayasal hakkını kullan, sendikalı ol!” adlı kampanyasının uygulandığı pilot il olarak seçilmiş. Biz de bu kampanya hakkında ayrıntılı bilgi almak için Petrol-İş Düzce Şubesi Örgütlenme Sorumlusu Ünal Akbulut ile görüştük. Sayfa 4
İşçi-köylü’den Kendi Alternatifini Yarat! Sayfa 2
C
M
Y
K
“TİS yoksa grev var!”
20 Haziran günü Türkiye’nin birçok yerin-
den iş sözleşmeleri talebi ve konfederasyonlarına yönelik gözaltı ve tutuklamalara karşı
Ankara’ya gelen KESK üyesi emekçiler, Başbakanlığa yürüdü.
Güvenpark’ı dolduran binlerce emekçi el-
lerinde “KESK’e dokunma” yazılı dövizler,
pankart ve bayraklarıyla renkli bir görüntü oluşturdu. Emekçiler son süreçteki baskıları da kı-
Sayfa 5
nadılar.
Türk-İş’e işçi tepkisi
Kamu toplu sözleşmelerinin 6 ay gibi uzun bir süredir sonuçlanmaması ve Türkİş’in pasif tutumunun da bunda etken olması nedeniyle işçiler tarafından hem hükümete hem de konfederasyonlara tepkiler büyümeye başladı. İstanbul’da birçok sendikanın yer aldığı İstanbul Şubeler Platformu’nun organize ettiği Türk-İş protestosu öfkeli sloganları haykıran işçilerin Taksim AKM önünde topSayfa 5 lanmasıyla başladı.
Sınıfsal Yaklaşım
Emekçinin Gündemi
Çift taraflı “TSK” Belgesi:
DDSB Programı Ne Anlam
Eylem ve İmdat Planı
İfade Ediyor?
Sayfa 3
1999 yılında Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedilen 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos Depremi birçok insanı birbirinden ayırdı, yaşamları bir çırpıda sildi. Bu tablonun sorumlusu kimdi? Yoksul emekçiler mi yoksa onlara hiçbir imkân sağlamayan kâr hırsının vahşiliği ile doğayı ve insanı sömüren egemenler mi? Depremden sonra İzmit’teki Arızlı Konutlarına yerleştirilen ancak şimdilerde evlerinden çıkartılmak Sayfa 2 istenen depremzedelerle görüştük.
Evrensel Bakış
Pusula Sürecin Sorunları, Devrimin Kadro ve Militanları Yaratılarak Aşılır!
Sayfa 4
Sayfa 11
“Kır Yoksulları” Kentleri Kuşatmak İçin Yola Çıktılar! Sayfa 13